Belgelerle TKP/ML - 2 Fırtınalar İçinde Bıçak Sırtında 9757919101, 9789757919100

Communism; Turkey; politics and government.

232 91 5MB

Turkish Pages 416 [418]

Report DMCA / Copyright

DOWNLOAD FILE

Polecaj historie

Belgelerle TKP/ML - 2 Fırtınalar İçinde Bıçak Sırtında
 9757919101, 9789757919100

Citation preview

BELGELERLE TKP/ML 2 ·

İÇİNDE B,IÇAK SIRTINDA...

FIRTINALAR

CİL T-2

UMUT YAYIMCILIK: 34 BELGE D İ Z İ: 2 C İLT: 2 B İ R İNC İ BASKI: Ekim 2000

DERLEYEN: İsmail E mre KAPAK TASARIM: Ayfer Y ıldız YAYINA HAZIRLIK: Umut Yayı mcılık B ASKI: Kayhan Matbaacılık

ISBN 975-7919-08-X (TK.NO) ISBN 975-7919-10-1 (CİLT 2)

UMU T YAYIMCILIK Gureba Hüse yin Ağa Mah. İmam Murat Sok. No:23/2 Aksaray-Fatih/İSTANBUL. Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33

BELGELERLE TKP/ML 2 Cİ LT -2 ·

FIRTINALAR İÇİNDE BIÇAK Sl.RTINDA...

iÇiNDEKiLER 2.

BÖLÜM

Enternasyonal mesajlar

12

............ . . . . . . . . . .. . . . . . . .. . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .....

B ize ölüm yok, intikam andımız, savaş naralarımız var

22

TKP/ML MK Kasım '97 tarihli bildirisi..

33

. . . . . . . . . . . . . . . . . ..

.... . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

TKP/ML TİKKO 2 No'lu Gerilla Bölgesi Komutanlığı Kasım '97 tarihli bildirisi

46

. . ........ . . . . . . . .. . . .... . . . . . .................. ............ . . . . .

TKP/ML YDB 28 Kasım ' 97 tarihli açıklaması.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . ...........

57

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .........

65

TKP/ML Enternasyonal İlişkiler Bürosu Aralık '97 tarihli bildirisi..

Yeniden İnşa'nın Mimarı, önderimiz Mehmet Demirdağ Halk Savaşı 'na kumanda etmeye devam ediyor (Ozan Can Bakış)

...... . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . .... . . ....... ......................... . . . . . .

Yeniden ve sürekli inşa (Bulut Çiçek)

. . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ........ . . . . .

Devrim sayısız şehitlerin omuzlarında yükselir (Ferhat Ali)

. . ... . . . . . .

72 76 79

Şehitlerimizi halkımızın yüreğine gömerek, proletaryanın elinde bayraklaştırarak, bayrağı zirvelerde dalgalandırarak yürüyelim; Parti 'nin Yeniden İnşası 'nın, Halk Savaşı 'nın politik-askeri kadroları olalım

. . . ... . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . .. . .............. . . . . . . . . .

6

83

3.

BÖLÜM

Yeniden İnşa'nın şehitleri Yeniden İnşa'nın Mimarı ve savaşçılarının yoldaşları ve aileleri tarafından anlatımı.

.

... ................. . . . . ............... ...... ..............................

l) Yeniden İnşa'nın Mimarı Mehmet Demirdağ Mehmet Demirdağ 'a

...................

.. .

94

95

..........................

............................... . ....................

96

Uzun yürüyüş sürüyor ve and olsun ki yorulmayacağız. . . . . . .. . . . . . . . . . . . . 98 Önderimize

............................ ................. ................. . . . . . ...................

1 12

Önderimiz Mehmet Demirdağ'ın annesi Servi Ana ve ablası ile yapılan röportaj

.............. . . . . . . . . ................ ................ ........ ..................

116

2) Yeniden İnşa'nın önderlerinden, 15 Ocak '97 tarihinde T C zindanlarında ölümsüzleşen Komutan Polat İyit'e

122

TKP/ML-MK açıklaması.

1 24

.......................

..................... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ........................

"Kavga ve Parti varoldukça ben yaşayacağım"

....... . .......................

1 30

Şehitlerimiz kavga bayrağımızdır. Polat yoldaş kavgamızda bayraklaştı. Bu bayrak yere düşmeyecek (Ozan Can Bakış) Polat yoldaşın annesi Gezer Ana ile yapılan röportaj

. 1 36

......... .

.

. . . . . . . ............ ..

1 40

Polat yoldaşın Ölüm Orucu ve SAG direnişinde yoldaşlarına ve dostlarına mesajları

.

........................... ..... ......... ...........................

146

3) Yeniden İnşa'nın savaşçısı ve komutanı 20 Ekim '97 tarihinde Amasya Taşova'da ölümsüzleşen Özgür Kemal Karabulut'a

....................................................................................

Can'a, Can yoldaşa

.................. . .................................. .....................

150 153

Elalıma . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ...... . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 160 Özgür yoldaşın annesi Sultan Ana ile yapılan röportaj . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 179 Güle güle Özgür yoldaş, güle güle Özgürüm .

.. .. .. . .

.....

..

Özgür yoldaşın ağabeyi/yoldaşına yazdığı mektup

.

.

Ufaklık'a

.

.

.....

. .

.......... ..

4) Yeniden İnşa'nın savaşçısı Ümit Çağlayan San'a Savaşını yükselteceğiz, intikamını alacağız ! . .

.

. . ...

.....

. .

.

. ..

... .

....... . . ..

...

.

....

.... . . .

. ....

Ümit yoldaşın ailesiyle yapılan röportaj Ümit yoldaşın son mektubu

... ...

.

..

..............

.

. .. ..

.

......... ...... ......

...............

.

.....

.

.

.

. . . . ...

....

.

194

.....

197

. . .....

.

.. .

.

. . .

............ .............. .................... .. ...... ......................

Merhaba Ümit. . . .

.

. 1 90

..................

........ .. ..... .....

. .

.. .

...

.

. . 20 1

..... .

. .

. . .....

.......

207

.. 2 10

. . . . . . . . . . . ........ .............

5) Yeniden İnşa'nın savaşçısı Ümit Dinler'e

199

................................

223

226

Ese Yurdu şehitleri ve Ümit Dinler 'den Parti 'nin yönelimine uyum sağlamasını öğrenelim

....

.

. . . . . . . .. . . . . . . . . .

.

Ümit yoldaşın ailesiyle yapılan röportaj .

.....

.

.

. . .. . . .

. . .. ..

.

.

. ..... ..... ..........

Ümit yoldaşın ailesine mektupları. .

......

. .

. . .....

.

....

.

......

.

...

..

..

. . . . . ..........

. . 238

............. .

.

.... ...........

6) Yeniden İnşa'nın savaşçısı Duran Salman'a

...........................

Cenk Türküsü .. . . . . . . .

Yakınıyla röportaj

. ......

..

. .......

..... . .

.

.

....

. .. . .. . . . . . . ..

.

..

......................... ................

.

.. .

.....

..

.

..

..

.. . .

226

...........

. . . ........

.. .

245

247

. . 250 ..

.........

. 252 .

Naksalbari köylüsünün direniş ruhunu Tokat dağlarında yaşatmanın adı: Duran Salman .

... . . .

.

....

. .. ..

....

.

.......

.

.

. . . . . ............ ..... . .

7) Yeniden İnşa'nın kadın savaşçısı Dilek Konuk'a Yaşı küçük, yüreği büyük Meral ' imize .

. .. . ........

Güzel yoldaşım Dilek'e .. Tanya

.

..

. .. . . . ...

.... ... . ... .

.

.

.. .

.

......

.....

....................

.... . . .. . . ..

.. . . . . . . .

.

. 260

..

.. ......

.

..........

... . .

.......

. . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ............................... ............................

8

266 267 269 27 1

4.

BÖLÜM

1) Yeniden İnşa'nın Mimarı ve savaşçılarının halkımız ve yoldaşları tarafından sahiplenilmesi

273

............................................

Onlar, güneşin sofrasında en onurlu yerlerini aldılar

274

.......................

Sarıgazi: Cenazede okunan metin (TKP/ML) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ..........

.

279 Gerilla cesetlerine işkence

............. ..................................................

Stajyer avukatlar Zeynel Polat ve Filiz Kalaycı ile röportaj

...........

Savaş, çelikleşmiş yüreklerin harcıdır

...................... ....... . . . .............

282 284 290

"Oğlumun beynini çıkarıp almışlar. Oğlumun beyninden korktular."

........................................................................................

Sargazi bizimdir, bizim kalacak !

.....................................................

Basına ve kamuoyuna

....................... . . .. . ............ . . . . . . ........................

2) Şehitlerimizin sosyalist basın tarafından sahiplenilişi Özgürlük ve Sosyalizm Yolunda Atılım Halkın Günlüğü

...........

..........................................

............................................................ ...................

Emeğin Kurtuluşu Kavgasında Alınteri.. Halk İçin Kurtuluş

......

.

..... . . . . . . . . ....................

...........................................................................

297 307 313

315 316 322 326 328

3) Burjuva basından haber-yorum-fotoğraflar 4) Şehitlerimizin zindan cephesinden sahiplenilişi ve anma

329

etkinlikleri

332

...........................

......................................................................................

5) Şehitlerimizin savaşımızda yaşatılması ve intikamlarının alınması bağlamında çeşitli eylemler ve anma toplantıları

...........

346

6) Şehitlerimizin sahiplenilmesi ve tanıtılmasının bir biçimi olarak: İlanlar

................................................................................

7) Şehitlerimiz için yazılan şiirler, yazılar

...................................

9

377 389

••

••

2. BOLUM

-

11-

KOMÜNİST-DEVRİMCİ PARTİ VE ÖRGÜTLERİN MESAJLARI EYAtlYOIU

......._�"""""---* -.'1'V!l1l')ol�-l.Of'«;)oo .._ı�·-..- .... ..,.......,..1( ...--��'°" ....... � __

......__ Oddl_.,....,._.......,� .............. -�­

.....,. -.....ı-ll(PıK.')t� ...

....,_......., _ _,_....,._

.. ....... .,,., ClııtQ � ...... ı.,...,..,_ ,...._,. .. ...... ..,.. ......_ ...,,. _.. .....ı .. ...... � ... -

---·· ... �� �.,..� ......... ..--

_.......,._.....,_ �c�..---·.......,.

,.,.._ ...-..- _ ... ,..,.._

��D.ı.G�-��- ....-lıir ....... -....,.....ı .......,.. ...... � ..

,,,. .._ y.>_. _ __ � )'öiılq ..... ..,.., ...... _..,. Ml.H .. Hl.M'ZDburan yoldaş Tokat'lı olup da Tokat dağlarındaki ilk şehidimiz ol­

ma

özelliği ve İsmail Hanoğlu yoldaş ile komşu köylü olması ile

ı lc anılacaktır.

Dilek Konuk (Meral) Tokat merkeze bağlı Dive (Günevi) köyünde . . . tarihinde yoksul

lıir köylü çocuğu olarak dünyaya geldi. Ailesinin, geçim sıkıntısı m·deniyle Tokat merkeze göç etmesi, gerek merkeze yakınlığı, ge­

ı ı·kse de geçimlerini sağlamak için köydeki olanakları değerlendir­ ı ı ıc çabası içinde köyle bağlarını sürdürmelerini engellemedi. Di lek yoldaşın köyü geçmişten beri devrimci demokrat özellik­ lniyle, cuntanın idam ederek katlettiği Seyit Konuk gibi yiğit dev­ ı ı ıııci lere sahip oluşu (Seyit Konuk, Dileğin yakın akrabası olmak­

tadır) ve

' 90'lardan bu yana Partimizin faaliyetinin süreklileştiği,

v.nillaya katılmaların olduğu bir yer olma özelliğiyle de yoldaşımı1111

dcvrimcileşmesinde ve Partimizle tanışmasında etkili olmuştur. l )i lek yoldaş ailesinin geçim sıkıntısı içinde yaşadığı binbir tür­

l i ı ı.orluk içinde büyüdü. Bu, onun yaşam karşısındaki duyarlılığını

nı t ıımış ve bununla birleşen, köyünün devrimci geleneği O 'nu, kö­ y i l ı ıdcki devrimci değerlerin diğer gençler gibi doğal bir mirasçısı

l ıııl i nc getirmiştir.

1 1 k , orta ve

lise eğitimini başarılı bir şekilde Tokat merkezde ta-

53

mamlayan Dilek, ailesinin "çabuk iş bulsun" kaygısıyla gönderdiği endüstri meslek lisesinin ikinci yılında Partimizle örgütsel bağ kur­ du. Bu kapsamda bir taraftan kendini yetiştirme, bir taraftan da okul ve gençlik çevresinde ulaşabildiği insanları örgütleme çabası içine girdi. Okul sonrası genç ve deneyimsiz olmasına rağmen, dü­ zenin ona sunduğu sahtelikleri, elinin tersiyle iterek, çok önemse­ diği ailesinin kendisini engelleme çabalarına da karşı koyarak sınıf mücadelesinin görev ve sorumluluklarını omuzlamaya soyundu. Partimizin "sürekliliği sağlanmış gerilla savaşımı yaratma ve gerilla alanlarında parti inşası" yönelimine paralel ' 97 yazında böl­ geden gerillaya çekilen yoldaşlardandır Dilek. "Partimiz ne derse onu yaparım, nerede ihtiyacı varsa oraya gi­ derim"in yaşı küçük, yüreği ve bilinci büyük örneğidir Dilek. Kısa süren gerilla yaşamında da yeni yaşam ve düşünce tarzı­ nın, savaşın gerektirdiği değerlerin donanımının yoğun savaşımı içinde oldu. "Eski"nin her direnişini yoldaşları ve Parti ile aşmaya­ yenmeye çalıştı. Bu çabasını devrime, halka ve Parti 'ye bağlılığın, cesaretin ve kahramanlığın bütünleştiği şehitliğiyle somutladı. Partimiz TKP/ML ile geri sempatizan düzeyinde örgütlü olan yoldaş TİKKO savaşçısıydı. Sahiplendiği miras üzerine gölge dü­ şürmeden taşıdı , geliştirerek yaşattı. Bölge gençliğine, yoldaşlarına bu mirasın sahiplenicisi nice Dileklere devretti.

