133 55
Turkish Pages 477 [482] Year 2018
Yaratılış Mitleri Barbara C. Sproul
�
YAYIN
büyükparmakkapı sok. no:3/5 beyoğlu, İstanbul, türkiye tel: (90) (212) 230 09 62 faks: (90) (212) 219 42 92 e-posta: [email protected]
yaratılış mitleri insanın ve evrenin ortaya çıkışına dair tüm dünyadan mitler kitabın özgün adı: primal myths: creation myths around the world yazar: barbara c. sproul çeviren: ali bucak yayıma hazırlayan: güneş öztürk
kapak tasarımı: birce yıldız birdinç iç düzen: nesibe mumcu
baskı: asya basım yayın sanayi tic. ltd. şti. tevfikbey mah. halkalı cad. no: 162f7 küçükçekmece
-
istanbul
tel: 0212 693 00 08 sertifika no: 36150
978-975-7638-96-4 (ciltli) 978-975-7638-97-1 (ciltsiz)
1. baskı: hil yayın, haziran 2018
© barbara c. sproul 1979 © hil yayın 2017 türkçe yayım için
bu kitap, harpercollins publishers'ın bir alt markası olan ve eserin yayın haklarının sahibi harperone ile anlaşmalı olarak yayımlanmıştır. tanıtım amacıyla kullanılacak kısa alıntılar dışında hiçbir bölümü hil yayın'ın izni olmaksızın çoğaltılamaz, kullanılamaz.
hil yayın pandora yayın ve kitap hizmetleri a.ş.'nin yayın markasıdır. t.c. kültür bakanlığı yayıncı sertifika no: 13371
Barbara C. Sproul
ARATILIŞ •
•
MiTLERi İnsanın ve Evrenin Ortaya Çıkışına Dair Tüm Dünyadan Mitler
Çeviren:
ALİ BUCAK
·� YAYIN
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ
11
GİRİŞ
13
1. AFRİKA MİTIER1
51
Buşmanlar: Kagn Dünya Düzenini Kuruyor
51
Hotantolar: Üstün Varlık
55
Barotse: Tanrı Gökyüzüne Geri Çekiliyor
56
Yao: Bukalemunun Bulduğu
58
Svahili: İnsanın ve Dünyanın Yaratılışı
59
Buşongo: Bumba Dünyayı Kusuyor
67
Bulu: Zambe'nin İnsanı, Şempanzeyi ve Gorili Yaratması
69
Ngombe: İnsanın Kavgacılığı ve Dünyaya Yayılması
71
Nandı: Tanrı Dünyaya Geldiğinde
72
Dogon: İlk Sözler
74 94
Mande: Yaratılış Kraçi: Tanrı'nın İnsandan Ayrılışı
105
Fon: Büyük Tanrılar
106
il. YAKIN DOGU MİTIER1
107
ANTİK MISIR MİTLERİ
107
Memfis Teolojisi
107
Tanrıların ve Dünyanın Yaratılışının Tarihi
110
Memfisli Ptah'ın Miti
117
Ejderhanın Yenilmesi ve Yaratılış
118
İlk Çağların Lotus Çiçeği Mitinden Tılsımlı Sözler
121
SÜMER, BABİL
VE
ASUR MİTLERİ
123
Enuma Eliş
123
Ana Tanrıçanın İnsanı Yaratışı
151
Anu Gökleri Yarattığında
154
Kurtçuk ve Diş Ağrısı
155
İnsanın Yaratılışına Dair Farklı Bir Anlatım
156
Eridu Yaratılış Hikayesi
159
Berossus'a Göre Babillileride Yaratılış
160
ESKİ VE YENİ AHİT MİTLERİ
163
Tekvin 1-2:3
163
Tekvin 2:4-23
166
Mezmur 33:6-15
168
Mezmur 104
169
Eyüp Kitahı'ndan
172
Mesellerden
176
Yuhanna İncili'nden
178
ZERDÜŞT MİTLERİ
180
İyi Dinin Tefsiri'nden
180
Dünyadan Bahsederken
182
Cömert Ruhla Yıkıcı Ruhun Karışması Üzerine
184
Bilgelik Ruhunun Cevabı
187
GNOSTİK MİTLER
190
Hennes Trismegistus'un Poimandres'inden
190
Mani'ye Göre Yaratılış
194
İSLAM MİTLERİ
201
