Yunanistan Talepleri
 9789751744654

Citation preview

c ih a t

yayci

(Sen iyetiştin en büyük vatan sever babam a ve fed ak âr anneme, İBana ben zam an destek otan eşim tt/üşennef'e Şükranlarım ı ¿im anım ...

flevyiti oylum JBaybans 'a ve yeteeek Türk n esillerin e...

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) Soru ve Cevaplarla

ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARI IV/A-2-3.1. Dizi-Sayı:13

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) Soru ve Cevaplarla

CİHAT YAYCI

ANKARA, 2020

Yaycı, Cihat, 1966Yunanistan talepleri Ege sorunları soru ve cevaplarla / Cihat Yaycı. — Ankara : Türk Tarih Kurumu, 2020. xxx, 190 s. resim (renkli), portre, şekil, harita (renkli), grafik, tablo ; 24 cm. — (AKDTYK Türk Tarih Kurumu yayınları; IV/A-2-3.1. Dizi-Sayı: 13) ISBN 978 - 975 - 17 - 4465 - 4 1. Ege Adaları (Türkiye ve Yunanistan) _ Hukuksal durum. 2. Türkiye _ Dış ilişkiler _ Yunanistan. 3. Yunanistan _ Dış ilişkiler _ Türkiye. I. E.a. II. Dizi. 327.5610495 Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yönetim Kurulunun 29.01.2020 tarih ve 792/17 sayılı kararı gereği 25.000 adet basılmıştır.

ISBN: 978-975-17-4465-4

İnceleyiciler: Prof. Dr. Neşe ÖZDEN Prof. Dr. Necdet HAYTA

Kitabın telif geliri Deniz Müzesi Komutanlığına bağışlanmıştır.

Baskı: Neyir Matbaacılık Matbaacılar Sitesi 1341. cd. No: 62 İvedik - Yenimahalle / Ankara Tel: 0312 395 53 00 • Fax: 0312 395 84 20

İÇİNDEKİLER

TAKDİMLER KISALTMALAR HARİTALAR ŞEKİLLER FOTOĞRAFLAR TABLOLAR

XVII XXV XXVII XXXI XXXI XXXII

GİRİŞ 1. Ege Denizi’nin Türkiye Açısından Önemi Nedir? 2. Ege’de Temel Sorunlar Ne Zaman Başlamıştır ve Nelerdir? 3. Ege Meselelerinin Türk Yunan İlişkileri Gündemine 1974’ten Sonra Girdiği Söylenebilir mi? 4. 1976-1987 ve 1996 Yıllarında Yaşanan Krizlerin Sebebi Nedir? 5. “Megalo İdea” Nedir? 6. Ege Sorunlarının Temel Kaynağı Nedir?

1 1 3 3 5 10

BİRİNCİ BÖLÜM EGEMENLİĞİ ANTLAŞMALARLA YUNANİSTAN’A DEVREDİLMEMİŞ ADA, ADACIK VE KAYALIKLAR SORUNU 1. Egemenliği Antlaşmalarla Yunanistan’a Devredilmemiş Ada, Adacık ve Kayalıklar (EGAYDAAK)’ın Hukuki Statüsü ve Tarafların Görüşleri Nelerdir?

13

VIII

İÇİNDEKİLER

2. Tarihte Ege Adaları, Yunan Egemenliğinde mi Türk Egemenliğine Geçmiştir? 3. Yunanistan’a İlk Olarak Hangi Adalar Ne Zaman Verilmiştir? 4. Büyük Devletlerin Baskıları Sonucunda Ege Adalarının Yunanistan’a Verilmesine İlişkin Belli Başlı Anlaşmalar Nelerdir? 5. Ege Adalarının Bugünkü Nihai Hukuki Statüsünü 1923 Lozan ve 1947 Paris Antlaşmalarının Hangi Maddeleri Belirlemektedir? 6. 1947 Paris Barış Antlaşması ile Yunanistan’a Verilen Adalar Hangileridir? 7. Yunanistan’a Devredilmeyen Ada, Adacık, Kayalık Var mıdır? Var ise Bunlar Sahipsiz midir? 8. Egemenliği Yunanistan’a Devredilmeyen Ada, Adacık ve Kayalıklar ile İlgili Olarak Hangi Antlaşmaların Hangi Maddeleri Mesnet Oluşturmaktadır? 9. Lozan Antlaşması’nın 16’ncı Maddesi Ne Demektedir? 10. Lozan Antlaşması’nın 16’ncı Maddesi, Madde 12 ve 15 ile Devredilen Adalar Dışında İlave Başka Adaların Devrine Mesnet Oluşturabilir mi? 11. Lozan Antlaşmasının 16’ncı Maddesinde “Madde 12 ve 15 ile Devredilen Adalara İlişkin Olarak Geleceği İlgililerce Düzenlenmiş ya da Düzenlenecektir” İfadesi Neyi Kastetmektedir? 12. Lozan Antlaşması Madde 16 Kapsamına Adacık ve Kayalıklar da Girmekte midir? 13. Lozan Antlaşması Madde 16’nın “Toptan Feragat Olarak Değerlendirilmesi” Uygun mudur? 14. Lozan Antlaşması Madde 16, Sevr Antlaşmasının Dayatılan Hangi Hükmüne Karşı Büyük Çabalarla Lozan Antlaşması’na Dahil Edilmiştir? 15. Lozan Madde 16, Niteliği İtibariyle Toptan Feragate Elverişli midir? 16. Lozan Madde 16’nın Toptan Feragat Olarak Yorumlanması, Ülke Devrinin Açık İradeyle Yapılmasını Öngören Kurala Uygun mudur? 17. Usul ve Esas Açısından Lozan Antlaşmasının 16’ncı Maddesi Neyi Hükmetmektedir?

14 18

21 24 25 25

25 27

28

28 29 30

31 31 32

İÇİNDEKİLER

18. Lozan Barış Antlaşması’nın 16’ncı Maddesinin Osmanlı İmparatorluğu’nun İlgili Tüm Topraklarda Egemenlik Devrine İlişkin midir? Türkiye’nin Tezlerimizi Destekleyici Bir Hakem Mahkemesi Kararı Var mıdır? 19. Hakem Mahkemesi’nin Lozan Barış Antlaşması Madde 16’ya Getirdiği Yorum Nedir? 20. Hakem Mahkemesi’nin Madde 16 Yorumunun Ege Egemenlik Uyuşmazlığında Tarafların Tezlerine Etkileri Nedir? 21. Egemenliği Belirlenmemiş Toprak Statüsünün Türk Tezleri Üzerindeki Etkileri Nedir? 22. Antlaşmalarla Devredilmeyen Adalar Üzerinde Yunanistan’a Egemenlik Hakkı Verecek Bir Deniz Sınırı Var mıdır? 23. 1947 Paris Barış Anlaşması’nın 14’üncü Maddesi ile İtalya’dan Alınarak Yunanistan’a Verilen Meis Adası ve Civarındaki Ada ve Adacıklarda Durum Nedir? 24. Meis Adası ile Anadolu Arasında İtalya ile Bir Deniz Sınırı Antlaşması Yapılmış mıdır? 25. Türkiye ile İtalya Arasında Diğer Deniz Alanları İçin de Bir Deniz Sınırı Antlaşması Yapılmış mıdır? 26. Meis Adası Yunanistan’a 1947 Paris Barış Adlaşması ile Nasıl Verilmiştir? 27. 1947 Paris Barış Adlaşması Meis Adası’nın Yunanistan’a Verilmesi ile İlgili 14. Maddesinin Metninde Hangi Hususlara Dikkat Edilmelidir? 28. 1947 Paris Barış Adlaşması ile Yunanistan’a Hangi Adalar Hukuken Devredilmiştir? 29. 1947 Paris Barış Antlaşmasında 04 Ocak 1932 Sözleşmesi’ne Atıf Yapılmamasının Bir Eksiklik Olduğunu Yunanistan Fark Etmemiş inidir? 30. 1947 Paris Barış Antlaşması’nda Kara Ada ve Fener Adası, Meis Adası ile Birlikte Yunanistan’a Devredilmiş midir? 31. EGAYDAAK’ın Farkına Varıp, İlk Devlet Uygulamaları Kim Tarafından, Ne Zaman Yapılmıştır?

IX

32

34 35 36 38 40

41 42 43 44

46 48

48 54

X

İÇİNDEKİLER

32. Türkiye Cumhuriyeti EGAYDAAK Hususunda Adli Yetki Kullanmış mıdır? 33. EGAYDAAK Sorunu Esasen Ne Zaman Gündeme Gelmiştir? 34. Kardak Krizi Nasıl Gelişmiştir? 35. EGAYDAAK Varlığı Üzerine Dönemin Cumhurbaşkanı Bir Açıklama Yapmış mıdır? 36. EGAYDAAK Varlığı ve Hukuki Dayanağı Konusunda Türk Dışişleri Bakanlığının Hangi Aleni Belgesi Mevcuttur? 37. EGAYDAAK Konusu Kamuoyu Gündemine Yeterince Taşınmış mıdır? 38. Tüm Bu Hususlar Çerçevesinde; Türkiye’nin Menfaatleri Doğrultusunda EGAYDAAK’ın Hukuki Pozisyonu Nasıl Özetlenebilir? 39. EGAYDAAK Meselesinin Uluslararası Adalet Divanına (UAD) Gitmesi Halinde, 1923-1996 Döneminde Devlet Uygulamalarımızın Bulunmaması Divandan Aleyhimize Karar Çıkmasına Neden Olabilir mi? 40. EGAYDAAK Sadece Küçük Adacık veya Kaya Parçası Sorunu mudur? 41. EGAYDAAKTardan Çok Daha Küçük, Adacık Bile Olmayan, Kaya Parçalarına Bir Takım Devletler Nasıl Hassasiyet Gösteriyor? 42. Bir Takım Adaları Tartışmalı Gösteren Yabancı Akademik Yayınlar Var mıdır? 43. EGAYDAAKTarı Gösterir Yerli ve Yabancı Yayınlar Var mıdır? 44. EGAYDAAK Konusunda Üst Düzey Yetkililer Tarafından Açıklamalar Yapılmış mıdır? 45. EGAYDAAKTarın İsimleri Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Tarafından Resmen Açıklanmış ve/veya EGAYDAAK’ları Gösterir Harita Yayımlanmış mıdır? 46. Ege ve Akdeniz Sınırına İlişkin Türkiye’nin Tutumu Nedir?

54 55 57 60 60 61 62

64

67 69 72 74 82 83

84

İÇİNDEKİLER

XI

İKİNCİ BÖLÜM KARASULARI SORUNU 1. Uluslararası Deniz Hukukuna Göre Karasuyu Ne Demektir? 2. Karasularının Hukuki Rejimi Nasıldır? 3. Karasularının Genişliği Nasıl Hesaplanır? 4. Türkiye’nin Karasuları Uygulaması Nasıldır? 5. Karasuları Sorunu Genel Anlamda Kısaca Nedir? 6. Lozan Barış Antlaşması Ege Denizi’nde Karasuları Sınırını Kaç Mil Olarak Öngörmüştü? 7. Lozan Barış Antlaşması Ege Denizi’nde 3 Mil Olan Karasuları Simrını Ne Zaman ve Ne Şekilde 6 Mil’e Çıkarılmıştır? 8. Lozan’ın 1923’de Türkiye ile Yunanistan Arasında Tesis Ettiği Yunanistan Tarafından Nasıl Bozulmuştur? 9. Ege Meseleleri Türk Yunan İlişkileri Gündemine Ne Zaman Girmiştir? 10. Halen Yürürlükte Olan 6 Mil Genişliğinde Karasuları Uygulamalarına Göre Ege Denizi’nde Karasuları ve Açık Deniz Alanları Dağılımı Ne Orandadır? 11. Halen Yürürlükte Olan 6 Mil Genişliğinde Karasuları Uygulamalarına Göre Ege Denizi’nde Kıta Sahanlığı Sınırlandırması Açısından Özellikle Hangi Bölge Önem Arz Etmektedir? 12. Yunanistan’ın Karasularını 12 Mil’e Çıkarması Durumunda Ege’de Açık Deniz Alanları Hangi Orana Düşecek ve Etkileri Ne Olacaktır? 13. Yunanistan’ın Karasularını 12 Mil’e Çıkarması Durumunda, Ege’de Türk Balıkçılığına, Turizmine, Hava Sahasına, Kıta Sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge Haklarına ve Paylaşımına Etkileri Ne Olacaktır? 14. Yunanistan’ın Ege’de Karasularını 1 Mil Dahi Artırmasının Etkileri Ne Olacaktır? 15. Yunanistan’ın Ege’de Karasularını 12 Mil’e Çıkarma Konusunda Mutlak Bir Hukuki Hakkı Var mıdır?

87 88 88 89 91 93 93 95 96 97

98

99 102

103 105

XII

İÇİNDEKİLER

16. Yunanistan ile Bir Mutabakat Olmadan Karasularının Genişletilmesi Konusunun Uluslararası Yargıya Götürülmesi Halinde Yunan Adalarına 12 Mil Karasuyu Genişliği Otomatik Olarak Verilebilir mi? 17. Türkiye’nin, Karasularını 12 Mil’e Çıkarmaya Cevaz Veren 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne Taraf Olmaması Hukuki Yönden Elini Zayıflatıcı Etkisi Var mıdır? 18. Türkiye Yunanistan’ın Ege’de Karasularını 6 Mil’in Üzerine Çıkarma Taleplerini Kabul Etmeyeceğine Dair Kararlılığını Ne Zaman ve Nasıl Ortaya Koymuştur? 19. Yunanlı Akademisyenler Dahi Yunanistan’ın Karasularını 6 Mil’in Üzerine Çıkartmasının Türkiye’ye Haksızlık Olacağını ve Türk Görüşlerinin Haklılığını İfade Etmişler midir? 20. Son Dönemde Yunanlı Yetkililerin, Yunanistan’ın Karasularını 6 Mil’in Üzerine Çıkartacağına Yönelik Söylemleri Var mıdır? 21. Yunanistan’ın Karasularını 6 Mil’in Üzerine Çıkartma Başta Olmak Üzere Deniz Yetki Alanları Paylaşımında Türkiye’nin Haklarını Hiçe Sayarak Kendi Lehine Çözmek İçin Türkiye Karşıtı İttifak Oluşturma Gayretleri Var mıdır? 22. Son Dönemde Yunanlı Yetkililerin Söylemleri de Dikkate Alınarak, Karasuları Sınırları Konusunda Yunanistan’a Ne Teklif Edilebilir?

106

110

112

114

116 118

121

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM GAYRİ ASKERİ STATÜDEKİ ADALARIN ASKERİLEŞTİRİLMESİ VE SİLAHLANDIRILMASI SORUNU 1. Gayri Askeri Statüdeki Adalar (GASA) Hangileridir? 123 2. Söz Konusu Adalara “Gayri Askeri Statü” Şartı Hangi Antlaşmalarla 125 Ne Zaman Konulmuştur? 3. GASA’ların Uluslararası Hukuk Kapsamındaki Yasal Çerçevesi ve 126 Zemini Nedir? 4. Ege Adalarının Gayri Askeri Statüsünün Tanımı ve Esasları Nedir? 129 5. Gayri Askeri Statü ile Askersizleştirme Aynı Esasları mı İfade Eder? 130

İÇİNDEKİLER

6. Yunanistan GASA’ların Statüsünü Muhafaza Etmekte midir? 7. Yunanistan’ın Adaların Gayri Askeri Statüsü Hakkındaki Görüşleri Nedir? 8. Yunanistan’ın Adaların Gayri Askeri Statüsü Hakkındaki Görüşlerine Karşı Türkiye’nin Görüşü Nedir? 9. Yunanistan’ın GASA’ların Statüsünü Ayrıca Hangi Yöntemlerle Bozmaktadır? 10. Ege’deki GASA’lara Benzer Statüde Dünyada Başka Ada ve Bölgeler Var mıdır? 11. Yunanistan’ın Adaların Gayri Askeri Statüsünü Bozduğu Bu Durum 1923 Lozan ve 1947 Paris Barış Antlaşması’nda Belirtilen Egemenlik Devir Şartını Ortadan Kaldırır mı?

XIII

131 132 132 132 133 134

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM KITA SAHANLIĞI SORUNU 1. Kıta Sahanlığı Nedir? 2. Kıta Sahanlığı Sınırlandırılması Nasıl Yapılır? 3. Kıyı Devletinin Kıta Sahanlığında Yetkileri Nelerdir? 4. Türkiye’de Kıta Sahanlığı Uygulaması Nasıldır? 5. Kıta Sahanlığı Uyuşmazlığının Ortaya Çıkışı ve Gelişimi Süreci Nasıldır? 6. Yunanistan’a Göre Yunan Kıta Sahanlığı Nasıl Olmalıdır? 7. Türkiye’ye Göre Türk Kıta Sahanlığı Nasıl Olmalıdır? 8. Kıta Sahanlığı Sorunu Konusunda Türkiye’nin Görüşleri Nedir? 9. Yunanlı Akademisyenler Dahi Kıta Sahanlığı Konusunda Türk Görüşlerinin Haklılığını İfade Etmişler midir?

137 138 138 138 139 143 144 146 148

XIV

İÇİNDEKİLER

BEŞİNCİ BÖLÜM UÇUŞ MALUMAT BÖLGESİ SORUNU 1. Uçuş Malumat Bölgesi (FIR - Flight Information Region) Limitleri 151 ve Sorumlulukları Nasıl Belirlenmiştir? 2. FIR ile Tanımlanan Bölge İçerisinde Kullanılabilecek Yetki ve 153 Sorumluklar Nedir? Bir Egemenlik Yetkisi midir? 3. FIR Limit Sorunu Nedir ve Nasıl Ortaya Çıkmıştır? 153 4. Yunanistan FIR Sorumluluğunu Nasıl İstismar Etmektedir? 155 5. Yunanistan’ın FIR Sorumluluğunu İstismar Etmesinin Temelinde Ne 156 Yatmaktadır? 6. Yunanistan’ın FIR Sorumluluğunu Megalo İdea Hedefi 156 Doğrultusunda İstismar Etmesinin Son Dönem Örneği Nedir? 7. Yunanistan’ın FIR Sorumluluğunu İstismar Etmesine Karşı 159 Türkiye’nin Tutumu Nedir? 8. Türkiye’nin Hava Sahası Üzerinden Geçmesine Rağmen, Hava 159 Trafik Kontrol Hizmeti Yunanistan Tarafından Sağlanan Hava Yolları Var mıdır?

ALTINCI BÖLÜM 10 MİL HAVA SAHASI SORUNU 1. Ulusal Hava Sahası Ne Demektir? 2. Yunanistan Ulusal Hava Sahası Sınırının Kaç Mil Olduğunu İddia Etmektedir? 3. Yunanistan’ın “ 10 Mil Hava Sahası” Uygulaması Sorunu Nereden Kaynaklanmaktadır? 4. Yunanistan’ın “ 10 Mil Hava Sahası“ Uygulaması Sorunu Uygulamada Nasıl Çelişkilere Neden Olmaktadır? 5. Yunanistan’ın “ 10 Mil Hava Sahası“ Uygulamasına Karşı Türkiye’nin Tutumu Nedir?

163 164 165 166 167

İÇİNDEKİLER

XV

YEDİNCİ BÖLÜM ARAMA KURTARMA SORUMLULUK SAHASI SORUNU 1. Arama Kurtarma (AK) Hizmeti Ne Demektir? 2. Arama Kurtarma Sorumluluk Sahası Nedir? 3. Ege’de Arama Kurtarma Sorumluluk Sahası Sorunu Nedir? 4. Ege’de Arama Kurtarma Sorumluluk Sahası Konusunda Türkiye’nin Tutumu Nedir? 5. Olması Gerektiği Değerlendirilen Türk Arama Kurtarma Sorumluluk Sahası Nasıl Olmalıdır? KAYNAKLAR

169 169 170 174 176 179

TAKDİM 1 Sayın Dr.Tümamiral Cihat YAYCI’nın “Yunanistan Talepleri (Ege Sorunları) Soru ve Cevaplarla” isimli kitabı ile “Ege Sorunları” olarak literatürde ifade edi­ len ancak, esası itibarıyla Yunanistan’ın kurulduğu günden bu yana Türkiye aley­ hine izlediği genişlemeci revizyonist politikaların bir tezahürü olan hukuka aykırı talepleri İncelenmektedir. Yunanistan’ın Ege’de jeopolitik dengeyi bozmaya yönelik hukuksuz talepleri, Megalo İdea olarak tanımladığı tarihsel ideolojisi ile yakından ilgilidir. Türkiye, Yunanistan’a karşı; ne savaşta yenilmiş, ne de toprak ya da deniz alanı vermek üzere zorla barış masasına oturtulmuştur. Nitekim, Türkiye’nin Ege’de Yunanistan lehine statükoyu bozacak ne bir santimlik vereceği toprağı ne de bir millik denizi vardır. Esasen, Ege’de temel mesele egemenliktir. Bu meselenin çözümü ise Ege­ menliği Antlaşmalarla Yunanistan’a Devredilmeyen Ada, Adacık ve Kayalıklar (EGAYDAAK) ile doğrudan ilintilidir. Yunanistan kaynaklı diğer problem sahalarının giderilmesi ancak ve ancak EGAYDAAK konusunun açıklığa kavuşturulması ile mümkün olabilecektir. Bu temel prensip çerçevesinde hazırlanan “Yunanistan Talepleri (Ege Sorun­ ları) Soru ve Cevaplarla” isimli kitabın, Ege’deki Yunanistan Talepleri ile bu ta­ leplerin tarihçesi ve hukuken nasıl çürütülmesine yönelik herkesin kolayca an­ layabileceği görsel materyal ve haritalarla donatılmış bir başucu kitabı olacağı kanaatindeyim. Kendisine bu değerli çalışmasından dolayı teşekkür ediyorum. Saygılarımla. Prof. Dr. Çağrı ERHAN Altınbaş Üniversitesi Rektörü İstanbul, 2019

TAKDİM 2 Ege veya Türkçe’de kullanılan diğer ismiyle Adalar Denizi gündemimizden hiç düşmüyor. Atalarımız Ege’deki adalarla, donanmamızın kurucusu Çaka Bey zamanında karşılaştılar. Çaka Bey, 1080’li yıllarda Urla ve Foça’yı aldıktan sonra Midilli ve Sakız’ı fethetti. Adaları kurtarmaya gelen Bizans donanmasını mağlup etti. Bu fetihler ve denizdeki zaferle Ege’de Türk varlığı tarih sahnesine çıktı. Ölümünden sonra kurduğu beylik ortadan kalkmasına rağmen bölgede ilk Türk yerleşmesi meydana gelmişti. Daha sonra bölgede hakimiyet kuran Menteşe, Aydın, Saruhan ve Karesi beylikleri Türk denizciliğinin temsilcisi oldular. Fatih döneminde, 1456’da Taşoz ve Limni’nin fethiyle başlayan Ege adalarının fethi 1715’de İstendil’in (Tinos) alınmasına kadar 250 yıl sürdü. İtalya, 191 l ’de Libya’yı işgale kalkışınca Enver Paşa, Eşref Kuşçubaşı, Mustafa Kemal Atatürk gibi genç subaylar, Libya’ya giderek halkı örgütlediler. Zor du­ rumda kalan İtalya, Rodos’u ve diğer 12 adayı işgal etti. 18 Ekim 1912’de Uşi Antlaşması imzalanarak Libya’daki İtalyan hâkimiyeti kabul edildi. İtalya, ant­ laşmaya göre adaları tahliye edecekti. Ancak Balkan Savaşı’nın devam etmesi, ardından da Birinci Dünya Savaşı çıkınca adalar geri alınamadı. Lozan Antlaş­ masıyla da adalardaki İtalya hakimiyeti kabul edildi. İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, 1936’da Ege’deki yüzlerce adacık ve kayalığı Tür­ kiye’ye kazandırdı. Ancak Şükrü Kaya’dan sonra mirasına sahip çıkılıp, Ege’deki hakimiyet alanlarımız tam olarak tesis edilmedi. Yunanistan, bulduğu her fırsatta Lozan Antlaşmasının hilafına adımlar attı ve maalesef bu adımlarına yeterince karşılık verilemedi. 1996’daki Kardak Krizi Türk tarihinde önemli bir dönüm noktası oldu. Bu tarihten sonra Türkiye Ege Denizi’ndeki haklarını hem teorik olarak hem de sahada fiili olarak savunmak ve Yunanistan’ın haksız kazanımlarının önüne geçmek için büyük bir mücadeleye girdi.

XX

TAKDİM 2

Denizlerde Türkiye’nin haklarını savunmak için yıllardan beri birçok aka­ demik yayın yapıp ve meselelerimizi dert edinip, kafa yoran Dr. Tümami­ ral Cihat Yaycı, “Yunanistan’ın Talepleri (Ege Sorunları), Soru ve Cevap­ larla”, isimli son eserinde Ege’deki meseleleri anlatıp, tarihen ve hukuken Türkiye’nin haklarını ve Yunanistan’ın haksız taleplerini bilimsel olarak ele alıp, herkesin anlayabileceği bir dille ortaya koyuyor. Aynı zamanda çokça duyduğumuz ancak fazla bilgi sahibi olmadığımız “EGAYDAAK, karasuları, kıta sahanlığı, FIR limiti, arama kurtarma sorumluluk sahası” gibi terimlerin de ne olduklarını ve günümüzde ne ifade ettiğini anlatıyor. Dr. Tümamiral Cihat Yaycı’nın bu eseri Ege meseleleriyle ilgili önemli bir el kitabı olacaktır. Erhan AFYONCU İstanbul, 2019

TAKDİM 3 Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Dr. Tümamiral Cihat Yaycı’dan yine zihin açıcı bir eser. Öncekiler gibi bu çalışmasında da; Dr. Yaycı’nın kalemi, yüreği, zihni, ilmi birbirini besleyerek harmanlanmış ve soruna odaklı ve enine boyuna tüm yönle­ riyle, irdelenen ve bu yönüyle de zihinde hiçbir gri alan bırakamayacak netlikte bir eser ortaya çıkmış. Bu çalışmayla; yıllardır üst başlık olarak bilinen Ege Sorunlarının tüm alt baş­ lıkları, sorularla aydınlanıyor. Sorular öylesine ayrıntılı ki, konuları hiç bilmeyen, bugüne kadar yaşananlardan tamamen habersiz kalanlar için bilgi yoğunluğuyla, berrak bir anlatımla bilgilenmeleri sağlanıyor, tüm gerçekler ortaya konuyor. Çalışmada sadece bilgilerin sıralı dizilişiyle yetinilmiyor. Aynı zamanda bilgi­ nin bilince dönüşmesi için de gerek soru sistematiği, gerekse anlatım esasları son derece isabetli kullanılıyor. Yıllardır konuştuğumuz, dert yandığımız, eksiliğiyle yüreğimizi ve zihnimizi sızlatan Ege’deki haklarımızın korunması konusunda bu eser; tıpkı Doğu Akde­ niz’deki stratejik, hukuki, ahlaki, siyasi, ekonomik, jeopolitik mücadelemizdeki hassasiyeti taşıyor, bilimsel bir çerçeve çiziyor. Yunanistan, küresel çıkar odaklarının koruması ve cesaretlendirmesiyle yıllar­ dır, Ege sorunlarında hukuksuzluğun, adaletsizliğin iddiasında bulundu ve her zaman uyuşmazlık çizgisini korudu. Türkiye ise bugün bu tavra karşı, Doğu Ak­ deniz’de gösterdiği kararlılığında olduğu gibi Ege sorunlarında da hukuka, adale­ te dayalı çözüm noktasındadır. Ege’de Yunanistan ile yaşanan tüm sorunlar yani; Egemenliği Anlaşmalarla Yunanistan’a Devredilmemiş Ada, Adacık ve Kayalıklar (EGAYDAAK) sorunu, Karasuları, kıta sahanlığı, adaların silahlandırılması, Uçuş malumat bölgesi, hava

XXII

TAKDİM 3

sahası gibi tüm sorunlar; tarihsel içeriği çok iyi bilinmeden, hukuki derinliği ye­ terince kavranmadan, jeopolitik ve jeostratejik nedenleri açıkça ortaya konulma­ dan anlaşılamaz ve sorunlara karşı isabetli yönetim stratejisi belirlenemez. Unutulmamalıdır ki, sosyal olgular çok bileşenli ve etkileşimlidir. Bir sosyal olgunun en doğru biçimde analiz edilebilmesinde, tüm bileşenleri ve bu bile­ şenlerin karşılıklı etkileşimleri yeterince ortaya konulmadıkça, o sosyal olgunun anlaşılması, çözümlenebilmesi ve yönetilebilmesi mümkün değildir. Bu gerçeğin ışığında, Dr. Cihat Yaycı’nın kıymetli eseri önemli bir katkı sunuyor, geleceğimi­ ze ilişkin ipuçları veriyor, doğru bir stratejik yönetim çerçevesi çiziyor. Prof. Dr. Yaşar HACISALİHOĞLU İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Rektörü İstanbul, 2019

TAKDİM 4 “Yunanistan Talepleri (Ege Sorunları) Soru ve Cevaplarla” isimli bu kitap, Yu­ nanistan’ın dünden bugüne Türkiye aleyhine izlediği revizyonist politikalar bağ­ lamında Ege’de jeopolitik dengeyi bozmaya yönelik hukuksuz taleplerini, Ege­ menliği Antlaşmalarla Yunanistan’a Devredilmeyen Ada, Adacık ve Kayalıklar (EGAYDAAK)’lardan başlayarak soru ve cevaplar şeklinde anlatmaktadır. Yunan taleplerinin ana kaynağı, 400 yıl Türk egemenliğinde kalan Ege adala­ rının Osmanlı İmparatorluğunun son 10 yılında kaybedilen savaşlar ile büyük devletlerin baskı ve desteği sonucunda Yunanistan’a verilmesi ve bu şekilde açık deniz alanlarının azalarak, Anadolu Yarımadasının Ege’den uzaklaştırılmasıdır. Ege’de temel mesele egemenliktir. Bu meselenin çözümü ise EGAYDAAK ile doğrudan ilintilidir. Sadece karasuları açısından bakıldığında bile, Trakya yüzölçümünün yarısı ka­ dar karasularına sahip olan EGAYDAAK’ların aidiyetini belirlemeden deniz yet­ ki alanları sınırlandırması yapmak telafisi imkânsız kayıplara neden olabilecektir. Zira sorunların birbirleri ile bağlantılı olduğu ve biri hakkında verilecek karar diğerlerini de etkileyecektir. Dr.Tümamiral Cihat YAYCI tarafından hazırlanan “Yunanistan Talepleri (Ege Sorunları) Soru ve Cevaplarla” isimli bu eser; Ege’deki haksız ve mesnetsiz Yu­ nan taleplerinin nasıl çürütüleceğine yönelik argümanları ihtiva etmesi ve eserin herkes tarafından rahatlıkla anlaşılabilecek olması nedeniyle oldukça kıymetlidir. Kendisine bu değerli çalışmasından dolayı teşekkür ediyorum. Saygılarımla. Prof. Dr. Sertaç Hami BAŞEREN Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Ankara, 2019

KISALTMALAR AB

[Avrupa Birliği

ABD

[Amerika Birleşik Devletleri

ACC

:Bölge Kontrol Merkezi

ADS

:Açık Deniz Sözleşmesi

AK

:Arama Kurtarma

Bkz.

