Sosyal Yardım, Bütünleşik Yardım ve Periyodik Pay Ödemeleri

406 144 1MB

Turkish Pages [36] Year 2011

Report DMCA / Copyright

DOWNLOAD FILE

Polecaj historie

Sosyal Yardım, Bütünleşik Yardım ve Periyodik Pay Ödemeleri

Citation preview

İktisat İşletme ve Finans 29 (300) 2011 : 9-44 www.iif.com.tr doi: 10.3848/iif.2011.300.2850

Yoksullukla mücadelede yerleşim yeri yaklaşımı: iki aşamalı yoksulluk formülü Metin Toprak* 8 Mayıs 2010 tarihinde alındı; 22 Kasım 2010 tarihinde revize edildi; 28 Aralık 2010 tarihinde kabul edildi.

Özet Yoksulluk sorunu, tanımı, boyutları ve mücadele stratejileri itibariyle başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası örgütlerin öncülüğünde büyük ölçüde standart hale gelmiş bir olgudur. Ne var ki, yoksullukla mücadelede bir ülkedeki bölgeler ve hatta yerleşim yerleri itibariyle ayırdedici özelliklerin sistematik tespiti uygulamanın başarısında önemli bir etken olmaktadır. Bu çalışmada, yoksullukla mücadele için genelde esas alınan birey/hane bazlı yoksulluk analizi ve puanlamasından önce ilk aşama olarak yerleşim birimi yaklaşımı esas alınarak; çeşitli parametreler itibariyle Türkiye’deki il ve ilçeler puanlandırılarak sıralama yapılmış, Hükümetin belirlediği periyodik bir tutarın dağıtımını, yerleşim yerlerinin göreli yoksunlukları esas alınarak etkin, eşitlikçi, hesap verebilir, şeffaf ve dinamik olarak mümkün kılacak bir formül geliştirilmiş; yerleşim yeri itibariyle belirlenen tutarın birey/hane bazında ikinci aşamada dağıtımına imkân verecek aşamaya gelinmiş olmaktadır. Anahtar Kelimeler: Yerleşim yeri yoksulluk açığı transferi, yoksulluk ölçümü, Türkiye yoksullukla mücadele stratejisi JEL Sınıflaması: I32, I38, R11.

Abstract. Settlement area approach to the struggle against poverty: Two step formula for poverty In the field of poverty studies, the works of the UN and other international organizations have standardized this phenomenon in terms of definition, dimensions and struggle strategies. However, distinctive peculiarities of settlement areas such as provinces and towns have critical role for the success of implementations. In this paper, a ranking approach composed of some parameters is developed and considered as the first stage before scoring individuals/households. This new formula would distribute the periodical amount determined by central government more efficiently. The corporate governance principles would be benchmarks to evaluate the outcome. The second stage is a scoring formula in terms of individuals/households and would be more efficient after settlement area scoring formula is developed here. Keywords: Settlement area poverty gap transfer, poverty measurement, Turkish poverty strategy. JEL Classification: I32, I38, R11.

EskişehirOsmangaziÜniversitesi , İİBF İktisat Bölümü Öğretim Üyesi, Meşelik Kampüsü 26480 Eskişehir. [email protected] *

2011© Her hakkı saklıdır. All rights reserved.

İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011

Giriş Yoksulluk, bir toplumun beşeri, ekonomik ve doğal kaynakları itibariyle sahip olduğu potansiyelin gerçekleşme düzeyini gösteren bir performans ölçütü olarak alınabilir. Yoksulluk insan onurunu zedeleyici bir olgu olmasının yanısıra, toplumsal barışı zedeleyici yapısal bir sorundur. Dolayısıyla, ulusal ve uluslararası ölçekte, sistemik ve sistematik çözümler konusunda yoğun çalışmalar yürütülmektedir. Nitekim Birleşmiş Milletler’in 2000 yılında kabul ettiği Bin Yıl Hedeflerinin yanısıra Avrupa Birliği de 2010 yılını “Avrupa Yoksullukla Mücadele ve Sosyal Dışlanma Yılı” olarak ilan etmiştir. Yine, Avrupa Komisyonu 3 Mart 2010 tarihinde “Avrupa 2020 Stratejisi”ni yayımlamış ve bu stratejide, bölgesel, ulusal ve uluslararası düzeyde izlenecek 7 temel politika alanının yedinci inisiyatifi olarak “Yoksulluğa Karşı Avrupa Platformu”nun oluşturulmasını öngörmüştür (European Commission, 2010). Yoksullukla mücadelede uluslararası yüksek düzeydeki farkındalık ve çalışmalar, Türkiye’de son yıllarda giderek daha fazla yansıma bulmaktadır. Bu makale, AB düzeyinde öncelikli bir sorun alanı olarak ele alınan yoksullukla mücadelenin, ülkemizde sistematik bir yaklaşımla ele alınması yönündeki çabaların bir parçası olarak yürütülen bir projeye dayanmaktadır. Bu çalışmada geliştirilen yaklaşım, TÜİK’in NUTS-1, NUTS-2 veya NUTS-3 bölgeleme sistemine uyarlanabileceği gibi, ülke düzeyinde uygulanmaya da imkân verdiği için; Türkiye’nin sosyo-ekonomik yapısına yakın özelliklere sahip ülkeler bakımından da referans alınabilecek bir model önermektedir. 1.Yoksulluk ve yoksullukla mücadele: Sorun ve kapsam Bu makalenin dayandığı araştırma projesi, merkezi hükümetin yoksullukla mücadele uygulamalarının ve yönteminin geliştirilmeye ihtiyaç duyduğu savına dayanmaktadır. Bu sav, yoksulluğun ölçeği ve boyutları, tahsis edilen kaynak miktarı ve bu kaynağın kullanım mekanizması, izlenen yöntemin felsefi ardalanı, uygulayıcı organizasyonlardaki kurumsal yönetim ilkeleri birlikte değerlendirilerek temellendirilmiştir. Yoksullukla mücadelede, yüksek derecede etkin bir kaynak tahsis mekanizmasının oluşturulamaması temel sorunu oluşturmaktadır. Bu çalışma, yoksullukla mücadelede bugün hâlihazırda yürürlükte olan uygulamaları sistematize ederek aşamalandırıp; merkezi yönetimin, yerleşim birimlerine etkin kaynak transferi (lump sum) yapmasını sağlayacak etkin, şeffaf, hesap verebilir bir mekanizma kurulmasını amaçlamaktadır. Bu ilk aşamayı takip eden ikinci aşamada ise, ilgili yerleşim yerindeki uygulayıcı bi



Sosyal dışlanma, politika belirleyicilerinin gündemine görece yeni gelmiş bir konudur. Bu yöndeki alan araştırmaları da nispeten yeni sayılabilir. Sosyal dışlanmanın ölçümü konusunda yararlı bir çalışma olarak Chakravarty ve D’Ambrosio (2006) zikredilebilir. Bir ülkenin farklı yerleşim yerleri arasındaki gelişmişlik farkının gelişimini inceleyen bir araştırma için bkz. Osberg ve Xu (1999).

10

İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011

rimin (vakıf) yardımları hane/kişi bazında dağıtırken, izleyeceği mekanizma oluşturulacaktır. Böylelikle, ilk aşama, yoksul birim bazındaki yerel özellikler ve ihtiyaçlar konusuna girmeden bu yöndeki inisiyatifi yerel uygulayıcıya (vakıf) bırakarak genel bir uygulama (tahsis) yaparken; ikinci aşama yoksul kesimin yerel farklılıklarını esas alarak mikro bazda tahsisleri yürütecektir. Dolayısıyla, bu ilk aşamada, hane ya da kişi bazında yoksulluk skorları belirlenmemektedir. Bunun yerine, yerleşim yeri bazında nispi yoksunluklara göre sıralama yapılmakta ve tahsisler bu ölçüte göre belirlenmektedir. Yerleşim yerlerinin göreli durumlarına göre bir global transfer tutarının belirlenmesi ve ikinci aşamada birey/hane bazında puanlama yaklaşımıyla (refah açığı) transferin yapılması literatürde yeni bir anlayışa işaret etmektedir. Her bir bölge, il veya ilçenin yerel özellikleri nedeniyle, nispi de olsa inisiyatifin vakıf yönetimine bırakılmasının yerel özerklik bakımından tercih edilmesi gerektiği düşünülmektedir. Araştırmanın sorunsalı, aşağıdaki konular üzerine inşa edilmiştir. • Türkiye’de yoksulluğun boyutları ve düzeyi, • Yoksulluğun, bölgesel veya sınıfsal farklılıkları, • Yoksullukla mücadelede dayanılan felsefi bakışaçısı, • Yoksullukla mücadeleye aktarılan kaynakların etkin kullanımı, • Yoksullukla mücadelede yegâne büyük organizasyon olan sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları ile bunlara transferi gerçekleştiren koordinatör ve finansör kurum olan Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğünün (SYDGM) çalışmalarının etkin, hızlı, şeffaf ve hesap verebilir olup olmadığı. Bu makalenin dayandığı proje ile, “Yerleşim Yeri Gelişmişlik Açığı Transferi”ni (Settlement Area Development Gap Transfer) hesaplayan genelleştirilmiş bir formülün geliştirilmesi amaçlanmıştır. Aşağıda, yoksulluk ilk olarak konu, kapsam, amaç bağlamında ele alınmakta; ikinci olarak, yoksulluk tanımları ve yoksullukla mücadele stratejileri tartışılmakta; üçüncü olarak Türkiye’de yoksullukla mücadele uygulamaları değerlendirilmektedir. Periyodik pay hesaplamalarında kullanılan mevcut formülün etkinliği ve yeni formüle yönelik analiz ve değerlendirmelerden sonra, yeni formülün bilimsel notasyonu verilmektedir. Ardalan çalışmaları olarak, Türkiye’de yoksulluğun özellikleri ana hatlarıyla incelenmektedir. Sonuç kısmında ise eski ve yeni formüller kısaca değerlendirilmekte ve bu aşamadan sonrası için ipuçları verilmektedir. 

Bu konuda ayrıntılı bir çalışma olarak Şengül, (2003) belirtilebilir.

11

İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011

1.1.Yoksullukla mücadelede başlıca stratejiler ve tartışmalar Aşağıda, yoksullukla mücadelede izlenen yaklaşımlara yönelik yapılan değerlendirme, bu çalışmada geliştirilen formülasyondan ziyade, birey/hane bazlı yoksulluk formülünün geliştirilmesi bağlamına daha uygun düşmektedir. Ulusal düzeyde merkezi transferlere dayalı yerleşim yeri bazlı puanlama formülüne yönelik bir literatür henüz oluşmadığı için, dolaylı da olsa ilgisinden dolayı aşağıdaki değerlendirmelere yer verilmiştir. Birleşmiş Milletler Eylül 2000’de, Birleşmiş Milletler Bin Yıl Deklarasyonunu kabul etmiş ve 2015 yılını hedef olarak ilan etmiştir. Bin Yıl Hedeflerinin ilki “Aşırı yoksulluk ve açlığın ortadan kaldırılması” olarak belirlenmiştir. Yoksulluğu kısa dönemde hafifletmede, uzun dönemde ise ortadan kaldırmaya yönelik iki temel stratejiden söz etmek mümkündür: Bretton Woods kurumlarının öngördüğü yaklaşım daha ziyade kısa vadeli bir perspektife sahipken, Birleşmiş Milletlerin yaklaşımı uzun dönemli bir vizyona sahiptir. İnsani gelişmeyi esas alan uzun vadeli strateji, esas olarak Amartya Sen’in yapabilirlik yaklaşımına (capability approach) dayanmaktadır (Walker ve Unterhalter, 2007). Bu yaklaşım, kişi başına düşen gelirin yanı sıra eğitim ve sağlık gibi temel altyapıyı da esas almaktadır. Özetle, daha ziyade Dünya Bankası ve IMF’nin benimsediği parasalcı (refahçı) yaklaşım, ekonomik refah veya yaşam standardına odaklanır ve geleneksel iktisat yaklaşımına dayalıdır. Refahçı olmayan yaklaşım ise temel ihtiyaçlar yaklaşımı ve yapabilirlik yaklaşımı olarak iki şekilde formüle edilmekte ve daha ziyade BM tarafından benimsenmektedir (Duclos, 2002; Rodrik, 2002). Yoksulluğun boyutlarını tespit etmede geliştirilen yaklaşımlar dört grup altında toplanmaktadır: parasalcı yaklaşım, yapabilirlik yaklaşımı, sosyal dışlanma yaklaşımı ve katılımcı yaklaşım (Laderchi, Saith ve Stewart, 2003; Eren ve Bahar, 2004; Kabaş 2010). Bu çalışmada geliştirilen formülasyonda her bir yaklaşımda ifadesini bulan değişkenlerin kullanılmasına dikkat edilmiştir. Özellikle sosyo-ekonomik gelişmişlik endeksi ile İçişleri Bakanlığının geliştirdiği kategorinin yapabilirlik ve sosyal dışlanma bakımından kabul edilebilir göstergeler olduğu düşünülmektedir. SYDGM uygulamalarının formülde referans alınması ise, katılımcı yaklaşımı dikkate almayı amaçlamaktadır. Sözkonusu dört yaklaşıma kısaca değinilecek ve analiz birimi, referanslar, karşılaştırılabilirlik, veri bulunma durumu, ölçme ve değerlendirme bakımından bir değerlendirme yapılacaktır. Sonuç olarak, parasalcı yaklaşım, parasal gelirin artırılmasını öngörür ken ; yapabilirlik yaklaşımı, eğitim, sağlık ve beslenme başta olmak üzere insan kabiliyetlerini geliştiren daha geniş bir alandaki mekanizmaların işletilmesini gerektirmektedir. Her iki yaklaşımın da özünde birey temelli olduğu 

Parasalcı ve yapabilirlik yaklaşımlarının birbirinin eksiğini tamamlayacak şekilde birlikte kullanımını öneren bir çalışma için bkz. Bourguignon ve Chakravarty (2002).

