Fethullah Gülen'in 40 Yıllık Serüveni
 9758731297

Citation preview

Yayın No: 88

Bu kitabın yayın haklan Günizi Yayıncılık' a aiııir. Tanıtım için yapılacak alıntılar dışında, tüm alıntılar Kültür Bakanlığı Telif Hakları Sözleşmesi hükümleri gereği, yayınevinin iznini gerektirir.

Kitabın adı:

© Fethullah Gülen 'in 40 yıllık serüveni

Editör: Abdullah DEMİR Kapak tasarım: Günizi grafik tasarım Montaj ve baskı: Bayrak Mat. Ltd. Şti. Mücellit: Bayfak Mat. Ltd. Şti.

1. Basım: Haziran 2004 ISBN 975-8731-29-7

GÜNİZİ YAYINCILIK EKO YAYINCILIK Ltd. Şti. kuruluşudur.

Cağaloğlu Yokuşu, Evren Han, Kat 3, No: Cağaloğlu/İstanbul Tel-Fax:

(0212) 512 11 72

E-mail: [email protected]

62,

İ Ç İNDEKİ LER Fethullah Gülen'in 'Küçük Dünyası'/ 7 Trilyonlarla oynayan adam 10 1975'te Nur. Kampları'nı kurdu/ il ANAP'la güç kazandı/ 11

Okulları ABD kontrolünde/ 12 'Işık Evleri'nin süvarileri/ 13 Zeki çocuklara kanca/ 13 Kutsal cemaatten olmak.../ 14 Altın nesil / 15

FETHULLAH GÜLEN'İN "İ-LA-YI KELİMETULLAH VEYA CİHA D" KİTABINDAN SEÇMELER:/ 16 Yurtdışındaki örgütlenme/ 17

Okul, yurt ve dershaneler/ 18 Cosmicus / 19

FETHULLAH GÜLEN KENDİNİ ANLATIYOR/ 20 Açılan yol/ 20

Cihada her an hazır olmalıyız/ 22 El yazısı ve !atin harfleri/ 23 Fethullah Gülen'e İzmir görevi/ 25 Hatice Babacan olayı/ 26 Erdoğan'a destek ve büyük sağ projesi/ 27 ABD'de Gülen ziyareti/ 28

FETHULLAH GÜLEN KENDİNİ ANLATIYOR:/ 29 Maddi cihad/ 29 Devamlı sevap yazan kalem / 31 'Işık Evleri' açılıyor / 32 Zübeyir Gündüzalp ölünce... / 34 Gülen' in yıldızı parlıyor/ 35

FETHULLAH GÜLEN KENDİNİ A NLATIYOR 36

Cihad iç ve dış huzurun garantisidir / 39 'Komando gibi yaşayın'/ 40 12 Eylül'ün getirdikleri/ 41 Darbeciler ve cemaatler ittifakı/ 42 'Rejim karşıtı en büyük tehlike'/ 42 Uzun vadede din devleti isteği I 45 Strateji ve hedefleri/ 48

Hasan ESKiL

FETHULLAH GÜLEN KENDİNİ ANLATIYOR/ 50

'Dünyaya hfilcim olmamız şart'/ 51 Para toplama metotları/ 53

FETHULLAH GÜLEN KENDİNİ ANLATIYOR/ 59 Maddi-manevi cihat/ 60 Gülen Hoca

ABD' den dönmeye hazırlanırken/ 62 Gülen'i de

vururlar!/ 65 / 69

Sartre'dan Gülen'e!

..

'Maske Düştü. .'/ 73 .

Takke düştü, kel göründü/ 77

Kürtçü, Şeriatç ı, Numaracı Cumhuriyetçi .../ 81 Gülen Türkiye'ye Döner mi? ../ 85 Dün ve Bugün .../ 89

Zaman, Star'a Neden Saldırıyor?.. / 93 Onlar Şimdi İktidar.../ 97

FETHULLAH GÜLEN'LE İLGİLİ RAPORLAR VE BASINDAN SEÇMELER Fethullahç ı kuşatma/ 103

Polis müdürünün çantasından Fethullah CD'!eri çıktı/ 107 Gülen'den cihat itirafı/ 109 '

Gülen büyük tehlike' / 112

Fethullah'a devlet desteği/ 119 Fethullahçılar panikte/ 122 Asker kararlı/ 12 7 Tarikat şefinin çiftlikteki fotoğrafları / 13 1 Poliste savaş: Şu meşhur Fethullahçı raporu/ 139 Beyinler öğrenci evlerinde yıkanıyor/ 143 Devlet çarklarının arasındaki islamcılık/ 147 Bir zamanlar Nur talebesiyde / 159

PENCERE/ 171

Gülen destek arıyor/ 17 5 AKP'de cemaat çelişkisi/ 177 Diplomatlara gözdağı J 179

..

..

ONSOZ Bu Röportajı Yalnız Cumhuriyet Yayımlayabilir... Hikmet Çetinkaya 'nın Fethullah Giilen'e ilişkin yazı dizisi başladı .. Zaman gazetesini de hafakanlar bastı.. Neden? .. Zaman'a ne? .. Yoksa bu gazete Fethullah Gülen'in özbeöz gazetesi mi olu­ yor... Evet! .. Nakşibendi tarikatının Saidi Nursi dalından türeyen cemaatin ilginç şeyhi Amerika'da yaşıyor, gazetesi T ürkiye'de kapı kapı, ev ev, bedava dağıtılıyor; yurttaş sabah kalkıp bakıyor ki kapı zi­ lini Fethullah çalmış , Zaman'ı eşiğe bırakmış . . Bu değirmenin suyu nereden geliyor v e hangi çarkları döndü­ rüyor? ..

HİKMET ÇETİNKAYA Kim hu Fethullah? . . ***

Hikmet Çetinkaya, adamı kendi dilinden deşifre ediyor, baş­ kasının anlatımı değil; dizide Fethullah Fethullah'ın kimliğini sergiliyor... Ne diyor adam: - Kô.be 'de çok sinek vardı, herkesi ısırıyor/ardı, bu sinekler beni bir kez ısırmadı. . . - Komşumuz bizim bahçedeki kazlarımızı dövmüş yaralamış­ tı, havada bir bulut belirdi, bizim kazları hırpalayan komşunun bahçesine dolu yağdı, ne var ne yok alıp götürdü; köyde başka hiçbir yere dolu yağmamıştı . . . - Zelzele olmuş, köyde yıkılmadık bina kalmamıştı, hiç kimse evde yatamıyordu, Fahri Kainat Efendimiz, Hazreti Ali 'ye bu­ yurdu, 'bu köye bir kazık çak' dedi, ne zelzele kaldı, ne de kor­ ku . . . Ne olursa olsun, Fethullahçılar Orta Asya'dan Amerika'ya dek örgütlenmişler, T ürkiye siyasal haritasında ve seçim sandı­ ğında pazarlık güçleri var. . . Şimdi Tayyip

'

e

oynuyorlar. ***

Cumhuriyet'ten başka hiçbir gazete Fethullah'ı gerçek kimli­ ğiyle sergilemeye cesaret edemez . .. Neden? . . Çünkü banka ve piyasa dünyasında süregelen iş ilişkileri ne­ deniyle medya, Şeyh Efendi'nin dalına basamaz; çıkarlar yuma­ ğında kördüğümleşen basın, Fethullahçılarla iyi geçinmek zo­ rundadır.

