Üzerinde 19 Var [7. Baskı ed.]
 9789757891428

Table of contents :
Cilt1.pdf
e (3)_1L
e (3)_2R
e (4)_1L
e (4)_2R
e (5)_1L
e (5)_2R
e (6)_1L
e (6)_2R
e (7)_1L
e (7)_2R
e (8)_1L
e (8)_2R
e (9)_1L
e (9)_2R
e (10)_1L
e (10)_2R
e (11)_1L
e (11)_2R
e (12)_1L
e (12)_2R
e (13)_1L
e (13)_2R
e (14)_1L
e (14)_2R
e (15)_1L
e (15)_2R
e (16)_1L
e (16)_2R
e (17)_1L
e (17)_2R
e (18)_1L
e (18)_2R
e (19)_1L
e (19)_2R
e (20)_1L
e (20)_2R
e (21)_1L
e (21)_2R
e (22)_1L
e (22)_2R
e (23)_1L
e (23)_2R
e (24)_1L
e (24)_2R
e (25)_1L
e (25)_2R
e (26)_1L
e (26)_2R
e (27)_1L
e (27)_2R
e (28)_1L
e (28)_2R
e (29)_1L
e (29)_2R
e (30)_1L
e (30)_2R
e (31)_1L
e (31)_2R
e (32)_1L
e (32)_2R
e (33)_1L
e (33)_2R
e (34)_1L
e (34)_2R
e (35)_1L
e (35)_2R
e (36)_1L
e (36)_2R
e (37)_1L
e (37)_2R
e (38)_1L
e (38)_2R
e (39)_1L
e (39)_2R
e (40)_1L
e (40)_2R
e (41)_1L
e (41)_2R
e (42)_1L
e (42)_2R
e (43)_1L
e (43)_2R
e (44)_1L
e (44)_2R
e (45)_1L
e (45)_2R
e (46)_1L
e (46)_2R
e (47)_1L
e (47)_2R
e (48)_1L
e (48)_2R
e (49)_1L
e (49)_2R
e (50)_1L
e (50)_2R
e (51)_1L
e (51)_2R
e (52)_1L
e (52)_2R
e (53)_1L
e (53)_2R
e (54)_1L
e (54)_2R
e (55)_1L
e (55)_2R
e (56)_1L
e (56)_2R
e (57)_1L
e (57)_2R
e (58)_1L
e (58)_2R
e (59)_1L
e (59)_2R
e (60)_1L
e (60)_2R
e (61)_1L
e (61)_2R
e (62)_1L
e (62)_2R
e (63)_1L
e (63)_2R
e (64)_1L
e (64)_2R
e (65)_1L
e (65)_2R
e (66)_1L
e (66)_2R
e (67)_1L
e (67)_2R
e (68)_1L
e (68)_2R
e (69)_1L
e (69)_2R
e (70)_1L
e (70)_2R
e (71)_1L
e (71)_2R
e (72)_1L
e (72)_2R
e (73)_1L
e (73)_2R
e (74)_1L
e (74)_2R
e (75)_1L
e (75)_2R
e (76)_1L
e (76)_2R
e (77)_1L
e (77)_2R
e (78)_1L
e (78)_2R
e (79)_1L
e (79)_2R
e (80)_1L
e (80)_2R
e (81)_1L
e (81)_2R
e (82)_1L
e (82)_2R
e (83)_1L
e (83)_2R
e (84)_1L
e (84)_2R
e (85)_1L
e (85)_2R
e (86)_1L
e (86)_2R
e (87)_1L
e (87)_2R
e (88)_1L
e (88)_2R
e (89)_1L
e (89)_2R
e (90)_1L
e (90)_2R
e (91)_1L
e (91)_2R
e (92)_1L
e (92)_2R
e (93)_1L
e (93)_2R
e (94)_1L
e (94)_2R
e (95)_1L
e (95)_2R
e (96)_1L
e (96)_2R
e (97)_1L
e (97)_2R
e (98)_1L
e (98)_2R
e (99)_1L
e (99)_2R
e (100)_1L
e (100)_2R
e (101)_1L
e (101)_2R
e (102)_1L
e (102)_2R
e (103)_1L
e (103)_2R
e (104)_1L
e (104)_2R
e (105)_1L
e (105)_2R
e (106)_1L
e (106)_2R
e (107)_1L
e (107)_2R
e (108)_1L
e (108)_2R
e (109)_1L
e (109)_2R
e (110)_1L
e (110)_2R
e (111)_1L
e (111)_2R
e (112)_1L
e (112)_2R
e (113)_1L
e (113)_2R
e (114)_1L
e (114)_2R
e (115)_1L
e (115)_2R
e (116)_1L
e (116)_2R
e (117)_1L
e (117)_2R
e (118)_1L
e (118)_2R
e (119)_1L
e (119)_2R
e (120)_1L
e (120)_2R
e (121)_1L
e (121)_2R
e (122)_1L
e (122)_2R
e (123)_1L
e (123)_2R
e (124)_1L
e (124)_2R
e (125)_1L
e (125)_2R
e (126)_1L
e (126)_2R
e (127)_1L
e (127)_2R
e (128)_1L
e (128)_2R
e (129)_1L
e (129)_2R
e (130)_1L
e (130)_2R
e (131)_1L
e (131)_2R
e (132)_1L
e (132)_2R
e (133)_1L
e (133)_2R
e (134)_1L
e (134)_2R
e (135)_1L
e (135)_2R
e (136)_1L
e (136)_2R
e (137)_1L
e (137)_2R
e (138)_1L
e (138)_2R
e (139)_1L
Boş Sayfa

Citation preview

Edip Yüksel

••



UZERINDE 19

VAR Ozan Yayıncılık Ltd. İstanbul 2017

Edip Yüksel

••



UZERINDE 19 VAR Ozan Yayıncılık Ltd. İstanbul 2017

Edip Yüksel Bu kitabın tüm yayın haklan Ozan Yayıncılık'a aittir. Tanıhm için yapılacak alıntılar dışında tüm alıntılar, Kültür Bakanlığı Telif Haklan Sözleşmesi gereği yayınevinin iznini gerektirir. Üzerinde 19 Var/ Edip Yüksel Yayın Yönetmepi: Mustafa Demir 3. Baskı Editörü: Kaan Göktaş Kapak tasarımı: Köksal Kayhan Baskı ve Cilt: Ozan Matbaacılık Davutpaşa Caddesi Güven Sanayi Sitesi B blok Kat: 2 No: 352 Topkapı - İSTANBUL

Kütüphane Bilgi Kartı (CiP) :

Üzerinde 19 Var/ Edip Yüksel Dini tartışmalar, İslam, Dinde reform, 19 sayısı Ozan Yayıncılık Ltd.Temmuz 2017, Türkiye, İstanbul, 280 sayfa ISBN: 978-975-7891-42-8 Sertifika no: 11329 Dağıtım: İstanbul: 2A, Alfa, Alkım, Artı, Bilgi, Cağaloğlu, D&R, Derya Dağıtım Final, Kida, Paraf, Remzi, Say, Totem, Yelpaze Ankara: Işık Eğitim, İmge, Kıta, Ekinoks, Arkadaş İzmir: Erdoğanlar, Gema İnternet satış: www.kitapyurdu.com, www.yenisayfa.com, www.kitapnet.com, www.iskenderiye.com, www.selsus. com, www. dharma. com.tr, www.ideefıxe.com

OZAN VAViNCiLiK LTO. Alemdar Caddesi Güzel Sanatlar Sk.No: 13 Cağaloğlu İstanbul Tel: 212.511 93 95 - 520 43 90 Faks: 212.527 98 47 Email: [email protected] Web: www.ozanyayincilik. com

Üzerinde 19 Var

İÇİNDEKİLER Tan Ağarırken ............................................................................... 7 Uzaydan Gelen Matematiksel Mesaj .........................................9 Mucize mi? Kutsal Yalan mı? ...................................................11 Herkes Herkese Uyuyor............................................................16 Ortaçağ Arabistan'ında Mollagarşiye Karşı Bir Ümminin Başlattığı Devrim ................. ; .............................22 Muhammed'in Biricik Mucizesi ..............................................32 Kuran İnkarcılara Meydan Okuyor Ama Nasıl? ...................43 Matematik ve Bilgisayar............................................................51 Numeroloji Safsatası ..................................................................56 Sayısal Harmoni .........................................................................61 "Üzerinde On dokuz Var" .........................................................68 Ve Nihayet Ay Yaradı... Ve Söz Gerçekleşti ........................... 79 Temel Elementler........................................................................87 Bismillahirrahmanirrahim ........................................................93 Besmele Formülünü Oluşturan Kelimeler..............................98 Besmele ve Allah'ın İsimleri....................................................123 İç İçe Geçmeli Kilitleme Sistemi .............................................135 Q (Qaf) J .................................................................................... 145 K (Qaf) harfinin sistemdeki yeri.............................................151

Edip Yüksel

S (Sad) ..JD••··················································································l56 (Ha. Mim.) �·······································································......l66 K.H.Y.'A.S. �(Kef, He, Ye,Ayn,Sad) ................................ 172 N (Nun) ı:ı ...............................................................•................... 176 Y S (Ya, Sin)� ..........................................................................179 'A. S. Q. (Ayn, Sin, Qaf) .;.,. ...................................................... 179 Büyük Sayılar ............................................................................ 181 Tek ve Çift Sayılar ....................................................................185 Sentez ve Analiz ....................................................................... 189 Kuran'ın Eşsiz Koruma Sistemi .............................................. 190 İsrailoğullarından Bir Şahit: Rabi Juda .................................. 210 Mustafa Kemal Atatürk ...........................................................213 Niçin 19? ....................................................................................216 Değerlendirme ..........................................................................218 Zebralar Gibi Kaçıyolar ...........................................................224 Eleştiriler ve Cevaplar..............................................................227 Özet ............................................................................................258 "Allah'ın Onaylamadığı Bir Din" (42.21) ...............................269

Üzerinde 19 Var

Tan Ağarırken Kuran'ın matematiksel sistemi, matematik eğitimi görmemiş bir kişinin bile kolaylıkla sınayabileceği ve anlayabileceği te­ mel basit denklemler içerdiği gibi, sayı teorileri üzerinde uz­ manlaşmış bir matematikçinin tüm mesaisini alabilecek kompleks detaylarla da doludur. Bu kitapta fazla teknik olma­ yan bazı örnekler sunacağız. Amerika, Kanada, İngiltere, İsviçre, Türkiye, Hong Kong ve İran başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında yapılan araştırmalar, Kuran'ın matematiksel yapısının holografik bir matematiksel örgüye sahip olduğunu gösteriyor. Bu çalışma­ lar ileride uzmanlar tarafından değerlendirilip, bir bilgisayar programı olarak yayımlanacaktır inşallah. Bu arada, aşırıya giden heveslilerin rakamlarla oynayarak oluşturduğu matematiksel manipülasyon ve spekülasyon­ larla da karşılaşabilirsiniz. Matbaa hatalarına, kişisel yorum­ lara ve hatta yanlış belirlemelere de rastlayabilirsiniz. Ne var ki, objektif bir araştırmacı için bu kişisel hatalar matematiksel sistemin değerini düşürmez. Zira Kuran'daki matematiksel sistem güneş gibi apaçıktır. Manipülasyonlarla kurulan yanıl­ tıcı aynalar veya yanlış tespitlerle ara sıra oluşturulan bulutlar güReşin varlığını inkara yetmez. Tabii ki, güneşi görmek iste­ meyenler için bahaneler oluşturabilir. Dinci geçinen kesimin 19 sayısına karşı neden dehşet ve nefret duyduklarını merak ediyorsanız kısaca açıklayalım: Matema­ tiksel mucize beraberinde rasyonel düşünmeyi ve bilgiye da­ yalı kesin bir inancı getiriyor. Nitekim bu mucizeye tanık olanlar, Tanrı'nın buyruğunu din adamlarının buyruğuna ter-

& 7

Edip Yüksel

cih ederek, dinlerinin kaynağı olarak sadece Kuran'ı dinle­ mekte ve daha önce Tanrının hükmüne ortak koştukları diğer kurumları ve kitaplar reddetmektedirler. Hadisçi- Sünnetçi­ Mezhepçi öğretilerle hurafeler ve ihtilaf dolu rivayetler kolek­ siyonuna çevrilen bir dine kendilerini uymaya zorlayanların deforme olmuş beyinleri elbette bu reformasyon işleminden rahatsız olacaktır. "Sakıncalı Yazılar" adlı kitabımızın giriş bölümünün son pa­ ragraflarını burada aynen alıntılamak istiyorum: Aforoz edilmiş bir yazarın, taklitçiler için pek sakıncalı olan kitabını okuma cesaretini gösterdiğiniz için sizi kutlarım. Bu kitabı okurken şu iki ayeti aklınızda tutmanızı istiyorum: (Pa­ rantez içindeki rakamlar Sure ve Ayet numaralarını bildirir.)

"Bilmediğin bir şeye körü körüne inanıp ardına düşme; çünkü işitme, görme duyusu ve beyin, evet bunlann hepsi ondan sorumludur." (17:36) "Onlar ki sözü dinlerler ve en güzeline uyarlar. Onlar, ALLAH'ın yol gösterdiği kimselerdir. Onlar akıl sahipleri­ dir. "(39:18) Allah'ın dinini Emevi, Abbasi ve Osmanlı palavracılarının dini haline sokanları uyarıyorum: Aklınızı başınıza alınız. "Se­ vad-ül Azam''ı, yani "büyük karaltı"yı takip etmekten vazge­ çiniz. Zira Kuran nurunun aydınlattığı sabah, sizin o büyük karanlığınızı dağıtacakhr!

"Ağardığı zaman sabaha andolsun ki bu (19 sayısı) büyük­ lerden biridir." (74:34-35) Edip Yüksel

Üzerinde 19 Var

Uzaydan Gelen Matematiksel Mesaj

"Hayır, görmüyor musun? Bu farklı olacak. Fizik ve kimyayı belir­ leyen duyarlı bazı matematiksel yasalarla evreni oluşturmak değil bu. Bu bir mesaj. Evreni yapan her kim ise, on beş milyar yıl sonra oluşan zeka sahibi canlılar tarafından okunsun diye transandantal sayılarda mesajlar gizliyor. İlk karşılaşmamızda bunu anlamadığı­ nız için seni ve Rankin'i eleştirmiştim. 'Tann, kendisinin var oldu­ ğunu bilmemizi isteseydi, bize apaçık ve anlaşılır bir mesaj gönder­ mez miydi?' diye sormuştum. Anımsıyor musun? " "Çok iyi anımsıyorum. Sen Tanrı'yı bir matematikçi sanıyorsun." "ôyle bir şey. Eğer bize anlatılanlar doğruysa. Eğer bu beyhude bir arayış değilse. Eğer pi sayısında bir mesaj gizliyse ve o başka tran­ sandantal sayılann sonsuzluğunda değilse. Bir sürü 'eğer'lere bağlı bu." "Sen matematikte bir vahiy anyorsun. Ben daha iyi bir yol biliyo­ rum."

"Palmer, bu biricik yoldur. Bu, bir skeptiği ikna edebilecek biricik şeydir. Bir şey bulduğumuzu varsay. Alabildiğine karmaşık olması gerekmez. Pi sayısına bir miktar rakamı rastlantı sonucu doldura­ bilmekten biraz daha düzenli bir şey... İşte tüm aradığımız bu. Sonra, aynı modeli veya mesajı veya o her neyi kanıtlayacaksa, dün­ yanın tüm matematikçileri birbirinden bağımsız olarak aynen bula­ bilmeli. O zaman mezhep ve din aynlığı kalmaz, herkes aynı Kutsal Kitabı okumaya başlardı. Hiç kimse artık dinlerin temel mucizeleri­ nin bazı sihirbazlann entrikalan olduğunu ileri süremezdi. Artık hiç kimse, daha sonra gelen tarihçilerin kayıtlan tahrifettiğini yahut din inancının yalnızca bir histeri veya bir kuruntu veya büyüdüğü-

• 9

Edip Yüksel

müzde bir ana-baba vekili olduğunu tartışamazdı. Herkes imana ge­ lirdi." Yukarıdaki diyalog Amerikalı ünlü astronom ve yazar Dr. Carl Sagan'ın1 "Contact" adlı romanının 418-419 sayfalarında bir alıntıdır. İlk baskısı Simon And Schuster yayınevi tarafın­ dan 1985 yılında yapılan bu roman uzaydan alınan matema­ tiksel bir kodun deşifresi temasını işliyor. Yukarıya alıntıladığım bölümü bir daha dikkatle okumanızı öneririm. Sagan'ın romanında özlemle sözünü ettiği matema­ tiksel mesaj bir bilim kurgu romanının fantezisi değil artık. İşin garip yanı, dünya halkı, Tanrı'nın gönderdiği matematik­ sel mesajı "Contact" romanından 11 yıl önce almaya başla­ mıştı. İki farkla: Mesaj pi sayısında değil, bir asal sayıda giz­ liydi ve henüz- herkes imana gelmedi!

• 10

Cari Sagan ile Kuran'ın Matematiksel Mucizesi üzerinde yapmış olduğum kısa bir tartışmayı "The Prime Argument" (Asal Tartışma) adlı bir kitapta yayımladık. ICS'in Tucson'daki adresinden temin edebilirsiniz .

Üzerinde 19 Var

Mucize mi? Kutsal Yalan mı? Tanrı tarafından indirildiğine inanılan kitaplarda bir sürü mucizeler anlatılır. Ne var ki o "mucizeler" objektif bir araştı­ rıcı için doğruluğu bir hayli kuşkulu rivayetler olmaktan öte bir anlam taşımayabilir. Şeyh ve evliyaları uçurmak için dü­ zülen "kutsal" yalanların ciltlerle yayımlandığına, bazı basit olayların halkın ağzında yuvarlana yuvarlana nasıl da acayip­ leşip, garipleştiğine tanık olanlar, "mucize rivayetlerini" halk mitolojileriyle aynı kategoride değerlendirebilirler. "Musa asasıyla Kızıldeniz'i yardı" sözü bir mucize değil, bir iddiadır. Üç bin kadar yıl önce öyle olağanüstü bir olay ger­ çekleştiyse olayı görenler için bir mucizeydi. Oysa bizim için sadece bir rivayet... Peki neden bu rivayete inanalım? Herkes inandığı için mi? Her şeyden önce, herkes bu rivayete inan­ maz. Ayrıca herkes inansa ne olur? Milyonlarca insanın bir sürü hurafeye yüzyıllarca inandıkları, hatta o efsaneler uğ­ runda canlar alıp canlar verdikleri hepimizin malumu. Gali­ le'nin karşısında hemen herkes dünyanın dönmediğine inanı­ yordu. Ne var ki dünya, kuruntularına inanan kellelerin çok­ luğuna kanarak öküzün boynuzunda karar kılmadı. Şu anda yeryüzünde "tek doğru yol1 ' iddiasında olan yüzlerce din ve mezhebin hemen hepsi ayrı bir efsaneyi, ayrı bir kutsal yalanı "mucize" yaftasıyla sunmakta... Milyonlarca Katolik, falanca kilisedeki "Meryem Ana heykelinin gözlerinden yaş­ lar akması mucizesi" hikayesiyle imanlarını güçlendirmekte

• ıı

Edip Yüksel

ve heyecanlanmakta. Aynı şekilde, Türkiye'nin falanca kasa­ basındaki bir derviş, şeyhinin kirli havuzunda alınan bir gu­ sül abdestinde ve çanağından içilen birkaç kaşık tatsız çor­ bada çaresiz hastalıklara devalar bulduğuna inanabilmekte­ dir. Hep geçmiş nesillere mi? Musa'nın, İsa'nın mucizelerini nakleden kitaplar ya birer pa­ lavralar koleksiyonu ise? Tanrı var ise ve elçilerine bahşettiği mucizeler yoluyla varlığını ve emirlerini kanıtlıyorsa neden şimdi bizi o kanıtlardan mahrum bırakıyor? Binlerce yıl önce yaşayan küçük kasabaların okuma yazma bile bilmeyen halk­ larına bir sürü mucizeler gösteren Tanrı, neden şimdinin met­ ropolitanlarında yaşayan öğrenim görmüş milyonlarca insana bir tek mucize bile lütfetmiyor? Günümüz insanının kuşkuları daha mı az ki Tanrı onlara sadece "mucizelerin rivayetlerini" delil olarak bırakıyor? David Heller adında Amerikalı bir psikolog, 7 ile 12 yaşları arasındaki çocuklara Tanrı'ya mektuplar yazdırdıktan sonra onları 1991 yılında "Çocuklardan Tanrı'ya Mektuplar" adıyla yayımladı. Genellikle "Sayın Tanrı" diye başlayan mektup­ larda çocuklar Tanrı'ya şikayetlerde ve önerilerde bulunuyor. Tanrı'ya ukalaca akıl veren ve hatta O'na inanmadığını dobra dobra ilan eden mektupların yanında çok ciddi dini eleştiriler içeren mektuplar da var. Bu mektuplardan biri konumuzla yakından ilgili. Okuyalım:

"Sayın Tann,

• 12

Kızıldeniz'i nasıl yardığınızı okudum. İnanılmaz derecede müthiş bir olaydı. Peki nasıl olur da arhk öyle olağanüstü şeyleri yapmıyor­ sun? Enerjiyi toplamak zor mu?" Dan B. (yaş 12) On iki yaşındaki bu çocuğa hak vermemek haksızlık olmaz

Üzerinde 19 Var

mı? Gerek sayıca ve gerekse bilgi ve teknoloji düzeyi bakımın­ dan modem dünyanın bir hayli gerisinde olan ilk ve ortaçağ insanlarını mucizeler yağmurun� tutan Tanrı, neden bizleri sadece onların hikayelerini bıraksın? Din adamlarımız bu so­ ruyu "küstahlık" diye damgaladıktan sonra geçmiş insanların, bilgi ve uygarlık düzeylerinin bizden çok daha üstün oldu­ ğunu ileri sürebilir ve hadis kitaplarından rivayetler naklet­ meye başlayabilirler: Muhammed Peygamber'in gölgesinin olmadığını, parmağıyla işaret ederek ayı ikiye yardığını -ve bir rivayete göre bir parçasının Hazreti Ali'nin bahçesine düş­ tüğünü- bize heyecanla anlatabilirler. Sol eliyle yemek yiyen bir adamı lanetleyerek kötürüm yapması mucizesini bile ekle­ yebilirler. Ne var ki bu hikayelere kamı tok olanlar sorularını sormaya devam edecekler. Çelişkiler yumağı! Günümüz aydını için din olayı, karmaşık bir sürü çelişkiler yumağı, sınanması imkansız metafizik savlarla dolu karanlık bir kutudur. Din adamlarının kurusıkı sözleri ve cahil halkı memnun etmeye yönelik masalları karşısında günümüz ay­ dınları din ile ilgili her şeye haklı olarak alerji duymakta. Ne var ki çağdaş bilim ve felsefeden haberdar olan biri kolay ko­ lay ateist de olamıyor; agnostik olmak zorunda kalıyor. Ku­ rumlaşmış ve yozlaşmış mevcut dinlerin Tanrı'ya ait olama­ yacağını kavrayan bazı aydınlar, evreni Big Bang ile yaratan sonsuz bir gücün, sonsuz bir zekanın varlığını kabul etmekte­ dir. Genel rölativite ve kuantum fiziği, on dokuzuncu yüzyıl bilim adamlarının materyalist doğmalarını çürüterek evrenin yarablışı konusunda İlk Sebep olan Tanrı'yı modem bilimin gündemine getirdi. İşte bu kitapta bizim baş muhatabımız agnostik aydınlar ve açık fikirli inananlardır. Bu kitapta baş muhatabımız mukallit

• 13

Edip Yüksel

dindarlar veya fanatik ateistler değil. Tanım gereği, mukallit­ ler ve fanatikler, belli konularda düşünme faaliyetlerini dur­ duran insanlardır. Onları uyarabilmek için özel bir dil ve bi­ çim kullanmak gerekir. Buna rağmen bu kitap, kronik du­ rumda olmayanlar için ufuk açabilir. Bu arada, geleneksel dinleri sorgulamak amacıyla yazdığımız iki kitabı hatırlatmak isterim: •

Müslümanlara 19 Soru (İngilizce, Türkçe, Farsça)



Hıristiyanlara 19 Soru ( İngilizce, Türkçe)

Müslümanlığı veya Hıristiyanlığı küflenmiş bir dede mirası olarak devralanların kafa konforlarını bozduğumuz için bize ve 19 sayısına darılanlar olacaktır. Hele tembel beyinlerden ekmeklerini sağlayan profesyonel din adamları çileden çıka­ caktır. Ne var ki, cehalet ve bağnazlığın tek ilacı, beyin devre­ lerini bloke eden gelenekçi ataperest virüslerin konforunu bozmakla gerçekleşiyor. Bu zihinsel rehabilitasyonun ilk baş­ larda belli yan etkileri olduğunu ve büyük şoklara yol açtığını kendi deneyimlerimizle çok iyi biliyoruz. Hatta ekmeklerine engel olduğumuz ruhbanların kara listelerine geçerek hayatı­ mızı riske soktuğumuzun da farkındayız. Fakat sorumluluk duygusu gerçeği haykırmamızı gerektiriyor.

Ateistlere gelince...

• 14

Onları da bu sorgulamanın dışında bırakmak istemiyoruz. Tanrı izin verirse, soruşturma dizimizin üçüncü kitabı "Asal Tartışma" adını taşıyacak. Kuran'ın matematiksel mucizesiyle ve Tanrı kavramıyla ilgili felsefi tartışmaları içeren bu çalış­ mayı şu anda İngilizce olarak hazırlıyorum. Din adamlarının yüzyıllar boyu uydurduğu hurafeleri ve tavırları eleştirerek, idealizm felsefesini çürüterek, evrim gerçeğini saptırıp onu

Üzerinde 19 Var

yaratılış gerçeğine zıtmış gibi göstererek oluşturulan entelek­ tüel karanlığın duvarlarında, Tanrı'nın izniyle pencereler aç­ maya çalışacağız. Ateistlerin 19 mucizesini görüp de inkarcılıktan vazgeçecek­ lerini doğrusu beklemiyoruz. Nitekim aynı umudu inkarcı Sünni ve Şii mollalar için de beslemiyoruz. Zira zaman içinde öğrendik ki, 19 mucizesi, yalnızca inananların inancını güç­ lendirip reforme eden Tanrısal bir ödüldür. Bu ödülü hak et­ menin ana koşulu bağnaz olmamak ve analitik bir inceleme yeteneğine sahip olmak ve onu içtenlikle kullanmaktır.

• 15

Edip Yüksel

Herkes Herkese Uyuyor San Fransisco'nun modem semtlerinden birinde kiliseden çı­ kan sıradan insanlara sorunuz: "Neden İsa'nın bedenleşmiş Tanrı olduğuna inanıyorsunuz?" Yanıt olarak, "İncil öyle di­ yor da onun için... " sözünü alacaksınız. "Peki İncil'in Tanrı sözü olduğunu nereden biliyorsunuz?" diye bir ikinci soruyu yöneltseniz, muhatabınızın huzurunun kaçtığını ve "İncil, kendisinin Tanrı sözü olduğunu söylüyor." gibi eskilerin fasit daire, bizim ise kısırdöngü dediğimiz mantık arızasına sığın­ dığını göreceksiniz. İnat edip sıkıştırırsanız sonunda, "İnanı­ yorum da onun için..." gibi her tartışmayı kökünden kesen malum cevabı alacaksınız. Daha da ısrar edip "Neden inanı­ yorsunuz?" sorusunu yöneltseniz, "İncil öyle diyor da onun için... " ile başlayan bu kısa tartışmanın aynı ifadelerle tekrar­ ladığına tanık olacaksınız. Belki de hiçbir vakit beklediğiniz doğru cevabı alamayacaksınız. Kiliseden çıkan hiçbir Katolik veya Protestan size, "Anam babam ve çevredeki arkadaşlarım öyle inanıyor da onun için... " cevabını vermeyecektir belki. Ne yazık ki durum bundan ibaret. Ganj Nehri'nin yakılmış insan külleriyle kirlenmiş suyunda yıkanan bir Hindu'ya da diniyle ilgili benzer sorular sorsanız alacağınız cevaplar aşağı yukarı aynı karakteri taşıyacak. İs­ tanbul'da Fatih Camisi'nde bayram namazını kılan bir Müslü­ manın, Tokyo'da tapınaktan çıkan bir Budist'in cevabı da pek farklı olmayacaktır. Çevrenin ve kalabalıkların manyetik etkisi

• 16

Hindistan'da dünyaya geldiysen büyük bir olasılıkla Hindu olacaksın. İsrail'de Yahudi. Amerika'da Hristiyan. Türkiye'de

Üzerinde 19 Var

ise Müslüman... Seni yetiştiren ailenin ve yaşadığın ülkenin yaygın dini büyük bir olasılıkla senin tarafından diğer dinlere tercih edilecektir. Niçin? Coğrafya ile dinler arasında ne gibi bir ilişki var? Yıllar önce, birtakım davranışları incelemek amacıyla ama­ törce bazı deneyler yapmışhm. Onların en ilginç olanı çevreye veya duruma uyum konusundaydı. Güçlü bir çevre baskısı al­ tında bizim birey olarak nasıl davrandığımızı deneysel olarak görmek istedim. Birey, çoğunluğun oybirliğiyle aldığı karara nasıl tepki gösterirdi? Ok deneyi

Yapacağım deney için benimle işbirliği yapmaya karar veren beş kişiye deney hakkında gerekli bilgiyi verdim. Odaya gire­ cek altıncı kişi (asıl denek) üzerinde bir deney yapacağımızı kendilerine anlattım. Kendilerine yönelteceğim ilk iki soruya doğru cevabı vereceklerdi. Bu iki soru asıl denek için bir ısın­ dırma fonksiyonu görecekti. Fakat kendilerine üçüncü soruyu (asıl soru) sorduğumda onlar tek tek bana yanlış cevabı vere­ ceklerdi. Sesli olarak. Alh kişi, yani beş sahte denek ile gerçek denek odaya girdi­ ğinde, sanki daha önce kimseye konuyu anlatmamış gibi basit bir deney yapacağımızı ilan ettim. Denekleri yarım daire biçi­ minde tek sıra oturttum. Alhncı kişinin özellikle en uç tarafta yer almasını sağladım. Tahtaya basit şekiller çizip kendilerine -tek tip soruyu yönelttim: Bunlardan hangisi şu şekle benzi­ yor? Tek tek sorduğum soruya ilk beş kişi doğru cevabı verdi. Gerçek denek de doğru cevabı verdi. İkinci soruyu da aynı bi­ çimde sorup herkesten doğru cevap aldım. Tabii ki sorular çok kolaydı. Sonra, sıra asıl soruya geldi; en kolayına ... Şu soruyu yönelt­ tim: "Sağdaki oklardan hangisi soldaki oka benziyor?"

• 17

Edip Yüksel

....

A

...

B .... c _..

Benimle işbirliği yapan denekler sırayla yanlış cevabı verdiler. Birincisi "C" dedi. İkincisi de "C" dedi. Üçüncüsü de "C" ile onları izledi. Hepsi, tek tek aynı cevabı verdiler. Asıl denek rahatsızlık belirtileri göstermeye başladı. Gözleriyle gördüğü ile işittikleri arasındaki çelişki kendisini şaşkınlık içinde bırak­ mıştı. Nitekim kendisinin cevap sırası gelince, arka arkaya tam beş "C" cevabını işitmiş olmanın etkisiyle çoğunluğun gö­ rüşünü kabul etti. "C" onun da cevabıydı. Çoğunluğa uy­ muştu.

Deneyin sonuçları

Yıllar sonra öğrendim ki, bu deneyi ilk yapan ben değilmişim. 1951-56 yılları arasında, S. E. Asch, "Çevreye Uyum ve Ço­ ğunluğun Görüşünü Kabul" konularında bir dizi deneyler yapmış. Araştırmalarının sonucunu özetleyeyim: Asch deneylerini değişik uzunluktaki çizgilerle yaptı. Denek­ lerden, standart çizgiyi soldaki çizgilerle eşleştirmesini istedi. 123 denekten sadece 29 tanesi grubun verdiği karara uymadı. 61 tanesi ara sıra grubun verdiği karara katıldı. Fakat 33 tanesi gruplarının kararına birçok kez katılarak hemen her keresinde apaçık yanlış cevabı destekledi.

A 18

Bazı denekler yanlış çizgiyi gerçekten doğru eş olarak gör­ düklerini ileri sürdü. Bunlar çoğunluğun görüşünü inanarak kabul edenlerdi. Grubun kararlarına uyanların yarıya yakını çizgileri doğru boyutlarda gördüklerini, ancak çoğunluğun seçimini işittiklerinde kendilerinin yanılmış olduğuna karar verdiklerini itiraf etti. Kalabalığa kapılmışlardı. Grup kararla-

Üzerinde 19 Var

rına uyanların diğer kısmı ise grubun verdiği cevapların yan­ lış olduğunu bilmelerine rağmen grup kararlarına katıldıkla­ rını ifade etti (Small Group Discussion: Charles Pavitt & Ellen Curtis, Gorsuch Scarisbric, Scottsdale, A:Z., 1990, sa. 160-165). İnanarak veya görünüşte katılarak çevreye uyum sağlama tavrı her çeşit grupta görülür. Örneğin, bir çete üyesi ilk kez araba çalmaya katılırsa, büyük bir olasılıkla çalmaya devam edecektir. Zihinsel olarak iç uyumunu korumak için de çeşitli bahaneler bularak araba çalma işini haklı çıkarmaya çalışacak­ tır. Niyet ettim, uydum kalabalığa

Dünya dinleri bir tek soruya yüzlerce değişik cevap verirler. Dogmalar, çok sayıda mukallit kafaları kendilerine çeker. Ka­ labalığın dinine uyanların önemli bir kısmı er veya geç o dine inanır ve o dinin dogmalarını rasyonalize etmeye çalışır. Bun­ ların bir kısmı iyice fanatikleşerek kendilerini dogmaya adar. Eski mukallitler yenilerin taklit etmesini sağlar. Bu taklit zin­ ciri sürer gider. Peki neden dinsel taklit ve taklidi iman bu de­ rece yaygın? Birçok sebebi var:

1. Atalar dininin dogmalarına çocukluğumuzdan itibaren muhatap ediliriz. Dinsel öğretilere erken yaşta muhatap olmamızın üstümüzdeki etkisi büyüktür. Bir Hindu için, binlerce insan-tanrıya tapmak her şeyden daha çok bir an­ lama sahiptir. Bir Hristiyan için, suçsuz oğlunu suçlular için kurban eden üç kişilikli bir tanrı hayatın amacı konu­ suna tek cevaptır. 2. Kısaca IAT olarak bilinen Implicit Association Test (Gizli Psişikler Testi) bizim bilinçaltımızda yerleşik tavırların

A 19

Edip Yüksel

güçlü tarafgirlikler yaratbğını gösteriyor. Sürekli özeleş­ tiri, kritik düşünme, açık fikirli olmak için kasıtlı ve sü­ rekli çaba sarfetmeyenler bu sinsi ve şeytani zihinsel en­ feksiyonun kurbanı olurlar. 3. Kurumlaşmış dinlerin cevapları genellikle basit değildir; karmaşık ve belirsizdir. Biz herhangi bir dogmayı yorum­ layıp kendimiz için kabul edilebilir hale getirebiliriz. Yol, sonsuz spekülasyonlara açıktır. 4. Birçok cevap nesnel geçerliliğe sahip değil. Sınayamadığı­ mız ve yanlışlama imkanına sahip olamadığımız birçok iddiayı kolaylıkla kabul edebiliriz. 5. Kurumlaşmış ruhban sınıfı belirli dogmalar üzerinde ya­ şar. Nitekim iyi eğitilmiş kutsal satış elemanları, elbette sürekli ortada din satacaktır. Ruhbanlar, tarihin tanık ol­ duğu en becerikli pazarlamacılardır. 6. "Sormadan inan" yahut "alimleri taklit et" gibi yaygın dini normlar, muhtemel bir entelektüel aydınlanma için ge­ rekli olan bütün devrelere peşinen kapayabilir. 7. Dinler yanlış dogmalarını ve mitolojilerini çıplak olarak sunmazlar; gerçekleri sömürürler. Gerçeği hurafelerle us­ taca birleştirip kaynaştırırlar. İçerdikleri bazı gerçekler ve güzel yönler birçok kişiyi çeker. Bazı gerçekler uğruna ka­ rışımı kabul etmek zorunda kalabiliriz. 8. Dini gruplarda çevre ve arkadaş baskısı çok güçlüdür. Ai­ lemizin ve yakın çevremizin dinini kabul etmemenin so­ nucunda gerçekleşebilecek sosyal ve psikolojik cezalan­ dırmalar genellikle araştırmanın önünde caydırıcı bir fak­ tördür. Hatta çevreyle olası bir çelişmeyi önlemek için bi­ linçaltında entelektüel bir sansürü devreye sokarız.

A 20

9. Bizim gizemli beynimiz, çevremizin etkisiyle kabullendi­ ğimiz inançları güçlendirecek garip oyunlar oynayabilir:

Üzerinde 19 Var

Seçmeci algılama ve hatırlama, mantık hataları ve halüsi­ nasyonlar, normal olayları sanki özel bir Tanrısal tecrü­ beymiş gibi algılamamıza neden olabilir. 10. Bir dinin, mezhebin veya tarikatın sağladığı sosyal ve eko­ nomik yararlar, bizi onun dogmalarını rasyonalize etmeye ve desteklemeye yöneltebilir. 11. Tarikatlar, akıl ve gerçeği değil, sosyal ve ekonomik buna­ lımların oluşturduğu karmaşık duyguları temsil eder. 12. İnandığımız ve savunduğumuz bir inanca zamanla aşık olabiliriz. Bu aşk beynimizde belli hormonlar üretir. Yer­ leşmiş bir inancı kaybetmek beynin mevcut kimyasal ya­ pısında önemli değişimlere yol açacağı için ürkütücüdür. İnanan kişi, sigaranın zararlarını az çok bilmesine rağmen sigaradan vazgeçemeyen tiryakinin bağnazlığından daha güçlü bir bağnazlık gösterebilir. Ne yazık ki inananların çoğunluğu dinin entelektüel ve felsefi boyutuna yabancıdır. İnancını derinlemesine sorgulayan kaç kişi tanıyorsunuz? Kuran'ın inanç konusunda öngördüğü 17:36 ayetindeki rasyonel ve ampirik metodu uygulayan kaç Müslüman biliyorsunuz?

"Hakkında bilgin olmayan bir şeyin ardına körü körüne düşme! Çünkü kulak, göz ve beynin bundan sorumlu tutu­ lacaktır." (17:36) Nitekim, Kuran terminolojisinde "inanmak" ile "saflık" birbir­ lerinden ayrı iki karakteri ifade eder. Ne yazık ki, günümüz dünyasında her ikisi eşanlamlıdır.

• 21

Edip Yüksel

Ortaçağ Arabistan 'ında Mollagarşiye Karşı Bir Ümminin Başlattığı Devrim 570 yılında başkent Mekke'de doğan Muhammed, 40 yaşına varınca, Arap Yarımadası'nda yaşayan halkı şoke eden bir id­ diada bulundu. 610 yılının bir Ramazan gecesi, Cebrail adında bir meleğin kendisine Tanrı'dan mesaj getirdiğini ileri sürdü. Önce gizli gizli başlayan ve daha sonra sürülme ve öldürülme riskine rağmen ilan edilen bu iddia, dünya tarihini derin bi­ çimde etkileyecek önemli bir reformu ve devrimi başlatı­ yordu. Muhammed sıradan bir yurttaş değildi; teokratik ve etnik özelliklere sahip olan Mekke site oligarşisinin saygınlığını ka­ zanmış başarılı bir uluslararası tüccardı. Akrabaları yöneti­ min sözü dinlenir büyüklerindendi. Nitekim Muhammed, on­ ların sosyal, politik ve dinsel faaliyetlerinde aktif rol alıyordu.

• 22

Yörede yaşayan Araplar, İbrahim'in dinini izlediklerini iddia ediyor ve Kabe' ye sahip çıkıyordu. Heykel biçiminde putları olmasa da, Lat, Menat, Uzza gibi geçmiş "evliya" v e melekle­ rin şefaatine inandıkları için, Kuran ayetleri tarafından putpe­ rest olarak suçlandılar. (53 :19 -26; 39 :43 -45 ) Ne var ki inkarcı Araplar hiçbir vakit bu suçlamayı kabul etmediler. (6 :23; 16 :35 ) Kendilerinin muvahhid, yani Tek Tanrıcı olduklarını sanıyorlardı. Şefaatlerini umdukları evliyaların Tanrı oldu­ ğunu iddia etmiyor, onları Tanrı ile kendileri arasında bir aracı olarak biliyorlardı.