:Bakınız

COSPAS-SARSAT

:Intemational Satellite System for Search and Rescue (Uydu Destekli Arama Kurtarma İkaz Sistemi)

EGAYDAAK

:Egemenliği Antlaşmalarla Yunanistan’a Devredilme­ miş Ada, Adacık ve Kayalıklar

GASA

:Gayri Askeri Statüdeki Adalar

MEB

:Münhasır Ekonomik Bölge

BM

[Birleşmiş Milletler

BMDHK

:Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Konferansı

BMDHS

[Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi

ESRİ

[Çevresel Araştırma Enstitüsü

FIR

[Uçuş Malumat Bölgesi

GKRY

[Güney Kıbrıs Rum Yönetimi

XX V I

K ISA LTM A LA R

ICAO

:International Civil Aviation Organization (Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü)

IMO

:International Maritime Organization (Dünya Denizcilik Örgütü)

KBBS

: 1958 Cenevre Karasuları ve Bitişik Bölge Sözleşmesi

LBA

:Lozan Barış Antlaşması

Md.

:Madde

NATO

:North Atlantic Treaty Organization (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü)

MTA

:Maden Teknik Arama

PICAO

:Provisional International Civil Aviation Organization

PCIJ

:Permanent Court of International Justice

Rec.

:Records

RF

:Rusya Federasyonu

RG.

:Resmi Gazete

s.

:Sayfa

SAR

:Search and Rescue (Arama Kurtarma Bölgesi)

SOLAS

:Safety of Life at Sea

SSCB

:Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği

T.

:Tertip

TPAO

:Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı

UAD

:Uluslararası Adalet Divanı

vd.

:ve devamı

Vol.

:Volume

HARİTALAR

Harita

1- 1,

Ege’de Osmanlı Hakimiyeti.

Harita

1-2,

Harita Harita

1-3,

Yunanistan’ın Revizyonist Politikasını Gösteren Harita. Megalo İdea’yı Gösteren Harita.

1-4,

Megalo İdea’yı Gösteren Harita.

Harita

1-5,

Megalo İdea’yı Gösteren Harita.

Harita

1-6,

Şu Anda Megalo İdea’ya Göre Gelinen Noktayı Gösteren Harita.

Harita

Ege’de Hakimiyet Sürecini Gösteren Harita.

Harita

2-1, 2-2,

Harita

2-3,

Harita

2-4,

Harita Harita

2-5, 2-6,

Harita

2-7,

1947 Paris Antlaşması ile Yunanistan’a Verilen Adalar.

Harita

2-8,

Egemenliği Yunanistan’a Devredilmemiş Ada Adacık ve Kayalıkları Gösteren Harita.

Harita

2-9,

Harita

2-10,

Menteşe Adaları’nı Gösteren Harita. Kara Ada ve Fener Adası’m Gösteren Harita.

Harita Harita

2-11, 2-12,

Harita Harita

2-13, 2-14,

Harita Harita

2-15, 2-16,

Ege’de Osmanlı Hakimiyetini Gösteren Harita. Ege Denizi’nin Osmanlı İç Denizi Halini Gösteren Harita. Yunanistan’a Kuruluşu ile Verilen Adalar. Ege Haritası. Ege Adaları’nın 1923’te Lozan Barış Antlaşması ile Statüsü.

Menteşe Adalarını Gösteren Harita. Kara Ada ve Fener Adası’m Gösteren Harita. Kara Ada ve Fener Adası’m Gösteren Harita. Meis, Kara Ada, Fener Adası ve Dragonera Adalarını Gösteren Harita. Meis Adası San Stephano Burnunu Gösteren Harita. Çevresel Araştırma Enstitüsü (ESRİ) (ABD) Tarafından Çizilen Harita.

HARİTALAR

XXVIII

Harita

2-17,

Kardak Adaları’m Gösteren Harita.

Harita

2-18,

Petra Brance Davası, Eritre-Yemen Davası, Palm Adası Davası, Nikaragua-Kolombia Davası.

Harita

2-19,

Harita

2-20,

EGAYDAAK Karasuları Trakya Bölgemizin Yüzölçümünün Neredeyse Yarısı Kadar Bir Alan Oluşturmaktadır. EGAYDAAK’ların Karasuyunu Gösteren Harita.

Harita

2-21,

Güney Çin Denizi’ndeki Bölge Ülkelerinin İddialarını Gösteren Harita.

Harita

2-22,

Spratly Adaları’m Gösteren Harita.

Harita

2-23,

Harita

2-24,

Fransız Jeopolitik Atlası. EGAYDAAK’lan Gösteren Harita.

Harita Harita

2-25, 2-26,

EGAYDAAK’lan Gösteren Harita. EGAYDAAK’lan Gösteren Harita.

Harita

2-27,

EGAYDAAK’lan Gösteren Harita.

Harita

2-28, 2-29,

EGAYDAAK’lan Gösteren Harita.

Harita Harita

2-30,

EGAYDAAK’lan Gösteren Harita.

2-31,

Türkiye’nin Deklare Ettiği Ege-Akdeniz Ayrımını Gösteren Harita.

Harita

3-1, 3-2,

Harita

Harita Harita

3-3,

EGAYDAAK’lan Gösteren Harita.

Karasularının Tarihçesi. Ege’nin Mevcut Statüsünü Gösteren Harita. Yunanistan, 17 Eylül 1936 Tarihinde “Tek Taraflı Olarak” Karasularını 6 Mil’e Genişletmiştir. 6 Mil Karasuyu Uygulamasına Göre Açık Deniz Alanını Gösteren Harita.

Harita

3-4,

Harita

3-5,

6 Mil Karasuyu Uygulamasına Göre Açık Deniz Alanını Gösteren Harita.

Harita

3-6,

12 Mil Karasuyu Uygulamasına Göre Açık Deniz Alanını Gösteren Harita.

Harita

3-7,

Karasularının 12 Mil’e Genişletilmesi Durumunda Ege Denizi’nin Bir Yunan İç Denizine Dönüşeceğini Gösteren Harita.

HARİTALAR

XXIX

Harita

3-8,

Ana Karalara Göre Ortay Hat Haritası.

Harita

3-9,

Ege Denizi’nde 6 Mil’e Göre Açık Deniz Alanını Gösterir Harita.

Harita

3-10,

Harita

3-11,

Ege Denizi’nde Karasularında 1 Mil’lik Artışa Göre Açık Deniz Alanındaki Azalmayı Gösterir Harita. Sözde Seville Haritası Üzerinde Yunanistan ve GKRY’nin Ruhsat Sahalarını Gösteren Harita.

Harita

3-12,

Yunanistan’ın Adriyatik’ten Başlayarak Karasulan’nı Ege ve Akdeniz’e Tedricen Genişletme Politikasını Gösteren Harita.

Harita Harita Harita

3-13,

Ege Denizi’nde 3 Mil’e Göre Karasularını Gösteren Harita. Ege’nin Doğusundaki Gayri Askeri Statüdeki Adalar. Gayri Askeri Statüdeki Adalar.

Harita

4-1, 4-2, 4-3, 4-4,

Svalbard (Norveç).

Harita

Harita

4-5,

Aaland (Finlandiya), Svalbard ve Aaland Adalarında da Gayri Askeri Statü Uygulanmaktadır. Sadece Finlandiya, Aaland Üzerinden Askeri Uçuş Yapabilmektedir.

Harita

5-1,

Yunan Tezi, Ege Kıta Sahanlığı Sınırlandırmasında Yunanis­ tan ve Türkiye’nin Tezlerini Gösteren Mukayeseli Haritalar.

Harita

5-2,

Türk Tezi, Ege Kıta Sahanlığı Sınırlandırmasında Yunanis­ tan ve Türkiye’nin Tezlerini Gösteren Mukayeseli Haritalar.

Harita Harita

5-3,

Ege’de Türk Kıta Sahanlığı Gösteren Harita. Uçuş Malumat Bölgelerini Gösteren Harita.

Svalbard ve Aaland Adalarında da Gayri Askeri Statü Uygulanmaktadır. Sadece (Finlandiya) Aaland Üzerinden Askeri Uçuş Yapabilmektedir.

Harita

6-1, 6-2,

Harita

6-3,

Yunanistan Tarafından Yeni Basılan Hava Haritası ile Halen Kullanılan ABD Haritası Arasındaki FIR Limiti Farklılığını Gösteren Harita.

Harita

6-4,

Harita

7-1,

UL-609/G-18 ve UL-995/R-19 Hatlarını Gösteren Harita. Yunanistan Ulusal Hava Sahası Sınırının, Karasularının 4 Mil Ötesinde Olduğu İddialarını Gösteren Harita.

İstanbul - Atina FIR Limiti.

XXX

HARİTALAR

Harita

8-1,

Harita

8-2,

Harita

8-3,

Harita

8-4,

Yunanistan’ın İddia Ettiği Arama Kurtarma Sorumluluk Sahası. Türk Arama Kurtarma Sorumluluk Sahası. Çakışan Türk ve Yunan Arama Kurtarma Sorumluluk Sahaları. Olması Gerektiği Düşünülen Türk Arama Kurtarma Sorumluluk Sahaları.

ŞEKİLLER

Şekil

1-1,

Egemenliği Antlaşmalarla Yunanistan’a Devredilmemiş Ada, Adacık ve Kayalıklar (EGAYDAAK) Sorunu.

Şekil

2-1,

Şekil Şekil

3-1, 3-2,

1923 Lozan Barış Antlaşmasına Göre Adaların Aidiyeti. Deniz Yetki Alanları ve Hava Sahası Hukuki Sınırları.

Şekil

3-3,

Yunanistan’ın Karasularını 12 Mil’e Çıkarması Durumunda Açıkdeniz Alanları Oranı.

Şekil

4-1,

Kıta Sahanlığı.

Şekil

5-1,

1944 Şikago Sözleşmesi ve 1982 BM Deniz Hukuku Sözleşmesine Göre Uluslararası Hava Sahasını Gösteren Kroki.

Şekil

5-2,

Yunanistan’ın Uluslararası Hukuka Aykırı Olarak, 6 Deniz Mil’i Olan Karasuları Ötesinde 10 Mil Hava Sahası Uygulaması.

Şekil Şekil

5-3, 5-4,

Hava Sahası İhlali Yok.

Karasularının 6 Mil Uygulamasına Göre Dağılımı.

Hava Sahası İhlali Var.

FOTOĞRAFLAR İlk Büyük Türk Denizcisi Çaka Bey

Fotoğraf

1-1,

Fotoğraf

1-2,

Fotoğraf Fotoğraf

1-3,

Şükrü KAYA İçişleri Bakanı 1936 M/V Figen Akat

1-4,

Kardak Adası

XXXII

Fotoğraf Fotoğraf

1-5,

Max Huber

Fotoğraf

1-6, 1-7,

Ayakları Suyun İçinde Nöbet Tutan Çin Askerleri Spratly Adaları

Fotoğraf

1-8,

Spratly Adaları

Fotoğraf

1-9,

Kardak Adası

Fotoğraf

1-10,

Ege’de Gri Bölgeler Unutul(may)an Türk Adaları Kitabı

Fotoğraf

2- 1,

Seville Haritası Önünde Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos KOTZIAS

Fotoğraf

2-2,

Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos KOTZIAS ve Yunanistan Başbakanı Aleksis ÇİPRAS

TABLOLAR Tablo Tablo

1-1,

Gayri Askeri Statüdeki Adaları Gösteren Tablo.

1-2,

Gayri Askeri Statüdeki Adaların İhlal Durumunu Gösteren Tablo.

GİRİŞ 1. EGE DENİZİ’NİN TÜRKİYE AÇISINDAN ÖNEMİ NEDİR? Türkler tarafından “ Adalar Denizi” olarak adlandırılan Ege De­ nizi, Karadeniz ile Akdeniz arasında İstanbul ve Çanakkale Boğazla­ rından sonra önemli bir su yolunu oluşturmaktadır. Karadeniz bölge­ si ile Türkiye’nin en önemli sanayi bölgesi olan Marmara bölgesini hem Türkiye’nin diğer sahillerine hem de Akdeniz’e ulaştırmaktadır. Türk dış ticaretinin yaklaşık % 90’ı deniz yolu ile yapılmaktadır. Ege De­ nizi, Türkiye’nin Ege, Marmara ve Karadeniz limanlarına yönelik deniz ticareti­ nin yaklaşık % 75’inin geçtiği bir denizdir. Türkiye’deki değişen yaşam biçiminin beraberinde getirdiği artan petrol ihtiyacı, büyük oranda ithalatla karşılanmaktadır. Ekonominin işleyebilmesi için dışarıdan gelen bu akışın kesintisiz ve düzenli olarak sürdürülmesi gereklidir. Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu petrolün % 75’i Ege Denizi’nden taşınmak­ tadır. Her gün 200 dolayında gemi Ege Denizi üzerinden Türkiye’ye giriş çıkış yapmaktadır. Ege Denizi, Türkiye için sadece çok önemli bir deniz yolu değil, aynı za­ manda hava ulaşımı, millî, askeri, siyasi, ekonomik, coğrafi, jeopolitik ve strate­ jik bakımdan da çok önemlidir. Ege Denizi, balıkçılığa sunduğu imkânlar ve de­ niz yatağının altındaki hidrokarbon zenginlikleri gibi doğal kaynaklar nedeniyle önemini artırmaktadır. 2. EGE’DE TEMEL SORUNLAR NE ZAMAN BAŞLAMIŞTIR VE NELERDİR? Yunanistan’ın, 1931 yılında görünürde sivil havacılık ve hava polisliği amacıyla hava sahasını dünyada eşi benzeri olmayan şekilde 3 millik karasu­ larının ötesinde 7 mili kapsayacak şekilde 10 mile çıkarması Ege’de sorunların başlangıcını teşkil etmiştir. Yunanistan’ın; * 1936 yılında karasularını 6 mile çıkarması, * 1952 yılında belirlenen Uçuş Malumat Bölgesi (FIR)’ni egemenlik alanı gibi kullanma girişimleri,

2

CİHAT YAYCI

Harita 1-1 Ege’de Osmanlı Hakimiyeti.

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA

3

* 1960’lardan sonra Ege’de Gayri Askerî Statüdeki Adalar’ı silahlan­ dırması, * 1973 ve 1987 yıllarında gündeme getirdiği ve Türkiye’nin çıkarlarını hiçe sayan kıta sahanlığı sorunu, * 1987 yılında IMO’ya deklere ettiği arama-kurtarma sahasını FIR ile kesiştirme isteği, Ege’deki sorun alanları oluşturmaktadır. *Kardak Kayalıklarının hâkimiyet tartışmaları ile başlayan Egemen­ liği Uluslararası Antlaşmalarla Yunanistan’a Devredilmemiş Ada/Adacık/ Kayalıklar (EGAYDAAK) sorunu 1996 yılında gündeme gelmiştir. * Yunanistan söylem birliği içerisinde Ege ile Akdeniz’i irtibatlandırmaya, çözümsüzlük yaratmaya çalışmaktadır. Yunan Başbakanı ve Savunma Bakanı ta­ rafından 01 Ekim 2019 tarihinde GKYR’nin sözde bağımsızlık günü törenlerinde “Trakya’dan Kıbrıs’a kadar tüm bölgenin tek bölge olarak kabul edildiği” belirtilmiştir. Eski başbakanlardan Karamanlis tarafından da “Yunanistan’ın Meriç’ten Ege’ye ve Kıbrıs’a uzanan çok boyutlu tehditlerle karşı karşıya kaldığı” ifade edilmiştir.1 3. EGE MESELELERİNİN TÜRK YUNAN İLİŞKİLERİ GÜNDE­ MİNE 1974’TEN SONRA GİRDİĞİ SÖYLENEBİLİR Mİ? Ege meseleleri aslında 1936’da zamanın İçişleri Bakanı Şükrü Kaya tara­ fından gündeme getirilmiş ve 800’den fazla adaya devlet uygulaması2 yapılmış­ tır.3 Bundan sonra bu meselenin gündeme gelmemesi ise bu konudaki bilinçsiz­ liğimizden kaynaklanmaktadır. Türkiye’nin aynı bilinçsizlikle hareket etmesine gelecek nesiller açısından tahammül edilemeyeceği kıymetlendirilmektedir. 4.1976-1987 VE 1996 YILLARINDA YAŞANAN KRİZLERİN SEBE­ Bİ NEDİR? 1976-1987 ve 1996 yıllarında yaşanan krizler tamamen Yunanistan’ın Tür­ kiye’nin aleyhine Lozan dengesini bozma Ege’yi Yunan gölü haline getirme ve anlaşmalarla kendisine devredilmemiş adalara sahip çıkma girişimlerinden kay­ 1https://www.sky.gr, 28 Ekim 2019 2 Devlet uygulaması: Devletin fiili olarak varlığını gösterdiği, belirttiği veya ona atıf yapılabilen davranıştır. 3Nizamettin N azif Tepedelenlioğlu, Ordu ve Politika, Bedir Yayınlan, İstanbul 1967. s. 371-377.

4

CİHAT YAYCI

naklanmaktadır. Dolayısıyla tüm bu yaşanan krizlerin tek sorumlusu Yunanis­ tan’dır. Bunun aksini düşünmek mümkün değildir. Yunanistan son derece “revizyonist bir devlettir ve bugüne kadar savaşma­ dan ve hatta savaşta yenilse dahi topraklarını “Megalo İdea” hedefi doğrultusun­ da genişletmiş ender bir zihniyete sahip devlettir. Aşağıdaki benzetim bu durumu özetlemektedir.

Harita 1-2 Yunanistan’ ın Revizyonist Politikasını Gösteren Harita.

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA

5

Yunanistan bu idealini gerçekleştirmek için uluslararası hukuku istismar etmekte ve çarpıtmaktadır. İstismar ettiği ve çarpıttığı uluslararası hukuku bir maske olarak kullanmayı da âdet haline getirmiştir. Bu istismar ve çarpıtma Yu­ nanlı uzmanları dahi rahatsız etmektedir ve “Yunanistan, sürekli uluslararası hukuka atıfta bulunan bir ülke olarak, seçici yöntemlerle hukukun ulusla­ rarası hukuku geçersiz kıldığını unutmamalıdır.4” demek zorunda bırakmak­ tadır. 5. “MEGALO İDEA” NEDİR? Türkçe’de “Büyük Fikir” anlamına gelen “Megali İdea” ya da “Megalo İdea” Bizans’ın “Konstantinopolis” diye adlandırdığı İstanbul’u kaybetmesiyle ortaya çıkmış yeniden büyük bir imparatorluk kurma fikrinin adıdır. 1919-1922 yıllarındaki Türk Kurtuluş Savaşı’nın Yunanların yenilgisiyle sonuçlanması bu fikre büyük darbe vurmuştur. Megalo İdea doğrultusunda en fazla çalışan ve ilk Megalo İdea haritasını yayınlayan kişi, Yunan tarihinin ünlü şairi ve ulusal kahramanı Rigas Ferreros’tur (1757-1798). Ferreros, 1791 yılında Bükreş’te bulunduğu sırada ilk haritayı çiz­ miş ve daha sonra 1796 yılında bu haritayı Viyana’da bastırarak Yunanca konu­ şulan tüm topraklarda dağıttırmıştır.5 Bu haritada; Balkanların büyük bölümü, Anadolu’nun yarıdan fazlası, Ege adaları ile Girit, Rodos, Kıbrıs, Trakya ve İstanbul Yunan toprakları olarak gös­ terilmiştir. Megalo idea kısaca Yunanistan’ın Bizans’ı en parlak dönemine geri getir­ me ideolojisidir. 4 11 Kasım 2018 tarihinde Kathimerini Gazetesinde Hristos Rozakis imzasıyla yayınlanan makale 5 https://www.analizportal.com/megali-idea-megalo-idea-nedir/

CİHAT YAYCI

Harita 1-3 Mégalo İdea’yı Gösteren Harita.

Harita 1-4 Mégalo İdea’y1 Gösteren Harita.

Maddeleri ise şöyledir.6 1. Yunanistan bağımsızlığını ilan edecektir. 2. Batı Trakya ve Selanik Türklerden ne pahasına olursa olsun alınacaktır. 3. Ege Adaları Yunanistan’a verilecektir. 4. 12 Adanın tamamı Yunanistan’a verilecektir. 5. Batı Anadolu Yunanistan’a verilecektir. 6. Pontus Rum Devleti kurulacaktır. 7. Kıbrıs tamamen Rumlara bırakılacaktır. 8. Girit, İmroz ve Bozcaada Yunanistan’a verilecektir. 9. Son olarak İstanbul Türklerden alınarak Bizans İmparatorluğu yeniden kurulacak ve “Megalo İdea” gerçekleşecektir. 6 https://www.tarihiolaylar.com/tarihi-olaylar/iTiegalo-idea-1400

Harita 1-5 Mégalo İdea’yı Gösteren Harita.

8

I3AVA1VHI3

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA

Harita 1-6 Şu Anda Megalo İdea’ya Göre Gelinen Noktayı Gösteren Harita.

10

CİHAT YAYCI

Özetle; önce Yunanistan’ın bağımsızlığı elde edilecek, ardından Ege Ada­ ları, Batı Anadolu, Karadeniz bölgesi, Rodos, Girit, Bozcaada, Kıbrıs, Epir, Ma­ kedonya, Batı ve Doğu Trakya ele geçirilecek ve nihayet Konstantinopolis diye adlandırılan İstanbul, Helen imparatorluğu’nun başkenti olacaktır. 6. EGE SORUNLARININ TEMEL KAYNAĞI NEDİR? Bu sorunların temeli Yunanistan’ın Megali İdea çerçevesindeki politikaları ile oluşan Ege’deki jeopolitik dengesizliktir. Dengesizliğin ana kaynağı ise 400 yıl Türk egemenliğinde kalan Ege adalarının bir çoğunu Osmanlı imparatorlu­ ğumun son 10 yılında kaybedilen savaşlar ile büyük devletlerin baskı ve desteği sonucunda Yunanistan’a verilmesi ve bu şekilde açık deniz alanlarının azalarak, Anadolu Yarımadası’nın Ege’den uzaklaştırılmasıdır. Türkiye ile Yunanistan arasında Ege’de ihtilaflı konular mevcut olup, bu konular arasında “eg em en liğ i d evred ilm em iş a d a la r ” ile “Yunanistan ’ın ka ra su ­ larının g e n işle tilm esi gayretleri ” temel sorunlardır. EGAYDAAK olarak tabir edilen adaların egemenliğinin belirlenmesi ko­ nusu, diğer sorunların çözümüne doğrudan etki etmesi nedeni ile önem ve önce­ lik arz etmektedir. Esasen, diğer sorunların çözümü ancak EGAYDAAK olarak tabir edilen adaların egemenliğinin belirlenmesi sorununun çözümüne bağlı olarak mümkün olabilecektir. Sadece karasuları açısından bakıldığında bile, Trakya yüzölçümünün yarı­ sı kadar karasularına sahip olan EGAYDAAKTarın aidiyetini belirlemeden deniz yetki alanları sınırlandırması yapmak telafisi imkansız kayıplara neden olabile­ cektir. Zira, Ege’de yaşanan sorunlar birbirleri ile bağlantılı olmakla birlikte so­ runların birisi hakkında verilecek karar diğerlerini de etkileyecektir. Esasen Ege’de temel sorun EGAYDAAK’tır. Bu aidiyet sorunu çözülme­ dikçe hiçbir sorunun çözülmesi mümkün değildir. O nedenle ilk ve kapsamlı ola­ rak bu sorunu ele almak gerekmektedir. Kitabın müteakip bölümlerinde artık “Ege Sorunları” olarak literatüre geçmiş Yunanistan’ın 1923 Lozan dengesini bozmaya yönelik revizyonist talep­ leri EGAYDAAK Mardan başlayarak soru ve cevaplar şeklinde açıklanmaya ça­ lışılacaktır.

KARASULARININ GENİŞLİĞİ VE SINIRLANDIRILMASI

KITA SAHANLIĞI

EGAYDAAK

HAVA SAHASI (FIR HATTI

ARAMA KURTARMA

Şekil 1-1

Egemenliği Antlaşmalarla Yunanistan’a Devredilmemiş Ada, Adacık ve Kayalıklar (EGAYDAAK) Sorunu.

BİRİNCİ BÖLÜM EGEMENLİĞİ ANTLAŞMALARLA YUNANİSTAN’A DEVREDİLMEMİŞ ADA, ADACIK VE KAYALIKLAR SORUNU 1. EGEMENLİĞİ ANTLAŞMALARLA YUNANİSTAN’A DEVRE­ DİLMEMİŞ ADA, ADACIK VE KAYALIKLAR (EGAYDAAK)’IN HUKU­ Kİ STATÜSÜ VE TARAFLARIN GÖRÜŞLERİ NELERDİR? Osmanlı İmparatorluğu, dönemin Uluslararası Hukuk kurallarına uygun olarak Ege Denizi’nde bulunan ada, adacık ve kayalıkların tamamına hâkim ol­ muş7; sonra bunlardan belli bazılarını devretmek zorunda kalmıştır. Lozan Ba­ rış Antlaşması’na8 gelindiğinde, Osmanlı İmparatorluğu’nun devrettiği ada, adacık ve kayalıklar dışında, Ege Denizi’nde bulunan tüm ada, adacık ve kayalıklar O’nun halefi sıfatıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin hâkimiyetindedir. Türkiye, Lozan Barış Antlaşması ile devrettiği ada ve adacıklar dışında Ege Denizi’nin muhtelif bölgelerinde Osmanlı İmparatorluğu’ndan kendisine intikal eden Kardak dahil 150 kadar ada, adacık ve kayalık üzerindeki hâkimiyetini sür­ dürdüğünü beyan etmektedir.9 Buna karşılık Yunanistan Lozan Barış Antlaşması’nın ilgili maddeleriyle açıkça Türkiye’ye verilmeyen tüm ada, adacık ve kayalıkların Yunanistan ve İtalya’ya, İtalya’dan da kendisine geçtiğini ileri sürmektedir. Yunanistan, ay­ rıca 4 Ocak 1932 tarihli Sözleşme10ve bu Sözleşme’nin eki olarak değerlendirdiği 28 Aralık 1932 tarihli belge ile Lozan Barış Antlaşması’nın getirdiği yoruma koşut bir sınırın çizildiğini ileri sürmektedir.11 Son olarak Yunanistan, Türki­ ye’nin söz konusu antlaşmaların imzalanmasından sonra ortaya koyduğu tutuma işaret etmektedir. 7 Yunanistan’ ın bu konuda Türkiye ile zımnî bir görüş birliği içinde olduğu görülmektedir. 8 Lozan Antlaşm asının metni için bkz. LN TS vol. 28, p. 11; düstur, t. Ill, c. V, 11 Ağustos 1339-19 Teşirini-evvel 1340, İstanbul Necini İstikbal Matbaası Başvekalet Müdcvvenat Müdiriyeti tarafından tab ettirilen 1931 yılı baskısı; Meray, S. L., Lozan Barış Konferansı, Tutanaklar Belgeler, tk. II, e. 2, Ankara, 1973, s.l vd. 9 Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirci’ in gazetelere verdikleri mülakatlar, Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel’ in Turkish Daily News Gazetesine verdikleri mülakat, 13 Mart 1999, s . 1088.

4 Oeak 1932 Tarihli Anadolu Sahilleri ile Meis Adası Arasındaki Ada ve Adaeıkların ve Bodrum Körfezi Karşısındaki Ada'nın Cihedi Aidiyeti Hakkıııdaki Sözleşme , metin için bkz. RG, 25 Ocak 1933, s.2313. 11 Sertaç Hami Başeren, Ege Sorunları, Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Yayınları, Yayın No:25, Ankara 2006. s.51.

