Ansiklopedik Mimarlık Sözlüğü [2 ed.]

Citation preview

ansi.klopedik

MiMARLIK SÖZLÜGÜ

Doğan Hasol



yapi. endüstri merkezi yay1nlan : 'A 2

Birinci baskı Istanbul, 1 975 �

Ikinci baskı

i st anbu l , 1979 Her hakkı yazarına aitttr. Dizgi ve baskı : Sıralar Matbaası Klişeler : Zuhal Klişe �

Yapı - Endüstri Merkezi Yayınları Cumhuriyet Caddesi 329 Harbiye- istanbul

Bana dil zevkini aşılayan Babamın anısına ...

BIRIN Ci BASKININ ÖNSÖZ Ü

Mima.rlık Sözlüöü çalışmalarına 1968'de başladım. ilk sözcükten bu yana aralıklı olarak yedi yıl çalışmışım. Itiraf etmeliyim ki, uzun süren, çok zevkli ama çok güç bir araştırma oldu. Nakış titizliği ve peygamber sabrı gerektiren böylesine bir çalışmanın daha önce bitmesini beklemenin biraz saflık olduğunu geç anladım. Türkçede benzer çalışmaların yaygın olmaması, kaynakların az. lığı araştırmaları güçleştiren en önemli etkenlerdir. Meslek ar­ golarını derieyan sözlüklerin bulunmama�ı dilin yeterli olma­ dığı sanısını yaygınlaştırmakta, her meslek adamının ayrı bir dil konuşmasına yol açmaktadır. Üzülerek belirtelim ki, bugün Türkiye'de her mimar ayrı bir mlmarca konuşur. Türkçenin zenginliği, dil varlığımızın yeniden derlenmesiyle apaçık ortaya çıkacaktır. Mimarlık ve yapı argosu için yaptığım araştırmalar sırasında Türkçenin bilim dili olabilecek zenginliğe sahip olmadığı yolunda Ileri sürülen iddiaların ne kadar tutar­ sız olduğuna bir kez daha inandım. Dağınık ve çoğu unutulmuş sözcüklerden oluşan bir dil varlığı ile yine unu, şekeri, yağı olduğu halde helva yapamayanların durumuna düşmüşüz. Hel· vayı yapamayan da biziz, deyimi yaratan da ... Varlığın çeşitli meslek dallarında bir araya getirilmesi Türk dilinin zenginliğini cırtaya koyacaktır.

Envanter çalışması niteliğiyle, kırıntıları bile yitirmemek Için eskimiş sözcükleri, günümüzde kullanılmadıkları halde sözlüğe aldım. Böylece, hem envanterln •tam•a yaklaşmasının, hem de dile yeniden kazandırılabilecek olan sÖzcükleri seçme olanağının sağlanacağını sanıyorum. Mimarlık denilen yapı kurma sanatını yalnızca biçimsel yönüyle anlamadığımız için terimleri saçerken kapsamı genişleterek gü. nümüz mimarının tasariama ve uygulamada konuştuğu diUn te­ rimlerini deriemek gerekiyordu. Bu amaçla sözlük, •mimarlık•, •yapım teknolojisi•, •yapı malzemesi•, ·bina türleri•, •süsleme•, terimleri ile •üslup.. ve •akımlar•a değgln terimleri kapsa· ıınaktadır. Bu çalışma mimarlık Türkçesinin tüm sözcüklerini derieyebildiği iddiasını taşımıyor. Sözlüğün hiç kuşkusuz eksikleri vardır; ku. sursuz olmasına çaba gösterilmiştir. Dilin ve teknolojinin her ikisinin de sürekli evrimi nedeniyle eksikler her geçen gün ar� tacaktır. Yapılacak dost uyarılarının sürdüreceğim çalışmalara ·ve yeni baskılara ışık tutacağı kuşkusuzdur. Çalışmalarım sırasında yardımlarını esirgemeyen, ayrıca büyük bir sabır gösteren meslektaşım, eşim Hayzuran Hasol ile çi· zimlere yardım eden genç arkadaşım Semih Erkin'e teşekkür borçluyum. Doğan Hasol Haziran, 1 975

ÖN SÖZ

Ansiklopedik Mimarlık Sözlüğü'nün birinci baskısına Hazırall 1 975'te başlanmıştı ; kitap 1 976 ortalarında çıktı. ilk baskı üç yıl içinde tükendi . Türkiye koşulları göz önünde tutulduğunda kısa bir süre olarak düşünülebilir. Kağıt bunalımından kendimiıi kurtarabilirsak lltinci b�skı 1 980 yılının ilk günlerinde, gereksinme duyanlara ulaşmış olacak. Sözlük, çeşitli kuruluş ve kişilerin yüreklendirici ilgisiyle karşı­ laştı . Yalnızca Türk Dil Kurumu suskunluğunu sürdürüyor. Arr laşılan, Kurum, kendi çatısı altında yapılmayan dil çalışmalarını llgilenmeye değer bulmuyor. Ikinci baskı için, kimi eksikler giderildi, kimi bölümler genişle-o tildi; dildeki ve mimarlık alanındaki hızlı gelişmelerin ortaya çıkardığı yeni terimler sözlük kapsamına alındı. Böylece de ça­ lışma daha geniş Içerikli yeni bir boyut kazanmış oldu. Dost uyarılarının ileriki baskılar için en değerli yardımcım ola• cağı yolundakl inancımı yinelerken tüm ilgilenenlere, kapak dü­ zenlemeleri ile sözlüğe değerli katkılarda bulunan Güngör Ka­ bakçıoğlu'na ve yararlı eleştirilerinden dolayı Firuzan Baytop'a teşekkürler sunuyorum. Doğan Haseli Ekim 1 979

SÖZ CÜKLERiN AÇlKLAN MASlN DA TUTULAN YOLLAR • e e

e

e

e e e

e

Sözcüklerin açıklanmasında, kısartmalarda ve işaretlernede Türk Dil Kurumu'nun •Türkçe Sözlük•ünde seçilmiş olan yola uyulmaya çalışılmıştır. Asılları ayrı, söylenişleri bir olan sözcükler ayrı maddeler olarak ve (1), (ll), ... sayılarayla alınmıştır. [abak (1), abak (ll) gibi]. Sözcüklerin türlü anlamları numaralanmıştır. Tanımlarda çe­ şitli anlamlı sözcükler geçtiğinde hangi anlamın düşünüldü­ ğü, o sözcüğün üst yanına ufak punto rakamla anlamın numa� rası yazılarak belli edilmiştir. Örneğin kahnhk sözcüğü şöyle tanımlanmıştır: - cumba2 . Buradaki cumba sözcüğünün ya. nındaki 2 rakamı bu sözün ikinci anlamıyla kullanıldığını gösterir. Tanımlamanın sonuna konulan Bkz. kasaltması ile, anlam yakınl ığı olan başka bir sözcüğe dikkat çekilmek istenmiştir. Tamlama durumundaki terimiere baştaki sözcüğe göre yer verilmişse de geniş tanımlama anlamın ağır bastığı sözcüğe göre yapılmıştır. Örneğin su kireci kireç sözcüğünün, asma çat1 çatı sözcüğünün yanı sıra açıklanmıştır. Bu yöntem, Türk Dil Kurumu 'nca benimsenmiş olan yönteme uymamakta ise de, mesleki terimierin bir arada açıklanması bakımından daha yararlı olmaktadır. Sert ünsüzle sona erdiği halde ünlü ile başlayan bir ek alınca yumuşamayan (kesit, konut gibi ) isimler kesit,-ti, konut,-tu biçiminde gösterilmiştir. Yabancı sözcüklerin hangi dilden geldikleri kısaltmalarla gösterilmiş, başka bir dilden bir ek ya da sözcükle birleş­ miş olanlar her iki dilin kasaltması ile belirtilmiştir. Yabancı birleşik sözcüklerin temel öğeleri , gerekl i görül­ dükçe açıklanmıştır. Terlm niteliğindaki sözcüklerin hangi bilim ya da meslek dallarından olduğu kısaltmalarla belirtilmiştir.

KI S A L T M A L A R

a. akus. Al. Amr. Ar. ark. Bkz. Cerm. ç. Çin. çiz. dül. elk. E rm. esk. Far. fels. ' fiz. Flam. Fr. hid. Hint. hlk. H ol. ibr. ing. lsp. it. jeol. Ke lt. kim. Lat . Mac. mar. mat. mit. MO MS Osm.

Ad Akustik terimi Almancadan Amerikancadan Arapçadan Arkeoloji Bakınız Cermen dilinden Çoğul Çinceden Çizim terimi Dülgerlik terimi Elektrik terımı Ermeniceden Eskimiştir Farsçadan Felsefe terimi Fizik terimi Flamancadan Fransızcadan Hidrolik terimi Hintçeden Hal k ağzında Hollanda dilinden ibraniceden ingilizceden ispanyolcadan italyancadan Jeoloji terimi Keltçeden Kimya terimi Latinceden Macarcadan Marangozluk terimi Matematik terimi Mitolojl terim i Milattan önce Milattan sonra Osmanlıcadan

Port. Rus. Sansk. &If.

süs. str.

şah. şek.

T. tes. topo. vb. yer. Vun. yy. z.m.

Portekizceden Rusçadan Sanskrltçeden Sı fat Süslemecillk terimi Strüktür tasarımı terimi Şehireilik terimi Şekli Türkçe Sıhhi tesisat terimi Topoğrafya terimi Ve benzerleri Yeı el ağızda Yunancadan Yüzyıl Zemin mekaniği terimi

ÖLÇÜ BiRiMLERINDE KISALTMALAR a. cm. dm. gr. ha.

km. 1. m.

Ar Santimetre Desimatre Gram Hektar Kilometre Litre Metre

iŞARET LER

o

Sözcüğün ilk harfinin üstünde bulunan derece işareti sözcüğün yabancı asıllı olduğunu gösterir. < Yabancı sözcüklerin Türkçeye geçtiği dil ile ilk kaynağı olan dilin kısaltması arasına konmuştur.

ÖLÇ Ü BiRi ML ERi : Metre

Sistemi :

Metre ve kilogram temeline dayanan metre sistemi Türkiye'de t931 yıh nda resmen kabul edilmiştir. Uzunluk Ölçüleri :

(km.) 1 kilometre (hm.) 1 hektometre (dam.) 1 dekametre metre (m.) 1 desimatre (dm.) 1 santimetre (cm.) 1 milimetre (mm.) 1 mikron (JL-) 1 milimikren (mJ! veya !.Lll) Alan Ölçüleri :

1 kilometre kare 1 hektar ar metre kare desimatre kare santimetre kare 1 millmetre kare

m. m. m.

1 000

1 00 10

m. 0,01 m .. 0,001 m. 0,001 mm. 0,001 1.1 0,1

(km2 ) (ha.) (a.) (m2) (dm2) (cm2) (mm2)

1000000 10000 1 00

m2 :

1 00 ha 1 00 a m2 : 100 m2 1 00 dm'0,01 m2 : 1 00 cm2 . 0,0001 m2 : 1 00 mm2 0,000001 m2 m2:

Hacim Ölçüleri :

1 metre küp 1 desimatre küp 1 santimetre küp

SIVI

(m3) : 1000 dm3 1000 cm3 (dm3) (cm3) : 1 000 mm3

Ölçüleri :

metre küp hektolitre dekalitre litre desilitre santilitre

(m3 ) (hi .) (dal.)

(1.) (di.) (cl.)

Ağ1rhk Ölçüleri :

1 ton 1 kental kilogram he ktcgram dekagram

1000 100 10 1 0,1 0,01

(t. )

:

(q.) :

. (hg.) (dag.)

1000 1 00 0,1 0,01

ı. :

ı. ı.

ı.

1 0 hi. 1 00 cl .

ı.

kg. kg. kg. : kg. :

1 000 1 00 10

g. g. g.

1 gram 1 desigram santlgram miligram

(g.) (dg.) (cg.) (mg.)

:

0,001 0,0001 0,00001 0,000001

kg. kg. : kg. : kg. :

0,1 g. 0,01 g .. 0,001 g.

ESK i TÜRK ÖLÇÜL ERi : Uzunluk Ölçüleri :

1 1 1 1 1 1

büyük pik, halebi 0,75855 m. küçük pik 0,68712 m. berri m. 1 670 marhale m. 45480 fersah 5685 m. berid m. 227 kulaç m. 1 ,89 zira-ı mimari (mimar arş.) : önce 60 parmak, Hicri 994'ten sonra 24 parmak : 75,774 cm. boğum 2,5 eski parmak : 10 iplik Iplik 1 00 örümcek tel i arşın : 8 urup : 316 kerrap 0,6858 m . e ndaze 0,6525 m .

Alan Ölçüleri :

1 dönüm : 40 x 40 arşınlık alan 1 evlek : 0,25 dönüm. 1 0000 1 cerip : 1 hektar 2720 büyük dönüm 91 9 eski dönüm 1 83000 ı rak feddanı 4200 Mısır feddanı 0,574 mimar arşını kare 0,426 arşın kare 0,422 endaze kare

m2 m2 m2 m2 m2 m2 m2 m2

Hacim Ölçüleri :

1 istanbul 1 akropolü. akropolis Yun. (akros yüksek, po­ lis kent ) Akropol . akroter Fr. (acrotere) < Yun. 1. Bir alınlığın tepesine veya yanla­ rına yerleştiriterek üzerine heykel, ve süslemeler konulan kaide. Ak­ roterler, tapınak . görünüşünü tak-

lit eden bütün mimarlık yapıtların­ da ve lahltierde görülür. Akroter­ Jer alınlığın katı geometrik hava­ sını yumuşatmak ve cephenin plas­ tiğinl zenginleştirrnek Için kulla­ nılmışlardır. 2. mar. Köşe süsü. aks Lat. (axis) Eksen. aksak gönye Bkz. gönye. aksamak 1 . Genel oraniara uygun­ suz düşmek. 2. (Işlevsel bakımdan) Iyi çözül­ memiş olmak. akseleratör Fr. 1. Kalsiyum klorür (CaCI 2) gibi, çimantoya veya be­ tona az miktarda (yaklaşık % ı oranında) katıldığı zaman prizi ça­ buklaştıran (madde) , hızlandı rıcı; geciktirici karşıtı . 2. Anhidrit kalsiyum sülfata katıl­ dığında, bunu duvar sıvası haline getiren madde. Örneğin, K2S04 ve­ ya Zn S04• 3. Bir ısıtma sisteminde suyun do­ laşmasını sağlayan pompa, ·o sirkü­ lasyon pompası. 4. Sentetik reçineye katıldığı za . man, bunun sertleşme oranını ar­ tıran (madde) . aksesuar Fr. (accessoire) Zanaat ve sanayi Için gerekli parça, araç, takım. madeni aksesuar Kapı ve pence re dağramaları içi' n gerekli mente­ şe, kilit, kapı kolu, lspanyolet gibi hırdavat gereci. aksidantel hata Fr. Ar. Ayrı işa­ retli hatalardan biri, arızi hata. Bkz. hata. akslyal Fr. (axial) Eksene değgin, eksenseL ·

AKSONOMETA i lt

aksonometrlk izdüşüm (izometrik) aksonometrik lzdüşüm Yu n. (axon eksen, metron ölçü) Bir cismi üç

boyutlu olarak gösteren bir geo­ metrik çizlm türü. Aksonometrik izdüşüm için cismin planı bir doğ­ ru üzerine uygun bir açıyla yerleş­ tirilir. Planı n köşe noktalarından ölçkeli olarak dikmeler çıkılır ve dikme uçlarından plana paralel çiz­ gller çizllir. Sonuçta, elde edilen resimde yatay düzlamdeki boyut­ lar ve düşey doğrular ölçekli olur­ lar, buna karşılık, düşey düzlem­ lerdeki köşegenler ve eğriler bo­ zulurlar. 25

AKTARlCI aktarıcı

kimse.

Dam kiramitlerini aktaran

aktarmak Bir şeyi elden veya göz ·

den geçirerek içindeki bozukları kald ırıp yerlerine sağlamlarını koy­ mak: kiremitleri aktarmak. akustlk Yun. (akoustikos, sese değ­ gin, işltmelik ) fiz. 1. Fizik bilimi nin, konusu ses olan kolu. 2 . Seslerin işitilmesi yönünden bir yerin niteliği; bir yerde seslerin dağılım biçimi . 3. Seslerin lşitilmesine değgin. akustik levha Genell ikle, delin miş mantar, yal ıtkan lifler veya sı­ va gibi ses emici gereçten yapıl­ mış çoğu dikdörtgen levha. akustik sıva Bkz. sıva. akustik tecrit Sesgeçirmezlik. Akustik tecrit, gürültünün kayna­ ğına göre sağlanır. Havadan ge­ len bir gürültü , bir duvarı veya dö ­ şemeyi geçerken IJu bileşenin bi­ rim yüzey kütlesinin büyüklüğü ora­ nında zayıflar. Bu bakımdan, geçi­ rimsizlik sağlanmak istenen yerle­ rin döşeme ve duvarlarının yoğun malzemeden yapıl ması yararlıdır. Titreşimler ve çarpma sesleri ile­ tim yoluyla malzerneye yayılır. Bu sesleri kaynaklarında tecrit etmek gerekir. Örneğin halı , ayak sesle­ rini keser. mimari akustik Binalarda, sesin iyi işitilebilmesi ıçın mimar ve mühendislerin kull andıkları teknik­ lerin bütünü. M imari akustiğln gö­ revi, istenmeyen sesleri en aza in­ dirmek, istenen sesleri de dinleyi­ cilere, bozulmadan ve gereken şid­ dette iletmektlr.

26

akü, akümülatör Fr. (accumulateur) .

Elektrik enerjisini gerektikçe akım halinde vermek üzere toplayan aygıt. akü dairesi Jeneratörü bulunma­ yan yapılarda, elektrik kesilmesi durumunda aydınlatma için devre­ ye giren akümülatörlerin bulundu­ ğu bölüm. akvarel lt. (acquarella) 1. Sulu­ boya. 2. Suluboya ile yapılmış resim. alevaryum Lat. Tatlı veya tuzlu su hayvanlarını veya bitkilerini besle­ mek üzere camdan yapı lan havuz. Al kim. Alüminyum madeninin sim­ gesi. alaçam 'Karaçam'a Toroslar'da ve­ rilen ad. Bkz. çam. alafranga it. Frenk (Avrupal ı ) tar­ zında olan, alaturka karşıtı. alafranga heli Bkz. helft. alan 1. Düz, açık ve geniş yer, 0 meydan, 0 saha, Bkz. mücavir alan. 2. Yüzölçümü. alan düzlernesi Yapının kurulaca­ ğı alanın, aplikasyondan ve ip is­ kelesi kurulmadan önce düzlanme­ si ( Işi ) . inşaat alanı Bkz. inşaat. yararlı alan Bir binanın tümünün ya da bir bölümünün, duvarları dı­ şında kalan kul lanı labilir alanı ; fay­ dalı alan. Yararlı alan, vergi ve kredi konularında önem kazanmak­ ta olup balkanlar, ortak merdiven· ler, merdiven halleri lle öteki or­ tak hacimierin alan hesaplarında zaman zaman değişik kabul ler uy­ gulanmaktadır.

ALÇI aliren koltuk

koltuk.

Fr. T. Beyzi arkal ıklı

alarüs cili Fr. (il la russe Rus tar­

zında) Ar. Bkz. c i la. Değişik niteliklerinden ya. rarlanmak amacıyla iki veya daha çok madenin ergime yolu ile bir­ leştirilmesi, 0halita. ağır alaşım Tungsten asıllı ala­ şım. hafif alaşımlar 1 939 yı l ından be· ri kullanılmakta olan alüminyum alaşımları ile magnezyum alaşım­ ları. Alüminyum alaşımlarının yo­ ğunlukları ortalama 2,7, magnez­ yum alaşımlarınınki ise 1 ,8'dir. sert alaşım- Demir ailesinden bağ­ layıcı bir maden veya alaşım (k� balt, nikel ) yardımı ile meydana gelen alaşım. alaturka it. (alla turca) •Türk tar­ . zında• anlamında olup, yapıda ala­ turka heli, alaturka kire·mit gibi terimierde geçer; alafranga kar­ şıtı . alaturka heli Bkz. heHL alaturka klremit Bkz. kiremit. alavere, alavere tulumbası Emme­ basma tulumba. Bkz. tulumba. albastra, albastron Yun. Içine gü­ zel kokular kokan, armut biçimli Eski Yunan ve Roma testisi. Bu küçük testller çoğunlukla albatr denilen yumuşak, beyaz mermer den yapıldıklarından bu adı almış­ lardı r. Bunların camdan, pişmiş topraktan, madenden yapılmış olan­ ları da vardır. albatr Fr. (albitre) < Yun. Parla­ tılrnaya elverişli , yumuşak, beyaz, alaşım

alçı pencere: Rodos'tan örnekler (Balducci 'den ) yarı saydam bir çeşit mermer, kay­ maktaşı, sumermeri , bektaşitaşı . albüm Fr. (album) < Lat. Eski Ro­ malılarda, üzerlerine resmi belge­ lerin ve özel kişilerin ilanları nın yazıldığı alçı ile kaplı duvar pano­ su : Pompei albümü 1 821 'de bulun· muştur . alçak kabartma Bkz. kabartma. alçı Alçıtaşını özel fırınlarda 1 20 1 80 ° C de ısıtıp bağlı bulunduğu kristal suyunu uçurarak ve kalan kalsiyum sülfatı (Ca 804) toz ha­ line getirerek elde edilen gereç. Alçı su ile karı lınca katılaşma ve sertleşme özeliği olduğundan ya­ pılarda ve heykelcilikte kullanıl­ maktadır. Alçı sertleşince sudan dolayı içinde boşluklar meydana geli r. Bu boşlukların çokluğu alçı­ nın dayanımını azalttığından su/al­ çı oranı çok önemlidir. Bu oranla , dayanım ters orantılıdır. Alçı sert­ leşirkan bir miktar hacim artması meydana gelir. Bundan dolayı al­ çı, kalıp almakta kullanılır. _Alçı yangına karşı da koruyucu bir mad27

·

ALÇI dedlr. Içinde 2 molekül su bulun­ duğundan ısının büyük bir kısmı bu suyun ayrılmasına gider. Bu ay. rılan su, buhar tabakası halinde al­ çının Içine dolarak yangının yayıl­ masını önler. Alçı kimyasal yapı. sına ve yapıda kullanılış şekline göre stük alçısı, sıva alçısı, dö­ şeme alçısı gibi adlar alır. Yapıda kullanılan alçı , alçıtaşının plşirilip öğütülmesiyle elde edilen alçıdır. Kaplama ve kabartma Işlerinde .. kullanılacak alçı kıl elekten, sıva iş­ lerinde kullanılacak alçı ipek elek­ ten geçirilir. Alçıda, gerektiğinden az veya çok pişmiş kısımlar, kil, kireç, vb. yabancı maddeler bulurr mamalıdır. Su emme yeteneği, ağır­ l ı k olarak % 70'i geçmemelldir. Al­ çı, · çimantoya ağırlığının % 1 - 2 'si oranında katılırsa katılaşmayı ya­ vaşlatır, % 3'ü oranında katılırsa katılaşmayı hızlandırır. alçı harcı Bkz. harç. alçı işi Alçıdan yapılan inşaat ış. lerine verilen ad. alç1 kabartma Tavan ve duvarlara alçı lle yapılan süsleme. alçı levha Yapıların iç duvar ve tavan yüzeylerini kaplamakta kul­ lanılan, yapı alçısı ile lifli bir mad­ deden yapılmış, ön yüzü genellik­ le kağıt kapl ı levha. alç1 örme Taş ve lata kullanma· dan, mutfak bacalarının ve sandık­ ların el ile yapılmasında kullanılan alçı bölme. alç1 pencere Bkz. pencere. alçı sıva, alÇI SIVBSI Alçı ; kum + alçı ; kireç + alçı ile yapılan sıva. Bkz. sıva. 28

adi alçı, stük alçısı Alçıtaşının, bağlı olan kristal suyunun kısmen uçurulmasıyla elde edilen yarım hidratlı kalsiyum sülfattan ibaret alçı . (Ca S04, 1 /2 H 20) . anldrit alç1 Çok fazla inceitilen susuz kalsiyum sülfat (Ca S04) . Bileşimi % 41 ,2 kireç (Ca 0) , % 58 ,8 sülfat asidi anidriti (S03) 'ten ibarettir. Iç sıva ve rabiç sıva ya. pımında kullanılır; dışta kullanıl­ maz. Anidrit alçı suyun Içine ser­ pilerek ve mümkün olduğu kadar az su lle karıştırılarak kullanılır. döşeme BIÇISI (Ca so..) Çok geç sertleşen, fakat yüksek dayanım kazanan alçı ; mermer alçısı , yan­ mış alçı, ölü alçı . Bu alçı döşeme kaplaması olarak da kullanılabilir. Bazı maddeler katılarak pişirilme­ siyle, Iyi cila tutan, renkli döşeme kaplama taşları elde edilir. gözenekli alçı Alçının karma su­ yuna hidrojen peroksit veya kal­ siyum klorür katılarak elde edilen alçı. Gözenekli alçı, ısıyı ve sesi tutan yapı bileşenleri hazırlamak­ ta kullanılır. Ince inşaat alçıs1 Içinde büyük taneler bulunmayan, son katın çe. kilmasinde kullanılan alçi . kaba inşaat alÇI SI fı k kat olarak kullanılan kaba öğütülmüş alçı. kahp alçıs1 Porselen, fayans ya­ pımında veya başka şeylerin kal ı­ bını almakta kullanılan alçı . katkıh alçı Adi alçının işlenma özelliklerini daha elverişli hale ge. tirrnek için prizi geclktlrici madde (sodyum kazeinat, vb.) . katılması yoluyla elde edilen alçı . Katkılı al-

ALEKSANDRIN çı ; ince sıva, kartonpiyer, kalıp yapma, rablç işlerinde ve süsiEr melerde kullanılır. Bkz. TS 370. mermer alçısı Döşeme alçısı. piyasa alçısı Sıva alçısı. sıva alçısı Saf kalsiyum anhidrit ve stük alçısı karışımı olup piya. sada satılan ve bundan dolayı pi­ yasa elçısı adını da alan alçı (Ca S04 + Ca S04, 1 /2 H 20.) Bu alçı suya dayanıklı olmadığından yapıların dış bölümlerinde kullanıl­ maz. stük alçısı Adi alçı. şaph alçı 1 50 ° C de pişirllerek bir şap eriyiğine hatırılan alçıtaşları­ nın 600 - 700° C de pişlri ldikten sonra öğütülmesiyle elde edrten alçı. yüksek dirençli alçı Içinde, neme doymuş havada düşük sıcaklık ile hazırlanmış yarı hldrat ve sülfat anh i drit türleri bulunan alçı. alçıcı 1. Alçıtaşını çıkaran kimse. 2. Yapılarda alçı işi yapan usta. alçıtaşı,-nı Toprak Içinde katman halinde bulunan ve pişirilip toz ha­ line getirilerek alçı yapmaya ya­ rayan, hidratlı kalsiyum sülfat, (Ca S04, 2H 20) , o jips. Bir çakı lle Ince levhalara ayrılabilir. Suda güçlükle erir; 1 25 ° C ye kadar ısı­ tılırsa Içindeki su molekülünün 3/4'ü uçar, 1 /2 su kalır ki, buna yarı hidrat anlamına hemihidrat denir. aldehit

(alcohol dehydrogenatum'

dan kısaltma) kim. Alkolleri oksit­ Jendirme veya asitleri indirgeme yolu ile elde edilen uçucu sıvı. aleksandrin üslubu Rusya'daki arn­ pir üslubu.

alemi er: 1. Selim 1 camisi kubbesl 2. Süleymaniye'nin küçük kubbelerlnden. 3. Sultan Mahmut türbesinden (amplr) .

