Cassius Dion & Historia Augusta 9786258123241

120 118

Turkish Pages 118 [119] Year 2022

Report DMCA / Copyright

DOWNLOAD FILE

Polecaj historie

Cassius Dion & Historia Augusta
 9786258123241

Citation preview

HADRIANUS Cassius Dion Historia Augusta

Çevirenler: Rukiye Öztürk Ayşe Yakut

1

Cassius Dion & Historia Augusta

Hadrianus

Cassius Dion & Historia Augusta

Hadrianus Çevirenler: Rukiye Öztürk & Ayşe Yakut

DOGUBATI

©Tüm hakları Doğu Batı Yayınları'na aittir.

Yunanca ve Latince Özgün Metinler

'Pwµaiici/ iowpia

de l'İta Hadriani

Giriş, Çeviri ve Açıklamalar Rukiye Öztürk Ayşe Yakut Yayına Hazırlayan

Taşkın Takış Kapak Tasanmı Harun Ak Baskı Tarcan Matbaacılık

Eylül 2022 Doğu Batı Yayınlan Kültür Mah. BecerikliSok.

No: 20/5 Kızılay/Ankara Tel: O 312 425 68 64 - 425 68 65

www.dogubati.com ISBN: 978-625-8123-24-1 /Sertifika No: 48847 Doğu Batı Yayınları-369 Tarih-49 Kapak Re smi: Hadrianus büstü, Capitol Müzesi, Roma.

Cassius Dion 163

veya

164

yılında dünyaya gelmiştir. Dion'un vatanı, Bithynia eyaleti­

nin iki önemli kentinden biri olan Nikaia kentidir. Seçkin bir babanın oğlu olarak son derece iyi bir eğitim almış olmalıdır. Cassius Dion'un saygın bir devlet kariyeri olmuştur ve özellikle de Severus Alexander döneminde önemli eyaletlerin yönetimi gibi üst görevleri üstlenmiştir. Ancak asıl ünü­ nü seksen kitaplık Roma Tarihi adlı eserine borçludur. Dion'un eserinin ilk elli kitabı Krallık ve Cumhuriyet dönemlerini kapsarken, kalan otuz kitabı İmparatorluk döneminin yaklaşık iki yüz elli yılını kapsar. Yaşamının bü­ yük bir kısmını Roma'da geçirmiş ve elit sınıftan kişilerle temasta bulun­ muş olmasının yanısıra, imparatorun danışma heyetinde de yer almış bir senatör olarak Cassius Dion, kendi yaşadığı dönemin siyasi tarihi konusun­ da da en önemli kaynaklardan biridir.

Historia Augusta Hadrianus'tan Numerianus'a kadar (MS

117-284)

Roma imparatorları ve

bazı taht varisleri ile taht üzerinde hak iddia eden bazı kişilerin yaşam öy­ külerini içermektedir. Yapıtın yazarları olarak elyazmasında altı isimden bahsedilmektedir. Ancak

19.

yüzyıldan itibaren yapılan çalışmalarda ya­

pıtın tek bir yazarın keleminden çıktığı görüşü benimsenmeye başlanmış­ tır. Historia A ugusta da yer alan yaşam öykülerinden '

2.

ve

3.

yüzyıllara ait

olanlar sonrakilere göre tarihsel açıdan daha değerlidir.

Rukiye Öztürk Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Yunan Dili ve Ede­ biyatı Anabilim Dalından mezun oldu. Latin Dili ve Edebiyatı Yüksek Li­ sans ve Doktora programını bitirdi. Halen aynı anabilim dalında öğretim görevlisi olarak görev yapmakta ve özellikle Augustus dönemi Latin şiiri ve Roma tarihi üzerine çalışmalarını sürdürmektedir.

Ayşe Yakut Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Yunan Dili ve Ede­ biyatı Anabilim Dalından mezun oldu. Yunan Dili ve Edebiyatı Yüksek Lisans ve Doktora programını bitirdi. Halen aynı anabilim dalında öğretim üyesi olarak görev yapmakta ve özellikle Roma imparatorluk çağı Yunan edebiyatı üzerine çalışmalarını sürdürmektedir.

İÇİNDEKİLER

Sunuş

...................................................................................................

Teşekkür . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ..

Yöntem Giriş

..

. ... . .

... .

. . ......

..

..

.

.

. . ..

.... .

..

.

........

. .

... ..................................

.

.............

. . .... .. .. . .... . .. ... .... .

.... .. . . .

.

.

. ..

..

.

.

...

. .... . ..

. 11

. . . 13 ... .

.

........................................................................................... ......

Cassius Dion

................................................................................

Yaşam Öyküsü ve Kariyeri .

. .....................................

Roma Tarihi (Pwı-ıtiiıc� icrropla. / Pwı-ır.iiıcti) : Tarihlendirme, Kapsam ve Yazınsal Değer Roma Tarih ı" nin Günümüze Ulaşması . 69. Kitap (Hadrianus)

.

17 17

.......... .. . 17 .

.

.............................

............. ......................

.

9

. .

......... ...................... ............. .. ....

22 29

... . 31 .

..

Historia Augusta . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 33

Historia Augusta: Yazar(lar), Kapsam ve Yazınsal Değer . . . . . . . . . 33 Historia Augusta'nın Günümüze Ulaşması . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 39 Hadrianus

..............................................................................

43

Cassius Dion 69.

Kitap (Hadrianus) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 47

Historia Augusta

Hadrianus . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 69 Kaynakça . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 107 Yer ve Kişi Adları Dizini

.. .

. .

. 115

................ . .. ................ .. .................... . .

SUNUŞ

İmparator olarak tam adı

Imperator Caesar Traianus Hadria­ nus Augustus olan Hadrianus, MS 117'den ölüm yılı olan 138'e

kadar hüküm sürmüş bir Roma imparatoruydu. Hayattayken kendisi hakkında yazılmış tek kaynak, otobiyografısiydi. Bun­ dan, yalnızca, Antoninus Pius'a hitaben yazılmış bir başlangıç mektubu kalmıştır. Hadrianus bu mektupta yaklaşan sonuna değinir ve ardılına gösterdiği özen için teşekkür eder. Hadri­ anus ile ilgili olarak taşlar ya da papirüsler üzerinde Latin ve Helen dillerinde yazılarak günümüze gelmiş belgeler önemli bir kaynak koleksiyonu oluşturur. Hükümdarlığı zamanından günümüze ulaşmış sikkeler de imparatora ilişkin bazı bilgiler verir. MS 3. yüzyılda Marius Maximus, Domitianus biyografisi ile biten Suetonius'un eserinin bir devamı olarak, bir impa­ rator biyografileri koleksiyonu kaleme almıştı. Bu koleksiyon, Hadrianus'un bir biyografisini de içeriyordu. Ancak, bu eser maalesef bütünüyle korunamamış ve yalnızca parçalar halinde günümüze ulaşabilmiştir. Geç Antikçağ'a ait birkaç kısa özet­ teyse, örneğin Aurelius Victor'un hakkında çok az bilgi vardır.

Caesares'inde, Hadrianus

10 Hadrianus Yani Hadrianus hakkında elimizdeki ana kaynaklar,

Histo­

ria Augusta ve Cassius Dion'un Rhomaik.a'sıdır. Bunlardan 3. yüzyıla ait olan Cassius Dion'un eserinin Hadrianus ile ilgili 69. Kitabı, yalnızca Bizans devrinden parçalar ve alıntılar ha­ linde günümüze gelmiş olmakla birlikte, büyük ölçüde güveni­ lir bir kaynak olarak kabul edilir. Olasılıkla 4. yüzyılın sonunda ortaya çıkan Historia Au­ gusta'daki Hadrianus biyografisi ( Vita Hadriani) ise oldukça tartışmalıdır, ancak Hadrianus hakkındaki en kapsamlı kay­ nak kabul edilir. Çünkü Marius Maximus'un çalışmaları gibi bugün yitik olan kaynaklardan gelen bilgiler buraya girmiş durumdadır. Ancak Geç Antikçağ'ın bu yazarı, güvenilir ol­ mayan kaynakları da kullanmıştır. Bunlar öncelikle yazarın yaratıcı zihnine atfedilebilecek cinstendir. Roma tarihinde il­ gilenmediği bir konu, bir sorun bulunmayan ve yazdığı "Roma

Tarihi" (Römische Geschichte) adlı eserle 1902 yılı Nobel Edebi­ yat Ödülü'nü kazanmış olan (tarih alanında tek!) ünlü tarihçi Theodor Mommsen,

Historia Augusta'da Antikçağ yazınının

"en sefil karışıklıklardan birini gördüğünü" söyler. Jörg Fünd­ ling ise

Historia Augusta'nın araştırmalarda görece olarak en vitaları arasında sayılan Hadrianus'un biyografisinde

güvenilir

bile bütünün en az dörtte birini "güvenilmez" olarak tanımla­ mıştır. Fündling'e göre, bunun yüzde 18. 6'sı tam bir kesinlikle hayali, yüzde 11. 2'si ise kaynak değeri çok şüpheli olarak kabul edilmelidir. Hadrianus'a ilişkin temel kaynaklar olan, Cassius Dion'un ve

Historia Augusta'n ın ilgili bölümlerini çevirerek bir yandan

her iki eseri birbirleriyle karşılaştırma olanağı veren, öte yan­ dan bu bölümleri dilimize kazandırarak Türkiye'deki Antikçağ araştırmaları için önemli bir kaynak aracını istifadeye sunan sevgili Rukiye Öztürk ve sevgili Ayşe Yakut'u bu gayretleri ve başarılarından dolayı kalpten kutluyorum. Başarılarının sür­ mesi dileğiyle . . . Bülent İplikçioğlu

TEŞEKKÜR

Çalışmamız esnasında yardımlarını esirgemeyen ve bilimsel yönlendirmeleriyle katkıda bulunan Sayın Prof. Dr. Bülent İp­ likçioğlu'na; çalışmamızı gözden geçiren ve değerli görüşlerini bizimle paylaşan Sayın Prof. Dr. F. Gül Özaktürk'e teşekkürü bir borç biliriz.

YÖNTEM

Cassius Dion'un

69. kitabının Yunanca metni için U. P. Bo­ Cassii Dionis Cocceiani Historiarum Romanarum quae supersunt, cilt 3 (Bedin: Weidmann, 1901 [repr. 1955]) adlı issevain,

edisyon esas alınmıştır. Ayrıca, çeviri esnasında H. B. Fos­ ter'ın çevirisini sunduğu

Dios Annals of Rome, cilt 5: Extant Books 61 -76 (A .D. 54-2 1 1) (Troy, New York: Pafraets Book Company 1906) ile E. Cary tarafından çevrilen ve Loeb Clas­ sical Library serisinde yayımlanan Dios Roman History, cilt 8 (Londra: W illiam Heinemann; New York: G. P. Putnam's Sons 1925) adlı eserler de dikkate alınmıştır. Ayrıca, bu çalışmada Cassius Dion'un eserine yapılan tüm referanslar için U. P. Boissevain,

Cassii Dionis Cocceiani Histo­ riarum Romanarum quae supersunt, 3 cilt (Bedin: Weidmann, 1 : 1895, 2: 1898, 3: 1901 [repr. 1955]) adlı edisyon kullanılmış­ tır. 61-80. Kitapların numaralandırması hususunda, standart kabul edilen Leunclavius'un 1592 ve 1606 yıllarına ait edis­ yonunda kullandığı numaralandırma ile Boissevain tarafından yeniden düzenlenmiş numaralandırma sistemi arasında farklı­ lık bulunmaktadır. Bu nedenle ilgili kitaplara yapılan referans-

14 Hadrianus lar için, farklılıkların bulunduğu referanslarda ayrıca parantez içinde standart numaralandırmalar da verilmiştir.

HistoriaAugusta'da yer alan Hadrianus'un yaşamöyküsünün çevirisinde Historia Augusta, cilt L· Hadrian. Aelius. Antoninus Pius. Marcus Aurelius. L. Verus. Avidius Cassius. Commodus. Pertinax. Didius ]ulianus. Septimius Severus. Pescennius Niger. Clodius Albinus. (çev. D. Magie. Cambridge, MA: Harvard University Press, 1921), isimli Loeb Classical Library edisyo­ nu esas alınmıştır. Numaralandırma sisteminde de aynı eser izlenmiştir. Ayrıca çevirilere ilişkin yapılan açıklamalarda D. Magie'nin notlarından da faydalanılmıştır. Çalışmada kullanılan antik yazarların ve eserlerinin kı­ saltmaları için,

Der Neue Pauly'nin antik yazarlar ve eserlerine

ilişkin kısaltmaları esas alınmıştır. Çalışmamız esas itibarıyla Milattan sonraki zaman dilimine ait olduğu için, bu zamana ait tarihlendirmelerde MS kısaltması kullanılmamıştır. Ancak, Milattan önceki zamanlara ait tarihlendirmelerde MÖ kulla­ nılmıştır. Giriş, çeviri ve açıklamalarda geçen yer ve kişi ad­ larının yazımında özgün biçimlerine sadık kalınarak Yunanca ve Latince formları esas alınmıştır. Bununla birlikte, Türkçede yerleşmiş yer ve halk adları da Türkçede yerleşmiş biçimleriyle verilmiştir.

Animula vagula blandula Hospes comesque corporis Quae nunc abibis in loca Pallidula rigida nudula Nec ut soles dabis iocos

(SHA, Hadr. XXV.9)

Ey benim uçarı, şen, küçük ruhum, Bedenimin yoldaşı ve konuğu, Şimdi nereye gideceksin, nereye Solgun, kaskatı ve çıplak halde? Eğlendirmeyeceksin beni yine yine

GİRİŞ

Cassius Dion Yaşarn Öyküsü ve Kariyeri

Cassius Dion

163 veya 164 yılında dünyaya gelmiştir.1 Make­ 1970 yılında yayımlanan bir yazıt, adının 10.' KaCTcnoç L\lc.ıv olduğunu göstermektedir. Buradan hareketle praenomeninin Claudius olduğu kabul edilmektedir.2 Dion'un donya'da bulunan ve

adının geçtiği bu yazıtta yer almasa da, geleneksel yaklaşım bir

co gnomeninin de Cocceianus olduğu yönündedir. Dion'a atfedilen Cocceianus co g nomeni, ilk defa 9. yüzyılda P hotios tarafından Ka.CTCTLct.voç Koıma.voç � Koıcıdoç L\lc.ıv olarak zikredil-

1 Cassius Dion'un doğum tarihi üzerine pek çok tartışma bulunmak­ tadır. Bu tarih kimi kaynaklar tarafından yaklaşık 155 yılı olarak kabul edilmekte ve tarihlendirme Dion'u n 1 80 yılında senatusa kabul edildiği yönündeki düşünceye dayandırılmaktadır; bkz. Millar 1 964, 13, n. 4 ile birlikte. 2 Gowing 1990, 49, n. l ile birlikte. Yazıt için bkz. AE 1971, 430. Bu ya­ zıtın ışığında, modern literatürde de adı şu şekilde �çmeye başlamıştır: Claudius Cassius Dio Cocceianus ( CHCL, 891). Üte yandan, Dion'un ikinci consuJl.üğü zamanına (229) tarihlendirilen bir askeri diplomada adı L. Cassius Dio olarak geçmektedir; bkz. AE 1985, 821 .

1 8 Hadrianus

mesiyle ortaya çıkmıştır. ı Eseri üzerine yapılan edisyonlarda da adı Cassius Dio Cocceianus olarak geçmektedir. 2 Dion'un vatanı, Bithynia eyaletinin iki önemli kentinden biri olan Nikaia kentidir.3 Nikaia'da önde gelen bir aileye men­ suptur.4 Babası Cassius Apronianos Lycia-Pamphylia eyaleti proconsullüğü yapmış; Cilicia legatusu ve Dalmatia legatusu olarak hizmet etmiştir. 5 Seçkin bir babanın oğlu olarak son derece iyi bir eğitim almış olmalıdır. Aldığı hitabet eğitiminin izleri eseri boyunca kendini gösterir. Kendisi, Attika lehçesini benimsemek için bazı Yunan yazarların kitaplarını da okudu­ ğunu dile getirir. 6 Dion'un yaşamı hakkında bildiklerimiz çoğunlukla kendi eserinde verdiği bilgilerden ibarettir. 180 yılında Roma'ya geli­ şine dek yaşamı hakkında pek bir bilgimiz yoktur. 180 yılında, yani on altı veya on yedi yaşında iken, Roma'ya gelmiştir. Nite­ kim, 180 yılı güzünden itibaren Commodus'un yönetimindeki olayları kayda geçerken şöyle der: "Bu anlattıklarım ve bundan 1

Phot. Bibi. 71; Gowing 1990, 49. Cocceianus cognomeninden dolayı Roma imparatorluk çağının ünlü hatiplerinden Dion Khrysostomos ile aralarında bir akrabalık bağı olduğu düşünülmektedir; bu konuda bkz. Millar 1 964, 1 1 vd.; Jones 1978, 7; Barnes 1984, 242. Bazı kaynaklar, Cassius Dion'u n hatibin torunu olduğunu ifade etmektedir; bkz. Peter 1 897, 43 1 ; Cary 1 9 14, vii. Ancak, Dion eserinde hatip Dion Khrysosto­ mos'u, ismini zikretmeden yalnızca bir kez anmış ve aralarında herhangi bir yakınlık olduğundan söz etmemiştir; bkz. Cass. Dio 69.3.6. Ö te yan­ dan, Dion'un eserinde ismini vermediği kişinin hatip Dion Khrysosto­ mos olduğuna dair bkz. Philostr. soph. 1 . 8 . 2 Leunclavius 1592; Boissevain 1 895, lxxxix- ci. 3 Cass. Dio 76 [75 ]. 15.3. Gerçekte Nikomedeia bu unvana sahip olsa da, Strabon Nikaia'yı Bithynia'nın metropolisi olarak adlandırır (Strab. 12.4.7). 4 Ailesi hakkında bkz. Millar 1964, 8-13. 5 PIR2 C 485; proconsul: IGRR 3.654; Cilicia eyaleti legatusu: Cass. Dio 69. 1.3; 73 [72].7.2; Dalmatia eyaleti legatusu: Cass. Dio 49.36.4. 6 Cass. Dio 55. 12.5; Millar 1964, 13.

Giriş 19

böyle anlatacaklarım başkalarının aktarımlarına değil, kendi ta­ nıklıklarıma dayanır. "1 182 veya 183 yılında, babası Apronianos'un Cilicia valiliği esnasında Dion da babasıyla birliktedir.2 Dion 189'da quaes­ tor olarak görev yapmış ve ardından senatusa girmiş olmalıdır. 3 Nitekim, Commodus dönemine ilişkin anlatılarının sonların­ da senatus sınıfı mensuplarından bahsederken birinci çoğul şahsı (�ııeiç) kullanır.4 Dion'un ifadesine göre, kendisi Com­ modus'un ardından tahta çıkan Pertinax tarafından pek çok kez onurlandırılmasının yanısıra praetor olarak belirlenmiştir. 5 Muhtemelen 194 yılında praetor olmuştur. 6 Commodus'un son aylarına, 193 yılının çetin olaylarına ve hemen arkasından meydana gelen iç savaşlara ilişkin anlatıları, Dion'un bu sü­ reçte Roma'da olduğu izlenimini uyandırmaktadır. 7 Dion'un, Severus'un 193 yılından 197 yılına dek hamlelerini ve iç savaş­ ları anlatırken nerede olabileceğini anlamamıza imkan tanıyan tek bir ipucu bulunmaktadır: Kendi ifadesinden anladığımıza göre, 196 yılı Aralık ayında kutlanan Saturnalia sırasında Ro­ ma'dadır. 8

1 Cass. Dio 73 (72].4.2. 2 Cass. Dio 69. 1 .3; 73 (72].7.2. Dion babasıyla birlikte Cilicia'dayken, Qıintilius kardeşlerin (Qıintilii) Commodus tarafından öldürüldüğü­ nü öğrendiğini söyler (73 (72].7.2). Bu olay 1 82 veya 1 83 yılına tarihlen­ dirilmektedir (Millar 1964, 15; Barnes 1984, 242). 3 Millar 1964, 15; 193. 4 Cass. Dio 73 (72]. 16.3; 1 8 .2; 20. 1; 2 1 . 1 . 5 Cass. Dio 74(73 ]. 12.2. 6 Barnes 1984, 242 bu görevi 195 yılına tarihlendirmektedir. Dayana­ ğı ise, Dion'u n (75 (74].5.2) Pertinax'ın 193 yılındaki cenaze törenine ilişkin anlatımında senatus sınıfı mensuplarından bahsederken birinci çoğul şahsı, o zaman görevde olan ve gelecek yıl için belirlenmiş ma­ gistratuslardan bahsederken ise üçüncü çoğul şahsı kullanmış olmasıdır. 7 Barnes 1984, 242 vd. 8 Cass. Dio 76(75 ].4.3; Millar 1 964, 16.

20 Hadrianus Dion, 1 97 yılından 202 yılına dek süren olaylara ilişkin anlatılarında kendisiyle ilgili herhangi bir bilgi vermemekte­ dir; ancak, bu süreçte Doğuda bir eyalet yöneticiliği üstlenmiş olabileceği düşünülmektedir. 1 202 yılından Severus'un Britan­ nia seferine çıktığı 208 yılına kadar Roma'da idi. 205 veya 206 yılında consul sujfectus olmuştur.2 Severus döneminde consul olan Dion aynı zamanda imparatorun amicusudur. Eserinde dile getirdiği üzere, yargılama esnasında imparatorun danış­ manlarından biri olarak görev almıştır. 3 204 yılında Sardinia proconsulü Racius Constans'ın yargılandığı davada yer aldığını eserinden öğrenmekteyiz. 4 Dion'un, Caracalla ile Geta'nın ortak yönetimini ve Cara­ calla'nın 2 1 3 yılında Roma'dan ayrılışına dek yaptığı hamleleri aktardığı fragmanlar, anlatının çoğunlukla kişisel gözleme da­ yalı olduğunu düşündürmektedir. Bu nedenle Dion'un da bu yıllarda Roma'da olduğu tahmin edilmektedir. 5 Dion, 214-21 5 kışında Caracalla'nın amicusu olarak onunla birlikte Nikomedeia'dadır. 6 Eserinde, imparatorun ölümünün ardından, onu Nikomedeia'da bir ziyafette Euripides'in insan kaderinin değişkenliği üzerine dizelerini dile getirirken hatır1 Millar 1964, 17; Barnes 1984, 243 . 2 Millar 1964, 17. Dion, Severus'un zinayla ilgili yasal düzenlemeler ge­ tirdiğinden bahsederken, kendisinin de consuJl.üğü sırasında zina suçla­ malarıyla ilgili var olan üç bin davalık bir listeyi gördüğünü dile getirir (77[76]. 16.4). Bazı kaynaklar, bu sayının Severus döneminde yapılan zina suçlamalarının toplamı olduğunu ve Dion'un 2 1 1 yılından çok son­ ra bu listeyi bulmuş olabileceğini düşünerek consul sujfectus olduğu tarihi yaklaşık 222 olarak kabul etmektedirler. Oysa, Dion'un ilgili ifadesinde geçen 7rİva.� sözcüğü resmi suçlamaların yapıldığı, ancak davaların henüz görülmediği listeyi işaret eder (Millar 1964, 204 vd. ; Barnes 1984, 243, n. 14 ve 15 ile birlikte). 3 Cass. Dio 77[76]. 1 7 . 1 -2. 4 Cass. Dio 76[75 ]. 16.2-4. 5 Millar 1964, 1 8 . 6 Cass. Dio 78 [77]. 17.3-4.

Giriş 21

ladığını aktarır. Bu olay Aralık ayındaki Saturnalia esnasında gerçekleşmiştir ve Dion ile imparator arasındaki son konuşma­ dır. 1 Dion'un bu ifadesi, kış bitmeden Caracalla'nın yanından ayrıldığına işaret eder. Yazarın, imparatorun doğum gününde (4 Nisan 215) düzenlenen gladyatör yarışlarına ilişkin anlatı­ sında kullandığı ev9ct AE;'ETIXl deyişi de bu düşünceyi doğrular.2 Dion, 215 yılı baharında Roma'ya dönmüş olmalıdır.3 Mac­ rinus'un 217 yılında imparatorluğunu ilan ettiği ilk mektubu senatust.a okunurken Dion'un orada bulunduğunu ifade etme­ sinden yola çıkarak, 217 yılında Roma'da olduğunu biliyoruz. 4 Macrinus dönemine ilişkin anlatılarından anlaşılan, Macri­ nus'un yönetiminin büyük bir kısmında da Roma'dadır. 5 Mac­ rinus'un yönetiminin sonlarında İ mparator tarafından Perga­ mon ve Smyrna'ya curator olarak atanmıştır. 6 222 yılında Bithynia'ya gitmiş ve orada hasta olmuştur; ar­ dından, olasılıkla 223 yılında, Africa eyaletine proconsul olarak gitmiştir. 7 Oradan İ talya'ya dönmüştür. Ardından 224-226 yıl­ ları arasında legatus Augusti olarak Dalmatia eyaletinde; 226228 yılları arasında ise gene legatus Augusti olarak Pannonia Superior'da bulunmuştur. 8 Pannonia Superior'da iken bir sonraki yıl için ikinci kez con­ sul olarak atanmış ve 229 yılında İ mparator Severus Alexander ile birlikte bu görevi yürütmüştür. 9 Ancak, Pannonia'dayken 1

Cass. Dio 79[78]. 8.4-5. Cass. Dio 78[77]. 19.3-4; Millar 1964, 2 1 . 3 Cass. Dio 78[77].20; 79[78]. 1 .4-5 . 4 Cass. Dio 79(78].37.5; 16.2- 1 7.4. 5 Cass. Dio 79[78].20.l; 25.2; Millar 1964, 22, n. 8 ile birlikte. 6 Cass. Dio 80[79].7.4; Millar 1 964, 23. 7 Cass. Dio 80. 1 .2. Millar 1 964, 194. 8 Cass. Dio 80. 1 .3; 4.2. Tarihlendirmeler için bkz. Millar 1 964, 23; 1 94. Barnes 1984, 244'e göre; bu tarihlendirmelerin dayanağı, Dion'un ese­ rinde ilgili üç görevi de Severus Alexander döneminde üstlendiğine dair bir izlenim bırakmış olmasıdır ve bu tarihler olası en geç tarihlerdir. 9 Cass. Dio 80.5 . 1 . 2

22 Hadrianus

askerlere gösterdiği katı tutumdan dolayı artan hoşnutsuzluk­ lardan ötürü muhafız birliğinde de Dion'a karşı bir düşmanlık gelişmiştir. Bu nedenle Severus Alexander, Dion'u öldürebile­ ceklerinden korkarak, onun consullük dönemini Roma dışında geçirmesini istemiştir. Dion daha sonra imparatoru ziyarete gelerek Roma'da ve Campania'da birkaç gün kalmıştır. Baca­ ğındaki rahatsızlıktan dolayı imparatordan izin istemiş ve öm­ rünün kalan kısmını vatanı Nikaia'da geçirmiştir. 1 Bu, Dion'un yaşamıyla ilgili verdiği son bilgidir. Tam tarihi bilinmemekle birlikte, kendi vatanına çekildikten bir süre sonra öldüğü tah­ min edilmektedir. Roma Tarihi (Pwı.ıaXlC�

la-ropla./ Pwı.ıriilCti):

Tarihlendirme, Kapsam ve Yazınsal Değer

Saygın bir devlet kariyeri olan ve özellikle de Severus Alexan­ der döneminde önemli eyaletlerin yönetimi gibi üst görevleri üstlenen Cassius Dion, asıl ününü seksen kitaplık Roma Tarihi (Pwı-tıı."iıc� laTOpla. / Pwı-tıı."iıcti) adlı eserine borçludur. Dion, eserini nasıl ve neden oluşturduğunu Commodus'un ölümünü anlattığı pasajın ardından açıklar. Edebi kariyerini başlatan iki çalışmadan söz eder: Birincisi, Septimius Seve­ rus'u imparatorluk gücü konusunda umutlandıran rüyaların ve alametlerin yer aldığı küçük bir kitaptır.2 Bu kitabın bir kop­ yasını Severus'a göndermiş; İ mparator okuduktan sonra Di­ on' a övgü içeren bir mektup yazmıştır. Dion, akşam vakti ilgili mektubu aldıktan sonra uyumuş ve rüyasında tanrısal gücün kendisine tarih yazmasını buyurduğunu görmüştür. 3 Böylece Commodus'un ölümünden sonra ortaya çıkan kargaşa ve iç savaşları yazmaya karar vermiştir.4 İ kinci çalışması budur. Bu 1 Cass. Dio 80.4.2-5 .3. 2 Cass. Dio 73[72].23 . l. 3 Cass. Dio 73[72].23 .2. 4 Cass. Dio 73 [72].23 . 1 -2.

Giriş 23

çalışması da Severus'u son derece memnun edince, Romalıları ilgilendiren her şeyi anlatma isteği doğmuştur. Dolayısıyla bu çalışmayı da içine dahil ederek, başlangıcından itibaren her bir şeyi kaydedeceği tek bir eser bırakmaya karar vermiştir.1 Dion'un ilk çalışması olan rüyalar ve alametlerin yer aldığı küçük kitabı 193 yılına, 193-195 yılları arasındaki iç savaşları kaydettiği ikinci çalışması ise Septimius Severus'un Roma'da bulunduğu 196 veya 197 yılına tarihlendirilir.2 Ancak, Dion ikinci çalışmasını ayrı bir eser olarak yayımlamamış ve Roma Tarihi'ne dahil etmiştir. 3 Dion, Romalıların yaptıklarını başlangıcından Septimius Severus'un ölümüne dek yazabilmek için materyal toplama süresini on yıl, eserini oluşturma süresini ise on iki yıl olarak belirtmiştir.4 Dion'un sözünü ettiği yirmi iki yıllık sürecin ta­ rihlendirilmesi konusunda birbirinden farklı görüşler bulun­ maktadır: Bazı kaynaklar, Dion'un Commodus'un ölümünün ardından vuku bulan iç savaşları kaydettiği çalışmasından he­ men sonra bu işe başladığını düşünmektedir. Bu düşünceyle, Dion'un materyal toplama süreci yaklaşık olarak 197-207, ya­ zım süreci ise 207-219 yılları arasına tarihlendirilmiştir.5 Ö te yandan bazı kaynaklar materyal toplama işini 201 -211, yazım işini 211 -223 yılları arasına tarihlendirirken;6 bazıları ise, daha

1

Cass. Dio 73 [72].23 .3. Millar 1964, 29. 3 Cass. Dio 73 [72].23 . 3 . 4 Cass. Dio 73 [72].23 . 5 . 5 İlgili kaynaklar birbirlerine yakın bir tarihlendirme yapmışlardır: Schwartz 1 899, 1686 Dion'un materyal toplama ve eserini oluşturma süresini 194-2 16 yılları arasına; Gabba 1955, 295-301 , 1 96-2 1 8 yılları arasına; Millar 1 964, 29 vd. ise 1 97-2 19 yılları arasına tarihlendirir. 6 Vrind 1923, 166. Cary ve Swan tarafından da yaklaşık bir tarihlendir­ me yapılarak, toplam süre 200-222 yılları arası olarak belirtilir (Cary 1914,xi; Swan 2004, 3 vd.).