14

CİHAT YAYCI

Bu genel çerçeve içinde sorunun tarihi geçmişi ve hukuki süreç ile ilgili antlaş­ malar aşağıda sorularla açıklanacaktır.

2. TARİHTE EGE ADALARI, YUNAN EGEMENLİĞİNDEN Mİ TÜR EGEMENLİĞİNE GEÇMİŞTİR? Ege Adaları tarihsel olarak hiç bir şekilde, Yunan egemenliğinden Türk egemen­ liğine geçmemiştir. Dolayısıyla bu sorunun cevabı kesinlikle hayırdır. Ege Denizi ve Ege Adalarına ilişkin tarihi süreç12 ve uluslararası antlaşmalar tetkik edildiğinde şu gerçekler ortaya çıkmaktadır. Türkler 107l ’de, Anadolu’ya girdikten 10 yıl sonra 1081’de, Çaka Bey komuta­ sında ilk donanmayı Ege kıyılarında teşkil etmişler ve 1090’da Koyun Adaları Zaferi ile Ege Denizi’ndeki hakimiyet sürecini başlatmışlardır. Ege; Venedik, Ceneviz ve St.Jean Şövalyeleri ile yaklaşık 600 yıl süren bir mü­ cadelenin ardından Türk iç denizi haline gelmiştir. 1718 itibarıyla Ege’de sahipsiz top­ rak kalmamıştır. Fetih sürecinde Ege Adaları’hin hiç birisi Yunanistan9dan alınmamıştır. Ege Denizine yönelik hakimiyet mücadelesini, Girit adasının da 1669 yılında Osmanlı egemenliğine girmesiyle, İstendil adası hariç, tamamlamışlardır. 1715’te ele geçirilen İstendil adası ise Venedik ile yapılan 21 Temmuz 1718 tarihli Pasarofça Anlaşması ile Osmanlı egemenliğine girmiştir.13 Bahse konu anlaşma ge­ reğince Çuha adası Venediklilere bırakılmış, İstendil ise Türk egemenliğine geçmiş, böylece Ege Denizi Osmanlı iç denizi haline gelmiştir. Osmanlı Devletinin Ege Denizi hakimiyeti, Yunanistan’ın bağımsız bir devlet olarak tarih sahnesine çıktığı, 24 Nisan 1830’a kadar kesintisiz devam etmiştir.14 İsmail Hami Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, IV.İstanbul 1972, s.47-51 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, IV/I, Ankara 1988. s.398-399 İsmail Hami Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, IV.İstanbul 1972, S. 12; İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, IV/1, Ankara 1988, s. 145-146 1830 öncesinde Ege Adaları üzerinde Osmanlı Devleti’ nin siyasal yönetimi bütün unsurlarıylc varlığını sürdürmüştür. Bugünkü modern devletin üç unsurundan biri olan geniş manada hükümet etme ile egemen olma unsurları bakımından incelendiğinde Osmanlı İmparatorluğumun Ege Adalarfndaki varlığı, Osmanlı kara ülkesi ile aynı özelliklere sahip olmuştur. Adaların Osmanlı egemenliğine girmesinden itibaren Osmanlı Devleti’nin idari teşkilâtı, malî yapısı ve vergi sistemi Ege A dalarfna da bütünüyle uygulanmıştı

EGE DENİZİ HAKİMİYET SÜRECİ...

1090 KOYUN ADALARI ZAFERİ

Fotoğraf 1-1

Harita 2-1

İlk Büyük Türk Denizcisi Çaka Bey.

Ege’de Hakimiyet Sürecini Gösteren Harita.

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA

1071 Anadolu’ya Giriş.

16

CİHAT YAYCI

E G E ’DE O SM A N L I H A K İM İY E Tİ...

Ege’de Osmanlı Hakimiyetini Gösteren Harita.

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA

17

Bu hâkimiyet kurulduğu dönemin hukuk kurallarına tamamen uygun ve tartışmasızdır.15Başka bir ifade ile İstendil adasının Osmanlı egemenliğine girme­ siyle Ege denizindeki tüm ada, adacık ve kayalıklar Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliğine tabi ülkeler statüsüne16 girmiş, Ege’de sahipsiz ülkeler statüsüne17 sokulabilecek herhangi bir ada, adacık ve kayalık kalmamıştır. Diğer yandan, Ege denizindeki hakimiyet mücadelesi 1090 yılından 1830 yılına kadar, yani 740 yıl, Osmanlı-Ceneviz-Venedik ve Saint Jean Şövalyeleri arasında devam etmiş, Yunan veya Rum hakimiyeti asla söz konusu olmamıştır.18

Harita 2-3 Ege Denizi’nin Osmanlı İç Denizi Halini Gösteren Harita.

15 Sertaç Hami Başeren-Ali Kurumahmut, E ge’de Egemenliği Devredilmemiş Adalar, Stratejik Araştırma ve Etüdler Milli Komitesi Yayınları, Araştırma Proje Dizisi 1/2003, Ankara, 2003, s. 10. 16 Res In Possesione (egemenlik altındaki toprak) 17 Res Nullius (sahipsiz toprak) 18 Sertaç Hami Başeren-Ali Kurumahmut, E g e’de Egemenliği Devredilmemiş Adalar, Stratejik Araştırma ve Etüdler Milli Komitesi Yayınları, Araştırma Proje Dizisi 1/2003, Ankara, 2003, s.9.

18

CİHAT YAYCI

3. YUNANİSTAN’A İLK OLARAK HANGİ ADALAR NE ZAMAN VERİLMİŞTİR? 24 Nisan 1830’da Yunanistan’ın bağımsızlığını kazanmasıyla Eğriboz ada­ sı, Kuzey Sporat ve Kiklat adaları Yunanistan’a Osmanlı Devleti tarafından ve­ rilmiştir. Y U N A N İS T A N ’IN 24 N İSA N 1830’DA K U R U L U ŞU İLE... K U ZEY SPO RA T ADALARI

İN G İL İZ H İM A Y E SİN D E K İ 7 A D A C U M H U R İY E T İ

Yunanistan’a Kuruluşu ile Verilen Adalar.

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA

19

4. BÜYÜK DEVLETLERİN BASKILARI SONUCUNDA EGE ADALARININ YUNANİSTAN’A VERİLMESİNE İLİŞKİN BELLİ BAŞLI ANLAŞMALAR NELERDİR? Tarih sırasıyla bu Antlaşmalar şunlardır; 18 Ekim 1912 Uşi Barış Antlaşması, 17/30 Mayıs 1913 Londra Antlaşması, 1/14 Kasım 1913 Atina Antlaşması, 13 Şubat 1914 tarihinde Yunanistan Hükümeti’ne, 14 Şubat 1914 tarihinde Os­ manlI İmparatorluğu’na tebliğ edilen Altı Büyük Devlet Kararıdır. Ancak tüm bu ant­ laşmalarda yer alan adaların devrine dair hükümleri Osmanlı Devleti kabul etmemiştir. İtalya, 1912’de Trablusgarp Savaşı’nda Menteşe Adalarını işgal etmiştir. 18 Ekim 1912’de imzalanan Uşi Antlaşması’nda adaların Osmanlı İmparatorluğu’na geri verilmesi öngörülmüş ancak Balkan Savaşı’nın çıkması üzerine bu devir gerçekleş­ memiştir. Müteakiben Osmanlı İmparatorluğu Birinci Dünya Savaşında yenilince de adalar fiilen İtalyanlar’da kalmıştır. Esasen adalar hukuken 1923 Lozan Antlaşmasına kadar İtalya’ya devredilmemiştir. Dolayısıyla her ne kadar 24 Nisan 1830’dan sonra, Yunanistan’a verilenler dışındaki Ege Adaları’ndan bazıları Trablusgarp19 ve Balkan Savaşları20 sırasında İtalya ve Yunanistan tarafından işgale uğramış olsa da, Osmanlı Devleti bu adalar üzerindeki egemenlik haklarını hukuki ve siyasi açıdan Lozan Antlaşması’nın imza­ landığı 24 Temmuz 1923’e kadar, devam2'ettirmiştir.22 Ege Adalarının hukuki statüsü, 19 1912 Trablusgarb Harbi’nde Osmanlı Devleti’ ni barışa zorlamak ve harbin hedefine kısa sürede ulaşmak amacıyla İtalya, Menteşe Adaları bölgesinde Rodos dahil toplam 16 adayı işgal etmiştir. 18 Ekim 1912 tarihli Uşi Barış Antlaşm asının 2 ’nci maddesi hükmünce İtalya’nın işgale son verip adaları Osmanlı Devleti’ne iade etmesi gerekiyordu. Balkan Harbi ve arkasından I. Dünya Harbi’ in çıkması ile meydana gelen siyasi ve askeri gelişmeler neticesinde, adalar üzerinde İtalyan fiili durumu devam etmiştir. 20 Balkan Savaşları sonunda, 13 Şubat 1914 ’te Altı Büyük Devlet tarafından “ Taşoz, Semadirek, Limni, Bozbaba, Midilli, İpsara, Sakız, Sisam ve Ahikerya’nın” Yunanistan’a devredilmesine karar verilmiş ancak bu karar Osmanlı Devleti tarafından kabul edilmemiştir. 21 Ali Kurumahmut, Ege ’de Temel Sorun Egemenliği Tartışmalı Adalar, Türk Tarih Kurumu BasımeviAnkara, 1998. s. 11-46 Her iki işgale rağmen Osmanlı hiçbir zaman bu işgalleri kabullenmemiş ve adalarla ilişkisini kesmemiştir.

20

CİHAT YAYCI

2.Dünya Savaşı sonrası 10 Şubat 1947’de imzalanan, Paris Barış Antlaş­ ması ile nihai halini almıştır. Y U N A N İS T A N ’IN K U R U L D U Ğ U 24 N İS A N 1830’D A N LO ZA N A N T L A Ş M A S I’N IN İM Z A L A N D IĞ I 1923’E K A D A R EGE A D A L A R I’N IN H U K U K İ STATÜSÜ

Harita 2-5 Ege Haritası.

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA

21

5. EGE ADALARININ BUGÜNKÜ NİHAİ HUKUKİ STATÜSÜN 1923 LOZAN VE 1947 PARİS ANTLAŞMALARININ HANGİ MADDELERİ BELİRLEMEKTEDİR? Ege Adalarının bugünkü statüsünü Lozan Antlaşması’nın 623, 1224, 1525 ve 1626’ncı27 23 İşbu Antlaşmada aykırı bir hüküm bulunmadıkça, deniz sınırları, kıyıya üç milden daha yakın bulunan adaları ve adacıkları da içine alacaktır. 24 Lozan Barış Antlaşması Md. 12’de; “ İmroz (Imbros) Adası ile Bozcaada (Tenesdos) ve Tavşan Adaları (Iles au x’Lapins) dışında, Doğu Akdeniz Adaları ve özellikle Limni (Lemnos), Semadirek (Semendirek, Samothrace), Midilli (Mitilene), Sakız (Chio), Sisam (Sam os) ve Nikarya (Nicaria) Adaları üzerinde Yunan egemenliği konusunda 17/30 Mayıs 1913 tarihli Londra Antlaşm ası’nın 5 ’inci ve 1/14 Kasım 1913 tarihli Atina Antlaşması’nın 15’ inci maddeleri hükümleri uyarınca alınan ve 13 Şubat 1914 tarihinde Yunan Hükümetine, 14 Şubat 1914 Osmanlı İmparatorluğu’na bildirilen karar, bu antlaşmanın İtalyan egemenliği altına konulan ve 15’ inci madde de belirtilen adalara ilişkin hükümleri saklı kalmak üzere doğrulanmıştır. İşbu antlaşmada aykırı bir hüküm bulunmadıkça Asya kıyısından 3 milden az bir uzaklıkta bulunan adalar Türk egemenliği altında kalacaktır.” hükmüne yer verilmiştir. Lozan Barış Anlaşması madde 15’de “ Türkiye, aşağıda sayılan adalar üzerindeki bütün haklarından ve sıfatlarından İtalya yararına vazgeçer: Bugünkü durumda İtalya’ nın işgali altında bulunan Stampalia (Astropolia), Rodos (Rhodes, Rhodos), Kalki (Calki, Khalki), Skarpanto (Scarpanto), Kazos (Casos, Casso), Piscopis (Tilos), Miziros (Misiros, Nisyros), Kalimnos (Kalymnos), Leros, Patmos, Lipsos (Lipso), Sömbeki (Symi) ve İstanköy (Cos, Kos) Adaları ile bunlara bağlı adacıklar ve Meis (Castellorizo) Adası. Madde - 16 Türkiye işbu Muahedede musarrah hudutlar haricinde kain bilcümle arazi üzerinde ve bu araziye müteallik ve kezalik işbu Muahede ile üzerlerinde kendi hakkı hakimiyeti tanınmış olan adalardan gayri cezireler üzerinde -ki bu arazi ve cezirelerin mukadderatı alakadarlar tarafından tayin edilmiş veya edilecektir- her ne mahiyette olursa olsun haiz olduğu bilcümle hukuk ve müstenidatından feragat ettiğini beyan eyler. İşbu Maddenin ahkami mücaveret münasebetile Türkiye ile hem hudut memleketler arasında tekerrür etmiş veya edecek olan ahkamı hususiyeyi ihlal etmez. Türkiye

egemenliği iş bu antlaşmada tanınmış adalardan başka bütün öteki adalar üzerindeki her türlü

haklarından ve sıfatlarından vazgeçmiş olduğunu bildirir:.... bu adaların geleceği ilgililerce düzenlenmiştir ya da düzenlenecektir. 27 Lozan Barış Antlaşmasının 16 ’ ıncı maddesinin değerlendirmesi; * Her şeyden önce, tamamlayıcı mahiyette bir hüküm olan md. 16 E ge’de uygulanamaz. E ge’ de egemenlik konusu md. 12 ve 15 ’deki özel hükümlerle düzenlenmiştir. Bir konuyu düzenleyen özel hükümler varken genel düzenlemelere başvurulamaz. Md. 16, ancak E ge’deki durumun aksine Kızıldeniz’deki gibi egemenlik ilişkilerinin özel bir düzenlemeye konu olmadığı bölgelerde uygulanabilir. * İkinci olarak hüküm, sahillerden itibaren üç milin dışında kalan bütün ada, adacık ve kayalıklar üzerindeki egemenlik haklarından vazgeçildiği anlamına gelmez. E ge’de bu madde, ancak md. 12 ve 15 ile egemenliği devredilen adalara işaret edebilir. Kaldı ki, md. 16 kapsamına sadece adalar girmekte; adacık ve kayalıklar ise ayrı tutulmaktadır.

CİHAT YAYCI

22

maddeleri ile Paris Barış Antlaşmasının 1428’üncü maddesi belirlemektedir.29 Lozan’ın 12’nci maddesi ile Taşoz, Semadirek, Limni, Bozbaba, Midilli, İpsara, Sakız, Sisam ve Ahikerya Yunanistan’a, 15’nci maddesi ile Menteşe Ada­ ları ve Meis adası İtalya’ya verilmiştir. TAŞOZ SEMADİREK LİMNİ BOZBABA MİDİLLİ

İPSARA SAKIZ AHİKERYA SİSAM

BATNOZ LİPSO İLERYOZ KELEMEZ İSTANKÖY İSTANBULYA SÖMBEKİ

İNCİRLİ İLEKİ HERKE RODOS KERPE ÇOBAN MEİS Şekil 2-1

1923 Lozan Barış Antlaşmasına Göre Adaların Aidiyeti. * Nihayet, eğer bu madde sebebiyle egemenliği daha sonra düzenlemeye konu olacak adalar varsa Türkiye de ilgili taraflar arasında yer alacaktır. Çünkü Türkiye bu adaları hiçbir devlete devretmemiştir ve sahipsiz ada olamaz. 28 1. İtalya işbu antlaşma ile aşağıda belirtilen Onikiada’yı tüm egemenliği ile Yunanistan’a terkeder; yani, Stampalia (Astropalia), Rhodes (RJıodos), Calki (Kharki), Scarpanto, Cassos (Casso), Piscopis (Tilos), Misiros (Nisiros), Calimnos (Kalymnos), Leros, Patmos, Lipsos (Lipso), Simi (Symi), Cos (Kos) ve Castellorizo ve bitişik adacıklar. 2. Bu adalar askersizleştirilecek ve öyle kalacaktır. 3. Bu adaların Yunanistan’a devriyle ilgili usul ve şartlar, Birleşik Krallık Hükümeti ile Yunanistan arasında, anlaşma ile tespit edilecektir ve bu Andlaşmanın yürürlüğe girmesinden itibaren en geç 90 gün içinde yabancı birliklerin çekilmesi için gerekli düzenlemeler yapılacaktır.” 29 Ali Kurumahmut-Sertaç Hami Başeren, The Twilight Zones In The Aegean (Un) Forgotten Turkish Islands E g e ’de Gri Bölgeler Unutul(may)an Türk Adaları, Türk Tarih Kurumu-Ankara, 2004. s.64 Ali Kurumahmut, E ge’de Temel Sorun Egemenliği Tartışmalı Adalar, Türk Tarih Kurumu Basımevi-Ankara, 1998, Sertaç Hami Başeren, Ege Sorunları, Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Yayınları, Yayın No:25, Ankara 2006. s.52-62

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA

23

Vş>

1923’DE LOZAN BARIŞ A N TLA ŞM A SI İLE...

Harita 2-6 Ege Adaları’nın 1923’te Lozan Barış Antlaşması ile Statüsü.

24

CİHAT YAYCI

6.1947 PARİS BARIŞ ANTLAŞMASI İLE YUNANİSTAN’A VERİLEN ADALAR HANGİLERİDİR? 1947 Paris Barış Antlaşması’nın 14’üncü maddesi ile Menteşe Adaları ve Meis İtalya’dan alınarak Yunanistan’a devredilmiştir.

Harita 2-7 1947 Paris Antlaşması ile Yunanistan’a Verilen Adalar.

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA

25

7. YUNANİSTAN’A DEVREDİLMEYEN ADA, ADACIK, KAYALIK VAR MIDIR? VAR İSE BUNLAR SAHİPSİZ MİDİR? Yunanistan’a devredilmiş olan adalar anlaşmalarla belirlenmiş olanlardır. Diğer tüm ada, adacık ve kayalıklar Osmanlı egemenliğinden Türkiye Cumhuri­ yeti’ne geçmiştir. Sahipsiz ada, adacık ve kayalık yoktur. 8. EGEMENLİĞİ YUNANİSTAN’A DEVREDİLMEYEN ADA, ADACIK VE KAYALIKLAR İLE İLGİLİ OLARAK HANGİ ANTLAŞ­ MALARIN HANGİ MADDELERİ MESNET OLUŞTURMAKTADIR? Lozan Antlaşması’nın 6, 12, 15 ve 16’ncı maddeleri ile 1947 Paris Antlaş­ masının 14’ncü maddesi mesnet oluşturmaktadır. Ancak Lozan Antlaşmasının 16’ncı maddesi egemenlik devri konusunda özel öneme sahiptir. 9. LOZAN ANTLAŞMASI’NIN 16’NCI MADDESİ NE DEMEKTEDİR? Özetle “Türkiye Md. 16 ile tüm adalar üzerindeki haklarından vazgeçmiş değildir” demektedir. Zira Lozan Barış Antlaşması’nın 16’ncı maddesi; “T ürkiye,

eg e m en liğ i

işbu A n tla ş m a ’da tanınm ış adalardan b a şka bütün öteki a d a la r ü ze rin d ek i h er türlü h a klarından ve sıfa tla rın d a n va zg eçm iş o lduğunu bildirir; ...bu adaların geleceği, ilgililerce düzen len m iştir y a da d ü ze n len e ce ktir ” cümlesine yer ver­

miştir. Bu hüküm, Türkiye’nin sahillerinden itibaren 3 milin dışında kalan bütün ada, adacık ve kayalıklar üzerindeki egemenlik haklarından vazgeçtiği anlamına gelmemektedir. Değişik bakış açılarından yapılan değerlendirmeler de netice hep bu sonuca ulaşmaktadır. Esasen Md. 16’nın lâfzı, hükmün toptan feragat olarak değerlendirilmesine engeldir. Md. 16/1’in son tümcesi de Türkiye’nin sahillerinden itibaren üç milin dışında kalan bütün ada, adacık ve kayalıklar üzerindeki egemenlik haklarından vazgeçmediğini göstermektedir.

26

CİHAT YAYCI

E G E D E N İZ İ’N İN B U G Ü N K Ü STATÜSÜ TEKİRDArt,

O 1.GRUP: ZÜRAFA ADL

J Uluslararası Sular »g»' S

Türkiye Karasulan [

1 Yunanistan Karasulan Coğrafi Formasyon

3.GRUP: A N T IIP SA R A AD L. VE

İ ^ J 2 .G R U P : K O Y U N ADL.

V E N E D İK KAYALIĞI (A N TIPSA R A

(O IN O U SA )

K A L A G E R I) ■




W

.1 ...

l.ıL._______________ 12

İ4.GRUP: HURŞİT ADL.(FURNİ) »

S

^

:

=

:::::

GRUP: BULAMAÇ ADL. (FARMAKONİSİ)

■.. i 5.GRUP:NERGISÇIK ADL.(ARKI)

Vj.1------------J--------------------- ;--------------1----- n ---- P---- g--------r

\ rr^y '\

,

9.GRUP: KOÇBABA

3RUP: BODRUM BATISI ADL.

ADL. (LEVITHA)

i ' 11.GRUP: ISTANBULYA G.DOĞUSU ADL. (ASTİPALİA)

113.G RU P:G İRİT CİVARI AD L.

10.GRUP: DATÇA BATISI ADL.

12.GRUP: GİRİT (KUZEYDOĞU ADL.

Harita 2-8 Egemenliği Yunanistan’a Devredilmemiş Ada Adacık ve Kayalıkları Gösteren Harita.

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA

27

10. LOZAN ANTLAŞMASI’NIN 16’NCI MADDESİ MD. 12 VE 15 İLE DEVREDİLEN ADALAR DIŞINDA İLAVE BAŞKA ADALARIN DEVRİNE MESNET OLUŞTURABİLİR Mİ? Md. 1630 da Türkiye’nin üzerindeki her türlü hak ve sıfatlarından vazgeçti­ ği adalar, Md. 1231 ve 1532 ile devredilen adalardır yukarıda belirtildiği gibi Tür­ kiye tarafından devredilen ad a la rın ’ kaderinin ilgililerce d ü ze n len m iş ’ olduğu ya da düzenleneceği... ’ hüküm altına alınmıştır. Kaderi ilgililerce düzenlenmiş ya da düzenlenecek olan adalar Türkiye tarafından devredilen ada­ lardır. Türkiye tarafından egemenliği devredilen adalar 12 ve 15’inci maddelerde 30 Madde

16 Türkiye işbu Muahedede musarrah hudutlar haricinde kain bilcümle arazi

üzerinde ve bu araziye müteallik ve kezalik işbu Muahede ile üzerlerinde kendi hakkı hakimiyeti tanınmış olan adalardan gayri cezireler üzerinde -ki bu arazi ve cezirelerin mukadderatı alakadarlar tarafından tayin edilmiş veya edilecektir- her ne mahiyette olursa olsun haiz olduğu bilcümle hukuk ve müstenidatından feragat ettiğini beyan eyler. İşbu Maddenin ahkami mücaveret münasebetile Türkiye ile hem hudut memleketler arasında tekerrür etmiş veya edecek olan ahkamı hususiyeyi ihlal etmez. Türkiye .... egemenliği iş bu antlaşmada tanınmış adalardan başka bütün öteki adalar üzerindeki her türlü haklarından ve sıfatlarından vazgeçmiş olduğunu bildirir:.... bu adaların geleceği ilgililerce düzenlenmiştir ya da düzenlenecektir. 31 Lozan Barış Antlaşması Md. 12’de; “ İmroz (Imbros) Adası ile Bozcaada (Tenesdos) ve Tavşan Adaları (Iles aux’ Lapins) dışında, Doğu Akdeniz Adaları ve özellikle Limni (Lemnos), Semadirek (Semendirek, Samothrace), Midilli (Mitilene), Sakız (Chio), Sisam (Sam os) ve Nikarya (Nicaria) Adaları üzerinde Yunan egemenliği konusunda 17/30 Mayıs 1913 tarihli Londra Antlaşm ası’ nın 5 ’ inci ve 1/14 Kasım 1913 tarihli Atina Antlaşm ası’nın 15’ inci maddeleri hükümleri uyarınca alman ve 13 Şubat 1914 tarihinde Yunan Hükümetine bildirilen karar, bu antlaşmanın İtalyan egemenliği altına konulan ve 15 ’ inci madde de belirtilen adalara ilişkin hükümleri saklı kalmak üzere doğrulanmıştır. İşbu antlaşmada aykırı bir hüküm bulunmadıkça Asya kıyısından 3 milden az bir uzaklıkta bulunan adalar Türk egemenliği altında kalacaktır.” hükmüne yer verilmiştir. 32 Lozan Barış Anlaşması madde 15’de “ Türkiye, aşağıda sayılan adalar üzerindeki bütün haklarından ve sıfatlarından İtalya yararına vazgeçer: Bugünkü durumda İtalya’nın işgali altında bulunan Stampalia (Astropolia), Rodos (Rhodes, Rhodos), Kalki (Calki, Khalki), Skarpanto (Scarpanto), K azos (Casos, Casso), Piscopis (Tilos), Miziros (Misiros, Nisyros), Kalimnos (Kalym nos), Leros, Patmos, Lipsos (Lipso), Sömbeki (Symi) ve İstanköy (Cos, K os) Adaları ile bunlara bağlı adacıklar ve Meis (Castellorizo) Adası.

28

CİHAT YAYCI

belirtilmiştir: Md. 16’nın bunlara yenilerini katamayacağı aşikardır.33 (M adde 16, K ı -‘ zd d e n iz ’d eki g ib i eg em en lik ilişkilerinin ö ze l b ir d ü ze n lem e ye konu olm adığı b ö lg e ler­ de uygulam a ala n ın a sa h ip olup, Türkiye h e r za m a n ilg ili taraftır.)

11. LOZAN ANTLAŞMASI’NIN 16’NCI MADDESİNDE “MD. 12 VE 15 İLE DEVREDİLEN ADALARA İLİŞKİN OLARAK GELECEĞİ İLGİLİLER­ CE DÜZENLENMİŞ YA DA DÜZENLENECEKTİR” İFADESİ NEYİ KAS­ TETMEKTEDİR? “M d. 12 ve 15 ile devredilen ada la ra ilişkin o la ra k g e le c e ğ i ilgililerce d ü ze n ­ lenm iş y a da d ü ze n le n e c e k tir” ifadeleri, Tittoni-Venizelos, Bonin-Venizelos Mutaba­

katlarına işaret eder. Lozan Barış Antlaşması Md. 16, Konferansa gelindiğinde esas itibarıyla İtal­ ya ve Yunanistan arasındaki bir sorun niteliği kazanmış olan, fiilen İtalyan hâkimi­ yetinde bulunan adalarla Türkiye’nin ilgisinin kesilmesini sağlamaya yöneliktir34. Madde metninde yer alan ‘düzenlenmiştir’ ifadesi, Lozan öncesinde İtalyan işgali altında olan ve Menteşe Adaları bölgesinde bulunan bazı adaların ki bunlara Rodos dahil değildir, İtalya’dan Yunanistan’a devredilmesini öngören Tittoni-Venizelos ve 10 Ağustos 1920 tarihinde imzalanan Bonin-Venizelos Mutabakatlarına gönderme yapmak için ilave edilmiştir. 12. LOZAN ANTLAŞMASI MD. KAYALIKLAR DA GİRMEKTE MİDİR?