Bir alemin çeşitli bölümleri hilal küçük küp

-t--- boyun armut

büyük küp kova

ALEM Ar. Minare, kubbe, sancak direği gibi yüksek şeylerin tepe­ sine yerleştirilen madenden yapıl­ mış ay, ay yıldız veya Jale şeklin­ de süslü tepelik. Alemierin çeşitli bölümlerine hilal , küçük küp, bo­ yun, armut, bllezik, büyük küp, ko. va gibi adlar verilir. Alemler ge­ nellikle bakırdan içi boş olarak ya­ pılırlar ve üzerlerine altın yaldız sürülür. Kı..i bbe mimarisinden ön­ ce, Türklerde çadır tepesine de alem yerleştirilir ve bunlara mon­ cuk denlrdi. Alemler estetik kay­ gının yanı sıra, yapısal bir zorun­ luluğun da sonucu olup kurşun lev­ haların tepedeki birleşme noktası. nı örterler. alem bilezlğl Bir alemde büyük küp ile armut arasındaki kalın halka. alemcl Kubbelere, minaralere alem yapan ve takan kimse. alevii üslup Fransız gotiğinin son evresl. Bkz. gotlk. ahn duvarı Bir beşlkçatıda damla­ tık aşığına bitişik olan duvar par­ çası. Alı n duvarı mertekiere dik doğrultudadır. Bkz. çatı, kalkan du­ varı, kargalık. ahn tahtası Bir ahşap saçakta mer. tekierin uçlarını birleştiren, yani saçağı n alnına boydan boya yer­ leştirilen tahta. ahnh Ön yüzü geniş ( bina ) . ahnhk 1. Kimi yapılarda giriş kıs­ mının, kapı ve pencerelerin üstün. de bulunan üçgen veya yarı değir· mi süsleme, 0fronton. Alınlıklar basık alınlık, düz tapel i alınlık, çifalem

alevii üslup ( Norfolk'takl Snettlsham Klllseslnden )

alınlıkfar üstteki : Roma alttakiler: Rönesans

�o

ALK iT te ahnlık, eteksiz alınlık, eğrili alın­ lık, halkalı alınlık, kesik alınl ık, kır­ ma alınlık, kıvrımlı alınlık, üçgen alınlık, yuvarlak alınlık gibi adlar alırlar. Etrüsk tapınaklarında alın� lık çıkıntı halindedir. Yunan ve Ro­ ma mimarilerinde alınlık, üçgen şekl inde olup saçaklığın üzerine oturur. Roma'da alınlığın tepesin­ deki açı oldukça dardır ve çatının eğimine bağlı değildir. Ortaçağ'. da alınlığın yerini kalkan duvarı ve pencere tepeliği almış, Rönesans­ ta yeniden alınlığa dönülmüştür. Alınlık 1 6. cı yüzyılda Avrupa'da mobilyalara da uygulanmış daha sonra dermecl (eklektik) yapılar� da yeniden görülmüştür. ahnhk tablası Bir alınlığın iki eğik kenarı veya kemeri ile alttaki ya­ tay kaldesinin çevrelediği üçgen veya yarım daire kısım. Burası ço­ ğunlukla kabartma resimlerle süs� lenmlştlr. 2. Bir koltuk veya kanepede otur. ma yeri ile dirsaklik arasındaki boşluğu dolduran kumaş bölüm. ahştırma Marangozlukta Iki parça­ yı birbirine eklemeden önce yapı� lan uydurma (Işlemi) . alıştırmak (Birbirine geçen şeyle­ ri) Uyar hale getirmek. alidat Ar. (al ldad) topo. Açı ölç­ roeye yarayan dönme hareketli bir çeşit cetvel . Dürbün eklenmiş ola� nına dürbünlü alldat denir. alizarin Fr. (Ar. usare'den) Eski­ den kökboyası denilen bitkiden çı­ karılırken günümüzde kimyasal yol­ la hazırlanan boya maddesi.

Fr. (alcali) < Ar, kim. Sut, potas ve kimyasal özellikleri bun­ lara benzeyen maddelerin genel adı . Bu maddelerde asitterin kır· mızıya çevirmiş olduğu bitkisel mavi rengi eski haline döndürme özeliği vardır. alkali dayanıkldığı Banyo, çama­ şırl ı k gibi yerlerde veya taze be­ ton, tuğla ya da sıva üzerinde kul� lanılan boyalar ve sıvı kaplama ge­ reçleri kireç, çimento ve sabunla­ ra yani alkalik etkilere karşı daya­ nıkl ı olmalıdırlar. Bi rçok sentetik reçineterin bu özelikleri vardı r. Bayarmaddeler de bu bakımdan çok dikkatli seçilmelidirler. Prusya mavisi ve alüminyum tozu alkalik etkisi olan yerlerde kullanılmazlar. alkali madenieri Lityum (Li ) , sod­ yum (Na) , potasyum (K) , rubid- , yum (Ab) , sezyum (Cs) . alkalik kim. Alkali lle ilgili olan veya Içinde alkali bulunan, 0 kalevi. alkalimetre Ar. Yun. Alkalölçer. alkalölçer Ar. T. Alkalilerin arılık derecesini belirtmeye yarayan alet, 0 alkallmetre. alkazar Ar. (el kasr şato) Endülüs Araplarından kalma sarayiara is- · panyolların verdikleri ad. alklt, alkit reçinesl Ing. (alkyd) Ftalik asit gibi bir organik asidin etkisi altında, gliserin gibi bir al­ koldan türeyen bir çeşit sentetik reçine. Alkitler genellikle hava. ko­ şullarına dayanıklı olurlar ve bo� ya emülsiyonlarında bağlayıcı ola­ rak kullanılırlar. Alkit sözcüğü, al­ kol 'ün ilk hecesi ile asit'in son he­ cesinden türetllmiştir. alkali

'31

ALKOV altar Lat. (altare yüksek yer) (Ori­

altar (Nike Anıtı önünde)

alkov Fr. (alcôve) < Ar. (el kubu)

Halvetgah.

aile Fr. ( allee) Ağaçlı yol. alligator kamas1 ( Alligator adı ve.

rllen timsah 'tan) Timsah kaması . Bkz. kama. almaçh düzen (Roman bazllikalrr rında, orta sahınları yan sahınlar­ dan ayıran sütun ve kemerierin bir sütun bir kemer veya Iki sütun bir kemer şeklinde sıralandığı dü­ zen. Alman kiremldi Düz kiremlt. Bkz. klremlt. almaştk Farklı iki öğenin ardışık olarak birbirini izlemesinden mey. dana gelen (dizi) . alpaka (Güney Amerika yerlileri­ nin dilinden) Pirince nikel katıla­ rak elde edilen, gümüşü andırır alaşım. alpaks Fr. (alpax) Içinde % 86,S oranında alüminyum, % 1 3,5 silis­ yum bulunan ve yoğunluğu 2 ,6 olan alüminyum alaşımı. Bkz. düralümin.

32

jinal olarak) Hıristiyanlı k öncesi çeşitli dinlerde, hayvanların, üze­ rinde kurban edildikleri taş masa; (kiliselerde) çoğu taştan yapılan ve takdis aylni için kullanılan ma­ sa veya yüksekçe döşeme, tapçağı, tapçak. Ortaçağ'da maden altartar da kullanılmıştır. altbaşlik 1 . Bir kafes kirişin veya çatı makasının çekmeye çalışan. alttaki bölümü. 2. Bir kapı kanadının altında bu­ lunan ve serenieri bağlayan parça. 3. Alt flanş. alternatif akım elk. Dalgal ı akım Bkz. akım. altgeçit Doğal zeminin altındaki yaya veya taşıt geçidi. Bkz. üst· geçit. alt1h tonoz Altı bölümlü tonoz. Bkz. tonoz. altmbölüm, alttnkesit, altınoran Es­ ki Yunanlıların tapı nakianna uygu. ladıkları ve o çağdan beri iki uzun­ luk arasında en güzel i lişkiyi ver­ diği benimsenen aritmetik oran. Bir C doğrusu A ve B gibi, eşit olmayan Iki parçaya bölündüğünde A B - = - oranının sağlanması. B C Bkz. altınsayı, oran. Altınoluk Kaba'nin damı ndaki su­ ları toplamak Için yapılmış altın kaplı oluk. Bu oluk Jik kez Osman­ lı Padişahı Kanuni Sultan Süley­ man zamanında yaptınlarak Kaba'­ ye gönderilmiştir. Geleneğe göre yeni altınoluk her yıl emirülhac ta­ rafından Kabe'ye götürülür, eskisi

ALUVYON geri getlrllirdl. Altınoluk, büyük ca­ mllerden birinin iç harem avlusun­ da hazırlanırdı. ah1nsay1 I nsan vücudu ile birçok bitkide bulunan oranları gösteren ve altınoranı n da sonucu olan sayı, 1 -y 5 = 1 ,61 8 Q) = ----

2

Yunan matematikçisi Pythagoras bunu, düzgün bir beşgen içine Çi· zilmiş beş köşeli yıldızla şöyle lfa­ de etmiştir: AC = 1 ,61 8 AC = AB X 1 ,618 AB altlik Üstüne, sütun, heykel, dikili­ taş, vazo oturtufan som ayak, 0kaide, ayaklık. Klasik bir sütun altlığı taban, gövde (kürsü) ve sil· meden meydana gelir. devamli althk Bir dizi sütunun sil­ meli ve tabanl ı altlığı. 2. Bir marangozluk işinde, üzerine başka bir parça oturtufan kısım. altoyuk Hamamı n külhandan gelen sıcak dumanla ısınması için du­ varların içinde bırakılan baca. altstrüktür T. Lat. Bir strüktürün toprak altında kalan bölümü. Bkz. üstyapı. alttan dağıtma tes. Kalorifer döşe­ minde (tesisatında) sıcak suyu bodrum düzeyinden kolonlara da­ ğ ıtma (düzeni) , alttan tevzl . Bkz. üstten dağıtma. altyapi Su, elektrik, kanalizasyon, yol gibi tesislerin topuna verilen ad, 0 enfrastrüktür. aluvyon Fr. (alluvion) Lığ. ---

Altınsayının bir dorik tapınağa uygulanışı. Sütun yüksekliklerinin, yapınınkine oranı altınsayıyı veriyor. Bir dorik tapınağı n saçaklığında ve beşgende altınbölüm.

A

33

ALÜMIN Fr. < Lat. (alumen ş ap) kim. Alüminyum oksldinden ibaret olan bir taş, (AI 2 03 ) ; kimyasal bileşim olarak kilin anamaddesi. Alümin, içinde bulunan ve değişik renkler almasını sağlayan öteki ok� sitleri e yakut (kırmızı) , zebercet (sarı) , safir (mavi) gibi birçok de. !)erli taşı oluşturur. Hidratlı aJü. min doğada bulunmakta ve boksit adını almaktadı r. alüminat Fr. (aluminate) kim. Alü­ mlnin asit anldritl rolünü oynadığı - tuz. Kalsiyum alüminatlar erimiş alüminli çimentoların anamaddesi· dir. Renkli alüminatlar seramikler. de bayarmadde olarak kullanılırlar. Kobalt a.l üminatlar mavi , krom alü� minatlar yeşi l veya pembedir. alümlnll çimento Bkz. çimento. alüminyum Fr. (alumlnium) Gümüş parlaklığında, 2,56 yoğunluğunda, 650 o c de ergiyen, kolay işlenebi­ i ir, hafif, beyaz maden (simgesi : Al) . Alüminyum, 1 855 Paris Ulus­ lararası sergisinde •Çamurdan çı� ka_rılan gümüş• adı altında sergi · Jenmiştlr. Doğada serbest halde bulunmaz, daha çok bileşikler ha. lindedir. Alüminyum bileşiklerinin başl ıcaları al üm in ( okslt) , s ilikat (kil ) , boksit, feldispat ve mikadır. Alüminyum, levha ve tel haline ge� tirilebil ir, çekiçle dövülebllir; elek­ trik akımı ve ısı için Iyi bir ilet­ kendir. Havadaki oksijenin etkisiy· le yüzünde meydana gelen ince bir alümin tabakası , alüminyumu korozyona karşı kor u r. 1 827'de bu­ lunan alüminyum 1 890 yılından be­ ri sanayide kul lanılmakta ve hafif-

alümln

34

lli;ii dolayısıyla saf veya alaşım h� linde birçok kullanış alanı bulmak­ tadır. Alüminyum, hafif alaşımla­ rın -magnezyum dışındaki- en önemli öğesidir. Çekme gerilmesr en düşük olan madendir :945 kg/ cm2. Bu yüzden, taşıyıcı olarak kul� lanılacağı durumlarda, başka ma­ denlerle karıştırılarak hafif alaşım­ lar adı verilen alaşımlar haline ge­ tirilir. i ndirgenmesi , boksitin elek� trolizi l le olmaktadır. M imarlıkta, alüminyum önceleri örtü malzeme­ si olarak kullanılmış, cephe kap. laması olarak ilk kez 1 939 yılında­ Fransız Jean Prouve tarafından­ Ciichy'de halkevi binasında uygu. lanmıştır. Alüminyumun yapıda kul­ lanı lmasının başlıca yararları, ha­ fifliği (kullanılan normal malzeme. den üç kez daha hafif) , sağlamlı-­ ğı ve çeşitli biçimlere kolaylıkla sokulabilmesidi ·r. Alüminyum ge­ nellikle iskelette, perdeduvarlarda� doğrama işlerinde, tenekecilik ış. lerinde ve çeşitli eşyada kullanıl­ maktadır. Paris'te P. Dufau tara. fından yapılmış olan spor sarayı-. 1 1 1 0 alüminyum panodan meydana gelen, 61 m. çapında bir kayser kubbesidlr. alüminyum boya Alüminyum to-­ zundan yapılmış yaldız boya. alüminyum bronzu Bakır ve alü· minyum alaşımı. alüminyum kaynağı Alüminyumu;. Ince toz haline getirilmiş alümi�­ yum � demir oksidi ile karıştırarak yüksek sıcaklık altında yapılan: kaynak.

AM ELE Alüminyum va� rağı bir dizi işlemden geçirerek el­ de edilen alüminyum pulları. Alü­ minyum tozu lle yapılan boyalar· da üstün bir madeni parıltı elde edilir. dövme alüminyum alaşımı Soğuk çekme, dövme, presleme, çekme yoluyla biçfmlendlrilen hafif ala� şım. alüminyumlama Demir gibi ucuz bir madeni, dış etkilerden korumak için Ince bir alüminyum tabakası ile kaplama. Bkz. eloksal. ambar Far. 1. Kum, çakı l gibi mad� deleri ölçmekte kullanılan, kenar­ ları 75 cm. olan küp biçiminde öl­ çek. Eni, boyu 1 'er m., yüksekliği 42 cm. olan ambarlar da kullanıl� maktadı r. 2. Bu ölçeğin hacmi, 0.422 m3 ; 2,5 ambar yaklaşık 1 m3 tür. yarım ambar· Kenarları 60 cm. olan küp biçiminde ambar. 3. 0 Depo. ambon Fr. Ilkel bazilikaların sah­ nında vaız yeri veya kürsüsü. ambülatuvar Fr . . (ambulatolre) < Lat. (arnbulare yürümek) Yunan mimarlsinde, atletizm yarışmaları için kullanılan uzun portik; Roma mimarisinde, sütun sırası veya ağaçlada çevrili, örtülü veya açık, uzun yaya yolu. Bkz. çevredalız, deambülatuvar. arnele Ar. 1 . ( Eskiden ) Işçi. arnele çavuşu Bkz. çavuş. adi arnele Düz işçi , niteliksiz işçi. erbap arnele Yetişmiş işçi. 2. ( Günümüzde) Düz işçi. alüminyum · tozu

ambar

am bo n

35

AMELIYATHANE Ar. Far. Hastaneler­ de hastalara ameliyat yapılan oda. Yeni ameliyathanelerde pencere yapılmadığı gibi tepeden ışık da alınmamaktadır. Aydınlatma yapay olarak sağlanırken, iyi bir havalan­ dırma hatta klimatlzasyon düzenı kurulmaktadır. Septik ve aseptik amellyathaneler, düzenlenmaleri ve boyutları bakımından farksızdır. Alanları 5,0 X 5,5 m2, yükseklikleri anestezi maddelerinin buharlaşma. sından ötürü 4 5,5 m .'dlr. Sterili­ zasyon odası her iki ameliyathane­ ye birlikte hizmet eder. amme zırai Ar. 1 00 eski parmağa eşit olan eski bir uzunluk birimi. Bkz. kerah. amorf Yun. Atomları bir düzene göre değil de gelişigüzel dağılmış olan ( bünye ) . Cam, asfalt, katran ve birçok plastik madde arnort bünyeli gereçlerdlr. amortisman Fr. (amortlssement) Demirbaşa yatırılan paranın belli bir yüzdesinin her yıl kazançtan ayrılması. arnper (Ampere adlı Fransız biigı. n inin adından ) el k. Elektrik akı­ mında pratik yeğinlik ( şiddet) bı� rimi. ampera) Fr. elk. Bir elektrik akı­ mının yeğinliği ( şiddeti ) . amperölçer, arnpermetre Fr. Yun. elk. Elektrik akımının yeğinliğini ölçmeye yarar alet. Amperölçerler arnper veya kiloarnper olarak d& rece1endirllirler. amplr, arnpir üslubu Fr. (emplre) Napolyon döneminde Paris 'te baş . lamış ve 1800 - 1830 arasında bü·

ameliyathane



36

·

tün Avrupa'ya hatta Türkiye'ye ya. yılmış olan mimarlı k, mobilya, gi· yim vb. üslubu : Imparatorluk üs­ lubu. Fransız ihtilalinden sonra, edinilen bilgllerin ve özellikle de ressam David'In etkisi ile Eskiçağ tarz ve üsluplarının yorumlanması. na başlanmıştı. XVI. Louis devri· nin sonlarına doğru zaten sadelik kazanmaya başlamış olan dekora­ tif sanatlar IhtilAl sırasında daha ciddi ve daha süssüz silmeler ve çevre çizgileri lle belirlendi. Du­ varlar fresklerle süslenirken mo· bilyalar Eskiçağ biçimlerini ve süs­ lemelerlni aldılar. Yaldızlı bronzla süslü akaju ağacının dile getirdiği bu • sözde antlk•lik Napolyon ta­ rafından benimsenerek arnpir üs­ lubunu oluşturdu. Arnpir üslu· bu, katılığına karşın görkarnden yoksun değildir. Sütunlarda, kaide ve başlıkta bazen yaldızlı bronz­ dan, bindirilmiş yumurta veya def­ ne şeklinde bir gerdanlık bulunur, gövde oluksuzdur. Arnpir mobilyası çokluk küblk ve masiftir: benim· senen tek eğri, dairedir. Rusya'ya da yayılan arnpir üslubu , orada Aleksandrln üslubu adıyla anılmış· tır. Avrupa'da barak 'tan sonra or­ taya çıkan arnpir üslubu bizde ba. rokla aynı zamanda görülür. Türk Arnpir üslubu 1 845 - '1874 yılları arasında, özelllkle istanbul 'da yay­ gın olarak görül müştür. Fransa'dan gelen bazı sanat eşyası ve orada­ ki yapıları Inceleme fırsatını bu­ lan Hıristiyan mimarlar yoluyla ye­ ni bir akım olarak beliren Türk arnpir üslubu, Avrupa'daki uygula-

ANAGLIF madan büyük farklılıklar göster­ mektedir. Bu yüzden Türkiye'deki uygulamaya Türk arnpir üslubu den­ miştir. Insan ve hayvan figürlerinin zengin bir şekilde ve çeşitli bi­ çimlerde kullanılmasına ve bunla­ rın bitkisel motiflerle bağlanması­ na dayanan bu üslup, yalnız mimar­ hirta kalmamış, resim, heykel , süs­ leme, seramik ve mobilya gibi çe­ şitli sanat kollarında da denenmiş­ tir. Insan ve hayvan figürlerinin ağır bastığı böyle bir üslubun ak­ tarılışı sırasında dini gelenekler göz önüne alınarak daha çok çiçek ve yaprak gibi ·b itkisel süsleme­ Jer esas alınmış, olanak oranın�a Insan ve hayvan figürlerinden ka­ çınılmıştır. En önemli örneklerin toplandığı Istanbul'da özellikle, Pa­ ris'te yetişmiş mimar Kirkor Bal­ yan tarafından Tophane'de yapıl­ mış olan Nusretiye Camisi . barok­ tan ampire geçişi gösterir. Karak­ teri dolayısıyla barok denHemeye­ cek olan Nusretiye Camisi tam bir arnpir üslubu örneği olmamak. la birlikte kimi öğeleri bakımından Türk ampiri sayılmaktadır. 1 853'te Hacı Emin Paşa ve Serkis Balyan tarafından yapılan Daimabahçe Sa­ rayı ve Ortaköy camisi ( 1 854) Ba· rok ve Amptr üsluplarının karışı­ mından meydana gelen örnekler­ dir. Ayrıca Mahmut l l türbesl , Sul­ tanahmet'teki Cevri Kalfa okulu, Topkapı Sarayı içtndekl bazı bina. lar ve Alay Köşkü bu dönemin ya­ pıtları arasına girmektedir. Mima­ rinin yanı sıra çeşitli süsleme dal­ larında da bu dönemin karakteris-

tik bellrtil.erl ahşap evlerin kapı, pencere, dolap ve tavan süsleme· lerinde, mezar taşlarında görül­ mektedi r. ampul,-lü Fr. (ampoule) Elektrik akımını ışık haline getirmeye ya­ rar, havası alınmış veya çok alçak basınçla doldurulmuş, içinde ak­ kor tel i veya elektrot bulunan cam tüp veya şişe, lamba (1) . mum ampul Ucu sivri, dar uzun ampul, 0bujl ampul . amut Ar. esk. Dikme, direk, 0 SÜ­ tun. amyant,-tl Fr. (amlante) < Yun. Kolayca bükülen ve ateşe dayanan liflerden oluşmuş bir çeşit ak as­ best. an - Ar. 0 Moment. ana (1) , pencere anaSI 0Telaro1 • ana (ll) 1. Daha sonra sürülecek sıvanın kalınlığını ayarlamak Için bir duvara vurulan alçı veya sıva mastar, sıva anası. 2. Mermer, palla�yen, mozaik gibi bir gereçle kaplanacak döşemele­ rln üzerine, düzlüğü veya gerekli eğimleri sağlamak üzere aynı ge­ reçten yer yer yapılan ve uygula­ mada üst noktalarına uyulan tüm­ se)c. anaboru tes. lkincil boruların bağ­ landığı asıl boru. anaduvar Yığma bir yapıda taşıyı­ cı duvar, beden �uvarı. anagllf Yun. (anaglyphos) Kabart­ malarla süslü vazo veya oyma ya­ pıt. Hlyerogliflerin okunmasından önce anaglif terimi kabartmalar ve­ ya hiyeroglif yazıları gibi tasvirler 37

