Antonioni: Gece

167 79 27MB

Turkish Pages [84] Year 1966

Report DMCA / Copyright

DOWNLOAD FILE

Polecaj historie

Antonioni: Gece

  • Commentary
  • decrypted from A8EC98A619BB1C5D5412C793FA8A5FA8 source file
Citation preview

m î-

r n 'r

ANTONIONI

GECE

Antonioni Gece

Türkçesi Ülkü Tamer

Bilgi Yayınevi

Kapak Düzeni: Özan SAĞDIÇ

ANKARA Ü N İV ER SİTESİ BASIMEVİ . 1966

GECE

(La notte) Y a p ım e v i

Y a p ım c ı Y ö n e tm e n Ö zgün se n a ry o Y ö n e tm e n y a r d ım c ıla r ı G ö rü n tü y ö n e tm e n i A lıc ı y ö n e tm e n i D ekor S es m ü h e n d is i Y azm an M a k iy a j S a ç la r Y a p ım y ö n e tm e n i Y a p ım g ö r e v lis i K u rg u M ü z ik

B ÎR N EPI F İL ÎM (ROM A), S O FIT ED IP (PARÎS) VE SILV ER F ÎL ÎM (PARÎS) O RTA K Y A PIM I, 1960 EM M ANUEL CASSUTO M I CHELANGELO A N T O N İ­ ONİ M. A N T O N İO N İ, ENN IO FLAIANO, T O N IN IG U E R R A FRANCO IN DO VINA , UM BERTO PELOSSO G IA N N I D I VENANZO PASQUALE DE SANTIS P IE R O ZU FFI CLAUDIO M AIELLI LIANA FE R R I FRANCO FREDA, M ICH EL IN E CHAPERON AMALIA PA O LETTI, SI M O NE KNAPP D O U G U E PAOLO FRASCA R O B ERTO COCCO ERALDO DA ROM A G IO R G IO g a s l i n i

Ki şi l er

L id ia P o n ta n o G io v a n n i P o n ta n o V a le n tin a G h e ra rd in i T o m m a s o G a ra n i M a r ia T h e re s a (R e sy ) G en ç k a d ın F a n ti S ıg n o r G h e ra rd in i S ig n o ra G h e ra rd in i R o b e rto B e a tric e

JEA NN E M OREAU M ARCELLO M A STRO IA NN I M O N ICA V IT T I BERNHARD W IC K I ROSY M AZZACURATI M ARIA PIA LU ZI G U ID O AJM O NE MARSAN V IN CEN ZO CORBELLA G IT T M A GRİN İ G IO R N O N EG R O ROBERTA SPERO N I

U zu n lu k İ lk o y n a tım

10.890 ayak, 121 dakika 24 Ocak 1961 (Milano), 1 Şu­ bat 1961 (Roma) 5

Milano, öğle üstü. Yüksek Pirelli yapısında cam silicileri çalışmaktadır', sokakları taşıtlar­ la dolu şehir ayaklarının altındadır. Yapının içindekiler, öğle yemeği için yazıhanelerinden ayrılmaktadırlar. Kaldırımlar kalabalıktır', polisler trafiği yönetmektedirler', otobüsleri asık yüzlü, yorgun insanlar doldurmuştur. Kırk beş yaşlarında bir adam olan Tommaso Garani, gün ışığıyla aydınlanmış sevimli bir hastahane odasındaki yatağında acıyla kıvran­ maktadır. Canı yandıkça boğazından hayvansı iniltiler çıkar. Bir doktorla bir hastabakıcı durmaktadır yatağının yanında. Hastabakıcı bir iğne hazırlamaktadır. Tommasd’nun yü zü acıyla büzülmüştür. H as­ tabakıcı iğneyi doktora verir', doktor, hastayı yatıştırmak için birkaç kelime mırıldanır. D O K T O R : R a h a t b ırak ın kendinizi. Bir şe­ yiniz kalm az şim di. Tommaso kıvranmaya devam eder, ama biraz yatışmıştır', iğne psikolojik bir etki yaratmış­ tır çünkü. Umutsuzluk içinde doktora bakar, mırıldanır'. T O M M A S O : N e y ap acağ ım ? N e y ap acağ ım ? Hastabakıcı iğneyi tepsiye koyar. Bu arada doktor, komodinin üstünde duran bir derginin yapraklarını ilgisizce, ağır ağır çevirir. Tom-

7

maso pencereden, yakınlardaki bir ağacın üst dallarına bakar. Ağaç, kocaman camlar ve alüminyum çubuk­ larla yapılmış hastahanenin bahçesindedir. Hastahane, korkunç kusursuzluğuyla, taş y ü ­ rekli bilimin somut bir örneğidir sanki. Her yerde görülen arabalardan biri yaklaşır hastahaneye; bahçeye girer, durur. İçinden Giovanni Pontano çıkar. Otuz yedi yaşındadır Giovanni, kendini topluma kabul ettirmiş kim­ selerin gösterişsiz savruk zarafetiyle giyinmiş­ tir. Arabanın çevresini dolanarak öteki kapıyı açmaya gider. O sırada, karısı Lidia, kapıyı açarak arabadan çıkar. Lidia otuz yaşındadır, ince bir beğeniyle seçildiği belli olan sade bir elbise giymiştir. İkisi, sessizce, hastahanenin merdivenlerini tırmanırlar. Yapının içi de, dışı gibi, katı bir mimarî be­ ğenisini yansıtmaktadır. Girişte oturan kadın, Giovanni ile Lidia'ya döner, dudaklarında ki­ şiliksiz bir gülümseme vardır. G İO V A N N İ: G aran i. T om m aso G arani. 45 n u m ara lı oda. K A D IN :

Evet.

Y edinci

kat.

Sizi

bekliyor.

Giovanni, Lidia'yı usulca kolundan tutup asan­ söre götürür. İçeri girer girmez kapı arkaların­ dan kapanır. Asansörde bulundukları sürece Giovanni ile Lidia gözlerini birbirlerinin gözlerinden kaçı­ rırlar. Her asansörde raslanan tatsız bir an­

8

dır bu, ama kişiliksiz dekor yüzünden daha da tatsız, daha da tedirgin edici olmuştur. Lidia tavana bakar', Giovanni ise gözlerini kat düğmelerine dikmiştir. Sonunda uğultu ke­ silir', kapı kendiliğinden açılır. Lidia ile Giovanni asansörden çıkıp uzun, so­ ğuk, pırıl pırıl cilalanmış koridorda yürümeye başlarlar', ayaklarının sesi yerdeki cilâlı mu­ şambaya âdeta gömülür. Koridorun yarısına gelmişlerdir ki bir kapı açılır; genç, güzel bir kadın görünür. Kadın tatlı bakışlarını boşlukta bir noktaya dik­ miştir. Gizli, duygulu bir biçimde hafifçe gülümsemektedir. Yüzünün en belirgin yanı, yum u­ şak, kadifemsi, hiç kıpırdamayan gözleridir. Giovanni duraklar', genç kadının gülümsemesi birazcık daha yayılır yüzüne. G E N Ç K A D IN (alçak sesle): Affedersiniz, b e ­ nim o d am d ak i telefon bozulm uş. Bir tü r ­ lü çalıştıram ıyorum . Bir b ak a r m ısınız? Arkada birden. yüzünü tirmekle

kalmış olan Lidia’nın farkına Hiç aldırmaz, gülümseyişi kaplar üstelik', sadece sorusunu yetinir. Sinsi bir fısıltıyla

G E N Ç K A D IN : m iydiniz?

Aşağıya

b ir

varır bütün değiş­ sorar:

h ab e r verir

Giovanni tam cevap vereceği sırada bir hasta­ bakıcının ayak sesleri duyulur. Genç kadın usulca odasının kapısını kapar; bu arada Gio­ vanni ile Lidia'ya bitkin bir bakış fırlatır.

9

Giovanni ile Lidia koridorda yürümeye devam ederler; yan koridorlardan bir hastabakıcı çı­ kar karşılarına. Hastabakıcı onlara saygılı, ama kişiliksiz bir selâm verir. Birkaç dakika sonra 45 numaralı odanın önün­ dedirler. Giovanni tam kapıyı vuracakken kapı açılır, ilâç arabasını sürerek bir hastabakıcı çıkar içerden. O da hafifçe selâm verir başıyla. Arkasından bembeyaz önlüğüyle doktor görü­ nür. Yakışıklı bir adamdır, saçları kısadır, ne düşündüğü yüzünden anlaşılmamaktadır. Odadan çıktıktan sonra kapıyı kapatır. Lidia’y ı görmezlikten gelerek Giovamı’y e bakar. D O K T O R : H â lâ m orfinin etkisi altında, am a d a h a uyanık. Girebilirsiniz. G İO V A N N İ: Bir am eliyat sözü ediliyordu... D O K T O R : A m eliyat etm em eye k a ra r verdik. A m eliyatın d a bir faydası yok artık. Ö zü r dilerim , b enim gitm em gerekiyor. Doktor, Lidia’y a kaçamak bir bakış fırla t­ tıktan sonra dönüp gider. Giovanni de Lidia'ya bakar, bir an duraklar, sonra kapıyı vurup odaya girer. Karısı arkasındadır. Tommaso yatağında dinlenmektedir-, yüzü ra­ hatlamıştır, gözleri duru ve parlaktır. Otur­ muş, bir kitaba bakmaktadır. Giovanni neşeli görünmeye çalışarak zorlukla gülümser. G İO V A N N İ: R ahatsız etm iyoruz ya T om m aso? Tommaso hafifçe gülümser-, Lidia’y ı görünce nedense gülümsemeyi bırakır.

10

T O M M A S O : Yok canım . G elin, gelin. Önce Giovanni'nin, sonra da gülümsemekte olan Lidia'nın ellerini sıkar. L I D I A : M e rh a b a Tom m aso. T O M M A S O : Sizin de başınıza bir sürü d ert açtım . Tommaso da gülümsemektedir şimdi. Gülüm­ sediği zaman, olduğundan da genç görünmek­ tedir. Dürüst, kendi kusurlarını bilen bir adam izlenimini uyandırmaktadır', alçak gönüllü, te­ miz kalbli bir kişidir aslında. G İO V A N N İ: N asılsın? T O M M A S O : A m eliyat başarılı geçti: H a sta öldü. O tu rsa n a L idia. O tu rsan ıza. Giovanni yatağın kenarına oturur. Lidia bir süre ayakta durur, sonunda Tommaso'nun y a ­ tağının ayak ucuna yaslanır. Bu arada Tom­ maso ağır ağır konuşur. T O M M A S O : Eee, ne v ar ne yok? B ugün, yeni çıkan k itab ın için kokteyl veriliyor­ m uş h a ? G azetede okudum . Nasıl, keyifli m isin? G İO V A N N İ: H iç sözünü etm e b u n u n . T O M M A S O : N eden? N e yap san böyle şey­ lerd en k u rtu lam azsın. Z ate n önem li olan, senin k itab ın d ır. Niye otu rm u y o rsu n L idia? (.İkisine birden), isterseniz sigara içebilirsiniz. L ID IA : T eşekkürler T om m aso. Y orgun d e ­ ğilim .

11

Giovanni bir dergi verir Tommaso'ya; Tom­ maso, dergiyi komodinin üstüne koyar. G İO V A N N İ: Europe Letteraria getirdim sana, içinde A dorno üstüne yazın var. T O M M A S O : B ana d a h a önce yollam ışlar. Nasıl, beğendin mi yazıyı? K itab ım a al­ sam m ı dersin? G İO V A N N İ: Çok, çok güzel b ir yazı; sen de farkındasın. Şöyle bir göz gezdirdim , yine okuyacağım , am a çok, çok güzel. T a b iî alm alısın kitabına. Enfes bir kitap olacak. T O M M A S O : Ö yle (Sessizlik.) Ü stünde biraz d a h a d ü şünm em gerek. Ü ç yıldır sadece şu son g ü nlerde boş kalabildim ancak, yine de kafam ı pek çalıştıram adım . Ne tatil ya! L idia, ne güzelsin bugün! Lidia, kendini zorlayarak gülümser. L I D I A : M arcello d a gelm ek istedi, am a ben... T O M M A S O : D oğru olan şeyi yaptın. K im ­ seyle görüşm ek istem iyorum . B ütün bu zoraki d av ran ışlar beni nasıl sıkıyor, nasıl yoruyor, bilem ezsiniz. Size gelince iş değişi­ yor tab iî. G elm enizi istiyordum zaten. H er şeyi d a h a açık seçik görüyorum şim di; o tatlı evinizde ne akşam larınızı b erb at etm işim , yeni yeni anlıyorum . G İO V A N N İ: O rası senin evin sayılır. T O M M A S O : Sahi m i? (Sessizlik.) Biliyorum . İn sa n yalnız kaldığı za m a n o k a d a r çok şe­ yin fark ın a v arıy o r ki; h em de y a p ılm a ­ mış, yapılm ası gereken şeylerin. Beni il-

12

g ilen d iren işlerin hep d o lay ların d a oya­ lan ıp d u rm u şu m galiba, m eselelerin te ­ m eline inecek cesareti gösterem em işim . K en d im i h ep nasıl a v u tu rd u m , biliyor m u su n u z: H e rh ald e yeteri k a d a r zeki değilim dir diye. G İO V A N N İ (gülümseyerek): O h, oh! Senin için d u ru m böyleyse en iyisi b en de kale­ m im i kırıp b ir iş a ram ay a başlayayım . Ş aka ediyorsun. T O M M A S O (gülerek) : in sa n ın a ra d a bir k endi kendini eleştirm esi iyi oluyor. Bir görüş açısı kazandırıyor ad a m a , cesa­ re t veriyor. Giovanni, Tommaso'nun yatağın üstüne bırak­ tığı kitabı alır\ başlığına bakar. G İO V A N N İ: Yoksa satın m ı aldın? T O M M A S O : Sadece alm adım , okum aya bile başladım . Elli sayfa k a d a r o k u d u m d a h a ; in şallah b itirm em e fırsat verirler. Bazı yerleri çok hoşum a g itti: O banyo b ö lü ­ m ü... {Ciddî.) Y azdığın en iyi bölüm . {Şakayla.) T a b iî m o rfin y arg ıla m a g ü ­ cü m ü u y u ştu rm ad ıy sa! Biliyor m usun, m o rfin le h er şeyin an lam ı değişiyor. G İO V A N N İ: M u tlak a m o rfin y ü zü n d en m işsindir o b ölüm ü. Sahi, beğendin T O M M A S O : Evet, G iovanni, beğendim . kayla.) S o n u n d a çok ü n lü b ir y azar caksın. G İO V A N N İ: Desene sonum kötü!