16 KAPSAMINA ADACIK VE

Lozan Antlaşması Md. 16 kapsamına sadece adalar girmektedir. Lozan Barış Antlaşması Md. 16 ile ‘Türkiye, a d a la r ü ze rin d ek i h a k ve sıfa tla rın d a n va zg eçm iş ’ tir. Buna karşılık adacık ve kayalıklar üzerindeki egemenlik hakları mahfuz tutulmuş­ tur. Md. 16’da sadece adaların ele alınmasına karşılık, Md. 6/235 ve Md. 15 hükümle33 Sertaç Hami Başeren, Ege Sorunları, Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Yayınları, Yayın No:25, Ankara 2006. s.58-59 34 Oniki Ada meselesinin ortaya çıkışı, bir İtalyan -Yunan Sorununa Dönüşümü ve bu durumun Sevr ve Lozan Antlaşmalarına etkileri konusunda bkz. Sevin Toluner, Kıbrıs Uyuşmazlığı ve Milletlerarası

Hukuk, İstanbul 1977, s. 22-23, dn. 26. 35 Madde - 6 Bir nehir veya ırmağın sahiller ile tayin olunmayıpta mecralar ile tayin edilen hududa gelince işbu Muahedenamede tarifatında istimal edilen (Cours) mecra ve (Chenal) kanal tabirleri bir

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA

29

rinde sırasıyla ‘adacık’ ve ‘bağlı adacıklardan da söz edilmiştir. Bu tesadüfen or­ taya çıkmış bir durum değildir. Değişik hükümlerde farklı terimlerin kullanılmış olması, akit devletlerin değişik coğrafî formasyonlar arasındaki farkın bilincine vararak, Antlaşmanın değişik hükümlerinde farklı tercihlerde bulunduklarını or­ taya koymaktadır. Uluslararası Hukuk, ada, adacık ve kayalık gibi değişik coğrafî formas­ yonların sahip olacakları deniz alanları bakımından aralarında farklılıklar ön­ görmektedir. Bununla beraber Md. 16’nın konusu bu değildir; adalar üzerindeki egemenlik haklarıdır. 13. LOZAN ANTLAŞMASI MD. 16’NIN “TOPTAN FERAGAT OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ” UYGUN MUDUR? Lozan Antlaşması Md. 16’nın “toptan fe r a g a t o la ra k d e ğ e rle n d irilm e si ” antlaşmaların bir bütün olarak ve hükümleri anlam ifade edecek şekilde yorum­ lanmasını öngören kurala aykırıdır. Bilindiği gibi, Uluslararası Hukuka göre uluslararası antlaşmaların bir bütün olarak ve hükümleri anlam ifade edecek şe­ kilde yorumlanması gerekir. Eğer, 16’ncı madde, Gökçeada, Bozcaada ve Tavşan Adaları hariç, Anadolu sahillerinden itibaren üç milin dışında kalan tüm adaları Türk egemenliğinden çıkarsaydı, ilk cümlesinin ilk kısmı hariç, 12’nci ve 15’inci maddelerin Antlaşma metninde yer almasına gerek kalmazdı. Bu durum, Lozan Barış AntlaşmasTnın lâfzına ve ruhuna aykırı bir değerlendirme olacağı gibi ta­ rafların iradelerini de aşan bir yorum olacaktır. Böyle bir değerlendirme uluslara­ rası hukukun yukarıda anılan yorum kuralına aykırıdır.

taraftan seyrü sefere gayri müsait olan nehirlerde su mecrasının veyahut başlıca kolunun, diğer taraftan seyrü sefere müsait olan nehirlerde başlıca seyrüsefer kanalının mutavassıt hattı manasını ifade eder. Maahaza hattı hududun muhtemel olan tebeddülatında hattı mezkûrun bu suretle tayin edilen mecra veya kanalı mı takip edeceğini veyahut mezkûr mecra veya kanalın işbu Muahedename mevkii m cr’ iyctc vaz’edildiği ande haiz bulunduğu vaziyette mi sureti kafiyede tayin edileceğini tasrih etmek tahtiti hudut Komisyonuna ait olacaktır. İşbu Muahedede hilafına bir hüküm olmadıkça, hududu bahriye, sahilden üç milden dun mesafede kain ada ve adacıkları ihtiva eder.

30

CİHAT YAYCI

14.LOZAN ANTLAŞMASI MD. 16, SEVR ANTLAŞMASININ DA­ YATILAN HANGİ HÜKMÜNE KARŞI BÜYÜK ÇABALARLA LOZAN ANTLAŞMASINA DAHİL EDİLMİŞTİR? Lozan Antlaşması Md. 16’nın toptan feragat olarak değerlendirilmesi Lo­ zan Barış Antlaşmasının yapıldığı koşullara aykırıdır. Uluslararası antlaşmalar belirli sosyal ilişkileri düzenleyen hukuk kuralları olduğuna göre, bu kuralların ilişkilerini yönettiği hukuk süjelerinin içinde bulun­ dukları koşulların, antlaşma hükümlerinin yorumunu etkilemesi çok doğaldır.36 ‘‘Dolayısıyla bir antlaşmanın yapılması sırasındaki koşullar da kimi zaman bir antlaşma hükmünü... açıklığa kavuşturmak için başvurulması gereken verileri oluşturabilmektedir” 37 Mustafa Kemal Paşa önderliğindeki Türk Milli Mücadelesi, Lozan’a Sevr Antlaşması’nı reddederek gelmiştir. Sevr Antlaşması Md. 132’de Türkiye’yi adalar üzerindeki haklarından vazgeçiren genel bir hüküm vardı. Buna göre Türkiye, bıı m u a h ed en a m e ile tayin olu n u n h u d u tla rı ha ricin d e olup m e zk u r m u a h ed en a m e ahkâ m ın ca hiç b ir da ire-i n ü fu za d a h il b u lunm ayan ve A vrupa h aricinde bulunan kaffe-i a ra zi üzerinde veya işbu a ra ziye m ü tea llik iddia ed e b i­ leceği b ilcüm le h u ku k ve ta sa rru fa tın d a n d ü ve l-i m ü ttefıka lehine o la ra k fe ra g a t eylediğin i beyan işbu hükm ün n eta yicin i tanzim etm e k üzere başlıca d ü vel-i m üttefika n ın ladelicap d ü vel-i saire ile m üttefikan ittih a z ettiğ i veya ed eceğ i ahkâm ı k a b u l ve tasdik eylem eğ i taahhüt...

etmekteydi.

Bu hükümde Lozan Barış Antlaşması Md. 16’nın aksine Türkiye’nin toprakları üzerindeki egemenlik haklarından lehine feragat ettiği ülkeler belirtilmiştir. Ayrıca Türkiye, ikinci fıkrada, düvel-i müttefikanın birinci fıkrada ortaya konan hükmün neticesini tanzim etmek için ‘ittih a z ettiğ i ve ed e ce ğ i a h k â m ı k a b u l ve ta s d ik 9 ederek önceden, eğer deyim yerinde ise, açık çek vermiştir. Müttefikler, Haziran 1923’de Lozan Barış Konferansında kapsamlı bir ant36 Hüseyin Pazarcı, Uluslararası Hukuk Dersleri, K. I, B. 6, Ankara 1997, s. 188. 37 Hüseyin Pazarcı, Uluslararası..., K. 1. a.g.e., s. 188.

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA

31

laşma tasarısı38sunmuşlar ve benzer bir hükmün Lozan Barış Antlaşmasın­ da da yer almasını önermişlerse de bu Türkiye tarafından reddedilmiştir. Bunun da ötesinde Sevr Antlaşması’nın özellikle adalarla ilgili olan 84’üncü maddesinin l’inci fıkrasında Türkiye, eski Osmanlı İmparator­ luğunun Avrupa kıtasında ve işbu muahedename ile muayyen hudud-ı Osmaniyenin ötesinde vaki arazisi üzerindeki bilcümle hukuk ve tasarrufatından Yunanistan lehine olarak feragat" etmiştir. Sevr Antlaşmasını reddeden ve bu amaçla savaşan Türkiye’nin gene bu Antlaşma’nın yukarıda sayılan üç unsurunu taşımayan Lozan Barış Antlaşma­ sında Sevr’in ortaya koyduğu sonucu muhafaza ederek bu Antlaşma’nın 16’ncı maddesini Yunanistan lehine genel bir feragat hükmü olarak düzenlemiş olması kabul edilemez.

15. LOZAN MD. 16 NİTELİĞİ İTİBARİYLE TOPTAN FERAGATE ELVERİŞLİ MİDİR? Lozan Md. 16 niteliği itibariyle toptan feragata elverişli değildir. Zira 16’ncı madde hükmüyle 12’nci ve 15’inci maddeler arasındaki ilişkiyi iyi tayin etmek gerekir. 16’ncı madde, esasen daha önce 12’nci ve 15’inci maddede sta­ tüleri belirlenen kara ve deniz ülkesine ilişkin düzenlemeleri tamamlayıcı mahi­ yette bir hükümdür. Dolayısıyla 12 ve 15’inci madde hükümlerini değiştiremez, ortadan kaldıramaz; sadece açıklayarak tamamlar.

16. LOZAN MD. 16’NIN TOPTAN FERAGAT OLARAK YORUM­ LAN MASI, ÜLKE DE VRİNİNAÇ1KİRADEYLE YAPILMASINI ÖNGÖ­ REN KURALA UYGUN MUDUR? Türkiye’nin üzerindeki her türlü haklarından ve sıfatların­ dan vazgeçtiği adalar, ismen belirtilerek İtalya’ya verilen adalar ile 13 Şubat 1914 tarihinde Yunan işgali altında olan ve ismen Yunanistan’a bırakı­ lan adalardan ibarettir. Bunlar dışında kalan adalarda Türk egemenliği tanınmış­ tır. Uluslararası hukuka göre, İtalya’ya terk edilen adaların açıkça (ismen) belir­ tilmesi zorunludur; çünkü bu Türkiye’nin egemenlik haklarından vazgeçmesidir, 38

Seha L. Mcray (Çev.), Lozan Barış Konferansı, Tutanaklar Belgeler, Tk.T, C. 1, K. 2,Ankara

1970, s. 53 vd.

32

CİHAT YAYCI

egemenlik haklarının devridir. Türk adalarının ise açıkça belirtilmesi zorunluluğu yoktur. Çünkü bunlar zaten Türkiye’nin olan adalardır; bir egemenlik devri söz konusu değildir. Nitekim Md. 16, Türkiye açısından adalar üzerindeki hâkimiye­ tinin teyit edilmesi anlamında tanınmasından söz etmektedir. Sonuç olarak, Lozan Md. 16’nın toptan feragat olarak yorumlanması, ülke devrinin açık iradeyle yapılmasını öngören kurala aykırıdır.

17. USUL VE ESAS AÇISINDAN LOZAN ANTLAŞMASININ 16’NCI MADDESİ NEYİ HÜKMETMEKTEDİR? Her şeyden önce, tamamlayıcı mahiyette bir hüküm olan Md. 16 Ege’de uygulanamaz. Ege’de egemenlik konusu Md. 12 ve 15’deki özel hükümlerle dü­ zenlenmiştir. Bir konuyu düzenleyen özel hükümler varken genel düzenlemelere başvurulamaz. Md. 16, ancak Ege’deki durumun aksine Kızıldeniz’deki gibi ege­ menlik ilişkilerinin özel bir düzenlemeye konu olmadığı bölgelerde uygulanabi­ lir.39 İkinci olarak hüküm, sahillerden itibaren üç milin dışında kalan bütün ada, adacık ve kayalıklar üzerindeki egemenlik haklarından vazgeçildiği anlamına gelmez. Ege’de bu madde, ancak Md. 12 ve 15 ile egemenliği devredilen adalara işaret edebilir. Kaldı ki, Md. 16 kapsamına sadece adalar girmekte; adacık ve kayalıklar ise ayrı tutulmaktadır. Nihayet, eğer bu madde sebebiyle egemenliği daha sonra düzenlemeye konu olacak adalar varsa Türkiye de ilgili taraflar arasında yer alacaktır. Çünkü Türkiye bu adaları hiçbir devlete devretmemiştir ve sahipsiz ada olamaz.

18. LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI’NIN 16’NCI MADDESİNİN OSMANLI İMPARATORLUĞU’NÜN İLGİLİ TÜMTOPRAKLARDA EGEMENLİK DEVRİNE İLİŞKİN MİDİR? TÜRKİYE’NİN TEZLE­ RİMİZİ DESTEKLEYİCİ BİR HAKEM MAHKEMESİ KARARI VAR MIDIR? Hakem Mahkemesinin Eritre ile Yemen arasında yaşanan eski Osmanlı toprağı bazı Kızıldeniz Adaları üzerindeki egemenlik uyuşmazlığı ile ilgili kararı, 39 Sertaç Hami Başeren, Ege Sorunları, Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Yayınları, Yayın No:25, Ankara 2006. s.58-59

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA

33

Lozan Barış Antlaşmasının doğrudan Ege egemenlik uyuşmazlığı ile ilgili olan bazı maddelerini de yorumlamıştır. Konumuz açısından önem taşıyan Karara bu sebeple ayrı bir alt başlıkta yer verilmiştir.40

Eritre-Yemen uyuşmazlığı Eritre ile Yemen, Kızıl Deniz’de eski Osmanlı toprağı olan bazı ada, adacık ve kayalıklar üzerinde egemenlik uyuşmazlığına düşmüşlerdi. Küçük bir silâhlı çatışmadan sonra, Aralık 1995’te Eritre kuvvetleri Büyük Haniş (Great Hanish) Adası’m, Yemen kuvvetleri de Zukar Adası’nı işgal etmişlerdi. İki devleti silâhlı çatışmalara kadar sürükleyen bu uyuşmazlık, sonunda Hakem Mahkemesi’nin çözümüne sunulmuştur. Tarafların adalar üzerindeki tarihî haklara dayalı iddiaları, tümüyle Lozan Barış Antlaşması Md. 16 ile bağlantılıdır. Mahkeme kararında en geniş yer de tarafların bu tarihî hak iddialarına ayrılmıştır. Mahkeme’nin bu çerçevede Lo­ zan Barış Antlaşması Md. 16 ile ilgili yorum ve tespitleri Kararda hayatî bir rol oynadığı gibi, Ege egemenlik uyuşmazlığında da uygulanacak olursa ilgi çekici neticeler doğuracaktır. Eritre’ye göre, Lozan Barış Antlaşması Md. 16, Türkiye’nin eski Osmanlı toprakları ve adalarındaki tüm hak ve yetkilerinden geleceklerinin ilgili taraflarca belirlenmesi kaydıyla açık feragatim içermektedir. Eritre, Md. 16 adaları belli bir devlete devretmediği için ve adaların hâkimiyetini devretmek için herhangi bir belli usul tayin etmediğinden, bunların nihaî hâkimiyetinin edinilmesi, fe­ tih, etkin işgal ve karasuları içindeki konumlarıyla ilgili genel uluslararası hukuk kurallarına bırakıldığını iddia etmiştir.41 Eritre, Haniş-Zukar Adaları üzerinde, 40 Kararla ilgili çalışmalar için bkz. Reisman, W. M., Case Report on the 1998 Eritrea/Yemen Award

(Phase I) A JIL vol. 93, 1999, p. 668-682 (); Antunes, N. S. M., The Eritrea/Yemen Arbitration: First Stage-The Law o f Title to Territory Reaverred , ICLQ vol. 48, 1999, p. 362-386. Akipek, S., “ Eritre Yemen Hakem Kararı Işığında Kızıldeniz Adalarının Aidiyeti Sorunu” , AÜ HFD, C. 49 2000, s. 1-30; Kwiatkowska, B., “ The Signifıcace o f the Eritrea/Yemen Arbitration For the Aegean Insular Formations, in Problems o f Regional Seas 2001” , Proceedings o f the International Symposium on

the Problems o f Regional Seas (ed. by) Öztürk, B. and Algan, N., Istanbul 2001 p. 206-237. Uluslararası Hakem Mahkemesinin yargılamanın ilk aşamasındaki karan, Territorial Sovereignty and Scope o f the Dispute, Eritrea/Yemen, Oct. 9 1998, Paragraf 19; metin için bkz. http://www.pca-cpa.org/ER-YEAwardTOC.htm. Bundan sonra yapılacak atıflarda Hakem

34

CİHAT YAYCI

Türkiye’nin bu adalar üzerindeki haklarından vazgeçtiği 1923 tarihinden itibaren İtalya’nın etkin işgal yoluyla egemenlik kazandığını ve kendisinin de İtalya’ya halefıyeti sebebiyle egemen olduğunu iddia etmiştir. İtalyan hakları önce Etiyop­ ya’ya geçmiş; 1993’te bağımsızlığını kazanmasından sonra da Eritre’ye intikal etmiştir. Yemen, taleplerini VI. Yüzyıldan gelen asli, tarihi ya da geleneksel Yemen haklarına dayandırmış42, adalar üzerinde geri dönüş teorisine dayanarak hak id­ dia etmiştir. Bu teoriye göre, Yemen hakları Osmanlı İmparatorluğu’na katılırken tanınmış ve İmparatorluğun çökmesinden sonra 1923’te Türkiye’nin feragati ile, adalar kendi asıl sahiplerine, Yemen’e geri dönmüştür. Yemen, Md. 16’nın ada­ ları sahipsiz toprak (tearra nullius) değil aksine egemenliği belirlenmemiş ülke yaptığı görüşünü benimsemiştir. Yemen, ayrıca, Md. 16’nın, Yemen’in adalar üzerindeki egemenliği ile ilgili olarak çekince ileri sürmeyen ya da (bu egemen­ liği) tanıyan ilgili taraflar arasında kendi ve üçüncü devletlerin uygulamaları ne­ deniyle etkisinin her halde sona erdiğini iddia etmiştir.43

19. HAKEM MAHKEMESİ’NİN LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI MD. 16’YA GETİRDİĞİ YORUM NEDİR? Hakem Mahkemesi’nin kararı para. 165’e44 göre, Türkiye, 1923’de Lozan Barış Antlaşması ile bağlanarak o zamana kadar üzerinde egemenliğe sahip ol­ Mahkemesinin ülkesel egemenliğe dair birinci aşama kararma ve ilgili paragraf numaralarına işaret etmek üzere kararın adı belirtilmeden sadece “ para.” kısaltması kullanılacaktır. 42 Para. 31. 41 Para. 34. 44 Para. 165 ’ in orijinal metni şöyledir: “ the correct analysis o f Article 16 is in the Tribunal’s View, the Following: in 1923 Turkey renounced title to those islands over which it had sovereignty until then. They did not become res nullius b that is to say, open to acquisitive prescription b by any state, including any o f the High Contracting Parties (Including Italy). Nor did they automatically revert (insofar as they had ever belonged) to the Imam. Sovereign title over them remained indeterminate Pro Tempore. Great Britain certainly regarded as likely that some undefined islands which ‘ Pertained to the Yemen’ were covered by Article 16. indeterminacy could be resolved by T h e Parties Concerned’ at some stage in the future B which must mean by present (or future) claimants inter se. That phrase is incompatible with the possibility that a single party could unilaterally resolve the matter by means o f acquisitive prescription.”

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA

35

duğu Kızıldeniz Adalarından feragat etmiştir. Türkiye’nin feragat ettiği bu adalar, Lozan Barış Antlaşması’na imza koyan yüksek akit taraflar dahil herhangi bir devlet tarafından kazandırıcı zaman aşımına (acquisitive prescription) dayalı ola­ rak hak kazanılmasına elverişli sahipsiz toprak (res nullius) haline gelmemiştir. Bunlar üzerindeki egemenlik hakları “p ro tem pore ” belirsiz bırakılmıştır. Be­ lirsizlik, ilerideki bir aşamada hali hazırdaki ya da gelecekteki talep sahiplerini kapsayacak “ilgili taraflar”ca çözülebilecektir. Bu durum, tek bir tarafın meseleyi kazandırıcı zaman aşımı (acquisitive prescription) yoluyla tek taraflı olarak çö­ zümleyebilmesi olasılığını ortadan kaldırmıştır. Kararın 165’inci paragrafında yapılan bu negatif analiz, uyuşmazlık konu­ su adalar üzerinde kimin egemenlik haklarına sahip olduğu sorusuna değil, daha ziyade, kimin hak sahibi olmadığına ve haleflerine hak intikal ettiremeyeceğine cevap vermektedir.45 Lozan Barış Antlaşması Md. 16 ile adalar için ilgili tarafla­ rın yeni bir kararına kadar hukuken objektif bir belirsizlik statüsü yaratılmıştır. Taraflarca Mahkemeye sunulan çok sayıda belgenin gösterdiği gibi, bu hukukî durum genel olarak tanınmıştır. Mahkemeye göre Md. 16 ile yaratılan bu statü teyit edilmiş olup her iki tarafın da iddialarının reddedilmesine yol açmıştır. Yemen açısından bakıldığında bu statü, Yemen’in tarihî haklarının geri dönmesine engel olacak yeni bir durum oluşturmuştur. Bu yeni durum, nasıl ma­ liksen (uti p o ssid etis ju r i s ) ilkesinin uygulanmasına da engel teşkil etmiştir. Eritre’nin iddiaları açısından bakıldığında Md. 16 ile yaratılan statü sahipsiz toprak (res nu lliu s) değildir. Bu nedenle söz konusu statü (Md. 16), İtalya’nın kazandırıcı zaman aşımı ile bu toprakları edinmesine ciddî bir engel oluşturmaktadır.

20. HAKEM MAHKEMESİNİN MD. 16 YORUMUNUN EGE EGE­ MENLİK UYUŞMAZLIĞINDA TARAFLARIN TEZLERİNE ETKİLERİ NEDİR? Hatırlanacağı gibi, Ege egemenlik uyuşmazlığında tarafların tezleri, Lozan Barış Antlaşması md. 16’nın farklı yorumları üzerine bina edilmiştir. Yunanis­ tan, Md. 16’nın Anadolu sahillerinden itibaren üç milin dışında kalan (Md. 6/son ve 12/son c.) adalar için genel bir feragat hükmü olduğunu, bu nedenle, İtalya 45 W. Michael Reisman, “ The Government o f the State o f Eritrea and the Government o f the Republic o f Yemen” International Decisions (ed. by) Oxman, H. B., A JIL, vol. 93, 1999, p. 671.

CİHAT YAYCI

36

ve Türkiye’ye bırakılan adaların sınırlayıcı şekilde sayıldığını; Türkiye ise, Md. 16’nın bir feragat hükmü olmadığını, üç mil ilkesinin de bu mesafe dışındaki adalar üzerindeki haklarını sona erdirmediğini, bu nedenle İtalya ve Yunanistan’a devredilen adaların Md. 12 ve 15’de sınırlayıcı bir şekilde sayıldığını iddia et­ mektedirler. Hakem Mahkemesinin md. 16 yorumu karşısında, kısaca her iki devlet de, Ege Adalarının blok halinde kendilerine devredildiğini ya da halefıyet yoluyla intikal eden haklarının sürdüğünü söyleyemeyeceklerdir. Buna karşılık, tarafların birbirleri için öngördükleri Md. 12 ve 15 ile sınırlı egemenlik her ikisi için de esas olacaktır.

21. EGEMENLİĞİ BELİRLENMEMİŞ TOPRAK STATÜSÜNÜN TÜRK TEZLERİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ NEDİR? Lozan Barış Antlaşması Md. 16, Ege’de Eritre-Yemen Kararında yorum­ landığı gibi uygulanacak olursa, Türkiye, bu denizde egemenliği devredilmemiş ada, adacık ve kayalıklar üzerinde Osmanlı İmparatorluğu’na halefıyeti sebebiyle hak iddia edemeyecektir. Ayrıca, Mahkemenin yorumuna göre ada sözcüğü ile ada ve adacıklar da ifade edildiği46 için Md. 16’da sadece ada sözcüğünün yer almasından yararlanarak Türkiye’nin adacık ve kayalıklar üzerindeki haklarının korunması mümkün olmayacaktır. Bu durumda bir soru fevkalade önem kazanmaktadır. Sürekli Hakem Mahkemesinin yorumuna göre, bu adaların geçici olarak belirsiz bırakılmış ege­ menliklerinin kime ait olduğunu belirleyecek ilgili taraflar arasında kimler var­ dır? Hakem Mahkemesinin kararında bu sorunun da cevabı verilmiştir. Kararın 158’inci paragrafına göre “ilgili taraflar Lozan Barış Antlaşması’nın yüksek akit tarafları olsun ya da olmasın adalar üzerinde hukukî iddiaları ya da siyasî çıkarları bulunanların tamamı”dır. Kararın 165’inci paragrafında ise, ilgililer, “halen (ya da gelecekte) hak iddia edenler (edecekler)” anlamına gelmektedir. Bu bağlamda, Ege’de egemenliği belirlenmemiş toprak statüsüne sokulabilecek ada­ ların geleceğini belirleyecek ilgili taraflar arasında hiç kuşkusuz Türkiye Cum­ huriyeti de vardır. Lozan Barış Konferansı’ndaki gelişmeler de bu sonuca işaret etmektedir. 46 Para. 158.

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA

37

Hiçbir zaman yürürlülük kazanamamış olan Sevr Antlaşması Md. 132’de Türkiye’yi adalar üzerindeki haklarından müttefikler lehine vazgeçiren bir hü­ küm vardı. Buna göre Türkiye; İş bu Antlaşma ile saptanan sınırları dışında, iş bu Antlaşma gereğince başka herhangi bir düzenleme konusu yapılmamış Avrupa dışındaki bütün top­ raklar üzerinde ya da topraklara ilişkin olarak ileri sürebileceği tüm haklarından ve sıfatlarından her bakımdan başlıca müttefik devletler yararına vazgeçtiğini bil­ diriyor” yukarıdaki hüküm sonuçlarını düzenlemek için başlıca müttefik dev­ letlerin, gerektiğinde üçüncü devletlerle anlaşarak aldıkları ya da alacakları ön­ lemleri tanımayı ve kabul etmeyi yükümle”niyordu.47 Sevr Antlaşması yürürlüğe girseydi, Türkiye müttefikler lehine feragat et­ tiği için ilgili taraflar arasında görülmeyebilirdi. Lozan Barış Antlaşması, Türki­ ye’nin ülkesel egemenlik haklarından ittifak güçleri lehine feragat ettiğine dair açık ya da zımnî bir hüküm taşımamaktadır. Bu farklılık karşısında ilgili taraflar arasında Türkiye’nin de bulunduğunu düşünmek gerekir. Hakem Mahkemesi’nin Eritre-Yemen Kararı para. 165 hükmüne konu olan Md. 16 ile yaratılan egemenliği belirlenmemiş toprak statüsü, uyuşmazlık konusu ada, adacık ve kayalıkların Yunanistan’a ait olmadıklarını ortaya koy­ maktadır. Lozan Barış Antlaşması Md. 16 Ege’de uygulanırsa, Yunanistan’ın “L o za n B a rış A n tla şm a sı 'nın İtalya ve T ürkiye 'ye bıra ktığ ı adaların sın ırla yıcı b ir şe k il­ de sa y ıld ığ ı , bunun istisn a î b ir durum o ld u ğ u ve E g e A d a la rı 'mn b lo k h a lin d e Yunanistan 'a verildiği ” tezinin savunulamayacağı görülecektir. Ayrıca, Yunanis­ tan’ın, Türkiye’nin feragat ettiği ülkeleri işgal (doğrusu kazandırıcı zaman aşımı) yoluyla edinebilmesi de mümkün değildir. Hakem Mahkemesi’nin yorumuna göre, Lozan Barış Antlaşması Md. 16 ile yaratılan egemenliği belirlenmemiş top­ rak statüsü buna engeldir. Ege Denizi’ndeki durum, Lozan Barış Antlaşması’mn 16’ncı maddesine getirilen bu yorum ışığında değerlendirilir ise, şu sonuç ortaya Sevr Barış Antlaşması Fransızca, İngilizce ve İtalyanca olmak üzere üç ayrı dilde yazılmıştır. Osmanlı Devleti’ne verilen orijinal metin için bkz. BOA, Muahedename, nr. 336; ayrıca Türkçe madde metni için bkz. Meray S., ve Olcay, O., Osmanlı İmparatorluğu’nun

Çöküş Belgeleri (Mondros Bırakışması, Sevr Antlaşması İlgili Belgeler), Ankara 1977, s. 483.

38

CİHAT YAYCI

çıkmaktadır: Eğer, Ege Denizi’nde Md. 16 kapsamına giren adalar varsa, bunlar üzerinde Yunanistan’ın tek taraflı işlem ve uygulamalarla egemenlik tesis ede­ bilmesi mümkün değildir. Eğer, Türkiye ve Yunanistan, bu Hakem Mahkeme­ sinden (Eritre-Yemen) Ege’de Lozan Barış Antlaşması Md. 16 ile sınırlı bir de­ ğerlendirme yapmasını isteselerdi, uyuşmazlık konusu ada, adacık ve kayalıklar, gelecekleri ileride belirlenmek üzere egemenliği belirlenmemiş toprak statüsüne sokulacakları ve bu nedenle, Yunanistan tarafından tek taraflı olarak edinilemeyecekleri için, bunlar üzerinde Yunan egemenliği bulunmadığına karar vermesi gerekecekti. Bu durumda, adaların geleceğini belirleyecek olan ilgili tarafların kimler olacağı sorusuna Hakem Mahkemesi’nin Kararında verilen cevap ön plana çık­ makta ve Yunanistan’ın, Türkiye’nin rızası olmadan bu adalar üzerinde hâkimi­ yet kurmasının mümkün olamayacağını göstermektedir.

22. ANTLAŞMALARLA DEVREDİLMEYEN ADALAR ÜZERİNDE YUNANİSTAN’A EGEMENLİK HAKKI VERECEK BİR DENİZ SINIRI VAR MIDIR? Kurulduğundan bu yana Osmanlı toprakları üzerinde genişleyen Yunanis­ tan, Lozan Barış Antlaşması’nda bu politikasına dayanak bulamayınca beyhude arayışlar içine girmiştir. 28 Aralık 1932 tarihli Teknisyenler Toplantısı Zaptı­ nı, Ege’deki Türk adaları üzerinde kendisine hâkimiyet haklan veren sözde bir Türk-Yunan deniz sınırını çizen uluslararası bir antlaşma olarak takdim etmeye çalışmaktadır. Antlaşmalarla devredilmeyen adalar üzerinde Yunanistan’a ege­ menlik hakkı verecek siyasal bir sınır çizgisi denizlerde yoktur. 1947 Paris Barış Konferansı esnasında Yunanistan, Menteşe Adaları ve Meis bölgesinde Türkiye ile İtalya arasındaki sınırın, 4 Ocak 1932 Türkİtalyan Sözleşmesi ve 28 Aralık 1932 Mutabakatı ile belirlendiğini, bu ne­ denle söz konusu belgelerin 1947 Paris Barış Antlaşması Tasarısının ilgili maddesinde zikredilmesini istemiştir. Bu konuya bakan Siyasi ve Ülkesel Komisyon, Yunanistan’ın önerisini kabul etmiş ve bu husus hazırlanan Sözleşme Tasarısı md. 12’de yer almıştır. Bununla beraber Yunanistan’ın bu talebi, Türkiye’nin bu metnin geçersizliğini savunurken dayandığı gerekçeler ileri sürülerek kabul edilmemiştir. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB), Yunanistan’ın sunduğu değişiklik önerilerinde 1932 Türk-İtalyan belgelerine yapılan atfın hukuki açıdan

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA

39

değerlendirilmesinden sonra konuya gündeme getirme hakkını saklı tuttuğunu beyan etmiştir.

