Dervişler: Tarihi, Antropolojisi, Mistik Yönü [1 ed.]
 9786055272227

Citation preview

ALBERTO F ABIO AMBROSIO DERVİŞLER Tarihi, Antropolojisi, Mistik Yönü

Kabalcı Yayıncı l ı k: 32 inceleme-Araştırma Dizisi: 7

Alberto Fabio Ambrosio

Dervişler Tarihi, Antropolojisi; Mistik Yônü © Copyright 2012 by Alberto Fabio Ambrosio © Kabalcı Yaymcılık. lstarıbul 2012

Birinci Baskı: Kasım 2012 Yayın Yönetmeni: Murat Ceyişakar Kapak Tasarımı: Gökçen Yanlı

KABALCI YAYINCILIK Eren Sok. No. 18/1 Beşiktaş 34349 lstanbul Tel.: (0212) 236 6234-35 Faks: (0212) .2�� 6203 _ [email protected] www.kabalci.com.Lr imemetten satış: www.kabalci.com.tt Sertifika No. 21.894

KüTOPHANE B l L Gl KARTI Cataloging-in-Publicatıon Data (CIP) Ambrosio, Alberto Fabio

Dervişler Tarihi, Antropolojisi, Mistik Yönü 1. Tasavvuf 2. Sufizm 3. Ezoterizm 4. lslamiyeı ISBN 978 605 5272 22 7 Baskı: Ezgi Matbaası (0212) 452 2302 Sanayi Ca CllO

DERViŞLER

de farklı bir siyasi ortamda doğup. Moğollar dönemini atlatıp Osmanlı lmparatorluğu'nda tarikatların "kraliçesi" olması bakımından tek oldu­ ğu söylenebilir. tık Mevleviler Osmanlı tebaasından değillerdi. Derviş­ lerin ilk nesilleri, manevi dünyalarını anlatmak için Türkçı:-;yi kullanmış olsalar bile Osmanlılı değillerdi. Bu yüzden Mevlevi Tarikau'nın biraz özel bir tarikat olduğunu kabul etmekte yarar vardır. Anadolu'nun tam ortasında bulunan Konya'daki merkezinden çıkan misyonerler, dalga dalga yayılarak tekkeleri kurmuşlardır. Harita üzerindeki Mevlevi tekkelerinin dağılımı incelenirse , Mevlevi misyonerlerinin lstanbul'a ulaşmak için dört ana rota izlediği görülür. Birincisi Girit'ten başlamakta, Ege Denizi kıyılarındaki tekkelerden ge­ çerek Bursa'ya, oradan da lstanbul'a ulaşmaktadır. ikinci yol, birçok Mevlevi mekanının bulunduğu iç Anadolu Bölgesi'ndedir. Burada bir­ kaç günde yürünerek rahatlıkla µ[aşılabilen birçok tekke-vardı. Harika üzerinde güneyden kuzeye, KıbrıS'tan yola" Çıkara k Konya, Afyon. Kü­ . tahya ve lzmit'ten geçilerek lstanbul'a varan rota rahatlıkla görünebilir. Aynı rota. Kudüs'ü başkent olan lstanbul'a bağlamaktaydı ve Kahire ile bağlantısı olan rota da buydu. Kahire'de Mevleviliğin Anadolu dı­ şındaki en eski eserlerinden biri bulunuyordu. Bu rota için Kudüs'ten başlayıp , Halep'ten geçerek Anadolu'ya ulaştığı da söylenebilir. Hari­ taya bakarak Anadolu'nun güneyinden , yine Kıbns'tan başlayarak bu sefer kuzeye. Pontus Rum Vilayeti'ne , oradan da Kastamonu'ya ula­ şan bir rota olduğu görülür. Mevleviler Kastamonu'dan yola çıkarak Karadeniz'e açılabilir ve Kırım'a ulaşabilirlerdi. Kırım'da Osmanlılann hükmettiği zamanlarda, 18. yüzyılda yapılmış olan Gözleme (Yevpato­

ria) Tekkesi bulunmaktaydı. Görülen son rota ise, Tebriz'i Bağdat'a bağlayan, oradan da Anadolu'ya ve başkente bağlanan rota idi. Bu rotaları izleyerek lstanbul'a gelen dervişler, buradaki beş tekkeden biri tarafından kabul edilebilir. 64