2

24 Hadrianus da geç bir tarihlendirme yapmış ve materyal toplama işini 212222, yazım işini 222-234 yıllarına yerleştirmiştir. 1 Dion Roma Ta rihi' ni Septimius Severus'un ölümüne değin tamamladıktan sonra, tarihini kaldığı yerden (211 yılından sonra) devam ettirmiştir. Eserinde, Caracalla'nın ölümünü ak­ tardıktan sonra, aslında Caracalla dönemi olaylarını anlatma­ sının Septimius Severus tarafından kendisine söylendiğini dile getirir. Dion'un ifadesine göre, Severus'u ölümünün hemen ar­ dından, henüz Caracalla tahta çıkmadan rüyasında görmüştür. Severus, rüyasında Dion'dan söylenen ve olan biten her şeyi olduğu gibi yazmasını istemiştir.2 Dion, Severus'un ölümünden sonraki olayları da, sadece Caracall a dönemiyle sınırlı tutmayarak, mümkün olduğu yere kadar kaydetmiştir. Böylece Caracalla, Macrinus, Elagabalus dönemlerini ve çok kısa da olsa Severus Alexander ile ilgili anlatıları da ekleyerek, Roma Tarih i' ni kendisinin ikinci con­ sullüğü zamanına (229) dek sürdürmüştür. Bazı kaynaklar, Di­ on'un Caracalla ve Macrinus dönemlerine ait kitaplarını 2 19222 yıllarında, Elagabalus döneminin kaydedildiği kitabı 222223'te, Severus Alexander ile ilgili eklemeyi 229 yılında veya daha sonrasında oluşturduğunu düşünürken;3 bazı kaynaklar ise, söz konusu kitapları 234 yılının baharı ile 235 yılının yazı arasına yerleştirir.4 Bir bütün olarak Roma Tarihi' nin tamamlanması üzerine genel bir tarihlendirme yapmak gerekirse, Dion'un, eserini Se­ verus Alexander'ın yönetimi esnasında, yani 235 yılından önce tamamladığı söylenebilir. 5 Dion'un başvurduğu kaynaklara gelince; öncelikle belirt­ mek gerekir ki, kendisi Romalılar hakkında yazılmış şeylerin 1 Letta 1 979, 183 vd. (akt. : Barnes 1984, 241); Barnes 1984, 252. Cass. Dio 79[78]. 10. 1-2. 3 Millar 1964, 194. 4 Letta 1 979, 1 83 vd. (akt. : Barnes 1984, 241). 5 Boyana-Turkan 2019, 12.

2

Giriş 25

neredeyse tamamını okuduğunu ifade eder. 1 Ancak, başvurdu­ ğu kaynakların isimlerinden pek söz etmez. Eserinde Livius, S allustius, Arrianos, Qı.ıintus Dellius, Cremutius Cordus ve losephos'un isimleri geçer. Ancak, bunların da kaynak olarak kullanıldığına dair bir ifade yoktur; yalnızca isimlerinin geç­ tiği pasajlarda anlatılan olayla ilişkili olarak zikredilmişlerdir. 2 Ö te yandan, Dion'un bu isimleri zikretmiş olması, bu yazarlara aşina olduğunu gösterir. 3 Birkaç yerde Plutarkhos' a gönderme­ ler vardır. 4 Dion'un belli noktalarda açıkça belirttiği kaynaklar ise, Augustus'un otobiyografisi ve Vespasianus ile Antinoos'un ölümleriyle ilgili olarak Hadrianus'tur.5 Dion fazla kaynak ismi vermediği için, hangi kaynakları okuduğunu veya kullandığını kesin olarak belirtmek güçtür. Ancak, özellikle Geç Cumhuriyet dönemi ve iç savaşlar döne­ mine ilişkin anlatılarda ana kaynak olarak Livius'u kullandığı kabul görür. 6 Başta Tiberius'un yönetimi ve karakteri olmak üzere, imparatorluğa ilişkin anlatılarda, Tacitus'u kaynak ola­ rak kullandığı tahmin edilmektedir. Tüm bunların yanısıra, Dion'un anayasal ve idari meselelere karşı fazlasıyla özenli ol1

Cass. Dio fr. 1 .2. Livius: Cass. Dio 67.12.4; S allustius: 40.63.4; 43 .9.2-3; Arrianos: 69. 15. 1 ; Qıintus Dellius: 49.39.2; Cremutius Cordus: 57.24.2, 4; Io­ sephos: 65[66]. 1 .4. 3 Millar 1964, 34. 4 Cass. Dio fr. 40.5; 107. 1 . Dion, fr. 40.5'te Kral Pyrrhus ile ilgili an­ latısında Plutarkhos' a atıfta bulunur: Ö'rı inro TOii Kıveoıı eAeyeTO nuppoç o �llCTLAelıç nlelovr.ıç 7!'0Aeıç � ime TOii llUTOii e�eAeiv ô6pllTOÇ. ıcr.ıl yap �v ôeıv6ç, cpf)CJ"l 0AOUTllPXOÇ, ev Trtl Aeyeıv, !Cilt Trtl �1)!LOCT6eveı ı-ıOvoç ev Tfİ OELVOT1)Tl 7!'1lpıuoiıı-ıevoç. Fr. 107. l 'de Plutarkhos'un Pompeius ile Agesilaos karşı­ laştırmasına değinir: O CToıtmlLOÇ tıİOÇ �V TOÜ :fapri�WVOÇ, CJ'VVE1Cpl61) OE WO nA.oııTripxoıı A'Yf)CTlArXCj) Trtl Ar.ııceôr.ııı-ıovleıı. 5 Augustus'un otobiyografisi: Cass. Dio 44.35 .3; Hadrianus'un Vespasi­ anus'un ölümüne dair verdiği bilgi: 66. 17. 1 ; Hadrianus'un Antinoos'un ölümüne dair yazdıkları: 69. 1 1 .2. 6 Bkz. Schwartz 1 899, 1697- 1714. 2

26 Hadrianus

masından dolayı bazı kamu kayıtlarına da başvurduğu düşü­ nülmektedir. ı Dion'un yakın geçmişe ait kaynakları ise, bizzat kendi gör­ dükleri ve duyduklarıdır. 2 Yaşamının büyük bir kısmını Ro­ ma'da geçirmiş ve elit sınıftan kişilerle temasta bulunmuş ol­ masının yanısıra, imparatorun danışma heyetinde de yer almış bir senatör olarak Cassius Dion, kendi yaşadığı dönemin siyasi tarihi konusunda da önemli bir kaynaktır. Ö te yandan, 2. yüzyıl sonu ve 3. yüzyıl başlarındaki siyasal durumu ve kaotik ortamı yansıtan en iyi kaynaklardan biri olmakla birlikte, Cumhuriyet dönemi siyasi tarihine gösterdiği analitik yaklaşım bu sürece ilişkin anlatılarında çok daha azdır.3 Dion, konuşmalara yer verdiği kısımlar başta olmak üzere pek çok açıdan fazlasıyla Thukydides'in etkisinde kalmıştır. 4 Konuşmalarda, Thukydides'ten aldığı pek çok sözcüğün ya­ nısıra, soyut anlatım ve tezatlı söyleyiş dikkat çeker. Dion'un insan doğasını tarihsel olaylarda etkili bir güç olarak algıla­ ması, gerçek ile görünüş arasındaki ayırımın farkına vararak görünenin ardında yatan gerçekliği arayışı, bir tarihçi olarak Thukydides'e öykündüğünü gösterir. 5 Titiz araştırma yöntemi, anlatım tarzı ve tekniğiyle de Thukydides'i anımsatan Dion; sözcüksel, biçim bilimsel ve söz dizimsel açıdan da Thukydides ile paralellik gösterir. 6 Dion'un magnum opus'u, Aeneas'ın İ talya'ya gelişinden 229 yılına dek süren Roma tarihini son derece kapsamlı ve detaylı bir şekilde ele alır. Dion'un Roma Tarihi yaklaşık bin yıllık bir tarihi kapsar. Bu tarih, üç ana bölüme ayrılır: Krallık ve Cum­ huriyet dönemleri, monarşinin kurulmasından Marcus Aure1 Cary 1 9 14, xv-xvi. Cass. Dio 53 . 1 9.6. 3 Madsen 201 8 , 301 vd. 4 Phot. Bibl 7 1 . Millar 1964, 1 77. 5 Reinhold 1988, 26; 215. 6 Thukydides'in Dion'un eseri üzerindeki etkisi için bkz. Litsch 1 893. 2

Giriş 27

lius'un ölümüne dek süren dönem ve son olarak kendi tanıklık ettiği dönem. Dion'un seksen kitaplık eserinin ilk elli kitabı Krallık ve Cumhuriyet dönemlerini kapsarken, kalan otuz kitabı İ mpa­ ratorluk döneminin yaklaşık iki yüz elli yılını kapsar. Suidas'a göre, Dion'un seksen kitaplık Roma Tarihi, on yıllık periyot­ lardan oluşan bölümlere ayrılmıştır. 1 Gerçekten de Dion'un, her on yılı Romalıların tarihinde dönüm noktası olan bir olay­ la sonlandırmaya çaba gösterdiği anlaşılmaktadır. 2 11. Kitap, büyük olasılıkla 1. Kartaca Savaşı'yla, 21. Kitap III. Kartaca Savaşı'yla, 31. Kitap olasılıkla 1. Mithridates Savaşı'yla başlar. 41. Kitap Caesar ile Pompeius arasındaki iç savaşla, 51. Kitap monarşinin kurulmasıyla başlar.3 İ mparatorluk dönemiyle il­ gili kitaplar için aynı yaklaşımı saptamak zordur; ancak, 71. Kitabın Marcus Aurelius'un hükümdarlığıyla başladığı söyle­ nebilir.4 Dion eserinde annalistik yazım tekniğini izlemiştir. Bu doğrultuda, belirli bir yıldaki tüm olayları birlikte gruplandır­ mıştır. Her yılın o yıla adını veren consullerini metnin uygun noktalarında düzenli olarak isimleriyle belirtmiştir. Ayrıca, İ mparatorluk çağı için dahi, her kitaba ilgili dönemin consul listesini eklemiştir. 5 İ mparatorlukla ilgili anlatılarda, her bir imparatorun hü­ kümdarlık süresini günü gününe belirtme konusunda oldukça özenlidir. Ancak, tüm bu özenine rağmen sunduğu verilerden düzenli bir kronoloji saptamak oldukça zordur.6 Her impara­ torun hükümdarlığı, kronolojik düzende olmayan bir anlatı 1

Suidas, s.v. «dtwv 6 KıX.crcrıoç» (d 1239). Millar 1964, 39. 3 Cary 19 14, xii. Dion, Actium Savaşı'nı Augustus'un hükümdarlığının başlangıcı olarak görür. 4 Millar 1964, 39. 5Cary 1 9 14, xii. 6 Cary 1 914, xiii.

2

28 Hadrianus dizisi ile başlayıp biter. Bu anlatılar ilgili imparatorun karak­ terini ve yönetim tarzını aydınlatacak biçimde tasarlanmıştır. 1 Kendi zamanındaki tarihyazımında ön planda olan "saygın­ lık duygusu", Dion'un eserinde de hissedilmektedir. Bu durum fazla detayın ve kişisel anekdotların, yerini olayların daha gös­ terişli ve önemli yanlarına bırakmasına neden olmuştur. Ayrı­ ca, bir tarihçi aynı zamanda bir hatiptir ve dolayısıyla gerçekler etkileyicilikten uzaksa, daha dramatik bir sunum olması için onları süsleyebilir ya da biraz değiştirebilir. Bu nedenlerden ötürü Dion'un eserinde isimler, sayılar ve olayların tam tarih­ leri görmezden gelinmiştir. Coğrafi detaylar yetersiz kalmıştır. Hatta çeşitli savaşların ayırt edici özellikleri bile kimi zaman hitabet uğruna geçiştirilmiştir. 2 Eserinde genel olarak detaylı anlatımdan kaçınır. Çünkü Dion'a göre anlatım önemsiz detaylarla boğulmamalıdır. Bu yaklaşımla, anlatısına dahil olması gereken bilgileri kasıtlı ola­ rak görmezden geldiği durumlar olmuştur. Olayların tam ta­ rihlerini verme konusunda da aynı görüşü izlemiştir. Yalnızca, imparatorların yaşam ve hükümdarlık süreleriyle ilgili tam bir tarih vermiştir.3 Eserinde, ayrıca, duyguları uyandırmak adına dehşet verici olayları ve felaketleri çok canlı bir şekilde detaylandırdığı, "tra­ jik tarih" adı verilen bir türü anımsatan kesitler vardır. Ö rneğin, 115 yılında Antiokheia'da yaşanan depremi aktarırken, yapıla­ rın yıkılışı, ağaçların yerinden oynayışı ve bir kadının bebeğini ve kendini sütüyle besleyerek hayatta kalışı gibi detayları anla­ tarak etkili bir tasvir sunmuştur. Bu gibi anlatımları duyguları harekete geçirici bir atmosfer yaratmak için yapmıştır. 4

1 Mill ar 1 964, 40. 2 Cary1 914, xiii-xiv. 3 Millar 1 964, 43 vd. 4 Cass. Dio 68 .24. 1 -25.4; Millar 1964, 43 .

Giriş 29

Roma Tarihı"'nin Günümüze Ulaşması Seksen kitaplık Roma Tarih i' nin yaklaşık üçte biri günümüze eksiksiz ulaşmıştır. M Ö 68-10 yıllarındaki olayları kapsayan 36-54. Kitaplar bütünüyle, M Ö 9 - MS 46 yıllarını ele alan 55-60. Kitaplar ise büyük ölçüde elimizdedir. Ayrıca, 79. ve 80. Kitapların (veya standart numaralandırmaya göre 78. ve 79. Kitapların) bir bölümü de korunmuştur. 1 Bunlardan 36-60. Kitaplara ilişkin bölümler 11 elyazması içinde; 79. ve 80. (veya standart numaralandırmaya göre 78. ve 79.) Kitaplara ilişkin bölümler tek bir elyazması içinde korunmuştur. M Ö 207-200 yılları arasındaki olayları tasvir eden fragmanlar, Strabon'a ait bir elyazmasına iliştirilmiş bir halde ortaya çıkmıştır. 2 Dion'un eserinin kalan kısımları için iki tür kaynak söz konusudur: Birincisi, çeşitli Bizans koleksiyonlarında yer alan seçme pasajlar ve sözlük bilimciler ile dil bilimciler tarafından yapılan kısa alıntılar. İ kincisi, Ksiphilinos ve Zonaras'ın aktar­ dığı özetler ile diğer tarih yazarlarının arasıra yaptığı alıntılar.3 Birinci gruptaki ana kaynaklar arasında, öncelikle, Cassius Dion'dan seçme pasajların yer aldığı üç kaynaktan söz edilebi­ lir. (1 ) De Virtutibus et Vitiis (Ilepl apeT�Ç ıca.l ıca.ıcla.ç): 10. yüz­ yıla ait Codex Peirescianus adındaki bir elyazmasında bulun­ maktadır. İ lk olarak 1634 yılında Henri de Valois tarafından yayımlanmıştır. Bu nedenle ilgili fragmanlar Peiresciana adını aldığı kadar Excerpta Valesiana adını da almıştır. Herodotos'tan Malalas'a kadar uzanan on dört tarihçiye ait aktarımların yer aldığı bu koleksiyonda Dion'dan alıntılanmış dört yüz on beş seçme parça vardır. (2) De Sententiis (Ilepl yvc.>fLWV ): 10. veya 1 1 . yüzyıla ait bir Vatikan parşömeninde (Vaticanus Graecus 73) bulunan bu koleksiyon ilk olarak Angelo Mai tarafından 1826 1 2

Millar 1 964, 1 . Cary 19 14, xvii; bu elyazmalarının listesi için ayrıca bkz. Cary 1 9 14,

xxv-xxvi.

3 Cary 1 9 14, xviii.

30 Hadrianus yılında yayımlanmıştır. Bu eserde Dion' a atfedilen alıntılar bulunmaktadır. (3) De Legationibus (TIEpl 7t"PECT�Eıwv): Yabancı halklardan Romalılara gelen elçiler ve Romalılardan yabancı halkalara giden elçiler üzerine olan bu eser dokuz elyazma­ sında karşımıza çıkmaktadır. İ lk olarak 1582 yılında Fulvio Orsini tarafından yayımlanmıştır. Bu üç koleksiyon bir bütün olarak Excerpta Constantiniana adıyla da bilinen, İ mparator VII. Constantinus Porphyrogennetos'un (912-959) talimatları doğrultusunda oluşturulmuş büyük bir ansiklopedinin küçük bir kısmında yer alır. 1 Bunların dışında birinci grupta sayılan diğer kaynaklar şöyledir: En az altı elyazması bulunan, Papaz Maximus'a ait Florilegium, içinde Dion'd an seçme pasajlar içerir. Bekker'in Anecdota Graeca'sı içinde yayımlanan kısa söz dizimsel sözlük (TIEpl crıınaÇEwç), Dion'dan yaklaşık yüz kırk kısa alıntıyı içerir. Suidas'ın sözlüğü Etymologicum Magnum ve bunun gibi başka birkaç derleme de yer yer Dion'dan alıntılar içerir. 2 İ kinci gruptaki kaynakların en önemlilerinden biri, keşiş Ioannes Ksiphilinos'un, İ mparator VII. Dukas'ın ( 1071 -1078) isteği üzerine oluşturduğu 36-80. Kitaplara ait özetlerdir. Bu özetler, Pompeius ile lulius Caesar'dan başlayarak yönetim yönetim bölümlenmiştir. Ksiphilinos'un 'E:m-roıı� T�ç Lllwvoç -rov Nucaewç Pwııa·iıc�ç lcr-roplaç �v crtıvhEfLEV lwavwıç ô Eı�ı"Aivoç 7rEpıexoııcra ııovapxlaç Kaıcrapwv Eiıcocrmevn ti"lt'o Tioıımıtoıı ııayvov fLEXplç A"AEÇavopoıı -rot1 Maııaiaç adını taşıyan eseri, 61-80. Ki­ taplar için baş kaynağımızdır.3 Bir diğer önemli kaynak, 12. yüzyılın başlarında İ mparator I. Aleksios Komnenos'un sek­ reteri olan Ioannes Zonaras'tır. Zonaras, on sekiz kitaplık, ev­ renin yaratılışından Aleksios'un 1 1 18'deki ölümüne uzanan bir dünya tarihi olan eseri 'Em-roıı� İCTTopıwv'da, Roma tarihinin Aeneas'ın İ talya'ya varışından M Ö 146 yılına dek olan kıs1 Cary 1 914, xviii-xx; Millar 1964, 1. 2 Cary 1 914, xx- xxi. 3 Millar 1964, 2.

Giriş 31

mını anlatan 7-9. Kitaplar için birincil kaynak olarak Dion'u kullanmıştır. Bu nedenle Zonaras, Dion'un 1 -2 1 . Kitapları için büyük önem taşımaktadır. Zonaras'ın anlatısında Dion'u kaynak olarak kull a nmaya devam ettiği kısımlar, Iulius Cae­ sar'ın ölümünden Nerva'nın yönetimine kadarki süreci konu edinen bölümlerdir. Ancak Zonaras eserinin bu kısımları için Dion'un yanısıra başka yazarlara ve Ksiphilinos'un özetlerine de başvurmuş olmalıdır. 1 Bunların dışında; 12. yüzyılda Ioan­ nes Tzetzes, Khiliades adlı eserinde kaynakları arasında zaman zaman Dion'u da sayar. Ayrıca, Lykophron'un Alek.sandra'sı üzerine hazırladığı açımlamasında da birkaç kez Dion' a atıfta bulunur. Gene 12. yüzyılda, Homeros üzerine açımlamasıyla ünlü olan Thessalonika (Selanik) başpiskoposu Eustathios; 7. yüzyıl tarihçisi Ioannes Antiokhenos; 8. yüzyılda eklesiastik bir yazar olan Ioannes Damaskenos; 6. yüzyılda, Roma Devle­ ti'nin Makamları'n ı kaleme almış Ioannes Laurentius Lydos ve 1 1 . yüzyıl tarihçisi Kedrenos, Dion'dan yararlanmış isimlerdir. 2 69. Kitap (Hadrianus)

Burada çevirisini sunduğumuz Cassius Dion'un Hadrianus dönemine ilişkin anlatısını içeren 69. Kitabını özet halinde Ksiphilinos'un 'Em•oıı�'sine borçluyuz. Cassius Dion, günü­ müze eksiksiz ulaşan kitaplarında anlattığı olayları ayrıntılı bir şekilde ele almıştır; buna rağmen, çevirisini sunduğumuz 69. Kitap hem Cassius Dion'un günümüze eksiksiz gelen diğer kitaplarına hem de Historia Augusta'n ın Hadrianus anlatısına kıyasla daha kısadır. Bu durum şüphesiz 69. Kitabın özet ha­ linde aktarılmış olmasıyla ilişkilidir. 69. Kitap içerik bakımından şu şekilde bölümlenebilir:3

1 Millar 1964, 3. 2 Cary 19 14, xxiii- xxiv. 3 Foster 1906, 2 1 1 vd. 'nın bölümlemesi izlenmiştir.

32 Hadrianus 1 -2: Hadrianus'un, Traianus tarafından evlat edinilmeden Attianus ve Plotina sayesinde tahta çıkışı. Yönetimi başındaki ve sonundaki katliamları. 3-4: Edebiyata ve çeşitli uğraşlara olan düşkünlüğü, hırslı doğası. Bu gibi konularda üstünlüğü olan kişilere, duy­ duğu kıskançlıktan ötürü zarar vermesi. 5 -8: Sahip olduğu erdemler: Ö ngörüsü, yüce gönüllüğü, zekası, kentlere karşı cömertliği. 9- 10: Yolculukları, garnizon ve tahkimatları teftişi, askerle­ re örnek teşkil eden yaşam tarzı, askerlerinin eğitimi. Avlanma tutkusu. 1 1 : Eleusis Gizemleri' nin en üst mertebesine kabul edilişi. Mısır'a geçişi ve Pompeius'a kurban sunuşu. Antino­ os'u onurlandırması. 12-14: Capitolina'nın kurulmasının ardından Yahudilerin ayaklanması. 15: Pharasmanes'in kışkırtmaları sonucunda, ikinci bir savaşın da Alanlar tarafından başlatılması, bu savaşın kontrol altına alınması. 16: Atina'daki Olympieion'un tamamlanması. Yunanlara Panhellenion'un inşası için izin vermesi. 1 7- 19: Hastalanmaya başlaması ve umutsuzluğa kapılarak L. Commodus'u Caesar olarak belirlemesi. Bu hamle­ sinden rahatsız olan Servianus'u ve torunu Fuscus'u ölüme göndermesi. Bu süreçte ön plana çıkan Turbo, Similis gibi seçkin adamlar. 20-2 1 : L. Commodus'un ölümü. Hadrianus'un senatörleri evine çağırması ve Antoninus'u evlat edindiğini bil­ dirmesi. Antoninus'un da Marcus'u ve Verus'u evlat edinmesi. 22-23 : Hadrianus'un durumunun ağırlaşması ve ölümü.

Giriş 33

Historia Augusta HistoriaAugusta: Yazar(lar), Kapsanı ve Yazınsal Değer Eskiçağ'ın en ilginç metinlerinden biri olan Historia Augus­ ta, 9. yüzyıla ait bir codext.e yer alan otuz yaşam öyküsünden oluşmaktadır. Bugün Vatikan Kütüphanesi'nde bulunan Codex Palatinus olarak adlandırılan bu elyazmasındaki başlık Vitae diversorum principum et tyrannorum a divo Hadriano usque ad Numerianum diversis compositae, yani Farklı Yazarlar Tarafın­ dan Yazılmış Tanrısal Hadrianus'tan Numerianus 'a Kadar Farklı İmparatorların ve Tiranların Yaşamları idi. Adından da anlaşıl­ dığı gibi yapıt, 1 17-284 yılları arasında Hadrianus'tan ( 1 17138) Numerianus'a (283-284) kadar hüküm süren imparator­ ların, onların vekilleri ( Caesares) ve tahtta hak iddia edenlerin (tyranni) yaşam öykülerini anlatmaktadır. Koleksiyonun Ner­ va ve Traianus'un yaşam öyküleriyle başladığı ancak sonradan bunların kaybolduğu sanılmaktadır. Yapıtın günümüze kalan bölümünde 244-259 yılları arasında da bir boşluk vardır. Elyazmasına göre bu yaşam öyküleri Diocletianus (284306) ve Constantinus döneminde (306-337) yaşayan altı farklı yazar tarafından yazılmıştı. Bu yazarların isimleri ve yaşam öy­ külerinin yazarlara göre dağılımı ise şöyledir: 1. Aelius Spartianus: Hadrianus, Aelius, Didius Iulianus,

Severus, Pescennius Niger, Caracalla, Geta. II. Iulius Capitolinus: Antoninus Pius, Marcus Aurelius, Verus, Pertinax, Clodius Albinus, Macrinus, Maximini, Gordiani, Maximus ile Balbinus. III. Vulcacius Gallicanus: Avidius Cassius. iV. Aelius Lampridius: Commodus, Diadumenianus, Elaga­ balus, Severus Aleksander. V. Trebellius Pollio: Philippos'tan Claudius'a kadar impara­ torların ve tiranların yaşamları. Bunlardan ilk bölüm olan

34 Hadrianus Philippos'tan Valerianus'a kadar olan yaşam öyküleri ka­ yıptır. VI. Flavius Vopiscus: Aurelianus, Tacitus, Probus, Firmus ile onun üç ardıl tiranı, Carus ile oğulları. 19. yüzyılın sonuna kadar bu görüş benimsenmiş olsa da Histo­ ria Augusta, Roma yazınında çeşitli yazarların yapıtlarının bi­ raraya getirilerek oluşturulduğu nadir örneklerden olduğu için yapıtın yazar(lar)ı konusu tartışmalara neden olmuştur. 1889 yılında Hermann Dessau, üslup ve dil analizine yoğunlaşarak Historia Augusta' nın tek bir yazar tarafından ve daha önce iddia edildiği gibi 4. yüzyılın başlarında değil aynı yüzyılın sonla­ rında yaklaşık 395 yılında yazıldığını ileri sürmüştür. 1 Dessau, Septimius Severus'un yaşam öyküsünde Aurelius Victor'un 4. yüzyılın ortalarında yayımlanan yapıtından bir pasajdan yarar­ lanıldığını ve Marcus Aurelius'un yaşam öyküsünde de aynı şekilde Eutropius'tan alınan materyallerin kullanıldığını iddia ederek bu tezi ortaya atmıştır. Ö te yandan bir yıl sonra 1890 yılında Dessau'nun hocası Theodor Mommsen, öğrencisinden farklı olarak Historia Augusta'nın Diocletianus ve Constan­ tinus döneminde yazılmış derleme bir yapıt olduğunu ayrıca Theodosius yanlısı bir editör tarafından yapıta eklemeler ya­ pıldığını ve bütün olarak gözden geçirilip düzeltildiğini de öne sürmüştür.2 1926 yılında Baynes, Historia Augusta'nın impara­ tor Iulianus döneminde ca. 362-363'te onun anayasal ve dini politikasının propaganda aracı olarak yazıldığı fikrini ortaya atmıştır. 3 1960-1970'te Ronald Syme, Dessau' nun görüşleri­ ni kabul ederek Historia Augusta'nın tek bir yazar tarafından yazıldığını yeniden ifade etmiştir. Momigliano4 ve Jones5 ise 1

Dessau 1 889, 337-392. Mommsen 1 890, 228-292. 3 Momigliano 1 954, 29. 4 Momigliano 1 954, 29-44. 5 Jones 1986, 107 1 .

2

Giriş 35

Dessau'nun tezine karşı çıkan isimler arasındadır. Bir bilgisayar programı analizi ile de yapıttaki tüm yaşam öykülerinin üslubunun bağdaşık olduğu ileri sürülmüştür. 1 Üslup birliğinden başka yapıtta senatus yanlısı bir tutum ser­ gilenmesi, hanedanlığın olumsuz yanlarına yapılan vurgular, 2 imparatorlarla ilgili konudan sapmalar (excursus) ve sözcük oyunlarının3 her yaşam öyküsünde birlik göstermesi4 bu gö­ rüşü destekler niteliktedir. Ayrıca yazarlardan bazıları da söz­ gelimi Aelius Spartianus5 ve Vulcacius Gallicanus6 tüm yaşam öykülerini kendilerinin yazdığını iddia etmektedirler. Sonuç olarak bütün bu tartışmalardan sonra, son yıllarda Historia Augusta'nın tek bir yazar tarafından yazıldığı ya da yeniden yazıldığı görüşü hakim görüş haline gelmiştir. Yapıtta genel olarak Hristiyanlığa karşı pagan yanlısı bir tavır olduğu ve 1 Marriott 1979, 65-77. White 1967, 1 1 6. 3 SHA'.daki sözcük analizi için ayrıca bkz. Adams 1972, 1 86- 194. 4 Mellor 1999,159. 5 SHA Ael. 1. 1 . in animo mihi est, Diocletiane Auguste, tot principum maxime, non solum eos, qui principum locum in hac statione, quam temperas, retentarunt, ut usque ad divum Hadrianum feci, sed illos eti­ am, qui vel Caesarum nomine appellati sunt nec principes aut Augusti fuerunt vel quolibet alio genere aut in famam aut in spem principatus venerunt, cognitioni numinis tui sternere. = "Ey Diocletianus Augustus, benim amacım uzun bir süre hüküm süren imparatorların en yüce/erini sizin tanrısal bilgilerinize sunmaktır. Amacım sadece hüküm süren imparatorla­ rın özellikle de sizin elde ettiğiniz en yüksek onuru elde edenleri değil aynı zamanda hiçbir zaman imparator ya da Augustus olarak adlandırılmasa/ar bile Caesar ismini taşıyanları da bilgilerinize sunmaktır. Tanrısal Hadria­ nus'a kadar olanların yaşamlarını zaten yazmış bulunmaktayım." 6 SHA Avid. III.3: Proposui enim, Diocletiane Auguste, omnes, qui im­ peratorium nomen sive [iusta causa sive ] iniusta habuerunt, in litteras mittere, ut omnes purpuratos, Auguste, cognosceres. = "Ey Diocletianus Augustus, haklı bir şekilde olsun haksız olsun imparator olan herkesin ya­ şamlarını yazma işini üstlendim, amacım erguvan renkli toga giyen tüm imparatorları size tanıtmaktır." 2

36 Hadrianus

yapıtın monarşik bir yapıya karşı senatus taraftarı görünmesi yazarın kendini gizleme nedenleri olarak gösterilir. 1 Historia Augusta'n ın 395'te yazıldığı doğru ise, 391 yılında çıkarılan bir fermanla Hristiyanlık, Roma Devleti'nin resmi dini olunca pa­ gan inanışlar yasaklanmıştır. Bu nedenle pagan inanışa sahip yazarın kendisini bu şek.ilde gizlediği ve yapıtını daha önceden yazılmış gibi gösterdiği görüşü güç kazanır. 2 Historia Augusta'nın bilinen kaynaklarından çok azı günü­ müze kalmıştır. Yapıtta ismi verilmeyip antik tarihyazımında olduğu gibi "pek çoklarına göre", "bazılarına göre" gibi ifade­ lerle ya da ismi verilerek kullanılan kaynaklara göndermeler vardır: Marius Maximus'tan3 otuz kez, Herodianos'tan (170240) on kez ve Deksippos'tan (2 10-273) on sek.iz kez alıntı yapılır. Ayrıca, kim olduğu bilinmeyen otuz beş yazardan bir­ çok kez alıntı yapılır ve lunius Cordus'dan yirmi yedi kez söz edilir. Bunlardan Marius Maximus'un yapıtı, Historia Augus­ ta'nın Hadrianus'tan Elagabalus'a kadar uzanan ve imparator­ ların doğum günleri, doğum yerleri, tahta çıkışlarından önceki kariyerleri ve diğer kesin olaylar ve tarihler gibi güvenilir ve genellikle diğer kaynaklarla çelişmeyen bilgiler sunan yaşam öyküleri için ana kaynaktır. Historia Augusta, Maximus'u sade­ ce ilk yaşam öykülerinde tarihsel malzeme için kullanmamış, aynı zamanda onun karakteristik özelliklerinin çoğunu daha sonraki kurgusal yaşamlara uyarlamıştır. Maximus'un detaylı prosopografık çalışmalarının da Historia Augusta'daki anlamsız isimlerin uydurulmasına öncülük ettiği düşünülmektedir. 4 238 yılına kadar olan dönem için ise Marcus Auerelius'un 180'de ölümünden III. Gordianus'un 238'de tahta çıkışına 1 Tozan 2006, 225 . Menzilcioğlu 2002, 3 . 3 L. Marius Maximus Perpetuus Aurelianus, 1 60-230 yılları arasında yaşayan yaşam öyküsü yazarıdır. Suetonius'u örnek alarak yazdığı on iki imparatorun yaşam öykülerinden oluşan yapıtı bugün yitiktir. 4 Rohrbacher 2013, 155. 2

