Zaman İçinde Kent
 9786053600176

Citation preview

-

D E V R İ M

1 ¥ W 'W :

r

w

İle vj:

D E N

UZAK. g e l e ç e g î

L

1 \1 m 3 y 3 V 3 V 3 \f e»?

=

1 *^ Wıp /-

U j v j I^r------r* r i Jm ^ * 'V^rj L

m un Bam

r

~ı,~_^

TÜ R K İY E

I ^^ss» „ü p^saasJ

FİSTOr : EMİ Peter Kentin Zaman İçinde Kent adlı bu kitabında, çok güzel çizimler ve harika ayrıntılar içeren kesit resimleri eşliğinde, bir kentin en eski yerleşim aşamasından modern bir metropol haline gelinceye kadar başından geçenler anlatılıyor. Sayfaları çevirirken eski binaların kalıntıları üzerinde yenilerinin yükseldiğini görecek, bir zamanların devasa yapılarının nasıl yavaş yavaş toprak altında kaldıklarını anlayacak ve yüzyıllara direnerek ayakta kalanları da hayranlıkla izleyeceksiniz.

yönetm eliğin 5’inci maddesinin ikinci fıkrası çerçevesinde b andro l taşıması z o ru n lu değildir.

O

Bu kitap İngiltere baskısıyla aynı anda basılmıştır ve tü m sağlık kon trolle rin d en geçmiştir. Kullanılan boya ve kağıt A v ru p a Birliği standartlarına uygundur.

Uo

üzyıldan yüzyıla birbirini izleyen yığınla parlak ayrıntı ile birlikte, bir kentin Taş Çağının başlarından günümüze ve onun da ötesine kadar nasıl geliştiğini izleyin. Demir Çağında ve Roma İmparatorluğu’nda gerçekleşen değişiklikleri görün, kentimizin Karanlık Çağların, Orta Çağ’m ve 16. yüzyıldan 2i. yüzyıla kadar her yüzyılın içinden geçerek nasıl büyüdüğünü keşfedin. Son sayfalarda ise olası bir uzak gelecekle ilgili bir tahmin bulacak, savaş veya iklim değişikliği sonucunda dönüşen kentin nasıl tanınmaz hale geldiğini göreceksiniz. Sizi bir arkeolojik kazıya, bir Orta Çağ maden ocağına, Roma yeraltı mezarlıklarına, Victoria Döneminin ilk yeraltı raylı sistemine ve gizli bir bunkere götüren ekstra sayfalarda ise bir kent hakkında keşfedilmesi gereken her şeyi bulacaksınız.

Y

^KinGFliHER Orijinal Adı: Peter Kent’s City Across Time First published 2010 by Kingfisher an imprint of Macmillan Children’s Books a division of Macmillan Publishers Limited, England Text and illustrations copyright © Peter Kent 2010 Copyright © Macmillan Publishers Limited 2010 Türkiye yayın hakları: © 2010, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Sertifika No: 11213 ISBN: 978-605-360-017-6 Genel yayın numarası: 2030 Singapur’da basılmıştır. Resimleyen: Peter Kent Çeviren: Ayşe Hacımirzaoğlu Editör: Nevin Avan Özdemir Bu kitabın hiçbir bölümü, yayıncının yazılı izni alınmaksızın herhangi bir elektronik ya da mekanik yöntem kullanılarak kopyalanamaz veya yaymlanamaz. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları İstiklal Caddesi No: 144 - Kat: 4 Beyoğlu 34430 İstanbul Tel: (0212) 252 39 91 - Fax: (0212) 252 39 95 www.iskultur.com.tr

Yazar ve çizer PETER KENT, yaklaşık 30 yıldır çocuklar ve yetişkinler için kitap üretmektedir. İlk kitabı ciddi bir tarih eseriydi; bunu tek bacaklı bir asker ve mucidin hayatının anlatıldığı resimli bir kitap izledi. O günden bu yana Peter 19 çocuk kitabını ve 130’dan fazla başka türde kitabı resimledi. İşin aslı, Peter bugüne kadar 12.000’den fazla sanatsal çizim yaptığını hesapladı.

