Erkek kukla

Table of contents :
Front Cover
ş. Bilgisel ...
Eşhas ...
Birinci meclis ...
Üçüncü Meclis ...

Citation preview

TE

XC8

24028

P. HALKEVLERİ TEMSİL YAYINLARI UC -NRLF

B 3 184 402

45

ERKEK KUKLA Bir Perdelik Facia

Yasan :

ŞEVKET BILGISEL

BERKELEY

L ! PRARY UNIVERSITY OF

CALIFORNIA

CÜMHURİYET YENİ

SERİ

HALK PARTISI TEMSİL YAYINI

No. 3

ERKEK KUKLA

Bir perdelik Facia

|

Yazan :

ŞEVKET B.LGISEL

Ankara ULUSAL Matbaa

1

9

4

0

Birkaç

Söz

Ben diyorum ki : Acundaki bütün fenalıklar çok

ihtiyar bir erkeğin çok genç bir kızla evleninesinden meydana gelir. Bu, belki böyle değildir. Fakat ben di reşmemi isbat etmek için faciayı düzdüm . Bilmem ya. pabilmiş miyim ? Bu direşmeyi ben biraz daha açık ve geniş olarak

yazabilirdim . Fakat (Demirtaş İdman yurdu ) için yaz dığım ve onların da temsil kolunda kadın bulunmadı.

ğından ötürü eşhası yalnız erkek yapmıya mecbur ol. dum ki, bu, diresmenin dar ve kısa olmasını sonuçladı.

ş. Bilgisel

0218.4 cm 3

Eşhas Nazmiye anne 45 yaşlarında görünür, elbisesi parça parça, başı eski bir örtü ile sarılı ve hastadır.

Tarik - Alkolik bir adam. Üzeri iğrenç ve yırtık , saçları uzun ve karışıktır.

Naim — On sekiz yaşında, elbiseleri parça lanmış ve traşı uzamıştır.

Külhanvari giyinmiş, oldukça ki Necati bar konuşur, yaşı yirmi beştir.

SAHNE : Yangın yerlerinden birinde, iki divar arasına çe val gererck yapılmış bir odadır.

S. ikiye Ek : Nazmiye anne bir kadın rolü ise de, bu, her

erkeğin başarabilereği bir rol olduğu için yukarı daki cümleyi yazmakta bir beis görmedim . ş. Bilgisel

Birinci Perde ( Perde açıldığı vakit sahne karanlıktır. Evvelâ bir ayak sesi, sonra bir hışıltı duyulur. Hazin bir keman başlar. Bir kibrit çakı. lir, Naimdir. Mumu yakar, geride annesi yatakta hastadır. )

Birinci meclis ( Bitkin ) Of... Of... Hayatın bu ağırlığı

NAIM

artık onuzlarımı kırıyor... Kırıyor... Artık yetişir bu a. zap ... Yarabbi, bana acımıyorsan , anneme acı !... Beni böyle işkencelerle hayata hazırlıyorsan , hazırla ... Yal

niz... Ohh... Allahım anneme acı... Ömrünün son gün. lerini istırapla bitirmesin !.... ( Annesine yaklaşarak ) Oh ... Zavallı annem ... Zavallı... Akşam , gece oldu . Ni hayet, nihayet açlıktan kendinden geçtin değil mi an ne ? ... Ha ? ... Anne, kalk bak ben geldim . Ya anne, ben geldim .

( Ağır hareketle) Naim , açım .

ANNE

Biliyorum anne... Hıhhihi... Açsin el bette... Elbette açsın ... Sana o ayyaş bir yudum çorba bile getirmez. Bunu biliyorum anne. NAIM

ANNE

.

C

Beni oturt Naim ... Vakit nasıl ?...

NAIM –Gece ... ANNE

Gece ha ? ... - 5

NAIM -- Evet.. Yani on dört saattir ağzına bir lok koymadın demektir . Ha değil mi ?.. Gece demek ohh ... ANNE

Biraz çorba çocuğum .

NAIM

(Yatağının kenarına oturarak ) Off.