İLHAN SELÇUK

Fethullah Gülen'in 'Küçük Dünyası' Fethullah Gülen yıllardır ABD'de yaşıyor. . . Emekli bir vaiz nasıl olur d a ABD'de yaşayabilir? Bu ayrı bir konu . . . Tartışılmalı!.. Fethullah Gülen'in sağlık durumu iyi değil... Hafıza kaybı olduğu söyleniyor. . . Kalbinden d e rahatsız. . . Üstelik şeker hastası .da ... Bu yazı dizisi, son on yılın öyküsü . . . Fethullahçılar içinde b ir yarış başladı.. .

"Fethullah Gülen ' den sonra o koltuğa kim oturacak?" Onlar tartışadursun, biz Gülen'in serüvenini "Hayatın Sayfalarına" düşen, Cumhuriyet arşivinden ve "Din Baronunun Kazlara" kitabımızdan bazı alıntılar yapıp açalım ... ?_-������

��������- _ _

HİKMET ÇETİNKAYA

Şemsettin Nuri' nin Hocaefendi'yle yaptığı röportajları içe­ ren "Küçük Dünyam" adlı kitabı bulmanızın olanaksız olduğu­ nu düşünerek okurlarımızı aydınlatmaya çalışacağız. Kitabın 1 37. sayfasında "Sivrisinek" bölümü bulunuyor. Ho­ caefendi'yi tanımanız bakımından aynen aktarıyorum: " . . . O sıralarda Kabe ve çevresinin temizliğine bugünkü kadar dikkat edilmiyordu. Harem'in duvarlarına dahi idrar yapan olu­ 'yordu. Pislik sebebiyle de çok sinek bulunuyordu. Bilhassa ge­ celeri, sinekler ciddi bir şekilde çoğalıyor ve rahatsız edecek oranda insanlara saldırıyorlardı. Ben on beş gün kadar Ha­ rem'den hiç ayrılmamıştım. Buna rağmen bir kere dahi olsun be­ ni sinek ısırmadı. Bu durumun sadece bana mahsus olduğunu da

haki­ katım, Harem'de ne derece şümullü olduğunu bu hadise se­ bebiyle daha iyi anlamış oldum ... " zannetmiyorum. Sadece 'Vemen dehalehu kane aminen

'

Fethullah Hoca'nın çocukluk anıları da hayli ilginç . . .

43. sayfada yer alan "Nasara" bölümünü de gelin birlikte okuyalım: "Çocukluğumda bizim kazlarımız vardı. Ben onları çok se­ verdim. B ir gün bu kazlar, Necip Ağa adındaki çok muhterem, abit, zahit komşumuzun t arlasına girmişler. O da kızmış, kazları bir güzel dövmüş. B aktık bizim kazlar kan revan içinde. Kiminin ayağı kınlrnış, kiminin gözü çıkmış. Onları öyle görünce içim sızladı, çok rikkatime dokundu. Fakat ne ben ne de evimizden bir başkası tek kelime söylemedi. Çok geçmedi. Havada bir bulut belirdi. Necip Ağa'nın tarlasına öyle bir dolu yağdı ki , bahçede ne var ne yok hepsini aldı götürdü. O da, biz de hayret içinde kaldık. Çünkü köyde başka hiçbir yere dolu yağmamıştı. . " 8

FETHULLAH GÜLEN'İN 40 YILLIK SERÜVENİ Kitabın bir başka bölümünde (9. sayfa) dedesinden anılan ak­ tarıyor Hocaefendi:

" Cihan Harbi'nden evvel çok şiddetli bir zelzele olmuştu. Köyde yıkılmadık bina kalmamıştı. Herkes harman yerinde ya­ tıyor, evlerine gidemiyordu. Halbuki kış bastınruş ve kar da yağ­ mıştı. B ir gün ben de harmana gidiyordum. Karşıma Mehmet Efendi çıktı. B ana 'Şamil Ağa! Nereye gidiyorsun? ' diye sordu. 'Harmana' diye cevap verdim. 'Git evine yat! Bir tek taş dahi düşerse getir onu benim kafama çal ' dedi. 'Hoca niye?' dedim. Bana şunları söyledi: Bu gece köye Fahri Kainat Efendimiz geldi. Arkasında Raşid halifeler v ardı. Hz. Ali'nin elinde ise birçok kazık bulunuyordu. Ben hemen koştum ve yanına v ardım. Efendimiz bana dönerek: - Molla Muhammed! B u köy senin mi? diye sordu. Ben de 'Evet ya Resulallah! Benimdir' dedim. Bunun üzerine Fahri Ka­ inat Efendimiz (s. a.v.) Hz. Ali ' ye döndü ve 'Ya Ali! Bu köye de bir kazık çak, bir daha bu köy de sallanmasın!' d edi . O da elin­ deki kazıklardan birini ovaya çaktı. . .

Dedem Şamil Ağa, b u hadiseyi çok defa anlatmıştı. Her defasında da 'İşte manaya açık, ruh insanı bir tek şahıs var. O da Mehmet Efendi'dir ' derdi." Fethullah Hoca'nın anıları hayli ilginç. Hele askerlik anılan var ki vallahi Aziz Nesin 'e, Muzaffer İzgü 'ye taş çıkarıyor. Askerde sağlık kontrolü yapan doktorla ilgili bölümüne bir ba­ kalım isterseniz: "Bir defasında umumi kontrol yapılacaktı. Doktor bana' Sıyır kilotunu' dedi. Ben 'Komutanım, benim di­ zimden yukarısını annem dahi görmemiştir ' dedim. Adam, in­ saflı biriymiş, 'Geç' dedi, kurtuldum ... " Hoca, kitabın 67. sayfasında anlatıyor:

"Vesveseye esas teşkil edecek h ususların doğması için be9 _-������-

�����������

HİKMET ÇETİNKAYA

yin yıkamanın lüzumuna inanıyorum. Baştan vesvese hiç doğmamalı, doğarken hemen ölmeli ... " İ şte böyle . . . Perde açılıyor. . .

Trilyonlarla oynayan adam Hakkında lOO'ün üzerinde dava açıldı, politikacılarla hep ya­ kın ilişki içinde oldu

1 983 seçimlerinde ANAP'ı destekleyen Fethullah Gülen ve yandaşları, Süleyman Demirel'e savaş açtı. . . ANAP iktidarı dö­ nemi, Fethullahçılara yaradı. Askeri liseler, polis kolejleri ve ast­ subay okullarında örgütlenmeye başlayan Fethullahçılar, devlet erkindeki etkinliklerini yoğunlaştırdı. Fethullah Gülen' in hedefi şuydu: "Sandıkla değil, silahlı darbeyle iktidarı ele geçirmek .. . İ lhan Selçuk, M. Emin Değer ' in "Bir Cumhuriyet Düşmanı­ "

nın Portresi" kitabına yazdığı önsöz ile şöyle der: ... Fethul/ah Gülen, bu coğrafyada, bir süreden beri Amerika'yı mesken tut­ tu; güvencesini Atatürk Tiirkiyesi' nde, irticaya sempatiyle bakan büyük müttefikimizde gören 'Hoca Efendi' uluslararası bir kişi­ liktir.. . "

"

Ben, otuz yıldır Fethullah Gülen ' le ilgili röportajlar yapıyor, yazılar yazıyorum. .. Fethullah Hoca=Nurculuk. . . 1999 'da yaptı­ ğım "Fethullah Gülen" dizisi yazımda, Nurculuğun içyüzünü, Fethullahcılığı anlattım... Bu gün tam sırasıdır . . Said-i Nur­ si 'nin büyülü amacını iyi bilen, laik demokratik rejimin altının oymak ve Türkiye'yi "Ilımlı İslam" modeliyle kucaklaştırmak isteyen Fethullah Gülen, sıradan bir emekli v aiz midir? Asla! M. Emin Değer Fethullah Gülen'in derin misyonunu "Bir Cumhu­ riyet Düşmanının Portresi" nde şöyle anlatır: .. . Sıradan bir kişi değildir. Zeki ve kim ne derse desin ne yapacağını ve nasıl .