Giriş 37

uzanan süreyi çağdaş bir gözlemci olarak ele alan Herodia­ nos'un sekiz kitaptan oluşan T�ç ıımX. Mıipıcov �tıcrLA.eltıç lcr-rop[ıı (Marcus'un Ölümünden İtibaren İmparatorluk Tarihi) isimli ya­ pıtı kullanılmıştır. 238-270 yılları arası için Deksippos'un on iki kitaptan olu­ şan Xpovuc� lcr-rop[ıı ( Chronike Historia) isimli yapıtının özellik­ le bu dönemi anlatan bölümü Historia Augusta için önemli bir kaynaktır. İ mparatorluk döneminin tamamı için Enmannsche Kaisergeschichte (Augustus'tan olasılıkla il. Constantius'a kadar imparatorların kısa portrelerini içeren kayıp bir imparatorluk tarihi) ve Aurelius Victor, Eutropius, Ammianus Marcellinus ve Jerome de kaynak oluşturmuştur. Bunlardan Enmannsche Kaisergeschichte, kısa olmasına ve çok güvenilir olmamasına rağmen, 2. ve 3. yüzyıllarda Latince kaynakların yetersizliği nedeniyle sonraki birçok tarihçinin başvurduğu bir kaynaktır. Historia Augusta'da yer alan altmış sekiz mektup, altmış söylev, yirmi senatus kararnamesini içeren yaklaşık yüz elli bel­ genin çoğu şüpheli ve yanlış bilgiler içermektedir. 1 Bununla birlikte, bu tip belgeleri fazla içermeyen ve okuyucuya döne­ min diğer kaynaklarıyla karşılaştırma imkanı sağlayan Had­ rianus'unkinin de içinde bulunduğu ilk yaşam öyküleri daha güvenilirdir;2 ancak, bu tip belgelerin sayısının çok olduğu son yaşam öykülerine daha şüpheli yaklaşılması gerekmek­ tedir. Aynı şekilde bahsedilen isimlerin ve kaynakların çoğu da uydurmadır.3 Geç dönemlerden örneğin Severus Alexan­ der'in (222-235) yaşam öyküsü, tarihi bir roman gibidir. Baş­ kahramanı apostate olarak adlandırılan İ mparator Iulianus'un (360-363) idealize edilmiş bir portresine benzemektedir.4 Geç 3. yüzyıl yaşam öykülerinin yazarı da belge uydurmakta daha 1

Birley 2003, 133; Rohrbacher 2013, 146; Mellor 1 999, 159. Ayrıntılı bilgi için bkz. Fündling 2006, 6. 3 Syme 1972,123. 4 Mellor 1999, 159. 2

38 Hadrianus

yaratıcı ve tarihi çarpıtmakta daha cesur gibi görünmektedir. 1 Yapıtın bir diğer sorunu ise pek çok anakronizma içermesidir.2 Sözgelimi Marcus Aurelius'un bir konuşmasında Pertinax'tan imparator olarak bahsedilmektedir. Oysa Marcus Antonius, Pertinax imparator olmadan on üç yıl önce ölmüştür (SHA Avid. VIII.5). Gene de bütün bu eleştirilen yönlerine rağmen Historia Au­ gusta, Roma İ mparatorluğu'nun 2. ve 3. yüzyılları için önemli bir kaynaktır. Tarih ve yazarlar yanlış olsa bile, yapıttan değerli bilgiler elde etmek mümkündür. Hadrianus'un yaşamının da anlatıldığı ilk yaşam öyküleri tarihsel açıdan güvenilirdir. Ö zel­ likle Hadrianus'un yaşam öyküsü tarihçilere, Cassius Dion'un yapıtı, Hadrianus'u onurlandırmak için dikilen yazıtlar, sikke­ ler, Britanya'daki Hadrianus duvarı ve Hadrianus'un Tivoli'de­ ki evi gibi diğer yazınsal ve arkeolojik verilerle karşılaştırma ve doğruluğunun kanıtlanması imkanı sunmaktadır. Dolayısıyla Historia Augusta, İ mparator Hadrianus ve ideasının anlaşılması için oldukça önemli bir kaynaktır denilebilir. Yaşam öykülerinde Suetonius model olarak kullanılmıştır.3 Yapıtın kompozisyon yöntemi, Suetonius'ta olduğu gibi yaşam öykülerinin belirli kategorilere göre düzenlenmesi şeklindeydi: Yaşam öyküleri kişilerin doğumu ve çocukluğuyla başlamakta ve ölümüyle ve ölümünden sonra kendisine atfedilen onurlar ve kazandığı ünle sonlanmaktadır.4 Ö zellikle imparatorların kişisel özellikleri üzerinde ayrıntılı bir şekilde durulmakta ve uzun pasajlar halinde ele alınan imparator olmadan ön­ ceki özel yaşamlarıyla ilgili bölümlerde her bir imparatorun tahta çıkışına değin geçen süre kronolojik sırayla anlatılmak­ ta, sonrası ise sözgelimi kamu ve özel yaşamı, yurdunda ya da diğer ülkelerdeki eylemleri ayrı ayrı kategorilere ayrılarak 1

Rohrbacher 2013, 146. Stover - Kestemont 2016, 140; Birley 2003, 138. 3 Magie 192 1 , xvi . 4 Mellor 1 999, 158.

2

Giriş 39

anlatılmaktadır. Seride en basit haliyle kurgulanmış olan Pi­ us'un yapısı, yaşam öykülerinin genel şemasını en açık şekilde göstermektedir: Pius'un soyu (I. 1 -7) , tahta çıkışından önceki yaşamı (1.8-V.2), hükümdarlık politikası ve dönemin olayları ( V.3-VII.4), kişisel özellikleri (VII.5-XII.3), ölümü (XII.4-9) , görünümü (XIII. 1 -2), ölümden sonraki onurları (XIII.3-4) . Kategoriler dizisi, anlatılacak olayların ya da mevcut olan mal­ zemenin önemine göre daraltılmakta ya da genişletilmektedir; bu durum zaman zaman kompozisyonun, belirli bir konunun orantısız bir uzunlukta detaylandırılmasıyla bozulmasına ne­ den olmaktadır. Sözgelimi Commodus'un bağımlı olduğu tuhaf kültlerden bahsedilmesi, onun zalimliklerinden oluşan uzun ve ayrıntılı bir listenin oluşmasına yol açarken, Elagaba­ lus'un yaşamının neredeyse yarısı, lüks ve savurganlık örnekle­ rine ayrılmıştır. Yaşam öyküleri Suetonius'a göre daha fazla mektuplar, res­ mi kararlar, senatus kayıtları gibi belgelere dayansa da, bizzat imparatorlardan alınmış sözlü bilgiler ve diğer antik yazarlara yapılan alıntılarla iç içe geçmiş söylentilerle de doludur. 1 Fir­ mus'un her gün bir deve kuşu yediği (SHA Firm. IV), Maxi­ mus'un her gün bir Capitolina amphorası dolusu şarap içtiği ve yaklaşık on sekiz kilo et yediği (SHA Max. Duo IV), Ela­ gabalus'un kendi sofrasında yerini almak için eğitilmiş evcil aslanları ve kaplanları olduğu (SHA Heliog. XXI) gibi yaşam öykülerinde bahsedilen kişilerin özel yaşamlarıyla ilgili tuhaf ayrıntılara da sıklıkla yer verilmiştir. 2 Historia Augusta'nın Günümüze Ulaşması

2. ve 3. yüzyıllar için önemli bir kaynak olan Historia Augus­ ta'nın en eski elyazması 6 . yüzyılın başlarına aittir. Bu elyaz­ masının günümüze ulaşan tek parçası, Aurelius Memmius 1 2

Mellor 1999, 158. Magie 1 92 1 , xvii.

40 Hadrianus Symmakhos1 tarafından yazılan Historia Romana'da kullanıl­ mıştır. Daha sonra, bundan seçilen bölümler ve alıntılar 850 yılı civarında Sedulius Scottus tarafından Liege'de yapılan Collectaneum adlı koleksiyona eklenmiştir ayrıca Marcus Au­ relius, Maximini ve Divus Aurelianus'un yaşam öykülerinden alıntılar Sedulius tarafından 855'te yazılan Liber de Rectoribus Christianis adlı yapıtta kullanılmıştır. Sedulius'un Collecta­ neum'u derlediği dönemde, Fulda'daki manastırda, bugün Va­ tikan Kütüphanesi'nde korunmakta olan Historia Augusta'n ın baş elyazması Codex Palatinus kopyalanmıştır. Böylece 9. yüz­ yılda Historia Augusta'n ın temelde ortak olmakla birlikte ufak farklılıklar gösteren ikinci bir elyazması daha olmuştur. 10. yüzyılın ikinci yarısı ile 14. yüzyılın başları arasında­ ki bir dönemde Fulda Codex'i İ talya'daki Verona Katedrali'ne götürülmüştür ve bu yüzyılın başlarında Verona'da yazılan Historia Imperialis'in hazırlanmasında Giovanni de Matociis tarafından ve de Originibus Rerum'da Guglielmo da Pastren­ go tarafından kullanılmıştır. Bu yapıttan alıntıları içeren Flores Moralium Auctoritatum adlı yapıt ise bugün hala katedralin kü­ tüphanesinde korunmaktadır. Historia Augusta'yı içeren codex, ünlü hümanist Petrarca'nın, Verona'da bulunduğu sırada dikkatini çekmiştir. Hatta codex'in onun mülkiyetine girdiği ve kendi kütüphanesinde yer aldığı da iddia edilmiştir. Bununla birlikte, Petrarca'nın codexe birçok not ve yorum yazdığı ve 1 356'da Verona'da bunun bir kopyası­ nı yaptırdığı ve daha sonra birçok yorum ve düzeltme ekledi­ ği genelde kabul edilmektedir. Ayrıca yaşam öyküleri üzerine yaptığı çalışmanın sonuçları eserlerinde yer almaktadır. De Mi­ litia Veterum adlı mektubunda, Hadrianus, Pescennius, Avidius 1 485 yılı consulü. Symmakhos'un ailesi Roma'daki en varsıl ve en etki­ li senatör ailelerinden biridir. Yedi kitaptan oluşan yapıtı Roma Tari­ hi (Historia Romana) bugün kayıp olsa da Iordanes'in De Rebus Geticis (XV.83) adlı yapıtı sayesinde günümüze ulaşan tek par-çası Maximi­ ni'nin yaşamını anlatmaktadır.

Giriş 41

Cassius, Maximini ve Probus'tan bahsetmekte ve de Re Publica Bene Administranda'da Hadrianus, Avidius Cassius, Elagaba­ lus, Aleksander ve Aurelianus'tan alıntılara yer vermektedir. Petrarca'nın ölümünden sonra, Fulda Codex'inin Coluccio Salutati'nin eline geçtiği ve codex'teki düzeltmelerin çoğunun ona ait olduğu söylenmektedir. 138 1 - 1 393 yıllarında yazdığı mektuplarında, Hadrianus, Pius, Marcus ve Aleksander'in öz­ geçmişinden alıntılar bulunmaktadır. 1 15. yüzyılda codex, tüccar ve ilahiyatçı Giannozzo Manet­ ti'nin (1396- 1459) eline geçmiştir. Ardından olasılıkla 1587'de, Manetti'nin diğer kitaplarıyla birlikte, Historia Augusta'yı içe­ ren codex, Codex Palatinus olarak adlandırılacağı ve koleksiyo­ nun geri kalanıyla birlikte korunmak üzere Heidelberg'deki Palatine Kütüphanesi'ne götürülmüştür, nihayetinde 1623 yı­ lında Bavyeralı Maximilianus tarafından Roma'ya gönderilip Vatikan kütüphanesine yerleştirilmiştir.2 Historia Augusta'ya ve elyazmalarının çoğaltılmasına olan ilgi, onun ilk basılı biçimlerinin ortaya çıkışında da devam etmiştir. Codex Palatinus'un son kopyalarının birinden Bonus Accursius tarafından hazırlanan bir editio princeps, l475'te Milano'da yayımlanmıştır. Bunu önce 1516'da Venedik'te ya­ yımlanan bir Aldine baskısı, hemen ardından ise Erasmus tarafından düzenlenen ve 1518'de Basel'de Froben tarafından yayımlanan edisyon izlemiştir. Bu ilk basımlarda Latince me­ tin düzeltmeleri üzerinde yoğunlaşılırken, 17. yüzyılda buna yorum ve açıklamalar da eklenmeye başlanmıştır. Bunlardan ilk ikisi, 1603'te yayımlanan ve yukarıda bahsedilen başlığı da ekleyen Casaubon'un hazırladığı baskı ve kısa bir süre sonra 161 1'de Hannover'de, Heidelberg Üniversitesi profesörlerin­ den Gruter'in, Codex Palatinus' a dayandırarak yayımladığı baskıydı. Claude Saumaise (Claudius Salmasius) tarafından 1 Magie 192 1 , xxvii. 2 Magie 192 1 , xxviii.

42 Hadrianus

1620'de yayımlanan baskıda ise geniş kapsamlı bilgi ve notlara yer verilmiştir. 1 Rönesans' ın başlarında tarihsel araştırmalar genelde Roma Cumhuriyeti'yle ya da Augustus Dönemi'yle ilgiliydi ve im­ paratorların yaşam öyküleri fazla ilgi görmemişti. 2 Historia Augusta'ya 2 ve 3 . yüzyıllar için başvuran isimler Giovanni de Matociis, Guglielmo da Pastrengo ve Roma'nın kuruluşundan Constantinus Dönemi'ne kadar Roma tarihinin bir özeti olan ve 1360'tan hemen sonra yazılan Romuleon'un yazarı Benve­ nuto Rambaldi da lmola idi. 17. yüzyıla gelindiğinde ise G. J . Vossius, 1627'de basılan de Historicis Romanis adlı yapıtında hem yaşamöykülerinin yazarlarına ve yaşam öykülerinin ya­ zarlara dağılımına hem de onlar tarafından bahsedilen Marius Maximus ve lunius Cordus gibi yazarlara önemli bir yer ayırdı. Bununla birlikte, Lenain de Tillemont, Histoire des Empereurs et des autres Princes qui ont regne durant !es six premiers Siecles de l'Eglise isimli yapıtında Cassius Dion'la birlikte Historia Au­ gusta'yı ana kaynak olarak kullandı. 3 18. yüzyılda Gibbon ünlü Roma İmparatorluğunun Gerile­ yiş ve Çöküş Tarihi adlı yapıtının ilk cildinde Historia Augus­ ta'yı yoğun bir şekilde kullandı. Gibbon, eleştirel bakış açısıyla yapıttaki pek çok tarihsel yanlışlığı görmesine rağmen genel olarak Historia Augusta'n ın sunduğu bilgileri ve yazarının gö­ rüşlerini kabul etti. 19. yüzyılda Schiller, Historia Augusta'daki geç dönem ya­ şam öykülerinin öncekilere göre daha değersiz olduğunu ve değerinin kullanılan kaynağa göre değiştiğini düşünse de His­ toria Augusta'yı imparatorluğun siyasi tarihi için Cassius Dion ve Herodianus kadar önemli bir kaynak olarak gördü ve ken­ di yapıtında kullandı. Mommsen de Römisches Staatsrecht adlı 1 Magie 1 92 1 , xxix. 2 Magie 1 92 1 , xxx . 3 Magie 1 92 1 , xxxi .

Giriş 43

yapıtında imparatorluğun kamu hukuku ve yönetimiyle ilgili bölümlerinde Historia Augusta'dan yararlandı.

Hadrianus Burada çevirisini sunduğumuz Hadrianus'un yaşam öyküsü­ nün (de vita Hadriani) yapısına bakacak olursak yapıt toplam­ da yirmi yedi bölümden oluşmaktadır. Yaşam öyküsü içerik bakımından şu şekilde bölümlenebilir: 1: Hadrianus'un doğumu, kökeni ve ailesi. 11-111: Eğitimi, üstlendiği ilk askeri ve kamu görevleri

ve gelecekteki nüfuzu ile ilgili alametler. iV: Plotina'nın Hadrianus'a desteği ve Hadria­ V-VI : VII-VIll:

X:

XI-XII:

XIll:

XIV:

nus'un Traianus tarafından evlat edinilmesi. İ mparator olduktan sonraki ilk eylemleri. Hadrianus' a karşı düzenlenen komplo ve dört eski consulün öldürülmesi ve Hadrianus'un kendisi hakkında çıkacak kötü söylentileri bas­ tırma girişimleri, getirdiği yenilikler ve kamu­ sal düzenlemeler. Galya ve Germania'ya yolculuğu, askeri disip­ lini sağlaması, askerlerin eğitimi ve Hadria­ nus'un onlara örnek olacak şekilde bir asker gibi yaşaması, askeri düzenlemeler. Britannia'ya yolculuğu, burada sonradan kendi adıyla anılacak duvarı ördürmesi. Britannia'dan Galya'ya oradan da Hispania'ya yolculuğu. Achaia'ya geçişi, Eleusis gizemlerine katılması, Sicilya'ya yolculuğu, Roma'ya geçip Africa'ya oradan da tekrar Roma'ya yolcuğu, Atina'ya gi­ dişi ve burada adadığı yapılar. Yahudilerin çıkarttığı savaş, Hadrianus'un şiir, edebiyat ve müziğe merakı, silah kullanma be­ cerisi ve kişiliği.

44 Hadrianus

XVI: Yazdığı yapıtlar. XVII: Hoşgörülü oluşu, cömertliği ve diğer krallara yaptığı iyilikler. XVIII: Hukuki düzenlemeler. XIX : Ü stlendiği diğer görevler, yaptırttığı ve onarttı­ ğı yapılar ve düzenlediği oyunlar. XX: Kişiliği: İ nsancıl, zeki, yetenekli ve nüktedan oluşu. XXI: Döneminde olan kıtlık, salgın, deprem ve Tiber nehrinin taşması gibi doğal afetlerin yaralarını sarması ve dost olduğu krallıklar. XXII: Ö zel yaşamındaki disiplini. XXIII: Hadrianus'un hastalanması, tahta çıkacağın­ dan şüphelendiği pek çok kişiyi öldürtmesi ve Commodus'u evlat edinmesi ancak onun da hastalanıp ölmesi. XXIV: Antoninus'u evat edinmesi, Antoninus'un da Verus ve Marcus'u evlat edinmesi, Hadrianus'un vasiyetnamesini yazdırması ve intihar girişim­ leri. XXV-XXVII: Hadrianus'un ölümü, ölümüyle ilgili alametler ve ölümünden sonra kendisine atfedilen onur­ lar.

Cassius Dion 69.

KİTAP

(HADRIANUS)

1 . Hadrianus, Traianus tarafından evlat edinilmemişti. Zaten Traianus'un hemşehrisiydi1 ve onun vesayeti altındaydı. Hem aralarında bir akrabalık ilişkisi bulunuyordu2 hem de Hadri­ anus, Traianus'un yeğeniyle evlenmişti.3 Kısacası, Traianus'la birarada bulunuyor, gününü onunla geçiriyordu. Parth Savaşı için Syria'ya atandı. Ancak, Traianus'tan ne başka herhangi bir özel onurlandırma elde etti ne de imparatorun ilk atadığı con­ sullerden biri oldu. Traianus çocuksuz ölünce, önceden vesayeti altında bulunduğu hemşehrisi Attianus4 ile ona karşı duyguları olan Plotina,5 Hadrianus'u Traianus'la olan yakınlığından ve sahip olduğu büyük askeri güçten ötürü Caesar ve imparator ilan etti. Cilicia'nın yöneticiliğini yapmış olan babam Apronianos,6 onunla ilgili tüm hikayeyi bana açık açık anlatmıştı. Babam bununla ilişkili başka şeyler de anlatırdı: örneğin, evlat edinme işleminin önce ilan edilmesi için, Traianus'un ölümü­ nün birkaç gün saklandığını söylüyordu. Bu durum, Traianus'un senatusa yazdıklarından da anlaşılmıştır; çünkü mek1 Cassius Dion burada Hadrianus'un Hispania'nın ltalica kentinde doğ­ duğu yönündeki aktarımı izlemektedir. 2 Hadrianus'un babası, İ mparator Traianus'un kuzenidir (SHA Hadr. 1.2). 3 Hadrianus'un karısı Vibia Sabina, Traianus'un kardeşinin torunu, yani yeğeninin kızıdır. 4 P. Acilius Attianus. Hadrianus'un babası P. Aelius Hadrianus Afer ölünce, Attianus ve geleceğin imparatoru Traianus, on yaşındaki Hadri­ anus'un vasiliğini üstlenmiştir. 5 Pompeia Plotina, İ mparator Traianus'un karısıdır. 6 M. Cassius Apronianos'un, Cilicia'nın yöneticiliğini üstlendiğine dair ayrıca bkz. Cass. Dio 73 [72]. 7.2. Bu görevi üstlenmesi ca. 1 80- 1 83 yılla­ rı arasına tarihlendirilmektedir (Alföldy 1 977, 254).

1

2

3

4

48 Hadrianus

1

2

3

4

5

tuplara imza atan Traianus'un kendisi değil, Plotina idi. Oy­ saki Plotina böyle bir şeyi başka hiçbir durumda yapmamıştı. 2. Hadrianus, imparator ilan edildiğinde, yöneticiliğini yapmakta olduğu Syria'nın metropolisi Antiokheia'daydı. 1 Malum günden önce, rüyasında berrak ve pırıl pırıl bir havada boğa­ zının sol tarafına gökyüzünden bir ateş düştüğünü, ardından ateşin sağ tarafa da geçtiğini gördü; ancak, bu onu korkutmadı ve zarara uğratmadı. Hadrianus, senatusa egemenliğinin onay­ lanmasını istediği bir mektup yazdı; ayrıca, o zaman veya başka bir zaman, kendisi talepte bulunmadığı sürece, onu onurlandı racak herhangi bir şeyin -bunlar hep olan şeylerdi- oylanma­ sını yasakladığını belirtti. 2 Traianus'un kemikleri onun sütununa yerleştirildi ve Parth adı verilen oyunlar uzun yıllar devam etti; ama daha sonra, başka pek çok şey gibi bu da kaldırıldı. Hadrianus bir mektubunda, yüce gönüllülüğünün göstergesi olan şeyler yazdı; verdiği sözlerden birini ihlal edecek olursa kendi belasını bulmayı dileyerek, halkın yararına ters düşecek hiçbir şey yapmayacağına ve hiçbir senatörü ölüme gönderme­ yeceğine yemin etti. Hadrianus, son derece ılımlı bir yönetim sürmüş olmasına rağmen, yönetiminin başında ve yaşamının sonuna doğru seç­ kin adamlardan bazılarını öldürttüğü için eleştirildi; hatta bu cinayetlerinden ötürü, yan-tanrı kahramanlar arasında nere­ deyse adı geçmiyordu. Yônetiminin başlarında öldürülenler,

1 9 Ağustos 1 1 7'de Hadrianus legatus Syriae iken, imparator tarafından evlat edinildiğine dair bir mektup alır. İki gün sonra da ( 1 1 Ağustos 1 1 7) Antiokheia'da iken, Traianus'un ölüm haberini alır (SHA Hadr. IV.6-7). 2 SHA Hadr. Vl.4-5 ve VIII.2-3'de Hadrianus'a bahşedilmek istenen, ancak imparatorun kabul etmediği onurlardan söz edilmektedir.

Cassius Dion 49

Palma,1 Çelsus,2 Nigrinus3 ve Lusius4 idi. İ lk ikisinin öldürül­ me nedeni, sözüm ona bir avlanma sırasında Hadrianus'a su­ ikast düzenlemiş olmaları, ötekilerininse haklarında var olan başka birtakım şikayetlerdi; ama asıl sebep, büyük nüfuzları ve zenginlik ile şan konusunda sivrilmiş olmalarıydı. Hadrianus 6 bu konudan kaynaklı yorumlardan öylesine etkilendi ki, ken­ dini savunma gereği hissetti ve onlar için öldürülme emri ver­ mediğine yemin etti. Hadrianus'un yaşamının sonuna doğru öldürülenler ise, Servianus5 ve torunu Fuscus6 idi. Hadrianus, tanışmak için hoş bir adamdı; kendisine özgü 6' çekiciliği göz dolduruyordu. 3. Hadrianus, senatus sınıfına mensup, p raetorluk yapmış 1 Hadrianus Afer adında bir babanın oğluydu. Doğuştan, her iki dilde de edebiyat çalışmalarına düşkünlüğü vardı. Hatta ardın­ da birtakım düzyazı çalışmaları ve dizeler halinde kaleme alın1 A. Cornelius Palma Frontonianus: 99 yılında consul ordinarius olmuş­ tur. ca. 100- 103 yılları arasında Hispania Tarraconensis, 104- 108 yılları arasında Syria yöneticiliğini üstlenmiştir. 109 yılında ikinci kez consul ordinarius olmuştur. 2 L. Publilius Celsus: Traianus'un yakın dostuydu. 102 yılında consul suf­ fectus ve 1 13 yılında consul ordinarius olmuştur. Dion'un verdiği bilgiye göre (68. 16.2) Traianus, Palma ve Celsus'u heykelle onurlandırmıştır. 3 C. Avidius Nigrinus: 1 10 yılında consul suffectus olmuştur. Traianus dö­ neminde önemli görevlerde bulunmuştur. 4 Lusius Qyietus: Barbar kökenli olup, üst sınıfa mensup görevlere ge­ tirilen kişilerdendir. Göz doldurucu bir kariyeri olmuştur. Askeri başa­ rılarından ötürü senatus sınıfına, praetorluk yapmış olan kişilerin arasına alınmışhr (adlectio inler praetorios). 1 1 8'de Hadrianus'a karşı komplo kurmakla suçlanarak öldürülmüştür. 5 L. lulius Ursus Servianus: Hadrianus'un kızkardeşi Aelia Domitia Pa­ ulina'nın kocasıdır. Traianus'un imparatorluğu döneminde 107 ve 1 1 1 yıllarında ve Hadrianus döneminde 134 yılında üçüncü kez consul olan Servianus kendisi çok yaşlı olduğu için, torunu Fuscus'un Hadrianus ta­ rafından varis seçileceğini düşünmüş; ancak L. Ceionius Commodus'un seçilmesine içerlemiştir. 6 Pedanius Fuscus: Hadrianus'un yeğeninin oğludur.

50 Hadrianus 2 mış çeşitli eserler bıraktı. Fazlasıyla hırslıydı. Hırsı yüzünden

3

4

5

6

başka pek çok uğraşın, hatta son derece basit olanlarının bile peşinden sürüklendi. Heykelcilikle uğraştı, resim yaptı; barışa veya savaşa, imparatorluğa veya özel yaşama ilişkin bilmediği hiçbir şeyin olmadığını dile getiriyordu. Bunların, elbette, kim­ seye bir zararı olmadı. Ancak, herhangi bir konuda üstünlüğü olan herkesi aşırı derecede kıskanıyordu; bu kıskançlık, pek çok kişiyi hezimete uğrattı, hatta birçoğunun sonunu getir­ di. Çünkü her konuda herkesten üstün olmayı arzuladığı için, herhangi bir konuda öne çıkanlardan nefret ediyordu. Galyalı sofist Favorinus'u1 ve Miletoslu sofist Dionysios'u2 türlü türlü yollarla gözden düşürmeye ve özellikle de onların hiçbir değeri olmayan ya da değeri çok az olan rakiplerini yüceltmeye kalkışmasının nedeni buydu. Anlatıldığına göre, Dionysios impa­ ratorun yazışmalarını yürüten Avidius Heliodoros'a3 "Caesar sana para ve ün sağlayabilir; ama, seni bir hatip yapamaz" demiş. Favorinus da vatanında vergi muafiyeti hakkından yararlana­ bilmek için imparatorun huzuruna çıkacağı sırada, başarılı ola­ mayacağına hatta kötü muameleye maruz kalacağına dair kuş­ kuya düşünce, mahkeme salonuna girmiş ve sadece şu cümleyi 1 ca. 85- 155 yılları arasında yaşamış sofist. Arelate'de doğmuş, eserle­ rini Yunanca yazmıştır. Plutarkhos, Herodes Atticus, Fronto ve Aulus Gellius'un arkadaşıdır. Atlı Sınıfı'na girmiş ve bir eyalette başrahiplik görevini üstlenmiştir. Eserleri üç kategori altında toplanır: Filozoflarla ilgili anıların ve çeşitli tarihsel anlatıların yer aldığı derlemeler, söylevler ve kendisini Eski Academia'nın kuşkuculuğunun taraftarı olarak sun­ duğu felsefi eserler. 2 Hadrianus döneminde yaşamış, söylevleriyle ön planda olan sofist. Asurlu Isaeus'un öğrencisi olmuştur. Hayatının bir döneminde Les­ bos'ta hitabet dersleri vermiş, Ephesos'ta ölmüştür. Dionysios, Philost­ ratos'un anlatımına göre, Hadrianus tarafından bir eyaletin yöneticili­ ğine atanmıştır (Philostr. soph. 524). Ancak, daha sonraları Hadrianus hitabetteki üstünlüğünü kıskandığı için ondan hoşnutsuz olmuştur. 3 Hadrianus'un sekreteri olan C. Avidius Heliodoros, aynı zamanda hi­ tabet eğitmenidir. Miletoslu Dionysios'un çağdaşı ve rakibidir.

Cassius Dion 5 1

sarf etmiş: "Dün gece rüyamda öğretmenim başıma dikildi ve va­ tanım için doğmuşum gibi ona hizmet etmemi buyurdu. " 4. Hadrianus bunlardan hoşlanmasa da, canlarını bağışladı; çünkü bu adamları ölüme göndermek için mantıklı bir bahane bulamadı. Ö te yandan, Traianus'un Roma'da tasarladığı forum, odeum ve gymnasium'u hayata geçirmiş olan mimar Apollodo­ ros'u1 önce sürgüne, sonra da ölüme gönderdi. Sözde Apollodoros'un bir hatasından ötürü bunu yapmıştı; ama asıl sebep Traianus inşa ile ilgili bir konuda Apollodoros'a danıştığı es­ nada, sıradan bir laf eden Hadrianus'a Apollodoros'un " Git de kabaklarını çiz, sen bu konulardan anlamazsın" demesiydi. Tesa­ düf o ki, Hadrianus o zamanlar bu tarz bir çizimiyle övünüyor­ du. Hadrianus imparator olunca o anı hatırladı ve bu adamın açık sözlülüğüne tahammül edemedi. Apollodoros olmadan da büyük bir işin yapılabileceğini göstermek için, Venus ve Roma tapınağının projesini ona gönderdi ve tasarlanan yapının ye­ rinde olup olmadığını sordu. Apollodoros da, ona tapınakla ilgili olarak şöyle bir cevap yazdı: " Tapınağın Kutsal Yol'a bakan kısmında olabildiğince üst noktadan görünebilmesi için, yerden yüksekte olması ve altındaki toprağın boşaltılmış olması gerekir­ di; ayrıca bu, boşaltılmış kısma düzeneklerin yerleştirilmesi için de gerekliydi ki, böylece düzeneklerfark edilmeden birleştirilebilir ve dikkat çekmeden tiyatroya getirilebilirdi. " Heykellerle ilgili olarak da cellanın yüksekliğine kıyasla oldukça uzun yapılmış olduklarını söyledi. Ve ekledi: " Tanrıçalar ayağa kalkıp dışarı çıkmak isteseler, çıkamayacaklar". Apollodoros bunları açık açık yazınca, Hadrianus çok sinirlendi ve geri dönülmez bir hataya düştüğünden içi içini yedi. Ö fkesini ve üzüntüsünü dizginle­ medi, Apollodoros'u öldürttü. İ şte Hadrianus doğası gereği öyle bir adamdı ki, yalnızca yaşayanlara değil, ölmüşlere karşı da kıskançlığı vardı. Mesela Homeros'u yasakladı; onun yerine, 1 ca. 98- 125 yılları arasında en parlak zamanını yaşamış, Damaskoslu mimar. Traianus döneminde pek çok önemli yapıya imza atmıştır.