ANNE -- Bir şey getirmedin mi yavrum ? NAIM - Hayır anne... Hayır. Hıhhm .. Getirdim , ama açlıktan kamaşan dişlerimizi silemiyecek , yapışmış midemizi açamıyacak kadar az ... Ey adil denilen Allah ! Bu mu adâletin ? C

ANNE - Neler söylüyorsun oğlum ? ... Deli mi ol du ?

NAIM

Bilmiyorum ...

ANNE

Öyle acıktım ki...

- Biliyorum ... Bunun için Tanrıya da isyan

NAIM

ediyorum ya... Bugün hiç mi para kazanmadın ?.

ANNE

NAIM - Kazandım fakat... O ayyaş adamın ra C

kısına yetmiyecek ... Şimdi nerede ise gelir. Par der, pa ra... Vermedin mi söver, sana eziyet eder, eline ne ge çerse atar . Anne yine senin rahatın için o menhus ada

ma eyvallah etmem lâzım ... Değil mi ?. Babandan mı bahsediyorsun ?

ANNE

NAIM Evet ... Hayır ... Hihhm ya... Babam ... Nasıl inkâr ederim ? .

ANNE

Bugün yoksa çalışmadın mı ? Ayy mi

dem sancıyor ... /

6

babam ... Öyle

NAIM ANNE

Achktan ... Ha, öyle mi anne ? ... - Para kazanmamışsın da ...

NAİM — Anne para kazanmamak demek , her za man çalışmamak demek değildir. ANNE

Bir şey anlamadım bu sözünden Na

im ?

NAIM Anlayamazsın ya ... Anlamazsın ki... Bu nu başkaları da anlıyamaz ... Hiç kimse anlıyamaz .. Al lah da anlamıyor ... ANNE — Ne oluyorsun Naim ? Beni korkutuyor. sun ...

NAIM - Kork anne, kork !... Hayır ... Ben nasıl

olsa bir gün feleğin bu ateşten çenberini kıracağım . Hıhhı laf züğürt tesellisi .... ANNE - Ne oluyorsun Naim ? ..

NAIM — Ne mi oulyorum anne ?... Vicdanımla ' kavga ediyorum . Açsın değil mi anne ? Ben de açım ... Aç bakalım ekmek dolabını... Hibbhiji... Görürsün fa relerin cirit oynadığını... ANNE

Beni seversen yapma... Sâkin ol ...

NAIM - Oh anne ! Hayatımda en sevdiğim ... Ye gâne sevdiğim sensin anne ! ... Beni dünyaya bağlıyan sensin anne ! ... Duyuyor musun ? ... Sensin !... ANNE

Anlıyorum senin deşilmek istenen bir

yaran var.

NAIM - Anne ... Bütün anneler böyledir ha ? Evo lâtlarının içlerini hemen görürler mi ? Evet anne, bir dert, bir yara ki ... Oh... Hem öyle bir yara ki ... ANNE - Helecansız anlat ...

NAIM -- Merak etme... Şimdi kendi kendine bi ter . Aç bir insan ne kadar bağırabilir ? ... Hiç. Dinle an ne ... Bugün sabahleyin buradan çıktım , Altın caddesin

den gidiyordum ... Taşınan bir ev gördüm . Eşyayı ara bacı ile bey taşıyordu. Sokuldum : « Beyefendi, dedim ...

Siz oturun da ben taşıyayım ; hem siz yorulmamış olur sunuz . Hem ben de ekmek parası kazanırım » dedim . « Peki» dedi. Koskoca bir evin eşyasını çürük omuzla . rimla taşıdım . Bu hammallık işi anne ... Sabahtan başla . yan bu hammallık işi şimdiye kadar sürdü . ANNE

- Pekiii şu halde ?

Şu halde çok para kazandım değil mi ? .. Hayır öyle olmadı... Öyle olmadı... Ne oldu ? Nasıl ols du ? Biliyor musun ?... O bey ... Utülü elbiseli, boyun bağlı, şık bey ... Omuzu bilmem neli ceketi ile yük ta şıyan bey ... Anlıyor musun anne ? İşte o bey bana çıkar dı da bir günlük , koskoca bir gün, on iki saatlik bir gün NAİM

için on kuruş... On kuruş verdi anne... ANNE ( Ağlayarak ) Alçak adam ... NAIM

Bilmiyorum artık alçak mı, yüksek mi ?

