Kemalizm: Osmanlı Sonrası Dünyada Ulusaşırı Siyaset [1 ed.]
 9789750532580

Citation preview

Kemalism. Transnational Politics in the Post-Ottoman World

© 2019 Nathalie Clayer, Fabio Giomi and Emmanuel Szurek Bu kitabın yayın hakları Akçalı Telif Hakları Ajansı aracılığıyla Bloomsbury Publishing Plc.'den alınmıştır. lletişim Yayınlan 3118 •Araştırma-İnceleme Dizisi 517 ISBN-13: 978-975-05-3258-0

© 2022 tletişim Yayıncılık A.Ş. /

l. BASIM

1. Baskı 2022, İstanbul

EDlTôR Ahmet İnsel - Ömer Laçiner DJZJ KAPAK TASARIMI Ümit Kıvanç KAPAK Suat Aysu KAPAK G ôRSEU La Turquie Kamdliste, sayı 16, 1936, İstanbul, ön kapak.

UYGULAMA Hüsnü Abbas DÜZELT1 Remzi Abbas DiZiN Berkay Üzüm BASKI Sena Ofset . SERTiFiKA NO. 45030 Litros Yolu, 2. Matbaacılar Sitesi, B Blok, 6. Kat, No: 4NB 7-9-11 Topkapı, 34010, İstanbul, Tel: 212.613 38 46

CiLT Güven Mücellit. SERTiFiKA NO. 45003 Mahmutbey Mahallesi, Devekaldınmı Caddesi, Gelincik Sokak, Güven lş Merkezi, No: 6, Bağalar, İstanbul, Tel: 212.445 00 04

lletişiın Yayınlan . SERTiFiKA NO. 40387 Cumhuriyet Caddesi, No. 36, Daire 3, Seyhan Apartmanı, Harbiye Mahallesi, Elmadağ, Şişli 34367 İstanbul Tel: 212.516 22 60-61-62



Faks: 212.516 12 58

e-mail: [email protected]



web: www .iletisim.com.tr

Derleyenler NATHALIE CLAYER- FABIO GIOMI EMMANUEL SZUREK

Kemalizm Osmanlı Sonrası Dünyada Ulusaşırı Siyaset Kemalism Transnational Politics in the Post-Ottoman World

ÇEViREN Banş Özkul

�,,,,

., iletisim



,

Post-Osmanlı araştırmalanna öncülük eden ve varlığıyla daima içimizi ısıtan Alexandre Popovic'e...

İÇİNDEKİLER

TEŞEKKÜR

11

.................................................................................................................................

GİRİŞ

KEMALiZMi ULUSAŞIRI BiR BAeLAMA OTURTMAK: DOLAYLI BİR YANSITMA İLiŞKiSi ...........................................

13

.................................................................................

13

NATHALIE CLAYER - fABIO GIOMI - EMMANUEL SZUREK

"Yine" mi Kemalizm? Teorik ve tarihyazımsal görüşler

Oluşum aşamasında Kemalizm: Çok-anlamlı bir terimin ulusaşırı dokusu Ulusaşırı Kemalizm: Dolaylı bir yansıtma ilişkisinin mekinsal boyutu

1

21

.............................................................

46

....................................................................

KEMALiZM VE ARNAVUTLUK'TA MEDENi KANUN'UN KABUL EDiLMESi (1926-1929) NATHALIE CLAYER

53

...............................................................................................................

"Yeni Türklye•yı lsvlçre Medeni Kanunu'nu kabul ederek taklit etmek

57

lsvlçre Medeni Kanunu'nu (Türk versiyonu üstünden) kabul etme yolunda Amavutluk

62

Reddedilen lsvlçre modeli miydi Türk modeli mi?

71

............................................................................... ........

.........................................................................

................................

Batılılaşmanın terimlerine referansla meşrulaştırma: Zogizm bir Kemalist model miydl?

83

Sonuç: Kemalizmin post-emperyal ve ulusaşırı bir süreç olarak inşası

96

....................................................................

.....................................................................

2

SINIRLAR ARASINDA KEMALiZM: BULGARISTAN'DA YENi TÜRK ALFABESiYLE İLGiLi TARTIŞMALAR ANNA M. MIRKOVA ........................ ................................................................................. 101

Geç Osmanlı imparatorluğu ve erken Türkiye Cumhuriyeti'nde dil reformları Bulgaristan'da alfabe değişikliği politikası "Sadık" ve "sadakatsiz" yurttaşlar . . .

.

. . . .....

. . ......... . . .

�n�

3

......................................

..................... . . . . . . . . . . . .

...... .

102 105

..

. .............. ............ 114

. . . . . . ... .

. . . . . . . . . . . . . ............. . . . . . . . ......... . . . . ..... . . . . . . ....... . . .. . . . . .. . . . . . . ..... . . . . .. . . . .. . . . . . ...... . . . . . . ...... . . . . . . . . . . . . .

1�

KIBRIS'TA 0SMANLI ALFABESiNDEN TÜRK ALFABESiNE: "KEMALiST REFORM"UN KOLONYAL BiR ARKA PLANDA TASAVVUR EDİLMESİ VE UYGULANMASI BEATRICE HENDRICH ...................................................................................... ................. 127

Harf inkılabı yeni bir çağın müjdecisi mlydl?

......... . . . ................. .............

137

Türk topluluğun perspektifi

................................................................................

145

Brltanya açısından idari bir prosedür olarak alfabe reformu

..............................................................................................................

153

Geç kalanlar

................................................................................. . . . . . . . . . . . . .......................

159

Alfabe reformu ve kültürel geçiş

4

.....................................................................

163

ŞAPKADAN ÇIKAN ULUSAŞIRI TARİH: iKi SAVAŞ ARASI DÖNEMDE MISIR VE KEMALiZM WILSON CHACKO JACOB ................................................................................................ 167

Kemalizm: Osmanlı sonrası zaman-mekanda bir tire

. .

......................................................... . . .. . . . . . . . . . .

"Erkekliğin kemale ermesi" mi yoksa zamana uygun giyinmek mi?.......................

171

. .......................... 184

..........................................................................................................

192

....................................................................................................................................

203

Hisleri glydlrmek Sonuç

..

.

...... ......

5

CiNSiYET KORPORATIZMIYLE BAŞTAN ÇIKMAK: YUGOSLAVYA'DA iKi SAVA$ ARASI DÖNEMDE MÜSLÜMAN KÜLTÜR CIRIŞIMCILERI VE KEMALiST TÜRKiYE FABIO GIOMI .......................................................................................................................205 ......... .............................

210

.................... ........ . . . . . . . . . ...... . . . . . .............

226

.......... . . . . . . . .............................. . . . . . . . . . . . . . ...............

235

Yugoslav Müslümanları ve Türk kadını örneği Yugoslav feminizmini ehlileştirmek Cinsiyet erozyonunu önlemek

Sonuç: Üçüncü bir özgürleşme yolu olarak Türkiye

6

246

..........................

ERKEN CUMHURiYET TÜRKİYESİ'NİN MADDi KÜLTÜRÜNDE ORYANTALiST BAKl$LA BAŞ ETMEK: "BEDİi MiLLiYETÇİLİK" ECE ZERMAN ......................................... ................................................ . . . ................ ........... 249

"Marazi bir muhabbet"e verilen yanıt: "Şarklıların" gözünden Şarkiyatçılar

...........................................................

256

Şarklılaşarak "Avrupalılaşmak"

......................................................................

265

.............................................

269

................................... . . . ........

279

" Türk üslubu" arayışı ve "bedii Türkçülük" Milli imgenin sergilenmesi: " Bir millet turistleri memnun etmek için var olmaz!" Sonuç

7

288

....................................................................................................................................

AVRUPA'DAN ÖTÜRÜ HASTA ADAM: KEMALiST BiLiMiN ULUSAŞIRI TARiHi EMMANUEL SZUREK ......................................................................................................... 291

Oryantalizmle milliyetçilik arasında salınırken: Siyasi şizofreninin lokal koşulları

295

Avrupa biliminin uzun gölgesi altında Türkler

............................. .........

300

.......................................................... ............................

301

...................................................................

Aryanlar ve Ural-Altaylar

Irk biliminin sevgili sarışın evlatları ve şu haydut Türkler

..................................................................................................

Güneşte bir yer: Kemalist eplstemlk hıncın çeşitleri

........... . . . . . . . . . . . . .

itiraz: "Hlnt-Avrupacılığa" yönelik Kemalist eleştiri

. . . . . . . . . ........ . . . . . .

Tashih: "Türk-Hint-Avrupa ailesi" ve "Türk-Aryan ırkı"

................

305 313 314 321

.........................

329

..................................

335

Reddediş: Brakisefal en iyisidir, brakisefal güzeldir Kemalistlerin kendine özgülüğünü araştırırken: Güneş-Dil Teorlsl'nln lçkinci bir tefsirine doğru

.......................................... . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . ..........................................................

339

...............................................................................................................................

365

...........................................................................................................................................

369

KAYNAKÇA YAZARLAR DIZIN

TEŞEKKÜR

Paris'te 8-9 Aralık 20l l'de EHESS'te düzenlenen "Osmanh­ Sonrası Türkiye Harici Mekanlarda Kemalizmin Ulusaşırı Bir Tarihine Doğru" başlıklı seminerin toplanmasına imkan sağla­ yan şu kurumlara teşekkür borçluyuz: Türk, Osmanlı, Balkan ve Orta Asya Araştırmalan Merkezi (EHESS-CNRS-College de France) , İslamiyet ve Müslüman Toplumlar Araştırma Merke­ zi (IISMM-EHESS-CNRS) ve Ulusal Araştırma Ajansı TRANS­ TUR Programı (ANR-08-GOUV-0045). Seminer elinizdeki ki­ tapla neticelenen diyaloglann ilk adımıydı. Argüman ve analiz­ lerimizi geliştirmemize yardımcı olan seminer katılımcılan ve tartışmacılanna minnettarız: Hamit Bozarslan, Güldem Baykal Büyüksaraç, Nicolas Camelio, Anne-Laure Dupont, Howard Eissenstat, Burak Eskiasmacı, Falına Fshazi, François George­ on, Elise Massicard ve Bemard Heyberger. Kitabın birçok bö­ lümüyle ilgili faydalı yorumlarda bulunan llker Aytürk'e te­ şekkür ederiz. Ulusal Araştırma Ajansı TRANSFAIRE Progra­ mı (ANR-1 2- GLOB-003) , bilhassa programın ana koordinatö­ rü Marc Aymes'e kitabın tanıtımıyla ilgili verimli bir tartışma­ ya evsahipliği yaptıkları ve CETOBAC'la birlikte çeviri ve edi­ törlük sürecini finanse ettikleri için teşekkür etmek isteriz. 1. B. Tauris'teki editörümüz Arub Ahmad ile birlikte bu süreci idare 11

eden Andromeda Tail ve Adrian Morfee'ye teşekkür ederiz. Son olarak, elinizdeki Türkçe kitapla ilgili olarak, çeviriyi yapan Ba­ nş Özkul'a, çeviriyi okuyan Remzi Çağatay Çakırlar'a, kitabın yayımlanmasını kabul ederek Türkçe okura ulaştınlmasını sağ­ layan Ahmet lnsel'e ve lletişirn Yayınlan'na teşekkür ederiz.

12

GİRİŞ

KEMALİZMİ U LUSAŞIRI BİR BAGLAMA OTURTMAK: DOLAYLI BiR YANSITMA iLiŞKiSi '

.

.

.

.

.