ANAHTAR için kullanılırdı. Bugün friz süsleri için kul lanılmaktadır. anahtar .Yun. 1 . Bir kilidi açıp ka­ pamak için kul lanılan alet, açar, açkı. anahtar ağızhğı Bir kapıda, kilidin önüne yerleştirilen, üzerinde anah­ tarın geçmesi için bir delik bulu nan maden parça. Bkz. ayna. anahtar dili Kilidln anahtarla ku­ manda edilen dil i . anahtar/teslimi Bkz. anahtartes­ limi. anahtar yelesi Anahtar dili. 2. elk. Bir elektrik devresini açıp kapamaya yarayan aygı_t. Bkz. TS 41 . . anahtar klemenst Bkz. klemens. gömme anahtar, s1va alt1 anahtar

Gövdesi duvara gömülen, kapağı sıva üzerine oturan anahtar. sıva üstü anahtar Duvardaki bir taşıyıcı parçaya tutturulan ve tü­ mü sıva üzerinde kalan anahtar. 3. Cıvataları döndürüp sıkmakta veya gevşetmekte kullanılan alet. Cıvata anahtarları ; metrik anahtar­ lar, Whitworth anahtarlar, ayarla­ nabilen anahtarlar olmak üzere üç ana grupta toplanırlar. 4. Anahtartaşı, kilittaşı . anahtar alti yüksekliği Anahtarta­ şının altından üzengi çizgisine olan · uzaklık. anahtartaşi Kilittaşı. Bkz. kemer. anahtarteslimi Bir yapının tüm ge· reç ve işçiliğinin yüklenici tara­ fından · karşılanıp, bütünüyle biti­ riimiş olarak mal sahibine tes­ lim edilmesini öngören sözleşme şekli. 38

Büyül< bir yapının ana gi­ rişi; cümle kapısı, (eski büyük ya­ pılarda) taçkapı . anakiriş Yüklerini başka kirişlere değil de doğrudan doğruya kolon­ lara ya da taşıyıcı duvarlara akta­ ran kiriş. anakubbe Camilerde tilayakları ya da anaduvar üzerindeki kasnağa oturtutmuş kubbe, orta kubbe. anakule Kalelerde en büyük ve en önemli kule, ki en son savunmada kullanılırdı, başkule. anamal Bir ticaret Işinin kurulabil­ mesi için gereken para veya pa­ raya çevrilebilir mal , 0 Sermaye, 0 kapital. anamusluk Büyük su dağıtım boru­ larında kullanılan, bir vida ve bir çark ile işletilen musluk. anayapi Bir yapı bütünü içinde yükseklik ve biçimiyle göze çar­ pan öneml i bölüm. andezit,-ti (Ant sıradağlarının adın­ dan) jeol. Plajiyoklazlı bir yanar­ dağ kültesi. andron Yun. Eski Yunan evlerinde erkeklere ayrılmış bölüm. Bkz. se­ lamlık. androsfenks Fr. Erkek başlı sfenks. anfi Yun. Anfiteatr sözcüğünün kı­ saltılmışı . anfiprostil Yun. Ön ve arka yüz­ leri sütunlu Eski Yunan tapınağı. anflteatr Yun. 1. Bir gösteri veya toplantı yerinde seyirci veya din­ leyicilerin oturacağı sıraları arka­ ya doğru basamak basamak yük. selen bölüm, 0 anfi. 2. Azar azar yükselerek uzanan arazi. anakapi

:3. Romalılarda, içinde halk eğlen­ celerinin düzenlendiği, basarnakit •Oturma yerleri bulunan, yuvarlak veya oval, yüksek duvarlı yapı : ör­ nek: Roma'daki Colosseum. Bkz. 'tiyatro. ;anfora lat. (amphora) Iki kulplu, yumurta biçiminde, dibi çoğunluk­ la sivri olan veya bir ayakla biten .antik kap. Eskiden sıvıları ve ta· hıl ı korumak ve taşımakta ya da oôlülerin küllerini saklamakta kulla­ nılırdı. Dlpleri sivri anforalar ku­ ma oturtulurlardı. amt.-tl 1 . Önemli bir olayın ya da büyük bir insanın anısını yaşatmak üzere dikilen, göze çarpacak bü­ yüklükte heykel veya yapı , 0abide. 2. Tarih ve sanat değeri büyük ·yapı . ,Amtkabir Atatürk Için Ankara'da yapılmış olan anıtsal kabir. Anıt. 'kabir için 1 941 yılında uluslararası 'bir yarışma açılmış, 2 mart 1 942'de :sona eren yarışmaya Türkiye'den 25, Almanya'dan 1 1 , ltalya'dan 81 ve çeşitli ülkelerden 49 proje ka· tılmıştır. Sonunda, içinde Prof. ·Bonatz'ın da bulunduğu seçici ku· rul üç projeyi, Türk mimarları Emin 'Onat ile Orhan Arda'nın, Alman "Profesör Johannes Kruger'in ve italyan Profesör Arnolda Feschini '­ ·nin projelerini birinci seçti. Bun· lardan Emin Onat ile Orhan Arda'. .n ın projesinin uygulanmasına karar verildi. Bu projeye göre 9 Ekim 1 944'te Rasattepe'de ( bugünkü Anıttepe ) temeli atılan yapı 1 953 yılı nda tamamlanmıştır. .amtmezar Anıtsal mezar.

AN.KON

anflteatr Anıtla ilgili, anıt ölçüsün­ de veya niteliğinde, 0abidevi. anidrlt Fr. (anhydrite) < Yun. kim. Alçıtaşından daha sert olan, susuz kalsiyum sülfat. anilin Fr. (aniline) < Port. Sente­ tik boyaların yapımında kullanılan ve çivit bitkisinden veya taşkö­ mürden çıkarılan renksiz ya da açık kahverengi, zehirli bir sıvı . anizotrop Yun. lzotrop olmayan. ankastre Fr. (encastre) < l t . Bir yuvanın içine yerleştirilmiş, gö­ mülmüş anlamında olup ankastre amtsal

basamak, ankastre mesnet, an. kastre tesisat gibi terimierde ge­

çer; gömme.

ankastre basamak Ucu duvara gö­ mülmüş olan ve duvar tarafından taşı nan merdiven basamağı . ankastre mesnet Bkz. mesnet. ankastre tesisat Sıva altı tesisa· tı : ankastre elektrik tesisatı , an· kastre su tesisatı. Havagazı tesi­ satının ankastre olarak yapılması yasaklanmıştır. ankon Fr. (ancon) < Yun. (agkon) Bir saçak silmesini veya bir çık· mayı destekleyen bir çeşit taş konsoL Bkz. blndirmellk.

39

ANKRAJ ankra) Fr. (ancrage) Bir yapı öğe-­

sini kagl r bir bölüme kanetle tut­ turma Işi, demirleme: ankraj la­ . ması, ankraj cıvatası . ankre etmek Fr. T . Ankraj yoluyla tutturmak. ano Fr. (anneau) < Lat. Sıva yü­ zeylerinin düzgün olmasını, mozaik veya çimento şap yüzeylerinin ge-­ llşlgüzel çatlamamasını sağlamak için en çok 2 metre aral ıkla hazır­ lanan düzleme (tesviye) parça la� rından her biri . ano ç1tas1 Şap veya mozaik dö­ külürken anpların arasına yerleşti� rllen maden veya ahşap çıta. anobium Lat. Tahta böceğl. Deği· şik türleri olan anobium, kesik ve­ ya ölmüş ağaçta yaşar ve çürüme­ ye yol açar. •Anobium striatum• ahşap mobilyada yuvarlak delikler açar: •xestobium rufovilolsum,• tahtaya başıyla vurarak ahşap ev� lerde duyulan karakteristik bir ses çıkarır. anonim Fr. (anonyme) < Yun. Ya­ ratıcısl bilinmeyen, adsız (yapıt) . anonim mimarhk Yaratıcıları bi· llnmeyen, halkın ortak mal ı . olmuş mimari, adsız mimarlık. anot Yun. elk. Bir elektrol itte, etek. trik akımının gelip içeriye girdiği i letken uç, 0 pozltif elektrot. Bkz. elektrol iz, katot. anatlama Yun. T. Bir elektrol izde anot yerine yerleştirilen bir maden parçasının yüzünün oksitlenme yo­ luyla kaplanması. Özelllkle alümin· yum ve hafif alaşımlara uygulanan bu işlemin amacı, bu maddelere daha Iyi bir görünüş vermek ve ·

40

dış etkilere karşı dayanıklılıklarını artırmaktır. Bkz. 0eloksal Işlemi. anpatman Fr. (empattement) Pa. buç2 , 0 Sömel. anroşman Fr. (enrochement) 1. Taş ocaklarından çıkarılan Iri kaya blokları. 2. Bir yapının su içindeki temel­ lerini pekitmek ve suların aşındır· masından korumak Için zemine taş dökme işi. antefiks Lat. (antefixa) Eskiden kiremiderin uçlarını tutmak üzere yapıların çatılarına veya frizlerine konulan çoğu piş m iş topraktan ya. pılmış süslere verilen ad. Saçak uçlarına yerleştirilen antefiksler­ den kimi zaman çörten olarak da yararlanılırdı. Antefikslerln bir baş. ka türü de iç ve dış frizlerin süs. lenmesinde kul lanılan küçük, alçak kabartmalardır. antemiyon Yun. (anthos çiçek) Yu­ nan mimarisinde, merrnar antetiks­ lerde veya . silmelerde görülen ha. nımelini andırır oymal ı bir çeşit süsleme. anten Fr. 1 . elk. Boşluktaki elek­ tromagnetik dalgaları alan veya bu çeşit dalgaları yayımiayan iletken tel veya çubuk. Günümüzde, radyo ve televizyon antenieri çatılara ku· rulmakta ve prlzlerle hacimiere bağlanmaktadır. 2. şeh. Alt üst geçitl l bir kavşak­ ta ana yola bağlanan yan, asma yollar. anten tapmağ1 Önünde iki sütun bulunan Eski Yunan tapınağı . antigron kablo Bkz. kablo. .

ANTROPOMORFIZM antik Fr. (antique) < Lat. Esklçaö

ve özell ikle Eski Yunan Roma ta­ rih ve uygarlıkları ile Ilgili. anti ka lt. (antica) Eski çağlardan kalma yapıt. antikaci Antika eşya satan. kimse. antikçağ Fr. T. Esklçağ, özelllkle . Eski Yunan ve Roma uygarlıkları� nın gelişip yayıldığı çağ, 0 antlkite. antikıta Fr. (antlquite) < Lat. An. tikçağ. antikorozit Fr. (anticorrosif) Ko­ rozyonu önleyici : antikorozıt boya. antistatik Fr. (antistatique) Kimi plastlklere, yüzeylerinde durgun Parthenon'da klremlt elektriğiri oluşmasını önleınek v� uçlarını tutan anteflksler. ya azaltmak için katılan (madde) . Şekil Için ayrıca bkz. akroter. Durgun elektrik, plastik maddele. rln toz çekmelerine yol açması ba­ kımından önem kazanmaktadır. antişambr Fr. (antlchambre) < Lat. 1 . Ara oda, aralıkl . 2 . B i r işyerinde salon veya çalış­ ma odasının önünde bulunan ça­ antemiyon (Atina'da Erechtheum ' dan) lışma holü. antre Fr. (entree) Bir binanın ve­ ya apartman dalresinin ilk girilen kısmı, giriş. antrepo Fr. (entrepôt) Gümrük ve· ya oktruva resmi ödenmemiş mal­ ların konulduğu depo. antropomorf Yun. (anthropos Insan, morphe biçim) Insan başı veya vücudu biçi minde olan (vazo, vb.) . antropomorf harf Insan yüzü şek · linde büyük harf. Bu harfleri özel­ likle B - 1 1 . yüzyıllar arasında min­ yatürcüler kullanmışlardır. antropomorflzm Yun. (anthropos insan, morphe biçim) Tanrıları in� san biçiminde tasvir eden veya

.

41

ANTROPOZOIK Lat. Gotik mimaride süs olarak kullanılan kereviz yaprağı motifi. aplik Fr. (appllque) Duvar şamda­ nı, duvar lambası. aplik ç1tas1 Baskı çıtası. Bkz. çıta. aplikasyon Fr. (application) Bir ya­ pının temel durumunu arsa üze. rinde bel irleme (işi) . Bkz. ip is­ kelesi, telaro2. apoditeryum Lat. Roma hamamla­ rında soyunmalık bölümü. apotheke Eski Yunan ve Roma ev. lerinde yiyecek arnbarı ve özellik­ le şarap mahzeni. apre Fr. (appret) Cam boyamakta. özellikle de 1 6. yüzyılın ortasından sonra vitray sanatında kullanılan renkli , eriyebilir madde, mine. apsidiyol,-lü Fr. (absidiole) Bir ap­ sidin çevresinde yer alan yarım daire şeklindeki şapellerden her biri, küçük apsit. apsis ( 1) Fr. (abscisse) < lat. mat. 1 . Yönlü bir eksen üzerinde bir noktanın, başlangıç noktasına olan uzaklığının cebirsel değeri. 2. Bir düzlem içinde bir noktanın ı yerini belirlemeye yarayan koordi­ natlardan yatay alani. Bkz. koordi­ nat, ordinat. 3. Bir noktanın uzaydaki yerini be­ lirlemeye yarayan ana çizgilerden yatay olanı. apsis (ll) lat. (apsis) 0 Apsit. apsit Yu n. ( apsis, idos daire, to­ noz) Kiliselerde koronun arkasın­ da bulunan ve camiierin mihrap kısmının karşılığı olan, yarım da­ Ire veya yarım çokgen şeklinde, aplum

apsit ve apsidiyoller: Fransa 'da St. Benait sur Loi re kilisesinden.

onlara insanlarınkine benzer ihti­ raslar yakıştıran felsefe sistemi. antropozoik Fr. (anthropozoique) < Yun. Insanın ortaya çıkması ve yayılması ile nitelenen (çağ) . aparlman Fr. (appartement) 1 . Bir bina içinde birkaç odadan meyda. na gelen, bir kişi veya bir ailenin oturabiieceği büyüklükte daire. 2. Böyle dairelere bölünmüş bina. apartman dalresi Apartman ı . blok apartman Büyük bir blok h a­ linde kurulmuş apartman2 . düpleks apartman Bir iç merdi· venle birbirine bağlanan iki düzey­ li dairelerden meydana gelmiş apartman1. . nokta apartman Kule glbi yüksek apartman2• 42

ARASTA çoğu tonazla örtülü bölüm. Apsit· ler çoğu zaman apsidiyollerle çev. rlll olurlar. Romal ılar yapı dışına taşan yarım daire şeklindeki göz· lere abslda derlerdi. Bazillkaların uçlarında bir absida bulunurdu. Ki· liselerdeki apsitlerin kökeni budur. apter Yun. (a •SIZ•, pteron kanat ) 1 . Yanları sütunlu eski Yunan ve. ya Roma tapınağı . 2. Kimi antik tanrıların, bazen ka· natsız olarak yapılmış heykellerine verilen -ad. apteshane Far. Aptes bozacak yer, · ayakyolu. apteslik Aptes alınacak yer. ar Fr. < lat. (area yüzey) 1 00 metre kare tutarında yüzey ölçü birimi . Bir ar, kenarı 1 0 m . olan bir ka,renin alanına yani bir deka· metre kareye eşittir. Ar'ın üst katı hektar veya hektometre kare, as. katı da santiar veya metre karedir. ara duvar Bkz. duvar. ara kap1 Bkz. kapı. ara kat Bkz. kat. ara musluğu Bkz. musluk. arabahk 1 . Araba konulan yer. 2. Araba dolduracak miktar: on arabalık kum . arabesk Fr. (arabesque) 1 . Arap· lara özgü, Arap tarzında. 2. Kıvrıla kıvrıla birbirinin içinden geçerek uzayıp giden yapraklı dal· ları andıran, birtakım şekillerden oluşan yüzey bezerne türü, girişik bezeme, 0 girift tezyinat, arapyolu, o arapkari. Arabes k genel olarak iki türlüdür: a. birbiri içine girmiş çiçek ve yapraklardan meydana ge. len bezerne tarzı , b. birbiri için·

den geçerek karışık şekiller ala.n geometrik bezerne tarzı. Arabask Yunan, Roma ve Rönesans mlma· rllerinde, üzerinde geleneksel yap. rak örgeleri ile karışık insan, hay· van örgeleri bulunan oyma veya boyalı süsleme panosu şeklinde· dir. Roma ve Pompei 'de, I ngiliz ve italyan mimarilerinde birçok ara. besk örnekleri görülmektedir. aralama duvar1 Iki boşluk veya iki pencere arasında kalan duvar par· çası, aralamalık: Gotik mimarisi en güzel heykellerini aralama du­ varlarına yerleştirmiştir. aralamalik Aralama duvarı . Bkz. duvar. arahk 1 . Evin iki bölümü veya iki oda arasındaki dar geçit, 0anti. şambr. 2. Iki şey arası ndaki küçük açık· l ı k, bitlşge, derz. 3 . hlk. Ayakyolu. arapkiri o Arabesk, arapyol u. arapsaçi Bir vaziyat planında, ge­ nellikle yeşil alanları bell rtmek üzere girişik eğri çizgilerle yapı. lan bir çeşit tarama. arapyolu o Arabes k. o arapkari. arapzamk1,-m Akssyanın bazı tür· lerinden elde edilen ve saydam boya yapımında kullanılan ince be. yaz toz, 0Zamkı arabi. aras yer. ( Isparta dolayları ) Çarşı. arasta Far. (araste süslenmiş ) 1 . Eskiden çarşılarda aynı çeşit mal satan esnafın bulunduğu kısım. 2. Üstü örtülü veya dükkaniarının önü saçaklı çarşı. Eskiden arasta, külliyelerin bir bölümünü meyda· na getirirdl . 43

ARASTAK

1 . Yapaların Ozerlne gelen saçak. 2. Tavan. 3. Yatak sayvam. arazi Ar. (arz'ın ço�ulu) Yeryüzü parçası , toprak. Osmanlı döneminde arazi, arazl-1 imlre Devlet toprağı . arazi-i emiriye veya miriye Beyilk toprak. arazl·l memiOke Sahipti toprak, tl­ mar topra�ı. arazi-i metruke Terk edilmiş top­ rak. arazi-i mevat Boş, işlenmamiş toprak. erazi-i mevkufe Vakıf toprağı şeklinde tanımlanırdı. arazi kullamş haritasi Yerleşme alanlarının kullanılış biçimini gös­ teren harita. Bkz. bölgeleme. arazah arazi Engebeli arazi. düz arazi Eğimi ve engebesi ol- . mayan ya da az olan arazi. arda 1. Işaret olarak yere dikilen çubuk. 2. Maden üzerine kazıma yapmak ve çıkrakta çevrilen şeyleri yont. mak için kul lanılan çelik kalem. ardak Mantarların etkisiyle ahşap­ ta meydana gelen ve renk deği­ şikliği doğuran çürüme başlangıcı. ardiye Ar. 1. Ticaret eşyasını sak­ lamaya yarar depo. 2. Böyle bir yerde saklanılan eşya Için ödenen depolama ücreti. arduvaz Fr. (ardolse) Kayağantaş. arduvaz tozu Boyacılıkta kullanı­ lan, dokunmakla hissedilmeyecek kada.r Ince toz halinde arduvaz. Tam saydamsız olmamasına rağ· arastak

·

44

men çok koyu renkli olduğu Için açık renkli boyalarda kullanılama­ maktadır. arduvaz çlvlsl Arduvazların tuttu· rulmasında kullanılan plrinç çivi . Bu Iş Için bazen alüminyum ala-­ şımlı veya bakır çiviler de kulla­ nılmaktadı r. area Lat. Ortasında ilk Doğu kili­ selerinin yer aldığa, ağaçlıklı kut­ sal avlu. Bu avlulardan bazıları , bölge papazlarının barınaklarına açılan revaklarla çevriliydl. arena Lat. (arena kum ) 1. Çok In­ ce kum. 2. Anfiteatr, sirk gibi yerlerin or ,tasında güreş, yarış, oyun gibi çe­ şitli gösteriler yapılan, üzerine kum serilmiş alan. 3. Eski Yunan ve Roma tiyatroJa. rında üzerine kum serilmiş alan. areostll Yun. (aralos sık olmayan, stulos sütun ) Yunan yapılarında aralıklı sütun yerleştirme dizgesi ( sistemi ) ; iki komşu sütun arası , sütun çapının ü ç buçuk veya dört katıdır. Bkz. çap1 • argaç Atkı3; ilme. arakil Porselen yapmakta kullanı­ lan bir çeşit ak ve gevrek kil , 0 kaolin. ar 1 ş Çözgü. ar1tmacahk 0 Pürlzm. ark,-k• (1) Içinden su akıtmak için yeri kazarak meydana getirilen açık oluk, hark, ° Cetvel , 0 kanal. ark ( l l ) kaynağa Fr. T. Bkz. elektrik kaynağa. arkaik Fr. (archaique) < Yun. 1 . Bir sanatın veya üslubun başlan­ gıçtaki Ilkel evresl.

ARMUT

2. Arkalzme değgin.

arkaizm Fr. (archaisme) < Yun. (arkhaios eski ) Eski bir çağa iliş·

kin bir biçimi, bir yapıyı taklit et­ me eğilimi; �skileri takl it, aşnılık. arkahk Mobilyada sırt dayarnaya yarar kısım: sandalyenin arkalığı. arkat 1. Fr. (arcade) < lat. (arcus) Kemer şeklinde açma. 2. Fr. (arcades) Sıra kemerler, sı­ ra kemerlemeler, kemerler arası, 0 revak. kör/arkat Bkz. körarkat. arkeolog Yun. Harabeleri ya da ka­ zılar yaparak, ortaya çıkan tarih­ sel kalıntıları Inceleyen arkeolojl uzmanı . arkeoloji Yun. (arkhaios eski, logos bahis) Tarih öncesi ve eski çağ. lardan kalma yapıtları, özellikle ta­ rih ve sanat bakımından inceleyen bilim. arkeotojik Fr. < Yun. Arkeolojiye değgin. arketip Fr. (archetype) < Yun. (arkhetupos ilk model) Kendisine dayanılarak bir yapıt meydana ge· tirilen anamodeL arkitektonik Yun. (arkhitektoneln inşa etmek) Mimariye değgin, o arşitektonik. arktolit Fr. (arctolite) kim. Kalsi­ yum ve magnezyum alüminosili­ katı. armatür Fr. (armature) < Lat. 1 . str. Betonarme teçhizatı, donatı. 2. elk. Akkor teiJi lambalı sartide duy, kordon, tavan kapağı , varsa tij ve glop; floresan lambalı sar­ tide balast, starter, şasl. Lamha­ lar armatürün dışındadır.

