Ele Geçirilemeyen Toprak Kuzey Kafkasya [1. Baskı ed.]
 9757138584

Table of contents :
Cilt1.pdf
k (3)_1L
k (3)_2R
k (4)_1L
k (4)_2R
k (5)_1L
k (5)_2R
k (6)_1L
k (6)_2R
k (7)_1L
k (7)_2R
k (8)_1L
k (8)_2R
k (9)_1L
k (9)_2R
k (10)_1L
k (10)_2R
k (11)_1L
k (11)_2R
k (12)_1L
k (12)_2R
k (13)_1L
k (13)_2R
k (14)_1L
k (14)_2R
k (15)_1L
k (15)_2R
k (16)_1L
k (16)_2R
k (17)_1L
k (17)_2R
k (18)_1L
k (18)_2R
k (19)_1L
k (19)_2R
k (20)_1L
k (20)_2R
k (21)_1L
k (21)_2R
k (22)_1L
k (22)_2R
k (23)_1L
k (23)_2R
k (24)_1L
k (24)_2R
k (25)_1L
k (25)_2R
k (26)_1L
k (26)_2R
k (27)_1L
k (27)_2R
k (28)_1L
k (28)_2R
k (29)_1L
k (29)_2R
k (30)_1L
k (30)_2R
k (31)_1L
k (31)_2R
k (32)_1L
k (32)_2R
k (33)_1L
k (33)_2R
k (34)_1L
k (34)_2R
k (35)_1L
k (35)_2R
k (36)_1L
k (36)_2R
k (37)_1L
k (37)_2R
k (38)_1L
k (38)_2R
k (39)_1L
k (39)_2R
k (40)_1L
k (40)_2R
k (41)_1L
k (41)_2R
k (42)_1L
k (42)_2R
k (43)_1L
k (43)_2R
k (44)_1L
k (44)_2R
k (45)_1L
k (45)_2R
k (46)_1L
k (46)_2R
k (47)_1L
k (47)_2R
k (48)_1L
k (48)_2R
k (49)_1L
k (49)_2R
k (50)_1L
k (50)_2R
k (51)_1L
k (51)_2R
k (52)_1L
k (52)_2R
k (53)_1L
k (53)_2R
k (54)_1L
k (54)_2R
k (55)_1L
k (55)_2R
k (56)_1L
k (56)_2R
k (57)_1L
k (57)_2R
k (58)_1L
k (58)_2R
k (59)_1L
k (59)_2R
k (60)_1L
k (60)_2R
k (61)_1L
k (61)_2R
k (62)_1L
k (62)_2R
k (63)_1L
k (63)_2R
k (64)_1L
k (64)_2R
k (65)_1L
k (65)_2R
k (66)_1L
k (66)_2R
k (67)_1L
k (67)_2R
k (68)_1L
k (68)_2R
k (69)_1L
k (69)_2R
k (70)_1L
k (70)_2R
k (71)_1L
k (71)_2R
k (72)_1L
k (72)_2R
k (73)_1L
k (73)_2R
k (74)_1L
k (74)_2R
k (75)_1L
k (75)_2R
k (76)_1L
k (76)_2R
k (77)_1L
k (77)_2R
k (78)_1L
k (78)_2R
k (79)_1L
k (79)_2R
k (80)_1L
k (80)_2R
k (81)_1L
k (81)_2R
k (82)_1L
k (82)_2R
k (83)_1L
k (83)_2R
k (84)_1L
k (84)_2R
k (85)_1L
k (85)_2R
k (86)_1L
k (86)_2R
k (87)_1L
k (87)_2R
k (88)_1L
k (88)_2R
k (89)_1L
k (89)_2R
k (90)_1L
k (90)_2R
k (91)_1L
k (91)_2R
k (92)_1L
k (92)_2R
k (93)_1L
k (93)_2R
k (94)_1L
k (94)_2R
k (95)_1L
k (95)_2R
k (96)_1L
k (96)_2R
k (97)_1L
k (97)_2R
k (98)_1L
k (98)_2R
k (99)_1L
k (99)_2R
k (100)_1L
k (100)_2R
k (101)_1L
k (101)_2R
k (102)_1L
k (102)_2R
k (103)_1L
k (103)_2R
k (104)_1L
k (104)_2R
k (105)_1L
k (105)_2R
k (106)_1L
k (106)_2R
k (107)_1L
k (107)_2R
k (108)_1L
k (108)_2R
k (109)_1L
k (109)_2R
k (110)_1L
k (110)_2R
k (111)_1L
k (111)_2R
k (112)_1L
k (112)_2R
k (113)_1L
k (113)_2R
k (114)_1L
k (114)_2R
k (115)_1L
k (115)_2R
k (116)_1L
k (116)_2R
k (117)_1L
k (117)_2R
k (118)_1L
k (118)_2R
k (119)_1L
k (119)_2R
k (120)_1L
k (120)_2R
k (121)_1L
k (121)_2R
k (122)_1L
k (122)_2R
k (123)_1L
k (123)_2R
k (124)_1L
k (124)_2R
k (125)_1L
k (125)_2R
k (126)_1L
k (126)_2R
k (127)_1L
k (127)_2R
k (128)_1L
k (128)_2R
k (129)_1L
k (129)_2R
k (130)_1L
k (130)_2R
k (131)_1L
k (131)_2R
k (132)_1L
k (132)_2R
k (133)_1L
k (133)_2R
k (134)_1L
k (134)_2R
k (135)_1L
k (135)_2R
k (136)_1L
k (136)_2R
k (137)_1L
k (137)_2R
k (138)_1L
k (138)_2R
k (139)_1L
k (139)_2R
k (140)_1L
k (140)_2R
k (141)_1L
k (141)_2R
k (142)_1L
k (142)_2R
k (143)_1L
k (143)_2R
k (144)_1L
k (144)_2R
k (145)_1L
k (145)_2R
k (146)_1L
k (146)_2R
k (147)_1L
k (147)_2R
k (148)_1L
k (148)_2R
k (149)_1L
k (149)_2R
k (150)_1L
k (150)_2R
k (151)_1L
k (151)_2R
k (152)_1L
k (152)_2R
k (153)_1L
k (153)_2R
k (154)_1L
k (154)_2R
k (155)_1L
k (155)_2R
k (156)_1L
k (156)_2R
k (157)_1L
k (157)_2R
k (158)_1L
k (158)_2R
k (159)_1L
k (159)_2R
k (160)_1L
k (160)_2R
k (161)_1L
k (161)_2R
k (162)_1L
k (162)_2R
k (163)_1L
k (163)_2R
k (164)_1L
k (164)_2R
k (165)_1L
k (165)_2R
k (166)_1L
k (166)_2R
k (167)_1L
k (167)_2R
k (168)_1L
k (168)_2R
k (169)_1L
k (169)_2R
k (170)_1L
k (170)_2R
k (171)_1L
k (171)_2R
k (172)_1L
k (172)_2R
k (173)_1L
k (173)_2R
k (174)_1L
k (174)_2R
k (175)_1L
k (175)_2R
k (176)_1L
k (176)_2R
k (177)_1L
k (177)_2R
k (178)_1L
k (178)_2R
k (179)_1L
k (179)_2R
k (180)_1L
k (180)_2R
k (181)_1L
k (181)_2R
k (182)_1L
k (182)_2R
k (183)_1L
k (183)_2R
k (184)_1L
k (184)_2R
k (185)_1L
k (185)_2R
k (186)_1L
k (186)_2R
k (187)_1L
k (187)_2R
k (188)_1L
k (188)_2R
k (189)_1L
k (189)_2R
k (190)_1L
k (190)_2R
k (191)_1L
k (191)_2R
k (192)_1L
k (192)_2R
k (193)_1L
k (193)_2R
k (194)_1L
k (194)_2R
k (195)_1L
k (195)_2R