NATHALIE CLAYER - FABIO GIOMI - EMMANUEL SZUREK

"Yine" mi Kemalizm? Teorik ve tarihyazımsal görüşler Kemalizmi tanımlamak zordur; Kemalizm terimi bir parti üye­ liği, bir dizi kültürel yakınlık, bir siyasal ideoloji ya da erken dönem Türkiye Cumhuriyeti'ne özgü (genellikle "pragmatik" addedilen) bir yönetim tarzını anlatabilir. Kemalizmin dönem­ lendirilmesi de muğlaktır: "Kemalist Türkiye" terimi daima iki savaş arası dönemi tanımlamak için kullanılsa da Kemalizmin esasen Birinci Dünya Savaşı öncesinin jön Türklüğünün bir de­ vamı olduğu giderek daha çok öne sürülmektedir. 1 Diğer taraf­ tan, 1930'lann "ilerici" Kemalizminin 1980 sonrasının "muha­ fazakar" Atatürkçülüğünden ayn tutulması gerektiğine dair ba­ zı yorumlan h414 okuyabiliyoruz - her ne kadar bir ulusal fe­ tiş olarak Kemalizmin Mustafa Kemal'in kendisinden ziyade l 940'lar ve 1950'lerde cumhurbaşkanlığı yapan halefleri lsmet İnönü ve Celal Bayar'ın eseri olduğu vurgulansa da. 2 Son ola1 2

Hamit Bozarslan, Hisıoire de la Turquie. De l'Empire a nos jours, Paris, Taillan­ dier, 2015, s. 339-343.

Ahmet insel, "Giriş", Kemalizm, Modem Türkiye'de Siyasi Düşünce, c. 2, lstan­ bul, lletişim, 2004, s. 17-27.

13

rak hala birçok araştırmacı Kemalizm kelimesini 2 1 . yüzyıl ba­ şındaki Türkiye siyasetine referansla rutin biçimde kullanıyor. Dolayısıyla "Kemalizm"in birçok entelektüel prosedüre ta­ bi olması şaşırtıcı değildir. Siyasetbilimciler ve siyaset tarihçi­ leri Kemalizmin tutarsızlık3 değilse bile içkin bir belirsizlik ta­ şıdığını zaman zaman kabul etmekle birlikte onu genellikle alt kategorilere ("sol-kanat" , "sağ-kanat" , "liberal" , "otoriter­ yan" Kemalizm)4 ya da kronolojik kümelere ("birinci" , "ikinci" , "üçüncü" ya da "yüksek" Kemalizm)5 bölmektedir. Ayrıca Ke­ malizmin karmaşık soyağacının da izi sürülmektedir (Osman­ lıcılık, pozitivizm, tesanütçülük, korporatizm, Sosyal Darwi­ nizm, Narodnizm, Batı karşıtlığı, anti-emperyalizm vb.).6 Bazı­ ları bir ideoloji ya da Parti ve devlet aktörleri arasında bir koa3

Erikjan Zürcher, Turkey: A Modern History, Londra ve New York, 1. B. Tau­ ris, 2004 [1993] , s. 181; Sinan Ciddi, Kemalism in Turkish Politics: The Repub­ lican People's Party, Secularism and Nationalism, Londra ve New York, Routle­ dge, 2009, s. 6.

4

Temuçin Faik Ertan, Kadrocular ve Kadro Hareketi (Görüşler, Yorumlar, Değer­ lendirmeler), Ankara, T.C. Kültür Bakanlığı Başvuru Kitaplan, 1994, s. Xlll. Kemalizmin farklı versiyonlanna dair birkaç örnek için bkz. Yeşim Arat, "Wo­ men's Movements of the 1980s in Turkey: Radical Outcome of Liberal Kema­ lism?", Fatma Müge Göçek ve Shiva Balaghi (ed.), Reconstructing Gender in the Middle East: Tradltion, ldentity and Power, New York, Columbia University Press, 1994, s. 100- 1 12; Ertan Aydın, The Peculiarities of Turklsh Revolutionary ldeology in the 1 930s: the O lka Verslon of Kemalism, 1933-1936, yayımlanma­ mış doktora tezi, Bilkent Üniversitesi, Ankara, 2003; Sena Karasipahi, Muslims in Modern Turkey: Kemalism, Modernism and the Revolt of the lslamic lntellectu­ als, Londra ve New York, 1. B. Tauris, 2009.

5

Hamit Bozarslan, "Kemalism, Westemization and Anti-liberalism", Hans Lu­ kas Kieser (ed.), Turkey Beyond Nationalism. Towards Post-Nationalist ldentiti­ es, Londres, l.B.Tauris, 2006, s. 28-34; Soner Çagaptay, lslam, Secularism, and Nationalism in Modern Turkey. Who is a Turk?, Londra ve New York, Routled­ ge, 2006.

6

Paul Dumont, "The Origins of Kemalist ldeology", Jacob Landau (ed.), Ata­ tark and the Modernlzatlon of Turkey, Boulder, CO, Westview Press, 1984, s. 25-+4; Selim Deringil, "The Ottoman Origins of Kemalist Nationalism: Namik Kemal to Mustafa Kemal", Europcan History Quarıerly, 23, 2, 1993, s. 165191; Andrew Davison ve Taha Parla, Corporatist ldeology in Kemalist Turkey: Progress o r Order?, Syracuse, NY, Syracuse University Press, 2004; Hans-Lu­ kas Kieser, "An Ethno-Nationalist Revolutionary and Theorist of Kemalism: Dr. Mahmut Esat Bozkurt ( 1892-1943)", Hans Lukas Kieser (ed.), Turkey Be­ yond Nationalism . . ., s. 20-27; Şükrü Hanioğlu, Atatark. An lntellectual Biograp­ hy, Princeton, Princeton University Press, 201 1 .

14

lisyon olarak kavradıklan Kemalizmi iki savaş arası dönemde Avrupa'nın diğer otoriter rejimleriyle (faşist ltalya, SSCB, Na­ zi Almanyası) veya "Küresel Güney"in kalkınmacı rejimleriy­ le (Meksika, Mısır, Endonezya, Hindistan, Çin) mukayese et­ mektedir.7 Sosyal tarihçiler, dönüştürücü bir hareket olduğunu açıkça ilan eden Kemalizmin yerel düzeylerde (seçim bölgeleri, Parti şubeleri, Millet Mektepleri ve Halkevleri) nasıl temsil edil­ diği ve Anadolu'nun "sıradan vatandaşlan" tarafından cinsel, et­ nik ya da sınıfsal mensubiyetlerine göre nasıl "müzakere edil­ diğini" araştırmaktadır.8 Son olarak, sosyologlar, tarihçiler ve kültürel antropologlar altın çağında Kemalizmin "Batı"yla ku­ rulmuş bir dizi sembolik ilişki olduğunu ortaya koymaktadır: Bu bağlamda sınıf çatışmasından ziyade "modernlik" , "Oryan­ talizm" ya da "içsel kolonyalizm"in terimleri çerçevesinde akıl yürütülmektedir. Aynca yeni hegemonik söylemler (hem neo­ liberal hem de muhafazakar) , pratikler ve yeni bir estetik 2 1 . yüzyıl sonu Türkiye'sinin atmosferini belirlemeye başlarken gi7

Stefan Plaggenborg, Ordnung und Gewalt: Kemalismus-Faschismus-Sozialismus, Münih, Oldenbourg, 2012; Berk Esen, "Nation-Building, Party-Strength, and Regime Consolidation: Kemalism in Comparative Perspective", Turkish Studi­ es, 15, 4, 2014, s. 600-620.

8

Yiğit Akın, "Reconsidering State, Party and Society in Early Republican Tur­ key: Politics of Petitioning", I]MES, 39, 3, 2007, s. 435-457; Murat Metin­ soy, "Fragile Hegemony, Flexible Authoritarianism, and Goveming from Be­ low: Politician's Reports in Early Republican Turkey", l]MES, 43, 4, 201 1 , s. 699-7 19; "Everyday resistance to unveiling and flexible secularism in early re­ publican Turkey", Stephanie Cronin (ed.), Anti-Veiling Campaigns in the Mus­ lim World. Grnder, Modemism and the Politics of Dress, Londra ve New York, Routledge, 2014, s. 88-1 17; Gavin D. Brockett (ed.), Towards a Social History of Modem Turkey, İstanbul, Libra, 201 1 ; Hale Yılmaz, Becoming Turkish: Na­

tionalist Reforms and Cultural Negotiations in Early Republican Turkey, 1 9231 945, Syracuse, NY, Syracuse University Press, 2013; Emmanuel Szurek, "Dil Bayramı. Une lecture somatique de la ffte politique dans la Turquie du parti unique", Nathalie Clayer ve Erdal Kaynar (ed.), Penser, agir et vivre dans l'Em­ pire ottoman et en Turquie. Etudes rtunles pour François Georgeon, Peeters, Lou­ vain, 2013, s. 497-523; Alexandros Lamprou, Nation-Building in Modern Tur­ key: The 'People's Houses', the State and the Citiz:en, Londra ve New York, 1. B. Tauris, 2015; Nathalie Clayer, "An Imposed or a Negotiated Laiklik? The Ad­ ministralion of the Teaching of Islam in Single-Party Turkey", Marc Aymes, Benjamin Gourisse ve Elise Massicard (ed.), Order and Compromise. Govem­

ment Practices in Turkey from the l..ate Ottoman Empire to the Early 21st Cen­ tury, Leiden ve Boston, Brill, 2015, s. 97-1 20. 15

derek zayıflayan Kemalizmin bazı Türk evlerinde nasıl bir "mo­ demist nostaljinin" adı haline geldiğini araşuranlar da vardır.9 Bizce Kemalizm sorunlu bir kategoridir: Her yerde varolabil­ mesi esasen 1930'ların başında başlatılan propaganda kampan­ yasının bir sonucudur; Türk devleti o tarihlerde terimin mono­ litik bir tanımını dayatmaya ve "Kemalist Türkiye" gibi tabirle­ ri doğallaştırmaya çalışmıştır. lyi bilindiği üzere, bu kampanya halihazırda sağlam temellere oturtulmuş olan Mustafa Kemal kültüyle yakından bağlantılıydı. Bu kült çeşitli kitle iletişim araçları (siyasi söylevler, yazılı basın, fotoğrafçılık, heykeller ve büstler, posterler, banknotlar, ders kitapları ve üniversite ders materyalleri) aracılığıyla geliştirilmişti ve etkisi "Devrim"in bir tek adamın icraatıyla özdeşleştirilmesiydi. Fransız Türkologje­ an Deny daha 1934'te "Türk Halkının Psikolojisi" başlıklı ya­ zısında (esasen Paris Ahlaki ve Siyasal Bilimler Akademisi'nde verilmiş bir söylevdir) Türkiye'deki propaganda kampanyasını yürütenlerin modem Türkiye tarihini liderin hayatı ve icraatıy­ la özdeşleştirmeye çalıştıklarım fark etmiştir: Öncelikle bunun sıradan bir devrimden ziyade belirli bir çer­ çeveye dayalı [une rtvolution encadrteJ, disiplinli (yine disip­ lin, hep disiplin!) ve yônlendirilen bir devrim olduğunu söylü­ yorlar. Aynca devrim, bir tür mistisizmle, Mustafa Kemal Pa­

şa'nın şahsiyetiyle birleşiyor ve kendi bireysel şahsiyetini ulu­ sun kolektif şahsiyetiyle özdeşleştiren birçok konuşmasından anlaşılabileceği üzere Mustafa Kemal'in kendisi de bu misti­ sizmden muaf değil. 10 9