3. tes. Şlber, ventll , baterl, geri tepme ve emniyet ventlli ve ben­ zerı gereçlerin topuna verilen ad, don atı. armenit Fr. (armenlte) kim. Do�al kalsiyum ve baryum hldratlı alü­ minosllikat. annonl Vun. Uyum, o ahenk. armonik kapı KörOk kapı, 0 akor­ deon kapı. Bkz. kapı. armonik oranlar Mimarlığı müziğe bağlayan bir oranlar dizgesi (sis­ temi) . Eskiler, yaya gerilen Iki Ip­ ten birinin uzunluğunun ötekinin Iki katı olması halinde, atışlarda­ ki farkın bir oktav; 2/3'ü olması halinde beşte bir; 3/4'ü olması ha­ linde dörtte bir oktav olduğunu bulmuşlardı. Böylece, oranları 1 :2, 2:3 veya 3:4 oları odaların ya da bütün binaların uyumlu olacağı i l­ kesi benimsendi. Erken Rönesans mimarları , özellikle Alberti, bu bu­ l uşu Roma mimarisinin güzelliği· nin ve evrenin ahenginin anahtarı olarak kabul ettiler. Bu düşünce, daha sonraları Venedikli müzik ku­ ramcılarının da yardımları ile ma­ jor ve mlnörlere dayanan çok kar· maşık bir oranlar ıskalası meyda­ na getiren Palladio tarafından ge. l iştirildi. armoz direği (Doğu Karadenlz'.d e) Köşe dikmesi . armudi Armut biçiminde olan. armudi rende Bkz. rende. armudi silme Bkz. silme. armut (1) Sarıdan kırmızıya doğru giden renkleri olan bir sert ağaç. Az çalıştığı için, tahtası rende ve

ARMUT planyaların, te cetvellerinin, gön­ yelerin yapılmasında kul lanıl ı r. armut (ll) Alemi n armut biçimin­ deki kısmına verilen ad. Bkz. �lem. arnavuthacası Tavanarasına ışık sağlayan çatı penceresi . Bkz. man­ sart. arnavutkaldırımı Çoğu yassı , yu · varlak dere ve sel taşları ile ya. pılan yol veya kaldırım. Arnuvo Bkz. •Art Nouveau .• arnuvo cam Fr. Far. Bir yüzü pü­ rüzlü, dekoratif cam. Bkz. cam. arozöz Fr. (arroseuse) Sulama kamyonu ya da römorku. arpacık Dürbünlü topoğrafya alet­ lerinde dürbünün üzerinde en ileri kısımda bulunan ve gözlanecek noktanın doğrultusunu kabaca bul­ mak Için gezle (1) birlikte göz ile hedef arasında aynı doğru üzerine getirilen küçük kabartı . arsa Ar. Üzerinde yapı kurulmak üzere ayrılmış yer; yasaya göre, belediye sınırları Içinde bulunup belediyece parsellenmiş arazi. Arsa Ofisi 1 969 yılında 1 1 64 sayı­ lı yasa lle kurulmuş olan, i mar ve lskan Bakanlığına bağl ı bir genel müdürlük. Ofisin görevi , arsa spe­ külasyonunu önlemek, bunun için düzenleyici alım satımlar yapmak, konut projeleri, sanayi bölgeleri turistik kuruluşlar ve kamu hizmet­ leri Için gerekl i kamulaştırmaları yapmaktır. arsa spekülasyonu Bkz. spekülas­ yon. arşak Ağırşak. arşın Parmakların ucundan omuza kadar olan, 0,75855 m 'ye eşit eski

bir uzunluk ölçüsü, mimar arşını , 0Zira. Önceleri altmış parçaya bö­ lünen arşın 994 Hicri yıl ından son­ ra yirmi dörde bölünmüştür. Bkz. boğum, endaze, iplik, örümcektel i , parmak. bina arşını Mimar arşını. çarşı arşını 8 urup ve 1 6 kerrap'� bölünen 0,6858 m'ye eşit arşın. yeni arşın 1 869'da. metre karşılı­ ğı olarak kabul edilen arşın. arşınlamek Arşınla ölçmek. arşınlık Arşın boyunda olan. Arşimet burgusu,

Arşimet vldası

Su vidası.

arşltektonik Fr. (architectonique) < Vun, o Arkltektonik. arşitrav Fr. ( architrave) Baştaban 1 arşltrav - kornlş Frizslz olarak yal­

nızca baştaban ve kornişten mey· dana gelen saçaklı, baştaban kor­ nişi. arşiv Fr. (archlve) < Yun. Eski yazılı belgelerin saklandığı yer, belgelik, 0 �vrak mahzeni. a rt ayiama Bir kapı ya da pencere boşluğunun gerisine yarım kemer biçiminde oturtulan tonoz. art kavsara Kemer ardı. Bkz. kav­ sara. •Art Nouveau• Fr. (arnuvo oku­ nur) 1 890 - 1 9 1 0 yılları arasında bütün Avrupa'yı etkisi altına almış olan romantik, bireyselci süsleme akımı. 1 9 yy. ı n ortasından başlaya­ rak John Ruskin ve William Mor­ ris gibi düşünürler biçimsel ve artistik• anarşiden kurtulmak ama­ cıyla bireyselci girişimiere başla­ dılar. Morris'in düşünceleri Avru· pa'da ·Art Nouveau •nun başlangıç •

ARTEZYEN noktasını meydana getirdi. Eklek­ tislzmln, yani eski üsluplarıo tak­ lidinin karşısına yine bir üslup ya­ ratma amacıyla çıkan •Art Nou­ veau •nun kurarncısı Henry van de Velde •nesnenin rasyonel strüktü­ rü ve gereçlerin kullanrlışında ön­ yargılara sapmayan bir mantığı .. övüyor ve •yapım sürecini içten­ llkle ve övünerek göstermeyi öğütlüyordu . •Art Nouveau• genç mimar Victor Horta'nın Brüksel ya­ kınındaki Uccle'de yaptığı ev ile birdenbire ortaya çıkmış ve Henry van de Velde tarafından yaygı n­ laştırılmıştır. i lkin Belçika'da orta­ ya çıkan bu akım Fransa'da •style nouille• veya 1 899'da Paris metro­ sunun süslü girişlerini yapmış olan mimar Henri Guimard'ın adından dolayı •Style Gulmard•, Ispanya'­ da Modernlsmo, Almanya'da Ju­ gendstil, Avusturya'da Sezession, ltalya 'da Stile Liberty adı altında yürürlükte kalmıştır. Grafik ve re­ slmden başlayarak halıcılıktan mi­ marlığa kadar sanatın bütün kolla­ rını içine alan •Art Nouveau• mi­ mari strüktür ve planlama lle iliş­ ki kurmadan yalnızca estetik bir davranış halinde gellşmiştir. Art Nouveau süslemesi başlıca Hile gl­ bi bitkilerin veya böceklerin duyar­ galarının biçimlerine dayanan çiz­ gilerin ve biçimlerin cömertçe kul­ lanılmasından ibaret kalmıştır. arter Fr. ( artere ) şeh. Büyük ula­ şım yolu. ana arter Birçok yolu besleyen ve birbiri ne bağlayan anayoL artezyen Fr. (artesien) Toprağı bur­ gu Ile delerek açılan ve suyu yük•

•Art Nouveau • örnekleri : Mackmurdo: kitap kapağı (1883) Vlctor Horta : Brüksel 'de ev (1 893)

47

ARTlST seğe fışkır&Q kaynak; artezyen ku­ yusu da denir. artlst,·ti Fr. (artiste) Güzel sanat­

lardan birini iş edinen kimse, sa­ natçı, 0 sanatkar. (Bizde daha çok film ve tiyatro sanatçıları için kul­ lanılır.) artlstlk Fr. (artistique) Güzel sa.. natların gerektirdiği niteliğe uygun, sanatlı , sanatça, sanatlıca. artistik kalem 0 Portmin. Bkz. Çi­ zim aletlerı ccArts and Crafts• lnglltere'de, en­ düstrinln sanatı öldüren monotorr luğuna, sanatı öznel, kişisel oluş. tan uzaklaştıran eğilimine karşı çıkmış olan bir sanat akımı. Bu akımı, 19. yy. ın Ikinci yarısında sanayi ürünlerinin çirkinliğine baş-­ kaldırarak eski el sanatlarının yük· sek niteliklerini yeniden canlandır­ mak isteyen bir grup sanatçı ya­ ratmıştır. arz (1) esk 1 . En, genişlik. 2. Enlem. arz (ll) 1. Yer, toprak . . 2. Ülke. arzani Ar. esk. Enine olan ; tulanl karşıtı. arzani makta esk. Enine kesit. ASA (American Standards Associ.. ation) Amerikan Standartlar Birli­ ğinin kısaltılmış adı. Amerikan standartları bu birlikçe hazırlanır. Bkz. AFNOR , BS, DIN, GOST, TS. asaba Ar. (asab sinir'den) Bir yü� -zeyin üzerinde veya kenarında ya· pıJan yuvarlak veya köşel i bir ÇU· buk şeklinde çıkıntılı -bezeme. G� tik mimaride tonaziarın arakesit­ leri üzerine çeşitli kesitlerde ya..

pılan asabalara kaburga (nervür) denir. 2. Silmeterin ince ve düz bölümle­ rine verilen ad. asansör Fr. (ascenseur) Insanları veya yükleri yüksek yerlere diki­ ne veya eğik raylar arasında çıka.. rıp indiren makineli kabin, ağıncak. Bkz. paternoster, montşarj. Ilk asansörü Elisha Graves Otis, yük taşımak üzere 1 853'te yapmıştır. lık Insan asansörünü de yine Otls 1 857 yılında New York'ta bir bü­ yük mağazaya kurmuştur. Avrupa'· da Ise ilk kez 1 867 Paris Uluslar­ arası Sergisinde Fransız mühendi· sı Edoux'nun yaptığı hidrolik kat. dırıcı kullanılmıştır. Daha sonra 1 889'da Eyfel kulesine kurulmuş olan asansör tepeye yedi dakika.. da çıkabiliyor ve saatta 2350 kişi taşıyablliyordu. ·

asansör boşluğu, asansör kuyusu, asansör yuvas1 Asansörün ve kar�

şı ağırlığın, içinde Inip çıktıkları boşluk. asansör makarasi Asansör kabi. nlnin asılı durduğu kabloları hare.. ket ettiren mekanizmanın tümü. hasta asansörü Hastanelerde, has­ taların sedye ile taşındıkları geniş asansör; hasta asansörü kabini öl­ çüsü yaklaşık olarak 1 ,75 x 2,75 m. dir. Insan asansörü Yalnızca insanların taşınmasında kul lanılan asansör. servis asansörü Otel vb. yerlerde, yalnızca çalışanların çeşitli hizmet. ler Için kul landıkları asansör. yük asansörü Yük taşımakta kul· lanılan asansör.

ASFALT asar Ar. ç. Eserler, yapıtlar. asanatika Ar. Far. ç. Eski eserler,

eski yapıtlar. asbest,-tl Yun. jeol. Lifll, az çok yumuşak ve ateşte niteliği değiş. meyen bir mineral silikat olup tre­ moiitin bozulmasından meydana geli r ve kayalıklarda damarlar ha­ linde bulunur. Iki çeşidi vardır. Bi­ rincisi esnektir, kolayca eğilip bü� ·külebllen tellerden meydana gelir; birkaç santimetrelik teliere ve In­ ce parçacıklara ayrılabilir; 1 500 o c d e erglr. Ikincisi kısa tellldir, da­ ha az ayrılabilir; asitlere karşı da� ha dayanıklıdır, 1 1 00 - 1 300 oc de erglr. Asbest, lifler hallnde ayrı� Iabilen başlıca mineraldir. Bkz. amyant. asbest sıvası Asbest - diatomitten ibaret olup boruları izole etmekte kullanılan gereç. asbestll çimento Çatı ve duvar kaplama levhaları ve boru yapmak­ ta kullanılan asbest lifleri lle ka­ rıştırılmış çimento hamuru , 0 eter� nit. asbestll çimento levha Asbestll çimentodan yapılmış olup çatıların ve duvarların kaplanmasında kulla­ nılan levha. Asbestll çimento lev­ halar oluklu ve düz olmak üzere Iki çeşittir. püskürtme asbest Isı geçirimsiz· li ği Için yüzeylere · tabanca ile, 6 mm.'den 1 5 cm. kalınlığa kadar püskürtülerek elde edilen asbest tabakası. Isı geçirimliliğl çok azdır (0,32) , yüzeye çok Iyi yapışır, ek. siz olarak yapılabilir, çürümez, ha� şeraltan zarar görmez ve yanmaz. •

Ateşe karşı korunmada püskürtme asbestin 2,5 cm.'si betonun 5 cm. sinin karşılığıdır. Buna karşılık ağırlığı batonunkinin 1 /14'üdür. asetilen Fr. (acetylene) kim. Renk­ siz, sarmısak kokulu, kuwetll ve beyaz ışık vererek yanan hldrokar­ . bonlu bir gaz (C2H 2 ) . Asetilenden ' aydınlatma ve kaynak işlerinde y� rarlanı lı r. .Setllen kaynağı Bkz. kaynak. asfalt,·tı Yun. 1 . Petrolün ayrışrna. sı lle oluşan, içinde bltümlü mad� deler bulunan siyah renkte şekil­ siz mineral hldrokarbonlara verilen ad. Asfalt, ham petrolü damıtmak yoluyla da elde edilebilir. Asfalt iki türlü uygulanarak su geçirmez bir yüzey sağlanabilir: mastik as­ falt ya da sillndirlenmlş asfalt ol� rak. Birbirlerine pek benzeyen bl­ tüm lle asfalt kimyasal bakımdan farklıdırlar. 2. Asfaltlanmış; asfalt yol . asfalt dam Iki, üç kat bltümlü keçe veya mastik asfaltla kaplan­ mış dam. asfalt taşı Içindeki örgensel ol� mayan maddelerin oranı büyük olan asfalt. doğal asfalt Topraktan çıkarıldığı durumdaki asfalt. Doğal asfalta % ekmek asfalt 1 4'- 20 bitüm katıp ısıttıktan son­ ra kalıplara dökerek elde edilen 25 kg. lık blok veya yapay ol ince kalker ununu petr la r( ,y tümle karıştırıp ısıt ·

::::��cu asfalt em / Çi:/;�; ' örtülerinde kullanıl

,

r-:

asfalt> �ı!

ASFAlTLAMAK mentosu ile yapılan asbestli veya mineral. dolgu madde li bir emülsi yon. Bkz. TS 1 1 3. mastik asfalt Fr. (mastlc d'as­ phalte) Sızdırmazlık için kul lanılan mineral agrega, mineral dolgu mad­ deleri ve asfalt çimentosu karışı­ mından meydana gelen gereç. Sı­ cak sıvı mastik asfalt, beton dam üzerine veya bir yol yüzeyine se­ rilip sıkıştırılarak kaplama yapılır. Buna bazen temiz kum ve talaş da karı�tırılır. Mastik asfalt genellik· le Iki veya üç kat halinde kaplanır. Bkz. TS 1 1 2. petrol asfaltı Ham petrolün d� mıtılmasıyla elde edilen, bileşim ve özellikleri bakımından doğal as­ faltı çok andıran petrol zifti. asfaltlamek Asfatla kaplamak. asfalth Yun. T. Içinde asfalt bu· lu nan. asfalth keçe Çatı örtülerinde sız· dırmatlı k için kullanılan, hayvan kı­ lı veya bitkisel maddelerle yapıl� mış ve asfaltla dayurulmuş keçe. Asfaltlı keçe yine asfalt ile yapı.ş­ tırılır. Bkz. TS 1 1 0. asimetri Fr. (asymetrle) Bakışım­ sızlık, simetrl yokluğu. asimetrik Fr. (asymetrique) Bakı.: şımsız. asismik Fr. Depreme dayanıkl ı . asit Fr. (aclde) Turnusolün mavi rengini kırmızıya çevirmek özel lği· ne sahip olan ve bileşimindeki hid­ rojenln yerine maden alarak tuz meydana getirebilen hidrojenll bi� leşik, 0 hamız. asitine Fr. (alstan eşik) 1. Mev·

50

levllerde, tarikatın pirinin gömülü olduğu tekke. 2. esk. Başkent, başşehlr, büyük · kent. isiye Ar. esk. Direk, sütun. askeri mimari , Kışla, kale gibi ya. pıtları kapsayan mimarlık kolu. Bkz. dinsel mimari, sivil mimari. askeri perspektif ° Kavaliyer perspektif. Bkz. perspektif. askı Asma eleman ı ; asma köprü­ lerde, taşıyıcı kablolar ile klriş ta­ banları arasındaki bağlantı öğesi. askıya almak Bir binada dengeyi tehlikeye koyacak şekilde onarım yapılırken o binayı dayangaçlarl a desteklemek, 0 payanda vurmak. askıçelenk Yaprakları , çiçekleri iç içe veya kurdelelerle bağlanmış olarak gösteren eski bir süsleme motifl. askıtopu Camllerde kubbelerden aşağıya süs olarak sarkan zincir� ler ve kandiliikiere veya yumurta biçiminde, ucu püsküllü çini veya ahşap toplara verilen ad, süs as­ kısı. aslan&ğzı,-nı Havuz kanariarına yer· leştirilen ve ağzından su akan as­ lan şeklinde taş. asma baba Baba1 , boşaltma baba· sı, 0tahfif babası. asma baca Bkz. baca. asma çati Bkz. çatı . asma dere Asma oluk. &!tma iskele Bkz. Iskele. asma kandil Bkz. kandil. asma kandillik Kandillik2. asma kapı Bkz. - kapı. asma kat Bkz. kat. asma kilit Bkt. kilit. ·

ASPI RATÖR asma asma asma asma asma asma

köprü Bkz. köprü. makas Bkz. makas. merdiven Bkz. merdlven oda Bkz. oda. oluk Bkz. oluk. strüktür Uçlarından mesnet­

lere asılarak çalışan yapı ögele­ rinden oluşan strüktür. Bkz. strük · tür, zincir eğrisi. asma tavan Bkz. tavan. asmabahçe Ayaklar ve kemerler üzerine yerleştirilmiş altı boş set­ Iere serilen toprakta düzenlenmiş bahçe. asmadah Sütun süslemelerinde kul­ lanılmış olan asma dallı, salkımlı bezeme. asmayaprağı XIV. ve XV.'ci yüz. yıllarda m inyatürlerde, çeşitli cam eşyada, taş oymalarda kullanılmış olan asma yaprağı biçiminde ke­ nar süsü. asmolen Betonarme dişli döşemede dolgu için kullanılan pişmiş topraktan, gazbetondan veya cüruf ve beton karışımından yapılmış blok. Asmaten blokları kalıp üze. rfne dizildikten sonra aralarına be­ tonarme demiri yerleştirilir ve be­ ton dökülür. Blok araları, dişleri ( nervürlerl ) oluşturur. kulaklı asmolen Alt kenarında boy. dan boya Iki çıkıntı bulunan as­ melen. kulaksız asmolen Alt kenarında çıkıntısı olmayan asmolen. askleplyon Vun. Tıp tanrisı Askie­ pios adına yapılmış tapınak, Eskü­ Jap tapınağı. asplratör Fr. (aspirateur) Hava emici aygıt, emeç. A$piratör eok·

/_

asma strüktürler: 1 . Watter Gropius 3., 4. Frei Otto S. Boğaziçi Köprüsünün sistemi. 51

ASSUANTAŞI assuantaşı 0Siyenlt. astar Boyanacak yüzeye vurulan ilk

kat boya.

astar çekmak Boyanacak yüze asıl

üstte: kulaksız ve kulaklı asmolen bloktarla yapılmış döşeme. altta: kulaksız ve kulaklı asmolen.

luk pis havanın emilip dışarı atıl­ ması Için bir pencere veya boru ağzına yerleştiriferek kullanılır statik aspiratör Pis hava veya du­ man boşaltma borusuna yerleşti­ rilen ve boşaltmayı hızlandırmak Için yel etkisinden yararlanan ay­ gıt. • .

52

boyaya zemin olacak ilk kat boya­ yı sürmek. astar kaplama Bkz. kaplama. Ikinci astar lık astarla son kat arasında köprü görevi yüklenen boya katı. lik astar Boya sistemini boyanan clsmln yüzeyine yapıştıran, yerine göre antlkorozlf olan boya katı. Ahşap yüzeyler emici oldukları Için ilk astardan önce bezir + neft + toz sülüğen lle doyurulur. astarlamak Bir taş plağm arkası­ na, dayanı klılığa artırmak Için baş­ ka tür taştan levha koymak. ASTM •American Soclety for Tes­ ting and Materials•ın kısaltılmışı. ABD'de yapı gereçlerinin deneyle­ rini yapan kuruluş. astralon (tescil edilmiş ad) Çlzim bezı. astralon mürekkebl Çizlm bezi üze­ rine yapılan çizimierde kul lanılan özel mürekkep. işar Osm. (öşr'ün çoğulu ) < Ar. (uşr) Eskiden harmandan sonra toprak ürünlerinden hazine gider. lerı için onda bir oranında alınan vergi, ondalık. Bkz. öşür. aşevl,-nl 1 . 0 Lokanta. 2. Yoksul lara parasız yemek yedi� rilen veya dağıtılan yer, aşhane, 0 imaret. 3. Bazı tekketerde yemek pişirilen yer. ••hane T. Far. Aşevi2.

ATALET (Doğu Karade­ niz'de) Açıkta pişen yemeğin du­ man ve kokusunun odalara geç� masini önlemek ve bacanın çeki­ şini kolaylaştırmak için ahşap ve­ ya taştan yapılan kemer. aşıboyall Aşıboyası ile veya aşıbo· yası renginde boyanmış. aşıboyası,-nı 1 . Içine karışan de­ mir hidrokslt miktarına göre pas sarısı, kızıl veya koyu esmer renk almış toz boya. Bkz. aşıtaşı . 2. Koyuca kırmızı klremit rengi. aşık Çatılarda mertkaleri veya ör· tüyü taşıyan yatay ağaçlardan her biri , aşırma. Bkz. çatı, karbastı. aşık takozu Aşıkların oturmaları­ nı sağlamak ve kaymalarını önle­ mek Için eğik makas kirişlerinin üzerine çakılan konik ağaç par­ çası. ara aşığı Mahya aşığı ile damlalık aşığı arasında kalan aşıklardan her biri. mahya aşığı Kırma veya beşikör­ tüsü çatılarda mahyaya yerleştiri· len aşık. montaj aşığı veya konstrüktlf aşık Mahyada taşıyıcı aşık bulunmama­ sı halinde veya bir mertek çatı� sında mertek uçlarını bağlamak için yerleştirilen ve mertekler ta­ rafından taşınan küçük kesltli aşık. işıkyolu Dik köşeli çizgilerin ve­ ya birbiri içine girip çıkan yuvar� lak kıvrımların meydana getirdikle­ ri eski bir süs. aşındırıcı Zımpara kağıdı; karborun­ dum gibi, sürüldüğü yüzeyi aşın� dıran (madde) . aşhane perdesi

_.

a1;ınma

celme.

