Soğuk Yakınlıklar: Duygusal Kapitalizmin Şekillenmesi [1 ed.]
 9789750509766

Citation preview

EVA ILLOUZ



Soğuk Yakınlıklar

EVA ILLOUZ Kudlis Ibrani Üniversitesi'nde sosyoloji profesöriıdılr. Aynı zamand.ı

Center for the Study of Rationaliıy üyesi olan lllcuz'un yayımianmış diger kitapları

şun lardır: Consııming the Romamir Utopia: Lovc and the Cultural Contradidions o_( Capitalism (1997), The Culrure of Capiıalism (2002), Oprııh Winfrey and ı hı: Glamour ofMisery: An Essay on Popular Culturc (2003), Saving ıheModmı Soııl: Therapy, Enıo­

tioııs, and the Culıure ofSelf-Help (2008), Warurn L!elıc welı ıuı (2011).

Cold lntimacies. The Making of Emocional Capiıalism

© 2006 Suhrkamp Ve rl ag Frankfurt aın Main llct.işim Yayınlan 1683



Politika Dizisi 96

ISBN-13: 978-975-05-0976-6

© 2011 Il etişim Yayıncılık A.Ş. 1. BASKI 2011, Istanbul

EDITOR Levent Cantck DIZI KAPAK TASAR/Mf Lltku Lomlu KAPAK Suat Aysu UYGULAMA Hüsnü Abbas

DÜZELTI FatmaKun-Tayfun Maıer DIZIN Burcu Tun akan BASKI ve ClLT Scna Ofsct · SERTIFIKA NO.

12064

Utros Yolu 2. Matbaacılar Sitesi B Blok 6.Kat No. 4NB 7-9-l 1 Topkapı 34010 Istanbul Tel: 212.613 OJ 21

lletişiın Yayınlan

·

SERTIFIKA NO 10721

Binbirdirek Meydanı Sokak llct.işiın Han No. 7 Cagaloglu 34122lsıanbul Tel: 212.516 22 60-61-62 Faks: 212.516 12 58 e-mail: [email protected].ır web: www.iletisim.com.tr •



EVA ILLOUZ

Soğuk Yakınlıklar Duygusal Kapitalizmin Şekillenmesi Cold Intimades Tlıe Mailing of Emotional Capitalism ÇEVIREN

özge Çağlar Aksoy

�\'''

-

.,

ileti�im

Elchanan'a

IçiNDEKILER

Sunuş

1

9

..........................................................................................................................................

Homo Sentimentalis'in Yükselişi Freud ve Clark Seminerleri

. 77

.

.................. ............................... ...

78

.

.......... ....................................................... ..........

Şirket imgelemini yeniden �ekillendlrmek. -................................25 ....

Yeni bir duygusal tarz

..

.

.......................................... . ...... ......................... _._,__

Şirket ruhu olarak iletiJim etiği

.

.......................... ......

Çağda� ailenin gül ve dikenleri..

................................34

. -..............................43

.............................. .

Sonuç . .

.

... . .................................... .............................. .....................

-............. ................59 :

2 Acı, Duygusal Alanlar ve Duygusal Sermaye G iri� ......................

.

.

32

.

. 65

............. ...

. ..

.

-.... ......... -....... ..._,_........................................... ... ............ .. . ........

65

Kendini gerçekleJtirme anlatısı -.........................--.............................. 69 ...

Duygusal alanlar, duygusal habitus .

.

.

95

.

. 1O1

.. ........... ............... ........................

Psikolojinin pragmatiği Sonuç

. .

.

........................................ .... ........ .... ....................

.

.

.

. . . . . . . . . . . . . . . . . ........... .......................... .............. ...............................

107

3 Romantik Ağlar··················-···"''"''''"'''''''''''''-'"'''"'-··-············ ........ ..... . 1 1 1 .

.

Internet romantizmi .. . .. .......... ... .... ....... ... .. .. -................................... 1 13 ..

. .

.

.

.

..

.

.

..

..

Sanal görü�meler .... ...... . ...... .. ,............................................-..................... 1 14 ..

. .

_

..

Varolu�sal benlik sunumu . ........... .. ... ..... . . . ..... . ....... ... .

Standartlık ve tekrar ...

.

..

.

. ... . ..

. _

.

_.-...

......... 118

. ........................._.._ .. ...................... -................... 123

..... .

Fantezi ve hayal kırıklığı .......................-............................................ ......... 139 Sonuç: Yeni Machiavelli'ci hareket ....... .. . ........... ........ . .. ... .... .... 156 .

. .

...

. .

.

.

.