Nilüfer Göle, The Forbidden Modem: Civili;ıation and Veiling, Ann Arbor, MI, University of Michigan Press, 1996; Esra Ôzyılrek, Nostalgia for the Modem: State Secularism and Everyday Politics in Turkey, Durham, NC, Duke Univer­ sity Press, 2006; Meltem Ahıska, Occidentalism in Turkey. Questions of Modtr­ nity and National Identity in Turkish Radio Broadcasting, Londra ve New York, 1. B. Tauris, 2010; Gavin D. Brockett, How Happy to Cali Oneself a Turk: Pro­ vincial Newspapers and the Negotiation of a Muslim National Identity, Austin, University of Texas Press, 201 1 , s. 53; Emmanuel Szurek, "'Go West': Variati­ ons on Kemalist Orientalism", f'rançois Pouilloıı ve jean-Claude Valin (ed.),

After Orientalism. Critical Perspectives on Westem Agency and Eastem Re-app­ ropriations, Leiden, Brill, 2014, s. 103-120. 10 Jean Deny, "La psychologie du peuple turc", Stances et travaux de l'Acadtmie 16

Bu büyük adam kültü Türkiye'de genellikle "resmi tarihyazı­ mı" olarak adlandırılan -ve AKP rejiminde de kesinlikte ayak­ ta kalan- bir şey tarafından daha da pekiştirilmiştir. Diğer yan­ dan, resmi tarihyazımının ötesinde, bir bireyin hayatı ve icraa­ tının bütün bir milletin kaderi ve tarihiyle özdeşleştirilmesi bir­ çok Batılı gözlemci ve tarihçinin de 20. yüzyıl boyunca görü­ nür hale gelmesine katkıda bulunduğu bir faaliyettir. Kuşku­ suz araştırmacılar günümüzde bu mirasın pekala farkındadır. Ancak soru hala yerli yerinde durmaktadır: "Kemalizm", "neo­ Kemalizm" , "post-Kemalizm" , "Kemalist Türkiye" , "Kemalist Cumhuriyet" , "Kemalist reformlar" , "Kemalist milliyetçilik" , "Kemalist devrim", "Kemalist parti" , "Kemalist elit'', "Kemalist burjuvazi" , "Kemalist epistemoloji" değilse bile "Kemalist ide­ oloji" gibi nosyonlar Türkiye araştırmalan alanında niçin hala bu kadar yaygın? Mustafa Kemal kültü etrafındaki sözcük ha­ vuzu Türkiye'nin siyasi, toplumsal ya da entelektüel tarihini yazdığımız sırada metinlerimizi gelişigüzel süsleyen bir havuza nasıl dönüşmüştür? Analitik söylemimiz eleştirel biçimde yeni­ den yorumlama iddiasında olduğumuz anlatının bize dayattığı kavramsal coup deforce'u yeniden yürürlüğe koymaya niçin de­ vam ediyor? Akademik çalışmalarda bu nosyonlann süreklili­ ğine bakılırsa, araştırmacılann Mustafa Kemal'in ifadesiz bakı­ şının etkisinden hala tam anlamıyla kurtulamadıklan ve meta­ forik olarak kendilerini hala 1930'lann başındaki kız öğrenci­ lerin (bkz. Görsel 1.1) konumunda bulduklan söylenebilir: Ar­ tık ulu önderi bizzat göremeseler de onun varlığından mahcup bir okul çocuğu gibi etkilenmeye devam ediyorlar. Dolayısıyla "Atatürk" kültünün artık çok geride kalmış bir döneme ya da "resmi" ve "geleneksel" addedilen bir bilim an­ layışına ait olmadığı, tersine -o zamana kadar Jön Türkler ta­ rafından kullanılan ve Ankara rejiminin 192S'te (eğer daha ön­ ce deği1se) resmi bir slogan olarak sahiplendiği- "Türk Dev­ rimi" 1 1 anlatısıyla tarihyazımında başvurulan motifler arasındes sciences morales et politiques, doksan üçüncü yıl, Paris, Librairie Felix Al­ can, 1934, s. 1 16-127.

11

Karş. Mustafa Kemal'in Ankara Hukuk Mektebi'nin açılışındaki konuşması, 5

17

C6nel 1.1. lstanbul'dakl bir ortaokulda üniformalarıyla kız öğrenciler, 1930 civarı. Kaynak: Jean Welnberg, New York Tlmes'a yayımlan ması için sunulmuştur. ABD Ulusal Arşiv ve Kayıtlar idaresi (NARA), College Park, Maryland (306-NT-1246-J).

da göründüğünden çok daha fazla süreklilik olduğunu öne sü­ rüyoruz. "Tarihyazımsal Kemalizm" 12 ya da "Mustafa Kemal merkezli tarih anlatısı"13 akademik çevrelerde gerçekten etki­ sini kaybediyor olabilir. Ama nasıl ki milliyetçi metodoloji hiç­ bir şekilde yok olmadıysa, Kemalist metodoloji de hala varlığı­ nı sürdürüyor. Metodolojik Kemalizm'le kastımız Türkiye tari­ hini kendiliğinden dönemselleştirme ya da kavramsallaştırma­ nın bir aracı olarak Mustafa Kemal'e -ya da onun adına- refe­ rans yapma pratiğidir. Başka deyişle dönemleri, fikirleri ve şah­ siyetleri Türk lidere referansla adlandırma pratiğinin Kema­ list rejimin altın çağındaki propaganda kampanyasıyla yakınKasım 1925. Tam metin için bkz. www.law.ankara.edu.tr/wp-content/uplo­ ads/sites/23812013/07/Ataturkunkonusmasi.pdf. 12

13

18

Bu tabir Marc Aymcs'c ait. "Transfaire" başlıklı seminer konuşmaları, EHESS, 2013-2014.

Hale Yılmaz, Becoming Turkish . . . , s. 22 1 . Aynca bkz. Gavin D. Brockett, How Happy.. ., s. Xl-XVll.

dan alakalı olduğunu öne sürüyoruz - ve bu pratik hala etki­ li olmayı sürdürüyor. lster sadece sözcük düzeyinde isterse saf gelenekler aracılığıyla olsun, "ulu önder" metinlerimize ve ko­ lektif bilincimize musallat olmaya devam ediyor (halen teleo­ lojik biçimde "Atatürk" adını taşıyan biyografiler kalıcı başarı­ lar elde ediyor) . Türkiye'nin hala Atatürk'ün mermer büstleri ve atlı heykelleriyle dolu olması gibi akademik çalışmalarımı­ zın sözvarlığı da fiilen aynı üst-anlatıyla tıka basa dolu - o ka­ dar ki bazen "Kemalist" kelimesinin yerine koyacak bir terim bulamıyoruz. Bu örtük vesayetin daha iyi anlaşılmasına yardımcı olabilecek faydalı bir deney Kemal kelimesindeki "e" harfinin "a" harfiy­ le değiştirilmesidir. Türk lider, kariyerinin bir noktasında (Şu­ bat 1935) -Türkçenin "yabancı" olduğu iddia edilen ögelerden anndınlmasını ifade eden ünlü "dil devrimi" sırasında- kendi adının Kemal (Arapça tamlık, yetkinlik, kusursuzluk) değil Ka­ mdl (bir varsayıma göre eski Türkçede "istihkam" ) olarak yazıl­ ması gerektiğine -Ankara'da 1944 ve 1953 yıllan arasında inşa edilen görkemli mozolesi Anıtkabir'de sergilenen pasaportunda görüldüğü üzere- karar vermiştir. Devlet başkanının bu fantezi­ si çok uzun sürmemiş ve Mustafa Kemal 1937'de özgün lakabı­ na (soyadına) geri dönmüştür. Yine de rejimin elçileri Mustafa Kemal adını taşıyan herhangi bir şeyi iki yıl boyunca bu imlayla yazmışlardır: Resmi öğreti Kemalizm değil Kamalizm haline ge­ lirken Matbuat Umum Müdürlüğü'nün genellikle Fransızca ya­ yımladığı uluslararası propaganda neşriyatı La Turquie kemalis­ te, La Turquie kamaliste olarak yeniden isimlendirilmiştir (bkz. Görsel 1.2). Elbette bugün "Kamalist Türkiye" , "Kamalist Cum­ huriyet" ya da "Kamalist parti" gibi nosyonlar bize kulak tırma­ layıcı geliyor. Ama mesele tam da budur: Bunlar tarihsel ve çağ­ daş kurumlardan oluşan bir toplamı (bir parti, bir dönem, bir dizi toplumsal reform ve bir ülkenin kendisi) -1930'lann ba­ şında Türk yetkililer tarafından yürürlüğe konan propaganda programına hala teşekkür borçluymuşuz gibi- seksen yıl önce vefat etmiş bir otoriter liderin adıyla anmanın ne kadar keyfi ol­ duğunu ortaya koymaktadır. 19

G6rsel 1.2. Yeni "Kamallst" insanı resmetmek. Kaynak: La Turqule Kama/iste, 13 Haziran 1936, ön kapak.

Oluşum aşamasmda Kemalizm: Çok-anlamlı bir terimin ulusaşm dokusu Bu kitabın amacı Kemalizmin entelektüel bir tarihini yazmak değil. Daha ziyade, tek bir tabirin -bu durumda Kemalizm- ve­ rili bir alanda (Osmanlı sonrası uzam) muhtelif fakat birbiri­ ne bağımlı siyasal ve kültürel pratiklerin geliştirilmesinde nasıl ortak bir platform olarak hizmet ettiğini ortaya koymayı amaç­ lıyoruz. Dolayısıyla Ke/amalizm terimi etrafındaki yorumbilgi­ sel döngüyü kırmak, ama aynı zamanda Kemalizmin alternatif bir tarihsel tanımını yapmak hem sosyo-semantik bir yaklaşımı hem de ulusaşın bir perspektifi zorunlu kılıyor. Sosyo-seman­ tik bir yaklaşım çerçevesinde, Kemalizme atfedilmiş olan on­ tolojiye bel bağlamak yerine terimin farklı kullanımları ve se­ mantik muhtevalarını şekillendiren çok farklı (hem lokal hem de küresel) toplumsal ve siyasal dinamikleri ve olumsallıkla­ rı araştırmak zorundayız. Ulusaşın bir perspektif dahilinde ise nasıl ki sadece ulusal bir çerçeve toplumların uluslaşma süreç­ leri ve milliyetçiliğin açıklanabilmesi için yegane elverişli ana­ liz ölçeği değilse, 14 Türk ulusal merceğinin de Kemalizmin kö­ keni ve evriminin anlaşılması için en kusursuz mercek olmadı­ ğını öne sürüyoruz. Başka deyişle, Mustafa Kemal'in kendisi­ nin popülerleştirdiği "biz bize benzeriz" şiarının ( 1 Aralık 1921 - Meclis konuşması) ötesini düşünmek zorundayız. Bu kolektif kitapta göstermeye çalıştığımız üzere, Kemalizm Türk entelek­ tüelleri tarafından yeniden sahiplenilmeden çok önce ilk ola­ rak Türk siyaset sahnesinin dışındaki aktörler tarafından şekil­ lendirilmiştir. Ve Türkiye dışında, eski Osmanlı topraklarında­ ki (Müslüman dünya ve ötesindeki) gözlemciler, ama aynı za­ manda aktörler tarafından da şekillendirilmeye ve kullanılma14

Bkz. Annc-Marie Thiesse, l..a crı'ation des identitts nationales. Europe, XVIlle­ XXe sitcle, Paris, Seuil, 2001 ; "National Identities. A Transnational Paradigm", Alain Dieckhoff ve Christophe jaffrelot (ed.), Revisiting Nationalism. Theories and Processes, Londra, Hurst & Company, 2005, s. 123-143; "Zionism", Aki­ ra iriye ve Pierre-Yves Saunier (ed.), The Palgrave Dictionary of Transnatio­ nal History From the mid-1 9th century to the present day, Basingstoke, Palgrave Macmillan, 2009.