ANNE

Almasaydın oğlum .

Hihhm... Almasaydım değil mi ? Öyle yapmalıydım . Öyle lâzımdı. Al bunu başına çal... Git de benim yerime muhallebicide bir dondurma ye demeliy dim , deği mi ? Böyle lâzımdı... Böyle yapmalıydım ... Fakat yapmadım . Çünkü sen açtın ... Ben açtım ... Baba NAIM

ma rakı almak lâzımdı... ANNE --Az değil mi deseydin ... NAM — Dedim . ANNE - Ne dedi ? 8

NAIM — Ben çiftlik sahibiyim , dedi. Tarlada gü

neşin altında tam on dört saat on beş kuruşa çapa capa latıyorum , sen gölgedesin, dedi. ANNE lânet ...

Ahhh, ahh lânet... O kahpeye bin defa

..

Evet... Ona, o kahpeye lânet... O ada. ma ne denir ? Pazarlık etmemiştim ... Yalvarmıştım . Ha sis bir adammış... Elbette böyle yapacaktı ... Fakat aç . lık sinirlerimi bozdu... Söyledim , bağırdım ... NAIM

( Bu sırada dışarıda bir ayak sesi işitilir ).

ANNE - Ben bu akşam mideme taş bastırırım . Sen de taş bastır. Gelecek günlerin tokluğu ile avuna lim . Bu on kuruş ne seni doyurur, ne de beni...

NAIM - Yâni bu parayı babama vermeliyim , rakı alsın , değil mi ?... Hıbhm...

Öyle lâzım... Sızması lâzım ... Hasta vü

ANNE

cuduma inen yumrukların acısı; açlığın verdiği istırap tan daha fena ...

NAİM - Allahım , merhamet !... ( Necati içeri girer)

( Girer. yorgundur) Ohh ... Evvelá şuraya oturayım . ( Oturur ) Merhaba Naim. NECATI NAIM

-

Merhaba ... Fakat ?.

Fakat buraya nasıl düştüm değil mi ? Vallahi ben de bilmiyorum . Sen demek burada yatıyor NECATI

sun ? Ben, Mavi ışıklarda Kızıl alev köşkü var ... Biliyor musun ?

NAIM —- Evet... Yıkık ... -

9 .

Hah ... İşte onun altında mahzeni var . dır. Orası aynalıdır. Bazı... Ha... Vâlide mi var ? Ne o ? NECATI

Hasta mı ?

NAIM - Evet, iki senedir yatıyor ... NECATI -- Vah vah ... Allah âfiyet versin . Nedir hastalığı ?

NAIM -- Ne olacak ? Kansızlık ... Üzüntü ... Açlık. NECATİ -- Açlık mı ? Sen aptalsın be !... Sana ge çen gün yine söyledim , git bizim kumpanyaya ... dedim . ANNE — Bak Naim , gördün mü ? İş varmış. Hıhhı ... İş... Öyle iş ararsan çok. De NAİM .

min işte Necatinin bahsettiği

işi kabul etmek isteyen

nefsimle mücadele ediyordum . Nefsimle vicdanım ... Nihayet hayır, dedim . Hayır, Ben bu işi yapamam . ANNE

Bu iş zor mu yoksa ?

NAİM

Zor anne, pek zor... Sabahdan akşama kadar 12 saat yüz binlerce okka yükü taşıyan omuzla

rım hiçbir zaman bu yükü taşıyamaz... Bu yükü taşıya maz , anladın mı anne ?... Bu iş o kadar mı ağır ? ANNE

Hıhhm. Ah benim melekler kadar saf, melekler kadar temiz yürekli, temiz ahlâklı anneciğim . NAİM

Çok çok ağır... Benim, senin omuzlarımız , bütün insan ları . omuzları... Anlıyor musun ? Bütün insanların o muzları çekemez bu yükü ... Çöker. NECATİ - Amma ukalâsın ha !... Patlıcan fide sini çınar ağacı kadar büyüttün . NAIM — Bekli de patlıcan fidesini çınar ağacı ka

dar büyüttüm ... Olur ya... Fakat siz koskoca çınar ağa cını bir patlıcan fidesi... Ne bileyim ? Bir şu kadarcık ot gibi görüyorsunuz. 10

ANNE - Nedir bu iş ? Ne tuhaf sözler bunlar ?