1 . Çok sürtünmekten In-

Bir gerecin aşın­ maya dayanıklılığını ölçmek ama­ cıyla yapılan deney. mekanik aşınma Bir gerecin ya­ rarlı tabakası üzerinde yürüme, dönme, sürtünme, darbe gibi me­ kanik etkiler sonunda küçük par­ çaların ayrıl ması . 2. jeol. Rüzgarın veya akan suların etkisiyle yeryüzünde meydana ge­ len toprak yltimi, 0erozyon, 0 iti­ k�l. aşırma Sıralanmış kirişleri birbiri­ ne tutturmak için konulan uzun ağaç; aşık. aşıt Bir suyu veya hendeği aşmak için kurulan küçük köprü. aşıtaşı Aşıboyası yapmakta kullanılan taş. aşlyan, aşlyane Far. esk. Yuva, ev . aşnıhk o Arkaizm. atalet,-tl Ar. 1 . Bir cismin içinde bulunduğu düzgün hareket veya ha­ reketsizlik durumunun sürüp git­ mesi, hareketsizliğa veya hareket­ sizilkten harekete kendi başına ge­ çememesi hall , süredurum. 2. Bir kiriş kesitinde kirişin ölçü ve şekiıne bağlı eğilme dayanımı . atalet momenti Bir kirişin kesit alanı içindeki her (dA) elemanı­ nın alanının, bir (z) eksenine olan uzaklığının karesi ile çarpılması ve kirişin (A) kesit alanı içinde en­ tegre edilmesi ile bulunan enteg­ rale (A) alanının (z) eksenine gö­ re atalet momenti denir. 1 ı = J y2 dA A aşınma deneyi

·53

ATAŞMAN

�··. � +t+ o· ...

b · -f

Basit alanlarda ataJet momenti formülü: 1 1 Jll = bh 3 J y = hb3 12 12 -

.......--

Belirli b i r eksene göre alınan ataJet momenti , şek­ lin kesit alanına bölünürse belli bir uzunluğun karesi elde edilir, ki bu uzunluğa, söz konusu ekse­ ne göre atalet yaraçapa denir. ataşman Fr. (attachern�nt) I nşaat sır�sı nda, projede olmayıp şartna­ me tanıml�rına göre yapı lan işle­ rin, projede bulunduğu halde uy­ gulama gere�ı yapılan değişiklik­ ler ile sonradan kontrol ya da sap­ tanması mümkün olmayan işlerin yazılıp çizil,e rek yüklenici v� kon­ treica imzalanması . atatman defteri Ataşman yeprak­ ları. ateiJe Fr_. (etelier) t . Ztna�ıçda­ rın ça)ışDj(lprı yer, �lik: retim atelyesl. 2. Bir uste He birlikte çalışanların bütünü. atalet yar1çapa

Fr. (aterphone) (Tescil edilmiş ad) Paslanmaz çelik çer­ çeve içine, aralarında kuru hava bırakılarak yerleştirilmiş çift cam. ete' çimentosu Ateş tuğlası yapı­ rnma elverişli ateş toprağı ile ya­ pılan ateşe dayanıklı çimento, yük­ sek alüminli çimento. ateş sanatları Seramik, cam, mi­ ne, vb. ile uğra�an sanatlar. at� toprağa Içinde sı 02 ve alümin (AI 2 03) bulunan, mineraller bakı­ mından zengin olan ve ateş tuğ­ lası yapımında kullanılan kil . ateş tuğlası Bkz. tuğla. ateşe dayanıkh kaplam�ar Güç er­ gidlkleri için fırınlarda kaplama ge­ reel olarak kullanılan tuğla, çimen· to veya tşşlar. Ateş tuğlaları ge­ nellikle 1 600 oc nin, manyezit ise 1 700 o c nin altında erglmezler .. atarfon

ateşe (yanmaya) dayamkh gtueç

Yanma deneyinde, yarım saatlık hlr süre içinde yanmayan, kahez­ yonunu yitirmeyen ve ateşin ya­ yılmasını önleyen malzeme. Taşı­ yıcı yapı elemanları bu deney so­ nucunda taşıyıcı güçlerini sürd ü­ rürlerse ateşe (yanm aya) d ayanık­ h oldukları kabul edilir. ateşlik 1 . Ateş yanan yer, ocak. 2. Külhan. athene Vun . Eski Yunan'de bilgin· lerle düşünürlerin ders verdikleri · kurum. atik,-k•, atika Ar. Eski, eski .zama­ na değgin, eşnı . atlka duvan Al. (ettlka) .< Yun. .(attlkos) Bi:r çatı�M n önündekJ d u­ VJI.

atikiyat

Ar. esk. oArkşo{oji.

ATMOSFER Atina Şart1 Fr. (Charte d'Athemes)

·

Modern kentin beş maddede top. lanan sorunlarını (konut, dinlen­ me - eğlenme, çalışma, ulaşım , ta­ rihsel yapılar) kapsayan veri ve gereksinmeleri dile getiren bildir­ ge. CIAM 'ın şehireilik doktrinini oluşturan bu tez 1 943 yılında ya­ yımlanmış olup 1 933 yılında Ati� na'da toplanan CIAM 'ın kararları-_ na uygun olarak hazırlandığı için bu adı almıştır. le Corbusier'nin kaleme aldığı bu blldirge, toprak spekülasyonunun önlenmesini , sa­ nayi lle konutun, yayatarla taşıt� ların ayrılmasını salık verir, kom­ şuluk birimi ilkesini savunur. Ati. na Şartının temelini oluşturan to� fantı CIAM toplantılarının dördün­ cüsü olarak 1 933 Ağustos'unda Patris l l a dlı bir gemide yapılmış­ tır. Toplantıya kattlanl{:tr Patris ll ile MarsUya'dan Atina'ya doğru y� la çıkmışlar ve burada bir hafta kaldıktan sonra yine Marsilya'ya dönmüşlerdir. Moser, van Eeste. ren, Giedion, le Corbusier, Aalto, Mohoty - N'agy gibi ünlü kişllerin de katırdıkları sürekli toplantıların ve grup çalışmalarının düzenlendi­ ği bu seyahatte 33 kent ortak bir görsel anlatımla incelenerek • da­ ha iyi bir kentsel çevre•ye ilişkin konular tartışılmıştır. atk1 1 . Kapı ve pencerelerin üstü­ ne yerleştirilen ağaç, taş veya be­ ton ki ri ş, üst eşik, o lento. Bkz. bo. yunduruk, üstün taşı. atki açakhğ1 Bkz. açıklık. düz atlo Düz silme. 2. Bir tiyatroda sahne ağzının yük-

sekliğini sınırlayan. sahne ç�rçe­ vesı kirişi. 3. l lme. ati4UIUI taşa Bkz. taş. atiant mit. (Atlas'tan) Bir başta­ banı taşayan erkek heykeli, tela� mon. Bkz. kar.yatid. atma 1 . Bir yandan öteki yana uza­ tılan ağaç, taş veya maden uzun parça. 2. Döşeme kirişlerini bindirrnek üzere atılan atkı , çift. atmeyelam Bizansllların araba ve at koşuları yaptıkları alan, 0 hipod­ rom. atmosfer Vun. (atmos buhar, sphaira küre) 76 cm. yüksekliğil'!�e 1 cm2 kesitli silindirsel bir civa sütununun ağırlığına sayısal ola­ rak eşit basınç birimi: atmosfer 1 ,033 kg/cm2 ye eşittir. Zeu$ tapınağında atiantiar (M.Ö. 470)

55

ATRIYUM

atriyum A. Geçme avadanlık

Lat. (atrium) 1. Eski Ro. ma evlerının ortasında, evin bütün bölümlerinin açıldığı üstü açık, çevresi revaklı avlu. Odalar ışık· ları nı atriyumdan alırlardı. Atriyu. mun ortasında, çatıdan inen yağ. mur suları ile avlu tabanında biri· ken suyun akıp toplandığı küçük . bir h avuz bulunu rdu. Atriyu m , te. pesinde dumanın çıkması için bir delik bulunan ilkel kulübenin ge. liştirilmlş biçimi olarak kabul edi· l i r. Sonraları atrlyumun çevresine odalar açılmış ve böylece atriyum aile yaşamının merkezi olmuştur. 2. Kimi Roma tapınaklarında çev­ resi revaklı , kare biçiminde avlu. 3. ilk H ıristiyan ve Ortaçağ m ima­ rilerinde, bir kilisenin önündeki açık avlu .

atriyum

SG

4. Ortaçağ 'da kralların, Içinde gös.. terişii törenler düzenledikleri bt;. lüm. Atü tes. Etkiyen basınç, basıölçer­ de görülen basınç. Lat. 1 . Romalılarda önemli aula bir evin önünde bulunan ve ek ya· pıların kuşattığı avlu veya üstü açık yer. 2. Eski Roma'da mahkemenin bu­ lunduğu saray. 3. ( Günümüzde Almanya'da) Üni­ versite veya başka bir eğitim ku­ rumunun toplantı salonu, 0 oditor­ yum. avadan · Far. 1 . Alet, edevat takımı. 2. Alet, edevatın konulduğu kutu veya dolap. avadanlık Far. 1. Dülger, marangoz gibi zanaatçıların kul landıkları alet­ lerin takımı. 2. Silme, 0 profil . geçme avadanhk I k i ahşap par· çayı birbirine bağlayan silmeli ah· şap parça. avadanhkh Silmel i , 0profilll. avan proje Fr. (avant . projet) Ön­ tasar, önproje. Bkz. proje. avans Fr. (avance) Binanın hiza. dan çıkıntı · yapan bölümü. avgın Duvarda suyun geçmesine yarayan delik veya üstü kapal ı su yolu. avize Far. Tavana asılan şamdanl ı , lambalı billur veya maden askı. avlu Yun. (aule) Bir yapının veya yapı grubunun ortasında kalan, du· varla çevrili alan. d1ş avlu Harlm. iç avlu Harem2 . avul Orta Asya'da Türk köyüne ve­ rilen ad.

AYDlNLATMA ayak 1 . Örülerek yapılmış olup bir

sütun gibi çalışan yapı öğesı. Ayak­ lar serbest veya bir duvara bitişik olarak yapılırlar ve genellikle du­ var gibi örülürler. Bkz. dikme, til­ ayağı. dayanma ayağı Bkz. dayanak. destek ayak Bir yapının dış duva­ rında, bir tonazun yatay kuwetinl karşılamak Için yapılan sam çıkın­ tı, o payanda ayak. kubbe ayağı Bir kubbenin kulesi­ ni taşıyan ayaklardan her biri. 2. Bazı şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dikme: masa ayağı. 3. Bir akarsuya karışan ikinci de­ recedekl suların her biri; bir göl veya havuzun suyunun fazlasını başka tarafa akıtan kol. 4. hlk. Rıht: 20 ayak merdiven. 5. On Iki parmağa eşit uzunluk ölçü birimi, 0 kadem2. Ayak (Ing. Foot) = 1 2 x 2,54 = 30.48 cm. 6. Kapı ve pencere gibi açıtların iki yanında bulunan duvar parçası , açıt ayağı , kapı ayağı , pencere ayağı. ayakcık Üzerinde bir demet veya kemer püskülü bulunan topuk sil­ mali bir kemerln bölümü. ayakhk Atlık, 0 kaide. ayakyolu,-nu o Apteshane, o he la. ayazma Yun. 1. Rumların kutsal saydıkları pınar veya çeşme. 2. Bizanslılarda, kuşatma, sırasın­ da kentlerin su sıkıntısı çekmeme.. si Için yapılan, yeraltı kaynakları­ na künkterle bağlanmış su depala­ rma verilen ad. ayça Cami kubbelerine, minare kü-

lahlarına ve bayrak direklerinin te­ pesine konulan yarım ay şeklinde yapılmış süs. aydemir Yüzü kavisli olan bir çe­ şit keser. aydinger kağıdı Rulo halinde satı­ lan saydam çizim kağıdı . Aydinger kağıtları da bütün öteki kağıtlar gibi gfm2 türünden tanımlanırlar. Bkz. çizim kağıdı. aydınlanma Bir yüzeyin ışık akısı alması. Aydınlanma derecesi, yü­ zeye düşen ışık akısı yüzeyin ala­ nına bölünerek bulunur. Aydınlan­ ma birimi lüks (lümen/m2) 'tür. aydınlatma Bir yüzeye ışık akısı gönderme. aydınlatma tesisatı Yapay aydın­ latma için kurulan elektrik tesisatı. doğal aydınlatma Yapılarda doğal ışık kaynağından, yani gökyüzü ışı. ğından yararlanılarak yapılan ay­ dınlatma, 0tabii aydınlatma. doğrudan aydınlatma veya direkt aydınlatma lşığı, aydınlatılacak yü­ zeye doğrudan doğruya yöneltme yoluyla yapılan aydınlatma. dolayh aydınlatma veya endlrekt aydınlatma Hacimleri, lambaları gizleyerek aydınlatma biçl ml . Bu çeşit aydınlatma, direkt aydıntat­ maya göre gözler Için daha az yo­ rucudur. homogen aydınlatma Işık kayna­ ğından çıkan ışığın her doğrultu­ ya eşit olarak yayıldığı aydınlatma. yapay (suni) aydınlatma Yapay ışık kaynaklarından (ateş, mum, elektrik lambası, vb.) yararlanıla­ rak yapılan aydınlatma, 0SUni ay­ dınlatma. 57

AYDINLIK yar1 dolayh (endlrekt) aydmla�a

·

Işığın kısmen yukarıya, kısmen de aşağıya yöneltlldiğl aydınlatma çe­ şidi. aydınlık 1 . Işık alan,, ışıkl ı . 2 . Binaların ortasında kalan hacim­ Ierin ışık almalarını sağlamak için bina yüksekliğince yapılan ışık ba­ cası, ışıklık. ayg1t,-t1 Birçok parçalardan meyda­ na gelen alet, °Cihaz. ayiama Taçkapıların başkemerleri­ ni meydana getiren, birbirinden içerlek olarak gittikçe küçülen ke­ merlerden her biri. Ayiama en çok gotik ve roman mimarilerinde gö­ rülür. Bunlara kemer aylaması da denir. Kemer aylamalarının meyda­ na getirdiği derinlik kemer kovanı adını alır. ayna Far. 1 . Işığın yansıması ile karşısındaki cisimleri aynen gös­ teren cam veya maden levha. Ay­ na, arka yüzü özel bir sır il.e sı­ vanmış bir camdan veya yüzü düz­ günleştiriimiş ve pariatılmış bir madenden olabilir. Cam ayna ilk kez XIV.'cü yüzyılda Venedik 'te ya­ pılmıştır. Önceleri sır maddesi ola­ rak civa - kal ay amalgamı kullanıl­ mıştır. Günümüzde kimyasal olarak çökertlimiş ince bir gümüş taba­ kası kullanılır ve vernikli bir örtü ile korunur. ayakh ayna Fransa'da XVI .'cı Louis zamanında kullanılan, çerçevesi millerle bir dış çerçeveye tutturu­ larak istenildiği gibi ayarlanabilen boy aynası . gözetierne aynas1 Eski evlerde, .

58

kapıyı çalanı görebilmek için üst kat penceresine takılan ayna. 1ş1k ıaynas1 Avrupa'da dar sokak­ lardaki evlerin alt katiarına ışık sağlamak için pencere önlerine eğik olarak konulan ayna. 2. Değramacılık ve yapıcılıkta, çer­ çeve içine geçirilen tahta veya taş l�vha: kapı aynası. Bkz. tabla4• 3. Kapı kolu ile birlikte kanadın yüzüne vidalanan, üzerinde kol ve anahtar deliği bulunan yassı ma­ den parça, kilit aynası. 4. Ağaç yüzeyinde açılan yaraların kabuklanıp kapanmayan kısmı. s. Yunan mimarisi nde, çoğu ;zaman yatay bir silme altında kabartma­ larla süslenmiş köşeli arEılık. yarım ayna Oor düzeninde bir sü­ tun frizinin köşesindeki ayna par­ çası. 6. Rendelerin, ağaca sürülen düz alt yüzü. aynac1 Ayna yapan veya satan kimse. aynaduvar Bir duvarda çevresi sll­ meli, mermer takildi veya sıvalı bölüm. aynah Aynası olan; ayn,al ı kapı. aynah gönye Bkz. gönye aynah tonoz Bkz. tonoz. aynataşi Eski eylerde veya 9eşme­ lerde, m�sluğun takıldığı çoğu oy­ ma tarla süslü düşey taş. aypencere Yarım daire biçiminde pencere. ayr1k .bina Her yanı aç'k olan bina. ayrık ®zen Yap ılann birbirine bi­ tiştlrll me ksizln yerleştirildikleri ya­ pı düzenı. Bkz. bitişik düzen.

·

.

·

ayr1k

ni zarn

Ayrık düzea.

AZOII< ayr1k temel

temel. ayrmt1

o

Münferit temel . B�z.

Detay.

ayrmtl projesi 0 0etay projesi, 0taf­

sllat projesi. Bkz. proje. Far. (livan) 1 . Eski evlerde, özellikle Güneydoğu Ana­ dolu evlerinde avluya bakan yüzü açık, yüksekçe döşemeli, dikdört. gen planlı hacim. Ayvanlar genel­ likle bir beşiktenazla örtülü olup

ayvan, eyvan

ortalarında küçük bir havuz bulu­ nur. 2. esk. Köşk. 3. Büyük sofa, d ivanhane. 4. esk. Kemerli büyük bina. azman Enine kesitinin boyutları 20/20 cm. ile 30/30 cm. arasında - olan kereste. Bkz. çıta, lata, kad­ ron, kalas, kiriş, tahta. azolk Yun. 1 . Içinde taşıl (fosil) bulu n mayan (toprak) . 2. En eski jeolojik sistem.

59

B bab Ar. esk. Kapı. baba 1. Ahşap asma çatı makasında, aşı ktan gelen yükü yanlama­ lara aktaran, gerglnin (alt başlı ğın) asıldı�ı bir çeşit dikme, as­ ma baba, boşaltma babası , 0tahfif babası . Bkz. çatı. 2. Merdiven tırabzanlarının baş ve sonuna, yani sahanlık kenarlarına konulan çoğu torna Işi süslü ayak, tırabzan babası. Bu babalar ahşap merdivende, merdiven kirişlerini birbirine bağlayarak yükterin geçtşini sağlarlar ve korkuluğu taşarlar. 3. Bir bölmede veya dolma çatma­ sında, düşey direk. 4. iskelelerde, çımaların, halatların takıldığı yuvarlak başlı, Iri demir veya a{jaç dikme. 5. Bir kazı yerinde, yapılan Işin derinliğini bulabilmek Için doğal haliyle bırakılan toprak sütunu ; nişan tümseği. baca 1. Dumanı veya kirli havayı çekip dışarıya vermeye yarayan maden veya kagir kanal. Bacalar, hava ve duman bacası olmak üze, re iki türlüdür. Bkz. Faust formülü. baca ağz1 Bacaların tepesinde bu­ lunan, dumanın çıktığı del ik. baca deliği 1 . Baca boşluğu. 2. Bacanın, yanma yerindeki ağzı. baca eteğl Bkz. etek3. baca f1rlldağ1 Bacaların tepesinde, rüzgAra göre doğrultu değişti rerek dumanın rüzgar etkisiyle geri tep­ mesinl önleyen düzen.

60

2

3

--L--�

baba2

1.

Taş baba

2, 3. Ahşap babalar (istanbul 'da Yatağan camisinden) .

baca

1 . Baca tomruğu 2. Baca deliğl 3. Vaka

4.

Etek

BADANA baca kulağa Ocağın Iki yanında taştan yapılmış ufak raflara veri· len ad. baca külaha Baca şapkası, baca takkesl. baca künkü Baca örmekte kulla­ nılan künk. baca kürsüsü Bacaların dam üze­ rinde kalan ve üzerine baca kü­ Jahı oturan kalde bölümü, baca tomruğu. Bacaların yapı Içinde ka. lan bölümleri genellikle daha in­ ce, yapı dışındaki kısımları ise du­ manın birdenbire sağumaması için daha kalın tutulur. Bu kalın kısım baca kürsüsünü meydana getirir. Sacanın Iyi çekmesi için baca kür­ süsünün, mahya yüksekliğini bir metre aşması gerekir. baca peteği B aca külahım taşı­ yan, çevresi delikli, çıkıntılı bölüm : b.aca fenerl. baca şapkasi, baca takkesl, baca külih1 Yağmur ve rüzgarın glrm�

sini önlemek üzere bacar.ıın üstü­ nü örten kısım. baca şevllği Fabrika bacası gibi yüksek bacalarda, sağlamlı k sağ­ lamak amacıyla aşağıdan yukarıya doğru verilen ve hacanın dış gö­ rünüşünü gittikçe daraltan eğim. baca tepeliğl Bacaların tepeleri­ ne süs olarak yapılan örtü veya kül ah. baca tomruğu Baca kürsüsü. baca zar1 Bir hacanı n Içindeki çe­ şttll duman yollarını birbirinden ayıran ince bölmelerden her biri. asma baca Duvarları yere kadar inmeyerek tavandan başlayan baca. çöp bacas1 Binalarda üst katlar·

dan atılan çöplerı zemi n katı veya bedrumdaki çöp kapiarına götüren boru. 2. Aydınlık Için açılan tepe pen· ceresl ; aydınlık bacası. 3. Su yolu, lağım, maden ocağı gi. bl yeraltı yapılarının hava veya kontrol deliği. 4. Sıhhi teslsat borularının geçti� ği düşey kanal, teslsat bacası . bacabaş1, bacakaş1 Anadolu evle­ rinde, ocağın üstündeki taş raf. badana lt. Duvarlara ve tavana sü� rülen beyaz veya renkli kireç şer­ betl. badana etmek veya badana wrmak Badanalamak. badana f1rças1 Badana sürmekte kullanılan uzun -saplı fırça, takoz4. alakol badana ( alakol 'de sessizler Ince okunur) , tutkalh badana Ör­ gensel tutkalın kaynar suda eritilip renklendirilmeslnden sonra birkaç kat halinde duvara sürülmeslyle yapılan badana. Badanadan önce duvar arapsabunu veya suda eri­ tlimiş sabun ile iyice yıkariır. Ala­ kol badana sürülmüş bir yüzey üze. rlne başka l>ir çeşit badana uygu� lanmaz. kazein badanasi Kireç badanaya bir miktar süt katılarak hazırlanıp, mat olarak beyanması Istenen yüz­ lere sürülen badana. kireç badana Kireç şerhetine şap, terementi veya yağlı bir madde ka­ tılarak yapılan badana, adi badana. mermer badana Mermer kirecin­ den yapılan ve içine renk katıla­ rak sıva üzerine Iki ya da üç kat sürülen badana.

BADANACI badana Plastik boyayı bjr­ kaç kat süterek yapılan badana. badanaci Badana işleri yapan kimse. badanalamak Üstüne badana sürmek. badanah Badana edilmiş olan, ba­ . O

c:..

[[D ınrın

[]

:' . ' ;

[[[] ··Tn··· r··rro

:::J

=t__F

:' '

l �--·-j

::ı �

ı �--

__

�- -=

=ı::::-

- ...c::

c::

[W



395

PENÇE

yerde durması sağlanmış düşey sürme pencere. muntablk pencere Bileşik çift yü. zeyll pencere. sürme pencere Yatay veya düşey doğrultuda sürülerek açı lan pence-

-

i

i

s( D

A '-...../

-



ı

Tek kanatlı bir ahşap pencere. 1. Telaro

2. Seren

Üst başlık Yatay kayıt 5. Düşey kayıt 6. Alt başlık 7 . Iç denizli k 8 . D ı ş denizlik (çinko) . 3. 4.

396

re. Düşey sürme pencere, giyotin pencer� ve aşağı sürme pencere şe�inde i ki çeşittir. topal pencere Bir bölümünde pen­ cere eteği bulunan, öteki bölümü döşeme üstüne kadar inen veya bal kon kapısı şeklinde olan pen­ cere. pençe Far. Harita üzerinde uzak­ lık ölçmekte kullanılan alet. penetrasyon Fr. Bitümde bir sertlik ölçüsü. Standart bir iğnenin 25°C sıcaklıkta ve 1 0 g. yük altında, 5 saniyede bitümün içine girme mik­ tarını millmetrenin onda biri cin­ sinden belirtir. pens, pense Fr. (pince) El lle kul­ lanılarak tel veya saçları biçimlen­ dirmeye yarayan aletiere verilen genel ad : tel pensi, boru pensl, kaynakçı pensi, keskl pensl (Bkz. TS 60) . bergman boru pensl Bergman bo­ ruları dirsek şeklinde bükmekte kullanılan özel alet. kauçuklu pens Sapları kauçuk ve­ ya plastikle yalıtılmış elektrikçi pensi. pentastil Yun. Önü beş sütunlu Yu­ nan tapınağı , beşsütunlu. perçin Iki veya daha çok maden levhayı birbirine bağlamak için kul­ lanılan bir çeşit sabit bağlayıcı . Perçin sıcak veya soğuk olarak de­ l iğe sokulup dövülmesine göre s1cak veya soğuk perçin adını alı r. Perçin yapımında . çelik, bakır ve alaşımları lle alüminyum ve ala­ şımları kullanılır. Perçinin bir ucu baş şeklindedir, öteki ucu yapım parçasını bağlarken dövülerek şişl-

PERFORMANS rilir. Hazır başa oturtma baş, ça. kıldıktan sonra meydana gelen ba· şa da şişirilmiş baş denir. Hafif alaşımlı parçaların birleştirilmesin­ de hafif alaşımlı perçinler veya ko­ ruyucu boyalı perçinler kullanılır. perçin çekici Havalı perçinleyici, pnömatik perçinleyici. perçin hesabı Bir birleşmeda han� gi noktada ne kadar perçin kulla. nılması gerektiğini bulmak için ya. pılan hesap. perçin makinesi Hidroli k veya ha· valı perçlnleyici. perçinierne Perçiniemek işi. sıcak perçinlema Bir perçini ısı· tarak tutturma yöntemi. . soğuk perçinierne Bir perçini ısıt� maksızın tutturma yöntemi. Bu yol , yapı işlerinde çapı 6 mm.'nin (1 /4 inç ) üzerindeki •perçinler için el­ verişli değildir. perçiniemek ( Madeni gereçleri ) Perçinle tutturmak. perçinli Perçinle tutturulmuş, per­ çlnlenmlş. perdah Far. Maden, ahşap, taş ve. ya sıvalı bir yüzeyi pürüzsüz hale getirme işi ; parlatma, cila, açkı. perdah kumu Ince kum , mil kumu. perdah sıvası Ince sıva. perdah vurmak Parlatmak. Ince perdah ince sıva veya çimen­ to şap üzerine yapılan perdah. kaba perdah Sıva üzerine mastar� la yapılan ilk perdah. mala perdahi Bir şapın yüzeyinin çelik mala ile pürüzsüz, parlak ha· le getirilmesi. tlrfil perdahı Tahta mala perdahı .