SSCB, 7 Ekim’de dağıttığı bir belgede, 28 Aralık 1932 düzenleme­ sinin Milletler Cemiyeti’ne tescil ettirilmemiş ve kuşkusuz yayınlanma­ mış olduğunu hatırlatarak bu düzenlemeye yapılan göndermelerin huku­ ki görünümleri konusunda Komisyoncun dikkatini çekmiş, gerek olursa meseleye geri dönme hakkını saklı tutmuştur. Konu, Konferansta tartışılmış;

28 Aralık 1932 tarihli belge ve 4 Ocak 1932 Türk-İtalyan Antlaşmasına ya­ pılan atfın kaldırılması kararlaştırılmıştır.4*48 Yunanistan, yine Paris Barış Antlaşması’nın görüşülmesi sırasında ayrıca bu Antlaşma ile kendisine devredilecek Menteşe Adaları’nın sınırlarının belirlen­ mesi hususunda 4 Ocak 1932 Türk-İtalyan Antlaşması ve 28 Aralık 1932 Türkİtalyan mutabakat zaptını atıf yapılmasını istemiştir. Bu teklif, Hukuk Komis­ yonu ve Denizcilik Uzmanları Alt Komitesi tarafından kabul edilmesine rağmen Konferans tarafından reddedilmiştir.49

İtalya, 8 Ocak 1937 tarihli Notası ile iki devlet arasındaki sınırı tam olarak çizen 28 Aralık 1932 Türk-İtalyan tutanağının muhtevasının onayı için Türk Hükümeti’nin kesin yöntemini kullanıp kullanmadığının kendisi­ ne bildirilmesini istemiştir.50 Daha sonra da Yunanistan, Türkiye’nin Lozan Barış Antlaşması ile İtalya’ya verdiği adaların Paris Barış Antlaşması ile kendisine devredilmesi­ nin ardından, 1950-1962 tarihleri arasında Türk Dışişleri Bakanlığı nezdinde yaptığı yazılı ve sözlü girişimlerle Türkiye ile İtalya arasında düzenlenmiş olan 28 Aralık 1932 tarihli belgenin Yunanistan ile de mer-i olması hususun­ da mektup teatisine hazır olduğunu bildirmiştir.51 4S Sertaç Hami Başeren, Ege Sorunları, Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Yayınları, Yayın No:25, Ankara 2006. s.62.

w Sertaç Hami Başeren, Ege Sorunları, Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Yayınları, Yayın No:25, Ankara 2006. s.63. 50 Sertaç Hami Başeren, Ege Sorunları, Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Yayınları, Yayın No:25, Ankara 2006. s.65. 51 Sertaç Hami Başeren, Ege Sorunları, Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Yayınları, Yayın No:25, Ankara 2006. s.65.

40

CİHAT YAYCI

Türkiye tarafından, bu girişimlerin ısrarlı bir şekilde cevapsız bırakılması, 28 Aralık 1932 tarihli belge karşısında istikrarlı tutumunun olumsuz olduğunu gös­ termekte, bir uluslararası antlaşma olarak bu belge ile bağlanma iradesi bulunmadı­ ğını ve metni sadece teknik bir işlem olarak gördüğünü ifade etmektedir.52 (SO R U 23-30 ARASINDA H ER N E KAD AR M E İS A D A SI D O Ğ U AKD EN İZD E BU LU NSA DA M E İS A D A SI SORUNUNA DA EG AYD AAK K A P SA ­ M INDA D EĞ İNİLM ESİND E FAYDA M ÜTAALA EDİLM İŞTİR.)

23. 1947 PARİS BARIŞ ANTLAŞMASI’NIN 14’ÜNCÜ MADDESİ İLE İTALYA’DAN ALINARAK YUNANİSTAN’A VERİLEN MEİS ADASI VE CİVARINDAKİ ADA VE ADACIKLARDA DURUM NEDİR? Lozan Antlaşması’nın 15’nci maddesi ile Menteşe Adaları ve bağlı adacıkları ile Meis Adası İtalya’ya devredilmiştir.

Harita 2-9 Menteşe Adaları’nı Gösteren Harita. 52

Sertaç Hami Başeren-Ali Kurumahmut, E g e 'd e E g e m e n liğ i D e v red ilm em iş A d a la r, Stratejik

Araştırma ve Etüdler Milli Komitesi Yayınları, Araştırma Proje Dizisi 1/2003, Ankara, 2003, s.59-60.

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA

41

Lozan Barış Antlaşmasının 16’ncı maddesine dayanılarak hazırlanan 4 Ocak 1932 Sözleşmesinin 3 ’ncü maddesi53 gereğince Kara Ada (Rho Adası ya da St.Georges) ve Fener Adası ismen sayılarak İtalya’ya devredilmiştir.54

Harita 2-10 Kara Ada ve Fener Adası’m Gösteren Harita.

24. MEİS ADASI İLE ANADOLU ARASINDA İTALYA İLE BİR DENİZ SINIRI ANTLAŞMASI YAPILMIŞ MIDIR? Evet, 4 Ocak 1932 Antlaşması ile yapılmıştır. 4 Ocak 1932 Antlaşm asının 3’üncü maddesi Türkiye’nin “...merkezi Kastellorizzo kenti kilisesinin kubbesi ve yarı çapı bu merkez ile San Stephano Burnu arasındaki uzaklık olan bir daire ile çevrilecek bölge içinde bulunan adacık ve kayalıklar, üzerinde İtalya egemen­ 53 4 OCAK 1932 SÖZLEŞMESİ Madde 3 Türkiye’nin “...merkezi Kastellorizzo kenti kilisesinin kubbesi ve yarı çapı bu merkez ile San Stephano Burnu arasındaki uzaklık olan bir daire ile çevrilecek bölge içinde bulunan adacık ve kayalıklar, üzerinde İtalya egemenliğini tanıdığını” “yukarıda sözü geçen daire içindeki bu ada­ cıklardan başka Rho yani Karaada, Dragonera, Ross ve İpsili yani Fener adacıklarının da İtalya’ya ...” verildiğini hükme bağlamıştır. 54 Ali Kurumahmut-Sertaç Hami Başeren, The Tw ilight Z o n es In The A eg e a n (U n) F orgotten Turkish Isla n d s E g e ’d e G ri B ö lg e le r U n u tu l(m a y)a n T ü rk A d a la rı, Türk Tarih Kurumu-Ankara, 2004, s.57-73

42

CİHAT YAYCI

liğini tanıdığım” “yukarıda sözü geçen daire içindeki bu adacıklardan başka Rho yani Kara Ada, Dragonera, Ross ve İpsili yani Fener adacıklarının da İtalya’ya ... verildiğini hükme bağlamıştır. Bahse konu antlaşma, her iki ülkenin iç hukukuna uygun olarak onaylanmış ve 25 Nisan 1933’de onay belgelerinin değişimi son­ rasında 10 Mayıs 1933’de yürürlüğe girmiştir. Antlaşma aynı zamanda Milletler Cemiyeti’ne de tescil ettirilmiştir. Böylece Meis Adası etrafındaki adacık ve ka­ yalıkların hangi devlete ait olduğu sorunu da o dönem için hukuken çözülmüştür.

25. TÜRKİYE İLE İTALYA ARASINDA DİĞER DENİZ ALANLARI İÇİN DE BİR DENİZ SINIRI ANTLAŞMASI YAPILMIŞ MIDIR? Taraflar, antlaşmayı imzaladıkları 4 Ocak 1932’de, aralarında gerçekleş­ tirdikleri bir mektup değişimi ile, Türk-İtalyan deniz sınırının geri kalan kısmı için bir Türk-İtalyan teknisyenler toplantısının gerçekleştirilmesini kabul etmiş­ lerdir.55

28 Aralık 1932 tarihinde bahse konu teknisyenler toplanmış ve arala­ rında bir zapt tutanağı hazırlamışlardır. Ancak, 28 Aralık 1932 tarihli bu belge, iç hukuk onay sürecinden geçmemiş, Milletler Cemiyeti Sekretaryasına tescil edilmemiş ve dolayısıyla yayımlanmamış olması nedenleri ile hukuki değer ka­ zanmamıştır.56 Ancak Yunanistan hukuki değer kazanmamış bu tutanağı geçerlilik kazan­ mış gibi lanse etmeye çalışmakta, böylelikle güney Ege’de EGAYDAAK bulun­ madığı tezini desteklemeye çaba sarfetmektedir.

55 Scrtaç Hami Başcrcn-Ali Kurumahmut, Ege ’de Egemenliği Devredilmemiş Adalar, Stratejik Araştırma ve Etüdler Milli Komitesi Yayınları, Araştırma Proje Dizisi 1/2003, Ankara 2003, s.51. 28 Aralık 1932’de tanzim edilen belge esasında bir toplantı tutanağıdır. Toplantı tutanağına hukuken geçerli bir anlaşma hüviyeti kazandırılması amacıyla, 04 Ocak 1933 ve 08 Ocak 1937 tarihleri arasında Türk Dışişleri Bakanlığı ile İtalya’nın Ankara Büyükelçiliği arasında karşılıklı yazışmalar yapılmış, ancak toplam dokuz mektuptan oluşan bu yazışmalardan da bir netice alınamamıştır.

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA

43

26. M EİS ADASI YUNANİSTAN’A 1947 PARİS BARIŞ ANTLAŞMA İLE NASIL V ER İLM İŞTİR? Lozan Barış Antlaşmasının 15’nci maddesi ile sadece Meis Adası İtalya’ya dev­ redilmiştir. Halbuki Türkiye’nin masada bulunmadığı 1947 Paris Barış Antlaşması ile Meis ve bitişik adacıkları Yunanistan’a devredilmek istenmiştir. 10 Şubat 1947’de imzalanan Paris Barış Antlaşması’nın 14’üncü maddesinin l ’inci fıkrasında özetle yer aldığı üzere, “Lozan Barış Antlaşması’nın 15’inci maddesi ile İtalya’ya devredilen 13 ada ve Meis, bitişik adacıkları ile birlikte, gayri askeri statüde olmaları ve öyle kalmaları kaydıyla” İtalyanlardan da alınarak Yunanistan’a verilmiştir.

1. Stampalia 2. Rodos 3. Kalki 4. Skarpanto 5. Kazos 6. Piscopos 7. Miziros 8. Kalimnos 9. Leros 10. Patmos 11. Lipsos 12. Sömbeki 13. İstanköy

Harita 2-11 Menteşe Adaları’nı Gösteren Harita.

Harita 2-12 Kara Ada ve Fener Adası’nı Gösteren Harita.

44

CİHAT YAYCI

27.1947 PARİS BARIŞ ANTLAŞMASI MEİS ADASININ YUNANİSTAN’A VERİLMESİ İLE İLGİLİ 14’ÜNCÜ MADDESİNİN METNİNDE HANGİ HUSUSLARA DİKKAT EDİLMELİDİR? Bu metinde üzerinde durulması gerekli iki husus vardır. Birinci husus, Lozan Barış Antlaşmasının 15’inci maddesiyle İtalya’ya terk edilen topraklar arasında Meis Adası’na bağlı adacıkların olmadığıdır. An­ cak Paris Barış Antlaşmasının 14’üncü maddesinin l ’inci fıkrasına göre, Meis’e bitişik adacıklar da İtalya tarafından Yunanistan’a devredilmiştir. Bununla beraber, İtalya hakimiyetindeki bitişik adacıkları Yunanistan’a devreden Paris Barış Antlaşmasında 04 Ocak 1932 Sözleşmesi’ne atıf yapılma­ mıştır. Bu durum anılan sözleşmedeki taksimin, Antlaşma’nın 14’üncü madde­ sindeki ‘bitişik adacıklar’ kriterine ölçü kabul edilmediğini göstermektedir. Üzerinde durulması gereken ikinci husus da, Lozan Barış Antlaşmasının 15’inci maddesi, Meis hariç, sayılan diğer 13 adaya bağlı adacıkları İtalya’ya verirken, Paris Barış Antlaşması’nın 14’üncü maddesinin l ’inci fıkrasına göre, Meis dahil maddede sayılan 14 adaya bitişik adacıkların Yunanistan’a devredil­ miş olmasıdır. Görüldüğü gibi iki antlaşmanın kullandığı terimler de birbirinden farklıdır. Diğer taraftan, 1947 Paris Barış Antlaşması’nın 14’üncü maddesinin l ’inci fıkrasına göre İtalya’dan alınarak Yunanistan’a devredilen 13 ada ile birlikte Meis Adası’nın bağlı/bitişik adacıkları hangilerinin olduğu da açık değildir. Esasında Lozan Antlaşmasının 16 ncı maddesi gereğince bu adaların dev­ rinde Türkiye’nin onayının alınması gerekirdi.57 (Kıbrıs örneğinde olduğu gibi).

57 Sertaç Hami Başeren, Ege Sorunları, Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Yayınları, Yayın No:25, Ankara 2006. s.58.

“ İtalya işbu anlaşma ile... Stampalia, Rhodes, Calki, Scarpanto, Cassos, Piscopis, Misiros, Calimnos, Leros, Patmos, Lipsos, Simi, Cos ve Castellorizo yani Meis ve bitişik adacıkları tüm egemenliği ile Yunanistan’a terketmiştir.

Paris Barış Andlaşması’mn 14’üncü Maddesinin l ’inci fırkasına göre, Meis’e bitişik adacıklar da İtalya tarafından Yunanistan’a devredilmiştir. Harita 2-13 Kara Ada ve Fener Adası’nı Gösteren Harita.

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA

(

46

CİHAT YAYCI

AJaMy

t'

(bjmkı o

oYn *öy

Psoradia

Dragonern

Polyphados St.Georges

Cutsumbora

i A N E A N

S

E

(Kutsumboras) Kayalıkları) Mavro Poinaki (Mavro Poinchi) | Mavro Poinis (Mavro Poini) Adacıkları H arita 2-14

Meis, Kara Ada, Fener Adası ve Dragonera Adalarım Gösteren Harita.

28.1947PARİSBARIŞANTLAŞMASIİLEYUNANİSTAN’AHANGİ ADALAR HUKUKEN DEVREDİLM İŞTİR? Uluslararası hukuka göre hiçbir devlet sahip olduğu haklardan fazlasını bir başkasına devredemez.58 Bu nedenle, ancak Türkiye tarafından 4 Ocak 1932 Sözleşmesi (atıfta bulu­ nulması kaydıyla) ve Lozan Barış Antlaşması ile İtalya’ya, 1947 Paris Barış Ant­ laşması ile de İtalya tarafından Yunanistan’a sadece ismen sayılarak devredilen 14 ada ve bunlara bağlı/bitişik adacıklar üzerinde Yunan egemenliği söz konusu olabilir. Halbuki, 4 Ocak 1932 Sözleşmesinde bahsi geçen daire dışında kalan, an­ cak ismen sayılarak İtalya’ya devredilen ve Meis Adası açıklarında yer alan Kara Ada ve Fener Adası dahil 4 adanın devrine ilişkin bir hüküm Paris Barış Antlaş­ masında yer almadığı gibi, bu Antlaşmada 4 Ocak 1932 Sözleşmesine de atıfta bulunulmamaktadır. 58 “N e m o P lu s J u r is Transfere P o te st Q uam İp se H a b e t ”

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA

47

f t.r i

oOavarfa 0 $kç«y»n

C

4 Ocak 1932 sözleşmesinde bahsi geçen daire dışında kalan, ancak ismen sayılarak İtalya’ya devredilen Kara Ada ve Fener Adası dahil 4 adanın devrine ilişkin bir hüküm Paris Barış A ntlaşm asında yer almadığı gibi, 4 Ocak 1932 sözleşmesinde de atıfta bulunulmamaktadır.

Bu durumda Türkiye tarafından İtalya’ya devredildiği halde İtalya tarafın­ dan Yunanistan’a devredilmeyen adacıkların varlığından söz etmek gerekir.59 Bu adacıkların tümünün 1947 Paris Antlaşması ile İtalya’dan alındığı kabul edilse, o zaman da İtalya’nın hakimiyetinin sona erdirildiği ancak diğer herhangi bir dev­ letin hakimiyetine verilmeyen adacıkların varlığı söz konusu olacaktır. 59 Bitişik Adacıklar olsa olsa 4 Ocak 1932 Sözleşmesinde bahsi geçen daire içinde yer alan adacıklar olabilir.

48

CİHAT YAYC1

29. 1947 PARİS BARIŞ ANTLAŞMASI’NDA 04 OCAK 1932 SÖZLEŞME­ SİNE ATIF YAPILMAMASININ BİR EKSİKLİK OLDUĞUNU YUNANİSTAN FARK ETMEMİŞ MİDİR? Yunanistan da bu eksikliğin farkına varmış ve 1947 Paris Barış Antlaşması görüşmeleri esnasında, Antlaşmanın 14’üncü maddesinde 4 Ocak 1932 Sözleşmesi ile geçerli hukuki nitelik taşımayan 28 Aralık 1932 Sözleşmesine atıfta bulunulma­ sını ısrarla talep etmiştir.60 Ancak SSCB; Türkiye’nin masada olmadığını ve 28 Aralık 1932 Protokolü­ nün hukuki geçerlilik kazanmadığını ifade ederek bu talepleri reddetmiş ve böyle­ likle 1947 Paris Barış Antlaşmasında ne 4 Ocak 1932 Sözleşmesine ne de 28 Aralık 1932 Protokolüne atıfta bulunulmamıştır. Esasında 28 Aralık 1932’de tanzim edilen belge bir toplantı tutanağıdır. Top­ lantı tutanağına hukuken geçerli bir anlaşma hüviyeti kazandırılması amacıyla, 04 Ocak 1933 ve 08 Ocak 1937 tarihleri arasında Türk Dışişleri Bakanlığı ile İtalya’nın Ankara Büyükelçiliği arasında karşılıklı yazışmalar yapılmış, ancak toplam dokuz mektuptan oluşan bu yazışmalardan da bir netice alınamamıştır. Bu nedenlerle, 28 Aralık 1932 tarihli Toplantı Tutanağı, uluslararası bir anlaşma niteliği kazanmamış ve hukuken geçersiz olan bir belgedir. Ayrıca, 1947 Paris Barış Antlaşmasından son­ ra Yunanistan müteaddit olarak 1962’ye kadar bu tutanağın muhtevasının onaylan­ dığının teyidi için Türk Dışişleri Bakanlığına soru notaları vermiştir. Bu da Yunanis­ tan’ın şüphesini açıkça göstermektedir.

30. SONUÇ OLARAK 1947 PARİS BARIŞ ANTLAŞMASI’NDA KARA ADA VE FENER ADASI, MEİS ADASI İLE BİRLİKTE YUNANİSTAN’A DEVREDİLMİŞ MİDİR? Meis Adası civarındaki ada, adacık ve kayalıklar sorununu maddeler halinde aşağıdaki gibi anlatmak mümkündür;

a. Lozan Antlaşmasının 15’inci maddesi ile Menteşe Adaları ve bağlı adacık ları ile Meis Adası İtalya’ya devredilmiştir. 60

1947 Paris Barış Antlaşmasının imzalanmasından sonra, bu adaların aidiyetlerinin ileride tartışma

konusu yapılabileceğini tahmin eden, Yunanistan, müteaddit olarak 1962’ye kadar bu tutanağın muhtevasının onaylanıp onaylanmadığının teyidi için Türk Dışişleri Bakanlığı’na soru notaları vermiş ancak notalar cevapsız bırakılmıştır.

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA

49

b. Meis çevresindeki Kara Ada (Rho Adası ya da St.Georges) ve Fener Adası da 4 Ocak 1932 Sözleşmesi’nin 3’üncü maddesi gereğince ismen sayılarak İtalya’ya verilmiştir. c. Lozan Barış Antlaşması’nın 15’inci maddesiyle sadece Meis Adası İtal­ ya’ya devredilmiştir. Hâlbuki Türkiye’nin masada bulunmadığı 1947 Paris Barış Antlaşmasıyla Meis ve bitişik adacıkları Yunanistan’a devredilmek istenmiştir. ç. Lozan Barış Antlaşmasının 15’inci maddesi Meis hariç, sayılan diğer 13 adaya bağlı adacıkları İtalya’ya verirken, Paris Barış Antlaşması ’nın 14’üncü Maddesinin l ’inci fıkrasına göre Meis dahil maddede sayılan 14 adaya “Bitişik Adacıklar” Yunanistan’a devredilmiştir. Görüldüğü gibi iki antlaşmanın kullan­ dığı terimler birbirinden farklıdır.

d. Diğer taraftan 1947 Paris Barış Antlaşması’nın 14’üncü maddesinin l ’inci fıkrasına göre İtalya’dan alınarak Yunanistan’a devredilen 13 ada ile bir­ likte Meis Adası’nın bağlı bitişik adacıkları hangilerinin olduğu da açık değildir. e. Esasında Lozan Antlaşması’nın 16’ncı maddesi gereğince bu adaların devrinde Türkiye’nin onayını alınması gerekirdi (Kıbrıs, örneğinde olduğu gibi).

f. Ocak 1932 İtalya’ya devredilen 14’üncü maddesinin sayılarak devredilen

Sözleşmesinin 3’üncü maddesi gereğince ismen sayılarak Kara Ada ve Fener Adası, 1947 Paris Barış Antlaşması’nın 1’inci fıkrasına göre, İtalya’dan alınarak Yunanistan’a ismen adalar arasında sayılmamıştır.

g. Böyle bir durumda Türkiye tarafından İtalya’ya devredildiği halde İtal­ ya tarafından Yunanistan’a devredilmeyen adacıkların varlığından söz etmek ge­ rekir. ğ. Ancak bu adacıkların tümünün 1947 Paris Antlaşması ile İtalya’dan alındığı da bir vakıadır. O zaman da İtalya’nın hâkimiyetinin sona erdirildiği an­ cak diğer herhangi bir devletin hâkimiyetine verilmeyen adacıkların varlığından söz etmek daha doğru bir yaklaşım olacaktır.

h. 1947 Paris Barış Antlaşmasında ne 4 Ocak 1932 Sözleşmesi ne de 28 Aralık 1932 Protokolüne atıfta bulunulmamıştır. ı. Zira 28 Aralık 1932’de tanzim edilen belge esasında uluslararası bir an­ laşma niteliği kazanmamış ve hukuken geçersiz olan bir toplantı tutanağıdır.

50

CİHAT YAYCI

i. Bu durumda 4 Ocak 1932 Sözleşmesine atıfta bulunulmadan bitişik ada­ cıkların hangilerinin olduğu belli olamaz ve bu durumda geçerli olan anlaşma Lozan Barış Antlaşması ve ilgili 15’inci maddesi olacaktır. 15’inci maddeye göre ise sadece Meis Adası İtalya’ya devredilmiştir. j. Paris Barış Antlaşması ile Yunanistan’a Türkiye’nin onayı olmadan dev­ retmek hukuken mümkün değildir. Uluslararası hukuka göre hiçbir devlet sahip olduğundan fazlasını bir başkasına devredemez “N e m o P lu s J u ris Transfere P otest Q uam İp se H a b e t ”

k. Eğer Meis Adası dışındaki bahse konu bu adalar üzerindeki İtalyan ege­ menliği 1947 Paris Barış Antlaşması ile sona erdirilmiş ise, o zaman orijinal sa­ hibi Osmanlı Devleti’nin halefi Türkiye Cumhuriyeti’ne geçmiş olması gerekir. l. Bu durumda Meis Adası hariç bölgedeki diğer ada, adacık ve kayalıklar üzerinde Türkiye’nin egemenliği devam etmektedir. 4 Ocak 1932 Sözleşmesi­ nin 3’üncü maddesi gereğince ismen sayılarak İtalya’ya devredilen Karada ve Fener Adası , 1947 Paris Barış Antlaşmasının 14’üncü maddesinin l ’inci fık­ rasına göre, İtalya’dan alınarak Yunanistan’a ismen sayılarak devredilen adalar arasında sayılmamıştır.

m. Ayrıca 4 Ocak 1932 Sözleşmesine atıfta bulunulmadan bitişik adacıkla­ rın hangilerinin olduğu belli olamaz ve bu durumda geçerli olan anlaşma Lozan Barış Anlaşması ve ilgili 15’inci maddesi olacaktır. 15’inci maddeye göre ise sadece Meis Adası İtalya’ya devredilmiştir. n. Dolayısıyla, Lozan Antlaşmasına göre İtalya’nın sahip olduğundan faz­ lasını 1947 Paris Barış Antlaşması ile Yunanistan’a Türkiye’nin onayı olmadan devretmek hukuken mümkün değildir. Uluslararası hukuka göre hiçbir devlet sa­ hip olduğu haklardan fazlasını bir başkasına devredemez “nemo plus juris trans­ fere potest quam ipse habet” o. Böyle bir durumda Türkiye tarafından İtalya’ya devredildiği halde İtal­ ya tarafından Yunanistan’a devredilmeyen adacıkların varlığından söz etmek ge­ rekir. ö. Diğer yandan “4 Ocak 1932 tarihli Türk-İtalyan Antlaşması ile Karaada ve Fener Adası’nın egemenliği İtalya’ya devredilmiştir. Antlaşmasının 10 Mayıs 1933’te yürürlüğe girmesi ile ülke devrinin esas unsuru olan devir antlaşması

O v *»'

f

o *« ***

e.wjin

P s o r a d ia P o ly p h a d o s S t .G e o r g e s P s o m

J£ 2 J

i

C u t s u m b o r a ( K u t s u m b o r a s

K a y a lık la r ı)

M

a v r o

P o in a k i

M

a v r o

P o in is

(M

( M

a v r o

a v r o

P o in c h i)

P o in i)

A d a c ık la r ı

4 Ocak 1932 Sözleşmesi’nin 3 ’üncü maddesi ile Türkiye’nin M erkezi Kastellorizzo K enti Kilisesinin Kubbesi ve yarıçapı ve bu m erkez ile San Stephano Burnu (Pointe Du Vent) arasındaki uzaklık olan bir daire ile çevrilecek bölge içinde bulunan Psoradia, Polyphados, St.Georges, Psomi, Cutsumbora (Kutsumboras), (Kayalıklar), M avro Poinaki (Mavro Poinchi) M avro Poiniz (Mavro Poini) adacıkları üzerinde İtalya egem enliğini ta n ıd ığ ın r

oi*«c«5*ç Aijakj*ar

Oc*ç*yan oY«r*»y

,K»?

Kj ^ m

Kuala Lumpur BRUNEI MALAYSIA I N D O N E S IA

3APORE China

Malaysia

Vietnam

Bmnei

Philippines Taiwan

Harita 2-21 Güney Çin Denizi’ndeki Bölge Ülkelerinin İddialarını Gösteren Harita.

CİHAT YAYCI

70

Southwest Cay Northeast Cay

w

- s , lfc d

Subi Reef \ / West York Istand Loaita Istand / sand Cay Flat Istand itu Aba Island #V Nanshan island Discovery Great ReefQaven Reef *# •*525!*. • JacksonAtoll

Fiery Cross Reef Is » • Kennan JMischef R East Reef V jo h n S S ls ^ * * Central Reef \ Cuarteron Reef A S iF fS ^ f »First Thomas Reef Spratly Island \ \ l Pearsen s.^ef

* Grainger Bank Arrtooyna Cay RHIeman Bank

Commodore Reef •M ám eles Reef #Ardasier and Dallas Reef #Swallow Reef

Louisa Reef

Countries Claiming Ownership 0

China

£

Vietnam

^

Malaysia Taiwan



Philippines

Harita 2-22 Spratly Adaları ’m Gösteren Harita.

Aşağıdaki fotoğrafta; Güney Çin Denizinde Çin, Vietnam, Malezya, Tay­ van ve Filipinler arasında, aidiyeti tartışmalı Spratly Adaları bölgesindeki kaya­ lıklara egemen olma mücadelesinde; ana karalarından binlerce mil ötede resiflere dikilmiş sınır taşının başında ayakları suda nöbet tutan askerleri görmektesiniz.

Fotoğraf 1-6 Ayakları Suyun İçinde Nöbet Tutan Çin Askerleri https://tr.topwar.ru/4306-ostrova-spratli-zona-vozmozhnogo-voennogo-konflika-v-yugovostochnoy-azii.html

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA

71

Aşağıdaki fotoğrafta ise suların içerisindeki resifler üzerinde üsler inşa edilmiş olduğunu görüyorsunuz.

Fotoğraf 1-7 Spratly Adaları

Bu fotoğraflar aslında devletlerin kaya ve kayacık gibi görünen bu küçük coğrafi formasyonların, ülkelerinin denizlerdeki, karasuları ve münhasır ekono­ mik bölge gibi, hayati çıkarlarını temelden etkilediğinin ne denli bilincinde ol­ duklarını göstermektedir.

Fotoğraf 1-8 Spratly Adaları

72

CİHAT YAYCI

Diğer devletlerin kaya parçalarına dahi ada diyerek gösterdiği bu hassa- * siyete rağmen, 40 dönümlük Kardak Adaları için Türk kamuoyunda kayalık de­ nilmesi, ne denli bilinç eksikliği ile karşı karşıya olduğunu göstermesi açısından önemlidir.