Kur'an, 41. Sure - Sadeleştirilmiş (Fussilet Suresi)
201
Kur'an, 16. Sure - Bal Arısı (Nah! Suresi)
202
Kur'an-ı Kerim'den
204
III. AVRUPA MİTLERİ ANTİK YUNAN VE ROMA MİTLERİ
207 207
Pelasgların Yaratılış Miti
207
Hesiodos: Theogonia'dan
209
Hesiodos: İnsanın Beş Çağı
218
Orfik Yaratılış Miti
221
Ovidius: Metamorfozlar'dan
222
KUZEY AVRUPA MİTLERİ
226
En Eski (Tahmini) Kelt İnancı
226
Vala'nın Kehanetinden
228
Kalevala: Vainamöinen'in Doğuşu
231
ıv. HİNDİSTAN MİTLERİ HİNDU MİTLERİ Rig-Veda X, xc: İlk İnsanın Kurban Edilişi
235 235 235
Rig-Veda X, cxxi: Pracapati (Altın Yumurta)
238
Rig-Veda X, cxxix: Başlangıçta
240
Brahmanalar: Bir Yumurtadan Yaratılış
241
Çandogya Upanişad'dan
244
Kena Upanişad'dan
245
Manu'nun Kanunlarından
246
Vişnu Purana'dan
247
BİR JAİN MİTİ Jinasena: Bir Yaratıcı Yoktur BİR BUDİST MİT Buda: Dünyanın Oluşumu KABİLE MİTLERİ
252 252 255 255 257
Dhammalar: Dünya veya Gökyüzü Olmadan Önce
257
Miyong: Dünya ile Gökyüzü'nün Ayrılması
258
V. ÇİN VE JAPON MİTLERİ ÇİN MİTLERİ Kaostan Yaratılış
261 261 261
Pan Gu Mitinin Dört Değişik Şekli
263
Lao Tzu: Tao Te Ching'den
265
Huai-Nan Tzu: Evrenin Yaratılışı
269
Kuo Hsiang: Doğa ve Yokluk
270
Chou Tun-Yi:
273
Büyük Esasın Sembolünün bir Açıklaması
273
JAPON MİTLERİ
276
Kojiki'den
276
Nihongi'den
277
Aınu: Başlangıçta Dünya Sulu Çamurdu
282
VI. SİBİRYA VE ESKİMO MİTLERİ
285
Tunguzlar: Tanrı Şeytanı Yeniyor
285
Moğollar: Gökten Bir Lama Geldi
286
Alarsk Buryatları: Burkan Gök'ten İndiğinde
287
Altaylar: Tanrı ve İlk İnsan
288
Eskimolar: Yaratılış
289
Çukçi Eskimoları: Yaratıcı, İnsanı ve Hayvanları Yaratıyor
300
VII. KUZEY AMERİKA MİTLERİ
305
Yeşular (Joshua): Xowalaci ve Yardımcısı
305
Salinan: Sel Baskınından Sonra
310
Viyotlar: İnsanın Kökeni
31 1
Maidu: Başlangıçta
312
Cupeno: Uzayda Asılı Bir Heybe
318
Okanagon: Dünyanın ve İnsanın Kökeni
319
Saliş - Sahaptin: Dünyanın ve İnsanın Yapılışı
320
Blood (Kainai): İnsanın Yaratılışı
321
Huronlar: Dünyanın Yapılışı
322
Mandan: İlk Yaratıcı ve Yalnız Adam
326
Nakota (Assiniboine): İnsanın ve Atların Yaratılışı
332
Çerokiler: Dünyanın Yaratılışı
333
Yuçi: Dünyanın Yaratılışı
335
Dört Apaçi Yaratılış Miti
338
Çirikava Apaçileri: Dünya Yeniyken
338
Beyaz Dağ Apaçileri: Dünya Kuruluyor
339
Lipan Apaçileri: Kızılderililerin Tarzı
342
Hikarila Apaçileri: Başlangıçta Burada Hiçbir Şey Yoktu
345
Hopiler: Ortaya Çıkış
351
Zuni: Yeniliğin Başlangıcı
372
VIII. ORTA VE GÜNEY AMERİKA MİTLERİ
377
Kiçe Mayaları: Popo! Vuh'tan
377
Mayalar: Tanrı Babamız
390
İnka: Dünyanın Düzenlenişi
395
Yanıro: Yaratılış Efsanesinin Yedi Anlatımı
399
Jivaro: Nuhiiıo veya Dünya Hikayesi
403
Munduruku: İnsanlar Dışarı Tırmandı
409
IX. AVUSTRALYA VE PASİFİK MİTLERİ
41 1
Wulamba: Aborijinlerin Kökeni
41 1
Aranda: Yüce Baba Miti
418
Kakadu: İmberombera ve Wuraka
421
Yami: Dışarı Fırlayanlar
423