13

sevm i? {Şa­ ola­

T O M M A S O [gülerek)-. Bak işte! G ö rd ü n m ü erken ölm enin faydasını... in s a n ünlü o lm ak tan kurtuluyor. Lidia, Giovanni, Tommaso gülerler. Kapı açı­ lır, yaşlı bir kadın girer. D üz bir elbise giy­ miştir-, kolunda kara bir şal, elinde de bir dua kitabı vardır. Tommaso’nun annesidir bu. Büyük yorgunluğu da, çektiği acı da yüzünden belli olmaktadır. Tommaso, Giovanni ile Lidia’y ı onunla tanıştırır. T O M M A S O : A nnem . A N N E : N asılsın T om m aso? T O M M A S O : Z avallı anneciğim , yedi sa a t­ lik yolu trenle tek başına geldin h a? Ü s­ telik ne dinlenebileceksin, ne de uy u y a­ bileceksin b u ra d a. Annesi başını sallayarak gidip ilişir.

bir koltuğa

T O M M A S O : B ugün günlerden ne? C u m a r­ tesi, değil m i? L ID IA : Evet, cum artesi. T O M M A S O : B ana kendinizi an latın biraz. K im leri görüyorsunuz bugünlerde? G İO V A N N İ: D oğrusunu istersen, pek öyle kimseyi g ördüğüm üz yok. in sa n ın içinden b ir şey y ap m ak gelm iyor. Sadece a ra ­ b ayla dolaşıp d u ruyoruz, o kad ar. G erçi b ir değişiklik değil bu, am a başka bir şey de yaptığım ız yok. T O M M A S O : Y u nanistan yolculuğu ne oldu?

14

L ID IA : G idelim m i, gitm eyelim m i, k arar verem edik. G İO V A N N İ: Z ate n senin fik rin d i bu. A rtık iyileş de... Tommaso, bu sözden tedirgin olduğunu belir­ ten ufak bir hareket yapar. T O M M A S O : Benim le b ir h asta olarak değil de, b ir ark ad aş o larak konuşun: S onu­ m u n nereye v aracağ ın ı pekâlâ biliyorum . {Gülümser.) Affedersiniz. H a , aklım a gel­ m işken... telif h ak ları k onusunda yay ın e­ vine gerekli bilgiyi verdim . Z ate n hastah an e m asraflarım ı d a o n lar karşılıyorlar. {Ansızın acıyla kıvranmaya başlar). Yok, b ir şeyim yok. Affedersiniz. Giovanni ile Lidia, çektiği acıya rağmen y ü ­ zünü buruşturmamaya çalışan Tommaso’y a bakarlar. Lidia, yatağın yanma yaklaşıp ona yardım etmek ister. L ID IA {yavaşça): Y orm a kendini. H a sta b a ­ kıcıyı çağırayım m ı? İstersen gidelim biz. T O M M A S O : Yok yok! K alın. {Sessizlik. N e­ şelenir gibi olur.) G üzel yer, değil m i? T iksindiğim ne k a d a r eşya varsa hepsini koym uşlar b u ray a. H a y atım ın böyle lüks içinde sona ereceğini d a h a önce hiç d ü ­ şünm em iştim doğrusu, içim d e hep birini kan d ırıy o rm u şu m gibi b ir d u ygu var. Çok sürm ez, h astah a n e o d aların ı d a gece k u lüplerine çevirirler. İn sa n la r sonuna k a ­ d a r iyi vakit geçirm ek istiyorlar.

15

Güzel bir hastabakıcı girer; elindeki tepside bir şişe şampanya ile bardaklar vardır. Tepsiyi tekerlekli bir masaya koyar masayı yatağa yaklaştırır. T O M M A S O : H aa, şam panya! Bu hastalığa y ak alan an insanların canları şam panya isterm iş m eğer, biliyor m u y d u n u z? D ü ­ şü nün b ir kere: H iç sevm em şam p an ­ yayı, am a ansızın canım isteyiverdi. Burad ak ilerd en kimse de şaşm adı buna. H A S T A B A K IC I: iy i gelir, içinizi ferahlatır, (ıGitmek üzere döner.) T O M M A S O : Affedersiniz. D a h a önce sor­ m aya cesaret edem edim . A dınız n edir? H A S T A B A K IC I: Elena. T O M M A S O : Elena. Teşekkür ederim . Bi­ zim le b ir kadeh içm ez m iydiniz? H A S T A B A K IC I: Teşekkürler, olm az. Çok konuşup kendinizi yorm ayın. Hastabakıcı odadan çıkar. T O M M A S O : G ördünüz m ü bu sevimli y a ra ­ tığı? H astaları neşelendirsin diye tu tu y o r­ lar b u ra d a. E linden bir şey geldiği yok; sadece güzel, o k adar. A m a bazı d u ru m ­ lard a , insanın neşesini kaçıran b ir şeydir güzellik. İçkileri verir m iydin G iovanni? Giovanni kalkıp biraz şampanya verir Tommaso’y a , sonra şişeyi yerine koyar. T O M M A S O : Y alnız b a n a m ı? Sen içm eye­ cek m isin L idia?

16

L I D I A : T eşekkürler T om m aso. İçm eyeyim d a h a iyi. T O M M A S O : H a d i G iovanni, b ari sen yalnız b ırak m a beni. Y a sen anne? B iraz şam ­ p an y a iyi gelir. A N N E : Çok az olsun am a. Bu arada Giovanni iki bardağa şampanya koyar; bardaklardan birini Tommasd’nun an­ nesine verir. Tek kelime bile söylemeden içer­ ler; Lidia gözlerini Tommaso'ya dikmiştir. Tommaso istekle içer, sonra arkasındaki yas­ tıklara bırakır kendini. Giovanni içer gibi yaparak dudaklarını ıslatır. Tommasd’nun annesi bardağı GiovannVye verir. Sessizlik. T O M M A S O : B oğazım hep kuru. (Sessizlik.) M ilano nasıl? Bu h a v a d a çok güzeldir h er h alde. Sizin yerinizde olsam , göllere gi­ d erd im y arın. (Sessizlik.) Benim en iyi ark ad aşlarım b u n lar, anne. Z ate n başka ark ad aşım yok. G İO V A N N İ: İn a n m a y ın . Bir sürü arkadaşı var. H erkes çok sever onu. A N N E : Evet, iyi çocuktur. Yüzünü gizleyerek gözlerinde birikmiş yaşı siler. Lidia, duygularını güçlükle saklamak­ tadır. L ID IA : G itm em gerekiyor T om m aso. G io­ v an n i, sen kal. G itm em gerekiyor; y arın gelirim . TOM M ASO:

T eşekkürler. Y arın.

17

Tommaso ciddileşir, Lidia’y a dikkatle bakar. T O M M A S O : Senin de işin v ard ır belki G i­ ovanni. G İO V A N N İ: Yok, ben biraz d a h a kalayım . Giovanni, “Beni aşağıda bekle” dercesine bir göz atar Lidia'ya. Lidia, Tommaso’nun annesinin elini sıkar, sonra Tommaso’y a döner. T O M M A S O : (usulca gülümseyerek): G üle güle L idia. Elini uzatır. Lidia yaklaşıp elini sıkar onun, çok duyguludur ama kendini tutmaktadır. Tom­ maso, yavaşça Lidia’nın elini öper, gülümser. L ID IA :

H oşça kal.

G örüşürüz...

Y arın.

Tommaso, kaldığı yerden annesiyle konuş­ maya devam eder. Usul usul, kendini tutarak konuşmaktadır; sesi gittikçe kesikleşir.

T O M M A S O : D ü n y ad ak i tek gerçek a rk a ­ d aşlarım b u n la r işte. Ö tekiler y a ta n ı­ dık, y a d a sırad an okul arkadaşı. G iovann i’yle L id ia gerçek ark ad aşlarım , anne. G iovanni y azar... hem de ü n lü b ir yazar. G ü n ü n b irin d e... görm eye gelirlerse seni... m u tla k a gidin, ikiniz de... seni görm eye gelirlerse güzel yem ekler y ap arsın o n lara, bahçeye b ak a n odayı verirsin... G İO V A N N İ: G itm em iz m em nun edecekse seni, gideriz. Söz. Sessizlik.. T O M M A S O : T eşekkürler. (Yüzünü ekşiterek.) M o rfin y erin e su verdiler galiba b an a. (.Kendini zorlayarak.) B ackhaus konseri n a ­ sıldı G iovanni? G İO V A N N İ: G itm edim . Uzun bir sessizlik. eline, içkisini içer.

Tommaso

bardağı alır

S

Lidia hastahanenin kapısından çıkıp hızlı hızlı arabaya yürür. Titremektedir', ön koltuğa otu­ rur. Çantasını açıp sigara paketini arar', bir sigara yerleştirir dudaklarına. Sonra ansızın fırlatıp atar sigarayı, kendini tutamaz, sarsıla sarsıla ağlamaya başlar. Giovanni 45 numaralı odadan çıkar', bir an kapının önünde duraklar Ölüm döşeğindeki ar­ kadaşım yalnız bırakıp bırakmamak konu­ sunda kararsızdır. Duyduğu üzüntü yüzünden belli olmaktadır', düşünceli düşünceli koridorda

19

yürümeye irkilir.

başlar.

G E N Ç K A D IN IN

Kulağına gelen

bir

sesle

S E S İ: Affedersiniz...

Tan açılmış bir kapının arkasında, daha önce gördükleri genç kadın durmaktadır. Sinirli, heyecanlı bir hali vardır kadının. GENÇ

K A D IN :

K ibritiniz v ar m ı?

A klı iyice karışmıştır Giovanni'nin. Durur. Başka bir şey düşünmektedir. Ceplerini karış­ tırıp sigara paketini çıkarır, kadına uzatır. Genç kadın gülümser; dudakları hafifçe tit­ remektedir. GENÇ

K A D IN

(fısıltıyla) :

H ay ır,

Giovanni sigarayı cebine koyup Genç kadın kapının ardında Giovanni merakla odaya bakar. nin odası gibidir tıpkı, yalnız kapanmıştır.

K ibrit.

kibrit çıkarır. kaybolmuştur', Oda Garani pancurlar yarı

Genç kadın Giovami'nin arkasına geçip kapıyı kapar. Gözlerini onun üstüne diker. Tepeden tırnağa titremektedir. Ansızın Giovanni’y e y a k ­ laşır. Giovanni kaçmak ister, ama kadın y a ­ kalar onu; soluk soluğa, yakasım ceketini öpmeye başlar. Önce, şaşkınlıktan kalakalır Giovanni, sonra birdenbire kadını kendine çe­ kip çılgıncasına öper onu. Kapıya yapışmışlardır sanki. Gölgeler arasın­ da, kadının iç çekişleri, boğuk iniltileri duyu­

20

lur. O sırada kapı vurulur', bir el tokmağı çevirmektedir. Giovanni geriye sıçrar. İkinci bir kapıdan bir doktorla iki hastabakıcı girerler odaya. Hastabakıcılar kadını yatış­ tırmaya çalışırlarken doktor hole açılan kapı­ dan çıkar. Giovanni saçlarını, boyunbağmı düzel­ tir, yatakta kıvranan kadına bakar. Kadın, başı­ nı kaldırmış, gözleri kapalı, kendisini tutmakta olan hastabakıcıların kollarını öpmektedir. Dok­ tor odaya girer yeniden, Giovanni'ye döner. DOKTOR:

Gitseniz iyi olacak.

Giovanni, artık yatakta hareketsiz yatmakta olan hasta kadına bir kere daha göz attıktan sonra odadan çıkar.

Giovanni arabaya gidip ön sıraya, bitkinlik­ ten olduğu yerde kıvrılmış Lidia'nın yanma oturur. Hâlâ şaşkındır, yan gözle karısına

21

bakar. Lidia, hiç konuşmadan, kocasına bak­ madan gözlerinin yaşını siler. Giovanni motoru çalıştırır, araba hareket eder. Günlerden cumartesidir, kalabalık sokaklarda herkes bir yerlere koşuşmaktadır, trafik tıkalı­ dır. Otomobil, şehrin aşağı bölgelerine yaklaş­ tıkça ağırlaşır, kaplumbağa hızıyla gitmeye başlar. Giovanni’nin sinirleri iyice bozulmuş­ tur artık; arada bir karısına bakar. İkisi de konuşmazlar. Dar bir sokağa saparlar. Trafik adamakıllı tıkanmıştır, araba durur. Giovanni, Lidia"ya döner. G İO V A N N İ: Bir b u kitabın ham allığı eksikti şimdi. Lidia kıpırdanır, yorgun bir yüzle kocasına bakar. G IO V A N N Î: Senin canın gitm ek istem iyor­ sa, b en kendim de giderim . L ID IA : N eden istem esin... G İO V A N N İ: Y orgun değil m isin? L ID IA : Evet, birazcık yorgunum galiba. Giovanni, başından geçen olayı Lidia’y a anlat­ madan edemez. G İO V A N N İ: L idia, sana b ir şey söylem em gerek. A slında pek hoş b ir şey değil... L ID IA : M u tlak a söylem en gerekiyor m u? G İO V A N N İ: Evet. M u tlak a gerekiyor. H astah an e d e b ir şey geçti başım dan. T atsız b ir olay.

22

\

Lidia, ilgisiz görünmek meraklanmıştır. Giovanni gevelemektedir.

istemesine kelimeleri

rağmen, ağzında

G İO V A N N İ: H a sta h an ed e n çıkarken o kızı g ö rd ü m yine. L ID IA : H an g i kızı? G İO V A N N İ: K o rid o rd ak i kızı. Ben çıkıyor­ d u m ; odasının kapısındaym ış. Ö nce ne istediğini an lay am ad ım . L ID IA : O d a sın a m ı girdin yoksa? G İO V A N N İ: Beni yakaladı... Bir h ay v an gibi yak alad ı tıpkı. Ö yle çılgıncasına y a k a ­ lad ı ki kendim i tu tam ad ım . Lidia, hiçbir şaşkınlık belirtisi göstermeden, duy­ gusuzca kocasına bakar. Giovanni ise sinirlidir. L ID IA : N ed en tatsız b ir olay diyorsun b u n a? G İO V A N N İ: Sence iğrenç değil m i b u ? D ü şü n ­ sene b ir kere, o zavallı y a ra tık la karşı karşıy ay ım ... Ö n ce b ü tü n b u n la ra sebep benim sandım . K o rk u n ç b ir şeydi. H astab ak ıcılar geldi... L ID IA : Böyle b ir deneyden güzel b ir hikâye çıkarabilirsin. A dını d a “Ö lüler ve D iriler” koy. G İO V A N N İ (sertçe): B ütün diyeceklerin bu k a d â r m ı? L ID IA : N e diyeyim istiyorsun? K ö tü bir şey m i y a p tın diyeyim ? Beni hayal kırıklığı­ n a m ı u ğ ra ttın diyeyim ? Y ok yok, an lı­ y o ru m seni: Şaşkınlıktan ne yaptığını

23

bilm iyordun. İstersen b u konuyu b ıra ­ kalım artık. H e rh ald e beni ilk defa a ld a ­ tıyorsun. G İO V A N N İ (şaşırmıştır): N e dem ek istiyor­ sun? L ID IA : Sıkm a canını, nasıl olsa benim için farketm ezdi. Giovanni karısına bakar, om anlayamamış­ tır. Arabayı durdurur. İkisi de çıkıp büyük bir yapının kapısına doğru yürürler. Tayınevidir burası; kapının merdivenlerini çıkarlar. Salona girerler; kokteyle çağrılanlar odaya da­ ğılmış, aralarında hareketli hareketli konuşnuşmaktadırlar. E lli kişi kadar vardır salon­ da : Kadınlar, ünlü yazarlar, eleştirmenler, fotoğrafçılar. İk i garson, içkileri vermektedir. Giovanni ile Lidia salona girince hepsi kapıya döner konukların. Biraz alkış. Yayımcı onları karşılar. Bu karşılama töreni Giovanni’y i şa­ şırtır önce-, ama çok geçmez, kendini toplar, başıyla selâm vererek, gülümseyerek ortadaki büyük masaya gider. Masanın üstü son kitabı “Mevsim”le kaplanmıştır. Yaşlı bir adam yaklaşır Giovanni’nin yanma, ona tepeden bakarak konuşur. N O B E L Ö D Ü L Ü N Ü A L M IŞ E D E B İY A T ­ Ç I : B üyüklüğün beklem e salonudur bu. Y A Y IM C I (Giovanni’y e ) : N obel kazanm ış sa­ n atçım ıza b ir k itap im zalar m ıydınız? G İO V A N N İ: M em nuniyetle.