1

2

3

4

5

6

52 Hadrianus

1

2

3

1

2

3

pek çoklarının daha önce adını bile duymadığı Antimakhos'u 1 getirdi. 5. Onun çok katı, işgüzar ve meraklı oluşu da eleştiriliyordu. Ancak o, bu kusurlarını itinalı gayretiyle, öngörüsüyle, yüce gönüllülüğüyle ve zekasıyla törpüledi ve yoluna koydu. Ayrıca, hiçbir durumda savaşı körüklemedi; olanları da sonlandırdı. Kimsenin parasına zorla el koymadı; aksine, halklara, özel va­ tandaşlara, senatörlere ve atlılara yüksek bağışlarda bulundu. Kendisinden talep edilmesini beklemeden, her şeyi tam ola­ rak her bir durumun gerektirdiği şekilde yaptı. Orduyu mut­ lak disiplinle eğitti; öyle ki, ordu gücüne rağmen herhangi bir itaatsizlikte veya küstahlıkta bulunmadı. Ayrıca, hem mütte­ fik kentlere hem de egemenliği altındaki kentlere son derece cömert yardımlarda bulundu. Bu kentlerin pek çoğunu gördü; daha önce hiçbir imparator bu kadar çok kenti görmemişti. Deyim yerindeyse hepsine yardım eli uzattı: kimine su, ki­ mine limanlar, erzak, kamu binaları ve para gibi yardımlarda bulundu, ayrıca başka kentlere de türlü türlü onurlandırmalar bahşetti. 6. Roma halkını, halkın gözüne girecek şekilde değil, titizlikle yönetti. Bir gladyatör yarışı sırasında ısrarla bir şey is­ teyen kalabalığa istediğini vermedi; üstüne üstlük, Domitianus'un "sessiz olun" lafının bildirilmesini buyurdu. Ama bu laf söylenmedi. Elçi elini kaldırdı ve elçilerin her zaman yaptığı bu hareketiyle kalabalığı susturdu (çünkü kalabalığın duyuru yoluyla susması mümkün değildir) . Sessizlik sağlanınca da elçi dedi ki: "Bunu o istiyor. " Hadrianus elçiye en ufak bir kızgınlık duymadı, aksine onu, hoşnutsuzluk yaratacak o buyruğu sesli dile getirmediği için onurlandırdı. Bu gibi şeylere tahammülü 1

Kolophonlu Antimakhos: MÖ ca. 400 yıllarında parlamış epik ozan. Thebais adlı bir epik şiir ve Lyde adlı bir elegeia yazmıştır. İ skenderiyeli dilbilimciler tarafından epik ozanlar arasında Homeros'a denk görül­ müştür. Ayrıca, Hadrianus'un Antimakhos'u taklit ederek Catachanna adında kitaplar yazdığına dair bkz. SHA Hadr. XVI.2.

Cassius Dion 53

vardı. Ummadığı bir anda sıradan bir kimseden yardım eli uzandığında bozulmazdı. Vaktiyle, yolculuk yaptığı sırada bir kadın kendisinden bir talepte bulununca oralı olmadı; kadına önce "vaktim yok" dedi, sonra kadın hıçkıra hıçkıra "imparator olmayı bırak öyleyse" deyince arkasına döndü ve kadına kulak verdi. 7. Tüm büyük ve önemli meseleleri senatusun da desteğiyle hallederdi. Ö nde gelen yurttaşların yardımıyla bazen sarayda bazen forumda, pantheonda ve başka başka yerlerde yargıçlık yapar; bu sırada her şeyin kamuya açık bir şekilde olması için bir kürsü üzerinde otururdu. Bazen de yargıçlık yaptıkları za­ man consullere katılır ve onları at yarışlarında onurlandırırdı. Yurda döndüğünde, kimse ona eşlik etme derdine düşmesin diye tahtırevanda taşınırdı. Kutsal olmayan ve kamu işleri için uygun olmayan günlerde1 evde kalırdı. Bu günlerde, acil bir durum olmadıkça, onu selamlamak için gelenleri bile kabul etmezdi; kimseyi sıkıntıya sokmak istemiyordu. Roma'da da, Roma dışında da en seçkin yurttaşlar hep yanında olurdu. Şö­ lenlerde de bunlarla birlikte vakit geçirirdi ve bu nedenden ötürü çoğunlukla yanına üç kişi daha alarak gezerdi. Avlan­ maya olabildiğince sık giderdi ve şarapsız kahvaltı ederdi. Çok fazla yerdi; çoğu zaman bir duruşmanın ortasında bile bir şey­ ler yediği olurdu; sonra en seçkin ve en önde gelen yurttaşların eşliğinde akşam yemeği yerdi; bu birlikte yeme alışkanlığı her türlü sohbete olanak tanıyordu. Dostları çok hasta olduğunda ziyaretlerine giderdi; bir ziyafete ev sahipliği yaptıkların­ da onların yanında yer alır, kırsaldaki yerlerinde ve evlerinde kalmaktan memnuniyet duyardı. Bu nedenle pek çok dostu öldüğünde pek çoğu ise hayattayken heykellerini foruma dikti. Dostlarından hiçbiri kibir gösterisinde bulunmadı; Hadria­ nus'un söylediği veya yaptığı herhangi bir şeyi, imparatorun 1 Burada dies religiosi, yani Roma takviminin uğursuz sayılan günleri kastedilmektedir.

1

2

3

4

54 Hadrianus

11

1•

12 2

3

1

2

azatlılarının ve etrafındaki diğer adamların yapmaya alışkın oldukları gibi, para karşılığında ifşa etmedi. 8. Böylece, imparatorun karakteriyle ilgili anlatacaklarımı kısaca anlatmış bulunuyorum. Ayrıca, bunların dışında anlatıl­ ması gereken ne varsa, hepsini tek tek anlatacağım. Aleksandreialılar ayaklandıklarında, Hadrianus'un kendilerini azarladığı mektubunu alıncaya dek hiçbir şey onları dur­ duramadı. Bu, imparatorun sözünün silahlardan daha güçlü olduğu anlamına geliyor. Roma'ya geldiğinde, imparatorluk hazinesine ve Romalıların devlet hazinesine olan borçlarını sildi; bunun uygulanacağı süreyi son on altı yıl ile sınırladı. Doğum gününde düzenlenen gösteriyi halka açık yaptı ve pek çok vahşi hayvanı katletti; 1 öyle ki, yüz erkek aslan ve aynı sayıda dişi aslan tek bir gösteride te­ lef oldu. Ayrıca, hem tiyatroda hem de circusta küçük toplar2 aracılığıyla erkeklere ayrı kadınlara ayrı hediyeler dağıttı. Ve onlara birbirlerinden ayrı yıkanmalarını emretti. 3 O yıl bunlar oldu. Bu olanların yanısıra, Hadrianus, fılozof Euphrates'in4 yaşhlığını ve hastalığını düşünerek baldıran otu içmesine mü­ saade edince, o da kendi arzusuyla yaşamına son verdi. 9. Hadrianus başka başka eyaletlere yolculuk etti. Bölgelere ve kentlere ziyarette bulundu. Tüm garnizon ve tahkimatları teftiş etti; bunların bazılarını daha uygun yerlere geçirdi, bazılarını kaldırdı, ayrıca yenilerini kurdu. Her şeyi, yalnızca or­ dugahların silahları, savaş düzenekleri, hendekleri, siperleri ve siper kazıkları gibi ortak malzemelerini değil; ayrıca, saflarda hizmet edenlerin ve onları yönetenlerin yaşamları, kaldıkları 1 Krş. SHA Hadr. XIX.7-8. 2 Seyircilerin arasına atılan bu topların üzerine, sonradan verilmek üzere yemek, kıyafet, at, köle, altın ve gümüş eşyalar gibi çeşitli hediye isimleri yazılırdı. 3 Krş. SHA Hadr. XVIII. 10- 1 1 . 4 ca. 40 yılında doğmuş olan Tyreli Stoacı filozof. 1 1 8 yılında kendi ca­ nına kıymıştır.

Cassius Dion 55

yerler ve alışkanlıkları gibi her birine ilişkin kişisel koşulları da mutlak bir şekilde bizzat kendisi gözlemleyip inceledi. İ nsanı rahatlığa alıştıran pek çok uygulama ve düzenlemeyi de yeniden gözden geçirerek değiştirdi. Askerlere savaşın her türlüsüne yönelik talim yaptırıyordu; bunu yaparken de kimini onurlandırıyor kimini azarlıyordu; ama hepsine de ne yapma­ ları gerektiğini öğretiyordu. Onu izleyip fayda görsünler diye, her yerde çetin bir yaşam sürüyordu; hangi durumda olursa ol­ sun ya yürüyor ya da ata biniyordu; bu süreçte asla arabaya veya dört tekerlekli bir araca binmedi. Ne sıcakta ne de soğukta başını örttü; Kelt soğuklarında ve kavurucu Mısır sıcaklarında bile çıplak kafayla dolaşıyordu. Kısacası, eylem ve ilkeleriyle imparatorluğun tüm askeri gücünü öyle eğitti ve disipline etti ki, onun o zamanki yöntemleri bugün bile ordu mensuplarının yasası haline gelmiştir. Çok sayıda yabancı halkla barış içinde olmasının en önemli nedeni budur. Çünkü bunlar onun do­ nanımını bildiklerinden ve herhangi bir haksızlığa uğrama­ dıkları, üstüne üstlük para aldıkları için hiç başkaldırmadılar. Askerleri o kadar iyi eğitilmişti ki, Batavialılar denilen halkın oluşturduğu süvari birliği, Ister'i1 silahlarıyla birlikte yüzerek geçti. Bu olanları gören barbarlar Romalılar karşısında korku­ ya kapıldı ve kendi işlerine baktı; birbirleriyle olan anlaşmazlık durumlarında da uzlaştırıcı olarak Hadrianus' a başvurdular. 10. Hadrianus kentlere ziyarette bulunduğu sırada tiyatrolar yaptırdı, oyunlar düzenledi, hem de imparatorluğun sağladığı donanım olmadan; zaten Roma'nın dışındayken bu kaynağı hiç kullanmadı. Fazlasıyla onurlandırmış ve pek çok gösterişli armağan bahşetmiş olmasına rağmen, vatanını görmedi. Avlanmaya çok tutkun olduğu söylenir. Avlanma esnasında köprücük kemiğini kırdı ve neredeyse bacağını sakatlıyordu. 1 Yunancada wlcnpoç, Latincede Danubius veya Danuvius olarak da bi­ linen !ster (günümüzde Tuna nehri), Roma İmparatorluğu'nun kuzey sınırında bulunan bir nehirdir.

3

4

5

6

1

2

56 Hadrianus

31

3•

32 1

ı

Mysia'da kurduğu bir kente Hadrianoutherai1 adını verdi. An­ cak bunlar yüzünden, görevinin gerektirdiklerini ihmal etme­ di. Avlanma sırasında en sevdiği atı olan Borysthenes de, onun avlanma tutkusunun bir kanıtıdır; çünkü atı öldüğünde, onun için bir mezar yaptırdı, bir stel dikti ve üzerine yazı yazdırdı. Plotina'ya beslediği aşk sayesinde, onun desteğiyle imparator­ luk gücünü elde ettiği için ölümünün ardından, dokuz gün si­ yahlar giyinerek, anısına bir tapınak diktirerek ve ilahiler yaza­ rak aşırıya kaçan bir şekilde onu onurlandırmasına şaşmamak gerek. Plotina öldüğünde, Hadrianus şunları söyleyerek onu yüceltti: "Benden istediği çok şey oldu; hepsini de elde etti". Demek istediği tam olarak şuydu: "Hem beni bunaltmayan hem de karşı çıkmamafirsat vermeyen şeyler istiyordu" Avlanma konusunda öylesine yetenekliydi ki, bir keresinde koca bir domuzu tek bir hamleyle yere sermişti. 1 1 . Yunanistan'a geldiğinde gizemlerin en üst mertebesine kabul edildi.2 Bundan sonra, ludaea'dan Mısır'a geçti ve Pom­ peius için kurban sundu. Pompeius'la ilgili şu dizeyi oluştur­ duğu söylenir: " Tapınaklara boğulmuş biri nasıl olur da mezarsız kalır."3 O, onun tahribata uğramış anıtını onarttı.4 Mısır'da 1 Krş. SHA Hadr. XX. 13. Hadrianoutherai, "Hadrianus'un av yeri" an­ lamına gelir. 2 Kastedilen, Eleusis Gizemleri'dir. Hadrianus'un Eleusis Gizemleri'ne katıldığına dair bkz. SHA Hadr. XIII. 1 . 3 Hadrianus'un Pompeius'un mezarı için heksametron vezniyle oluş­ turduğu bu epigram için ayrıca bkz. App. civ. 2.86: ıca.l e7rlypa.ı.ıııa. ıi/.Aoç e7reypa.'ljre: Tıfı va.oiç �pl9ovn 7r6UYj a.mhıç foleTo Tiıı.ı�oıı. 4 Ayrıca bkz. SHA Hadr. XIV.4. Bu onarım, Hadrianus'un 130 yılında yaptığı Mısır seyahatinde gerçekleşmiştir. İ mparator bu seyahat esna­ sında Pelusium yakınlarında durarak Pompeius'un Mons Casius'taki tahribata uğramış mezarını onartmıştır. Hadrianus'un Pompeius'un ruhu için kurban sunması, Traianus'un yönetiminin sonlarında Yahudi ayaklanmalarıyla karışan bölgede Roma M.kimiyeti imajını düzeltmeyi amaçlamaktaydı (Boatwright 2003 , 142).

Cassius Dion 57

ayrıca Antinoos'un adıyla anılan kenti inşa ettirdi. 1 Antinoos, Bithynia'nın Klaudioupolis olarak da adlandırdığımız Bithy­ nion kentindendi. Kendisi, imparatorun gözdesiydi; ölümü Mısır'd a ya Hadrianus'un yazdığı gibi Nil'e düşerek ya da ger­ çekte olduğu üzere kurban edilerek gerçekleşmiştir. Daha önce 3 de söylediğim gibi, Hadrianus'un türlü türlü merakları vardı; çeşitli kehanet türleriyle ve büyücülükle de uğraştı. Bu neden­ le, Antinoos'u ya ona duyduğu aşktan ötürü ya da genç adam kendi isteğiyle ölümü göğüslediği için (çünkü Hadrianus'un yaptıklarının kurbanı olacak gönüllü bir ruha ihtiyaç vardı) ,2 bu kadere maruz kaldığı yerde bir kent kurarak ve kente onun adını vererek onurlandırdı. Neredeyse tüm dünyada onun hey- 4 kellerini, daha ziyade tanrılaştırılmış heykellerini diktirdi. Son olarak, Antinoos'a ait olduğunu düşündüğü bir yıldız gördü­ ğünü söyledi;3 birarada bulunduğu kişilerin bu yıldızın kesin­ likle Antinoos'un ruhundan oluştuğu ve ilk defa o zaman gö­ ründüğü yönünde uydurduğu hikayeleri zevkle dinledi. Hadri­ anus bu olaylardan ötürü ve kız kardeşi Paulina'yı4 ölümünün hemen ardından onurlandırmadığı için alay konusu oldu.5

1 Antinooupolis. 2 Dion, Antinoos'un ölümünün Hadrianus'un büyücülüğe olan aşırı me­ rakından kaynaklandığına inanmakta ve genç adamın imparatorun bu merakı yüzünden öldüğünü düşünmektedir. SHA Hadr. XIV.6'da da, Antinoos'un ölümüyle ilgili onun Hadrianus için yaşamını feda ettiğine yönelik iddiaların olduğu belirtilir. 3 Hadrianus, Antinoos'u tanrılaştırmış ve onuruna dinsel bir kült kur­ muştur. Bazı sikkelerde Antinoos'un sureti ve bazılarında da yıldız gö­ rülmektedir. 4 Hadrianus'un kız kardeşi Aelia Domitia Paulina için ayrıca bkz. SHA Hadr. I.2. ; Tatianos, Antinoos'un yüceltilmesiyle dalga geçen satırlar kaleme al­ mıştır (Tatian. or. 10.3): 7rWÇ oe 6 n0vewç j\vTtVOOÇ ıteıpaıcıov wpa.iov ev Tjj creA.�vn ıca.0lôpvTa.ı; Ttç 6 ıiva.�ı�acra.ç a.iıT6v "Nasıl oldu da ölmüş Antinoos, güzel delikanlı aya yükseldi? Onu kim oraya götürdü?. . . ...

=

"

58 Hadrianus 1

2

3

1

2

12. Hierosolyma'da1 yerle bir olmuş kentin yerine Aelia Capitolina adını verdiği bir kent kurdu ve tanrının tapınağı kısmına da Zeus için yeni bir tapınak diktirdi; bunun üzerine uzun soluklu, büyük bir savaş patlak verdi.2 Yahudiler kentleri­ ne yabancı halkların yerleştirilmesi ve orada yabancı ritüellerin yerine getirilmesi karşısında çileden çıktılar. Hadrianus Mısır ve tekrar Syria'da iken, sessizliklerini korudular; yaptıkları tek şey, kendilerinden istenilen silahları3 kasıtlı olarak en düşük kalitede üretmek oldu; böylece Romalıların kullanmaya değer görmeyeceği silahlar kendileri tarafından kullanılabilecekti. Hadrianus'un gidişinin ardından ise, açık bir şekilde ayaklandılar. Romalılara karşı açık alanda savaş düzeni alarak umutsuz bir girişimde bulunmayı göze alamadılar. Bunun yerine ülke­ nin elverişli alanlarını ele geçirdiler. Bu alanları zora düştükle­ rinde sığınak olarak kullanabilmek ve yeraltında gizlice bira­ raya gelebilmek amacıyla tünellerle ve surlarla güçlendirdiler; içeri hava ve ışık girsin diye de yeraltı yollarının üstüne belirli aralıklarla delik açtılar. 13. Romalılar önce Yahudileri hiç dikkate almadı. Ama sonra tüm ludaea karıştı. Yahudiler her yerde kargaşa çıkar­ maya ve birlik olmaya başladılar. Romalılara karşı kah gizli kah açık bir şekilde büyük bir düşmanlık gösteriyorlardı. Başka pek çok yabancı halk da çıkarları doğrultusunda Yahudilerin ya­ nında yer aldı. Deyim yerindeyse tüm dünya bu olaya müdahil oldu. İ şte o zaman, Hadrianus en güçlü komutanlarını onların üzerine gönderdi. Yahudilere karşı gönderilen ilk isim, yöneti1 Günümüzde Kudüs. 2 Krş. Eus. HE 4.6.4. Hierosolyma kenti yerine bir Roma kolonisi olarak Aelia Capitolina'nın kurulması ve burada Zeus'un tapınağının (Iuppi­ ter Capitolinus) inşa edilmesi Yahudi ayaklanmasını tetikleyici bir unsur olmuştur. SHA Hadr. XIV.2-3'te ise, Yahudilerin sünnet olmak yasak­ landığı için savaş çıkardığı bilgisi yer almaktadır. 3 Dion, Roma güçlerinin buradaki yerel üreticilerden silah temin ettik­ lerinden bahsetmektedir.

Cassius Dion 59

elliğini yapmakta olduğu Britannia'dan getirtilen lulius Seve­ rusı oldu. lulius Severus, düşmanlarının sayısını ve çaresizliklerini göz önünde bulundurarak onlara hiçbir noktadan açıkça saldırmaya kalkışmadı. Onları askerlerinin ve kendi emrindeki yöneticilerin sayısı sayesinde bir bir kontrol altına alarak, yiyecekten yoksun bırakarak ve hapsederek, yavaş ama emin adımlarla güçten düşürdü, tüketti ve yok etti. 14. Gerçekten de pek azı hayatta kaldı. Onların en önemli elli garnizonu ve en şanlı dokuz yüz seksen beş köyü yerle bir edildi. Beş yüz seksen bin adam saldırılar ve çarpışmalar esnasında katledildi. Açlık, hastalık ve yangın nedeniyle ölenler ise sayılamayacak kadar çoktu. Ö yle ki, neredeyse tüm ludaea bomboş kaldı. Aynen savaş öncesinde Yahudi halkına işaret edildiği gibi oldu: So­ lomon'un Yahudilerin kutsal kabul ettikleri mezar anıtı kendi­ liğinden paramparça olup yıkıldı ve çok sayıda kurt ile sırtlan uluya uluya kentlerine girdi. Elbette, bu savaşta Romalılardan da pek çok kişi öldü. Bu nedenle Hadrianus senatusa yazdığı mektupta imparatorlardan alışık olunduğu üzere "Sizin ve ço­ cuklarınızın sağlığı yerindeyse, her şey yolunda demektir. Ben ve ordumuz iyi durumda" şeklinde bir giriş yapmadı. 2 Severus'u silahlı güçlere değil, adil, öngörülü ve saygın bir yöneticiye ve lidere ihtiyacı olan Bithynia'ya gönderdi. Severus, tüm bu vasıfları karşılıyordu. Onların özel ve kamusal mesele1 Cn. Minicius Faustinus Sex. Iulius Severus. 127 yılında consul sujfectus olmuş; daha sonra 128-132 yılları arasında Moesia lnferior proconsul'ü olarak görev yapmıştır. 132 yılında ise, Britannia'ya gönderilmiştir. Bu­ radan da Hadrianus tarafından acilen Iudaea'ya getirtilmiştir. lulius Se­ verus ornamenta triumphalia ile onurlandırılmıştır (ILS 1056). 2 Dion'un bu ifadesinden, imparatorun savaş esnasında bir süreliğine orada bulunduğu anlaşılmaktadır (Birley 1997, 272 vd.). Ayrıca Dion, Hadrianus'un mektubuna bu şekilde başlamamış olmasının, savaşta Ro­ malılardan da pek çok kayıp verildiğine işaret ettiğini ima etmektedir. Yeterli kanıt bulunmamakla birlikte, bu tarihlerden sonra Legio XXII Deiotariana'ya ait bir ize rastlanmaması birliğin bu savaşta yok olduğu­ nu düşündürmektedir (Campbell 2013, 68) .

3

1

2

3

4

60 Hadrianus

lerini bizim bugün burada bile anacağımız şekilde sürdürdü ve yönetti. Bithynia yerine Pamphylia, senatusa ve kura yoluna1 bırakıldı. 1 15. Yahudilerin savaşı böyle sona erdi. Bir başka savaş, Pharasmanes'in2 kışkırtmaları sonucunda Alanlar tarafından (bun­ lar Massagetlerdir) başlatıldı. Bu savaş Albania ve Media'yı fazlasıyla hırpaladı ve ardından Armenia ve Cappadocia'ya kadar uzandı.3 Ama sonra Alanlar hem Vologaesus'un4 gön­ derdiği armağanlarla ikna oldukları hem de Cappadocia yö­ neticisi Flavius Arrianos'tan5 çekindikleri için savaş sona erdi. 2 Vologaesus ve lazygler elçiler gönderdi.6 Vologaesus, Pharasmanes'e karşı birtakım suçlamalarda bulunurken, lazygler barışı teyit etmek istedi. O, elçileri senatusa takdim etti; sena­ /ustan cevap verme yetkisini alınca da, cevabını hazırladı ve onlara okudu. 1 16. Hadrianus Atina'da kendi heykelinin de bulunduğu Olympieion'un yapımının tamamlanmasını sağladı7 ve Hindis­ tan'dan getirilmiş bir yılanı oraya adadı. Ayrıca, Dionysos Şen­ likleri'nde, Atinalılar nezdindeki en yüksek görevi üstlenmiş olan Hadrianus, yerel kostüm giyerek görevini başarıyla yerine

1 Dion'un burada kullandığı Trfi ıcA.�pcıı sözcüğüyle senatus'a bağlı eya­ letlerde eyalet yöneticisinin senatus tarafından kura yoluyla belirlenerek atanması kastedilmektedir. 2 lberia Kralı il. Pharasmanes. 3 Alanların Roma İ mparatorluğu'nun yakın sınırında çıkarttığı bu kar­ gaşa, 135 yılında Armenia ve Cappadocia'ya da uzanarak Roma'nın ha­ kimiyet alanına sıçramış oldu. 4 Parth kralı. 5 L. Flavius Arrianos, legatus Augusti pro praetore Cappadociae görevini 131-13 7 yılları arasında üstlenmiştir. 6 İki elçi heyetinin gelişi 136 yılına tarihlendirilmektedir. 7 Bkz. SHA Hadr. 13.6; Philostr. soph. 533. Yapımına Peisistratos'un başladığı Olympieion Tapınağı'nın yapımı, 1 3 1 - 132'de Hadrianus tara­ fından tamamlanmıştır.

Cassius Dion 6 1

getirdi. 1 Panhellenion adı verilen kutsal mekanı kendisi onuruna inşa etmeleri için Yunanlara izin verdi2 ve Panhellenion'la ilişkili olarak bir yarışma düzenledi. Atinalılara yüklü miktarda para, bir yıllı k erzak ve tüm Kephallenia'yı3 bağışladı. Pek çok yasal düzenleme getirdi; örneğin, hiçbir senatör kendi başı­ na veya bir başkası aracılığıyla vergi toplamayacaktı. Roma'ya döndükten sonra, bir gösteri sırasında halk bağrışarak bir ara­ bacının azat edilmesini isteyince, cevabını bir tablete yazarak şunu dedi: "Benden, başkasına ait bir köleyi azat etmemi istemek ya da o kölenin efendisini bunu yapmaya zorlamak size düşmez. " 17. Hastalanmaya başlayınca (aslında daha önceden de burnundan kan geldiği oluyordu; ama, bu sefer bariz bir şekilde çok daha fazla gelmişti), yaşayacağına dair umutsuzluğa kapıldı ve bu nedenle Lucius Commodus'u,4 sürekli kan kusmasına rağmen, Romalıların başına Caesar olarak belirledi. Doksan yaşındaki Servianus'u ve on sekiz yaşında olan torunu Fus­ cus'u, bu hamlesinden rahatsız oldukları için ölüme gönderdi. Servianus öldürülmeden önce ateş istedi ve tütsü yakarken bir yandan da şöyle dedi: "Ben hiçbir suç işlemedim, tanrılarım, siz biliyorsunuz. Hadrianus 'la ilgili olarak tek dileğim şudur: ölmek istesin, ama ölemesin." Gerçekten de Hadrianus'un hastalığı uzun süre devam etti. Çoğu zaman ölmek için yalvardı ve sık sık kendini öldürmek istedi. Hadrianus'un, ölmek istediği halde ölememenin ne kadar korkunç bir şey olduğunu gösteren bir 1 Hadrianus 125 yılının Mart ayında Atina'daki Dionysos Şenlikleri'ne başkanlık yapmıştır. 2 Burada geçen Tov crijıc.ov Tov ıa.ııToii ifadesi, İ mparator Kültü'ne ilişkin bir tapınağı çağrıştırmaktadır (Jones 1 996, 31 vd.). 3 Batı Yunan adalarının en büyüğü. Dion'un, Hadrianus'un tüm ada­ yı Atinalılara bağışladığı yönündeki iddiası abartılıdır. Hadrianus tüm adadan ziyade bir kesiminin gelirini Atinalılara bağışlamış olmalıdır (Boatwright 2003, 84). 4 Hadrianus 136 yılında L. Ceionius Commodus'u varisi olarak belirle­ miştir. Krş. SHA Hadr. XXIII. 10- 16.

2

3

1

2

3

62 Hadrianus

1

2

3

4

mektubu da bulunuyor. Aslında Hadrianus, bu Servianus'un imparatorluk yetkisine bile layık olduğunu düşünmüştü. Öyle ki, bir şölende dostlarından, hükümdar olabilecek on kişinin adını vermelerini istemiş, sonrasında kısa bir süre duraksamış ve "dokuzunu bilmek istiyorum, çünkü birine zaten sahibim: Ser­ vianus" demişti. 18. Bu süreçte başka seçkin adamlar da ortaya çıkmıştır. Bunların en gözde olanları, heykellerle onurlandırılmış olan Turbo1 ve Similis2 idi. Turbo, komutanlık yapmak için son derece yetenekli bir adamdı; öyle ki, kendisi praefectus veya praefectus praetorio olmuştu. Aşırılığa kaçan ya da ölçüsüz de­ nebilecek hiçbir hareketi olmadı; aksine, sıradan insanlardan biri gibi yaşam sürdü. Ayrıca, tüm gününü imparatorluk sa­ rayı yakınlarında geçirir; oraya çoğunlukla gece yarısından önce, bazılarının yeni yeni uyumaya başladığı saatlerde giderdi. Gerçekten de o zamanlar Romalıların en önde gelen ismi olarak mahkemelerde bulunan Cornelius Fronto,3 gecenin geç bir vaktinde yemekten eve dönerken, davasını üstlenmeye söz verdiği bir şahıstan Turbo'nun onu yargılamakta olduğunu öğ­ renince, yemek kıyafetiyle, olduğu gibi, Turbo'nun duruşma salonuna girdi. Turbo'yu sabah selamlaması olan "merhaba" şeklinde değil, akşam selamlaması olan "sağlıcakla kal" şeklinde selamladı. Turbo hiçbir zaman gündüz vakti evde görülmedi, hatta hasta olduğunda bile. Kendisine dinlenmesini salık veren Hadrianus'a da şöyle dedi: "Praefectus dediğin ayakta ölmeli. "

1 QMarcius Turbo 1 19 yılında praefectus praetorio olmuştur. Öncesinde,

SHA Hadr. VI. 7'deki ifadeye göre, Mauretania seferinden sonra praefec­ tuslukla onurlandırılmış ve kendisine geçici olarak Pannonia ve Dacia komutanlığı verilmiştir. 2 Ser. Sulpicius Similis, 107- 1 1 2 yılları arası Mısır praefectusu. 3 ca. 95- 1 66 yılları arasında yaşamış olan M. Cornelius Fronto, Hadria­ nus Dönemi'nin önde gelen avukatlarındandır. Ayrıca, Marcus Aurelius ve Lucius Verus'un hitabet eğitmenliğini üstlenmiştir.

Cassius Dion 63 19. Similis ise, yaşça ve statü bakımından Turbo'dan daha 1

öndeydi. Bence, karakteri bakımından da kimseden geri kalır yanı yoktu. Bunu en küçük şeylerden bile anlamak mümkün­ dür. Mesela, henüz bir yüzbaşıyken, Traianus onu praefectuslar dan önce huzuruna çağırdığında, dedi ki, "praefectuslar dışarıda beklerken, bir yüzbaşıyla konuşman ayıp olur, Caesar'. Praefectus praetorio görevini gönülsüzce üstlendi; üstlendikten sonra da istifa etti. Güç bela yakayı kurtarınca, hayatının geri kalan yedi yılını kırsalda huzur içinde geçirdi. Mezarına şunu yazdırdı: "Burada Simi/is yatıyor, uzun bir hayatı oldu, ama yedi yılyaşadı. " 23 . Iulius Fabius, evladının kadınsı davranışlarına dayanamayarak kendini ırmağa atmak istedi. 20. Hadrianus fazla kan kaybetmesine bağlı olarak bitkin düştü, beraberinde ödem gelişti. Lucius Commodus da dinme­ yen şiddetli bir kanamadan dolayı aniden ölünce, Hadrianus en seçkin ve en saygın senatörleri evine çağırdı ve uzanırken onlara şunları söyledi: "Sevgili dostlarım, doğa bir çocuğumun olmasına izin vermedi; sizler ise, bunu yasa yoluyla olanaklı kıldı­ nız. Bu yolun diğerine göre şöyle birfarkı bulunmaktadır: Dünya­ ya getirilen, tanrının istediği gibi biri olurken, kişi evlat edinileni kendi tercihi doğrultusunda seçer. Şöyle ki, doğa birine çoğu zaman sakat ve zekadan yoksun bir evlat verirken, muhakemeyle yapı­ lan seçim yoluyla tamamen sağlıklı beden ve zihne sahip bir evlat tercih edilir. Bu nedenle herkesin içinden önce Lucius'u seçtim; böyle bir evladımın olmasını hayal bile edemezdim. Mademki tanrı onu bizden aldı, ben de onun yerine imparatorunuz olacak kişiyi buldum ve size takdim ediyorum. Bulduğum bu kişi, soylu, ılımlı, uysal ve öngörülü bir kişiliktir; ne uygunsuz bir şey yapacak kadar toy ne de bir şeyleri ihmal edecek kadar yaşlıdır. Yasalara uygun bir şekilde yetişmiştir ve üstlendiği görevlerde geleneklerimize uy­ gun davranmış bulunmaktadır. Öyle ki, imparatorluğu ilgilendi­ ren hiçbir şeyi görmezden gelmeyen ve tüm bu şeylerin üstesinden hakkıyla gelebilen biridir. Burada sözünü ettiğim kişi Aurelius ­

2

4 1

2

3

4

5

64 Hadrianus

1

2

1

2

3

Antoninus'tur. 1 Onun, erkeklerin devlet işlerine en uzak duranı olduğunu ve böyle bir arzusu olmadığını bilsem de, gene de bana ve size karşı duyarsız kalmayacağını düşünüyor ve gönülsüz olma­ sına rağmen bu görevi üstleneceğine inanıyorum. " 2 1 . Böylece Antoninus imparator oldu. Hadrianus, Antoninus'un erkek çocuğu olmadığı için,2 Commodus'un oğlu Commodus'u ve ayrıca Marcus Annius Verus'u evlat edinme­ sini sağladı;3 çünkü sonrasında uzunca bir süre imparator ola­ cak kişileri de kendisi belirlemek istiyordu. Ö nceleri Catilius diye adlandırılan bu Marcus Annius, üç kez consul olmuş ve praeftctus urbi olarak görev yapmış Annius Verus'un torunuydu. Hadrianus, Antoninus' a her ikisini de evlat edinmesi ko­ nusunda ısrarcı olduysa da, aralarındaki akrabalıktan ve yaşın­ dan ötürü, ayrıca daha şimdiden karakter yapısının son derece güçlü olduğunu gösterdiği için Verus'u tercih etti. Bu nedenle de onu Latince sözcüğün anlamını güçlendirerek Verissimus olarak adlandırdı. 22. Bazı büyü ve sihir yöntemleriyle Hadrianus'un vücudunda biriken su boşaltıldı; ancak çok geçmeden vücudunda yeniden su birikti. Durumu gittikçe kötüleşince ve günden güne tükenmeye başlayınca, ölmeyi diledi. Zehir ya da kılıç isteyip durdu, ama kimse vermedi. Para ve dokunulmazlık va­ atlerine rağmen kimse oralı olmayınca, bir lazyg barbarı olan Mastor'u çağırttı. Esir düştüğü günden beri, gücünden ve ce­ saretinden dolayı avlanma esnasında kullandığı bu adamı kah tehditler savurarak kah birtakım vaatlerde bulunarak kendisini öldürmesi için söz vermeye zorladı. Ö ldürücü vuruşla hemen 1 T. Aurelius Fulvus Boionius Arrius Antoninus. Hadrianus'tan sonra yönetime geçmiştir. 2 Aslında Antoninus'un M. Aurelius Fulvus Antoninus ve M. Galerius Aurelius Antoninus adında iki erkek çocuğu olmuştur; ancak, bunlar bahsedilen evlat edinme işleminden önce ölmüştür. 3 Evlat edinme işlemi esnasında L. Ceionius Commodus (Lucius Verus) yedi yaşında idi;M.Annius Verus (Marcus Aurelius) ise,on altı yaşında idi .