Citation preview

FECR YAYINLARI: 74

DİZGİ: FECR MİZAMPAJ: FECR KAPAK: CİNAS GRAFİK BASKI, KAPAK BASKI: İSMAT

1. BASKI: NİSAN 2002

ISBN 975-7138-58-4

FCR YAYIN REKLAM BİLGİSAYAR SAN. VE TİC LTD. ŞTİ. Rüzgarlı Cad. Rüzgarlı İşhanı No: 2 Kat: 5 Ulus/ANKARA Tel: (0312) 310 08 60 (pbx)

Fax: (0312) 311 47 89

e-mail: [email protected]

ELE GEÇİRİLEMEYEN TOPRAK: KUZEY KAFKASYA Şeyh Şamil'den Şamil Basayev'e Çeçenistan-Dağıstan Direniş Hareketleri

Alev ERKİLET BAŞER

Ankara, 2002

İÇİNDEKİLER GİRİŞ ....••..•....•.•.....•.•.....••..••.....••.•....••..•.•...••.•.•.•ı

I.BÖLÜM

ÇEÇEN-DAĞISTAN HALKLARININ GENEL ÖZELLİKLERİ •.•••.•.....••.•.••17 KAFKASYA: TERRA İNCOGNİTA ..•....•.•..••.•.•••...•••••••...•••.•.•••22 RUS SÖMÜRGECİLİĞİ re BİLİM ................................•••..•.. .22 KAFKASYA'NIN İŞGALİ VE RUSYA'NIN SICAK DENİZLERE İNME POLİTİKASI ... : ............................................•... .34 İNGİLTERE RUSYA'YA KARŞI: BİR KEZ ÇERKEZ ULUSU YARATMA GİRİŞİMLERİ ........................ .36 KAFKAS HALKLARININ TARİHSEL İKİLEMİ: CİHAT MI, GÖÇ MÜ? ....•..... .41 EKİM DEVRİMİNİN KAFKAS DAĞLI HALKLARI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ •....•••47 LENİN VE ULUSAL SORUN ...........49 19l7'DEN SONRA RUS SÖMÜRGELERİNDE BAĞIMSIZ DEVLETLERİN KURULMASI VE KIZIL ORDUNUN MÜDAHALESİ •.•••••.••. .52 UYGARLAŞTIRMA MİSYONU KENDİ KADERİNİ TAYİN HAKKl'NA KARŞI..... 56 1944-1957: ÇEÇEN-İNGUŞ HALKLARININ BÜYÜK SÜRGÜNÜ .•.•.•.•••.••••.•60 SÜRGÜN re NÜFUS POLİTiKALAR/ .. .6/ SÜRGÜNÜN ÖNCÜ SİYASAL KADROLARIN OLUŞUMUNDAKİ ROLÜ ....64 ÇEÇENİSTAN-DAĞISTAN SiYASAL KÜLTÜRÜNÜN OLUŞTURUCU ÖGELERİNDEN BiRİ OLARAK SÜRGÜN .................... .67 BİR İSKAN POLİTiKASI OLARAK SÜRGÜN VE ETNİK ÇATIŞMALAR .......... 73 SÜRGÜNDEN DÖNÜŞ: SSCB'DE NOMENKLATURA KARŞITI YENİ TOPLUMSAL HAREKETLER VE NIKİTA KRUŞÇEF . . . . . . . . . . .76 ÜÇ DÜNYA KURAMI VE SSCB'NİN KAPİTALİST DÜNYA-SİSTEM İÇİNDEKİ YERİ ..•.....••.•..••..••.•....•.•••.•...•.••• .81 ÜÇ DÜNYA AYRIMININ SOSYOLOJİK DÜZLEMDE TEMELLENDİRİLMESi VE YAPAY MODERNLİĞİN BİR ÖRNEĞİ OLARAK SSCB .................... .82 YAPAY MODERNLiKTEN KAYITSIZ ŞARTSIZ EKLEMLENMEYE, SSCB'DEN RUSYA FEDERASYONU'NA ..••••..••..••.••••.•.•••••••.••••• .88 RUSYA'DA POST-SOSYALİST DÖNEM ..•.......•.•.••••••••.•••••.••••.•.• .94 DAĞILMA .............................•................•............94 MERKEZKAÇ KUVVETLER ................•....................•..•.... .99 Ulusal Bağımsızlık İçin Savaşım: Bart, VDP, ÇHUK, ÇHDÖ •••••••••.••••••.99 Bağımsızlığın Bedeli: 1.Çeçen Savaşı (1994-96) .•.•.•.•••....•..••..••.•••107 I.Çeçen Savaşı'nın Anlamı ve Sonuçları: Ulusal Bağımsızlıkçı Mücadeleden İslami Cihada .••.•••••••..•..••••••.•.••••.•••.••••.••••113 Yeni Devletin İnşası, Şura ve Şeriat: il.Çeçen Savaşına Doğru •••••.••••••..•ııs