t ----- VA

'C C S

İçindekiler Giriş

6

17. yüzyıl

28

Sahipsiz define

7

18. yüzyıl

30

Toprağı kazıp tarihe inmek

8

19. yüzyıl

32

Eski Taş (Yontma Taş) Çağı

10

Yeraltı demiryolu hattı

34

Yeni Taş (Cilalı Taş) Çağı

12

20. yüzyıl

36

Demir Çağı

14

Gizli bunker

38

Antik Roma zamanı

16

21. yüzyıl

40

Yeraltı mezarlıkları

18

Uzak gelecek

42

Karanlık Çağ

20

Sözlükçe

44

Orta Çağ

22

Dizin

46

Bir Orta Çağ maden ocağı

24

Daha fazla bilgi için

48

16. yüzyıl

26

nııpnnı

n

L v VOODOO^:

Giriş irçok kasaba ve kent çok eskidir. Roma, Kudüs, Şam, Londra, İstanbul ve başka yerlerde insanlar binlerce yıldır aynı yerleşim alanında yaşamaktadır. Gerçi bugün gördüğünüz evlerin, dükkânların ve iş yerlerinin çok azı yüz yaşının üstündedir, ama onların altında yerlerini aldıkları binaların kalıntıları bulunur: kırık ev eşyası parçaları ve çöplerle karışarak birikmiş kat kat harabe. Her yüzyıl geride kendi katını bırakır -bir ağacın gövdesinde bulunan ve yaşını belirten halkalar gibi- ve bunların en eskisi en dipte yatanıdır. Meşhur arkeolog Heinrich Schliemann, Antik Troya kentinin sit alanı olduğunu düşündüğü tepeyi kazdığında bunu kanıtlamıştır. Dediği doğrulanmış ve çok geçmeden her biri bir öncekinin harabeleri üzerine kurulmuş dokuz kent bulunduğunu keşfetmiştir. Bu kitap insanların 10.000 yıldır yaşadıkları bir kentin kesitini sunuyor. Dikkatle bakın ve insanların yıktıkları binaların, VIj attıkları çöplerin ayaklarının Mö I25»ıooo altında nasıl tarihin katmanlarını zjû oluşturduğunu görün.

B

s,

.......................... — - .......... 17. y ü z y ıl

r

IX MÖ 150-MS 400

MÖ 2100-1800

S MÖ 2300-2100

İlk kent yaklaşık MÖ 3000’de kurulmuş ve son kent MS 500’de terk edilmişti. Troya bugün hâlâ yaşıyor olsaydı kaç kat üzerine kurulu olacaktı düşünebiliyor musunuz?

111 »V7

MO 2500-2300

MÖ 2500

At

TROYA I MÖ 2920-2500

Schliemann ve Troya hâzinesi

Sahipsiz define rkeologlar kalıntıları severler, ne kadar eskiyse o kadar makbuldür. Kentin altındaki katlarda buldukları nesneler tarihlendirme ve önemli olaylar hakkında değerli ipuçları sağlar. Bir kül katmanı, bir zamanlar kentte büyük bir yangın çıktığını anlatır; üzerlerinde kılıç kesiği ve ok yarası izleri bulunan iskeletler savaş ve katliam yaşandığını gösterirler. Ama arkeologların buldukları şeylerin 0rta Ça-,daçok asıl önemi, geçmişteki insanların günlük sıradan yaşamlarını uzunve sivri burunlu

A

..

. .

t

.

1 - j -

ayakkabılar modaydı.

nasıl sürdürdüklerim anlamamıza yardım etmeleridir. Bazıları öyle uzundu Bir Taş Çağı kadını kırılmış bir çömleği atarken, tabii ki bu / f f l W * ki bir zincirle bacağa kalıntının binlerce yıl sonra dikkatle incelenip tutkalla / j V ¿Jn gerekirdi, sdve sağ '/apıştırılacağım akimdan bile geçiremezdi. Çok küçük nesneler, /Wr yf araklar 'fına>'n arrı ' r J /Jr ayakkabı üretilmezdi örneğin bir düğme bile onu üreten insanlar hakkında bize r ve çoğuayakkabı birçok bilgi sunabilir. Onların ne tür giysiler giydikleri, bir şeyler topuksuzdu, üretme konusundaki becerilerinin hangi düzeyde olduğu TütünAvrupa’yailkkez 16. yüzyılda i l i

1

-

1

1

Amerika’dan getirildi. Pismiş kilden

hakkında fikir verir; eğer o yörede bulunan bir malzemeden yapılma^ 1 ^ içiıirdi. insQniar yapılmamışsa, insanların nerelere kadar yolculuk ettikleri ve tütünifmenmsag|ıklarma ' iyi geldiğini nerelerle ticaret yaptıklarını gösterir. düşünürlerdi. Bu kitaptaki kentin altında keşfedilmeyi bekleyen binlerce nesne gömülü duruyor. Bundan sonraki sayfalarda bulunan kent kesitlerini dikkatle incelerseniz, bu sayfada gördüğünüz nesnelerin hepsini bulabilirsiniz. I ;ill §

Taş Çağı’ndan kalma taş baltaların hepsi ham ve kaba değildi. Birçoğunun üzeri perdahlanmış ve bir mücevher gibi cilalanarak bilenmişti.