"

�������_JQ_���

FETHULLAH GÜLEN'İN 40 YILLIK SERÜVENİ yapacağım çok iyi bilen, amacı için Makyavel taktiğini çok iyi kullanan, dinsel deyimle takıyyenin her türüne başvuran bir ki­ şiliktir."

1975'te Nur Kampları'nı kurdu M. Emin Değer'in saptaması doğru ... Şimdi ise eski yazıla­ nmdan bir kesit . . . B akalım Fethullah Gülen nasıl bir kişilik? . . Yıl 1966 . . . Fethullah Gülen, B ornova Camisi'nde vaizdi . . . He­ nüz ünlü değildi . . . Yavaş yavaş çevre edindi . . . Kestane Paza­ n'nda sohbetlere başladı, Hisar Camisi'nde vaazlar verdi . . . 12 Mart 1971'de gözaltına alındı . . . Bir süre sonra salıverildi . . . 1975 yılında "Nur Kampları" nı kurdu . . . Yaz aylarında Edremit, İ z­ mir/Kemalpaşa yöresinde yaşlan 1 3- 15 arasındaki yoksul ailele­ rin çocuklarını yetiştirdi. O tarihte "Sızıntı" dergisini çıkardı. . . Akevler Kooperatifi'nin kuruluşu siyasi ilişkilerinin ilk adımı­ dır. Kooperatif üyeleri arasına çok sayıda kaymakam, vali, yar­ gıç ve savcı yer aldı . . . Daha sonra bu kişiler ANAP ve DYP'den, 3 Kasım 2002 seçimlerinde de AKP' den milletvekili seçildi, ba­ kan oldu . . . 12 Eylül 1980 sonrası arandığı halde yakalanamadı. Çünkü Turgut Özal 'ın himayesine girmişti . . . Özal'la tanışması 1977 seçimlerinden önce oldu. İ zmir' de MSP milletvekil adayı olan Özal, Gülen ve çevresinden destek gördü... Fethullah Gü­ len, 1982 yılının Mayıs ayında bazı askerlerle görüştü. Onlara şu sözü verdi: "1982 Anayasası' nı destekleyeceğim. Yalnız,

TSK'deki yandaşlarıma dokunulmasın. Bir de, benim yaka­ lanmamam konusundaki yazılı emir kaldırılsın ..."

ANAP'la güç kazandı Gülen 'in koşulları kabul edildi ... Fethullahçılar 1982 Anaya11

����������� _-������__

HİKMET ÇETİNKA YA sası 'nı destekledi . . . O tarihte Yeni Asya grubu ( Mehmet Kutlu­ lar ) ile bozuk olan bağlan tümüyle koptu. . . l 983 seçimlerinde ANAP'ı destekleyen Fethullah Gülen ve yandaşları, Süleyman Demirel 'e savaş açtı... ANAP iktidarı dönemi, Fethullahçılara yaradı. Askeri liseler, polis kolejleri ve astsubay okullarında ör­ gütlenmeye başlayan Fethullahçılar, devlet erkindeki etkinlikle­ rini yoğunlaştırdı. Fethullah Gülen'in hedefi şuydu: "Sandıkla değil, silahlı darbeyle iktidarı ele geçirmek ..." Bunu niçin yapmalıydı? Türk S ilahlı Kuvvetleri, adliye, İçişleri ve Milli Eğitim bakanlıklarında örgülenmek.. . 1 986 yılında, Gülen' in "Akyazılılar Vakfı" mn askeri okullara sahte sağlık raporu ile öğrenci soktuğu saptandı. Çok kişi tutuklandı, ama Gülen'in bumu bile kanamadı. . . Türk Silahlı Kuvvetleri, Gülen'e o tarih­ ten itibaren kuşkuyla baktı; 1995 yılından itibaren de Fethullah­ çılar MİT tarafından sürekli izlendi . . . 1995 yılında "medya" yla yakın ilişkiye girildi. S ağcısından solcusuna, Atatürkçüsünden şeriatç ısına dek çok sayıda yazarla "çıkar yumağı" oluşturul­ du . . . Tansu Çiller, Mesut Y ılmaz, Bülent Ecevit, Hikmet Çe­ tin gibi politikacılarla yakın ilişki kuruldu: Cumhurbaşkanı S ü­ leyman Demirel'le barışıldı, ödüller verildi . . . Fethullahçılar, 24 yıl içinde inanılmaz bir örgütlenmeyle, yurtiçi ve yuıtdışında

500 okul, işyeri, gazeteler, televizyonlar ve radyolar kurdu; tri iyonlarla oynamaya başladı . . .

Okulları ABD kontrolünde Fethullah Gülen, hakkımda lOO 'ün üzerinde dava açtı, ancak hiçbir duruşmaya kendisi gelmedi . . . Azerbaycan'dan Türkme­ nistan' a dek pek çok ülkede okullar açtı ... Tüm bunlar kimin kontrolünde oldu? Orta Asya cumhuriyet12

����_ ����__-������

FETHULLAH GÜLEN'İN 40 YILLIK SERÜVENİ lerini, Ortadoğu'yu denetlemek isteyen ABD'nin yönetiminde .. . Cumhuriyet gazetesi, Fethullah Gülen'in

30

yıldır peşindeydi.. .

Cumhuriyet'in yazdıklan doğru çıktı. .. Çok yazıldı çizildi ama okurlara anımsatmak açısından yineletnekte yarar var... Fethul­ lah Gülen, Işık Evleri'nde acaba neyi amaçlıyordu? ..

'Işık Evleri'nin süvarileri Gülen cemaati için ağı genişletmenin yolu, yeni mali kay­ nak ve insan gücü bulmaktır. Bunun için başarılı ve zeki öğ­ renciler kazanmaya çalışılır Gülen'in deyimiyle, (öğrencilerin/ağabey adı verilenlerin kaldığı F.B.)

"Işık Evleri" cemaatin inanmış ya da ticari imkan­

lar sağlanmış esnaf ve işadamları tarafından finanse edilir. Ce­ maat için ağı genişletmenin yolu, yeni mati kaynak ve insan gü­ cü bulmaktır. Cemaatin birlik bütünlük içinde bir arada bulunup amaçlarını gerçekleştirmesi için, yeni gelenlere manevi ve mu­ kaddes değerlerin önemi benimsetilir. Ahiret hayatlarında elde edecekleri kazanımlar, sevaplar anlatılır. Önceleri Anadolu' daki esnafla başlayan, sonra büyük kentlere ve iş dünyasına ulaşan bu maddi yardımların birer Allah ve peygamber hizmeti olduğu ka­ bul edildiği için, cemaat bu konuda pek zorluk çekmez. Bu yar­ dımsever kişilerin cemaatin, öğrencileri ümmet rüyaları ile eğit­ tiklerini bilmedikleri muhakkak.

"Hayırlı bir iş"

diyerek buna

sarılıyorlar.

Zeki çocuklara kanca Böylece, Türkiye'nin dört bir tarafında, ilçelere kadar uzan­

mış bu evlerde, okullardaki başarılı, zeki çocuklarla bağlantı ku­ nılur. Genellikle okul birincileri seçilir. Bu nedenle,

"Işık Evle­ ri" , cemaate adam kazandırmanın en etkili yöntemidir. O evler������ _ı·ı_����

HİKMET ÇETİNKAYA de göıülen yakınlık, karşılık beklemeden yapılan yardımlar, ço­ cuk dünyamızda bizlere, o güne değin hiç sahip olmadığımız duygulan, heyecanları yaşatır. Ancak cemaate girdikten ve ce­ maatin bir küçük üyesi olduktan sonra müthiş bir değişim başlar. Bir askeri disiplinle, öylesine katı kurallarla yaşamaya başlanır ki, dayanmak çok güçtür.