24

E L E Ş T İR M E N : B akıyorum , sol tarafı im za­ lıyorsunuz. G İO V A N N İ: Evet, öyle. E L E Ş T İR M E N : O k u rk en sağdaki sayfaları a tla r m ısınız yoksa? G İO V A N N İ (gülümseyerek) : H e r za m a n a t­ lam am . E L E Ş T İR M E N : İlginç doğrusu. S anatınızı d a etkileyecektir bu. Y A Y IM C I: Şim di b ir k itap d a ben istiyorum . G İO V A N N İ: Sizin için “D ostça” yazayım , yeter. B İR K A D IN : B u ndan sonraki kitabınızın konusu ne, P o n tano? G İO V A N N İ: D a h a düşünm edim . Lidia hâlâ kapıdadır, göze çarpmaktan kaçınmak­ tadır. Bu yapmacıklı davranışları saçma bulmak­ tadır. Güzel giyinmiş bir kadın geçer yanından. K A D IN : A h, b en de b ir kitap yazabilseydim keşke! Lidia hafifçe gülümser. Kokteyli film e alan bir sinema fotoğrafçısı Lidia’nın yanına gelir, Giovanni’nin kitabını eline tutuşturur onun. F O T O Ğ R A F Ç I: Böyle d u ru n lütfen. Lidia durumu kavrayamamıştır önce; kamera­ ya , sonra da elindeki kitaba bakar. Kamera­ nın çalışmakta olduğunu görünce dönüp ace­ leyle merdivenleri iner. Artık sokaktadır. Ağır ağır, kalabalığa aldırmadan, amaçsızca yürü­ meye başlar.

25

Giovanni’nin arabası, iki yanma yeni apart­ manlar sıralanmış bir caddeye girip bir kapı­ nın önünde durur. Bir grup genç, az ilerdeki arabanın üstüne ufak bir kayık yerleştirmekte­ dir. Pantalonlu iki kız çıkar kapıdan. Caddede onlardan başka kimse yoktur. Giovanni araba­ sından inip apartmana girer. Giovanni ile Lidia’nin daireleri, tipik bir aydının beğenisini yansıtan bir biçimde dö­ şenmiştir: Duvarlarda kitaplıklar, soyut resimsimler, desenler... Giovanni, karşılık umma­ dan, fısıltıyla karısına seslenir. G İO V A N N İ:

Lidia.

Holü geçip mutfağın kapısını açar; mutfak boştur. G İO V A N N İ: Bianca, karım geldi m i? B IA N C A : G elm edi efendim . G İO V A N N İ: Telefon etti m i? B İA N C A : H a y ır efendim . Benim y ap ab ile­ ceğim b ir şey v ar m ı? G İO V A N N İ: H ay ır Bianca, yok, karım ı bek­ liyorum d a. Sen istersen gidebilirsin. Yatak odasına geçip ışığı yakar. Odada her şey yerli yerindedir. Çalışma odasına gider sonra; alışkanlıkla masaya doğru yürür, ya zı makinasınm yanında duran kâğıtlara bir göz atar. İçki dolabından bir şişe konyakla bir bardak alır. İçer. Yazı makinasınm başına oturur, sonra kalkıp divana uzanır; kitabını alır eline, sayfalarını çevirir, usanmış gibi yere bırakır. 26

Tenha, aydınlık bir sokakta Lidia, modern apartmanlar, iş hanlarına bakarak yürümek­ tedir. Soğuk yapılardır bunlar; yüzleri yoktur. Lidia çevresinden kopmuş gibidir, yabancılaş­ mıştır. Hava çok sıcaktır. Güneş içinde bir yapı çarpar Lidia'nın gözü­ ne', çok az penceresi vardır yapının, pencere­ lerden sadece biri açıktır. Üstüne gün ışığı vurmuş bir kadın görünür pencerenin ardında. Yarı çıplaktır-, Lidicdyı görür görmez perdeyi kapar. Lidia yürümeye devam eder, geniş pencereli, yüksek yapılar arasında bir arsaya varır. O ufacık arsa güneş içindedir. Başını kaldırıp yapılar arasından görünen gök parçasına bakar. Lidia, çevresini saran koca duvarlar arasın­ dan göğe uçmak, uçup gitmek istiyordur sanki. Ansızın sokakları, arsayı korkunç bir gürül­ tüye boğarak bir je t geçer tepesinden. Lidia, korkmuş gibi adımlarını sıklaştırır. Ağaçlıklı bir sokağa çıkar, peşinde biri varmış gibi ar­ kasına bakar. Biraz durgunlaşmıştır, ağır ağır yürümektedir artık. Bir yaprak koparır', inceler. İkindi. Lidia bir taksiye atlayıp şehrin kenar mahallelerinden birine, yapılar arasında çorak tarlaların bulunduğu bir yere gider. Manzara sevimlidir. Lidia şoföre doğru eğilir. L ID IA : B u rad a d u ru n lütfen. Arabadan çıkıp biraz dolaşır, çevresine bakar. Şoför şaşırmıştır, çamurluğa oturur. Onun

27

varlığından tedirgin olan Lidia, tarlalara doğ­ ru yürür. Her yer tam bir sessizlik içindedir, kimseler yoktur ortalıkta. Bir süre sonra daha yirmisine basmamış 6-7 kişi görünür yolda; hiç konuşmadan, acele acele yürüyerek bir tarlaya saparlar. Kararlı, sessiz halleri gariptir. Tarlayı boydan boya geçmezler, ansızın duvarın dibinde duruverirler. Çoçuklardan biri gömleğini çıkarıp çıplak göğsüyle ortaya dikilir; bir başkası gidip karşısında durur onun. Ötekiler, ikisinin çevre­ sinde toplanırlar. Kısa bir süre birbirlerine küfrettikten sonra iki çocuk kıyasıya kapışırlar. Birkaç yumruk atılır, sarmaş dolaş yere düşerler. Biraz yuvar­ lanırlar, sonra biri ötekinin üstüne çıkarak onun yüzünü yumruklamaya başlar. Seyirciler hiç karışmazlar kavgaya; kimsenin ağzından tek kelime çıkmaz. Duyulan tek ses döğüşenlerin soluğudur. Kavga gittikçe şiddetlenir. Lidia, büyülenmiş gibi, onlara bakmaktadır. Kaçmak, bağırmak, kavgacıları ayırmak iste­ ği vardır içinde. Ama kıpırdamaz bile, olduğu yerde kaskatı kesilmiştir. Yerdeki çocuğun yüzünden kanlar akmaya başlar. Üstteki, yum ­ ruklarını kıyasıya indirmektedir. İnsanüstü bir güçle ayağa kalkar alttaki. Bu kere üste o geçmiştir. Düzenli düzenli soluyarak yum ­ ruklarını indirme sırası ondadır. Bütün bun­ lar bir düş gibidir; Lidia, duyulmaktan kor­ kar gibi, kendi kendine mırıldanır:

28

L ID IA : Yeter; durun!

D urun!

Çocuklardan biri, onun söylediklerini duyar, gülmeye başlar. Şimdi hepsi dönmüş, Lidia'ya bakmaktadırlar. Döğüşenler bile, kavgayı ke­ serler. Yüzü kanayan çocuk, topluluktan ayrı­ lıp Lidia’ y a doğru yürür; ötekiler dağılmak­ tadırlar. Çocuk, duvarın dibinde durur, çapkın­ ca bir sırıtışla Lidicdya bakar. Lidia, ne yapa­ cağını kestiremez; dönüp yürümeye başlar. Ç O C U K : Bekleşene. Lidia, taksiyi araştırır gözleriyle; şoförü gö­ rür, Şoför, sırtını dönmüş, gazete okumakta­ dır. Taksiye koşar Lidia. Tam arabanın ka­ pısına varacaktır ki, şoför büyük bir durgun­ luk içinde, Lidia’’y a döner. ŞOFÖR:

Bekleyeyim

mi

efendim ?

Lidia’nın dikkatini oyuncak roketlerle oyna­ yan çocuklar çeker. Çocuklardan ikisi, roke­ tin başındadır; oyuncağı ateşleyip kendilerini yere atarlar. Roket arkasında beyaz bir iz bı­ rakarak, kararmakta olan göğe yükselir. B İR İN C İ Ç O C U K : Y ukarısı rü z g ârlıd ır, h a? İK İ N C İ Ç O C U K : R ü zg ârlıd ır. Sence... B İR İN C İ Ç O C U K : A m m a güzel, değil m i? Ü ç b in m etreye çıkacak. İK İ N C İ Ç O C U K : Sen olsan aya gider m iy­ din? B İR İN C İ Ç O C U K : Yok canım ! Lidia büyülenmiş gibidir, ansızın durgunlaşmıştır. 29

Alaca karanlık. Giovanni, divanın üstüne m an­ mış, karanlık çalışma odasında uyuklamaktadır. İrkilerek uyanır birdenbire, önce nerede oldu­ ğunu kavrayamaz. Herkes onu bırakıp git­ miştir sanki, sıkıntıyla kalkar. Öteki odalar­ dan hiç ses gelmemektedir, bütün ışıklar sönük­ tür. Mutfağa, oradan da balkona geçer. Yan balkondan bir ses duyar. L U C IA : M erh ab a, sen misin? G İO V A N N İ: M erh ab a Lucia. A caba... L U C IA : Evde olduğunu bilm iyordum . G İO V A N N İ: A caba... L U C IA : Ö yle canım sıkılıyor ki. Paolo soğuk alm ış, h afta sonunu M ilan o ’d a geçirm ek zorundayız. G İO V A N N İ: Geçm iş olsun. A caba... L U C IA : L id ia’ya söyler m isin, b ir a ra b a n a gelsin. G İO V A N N İ: Şim di söyleyem em Evde değil. Sizdedir sanıyordum . L U C IA : Bizde m i? İki g ü n d ü r gördüğüm yok L id ia’yı. G İO V A N N İ: Ben kaçıyorum . Teşekkürler. H oşça kal. L U C IA : G üle güle. Giovanni çalışma odasına döner. Telefona gi­ dip bir numara çevirmeye başlar, sonra fikrin i değiştirir. Pencereden dışarıya bakar. Çevre­ deki bütün evlerin ışıkları sönüktür. Pencerelerden biri aydınlanır, bir adam amaç­ sızca sarkar. Çevresine bakar. GiovannVyi gö­

30

rür. Bir süre bakışırlar. Karşıdaki adam da yalnız gibidir; belki o da birini beklemektedir. Giovanni’nin canı daha da sıkılır. Pencereden çekilir. Telefon çalar. Giovanni cevap vermek için koşar. Yüzü biraz olsun aydınlanır; ama sesine sert bir ton vermeğe çalışır. G İO V A N N İ:

Sen m iydin? N eredesin?

Telefonun öteki ucunda Lidia vardır. Kenar mahallelerden birinde bir dükkândan telefon etmektedir. L ID IA : B reda fabrikasının önündeyim . O eski ta rla d a ; çocuklar oynuyor. G örsen b ay ı­ lırsın. D üşün b ir kere, roketleri v ar. A teş­ leyip h av ay a fırlatıyorlar. Ç ok güzel. M erak etm e, b en iyiyim . Yok yok!, Yok can ım b en iyiyim d edim ya. G elip beni alır m ısın? Lidia’nın konuştuklarını dinlemeye çalışan süslü püslü, yaşlı bir kadın yaklaşıp esraren­ giz bir sesle bir şeyler fısıldar. Y A Ş L I K A D IN : E ğer birisiyle buluşacaksa­ nız, gizlice... Ben h em en şuracıkta o tu ru ­ yorum . Lidia, kadının buruşuk, boyalı yüzüne, göz­ lerinin çevresindeki koyu kalın halkalara bak­ mak için döner. Giovanni’nin sesi dikkatini telefona çeker yeniden. L ID IA : H em en gel. Bekliyorum . Lidia, dükkândan ayrılıp taksinin yanma gider.

31

L ID IA : N e k ad ar? Ş O F Ö R : ik i yüz liret. Lidia, çocukların oynadığı tarlaya döner. Roketler pek uydurma değildir öyle. Çocukların çığlıkları arasında oldukça yükseğe çıkmakta­ dırlar. Son iki roket de atılmıştır artık; hava kararmaya başlamıştır. Çocuklar oyuncakları toplayıp giderler. Lidia tek başına kalmıştır; tarlanın ortasında ayakta durmaktadır. Güneş batmıştır; ortalık bakımsız, ıssız bir hal alı­ vermiştir. Lidia kaldırıma dönüp beklemeye başlar. Bir süre sonra son hızla Giovanni’nin arabası gelir. Arabadan çıkıp karısının yanına koşar Giovanni. Bir şey soracakmış gibi bakar ona, ama ağzını bile açmaz. L ID IA (biraz üzgün): G ittiler. G İO V A N N İ: K im gitti? L ID IA : Ç ocuklar. Giovanni omuzlarını silker, karısına bir süre daha baktıktan sonra sabırsızlıkla sorar: G İO V A N N İ: N erden aklına esti b u ray a gel­ m ek? L ID IA (yalan söylediği apaçıktır): Hiiç. Öyle geldim işte. Bir de bak tım ki b u radayım . Giovanni çevresine bakar. G İO V A N N İ: T u haf. B uralar hiç değişm emiş. Lidia, y ık ık duvarların yüksek yapıları gösterir.

32

arkasından görünen

L ID IA : Değişir, değişir. Yakında. Giovanni, yo l kenarına yığılmış taşların üs­ tüne oturur. G İO V A N N İ: Gel b u ray a. Lidia gidip yanm a oturur Giovanni’nin. Bir süre, birbirlerine yakınlık duyarak, otururlar. Lidia kalkıp birkaç adım yürür. Giovanni de kalkar, karısının arkasından gider. Paten ka­ yan iki çocuğu geçerek arabaya doğru yürür­ ler. Hava daha da kararmıştır; ışıklar yanar. Akşam. Giovanni yatak odasında giyinmek­ tedir. Boyunbağını bağlamak için banyoya ge­ çer. Lidia, küvette, yıkanmaktadır. Giovanni karısına bakmaz bile. L ID IA : N e istiyor dersin? G İO V A N N İ: Bilm em . Belki bizim le tanış­ m ak istiyordur. Sadece b irkaç kere g ö r­ d ü m onu. N e olursa olsun, bizi de çağır­ m ası güzel b ir şey. L ID IA : Çok insan olacak m ı? G İO V A N N İ: H erh ald e. L ID IA : G ü n ü m ü zd e h er m ilyoner kendine bir ay dın b ağ lam ak ih tiyacını duyuyor. Sen de o n u n seçtiği aydınsın galiba. S üngeri v erir m isin? Giovanni, balon biçiminde, kocaman bir sün­ geri alıp suya bırakır. G İO V A N N İ: Ç ab u k ol. Lidia, kapıya doğru yürüyen GiovannVye di­ ker gözlerini. Giovanni, bir kocanın ilgisiz-

33

ligiyle bakmaktadır karısına. Çıkar. Lidia, süngeri alıp yorgun hareketlerle yıkanmaya devam eder. B ir süre sonra. Giovanni, koyu renk bir elbise giymiş, elinde bardak, buzdolabının kapısını açmaktadır. Bir şişe çıkarıp yarıya kadar viski dolu bardağına su koyar. Buzdolabını kapa­ tır, kapı kendi kendine açılır. Yine kapatır, yine açılır. Kapıyı diziyle hızla iter. Arkasına döner, eşikte kendisine bakmakta olan Lidia’y ı görür. Tuvalet, çok çekici kılmıştır Lidia’y ı. Giovanni'nin hoşuna gider bu; ama şaşırma­ dan da edemez. G İO V A N N İ: Bu ne güzellik! L ID IA : S ırtım ı ilikler m isin? Giovanni bardağı bırakır, Lidia’nm sırtını ilikler.