12

İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011

söylenebilir. Sosyal dışlanma ve katılımcı yaklaşımlarda ise grup özellikleri ana odağı oluşturmaktadır (Laderchi, Saith ve Stewart, 2003). Kuşkusuz, yoksullukla mücadelede belirlenen hedeflerin yoksulluk ölçüm teknikleri bakımından önemli ölçüde belirleyici olacağı açıktır. Bu makalede, yoksulluğun yanısıra, eşitsizliği de esas alarak yerleşim yeri bazında bir transfer (lump sum) hesaplaması amaçlanmaktadır. Bu nedenle, eşitsizlik de en az yoksulluk kadar önemli hale gelmektedir. Yoksulluktan bağımsız olarak, bölgeler arasında veya kişiler arasındaki eşitsizlikleri gidermek veya en aza indirmek kendi başına bir politika amacı olabilmektedir (Giorgi ve Crescenzi, 2001; Foster ve Sen, 1997). Yerleşim yeri itibariyle yapılan sınıflama göreliliği esas almakta ve yoksulluk derecesini dolaylı olarak içermektedir. Birim bazında hesaplanan Foster, Greer ve Thorbecke (FGT) yoksulluk endeksini çağrıştıran bir hesaplama, burada yerleşim yeri bazında yapılmaktadır. Yoksul sayısı, önceden belirlenmiş tüketim ihtiyaçlarına ulaşamayan kişileri gösterirken; eşitsizlik yaşam düzeyleri arasındaki orantısızlıkla ilişkili olup, zenginlerin yoksullara göre ne kadar fazla şeye sahip olduklarını ifade eder. Tipik olarak, yoksulluk ve eşitsizliğin ölçülmesi, hanehalkının büyüklüğü ve yaşam maliyetindeki farklılıklara göre düzeltilmiş hanehalkı harcama veya geliri dikkate alınarak yapılır. Yoksulluk ölçümlerinde ve tanımlarında bazı ölçütlerin referans alınması gerekmektedir: İlk olarak anlaşılabilir ve kolay tanımlanabilir, sağduyuya uygun, amaca uygun, teknik olarak güçlü, işlevsel olarak uygulanabilir ve tekrarlanabilir olması gerekir. Son olarak, ekonomik büyümeyi yoksulluk bakışaçısından tanımlayan bir tartışmaya da değinmek gerekir. Yoksul yanlısı büyüme (pro-poor growth) olarak literatüre giren kavramı IMF de desteklemekte ve ülkelerle yaptığı anlaşmalarda bu noktaya dikkat etmektedir. Yoksul yanlısı büyüme, yoksul kesim gelirinin yoksul olmayan kesimin gelirine göre daha yüksek oranda artmasını öngörmektedir. Bu kavramı, yoksulluğu azaltan büyüme olarak tanımlayan yazarlar da sözkonusudur (Ravallion ve Shaohua, 2003; Dikmen 2004). Yoksulluk ve yoksunluk birlikte ele alındığında, cari gelir ve yaşam standartları bakımından bir değerlendirme gerekmektedir. Buna göre hem yaşam standardı hem de gelir bakımından dezavantajlı durumda bulunan kesim “yoksulun da yoksulu” olarak nitelenmektedir. Yoksullar eğer yaşam tarzı bakımından yoksul olmayıp sadece gelir bakımından yoksulsa veya gelir bakımından yoksul olmayıp, yaşam tarzı bakımından yoksulsa; bu durumda yoksunluktan söz edilebilmektedir (Şekil 1.1; Perry, 2002)

13

İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011  Yaam standartları

Analitik Çerçeve

Asgari kabul edilebilir yaam standardı eiği

Sadece gelir yoksulu %....

Yoksul olmayan %....

2

3

1

4

Yosulların en yoksulu (Hem gelir hem yaam tarzı bakımından yoksul olanlar) %...

Yaam tarzı yoksulu %....

Cari gelir Düük gelir eiği

ekil 1.1. Yoksulluk ve yoksunluk

Şekil 1.1. Yoksulluk ve yoksunluk



Türkiye, gelişmiş ülkeler arasında yer almadığı için, hâlihazırda Birleşmiş Milletler Kalkınma Ajansı (UNDP), Türkiye için HPI-2 endeksi hesaplamamaktadır. Dolayısıyla, gelişmiş ülkeler için yoksunluk, gelişmekte olan ülkeler için ise yoksulluk hesaplamaları literatürde ve uygulamada yerleşiklik kazanmış görünmektedir (Tablo 1.1). Tablo 1.1. Türkiye’nin yoksulluk görünümü 

 

HDI sırası (Bütün ülkeler içinde) Đnsani gelime endeksi Beklenen yaam süresi Đnsani yoksulluk endeksi (HPI1 sırası) Yetikin okuryazar olmama oranı (15 ya ve üstünün yüzdesi) Sağlıklı suya eriemeyen nüfus oranı Günlük 1,25$'ın altında gelirle yaayan nüfus oranı (%) Günlük 2$'ın altında gelirle yaayan nüfus oranı (%) Ulusal yoksulluk sınırının altında yaayan nüfus oranı (%) Uzun dönemli isizlik oranı (%) Gini endeksi Sağlıklı yaam beklentisi (yıl)

Kaynak: http://hdr.undp.org/en/statistics/data/ (Eriim: 30.04.2010).

14

  

Dönem 2009 2007 2007 2007 19992007 2006 20002007 20002007 20002006 2007 19922007 2007

Değer 79 0,806 71,7 40 11,3 3 2,7 9 27 3,1 0,38 67

İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011

Türkiye’de yoksulluğa yönelik çalışmaların nispeten yakın bir tarihi geçmişe sahiptir. Yapılan çalışmalarda ana tema, dünyadaki yaklaşıma paralel olarak gıda ve gıda dışı yoksulluk düzeyini tespite yönelik olmaktadır. Bununla birlikte, politika belirleyicilere ışık tutacak makro ekonomik perspektifle yapılan çalışmalar da hayli dikkat çekicidir (Özcan ve Ayata 2002; Ozcan ve Ozcan 2003; Özcan 2003; Dayıoğlu, Hoşgör ve Levent 2005; Braithwaite ve Aran-Kazanci 2008). Yoksullukla ilgili temel veri kaynağı ise Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yapılan saha çalışmalarıdır. TÜİK’in yanısıra çeşitli uluslararası organizasyonlar adına yapılan çalışmalar da mevcuttur. Bu çalışmada yerleşim yeri itibariyle formül geliştirilmesi amaçlandığı için, yukarıdaki çalışmalara sadece bibliyografya kısmında yer verilmiştir. 2.Türkiye’de yoksullukla mücadelede merkezi yönetimin yeri Merkezi hükümetin yoksullukla mücadelede çatı kuruluşu Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğüdür (SYDGM). Bu kuruluşun yanısıra, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, Özürlüler İdaresi Başkanlığı, Kızılay, belediyeler, sivil toplum kuruluşları ve uluslararası sivil toplum kuruluşları da yoksullukla mücadele alanında faaliyet göstermektedir. SYDGM’nin yıllık transfer tutarı 1 milyar ABD doları civarındadır (SYDGM, 2009: 75). Türkiye’nin bu düzeydeki bir geliri yoksullukla mücadelede etkin kullanımını artırma amacıyla SYDGM çeşitli projeler yürütmektedir. Adrese dayalı nüfus kayıt sistemiyle birçok kamu kurumu üzerinden online sorgulama sistemi 2009 yılında yürürlüğe girmiş ve çeşitli ödüller almış potansiyeli yüksek bir uygulamadır. SYDGM, proje destekleri ile aile (barınma, gıda, yakacak), eğitim, özel (aşevi, afet), özürlü, sağlık yardımlarından oluşmaktadır. 2.1.Nüfus, yerleşim yeri ve vakıf sayıları: Bölgesel dağılım Türkiye geleneksel olarak yedi coğrafi bölgede toplanmaktadır. İl ve ilçelerin sosyoekonomik gelişmişlik durumlarına göre oldukça farklı yeni kategorileştirmeler yapılmasına rağmen, coğrafi bölgeleme birçok bakımdan referans olarak kullanılmaya devam etmektedir. SYDGM’nin vakıflar üzerinden dağıttığı kaynaklara yönelik değerlendirmelerde coğrafi bölgeleme oldukça öne çıkmaktadır. Marmara bölgesi nüfusun yüzde 29,4’üne, vakıfların yüzde 16,3’üne ve toplam illerin de sayısal olarak yüzde 13,6’sına sahiptir. Batı Karadeniz, Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgeleri yerleşim yeri başına en düşük nüfus yoğunluğuna sahip bölgelerdir. Diğer bir deyişle, Marmara ve Akdeniz bölgeleri il ve ilçe sayısı dikkate alındığında, diğer bölgelere oranla daha yüksek nüfus yoğunluklarına sahiptir. Her il ve ilçe merkezinde sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfı bulunduğu için, nüfusla ilişkilendirilmiş il ve ilçe sayıları önem kazanmaktadır (Tablo 2.1). 15

İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011

Tablo 2.1. Nüfus, yerleşim yeri ve vakıf sayısı: Bölgesel dağılım Tablo 2.1. Nüfus, Yerleim Yeri ve Vakıf Sayısı: Bölgesel Dağılım Bölge nüfusu (milyon kii, 2008)

 Marmara 21,0 Ege 9,4 Akdeniz 9,1 Đç Anadolu 11,5 KaradenizBatı 2,2 KaradenizDoğu 5,3 Doğu Anadolu 6,2 Güneydoğu 6,9 Toplam 71,5 Kaynak: TÜĐK, SYDGM.

Nüfus oranı (%)

Yerleim yeri (vakıf) sayısı (adet)

Yerleim yeri (vakıf) oranı (%)

Đl sayısı (adet)

Đl oranı (%)

29,4 13,1 12,7 16,0 3,0 7,4 8,6 9,7 100,0

159 132 103 176 62 133 133 75 973

16,3 13,6 10,6 18,1 6,4 13,7 13,7 7,7 100,0

11 8 8 13 7 11 15 8 81

13,6 9,9 9,9 16,0 8,6 13,6 18,5 9,9 100,0

Milyon Nüfus baına il sayısı 0,5 0,9 0,9 1,1 3,2 2,1 2,4 1,2 1,1

Nüfus baına yerleim yeri sayısı 7,6 14,1 11,4 15,4 28,4 25,1 21,5 10,8 13,6

Tablo 2.1. Nüfus, Yerleim Yeri ve Vakıf Sayısı: Bölgesel Dağılım  2.2. Yoksullukla mücadele stratejileri ışığında SYDGM Milyon Nüfus baına Bölge nüfusu Yerleim yeri Đl Đl Yerleim yeri  Nüfus Nüfus uygulamaları yerleim yeri (milyon kii, (vakıf) oranı sayısı oranı (vakıf) sayısı oranı (%) baına il  2008) (%) genel (adet) (adet)vakıflarının (%)gelirlerinin sayısı Sosyal yardımlaşma ve dayanışma olarak sayısı   Marmara 21,0 29,4 159 16,3Ancak, 11 başta 13,6İstanbul 0,5 ol7,6 tamamını SYDGM’nin aktarımları oluşturmaktadır. Ege 9,4 13,1 132 13,6 8 9,9 0,9 14,1 mak üzere az sayıdaki yerleşim yerinde hibe ve bağışlara dayalı gelirler sözTablo 2.2. Sosyal Yardımlama (Yardım10,6 Bilgi Bankası,82009) 9,9 Akdeniz 9,1 ve Dayanıma 12,7Vakıfları Harcamaları 103 0,9 11,4 Sağlık Sosyal Yatırım Eğitim Gıda Đç Anadolu 11,5 16,0 176 bazı 18,1 Proje SYDGM’nin 13 Toplam 16,0 1,1 konusu olmaktadır. Bu gelirlerin boyutu, vakıflarda, trans- 15,4 Tutar (TL) 3.305.180 124.693.102 3,0 62 367.569.0006,4200.647.3897 880.204.506 8,6 3,2 KaradenizBatı 253.985 183.735.850 ferine hiç ihtiyaç 2,2 duyurmayacak düzeyde olabilmektedir. SYDGM’nin veri 28,4 Oran (%) 7,40,03 133 11 13,6 2,1 25,1 KaradenizDoğu 5,3 14,17 0,38 20,87 41,7613,7 22,80 100,00 tabanını oluşturduğu (YBB) vakıf- 21,5 Doğu Anadolu 6,2 Yardım 8,6 Bilgi Bankası 133 13,7sistemi 15sözkonusu 18,5 2,4 Güneydoğu 9,7 yardımlarının 75 7,7 8 9,9 1,2Yok10,8 ların veri tabanına6,9işledikleri kayıtlarını göstermektedir. Toplam 71,5 100,0 973 100,0 81 100,0 1,1 13,6 sulluğu kısaSYDGM. vadede hafifletmeye yönelik harcamaların (sağlık, sosyal, gıda) Kaynak: TÜĐK,

YBB’deki oranı yüzde 56 iken; eğitim, proje ve yatırımların payı yüzde 44  civarındadır. Bu çerçevede, Türkiye’deki yaklaşımın hem kısa vadeli ve uzun  vadeli perspektifleri birlikte uygulamaya geçirdiği söylenebilir (Tablo 2.2). 

 Tablo 2.2. Sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları harcamaları (Yardım Bilgi Bankası, 2009) Tablo 2.2. Sosyal Yardımlama ve Dayanıma Vakıfları Harcamaları (Yardım Bilgi Bankası, 2009) Tutar (TL) Oran (%)

Sağlık

Sosyal

3.305.180 124.693.102 0,38 14,17

Yatırım 253.985 0,03

Eğitim

Gıda

183.735.850 367.569.000 20,87 41,76

Proje

Toplam

200.647.389 880.204.506 22,80 100,00

SYDGM, vakıflara parasal transferleri aylık periyodik pay tahsisatıyla yapmaktadır. Vakıfların, kasa-banka mevcutlarının aylık periyodik hak edişlerinin üç katını bulması veya finansal raporlarını SYDGM’ye zamanında sunmamaları durumlarında ilgili ay için periyodik pay transferleri yapılmamaktadır. Yapılmayan periyodik pay transferi, ilgili vakfın müktesebi olmaktan çıkmaktadır. Bu nedenle, bir yıl içinde vakıfların hak ettikleri tutarlar ile fiilen yapılan aktarımlar arasındaki farkın düzeyi, sözkonusu vakfın performansı için iyi bir göstergedir. SYDGM aktarımlarından başkaca gelirleri bulunan vakıflar için elbette performans göstergesi olarak farklı kriterlerin geliştirilmesi 1 gerekmektedir. 2009 yılında vakıflara transfer edilen toplam içinde periyodik 16

İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011

pay oranı yüzde 28,1 oranındadır. Hesaplanan transfer tutarının ancak yüzde 70’i transfer edildiği için, bu oran nispi olarak düşük çıkmaktadır. Transfer edilmeyen periyodik nakit, vakıf başvuruları doğrultusunda farklı kalemlerde transfer edilmektedir. Eğitim ve aile destek ödemeleri, vakıflarca yapılan transferlerde diğer iki ana başlıca ödeme kalemini oluşturmaktadır (SYDGM, 2009: 75). 3.Periyodik pay aktarımı Periyodik pay aktarımı, SYDGM’nin SYD Vakıflarına aylık bazda transfer ettiği ve “vatandaşların bürokratik süreçlere takılmadan hızlı bir şekilde” yararlanabildiği bir kaynaktır. Türkiye’de SYDGM muhtaç durumdaki çeşitli toplum kesimlerine yönelik sosyal yardım politikalarını tanzim etmenin yanısıra, insan kaynaklarının kapasitesini geliştirecek örgün eğitim ve sağlık ile yaygın ve mesleki eğitim sertifika programları gibi uygulamalara da önemli miktarda kaynak aktarımında bulunmaktadır. SYDGM bu kaynağı aylık olarak vakıflara aktarmakta, vakıflar da yoksulluk müracaatları doğrultusunda ihtiyaç sahiplerine ödemede bulunmaktadır. İhtiyaç sahiplerine yapılan ödemeye esas teşkil edecek formülasyon, periyodik pay hesabına esas teşkil edecek formülasyondan sonra uygulanacak birey veya hane odaklı bir düzenlemedir. Son yıllardaki sağlık reformu, sosyal güvenlik reformu ile sosyal yardım uygulamaları, sosyal devlet anlayışının temel dayanakları olarak somutlaşmaktadır. Sosyal yardım uygulamalarının dayandığı formülasyonda yıllar içinde güncellemeler yapılmış; ancak formülün yeni bir anlayışla, daha geniş bir çerçevede daha şeffaf, hesap verebilir, denetlenebilir, nesnel, en iyi uygulamalar arasında olmaya aday, ulusal ve uluslararası düzeyde açıklama gücü yüksek olacak bir yaklaşımla yeniden düzenlenmesi gereği ortaya çıkmıştır. Türkiye’deki başta kentleşmeden ekonomik gelişme odaklarından kaynaklanan nüfus hareketleri, adrese dayalı nüfus kayıt sistemi ve kayıtdışı ekonomideki gelişmeler nedeniyle, birçok yerleşim yeri periyodik paylarında artış talep etmekte, bir kısım vakıflar ise kendilerine tahsis edilen payın çok azını transfer etmektedir. Gözleme dayalı tespitler, başvurular ve mevcut formülde referans alınan değişkenlere yönelik değerlendirmeler ile yeni değişkenlerin dikkate alınması yönündeki kanaatler periyodik pay formülünün güncellenmesini gerekli kılmıştır. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü’nün Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki 5263 Sayılı Kanun uyarınca SYDGM, (i)Yoksulluk ve sosyal yardım konularında araştırma ve eğitim faaliyetleri yapmak, yaptırmak ve bu konuda çalışmalar yapan kurum ve kuruluşlarla işbirliği ve ortak çalışmalar yapmak, (ii) Üniversite ve benzeri akademik kuruluşlarla işbirliği içinde sosyal yardımlaşma ve dayanışma ile ilgili bilgi ortamları oluşturmak, bu 17

İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011

kuruluşlarla ortak çalışmalar yapmak ile yetkili kılınmıştır. SYDGM de kuruluş kanunundan aldığı yetkiyle, bu çalışmanın dayandığı proje de dâhil olmak üzere, uygulamalarını birçok projeye dayalı olarak rasyonalize etmektedir. 3.1.Mevcut formülün yapısı ve yeni formül ihtiyacı Eski periyodik pay formülünde iki değişken dikkate alınmıştır: toplam nüfus ve il gelirinin Türkiye milli geliri içindeki payı. TÜİK ve DPT her iki gösterge konusundaki kaygıları nedeniyle sürekli olarak metodolojiyi iyileştirme çabası içindedir. Nitekim adrese dayalı nüfus kayıt sistemi, yerleşim yerleri itibariyle nüfusta önemli dalgalanmalara işaret etmektedir. Aynı şekilde, TÜİK 2010’un ilk çeyreğinde il bazında milli gelir rakamlarını açıklamayı planlamaktadır. Dolayısıyla, mevcut periyodik pay formülünün dayandığı her iki gösterge de ciddi bir gözden geçirmeye ihtiyaç duymaktadır. Türkiye’de yerleşim birimlerinin gelişmişlik düzeylerinin tespitinde merkezi hükümet farklı ölçütler kullanabilmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı, Türkiye İstatistik Kurumu ve Hazine Müsteşarlığı kendi öncelikleri doğrultusunda birbiriyle büyük ölçüde örtüşen; ancak önemli farklılıklar da gösterebilen ölçütler kümesi geliştirebilmekte ve buna göre bir sıralama yapabilmektedir. Periyodik pay aktarım formülünün geliştirilmesinde yukarıda sayılan kurumların ölçütleri analiz edilmiş ve bileşik yeni bir formül geliştirilmiştir. Bu yeni formülün temel özelliği hesap verebilir, şeffaf, anlaşılması kolay, güncellenebilir bir yapıda olmasıdır. İl ve ilçe düzeyinde yapılan istatistikî bir değişken seti elde edilmiştir. İstatistikî analizler makalenin sonunda bir bölüm olarak verilmiştir. Yerleşim yerlerine transfer edilecek periyodik tutarlar hesaplanırken, mevcut formüldeki sözkonusu iki değişken formülde ayrı ayrı ağırlıklandırılmayıp birbiriyle ilişkilendirilmiş ve daha sonra da, coğrafi ayırıma göre (Doğu ve Güneydoğu vakıfları için yüzde 50 daha yüksek) bir hesaplama yapılmıştır. Ne var ki, bu formüle göre yapılan hesaplamalarda bugün hesaplanmakta olan tutarlara ulaşmak vakıfların bazıları için mümkün olamamaktadır. Uygulanmakta olan formülde il gelirleri düzeylerine göre 10 farklı kategoride derlenmiştir. Dolayısıyla, gerçekte birbirinden farklı gelir düzeylerine sahip bazı illerin aynı kategoride değerlendirilmesi bu kategorileştirme nedeniyle sözkonusu olmuştur. Yerleşim yerinin Türkiye milli geliri içindeki payı kategorilere ayrılırken, kişi başına düşen milli gelir dikkate alınmamış, o yerleşim yerinin toplam hâsılat düzeyi esas alınmıştır. Bu nedenle, örneğin İstanbul Adalar’a ilişkin milli gelir kategorisi 10 iken, İstanbul Gaziosmanpaşa’ya ait kategori değeri 5’tir. Aynı şekilde Hakkâri Çukurca’ya ait kategori 10 iken, Kocaeli Kandıra’ya ait kategori 10’dur. Bu da, kişi başına düşen milli gelir bakımından birbirinden hayli farklı sosyoekonomik gelişmişlik düzeylerine 18

İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011

sahip yerleşim yerlerinin, sırf o yörelerin toplam gelirleri aynı düzeyde olduğu için, aynı kategoride değerlendirilmesi gibi bir amaca ters sonuç doğurabilmektedir. Bu nedenlerin yanısıra, uluslararası çerçevede de açıklanabilir yeni bir formülasyona ihtiyaç duyulmuştur. Mevcut formüle göre vakıf bazında hesaplanan periyodik pay tutarı: 973

PPTr=(Nr*C*MGi)/( ∑ ( Nr * C * MGr ) ) r =1 PPT: Vakıf bazında hesaplanan periyodik pay tutarı N: yerleşim yeri nüfusu C: yerleşim yerinin coğrafi konumu nedeniyle çarpan katsayısı, C=1,5, Doğu ve Güneydoğu vakıfları; C=1, Türkiye’nin diğer yerlerindeki vakıflar MG: milli gelir, MGi: i’nci yerleşim yerinin milli gelire yaptığı katkıya göre aldığı katsayı r: vakıf, r=1……..973 i:milli gelir kategorisi , i=1……...10 Mevcut formülün güncellenmesini acil hale getiren bir diğer husus; Hükümetlerin zaman zaman yerleşim yerlerinin periyodik paylarını referans alarak gıda ve eğitimde kullanılmak üzere düzensiz aralıklarla transfer yapmalarıdır. Dolayısıyla, periyodik pay düzeyi, başka ödemelere de referans olduğu için, kendisinin üzerinde bir etkiye sahiptir. 3.2.Yeni formülün parametreleri Yeni formül hesabında üç ana kategori altında derlenen değişken setleri kullanılmıştır. (i) Nüfus, (ii) Ekonomik gelişmişlik düzeyi ve (iii) SYDGM uygulamaları. Nüfus kategorisinde 3, sosyo-ekonomik gelişmişlik kategorisinde 4 ve SYDGM uygulamaları için ise 3 değişken hesaplamalarda kullanılmıştır. Ayrıca, (iv) Büyükşehir statüsüne sahip kentlerin nüfusları metropol ilçeler bazında dağıldığı için, yeni bir değişkenle ilave transfer imkânı oluşturulmuştur. Ülkemizde hâlihazırda en sağlıklı ve derli toplu yoksulluk envanteri, kurulduğu 1986 yılından bu yana ulusal düzeyde faaliyet gösteren SYDGM veri tabanıdır. Bu itibarla, önümüzdeki yıllarda yoksulluk çalışmalarında evreni bütünüyle temsil edecek yegâne veri tabanının SYDGM bünyesinde canlı olarak bulunması öngörülmektedir. Dolayısıyla, SYDGM veri tabanının sağlıklılık derecesi arttıkça, formülasyonlarda belirleyici olacak değişken seti ağırlıklı olarak bu veri tabanından elde edilecektir. Yeni formülde vakıf personel harcamaları yüzde 12,5 oranında paya sahiptir. Bu oran hariç tutulduğunda, yüzde 2,5 oranındaki büyükşehir parametresi ile yüzde 5 oranındaki vakıf 19

İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011

uygulama ve dosya sayısı değişkenleri birlikte toplam yüzde 7,5 oranında bir pay ile dikkate alınmış olmaktadır. Büyükşehir parametresinin ağırlığı, asgari uygulamalar dikkate alınarak yapılan belirlemeye dayanırken, vakıf uygulama ve dosya sayısına verilen ağırlıklar büyük ölçüde sembolik olarak belirlenmiştir. Sağlıklı veri tabanının teşkili sürecinde uygulama ve dosya sayısı ile ağırlıklandırılacak değişkenlerin paylarının yüzde 80’in üzerinde olması beklenmektedir. Yeni formülün mevcut durumunda, nüfus ve gelişmişlik iki ana parametre olarak aynı ağırlığa sahiptir. SYDGM mevcut veri tabanının, çeşitli eksiklikler ve iyileştirme gereklilikleri nedeniyle yeni formülasyonda ağırlıklı bir paya sahip olmasının çeşitli sakıncaları barındıracağı kabul edilmiştir. Esasen, mevcut formülasyon ve uygulama standartlarına göre oluşturulmuş SYDGM uygulamalarının yeni formülde ağırlıklı bir şekilde yer alması, kendi başına eskinin bir şekilde devamı anlamına da gelebilecektir. Nüfus kategorisinde yerleşim yeri itibariyle vakıf bazında dikkate alınan değişkenler; 1.Toplam nüfustaki payı (Türkiye toplam nüfusu içinde) 2.Kırsal nüfus payı (Kendi toplam nüfusu içinde) 3.Kırsal nüfustaki payı (Türkiye kırsal nüfusu içinde) Sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyi kategorisinde yerleşim yeri itibariyle vakıf bazında dikkate alınan değişkenler; 1.Gelir Düzeyi (TÜİK: Kişi Başına Düşen Gayrisafi Yurtiçi Hâsıla) 2.Gelir Payı (TÜİK: İl Toplam Hâsılatının Türkiye Gayrisafi Yurtiçi Hâsılası İçindeki Payı) 3.Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Düzeyi (DPT: SEGE Gelişmişlik Endeksi) 4.İçişleri Bakanlığı Sınıflaması (İl ve ilçe sınıfları) Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğünün uygulamaları kategorisinde yerleşim yeri itibariyle vakıf bazında dikkate alınan değişkenler; 1.Vakıf Personel Harcamaları (SYD Vakıfları) 2.Vakıf Aktif Dosya sayısı (SYD Vakıfları) 3.SYD Vakıfları Harcamaları (Seçenekler: Mevcut Hesaplanan Periyodik, Aktarılan Periyodik ve Yardım Bilgi Bankası) Türkiye’de Büyükşehir statüsüne sahip 16 il bulunmaktadır. Bu illerin Büyükşehir alanı içindeki yerleşim yeri nüfusu Türkiye toplam nüfusunun önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Büyükşehirlerin nüfusları ilçeler itibariyle dikkate alındığı için, Büyükşehir merkez vakıflarına periyodik pay aktarımında esas alınmak üzere bir nüfus değişkenine ihtiyaç duyulmuştur (Tablo 3.1). 20

İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011

Tablo 3.1. Türkiye nüfusu içindeki payı (Sayı, %) Tablo 3.1. Türkiye Nüfusu Đçindeki Payı (Sayı, %) 2008 Yılı Büyükehir toplam nüfusu Büyükehir kentsel nüfusu Büyükehir kırsal nüfusu

Büyükehir Nüfusu

33.331.912 32.334.067 997.845

Türkiye Nüfusuna Oranı (%) 46.6 60.3 5.6

Büyükehir sayısı ancak 16 adet olmasına rağmen, Türkiye nüfusunun yaklaık yüzde 47’sini oluturmaktadır. Aynı ekilde, Türkiye’deki kent nüfusunun da yüzde 60’ı büyükehir sınırları içinde yaamaktadır. Buna paralel olarak, kırsal nüfusun Büyükehir sınırları içinde yaayan kısmı, toplamın yüzde 5,6’sıdır.

Yeni formülün hesaplamasında veri setindeki değişkenlerin sayısı, vakıf sayısı ve SYDGM veri tabanı, bazı kısıtlamalara rağmen, yeterli düzeyde istatistikî bulgu sağlamıştır. Korelasyon testi, faktör analizi, temel bileşenler, regresyon, kümeleme, çok boyutlu ölçekleme ile diğer birkaç parametrik ve parametrik olmayan test çeşitli aşamalarda kullanılan teknikler olmuştur (Teknik Ek). Türkiye’de yerleşim birimlerinin gelişmişlik düzeylerinin tespitinde merkezi hükümet farklı ölçütler kullanabilmektedir. Milli Eğitim, İçişleri, Devlet Planlama Teşkilatı, Türkiye İstatistik Kurumu ve Hazine Müsteşarlığı kendi öncelikleri doğrultusunda birbiriyle büyük ölçüde örtüşen; ancak önemli farklılıklar da gösterebilen ölçütler kümesi geliştirebilmekte ve buna göre bir sıralama yapabilmektedir. Periyodik pay aktarım formülünün geliştirilmesinde yukarıda sayılan kurumların ölçütleri analiz edilmiş ve bileşik bir yeni formül geliştirilmiştir. Bu yeni formülün temel özelliği hesap verebilir, şeffaf, anlaşılması kolay, güncellenebilir bir yapıda olmasıdır. İl ve ilçe düzeyinde yapılan istatistikî analizlerde parametre tespitinde, yerine göre parametrik ve parametrik olmayan analiz teknikleri kullanılmış ve bir değişken seti elde edilmiştir. Aşağıdaki analiz sonuçlarına ilişkin ayrıntı ve tablolar, çalışmanın sonunda Teknik Ekte yer almaktadır. Periyodik Payın Belirlenmesindeki Temel Faktörler ve İlişkiler: Analiz yeni formülde dikkate alınması uygun görülen değişkenlerin belirlenmesi3 için şu değişkenlere ilişkin veriler üzerinde yapılmıştır. (i)Türkiye nüfusu içindeki payı, (ii)Türkiye kırsal nüfusu içindeki payı, (iii)Yerleşim yerinin kendi toplam nüfusu içindeki kırsal nüfus oranı, (iv)Sosyoekonomik gelişmişlik endeksi (DPT), (v)Yerleşim yeri bakımından üretilen hâsılanın ülke hâsılası içindeki payı (il bazındaki hâsılanın nüfusla ağırlıklandırılması), (vi)İçişleri Bakanlığı sosyoekonomik gelişmişlik göstergesi, (vii)Yerleşim yeri itibariyle kişi başına düşen milli gelir, (viii)Yardım dosya adedi, (ix)Yardım tutarı ve (x)Personel harcaması. İçişleri Bakanlığı gelişmişlik göstergesi DPT gelişmişlik göstergesi tarafından temsil edildiği için ve yine yerleşim birimi kırsal nüfusunun Türkiye kırsal nüfusu içindeki payını gösteren değişken de dolaylı olarak yerleşim yerinin toplam nüfusunun Türkiye toplam nüfusu içindeki değişkenle ifade 21

İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011

edildiği için, dışarıda tutulmuştur. Korelasyon matrisindeki korelasyonlar istatistiksel olarak anlamlı düzeydedir (Barlett’s test of sphericity, Chi-square=3128,7, df=28, sig.=,000). Ayrıca faktör analizinin, kullanılan değişkenler bakımından örneklem yeterliliği kriteri çerçevesinde, genel olarak uygun olduğu söylenebilir (Kaiser-Meyer-Olkin=,707). Faktör sayısı bakımından, başlangıçta bir belirleme yapılmamasına rağmen, üç faktör elde edilmiştir. Yeni formülasyon üç temel ve bir de yan parametreye dayanmaktadır. Bu parametrelerden ilki nüfus, ikincisi sosyal ve ekonomik gelişmişlik, üçüncüsü SYD vakıflarının uygulamalarıyken, dördüncüsü büyükşehir parametresidir. Nüfus Parametresi: Mevcut formülasyonda olduğu gibi yeni formülasyonda da il ve ilçenin Türkiye nüfusu içindeki payı dikkate alınmıştır. Nüfusta dikkate alınan ikinci ve üçüncü değişkenler ise kırsal nüfus ile ilişkilidir. Türkiye’de yoksul kesimin önemli bir özelliği, kırsal niteliğinin baskın olmasıdır. Dolayısıyla, kapasite geliştirme yeteneğinin görece düşük olduğu kırsal kesim yoksulluğunun genel yoksulluktan ve dolayısıyla kent yoksulluğundan ayrı bir duyarlılıkta ele alınması gerekmektedir. Nitekim 2008 yılında yoksulluk oranı, Türkiye geneli kentsel kesimde yüzde 9,38 iken, Türkiye geneli kırsal kesimde yüzde 34,62’dir. Kırsal yoksulluğa paralel olarak tarım kesimi yoksulluğu da diğer sektörlere oranla hayli yüksektir (Teknik Ek Tablo 1 ve 2). Kırsal yoksulluğun yüksek düzeyi, kırsal nüfusun toplam nüfus içinde düşük oranda olmasıyla yorumlanabilecek sadece oransal bir farklılaşma olarak yorumlanamayacak boyuttadır. Türkiye’deki yoksulların yüzde 62,1’i kırsal kesimde yaşarken; kırsal yoksul sayısı, kentsel yoksul sayısının 1,6 katı civarındadır (Teknik Ek Tablo 3). Yeni formülasyonda kırsal nüfus iki farklı değişken formatında oluşturularak dikkate alındı. İlk olarak, ilgili yerleşim yeri kırsal nüfusunun, Türkiye toplam kırsal nüfusuna oranını esas alan bir değişken türetildi. İkinci olarak, ilgili yerleşim yerinin toplam nüfusu içindeki kırsal nüfusunun payı için ayrı bir değişken türetildi. Böylece, mutlak rakam olarak küçük bir kırsal nüfusa sahip yerleşim yerinin toplam nüfusu içinde kırsal nüfus eğer çok yüksek bir orandaysa, bu yolla dezavantajlı özelliğinin kaybolmasının önüne geçilmek amaçlanmıştır. Tarım kesimindeki yoksulluğun diğer ekonomik sektörlere oranla çarpıcı düzeyde daha yüksek olmasına paralel olarak kendini istihdamın çalışma türü itibariyle görünümünde de göstermektedir. Ücretli/maaşlı çalışanlar ile işverenlerin yoksulluk düzeyleri, yevmiyeli çalışan, kendi hesabına çalışan ve Üç faktör tarafından açıklanan varyans yüzde 71,6 gibi tatmin edici bir düzeydedir. Nitekim serpme grafik gösteriminde de üç faktörün açıklayıcılık gücü gözlenebilmektedir. Değişkenlerin ait oldukları faktörlere yüksek yüklemeler yaparak, faktörler arasında ayrışımı netleştirmek için ana bileşenler analizi yapılmış ve faktörler, Kaiser normalleştirmesi ile ortogonal (Varimax) olarak döndürülmüştür. Faktör döndürme yapılmadan elde edilen analiz de yukarıdaki faktör analizine paralel sonuçlar vermektedir. 

22

İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011

ücretsiz aile işçisi olarak çalışanların yoksulluğuna göre dikkat çekici boyutta daha yüksektir. Hanehalkı büyüklüğünün kentsel kesimde kırsal kesime oranla daha küçük olması, yoksul hanehalkı ve yoksul fert oranı düzeylerinin de farklılaşmasına neden olmaktadır. Kırsal kesimdeki yoksul hanehalkı oranı yüzde 29,83 iken, kentsel kesimde bu oran yüzde 6,80’dir (Teknik Ek Tablo 4). Türkiye’de yoksulluğun önemli bir özelliği, uluslararası verilere de paralel olarak, hanehalkı büyüklüğüyle doğru orantılı olmasıdır. Bir yandan kırsal kesimdeki tarihsel olarak büyük olan hanehalkı birey sayısı, diğer yandan genel olarak görece fazla bireyli hanelerin ortalama olarak daha yoksul olmaları, Türkiye’deki kırsal yoksulluğu daha da çarpıcı hale getirmektedir (Teknik Ek Tablo 5). Kır ve kent yoksulluğu bakımından ele alınan göstergeler, Türkiye’de kırsal nüfusun, yoksullukla mücadele stratejilerinde ayrı bir parametre olarak dikkate alınması gerektiğine işaret etmektedir. Ne var ki, kırsal nüfus oranı yüksek olan her yerleşim biriminin aynı yoksulluk örüntüsüne sahip olduğunu söylemek mümkün değildir. Nitekim Afyonkarahisar, Kilis, Niğde, Hatay, Muğla, Bartın, Antalya ve Samsun gibi illerin kırsal nüfusları, sosyo-ekonomik gelişmişlik itibariyle aynı kategoride yer alan diğer illere oranla hayli yüksektir. Bu nedenle, ekonomik gelişmişliği, turizm ve tarımsal faaliyetler itibariyle yüksek olmasına rağmen, kırsal yoğunluğu fazla olan illerin bu niteliği analizlerde dikkate alınmıştır. Sosyal ve Ekonomik Gelişmişlik Parametresi: Yerleşim birimlerinin sosyal ve ekonomik gelişmişlik düzeyleri bakımından farklı kamu kurumlarının farklı hesaplamaları dikkat çekmektedir. Ne var ki, Türkiye İstatistik Kurumunun ilan ettiği, kişi başına düşen GSYH göstergesi ve il gelirinin Türkiye GSYH’sı içindeki payı en çok kullanılan göstergelerdir. Yöntem ve teknik bakımından TÜİK verisinin sınırlılıkları nedeniyle, DPT yeni bir yaklaşımla sosyo-ekonomik gelişmişlik endeksi (SEGE) hesaplamıştır. Bu endekste TÜİK’in ilan ettiği gelir düzeyi dikkate alınmamış, ekonomik ve sosyal nitelikli otuziki farklı değişkene dayalı yeni bir hesaplama yapılmıştır. Demografi, istihdam, eğitim, sağlık, sanayi, tarım ve mali sektöre ilişkin toplam 30 göstergenin yanısıra, hane başına düşen telefon abone sayısı ve borulu su tesisatı bulunan konut oranı gibi refah göstergeleri de dikkate alınmıştır. DPT’nin İstanbul, İzmir ve Ankara’nın en çok gelişmiş iller olmaları varsayımı nedeniyle hesaplamadığı SEGE endeksi, bu illere uygun gelişmişlik katsayıları verilerek elde edilmiştir. Gerek kullanılan istatistikî teknikler, gerekse izlenen yöntem dolayısıyla DPT’nin SEGE endeksinin kayda değer bir geçerlik derecesine sahip olduğu anlaşılmaktadır. DPT’nin SEGE endeksi -2,01 ile 7,95 arasında değişmektedir. Ne var ki analizlerin gerektirdiği yerlerde kullanıma uygun olması için bütün yerleşim birimlerinin endeksleri belirli bir teknikle 23

İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011

dönüştürülerek analizlere dâhil edilmiştir. Periyodik pay aktarım formülünün güncellenmesinde sosyal ve ekonomik gelişme ile ilgili olarak üç değişken analizlere dâhil edildi. İlk olarak TÜİK’in ilan ettiği kişi başına düşen GSYH, ikinci olarak il gelir düzeyinin Türkiye GSYH’sı içindeki payı ve üçüncü olarak da DPT’nin ilan ettiği SEGE düzeyi esas alınmıştır. Sırf il bazında mevcut olan veriler, daha alt düzeydeki yerleşim birimleri için de kullanılmıştır. SYDGM Uygulamaları (Dosya Sayısı ve Dağıtılan Yardım Tutarı): Vakıfların işyüklerini dolayısıyla ilgili yerleşim birimindeki yoksulluğun yaygınlığını, dağıtılan yardımın parasal tutarın mı yoksa dosya sayısı/yararlanıcı sayısının mı daha fazla yansıttığı önemli bir tartışma konusudur. Veri tabanındaki iyileşmeler devam ettikçe, her iki kalemin de alacağı ağırlık daha fazla netliğe kavuşacaktır. Hâlihazırda, başvurusu reddedilenler için dosya açılmamaktadır. Bu durumda, dosya sayısı o yöredeki yoksul sayısını göstermesi bakımından önemsenecek bir işarettir. Bu nedenle dosya sayısı yeni formülde yer almıştır. Ayrıca, her bir vakfın Türkiye geneli içindeki dosya sayısı oranı (ort=,1025) ile dosya tutarı oranı (ort=,1028) birbirinden istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermemektedir. Bu da, dosya sayısı ile dağıtılan yardımın tutarı arasında bir tutarlılık olduğunu ve dolayısıyla dosya sayısının değişken olarak alınmasının isabetli olduğunu göstermektedir. Yüzde 95 güven aralığında (t=-,032, Sig.=,975) her iki değişkene ait ortalamalar arasında istatistikî fark yoktur. Doğal olarak, iki değişken arasındaki korelasyon düzeyi de istatistiki olarak anlamlıdır (,67). Yoksulluk Veri Tabanı Bağlamında SYDGM Uygulamaları: SYDF, 1986 yılındaki kuruluşundan bugüne kadar, Türkiye’de yoksullukla mücadelede en etkili ve yaygın hizmet ağına sahip organizasyon olmuştur. Yoksullukla mücadelede sivil toplum örgütleri için farkındalığı oluşturmada bu Kurumun önemi büyüktür. Çeyrek yüzyıla yaklaşan birikimi ile son yıllarda teknolojinin elverdiği imkânlarla da fiziki ve teknolojik altyapı kapasitesini ve niteliğini önemli ölçüde geliştiren Kurum, Türkiye’nin yoksulluk envanteri bakımından bugün için en geniş veri tabanına sahip yegâne kuruluştur. Veri tabanında gözlemlenen eksikliklerin giderilmesi bakımından çeşitli projeler yürütülmektedir. Bütün bu ümit verici çalışmaların, mutlaka çağdaş hukuki perspektif içinde kurumsal ve yasal mevzuat çalışmalarına da yansıması gerekmektedir. Periyodik pay aktarım formülünün güncellenmesinde, SYDGM uygulamalarının önemli bir paya sahip olması son derece doğaldır. Veri altyapısındaki aksaklık ve eksikliklere yönelik iyileştirme çabaları, Kurum uygulamalarının referans olarak gelecekte daha da büyük bir rol oynayacağını göstermektedir. SYDGM, işbirliği içinde olduğu SYD vakıflarıyla sürekli bir görüş alış24

İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011

verişi içinde olup, faaliyetleriyle ilgili geri beslemeleri dikkatlice uygulamalarına yansıtmaktadır. Bütün bu duyarlılıklar, periyodik pay formülasyonunda, kurumsal uygulamaların belirli bir ağırlıkta dikkate alınmasını gerekli kılmaktadır. SYDGM uygulamalarını, il ve ilçe merkezlerinde kurulan SYD vakıfları marifetiyle gerçekleştirmektedir. Bu vakıflar idari yapı itibariyle il ve ilçelerdeki Vali ve Kaymakamların başkanlığında yönetilmektedir. Denetimleri, İçişleri Bakanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve kısmen SYDGM tarafından yapılmaktadır. Vakıfların düzenleme, denetim ve uygulamalar bakımından sıkı bir koordinasyon gerektiren yapı ve işleyişlerinin avantajlı yönlerinin olmasının yanısıra dezavantajlara yol açan yönleri de gözlemlenebilmektedir. SYD vakıflarının harcamaları içinde genel yönetim giderleri, vakıf bazında farklılık göstermesine rağmen, önemli bir paya sahiptir. 2009 yılının ilk dokuz ayı itibariyle genel yönetim giderlerinin periyodik toplam tutarı içindeki payı ortalama yüzde 19 civarındadır. Her bir vakıfla ilgili genel yönetim giderleri, yardımların nispeten değişken niteliğine kıyasla daha istikrarlı bir seyir izlemekte ve aylık periyodik ödemesinde, yeni formülasyonda bu husus dikkate alınmaktadır. SYD vakıflarının iş yükü, dosya adediyle yakından ilişkilidir. 2009 Eylül sonu itibariyle dosya sayısı 1.939.198 olarak tahmin edilmektedir. Her ne kadar, dosyaların içeriği birbirinden işyükü bağlamında önemli ölçüde farklılaşsa da, dosya sayısının bir parametre olarak alınması kaçınılmaz görünmektedir. Vakıflardan alınan geri bildirimler, dosya sayılarının yeni formülasyonda dikkate alınmasında önemli bir faktör olmuştur. SYDGM uygulamaları bağlamında dikkate alınan son değişken vakıf itibariyle sosyal yardımlarda ve periyodik ödemelerinde kullanılan toplam tutarlardır. Yardım tutarları, kurumsal uygulama bakımından, önemli bir performans göstergesi olarak kabul edilmektedir. Kırsal nüfus ve kırsal yoksulluk ağırlıklı olarak nüfus, sosyoekonomik gelişme ve SYDGM uygulamaları (Türkiye genel nüfusu içindeki pay ile yüksek korelasyonlu olarak) üç ana faktör olarak elde edilebilmektedir. Faktörlere ayırışımda, değişkenlerin farklı oransal ilişkiler bağlamında matematiksel ifade edilişlerinin etkili olduğu söylenebilir. Değişkenler üç kategoride toplanmaktadır. Nüfusla ilgili olan değişkenler ile personel harcamaları ve yardım tutarları bir kategoride, DPT’nin SEGE endeksi ile KB GSYH ve il gelirinin milli gelir içindeki payını gösteren değişkenler bir kategoride ve nihayet yardım adedini gösteren değişken kendi başına ayrı bir kategoride toplanmaktadır. Nüfus, gelir ve vakıf yardım tutarı/adedi bağımsız değişken olarak ve 

SYDGM’den sorumlu Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın 2010 Mali Yılı Bütçe Konuşmasında belirttiğine göre yardım alan hane sayısı 2,6 milyon civarındadır. Ayrıca bkz. SYDGM 2009 Yılı Faaliyet Raporu, s.105-12.