" ...Yurt belletmeni, beni, sabah namazma kaldırdı. Üstüm açık olduğu için çok üşürdüm. Bir de sabahları buz gibi suy­ la abdest ahrdık. Bir keresinde abdest almak istemedim. Bel­ letmen, zorla beni suyun altına soktu. Ondan sonra hasta, si­ nüzit oldum ... Yatsı namazı ve tesbihattan sonra, ev imamı­ nın sohbeti vardır. Sonra Nur Risaleleri ve F. Gülen'in kitap­ ları okunur, kasetleri izlenir. Haftada en az (biz öğrenciler için özel olarak hazırlanmış) 3 kaset video izlenir. İ slamın nasıl yeniden yönetime hakim olacağı, özlenen şer'i düzenin topluma faydaları ve benzeri hedeOer tekrarlanır. Ya da Ho­ ca'nın yeni çıkan bir kitabı sayfa sayfa okunur. Ev imamı ta­ rafından yorumlanır. Hepsinden sınav yapıhr. Mecburi ya­ rışmalar düzenlenir ve kazananlara, yine Hoca'nın başka bir kitabı verilir. Evler çok güzel döşenmiş, her türlü imkanı olan evlerdir. Ev imamı, öğrencilerle sürekli toplantı halin­ dedir. Dikkati çekmek için, toplantılar herkesin uykuda ol­ duğu zamanlarda yapılır. Sıkı istişare içindedirler. Eve gelen öğrenciler kıvama gelmişse, onlarm planlaması yapılır. Za­ man gazetesinin promosyonu için çalışıhr. Her evin imamı, abone bulmak konusunda yarış içindedir."

Kutsal cemaatten olmak ... "Bir kere, beyinlerimize şu ana fikir sanki kazınmıştır: 'Bu cemaatten olmak çok büyük bir nasiptir. Yani öyle bir kıs����- -����_l!_�� _ ����--��

FETHULLAH GÜLEN'İN 40 YILLIK SERÜVENİ mettir ki, herkese nasip olmaz. Allah'ın ancak çok şanslı ve se­ çilmiş kullan, bu cemaatin bireyleri olabilir. Bu kutsal cemaatin manevi bir misyonu var'

. . . Ayrıca, sürekli olarak cemaatin çok büyüdüğü ve hayatta ne olmak istersek -kaymakam, va­ li, polis, öğretmen- olabileceğimizi ya da nerede ve nasıl bir iş kurmak istiyorsak, cemaatin hemen yardım edeceğini söy­ lüyorlardı. Cemaatin sadece Türkiye' de değil, bütün dünya­ da yayıldığını ve çok güçlü olduğunu söylüyorlardı. Eğer ce­ maate karşı olumsuz bir davranışınız olursa, hizmeti sekteye uğratacak bir şey yaparsanız, en başta 'şefkat tokadı' yersi­ niz. Allah 'ın kapısına sırtını dönmeniz ve Allah'ın da size sır­ tını dönmesi... Peygambere karşı gelmeniz ... Bunun sonuçla­ rı ne olabilir? Bu tür öyle korkutucu şeyler anlatılır ki, inan­ cı olan bir insan için bunlara tahammül edilemez... Eğer ce­ maate karşı çok büyük bir şey yaparsanız, hizmette küçücük bir hata yapmış olursanız, Allah başınıza öyle husumetler ge­ tirir ki, ne dünyada ne de ahirette belinizi bir daha doğrulta­ mazsınız. Şefkat tokadını muhakkak yersiniz ... "

Altın nesil Cemaat ana hatlarıyla: a) Işık Evleri ve yurtlarda yetiştirilen (Gülen'in deyişiyle)

'Işık Süvarileri'

yle yeni bir toplum yarat­

mak .. . Altın Nesil denen bu yetiştirilen gençlik, cemaatin ana he­ defleri çerçevesinde yeni bir toplum yaratacaktır. b) Yaratılan yeni toplumda İslami düzen hakim olacaktır. Bu da laik demok­ ratik Türkiye Cumhuriyeti'ni sona erdirip, yerine şer'i kanunla­ rın geçerli olacağı, İslami devleti kurmakla gerçekleşecektir. .. . Yetiştirilip, kendilerine Altın Nesil denilen yeni nesil,

türk

Ata­

'e, devrimlerine ve onun eseri olan Cumhuriyet'e düşman-

���-������-...J.i_����

HİKMET ÇETİNKAYA dır. Onunla hesaplaşmak üzere yurt, kolej ve Işık Evleri'nde eği­ tilmişlerdir. Şer i düzeni arzulayan tek tip insanlardan oluşan yı­ '

ğınları oluşturur... Yani bir kul oluyoruz. Hangi yöne sürüklenir­ sek oraya gidiyoruz. Sormayan, sorgulamayan, kendine söyle­ nen her şeye rıza gösteren, itaat eden kişi oluyoruz. Ağabeyler ne derse, itirazsız kabul edeceksin ...

FETHULLAH GÜLEN' İ N "İ-LA -YI KELİ METULLAH VEYA Cİ HAD" Kİ TAB INDAN SEÇMELER: ' İ slam hayatı yaşama hakim olmalı' Maddi ve manevi cihad, İslami hayatın en büyük müeyyidi ve müeyyidesidir. Müminlerin hayatında cihad ruhu söndüğü za­ man, yavaş yavaş iman ve İslam aşkı da söner. Etraflarını çepe­ çevre fitne kıvılcımları, hatta fitne alevleri sarar; fitneler de hep fitne doğurur ve neticede evleri, sokakları, çarşı ve pazarları hep birer mel'anet yuvası haline gelir de, artık onlar bu korkunç ha­

diseler karşısında bile en ufak bir reaksiyon gösteııne gayreti ta­

şımazlar. Ayrıca, kalplerden cihad arzu ve iştiyakının silinmesi nisbetinde vahyin bereketi, ilahi maksadı anlama aşk ve şevki de kaybolur gider. Çünkü, kalpler artık ilham-ı ilahi'nin indiği yer­ ler olmaktan çıkmış, dolayısıyla kişiler de ilahi esrardan nasip­ siz hale gelmişlerdir. Böylelerinin geceleri de karanlıktır, gün­ düzleri de. Ferdin, ailenin ve topyekun bir cemaatin ma'mure ol­ ması, Allah ın yüce adının ufkumuzda şehbal açması istikame­ '

tinde gösterilecek gayretlere bağlıdır. Eğer bir cemaat de bu ruh ve bu aşktan mahrum ise, bugün olmasa yarın, yarın olmasa öbür gün cemiyetleri mutlaka başlarına yıkılacak ve kendileri bu yı­ kıntının altında kalacaklardır. Şu gerçek asla unutulmamalıdır; mühim olan neticeye ulaş­ mak değil hak yolda bulunmaktır. Bu yolla Allah'ın rızasını tah16