Negritolar: Düş Gören İnsanlar
425
Batı Ceram: Hainuwele Miti
426
Melanezya: Dört Yaratılış Miti
430
Banks Adaları: Qat'ın Miti
432
Marshall Adaları: Çok, Çok Uzun Zaman Önce
435
Maiana Adası: Varlıkları Yapmak
437
Dört Maori Kozmolojisi
439
Bir Soyağacı
439
Po
440
Yaratılış
440
Gök ve Dünya
442
Maori: İo'nun Miti
448
Samoa: Tangaroa ve Kaya
450
Üç Tahiti Kozmolojisi
454
Taaroa
454
İç İçe Kabuklar
455
Birçok Şeyi Yatıştıran
456
Tuamotu Adaları: Kozmik İlahi
458
Tuamotu Adaları: Kiho'nun Yaşadığı Yerler
459
Hawaii: Kumulipo (Bir Yaratılış İlahisi)
465
DİZİN
479
ÖN SÖZ
Çoğu kültürde yaratılış mitleri, mevcut gerçekliğin sosyal ve kültürel olduğu kadar, doğal temellerini de anlatan uzun bir mitsel geleneğin sadece giriş kısmını oluşturur. Bu kültürler, kendilerini doğanın geri ka lan kısmından ayrı görmedikleri ölçüde, yaratılış mitleri ile sosyokültürel mitleri kesin olarak birbirinden ayırmazlar. Dolayısıyla, bu antolojideki pek çok mit duruma göre kısaltıldı -kendisini takip eden daha tarihsel mitlerden ayrıldı- böylelikle, konu bakımından, varlığın, tanrıların, ev renin ve insanın yaratılışını doğrudan ele alan açık şekilde kozmolojik mitlere daha uygun olmaları sağlandı. Her durum için en özgün çeviriyi kullanmaya çalıştım -Batılı okuyu cu için bir başkası kadar düz veya kolay erişilebilir olmasa bile, kaynağı nın kültürel ve dini özelliklerini en iyi yansıtan çeviriyi aldım. Çoğunlukla vurgu işaretleri ve dipnotlar genel okuyucu için gerekli olmadığından atıldı fakat bunun yerine her mit, kendi ortamını, tarihini, yazarını ve ana sembollerini kısaca belirten bir giriş yazısıyla birlikte sunuldu . Tutarlılık sağlamak için, sadece kitap başlıkları italik olarak yazıldı; te ker teker mitlerin başlıkları yazılmadı. Kısmen aynı nedenle, fakat netlik açısından da, "Tanrı", "Kendi-Varlık", "Kendi-Varlık-Olmayan" ve "Kut sal" terimleri, mutlak gerçekliği ifade ettiklerinde büyük harfle yazıldı. Tanrılar ve prensiplerle ilgili, gerçekliğin sadece kısmi bir yönünü simge leyen genel terimler küçük harfle yazıldı. Bu kitap, dünyadaki yaratılış mitlerinin sadece bazılarını içeren bir derlemedir. Tek ciltle sınırlı olmaktan ötürü, en güçlü mitleri seçmeye çalıştım, her dini gelenekten örnek verip konuların veya yaklaşımların tekrarından kaçındım. Yine de umuyorum ki çeşitliliğiyle, bu derleme, dünya dinlerinin kozmolojik ve teolojik düşüncesine bir giriş görevi gö recektir. Özellikle minnettar olduklarım arasında, kendi konularına olan tutku larıyla bana da kendi yolumu izlemem için ilham veren öğretmenler var:
Isabel Stevens, David Bailey, Joseph Campbell, Ada Bozeman, Maurice Friedman, Roy Finch, Rudolf Amheim, Tom Driver, Theodor Gaster gibi. Onların her birinden -verdikleri cevaplardan ziyade sordukları sorular dan- çok şey öğrendim ve onlara teşekkürü bir borç bilirim.
