Tuhaf Zamanlar [1 ed.]
 9750504011

Citation preview

Eric Hobsbawm

1'0

...... ......

TUHAF ZAMANLAR

ro

I

C'· ·-

E '-

·-

.

c ro en

-� c

en � ro

E _ o \,.

-

;ij

c ı... ro

c li) > ro "O ru ,..

·== "O ,..

1'0 QJ 'U� ·ro � o ::J '-

::::> O'

::;)

:o

>

m

U

�c, w C::

. .

.. .

.

ERIC HOBSBAWM



Tuhaf Zamanlar

lntm:sıing Tınıes. A Twentietlı-Century Life

©

2002 Eric Hobsbawm

Bu kitabın yayın haklan Akcalı Telif Haklan Ajansı'nın aracılıgıyla c/o David Higham Assodates Ltd.'den alınmıştır.

lletişim Yayınlan 1147



Biyografı Dizisi 3

975-05-0401-1 © 2006 llelişim Ya yıncılık A. Ş. 1. BASKI 2006, Istanbul (1000 adet) ISBN

EDITOR Kerem Ünüvar DIZI KAPAK TASARIMI Utku Lomlu KAPAK Suat Aysu

KAPAK FilMI Mat Yapım

UYGULAMA Hüsnü Abbas - Hasan Deniz DOZELTI Siyami Civelek

MONTAJ Şahin

Eyilmez

BASKI w: CIU Sena Ofset

Iletişim Yayınları

Binbirdirek Mcydanı Sokak Iletişim Han No. 7 Ca�aloglu 34122 isıarıbul Tel: 212.516 22 60-61-62 • Faks: 212.516 12 58 e-mail: [email protected] • web: www.iletisim.com.tr

ERIC HOBSBAWM

Tuhaf Zamanlar Bir 20. yüzyıl hayatı lnteresting Times A Twentieth-Century Life ÇEVIREN

Saliha Nilüfet·



t

m

ERIC J. HOBSBAWM ı9ı /de Viyana'da dogdu. Çocukluğunu Viyana, &rlin ve Lond­ ra'da geçirdi. Üniversite egitimini Cambridge Üniversitesi'nde tamamladı. !talya, Amerika, lngiherc ve Güney Amerika'da çeşitli üniversitelerde dersler verdi. Ingiltere Komünist Partisi Tarihçiler Grubu üyesiydi. 1956'da partiden ayıılan diğer ı1yder­

den farklı olarak 1991 )ıhna kadar parti üyd� devam etti. Kitaplan Ingilizce, hal­ yanca, Ispanyolca, Almanca, Çekçe, Macarca ve Arapça olarak yayınlandı. E.j. Hobs­ bawnı'ın Tı1rkçe'ye çevrilmiş eserleri şunlardır: Bcuıcliu, Harmondworıh: Penguin Books, ı9n ISosyallsyancılar, çev. Necati Doğru, Sarmal Yayınlan, 1995(; The Age

of Revolution 1789-1848, New York: New A merican Ubrary. 1962 (Devrim Çagı 1789-1848, çev. Babadır Sina Şener, Dost Yayınlan, 19981; 11ıe Agt of Capital, 1848-

1875, New York: A Meridian Book, 1979 (Srnıtayc Çagı 1848-1875, çev. Babadır Sina

Şener, Dost Yayınlan, 19981; The Age of Empirc 1875-1914, Londra: Abacus, ı995

11mparaıorluh Çagı 1875-1914, çev. Vedat Aslan, Dost Yayınlan, 19991; lndııstry aııd

Empirt: From 1750 ıo The Presrnı Day, Harmondsworıh, England: Penguin, ı 969

(Sanayi ve

lıııparaıorluh, çev. Abdullah Ersoy. Dost Yayınlan, ı 9981; Uncommon Pe­

ople: Rtsisıance, Rtbellion and jazz, New York: New Press - Norton, 1998 (Sıradışı In­

san: Direniş, Isyan vı: Caz, çev. lşııan Gı1ndüz, Buluı Yayınlan, 20021; Naıions and