Hülya Uğur Sivas doğumlu olan Hülya, gerici faşist bir ailenin çocuğu ola­ rak doğdu. Çocukluğu ve gençliği bu ideolojinin yoğun etkisi altın­ da geçti. Lise dönemlerinçle gençlik örgütümüz TMLGB 'nin faali­ yetleri çevresinde yer aldı. Zamanla GB içinde yer alarak aktif faaliyete geçti . ..... yılında GB saflarından Parti faaliyetinin Şehir Askeri Komiteleri alanına geçti. İstihbarat alanlarında faaliyet sür­ dürürken GB içinde çıkan bir hizip girişimine katıldı. Partimize 54

--

yönelik operasyonlarda gözaltına alınarak cezaevine girdi. Cezaevi ,·ı k ışından sonra yine parti saflarında, çeşitli alanlarda faaliyet sür­ dürdü. Darbe ve darbe sonrası süreçte Parti saflarında kaldı. Partimizin ' 96 baharında yaşadığı merkezi engellemeler sonra­ � • . gelişmeleri değerlendiren, örgütün düşman saldırıları karşısın­ daki durumunun nedenlerini araştıran, değerlendiren PMK tarafın­ dan bunlara bağlı çeşitli nedenlerle gözlem altına alınması karar­ laştırılan Hülya, 2 No' lu gerilla alanına getirildi. Hülya'yı burada hir yıl kadar gerilla pratiği içinde gözlemleyen SB, O'nun hakkın­ da elde ettiği sayısız veri nedeniyle, bir düşman unsuru olduğu kuşkusunu güçlendirdiğinden, O'nu tutuklayarak soruşturmayı de­ rinleştirdi. Soruşturmanın gelinen aşamalarında bir düşman sızması olduğu yiinlü çokça veri olmasına rağmen, bunları itiraf etmeye yanaşma­ yan Hülya, bunları ideolojik-siyasal kirlenmişliği, üst boyutta taşı­ dığı feodal-burjuva zaaflar vb. ile açıklamaya çalışmaktaydı. Soı ıışturmayı daha da derinleştirerek Hülya 'nın itiraflarını sağlamayı lıl'defleyen SB 'nin bu faaliyeti Hülya 'nın çatışmada vurulmasıyla kl'sintiye uğradı. Gerekli organlarla hukuksal yönü netleştirilene kadar bu kişi, "hakkında bir kısım iddialar nedeniyle açılan bir so­ ı ıışturmanın tutuklusu bir PÜ" olarak değerlendirilecektir. Dipnot: TKP/ML, daha sonra yaptığı değerlendirmede, Hülya ı ı.� ur' un

düşman ajanı olduğu kararına varıldığını açıkladı.

Bir yerde sömürü, zulüm, katliam varsa, orada bunlara karşı ko­ vıış ve savaşım da vardır. İşte Partiw.iz TKP/ML önderliğinde Halk c >nlumuz TİKKO'nun sürdürdüğü savaş, böylesi haklı ve meşru l ıır savaştır. Ve savaşın kaçınılmaz olan bir dizi sonucu gibi şehitle­ r ııııiz de her zaman sözkonusu olacaktır. İşte Ese Yaylası çatışması v ı · şehitleri böylesi bir gerçekliğin ürünüdürler. B izler şehitlerimizi anmanın, onların hesaplarını sormanın sava55

şımımıza daha üst boyutta sarılmak, düşmana vuruşlarımızı büyü­ tüp yaygınlaştırmakla olacağı bilinci ve kararlılığıyla savaşımımızı sürdürerek şehitlerimizin bizlere bıraktığı kızıl bayrağı daha yu­ karılara yükselterek dalgalandırmaya devam edeceğiz. Yaşasın Ese Yaylası çatışmamız ve direnişimiz! Ese Yaylası şehitleri, sürekliliği sağlanmış gerilla savaşına can bedeli ke­ netlenişimizin zafer kararlılığımızın anıtıdır! Ese Yaylası şehitlerimizin hesabını sormak, savaşımımızı büyütmek ve yaygınlaştırmak için TKP/ML saflarında örgütlen, TİKKO saflarında sa­ vaş! Yaşasın Partimiz TKP/ML, Halk Ordumuz TİKKO, Gençlik Örgütümüz TMLGB ! Yaşasın Halle Savaşı! Ya kızıl kanımız toprağa akacak, ya kızıl bayrağımız doruklarda dalgalanacak!

TKPIML TİKKO 2 No'lu Gerilla. Bölgesi Komutanlığı Kasım '97

56

---

PARTiMiZ TKP/M L'N İ N G E N E L SEKRETERİ KOMÜNİST ÖNDER M EHMET D E M İ RDAG, KAVGAN I N M ERKEZİNDE VE HALK SAVA Ş I YOLU N DA Ş EHİT DÜŞTÜ! Devrimciler, yoldaşlar: Sömürülen ve ezilen emekçiler; Kapitalist-emperyalist sistemin esaret zincirleriyle kıskaca alı­ ı ıan, bir avuç zümrenin sömürü ve zulmünün cenderesi altında � a t ledilen enternasyonal proletarya ve ezilen dünya halkları, bu­

ı•. i i n , komünist öncü müfrezeler aracılığıyla sınıfsız-sömürüsüz bir ı

l i i nya uğruna sürdürdüğü savaşı daha çok büyütüyor. Aydınlığı

ı ı ı u �tulayan özgürlük savaşçıları, düşmana daha güçlü vuruşlarla

ı krlerken ve daha büyük bedeller ödettirirken, gerektiğinde en --

57 --

ağır bedelleri ödemekten de geri kalmıyor. Sınıf mücadelesinin zorunlu ve kaçınılmaz yasalarını en doğru ve en bilimsel tarzda benimseyerek bilince çıkaran, enternasyonal proletaryanın ülkemiz somutundaki biricik temsilcisi, sömürülen ve ezilen halkın tek komünist öncü gücü Partimiz TKP/ML, düş­ mana daha güçlü vuruşlarla gerilla savaşını ilerletirken, mücadele­ yi can bedeli ve büyük ısrarla büyütürken, 23 Kasım 1 997 tarihin­ de Genel Sekreter komünist önder Mehmet Demirdağ yoldaşı kavganm doruğunda şehit verdi! Özgürlük isyanını güçlendirdiğimiz, kıvılcımı yangına dönüştü­ rerek umudu daha da büyüttüğümüz bir dönemde, komünist önder Mehmet Demirdağ' ı kaybetmemizden ötürü acımız büyük, yara­ mız derindir. Ancak komünist önderimizden devraldığımız kızıl bayrak, bundan böyle, biz yoldaşları tarafından yere düşürülmeden yine yükseklerde ve yine görkemlice dalgalandırılacaktır. Biz komünistler; emperyalizm, faşizm, feodalizm ve her türden gericiliğin, enternasyonal proletarya ve ezilen dünya halklarına da­ yattığı zorunlu ve kaçınılmaz savaşta, Marksizm-Leninizm-Ma­ oizm bilimi ışığında "ölüme de tilili" diyerek kavgaya can bedeli atılarak özgürlük ateşine gönüllü tutuşanlarız. Bizim ölümlerimiz; sınıfımızla, düşüncemizle, dava ve inançlarımızla, umut ve özgür geleceğimizle sıkı sıkıya kenetlenen en sağlam dostlukların ilanı­ dır. B i;ıim ölümlerimiz; her çeşit haksızlığa, zulme, sömürüye ve insan soyunun kendisine yabancılaştırılmasına karşı verilen müca­ delede, insanlığın en soylu geleneğini temsil eden ve yaşamı daha üst boyutta sürekli üreten başkaldırıdır. İnsanlık tarihinin son ama, en keskin ve en çetin sınıf mücade­ ,lesihin verildiği günümüz sürecinde, prolatarya ile burjuvazi ara­ s �bda süren kıyasıya kesintisiz savaşta, her dönem proletarya çok değerli önderlerini kaybetmiş, kaybedecektir. Kapitalizmin temsil­ cisi ve zifiri karanlık sahibi burjuvazi ve yedekleri, milyarlarca ezi-

58

kıı ve sömürülen emekçinin alınteri, işgücü üzerine kurdukları �anlı diktatörlüğünü sürdürmek için, kendilerinin mezar kazıcısı ı ı l a n proletarya sınıfına, özelliklede onun sınıf temsilcisi ve en ileri ı ıılifrezesi olan komünist partilerine ve onun önderlerine karşı al­ , a kça saldırılarda bulunmuş ve katletmiştir. Dünyanın, Türkiye ve T.Kürdistanı diye adlandırılan toprağında da proletarya ile burjuvazi arasındaki savaşta, çeşitli milliyet, azın1 ık ve inançlardan Türkiye proletaryası ve onun öncü gücü TKP/ML, çok değerli komünist önder ve militanlarını, bu onurlu �avgada şehit vermiştir. Fakat, emperyalizmin, geri bırakılmış ül­ �derdeki kiralık uşakları komprador burjuvazi ve toprak ağalarının ı iiın işkence, katliam ve vahşetine rağmen Türkiye proletaryası ve ı >ııcü Müfrezesi 'nin mücadelesi asla durmamıştır. Proletarya ve ı >ııcüsü, sınıf düşmanlarıyla girdiği bu zorlu savaşta, kaybettiği ön­ derlerinin yerine her zaman yenilerini yetiştirmesini bilmiştir. Bu­ ı ı a , sınıf mücadelesi tarihi tanıktır. ·

Mustafa Suphilerden· devralınarak Mehmet Demirdağlara taşınan güzergah ve Karadeniz'in TKP/ML önderliğinde Kızıldeniz olma süreci Faşist Kemalist diktatörlük, daha dün komünist önder Mustafa Suphi ve 1 4 yoldaşını alçakça Karadeniz' de katlederken, Türk fa­ � i sı diktatörlüğünü ebedi kılmayı amaçlamıştı. Ne var ki tüm. bun­ l ar, sonuçsuz çırpınışlardan başka bir şey değildi. Çünkü burjuvazi ık proletarya arasında kıyasıya süren sınıflar savaşımında, bilimsel 'ıısyalizmi kendisine rehber edinen ve insanlığın gerçek kurtuluşu­ ıııı sağlayacak proletaryanın, kapitalizmi altetmesinin bütün koşul­ l a rı mevcuttur. Bu ·koşulları yaratan ve sürekli canlı tutan olgu ise, l ıı ııjuvazinin ta kendisidir. Çünkü eskiyen, çürüyen ve yok olmaya v i i 1. tutarak yeniye karşı ayak diremeye çalışan kapitalist sistemin, ı ı pk ı kendisinden önceki sistemler gibi, toplumlar tarihinin çöplü59

ğüne atılması kaçınılmazdır. TKP/ML, kurulduğu günden itibaren enternasyonal proletarya­ nın bilimi olan Marksizm-Leninizm-Maoizm ' i kendisine rehber edinmiş bir Komünist Partidir. TKP/ML, proletaryanın bu şaşmaz yolundan asla vazgeçmemiş ve 25 yıllık mücadele yaşamında önü­ ne koyduğu devrim perspektifi doğrultusunda, İbrahim KAYPAK­ KAYA, Süleyman CİHAN, Kazım ÇELİK ve son olarak 23 Kasım 1 997 ' de Karadeniz ' de, Genel Sekreteri Mehmet DEMİRDAG 'ı, sınıfsız sömürüsüz topluma ilerleyen güzergahın şanlı mücadele­ sinde şehit vermiştir. Bu kayıplar, Partimiz açısından büyük ol­ makla birlikte, aynı zamanda onun, proletarya davasındaki kararlı­ lığının, dirayet ve MLM bilimine olan bağlılığının göstergesidir. Bundan böyle Karadeniz ismi, TKP/ML ile anılacak ve onunla yaşam bulacaktır. Mustafa Suphi, Mahir Çayan, Tuncay Çankçıoğ­ lu ve Hasan Toylarla derin yasa giren Karadeniz, artık Özgür Ke­ mal ve Komünist Önder Mehmet DEMİRDAÖ ve yiğit savaşçı yoldaşlarının kanlarıyla kızıllaşan kızıldeniz olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Fırat ve Dicle kendi içine kapanık, yalnız değil­ dir artık. Kızılırmak, çöl sessizliğine bürünen bu yalnızlığa kan kusmuş, nokta koymuştur. Kızılırmak, Fırat ve Dicle'ye ulaşmak için Karadeniz'e MLM bilimiyle en üst boyutta donanan bir beyin ve demir gibi bir yürek vermiştir artık. Onlarca yıldır Karadeniz' de susturulan, baskı altına alınıp ezilen, katledilip asimile edilen tüm azınlıklar, sömürülen bütün emekçiler, özgür ve bağımsız bir gele­ ceğe TKP/ML ile ulaşacaktır. Her şart ve koşul altında Karade­ niz ' de kazanan güç; TKP/ML-TİKKO önderliğinde savaşan, ezilen ve sömürülen Karadeniz halkı olacaktır. Partimizin 2. OPK sonrası girdiği olumlu süreç ve merkezi hal­ kada ciddi yoğunlaşması noktasında Önder yoldaşın katkılan çok büyüktür. O'nun, Parti 'nin girdiği süreci bilimsel tarzda tahlil ede­ meyen, Parti 'nin MLM güzergahını yeterince kavramayan; merke-