Cassius Dion 65

oracıkta acı duymadan ölmek için, hekim Hermogenes'in göğ­ sünün altında gösterdiği bir yere renkli bir çizgi çekti. Bu planı da işe yaramayınca (çünkü Mastor bu işten korkmuş ve panikle geri çekilmişti), hastalığından ve elinden bir şey gelmeyişin­ den ötürü kendisi için çok hayıflandı. Çünkü halen o anda bile başkalarını öldürtecek gücü olmasına rağmen, kendini öldü­ remiyordu. En sonunda, perhizine özen göstermeyi bıraktı ve zararlı yiyecekler ile içeceklere dadanarak sonunu getirdi. Bir yandan da bağıra bağıra o meşhur lafını söylüyordu: "Pek çok hekim bir kralı öldürdü. " 23 . Altmış iki yıl, beş ay, on dokuz gün yaşadı 1 ve yirmi yıl, on bir ay hüküm sürdü. Irmağın kıyısına, Aelius köprüsünün yakınına gömüldü. Mezarını oraya yaptırmıştı; çünkü Augus­ tus'un mezarı doluydu ve bir daha hiç kimse oraya konulmadı. Hadrianus aslında mükemmel bir şekilde hüküm sürmüş olmasına rağmen, halk, yönetiminin başında ve sonunda işle­ diği cinayetlerden ötürü ondan nefret etti; çünkü, bu cinayet­ ler haksız yere ve tanrılar hiçe sayılarak işlenmişti. Oysa, ölüm saçan biri konumuna düşecek en son kişiydi; öyle ki, birileri onunla anlaşmazlık halinde olduğunda bile, bu kişilerin onu memnun etmediklerini vatanlarına bildirmenin yeterli oldu­ ğunu düşünmüştür. Çocukları olan birini illa bir şekilde ceza!andırmak gerektiyse, kişilerin cezalarını da çocuklarının sayı­ sına göre hafıfletirdi. Buna rağmen, senatus Hadrianus'u onur­ landırmayı2 oylamama konusunda uzunca bir süre ayak diredi; bununla da kalmayarak, Hadrianus'un imparatorluğu zama­ nında aşırıya kaçan tutumlarda bulunan ve bu tutumlarından dolayı cezalandırılmaları gerekirken onurlandırılan bazı kişi­ leri de kınadı. 1 SHA Hadr. XXV. l l'de Hadrianus'un altmış iki yıl, beş ay, on yedi gün yaşadığı ifade edilir. 2 Burada onurlandırmayla kastedilen, tanrılaştırma meselesi olmalıdır. Senatus imparatoru tanrılaştırma konusunda rıza göstermese de Had­ rianus, Antoninus Pius sayesinde "tanrısal" sıfatını almıştır; bkz. SHA Hadr. XXVII .2.

4

1

2

3

FRAGMAN

Ö lümünden sonra, Hadrianus için onu dört atlı bir arabayla birlikte betimleyen öylesine devasa bir heykel dikildi ki, son derece iriyarı bir adam bile her bir atın gözünün içinden geçe­ bilirdi. Ancak, zemininin fazla yüksek olmasından ötürü, yerde yürüyenler bizzat atların ve Hadrianus'un çok küçük olduğunu sanıyor.

Historia Augusta

HAD RIANUS

1. İ mparator Hadrianus'un kökeni aslen Picenum'a, ikinci ola- 1

rak ise Hispania'ya dayanıyordu. Bizzat Hadrianus da kendi yaşamını anlattığı kitabında1 atalarının Hadria'da2 doğduğu­ nu fakat Scipioların zamanında ltalica'ya3 yerleştiğini söylü­ yor. Hadrianus'un babası, İ mparator Traianus'un kuzeni, cog- 2 nomen'i Afer4 olan Aelius Hadrianus idi, annesi ise Gades'te5 doğan Domitia Paulina idi. Kızkardeşi Paulina, Servianus'la6

1 Hadrianus'un yazdığı özyaşam öyküsü kaybolmuştur. Hadrianus'un bu eseri yaşamının sonlarına doğru yazdığı ve amacının, kendisine yönel­ tilen eleştirilere cevap vermek ve gelecek kuşaklara kendini hoş göster­ mek olduğu tahmin edilmektedir. 2 Picenum'da bir kent. Adriatik denizine yaklaşık 10 km uzaklıktadır. Aegina adasından gelen Yunanlar tarafından kurulmuştur. Muhteme­ len MÖ 268'de Roma kolonisi olmuştur {bkz. Liv XV.5). 11. Kartaca Savaşı'nın başlarında {MÖ 2 1 7) Hannibal tarafından yakılıp yıkılma­ sına rağmen Roma'ya vergi vermeye devam etmiştir (bkz. Liv. XXIl.9, XXVII.10; Pol. III.88). Ayrıntılı bilgi için bkz. Hensen-Nielsen 2004, 326 vd. 3 Hispania Baetica'da yer alan bu kenti MÖ ca. 206'da Scipio Africanus, 11. Kartaca Savaşı sırasında yaralanan askerleri yerleştirmek için kur­ muştur. Hadrianus tarafından koloni haline getirilmiştir. 4 A fer Latincede Afrikalı demektir. Hadrianus'un babası Kuzey Afri­ ca'daki Mauretania'da görev yaptığı sırada yerli halkla olan iyi ilişkisi nedeniyle bu adı almıştır. 5 İ spanya'nın güneybatısında yer alan ve Fenikeliler tarafından kurulan bir liman kenti. Kuruluş tarihi MÖ 1 104'e kadar giden Gades, Batı Av­ rupa'nın en eski kentidir. 6 Bkz. sayfa 49, dipnot 5, ölümüyle ilgili anlatılar için bkz. Cass. Dio 69. 1 7. 1 .

70 Hadrianus

3 4

s

1 2

3

evlenmiştir; Hadrianus'un karısı ise, Sabina idi. Dedesinin de­ desi ise, ailesinde ilk senatör olan Marullinus'tur. 1 Hadrianus, Vespasianus'un yedinci, Titus'un beşinci consull.üğü döneminde, Şubat Kalendasından önceki dokuzuncu günde2 Roma'da doğdu. 3 On yaşındayken babasını kaybedince, o zaman praetor olan, daha sonra ise imparator olacak kuzeni Ulpius Traianus'un4 ve atlı sınıfından Caelius Attianus'un5 hi­ mayesine girdi. Bu dönemde Yunanlara özgü uğraşlardan çok etkilenmişti, ayrıca doğuştan gelen yetenekleri bunlara öyle eğilimliydi ki bazıları ona graeculus6 diyordu. il. On beş yaşındayken baba toprağına döndü ve hemen as­ kerlik görevini üstlendi. Avlanmaya olan düşkünlüğü ayıplanır hale geldi. Bu nedenle Traianus, Hadrianus'u yurdundan kendi yanına çağırdı ve onu oğlu yerine koydu. Kısa bir süre son­ ra onu önce, veraset davalarına bakan on yargıçtan biri,7 daha sonra ise ikinci legion'a (Adiutrix) tribunus yaptı. Ardından 1 P. Aelius Hadrianus Marullinus: Augustus, ikinci triumvirlik sırasında (MÖ 43-33) onu senatör yaptı. Marullinus, Augustus'un senatusa kabul ettiği eyaletlerden gelen birkaç kişiden biriydi. 2 Roma'da bir günün ayın kaçıncı günü olduğu özel bir adla anılan üç günle bağlantılı olarak belirlenirdi. Ayın ilk gününe Kalenda, beşinci gününe (ya da otuz bir çeken ayın yedinci gününe) Nonae, on üçüncü gününe (ya da otuz bir çeken ayın on beşinci gününe) Idus denirdi. Ayın kaçı olduğu, bugünlerden geriye doğru sayılarak hesaplanırdı. Günler sayılırken hem özel adla anılan gün hem de kendisine doğru geri sayılan gün hesaba katılırdı. Buna göre Şubat Kalenda'sından önceki dokuzuncu gün 24 Ocak' a denk gelmektedir. 3 24 Ocak 76. Hadrianus'un Roma'da doğduğu bilgisi doğru değildir; bkz. II ve XIX . 4 Traianus ca. 85'te praetor oldu ve 9 1 yılında consul oluncaya kadar bu görevi sürdürdü. 5 Caelius adı yanlıştır. Doğrusu Acilius Attianus'tur. Bkz. sayfa 47, dip­ not 4. 6 Küçük Yunan. 7 Decemviri stlitibus iudicandis. Cumhuriyet döneminde bireylerin statü­ leri ile ilgili sorunlarla ilgilenirdi. Augustus, onların görev alanını değiş-

Historia Augusta 71

onu, Domitianus'un yönetiminin son zamanlarında, Moesia Inferior eyaletine gönderdi. 1 Orada gelecekteki nüfuzuyla ilgili daha önce gök hareketlerini incelemede usta olan büyük am­ cası Aelius Hadrianus'un söylediği kehaneti bir gökbilimciden de duyduğu söyleniyor. Daha sonra Traianus, Nerva tarafından evlatlık alınınca, bu habere ilişkin ordunun kutlama mesajını iletmek üzere gönderilen Hadrianus, Germania Superior'a geçti.2 Nerva öldüğünde ise bu haberi Traianus'a ilk duyuracak kişi olabilmek için acele eden Hadrianus, kız kardeşinin kocası Servianus tarafından bir süre oyalandı. Servianus, daha önce Hadrianus'un savurganlığını ve borçlarını Traianus'a du­ yurarak, onun Hadrianus'a karşı öfkesini körüklemişti. Had­ rianus'u geciktiren başka bir şey ise arabasının kasıtlı olarak kırılmasıydı gene de yolu yürüyerek gitmesine rağmen, Servi­ anus'un özel habercisinden3 önce onun yanına ulaştı. Böylece Traianus'un sevgisini kazandı. Traianus'un gözdesi delikanlı­ ların eğitmenleri sayesinde, Gallus destek olurken . . . yoksun değildi.4 Gerçekten de bu dönemde imparatorun kendisine karşı tutumundan tedirgin olduğu için Vergilius'un kehane­ tine danıştı;5 tirmiş ve Centumvidnin ilgilendiği veraset davalarına katılma zorunlu­ luğu getirmiştir (bkz. Suet. Aug. XXXVI ; Cass. Dio 54.26.5-6). 1 Beşinci legionun tribunusu olarak. Bu görevi, Hadrianus'un onuruna 1 12'de Atina'ya dikilmiş bir yazıtta diğer görevleriyle birlikte listelen­ miştir. 2 Yirmi ikinci legionun (Primigenia Pia Fide/is) tribunusu olarak. 3 Bene.ficiarius. 4 Çeviriye esas alınan edisyonda metin eksiktir. 5 Sortes Vergilianae: Vergilius kehaneti. Vergilius'un Aeneas Destanı'ndan belirli dizelerin seçilip kehanet aracı olarak kullanılması. İ mparatorluk döneminde yaygın olan bu kehanet biçimi kavram olarak ilk kez burada geçmektedir. B-µrada Aeneas Destan ı 'nın VI. Kitabının 808-8 12. dizeleri kullanılmıştır. Şiirdeki ille, regis Romani, Curibus parvis ifadeleri, Sabin kenti Curesli olan Roma'nın ikinci kralı Numa Pompilius'a bir gön­ dermedir. Numa Pompilius, bilgeliği ve dindarlığıyla ünlüydü. Böyle

4

5

6

7

8

72 Hadrianus

Zeytin dallanndan tacıyla uzaktan bile dikkat çeken kim ? Kutsal işaretleri taşıyan ? Tanıyorum Roma kralını, Ağarmış saçları ve sakalından. Yasalara dayalı ilk kenti, Bu kral kuracak, Küçük Cures'ten vefakir toprağından Gönderildi büyük bir imparatorluğa, daha sonra . . . Kehanet böyleydi, diğerleri bu kehanetin ona Sibylla'nın di9 zeleriyle1 ulaştığını söylediler. Gelecekteki gücüyle ilgili bir diğer öngörü ise Niceforium'daki Iuppiter tapınağından geldi, bunu Platoncu Apollonius Syrus kendi kitaplarında aktarmış10 tır. Daha sonra Sura'nın2 yardımıyla, Traianus'la daha önce hiç olmadığı kadar yakın bir dostluk kurdu; Plotina'nın3 desteğiy­ le Traianus'un kız kardeşinin kızıyla evlendi.4 Marius Maxi­ mus'a5 göre Traianus bu evliliği pek istemiyordu. III. Traianus'un dördüncü ve Articuleius'un ilk consullük 1 yılında6 quaestor oldu. Bu quaestorluğu sırasında imparatorun konuşmasını senatusta bozuk bir dille okuyunca senatustakilebir kehanet aracılığıyla Hadrianus ile özdeşleştirilmesi muhtemelen bu özelliklerinden kaynaklanıyordu. 1 Yunan ve Roma dünyasındaki bilici kadınlar. Sibyllalar esrik bir halde gelecekten haber verir, onlara genellikle Apollon'un hükmettiğine ina­ nılırdı. Söyledikleri yazıya geçirilir, kent yönetimleri Sibyllaların keha­ netleri sayılan sözleri toplar, resmi derlemeler oluştururlardı. 1 L. Licinius Sura, imparator Traianus'un yakın dostu idi, imparatorluk ailesinden gelmeyen birinin üç kez consuJlük yapmasının nadiren gö­ riildüğü bir dönemde, 107 yılında üçüncü kez consuJlük yaptı (ilk ikisi s ı rasıyla 93 ve 97 yıllarındaydı). Traianus'un II. Dacia Savaşı'nda orduya komuta etti ve önemli bir başarı kazandı ayrıca zafer nişanlarıyla birlikte ı l il(l'r yüksek onurları elde etti. ' B kz. s ayfa 47, dipnot 5 . ' V i l ı i a Sabina, Traianus'un kızkardeşi Marcania'nın kızı olan Matidia i l l· 1 Vibius'un kızıydı. 1 M a r i us Maximus, Nerva'dan Elagabalus'a kadar imparatorların ya­ �arıı iiykülerini yazmıştır. Yaşam öykülerinde Suetonius'u örnek almıştır. Eseri kayıptır ancak SHA için önemli bir kaynak oluşturmuştur. ,, 1 0 1 yılı. •.

•.

Historia Augusta 73

rin gülüşmesine neden oldu. Bunun üzerine konuşma sanatın­ da deneyim ve yetkinlik elde edinceye değin Latince çalışma­ larına özen gösterdi. Quaesto rluktan sonra, senatus kayıtlarındanı sorumlu kamu yüksek görevlisi oldu2 ve Dacia Savaşı'na3 Traianus'la birlikte onun yakınında yer alarak katıldı. Kendisini şaraba verdiğini ve Traianus'un huylarını kaptığını, bu ne­ denle de Traianus tarafından bol bol ödüllendirildiğini kendisi söylemiştir. Candidus ve Qyadratus'un ikinci consullüğünde4 tribunus plebis görevinde bulundu ve bu kamu yüksek görevi sırasında sürekli tribunusluk yetkisinin bir kehanet aracılığıyla kendisine bildirildiğini iddia etti. Çünkü yağmurlu havalarda tribunus pleb islerin giymeye alışık oldukları, imparatorların ise hiçbir zaman giymedikleri pelerinini kaybetmişti. O gün bu­ gündür imparatorlar halkın önüne pelerinsiz çıkıyorlardı. il. Dacia Savaşı'nda Traianus, onu birinci legionun (Minervia) başına getirdi ve savaşa yanında götürdü, bu savaştaki başa­ rıları, ona önemli bir ün kazandırdı. Bu nedenle, Traianus'un Nerva'dan almış olduğu elmasla ödüllendirilince imparatorun ardılı olma umudu arttı. 5 Suburanus ve Servianus'un ikinci consullüğünde6 praetorluk yaptı, oyunları düzenlemek üzere Traianus'tan tekrar iki milyon sestertius aldı. Daha sonra legatus

1 Acta senatus. Ayrıca commentarii senatus (Tac. ann. XV.74) ve acta pat­ rum (Tac. ann.V.4) olarak da adlandırılmaktadır. 2 Curator actorum sena/us ya da ab actis senatus. 3 1. Dacia Savaşı 101- 102. 4 105 yılı. 5 İlk örneği Augustus'tur. MÖ 23 yılında hastalandığında yüzüğünü Agrippa'ya vererek ardılı olmasını istediğini ima etti; bkz. Cass. Dio 53 .30.2. 6 Metnin bu kısmı hatalıdır. Zira Suburanus'un ikinci consullüğü 104 yılında Servianus'unki ise 102 yılındadır. Hadrianus'un praetorluk yap­ tığı 107 yılının consulleri ise Sura ve Senecio'dur. Bu, Sura'nın üçüncü, Senecio'nun ikinci consullüğüdür.

2 3

4 5

6

7 8 9

74 Hadrianus

praetorius olarak Pannonia lnferior'a1 gönderilince, Sarmatları kontrol altına aldı, orada askeri disiplini sağladı ve yetkilerinin 10 çok dışına çıkan procuratorları2 dizginledi. Bunların karşılığın­

da consul yapıldı. Bu yüksek kamu görevindeyken, Traianus ta­ rafından evlatlık alınacağını Sura'dan öğrendi, bunun üzerine Traianus'un dostları onu küçük görmeyi ve önemsememeyi 1 1 bıraktı. Sura'nın ölümünden sonra, özellikle imparator adına yazdırdığı konuşmalar sayesinde Traianus'un ona karşı yakın­ ı lığı arttı. iV. Plotina'nın da desteğinden yararlandı, hatta onun kendisine olan ilgisi sayesinde Hadrianus, Parth seferi sırasın2 da legatus olarak atandı. Bu dönemde, senatör sınıfından So­ sius Papus ve Platorius Nepos'un3 ve hepsi atlı sınıfından eski muhafızı Attianus, Livianus4 ve Turbo'nun5 dostluğundan ya3 rarlanıyordu. Kendisine her zaman düşman olan ve bu nedenle daha sonra intikamını aldığı Palma6 ve Celsus'un7 tahta göz 1 İ mparatorluk eyaletlerinden biridir. İ mparatorluk eyaletleri teoride imparator tarafından uygulamada ise imparator tarafından legatus Au­ gusti pro praetore unvanıyla atanmış bir yönetici tarafından yönetiliyor­ du. Eyaletin yöneticisi proconsul unvanına sahip olup senatusun kontrolü altındaydı. Hadrianus, praetorluk yapmış fakat henüz consullük yapma­ mıştı, bu nedenle legatus praetorius olarak adlandırılmıştır. ı Procurator imparatorluk eyaletindeki vergileri ve diğer gelirleri topla­ y ı p devlet hazinesine ulaştırmakla yükümlüydü. Suet. Dom. XII. ' A. Plotorius Nepos, Traianus'un imparatorluğu sırasında Roma'daki i l ı ı c nı l i kamu yüksek görevlilerinden biriydi. Hadrianus'un da dostuydu. 1 1 7 y ı l ı nda Thracia, olasılıkla 120 yılında Germania lnferior, 122-125 v ı l l a rı arasında ise Britannia eyaletinin yöneticiliğini yaptı. 1 1 9'da Had­ ı i a ı ı ı ı s i l e birlikte consul oldu. T (. ' l aııdius Livianus, Traianus ve Hadrianus döneminde praefectus /•ıııı•/oriol ı ı k yaptı ve I . Dacia Savaşı'na komutan olarak katıldı; bkz. ( ; ( N S , J )jo 68.9.2. Bkz. s a y fa 62, dipnot 1 , ayrıca Turbo'nun aldığı görevler için bkz. V-VII vı·

IX. B kz. s ayfa 49, dipnot 1 . Siizü

edilen ifadeyle ilgili hiçbir bilgi bulunmamaktadır, fakat daha

sonra bu ikisi Nigrinus ve Lusius Q!ıietus ile birlikte Hadrianus'a karşı

Historia Augusta 75

diktiklerinden şüphelenince Hadrianus'un evlatlık alınması iyice kesinleşti. Plotina'nın desteğiyle ikinci kez consul olunca evlat edinilmenin güvencesini tam anlamıyla hak etti. Traianus'un sarayında, onun maiyetiyle oldukça samimi olduğu bir dönemde, Traianus'un azatlılarına rüşvet verdiği, onun gözde­ lerini ise ayartıp baştan çıkarttığı pek çok kez doğrulanmıştır. Augustus Jdus'undan beş gün önce1 Syria" legatusu iken ev!atlık alındığını öğrendi, bugünün evlatlık alınma günü olarak her yıl kutlanmasını emretti. Bu ayın Jdus'undan üç gün önce2 Traianus'un öldüğünü öğrendiği günün de her yıl imparatorlu­ ğunun başlangıç günü yıldönümü olarak kutlanmasını emretti. Traianus'un hayattayken, Hadrianus'u değil Neratius Priscus'u3 ardılı olarak belirlemeye niyet ettiğine inanılıyordu, pek çok dostu da bu görüşü onaylıyordu, birinde Priscus' a şöyle söylemişti: "Bana bir şey olursa eyaletleri sana emanet ediyorum." Bunun tersine pek çok kişi ise, Traianus'un Makedonyalı İ skender örneğindeki gibi kesin bir ardıl bırakmamaya niyet et­ tiğini söylemiştir. Pek çok kişiye göre ise Traianus, kendisine bir şey olması durumunda, senatusun, kendisinin belirlemiş olduğu isimler arasından en iyisini seçerek, Roma İ mparator­ luğu'nun başına getirmesini istediğini belirten bir konuşma yapmak istiyordu. Hadrianus'un evlatlık alınmasının Traianus öldükten sonra bile Plotina'nın hilesiyle gizlendiğini söyleyenler de yok değildi. Onlara göre, Plotina, birini Traianus'un ye­ rine geçirtip alçak sesle konuşturtmuştu.

komplo kurmakla suçlanmış ve öldürülmüştür. Bkz. VII, ayrıca sayfa 49, dipnot 2 . 1 9 Ağustos 1 1 7 2 1 1 Ağustos 1 1 7. 3 L. Neratius Priscus, Traianus ve Hadrianus dönemlerinde önemli bir hukukçuydu. Consullük yapmıştır fakat yılı tam olarak bilinmemektedir. Yapıtları lustinianus'un yasa derlemelerine kaynak oluşturmuştur. Had­ rianus hukuki konularda onun tavsiyelerine başvurmuştur; bkz. XVIII.

4 5

6 7

8

9

10

76 Hadrianus 1

V. Hadrianus, imparatorluğu ele geçirdikten sonra, zaman

kaybetmeden ilk imparatorun politikasını yeniden başlattı1 2 ve kendini bütün dünyada barışı sağlama işine adadı. Çünkü

Traianus'un boyun eğdirdiği şu halklar baş kaldırmaya baş­ lamıştı: Maurlar huzursuzluk çıkarıyordu,2 Sarmatlar savaş hazırlığındaydı,3 Britannialılar artık Roma egemenliği altın­ da tutulamıyordu, Mısır isyanlarla çalkalanıyordu, 4 son olarak 3 Libya5 ve Palaestina da isyan çıkarmak niyetindeydi. Bunun üzerine Hadrianus, Fırat ve Dicle ırmaklarının ötesindeki tüm topraklardan vazgeçti, bu duruma "Macedonialılara boyun eğ­ diremediğimize göre onların özgürlüğünü ilan etmek gerekir" di4 yen Cato'yu hep örnek gösterirdi.6 Traianus'un Parthlara kral yaptığı Parthamasiris'i7 komşu soyların başına kral olarak gön­ derdi, çünkü onun Parthların gözünde itibarının kalmadığını görmüştü. 5 Ayrıca önceleri o kadar hoşgörülü olma çabası içindeydi ki, imparatorluğunun daha ilk günlerinde, Attianus mektupların1 Burada Tac. ann. l. l l'de geçen Augustus'un "consilium coercendi intra terminos imperH" yani imparatorluğun sınırlarının Ren, Tuna ve Fırat nehirleriyle belirlenmesini öngören politikası kastedilmektedir. Traia­ nus, Dacia, Armenia, Mesopotamia ve Assyria'yı ele geçirince bu poli­ tika terkedilmiş oldu. Metindeki ifadelerden Hadrianus'un, Traianus'µn değil, Augustus'un politikasını izlediği anlaşılmaktadır. 2 Bkz. VI. 3 Bkz. VI. 4 İ skenderiye'deki Yahudi ayaklanması kastedilmektedir. 5 Traianus'un hükümdarlığının son döneminde Yahudiler ayaklandılar ve pek çok Yunan ve Romalıyı öldürdüler; bkz. Cass. Dio 68.32. 1 . 6 Livius'a (XIV. 1 7- 1 8) göre Cato, son Makedonia kralı Perseus'un, Pyd­ nia'da yenilmesi üzerine bu konuşmayı M Ö 167 yılında senatusta yap­ mıştır. 7 Bu isim yanlıştır. Doğrusu Parthamaspates'tir. Bu prens, Parth kralı olan kuzenini bırakıp Parth Savaşı'nda Traianus'un yanında yer almıştır. 1 1 6-1 1 7'de Traianus, Parthları yenince onu kral yaparak ödüllendirmiş­ tir. Parthlar onu tahttan indirince Hadrianus, ona kuzeybatı Mezopo­ tamya'daki Osrhoene'de görev verdi; bkz. Cass. Dio 68.30.3.

Historia Augusta 77

da ona, imparator olmasına karşı çıkacak olursa, kent praefec­ tusu Baebius Macer'in ve tahta göz diktiğinden şüphelenildiği için bir adaya sürgün edilen Laberius Maximus'unı öldürül­ mesini,2 Frugi Crassus'un ise cezalandırılmasını tavsiye ettiyse de3 hiçbirini incitmedi. Buna karşın procuratonı, adadan ayrılan Crassus'u sanki bir isyan planlıyormuş gibi Hadrianus'un emri olmaksızın öldürttü. İmparatorluğunun göstergesi olarak askerlere iki katı hediye dağıttı. Lusius Qµietus'u,4 yönettiği Maur soylarına boyun eğdirdikten sonra, imparatorlukta gözü olduğundan şüphelendiği için, ordudan uzaklaştırdı. Marcius Turbo'yu, Iudaealıları bastırdıktan sonra Mauretania'daki isyanı bastırması için de görevlendirdi. Hadrianus, bu tedbirleri aldıktan sonra Attianus, Plotina ve Matidia'nın eşliğinde getirilen Traianus'un kalıntılarını görmek için Antiokheia'dan ayrıldı.5 Bunları teslim aldı ve ge­ miyle Roma'ya gönderdi, kendisi ise Antiokheia'ya geri döndü, Syria'nın başına Catilius Severus'u6 getirdikten sonra, Illyri­ cum'dan geçerek Roma'ya geldi. 7 1 M. Laberius Maximus, I. Dacia Savaşı'nda komutanlık etmiş ve 103 yılında ikinci kez consul olmuştur. Tahta çıkma planlarıyla ilgili bir şey bilinmemektedir. 2 Burada zamanlama hatası vardır; çünkü bu mektup Attianus, Traia­ nus'un küllerini Roma'ya getirdikten sonra yazılmıştır. 3 C. Calpurnius Crassus Frugi, Nerva'ya karşı komplo kurmuş ve Ta­ rentum'a sürgüne gönderilmiştir. Daha sonra Traianus'a karşı komplo kurmakla suçlanmış ve cezalandırılmıştır; bkz. Cass. Dio 68.3.2; 16.2. 4 Bkz. sayfa 49, dipnot 4. 5 Hadrianus muhtemelen Seleucia'ya gitmek istiyordu. Çünkü Traia­ nus'un bedeni, öldüğü Cilicia'daki Selinus'tan buraya getirilmişti. Bura­ da bedeni yakılmış ve külleri Roma'ya gönderilmiştir. 6 L. Catilius Severus, Marcus Aurelius'un büyük dedesiydi. 1 20'de ikinci kez consull.ük, Asia proconsull.üğü ve 138'de kent praefectusluğu yapmıştır. 7 Burada Tuna nehrinin güneyindeki eyaletler sayılmıştır. Muhtemelen Hadrianus'un yolculuğu Asia Minor'a doğru devam edecekti. Hadria­ nus, Tuna'nın kuzeyindeki kabilelerin savaş çıkardığını burada öğrenmiş

6 7 8

9

78 Hadrianus

VI. Senatusa gerçekten büyük özenle yazılmış bir mektup göndererek Traianus'a tanrısal onurlar verilmesini istedi. Se­ natus oybirliğiyle bunu kabul etti. Hatta senatus, Hadrianus'un istediğinden bile fazla onurun Traianus'a verilmesini memnu2 niyetle kararlaştırdı. Hadrianus, senatusa yazdığı bu mektupta, askerlerin "devlet imparatorsuz kalamaz" düşüncesiyle kendi­ sini görülmemiş bir hızla imparator olarak selamladığını açık­ layarak1 imparator olmasına ilişkin karar alma hakkını sena3 tus'a bırakmadığı için af diledi. Senatus Traianus'un hakkı olan zafer törenini kutlama iznini kendisine verince, kabul etmedi ve Traianus'un heykelini en iyi imparator ölmüş olsa bile zafer onurunu kaybetmez düşüncesiyle zafer arabasında taşıttırdı. 4 " Vatanın babası" unvanı kendisine teklif edilince o zaman ve daha sonra bir kez daha, Augustus ileri bir yaşta bu unvanı hak 5 etmişti diye kabul etmedi.2 Aurum Coronarium'dan3 İtalya'nın 1

olmalıdır. 1 1 8 yılının ilkbaharında Moesia'ya gitmiştir ve Temmuz ayın­ da da Roma'ya ulaşmıştır. 1 Kabul edilen genel görüşe göre imparator olacak kişiyi yasal olarak sadece senatus belirleyebilirdi. Ancak ordunun Hadrianus'u imparator olarak selamlaması güçlü bir defacto eylem oluşturmuştur. 2 Bu unvan, Augustus'a imparator olduktan yirmi beş yıl sonra M Ö 2'de verilmiştir. Iulius-Claudius hanedanında ise bu unvanı hiçbir zaman al­ mamış olan Tiberius'tan sonraki imparatorlara imparator olduktan bir yıl sonra bu unvan verilmiştir. Hadrianus ise, bu unvanı 128'de kabul etti. 3 Aurum coronarium (Taç Altını) bir vergi türüdür. Bu altın, zafer ka­ zanmış bir komutanın zafer töreni sırasında giydiği taç için kullanılır­ dı. Önceleri bir Roma eyaletinde zafer kazanan komutana o eyaletin kentleri ve o eyalete komşu kentler, altın taçlar yolluyorlardı (Liv. XXX­ VIIl.37, XXXIX . 7). Bu taçlar Roma'daki zafer töreninde komutanın önünde taşınırdı. Gönderilen bu taçların sayısı bazen çok büyük rakam­ lara ulaşmaktaydı. Örneğin Manlius'un Galya'da elde ettiği başarılardan sonra taşınan taç sayısı iki yüz idi (Liv. XXXIX . 7). Cicero döneminde eyaletler taç göndermek yerine aurum coronarium olarak adlandırılan bir para ödemeye başladılar (Cic. leg. agr. Il.22; Aul. Gell. V.6; R. Gest. div. Aug. IV.21). Başlangıçta gönüllü olan bu uygulama sonradan zorunlu

Historia Augusta 79

ödediği payı kaldırdı, eyaletlerin payını azalttı ve kamu hazi­ nesinin sıkıntılarını vurgulu ve etkili bir şekilde ortaya koydu. Daha sonra S armatların ve Roxolanların1 ayaklandığını duyunca, orduları önden gönderdi, kendisi de zaman kaybet­ meden Moesia'ya gitti. Maureteia seferinden sonra Marcius Turbo'yu praefectus göreviyle onurlandırdı ve ona geçici olarak Pannonia ve Dacia komutanlığını verdi.2 Roxolanların kralı, kendi ödeneğinin azaldığından yakınınca, bu sorunu hukuki yönden araştırarak onunla anlaşma sağladı. VII. Hadrianus bir kurban törenindeyken Nigrinus'un,3 Lusius ve başka pek çok kişiyle birlikte kendisini öldürmek için hazırladığı komplodan kurtulmayı başardı. Oysa Hadria­ nus, bu Nigrinus'u ardılı olarak belirlemişti. Bu nedenle Palma Tarracena'da, Celsus Baia'da, Nigrinus Faventina'da, Lusius ise yolculuğu sırasında, Hadrianus'un kendi özyaşam öyküsünde de söylediği gibi, kendisi istemese de, senatusun emriyle öl­ dürüldü. Bunun üzerine Hadrianus, daha fazla yetkiye sahip olsun diye, Turbo'ya Mısır praefectusununkilere yakın yetkiler vererek Dacia komutanlığını emanet etti, kendisi ise consul­ lük yapmış dört kişinin birden, aynı anda öldürülmesine göz yummuş olabileceği yönündeki son derece can sıkıcı düşünceyi ortadan kaldırmak için Roma'ya geldi. Hakkındaki söylentileri yok etmek amacıyla, kendisi daha Roma'ya ulaşmamışken halka adam başı dağıtılmış olan üç aureusu4 Roma'ya gelince iki katına çıkardı. Olup bitenlerden dolayı senatusta da kendini akladı ve senatus kararı olmadıkça herhangi bir senatus hale geldi. Augustus, bu uygulamayı kaldırdı ancak ondan sonraki im­ paratorlar bu uygulamayı sürdürdüler. 1 Roxolanlar, Tuna nehrinin ağzında yaşıyorlardı ve Traianus döneminde Roma'ya bağlı krallıklardan biri olmuştu. 2 Turbo atlı sınıfından geliyordu ona verilen bu görev ayrıcalıklı bir ko­ mutanlıktı. Atlı sınıfından biri sadece Mısır praefectusu olabilirdi. 3 Bkz. sayfa 49, dipnot 3 . 4 Bir altın sikke yü z sestertius ya d a yirmi beş denarius değerindeydi.