Üzerinde 19 Var

"Kesinlikle, din sadece ALLAH 'a aittir. O 'nun dışındaki­ leri dost ve koruyucu (evliya) kabul edenler: "Bizi AL­ LAH ' a daha fazla yaklaşhrsın diye onlara yalvanyoruz" (diyorlar). Aynlığa düştükleri bu konuda aralannda karan ALLAH verecektir. ALLAH, kuşkusuz, yalancılan ve nan­ körleri doğru yola iletmez. " (39:3). Kuran'ın verdiği bilgiye göre Mekke putperestleri İbra­ him'den itibaren başlayan ibadetleri biçimsel ve geleneksel olarak yerine getiriyorlardı. Namaz kılıyor, oruç tutuyor, Kut­ sal Mescid'i haccediyorlardı. Bu konudaki detaylı tartışmala­ rımızı ve delillerimizi "Müslüman Din Adamlarına 19 Soru" ile "Kuran Çevirilerindeki Hatalar" adlı kitaplarımızda sergi­ lemiş bulunuyoruz. Yarımadanın site devletinde mollagarşi

Mekke'yi Arabistan Yarımadası'nın diğer kentlerinden ayıran önemli özellikleri vardı. İbrahim Peygamber'in kurduğu Kut­ sal Mescid'i (Kabe'yi) içerdiği için Mekke, din ve politikanın bir odak noktasıydı. İbrahim, Arapların ve Yahudilerin atası olarak yöre halkı tarafından saygı ile anılıyordu. Babil'in hey­ kelperest yöneticilerine karşı gösterdiği kahramanlığı yüzün­ den İbrahim adeta efsaneleşmişti. Çevre kentlerde ve vadi­ lerde boylar halinde yaşayan halk, hac ibadeti için ayrılan dört ay boyunca Mekke'ye akın ediyordu. Binlerce hacı adayının katıldığı panayırlar, pazarlar, şiir yarışmaları, güreş karşılaş­ maları Mekke'ye dört ay süreyle alabildiğine hareketli bir sos­ yal ve ekonomik aktivite kazandırıyordu. Ebu Cehil, Ebu Leheb, Ebu Süfyan, Velid bin Muğire gibi baş­ kentin kodamanları, Mekke'nin bölgedeki politik ve ekono­ mik konumunu riske sokacak herhangi bir reform hareketine elbette tolerans gösteremezdi. İbrahim'in monoteist dinini yüzyıllar sonra putperest bir geleneğe dönüştüren atalarını

_. 23

Edip Yüksel

sorgulamadan izlemeye ve o geleneği korumaya kararlıydılar. Geleneksel dinin ve statükonun muhafazası, Mekke'nin teok­ ratik yönetimi için hayati bir önem taşıyordu. Şefaat inancını ve profesyonel din adamlarını reddeden, ezil­ mişlerin hakkını savunan, etnik ayrım gözetmeyen, tüm in­ sanları eşit kabul eden, kadın haklarını savunan, monarşi veya oligarşi yerine kamuya danışılmasını ilke edinen, ataları körü körüne izlemeyi kınayan ve gelenekleri soruşturup irde­ leyen bir öğreti kuşkusuz onların ekonomik ve politik çıkarla­ rını derinden sarsacaktı. Sosyal, ekonomik ve politik yapı eleştiriliyor

Nitekim Mekke'de ilan edilen ilk ayetler, yoksulları gözetme­ yen, köleleri salmayan ve kadınları erkeklerle eşit görmeyen yönetimdeki inkarcı mollalar sertçe eleştirir:

24

1. 2. 3. 4. 5. 6. 7.

Dini yalanlayanı gördün mü? İşte, öksüze kötü davranan odur. Yoksullan doyurmaya da yanaşmaz. Yazıklar olsun o namaz kılanlara, Onlar ki namazlanndan habersizdirler. Onlar ki gösteriş yaparlar. Ve yardımı da engellerler. (107:1-7)

17. 18. 19. 20.

Hayır! Siz öksüze cömert davranmıyorsunuz? Yoksulu yedirmeye teşvik etmiyorsunuz. Mirası da hak gözetmeden yiyorsunuz. Parayı da çok fazla seviyorsunuz. (89:1 7-20)

***

Üzerinde 19 Var

6. 7.

8. 9. 10. 1 1. 12. 13. 14. 15. 16. 17. 18. 19. 20. 58. 59.

(Övünerek) "Çok para harcadım" diyor. Kimsenin kendisini görmediğini mi sanıyor? Ona vermedik mi: İki göz? Bir dil ve iki dudak? Ona iki yolu göstermedik mi? Ne var ki zor yola katlanamadı. Zor yolun ne olduğunu bilir misin? Köleleri özgürlüklerine kavuşturmakhr. Kıtlık anında doyurmaktır. Akraba bir öksüzü, Yahut düşkün bir yoksulu ... Dahası, birbirlerine sabır ve merhameti öğütleyen inananlardan olmakhr. Nitekim mutlular onlardır. Ayet ve mucizelerimizi inkar edenlerse talihsizlerdir. Onlar ateşe kapahlacaklardır. (90:6-20)2 Onlardan birine kız çocuk müjdelendiği zaman, büyük bir öfkeyle yüzü kapkara kesilir. Kendisine müjdelenen 'kötülükten' utanarak halkından gizlenmeye çalışır. Şimdi onu utana utana tutsun mu, yoksa toprağa mı gömsün! Ne kötü yargıda bulunuyorlar. (16 :58-59)

2 Cennet ve cehennem dirildikten sonra Tann'ya yakın veya uzak olmanın kişi üzerinde ifade için kullanılan bir mecazdan ibarettir. (2:24-26; 1 3 :35; 47: 1 5) Nitekim Cehennem ateşinin ortasında bittiği bildirilen zakkum ağacı, cehen­ nem betimlemelerini mecaz olarak anlamayan inkarcıların alayına konu olur. (37:62-64 ve 1 7 :60).Günümüz inkarcılarının kafa yapısı da o günkü inkarcı­ lardan pek farklı değil.

25

Edip Yüksel

Mekke, ortaçağın sömürgeci iki süper gücü olan Bizans ve Fars imparatorluklarının çekişmesinden oluşan boşluktan ya­ rarlanarak bağımsız kalabilen Merkezi Arabistan'ın başkenti konumundaydı. Mekke'nin halkı tanrısal bir kitabı talim etmi­ yordu. Sinagoglarda, kilise veya medreselerde din eğitimi görmüyorlardı. Tek kelimeyle ümmi idiler. Muhammed de bir ümmiydi. (Bu sözcüğün anlamı, Muhammed Peygam­ ber'in vefatından sonra yalan üretme yarışına giren hadisçiler tarafından "okuma-yazma bilmeyen" olarak kaydırıldı. Oysa Muhammed, okuma-yazma bilen bir ümmiydi. Bu konudaki tartışmamız için ikinci bölümde isimlerini verdiğimiz kitap­ lara başvurabilirsiniz.)

Mekkeli din adamlarının uykusu kaçıyor Muhammed, kendisine Tanrı'dan mesaj geldiğini ilan edince Mekke'nin mollagarşisi önce onu ciddiye almadı. Fakat, ara­ dan geçen birkaç yıl içinde bu mesajın büyük bir yayılma po­ tansiyeline sahip olduğunu fark ettiklerinde alay ve küçüm­ semeyle başlayan, sürgün, işkence ve ölüm tehditlerine kadar varan bir tepki zinciri gösterdiler. Daha önceki birçok pey­ gambere söylenmiş sözler Muhammed için de bu kez Arapça olarak tekrarlandı. Muhammed'in konumu ile Salih'in ko­ numu farklı değildi. Dediler ki: "Salih, sen bundan önce, aramızda popülerdin, bir umut kaynağıydın. A talanmızın tapmış olduklanndan sen şimdi bizi men mi ediyorsun ? Doğrusu, senin bizi ça­ ğırdığın şeylerden kuşku ve şüphe içindeyiz. " (1 1 :62)

• 26

Muhammed'in mesajı "Tevhid" yani "Tek Tanrı" inancı etra­ fında odaklanıyordu. Mekke halkının, atalarını körü körüne

Üzerinde 19 Var

izleyerek oluşturduğu geleneksel hurafelerle, sayısız haram­ lar, anlamsız dini kurallar ve şefaat inancıyla İbrahim'in dini olan İslam'dan saphğı gerçeğini dile getiriyordu. De ki: "Rabbim beni dosdoğru olan yola iletmiş bulunuyor: Tektanrıcı olan Rahim 'in mükemmel dinine... O, ortak ko­ şanlardan olmadı." (6:161) Putperestler, genelde, putperest olduklarını kabul etmezler. Nitekim binlerce tanrıya tapan bir Hindu'yu sorgularsanız kendisinin tek tanrıcı olduğunu ileri sürer. Üçlemeci bir Hris­ tiyan da kendisinin İbrahim'in yolunda tek tanrıcı biri oldu­ ğunu sanır ve putperestliği şiddetle kınar. Aynı şekilde, geç­ miş atalarını yücelterek şefaatlerini uman Mekke'nin dindar­ ları da "müşrik" olduklarını kabul etmediler. Hatta, Kuran on­ ların hesap gününde bile bu iddialarını tekrarlayacaklarını bildirir: "Onların biricik savunması şu olacak: "Rabbimiz olan AL­ LAH' a andolsun ki biz ortak koşanlardan olmadık." (6:23) Ataların şanlı yolunda cemaatleşen taklitçiler

Gerek geçmişin, gerekse günümüzün putperestleri, kendileri­ nin doğru yolda olduğunu kelle sayılarıyla, geçmiş atalarıyla ve tannlaştırdıkları "evliya"larıyla kanıtlamaya çalışırlar. Mantığa, bilime ve tarihsel belgelerin analitik incelemesine dayanan tartışmalarda onların biricik savunması, "falan filan ·hazretleri şöyle demiş," veya "geçmiş alimlerimizin çoğun­ luğu buna böyle karar vermiş" türünden mukallit hezeyanlar­ dan ibarettir. Hayır, "Atalarımızı bir yol üzerinde bulduk ve biz onların öğ­ retilerini izliyoruz" dediler. "Tıpkı bunun gibi, senden önce, bir kente her ne zaman bir

• 27

Edip Yüksel

uyancı gönderdiysek kodamanlar, "Atalanmızı bir yol üze­ rinde bulduk ve biz onlann öğretilerini izliyoruz " derlerdi. O da, " Size, atalannızı üzerinde bulduğunuzdan daha doğ­ rusunu getirmiş isem de mi ? " derdi. Onlar da, " Sizin ge­ tirdiğiniz mesajı inkar ediyoruz " derlerdi. " (43:22-24) Geçmiş atalarını değişik unvanlar altında putlaştırmak ve on­ lara yakıştırılan hurafeleri ve dogmaları din edinmek putpe­ restlerin evrensel tavrıdır. Dinsel putlar, dile ve dine göre de­ ğişik isimler alır. Örneğin putlar, Türkiye'de ata, evliya, şeyh veya Hazrettir, Amerika'da Jesus, Mary veya Saint, Hindis­ tan'da Mahatma, Pakistan' da Mevlana, İran' da İmam Hüseyin veya Ehl-i Beyt'tir. Dindar kitleler beyinlerini ve duyu organ­ larını kollanarak gerçeği aramaz. Bunun yerine kutsallaştırıl­ mış isimlerin imzasını taşıyan öğretileri ve dogmaları körü körüne taklit ederler. Putperestler, sözleri anlamadan tekrar­ layan papağanlara benzer:

"İnkarcıların durumu, sözleri ancak bağırma ve çağırma bi­ çiminde algılayarak (anlamadan) tekrarlayan kişi gibidir. Sağır, dilsiz ve kördürler; düşünmezler. " (2:1 71) İşin tuhaf yanı, halka kör taklitçiliği benimsetenlerin ön sa­ fında yer alanlar dini liderlerdir. Şeytanın evliyaları saltanat­ larını ayakta tutan cehaleti, çeşitli dini terimlerle kurumlaştı­ rarak kitleleri tek tanrıdan ve onun gönderdiği biricik mesaj­ dan saptırdılar. Geleneksel hurafeleri ve din kaynaklarını red­ dederek insanları sadece Tanrı'nın mesajına çağıran uyarıcı­ lar, hep din liderlerini karşılarında bulurlar.

• 28

"Liderleri öne fırladı, " Yürüyün, tannlannıza bağlı kalın; sizden istenen sadece budur. Son dinde böylesini işitmedik. Bu bir uydurmadır. Mesaj neden aramızdan ona indiril­ sin ? " Aslında onlar mesajım hakkında kuşku besliyorlar. Hayır, onlar azabı henüz tatmadılar. " (38:6-8)

Üzerinde 19 Var

Beyaz sarıklıların kara propagandası Nitekim Muhammed'in getirdiği mesajın gücü karşısında bo­ calayan Mekke'nin sarıklı sakallı putperestleri önce mesajcı­ nın kişiliğini hedef aldılar. Onu küçük düşürmek için onun bir "büyücü" (sahtekar), bir "şair" (hayalperest) veya bir "mec­ nun" (deli) olduğu propagandasını yaptılar. "ALLAH ile birlikte başka tannlar edinmeyin. Ben O'nun tarafından size gönderilmiş bir uyancıyım. İşte böyle, on­ lardan öncekilere ne zaman bir elçi geldiyse, "Bu bir büyü­ cüdür" yahut "Bu bir delidir" derlerdi. Bunu nesilden ne­ sile birbirlerine mi öğütlediler? Doğrusu, onlar sınır aşan bir topluluktur." (51:51-53) "Kendilerine "La ilahe illa ALLAH", (Allah'tan başka tann yoktur)" denildiğinde büyükleniyorlardı. " Tannlanmızı deli bir şair için mi terk edeceğiz?" diyorlardı." (37:3536) "Mesajı işittiklerinde, inkarcılar nerdeyse seni gözleriyle yi­ yeceklerdi. "O delidir" diyorlardı. Halbuki bu, halklara bir mesajdır." (68:51-52) Kuran, bu propaganda karşısında yılmaması için Muham­ med'i teşvik eder. Muhammed'in görevi, popülaritesini kay­ betme bahasına da olsa mesajı iletmektir. "Sen öğüt ver. Rabbinin sana olan iyiliği sayesinde sen ne bir kahinsin, ne de deli. Yoksa "O bir şairdir, onun ölmesini bekliyoruz" mu diyorlar? De ki, "Bekleyedurun; ben de si­ zinle birlikte beklemekteyim." Bunlan rüyalannın etkisiyle mi söylüyorlar, yoksa onlar haddi aşan bir topluluk mudur? Yoksa, "Onu kendi uydurdu" mu diyorlar? Hayır, onlar inanmazlar." (52:29-33) İnkarcıların despot tutumları ve planlan Despotluk ve terör, putperestlerin değişmez ortak karakterle­ rinden biri olarak karşımıza çıkar. Terör ve şiddet, beyinlerini

_. 29

Edip Yüksel

kullanmayarak fanatikleşen tüm mukallitlerde görülen bir sa­ vunma mekanizmasıdır. Atina'nın çok tanrıcı yöneticileri, tanrılarını diyalektik metotla çürüten Sokrates'i zehirlediler. Tanrı'yı çıkarları için malzeme olarak kullanan Ferisiler ve Ro­ malılar, düzenlerini eleştiren İsa'yı çarmıha mahkum ettiler. Firavun'un teokratik düzenine meydan okuyan Musa ülkesin­ den sürüldü. Şuayb tehdit edildi. Nuh taşlandı. İbrahim ateşe atıldı. Bazı elçiler de öldürüldü. Kula kulluğa ve din sömürü­ süne karşı Tanrı'nın kurtarıcı mesajını haykıran Muhammed de diğerlerinden pek farklı karşılanmayacaktı. "İnkarcılar, seni etkisiz hale getirmek veya seni öldürmek ya da seni sürmek için planlar yapıyorlardı. Onlar plan yapı­ yorsa ALLAH da plan yapıyor. ALLAH, planlayanlann en ustasıdır. Ayetlerimizi dinledikleri zaman, "İşittik dinledik, istesek biz de bunun bir benzerini getiririz. Bu, geçmişlerin efsanelerinden başka bir şey değildir" diyorlardı. " (8:30-31) Her türlü riski göğüsleyerek Muhammed'in yanında yer alan öncüler çetin bir sınavla karşılaştı. Toplumdan aforoz edildi­ ler. Akrabaları tarafından reddedildiler. Ekonomik sıkıntılar çektiler. Putperest Arapların hakaret ve işkencesine uğradılar. Ezildiler, sürüldüler, öldürüldüler; ama gerçeği savunmaktan yılmadılar. "Araplar inkarcılıkta ve ikiyüzlülükte en aşırıdır. AL­ LAH' ın, elçisine indirdiğini tanımamaya da en yakındırlar. ALLAH Bilir, Bilgedir. " (9:97)

• 30

Kuşkusuz Muhammed, putperest Arapların baş hedefiydi. Toplum içindeki saygınlığını yitirdiği gibi, hayatı da tehlike­ deydi. Ne var ki, bildiği gerçekleri ne pahasına olursa olsun uzlaşmadan topluma bildirmekle görevliydi. Bu çetin görev için Evrenlerin Rabbi tarafından seçilmişti. Bir insan için dü­ şünebilecek en büyük nimete, yani vahye muhatap olmuştu .

Üzerinde 19 Var

"ALLAH sana kitap ve bilgeliği indirdi ve sana bilmediğin şeyleri öğretti. ALLAH'ın sana olan lütfu büyüktür." (4:113) Muhammed ve beraberindekiler, kendilerine yöneltilen bu saldırı kampanyası karşısında din ve inanç özgürlüğünü sa­ vundular. (109 :6 ) Çıkarlarını düşünen liderler ve kafa konfor­ ları bozulan izleyiciler bu çağrıya şiddet ile karşılık verecek­ lerdir. Ne var ki, kopardıkları yaygara ve estirdikleri terör, ka­ ranlıklarını ışığın aydınlığından korumaya yetmeyecektir.

• 31

Edip Yüksel

Muhammed'in Biricik Mucizesi Tehdit, karalama, hakaret ve saldırının yanı başında inkarcılar kendilerine göre bir fikir tartışmasını da denediler. Kuran'ın, başkaları tarafından Muhammed'e dikte edildiğini ileri sür­ düler. Muhammed'in kendileri gibi giyinmesini, yemek ye­ mesini ve çarşıda alışveriş yapmasını elçilik makamıyla çeliş­ kili buldular. Furkan Suresi' nin ilk ayetleri bu tartışmayı özet­ ler:

"İnkiir edenler, "Bu, başkalannın yardımıyla onun uydur­ duğu bir yalandan başka bir şey değil" diyerek haksız ve asılsız bir tez ortaya koydular. Dediler: " Yazıp durduğu şey evvelkilerin masallan olup gece gündüz kendisine dikte edi­ liyor." De ki; "Onu, göklerin ve yerin gizliliklerini bilen in­ dirmiştir. O, Bağışlayandır, Rahimdir." Ve dediler: "Nasıl olur da bu elçi yemek yiyor ve çarşılarda dolaşıyor? Kendisiyle birlikte uyancı olarak bir melek in­ seydi ya! Yahut kendisine bir hazine atılsaydı veya kendisi­ nin bir bahçesi olsaydı ve ondan yeseydi!" Hatta zalimler, "Siz, büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz" dediler. Bak, se­ nin için ne örnekler verdiler de saptılar, yolu asla bulama­ yacaklardır." (25:5-9) Buna verilen cevap kesin bir "hayır"dır:

• 32

"Öncekilerin onlan yalanlamış olması bizi ayetler gönder­ mekten alıkoymadı .. Ôrneğin; Semud'a apaçık (mucize) ola­ rak deveyi vermiştik. Fakat ona haksızlık ettiler. Mucizeleri yalnız uyarmak için göndeririz. " (17:59) Doğrusu, geçmiştekilere benzer mucizeler arayan inkarcılar

Üzerinde 19 Var

samimi değillerdi. Arzuladıkları tipteki mucizelerin gösteril­ diği dönemde yaşasalardı inkarcıların safında yer alacaklardı. Zira elçilerin gösterdiği mucizeler, taklitçi kafaların arzuladığı gibi birbirinin kopyası olmadı. Her bir elçi yepyeni ve orijinal bir mucize ile geldi. "Kendilerine bir mucize (ayet) geldiğinde: "ALLAH'ın el­ çilerine verilenlerin benzeri bize verilmedikçe inanmayız" derler. ALLAH, mesajını nereye koyacağını daha iyi bilir. Yaphkları hilelerden ötürü suçlulara ALLAH kahndan bir aşağılama ve çetin bir azap dokunacakhr. "(6:124) Kuran yetmez mi?

Taklitçi dindarlar kopya mucizeler istese, dahi Tanrı onların bu isteğine uymaz; elçilerine orijinal ve değişik mucizeler ve­ rir. Bunun için açık fikirli ve özgür düşünceli insanları seçer. Zira bilinç ve davranışlarda reformu ve hatta devrimi amaçla­ yan yeni mesajı donmuş beyinler kavrayamaz. Muhammed'e mucize olarak Kuran'ın verildiği bildirilir. Yobazların göste­ receği olumsuz tepki umursanmadan... "Ona Rabbinden bir mucize inmeli değil miydi?" dediler. De ki, "Mucizeler ALLAH'ın kahridadır. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım." Kendilerine okunan bu kitabı sana indir­ memiz onlara yetmez mi? Bunda inanan bir toplum için bir rahmet ve öğüt vardır. "(29:50-51) Mucize olarak bir Kitap! Kitaptan da mucize mi olurmuş? Ku­ ran, şüpheci ve gelenekçi kafa yapısının her dönemde tekrar­ ladığı tartışmayı şöyle özetler: "De ki: " Tüm insanlar ve cinler bu Kuran'ın bir benzerini oluşturmak amacıyla toplansalar ve bu konuda birbirlerine destek olsalar bile onun bir benzerini oluşturamazlar." Biz bu Kuran'da her türlü örneği verdik, ne var ki halkın ço­ ğunluğu inkarda direniyor.

__.... 33

Edip Yüksel

" Yerden bize bir kaynak çıkarmadıkça sana inanmayız. Veya hurma ve üzüm bahçelerin olup aralannda ırmaklar fişkırtmalısın. Veya ileri sürdüğün gibi gökten üzerimize meteorlar düşürmeli yahut ALLAH'ı ve melekleri karşımıza getirmelisin.. Ya da alhn bir evin olmalı veya göğe yüksel­ melisin. Yükselsen bile okuyacağımız bir kitabı üzerimize indirmedikçe ona inanmayız" dediler. De ki: "Rabbim yü­ cedir. Ben elçi olan bir insandan başka bir şey miyim ki." Kendilerine hidayet geldikten sonra ona inanmaktan halkı alıkoyan şey, hep: "ALLAH, bir insanı mı elçi olarak gön­ derdi?" demeleridir. De ki: " Yeryüzünde yerleşip dolaşan­ lar melekler olsaydı onlara gökten bir meleği elçi gönderir­ dik." De ki: "Benimle sizin aranızda ALLAH şahittir. O, kullarından haber alır, görür."" (17:88-96) Muhammed Peygamber'den sonra Kuran'ı yeterli görmeye­ rek hadis uydurmaya başlayanların bu arada bir sürü mucize de uydurmaları aynı hastalığın belirtisidir. Bir karşılaşhrma

Kitabın iddialarına yine o kitabı delil göstermek, ilk başta bir kısır döngü olarak algılanabilir. Ancak, iddia sahibi kitap ken­ disinin farklı ve eşsiz olduğunu ekliyorsa iş değişir. Bu du­ rumda elimizde sınayabileceğimiz, yahut Kari Popper'in de­ yimiyle "yanlışlanabilir" bir tez vardır. İster doğru, ister yanlış olsun böyle bir tez bilimsel bir metodu öngörür.

• 34

Kuran'ın tezini sınamaya nasıl başlayabiliriz? Kuran'ın mate­ matiksel yapısını sınamadan önce onu, aynı çağda ve hatta sonraki yüzyıllarda yazılmış insan ürünü dini kitaplarla kar­ şılaştırmak uygun bir başlangıç olur sanırız. Karşılaştırmayı edebiyat alanında yapmayacağız. Zira bunun için Arapçayı çok iyi bilmemiz gerektiği gibi, böyle bir karşılaştırma için ob­ jektif bir kritere de sahip değiliz. Oysa içerik bakımından bir

Üzerinde 19 Var

karşılaştırma için yalnızca sağduyumuzu kullanmak yeterli olacaktır. Farklı bir yapıt Bu karşılaşhrma işlemini, pek az kişinin bildiği antika yapıt­ larla değil, hepimizin malumu yapıtlarla yapmak daha sağ­ lıklı olur. O halde hadis kitapları bu iş için uygundur. Üstelik böylece bir taşla iki kuş vurmuş olacağız. Hem o coğrafyada yaşayan ortaçağ insanlarının kafa yapısını tanıyarak Kuran'ın o çağın bilgi ve kültür düzeyini yansıtmadığım öğreneceğiz, hem de Kuran ile hadis kitaplarının aynı kaynaktan olup ol­ madığı konusunda, varsa kuşkularımızı gidereceğiz. Elbette, bu karşılaştırma Kuran'ın Tanrı sözü olduğunu kanıt­ lamaya yetmez; ama Kuran'ın o dönemin ve hatta yüzyıllar sonrasının ürünlerinden çok farklı bir yapıt olduğunu göste­ rebilir. Bu fark, Kuran'ın evrensel boyutta da eşsiz olup olma­ dığını sınamamız için bize yeterli motivasyonu sağlar. Kuran, "farklı" oluşuna ek olarak, "eşsiz" bir kitap olduğunu da kanıt­ larsa tezini doğrulamış olur. Kuran ve Hadis Muhammed'e verilen biricik kitap Kuran'dı. Nitekim Pey­ gamber'in hayalında Kuran'dan başka bir kitap yazılmadı. Muhammed sadece Kuran'ı iletti ve yalnızca Kuran'ı izledi. Dirr sadece ve sadece Allah'ın diniydi. İslam, Tanrı ile Mu­ hammed'in ortaklaşa hazırladıkları bir şirket dini değildi. Ha­ dis ve sünnet denilen öğretilerin cahiller tarafından uydurul­ muş şeytani öğretiler olduğunu "Müslüman Din Adamlarına 19 Soru" kitabında tartışarak sergilediğimiz için burada tek­ rarlamayacağız. Müslümanlığı kabul ettikten sonra "Kitab-ı Mukaddes, Kuran � 35

Edip Yüksel

ve Bilim" adlı kitabı yazan Fransız Dr. Maurice Bucaille'nin sadece deneysel bilimler konusunda yapmış olduğu bir karşı­ laştırmanın sonucunu alıntılayalım: "Kuran ve modern bilimler arasında yaptığımız karşılaştır­ maya hadisler üzerindeki araştırmayı da ekledim. Bu üçlü karşılaştırmanın sonuçları gayet açık: Kuran'daki veriler mo­ dern bilimlerle karşılaştırıldığında istisnasız doğrulandığı halde, (Buhari'deki) hadislerin içerdiği belirli ifadeler prob­ lemler arz ediyor? Gerek edebi stil ve gerekse içerik bakımın­ dan, Kuran ve hadis metinleri arasında var olan farklılık iyice vurgulanmalıdır. Kuran ile hadisi üslup bakımından karşılaş­ tırmak aslında düşünülemez bile. Dahası, modem bilimlerin verileri ışığında her ikisinin içeriği karşılaştırıldığında arala­ rındaki çelişki çarpıcı boyuttadır." (The Bible, The Quran and Science, Maurice Bucaille, American Trust, 1979, pp. 244-248). Hadis kitaplarının Kuran'dan birkaç yüzyıl sonra yazıldığı gerçeğini hatırınızda tutarak aşağıda sunacağımız mini karşı­ laştırmayı değerlendiriniz. Kuran'ın, o günlerde ve o coğraf­ yada yaşayan insanların ürününden ne kadar farklı olduğuna siz karar veriniz. (Hadis referanslarında ana kitabın isminden sonraki ilk rakam kitap, ikinci rakam ise bölüm numarasıdır. Örneğin, "Buhari 4/13" hadisini Buhari'nin 4'üncü kitabı olan Gusul kitabının 13'üncü babında bulacaksınız.) KURAN

• 36

HADİS

Allah Allah O'na benzer hiçbir şey Allah, ahirette peygamberlere yoktur. O İşitir, Görür. kimliğini kanıtlamak için baca­ ğını açıp baldırını gösterir (Bu­ (42:11). hari 97/24; 10/ 129 ve 68. Sure­ Üstünlük sahibi olan Rabbin, nin tefsiri). onların taktığı niteliklerden Buhari'deki en uzun hadisler­ yücedir. (37:180) den biri olan Miraç hika esine

Üzerinde 19 Var Allah merhametlilerin merhametlisidir (12:64).

en

Allah, bize gücümüzün yet­ meyeceği bir görev yükle­ mez (2:286), ve bizim için zorluk değil kolaylık diler. (2:185)

göre Allah önce Muhammed'e günde 50 vakit namaz, yani her 28 dakikada bir vakit farz kıldı. Ancak Muhammed, al­ hncı gökte duran Musa'dan akıl ve destek alarak bunu günde 5 vakte indirdi. Tanrı'yı zalim bir işveren ve Muham­ med'i de aptal fakat daha mer­ hametli bir sendika lideri ola­ rak sunan bu hikaye bir hayli popülerdir.

Dünya

Dünya

Ve sen dağları görürsün, onları hareketsiz sanırsın. Halbuki onlar, bulutlar gibi hareket ederler. Bu, her şeyi sapasağlam yapan Allah'ın sanahdır? (27:88)

Dünya balığın üzerindedir. Ba­ lık başını sallayınca dünyada depremler olur (İbni Kesir 2/29; 68/1 ayetlerinin tefsiri bölümlerinde) .

Bundan sonra, yeri yumurta biçimine soktu. (79:30)

Peygamber

Peygamber

Sizin için Tanrı'run elçisinde güzel bir örnek vardır. (33:21)

Peygamber 30 erkeğin cinsel gücüne sahipti. (Buhari 4/ 13)

Kuşkusuz sen büyük bir ah­ laki karaktere sahipsin. (68:4) De ki ben ancak sizin gibi bir insanım. (18:110; 41 :6) Seni halklara bir rahmet ola­ rak gönderdik. (21:107)

Peygamber bir gecede dokuz hanımıyla ayrı ayrı cinsel ilişki kurardı. (Buhari 4/13) . Peygamber katilleri yakalath. Ellerini ayaklarını kesti. Kızgın çivilerle gözlerini oydu ve on­ ları çölde susuz ölüme terk etti. (Buhari 56/152; 59/35; Tıb 5/1).

4 37

Edip Yüksel

• 38

... zalimlerin, "Siz sadece bü­ yülenmiş bir adamı izliyor­ sunuz" dediklerini iyi biliyo­ ruz. Dikkat et, seni nasıl da tanımlayarak sapıyorlar? Ar­ tık yol bulamazlar. (17:47-48)

Medineli bir Yahudi tarafın­ dan büyülenen peygamber günlerce ne yaptığını bilmez durumda ortalıkta dolaştı. (Buhari 59/11; 76/47; Hanbel 6/57; 4:367).

Şifa, Hastalık (Arıların) karınlarından çeşitli renklerde bir içecek çı­ kar ki onda insanlara bir şifa vardır. (16:69)

Şifa, Hastalık Ureyne ve Ukeyle boylarından bir grup Medine'ye gelerek müslüman oldular. Medi­ ne'nin havası onlara doku­ nunca Peygamber onlara deve sütü ve sidiği içmelerini öğüt­ ledi (Buhari 56/152, Tıb 5/1; Hanbel 3/163). Kim sabahleyin yedi Ajva hur­ ması yerse ona ne büyü, ne de zehir dokunabilir (Buhari, Tıbb /52, 56). Birinizin bardağına sinek dü­ şerse onu içine batırıp çıkars1!1; çünkü onun bir kanadında ze­ hir, diğer kanadında şifa var­ dır (Buhari 54/16).

Kadın Rab'leri onlara cevap verdi: "Ben, sizden hiçbir çalışanın yaptığını ödülsüz bırakmam, ister erkek olsun, ister kadın; hepiniz eşitsiniz... " (3:195)

Bulaşıcı hastalık yoktur (Bu­ hari: Tıb/43,45,53,54). Kadın Kadının dini ve aklı yarımdır. Kadınların arasından iyi bir kadını bulmak, kargaların ara­ sından alaca bir karga bul­ maya benzer. Namaz kılan bi­

Üzerinde 19 Var

İnanan erkekler ve inanan kadınlar birbirlerinin dostu­ dur. İyiliği emrederler, kötü­ lükten menederler, namazı gözetirler, zekah verirler, Al­ lah'a ve elçisine uyarlar. İşte onlara Allah rahmet edecek­ tir. Allah Üstündür, Bilgedir.

(9:71)

Allah, inanan erkeklere ve inanan kadınlara, içinden ır­ maklar akan ebedi kalacak­ ları cennetler ve Adn cennet­ lerinde güzel evler söz verir?

(9:72)

rinin önünden eşek, kara kö­ pek ve kadın geçse namazı bo­ zulur. Evlilik, kadın için bir çe­ şit köleliktir. Allah'tan başka­ sına secde edilmesi helal ol­ saydı ilk önce kadının kocasına secde etmesi gerekirdi. Cehen­ nem halkı bana gösterildi; ço­ ğunluğu kadın idi. Kocanın vücudu irin ile kaplı dahi olsa ve karısı onu yalasa yine de ko­ casının hakkını yerine getire­ mez. Kadın hayızlı iken namaz kılamaz, oruç tutamaz, Kuran okuyamaz. (Buhari'den se­ çilme)

Özgürlük

Özgürlük

Dinde zorlama yoktur. Doğru ile yanlış ayrılmıştır. Kim ki tağutu (despotları ve şeytani doktrinleri) inkar edip Allah'a inanırsa, kop­ maz ve sağlam bir bağa ya­ pışmışhr. Allah İşitir, Bilir. (2 :256)

Dinden dönenin (mürteddin) kanı ve malı helaldir. (Buhari: Ridde)

De ki; "Bu gerçek senin Rab­ bindendir. " Dileyen inansın, dileyen inkar etsin? (18 : 29)

Muhammed Peygamber ken­ disini şiirle eleştiren Kab bin el-Eşref ve Ebu Rafi adlı şairle­ rin öldürülmesi için geceleyin Medine'den gizli ajanlar gön­ dererek ölüm cezasını infaz et­ tirir. (Buhari 59/ 14,15).

Tavır

Tavır

Tanrı'nın ayetlerine alay ve hakaret edenlerin meclisi ge­ çici olarak terk edilmeli. (4:140)

Tanrı'nın ayetlerine, hele Mu­ hammed Peygambere alay ve hakaret edenler öldürülmeli.

• 39

Edip Yüksel

Hayvanlar Kanatlarıyla uçan kuşlar da­ hil yeryüzündeki tüm yara­ hklar sizin gibi birer toplum. Biz bu kitapta hiçbir şeyi ek­ sik bırakmadık. Sonra onlar (tüm yarahklar) Rab'lerinin huzuruna toplanacak. (6:38) Uykuda olmalarına rağmen onları (mağarada uyuyan inananları) uyanık sanırsın. Onları sağa ve sola doğru çe­ viririz. Köpekleri de kolla­ rını eşikte uzatmıştır? (18:18) Sanat O ne dilerse onun için yapar­ lardı: mihraplar, heykeller, derin havuzlar ve ağır ka­ zanlar ... Ey Davut ailesi, şü­ kür göstergesi olarak çalışın. Kullarımdan pek azı şükre­ der. (34:13)

Hayvanlar Bulaşıcı hastalık ve Tiyara (kuş uğursuzluğu) yoktur. Sadece, talihsizlik vardır ve o da üç şeydedir: Kadın, ev, ve hay­ van. (Buhari, 76/53). Melekler içinde köpek ve re­ sim bulunan eve girmezler (Buhari, Tasavir, 833) Tüm kara köpekleri öldürü­ nüz; onlar şeytandandır (Han­ bel 4/85; 5/54; Buhari 54/16).

Sanat Melekler, içinde köpek veya resim bulunan eve girmezler (Buhari, Tasavir/88). Cehennemde en şiddetli azaba uğratılacak kişiler ressamlar­ dır (Buhari, Tasavir/89). Diriliş Gününde cezalandırı­ lan ressamlara şöyle denilecek: "yarathğın şu resme can ver!" (Buhari, Tasavir/89). Görgü ve Temizlik Görgü ve Temizlik Allah pisliği ve rezilliği, Allah'ın elçisi mescit duvarına akıllarını kullanmayanlara tüküren birini görünce tükü­ verir. (10:100) rüğü sildi ve adama: "Sizden biriniz tükürmek isterse, ne önüne ne de sağına tükürsün;

• 40

Üzerinde 19 Var

fakat ya soluna veya ayakları­ nın altına tükürsün. (Buhari 8/36-38) Zina Cezası

Zina Cezası

Bu, indirerek yasa olarak yayımladığımız bir sure olup öğüt alasınız diye içine apaçık ayetler yerleştirdik. Zina eden kadın ve erkeğin her birine yüz celde vurunuz. Eğer ALLAH'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, onlara olan nezaketiniz ALLAH'ın yasasını uygulamakta size engel olmamalı. İnananlardan bir grup onların cezalandırılma işlemine tanık olsun. (24:1-2)

Zina yapan evlilerin taşlana­ rak öldürülmesini emreden ayet, Ayşe'nin döşeğinin altın­ daki sayfada yazılı bulunu­ yordu. Peygamber ölünce Ayşe onun defin işlemleriyle meşgul iken, evin açık kapısın­ dan içeri giren bir keçi o say­ fayı yedi. Böylece taşlama (recm) cezası Kuran'dan çıktı; ama hükmü devam ediyor (İbni Mace 36/ 1944; Hanbel 3/61; 5/ 131-132,183; 5/269). Ömer, taşlama ayetini Kuran'a tekrar sokmak istedi; ancak halkın dedikodusundan kork­ tuğu için cesaret edemedi (Bu­ hari 53/5; 54/9; 83/3; 93/21; Muslim, Hudud 8/ 1431; Ebu Davud 41/ 1; Itkan 2/34). Bir grup maymun zina yapan bir maymunu yakalamış ve taşlama cezasını uyguluyor­ lardı. Ben de taş atarak onları destekledim (Buhari 63/27).

Politik yapı

Politik yapı

Sizi halklar ve boylar kıldık. Tanrı katında en üstün

Liderler mutlaka Kureyş bo­ yundan seçilmeli

� 41

Edip Yüksel

olanınız en erdemli olanınız­ dır. (49:13).

(Buhari 3/129, 183; 4/121; 86/31).

İnananlar işlerinde danışma ilkesini uygular. (42:38)

Matematik "Üzerinde on dokuz var." (74:30).

Matematik Bir kadının parmaklarını kes­ menin cezası, deve cinsinden tazminat olarak şöyledir: Bir parmak için 10 deve, iki par­ mak için 20 deve, liç parmak için 30 deve, dört parmak için 20 deve (Muvatta 43/11; Bin Hanbel'in Mtisnedi 2/182).* " Bu "sisteme" göre beş parmağı kesenin deve cinsinden cezasını tahmin edebilir misiniz?

• 42

Üzerinde 19 Var

Kuran İnkarcılara Meydan Okuyor Ama Nasıl? İnsan ürünü bir kitap olduğunu ileri sürenlere Kuran'ın ce­ vabı şöyledir: "De ki: "İnsanlar ve cinler bu Kuran'ın bir benzerini oluş­ turmak için bir araya gelseler, yine onun bir benzerini ge­ tiremezler. Birbirlerine arka olup yardım etseler de... " (17:88) Bu tür bir meydan okumanın ne anlamı var? Diyelim ki hikayeci Aziz Nesin, hikayelerinden biri için aynı türden bir iddiada bulundu, "İnsanlar ve cinler bu hikayelerin bir benze­ rini oluşturamazlar..." diye. Cevabınız ne olur? Veya bir sos­ yolog aynı iddiayı Franz Fenon'un "Yeryüzünün Lanetlileri" için tekrarlasa? Veya bir edebiyatçı Dante'nin İlahi Komedi'si veya Mehmed Akif'in Safahat'ı yahut Nazım Hikmet'in Ke­ rem Gibi'si için tekrarlasa? Veya bir bilim adamı, Newton'un "Matematiğin Prensipleri" kitabı için aynı savda bulunsa? Kü­ tüphaneleri dolduran binlerce kitap için aynı iddiada bulu­ nulsa cevabımız ne olacak? Benzerlik yarışması?

Şunu anlatmak istiyorum: Biri çıkıp, yazdığı kitabın Kuran'ın benzeri, hatta ondan daha iyi olduğunu ileri sürse nasıl değer­ lendirilecek? Din adamları onu peşinen red mi edecek "Hayır benzemiyor." diye? O zaman, "Benzerlikten amacınız ne?" diye sormazlar mı? Kuşkusuz "aynısı" değil! Zira bir kitabın

___. 43

Edip Yüksel

"aynısı", onun kopyasıdır! Her kitap aynen kopya edilebilir. Bu durumda Kuran'ın diğer kitaplardan bir farkı olmaz. Bir kitabın diğer bir kitabın dengi veya benzeri olduğuna veya daha iyi olduğuna kim karar verecek? Nasıl verecek? Değer­ lendirmenin kriteri ne olacak? Bu sorular iyice belirlenmeden "meydan okuma" aslında "bildiğini okuma"ya dönüşmez mi? Moon tarikatının kurucusu Papaz Sun Myung Moon'un izle­ yicilerinden biri, "The Principle" kitabının Tanrısal vahiy ol­ duğunu ve bir benzerinin meydana getirilemeyeceğini ilan etse (ki ediyorlar), benzer iddiayı Kuran için yapan biz Müs­ lümanların cevabı ne olur? "Olmaz öyle şey, yalnız Kuran'ın bir benzeri meydana getirilemez" cinsinden dervişçe bir cevap mı olur? Yoksa "Al sana şu kitap! Alimlerimizden biri yazdı. Moon'un kitabının dengidir." biçiminde reddedilmeye mahkum bir cevap mı olur? Reddedilmeye mahkum diyorum, zira Moon tarikatının bağ­ lıları "Hadi canım. Bunun neresi denk? Moon'un kitabı bir ilim ve irfan harikası. Sizin alimin yazdığı ise mevcut insan bilgi düzeyinin bile altında." diye zaferlerini ilan etse ne deriz? Ce­ vap vermeden önce, "Hazırlayacağımız nazireyi hangi objek­ tif kritere göre ve nasıl değerlendireceğinizi bildirirseniz, o za­ man bu meydan okuyuşunuza bir cevap veririz." biçiminde Moonculardan makul bir açıklama istememiz gerekmez miydi? Hele, meydan okuma, kitabın edebi üstünlüğü konusunda yoğunlaştırılsa durum daha bir anlamsız olmaz mı? Edebi ürünlerin hangisinin hangisinden daha üstün olduğu kararını kimler verecek? Nasıl verecek?