Tas Çağında insanlar servetlerini taktıkları mücevherlerle sergilerdi. Zenginler muhteşem altın kolyeler ve torc adı verilen pazubentler takardı.

17. yüzyılda toplar sağlam demir gülleler atardı. Bunların en büyüğü 29 kg ağırlığında ve 200 mm çapmdaydı; ama genellikle 8 kg’lık gülleler kullanılırdı. Eski savaş alanlarında Çömlekler ve kaplar her zaman içlerine yiyecek

yapılan kazılarda hâlâ bu güllelerden çıkmaktadır.

koymak, ayrıca yemek ve içmek için kullanılmıştı. Taş Çağı çömlekleri kilden yapılır ve çeşitli motiflerle süslenirdi. Daha sonra bir ocakta pişirilerek sertleştirilirlerdi. Romalılar taş ve tunçtan heykeller yapma konusunda çok hünerliydi. Bu heykellerin anıt kaideleri üzerinde veya tapınakların içlerinde durmak üzere tasarlanmış olanların bazıları çok büyüktü; ama çoğu ev için yapılmış küçük süslerdi.

18. yüzyılda doktorlar ve eczacılar kendi ilaçlarını üretirlerdi. Mavi şişe, genellikle içindeki maddenin zehirli olduğu anlamına gelirdi.

Toprağı kazıp tarihe inmek oprağı kazarak tarihimizin kalıntılarım arayan insanlara arkeolog denir. Eski bir bina yıkıldığında sevinirler, çünkü böylece binanın temellerinin altında ne olduğuna bir göz atma olanağını bulurlar. Her türlü harabeyi ölçüp biçer ve planlarını çıkarırlar ve bulabildikleri kadar çok nesne çıkarmak için toprağı dikkatle kazarlar. Bu nesnelerin hepsinin fotoğrafları çekilir ve üzerleri etiketlenir. Arkeologlar genellikle hızlı çalışmak zorundadır, çünkü sit alanının sahipleri yeni inşaata başlamak konusunda sabırsızlık gösterirler ve inşaata başlandığında, kalıntıların hepsi ya aniden toprak altında kalır ya da yok olur. Slt alamnı denetlemek, yükseklik

T

ve seviyeleri belirlemek için teodolit kullanılır.

Kayıtları arşivlemek ve bilimsel testler yapmak üzere geçici bir büro kullanılır.

—•

O?P

a° Q ®

o oö

° ■

° P"

~”

. -■

- o '. ' .

'

f

,’o y b o e

°

■ .

.

.

.

o

■ fj.

^



■.

,b ^

o; »

cü,

; "n C7 •.

O" ^ Z

□Q-

A

o

Ö

A ° ^ O . o S. o o Oo o u 1 ÜQ *v=> e-- o ° îo'-.6 oD zi O™MO ö

ölçekle çizilir ve fotoğraflamr.

3

F T 0' ¿ 1 % ! -. “ ■■■ P

t

&§La?

„ ü, ‘

lj o “-.

OD

°

ib

C

o

y

¿>01,

o oD cS§9 S 3 Ö -o n r^^i, „ OoOo ö _ s .Q-i,y

Bir zemin fsdarV ' arabasıyla topfüğa, gömülü nesnelerin derinlikleri^ ^ > saptanır, /f*

Do

Çömlekler yıkanf L tasnif ediliyor.

Her nesnenin nerede bulunduğunu ve neye benzediğini kaydetmek çok önemlidir, böylece kaç yıllık olduğu tespit edilebilir.

O O

f. f

ti S 5_

p------TT] TrFlilf 1IİTH ■'T* ?

Fotoğraflardaki ölçâği° belirlemek için bir ölçme çubuğu o kullanılır. Û

İV"V>/S,s\

ö O . yf" ' Zemin ve kat gibi . özellikler etiketlerle işaretlenir.