34

L ID IA : N e d ü şü n d ü m , biliyor m usun G hera rd in i’lere gitmesek. G İO V A N N İ: N iye? L ID IA : K endim iz b ir yere gitsek. Seninle baş başa olm ak istiyorum . Givanni bir öpücük kondurur Lidia'nın ense­ sine ; uzaklaşır. G İO V A N N İ

(isteksizce):

Peki, sen bilirsin.

Bardağı alıp içkisini içer. Lidia ile Giovanni bir gece klübünde oturmuş­ lardır. Çok az müşteri vardır. Bir kız strip tease yapmaktadır. Lidia, strip tease’i seyre­ deceğine kocasına bakmaktadır. Giovanni bu­ nun farkında değilmiş gibi görünür önce; sonra kıza bakmayı bırakır, karısına döner. G İO V A N N İ: Bir şey m i v ar? L ID IA : Çok eğlenceli b ir şey seni seyretm ek. G İO V A N N İ: N e dem ek eğlenceli? L ID IA : Bilm em . Benim le berab erk en bazen öyle b ir poz takınıyorsun ki. G İO V A N N İ: Poz m u takınıyorum ? S açm a! Bak! F en a kız değil. Strip tease'e döner. Lidia parmağındaki nişan yüzüğüne bakar. Giovanni bunu görür, ama görmezlikten gelir. Lidia, gülümseyerek Giovanni'nin bileğindeki kol düğmesine dokunur. Nişan yüzüğündeki taşla kol düğmesinin üs­ tündeki taş aynıdır. Lidia, kocasını ayrıntı­ larıyla inceler: Yüzünü, saçlarım, elbisesini.

35

Sonunda Giovanni dayanamaz, ama hemen kendini tutar.

içini çeker;

G İO V A N N İ: S trip tease’i seyretm em i iste­ m iyorsun. L ID IA : N ’olursun, h er zam an küçültm eye çalışm a beni. Benim de istediğim şeyleri d üşünm eye hakkım var. G İO V A N N İ: Şu a n d a ne düşünüyorsun? L ID IA : Şu a n d a aklım da bir şey yok, am a bir şey gelebilir. B ekliyorum . G eldiğini d u ­ y a r gibi oluyorum . İşte geliyor. Çok kadınsı bir davranışla elini başına gö­ türür, saçlarını düzeltiyormuş gibi yapar. Ses­ sizlik. Giovanni, strip tease’i seyretmeye çalı­ şır y in e; ansızın döner. G İO V A N N İ: G eldi m i? L ID IA : Geldi. G İO V A N N İ: G üzel b ir şey m i? L ID IA : H ayır. G İO V A N N İ: N e d ü şü n d ü ğ ü n ü söyler m isin? L ID IA : H ayır. Lidia, cevap vereceğine kocasına bakmaya de­ vam eder; büyük bir titizlikle onun gömleği­ nin yakasını düzeltir. L ID IA : G h e rard in i’ler nerde oturuyor? G İO V A N N İ: Evleri B rianza’da. A rabayla y arım saat. Strip tease’ci bütün bütüne soyunmak üzeredir artık; ikisi de om seyrederler. Gösteri bitmiş­ tir.

36

G İO V A N N İ: Zevkler olm asa h a y a t d a h a d a ­ y an ılır hale gelirdi. L ID IA (gülümseyerek): Sen m i y azdın b u n u ? G İO V A N N İ: H ay ır, aklım a yeni düşünceler gelm iyor artık, sadece a n ıla r geliyor. Bu cüm lenin an lam ın ı m era k etm iyorm usun? A n latay ım m ı? L ID IA : S onra. (Sessizlik) G h e ra rd in i’lere git­ sek... G İO V A N N İ: Nasıl oldu d a fik rin i değiştirdin? L ID IA : Bilm em . İn sa n boş d u ra cağ ın a b ir şey­ ler yap m alı.... Giovanni garsonu çağırır. Giovanni’nin arabası bir kapıdan geçip büyük bir bahçeye girer, gösterişli evin önündeki ara­ baların yanında durur. Giovanni ile Lidia çıkıp hiç konuşmadan çevrelerine bakarlar bir süre. G İO V A N N İ: H erkes ölü m ü b u ra d a ? L ID IA : Keşke ölü olsaydı. Taş basamakları çıkarlar, sonra kararsızca duraklarlar. Konuklar bahçede, bir atın çev­ resinde toplanmışlardır. Giovanni, merdivenin kenarında kocaman bir kitap görür. Eline alır kitabı-, Broch’un U y k u d a G ezenler’idir bu. Kitabı bırakır. G İO V A N N İ: Uykuda Gezenler’i kim okur b u ­ ra d a ? Lidia bir şey anlamadan Giovanni’y e bakar. Sonra başını konuklara çevirir. Bir kadın on­ lara doğru gelmektedir.

37

BAYAN G H E R A R D IN I: Bay P ontano ola­ caksınız. Elini uzatır. Giovanni hemen elini öper Bayan Gherardini’nin. Bayan Gherardini, Lidia ile de selâmlaştıktan sonra birazcık tepeden ba­ karak, ama içten bir sesle konuşur. BAYAN G H E R A R D İN İ: Geldiğinize çok se­ vindik. Bir çeşit aile toplantısı bu. (Atı gösterir.) İlk zaferini kutluyoruz, iy i bir at. K ızım ın. L ID IA : A dı n ed ir? BAYAN G H E R A R D İN İ: V olfango. C anım Volfango, öyle iyi b ir attır ki. Ata doğru yürümektedirler. Bayan Gherardini, başını Giovanni’y e çevirerek konuşur. BAYAN G H E R A R D İN İ: N e k a d a r genç­ siniz! Ben sanıyordum ki... K itap ların ızı ok u d u k tan sonra, insan, görm üş geçirmiş yaşlı b ir a d a m la karşılaşacağını sanıyor. G İO V A N N İ: D em ek kitaplarım ı okudunuz? BAYAN G H E R A R D İN İ: Boş b ir k adına mı benziyorum yoksa? (Güler.) G elin, sizi tanıştırayım . L ID IA : Şim di rahatsız etm esek herkesi. S onra yavaş yavaş tanışırız. BAYAN G H E R A R D İN İ: Evet, öylesi d a h a iyi galiba. Neyse ki o sırada karanlıktan bir kadının sesi duyulur. B E R E N IC E ’ÎN

S E S İ:

38

L idia!

Atın yanında duranlar arasından bir kadın görü­ nür. Otuz beşinde bir kadındır b u ;yü zü boyalar­ la kaplıdır, davranışlarında bir çeşit “ucuzluk” vardır. Gülümseyerek Lidia’y a yaklaşır. L ID IA : M e rh a b a Berenice. B E R E N IC E : Nasılsın? BAYAN G H E R A R D İN İ: Siz tanışıyor m u ­ sunuz? B E R E N IC E (Bayan Gherardini'ye): H em de nasıl, ik i y aşın dan b eri birb irim izd en nefret ederiz. [Giovanni'ye.) P o n tan o ! So­ n u n d a görüşebildik. Giovanni, nazik bir gülümseyişle elini sıkar onun, tek kelime söylemez. B E R E N IC E : seni!

Sonunda

evinden

çıkarabildik

Bayan Gherardini, atı tutmakta olan adama dönerek neşeyle seslenir: BAYAN G H E R A R D İN İ: H a d i A ntonio, a r­ tık y a tır onu. Konuklardan bazıları karşı koyarlar. Genç bir kadın, ata doğru bir adım atarak konuşur: R E S Y : D a h a götürm esin, öyle ta tlı ki! BAYAN G H E R A R D İN İ: A m a uykusunu alam azsa sinirleri bozulur. R E S Y : Bir kerecik! Z ate n b u p a rti de onun şerefine verilm iyor m u? Kahkahalar. Bayan Gherardini kesinlikle karşı koyar.

39

BAYAN G H E R A R D İN İ: O lm az, d a h a k ü ­ çük b u ! İk i yaşında. H a d i A ntonio, doğru uykuya! K ö tü h u y lar edinsin istem em . B u rad a fazla kalırsa belki ahlâkı bo zu ­ lur. H ad i, A ntonio. Yine kahkahalar. Antonio atı götürür. Bu ara­ da Lidia, bir sigara yakmakta olan Berenice’’e bakmaktadır. Onun soluk, adetâ korkunç yüzü Lidia’y ı tedirgin etmektedir. Berenice kaba bir hareketle bir nefes çeker sigarasından. B E R E N İC E : A llah aşkına, gözlerini öyle dik­ m e b an a. B iliyorum , geçmiş yıllar y ü zü m ­ d en okunuyor. (Lidia’’nın yüzünü avuçları­ nın arasına alır.) Sen epey değiştin, düzel­ din. Nasıl becerdin bu işi? Ö yle düz b ir k ad ın d ın ki. Böyle konuştuğum için b an a kızm ıyorsun ya? L ID IA : Bu sözleri ilk defa duym uyorum . Kolkola girmiş iki kadın geçer yanlarından. Biri konuşmaktadır: K A D IN : T ıpkı bir orospu gibi hareket ed i­ yorsun ! Öteki, tıkanacakmış gibi gülmeye başlar. Lidia, arkadaşının ellerinden kurtarır yüzünü. Konuşmanın yönünü değiştirmek için sorar. L ID IA :

E vlendin m i?

Berenice başını

“hayır” anlamında sallar.

B E R E N İC E : T ek başım a yaşıyorum . Z ate n tek başım a yaşam ak için doğm uşum ben.

40

G örüyorsun, ne k a d a r duygulu bir in sa­ nım ... Dişçim böyle d erd i hep! (Güler.) Senin h ay a tın nasıl? A ydınlar arasın d a mı geçiriyorsun vaktini? İkim iz de M ila­ n o ’dayız, yine de birbirim izi g ö rd ü ğ ü ­ m üz yok. L ID IA : E v d en pek çıkm ıyoruz. Nasıl olduy­ sa, b u akşam b ir değişiklik y ap tık : Yıl­ la rd a n beri ilk defa gece ku lü b ü n e git­ tik. Gözleri yüzme havuzunun kenarına, karanlık­ ta parıldayan mavi renge ilişir. B E R E N IC E : Bak, ne güzel renk! (Lidia’y a döner.) K im i görüyorum , biliyor m usun? G rim ald i’yi. H a tırla d ın m ı? L ID IA : (sözünü keser Berenice'in) B ana o k a­ d ın ın sözünü e tm e .! Arkadaşının süslü yalnızlığına bakarak susar. B E R E N IC E : Niye? L ID IA : Eski an ıları ca n la n d ırm asan olm az m ı? Berenice cevap vermez; sevgiyle Lidia"yı süzer.

gittikçe

artan

bir

B E R E N IC E : N e güzelsin! Çok kişiden duym u şsu n d u r bu sözü. Lidia şaşırmıştır, karşılık vermez. Bahçenin bir başka köşesinde, altmış yaşla­ rında, şık bir adam olan Gherardini, iki ko­ nuğa bir gül yatağını göstermektedir. Elinde­ ki şamdanla gülleri aydınlatır.

41

G H E R A R D İN İ: Şu ilerdeki d u v a ra k ad a r tam üç bin gül var. Geceleyin aldıkları şu nefis renge bakın. B ÎR K A D IN : Siz de güllerin geceleri u y u ­ d u k ların a inanıyor m usunuz, Bay G he­ ra rd in i? G H E R A R D İN İ (gülümseyerek) : İnan ıy o ru m . B ütün gece u y u rlar! (Tanındaki garsona döner.) A ntonio, m akas. (Güzel bir gül kesip kadına verir.) B uyurun! N e gü­ zel, değil m i? Şim di uyandı işte. B ir başka gül keser, o sırada Giovanni ile birlikte yanına gelmiş olan karısına verir. G H E R A R D İN İ: Al, G iorgina. F ilippo’ya ve­ rirsin. Bir o bilir yakasına gül takm ayı. Konuklardan bazıları gülerler. BAYAN

G H E R A R D İN İ:

Bak

kim

geldi...

Gherardini, Giovanni1ye bakar; ilk bakışta tanımaz gibi olur onu. Giovanni elini uzatır. G İO V A N N İ: İyi akşam lar. G H E R A R D İN İ: O o, siz m iydiniz? N e güzel. Çok sevindim geldiğinize. D a h a önce b irk aç kere görm üş m ü y d ü m sizi? G İO V A N N İ: Evet görüşm üştük. A m a nerede görüştük, h atırlam ıyorum . G H E R A R D İN İ: Ben de. Bu arada, Bayan Gherardini, konuklardan bazıları ve Gherardininin gül verdiği kadınla birlikte uzaklaşır.

42

G H E R A R D İN İ: G iovanni, ikiniz de eğle­ nem iyorsunuz galiba. G İO V A N N İ: N e y ap ay ım istiyorsunuz? H a ­ v u za m ı atlayayım ? G H E R A R D İN İ: N iye olm asın? Elbiseyle mi, çıplak m ı? Gherardini, karşısındakini değerlendirmek is­ tiyormuş gibi, uzun uzun bakar Giovanni'ye. Giovanni''nin görünüşünü beğenir; koluna gi­ rer. G H E R A R D İN İ: G eldiğinize çok, çok sevindim . Giovanni şaşkınlıkla gülümser, kınır.

çevresine ba­

G İO V A N N İ: K im y ap tı bu ray ı? G H E R A R D İN İ: M im ar V ietti. Nasıl, güzel m i? C esarino, n erdesin C esarino? Yaşlı bir adam, saygılı bir tavırla yaklaşır. C E S A R İN O : B u y u run efendim . G H E R A R D İN İ: Beyefendiye bahçeyi göster. G İO V A N N İ: T eşekkür ederim . Giovanni ile Cesarino uzaklaşırlar. C E S A R İN O : Y azık ki h av a karanlık. K o ru y u görem eyeceksiniz; m uhteşem dir. Bu arada, Lidia ile Berenice, bahçenin bir köşesine varmışlardır. Çimenlere oturmuş ko­ nuklara bakarlar. B E R E N IC E : G ö teb o rg’a gidiyorum . Bilir m i­ sin G ö teb o rg ’u ?