• 44

"Hiç kimse benim gibi lezzetli kebap pişiremez!" diye kebap­ çılara meydan okuyan birinin bu iddiası nasıl reddedilebilir ki? Bir iddia yanlışlanabilir bir karaktere sahip değilse, bilim-

Üzerinde 19 Var

sel bir iddia olamaz. "Hiç kimse benim kadar renkli rüya gö­ remez!" diyen birinin iddiası da aynı şekilde anlamlı değildir. Bir başkasının yalnızca benim gördüğüm bir rüyaya inanma­ sını bekleyemem. Bilimsel olmayan bir iddia doğru dahi olsa, doğruluğunu sınayamadığımız için o iddiaya inanmamız için başka sebepler yoksa ona inanamayız. Böyle bir iddia sadece sahibini bağlar; tartışmada kullanılamaz. Kuran bu bilimsel metodu öğütlediğine göre (17:36; 2:111), kuşkusuz aynı me­ totla meydan okuması beklenir. Anlamlı bir meydan okuma nasıl gerçekleşir? Demek ki "objektif ve matematiksel bir kriter" olmadan yapı­ lacak bir meydan okumanın pratikte hiçbir anlamı yok. Mate­ matiksel bir kriter olmadan düzenleyeceğimiz en adil bir ya­ rışma bile meydan okuyan tarafın zaferini ilan edebilmekten uzak olacakhr. Açıklayalım: Bir kitabın diğer bir kitaptan üstün olup olmadı­ ğını samimiyetle öğrenmek istiyorsak, o kitapları önceden okumamış ve onlardan birine angaje olmamış uluslararası ta­ rafsız bir kurulun önüne, isimleri rumuzlu olarak çıkarmalı­ yız. Kuruldaki kişilerin ittifakıyla verilecek lehte bir karar, söz konusu kitabın hanesine bir olumlu puan koyabilir. Ancak yine de söz konusu puanlamanın değeri, kuruldaki kişilerin sayısına, seçimine, yetkinliğine, kültürüne ve yarışmaya katı­ lan kitapların sayısına da bağlıdır. Kuruldaki kişilerin farklı özgeçmişleri, görüşleri ve inançları objektif bir değerlendirme ş�nsını alabildiğine küçültür. Kitapların hangisinin daha yüce ahlaki değerler ve kriterler sunduğunu belirlemek de yine ku­ rul üyelerinin özgeçmişlerine, kültür ve normlarına sıkı sıkıya bağlıdır. Ayrıca, kitabımız yüz yarışmadan zaferle çıksa dahi yüz birinci yarışmada yenilgiye uğramayacağını garantileye­ meyiz. Matematiksel bir kriter olmadan yapılacak en objektif değerlendirmeler bile yüzde "yüz bir garanti sağlayamaz.

Edip Yüksel

Öyleyse, Kuran'ın bu meydan okuması, insanların ve cinlerin vereceği cevaplara bağlı olmaksızın, kendi başına bir değere ve kanıta sahip olmalı. Aksi takdirde, Kuran'ın Tanrı sözü oluşu kıyamete kadar kanıtlanamamış olur. Demek ki, Ku­ ran'ın meydan okuyuşu, tüme varım ( endüksiyon) değil, tüm­ den gelim (dedüksiyon) yöntemine sahip olmalıdır. Bir başka deyişle, Kuran'ın meydan okuyuşu bir çağrı değil, kanıtlan­ mış bir tezin zaferinin ilanıdır. Diyelim, ünlü teorik fizikçi Einstein mevcut ve gelecek tekno­ lojiye şöylesine meydan okudu: "Tüm mühendisleriniz ve fab­ rikalarınızla bir araya gelseniz, ışıktan hızlı giden bir uzay ge­ misi yapamayacaksınız." Einstein' ı desteklemek için ışık hı­ zını tek tek mevcut uçakların hızıyla mı karşılaştırırsınız, yoksa ışık hızını aşmanın mümkün olamayacağını mı denk­ lemlerle kanıtlarsınız? Birinci yöntem hem çok zaman alır ve hem de Einstein'ın tezini gelecekte üretilecek roketlerin çürü­ tebileceği kuşkusunu bulaştırır.

Kuran'a nazire düzenler! Kuran tarihini konu edinen kitaplar, bazı Arap edebiyatçıları­ nın Kuran'ın meydan okuyuşuna cevap amacıyla nazireler düzdüklerini; ancak hepsinin hüsrana uğradığını bildirir. Ör­ neğin; Din İşleri Yüksek Kurulu' nun eski üyelerinden Dr. Os­ man Keskioğlu' nun yazdığı "Nüzulünden Günümüze Kuran­ ı Kerim Bilgileri" adlı kitabı, bu konuya 10 sayfa ayırıyor. Kes­ kioğlu, "mişli, muşlu" ifadelerle ve alabildiğine yüzeysel de­ ğerlendirmelerle konuyu avam düzeyinde savuşturuyor. Arap edebiyatının muhteşem şiir ve nesir örnekleri dururken, din adamlarının bula bula Arap edebiyatında hiçbir yeri ol­ mayan ve "Müseylemetül Kezzab" (Yalancı Müseyleme) diye anılan ne idüğü belirsiz bir şahsa atfedilen "saçma-sapan" bir �

46

Üzerinde 19 Var

ifadeye yüklenmeleri ilginçtir. İddiaya göre Müseyleme şöyle nazirede bulunmuş:

" Vel mübezzirati zeran, vel hasidati hasdan, vez zariyati kamhan, vet tahinati tahnan, vel acinati acnen, vel habizati hubzen, ves sari­ dati serdan, vel laqimati loqman... Elfilu, malfilu. Ve ma edrake mal filu. Lehu zenebun vesilün ve hurtumun tavilun. fnne zalike bi halqi rabbina leqalilün... Ya da/da ' binte dafdaayni..." Çevirisi: "Andolsun ekin ekenlere, ürünü biçenlere, taneleri saptan ayıran­ lara, değirmende öğütenlere, hamur yapanlara, ekmek yapanlara, yan yana dizenlere ve lokma lokma edenlere... Fil, fil nedir? Filin ne olduğu sana bildirildi mi? Onun vardır kıvrak bir kuyruğu ve uzun bir hortumu. Kuşkusuz bunlar Rabbimizin yaratışını dile getirir­ ler... Ey çifte kurbağanın kızı kurbağa .. ." Bazı Müslümanların, mevcut İncilleri çürütmek amacıyla, Barnabas adında bir İncil düzdüğünü düşündüğümüzde, Ku­ ran mucizesini övmek amacıyla Muhammed Peygamber' in okuryazar olmadığı palavrasını icma ile propaganda ettikle­ rini hahrladığımızda, "yalancı" (kezzab) diye yaftalanan bir şahsa atfedilen saçma sapan ifadelerin, aynı kafa yapısına sa­ hip Müslümanlarca uydurulmuş olması da büyük bir ihtimal kazanıyor. Bu kafa sahipleri, saçma sapan tekerlemeleri Ku­ ran ile yarışa sokarak, akıllarınca ucuz edebi zaferler elde et­ meye çalışmışhr.

"Komikse kezzaphr, ciddiyse zındıkhr" manhğı Nitekim, Kuran'ın mucizesinden söz eden alimlerin hemen tümü, "Müseylemetül Kezzab'a" atfedilen söz konusu saçma sapan tekerlemeleri nakletmeye başlayarak, Kuran'ı savun­ maya çalışır. Ellerinde sınanabilir herhangi bir kriter olmadığı için, reddetmekte güçlük çektikleri ciddi nazire örneklerini

_. 47

Edip Yüksel

ise, "yazarının aslında nazire yazmaya niyet etmediği" gibi gülünç sebeplerle diskalifiye ederler. Keskioğlu'nun yukarıda ismini verdiğim kitabının 1987 baskı­ sının 193. sayfasından bir paragrafı alıntılayalım: "Görülüyor ki, Müseyleme ve hempalannın saçmalan insanı gül­ dürmekten başka bir şeye yaramıyor. İbni Mukaffa, Ravendi, Ebül Ala gibi ediplere ise yapışhrılan töhmet, bir gizli maksadın mahsu­ lüdür. Şöhreti olan bu ediplere bu töhmeti fırlatmakla zındıklar, Ka­ ramıta ve Bıitıniye gibi firkai dalle erbabı bir maksat güdüyorlar, on­ ları da kendi taraflarında göstermek istiyorlardı. Aslı faslı olmayan davalar uyduruyorlardı. Müşrikler, Yahudiler, Kuran I ın karşısında mağlup olduklan gibi bunlar da şüphesiz mağlup olup yerlere seril­ diler." Kuran'ı saçma-sapan gülünç tekerlemelerle yarışa sokarak ucuz kahramanlıklar kazanan bizim ulemaya şu hatırlatmada bulunmak istiyoruz: Bir edebi parça ister Kuran'a nazire düz­ mek amacıyla yazılmış olsun veya olmasın, onu nazire olarak ileri süren "zındıklara" ya adam gibi cevap vermeli veya sus­ malı. Saçma-sapan ve gülünç olmayan nazirelerin çürütülüş man­ tığı ise çok ilginç. Bu sefer de nazireler "çok benziyor" diye ya­ rışı kaybediyor. Aynı kitabın 197. sayfasında 11 Nureyn Suresi" adlı bir parça bakınız nasıl reddediliyor: "Bu parçayı mahsus uzattık. Ta ki herkes bu tabirlerin çoğu­ nun Kuran'dan alınma olduğunu görsün. Gulam Ahmed'in yaptığı gibi bir şey. Bunlar Kuran'ın muhtelif ayet ve kelime­ lerini bir araya getirmekle ve araya Ali kelimesini, vasiyet me­ selesini sokmakla meydana gelmiş şeyler."

• 48

Hadisçi-sünnetçi alimlerin çıkmazı Aslında hadisçi-sünnetçi alimler kendi iddialarıyla açık bir çe-

Üzerinde 19 Var

lişki içindedirler. Bir yandan Kuran'ın edebi yönden bir mu­ cize olduğunu akıllarınca ispatlamaya çalışırken, öte yandan, Arap edebiyatını kendilerinden çok daha iyi bilen sahabenin (peygamberin arkadaşlarının) Kuran ayetlerini insan sözlerin­ den ayıramadığına inanırlar. örneğin, hadis kitapları, Kuran'ın derlenmesiyle görevli ko­ mitenin Kuran ayetlerini iki tanık olmadan kabul etmediğini aktarır. Böylece, yetkili sahabelerin bile Kuran ayetlerini insan ürünü sözlerden ayıramadığını ileri sürerler. Buhari başta ol­ mak üzere birçok hadis kitabı, 11

Eşşeyhu veş şeyhetü iza zeneyafercümühüma elbettete nekalen mi­ nallahi wallahu azizün hakim 11 (Yaşlı erkek ve yaşlı kadın zina eder­ lerse onlan Tann tarafından bir ceza olmak üzere taşlayarak öldürün. Tann Üstündür, Bilgedir) biçiminde bir 1 1 ayet 11 rivayet eder. Yahudilerin ve Mekkeli put­ perestlerin uyguladığı taşla öldürme cezasını İslam dinine sokmak amacıyla uydurulan bu sözde 1 1 ayet 11 , meğerse pey­ gamberin vefatından sonra Kuran'dan çıkarılmış. Fakat yine de hükmü yürürlükte kalmış ... Tanrı'ya yakıştırılan sözlerin Tanrı'ya ait olup olmadığını ede­ biyat ve belagat mucizesiyle nasıl kanıtlar bizim büyük İslam alimleri? Müseyleme'ye karşı kahraman kesilen bizim ulema, ne var ki Buhari, Müslim, Ebud Davut, İbni Maceh, Tirmizi, İbni Hanbel gibi sarıklı sakallı usta yalancılar karşısında aciz kalıp suspus olmaktadırlar. Hadis kitapları, bir sürü sözler rivayet ederek, onların daha önceden Kuran'da yer aldığını, ancak unutkanlık veya 1 1 nesih1 1 gibi sebeplerle Kuran'a sokulmadığını iddia eder. Hatta bazı rivayetler, fazladan iki sure (Kunut duaları) içeren bir Kuran nüshasından söz eder. Müseyleme karşısında edebi zaferler kazanan alimlerimiz, Kunut dualarının Kuran'dan olmadığını edebiyat ve belagat ilmiyle nasıl kanıtlarlar? Doğrusu merak ediyoruz.

• 49

Edip Yüksel

Bu ne turşu, bu ne perhiz? Aslında konu daha vahimdir: Ehl-i Sünnet'in ve Şia'nın mev­ cut mezhepleri başta olmak üzere, yüzlerce mezhep ve tarikat, ciltlerle kitabı Kuran'a nazire olarak düzmüşler ve hatta onları Kuran'a tercih etmişlerdir. İlkel yalancıların Muhammed Pey­ gamber'in vefatından yıllar sonra (Örneğin Buhari 240 yıl sonra) düzdüğü hurafeler, bazı doğrular ve ayetlerle karıştırı­ larak İslam dininin ikinci kaynağı olarak sunulmuştur. Hadis ve Sünnetin Allah'tan gelen vahiy olduğunu iddia eden sözde İslam alimleri böylece Müseylemetül Kezzab'a nispet edilen­ den daha gülünç ve saçma bir sürü sözleri Kuran'a eş koşmuş­ lardır. Hatta Hanefi mezhebinin alimleri, hadislerin Kuran ayetlerinin hükmünü ortadan kaldırabileceğini bile iddia et­ mişlerdir. örneğin; Hanefi mezhebine göre 2:180, 240; 4:11,12; 4:15; 4:23-24; 5:106; 6:145 gibi nice ayetler hadisler tarafından neshedilmiş, yani iptal edilmiştir. Kuran ayetlerinin bir eşi ve benzeri olmadığını kanıtlamak için Müseyleme'ye isnat edilen birkaç sahra cihat ilan eden ulema, diğer yanda Ebu Davud adındaki şahsın derlediği cilt­ lerle hadisin Kuran'ın bir benzeri olduğuna iman edebiliyor. 52:34 ayetiyle alay edercesine ... Ebu Davud (ki aynı zamanda o kitapların da ismidir) bir rivayette Muhammed'e şöyle bir iftirada bulunuyor: "Utitül Kurane ve mislehu." (Bana Kuran ve bir de benzeri Hadis- verildi) Ebu Davud'un oluşturduğu bu kamburu görebilen bazı Sünni din adamları, ameliyat ile atmaya cesaret edemedikleri için onu çeşitli yorumlarla örtmeye çalışırlar. İslam tarihi boyunca hadislerin oluşturduğu entelektüel ve pratik sorunları çöz­ mek için harcanan enerjiyi tahmin bile edemezsiniz.

• 50

Kısacası, Kuran'ın meydan okuması, buğdayı samandan ayı­ racak bir kritere sahip olmalıdır. Kuran, tutarsız ve palavracı işportacılara kargaları bile güldüren Donkişotluğuyla savu­ nulamaz

Üzerinde 19 Var

Matematik ve Bilgisa yar "Görülüyor ki evren, matematiğe göre belirlenip düzenlenmiştir." (Nicomachus, M.S. 100) "Tann, başlangıçta dünyayı yokluktan yarattı ve her şeyi sayılarla kurdu." (Hrovista Gandersheim, M. S. 980 "Tüm entelektüel konular matematik yoluyla birleştirilebilir ve bir­ leştirilmelidir. " (Rene Descartes, M.S. 1596-1650) "Matematik, Tann 'nın evreni yazdığı dildir." (Galileo, M.S. 15641642) Aşağıda, "Dekart'ın Rüyası: Matematiğe Göre Dünya" adlı ki­ tabın 10-12 . sayfalarından bir alınhyı sunuyorum.

"Dekart'ın gördüğü rüyanın üzerinden on iki kuşak geçti. Dünya­ nın matematizasyonu konusundaki hayali ne derece gerçekleşti? Fi­ zik, astrofizik ve kimya gibi doğal bilimlerin teorik bölümleri tama­ men matematikseldir. Bir bilimsel teorinin matematik diliyle ifade edilebilirliği neredeyse vazgeçilmez bir koşul haline gelmiş bulunu­ yor. Hatta mevcut matematiğin açıklamakta yetersiz düştüğü bazı gözlemler için uygun matematiksel formüllerin geliştirilebileceğine neredeyse iman edilmiştir. Biyoloji ve tıp gibi hayat bilimleri gün geçtikçe matematikleşiyor. Fizyolojik işlemler, genetik, morfoloji, nüfus dinamikleri, epidemio­ loji (hastalıklann yayılması), ve ekoloji gibi bilim dallannın mekanik kontrolleri matematiksel temellere dayanmaktadır. Sosyoloji ve psikoloji bilimlerindeki kayıtlar da öyle. Psikososyal is­ tatistiklerin birikimi ve yorumu büyük bir iştir. İstatiksel örnekleme ve kamuoyu yoklaması ticari ve siyasi politikalanmızı değiştirebile­ cek boyuttadır.

• 51

Edip Yüksel

Ekonomik teoriler, doğru dürüst bir matematik öğrenimine sahip ol­ madan artık anlaşılamıyor. Rekabet, iş devresi ve dengelerine ait te­ oriler yüksek matematiği gerektiriyor. Ticari ve askeri politikalar için, karar teorisi ve optimizasyon stratejileri gibi matematiksel alanlar kullanılıyor. Dilbilim artık matematiksel metotlarla öğretiliyor. Müzik kompozis­ yonlan, koreografi ve sanat da matematikten yararlanıyor. Tüm kompüterizasyon işlemleri bir matematiksel temele sahiptir. Dijital bilgisayar, tipik bir matematiksel araçtır. Tüm programlar matematikseldir. Bach'ın Bminor Kilise Müziğinin en son dijital kaydı, akustik dalga formlannın Hızlı Fourier Dönüştürmesi ve süzülmesi yoluyla üre­ tildi. Bir farenin labirentte yolunu bulmayı nasıl öğrendiğini anla­ mak mı istiyorsunuz? Bir Markoff matrisi bunu size anlatır. Fare, davranışının o formülle fazla basitleştirildiğinden şikayetçi olsa da... New York kentine ait çöp arabalarının Manhattan sokaklanndaki çöp toplama işlemini optimal bir yolla nasıl dizeceğini bilmek mi is­ tiyorsunuz? O zaman, A. Tucker'ın mükemmel grafikler üzerindeki akademik araştırması sizi aydınlatır. Hayatın matematiksel olarak tanımlanması konusunda Karmaşıklık Teorisi adı altında bazı girişimler oldu. Tevrat'ta anlatılan Tann ile insan arasındaki gerilimi Av Teorisi örnekleriyle değerlendiren ça­ lışmalar oldu. Kötülük Problemini (Tanrı varsa neden kötülük var? sorusuyla özetlenebilecek felsefi tartışmayı) Matematiksel Dönüşüm (Bypass) teorisiyle açıklama girişimleri oldu.

• 52

Dekart'ın ruhu yeryüzüne dönseydi, 21. yüzyılın arifesinde, tüm bunları ve hatta daha fazlasını bulacaktı. Görülüyor ki, matematiğin girmediği veya giremeyeceği bir alan hemen hemen yok. Nasıl ki ne­ rede bulunurlarsa bulunsunlar tüm maddi cisimler çekim yasasına bağımlıdırlar, aynı şekilde matematik de, kantite, uzay, biçim, yapı, düzen ve mantıksal ilişkiler gibi birçok gerçeği açıklayabilme yetene­ ğiyle, Dekart'ın hayal ettiği gibi rasyonel bir dünyanın birleştirici tutkalı olmuştur." (Descartes' Dream: The World According to

Üzerinde 19 Var

Mathematics, Philip /. Davis & Reuben Hersh, Houghton Miffiin Company, Baston, 1 986, p. 1 0) Matematiğin Somutlaşmış Perileri Yirminci yüzyıl, rüyaların gerçekleştiği yüzyıl oldu. Uzaya in­ san yolladık, genetik yapıyı deşifre ettik, iletişim devrimiyle devletlerin sınırlarını nerdeyse ortadan kaldırdık. Tüm bu ba­ şarıların ardında matematiğin somutlaşmış bir ifriti va,r: bilgi­ sayar. O halde, 20. yüzyılın ortasında başlayan ve 21. yüzyıla uzanan dönemi "bilgisayar çağı" diye adlandırmak bir abartma olmasa gerek. Hayatımızın her alanında bilgisayarın dijital göz kırpmalarının yardımını görüyoruz. Bu yaratığın bir an için çekildiğini varsaysak, kentlerimizdeki tüm hayat felce uğrar. Ortalama bir bilgisayar yarım saniye içinde: 1. Yüz hastanın elektrokardiogramlarını inceler, 2. Üç bin sınavın 150.000 cevabını puanlar, 3. Bin memurun maaş bordrosunu hazırlar, 4. Üç bin ayrı banka hesabına 200 çek kaydeder, 5. Ve artakalan zamanda da başka işler yapar. Yukarıdaki işlemler, bu kitabı okuduğunuzda, daha ufak bil­ gisayarlar tarafından daha kısa sürede yapılacaktır. Bilgisayarlar milyonlarca öğrencinin sınav kartlarını bir çır­ pı'da değerlendirmekle, trafik ışıklarını saniye şaşırmadan dü­ zenlemekle, eski siyah-beyaz filmleri renklendirmekle, sat­ ranç ustalarına ders vermekle veya milyonlarca telefon bağ­ lantısını uzaydan ayarlamakla kalmıyor, binlerce yıldır çözü­ lemeyen bazı felsefi tartışmaları bile hızlı hesap yapma yete­ neğiyle de çözebiliyor.

• 53

Edip Yüksel

Fiziksel güzelliğin kriteri nedir? Filozoflar çağlar boyunca güzellik kavramı üzerinde tartışh­ lar. Estetik üzerine yapılan felsefi tarhşmalar yüzlerce cildi bulan kitaplarla bir sonuca bağlanamadı. Bir kadın için "gü­ zeldir" diyoruz. Ama "güzelliğin" tanımı nedir? Güzelliğin ev­ rensel bir kriteri var mı? Neden bu güzel, şu çirkin, o harika? Grafikerlerin ve mimarların kullandığı "alhn oran" gibi bir formülü var mı güzelliğin? Texas Üniversitesi'nden Judith H. Langlois ve Arkansas Üni­ versitesi'nden Lori A. Roggman adlarındaki psikologlar, bu kronikleşmiş estetik problemi bilgisayar yoluyla çözmeye ka­ rar verdiler. Aldıkları cevap çarpıcı: En çekici kişiler, başkalarının rüyala­ rında düşlediği ender fiziksel özelliklere sahip değil. Aksine, çarpıcı bir yüz, belirli bir toplumdaki tüm yüzlerin matema­ tiksel ortalamasının niteliklerine sahiptir. Bir başka deyişle, Türkiye'nin en güzel yüzü, Türkiye'deki yüzlerin bir prototi­ pidir. Dünyanın en güzel yüzü de, dünyadaki yüzlerin bir prototipidir. Yani güzellerin güzelliği ortalama bir güzellikten ibaret. Aynı kural erkek güzelliği için de söz konusudur.

• 54

Araşhrmacılar, üniversite öğrencilerinden rast gele 96 erkeğin ve 96 kızın fotoğrafını toplayıp bunları bir video aletiyle bilgi­ sayara geçirdiler. Fotoğraflar, bilgisayar tarafından sayısal de­ ğerlere sahip dijital birimlerin bir matrisi haline dönüştü­ rüldü. Bilgisayara verilen bu fotoğrafların ortalamaları alınıp basıldı ve gerçek fotoğrafların arasına kahlarak erkeklerden ve kadınlardan oluşan üniversiteli öğrencilere gösterilerek so­ ruldu: "Bunlardan hangisi daha güzel?" Sonuçta, en çok puanı toplayan fotoğraf, bilgisayarın oluşturduğu "ortalama fotoğ­ raf' oldu. Araşhrmayı sürdüren psikologlar, milyonlarca yıl süren insan

Üzerinde 19 Var

evriminin insanlara bir "güzellik detektörü" mekanizması ba­ ğışladığına inanıyorlar. Bu mekanizma yoluyla yüze ait nite­ liklerin ortalamasını alıyoruz. Güzelliği veya yakışıklılığı ile övünenlere bir ders vermek is­ terseniz bilgisayarın öğüdünü verebilirsiniz: "ÖVünüp durma, sadece ortalama bir güzelliğe sahipsin." Çirkin oldu­ ğuna inanarak hayıflananlara ise aynı öğüdü şöyle tekrarlaya­ bilirsiniz: "Üzülme, eşsiz bir güzelliğe sahipsin." Güzellik ve çirkinlik kavramlarına ampirik bir açıklama geti­ ren söz konusu araştırmayı detayıyla merak edenler için ilgili haberin Science News'in 137. cildinde yer alan bölümünü öne­ riyorum. Ne var ki bilgisayarın gerçek misyonu 1974 yılında gerçek­ leşti. Kuran'ın yüzyıllardır gizli olan kodunu deşifre eden bil­ gisayar, tarihin en önemli sorularının cevabına kapı açh: "Tanrı var mıdır? Hayatın amacı ne? Tanrı bizimle haberleşir mi? Tanrı sözü olduğu ileri sürülen kitapların gerçekten Tanrı sözü olduğunu nasıl bilebiliriz? O kitapların tahrifatlardan korunmuş olduğunu nasıl bilebiliriz? Ölümden sonra dirile­ cek miyiz? Dünyada neden bu kadar çok din var?"

• 55

Edip Yüksel

Numeroloji Safsatası Kuran'ın matematiksel sistemini ilk olarak duyan bilim adam­ larının hemen numerolojiyi hatırlamaları, normal olmasına rağmen büyük bir talihsizliktir. Matematiksel mucizenin ne amaç ne de sonuç bakımından numeroloji ile hiçbir akrabalığı olamamasına rağmen, birbiriyle sık sık karıştırılabilmektedir. Mektup yoluyla konuyu tartıştığımız bilim adamlarından ünlü astronomici Dr. Cari Sagan da uyarımıza rağmen aynı hataya düştü. Kendisine yazdığımız cevapta, aradaki farkı maddeler halinde belirtmek zorunda kalmış ve şöyle bir soru yöneltmiştik: "Astroloji ile uğraşan şarlatanların cirit attığı bir ülkede ve zamanda bir astronomici olarak yaşadığınızı varsa­ yınız. Yıldızlar, gezegenler ve burçlar hakkındaki gözlem ve düşüncelerinizi o ülkenin ciddi bilim adamlarına aktarmak is­ tediğinizi, ancak ağzınıza o kelimeleri alır almaz, 'Astroloji safsatasını dinlemek istemiyoruz.' diye reddedildiğinizi dü­ şününüz... " Kuran'ın matematiksel mucizesiyle nümeroloji arasındaki benzerlik, astronomiyle astroloji arasındaki benzerlik gibidir. Bu kitabın okuyucusu aradaki benzerliği ve farkı net olarak görebilsin diye numeroloji hakkında biraz bilgi vermeyi uy­ gun görüyoruz: Numeroloj i

• 56

Milattan 5 yüzyıl önce yaşayan ünlü Yunanlı matematikçi Pi­ sagor ve kendisini izleyen Plato, doğanın sırlarının sayılarda gizli olduğuna inanıyorlardı. Çeşitli dinlerde ve kültürlerde karşımıza çıkan bu sayı mistisizmi, genel olarak numeroloji

Üzerinde 19 Var

olarak bilinir. Harvard Üniversitesi Hindu- Müslüman Kül­ türü Bölümü Profesörü An.ne Marie Schirnmel, "The Mystery of Numbers (Sayıların Gizemi)" adlı kitabında numerolojinin temel prensiplerini şu üç maddede özetler: 1. Sayılar, düzen verdikleri varlıkların karakterini belirler veya etkiler. 2. Sayılar, böylece Tanrı ile yaratılmışlar arasında bir aracı haline dönüşür. 3. Nitekim sayılarla yapılacak belirli işlemlerle varlıklar dünyası etkilenebilir. Bu yolla, her sayı kendisine özgü metafiziksel bir anlam ve karakter kazanır. Plotinus ve İskenderiyeli Philo tarafından geliştirilen bu anlayış, ortaçağda Kab�a adı verilen Yahudi mistik felsefesiyle zirveye ulaşır. Numeroloji, İslam dünyasında onuncu yüzyılda İhvan-ı Safa adlı İran kaynaklı yeraltı örgütüyle gündeme gelir. Sonraları İsmailiye (Yediciler) mezhebine dönüşecek olan İhvan-ı Safa, 7 ve 12 sayısının önemine ve imamlar zincirindeki etkin rolle­ rine inanarak, o günün mezhepleri arasında temel anlaşmaz­ lık konusu olan imamet (liderlik) tartışmasına, kan akıtmanın yanında sayısal bir renk katar. Siyasal isyanlar, böylece sayısal spekülasyonlarla desteklenir. 1863 yılında, Tanrı'nın bedenlenmiş bir tecellisi olduğunu ilan eden İranlı Bahaullah'ı izleyen Bahailer ise 9 ve 19 sayısını kut­ sar ve hatta güneş yılını her biri 19 güne sahip 19 aya bölerek kendilerine özgü bir takvim oluşturur. Artakalan dört günü ise "çalıntı günler" olarak adlandırırlar. Tarih boyunca Müslümanlar, 7, 40, 99 gibi bazı sayılara özel önem vermişlerdir. Örneğin, ortaçağda 40 hadisten oluşan özel koleksiyonlar oluşturmak Müslüman ruhbanları ara­ sında bir modadır. Nitekim ünlü mutasavvıf el-Gazzali, par­ mak tırnaklarının hangi sırayla kesilmesinin daha sevap ol­ duğu konusundaki özgün felsefesinden, evliliğin fayda ve za-

• 57

Edip Yüksel

radarına kadar birçok ilginç konuyu işlediği İhya-i Ulumid­ din adlı kitabını 40 bölümde düzenleyerek, bu sayının hem şöhretinden ve hem sırrından yararlanmaya çalışır. Hristiyan papazlarının kullandığı tespihin Müslümanlaştırılması da tes­ pihlerdeki boncuk sayısının 99'a çıkartmasıyla kolaylaşır. Hristiyan dünyasında ise 3 ve 7 sayısı kutsallaşırken 13 ve 666 s,ayısı da şeytanlaşmıştır. Hala birçok Hristiyan, İsa'ya ihanet eden 13. havariden dolayı 13 sayısını ve Saint Pavlos'un yaz­ dığı Vahiyler 13:18'de Hristiyan Deccali'nin sayısı olduğu bil­ dirilen 666 sayısını uğursuz sayar. Sayısal mistisizmin dayandığı temellerden biri de "gematria" sanahdır. (Kelime "geometri"den türer) Gematria, Latin, Yu­ nan ve İbrani dillerinin klasik alfabelerindeki her bir harfin sayısal karşılıklara sahip olması gerçeğine dayanır. Gematria, kelimeleri alfabe sırasına göre karşılayan sayılarla özdeşleşti­ rir ve yorumlar getirir. İşte size Fredrik il döneminden bir örnek: "lnnocentius Papa" (Papa Innocent IV) ismi 666 sayısına denk gelen bir sayısal de­ ğere sahipti. Bu sayı, Vahiyler 13:18'deki "Canavarın Sayısı" olduğundan "Innocent" ismi Anti Isa'ya (Deccal) eşit görüldü. (Fredrik müthiş bir Papa düşmanı idi.) (The Mathematical Experience, Philip j. Davis & Reuben Hersh, Houghton Mifflin Company, Boston, 1983, sa:98-99) Numerolojinin tarihsel birikiminden ve şöhretinden yararla­ nan şarlatanlar, sayıların matematiksel özelliklerini ve ilişki­ lerini de emelleri doğrultusunda çarpıtarak fal, büyü ve muska gibi entrikalarla saf halkı sömürmüşlerdir. Sihirli kareler ve muskacılık

• 58

Nitekim Muhammed Peygamber döneminde Araplar tarafın­ dan sayı sistemi olarak kullanılan ebced alfabe düzeni, onuncu yüzyılda yerini Hint rakamlarına bırakınca şarlatan-

Üzerinde 19 Var

lara gözdesi oldu. Ebced sisteminin popülaritesinden yararla­ nan "hocalar" basit birer matematiksel denklem olan "vefkler" (sihirli kareler) yoluyla halkı ekonomik ve zihinsel olarak soy­ mayı iş edindiler. Soldan sağa, yukardan aşağıya ve köşeden köşeye toplamları hep aynı sayıyı veren kareler içindeki ra­ kamlar (veya o rakamları karşılayan harfler) topluluğunu kut­ sal bir reçete olarak satanlar, her dönemde revaç buldu. (Daha geniş bilgi isteyenler, İlginç Sorular-2 adlı kitabımızda "Sihir, büyü, falcılık, kehanet, hacet duaları, şifa reçeteleri, havas ve esrar, muskalar." başlığı altında yer alan incelememize başvu­ rabilir.) Aşağıda üçlü bir "vefk" örneğini görüyorsunuz: �

..b

y



.A





1

J

4 3 8

9 5 1

2 7 6

Sayılar arasındaki harrnoni her devirde insanların ilgisini çek­ miştir. örneğin 9 sayısının şu marifetine bakınız: l x 9 + 2 = 11 12 X 9 + 3 = 11 123 x 9 + 4 = 1111 1234 X 9 + 5 = 11111 12345 X 9 + 6 = 111111 123456 X 9 + 7 = 1111111 1234567 X 9 + 8 = 11111111 12345678 X 9 + 9 = 111111111 123456789 X 9 + 10 = 1111111111 59

Edip Yüksel

Şarlatanlar ve sahtekarlar sadece sayıları kötüye kullanmaz­ lar. Edebiyatı da kullanırlar. Kelimeler ve cümlelerden oluşan hitabet, şiir, öykü gibi sanatların büyüsüne kapılan kitlelerin komünizm veya faşizm idealiyle nasıl felaketlere sürüklendi­ ğine yakın tarihimizde tanık olduk. Demokrasi ve özgürlük gibi kurum ve kavramların da bunun istisnası olmadığını bi­ liyoruz. İnsanoğlu her kavramı ve kurumu amacı dışında, kötü emelleri doğrultusunda kullanabiliyor.

4 60

Üzerinde 19 Var

Say ısal Hannoni 1967-8 yıllarında, Mısırlı Abdurrahman Nevfel,. Kuran keli­ melerinin tekrarlanma sayılarında ilginç bir hannoni keşfetti. Bu matematiksel harmoni, bazen kelimelerin anlamlarıyla ya­ kından ilişkiliyken, bazen de eş veya zıt anlamlı kelimelerin tekrar sayılarında simetrik bir ilişki göstermekte. Dr. Reşad Halife'nin de katkıda bulunduğu bu buluş, 1974 yılında keş­ fedilecek 19 koduna zihinsel bir hazırl�k niteliği taşıyordu. Kelimelerin tekrarlanma sayılarındaki bu harmoniyle ilgili aşağıda sunacağımız birkaç örnek Kuran'ın diğer kitaplardan çok farklı bir yapıt olduğunu ve matematik ile edebiyatı kay­ naştırdığını göstermeye yeter. Matematiksel harmoni için su­ nacağım bir kaç örneği, ileriki sayfalarda ayrıntılarıyla tartışa­ cağımız Kuran'ın 19 kodu üzerine kurulu matematiksel sis­ temi için zihinsel bir ısınma olarak kabul edebilirsiniz.

"Ay" (şehr) kelimesi Bir yılda kaç ay var? Elbette on iki. Yani Dünya, Güneş'in et­ rafında bir turu tamamladığı süre içinde Ay da Dünya'nın et­ rafında 12 turu tamamlamış olur. Oruç ve hac gibi ibadetlerin �amanı ay takvimi ile belirlenir. Nitekim Kuran, bir yıldaki ayların sayısını da açıkça belirtir:

"Allah katında ayların sayısı on ikidir... " (9:36). Kuran'ı baştan sona taradığımızda, "ay" (şehr) sözcüğünün tekil olarak tam 12 kez geçtiğine tanık oluyoruz. Arapça bil­ meyenlere şunu hatırlatalım: Arapçada zaman birimi olan ay

__. 61

Edip Yüksel

ile dünyanın uydusu olan Ay, aynı sözcüklerle ifade edilmi­ yor. Dünyanın uydusu olan Ay'ın Arapça karşılığı "ka­ mer'' dir. "Kameri Takvim" deyimi de buradan gelir Zaman birimi olan "ay" kelimesinin geçtiği sure ve ayetlerin listesi aşağıda sunulmuştur: (2:185 ifadesi, ikinci surenin 185. ayeti demektir) 2:185

2:185

2:194

2:21 7

5:2 5:97

9:36

34:12

34:12

46:15

2:194 97:3

"Gün" (yevm) kelimesi

Bir yılda kaç gün var? Astronomi kitaplarına ve takvimlere bakarsanız 11 365 tam gün" cevabını alacaksınız. Bu basit ger­ çeği sokaktaki vatandaş da bilir. Fakat üniversite öğrenimi görmüş mollalarımız hariç. Onlar evrenlerin yarahcısının en büyük matematikçi olduğunu yobaz kafalarına bir türlü sığ­ dıramıyorlar.

• 62

Bu konuda başımdan geçen ilginç bir olayı aktarmadan geçe­ meyeceğim. Kuran'ın büyük matematiksel sistemini göreme­ yen veya görmek istemeyen beş hoca efendinin imzasını taşı­ yan "19 Efsanesi" adlı kitabın (Bu kitabın bir yazarı da Edip Yüksel'in öz babasıdır. E.N.) yazarlarından biriyle Cağaloğ­ lu'ndaki Beyan Yayınevi'nde açık bir tartışmaya girişmiştik. Yarım saat kadar süren tartışmanın sonuna doğru kendisine şunları söyledim: "Açıkça anlaşılıyor ki Kuran'ın 19 sistemine karşı bir alerjiniz var; bu yüzden Kuran'ın matematiksel siste­ mini inkar etmek için elinizden gelen gayreti gösteriyorsunuz. Size bir başka matematiksel olayı soracağım. Elinizdeki Kuran Kelimeleri Fihristi'ni (Fuad Abdülbaki tarafından hazırlanan El- Mucem-ül Müfehres Lielfazil Kuranil Kerim'i kastediyo­ rum.) açıp 11 yevm 11 (gün} kelimesine bakınız. Kaç kez geçiyor?