60

ı.i halka gerçekliğine alışılagelmiş yöntemle yaklaşan ilkeleri üze­

ri nde Parti 'yi yeniden inşaa etmeyi yeterince bilince çıkaramayan, sıatükoculuğa saplanarak cüretli adımların atılması yönünde sorun 1ı·ı karanlara ilişkin yaklaşımının ne olduğunu, şu küçücük alıntıda dahi görebiliriz: "25. kuruluş yıldönümü etkinliklerinin finalinde bütün üyeleri ve militanlarıyla tarih içinde doğrulduğu anın ideolojik-politik cev­ heri, tepeden tırnağa kuşanarak tüm görkemiyle sarksın. Ve böyle ı ılacak yoldaşlar! Kararlıyız, bilincimiz berrak, yönelimimiz net, hcklentimiz, gerçekliğimize uygun ve bilimseldir! Bunu anlamaya ,·alışalım, ideolojimize inanç, merkezi politikada dirayet göstere­ l im, bakın nasıl olmadık şeylerin sahibi oluruz. Zira incelendiğinde görülecektir ki, en büyük zaafımız tespitlerimize uygun davranma­ mak taktik politikalarımızı yaşama geçirmekte olması gereken sab­ rı göstermemek olmuş ve inançsızlık bu zaafımızdan filiz vermişı i r. Şimdi bunları kırmaya başladık, sıra köklerini söküp atma süre­ rine gelmiştir... Komünist Partisi, keskin sınıf mücadelesinde yılgınlıklara, yal­ palamalara, Parti'nin mücadelesine engel olanlara asla müsade l·dcmez. Partimiz bütün bu hastalıklı akımlara karşı mücadelesinde 2. OPK 'sını gerçekleştirerek yüzünün akı ile çıkmıştır. Devrimci mlasını; mücadelesini daha da ilerletme, silahlı mücadeleyi geliş­ ı irme kararlılığını ortaya koyarak, bugün herkesçe bilinen Karade­ ııiz ' de sürekliliği sağlanmış gerilla savaşı gerçekliğir i yaratmıştır. Marksizm-Leninizm-Maoizm yaşıyor: TKP/l\lL Demokra­ l i k Halk Devrimi, sosyalizm ve komünizm yolunda emin adım­ lıırla ilerliyor! Partimiz TKP/ML, bugüne kadar Demokratik Halk Devrimi ve sosyalizm yolunda sürdürdüğü savaşımda İbrahim KAYPAKKA­ YA, Süleyman CİHAN, Kazım ÇELİK ve son olarak 23 Kasım 1 997 yılında Tokat' ın Yakıl (Ese) Yaylası 'nda faşist TC devletinin "

61

kolluk güçleriyle girdiği çatışmada Ümit Dinler (Ünal), Duran Sal­ man (Özgür), Dilek Konuk (Meral), Ümit Çağlayan San (Yılmaz) yoldaşlarla birlikte şehit düşen Mehmet DEMİRDAG (Halil, Ba­ rış) gibi komünist önderlerini, onlarca kadro, üye ve savaşçısını yi­ tirdi. Komünist Önder Mehmet Demirdağ'ın yitirilmesi, elbette Partimiz ve Türkiye devrimi açısından büyük bir kayıptır ve çeşitli milliyet, azınlık ve inançlardan Türkiye proletaryasının, emekçi halkımızın ve dolayısıyla da enternasyonal proletaryanın acısı de­ rindir. Fakat ne Partimiz TKP/ML, ne de çeşitli milliyet, azınlık ve inançlardan Türkiye proletaryası ve emekçi halkı, faşist Türk dev­ letine karşı verdiği savaşımı asla durdurmayacaktır. Tersine derin bir sınıf kiniyle düşmana daha güçlü vuruşlar gerçekleştirecek ve sürekliliği sağlanmış gerilla savaşıyla mücadeleyi tepe noktaya çı­ kartacaktır. Partimiz TKP/ML'nin 2. OPK ile girdiği yönelim ve merkezi halkada yoğunlaşma temelinde bugüne kadar attığı ciddi adımlar, savaşı büyütmeye ve kıvılcımı yangına dönüştürmeye her zaman­ dan daha çok muktedirdir. Biz komünistler, sınıf mücadelesinde onlarca önderimizi, binlerce savaşçımızı yitirebiliriz bilimsel ön­ görüsüyle kavganın enginliğine atıldık. 2. OPK ile başlatılan ve 25. kuruluş yıldönümümüz ile hızlandırılan süreç, bundan sonra daha üst düzeye çıkartılacaktır. Bundan hiç kimsenin en ufak bir kuşku­ su olmasın! Savaşımız asla duraksamadı. Parti inşaamız ve mücadeleyi tepe noktaya çıkarma iddiamız bir an olsun gerilemedi . Türkiye ve T.Kürdistanı bozkırlarını tutuşturacak kıvılcımın yangına dönüştü­ rülmesi kararlılığımız, kattiyen etkilenmedi. Önder yoldaşımızın kaybı ile bugün üzüntülü ve hüzünlüyüz, ancak Komünist Önderi­ mizin, en kötü süreçte büyük azim ve cüretle en önde taşıyarak bu­ güne ve bu düzeye ulaştırdığı kızıl bayrağı, daha ileri mevzilere ta­ şımakla görevli olan biz yoldaşlarına, bugün daha büyük görev ve 62

'orumluluklar düşmektedir. Bu onurlu ve bir an olsun geciktirilme­ yecek zorunlu görevden birinci derecede sorumluluk taşıyan bizler, acı larımızı, silahlı mücadeleye hizmet temelinde şekillenen bir vephe gerisini örgütlemekle ve savaşı her· alanda büyütmekle gide­ receğiz. Kürt, Türk ve diğer azınlık milliyetlerden Türkiye proletaryası1 1 1 11 öncü müfrezesi TKP/ML, kaybettiği önderlerinin yerine yeni­ inini yaratma gücüne sahiptir. Çünkü proletarya ve emekçi halkı­ ıııız bitmediği müddetçe TKP/ML'nin de ne savaşımı ne de önder­ kri ve savaşçıları katledilmekle bitirilebilir. Halk savaşçıları bir iilür, binlerce doğar. Kurucu Önderimiz Kaypakkaya yoldaşın 1 8 Mayıs 1 973 'te katledilmesinden, Parti Genel Serketerimiz Demir­ dağ' ın katledilmesine kadar her defasında; "TKP/ML'yi bitirdik, \'iikerttik" vb. histerik çığlıklarını atan faşist TC devleti, l 'KP/ML'yi çökertmek bir yana, TKP/ML, düşmana inat Türkiye ve T. Kürdistanı halkının umudu olmayı her geçen gün daha da bü­ yiitüyor. İşte Komünist Önderimiz Mehmet Demirdağ da, TKP/ML'nin 'avaşçı geleneğini sürdürmüş, günümüzde "sosyalizm bitti" çığlık­ ları atan emperyalist burjuvazi ve onun etki alanındaki oportünist Vl' revizyonist koroyu boşa çıkarmış, enternasyonal proletaryanın MLM'nin kızıl bayrağını hep yukarılarda tutmuştu. Bu komünist �'.l' lcnek, komünizme dek sürecektir. Bu kızıllığı lekelemeye çalı­ �aıılar proletaryanın ve ezilen halkların tokadıyla tarihin çöplüğüne ııt ılmaya mahkumdurlar. Partimizin 2. OPK ile girdiği süreç ve kuruluşunun 25. yıldönü­ ıııiinde hızlandırdığı savaşım, Büyük Ekim Devrimi'nin 80. ve Bü­ \' l i k Proleter Kültür Devrimi 'nin 30. yıldönümü ile yangına dönü­ ·1 Urck tüm bozkırları saracaktır. İşte Komünist Önder ve Partimizin •1l' l ı i ı düşen 4. Genel Sekreteri MEHMET DEMİRDAÖ ' ın kaybını lııı b i limsel anlayış çerçevesinde ele alıyoruz. Yaşamın her alanın-

63

da üreten, yaratan demir disiplinle çelikleşmiş bir TKP/ML'yi, il­ keleri üzerinde mutlaka inşaa edeceğiz. Önder yoldaşın sınıfa, hal­ ka, komünizme ve Parti 'ye karşı taşıdığı sarsılmaz güven ve inancı kendimize her koşul altında rehber edineceğiz. Önder yoldaşa, dış ve iç saldınlann her türlüsüne ve MLM kar­ şıtı bütün çizgi ve sapmalara karşı mücadeleyi tavizsizce her şart altında sürdüreceğimize söz veriyoruz. 2. OPK ile, şehit düşen 4. Genel Sekreterimiz önderliğinde girdiğimiz yönelimi daha da güç­ lendireceğiz. Onun, MLM bilimi öncülüğünde bize göstermiş ol­ duğu hedeflere daha güçlü yöneleceğiz. Komünist Önder Mehmet DEMİRDAG yoldaş, önceki önderlerimiz gibi rahat olsun, zira dağların doruklarında, kavganın merkezinde çeliğe su verilmiştir. Partimiz TKP/ML' nin şehit düşen 4. Genel Sekreteri, Komünist Önder Mehmet Demirdağ yoldaş ölümsüzdür! "Herşey sürekliliği sağlanmış gerilla savaşı için" şianyla Komünist Önder, mücadelemizde sonsuza dek yaşatılacaktır! Yaşasın Partimiz TKP/ML, önderliğindeki TİKKO ve TMLGB ! MLM bilimiyle donanmış;

i.

Kaypakkaya, S . Cihan, K. Çelik ve

M. Demirdağ önder yoldaşlann kızıl güzergahında ileri ! Yaşasın Halk Savaşı ! Yaşasın Marksizm-Leninizm-Maoizm ! Parti ve devrim şehitleri ölümsüzdür! Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist Yurtdışı Bürosu 28 Kasım 1997

64

SELAM OLSUN KIZI L ŞAFAKLA G Ü N Ü AYD I N LATAN YE N İ D E N İ NŞA' N I N M İ MARI NA V E G Ü N EŞE S EVDALANAN ÖLÜ MSÜZ PARTİZAN LARA! E mekçiler, dostlar, yoldaşlar; En ternasyo nal pro letaryanın ülkemizdeki temsilci s i ve sömürü­

lı·ıı.

ezilen yığınların komünist öncü müfrezesi TKP/ML' nin, em­

ı ınyalizm ve yerli uşaklarına karşı can bedel i 25 yıldır sürdürdüğü ı ı ı ı icadele günümüzde, daha yoğun ve amansız biçimde devam et­ ı ı ıc kıcdir. Düşmanın envai tür saldırılarını her defasında bo şa çı­ k ; ı ı t an TKP/ML, Halk Savaşı yolunda Demokrat ik Halk İktidarı, """yali zm ve komünizm mücadelesini ısrarla sürdürmektedir. l lcr çeş i t sömürü, zulüm ve haksızlığın kaynağı o l an emperya-

1 ı ı ı ı ı i en çok korkutan, rüyalarını kaçırtan o l gu, hiç kuşku yok ki, --

65

geri bırakılmış yarı-sömürge, yarı-feodal ülkelerde ulusal ve sınıf­ sal temelde sürdürülen gerilla savaşlarıdır. Özellikle de bu korku­ nun en büyüğü, MLM bilimi öncülüğünde Halk Savaşı Stratejisi 'yle sürdürülen gerilla savaşında yaşanmaktadır. Genelde askeri yönü daha fazla öne çıkmakla birlikte, bu savaş, her şeyden önce ideolojik ve politik bir savaştır. Bu savaşta, sömürülen enternasyo­ nal proletarya ve ezilen dünya halklarının çıkarları, yaşamı ve öz­ gür geleceği vardır. Bu savaş, sömürülen ve ezilenlerin varolma, yaşama ve kurtuluş savaşıdır. Çünkü kurtuluşun ve özgürlüğün bir tek yolu vardır, o da ezen ve sömürenlere karşı silah elde can bedeli savaşmaktan geçer. Bu savaş, gaspedilen ve yok edilmeye çalışılan tüm değerlerin tekrar kazanılmasını sağlıyor. Bu savaş, enternasynal proletarya ve ezilen halklar arasında varolan ayrılıkları, farklılıkları ve sınırları ortadan kaldırıyor. Özgür iradeler en çok bu savaşla özgürleşiyor. Bunun içindir ki, sınıfın önderleri ve isimsiz neferleri bayrama gi­ der gibi savaşa gidiyor. Çünkü; yaşamın yolu savaştan ve küçültü­ len ölümlerden geçiyor. Herşey savaşla güvenceye alınıp, savaşla kazanılıyor. TKP/ML, iç ve dış düşmanların her türden saldırılarını boşa çı­ kartarak 1 995 'de 2. OPK'sını başarıyla sonuçlandırdı. Parti, 25 yıl­ lık mücadele tarihinin dersleri üzerinde, artık yeni bir süreç başlatı­ yordu. Bu 5Üreç kendisini; enternasyonal proletaryanın bilimine, ideolojisine, ilkelerine, teorisine, politikasına, pratiğine olan sarsıl­ maz bağlılıkta ve sınıfa, devrime, halka, Parti 'ye ve komünizme olan sadakatin devrimci-teori ile devrimci-pratik arasında yakala­ nan uyumda ifade ediyordu. Bu süreç kendisini, Parti 'yi Yeniden İnşa etmede, ilkeleri üzerinde proleter disiplinle ayağa doğrultmada sürekliliği sağlanmış bir gerilla savaşında izah ediyordu. Ve bu sü­ recin mimarları ve militanları ürettikçe, yenilendikçe, arındıkça ve savaştıkça, Parti 'nin harcı sağlamlaşıyor ve Parti ilkeleri üzerinde