6 7 8

1

2

3

4

80 Hadrianus

6

7 8 9

10 11 12

üyesini asla cezalandırmayacağına yemin etti. Kamu görevli­ lerinin yükünü hafifletmek için düzenli bir haberleşme sistemi kurdu. 1 Kendisine duyulan minneti artırmak için hiçbir fırsatı kaçırmadı: kentteki ve İtalya'daki özel borçluların miktarı ne olursa olsun devlete olan borçlarını affetti, eyaletlerde ise geri kalan borç senetlerinin büyük bir kısmını Tanrısal Traianus'un forumunda2 toplattı3 ve yaktırttı. Bu sayede herkes için daha büyük bir güvenlik sağladı. Mahkumların mallarının impara­ torluk hazinesinde4 toplanmasını yasakladı, tamamının kamu hazinesine teslim edilmesini emretti. Traianus'un para yardımı yapmış olduğu kız ve erkek çocuklar için ayrılan miktarı arttırdı. 5 Kendi hataları olmadan sıkıntıya düşmüş senatörlerin kayıplarını, senatus kariyerlerini devam ettirebilmeleri için ye­ terli olacak şekilde, çocuklarının sayısıyla orantılı olarak telafi etti,6 pek çoğuna da yaşamları için gerekli miktarı günü gününe ödedi. Resmi görevlerini devam ettirebilsinler diye sadece dostlarına değil pek çok kişiye bol bol para verdi. Bazı kadınlara da yaşamlarını sürdürecek kadar bağış yaptı. Peş peşe altı gün gladyatör oyunları düzenledi ve doğum gününde bin tane vahşi hayvanı arenaya çıkardı.

1 Cursus fiscalis. Cursus vehicularius ve munus vehicularius olarak da ad­ landırılmaktadır. Haberleşme masrafı eyalet kasasına aitti, Hadrianus'un bu düzenlemesiyle birlikte, devlet kasası tarafından karşılanacaktı ve cursusfiscalis, atlı sınıfından bir görevlinin denetiminde olacaktı. 2 İ mparator Traianus'un Dacia zaferinden sonra 106- 1 12 yılları arasında inşa edilmiştir. 3 Toplam miktar dokuz yüz milyon sestertius idi. 4 Fiscus privatus. 5 İ mparatorlar tarafından İ talya'nın yoksul ailelerinin çocuklarına veri­ len bu para yardımı (alimenta) Nerva tarafından planlanmış fakat Trai­ anus tarafından uygulamaya konmuştur. Bu yardımların dağıtılabilmesi için İ talya, bölgelere ayrılmıştır, her bölgeye de içinden geçen büyük yolların adı verilmiştir. 6 Toplam miktar bir milyon sestertius idi.

Historia Augusta 8 1

VIII. Senatusun e n seçkin üyelerinin, imparatorluk katıyla yakın ilişkide olmalarına izin verdi. Doğum günündekiler1 hariç kendisine adanmış oyunları reddetti. Hem halk hem de senatus toplantılarında, devleti şahsının değil halkın yararına olacak şekilde yöneteceğini insanların bilmesi gerektiğini her zaman söyledi. Kendisi üç kez consullük yaptıktan sonra pek çok kişiyi üç kez consul yaptı ve sayılamayacak kadar çok kişiyi de ikinci kez consullük onuruna yükseltti. Kendisi üçüncü consullüğünü sadece dört ay yaptı ve bu sürede sık sık mah­ kemeleri yönetti. Roma'da olduğunda ya da Roma'ya yakın bir yerde olduğunda sena/us toplantılarına her zaman katıldı. Senatörleri titizlikle belirleyerek sena/usun saygınlığını arttırdı ve Attianus'u praefectus praetoriusluktan sonra consullük onur­ larıyla donatıp senatör yapınca2 kendisinin ona bahşettiğinden daha önemli bir onura sahip olmadığını gösterdi. Roma atlı sınıfına kendisi olsun olmasın senatörlerin davalarına bakma izni vermedi. Çünkü imparatorun, davaları yönetirken hem senatörleri hem de atlıları meclisine3 çağırması ve hepsinin dü­ şüncesini dikkate alarak karar vermesi bu dönemde adet haline gelmişti. Son olarak, senatörlere fazla danışmayan princepsleri kınadı. Kız kardeşinin kocası Servianus'un isteği ya da ricası olmaksızın ona üçüncü kez consullük verdi çünkü Servianus, 1 İ mparator onuruna doğum gününde oyunlar düzenlenmesi adeti Au­ gustus ile başladı. 2 Burada kastedilen halk bayramlarında ve kutsal şölenlerde consullük yapmış senatörlerin yanına oturma hakkı ve bazı durumlarda toga prae­ texa giyme hakkı olup ayrıcalıklı bir durumdur. Nero döneminden iti­ baren bu onur, emekli praeftctuslara verilmekteydi. 3 İ mparator'un meclisi (consi/ium) ilk principatusluk döneminden gelen ve bir magistratus'un önemli bir karar almadan önce danıştığı, güven­ diği dostlarından oluşan kurulun gelişmiş bir biçimidir. Augustus'tan itibaren imparatorlar önemli bir karar almadan önce güvendiği dostla­ rından oluşan kuruluna danışırdı. Bu kurul, Hadrianus'a kadar resmi ya da kalıcı değildi. Hadrianus ile birlikte, consularii Augusti denilen üyeler maaşa bağlanmıştır.

1 2 3

4 5 6 7

8 9

10 11

82 Hadrianus

1 2

3

4

6

7

8

kendisine o kadar saygı duyuyordu ki o gelirken onu karşıla­ mak için her zaman yatak odasında bile olsa koşup geliyordu. Gene de Servianus, kendisinden önce iki kez consul olduğu için onun gölgesinde kalmamak adına onu kendisiyle birlikte consul yapmadı. IX. Bu arada Traianus tarafından ele geçirilmiş pek çok eyaleti terk etti1 ve Traianus'un Campus Martius'a inşa ettirdiği tiyatroyu herkesin yalvarmasına rağmen yıktırdı. Oldukça üzücü olan bu şeylerin halkı rahatsız ettiğini gördüğü için böyle yapması kendisine Traianus tarafından gizlice emredilmiş gibi davrandı. Praefectusu ve bir zamanlar koruyucusu olan, gücüne katlanamadığı Attianus'u öldürmek istedi fakat consullük yap­ mış dört kişinin öldürülmesinden doğan nefretle ezildiği için kendini tuttu,2 bunların öldürülmesini her zaman Attianus'un fikri olarak gösteriyordu. Attianus istemediği için ona bir ardıl belirleyememişti, bu nedenle önce onun istemesini sağladı ve ister istemez de yetkiyi Turbo'ya verdi, aynı zamanda Septicius Clarus'u3 diğer praefectus Similis'in4 ardılı olarak belirledi. İmparatorluğunu borçlu olduğu bu adamları praefectusluktan uzaklaştırınca, Hadrianus, Campania'ya gitti ve oradaki bütün kasabalara hediyeler dağıtıp bağışlarda bulunarak yar­ dım etti ve en önde gelen adamları kendi dostları arasına kattı. Roma'dayken praetorların ve consullerin faaliyetlerine ve dost­ larının ziyafetlerine katıldı, özellikle atlılardan ya da azatlılar­ dan hasta olanları günde iki ya da üç kez ziyaret etti, sözleriyle onları rahatlattı, tavsiyeleriyle cesaretlendirdi ve kendi verdiği ziyafetlere onları davet etti. Kısaca her şeyi sıradan bir insan

' Bkz. V. Bkz. VII. 3 C. Septicius Clarus, Suetonius'un De vita duodecim Caesarum (On İ ki Caesar'ın Yaşamı) adlı yapıtını adadığı dostudur. Clarus, Genç Plinius'u da mektuplarını yayımlaması için yüreklendirmiştir. 4 Bkz. sayfa 62, dipnot 2. 2

Historia Augusta 83

gibi yaptı. Kayınvalidesine gladyatör oyunlarıyla ve diğer törenlerle özel onurlar adadı. X. Bunlardan sonra Galya'ya doğru yola çıktı, bütün halklara cömertçe yardım etti. Buradan Germania'ya geçti. Savaştan daha çok barışa hevesli olmasına rağmen askerlerini sanki savaş tehdidi varmış gibi eğitti, kendi tahammül gücünü kanıt göstererek onlara örnek oldu, kendisi de birlikteki bir asker gibi yaşadı, Scipio Aemilianus, Metellus ve onu evlatlık alan babası Traianus örneklerini izleyerek, tütsülenmiş et, peynir ve sirke gibi ordugah yiyeceklerini açık alanda iştahla yedi. Git­ tikçe sertleşen emirlerine katlanabilmeleri için askerlerden çoğunu armağanlarla, birkaçını ise onurlarla donattı. Caesar Octavianus'tan sonra, imparatorların ihmaliyle gevşeyen di­ siplini yeniden sağladı, 1 askerlerin görevlerini ve ücretlerini yeniden düzenledi, herhangi birinin ordugahtan haksız bir şe­ kilde ayrılmasına hiçbir zaman izin vermedi, çünkü tribunus­ ları askerlerin desteği değil bu göreve layık olup olmadıkları belirliyordu. Kendi dayanıklılığını örnek göstererek diğerlerini yüreklendirdi; zira o silahlı bir halde yirmi bin adım yürüyebi­ lirdi. Ordugahlardan yemek odalarını, sütunları, ufak mağara­ ları ve çardakları kaldırttı. Genellikle sıradan biri gibi giyinirdi, altın süslemesi olmayan kemer takardı, değerli taşlardan ya­ pılmamış bir iğneyle pelerinini tuttururdu, kılıcının kabzasını fildişiyle kaplatmaya zar zor ikna olmuştu. Hasta askerleri kendi kışlalarında ziyaret etti, ordugah kurmak için yer belir­ ledi, meşe gibi dayanıklı ve iyi bir ünü olmadıkça hiç kimseye centurio çubuğunu2 vermedi, yüzü sakalla dolmadıkça ya da yeterli sağduyuya sahip olmadıkça ve tribunusluk olgunluğu­ na erişecek yaşı doldurmadıkça hiç kimseyi tribunus yapmadı. Hiçbir tribunusun, askerlerden herhangi bir hediye almasına izin vermedi, zevk veren her şeyi her yerden kaldırdı ve son 1 Hadrianus'un reformları için ayrıca bkz. Cass. Dio 69.9. 2 Centuriolar otoritelerini gösteren bir asma çubuğu ( vitis) taşırlardı.

9 1 2

3

4

5

6

7

84 Hadrianus 8 olarak askerlerin silahlarını ve araç gereçlerini onarttı. Asker­

1

2

3

4

liğin süresiyle ilgili şunu emretti: Bir asker, ordugah.lardaki eski adete karşı gelecek şekilde ne askerlik gücünün gerektirdiği yaştan daha küçük ne de insani özelliklerin izin verdiğinden daha yaşlı olacaktı. Bunlarla birlikte askerlerini tanımaya ve sayılarını bilmeye hep önem verdi. XI. Bu arada, toplanan askerlerle ilgili kesin bir bilgi edinmeye çalıştı, herhangi bir açık olursa kapatabilmek için eyaletlerin gelirlerini de dikkatle inceledi. Gereksiz bir şeyi satın almama ve devam ettirmeme konusunda bütün imparatorlardan daha fazla çaba gösterdi. Krallık tarzında bir ordu oluşturduktan sonra, Britannia'ya doğru yola çıktı, 1 burada pek çok şeyi düzeltti, ilk olarak Ro­ malıları barbarlardan ayıran seksen bin adım uzunluğundaki2 surları ördürdü. Praefectus Septicus Clarus'u ve yazışmalarını denetleyen Suetonius Tranquillus'u ve diğer pek çok kişiyi görevden alıp ardıllarını belirledi çünkü onlar, onun emrini çiğneyip karısı Sabina'ya imparatorluk sarayının gerektirdiği saygıdan daha samimi davranmıştı. Kendisi halktan biri olsaydı, memnuni­ yetsiz ve huysuz karısını bırakacağını da kendisi söylüyordu. Yalnız kendi evini değil aynı zamanda dostlarının evini de gö­ zetip koruyordu, habercileri3 aracılığıyla gizli her şeyi araştırdı 1 Germania'dan sonra Raetia ve Noricum eyaletlerini ziyaret etti, daha sonra gelişi onuruna yaptırılan Hadrianus Forum'unun olduğu Aşağı Ren Bölgesi'ne (Hollanda'daki Leyden yakınlarında) geri döndü. Bura­ dan da Britannia'ya geçti (122 yılında) . 2 Yaklaşık 1 1 7 km İngiltere'deki Tyne nehrinin Walls end ağzından Bowness'e uzanan ünlü Hadrianus Duvarı Roma'nın kuzeybatı sınırını oluşturmaktaydı. Hadrianus Duvarı'nın yüksekliği ilk yapıldığında 4-5 m idiyse de günümüzde aşınma ve diğer nedenlerden ötürü kısalmıştır. Genişliği ise 2-3 m arasında değişmektedir. Duvarın bazı önemli bölge­ lerinde gözetleme kuleleri ve küçük barınma kısımları da vardı. 3 Frumentarii: Eyaletlerde Roma İmparatorluğu adına gözcülük yapan görevliler. Latincede frumentum tahıl demektir bu nedenle başlangıçta tahıl tedarik etmekle sorumlu oldukları düşünülmektedir. Traianus dö-

Historia Augusta 85

hatta bunu öyle gizli tuttu ki imparatorun kendisi bunu açık edinceye kadar dostları, imparatorun kendi yaşamlarını araş­ tırdığını anlamadılar. Dostları hakkında pek çok şey öğrenmesinin hoş karşılanmadığı şu olayda açıkça görülmektedir: Bir kadın, kocasına hamamlara ve zevklere kapılıp kendi yanına dönmek istememesinden şikayet eden bir mektup yazmıştı ve Hadrianus habercileri aracılığıyla bunu öğrenmişti. Adam Hadrianus'tan izin isteyince, Hadrianus, hamamlara ve zevklere düşkünlüğü nedeniyle onu kınadı. Bunun üzerine adam ona şöyle dedi; "Yoksa karım bana yazdığı şeyleri sana da mı yazdı ?'' Gerçekten de bunun çok büyük bir kabahat olduğu düşünülüyordu ayrıca erkeklerle ve evli kadınlarla kaçamakları da kaba­ hatlerine ekleniyordu. Hadrianus, bunlara da düşkündü, ayrıca dostlarıyla arasındaki güveni korumamıştı. XII . Britannia'daki işleri yoluna koyunca, Gallia'ya geçti, bu sırada Aleksandria'da, Apis 1 yüzünden çıkan bir ayaklanma onu endişelendirdi. Uzun yıllar sonra ortaya çıkan Apis, bu­ radaki halklar arasında anlaşmazlık çıkardı, halkların her biri Apis tapımının yerleşmesi gereken yerin kendi ülkeleri oldu­ ğunu ısrarla iddia ediyordu. Tam da bu dönemde Nemaeus yakınlarında Plotina onuruna, hayranlık uyandıran bir yapı olan bir bazilika diktirtti.2 Bunlardan sonra Hispania'ya gitti ve Terracona'da3 kışı geçirdi, burada Augustus Tapınağı'nı kendi neminde ise askeri sevkiyatları gerçekleştiriyorlardı. 2 ve 3. yüzyıllarda eyaletlerde olup biten önemli gördükleri her şeyi imparatora rapor et­ mekle görevliydiler. Ayrıntılı bilgi için bkz. Fuhrmann 2012, 152- 1 7 1 . 1 Mısırlıların kutsal boğası. Mısırlıların inancına göre, gökten düşen bir şimşekle gebe kalan ve bir daha gebe kalamayacak bir inekten doğmuş­ tur. Bkz. Hdt. , III.28. Tasvirlerde boynuzlarının arasında güneş diski bulunur. Apis'in görünmesi büyük refah ve mutluluk fırsatı olarak gö­ rülmektedir. Bu nedenle Apis'in ilk görüldüğü yerde belirli bir süre bile olsa tutulması gelenek haline gelmiştir. 2 Dion'a göre (69. 10.3) yapı Plotina'nın ölümünden sonra onun onuru­ na inşa ettirilmiştir. 3 İ spanya, Katalonya'da bir kent. MÖ 45'te Roma kolonisi yapılmıştır.

5 6

7

1

2 3

86 Hadrianus 4 kesesinden onarttı. Bütün Hispanialıları Tarracona'da toplan­

5

6

7 8

1

maya çağırdı, İtalialılar bizzat Marius Ma:ximus'un söylediği gibi, askere alınmaya boyun eğmeyeceklerini şakayla diğerleri ise son derece sert bir şekilde belli edince sağduyulu ve ölçülü kararlar aldı. Bu dönemde büyük bir tehlike atlatıp ün kazandı: Tarracona'da bir ağaçlıkta yürürken kölelerinden biri bir kılıçla çıldırmışçasına onun üzerine saldırdı. Hadrianus onu zaptedip koşup gelen hizmetçilere teslim etti. Kölenin deli olduğu an­ laşılınca tedavi olması için hekimlere gönderdi, kendisi ise bu süre boyunca hiç heyecanlanıp telaşlanmadı. Bu dönemde ve başka dönemlerde, barbarların ırmaklarla değil sonradan belirlenmiş sınır çizgileriyle ayrıldığı pek çok bölgede, büyük kazıkları çit duvarı tarzında toprağın altına batırıp ve birbirine bağlayıp barbarlarla aralarına sınır koydu. 1 Germania kralını atadı, Maurların çıkarttığı isyanı bastırdı ve senatus tarafından supplicatioya layık görüldü. Parthlarla olan savaş bu dönemde henüz hazırlık aşamasındaydı ve Hadria­ nus'un ve rdiği bir söylevle durduruldu. 2 XIII. Daha sonra Hadrianus, Asia'dan ve adalardan geçerek Achaia'ya gitti3 ve Herakles ve Philippos'u örnek alarak Eleusis 1 Bu tür bir kazıklı çit, Main ve Neckar nehirlerinin doğal sınır oluş­ turmadığı Germania sınırında bulunmuştur. Hadrianus'un yaptırdığı bu sınır çizgisi, çapı 30 cm olan meşe kazıklarındandı. Yerin bir metre ya da biraz daha fazla derinine gömülüydü. Toprağa değdiği yerde kayalarla sıkıştırılarak güçlendirilmişti. Yerden yüksekliği ise 3 m idi. Ayrıntılı bilgi için bkz. Wacher 2002, 157- 1 62. 2 123 yılı baharında. 3 Hadrianus'un rotası, Fırat nehrinden Küçük Asya'ya, Galatia'daki An­ kyra'ya oradan da Bithynia'ya uzanıyordu. Bithynia'dan sonra ise Mysia boyunca ilerleyip Hadrianothera kentini kurdu. Sonra Ilion'a ve güneye ilerleyip Ephesos'a ulaştı. Buradan ise Rhodos'a açıldı. Daha sonra Ege denizi boyunca kuzeybatı yönünde ilerleyerek Samothrace ve Trachia'ya geldi. Buradan ise Moesia ve Dada eyaletlerini ziyaret etti. Daha sonra güney yönünde ilerleyerek Macedonia ve Thesalya'dan geçti ve olasılıkla 124 yılı Eylül ayında Atina'ya ulaştı.

Historia Augusta 87

Gizemleri'ne katılmaya başladı. Atinalılara pek çok şey bah­ şetti ve oyunlarda başkanın1 yerine oturdu.2 Achaia'da kurban törenlerine pek çok kişi bıçakla gelmesine karşın, Hadrianus katıldığında hiç kimsenin silahlı bir şekilde oyunlara gelme­ mesine dikkat edildiği söyleniyordu. Deniz yoluyla Sicilya'ya geçtikten sonra,3 orada gökkuşağı gibi çeşitli renkler saçan gü­ neşin doğuşunu seyretmek üzere Aetna dağına çıktı. Oradan Roma'ya döndü4 ve buradan da Africa'ya geçti ve Africa'daki eyaletlere çok iyiliği dokundu. İmparatorların hemen hemen hiçbiri bu kadar çok ülkeyi onun kadar hızlı katetmemişti. Sonunda Africa'dan Roma'ya dönünce, hemen doğuya gitmek üzere yola çıktı, Atina'dan geçti5 ve burada Atinalılar için başlatmış olduğu yapıları adadı: Olymposlu luppiter'e bir tapınak,6 kendisine bir sunak. Aynı şekilde Asia'dan geçerken kendi adıyla anılan tapınakları kutsadı. Daha sonra Cappado-

1 Agonotheta: Oyunlarda oyun masraflarını karşılayan ve başkanlık eden

kişi. 125 yılında Dionysios Şenliklerinde. Bundan önce Pelopennessos ya­ rımadası boyunca çeşitli kentlere ziyaretlerde bulundu. 3 Korinthos körfezinden geçerek, Delphi'yi, Actium'u ve Dyrrhachium'u ziyaret etti, buradan da Sicilya'ya geçti. 4 125 yılı yazında. Metinde Roma'dan sonra Africa'ya geçtiği söylenmiş­ tir. Ancak arada üç yıl vardır. Bu sürede Hadrianus, Italya kentlerinde pek çok bina yaptırmıştır ve 128 yılı başlarında pater patriae unvanını kabul etmiştir. 5 Atina'da 128 yılı Eylül ayından 129 yılı Mart ayına kadar kaldı. 6 Olympieion Tapınağı. Atina'nın Ilissos bölgesinin güneyinde yer al­ maktadır. Aslında tapınağın yapımına Peisistratos döneminde başlan­ mıştır. Suetonius'a göre (Aug. LX. l) İ mparator Augustus, tapınağı ta­ mamlayabilmek için vergi toplamayı düşünmüştür. Ancak Hadrianus, Atina'ya ilk ziyareti olan 124- 125 yıllarında tapınağın tamamlanmasını emretmiştir. Kente son ziyareti olan 1 3 1 - 132'de tapınak Hadrianus'a adanmış ve imparatora Olympios unvanı verilmiştir; bkz. Cass. Dio 69.16. 1 . 2

2

3 4 5 6

7

88 Hadrianus 8 cialılar içinden ordugahta1 hizmet edecek köleler seçti. Yerel

9

10

1

2

3

4

yöneticileri ve kralları dostluğa davet etti. Hatta Parth Kralı Osdroes'i2 bile davet etti ve ona Traianus'un ele geçirdiği kı­ zını geri gönderdi ve aynı dönemde ele geçirilmiş tahtını geri vereceğine söz verdi. Bazı krallar onun yanına geldiğinde on­ lara öyle iyi davrandı ki gelmek istememiş olanları pişman etti. Onun davetini küstahça reddeden Pharasmanes3 nedeniyle özellikle onlara böyle davranmıştı. Eyaletlere giderek procura­ torları ve yöneticileri yaptıkları için cezalandırdı, onlara karşı o kadar acımasızdı ki kendisini suçlayanları cesaretlendirdiğine inanılıyordu. XIV. Bu yolculukları sırasında Antiokheialılardan o kadar nefret etti ki, 4 Antiokheia bu kadar çok halkın metropolisi olarak adlandırılmasın diye Syria'yı Phoinike'dan ayırmayı istedi. Bu dönemde Yahudiler, sünnet olmak yasaklandı diye savaş çıkardılar. 5 Ancak, güneşin doğuşunu seyret­ mek için geceleyin tırmandığı Casius Dağı'nda6 iken yağmur başladı, kurban adadığı sırada kurbanı ve kurbanı gerçekleştirecek görevliyi yıldırım çarptı. Daha sonra Arabia'dan geçip 1 Bir Cappadocia legiosu olan on ikinci yani Fulminata legionun orduga­ hı, yukarı Fırat yakınlarındaki Melitene'deydi. Hadrianus muhtemelen Antiokheia'd an buraya geçmişti. 2 Kral Osrhoes. 3 Bkz. sayfa 60, dipnot 2. 4 Antiochenses . . . . odio habuit, yani Antiokheialılardan nefret etti ifadesi çok gerçekçi görünmemektedir. Zira Hadrianus bu kentte pek çok yapı inşa ettirmiştir. Bu ifade muhtemelen Syria'nın diğer üç kentini yani Tyre, Damasacus ve Samosata'yı da metropolis seviyesine yükseltmesin­ den dolayı kulla nılmıştır. 5 Dion'a göre (69 . 12- 14) bu savaşın asıl nedeni Yehova tapınağının lup­ piter Capitolinus'a adanması sonucu Yahudilerin duyduğıı öfke idi. Bu ifade, kronolojik sırayı da yansıtmamaktadır. Savaş Hadrianus'un Mı­ sır'dan ayrıldığı tarihte başlamış ve 134'de bastırılmıştır. Ayrıntılı bilgi için bkz. Rizzi 2010, 92-96. 6 Muhtemelen günümüzde Türkiye'de Asi nehrinin ağzındaki Kel dağı. Bu olay, Dion (69.2 . 1 ) tarafından Hadrianus'un imparatorluğıından he­ men sonra Antiokheia'da bulunduğıı sırada olmuş gibi anlatılmaktadır.

Historia Augusta 89

Pelusium'a geldi1 ve burada Pompeius'a muhteşem bir mezar yaptırdı. Nil Nehri'ndeki yolculuğu sırasında, gözdesi Antinoos'u2 kaybetti ve onun için bir kadın gibi ağladı. 3 Bu olayla ilgili çeşitli söylentiler vardır; bazıları onun Hadrianus uğru­ na kendisini ölüme adadığını iddia ederler, diğerleri ise onun güzelliği ve Hadrianus'un şehvetini neden gösterirler. Hangisi doğru olursa olsun, Hadrianus'un isteğiyle Yunanlar bile onu kutsadılar ve onun aracılığıyla kehanetler verildiğini söylediler, fakat bu kehanetleri Hadrianus'un uydurduğuna inanılıyordu. 4 Hadrianus şiire ve edebiyata çok meraklı idi. Aritmetik, geometri ve resim konusunda son derece hünerli idi. Lir çalma ve şarkı söyleme becerisiyle açık açık övünüyordu. Tutkularında aşırıya kaçardı, sevgilileri hakkında dizelerinde pek çok şey yazdı. Aşk şiirleri de yazdı. Aynı şekilde silahlar konusunda son derece tecrübeli ve askerlik konusunda son derece bilgili biri olarak gladyatör silahlarını da kullanmıştı. Aynı anda hem sert hem dost canlısı, hem ağırbaşlı hem neşeli, hem ağırkanlı hem tez canlı, hem eli sıkı hem cömert, hem ikiyüzlü hem dü­ rüst, hem acımasız hem merhametli biriydi ve her zaman her konuda değişken bir kişiliği vardı.

1 Buraya olasılıkla Palmyra ve Damascus'tan geçerek gelmişti. Buradan ise Philadelphia (günümüzde Amman) yoluyla Kudüs'e gitmişti. Burada Aelia Capitolina kolonisini kurdu. Ayrıntılı bilgi için bkz. Boatwright 2003, 172 vd. 2 Bithynialı olan bu genç (bkz. Cass. Dio 69. 1 1 .2) Heptanomis'in güney ucu yakınlarındaki Besa'da ölmüştür. 3 Dion (69. 1 1 .2-3) Hadrianus'un, özyaşam öyküsünde Antinoos'un Nil nehrinde boğulduğunu ve bir kehanetten dolayı imparatorun hayatını kurtarmak için kendisini isteyerek nehre attığını iddia etmektedir. 4 Metinde Hadrianus'un yolculuklarıyla ilgili anlatılar burada birdenbire kesilmektedir. Ancak Hadrianus, Thebai'ye bir ziyaretten sonra, Alek­ sandria'ya döndü, buradan ise Syria ve Asia Minor'a geçti. Bir süre Ati­ na'da kaldı, Yahudi isyanı uzun süre bastırılamayınca Iudaea'ya çağırıldı. En sonunda 134 yılı başlarında Roma'ya döndü.