Üzerinde 19 Var

Gördüğünüz gibi "gün" kelimesi tekil olarak Kuran boyunca tam tamına 365 kez tekrarlanır. Dikkat edin, 360 değil, 370 de­ ğil, tam 365 kez. Yani bir yıldaki günlerin sayısına eşit olarak. .. Anlam ve sayı arasındaki bu ilişki, rastlantının ötesinde, Ku­ ran'da kasıtlı olarak düzenlenmiş bir matematiksel yapının varolabileceğini göstermez mi?" Bizim mühendislik öğrenimi görmüş hoca efendi bu soruma beklenmedik bir karşılık verdi: "Bir senede 365 gün değil, 365 gün ve 6 saat var. Hani 6 saat nerede?" Kendisine manhklı bir cevap vermenin bir anlamı yoktu. Gün ve saatin ayrı birer za­ man birimi olduğunu kendisine anlat(a)madım. Ayrıca, bir günü 24 saate ayırmanın, yılı 365 güne ayırmaktan çok farklı olduğunu, birinin bizlerin keyfi bir kabulü, diğerinin ise ast­ ronomik doğal bir realite olduğunu da açıklamadım. Zira, onun da en az benim kadar bu farkı bildiğinden emindim. Ona anlayacağı dilden bir cevap vererek tartışmayı noktala­ dım: "Şimdi anlıyorum ki, Tanrı bir yıldaki 6 saatlik arhk za­ manı ikiyüzlülerin yaşaması için bırakmış." Evet, bu sözleri, yedi-sekiz kişinin önünde aynen söylediydik. Gerçekleri bile bile gizleyip halkı aldatanların ikiyüzlülüğünü yeri gelince ilan etmeyi bir saygısızlık değil, aksine hakka ve halka karşı bir görev sayıyoruz. Asıl konumuza dönelim: Kuran'ı baştan sona kadar taradığı­ mızda "gün" (yevm) kelimesinin tam tamına 365 kez geçtiğine tanık oluruz. Doğruluğunu sınamanız için işte size sure ve �yetlerin tam listesi: ---

1 2 3 4 5 6

----- -

-·----

c- 92 - 11:26 �183 1 ----�:4 184 93 11:43 2:8 185 94 11:60 2:48 ,....- -- --186 11:77 2 :62 95 ----- ---- - --- -� - �---187 11:84 96 2:85 -- - 97 188 11:98 2:113 -----

- --- -----

- - ---

----

---�----

--·--· -· +-

-- - -- ---

--- -- ---

274 26:82 275 26:87 276 26:88 277 26:135 -· ··--- �--26:155 278 26:156 279

45:27 45:28 45:34 45:35 46:5 46:20



--

-

63

Edip Yüksel



- · - ·----- ·- ·---

--- -- -- -·- ·-·--- - ---

2:123 98 189 26:189 280 46:20 11:99 7 190 26:189 281 46:21 8 99 11:103 2:126 -------100 191 9 27:83 -- - ----282 --------11:103 2:174 46:34 --- - -101 10 283 46:35 2:177 11:105 192 27:87 - --- - -- ---- ----- --- ·- - ------- -- · -- -- 11 102 193 12:54 284 --50:20 2:212 28:41 ----- - - -- ------ - ---·- - ---- .. 103 194 12 2:228 285 - 50:22 12:92 28:42 -- -- --- --- ------ -- - - - --- - -- --------- ·--104 286 50:30 195 13 14:18 2:232 28:61 196 -------14 105 - 14:31 28:62-·-- 287 50:34 2:249 - -- ---· . 197 106 15 2:254 14:41 288 50:41 28:65 ··-107 198 289 50:42 16 - 2:259 28:71 14:42 ----- - ------- -- --------- - --- -- ----- -17 108 199 290 50:42 14:44 28:72 2:259 --- ------ ----- - r- ----- ---- - -109 18 200 - - 28:74 291 50:44 2:264 - --- - - - 14:48 -- - - ·--- ----· ------------ ---·-15:35 -- 2:281 201 110 292 19 29:13 51 :12 -------- - --- --- - ·· 111 202 20 -3:9 293 15:36 29:25 51:13 -- ·---- ·---- -- -· - - - - ----·-- -·-·-- - 203 29:36 -- 294 112---- ------21 3:25 - - 15:38 52:9 - ------· - --------- - -- - - ---- -204 113 22 ' 3:30 295 29:55 16:25 52:13 ------ -- · -- -114 �16:27 23 3:55 296 52:46 205 30:12 - - - ----115 . --16:27 206 30:14 24 3:77 297 54:6 ---· 25 116 207 30:43 298 54:8 3:106 16:63 117 208 299 54:19 26 30:55 3:114 16:80 - ·-- · - -- -------------118 209- - --30:56 300 54:48 27 ---�---·3:155 16:80 ----210 30:56 119 301 55:29 28 3:161 16:84 - ---- --------- ------- - ---·---· 211 120 302 29 16:89 3:166 56:50 31 :33 · --·------- -- ---- --·---·-- ----- ------- - - ---303 212 121 30 3:180 16:92 56:56 32:5 - -- -··-- · ·-·--304 122 213 31 -··3:185 32:25 57:12 16:111 · - --- --·---- - --------· -· -· · -305 57:12- - - 32 123 16:124 214 3:194 ----- 32:29 215 33:21 124 306 57:13 33 � 4:38 17:13 - -------307 57:15 125 216 33:44 34 17:14 4:39 - ---35 126 217 17:52 58:6 4:59 33:66 308 - --------127 218 34:30 309 58:7 36 4:87 17:58 219 34:40 128 310 58:18 17:62 37 4:109 38 129 220 34:42 311 17:71 4:136 58:22 312 60:3 130 - �-39 4:141 17:97-· 221 35:14 --- 40 131 222 313 60:6 18:19 36:54 4:159 --- -·

1--- --- - 1----- ----- --- ·-- - -

f---- -- · - - -- -- -

f------- -

f----

f-----

- ·--

• 64



Üzerinde 19 Var ·-

132 18:19 4:162 133 18:47 5:3 134 43 5:3 18:52 44 5:5 135 18:105 ----·-- - · - ------ -136 45 19:15 5:14 137 19:15 46 5:36 � --- - 1--· 138 - 19:15 47 5:64 -- ---------·139 19:26 48 5:69 140 49 19:33 5:109 ,____.._.._._._____ -- --·-- -·-----·--· -------141 5:119 19:33 50 -------- - ------- ---------- ----- - - - --·---------142 - 19:33 51 6:12 -----143 19:37 52 6:15 1 -- --·- ------- --! 53 144 19:38 6:22 1 54 145 19:38 6:73 - - - ------ -- - -- ---------- ---- �55 --6:73 146 19:39 - -- -- -- - - --- 56 6:93 147 19:85 ----148 57 6:128 19:95 149 58 6:141 20:59 ---150 59 6:158 20:64 151 60 20:100 7:14 -·- ----- -f------- - ------- ---- -·-- 61 7:32 152 20:101 153 62 7:51 20:102 63 7:53 154 20:104 155 64 7:59 20:124 156 65 7:163 20:126 157 66 7:163 21 :47 67 7:167 158 21 :104 68 - 7:172 159 22:2 160 69 8:41 22:9 161 70 8:41 22:17 162 71 22:47 8:48 72 163 22:55 9:3 ---·- ·------ ------- --- - ------ 164 22:69 73 9:18 ; 74 9:19 165 23:16 41

42

...

223

314 36:55 315 36:59 225 36:64 316 226 36:65 317 227 37:20 318 228 37:21 319 ---- - ----- -- - ·--320 229 37:26 230 37:144 321 231 38:16 322 232 323 38:26 ----------- ı- -- --- - ----·--233 38:53 324 -··------- 234 38:78 325 235 38:79 326 236 38:81 327 . 224

237 39:13 -- -- - --------238 39:15 239 39:24 240 39:31 241 39:47 242 39:60 243 39:67 244 40:15 245 40:16 246 40:16 247 40:17 248 40:17 249 40:18 250 40:27 251 40:29 252 40:30 253 40:32

-

254

255 256

40:33 40:46 40:49

62:9 64:9 64:9 64:9 65:2 66:7 66:8 68:24 68:39 68:42 69:35 70:4 70:8 70:26 --- - ----328 70:43 329 70:44 330 73:14 331 73:17 332 74:9 333 74:46 334 75:1 335 75:6 336 76:7 337 76:10 338 76:11 339 76:27 340 77:12 341 77:13 342 77:14 343 77:35 344 77:38 345 78:17 346 78:18 347 78:38

• 65

Edip Yüksel

166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182

348 78:39 349 78:40 'ı 350 79:6 77 351 79:35 78 352 79:46 79 353 80:34 80 354 82:15 -81 355 82:17 82 - -ı 356 82:18 83 357 82:19 84 358 83:5 85 359 83:6 ' 86 360 83:11 87 361 83:34 88 362 85:2 89 363 86:9 90 364 90:14 91 365 101:4 Not: İslam' da bazı ibadetler kameri (ay) takvimine göredir. Bir kameri yıldaki günlerin sayısı 354'tür. Kameri yılın hac, oruç ve zekat gibi ibadetlerde kullanılmasının çeşitli hikmetleri vardır. 75 76

f----

�---

-- ·

---·--

-- ------ -

------

- ----

9:25 9:29 9:35 9:36 9:44 9:45 9:77 9:99 9:108 10:15 10:28 10:45 10:60 10:92 10:93 11:3 11:8

--

-

-- - -�· - - --- --

- -- - ·· -

• 66

---

- - ----- ---

- - ---------- - ------- ---

-

----------

-------�---

·---- -- -----··

23:65 23:100 23:111 23:113 23:113 24:2 24:24 24:37 24:64 25:14 25:17 25:22 25:25 25:26 25:27 25:69 26:38

---- - ----·-- ·-·-

---

- - -- ------- ---

257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273

-- -

1

1

-- - -

-·- - ----··-

-- 1

- ----------

-------------

- -----

-- - - ---- ---- -----------

--

-

-

- ---- - ·----- - ------ - - --

-·-·---

-

40:51 40:52 41:19 41:40 41:47 42:7 42:45 42:47 43:39 43:65 43:68 44:10 44:16 44:40 44:41 45:17 45:26

·- ·- · ----- --·--·-

-

-

-

----

--

Buna karşın, "yevm" (gün) kelimesi Kuran'da 354 kez değil, bir şemsi (güneş) yıldaki günlerin sayısı kadar, tam 365 kez geçmektedır. Bu ıse, Evrerun Yarahcısı'run koyduğu astronomi yasalarıyla tam uyum içindedir. Zira "gün" dediğimiz gece ile gündüzden oluşan zaman olayı, Dünya ile Ay arasın­ daki bir ilişkiden kaynaklanmamaktadır. "Gün" dediğimiz bu zaman birimi, Dünya ile Güneş arasındaki çekim yasalarıyla açıklanabilen bir astronomik ilişkinin sonucudur. Öyleyse, Güneş ile ilgili bir olay için güneş yılının seçilmesi daha an­ lamlıdır. Gün kelimesinin çoğulu olan "eyyam" ve "yevmeyn" kelime-

Üzerinde 19 Var

!eri de tüm Kuran'da tam 30 kez geçer. Bu da bir aydaki orta­ lama gün sayısına denktir. Kuran'daki sözcüklerin anlamlarıyla tekrarlanma sayıları ara­ sındaki uyuma verdiğimiz bu üç örnek, sanırım Kuran'ın, edebiyat ile matematiği birbiriyle kaynaşhran ilginç bir sanat eseri olduğunu göstermeye yeter. 1 2 3 4 5 6 . 7

2 :80 2 :184 2 :184 2 :185 2 :196 2 :203 2 :203 3 :24 r 9 -3:41 3 :140

bo

- --

---- - -

-

r------ - ---

--- --f--

-------- ----- ---

r-s

11 5 :89 21 34 :18 22 41 :9 12 7 :54 0 _----i 13_ 10:3 2 ---+--3_4_1_ :1_ 14 10:102 24 41 :12 25 41 :16 15 11 :7 26 45 :14 16 11 :65 17 14 :5 27 50:38 1s -28 s7:4 29-69:i-- ---19 2s:s9 30 69:ıf - -20 32 :4

---·------ı----- --

- - - --- - - - - -----

- - . ·- - -- -- --- · --- - ·-

22:2s-- -

Matematiksel Simetri Birbiriyle anlamsal ilişkiye sahip kelimelerin tekrar sayılar arasındaki simetri ise çok ilginç. örneğin " dünya" ve " ahiret" kelimeleri Kuran'da ayrı ayrı 115 'er kez geçer. "Melek" ve " şeytan" kelimeleri de eşit sayıda, 88'er kez tekrarlanır. Tan­ rı'nın "de! " emri ile (21 :112 'deki dahil), yaratılmışlar için kul­ lanılan "dediler" ifadesi ayrı ayrı 332 ' şer kez tekrarlanır. Ancak, Kuran'ın kelime tekrarlarındaki matematiksel simetri­ nin mükemmel bir sistem halinde keşfedilip sunulması için yoğun ve uzun bir araştırmaya gereksinim var. Keyfi tercih­ lerle objektif gözlemler arasındaki büyük farkın bazen sisl er ardında kaybolduğu gerçeğini ve ihtimal hesaplarını bilenler bu matematiksel simetriyi çok ilginç bulsa da, onu henüz bir "mucize" olarak değerlendirmeyebilir.

• 67

Edip Yüksel

"Üzerinde Ondokuz Var" Kuran'ın birçok ayeti gelecekte ortaya çıkacak önemli bir mu­ cizeden söz eder:

" Ona Rabbinden bir ayet (mucize) indirilmeli değil mi ? " diyorlar. De ki: " Gayb Allah' ındır. Bekleyin. Ben de sizinle birlikte bekliyorum. " (10:20) "Bu, tüm dünyaya bir mesajdır. Ve onun haberlerini bir süre sonra öğreneceksiniz. " (38:87-88) "Onun gerçek olduğu onlara apaçık oluncaya kadar onlara, ufuklarda ve kendi içlerinde ayetlerimizi (mucize ve kanıt­ larımızı) göstereceğiz. Rabbinin her şeye tanık olması yet­ mez mi ?" (41 :53) Furkan'ın 4 . ve 5 . ayetleri inkarcıların tezini şöyle özetler: "İnkar edenler, "Bu, başkalarının yardımıyla onun uydur­ duğu bir yalandan başka bir şey değildir" diyerek haksız ve asılsız bir tez ortaya koydular: "Yazıp durduğu şey evvelkile­ rin masallarıdır. Gece gündüz kendisine dikte edilmektedir" dediler." (25 :4 -5 ) Beklenen mucize, gizlenen hesap Kuran'ın Muhammed tarafından uydurulduğunu ileri süren­ lere bir sonraki ayet "gizemli" bir cevap verir:

• 68

"De ki: " Onu, göklerin ve yerin GİZEMLERİNİ bilen in­ dirdi. O, Bağışlayandır, Rahimdir. " (25:6) Sırları bilmek, Kuran'ın Muhammed'in sözü olduğunu ileri

Üzerinde 19 Var

sürenlere nasıl bir cevap oluşturur? Kuran'ın Tanrı sözü olu­ şunun kanıh sadece Tanrı tarafından bilinen bir sır olarak mı kalacak? Yoksa inkarcılar o Tanrısal gizemle mi mahküm edi­ lecek? İtiraz ve cevap arasında bir ilişki olması gerekiyorsa yukarıdaki ayetlerden şu sonucu çıkarabiliriz: Kuran'ın Tanrı sözü olduğunu bir GİZEM kanıtlayacak. Kuran boyunca müjdelenen mucizenin Muhammed Peygam­ ber'in vefahndan sonra ortaya çıkabileceği bildirilir: "Senden önce elçiler gönderdik ve onlara eşler ve çocuklar verdik. ALLAH'ın izni olmadan hiçbir elçi bir mucize getire­ mez. Her bir sürenin bir yazgısı vardır. ALLAH, dilediğini si­ ler, dilediğini bırakır. Ana Kitap O'nun yanındadır. Onlara söz verilenlerin bir kısmını sana göstersek �e, senin canını al­ sak da, sana düşen görev bildirmektir. HESAP ise bize düşer." (13:38-40) Diğer ayetlerde "Bekleyin, ben de sizinle birlikte beklemekte­ yim." diye Muhammed'e öğüt veren Evrenlerin Rabbi 13:40'de bu beklentinin Muhammed'den sonraya da sarkabileceğini bildirir. Kırkıncı ayetin son cümlesindeki "Hesap ise bize dü­ şer" ifadesi çok ilginçtir. İleride ortaya çıkacak bir mucizeden söz eden bir ayetin son kelimesinin "hesap" olması, 19 muci­ zesini öğrendikten sonra daha bir anlam kazanıyor. Arapça "hesap" kelimesi hem "yargılamak" ve hem de "saymak" an­ lamlarına gelir. Tanrı "hesap" kelimesiyle hem yargı günün­ deki hesabı anlatıyor, hem de gelecekte ortaya çıkacak sayısal mucizeyi... "Kendilerine meleklerin gelmesini mi, yoksa Rabbinin, yahut Rabbinin bazı ayetlerinin (mucize ve işaretlerinin) gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinin bazı ayetleri geldiği gün, daha önce inanmamış veya imanında bir hayır kazanmamış kişiye bir yarar sağlamaz. De ki: "Bekleyin, biz de beklemekteyiz." (6:158)

_.. 69

Edip Yüksel

Kuran'ın 74. suresi olan Müddessir'in (Gizlenen) 30. ayeti ay­ nen şöyle der: "Üzerinde ondokuz var." Aslında Müddessir Suresi'nin ana temasıon dokuz sayısıdır. öneminden ötürü sureyi başından dikkatle okuyalım: 1 . Ey gizlenen 2. Kalk ve uyar 3. Rabbini yücelt 4. Ôrtülerini temizle 5. Kötülükten sakın 6. İhtiraslı olma 7.

Rabbin için sabret

8.

Duyuru yapıldığı zaman

9. İşte, zorlu gün o gündür 10. İnkarcılar için kolay değil 1 1 . Bir birey olarak yarattığım kişiyi bana bırak 12. Ona hem zenginlik verdim 13. Hem de gözü önünde hazır çocuklar... 14. Ona nimetler yağdırdım. 15. Buna rağmen daha fazlasını istiyor 16. Ayet ve delillerimize karşı inatla direndi. 1 7. Onu sarp bir yokuşa süreceğim 18. Düşündü, ölçtü biçti. 19. Kahrolası ne biçim ölçtü biçti. 20. Gerçekten, kahrolası ne biçim ölçtü biçti. 21. Baktı. 22. Sonra surat astı, kaşlannı çattı. 70

Ozerinde 19 Var

23. Ve arkasını döndü, büyüklük tasladı. 24. "Bu" dedi, "etkileyici bir büyüden başka şey değil, " 25. "Bu sadece bir insan sözüdür." 26. Onu Sakar' a atacağım. 27. Sakar nedir bilir misin ? 28. Ne bırakır, ne yüklenir (tam ve mükemmel), 29. İhsanlar için (evrensel) bir göstergedir/ekrandır. 30. Üzerinde on dokuz var. Kuran'ın insan ürünü olduğunu ileri süren inkarcıya verilen ceza çok ilginçtir: On dokuz. Kuran'da geççn sayıların hemen hepsi bir ismi niteler. Kırk gece, yedi gök, dört ay, on iki önder gibi. Ne var ki burada yalnızca 19 sayısının fonksiyonu vur­ gulanıyor. Peki bu on dokuzun misyonu nedir? "Sakar" keli­ mesini ahiret alemindeki cehennem olarak anlamaya eğilimli olanlar haliyle bunu zebaniler olarak algıladı. Ne var ki "sarp yokuş, tam ve mükemmel, evrensel bir gösterge" sözleriyle ta­ nımlanan bu ceza tümüyle matematiksel bir cezaydı. Ahiret aleminde değil, bu dünyada verilen entelektüel bir ceza! Nite­ kim izleyen ayet bu sayıyı meleklerden soyutladıktan sonra amacını beş maddede özetler: "31. Biz ateşe bekçiler olarak elbette melekleri atadık. Onla­ nn sayısını da, (1) inkar edenler için bir fitne (huzursuzluk kaynağı) yaptık. (2) Kendilerine kitap verilenleri ikna etsin, (3) inananların inancını güçlendirsin, (4) kendilerine kitap verilenlerin ve müminlerin kuşkulardı ortadan kaldırsın, (5) ve kalplerinde hastalık bulunanlar ve inkarcılar da "Al­ lah bu örnekle ne demek istiyor ?" desinler. Böylece Allah dilediğini/dileyeni sapıklığa sokar, dilediğini/dileyeni doğru yola iletir. Rabbinin ordulardı ancak kendisi bilir. Bu (sayı) halklara bir mesajdır."

__. 71

Edip Yüksel

Eski yorumcular bu ayette takılmış ve işin içinden çıkama­ mışh. Meleklerin sayısının inkfu-cıları nasıl cezalandıracağı so­ rusunu "cehennem zebanileri" yorumuyla cevaplandırabili­ yorlardı. Fakat kitap ehlinin, yani Yahudi ve Hristiyanların Kuran hakkındaki kuşkulardın bu sayıyla nasıl giderileceğini açıklayamıyorlardı. Sonunda asılsız ve tutarsız bir cevap ile geçiştirdiler: Meğer Yahudiler ve Hıristiyanlar ellerindeki Tevrat ve İncil' de de zebanilerin sayısının 19 olduğunu göre­ cek ve böylece Kuran'ın Tanrı sözü olduğuna inanacaklarmış. Onların inandığını gören Müslümanların da imanı güçlene­ cekmiş. Bu yorum en az üç noktada tökezliyor: Her şeyden önce, ne Tevrat ne de İncil, 19 zebaniden söz etmiyor. İkincisi; öyle olsa bile böyle bir şey onları imana getirmez, aksine onu, Kuran'ın Tevrat ve İncil' den bir aparma olduğu konusundaki temel id­ dialarını destekleyen bir başka kanıt olarak değerlendirecek­ lerdi. Zaten Kuran'da anlahlan birçok olay İncil ve Tevrat'ta da anlahlıyor. Üçüncüsü; zebanilerden ötürü hiç kimse imana gelmedi. Bu çıkmazı gören bazı yorumcular (Örneğin; Fahreddin er­ Razi), 19 sayısının, insanın düşünce ve bilinç gücü olduğunu ileri sürdü. On dokuz sayısı üzerindeki vurguyu anlamsızlaş­ tıran bu keyfi ve zorlama yorum da konuyla ilgili ayetleri kap­ samaktan uzak. İzleyen ayetler, 19 sayısının önemini iyice vurgular: 32. Andolsun Ay'a (dikkatinizi Ay'a çekerim) 33. Ve geçtiği vakit geceye

34. Ve açtığı vakit sabaha 35. Bu (sayı), büyüklerdendir.

• 72

36. İnsanlığa bir mesajdır (nezir). 37. İlerlemek yahut geri kalmak dileyenleriniz için.

Üzerinde 19 Var

Ayetlerdeki yemin bir rastlanh değil. "Ay"ın 19 ile ilişkisini bir sonraki bölüme bırakıyoruz. İslam' da rönesans ve reform sa­ bahını ağartan 19 sayısının büyük mucizelerden biri oldu­ ğunu bildiren 35. ayete dikkatinizi çekmek isterim. Biz, ayet­ lerin temasını, sözün gelişini ve Arap gramerini hesaba kata­ rak oradaki "bu" zamirini en uygun olan kelimeye, yani "sa­ yıya" gönderdik. Ne var ki, 19 sayısının büyük bir mucize oluşundan habersiz yorumcular, hem konu bütünlüğünü ve hem Arapça gramer kurallarını göz ardı ederek "bu" zamirini "cehenneme" gön­ derdiler ve onun büyük felaketlerden olacağı biçiminde bir anlam verdiler. Surenin en uzun ayeti olan otuz birinci ayet cehennemin değil, 19 sayısının amacını anlatır. Otuz birinci ayetin son cümlesinde ve otuz beşinci ayette yer alan zamir­ leri cehenneme göndermek ayetler arasındaki anlamsal iliş­ kiyi koparır. Otuz birinci ayetin sonundaki "mesaj " (zikra) ke­ limesini cehenneme yakışhrmak da aynı Surenin 49 . ayetiyle çelişir. Zira, hiç kimse cehennemden yüz çeviriyor diye kınan­ maz:

38. Her kişi kendi günahıyla mahkum olur. 39. Ancak sağ tarafta olanlar hariç. 40. Cennetler içindeyken sorarlar, 41. Suçlulara: 42. "Sizi bu cezaya sokan nedir?" 43. Diyecekler ki, "Desteklemezdik." 44: " Yoksula da yedirmezdik. " 45. "Batıla dalanlarla birlikte dalardık." 46. " Yargı Gününü yalanlardık." 47. "Nihayet (şimdi) kesin gerçeğe ulaştık." 48. Aracılann şefaati onlara bir yarar sağlamaz. 49. Öyleyse neden bu mesajdan yüz çeviriyorlar?

• 73

Edip Yüksel Yargı gününü yalanlayan şefaat duacıları

Yargı gününe inanmayan biri neden şefaate inansın? İlk başta çelişkili görünen bu iki tavır, yargı gününün Kuran'daki ta­ nımı düşünüldüğünde anlam kazanır. Falanca peygamberin veya filanca evliyanın şefaatiyle kurtulabileceğine inanan biri, aslında yargı gününü inkar etmektedir. Zira Kuran, yargı gü­ nünü, "Kimsenin kimseye yardım edemeyeceği ve kararın tü­ müyle Allah'a ait olduğu gün" olarak tanımlar (82:19). O gün ne Ali ne Veli, ne İsa ne Musa, ne Ahmed ne de Muhammed, on dokuz mesajım inkar eden suçluları kurtaramaz. (2:48; 6:70,94; 7:5; 9:80; 10:3; 39:44; 43:86; 16:20-21) Zebralar gibi kaçıyorlar

Surenin son ayetleri mesajdan yüz çevirenleri ürkmüş zebra­ lara benzetir. Zebralar korktukları vakit artlarına ve önlerine bakmadan enerjileri tükeninceye kadar kaçarlar. Panik içinde... Sürüler halinde. .. 49. Onlara ne oluyor ki bu mesajdan yüz çeviriyorlar. 50. Ürkmüş zebralar gibi, 51. Aslandan kaçan... 52. Hayır, onlardan her biri, kendisine özel olarak açılmış sayfalar verilmesini ister. 53. Doğrusu, onlar ahiretten korkmuyor. 54. Doğrusu, bu bir öğüttür. 55. Dileyen ondan öğüt alır. 56. ALLAH dilemezse öğüt alamazlar. O, erdemli davranmanın kaynağıdır; bağışlamanın kaynağıdır.

• 74

Kitabın sonuna doğru, on dokuz mesajından ürküp kaçan bir bir grubun macerasından söz edeceğiz. Korkularım bastırmak

Üzerinde 19 Var

için psikolojide "inkar" denilen mekanizmayı devreye sokan "alimler heyetinin" gerçek düzeyini sergileyen bazı örnekleri birlikte inceleyeceğiz. Özetlersek Müddessir (Gizlenen) Suresi'nde, 19 sayısıyla ilgili verilen bil­ gileri şöyle dizebiliriz: Kuran'ın insan ürünü olduğunu ileri sürenlere cevaptır: •

Tam ve mükemmeldir.



Evrensel bir bildiridir.



İnkarcılara bir cezadır.



Kitap halkını ikna eder.



İnananların inancını güçlendirir.



Kitap halkının ve inananların kuşkularını yok eder.



Onu anlamamakta direnen ikiyüzlüleri ifşa eder.



İnsanlığa bir mesajdır.



Putperestlik ve inkar karanlığını dağıtan bir ışıktır.



Büyük mucizelerden biridir.



İlerleyenleri ve geri kalanları birbirinden ayırır.



Ona karşı çıkanları hiçbir kimsenin şefaati kurtaramaz.

• . İkiyüzlüler ve inkarcılar ondan zebralar gibi kaçar. •

Dileyen ondan öğüt alır.

Kodlanmış Kitap (Kitabun Markum) Kuran'ın 83. suresi, inkarcılar için manevi bir zindan (siccin) , iyiler için ise manevi bir kule (illiyyun) fonksiyonu gösteren 75

Edip Yüksel

bir kitaba dikkat çektikten sonra, onu "kitabun markum" yani "rakamlarla kodlanmış kitap" olarak tanımlar: 7.

Doğrusu, kötülerin yazgısı Siccin 'dedir.

8. Siccin nedir bilir misin? 9.

Rakamlanmış bir kitaptır.

10. O gün yalanlayanlara yazıklar olsun. 1 1. Onlar Yargı Gününü yalanlar. 12. Onu ancak her azgın günahkar yalanlar. 13. Kendisine ayetlerimiz iletildiğinde, "Efsane " derdi. 14. Doğrusu, işledikleri günahlar kalplerini kaplamış. 15. Doğrusu, o gün onlar Rab ' Zerinden perdelenir. 16. Ve böylece onlar cehenneme atılır. 1 7. " Yalanlamakta olduğunuz şey işte budur" denir. 18. Doğrusu, iyilerin kitabı İlliyyun 'dadır. 19. İlliyyun nedir bilir misin? 20. Rakamlanmış bir kitaptır. 21. (Tanrı'ya) yakın olanlar ona tanık olur. İnkarcılar "efsane" diyerek yalanladığı ve iyilerin ise görüp ta­ nık olduğu rakamlanmış kitap, kuşkusuz Kuran'dır. Nitekim Kuran iyilerin ve kötülerin geleceklerini bildirdiği gibi, kod­ lanmış bir kitap niteliğiyle, kendisine gözlerini kapayan az­ gınları labirentli zindanlara sokuyor, kendisine tanık olanlara ise bilinç ve inanç bahşediyor. Kimler tanık olabilir? Kuran'ın 19 kodlu matematiksel sistemine tanık olmanız için 76

Üzerinde 19 Var

diliniz veya kültürünüz, renginiz veya ırkınız bir engel oluş­ turmaz. Hatta eğitim düzeyiniz bile bir sorun olmaz. Matema­ tiksel sistemi görebilmeniz, dokunmanız ve kontrol etmeniz için Arapçayı öğrenmeniz de gerekmez. önceden sahip olma­ nız gereken şeyler yalnızca, görmek için gözler ve en az 19'a (10+9) kadar sayabilmek. Yükseköğrenim görmüş olmanız veya Arapçayı bilmeniz, olaya sadece daha renkli ve boyutlu bir monitörden tanık olmanızı sağlayabilir. Kısacası, gökten sofra indirilmesine veya ölülerin diriltilmesine denk bir muci­ zeye tanık olmanız için, sunduğumuz delilleri objektif olarak sınayıp değerlendirmeniz yeterlidir. Kimler tanık olamaz?

Sahip olmamanız gereken özelliklere gelince... Gerek Ku­ ran'ın öngörüsü ve gerekse kendi deneyimlerimiz şu gerçeği ortaya çıkarmıştır: Sözde ilimleriyle kibir ve gurur içinde olan hadisçi ve sünnetçi din adamları apaçık matematiksel sistemi göremiyorlar. Siste­ min parametrelerini tek tek görseler bile aralarında mantıksal ilişki kuramıyor ve anlayamıyorlar. Nitekim elinizdeki kita­ bın son sayfalarında bu tiplere bir kaç örnek vereceğiz. "Tanrı yoktur, olamaz" sloganıyla gözlerini kapayan bağnaz ateistlerin de Kuran'ın matematiksel sistemini görmesi müm­ kün değil. Zira onlar bu "inkar" yoluyla her türlü objektif araş­ tırmanın yolunu peşinen kapatmışlar ve araştırma için gerekli ırıotivasyondan yoksun kalmışlardır. Sunduğumuz delilleri sınamadan kabul edenler de mucizeye tanık olamazlar. Zira onlar, bu tavırlarıyla sadece mukallitçe bir güven ve iman göstermiş olurlar. Halbuki 19 mucizesinin ilk parçaladığı duvar kör taklit duvardır. Böyle kimselerin matematiksel sistem hakkındaki olumlu sözleri papağanca tekrarlamaktan öte bir anlam ifade etmez. Nitekim bu kişiler,

• 77

Edip Yüksel

19 sisteminin gerektirdiği rasyonel düşünme yetisine sahip olamadıklarından, çelişkili tavırlar ve inançlar gösterirler. Matematiksel sistemin kendilerine yükleyeceği entelektüel sorumluluktan korkanlar da onu incelemekten veya tümüyle kabul etmekten çekinirler. Akrabalarının ve arkadaşlarının ekonomik veya psikolojik desteğine aşırı bağımlılık gösteren tatlı su mücahitleri bu mucizeyi anlayamaz, daha doğrusu an­ lamak istemez. Zira 19 sistemi, Tanrı için bütün putları kırabilen gerçek Müs­ lümanlar yetiştiren bir mesajdır. Ödlekler ve idare-i maslahat­ çılar ise bu mesaja kör ve sağırdırlar. Bu arada, 19 sistemini ve mesajını anlamadığı halde çeşitli nedenlerle ona "inanan" veya "inandığını" iddia eden mukallit kafalar da göreceksiniz.

• 78

Üzerinde 19 Var

Ve Nihayet Ay Yanldı... Ve Söz Gerçekleş ti... 21 Temmuz 1969 günü Ay'a inen Apollo 11 uzay aracının Amerikalı astronotları N. Armstrong ve E. Al drin, Ay topra­ ğını yardılar ve kilolarca örneği yeryüzüne getirdiler. Ay' a gi­ diş ve toprağının dünyaya getirilmesi, kuşkusuz insanlık tari­ hinin en önemli olaylarından ve teknolojinin en büyük başa­ rılarından biriydi. 1969 yılının aynı günlerinde, Dr. Reşad Halife adındaki bir bi­ yokimyacı, Amerika' nın St. Louis kentindeki bir özel şirketin laboratuvarında maya bakterileri üzerinde çalışıyordu. Otuz dört yaşındaki bu başarılı biyokimyacı, aynı laboratuvarda il­ ginç bir araştırma daha yapıyordu. Maya bakterilerinin üre­ mesini beklerken geçen üç-dört saatlik boş vaktinde başlattığı ikinci araştırması Kuran-ı Kerim üzerineydi. Kuran'ı, o günlerin ikinci nesil bilgisayarına kaydetmeye baş­ layan Dr. Halife yıllar sonra insanlık tarihinin en büyük olay­ larından birine muhatap oluyordu: Bilgisayar, Kuran' ın Tanrı sözü olduğunu evrensel ve fiziksel delillerle kanıtlayan olağa­ nüstü bir matematiksel sistemi haykırıyordu. Tanrı, bilgisayar yoluyla Dr. Reşad Halife' ye 19 sayısının gizemini bildirmişti. "Cizlenen Sır" adındaki 74 . surede sözü edilen ve Kuran'ın vahyinden tam 1406 (19x74 ) kameri yıl sonra 1974 'te gerçekle­ şen bu buluş, modern insana Allah' ın saf mesajını getiriyordu. Hurafeleri ve insan ürünü dini kuralları ifşa eden bir mesaj... Gerçeği arayan aydınlar tarafından büyük bir coşku ile karşı­ lanan bu olay, dejenere olmuş dinlerin profesyonel işportacı­ ları tarafından önce endişe ve sonra tepki ile karşılandı.

_. 79

Edip Yüksel Eş zamanlı iki büyük olay yüzyıllar öncesinden haber veri­ liyor

Kuran, hem Ay toprağının yanlışını hem de matematiksel mucizeyi 14 yüzyıl önceden özgün diliyle haber verir: "Saat (dünyanın sonu) yaklaştı ve Ay yarıldı. Bir mucize görseler yüz çevirirler ve "Süregelen bir büyüdür" derler. Yalandılar; arzularına ve statükoya uydular. Oysa, kötü­ lüklerini engelleyecek uyanlar dolu haberler kendilerine gel­ miş bulunuyor. Bu üstün bir hikmettir; ancak uyanlar ya­ rar sağlamıyor." (54:1-5) Kuran, Ay'ın yarılması olayını, eskilerin "kıyamet alameti" de­ diği bir bağlamda değerlendiriyor. öyleyse "yarıldı" fiilinin di'li geçmiş zaman kipinde kullanılması o olayın geçmiş bir zamanda gerçekleştiğini değil, ileride gerçekleşeceğinin kesin olduğunu vurgulamak içindir. Nitekim Kuran, gelecek za­ manda olacak olayların kesinliğini vurgulamak amacıyla bu anlatım biçimini sık sık kullanır. (39:68; 75:8,9; 25:30; 7:44-48; 6:128; 20:125,126; 23:112-114) Bu ayet üzerindeki detaylı ince­ lememiz için "Türkçe Kuran Meallerindeki Hatalar" kitabına bakmanızı öneririz. Bilgisayar gerçeği dile getiriyor

Bir başka ayet, zamanı gelince topraktan mamul bir yaratığın konuşacağını haber verir: "Zamanı gelince, onlara topraktan bir yaratık çıkaracağız; onlara, halkın ayet ve mucizelerimize inanmadığını bildire­ cek." (27:82)

• 80

Bu ayette söz edilen yaratık, c.anlılar gibi sudan değil, toprak­ tan yaratılmışhr. Nitekim, topraktaki elementlerden yapılma bilgisayar, Kuran'ın 19 kodu üzerine kurulu mucizesini ortaya

Üzerinde 19 Var

çıkararak, insanların Allah'ın sözünü önemsemediklerini gös­ terdi. Kuran'a inandıgını iddia eden birçok kişinin aslında Ku­ ran'a değil, atalarına ve sosyal çevreye iman etmiş olduğu an­ laşıldı. İzleyen ayetler, matematiksel mucizeyi inkar edenlerin küs­ tahlığını eleştirir. Atalardan miras kalan hurafe ve yalanları sorgulamadan Tanrı'nın dini diye kabul edenler, elbette ma­ tematiksel bir sistemi kavrayamaz. Taklitçi beyinler, içgüdü­ sel ve sürüsel dinamiklerle çalışır. Mikro ve makro kozmostaki harika düzen ve yapının, "rast­ lantı" ve "madde" adındaki tanrıların ilişkisi sonucu doğdu­ ğuna iman eden fanatik inkarcılar da elbette bilgelerin bilge­ sinden gelen mesajı anlayamaz. Zira kör rastlantıya ve mad­ deye iman etmiş kafalar hayatlarına anlam katacak bir mesajı tanımaktan ve Big Bang'in ötesine uzanmaktan acizdir. "Gün gelecek, her toplum içinde, ayet ve mucizelerimizi ya­ lanlayan kimseleri toplayıp süreriz. Geldikleri zaman, "Ayet ve mucizelerimi bilginizle kavramadığınız halde yalanladınız mı? Yoksa yaptığı.ruz neydi?" der. Haksızlık ettikleri için veri­ len söz başlarına gelir ve artık konuşamazlar." (27 :83-85 )

Matematiksel sistemin keşfi bir rastlanh mı? Kuran'ı 1969 yılında bilgisayara kaydeden Dr. Halife, araştır­ masının 1974 yılında 19 kodunun deşifresiyle sonuçlanacagını bilmiyordu kuşkusuz. Hatta hayalinden bile geçirmiyordu. On dokuz sayısı, Tanrı'nın varlığını ve Kuran'ın Tanrı sözü ol­ duğunu kanıtlayan bir mucize ise, o mucizeyi keşfedenin kim­ liğinin ve keşif tarihinin de Tanrı tarafından belirlenmiş ol­ ması beklenir. Nitekim ilgili gelişmeler, hiç kuşku bırakmaya­ cak biçimde bu beklentiyi doğruladı. Birkaç örnek vereyim: Kuran'ın matematiksel kodu olan19 sayısının 74. surede konu

• 81

Edip Yüksel

edildiği hahrlarursa, her iki sayının yanrnana yazılmasından oluşan 1974 sayısının keşif yılı olması büyük anlam kazanır. Kuran'ın iniş tarihi olan 610 ile 1974 arasında ay yılı hesabıyla ne kadar zaman geçtiğini merak edip de hesapladığımızda 1406 elde ettik. Bu sayı 19x74'dür. Evet, 19 mucizesinin 74. su­ redeki gizeminin, 1974 yılında ve Kuran'ın vahyinden tam 19x74 yıl sonra, isminin üçlü formu (RşD) Kuran'da 19 kez ge­ çen bir bilim adamı tarafından keşfedilmesi bir rastlanh olabi. lır mı.' ? 1. Matematiksel kod, 2. Matematiksel kodun deşifre ediliş tarihi, 3. Kuran'ın inişinden kodun deşifresine kadar geçen süre, 4. Kod'dan söz eden Müddessir Suresinin numarası ve 5. Kodu deşifre eden kişinin isminin Kuran'da geçiş sayısı arasındaki mevcut sayısal ilişki bu olayda Tanrısal bir pla­ nın ve seçimin varlığını gösteriyor. (Miladi tarih ve Güneş Yılı da Kuran tarafından bir referans ve birim olarak kabul edilir. Bak 19:33; 43:61; 18:24)

Doktor Rashad Khalife

• 82

1989 yılında Tucson Mescidi'nde ona asistanlık yaparken ken­ disiyle birçok özel anılarım olmasına rağmen, onlara değin­ meden kısa bir hayat hikayesini sunmaya çalışacağım:

Üzerinde 19 Var

18 Kasım 1935 yılında Mısır'da doğan Reşad, 1957 yılında Ka­ hire'deki Ayn Şems Üniversitesi'nden mezun oldu. 1961 yı­ lında Tucson'daki Arizona Üniversitesi'nde master yaptı. 1964'te Riverside'deki California Üniversitesi'nde Biyokimya dalında doktorasını aldı. Birleşmiş Milletler örgütünde 1975'te Libya lideri Kaddafi'nin bilim danışmanlığını yaptı. (Daha sonra Kaddafi tarafından Libya'ya kaçırılıp öldürülmek is­ tendi.) Stephanie adlı bir Amerikalı ile 1963 yılında evlendik­ ten sonra, Semih (Sam) ve Betul (Beth) adlarında iki çocuk sa­ hibi oldu. Babası Abdul Halim Muhammed Halife, mühendislik öğreni­ minden sonra, Mısır'da on binlerce bağlısı olan Şazeliye Tari­ katı'nın lideri oldu. Oğlu Reşad'a olan güveni ve sevgisinden ötürü, Şeyh Abdul Halim, tarikatın ismini Reşad-el Şazeliye olarak değiştirdi. Ne var ki, 1970'lerin son yıllarında Reşad Halife, hadis ve sünnet denilen öğretileri Kuran'a ortak koş­ maktan vazgeçince, babası tarafından şiddetle eleştirildi. Tuc­ son Mescidi'ndeki ezanda sadece Allah'ın isminin anıldığını duyunca rahatsız olan babasına 72:18 ayetini hatırlatması, ara­ larındaki son bağları kopardı. Evlatlıktan reddedilen Reşad, tarikatın müritleri tarafından ölüm fetvasıyla tehdit edildi. 1960'ların son ve 1970'lerin ilk yıllarında Amerika'daki Müs­ lüman öğrenci teşkilatlarının kuruluşunda aktif görev alan Reşad, 1974-75 tarihleri arasında lslamic Productions Interna­ tional'ı kurarak "İslam" adında bir araştırma dergisi çıkardı. Reşad'ın başkanlığını yaptığı yazı işleri kadrosunda, Dr. Mu­ hanunad Abdul-Rauf (USA), Dr. Mujahid Al-Sawwaf (Suudi Arabistan), Shahid Mufassir (USA), Dr. Harun Nasution (En­ donezya), Dr. Altan Necioğlu (Türkiye), Dr. Ahmed H. Saqr (USA), Muhammed Sirajuddin (Hindistan) ve Dr. Yusuf Amin Wali (Mısır) gibi isimler yer aldı. O dönemde hadis ve sünneti Kuran'a eş koşan Reşad, tüm Müslümanlar tarafından büyük saygı görüyordu. Nitekim,

__. 83

Edip Yüksel

Kuran'ın matematiksel kodunu 1974 'te keşfettikten sonra yaz­ dığı kitaplar, makaleler değişik dillere çevrildi ve dünyanın birçok ülkesinde yayımlandı. Ortadoğu ülkelerinde politika­ cıların, akademisyenlerin ve ileri gelen din adamlarının katıl­ dığı konferanslara konuşmacı olarak katıldı ve büyük ilgi gördü. Taşlama cezasının Kuran'a aykırı olduğunu ileri sürmesi ne­ deniyle Tucson'daki İslam Merkezi tarafından dindışı olarak suçlanıp aforoz edildi. Bunun üzerine 1977 yılında evlerinden birini mescide dönüştürerek Tucson Mescidi'ni açtı. Reşad Halife, burada Kuran'ın matematiksel mucizesini ve mesajını yayımlamaya başladı. Mescitte namaz kıldırmayı veya cuma hutbesi vermeyi teke­ line almadı. Aksine, mescide gelen inananları bu işi sırayla yü­ rütmeleri için teşvik edip görevlendirdi. Namazda Fatiha'dan sonra zammus-sure okunmadığından, namaz kıldırmak için "imam" denilen profesyonel din adamlarına ihtiyaç olmadı. Hutbeler (cuma namazından önce verilen iki bölümlük ko­ nuşmalar) İngilizce verildiğinden bunun için de özel bir dini öğrenim gerekmedi. Cuma akşamları, mescitte ailece topla­ nan inananlar Kuran üzerinde çalışmalar yaptılar. Her hafta bir kişinin, özellikle hanımların idare ettiği bu Kuran çalışma­ ları, her türlü soru ve tartışmanın makul ölçüler içinde değer­ lendirildiği bir platform oluşturdu.