21

ya devam etmiştir. Dolayısıyla Kemalizmi totolojik bir biçimde Ttirkiye (Ttirkiye Kemalizm = Ttirkiye) tizerinden açıklamak yerine kavramın birçok farklı görtiş açısından ve özgtil uzamsal konfigtirasyonlarda neyi temsil ettiğini göstermeyi umuyoruz. Kemalizmin inşa edilmesi ulusaşın ve kolektif bir teşebbüs­ tü: 1920'lerden itibaren Kemalizm muhtelif yabancı ve yerli, resmi ve gayriresmi kurumun yanı sıra birbirleriyle bazen fark­ lılaşan bazen de örtüşen gündemlere ve etkilere sahip birey­ ler tarafından (defalarca) şekillendirilmiştir. Elbette 20. yüzyıl boyunca "Kemalist" kelimesi etrafında yapılan birçok kavram­ sallaştırmayı kapsamlıca incelemek bu kitabın sınırlarının çok ötesindedir. Yaka incelemelerimizi iki savaş arası dönemle sı­ nırlı tutarak, semantik-ulusaşın bir yaklaşımın Kemalizm keli­ mesinin ardındaki (ve onun aracılığıyla gtin ışığına çıkartılan) faktörlere ilişkin daha karmaşık bir anlayış sunabileceğini gös­ termeyi amaçlıyoruz. "Dolaylı bir yansıtma ilişkisi" ifade eden nosyonları kullanarak, çok katmanlı sınırlara sahip (örneğin siyasi ama aynı zamanda dilsel, dinsel ve cinsiyetlendirilmiş) muhtelif toplumsal dünyalara odaklanmanın önemli olduğu­ nu ve bu sınırların hem birbirine tercüme edilebilir hem de dö­ nüştürticü bir güce sahip olduklarını öne sürtiyoruz. Son ola­ rak, şunu da akılda tutmak gerekir ki Türk devleti kelimenin anlamını sabitlemekte temel bir rol oynamış olsa da Kemaliz­ min bu farklı anlamlan daima bir arada varolmuştur. Terimin tarihçiler ve sosyal bilimciler için bir analiz aracı olarak şim­ diye kadar varlığını sürdürmesine imkan tanıyan şey bu kalıcı çokanlamlılık olabilir. Dolayısıyla tarihsel olarak katmanlaşmış ve bazen kendisiyle çelişmiş olsa da kelimenin aşağıda incele­ yeceğimiz farklı kullanımları "K-kelimesi"nin birbiriyle daima örttişen yorumlan olarak dtiştintilmelidir. =

Partizan bir grup olarak "Kemalist"ten bir İslamo-milliyetçilik olarak Kemalizme Bir sıfat olarak Kemalist, ilk olarak, yabancı yazarların ka­ leminde genel anlamda olumsuz bir terim olarak boy göster22

miştir. Özellikle Britanyalı, Fransız ve Sovyet diplomatlar, ga­ zeteciler ve siyasetçiler Anadolu'daki Müslüman isyanının ba­ şına geçen kıdemli Osmanlı subayının destekçilerini adlandır­ mak üzere bu tabiri kullanmaya başlamışlardır. Örneğin, Fran­ sız yüksek komiseri Defrance, Mayıs l 920'de, lstanbul'daki bir­ çok grubun Anadolu'daki isyana husumet beslediği bilgisini Paris'e aktarmıştır: "Memnuniyetsizlerin hepsini bir grup hali­ ne getirip yönlendirmek mümkün olsa, Kemalistlerin hakkın­ dan gelmek çok kolay olur."15 Bir yıl sonra sahadaki durum de­ ğişmiştir: "İstanbul hükümeti hiç olmadığı kadar namevcut gö­ rünüyor . . . lstanbul'un Müslüman nüfusu şu anda samimiyet­ le Kemalist."16 O sırada Ankara rejimijön Türk hareketinin bir devamı olarak algılanmış ve Kemalist terimi genellikle -gözden düşmüş- lttihatçıları adlandırmak için başvurulan bir kılıf gi­ bi görülmüştür. Fransız gazeteci Michel Paillares şu açıklamayı yapmıştır: "İttihat ve Terakki Merkez Komitesi hem etiket hem de lider değiştirmek zorunda kaldı; [ve] İttihatçılık eskidiği ve itibar kaybettiği için milliyetçilik öne çıkarılıyor. Enver'in gü­ cü tükendiği ve yıldızı söndüğü için Mustafa Kemal'in bayra­ ğı altında toplanılıyor." Ardından şunu ilave etmiştir: "Kema­ lizm Enverciliğin yerini alıyor."17 tlginçtir ki Anadolu'daki is­ yana vejön Türk hareketine muhalif Osmanlı-Türkleri de yurt­ dışındaki yayınlarında, Ömer Kazım'ın 1921'de Paris'te yayım­ lanan ve tumturaklı bir başlığa sahip yazısında görüldüğü üze­ re, kelimeyi olumsuz bir manada kullanmıştır: "L'aventure ke­

maliste. Elle est un danger: pour l'Orient, pour l'Europe, pour la 15

Fransız Dışişleri Bakanlığı Arşivi, E-Levant 1918-1940, Genel Türkiye Dos­ yası, c. 93, Yüksek Komiser Defrance'tan Paris'e Telgraf, n8 794, lstanbul, 1 1 Mayıs 1920. Aktaran Pınar Dost-Niyego, "L'image de Mustafa Kemal Atatürk en France ( 1919-1938)", yüksek lisans tezi, lnstitut d'ttudes politiques, Paris, 2003, s. 1 1 1 . Ayrıca bkz. Pınar Dost-Niyego, Le bon dictateur. L'image de Mus­ tafa Kemal Atatürk en france (1 919-1938), lstanbul, Libra, 2014.

16

Fransa Dışişleri Bakanlığı, Bulletin ptriodique de la presse turque (Ağustos-Ey­ lül 1921), 17, s. 1 .

17

Le Ktmalisme devant les Allits, Paris, Editions du Bosphore, 1922, s. 40 , aktaran Pınar Dost-Niyego, L'image . . ., s. 34. Başka örnekler için (aktaran Pınar Dost­ Niyego), bkz. E. Nicol, Angora et la France. Une rtponse d M. Franklin Bouillon, Paris, Societe Generale d'Imprimerie et d'Edition, 1922, s. 28, ve Rent Pinon,

La Cilicie et le Probleme ottoman, Paris, Gauthier-Villars, 1921, s. 1 03. 23

paix."18 [ "Kemalist sergüzeşt: Doğu'ya, Avrupa'ya ve banşa yö­ nelik tehlike" ] Ankara yönetimi hem yurtiçinde hem de yurtdışında güç­ lenip kabul gördükçe, Anadolu'daki her Müslüman, potansi­ yel bir Kemalist haline gelmiştir. Bu, özellikle Paris Banş Kon­ feransı ve Türk-Yunan Savaşı sırasında böyleydi. iyi bilindi­ ği üzere, o yıllarda geçmişte Osmanlı imparatorluğu bünyesin­ de yer alan farklı etnik ve dini grupların "ulusal hakları"nı sa­ vunan geniş bir literatür yayımlanmış; Anadolu'da devam eden çatışmanın bir uzantısı olarak Anadolu dışında da bir "metinler savaşı" yaşanmıştır. Örneğin, Atina ve lstanbul'da Rumları ve Ermenileri desteklemek amacıyla Fransızca ve İngilizce yayım­ lanan broşürlerde Anadolu'da "les Turcs de Kemal" (Kemal'in Türkleri) olarak anılan insanların yaptığı "Kemalist katliamlar" kınanmıştır.19 Benzer şekilde, 1920 yılındajournal de Geneve'de yayımlanan bir dizi imzasız yazıda Hıristiyanların "ülkeyi terö­ rize etmeye çalışan Mustafa Kemal taraftarları"ndan20 korun­ ması için bir seferberlik çağrısı yapılmıştır. Dolayısıyla, çatış­ ma sırasında, Kemalizm kelimesi Batılılar ve gayrimüslim Os­ manlılar tarafından Anadolu nüfusunun Arap olmayan Müslü­ man kesimini tanımlamak için kullanıldığında genellikle dini çağrışımlar ve anlamlar kazanmıştır. Kelimenin bu anlamı Mi­ sak-ı Milli (Ocak 1920) için yapılan "Türk" vatandaşlığı tanı­ mıyla da uyumluydu. Bu sekter vatandaşlık yorumunun Müslüman dünyada da hilkim olması kayda değerdir. François Georgeon ve lskender 18 Ömer Kiazim, L'avmture ktmaliste. Elle est urı danger: pour l'Orimt, pour l'Eu­ rope, pour la paix, Paris, L'edition Universelle, 1921. Aynca bkz. ômer Kiazim,

Arıkara et Berlirı. Le complot gemıano-ktmaliste corıtre le traitt de Versailles, Pa­ ris, L'edition Universelle, 1922.

19 Krş. S.rı., Les atrocitts ktmalistes darıs les rtgiorıs du Porıt et darıs le reste de l'Arıatolie, Corıstarıtirıople, Patriarcat oecumtnique, 1922; C. Faltaits, Volla les Turcs/ Rtcits des massacres d'Ismidt, Atina, Imprimerie Française du Progres, 1922 (çev. Georges Savakis) . 20

imzasız, " Les perstcutions des Armeniens " , jounıal de Geneve, 1920, s. 3, akt.

Caroline Montebdlo, Eugtrıe Pittard, urı arıthropologue gmevois en Turquie rıa­ tiorıaliste (1 910-1950): idtologie d'exclusiori, corruptiorı irıtellectuelle et logiques sociales, yüksek lisans tezi, EHESS, Paris, 2016, s. 23.