Naıioııalism sinu 1780: Prvgramme, Myth, Reality, Cambridge University Press, ı992

(I 780'drn Günümüze Millcıltr ve Milliyetçilik Program, Mit, Gerçı:lılih, çev. Osman Akınhay, Aynnıı Yayınlan. ı 9951; Rtvolutionaries: Conırnıporary Essays, New York: Panıheon Books, ı973 (Devrimciler, çev. Hatice Pınar Şenoğuz, Agora Kitaplıgı, 20061; On History, New York: New Press- Nonon, ı997 (Jarilı Ozmne, çev. Osman Akınhay. Bilim ve Sanat Yayınlan, ı999l; Age of Extrmıcs: 11ıe Shorı Twmtieıh Ctıı1111)\ 1914-1991, London: Abacus,1995 (AşınlıhlarÇagı: Kısa20. Yılzyıl: 1914-1991, Yavuz Alogan, Sarmal Yayııılan, ı9961.

Torunlan ma

İÇİNDEKİLER

önsöz

.. .

....... ..... . ._.....�-oo�....... ......... .................... ................ . .

....�..

- ......

.

.

1.

Uvertür

2.

Viyana'da Bir çocuk

3.

Zor Zamanlar

4.

Berlin: Weimar Ölüyor

5.

Kızıl ve Kahverengi

..

.

... . ....... . .......

6. Adada

.

-..........................9

.. .....

,....,........,.................,,, ...................,,,............... .........., .......................,,..15 . .. .. . .. ... _.

..

.. .. . .

.

.. .. .

.. ... . ..

.

.

.

.

.

.,..

......... ................ .................... ............�.. .24 .

.

...-........................ ,...........:...................................................46 .. ..............

.

-....................................................................66

.

.

.

... ......... ................. .... ...... . ....

,....,...................................89

.. ...... .. ............................ ......................... ... .,..............................108

....................

..

.

.

..

7. Cambridge ................ ........... ........,.......,................................................................... ı J5 .

.

.

8. Faşizme ve Savaşa Karşı

.. .. ...................

................ ..-...............................154 .

9. Komünist Olmak . ..................................

.... ..... ... ... ..

10.

Savaş

11.

Soğuk Savaş

12.

Stalin ve Sonrası.

13.

Sınır çizgisi

14.

Cnicht'in Himayesinde ...........

15.

Altmışlar . ..

..........

.. .... . .............

.....

.

. ..

..........

170

................................... ... ........................................................................................

...................................

........ ... .... .

.

.

. .. .....

..... . ...

..

....... ...................

........... ...............

.

.

.

.............. .

... .. .

... ... . . . ........

.209 .2J7

.............. .268

........... ... .. .. . ......

..

. _. ............ ............. ...,..............., ..........,.................. , .......................... . .296

.... .

. .... ......

..

.

.... ............. .

.

,.................

. .......

.. ........ .......... ..

.... . . .. . ..

, ... _ ...... .

..... .._..

,............................J1J

-....................................JJO

16. Politikada Bir Bekçi . . . ..... ·...............: .............................................................. :551 .

. .

.

17. Tarihsilerin Arasında ... 1 8. Küresel Köy ... ... .... .. ..... .

.

.

.... .

.

. ..... .. .. ....

.

;............................................................ 373'

. ..-.........................................................401

.... ... . . ...... .....

19. Marseillaise .. .... .... . ..... ... ....................... ..

.

. .

.

.

. .

-...............................421

.... ........ .. ....... ...

20. Franco'dan Berlusconi'ye.... .... ....... ..... ..... ... ...... .. ..... ... ...... ............ ...450 .

.

.

.

.

.

.

.

21. üçüncü Dünya ...................................................................................................�.480 22. Roosevelt'ten (FOR) BUSH'a . ...... ..... ... .......... .

23. Koda ......... .

.. ...... ... ..

.. ........ .

.

.

.