NECATI - Kolay hanım teyze ... Bütün sermaye si bir cesaretten ibaret... Ne kuvvet ister, ne para ... Sizin

gözünüzde büyüttü bu işi ... Dinledikçe vallahi ben ken dimi ejder sandım ... Basit, ehemmiyetsiz ... Yalnız ce saret...

ANNE

Sözlerinizden hiç bir şey anlamıyorum .

NAIM

Açık söylesin ...

NECATI — Açık mı söyliyeyim ?. Ha ?... Hırsız lık ... Hırsızlık ... Anladın mı ?

NAİM — Nasıl anne ? Ağır değil mi ? Ha ?... Ben bunu kaldırabilir miyim ? Sen kaldırmamı ister misin ?

ANNE - Seni hırsız görmektense ölmeyi tercih e derim .

NECATI

Haydi canım siz de... NAIM - Merak etme anne... Belki bir dengin al

tında ezildiğimi duyarsın , yahut ne bileyim ben belki...

Belki de bir aptesthane lâğımını ellerimle temizlediğimi görürsün. Fakat, hiç bir zaman hırsızlık yaptığımı duy mazsın , görmezsin anne...

ANNE — Aldığın terbiye bunu icap ettirir oğlum . NECATI - Terbiye mi dediniz ? ( Güler) Ben Za-. hit paşanın oğluyum ... Anladınız mı ? ANNE

Sahi mi ?

NAIM - Atiyorsun . İstersen inan ... Mesut, müreffeh yaşı NECATI -

yordum . Annem öldü. Babam 18 yaşında bir kızla ev lendi... Ben daha evlenmemiştim . Kız genç oluğu kadar da güzeldi. Babamsa çürümüş bir cesetten başka bir şey değildi.

Ihtiyardı demek ? NECATİ — Yetmiş beş yaşında ...

NAİM

ANNE

Şehvet kuklası...

NECATI — Evet... Şehvet kuklası... Tam bir kuk la ... İşte bu kukla 18 yaşında bir kızla evleniyor. Tasav vur ediyor musunuz vaziyeti ? Bu kız halk nazarında ka

din olmuş... Tıpkı evli kadınlar gibi bir erkeğin koynuna giriyor ... Vahîm değil mi ? NAİM Çok düşüncesiz bir hareket... ANNE

İşte ahlâk katili...

NECATİ — Ahlâk katili... Müfsit... Ahlâkın tefes-. süh mikrobu ... Haa ne diyordum ? Tıpkı evli kadınlar gibi bir erkeğin koynuna giriyor... Ama bir kuklanın ... Bir erkek kuklasının ...

NAİM

Ve böyle bir kadının evinde genç, gü

zel, aynı zamanda gürbüz bir delikanlı bulunuyor .. Hih . buu ...

NECATİ - İşte senin düşündüğün gibi... Babamın aldığı bu kız babamın nikahlı, benim, yâni oğlunun ni kâhsız karısı oldu. Fakat üvey anne ile münasebetin fe. nalığından daha fena, daha kötü bir şey oluyor ki, o da

bir evlâdın üvey annesini... Bir üvey anne üvey evlâdr kabulü ile her ikisinde hasil olan ahlâk düşüklüğü... An latabiliyor muyum ?

NAIM - Hıhhm... Evet... O münasebetten ziyâ de bu netice fena. ANNE

Evet artık ...