24

Gökalp'in öncü çalışmalarında altı çizildiği üzere, Mustafa Ke­ mal 1 920'lerin başında harp sahnesinde belirdiğinde Müslü­ man nüfus, "özellikle Fransız sömürge yönetimine tabi Cezayir ve Tunus'taki kentli nüfus arasında Osmanlı lmparatorluğu'na yönelik . . . paradoksal olmakla birlikte geleneksel ve . . . yapısal21 empatiden"22 hemen istifade edebilmiştir. Osmanlı imparator­ luğu 1908'den beri yaşadığı sorunlar ve çalkantılara rağmen Müslüman nüfus tarafından hala "Avrupa emperyalizmiyle baş edebilen son bağımsız Müslüman devleti"23 olarak görülmüş­ tür. "istiklal Harbi"nden sonra Mustafa Kemal, Gazi unvanıyla, (muharebe meydanında gayrimüslim güçlere karşı önemli bir zafer elde eden Müslüman savaşçılara verilen onurlandıncı bir dini unvan) lslam'ın Batı emperyalizmi ve dolayısıyla Hıristi­ yanlık karşısında uzun süredir beklenen "intikam"ı olarak coş­ kuyla tebrik edilmiştir. Müslümanların bu kitlesel takdirinin nedeni 1918'den sonra dünyadaki her on Müslüman'dan do­ kuzunun fiilen kolonyal tahakküm altında yaşıyor olmasıydı. Tüm dünyada Müslüman basın Mustafa Kemal etrafında er­ ken bir kişi kültünün oluşturulmasında hayati bir rol oyna­ mıştır. Bu kahramanlaştırma süreci Sakarya Muharebesi'nden (Eylül 192 1 ) sonraki haftalarda başlamıştır. Yunanistan Kral­ lığı'nın aldığı ağır yenilgi güçlü hamisi Büyük Britanya'nın bir yenilgisi olarak görülmüştür: Londra artık yenilmez değil­ di. Örneğin Suriye ve Tunus'takf Müslüman basın tüm Müslü­ manları muzaffer Mustafa Kemal'in ve Halife'nin etrafında top­ lanmaya çağırarak coşkusunu açıkça ifade etmiştir.24 Oryanta­ list ltalyan neşriyatı Oriente Modemo'da belirtildiği üzere, lz­ mir'in/Smyrna'nın "kurtuluşu" (Eylül 1922) gerçek bir trans21

François Georgeon, uKemalisme et monde musulman ( 1919-1938): Quelqu­ points de reperesn, lskender Gökalp ve François Georgeon (ed.), Cahiers du Groupe d'Etudes sur la Turqult: Contemporaine, 3, 1987, s. 4.

es

22

Carmel Sammut, "L'imperiali.sme capitalistc français et le nationalisme tunisi­ en ( 1881-1914r, Paris, Publisud, 1983, s. 257-260; Giben Meynier, UL'Alge­ rie revelee La guerre de 1914-1918 et le premier quan du XXe sieclen, Cenev­ re, Librairie Droz, 1981, s. 621-622. .

23 François Georgeon, uKemalismen, s. 5. 24 A.g.e., s. 14.

25

lslami coşkuyla karşılanmış ve Filistin, Şam, Tunus'un yanı sıra Yemen, Addis Ababa ve en kalabalığı Hindistan'da olmak üzere toplantılar, mitingler ve gösteriler düzenlenmiştir.25 Elbette bu reaksiyon sadece Müslümanlann lokal coşkusunun bir ürünü değildi; Ankara'daki milliyetçiler de Hıristiyan Avrupa'ya kar­ şı kavgalannın Müslümanlığını ve kutsallığını hevesle vurgula­ mışlardı. Örneğin, Millet Meclisi'nin resmi açılış günü (23 Ni­ san 1920 Cuma) "bol bol dua ve takva için"26 bir vesileydi; ve­ killer Hacı Bayram Camii'nde dua etmek için bir araya gelmiş ve ardından Meclis'in toplanacağı binaya (lttihat ve Terakki'nin eski şubesinin ofisleri) törenle yürüyüp orada başka dint me­ tinler ve konuşmalann yanı sıra Kur'an tilaveti dinlemişlerdi. Dolayısıyla, Türk olsun ya da olmasın, birçok Müslüman için "Yeni Türkiye"yi yaratan asken ve diplomatik kazanımlar daha geniş bir anlama bürünmüş; Müslüman halklann özgürleşme­ sinin miladı olarak algılanmıştır. Bu erken coşku sonraki yirmi-otuz yılda istikrarlı bir haşan elde eden iki yazınsal türü yaygınlaştırmıştır: Biyografi ve por­ tre. Görünen o ki ilk Mustafa Kemal biyografisi 1 922'de Ka­ hire'de iki gazeteci (Suriyeli Emin Muhammed Said ve Mısır­ lı Kerim Halil Sabit) tarafın.dan Arapça yazılmıştır. Bu kitapta Mustafa Kemal, "lslAm'ın ve Doğu'nun kahramanı" olarak se­ lamlanırken, Sevr Antlaşması'nın "Kemalistlerin (al-kemaliy­ yin) kılıçlanyla paramparça edildiği"27 belirtilmiştir. Aşağı yu­ kan aynı dönemde Mustafa Kemal portreleri Müslüman dün­ yasında dolaşıma girmeye başlamış ve özel evlerde ve kulüp­ lerde görece alışıldık bir meta haline gelmiştir.28 Ve yıllar için­ de anlamlan belirgin biçimde değişse de bu nesneler ortadan "Ripercussione delle vittorie kemaliste nei paesi di lingua araba", Orimte Mo­ derno, il, 1922-1923, s. 290-291. 26 Paul Dumont, Mustafa Kemal invmte la Turquie modeme, Brüksel, Editions 25

Complexe, 2006 [1983) , s. 70. 27 Zekeriya Kurşun (ed. ve çev.), Emin Muhammed Said ve Kerim Halil Sabit, Gllli Mustafa Kemal Paşa'nın Hayatı. Anadolu'da Tılrlt Milli Mılcadelesi, İstan­ bul, Dogan Kitap, 201 1, s. 45. İngilizce çeviri için bkz. Cem Akaş: Tht Life of

Mustafa Kemal Pasha. The Turltish National Struggle in Anatolia by Amin Mu­ hammad Said and Karim Khalil Thabit, İstanbul, Doğan Kitap, 201 1 . 28 Şüknl Hanioglu, Atatılrk ... , s . 64-65. 26

kaybolmamıştır: l 960'larda sosyalist Saraybosna'daki Müslü­ man evlerinin duvarlarını Mareşal Tito ve o dönemin en po­ püler Boşnak Müslümanı Cemal Biyediç'in portreleriyle birlik­ te Mustafa Kemal'in portrelerinin süslediği anlatılır.29 Ve bu­ gün hala "Pakistan'daki evlerin aile yadigarları arasında Musta­ fa Kemal'in l 920'lerin başındaki fotoğraflan ve çeşitli gravür­ leri bulunur."30 Özetle, l 920'lerin başında Kemal ismi etrafında iki ayn an­ cak alabildiğine iç içe geçmiş anlatı varolmuştur: birincisi Ana­ dolu'daki Hıristiyan topluluklarını katleden bir liderin karalan­ masına, diğeri ise Anadolu'yu düşmandan kurtaran ve Batı As­ ya'da emperyalizmi yok eden Müslüman liderin kahramanlaş­ tınlmasına dayanmıştır. Daha o tarihlerde seküler yorumların gölgesi altında kalmaya başlayan bu iki anlatı zamanla hakimi­ yetini yitirmiştir.

"Seküler" bir Kemalizm an/ayışmm ortaya çıkışı Anadolu'daki hadiseleri radikal biçimde yeni bir olgu ola­ rak yorumlayanlar arasında başı çekenler Sovyet gözlemciler­ di. Vahram-Ter Matevosyan'ın ortaya koyduğu üzere, 1920'le­ rin başında Sovyet diplomatları -örneğin Ankara'daki Sovyet Basın Bürosu başkanı (1922- 1923) Georgi Astakhov- süregi­ den dönüşümü "Türk devriminin dönüm noktalarından biri" olarak tanımlamış ve rejimin "teorik temelleri" üzerine düşün­ müştür.31 "Kemalizm ideolojisini" kavramaya yönelik bu er­ ken çaba, 1920'de Bakü'de düzenlenen Doğu Halkları Kongre­ si'nden de anlaşıldığı üzere, Sovyetler'in Asya'da anti-emperya­ lizmi yaymaya yönelik küresel çabasının bir parçasıydı. Aynı zamanda Ankara'daki liderlerin kendilerini "lslamo-Bolşevik" değilse bile Batı karşıtı olarak lanse etme (ya da öyle lanse edil29

Filandra, Satir, "Bo�njaci izmedu kemalizma i panislamizma" (The �njaks Between Kemalism and Panislamism), Odjek, 1 (2007): 1 7-21 .

30

M. Naeem Qureshi, Ottoman Turkey, Atatürk, and Muslim South Asia: Perspec­ tives, Perceptions and Responses, Karaçi, Oxford University Press, 2014, s. 143.

31

Vahram Ter-Matevosyan, "Kemalism and Communism: From Cooperation to Complication", Turkish Studies, 16, 4, 2015, s. 5 10, 26: 512.

27

meye izin verme) becerilerinin bir sonucuydu ve gönderdiği al­ tın rubleler, mühimmat ve siyasi destekle Anadolu'daki savaşın farklı aşamalarında son derece önemli bir rol oynayan bir müt­ tefikin beklentilerine uygundu.32 Son olarak, jeopolitik strate­ jilerin karşılıklı etkileşimi ötesinde Sovyet ve Türk rejimleri re­ torik ve hatta ideolojik ortaklıklara sahipti (örneğin "gericilik" ve "emperyalizm"e karşı ortak kavgaları gibi) .33 Diğer yandan bir dizi erkek ve -daha da önemlisi- kadın ga­ zeteci, seyyah ve romancının "isyan halindeki Anadolu"yu zi­ yaret etmesiyle 1921 yılında Batı'da/Avnıpa'da bir Mustafa Ke­ mal hayranlığı ortaya çıkmaya başlamıştı. Bu kişilerin çoğu Türk liderle görüşmüş ve onun hakkında apolejetik portreler yayımlamıştı. Timour Muhidine'in belirttiği üzere bu lirik, hat­ ta -Mustafa Kemal'e- hayran literatür sadece orayla sınırlı ol­ mamakla birlikte büyük ölçüde Fransızca konuşulan ülkelerde ortaya çıkmış bir olguydu.34 Bu hayranlığın bir açıklaması Türk liderin yabancı ziyaretçilerin Ankara'da tam da aradıklarını (Fransız Aydınlanması'nın uzun süredir beklendiği üzere Do­ ğu'da cisimlenişi) bulmalarına izin verme becerisiydi.35 Emper­ yalizme karşı verilen kutsal lslami savaş ve mücadeleyi ondan ibaret olmamakla birlikte esasen bir egemenlik ve parlamenter demokrasi davası olarak sunan Türk liderliği sadece "halkların 32

George S. Harris, The Communists and the Kadro Movement. Shaping ldeology in Ataturk's Turkey, İstanbul, The lsis Press, 2002; Şükrü Hanioğlu, Atatürk... , s. 105-109.

33

Samuel j. Hirst, Eurasia's Discontent: Soviet And Turkish Anti-Westernism in The lnterwar Period, doktora tezi, Pennsylvania Üniversitesi, 2012.