....... ..... . . ...... ....

. ........... ..............

.

. .

.....

.......... .... ..... ..... ....509 .

.

.

-.............................540

... ....

ÖN SÖZ

Otobiyografi yazarları aynı zamanda otobiyografi okurlan da olmalı. Bu kitabı kaleme alırken, tanıdıgım insanlardan ne ka­ dar çogunun kendi hayatı hakkında kitap yayınladıgını fark et­ mek beni şaşırttı, üstelik başkalan tarafından kaleme alınan ve (genellikle) pek meşhurlar ve skandal yaratanlar hakkında ya­ zılanlar da cabası. Bir de modemlerin roman kıhfına soktugu hatırı sayılır miktarda otobiyografi var ki onları saymıyorum bile. Belki de şaşırmak yersiz. Işleri iletişim kurmak ve yaz­ makla ilişkili insanlar bunu yapan diger insanların arasında bu­ lunma egilimindedir. Bu minvalde makaleler, röportaj lar, mat­ bu malzeme, bantlar hatta video bantlar mevcuttur ve şaşırtıcı ama bunlar ekseriyetle meslek hayatını üniversitelerde geçiren insanlar tarafından ortaya konmuştur. Yani, yalnız degilim. Ancak benim gibi birinin neden otobiyografi yazmak isteye­ cegi, daha dogrusu benimle özel hiçbir bagı olmayan, kitapçı­ nın birinde gördügü kitap kapagından önce varlıgımdan biha­ ber olan başkalarının kitabı nasıl olup da okumaya deger bula­ bilecegi sonısu akla geliyor. Londra'nın en azından bir kitapçı­ lar zincirindeki "Kişilikler" -veya günümüzün tabiriyle "ünlü­ ler"- başlıklı serisinde yer alan, biyografi bölümüne ait özel alt türlerden olmadıgım aşikar. Şu ya da bu nedenden dolayı epey 9

bir kitle tarafından tanınan, isimleri bir merak odagı haline ge­ len insanlardan söz ediyorum. Hayatları sayesinde otobiyogra­ filerine "Anılar" adını vermeye hak kazanmış, genellikle daha geniş kesimlere yönelik bir platformda savunacagı ya da yaza­ cagı eylemleri olan, ya da büyük olaylara tanık olmuş, onlara etki eden kararları alanlar sınıfına da dahil degilim. Onlardan biri degilim. Muhtemelen benim adım, tarihyazımı ve 20. yüz­ yıl Marksizmi gibi bir iki uzmanlık alanının tarihçesine dahil olacak ve belki de 20. yüzyılingiliz aydın kültürüne ilişkin bir iki kitapta belirecektir. Beş yıl önce nafile yere aradıgım aile­ min mezar taşının Viyana Merkezi Mezarlıgı'nda kaybolması gibi, bunun ötesinde adım tamamen silinse bile 20. yüzyıl tari­ hinin anlatımıyla ilgili ne Ingiltere'de ne bir başka yerde gözle görülür bir boşluk ortaya çıkacaktır. Yine, bu kitap, günümüzde çok satarlık saglayan günah çı­ karma tarzında kaleme alınmadı. Çünkü böyle kendi kendine hava basmanın tek mazereti dehadır ve ben de ne San Augus­ tine ne de Rousseau'yum. Ayrıca hiçbir yaşayan otobiyografi yazarı, hayattaki diger insanlan da ilgilendiren meselelerle il­ gili mahrem gerçekleri birilerini ineitmeden ortaya koyamaz. Bunu yapmak için yeterli sebep göremedim. Bunlar yazarın ölümünden sonra kaleme alınan biyografi alanına aittir, otobi­ yografiye degil. Bu meselelere düşkünlügümüz ne olursa ol­ sun tarihçiler dedikodu köşesi yazan degildir. Generallerin as­ keri maharetleri , yatakta nasıl oldukları ya da olmadıklanyla ölçülemez. Keynes'in ya da Schu mpeter'ın iktisadını hayli do­ lu ve fakat degişik cinsel hayatlarında arayan çabalar mahkum edildi. Ayrıca yatak odası hikayelerine dayanan biyografi tadı­ nı arayan okurlar için hayatıının hayal kırıklıgı yaratacagı ka­ nısındayım. Bu kitap, yazarının bir resmi savunması niteliginde de degil. 20. yüzyılı anlamak istemiyorsanız, kendi kendini aklayanla­ rın, kendisinin avukatlıgına soyunanların ya da tam tersi ne­ damet getiren günahkarlann otobiyografilerini okuyun. Bun­ ların hepsi de ölüm nedenini bizzat cesedin araştırdıgı otopsi­ lerdir. Bir aydının otobiyografisi düşüncelerini, eylemleri ni, ·