- --

FETHULLAH GÜLEN'İN 40 YILLIK SERÜVENİ sile ulaşma ise Cenab-ı Hakk kime takdir etmişse ancak ona mü­ yesser olur. Müminler için de Resul-i Ekrem'den (s.a.v) kalma bir vasiyet vardır. Evet O da ümmetine büyük bir dava ve bir yü­ ce gayeyi emanet ölçüsünde vasiyet etmiştir. Bu emanet, dünya ve ukba saadetinin teminatı olan İslami hayatın hayata hakim ol­ masıdır. Bu mukaddes emaneti afak-ı 5.lemde temsil vazifesi, bu­ gün bir borç olarak bize düşmektedir. Mümin, hayatı boyunca hep bu idealle yaşayacak ve yine bu ideal uğruna sıcak denize de, soğuk denize de açılacak . . . Sibirya buzullarında, Güney ve Kuzey Amerika'ya kadar her yerde, güç ve hakimiyetin ağırlığı­ nı hissettirecektir. Zira Allah (c.c), müminin, kafirlerin hakimi­ yeti altında yaşamasına razı değildir. Bir mümin, kafirin emri al­ tında yaşamaya razı olmuşsa, o, İsliim'a ve imana ait her şeyi kaybetmiş demektir; ve böyle birinin yaşamaya hakkı da yoktur. Zaten yaşaması da bir mezellettir.. ahireti de mezellet olacaktır. Bu itibarla bir müminin, bin bir ihtimamla yaşatacağı en mukad­ des duygu ve düşünce, cihana hakim olma duygu ve düşüncesi olmalıdır. Bunun için de, önce çevresinden işe başlamalı ve gü­ cü nisbetinde bu daireyi genişletmenin çarelerini araştırmalıdır. Bu mevzuda himmet öyle ati tutulmalıdır ki, perspektife bütün cihan alınmalı ve sistem de ona göre akord edilmelidir.

Yurtdışındaki örgütlenme Amaç şeriat kadrolannı hazırlamak Almanya muhabirimiz

Metin Gür,

Avrupa'daki İslamcı teş­

kilatın boşluğunu dolduran Fethullahçıları şöyle anlatıyor: Almanya ve buna yakın komşu ülkelerdeki Türkiye kökenli İslamcı kuruluşlar arasına en son girenlerden olan Fethullah Gü­ len hareketi, bugün niteliksel olarak en güçlü olmaya doğru tır­ manıyor. Aynı amaç doğrultusunda, Avrupa'da İslamcı hareketin

������ __ız_���

HİKMET ÇETİNKAYA bir boşluğunu doldurarak dikkati çeken Fethullahçıların bu ka­ dar hızlı yayılması, bu ülkelerdeki cami derneklerinin yapısın­ dan da kaynaklanıyor. İslamcı kesimin kadrolaşmasında öne çı­ kan

Fethullah Gülen

'e lojistik destek sağlayan cami dernekle­

rine yönelik eleştiriler olduğu halde Fethullahçılar cami açmı­ yor. Başını Fethullah Gülen'in çektiği harekete biçilen görev, ca­

nTi derneklerinden ya da Hollanda'da camilerin vakıf adı altında

örgütlendikleri gibi vakıfların tabanından çocuk ve gençler içe­

risinden seçtiklerini çok yönlü eğitimden geçirerek, geleceğin kadrolarını hazırlamak, onları bulunulan ülkelerde aşama aşama önemli yerlere yerleştirmek.

Okul, yurt ve dershaneler Almanya, Hollanda, Belçika, Avusturya ve Fransa gibi Türki­ yelilerin yoğun olduğu, aynı yoğunlukta camilerin olduğu ülke­ lerde Fethullahçıların çok sayıda okul, yurt ve dershanesi var. Bunların sayısı giderek artıyor. 1986-87 yıllarında Hollanda'ya giren Fethullahçıların Rotterdam, Utrecht, Tilburg, Den Haag ve Amsterdam kentlerinde yurtları, Zaandam, Dordrecht, Deventer ve Nijmegen'de dershaneleri var. Nijmegen'deki Sema Vakfı dört yıl önce açılmış. Eski bir okul satın alınarak vakfa dönüştü­ rülmüş. Vakıf iki bölümden oluşuyor. Bir bölüm 11-16 yaşları arasında, yükseköğrenim gören gençlerden oluşuyor. Bu bölüm­ de kalan gençlere üç haftada bir evlerine gitme izni veriliyor. Hafta arasında akşam saat 19.30'dan sonra dışarı çıkamazlar, dı­ şarıdakiler de bu saatte yurtta olmak zorundalar. Tüm giderleri yurt tarafından karşılanıyor. Cumartesi ve pazar günleri yurtta, ekonomi, dil, din ve Gülen'in kişiliğinde İslam'a bakış gibi çe­ şitli konularda ders alıyorlar. Bu bölümün kontenjanı 30 kişi. İkinci bölüm sınavlara hazırlık bölümü. Buraya katılan, alınan çocukların yaşı 8-11 arasında. Bu bölüme katılan çocukların sa-

����_J_§_� ��� ���-

FETHULLAH GÜLEN'İN 40

YILLIK SERÜVENİ

yısı l OO'ün üzerinde. Süre iki yıl. Bunların içinde her akşam ev­ lerine giden olduğu gibi yurtta yatılı kalanlar da var. Her iki bö­ lüme de sınavla, test yapılarak öğrenci alınıyor. Daha çok ders­ lerinde, okullarında başarılı olanlar alınıyor. 8-1 1 yaş grubunda üstün başarı gösterenler, 1 1- 1 6 yaş grubuna, yükseköğrenim gö­ renler grubuna alınıyor. Başarı gösterenlerin sayısı 30'u aşıyor­ sa bir eleme daha yapılıyor, 30 genç en başarılı olanlardan olu­ şuyor. Araştırma yaptığım sırada yükseköğrenim gören gençle­ rin arasında olan ve Ağabey konumuna yükselerek 8-1 1 yaşları arasındaki çocuklara ders veren gence, 1 1 - 1 6 yaş grubu arasına girmekte başarılı olamayan çocukların sonucunun ne olduğunu sorduğumda şu yanıtı veriyordu: Yapacağımız fazla bir şey yok. Evlerine geri dönüyorlar." "

Cosmicus Cosmicus (Dünyalı) Fethullahçıların yüksek öğrenci teşkila­ tı. 1 995 'te Fethullah hareketinin 'Hizmetkar' !arından Yusuf Alan, Ümit Taş, Turan Yazar tarafından Amsterdam 'da kurulu­ yor. Şu anki başkanı Gürkan Çelik. Bugün Roterdam, Utrecht, Nijmegen , Den Haag, Leiden, Brabant ve Twente'de şubeleri var. Şimdiye kadar bu teşkilatın saflarından mezun olmuş 500 öğrencinin geçtiği belirtiliyor. 1 40 bin Türkiyelinin yaşadığı Belçika' da İ slamcı kuruluşlar arasında Fethullah Gülen hareketi ikinci yerde geliyor. İşadamlarını örgütlemiş durumdalar. Çalış­ malarını onlar aracılığıyla sürdürüyorlar. Lise ve üniversite öğ­ rencilerine yatılı kurslar düzenliyorlar, öğrenci yurtları açıyorlar. Bu ülkede görev yapan bir din görevlisi "Fethullahçı Nurcular Risale-i Nur üzerine dersler veriyorlar, Türkiye'den sık sık ziyaretçileri geliyor. Belçika'nın beş bölgesinde büyük bina­ lar aldılar" diyor. Fethullahçılar Almanya'da ilk kez Türk Al­ man Akademililer Birliği adıyla 1 994'te Köln'de örgütleniyor­ lar. Süleyman Al ıcı nın başını çektiği bu girişim, zamanla Köln '

�������..J..2_���

HİKMET ÇETİNKAYA ve yöresinde okul çocuklarının ev ödevlerine ya da zayıf olduk­ ları derslere yardım amacını öne çıkararak

"Diyalog", "Eğitim Merkezi" adı altında dershaneler açıyor. Bu şekilde açılan ders­

hanelerin sayısı dört. Bu dershanelerde yüzlerce çocuk ve genç, Fethullah Gülen'in görüşleriyle tanışma olanağı bulabiliyor. Köln 'ün merkezindeki

6

sınıflı dershanede hafta içi saat

15.00'ten 20.00'ye kadar 140 çocuk ders görüyor. Çocuk başı ders ücreti 180 Euro .