V

1997 Başkanlık Seçimleri Sonrasında Çeçenistan'da Yeni Yapılanma ve İslamcı Mııhalefet ............•.........................122 Dağıstan ve İçkeriya Halk Kongresi .•.••...•••• , .••..••.••....•...•••.128 GERİLLA VE KITA STRATEJİLERİ ...•.•••••..•.••..••..••.••..•.....•.•.140 GERiLLA SAVAŞJ: NEDİR, NE DEĞİLDİR? ........•..................... .140 GERİLLA SAVAŞJNIN EŞKİYALIK VE TERÖRİZM KAVRAMLARINDAN AYRIŞTIRILMASI ...................................145 KITA STRATEJİLERİ VE GERİLLANIN UWSLARARASI BİLEŞİMİ SORUNU .. .155 KITAIBÖLGE STRATEJİSİ ORTAK PAYDASINDA ETNO-MİLLİYETÇİ KAFKAS BİRLiĞİ ARAYIŞLARINDAN DİNSEL BİRLİK ARAYIŞLARINA GEÇİŞ ........ .166

il.BÖLÜM DAĞISTAN-ÇEÇENİSTAN İSLAMİ HAREKETLERİ •••...•..••.•••.•••••••••.179 1990 SONRASI ÇEÇENİSTAN-DAĞISTAN CİHADINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER .179 1990 Sonrası Çeçenistan-Dağıstan Cihadını Etkileyen İç Faktörler .....••..••.180 İslam'ın Savaş Öğretisi •......•.••.•..•.••.•..•...••••...•••.•••••.180 Kafkasya'da Miiridizm Hareketiııin Doğıışıı ve Kafkas Birliği İdealinin Kııtsal Savaşla İçiçe Geçmesi: İmamlar Dönemi (1783-1860) ...........•.. .183 Şeyh Mansur Uşıırma (1748-/794) . . .. /83 Şeyh Muhammed Yaraği

. .187 ... 191 Şeyh Şamil (1797-1871) . . . 195 1990 Sonrası Dağıstan-Çeçcnistan Cihadını Etkileyen Dış Faktörler ••••••.••.210 Abdııllah Azzam (1941-1989) ve Afgan Cihadı: Entelektiiel Miras .... ....... .213 İmam Gazi Muhammed (Gazi Molla) (1793-/832)

.216 .. . .221 Bir Savaşın İs/ami'/iğinin SiibjektifGösterge/eri . . . . . . . . . . . . ..... . . . . . . 225 Yerli ve Yabancı Mücahitler Arasmdaki İlişkilerin Diizen/enmesi . . . . . .. . .. . 227 Kızkardeşlerin • Savaştaki Rolleri ve Hawa Barayeva Örneği . . . .230 Farklı Kiiltürlerden Gelen İnsanlar: Yabancı Mücahitler ................. .233 "Çatısı Olmayan Orgaııizasyoıı": Cihat Ordusu . ..... . . ... . . ... . .237 .. . .248 Etkileşim ve Döniişiiııı SONUÇ Y ERİNE •..•..•...•.•..•..•.•..•..••.•.••.••..•••••.•.••.•••••..254 KAYNAKÇA ..•....••.•••.•..•..•..••.•••.••.••.•••.••.•••••••••••••. • 261 ..........................................................279 EKLER I.MÜLAKATLAR ••••••••.•••••.•.•.••••••••.•.•••••••.•••.••••••.•.••281 il. ANLAŞMALAR •..••...•••........•••.••••••••.•••••..•.•.••.••••• .368 111.FOTOĞRAFLAR .••.•••.••.•.•.••.••.••••••..••.••••.•..•...•••.• .371 Azzam ve Cihat Fıkhı