NECATİ - Değil mi ? Artık ahlâklarındaki bu te nezzül, ruhlarındaki bu düşüklükten sonra her şeyi ya pabilirler. Ve öyle oldu . Babam hava tazyiki ile yahut 12

bilmem ne tesiriyle delinen bir balon gibi kadını kuv . vetli ve sıcak kollarında yavaş yavaş söndü, eridi. Bu ruşuk vücudu büsbütün sörptü. Bir kemik külçesi hali

ne geldi. Nihayet bir gün sönük ve camlaşmış gözleri ka pandı. Bu kapanış şimdi düşünüyorum da pek de tabii gelmiyor. Kadından şüphe ediyorum . Fakat şimdiki ka

famla ... O zaman ( Güler) sevinmiştim , sevinmiştik. Fa kat bu sevinç başlamadan bitti. NAİM — Evet.... O kadınla tekrar alenen müna sebetiniz halk üzerinde bir aksi tesir uyandırır ve baba.

m sizin öldürdüğünüze inanırlardı. Hattâ zabıta bile işe vaziyet ederdi. NECATI

Doğru ... Babamı ebedî metfenine bi raktıktan sonra eve döndüm . Gülerek kadının odasına

girdim . Fakat nedense babamın sağlığında bile duyma dığım bir iç burkulması, ezilmesi ve korku hissediyor.

dum . Kadın yine açık saçık , yine işveyle gülüyor, yine şehvet verici biçimler alıyor... Fakat kaşlarının büzülü şü, alnında şimdiye kadar görmediğim çizgiler, gözle rindeki durgunluk ve bilhassa bir noktaya nazarlarının takılıp kalması, vücuduma her zaman ahtapot kadar sımsıkı sarılan kollarının sıksık gevşeyisinden onda da her zamanki hâleti ruhiyeden bambaşka bir hal olduğu

anlaşılıyordu. Sabahın ilk ışıkları ile beraber kafamızın içi de aydınlanmış, bu korku meydana çıkmış ve şekil

lenmişti. Nihayet ayrılmaya karar verdik o bu ayrılış dan memnundu . ANNE

Çünkü zengin olmuş ve serbest kalmış

tı .

Evet zengin olmuştu ve aynı zamanda serbestti. Elbet memnun olacaktı. Bu pek açık ... NECATİ — Evet fakat ben memnun olmuşmuy NAIM

13

dum ? Bilmiyorum . tradesine hâkim bir adam , şuurlu bir adam değildim . Hala da değilim ya ... ( Sükût) NAIM – Sonra ne oldu ? NECATI - Malları taksim ettik ; o , bütün para

larını genç, güzel, yakışıklı erkeklere yedirdi... Ben pa ralarımı genç, güzel, körpe kadınlara yedirdim .

O kadın sonra ne oldu ? Şimdi ne ya

ANNE

piyor ?

Orospu mu oldu ?

NAIM

(Güler) Zaten değil miydi ? Zaten

NECATI

daha evvel olmamış mıydı ? Düşün ... Anlattıklarımı dü şün ... O, tenezzülü gösteren bir kadın , yabancı erkek . lere de göstermiş, ne çıkar ? Bu ondan , oğlu ile münase betten daha mi gayri meşrudur ?

Öyle... Ben de biliyorum . Bu kelimeyi,

NAİM

ne bileyim ben ? Müstamel mânada söyledim ... Anladın mi ?

Hu... Anladım ... Evet, nasıl anlata NECATI yım ? Hem öyle; hem böyle değil ... Namus maskesi al. tinda ...

Oh... Dünya .... Ne kirli ! Ne fena ! ...

ANNE

NAIM

- Sen ne yaptın ?

NECATI - Sen ne yaptın , diyorsun ... Görüyor sun ... Mavi ışıklarda Kızıl alev köşkünün bodrumunda yatıyorum . O paralarını bitirince nasıl namusunu âlet e derek para kazandıysa ben de onu yaptım ... Hırsızlık ... -

NAİM

C

Gördüğün vak’alardan

din ... Namuskâr bir adam olabilirdin .

14

ibret alabilir .

NECATİ - Naim , öyle bir taş tasavvur et ki ca

zibei arz muhitinden harice çıkıyor ... Artık o , tekrar dünya ya düşer mi? Geri gelir mi ? Gördün mü Naim ? Bizden daha bet.

ANNE

bahtlar varmış ...

NECATI - Artık anladınız ya , terbiyenin insan üzerindeki tesirini ?