10

duruşunu içermeli ama bir savunma dosyası olmamalıdır. Ömür boyu komünizme baglı kalan, sıradışı "Marksist teoris­ yen Hobsbawm"la ilgilenenler ve gazetecilerin sıklıkla sordu­ gu sorular için sanırım bu kitap yanıtlar içeriyor. Gerçi hede­ fim bunları yanıtlamak degildi. Tarih, siyası hayatımı yargıla­ yacaktır -ki zaten bunu doyurucu bir şekilde yerine getirmiş­ tir- ve okurlar da kitaplarımı degerlendirecektir. Peşinde ol­ dugum tarihsel idraktir, onaylanmak, hemfikirlik ya da duy­ gudaşlık degil. Yin e de, insanın kendi türüne duydugu merakın ötesinde kitabı okunınaya deger kılan başka nedenler de var. Insanlık tari hinin en sıradışı ve korkunç yüzyılına neredeyse başından sonuna tanık oldum. Hayatımı birkaç ülkede geçirdim ve üç ayrı kıtadaki bir takım başka ülkeleri de gördüm . Kagıt üze­ rinde hatırı sayılır miktarda iz bıraksam da bu uzun hayatın sonunda dünyaya bir iz bırakmayabilirdim. Ancak on altı ya­ şında tarihçi olmaya karar verdikten sonra hayatıının çogunu dinleyerek, izleyerek geçirdim ve tanık oldugum tarihi anla­ maya çalıştım. 18. yüzyılın sonuyla 19 14 arasındaki döneme ilişkin dünya tarihini yazdıktan sonra nihayet The Age of Extremes: Tlıe Slıort Twentietlı Century adını verdiğim tarihe el attım. Yazdıgım ki­ tap sanırım hem bir bilim adamı hem de antropologların deyi­ miyle "katılımcı gözlemci" oluşumdan yarar gördü. Bunu iki yolla gerçekleştirdim. Kişisel anılanm 20. yüzyılın uzakta ka­ lan tarihini genç okurlara yakınlaştınrken yaşlıların da kendi anılarını canlandırdı . Ve tarihsel bilim adamlıgımn yükümlü­ lüklere baglı kalma zorunluluguna ragmen, digerlerine naza­ ran daha temkinli biçimde, bu kitap aşırılıklar çagına özgü tutkuyla yazıldı. Her iki gruba mensup okurlar da aynı şeyi söyledi. Ancak bunun ötesinde kişinin kendi hayatıyla yaşadı­ ğı zamanı bagdaştırmasının ve her ikisini gözlemlernesinin da­ ha derin bir yolu var. Bu yol, umarım, ken dini her ikisinden de bagımsız kılabilen tarihsel tahlile şekil vermeye yaradı. Bir otobiyografinin yapabilecekleri bunlar. Bir bakıma bu kitap Tlıe Age of Extrem es in daha az popüler olan diğer yüzü: '