Küçük nesnelerin < öderleri küçük kürekler J‘v^tırçalarla dikkatle a temizlenir.

°'=

•.

Çok küçük nesneleri toplamak için Ç İlekl&r-kullanılır. \

|7

n

1

■ öd , f—

Eski Taş (Yontma Taş) Çağı .000 yıl ve daha öncesine ait zamanlara Tas Çağı denir, çünkü o sırada insanların kullanıldıkları aletler taştan yapılmıştır. Taş Çağının başlarında insanlar tüm malzemeleriyle birlikte yiyecek peşinde yolculuk edip dururlardı. Yaklaşık 10.000 yıl önce son Buzul Çağı sona erdi ve Avrupa ile Amerika kıtalarının büyük bölümünü kaplayan büyük buz tabakaları kuzeye doğru çekildiler. Daha ılıman iklim koşullarından cesaret alan insan toplulukları güneyden kuzeye doğru hareket edebildiler. O sırada karada dolaşan hayvanların çoğunun -tüylü mamutlar, dev sığınlar, tüylü gergedanlar ve aurochs’lar (yaban öküzünün atası)- nesli günümüzde tükenmiştir. O dönemde kentler yoktu. İnsanlar yiyecek peşinde dolaşır, topladıkları yabani bitkileri ve öldürdükleri hayvanları yerlerdi. Evleri yoktu ve yola çıkma vakti geldiğinde kolayca toplanabilen ağaç dallarından ya da hayvan postlarından yapılmış basit barınaklarda yaşarlardı. Ok uçlarını ve baltaları hâlâ onların bıraktıkları yerlerde bulabilirsiniz, zaten resimler dışında geriye başka bir şey de kalmamıştır.

3



... Kı

'

- V »*•''/

V .v ; A A ' b . D

■ ' ' : •.•/V . 7 •y •

t

r

Ş 'V V I \ r V -

C5 o O

o O o û O O O o û o O o O o O o O ^ Û oO oö O o OoOoOo O 0 O 0 O o O

c

Mağara resimleri Taş Çağı insanları genellikle mağaralarda yaşamazlar -çünkü mağaralar fazla karanlık ve nemliydi- ama buraları gizli tapmaklar ve kutsal yerler olarak kullanırlardı. Mağara duvarlarına çok güzel hayvan resimleri ve av sahneleri çizmişlerdi. Bunlar belki de bir büyü töreninin parçasıydı; her zaman bol av hayvanı bulmak ve asla aç kalmamak için bu törenleri yaparlardı. Topraktan yapılmış ve hayvan yağıyla karıştırılmış boyalar kullanırlar ve resimlerin dış hatlarını da kömür parçaları veya isle çizerlerdi.

Oo Oo o o

oo I I

Yeni Taş (Cilalı Taş) Çağı aş Çağının son bölümünde insanlar ekin ve hayvan yetiştirmeyi öğrendiler; o zaman bir yerde yerleşip yasayabildiler. Ağaç, balçık ve sazdan basit evler inşa ettiler. Tas Çağı insanlarının bıçakları, baltaları, mızrak uçları ve kazmaları taştan -çoğunlukla çakmaktaşıyapılmıştı ve köpekleri avda kendilerine yardımcı olmaları için terbiye etmeyi öğrenmişlerdi. Yerde yeterince çakmaktaşı bulamayınca, kuyular kazarak bunları çıkartırlardı. İğne ve diğer küçük aletler kemikten yapılırdı. Geyik boynuzları sivri çubuk ve öküzlerin kürek kemikleri kürek olarak kullanılırdı. Kaybolan ya da atılan kemik ve taş aletler toprak altında kaldılar. Arkeologlar bugün bu nesnelerin kalıntılarını arayıp bulmaktadır.

T

Taş Çağı usulü yemek pişirmek Hiçbir madeni kap veya bir fırın olmadan yemek pişirmenin ne kadar zor olabileceğini bir düşünün. Bu iş MÖ 2000’lerde böyle yapılıyordu.

1. Bir parça eti bir hasır parçasına sar. 2. Çok büyük bir tekneyi suyla doldur ve eti içine koy.

3. Kor haline gelmiş taşları içine atarak suyu kaynat.

4. Yaklaşık 3,5 saat sonra etin hazır olacak.

D.