NAIM — Yok Necati, terbiye nihayet bir alışma dır, ne bileyim ? Tam mânasıyle bir itiyattır. Itiyatlardır. Insanlar çok kuvvetli kollar, kitaplardaki

kelimesiyle

müessirler tarafından bu itiyatlarını kaybedebilirler.

NECATİ - Eh aynı şey değil mi ? NAIM - Kısır malûmatımla ... Çünkü ancak do kuzuncu sınıfa kadar okudum ... Evet kısır malûmatımla

sana vereceğim cevap pek indi, pek kendimce olacak . tır . Bu itiyatları muhafaza edecek vicdandır. fradedir. Vicdan daima eyi şeyleri emreder . Yeter ki iradeni vic danının hizmetçisi yap , anladın mı ? ANNE

( Kollarını açarak) Oğlum ... Yavrum ...

NECATI

Naim , dokuzuncu sinifa kadar mi 0o

kudun ? Nasıl ?

NAIM — Dinle... Sen benim babamı bilmezsin . NECATİ — Bilmiyorum . NAIM ANNE

Benim bir babam var .

( Kendi kendine) Allahım doğru yolo

göster bu adama. NAIM

(Devamla) Ayyaş... Içer, içer... Daima

içer.

NECATI

Parayı nereden buluyor ? 15

Benden alıyor... Dileniyor.

NAIM

ANNE — Naim yatır beni.

NAIM - Eyi ya anneciğim ... Otura, otura yorul muşsundur. ( Yatırır, gözlerini kapar. Sükût) . .

NECATI -- Eee... Sonra ?

NAIM -- Fakat bu çamurların adamı eskiden , bundan üç sene evvel şerefli bir tüccardı. Bir tuhafiye tüccarı... Anlıyor musun ? NECATİ — Yine burada mı ?

NAIM — Hayır... Bozkalede ... NECATİ - Ne dedin ? Bozkalede mi ? ( Mânalı ) NAIM Evet... Bozkale şehrinde, en zengin bir .

tüccardı. Ben Bozkurt lisesine devam ediyordum . An nem şen , ben şen , bütün cihan sendi... Bir gün babam eve kaşları büzülmüş geldi. Gülmüyordu ... Gözleri bir

hayalle meşgul... Dalgın ... O akşam hiç konuşmadı. Ar tık bundan sonra ev tatsızlaştı, annem sarardı, benim dudaklarımda tebessüm silindi... Babam serserileşti. NECATİ — Başka bir kadın mı sevmiş ?

NAIM — Evet. Sarı saçlı... Beyaz, fettan bir ka dın ....

NECATI - Sarı saçlı mı ?

NAİM — Evet amma.... Seni neye alâkadar edi-. yor ?

NECATİ - Uç sene evveline kadar beraber miy diler ?

Evet amma, sana ne oluyor ? NECATI - Azizim senin babanın adı Tarık mı? NAIM - Sen ne biliyorsun ? NAİM

16

NECATI - (Acı acı gülerek ) Azizim benim nje kahsız karım , yani üvey anam senin babanın maşukasi. NAIM - Yaa !... ( Sükût ) NECATI - Paraları yiyince tabiî bıraktı. Haydi, başkasına ... .

NAIM Öyle oldu... İşte sonra müteessiren sar hoşluğa başladı. Şimdi içiyor... İçiyor... NECATI

Sen de para verme...

.

Anneme eziyet ediyor.

NAIM

NECATİ - Çok fena ... ( Bu sırada uzaktan dü dük sesleri gelir, kulak katartarak) Oooo . Aynasız e fendilerimizin üzerinde... Fena ... Kaçmalı. Belki şim di.... Belki biraz sonra buraya gelirler. Bereket versin yangın yeri uçsuz bucaksız ... NAIM — Bakalım sana mi geliyorlar ?

NECATİ — Tabiî... Şimdi ellerinden kaçtım . Ge

çerken kulübe gözüme ilişti... İçeri daldım . NAİM - Ee... Ne oldu yine ? Kırmacılar sokağında bir zengini en . NECATI CD

seledim . Cüzdanı, saati, yüzüğü aldım ... Saldım . Aksi. liğe bak ki polis de geliyormuş; söyledi. Tabiî ben ta

banları kaldırdım . İşleri yoksa arasınlar. NAIM

.