25

İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011

vakıfların toplam personel ve yardım harcamaları da bağımlı değişken olarak alındığında; bağımlı değişkendeki varyansın yüzde 29’unun açıklanabildiği görülmektedir. Bir bütün olarak ele alındığında model anlamlı sonuç vermekte ve geçerli olmaktadır. Buna paralel olarak, her bir bağımsız değişken özelinde yapılan regresyonlar da istatistikî olarak anlamlı sonuçlar vermektedir. Buradaki tek istisna olarak, yerleşim yeri gelirinin (nüfusla ağırlıklandırılmış), Türkiye milli geliri içindeki payının etkisi istatistikî olarak anlamlı çıkmadığı kaydedilebilir. SYDGM periyodik pay hesabında yerleşim yeri gelirinin kategorizasyona tabi tutulmasının, ilişkiyi zayıflattığı söylenebilir. Yeni formül ağırlıkları oluşturulurken, nüfus ve ekonomik gelişmemişlik ana parametrelerinin eşit ağırlıkta olmaları öngörülmüştür. Her iki parametre ve bunları oluşturan değişkenlerin farklı ağırlıklarla yapılan senaryo uygulamalarında yerleşim yeri özelinde ve coğrafi bölge genelinde ortaya çıkan sonuçlara bakılmıştır. Transfer edilecek tutar veri kabul edildiğinde, nispi olarak daha fazla dezavantajlı olanlara en fazla, daha az dezavantajlı olanlara ise görece daha az kaynak tahsisine imkân veren senaryolar incelenerek, ekonomik gelişmişlik ve nüfus parametrelerinin eşit ağırlıkta olmasının optimale yakın bir sonuç doğuracağı öngörülmüştür. vakıflarda çalışan personele yapılan ödemeler (oransal olarak) sabit olduğu için ve ayrıca SYDGM uygulamalarının da gözönüne alındığını vakıf çalışanlarına göstermenin motive edici etkisinden ötürü (bu konuda bir günlük bir çalıştay yapılmıştır) formüle düşük oranda da olsa (yüzde 5) değişken olarak ilave edilmiştir. Kendi başına nüfusa sahip olmayan büyükşehirler içinse ayrıca yüzde 2,5’lik bir oran öngörülmüştür. Bu oran içinse, geçmişten gelen ihtiyaçların düzeyi veri kabul edilmiştir. Yeni formülün güncellenmesinde dikkate alınan üç ana değişken setinden nüfus yüzde 40, sosyo-ekonomik gelişmişlik yüzde 40, SYDGM uygulamaları içinde personel harcaması yüzde 12,5 ve ana uygulama harcamaları da yüzde 5 paya sahiptir. Büyükşehir merkezleri için öngörülen ağırlıklandırma katsayısı ise yüzde 2,5 olarak tespit edilmiştir. Katsayılarla ilgili ağırlık belirlemesinde, mevcut formülün performansı değerlendirmede en etkin sonucu veren senaryo tercih edilmiştir. SYD vakıflarında çalışan personele yapılan ödemeler, toplam periyodik ödemeler içinde hâlihazırda ulusal düzeyde transfer edilen aylık 50 milyon TL düzeyindeki periyodik tutarın yüzde 12,5’i düzeyindedir. Bu oranın korunacağı varsayılarak, öngörülen ulusal periyodik ödeme toplamı üzerinden bir oranlama yapılmıştır. Sınırlı sayıdaki vakıf için, aylık periyodik payların üzerinde bir transfer gerçekleştirilmiştir. Yapılan analizlerde, yeni formülde de bu vakıfların paylarında kayda değer bir artış gözlenmiştir. Yeni formülde, mevcut fazla ödemeler de dikkate alınarak, eski formülden kaynaklanan “eksik” uygulamanın etkisinin yeni formülde çok daha sınırlı olması sağlanmıştır (Tablo 3.2). 26

İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011

Tablo 3.2. Referans tablo

Ana parametre Nüfus parametresi Ekonomik gelişmişlik parametresi SYDGM Uygulamaları (Vakıf personel ücretleri) SYDGM Uygulamaları (Tutar ve dosya sayısı) Büyükşehir parametresi TOPLAM Kaynak: DPT, TÜİK, İçişleri Bakanlığı, SYDGM

Ağırlık / Pay (%) 40,00 40,00 12,50 5,00 2,50 100,00

Yeni formül parametreleri dikkate alınarak yapılan tahsiste, yerleşim yerlerinin çoğunun payında kayda değer değişiklikler meydana gelmektedir.  Yeni formüle göre periyodik payı azalan vakıflara 2009’da yapılan fiili haAna parametre Ağırlık / Pay (%) kediş transfer oranı (%65), yeni formüle göre 40,00 periyodik payı artan vakıflara Nüfus parametresi 2009’da yapılanparametresi fiili hakediş transfer oranından (%76) bariz bir şekilde düEkonomik gelimilik 40,00 SYDGM Uygulamaları (Vakıfdahi, personel ücretleri) şüktür. Bu gösterge kendi başına, mevcut12,50 formüldeki nispi etkinsizliğe SYDGM Uygulamaları (Tutar ve dosya sayısı) işaret etmektedir. Ne var ki, pilot uygulamanın5,00 yapılması ve yeni formülün Büyükehir parametresi 2,50 sınanması için bir ara geçici çözüm geliştirilmiştir. TOPLAM 100,00 Buna göre, yeni formüle göre artan vakıfların, payları yeni formüle göre tespit edilirken; yeni Kaynak: payı DPT, TÜĐK, Đçileri Bakanlığı, SYDGM formüle göre payı azalan vakıfların payları eski düzeylerinde tutulmuştur. Bu yaklaşımın, geçmiş yıllardaki performanslar dikkate alındığında, ek mali yük getirmeyeceği öngörülmektedir. Çünkü esasen yeni formüle göre payı azalan vakıflar, ortalama olarak, geçmişte de nispeten düşük transfer almış vakıflardır. Yeni ara geçici çözüme göre aktarılacak tutar, geçmiş transfer performansının devam etmesi durumunda, öngörülen ulusal düzeydeki tutarı bulamamaktadır (%69,6). Ne var ki, yeni formülün daha adil ve etkin olduğu, dolayısıyla hak edilen transfer tutarını büyük ölçüde sağlayacağı öngörülmektedir. Sonuç olarak, payları azalması gerekirken, aynı düzeyde tutulan vakıflara geçmişte olduğu gibi paylarının tamamının aktarılmayacağı dikkate alındığında, ara formülün ciddi bir handikap oluşturmayacağı söylenebilir (Tablo 3.3). Tablo 3.3. Yeni formüle göre aktarılacak tahmini periyodik pay tutarı  Yeni formüle (Telafili) göre hesaplanan aylık periyodik TL Tahmini transfer oranı (%) Tahmini Transfer Tutarı TL

59.052.971 69,6 41.072.571

Yeni formül uygulandığında, hâlihazırda 50 milyon TL olarak öngörülen aylık periyodik tutarının 59,1 milyon TL’ye çıkacağı anlaılmaktadır. Ne var ki, 2009 yılı için hesaplanan periyodiğin ortalama olarak ancak yüzde 69,6’sının aktarıldığı dikkate alındığında; yeni periyodik tutarı olan 59,1 milyon TL’nin ancak 41,1 milyon TL’lik kısmının aktarılacağı tahmin edilmektedir.



3.3.Mevcut periyodik pay formülüne ilişkin performans Mevcut periyodik formülünün uygulaması sonucunda, yüzde 69,6’lık aktarımın performans göstergesi olarak alınması düşünülebilir. Bir yandan yoksulluk, diğer yandan aktarımı mümkün kılacak vakıftan gelecek talebin yetersiz kalması veya koşulların sağlanmaması üzerinde düşünülecek hususlardır. 

27

Tablo 3.3. Yeni Formüle Göre Aktarılacak Tahmini Periyodik Pay Tutarı Yeni formüle (Telafili) göre hesaplanan aylık periyodik TL

59.052.971

Tahmini transfer oranı (%) Tahmini Transfer Tutarı TL İktisat

69,6

İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011 41.072.571

Yeni formül uygulandığında, hâlihazırda 50 milyon TL olarak öngörülen aylık periyodik tutarının 59,1 milyon TL’ye çıkacağı anlaılmaktadır. Ne var ki, 2009 yılı için hesaplanan periyodiğin ortalama olarak ancak yüzde 69,6’sının aktarıldığı dikkate alındığında; yeni periyodik tutarı olan 59,1 milyon TL’nin ancak 41,1 milyon TL’lik kısmının aktarılacağı tahmin edilmektedir.

Sonuç olarak, mevcut periyodik formülünün fonları kısmen atıl tuttuğu söylenebilir. 2009 yılı için Hükümetin 50 milyon TL olarak öngördüğü aylık periyodik yoksullukla mücadele ödemesinin ancak yaklaşık yüzde 70’inin kullanılıyor olması, fon dağıtımında uygulanan formülün göreli etkinsizliğinin bir göstergesi olarak alınabilir (Tablo 3.4). Tablo 3.4. Mevcut formüle göre 2009 hakedişleri ve aktarımları Tablo 3.4. Mevcut Formüle Göre 2009 Hakedileri ve Aktarımları Hesaplanan periyodik hakedi (mevcut formül) SYDGM’nin aktardığı periyodik Periyodik aktarım oranı Aylık toplam hakedi tutarı Aylık ortalama aktarılan periyodik Aylık ortalama aktarılmayan periyodik Periyodik aktarım oranı

600.000.000 417.312.500 69,6

TL TL %

50.000.000 34.776.042 15.223.958 69,6

TL TL TL %

2009’da hakedişi bütünüyle ödenmeyen vakıf sayısı 926 gibi oldukça yüksek bir sayıyı bulmaktadır. Hakedişinden fazlası aktarılan (bir yerde fazla fon ihtiyacı olan) vakıf sayısı sadece 17’dir. Kuşkusuz, normalde hakedişinin üstünde bir talepte bulunmamadan dolayı ek fon talebinin sınırlı kaldığı da söylenebilir. 30 vakfa hakediş tutarı kadar bir aktarımın yapıldığı dikkat çekmektedir. Bu durumda, vakıfların SYDGM’ye raporlama ve fon kullanımı bakımından dikkatle ele alınması gereği açıktır (Tablo 3.5). 4 Tablo 3.5. Vakıf sayısı itibariyle hakediş-aktarım karşılaştırması

Hakedişinin tamamı aktarılmayan vakıf sayısı Hakedişinden fazlası aktarılan vakıf sayısı Hakediş tutarı aktarılan vakıf sayısı Toplam vakıf sayısı

Vakıf Sayısı 926 17 30 973

12 aylık periyodiğin tamamı referans alınarak yapılan karşılaştırma 95,2 1,7 3,1 100,0

Ne var ki, uygulamada vakıfların genelde eğer mümkünse bir veya iki periyodik pay tutarını beklenmeyen durumlarda kullanmak üzere kasa/bankada tuttukları gözlenmiştir. SYDGM periyodik payın üç katı nakti kasa/bankada tutan vakıflara periyodik pay ödemesi yapmadığı için, vakıflar ihtiyaten böyle bir yola başvurmakta ve ancak iki katına kadar bir periyodiği tutabilmektedir. Vakıfların iki aylık periyodiğe kadar olan tutarı ihtiyaten tuttukları dikkate alınarak yapılan hesaplamada (12 ay üzerinden 2 aylık periyodik payın normal olarak kasada tutulabileceği varsayılarak ‘%83,3’), hakettiği periyodik payı yüzde 83,3’ün altında transfer edilen vakıf sayısı 433’tür (toplam vakıf sayısı28

İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011

nın yüzde 44,5’i). Vakıfların yüzde 1,7’sine (17 vakıf) hesaplanan periyodikten fazlası gönderilmişken, yüzde 53,8’ine (523 vakıf) hesaplanan periyodik gönderilmiştir. Hesaplanan periyodiğin transferiyle ilgili bu görünüm, performansın dikkat çekici ölçüde düşük olduğuna işaret etmektedir (Tablo 3.6). Tablo 3.6. Vakıf sayısı itibariyle hakediş-aktarım karşılaştırması Hakedişinin tamamı aktarılmayan vakıf sayısı Hakedişinden fazlası aktarılan vakıf sayısı

Vakıf Sayısı 433 17

12 aylık periyodiğin 10 ayı referans alınarak yapılan karşılaştırma 44,5 1,7

Hakediş tutarı aktarılan vakıf sayısı

523

53,8

Toplam vakıf sayısı

973

100,0

Transfer edilen hesaplanan hakedişler 12 ay bazında ele alındığında, ilçeleriyle birlikte dikkate alındıklarında illerin yaklaşık üçte biri, genel aktarım ortalaması olan yüzde 69,6’nın altında bir oran olan %65,6 oranında periyodik paylarını almıştır. Ortalamanın üstünde pay alanlara ait aktarım ortalaması ise yüzde 75,9 düzeyindedir. Kuşkusuz bu gösterge de mevcut formülün geçerliğini sorgulatacak niteliktedir. Diğer bir ifadeyle, yeni formüle göre il geneli itibariyle periyodiği azalan 26 ilde, toplam bazda hesaplanan periyodiğin aktarılma oranı ancak yüzde 65,6’dır. Yeni formüle göre il geneli itibariyle periyodiği artan 56 ilde toplam bazda hesaplanan periyodiğin ise yüzde 75,9’u aktarılmıştır. Yeni formüle göre payı azalanlara 2009 yılında daha az aktarım yapılmışken, payında artış öngörülenlere 2009’da yapılan aktarım bariz bir biçimde daha yüksektir. Bu da, mevcut formülle karşılaştırıldığında, azalış ve artışlardaki amaca çok da uymayan hesaplamaya işaret etmektedir. Vakıf bazında ise yeni formül mevcut uygulamanın etkinliğini önemli ölçüde artıracak yapıdadır. Yeni formülde, 282 yerleşim biriminin periyodik payında (mevcut formüle göre) azalma meydana gelmektedir. Payı azalan bu vakıfların periyodik paylarının aktarılma oranı 2009 yılında ancak yüzde 62,6 olmuştur. Yeni formülde payı artan 691 vakfa, hesaplanmış periyodikleri üzerinden 2009 yılında yapılan aktarma oranı yüzde 78’dir. Görüldüğü gibi, yeni formülün kurgusu, mevcut formüldeki aksaklığı ortaya çıkaran niteliktedir. Vakıf bazında, iki periyodik tutarın ihtiyaten tutulduğu varsayılarak transfer performansına bakıldığında, yeni formülde payı azalanlara yapılan aktarım yüzde 75,2 iken; yeni formülde payı artan vakıflara yapılmış olan transfer oranı yüzde 93,7 olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, yeni formülde payı azalan vakıflara, mevcut formülde yüzde 25’lik bir aşırı periyodik pay tahsis edildiği söylenebilir (Tablo 3.7). 29

İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011

Tablo 3.7. Performans karşılaştırması Tablo 3.7. Performans Karılatırması

Yeni formülde payı azalan vakıf sayısı Yeni formüle göre payı değimeyen vakıf sayısı Yeni formüle göre payı artan vakıf sayısı Toplam vakıf sayısı

Mevcut formüle göre periyodik payı değien vakıf sayısı 282

Periyodik payı değien vakıfların oranı ( %) 29,0

Hakedi Đki periyodiğin ihtiyaten aktarılma tutulduğu varsayılarak oranı yapılan aktarım (%, 2009) performansı (%, 2009) 62,6 75,2

0 691 973

71,0 100,0

78,0

93,7

Coğrafi bölge bazında iki bölgenin transfer tutarında düşüş gözlenmektedir. Ne var ki, bu düşüş birkaç yerleşim yeri ile ilişkilidir. Örneğin, Güneydoğu için Diyarbakır merkez ve Batman merkez çarpıcı bir düşüş yaşamaktadır. Yine Doğu Anadolu’da Erzurum merkez ve Van merkez deki pay düşüşü çarpıcıdır. Bu da şunu göstermektedir ki, bu yerleşim yerlerine yapılan transferlerde ciddi bir hesaplama sorunu veya açıklanamayacak bir tercih sözkonusudur. Dezavantajlı durumun açıklanamayacak olması düşünülemeyeceğine göre, ayrı bir telafi edici katsayı öngörülmemiştir. Ne var ki, transfer edilmekte olan bir kaynağın daha düşük düzeyde hesaplanmaya başlanmasının yol açabileceği tepkiler dikkate alınarak, mevcut düzeyin sabit tutulmasının idarenin inisiyatifinde olmasına karar verilmesi de mümkündür. Yeni Formül ile Bölgeler İtibariyle Periyodik Paydaki Değişme: Yeni formülün bölge bazında meydana getirdiği periyodik pay değişmelerine bakıldığında, en büyük düşüşü Marmara ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaşamaktadır. Buna karşılık, sırasıyla Doğu Anadolu, Doğu Karadeniz, Batı Karadeniz ve İç Anadolu bölgeleri en fazla periyodik pay artışı alacak bölgelerdir. Ege ve Akdeniz bölgelerinin paylarında meydana gelen toplam değişme ise oldukça düşük düzeydedir. Türkiye genelinde, il bazında (ilçeleriyle birlikte) 26 ilin periyodiğinde 5 azalma meydana gelirken, 55 ilin periyodiği artmaktadır. İl merkezlerindeki SYD vakıfları merkez vakıf olarak nitelenmektedir. Buna göre 41 il merkez vakfının periyodiği azalırken, 40 merkez vakfın payında artış meydana gelmektedir. Büyükşehir statüsündeki 16 ilin tamamının merkez vakıflarının paylarında, nüfustan dolayı, düşüş meydana gelmektedir (Tablo 3.8).

30

İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011

Tablo 3.8. Bölge ve il bazında periyodik payda değişme Tablo 3.8. Bölge ve Đl Bazında Periyodik Payda Değime

2.504 40 36 282

6 2 3 4

5 6 5 9

1 4 2 5

Payı azalan yerleim yeri sayısı 74 48 29 52

880

0

7

7

1

52

51

1.300

1

10

9

13

129

116

1.905 1.859 0

4 6 26

11 2 55

7 4 29

22 43 282

111 32 691

89 11 409

Aylık periyodikteki değime (Bin TL) Marmara Ege Akdeniz Đç Anadolu Karadeniz Batı Karadeniz Doğu Doğu Anadolu Güneydoğu Toplam

Periyodiği Periyodiği Net artan azalan artan sayı

Payı artan yerleim yeri sayısı

Net değime sayı

85 84 74 124

11 36 45 72

3.4.Yeni formülün bilimsel notasyonu Toplam nüfus, kırsal nüfus, kişi başına düşen milli gelir, ilin/ilçenin toplam gelirinin ulusal gelir içindeki payı, sosyo-ekonomik gelişmişlik endeksi, genel yönetim giderleri, aktif dosya sayısı ve toplam yardım tutarları yeni formülasyonun temel parametrelerini oluştururken; büyükşehir parametresi de ilave bir değişken olarak formüle eklenmiştir (Tablo 3.9). 

Tablo 3.9. Kısaltmalar

 Transfer edilecek toplam periyodik tutar TEPT Periyodik pay PP Yerleim yerinin ülke toplam nüfusu içindeki payından türetilen gösterge TN Kırsal nüfus (yerleim yeri toplam nüfusundaki payı) içindeki payından türetilen gösterge KNm Kırsal nüfus (ülke kırsal nüfusundaki payı) içindeki payından türetilen gösterge KNu Kii baına düen milli gelirden türetilen gösterge KBMG Yerleim yeri toplam gelirinin ulusal gelir içindeki payından türetilen gösterge YYGP DPT sosyoekonomik gelimilik endeksinden türetilen gösterge SEGE SYD Vakıfları personel harcamasından türetilen gösterge PH SYDGM yardım bilgi bankası dosya sayısından türetilen gösterge DS SYDGM yardım bilgi bankası yardım tutarından türetilen gösterge YT Büyükehir Statüsünden türetilen gösterge BS Yerleim yeri nüfusunun toplam ülke nüfusu içindeki payı değikenine yüzde 100 üzerinden atfedilen etki katsayısı Yerleim yeri toplam nüfusu içindeki kırsal nüfus oranı değikenine yüzde 100 üzerinden atfedilen etki katsayısı  Yerleim yeri kırsal nüfusunun ülke toplam kırsal nüfusu içindeki payı değikenine yüzde 100 üzerinden atfedilen etki katsayısı 

α β γ δ ε ζ η θ ι Κ     

Kii baına düen milli gelir değikenine yüzde 100 üzerinden atfedilen etki katsayısı

Yerleim yeri toplam gelirinin ulusal gelir içindeki payı değikenine yüzde 100 üzerinden atfedilen etki katsayısı Sosyoekonomik gelimilik endeksi değikenine yüzde 100 üzerinden atfedilen etki katsayısı SYD vakıfları personel harcaması değikenine yüzde 100 üzerinden atfedilen etki katsayısı SYDGM yardım bilgi bankası yardım tutarı değikenine yüzde 100 üzerinden atfedilen etki katsayısı SYDGM yardım bilgi bankası dosya sayısı değikenine yüzde 100 üzerinden atfedilen etki katsayısı Büyükehir statüsü değikenine yüzde 100 üzerinden atfedilen etki katsayısı

6

31

İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011

Periyodik payı belirleyen faktörler: Bir yerleşim yerinin periyodik pay hesabına esas olan formül:

r=1……. 973

i.Türkiye nüfusu içindeki payı için hesaplama yöntemi;

r=1……. 973. Nr: Yerleşim yeri toplam nüfusu Nu: Ulusal toplam nüfus ii.Yerleşim yeri toplam nüfusu içinde kırsal nüfus oranı için hesaplama yöntemi;

KNr: Yerleşim yeri kırsal nüfusu TNr: Yerleşim yeri toplam nüfusu r=1……. 973. iii.Yerleşim yeri kırsal nüfusunun ülke kırsal nüfusu içindeki payı için hesaplama yöntemi; KNu r=1……. 973. KNr: Yerleşim yeri kırsal nüfusu, KNu: Ulusal toplam kırsal nüfus iv.Kişi başına düşen milli gelir için hesaplama yöntemi;

32

İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011

d=1……. 81, r=1……. 973. KBGSYH: Kişi başına düşen GSYH. İller için bulunan gelişmişlik katsayıları, ilçe düzeyinde veri bulunmadığı için, ilçeler için aynen kabul edilmiş, ancak ilçenin il nüfusu içindeki payıyla ağırlıklandırılmıştır. v.Yerleşim yeri toplam gelirinin milli gelir içindeki payı için hesaplama yöntemi;

d=1……. 81,

r=1……. 973.

ILPAYGSYH: Ilin GSYH içindeki payı. İller için bulunan GSYH içindeki paylar, ilçe düzeyinde veri bulunmadığı için, ilçeler için aynen kabul edilmiştir. vi.DPT SEGE için hesaplama yöntemi;

r=1……. 973. TSEGE: DPT SEGE katsayısına +5 ilave edilerek yapılan dönüşüm. vii.İçişleri Bakanlığı il-ilçe sınıflaması İçişleri Bakanlığı il ve ilçe gelişmişlik düzeyini “1: en fazla gelişmiş” ve “6: en az gelişmiş” şeklinde sınıflamakta ve atamalarda bu sınıflamayı esas almaktadır. IcBSOr r=1……. 973. 33

İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011

IcBSr: İçişleri Bakanlığı il-ilçe sınıflaması IcBSOr: İlgili Vakfın, bu kaleme tahsis edilen paydan aldığı oran (%). viii.SYD vakıfları personel harcaması için yöntem;

r=1……. 973, u: ulusal düzeyde toplam personel harcaması. PHO: yerleşim yeri personel harcaması oranı. ix.SYDGM YBB dosya sayısı için yöntem;

r=1……. 973, u: ulusal düzeyde toplam dosya sayısı. DS: yerleşim yeri dosya sayısı oranı. x.SYDGM YBB yardım tutarı için yöntem; YTOr r=1……. 973, u: ulusal düzeyde toplam yardım tutarı. YT: yerleşim yeri yardım tutarı oranı. xi.Büyükşehir statüsüne sahip kentler için yöntem;

r=1……. 16, t=1…..39, büyükşehir statüsüne sahip kentlerinin metropol ilçeler toplam kent-kır nüfusu. BS: yerleşim yeri büyükşehir statüsü. BSO: Büyükşehirler içindeki nüfus oranı. SYDGM veri tabanının, Türkiye’deki yoksulluk envanterini tamamen yansıtması durumunda, dikkate alınacak yegâne parametrenin SYDGM uygulamaları olacağı öngörülebilir, ancak; Türkiye’deki özel sektör, sivil toplum örgütleri, belediyeler, diğer merkezi yönetim kurumları ve SYDGM’nin yardım uygulamaları arasında tümleşik bir regülasyon, denetim ve veri tabanı sistemi henüz kurulmadığı için, SYDGM uygulamalarının dışındaki parametrelere bugün için ihtiyaç duyulmaktadır. Önümüzdeki dönemde teknolojik altyapı ve insan kaynakları ile ilgili ihtiyaçlar karşılandığında, vatandaşlık numarası çerçevesinde yapılacak yardımlarla ilgili eleştiriler hemen hemen bütünüyle karşılanmış olacaktır. 34

İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011

Sonuç Yoksulluk, Birleşmiş Milletler Bin Yıl Hedeflerinde ve Avrupa Birliği 2020 Strateji Belgesinde öncelikli bir sorun alanı olarak gündeme getirilmektedir. Türkiye çeyrek yüzyılı aşkın bir zamandan beri yoksulluğu merkezi hükümet politikalarıyla sistemik ve sistematik bir bakışaçısıyla ele almaya çalışmaktadır. Bu çerçevede, bir yandan birey/hane bazlı formülasyonlar, diğer yandan il ve ilçelerden oluşan yerleşim yeri bazlı formülasyonlar geliştirmektedir. Bu makale, periyodik pay aktarım formülünün güncellenmesi projesine dayanmaktadır. Türkiye genelindeki 973 vakfa ait veriler üzerinden yapılan analizlerle mevcut formül yeniden tasarlanmıştır. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğünün yoksullukla mücadele verisi analiz edilmiş; yerleşim yerleri mevcut dosya sayısı ve yardım tutarı dikkate alınarak kümelendirilmiştir. Türkiye’de yoksulluğun genel örüntüsü analiz edilmiş, yoksulluğun genel görünümü doğrultusunda esas alınacak değişkenler tespit edilmiştir. Buna göre üç ana parametre tespit edilmiştir: nüfus, sosyoekonomik gelişmişlik düzeyi ve SYDGM uygulamaları. Her üç parametre ile üçer değişken ilişkilendirilmiştir. Onuncu ve son değişken ise, büyükşehir statüsünden dolayı nüfusları ilçelere dağılmış olan büyükşehir statüsü ile ilişkilendirilmiştir. Yeni formülde nüfus yüzde 40, sosyoekonomik gelişmişlik yüzde 40, SYDGM uygulamaları içinde personel harcaması yüzde 12,5 ve ana uygulama harcamaları da yüzde 5 paya sahiptir. Büyükşehir merkezleri için öngörülen ağırlıklandırma katsayısı ise yüzde 2,5 olarak tespit edilmiştir. Katsayılarla ilgili ağırlık belirlemesinde, mevcut formülün performansı değerlendirmede en etkin sonucu veren senaryo tercih edilmiştir. Mevcut formülün başarısını değerlendirmede, yüzde 69,6’lık transfer tutarı bir performans göstergesi olarak alınabilir. Yerleşim yerleri ortalama olarak hak ediş transferlerinin ancak yüzde 70’e yakınını alabilmektedirler. Bir kısım yerleşim yerleri ciddi kaynak ihtiyacı içindeyken, bir kısmı kasabanka hesaplarındaki nakit varlıkları nedeniyle hesaplanmış kaynağa ihtiyaç duymamaktadır. Dolayısıyla, yoksullukla mücadeleye ayrılan periyodik ödeminin yüzde 30 civarındaki kısmı atıl tutulmaktadır. Kasa-banka ihtiyat tutarı dikkate alındığında, hak ediş tutarının eksik aktarıldığı vakıf sayısı oranı yüzde 44,5’tir (433 vakıf). Bu sayı, mevcut formülün yetersizliğini gösteren bir diğer önemli göstergedir. Mevcut formülün yetersizliğini gösteren bir diğer bulgu, ilçeleriyle birlikte dikkate alındığında, illerin yaklaşık üçte biri, genel aktarım ortalamasının altında periyodik payını almıştır. Başka bir deyişle, yeni formüle göre il geneli itibariyle periyodiği azalan 26 ilde, toplam bazda hesaplanan periyodiğin aktarılma oranı ancak yüzde 65,6’dır. Yeni formüle göre il geneli itibariyle periyodiği artan 56 ilde toplam bazda hesaplanan periyodiğin ise yüzde 35

İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011

75,9’u aktarılmıştır. Yeni formüle göre payı azalanlara 2009 yılında daha az aktarım yapılmışken, payında artış öngörülenlere 2009’da yapılan aktarım bariz bir biçimde daha yüksektir. Bu da, mevcut formülle karşılaştırıldığında, azalış ve artışlardaki amaca çok da uymayan hesaplamaya işaret etmektedir. Yeni formülde, 282 yerleşim biriminin periyodik payında (mevcut formüle göre) azalma meydana gelmektedir. Payı azalan bu vakıfların periyodik paylarının aktarılma oranı 2009 yılında ancak yüzde 62,6 olmuştur. Yeni formülde payı artan 691 vakfa, hesaplanmış periyodikleri üzerinden 2009 yılında yapılan aktarma oranı yüzde 78’dir. Görüldüğü gibi, yeni formülün kurgusu, mevcut formüldeki aksaklığı ortaya çıkaran niteliktedir. Coğrafi bölge bazında iki bölgenin transfer tutarında düşüş gözlenmektedir. Ne var ki, bu düşüş birkaç yerleşim yeri ile ilişkilidir. Ne var ki, transfer edilmekte olan bir kaynağın daha düşük düzeyde hesaplanmaya başlanmasının yol açabileceği tepkiler dikkate alınarak, mevcut düzeyin sabit tutulmasının idarenin inisiyatifinde olmasına karar verilmesi de mümkündür. “Yerleşim yeri gelişmişlik açığı” çerçevesinde yerleşim yerlerinin, önceden belirlenmiş bir periyodik transferden alacakları aylık periyodik payı hesaplayan yeni formül mevcut formülle kıyaslandığında, daha şeffaf, hesap verebilir, etkin, dinamik ve genelleştirilebilir nitelikte olduğu söylenebilir. Kaynakça Anand, S., & Sen, A. (1997). Concepts of Human Development and Poverty: A Multidimensional Perspective (USA No. -). Retrieved 2010, March 02, from http://ias7. berkeley.edu/Academics/courses/center/fall2007/sehnbruch/UNDP%20Anand%20and%20 Sen%20Concepts%20of%20HD%201997.pdf Atkinson , A. B. (1987). On the Measurement of Poverty. Econometrica, 55(4), 749764. Atkinson, A. B. (1989). Poverty and Social Security. Londra, Birleşik Krallık: Harvester Wheatsheaf. Bhalla, S. S. (2002). magine There’s No Country: Poverty, Inequality, and Growth in the Era of Globalization. Washington DC, Amerika Birleşik Devletleri: Institute for International Economics. Bourguignon, F., & Chakravarty, S. R. (2002). Multi-dimensional Poverty Orderings (Hindistan No. 2992-22). Retrieved 2009, May 02, from http://www.delta.ens.fr/abstracts/ wp200222.pdf Bourguignon, F., & Chakravarty, S. R. (2003). The Measurement of Multidimensional Poverty. Journal of Economic Inequality, 1(1), 25-49. Chakravarty, S. R., & D’Ambrosio, C. (2006). The Measurement of Social Exclusion. Review of Income and Wealth, 52(3), 377-398. Chambers, R. (1997). Whose Reality Counts? Putting the First Last. Londra, Birleşik Krallık: Intermediate Technology Publications. D’Ambrosio, C., Deutsch, J., Silber, J. (2005). Multidimensional Approaches to Poverty Measurement: An Empirical Analysis of Poverty In Belgium, France, Germany, Italy and Spain, Based On the European Panel (İrlanda No. 5). Retrieved 2009, June 04, from http://www.iariw.org/papers/2004/silber.pdf 36

İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011 Deaton, A. (2003). How to Monitor Poverty for the Millennium Development Goals. Journal of Human Development, 4(3), 353-378. Devlet Planlama Teşkilatı, . (2004). İlçelerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması Araştırması [Socioeconomic Development Ranking of Towns]. ANKARA, Türkiye: DPT. Dikmen, M. (2004). üyüme Ve İnsani Gelişme Arasındaki Bağlantılar Uluslar Arası Amprik Bir Çalışma [Links between economic growth and human development: A crosscountry study]. İktisat İşletme ve Finans Dergisi, 19(222), 39-54. Duclos, J. (2002). Vulnerability And Poverty Measurement Issues For Public Policy (ABD No. 0230, World Bank Institute Social Protection Discussion Paper). Retrieved 2009, May 08, fromhttp://info.worldbank.org/etools/docs/library/79646/Dc%202003/courses/ dc2003/readings/rva.pdf Eren, A., & Bahar, O. (2004). Yoksulluğa Kavramsal Bir Bakış: Dünya Ve Türkiye’deki Görünümü[A conceptual view on poverty: Outlook for Turkey and the World]. İktisat İşletme ve Finans,19(220), 36-50. European Commission, . (2010). Europe 2020 Strategy. Brüksel, Belçika: European Commission. Foster, J., & Sen, A. (1997). On Economic Inequality after a Quarter Century. Oxford, BirleşikKrallık: Clarendon Press.In Sen, A. (Eds.), On Economic Inequality (Enlarge edition). ; doi:10.2307/1913475 Foster, J. E., Greer, J., Thorbecke , E. (1984). A Class of Decomposable Poverty Measures. Econometrica, 52, 761-766. Fukuda-Parr, S. (1999). What Does Feminization Of Poverty Mean? It Isn’t Just Lack Of Income. Feminist Economics, 5(2), 99-103. Fukuda-Parr, S. (., & Kumar , A. S. (. (2003). Readings in Human Development: Concepts, Measures and Policies for a Development Paradigm. Oxford, Birleşik Krallık: Oxford Univ. Press. Giorgi, G. M., & Crescenzi, M. (2001). A proposal of poverty measures based on the Bonferroni inequality index. International Journal of Statistics, LIX(3-4), 3-16. Goedhart, T., Halberstadt, V., Kapteyn , A., Van Praag, B. (1977). The Poverty Line: Concept and Measurement. The Journal of Human Resources, 12(4), 503-520. Hillyard, P., & Scullion, F. (2005). Poverty and Social Exclusion Project: Overlaps between different poverty measures (Kuzey İrlanda No. 8, Northern Ireland Statistics and Research Agency Bulletin). Retrieved 2009, June 23, from http://www.ofmdfmni.gov.uk/ overlaps.pdf Kabaş, T. (2010). Türkiye’de En Yoksul % 20’nin Yoksulluk Profili, Gelir Dağılımı ve Tüketim Harcaması [Poverty Profile, Income Distribution and Consumption Expenditure of the poorest 20% in Turkey]. Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 19(2), 192-218. Kaplow, L. (2002). Why Measure Inequality (ABD No. 386, Harvard Law School Discussion Paper). Retrieved 2009, May 04, from http://www.law.harvard.edu/programs/ olin_center/papers/pdf/386.pdf Laderchi, C. R., Saith , R., Stewart, F. (2003). Does it matter that we don’t agree on the definition of poverty? A comparison of four approaches (Birleşik Krallık No. QEHWPS 107, Queen Elizabeth house, University of Oxford). Retrieved 2008, September 25, from http://www3.qeh.ox.ac.uk/RePEc/qeh/qehwps/qehwps107.pdf Osberg, L., & Xu, K. (1999). Poverty Intensity: How Well Do Canadian Provinces Compare?.Canadian Public Policy – Analyse De Politiques, xxv(2), 179-195. Perry, B. (2002). The Mismatch between Income Measures and Direct Outcome Measures of Poverty. Social Policy Journal of New Zealand, 19, 101-127. 37

İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011 Ravallion, M. (2003). The Debate on Globalization, Poverty and Inequality: Why Measurement Matters. International Affairs, 79(4), 739-753. Ravallion, M., & Chen, S. (2003). Measuring pro-poor growth. Economics Letters, 78(1), 93-99. Ravallion, M., Chen , S., Sangraula, P. (2007). New Evidence on the Urbanization of Global Poverty. Population and Development Review, 33(4), 667-701. Rodrik, D. (2002, December 30). Küreselleşme, Büyüme Ve Yoksulluk: Dünya Bankası Anlamaya Başladı mı [Globalization, Growth and Poverty]. iktisat işletme ve finans, 17-190, 9-10. Sala-I-Martin, X. (2002). The World Distribution of Income (Estimated from Individual Country Distributins) (NBER, ABD No. 8933). Retrieved 2010, January 04, from http://www.nber.org/papers/w8933 Sen, A. K. (1976). Poverty: An Ordinal Approach to Measurement. Econometrica, 44(2), 219-231. Sen, A. K. (1993). Capability and Well-Being. Oxford, Birleşik Krallık: Clarendon Press.In Nussbaum, M. C., & Sen, A. K. (Eds.), The Quality of Life (p. 30-53). Sen, A. K. (2000). Social Exclusion: Concept, Application, and Scrutiny (Filipinler No. 1, Asian Development Bank Social Development Papers). Retrieved 2009, April 08, from http://www.adb.org/documents/books/social_exclusion/Social_exclusion.pdf Sönmez, S. (2001). Yoksulluk, Saydamlık ve Küreselleşme [Poverty, Transparency and Globalization]. iktisat işletme ve finans, 16(188), 30-39. Thorbecke, E. (2005). The Multi-dimensional Poverty: Conceptual and Measurement Issues (Brezilya No. UNDP International Poverty Centre). Retrieved 2009, May 04, from http://www.arts.cornell.edu/econ/et17/Erik%20Thorbecke%20files/Multi1.pdf Tung, P. D. (2004). Poverty line, poverty measurement, monitoring and assessment of MGD in Vietnam (Filipinler No. 2004 International Conference on Official Poverty Statistics: Methodology and Comparability). Retrieved 2009, November 09, from http:// www.nscb.gov.ph/poverty/conference/papers/8_Vietnam.pdf Walker, M., & Unterhalter , E. (2007). Amartya Sen’s Capability Approach and Social Justice in Education. Londra, Birleşik Krallık: Palgrave Macmillan.In Walker, M., & Unterhalter , E. (Eds.),. Watts, H. W. (1968). An Economic Definition of Poverty. New York, Amerika Birleşik Devletleri:Basic Books.In Moynihan, D. P. (Eds.), On Understanding Poverty. Yazıcı, H. (2010, January 03). 2010 Mali Yılı Bütçe Konuşması [2010 Fiscal Year Budget Speech].2010 Mali Yılı Bütçe Konuşması, 1, 1-32.

38



İktisatFertlerinin İşletme veĐktisadi Finans Faaliyetine 26 (300) Mart March 2011 Tablo 4.1. Hanehalkı Göre/ Yoksulluk Oranları (%, 2008) Türkiye Kent Kır Toplam 17,1 9,4 34,6 Teknik Ek: 15 ve daha yukarı yataki fertler 4.Türkiye’de yoksulluğun özellikleri ve yeni formülün Đstihdamdaki fertler istatistiksel Tarım analizi 38,0 20,4 40,1 Sanayi 9,7 6,3 23,4 4.1.Türkiye’de yoksulluğun özellikleri 6,8 Hizmet 5,0 14,0 Đ arayanlar 17,8 13,5 35,4 Tablo 4.1. Hanehalkı fertlerinin iktisadi faaliyetine göre yoksulluk Ekonomik olarak aktif olmayanlar 13,7 8,2 30,3  24,4 14,5 44,9 15 yaından küçük fertler oranları (%, 2008) Tablo 4.1. Hanehalkı Fertlerinin Đktisadi Faaliyetine Göre Yoksulluk Oranları (%, 2008) Kaynak:TÜĐK Türkiye Kent Kır Toplam 17,1 9,4 34,6 15 ve daha yukarı yataki fertler  Đstihdamdaki fertler  Tarım 38,0 20,4 40,1  Sanayi 9,7 6,3 23,4  Hizmet 6,8 5,0 14,0  Đ arayanlar 17,8 13,5 35,4  Ekonomik olarak aktif olmayanlar 13,7 8,2 30,3 15 yaından küçük fertler 24,4 14,5 44,9 Kaynak:TÜĐK     Tablo 4.2. Hanehalkı fertlerinin işteki durumuna göre yoksulluk  oranları (%, 2008)  Tablo 4.2. Hanehalkı Fertlerinin Đteki Durumuna Göre Yoksulluk Oranları (%, 2008)  Türkiye Kent Kır  Toplam 17,1 9,4 34,6  15 ve daha yukarı yataki fertler   Đstihdamdaki fertler Ücretli maalı 5,9 3,8 15,9  Yevmiyeli 28,6 20,9 40,0  Đveren 1,9 1,4 4,1  Kendi hesabına 24,1 9,7 33,8  Ücretsiz aile içisi 32,0 6,5 37,6  Kaynak:TÜĐK Tablo 4.2. Hanehalkı Fertlerinin Đteki Durumuna Göre Yoksulluk Oranları (%, 2008) Türkiye Kent Kır Toplam 17,1 9,4 Tablo 4.3. Yoksulluk sınırı yöntemlerine göre yoksul fert34,6 sayısı 15 ve daha yukarı yataki fertler (Bin, 2008) Đstihdamdaki fertler maalı Sınırı Yöntemlerine Göre Yoksul 5,9 15,92008) TabloÜcretli 4.3. Yoksulluk Fert 3,8 Sayısı (Bin, Yevmiyeli 28,6 20,9 Türkiye Kent Kır40,0 Đveren 1,9 1,4 374 122 252 4,1 Gıda yoksulluğu (açlık) Kendi hesabına 24,1 (%0,25)9,7 (%1,18) 33,8 (%0,54) Ücretsiz aile içisi 32,0 4.533 6,5 7.400 37,6 Yoksulluk (gıda+gıda dıı) 11.933 Kaynak:TÜĐK Kaynak:TÜĐK

39

Kaynak:TÜĐK

Tablo 4.4. Yoksul Hanehalkı Oranı (%, 2008) Türkiye İktisat İşletme Kent ve FinansKır26 (300) Mart / March 2011 13,52 6,8 29,8

Kaynak:TÜĐK  Payhanehalkı   Tespitinde 4.2.Periyodik Parametrelerinin Tablo 4.4. Yoksul oranı (%, 2008) Đstatistiksel Analiz Tablo 4.4. Yoksul Hanehalkı Oranı (%, 2008)

 Tablo 4.6. Açıklanan Toplam Varyans Türkiye KentBalangıç özdeğerler Kır Bileen Döndürülmü kareli yükler toplam  13,52 6,8 Varyansın29,8 Varyansın Birikimli, % Toplam Birik yüzdesi  yüzdesi Kaynak:TÜĐK Toplam  3,193 39,907 39,907 2,405 30,067 1 1,612büyüklüğüne 20,154göre yoksulluk 60,061 oranı 2,214 2 Tablo 4.5. Hanehalkı (%,2008) 27,680 3 ,925 11,561 71,622 1,110 13,875 Tablo 4.5. Hanehalkı Büyüklüğüne Göre Yoksulluk Oranı (%,2008)  4

,822

10,271

81,893

Türkiye Kent Kır 89,543 5Hanehalkı büyüklüğü ,612 7,650 Pay Parametrelerinin Tespitinde Đstatistiksel Analiz 6 4.2.Periyodik ,4098,2 5,116 34 4,0 21,4 94,659 Tablo 4.6. Açıklanan Toplam Varyans ,286 3,579 98,238 7 7+ 37,7 26,2 53,9 Döndürülmü kareli yükler toplamı 8Bileen 4.5. Hanehalkı Büyüklüğüne ,141Balangıç özdeğerler 1,762 100,000 Tablo Göre Yoksulluk Oranı (%,2008) Varyansın Varyansın