43

L ID IA : H ayır. B E R E N İC E : K uzeyde. E pey soğuk b ir yer. A m a b enim y atım var. L ID IA : Y atın m ı? B E R E N İC E : Evet, bir y atım var. Taşlı bir adam Berenice’e selâm verir. B E R E N İC E : Bu ad am v ar ya, m üthiş zen­ gindir. B orçları m ilyarı aşar. Bu sözlerden rahatsız olmuştur Lidia, adama yarım yamalak bir göz atar. 0 sırada dikka­ tini, otuz beş yaşlarında, uzun boylu, şık bir adam çeker. Adam lüks arabasından yeni inmiştir. Berenice, Lidia’nın bu ilgisini gö­ zünden kaçırmaz. B E R E N İC E : T anıştırayım m ı? L ID IA : Yok canım ! Şaka m ı ediyorsun? B E R E N İC E : Çok değişik b ir ad am d ır. D u r d a b u ra y a getireyim onu. R o b e rto ! Lidia, uzaklaşmaya başlar. B E R E N İC E : R oberto! B ana bir k art olsun gönderm edin! D eli ediyorsun insanı. R O B E R T O : N asılsın? B E R E N İC E : E h işte. R O B E R T O : D öneli birkaç gün oldu. B E R E N İC E : Zavallıcık! R O B E R T O : İş için gitm iştim . B E R E N İC E : H a d i, hadi! Lidia eve girer, holde biraz dolaştıktan son­ ra merdivenlere oturmuş kitap okuyan siyah

44

saçlı bir kıza, Valentina’y a bakmak için du­ rur. İki kadın uzaktan birbirlerini süzerler. Giovanni ile Cesarino, bahçede bir kadınla karşılaşırlar. C E S A R İN O : R o m a ’lı b üyük b ir hayırsever. Bay P o n tan o , sizi yetim lerin koruyucusu B ayan G en tili’yle tanıştırayım . Elinde bir paket sigara vardır Giovanni’nin. Bayan Gentili’y e uzatır. Bayan Gentili, önce almak istemez, sonra fikrini değiştirir. BAYAN G E N T I L I : Peki, alayım b ir tane. B u rad a, M ilan o ’d a herkes içiyor, b ari b en de içeyim . O sırada boynu iyice açık bir elbise giymiş gü­ zel bir kadın, Resy, yaklaşır yanlarına. Gio­ vanni, Resy’nirı elbisesine, göğsüne bak­ madan edemez. Tanışırlar. G İO V A N N İ: Ben P ontano. R E S Y : G iovanni P ontano m u ? Yoksa siz... (Büyük bir sevinçle, hayranlıkla Giovanni’y e bakar.) Enfes b ir k itap tı doğrusu! Şim diye k a d a r yazılm ış en güzel k ita p la rd a n biri. G İO V A N N İ: Şey.... Karşı koyarcasına ayak değiştirir. R E S Y : Biliyor m usunuz, tam ü ç kere o k u d u m kitabınızı. A dam akıllı tu tu ld u m . E n b ü ­ yük h a y ra n la rın ız d a n biriyim . İta ly a ’­ daki en b ü y ü k hayranınız. Giovanni şaşkınlığını belirtir.

45

R E S Y : T a b iî, ta b iî! E n büyük h ayranınız benim . Bu şerefi b en d en esirgem eyin. Giovanni ister istemez keyiflenir biraz. T itiz­ likle hazırlanmış zengin büfeye doğru yürü­ meye başlarlar. Resy, bir çeşit güven duygusu kazanmıştır. R E S Y : Şöyle b ir ro m an okuyayım iste rd im : Bir k ad ın olsun, b ir ad am la karşılaşsın... A d am sevmesin kadını. Evet, sevmesin. A m a zekâsını, havasını beğensin. B irlik­ te y aşam aya başlasınlar... sonra... böyle bir ro m an nasıl biter? G İO V A N N İ (şaşkınlıkla gülümser) : Çeşit çe­ şit bitebilir. Resy, kendini konuya kaptırmıştır. R E S Y : B ana kalırsa, kadının olağanüstü bir in san olm ası, kendini feda etm esi gerek. R o m an böyle bitm eli. K a d ın , başka bir k ad ın ın m u tluluğu u ğ ru n a kendini feda etm eli. G İO V A N N İ: Niye feda etsin? R E S Y : Bilm em böylesi insanı ağlatır. Lidia, hâlâ tek başmadır. Bahçeye çıkmıştır yine. Orkestra bir parça çalmaktadır. Havuzun yanındaki konukları seyreder Lidia. Giovanni yaklaşır. G İO V A N N İ:

N e yapıyorsun

b u ra d a ?

Lidia, ne diyeceğini bilmez, sadece omuzla­ rını silker.

46

G İO V A N N İ: K atılsan a araların a. L ID IA : K atılırım . B irazdan. Kocasına bakıp hafifçe alaycı bir sesle sorar. L ID IA : Nasıl, b eğendin m i bu rasın ı? iy i vak it geçiriyor m usun? G İO V A N N İ: E h işte. (Sessizlik. Lidia’y a ba­ kar.) N asıl oluyor d a sen b ir tü rlü eğle­ n em iyorsun, an lam ıyorum . L ID IA (şaşırmıştır): Ben de böyle eğleniyo­ ru m işte. (Sessizlik. Evi gösterir.) O ra d a d a kendi k endine eğlenen biri var. Uy­ kuda Gezenler’i oküyan kız. G üzel de. Giovanni başını çevirir, Gherardini’lerin ken­ dilerine doğru gelmekte olduğunu görür Ev sa­ hipleriyle konuşmak istemeyen Lidia ustalıkla sıyrılıp havuza doğru gider. G H E R A R D İN İ: Eee P o n tan o , h er şey yo­ lu n d a m ı? G İO V A N N İ: B u rad akilerden kimseyi tanım ıyorm uşum m eğer. Lidia daha uzaklaşmak ister, ama birdenbire Roberto’nun yaklaşmakta olduğunu görür. Gi­ ovanni’nin yanına döner. Giovanni, Gherardini’lerle çimenlerin üstündeki şezlonglara otur­ muştur. G H E R A R D İN İ: G ü n ü m ü zd e zenginliğin sö­ zü n ü etm ek saçm a b ir şey. Z engin a d a m kalm ad ı artık. Z engin olm ayı kafasına koy­ m uş b irin e raslarsam , hem en şu öğüdü vereceğim o n a : P ara y la ilgilenm e. K en ­

47

dini işine ver. Bir sanatçı, eserini y a ra ­ tırken o eserin kaç p a ra getireceğini nasıl düşünm ezse, sen de öyle y ap , yalnız işi­ ni düşün, diyeceğim . Ben fabrikalarım ı b irer san at eseri olarak g örürüm . G e tir­ dikleri p a ra hiç önem li değildir. Ö nem li olan, şey y aratab ilm ek tir. K alıcı b ir şey. Giovanni, sıkıldığını, kızdığım belli etme­ meye çalışmaktadır. Bayan Gherardini gülüm­ ser. Lidia, Giovanni’nin şezlonguna yaslanır. BAYAN G H E R A R D İN İ: E vet canım , doğru söylüyorsun a m a herkes de kalıcı b ir şey y aratam az ki. Sen... G H E R A R D İN İ (karısının sözünü keser): Bir y azarı besleyen şey... söz gelişi seni ele alalım P ontano, seni besleyen şey, kâr düşüncesi değildir, ih tiy açtan doğan b ir du y g u d u r. B aşkalarının sana ihtiyacı old u ­ ğu n u düşünerek yazıyorsun yazdıklarını, h a ttâ kendi kendine bile m u h taç olduğunu düşünerek yazıyorsun. BAYAN G H E R A R D İN İ: A m a insanın karnı d a doym ak is te r! G H E R A R D İN İ: A klım a bile gelm ez bu. H a y a t ancak y arattığ ın şeylerle v ar olur. Sen P ontano, sen artık yazı yazam az olsaydın ne y ap a rd ın ? L ID IA : İn tih a r ederdi herhalde. G İO V A N N İ (şaşkınlıkla karısına bakarak): O k a d a r önem li biri o lduğum u sanm ıyorru m ; belki başka çıkış yolları d a v ardır.

48

(Sessizlik) G ü n ü m ü z y azarın ın kafasını k u rcalay an şeylerden biri de şu: Y azm ak, vazgeçilm ez, am a m odası geçmiş b ir tu t­ ku m u d u r? Bir yalnızlık so ru n u d u r y az­ m ak ; b in b ir acıyla kelim eleri sıralayan b ir ustan ın işini m akineleştirm ek im ­ kânsızdır. G H E R A R D İ N İ: Siz de m i böyle d ü şü n ü y o r­ sunuz? G İO V A N N İ: H ay ır. A m a siz sanayiciler ro ­ m an ların ızı gerçek in san lard a n , gerçek evlerden, gerçek şehirlerden k u rm a şan ­ sına sahipsiniz. H a y a tın akışı sizin elleriniz­ de. Gelecek günler sizin ellerinizde. L ID IA (kocası adına özür diler gibi): K o cam çok kötü b ir g ün geçirdi b ugün. G İO V A N N İ (Lidia?ya): H aklısın galiba. Gherardini, “zaman her şeyi halleder” gibi­ lerden bir hareket vapar, sonra konuşmayı bağlar. * G H E R A R D İN İ: Siz de gelecek günler için kuşkuya k ap ılan o b ir sürü in san d an biri m isiniz yoksa? Ben kendi geleceğim i ken­ dim y ap arım . A slına bakarsanız, b u g ü n ­ le u ğ raşm ak tan geleceği düşünm eye hiç vak it kalm ıyor. Gelecek günleri hiç yaşa­ m ayacağız belki de. BAYAN G H E R A R D İN İ: G eleceğin nasıl o la­ cağını g ö rü r gibiyim : K o rk u n ç b ir şey olacak. Değil m i? Y arın ne yapacaksınız? Bu gece bizde kalsanıza.

49

G H E R A R D İN İ (yumuşak bir sesle) : H ep sö­ züm ü kesiyorsun şekerim. BAYAN G H E R A R D İN İ: Affedersin canım . (Lidia'ya.) İkisini yalnız bırakalım ister­ seniz. (Kocasına.) D evam edebilirsin. G e­ lecek günleri hiç yaşam ayacağız diyor­ du n . İki kadın bahçenin ortasına doğru uzaklaşırlar. G H E R A R D İN İ: G eleceğin bizim için neler h azırlad ığ ın ı kim kestirebilir? İm tiy az­ larım ız elim izden alınacak, am a iyi bir şey b u. Evet, iyi b ir şey. G ençliğim de hep böyle b ir d ü n y a vardı k afam d a; çalış­ m ay a başlarken de kendim e am aç olarak aşağı y u k arı böyle b ir geleceği aldım . Lidia ile Bayan Gherardini büfeye yaklaşırlar. BAYAN G H E R A R D İN İ: diniz? L ID IA : K on y ak lütfen.

Bir şey içer m iy­

İk i kadın yürümeye devam edip köşeyi döner­ ler ; bahçenin iki yapı arasında kalmış sessiz bir köşesine gelmişlerdir. Yerde, otlar arasında eski heykellerin kalıntıları, parçaları vardır. Par­ çalardan biri, gözleri açık olmasına rağmen uyu­ yormuş gibi duran bir çocuğun başıyla omuzları­ dır. B ir kedi, yaklaşmış, garip garip heykele bak­ maktadır. LidicCnm yaklaştığını duyar ; döner, sonra aldırmaz, mermer parçasına bakmaya devam eder.

50

BAYAN G H E R A R D İN İ: S a b a h ta n beri şu heykele bakıyor. G özlerinin içine b ak ı­ yor. K im b ilir. ne d ü şü n ü y o rd u r? Belki de u y anm asını bekliyordur. A nlıyabilirsen an la kedileri. Yaşlı bir adam olan Guido ile Resy yaklaşırlar. G U ID O (alçak sesle)'. Resy, biraz olsun ra h a t b ırak beni. R E S Y : Niye? G U ID O : Çekil b aşım dan! Bu arada Bayan Gherardini, Lidia'yı büfeye doğru iter. BAYAN G H E R A R D İN İ: Bir saniye. [Guido' nun yanına gider.) S o n u n d a y ak alad ım seni. G U ID O : M e rh a b a canım . BAYAN G H E R A R D İN İ: Bir tanecik G uido, nasılsın bak ay ım ? İyi ki geldin.. B iraz kilo verm işsin galiba. G U ID O : Ö yle m i? BAYAN G H E R A R D İN İ: Nasıl becerdin b u ­ nu? G U ID O : Jim n astik ... BAYAN G H E R A R D İN İ: O kız kim di G u ­ ido? Benim p a b u c u m d a m a m ı atılıyor yoksa? G U ID O :

N eler

söylüyorsun

A llah

aşıkm a?

Lidia, üstünde her çeşit içki ve yiyecek bulu­ nan masaya bakar. Bardağına biraz viski, biraz cin, biraz da votka koyar. Yaptığı kok­ teylin tadına bakar. Berbat bir şeydir tabiî, bar­

51

dağı masaya bırakır. Büfeden tam ayrılacak­ tır ki, Roberto'nun kendisine bakmakta oldu­ ğunu görür. Bir an bakışırlar. Lidia, Rober­ to'nun ne yapacağını merak etmektedir', ama Roberto sadece bakmaktadır. Lidia ötelere çe­ virir gözlerini', ağaçlara doğru yürür. Oyun salonu. Giovanni, Valentina'mn oynadı­ ğı oyuna bakmaktadır. Valentina başını çevi­ rip konuşur. V A L E N T İN A : Benim le oynayacak birini b u ­ lam az mısınız ? G İO V A N N İ: Ben oynasam olm az m ı? V A L E N T İN A : O lm az. Çok yaşlısınız. G İO V A N N İ: Ö yle am a, sizinle oynam aya b aşlarsam gençleşirim belki de. V A L E N T İN A : Ben sizin yerinizde olsam G ençleşm ek istem ezdim . G İO V A N N İ (şaşırmıştır): N iye? Bekler, ama cevap alamaz. G İO V A N N İ: N iye istem ezdiniz, söylesenize. Cevap yoktur. Valentina oynamaya devam eder. V A L E N T İN A : Bakın, oynasak k azan acak ­ tım . K a zan m ak için p u d ra k u tusunu şu karelerd en b irinde d u rd u rm a k gereki­ yor... Son sıradaki karelerden birinde. G İO V A N N İ: Nesine oynuyoruz? V A L E N T İN A : H erkes, kazanırsa ne isteye­ ceğini ak lın d a kararlaştırsın. O y u n d a n sonra ne k ararlaştırdığım ızı birbirim ize söyleriz. Benim ad ım V alen tin a.

52

G İO V A N N İ: Bu o y u n d a hep kaybeder m i­ siniz V a le n tin a ? V A L E N T IN A : Şim di çıkardım b u oyunu. (Sessizlik. Sonra, ciddî bir havayla.) Bir kere­ sinde h er şeyimi kaybettim . G İO V A N N İ: H a n g i oy u n d a? V A L E N T IN A (anlamsız bir hareketle): Yedi p u a n alan kazansın. G İO V A N N İ: Açık konuşayım , ben b u ra y a sizinle tanışm ak için gelm iştim . Valentina gülümser, pudra kutusunu yerdeki kareler üstünden kaydırır. G İO V A N N İ: am a.

iy i

b ir

atış.