,,

Bu bireyin deneyimlerinden yola çıkılarak dünya tarihinin re­ simlenmesi degil, bu, deneyimi şekillendiren dünya tarihi, ya da daha ziyade, sundugu seçenekler yer degiştiren ama daima sınırlı olan bir dünya tarihi - Marx'ın sözlerine başvurursak, bu "insanoglunun hayatını kurdugu ancak bunu istedigi gibi, kendi seçtigi koşullar altında degil , dogrudan geçmişten (ya da eklemek gerekirse çevremizdeki dünyadan) aktarılan, veri­ len ve karşısına çıkan koşullar altında yaptıgı" tarih. Bir diger açıdansa bir tarihçinin otobiyografisi çalışmaları­ nın yapısının önemli bir kısmını teşkil eder. Kurguyla gerçek arasındaki farka ve akla beslenen inancın yanında farkındalık -yani kişinin hem bedeninin içinde hem dışmda duralıilmesi­ gerek tarih gerek sosyal bilimlerdeki oyunu sürdürenler için gerekli bir yetenektir. Bilhassa da söz konusu olan kişi benim gibi konularını sezgisel ve rastlantısal olarak seçen ve fakat onları nihayetinde tutarlı bir bütün haline getirmiş bir tarih­ çiyse. Kitabıının bu türdeki meslege degin yanları diger tarih­ çilerin dikkatini celbedebilir. Bununla birlikte, umarım diger­ leri, kitabı dünya tarihinin en sıradışı yüzyılına, bir insanın hayatının -başka türlü gerçekleşmesi olanaksız bir hayatın­ izledigi güzergah vasıtasıyla bir giriş yapmak olarak görür. Meslektaşım filozof Agnes Heller'in ortaya koydugu gibi ta­ rih "dışarıdan bakıldıgında vakıalar hakkında, içeriden bakıl­ dıgındaysa vakıalara dair anılar hakkındadır". Bu kitap bilgin­ lerle ilgili itiraflar için degil yalnızca teşekkür ve özürleri be­ l irtmek içindir. Teşekkürlerim herkesten çok yan ömrümü birlikte geçirdigim; bütün bölümleri okuyup iyi niyetle eleştİ­ ren ve sıklıkla aklı başka yerlere giden, huysuz ve ara sıra bez­ gin kocası, şimdiki zamandan ziyade kagıda dökmek için bo­ guştugu bir geçmiş zamanda yaşarken ona tahammül eden eşim Marlene'e. . . Aynı zamanda editörler arasında bir prens olan Stuart Proffitt'e. Bu otobiyografiyle baglanıılı olarak yıllar içinde kendilerine danışugım insanların sayısı, içlerinden bir kısmı yazmaya başlarnamdan bugüne hayatta kalamadıgı hal­ de, anamayacagım kadar fazla. Onlar kendilerine neden müte­ şekkir oldugumu biliyor. 12

Ozürlerim de yine aileme ve Marlene'e. Bu, onların tercih edecegi türde bir otobiyografi degil. Gerçi onlar benimkine, ben de onların hayatına girdigirnden i tibaren kitabın içinde yer aldılar, ancak bu kitap özel hayattan daha ziyade kamusal olanla ilgili. Aynı zamanda bu sayfalarda yer almamış, burada anımsanmayı umut etmiş ya da daha uzun anılmayı beklemiş olan arkadaşlarımdan, meslektaş ve ögrencilerimden de özür diliyorum. Son olarak, kitabı üç bölüm halinde düzenledim. Kısa bir uvertürün ardından, kabaca kronolojik sıra takip eden 1- 1 6 arasındaki kişisel - siyasi bölümler 1 920'lerin başından anıla­ rıının başladıgı tarihten 1990'ların başına kadarki zamanı ko­ nu alıyor. Bununla birlikte, dümdüz bir tarihçe olarak yazıl­ madılar. 17 ve 18. bölümler bir tarihçi olarak meslek hayatımı konu alıyor. 19-22 bölümler hayatım boyunca uzun zaman di­ limleri için ilişkide oldugum Canavatanım olan Orta Avnıpa ve Ingiltere dışındaki) ülke ya da bölgelere ilişkin; Fransa, Ispan­ ya, ltalya, Latin Amerika ve Üçüncü Dünya'nın diger ülkele­ riyle Amerika hakkında. Bu ülkelerle ilgili yaşadıktarımın ta­ mamını kapsadıgı için ana tarihsel anlauyla çakışsa da ona sıg­ mıyor. Bundan ötürü en iyisinin onları ayrı tutmak olacagını düşündüm. ERIC HOBSBAWM