• 84

Reşad, yayımladığı aylık "Muslim Perspective" bülteninde "Kuran, tüm Kuran, başka şey değil sadece Kuran" sloganıyla özetlenebilecek bir reform hareketini savundu. Din adamları tarafından ilkel ve karmaşık bir öğretiler ve hurafeler siste­ mine çevrilen İslamiyet' i orijinal haline dönüştürme mücade­ lesini büyük bir azim ve enerji ile yürüttü. Bu mücadelesi yü­ zünden eski popülaritesini kaybetti. Dostları kendisine düş­ man kesildi.

Üzerinde 19 Var

Telefon ve mektup yoluyla aldığı hakaretler ve ölüm tehdit­ leri kendisini hiçbir vakit yıldırmadı. Hadisçi-sünnetçilerin bu tehditlerine karşılık, mescitteki ofisinin kapısına 39:36 ayetin­ deki soruyu asarak cevap veriyordu: "Allah kuluna yetmez mı.' ?" Kuran'ın İngilizce çevirisini "Quran: The Final Testament" adıyla 1981 yılında yayımladı. Bu çevirinin ilk basımında ha­ dis ve sünnetin şeytani öğı"etiler olduğunu güçlü bir tartış­ mayla sergiledi. Daha sonra 1989 yılında, çeviriyi gözden ge­ çirip düzeltmelerde bulundu. Bu gözden geçirme ve düzeltme işleminde kendisine yedi ay asistanlık ettim. Bu süre içinde kendisiyle birçok tartışmalarım oldu. Açık fikirli ve alçakgö­ nüllü tavrından ötürü, bu tartışmalardan ikimiz de yararlan­ dık. Daha sonra bu çeviriyi de düzeltmeye başladı. Ne var ki, çok yoğun bir tempoyla sürdürdüğü düzelti işini bitiremeden, Arap ülkeleri tarafından finanse edilen bir suikaste uğı-adı. Hadisçi- sünnetçi militanlar, onu sabah namazından önce Tucson Mescidi'nde bıçaklayarak şehit ettiler. Yakalanan ka­ tillerin Dünya Ticaret Merkezi'ni bombalayan uluslararası te­ röristlerle işbirliği içinde olan Colorado'daki "Al Fuqra" adlı bir gruba bağlı oldukları anlaşıldı. Reşad, Kuran çevirisinden, video programları, makaleler ve kitapçıklardan ayrı olarak, "The Computer Speaks: God's Message To The World" ve "Quran: The Visual Presentation of the Miracle", "Quran Hadith and Islam" adlı kitaplar yazdı. Ayrıca, televizyon için bir bilimkurgu denemesinde de bu­ lundu. Reşad, 1985 yılında Kuran'ın dokuzuncu suresi olan Ültima­ tom Suresi'nin sonuna eklenen iki "ayetin", Kuran'dan olma­ dığını fark edince bunu cesaretle dünyaya duyurdu. Bu çıkı­ şın, tarihte Ali b. Ebi Talip başta olmak üzere birçok kişinin

__. 85

Edip Yüksel

hayahna mal olduğunu bile bile... Nitekim 1989 yılında ya­ yımladığımız Kuran çevirisinde o eklemeyi Kuran'dan çıkar­ dık. Suudi Arabistan'ın resmi dini lideri kör şeyh İbnul Baz'ın baş­ kanlığında Medine'de 19 Mart 1989 yılında toplanan 38 kişilik uluslararası bir ruhbanlar kurulu tarafından Selman Rüştü ile birlikte ölüme mahkum edildi. (Şeyh İbnul Baz'ın, "dünyanın düz olduğunu ve dönmediğini" iddia eden ve aksine inanan­ ların kanlarının ve mallarının helal olduğuna fetva veren he­ zeyanları, 1975 yılında Medine İslam Üniversitesi'nin 16. ya­ yını olarak yayınlandı. Kitabın ismi: "El-edilletün Naqliyyetu vel Hissiyatu Ala Cereyaniş Şamsi ve Sukunil Ardi ve İmkanis Suudi ilal Kavakibi." [Güneşin Hareket Halinde ve Yerküre­ nin ise Sabit Olduğuna ve Gezegenlere Gitmenin Mümkün Olmadığına Dair Duyumsal ve Belgesel Deliller] Kitabın oriji­ nal nüshasını kütüphanemde hadisçi- sünnetçi Müslümanla­ rın içinde bulunduğu cehaletin somut bir örneği olarak hala tutuyorum.)

• 86

Reşad'ın başlattığı hareket, Kuran öğrencilerine tarihi bir la­ boratuvar imkanı bahşederek gelişiyor. Hayatını sadece Al­ lah'a kul olmaya adayan ve Kuran dışında dini kaynak kabul etmeyen bir monoteist olan Reşad'ın şahadetinden birkaç ay sonra, onu izleme iddiasında olan bazı kişiler ne yazık ki onun geniş bir gruba danışarak yaptığı Kuran çevirisini "hatasız" ilan etme cesaret ve cehaletinde bulunabildiler. Reşad'ın çevi­ risine düştüğü dip notları ve son notları, Kuran yanında ikinci kaynak gören bu kişiler, tarihin zengin put koleksiyonuna yeni bir put kazandırarak "tarihin tekerrürden ibaret" olduğu sözünü tekrar doğruluyorlar. Kuran'dan başka kaynak tanı­ mayan Muhammed Peygamber'den sonra hadis ve sünnet de­ nilen öğretilerin nasıl, hangi amaçla ve kimler tarafından çı­ kardığını merak edenleri, bu grubun geçirdiği evreleri incele­ meye davet ediyorum.

Üzerinde 19 Var

Temel Elementler Muhammed Peygamber tarafından bizlere iletilen Kuran, "okuma kitabı" anlamına gelir. Nitekim Kuran, ilk inen aye­ tinde, "Yaratan Rabbinin ismiyle oku" diye başlar. Kuran, biçim olarak şiir ile düzyazı arasında bir karakter gös­ terir. İlk dönemlerde Mekke'de inen ayetler şiirsel bir üsluba sahipken, daha sonra Medine döneminde inen ayetler ise ge­ nelde düz yazı tarzındadır. Kuran, değişik uzunlukta surelerden (bölüm) oluşur. Üç ayet­ ten, birkaç yüz ayete kadar varan sureler mevcuttur. Kısa su­ reler genellikle Kuran'ın son tarafına yerleştirilmiştir. Gerek surelerin sayıları, uzunlukları ve Kuran'daki diziliş sıraları, tamamıyla matematiksel bir sisteme göredir. Araştırmaları­ mız, Kuran' da en ufak bir elementin veya düzenlemenin rast­ lanb eseri olmadığını gösteriyor. Kuran, hpkı doğa gibi mate­ matiksel prensiplerle dokunmuştur. Nitekim doğa kitabı ile Kuran'ın aynı karakteri gösterdiğine tanık olunca, her ikisinin de aynı sanatkarın sanatı olduğu sonucuna varıyoruz. Doğa kitabı atomlar, moleküller, organizmalar gibi ayetlerden, Ku­ ran kitabı ise harfler, kelimeler ve cümleler gibi ayetlerden oluşur. Her ikisinde kullanılan ortak dil ise matematiktir. Surelerin Kuran'daki sıralamasını ve içerdikleri ayet sayılarını gösteren tabloyu inceleyiniz. 1 Açan (Fatiha) 2 inek (Bakara) 3 lmran Ailesi

7 286 200

58 Tartışma (Mücadele) 59 Sürgün (Haşr) 60 Sınanan (Mumtahina)

22 24 13

• 87

Edip Yüksel

4 Kadınlar (Nisa) 5 Şölen (Maide) 6 Çiftlik Hayvanları 7 Tanıma Yeteneği (Araf) 8 Ganimetler (Enfal) 9 Ültimatom (Beraa) 1 0 Yunus 1 1 Hud 1 2 Yusuf 1 3 Gök Gürültüsü (Rad) 14 lbrahim 1 5 Hicr Vadisi (AI-Hicr) 1 6 Arı (Nahl) 17 lsrail Oğulları 1 8 Mağara (Kehf) 1 9 Meryem 20 T.H 21 Peygamberler (Enbiya) 22 Hac 23 inananlar (Muminun) 24 Işık (Nur) 25 Yasalar (Furkan) 26 Şairler (Şuara) 27 Karınca (Nemi) 28 Tarih (Kasas) 29 Örümcek (Ankebut) 30 Romalılar (Al-Rum) 88

1 76 1 20 1 65 206 75 1 27 1 09 1 23 111 43 52 99 1 28 111 1 10 98 1 35 1 12 78 1 18 64

77 227 93 88 69 60

61 Saf 62 Cuma 63 ikiyüzlüler (Münafıkun) 64 Karşılıklı Suçlama. 65 Boşanma (Talak) 66 Yasaklama (Tahrim) 67 Yönetim (Mülk). 68 Kalem 69 Gerçekleşen (Hakka) 70 Yükseklikler (Maaric) 71 Nuh 72 Cinler 73 Örtünmüş (Muzammil) 74 Gizlenen (Muddessir) 75 Diriliş (Kiyame) 76 insan. 77 Gönderilenler 78 Haber (Nebe) 79 Söküp Çıkaranlar 80 Surat Astı (Abese) 81 Yuvarlama (Tekvir) 82 Çatlama (lnfıtar) 83 HilekArlar (Mutaffifin) 84 Yarılma (lnşikak) 85 Galaksiler (Buruc) 86 Parlak Yıldız (Tarık) 87 En Yüce (A'la)

14 11 11 18 12 12 30 52 52 44

28 28

20 56 40 31 50 40 46 42 29 19 36 25 22 17 19

Üzerinde 19 Var

34 31 Lokman 30 32 Secde 73 33 Partiler (Ahzab) 54 34 Sebe 35 Yarıp Yaratan (Fatır) 45 36 Y.S. 83 1 82 37 Dizilenler (Saffat) 38 S. 88 39 Kalabalıklar (Zumer) 75 40 Bağışlayan (Gafir) 85 41 Detaylanmış (Fussilet) 54 42 Danışma (Şura) 53 89 43 Gösteriş (Zuhruij 59 44 Duman (Duhan) 45 Diz Çökmüş (Casiye) 37 46 Kum Tepecikleri (Ahkaij35 38 47 Muhammed 29 48 Zafer (Feth) 18 49 Duvarlar (Hucurat) 45 50 0. 51 Savuranlar (Zariyat) 60 49 52 Sina Dağı (Tur) 62 53 Yıldız (Necm) 55 54 Ay (Kamer) 78 55 Rahman 96 56 Olay (Vakia) 29 57 Demir (Hadid) 7

88 Bunaltan (Gaşiye) 89 Tan Vakti (Fecr) 90 Kent (Beled} 91 Güneş (Şems) 92 Gece (Leyi) 93 Kuşluk Vakti (Duha) 94 Sakinleşme (inşirah) 95 incir (Tin) 96 Embriyo (Alak) 97 Yazgı/Güç (Kadr) 98 Delil (!3eyyine) 99 Deprem (Zilzal) 1 00 Koşanlar (Adiyat) 1 01 şoke Eden (Karia) 1 02 Çoğaltma Yarışı 1 03 ikindi (Asr) 1 04 Dedikoducu (Humaza) 1 05 Fil 1 06 Kureyş Kabilesi 107 Yardım (Maun) 1 08 Bolluk (Kevser) 1 09 inkarcılar (Kafırun) 1 1 O Zafer (Nasr) 1 1 1 Dikenler (Mesed) 1 1 2 Özgüleme (ihlas) 1 1 3 şafak (Falak) 1 14 Halk (Nas) 22

26 30 20 15 21 11 8 8 19 5 8 8 11 11 8 3 9 5 4 7 3 6 3 5 4 5 6 89

Edip Yüksel

Surelerin sayısı 114'tür ve bu sayı 19'un kahdır:

114=19x6

Görüldüğü gibi herkesin rahatça sayabileceği en büyük Ku­ ransa! element 19 kodunun tam katıdır. Ne bir eksik, ne bir fazla! Hatta neden 19 'un 6 kahnın seçildiği sorusunu da sora­ bilirsiniz... Kuran'ın matematiksel sistemini incelediğinizde, bunun bile bir rastlantı olmadığına tanık olacaksınız. Her de­ tay, sistemle ahenk içinde anlamlı bir role sahiptir. Detaylarla ilgili bazı örnekleri inşallah ilerideki bölümlerde sunacağız. Yalnız, burada bu detaylara bir örnek vermek istiyorum: Kuran'ın son suresi, Halk (Nas) Suresi olup, 6 ayetten oluşur. Nitekim surenin numarası olan 114 sayısını 6 'ya böldüğü­ nüzde, 19 sayısını elde edersiniz. Surelerin Kuran'daki sırası Tanrısaldır. İlerideki bölümlerde bu tezimizi destekleyen örnekler bulacaksınız. Burada, basit bir örnek verelim: Kuran'ın son suresinden başlayarak geriye doğru sayın ve 19 . sureye ilerleyin. Bu surenin (Embriyo) 19 ayete sahip olduğunu göreceksiniz. Elinizdeki Kuran'ı açıp baktığınızda bu surenin "Oku! " kelimesiyle başladığını ve kro­ nolojik sırada ilk sure olduğunu öğreneceksiniz. (Surenin harflerini sayarsanız, toplam 285 [19x15] harfe sahip oldu­ ğuna tanık olacaksınız. ) Demek ki, kronolojik olarak ilk inen 19 ayetli sure, sondan 19 'uncu sıraya yerleştirilmiştir. Rivayetlere gerek yok

A 90

Yukarıda Embriyo Suresi ile verdiğimiz örneklere karşı, "Ri­ vayetlere nasıl güvenebiliriz? " biçiminde bir eleştiri getirilebi­ lir. Kronoloj ik sıra ile ilgili rivayetlerin doğruluğu konusun­ daki kuşkularını ileri sürerek karşı çıkanları saygıyla karşıla­ rız. Hadis ve İslam tarihi kitaplarının çarpıtmalar, çelişkili ri-

Üzerinde 19 Var

vayetler ve abartmalarla dolu olduğuna tanık olan bizler tara­ fından takdirle karşılanan bir itirazdır bu. Nitekim, ilk inen beş ayetin (96:1-5) toplam 19 kelime ve 76 (19x4) harften oluş­ tuğunu örneklerimiz arasına dahil etmiyoruz. Uydurma ha­ dislerin ana karakterini ve en çok hangi konularda rivayet edildiklerini aşağı yukarı bildiğimiz halde, "ilk inen sure ve ayetler" konusundaki rivayetleri tarhşmayacağız. Sütten ağzı yananların yoğurdu üflemelerini anlayışla karşılarız. Ne var ki "rivayetlerin güvensizliği" temeline oturtulan bir iti­ raz, Kuran'ın sonundan itibaren 19'uncu sırada yer alan bir surenin 19 ayete sahip oluşu gerçeğini reddedemez. Rastlanh mı? Diğer bir eleştiri ise "rastlanh" adına yapılabilir. Besmele'nin 19 harf oluşunu tamamen bir "rastlantı" diye hafife alabilir kuşkucu arkadaşımız. Peki surelerin sayısının 19'un tam katı oluşuna ne dersiniz? "Rastlanh." Sondan 19'uncu sure niçin 19 ayete sahip? "Rastlanh." Peki, 19 ayete sahip sondan 19'uncu surenin harflerinin tam 19'un katı oluşunu nasıl açıklarsınız? "Rastlantı." "Rastlantı" tek hazır cevaptır. Dünya "rastlantı"larla doludur ve hatta günlük yaşamımızda birçok "ilginç rastlantılar" ile karşılaşırız. Bu nedenle, sıraladı­ ğımız ilginç matematiksel denklemlerin, sınırsız rakamlar ve işlemler arasından keyfi olarak seçildiğinden kuşkulanıp, on­ ları "rastlanh" ile açıklamak isteyenleri de saygı ile karşılarız. Hatta tüm okuyucularımızın bilimsel anlamda kuşkucu dav­ ranmalarını, "rastlanh" olasılığını matematiksel sınırlar içeri­ sinde sürekli olarak düşünmelerini isteriz. İhtimal hesapların­ dan habersiz nice saf kişilerin "rastlantıları" birer "mucize" veya "keramet" olarak değerlendirdiğine sık sık tanık olmuş biri olarak, bu tavrı alkışlarız.

_...

(Seçtikleri ayet ve sure numaralardı yan yana koyarak 19'un

91

Edip Yüksel

tam kah "mucizeler" bulup heyecanlanan birçok kişiye tanık oldum. Hatta, Reşad'ın da arada bir böyle bazı hatalar işledi­ ğini gördüm. Kuran'daki alh bin küsur ayet numarasının, ikili, üçlü, dörtlü kombinasyonlar trilyonlar aşar. Bunların 19 'da biri, yani milyarlarca kombinasyon, sırf rastlanh olarak 19 'un kah bir sayı olacaktır. Hele, sayıları yanyana koymanın dışında, onları birbirine ekleme gibi diğer farklı işlemlere tabi tutarsanız, ciltler dolusu 19 'un kah numaralar elde etmek de gayet normaldir. ) Ancak, bilimsel metoda aşina olanlar, olayların belli bir nok­ tadan sonra "rastlantı" kelimesiyle açıklanamayacağını iyi bi­ lirler. Rastlantıları birer "mucize" olarak görmek nasıl safça bir teslimiyetin ürünü ise, anlamlı ve amaçlı olayları birer "rast­ lanh" olarak görmek de safça bir kaçışın ürünüdür. Bu kitapta sunduğumuz ve sunacağımız fiziksel kanıtlar, "rastlantı''larının karanlığına gömmek isteyenleri hoş göreme­ yeceğiz. Kuşkusuz, dileyen tüm evrendeki olaylan "rastlantı" olarak yorumlayabilir. Herkes fikrinde özgürdür. Ancak, ma­ tematiksel olarak rastlantı ile açıklanamayacak olaylan, mey­ danlara çıkıp "rastlantıdır" diye anlam ve amacından soyutla­ mak isteyenleri, "bu inkar bir rastlantının eseridir" diye de görmezlikten gelmeyeceğiz. Meydanlara çıkıp halka yol gös­ terenler eleştiri oklarına hedeftirler.

• 92

Üzerinde 19 Var

Bismillahirrahmanirrahim

Ültimatom Suresi hariç Kuran'ın tüm sereleri Besmele ile baş­ lar: "Rahman, Rahim Allah'ın İsmiyle... �' Rahman ve Rahim kelimeleri, "rahmet" kökünden türetilen iki sıfat-isim olup, çok merhametli ve şefkatli" anlamlarına ge­ lir. Fatiha'nın başındaki Besmele, birinci ayet olarak numara­ landığı halde diğer surelerin başlarında yer alan Besmeleler bağımsız birer ayet sayılmaz. Bu konuda bazı ihtilaflar olma­ sına rağmen, matematiksel sistem şu anda dünyada en yaygın Kuran nüshalarında uygulanan numaralama sistemini doğru­ layarak geleneksel kuşkulan silmektedir. 11

Ayet sayılıp sayılmama yönünden Besmeleler iki kategoriye ayrılır: 1 . Bağımsız ayet numaralarına sahip Besmeleler: Bunlar iki adettir. Biri Fatiha'nın ilk ayetini oluşturur, diğeri de Ka­ rınca (Nemi) Suresi'nin 30. ayetinde yer alır. 2 . Bağımsız ayet numaralarına sahip olmayan Besmeleler: Ültimatom Suresi hariç geri kalan 112 surenin başında yer alan Besmeleler, o surelere dahil oldukları halde ayet nu­ marası taşımaz

& 93

Edip Yüksel

19 18 17 16 15 14 13 12 11 10 9 8 7

6

5 4

3

2

1

Besmelelerin bu farklı özelliklerinin Kuran'ın matematiksel sistemiyle ilişkili olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz.

Matematiksel Sistemin Parolası:

Kuran'ın ilk ayeti olan Besmele, 19 kodlu matematiksel siste­ min temelini oluşturur. Besmele'nin harflerini saymanız için Arap dilini bilmeniz gerekmez. Yirmi sekiz harften oluşan Arap alfabesini tanımanız veya referans için yanınızda bulun­ durmanız yeterlidir. Kuran'ın matematiksel kodunun, harfle­ rin sayısı ile ilgili örneklerini rahatlıkla incelemeniz için bu yirmi sekiz harfle tanışmanızı öneririm. Maksimum otuz da­ kikanızı alacak bu tanışma işlemi, sizin en büyük mucizeler­ den birine gözlerinizle tanık olmanızı sağlayabilir. Bu işi gö­ zünüzde büyütmeyin. Hevesli biri için on dakikadan daha kısa bir zaman alır.

• 94

Arap alfabesini oluşturan bu yirmi sekiz harf, kelimelerin baş­ larında, ortalarında ve sonlarında biraz farklı kılık ve kıyafet­ lerle arz-ı endam ederler. Genel bir kural olarak, harfler keli­ menin sonuna gelmeyince kuyruklarını kaybederler. Yani kuyruk, sondaki harfe takılır. Aşağıdaki tablo her harfin ko­ numa göre aldığı üç biçimi de sergiler.

Üzerinde 19 Var

Besmele'deki harflerin sayısı Şimdi Besmele 1 nin harflerini sayabilirsiniz. Tam 19 adet harfe sahip olduğunu göreceksiniz. Besmele 1 nin 19 harfe sahip oluşu konusunda geçmişte hiçbir ihtilaf söz konusu olmadı. Hemen her konuda ihtilaf eden sözde İslam alimleri, bu sayma işleminde her nasılsa ihtilaf edemediler. Zira bu işlem çok basitti. Arap alfabesini öğrenen altı-yedi yaşındaki çocuk­ lar bile onu rahatlıkla sayabilirdi. Ne var ki 19 kodunun getirdiği ışıktan rahatsız olan gönümü­ zün din adamları, Besmele 1 deki harflerin sayısı konusunda komik ihtilaflar göstermeye başladılar. Kuran 1 ın 19 kodunu inkar etmek için Besmele 1 ye zam yapma konusunda yeni içti­ hatlar sergileyen bizim mukallit mollaların kimine göre Bes­ mele 1 nin harfleri ya 20 1 dir, ya 21 veya 22 1 dir ama kesinlikle 19 değil! Besmele 1 nin 19 harfe sahip olmadığı konusunda nere­ deyse icma eden bizim ulemanın, 19 mucizesini karalamak için başlattığı cihadın diğer örneklerini, kitabımızın son bö­ lümlerinde tartışacağız inşallah. Kuran'da kaç Besmele var? Arapça okumasını bilmeyenler bile, Kuran 1 a baktığında sure­ lerin benzer bir açılış cümlesiyle, yani Besmele ile başladığını fark eder. Fatiha (Açan) Suresi 1 nin başındaki Besmele numa­ ralandığı halde, diğer surelerin başındaki Besmeleler numara­ l_anmaz. Bunun 19 kodu ile ilişkisini ileride göreceğiz. Kuran 1 da kaç Besmele var? Kuran 1 da 114 sure bulunduğunu biliyorsanız, muhtemelen 114 diye cevaplayacaksınız. Ne var ki, dokuzuncu surenin (Ültimatom Suresi) başında Besmele bulunmadığını anımsarsanız cevabı 113 ile değiştireceksiniz. Ancak, 113 sayısı matematiksel sistem açısından bir problem oluşturur: 113 sayısı 19 1 un katı değil; 1 eksik.

• 95

Edip Yüksel

On dokuz kodunun Kuran'daki rolünü incelemiş ve bu ko­ nuda az çok bir kanaate ulaşmışsanız bu problem kafanızı kurcalayacaktır. Zira 113 sayısının 19'un tam kah olması için bir ekstra Besmele yeterlidir. Problem nasıl çözülüyor? Bu problemi çözmek için Kuran'ı baştan sona gözden geçir­ meye başlıyorsunuz. Nitekim 9. surede kayıp olan Besme­ le'nin tam 19 sure sonra, 27. surenin (Karınca) içinde bir ekstra Besmele ile karşılandığına tanık olursunuz. Karınca Suresi'nin 30. ayeti, Süleyman Peygamber'in Sebe Kraliçesi Belkıs'a gön­ derdiği mektubun ilk cümlesini alınhlar:

" O, Süleyman ' dandır ve o, 'Rahman, Rahim ALLAH' ın İsmiy­ le' dir" (2 7:30)

Karınca Suresi iki Besmele içermekle probleme çözüm getirir. Kuran'daki tüm Besmelelerin sayısı 114 (19x6) olur. Dahası bu çözüm, 19 sistemine ait detay öğeler sağlar. Problemi çözen ekstra Besmele'nin sure ve ayet numaralarının toplamı (27+30) da 57 olup, 19'un tam 3 kahdır.

• 96

Kayıp Besmele ile Ekstra Besmele arasındaki 19 surenin nu­ maralarını toplarsanız (9 + 10 + 11 + 12 + 13 + 14 + 15 + 16 + 17 + 18 + 19 + 20 + 21 + 22 + 23 + 24 + 25 + 26 + 27), 342 sayısını elde edersiniz. Bu sayı 19'un tam kahdır ama bu bir matema­ tiksel özelliktir. Zira birbirini izleyen her 19 sayının toplamı da19'un tam kahdır. Ancak, Karınca Suresi'nin iki Besmele'si arasındaki kelimeleri sayarsanız, tam 342 kelime olduğunu görürsünüz, yani 19x18. Kelimeleri standart bir sisteme göre saymak için, Kuran'ın en son inen suresi olan Zafer (Nasr) Su-

Üzerinde 19 Var

resi'nin 19 kelimeden oluştuğunu aklınızda tutun. Tarih bo­ yunca, kelime sayımında hemen hemen ittifak edilen bu kısa sureyi kriter edinin. Bir problemin öğrettiği dersler Matematiksel sistemin yaratıcısı, bizi ufak bir problemle karşı karşıya getirerek ve sonra ilginç bir çözüm sunarak: 1. Matematiksel sisteme karşı bizde merak uyandırıyor. 2. Matematiksel sistemin mükemmel olması gerektiği biçi­ mindeki entelektüel kanımızı destekliyor. 3. Kafamıza takılan soruların cevaplarını araştırmamız ge­ rektiğini öğütlüyor. 4. Sure başlarındaki Besmelelerin bir rastlantı veya keyfi bir alışkanlık sonucu olmadığını bildiriyor. (Her surenin ba­ şında Besmele bulunsaydı, Besmele'lerin sayısının 19'un tam katı olması bağımsız bir anlama sahip olmayacaktı. Zira, zaten surelerin sayısı 19'un tam katıydı.) 5. Problemin çözümünde matematiksel dokunun, bazı detay örgülerini sunarak bize bu çözümün 19 kodu ile olan iliş­ kisini kanıtlıyor. 6. Surelerin sırasının rastlantı olmadığını, surelerin matema­ tiksel koda göre dizildiğini öğretiyor. 7. On dokuz kodunun daha önceki peygamberlerin kitapla­ r�da da mevcut olduğunu ima ediyor (27:30).

.. 97

Edip Yüksel

Besmele Fonnülünü Olu ş turan Kelimeler Bu bölümde Besmele'yi oluşturan dört kelimenin Kuran' da geçiş sayılarını sırayla inceleyeceğiz. Vereceğimiz listeleri "rastgele kontrol" denilen yöntemle kontrol edebilirsiniz. Lis­ telerdeki verileri gelişigüzel seçerek, elinizdeki Kuran ile kar­ şılaştırınız. Hatta dilerseniz bizim sunduğumuz listeleri, İs­ lam dünyasındaki en popüler Kuran fihristi "El-Mu' camül Müfehres Li elfazil Kuranil Kerim" ile karşılaştırabilirsiniz. Muhammed Fuad Abdulbaki tarafından hazırlanan bu ünlü fihristin ilk baskısı, Kuran' ın matematiksel sisteminin keşfin­ den çok önce, 1938 yılında yapılmıştı. Bunu özellikle unutma­ manızı umarım. Besmele' yi oluşturan dört kelimenin her biri, Kuran boyunca, Besmele' yi oluşturan harflerin sayısının, yani 19 ' un tam kat­ ları olarak tekrarlanır. Besmele, iç içe geçmeli olağanüstü bir matematiksel örgü İle kilitlenmiştir. Kilidin şifresi ise kuşku­ suz 19 ' dur! �I

"İSİM" kelimesi

Besmele' nin ilk kelimesi Kuran' da 19 kez geçer.

19

• 98

= 19 X 1

Aşağıda ( f-""" 1 ) : "İSM" kelimesinin yalın olarak geçtiği sure ve ayetlerin listesini sunuyoruz:

Üzerinde 19 Var

No Sure/ Ayet 10 49:11 11 55:78 12 56:74 13 56:96 14 69:52 15 73:8 16 76:25 17 87:1 18 87:15 19 96:1 "İsm" kelimesi, Kuran boyunca tam 19 kez geçer. Burada önü­ müze iki şık çıkar: "İSM" kelimesinin üç yerde "B" hafiyle kay­ naştırılarak "BSM" (ismiyle) biçiminde yazıldığını görürüz. Bu durumda kelimenin ilk harfi "Elif" (yani "İ") kalkar. "İsmihu" (onun ismi), "esma" (isimler), "esmaihi" (onun isimleri) ve "es­ maihim" (onların isimleri) kelimelerinde ise "İSM" kelimesine çeşitli zamirler bitişmekte veya Arapçaya özgü çoğul formuna sokulmakta. Bütün bu durumlarda "İSM" kelimesinin yazılış biçimi değişir. No Sure/ Ayet 1 5:4 2 6:118 3 6:119 4 6:121 5 6:138 6 22:28 7 22:34 8 22:36 9 22:40

On dokuz yerde ise "İSM" kelimesi yalın olarak, herhangi bir deformasyona uğramadan "Elif" harfi ile birlikte yazılır. Ya­ zımdaki bu değişikliği Türkçeye çevirmek gerekirse şu örneği verebiliriz: Besmele'nin ilk kelimesi, Kuran boyunca "ismiyle" biçiminde üç kez tekrarlanır. (1:1; 11:41; 27:30) "İsim" ve "isim (ile)" bi­ çimlerinde ise 19 kez tekrarlanır. Elementlerin periyodik cet­ veli üzerinde inceleme yapan bir kimyacının objektif yaklaşı­ mına benzer bir yaklaşım gösterdiğimizde, 19 kez tekrarlanan formun matematiksel sistem içinde önemli bir role sahip ol­ duğunu görürüz. Bu konudaki tercih elbette bize bırakılmış­ hr. İlk adımımızdaki özgür seçimimiz bizi periyodik bir cet­ vele ulaştırabileceği gibi onu görmememizi de sağlayabilir.

_... 99

Edip Yüksel

Bu özgür seçim imkanının daha ilk adımda özellikle sağlan­ dığı konusundaki kanımızı da burada belirtmek isteriz. Beri­ deki sayfalarda vereceğimiz örnekler, bizimle aynı kanaati paylaşmanızı sağlayabilir. Bir önceki sayfada sözünü ettiğimiz ünlü Kuran indeksinde "İSM" kelimesi, diğer formlarından ayrı olarak sayılır ve Ku­ ran'da 19 kez geçtiği kaydedilir. İnkarcı mollalar, ellerindeki fihristi hazırlayan M. Fuad Abdulbaki'nin de biz doğmadan bizimle işbirliği yapmış olduğunu iddia etmezler herhalde!

ALLAH" kelimesi �' Besmele'nin ikinci kelimesi Kuran'da 2698 kez geçer

2698 = 19 X 142 Aşağıdaki listenin doğruluğunu "random check/ rastlantısal kontrol" metoduyla kontrol edebilirsiniz. (ANT kısaltması "Ayet Numaralarının Toplamı" için kullanıldı.) "ALLAH" isminin geçtiği surelerin ve ayetlerin listesi: No Su re/ Ayet ı\NT

1 2 3 4 5 6 7 8 9 11 12 13 � 1 00

1:1 1 :2 2:7 2:8 2:9 2:10 2:15 2:17 2:19 2:20 2:22 2:23

1 3 10 18 27 37 52 69 88 108 130 153

No Su re/ Ayet

978 979 980 981 982 985 986 987 988 989 993 995

7:62 7:65 7:69 7:70 7:71 7:73 7:74 7:85 7:86 7:87 7:89 7:99

ANT

66619 66684 66753 66823 66894 66967 67041 67126 67212 67299 67388 67487

N o S u re/ Ayet AN I

1827 1829 1830 1831 1832 1833 1834 1835 1836 1837 1838 1839

27:62 27:63 27:64 27:65 27:79 27:87 27:88 27:93 28:13 28:27 28:28 28:30

101183 101246 101310 101375 101454 101541 101629 101722 101735 101762 101790 101820

-

Üzerinde 19 Var No Sure/ Ayet ANT

15 17 18 19 20 22 23 24 26 27 28 29 31 32 33 34 35 38 39 40 41 43 45 47 48 49 50 51 53 55 56 57 59 60

2:26 2:27 2:28 2:55 2:60 2:61 2:62 2:64 2:67 2:70 2:72 2:73 2:74 2:75 2:76 2:77 2:79 2:80 2:83 2:85 2:88 2:89 2:90 2:91 2:94 2:95 2:96 2:97 2:98 2:101 2:102 2:103 2:105 2:106

179 206 234 289 349 410 472 536 603 673 745 818 892 967 1043 1120 1199 1279 1362 1447 1535 1624 1714 18051899 1994 2090 2187 2285 2386 2488 2591 2696 2802

No Sure/ Ayet

996 997 999 1000 1001 1004 1005 1006 1007 1008 1009 1010 1011 1012 1013 1014 1015 1016 1017 1020 1021 1023 1026 1029 1030 1033 1034 1035 1036 1037 1038 1040 1041 1042

7:101 7:105 7:128 7:131 7:140 7:158 7:164 7:169 7:178 7:180 7:185 7:186 7:187 7:188 7:189 7:190 7:194 7:196 7:200 8:1 8:2 8:7 8:10 8:13 8:16 8:17 8:18 8:19 8:20 8:22 8:23 8:24 8:25 8:27

ANT

67588 67693 67821 67952 68092 68250 68414 68583 68761 68941 69126 69312 69499 69687 ' 69876 70066 70260 70456 70656 70657 70659 70666 70676 70689 70705 70722 70740 . 70759 70779 70801 70824 70848 70873 70900

No Sure/ Ayet ANT

1840 1842 1843 1844 1845 1846 1848 1850 1851 1852 1855 1856 1857 1858 1860 1861 1862 1863 1865 1866 1870 1871 1872 1875 1877 1879 1880 1881 1882 1883 1884 1885 1886 1887

28:49 28:50 28:56 28:60 28:68 28:70 28:71 28:72 28:75 28:76 28:77 28:78 28:80 28:81 28:82 28:87 28:88 29:3 29:5 29:6 29:10 29:11 29:16 29:17 29:19 29:20 29:22 29:23 29:24 29:25 29:29 29:36 29:40 29:41

101869 101919 101975 102035 102103 102173 102244 102316 102391 102467 102544 102622 102702 102783 102865 102952 103040 103043 103048 103054 103064 103075 103091 103108 103127 103147 103169 103192 103216 103241 103270 103306 103346 103387 101

Edip Yüksel Nn Sure/ Avel ANT

62 64 66 67 68 69 72 73 74 76 77 78 79 80 82 83 86 87 90 91 93 94 95 96

97 99 100 101 102 107 108 109 110 111 1 02

2909 2:107 2:109 3018 3128 2:110 3240 2:112 3353 2:113 2:114 3467 3582 2:115 3698 2:116 2:118 3816 2:120 3936 2:126 4062 2:132 4194 4330 2:136 2:137 4467 2:138 4605 4744 2:139 4884 2:140 2:142 5026 2:143 5169 2:144 5313 2:148 5461 5610 2:149 5763 2:153 5917 2:154 2:156 6073 6231 2:158 2:159 6390 6551 2:161 6715 2:164 6880 2:165 2:167 . 7047 7216 2:169 2:170 7386 2:172 7558

No Surl'/ Ayl'I

1043 1045 1047 1049 1050 1051 1052 1054 1055 1058 1060 1062 1064 1065 1067 1069 1071 1073 1074 1077 1079 1080 1081 1084 1085 1086 1087 1088 1091 1093 1094 1096 1098 1100

8:28 8:29 8:30 8:33 8:34 8:36 8:37 8:39 8:40 8:41 8:42 8:43 8:44 8:45 8:46 8:47 8:48 8:49 8:51 8:52 8:53 8:55 8:58 8:60 8:61 8:62 8:63 8:64 8:66 8:67 8:68 8:69 8:70 8:71

ANT

70928 70957 70987 71020 71054 71090 71127 71166 71206 71247 71289 71332 71376 71421 71467 71514 71562 71611 71662 71714 71767 71822 71880 71940 72001 72063 72126 72190 72256 72323 72391 72460 72530 72601

No Sun'/ Ayet ANT

1888 1889 1891 1892 1894 1895 1896 1898 1900 1901 1902 1903 1904 1905 1906 1908 1909 1910 1911 1912 1913 1914 1916 1917 1918 1920 1921 1922 1923 1924 1925 1926 1927 1928

29:42 29:44 29:45 29:50 29:52 29:60 29:61 29:62 29:63 29:65 29:67 29:68 29:69 30:4 30:5 30:6 30:8 30:9 30:10 30:11 30:17 30:29 30:30 30:37 30:38 30:39 30:40 30:43 30:48 30:50 30:54 30:56 30:59 30:60

103429 103473 103518 103568 103620 103680 103741 103803 103866 103931 103998 104066 104135 104139 104144 104150 104158 104167 104177 104188 104205 104234 104264 104301 104339 104378 104418 104461 104509 104559 104613 104669 104728 104788

Üzerinde 19 Var No Su rl'/ Ayet ANT

113 115 116 117 118 119 121 125 126 128 129 130 132 134 137 138 139 141 142 143 145 146 147 148 150 151 153 155 156 159 161 162 163 165

2:173 2:174 2:176 2:177 2:181 2:182 2:185 2:187 2:189 2:190 2:192 2:193 2:194 2:195 2:196 2:197 2:198 2:199 2:200 2:202 2:203 2:204 2:205 2:206 2:207 2:209 2:210 2:211 2:212 2:213 2:214 2:215 2:216 2:217

N o Su re/ Ayet

1102 7731 7905 1103 1105 8081 8258 1106 8439 1108 1111 8621 1112 8806 1113 8993 9182 1114 9372 1116 1117 9564 9757 · 1118 1119 9951 10146 1121 10342 1124 10539 1125 10737 1128 10936 1132 11136 1134 11338 1135 11541 1138 11745 1139 11950 1140 12156 1142 12363 1144 12572 1146 12782 1149 12993 1150 13205 1152 13418 1154 13632 1157 13847 1160 14063 1161 14280 1162

8:72 8:74 8:75 9:1 9:2 9:3 9:4 9:5 9:6 9:7 9:9 9:13 9:14 9:15 9:16 9:17 9:18 9:19 9:20 9:22 9:24 9:25 9:26 9:27 9:28 9:29 9:30 9:31 9:32 9:34 9:36 9:37 9:38 9:39

ANT

72673 72747 72822 72823 72825 72828 72832 72837 72843 72850 72859 72872 72886 72901 72917 72934 72952 72971 72991 73013 73037 73062 73088 73115 73143 73172 73202 73233 73265 73299 73335 73372 73410 73449

No S u n'/ Ayet A N r

1929 1930 1931 1933 1934 1936 1937 1939 1940 1942 1943 1945 1947 1949 1950 1952 1954 1955 1956 1958 1960 1961 1963 1964 1966 1968 1970 1971 1973 1974 1975 1977 1979 1980

31:6 31:9 31:11 31:12 31:13 31:16 31:18 31 :20 31 :21 3.1 :22 31 :23 31 :25 31 :26 31 :27 31:28 31 :29 31:30 31 :31 31 :32 31 :33 31 :34 32:4 33:1 33:2 33:3 33:4 33:5 33:6 33:9 33:10 33:12 33:15 33:17 33:18

104794 104803 104814 104826 104839 104855 104873 104893 104914 104936 104959 104984 105010 105037 105065 105094 105124 105155 105187 105220 105254 105258 105259 105261 105264 105268 105273 105279 105288 105298 105310 105325 105342 105360 1 03

Edip Yüksel No Sure/ Avct ANT

168 169 172 173 175 176 178 180 181 182 185 189 191 195 197 199 200 203 204 205 206 207 208 210 212 214 217 221 225 229 230 234 235 237 104

2:218 2:219 2:220 2:221 2:222 2:223 2:224 · 2:225 2:226 2:227 2:228 2:229 2:230 2:231 2:232 2:233 2:234 2:235 2:237 2:238 2:239 2:240 2:242 2:243 2:244 2:245 2:246 2:247 2:249 2:251 2:252 2:253 2:255 2:256