Bir Savaşın İslami'liğinin Objektif Göstergeleri



GİRİŞ "Herkesin kendi yaşamına ilişkin olarak anlatabileceği bir öyküsü vardır. Bu yaşam öyküleri, ...benzeri görülmemiş deği­ şiklik dönemlerinin, bu değişiklikleri yaşayan erkekler ve ka­ dınlar aracılığıyla c_loğrudan anlatımıdır.. .Sözlü tarih erişilmeme­ si halinde tarihe yansımayacak olan her kesitten her tür insanın yaşamını ve duygularını belgele(r)...Sözlü tarih deneyimleri ge­ leneksel tarihte gözden kaçan insanların anılarını toplamanın eş­ siz bir yolunu sunar" (Tarih Vakfı Sözlü Tarih Kılavuzu: http://www.tari hvakfi .org .tr/projeler/sozl utarih/kilavuz/ne­ dir.asp). Leyla Neyzi, geleneksel ya da resmi tarihin malzemesini oluşturanlarla, gözden kaçanların kimler olduğunu ironik bir dil­ le şöyle ifade ediyor: "Sözlü tarih, yazılı belgelerin incelenmesine dayanan klasik tarihin, daha çok devletlerle orta ve üst sınıfların (özellikle de ar­ kalarında yazılı belgeler bırakan "ölü beyaz erkekler"in) tarihi olduğu varsayımından yola çıkarak, yazılı tarihi olmayan "öteki­ lerin", yani toplumda göreceli olarak güçsüzlerin (işçi sınıfı, ka­ dınlar, azınlıklar, yabancılar gibi) tarihini yazmak ve toplumsal çözümlemeleri güçsüzlerin bakış açısından yapmak amacıyla, özellikle sol düşüncenin ağırlık kazandığı l 960'1ı yıllarda söze dayalı yaşamöyküsü anlatılarının kaydedilerek arşivlenmesiyle tarihin bir alt alanı olarak gelişmeye başladı" (1999: 5-6). Elinizdeki bu çalışma da, bir yanıyla, benzeri görülmemiş bir değişiklik döneminde yaşayan, devletlerin oluşturduğu resmi tarihten dışlanan "ötekilere" ilişkin bir sözlü tarih çalışması. On­ lara ötekileri belirtecek anlamda "esmerler" deniyor. Esmerler;

çünkü sarışın Slav ırkının yüzyıllarca süren hegemonyası altında yaşamış ötekiler onlar ve aslında, kendileri de sarışın olmakla birlikte Sovyet imparatorluğundaki diğer Müslüman halklarla birlikte esmerler olarak tanımlanmışlar (Dudayev 1996: 77). Özellikle de ayrımcılığın güçlendiği dönemlerde bu adlandırma daha bir popüler olmuş. Onlar Kafkasya'nın en savaşçı, en mü­ cadeleci halklarından biri. Uzun savaş dönemleri arasına kısacık molalar sokmak durumunda kalmışlar zaman zaman. Soykırım­ lar ve sürgünler kendilerini fiziksel olarak bütünüyle yok ede­ mesin diye. Nüfus görece toparlanıp, fiziksel yok olma eşiği aşı­ lır aşılmaz kaldıkları yerden devam etmişler özgürlük mücadele­ lerine. Kısaca son beş yüz yılı savaşarak geçirdikleri söylenebi­ lir. Bu sarışın esmerler "Çeçenler" Bu çalışmanın amacı genel olarak Çeçen kültür dünyasının aydınlatılması değil. Bu alandaki çalışmalar da yetersiz olmakla birlikte, bizim aydınlatmaya çalıştığımız alan bu değil. Biz, daha çok Çeçen cihadı olarak adlandırılan ve ağırlıkla 1994-96 arasına ve 1999'dan bugüne tarihlenen süreci yaşayanların kişisel öykü­ lerine kulak vermek istedik. Ancak Çeçenlere ilişkin bu öykü başka halkların kaderine de karışmış durumda bugün. Dağıstan­ lı mücahitlerle, İslam dünyasının dört bir yanından gelen "ya­ bancı mücahitlerin" öykülerine. Kısaca bizim seslerine kulak vermek istediğimiz ötekiler, son on yılı kapsayan Çeçen cihadı­ nın doğrudan parçası olmuş kişiler. Rus resmi tarihinin "terörist" olarak adlandırıp dışladığı ötekiler. Neyzi'nin sözlü tarih çalışmalarının özelliklerini betimlerken vurguladığı gibi, bu çalışma da "yaşamöyküsel anlatılar" üzerin­ de yoğunlaştı ve görüşmeciyle, görüşme yapılan kişiler arasın­ daki "muhabbetin" (Neyzi 1999: 6) bir ürünü olarak ortaya çık­ tı. Bir sözlü tarih çalışmasının içermek durumunda olduğu "far2