F o to ğ raf 1-9 Kardak Adası

42. BİR TAKIM ADALARI TARTIŞMALI GÖSTEREN YABANCI AKADEMİK YAYINLAR VAR MIDIR? Vardır ve buna bir örnek ise, Fransızların 2008 yılında yayımladığı ve Gavdos Adası ile Kardak Adalarının egemenliklerinin tartışmalı olarak gösterildiği Jeopolitik Deniz Atlasıdır.83 Bu durum, 1996 Kardak olayından sonra Gavdos’un da tartışmalı olduğu­ nun bir kez dahi telaffuz edilmesinin uluslararası platformda nasıl bir yansıma doğurduğuna örnektir. 83 2008 Yılında Editions Technip Tarafından Fransızca Olarak Basılan D e n iz A la n la rın ın Jeo p o litiğ i İsim li A tla s Ç alışm ası (A tlas G éo p o litiq u e D e s E sp a c e s M aritim es, E nergie, P e c h e E t E n viro n n em en t)

“F ro n tière s,

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA

Kardak Adalarının Tartışmalı Olarak Gösterimi

GAVDOS Adasının Tartışmalı Olarak Gösterimi Harita 2-23 Fransız Jeopolitik Atlası.

u--j>

74

CİHAT YAYCI

43. EGAYDAAK’LARI GÖSTERİR YERLİ VE YABANCI YAYIN LAR VAR MIDIR? Evet, Türkiye’nin (EGAYDAAK isimlerinin yazıldığı kitap ve makale­ lerin içerisinde de yazıldığı gibi84) yanısıra Yunanistan’da, İtalya’da ve bir çok başka ülkede yayımlanmış haritalar vardır ve aşağıda birkaç örnek sunulmuştur.

Ege’de Gri Bölgeler Unutul(may)an Türk Adaları Kitabı

84 areas

http://www.turkishgreek.org/yayinlar/makaleler/makaleler- 1/item/l 24-aegean-sea-disputed-

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA

75

Harita 2-24 EGAYDAAK’lan Gösteren Harita. http://www.turkishgreek.org/ikili-iliskiler/uyusmazlikiar/ege-denizi-ne-iliskin-uyusmazliklar/item/9egemenligi-antlasmalarla-devredilmemis-ada-adacik-ve-kayaliklar

CİHAT YAYCI

76

Egem enliği B elirsiz A da A d a cık vo Kayalıklar 1- Zürafa Kayalıkları 2- Andiipsara 3- Koyun Adaları 4- Venedik Kayalıkları 5- Fornoz 8- Hurşit 7- Nergiscik 8 - Eşek 9- Bulamaç 10- Kalolimni 11- Plati 12- Keçi 13- Koçbaba 14- Ardıçcık 15- Kendiroz 18- Sakarcalar 17- Pergusa 18 - Kandilli 19- Üç Adalar 20- Ardacık 21- Kızkardeşlar 22- Safran Adaları _ 23- Kamilun ~ ) 24- Ik’ı Kardaylar i 25- Istakida

5b

1

Ul. liilH.ly.«

17». mclrti

CÜZİ •'¿'W (nhl.ı

¡=3«*--- w*

DİPT Harita 2-25 EGAYDAAKTan Gösteren Harita. https://21yyte.org/tr/merkezler/islevsel-arastirma-merkezleri/milli-guvenlik-ve-dis-politika-arastirmalarimerkezi/erdoganin-lozan-celiskisi-ve-ege-adalari-konusunda-kamuoyundan-saklanan-gercekler-uzerinedüşünceler.

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA

^ Patmos

77

Lipsos Leros Kalimnos Astipalea

os • Nisiros Tilos^** Halki

i

Karpathos

Kastellorizo >-Stron9'l'

■ ^^asos

Harita 2-26 EGAYDAAK’lan Gösteren Harita. https://www.academia.edu/20174010/TAR%C4%B0H_HUKUK_VE_F%C4%B0%C4%B0L_ ARASINDA EGE DE T%C3%9CRK ADALARI

78

CİHAT YAYCI

Harita 2-27 EGAYDAAKTan Gösteren Harita. https://www.pentapostagma.gr/2018/04/egaydaak %CE%B 1%CF%85%CF%84%CE%AE KtvrpiKÖ Aıyolo

6

** Mtupöı & MıyöAoı Ai>ıp

-;•«

Harita 4-4 Svalbard ve Aaland Adalarında da Gayri Askeri Statü Uygulanmaktadu Sadece (Finlandiya) Aaland Üzerinden Askeri Uçuş Yapabilmektedir.

134

CİHAT YAYCI

Harita 4-5 Aaland (Finlandiya), Svalbard ve Aaland Adalarında da Gayri Askeri Statü Uygulanmaktadır. Sadece Finlandiya, Aaland Üzerinden Askeri Uçuş Yapabilmektedir.

11. YUNANİSTAN’IN ADALARIN GAYRİ ASKERİ STATÜSÜNÜ BOZ­ DUĞU BU DURUM 1923 LOZAN VE 1947 PARİS BARIŞ ANTLAŞMASINDA BELİRTİLEN EGEMENLİK DEVİR ŞARTINI ORTADAN KALDIRIR MI? Kanaatimce evet. Zira bu adalar gayri askeri statüde kalmak şartı ile Yuna­ nistan’a devredilmiştir. Bu şartın gereği yerine getirilmez ise egemenlik devri de tartışmalı hale gelmiş demektir. Bu süreçte; gayri askeri statüdeki adalara yapılan tahkimatın yanı sıra bu adalara ziyarette bulunan yabancı savaş gemilerinin ve askerî nitelik taşıyan hava araçlarının da bu adalar üzerindeki uçuşların da gayri askerî statüyü ihlal ettiğinin uluslararası kamuoyu ve muhataplara net bir şekilde ifade edilmesi önemlidir.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

KITA SAHANLIĞI SORUNU 1. KITA SAHANLIĞI NEDİR? Kısaca kıyı devletinin kara ülkesinin deniz altında süren doğal uzantısıdır. Kıta Sahanlığı ilk defa 1945 yılında Truman’ın bildirisiyle ortaya çıkmış ve çok kısa bir zamanda benimsenmiştir. Hatta bir örf ve âdet kuralı olduğu kabul edil­ miştir. Kıyı devleti buradaki hakları,” ilana gerek olmaksızın” fiilen ve başlangıç­ tan itibaren kullanır. Denize kıyısı olan her devlet, kıta sahanlığına sahiptir. Kıta eşiğinin doğal uzantısının dış kenarına kadardır. 200 mile ulaşmıyorsa 200 mile tamamlanır. Kıta uzantısı 200 milden fazla bir genişlikte ise kıta sahanlığı üzerindeki haklar sınırsız değildir; 350 mile veya 2500 metre derinlikten öteye 100 deniz milini aşmaması koşulu vardır.

Şekil 4-1 Kıta Sahanlığı.

138

CİHAT YAYC1

2. KITA SAHANLIĞI SINIRLANDIRILMASI NASIL YAPILIR? 1982 BMDHS Sözleşmesi’ne baktığımız zaman kıyıları karşı karşıya ve yan yana olan devletlere ait kıta sahanlığının sınırlanması meselesinde, temel fel­ sefesi itibariyle karasularınn sınırlandırılması ile aynı hususlar kabul edilmiştir. Ülkeleri yan yana olan devletler arasında sınır, her noktası her devletin karasularının esas hattının en yakın noktasına eşit uzaklıkta bulunan hat yani orta hat esas alınarak çizilir. 3. KIYI DEVLETİNİN KITA SAHANLIĞINDA YETKİLERİ NE­ LERDİR? Kıyı devletinin, kara ülkesinin deniz altındaki doğal bir uzantısı olan kıta sahanlığındaki yetkilerinin varlık nedeni, kara ülkesindeki egemenlik hakkıdır. Her ne amaçla olursa olsun, kıta sahanlığında kuyu açmak kıyı devletinin izne bağlıdır. Münhasır ekonomik bölge kavramı kabul edildiği için 200 mil genişlik­ teki bir alan içerisinde kıta sahanlığına ek olarak eğer o devlet tarafından münha­ sır ekonomik bölge kabul edilmişse ekonomik bölge hakları da kullanılabilmek­ tedir. Kıta sahanlığı alanı içinde diğer devletlerin yararlandığı açık deniz serbes­ tlerinden biri, kablo ve boru döşeme hakkıdır. Kıyı devletinin kıta sahanlığının araştırılması ve doğal kaynakların işletilmesi yetkisi, petrol borularının neden olduğu kirlenmenin önlenmesi, azaltılması ve kontrolü için makul önlemleri alma hakkına tabi olarak vardır. Kablo, boru döşeme hakkında kullanılacak boruların biçimi ve döşenmesi, kıyı devletinin izni alınarak saptanır. 4. TÜRKİYE’DE KITA SAHANLIĞI UYGULAMASI NASILDIR? Türk kıta sahanlığının ölçülerinin ne olduğu hakkında yasalarımızda açık bir hüküm görülmemektedir. Ancak, 1702 sayılı Petrol Reformu Kanunu, iç sular ve karasuları ile ulus­ lararası antlaşmalara veya örf ve adet kurallarına göre petrol çıkarılması amacıyla Türkiye’nin tasarruf edebileceği kara suları dışındaki kıta sahanlığını da Türkiye ülkesine dahil etmektedir.

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA

139

1702 sayılı Kanun, Türkiye’nin kıta sahanlığı sınırlarının, nerelere kadar uzandığını açıkça belirlemediği gibi kıta sahanlığı üzerindeki haklarının kapsa­ mını da tam olarak belirlenememiştir. 5. KITA SAHANLIĞI UYUŞMAZLIĞININ ORTAYA ÇIKIŞI VE GELİŞİMİ SÜRECİ NASILDIR? Yunanistan hükümeti Ege Denizi’nde ilk petrol arama çalışmalarını 1961 yılında jeofizik araştırmaları ile başlamıştır. 1968-1972 yılları arasında da çok uluslu şirketlere Kuzey, Orta ve Güney Ege’de araştırma ve işletme ruhsatları vermiştir. Bu dönemde, Uluslararası Deniz Hukukuna ilişkin çok sayıda uyuş­ mazlık henüz netleşmemiş (unclear) ve II.B.M.D.H.S. Karasuları genişliği ko­ nusuna açıklık getirememiş ise de 1958 Cenevre Kıta Sahanlığı Sözleşmesi’ne müteakip, çok sayıda denize kıyısı olan devlet “K ıta Sahanlığı ” tesis etmiştir. Bu çerçevede, Yunanistan da, 1972 yılında taraf olduğu 1958 Cenevre Kıta Sahanlığı Sözleşmesi’ne dayanarak, muğlak ifadelerle de olsa, “K ıta S a h a n lığ ın ın b elir­ lendiği P etro l K anunu ” nu çıkarmıştır. Bu dönemde Yunanistan adaların da Kıta Sahanlığı olduğunu iddia ederek, buna yönelik iç hukuk düzenlemeleri yapmış; bu kapsamda 1969 yılında, çok uluslu şirketlere araştırma ve işletme ruhsatları verilmesinin doğurduğu ihtiyaç nedeniyle, denizaltı kaynaklarının araştırılma­ sı ve işletilmesine ilişkin bir Kararname (Decree-Law) çıkarmıştır. Buna göre Yunanistan, Ege Denizi Kıta Sahanlığı sınırlandırılmasında, Türk Kıta Sahanlığı üzerinde bulunan Yunan adalarının, Anadolu ana kıtasına esas alınması gerektiği­ ni iddia etmeye başlamıştır. 1973 yılında Yunanistan’ın araştırmaları sonucu Taşoz Adası açık­ larındaki işletilebilir geniş petrol yatakları bulunması ihtimali ile yine bu dönemde ortaya çıkan petrol krizi ve bu nedenle yükselen petrol fiyatla­ rı, iki devletin dikkatlerini zengin petrol yataklarına çekmiş, bu bölge­ de yapılacak araştırmaları cazip hale getirmiştir. Diğer yandan, Yunanis­ tan konuya ilişkin milli mevzuatını da geliştirmeye başlamış; bu kapsamda, 1974 yılında yürürlüğe giren Maden Kanununu 5 Ekim 1973 yılında, 1959 tarih­ li Petrol Kanununu yürürlükten kaldıran ve 1969 tarihli Kararnamenin ana hat­ larını muhafaza eden “A ra ştırm a ve işle tm e y e ilişkin H idrokarbon K a n u n u ”nu da 12 Kasım 1976 yılında yasalaştırmıştır.

140

CİHAT YAYCI

Türkiye ise, Yunanistan’ın bölgede yoğunlaştırdığı bu faaliyetlerine kar­ şılık, 18 Ekim 1973 tarihinde Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (T.P.A.O)’ya Ege Denizi’nde Türk Karasuları dışında ve Ege’de saptanan ortay hattın doğu­ sundaki Kıta Sahanlığında bulunan bölgelerle ilgili 27 adet petrol arama ruhsatı vermiştir. Anadolu ve Trakya sahillerine yakın ve Yunanistan’a ait olan Semadirek, Limni, Midilli, Sakız, Bozbaba, Sisam, İpsara ve Antiipsara adalarının 6 mil genişliğindeki Karasuları dışında kalan adalar arasındaki, hatta bu adaların Yunanistan ana kıtasına bakan taraflardaki alanı kapsayan bu araştırma ruhsatları verme işlemini Yunanistan, bu alanların 1958 Cenevre Kıta Sahanlığı Sözleşmesi uyarınca, adaların Kıta Sahanlığına girdiğini ileri sürerek, 7 Şubat 1974 tarihli nota ile protesto etmiş ve bu alanlardaki egemen haklarının saklı olduğunu, ada­ ların deniz yatağı ile deniz yatağı altında Yunanistan’ın hükümranlık haklarının bulunduğunu bildirmiştir. Yunanistan’ın 7 Şubat 1974 tarihli notasına Türkiye’nin vermiş olduğu 27 Şubat 1974 tarihli cevabi notada, T.P.A.O.’ya araştırma izinleri verilmeden önce uluslararası hukuk kuralları ve yasal koşulların dikkatle incelendiği, 1958 Cenevre Kıta Sahanlığı Sözleşmesi ve Kuzey Denizi Kıta Sahanlığı sorununa ilişkin Uluslararası Adalet Divanı (U.A.D).’nm 1969 tarihli Kararının dikkate alındığı belirtilmiştir. İki devlet arasında meydana gelen bu nota değişimlerinden, taraflar karşı­ lıklı olarak birbirlerinin tutumlarını öğrenmişlerdir. Özetle; Türkiye’nin temelde “do ğ a l uzantı ” ilkesine dayanarak, iki devletin anakaraları arasında bir sınırlan­ dırma yapılması ve belirlenecek bu çizginin doğusunda kalan adalara yalnızca Karasuları tanınması tezine karşı, Yunanistan ise, en doğudaki adaları ile Türkiye ana kıtası arasında “eşit uzaklık " ilkesine göre bir sınırlandırmanın gerçekleştirilmesi tezini ileri sürmüş­ tür. Diğer yandan Türkiye, Ege’deki kararlılığını göstermek maksadıyla, 29 Mayıs 1974 tarihinde TCG ÇANDARL1 gemisini sismik çalışmalar yapmak üzere Ege Denizi’ne çıkarmış ve 02 Mayıs 1974 tarihinde T.P.A.O.’ya yeni bir petrol arama ruhsatı vermiştir. Ayrıca, Türkiye Uluslararası Hukuk çerçevesinde hareket ettiğini göstermek bakımından, 5 Haziran 1974 tarihinde Yunanistan’a

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA

141

verdiği cevabi nota ile Ege Denizi Kıta Sahanlığı sorununa uluslararası hukuk ku­ ralları çerçevesinde çözüm bulunabilmesi için, Yunanistan tarafından belirlene­ cek bir tarihte yapılacak olan görüşmelere katılmaya hazır olduğunu bildirmiştir. 1975 yılının başından itibaren durum tekrar güncelliğini kazanmıştır. Ni­ tekim Yunanistan, 27 Ocak 1975 tarihinde vermiş olduğu nota ile, Türkiye ve Yunanistan arasında Ege Denizi Kıta Sahanlığı konusunda Uluslararası Hukuk kuralları çerçevesinde bir sınırlandırmadan yana olduğunu bildirmiştir. Yunanis­ tan, “u yg u la n a ca k h u ku k ” ve “so ru n u n ö zü y le ” ilgili olarak görüş ayrılıklarının Uluslararası Adalet Divanına götürülmesini ve Divana tek taraflı başvurma hakkı saklı kalmak üzere, bu maksatla bir “ta h k im n a m e ” hazırlanmasını önermiştir. 6 Şubat 1975 tarihli nota ile Yunanistan’ın yaklaşımını olumlu bulan Tür­ kiye, öncelikle, uluslararası uyuşmazlıkların çözümlenmesinde temel yöntemin taraflar arasında yapılacak olan doğrudan anlamlı “g ö rü şm e ler ” olduğunu belir­ terek, Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunların barışçı yollarla ve görüşme­ lerle çözümlenmesinden başka bir yol bulunmadığını görüşünde olduğunu, Yu­ nanistan Hükümetinin de, karşılıklı olarak kabul edilebilir, “h a kka n iyet ” e uygun bir çözüme ulaşmak amacıyla öncelikle görüşmelere rıza göstereceği umudunu taşıdığını açıkladıktan sonra, ilke olarak, sorunun U.A.D.’ye götürülmesini ve Ege Denizi Kıta Sahanlığını sınırlandırma sorununun Mahkemeye götürme şart­ larının kararlaştırılması için iki devlet arasında üst düzeyde müzakerelere başlan­ masını uygun karşıladığını belirtmiştir. 31 Mayıs 1975 tarihinde Brüksel’de yapılan NATO zirvesi dolayısıyla bir araya gelen Türk ve Yunan Başbakanları, görüşmeler sonrasında mutabık kaldık­ ları “Brüksel Bildirisi”ni açıklamışlardır. 19-20 Haziran 1976 tarihleri arasında Bern’de yeniden bir araya gelen Türk ve Yunan temsilcileri, görüşmelere devam etmiş ancak, bu görüşmelerden bir sonuç alınamamıştır. Bern görüşmelerinin sonuçsuz kalmasından bir süre sonra Türkiye, 6-9 Ağustos 1976 tarihlerinde MTA Sismik I gemisine Ege Denizi’nde araştırma­ lar yaptırmıştır. Bu gelişmeler Yunanistan’ın şiddetli tepkisine neden olmuştur. Türkiye’nin 6 Ağustos 1976 tarihinden itibaren Ege Denizi’nin ihtilaflı bölgelerinde MTA Sismik I’in araştırma yapmasına izin vermesiyle tırmanan ger­

142

CİHAT YAYCI

ginlik, kısa süre içerisinde tehlikeli boyutlara ulaşmıştır. Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin gerginleştiği bu ortamda, Yunanistan, 10 Ağustos 1976 tari­ hinde, bir yandan barış ve güvenliğin tehlikeye sokulmuş bulunduğu gerekçesiyle BM. Güvenlik Konseyi’ni olağanüstü toplantıya çağırmış, diğer yandan da Ege Denizi Kıta Sahanlığına ilişkin hukuki sorunu çözmesi için tek taraflı olarak aynı gün UAD.’ye resmen başvurmuştur. Güvenlik Konseyi, 24 Ağustos 1976 tarih ve 395 sayılı kararında, Türki­ ye ve Yunanistan’dan, birbirlerinin uluslararası hak ve yükümlülüklerine saygı göstermelerini ve mevcut gerginliği azaltmak için ellerinden gelen çabayı sarf etmelerini istemiştir. BM. Güvenlik Konseyi önündeki başarısızlığın, Divan Önündeki yenil­ ginin etkisi ve kısmen de oluşan dış baskıların Yunanistan’ı yeniden görüşme yoluna itmesi sonucunda 11 Kasım 1976 tarihinde imzalanan Bern Anlaşmasını müteakip, taraflar arasındaki ilişkilerde yeni bir dönem başlamıştır. Bern Anlaş­ ması ile her iki taraf, müzakereleri güçleştirebilecek Ege Denizi Kıta Sahanlığına ilişkin her türlü girişim ve eylemlerden kaçınmayı üstlenmişlerdir. Divan, 19 Aralık 1978 tarihinde Yunanistan’ın tek yanlı başvurusu ile açılan Ege Denizi Kıta Sahanlığının sınırlandırılmasına ilişkin bu davada, “B rü ksel B il­ dirisiyle ” de yargı yetkisinin kabul edilmediğini vurgulayarak, kendini yargılama yetkisine sahip görmediğinden, Atina’nın iddialarını yetersiz ve gereksiz görerek, 2 aleyhte oya karşı 12 oyla reddetmiştir. Yunanistan’ın özellikle 1982 yılından itibaren, Ege’de sürdürdüğü sismik çalışmaları karasuları dışına da taşırarak yoğunlaştırması, hatta 1985 yılından iti­ baren de bu araştırmalarını açıkça Bern Anlaşmasının geçerli olmadığı tezine da­ yandırarak sürdürmesi, 1987 yılında iki devleti sıcak çatışmanın eşiğine getirmiştir. Türkiye’nin uyarılarına rağmen Yunanistan’ın olumsuz tavrını sürdürmesi üzeri­ ne, Türkiye konuya ilişkin Yunanistan’ın Uluslararası Hukuka aykırı tutumundan önce BM. Güvenlik Konseyini sonra da NATO ve AET üyesi devletleri haberdar etmiştir. Milli Güvenlik Kurulu’nun 25 Mart 1987 tarihinde yaptığı toplantısında alınan “E g e ’d eki em rivakilere karşı ç ık ılm a lıd ır ’’ kararı Bakanlar Kurulunca

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA

143

benimsenerek, Yunanistan’ın Karasuları dışında araştırmaya başlaması halinde, Türkiye’nin de karşılık vermesi kabul edilmiş, eski adıyla “H o r a ” yeni adıyla “Sism ik I ”, Ege’ye açılmak üzere Tuzla’dan ayrılmıştır. Gerginliğin artmasına paralel olarak, iki devlet Silahlı Kuvvetleri alarm tedbirlerini yürürlüğe sokmuş, Yunan hükümeti, Sismik I’in Yunan Kıta Sahanlığı’nda araştırmaya başlaması halinde bunun engelleneceğini, Türk hükümeti de Sismik I’in 28 Mart 1987 tarihinde saat 05:00’de Ege’nin uluslararası sularında olacağını, geminin faaliyetlerinin engellenmesi halinde aynen karşılık verilece­ ğini açıklamıştır. 1987 yılında ortaya çıkan bu Kıta Sahanlığı sorunu ile yaşanan gerginlik, iki devlet ilişkilerinin yönelimi açısından oldukça önemli noktaları ortaya çıkar­ mıştır. Bunlardan biri de, Yunanistan’ın sürekli vurguladığı Bern Anlaşması’nın geçersiz olduğuna ilişkin yaklaşım, her iki devletin karasuları dışında, ihtilaflı bölgelerde, petrol arama faaliyetlerine girişmeyeceklerini açıklamasıyla yerini, Bern Anlaşması’nın geçerli olduğu yaklaşımına bırakmış olmasıdır. Bundan sonra, Yunanistan, kıta sahanlığı hariç Ege’de Türkiye ile görüşü­ lecek bir sorun bulunmadığını, kıta sahanlığı sorununun da, yalnızca yargı yoluy­ la çözülebileceğini söylemeye başlamıştır. Yunan Başbakanı Kostas Simitis, Helsinki Bildirisinden sonra Türkiye ile Yunanistan arasında tek sorunun kıta sahanlığı sınırlandırması meselesi olduğunu bunun da 2004’e kadar çözülemez ise UAD’ye götürüleceğini söylemiştir.

6. YUNANİSTAN’A GÖRE YUNAN KITA SAHANLIĞI NASIL OLMALIDIR? Türk kıyısı boyunca dizilmiş olan Yunan adaları, Yunan ülkesinin ayrılmaz parçalarıdır. Bu adaların takımada oluşturanlarında en uç noktalar birleştirilerek bu çizginin içi “takım ada s u y u ” kabul edilmektedir. Böylece, Türk kıyılarındaki Yunan adalarının batısında Türkiye’ye kıta sahanlığı kalmamaktadır. Adalar kıta sahanlığına sahiptir ve bu kıta sahanlığının sınıflandırılması, kıta ülkeleri ile eşit koşullarda yapılır. Kıta sahanlığı konusunda antlaşma yapıl­ mamışsa, Türkiye ile adalar arasında eşit uzaklık ilkesi uygulanmalıdır.

CİHAT YAYCI

144

7. TÜRKİYE’YE OLMALIDIR? Ö

z e t le

T ü r k iy e ,

u lu s la r a r a s ı

m

d e r e c e

b o y la m

d o ğ u

h a k la r ın ı

a h k e m

e ı

e s a s e n

GÖRE

b u g ü n e

k a r a r la r ın a d o ğ u s u n d a

TÜRK

k a d a r ,

u y g u n

E g e ’n in

o la r a k

v a r o lu ş u n d a n

KITA SAHANLIĞI NASIL

E g e

j e o m

k ıta

d o la y ı

s a h ip

o r f o lo j ik

a y r ım ın a o ld u ğ u

y a p ıs ı

v e

is t in a d e n

2 5

k ıta

s a h a n lığ ı

s a v u n m u ş tu r .

TÜRK TEZİ

Harita 5-1

Harita 5-2

Yunan Tezi

Türk Tezi

Ege Kıta Sahanlığı Sınırlandırmasında Yunanistan ve Türkiye’ nin Tezlerini Gösteren Mukayeseli Haritalar.

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA

YUNANİSTAN

Harita 5-3 E ge’de Türk Kıta Sahanlığını Gösteren Harita.

145

146

CİHAT YAYCI

8. KITA SAHANLIĞI SORUNU KONUSUNDA TÜRKİYE’NİN GÖRÜŞLERİ NEDİR? Türkiye ise hakkaniyet ilkesi gereğince bir tespit yapılması gerektiğini be­ lirtmektedir. Ayrıca, kıta sahanlığının sınırlandırılmasında doğal uzantı esastır. Ülkesini savunmakta, bir bölgede adaların bulunmasının kıta sahanlığı açısından “özel d u r u m la r ” oluşturduğunu, Ege Denizi’nin bir “y a r ı kapalı ” deniz olduğu­ nu iddia etmektedir. Kıta sahanlığı sorununu çözmek amacıyla, konuyu sürekli olarak uluslararası forumlara götürmek eğiliminde olan Yunanistan karşısında Türkiye gene sürekli olarak, karşılıklı görüşme ve anlaşmanın esas olmasını ileri sürmektedir. Diğer taraftan, Ege Denizi kıta sahanlığı uyuşmazlığının esasına ilişkin bu­ güne kadar izlenen Türk tezlerinin üç noktada toplandığı görülmektedir. Bunlara göre, sınırlandırmada doğal uzantı esas olmalıdır; sınırlandırma hakçalık ilkesine göre yapılmalıdır. Ege Denizi’nde kıta sahanlığı sınırlandırması Lozan Antlaşma­ sı ile kurulan denge çerçevesinde yapılmalıdır. Türkiye bu tezi ile, Lozan Barış Antlaşmasının Ege Denizi’nde Türkiye ve Yunanistan arasında bir “d e n g e ” kurduğunu ve Ege Denizi’nin iki devlet tarafın­ dan eşit kullanımının gerektiğini belirterek, bu dengenin kıta sahanlığı sınırlandı­ rılması açısından da gözetilmesini savunmaktadır. Türkiye’nin, Yunanistan’ın 19 Aralık 1975 tarihli notasına 15 Mart 1976'da verdiği cevabî notada, kıta sahanlığı alanları ile ilgili olarak Türkiye ile Yunanis­ tan arasında sürdürülen görüşmeler hakkında 30 Eylül ve 18 Kasım 1975 tarihli notalarda ve Bern toplantılarında Türk heyetinin başkanı tarafından izah edilen Türk görüşlerinde bir değişiklik yoktur. Türkiye, Ege Denizi kıta sahanlığı alanlarının sınırlandırmasının her iki ülkenin hayatî çıkarlarını doğrudan etkilediğine işaret etmek istemektedir. Bu ne­ denle Türkiye, Ege Denizi’nde kıta sahanlığı alanları sınırlandırmasının karşılık­ lı kabul edilebilir çözümünün, 1923 Lozan Barış Antlaşması ile kurulan hassas dengenin korunması için önemli olduğuna inanmaktadır. Bu görüş, kamuoyuna 19 Haziran 1976 tarihinde II. Bern görüşmeleri sırasında Türk heyeti tarafından açıklanmıştır. Ayrıca, Türk tarafının bu görüşleri, 1-4 Aralık 1978 tarihlerinde iki devlet teknik heyetlerinin Paris’te yaptıkları kıta sahanlığı görüşmeleri esnasında basma da yansımıştır.