66

ayağa doğruluyordu. İşte TKP/ML, hedeflerini büyüterek kendisini devamlı yetkin­ k�tirirken, gerilla savaşını sürekli hale getirip yaygınlaştınrken, �avganın merkezinde, savaşın odağında Yeniden İnşa'nın baş mi­ ıı ıarı Parti Genel Sekreteri ve Yeniden İnşa'nın militanlarını şehit verdi. Parti Genel Sekreterimizin kaybının bizler açısından ne denli hiiyük olduğunu söylemeye hiç gerek yok. Çünkü süreci siyasal­ ııleolojik-askeri açıdan en iyi gören, hedefleri berrakça gösteren yoldaşların başında geliyordu Genel Sekreterimiz. Ancak, bu ı \nemli kayıp ile ne savaşımızın gelişimi ve yürüyüşümüzün ilerle­ y i�i ne de Parti inşamız ve yeni atılımlarımız engellendi. Savaşın kızgın pratiği içinde Partimiz, kolektif Parti önderliğin­ de yaşanan kadro eksikliğini kısa sürede giderecektir. Çünkü; pro­ ktarya ve öncüsü, sınıf düşmanı ile girdiği bu kıyasıya savaşta ön­ der kadrolarını sürekli üretecek ve yetişt�recek güçtedir. Temelleri­ ııin önder yoldaş tarafından atıldığı, çerçevenin Mimanmızca belir­ kndiği ve hedeflerin Genel Sekreterimizce gösterildiği kolektif Parti önderliğimiz, daha büyük deney ve tecrübelerle görev başın­ dadır! Partimizin örgütlü tüm militanları, daha büyük sorumluluk­ lar ve görevler üstlenmek, Yeniden İnşa'yı ve savaşı daha ileri ı ı ıevzilere taşımak için, kolektif Parti önderliğimizin perspektifleri doğrultusunda safları çelikleştirip, kızıl bayrağı daha yükseklerde ıkvraldılar. 2. OPK ile safları netleştiren ve Yeniden İnşa'nm anlam ve öne­ ı ı ı i ni bilince çıkarmış partizanlarda, umutsuzluğa, çaresizliğe ve ka­ ı aııısarlığa kati yen yer yoktur. Çünkü her birimiz, özellikle 2. ı >l'K 'mız ile umudu, çözümü ve savaşı büyütme gibi onurlu bir gö­ l l' V İ üstlenmiş bulunmaktayız. Mücadelenin farklı alanlarında mev­ ı i lcnen ve daha çok mevzilenecek olan Partizanlar, kolektif Parti i lııdcrliğimizin perspektifleri doğrultusunda safları daha çok sıklaş­ t ı ııyor. Yeniden İnşa'nm �ekillenişinde ve yeni yönelimimizin hat67

tında daha çok kenetleniyoruz. Kızıl bayrağı yere düşürmeden bize devreden yoldaşlarımız, bedenleriyle tohum olup toprağa birer bi­ rer düşerlerken, düşmandan hesabın kat kat sorulması için toprak­ tan binlerce ürün vererek bize daha çok yakınlaşıyorlar. Bu ölüm değil yaşamdır, hem de savaşla özgürleşen onurlu bir yaşamdır. 2. OPK'nın kararları ve kolektif Parti önderliğimizin taktik poli­ tikaları doğrultusunda mücadelesini sürdüren Enternasyonal İlişki­ ler Büromuz (EİB), Yeniden İnşa'nın mimarı ve militanlarını, mü­ cadelesini ve hedeflerini daha çok büyüterek ve savaşa daha üst dü­ zeyde katılarak anacaktır. Enternasyonal faaliyetimiz, Yeniden İn­ şa 'ya uygun şekillenmede, Parti 'yi ideolojik-politik-teorik-askeri­ örgütsel-sosyal-kültürel-ahlaki vb. alanlarda ilkeleri üzerinde ayağa dikmede, alışılagelmiş tüketici ve yakınmacı pratiği kapı dışarı et­ mede, swaşa uygun ve savaşa hizmet temelinde faaliyetlerini daha güçlü örgütleyecektir. Enternasyonal proletaryanın bilimi MLM önderliğinde hedeflerini, ürünlerini ve kendisini sürekli aşmada, sosyalist yarışma anlayışı ile diğer alan, kurum ve organlarımızla daha güçlü ve ileri mevziler için yarışacaktır. Şimdi biz Partizanlar; mücadele alanlarında kollektif Parti ön­ derliğinde safları sıklaştırmalı, mevzileri daha da güçlendirmeliyiz. Hedefler yükseltilerek umut daha fazla büyütülmelidir. Kendimizi sürekli aşmalı, savaşa göre şekillenerek savaşı daha çok büyütmeli­ yız. Şimdi biz Partizanlar; kolektif Parti önderliğinde devrimci teori­ yi devrimci pratikle daha çok bütünleştirmeliyiz. Yığınları, sorun­ ları ve düşmanı tanımak, savaşı her alanda büyütmek için zihinsel tembelliğe dur diyerek, daha fazla bilimsel araştırmalar yapmalıyız. MLM biliminin diyalektik ve tarihsel materyalist yönteminin teles­ kopik ve mikroskopik silahını daha yetkince kuşanarak görevlere dört elle sarılmalıyız. Şimdi biz Partizanlar; kolektif Parti önderliğinde politik çalış68

ıııanın önemini daha iyi kavrayarak yetkinleşmeli, ideolojik müca­ ıklcnin anlamını daha derin bilince çıkararak netleşmeliyiz. Sınıfı­ ı ııız-halkımız-devrimimiz-komünizm ve Partimiz için bedel ödeme lıi l incini savaşçı, militan bir kimlik kuşanarak çelikleşmeliyiz. Şimdi biz Partizanlar; kolektif Parti önderliğinde sınıfımızın ve ııleolojimizin sağlam, istikrarlı adamı olma bilincine varmalı, envai ııir akıntı ve rüzgara göğüs germe dirayetini göstermeliyiz. Müca­ de leyi üç-beş yıla ayarlayarak ayrılmayı ve kaçmayı planlayan hü­ k iimet adamı örneğindeki gibi değil, her şart ve koşul �ltında devlet oıdamı (sınıf ve ideolojinin adamı) olma direncini göstererek bir ya­ �aın boyu sürdürmeyi zorunlu görev bilmeliyiz. Şimdi biz Partizanlar; yakınarak, hayıflanarak ve üzüntülere ka­ pılarak sorunların hiçbir zaman çözülemeyeceğini iyi bilmeli, zi­ hinsel ve fiziksel tüketici bir pratikle mevzileriıı oluşturulamayaca­ ı).ını ve savaşta ilerlemenin kaydedilmeyeceğini çok net biçimde �·. iirmeliyiz. Yılgınlığa ve karamsarlığa düşman, cesaretsizlik ve cü­ l l'lsizliğe kindar, sınırlılığa ve statükoculuğa beynimiz ve yüreği­ ı ı ı i z çoktan doymuş olmalıdır. Şimdi, biz Partizanlar; kolektif Parti önderliğinde bilimsel cesa1 l'l İ bilenerek hata, yanlış ve zaaflarımızı net biçimde ortaya koy­ ı ııalı, eleştiri ve özeleştiri mekanizmasını daha iyi i şleterek yanlış \'l' hatalarımızı daha çabuk, zaman aşımına uğratmadan anında aş­ ı ı ıal ıyız. Bireysel üretimi ortak çalışmaya en üst düzeyde motive l'derek kolektif üretimi artırmalı, genel merkezi politikayı en yara­ ı ı c ı tarzda somuta uyarlayarak uygulamalıyız. Şimdi, biz Partizanlar; kolektif Parti önderliğinde örnek inisiya­ ı ı l ve yetkinliklerimizi artırmalı, müdahale etme ve çözme yetenek­ lni ınizi geliştirmeliyiz. Örnek tavır ve yaşamımızla geniş yığınlar 11 1.erinde doğal otorite yaratmalı, militan ve ihtilalci, politik ve yet­ k i ı ı mücadele kabiliyetimizle kavga dostlarımız arasında saygınlık ı ı yandırmalıyız. 69

Şimdi, biz Partizanlar; kolektif Parti önderliğinde sınıfın-ideolo­ jinin-teorinin-Parti ' nin adamı olarak bilgiye, araştırmaya, mücade­ leye, olanağa, mevziye, çelikleşmeye doymaz aç birer yeni öğrenci olmalıyız. Kulaklarımız çok daha hassas olmalı, ancak en çok bey­ nimiz ve hizmetindeki yüreğimiz duymalı, gözler çok yakının mik­ roskopu ve en uzağın teleskobu görevini görmeli fakat en fazla bi­ lincimiz ve kontrolündeki kalbimiz görmelidir. B izler, enternasyonal alanda mücadele yürüten Partizanlar ola­ rak; Yeniden İnşa' nın Mimarı 'nın da içinde yer aldığı kolektif Parti önderliğimizin belirlediği perspektifler doğrultusunda, mücadele­ mize daha sıkı sarılarak hedeflerimizi büyüteceğiz. Mücadele alanı­ mızda Parti 'yi layık olduğu yere ve hak ettiği düzeye kesin suretle taşıyacağız. Çalışma tarzımızı ve mücadele anlayışımızı Yeniden İnşa'nın gereklerine yaraşır duruma getireceğiz. Kendimizi sürekli aşmayı, hedefleri devamlı büyütmeyi ve politikleşmeyi Yeniden İn­ şa'nın emrettiği düzeye ulaştıracağız. Yeniden İnşamızın Mimarı ve kolektif Parti önderliğimizin önemli bir kadrosu olan Mehmet Demirdağ yoldaşın. " . . . Durum iyidir, çünkü çözümsüzlüğün değil çözümün, dağılmanın değil bir­ leşmenin, karamsarlığın değil umudun yolundayız ... ", " ... Kararlı­ yız, bilincimiz berrak, yönelimimiz net, beklentimiz gerçekliğimize uygun ve bilimseldir! . . Zira incelendiğinde görülecektir ki, en bü­ yük zaafımız tespitlerimize uygun davranmamak, taktik politikala­ rımızı yaşama geçirmekte olması gereken sabrı göstermemek ol­ muş ve inançsızlık bu zaafımızdan filiz vermiştir. Şimdi bunları kırmaya başladık, sıra köklerini söküp atma sürecine gelmiştir... " vb. net perspektifleri mücadele alanımıza zengin taktiklerle uygula­ yarak görevlere daha sıkı sarılacağız. EİB, Yeniden İnşa sürecinin başlatılmasıyla birlikte; alışılagel­ miş eski çalışma tarzı, anlayış ve küçük hedeflerden ciddi oranda koparak, Yeniden İnşa'ya gücü oranında katkıda bulundu. Kolektif 70

l 'arıi önderliğimizin perspekitfleri doğrultusunda belirlenen hedef­ ine öncelik ve ağırlık verdi. Genel merkezi politikayı özgüle yara1 ır ı tarzda uygulamaya çalışarak, hedefleri ve amaçları önceden be­ l ı ı lcnmiş somut projeler üzerinde yoğunlaşarak, belli kazanımlar rldc etti. Bizler için, Partimizin Yeniden İnşası'nın Mimarını ve militan­ ları n ı anmak demek; sınıfımıza, ideolojimize, bilimimize, teorimize w Partimize daha sıkı sarılarak daha büyük ürünlerle, daha üst aşa­ ı ııada yeniden doğmak demektir. Bizler "hata, zaaf, yanlış ve eksik­ l ıklerimiz, kendilerini tekrarlayan biçimde değil, her gün, ay ve yıl rksiklik ve zaaflarımızı aşarak, yenilenmeli ve değişmeliyiz" bilim­ \l'I öngörüsüyle, mücadeleye sarılıyoruz. MLM bilimi öncülüğünde 'ııııfa-halka-devrime ve Parti' ye daha sıkı sarılarak, ürünleri çoğal­ ıarnk, hedefleri yükselterek, savaşı ilerletip sınıf mücadelesinde da­ ha ileri atılarak yoldaşlarımızı anacağız. Biz Partizanlar özgür bir v,l'lecek, sıınfsız-sömürüsüz bir toplum için bedel ödemeyi gönüllü kabullenmiş ve köhnemiş, karanlığa mahkum edilmiş bir yaşamın 'ahibi düşmanımıza çok daha büyük bedeller ödettirmeyi de zorun­ lıı, kaçınılmaz ve tarihsel bir görev biliriz. Sdam olsun kızıl kanlarıyla şafakları kızıllaştıran Yeniden İnşa'nın mimarı vr militanlarına! Sl'lam olsun kızıl kanlarıyla Karadeniz şafağını kızıllığa tutuşturan Parti­ ıaıılara! Sdam olsun Taşova, Topçam direnişleriyle Karadeniz'i Kızıldenizleştiren halk savaşçılarına! Sdam olsun enternasyonal proletarya ve ezilen dünya halklarına! Ya�asın Halk Savaşı ! Ya�asın Marksizm-Leninizm-Maoizm! TKPIML Enternasyonal İlişkiler Bürosu Aralık 1997