û Taş çemberler Taş Çağı’nın en büyük anıtları taştan yapılmış çemberlerdi. Bunların gerçek yapılış amacını bilmiyoruz, ama muhtemelen mevsimleri ve dinsel şenlikleri gösteren dev takvimlerdi. İngiltere’de, Avebury’de bulunan bir taş çemberde, devrilen taşların birinin altında bir iskelet bulundu. Bulunanlar, 17. yüzyılda yaşamış bir çiftçiden geriye kalanlardı. Devrilen taşı yeniden dikmeye çalışırken altında kalarak ezilmişti.

Demir Çağı Ö 200o’e doğru insanlar metal aletler yapmayı keşfettiler. İlk başlarda bakırı kullandılar, ama bu çok yumuşak bir metaldi. Daha sonra kalayı bakırla karıştırarak daha sert bir madde olan tunç yapmayı öğrendiler. Yaklaşık MÖ 8oo’de insanlar demirden alet ve silah yapmaya başladılar. En dayanıklı metal buydu. Demir Çağı kentleri genellikle kereste ve topraktan yapılmış güçlü duvarlarla korunurdu. Evler, Taş Çağında olduğundan daha büyük ve konforluydu. İnsanlar artık kumaş dokumayı ve altın ile gümüşten çok güzel mücevherler yapmayı öğrenmişlerdi. Ürettikleri malları kendi oturdukları kentin dışına da satıyor ve uzaktaki yerlerden de çeşitli mallar satın alıyorlardı. İlk kez mal değiş-tokuşunun yerini para almaya başladı. İlk başlarda demir çubuklar para yerine geçiyordu, ama daha sonra bunların yerini altın sikkeler aldı.

M

5oo O n O O

ö o o o o O oO oçO O

oO ooO O O oûû oûoO °

O jo p .

_ Oo ö o o ° a O O

Mavi dövmeler Demir Çağı insanları vücutlarına iç içe geçen yılankavi şekillerden oluşan dövmeler yapıyorlardı. Bu şekiller çivit otu adı verilen bir bitkiden çıkarılan mavi bir boyayla çiziliyordu.

Savaş arabaları Demir Çağı savaşlarında arabalar da kullanırdı. Savaşçılar, düşmanlarına saldırmaya hazır bir halde dörtnala giden atların çektiği arabanın koşum çubuğu üzerinde dururlardı.

t

P

O O CZ)0 0 /) o ° o ° c? o c3 0 0 0 0

û0O o 0 Û o o oö O

O ooO 0 0 0 0

|fcss O CZ>O o O û O O O

Kokulu kaplar Romalılar temizlik konusunda titiz olmakla birlikte, apartmanları (aşağıda solda) herhalde çok pis kokuyor olmalıydı. Tuvalet yoktu ve idrar, merdivenlerin dibinde duran büyük küplerde toplanırdı. Toplanan idrar, bunu kumaşları sertleştirmek için kullanan giysi yapımcılarına satılırdı.

OOoO°0»C50ûi)PoOOO O

O o o ú O O o DoCjO C ! C i o q

„ 0û CPö DO o Oö

-O O, ,0 ^

,0^ ^ o O O O o 6 û o Oö O ° o

c. cr>o d? o o o

oooocj

o o o o o> O O o

Hırsızlan evden uzak tutmak Romalıların özel bir polis kuvveti yoktu ve evlerinin soyulacağı endişesi içinde yasarlardı. Bu nedenle evlerin sokağa bakan cephelerinde sadece birkaç pencere bulunurdu ve kapılara karmaşık kilit ve sürgü sistemleri takılırdı. Birçok evde kapının ardına dayanak olarak bir de sırık yerleştirilirdi.

Su beklerken Su sadece en zenginlerin evlerine borularla doğrudan taşınırdı. İnsanların çoğu sularım halk çeşmelerinden alırdı. Buraları herhalde insanların kuyrukta beklerken son dedikoduları birbirlerine aktardıkları oldukça sosyal mekânlardı.

Her Roma evinde ev tanrılarına adanmış küçük bir mabet ve bir sunak bulunurdu. Aile reisi burada her gün tanrılara bir sunguda bulunarak onlarla arasını iyi tutmaya bakardı.

oOe?oOo

Yeraltı mezarlıkları R

omalılar ölülerin kentin içine gömülmesine izin vermezlerdi, bu nedenle mezarlıkların hepsi kent surlarının dışındaydı. Cesetler bir odun yığınının üzerinde yakılır ve külleri urna adı verilen özel bir çanağa konurdu.