kındalık, yakınlık ve mesafe" üzerine kuruldu. Ancak bu çalış­ manın şu anda hala bütün sıcaklığını korumakta olan bir çatışma­ nın taraflarından birine ilişkin olması, ve "konuşulan kişilerin haklarını korumanın" (Neyzi 1999: 8) etik ve bilimsel bir zorun­ luluk olması konuşmaların kaydedilmesini engellemiştir. Ko­ nuşmaları kaydetmedim, sadece notlar aldım. Bu anlamda, çalış­ manın metodoloji�i, klasik anlamda arşivlemeye dayanan sözlü tarih çalışmaları ile sosyolojide yaygın olarak kullanılmakta olan derinlenmesine mülakatlar arasında bir yerde duruyor. Bunun tek nedeni, görüşmelerin ses kayıtlarının yapılmamış olması de­ ğil elbette. Bir başka temel nedeni daha var. Görüşmelerin bir kısmını önceden oluşturulmuş sorularla gerçekleştirdim. Bu tür mülakatlar, sosyolojide derinlemesine mülakat ve anı mülakatla­ rı (Duverger 1980: 256-260) olarak adlandırılan tekniklere daha yakın görüşmeler olmuştur. Bu görüşmelerin temel amacı, ince­ lenen sürece ilişkin birinci elden bilgisi ve kararlarda belirleyi­ ci etkisi olan kişilerden bilgi almaktı. Bu tür görüşmeler, daha çok önderlik konumunda bulunan kişilerle yapılmış olan görüş­ melerdir. Sözlü tarih yönteminin ağırlıklı olarak kullanıldığı ve yaşa­ möykülerine dayanan görüşmeler ise daha çok mücahitlerle ya­ pılmış olan görüşmelerdir ve bunların amacı, mücahitleri sıcak çatışmanın içine çeken kişisel karar alma süreçlerinin ve yaşa­ dıklarını anlamlandırma biçimlerinin aydınlatılmasıdır. Görüşme­ ler, Çeçen ve Türkiyeli mücahitlerle ayrı ayrı gerçekleştirildi. Çeçen mücahitlerle savaşta aldıkları yaralar nedeniyle tedavi görmekte oldukları hastanelerde görüştüm. Bunlar, tedavilerinin gereği olan müdahaleler nedeniyle kesintilerle sürdürülebilen görüşmelerdi. Bazılarını tekli görüşmeler, bazılarını ise çoklu mülakatlar biçiminde gerçekleştirdim. Bunun bir nedeni, aynı 3

hastane odasını paylaşan birden fazla kişinin bulunması ve gö­ rüşmelerin içeriğinin, kendileriyle konuşmadığım kişiler tara­ fından da ciddi biçimde merak edilmesiydi. Diğer nedeni ise, grup mülakatlarının sağladığı sosyolojik avantajlarla ilgili. Çok­ lu görüşmelerde, görüşmecilerden birinin unuttuğu ayrıntıları di­ ğeri ona hatırlatabiliyor; deneyimlerini ve duygularını daha iyi ifade etmesine yardımcı olabiliyor. Gerek önder konumunda bulunan gerekse doğrudan cephe deneyimini yaşayan Çeçen ve Dağıstanlılarla tercümanlar aracı­ lığıyla iletişim kurdum. Onlar Çeçence veya Avarca konuştular. Bunun bir tek istisnası vardı; o da, İngilizce bilen Çeçen bir ga­ zeteci ile yaptığım görüşmelerdi. Onunla aracısız ve İngilizce konuştuk. Diğer görüşmecilerim zaten Türkiyeli idiler; onlarla daha çok ev ortamlarında görüştüm. Onları ben ziyaret ettim ve bir çoğu ile tekrarlanan görüşmeler yaptım. Görüşmelerin her biri, en az beş saatlik uzun ve genellikle aralıksız devam eden görüşmelerdi. Ancak bu süreleri aştığımız ve sekiz saatlik çok daha uzun görüşmeler yaptığımız da oldu. Türkiyelilerle olan görüşmelerden birini çoklu olarak anı mülakat biçiminde ger­ çekleştirdik; onlar birbirlerinin "anı"larını tamamladılar; anla­ tımlarındaki boşlukları birlikte doldurdular. Bu görüşmelerin, "görüşme yapılan kişinin sesini ve bakış açısını sunmak"(Neyzi 1999: 9)tan öte, daha doğrusu bunun yanında bir amacı daha var­ dı benim için. Çeçenistan örneği, İran deneyiminden sonra şehadetle bu denli iç içe geçmiş birkaç İslami toplum oluşturma çabasından biri. İran örneğini kuramsal temelleri itibariyle ele almaya çalış­ tığım Ortadoğu'da Modem/eşme ve İslami Hareketler adlı kita­ bımda İslami hareketleri tanımlamada öne çıkan iki temadan, "cihat ve şehadet temaları"ndan söz etmiştim. Bütünsel modern-

4

!eşmenin yarattığı dinsel meşruiyet sorununa cevap verme hatta o sorunu çözme iddiasında olan İslami hareketlerin, Kuran'ın ci­ hatla ilgili ayetlerine dayanarak bir İslami Diriliş hareketinin ge­ rekliliği üzerinde durduklarını, bu bağlamda gösterilecek çabala­ rın bütününün cihadın parçaları olarak tanımlandığını öne sür­ müştüm. İkinci olarak da, bu ceht etme etkinliği sırasında müs­ lümanların başına gelecek her türlü zorluğa şehadet temasıyla karşılık verildiğini vurgulamıştım. İran örneği, kitle gösterileri yoluyla bir diktatöre karşı yürütülen cihadın şehadet temasına aktif biçimde dayandığı istisnai örneklerden biriydi. Her kitle gösterisi, on binlerce insanın öldürülmesi ile yerini, birbirini iz­ leyen yas törenlerine bırakmış ve sonuçta şahlık rejimi, meşru,. iyetini bütünüyle yitirmişti. Kendisini korumakla görevli güçle­ rin nazarında bile. "Göstericiler, yasa ve düzen güçleri denen şeyin karşısına he­ def olarak kendilerini koyarlar...Gerçekteki incinebilirlikleriyle yenilmezlik duyguları arasındaki karşıtlık, göstericilerin devlet otoritesine dayattıkları ikileme denk düşer. Otorite ya boyun eğ­ me(k)...ya da karşılık vermek ve kalabalığı şiddet kullanarak da­ ğıtmak zorunda kalacaktır...Tehdit özünde simgeseldir. Ancak otorite, gösteriye saldırmakla simgesel olayın tarihsel olay hali­ ne gelmesini sağlamış olur. Hatırlanacak, ders çıkarılacak, inti­ kamı alınacak bir olay" (Berger 1998: 125) İran örneğinde kitlesel katliamlara şehitlik temasıyla karşılık verilmesi, mevcut rejimin meşruiyetini ortadan kaldırırken, cep­ heye kendi kırılgan bedenlerini süren on binlerin meşruiyetini pekiştirmişti. Bu süreç, ateşli silahlara karşı kendi bedenlerini öne sürme stratejisinin en çarpıcı ve dramatik örneklerinden bi­ rini oluşturmuş ve bu yönü ile dünya devrim analizleri içindeki özgün yerini almıştır. 5