Çıkarsama yöntemi: Ana Bileenleryüzdesi Analizi Kaynak:TÜĐK Toplam % Hanehalkı büyüklüğü Türkiye Kent Birikimli,Kır

Toplam yüzdesi 3,193 39,907 39,907 2,405 30,067 34 8,2 4,0 21,4 pay parametrelerinin tespitinde istatistiksel analiz 2 4.2.Periyodik 1,612 20,154 60,061 2,214 27,680 3  ,925 toplam 11,561 71,622 1,110 13,875 7+ 37,7 26,2 53,9 Tablo 4.6. Açıklanan varyans Tespitinde Analiz 44.2.Periyodik Pay Parametrelerinin ,822 10,271 Đstatistiksel 81,893 Tablo 4.6. Açıklanan Toplam,612 Varyans 5Kaynak:TÜĐK 7,650 89,543 Bileen Balangıç özdeğerler Döndürülmü kareli yükler toplamı 6 ,409 5,116 94,659 Varyansın Varyansın  7 ,286 3,579 98,238 Toplam Birikimli, % Toplam Birikimli, % yüzdesi yüzdesi 100,000 18  3,193 ,141 39,907 1,762 39,907 2,405 30,067 30,067 2 1,612Bileenler 20,154 60,061 2,214 27,680 57,747 Çıkarsama yöntemi: Ana Analizi

1

Tablo 4.7. Döndürülmü Bileen 3 ,925 11,561 Matrisi 4 ,822 10,271 5 ,612 7,650 6 ,409 5,116 Türkiye nüfusundaki payı 7 ,286 3,579 Vakıf personel harcaması 8 ,141 1,762 Kırsal nüfus oranı Çıkarsama yöntemi: Ana Bileenler Analizi

71,622 81,893 89,543 94,659 98,238 100,000

1,110

Yardım tutarı Kii baına GSYH Tablo 4.7. Döndürülmüş bileşen Yerleim gelirinin Türkiye GSYH’sı içindekimatrisi payı Tablo 4.7.yeri Döndürülmü Bileen Matrisi Sosyoekonomik gelimilik düzeyi (DPT) Dosya sayısı

Çıkarsama yöntemi: Ana Bileenler Analizi. Türkiye nüfusundaki payı Vakıf personel harcamasıVarimaksla Kaiser Normalletirmesi. Döndürme yöntemi: Tablo 4.7. Döndürülmü Bileen Matrisi nüfus 5 oranı a Kırsal Rotasyon yineleme ile yakınsamıtır. Yardım tutarı

Kii baına GSYH Türkiye nüfusundaki payı Yerleim yeri gelirinin Türkiye GSYH’sı içindeki payı Vakıf personel harcaması Kırsal nüfus oranı Sosyoekonomik gelimilik düzeyi (DPT) Yardım Dosyatutarı sayısı Kii baına GSYH Çıkarsama AnaGSYH’sı Bileenler Analizi. Yerleim yeri yöntemi: gelirinin Türkiye içindeki payı Sosyoekonomik gelimilikVarimaksla düzeyi (DPT) Kaiser Normalletirmesi. Döndürme yöntemi: sayısı 5 yineleme ile yakınsamıtır. aDosya Rotasyon

Çıkarsama yöntemi: Ana Bileenler Analizi. Döndürme yöntemi: Varimaksla Kaiser Normalletirmesi. a Rotasyon 5 yineleme ile yakınsamıtır.

1

    ,017 ,008 ,590 ,174

Tablo 4.8. Döndürülmüş bileşen matrisi Tablo 4.8. Döndürülmü Bileen Matrisi

Bileen 1 2 3 1 ,742 ,617 ,260 2 ,579 ,787 ,215 3 ,337 ,009 ,941 Çıkarsama Ana Bileenler Analizi. Tablo 4.8. yöntemi: Döndürülmü Bileen Matrisi Tablo 4.8. Döndürülmü Bileen Matrisi Döndürme Kaiser Bileen yöntemi: Varimaksla 1 2 Normalletirmesi. 3

Bileen 1 2 3 11 ,742,742 ,617 ,617 ,260 ,579 ,579 ,787 ,787 ,215 4022 33 ,337,337 ,009 ,009 ,941 Çıkarsama yöntemi: Ana Ana Bileenler Analizi.Analizi. Çıkarsama yöntemi: Bileenler Döndürme yöntemi: Varimaksla Kaiser Normalletirmesi.

,260 ,215 ,941

Döndürme yöntemi: Varimaksla Kaiser Normalletirmesi.

13,875

1

   Bileen  2 ,017 ,221 ,008 ,025 ,447 ,590 ,187 ,174    ,030

Birikimli, % 30,067 57,747 71,622

71,622

Bileen 1 2  ,221  ,025  ,447  ,187 ,017  ,008  ,590  Bileen ,1742 ,030 3 ,221 ,025 ,447 ,187 3 ,328 ,194 ,166 ,323,030 ,014 ,014 ,148 

,328 ,194 ,166 ,323 ,014 ,014 ,148 

3

,328 ,194 ,166 ,323 ,014 ,014 ,148 

İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011

4.3.Yerleşim yerleri itibariyle Türkiye’nin yoksulluk örüntüsü Sosyoekonomik gelişmişlik düzeyine göre kümeler: Ele alınan parametreleri oluşturan değişkenlerle yapılan kümeleme (iki aşamalı) analizi ile Türkiye’deki yerleşim yerleri üç kümede toplanmıştır: toplam 973 yerleşim yerinin, birinci küme yüzde 24,6’sını, ikinci küme yüzde 51’ini ve üçüncü küme ise yüzde 24,5’ini oluşturmaktadır. Üçüncü küme, nispi olarak en varlıklı yerleşim yerlerinden oluşurken, birinci küme en yoksul olanları kapsamaktadır (Tablo 4.9). Tablo 4.9. Nüfus ve sosyoekonomik gelişmişlik düzeyleri itibariyle yoksulluk örüntüsü

Tablo 4.9. Nüfus ve Sosyoekonomik Gelimilik Düzeyleri Đtibariyle Yoksulluk Örüntüsü Her bir kümedeki yerleim yeri sayısı X Toplamın Küme dağılımı yüzdesi N Küme 1 239 24,6 2 496 51,0 3 Gelimilik Düzeyleri Đtibariyle 238 Yoksulluk24,5 Tablo 4.9. Nüfus ve Sosyoekonomik Örüntüsü Toplam 973 100,0 Her bir kümedeki yerleim yeri sayısı

X Toplamın Küme dağılımı yüzdesi N İlçeler dâhil il bazında ele alındığında, bütün239 ilçeleri dâhil 34 il orta sınıf olaKüme 1 24,6 rak nitelenebilecek ikinci2 kümede yer almaktadır. (il merkezi dâhil) ait 496 16 ile 51,0 3 24,5 İl merkezi dâhil 7 yerleşim birimlerinin yüzde 61 ila 95’i ikinci238 kümeye aittir. Toplam yüzde 82 ila 93’ü973 100,0 ile ait yerleşim birimlerinin üçüncü kümeye aittir. Yerleşim

birimlerinin tamamı üçüncü kümeye ait olan illerin sayısı ise 22’dir. Geriye kalan bir ile ait iki yerleşim birimi birinci kümeye, geriye kalan ikisi ise üçüncü kümeye aitken; diğer ile ait yerleşim birimlerinin yüzde 95’i birinci kümeye ve yüzde 5’i de ikinci kümeye aittir. Kümeleme ile elde edilen yerleşim yeri gruplarına ait gelişmişlik düzeylerinin birbirinden istatistiksel olarak anlamlı derecede farklılaştığı, dört farklı değişken kullanılarak ayrıca test edilmiştir (TabloDüzeyleri 4.10). Đtibariyle Yoksulluk Örüntüsü Tablo 4.10. Nüfus ve Sosyoekonomik Gelimilik Ağırlık merkezleri

Kümeler

1 2 Tablo 4.10. Nüfus ve sosyoekonomik gelişmişlik düzeyleri itibariyle Sosyoekonomik gelimilik endeksi (DPT) 0,23 0,21 yoksulluk örüntüsü 1,82 Kii Baına GSYH Tablo 4.10. Nüfus ve Sosyoekonomik Gelimilik Düzeyleri Đtibariyle Yoksulluk Örüntüsü Ağırlık merkezleri Kümeler Đl gelirinin ulusal GSYH hâsılası içindeki payı 0,25 1 2 4,63 Đçileri Bakanlığı sınıflaması Sosyoekonomik gelimilik endeksi (DPT) 0,23 0,21 1,82 0,97 Kii Baına GSYH Đl gelirinin ulusal GSYH hâsılası içindeki payı 0,25 0,07 4,63 3,79 Đçileri Bakanlığı sınıflaması

0,97 0,07 3 3,79 0,14 0,74 0,03 1,32

SYDGM uygulamalarına göre kümeler: SYDGM uygulamalarına ilişkin üç değişken birlikte ele alındığında, yapılan kümeleme (iki aşamalı) analizi 41

3 0,14 0,74 0,03 1,32

  

İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011

ile Türkiye’deki yerleşim yerleri üç kümede Tablo 4.11. SYDGM Uygulamaları Bağlamında Kümeler toplanmıştır: toplam 973 yer leşim yerinin, birinci küme yüzde 75,4’ünü, ikinci küme yüzde 22,7’sini ve   üçüncü küme de yüzde 1,8’ini oluşturmaktadır. Birinci küme, nispi olarak en     düşük yoğunluktaki SYDGM uygulamalarının olduğu yerleşim yerlerinden     oluşurken, yoğunluktaki uygulama olanları kapsa  üçüncü küme en yüksek      maktadır. SYDGM uygulamalarının diğer değişkenlere paralel sonuçlar ver mediği, aralarında bir uyumsuzluğun olduğu dikkat çekmektedir (Tablo 4.11   ve  4.12).  Tablo 4.11.SYDGM SYDGM Uygulamaları Bağlamında  Tablo 4.11. Uygulamaları Bağlamında Kümeler Kümeler                   Tablo 4.12. SYDGM 

    

     

Uygulamaları Bağlamında Kümeler

Tablo 4.12. SYDGM Uygulamaları Bağlamında Kümeler  Ağırlık merkezleri                

Tablo 4.12. SYDGM Uygulamaları Bağlamında Kümeler Ağırlık merkezleri    

 

42

   

    

   

   

    

   

İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011

Extensive Summary Settlement area approach to the struggle against poverty: Two step formula for poverty Metin Toprak* Osmangazi Üniversity Received 8 Mayıs 2010, receşved in revised form 22 Kasım 2010; accepted on 28 Aralık 2010.

Introduction Poverty can be considered as performance criterion of a country’s potential of human, economic and natural resources. Poverty is not only individual problem, but also a social disaster. Therefore, the European Union declared 2010 as “European Year for Combating Poverty and Social Exclusion”. In addition, the European Commission publicized “Europe 2020 Strategy” and targeted a “European Platform against Poverty”. Furthermore, the UN declared millennium development goals in September 2000. All these international awareness have urged many countries to take action against poverty. In the recent quarter century, Turkish governments have initiated nationwide social assistance programs implemented by General Directorate of Social Assistance and Solidarity based in Ankara. This institution is affiliated to the Turkish central government. In the field of poverty studies, the works of the UN and other international organizations have standardized this phenomenon in terms of definition, dimensions and struggle strategies. However, distinctive peculiarities of settlement areas such as provinces and towns have critical role for the success of implementations. In this paper, a ranking approach composed of some parameters is developed and considered as the first stage before scoring individuals/ households. This new formula would distribute the periodical amount determined by central government more efficiently. The corporate governance principles would be benchmarks to evaluate the outcome. The second stage is a scoring formula in terms of individuals/households and would be more efficient after settlement area scoring formula is developed here. This paper depends on a project conducted in 2009. To develop efficiency of resource allocation among settlement area is the main aim. There are 973 implementers across the country. I have broken down the allocation mechanism into two stages. While the unit of the first stage is settlement area, individual/household is the unit at the second stage. In this article, a new formula has been developed for the first stage. This new formula would be easily generalized to the country level and regional level calculations. Method There are four approaches to the poverty. Each has distinctive characteristics in terms of definition, measurement and strategies against poverty: monetarist approach, capability approach, social exclusion approach and participatory approach. Firstly, the parameters of Adress for correspondence: Eskişehir Osmangazi Üniversitesi ; İİBF İktisat Bölümü Öğretim Üyesi, Meşelik Kampüsü 26480 Eskişehir; [email protected] *

43

İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011 population, socioeconomic development level, and implementations of General Directorate of Social Assistance and Solidarity have been taken into account and each has been related with poverty struggle approach. Secondly, general outlook of the Turkish poverty patterns are examined. Thirdly, performance of current formula is evaluated. Fourthly, ten variables are identified. Three of these variables are related to the population. Three are related to the socioeconomic development level. Three are related to the implementations of General Directorate of Social Assistance and Solidarity. One more variable related to metropolis municipality has been added to the formula. Related parametric and nonparametric tests were conducted. After various analyses, we think that a more efficient transparent, accountable, controllable, dynamic and generalizable formula is extracted. Results The realization rate of allocated amount was 69.6 in 2009. The transfer of money depends on two criteria: (i) timely submission of financial situation reports of the foundation (branch in settlement area); and (ii) the amount of money in cashbox or banks should not be over the threefold of calculated monthly periodical amount. When one of these two criteria is not assured, the transfer for that month is not realized. It can be said that the level of realization performance is quite low. At the end of 2009, while the number of foundations whose transfers in 2009 were not fully realized was 926, the number of foundations which took transfers over their allocated amounts was 17. The allocated amounts and realized transfers were equal only for 30 foundations. The ratio of number of foundations which took incomplete transfer was 95% (926/973). Some foundations hold one or twofold of their periodical allocated amounts for unexpected situations. If we take this as reference, then 83.3% of allocated amount should have been transferred. However, the number of foundations which took allocated amounts less than 83.3% of the total is 433 (44.5% of total). This performance could also be seen quite low. With the new formula, the allocated amounts of 282 (29%) settlement areas would decrease. The average realization ratio of allocations for these settlement areas was very low (62.6%) in 2009. According to new formula estimations the allocations of 691 (71%) settlement areas would increase. The average realization ratio of allocations for these settlement areas was 78.0% in 2009. It is clear that the new formula would perform much better in comparison with the current one. Conclusion This paper is based on a project conducted in 2009. The aim of the project is to update and upgrade the formula of periodical payments to settlement areas. Parametric and nonparametric tests were carried out. While the current formula consists of only two variables (population and share in national income), the new formula consists of nine main and one supplementary variable. Three of variables are related to total and rural population of settlement area. Socioeconomic development level covers also three variables. Implementations of the General Directorate consist of three variables. The remaining one variable is devoted to grand municipality areas. We conclude that the new formula is much objective, more transparent, more efficient and accountable.

44