34 Timour Muhidine, "Les voyageuses d'Anatolie: joumalistes et reponers frança­ ises dans la Turquie de Mustafa Kemal ( 1921-1936)", Güneş Işıksel ve Emma­ nuel Szurek (ed.), Turcs et Français. Une histoire culturelle 1860-1960, Rennes, Presses Universitaires de Rennes, 2014, s. 213-224; sırasıyla İngiltere ve Yugos­ lavya'dan benzer örnekler için bkz. Grace Ellison, An Engltshwoman in Angora, Cambridge, Cambridge University Press, 2014 ( 1 . baskı 1923), Grace Ellison, Turkey To-day, Londra, Hutchinson, (1928) ve Miıjana Teodosijevic, Mustafa Kemal Ataturk u jugoslovenskoj javnosti, Belgrade, NEA, 1998, s. 16-17. 35

28

18. yüzyıl sonlarına kadar uzanan bir saplanu. Örneğin bkz. Antoine Lilti, '"Et la civilisation deviendra generale': L'Europe de Volney ou l'orientalisme il l'ep­ reuve de la Revolution", La Rtvolution française, Dire et faire l'Europe il la fin du XVllle si�cle. http://lrf.revues.org/290, erişim 25 Şubat 2013.

kendi kaderini tayin ilkesi"ne dayalı Wilsoncu dili konuşmakla kalmıyor, bunu yaparak aynı zamanda -Mustafa Kemal'in Türk Meclisi'nde Rousseau ve Montesquieu'yü her zaman isabetli göndermelerle olmasa bile samimiyetle anmasından anlaşılabi­ leceği üzere- Fransızlann evrenselcilik arzusunu okşuyordu.36 Buna karşılık Fransızlar Anadolu'daki isyanı giderek daha çok "lhtilal-i Kebir'in bir tekran" olarak yorumlamıştır.37 lki ülke arasındaki Barış Antlaşması (Ekim 1921) daha imzalan­ madan önce Paris'teki haber merkezlerinde Türkiye ile Jako­ ben model arasında benzerlikler kurmak yaygın bir tavırdı. An­ kara'daki rejim otoriter bir sekülarizm biçimine yöneldiğinde bu eğilim daha da önem kazanmıştır. Fransa'nın ilk İstanbul el­ çisi Albert Sarraut (1924) ve gazeteci Paul Gentizon gibi kana­ at önderleri ( l 929'da yayımlanan Mustapha Kemal ou l'Orient en marche [Mustafa Kemal ya da Doğu'nun Yürüyüşü] adlı kitabı 1923'ten sonra Türk devletinin uyguladığı reformist politikala­ ra dair ilk kapsamlı araştırmalardan biriydi) bu hususta muta­ bık kalmış ve "Yeni Türkiye"nin Üçüncü Cumhuriyet'in adım­ larını takip ettiğine dair bir standart belirlenmiştir. Dolayısıy­ la laiklik 1937'de rejimin resmi ilkelerinden biri haline gelme­ den önce "Türk laikliği" ("lakite turque") nosyonu Fransızca Kemalofil literatürde geniş bir kabul görmüştür. lki savaş ara­ sı dönemde Fransa'da "Yeni Türkiye"yi ve onun "karizmatik lideri"ni övmekte birbirini tekrar eden otuzdan fazla kitap ve düzinelerce gazete yazısı yayımlanmıştır.38 Bu konuda erken davransa da Fransa, hiçbir şekilde, Türk rejimini yücelten tek ülke değildi. Örneğin Stefan Ihrig şunu 36

Mete Tunçay, "Atatürk'e Nasıl Bakmak", Toplum ve Bilim, 1 , 4, 1977, s. 86-92.

37

Kuşkusuz Jön Türk devrimi sırasında bu bağdaştırma çok yaygın biçimde yapılıyordu. Hamit Bozarslan, "Revolution française et jeunes Turcs (19081914)" Revue du moruk musulman et de la Mtditerrante, 52, l (1989), s. 1601 72; ve François Georgeon (ed.), "L'ivresse de la libertt". La rtvolution de 1908 dans l'Empirr ottoman, Louvain, Peeters, 2012. ,

38

Pınar Dost-Nyego'nun kaynakçasında bunlar listelenmiştir, Le bon dictateur .. , s. 259-267; Edouard Herriot'un özel durumu için bkz. jean-François Perou­ se, "Edouard Herriot, un pedagogue lale en Turquie (1934): la bonne foi et la meprise", Veronique Schiltz (ed.), De Samarcande a lstanbul: ttapes orientales. Hommages a Pierre Chuvin il, Paris, CNRS Editions, 2015, s . 319-329. .

-

.

29

yazmıştır: " ... Türkiye dışında dünyanın hiçbir yerinde Atatürk ve Yeni Türkiye hakkında Almanya'da iki savaş arası dönem­ de olduğu kadar çok sayıda kitap yayımlanmamıştır. "39 Bir­ çok Batılı gözlemci Ankara rejiminin "modernleşme" ile "Ba­ tılılaşma" arasında kurduğu paralellikleri kendi uygarlaştırıcı misyonlarını doğrulayan bir gelişme olarak onaylamaya hazır­ dı. İsviçre, İtalya ve Fransa'daki benzerlerinden ilhamla benim­ senen kanunlar ya da "şapka devrimi" -ve hepsinden öte son derece sembolik bir uygulamayla Arap alfabesinden Latin alfa­ besine geçilmesi- gibi reformlar Avrupa ve ABD'de övgü dolu ve bazen aşın coşkulu tepkilere yol açmıştır.40 Türkiye'de ise 1927'den beri devlet destekli bir Mustafa Kemal kültü oluştu­ rulmuştur.41 Öte yandan bu Kemalomani hızla Batı'daki resmi ve gayriresmi aktörlerin ortak desteğini almış ve 1920'lerin so­ nuna gelindiğinde "Yeni Türkiye"yi incelemek bir ulusaşın ho­ bi, yazınsal bir alt-tür ve henüz başlıca iştirakçilerinin Türk ya­ zarlar ve yetkililer olmadığı gerçek bir Pan-Avrupa niş pazarı haline gelmiştir. Oldukça apolojetik bir içeriğe sahip birçok bi­ yografi ve makale uluslararası kariyerlerine başlamıştır. Bu bağ­ lamda bir örnek Gasi Mustafa Kemal, zwischen Europe und Asi­ en (Avrupa ile Asya arasında Gazi Mustafa Kemal Paşa) adlı ese­ ri muhtemelen bir Avrupalı yazara ait ilk Mustafa Kemal biyog­ rafisi olan Dagobert von Mikusch'tur. Mikusch'un kitabı bir­ kaç ay içinde Kopenhag, Stockholm, Helsinki, Paris, N ew York, Londra, Milan, Budapeşte ve Bükreş kitapçılarında satılırken Danca, İsveççe, Fince, Fransızca, İngilizce, İtalyanca, Macarca ve Rumenceye tercüme edilmiştir.42 39 Stefan Ihrig, Atatürk in the Na.ti imagination, Cambridge, MA, Harvard Univer­ sity Press, 2014, s. 151. 40 Ômeğin bkz. Maynard Owen Williams, "Turkey Goes to School", The Natio­ nal Geographic Maga.tine, Ocak 1929, XV, 1, s. 95-108. 41 Aylin Tekiner, Atatılrk ve Heykelleri. Kült, Estetik, Siyaset, lstanbul, lletişim, 2010, s. 50. 42 Gasi Mustafa Kemal, zwischen Europa und Asien, Paul List, 1929; Mustafa Ke­ mal. Et verdensriges undergang. En nationalstats flld.sel, Kopenhag, Reitzel, 1930; Gasi Mustafa Kemal. Ett vdrldsrikes underg4ng En nationalstats fôdel­ se, Stockholm, Natur och kultur, 1930; Gha.ti Mustapha Kemal (La rtsurre­ ction d'un peuple), Paris, NRF-Gallimard, 1931; Mustafa Kemal: Uuden turkin 30

L'İLLUSrfRAT ION w ı:s

( •

SA�l!PI J.I F&Vl- uy.

Ci6nel l.J. Ankara'dakl Büyük Millet Mecllsl'nln Fransız basınında clotaıırnda olan fotoğrafı. Kaynak: L'lllustrotion, 24 Şubat 1923, on sayfa.

G6rsel 1.4. Dagobert von Mikusch'un Mustafa Kemal biyografisinin ltalyanca çevirisi. Kaynak: Dagobert von Mikusclı, Gasi Mustafa Kemal. ilfondatore de/la nuova Turchia, Milano, Treves, Treccanl & Tumminelli, 1932, ön kapak.

Harold Courtenay Armstrong'un43 l 950'lere kadar Türki­ ye'ye sokulması yasak olan44 ünlü kitabı Grcy Wolf: Intimate Study of a Dictator (Bozkurt: Bir Dihtatôriin Samimi Portresi) gi­ bi çok daha az olumlu tanıklıklar dahi geniş bir okur kitlesi­ ne ulaşmış; Armstrong'un kitabı Londra'da dört ayda dört bas­ kı yaptığı gibi bir yıl içinde New York, Paris ve Berlin'de ya­ yımlanmıştır. Bu eserlerin elde ettiği yayıncılık başarısı Musta­ fa Kemal ve "Yeni Türkiye"yi çağrıştıran herhangi bir şeyin kü­ resel Batı' da, hayranlıkla alımlandığının göstergesidir.45 Dola­ yısıyla Anadolu'nun her yerinde meydanlar ve okul bahçeleri "Gazi"nin büstleriyle dolmaya başlarken Avrupa'nın her yerin­ de yayımlanan kitaplar ve makaleler de -tam boy portreleri ço­ ğu zaman görkemlice sergilenen- Mustafa Kemal'i sadece par­ lak bir komutan değil aynı zamanda "ülkenin babası" ve "Türk devrimi"nin gözüpek miman olarak selamlamıştır. Sonuç ola­ rak Kemalizm, bir Türk kurgusu haline gelmeden önce Sovyet­ ler ve Batı'nın söylemsel bir kurgusu olarak varolmuştur. luoja. Eldmdnkerta, Helsinki, WSOY, 1930; Mustapha Kemal. Between Europe and Asia. A Biography, New York, Doubleday, Doran &: Co., 193 1 ; Mustapha Kemal. Between Europe and Asia. A Biography, Londra, William Heinemann, 193 1 ; Gasi Mustafa Kemal: ilforıdatore della nuova Turchia, Milano-Roma, Tre­ ves-Treccani-Tumminelli, 1932; Kamdl Atatürk (Gazi Musztafa Kemal). Ftl tv­ szd..zad Tôrôkorszag tôrttnelmtbôl, Budapeşte, Horvath Bela, 193 7; Gazi Musta­ fa Kemal. lntre Asia şi Europa, Craiova, Scrisul Romanesc, 1944. Türkçe bası­ mı çok daha sonra yapılmıştır: Gazi Mustafa Kemal: Avrupa ile Asya Arasında­ ki Adam, İstanbul, Remzi Kitabevi, 1981. 43 Harold Counenay Annstrong, Grey Wolf. Mustafa Kemal: An lntimate Study of a Dictator, Londra, Arthur Barker, 1932. 44 Mustafa Yılmaz, "Harold C. Annstrong'un 'Grey Wolf Mustafa Kemal, An ln­ timate Study of a Dictator (Bozkun-Mustafa Kemal)' Kitabı Üzerine", Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, 1 1 , 1995, s. 721-756. Kitap Peyami Safa tarafından Türkçeye kısmen tercüme edilse de (Bozkurt, İstanbul, Sel Yayınlan, 1955) "tanışmalı kısımlan ve irrite edici alt başlığı yayımlanmamıştır" (M. Naeem Qureshi, Ottoman Turkey ... , s. 189-21 5: 21 1). Bir başka örnek Philippe de Za­ ra'nın biyografısidir, Mustapha Ktmal, Dictatrur, Paris, Fernand Sorlot, 1936, bu kitap da Türkiye'de bakanlar kurulu karanyla yasaklanmıştır (Başbakanlık Arşivleri, Ankara, 030. 18. 1 .2/069.086).