71

İleri ][dım

O zan Can B akış

iman, önderımız Yeniden lnşa'nm Jt! , Halk savaşı na Mehmet oemirdag devam ediyor kumanda etmeye

YENİD E N İNŞA'N I N MİMARI, Ö N D E RİMİZ M E H M ET D E MİRDAG HALK SAVAŞ l'NA KU MAN DA ETMEYE DEVAM EDİYOR İleri Adım/Ozan Can Bakış Ancak yaşarken, savaşımlarıyla çığır açanlar, ölümleriyle abi­ deleşir, ölümleriyle bayraklaşırlar. İdeolojik ölüm, düşünsel ölüm, kişilik ölümü ölümlerin en sıra­ danı, en bayağısıdır. İster devrimci, komünist olsun, kimden yana, kimin, hangi sınıfın ideolojisinden besleniyor, gıdasını hangi kül­ türden, hangi ahlaktan, hangi hukuktan alıyor, yani ideolojik şekil­ lenişine bakacağız. Burjuva-feodal ideoloji ve onun tüm türevilerinin ölümü, hem de bayağı bir ölümü ifade eder. Bu ideolojiden, bu düşünceden, kültürden, ahlaktan beslenen toplum ve kişilik, gerçek anlamda çürütülmüş, düşkünleştirilmiş, adeta bitkisel yaşama sorulmuş bir "yaşam"ı yaşamaktadır. Fiziki olarak yaşayan, ancak tüm insani 72

l onksiyonları esas olarak dumura uğratılmış bu insan tipinin, in­ 'an lık adına yaşadığı bir şey kalmamıştır. Burjuva-feodal ideoloj i ıoplumu v e bireyi bayağı bir ölüme mahkum etmiştir. Proletarya ideoloj isi YAŞAM'dır. Öldürülmüş, bitkisel yaşama 'okulmuş toplumu, kişiliği yeniden diriltmek, insanlaştırmak ve in­ 'anca yaşatmaktır. Proletarya ideoloj isinden, kültüründen, ahlakın­ dan gıdasını alan toplum, böyle yaşayan birey, sadece bugünü de­ �'.il, geleceği temsil etmekte, geleceği kendi sosyal yaşamında yaşa­ ıııakta, büyütmektedir. Bu ideoloj i ve düşünceden gıdasını alan ya­ �am, savaşım kişiliği olarak ölür. Bu bilimseldir. Doğanın kanunu ı ıliyalektik-materyalizmin yasasıdır. Sıradan olan, rezil olan, rüsva olan ideolojik ölümdür. Düşünsel ı lliimdür. Kişilik ölümüdür. Devrimciler, komünistler böylesi i l liimden korkarlar. Böyle rezil ölümden korkmalıdırlar. Düşman ıdcolojisinin güçleri böyle ölümlerle gerçek zaferler kazanırlar, proletarya güçleri, parti, halk, devrim böyle ölümlerle gerçekten ıayıflar, gerçekten kan kaybeder ve giderek yenilgilerden kurtula-

73

maz, bitkisel yaşama girer, ölümlere mahkum olur. Devrim, sosyalizm, komünizm adına, Parti, sınıf savaşımı, halk adına bir şey üretmeyenler, üretileni büyütüp yaşatamayanlar, Par­ tinin önderliğindeki sınıf savaşımının, Halk Savaşı'nın kişiliğini kuşanamayanlar gerçekte ölü olanlardır. Bugün ve gelecekte yaşa­ mayanlardır. Partinin Yeniden İnşa sürecinin önemini kavramayan, Yeniden İnşa sürecinin misyonunu yüklenemeyen, eski tarzın temsilcisi ol­ makta ısrar eden bürokrat, tüm dinamiklerini yitirmiş asalak ve ge­ çinmeci, sıradan toplum bireyinin kişiliğinden kopamamış ve "sı­ radan devrimci"liği bir tarz haline getirmiş kişilik, ne savaşın kişi­ liği olabilir, ne geleceği yaşayabilir, ne de yaşatabilir. Bu kişilik, burjuva-feodal ideolojiden gıdasını aldığı için ölü ya da "bitkisel yaşam" sürdüren kişiliktir. Bu kişilk, devrimi, Parti 'yi omuzlaya­ rak ileri gitmez, savaşı ileri taşımaz. Aksine bir ölüm gibi Parti­ 'nin, devrimin savaşçı kişiliğinin omuzlarına çöker. Yük olur. Bu ölü kişilikten kurtulmak, bunu değiştirmek, dönüştürmek, dönüş­ müyorsa bundan arınmak savaş kişiliği açısından başlıca görevler­ den birisidir. Bunu anlamak zorunludur. Bu düşünsel ölüm, ideolo­ jik ölüm ve kişilik ölümünün ürünü olan insan tipinden kurtulmak vazgeçilmez görevlerden biridir. Böyle bir kişilik ya değiştirip dö­ nüştürülerek ileriye, sınıf savaşımının kişiliğine büründürülecek ya da tasfiye edilerek savaş partisinden arındırılacaktır. Bu ölü kişilik­ lerle uzun zaman birarada yaşanamaz, yaşanmamalıdır! Savaşın kanunu, Bolşevik Parti anlayışı bize bunu emrediyor. Bu söylediklerimiz, Yeniden İnşa sürecinin tarzının kendisidir. Aykırı karşılanabilir. Bu önemli değil. Önemli olan sınıf savaşımı­ na, Parti 'ye, yeni sürece aykırı olmamasıdır. Eski tarz bundan ra­ hatsız olmuyorsa, problem vardır. Rahatsız oluyorsa bu iyidir, iyi yoldayız. Yürümeye devam ! .. Sınıf savaşımı tüm şiddetiyle devam ediyor. Elbette kişiliklerde, 74

nk i tarz ile yeni tarz arasında bunun şiddeti yansıyacaktır. Önder voldaşımız Mehmet Demirdağ bunu derin bir kavrayışla şöyle ifa­

ı ll' etmektedir:

"Fırtmalar içinde , bıçak sırtmda yürüyoruz!" İdeolojik-politik-örgütsel savaşım, bıçak sırtında yürüyebilme direti ve yeteneği göstermektir. B un u aynca işleyeceğiz. Ş imdilik )!.l'çıyoruz. Bedenen yitirdiğimiz önderimiz, Parti ' nin Yeniden İnşas ı ' nı ,

< icrilla Savaşı ' na önderlik etmeye devam ediyor. . . Yol göstermeye

ı ll'vam ediyor ve bize şu yolda yürümemizi emrediyor: Bu yolda y!irümekle, Partili kişil iğe, savaş kişiliğine kavuşabileceğimizi, bu � i � i likle devrime yürüyebileceğimizi söylemektedir. 'Teorimize ve stratejimize, yaşadığımız topraklara ve dünya ��l'rçeğine vakıf, diyalektik materyalist yöntemi içselleştirmiş, poli­ ı ik olarak üretken, planlı, disiplinli, hedefli bir çalışma tarzı uygu­

l ayan, kolektivizmi içselleştirmiş, her an öğrenci, her an öğretmen,

.'·l saat komünist, deneyimli, dersler çıkarmayı bilen, çıkardığı ı ll'rsleri uygulayan, geniş kitlelerle siyasi, canlı bağlan olan, savaş­

,· ı . fedakar, gözüpek, inisiyatifli, ufku geniş, karmaşık problemleı iıı içinden çıkabilen, eleştiri ve özeleştiride bilimsel, hesapsız, ya­ �aının hiçbir anında, hiçbir kişisel ç ıkar, rahat ve kolayı gözetme­ yl'n, tamamen PARTİYE, DEVRİME, HALKA ve YOLDAŞLA-

1< l NA kendini

adamış, geniş bir kadro yapısına sahip olmamız De­

mokratik Halk Devrimi 'ni zafere ulaştırmamız için zorunludur." ( Mehmet Demirdağ) Yaşamı ve düşünceleriyle çığır açan önderimiz, ölümüyle böyle l ıa yraklaşmaktadır. Bu bayrak daha da kızıllaştırılarak yükseklere \'l• k i lecek ve dalgalandırılacaktır. Bu görev bizim ... Azmeden başarabilir! Yaşamıyla ölümsüzleşebilir, ölümüyle

l ıa yraklaşabilir.

75

Ö zgür ce

Bulut

Çiçek

Yeniden ve Sürekl i lnşa

YENİDEN VE SÜREKLİ i N ŞA Özgürce/Bulut Çiçek Komünist Partisi inşası süreklidir. Ortak ideolojik-politik çizgi­ nin belirlenmesi ve örgütün temel gövdesinin oluşturulmasındaki inşa etme ilk adımdır, kuruluştur. Ancak kuruluşuyla birlikte başla­ yan inşa süreci parti yaşamı boyunca durmaksızın devam eder. Çünkü parti durmaksızın sınıf mücadelesini yürütür ve durmaksı­ zın ortaya çıkan sorunlara çözüm üretir, ona göre politika belirler, örgüte ona göre biçim verir ve sorunları ancak böylece çözebilir. . . Sınıf mücadelesinin doğası v e diyalektik materyalizmin görüş açısı bunu gösteriyor. Sınıf mücadelesinin içinde bulunduğu her özgül süreç, KP'nin inşası için de özgül bir süreçtir. Özgül görevler 011aya çıkarır, öz­ gül çalışma tarzlarını gerekli kılar. KP, sınıf mücadelesinin sorun­ larını baştan sona tekdüze bir çalışma tarzıyla, sadece stratejik dü­ zeydeki politik belirlemeleri tekrar etmekle çözemez. Somut ko­ şulların nesnel-gerçekçi tahliliyle hareket eder, stratejiye hizmet eden taktik belirlemeler, yönelimler ve özgül örgütlenme biçimle­ riyle sınıf mücadelesini yürütür, önderlik eder. . . Ve yine ideolojik sorunlar her an karşımıza yaşayan canlı hayat içinden burjuva ide76

olojisinde kaynak bulan envai çeşit tez çıkarırlar. KP, burjuva ide­ olojik akımlara karşı, durmaksızın bir savaşım yürütür. Bu savaşım, l'arti içinde de burjuva sapma ve çizgiye karşı sürer. Bu aynı za­ ıııanda, bu çizgilerin politik izdüşümleriyle, kültürel-sanatsal ve ah­ laksal yansıyışlarına karşı da mücadelenin durmaksızın süreceği, K P'nin de bu savaşımı zaferle taçlandırması için kendini onun ge­ reklerine göre örgütsel olarak da yeniden-yeniden inşa etmesi de­ ıııcktir. Bilinmektedir ki; doğru bir strateji, ancak smıf müca­ delesinin içinde bulunduğu duruma yamt verdiğinde ve günün o;orunlanm stratejiye göre düzenlenmiş çalışma ile çözerek iler­ lrdiğinde yaşam bulmuş ve ancak böylelikle kendini gerçekleş­ t irmiş olacaktır. Kısacası, Parti inşası baştan sona kadar bitmeyen, sınıf mücade­ ll'sinin ihtiyacına göre Parti 'yi sürekli yenileyen ve şekillendiren lıir süreçtir. Bugün Proletarya Partisi kendisini sınıf mücadelesi koşulların­ da: ilkeleri üzerinde ayağa dikilme merhalesini aşma ve sürekliliği \ağlanmış gerilla savaşını sürdürme noktasında konumlandırmıştır. Bir başka deyişle, Halk Savaşı'nm Türkiyelileştirilmesi noktasın­ da olumlu mesafeler katetmiştir. Ancak bunu sadece ola.ğan sınıf mücadelesi koşullarından ge­ �·crken ve onun ihtiyaçlarını karşılama düzeyinde değil; hem 1 2 l ·: ylül 'ün izlerinin devrim cephesine nüfuz edişdeki ısrarlı saldırıla­ n hem de Parti 'yi içten dejenere etme ve tepeden darbeleyip tasfi­ Yl'YC yeltenen darbeciliğin yarattığı yozlaşma ortamında sürdür­ ı ııcktedir. Parti bu süreçte öyle ideolojik-politik ve örgütsel saldırılarla ıalırip edilmiştir ki; soldan ve sağdan saldıran bu tasfiyeci çizgile1 1 1 1 örgütsel tasfiyesiyle iş bitmemiştir. Köklü bir şekilde ideolojik a ıı nma, siyasi yetmezliklerin aşılması, örgütsel yapının ilkeleri üze­ ı ı ııdc Yeniden İnşası ve bunların başarısının anahtarı olarak yeni ı ı pıc kadronun, yani Parti kişiliğinin yetiştirilmesi gerekmektedir. İçinden geçtiğimiz inşa süreci o nedenle; zaten devamlılığı olan 77

olağan inşa sürecinin ötesinde özel bir süreçtir. Yeniden İnşa süre­ cidir. Bu anlamıyla bozulanları tamir etmek değil, daha üstün nite­ liklerle Yeniden İnşa etmek bir zorunluluktur. Böyle olunca, sürecin yüklediği görevler de daha ağır olmakta­ d ı r. Daha çok çaba, görevlerde uaha üst düzeyde bir yoğunlaşma ve daha üst düzeyde kendinle/kendimizle hesaplaşma ve bütün bunları sınıf mücadelesinin kızgın pratiği içinde hayata geçirme... İdeolojik arınma ve savaşçı Parti kişiliğini yaratma en önemli halkadır. Çünkü, ideolojik dejenerasyon her alana nü­ fuz etmektedir. Dünya görüş açısı dejenere olduğunda; politik ele ahştan tutahm da örgüt anlayışına kadar her yere, her şeye nüfuz eder, onu bozar. Yoldaşlık ilişkileri yozlaşır. Demokratik­ merkeziyetçilik uygulamaları dejenere olur... Burjuva yaşam tarzı va ahlakı yol bulduğu her çatlaktan sızar ve onu büyük bir gedik haline getirir... Savaşçı kişilik gider, şikayetçi kişilik gelir. Kendini sorgulama ve savaşa göre şekillenme gider, hep başkalarını yargıla­ ma çizgisi hakim olur. Kolektivizm, disiplin, geneli düşünme ve kendini Parti 'ye sunma gider; bireycilik, alancılık, kendini Parti 'nin üstünde görme ve Parti 'yi kendine göre şekillendirme hakim olur. Tek merkez gider, çok merkez hakim olur... Bugün Proletarya Partisi bu yönlü yönelimlere tepeden bir darbe vurmuş ve her şeye proleter tarzda yeniden çekidüzen vermekte önemli merhaleler katetmiştir. Bu otorite görülmelidir... Şehit dü­ şen Yeniden İnşa'nın Mimarı ve savaşçı yoldaşların kişiliğinde işte bu Yeniden İnşa'nın sembollerini, Parti kişiliğini bulmaktayız. Söylemenin-yapmanın; faşizme ve yanlış anlayışlara karşı sa­ vaşmanın, bu savaşın onurlu bir ürünü olmanın en has göstergesi olan bu yoldaşlarımıza ve Partimize layık olmak istiyorsak; Yeni­ den İnşanın önderliğinin direktiflerini kavramaya ve onu yaşanır kılmaya vargücümüzle sarılmalıyız. Kendimizi ideolojik arınmaya tabi tutmalı, Yeniden İnşa'nın il­ keleri ve savaşçı kişiliği çizgisinde örgütlenmeliyiz.