B ana

acım ayın

Pudra kutusunu kaydırır. V A L E N T IN A : Siz b a n a acıyorsunuz galiba. Valentina'nin kaydırdığı karelerin üstünde durur.

kutu

son sıradaki

V A L E N T IN A (neşeyle güler): B ana b ir p u an ! G İO V A N N İ: S ıra bende. V A L E N T IN A : A tın bakalım . Giovanni, atışını yapmak için hazırlanır, ama duraklar. G İO V A N N İ: K o rkuyorum . V A L E N T IN A : H a d i, hadi. Kendine güvenini yeniden kazanır Giovanni, atışını yapar; ama pudra kutusu karelerin ötesine düşer. Valentina kutuyu almak üzere

53

giderken mücevherlerinden madığını görür.

birinin yerinde ol­

V A L E N T İN A : T aşlard an biri düştü. Bir y a ­ kut. Giovanni, pudra kutusunun bulunduğu yere gi­ der. G İO V A N N İ:

Ü zü ld ü m

bu n a.

A rayalım .

Tere diz çöküp taşı aramaya başlarlar. Valen­ tina da aramaktadır, G İO V A N N İ: Pek uzağa düşm em iştir, her halde, öyle değil mi? V A L E N T İN A : K im bilir, belki de bahçeye düşm üştür. G İO V A N N İ: D a h a neler!

Valentina, taşı aramaktan usanıp ayağa kalkar. V A L E N T IN A : Z a ra rı yok. Z ate n sahiciydi. Giovanni de ayağa kalkar; ciddî bir tavırla Valentina'ya diker gözlerini. G İO V A N N İ: Böyle d av ran m ak pek m i hoşu­ n u za gidiyor? Valentina hemen cevabı yapıştırır; içtendir. V A L E N T IN A :

H ay ır.

Bir süre sonra, salon konuklarla dolmuştur. Konuklar, Valentina'yla Giovanni’nin oyununu seyretmekte, bahse tutuşmaktadırlar. S E Y İR C İL E R : V a le n tin a ’y a on bin. P o n ta n o ’y a on beş. V a le n tin a ’y a elli. Giovanni atışını yapmak üzeredir. B İR S E S: P o n ta n o ’y a altm ış bin. Giovanni durur. G İO V A N N İ: Ş aka ediyorsunuz! K O N U K : Siz a tm an ıza bakın. G İO V A N N İ: H ay ır. Ayağa kalkar. Valentina büyük bir ilgiyle sey­ retmektedir onu. V A L E N T IN A (alayla) : Yoksa siz de sadece k ay b edenleri d ü şü n en kişilerden m isiniz? T ip ik b ir ay d ın : Bencil, am a içi acım ayla dolu.

55

G İO V A N N İ: H ip o d ro m değil burası. Ben de at değilim . V A L E N T IN A : D a h a neşeli bir at yok m u b u ra d a ? Lidia, üst katta, bir taraçadadır. Roberto’nun aşağıdan kendisine baktığını görünce yerini değiştirir. İçerdeki odalardan birinde bir tele­ fo n çarpar gözüne; elinde olmadan telefo­ na gidip ahizeyi kaldırır, bir numara çe­ virir. 56

L ID IA : Bay G a ra n i’nin d u ru m u n u soracak­ tım . 45 n u m ara lı oda. Ansızın bir acı, bir üzüntü kaplar yüzünü. Titrek bir sesle sorar: L ID IA : N e zam an ? (Kendi kendine tekrarlıyormuş gibi.) O n d ak ik a önce! (Sessizlik. B ir şey tıkanmıştır boğazına.) A nnesi y an ın d a m ıydı? Ahizeyi yerine bırakır; yaşlarla ıslanmıştır yüzü. Aşağıdaki salondan çığlıklar, kahkaha­ lar gelmektedir. 57

Aşağıda, merdivenlere doğru ilerlemekledir her­ kes. Konuklar, artık çekilmek üzere olan ev sahiplerine iyi geceler dilemektedirler. En ar­ kada Valentina ile Giovanni kalır. Giovaınni Valentina’y ı durdurur. G İO V A N N İ: V alentina, hayal kırıklığına uğ­ ra d ım biraz. V A L E N T IN A : Benim yüzüm den m i? Nasıl bağışlatsam kendim i? Birlikte birkaç say­ fa okuyalım mı ? Bir masadan U y k u d a G ezenler’? alır. G İO V A N N İ: Eh, yaklaşm ak için bu d a bir yol... V A L E N T IN A : Sevgiye mi ihtiyacınız var? G İO V A N N İ: Sizin yok m u? Sessizlik. Birbirlerine bakarlar. G İO V A N N İ: U n u tm ay ın , bir borcum var size. O y u n d a n çekildim ... V A L E N T IN A : B ırakın d a önce bu borcun tad ın ı çıkarayım biraz. G İO V A N N İ: Peki am a unutm ayın. Valentina yürümeye başlamıştır; durur. V A L E N T IN A : Belli olm az, bugünlerde her şeyi u n u tu y orum . Giovanni, cevap vereceği yerde Valentina’y ı usulca öper. Lidia, taraçadan onlara bakmak­ tadır. Valentina da Giovanni’y i öper. M er­ divenlere doğru yürürler.

58

Bahçeye inen basamaklarda bir an dururlar. Konuklar ayrılmaktadırlar. Gherardini1ler y a k ­ laşırlar. Valentina, merdivenleri inip Bay Gherardiniyi öper. V A L E N T IN A : İy i geceler baba. Valentina Gherardini nin kızıdır, bunu ancak o zurnan anlar Giovanni. Fabrikatöre baka­ rak une yapalım ?” gibilerden bir hareket y a ­ par. Valentina ile annesi bahçenin ortasına doğru yürürler. Gherardini, Giovanninin koluna girer. G H E R A R D İN İ: P o ntano, b ir teklifte bulnacağ ım size. Benim le çalışır m ısınız? G İO V A N N İ: N e y ap m am ı istiyorsunuz? G H E R A R D İN İ: İşçiler için bir k ü ltü r p ro g ­ ram ı dü zen led im fab rik am d a. Bu b a k ım ­ d a n d a faydalı olayım istiyorum . İ d a ­ reyle işçiler arasındaki b ağın biraz zayıf o ld u ğ u n u g ö rdüm . N eden, biliyor m u ­ sunuz? K im se şirketin tarihçesini b il­ m iyor d a o n d an . Ş irketin kurucusunu, y an i beni gerektiği k a d a r tanım ıyorlar. Ben de b ir basın, reklâm ve halkla ilişki­ ler b ö lü m ü m ey d an a getiriy o ru m ; d a h a çok fabrik ad ak i işçileri ilgilendiren b ir bö lü m olacak bu. Söz gelişi, ilk iş olarak şirketin tarihçesini a n la ta n b ir broşür bastıracağım ... G İO V A N N İ: O istiyorsunuz ?

/

/

broşürü

59

ben

m i yazayım

G H E R A R D İN İ: Evet, am a sadece o k ad a r değil... F ab rik an ın idarecilerinden biri de siz olsanız... G İO V A N N İ: Y ani, sab a h ta n akşam a k ad ar sizin şirkette mi çalışayım ? G H E R A R D İN İ: Evet. Şirketin kaderinde si­ zin de payınız bulunsun. K u su ra b ak ­ m ayın am a, ay d a ne k ad a r kazandığı­ nızı soracağım . K arınız zengin bir aile­ den, değil mi? G İO V A N N İ: Evet, am a benim de p aram var biraz. S onra gazetelere de bir sürü yazı yazıyorum . G H E R A R D İN İ: A nlıyorum am a bağım sız olm ak istem ez m iydiniz ? G İO V A N N İ: Ne an lam d a bağım sız? G H E R A R D İN İ: Siz benim teklifim i b ir kere d ü şü n ü n P ontano, b ir kere düşünün. Son ra u n u tm ay ın ki benim şirketim de yü k­ sek b ir aylık verilir herkese. Valentirıa’y la annesi kolkola girmiş, bahçede yürümektedirler. Yanlarında bazı konuklar da vardır. Golf alanının kenarında dururlar. BAYAN G H E R A R D İN İ: G eçenlerde kuzen­ lerim den biri b a n a ne getirdi, bakın. A m erika’d a n yeni geldi de... Eteğini kalçalarına kadar kaldırır; jartiyerine iliştirilmiş fermuarlı ufacık bir para çantası gösterir. B İR K O N U K : N edir o?

60

BAYAN G H E R A R D İ N İ: P a ra çantası. İç in ­ de b ir dolarlık b ir b an k n o t bile var! Erkekler, Bayan Gherardini'’nin düzgün bacak­ larına bakarlar. İçlerinden biri mırıldanır. B İR K O N U K : Şu d o ların d a girm ediği yer yok! Herkes güler. Evin hanımı yaptığım beğen­ miştir', çevresine bakınır, biraz ileride Lidia'yı görür. BAYAN G H E R A R D İN İ: nız B ayan P on tano?

N eden

yalnızsı­

Valentina Lidia’y a bakar-, Giovanni'nin evli olduğunu öğrenmek hem şaşırtmıştır onu, hem de hayal kırıklığına uğratmıştır. Lidia, toplu­ luktan ayrılır. O sırada Giovanni belirir karı­ sının arkasında. Bir an bakışırlar. Lidia hâlâ duyguludur, Giovanni onun yanına oturur. G İO V A N N İ:

Ne

güzel

yer,

değil

m i?

Söylediğinin boş bir şey olduğunu anlar hemen ; karısına bir göz atar. Lidia, Tommasd’nun öldüğünü söyleyecektir; yaş içindedir gözleri. Ama Giovanni kalkıp ordan uzaklaşır; Lidia onu durdurmaz. Valentina'nin eve doğru yürümekte olduğunu görür Giovanni, arkasından gider. Lidia'nın önünden geçerken karısının titrek, cılız sesini duyar; du­ rur. L ID IA :

N ereye

gidiyorsun?

61

G İO V A N N İ gelirim .

(güç durumda kalmıştır) :

Şim di

Orkestra, bir parça çalmaya başlar bahçede. Dans pisti kısa zurnanda dolar. Konuklar, bir masanın önüne dikilmiş, birşeyler yemektedirler. Giovanni, Valentincd nın atma bakan seyisi görür. G İO V A N N İ: B ayan V a le n tin a’yı g ö rdün m ü B İR İN C İ S E Y İS : Ben görm edim efendim . İK İN C İ S E Y İS : Ben de. Giovanni uzaklaşır. Lidia düşünceli düşünceli yürümektedir. Or­ kestranın yanma gelince durur. Çalman par­ ça onu da etkilemiştir. M üzikle sallanmaya başlar. O sırada bir delikanlı yaklaşır yanma. D E L İK A N L I: D ansedelim mi? Lidia başıyla “evet” işareti yapar', piste çı­ kıp dansetmeye başlarlar. Lidia, yüzünde bir şaşkınlık belirtisiyle ansızın duraklar. L ID IA : D ansetm eyi bilm iyorsunuz D E L İK A N L I: Evet bilm iyorum .

ki!

Katıla katıla güler. Lidia, sonra kendi kendi­ ne danseder. Delikanlı, arkasında dolaşmak­ tadır onun. Ansızın bir gök gürültüsü duyulur. Bardak­ tan boşanırcasına yağmur yağmaya başlar. Konuklar kaçışırlar; Berenice, Lidia’y ı elin­ den tutarak içeri sürüklemek ister. Lidia ken­ dini tutarak, bazı konuklarla birlikte yüzme 62

havuzuna koşar. Yüzme havuzuna atlayanlar vardır konuklar arasında; bazıları elbiseyleriyle, bazıları da, kendilerini bir çeşit çıl­ gınlığa kaptırıp soyunarak atlarlar suya. L i­ dia da onların yaptığını yapmak ister ; tramplene tırmanır, ayakkabılarını çıkarır ayaklarından, o sırada bir ses duyar. R O B E R T O : A ptallık

etm eyin.

Lidia, Roberto'ya boyun eğerek aşağı iner. Yağmur altında arabasına doğru koşarlar Roberto’nun. Lidia tam arabaya girecekken durur. Sırılsıklam olmuştur. L ID IA : N ereye götü rüyorsunuz R O B E R T O : G irin!

beni?

Girerler. Araba hareket eder. Evin holü insanlarla doludur. Konuklardan çoğu iskambil oynamaktadır. Elektrikler sö­ ner; arada bir çakan şimşeklerle aydınlanır salon. Giovanni, kalabalığın arasında Valentina'yı aramaktadır. Sinirli ve sabırsızdır. Önüne Resy geçer birdenbire. R ESY :

N ereye gidiyorsunuz

P ontano?

Giovanni anlamsız bir hareket yapar. R E S Y : Bekleyin biraz. Niye karşı karşıya geçip konuşm uyoruz? Niye birşeyler söy­ lem iyorsunuz b an a ? G İO V A N N İ: S onra. Sizi y atırır, güzel bir m asal an latırım . 63

R E S Y : Y atak tay ım farzedin de m asalı şim di anlatın. G İO V A N N İ: S onra an latırım . D ü n y a d an eli­ ni eteğini çekmiş b ir ad a m ın hikâyesini an latırım . A ydın b ir ad am ın tabiî. Y ıl­ larca d ağ başında o tu rm u ştu r; kırağıyla d o y u rm u ştu r karnını. S onra kalkıp şeh­ re gelir b ir gün. Bir b ard ak şarap içirirler ona, o d a alkolik olur. Nasıl? R E SY : B erbat. G erçek b ir şey a n latın b a n a ; b aşınızdan geçmiş b ir şey... G İO V A N N İ: în a n m b an a, b u n d a n d a h a b er­ b a t şeyler de geçti başım dan. R E S Y (düşünceli) : Keşke anlayabilseydim ... Y azarların ak ılların d an geçen şeyleri... G İO V A N N İ (.Resy'nin içtenliği birazcık olsun duygulandırmıştır onu; gülümser) : A dınız n ed ir sizin? R E S Y : M a ria T eresa. A rkadaşlarım Resy derler bana. G İO V A N N İ: Resy, yalnız y azarları mı a n la ­ m ak istersiniz siz? R E S Y : Yok canım , başka insanları d a an la­ m ak isterim . G İO V A N N İ: Desenize işiniz çetin. Sonra görüşürüz. Valentina’y ı aramaya devam ederek uzaklaşır. Roberto’nun spor arabası ıssız,-, ağaçlıklı bir yolda ağır ağır gitmektedir. Arabanın içinde Lidia ile Roberto gülerek konuşmaktadırlar. B ir demiryolu geçidine gelir araba; geçit 64

kapalıdır; durur. Roberto ile Lidia çıkıp ko­ caman bir ağacın altına sığınırlar. Birbirlerine bakarlar. Tiren geçer. Geçit açılır. Uzun bir sessizlikten sonra Roberto elini uza tarak usulca okşar Lidia’y ı, gülümser. Öp­ mek ister onu. Son anda Lidia geri çekilir. L ID IA : O lm az. Affedersiniz. Valentina ile Giovanni, oyun salonunun ka­ ranlığında karşılaşırlar. Dışarda hâlâ bar­ daktan boşanırcasına yağmur yağmaktadır. V A L E N T IN A : Y uva yıkm ak istem em . M a n tı­ ğıyla h arek et eden b ir insanım ben. G İO V A N N İ: A slına bakarsanız, karım yol­ lad ı b en i size. V A L E N T IN A : Ö n em i yok. B ana olan b o r­ cu n u zu böyle ödeyin. G İO V A N N İ (alayla) : V a le n tin a , h er yer k a ­ ran lık içinde. Şim di nasıl b u lab ilirim onu? V A L E N T IN A {alayla): T atsız b ir geceydi; sizinle o y n ark en neşelendim biraz. O tatsızlık, o h ü z ü n yine geliyor. B ilm i­ y o ru m n ed en ... Bir köpeğin h ü zn ü gibi b ir şey b u.. Konuşmanın içten havasını bozmak için bir çaba gösterir Valentina. V A L E N T IN A : S igaranız v ar m ı? G İO V A N N İ: H a y ır, b en sadece p u ro içerim . V A L E N T IN A : Bir saniye öyleyse. G idip bir sigara alayım .