45 "Küresel Batı"yla sadece Batılılan değil Batı dışındaki ülkelerde yaşayan Batı­ lılaşmış elitleri de kastediyoruz. Ômeğin bkz. Londra'da sürgünde iken Boz­ kurt'u büyük heyecanla okuyan Cinnah'ın durumu. Qureshi, Ottoman Turkey . .. , s. 189. 33

Müslüman dünyanın içinde ve dışında kutuplaştmCI birfigür olarak Mustafa Kemal Türk liderle ilgili algıların bu şekilde değişmesi Müslüman­ ların algılarını da etkilemiştir. Halifeliğin kaldırılması (Mart 1924) , fesin yasaklanması (Eylül 1925) ve harf inkılabı (Ka­ sım 1928) gibi reformlar Müslümanlar arasında dehşet, kırgın­ lık ve şaşkınlık yaratıp Mustafa Kemal'i son derece bölücü bir fi­ gür haline getirmiştir. Böylece yaygın bir anti-Kemalist söylem Müslümanların kamusal alanlarında sesini duyurmaya başla­ mış ve bu söylemin yoğunluğu bölgesel, toplumsal ve siyasi ai­ diyetlere bağlı olarak değişmiştir. Örneğin 1880'lerden beri pan­ lslami emellerin beslendiği Hindistan'da Birinci Dünya Sava­ şı'ndan sonra mağlup Osmanlı lmparatorluğu'nu desteklemek için kitlesel gösteriler düzenlenmiştir. Ancak 1920'de Türk mil­ liyetçileri Halife'nin artık Müttefikler'in esiri olduğu ve herhan­ gi bir hareket serbestisinin olmadığını iddia ettiklerinde Hint Müslümanları lstanbul'a bağlılıklarını terk edip yeni milliyetçi liderliğin karargahı olan Ankara'yı hatırı sayılır bir mali yardım­ la birlikte desteklemeye başlamışlardır. Hatta bazı Hint aktivist­ ler Türklerle omuz omuza ve Halifelik adına savaşmak için bir "Ankara Alayı" tertip etmeyi bile düşünmüştür. 1922'deki zafe­ rin ardından en sonunda Hindistan'daki Hilafet hareketinin ön­ derleri tarafından Mustafa Kemal'e seyfıllislcım (lslam'ın kılıcı) ve müceddid-i hilafet (halifeliği yenileyen) unvanları verilmiş­ tir.46 Bu insanların hilafet gibi çok kadim ve saygın bir kurumun ortadan kaldırılışını apaçık bir ihanet olarak görmeleri doğaldır. İslami erkan genel olarak Halifeliğin kaldırılmasına karşı çık­ mıştır. Müslüman dini elitin bir bölümü yeni bir halifeliğin te­ sisi için bir dizi toplantı düzenlese de ( 1925 Kahire, 1926 Mek46 Qureshi, Ottoman Turhey ... , s. 148. Bu çalışma haklı olarak "Kemalist reform ve ona ilişkin algılann 'Baulı olmayan bir perspektiften tartışıldığı ender eserlerden biri olarak" selamlaruruşur. (Vahram Ter-Matevosyan, "Turkish transformation and the Soviet Union: Navigating Through the Soviet Historiography on Kema­ lism", Middlt Easttnı Studits, 53, 2017, s. 281-296.) Ôte yandan kitap bazı yön­ leriyle sorunludur zira Türk perspektifini onayladığı gibi Türk resmi tarihyazı­ mının en kritik bazı tezlerini de tekrar eder. örneğin Giriş bölümünde Ermeni Soykınmı'ndan "sözde Ermeni katliamlan" diye bahsedilir. Bkz. s. XX. 34

ke, 1931 Kudüs toplantıları) gerçek bir haşan elde edilememiş­ tir.47 Türkiye'den Bulgaristan, Yunanistan ve Mısır'a kaçan mu­ halif sesler de küresel Müslüman arenada yeni bir anlatının ya­ yılmasına katkıda bulunmuştur - buna göre Mustafa Kemal din karşıtı bir liderdi ve yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti Hıris­ tiyan Batı'yı taklit etme çabalarıyla esasen İslam karşıtıydı. Bul­ garistan' da Türkçe, Kahire'de ise Arapça yayımlanan yazılar yaygın biçimde dolaşıma sokulup tercüme edilmiş; bir azınlık olarak yaşayan Müslüman topluluklara da ulaştırılmıştır. Ör­ neğin Yugoslavya'da iki muhafazakar din görevlisi tarafından kurulan Hikjmet (Hikmet) adlı etkili dergi Al-Fath, Al-Muqat­ tam, intibah gibi Arapça gazetelerde yayımlanan Kemalizm kar­ şıtı yazıları düzenli olarak tercüme etmiştir.48 Dürzi entelektü­ el ve siyasetçi Sekip Arslan'ın ( 1869- 1946) yazıları en az ateizm ve Bolşevizm kadar tehlikeli olan Mustafa Kemal ve maiyetinin protuislamski ("İslam karşıtı" ) , bezvjerski ("imansız"), farma­ sonski ("mason") ve satanski ("şeytani") projelerinin iç yüzü­ nü sergilemek üzere sıklıkla tercüme edilmiştir.49 Beklenileceği üzere, Mustafa Kemal ve Selanik kökenli diğer birkaç figüre at­ fedilen İslam düşmanlığının sebebi olarak güya dönme (kripto­ Yahudi) olmaları gösterilmiştir.50 Bu dinci muhalifler bazı du47 Martin S. Kramer, lslam Assembled: the Advent of the Muslim Congresses, New York, Columbia University Press, 1986. 48 A. Jahic, Hikjmet, a.g.e., s. 175. 49

Fabio Giomi, "Entre local et transnational. Penser la laicite chez les musulmans de Bosnie-Herzegovine", Amin Elias, Augustin Jomier ve Anais-Trissa Khatc­ hadourian (ed.), l.alcitts et musulmans, dtbaıs et exptriences, Beme, Peter Lang, 2014, s. 241-258. Aynı konuyla ilgili bkz. Nathalie Clayer ve Eric Germain (ed.), lslam in interwar Europe, Londra, Hurst &: Co, 2008; Anne-Laure Dupont ve Catherine Mayeur-Jaouen (ed.), "Debats intellectuels au Moyen-Orient dans l'entre-deux-guerres", Revue des mondes musulmans et de la Mtditerrante, s. 9598, 2002; ve Michel Bozdemir vejean-Louis Bacque-Grammont. "Mustafa Ke­ mal et le Califat", Les Annales de l'Autre lslam 2, 1994, s. 81-105. ,

50 Rıza Nur, "Phisionomie !sici ancienne et actuelle de la langue turque", Revue de turcologie, 2, 1932, s. 32-40, 38-39; ve Rıza Nur, Hayatım ve Hatıratım, ls­ tanbul, Alundağ Yayınlan, 1967, c. 3, t. iV, s. 1476-1480, 76 (aktaran Emma­ nuel Szurek, Gouvemer par les mots. Une histoire linguistique de la Turquie na­ tionaliste, doktora tezi, Paris, EHESS, 2013, s. 347-350). Modern Türkiye'de Mustafa Kemal'in bir "gizli Yahudi" olduğuna dair iddialar ve genel anlamda dönme mitolojisi hakkında bkz. Marc Baer, The Dônme. ]ewish Converts, Mus35

romlarda tam da Mustafa Kemal'in lslam dünyasındaki popü­ lerliğinin pekala farkında oldukları için bir alternatif figürü yü­ celtmeye çalışmışlardır. Örneğin o tarihlerde Arap Yarımada­ sı'nda iktidarını pekiştiren Abdülaziz Bin Suud'a (1876- 1953) ilgi gösterilmiştir. Yukarıda bahsedilen Hihjmet dergisi, yine Şe­ kip Arslan'dan alıntıyla, Mustafa Kemal'in aksine bin Suud'un "Kur'an'dan, hadisten ve lslami ilimlerden asla uzaklaşmadığı­ nı" , "modem olmadığını ve asla da olmayacağını" yazmıştır. 51 Öte yandan Mısırlı alim ve nazır Ali Abdurrazık gibi Müslü­ man din adamları ve dini yönelimlere sahip entelektüeller Mus­ tafa Kemal'in reformlarını, hatta Halifeliğin kaldırılmasını, din alanıyla siyaset alanının birbirinden ayrılması ve reformizm adı­ na desteklemişlerdir. llginçtir ki Abdurrazık'ın 1925'te yayımla­ nan Al-Islam Wa Usul Al-Hukm (lslamiyet ve Hühümet) adlı ki­ tabı çok ünlü bir şair ve entelektüel olan Mehmet Akif Ersoy'un damadı Türk entelektüel ve gazeteci Ömer Rıza Doğrul tarafın­ dan Türkçeye tercüme edilmiştir. Hem Ömer Rıza hem de Meh­ met Akif Birinci Dünya Savaşı öncesinde ve savaş sırasında Se­ bilürreşad dergisi etrafında faal olan İslamcı ve anti-emperyalist çevrelere mensuptu. 1927'de yayımlanan tercümeye yazdığı ön­ sözde Ömer Rıza, Abdurrazık'ın eserinin "büyük Türk devri­ minin bilim ve felsefe dünyasında açtığı yeni ufukları aydınla­ tan bir meşale"52 olduğunu belirtmiştir. Halifeliğin kaldırılma­ sının bir Mısırlı alim tarafından böyle onaylanması Ankara'nın sekülarist politikalarının Türk din görevlileri ve onların takip­ çileri arasında meşrulaştırılmasına kesinlikle yardımcı olmuş­ tur. Bunun yanı sıra Balkanlar'daki birçok din görevlisi Türk yö­ netiminin yürürlüğe koyduğu reformlara yönelik açıkça olum­ lu bir tutum takınmıştır. Önemli bir örnek 19 14-1930 arasın­ da Bosna-Hersek lslam Cemaati'nin reis-i uleması olan Meh­ med Dzemaludin Causevic'tir ( 1870- 1938) . lstanbul'da Meklim Revolutionanes, and Secular Turhs, Stanford, Stanford University Press, 2010, s. ix. 51

William L. Cleveland, "Atatürk Vicwcd by his Arab Contemporaries: Lhe Opi­ nion of Sati' al-Husri and Shakib Arslan", Intemational ]oumal of Turhish Stu­ dies, ii/2, 1981, s. 2 1 .

52

Hanioğlu, Atatürk . . ., s . 139.

36

teb-i Hukuk'ta eğitim alan Causevic, Kahire'de derslerine katıl­ dığı Muhammed Abduh'un İslami modernist öğretisinin bir ta­ kipçisiydi. l 928'de birçok alandaki Türk politikalarına; özellik­ le dini vakıfların yönetimi, fes ve sarık yasağı, kadınların örtün­ mekten vazgeçmeye teşvik edilmesi gibi reformlara sempatisini açıkça ifade etmiştir. Bosnalı alim, Türk yönetiminin l 920'ler­ de gerçekleştirdiği reformların dini kaidelerle kusursuz biçimde bağdaştığının kabul edilmesi gerektiğini savunmuştur.53 En önemlisi, Müslüman dünyadaki ladini elitlerin sözünü esirgemeyen bir kesimi bağımsız ve sekülerleşmiş ulus-devlet­ lerin oluşumunu kaçınılmaz bir sonuç olarak görmüş ve dola­ yısıyla Halifeliğin kaldırılmasını Müslüman toplumların ulu­ sallaşması ve son kertede bir bütün olarak "Müslümanların öz­ gürleşmesine" yönelik bir adım olarak olumlu karşılamışlar­ dır. Doğrusu, onların gözünde Mustafa Kemal, Müslümanla­ ra yol gösteren ve icabında onları "ilerleme yoluna" zorla sevk eden cesur bir reformcuydu. Bu bakımdan büyük bölümü An­ kara'daki görevlilerin çoğuyla benzer bir Batılı eğitim geçmişi­ ne sahip olan Hindistan'daki Müslüman elitin ladini kesimi bir örnektir. Muhammed İkbal gibi önde gelen entelektüellerin ör­ neklediği üzere, bu insanlar Hint-Müslüman nüfusun büyük kısmı arasında gitgide popüler olan Türkiye deneyinin uygu­ lanmasını desteklemiştir. 54 Dolayısıyla, Müslümanlar arasındaki bir nevi ulusaşm Musta­ fa Kemal sevgisinin geç 19. yüzyılda kah açıkça siyasi hedeflerle (Abdülhamid'in stratejik İslam yönetiminin örneklediği üzere)55 kah daha entelektüel kaygılarla (Cemaleddin Afgani)56 "İslam'da reform yapmaya" ve küresel bir Müslüman öz-bilincinin terim53

Fabio Giomi, "Domesticating Kemalism. Conflicting Muslim Narratives on Turkey in lnterwar Yugoslavia" , Catharina Raudvere (ed.), Nostalgia, Loss

and Creativity in South East Europe. Political and Cultural Representations of the Past, Basingstoke, Palgrave Macmillan, 2018, s. 1 5 1- 187. 54 Qureshi, Ottoman Turkey . . . , s. 1 5 1- 1 55. 55 François Georgeon, Abdulhamid II. Le sultan calife, Paris, Fayard, 2003, s. 192-212.