NECATI

- Eyi mi ? Şimdi heyecandan çatlar insan ... Ne heyecanı be ? Şimdi diğer birini -

daha kafeslerim . Vız gelir. ( Cüzdanı çıkarır) Ooo ...

dolu ... Sana vereyim on lira ? (Uzatır ) NAIM

Istemiyorum ... Ben sadaka bile kabul

etmem , çalınmış paraya mı el süreyim ? NECATI

(Güler)

Sen bilirsin ... Bir hizmet

yapmasını isterdim ... Allahaısmarladık . (Çıkar) . 17

NAINI -- Güle güle... (Hazin bir keman başlar, u zun sükût )

Üçüncü Meclis (Anne - Naim - Tarık ) (Tarık yavaş yavaş, sondeleye sendeleye girer. Naim mütees. sir bakar, Tarık masanın başına oturur. Dahilî ihtilâçlar gösterir. Sonra ağır ve çürük bir sesle... )

( Naime ) Rakımı aldın mı ?

Tarik

NAIM

TARIK - Ulan uyuyor musun ? Sana söylüyo rum

.

NAIM - Duyuyorum . TARIK —Almadın mı yoksa ? NAIM

-

TARIK

( Mimikle ) Ne var ki ? Naim kafamı kızdırma ... Fena olur

sun .

ANNE NAIM ANNE

( Uyanır, yavaşca) Naim baban mi ? Başka kim olur ? (Doğrularak ) Bu akşam , Tarık , daha

geç geldin.

TARIK — Ne yapayım ? Para vermediler... Iste dim , yalvardım ama...

ANNE —- Kim, kimler ? TARIK ANNE 1.8

İnsanlar karı.. Allah ... Sana vermemekte haklıdırlar ...

TARIK — Hu ... Bugün içmedim ... Midem san cıyor . Hu... Naim rakı...

NAIM — ( Yaklaşarak ) Baba... Yapma bunu ... Bu akşam içmeyiver. TARIK

Neden ?

NAIM

( Uzaktan uzağa düdük sesleri

gelmektedir) . Bugün kazanmamış ...

ANNE

TARIK - Yalan !... Yalan !.. Hı.... Çabuk git; pa ran yoksa borç al...

Meyhaneciye borcumuz o kadar çoğal

NAIM dı ki...

Öde... Neye biriktiriyorsun ? Hum ...

TARIK Biriktirme !...

NAIM

C

Nasıl birikmez ? Ben günde on kuruş

kazanıyorum . Sen seksen kuruşluk rakı alıyorsun .

TARIK — Çok mu ? Ben seni bu boya niçin ge tirdim ? Huum ?. Haydi durma, koş !.. ANNE — Haydi git çocuğum ... Ne yapalım ? TARIK — Ne o ? Şikâyet mi ? Kafamı kızdırıyor . sunuz ....

NAİM -

(Giderken ) Hayır senden deği... On dan , o menhus kadından ... Yahut o erkek kukladan ... Evet, erkek kukladan . ( Gider ) . TARIK

Nazmiye, ne dedi bu çocuk ? Hu ? Ne

dedi ? Bana kukla mı dedi ? ANNE

(Ölgün ) Sana değil... Senin sarı saçl

mâşukanın pinpon kocasına ... 19

TARIK

Ayyy ... Evlenmiş mi ?

ANNE

Hayır, ilk kocası... Olmüş...

TARIK

(Çılgın ) Şadan ... Şadan ...

ANNE - (Yavaş yavaş doğrularak) Halâ mi o? Hala mi ?

TARIK - Ona lâkırdı yok ... (Feveranla) Ona lâkırdı yok mu ? Ben

ANNE

o orospu yüzünden iki senedir yaatklarda çürüyeyim do onun için bir söz söyliyemimeyim , öyle mi ? ( Kalkar ) Sus diyorum ...

TARIK

Susmuyorum ... Buraya toplanan ... Iki

ANNE

senedir buraya toplanan zehirleri biraz olsun dökeyim . Ne mesuttum ! ? .

TARIK - Halâ mı söyleniyorsun ?