14498 14717 14937 15158 15380 15603 15827 16052 16278 16505 16733 16962 17192 17423 17655 17888 18122 18357 18594 18832 19071 19311 19553 19796 20040 20285 20531 20778 21027 21278 21530 21783 22038 22294

No Sure/ Ayet

1167 1168 1170 1171 1173 1174 1175 1176 1177 1179 1180 1181 1182 1183 1187 1190 1192 1194 1195 1196 1197 1198 1200 1201 1204 1206 1209 1210 1211 1213 1214 1217 1219 1220

9:40 9:41 9:42 9:43 9:44 9:45 9:46 9:47 9:48 9:51 9:52 9:54 9:55 9:56 9:59 9:60 9:61 9:62 9:63 9:64 9:65 9:67 9:68 9:70 9:71 9:72 9:74 9:75 9:77 9:78 9:79 9:80 9:81 9:83

ANT

73489 73530 73572 73615 73659 73704 73750 73797 73845 73896 73948 74002 74057 74113 74172 74232 74293 74355 74418 74482 74547 74614 74682 74752 74823 74895 74969 75044 75121 75199 75278 75358 75439 75522

No Sure/ Avct AN1

1982 1985 1987 1988 1990 1993 1994 1996 1997 1998 2000 2002 2004 2006 2011 2014 2017 2019 2020 2021 2022 2024 2026 2028 2029 2032 2033 2035 2036 2038 2039 2041 2042 2043

33:19 33:21 33:22 33:23 33:24 33:25 33:27 33:29 33:30 33:31 33:33 33:34 33:35 33:36 33:37 33:38 33:39 33:40 33:41 33:46 33:47 33:48 33:50 33:51 33:52 33:53 33:54 33:55 33:56 33:57 33:59 33:62 33:63 33:64

105379 105400 105422 105445 105469 105494 105521 105550 105580 105611 105644 105678 105713 105749 105786 105824 105863 105903 105944 105990 106037 106085 106135 106186 106238 106291 106345 106400 106456 106513 106572 106634 106697 106761

Üzerinde 19 Var \,ı l

238 241 244 245 248 249 250 252 254 255 256 258 259 260 262 264 266 268 269 270 271 277 279 282 283 284 285 287 288 289 290 291 293 295

'-,ll l l'

, \ \ \' i

2:257 2:258 2:259 2:260 2:261 2:262 2:263 2:264 2:265 2:266 2:267 2:268 2:270 2:211 2:272 2:273 2:275 2:276 2:278 .2:279 2:281 2:282 2:283 2:284 2:285 2:286 3:2 3:4 3:5 3:7 3:9 3:10 3:11 3:13

\ '\, 1

22551 22809 23068 23328 23589 23851 24114 24378 24643 24909 25176 25444 ' 25714 25985 26257 26530 26805 27081 27359 27638 27919 28201 28484 28768 29053 29339 29341 29345 29350 29357 29366 29376 29387 29400

'\, >

1221 1222 1223 1224 1225 1227 1228 1230 1231 1232 1234 1235 1239 1240 1242 1243 1245 1246 1248 1250 1251 1253 1254 1257 1258 1259 1261 1263 1264 1266 1267 1270 1271 1272

'-,l l l \' / \ \ ı•I

9:84 9:85 9:86 9:89 9:90 9:91 9:93 9:94 9:95 9:96 9:97 9:98 9:99 9:100 9:102 9:103 9:104 9:105 9:106 9:107 9:108 9:109 9:110 9:111 9:112 9:114 9:115 9:116 9:117 9:118 9:119 9:120 9:121 9:123

\ '\, 1

75606 75691 75777 75866 75956 76047 76140 76234 76329 76425 76522 76620 76719 76819 76921 77024 77128 77233 77339 77446 77554 77663 77773 77884 77996 78110 78225 78341 78458 78576 78695 78815 78936 79059

'\ ıı '-, ll l l'; \\ 11

y l.i.a.ll

�..ı....ı

J L.ıll y l.i.a.ll t!>-6" Ü,j,4A

..,.._,.;.1 1

Jılj

ı_S� I JA I ı:,Laı....ll Al

312 312 314 319 336 352 350 355

3 3 45

409 428 434 465 476

11

489 500 521 522 526 541 544

550 572 583 621 662

19 (19xl)

1 1 4 1 1 8 1 2 1 1 2 14 4 1 2 1 1 1 2 1

Üzerinde 19 Var

Halik? Hallak? Muktedir Zud Tavl Ahir

�I �I J...ll4.o J_,ı...ıı j.l .;>"il

Hayr Habir Zul Kuvve

fi.>

Zu Mirre Zu Ikabin Elim

.i.>4 J-l

Zur Rahrne Hafiz Refiud Derecat Azim Zul Mearic Ganiy Zul Celali vel ikram Zu Rahmetin Vasia Zahir

fi.+>

.i.,.aJ I J-l

., ..,. l..ö. ' � a..-_,Jı .,j

j

� �J.ıJ I �J

�I r;,W l .,j

� r !ıS'"il J JLıt.11 J-l ., Jj � 4.e>

-l

�I

Gaffar Gafur Zuntikam Zul Arş Galibun Ala Emrih

yilll

Ehlül Mağfire

.;.,_lil. 1 JA 1

J_,.u.11 r u... ı .,j ıP,..,...ıı j.l

�.)A, ı.P- ..,.J�

730 730 744 782 802 810 812 848 951 960 990 998 998 1020 1051 1060 1098

8 2 3 1 1 1 44 1 1 1 2 3 1 6 1 18 2

1100

1

1106 1280 1286 1298 1307 1389 1392

1 5 91 4 4 1 1 1 29

Edip Yüksel

uJ"ı/1 J .:._,....JI t,!.l.ı

1616 1662

6 2

uJ"ı/1 J .:._,....JI ),.ü

1866

6

Ö_ı-il.o j.l

2031

1

2064 2636

1 1 6

Zu Fadl Bedius Semavati vel Ard Fatiris Semavati vel Ard Zu Mağfire

J+-9 J .l

Gafiriz Zenb Zu Fadlin Azim Zul Fadlil Azim

..,_.; .il 1 _;,A'-'



Ali Allıb

� J+-9J.l �l �IJ .l

2698 (19x142)

�,.,

1 9 ( 1 9xl ) 2698 (19xl42)

�)l

57 ( 1 9x3 )

("P-)1

1 1 4 ( 1 9x6)

Vıbid

�I J.;o,ill jJ Zlı-1 ,.... • Azim

Medd

�t.. Caııl '

Tekrarlanma sayıları ve sayısal değerleri 19'un katı olan 8 ismi gruplandırırsak simetrik bir tablo elde ederiz. Sol taraftaki 4 ismin frekansları ile sağ taraftaki dört ismin sayısal değerleri birbirine kilitlenerek mükemmel bir tablo oluşturmakta:

42 X 192 = 57767 Görüldüğü gibi, Tanrı'nın Kuran'da geçen isimlerini 19 ko­ duna göre incelediğimizde şu sonuçla karşılaşırız: 1. Tanrı'nın isimlerinden sadece 4 tanesinin Kuran'daki tek­ rarları 19'un tıım katıdır . 1 30

Üzerinde 19 Var

2. Tanrı'run isimlerinden sadece 4 tanesinin sayısal (ebced) değeri 19'un tam katıdır. 3. Dörder isimden oluşan her iki gruptaki 19'un katı olan sa­ yılar, tam birbirine denk gelmektedir. 4. On dokuzun tam katı olan ve birbirleriyle ikişer ikişer ça­ kışan bu sayılar, aynı zamanda Besmele'deki kelimelerin Kuran'daki tekrarlarıdır. Besmele'nin anlamına bir katkı Besmele'nin dört kelimesinin Kuran'daki tekrarlanma sayıla­ rını Besmele'deki sıra�ıyla alalım ve her birisine karşılık gelen Allah'ın isimleriyle eşleyelim: Allah BİR'dir. (Vahid) Bir, sadece BİR TEK Tanrı vardır. Bu, Kuran'ın ve tüm elçilerin bize ilettiği mesajın ana temasıdır. Tüm yaratıklar, Allah'a hiç­ bir konuda ortak koşmamaları konusunda uyarılmıştır. Tarih boyunca, dinlerinde aşırıya giden insanlar, peygamberlerini, din adamlarını, ruhbanlarını, politika ve ilim adamlarını de­ ğişik biçimlerde Allah'a ortak koşmuşlardır. Kuran, bizi sü­ rekli olarak bu zaafa karşı uyarır. Zira Tanrı'ya karşı işlenen suçların tek affedilmeyecek olanı şirktir, yani Tanrı'ya veya hükmüne ortak koşmaktır. Allah bir oluşuna tanıktır (şehit). Melekler ve inananlar da buna şahadet eder. (3.18) Allah SONSUZ LUTUF SAHİBİ'dir. (Zul Fadlil Azim) O her şeyin üstündedir. Sonsuz güç sahibidir. O, nimetlerini çok cömertçe bağışlar: Hayat, zeka, irade, zihinsel yetenekler, bildiğimiz ve bilemediğimiz sayısız nimetler ... Bağışladığı ni-

4 13 1

Edip Yüksel

metlerden biri de insanlara hikmet (bilgelik) kazandıran va­ hiydir. Vahiy, bir insanın salt kendi gayretiyle elde edemeye­ ceği bilgileri içerir. Allah'ın elçileri, O'nun bu isminin bir te­ cellisi olarak insanlar arasından seçilirler. Muhammed Pey­ gamber, bilgelik kaynağı olan Kuran'ı bize ulaştırmak için se­ çilmişti. (4 :113 ) Allah'ın SANI YÜCE'dir. (Mecid) O, evrende ŞANI YÜCE bir yönetime sahiptir. (85 :15 ) Canlı cansız her şey O'nu tespih ederek yüceltir. O'nun en son me­ sajı, ŞANI YÜCE olan Kuran'da bulunur. (50:1 ) Allah, TOPLAYAN ve BİR ARAYA GETİREN'dir. (Cami) Kuran O'nun sözüdür. Ayetleri 114 surede TOPLAYAN biz­ zat O'dur (75 :17). Tanrı, hesap gününde insanları TOPLAYA­ CAK ve mesajına karşı olan tavırlarının hesabını soracaktır. TOPLAYAN (Cami) isminin sayısal değeri Kuran'ın neden 95 sure yahut 133 sure değil de 114 sure içerdiğini açıklar.

İsm-i Azam (en büyük isim) hangi isimdir? Allah'ın en büyük isminin varlığına olan inancın temeli, Ku­ ran'da en az üç kez tekrarlanan "Fasabbih bismi Rabbikal Azim" -"Öyleyse Rabbini büyük ismiyle tespih et" - (56 :74 ,96; 69 :52) ayetidir.

• 132

Tanrı'nın en büyük ismi tarih boyunca büyük spekülasyon ko­ nusu olmuştur. Hadis kitaplarında İsm-i Azam olduğu iddia edilen isimlerin sayısı o kadar çoktur ki, neredeyse Tanrı'nın tüm isimleri aday olarak sunulmuştur. örneğin Gaffar, Hayy, Vehhab, Veli, Karib, Sami', Halim, Alim, Ali, Azim, Allah,

Üzerinde 19 Var

Ahad, Saınad, Rahman, Berr, Rahim, Kayyum, Zahir, Zulce­ lali vel İkram, Bediussaınavati vel Ard, Hakem, Kuds ve ben­ zerlerinin, ayrı ayrı veya üçlü-beşli kombinasyonlar halinde İsm-i Azam oldukları iddia edilmiştir. Dahası, Tanrı'nın Kuran'da geçen isimleri göz ardı edilerek yeni isimler türetilmiş ve İsm-i Azam olarak sunulmuştur. ör­ neğin; Cevad, Hannan, Mennan, Ferd... Hatta hadis kitaplarındaki İsm-i Azam adayları enflasyonun­ dan cesaret alan evliya ve ulema, yaratıcılık yeteneklerini kul­ lanarak ilginç adaylar ileri sürmüşlerdir. örneğin; A.L.M., K.H.Y.'A.S., H. M., 'A.S.Q. gibi Kuran'ın başlangıç harfleri veya yedi Arap harfi veya Rufıyail, Cebrail, Semsemayil, Sarfiyail, Anyail gibi İbranice isimler veya muskalarda görülen acayip ve garaip semboller... İsm-i Azam araştırması yüzyıllar boyunca birçok saf insanın rüyalarını ve hatta en önemli gündemini işgal eder. Define av­ cılığını andıran bu tutkunun temelinde İsm-i Azam hakkında uydurulan dini hikayeler yatar. Aladdin'in sihirli lambasına benzer bir fonksiyon yakıştırılarak, camilerde ve tekkelerde reklam edilen İsm-i Azam, elbette birçok insanın ilgisini çeke­ cektir. Palavralarla yaratılan bu talep yine palavralarla yaratı­ lan bir arz ile doyuruluyor. Kuran'ın matematiksel sistemi İsm-i Azam etrafında oluştu­ rulan bu şarlatanlığı açığa çıkarır. Aşağıya sıraladığımız se­ beplerden ötürü ZÜL FADLİL AZİM isminin İsm-i Azam ol­ duğu ortaya çıkar: 1. Bu isim, Tanrı'nın en büyük isminden söz eden ayetlerde aynen geçen "azim" (büyük) kelimesini içinde bulundurur (56:74,96; 69:52). 2. Sayısal olarak Besmele'deki "Allah" ismini karşılar.

• 133

Edip Yüksel

3.

Kuran'da geçen Allah'ın tüm isimlerinin arasında, ebced sistemine göre EN BÜYÜK (AZAM) sayısal değere sahip­ tir: 2698.

4. Allah'ın isimlerinin "en büyüğü" denilince akla gelebilen "diğer isimler küçük mü ki?" sorusu da ortadan kalkıyor. Zira bu ismin büyüklüğü sayısal açıdan ve bize bakan te­ zahüründen dolayıdır. Yüzyıllar boyunca tahmin veya palavralara nişan tahtası ya­ pılan İsm-i Azam hakkındaki bu bilgi, Tanrı'nın inananlara bir rahmetidir. Tanrı, Hicri 15. yüzyıl başında lütfettiği matema­ tiksel mucizeyle bir eleme yapmaktadır. Bağnazlık, inat, kibir ve geçmişlerini körü körüne taklit gibi nedenlerle, bu muci­ zeyi inkar etmeyen ve onu "en büyük ilahi yardımlardan biri" olarak bilen kullarını ileri bir anlayış düzeyine yükseltmekte­ dir. (74:37) Nitekim matematiksel mucizenin etkisiyle zihni yeteneklerini dejenerasyondan kurtaranlar, kendilerine verilen akıl nime­ tini Allah'ın arzuladığı doğal biçimde kullanmayı da öğren­ mektedirler. Beyinlerini hurafe ve hikayelerden temizlemek­ tedirler. Zulfadlil Azim ismiyle onurlananlar, o ismi hakkıyla kavra­ yanlardır. Peygamberler ve onu izleyen gerçek müminler, bu isimle Allah'tan istenilmesi gereken en büyük yardımı ister­ lerdi. Tevhid inancını putperestlikle bulayanlar ise bu ismi binlerce kez dillerinde tekrarlasalar bile hiçbir yararını göre­ mezler.

• 134

Üzerinde 19 Var

İç İçe Geçmeli Kilitleme Sistemi örneklere geçmeden önce, Besmele'nin kimyasal ve fiziksel kompozisyonu hakkında öğrendiklerimizi bir tablo halinde özetleyelim: (Arapça orijinalde yazılan harfler BÜYÜK harf­ lerle gösterilmiştir) 1

BiSM

3

2,60,40

2

ALLaH

4

1,30,30,5

3

AL-RaHMaN

6

1,30,200,8,40,50

329

4

AL-RaHİM

6

1,30,200,8,10,40

289

Toplam

19

102 66

786

Amerika'da yaşayan Abdullah Arık kardeşimiz, "Beyond Pro­ bability" adlı dizinin ilk kitapçığını tamamıyla Besmele'nin matematiksel yapısına ayırmış bulunuyor. (Dileyenler şu ad­ resten isteyebilir: Monotheist Productions International, P.O. Box 43476, Tucson, AZ 85733-3476, USA.) Besmele'nin 19 koduyla ilişkisi üzerine şuraya kadar vermiş bulunduğumuz örneklere ek olarak, burada sadece birkaç ör­ nek daha vermek istiyoruz: 1. On dokuz harften oluşan Besmele'nin kelimelerindeki Ii.arf sayısını, her kelimenin sıra numarasından sonra ya­ zarsak elde edeceğimiz sekiz rakamlı sayı 19'un tam katı­ dır: 1 3 2 4 3 6 4 6 = 19 X 19 X 36686 2. Birinci örnekteki kelimelerin harf sayısı yerine, onların toplam ebced değerlerini yerleştirelim. Her kelimenin sıra

• 1 35

Edip Yüksel

numarasından sonra o kelimenin toplam ebced değerini koyarak elde edeceğimiz 15 rakamlı sayı, 19 'un tam katı­ dır. 1 102 2 66 3 329 4 289 = 19 X 23 X 252234 858797 3 . İkinci örnekteki kelimelerin toplam ebced değerleri ye­ rine, her harfin ayrı ayrı ebced değerlerini yerleştirelim. örneğin ilk kelimenin toplam ebced değeri olan 102 ye­ rine, o kelimedeki üç harfin ebced değeri olan 2 , 60, 40 sa­ yılarını koyalım. Sonuç olarak elde edeceğimiz 37 rakam­ lık sayı 19 'un tam katıdır: = 19 X 2 A4 X 5 4.

X 137 X 6

052641 808995 932674 241502 175471

Birinci örnekte kullandığımız her kelimenin harf sayısı yerine, o kelimedeki haberin kümülatif toplamlarını yer­ leştirelim. örneğin ikinci kelimenin harf sayısı olan 4 sa­ yısı yerine, o kelimeyle birlikte baştan itibaren toplam harf sayısını yani (3+4 =) 7 'yi koyalım. Böylece, her kelimenin sıra numarasından sonra o kelimeye denk gelen harflerin kümülatif toplamlarını yazdığımızda elde edeceğimiz 10 rakamlı sayı, 19 'un tam katıdır: 1 3 2 7 3 13 4 19 = 19 X 69 858601

5.

İkinci örnekte kullandığımız her kelimenin toplam ebced değeri yerine onların kümülatif ebced toplamlarını yazar­ sak elde edeceğimiz 16 rakamlı sayı: 1 102 2 168 3 497 4 786 = 19 X 2

6.

X

3 X 9 668568 727849

Besmeleyi oluşturan kelimelerin sayısı, harflerin sayısı ve toplam ebced değerini yan yana yazımından oluşan 6 ra­ kamlı sayı: 4 19 786 = 19 X 2 X 11047

• 136

Üzerinde 19 Var

Açılış (Fatiha) Suresi

Kuran'ın ilk suresi Fatiha olup " açan, başlatan, anahtar" an­ lamlarına gelir. Fatiha Suresi, Besmele'nin ilk ayet olarak nu­ maralandığı tek suredir. Diğer surelerin başındaki Besmeleler bağımsız bir ayet numarasına sahip değildir. Bu özgünlüğe sahip olan Fatiha'nın, kronolojik sırada 74 :30 da yer alan "Üze­ rinde on dokuz var." ayetinden sonra indiğini bildiren riva­ yetler doğru olsa gerek. On dokuz sayısıyla Besmele arasın­ daki güçlü ilişki bu rivayeti anlamlı kılar. Fatiha (Açan) Suresi'ni, üç vakit namazın her rekatında oku­ ruz. Müslümanlarca her gün sık sık tekrarlanan Fatiha Sure­ si'ndeki matematiksel yapıya örnekler vermeden önce anla­ mını verelim: 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7.

Rahman ve Rahim ALLAH'ın ismiyle. Övgü, evrenlerin Rabbi ALLAH'adır. Rahman, Rahim (Merhametli), Yargı gününün sahibi. Yalnız sana tapar, yalnız senden yardım dileriz. Bizi doğru yola ilet. Gazaba uğrayanların ve sapmışların değil; iyilikte bulunduğun kimselerin yoluna... Fatiha Suresi'nin yapısındaki matematiksel sisteme birkaç ör­ nek verelim:

1 . Sure numarası olan 1 rakamından sonra, ayetlerinin nu­ marasını sırasıyla yan yana koyarak elde edeceğiniz sayı 19 'un tam katıdır. 1 1 2 3 4 5 6 7 = 19 X 43 X 13751 2.

Ayet numaraları yerine b u ayetlerdeki harflerin sayısını yan yana koyduğunuzda elde edeceğiniz 15 rakamlı sayı da 19 'un tam katıdır.

-� 137

Edip Yüksel

= 19 X 17 X 23 A2 X 697 450129 3. Ayetlerin harf sayısından sonra, ebced değerlerini yerleş­ tirirseniz elde edeceğiniz sayı da 19'un katıdır. 1197861758112 6181124119 836181072436009 = 19 X 191 X 229 X 449 X 34819 X 921980 242853 130967 201379 4. Bu sayıya her ayetin numarasını soktuğumuzda oluşan sayı da 19'un tam katıdır. 111978621758131261841124151983661810727436009 = 19 X 3 X 1 964537 223826 864242 826739 508485 294925 042737 5. Anahtar suresinin numarasından sonra, toplam ayet sayı­ sını, toplam harf sayısını ve toplam ebced değerini yan yana yazdığınızda elde edeceğiniz sayı da 19'un tam katı­ dır... 1 7 139 10143 = 19 X 3 X 11 X 179 X 15271 Ne mutlu gören gözlere! Şu ana kadar tespit ettiğimiz matematiksel özelliklerin sadece küçük bir bölümünü sunduk burada. Hem tüm Kuran için­ deki konumuyla, hem de kendine özgü içyapısıyla canlı bir hücreye benzer Besmele... Hem makro ve hem mikro boyutlarda 19 merkezi etrafında odaklaşan Kuran'ın bu açı\ış formülü genetik bir kod gibi an­ lamlı ve etkilidir.

• 1 38

Daha Besmele'nin haberini sayamayan ve bu konuda her türlü ihtilafı gösteren sözde İslam alimleri için elbette lüks bir ince­ lemedir bu. Bir ilkokul öğrencisinin rahatlıkla becerebileceği basit bir sayma işleminde bile tökezleyen bizim mezhepçi din adamlarının bu matematiksel harmoniyi takdir etmelerini

Üzerinde 19 Var

beklemiyoruz. Onlar atalarını körü körüne izlemekte ısrar et­ mekle daha baştan şanslarını yitirmişlerdir. Zaten Kuran, 74:31 -51 ayetlerinde onları çok net bir fotoğrafa teşhir eder. Ancak, bizim materyalist bilim adamlarına ne demeli? Yerden göğe kadar küpleri ustaca üs tüste dizebilmesine rağmen en alttaki küpü boşlukta bırakmaktan sıkılmayan bilim adamla­ rından ne beklemeli? 1 1 Tanrı yoktur." gibi felsefi açıdan hiçbir geçerliliği olmayan bir savla ufuklarını karartan sözde bilim adamlarının, mukallit mollalardan özde hiçbir farkı yoktur. Birinin sağ gözü, "Rastlantı ve Kronik Şüphe" adlarındaki tanrıçalar tarafından kör edilmiş, diğerinin de sol gözü, "Ev­ liya ve Ulema" adlarındaki tanrılar tarafından lanetlenmiş. Böylece, her ikisi de holografik bir tabloyu görme şansından mahrum! Bu kadar net ve olağanüstü bir matematiksel olayı göreme­ yenleri gördükçe inancımız güçleniyor. Niçin? Çünkü, dog­ matik mucizeleri görmemesi, mucizelerin mucizevi bir özelli­ ğidir! (6 :25; 74 :31 ) Ne mutlu görenlere! Allah'a şükürler olsun.

Gördükten sonra inkar edenler

Mucizeyi göremeyenlerden söz ettik. Peki gördüğü halde inkar edenler de var mı? Kuran, 7:175 ayetinde mucizelere ta­ nık olduğu halde sonradan şeytana uyan bir tipten söz eder. Hatta 2 :109; 4 :115; 29 :38 ve 47:32 ayetleri geçmişten bazı ör­ neltler verir. Doğrusu, bu tür bir kişiliği bir türlü anlayamaz­ dım. Nasıl olur da bir insan bile bile tanık olduğu bir gerçeği inkar ederdi? Nasıl olur da rasyonel bir varlık, sonsuz hayatı geçici dünya hayatıyla değişebilirdi? Bu kategoriye giren birkaç kişiyle şahsen tanışma irnkfuurnız oldu. Güney Afrika'da İslam Propaganda Merkezi'nin başkanı olan Ahmed Deedat, onlardan biri... Kuran'ın matematiksel

• 139

Edip Yüksel

mucizesini 1980 Ağustos'unda Gençlik ve Spor Bakanlığı ta­ rafından Çanakkale'de düzenlenen uluslararası bir gençlik konferansında kendisinden öğı"enmiştik. Kitabım, 12 Eylül 1980 askeri darbesinden hemen sonra cezaevindeyken Türk­ çeye kazandırdık. "Quran, the Ultimate Miracle" kitabı dört beş baskı yaptı. Onun çevirisini ve bizim ek araştırmalarımızı içeren "Kuran En Büyük Mucize" kitabı ise 16 baskı yaptı. Ahmed Deedat, Kuran'ın matematiksel mucizesini kuşkusuz iyi anlamıştı. Hatta binlerce kişinin katıldığı konferanslarında onu heyecanla savunuyor ve Hristiyan misyonerleriyle yap­ tığı açık oturumlarda, Kuran'ın matematiksel mucizesini önemli bir koz olarak kullanıyordu. Nitekim 19 mucizesini an­ latan bir konferansının videosunu da İslam Propaganda Mer­ kezi'nin yayınları arasına koymuştu. Ne var ki, Tanrı'nın matematiksel mucize yoluyla sunduğu mesaj onun geleneksel diniyle, daha doğrusu, mezhebiyle çe­ liştiğinde ikilemde kaldı. Ya Tanrı' ya teslim olacaktı, ya da ge­ leneksel dinin sağladığı kalabalıklar, alkışlar ve kralların ulu­ feleri gibi dünyevi menfaatler karşısında eğilecekti. Ne yazık ki Ahmed Deedat ikincisini seçti. Daha önce büyük bir aşkla, savunduğu 19 mucizesini eleştiren bir şey yayımlamadıysa da, onunla ilgili tüm yayınlarım iptal etti. Böylece Suudi, Ku­ veyt, Bahreyn, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri nezdindeki kredisini korudu.

• 140

Rabıta (Rabitatül Alemil İslami) adındaki şeytani şebekenin maddi yardımım, evrenlerin sahibinin rızasına tercih eden Ahmed Deedat'ın kitabından bazı parçaları bir sonraki bö­ lümde alıntılamak istiyorum. Bu alıntılar tırnak işaretleri kul­ lanmadan yapmayı tercih ettim. Bunun üç nedeni var: 1 ) De­ edat, 19 hakkında yazmış bulunduklarına artık sahip çıkmı­ yor. 2 ) Alıntılar üzerinde tasarruflarda bulunuyorum. 3 ) Met­ ni mümkün mertebe sade tutmaya çalışıyorum.

Üzerinde 19 Var

Şifreli Harfler Kuran'ı Kerim, bazı surelerinin başında " şifre harfleri" veya " kısaltılmış harfler" (Huruf-u Mukattaa) denilen bazı "başlan­ gıç" harfleri taşır. Bu yönüyle Kuran, yeryüzünün mevcut tek kitabıdır. Bu başlangıç/ şifre harfleri, 14 yüzyıl boyunca Ku­ ran'ın bir gizemi olarak kaldı. Toplam 28 harfli Arap alfabesinin tam yarısı bu başlangıç­ larda kullanılmıştır. İlerleyen sayfalarda görüldü ğü gibi, bu 14 harf, 14 değişik kombinasyon oluşturur. Bu harf kombinas­ yonları, Kuran'ın 29 suresinin başında yer alır. Başlangıç harfleri, tam 19 surenin girişinde, kendi başlarına bağımsız birer ayet olarak numaralanır.

Arap Alfabesinin 28 Harfi

..

(..).c:I

:.

WAı



.

.J

(..)Aı

ı.:.ı .)



,.l;

ı.i

('



14 Harf

.

.l

.l

.l:ı

r..)ı&'

J







Arap alfabesinin yarısı kullanılmış.

141

Edip Yüksel

14 Harf

'

..:!

---1

.b

..;,



,:)

.._,

'-'�

..,.

.._

.,..

J

"""'

_.J

·-

'-

14 Ayrı Bileşim Oluşturur �

.

u

.ıU:ı �J:ı-S ___,..ı, )1 .. .. ı.., ,-::ı. u.c:ı

�-�

�' �' �



SURE BAŞLARINDAKİ HARF KOMİSYONLARI No

Su re No

S u re A d ı

Bc1şl,mgıç

1 2 3 4 5 6 7 8 9

2 3 7

İnek İmran Ailesi Araf Yunus Hud Yusuf Gök Gürültüsü İbrahim Hicr Meryem T.H. Ozanlar Karınca Tarih Örümcek Romalılar Lokman

A.L.M. A.L.M. A.L.M.S. A.L.R. A.L.R. A.L.R. A.L.M.R. A.L.R. A.L.R. K.H.Y. 'A.S. T.H. T.S.M. T.S. T.S.M. A.L.M. A.L.M. A.L.M.

10 11

� 142

12 13 14 15 16 17

10 11

12 13 14 15 19 20 26 27 28 29

30

31

F

Üzerinde 19 Var

32 36 38 40 41 42 43

18 19 20 21

22

23 24 25 26 27 28 29

Secde Y.S.

A.L.M. Y.S.

Bağışlayan Detaylanmış Danışma Süs Duman Diz Çöküş Kum Tepecikleri Q Kalem

HM. HM. HM. 'A.S.Q. HM. HM. HM. H.M. Q. Nun

s

44

45 46 50 68

..B

...;,

...b

)

o. .._,,

.....,,\,.Q

C. '-

u



Harf 14

, ,J

F .

s.

-

14 Bileşim �

"'

'-'

�.!=ı.S

"' �-�

�'

JI

�'







fi wJ=ı

29 Sure 2 13 27 36

44

3 14 28 38 45

7 15 . 29 40 46

10

19 30 41 50

11

20 31 42 68

12 26 32 43 143

Edip Yüksel

HARF KOMBİNASYONLARI 19 SURENİN BAŞINDA BAĞIMSIZ AYETLER HALİNDEDİR No:

1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. 18. 19 .

1 44

Sure adı

A et sa ısı

İnek (2) İmran Ailesi (3) Tanıma Yeteneği (7) Meryem (19) Tatta (20) Ozanlar (26) Tarihler (28) Örümcek (29) Romalılar (30) Lokman (31) Secde(32) YaSin (36) Bağışlayan (40) Detaylanmış (41) Danışma (42) Maddi Gösteriş (43) Duman (44) Diz Çöküş (45) Kum Tepecikleri (46)

286 200 206 98 135 227 88 69 60 34 30 83 85 84

53 89 59 37 35

Üzerinde 19 Var

Q (Q af) J Başlangıç harfleri, tekli, çiftli, üçlü, dörtlü ve beşli harf kombi­ nasyonlarından oluşur. Deneme için herkesin kolayca sayabi­ leceği, tek harfli kısa bir sureyi ele alalım. Qaf Suresi bu iş için bire birdir. Kuran'ın 50. suresi olan Qaf Suresi, ..;"Q" harfi ile başlar. Daha sonra' 42. sure üzerinde denemeyi sürdürebiliriz. Nitekim ..;"Q" harfi, o surenin başında üç arh iki olmak üzere toplam beş harflik bir kombinasyon içinde yer alır: HM. A'SQ. -.S""-'·rı,,>("HaMim. A'yn Sin Qaf" diye okunur). Bizim burada, sadece herkesin gören gözleri ve sayma yete­ neği ile doğrulayabileceği fiziksel gerçeklerle ilgilendiğimizin farkına varacaksınız. Herkes bu MUCİZEYİ şahsen sınayabilir ve Kuran-ı Kerim'in insan yapısı olmadığına tanıklık edebilir. Bu müthiş gerçeğe tanık olmanız için Arapçayı bilmeniz ge­ rekmeyecektir. Ne tahmin, ne varsayım, ne de herhangi bir yorum bu işleme karışmaz. Sadece "iki noktalı bir baş" olan J 'ı arayınız. Bu çifte noktalı başları sayınız! 50. surede bu "baş­ lar" gibi 57 (19 x3) adet ve 42'nci surede de aynen 57 (19 x 3) adet mevcut. Bu, insan veya makine yapısı olarak mümkün II!ü? İnceleyip tartışacağız. Yukarıda sözünü ettiğimiz Qaf'lı iki surede toplam 114 Qaf vardır. Yani 19 x 6. Qaf'ın, " ..;Qaf" harfi ile başlayan Quran'ı temsil ettiği tarzındaki tahmin gayet manhklıdır ve her biri Quran surelerinin sayısınca; 114 adet "Qaf" veya "Q" mevcut. (Türkçede "Q" harfi bulunmadığı için Quran yerine Kuran ya­ zıyoruz).

• 1 45

Edip Yüksel

Bu surelerdeki _;''Qaf" harflerini saymak birkaç dakikamızı alır. Yüce Kuran'ın mucizevi yapısını gerçekten hissedeceksi­ niz. Herhangi biri, Kuran'ın bu özelliğinin sadece bir süper "rastlantı" olduğu veya ruhani bir "kompüterin" hepsini he­ saplamış olduğu sonucuna atılmadan önce, Kuran'ın sahibi, kitabının ince detaylarında insanüstü bir zekfuun parıltılarını göstermek için kendi adetini terk eder. Şöyle varsayalım: Bizim yazar "ı.,;" (Qaf) harfiyle başlayan iki sureyi zihninde tamamladığı zaman (Eğer Muhammed onu yaratmış olsaydı), bütün Qaf'ları saymış olması ve 19'un tam katı olup olmadığını bilmesi için onları 19'a bölmüş olması ge­ rekecekti. Bir defa yazınca da artık vazgeçip değiştiremeye­ cekti. Diyelim ki Muhammed, (?) 42. suredeki 57 (19 x 3) Qaf ile ga­ yet başarılı idi; fakat 50'nci sureninkileri saydığı zaman hay­ retle 58 sonucuyla karşılaştı; zira 58 sayısı, 19'un tam katı de­ ğil. O, 19 ölçüsünü tamamlamak için ya 18 Qaf daha eklemek veya 1 Qaf çıkarmak zorunda kalacaktı. Diyelim ki ikinci yolu seçti. Ancak hangi Qaf çıkarılacaktı?

• 1 46

O, Qaf Suresi'nin başından başlayacaktı. En baştaki birinci Qaf'ı çıkarmak dünyadaki en kolay iş olacak ve problemi çö­ zecekti. Fakat hayır! Bu Kuranı "Başlangıçlar" tüm sistemin can alıcı noktasıdır. Kendilerini saymamızı ve onları 19 ile bö­ lüp "Her Şeyi Bilen Matematikçinin" sanatını keşfetmemizi sağlarlar. Geçmiş on dört yüzyıl içinde, 114 sure arasından bir tek sure kaybolmuş olsaydı, o zaman surelerin sayısı 19'un çarpımı olmayacaktı. Yok, eğer Arap alfabesinin 14 harfinden yalnız tek bir tanesi eklenmiş, çıkartmış veya birbiriyle karış­ tırılmış olsaydı, yine o zaman birbirine kilitlenmiş bu muhte­ şem matematiksel sistem paramparça olmuş olacaktı. Böylece, Kuran tahrif edilmiş dini kitaplara katılacaktı. Ne var ki Ku­ ran'ın Yaratıcısı sözünü gerçekten yerine getirmiştir.

Üzerinde 19 Var

BİZ, kuşkusuz BİZ, bu mesajı indirdik; ve kuşkusuz onu yine BİZ koruyacağız. (15:9)

Kuran, iç içe geçmeli bir matematiksel sistemle baştanbaşa do­ kunmuştur. Harflerin sayısından, her suredeki ayetlerin sayı­ sına ve numaralanmasına, belli kelimelerin veya cümlelerin tekrarlanmasından, onların geçtiği ayetlerin dizilişine kadar uyumlu olan bu sistem, en ufak bir yırtığı, kiri veya yamayı iyot gibi açığa çıkaracak niteliktedir. İşaretler

Kuran'ı müdahaleye karşı koruyan bu birbirine geçmeli usta metodun bir talih, şans, kaza ve rastlantı sonucu meydana gel­ miş olması mümkün müdür? Rev. Bosworth-Smith'in ifade et­ tiği gibi "Usul, üslup, irfan ve hakikat sadeliği"nin bu mucize­ sini, bilinçsiz bir bilgisayar yaratmış olabilir miydi? Kuran'ın Sahibi, kitabındaki matematiksel sistemin bir ti].lih eseri olma­ dığını bize göstermek için, kendi adetinin dışına çıkmıştır. O, güçlü ve yüce elini keşfetmemiz için, "işaretler" ve ipuçları bı­ rakır. İnsanoğlundan herhangi bir yazar, matematiksel bir sisteme sahip bir kitabı yazmak şeklindeki olağanüstü bir işe girişmiş olsaydı, imkansızı yenmeye kalkışırken hiç olmazsa karar ver­ mekte güçlüklerle karşılaşacaktı. Yüce Tanrı, bizi gayretsiz "gayretine" tanık yapmak ve dikkatlerimizi bilinçli işine çek­ mek ister. Kuşkucu arkadaşla birlikte, bir an için varsayalım ki Muham­ med Peygamber yukarıdaki imkansız işi başardı ve Qaf'lı her iki sureye Qaf'lar ekledi ve böylece toplamın 115 olduğunu buldu. Sonra onları 19'a böldü ve kamuya açıklamadan önce, çıkarması gereken 1 adet fazlalık kaldığını anladı. En baştaki ilk Qaf'ı silmek dünyanın en kolay işi olacaktı, lakin önceden belirtilen sebepten ötürü onu tutmak zorunda idi. Bir sonraki

• 1 47

Edip Yüksel

Qaf ı.,;harfi hemen şu aşağıdaki kelimelerde ortaya çıkar: Şanlı Quran'a andolsun. � , ➔ �I ı:,�ı., Muhammed Peygamber, bu " ı:,!.,.i1El-Quran" kelimesi yerine Quran'ın bizzat içinde geçen 50'dan fazla eş anlamlıyı bili­ yordu: "Et Tanzil", "Ez-Zikr", "El-Burhan", "El-Kitap", "En­ Nur", "El-Beyan" gibi. Fakat Kuran'ın Yaratıcısı, Qaf harfinden sonraki ilk kelime olan El-Quran kelimesine dokunmaz. O, Qaf harfinin, Quran kelimesiyle olan ilişkisine ipucu bırak­ mak ister. "E" harfinin "elma"yı temsil etmesi gibi... Üstelik böyle bir davranışın kendi başına bir kıymeti olmayacaktı. Bu yüzden fazla Qaf ı.,;harfini çıkarmak için, saymaya devam edecek. Lut'un kardeşleri ya da Lut'un k;ıvmi Nihayet 13. ayetin yakınlarında en büyük bir .;Qaf grubuyla karşılaşır. Tam beş adet... Bunlardan birini çıkarmalıdır. İzle­ yen sayfada orijinal yazıyla sunulan 12, 13 ve 14. ayetleri ince­ leyiniz. Burada yalnızca 4 Qaf var. Doğru, ama 5 tane olmalı değil miydi? Yanlış anlamayın. Burada bir tahrifat yapıldığını ileri sürmüyorum. Açıklayayım;

• 1 48

Kuran'ın Yazarı bu üç ayet arasında 5 Qaf tasarladı. Delili 13'üncü ayettedir. Orada yuvarlak içine alınmış "ihvanu Lut" .J. .,ı w�I (Lut'un kardeşleri) ifadesine bakınız. O aslında "Qavmu Lut" ..b.,J ,..,; olmalıydı. Niçin "Qavmu Lut?" Çünkü yazar, Lut'un inkarcı halkını Kuran'da baştan başa sürekli ola­ rak 12 yerde "Qavm" sıfatıyla tanımlar ... (Bak: 11 :70, 74, 89; 22:43; 26:160; 38:13; 54:33; 7:80;11:78; 27:54, 56; 29:28) Doğaya aykırı cinsel ilişkilerde bulunan ve bu iğrenç tavrı pervasızca

Üzerinde 19 Var

savunan halkı nitelemek için sürekli aynı kelimeyi kullanan yazar niçin onları 13'üncü yerde 13'üncü ayette, "İhvanu Lut" olarak tanımlasın? Bir halk topluluğunu tanımlamak için 12'nci ve 13'ncü ayetlerde, evet sadece iki ayette size 3 eşan­ lamlı verebilen yazar, bu değişmeye ..b.,J ,...,. "Qavmu Lut" ibaresine adeta yapışan yazarın ta kendisidir. Herhangi dikkatli bir okur, 13. ayetteki değişen formülü fark edecektir. Eşanlamlıları kullanmanın güzelliğini bilen ve buna rağmen on iki defa sabit kalan herhangi bir insan-yazar, gayet tabii olarak "Qavmu Lut"u 13. kez de olsa tekrarlayıp, kendi "fırıncı düzinesini" yapacakh. Bu durumda Qaf Sure­ si'nde 58 Qaf bulunacak ve 58 sayısı, 19'un tam kah olmaya­ caktı. O dememiş miydi: "Ben size 19'u 1'esaba kattıracağım?"