FETHULLAH GULEN KEND İNİ ANLATIYOR 'Cihad fiilen yerine getirilmek zorundadır' Dünya hayatında herkese düşen bir vazife vardır; hiçbir şeyin karpnnda kalmadığı, servetlerin payimal olup ümranların hara­ beye döndüğü ve insanlara ötede, ancak buradan gönderdikleri­ nin fayda vereceği şu dünyada herkes, kendi durumuna göre mutlaka bir şey yapmalı ve gitmeden ötelere bir şey göndermeli­ dir. Şu kat'iyen bilinmelidir ki, ölümle herkesin amel defteri ka­

panacak ve herkes, yaptığıyla kalacak, ancak, dinine, milletine,

ırzına namusuna ve diğer korunması gereken şeylere zarar gel­ mesin diye kendini Allah yoluna adayanlann ve her şeyleriyle yüce İslam davasına hizmet edenlerin defterleri asla kapanmaya­

"İ nsanın ölme­ siyle her ameli kesilir; ancak Allah yolunda mücadele edenin ameli, bundan müstesnadır: Onun ameli, kıyamet gününe kadar nemalanır ve kabir fitnesinden de emin kılınır." C*) caktır. Bir hadis-i şerif bunu ne güzel izah eder:

Açılan yol Çünkü o bir çığır açmıştır ve dolayısıyla, kendisinden sonra o (*) Tinnizl. Fediiilü'l-Cihad, 2; El:ıu Davud. Cihad,16:0 Müsned. 6/20

FETHULLAH GÜLEN'İN 40 YILLIK SERÜVENİ yolu takip edenlerin hasenatının bir misli ona da yazılacaktır. Hem o, kabrin fitnesinden ve dehşetinden de emin olacaktır; zi­ ra o, gerçekten ölmemiştir ki kabir azabına düçar olsun. Sadece cismaniyeti itibariyle yer değiştinniş; geride bıraktıklarıyla da haia insanların gönlüntle yaşamaktadır.

Hz. Muhammed (s.a.v) 'e, Raşid Halifeler'e ve sahabeye "ölü" diyenin kendisi ölmüştür. Onlar öyle bir çığır açmışlardır ki, uğradığımız yolun her girizgahında onlara ait bir kısım eser­ ler görürüz ve her görüşte yüzümüzü yerlere sürer ve "Payidar

olun. Bu yolu açtınız ve bize rahat ve emniyet içinde yürüme · imkanı h azırladınız" deriz. Bu sebeple, onların fazilet, meziyet ve hasenatları üst üste yığılmakta ve ta Arş ' a kadar yükselmek­ tedir. Zaten onlar kabir azabından da emindirler. Çünkü kabir azabı ölü ruhlar, ceset insanları ve dini, hayata hayat yapmayan­ lar; yani hakikat-ı Ahmediye ' ye gönül vermeyenler ve Kur'an 'ı Rehber edinmeyenler içindir. B u itibarla da, hayatını bunlarla donatmış, mamur etmiş bir insanın kabir azabı çekmesi düşünü­ lemez. Yine cihadla alakalı fahr-i kainat Efendimiz, şöyle buyurur­ lar: "Kişinin kendisini bir gece Allah' a adaması, gündüzün­

de oruç tutulan, gecesinde de ibadet edilen bin günden daha hayırlıdır." (*) Bir tarafta bin gün oruç tutacak ve bin geceyi ih­ ya edeceksiniz; beri tarafta ise memleketi ve milletinizin içine sızmak ve kötülük y apmak isteyen düşman karşısında silahınız omuzunuzda nöbet bekleyeceksiniz, işte bu, öncekinden daha hayırlı ve Allah katında daha makbuldür. Bir kısım müminler, cihad vazifelerini doğrudan doğruya ve (*) ibıı Mfice, Cihad, 7 Fethullah Giilen'i11 "İ-lô.-yi Kelimetulluh veya Cihad" kitab111da11 almmıştır.

HİKMET ÇETİNKAYA fiilen yerine getirir ve neticede, yukarıdan beri arzettiğimiz fazi­ letlere ererler. Bir kısım kimseler de vardır ki, onların cihada fi­ ilen sahip çıkması söz konusu değildir. Fakat onlar da, yaptıkla­ rının karşılığını Cenab-ı Hakk 'ın bir lütfu olarak diğerleri ölçü­ sünde alırlar. Yani , imana ve Kur' an'a hizmet istikametinde hat­ ta sırtına bir kerpiç alıp taşıyan insanın dahi sa'yi heba olmaz. Meşveret planında meseleye sahip çıkandan, icraya, ondan bu hizmette ayakçılık yapana kadar herkes niyetine göre mutlaka mükafatını alır. Kalemiyle cihada iştirak eden yazardan, onun yazdığı şeyleri basıp dağıtan kimseye kadar, herkes dolu dolu hissesini alır. Ö yle ise herkes, bu örfaneye Rabbin kendisine bahşettiği imkanlarla iştirak etmeli ve umum neticeye ortak ol­ maya çalışmalıdır.

Cihada her an hazır olmalıyız S aidi Nursi 23 Mart 1960'ta Şanlıurfa'da yaşamını yitirince tarikat içinde l iderlik yarışı başladı 'Yazıcılar-Okuyucular' kavgası

Dönemin Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Yaşar Tuna­ gör'ün teşvikiyle Fethullah Gülen, 1966'da İ zmir'e tayin edildi ve orada hedefine uygun ve kendine has bir örgütlen­ me içine girdi. 'Yazıcılar'ın l ideri Hüsrev Efendi, hareket içinde saygın bir kişiydi. Onun etkisiyle ' Yazıcılar', Denizli, Kütahya, Eskişehir, İ zmir gibi yerlerde ağırlıklarım hissetti­ riyordu. Ege bölgesi 'Yazıcılar'ın kalesi oluvermişti. Fethul­ lah Gülen ve yeni oluşan çevresi de, ' Yazıcılar 'la birlikte ha­ reket ediyordu. Tolga Çevik 'in 6 Ekim 2000 tarihinde NTV MAG'da ya­ yımlanan yazısı Cumhuriyet gazetesinin yıllardır Fethullah Gü������ ���_n_ ���

FETHULLAH GÜLEN'İN 40 YILLIK SERÜVENİ len 'in ne yapmak istediğine ilişkin haberlerini doğruluyordu. . . Önce Tolga Çevik in yazısına bir bakalım isterseniz: Ankara DGM t arafından hakkında gıyabi tutuklama kararı verilmesi, bu kararın İstanbul' da kaldırılması ve buna Genelkur­ may Başkanı Kıvrıkoğlu 'nun sert tepki göstermesi Fethullah Gülen 'i yeniden gündeme oturttu. Son yıllarda okulları , 'Işık Evleri' , siyaset ve medya dünyasıyla olan ilişkileriyle tanınan Gülen'in uzun yolculuğu, Nur tarikatıyla başladı. S aidi Nursi 23 Mart 1960'ta Şanlıurfa'da yaşamını yitirince, tarikatı, "Bundan sonra ne olacak?" kaygısına düştüler. Nurcuların bir kesimi, ce­ maatin başına bir kişinin seçilmesini isterken, bir kesimi de S a­ id Nursi'nin en yakınlarından oluşan bir 'İ stişare Heyeti' nin kurulmasını ve bu 'Ağabeyler Konseyi' nin hareketi yönlendir­ mesini uygun görüyordu. B azıları ise siyasi bir teşkilat kurmayı, bazılan da devlete başkaldırıp silahlı mücadele verilmesini öner­ di. Tabiri Mutlu, Mustafa Sungur, Ceylan Çalışkan, Hüsnü Yeğin, Bayram Yüksel, Mehmet Fırıncı gibi 'Nur cemaatinin ağabeyleri' , içlerinde 'en cevval ve en fedakar' gördükleri Zübeyir Gündüzalp' i bu hareketin başına seçtiler. Kendileri de Zübeyir Gündüzalp ' in altında bir istişare heyeti oluşturdular. Zübeyir Gündüzalp ' in lider seçilmesi, cemaatin içindeki tartış­ maları bitirmedi. Nursi'nin sağlığında başlayan "Yazıcılar­ Okuyucular" bölünmesi bu kez açıkça ortaya çıktı. S aidi Nur­ si'nin ölümünden ve 27 Mayıs ihtilalinin gerçekleşmesinden sonra bu karışıklık daha da büyüdü.

El yazısı ve latin harfleri "Yazıcılar", Hüsrev Altınbaşak önderliğinde ayrı bir grup haline dönüştü. Altınbaşak, Tahiri, Hulusi Bey, Demirel'in de ������ __ll_�����-����

HİKMET ÇETİNKAYA akrabası olan İslamköylü Hafız Ali, Mübarek Mustafa, San­

tral Sabri gibiler 1930 ve 1940'larda, Saidi Nursi'nin yazmış olduğu risaleleri bizzat el yazısıyla kaleme alarak çoğaltmışlar­ dı. Bu yazma ve yazarak çoğaltma işini yapanlar, Nurcular ara­ sında 'Yazıcılar' diye anıldılar. Zübeyir Gündüzalp, Ceylan Ça­ lışkan, Mustafa Sungur, Bayram Yüksel, Mehmet Fırıncı, Meh­ met Emin Birinci ve Bekir Berk gibi isimler ise ikinci kuşaktan Nurculardı. Cemaate sonradan katılmışlardı. Bu ekip, Nursi'nin eserlerin i Latin haıfleriyle kitap halinde basıyordu. Bu nedenle onların adı 'Okuyucular' a çıkmıştı. Bir başka lider adayı Meh­ met Kayalar etrafındakileri silahlandırma çabası gösteriyordu. O, 'okumakla-yazmakla' değil, 'silahla' Nurculuğun yaygınla­ şacağı inancındaydı. Mehmet Kayalar gibi düşünen bir başka isim de Elazığ'dan Müslüm Gündüz 'dü. Gündüz'ün Kayseri tarafında yandaşlanyla atış talimleri yapacak kadar işi ileri gö­ türdüğü söyleniyordu. Bir başka aday Ankara'dan Said Özde­ mir' di. Nurcular için önemli bir 'ağabey' olan Said Özdemir, cemaat içinde oldukça etkil i bir isimdi . Daha sonra Nurculuğun 'Tenvir ' kolunu oluşturacak olan Said Özdemir'in Ankara'da adamlarıyla silahlı dolaştığı söylentisi de yaygındı. O dönemde bir lider adayı daha gizli hazırlıklar içindeydi: Erzurumlu bir va­ iz olan Fethullah Gülen. Nurculuğun Erzurnm'da en etkili ismi Mehmet Kırkıncı Hoca, Osman Demirci Hoca (AP'nin Nurcu milletvekili) ve Muzaffer Aslan sayes�de cemaatle tanıştı ve onlara katılmak istedi. 1963-66 yılları arasında Edime ve Kırklareli'nde görevli ol­ duğu dönemde, camilerde yaptığı konu şmalar yoluyla etrafında insanlar toplamaya başlamış, Nurcuları ve diğer dini çevreleri etkilemişti. Hep ağlayan, bazen kendini yerden yere atan konuş­ ma tarzı ile Jikkatleri üzerine çekiyordu. Okuyuculuk, yazıcılık, silahlı mücadele gibi tarzlardan ayrı olarak 'hitabet' yoluyla et----

24

FETHULLAH GÜLEN'İN 40 YJLLIK SERÜVENİ kiliyordu çevresindekileri. Bir başka tarz daha geliştirdi: Açıkça Nurcu olduğunu söylemedi, Nurcu ağabeyleriyle hep mesafeli bir temas içindeydi, konuşmalarında Saidi Nursi 'nin adını pek kullanmadı.

Fethullah Gülen'e Izmir görevi Daha Edirne ve Kırklareli'ndeyken cemaatin içinde yeni bir tarzın temsilcisi olmayı, etrafında yetiştirdiklerini devletin önemli kademelerine yerleştirmeyi hedefliyordu. Diyanet İ şleri B aşkan Yardımcısı Yaşar Tunagö r ün teşvikiyle Gülen, 1966'da '

İzmir Bornova Camii'ne vaiz olarak tayin edildi ve orada hede­ fine uygun ve kendine has bir örgütlenme içine girdi. 'Yazıcı­

lar'ın lideri Hüsrev Efendi, hareket içinde saygın bir kişiydi. Onun etkisiyle 'Yazıcılar', Denizli, Kütahya, Eskişehir, İzmir gi­ bi yerlerde ağırlıklarını hissettiriyordu. Ege bölgesi 'Yazıcılar'ın kalesi oluvermişti. Gülen ve yeni oluşan çevresi de, 'Yazıcılar' la birlikte hareket ediyordu. Bunun üzerine 'ağabeyler konseyi' nden Zübeyir Gündüzalp, Mehmet Fırıncı ve Bekir Berk, Ege bölgesine gitti. Çoğu yerde dershanelere alınmadılar, kimi yerde tartışmalar, kavgalar yaşandı, kimi yerlerde ağır hakaretlere ma­ ruz kaldılar. Gündüzalp, ancak daha planlı ve merkezi bir yöne­ timin ihtilafları çözebileceğini düşünüyordu. İ stanbul'a dönünce Süleymaniye'de Kirazlı Mescit Sokağı'nda bulunan 46 numara­ lı evi, Nurculann merkezi olarak tahsis etti. Mehmet Fırıncı, M. Emin B irinci, daha sonra aralarına katılacak olan Mehmet Kutlu­ lar, Kirazlı Mescit Sokağı'ndaki evin müdavimi oldular. Cemaat­ le ilgili kararlar, Saidi Nursi'nin eserlerinin basımı, açılan ders­ hanelerin tespitleri hep bu evde düzenlendi. Öyle bir zaman gel­ di ki cemaat bu evle anılır oldu: Kirazlı Mescit Cemaati .. . ����--��� __li_

HİKMET ÇETİNKAYA

Hatice Babacan olayı 1 960' lı yılların sonlarında Necmettin Erbakan'ın Odalar B irliği'nden Demirel 'in emıiyle atılması olayı, bütün İ slami ke­ simleri olduğu gibi Nurcuları da etkiledi. 'Mason' bilinen Demi­ rel' in, 'Müslüman' bilinen Erbakan 'a karşı gösterdiği bu tutum, genelde bütün İ slami çevrelerde büyük tepki oluşturmuştu. Müs­ lümanlara hitap eden bir parti düşüncesi de bu olayla birlikte ge­ lince, bütün İ slami kesimler heyecanlandı. Ardından gelişen Ha­ tice Babacan olayı bu süreci daha da hızlandırdı. Hatice Baba­ can'ın başörtüsü yüzünden ilahiyat fakültesinden kovulması, İ s­ lamcıları ayağa kaldırmıştı. B u olay İ slamcı kesimler arasında AP'ye olan güveni azalttı ve yeni parti kurma görüşü destek ka­ zandı. Ancak Nurcuların 'ağabeyleri' içinde parti konusunda bir birlik yoktu ve bazı 'ağabeyler' Erbakan ismine çok sıcak bak­ mıyordu. ***