ANNE - Ne mesuttuk ! ? . Dünya yüzünde bir cen -

net köşkü içindeydik sanki... Fakat... ( Ağlar ) TARIK - Eskiler öldü... Biz de öldük ...

ANNE - Öyle ya ! Bizi böyle iki taş arasında gö renler yaşayanlardan olduğumuza inanırlar mı ? Ah ! -

Aahh !.. Erkek kukla !...

TARIK — Sus diyorum . Yine mi sopa istiyorsun ? Bana her şeyi söyle... Ona dokunmana müsaate etmem . ( Kadının omuzundan tutmuştur ) Ona dokunma... Be ni büsbütün deli etme... ANNE

Beni sıcak yuvamdan taşlar arasına a

tan bu kadına lanet etmiyeyim de kime lânet edeyim ? Alçak ! 20

( Yumruğu kafasına indirir ) Sus diyo .

TARIK

rum işte. ( Kadının gözleri döner yatağa düşer ) Seni hep böyle mi susturmalı ? Hergün nasihat.. Bugün de hakaret... Nasıl sustun yumruğu yiyince kafana ?... ( Yor. ganı üstüne örter) Hastasın madem ki yat böyle ... İsti

rahat et... Ne var haykıracak ? (Masasına gider oturur. Keman başlar ).

Dördüncü Meclis

(Evvellkiler - Naim ) O

NAIM — (Girer, babasına yaklaşır ) Al.. Beş ku ruş da borç kaldı. TARIK

(Kaparak) Ver... (Vurarak tipasını

çıkarır ve içer ).

NAIM - ( Bir müddet babasına bakar, sonra an nesine döner, yavaşça gider) Anne ... Anne... (Yatağı

nın kenarına oturur) Zavallı! Açlık ... Üzüntü ... Dali yor... Anne ! (Yorganı açar) Anne !... Anne !.. (Solgun yüzüne hayretle bakar... Hafifçe sarsar) Anne !... An ne !.. ( Yüzü korkunç bir şekil alır ) Duymuyor musun

anne ? İşitmiyor musun ? .. Duymuyor... İşitmiyor. ( Ta rik bu sahneye hayretle bakmaktadır) Anneciğim .. Se.

ni çağırıyorum . Bütün istiraplarına ve neşelerine can da nortak olduğun oğlun, Naimin çağırıyor.. Haydi...

Haydi anneciğim ... Cevap vermiyor. Ölmüş... ( Ölüyü bırakır ... Üzerine düşer ağlar... Tarık az sendeleyerek kalkar, ayak sesi Naimi yerinden sıçratır. Babasının ya

kasına yapışır) Baba, annemi sen mi öldürdün ? ) TARIK

( Bitkin ve hayran) Sen çıldırdın mı

Naim ?

- 21

NAIM Bilmiyorum ... Fakat sen benden arvel çıldırmışsın karı katili... TARIK

Karı katili ? (Ölünün üzerine koşar.

Kendini güçlükle tutarak karısının göğsünü dinler) Ka

ni katili... Hem de herşeye rağmen beni seven, çıldıra siya seven bir kadının katili.. ( Ağlar ) Nazmiye ! Naz miyeceğim ! İşte ben de senin gibi, bizi bu hale koyanla ra lânet ediyorum ... Bak Nazmiye, karşında üç sene ev velki Tarıkın var .. Kalbi yalnız senin için çarpan Tari. kın var.. Haydi kalk ! Ölü Tarıkın dirildi... Ah, fakat sen öldün .. Naim , öldü değil mi ? Bizi çok seven annen öldü değil mi ?

NAİM TARIK

( Çılgın, ağlar) Hem de senin ellerinle ... Yarabbi ben bu siyah yüzle artık in

sanların arasına giremem .. Artık bu parçalanmış kaple yaşıyamam ... Bana bu kırık, sakat varlığımı sürükleten benim vefkâr karımdı... O gitti ... Oldü ... Hem de, hem de benim iradesiz ellerimle ...

(Kıvranma, kalp sektesi. Düşer)

(Naim donmuştur ; onun sabit gözleri üzerine per de kapanır )

- PERDE -

22 -

!