56 Moazzam Anwar, ]amal al-Din al-Afghani: A Muslim lntellectual, Concept, Ye­ ni Delhi, 1984.

37

lerini yeniden tanımlamaya yönelik çabalara katkıda bulundu­ ğu ve bu tür çabalan daimi kıldığı pekala öne sürülebilir. Bu ba­ kımdan ulusaşın Kemalizm 19. yüzyılın kültürel pan-lslamcılı­ ğının bir başkalaşımı olarak görünür. Sonuçta Mustafa Kemal bir dizi çığır açıcı sekülerleştirici reformun ardından "Gazi" olarak kalmaya devam etmiştir. Örneğin, ünlü bir seküler entelektüel ve Belgrad Parlamentosu mebuslarından olan Bosna Müslüma­ nı Mustafa A. Mulalic, 1936 yılında Osmanlı sonrası Yugoslav­ ya'da Slav-Müslümanlarının kaderini değerlendiren ve onları Ba­ tı medeniyetine dahil olmaya davet eden Orijent na Zapadu (Ba­ tı'dahi Doğu) adlı kitabını yazmıştır. Bu kitabın son bölümünde Mulalic, kemalizam'ı (Kemalizm) Yugoslav Müslümanlarının ör­ nek alması gereken kusursuz bir model olarak sunar ve Musta­ fa Kemal'i "Türkiye'nin kurtancısı" ve "büyük İslamcı reformist Gazi Mustafa Kemal Atatürk"57 olarak tanımlar. Başka deyişle, Mustafa Kemal'in süregiden lslami meşruiyeti onun seküler bir reformcu olarak prestijini baltalamak şöyle dursun, tüm dünya­ daki Müslüman gözlemciler arasında hem bir Müslüman hem de seküler bir rol modeli olarak otoritesini pekiştirmiştir. Buna karşılık Yeni Türkiye'nin Müslüman ve gayrimüslim dünyada din dışı nedenlerle de popüler hale geldiği gerçeği­ nin altı çizilmelidir. Zira seküler bir lslamo-milliyetçilik (ya da Müslümanlar arasındaki ulusaşın bir Mustafa Kemal sevgisi) kisvesi altında gerçekleşen şey siyasal algıların Avrasya kıtası boyunca geçirdiği çok daha geniş bir dönüşümün parçasıydı. 58 Japon donanmasının Tsushima'daki Rus sefer birlikleri karşı­ sında elde ettiği zaferle ( 1 905) perçinlenen Batı emperyalizmi­ ne karşı küresel meydan okuma, Rus Devrimi ve Birinci Dün­ ya Savaşı'nın ardından yayılmaya devam etmiştir: Japon pan­ Asyacı ve lslambilimci Shumei Ôkawa 1922'de bunu "beyazla­ rın küresel üstünlüğüne karşı renkli halklann yükselen dalga57

Mustafa A. Mulalic, Orijent na Zapadu: savrrnıeni kultunıi i socijalni problrnıi muslimanajugoslovena, Belgrad, Skerlic, 1936, s. 433.

58

Cemil Aydın, The Politics of Anti-Westenıism in Asia. Visions of World Order in Pan-Islamic and Pan-Asian Thought, New York, Columbia University Press, 2007, s. 1 27-160.

38

sı," olarak tanımlamıştır.59 Ancak "medenileşmiş Batı"nın sı­ kı hayranı oldukları için Türk milliyetçileri, Marksist-Leninist­ lerden farklı bir Batı-karşıtı milliyetçilik biçimini temsil etmiş­ tir. Örneğin Kemalizmin "Altı Ok"unun ilan edilmesiyle (aşa­ ğıda bu konuya döneceğiz) Sun Yat-sen'in "Üç Halk llkesi"ni geliştirmesi. eşzamanlı olduğu gibi Türk deneyi büyük ihtimal­ le Çan Kay Şek'in daha sonra ifade ettiği Çin milliyetçiliğini de etkilemiştir.60 Son olarak, La Turquie k tmalis te'te yayımlanan birçok makalede görüldüğ_ü üzere,61 1930'ların Türk sözcüle­ rinin bazıları Avrupa'nın Müslüman ülkelerdeki tahakkümünü besleyen kültürel alt tabakaya (başka deyişle "Oryantalizm"e) erken -kimi yönleriyle pre-Saidyen- eleştiriler yöneltmişlerdir.

Post-Liberal bir dünyada Kemalizmi yerlileştirmek 1 925, Şeyh Said İsyanı olarak adlandınlan isyanın gerçekleş­ tiği tarihti. Kürt isyanı belli ölçüde bir "dini reaksiyon" olarak sunulmuş ve yeni doğan Cumhuriyet'in "ilerici ilkeleri" aley­ hine değil bilakis o ilkeleri korumak için başarıyla bastınldığı öne sürülmüştü (ve Fransızlar Türkiye'nin bir nouvelle Vendte ile karşı karşıya olduğu fikrini hevesle kabul etmişlerdi). Ancak sonraki yıllarda tek parti sistemi kurulurken Türkiye'nin ulus­ lararası referansları da değişmiştir. En az Paris ve Cenevre ka­ dar Roma ve Moskova da rejimin ana ilham kaynaklan haline gelmiştir. Kuşkusuz, Türkiye böyle yaparak, Avrupa ve dünya­ da liberalizmi gitgide "romantik" ve "köhne" bulup itibarsızlaş59 Aktaran a.g.e., s. 150. Aynca bkz. Michael Adas, "Contested Hegemony: The Great War and the Afro-Asian Assault on the Civilizing Mission Ideology", l , 2004, s. 31-63.

]ournal of Worltl Hlstory, 15,

60 Mao'nun Kuomintang milliyetçiliğinden küçümseyici bir ifadeyle "Kemalizm" diye bahsetmesi kayda değerdir. Earl Swisher, Review: China's Destiny. By Chi­ ang Kai-shelı, Wang Chung-Hui, Lin Yutang, New York, Mac Millan, 1947; Phi­ lipJaffe, China's DesLiny and Chinese Economic Theory, New York, Roy Publis­ hers, 1947; Mao Tse-tung, China's New Democracy, New York, Workers Lib­ rary Publishers, 1944, The Far Eastmı Quarterly, 10, l, 1950, s. 89-95. 61

Emrnanuel Szurek, "Go West: Variations on Kemalist Orientalism", François Pouillon ve Jean Claude Vatin (ed.), After Orirntalism. Critical Perspectives on Westmı Agency anıl Eastmı Re-appropriations, Leiden, Brill, 2015, s. 103- 120.

39

uran baskın bir eğilimi takip etmiştir. Bu eğilimin erken bir ör­ neği birçok yönüyle ulusaşın bir eser olan Le monde turc et sa mission historique'te (Türk Dünyası ve Tarihsel Misyonu, 1928) mevcuttur. Esasen Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan bir yazı dizisinden oluşan bu kitap daha sonra Fransızcaya çevrilip Le­ ipzig'de basılmıştır. Yazan Basri Güntekin (Dukagjin Zadeh ve­ ya Dukakinoğlu)62 kendini bir Türk olarak tanımlamakla bir­ likte muhtemelen bir Arnavut'tu ve kitabında kendi deyimiy­ le iki "Mus"a hayranlığını ifade ediyordu: Mustafa Kemal ve Benito Mussolini. Güntekin, erken bir tarihte, "Faşist ltalya" ile "Kemalist Türkiye" arasında bir uzlaşı çağrısında bulunur­ ken "Kemalizmin zaferiyle Roma'ya Faşist Yürüyüş aynı tari­ he denk geldiği" (1922 sonbaharı) için iki ülkenin yörüngeleri arasında geriye dönük olarak bazı paralellikler saptıyordu. 19. yüzyıl idealizminin aksine her iki ülkenin de "radikalizm" ve "realizm" yolunda ilerlediğini öne sürüyordu. Güntekin'e gö­ re tüm milletler en sonunda -açıkça "seküler bir din" olarak ta­ savvur edilen- bu yolda tavizsiz bir milliyetçilikle ilerleyecek­ ti. 63 Arnavutluk'ta aynı yıllarda Kemalizmin kamusal bir tar­ tışma aracılığıyla yaygın bir kelimeye dönüştüğü düşünülürse, Güntekin'in katkısı daha da ilginç görünür. Nathalie Clayer'in kendi bölümünde gösterdiği üzere, Arnavutluk'ta Türk etki­ si ltalya'nın artan hegemonyasına karşı bir alternatif olarak gö­ rülmüştü. Bir başka örnek Dagobert von Mikusch'un yukarıda bahsedilen ve 1935 yılında onuncu baskıya ulaşan Atatürk bi62

Bu şahsiyetle ilgili çok az bilgi mevcuttur. Osmanlı'nın Arnavut vilayetlerinden birinde doğmuş ve 1908 Meclisi'ne Debre/Deber/Dibra mebusu seçilmiştir.

63

Bu bakımdan Gılntekin, Emilo Gentile'nin klasik değerlendirmesine (Fascism in ll culto ıhl littorio La sacraltu:azionc della politica nell'ltalta fascista, Roma,

Laterza, 1993) birebir uyan bir örnektir. Gılntekin'e ait orijinal metin şöyledir:

"Les aıleptes des thtorics chtres aux libtraux du XlXtme sitcle, htritiers de la rt­ volutlon française, htsitmt. Mais le mot d'ordre du lıtmalisme et du fascisme leur rtpond en comparant les rtsultats. Et il n'y a aucun doute que le patriotisme uni­ versel suivra le mtme chemin salutaire. C'est d la relfgion des vivants; car l'avmir n'appartimt pas aux morts . . . " [ " 19. Fransız ihtilalinin mirasçısı 19. yılzyıl li­

berallerinin kıymet alfetlikleri kuramların takipçileri tereddüt içindeler. Ama Kemalizmin ve faşizmin şian, ortaya çıkan sonuçlan kıyaslayarak onlara ce­ vap veriyor. Ve hiç kuşku yok ki evrensel yurtseverlik de aynı selamet yolunu izleyecektir. Bu hayatta olanların dinidir, zira gelecek ölülere ait değildir."] 40

Cu m :u riyet irique quc rraıique de J'b."Ole ese tellt: que L'Cleve,, loin d� rester uı\ i!lbnenr passif er lneue enc:ıe lcs roains de l'fducare.ur, uquiett au coo­ rrııirc $ı personnalitf. et se ıeot de plus en plu• apte � conduire deı tec:herches pe.rsonoclles. 1.cs pro­ Jesseurs et leı �dagogues b.rtngers q-ui, juı