MiSTiK YAYILIŞIN COGRAFYASI

buradan da Balkan Avupasına. Saraybosna'ya, Pecs'e (Macaristan) veya Hotin'e (Mondovalrların yogımlııkla yaşadıgı bir Ukrayna şehri) kadar git­ mek için yola çıkabilirlerdi. Anadolu'dan bütün Osmanlı topraklarına kadar tekkelerin yayılma­ st, Mevlevilerin misyonerlik amacıyla yaptıkları yer değiştirmeler so­ nunda gerçekleşmiştir. En etkili şeyhlerden biri olan lsmail Ankaravi, dervişlerin ruhsal büyümelerinin bir yöntemi olarak seyahat etmeleri gerektiği konusunda birçok detay kaleme almıştır. Kalenderi isimli res­ mi olmayan hareketten temelini aldıgı çok açık olan misafirperverlik prensibi, hem ruhsal olarak çok önemliydi hem de coğrafi olarak bir tekkeden başka bir tekkeye geçmeyi mümkün kılarak dervişlerin yeni bölgelerde tekkeler kurmalarına imkan veriyordu. Coğrafi yayılma, eğilim sistemleri ile de iç içeydi. nitekim bütün tek.keler Mevlevi Tarikatı adaylarını ağırlayamazdı. l 925'ten önce açık olan seksen iki tekkenin sadece on a ltısında '"asitane" bulunmaktaydı. Yalnızca "asitane" denilen tekkelerde "can" denilen derviş adaylarının yapması gereken çileci!, uzun ve ruhsal inziva için uygun hücreler bu­ lunmaktaydı. Bu uzun inzivadan sonra, canlar her anlamda tarikatın üyesi olarak kabul edilirler ve "dede" (Hırisıiyanlık ıerıninoll!jisiııde bu­

mın lıarşılığı "başrahip"lir, yani bilgeliği ile başka öğrencileri yetiştirebilir) ya da sadece "derviş" unvanını alırlardı. Asitanelerin sayısının az ol­ ması, bütün çileci] ve ruhsal eğitimin, tarikatın merkezinin kontrolü altında kalması gerektiğini göstermektedir. Bu eğilim merkezleri , der­

viş olmak isteyen adayları eğiliyordu ve asitane olmayan şehirlerdeki adaylar. asitane olan şehirlere gitmek zorunda kalıyorlardı. 1 7. yüzyılda Alina'nın bir köyünden olan Küçek Mustafa Dede,

babası gibi bir derviş olmak istemiş ve Konya'ya giderek Ebu Bekir Çelebi'nin (ölm. 1638) müridi olmuştur. Ebu Bekir Çelebi. padişah tarafından çagrıldıgı zaman verdiği eğilimi bırakınışllr. Bundan son-

DERViŞLER

ra Mustafa Dede faydalanacağı güvenilir bir mhsal rehber bulamadığı için Afyonkarahisar'a gider ve nihayet burada 1001 günlük çilesini çe­ ker ve şeyh olur. (//gar, 2008, s. 1 15-9) Musıafa Dede'nin Mevlevi eği­ timini alabilmek için Anadolu'ya gelmesinin nedeni Larissa

(Yenişehir)

Tekkesi'nin daha sonra açılmış olmasıdır. O tarikatın üyesi olmak iste­ yen adaylann yer değiştirmelerinin gerektiği söylenebilir. 16. yüzyılın sonlarına doğru, adından da anlaşılacağı gibi bir Ankaralı olan lsınail Ankaravt, Rumi'nin Konya'daki mezanna gider ve burada tekrar görme yeteneğine kavuşabilmek için dua eder. Ankaravt, bu sefer de Ruıni'nin kanunlarına uymak için şehrinden ayrılmıştır. Ankara'da onun ölü­ mı:ınden sadece bir yıl önce, 1 630'da bir tekke kurulmuştur. Tarikatın 1925'tcki kapanlmasmdan önceki son döneminde en ak­ tif kişilerden biri olan Ahmet Remzi Aykürek, Mevlevilerin gezgin ola­ bileceklerinin canlı bir örneğidir. (Haksever, 2002, s. 4 1 -66) Akyürf'k,

1872 yılında bir Mevlevi şeyhinin oğlu .olartfk Kayşeri'deki bir tekkede dünyaya geldi. Dedesi, o zaman Korrya'daki Çelebi olan Mehmet S