5 6

7

8 9

10 11

90 Hadrianus 1

XV. Dostlarını zenginleştirdi, hatta böyle bir talebi olma-

yanları bile zenginleştirdi, bir ricada bulunanları ise hiç geri 2 çevirmedi. Dostları hakkındaki fısıltılara hemen kulak verirdi

3 4-5 6 7 8

9

10

11 12

13

ve ister en yakınındakiler olsun ister en yüksek onurlara çıkar­ dığı Attianus, Nepos ve Septicius Clarus gibileri olsun neredeyse tüm dostlarını en sonunda düşman yerine koydu. Sözge­ limi imparator olmasında payı olan Eudaimon'u yoksulluğa itti, Polaenus ve Marcellus'u1 kendini öldürmeye zorladı, iftira mektuplarıyla Heliodoros'a2 saldırdı, Titianus'un3 imparator­ luğu ele geçirmeye çalışmakla suçlanmasına ve yasal haklarının elinden alınmasına izin verdi. Ummidius Qyadratus'u,4 Catilius Severus'u ve Turbo'yu ağır bir dille eleştirdi. Kız kardeşinin kocası Servianus'u kendisinden sonra hayatta kalmasın diye doksan yaşında olmasına rağmen intihara zorladı. Azatlılara ve bazı askerlere saldırdı. Konuşmada ve şiirde son derece usta ve bütün sanatlarda son derece tecrübeli olsa da gene de bü­ tün sanatların öğretmenlerinden daha bilgiliymiş gibi onlara güldü, onları aşağıladı ve küçük gördü. Dönüşümlü olarak yayımlanmış kitaplar ve şiirler sayesinde bu öğretmenlerle ve filozoflarla hep görüşlerini yarıştırdı. Birinde Hadrianus, Fa­ vorinus'un5 kullandığı bir kelimeyle alay edince, tartışan arka­ daşları arasında şen kahkahalar yükseldi. Arkadaşları ona bu kelime saygın yazarlarca kullanıldığı için Hadrianus'un sözlerine boyun eğmekle hata yaptığını söyleyince, onlara şöyle ce­ vap verdi: " Otuz legion'a sahip olan birinin herkesten daha bilgili olduğuna inanmama katlanamayan siz dostlarım bana doğru bir tavsiyede bulunmuyorsunuz. " 1 Muhtemelen 132'de legatusAugusti pro praetore Syriae olan C . Publicus Marcellus. 2 Bkz. XVI. 3 Muhtemelen 127 yılı consufü T. Atilius Rufus Titianus. 4 1 1 8'de Hadrianus ile consullük yapmıştır. Bkz. Plin. epist. VI . 1 1 ve VIl.24. 5 Bkz. sayfa 50, dipnot 1 .

Historia Augusta 9 1 XVI . Çok büyük bir üne sahip olmaya o kadar istekliydi ki 1

kendi yaşamını yazdığı kitabını bile, eğitimli azatlılarına kendi isimleriyle yayımlamalarını emrederek verdi. Gerçekten de Phlegon'un kitaplarının aslında Hadrianus'a ait olduğu söy­ leniyor. Antimakhos'u1 taklit ederek Catachanna isminde an- 2 !aşılması son derece güç kitaplar yazdı. Ozan Florus ona şu 3 dizeleri yazdığında; İstemem ben Caesar olmak, istemem Britannialılar arasında yürümek, . . . . . . . arasında gizli gizli dolaşmak, Scythia soğuğuna dayanmak.

Ona şöyle cevap verdi;

4

İstemem ben Florus olmak, istemem dükkanlar arasında yürümek, aşevleri arasında gizli gizli dolaşmak, tombul böceklere katlanmak.

Bu arada, eski söz söyleme üslubunu severdi, controversialara katılırdı. Cato'yu Cicero'ya, Ennius'u Vergilius'a, Caelius'u2 Sallustius' a tercih ederdi ve aynı özgüvenle Homeros ve Platon hakkında da yargıda bulundu. Gökbilimi konusunda kendisini o kadar bilgili görüyordu ki Ocak Kalendasına bütün bir yıl boyunca başına gelebilecek her şeyi yazmıştı ve gerçekten de öldüğü yıl, öldüğü ana kadar yaptığı her şey doğru çıkmıştı. Her ne kadar müzisyenleri, tragedya ve komedya ozanlarını, gramercileri, rhetorları eleştirmeye hazır olsa da bütün bu sanatları meslek edinenleri hem onurlandırdı hem zenginleş­ tirdi, gene de onları sorularıyla bunalttı. Pek çok kişinin huzurundan üzgün bir şekilde ayrılmasının sorumlusu olsa da bir kimseyi üzgün görmeye dayanamadığını söylüyordu. Filozoflar 1 Bkz. sayfa 52, dipnot 1 . 2 L . Caelius Antipater. MÖ 2 . yüzyılda yaşamış tarihçi. II. Kartaca Sa­ vaşı'yla ilgili bir tarih kitabı yazmıştır.

5 6 7

8

9 10

92 Hadrianus

11 1

2 3

4

5 6

7

8

Epiktetos1 ve Heliodoros'a2 ve isimlerini tek tek saymayaca­ ğım gramercilere, rhetorlara, müzisyenlere, geometricilere, res­ samlara, gökbilimcilere çok samimi davrandı, pek çok kişinin iddfa ettiği gibi, Favorinus, geri kalan herkesten önce geliyordu. Mesleklerine yakışmayan öğretmenlere armağanlar vererek onları onurlandırdıktan sonra mesleklerinden uzaklaştırdı. XVII. Sıradan bir yurttaşken, düşman kabul ettiklerini imparatorken görmezlikten geldi, sözgelimi baş düşmanı kabul ettiği kişiye, imparator olunca şöyle söyledi; "sen düşmanlıktan çıktın." Bizzat kendisi, askerliğe çağırdığı kişilere atları, katırları, giysileri, masrafları ve gerekli her şeyi sağladı. Saturnalia ve Sigillaria3 şenliklerinde dostlarına hediyeler gönderdi, onların kendisine gönderdiklerini de seve seve kabul etti ve bunların karşılığında da başka hediyeler gönderdi. Pek çok sedir kurdurup şölen verdiğinde, yemek dağıtmakla görevli kişilerin hile yapmasını engellemek için, diğer masaların tabaklarının hatta en sondaki masanın tabaklarının bile kendi önüne konulmasını emretti. Hediye dağıtmada bütün kralları geride bı­ raktı. Sık sık halk hamamlarında ve herkesle birlikte yıkandı. Onun hamamda yaptığı bir iyilik ünlü oldu: Günün birinde askerlikten tanıdığı eski bir askerin sırtını ve vücudunun di­ ğer bölümlerini duvara sürttüğünü görünce, neden mermere sürtündüğünü sordu, adamın kölesi olmadığından dolayı böyle yaptığını duyunca ona köleler ve kölelerin masraflarını karşı!ayacak kadar para verdi. Ancak başka bir gün pek çok yaş­ lı adamın, imparatorun cömertliğini uyandırmak için duvara sürtündüklerini görünce onları çağırttı ve birbirlerinin sırtını ovmalarını emretti. Halka olan sevgisiyle her zaman övündü. Seyahat etmeye o kadar tutkuluydu ki yeryüzündeki bölgelerle 1 Ünlü bir Stoa filozofu. 2 Bkz. sayfa 50, dipnot 3 . 3 Sigillaria, Saturnalia şenliklerinin son gününe verilen addır. Bu gün­ de sigilla denilen ve pişmiş topraktan yapılan küçük hediyeler vermek gelenekti.

Historia Augusta 93

ilgili okuduğu her şeyi şahsen yerinde öğrenmek istiyordu. Soğuğa ve fırtınaya o kadar sabırla katlanırdı ki başını hiçbir za­ man örtmezdi. Pek çok krala iyiliği dokundu, pek çoğuyla para karşılığında barış sağladı, çok azını küçümsedi, birçoğuna çok büyük hediyeler verdi ancak hiçbiri Hiberlerin kralınınkinden1 büyük değildi; ona muhteşem hediyelerden sonra bir fil ve elli kişilik yardımcı kıta verdi. Kendisi de Pharasmanes'ten aralarında altın şeritli bir pelerin de bulunan büyük hediyeler aldı ve onun hediyeleriyle alay etmek için altın şeritli pelerinli üç yüz suçluyu arenaya gönderdi. XVIII. Davalarda yargıçlık görevini yerine getirirken, sadece dostlarını veya yoldaşlarını değil aynı zamanda jüri üyele­ rini ve özellikle luventius Celsus'u, Salvius Iulianus'u, Neratius Priscus'u ve senatusun tek tek onayladığı diğerlerini kurulunda bulundururdu. Diğer şeylerin yanında, bir binanın yapı malzemelerinin bir kentten diğer kente götürülmesi nedeniyle değe­ rinin düşürülmesini yasakladı.2 Kara listeye alınmış kişilerin3 çocuklarına mallarının on ikide birini verdi. İ mparatorluk makamına karşı suç işlenmesini kabul etmedi. Tanımadığı kişilerden kalan mirası reddetti, tanıdıklarınınkini bile eğer çocukları yoksa kabul etti. Bulunan definelerle ilgili şöyle bir kural koydu: Eğer kişi defineyi kendi toprağında bulursa kendisinin ola­ cak, eğer başkasının toprağında bulursa yarısını toprağın sa1 Pharasmanes. 2 Bu yasaklama "İtalya'daki hiçbir binanın kazanç sağlama amacıyla tahrip edilmemesi ya da yıkılmaması" hükmünü içeren senatus kararının uygu­ lamasıydı. Hızlı bir şekilde yeniden inşa edilmesi için curia tarafından izin verilmesi dışında her ne sebeple olursa olsun binaların yıkılması Lex coloniae genetivae, Lex municipalis malacitana ve Lex municipii Tarentini gibi çeşitli yasalarla yasaklanmıştı. 3 İ dam edilenlerin ya da sürgün edilenlerin mallarına el konulurdu an­ cak belirli bir miktarı çocuklarına verilirdi. 1. yüzyılda bu miktar mal­ ların yarısı idi (Tac. ann. III. 1 7; XIII.43); 1. Theodosius döneminde bu miktar yasallaştırıldı, vatana ihanet durumlarında ise çocuklar altıda birini alıyordu. Hadrianus'un belirlediği miktar ise en düşük miktardı.

9 10 11

12

1

2 3 4 5 6

94 Hadrianus

7 8 9

10 11

1

hibine verecek, devletin toprağında bulursa devlet hazinesiyle eşit olarak paylaşacak. Ayrıca efendilerin, kölelerini öldürme­ sini yasakladı, eğer ölümü hak ediyorlarsa yargıçlar aracılığıyla cezalandırılmalarını emretti. Kölelerin ve kadın hizmetçilerin neden gösterilmeksizin genel ev sahiplerine ve gladyatör eğitmenlerine satılmasını yasakladı. Malını mülkünü çarçur edip tüketenlerin eğer sorumlusu kendileri iseler amfıtiyatroda kır­ baçlandıktan sonra salıverilmelerini emretti. Kölelerin ve özgürlerin cezaevlerini1 kaldırdı. Hamamları cinsiyete göre ayırdı. Eğer bir efendi evinde öldürülürse, bütün kölelerin sorguya çekilmemesini, sadece olayı duyabilecek kadar yakın olanların sorgulanmasını emretti. 2 XIX . İ mparator iken Etruria'da praetorluk3 yaptı. Latin kasabalarında dictator, aedilis ve duumvir4 oldu, Neapolis'te de­ marchus, kendi vatanında5 quinquennalis6 oldu. Aynı şekilde 1

Ergastulum: Iuvenalis (XIV.24) tarafından carcer rusticus olarak da adlandırılan, çiftliklerde bulunan tehlikeli kölelerin zincire vurulduğu, diğerlerinin cezalandırıldığı bir çeşit hapishanelerdir. Derin mağara şek­ linde olup genellikle yerin altında bulunurdu, ulaşılamayacak kadar yük­ sekte bulunan küçük pencerelerden az bir ışık içeri sızardı. Yaşlı Plinius'a ( nat. XVIII.7 §4) göre ergastuluma gönderilen köleler tarım işlerinde çalıştırılırdı. Plutarkhos'a ( Tib. Gracch. 8) göre ergastulumlar Romalıların İ talya'ya yerleşmesinin hemen ardından inşa edilmiştir ve çok sayıda köle, ele geçirilen yeni toprakların ekilip biçilmesi için kullanılmıştır. Hadrianus ve Antoninus, baskıcı efendilerin elinde kötüye kullanılan kölelerin durumunu iyileştirmek için pek çok düzenleme yapmıştır. Hadrianus döneminde ergastulumların kaldırılması da bunlardan biridir. 2 10 yılında geçirilen Senatus Consultum Silanianum'a göre köle sahibini bir kölesi tarafından öldürülmesi durumunda, evdeki bütün köleler iş­ kence ile sorgulanmalıydı. 3 Çeşitli yerlerde bu onursal görevleri yürütmüştür. 4 Duoviri iuri dicundo: Koloni ve municıpiumlardaki en yüksek yargıçlık görevi. Görevleri Roma'daki consu/lerinkine benzerdir. Bu görev bir yıl­ lığına üstlenilirdi. 5 ltalica. 6 Roma'daki censorluğa denktir. Beş yılda bir, duumvirlik ya da quattor­ virlik yapmış kişilerden seçilirdi.

Historia Augusta 95

diğer vatanı Hadria'da da bu görevde bulundu ve Atina'da ark­ honluk yaptı. 1 Hemen hemen bütün kentlerde bir yapı inşa ettirdi ve oyunlar düzenledi. Atina'da stadiumda bin vahşi hayvanın olduğu bir av gösterisi düzenledi. Roma'dan tek bir tane bile vahşi hayvan avcısı ya da oyuncu çağırmadı. Roma'da hesapsız kitapsız yapılan halk eğlencelerinden sonra kayınvalidesinin2 onuruna halka hoş kokulu baharatlar dağıttı ve Traianus'un onuruna tiyatronun basamakları boyunca güzel kokular ve saf­ ran saçılmasını emretti. Tiyatroda eski tarzda her türlü oyun oynattı, saray oyuncularını halk önüne çıkardı. Circus'ta sık sık pek çok vahşi hayvanı ve yüz tane aslanı öldürttü. Halka Pyrrhike dans gösterilerini3 sık sık izletti. Gladyatör oyunla­ rına da sık sık katıldı. Her yere sayısız yapılar diktirtti fakat babası Traianus' a adanmış tapınak hariç hiçbirine kendi adını yazdırtmadı. Roma'da Pantheon'u,4 Saepta'yı,5 Neptunus Basilikası'nı,6 pek çok kutsal tapınağı, Augustus'un Forumu'nu,7 Agrippa Hamamı'nı8 onarttı ve bütün bu yapıları, yapıları 1

1 12 yılında. Bkz. IX. 3 Pyrrhike dansı: Eski Yunan'a özgü gerçek savaş hareketlerinin taklit edildiği bir dans türü. bkz. Suet. Nero Xll.2. 4 İ lk olarak MÖ 27'de Agrippa tarafından yaptırılmıştır. 80'de bir yan­ gında hasar görmüş ve Hadrianus zamanında onarılmıştır. 5 Saepta lulia, Campus Martius'ta bulunan centurioların oy verme alanı­ dır. Yapımına lulius Caesar başlamış ve Agrippa bitirmiştir. MÖ 27'de Saepta lulia olarak adlandırılmıştır (Cass. Dio 53.23 . 1 ) . Titus döne­ minde yangına uğramış (Cass. Dio 66.24.2) ve Domitianus döneminde yeniden yapılmıştır. 6 Saepta lulia'nın kuzeyindedir. MÖ 25'te Agrippa tarafından Sextus Pompeius ve Antonius'a karşı kazanılan zaferleri yaşatmak için yaptırıl­ mıştır (Cass Dio 53 .27. 1). Titus döneminde yanmıştır. 7 Roma Forumu'nun Mars tapınağını da içine alan kuzeybatısı. 8 Pantheon'un hemen güneyi. MÖ 25'te Agrippa tarafından yapılmıştır (Cass. Dio 53.27 . 1) . Titus döneminde yanmıştır, Domitianus dönemin­ de yeniden yapılmıştır. 2

2 3 4 5

6 7 8 9 10

96 Hadrianus 1 1 yaptıran kişinin adıyla kutsadı. Kendi ismiyle anılan bir köp­

rü, Tiber nehrine bitişik bir mezarı ve Bona Dea tapınağını2 12 yaptırttı. Mimar Decrianus vasıtasıyla Colossus'u3 bugün kent

13

1

2

3

4

tapınağının4 bulunduğu yerden kaldırtıp dik bir şekilde taşıttı. Heykel o kadar ağırdı ki taşımak için anca yirmi dört filin birlikte çekebileceği kadar büyük bir güç gerekti.,Heykelden daha önce adanmış olduğu Nero'nun yüzünü sildirtti ve heykeli Gü­ neş'e adadı, Mimar Apollodoros' a5 Ay tanrısı için de benzer bir heykel yaptırtmayı planladı. XX. En sıradan insanlarla konuşmalarında bile son derece insancıldı, imparatorluk makamının saygınlığını koruma düşüncesiyle, böyle bir samimiyetin hazzını kendisinden esirgeyenleri kınadı. Aleksandria'da Museum'da6 öğretmenlere pek çok münazara sorusu sordu ve sorduğu soruların cevabını kendisi verdi. Marius Maximus, onun doğuştan acımasız ol­ duğunu, Domitianus'un başına gelenlerin kendi başına da gel­ mesinden korktuğu için pek çok konuda insaflı davrandığını söylemiştir. Yaptığı işleri yazdırdığı yazıtlar diktirtmeyi sevmese de, Kartaca ve Atina'nın7 bir bölümü gibi pek çok yere Hadriano-

1 Hadrianus Mozolesi (Günümüzde Castel S. Angelo) Tiber nehrinin sağ kıyısında yer almaktadır. Yapımı Antoninus Pius döneminde, 139 yılında tamamlanmıştır. 2 Aventinum tepesinin doğu yüzünde yer almaktadır. 3 Nero'nun Altın sarayının girişindeki anıtsal heykeli (Suet. Nero XXXI ) . Hadrianus heykeli Colosseum'un kuzeybatısına götürtmüştür. 4 1 35'te Hadrianus tarafından yaptırılan Venus ve Roma tapınağı. Bu tapınağın planlarını da Hadrianus kendisi hazırlamıştır (Cass. Dio 69.4.2). Sacra Via'nın en yüksek noktasında durmaktadır. 5 Bkz. sayfa 5 1 , dipnot 1 . 6 Ptolemaios Philadelphos'un Platon ve Aristoteles'in okullarına öykü­ nerek kurduğu okul. 7 Kentin akropolisin doğu tarafındaki bölümü. Eski surdaki kapı yenisiy­ le değiştirilmiştir.

Historia Augusta 97

polis ismini verdi. S ayısız su kemerine de kendi ismini verdi. Devlet hazinesine avukat tayin eden ilk imparator o oldu. ı Hafızası güçlüydü, yetenekleri sınırsızdı, sözgelimi konuşmalarını hem kendisi yazdırırdı hem de her sorulana kendisi cevap verirdi. Aynı zamanda çok nüktedandı, pek çok şakası unutulmadı. Şakalarından oldukça ünlü bir tanesi şöyleydi: Saçları ağaran birinin bir isteğini geri çevirmişti, aynı adam saçlarını boyayıp aynı isteğini yineleyince ona şöyle söyledi; "Senin babana da 'olmaz ' demiştim." İ simleri ezberleyen kölesi2 olmaksızın isimlerini bir kez duyduğu pek çok kişiye daha sonra kalabalık içinde bile olsalar ismiyle hitap ederdi. Hatta bu köleler yanıldığında onları da sık sık düzeltirdi. Farklı zamanlarda terhis ettiği eski askerlerin bile ismini biliyordu. Bir çırpıda okuduğu kitapları ve hatta pek çok kişinin bilmediği kitapları bile ezberden tekrarlardı. İ nanılabilir görünmese de aynı anda yazar, yazdırır, dinler ve dostlarıyla konuşurdu. Devlet kasasına ait tüm hesapları en ince ayrıntısına kadar bilirdi. Hatta bir evin efendisi kendi evinin hesabını bile onun devlet hesaplarını bildiği kadar bilmezdi. Atlarını ve köpeklerini öyle severdi ki onlar için mezarlar yaptırttı.3 Bir yere Hadrianotherae4 diye adlandırılan bir kasaba kurdurdu, çünkü bu yerde bir keresinde avlanırken şansı çok yaver gitmişti ve bir dişi ayıyı öldürmüştü. :XXI . Bütün yargıçlarla ilgili her şeyi araştırırdı ve gerçeği buluncaya kadar araştırmalarını sürdürürdü. Ne azatlıların devlet işlerinde ünlenmesini istedi ne de kendisi üzerinde etkisi olmasına izin verdi, çünkü kendisinden önceki bütün 1 Fisci advocatus ilk kez Hadrianus tarafından kurulan kamu yüksek gö­ revlerinden biridir. Görevi devlet hazinesini koruyup kollamaktı. ' 2 Nomenclator. 3 Özellikle Gallia Narbonensis'd e ölen en sevdiği av atı Borysthenes onuruna bir mezar yaptırtıp bir yazıt yazdırttı. Bkz. Cass. Dio 69. 10.2; yazıt için bkz. CIL, XII, 1 122. 4 Bithynia'da.

5 6 7 8

9

10

11

12 13

1 2

98 Hadrianus

3

4

5

6 7 8 9 10 11

12 13

imparatorların azatlıların hataları yüzünden suçlandıklarına inandığını söylüyordu, bu konuda övünen bütün azatlılarını cezalandırmıştı. Köleleriyle ilgili acımasız ve hatta gülünç şu davranışı günümüze kadar anlatılagelmiştir: Günün birin­ de kölelerinden birinin iki senatörün arasında yürüyüp hu­ zurundan ayrıldığını görünce, kölenin yanına gidip kulağına bir şaplak atacak ve şöyle söyleyecek birini gönderdi: "Bir gün kölesi olabileceğin kişiler arasında yürüme!' Yemeklerden bir tek tetrapharmacusu 1 severdi, bu yemeğe sülün, dişi domuzun me­ mesi, et parçaları ve küçük hamurlardan oluştuğu için böyle deniyordu. Onun döneminde, kıtlıklar, salgın ve depremler olmuştu. Bunların açtığı yaraları elinden geldiğince sardı ve bu felaketlerden zarar görmüş pek çok halka yardım etti. Üstüne üstlük Tiber nehri de taştı. Pek çok halka Latin yurttaşlığı hakkı2 ver­ di, pek çok halk için de vergileri kaldırdı. Onun döneminde hiçbir büyük sefer olmadı, 3 çıkan savaşlan bile neredeyse sessiz sedasız tamamladı. Askerler, orduya gösterdiği büyük özen nedeniyle ve aynı şekilde onlara karşı son derece cömert olduğu için onu çok sevdiler. Parthları her zaman dost kabul etti bu nedenle Traianus'un yerleştirdiği kralı4 onlardan geri çekti. Traianus döneminde legatus tarafından yönetilmelerine karşın Armenialılara kendi krallarına sahip olacaklarına dair söz verdi. Traianus'un Mezopotamyalılara koyduğu vergiyi kaldırdı. Krallarını hediyelere boğarak Alba1 Tetra Yunanca dört demektir. Dört malzemeden yapıldığı için bu şe­ kilde adlandırılmıştır. Pentapharmacum olarak adlandırılan bir çeşidi de vardır. 2 !us Latii, başlangıçla Latium bölgesindeki bazı kentlere verilen özel bir haktı. Mülkiyet sahipliği ve Roma'da ticaret yapmak ve Romalılarla evlenmek gibi haklar içeriyordu. İ mparatorluk döneminde bu hak yerel otonomi anlamına geliyordu. 3 Iudaea'ya 132- 135'te yaptığı sefer hariç. 4 Parthamaspates.

Historia Augusta 99

nialılar ve Hiberialılarla dost oldu. Gene de bu krallar onun yanına gelmeyi küçümsemişlerdi. Bactrialıların kralları ise yalvararak onun dostluğunu istemek üzere ona elçiler gönderdiler. :XXI I. Korumaları çok sık tayin ederdi. Askerlikte olduğu kadar özel yaşamda da aynı ölçüde disiplin sağladı. Akşam yemeğinden dönerken hariç, senatörlere ve Romalı atlılara halk önünde her zaman toga giymelerini emretti. Kendisi de İ talya'dayken her zaman togalı dolaştı. Şölene gelen senatörleri ayakta karşıladı ve yemekte her zaman ya Yunan pelerini ya da toga giyerdi. Bir şölenin masraflarını dikkatle ve günlerce düşünerek belirledi ve daha önceden belirlenmiş uygun bir se­ viyeye1 indirdi. Ağır yükü olan yük arabalarının kente girmesini yasakladı. Kentlerde at sırtında dolaşılmasına izin vermedi. Hasta olmadıkça hiç kimsenin günün sekizinci saatinden önce halk hamamlarında yıkanmasına da izin vermedi. Atlıları, imparatorluk mektuplaşmalarından ve imparatorluğa yazılan istek mektuplarından sorumlu kılan ilk imparator Hadrianus'tu. 2 Kendi kesesinden yardım ederek yoksul ve zararsız olduğunu gördüğü kişileri varsıllaştırdı, hile ile varsıllaşanlara ise nefret besledi. Romalıların dini törenlerine büyük bir saygı gösterdi, yabancılarınkini ise küçümsedi, pontifex maximusluk görevini yerine getirdi. Roma'da ve eyaletlerde pek çok davaya katıldı, kendi meclisine3 consulleri, praetorları ve e n iyi senatörleri ça-

1 İ lk kez MÖ 1 8 1 yılında Lex Orchia ile gitgide artan şölen masraflarını kısıtlamak için tedbir aldı. MÖ 1 6 1 'de Lex Fannia ile şölenler için yapı­ lacak masraf dini günler için en fazla 100 ass, sıradan günler için ise önce 10 ass daha sonra ise 30 ass olarak belirlenmiştir. Lex Cornelia ile bay­ ramlar için 300 sestertius, diğer günler için ise 30 sestertius olarak belir­ lenmiştir. Bu rakam Augustus döneminde 200 sestertiusa çıkartılmıştır. 2 Hadrianus'un yaptığı en önemli yeniliklerden biridir. Daha önce bu görev imparatorun saraydaki özel habercileri olan azatlıları tarafından yerine getiriliyordu. 3 Bkz.VIII .

14 1 2

3 4 5 6 7 8

9

10

11

100 Hadrianus 12- 1 3 ğırdı. Facinus gölünü kuruttu.1 ConsuAük yapmış dört kişiyi 14 bütün İ talya'ya yargıç olarak atadı. Africa'ya geldiğinde,2 onun

1 2 3 4

5

6 7 8

gelişiyle birlikte beş yıl aradan sonra yağmur yağdı ve özellikle bu nedenle Africalılar tarafından çok sevildi. XXIII. En soğuk günlerde bile yağmur, kar dinlemeyip genelde kafasını örtmeden bütün yeryüzünü dolaşınca kendini elden ayaktan düşüren bir hastalığa kapıldı. Bunun üzerine ar­ dılını belirleme konusunda endişeye kapılınca, ilk düşündüğü Servianus'u daha önce söylediğim gibi3 intihara zorladı. Ke­ hanet ve alametlerle heyecana kapılıp imparator olmayı umduğu için Fuscus'u4 da öldürttü. Bir şüpheye kapılıp, Plato­ rius Nepos'a karşı son derece büyük bir nefretle doldu. Oysa bir zamanlar onu o kadar çok seviyordu ki hastayken yanına gittiğinde kendisini kabul etmemesine karşın onu cezalandırmamıştı. Aynı şekilde senatus tarafından sevildiğini gördüğü için Terentius Gentianus'tan5 daha da çok nefret etti. Sonun­ da imparatorlukla ilgili olduğunu düşündüğü herkesten sanki gelecekte imparator olacaklarmış gibi nefret etti. Doğuştan gelen acımasızlığını, Tuburtina'daki evinde6 kan kaybından ölmesine ramak kalana kadar dizginledi. Hadrianus, imparator­ lukta gözü var diye Servianus'u da kendini öldürmeye zorladı. Çünkü Servianus doksan yaşında bir ihtiyar olmasına rağmen ayaklanıp askeri korumaları karşılamaya gitmişti, krallı k köle­ lerine yemek göndermişti ve de onun yatağına bitişik yerleşti1 Günümüzde Orta İ talya'da yer alan Celano gölü. Cladius'un denedi­ ği ilk kanal açma çabaları başarısızlıkla sonuçlanmıştır. (Bkz. Tac. ann. XI .56-57) Daha sonra Traianus da kanal açmayı denemiş ve başarılı olamamıştır. 2 Bkz. XIII. 1 Bkz. XV. 4 Bkz. sayfa 49, dipnot 6. 5 D. Terentius Gentianus, Traianus'un Dacia Savaşı'ndaki en önemli ko­ mutanlarından biriydi. 6 Bkz. XXVI .

Historia Augusta 101

rilmiş bir kraliyet sandalyesine oturmuştu. Pek çok başka kişiyi de ya açık bir şekilde ya da tuzak kurarak öldürttü. Hatta karısı Sabina öldüğünde de ona Hadrianus tarafından zehir verildi­ ğine dair söylentiler çıktı. Bunlardan sonra, Hadrianus, bir zamanlar komplocu olan Nigrinus'un damadı ve kendisine güzelliği nedeniyle tavsiye edilen Ceionius Commodus'u evlat edinmeye karar verdi. Böylece herkes karşı çıkmasına rağmen Ceionius Commodus Verus'u evlat edindi ve ona Aelius Verus Caesar adını verdi. Onu evlat edinmesi nedeniyle circusta oyunlar düzenletti, halka ve askerlere büyük armağanlar dağıttı. Commodus'u praetorluk göreviyle onurlandırdı ı ve onu hemen Pannonia eyaletlerinin başına getirdi, ayrıca ona masraflarını karşılayacak kadar para vererek consull.ük kararını çıkarttı. Onun ikinci kez consul ol­ masını kararlaştırdı. Onu pek sağlıklı görmediğinde hep şöyle söylerdi; "Sallanan duvara yaslandık ve Commodus'u evlat alma uğruna halka ve askerlere verdiğimiz dört yüz bin sestertius'u boşa harcamış olduk. " Commodus ise hastalığı yüzünden kendisini evlat edinen Hadrianus'a teşekkür bile edemedi. Sonunda ona çok miktarda ilaç verilince hastalığı giderek ağırlaştı ve Ocak Kalendasında uyurken öldü. O gün devlete adaklar devam et­ tiği için Hadrianus tarafından ona yas tutulması yasaklandı. XXIV. Aelius Verus Caesar'ın ölümünden sonra, son derece üzücü bir hastalığın pençesine düşünce daha sonradan Pius denen Arrius Antoninus'u evlat edindi,2 aynı yasayla onun da

1 Bu ifade doğru değildir. Çünkü Commodus 130 yılında praetorluk ve evlat edinildiği 1 36'da consullük yapmıştır. 1 37'de ikinci kez consullük yaptıktan sonra Pannonia eyaletlerinin komutasına getirilmiştir. 2 T. Aurelius Fulvus Boionius Arrius Antoninus: Evlat edinildikten son­ ra adı, T. Aelius Caesar Antoninus oldu.