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA

147

Bern Mutabakatı aşağıda sunulmuştur. TÜRKİYE İLE YUNANİSTAN ARASINDAKİ 1976 TARİHLİ BERN MUTABAKATI (TÜRKİYE VE YUNANİSTAN ARASINDAKİ KITA SAHANLIĞININ SINIRLANDIRILMASINDA İZLENECEK USULE İLİŞKİN ZABIT) a. İk i t a r a f a ra sın d a k i K ıta S a h a n lığ ı sın ırla n d ırılm a sın ın ka rşılık lı rıza y a d a y a n a r a k b ir a n la şm a y a u la şm a sı a m a c ıy la m ü za k e re le rin s a m im i, e sa sa inen ve iy i n iy e tle y ü r ü tü lm e s i h u su su n d a a n la şm ışla rd ır. b. H e r iki t a r a f bu k o n u d a k i m ü za k e re le rin n ite liğ i g ereğ in c e, k e sin lik le GİZLİ o lm a sı k o n u su n d a a n la şm ışla rd ır. c. T araflar K ıta S a h a n lığ ın ın sın ırla n d ırılm a sın a ilişkin k a rşılık lı tu tu m la rın ı sa k lı tutarlar. d. H e r iki t a r a f bu b elg en in h ü k ü m le riy le ta ra fla rd a n b iri veya d iğ e ri ta ra fın d a n m ü za k e re le r sü re sin c e y a p ıla c a k ö n e r ile ri h iç b ir k o ş u l a ltın d a m ü za k e re le rin k a p sa m ı d ışın d a k u lla n m a m a y ı üstlenirler. e. A k s in e o rta k la şa ka ra rla ştırılm a d ık ç a , h e r ik i ta r a f m ü za k e re le rin k o n u su h a k k ın d a b e y a n d a b u lu n m a m a k ve b a sın a h a b e r sız d ırm a m a k h u su su n d a a n laşm ışlardır. f H e r iki taraf, m ü za ke re le ri g ü ç le ş tir e b ile c e k E g e D e n iz i K ıta s a h a n lığ ın a ilişkin h e r tü rlü g irişim ve e y le m d e n k a ç ın m a y ı üstlenirler. g. H e r iki t a r a f ik ili ilişk ile r k o n u s u n d a b irb irin i k ö tü le y ic i h e r tü rlü g irişim ve e y le m d e b u lu n m a kta n k a ç ın m a y ı üstlenirler. h. İki ü lk e a ra sın d a k i K ıta S a h a n lığ ın ın s ın ırla n d ırılm a sın d a k u lla n ıla b ile c e k bazı p r a tik ilke ve k ısta sla rı o rta y a ç ık a r m a k üzere, taraflar, d e v le tle ri bu a la n d a k i u yg u la m a la rı ile u lu sla ra ra sı k u r a lla rı in c e le m e k h u su su n d a a n laşm ışlardır.

ı. B u a m a çla , u lu sa l te m silc ilerd en o lu şa n b ir K a rm a K o m isyo n ku ru la ca ktır. ı. H e r ik i t a r a f a ra la rın d a d a n ıştık ta n so n ra , m ü za k e re le rin d e te d ric i b ir te m p o k u lla n m a y ı k a b u l ederler. I I K a sım 1976 ta rih in d e, BERN1d e F ra n sız c a iki ö rn e k o la ra k dü zen len m iştir.

JEAN TZOUNIS YUNANİSTAN HEYETİ BAŞKANI

ALİ SUAT BİLGE TÜRK HEYETİ BAŞKANI

CİHAT YAYCI

148

Diğer bir önemli husus da Lozan dengesinin muhafazasıdır. Lozan Barış Antlaşmasında elbette kıta sahanlığına ilişkin herhangi bir hüküm yoktur. Ayrı­ ca, karasularına ilişkin bir hüküm de bulunmamaktadır. Bununla beraber, Sözleşme’nin yapıldığı dönemde her iki ülkenin de karasuları 3 mildir. Buna bağlı olarak Ege Denizi’nde geniş bir açık deniz alanı bırakılmıştır.

9. YUNANLI AKADEMİSYENLER DAHİ KITA SAHANLIĞI KONU­ SUNDA TÜRK GÖRÜŞLERİNİN HAKLILIĞINI İFADE ETMİŞLER MİDİR? Evet. Aşağıda örnekler sunulmuştur. Deniz yetki alanlarının (fonksiyonel deniz bölgeleri olarak adlandırıl­ makta) kıyıdaş devletler tarafından belirlenmesi gerekmektedir. BMDHS böyle gerektirir.132 - Tek taraflı belirleme sözleşmenin lafzına ve ruhuna aykırı olacaktır.133 İki taraf arasında varılacak anlaşma uluslararası hukuka dayanmalı ve adil bir netice getirmelidir.134 - Bu konuda uluslararası hukuk mahkemelerin içtihadı ile belirlenmiştir.135 - MEB/kıta sahanlığı belirlenmesi karasularından bağımsızdır.136 Yunanistan’ın 4001 sayılı yasasına dayanarak, Yunan deniz yetki alanı sınırlarının ortay hatta dayandırılması mümkün değildir. Bunun için önce iyi ni­ yetle anlaşma çabasına girişilmesi gereklidir.137* 11 Kasım 2018 tarihinde Kathimerini Gazetesinde Hristos Rozakis imzasıyla yayınlanan makale. 11 Kasım 2018 tarihinde Kathimerini Gazetesinde Hristos Rozakis imzasıyla yayınlanan makale. 134 11 Kasım 2018 tarihinde Kathimerini Gazetesinde Hristos Rozakis imzasıyla yayınlanan makale. 11 Kasım 2018 tarihinde Kathimerini Gazetesinde Hristos Rozakis imzasıyla yayınlanan makale. 136 11 Kasım 2018 tarihinde Kathimerini Gazetesinde Hristos Rozakis imzasıyla yayınlanan makale. 11 Kasım 2018 tarihinde Kathimerini Gazetesinde Hristos Rozakis imzasıyla yayınlanan makale.

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA

149

- Kanunun “o rtay ha t ilkesini, karşı kıyı d evletiyle o rta k b ir p a y d a bulm a çabasına girişm eksizin uygulam a y e tk isi verdiği ” şeklinde bir yorum hukuka uy­ gun değildir.138 - BMDHS madde 74 ve 83’e uygun olarak yapılacak yorumun “Yunanis­ tan’ın sınırlandırma anlaşması müzakere edeceği, neticeye ulaşamaması halinde ortay hat ilkesini tek taraflı uygulayabileceği” şeklinde olması gerekir.139 - MEB/kıta sahanlığı sınırlandırması iki taraf arasında anlaşma gerektirir, tek taraflı yapılamaz.140 MEB/kıta sahanlığı sınırının belirlenmesine ilişkin kriterler tamamen farklıdır.141

nx 11 Kasım 2018 tarihinde Kathimerini Gazetesinde Hristos Rozakis imzasıyla yayınlanan makale. 11 Kasım 2018 tarihinde Kathimerini Gazetesinde Hristos Rozakis imzasıyla yayınlanan makale. 11 Kasım 2018 tarihinde Kathimerini Gazetesinde Hristos Rozakis imzasıyla yayınlanan makale. 141 Adaların etkisi kapsamında dile getirilmiş olabilir.

B E Ş İ N C İ

B Ö

L Ü M

UÇUŞ MALUMAT BÖLGESİ SORUNU

1. UÇUŞ MALUMAT BÖLGESİ (FIR - FLIGHT INFORMATION RE­ GION) LİMİTLERİ VE SORUMLULUKLARI NASIL BELİRLENMİŞTİR? 1 9 4 4 - 1 9 4 7 ( P r o v is io n a l tı

t a r a fın d a n

E k im ğ u

1 9 4 6 ’d a

v e r ilm

t ır ılm ış tır .

a r a s ın d a

I n te r n a tio n a l F I R

lim

1 9 4 6

y ılın d a

m

e r k e z i

A n k a r a ’d a

o

z a m a n

k i

t e k n ik

v e

b u lu n a n

k a t ılım

b u n u n

T ü r k iy e ’y e

g ü ç lü k le r

ç a lış m

Y u n a n is ta n ’ı

d ü ş ü n ü lm ü ş

b ir

F I R

lim

ı

ile

it i

1 9 4 6

a la n

g e n iş

m a k a m

e m

b a ş la m ış tır .

y a p ıla n

l ’n c i

b ir

b ö lg e

la r ın a

h a v a

ö n e r ild iğ i e t m

P I C A O T e ş k ila ­

y ılın d a

K a h ir e ’d e

u lu s a l

k a b u l

k u r u la n

O r g a n iz a t io n )

a la r ı

iç in e

T ü r k

Y u n a n

n e d e n iy le

o la r a k

A v ia t io n

t e s p it i

ü lk e le r in in

T ü r k iy e ’y e

e s i

g e ç ic i

C iv il

it le r in in

O r ta d o ğ u

t o p la n tıs ın d a

lu lu ğ u

y ılla r ı

F I R

ö n e r ilm

s a h a s ın ı h a ld e ,

d a

e s i

O r ta d o ­

iç in e

T ü r k iy e

s o r u m

­

k a r a r la ş ­

b u

a la n

v e

ö n e r iy i

i ş t i r . 142

Harita 6-1 Uçuş Malumat Bölgelerini Gösteren Harita. www.ead.eucontrol.int

142EGE 'de Türk Yunan Askeri Sorunları ve NATO, Gün.Doğu Avr. Müttefik K .K .K .’lığı Yayınları, 1995, s.33.

|

j

| Harita 6-2 İstanbul - Atina FIR Limiti.

*'

CİHAT YAYCI

İ stanbul - Atina FIR Limiti T f 7! y* \ •* n TÜRKİYE YUNANİSTAN it * '. V İSTANBUL FIR ♦ ------------------------------------ATİNA FIR 1 . ^ A*1 * At, > •-•'■ i â V'V 1 v/

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA

153

Türkiye, Yunanistan, Kıbrıs ve Ortadoğu ülkeleriyle ilgili FIR limitleri, Kasım 1950 tarihinde İstanbul’da yapılan ICAO’nun ikinci Ortadoğu bölgesel toplantısında belirlenmiştir.143 Toplantıda İstanbul Atina, Nicosia (Lefkoşa), Bas­ ra, Aden, Hartum ve Kahire FIR limitleri belirlenmiştir. EGE’de FIR hizmetinin Yunanistan’ın sorumluluğuna verilmesi 1950’de İstanbul’da yapılan toplantıda kararlaştırılmıştır. Türkiye ile Yunanistan arasındaki FIR limiti 1950, 1952 ve 1958 yıllarında gerçekleştirilen bölgesel toplantılar sonucunda genel olarak “35°55’K-30°00’D noktası ile 40°45’K-26°10’D noktası arasında Türkiye’nin batı limitini takip eder” şeklinde hayali bir tanımlama ile ifade edilmiştir. Ancak Türkiye’nin ant­ laşmalarla belirlenmiş batı limiti bulunmaması nedeniyle söz konusu limit son şeklini almamış olup iki ülke arasında varılacak bir limit anlaşma sonucunda esas şeklini alması gerekmektedir. Şu an sadece teknik amaçlarla kullanımına rıza gösterilmektedir. 2. FIR İLE TANIMLANAN BÖLGE İÇERİSİNDE KULLANILA­ BİLECEK YETKİ VE SORUMLUKLAR NEDİR? BİR EGEMENLİK YETKİSİ MİDİR? FIR ile tanımlanan bölge içerisinde sadece; a. Uçuş bilgi (NOTAM’lar, hava durumu bilgisi, uçuş emniyetini etkileyen bilgiler, meydan durumları, vb.), b.

Alarm (arama kurtarma hizmetlerinin başlatılması),

c. Hava trafik kontrol, hizmetlerinin verilmesi ilgili Bölge Kontrol Merke­ zinin (ACC) sorumluluğundadır. Yukarıda belirtilen hizmetler dışında başka bir sorumluluk FIR’a atfen kullanılamaz. Ayrıca FIR hiçbir şekilde “h ü kü m ra n lık ” anlamı taşımamaktadır. 3. FIR LİMİT SORUNU NEDİR VE NASIL ORTAYA ÇIKMIŞTIR? 1952 tarihli bir ICAO (International Civil Aviation OrganizationUluslararası Sivil Havacılık Örgütü) toplantısında, Türk-Yunan karasuları çizgi­ 143 ICAO Doc 7055, MID/2-RAC.

154

CİHAT YAYCI

sinin batısında kalan hava trafiğinin Atina FIR’inin yetki alanına girmesi kabul edilmiştir. Bu limitin doğusunda ise İstanbul FIR’ı geçerli olacaktır. İstanbul ve Atina FIR limitlerinin belirlenmesi sırasında Türkiye’nin ilgili konferanslarda izlediği ve kontrolündeki FIR’lan dar tutma politikası, genel ola­ rak o dönemde devletlerin FIR’da verilen hizmetleri külfet olarak gören ve ül­ keleri dışında açık denizlerde FIR hizmeti vermekten kaçınan tavırlarına paralel olarak ortaya çıkmıştır. FIR’ın teknik bir konu ve hava trafik hizmetlerine yönelik bir durum olması dolayısıyla da normal bir durumdur. Esasen, 1952 yılında sivil havacılık alanında gerçekleşen söz konusu FIR düzenlemesi, yine 1952 yılında Türkiye ve Yunanistan’ın NATO’ya katılımı ile Ege’nin ortasından geçen komuta kontrol sorumluluk sahası ile dengelenmişti. FIR limitlerinin belirlendiği tarihten itibaren 1963 yılına kadar Türkiye ile Yuna­ nistan arasında FIR sorunu yaşanmamıştır. Ancak 1963 yılı Şubat ayında NATO nezdinde Yunanistan’ın yaptığı girişim ile tek taraflı olarak “komuta kontrol so­ rumluluk sahası” İstanbul-Atina FIR limitine dayandırılarak bölgede var olan denge bozulmuştur. Bu hat esasen yine de 1974’e kadar bir sorun çıkarmamış, fakat 4 Ağustos’ta Türkiye NOTAM 714’ü ilan etmiştir. (Notice to Airmen-Havacılara Duyu­ ru). Buna göre, Türkiye yönünde uçarken kuzey-güney orta çizgisine varan her uçak durumunu ve uçuş planını Türk yetkilerine bildirecektir. Amaç, Türk radar­ larının Kıbrıs bunalımında zararsız uçaklarla potansiyel saldırgan uçaklar arasın­ daki farkı daha iyi saptamalarını sağlamaktır. Böylece Türkiye, FIR limitini fiilen batıya kaydırmış olmaktadır. Yunanistan bunu, Türk kıta sahanlığı iddialarının batı limiti olarak yorumlayarak reddetti ve 13 Eylül 1974’de NOTAM 1157’yi ilan etti. Yunanistan Ege hava sahasının tehlikeli duruma geldiğini açıklayarak, Ege Denizini uçuş trafiğine kapattığını açıkladı. Haziran 1979’da NATO başkomutanı William Rogers’in hazırladığı plan çerçevesinde taraflar, 1980 yılında NOTAM’lan kaldırdılar. Böylece Ege Denizi yeniden sivil havacılığa açılmış oldu. Ancak Yunanistan, “Mégalo İdea” çerçevesinde söz konusu hattı hüküm­ ranlık alanı gibi kullanmaya ve göstermeye çalışmaktadır. Yunanistan, FIR so­

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA

155

rumluluk limitini hükümranlık alanı olarak iddiası çerçevesinde, söz konusu tek taraflı davranışlarına günümüze kadar devam ettirmiş ve hâlâ etmektedir. 4. YUNANİSTAN FIR SORUMLULUĞUNU NASIL İSTİSMAR ETMEKTEDİR? Ege Denizi üzerindeki FIR sorumluluğu, ICAO’nun 1950 yılında İstan­ bul’da düzenlemiş olduğu bir toplantı sırasında belirlenmiş ve bu düzenlemeye göre, Ege üzerinde uçan uçakların uçuş sırasında bilgileri Atina’ya vermeleri ve ancak Türk karasularına girdikten sonra, bu bilgileri İstanbul’a bildirmeleri, 1952 yılında Paris’te yapılan toplantıda kararlaştırılmıştır. Bununla birlikte, iki ülke arasında FIR sahası içine giren Türk savaş uçaklarının uçuş planı vermelerine yönelik anlaşmazlık sürmektedir. FIR sivil uçuşlarla ilgili düzenlemeleri içeren teknik bir konu olmasına rağmen Yunanistan bunu da egemenlik hakkı olarak değerlendirmekte ve Atina FIR’ına giren Ege’nin uluslararası hava sahasında yapılan askeri uçuşları FIR ihlali ile suçlamaktadır. Atina FIR’ına giren Türk askeri uçaklarından uçuş planı istemekte, uçuş ve zaman değişikliği talep etmekte, Ege’deki milli ve NATO tatbikatlarına çeşitli engeller çıkarmakta ve Türk askeri uçaklarına önleme yaparak taciz etmektedir. Halbuki, Chicago Sözleşmesi’nin 3. maddesi, sözleşme hükümlerinin do­ layısıyla FIR sorumluluğunun yalnızca sivil uçaklara uygulanabileceğini, askeri uçaklara uygulanmayacağını düzenlemektedir. Buna göre, askeri uçaklar ulusla­ rarası hava sahasında sivil uçaklar için belirlenmiş koridorlar dışında uçuş yapa­ bilirler. Askeri uçuşlar sırasındaki uluslararası hava sahasındaki uçuş güvenliği de bu sahadaki askeri uçakların bağlı bulunduğu ülkelere ait olacaktır. Nitekim Türkiye de tezlerini söz konusu uluslararası anlaşmalara ve uygulamalara dayan­ dırarak haklılığını savunmakta ve uçuşlarını sürdürmektedir. Yunanistan FIR sorumluluğunu başka alanlarda da istismar ederek, ara­ ma kurtarma hizmetlerini sahiplenmekte, Data Link, COSPAS-SARSAT (Uydu Destekli Arama Kurtarma İkaz Sistemi), SAR, hava sahası kontrolü ve benzeri faaliyetlerin sorumluluk sahalarını devamlı olarak FIR esasında belirlenmesine çalışmaktadır.

156

CİHAT YAYCI

5. YUNANİSTAN’IN FIR SORUMLULUĞUNU ETMESİNİN TEMELİNDE NE YATMAKTADIR?

İSTİSMAR

Sorunun temelinde, Yunanistan’ın Megalo İdea hedefi çerçevesinde Istanbul/Atina FIR’ını Türk Yunan sınırı ve AB’nin doğu sınırı gibi görmek ve göster­ mek istemesi yatmaktadır. İstanbul ve Atina FIR’larının limiti, Türkiye’nin batı sınırına bağlı olarak tarif edilmiş ise de Türkiye’nin batı sınırı belli değildir. Ege’de iki devletin ülkesi arasında çizilmemiş sınıra bağlı olarak tarif edilen FIR limiti gerçek hukuki du­ rumu yansıtmamaktadır ve tamamen hayalidir. İstanbul-Atina FIR limiti bazı bölgelerde 6 deniz millik karasuları dışında açık denizden geçerken (Bozcaada güneybatısında 22 deniz mili, Marmaris gü­ neydoğusunda 18 deniz mili), bazı bölgelerde Türk karasularından geçmektedir (Karaburun kuzeybatısında 2 mil). Konuya bu kapsamda bakıldığında devletler arasındaki bir siyasi sınırın, açık denizden ya da ilgili devletlerden birinin kara sularının içinden geçmesi siyasi sınır kavramının niteliğine de ters düşmektedir. Buna mukabil Yunanistan, özellikle FIR limitine dayandırdığı tatbikat sahalarını tanımlarken FIR limitini Türkiye’nin batı sınırı ve AB’nin doğu sınırı olarak gös­ termeye gayret etmektedir. 6. YUNANİSTAN’IN FIR SORUMLULUĞUNU MEGALO İDEA HEDEFİ DOĞRULTUSUNDA İSTİSMAR ETMESİNİN SON DÖNEM ÖRNEĞİ NEDİR? Yunanistan Ağustos 2006’da yayımlamış olduğu 45 No’lu Harita ile FIR sahasının koordinatlarını yeniden belirlediğini tek taraflı olarak ilan ederek yeni bir hukuksuz ve mesnetsiz olduğu kadar Türkiye’ye saygısız bir girişimde bulun­ muştur. Bu girişimi ile sadece FIR konusundaki mevcut konumunu muhafaza et­ mekle kalmamış, aynı zamanda FIR sahasını genişleterek zaten nispeten Türk karasularını takip eden ATİNA/İSTANBUL FIR hattını karasularını takip etme­ diği bölgelerde (Marmaris güneydoğusunda) Türkiye ana karasına doğru kaydır­ mayı hedeflemiştir. Bu konuda Türkiye tarafından 1988 basımlı ABD Haritası (ONC, G-3) kullanılmaktadır.

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA

157

Yunanistan’ın Marmaris güney ve güneydoğusundaki alanda FIR limitini kendi istediği gibi yeniden düzenleyerek uygulamaya koyması ilk bakışta masum gibi gözükse de, esas itibarıyla FIR’ı kendi lehine olacak şekilde genişleterek yeni bir alan kazanmak ve mümkün mertebe Türkiye’yi Anadolu’ya hapsetmek fikrine dayanmaktadır. Yunanistan’ın bu yeni uygulaması bölgede bulunan askeri tatbikatları en­ gelleyecek bir potansiyele de sahiptir. Bu bölgede bulunan ve Türkiye’nin tat­ bikat ve eğitim sahası olarak bulunan A-091 Muaddel II Sahası Yunanistan bu hukuk dışı uygulamasından etkilenmektedir. Etkilenme en basit şekilde Yunanis­ tan’ın yeni düzenlediği haritada Türkiye’ye ait bu eğitim ve atış sahasının yeni çizilen FIR limiti ile kısmen ikiye bölünmesidir. Bu kısmen ikiye bölünme ile beraber Atina FIR’ı içine dahil edilen bu sahanın belirli kısmı için Yunanistan, Türkiye tarafından yayımlanan NOTAM’ların geçersiz olduğunu, sahanın belirli bir kısmının Atina FIR’ı içinde kalmasından ötürü NOTAM’ın kendisi tarafından ilan edilmesi gerektiğini öne sürmekte ve Türkiye’yi özellikle NATO unsurları ile bu sahada yapılan atış eğitimlerinde zor durumda bırakmaktadır. Bu şekilde dav­ ranmak suretiyle, zaten NATO’da hassas bir dengede olan Ege sorunlarına NATO kesin bir taraf olmak istemediğinden eğitimlerin iptali yönünde karar verebil­ mekte, diğer NATO ülkeleri de bu sıkıntılı durumdan dolayı gemilerini eğitimlere iştirak ettirmemektedir. Bu durum zaten Ege’de tatbikat yapılmasını engellemek isteyen Yunanistan’ın işine gelmekte, diğer ülkelerin tatbikata katılmasını engel­ lenerek sorun NATO platformuna taşınmaktadır.

00

İSTANBUL -ATİNA F IR L İM İT İ

TÜRKİYE

A-091 E ğitim Sah ası M U A D D E L II |

A B D ’n in A ğ u s to s 4 5

N

o ’lu

1 9 9 8 2 0 0 6

B a s ım ı H a r ita s ı ( O N C , G - 3 ) (N e w

Y u n a n is ta n

E d itio n ) H a r ita s ı

Harita 6-3 Yunanistan Tarafından Yeni Basılan Hava Haritası ile Halen Kullanılan ABD Haritası Arasındaki FIR Limiti Farklılığını Gösteren Harita.

B a s ım ı

CİHAT YAYCI

*

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA

159

7. YUNANİSTAN’IN FIR SORUMLULUĞUNU İSTİSMAR ETMESİ KARŞI TÜRKİYE’NİN TUTUMU NEDİR? Türk askerî hava araçları açık denizler üzerinde uluslararası hava hukukunun devlet uçaklarına tanıdığı bildirimsiz uçuş hakkını kullanarak görevlerini icra etmek­ tedir. Türkiye de tezlerini söz konusu uluslararası anlaşmalara ve uygulamalara da­ yandırarak haklılığını savunmakta ve uçuşlarını sürdürmektedir.

8. TÜRKİYE’NİN HÜKÜMRAN HAVA SAHASI ÜZERİNDEN GE MESİNE RAĞMEN, HAVA TRAFİK KONTROL HİZMETİ YUNANİSTAN TARAFINDAN SAĞLANAN HAVAYOLLARI VAR MIDIR? Evet, Türkiye’nin hükümran hava sahası üzerinden geçmesine rağmen, hava trafik kontrol hizmeti Yunanistan tarafından sağlanan hava yolları mevcuttur (UL609/G-18 ve UL-995/R-19).144 R-19 hava yolunun yaklaşık 10 millik ve G-18 hava yolunun yaklaşık 64 millik bölümü Türk hava sahasından geçmektedir.

144 Söz konusu hava yollarının oluşturulmasına yönelik olarak yapılan incelenmede; anılan yolların oluşturulma tarihi veya konu hakkında Türkiye tarafından (Dışişleri ve Ulaştırma Bakanlığı) ne şekilde görüş bildirildiğine yönelik herhangi bir kayda ulaşılmamakla birlikte, yolların ilgili bölümlerinin Türkiye’nin daha yakın olmasından ötürü, hava trafik yönetiminin ve arama kurtarma hizmetlerinin daha kolay yapılabilecek olması nedeniyle ülkemiz sivil hava trafik ünitelerince yönetilmesi yönünde 01-26 Şubat 1966 tarihinde Cenevre/İsviçre’de yapılan uluslararası sivil havacılık toplantısına teklif götürüldüğü ancak teklifimizin onaylanmadığı tespit edilmiştir.

160

CİHAT YAYC1

Bu havayollarında yabancı ticari ve devlet uçakları, Türkiye’nin hükümran hava sahasını hiçbir bildirimde bulunmadan ve izin almadan kat etmektedir. Soruna yönelik girişimler 1966 yılından bu yana yapılmaktadır. Kalıcı bir çözümün sağlanması için G-18 hava yolu kontrolünün Türkiye tarafından yapıl­ ması, R-19 yolunun ise Türk hava sahası dışına kaydırılması yönünde yürütülen çalışmalara devam edilmesi gerektiği düşünülmektedir.

ALTINCI BOLUM

10 MİL HAVA SAHASI SORUNU 1. ULUSAL HAVA SAHASI NE DEMEKTİR? NATO Terimler ve Tanımlar Sözlüğü 4,AAP-6”, “ICAO Şikago Sözleş­ mesi”, “Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi” gibi uluslararası antlaş­ malarda ve dokümanlarda hükümran hava sahası, “Devletlerin kara sınırları ve bunun karasuları üzerindeki hava sahası/ The airspace above any NATO nation and its territorial waters.” olarak tarif edilmiştir.

Şekil 5-1 1944 Şikago Sözleşmesi ve 1982 BM Deniz Hukuku Sözleşmesine Göre Uluslararası Hava Sahasını Gösteren Kroki.

164

CİHAT YAYCI

2.YUNANİSTAN ULUSAL HAVA SAHASI SINIRININ KAÇ MİL OLDUĞUNU İDDİA ETMEKTEDİR? Yunanistan karasuları 6 mil iken hava sahasının 10 mil olduğunu iddia et­ mektedir. Yunanistan iddia ettiği hava sahasını; bazen “10 millik hava sahası (10 miles airspace) ”, bazen de özellikle Türkiye’ye karşı “10 m illik karasuları hava sahası (territorial air space) ” olarak tanımlamaktadır. Türkiye ise Yunanistan’ın iddia ettiği ve tanımadığı hava sahasını “sözde 10 m illik hava sahası (so-called 10 miles N ational air sp a c e )” olarak ifade et­

mektedir. Bu tariften de anlaşılacağı üzere karasuları genişliği 6 deniz mili olan bir devletin hava sahasının 10 deniz mili olamayacağı açıktır.

10 NM HAVA SAHASI

6 N M KARASULARI

Şekil 5-2 Yunanistan’ın Uluslararası Hukuka Aykırı Olarak, 6 Deniz Mil’i Olan Karasuları Ötesinde 10 Mil Hava Sahası Uygulaması.

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA

165

3. YUNANİSTAN’IN “10 MİL HAVA SAHASI“ UYGULAMASI SORUNU NEREDEN KAYNAKLANMAKTADIR? Ege’deki hava sahası sorunu Yunanistan’ın uluslararası hukuka aykırı ola­ rak, altı deniz mili olan karasularının ötesinde on mil hava sahası iddiasından kaynaklanmaktadır. Sorun, esas olarak Yunanistan’ın 5017 Sayılı Sivil Havacılık Yasası’nda belirtilen “H ava Seyrüseferinin Tanzimi ile Polisliği hususlarım ” sağlamak maksadıyla karasularını 10 deniz miline çıkaran 1931 tarihli Kraliyet Karamamesi’nden kaynaklanmaktadır. Daha sonra 1936 yılında Yunanistan, karasuları­ nın genişliğini “1931 tarihli K ararnam edeki hükümlerin saklı ka lm a sı” şartıyla 6 deniz mili olarak belirlemiştir. Yunanistan bu kararnameye dayanarak 6 deniz mili olan karasuları “Sivil H avacılık ve Hava P olisliği” ile ilgili hususlarda 10 deniz miline kadar uzandı­ ğını iddia etmektedir.

Harita 7-1 Yunanistan Ulusal Hava Sahası Sınınnın, Karasularının 4 Mil Ötesinde Olduğu İddialarını Gösterir Harita.

CİHAT YAYCI

166

4. YUNANİSTAN’IN “ 10 MİL HAVA SAHASI” UYGULAMASI SORUNU UYGULAMADA NASIL ÇELİŞKİLERE NEDEN OLMAKTA­ DIR? Yunanistan’ın dünyada başka emsali olmayan bu uygulamasının ortaya çı­ kardığı garip durumu sık yaşanılan aşağıdaki gibi bir örnek ile göstermek müm­ kündür. Uluslararası Hava Sahası Yunan Hava Sahası iddiası (10 mil)

s____________________________________________________

ı

Yunan Karasuları (6 mil)



A ç ık Deniz.

—— ■

Şekil 5-3 Hava Sahası İhlali Yok.