65

Merdivenlere doğru yürür. Giovanni, yağmuru seyretmek için olduğu yerde kalır. Valentina odasına girip bir uşak çağırır. V A L E N T İN A : Angelo! A N G E L O : B uyurun efendim . V A L E N T İN A : Bir m um d a h a getir. A N G E L O : B aşüstüne efendim . Uşak çekilir. Valentina bir sigara yakıp dü­ şünceli düşünceli durur. Başını çevirince kapı­ da durmakta olan Giovanni ile y ü z yüze gelir. G İO V A N N İ: Ö yle sanıyorum ki, b irb irim i­ ze söyleyeceklerim iz d a h a bitm edi. V A L E N T İN A : T a b iî, am a... (Sessizlik. Odanın içinde birkaç adım dolaşır, sonra eski yerinde durur.) Aşk, bazı engeller koyuyor insanın önüne. Ç evresinde bir boşluk y aratıyor. G İO V A N N İ: A m a içinde değil. R o m an lara bile yeniden girdi duygululuk. V A L E N T İN A : Şim di anladım . Y eni b ir ro ­ m an yazıyorsun b u gece. G İO V A N N İ: B undan böyle tek satır y aza­ bilecek m iyim , onu bile bilm iyorum şim di. N e yazacağım ı bilm iyor değilim , nasıl yazacağım ı bilm iyorum . “B unalım ” dedik­ leri b u olsa gerek. G ü n ü m ü zd e h er y az a­ rın başına gelen b ir şey bu. A m a benim içim i gizli gizli kem iriyor, b ü tü n yaşa­ m am ı değiştiriyor. V A L E N T İN A : Z ay ıf bir insansın. Benim gi­ bi. (Sessizlik.) B unları n ed en an latıy o r­ sun b a n a ? Belki de b ir şey a n la m a m d e ­ 66

d ik lerinden. Z ate n ben başka şeylerden hoşlanırım ... Golf, tenis, otom obiller, eğlenceler.... G İO V A N N İ: Y alnız b u n la r m ı v ar h a y a tta ? {Sessizlik.) Başka şeyleri sevmez m isin? V A L E N T IN A : Severim . H e r şeyi. Kalkıp ufak bir teyp alır, yere koyar. Giovan­ ni, şaşkınlıkla izler onu. V A L E N T IN A {garip, hüzünlü bir kahkahay­ la) : Söz ver b enim le alay etm eyeceğine. Teypi çalıştırır. Giovanni eğilip dikkatle Valentina’nın sesini dinlemeye başlar. V A L E N T IN A ’N IN S E S İ: B ugün o tu rm a o d a­ sın d an b ir ses d u y d u m , televizyonda göterilen film in k o nuşm alarını: “D u rd u r arab ay ı... Biraz d a h a viski alır m ıydınız?.. Ben senin yerin de olsaydım J im , b u n u y ap m az d ım .” Bu cüm leden sonra b ir kö­ peğin ulum asını d u y d u m ; u z u n uzun, güvenle u lu d u , sesi yükseldi yükseldi, sonra b ü yük b ir hü zü n le sustu. S o n ra bir de uçak sesi d u y d u m galiba. D erken ses­ sizlik... Sevindim . K o ru , seslerden y ap ıl­ m a b ir sessizlikle örtülü. K u lağ ın ı bir ağacın gövdesine daya, yeteri k a d a r bek­ lersen b ir ses duyarsın. Belki içinden ge­ len b ir sestir b u, a m a ağ a ç ta n geldiğini san, böylesi d a h a iyi. S onra sessizlik, çevrem deki ses d alg aların ı k ıran garip g ü rü ltü lerle bozuldu. D uym ak istem e­

67

dim o g ü rü ltüleri, pencereyi k ap a d ım ; a m a o g ü rü ltü ler dinm edi. Ç ıldırıyorum sandım . Faydasız sesler duym ak istem i­ y o ru m ; gün b oyunca o sesleri teker teker k o p arıp toplayayım istiyorum . İn sa n ses­ lerini de, kelim eleri de. D uym ak istem e­ diğim ne çok kelim e var! İn sa n o n lard a n kaçam ıyor ki! K endini o kelim elere b ı­ ra k m a k zorundasın, ölm ek üzereyken n a ­ sıl denizin d alg aların a bırakacaksan ken­ dini... Utanarak teypi susturur. G İO V A N N İ: Bir kere d a h a dinleyebilir m i­ yim b u n u ? V A L E N T İN A : Sildim bile. Saçm a. G İO V A N N İ: Nasıl silersin? V A L E N T İN A : Y azdıklarım ı ciddîye alm ı­ yo ru m d a o n d an . H em an n em b ü tü n gün o d am a k ap a n ıp yazı yazm am ın sağlığı­ m a za rarlı olacağını söylüyor. G İO V A N N İ: Bu yeteneğin h arcanm ası büyük b ir cinayet. V A L E N T İN A : Y etenekli değilim , sadece dik­ katliyim . Başka başka şeylerdir bu n lar. Y azm ak z o ru n d a k alm ad a n çevrem i göz­ lem ek de yetiyor b an a. G eçen yıl A m eri­ k a ’y a gitm iştik, J u lia ’yı görm eye... G İO V A N N İ: K im b u Ju lia ? V A L E N T İN A : K asırga. Giovanni güler. Dışarıya, hafiflemiş yağmura bakarlar bir süre. Giovanni yeniden ciddileşir. 68

G İO V A N N İ: V a len tin a, biliyor m usun ki b u n d a n böyle belki sık sık görebileceğiz birbirim izi ? Valentina merakla GiovannVye bakar. G İO V A N N İ: B aban, şirketinde çalışm am ı is­ tiyor. V A L E N T İN A (kendi düşüncelerine dalmıştır): G eçen yıl d a b ir çocuğa âşık olduğum u sanm ıştım , am a... K im bilir? Belki bende v a rd ır b ir şey. Z a m a n la değişirim her h alde. N e za m a n biriyle... ( Uygun keli­ meyi aramaktadır.) bir b ağ kursam , aşk o rta d a n kayboluyor. G İO V A N N İ: U m u tsu zlu ğ a o za m a n m ı k a ­ p ıld ın ? V A L E N T İN A : Yok canım ! (Sessizlik.) N iye b a b a m ın y an ın d a çalışm ak istiyorsun? P ara y a ihtiy acın yok ki. G İO V A N N İ: Ö yle m i dersin? V A L E N T İN A : Seni gençleştirecek b ir kıza ih tiy acın v ar senin. G İO V A N N İ: Bir kıza değil. S ana. (Valentina geriler.) K o rk m a. V A L E N T İN A : K o rk m uyorum . Öpüşmek üzeredirler; tam o sırada ışıklar yanar. Valentina kendini Giovanni'nin kol­ larından kurtarır. V A L E N T İN A : G ö rd ü n m ü, boşuna uğraşıyoruz. Giovanni ile Valentina gülerek odadan çıkıp bara inerler. Lidia ile Roberto gelirler; yağmur69

dan sırılsıklam olmuşlardır. Lidia, en ufak bir şaşkınlık belirtisi göstermeden kocasıyla Valentina’nın yanma gider. Giovanni de şaşırmamıştır. Valentina bir an durakladıktan son­ ra Lidia’y a yaklaşır. V A L E N T IN A : lirsiniz.

G elin;

o d am d a

Nezaketle yo l göstererek rür Lidia’y ı. Giovanni, Lidia’y a , sonra karısıyla bakar. “Pardon,” diye

k u ru la n a b i­

yatak odasına götü­ önce Valentina ile gelen genç adama mırıldanır Roberto.

Giovanni bara geçer. Resy sandviç yemektedir. Giovanni arkasın­ dan yaklaşarak om korkutur. G İO V A N N İ: N e k a d a r m addecisiniz! G ece­ n in b u saatinde sandviç yenir m i? Resy, Giovanni’nin ne demek istediğini kav­ ramaya çalışır. G İO V A N N İ: Biliyor m u ydunuz ki D ’A nnunzio’n u n kap lum bağası çok çiçek yem ek­ ten öldü? H azım sızlıktan? R E S Y : B ırakın A llah aşk ın ıza! Giovanni başını sallayarak uzaklaşır. G İO V A N N İ: A m m a kom ik! Y alan söylersin, in an ırlar. D oğru söylersin, in an m azlar. Lidia ile Valentina, yatak odasına girerler. Valentina bir havlu verir Lidia’y a ; ama Lidia havluyu kullanmaz.

70

V A L E N T İN A : Elbisenizi çıkarsanız. Sırıl­ sıklam olm uş. L ID IA : B akın V a len tin a. A dınız V a le n tin a ’ydı, değil m i? B an a y ard ım etm ek için çevrem de d ö rt dönm eyin öyle. A klınız­ d a n ne geçiyorsa açık açık söyleyin. Benim d u y g u larım ı düşünm eyin. Z ate n d ü şüne­ cek b ir in san a benzem iyorsunuz ya... Biraz arandıktan sonra bir saç kurutma maki­ nesi bulur Valentina; Lidia!ya uzatır. V A L E N T İN A : A slına bakarsanız, ak lım d an b ir şey geçtiği yok. N asıl isterseniz öyle y ap ın . K u ru la n m a k isterseniz, ne âlâ. Yok istem ezseniz k u ru lan m a y ın . M erak etm eyin, k u ru lan m ad ın ız diye ısırm am sizi. Merakla Valentina’y a bakar Lidia, sonra gü­ ler. Valentina da güler. Lidia saçlarım kuru­ lamaya başlar. Evin bir başka odasında, Giovanni bazı konuk­ larla oturmaktadır. Odadakiler arasında Be­ renice'’in sözünü ettiği milyoner de vardır. M İL Y O N E R (Giovanni’y e işaret ederek) : Y a za­ rım ız b ir şey içm iyor m u? G İO V A N N İ: H ay ır, teşekkürler. M İL Y O N E R : Bir gün, ben V en ed ik ’teyken şu A m erikalı y az arı yem eğe çağırm ış­ tım . N eydi ad ı?.. C anım bilirsiniz, hep şu fil av ın a çıkan ad am ... G İO V A N N İ: H em ingw ay.

71

M İL Y O N E R : T am a m ! Hemingvvay! S a n a t­ çı diye o n a derim ben. “M r. H em ingw ay,” dedim , “sizi o k a d a r sevdim ki, bir g ü n K ü b a ’daki evinize geleceğim .” N e cevap verdi, biliyor m usunuz? “U fuk­ ta g ö rü r görm ez sizi v u ru ru m , ” dedi. Herkes nezaketle güler. M İL Y O N E R : İşinin ehli adam . Şıkır şıkır p a ­ ra kazanıyor. M ilyonlarca dolar! K im ­ senin de o n u n p arasın d a gözü yok. A y­ d ın ların bile. G İO V A N N İ: A ydınların nede gözü var, n e ­ de gözü yok, orasını kestirm ek biraz zor galiba. M İL Y O N E R : P a ra gelsin de nasıl gelirse gelsin. Giovanni karşılık vermeden içkisini içer. M il­ yoner omuzlarını silker. Bir kıyıda onların konuşmalarını dinleyen Roberto ortaya çıkıp Giovanni’y e döner. R O B E R T O : K ö tü b ir çağda yaşıyoruz efen­ dim , düşünceye değer verilm eyen b ir çağda. K im se neyin değerli, neyin değer­ siz o ld u ğ u n u söylemeye cesaret edem i­ yor. D em okrasiye gelince, dem okrasinin an lam ı d a kısaca şu: İşleri o lu ru n a bırak. G İO V A N N İ: Ben de biliyorum b u sözü; saygı d u y d u ğ u m b ir y az arın d ır. A m a b u ra d a, saldırgan b ir a n lam d a kullanıldı. Milyoner büyük bir şaşkınlıkla Giovanni’y e bakar.

72

M İL Y O N E R : S orabilir m iyim , neden? G İO V A N N İ: Ç ünkü y azarı b ir um utsuzluk duygusuyla yazm ıştı b u sözü; b u ra d a ise başka b ir h av ay la söyleniyor. M İL Y O N E R : A m a önem li olan, y az arın ne an latm ak istediği değil, söylediği sözdür. Lidia ile Valentina yatak odasında oturmak­ tadırlar. Valentina, iki bardağa viski ile buz koyar. V A L E N T IN A : O lan ları an latay ım m ı size, yoksa an latm ay ay ım m ı? L ID IA : Ü stü n d e d u rm ay alım . V A L E N T IN A : Böylesi benim için de d a h a iyi. Z ate n sıra itira fla ra gelince dilim tu tu lu r. (Sessizlik.) N iye y ap tım b u n u a c ab a? Aşk y ü zü n d en değil. B irtakım kö­ tü h u y lar y ü zü n d en de değil. S ürüyle kö tü h u y u m v a rd ır gerçi, a m a hiç biri alışkanlık halin e gelm em iştir. V iskiden bile hoşlanm am . L ID IA : Ben ta m aksiyim : K en d im i ra h a t­ latac ak kötü b ir h u y edindim . Ö yle sıcak, öyle iyi b ir şey ki bu. {İçer.) K a ç yaşındasm ız ? V A L E N T IN A : Y irm i bir. Y irm i ikiye b asa­ cağım yak ın d a. Giovanni kapıda belirir; Lidia ile Valentina’­ y a görünmeden onların konuşmalarını dinler. L ID IA : İn sa n ın , sırtın d a geçmiş y ılların ağ ır­ lığını duym ası nasıl b ir şeydir, bilem ezsi­

73

niz... boş yılların. (Sessizlik.) Bu gece tek istediğim şey: Ö lm ek. Bu d ay a n ıl­ m az acı son b u lu r hiç olm azsa yeni bir şey başlar. V A L E N T İN A : Belki de b ir şey başlam az. L ID IA . Evet, belki de. Döner, Giovanni'yi görür. Sanki biraz önce konuşan kendisi değilmiş gibi kalkar. L ID IA :

Gidelim .

Giovanni’nin farkında olmayan Valentina ba­ şını kaldırır. V A L E N T İN A :

N ereye?

B urada

otursak...

Giovanni'yi görünce susar. Lidia kocasının yanına gider; sonra Valentina'ya döner ye ­ niden. L ID IA : Biraz önce söylediğim gibi, hiç kıs­ kançlık duy m uyorum . H iç. M esele de bu y a zaten. Valentina şaşkınlıkla onlara bakar. V A L E N T İN A {üzgün, biraz alaycı): Beni evi­ nize çağıracaksınız, değil m i? L ID IA : Evet, tatild en dönünce gelin. E ylül­ de görüşürüz. V A L E N T İN A : Bu yıl çok d a h a geç dönece­ ğim . Çok d a h a geç. Giovanni Valentina'ya yaklaşır, uzun uzun, sevgiyle kucaklar onu; Lidia da yanağından öper. Sonra kapıya giderler; dönüp Valentina’y a bakarlar.