Barbara C. Sproul New York - Şubat 1979
12 Barbara C. Sproul
GİRİŞ
En derin insan soruları yaratılış mitlerini doğuran sorulardır: Biz kimiz? Neden buradayız? Yaşamımızın ve ölümümüzün amacı ne? Dünyadaki yerimizi, zaman ve uzay içinde, nasıl anlamalıyız? Bunlar başlıca değer ve anlam sorularıdır ve olgusal konulardan etkilenmelerine rağmen, kendi içlerinde olgusal sorular değillerdir. Böyle olmalarından ötürü de ileri sürdükleri konular doğrudan mitler tarafından ele alınır. Mitler gerçekliğe karşı bu tür tavırları açığa vurur. Onlar bizim ger çekliği, dünyayı ve kendimizi anlayış şeklimizi düzenler. Onlara bilinçli olarak bağlanalım veya bağlanmayalım, etkileri her tarafa yayılmış ola rak kalır. Eski Ahit'teki Yaratılış'ın Cl-2:3) ilk mitinin gücünü düşünün. Ondaki bilimsel iddialar, modem görüşlere çok açık şekilde ters düştü ğünden reddedilebilir ama mitin kendisine ne demeli? Çoğu Batılı, koyu bir Yahudi veya Hıristiyan olsun olmasın insanın kutsal olduğunu , Tanrı kulu olduğunu savunmakla, hala bu geleneğin mirasçısı olduğunu gös terir. Aleni inançsızlar, bu iddiadaki samimi dindar dili Tanrı'yı redde derek savuşturur ama gene de iddianın sonucuna kıymet verip insanın vazgeçilmez hakları olduğunu (Tanrı tarafından yaratılmışlar gibi) kabul ederler. Buna ilaveten insanın tüm diğer yaratıklardan üstün olduğu ve onun ruhu ve aklı ile dünyanın üzerinde, onu idare etme yükümlülüğüne sahip olarak yer aldığı inancını düşünün -bu inanç hala geçerli ve çok güçlüdür. Hatta zamanın düzgün şekilde yedi günlük haftalara ayrılması nosyonu ve hir günün tatil olması da hata yaygınlığını sürdürüyor. Ger çekliğe karşı bu tavırlar hep Yaratılış'ın ilk mitinin parçasıdır. İnsan ister tapınağa, ister kiliseye gitsin, kendini dindar olarak görsün görmesin, bu tavırları gündelik davranışlarına yansıttığı ölçüde, hala derinden Yahudi Hıristiyan'dır. Fakat belli bir mitin gücünün, mit kavramının kendisinin gücü kadar etkili olması önemli değildir. Esasen, ilk yaratılış mitinin öne sürdüğü iddiaların hepsi teker teker şu ya da bu kesimin saldırısına uğramıştır. Yaratılı� Mitleri
13
Anlamak zorunda olduğumuz ise şudur: Onlara yeni olgularla karşı çı kılmamıştır; olgular hakkındaki yeni yaklaşımlarla karşı çıkılmıştır, yeni mitlerle karşı çıkılmıştır. Mitlere bağımlı olmaktan kaçamayız. Onlarsız, şeylerin ne olduğuna, onlarla ne yapacağımıza veya onlarla nasıl ilişki kuracağımıza karar ve remeyiz. Mitlerin sağladığı temel anlayış yapıları, her ne kadar kısmen madde ve içgüdü tarafından belirlense de, gene de özünde gelişigüzeldir çünkü sadece "gerçek" "olgu" dünyasını değil, bizim o dünyayı algılama mızı ve yaşayışımızı da anlatırlar. Bu bizim kendi "benliğimizi" anlamamız için de geçerlidir. En temel kişisel kimlik sorusuna nasıl yaklaşırız? Dünyayı algılayan ve yaşayan bu "hen" kimdir? İlk olarak, kimliğin vücudun "ben" (vücudumun savunma sının olumladığı ve konıduğu) ile "hen-olmayan" (organ nakli ameliyat larında olduğu gibi, engellenen, sald ırıla n reddedilen) arasında ayrım ,