Ege’de Yunan karasularının dışında seyir yapmakta olan bir firkateyn her­ hangi bir ihlalde bulunmamaktadır.

Yunan Hava Sahası iddiası (10 mil)

Şekil 5-4 Hava Sahası İhlali Var.

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA

167

Buna karşın bu gemi, üzerinde konuşlu helikopteri kaldırdığı anda Yuna­ nistan tarafından hava sahası ihlali iddiası öne sürülmektedir. 5. YUNANİSTAN’IN “10 MİL HAVA SAHASI” UYGULAMASINA KARŞI TÜRKİYE’NİN TUTUMU NEDİR? Türkiye, Yunanistan’ın karasularından 4 deniz mili daha geniş hava sahası iddiasını kabul etmemektedir. Yunanistan’ın, uluslararası hukuka açıkça aykırı bu tutumunun dünyada bir benzeri bulunmamaktadır. Öncelikle, Yunanistan, iç hukuk tasarrufu olan, 1931 tarihli Kararnamesini 1975 yılında dünyaya ilan ettiğinde Türkiye derhal itiraz etmiştir. Türkiye’nin görüşleri özetle şu şekildedir. • Uluslararası hukuka göre ulusal hava sahası kara ülkesi ile kara suları üzerindeki hava sahasıdır. • Bunun ötesindeki hava sahası, uluslararası hava sahası olup tüm devletle­ rin kullanımına açıktır. Burada egemenlik iddia edilemez. • Yunanistan’ın 6 mil karasuları genişliğinin ötesindeki 10 millik hava sa­ hası uygulaması tanınmamaktadır. Yunanlı akademisyenler dahi Yunanistan’ın karasularının ötesinde Yuna­ nistan’ın 10 millik hava sahası uygulamasının uluslararası bir düzensizlik teşkil etmektedir demektedir.145 Ege Denizi’deki hava sahasına ilişkin sorunlar yukarıda belirtilen husus­ lar ile sınırlı kalmamaktadır. Hava koridorlarına yönelik, sorunlar, Yunanistan’ın Limni Adası çevresinde 3000 mil karelik bir “Term inal K o n tro l B ö lg esi ” oluştur­ ması, FIR sahasını Arama Kurtarma Sahası ile örtüşmesi gerektiğini savunması konuları da bunlara ilave edilebilir.

11 Kasım 2018 tarihinde Kathimerini Gazetesinde Hristos Rozakis imzasıyla yayınlanan makale.

YEDİNCİ BÖLÜM ARAMA KURTARMA SORUMLULUK SAHASI SORUNU 1. ARAMA KURTARMA (AK) HİZMETİ NE DEMEKTİR? Arama-Kurtarma, hava ve deniz vasıtalarındaki kazazedelerin karada, ha­ vada, su üstünde ve su altında tehlikeye maruz kalması, kaybolması veya ka­ zaya uğraması hallerinde, her türlü araç, özel teçhizat veya kurtarma birlikleri kullanılarak aranması ve kurtarılması hizmetleridir. Arama-Kurtarma hizmetinin asli gayesi hayat kurtarmaktır. Bu nedenle öncelik taşır. Kazazedelerden hayatta kalanların en iyi durumda ve mümkün olduğu kadar çabuk kurtarılmaları için, mevcut imkanların en kısa zamanda harekete geçirilmesi esastır. Arama Kurtarma hizmeti; işbirliği yapan hava ve deniz araçları ile diğer vasıtalar dahil kamu ve özel kaynakların kullanımı yoluyla, tehlike mesajlarını izleme, muhabere, eşgüdüm, tıbbi danışmanlık ve ilk yardım dahil AK faaliyetle­ rinin yapılmasını kapsamakt adır. 2. ARAMA KURTARMA SORUMLULUK SAHASI NEDİR? Bugünkü anlamda arama-kurtarma kavramı, ilk kez 7 Aralık 1944 tarihin­ de Şikago’da imza edilmiş olan Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı (Internatio­ nal Civil Aviation Organization-ICAO) Sözleşmesi ile ortaya çıkmıştır. 1974 Denizde Can Güvenliği (Safety of Life at Sea -SOLAS) Sözleşme­ si’nde arama kurtarmaya ya ilişkin hükümler bulunmaktadır. SOLAS Sözleş­ mesi’nin Seyrüsefer Güvenliği başlığını taşıyan bölümde, Sözleşme’ye taraftar devlete kendi kıyıları etrafında AK faaliyetinde bulunma görev ve sorumluluğu vermektedir. Buna göre, “S ö zle şm e ’y e ta r a f devletler, sa h illerin in g ö ze tle n m e ­ si ve sa h illeri boyunca denizde teh likeye d ü şen kişilerin ku rtu lm a sın ı sa ğ la m a k üzere g erek li tedbirleri a lm akla yü kü m lü d ü rler. ” Asıl konusu denizde can gü­

venliğinin sağlanması olan bu Sözleşme, AK konusunda seyir halindeki gemile­ re de sorumluluklar vermektedir. Bununla beraber, Sözleşme’nin AK’ ya ilişkin hükümleri münferit kurallar durumunda olup, sistematik bir düzenleme ortaya koymaktan uzaktır.

170

CİHAT YAYCI

Denizde AK hizmetlerini bütünüyle içine alan ilk uluslararası sistem ve esaslar, Hamburg Deniz Arama ve Kurtarma Sözleşmesi ile tesis edilmiştir. Uluslara­ rası Denizcilik Örgütü (International Maritime Organization-IMO) tarafından 1979’da Hamburg’da bir konferans toplanmış ve “Deniz Arama Kurtarm asına Dair Uluslararası Sözleşme” kabul edilmiş, 1985 yılında da yürürlüğe girmiştir. Sözleşme’ye hem Yunanistan, hem de Türkiye taraftır.

3. EGE’DE ARAMA KURTARMA SORUMLULUK SAHASI SORUNU NEDİR? Yunanistan’ın, Ege’de arama kurtarma bölgesini 1944 Şikago Sözleşmesi­ ni esas alarak FIR hattına dayandırmaktadır.

Harita 8-1 Yunanistan’ın İddia Ettiği Arama Kurtarma Sorumluluk Sahası.

Türkiye’nin ise 1979 tarihli Hamburg Sözleşmesi kapsamında 1992 yılın­ da Uluslararası Denizcilik Örgütüne (IMO) deklare edilen arama kurtarma bölge­ sini esas almasından kaynaklanmaktadır.

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA

171

1944 tarihinde Şikago’da imza edilmiş olan Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı (International Civil Aviation Organization-ICAO) Sözleşmesi, esas ola­ rak uçuş güvenliğini sağlamak amacıyla hava trafik hizmetlerinin verilmesini dü­ zenlemektedir. ICAO Sözleşmesi’ne göre, üye ülkeler birinci planda hava trafik hizmetlerini yerine getirmeyi taahhüt etmişlerdir.

172

CİHAT YAYC1

Buna paralel olarak, bu hizmet sorumluluğunun sınırlarını belirleyen hava trafik hizmet sahaları ve bunlardan birisini oluşturan uçuş bilgi bölgeleri (Flight Information Region-FIR) ortaya çıkmıştır. 12 sayılı Ek ile Sözleşme’ye arama-kurtarma hizmetlerinin verilmesi eklenmiştir. ICAO’ ya üye devletlere FIR’ lan içindeki hava trafik hizmetleri ile bera­ ber Arama-Kurtarma (AK) hizmetlerini de yerine getirmeleri tavsiye edilmiştir. Yunanistan, AK faaliyetlerinin düzenlenmesinde bu eşleşmeyi esas almaktadır. Yunanistan, Hamburg Sözleşmesi’ni 1989 yılında onaylamıştır. Fakat Yunanistan bu sözleşmenin iki maddesini tam olarak kabul etmiş görünmemekte­ dir. Yunanistan, 1979 Hamburg Sözleşmesinin “her arama kurtarma bölgesi, ilgili taraflar arasında anlaşma yoluyla tesis edilecektir” hükmünü ihtiva eden 2.1.4 ve “ilgili taraflar arasında, bir arama kurtarma bölgesinin kesin boyutları konusunda anlaşmaya varılamaması halinde, bu taraflar, bu alan içerisinde arama kurtarma hizmetlerinin eşit ve kapsamlı bir eşgüdümünü sağlayacak uygun düzenlemeleri kabul konusunda anlaşmaya varmak için mümkün olan bütün çabayı gösterecek­ tir” hükmünü taşıyan 2.1.5 ek maddelerini çekince ile imzalamıştır. Denizde AK sorumluluk bölgelerinin belirlenmesinde FIR sınırının esas alınmasını öngören Yunan iddialarına Türkiye itiraz etmiştir. Arama-kurtarma sahalarının FIR sahaları ile çakıştırılması Yunanistan’ın isteklerinden biridir. Türkiye, arama-kurtarma sınırlarını müzakere etmeye hazır olduğunu bir­ çok kez uluslararası platformlarda açıklamış olmasına rağmen Yunanistan, Türki­ ye’nin bu yaklaşımına sıcak bakmamakta ve arama-kurtarma sınırlarının anlaşma ile belirlenmesini istememektedir.146 Türkiye, Ege Denizi’nde Atina FIR hattının batısındaki alanda arama-kur­ tarma sorumluluğunun kendisine ait olduğunu 1987 yılında Uluslararası Deniz­ cilik Örgütüne bildirdiğinden Yunanistan ile bu konuda anlaşmazlık devam et­ mektedir. 146 Fuat Aksu, Türk-Yunan İlişkileri, SA EM K, Ankara, 2001,s.95

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA

173

Türkiye ile Yunanistan, Hamburg Sözleşmesi çerçevesinde devletlerin münferiden sorumlu oldukları AK bölgelerinin belirlenmesinde hem ilkeler hem de somut uygulamalar hususunda uyuşmazlığa düşmüşlerdir. Arama-kurtarma sorumluluğunun tespiti, Ege’nin hukuksal statüsünün belirlenmesinde önemli konu haline dönüşmüştür. Türkiye, denizde arama-kurtarma sınırlarını müzakere etmeye hazır oldu­ ğunu uluslararası platformlarda açıklamış olmasına rağmen, Yunanistan, denizde arama-kurtarma sınırlarının anlaşma ile belirlenmesine yanaşmamaktadır.

Harita 8-3 Çakışan Türk ve Yunan Arama Kurtarma Sorumluluk Sahalan.

174

CİHAT YAYCI

4. EGE’DE ARAMA KURTARMA SORUMLULUK SAHASI KONUSUNDA TÜRKİYE’NİN TUTUMU NEDİR? Türkiye147, uluslararası taahhütlerini karşılamak maksadıyla uluslararası normlara uygun kendi ulusal mevzuatı çerçevesinde, Arama Kurtarma Yönet­ meliği’nde koordinatları ile tanımlanmış sahada AK faaliyetlerini düzenlemekte olduğunu ve eşgüdümde bulunduğunu belirtmektedir. Türkiye, Yunanistan’ın AK faaliyetlerinin düzenlenmesinde ICAO’nun Sivil Havacılık Sözleşmesini esas aldığını; ICAO’ya üye devletlerin hava tra­ fik hizmetleri verdikleri FIR içinde bu hizmetler yanında hava AK hizmetlerini de yerine getirmekle yükümlü tutulduklarını; AK hizmetlerinin bu nedenle, FIR kavramı içinde mütalaa edilmeye başlandığını; 1945 yılında ICAO’ ya üye olan Türkiye’nin o günkü şartlarda Ege’nin AK sorumluluğunu üstlenmekten kaçın­ mış olduğu için hava AK hizmetleri sunduğu bölgenin Atina FIR’ı olarak bilinen bölgenin dışıyla sınırlı kaldığını ileri sürmektedir. Türkiye ayrıca, FIR ve AK’in uyumlaştırılmasının isabetsizliğini ve mev­ cut Sözleşme’ye göre böyle bir belirlemenin mümkün olamayacağını; deniz AK ve FIR alanlarının farklı iki konu olduğunu; AK konusunun kara, deniz ve hava olarak üç sahayı kapsamakta bulunduğunu; Hamburg Sözleşmesi’nin 2.1.4’ncü maddesinde “H er a ram a -ku rta rm a b ö lg esin in ilg ili taraflar a ra sın d a a n la şm a yoluyla tesis e d ilm e sin i ” öngören bir hükmün yer aldığını, 2.1.5 nci maddede ise, “A K sa hasının sınırla rın ın ilgili taraflarca tam o la ra k b elirlen em em esi d u ­ rum unda tarafların iyi niyet g ö ste rerek ve uygun d ü ze n lem e leri ya p a ra k A K h a ­ rekatlarının eşgüd ü m ü n ü n ya p ıla ca ğ ın ı ” öngören bir hükme yer verildiğini ha­

tırlatmaktadır. FIR bilgilerini aktarma sorumluluğunu düzenleyen 1944 Şikago Sözleş­ mesinin, denizde yapılacak AK’yı kapsamadığını, Yunanistan’ın Hamburg Sözleşmesi’ne çekince koymuş olmasının, bu sözleşmeyi uygulayan devletlerin hak­ larına aykırı hareket etmesine olanak sağlamayacağını ileri sürmektedir. Yzb. Ayhan Sorgucu, Türkiye'nin Hava Sahasının Hukuksal Statüsünün Uluslararası

Hava Hukuku ve Türkiye'nin Dış Sorunları Çerçevesinde İncelenmesi, Tez, Harp Akademileri Komutanlığı SA REN , İstanbul, 2005, s.96.

YUNANİSTAN TALEPLERİ (EGE SORUNLARI) SORU VE CEVAPLARLA

175

Ege Denizi’nde AK bölgelerinin, sahili bulunan iki ülke arasında henüz tesis edilmediğini, Türkiye ile Yunanistan arasında üzerinde anlaşmaya varılan AK sınırlarının bulunmadığını, Ege’de kıyı devletlerinin tek taraflı olarak ilan ettikleri AK bölgelerinin mevcut olduğunu, bu AK alanlarının birbirleriyle örtüştüğünü, Türkiye’nin ilan ettiği sahaların geçici olduğunu ve AK yetenekleri ile uyumlu olarak ilan edildiğini söylemektedir. Türkiye’nin Karadeniz örneğinde olduğu gibi, Ege’de AK bölgesini Yunanistan’la Hamburg Sözleşmesi’nin 2.1.4 maddesi çerçevesinde yönelik ikili ve çoklu anlaşmalarla belirlemeye hazır olduğunu, bu yöndeki girişimlerinin bu güne kadar Yunan tarafınca reddedildiğini ve mevcut ihtilafın ancak görüşme­ ler yoluyla çözümlenebileceğini uluslararası zeminlerde bir çok kez açıklamış olmasına rağmen Yunanistan’ın, AK sınırlarının anlaşma ile belirlenmesine rıza göstermediğini dile getirmektedir. Ege’deki sorunun Yunan tarafının gerçekleri saptırmasından ve FIR sı­ nırlarının egemenlik sınırı olarak sunmasından kaynaklandığını; Sözleşmedeki 2.1.7 paragrafının, tekrar ifade edilmesiyle AK sahalarının egemenlik sahaları olarak kabul edilemeyeceğini vurgulamaktadır. Özetle, 1979 Hamburg Sözleşmesi ve 1974 SOLAS Sözleşmesi’ne uygun olarak, Türkiye 1989’da yayımladığı Arama-Kurtarma Yönetmeliğinde bu ko­ nudaki düşüncelerini ortaya koymuştur. Türkiye, açık denizler üzerindeki hava sahasında, uluslararası sivil havacılık teşkilâtı kurallarına göre arama ve kurtarma sorumluluğunun, denizdeki arama ve kurtarma faaliyetlerini kapsamadığını dile getirmiştir. Bunun yanı sıra, karasularının dışında arama ve kurtarma hizmeti ve­ receği bölgeleri ilgili devletlerle yapacağı anlaşmalarla tespit edeceğini belirterek anlaşma yapılıncaya kadar, karasuları dışında arama ve kurtarma hizmeti verile­ bileceği açık deniz alanlarının koordinatlarını Uluslararası Denizcilik Örgütüne (IMO) bildirmiştir. 2004 yılında Türkiye tarafından; Yunanistan’ın tezine te­ mel aldığı ICAO dokümanının 12 numaralı ekine (ICAO Annex-12’ye)

“AK Bölgeleri mümkün olduğunca FIR hatları ve açık denizlerde Deniz Arama Kurtarma bölgeleri ile uyumlu olmalıdır." ifadesi eklenmiş ve Yunan tezi zayıflatılmıştır.

CİHAT YAYC1

176

5. OLMASI GEREKTİĞİ DEĞERLENDİRİLEN TÜRK ARAMA KURTARMA SORUMLULUK SAHASI NASIL OLMALIDIR? Türkiye’nin arama kurtarma sorumluluk sahasının öngördüğü münhasır ekonomik bölge/kıta sahanlığı sınırları ile örtüşmesi gerektiği değerlendirilmek­ tedir. Zira MEB/Kıta sahanlığında devletlerin yetki ve sorumlulukları arama kur­ tarma sorumluluğunu da yüklenmelerini de gerektirmektedir. Keza Karadeniz’de Türk Arama Kurtarma Sorumluluk Sahası MEB ile örtüşmektedir. Ege ve Akde­ niz’de de benzer uygulamanın yapılmasının tutarlılık açısından da gerekli olabi­ leceği düşünülmektedir.

Harita 8-4 Olması Gerektiği Düşünülen Türk Arama Kurtarma Sorumluluk Sahaları.

179

KAYNAKLAR ARŞİV BELGELERİ

Bodrum Asliye Ceza Mahkemesinin 04 Nisan 1984 Tarih ve 1984/58 E., 1984/47 S. kararı. TBMM 08 Haziran 1995 tarihli kararı. Treaty Of Peace With Italy Signed At Paris, February 10, (1947.) RESMİ YAYINLAR

“4 Ocak 1932 tarihli Anadolu Sahilleri ile Meis Adası Arasındaki Ada ve Adacıkların ve Bodrum Körfezi Karşısındaki Ada’nın Cihedi Aidiyeti Hakkındaki Sözleşme”, metin için bkz. RG, 25 Ocak 1933, S. 2313. A L M A N A C Türkiye 2 0 0 9 , Başbakanlık Basın-Yayın ve Enformasyon

Genel Müdürlüğü, Ankara 2009. E g e ’de Türk Yunan A sk e ri S o ru n la rı ve N A T O , G ün.D oğu A vr., Müttefik

K.K.K.’lığı Yayınları, 1995. ICAO Doc 7055, MID/2-RAC. Reisman, W. Michael, “Case Report on the 1998 Eritrea/Yemen Award (Phase I)” AJIL vol. 93, 1999. Reisman, W. Michael, “The Government of the State of Eritrea and the Government of the Republic of Yemen” International Decisions (ed. by) Oxman, H. B., AJIL, vol. 93, 1999. BASILI ESERLER

Acer, Yücel, “Doğu Akdeniz’de Deniz Alanlarının Sınırlandırılması ve Türkiye.”, U luslararası H u ku k ve P o litika D erg isi Cilt 1 Sayı 1, 2005. Aksu, Fuat, Türk-Y unan İlişk ile ri , SAEMK, Ankara 2001. Akipek, Şebnem, E ritre Yem en H a kem K ararı Işığ ın d a K ızıld en iz A d a la ­ rının A id iy eti S o ru n u , AÜ HFD, C. 49, 2000.

180

KAYNAKLAR

Antunes, Nuno Sérgio M., “The Eritrea/Yemen Arbitration: First Stage-The Law of Title to Territory Reaverred”, ICLQ vol. 48, 1999. Athanasopulos, Haralambos, G reece, T urkey a n d A eg ea n Sea: A C ase Study in In tern a tio n a l Law , 2001.

Atlas Géopolitique des Espaces Maritimes, F ro n tiè re s, E nergie, P eche et E n viro n n em en t , 2008 Edition.

Başeren, Sertaç Hami, Ege Sorunları (Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Yayın No. 15). İstanbul: TÜDAV Yayınları, 2003. Başeren, Sertaç Hami-Kurumahmut, Ali, E g e 'd e E g em en liğ i D ev red il­ m em iş A d a la r, Stratejik Araştırma ve Etüdler Milli Komitesi Yayınları, Araştırma

Proje Dizisi 1/2003, Ankara 2003. Başeren, Sertaç Hami-Kurumahmut, Ali, The T w ilig h t Z o n es In The A e ­ gean (U n) Forgötten Turkis/ı Islands, E g e 'd e G ri B ö lg e ler U nutul(m ay)an T ürk A d a la rı , Türk Tarih Kurumu-Ankara 2004.

Baykal, Ferit Hakan, D eniz H ukuku Ç a lışm a la rı , Alfa Basım Yayım, İs­ tanbul 1998. Danişmend, İsmail Hami, İzahlı O sm anlı T a rih i K ro n o lo jisi IV., İstanbul, 1972. Economides, C. P. (Fransızcadan Çev. Göçer, M.), “Tartışma: Türkiye ile Yunanistan Arasındaki İhtilaflı Adalar Ege Denizi’ndeki İmia Adaları: Kuvvetle Yaratılan Bir Uyuşmazlık” K ocaeli Ü niversitesi H u ku k F a kü ltesi D erg isi , yıl 2, 1998/1999. Hayta, Necdet, Ege Adaları Sorunu 191 l ’den Günümüze, 1. Baskı, Gazi Kitabevi, Ankara 2006. Kuran, Selami, U luslararası D eniz H u ku ku ,. Türkmen Kitabevi, İstanbul 2009. Kurumahmut, Ali, E g e 'd e T em el Sorun E g em e n liğ i Tartışm alı A d a la r, Türk Tarih Kurumu Yayınları, İstanbul 1998.

KAYNAKLAR

181

Kurumahmut, Ali -Yaycı, Cihat, D en iz Subayları İçin Tem el D en iz H u k u ­ ku B arış ve S avaş D ö n em i , Deniz Basımevi, İstanbul 2011. Kutluk, Deniz, H a za r-K a fka s P etro lle ri, Türk B o ğ a zla rı, Ç evresel T eh ­ d it , Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Yayın No. 16., TÜDAV Yayınları, İstanbul

2003. Kwiatkowska, Barbara, “The Significance of the Eritrea/Yemen Arbit­ ration For the Aegean Insular Formations” , in Problems of Regional Seas 2001, P ro ceed in g s o f the Intern a tio n a l S ym p o siu m on the P roblem s o f R eg io n a l Seas

(ed. by). “Lozan Antlaşması’nın metni” için bkz. LNTS vol. 28, p. 11; Düstur, T. III, C. V, 11 Ağustos 1339-19 Teşirinievvel 1340, İstanbul Necmi İstikbal Matba­ ası Başvekalet Müdevvenat Müdiriyeti tarafından tab ettirilen 1931 yılı baskısı. Meray, Seha, L, (Çev.). Loz.an B a rış K o n fera n sı, T u ta n a kla r B e lg e le r , Tk. II, C. 2, Ankara 1973. Meray, Seha, L, (Çev.). L ozan B a rış K onferansı, T u ta n a kla r B e lg e le r , Tk. I, C. 1, K. 2, Ankara 1970. Meray, Seha,-Olcay, Osman, O sm anlı İm p a ra to rlu ğ u n u n Ç öküş B e lg e le ­ ri (M o n d ro s B ırakışm ası, S evr A n tla şm a sı İlg ili B elg ele r ), Ankara 1977. Özman, M, Aydoğan, B irleşm iş M ille tle r D eniz H ukuku S ö zle şm e si , Ve­ dat Kitapçılık, İstanbul 1984. Özman, M, Aydoğan, D en iz H ukuku-1, Vedat Kitapçılık, Ankara 2006. Pazarcı, Hüseyin, U luslararası H u ku k D ersleri , K. I, B. 6, Ankara 1997. Pazarcı, Hüseyin, U luslararası H ukuk, Beta Yayınları, Ankara 2003. Pazarcı, Hüseyin, (Fransızcadan Çev. Göçer, M.), “Ege Denizindeki Bazı Adacık ve Kayalıkların Statüsü Hakkında Türk Yunan Uyuşmazlığı”, K ocaeli Ü niversitesi H ukuk F akültesi D e rg isi , yıl 2, 1988-1999.

182

KAYNAKLAR

Pazarcı, Hüseyin, D oğu E ge A d a la rın ın A sk e rd e n A rın d ırılm ış S ta tü sü , Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları:550, Ankara 1986. Prescott, Victor-Schofield, Clive, H-Prescott, J.R.V. The M a ritim e P o liti­ cal B oundaries o f the W orld , Martinus Nijhoff Publishers, Netherlands 2005. Slomanson, W.R., F u n d a m en ta l P ersp ec tive s on In tern a tio n a l L a w , fourth edition, Thomas Jefferson School of Law, San Diego/California-USA 2003. Syrigos, Angelos M., The Status o f the A eg e a n S ea A co o rd in g to In tern a ­ tional L a w , Sakkoulas/Bruylant, Greece, 2000.

Şimşir, Bilal N., Ege S o ru n u , B e lg e le r /A eg e a n Q uestion, D o cu m en ts , C. II (1913-1914), B. 2, Ankara 1989. Tepedelenlioğlu, N. Nazif, O rdu ve P o litik , Bedir Yayınları, İstanbul 1967. Toluner, Sevin, K ıbrıs U yuşm azlığı ve M illetlera ra sı H u ku k , İstanbul 1977. Toluner, Sevin, M illetlera ra sı H u ku k A çısın d a n T ü rkiy e'n in Bazı D ış P o ­ litika S o ru n la rı , Beta Basım Yayım, İstanbul 2010.

Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, O sm anlı Tarihi, IV /I, Ankara 1988. Yaycı, Cihat, “Doğu Akdeniz’de Deniz Yetki Alanları Sınırlandırılmasın­ da Libya’nın Rolü ve Etkisi”, G ü ven lik S tra tejileri D e rg isi , 7(14), 2011. Yaycı, Cihat, “Doğu Akdeniz’de Deniz Yetki Alanlarının Paylaşılması Sorunu ve Türkiye” , B ilg e S tra te ji , Cilt 4, Sayı 6, Bahar 2012. Yaycı, Cihat, D oğu A k d e n iz'd e G elişm ele r ve D en iz Yetki Alanlarım ız, konulu tebliğ, 29 Mayıs 2019, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi “Doğu Akdeniz’de Hukuk ve Siyaset” konulu çalıştay. Yaycı, Cihat, S o ru la r ve C eva p la r ile M ü n h a sır E ko n o m ik B ölge (M E B ) K a vra m ı , İstanbul 2019.

KAYNAKLAR

183

GAZETELER

“Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel’in Gazetelere Verdikleri Mü­ lakatlar”, Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel’in Turkish D a ily N ew s Gaze­ tesine verdikleri mülakat, 13 Mart 1999. E fim erida Ton Sin ta kto n gazetesinin internet sitesinde yayınlanan Prof. Aleksis Iraklidis imzalı makale, 24 Ekim 2018. K a th im erin i gazetesi, Hristos Rozakis imzasıyla yayınlanan makale,

11 Kasım 2018. M illiy e t , “Kayalıklarda înat Düğünü”, Tâki Berberakis, 16 Mayıs 1999. P o n tik i , “Gri Bölgeler Statüsü”, 11 Şubat 2010. To V im a , “Ege Konusunda Çözüm Geçmişte Aranıyor”, 01 Şubat 2010. T urkish D aily N ew s , “Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman DEMİREL’in verdiği mülakat” 13 Mart 1999. Yeni A sır ve T ercüm an Gazeteleri, 04 Nisan 1984. İNTERNET KAYNAKLARI

1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi, htpp://www.un.org/ depts/los/convention_agreements/texts/unclos/unclos_e.pdf Cumhuriyet, “TSK Adayla İlgili Raporu Açıkladı” Keçi (Platia) Bizim Adamız”, 16 Mayıs 1999. https://www.analizportal.com/megali-idea-megalo- idea-nedir/ http://www.mfa.gr/www.mfa.gr/en-US/Policy/Geographic-i-Regions/ South-Eastern+Europe/Turkey/Relationships+-+Potentials/, 18 Nisan 2011. htpp://www.mfa.gr./policy/grayzone/claims/10.12.2005. http://www.mfa.gr/www.mfa.gr/en-US/Policy/Geographic-i-Regions/ South-Eastern+Europe/Turkey/Relationships-ı—ı-Potentials/

184

KAYNAKLAR

https://www.tarihiolaylar.com/tarihi-olaylar/megalo-idea-1400 http://www.turkishgreek.org/29-ocak-1996-tarihli-tuerk-notas http://www.turkishgreek.org/yayinlar/makaleler/makaleler-1item/124-aegean-sea-disputed-areas Milliyet, “Kardak’ tan Sonra Plat”, Barçın Yinanç, 15 Mayıs 1999. www.milliyet.com 26 Mart 2015, “Bakan Yılmaz: EGAYDAAK’lar Türkiye Cumhuriyeti’nin Hakimiyetinde” başlıklı haber. www.sabah.com.tr, 13 Şubat 2018, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Yuna­ nistan’a uyan” başlıklı haber. www.sabah.com.tr , 26 Nisan 2017, “AB Bakanı Ömer ÇELİK A haber­ de Flaş Açıklama” başlıklı haber. www.sputniknews.com 15 Ağustos 2017, “Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’ndan Ege Adaları Açıklaması” başlıklı haber.

ROMANYA

RUSYA

KARADENİZ

BULGARİSTAN GÜRCİSTAN

ERMENİSTAN

ECE D E l

TUM K IY E MAVİ VATAN

ISBN: 978-S7B-17-44SB-4

ınmm