Bir yüzeyi perdahlı ha· le sokmak. perdahh Perdah edilmiş. perdahsız Perdahı olmayan. perde Far. 1 . Pencere gibi yerlere asılan örtü. perde sayvanı Pencere ve kapı perdelerinin üst tarafına kumaştan süs olarak yapılan katmerli veya bükümlü bölüm. 2. 0 Ekran: sinema perdesi, projek­ siyon perdesi . Sinema perdesinin yüksekliğinin genişliğine oranı gös­ terilen film çeşitlerine göre deği� şir. Bu oran normal perdelerde . 1 : 1 ,37, sineramada 1 :3,25, sinemas­ kopta 1 :2,55'tir. 3. Iki yeri birbirinden ayıran şey: tiyatro perdesi. tahta/perde Yan yana getirilen tahtalarla yapılan geçici bölme. 4. Iskeletil yapıda düşey veya ya­ tay yükleri taşıyan betonarme du. var, betonarme perde. perdeduvar 1 . Takma cephe. 2. Çelik, betonarme, vb. taşıyıcı elemanlar arasında kalan taşıyıcı olmayan ince duvar, bölme, pano3. 3. Ortaçağ mimarisinde, bir kale. yi kuşatan ve yer yer kulelerle k� silen duvar. pere Fr. (perre) Dolmaların kay. masını önlemek için bunların etek· lerine moloz taşıyla örülen kap­ lama. kuru pere Harçsız olarak örülmüş pere. perese Duvarcıların hiza bulmak için kullandıkları ip. performans i ng. (performance) Bir yapıyı meydana getiren çeşitli parperdahlamak

397

PERGAMENT çalar (gereçler, blleşenler, öğeler) , kullanı lma sırasında doğal ya da yapay olayların etkileri altında ka­ lırlar. Bu parçalar, yapıları gereği bazı özelikler taşırlar ve bu öze­ Ilkiere bağlı olarak da çeşitli et­ kilere karşı koyarlar. Mamullerin, kullanılışiarına ilişkin bu davranış­ Iarına performans denir. pergament kağıd1 Yağ kağıdı, eskis kağ1dı. pergel Far. Ölçü taşımaya ve çem­ ber çizmeye yarayan, çoğu birer ucundan birbirine mafsallı olarak eklenmiş Iki çubuktan Ibaret çizim aleti. büyük pergel Taşçılıkta, yarıçapı 5 metreye kadar olan çemberierin çizilmesine yarayan, üzerinde sivri uçlu bir sürgü ile kurşunkalemli bir sürgü bulunan lata. küçültme pergeli Bir resmi oranlı olarak küçültmekte kullanılan per­ gel. Bkz. pantograf. nokta pergeli Çok küçük çemberie­ rin çiziminde kullanılan özel perge!. pergola lt. Dikmeler ve sık kirişle� me (mertekleme) lle yapılan ve üzerine yeşillik sardırılan gölgelik. perhiz mutfağı o Dlyet mutfağı . Bkz. mutfak. peridotlt,..tl Fr. jeol. Feldlspatsız ve peridolu olup graniti çok andıran külte. perlpter Fr. (p6rlptere) < Yun. Çev­ resi sütunlu Yunan tapınağı ya da d�rmeci dönemde ( 1 9. yy.'da) bu tOr bir tapı nağı andırır biçimde ya­ pılmış yapı. Paris'teki Madelaine Kilisesi bir peripterdi r. peripteros Yun. 0 Peripter. 398

perlskop,-pu Fr. (periscope)

< Yun . Dürbün, kapa dürbünü. peristil Yun. (peri çevre, stulos sütun) 1 . Bir avlu veya bina çev­ resindeki ayrık sütunlu galeri ; re­ vaklı cephe. 2. Bir anıtın yüzünü süsleyen ay­ rık sütunların tümü, cephe revakı. periyodik aalonu Fr. Büyük kitap­ lıklarda süreli yayınların okunduğu salon. perlit Ing. (perlite veya pearlite) lık kez A.B.D'de bulunmuş olan sülfatlı volkanik taş, incitaşı . Isı� tıldığı zaman genleşerek hafif, cam­ sı, bezelye büyüklüğünde taneler haline gelir. Bu taşların ısıtılması , şişirilmesi v e kırılmasıyla elde edi· len gereç de perlit adım alır ve hafif beton yapımında, perlit sı­ vasında ve ısı yalıtımında kulla­ nılır. perlit s&vası Yalnızca perlit agrega­ sı ile yapılan kumsuz sıva. Hafif­ llğl dolayısıyla uygulanması kolay olan bu s ıva Iyi bir ısı geçirimsiz. llğl sağlar. perm (Rusya'da Perm kentinin adın� dan) Paleozoik zamanın en yeni dönemı. permeçe lt. Ince halat. pero� (DIIimize Fransızcadan gel­ mlşse de Fransızcada bu anlamda kullamlmaz.) Demiryolu durakları n­ da trenlere inilip binilen, yüksek. çe kaldırım. perspektif (Lat. perspectum'dan) Eşyayı, durağan bir noktaya göre uzaklıklarını ve araları ndaki duruş ayrımiarım canlandıracak şekilde ,

PERSPEKTiF resmetme yolu, o menazır. Perspek­ tif Iki genel gruba ayrıl ı r. Birinci­ si, göz noktası merkez olan mer· kezsel bir izdüşümdür. Buna mer­ kezsel, konik ya da gerçek pers­ pektif denir. Ikincisi ise gözün son­ suıda olduğu aksonometri veya başka bir deyişle paralel perspek· tiftlr. Resimlerde derinlik görüntüsü perspektifle sağlanır. Aynı boyut­ lardaki cisimler, uzaklaştıkça daha küçük görünürler, ki buna perspek· �:.....aıı::--1._..:::::-..��:::...-.L-::M�L.-_.ı._ tlf küçülme denir. Perspektifin ma- . aksonometrik perspektif tematik kurallarının bulunması, Rö­ nesans'ın başlangıç yıllarına rastlar. Barok çağda yapıları, özellikle de tavanları süslemekte perspek­ tiften ustaca yararlanılmıştır. lzle­ açılar yaptığı perspektif türü. Ek­ nlmclllkie birlikte, 1 9 yy.'ın ikinci senlerln izdüşümleri üzerinde iz· yarısından başlayarak, resimde düşüm kısalma oranları eşit oldu. rengin etkeniiği artarken, perspek­ ğu Için bu üç eksen üzerinde ay. tifinkl azal mıştır. nı ölçekle çizlm yapılabilir. Üç ek­ perspektif alam Gözümüzle ufuk senden Ikisi eşit, üçüncüsü farklı arasında derinlemesine uzanan açılar yaparsa buna dimetri denir. alan. kavaliyer perspektif Konuya Ilişkin üç eksenden Ikisi lzdüşüm düzle­ perspektif IŞın Göz noktasından mine paralel alınan eğik aksono­ geçen ışınlardan her biri. metrl. aksonometrik perspektif, aksono­ metri Paralel izdüşümle elde edi­ ters perspektif Ilkel H ıristiyanlık len perspektif, paralel perspektif, dönemi lle ortaçağ ressamlarının paralel izdüşüm. Aksonometride çok kullandıkları perspektif türü. göz sonsuzdadır. Aksonometri, dik Bu tür perspektifte elsimler göz. aksonometri ve eğik aksonometri den uzaklaşmalarına göre değil de olarak iki genel r-· ·�a ayrılır. resmin merkezindeki figürden uzak­ askeri perspektif, ;nter perspek­ laşmalarına göre küçülürler. Bu d� tif lzdüşüm düzleml yatay alınan nemde matematik kurallardan çok. bir kavaliyer perspektif türü. tinsel kurallar geçerli olduğundan, izometrik perspektif, izometrl Ko· resmin tam ortasındaki . figür say­ nuya ilişkin birbirine dik X, V, Z ek· gın kişiliktir ve öneml i olan onun senlerini n lıdüşüm düzlemi ile eşit perspektifidir. Bundan dolayı, ön 399.

PEAT peş Bkz. karnas. peşel boru Bkz. boru. peşel buat Bkz. buat. petek Minarenin şerefe ile külah

ters perspektif

planda yer almalarına karşın pek çok figür orta ya da geri plandaki­ lerden küçük gösterilmiştir. Ancak Rönesans'tan sonradır ki sanatçı, seyirciyi her şeyin ölçüsü yapa­ caktır. pert Fr. (perte) Bir boru içinden geçerken borunun iç yüzeyindeki sürtünme dolayısıyla suyun basın­ cının bir bölümünün kaybolması. Buna basmç düşmesi de denmek� tedir. Pert borunun çapı, cinsi, hat­ ta yeni veya eski oluşuyla ilgilidir. pervaz Far. Bir şeyin çevresine ve­ ya kenarına uzunluğuna eklenen dar kenarlık; kapı ve pencerelerde kasanın sıva ile birleştiği çizgiyi örten silmell veya düz kenarlık. pestil Su geçirimsizliği işlerinde kullanılan, kauçuk ya da plastik asıllı bir çeşit muşamba: kauçuk pestil, PVC pestiL 400

arasında yer alan bölümü� Bkz. göv­ d e, külah, kürsü, pabuç, şerefe. petrografl Yun. (petros taş, graphe yazı) Külteleri inceleyen bilim, taş­ bilim. peyk şehir Far. Uydu kent, 0 sat� lit kent. Bkz. kent. peykin Far. Temren. peyke Bazı yerlerde ve en çok es­ ki kahvelerde bulunan tahta sedir. peyzaj mimarisi Bahçe mimarlığı · nın günümüzdeki tanımı ; bir top­ rak parçasını bitki , su, taş gibi do­ �n öğeleri ile düzenleme sanatı . Bkz. bahçe mlmarlığı. plgment Lat. (pigmentum) Bayar­ madde, boyak. pik veya pik demir Ing. (plg) Yük� sek fırında veya başka tesislerde demir cevherinin ergitilmesi ve in­ dirgenmesi ile elde edilerek kum veya metal kalıplarda katılaştırıl­ mış olan ve bileşiminde % 2'den çok karbon bulunan demir - karbon alaşımı, dökme demir, ham demir. (Bkz. TS 204) . Pik, kupol ocakla� rında yeniden ergitilip biçimiendi­ ritir ve böylece demir döküm ya da döküm adını alan gereçler elde edilir. Dökümcülükte kul lanılan pik genel olarak kul lanılma yerlerine göre sınıflandırılır: a. çelik pik demiri Özel parçaların dökümünde veya başka tür pikler­ le harman yapmakta kullanı lan pik demir.

PILON b. döküm pik demiri Mekanik özel· l ikleri çok önemli olmayan Ince parçaların dökümünde kullanılan pik demir. Bunlar kendi aralarında fosfor yüzdesi esas alınarak sınıf· landırılırlar. c. hematit pik demiri Kır döküm ve iri parçaların dökümünde kul. lanılan pik demir. d. özel pik demir Özel döküm Iş· lerinde kullanılan pik demir. Tho. mas ve asit Bessemer pik demir· leri bu türdendi r. e. temper pik demiri Beyaz ve si· yah temper döküm parçalarının ya. pımında · kullanılan pik demir. piketaj Fr. (piquetage) topo . . Ba. yuna kesit çıkarılırken, kesit çiz· gisine ait olan doğru ve eğrilerin kazıklar çakılarak belirlenmesi ve bu kazıkiarın arasındaki uzakl ıkla­ rın ölçülmesi işi. pilastr lt. (pilastro) Bir bölümü du· vara gömülmüş ayak, gömme ayak. Pilastrların çoğunda çıkıntı , görü. n en yüzün genişliğinin 1 /3'ünü \geçmez. Pilastr zamanla taşıyıcı olmaktan uzaklaşarak bir süsleme öğesi durumuna gelmiştir. Bkz. pa· yanda ayağı . piliye Fr. (pilier) Ayrık bir destek gibi çalışan kagir, ahşap veya d& mir dikme; ayak. Bkz. filayağı. pilon Fr. (pylône) < Yun (pulôn geçit, methal) 1 . Eski Mısır'da bir anıtın taçkapısını meydana getiren, dört yüzü som yapı ; kuleli kapı, kapı kulesi·, kapıkule. 2. Kule şeklinde ayak; madeni di· rek: elektrik pilonu, asma köprü pilonu.

pilastr

piliyeler

Bir M ısır tapınağı önünde pilon 401

PiLOTi Fr. (pilotis) Kazıklardan iba­ ret temel anlamına gelen bu söz­ cük günümüzde daha çok, açı k bir zemin ·katında yer alan ve üstteki yapıyı taşıyan betonarme kolonlar dizisini anlatmak Için kullanılmak­ tadı r. Piloti, Le Corbusler'nin ya­ pıtlarında çok rastlanan öğelerden biridir. pilpaye Far. Filayağı . pim ing. {pin) Iki parçayı bağla­ mak veya üste gelecek bir parça­ yı taşımak üzere bir deliğe soku­ lan çoğu silindir biçiminde ahşap veya maden küçük parça. pinakolo Lat. (pinnaculum) Gotik mimaride görülen ve çoğu ağırlık kulesi durumunda olan çatı ku­ leciği. piloti

·

pinakol o solda: Erken Gotlk sağda: Geç Gotik

402

pingpong

nisi.

Bkz. masatopu, masa te­

pir evi Bektaşilerde 'plr' in gömülü

olduğu tekke. Kırşehir'de Hacı Bektaş-ı Veli 'nin yattığı dergah bir pir evidir. Pir evleri her biri belli bir işieve ayrılmış olan on Iki bö­ lümden meydana gelirler: a. han bağ1 Içinde bir baba ile al­ tı dervişin oturduğu üç oda. b. dede bağ1 Pir tarafından mü­ cerret babalara ayrılmış üç oda­ lı daire. Burada bir baba ve on derviş oturur. c. balim evi Üç adalı bir bölüm. d. mihman evi Dergaha gelen ko­ nukların dede Izni ile konuk edildikleri daire. e. aşevl Mutfağı ve ahçıları ba­ rındıran bölüm. f. at evi Atların bağlandıkları ahır ve bakıcıların odaları. g . ekmek evi Ekmek pişlrmek için kullanılan fırın ile odaların bu­ lunduğu bölüm. h. kiler evi Yiyeceklerin saklan­ masına ayrılmış ambar ve bu işle ilgili dervişterin oturdukları odalar. i. meydan evi Dinsel törenierin yapıldiğı büyük salon, 0 sima­ hane. j. h1z1r evi Babağanın toplandığı. pirin makamı olan yer. k. çile evi Çile doldurmak için hazreti pire ayrılmış yer. 1. kahve ocaği Dervişterin ve ko­ nukların toplanarak yemek ye­ dikleri ve kahve Içtikleri bölüm.

PISUAR Yun. Fr. Piramit bi­ çiminde veya pirarnide değgin, 0 ehrami. piramldiyon Yun. Fr. Bir dikilitaşın en üst bölümünü meydana getiren küçük piramit. piramit Yun. Eski M ısır'da firavun mezarı olarak yaptırılmış kare ta­ banlı piramit biçiminde çok büyük amtlara verilen ad, 0 ehram. Çok iri taşlarla yapılmış bir kütle olan piramitterin içinde koridorlar, ce­ naze odaları ile firavunun mumya­ sının bulunduğu gizli oda vardır. Bunların en ünlüleri Keops, Kefren ve Mikerinos piramitleridir. Mısır piramitleri dünyanın yedi tansığın­ dan biri olarak sayılır. Bkz. M ısır mimarlığı. basamakh piramit Dört doğrultu­ dan tepeye doğru basamaklı ola­ rak kurulmuş piramit, 0 kademeli ehram. pirinç (1) Bakıra çinko katılarak el­ de edilen sarı renkte bir alaşım, sarı. Plrinçte genellikle % 67 ba­ kır ve % 33 çinko bulunur. Bkz. tombak. Pirinç düktil ve kolay iş­ lenebillr bir alaşımdır. Yapı Işle­ rinde kul lanılacak pirinç, içinde yalnız çinko ve bakır bulunan ho­ mogen bir alaşımdır. Yoğunluğu 8,7'den az olmamalı ; işlenecek pl­ rlnçlerde çinko miktarı az olma­ lıdır. pirinç (ll) Sıva ve dökme mozaik işlerinde kullanılan küçük taş kırık­ Iarına verilen ad : mermer pirinci , mozaik pirinci. Çok ince pirince irmik denir. Pirinç piyasada numa­ ra esasına göre bulunur. plramidal,-li

3 no. 'lu pirinç 1 ,5 mm delikli elekten geçmez, 2 no. 'lu pirinç 7 mm delikli elekten geçmez, 1 no.'lu pirinç 7 mm delikli elekten geçer. Yun. Birçok doğal maden sülfürlerine ve özellikle demir sül­ fürüne (FeS2) verıten ad. plroksen Yun. jeol. Doğal kalsiyum, magnezyum ve demir silikatiarına verilen ad. pit·ometre Yun. ( pur, puros ateş, metron ölçü) Fırı n ve benzeri yer­ lerdeki yüksek sıcaklıkları ölçmek­ te kullanılan alet. pisin Fr. ( plsclne) < Lat. ( piscina; piscis balık'tan) Yüzme havuzu . Bkz. havuz. plssu Hela, banyo, mutfak gibi yer­ lerden gelen kullanılmış suların ve katı clsimlerln karışımı . Yapıda, pissu tesisatı, sıhhi teslsatın bir bölümüdür. Bkz. fosseptik, kanali­ zasyon, teslsat. pist,·ti (Lat. pista ) Çeşitli yarışlar veya uçakların inip kalkması için hazırlanmış yol. pistole Fr. ( pistolet) < it. ( plstola) 1 . Kenarları ellps parçası eğrller· den meydana gelen ve çeşitli eğri çizgilerin çizilmesinde kul lanılan cetvel . 2. Tabanca : plstole boyası. pisuar Fr. ( pissolr ) Genel binalar­ da helalara tek olarak veya grup hallnde yerleştirilen sidiklik. pirit,-ti

403

PIŞTAK plştak Far. esk. 1 . Ası l eve girme-­

den önceki oda veya koridor. 2. Taçkapı, 0 portay. piştivan menteşe Büyük dövme menteşe. Bkz. menteşe. · piton Fr. Halkalı çivi ; halkal ı veya kancalı vida. pitoresk,-ki Fr. < lt. (pittoresco) Artistik kompozisyon, özellikle re­ sim konusu olmaya elverişli (gö­ rü) . piyasa alç1s1 Sıva alçısı. Bkz. alçı . piyer artifisiyel s1va Fr. (pierre ... artiticielle yapay taş) T. Yapma taş sıva, suni taş sıva. Bkz. sıva. plafoniye Fr. (plafonnier) Tavana yerleştirilen elektrik armatürü. plaj Fr. (plage) Deniz banyosu ya­ pılmak üzere düzerilenmiş kumsal. plak Fr. (plaque) < H ol. (placken yapıştırmak) Kirişler veya taşıyıcı duvarlarla kuşatı lan ve bunlarca taşınan, bir veya iki yönde asal donatıl ı betonarme döşeme parça­ sı, betonarme plak. plak kaplama levha halindeki taş­ larla yapılan cephe kaplaması . katlanmiŞ plak B i r yelpazenin kıv· rımlarını andıran şekilde biçimlen­ dirilmiş ve yük altında açılması ön­ lenmiş strüktür parçası .

katlanmış plak

404

plakaj Fr. (placage) Fransızcada ah·

şap kaplama Işleri için de kullanı­ lan bu sözcük, dilimizde duvar yüz­ lerine yapılan levha halinde taş kaplamayı anlatmak için kullanılır. plan Fr. (plan) < lat. Bir cismln yatay bir düzlemle kesildiği varsa� yılarak çizilen ölçekli arakesit res­ mi, yatay kesit. Imar plani Bkz. imar. kahp plan1 Bkz. kalıp. merkezi plan Bkz. merkezi. serbest plan Taşıyıcı sistem ile bölme sistemi birbirinden bağım­ sız olan plan. Bu bağımsızlık, yapı içinde çeşitli gereksinmelere uy­ gun değişik plan düzenlemeleri olanağını verir. Serbest ·plan, mo­ dern mimarlığın özelliklerinden bi­ ridir. Bkz. serbest cephe. ülkesel fiziksel plan Işyerleri ve Işgücü ile altyapının ülke çapında dengeli dağılımını sağlamayı öngö­ ren fiziksel plan. Bkz. ülke plan­ laması. vaziyet plani Yapıların değişmez röperlere göre arsaya yerleşmele­ rini belirten üstten görünüş, yer­ leşme planı, konum plan ı . plançete Fr. (planchette) Plan çı­ karmaya yarar bir aygı �. planetaryum lat. (planetarlum) Ge­ zegenlerin devimlerini temsili ola­ rak gösteren bir çeşit kubbe ve bu kubbenin bulunduğu yapı. planimetre Fr. (planhnetre) Bir düzlem üzerinde dolaştırılan düz­ gün bir maden çubuğun, çevresini dolaştığı alanın ölçüsünü bir sayaç aracılığıyla veren alet.

PLASTIK Fr. ( plan cote) Kotlu plan, 0 rakımlı plan. planlama Plan yapma eylemi.

plankota

bölge planlamasi, bölg,sel planla­ ma Bölge çapındaki fiziksel plan­

lama.

( Dar anlamıyla ) Belediye ölçüsünde yapılan fiziksel planlama. ( Geniş anlamıyla) Şe­ hircilik, kentbilim. ülke planlamasi Kentler, bölgeler ve ülke çapında yürütülen planla­ ma, ülke düzenleme ( Fr. amena· gement du territoire, Ing. town and country planning) . Günümüzde yal� nızca belediye ölçeğindaki planla­ ma artık geçersiz hale gelmiştir. Planlama kent, bölge ve ülke ça­ pında yürütüt mek zorundadır. Ül­ ke planlaması, başka bir deyişle, ülke çapındaki şehirciliği kapsar. planometrik izdüşüm Köşelerden çi­ zilen paralel eğik çizgilerle bir cis� mi planda gösteren resim. Bkz. iz­ düşüm. planş Fr. ( planche ) Resim tahtası , çizim tahtası . Bkz. sıpa. planya it. 1 . Uzunluğu fazla olan yüzeylerin düzeltilmesinde kullanı­ hin uzun rende, dilzleme rendesl, el planyası (TS 68) . 2. Işlenecek ahşabın yüzünü düzle­ mekte kullanılan marangoz maki­ nesi. planyac1 °Tesviyeci . plastik Yun. ( plastikos) 1 . sıf. Bi­ çimlendirilmeye elverişli ( olan ) . plastik deformasyon Bkz. defor­ masyon. 2. Kimi kimyasal ve ısıl Işlemler sonunda elde edilen sentetik madkent planlamasi

de. Plastikterin en önemlileri , 1 930'lardan beri yapılmakta olan polivinil klorit ( PVC) , 1 940'Iardan beri bilinen paliten ( polythene ) . pollpropilen, polimetil metakrllat ( Perspex) ve cam elyafı donatıh olarak kullanılan reçinelerdir. Bü­ tün plastikler sentetik reçine de­ ğildir. Plastik maddeler ya ısıtıl� dıklarında bir tek defa sertleşen türden, ya da termeplastik ( her ısıtılmada yumuşayan ) türden olur­ lar. Üç büyük plastik grubu vardır: a. Doğrudan doğruya bitkisel veya hayvansal maddelerden oluşmuş plastikler: anamadde, bitkisel olan­ larda selüloz, hayvansal olanlarda kazein'dir. b. Isı etkisiyle sertleşen sentetik reçineler: bunlar az karmaşık mo­ leküller diye anılan · kimyasal tür­ lerden, polikondansasyon ve pali­ merleşme yoluyla elde edilirler. Örneğin : fenoplastlar ( bakalit ) , aminoplastlar, alkitler. c. Termoplastik sentetik reçineler: basit moleküllerin pol imerleşmesi sonucunda elde edilen plastikler. Örneğin : vinil reçlneleri , pollstiren reçineleri, matakrilik reçineler. plastik ahşap Bir uçucu inceitici Içinde eritilmiş nitroselüloz, hızar talaşı ve bazı reçinelerden oluşan ve ahşabın deliklerini doldurmak­ ta kullanılan bir çeşit macun, tah· ta macunu. plastik çelik Plastik asıllı çok güç­ lü bir yapıştırıcı. plastik mantar Bkz. pollstiren. plastik sünger Pollüretan sünger. plastik tutkal Bkz. tutkaL .