DIZIN .... ..............................._.._,...... .....-.............. ......... .............. ...._..................................... . 165

Sunuş

Az sayıda kitap varlıgını tek bir kişiye borçludur ve bu kitap da onlardan biri. Axel Honneth, Adorno Seminerleri kapsa­ mında beni Frankfurt'a davet ettiginde

o

dönemde üzerinde

çalıştığını, çagdaş dünyanın hemen her yerindeki orta sınıf kadın ve erkeğin sıradan kültürel çerçevesinin şekillenme­ sinde psikolojinin rolü konusunda durup yeniden düşün­ meye sevk etti. Eleştirel kurarncıları yeniden okudum, The­ odor Adorno'dan başlayıp Habermas'a ve Axel Honneth'a varan uzun eleştirel teori geleneğinin modemitede söz ko­ nusu olan zıt eğilimleri anlamiandırma kapasitesinin henüz aşılamamış olduğunu kesin bir şekilde fark enim. Bu kita­ bın ortaya çıkmasında Axel'ın geniş entelektüel vizyonu, cö­ mcrtliği ve bitmek bilmeyen enerjisi yatmaktadır. Kitabı kaleme alırken Princeton Üniversitesi Sosyoloji Bö­ lümü'nde misafir olarak çalışınama imkan verdiği için Vivi­ ana Zelizer'a tüm kalbinıle teşekkür ederim. Enstitünün gü­ ler yüzlü ve uzman kütüphanecilerine içten teşekkürlerimi sunarım. Beatrice Smedley, kitabın üç bölümünü okudu, olağanüs­ tü inceliği ve kıvrak zekasıyla sayısız yorum ve katkıda bu­ lundu. Carol Kidron'ın travma hakkındaki çalışmasının ve 9

aynca eleştirel fikirlerinin de bu kitaba katkısı oldu. Eitan Wilfe taslaklan okuduğu ve her zaman açık olduğu, kes­ kin eleştirileri, son derece yararlı kaynak önerileri ve diğer tavsiyeleri için teşekkür ederim. Kimi zaman külfetli olabi­ len yayın sürecindeki değerli yardımlan için Lior Flum'a te­ şekkürler. Polity Press'den Sarah Dancy, Emma Hutchinson ve Gail Ferguson'a kusursuz ve titiz yaklaşımlan, profesyonelliği ve nezaketi için yürekten teşekkür ederim. Son olarak bu çalışmayı, kitap için kendi payına düşen okuma, eleştiri ve tartışmadan fazlasını yapan, zamanının önemli bir bölümünü çok sayıda tereddütümü dinleyerek geçiren ve mutluluk veren birkaç dakikadan fazlasını be­ nimle paylaşan kocam ve en yakın arkadaşım Elchanan'a it­ haf ediyorum.

10

Homo Sentimentalis'in Yükselişi

D

Sosyologlar moderniteyi geleneksel olarak kapitalizmin ortaya çıkı.şı, demokratik siyasi kurumların yükselişi veya bireysel­ lik fikrinin manevi gücüne dayanarak izah etmişler ancak ar­ u deger, sömürü, akılcılaşunna, büyünün bozulması* veya iş

bölümü gibi bildik kavramiann yanında modernitenin birçok önemli sosyolojik açıklamasının içerdigi farklı hikayeler oldu­ gunu, yani modernilenin ortaya çıkışının duygular üzerinden anlatımlannı ya da açıklamalannı ne yazık ki pek dikkate al­ mamışlardır. Öne çıkan ancak görünürde sıradan birkaç ör­ nege deginecek olursak Weber'in Protestan ahlakının özünde, duygulann ekonomik eylemlerdeki rolü hakkında bir incele­ me yer almaktadır çünkü kapitalist girişimcinin çılgın faaliye­ tinin temelinde esrarengiz teoloji tarafından kışkınılan kaygı yatmaktadır.' Marx'ın çalışanın emek ve üretim süreci ile iliş­ kisini açıklamaktaki temel noktası olan yabancılaşma kavra­ mı güçlü duygusal imalar taşıyordu, Marx, (*)

The Economic and

Disrnchıınrnenı. Weber"in onaya aıugı bu kavram sonrasında sosyal bilimler

tararından da kullanılmıştır. Modern toplumdaki büyünün. mistik kavramla­

nn, geleneksel degerierden rasyonclleşmeye gidilmesiyle kayboldugu duşün­ cesine işaret eder- ç.n. Weber, Max, 1958, Thr Protestane Ethic and the Spiriı ofCapiıalism. New York: Charles Scribner's Sons.