yapma yeteneğinde kendini gösteren bir fizyolojik gerçeklik olduğunu kabul ederiz. Fakat her ne kadar o derece sağlam bir fiziksel temele
oturmuş, içgüdüye o derece yerleşmiş olsa da, kimlik "olgusu" çeşitli şekillerde insanlar tarafından be lirle nir. Zekanın gelişmesi ve onun so nucunda gelişen özgürlükle birlikte, insan çevresine cevap vermek ve onunla etkileşmek için saf tepkisel ve fiziksel olanlar dışında yollar inşa eder. "Ben'', artık vücutla eşanlamlı değildir. Esasen, bellek ve hayal gücü ile birlikte, zaman bilince girince sonı da hemen karmaşıklaşır ve hanµ,i vücutla kendimizi özdeşleştirdiğimizi sorarız. Bugünkü mü? Dünkü mü? Perhiz yaparsak bir ay sonra sahip olacağımız vücutla mı? Çocukken sa hip olduğumuz vücutla mı? Ve insan, anlamanın yapısal örgüsüne daha çok faktör ekledikçe, kimlik, büyüyerek başka konuları da içermeye baş lar. Cins, ırk, meslek, milliyet, yaş, statü ve benzerleri, tüm bu vücutlarda ki "ben", kendini sabit ve aslen da ha büyük toplumsal gerçekliklere bağl ı
olarak görmeye başladıkça konuyla ilintili hale gelir. Çoğu zaman bu tür özdeşleşmeler o derece güçlüdür ki, baştaki "ben" eşittir "vücut" demek olanı bastırır. İnsan karmaşık bir "ben"in çeşitli yönleri arasında ayrım yapmaya başlar; kimilerini "üstün benlikler" olarak, diğerlerini "daha aşağıda
"
görür ve birini ötekinin zararına olacak şekilde öne çıkaran
seçimler yapmaya başlar. Savaş zamanlarında görülen budur: İnsanlar sa dece fiziksel olarak değil, ulus olarak da, gönülden, "vücut benliklerini" "vatandaş benliklerine" feda ederler. Kimlik gerçekte nerede yatar? Bu durumdaki basit "olgu" dünyasını
nasıl anlamalıyız? "Gerçek olgu" bireyin fiziksel otonomisi midir? Bireyin
14
Barbara C. Sproul
sadece geçici bir parçası olduğu devletin otonomisi midir? Hem devletle rin hem de onların kuşaklar boyu mensuplarının sadece geçici bileşenler olduğu, evrenin otonomisi midir? Ya da makro evrenden mikro evrene geçersek, gerçeklik bireyin, devletin ve evrenin sadece geçici düzenler olduğu atom veya kuarkın otonomisi midir? Bu konuda bile, bize sunu lan çeşitli olguları saptamak ve ardından değerlendirmek için mitlere ihtiyacımız var. "Ben kimim? Toplum ve doğa dünyalarına nasıl uyum sağlıyorum? Nasıl yaşamalıyım?" gibi soruları cevaplandırmak için mitlere ihtiyacımız var. Değişik kültürlerin bu soruları cevaplandırmak için özel mitleri olsa da, en temel cevapların bulunabileceği yer yaratılış mitleridir. Yaratılış mitleri, mitsel anlatılar içinde sadece en etraflıları ve en geniş anlam sorularına eğilenleri olmakla kalmayıp aynı zamanda en derinlikli olan larıdır. İlk nedenleri, yani kendi kültürlerinin gerçeklik algısına dair özleri ele alırlar. Onlarda kişiler, insan ve dünya, zaman ve mekan hakkındaki temel anlayışlarını ortaya koyarlar. Ve onlarda kültürler, karmaşık dog manın ince meselelerine girmeden önce, en doğrudan şekilde, mutlak gerçeklik karşısındaki anlayış ve korkularını, varlığın en temel