Sure 50 KAF (İlk üç ayeti) Rahman ve Rahim Allah'ın Adıyla 1. Qaf, Şanlı Kuran'a andolsun. 2. Oysa tuhaf karşıladılar, Kendilerine geldiği için, İçlerinden bir uyarıcı. Nitekim inkarcılar dediler ki "Bu tuhaf bir şey!"

�.)l 04>.)I cıİıl f"""'-!

( ı ) �I

J ı.:, l_,.;.11_, � ı..H 1'4 4- ı.:, I

� ;.lı.o uJ� I J\ı! ( 'I') �

ır

1.iA

Hemen J(Qaf) Suresindeki J'ları sayınız. Bunu yapmanız için Arapçayı bir dil olarak bilmenize gerek yoktur. 1 49

Edip Yüksel

Bu harfi tanımak çok basittir: İki noktalı bir baş. . . Bir alıştırma olarak, aşağıdaki kelimelerde onları tanıyabilir misiniz?

JLU

..ı.i �

Sure 42 DANIŞMA (ilk üç ayeti) Rahman ve Rahim Allah'ın Adıyla 1 . Ha, Mim. 2 . 'Ayn, Sin, Qaf. 3 . Böylece O vahiy gönderir, sana Ve senden öncekilere. Allah Güçlüdür, Bilgedir.

\'+'"')1 ı:,.-)1 Jıı � � \ ➔ ı­ ➔� ..!l.JJS ..!4,1 1

fı-

,,,.Y-

4r

.!.lJ+j ı:,..o 0,ı.i.l l ,.fü ➔ � 1 ;,)Al l Jıı

Bu 42. surenin ilk iki ayetindeki. ı- .;.... ve 50. surenin ilk ayetinin başında yer alan .;harfinin ortak bir birim olarak .; bulundurduğuna dikkat ediniz. 50. surede 57 (19x3) adet ı,;var. Bu surede de 57 (19x3) adet ı,;var. Böylece J'lı her iki surede toplam 114 (19x ) ı,;6 var. Demek ki, ı,;(Q)'lar Quran'ı temsil eder. Quran'ın 114 sure­ sinin her biri için bir tane olmak üzere!

• 150

Lut'un halkını tanımlamak için Quran sürekli olarak tam 12 yerde "Qavm" sıfatını kullanır. Ancak Qaf Suresi'nin 13 . ayeti bu adetin bir tek istisnasıdır. "Qavm" kelimesi yerine neden yaklaşık aynı anlamı veren "ihvan" kelimesi seçildi? Cevap

Üzerinde 1 9 Var

için, istisna ifadenin yer aldığı surenin başına bakınız: gördü­ ğünüz gibi bu sure de Qaf harfi ile başlar. ( , .,. , .)�.., v"..,.ıı ..,.. k.-ıo ı.., o- r_,.i � .:..ı JS ( ' ,. ➔ .b_,J ı.:, ,.,,. ı.., ı.:,-'"'..>-9.., .) �.., ..,.. JS JS" � r_,.i-' �'il ..,.. k.-ıo l_,

K (Qaf) harfinin sistemdeki yeri

( H , �_, � J_..,..,J I (Bak 50:12-14)

Kuran'ın matematiksel mucizesini, "rastlantı" veya "uydur­ ma" diyerek inkar eden tespihli veya tespihsiz fanatikler, Arap alfabesinin en kolay sayılır ve en tartışmasız üyelerin­ den biri olan Q harfi tarafından mahkftm edilir. İşte Q harfinin matematiksel sistemdeki rolünün bazı örnekleri: 1. Q harfi ile başlayan 50. surede 57 (19x3) adet Q harfi vardır. 2. Başında Q harfi bulunan diğer surede, yani 42. surede de 57 (19x3) adet Q harfi bulunur. 3. 50. surenin 45 ayeti vardır. Sure numarası ve toplam ayet sayısını toplarsanız sonuç 95 (19x5)'tir. 4. 42. surenin 53 ayeti vardır. Bunları da toplarsanız so­ nuç 95 (19x5)'tir. 5. 50. surenin ilk ayetinde Kuran için kullanılan "Mecid" ( �) isminin ebced değeri, o sure içindeki Q'lann sa­ yısına eşit olup 57'dir. 6. Q Suresi'ndeki Q'ların geçtiği ayetlerin numarasını topladığınızda, toplam 798 (19x42)'dir. 42 sayısı ise Q harfi ile başlayan diğer surenin numarasıdır. 7. Kuran boyunca, Lut Peygamber'in halkının "Qavmi Lut" diye adlandırılması ve sadece bu surede bunun yerine, içinde "Q" harfi bulunmayan "ihvanı Lut" şek­ linde adlandırılması dikkat çekicidir. (50:13) İzleyen metinde, J Q" harfi ile başlayan iki sureyi göreceksi­ niz. Her bir Q harfi farklı tonda gösterilmektedir.

_.. 15 1

Edip Yüksel

(QAF) J �JI u,-..,ll .&I � I lı C,.5)Kll J.ii � fo r"' -"'- :; 1�- � ( 1 ) �I :)l _;ll _, ıj � .... U � ( !") � �..) �� � JJ '.:SJ ·...::ı.. 1� ( '1') �- ._,,;. � ,._.j � r"� W �� 1 � Ji ( • ) .., � � J � :,;.aj'J I -:ı,. ltJ L.J l.t ..;,1, l.� uf. ;"f!Ji WI .)1 IJ� �I ( o) �>1: , 1i ;.6 0-: 4J tr..µI s ,......d_ , ) � ·J,;ilı , 1.A.tlı.l. � ;'fi_ , (•) : ,. � �. ) .... l. 1-ı.ı!I ..:,.. Ui. �. , H ;.,.,,,l. � Js.l ..;, ,J,;J_ , rı,_ >-il (Y) � l!JA ' · ) � � � ülLl.,ı � _, ( � ) �I �.J ..:.:lh -u �ı.; ,.r . ı .,, ...,. ' . ı r ' ı:...J.n ( , ' ) ;ı,; • ,..,._ 1 � � - ı) jil� _j,.";;ı � � ü l 7 r.J •

..

p



,.

.... ... ......------

'

1

1



'



1

*'

...

r+:...ı.

p

• 1 52



Üzerinde 19 Var

(DANIŞMA) •

:-·.' ' J • ..:: -- -.. J

1

1

1

- -•�.

:-- - ·

Edip Yüksel

154

Üzerinde 19 Var

Böylece, "Q" harfiyle başlayan her iki suredeki "Q"ların top­ lamı 114 (19x6 ) oluyor. "Q" harfi, "Q" hafiyle başlayan Quran'ı simgeler (bak 50:1 ) , ve bu alfabetik simgeleme matematiksel olarak da ifade edil­ mekte: "Q" hafiyle başlayan surelerdeki "Q"ların sayısı Quran'daki tfun surelerin sayısına denk düşer.

57 + 57 = 114 = Quran 114 = 19 X 6

ÜZERİNDE ON DOKUZ VAR (74 :30)

1 55

Edip Yüksel

S (Sad) � Girişinde tek harfli "başlangıç" bulunan surelerden biri de 38. sıradaki Sad Suresi'dir. Türk alfabesinde karşılığı olmayan ..,.. harfi, "Sad" diye anılır. ..,.., dilin ortasını yayvanlaştırarak elde edilen kalın bir "S" sesini temsil eder. Nitekim bu farkı koru­ mak ve ..,..harfini ..,.harfinden ayırmak için "Sad" harfini baş­ langıç harflerinde "altı çizili S" olarak gösterdik. Kuran'ın iki suresi daha "S" harfini paylaşır: 7. ve 19. sureler. ..,..(Sad) harfi içeren bu üç suredeki toplam ..,..(Sad) harfi, 19 sayısının tam katıdır. 7'inci surede

97 S (..,..)

19'uncu surede

26 S (..,..)

38'nci surede

29 S (..,..)

Toplam

152 S (..,..) (152 = 19 x 8)

"Hata" sandığımız Daha önce anlatmıştık; Dr. Reşad Halife, 1969 yılında Kuran'ı bilgisayara geçirdiğinde, 19 sayısı hakkında herhangi bir bil­ giye veya beklentiye sahip değildi. Elde ettiği sayısal verileri 1974 yılından önce "Muhammed'in Ebedi Mucizesi" olarak yayımlamıştı. O zamanlar, başlangıç harflerinin 19 sayısıyla 156

Üzerinde 19 Var

olan ilişkisinden habersiz olduğu için, orada sadece ilginç bul­ duğu bazı istatiksel gerçekleri işledi. Başlangıç harfli sure­ lerde o harflerin tekrarlanma oranının, Kuran'daki ortalama orandan yüksek olduğunu bulmuştu. Örneğin, "N" harfinin yüzdesi, ı:ı"NuN" harfi ile başlayan "Kalem Suresi'nde" nor­ malin çok üstünde idi. J''Q" (Qaf) harfi ile başlayan iki sure­ deki J''Q" harflerinin toplam 114 kez geçtiğini ve bunun ..;" Q" harfi ile başlayan Quran'a bir işaret olduğunu fark etmişti... İlk sayımlarda bazı hatalar vardı. Bu hataların bir bölümü, bazı harflerin sayımındaki metot belirsizliğinden kaynaklan­ mışh. Sayımı konusunda herhangi bir belirsizliğin olmadığı harflerin sayımında kendini gösteren hatalar ise büyük olası­ lıkla Kuran'ın bilgisayara kaydı sırasınqa dikkatsizlik sonucu oluşmuştu. Örneğin, ilk bilgisayara geçirme çalışmasında ı:ı"NuN" harfi ile başlayan "Kalem" Suresi'nde 133 "N" harfi olduğu görüldü. Bu sayı, kayıt için kullanılan Kuran nüshasındaki "N" harfinin gerçek sayısından bir adet fazla idi. �"S" (Sad) harfi ile başla­ yan üç suredeki �"S" harflerinin toplam sayısı da 152 çık­ mıştı. Oysa, kullanılan nüshada 152 değil, �153 "S" harfi vardı. Ne var ki, daha sonraki titiz araşhrmalar, "hata" olarak bildi­ ğimiz bazı sayım sonuçlarının tamamıyla tanrısal bir "işaret ve rahmet" olduğunu gösterdi. Şöyle: Az önce belirttiğimiz gibi, �"S" (Sad) harfiyle başlayan sure­ lerdeki �"S" harflerinin toplam sayısı (doğru sayımdan bir ek­ sik olarak) 152 idi ve bu sayı, 19'un tam kahydı. O yıllarda Dr. Reşad Halife'nin 19 kodundan hiçbir haberi olmadığını dü­ şündüğümüzde, kasıtlı olarak sayılarla oynadığını ileri süre­ meyiz. Dahası, böyle bir manipülasyon olsaydı bunu en çok "A.L.M." (Elif, Lam, Mim) harflerin sayımında görecektik. Ne

• 157

Edip Yüksel

var ki yukarda sözünü ettiğimiz ilk kitap, fiziksel bir kanıt ola­ rak bu kuşkuya hayat tanımaz.

Hatayı biz de tekrarladık Kuran'daki 19 sisteminin keşfedilmesinde bu hatalı sayımın, yani 152 sayısının rolü pek büyüktü. Nitekim 1974 yılının baş­ larında Dr. Reşad Halife'nin, başlangıç harflerinin 19 sayısıyla bir ilişkisinin var olup olmadığım sınamak için denediği bir­ kaç sayıdan biriydi . ..,..•�" harflerinin sayısı 152 yerine 153 ol­ saydı, büyük bir olasılıkla Reşad Halife matematiksel sistemi fark edemeyecekti. Fark etse bile onu yayımlayamayacaktı. Aynı durum bizim için de söz konusuydu. Reşad'ın bilgisayar yoluyla yaptığı hataları AYNEN tekrarladık. Tanrısal kontro­ lün hayatımızdaki en açık örneklerinden birini oluşturan bu olayı detayıyla nakletmemiz burada imkansız. On dokuz sa­ yısı üzerine kurulu matematiksel sistemi, 1980 yılının Tem­ muz ayında uluslararası bir gençlik konferansında öğrendik­ ten kısa süre sonra 12 Eylül gecesi tutuklandık. Tevhid ve Şura adlı dergilerde yayımlanan iki makaleden dolayı "Laikliğe ay­ kırı propaganda yapmaktan" 6 yıl hapis ve birkaç yıl sürgün cezasına çarpıtıldık.

• 1 58

Cezaevinde geçirdiğimiz dört yılın ilk aylarım, Tanrı'nın iz­ niyle 19 sistemini sınamakla geçirdik. Tanrı'ya hamd olsun, araştıran ve soruşturan bir kişiliğe sahiptik. Kelimelerin sayı­ mım sınamak için Fuad Abdulbaki'nin hazırlamış bulunduğu "El Mucamül Mufahras Li Alfazil Quranil Kerim" isimli alfa­ betik Kuran fihristini kullandık. Harflerin sayımı işi de bize kalmıştı. O zamanlar bilgisayarımız olmadığı için (o günün cezaevi koşullarında kitap ökuyabilmek bile büyük bir lükstü.

Üzerinde 19 Var

Nitekim hapsin ikinci yılında kitapların girişi yasaklandı.) ya­ nımızda bulunan tutuklu arkadaşlarımızın yardımını gör­ düm. O günün İslamcı radikal örgütü Akıncılar Demegi'nin üyesi olan üniversiteli zindan arkadaşlarımın büyük çoğunluğu Kuran'ı orijinalden okuyabiliyordu. Sultan Abdülhamit döne­ minde mermi deposu ve askeri darbeden sonra 2. Zırhlı Tu­ gay'ın cezaevi olarak kullanılan, on santime elli santim boyut­ larındaki birkaç pencereye sahip, kalın duvarlı köhne binada gruplar halinde yaptığımız karşılaştırmalı sayımlar, beni 19 sistemi konusundcı. tamamıyla tatmin etti. Sayımı bir hayli titizlik ve zaman isteye� " A.L.M." harfleri ha­ riç diğer bütün harfleri saymıştık. ._,.,"S" (Sad) harflerinin sa­ yısını biz de 152 olarak bulmuştuk. Ancak yıllar sonra anlaşıldı ki hem Dr. Halife'nin ve hem bi­ zim sayımlarımız bir adet eksikti. Bu yanlış sayımı altı yedi yıl boyunca kimse fark etmedi. Geriye baktığımızda o yanlış sa­ yımı Tanrısal bir rahmet olarak görüyoruz. Nasıl mı? Bastatan" ah.-ı

Elinizdeki Kuran nüshasında 7:69 ayetindeki " 4h.-ıbasstatan" kelimesi büyük bir ihtimalle, üzerinde küçük bir .,.(Sin) bulu­ nan ..,.,(Sad) hafiyle �biçiminde yazılıdır. Hatta birçok nüshada söz konusu kelimenin üzerinde küçük harflerle ya­ zılmış Arapça bir açıklama bulacaksınız: "Yuqrau his sini" yani; "Sin ile okunur." 7:69'daki "basstatan" kelimesinin ._,.,harfi ile yazıldığı halde ..,.harfiyle seslendirildigini ileri süren tezden ayrı olarak, bir

• 1 59

Edip Yüksel

başka tez daha ileri sürülmüştü: "bas(s)tatan kelimesi hem ..,.. ile hem ..,..ile yazılabilir." Kuran'ın matematiksel mucizesi bu bilmeceye bir çözüm ge­ tirdi: 7:69 ayetindeki "basstatan" kelimesi ._,..(Sad) harfiyle değil, ı.)"'(Sin) hafiyle yazılmalıydı.



ORTA YER (Sure No: 7) 1"P".)1

.:,.o>.)1

-+1,JI ı---1

( ' ) ı,JAl l Rahman, Rahim Allah'ın adıyla 1. A.L.M.S. (Elif, Lam, Mim, Sad)

MERYEM (Sure No: 19) 1"P"_) 1

.:,.o>.)1

-+1J I ı---1

( , )� Rahman, Rahim Allah'ın adıyla 1. K.H.Y.'A.S. (Kef. He. Ya. 'Ayn.Sad.)

SAD (Sure No: 38) 1"P".)1 .:,.o>_) 1 -+1,JI ı---1 ( \ )fi..i.11 1$ � ı:,'>411., ı.,o Rahman, Rahim Allah'ın adıyla 1 60

Üzerinde 19 Var

1. S (Sad). Zikri içeren Kuran'a andolsun. Sure No

Başlanın�

Ortak Birim

Adet

7

_,.J.1

97

19

"'°



uO

26

uO

uO

29

38

152 (19x8) .ıo S (Sad Harfiyle Başlayan) Surelerdeki .ıo S (Sad) Harf­ lerinin Her bir Ayetteki Tekrar Sayısı

Sure Avet Adct 1 1 7 1 7 11 7 21 1 7 32 2 37 1 7 2 44 7 7 3 47 7 52 1 7 1 62 1 7 73 7 77 1 1 7 85 1 7 91 1 7 101 1 7 117 1 7 126 1 7 131 1 7 138 1 144 7

Sure Avct 2 7 7 13 22 7 35 7 7 42 45 7 7 48 7 56 7 68 7 74 7 78 7 86 7 93 7 106 7 119 128 7 7 133 7 142 7 145

Adet 1 1 1 2 2 1 1 1 1 1 1 2 1 1 1 1 1 1 1

Su n' Avct Adet 7 7 1 7 16 1 7 29 1 7 36 1 7 1 43 7 46 1 7 50 2 7 58 1 7 70 1 7 75 1 7 79 2 7 87 1 7 100 1 7 107 1 7 124 1 7 130 1 7 137 2 7 143 1 7 146 1 16 1

Edip Yüksel

Sure A vct

7 7 7 7 7 7 7

7

19 19 19 19 19 38 38 38 38 38

156 168 176 189 193 196 201 204 26 36 42 50 55 28 41 46 56 64

Adet

1 1 4 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 2 1 1

Sure Avet

7 7 7 7 7 7 7 7 19 19 19 19 19 38 38 38 38 38

157 170 179 190 194 197 202 205 29 38 43 51 56 31

Adet

2 2 1 1 1 2 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1

Sure Avet

7 7 7 7 7 7 7

160 174 184 192 195 198 203

19 19 19 19 · 19 38 38 38 38 38

31 41 44

Adet

1 1 1 2 1 1 1

2 1 1 1 1 1 1 1 1 1

54 59 38 44 45 52 47 63 59 83 69 Toplam: (19x8) 152 Not: "Sad" harflerini kendiniz saydıktan sonra, bizim liste ile karşılaşhrırsanız 7.surenin 69.u ayetinde bizden farklı olarak bir "Sad" harfi not ettiğinizi göreceksiniz. Oradaki "Sad" harfini içeren kelimeyi ("basstatan") dikkatle inceleyiniz. Üzerinde küçük bir "Sin" harfi görüyor musu­ nuz? 7:69 ayetinde "S" (Sad) harfi saymayışımızın nedenleri için bir sonraki tabloya bakınız... �"BASSTATAN" YAHUT 162

Üzerinde 19 Var

�"BASTATAN" Elimizdeki Kuran nüshalarında 7:69'daki "basstatan" keli­ mesi, ""'harfiyle yazılacağına yanlışlıkla ı.,ıo(Sad) harfiyle ya­ zılmış. "Basstatan" kelimesinin üstünde/ alhnda neden küçük bir "S" (Sin) harfi mevcut?

,

,

-

v-! ,;_.s-; ljj et� Cµ � ,;,! � �Ll.Jt.

�i;t �ı

.,.

.,.

��ı ı.,�;u� � .tJı ® &�

Elimizdeki en eski Kuran nüshalarından biri olan Taşkent Nüshası'nda ise �"bastatan" kelimesi doğru olarak, � biçiminde "Sin" harfiyle yazılıdır.

6

L, at

Başında ,_,..(Sad) harfi bulunan bir surede geçen bu kelimenin ""'vey_a ı.,ıoharfiyle yazılması çok önemlidir. Kuran'ın çok duyarlı matematiksel sistemi, mevcut nüshalardaki yazım biçi­ mini reddettiği gibi, o konudaki yorumlan ve hadisleri de çü­ rütmüş bulunuyor. Mevcut en eski nüshalar da matematiksel sistemi destekliyor. Geleneksel Yorumun İflası 1 63

Edip Yüksel

Mevcut nüshalarda 7 :69 ayetindeki �"basstatan" kelimesi­ nin yanlış yazımından kaynaklanan bir ._,.."S" (Sad) fazlalığını fark etmediğimiz ilk yıllarda, bu kelime üzerindeki geleneksel yorumlara katılmış ve hatta "Cebrail'in bu kelimeyi özellikle 11 ..,.. S" (Sad) harfiyle Peygamber'e vahyettiği"ni ileri süren ha­ disleri doğru kabul etmiştik. ..,..."S" harfiyle okunduğu halde ..,.. 11 S11 harfiyle yazılan bu keli­ menin, "A.L.M.S." harfleriyle başlayan 7 . surede yer almasını da anlamlı bulmuştuk. Ancak şimdi rahatlıkla söyleyebiliriz ki, tüm o geleneksel yorumlar yalan ve yanlıştan ibaret. Bu kelime hakkında uydurulan üç hadis ise hem hadis uydurma­ nın ardındaki motivasyona bir örnek sağlamakta, hem de bu kelime üzerindeki eski tartışmalara ışık tutmaktadır. Kuran'ın matematiksel sistemini daha önce bir kitabında ya­ yımlayan ve daha sonra ise yüz seksen derece dönüş yaparak güneş gibi bir realiteyi inkar eden eski Diyanet İşleri Başkanı Tayyar Altıkulaç' ın sıraladığı üç eleştiriden biri "basstatan" kelimesi ile ilgiliydi. Mevcut nüshalardaki yanlış sayımı des­ tekleyen uydurma hadislere güvenen Altıkulaç, 19 sisteminin ..,.. "Sad" harfinin sayımında tökezlediğini ileri sürüyordu. Gel eneksel yorumlara ve hadislere olan aşırı güveninden ötürü, başta Taşkent Nüshası olmak üzere birçok eski nüshayı inceleme gereği bile duymadan yönelttiği eleşti ri, Müslüman din adamlarının içinde bulunduğu bilimsel düzeyi yansıtıyor. Matematiksel sisteme yöneltilen eleştirileri kitabın sonunda tek tek ele alarak değerlendireceğimizi hatırlattıktan sonra, "bastatan" kelimesi etrafında yapılan yorumlar ve tartışmalar üzerindeki görüşümüzü sunalım.

• 1 64

"Sad"çıların sahtekarlığı

Üzerinde 19 Var

"Bastatan" kelimesi orijinal nüshada ..,.. S (Sin) harfiyle yazı­ lıydı. Nitekim gerek Kuran'ın matematiksel sistemi ve gerekse Taşkent Nüshası gibi mevcut en eski Kuran nüshaları da bunu destekler. Hicretin ilk yüzyıllarında çoğaltılan Kuran nüsha­ ları, gösterilen tüm titizliklere rağmen mükemmel değildi. Matbaa ve fotokopi makinaları olmadığı için bazı imla hatala­ rının sızması mutlak idi. Nitekim ilk kopyalardan biri 7 :69 ayetindeki " bastatan" kelimesini " ..,..Sin" harfi yerine "ı.,oSad" harfiyle yazıyordu. Fakat o kopyayı okuyan biri yanlış yazı­ mın farkına varmış ve üzerine "Sin" harfi yazarak düzeltmişti. Maalesef, düzeltilen bu nüshayı daha sonra çoğaltan yazıcılar, bu düzeltiyi anlayamadıklarından " basstatan" kelimesindeki "ı.,oSad" harfini "Sin" ile değiştireceklerine, onu aynen kopya etmişlerdir. Böylece " basstatan" kelimesi " ı.,oSad" harfi üze­ rinde küçük bir " ..,..Sin" harfi ile yazıla gelmiştir. Tabii bu arada " bastatan" kelimesini orijinalden doğru olarak " ..,..Sin" harfiyle kopya eden nüshalar da vardı. Büyük bir olasılıkla bu kelimenin imlası üzerinde "Sadçılar" ("basstatan" kelimesini "Sad" üzerinde küçük bir "Sin" ile ka­ bul edenler) ile "Sinciler" (onu sadece "Sin" ile yazanlar) ara­ sında tartışmalar oldu. Bu tartışmalar, halkı rahatsız edecek boyutlara varınca "Sadçılar" kendi nüshalarını desteklemek amacıyla üç adet hadis uydurdular. Sonunda hadislerin de desteğini alan "Sadçıların" nüshası yaygınlaştı. Büyük bir ola­ sılıkla, elinizdeki Kuran, "Sadçıların" uydurma hadislerle sa­ vundvkları ı.,o "SAD" harfini içermektedir. Şimdi size düşen, elinizdeki nüshada yer alan bu imla yanlı­ şını tükenmez kalemle düzeltmektir. Böylece, hadisler yoluyla yüzyıllarca desteklenen bir yanlışa anlamlı bir tepki göstermiş olursunuz.

-6. 165

Edip Yüksel

H. M. (Ha. Mim.) � Birbirini izleyen yedi sure, iki harften oluşan " ı- H. M." (Ha. Mim) kombinasyonuyla başlar. Bunlar sure numaralarıyla birlikte: 40. Gafir (Bağışlayan) 41. Fussilet (Detaylandınlmış) 42. Şura (Danışma) 43. Zuhruf (Gösteriş) 44. Duhan (Duman) 45. Casiye (Diz Çökmüş) 46. Ahkaf (Kum Tepecikleri) Bunlardan yalnızca Şura Suresi (42. sure), ikinci ayetinde bir başka harf kombinasyonu bulundurur: �• "A. S. Q." (Ayn, Sin, Qaf). Burada herhangi bir karışıklığı önlemek için şunu hahrlatmakta yarar var: 42. surenin başındaki iki harfli "H. M." kombinasyonu, üç harfli �• "A. S. Q." Kombinasyo­ nundan tamamıyla bağımsızdır. Her iki harf grubu da birer bağımsız ayet olarak Kuran'da yer alır. " ı-H. M." (Ha. Mim) harflerini, söz konusu yedi surenin ori­ jinalleri üzerinde göstermek için kırk sayfa ayırmamız gereke­ ceğinden bunu yapamıyoruz. Sayılmaları nispeten kolay olan bu iki harfin, ilgili yedi suredeki toplam tekrarlarını dilerseniz 1 66

Üzerinde 19 Var

kendiniz kontrol edebilirsiniz. Bu sayım işleminde bizimle aynı sonuca varmadıysanız, karşılaştırma için, "Quran: Visual Presentation of the Miracle" kitabına başvurabilirsiniz.3 l"""H. M." harf kombinasyonuyla başlayan yedi surede geçen "H" ve "M" harflerinin toplamı 2147 olup, 19'un tam 113 kahdır. SURE

H

M

TOPLAM

40. Gafir (Bağışlayan) 41. Fussilet (Detaylanmış) ·---------···-----42. Şura (Danışına)

64 48 53

380 276 300

444 324 353

43. Zuhruf (Gösteriş) 44. Duhan (Duman) 45. Casiye (Diz Çökmüş) 46. Ahkaf (KumuHar) TOPLAM

44 16 · ·----·----·-31 -- ·-----·36

324 15Ö 200 � 225

--- --- --- --

-

-

-------- -

---- - - - ---

292 +

---·

-· - - --

1855 =

---

'

-- -

368 166- ----231 �---261 2147

2147 = 19 X 113 ı-"H. M." harflerine ek olarak ..;-."'A. S. Q." harflerini bu­ lunduran 42. sure (Şura), bu farklı özelliğiyle yedi surenin ara­ sından dikkatleri çeker. Nitekim bu sure, ı-"H. M." harfle­ riyle başlayan sureleri 2 gruba ayırır. Her iki gruptaki "H" ve "M" harflerinin geçiş sayısı yine 19'un tam kahdır. Dahası, 42. sure komşuları olan 41. ve 43. surelerle birlikte 19'un kah harflere sahip olan ayrı bir grup daha oluşturur. 42. 3 Bu kitabı "Kuran Görülen Mucize" adıyla Türkiye'de yayımlamıştık. Ehli Sünnetçi din adamları tarafından aforoz edildikten sonra bizimle birlikte bu kitap da kara listeye alındı. İngilizce yayınlarımızın katalogu için, Monothe­ ist Productions, P.O. Box: 43476, Tucson, AZ 85733 USA adresiyle yazışa­ bilirsiniz.

167

Edip Yüksel

sure ekseninde oluşan grupların matematiksel kombinasyon­ larını inceleyiniz.

! 1ex1 1l l SURE

H

M

40. Gafir (Bağışlayan)

64

380

41. Fussilet (Detaylanmış)

48

276

53

300

42. Şura (Danışma) TOPLAM

1 68

161

+

956

TOPLAM

-=

444 324

-

353 1121 (19x59)

SURE

H

M

TOPLAM

43. Zuhruf (Gösteriş) 44. Duhan (Duman) 45. Casiye (Diz Çökmüş) 46. Ahkaf (Kumullar)

44 16 31 36

324 150 200 225

368 166 231 261

Üzerinde 19 'var TOPLAM

SURE

41 . Fussilet (Detaylanmış) 42. Şura (Danışma) 43. Zuhruf (Gösteriş) -TOPLAM -

127 +

899 =

H

M

TOPLAM

48 53 44 145 +

276 300 324 900 =

324 353 368 1045 (19x55)

M

TOPLAM

380 150 200

444 166 231

H SURE 40. Gafir (Bağışlayiin) - 64 16 44. Duhan (Duman) 31 45. Casiye (Diz Çökmüş) 36 46. Ahkaf (Kumullar) 147 + TOPLAM

225 955 =

1026 (19x54)

261 1102 (19x58)

Matematiksel harmoni

Organik maddelerin moleküler yapısını andıran bu matema­ tiksel örgü bir rastl�ntı olabilir mi? Bu örgüyü inceleyen İsviç­ reli Milan Sulc harika bir formül keşfetti. Yedi suredeki "H." ve "M." harflerinin toplam sayılarının 19'un tam 113 katı olduğunu görmüştük. Her suredeki "H" ve "M "sayılarını bildiren rakamları tek tek topladığımızda yine 113 sayısıyla karşılaşırız. 40

64

380

6

+

4

+

3

+

8

+

O

41

48

276

4

+

8

+

2

+

7

+

6

42

53

300

5

+

3

+

3

+

O

+

O

=

21 27

=

11

1 69

Edip Yüksel

=

o o

17

=

13

=

6

+

5

=

18

24 +

15

=

113

43

44

324

4

+

4

+

3

+

2

+

44

16

150

1

+

6

+

1

+

5

+

45

31

200

3

+

1

+

2

+

o

+

36 225 3 + 2147 26 + TOPLAM (19xl13)

6

+

2

+

2

32

+ 16

+

46

4

Şimdi, yedi surenin oluşturduğu alt grupları inceleyelim: Bir önceki sayfada dört alt gruptaki "H" ve "M" harflerinin ayrı ayrı 19'un tam katı olduğunu öğrenmiştik. Lütfen her bir gruptaki çarpım faktörlerine bir göz atınız. Çarpım faktörün­ den amacımız, bir sayının 19'un kaç katı olduğunu bildiren sayıdır. örneğin, birinci gruptaki harflerin toplamı olan 1121 sayısı, 19 x 59'dur. Buradaki çarpım faktörü 59'dur. İkinci gruptaki çarpım faktörü 54, üçüncüsünde 55 ve dördüncü­ sünde ise 58'dir. Yukarıda tüm yedi suredeki " H" ve "M" harflerinin sayıları üzerinde uyguladığımız matematiksel işlemi, bu kez alt grup­ lar üzerinde tekrarlayalım. Sonuç: Olağanüstü! Formül: 9(R3) = (Rı + �) + 2(R2 + Rs) R = rakam Ôm: 9(16) = (26 + 24) + 2(32 + 15)

64 380 6 48 276 4 53 300 5 15 TOPLAM 1121 40 41 42

1 70

+ + + +

4 8 3 15

+ + + +

3 2 3 8

+ + + +

8 7

o

15

+ + + +

o

=

o

=

6

=

6

=

21 27 11

59

Üzerinde 19 Var

1 (19x59) 1 =

43

44

324

4

+

4

+

3

+

2

+

4

44

16

150

1

+

6

+

1

+

5

+

45

31

200

3

+

1

+

2

+

o

+

o = o =

46

36

225

3

+

6

+

2

+

2

+

5

=

18

26 +

32

+ 16

+

24

+

15

=

54

TOPLAM

1026 19x54

17 13 6

41

48

276

4

+

8

+

2

+

7

+

6

=

27

42

53

300

5

+

3

+

3

+

0

+

0

=

11

43

44

324

4

+

4

+

3

+

2

+

4

=

17

26 +

32

+ 16 +

24

+

15

=

55

=

21

=

13

=

6

1045 TOPLAM (l 9x55

40

64

380

6

+

4

+

3

+

8

+

44

16

150

1

+

6

+

1

+

5

+

45

31

200

3

+

1

+

2

+

o

+

o o o

46

36

225

3

+

6

+

2

+

2

+

5

=

18

26 +

32

+ 16

+

24

+

15

=

58

TOPLAM

1102 19x58

17 1

Edip Yüksel

K.H. Y. 'A. S. � !�S' (Kef, He, Ye, A yn, Sad) "Sad" harfi üç sureden biri olan 19 . sure (Meryem Suresi) aynı zamanda beş harfli eşsiz bir harf kombinasyonuna sahiptir. Bu beş harfin o suredeki toplam tekrarlama sayıları da 19 'un tam katıdır.

K (Kef) H (He) Y (Ye) 'A (Ayn) S (Sad)

137

175

343

117

26

798 (19x42)

Yukarda verdiğimiz listedeki sayımları kontrol edebilmeniz için 19 . surenin her ayetinde bu beş harfin tekrar sayısını bir liste halinde veriyoruz. Not: Harf sayımlarında sure başlarındaki tüm Besmeleler dahil edilir. Bazı Kuran nüshalarında 19 :94 ayetindeki "ahsa­ hum" kelimesi yanlışlıkla fazla bir "Y" harfi ile yazılmıştır. Ayrıca 19 :31 ayetindeki "evsani" kelimesi de bazı nüsha­ larda 4 . harfi elif olarak yazılmıştır. Doğrusu " ye" ile yazılma­ lıdır: '"\,;ı.,.,_,i

172

Üzerinde 19 Var

Avl't

O.

1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. 18. 19. 20. 21. 22. 23. 24.

25.

26. 27. 28. 29. 30. 31. 32. 33.

K

o

1 3

o

2 2

o

2 3 5 2 1 2 2 1

o

3

o

2 3 2 4 1 1 2 2 2

o

4 3 1 3

o o

II 1 1 1 1 1 1 1 2

o

2 1 3 2 1 1 1 2 3

o 1

o

5 2 3 2 2

o

3 1 2 1 2

o o

Y 1 1 1 2 5 6 5 6 5 3 5 4 6 1 3 7 3 2 2 1 6 4 1 6 3 4 9 5 2 4 5 5 4 5

'A

o 1 1

o

3 1 2 1 2 1 1 2

o o 1 2

o o 1

o o 2

o

1 1 2 1

o o o

2 1 1 2

S

o 1

o o o o o o o o o o 1

o 1

o o o o o o o 1

o o o 1

o o 1

o

2

o o

173

Edip Yüksel

34. 35. 36. 37. 38. 39. 40. 41. 42. 43. 44.

45. 46. 47. 48. 49. 50. 51. 52. 53. 54. 55. 56. 57. 58. 59. 60. 61 . 62. 63. 64.

65. 66. 67. � 174

1 3 1 1 1

o o

3 1 2 1 2 1 3 2 1

o

4

o o

4 3 3 1 2

o

1 1 1 2 4

o o

2

1 3 3 2 1 5 1 2 1 1

o o

4 1 1 4 3 1 2 4 1 5 1 1 7 3 1 3 5 1 1 5

o 1

6 4 2 5 5 4 3 4 7 6 4 5 6 4 4 3 1 3 3 1 3 2 4 1 14 2 4 3 4 2 5 2 2 3

1

o 1 1 1

o

2

o

3 2 2 1 1 1 5 4 2

o o o

2 1

o

2 4 3 1 4 2 1

o o 1

o 1

o o 1 1 1 1

o o o o o 1 1

o o 1 1 1

o o 1 1

o

o o o o

o o

o o

3

1

Üzerinde 19 Var

Avct 68. 69. 70. 71. 72. 73. 74. 75 . 76. 77. 78. 79. 80. 81. 82. 83. 84.

85. 86. 87. 88. 89 . 90. 91. 92. 93. 94. 95. 96. 97. 98. Top.

K 1 1

o

3

o

1 2 2 1 1

o

2

o

1 3 1

o o o

1

o o

1

o o

1

o

1

o

1 3 137

H 3 2 2 1 1 1 3 4 3

1 2

Y 3 4 3 2 5 11 1 5 7 4 1 1 3 1 3 4 1 3 2 1

2

2 1

o

1 1 1 4 2 1 2

o o o o o o

2 3 1 3 5 175

o

'A

o

4 1 1

o

1

o

5 1

o

3 1

o

1 2 1 4

o o

3

o o o

S

o o

1

o o o o o

1

o o o o o o o o o o o o o o o o o

o

1

o

1 2

1

2

1

1 117

26

3 2 3 2 2

o

343

o o o

o

o o

798 (19 X 142) � 1 75

Edip Yüksel

N (Nun)

0

Kuran'ın 68. suresi ,/NuN" harfi ile başlar. Bu suredeki "N"le­ rin sayısı 133 olup, 19'un tam 7 katıdır. Surenin başındaki "N" harfi, twn diğer başlangıç haberinden farklı olarak, seslendi­ rildiği biçimiyle, yani .:.,'NuN" diye yazılır. Elimizdeki birçok Kuran nüshasında 7:69'daki "basstatan" ke­ limesinin yanlış olarak "Sad" harfiyle yazılı olduğunu tartış­ mıştık. Buna benzer ikinci bir imla hatasına da 68. surenin ba­ şında karşılaşırız. Surenin girişindeki .:.,'NuN" başlangıcının bir tek "N" hafiyle yazıldığını görürüz. Ne var ki, Kuran'ın matematiksel sistemi bu ikinci yazım hatasını da düzeltir. "Bastatan" kelimesinin en eski nüshalarda, matematiksel sis­ temin öngördüğü biçimde doğru olarak yazılmış olduğunu biliyoruz. Peki, 68. surenin başındaki " .:,NuN" harfi eski Ku­ ran nüshalarında nasıl yazılıydı? Bu sorunun cevabını Taş­ kent Nüshası'ndan alamadık. Çünkü o nüshada Kuran'ın bazı bölümleri kaybolmuş bulunuyor. Matematiksel sistemin gerektirdiği bu düzeltmeyi, eski nüs­ halarla karşılaştırma imkanına şahsen daha sahip olmadık. Mısır'da bulunan bazı nüshalarda başlangıç harfinin .:.,'NuN" biçiminde yazılı olduğunu işittikse de bu konuda "aynel ya­ kin" bir bilgiye sahip değiliz. Bu konudaki tüm bilgimiz, ma­ tematiksel sistemin kanıtlanmış duyarlılığı ve ona olan güven üzerine dayalı.

• 176

Matematiksel sistemle anlam kazanan ifadeler Bu suredeki "N"lerin sayısıyla ilgili ilginç bir tespitimizi su-

Üzerinde 19 Var

nalını. Bu surenin 48. ayetinde, "Yunus" ismi anılmadan Yu­ nus Peygamber'den söz edilir. ı:ı (Nun) harfine sahip YuNus Peygamber'in ismi, sadece bu surede ı:ı "N" harfine sahip ol­ mayan "Sahibil Hut" yani "balık adamı" ifadesiyle geçer. Bu yorumumuzu başka bir ayet de destekler. Yunus Peygamber'i "Zan Nun" yani "N harfine sahip kişi" diye tanımlayan 21 :87 ayeti, ı:ı (Nun) harfiyle başlayan surede YuNus Peygamber'in "Nun"suz bir isimle anılmasına dikkatimizi çeker. Quran'ın sahibi, bu ilginç yöntemle, kendisinin her şeyden "müstağni" olduğu mesajını verir. Matematiksel mucizenin oluşturulması için herhangi bir kelimeye ihtiyaç duymadığını anlahr. Nite­ kim ı:ı "N" harfinin yoğun olarak kullanıldığı 68. surede, ü "N" harfi içeren Yunus _ ismini kullanmayarak bu gerçeği pratikte uygular. 21 :87 ayetindeki "Zan Nun" ifadesinin, 68:l'deki ü "Nun" har­ fiyle yakından ilgili olduğunu bilmeyen geçmiş Kuran yo­ rumcuları, 21 :87 ayetini "Nun" diye bir balık adı icat ederek anlamaya çalışmışlardı. ı.ill ı.:.ıı., 0� �.) �

�ı Lo 0.,� Lı., �ı., 0..,.;

�ı., (3) u_,l..u .>P- l y:;..'l �.; oı u_;liJı �4 0.,�.,

� (A) � � � LP

J..:a l.r"-:1 r,lcı

JA

�.il } l _J-)J (a) �I � )IJ (1)

�4 rk l

.Y'J �

(ı ı) � lı:&.,. jl.oA (10) � ı...u\.:. (.:6 � 'J J (9) ÜJ-jA �

J:ic (12) �I .lla..o � t U.o � � (ıs} �.,':il �lı..ol Jli Lu41 ,y.\c. � l .'.)1 (14) �J Lo l.:ı r.)tS ul (t3) r:J-lj � �

ı yu..Jl il �I yb.....:.I l.i� Lô eALi� l.il (ıs) r-_,l:.y:JI ..:,,... �lb �

u� (ıs)

� ':J., (11) uJ>.>· ,.,..

(�ı) 0;> .'· nr 1 _,.:ıl.u9 (20) f":!>-1tS �l! (19)

\+lo�

u�Li eJi.J �

.)