1979'dan bu yana, şehitlik temasının etkin biçimde öne çıktı­ ğı siyasal süreçlerden biri bugün Çeçenistan'da yaşanmaktadır. İran örneğine ilişkin gözlemler, ister istemez kuramsal düzlem­ de kalmak zorundaydı. Fakat bugün şehitlik temasının dünya İs­ lami hareketleri açısından taşıdığı önemi birinci elden gözlemle­ yebileceğimiz bir örnek- olay (case) ile karşı karşıya bulunmak­ tayız. Çeçenistan'da ve Dağıstan'da yaşanan olaylar bütün Kaf­ kasya açısından tarihsel ve toplumsal bir önemi haiz. Çünkü bu­ gün sadece iki ülkede yaşanıyor gibi görünen toplumsal deği­ şimler, aslında Orta Asya'nın birçok cumhuriyetinde de yaşan­ makta ve yeni kültürel ve siyasal talepler öne sürülmektedir. Öz­ bekistan, Tacikistan, Çeçenistan, Dağıstan gibi cumhuriyetlerde İslami bir toplum ve devlet talebi dillendirilmekte ve buna iliş­ kin cihat girişimleri gözlenmektedir. Bunlar 20. yüzyıla damga­ sını vuran Ortadoğu kökenli İslami hareketlerle pek çok ortak yöne sahiptirler. Ancak İran'da bir İslam devletinin kurulması ile Filistin'de halen sürmekte olan intifada dışında, Orta Doğu İsla­ mi hareketleri bugünkü sıcak gündemin belirleyicileri olma nok­ tasında değiller. Ağırlık noktası Asya'ya ve Kafkasya'ya kaymış durumda. Hilafetin ihyası ve İslam aleminin birliği gibi temala­ rın bugün Kafkasya'da dile getirilmekte oluşu, İslami hareketle­ rin Kuran ve Sünnet temelli oldukları ve bu nedenle de konjonk­ türel problemlere bağlanarak açıklanamayacakları yönündeki savlarımızı desteklemektedir. Bu hareketlerin, zaman zaman dış faktörlerin eziciliği nedeniyle zayıflıyor görünseler de, farklı za­ man ve mekanlarda tekrar ortaya çıkmalarının kaçınılmaz olduğu yönündeki savlarımızı da desteklemektedir. Bu bağlamda, ka­ dim kökleri olan Kafkas cihadının bugün kazanmakta olduğu ye­ ni biçimin, önümüzdeki on yıllarda Ortadoğu İslami hareketleri açısından yeni bir motivasyon kaynağı olacağı hatta bir manive­ la işlevi göreceği bile öne sürülebilir. 6

Bütün bu gerekçelerle, biz de bakışımızı Çeçenistan cihadı olarak tanımlanan sürecin aktörlerine çevirmek ve onlarla ilgili bilgileri, birinci elden yani doğrudan kendilerinden almak iste­ dik. Elinizdeki bu kitap, Çeçenistan-Dağıstan İslami hareketinin doğrudan aktörleri olan kişilerle yapılmış görüşmelerden oluşu­ yor. Bu görüşmeleri yapmaktaki amacım, mücahitlerin ve ön­ derlerinin, kendi �ylemlerine atfettiklerini anlamı ortaya çıkar­ maktı. Bu anlamın, Ortadoğu'da Modernleşme ve İslami Hare­ ketler adlı çalışmada öne sürdüğüm gibi, cihat ve şehadet tema­ ları ile bağlantılı olup olmadığını görmek ve bu anlamların, sos­ yo-kültürel gerçeklikte nasıl dışlaştığını belirlemek istiyordum. İslami ideallerin toplumsal yapılarda ve hatta sosyal etkileşimle­ rin yapısında ne tür dönüşümleri ortaya çıkardığını görmek ve göstermek istedim. Buna evrensel ilkelerin farklı toplum yapıla­ rında aldığı biçimleri, kazandığı renkleri de ilave etmek gerek. Temel varsayımım, eylemlere atfedilen anlamlar ile eylemlerin kendileri ve zamanla kazandıkları yapısal biçimler arasında doğ­ rudan bir bağlantı olduğu yönünde. Bu bağlantıyı somut bir top­ lumsal örnek üzerinde daha açık seçik görebileceğimizi düşünü­ yorum. Bunun için, sözlü tarih olarak adlandırılan yöntemi kul­ lanmayı tercih ettim. Leyla Neyzi'nin dediği gibi, bu sürecin canlı tanıkları kendi yaşadıkları dramatik dönüşümleri kendileri anlatsınlar istedim. Ancak bu çalışma yukarıda sözünü ettiğimiz anlamda bir sözlü tarih çalışmasından ibaret değil. Bu anlamda elinizdeki metin, üç ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, Kafkas­ ya'nın özellikle belirli bir bölgesinde (Kuzey Kafkasya'da); be­ lirli bir halklar grubunun (Çeçen ve Dağıstan halklarının) Rusya tarafından girişilen sömürgeleştirme sürecine karşı giriştikleri direnişin toplumsal temelleri, bu direnişin tarihsel süreçte aldığı farklı örgütlenme biçimleri ve bu biçimsel dönüşümlerin neden7