olgusunu ifade ederler. Kültürlerin kendi yaratılış mitlerini en kutsal saymaları tesadüf değildir çünkü onlar daha sonraki mitlerin üzerinde yükseldiği zemindir. Onlarda grubun üyeleri (ve şimdi dışındakiler de) tüm değer ve anlam yapılarının ana elemanlarını algılayabilir. Çoğu zaman, bu mitlerin açıkça ve bütün olarak ilan ettiği tavırları, biz ancak gizli ve parça parça anlayabiliriz. Küçük çocuğu olan bir ebeveyne bakın, bu tür tavırların neredeyse bi linçsiz olarak iletildiğini ve alındığını görürsünüz. Bu mitlerden türetilen değerler esas olarak konuşmanın kendisinin de parçası olmuştur. "Bu ne?" diye sorar çocuk. "Ya bu? Nasıl kokar?" Nasıl his verir? Tadı nasıldır?" "Nazik davran" der annesi, "o bir papatya". "Ve bu bir çamur birikintisi. Dikkat et, bu bir cam parçası" , "ve bak, işte pırıl pırıl bir gümüş para". Ve annenin sözleriyle birlikte küçük kız onun ses tonunu duyar ve her ikisinden, tüm bir değer ve anlam yapısının temel taşlarını edinir. Ancak bu şeylerin her birini yerleştirmeyi ve değerlendirmeyi öğrendikten son ra onlar hakkında kararlar verebilir. Ancak ondan sonra neyi koklama nın hoş olacağını, neyin içine atlanıp dalınabileceğini ve neyin kıymetli eşya kutusunda saklanması gerektiğini bilebilir. Gerçeklik karşısındaki bu tür tavırların çoğu ebeveyn tarafından aktarılsa da, diğerleri de geniş çapta kültür tarafından, eğitimle, yasayla, eğlenceyle ve ritüelle aktarılır. Yaratılış Mitleri
15
Kendimizinki gibi çeşitlilik içeren ve hızla değişen toplumlarda, farkl ı ve bazen de birbiriyle çelişen tavırlar aynı anda yaygınlaşabilir. Öyle olsa da, bunlar çoğunlukla yetişkinler ve aynı zamanda çocuklar tarafından, sorgulanmadan, "şeylerin hali" ve "olgular" olarak kabul edilir. Böylece, ailevi mitlerin aktarılış şekli nedeniyle insan, çoğu zaman onların aslında mit olduğunu öğrenemez; kendi görüş açısına gömülür ve kendi geleneklerinin tutsağı olur. Kolaylıkla, gerçekliğe karşı takını lan tavırlarla (değerlerin beyanı) gerçekliğin kendisini (olgusal ifadeler) birbirine karıştırır. Kendi mitlerini mit olarak göremediğinden tüm diğer mitlere yanlış der. Ti.im mitlerin gerçekliğinin varoluşsal olduğunu ve mutlaka teorik olmasının gerekmediğini anlamaz. Yani, mitlerin etkili oldukları derecede doğnı olduğunu unutur. (Bir bakıma mitler kendini doğuran kehanetlerdir; yaydıkları değerlerle olguların yaratılmasına se bep olurlar. Örneğin başka yaratıklardan üstün olduğumuzu düşünürsek, kendimizi o şekilde kurarız ve onları acımasızca kullanırız. Oysa hayvan larla kardeş olduğumuzu düşünen topluluklar, onlarla uyum içinde ve onlara saygı duyarak yaşarlar. ) Şartlar değiştikçe ve algılamalar farklılaştıkça (çoğunlukla ekosistem hakkındaki duygularımızda olduğu gibi, eski mit çok başarılı olup yeni bir gerçeklik yarattığında ve ona karşı yeni bir tavrın doğmasına yol açtığında) kültürler sürekli olarak mitlerini revize ederler. Bu uygulama, bu kitapta yer alan mitlerin çoğunda da, kendi modern kültürümüzde de açık