74

Balkon kapısının önünde durmaktadır Valen­ tina. Dışarda şafak sökmektedir. V A L E N T IN A :

Beni bitird in iz

bu

gece.

Giovanni ile Lidia bahçeye çıkmışlardır. Lidia durur. L ID IA : Şöyle gitsek olm az m ı? Arabanın bulunduğu yerin tam karşısını gös­ terir. Tolu izlerler; orkestranın hâlâ çalmak­ ta olduğu dans pistinin yanına varırlar. Bir sıraya otururlar. İki kadın daha oturmaktadır sırada: Berenice ile Resy. Resy sessizce ağla­ maktadır. Berenice bir göz atar ona. R E S Y (içini çekerek): B ana b ak m a sen. B u d ala­ lığ ım d an ağlıyorum . Lidia ile Giovanni oradan uzaklaşırlar. G İO V A N N İ: G üzel b ir h a b e r vereyim mi sana? V a le n tin a ’n m babası b a n a iş teklif etti. İyi b ir iş. Ş irketinde çalışm am ı istiyor. L ID IA : K a b u l edecek m isin? G İO V A N N İ: E tm eyeceğim galiba. L ID IA : N iye? Senin için iyi b ir fırsat bu. H em sonra, istediklerini y apabilm ek im ­ k ân ın ı d a b u lu rsu n . ( Uzun bir sessizlik.) H astah an ey e telefon ettim b ir ara. T o m ­ m aso ölm üş. G İO V A N N İ (şaşırmıştır): N e zam an ? Niye d a h a önce söylem edin? L ID IA : A şağıda o y n uyordun. (Sessizlik). G er­ çekten iyi b ir ark ad aşın m ıydı T om m aso?

75

Benim için ark ad aştan d a öte biriydi. H ep güçlü b ir insanm ışım , zekî bir insan­ m ışım gibi d av ran ırd ı b a n a ; oysa ne güçlüyüm ben, ne de zekiyim. A m a öyle in a n ır­ dı ki b u n a, sonunda ben de in a n ır oldum , (iSessizlik.) N e günlerini verdi... O tu ru r, çalışm aya zorlardı beni. O n u n söyledik­ leriyle pek ilgilenm ezdim , bazı küçük m eselelerim vardı, onları d ü şü n ü rd ü m sadece. A m a zo rlard ı; öyle zorlardı ki, çıldıracağım sanırdım . N erdeyse tiksinecek hale gelirdim ondan. A m a hiç... b ir kere bile... k en d inden söz açm adı. H ep b en ­ d en konuştuk, hep benden, hep benden. O an lıyordu beni, ben kendim a n lam ı­ yo rd u m . Ö yle az şey biliyordum ki kendi hak k ım d a. G ençken b u d a la oluyor in ­ san... öyle kararsız, öyle tez canlı oluyorki, h er şeyin bir sona varacağını d ü şüne­ m iyor bile. B ir

ağacın altında

kuru

bir yer

bulur.

L ID IA : O ysa sen... tanışır tanışm az kendini a n latm ay a başladın b an a. Benim için yeni b ir şeydi bu. Öylesine m utluydum , b a n a verdiklerinin öylesine farkm daydım ki, d ü n y a d a b u n d a n güzel b ir şey olam az diyordum . Seni sevdiğim için belki de. Seni seviyordum ... onu değil. Bu y üzden, b a n a gösterdiği ilgi tedirgin etm eye başladı b en i; a m a senin hoşuna gidiyordu b u. Ö yle değil m i? 76

G İO V A N N İ: Evet, a m a o k a d a r d a fazla değil. K o lay ca kırılabilen b ir insandı Şafak ağır ağır sökmektedir. Gün ışığı, ağaç­ lar arasından süzülmeye başlar. Uzaktan or­ kestranın sesi gelmektedir hâlâ. L ID IA : Ö lm ek istiyorum , çünkü seni sevm i­ y o ru m artık. (Sinirli sinirli kıpırdanır). O n u n için böyle çaresizim . Yaşlı olsaydım keşke; b ü tü n yıllarım ı sana adam ış olsay­ dım . Y aşam ıyor olsaydım , çünkü b u n ­ d a n böyle seni sevem em . Ö ğrenm ek is­ tiy o rd u n : Gece klü b ü n d e sen sıkıntılı sıkıntılı o tu ru rk e n b en b u n la rı d ü şü n ü ­ y o rd u m işte. G İO V A N N İ: A m a söylediklerin doğruysa, gerçekten ölm ek istiyorsan, beni h â lâ se­ viyorsun dem ektir. L ID IA : H ay ır. Y azık ki sevm iyorum . Çimenlerin üstüne otururlar. Uzan bir sessiz­ likten sonra, Giovanni kendi kendine konuşu­ yormuş gibi mırıldanmaya başlar. G İO V A N N İ: A slında hiç b ir şey verem em i­ şim sana. A m a fa rk ın d a değildim b u n u n . Bir b u d a la gibi h arcam ışım yıllarım ı; h ep alm ışım , karşılığında b ir şey v erm e­ m işim , y a d a çok az şey verm işim . H â lâ öyleyim . Belki de verecek çok şeyim ol­ m a d ığ ın d an d ır bu. A n latm ak istediğin buysa, haklısın. Lidia da aynı hava içinde konuşur:

77

L ID IA : Ö ğleden akşam a k ad a r y atağ ım d a y a ta r, kitap okurdum . Tom m aso gelince y a ta k ta b u lu rd u b en i; istese kollarına a la ­ bilirdi... K arşı koym azdım . A m a karşım ­ d a o tu ru p okuduklarım ı dinlem ek de yeterdi ona. B ütün o saçm a sapan ki­ tap lar... G ü nde iki yüz sayfa. O k ad a r hızlı ok u rd u m ki. Giovanni büyük bir sevgiyle bakar Lidia 1ya. G İO V A N N İ: Bencillik etm işim . G arip, am a b u g ü n an lıy o ru m : B aşkalarına verdik­ leri hep geri geliyor insanın. L ID IA (orkestraya doğru işaret ederek) : Şu a d a m ­ la r ne sanıyorlar acab a? Ç aldıkları p a r ­ çayla b u g ü n ü d a h a güzel bir gün y a p a ­ caklarını m ı? G İO V A N N İ: N ’olursun Lidia, bu konuyu b ı­ rak alım artık. G erçekçi olalım . Seni se­ viyorum . Seni sevdiğim e em inim . D a h a ne diyebilirim başka? K alk eve gidelim . Lidia, çantasından çıkardığı bir kâğıdı oku­ maya başlar. L ID IA : “Bu sabah uy an d ığ ım d a sen h âlâ u yuyordun. A ğır ağır uyandım . O usul soluğunu din ledim ; yüzüne düşm üş saç­ ların ın arasın d an g örünen gözlerine bak tim ... b ü tü n duy g u larım ayaklandı. A ğ­ lam ak, seni de u y an d ırm ak istedim , ç ü n ­ kü öyle d erin u y u y o rd u n ki cansız gibiy­ din. K o lların la boyn u n nasıl titrek, nasıl ılık, nasıl nem li görü n ü y o rd u gölgelerin 78

içinde... D u d ak larım ı o kollarına, o boy­ n u n a bastırm ak , b astırm ak istedim . A m a uy k u n u bozm ak, seni k o llarım d a yeniden uy an ık b u lm ak düşüncesi engel oldu b u ­ n a. K im senin b en d e n alam ayacağı bir şeydi b u ; böyle kalsın, d a h a iyiydi; b e­ nim , yalnız b en im d i: Senin o ölüm süz, o kalıcı yatışın .” Okudukça kendini duygularına kaptırır Lidia. Gio­ vanni, mektupta anlatılan kimsenin kim olduğum anlamak istercesine, Lidicdya dikmiştir gözlerini. L ID IA : “D u ru , güzel b ir g ö rü n tü v ardı y ü zü ­ n ü n ötesinde; ikim iz de, h ay a tım ın b ü tü n yıllarını k ap lay an, gelecek yıllarını, h a t­ tâ san a ra sla m a d an , kendim i sana raslam ak için hazırladığım yıllarım ı k a p la ­ y an b ir başka b o yutla yansım ıştık o g ö rü n ­ tüye. Y a rattığ ı in an ılm az duygu d a b u y ­ d u za te n : H ep benim olm uştun, b u n u ilk a n lam a n ın duygusu. H iç bitm eyecekti b u gece, hep sürecekti, hep y a n ım d a o la­ cak tın böyle... gövdeni sıcaklığıyla, d ü ­ şüncelerinle, b en im tu tk u la rım a karış­ mış tu tk u la rın la. O a n d a seni ne k ad a r sevdiğim i an lad ım , gözlerim yaşardı. Böyle sü rü p gitm eliydi bu, y aşad ı­ ğım ız sürece böyle kalm alıydık... Sadece b irb irim izin y an ın d a değil, birbirim izin o ld u ğ u m u zu d a d u y arak . Bu yaşam ayı hiç kimse, hiç b ir şey y ık a m a z d ı; tek te h ­ like senin b an a, b en im sana alışm am ızdı.

79

A

(ıSessizlik. Lidia’mn boğazına bir şey tıkan­ mıştır.) U y a n m a y a başladın sonra, u y a­ nırken gülüm sedin, kollarını b oynum a d o ­ ladın. K ork acak b ir şey olm adığını a n la ­ dım o a n d a ; hep böyle kalacaktık, b irb iri­ mize za m a n d an d a h a güçlü, alışkanlıktan d a h a güçlü b ir b ağ la bağlanm ıştık.” Giovanni şaşkınlıkla bakmaktadır karısına. G İO V A N N İ: K im yazdı b u m ektubu? L ID IA (o da kocasına bakar. Bir an sessizlikten sonra): Sen. Lidia bütün çıplaklığıyla ortaya koymuştur geççeği: Artık aşk yoktur aralarında. Giovanni bu gerçeğin altında ezilir; iyice sarsılmış karısına bakar. Sertçe omuzlarından tutup ku­ caklamak ister Lidia'yı, zorla öper. Lidia kendini kurtarmaya çalışmaktadır. L ID IA : H ay ır! H ayır! A rtık sevm iyorum se­ ni, artık sevm iyorum se n i! G İO V A N N İ: Sus. Sus. L ID IA : Söyle... Beni sevm ediğini söyle! Niye söylem iyorsun? G İO V A N N İ (usulca) : H ayır, söylem eyeceğim . Gözlerini kapar Lidia, kendini kocasının kol­ larına bırakır. Eski günlerden bildiği, ama bundan böyle hiç tatmayacağı cinsel bir tutkuya kaptırır kendini. Orkestra, bu yeni günün hüzünlü şafağına uy­ gun bir parça çalmaya başlar.

SON 80

BÎLGÎ YAYINLARI SİNEMA DİZİSİNDE ÇIKAN KİTAPLAR

1. Ingmar Bergman YABAN ÇİLEKLERİ Türkçesi Tezer Sümer 2. Orson Welles YURTTAŞ KANE Türkçesi Nijat Özön 3. Pudovkin SİNEMANIN TEMEL İLKELERİ Türkçesi Nijat Özön 4. Ingmar Bergman YEDİNCİ MÜHÜR Türkçesi A. Turan Oflazoğlu 5. Antonioni GECE Türkçesi Ülkü Tam er

81

BlL G l YAYINLARI

1. Ingm ar Bergman YABAN ÇİLEKLERİ Türkçesi Tezer Sümer 2. Jean Tardieu SEKlZ OYUN Türkçesi Yıldırım Keskin 3. Cahit Atay KARALARIN M EM ETLERÎ 4. Cahit Atay SULTAN G ELİN 5. Albert Camus SANATÇI VE ÇAĞI Türkçesi Yıldırım Keskin 6. Oppenheimer BİLİM VE SAĞDUYU Türkçesi O nur Öymen 7. Turgut Özakman DUVARLARIN ÖTESİ 8. A. de Saint - Exupery K ÜÇÜK PRENS Türkçesi Cemal Süreya - R. Tomris 9. Güner Sümer BOZUK DÜZEN 10. Orson Welles YURTTAŞ KANE Türkçesi N ijat Özön 11. Giovanni Guareschi DON CAM İLLO VE ŞEYTAN Türkçesi Yurdakul Fincancı 12. Güngör Dilmen M İDASIN KULAKLARI 13. Friedrich Dürrenm att DURUŞM A GECESİ Türkçesi Cenap Yılmaz 14. Anton Çehov TÜ TÜ N Ü N ZARARLARI BİR EVLENM E T E K L İF İ SAYFİYEDE YAZ AYI Türkçesi Yılmaz Gruda 15. Yakup Kadri Karaosmanoğlu SO DO M VE G O M O R E 82

16. A lbert C am us B ÎR A L M A N DOST7 T ürkç 1 7. C ahit A tay PU SU D A

18. Aisopos E Z O P M A SA LLA R I Türkçesi Tarıl Desenler Aslı • Sı

1 9. G ustave Ja n o u c h

K A FK A ÎL E K Türkçesi A

2 0 . A kutagava R A Ş O M O N Türkçesi 21 . Pudovkin S İN E M A N IN T E M E L ÎL Tür: '■ 'Y

2 2 . Y akup

K ad ri

K araosm anoğlu H Ü K

£ 23 . In g m ar Bergm an Y E D ÎN C Î M Ü H Ü Türkçesi A. «İ 2 4 . M arguerite Duras M O D E R A T O CAP Türkçe:

’ 25 . A lbert Schweitzer Ç O C U K L U Ğ U M 1 Türkçesi ^ 2 6 . A ntonioni G E C E Tür]

z

- t i *

.

fCyt

a

«Gece», ç a ğ d a ş sin e m a n ın e n b ü y ü k u s ta la r ın d a n A n to n io n i’n in « S erüven» ve « B a ta n g ü ­ neş» le b irlik te m e y d a n a g e tir ­ diğ i ü ç lü n ü n ik in c i film id ir. D oğan, g e lişe n ve k o p m a n o k ­ ta s ın a v a ra n b ir a şk ın ö y k ü sü olan «S erüven» in so n g ö rü n ­ tü le rin d e , b u a ş k ı ta z e le m e ç a ­ b a la rı a n la tılıy o rd u . «Gece» de b u ç ab a n ın b o şlu ğ u a n la tılır : A lışk a n lık , b ık k ın lık , d u y g u la ­ rın g eçiciliği, u n u tu ş, in s a n la r a ra s ın d a k i u la ş ım s ız lık .. . bu a ş k ın c a n ç e k iştiğ i «en u zu n gece» ye v a rır. P a r a gücüne, lü k se , ik iy ü z lü lü ğ e , m o d ası geçm iş a h lâ k k u r a lla r ın a b a ğ ­ lı to p lu m b u c an ç ek işm ey i h ız­ la n d ırır, k o la y la ş tırır. A n to n i­ oni «Gece» de b ir k e z d a h a, ç a ğ d a ş b a tı to p lu m u n d a k i ka-_ d m - e r k e k ilişk ile rin i, ç iftin y a ln ız lık , b u n a lım , m u ts u z lu ğ u te m a la rın ı b ü y ü k b ir incelik, u s ta lık ve o lg u n lu k la işliyor.

«Gece» 1961 Berlin Filim Festivalinde Altın Ayı (Büyük Ödül) kazanmıştır. Aynı festivalde Uluslararası Sinema Basını (FIPRESCI) Ödülü almıştır.

L İR A

KAPAK B A SKISI

Ö N D E R

M A T B A A - A N KA RA