1

1

4 rf '£

anrı Mithra’ya tapan gizli bir tarikat yeraltı tapınaklarında buluşuyor (solda). Tarikatın önderleri, her zaman bir boğayı öldürürken tasvir edilen Mithra'ya sunguda bulunmak için aslan ve kuzgun kılığına girmişler. Hıristiyanlar ilk basta Roma’da sevilmezdi. Pekçoğu pagan tanrılara tapmadıkları için baskıya uğramıştı. Bu nedenle ayinlerini yeraltı mezarlıklarında gizli, saklı bir şekilde yapmak zorunda kalmışlardı (aşağıda).

rnalar, çoğunlukla ölen kişinin heykeli veya büstüyle süslenmiş çok güzel anıtların içine veya altına yerleştirilirdi. Sonunda yer kalmayınca, katakomb adı verilen yeraltı mezarlıkları inşa edildi. Yerin altına uzun dehlizler açıldı ve cenaze urnaları kütüphanenin raflarına yerleştirilen kitaplar gibi, duvarlarda açılan nişlere konuldu. Daha zengin insanların tüm ailenin bir arada defnedilebileceği büyük mezar odaları vardı.

U

Bir cenaze urnasına konulan küller, törenle duvarda hazırlanan nişe yerleştirilirdi.

Karanlık Çağ S 5. yüzyılda -yaklaşık yüz yıldır giderek zayıflayan- Roma İmparatorluğu Kuzey Avrupa’dan gelen ve “barbarlar” diye bilinen kabileler tarafından istila edildi. Eski imparatorluğun sınırları içine yerleşen barbar kabileler -Gotlar, Franklar ve Saksonlar- Roma kentlerinde yaşamak istemediler ve binalar çok geçmeden harabeye döndü. Başlarda barbarlar inşaatlarda taş kullanmayı bilmiyorlardı ve genellikle ahşaptan yapılan evlerinin çatıları sazlarla kaplıydı. Her köydeki en büyük bina, şefin yani thegn’in savaşçılarıyla birlikte yaşadığı geniş yapıydı.

Taştan haçlar Barbarlar pagandı; Hıristiyanlığı kabul edinceye kadar birçok tanrıya tapıyorlardı. Hıristiyanların ilk islerinden biri paganların kutsal mekânlarına taştan bir haç dikmek olurdu. Daha sonra kilise burada inşa edilirdi.

M

İ I

1 i 1

"M *

İnşaat yapmayı öğrenmek Franklar ve Saksonlar MS 700 civarında inşaatlarda tas kullanmaya başladıklarında, çevrelerindeki Roma harabelerini kopya ettiler. İlk denemeleri Roma binalarına göre oldukça geriydi.

Sakson hâzinesi Saksonlar hünerli kuyumculardı. Zengin erkekler ve kadınlar harika broşlar, tokalar ve pandantifler takarlardı. Bunlar genellikle altından yapılır ve camla veya renkli taslarla süslenirdi.

a_a

~

q q d

O o 00

O O o C iO Û O

O o

o

O 0 0 O 0 O0 oö ^oOc>ooC^0 O o Ooö o

o o

0q

o0

O °0 o

0

oo

oc>0

° O o

O û S30û

O O öo00 o 0 o O

OÛÖ0O0

Orta Çağ rta Çağ boyunca (kabaca MS 1000-1500 arası) kentler yeniden büyüyüp zenginleşti. Avrupa’nın büyük bölümünde evler ahşap çerçeveler ve sıvama duvarlar ile yapılmıştı. Sadece kaleler, kiliseler ve çok zengin insanların evleri taştan inşa edilmişti. Sokaklar genellikle tas döşeli değildi ve kenti temiz tutmak çok zordu. Etrafta hayvanlar dolanır ve insanlar çöplerini pencereden dışarı atarlardı. Pazar yeri çok önemliydi. Civar köylerden gelen insanlar burada gıda maddeleri satar ve kentte üretilmiş malları satın alırlardı. Dükkânlar sokağa açılan tek göz odacıklardan oluşurdu. Buralarda satılan malların çoğu hemen arkadaki evlerde imal edilirdi.

O

jo O O O O

Oc o 0 o o 0 0 °0 o c > 0 o00o O o o p a o c ? ı

ÛOOOO ö û ö o Q ö O o 0 .

aüooOo

O O O O O O O O O O o OOOODDO