!eri irdelenmektedir. Burada bizi ilgilendiren nokta, Kafkasya tarihinin ya da sosyo-kültürel yapısının genel bir çözümlemesi değildir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, Ortadoğu'da Modern­ leşme ve İslami Hareketler adlı kitapta öne sürdüğümüz savın, İslami direnişlerin cihat ve şehadet temaları çerçevesinde anla­ şılması gerektiği yönündeki savın- Çeçenistan-Dağıstan cihadı örneğinde sınanmasıdır. Kuzey Kafkasya'da savaş olgusu her zaman belirli toplum­ sal hareketlerle içiçe geçmiştir. Örneğin, Kafkas direnişinin ilk döneminde Ruslara karşı girişilen savaş Müridizm hareketi ile içiçeydi; tarikat temelli bir toplumsal hareket olan Müridizmin etkileri ya da daha genel söylendikte tarikatlerin direnişteki et­ kileri oldukça uzun soluklu oldu; 1950'lere dek savaşımın temel dinamiğini oluşturdu. Geçtiğimiz son on yılda Kafkas direnişi yine dinsel bir toplumsal hareketlilikle içiçe geçti. Farklı araştır­ macılar tarafından Vahhabilik, fundamentalizm, hatta dinsel fa­ natizm olarak adlandırılmış olsa da, bu hareketlilik kanımca Kaf­ kas tarihinin dinsel toplumsal hareketlilikleri içinde Kuran ve Sünnet temelli yeni bir sorgulama düzeyine karşılık gelmektedir. Geleneksel dinsel anlayışlar sorgulanmakta, Kur'an ve Sünnete dönüşten söz edilmektedir. İslam devleti konusunun yeniden kitlelerin gündemine sokulmasına yol açan bir İslami hareketli­ lik söz konusudur ve bu hareketlilik şu anda yürütülmekte olan savaşın temel dinamiğini oluşturmaktadır. Bütün bu nedenlerle, Kuzey Kafkasya'nın bağımsızlık savaşı üzerine yapılacak bütün değerlendirmeler, ister istemez Kuzey Kafkasya'daki İslami ha­ reketlerle ilgili çözümlemelerin desteğine muhtaçtır. Bu nokta­ nın altını çizmek gerekmektedir. Kafkasya'da savaş olgusu , ne tür bir dönemlendirme yapılırsa yapılsın, İslami toplumsal hare­ ketlerle birlikte değerlendirilmek durumundadır; aksi takdirde yapılacak çözümlemeler yetersiz ve eksik kalmaya mahkumdur. 8

Başka bir deyişle, Kafkasya'nın ilk dönemler için kabilesel; 1990'1ar içinse ulusal bir tabiat gösteren özgürleşme süreci da­ ima İslami toplumsal hareketlerin ateşlediği bir savaşın eşliğin­ de yürütülmüştür Bu nedenle biz de, Kafkasya'daki savaşın toplumsal hareketlerle içiçe geçerek aldığı farklı sosyo-politik biçimleri çözümlemeye çalışacağız. Ancak, bütün toplumsal olgular gibi, direniş hareketlerini ve savaşları çözümlemeye çalışanların da gözleme ve okumaya ila­ ve olarak bir başka özelliğe daha sahip olması gerekmektedir. "Sezgi ve empati" . Sosyoloji literatürüne Weber 'le (bkz. Rick­ man 1 992; Schroeder 1996: 17-26) birlikte giren ve P.A.Sorokin tarafından yetkinleştirilen bu anlayış, yani toplum!>':.rl -�tayların sadece gözlem ve deneyle kavranamayacağı, buna ilaye olarak olaylara içeriden bakabilmeyi olanaklı kılan sezginin de toplum­ bilimci için çok önemli bir bilgi kaynağı olduğu anlayışı, top­ lumsal hareketlerin ve savaşların incelenmesinde daha bir önem kazanmaktadır. Küçük halkların, dışarıdan bakıldığında katı top­ lumsal determinizmlere karşı umarsız bir direniş gibi görülebi­ lecek savaşımları asırlar boyu sürdürmelerine olanak veren dina­ mizm ve güç, gözlem ve deneyle yakalanamaz . Onu yakalaya­ bilmek ve çözümleyebilmek için toplumbilimcinin kendisini başkalarının yerine koyarak düşünebilmesi, sezgilerini kullana­ bilmesi gerekir. Saramago'nun dediği gibi, "katliamların hayat­ ta kalabilen tek kişilerini anlayabilmek" (200 1 : XII) ya da 1 9441 957 sürgününün Çeçen direnişi açısından önemi ni kavrayabil­ mek bu sezgisel ve empatik tutumun geliştirilebilmesine bağlı­ dır. Sorokin'in ( 1 964: 36) dediği gibi anlamlara dair ya da onun­ la ilgili olan herşey, "düşünce, zihniyet, gayeler, değerler, daya­ nışma, nefretler, ve benzerleri", sosyo-kültürel olguların ince9