78

Dolaysızca

J'erh&t All

lUerln nevrim sayısız şeb omuzı anml1 yDselir

·

DEVRİM SAYISIZ Ş E HİTLE R İ N O M UZLARI N DA YÜKSELİR Dolaysızca/Ferhat Ali Savaş sürüyor, hamle büyüyor, devrim tırnianıyor... Şehitler dii�üyor, umut yükseliyor, Parti yüceliyor... Ve devrim ve devrimci savaş örgütü ve Karadeniz Hamlesi en ıafine temsilcisini, önderini süreğen gerilla savaşında yitiriyor. Her devrimin, onun tuğlalarını ören devrimci savaşçı örgüt için ağır bedellere yol açması devrimin evrensel yasasıdır. Dev­ ıi ııı denen soylu yolun basamaklarını tırmanmak isteyen herkes, devrimin doruğuna zorluklarla, acılarla, sayısız devrim şehitleriyle varı lacağını bilir. Devrim, şehitlerin özverisi ile onların omuzların­ da yükselir; kan ve canla kazanılır. Son bir yılda giderek büyüyen Karadeniz Hamlesi, bu hamlenin hem "askeri" hem "mimarı" Mehmet Demirdağ da dahil Özgür'ü, çifte Ümitleri, Duran' ı ve l >ilek' i ateş çemberi altında, mücadelenin o kızgın ateşinde ara79

---

mızdan çekip aldı. Burjuva-feodal rejimin askeri teknikle donanmış en seçme asker, polis ve sivil güçlerinin demir ağı içinde devrim tırmanı­ yor. Şehitler vererek, acıları göğüsleyerek, erişilmeze yetişerek, umudu tazeleyerek tırmanıyor. Büyüyen devrim de, eşi görülmemiş birleşmiş, merkezileşmiş karşı-devrim yaratarak ilerliyor. Şimdiler­ de karşı-devrimin en koyulaştığı alanlardan biri de Karadeniz. Emeğin köleleştirilmesi üzerine kurulu rejim tüm gücüyle bu alana yükleniyor. Daha "tohum" halindeyken, "serpilip gelişmeden", "kökleşmeden" bitirmek istiyor gerillayı. Devrimi besleyen kanal­ ları tıkayarak, hareket alanını daraltarak, dar bir alana hapsederek, eylemsizliğe tutsak ederek ve de kayıplarla gerillanın maneviyatını bozarak devrimci savaş örgütünü kalbura çevirmek istiyor karşı­ devrim güçleri. Devrimci sınıf savaşımcısı örgütün şehitleri devrim tarihine ak­ lını, yüreğini ve bedenini koydular. Tıpkı Çartistler, Liebknechtler, Rosalar gibi ... Tıpkı Kaypakkayalar, Mahirler, Denizler ve Mazlumlar gibi .. . Ama unutulmasın, devrimci mayalanma zamanıdır; gerillada kökleşme dönemidir. Büyüyen savaş, devrim saflarından bazen en seçkin önderleri çekip alır. Ama her defasında yerlerini yeni yol­ daşları doldurur. Devrimci savaş hamlesi büyüyerek, kesintiye uğramadan Halk Savaşı basamaklarını sonuna dek tırmanmayı sürdürü­ yor. Devrimimize karşı ne denli karşı-devrimin fırtına bulutları top­ lanırsa toplansın, Karadeniz Hamlesi hızından hiçbir şey yitirmek­ sizin yaratıcı devrimci eylemiyle sürüp gidiyor. Bu büyük hamle ortasında yitirdiklerimiz kararlılık ve saldırı ruhu ile yola koyuldu­ lar, ardılları da aynı gözüpeklik ve yiğitlikle bu hamlede kökleşme­ yi devrim andı saymışlardır-asla "gölgeye çekilmeden". Yol gösterilmiş, gerilla ayağa doğrulmuştur... Ve burjuva-feodal

80

dev let baltayı taşa vurmuştur. Granit kadar sağlam bir temel üzerin­ dl' Karadeniz hamlesi kökleşiyor. Muharebe meydanlarında verilen kayıplar değil Halk Savaşı 'nı geriletmeyi, devrimci silahlı mücade­ blc daha da kökleşmenin coşku ve enerjisini geride kalanlara aşılı­ .v ı ır. Aslolan bu hamleyi besleyen unsurları, olguları ve koşulları aıı lamak ve yaşamın her alanında buna uygun olarak yeniden "kalı­ lıa dökülmektir". Karadeniz Hamlesi, adı "devrim" olan bir tek şe­ y e , bir tek ideale, tek bir amaca, o yüce tutkulu sevdaya yönelmişti. Mehmet Demirdağ ve yoldaşlarının tek amacı da bu yüce tutku, bu ıııuhteşem yol, bu yolun sonundaki aydınlık gelecekti. Marksizm-Leninizm-Maoizm'in ideolojik yol göstericiliğin­ de devrim denen soylu yola kilitlenmek ve savaşçı Parti ruhuy­ la yeniden "kahba dökülmek". A nm tarihsel koşulları ısrarla hunu emrediyor. Halk Savaşı rotasında şehit düşen her şehidin ar­ d ı l larından istediği budur. Israrla, inatla ve inançla yeniden kalıba diikülmek... Günlük yaşantıyla, pratik koşuşturmayla, kitle çalış­ ıııasıyla, örgütsel çalışmayla ve de "devrimin askeri " olarak yeni­ dL:n kalıba dökülmek. Mehmetlerin yolu fena halde bunu emredi­ y or. Karadeniz Hamlesinin kendisi de yeniden kalıba dökülmenin ı l k gökgürlemesi değil miydi? Yeniden kahba dökülmede aslolan, ideolojik olarak kahba dükülmektir. Gerisi buna tabidir. İdeolojik olarak netseniz, açık bir ideoloj ik kimlik sahibi iseniz, bu sağlamlık tüm bir çalışmaya etki­ de bulunur, yalnızca kendisini değil, çevresini de dönüştürmede ge­ ri k mez. İdeolojik olarak sağlamca donanmış devrimci örgütte alı­ ııan göreli yenilgilerden hemen sonra, umutsuzluk ve düş kırıklığı ,aflarda çok az rağbet bulur. Zaferin yenilgilerle içiçe ilerleyeceği ı•.L'rçeğine rahatlıkla vakıf olunur. Bizimki gibi bir ülkede, yani süreğen faşizmin, süreğen devrim­ ı·i durumun, süreğen bunalımın ağlarına takılmış bir ülkede; top­ ıak-köylü-ulusal sorunun, demokratikleşme ve siyasal özgürlük so81

rununun her daim ülkenin tepesinde asılı kalarak çözümsüz kaldığı yan-sömürge, yan-feodal bir ülkede devrimde direnmek, ilk adım olarak Halk Demokrasisi ve bağımsızlıkta direnmek ve bu direnişin yolu olarak Halk Savaşı Stratejisi 'nde direnmek ve bu direnişi ge­ niş bir zaman dilimine yayarak sebatla ele almak aslolandır. Nedir ki, Halk Savaşı'nın birkaç on yıllık perspektifle, uzun solukluluğu ve çetin bir savaşımı gerektirdiği çoğu kez anlaşılmamış bulunuyor. "Bugünden yarma " devrim mantığı, Halk Savaşı teorisinin Uzun Süreli Savaş Stratejisi 'ne terstir. Alınan kısmi bir darbeden hemen sonra umutsuzca bocalayanların sayısı az değildir. Devrimi kırlar­ dan şehirlere taşımak demek, uzun süreli savaş mantığında sebat et­ mek demektir. Kuru gürültü ve "fantastik maceracıhğı" kapıdışarı etmek demektir. Daha nice şehitler ve hem de şimdikinden daha fazla şehitler verilecek. Daha büyük acılar, zorlu yollar katedilecek. Nice yenilgiler ve yengiler içiçe yaşanacak; geri çekilmeler ve sal­ dırılar; tepelere tırmanış ve vadilere savruluş, coşku ve bunun kırı­ lışı. .. Halk Savaşı budur. Buyük, geniş, zengin düşünüş. Karmaşık, dolambaçlı, çetin ilerleyiş. Yenilgi içinde zafer ve antitezi . . . E n çok, Karadeniz şehitleri bunun bilincindeydi. Mücadelenin ateş hattındaydılar. Bu hamlenin mimarları ve askerleriydiler. Aslo­ lan bu hamlede kökleşmek, bu hamlenin yarattığı çekiciliği, Kara­ deniz şehitlerine layık bir tarzda umudu büyütecek çizgide diri, ta­ ze, kalıcı tutmaktır. Gerisi kolay. Devrimci smıf savaşımcısı ve onun devrimci savaşçı örgütü geçmişte çekildiği sığ suları aşmış, gerilla savaşmda yeterince kökleşmiş bulunuyor. Şimdi umudu diri tutma, burjuva-feodal rejimin surlarmda gedik açma zamanıdır. Baştan sona askerileş­ me, "devrimin askeri" olma, yeniden "kalıba dökülerek" taze baş­ langıca omuz verme, silahların eleştirel gücünde ısrarla ilerleme zamanıdır.

82

ŞEHİTLE RİMİZİ HALKI M IZI N YÜREGİN E GÖME REK, P ROLETARYAN I N ELİN DE BAYRAKLAŞTI RARAK; BAYRAG I ZİRVELERDE DALGALAN D I RARAK YÜRÜYELİM ... YÜRÜYELİM; PARTİ'NİN Y E NİDEN İN ŞASl'N I N , HALK SAVAŞI N I N PO LİTİK-ASKERİ KAD ROLARI OLALIM! Büyük depremler süreci yaşayanlar, büyük acılar yaşayanlar çe­ l ık gibi olurlar. Büyük bir deprem, büyük bir ihanet, büyük bir yıkım ve tasfiye --

83 --

sürecinden çelikleşerek çıktı Yeniden İnşa'nın mimarları ve savaş­ çıları. "Çeliğe büyük ısı ve ani soğutmayla tav verilir. Bu onu sağlam kılar, bu yüzden onu hiçbir şey kıramaz." Yeniden İnşa'nın Miman Komünist Önder Mehmet Demirdağ ve kahraman şehitlerimiz büyük ısı ve ani soğutmayla tava gelmiş, proletaryanın bilimsel ideolojisi Marksizm-Leninizm-Maoizm ile yeniden şekillendirilmişlerdir. Onları yenilmez, yıkılmaz kılan, on­ ları önderliğe taşıyan, sürece yön veren konumuna getiren sınıf sa­ vaşımının bu gerçeği ve gerçeğin bilimsel tarzda yorumlanması, de­ ğiştirilmesi, yeniden yaratılmasıdır. Burjuva-feodal kişiliğin devamı ve bir parçası olan küçük-burju­ va kişiliğin; DÜŞÜNÜŞ tarzının, ÇALIŞMA tarzının, DAVRANIŞ tarzının ve YAŞAM tarzının yıkılması, değiştirilmesi, dönüştürül­ mesi ve PROLETER DEVRİMCİ KİŞİLİGİN YARATILMASI başhbaşma bir direniş, başhbaşma bir devrim, başhbaşma bir zaferdir. Bu, eski tarz ile yeni tarz arasındaki muazzam bir ide­ olojik savaştır. Bu savaşı Marksizm-Leninizm-Maoizm ışığında ve Bolşevik Parti normlarına göre sürdürmek politik-askeri kadroyu çelikleştiriyor. Yeniden İnşa'nın politik-askeri kadrosunu yaratıyor. Yeniden İnşa'nın kadrosu sınıf savaşımını büyütüyor, sınıf savaşımı Parti'yi ve kadrosunu sürekli yeniden şekillendiriyor ve yeniden ya­ ratıyor. Geleceği kuşanıyor, bugünü kazanıyor. Bugünü kazanarak geleceğe yürüyor. Önderimiz Mehmet Demirdağ gibi, TİKKO komutanı Özgür Kemal Karabulut gibi ... Savaşçılarımız gibi. .. Halk Savaşı 'na kumanda eden Proletarya Partisi 'nin kadroları, önderimiz Mehmet Demirdağ'ın çizdiği şu yolda yürüyerek ÇE­ LİKLEŞEBİLİR, "Devrimin bilgili, atak, kararlı kadroları " hali­ ne gelebilirler. Proletarya Partisi'nin, Halk Savaşı'nm politik-askeri kadro kriteri şudur:

84

---

"Teorimize ve stratejimize, yaşadığımız topraklara ve dünya ger­ ,·cğine vakıf, diyalektik materyalist yöntemi içselleştirmiş, politik ıılarak üretken, planlı, disiplinli, hedefli bir çalışma tarzını uygula­ yan, her an öğretmen, her an öğrenci, 24 saat komünist, deneyimli, dersler çıkarmayı bilen, çıkardığı dersleri uygulayan, kolektivizmi ı,·selleştirmiş, geniş kitlelerle canlı siyasi bağlan olan, savaşçı, fe­ dakar, gözüpek, inisiyatifli, ufku geniş, karmaşık problemlerin için­ den ustaca çıkabilen, eleştiri ve özeleştiride bilimsel, hesapsız, ya­ �amın hiçbir anında hiçbir kişisel çıkarı, rahat ve olayı gözetmeyen, tamamen Parti' ye, devrime, halka ve yoldaşlarına kendini adamış kadro yapısına sahip olmamız Demokratik Halk Devrimi' ni zafere u laştırmamız için zorunludur." (Mehmet Demirdağ) Bu kadro nite­ liği ve tipi aynı zamanda Proletarya Diktatörlüğü altındaki sosyaliz­ min sınıfsız-sömürüsüz bir dünya olan komünizme ulaşmasının da mrunlu bir önkoşuludur. Yeniden İnşa anlayışımız; aynı zamanda, Parti'nin dejenere NJilmiş, sıradanlaştmlmış kadro ve savaşçı tipine karşı, kap­ �amh bir ideolojik-politik-örgütseJ, askeri nitelik bakımından hir düzeltme harekatıdır. Önderimiz Mehmet Demirdağ, bu dü1.cltme ve yeniden yapılandırmanın bir yanıyla yaratıcısı, öbür ya­ ıııyla da yaratma pratiğinin her aşamasında adım adım şekillenen iirünüdür. Bu düzeltme harekatının hem kendisi, hem de sonucu olan Parti 'nin Yeniden İnşası somut, genel ve özel hedeflerle yürü­ yor, yürümek zorundadır. Yeniden İnşa önderimiz Mehmet Demirdağ kişiliğinde cisimle­ �1:11 yeni bir düşünüş, yeni bir davranış, yeni bir çalışma, yeni bir �av aş yaşamı, yeni bir örgütlenme, yeni bir kitle çizgisi ve herşey­ dcn önce de düşmana yeni tarzda vuruş anlayışıdır. Proleter devrim­ r i kişiliğin, Halk Savaşı kişiliğinin yukarıda ortaya koyduğu pers­ l ll'ktif doğrultusunda yaratılması ve bunun Parti önderliğinde merkezileştirilmesi, yerel Parti önderliklerinde cisimleştirilme85

sidir. Olgulara nereden bakıyoruz? Sınıf savaşımının sorunlarına nereden bakıyoruz? Parti'ye ve kadro sorununa, savaşın politik-askeri insan tipi­ ne nereden ve nasıl bakıyoruz? İşte tüm bu sorulara verilen yanıt, kendi başına önemlidir. Ancak yeterli dğildir. Verilen yanıt bir so­ nuçtur. Bu sonuca hangi mantıkla vanldığı temel ve belirleyici olandır. Zira diyalektik materyalist yöntemi içselleştirip içselleştire­ meme sorunuyla direkt bağlantılıdır. Bilimle, ideolojiyle direkt bağ­ lantılıdır düşünüş tarzı. Bu anlamda Yeniden İnşa sürecnin temeli, eski düşünüş tarzının kalıplarını parçalamak ve sınıf savaşımının yasalarını kavrayarak buna göre şekillenmektir. Buradaki formülas­ yon şudur: "Sınıf savaşımının reçetesi yoktur, yasaları vardır. " Bu yasaları kavrayan bir düşünüş ve savaşım tarzı ancak zafer kaza­ nabilir. Sınıf savaşımında parti herşeydir. Parti olmazsa sınıf adına, devrim adına zafer adına güçlü ve kalıcı adımlar atılamaz. Ancak, parti kendi başına herşey değildir. Parti, devrim için, sosyalizm için, komünizm için vardır. Parti, proletaryanın bilimsel ideolojisi Mark­ sizm-Leninizm-Maoizm 'in teorik hazinesiyle, politik yol gösterici­ liğiyle, bu niteliğe denk düşen örgüt ve çalışma tarzıyla gerçek an­ lamda amaç için bir Parti -araç- haline gelebilir, getirilebilir. Buı,ıun ilk adımı Yeniden İnşa sürecimizle atılıyor. Bu adımlar savaşım içinde daha da büyütülerek devam edecek, devam ettirilecek. Bu adımların süreklileştirilememesi durumu, Parti 'yi hedeflerinden saptınr, yozlaştırır, sıradanlaştınr. Bunun içindir ki; ideolojimiz sü­ recin başından sonuna; direniş ve savaşa, zafer ve yenilgilere oldu­ ğu kadar, düşünüşümüzde, davranışımızda, çalışma ve yaşamımız­ da, kültür ve ahlakta sevgi ve aşkta da her anımızı sarmalamalı, her adamımıza hükmetmelidir. Yeniden İnşa böyle qir düşünüş tarzıyla gerçek anlamda kavram86

lahilir. Yeniden İnşa, önderimizin ortaya koyduğu komünist kadro � riterlerinj tek belirleyici, tek yol gösterici kriter olarak görüp ve �ayıtsız-şartsız buna göre şekillenmekle tarihsel misyonumuzu oy­ nayabiliriz. Değerlendirmeler yapılıyor, yapılmak zorunda. Neye göre, kime giire yapılıyor? Süregelen, henüz Parti ' de tam olarak değiştirilip, dönüştürülememiş düşünüş, davranış ve çalışma tarzının kalıntıları­ na, yani eski tarza göre mi yapılıyor? Yoksa önderliğimizin ve ön­ derimiz Mehmet Demirdağ'ın ortaya koyduğu kriterleri temel ala­ rak ve savaş yaşamının her alanında buna göre düşünüp, buna göre davranarak mı yapılıyor? Evet hangisi? Hangi tarz? Hangi yoldan yürüyoruz, hangi yoldan yürümeliyiz? Yeniden İnşa ve yeni tarzın kavranıp kavranmadığı, eskinin mi, yoksa yeni tarzın mı bir parçası olunduğu bu sorulara verilen yanıt­ ıadır. Hatta bu soruları sorma cüreti ve sorgulayıcılığındadır. Peşin­ den doğru yanıt verme ve bu yanıtı savaş kişiliğinde, Parti kişiliğin­ de cisimleştirmektir. Sorular sormak, araştırmak, incelemek, olguları analiz etmek ve senteze varmak ... B ilgiye bu bilimsel yöntemle ulaşılabilir. Olgu bu bilimsel yöntemle çözümlenebilir ve senteze, yeniye, hedefe böyle varılabilir. Sorular sormak ama yanıt vermemek olmaz. Sadece ya­ ıııtlar vermek veya sorunları görmek olmaz. Belirlemeyi yapmak, hir meseleyi aktarmak, parçayı bütünden koparmak, bütünde parça­ y ı görmemek, parçalar arasında diyalektik ilişki ve çelişkiyi görme­ ıııck olmaz. Değiştirme, dönüştürme, yeniden yaratma mantığının i�lememesi olmaz. Bu mantığın işlememesi durumunda, senteze va­ rılamaz. Derin ve kapsamlı bir analiz sürecinin sonucudur sentez. Bir hesaplaşma, çatışma sürecinin sonunda varılan yeni bir aşama­ dır sentez. Yeniden İnşa diye adlandırdığımız süreç ve yeni tarz böyle bir sürecin ve çatışmanın sentezidir aynı zamanda. Sorular sormak, düşünmek, yeniden sorular sormak ve yanıtlar 87

bulmak için araştırmak, teoriyle donanmak, pratiğe hükmetmek, te­ oriyi politikaya, oradan örgütte ve yaşamda cisimleştirmek, yaşam­ da cisimlenen biçimini yeniden incelemek ve bunu teoriyi geliştir­ me ve politik yetkinleştirme, örgütsel pekişmenin bir aracı olarak sürekli inceleyen bir mekanizma haline getirmek... Yeni tarzın ken­ disi budur. Öğrenilmesi ve kavranılması gereken budur. Baştan aşa­ ğıya buna göre şekillenmekle Parti 'nin ve Yeniden İnşa'nın kadro­ su, savaşçısı olunabilir. Başka türlü olamaz. Başka türlü olmak, eski tarzın, sıradanlığın, çürümenin, liberalizmin, kendiliğindenciliğin, Menşevizmin, geçinmeci kitle çizgisinin insan tipi olmaktır. Bu ise objektif olarak düşmana hizmettir. Bilinç+örgüt+eylem=sımf savaşımı=yeni bilinç=yeni ör­ güt=yeni eylem Bu böyle sürer gider. Zafere kadar sürmek zorun­ da olan diyalektik yasa budur. Sorun bunun özünün kavranıp kav­ ranmamasıdır. Bu mesele ise çok önemli bir nitelik ayrıma götürür. Sıradan devrimci ile proleter devrimci, eski tarzın insanı ile yeni tarzın insanı arasındaki ayrım ancak böyle bir yaşamın kavranma­ sıyla anlaşılabilir. Zira sınıf savaşımının yasaları dayatıyor. Ya i leri adım atılacak, Yeniden İnşa'nın, yeni tarzın perspektifi kuşanılacak ya da dökülecek, ayıklanacaktır. Başka yol yok. Ara yollar arayan ve bulan mantık, kendine orada bir dünya kuran mantık elbette pro­ letaryaya, Parti 'ye, halka, devrime hizmet etmez/edemez. Çok çarpık, sıradanlaşmış ve eski düşünüş tarzının ürünü olan bir mantık nasıl işlemektedir? Parti, Halk Savaşı, devrim, sosyalizm meselelerine pamuk ipliğiyle bağlı bu düşünüş tarzı meselelere ta­ mamen yüzeysel ve kendi dışında bakmaktadır. Hatta Yeniden İnşa sürcinin bile dışındadır. Ama biçimsel olarak içindeymiş gibi görü­ nerek yazılanları okur, söylenenleri dinler. Ancak bunların ne anla­ ma geldiğini ve kendisinin, alanın burada rolünün olup olmadığını ve bunu nasıl kavrayıp, nasıl yaşama geçireceğini hiç mi hiç hesap­ lamaz, sorgulamaz. Dumura uğramış bu düşünüş tarzı, sistemin ya.•.

88

rattığı insan tipinden farklı mıdır? Değildir. Biçimsel, söylemsel bir l ark olabilir. Ama bu Parti 'ye, devrime, halka, yodaşlara zarar ver­ nıcz mi? Verir. Peki, bu köhnemiş düşünüş tarzıyla, bu idealist-me­ ıafizik düşünüş tarzıyla kime hizmet edilmiş olunur? Peki bu köh­ nemiş düşünüş tarzıyla barış içinde birarada yaşanabilir mi? Yaşanı­ l ı rsa bu ne anlama gelir? Böyle bir "kadro", "savaşçı" tipiyle bıra­ kalım sınıf savaşımını sürdürmeyi, bu ülkede demokratik mücadele hile sürdürülemez. Bunu anlamak, bilince çıkarmak için Yeniden lnşa'nın Mimarı Komünist Önder Mehmet Demirdağ' ın yukarda � oyduğu kriterleri defalarca okumalı, her bir konu başlığını ayn ay­ n ele alarak derinleştirmeli ve bu kriterleri kendimizde cisimleştir­ ıııcliyiz. Proletarya Partisi bir bütündür. En küçük örgütlenmesi hücredir. l 'arti; hücrelerin, komitelerin organik bileşenidir. Sınıf savaşımının her alanında Parti hücreleri, komiteleri, kadroları ve militanları Ye­ niden İnşa ve yeni tarzı önderimizin ortaya koyduğu temel perspek­ ı i lle incelemeli ve tamamen buna göre şekillenmelidir. Sağhkh bir �ekillenmenin olabilmesi için, önce kendilerini bu kriterlere gö­ re değerlendirmeli , bütünleşen ve bütünleşmeyen yanlarım tes­ pit etmeli ve tamamen yeniden kahba dökerek kendilerini Par1 ili kişiliğe kavuşturmalılar. Her alanda bu temel perspektifli kad­ ı ulaşma harekatı, komiteleşme harekatıyla birlikte ele alınmalıdır. B unun bir yanı da örgütsel düzeltme yanıdır. Ki, ideolojik-politik van kadar gerekli ve önemlidir. Zaten bu üç yan kesinlikle birbirin­ ı lt-ıı koparılamaz bir diyalektik bağla bütünü oluşturur. Bazen şöyle düşünülüyor: Parti inşası gerilla alanında sürer. 1 >iğer alanlar ise inşanın dışında görülür. Bu anlamda bir mantık � ayması başgösterir. Bu, eksik ve yanlış düşünüş tarzının bir deva­ ııııdır. Özellikle ve önemle bunu düzeltmeliyiz. Parti inşası tüm ıılanlarda; merkezi gerilla bölgelerinde olmak üzere, fabrikalarda, .,ı·ııdikalarda, semtlerde, köylerde kamu emekçileri içinde kadın ha-