Londra, Nisan 2002

13

ı Uvertü r

New York New School'da ders verdiğim sırada Londra mek­ tuplaşmalarımı takip eden karım Marlene, 1994 sonbaharında birgün telefon ederek Hamburg'tan, Almanca yazıldığı için okuyamadığı bir mektup geldiğini söyledi. Melitta diye birin­ den geliyordu mektup. Bana göndermesine gerek var mıydı? Hamburg'ta tanıdığım kimse olmamasına rağmen hiç tered­ dütsüz mektubun kimden geldiğini anlam ıştım. Üstelik de söz konusu imzayı en son gördü­ ğümden bu yana üç çeyrek yüzyıl geçmişti, imzanın sahi­ bi, Viyana, Seuter Villa'dayken benden bir iki sınıf daha bü­ yük olan k üçük

Litta'nın ta

kendisiydi. Yanılmıyordum. Yazdıklarına bakıhrsa adımı li­ beral aydınların haftalık dergi­ si Die Zeif'la ilgili bir yerde görmüştü.

Benim , çok uzun

yıllar önce k ız k a r deşleriyle birlikte oynayan Eric olduğu­ mu hemencecik anlamış, alıs

büroleri alt üst ederek mektuba iliştirdiği fotoğrafı bulmuş. Fotoğrafta, yazlık köşkün terasında beş küçük çocuk, kendi Frauleiıılarımızla (bakıcı ablalarımızla), -küçük kızların ve belki benim de etrafımız çiçeklerle çevrili- hep beraber poz vermişiz. Litta, küçük kardeşleri Eva ve Ruth'la, (Daima Peter olarak tanınan Susie henüz doğmamış) ben de kardeşim Nancy'le birlikteyim. Litta'nın babası fotoğrafın arkasına tarihi kaydetmiş: ı 922. Melitta mektubunda Nancy'i soruyordu. Benden üç buçuk yaş küçük kardeşimin birkaç yıl önce öldü­ ğünü bilmesine olanak yok. Viyana'ya son gidişimde, yaşadığı­ mız evleri ziyaret etmiş ve Nancy'ye buralardan fotoğraf gön­ dermiştim. Seutter Villa'daki anılarıma ortak olan tek kişinin kızkardeşim olduğunu sanıyordum. Şimdiyse anılarım yeni­ den canlanıyor. Aynı fotoğraf bende de var. Annem, babam ve akrabalarım­ dan geriye kalan tek yadigar olan aile albümünde duruyor. Se­ utter Villa'nın terasında çekilen şipşak fotoğraflar, benim yaşa­ m ıın ı n i k i n ci, l 9 20'de V i ya n a'da doğan k ı z kard e ş i m Nancy'ninse ilk kayıtları. Benim ilk fotoğrafım, hasır bir bebek arabasında tek başımayken çekilmiş. Yanımda ne yetişkinler­ den biri ne de herhangi başka bir şey olmadığına göre sanırım fotoğraf, Haziran 191 7'de doğum yerim olan lskenderiye'de, Ingiliz Konsolosluğu'nun memuruna (tarihi ve soyadımı yan­ lış yazan) nüfus kaydı yaptırmak için çekilmiş olmalı. Anne­ min hamileliği sırasında ve ben doğduktan sonra diplomatik olarak Büyük Britanya kurumlannın gözetimi alundaydık. Zi­ ra annemle babam, Zürih'teki bir diğer Ingiliz Konsoloslu­ ğu'nda, bizzat Dışişleri Bakanı Sir Edward Grey'in imzaladığı bir defaya mahsus resmi izin sayesinde evlenmişti. Böylelikle, iki krallığın savaştığı bir dönemde, ı