405

PLASTIKLiK fenol plastikleri Fenol reçinesi ile bir dolgu maddesinin birleşmesin­ den oluşan plastikler. melamin plastikleri Kalsiyum si­ yanamit ile formaldehitten yapılan ve içine dolgu maddesi olarak amyant veya odun selülozu katı­ lan plastikler. Bunlar sofra takım­ ları ve elektrik gereçleri yapımın­ da kullanılırlar. polietilen plastikleri Bkz. polietilen. polistiren plastikleri Bkz. polisti­ ren. poliüretan plastikleri Bkz. poliüre· tan. poliyamit plastikleri Naylon, orlon, perlon gibi plastikler. selüloz plastikleri Pamuk, yün ve öteki doğal selüloz kaynaklarından elde edilen selüloz nitratın veya selüloit selülozun, nitrik asitte iş­ lenmesi sonucunda oluşan plastik­ ler. Selülozun, asetik asitle işlen. miş türlerine selüloz asetat plas­ tikleri denir. silikon plastikleri Bkz. sllikon. üre plastikleri Amonyak ile for­ maldehitten elde edilen ve iyi renk tutan plastikler. vinil plastikleri Asetilen ve klor· dan elde edilen ve döşeme kap la­ ma gereçleri yapmakta kullanılan plastikler. 3. Özellikle soyut heykele çağımız­ da verilen ad. plastik sanatlar Resim, heykel gi­ bi, üç boyutlu kabul edilen sanat­ lara verilen genel ad, yoğrumlu sa. natlar. Çoğu kez mimarlık da plas­ tik sanatların içine alınmaktadır.

406

Ancak mimarlık her şeyden önce bir mekan yaratma sanatı olduğu­ na göre, yüzeysel ve hacimsel de­ ğerler burada i kinci planda kalır­ lar. Bu bakımdan plastik sanatlar teriminin kapsamı içine yalnızca soyut ve figüratif resim ile hey­ keli almak daha doğru olur. plastiklik Biçim verilebilen madde. terin özeliği. plastilin Deneme maketleri yapmak­ ta kullanılan, macun kıvamında, yoğrularak biçimlendi rilebilir bir madde. plastisite Fr. (plasticite) Plastikl ik. platform Fr. (plate forme) 1 . Te­ ras şekl i�deki düz dam; yüksekçe düzlük. 2. Bir karayolunda taşıtların geç­ tiği şeritleri ve banketleri kapsa­ yan bölüm. Bölünmüş bir yol iki veya daha çok platformludur. platin lsp. (platina) Rengi gümüş­ ten esmerce, yumuşak, kolay işle­ nir, oksitlenmez, asitlere karşı çok dayanıklı, Pt simgesiyle gösterilen değerli maden. Platin bütün ma­ denlerin en ağın ve en bozulma­ zıdır; yoğunluğu 21 ,4 olup 1 775 °C'­ de ergir. Özelliklerinden dolayı yüksek sıcakl ığa ve asit etkilerine dayanıklı kapların, duyarlı aletlerin yapımında ve kuyumculukta kulla­ nılır. Platin alaşımları önemlidir: % 1 0 - 1 5 iridyum ve % 90 - 85 pla­ tin alaşımı, ısı etkisiyle boyut de­ ğiştirmesinin çok az olması nede­ niyle Uluslararası Ayarlar Enstitü­ sünde ö,rnek metrenin yapılmasın· da kullanılmıştır. •

POLiKROM pleksiglas (Vapımcısının verdiği ad)

Asl ı metakrlllk reçine olan renkli veya renksiz bir çeşit plastik cam. Pleksiglas saydam, yarı saydam olabilir; kolay işlenebilir, kesilebi­ lir, delinebilir, hafiftir (d = 1 ,1 8) . Dış etkiler ile ozon, oksijen ve klor gibi bazı etkeniere karşı dayanık­ lıdır. Pleksiglas piyasada genellik­ le 1 ,5 - 25 mm. kalınlığında düz ve­ ya oluklu levhalar halinde bulunur. 90 ° C sıcaklıktaki su içinde ya da 90 - 1 1 5 ° C de etüvde ısıtılarak yu. muşatılır ve böylece kalıplanarak istenilen biçim verilir. Camdan da­ ha dayanıklı ve daha hafiftir, an­ cak termoplastik olduğundan yan­ maya karşı dayanıklı lığı daha az. dır. Pleksiglas, aydınlatma arma. türlerinde, iç bölmelerde ve ben­ zeri işlerde kullanılır. pliye Fr. (plie) str. Kesme kuvve­ tini karşılamak üzere betonarme k iriş ve döşemelere yerleştirilen, özel şekilde bükülmüş betonarme demiri. Bkz. donatı , etrlye, fret, şapo. pnömatik Yun. 1 . Kimi kentlerde ve . otel gibi yapılarda basınçlı havalı borular ile mektup veya yazılı ka­ ğıt ulaştırma sistemi. 2. Havaya veya gaziara değgin; ha· va veya gaz basıncı ile işleyen. pnömatik harç Bkz. harç. pnömatik keson Havalı keson. Bkz. keson. pnömatik konveyör Bkz. konveyör. pnömatik mobilya Şişlrme mobil. ya. Bkz. mobilya. podyum Lat. (podium) 1 . Eski an· ·

fiteatrlarda arenayı çevreleyen platform. 2. Platform şeklindeki set, seki ; kralsekisi. 3. Sütunları taşıyan tek veya sü­ rekli altlık. Poisson oran• (Puvason okunur) Bel l l bir doğrultudaki bir kuwet tarafından gerilen esnek (elastik) bir gereçte, bu doğrultuya dik bü­ tün doğrultularda, buna karşılık olan ve kuwet doğrultusundaki ge­ rilmenin 'p' katına eşit bir geril· me oluşur. Çelik ve alüminyum için (P) Poisson oranı 0,30'dur. Esnek lik modülü 'E', makasiama modü­ lü 'G' ile Poisson oranı arasında şu bağıntı vardır: E = 2 G (1 + P) . polarize 1ş1k Titreşimleri yalnızca bir düzlem içinde ol a n ışık. polietflen Yun. Olefinlerin pollmer­ leşmesi sonucunda elde edilen po. liolefin ailesinden bir plastik. Po­ Iletilen i l k kez 1 940 yılında ticari amaçla üretilmeye başlanmıştır. poligon (Yun. poly çok, gonia açı) 1 . Çokgen. 2. Atış yeri . poligonasyon Fr. < Yun. Çok ke­ narlı şekiller halinde birleşen doğ­ ruların boyları ile bu doğruların kendi aralarındaki veya bu doğru­ ların belli bir doğrultu ile meyda­ na getirdikleri açıların ölçülmesi işi. poliklinik Yun. (poly çok, kline ya­ tak) Çeşitli hastalıkların bakıldığı klinik. polikrom Yun. (poluchromos çok renkli) ÇokrenkiL 1 9. yy.'a dek Eski Yunan yapılarının ve heykel·

407

POLiKROMi lerinin boyasız, beyaz oldukları sa­ nılırdı._ Sonradan, bunların potik­ rom oldukları ve boyalarının za­ manla silindiği anlaşılmıştır. polikromi Yun. Çokrenklilik, 0elvan. polistiren Yun . Stirenden polimer­ leşen, 60 80 °C de yumuşayan, 1 45 ° C de kaynayan bir plastik2 . Genel olarak asitlere, alkalilere ve suya karşı çok dayanıklı olan po­ l istirenlerin özellikleri, molekül ağı rlıkianna göre çok değişir. Kay­ nar su ve tiner, potıstiren üzerin­ de iz bırakır. Bu sakıncasına kar­ şın dış ülkelerde özellikle saydam bölme yapımında cam tuğla gibi kullanılmaktadır. Polistiren, soğuk su borusu yapımında da kullanı l­ mıştır. Potıstiren mor ötesi ışın­ larının etkisi ile sararır. genleşmiş polistiren Isı iletken­ lik katsayısı 0,03 olan, blok ya da levhalar halinde satılan ve çoğun­ lukla sandviç bölmelerde kullanı­ lan gereç, köpükmantar. Bu gere­ cin 70 ° C sıcakl ığın altında kul la­ n ılması gerekir. poliüretan Yun. Uygulama alanla­ rının çeşitliliği ile önem kazanan bir plastik ailesi. Poliüretan ısı ve ses geçirimsizliği ve yüzey kapla­ ma işlerinde kullanılır. poliüretan sünger Poliüretandan yapılan, birbirlerine ince iplik gibi cidarlarla bağlı küçücük hücreler­ den oluşan bir köpük doku. Hüc­ relerin % 95'i birbirleri ile ilişki­ lidir; hava ve su, bu hücrelerden kolayca geçer. Poliüretan sünger, yastık, yatak yapmakta kauçuk kö­ püğü yerine kullanılır. •

408

Köpük görünüşlü. kokusuz, kontrol edilebilir yoğun­ lukta, su buharını az geçiren, az su emen, boyutsal dengeye sahip, ısı ve ses geçirgenliği çok düşük olan bir gereçtir. Yapıda geçirim­ sizlik işlerinde genellikle sandviç bölmelerde, cephe ve çatı kapla· malarında ve yüzer döşemelerde kullanılır. Bir izosiyanatın bir al­ kolle birleşerek bir üretan mey­ dana getirmesi reaksiyonu 1 848'­ den beri bilinmekteydl. 1 938'de Amerikan kimyacıları , di veya po­ li-izosiyanatların polialkollerle bir­ leşerek plastik özell ikleri olan mad­ deler verdiklerini buldular. Ikinci Dünya Savaşı sırasında birçok ül­ kede, özel likle Almanya'da bu son reaksiyon üzerinde çal ışmalar ge­ l iştirilmiş; bu arada perton adı ve­ rilen sentetik lif elde edilmiştir. Di-izosiyanatların polialkoller üze• rindeki etkileri , kullanılan alkolün türüne göre ya termeplastik reçi­ neler olarak kullanılan doğrusal strüktürlü pol iüretanlara, ya da üç boyutlu bir ağ şeklinde olan pol i.: üretaniara götürürler. polivinil asetat Bkz. PVA. polivinil klorit Ing. (polyvinyl chlo­ ride) Bkz. PVC. polyester Yun. Fr. Cila işlerinde. cam elyafı ile donatılmış olarak mobilya ve çeşitli yapı efemanlan yapmakta kulJanıl an sentetik reçi­ neterin genel adı . Polyesterler bir ya da daha çok poliasidin (bir eti· lenik poliasidin bulunması zorun­ ludur) bir polialkolle birleşmesin­ den oluşurlar. Başlıca polyestersert poliüretan

PORFiRSI ler; polikarbonatlar, polimaleatlar ve politeraftalatlardır. Polyesterler 1 956'dan bu yana gelişmişlerdir. ' pomel, pomel menteşe Fr. (pau� melle) Fransızmentaşa Bkz. men� teşe. pompa lt. (pompa) Tulumba. Bkz. sirkülasyon pompası. pompadur Fr. (pompadour) Fran� sa'da XV. Louis döneminde orta­ ya çıkan mobilya ve bezerne üs­ lubu. ponza Lat. (pumex) Kimi şeyleri ovup temizlemekte, hafif beton ya� pımında ve ahşap kaplama dolgu� sunda kullanılan çok gözenekli, ha· fif bir volkanik külte, süngertaşı , 0 bims. ponzalamak Ponza ile silmek. pop sanatı (popüler sanat'ın kısal­ tılmışı) Alışılagelmişin dışındaki sanat malzemesini halkın günlük yaşamına karıştırarak modern sa­ natı belirli bir açıdan tümüyle po­ pülarize hatta falklorize eden sa­ nat akımı (ing. pop art) . Pop sa­ natı New York, Londra, Paris gibi büyük merkezlerden çıkarak bütün dünyaya yayılmıştır. Bu sanatın ün­ lü yaratıcılarından Richard Hamil­ ton'un da belirttiği üzere, söz ko­ nusu akım , •teknikültürün anamad­ desini çağdaş sanat akımlarının eleğinden geçirir. Böylece ortaya yeni bir folklor çıkmış olur: . tek­ nokratik kültür ve endüstrileşmiş çevreni n etkisinde gelişen bir bü­ yük kent folkloru •dur. Bu, Pierre Restany'nin deyişiyle • Modern Do­ ğa•dır. Bkz. op sanatı.

pop sanatı Roy Lichtenstein, Bey�z fırça Darbesi (1 965) , Bulut ve Deniz ( 1 964 ) .

porfir Yun. (porphura kırmızı ) jeol.

Feldispat billurlarının doğal bir çi­ mento ile birleşmesinden o!uşan yoğun, sert, yüksek basınç daya­ nımlı, iyi cila tutan bir taş, so­ maki. Porfirlerln birim ağırlıkları 2500 - 2800 kgfm3 arasında değişir. porfirit,·ti Yun. jeol . Eski andezit� lerin genel adı . porfirsl jeol. Portiri andıran b i r çe­ şit külte. 409

POROZiTE Yun. Boşluklu gereçlerde birim hacme düşen boşluk miktarı, gözeneklilik, 0 mesami lik� V0 = gerecin boşlukları da dahil toplam hacmi, V 1 = gerecin dolu hacmi p = porozite

porozite

ise p

=

Vo - V ı

-·-- olur. Vo

Porozite ( + ) ve daima ( 1 ) den küçük bir değer alır. porselen lt. (porcellana) 1 . Arıkil · den yapılma, beyaz, sert ve yarı saydam çömlekçi Işi. Günümüzde porselen şöyle yapıl ı r: Fel dispatın ayrışması ile elde edilen kaolin iyi­ ce temizlendikten sonra özel IŞ· lemlerle macun kıvamına getirilip biçimlendirilerek uzun bir fırının içinden geçirilir. Fırından çıkan ka· lıpların içindeki parselenin üzerln· deki hatalar düzeltilir. Bu porse­ len gözenekli olduğundan, sızdır· mazlık Için üzerine i nce bir sır sü­ rülerek yeniden fırınlanır. Porselen, fayanstan ve öteki seramiklerden saydamlığı ve camsılığı ile ayrılır. 2. Bundan yapılmış (çanak, çöm­ lek). portafo Fr. (porte-a·faux) str. Dö­ şeme, kiriş gibi taşıyıcı yapı öğe­ lerinin, duvarların veya ayakların üzerinden boşluğa doğru uzanan bölümünün durumunu anlatmakta kul lanılan terlm . Bkz. konsoJ 4. portal Al. < Lat. (porta kapı) Taç· kapı, o portay. portatif Fr. Taşınabil ir, sökülüp ta­ şınabilen. 410

Fr. (portall) < Lat. (porta kapı) Taçkapı , 0 portal . portik Fr. (portlque) < Lat. (por· ticus, porta (kapı) dan) Üstü örtü­ lü, önü sütunlu açık galeri; Eski Yunan'da stoa. Bkz. revak. Portland çimentosu Bkz. çimento. portmanto Fr. (portemanteau) Şap­ ka, palto gibi şeylerin asıldığı mo­ bilya. portmin Fr. (porte-mine) içine min kanarak kullanılan bir çeşit kalem. Portmi n yerine artistik kalem te­ rimi de kullanılmaktadır. portmlr Fr. M i racı . pos çam1 Sarıçam'a Toroslar'da ve. rilen ad. poster Ing. o Afiş. postiş Fr. (postiche) < lt. 1 . Ya­ lancı, eğreti , düzme. 2. Yapmacıklı süsleme. pozitif Lat. (positivus) 1 . Dışbükey, 0 konveks. 2. Eğrilikleri aynı doğrultuda olan (çift eğri li ki l yüzey) . pozitif moment Artı işaretli mo­ ment. Bkz. moment. prefabrikasyon Fr. (prtHabrication) Hazır elemanlar veya bileşenlerle yapı kurma; şantlye çalışmalarının olanak ölçüsünde fabrika çalışma­ sı haline getirilmesi ve hazır yapı elemanlarının yapıyerinde montajı ile yapılan inşaat. 1 947 yıl ı nda Fransa'da • Union Syndicale de la Prefabrication•un kuruluşu sırasın­ da prefabrlkasyon şöyle tanımlan­ mıştır: • Kullanma amacına göre dayanım, görünüm, ikamete uygun­ luk, konfor, süre ve en az bakım yönlerinden olağan koşul lara yeportay

PREFABRIKE terli şekilde yanıt verebilecek tu­ tarlı bir yapım sistemi meydana getirmek üzere, elemanlarının ço­ ğunluğu atelyede modern endüstri­ yel yöntemlerin duyarlığı lle ve seri halinde imal edilmiş olan yapı çeşidi prefabrikasyon olarak kabul edilir•. Eski çağlarda kilin kal ıpla­ ra dökülerek tuğla şeklinde kulla­ nılması prefabrikasyonun en ilkel şeklidir. Daha sonraki dönemlerde bazı ahşap elemanlar kullanılmış­ sa da bunların prefabrikasyon ör­ neği oldukları söylenemez, çunkü prefabrikasyon kavramında sürek­ lilik ve seri yapım söz konusudur. Tarihçitere göre, 1 6. yy.'da Ingil­ tere'yi işgal etmeyi tasarlayan Fransız kralları François 1 ve Hen­ ri ll gemilerine prefabrike ahşap elemanlar yüklemişlerdir. Bu ele­ manlar savaştan sonra kralı n ve çevresindekilerin konutu olacak pavyonların bölme duvarlarını mey­ dana getlreceklerdi. Savaş sonu­ cunda Ingiltere'deki bütün konut­ ların yıkılmış olabileceği düşünü� !erek böyle bir önleme başvurul­ muştu . .,...Standart! aşma ve prefab­ rlkasyonun ilk önemli örneği 1 850'· de Londra'da Hyde Park'ta kurul­ muş olan •Crystal Palace•tır. Joseph Paxton adındaki bir eski bahçıvanın projesi ile kurulan bu yapı, camla kaplanmış demir ve ahşap bir iskeletten meydana ge� liyordu ve standart elemaniarta ya­ pılmıştı. Yapı, sonradan sökülerek yine londra'da Sydenham'da yeni­ den kurulmuşsa da 1 936 yılında yanmıştır. Prefabrikasyon Ikinci Dünya Savaşından sonra ortaya çı-

kan konut sorununun çözümüne yardımcı olmak üzere Fransa, Hol­ landa, Danimarka gibi Avrupa ül­ kelerinde ve Rusya'da hızla geliş· miş, standartiaşma sayesi nde de çok kolaylaşmıştır. açık prefabrlkasyon Belirli bir bo­ yutsal kabul ile serı hallnde üre­ tilecek yapı elemanlarının katalog­ lardan seçilerek her yapıda kulla­ nılabilmesine dayanan prefabrikas­ yon türü. Açık prefabrikasyon ile­ ri derecede makineleşmiş yapım yöntemlerine olanak yaratmak ve Işgücünden büyük tasarruf sağla­ mak amacını gütmektedir. ağır prefabrlkasyon Önceden fab­ rikada hazırlanmış çok büyük ve ağır parçaların, hatta hacimieri n şantiyede büyük vinçlerle yerleri­ ne konulmasına dayanan prefabrl­ kasyon türü. hafif prefabrikasyon Küçük ve ol­ dukça hafif parçalarla uygulanan prefabrikasyon. kapalı prefabrikasyon Belli bir ya· pı grubunun parçalarının yalnızca bu yapı grubu için fabrikada özel şekilde hazırlanmasına dayanan prefabrikasyon. kısmi prefabrlkasyon Yapının tü­ münün değil de parçalarından bir bölümünün fabrikada yapıldığı pre­ fabrikasyon türü. total prefabrlkasyon Yapının bü· tün parçalarının fabrikada yapılma­ sını öngören prefabrikasyon türü. prefabrlke Fr. (prefabrique) Pre­ fabrikasyon yoluyla yapılmış: pre· fabrike ev. 41 1 ·

PREKAST prekast Ing. ( precast önceden dö-­

külmüş) Hazır parça hali nde yeri� ne �onulmak üzere bir fabrikada veya yapıyerinde kalıpianmış (ko­ lon, kiriş, duvar parçası gibi be� ton bileşen) . pres Fr.· ( presse) < lat. Kollu v� ya mekanik her tür baskı aleti ; çe� lik parçalar yapımında delik ve çen­ tlk açma, kesme, bükme, biçim­ lendirme gibi işleri yapan makine. presdöküm Bkz. döküm. çaka pres Sacı keskin köşeli ola­ rak büküp biçlmlendirmekte kulla­ nılan pres. Çaka presterin otoma� tik ve elle kumandalı tipleri vardır. prese Fr. ( presse) Preslenmiş, sık­ ma: prese kontrplak, prese tuğla. Prese sözcüğü, marangozlukta, yan yana dizilen veya bir çerçeve mey­ dana getiren ahşap çıtaların yüz­ lerine kontrplak, duralit veya sunta yapıştırılıp bir preste sıkılarak ya­ pılmış öğeleri anlatmakta kullanı· lır: prese kapı, prese kasa. prese kapı Bkz. kapı , TS. 675. preslamek (Biçlmlendirilecek veya yapıştırılacak parçaları) Bir preste sıkmak. prevantoryum Lat. Hastalığa anık olan kimselerin alınıp bakıldığı sağ­ lık evi. prltane Yun. ( prutanis prens) 1 . Eski Yunan'da yurt için yararlı­ lık gösterenler lle hakimierin ('prl­ tan'ların) oturmalarına ayrılmış bina. 2. Bir Yunan kentinde halkın top. landığı hal. Pritane kimi hallerde (Atina'da olduğu gibi) seçkin k� nukların ağırlanmasına da yarardı . 412

(1) Fr. (prise) Bağlayıcı mad­ de hamurunun katılaşması , katı­ taşma. priz başlam.- süresi Bağlayıcı maddelerle yapılan bir hamurun plastikliğini yitirmeye başladığı ana kadar geçen zaman. priz bitme süresi Bağlayıcı mad­ delerle yapılan bir hamurun plas­ tlkliğini yitirdiği ana kadar geçen zaman. priz geclktirici Betonun döküm sı­ rasında işlenebilme süresini uzat­ makta kul lanılan katkı maddesi. Prizin geciktirilmesi , beton un uzun bir süre sonra bile sıkıştırıtmasına ve mastarlanmasına olanak verir. priz hızlandmcı Düşük hava sıcak­ l ıklarında, ivedi harç ve beton iş­ lerinde prizi hızlandırmak üzere kul­ lanılan katk.ı . priz ısısı Çimentonun katılaşması sırasında yayılan ısı. En çok priz ısısı alüminli çimentoda, sonra sı­ rasıyla Porttand ve yüksek fırın çı. mentosunda görülür. En az ısıyı da tras çimentosu verir. priz (ll) Fr. (prise) 1 . Elektrik akı­ mı almak veya telefon bağlantısr kurmak Için fişin sokulduğu yuva­ ları olan araç. Bkz. TS 40. priz kasası Gömme prizlerde, pri­ zin sıva altında kalan parçalarım koruyan madensel ya da plastik kutu.

priz

ankastre prlz, gömme priz, sıva altı priz Kapağı sıva üzerine oturan.

gövdesi priz kasasına gömülen priz.

sıva üstü prlz Gövdesi ve kapağı sıva yüzeyinin üzerinde kalacak şe­

klide yerleştirilen priz.