11

Philosophic Manu.scripts* çalı.şmasında yabancıla.şunlmı.ş işgü­ cünden gerçekliğin kaybı, kendi ifadesiyle bağm özneden ko­ puşu olarak söz eder.2 Marx'ın "yabancılaşma" kavramının popüler kültür tarafından benimsenmesinin -ve çarpıtılıp de­ giştirilmesinin- başlıca nedeni elde edilebilecek duygusal çı­ kanmlardı: modemile ve kapitalizm yabancılaşuncıydı çün­ kü insanları birbirlerinden, içinde bulunduklan toplumdan ve kendi derin benliklerinden koparan bir tür duygusal hissiz­ lik yaratıyordu. Bu noktada duygusal yaşam ifadesine yer ve­ ren Simmel'ın meşhur Metropolis tasvirini akıllara getirebili­ riz. Simmel'a göre şehir hayatı sonsuz bir sinirsel uyaran akı­ mı yaratır ve duygusal ilişkilere dayanan kasaha yaşannsına zıt bir duruşa sahiptir. Simmel için tipik modem tutum ilgisizlik, soğukluk ve kayıtsızlık kanşımı "blase"dir** -ve her zaman nefrete dönüşme tehlikesi söz konusudur.3 Son olarak Durk­ heim sosyolojisi -yeni Kanıçılar için şaşırtıcı olsa da- açıkça duygular üzerinde durmaktaydı. Aslına bakılırsa Durkheim sosyolojisinin temel taşı "dayanışma"dan, sosyal aktörleri top­ lumun ana sembollerine bağlayan bir duygular demetinden başka bir şey değildir (Durkheim buna Elemeıılary Fonns of Religious Life*** çalışmasında coşku [effervescence] adını ve­ rir"). (Symbolic Classifications5 çalışmasının sonuç bölümün(*) 2

18"14 El Ya.,"1ttcı/cırı, Birikim Yayınlan- ç.n. Bkz. Marx, Karl, 1904, "Estranged L.abor," Dirk ]. Struik (yay.),

The Eco­

nonıic and Plıilosophic Mcınıcscripıs of 1844 içinde, New York: International

Publishing.

(**)

3

(***) 4

Fr. Bezginlik, bıkkınlık, duyarlılı�ın kOrelmesi- ç.n. Simmcl, Georg, 1950. "The Metropolis and Mental Life." K. Wolf[ (yay.),

Tlıc Soci{llogy of Gcorg Simnıd içinde, New York:

Free Press.

Dinsri Ycışomırı lik 8içimkri, 1010, çev. Özer Ozankaya, Jsıanbul: Cem Ya­

yınevi- ç.n.

Durkhcim, Emile, 1969. Elemcnıcıry

Forms of Rı:ligious Life. New York:

Free

Press.

5 12

Durkheim, Emile ve Mareel Mauss, 1963, Prinılıive Cohen &: Wesı.

Classijlccııiorı.

london:

de Durkheim ve Mauss sembolik sınıflandırmalann -belirli üstün bilişsel ögeler- duygusal bir öze sahip olduklarını öne sürer.) Modern toplumların sosyal farklılaşmasının duygusal yogunluklan yoksun oldugu düşünüldüğünde modem toplu­ mun nasıl "bir arada tutundugunu" anlamaya çalışan Durkhe­ iın'ın modemite görüşü duygularla daha doğrudan üişkiliydi.6 Demek istedigim yeterince açık ve sözü uzatmaya gerek yok; modernilenin kabul görmüş sosyolojik açıklamaları, kendileri bilmese de tanı anlamıyla bir duygu kuramı olma­ sa bile en azından bunlara çok sayıda gönderme içennekte­ dir: Kaygı, aşk, rekabetçilik, kayıtsızlık ve suçluluk gibi duy­ gular, yüzeyi biraz kazıyacak olursak, modem çağa zemin hazırlamış kırılmaların tarihi ve sosyolojik açıklamalannın çoğunda yer almaktadır.7 Bu kitapta öne sürdüğüm temel konu modemilenin pek de gizli olmayan boyutundan ken­ dimizi kurtardığımızda modem benliği ve kimligi oluşturan şeylerin kişisel ve kamusal aynmının ve bunun cinsiyetçilik üzerindeki ifadelerinin standart analizlerinin ciddi şekilde degişime ugrayacagıdır. Ancak aklınıza bunu neden yapalım ki sorusu gelebi­ lir. Bu derece öznel, görünmez ve kişisel bir deneyim olan "duygu"ya odaklanmak sosyolojinin neticede nesnel düzen­ ler, kalıplaşmış davranışlar ve büyük ölçekli kurumlar ile il­ gilenmek olan esas işine zarar vermez mi? Bir başka deyişle, sosyolojinin şimdiye dek onsuz da gayet iyi şekilde yol aldıgı bir kategoriyle neden uğraşalım? Bunun için, kanımca, bir­ çok neden vardır.8• 9 6

Durkheim, Emi le,

7

Elbeııe ki duygular rarklı sosyolojik çerçevelerde aynı rol ii oynamadar ancak benim görüşüm bir rol ormıdıklan yönundedir.