lenmesinde kesi nlikle vazgeçil mezdirl er; dahası bunlar meka­ nistik yöntemlerle ve sadece dışarıdan bakılarak kavranamazlar. " . . . sevgiyi veya nefreti , hırsı ya da fedakarı ığı , vecd hal lerini , ahengi veya i hti lafı , tutarlı l ıkla tutarsızl ığı , ya da di ğer insanlara i l i şki n içsel deneyimlerden herhangi birini gözlemleyemeyiz" (Soroki n 1 964: 80) . Sosyo-kültürel ol guların anl am boyutunu yakalayabi l mek için "sezgi , mantık ve gözlemin" birl i kte kul la­ nılması gerekl i ve zorunl udur. Anlamları sosyo-kültürel çözümlemen i n ol mazsa ol mazı ola­ rak gören bütünselci yaklaşım açısından bakıldığında savaş , çar­ pışmaları n , bu çarpışmalarda veri len öl ü ve yaral ıların ya da ta­ rafların teçhi zatlarının mi ktarına (sayısına) i l i şkin i statisti klerle çözümlenemez . Öncelikle ol gunun ardında yatan anlamlara i l iş­ kin bir çözümleme gerekir. B i zim bu kitapta yapmaya çal ıştığı­ mız da, Çeçen ve Dağıstan halklarının kendi yaşadıkları süreçle­ re atfettikleri anlamları , mülakatlar aracıl ığıyla bi ri nci elden oku­ yucuya yansıtmaktır. Kuzey Kafkasya'nın genel tarihine , kabi lelerin etni k ve dil­ sel kökenleri ne ya da Kuzey Kafkasya halkları arasındaki i l işki ­ lere ancak, ele aldığımız konuyla doğrudan i l g i l i ol ması hal inde deği nilmiştir. Bunlara i l işkin materyal vardır ve bu alanlardan herhangi bi riyle i l gi l enen okuyucu bu materyal lere rahatl ıkla ulaşabi l i r. El inizdeki çal ışman ın i se çok daha mütevazi bi r ama­ cı vardır: Kuzey Kafkasya özgürl ük mücadelesi n i n her zaman önünde ve önderl iğinde bulunmuş iki halkın , Çeçen ve Dağıstan hal klarının sosyo-pol itik mücadeleleri n i n di nsel temel i n i n savaş ve toplumsal hareketler sosyolojisi aracıl ığıyla çözümlenmesi . Bu çözümleme Çeçen ve Dağıstan hal klarının genel tari h i n i n ve i ki ülkenin İslami hareketlerinin ayrıl mazl ığını vurgulamay ı ; bu hareketlerin geçirdiği tari hsel dönüşümleri i rdel emeyi ve 1 990

10

sonrasında yaşanan gelişmeleri (ulusal bağımsızlaşma- savaş­ Şura'nın kuruluşu ve Kafkas Birliği' temasının yeniden ortaya çıkması vs.) ortaya koymayı ve çözümlemeyi gerekli kılmakta­ dır. Söz konusu çözümlemeleri yapabilmek için de, Çeçenistan­ Dağıstan İslami hareketinin ideolojik arka planı v� etkilendiği tarihsel örnekler üzerinde durmak gerekmektedir. Bu bağlamda, kitabın ikinci bölümünde, 1 783 'te İmam Man­ sur Uşurma'nın cihadı başlatması, 1 824-56 arasında Müridizm hareketinin inşası, düşünsel temelleri ve sosyo-politik uzanımla­ rı üzerinde durulmuş ve bunlar, Şeyh Şamil'ın önderliği çerçe­ vesinde ele alınmıştır. Şamil'in önemi, onun hem bir tarikat şey­ hi, hem "çağdaş gerilla savaşının mucidi, hem de evrensel İslam hukukunu uygulayacak devleti kurmuş bir devlet adamı" (Bar­ las 1 999b: 1 2) olmasından kaynaklanmaktadır. Bu üç özellik de çalışmamızın konusuyla doğrudan ilgilidir ve üzerinde ayrı ayrı durulmayı haketmektedir. Çeçenistan-Dağıstan direnişinin çağdaş karakteri, l 990'1arda biçimlenmiş ve örgütlenmiştir. Bu on yıllık dönem de kendi içinde ikiye ayrılabilir. Ulusal bağımsızlıkçı temaların egemen olduğu ve 1 996'ya kadar süren birinci evrede, Çeçen-İçkeriya devletinin birinci ve ikinci cumhurbaşkanları ve yeni Kafkas sa­ vaşının düşünsel ve siyasal önderleri olan Cahar Dudayev ve Ze­ limhan Yandarbiyev öne çıkmaktadır. Bunlar, yeni dönemdeki savaşımın ideolojik/düşünsel temellerini de atmış olan kişilerdir. 1 990'11 yılların ikinci evresine, 1 996 sonrasında gündeme gelen İslam devleti tartışmaları damgasını vurmuştur. Bu dönem, Da­ ğıstan-Çeçenistan İslam Şura'sı ve gerilla savaşının askeri önder­ liği çerçevesinde ele alınmıştır. Askeri önderliğin konumuz açı­ sından önemi, elbette ki spesifik savaş tekniklerine, ya da muha­ rebelere ilişkin tekil olaylara bağlı değildir. Bu çalışmada, yeni 11

Kafl