PROJE 2. Kent suyunun eve alınması Için kent borusuna bağlantı yapma, su­ yu eve getirecek olan boruyu dö· şeme ve sayacı yerleştirme işleri· nin topu. prizmah gönye Bkz. gönye. prlzmatik cam Bkz. catn. profil lt. (profilo) 1 . Bir cismin dü� şey kesitinde ön kısmının konturu; bil silmenin kesiti. basamak profili Bir merdiven ba samağının önündeki veya yanandakl çıkıntıl ı kısım. Bkz. merdiven. 2. Yapıda kullanılmak üzere biçim­ lendirilmiş maden çubuk: alümln· yum profil , çelik profil. kutu profil Dikdörtgen kesitli boru. normal profil (Kısaca: NP) Kolla· rının uzunlukları ve et kal ınlıkları etandartlaştırılmış olan çelik pr� flllere verilen ad: NPI, NPU , NPL. program Yun. (pro ön, gramma ya­ zı) Bkz. iş programı . Imar programi Bkz. imar. proje Fr. < Lat. Bir yapının ger­ çekleştirilebilmesi Için gerekli plan, kesit, görünüş gibi çizimie­ rin tümü. · Bir binanın yapımı için gerekli olabilecek projeler genel­ llkle şunlardir: mimari proje; be­ tonarme (veya ahşap, çelik) pro­ jesi ; sıhhi tesisat, ısıtma, havalan­ dırma, iklimlendirme, havagazı pro­ jeleri ; elektrik ve aydınlatma pro· jesi. Bu projelerden • mimari • mi­ marların; a betonarme, ahşap ve çelik• inşaat mühendislerinin, • sıh­ hi tesisat, ısıtma, havalandırma, ik· llmlendirme • makine mühendisleri­ nin, •elektrik• elektrik mühendis· lerinin konusudur. Bir mimari pro-

je aşağıdaki aşamalardan geçerek

oluşur: A. avan proje Fr. (avant-projet) Gerçekleştirilecek bir yap1 kontr sundaki ilk düşüncelerin plan, ke­ sit ve görünüşlerle belirtildiği öne­ ri projesi; önproje, öntasar. Avan proje aynı konunun ayrı birkaç çö­ zümünü göstermek üzere birden çok proje halinde düzenlenebllir. Mimari yarışma projeleri genellik­ le avan proje niteliğindedir. Avan projenin normal ölçeği 1 :200 olup çok büyük konularda 1 :500, küçük konularda ise 1 : 1 00 ölçeği kulla­ nılabilir. Avan projede, kullanılış biçimi gösterilmek amacıyla hare­ ketli ve sabit donatım ile sıhhi te­ slsat cihaziarı (lavabo, küvet, klo­ zet, vb.) çizilir. Plan, kesit ve cep. helerde insan, ağaç, taşıt gibi öğe­ ler gösterilebilir; renk kullanılabi­ l i r. Boyut olarak, genellikle yapı kütlelerinin dış ölçüleri yazılır. B. kesin proje, kat'i proje Avan proje üzerindeki inceleme ve ka. rarlara göre düzenlenen proje. Bu projenin ölçeği genellikle 1 : 1 00 olup bu ölçek çok büyük veya çok küçük yapılarda değiştirilebllir. Ke­ sin projeye dayanalarak aşağıdaki proje ve hesaplar düzenlenir: a. yapı uygulama projesi. b. strüktüre ilişkin avan proje lle statik (betonarme, ahşap, çelik, vb.) hesap ve projeleri, c. tesisat avan projeleri ve ilk he­ saplar (ısıtma-havalandırma, sıh­ hi tesisat, elektrik, havagazı te­ sisatı, vb.) , d. birinci keşifler. 413

PROJE

proje dolabı

Bu amaçlara hizmet edebilmesi için kesin proje, teknik bir proje nite­ l iğinde çizllir; Inşaata bağlı olma­ yan mobilya, insan, ağaç, vb. bu projede gösterilmez; renk kullanıl­ maz ve ozalit kopya yoluyla ç gerllerak rabiç sıva yapılır. b. Ahşap ızgaralı rabiç tavan: 5/1 0'­ Juk latalarla her iki doğrultuda 50 cm. aralıklı bir ızgara meyda­ na getirilir. Ayrıca 0 B'llk demlr­ lerle her Iki doğrulruda 50 cm. ara­ lıkla ve ahşap ızgaranın boşlukla­ .rının ortalarına gelecek şeklide ikinci bir ızgara yapılır. Bunların altına metal depluvaye veya sıva teli gerilerak rablç sıva yapılır. yüzer/tavan Darbe ve hava s�sle­ rlni azaltmak üzere, döşemeden ko­ puk olarak yapılan asma tavan. tavandan 1s1tma Bkz. ısıtma. tavanarasi Çatı ile son kat tavanı arasında kalan boşluk. tavhane 1 . Içinde bitki yetiştirilen sobalı camlık, llmonluk, 0sera. 2. Tav verilen yer. tavla At ahırı. tavlamek Çelikleri veya demirsiz madenieri ısıtarak sertleştlrmek, tav vermek. tavh Tavlanmış, tavını bulmuş. tavşan esk. Çok Ince işler yapan marangoz. tavşanhk esk. Ince oyma maran­ goz işi. te 1. T biçiminde olan herhangi bir parça. 2. T harfi biçiminde boru ekleme parçası. Bkz. fitlngs. te cetveli Koşut çizgiler çizmekte kullanılan T harfi biçiminde çlzgfllk. .

TEKNIK Enine keslti T biçimin­ de olan demir profil . te klriş Tablah kirlş. geniş başlı te demiri Tablası göv· de boyundan daha uzun olan te (T) demiri. tebeşlr Far. Gevrek ve beyaz bir cins kireç karbonatı. teceddüt üslubu Ar. (teceddüd ye­ nilenme) Osman h mimarisinde 1 61 6 · 1 703 yılları arasında yapılan binaların tarzı. Sultanahmet Cami­ si bU tarzın örneğidir. Bkz. tarz-ı cedid. tecrit Ar. 1 . Yal ıtım, yalıtma, 0 izo­ lasyon . 2. Su geçirmeme. teçhiz Ar. Donatma, donatımla güç­ lendirme. teçhlzat,·tı Ar. Donatı ; donatım . esas teçhizat Asıl donatı. llive teçhizat Ek donatı. tefclr Ar. esk. Akaçlama, 0drenaj. tefrlş Ar. 1. Yayma, serme. 2. (Mobilya lle) Döşeme. tegula Lat. Eskiçağ yapılarının üs­ tünü örten klremit. tehlike çıkışı Sinema, tiyatro, kon­ ferans salonu gibi, kalabalıOın top. landığı yerlerde tehlike anında derhal boşalmayı sağlamak Ozere yapılan özel çıkışlara verilen ad. tek Fr. (teck veya tek) 0Tik. teke rlek taşı Bkz. taş. takkapılı Tek kapısı olan tapınak, 0 monopll. tekke Ar. Eskiden, tarikat adam. larının toplanıp ayin yaptıkları ve birçoğunun sürekli olarak oturduk­ ları yer. Bkz. dergah, hankah, za. vlye. ta demiri

Bir proje ya da Inşaat Işini yüklenmek Isteyen kişiden, Ocret ve süre konusundaki öneri· lerini alma. Proje konusunda alı· nan teklifler bazen avan projeyi de kapsayablll r. tekmelik Kapı kanatlarının, ayak çarpabilen alt bölümlerine konulan çoğu m aden koruma parçası : alü­ minyum tekmellk. tekne 1 . Içinde gereç karmak Oze­ re, çoğu ağaçtan yapılan büyük kap: çamur teknesl, kireç teknesl. 2. Kimi eski ahşap tavanların or· tasındaki girgln böiOm, tavan tek· nesi. Bu çeşit tavanlara teknets­ van denir. Bkz. tavan. teknetavan Eski ahşap tavanlarda kenar lle orta bölüm arasında dO­ zey farkı bulunabilir ve tavanın or­ tası tekne gibi girgin olabilir; bu şeklideki tavanlara teknetaYan denir. teknetonoz Dikdörtgen planlı ha­ clmlerln örtOlmesinde kullanılan, ortası normal bir tonozdan, Iki ucu Ise manastır tonozundan meydana gelen tonoz, 0 mulden tonozu. Bkz. tonoz. teknik Yun. 1 . Yol , yordam, yön­ tem. 2: Fizik, kimya, matematik · gibi ta· nıtlanmış bilimleri Iş alanında uy­ gulama Işi. 3. Bu uygulamalarla Ilgi l i : teknik eleman, teknik şartname. teknik resim Bkz. resim. teknik uygulama sorumluluğu Bir m imar ya da mühendisin bir ya­ pımda üzerine aldığı teknik işler-

teklif alma

· 493

TEKNIKER den doğan yasal sorumluluğu, 0ferr ni sorumluluk. Kısaca: TUS. tekniker Yun. Al. Yapıda mimar ve müh endisin yardımcısı durumunda olan ve sıralamada bunlardan he­ men sonra gelen tekni k . eleman. Türkiye'de teknlkerler, tekniker okullarından yetişlrler. teknisyen Yun. Fr. Tekniker. teknoloji Yun. (tekhni meslek, logos söz ) 1 . Genel olarak sanat ve zanaatların bilimi : yapı tekno· lojisi. 2. Bir sanata, bir bilime özgü tek­ nik terimierin topu. teknolojik Yun. Fr. Teknolojiye değ­ gln: teknolojik araştırma. tekstür Lat. (textura) 1 . Doku. 2. (Taşçılıkta ) Mermerin bünye . . sindeki yabancı maddelerin mikta­ rını, homogenlik derecesini, ya­ bancı maddelerin birbirleri lle kay · naşma durumlarını ve mermer ha­ murunun dokusunu belirleyen te­ rim. tektaş o Monolit. tektonik Yun. 1. Yerin strüktürünü ve parçalanıp dağılmış yer katman. larının birbirleri ile olan Ilişkilerini araştıran jeoloji kolu. 2. Bir sanat yapıtının yüzeyini dol­ duran çizgi, kütle ve hacimierin bütünü. tel Türlü madenierden çeşitli Işler­ de kullanılmak üzere yapılan ince ve uzun gereç: elektrik teli . ç1plak tel Dışı yalıtılmamış ilet· ken tel . dikenli tel Üzerinde dikenleri olan ve bir yeri korumak Için çevresi­ ne çekilmekte kullanılan tel . 494

Fr. (telamon) Bir saçak­ lığı veya bir kornişi taşıyan insan biçiminde sütun, 0atlant. Bkz. kar­ yatlt. telaro lt. (telaio) 1 . Pencere boş­ luğunu Içten, boydan boya çevi­ ren, kanatların ve/veya camın ta· kıldığı sabit çerçeve, pencere ana­ sı, ana. Bkz. kasa, pencere. k1hcma telaro Ince yüzü öne, ge­ niş yüzü duvara gelecek şekilde yapılmış telaro. 2. lplskelesi. teldolap Yanları ve kapağının ay­ nası sinek telinden yapılmış ye­ mek dolabı. teleferlk Yun. Birbirinden uzak iki yer arasında havada gerilmiş bir ya da birkaç çelik halat veya ray üzerinde hareket eden veya hala­ tın hareketine uyarak kayan asılı taşıt. telernetre Yun. Herhangi bir yer· deki nokta lle bulunulan yer ara­ sındaki uzaklığı ölçmeye yarayan aygıt. telkiri Osm. Gümüş veya altın tel­ lerden meydana getirilen motlfler. le süslü: telkarl �b ir vazo. telll cam Bkz. cam. tellikavak Akçakavak, akkavak, Hol­ landa kavağı . telvin Ar. (levn renk, boya ) esk. Boyama, renk verme. tembeldeliği Eski evlerde ocak ke· narında öteberi koymak için yapıl · mış, el yetişecek yükseklikteki hücre, 0takçegöz. temditli harç Bkz. harç. temek Ahır penceresi.

telamon

.

TEMEL Bir yapının, sağlam zemine oturtulan ve yapıdan gelen yükle. ri zemine aktaran bölümü. Temel taş, tuğla, beton, ahşap, çelik ve­ ya demir olabilir. Bkz. sömel. temel atmak Bir yapının temelle­ rini yapmaya başlamak. Temelin, üzerine temel tabam oturduğu kaya, küskülük ya da top­ rak zemin. temel taşı Yığma yapıda, temele konulan büyük taşlardan her biri. ayrık temel, münferit temel Em· niyet gerilmesi büyük olan zemin­ lerde her kolonun altına ayrı ola­ rak dökülen pabuç. çanak/temel SepettemeL

3

temel

1zgara temel (ahşap 1zgara temel)

Ahşaptan ızgara şeklinde yapılan temel. Bu temel, ahşabın çOrüme­ mesl Için daimi su yüzeyinin çok altında yapılır. Yere kazık temel, kazıkh temel çekılan ahşap ya da çakılan, buru­ larak sokulan veya dökülen beton kazıklar üzerine oturtufan temel . Kazık temel, su veya çürük zemin üzerinde kurulacak yapı larda uygu­ lanır. Beton kazıklar, hazır ve ye. rinde dökme olmak üzere Iki tür. lüdür. Yerinde dökme kazıklar Için Dulak, Franki , Simplex, Lorenz, Benoto yöntemleri kullanıl ı r. Bkz. kazı k. kuyu temel Yerinde dökme kazık­ lı temel. mütemadi temel Zeminin ayrık te­ mel yapılmasına elverecek kadar sağlam olmaması halinde yapılan, kolonların altında ve arasında be­ tonarme kiriş gibi uzanan temel

2

4

1 , Taş temel 2. Ayrık temel ( sömel ) 3. M ütemadi temel 4. Radye temel

türü. Mütemadi temel yapının bağ. lanması bakımından ayrık tamele göre daha uygun Ise de maliyeti daha yüksektir. radye temel Yapının zemine otu .... duğu yüzeyi bir döşeme gibi boy­ dan boya kaplayan çoğu betonar­ me temel , döşektemel , o ra dye jeneral. Radye temel dolma top· rak gibi emniyet gerilmesi çok dO.. şük olan zeminlerde uygulanır. sandık temel Bkz. keson. sepet/temel Prekast kolon teme. li. Hazır kolonun alt ucu sepette� mel üzerinde bulunan yuvaya yer­ leştirilir ve çevresi betonlanır. temel dizayn, temel tasar Bkz. tasar. temiz ölçü Bkz. ölçü. 495

TEMIZLEME Soba bacaların. da 'küllük'ün altına yerleştlrllen ve kurumu içine toplayan sürme kutu. temlik,·kl Ar. Birine mülk olarak verme. temper döküm Bkz. döküm. temren Demir parmaklık çubukla­ rının ucundaki sivri bölüm, 0pey. kAn. tenasüp Ar. (nlsbet'ten) Nlspet güz�lllğl, uygunluk. Bkz. oran. tenazur Ar. (nazar'dan) esk. Bakı� şım, 0Simetrl. tenef Çadır eteklerini kazıkiara bağlayan ip. teneffüshane Ar. Far. Okullarda, dinl enme ve temiz hava alma yeri. teneke 1 . Üstü elektrollz yoluyla kalaylanmış demir yaprak. 2. Tenekaden yapılıp Içine gazya. ğı, yağ, peynir gibi şeyler konulan 20 l itre ölçüsünde kap. 3. Tenekaden yapılmış. teneka mahallesi hlk. Gecekondu mahallesi. tenekecl Yapıda çinko, bakır Işleri yapan usta. tenekecillk ı,lerl Yapıda çinko, ba· kır Işleri. Çatı, denizllk, harpuşta· gibi yerlere gelen suların Içeriye sızmadan atılması için çinko ve benzeri metal levhalar kullanılır. Dere1, oluk, hazne, yağmur boru· su, baca kenarı , çatıların daha yük· sek bir bina duvarına bitiştikieri çizgiler, kalkan duvarı üzerindeki saçak uçları için özel olarak bi. çimlandirilen metal levhalardan ya� rarlanılır. Bu işler tenekecillk iş. !eridir. Metal levha eklerl, tene·

temizleme kutusu

·

.496

kecillkte kullanılan büküm şekllle­ rinden yararlanılarak yapılır. Tene­ kecillk Işlerinde en çok çinko kul. !anılır. Çinko parçalar birbirine 1& him lle eklenlr. Tenekeclllk Işle­ rinde tenekecl makası, lehim, hav· ya, lehim . lambası, lehlm ocağı, kerpeten gibi alet ve gereçler kul· lanılır. Bkz. büküm. tenis Bkz. spor alanları. tente lt. (tltnda) Çoğu çadır be. zinden yapılmış, güneş ve yağmur. dan koruyan perde. tenvir Ar. Aydınlatma. tenvirat,-tl Ar. Aydınlatma, ışıklan­ dırma. tenvlrat sortisi Aydınlatma sorti· si. Bkz. sortl. teodolit Fr. (thedollte) Topoğraf. yada gerek yatay, gerekse düşey açıların ölçülmesine ve gözlenme. sine yarayan alet. Bkz. takeometre. tepe alimesi Bkz. silme. tepecaml,·nl Tavanda veya tavana yakın yerde bulunan camlı pence. re. Bkz. fllgözü. tepe•ş•klancllrmas• veya tepeden 1Ş1kland1rma Tavandan sağlanan doğal aydınlatma. tepelik Kimi yapıların, anıtsal ka­ pıların ve mihrapların üst bölümü· nü süslemek üzere konulan, Iki ucu ve ortası kalkık, oymalı mermer parça, 0taç. buhurdan tepelik Buhurdan biçi· minde tepelik. meşale tepelik M eşale biçiminde tepelik. tapbirhane Ar. Far. Mlkr,oplu eşya· nın buğu ile temlzlendlği yer. Bkz. etüv .

TERMINAL Lat. ( tepiditas ılıklık) Roma hamamlarında soğukluk bö­ lümü, ılıklık. tepki o Reaksiyon. tepme raf1 Bir ocakta2 , eğik sırtın bitiminde, boğazdan ocağın arka duvarına kadar - uzanan bölüm, du� man rafı. teras Fr. (terrasse ) Taraça. teras kah Çekme kat. Bkz. kat. terasevler Eğimli arazide, birinin damı bir üsttekinin terası olacak şekilde, eğime dik doğrultuda yer­ leştirilen evler. terasman Fr. (terrassement) Top­ rak düzlemesi, toprak kazma ve ta­ şıma işleri. Bkz. kazı. terazi Düzeç. Bkz. suterazisl. terazlye getirmek Duvar örülür­ ken taşların üstüne yatay bir düz­ lam meydana getirecek şeklide düzlemek. hortum terazi Bkz. hortum. terazisinde Yatay. terclhli yol Bkz. yol. tepldaryum

terek

0 Raf.

Yun. Terebinthus adı verilen bir çeşit fıstık çamı ve sakız ağaçlarından toplanan, koyu sıvı , yapışkan, kokulu bir reçine. Terebentin, yağlıboya, yağlı vernlk üretiminde kullanılır. terebentin ruhu Terebentinln da­ mıtılmasıyla elde edilen, vernik ya­ pımında ve boyaları eritmede kul· lanılan madde. terleme Bir yapı öğesinin yüzlerin­ den birinin sıcaklığı, temasta bu­ h.mduğu havanın çiy noktasına eşit veya daha düşük olduğunda, ha­ vadaki su buharının belirli bir mik·

terebentin

tarı belli koşullara bağlı olarak o yüzeyde su haline gelir ve kılcal­ lık yoluyla emilir; gereç içinde yol alarak elemanı nemlendirir, ki bu olaya terleme denir. Kışın bu olay, yapı elemanlarının Iç yüzlerinde, yazın da, örneğin soğukhava depo. larının dış duvarlarının dış yüzle­ rinde görülebilir. Terleme, yapı öğelerinde ısı direncinin azalması, çürüme, pas, iç gerllme çatlakları, küflenme, çiçeklenme gibi zararla­ ra yol açabil ir. Bkz. yoğuşma. tennl Fr. (thermie) < Yun. 1 ton ağırlığındaki bir su kütlesinin sı· caklığını 1 oc artırmak için gerekli ısı miktarı: terml, 1 milyon kalo· riye veya 1 000 kilokaleriye eşittir. Bl:J değer yaklaşık olarak 4000 BTU'nun karşılığıdır. termik Yun. ısıya değgin, ısıl. termik iletkenlik katsay1s1 lsıl ilet­ kenlik katsayısı. termik santral Yakıtla Işletilen elektrik santralı. terminal,-11 Fr. Türkçeye, Fransızca ve Ingilizeade · Bir ulaştırma yo­ lunun sonu• anlamına kullanılan latince termlnus yerine alınmıştır. hava terminali, uçak terminali Bir havaalanında gelen ve giden yol­ cuların uçuş işlemlerinin yapıldığı, bagajların alınıp verildiği bina. Bir uçak terminalinde bürolar, bekleme salonları, bekleyenierin çeşitl i ge­ reksinmelerini karşılayacak hacim· ler bulunur. otobüs terminali Kentlerarası oto­ büslerin varıp kalktıkları merkez. Bir otobüs terminalinde, gelen ve giden otobüsler için ayrılmış bö497

TERM I NEZON lümler, bürolar, bekleme salonları , bekleyeni erin ve taşıtların gerek­ sinmelerini karşılayacak işlevlere ayrıl mış. yapılar, hacim ve tesls­ ler bulunur. şehir terminall Kent Içinde, uçak yolcu larının uçuşla Ilgili işlemle­ rini n yapıldığı bina. termlnezon Fr. (terminalson) < Lat. Son sırada kullanılan bir kenarı pahlı kara fayans, bltim2 . çift terminezon Köşelerde kulla­ nılan iki kenarı pahlı kara fayans. termodlnamik Yun. (thermos sıcak, dynamis güç) Isı enerjisi ile ha­ reket enerjisi arasındaki ilglieri ve bu konuya değgin olan olayları in· eeleyan fizik kolu. termoelektrik Yun. Isı enerjisi ile elektri k enerjisi arasındaki ilgileri ve bu konuya değgin olan olayları inceleyen fizik kolu. termometre Yun. (thermos sıcak metron ölçü) Sıcakölçer. termopan cam Bkz. cam. termoplastik Yun. lsıtılınca yumu­ şayan , sağuyunca yeniden sertle. şen sentetik reçine veya başka bir gereel nitelendirmek Için kullanılan terim : . termeplastik tutkalla yapı­ lan kontrplaklar, presten çıkarılma­ dan önce soğutulurlar. termoplastik karo Asfalt, asbest lifl, termeplastik reçineler ve ben­ zeri gereçlerle yapılan ve çoğu çi­ mento şap üzerine yapıştırılarak kullanı lan kara. Bkz. marley. termoplastik yapay madde Sıcak. ta biçimlendirilebilen polivinil, po­ I letilen veya bunlarla benzer öze­ likte olan plastik madde. 498

Fr. (thermosiphon) Ev­ lerde sıcak su sağlanması Için ya­ rarlanılan, altta bir soba ve üstte silindirsel bir kazandan meydana gelen aygıt; banyo kazanı . termostat Yun. Bir şeyin veya bir yerin sıcaklığını bir düzeyde tut· maya yarar, çoğu elektrikle çalışır aygıt. Termostat çoğunlukla, iki ya­ nında genleşme katsayıları değişik Iki maden bulunan bir şeritten meydana geli r. Ayrı genleşmeden dolayı, ısınınca (veya soğuyunca) şerit eğrilerek bir akımı keser (ve­ ya bağlar) . Otomatik olarak kontrol edilen bir merkezi ısıtmada ter. mostat, kontrol sisteminin bir par­ çasıdır. kazan termostati Kazana takılan ve kazan suyu belirli sıcakilkiara ulaştığında brülörü çalıştıran ve durduran termostat. oda termostati Bir kalariferde va­ naya ya da brülöre uzaktan kuman. da ederek dolaşım suyu sıcaklığını düzenleyen termostat. terrakatta it. (terracotta) Sarıdan kızıl kahveya kadar değişik renk· lerde, tuğla ve klremltten çok da­ ha düzgün, Ince dakulu pişmiş top­ rak. Terrakotta, kal ıplı kornişler, vazolar, heykelcikler ve duvar blok. ları yapmakta kullanılı r. Terrakatta sırsız veya sırlı olarak yapılır; say­ damsız bir sırla kaplandığında fa­ yans adını alır. Terrakatta Etrüsk­ lerde çok kul lanılmıştır. terramare lt. Tunç döneminde te­ peclkler üzerine kurulan kazıklı evler. termasifon

TESTERE it. (terrazzo teras) Yerinde dökme mozaik. ters kirlş Bkz. kiriş. tersane Ar. Gemi yapılan yer. tersim Ar. Resmini yapma, çizme (çoğul u: tersimat) . teshin Ar. ısıtma. merkezi teshin M erkezi ısıtma. tesisat,-tl Ar. Bel l i bir işin sağ­ lanmasına yardım eden alet ve araçların uygun yerlere birbirine bağlı olarak döşenmesi veya dö­ şenen bu araçların topu, döşem : elektrik tesisatı , havagazı tesisa­ tı, vb. teslsat bacas1 Bkz. baca4• tesisat mühendisi S ıhhi · tes i sat ile ısıtma, havalandırma, soğutma, iklimlendirme ve havagazı tesisatı konularında uzmanlaşmış makine mühendisi. s1hhi teslsat Yapıda temiz ve pis ­ su döşemi. Sıhhi tesisat, makine mühendisliği konusudur. tesisatç1 Tesisat yapan kimse. teskere Harç vb. gereçleri taşımakta kullanılan, iki işçinin tutabi­ leceğl, bir sedyenlnklne benzer uzunca kolları olan, bir yanı açık tekne, 0destkire. tespihll M imarlıkta, marangozlukta, üzerinde bir sıraya diziimiş tespih taneleri gibi topariakları olan (sil­ me,çubuk vb.) . tessera lt. Mozaikte kullanı lan mer­ mer veya cam küplerden her biri. testere Far. Bir kenarı diş diş olan, dar ve uzunca çelik araç, ki katı şeyleri biçmekte kullanıl ır. Bkz. si . gaço, farekuyruğu.

rv=-c�

terrazzo

6

�7

�· tesisatçı aletleri 1 . Tenekeci makası, 2. Kalafat demiri , 3. Düz eğe, 4. Havya, 5. Ingiliz anahtarı , 6. Kaynak çekici, 7. Rayba, 8. Papağan anahtar, 9., 1 0. Levye. teskere

tesplhli silme

Kıl testerenin sicim kalınlığındaki kesici ·b �lümü. ahşap testeresi A