Zaman gazetesi panik içinde "Zaman gazetesi, "Fethullah Gülen'in Serüveni" dizi yazı­ sının Cumhuriyet'le yayımlanmasından panikledi . . . Zaman gaze­ tesinde Ekrem Dumanlı imzasıyla yayımlanan yazıda şöyle de­ niyordu: "Güya yeni bir yazı dizisi hazırlayarak Fethullah Gü­ len' e saldırmaya yelteniyor. Yazan kim? Yıllardır Gülen' e düş­ manlığı ile bilinen; daha öte de hiçbir birikime sahip olmayan bir adam. Sanki '40 yıllık serüven' i ve bu serüven içinde halkın

gerçek düşmanlarını bu millet bilmiyor. Sanki psikiyatrik rapor­ larını çağrıştıran yazıları defalarca tekzip almamış, sanki defa­ larca manevi tazminat cezalarına çarptırtlmamış gibi bir yüz­ süzlük denemesine giriyor.. , Cumhuriyet' e ve Hikmet Çetinka-

����-12. ���..__���

FETHULLAH GÜLEN'İN 40 Y/LL/K SERÜVENİ ya' ya saldıran Zaman gazetesi, niçin panik içine girdi? Bu so­

runun yorumunu okurlarımıza bırakıyoruz." ***

Erdoğan'a destek ve büyük sağ projesi Cumhuriyet gazetesinde 2 Aralık 2001 tarihinde "ANKARA

(Cumhuriyet Bürosu)" mahreciyle yayımlanan haber Fethul­ lah Gülen-Recep Tayyip Erdoğan ilişkisini gözler önüne seri­ yordu. Haber şöyleydi: ABD'de yaşayan Fethullah Gülen 'e bağlı cemaatin, Tayyip

Erdoğan liderliğindeki AKP'ye verdiği desteğin altında Turgut Özal 'la temelleri atılan "Büyük Sağ" projesinin yattığı belirtil­ di. Gülen'le doğrudan bağlantılı kişilerin yanı sıra Birlik Vakfı, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı gibi yan örgütlerin üstlendikleri roller ve ticari ilişkiler, AKP kadros u üzerinde büyük i ktidar he­ saplarını gündeme getiriyor. Gülen'in siyasi rolünü somutlayan bazı bağlantılar şöyle: * Milli Görüş siyasetinde önemli rol oynayan Milli Türk Ta­ lebe Birliği'nin devamı olarak görülen Birlik Vakfı, AKP kadro­ sunun "dergahı" olarak biliniyor. Vakıf, 29 Mayıs 1985 'te "Bü­

yük Sağ" projesini yaşama geçirmek için kuruldu. İlk başkanı, Necmettin Erbakan 'ın bakanlarından İ smail Kahraman idi. Diğer kurucular Tayyip Erdoğan, Hasan Kalyoncu, Ali Coş­ kun, Cemil Çiçek, Abdülkadir Aksu ve Zeki Ergezen. Bu kadrodan Kahraman ve Çiçek dışındakilerin tamamı AKP'de et­ kin görevler aldı. * Gülen-Erdoğan bağlantısında kiiit isim, Zaman gazetes i ya­ zarı Ali Ünal .. * Fethullah Gülen'in onursal başkanı olduğu Gazeteciler ve �������_.1]__���

HİKMET ÇETİNKAYA Yazarlar Vakfı'nca düzenlenen Abant Toplantıları'nın önemli isimlerinden Prof. Dr. Burhan Kuzu da AKP'nin kurucuları ara­ sında. * İ şadamı Cüneyd Zapsu, Erdoğan'ı TÜS İ AD'a tanıtan ki­ şi olmasının yanı sıra Gülen'e yakınlığıyla tanınıyor. * Gülen'i ABD'de ziyaret eden ve onunla "gönül bağları" olduğunu söyleyen Asya Finans Yönetim Kurulu Başkanı İ hsan

Kalkavan'ın da AKP'nin finansörleri arasında bulunduğu ba­ sında yer almıştı. Fethullah Gülen cemaatinin onlarca yıla yayılan iktidar he­ sapları ve son olarak AKP'nin rolü, Milli Görüş kökenli yazar

Nasuhi Güngör ün yeni yayımlanan "Yenilikçi Hareket" kita­ '

bında ayrıntılarıyla işlendi. Kitaptan bazı bölümler şöyle: *Aslında Erdoğan'ın yola çıkmasına vesile olan isimler ger­ çekten birbirinden ilginç ve farklı portreler oluşturuyor. Örneğin Turgut Ö zal ' ın yakınındaki isimlerden olan avukat ve yayımcı

Münci İ nci de, Tayyip Erdoğan 'ın kurduğu ilişkiler zincirinde önemli bir yer tutuyor. Bir dönem Inter-Medya Yayın Grubu 'nun sahibi olan İnci'nin, Samanyolu TV'nin "gizli ortağı" olduğu gündeme geldi. İ nci, bu iddiayı yalanlamadı.

ABD'de Gülen ziyareti * Erdoğan, 2000 yılı Mayıs ayında ABD 'ye yaptığı gezide, uzun süredir orada yaşayan Fethullah Gülen 'le de bir araya gel­ di. Gülen, Özal örneğini gündeme getirerek Erdoğan' la uzun uzun sohbet etti. Bu, yenilikçi hareketle Gülen cemaati arasında­ ki ne ilk ne de son temas oldu. Gülen hareketinin tartışmasız ye­ ni gözdesi, Erdoğan'ın başını çektiği yenilikçi hareketti artık. ���� ��-1.!L_� ��� ��� ·���

FETHULLAH GÜLEN'İN 40 YILLIK SERÜVENİ

FETHULLAH GULEN KENDiNi ANLATIYOR: 'Cihada her an hazır olmalıyız'

İnanan insanlar, gelecek adına ve endişe verici ciddi tehlike­ ler karşısında daima hazırlıklı olmalı, ihtiyat akçası gibi sıhhat­ lerinin, gençliklerinin bir miktarını mutlaka bu işe ayırmalı ve hayat düzenlerini ona göre dizayn edip ayarlamalıdırlar ki, h er türlü gaile karşısında paniğe kapılmasın ve şaşırıp kalmasınlar. Kur 'an-ı Kerim'in bu mevzuata terğib ve teşviki vardır: "(Ey

insanlar!) Onlara karşı, Allah'ın düşmanı ve sizin düşmanla­ rınızı ve bunların dışında Allah'ın bilip sizin bilmediklerini­ zi yıldırmak üzere, gücünüzün yettiğince kuvvet ve savaş at­ lan hazırlayın. Allah yolunda sarfettiğiniz her şey size hak­ sızlık yapılmadan, tamamen ödenecektir." (Enfal, 8/60)

Maddi cihad Resfil-i Ekrem (s. a.v.) de, günün şartları çerçevesinde şöyle buyurmaktadır.

"Kim atını Allah yoluna adar ve bir yerde beslerse; mu­ hakkak onun doyması, suya kanması, pisliği ve idrarı kıya­ met günü sevap kefesine konulacaktır."