9

10

11 12 13

14

15 16

1

102 Hadrianus

2 3 4 5 6 7 8 9

10 11 12

Annius Verus1 ve Marcus Antoninus'u2 evlat edinmesini sağladı; Daha sonradan ikisi birlikte eşit şekilde devleti yöneten ilk Augustuslar bunlardır. Antoninus'un Pius diye adlandırıl­ dığı söylenmiştir, çünkü kayınpederi yaşlılık çağında güçten düşünce koluna girerek ona yardım etmişti. Bununla birlikte bazıları artık acımasızlaşan Hadrianus'tan pek çok senatörü uzaklaştırıp kurtardığı için,3 diğerleri ise öldükten sonra Had­ rianus'a büyük onurlar verdiği için4 bu cognomenin ona verildiğini söylemiştir. Antoninus'un evlat edinilmesi pek çoklarını yasa boğdu özellikle de imparator olma planları yapan kent praefectusu Catilius Severus'u.5 Bu durum ortaya çıkınca, ona bir ardıl belirlendi ve görevi elinden alındı. Hadrianus ise artık yaşamın yorgunluğuyla zayıf düşünce bir kölesine kılıçla kendisini öldürmesini emretti. Bu ortaya çı­ kınca ve Antoninus'un kulağına gelince, Antoninus, praefectus­ larla birlikte Hadrianus'un yanına gitti ve bu kaçınılmaz has­ talığa sabırla katlanmasını istedi. Evlat edinilmiş oğlu olarak Hadrianus'un öldürülmesine göz yumarsa baba katili olacağını söyledi. Buna kızan Hadrianus, sırrına ihanet eden kölenin öl­ dürülmesini emretse de bu köle Antoninus tarafından korundu. Bunun üzerine Hadrianus hemen vasiyetnamesini yazdırdı ancak imparatorluğun yönetimini bırakmadı. Vasiyetnamesin­ den sonra yeniden kendisini öldürmeyi denedi fakat bu sefer 1 Metinde Antoninus Pius'un evlatlık alınan iki oğlu karıştırılmıştır. Burada kastedilen L. Aelius Caesar'ın oğlu L. Ceionius Commodus'tur. Commodus, Antoninus tarafından evlat edinilince adı L. Aelius Aureli­ us Commodus olarak değişmiştir. İ mparatorun ardılı olarak belirlenin­ ce kardeşi Annius Verus'un cognomen'ini almıştır ve L. Aurelius olarak hüküm sürmüştür. 2 Evlat edinilmeden önce adı M. Annius Verus'tu. Evlat edinilince M. Aelius Aurelius Verus adını almıştır. Antoninus Pius ölünce de kendisi­ ni M. Aurelius Antoninus olarak adlandırmıştır. 3 Bkz. XXV. 4 Bkz. XXVII. 5 120 yılında Antoninus ile consullük yapmıştır.

Historia Augusta 103

de hançer elinden alınınca daha da katı yürekli bir hale geldi. Hekimden zehir istedi, ancak hekim zehri vermemek için kendisini öldürdü. XXV. Bu arada, bir kadın çıktı geldi. Bu kadın, sağlığına kavuşacağı için Hadrianus'u kendisini öldürmemeye ikna et­ mesi için rüyasında uyarıldığını ve bunu yapamadığı için kör olduğunu söylüyordu. Gene de kadına, Hadrianus' a aynı şeyi söylemesi ve onun dizlerini öpmesi bir kez daha emredilmişti, eğer bunu yaparsa gözlerini yeniden kazanacaktı . Rüyasında aldığı emri yerine getirince, geldiği tapınakta gözlerini yıka­ dıktan sonra gözlerine kavuştu. Pannonia'd an da kör bir ihtiyar, Hadrianus ateşlendiği bir sırada onun yanına geldi ve ona dokundu. Bunun üzerine ihtiyar gözlerine kavuştu, Hadrianus ise ateşten kurtuldu. Gene de Marius Maximus bu şeylerin gerçekte olmadığını, görünürde böyle olduğunu söylemiştir. Daha sonra Hadrianus, Antoninus'u devleti yönetmesi için Roma'da bırakarak Baiae'a gitti. Burada sağlığı adına hiçbir fayda göremedi, bunun üzerine Antoninus'u çağırttı, onun gözleri önünde Baiaelılar arasında Temmuz Jdus'undan altı gün önce öldü. 1 Herkesin nefret ettiği Hadrianus, Cicero'nun Puteoli'deki evine gömüldü. Ö lmeden önce, yukarıda söylendiği gibi o zaman doksan yaşında olan Servianus'u kendisini öldürmeye zorladı,2 çün­ kü kendisinden fazla yaşarsa imparatorluğu eline geçireceğini düşünüyordu. Ayrıca hafif suçlardan suçlu bulunan pek çok kişinin de öldürülmesini emretmişti ancak bunları Antoninus korudu. Hadrianus'un ölürken bile şu dizeleri yazdığı söylenmiştir; Ey benim uçarı, şen, küçük ruhum, Bedenimin yoldaşı ve konuğu, Şimdi nereye gideceksin, nereye 1 10 Temmuz 138. 2 Bkz. XV ve XXIII.

13 1

2 3 4

5 6

7 8

9

104 Hadrianus

Solgun, kaskatı ve çıplak halde? Eğlendirmeyeceksin beni yine yine 10 Böyle dizeler ve bundan daha iyi olmayan pek çok dize de yaz­ 11 1 2 3 4 5

6 7 8

9 10

dı ayrıca Yunanca bazı şiirler de yazdı. Altmış iki yıl, beş ay, on yedi gün yaşadı, yirmi yıl on bir ay hüküm sürdü. XXVI. Uzun boylu, güzel görünümlüydü, saçları tarakla kıvrılmıştı, yüzündeki doğuştan gelen lekeleri örtmek için sakal bırakıyordu, güçlü bir yapısı vardı. Atla ve yürüyerek ol­ dukça uzun yollar gidebilirdi, silahlarla ve mızrakla hep kendini eğitirdi. Oldukça sık avlanırdı ve aslanları kendi elleriyle öldürürdü. Bir gün avlanırken köprücük kemiğini ve kaburgasını kırdı. Avını hep dostlarıyla paylaştı. Şölende koşullara göre, tragedyalar, komedyalar, Atella farsları gösterdi ya da arp sanatçıları, okuyucuları ve ozanları davet etti. Tiburtina'daki 1 villasını o kadar hayranlık uyandıracak bir şekilde inşa ettir­ mişti ki evin bölümlerine çok sık söz edilen Lycium, Acade­ mia, Prytanium, Canopum, Poecilen ve Tempe gibi eyaletlerin ve yerlerin isimlerini yazdırdı. Hiçbir şey atlamamak için ye­ raltı dünyasını da ekledi. Ö lümünün belirtileri şu şekildeydi: Son doğum gününde Antoninus'u yüceltirken mor şeritli togası kendiliğinden düştü ve başı açıldı.2 Kendi görüntüsünün kazındığı yüzüğü kendiliğinden parmağından düştü. 3 Doğum gününden bir gün önce kim olduğunu bilmediğim biri ağlayıp sızlayarak senatusa gel­ di; hiç kimse onun sözlerini anlamadığı için Hadrianus san­ ki kendi ölümü hakkında konuşuyormuş gibi ondan rahatsız oldu. Aynı şekilde senatusta "oğlumun ölümünden sonra" diyeceği yerde "ölümümden sonra" dedi. Bunlardan başka, rüyasında 1

Burayı imparatorluğunun son yıllarında yaptırmıştır. Roma adetlerine göre dua ederken togasının bir bölümüyle başını ör­ tüyordu. 3 Bu kehanet için bkz. 111.

2

Historia Augusta 105

babasından uyku getiren bir içki istediğini gördü. Ayrıca gene rüyasında bir aslana yenildiğini gördü. XXVII. Onun ölümünden sonra, pek çok kişi pek çok şey söyledi. Senatus onun actasını feshetmek istiyordu. Antoninus istememiş olsaydı, onu "tanrısal" olarak adlandırmayacaktı. Sonunda Antoninus, ona, Puteoli'de mezar yerine bir tapınak yaptırttı ve ayrıca beş yılda bir düzenlenecek oyunlar, rahipler ve sodalisler1 ve nerdeyse bir tanrıyı onurlandırır gibi diğer pek çok şeyi ona adadı. Bu nedenle, yukarıda söylendiği gibi, pek çok kişi Antoninus'un Pius olarak adlandırıldığını düşünmek­ tedir.

1 Tanrılaştırılmış bir imparatorun kültünü gerçekleştiren rahipler kuru­ lu. İmparatorluk döneminde böyle dört kurul vardı: ilki Augustus kül­ tü için oluşturulmuş Soda/es Augustales idi, daha sonradan Claudius'un tanrılaştırılmasıyla genişleyerek Soda/es Augustales C/audiales ismini aldı. İkincisi Vespesianus için Soda/es Flaviales idi. Titus'un tanrılaştırılma­ sından sonra Soda/es Flaviales Titiales oldu. Üçüncüsü Soda/es Hadriana­ les ve dördüncüsü Soda/es Antoniniani idi.

1 2 3

4

KAYNAKÇA

Antik Literatür

App. c iv.

Appianos, Be/la civi/ia

Appian's Roman History: The Civil Wars. Çev. H. White, Cilt I, Cambridge - MA 1 9 12 ( The Loeb C/assical Library). Aul. Gell.

Aulus Gellius, Noctes Atticae Gellius, Attic Nights, Cilt I: Books 1-5. Çev. J. C . Rolfe. Cambridge- M A 1 927 (Loeb Classical Lib­

rary). Cass. Dio

Cassius Dio, Historiae Romanae U. P. Boissevain, Cassii Dionis Cocceiani Historia­ rum Romanarum quae supersunt, 3 cilt. Berlin: Weidmann 1: 1 895, 2: 1 898, 3 : 1 901 [repr. 1955).

Roman History. Cilt I - IX . Çev. E. Cary Lond­ ra-New York 1914 - 1 927 (Loeb Classical Library). Cic. leg. agr.

Cicero, De /ege Agraria Cicero, Pro Quinctio. Pro Roscio Amerino. Pro Ros­ cio Comoedo. On the Agrarian Law. Çev. J. H. Fre­ ese. Cambridge-MA1930 (Loeb Classical Library) .

108 Hadrianus Eus. HE

Eusebius, Historia Ecclesiastica Eusebius, Ecclesiastical History. Çev. K. Lake. Cilt I, Cambridge MA 1926 (Loeb Classical Library). -

Iuvenalis

Juvenal, Persius, ]uvenal and Persius. Çev. S. M. Braund. Cambridge MA 2004 (Loeb C/assical -

Library). Liv.

Livius, Ab Urbe Condita Livy, History ofRome. Cilt X: Books 35-37. Çev. J. C. Yardley. Cambridge - MA 201 8 (Loeb C/assical

Library). Livy, History ofRome. Cilt XI: Books 3 8-40. Çev.J. C. Yardley. Cambridge MA 201 8 (Loeb C/assical -

Library). Philostr. soph.

Philostratos, Vitae sophistarum Philostratus, Eunapius. Lives ofthe Sophists. Euna­ pius: Liv ·.r ofthe Philosophers and Sophists. Çev. W. C. Wright. Cambridge MA 1921 (Loeb C/assical -

Library). Phot. Bibl.

Photios, Bibliotheca

7he Library of Photius. Cilt I. Çev. J. H. Freese. New York 1920. Plin. epist.

Plinius minor, Epistulae Pliny the Younger, Letters. Cilt I: Books 1 - 7. Çev. Betty Radice. Cambridge MA 1 969 (Loeb C/as­ -

sical Library). Plin. nat.

Plinius maior, Natura/is Historia Pliny, Natura/ History. Cilt V: Books 17-19. Çev. H. Rackham. Cambridge MA 1 950 (Loeb C/as­ -

sical Library). Plut. Tib. Gracch.

Plutarchos, Tiberius Gracchus Plutarch, Lives, Cilt X- Agis and Cleomenes. Tibe­

rius and Gaius Gracchus. Philopoemen and Flamini­ nus. Çev. B. Perrin. Cambridge - MA 1921 (Loeb C/assical Library).

Kaynakça 109 Pol.

Polybios Polybius, 1he Histories. Cilt il: Books 3 -4. Çev. W. R. Paton. Cambridge MA 2010 (Loeh Classical -

Lihrary) . R. Gest. Div. Aug.

Res Gestae Divi Augusti Velleius Paterculus. Compendium of Roman His­ tory. Res Gestae Divi Augusti. Çev. F. W. Shipley. Cambridge MA 1924 (Loeh Classical Lihrary). -

SHA Ael

Scriptores Historiae Augustae, Aelius

Historia Augusta. Cilt L· Hadrian. Aelius. Antoni­ nus Pius. Marcus Aurelius. L. ferus. Avidius Cassi­ us. Commodus. Pertinax. Didius ]ulianus. Septimius Severus. Pescennius Niger. Clodius Alhinus. Çev. D. MA 1921 (Loeh Classical Magie. Cambridge Lihrary). SHA Firm

.

Scriptores Historiae Augustae, Firmus

Historia Augusta, Cilt IIL· 1he Two Valerians. 1he Two Ga/lieni. 1he 1hirty Pretenders. 1he Deified Claudius. 1he DeifiedAurelian. Tacitus. Prohus. Fir­ mus, Saturninus, Proculus and Bonosus. Carus, Cari­ nus and Numerian. Çev. David Magie. Cambridge MA 1 932 (Loeh Classical Lihrary). -

SHA Hadr

.

Scriptores Historiae Augustae, Hadrianus

Historia Augusta, Cilt L· Hadrian. Aelius. Antoni­ nus Pius. Marcus Aurelius. L. ferus. Avidius Cassi­ us. Commodus. Pertinax. Didius ]ulianus. Septimius Severus. Pescennius Niger. Clodius Alhinus. Çev. D. Magie. Cambridge MA 1921 (Loeh Classical Lihrary) SHA Heliog.

Scriptores Historiae Augustae, Heliogahalus

Historia Augusta, cilt 11· Caraca/la. Geta. Opellius Macrinus. Diadumenianus. Elagahalus. Severus Alexander. 1he Two Maximini. 1he 1hree Gordians. Maximus and Balhinus. Çev. D. Magie. Cambridge MA 1 924 (Loeh Classical Lihrary). -

1 10 Hadrianus Suet. Aug.

Suetonius, Augustus Suetonius, Lives of the Caesars, Cilt L· ]ulius. Au­ gustus. Tiberius. Gaius. Caligula. Çev. J. C. Rolfe. Cambridge - MA 1914 (Loeb Classical Library).

Suet. Dom.

Suetonius, Domitianus Suetonius. Lives of the Caesars, Cilt lL· Claudius. Nero. Galba, Otho, and Vitellius. Vespasian. Titus, Domitian. Lives of 11/ustrious Men: Grammarians and Rhetoricians. Poets (Terence. Virgil. Horace. Ti­ bullus. Persius. Lucan). Lives of Pliny the Elder and Passienus Crispus. Çev. J. C. Rolfe. Cambridge MA 1914 (Loeb Classical Library).

Suet . Nero

Suetonius, Nero Suetonius, Lives of the Caesars, Cilt lL· Claudius. Nero. Galba, Otho, and Vitel/ius. Vespasian. Titus, Domitian. Lives of 11/ustrious Men: Grammarians and Rhetoricians. Poets (Terence. Virgil. Horace. Ti­ bullus. Persius. Lucan). Lives of Pliny the Elder and Passienus Crispus. Çev. J. C. Rolfe. Cambridge MA 1914 (Loeb Classical Library).

Suidas

Suidae Lexicon. Ed. A. Adler. Cilt 1 , pars 2, Leip­ zig 1 93 1 .

Strab.

Strabon Strabo, Geography. Cilt V: 10- 12. Kitaplar, Çev. H . L. Jones. Cambridge - M A 1 928 (Loeh Classical

Library). Tac. ann.

Tacitus, Annales Tacitus, Annals. cilt 5, 13-16. Kitaplar, Çev. J. Jackson. Cambridge MA 1937 (Loeb Classical -

Library). Tacitus, Annals. Cilt IV, 4-6. Kitaplar, 1 1 - 12. Çev. J. Jackson. Cambridge - MA 1937 (Loeb Classical

Library).

Kaynakça 1 1 1 Tacitus, Histories. Cilt 3 , 4-5 . Kitaplar, Annals: 1-3. Kitaplar Çev. C. H. Moore, J. Jackson. Cam­ bridge MA 1931 (Loeb Classical Library). -

Tatian. or.

Tatianos, Oratio Tatian, Oratio ad Graecos and Fragments. Çev. M. Whittaker. Oxford 1982.

Modem Literatür

Adams 1972

J. N . Adams, "On The Authorship of the Histo­ ria Augusta" 1he Classical Quarterly 2211 (1 972) 186- 1 94.

AE

L'a nnee epigraphique

Alföldy 1977

G. Alföldy, Kansu/at und Senatorenstand unter der Antoninen. Bonn: Rudolf Habelt Verlag 1 977.

Barnes 1 984

T. D. Barnes, "The Composition of Cassius Dio's 'Roman History'". Phoenix 38/3 (1 984) 240-255.

Birley 1 997

A. R. Birley, Hadrian: 1he Restless Emperor. USA and Canada 1 997.

Birley 2003

A. R. Birley, "The Historia Augusta And Pagan Historiography", Greek and Roman Histography in Late Antiquity Fourth to Si.xth Century A.D. (ed. G . Marasco) Leiden, Boston 2003 .

Boatwright 2003

M. T. Boatwright, Hadrian and the Cities ofthe Ro­ man Empire. Princeton and Oxford 2003 .

Boissevain 1 895

U. P. Boissevain. Cassii Dionis Cocceiani Historia­ rum Roma-narum Quae Supersunt, Cilt 1, Bedin: Weidmann 1985.

Boyana - Turkan 2019

Boyana - Türkan. "Cassius Dio Cocceianus'un Hayatı ve Tarihçiliği" Tarih Araştırmaları Dergisi 3 8/65 (2019) 1 -20.

Campbell 2013

D. B. Campbell, 1he Rise ofImperial Rome AD 141 93. Great Britain 2013.

1 12 Hadrianus Cary 1914

CHCL

E. Cary, Dio's Roman History. Cilt 1, Londra-New York 1914.

7he Cambridge History of C/assica/ Literature, Cilt

1: Greek Literature. (ed. P. E. Easterling - B. M. W. Knox) Cambridge 1985 .

ÇIL

Corpus Inscriptonum Latinarum

Dessau 1889

H. Dessau, "Über Zeit und Persönlichkeith der Sciptores Historiae Augustae", Hermes 24 (1 889) 337-392.

Foster 1906

H. B. Foster, Dio's Anna/s ofRome, Cilt 5: Extant Books 61-76 (A.D. 54-211). Troy, New York 1906.

Fuhrmann 2012

J. C. Fuhrmann, Policing the Roman Empire: Sol­ diers, Administration, and Pub/ic Order. United States of America 2012.

Fündling 2006

J. Fündling, Kommentar zur Vita Hadriani der His­ toria Augusta. 2 Bande, Habelt, Bonn 2006.

Gabba 1955

E. Gabba, "Sulla Storia Romana di Cassio Dione," Rivista Storica Ita/iana 67 (1955) 289-333.

Gowing 1990

A. M. Gowing, "Dio's Name" Classica/ Phi/ology 85/1 (1990) 49-54.

Hensen - Nielsen 2004

M. H. Hensen - T. H. Nielsen, In An Inventory of Archaic and Classical Poleis. Oxford 2004.

IGRR

Inscriptiones graecae ad res romanas pertinentes

ILS

Inscriptiones Latinae se/ectae

Jones 1978

C. P. Jones, 7he Roman World of Dio Chrysostom. Cambridge, Massachusetts 1978.

Jones 1986

A. H . M. Jones, 7he Later Roman Empire 284-602, cilt 2. Oxford: Taylar & Francis 1986.

Jones 1996

C. Jones, "The Panhellenion" Chiron 26 (1 996) 29-56.

Letta 1979

C. Letta, "La composizione dell' opera di Cassio Dione: cronologia e sfondo storico-politico". Ed. L. Troiani, E. Noe - C. Letta, Ricerche di storiogra­ fia greca di eta romana, Giardini, Pisa (1 979) 1 1 71 89.

Kaynak.fa 1 1 3 Leunclavius 1592

J . Leunclavius {ed.) . Dionis Cassii Cocceiani Histo­ riae Romanae libri XLVI. Frankfurt 1592.

Leunclavius 1606

]. Leunclavius, J. Aubry, C. Marne and A. Wechel {eds.). Dionis Cassii Cocceiani Historitz roman12 /ibri XLVI, partim integri, partim mutili, partim excerpti. Hanover 1606.

Litsch 1 893

Emil Litsch, De Cassio Dione lmitatore 1hucydidis. Dissertation, Latin. Freiturg 1893.

Madsen 201 8

J. M. Madsen, "Between Autopsy Reports and Historical Analysis: The Forces and Weaknesses of Cassius Dio's Roman History". Lexis 36 (2018) 284-304.

Magie 1 921

Historia Augusta, Cilt L· Hadrian. Aelius. Antoni­ nus Pius. Marcus Aurelius. L. Verus. Avidius Cassi­ us. Commodus. Pertinax. Didius julianus. Septimius Severus. Pescennius Niger. Clodius Albinus. Çev. D. Magie. Cambridge Library) .

Marriott 1979

-

MA 1921 (Loeb Classical

I. Marriott, "The Authorship of the Historia Au­ gusta: Two Computer Studies". 1he]ournal ofRo­ man Studies 69 (1 979) 65-77.

Mellor 1999

R. Mellor, 1he Roman Historians. Londra 1 999.

Menzilcioğlu 2002

Ç. Menzilcioğlu, HistoriaAugusta: Filozofİmpara­ tor Marcus Aurelius Antoninus. İstanbul 2002.

Millar 1964

F. Millar, A Study ofCassius Dio. Oxford 1964.

Momigliano 1954

A. Momigliano, "An Unsolved Problem of Histo­ rical Forgery: The Scriptores Historiae Augustae" Journal of the Warburg and Courtauld lnstitutes 1 7 112 {1954) 22-46

Mommsen 1 890

T. Mommsen, "Die Scriptores Historiae Augus­ tae". Hermes 25 (1 890) 228-292.

Peter 1 897

H. Peter, Die geschichtliche Literatur über die römis­ che Kaiserzeit. Cilt 1 , Leipzig 1 897.

PIR2

Prosopographia Imperii Romani.

1 14 Hadrianus Reinhold 1988

M. Reinhold, From Republic to Principate: an Historical Commentary on Cassius Dio's Ro­ man History Books 49-52 (36-29 B.C.). Atlanta, Georgia 1988.

Rizzi 2010

M. Rizzi, Hadrian and the Christians. Germany 2010.

Rohrbacher 2013

D. Rohrbacher, "The Sources of the Historia Au­ gusta Re-Examined", Histos 7 (2013) 146- 1 80.

Schwartz 1 899

E. Schwartz, "Cassius Dio," Real-Encyclopadie der classischen Altertumswissenschaft 3 (1 899) 1 684- 1 722.

Stover - Kestemont ]. A. Stover M. Kestemont, "The Authorship of 2016 the Historia Augusta: Two New Computational Studies". Bulletin ofthe Institute of Classical Studies 5912 (2016) 140- 157. -

Swan 2004

P. M. Swan, The Augustan Succession: An Histo­ rical Commentary on Cassius Dio's Roman His­ tory Books 55-56 (9 B.C.-A.D. 14). Oxford, New York 2004.

Syme 1972

R. Syme, "The Composition of the Historia Au­ gusta: Recent lheories" 1he]ournal ofRoman Stu­ dies 62 (1 972) 123-133.

Tozan 2006

M. Tozan, "Historia Augusta'da İ mparator Cara­ calla", Tarih İncelemeleri Dergisi XXXI /2 (2006) 225-239.

Vrind 1923

G. Vrind, De Cassii Dionis vocabulis quae ad ius publicum pertinent. Dissertation, Amsterdam 1 923.

Wacher 2002

J. Wacher, 1he Roman World Londra ve New York 2002.

White 1967

P. White, "The Authorship of the Historia Au­ gusta". 1he ]ournal ofRoman Studies 57/1/2 (196 7) 1 15-133.

YER VE KİŞİ ADLARI DİZİNİ

A Achaia 43, 86, 87 Aelia Capitolina 58, 89 Aelius Hadrianus 47, 69, 70, 71 Aelius Verus Caesar 101 Aeneas 26, 30, 71 Africa 21, 43, 69, 87, 100 Albania 60 Aleksandria 85, 89, 96 Annius Verus 64, 102 Antimakhos 52, 91 Antinoos 25, 32, 57, 89 Antiokheia 28, 48, 77, 88 Antoninus Pius 9, 14, 33, 65, 96, 102 Apollodoros 5 1 , 96 Apollonius Syrus 72 Apronianos 18, 19, 47 Arabia 88 Armenia 60, 76 Arrius Antoninus 64, 101 Articuleius 72

Asia 77, 86, 87, 89 Atina 32, 43 , 60, 61, 71, 86, 87, 89, 95, 96 Attianus 32, 47, 70, 74, 76, 77, 8 1 , 82, 90 Augustus 9, 25, 27, 35, 37, 42, 65, 70, 73, 75, 76, 78, 79, 8 1 , 85, 87, 95, 99, 105 Aurelius Antoninus 63, 64, 102 Avidius Cassius 14, 33, 40, 4 1 , 109 Avidius Heliodoros 50 B

Baebius Macer 77 Baiae 103 Bithynia 18, 21, 57, 59, 60, 86, 97 Bithynion 57 Borysthenes 56, 97 Britannia 20, 43 , 59, 74, 84, 85

1 1 6 Hadrianus c

Caelius 70, 9 1 Caelius Attianus 70 Caesar Octavianus 83 Campania 22, 82 Candidus 73 Canopum 104 Cappadocia 60, 88 Carus ile oğulları 34 Casius Dağı 88 Catilius Severus 77, 90, 102 Cato 76, 9 1 Ceionius Commodus 4 9 , 61, 64, 101, 102 Celsus 49, 74, 79, 93 Cicero 78, 91, 103 Cilicia 18, 19, 47, 77 Claudius 1 7, 33, 4 1 , 74, 78, 105 Commodus (Lucius Verus) 64 Cornelius Fronto 62

D Dalmatia 18, 21 Decrianus 96 Deksippos 36, 37 Didius lulianus 33 Dionysios 50, 87 Domitianus 9, 52, 71, 95, 96 Domitia Paulina 49, 57, 69 E

Ennius 91 Epiktetos 92 Etruria 94 Eudaimon 90 Euphrates 54 Euripides 20



F Faventina 79 Favorinus 50, 90, 92 Fırat ve Dicle 76 Flavius Arrianos 60 Florus 9 1 Frugi Crassus 77 Fuscus 32, 49, 6 1 , 100

G Galya 43, 78, 83 Germania 43, 71, 74, 83, 84, 86 Germania Superior 71

H Hadria 69, 95 Hadrianoutherai 56 Herakles 86 Hermogenes 65 Hierosolyma 58 Hindistan 60 Hispania 43, 47, 49, 69, 85 Homeros 3 1 , 5 1 , 52, 9 1

I Illyricum 77 Italica 47, 69, 94 Iudaea 56, 58, 59, 89, 98 Iulius Caesar 30, 3 1 , 95 lulius Capitolinus 33 lulius Fabius 63 lulius Severus 59 lunius Cordus 36, 42 luventius Celsus 93

Yer ve Kişi Adları Dizini 1 1 7

K Kartaca 27, 69, 9 1 , 96 Kedrenos 3 1 Kephallenia 6 1 L

Libya 76 Livianus 74 Livius 25, 76 Lucius Commodus 6 1 , 63 Lusius 49, 74, 77, 79 Lycia-Pamphylia 1 8 Lycium 104 Lykophron 3 1 M

Macrinus 2 1 , 24, 33 Makedonya 17 Malalas 29 Marcellus 90 Marcius Turbo 62 , 77, 79 Marcus Annius Verus 64 Marcus Antoninus 102 Marcus Aurelius 14, 26, 27, 33, 34, 38, 40, 62, 64, 77 Marius Maximus 9, 10, 36, 42, 72, 86, 96, 103 Marullinus 70 Mastor 64, 65 Matidia 72, 77 Mauretania 62, 69, 77 Maximus 9, 10, 30, 33, 36, 39, 42, 72, 77, 86, 96, 103 Media 60 Metellus 83 Mısır 32, 55-58, 62, 76, 79, 88 Moesia lnferior 59, 71 Mysia 56, 86

N Neapolis 94 Nemaeus 85 Neratius Priscus 75, 93 Nerva 3 1 , 33, 71 -73, 77, 80 Niceforium 72 Nigrinus 49, 74, 79, 101 Nikaia 18, 22 Nikomedeia 18, 20 Nil Nehri 89 p

Palaestina 76 Palma 49, 74, 79 Pannonia lnferior 74 Pannonia Superior 2 1 Pelusium 5 6 , 89 Pergamon 2 1 Pertinax 14, 19, 33, 38 Pescennius Niger 14, 33 Pharasmanes 32, 60, 88, 93 Philippos 33, 34, 86 Phlegon 91 Photios 17 Picenum 69 Pius 9, 14, 33, 39, 4 1 , 65, 96, 101, 102, 105 Platon 9 1 , 96 Platorius Nepos 74, 1 00 Plotina 32, 43 , 47, 48, 56, 72, 74, 75, 77, 85 Plutarkhos 25, 50, 94 Poecilen 104 Polaenus 90 Pompeius 25, 27, 30, 32, 56, 89, 95 Probus 34, 41 Prytanium 104 Puteoli 103, 105

1 1 8 Hadrianus

Q Qıadratus 73, 90 Qıintus Dellius 25 R

Racius Constans 20 Ronıa 9, 10, 1 8-24, 26, 27, 293 1 , 34, 36, 38, 40-43, 5 1 -56, 58, 60, 6 1 , 69-72, 74-79, 8 1 , 82, 84, 85, 87, 89, 94-96, 98, 99, 103, 104 s

Sabina 47, 70, 72, 84, 101 Sallustius 25, 9 1 Salvius lulianus 9 3 Sardinia 20 Scipio Aenıilianus 83 Scythia 9 1 Sedulius 40 Septicus Clarus 84 Servianus 32, 49, 6 1 , 62, 69, 71, 73, 8 1 , 82, 90, 1 00, 1 03 Severus Aleksander 33 Sinıilis 32, 62, 63, 82 Snıyrna 21 Solonıon 59 Sosius Papus 74 Suetonius Tranquillus 84 Sura 72, 73, 74 Syria 47-49, 58, 75, 77, 88, 89 T

Tacitus (hükünıdar) 34 Tacitus (tarihçi) 25 Tenıpe 104 Terentius Gentianus 100

Thukydides 26 Tiburtina 104 Titianus 90 Titus 70, 95, 105 Traianus 9, 32, 33, 43 , 47-49, 5 1 , 56, 63, 69-80, 82-84, 88, 95, 98, 1 00 Trebellius Pollio 33 Tuburtina 1 00 u

Ulpius Traianus 70 Unınıudius Qıadratus 90 v

Valerianus 34 Vergilius 71, 9 1 Verus 1 4, 32, 33, 44, 62, 64, 101, 102 Vespasianus 25, 70 Vologaesus 60 z

Zeus 5 8

MS 1 1 7- 138 yılları arasında hüküm süren Hadrianus , Roma İmparatorluğunun e n fazla tahtta kalmış im­ paratorlarındandır. Yönetimi boyunca pek çok re­ form yapmıştır. Eyaletlerin vergi yükünü hafiflete­ rek, bazı borçlarını silerek ve kentlere çeşitli yardım­ larda bulunarak onların refaha ulaşmasını sağlamış­ tır. Orduya ve askerlerin eğitimine özel bir önem göstermiş, askerlerin yaşam şekillerini bile bizzat gözlemleyip disipline etmiştir. Pek çok yerde binalar yaptırmış ve onarmıştır. Bunlardan en dikkat çeken­ leri Atina' da tamamlattığı Olympieion tapınağı, Ro­ ma' da bir köprü, Tiber nehrine bitişik bir mezar ve Bona Dea tapınağıdır. Hadrianus bütün imparatorların en kültürlüsüydü . Edebiyata ve sanata düşkürıdü . Düzyazı ve şiirler yazdı, heykelcilikle ve resimle uğraştı. Lir çalıp şarkı söylerdi . Aritmetik ve geometriye meraklıydı . Keha­ net türleri de merakları arasındaydı . Öngörülü , yüce gönüllü, zeki , insancıl, meraklı, hırslı ve kıskanç bir kişiliği vard ı . Çok nüktedandı. Hafızası güçlüydü , yetenekleri sınırsızdı . Aynı anda hem sert hem dost canlısı, hem ağırbaşlı hem neşeli, hem ağırkanlı hem tez canlı, hem eli sıkı hem cömert, hem ikiyüzlü hem dürüst, hem acımasız hem merhametli biri olabili­ yordu . Bu kitap , Hadrianus hakkında elimizdeki başlıca iki kaynak Cassius Dion ' un ve Historia Augusta' nın il­ giti. bölümlerinin çevirilerini birarada vererek okuyu­ cuya her iki eseri birbirleriyle karşılaştırma olanağı vermekte ve Türkiye' deki Antikçağ araştırmaları için önemli bir kaynak aracını istifadeye sunmaktadır. ISBN: 978-625-8123-24-1