89

reketi içinde, gençl ik içinde, kültür-sanat alanında, DKÖ'lerde, yurtdışında, enternasyonal faaliyette, zindanlarda Parti'nin tüm alanlarında istisnasız sürüyor, sürmek zorundadır. Tüm alanlar bir temel perspektif ekseninde özgün biçimler alır. Tek farklılık bu­ dur. Burada önemle ve özellikle kavramamız gereken nokta, her alanda Parti, devrim, proletarya ve halkın çıkarlarını ön planda tuta­ rak, her türlü davranışı buna göre şekillendirmek ve bu yolda yürü­ mektir. Devrimci dostluk dayanışma alanında yaşanan boşluğu, yeter­ sizliği gidermek de başlı başına bir görev ve sorumluluktur. Komü­ nistler enternasyonal proletaryaya karşı görev bilincinde önemli bir sıçrama yarattı. Buradan yürüyerek halk sınıf ve katmanlarının çe­ şitli kesimlerinin temsilcisi olan devrimci dostlarımızla proletarya ve halkın ortak çıkarlarını korumak, büyütmek perspektifi ile hare­ ket etmek ve beklemeci, kendiliğindenci değil, bizzat yaratıcı ve geliştirici olmak gerekir. En çarpıcı olan yan; şehitlerin mutlaka , her koşulda sahiplenilmesinin bir düşünüş ve davranış tarzı ha­ line getirilmesidir. Emperyalizme, faşizme, feodalizme ve her tür­ den gericiliğe karşı savaşan dostlarımızın şehitleri bizim şehitleri­ mizdir. Onların yarattığı değerleri korumak, geleceğe taşımak başlı­ ca görevlerimiz arasında kabul edilmelidir. Şehitlerin cenazelerine örgütlü ve kitlesel olarak sahip çıkmak ve katılmak, ailelerini ziyaret edip başsağlığı dilemek, ait oldukları dost örgütleri ziyaret ederek acılarını paylaşmak, onların kavgaları­ nı, ideallerini yaşatmak için; yazılama, kuşlama, pankart, cezalan­ dırma, kitlesel eylem, direniş, boykot, işgal vb. çeşitli düzeylerde eylemler yapmak, onları anmak için düzenlenen etkinliklere katıl­ mak, ortak etkinlikler düzenlemek gibi pekçok yöntemle devrim şe­ hitleri Parti şehitleriyle birlikte anılabilir, anılmalıdır. Parti ve devrim şehitlerimizi, önder kadro ve savaşçılarımızı halka taşımalıyız, halka anlatmalıyız . Gençl iğe, genç kuşaklara 90

anlatmalı ve onlara maletmeliyiz. Kavgalarını, sevdalarını, direniş­ ll'l'ini, cesaret ve fedakarlıklarını, üretkenliklerini, paylaşımcılıkları­ ı ı ı , eşitlik ve kardeşlik duygularını, halk sevgilerini Parti'ye ve yol­ daşlarına bağlılıklarını, bilimsel inanç ve düşüncelerini, inanç ve �ararlılıklannı, çocuk sevgisi, ana sevgisi, yar sevgilerini, idealleri­ n i , tutkularını anlatmalıyız halka. Halka böyle taşımalıyız Parti ve ıll'vrim şehitlerini ... Kahramanlıklarını, düşmana kin ye öfkesini an­ lat ırken niçin savaştıklarını, bu uğurda neden ve nasıl bedel öde­ ıııckten çekinmediklerini anlatmalıyız. Parti ve devrim şehitlerinin, önder kadro ve savaşçılarının her lıirinin beyni ve yüreğindeki güzellikler ayn ayrı bir propagan­ da/ajitasyon konusu yapılabilir/yapılmalıdır. Güçlü bir ajitas­ yon/propaganda, bilinçlendirmenin, örgütlemenin, savaştırmanın 'ıçratılması, geliştirilmesinde güçlü bir rol oynayabilir. Bu tama­ ıııen bize bağlıdır. Parti ve devrim şehitlerini yüzeysel, geri ve duygusal bir yakla­ �ıınla değil; tamamen bilimsel bir tarzda işlemek, ideallerini, düşün­ celerini, yaşamlarını, kavgalarını anlatarak, halkımızın beyninde yer edinmesini sağlayarak, halkımızın yüreğine hem de yüreğinin derinliklerine gömmeyi hedeflemek, devrimci bir görevdir. Bu gö­ ll'V, diğer tüm görevler gibi Yeniden İnşa'nın ruhuna uygun olarak yeni tarz araç ve yöntemler geliştirilerek yerine getirilmelidir. Şehitlerimizin alçaklığın, ihanetin, riyakarlığın, insan onurunun ayaklar altına alındığı, herşeyin metalaştırılarak alınıp-satıldığı bur­ juva, feodal sisteme ait kültür, ahlak, kişilik yıkımının had safhada yaşandığı bir ortamda direniş ve zaferleriyle, ölümün üzerine he­ 'apsız gidişlerinin halka, yeni ve genç kuşaklara layıkıyla anlatıl­ ması, onların yaşatılması ve halkın yüreğine gömülmesinin bir aracı olacaktır. Şehitlerine sahip çıkma bilincine kavuşan proletarya ve halk, şehitlerin ideallerini yaşatacak, düşünceleri uğruna, düşünce­ krinin yol göstericiliğinde direnmesini, savaşmasını da öğrenecek91

tir. Yeter ki şehitlerimizi en kapsamlı, en etkili biçimde halkımıza anlatalı 11 , '1ili.ıçlı rini, id �allerini proletaryanın elinde bayraklaştır­ mak içın savaşalım. Şehitlerimiz için üzerinde durulması gereken yönlerden birisi de şehit ailelerinin kazanılması ve örgütlenmesidir. Bu önemli bir me­ seledir. Öncelikle devrimcilerin ve komünistlerin ailelerinin örgüt­ lendirilmesi ve savaştırılması sağlanmalıdır. Her devrimci, her ko­ münist ailesini mutlaka örgütlemeli, mutlaka devrimcileştirmelidir. Bu konuda atılan adımlar bazı yetersizlikler taşısa da olumludur. Önderlerimizden Polat İyit, Ö.Kemal Karabulut yoldaşlann aileleri, başta önderimiz Mehmet Demirdağ olmak üzere Ümit Dinler, Ümit San'ın aileleri düşmana karşı kin ve intikam bilinciyle hareket etti­ ler. Zalimler, katiller karşısında boyun eğmediler, acılannı yürekle­ rine gömüp başı dik, alnı açık yürüdüler. "Onların boşluğunu biz dolduracağız" diyen yaşlı bedenler, "Silahlarını biz kuşanıp dağa çı­ kacağız" diyen gençler, "Anaların çığlığı katilleri boğacak! " diye haykıran kayıp ve tutsak aileleri ... Tüm bunlar şunu gösteriyor: Biz örgütleyebilme, harekete geçirebilme olgunluğu, sabırlılığı ve bilin­ cine sahipsek ailelerimizi daha ileri derecede örgütleyebilir, savaştı­ rabiliriz. Ümit San yoldaşımızın annesiyle birlikte sürdürdüğü kav­ ga örnektir. Ümit, annesini korsana bile götürmüştür. Şehit ailelerinden önce devrimci ve komünistler ailelerini mutla­ ka çeşitli platformlarda örgütlemelidir. İnsan hakları kurumları, yö­ re dernekleri, ilerici, demokratik kurumlar vb. vb. Şehit aileleri iki nedenden ötürü örgütlenmeye açıktır. Birincisi; düşmana kin ve öfkeleri, ikincisi; yardımlaşma ve dayanışmaya o anki ihtiyaçları . Bu anlayış etrafında şehitlerimizin ailelerine sahip çıkmak aynı zamanda şehitlerimizin değerlerine sahip çıkmaktır. Aileler arası ekonomik, demokratik, sosyal yardımlaşma ve daya­ nışma bilinci onları bütünleyecektir. Şehitlerimizin çocuklarına sa­ hip çıkmak yine başlıca görevimizdir. Şehitlerimizin aileleri bizim 92

aile lerimizdir. Çocukları bizim çocuklarımızdır. En zor koşullarda lıilc en zorlu engelleri aşarak bu görevi layıkıyla yerine getirmeli­ vi1.. Bu görev aynı zamanda halkın sorunlarına sahip çıkmak, halkı �azanma görevinden farklı değildir. Halkın devrimdeki rolünün �avranması, halkı örgütleme, savaştırma ve kazanmanın bir parçası­ d ı r. Soruna böyle bakmalı ve her alanda ciddi somut adımlar atmalı­ y ı z.

Şehitlerimizin değerlerini, ideaellerini en güzel, en etkili tarzda �orumak ve geleceğe taşımak zorundayız. Önderimiz Mehmet De­ ıııirdağ ve savaşçılarımızı yitirdiğimiz dönemde MLKP üyesi Erkut 1 >irekçi dostumuzu da yitirdik. Erkut, Süresiz Açlık Grevi ve Ölüm < >rucu sürecinde zindanda, Polat İyit yoldaşımız gibi amansız bir hastalığa yakalandı . Düşman serbest bırakmak zorunda kaldı. An­ rak kurtarılamadı. Erkut; kavgasından, sevdasından öğrenilecek, halka anlatılacak, genç kuşaklara örnek olacak bilgili, atak, kararlı, ilmek bir devrimci militandır. Erkut, halkımızın yüreğinde kavga1 1 1 11.da yaşatılacaktır. Yeniden İnşa'nın ve sınıf savaşımının politik-askeri kadro ve mi­ lııanlan olarak ateş hattında bilgili, cesaretli ve savaşçı kişiliği yeni­ ıkıı yeniden kuşanarak yürüyoruz. Yürüyüşümüz proletaryanın kı11 1 bayrağı altında emekçi halkımızın pol itik iktidar mücadelesinin yiirüyüşüdür. Bu yürüyüş, Parti önderliğinde Halk Savaşı yürüyüşü­ ılilr. Bu yürüyüş engellenemez, Halk Savaşı bastırılamaz. Çünkü; "biz, kendimizi dünyayı temellerinden sarsacak bir da­ vaya adadık." Ya yıkacağız faşizmi özgürlüğe kavuşacağız, ya t.'a öleceğiz!

93

••

••

3 . BOLU M Y E N İ D E N İ N ŞA' N I N İ LK Ş E H İTLERİ ... YEN İ D E N İ N ŞA' N I N M İ MARI VE SAVAŞÇ I LARI N YO LDAŞ LAR(VE Aİ L E L E R İ TARAF I N DAN AN LAT I M I . . . -

94

-

YEN İ D EN İ N ŞA' N I N M İ MARI M E H M ET D E M İ RDAG 'A ...

-

95 -

Mehmet Demirdağ'a

...

Faydası yok hiçbir dövünmenin ve boşuna değil bunca kavga çabası, bir aşkın buyruğudur, yerine getirilmek istenen. B ir sevdadır uğruna ağular içilesi. B ir sevda ki mavi düşüdür çocukların Zincirsiz ve duvarsız en son resmidir dünyanın bir sevda ki yoluna nice canlar vermişiz. Onlar ki; yürekleri avuçlarında tasasız ve tereddütsüz yürüdüler hainli yollarda; genç körpe, tomurcuk tazeliklerini akıttılar, şorul şorul cömertçe yüzümüzün kederi dağılsın diye. Onlar ki; demirin, betonun, taşın ağırlığına taşıdılar en billur sesleri havasız, susuz ve topraksız bire birlik karanlık hücrelerden güneşi yudum yudum içmiş

96

lıaharla gönderdiler zemherimize.

ı >ıı lar ki;

�l'ııdilerinden önce düşenlerin viircklerine tutunup bir ı� tulumundan sıyrılır gibi ılii�tüler a y nı rahatlık içinde, ııynı sevinçle ııynı sevda uğruna. ı lıı lar ki; ıoııı çarelerin tam bitişinde v.i > k l ere uzanan bir ışıltılı yoldur Kavgamızın lıükülmez mızrak uçlarında, 'abrın taşı çatlattığı yerde, ı ı ıqin gözlerinde, yeraltı sularındadır onlar. Vl' onlar ki; lıl'ıı anlatamam VL' tutamam yasını ölümsüzlüğün, \ iiııkü bu ı ilümsüzlüğe dair tutanaktır. 1 >olu dolu vı ığun ve aralıksız, "apına kadar yaşamdır. l ııançtır bu ,ı· v inçlerden beter acılardan Vl' güldüren kan revan içinde. VL· y ı k an sarayları tahtları VL' değiştiren bahtları, ve olduran ki ı ıdıır olmazı ııafi ledir zulmün çabası ı ı ıı ı t laka

.ıı ııa

mutlaka gerçekleşecektir ıııııı i nsanlığın kardeşlik rüyası 97

UZUN YÜRÜYÜŞ SÜRÜYOR VE AN DOLSUN Kİ YORU LMAYACAG IZ Halil'e (Mehmet Demirdağ'a)

...

Bir gün kar yağarken, yahut bir gece yahut bir öğle sıcağında hangimiz ilkönce, nasıl ve nerede öleceğiz? Nasıl ve ne olacak ölenin son duyduğu ses, son gördüğü renk, kalanın ilk hareketi ilk sözü --

98 --

ilk yediği ekmek l langimiz ilkönce

nasıl ,.,, nerede ölürsek ölelim, ı