8

McGınhy, Doyl e E., 1 994. "The Social Consınıcıion or Emoılons: New Dire­ cllons from Culıure Thcory." Social Pı!rspecıives mı Erııoıion 2: 26i-79.

9

I 964. The

Division of Labor 111 Socicıy, New York: Free

Press.

McCarthy, Doylc: E., 2002. "The Emolions: Scnsf5 or ı he Modem Self." Osıer13

Duygu tek başına bir eylem degil, bizi bir davranışa iten, bir davranışa belirli bir "ruh hali" veya "renk" veren içsel bir enerjidir. Dolayısıyla duygu, davranışın "enerji yüklü" ya­ nı olarak tanımlanabilir ve bu enerjinin de bilişi, duygulanı­ mı, değerlendirmeyi. güdülenmeyi ve de bedeni eş zaman­ lı olarak kapsadıgı görülür.10• 11 Toplumsal öncesi ya da kül­ türel öncesi olmak şöyle dursun, duygular ayrılmaz biçim­ de birbirleriyle iç içe geçmiş kültürel anlamlar ve sosyal iliş­ kilerdir ve duygulara davranışa güç verme kapasitesini ve­ ren de bu iç içe geçmişliktir. Duygunun bu "enerji"yi taşı­ masını sağlayan şey. her zaman için kişiyle ve kişinin kültü­ rel olarak konuınianmış başkalarıyla arasındaki ilişkisi ile il­ gili olmasıdır. Bana "yine geç kaldın" dediğinizde utanç, öf­ ke ya da suçluluk hissetmem neredeyse salt sizinle ararndaki ilişkiye bağlı olacaktır. Patronumun geç kalmamla ilgili yo­ rumu beni muhtemelen utandırabilecekken bir iş arkadaşı­ mınki öfkelendirebilir ancak eğer okulda beni bekleyen

�ir

çocuğum varsa olasılıkla suçlu hissetmeme neden olacaktır. Duygu şüphesiz ki psikolojik bir öğedir ancak aynı ölçüde hatta belki daha fazla oranda kültürel ve sosyal bir öğedir: Birey olma durumunun kültürel tanımlarını duygular yo­ luyla ortaya koyanz çünkü duygular somut, şu ana ait ama her zaman kültürel ve sosyal olarak tanımlanmış ilişkiler­ de ifade edilirler. Dolayısıyla diyebilirim ki duygular olduk­ ça iç içe geçmiş kültürel anlarnlar ve sosyal ilişkilerdir; ener­ ji yüklü ve dolayısıyla düşünüm* öncesi, çoğunlukla yarı bilO

rciclıisclıc Zciısrhrifıfıır Soriolııgir 27: 30-49. Nussbaum. Marıha C., 2001. Uphtavals of Thoughı:

Tht Jnıdligenu of Emoıi­

ons. Cnmbndge: Cambridge Universiıy Press.

ll

Rosaldo . M., 1984. "Toward a n Antlıropology ofSclf and Feeling." R . Schwe­ derve R. LeVinc (yay.),

Culıure Tlıeory: Essays in Mind, St!f. and Emoıion için­

de. Cambridge: Cambridge University Prı:ss. s. 136-57.

(*)

14

Rencxivity k.ıvramı "dönüşüm.o;cllik" ve "düşilniımscllik" olarak çevrilebilir.

ancak sosyoloji metinlerinde "dilşiıniinı/diışünümscllik" olara k gcçti�inden b ura da da bu karşılık ıercih edilmi�ıir- ç.n.

linçli olmak gibi özellikleri veren de bu tamamen iç içe geç­ mişliktir. Duygular, davranışın derin bir şekilde içselleştiril­ miş ve düşünürosel olmayan yönleridir, ne var ki bunun ne­ deni içlerinde yeterince kültür ve toplum bulunmaması de­ ğil, aksine fazlasıyla bulunmasıdır. Işte bu nedenle sosyal davranışı "içerden" anlamak iste­ yen yorumbilgisel sosyoloji, davranışın duygusal renklen­ mesine ve bunun itici gücünün aslında ne olduğuna dikkat yöneltmeden yeterince başarılı olamaz. Duygular sosyoloji açısından bir diğer başlıca öneme sa­ hiptir; sosyal düzeniemelerin çoğu aynı zamanda duygu­ sal düzenlemelerdir. Dünyadaki birçok toplumu düzenle­ yen en temel aynm ve farkın -kadınlar ve erkekler arasın­ daki- duygusal kültürlere dayandığını (ve kendisini bu yol­ la yeniden ürettiğini) söylemek bile gereksiz.12 Erkeklik ki­ şinin cesaret, serinkanlı bir akılcılık ve kontrollü bir agre­ sinik sergilemesini gerel