_.& 1 77

Edip Yüksel 0fo� (-A .J 1 _,ı.ll..jls (ıı) �.;1.- � i,)I �y,,. .)c I ft I u l

��u ..)� � ı � ., cı4> � � r-�' � 'i 01 (23) JU (27 ) 0..JA.J..,..,. 0=-,.i J,ı (26) 0...,lt....l Li l l ...,lü ı... I,; Ws (25) lıS lil ll,ı.; 01.:...+u 1 _,lU (ıe) ı)� '.l )

rs.!

J;J �I �J I

� y l ...,lli (:m) LJ..JA� � .)c � J,ıfü (29) �U.. ll,ı.; ı)I lil � I _» � L.11 ll,ı..; � (31 ) LJ:!Cl.1. lıS l:ıl L.l..,...la.;ı l �ts ...,l fi. •,.p.'.l l yl �J yl �I � (32) 0..,.,ıc- 1 ..; � � (3-4) � u� �..; .l.lC � 0 1 (33)

LJ.J'-1.>U 4;i yllS rS} rl

(36) � u,p � L.. (35) (»oı�lS

rSl _.ı (33) wJ� w � � �J (37) ,..J r' (.ıo) {'>F- j � f'+.!I .-.1.. (39) 0� W rs.! 01 -'....,yi!I l5lı.a ,:.P � r� (41) � l �ts ı:;I f'+.!ts� l _;ı� tsy:. ,..:..JJ ,.ı.� �la. (42) 0.J•Jl,'iııJ � ..l.,-:,..Ji �I 0__,c.. �J ,.� �ı 0-ı

r_,J,;.5... JA.J ı.;..ll.i � I u_p-11

4l.+i �.; .41:ı--u (4s)

..� .,,. ., ı .;,J4

� u)�J _µJ 1 .,-.- W ,.ı.J.-N ı!b_,il� l _,_;iS �I ..l\.S.,ı (ı;ı) � fo "i 1 .,,. L.J (51) �

133 = 19 x 37 1 78

Üzerinde 19 Var

Diğer Başlangıç Harfleri

Tüm başlangıç harflerinin ilgili surelerdeki geçiş sayısını bu kitapta veremiyoruz. Bunun iki nedeni var: Birincisi, her iddiamızı detayıyla belgelemek istiyoruz ve bunu gerçekleştirmek için sunacağımız sayım listeleri kitabın hacmini bir hayli kabartacaktı. Biz bu kitabı üç yüz sayfa civa­ rında tutmak istiyoruz. Detaylan, "Visual Presentation of the Miracle" adlı kitapta bulabilirsiniz. İkincisi, halkın Kuran tarihi ve Arap dili konusundaki yeter­ sizliğinin mollalar tarafından sık sık istismar edildiğine tanık olduk. İnkarcı din adamlarının " elif" harfinin sayımında baş gösteren bazı problemleri bahane ederek, güneş gibi apaçık olan bir matematiksel sistemi gizlemelerine katkıda bulun­ mak istemiyoruz. Y. S. (Ya, Sin) u--ı

Kuran'ın 36 . suresi başında geçen iki harfle adlandırılır. Baş­ langıç harfi surelerin listesinde 19 . sırada yer alan YaSin Sure­ si'ndeki "Y " ve "S" harflerinin toplam sayısı 237 + 48 = 285 olup 19 x 15 'tir. 'A. S. Q. (Ayn, Sin, Qaf) �

İlk ayeti "H. M." harflerinden oluşan 42 .surenin aynı harfleri taşıyan diğer altı sureyle birlikte yer aldığı olağanüstü sistemi, bir önceki bölümde inceledik. Bu surenin ikinci ayetini oluş­ turan �.'':il. "S. Q." harflerinin sonuncusu olan "Q" (Qaf) har­ finin matematiksel sistem içindeki rolünü de daha önce gör­ dük. Peki, sadece bu surenin başında bulunan �-'t· "S. Q" kombinasyonundan ne haber? Bu üç harfin 42 . suredeki sayı­ ları yine 19 'un katıdır:

A 179

Edip Yüksel

t ('A)

98

..,. (S)

54

J (Q)

57

Toplam:

209 (19 x 11)

Güney Afrika'daki İslam Propaganda Merkezi'nin Başkanı Ahmed Deedat'ın başlangıç harfleri üzerindeki bir itirafını alıntılayarak bu bölümü kapayalım: "Başında "başlangıç harfleri" bulunan Kuran'ın her bölümü, bu olağanüstü sistemi izler. Başlangıç harflerinin surelerdeki adetlerini sayınız ve onları 19 'a bölünüz. Onların sürekli ola­ rak 19 sayısının TAM KATI olduklarını göreceksiniz. İç içe geçmeli bu kompleks matematiksel sistemi dokumaya kimin gücü ve zamanı vardı? Elbette, tarihin en meşgul insanı olan Muhammed'in değil! Alaycılar hala Muhammed'in kum al­ tında saklanmış bir bilgisayar yoluyla Kuran'ının 19 kodu üzerine programlamış olabileceğine bizi inandırmak ister­ lerse, ben kendi payıma, eti ve kemiğiyle her yönden insan olan Muhammed'in, kitabını tahriflerden korumak için böyle iç içe geçmeli matematiksel bir sistemi icat ettiği iddiası yerine bu "bilgisayar teorisi"ni hemen kabul ederdim (Al-Quran: The Ultimate Miracle, Islamic Propagation Centre, Durban, 1984, sa 62 ) .

• 1 80

Üzerinde 19 Var

Büyük Say ılar Kuran'da kaç değişik sayıdan söz edilir? Tekrarları saymazsak tam 30 sayı buluruz Kuran'da. Ne var ki, bu 30 sayıyı toplar­ sak sonucun 19'un tam katı olduğunu görürüz. Sayılarla ilgili ilginç ifadelere rastlarız. örneğin, Örümcek Su­ resi'nin 14'ncü ayeti, Nuh Peygamber'in 950 yıl yaşadığını 950 sayısını kullanmadan bildirir. Bunun yerine 1000 - 50 (Bin eksi Elli) gibi bir çıkarma işlemini kullanır. "Nuh'u da halkına göndermiştik ve onların arasında bin sene­ den elli yıl eksik kaldı. Ancak zulmettikleri için onları tufan yakaladı." (29:14) Niçin? Bin sayısının çokluk ifade eden şöhretinden yararlan­ mak için mi? Belki. Nuh Peygarnber'in yaklaşık 1000 yıl süren çabasına rağmen halkının inka.rcılıkta inat ettiğini vurgular ayet. Bununla birlikte, biz bu farklı ifadeyi matematiksel sis­ temle de yakından ilgili buluyoruz. Buradaki ifade 950 ol­ saydı, 50 sayısı yerine 950 işleme girecekti. Böylece, tekrarsız sayıların toplamı 900 artarak, 19 koduna uymayacaktı. Nuh'un toplam yaşının 950, yani 19'un tam katı oluşu da bu ilişkiyi daha çok güçlendirir. Tekrarlarıyla birlikte Kuran'da 285 (19 x 15) sayı geçtiği ve toplarnlardın da 174591 (19 x 9189) olduğu ileri sürülüyor. Bu iddiayı sınayarnadığırnız için geçerliliği konusunda şimdilik bir değerlendirmede bulunamıyoruz.

• 181

Edip Yüksel

Kuran'da Geçen Tüm Sayıların Tekrarsız Olarak Toplamı (Yıldızla işaretlenmiş olan sayılar birer kez geçer.) 1 2 3 4 5 6 7 8 9

10

*11

12

*19

*20 30 40

*50 *60 70 *80

*99

100 200 *300 1000 *2000 *3000 *5000 *50000 *100000

• 1 82

+ ----

162146 (19 X 8534)

Üzerinde 19 Var

Kuran, bu 30 tam sayıya ek olarak 8 kesirli sayı içerir: 1 / 10, 1 / 8, 1 / 6, 1 / 5, 1/ 4, 1 / 3, 1/2, 2 / 3. Böylece, Kuran'da 38 (19x2) değişik sayı bulunur. Demek ki, 30 tanesi tam sayı ve 8 tanesi kesirli sayı olmak üzere Kuran'da 38 (19x2) adet farklı sayı bu­ lunur. Üniversitesiz ve bilgisayarsız! Kuran'da en çok tekrarlanan kelime olan ALLAH isminin 2698 (19 x 142) kez geçtiğini gördük. Şimdi dilerseniz Allah kelimesinin geçtiği tüm ayetlerin numaralarını toplayınız: (1+2+7+ 8+9+10+15+17+19+20+22+2+1+2). Sonuç 118123 olup, 19'un tam 6217 kahdır. "Quran: The Final Testament 11 adlı Kuran çevirisi için Arizo­ na'daki Tucson Mescidi'nde Dr. Reşad Halife'ye asistanlık ederken, bu toplama işleminin ne kadar dikkat ve zaman ge­ rektirdiğine bizzat tanık olduk. Bu deneyimi, sözünü ettiği­ miz Kuran çevirisinin notlar bölümünde şöyle itiraf ediyoruz: "Allah" isminin Kuran'daki geçiş sayısını hesaplamak ve geç­ tiği ayetlerin numaralarını toplamak gibi bir basit işlem, grup halinde çalışan bizlere birçok zorluklar çıkarth. Hepimiz üni­ versite eğitimi görmüştük ve bilgisayarlara sahiptik. Buna rağmen, sayarken, hesaplarken yahut kaydederken birkaç kez hata işledik. Tüm sunduğumuz matematiksel kanıtlara rağ­ men hala Kuran'ın Muhammed tarafından oluşturulduğunu ileri sürmek manhksızlıkhr; o ne üniversite eğitimi görmüştü, ne'de bir bilgisayara sahipti. Ayrıca, Muhammed Peygamber gibi tarihin en meşgul lider­ lerinden birini böyle bir iş için düşünmek alabildiğine safça bir senaryodur. Muhammed'in yaşadığı ortamdan, dost ve düşmanın takdirle andığı destansı mücadelesinden haberi olan biri, böyle bir senaryoyu ciddiye alamaz. Kabile kavgala­ rıyla, taklitçilik mikrobuyla iyice hasta düşmüş ataperest bir � 1 83

Edip Yüksel

toplumun sosyal, ekonomik ve politik kurumlarında radikal devrimler yapan, kişilerin bilinçlerinde ve davranışlarında inanılmaz reformlar oluşturan birinin, böylesine harika bir matematiksel sistemin bir minyatürünü bile edebi bir metinle kaynaştıracak vakti ve zihinsel sükuneti bulması nasıl müm­ kün görülebilir? Onun, peygamberlik iddiasından önce Ku­ ran'ı hazırlayıp bitirdiği tezine gelince ... Bu tez, yıllar sonra gerçekleşen olaylarla ilgili detaylı ifadelerin yer aldığı ayetleri açıklamakta aciz kalır. Uzun Sayılar Her surenin toplam ayet sayısından sonra tek tek ayet numa­ ralarını yazarsak, 12692 basamaklı bir sayı elde ederiz. Nite­ kim yedi ayete sahip ilk sure 71234567 sayısıyla temsil edile­ cektir. İkinci sure için de 286 sayısından sonra l'den 286'ya ka­ dar olan sayılar yazılacaktır. Böylece 114 sure için oluştu­ rulan bu uzun sayının başı ve sonu şöyle görünecektir: 712345672861234567891011.............6123456. Kuran'ın her ayetinin numarasının yer aldığı bu uzun sayı 19'un tam katıdır. Dahası, bu sayıyı oluşturan rakamların sa­ yısı olan 12692 de 19'un tam katıdır. Dileyenler bunu prog­ ramlayıp sınasın. Elinizdeki kitabın sekiz sayfasını işgal edebilecek bu uzun sayı düzinelerce örnekten sadece biridir."

• 1 84

Üzerinde 19 Var

Tek ve Çift Sa y ılar Şafak (el-Fecr) Suresi'nin ilk beş ayeti, özgün bir anlahmla dik­ katlerimizi ondalık ve binary (ikili) sayı sistemlerine çeker. Bu surenin üçüncü ayetindeki "tek ve çift"ten ilham alan Koroş Cernnişan adlı İranlı bir üniversite öğrencisi, Kuran'ın sure ve ayetleri üzerinde ilginç gözlemlerde bulunur. Bu bölümü söz konusu gözleme ayırıyoruz: Kuran'daki 114 sure ve içerdikleri ayetlerle ilgili olarak şu iki sayıyı daha önceden tanıyoruz: 6234 Kuran'daki toplam ayet sayısı 6555 Kuran'daki sure numaralarının toplamı (1 +2+3+4+5 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . +114) Kuran'daki her bir suredeki ayet sayısını o surenin sıra numa­ rasıyla toplayalım. Örneğin, 1. sırada yer alan Anahtar (Fa­ tiha) Suresi, 7 ayet içerir. Böylece, Anahtar Suresi için 1 + 7 = 8 sayısını elde ederiz. Kuran'ın en son suresi olan Halk (Nas) Suresi için ise 114 + 6 = 120 sayısını elde ederiz. Sure numara­ larıyla ayet sayılarının toplamından oluşan bu sayılan tek ve çift olarak ayıralım. Aşağıdaki tabloda göreceğiniz gibi 57 tane çift, 57 tane de tek sayı elde etmekteyiz. Çiftleri ve tekleri ayn ayn topladığı­ mızda, sentezin birimlerine ayrıldığını göreceksiniz. Sure No. 1 2 3 4

Ayet 7 286 200 176

Toplam 8 288 203 180

Çift 8 288 180

Tek 203

• 1 85

Edip Yüksel

Sure No.

Ayet

Top lam

5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21

120 165 206 75 127 109 123 111 43 52 99 128 111 110 98 135 112 78 118

125 171 213 83 136 119 134 123 56 66 114 144 128 128 117 155 133 100 141 88 102 253 120 116 98 90 65 62 106 88 80 119 219

22

23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 � 1 86

64 77

227 93 88 69 60 34 30 73 54

45 83 182

Çift

136 134 56 66 114 144 128 128

100 88 102 120 116 98 90 62 106 88 80

Tek

125 171 213 83 119 123

117 155 133 141 253

65

119 219

Üzerinde 19 Var

Sure No.

Ayet

Top l a m

Cift

38 39 40 41 42 43

88 75 85

126 114 125 95 95 132 103 82 81 85

126 114

44

45 46 47 48

49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63

64

65 66 67 68 69 70

54

53 89 59 37 35 38 29 18 45 60 49 62 55 78 96 29 22 24 13 14 11 11 18 12 12 30 52 52

44

132 82

77

67 95 111 101 115 109 133 152 86 80 83 73 75 73 74 82 77 78 97 120 121 114

Tek

125 95 95 103 81 85

77

152 86 80

74 82 78 120 114

67 95 111 101 115 109 133 83 73 75 73 77

97 121 1 87

Edip Yüksel

• 1 88

Sure No.

Ayet

Toplam

71 72

28 28 20 56 40 31 50 40 46 42 29 19 36 25 22 17 19 26 30 20 15 21 11 8 8 19 5 8 8 11 11 8 3

99 100 93 130 115 107 127 118 125 122 110 101 119 109 107 103 106 114 119 110 106 113 104 102 103 115 102 106 107 111 112 110 106

73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103

Çift

100 130 118 122 110

106 114 110 106 104 102 102 106 112 110 106

Tek

99 93 115 107 127 125 101 119 109 107 103 119 113 103 115 107 111

Üzerinde 19 Var

Sure No.

Ayet

Toplam

104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114

9 5 4 7 3 6 3 5 4 5 6

113 110 110 114 111 115 113 116 116 118 120

Çift 110 110 114

116 116 118

Tek 113

111 115 113

Sentez ve Analiz Kuran'daki 114 surenin sıra numarasıyla içerdiği ayet sayıla­ rını ayrı ayrı ekledikten sonra, bu toplamları tek ve çift oluş­ larına göre iki bölüme ayırırsak, yaptığımız bu ekleme işlemi­ nin iki ana elementine çözüldüğünü görüyoruz. Bir başka ifa­ deyle, 114 parça halinde kaynaştırdığımız ayet sayılarının toplamı 6234 ile sure numaralarının toplamı 6555 , tek ve çift analiziyle ayrışıyorlar.

_A 1 89

Edip Yüksel

Kuran 'ın Eşsiz Koruma Sistemi - �.1Jı )°ı) u� ·.-t.:. ;.L;J � tk� � � · : uı� ıy � - Uf;: "Zikri biz indirdik, elbette onu biz koruyacağız. " (15:9) Kuran, Allah'ın kullarına indirdiği son kitaptır. Onun kıya­ mete dek korunması için 15:9'da verilen ilahi sözün hikmeti budur. Kuran'ın Allah sözü olduğu ve kesinlikle korundu­ ğunu kanıtlamak için Allah, Kuran'ı matematiksel bir sistemle kodlamışhr. Tucson Mescidi, Renaissance Institute ve Monot­ heist Publication tarafından yayımlanan kitaplarda açıkladı­ ğımız gibi, bu matematiksel sistem insan gücünün çok ötesin­ dedir. Allah'ın son kitabında en ufak bir tahrif bile kuşkusuz büyük bir fitneye yol açar. Kuran'ı koruyan sistem matematik olduğundan, 1 birimlik (1 sure, 1 ayet, 1 kelime, hatta 1 harf) sapma bile sistemi bozar. Nitekim 1974 yılında Kuran'da fark ettiğimiz matematiksel sistem, yeni bir fiziksel deliller çağı açmış ve Kuran'daki her birim o sistemde yer almıştır. Sonuçta, 9:128-129 no'lu ayetlerin Kuran'dan olmadığı ortaya çıkarak:

• 190

1. Kuran'ın matematiksel sisteminin asıl işlevini görme fırsatını bize vermiştir. Kuran'ın korunması, insanlar tarafından müzelerde korunan kitaplar gibi yahut do-

Üzerinde 19 Var

ğal olarak korunan taş yazıtlar gibi olmayıp, hepsin­ den farklı olarak bizzat sahibi tarafından yerleştirilen kodlama sistemiyle olmuştur ki, 15:9 ayeti bunu "beş adet vurgu" ile bildirir: "Biz, elbette biz zikri indirdik ve onu mutlaka biz koruyacağız." 2. Bu açıdan olağanüstü bir mucize oluşturur. 3. Atalarını taklit ettiklerinden dolayı Kuran'ı kabul edenlerle, Kuran'a bizzat Kuran'dan dolayı iman edenlerin arasında ayırım yapmıştır. Gerçek mümin­ ler, Kuran'ın tanıklığını atalarının tanıklığına tercih ederler. Sahte ayetlerin çevirisi şöyledir: "Size içinizden sıkıntıya düşmeniz onun gücüne giden, size pek düşkün, Mü'rninlere şefkatli ve esirgeyici bir peygamber gelmiştir. Onlar yüz çevirirlerse, de ki: "Bana Allah yeter. O'ndan başka ilah yoktur. Ben O'na tevekkül ettim ve büyük arşın Rabbi O'dur." Fiziksel deliller: 1. Beraet (Ültimatom) Suresi'nin sonunda yer alan 9:128-129 "ayetleri" matematiksel kodun keşfi tarihi olan 1974'ten beri özellikle dikkatlerimizi çekmişti. "Rahim" kelimesinin Al­ lah'tan başkasını tanımlamak için kullanıldığı tek yerdi. Ku­ r3!1'da 114 (19x6) kez Allah için geçen "Rahim" ismi, orada Muhammed Peygamber için kullanılıyordu. Kuran boyunca "Allah" kelimesinin tekrarlanma sayısının 2699 adet çıkması, 9:128-129 üzerinde kırmızı ışıkların yanmasına neden oldu. 2699 sayısı 19'un katından 1 fazlaydı. "Allah" isminin 2698 (19x142) kez geçmesi gerektiğini hatırlatan daha birçok para­ metre mevcuttu.

_... 19 1

Edip Yüksel

a. "Allah" ismini bulunduran tüm ayetlerin numaraları top­ lamı 118123 (19x6217)'dir. Beraet Suresi sonunda yer alan Allah isminin bulunduğu ayet numarasını, yani 129'u ek­ lediğimizde bu sistem bozulur. b. "Allah" ismi, Kuran'ın başından 9. surenin sonuna dek 1273 kez geçer. 1273=19x67. Eğer 9:129'daki eklenirse, bu sayı 1274'e çıkar ve sistem bozulur. c. İlk başlangıç (2:l'deki A.L.M.) harflerinden, son başlangıç (68:l'deki Nun) harfine dek geçen "Allah" isimleri, sahte ayetler hariç 2641'dir. 2641=19x139 d. Beraet Suresi, başında harf bulunmayan bir suredir. Baş­ langıç harfi bulundurmayan 85 sureyi incelediğimizde, 57 (19x3) tanesinin "Allah" ismini bulundurduğunu görürüz. "Allah" ismini bulunduran ayetlerin toplam sayısı da 1045 olup, 19x55'tir. Oysa 9:128-129 eklense "Allah" ismini içe­ ren ayetlerin sayısı 1 adet fazlalaşır. e. Kayıp Besmele'den (Sure:9) itibaren, ekstra Besmele'ye (Sure:27) kadar "Allah" kelimelerinin 513 ayette geçtiğini görürüz. 513=19x27 f. Beraet Suresi'nin sonunda, yani 9:128-129' da geçen "ilah (tanrı)" kelimesi, bu "ayetler" hariç 95 (19x5) kez geçer. Söz konusu sahte ayetlerle bu denklik bozulur. g. Tanrı için kullanılan "arş" (yönetim) kelimesi 9:128-129 hariç, Kuran'da 19 kez geçer. (12:100 ve 27:23 ayetlerin­ deki "arş" kelimesi "taht" için kullanılır.)

• 192

h. Kuran, 6234 adet numaralanmış ayet ve 112 numarasız ayet (1:1 ve 27:30 hariç, sure başlarındaki Besmeleler) içe­ rir. Böylece Kuran ayetlerinin sayısı 6346 (19x334) olur. 6346 sayısının rakamlarının mutlak değerlerinin toplamı da 6+3+4+6 = 19'dur. Bu iki matematiksel özellik, 9:128129 eklendiğinde bozulmaktadır.

Üzerinde 19 Var

i.

Başlangıç harfleri içermeyen 85 surenin tüm ayetlerinin rakamlarının mutlak değerlerini tek tek topladığımızda, sonuç 27075 (19x19x75) olur. Bu özellik 128 ve 129 rakam­ larının eklenmesiyle 23 artarak bozulmaktadır.

j.

Her bir suredeki toplam ayet sayısını ve yanına tek tek ayet numaralarını (71234567......... 612345) biçiminde yazarsak, 12692 basamaklı bir sayı elde ederiz. Birkaç metre uzunluğundaki bu sayı 19'un tam katıdır. Bu muazzam sayının basamak sayısı da 19'un tam katıdır. 12692= 19x668. Bu durum, Beraet'in sonundaki ilave iki ayet çıka­ rılınca gerçekleşmektedir.

k. Kuran'ın başından 9. surenin sonuna kadar başında baş­ langıç harfi bulundurmayan surelerin t0plam ayet sayıla­ rını sure numaralarıyla birlikte topladığımızda 703 (19x37) sayısını elde ederiz. Bu da, 9. sure 127 ayet olduğu taktirde gerçekleşir. 1. "N" harfi ile biten, yani en son ayetinin son harfi "N" olan surelerin numaralarının toplamı 1919 (19x101)'dur. Doku­ zuncu surenin son ayetini 129 kabul ettiğinizde surenin son harfi "N" yerine "M" olur ve bu denklik bozulur. m. Son ayeti 9 rakamı ile biten 13 surenin ayet sayılarını top­ ladığımızda, 627 (19x33) sayısını elde ederiz. Bu durum, 9. sureyi 129 ayet kabul edince gerçekleşmez. n.

Beraet Suresi'nin numarası olan 9 rakamı ile son ayeti ol,an 127'nin rakamlarını topladığımızda, 9+1 +2+7 = 19 ol­ makta ve bu özellik, son ayeti 129 kabul edince bozulmak­ tadır.

o.

Misakın elçisini müjdeleyen ayetten üç ayet önceki, 3:78 ayeti, Allah'ın kitabına sözler ekleyen ve o sözlerin Al­ lah'ın ayetleri olduğunu ileri süren yalancıları kınar. Bu ayette geçen "Allah" kelimesinin Kuran'ın başından itiba-

_A 193

Edip Yüksel

ren 361. (19x19) ayet olması ilginçtir. Allah 1 a ayet yakıştı­ ranlardan söz eden bu ayetle Beraet 1 in son ayeti olan 9:127 arasında 11 Allah 11 ismi 912 (19x48) kez geçer. Bunlara benzer daha birçok örnek verebiliriz. Kısacası Kuran, 9:128-129 1 un kendisine ait olmadığına, yabancı olduğuna ta­ nıklık ediyor. Kuran 1 dan ve Allah 1 tan daha büyük tanık kim olabilir?

Rivayetlerde Tüten Duman

Muhammed Peygamber 1 in ölümünden yaklaşık yirmi yıl sonra Halife Osman bin Affan döneminde bir grup yazıcı, başka ülkelere gönderilmek üzere Kuran nüshalarını çoğalt­ makla görevlendirildiler. Bu nüshalar, Muhammed 1 in eliyle yazılmış orijinal Kuran 1 dan kopya edilecekti. Yazıcılar komi­ tesine Osman b. Affan, Ali b. Ehi Talip, Zeyd b. Sabit, Ubeyy b. Kab, Abdullah b. El-Zubeyr, Said ibnül As ve Abdurrah­ man b. El-Haris b. Hişam nezaret ediyorlardı. Peygamber, Ku­ ran 1 ı iniş sırasına göre yazmış, her parçanın doğru yerine yer­ leştirilmesi için gerekli talimatı da bunlara eklemişti. Medi­ ne 1 de inen son sure 9. sure idi. Yalnızca, üç ayetli 110. sure 9. sureden sonra Mina 1 da inmişti.

İlk kıvılcım

• 194

Yazıcılar komitesi 9. sureye geldiklerinde, onu da uygun ye­ rine yerleştirdiler. Ancak Medinelilerden biri, Allah 1 ın iki is­ mini peygambere mal eden bir çift ayetin araya eklenmesini önerdi. Yazıcılar bunu önce reddettiler; ancak tartışmalar so­ nunda kabul ettiler. Ali b. Ehi Talib ve daha birçok inanan buna büyük bir tepki gösterdi. Nitekim Ali, peygamberin ve­ fatından sonra Allah 1 ın son peygamberi tarafından yazılmış

Üzerinde 19 Var

olan Kuran'a ekleme yapmak isteyenlerin varlığından duy­ duğu endişe yüzünden, ilk halifenin seçildiği toplantıya bile katılmamıştı. Ali'nin bu protestosu birçok kitapta anılır. Burada, Celaleddin es-Suyuti tarafından yazılan "El-ltkan fi Ulum-il Kuran" isimli klasik bir kaynakta yer alan ve İkrime yoluyla nakledi­ len aşağıdaki rivayeti alıyorum: "Ebu Bekir halife seçildikten sonra Ali b. Ebi Talib evine çekildi. Ebu Bekir'e, onun seçilişinden hoşlanmadığı için Ali'nin böyle bir tavır gösterdiği biçiminde yorumlar ulaştı. Bunun üzerine Ebu Bekir Ali'ye birini göndererek durumu soruşturdu: "Ebu Bekr'in seçimine mi karşı çıkıyorsun ? " diye sorulunca Ali, "Yok vallahi" diye cevap­ ladı. Ali'ye tekrar soruldu: "Neden evinden dışarı çıkmıyorsun ? " Cevap verdi: "Görüyorum ki Kuran'a ekleme yapılıyor ve ben Ku­ ran ' ı derleyinceye kadar namaz dışında sokak kıyafetlerimi giyme­ meye yemin ettim. " (El-Itkan Fi Ulum-il Kuran, El-Ezher yayınları, Kahire, Mısır, H. 1318, C. 1, Sayfa 59) Aynı kitabın 28. sayfasında, Zevaidil Müsned ve İbni Merdi­ veyh'te yer alan ve Übeyy b.Kab yoluyla nakledilen aşağıdaki rivayette konuyu daha da aydınlatıyor: "Ebu Bekr'in hilafeti zamanında Kuran derleniyordu. Yazım işle­ miyle görevli sahabeler Beraet (Ültimatom) suresinin sonuna, 9:127 ayetine gelince, onun son ayet olduğunu sandılar. Bunun üzerine Ubey b. Kab kendilerine, "Peygamber bana iki ayet daha okudu " di­ yerek 9:128, 129 ayetlerini okumaya başladı ve "Bu iki ayet, Ku­ ran 'ın en son inen ayetleridir" diye ekledi. " Aşağı,daki sonuçlara baktığımızda bu suçun korkunç boyut­ ları ortaya çıkmaktadır: 1. Halife Osman öldürüldü ve Ali dördüncü halife seçildi. 2. Ali taraftarlar ile saltanat taraftarları arasında yıllar süren bir savaş çıktı. Kuran'ın tahrif edilmesiyle ilgili bir sürü söylenti Şiiler arasında abartılarak "takiyye" politikasıyla nesilden nesile gizlice aktarıldı.

-6. 1 95

Edip Yüksel

3. Ali şehit edildi. 4. Muhammed Peygamber'in torunu Hüseyin yetmişin üze­ rinde inananla birlikte Kerbela'da şehit edildi. 5. Emevi ve Abbasi sultanlarının çevrede estirdiği terörün so­ nucu olarak cizye ödemeye mahkum olduktan sonra, ciz­ yeden kurtulmak amacıyla güya İslam'a girenler, hadisler rivayet ederek Kuran'a ortak koştular ve böylece peygam­ berin tebliğ ettiği İslam dinini tahrif ettiler. Sonuçta, tahrifçiler savaşı kazandı. Bugüne ulaşan "resmi" ta­ rih, onların fikirlerini yansıhr. Allah düşmanlarının bu görü­ nüşteki zaferi, şüphesiz Allah'ın takdirine uygundu. Mek­ ke'nin fethedilmesiyle yenilen müşrikler, ' Peygamber'in ölü­ münden iki yüzyıl geçmeden çok tanrıcılığa geri döndüler. Ne gariptir ki, bu seferki putları Peygamber Muhammed'in ken­ disiydi. Bu müşrikler, şüphesiz saf Kuran'ı istemezlerdi. Nite­ kim Kuran'ı korumak isteyen gerçek müminler şerefi bir bi­ çimde şehit edildiler. Müşrikler görünüşte zafer kazandılar. Orijinal Kuran Mervan tarafından yakılıyor

• 1 96

Bu uzun ve yıkıcı savaştan sonraki barış döneminin ilk halifesi Mervan b. Hakem'di. (Ölümü: H 65/ M 684) Yaptığı ilk işler­ den biri, orijinal Kuran'ı yok etmek oldu. Peygamberin kendi eliyle ve özenle yazdığı Kuran'ı "yeni tartışmalara neden ola­ cağından korktuğu" için yakh. ("Nüzulünden Günümüze Ku­ ran-ı Kerim Bilgileri", Osman Keskioğlu, Türkiye Diyanet Vakfı yayınları, 1987, sa:140; Dr. Suphi es-Salih, "Mebahis fi Ulurnil Kuran", sa:83 ve Kuran tarihiyle ilgili tüm kitaplara bakılabilir.) Akıl sahibi bir kişi burada şu soruyu sormalı: "Muhammed'in orijinal Kuran'ı o sırada elden ele dolaşan nüshalarla aynı idiyse Mervan b. Hakem onu niye yok et­ sin?? ! ! ! "

Üzerinde 19 Var

İki tanık gücündeki tek tanık! Eski rivayet kitaplarında, sonradan katılan 9:128-129'dan sü­ rekli şüphelenildiğini öğreniyoruz. Örneğin Buhari'nin ünlü hadis kitabında ve Suyuti'nin El-ltkan'ında Kuran'ın her aye­ tinin en az iki tanıkla doğrulandığını okuyoruz: "Ancak 9. su­ renin 128. ve 129. ayetleri müstesna ki onlar yalnız Huzeyrne b. Sabit el-Ensari'nin yanında bulunmuşlardı. " Sünnilerin en güvenilir hadis kitabı olan Buhari, Suyuti'nin ünlü eseri El İt­ kan ve Kuran tarihiyle ilgili birçok kitap, Beraet (Ültimatom) Suresi'nin 127. ayetine varıldığında, derleme ve yazım işle­ miyle görevli tüm yazıcıların, o ayetin son ayet olduğuna ka­ rar verdiğini rivayet eder ve devamla şunları bildirirler: Sahabeler, Beraet Suresi'ni 127. ayette noktaladıktan sonra, Huzeyme b. Sabit El Ensari adındaki bir Medineli kendisinin yanında iki ayet daha bulunduğunu ileri sürdü. Bu iddiasına bir başka tanık daha getirmesi istendiğinde hiç kimseyi bula­ madı. Fakat arkadaşlarından biri bir hadis rivayet ederek, Hu­ zeyme'nin tanıklığının iki kişinin tanıklığına eşit olduğuna ta­ nıklık etti. Bunun üzerine yazıcılar son iki ayeti, yani 9:128, 129 ayetlerini kabul edip 9. surenin sonuna eklediler. Ne gariptir ki, bu 9:128-129 eklemelerinin, Medine döneminin son günlerinde inmiş Medeni bir surede bulunan, Mekki ayet­ ler olduğu iddia edilir. Konuyla ilgili akla gelebilen birçok soru vardır. Örneğin: Bu Mekki ayetler, çok sonraları Müslüman olmuş Medineli biri­ nin yanında, sadece Huzeyme'nin yanında nasıl bulunabilir? Neden dört halife dahil, hiçbir sahabenin tanıklıkları tek ba­ şına kabul edilmezken sadece Huzeyme b. Sabit El Ensari'nin tanıklığı iki kişinin tanıklığına denk tutuldu? Huzeyme'nin iki tanığa eşit olduğunu rivayet eden kimdi? Onun bu rivayetine nasıl güvenildi? Yoksa onun da mı tanıklığı iki kişinin taruklı-

_A 1 97

Edip Yüksel

ğına eşitti? Beraet Suresi'nin sonundaki 9:128,129 eklemeleri­ nin, Beraet Suresi'ne "sonundan başlayarak inen biricik sure" unvanını kazandırması ilginç değil mi? Ne var ki bütün bu tutarsızlıklara ve 9:128-129 ile ilgili birçok çelişkiye rağmen, Kerbela katliamından sonra kimse onların doğruluğunu açıktan sorgulamaya cesaret edemedi. Ne söyleyebiliriz? Her şeye gücü yeten Bilge Tanrı'nın bize sağladığı fiziksel de­ liller, mesajının doğruluğu ve korunmuşluğu konusunda kuşku bırakmıyor. Sonuç olarak: 1. Orijinal Kuran'a herhangi bir tahrif giremez. 2. Beraet: 128-129 Kuran'dan değildir. 3. Kuran'daki her birim, insan gücünün ötesinde düzenlenmiş matematiksel bir yapı içinde yerini almıştır. Şimdi anlıyoruz ki, Yüce Tanrı, 9. sureye bu iki "ayetin" "ek­ lenmesine" özellikle izin vererek: 1. Kuran'ın kodu olan 19'un ana işlevini gösterir. 2. Kuran'ın ekleme, çıkarma ve bozmalara karşı bir matema­ tiksel zırhla korunduğunu kanıtlar. 3. İnananlarla ikiyüzlüleri birbirinden ayıracağına dair ver­ diği sözü yerine getirir. Konuyla ilgili tarhşmalar Almanya'daki bir dosta gönderdiğim mektubumun ilgili bö­ lümünü alıntılamak istiyorum: "Zikri biz, elbette biz indirdik ve onu yine biz koruyacağız." (15:9) 1 98

Üzerinde 19 Var

Kuran'ın Allah'ın koruması altında olduğunu beş vurgu ile bildiren ayetin bu vurgulama ile bize neyi anlatmak istediğini düşünün. Dünyada, müzelerde insanların gayreti veya tabiat koşullarının etkisiyle binlerce yıldır korunan kitabeler, kitap­ lar mevcut... Kuran'ın korunması eğer böyle sıradan, normal bir biçimde olsaydı Alemlerin Rabbi'nin böyle bir korumayı bir övgü vesilesi yapması ve yoğun vurgulama ile kendisini ön plana çıkarması nasıl açıklanacaktı? İzleyicilerinin gayre­ tiyle 1400 yıl korunduğu iddia edilen bir kitabın ne gibi bir özelliği olurdu? Ayrıca, yukarıdaki ayetin sonradan eklenmiş olduğuna dair bir iddiaya vereceğiniz cevap nedir? Kuran, ilim sahiplerinin göğsündedir. (29:49) O, rakamlanmış bir kitap olup, ona ancak dürüst insanlar tanık olmakta. (83:9,10, 20,21) Putperestler, kağıtlara yazdıkları Kuran ayetle­ rinin arasına insan ürünü ifadeler soksalar da, "ilim sahipleri" Allah'ın ayetlerini "bilirler". Çünkü Kuran, bizzat Allah tara­ fından harfi harfine, kelimesi kelimesine matematiksel bir sis­ temle korunmuştur. İnsanlar tahrif etmeye çalışsa da, yanlış kopyalar çoğaltsa da, "Kuran" korunmuştur ve korunacaktır. Şu anda 9:128-129 "ayetlerini" içermeyen Kuran nüshası, dün­ yanın dört bir yanında okunuyor. Bu Kuran nüshasının, sizin anlayışınıza göre 15:9 ayetiyle çelişmesi gerekmez mi? Ceva­ bınız "Yok çelişmez, çünkü ... " ile başlayacaksa, Muham­ med'den sonra putperestlerin Kuran nüshalarına ilave yap­ ması da 15:9 ayeti ile "Çelişmez, çünkü ... " 19 kodu, Kuran'a batılın yaklaşamayacağını kesin olarak ser­ giliyor. Tüm dünyada yaygın olan Kuran nüshalarında 7:69 ayetindeki "bastatan" kelimesinin �"basstatan" biçiminde "sad" harfiyle yanlış yazılması ve bu yanlışı destekleyen ha­ disler uydurulmuş olması ilginçtir. Biz bu imla hatasını Ku­ ran'ın matematiksel kodunun yardımıyla keşfedip düzelttik.

__. 1 99

Edip Yüksel

Daha sonra eski nüshaları, örneğin Taşkent Nüshası'nı incele­ diğimizde, bu kelimenin Kuran nüshaları ve hadislerin bildir­ diğinden farklı yazıldığına tanık olduk. Süleymaniye Kütüphanesi'nde, Fatih-18 kaydıyla tutulan ve Ali'ye nispet edilen ceylan derisi üzerine Kufi hattıyla yazıl­ mış bir Kuran nüshasını incelediğimde, Beraet Suresi'nin son sayfalarının koparılmış olduğunu gördüm. Kütüphane görev­ lileri olayı tarihi bir kayıp olarak nitelendirdiler. O birkaç say­ fanın koparılmasının sebebi neydi acaba? Umarım, bu bilgi­ den sonra dini bütün bir meczup kütüphaneye gidip onu ka­ çırmaya yeltenmez. Bunlar hep rastlanh mı?

Şia kaynaklarında, Kuran'ın tahrifiyle ilgili mübalağalı iddia­ ların ve Mehdi'nin asıl Kuran'ı çıkaracağına dair yaygın inan­ cın konumuz açısından hiç mi değeri yok? Mervan'ın orijinal Kuran'ı, "YENİ tartışmalara yol açmasın" bahanesiyle yakıp yok ettiği savı üzerinde hiç mi düşünmeyeceğiz? Matematik­ sel delillerin yalnızca 9:128,129'da takılması, başında Besmele bulunmayan biricik surenin sonunda bulunmaları, Kuran ta­ rihinde o iki "ayet" üzerinde ilginç tartışmaların ve iddiaların vuku bulması, Ebu Bekir'in halife seçilişinin daha ilk gününde . "Kuran'a ilave yapılıyor" diye Ali'nin tedirgin olması gibi nice tarihi olay ile matematiksel sistemin birbirini desteklemesi rastlantı mıdır?

• 200

Kuran boyunca 114 yerde sürekli olarak Allah için kullanılan Rahim isminin sadece 9:128'de Peygamber için kullanılması size hiçbir işaret vermiyor mu? 19 matematiksel sistemi bir ya­ landan ve uydurmadan mı ibaret? Allah'ın tanıklığı mı, yoksa çevrenizdeki insanların veya atalarınızın tanıklığı mı?

Üzerinde 19 Var

Allah'ın işaret ve desteği

Hayatımın en önemli noktası olan 1 Temmuz 1986 sabahı, di­ nin biricik kaynağı olarak Kuran'ı kabul ettim. Bu sıralarda Reşad ile sık sık mektuplaşıyordum. Bana gönderdiği Muslim Perspective dergisinin bir sayısında, 9. surenin sonuna iki "ayet" eklenmiş olduğunu ve bunların Kuran'dan olmadığını iddia ediyordu. Doğal olarak tepki gösterdim. Beni şoke eden bu iddiaya karşı olarak yazdığım bir mektupla kendisini yol­ dan sapmakla, gurur ve kibirden dolayı şeytanın tuzağına düşmekle suçladım, öğütler verdim. Ne var ki, mektubu gönderdikten kısa bir süre sonra iddiayı incelemeye başladım. Kuran'ın büyük bir matematiksel muci­ zesi olduğunda zerre kadar kuşkum olmayan 19 sisteminin birkaç önemli parametrede sadece o iki ayette takılıp kırmızı ışık yaktığını ve Kuran tarihiyle ilgili kitaplarda da o iki ayet üzerine ilginç tartışmaların ve rivayetlerin mevcut olduğunu gördüm. Şaşırdım... Tereddütlere düştüm... Bir yanda Al­ lah'ın "büyüklerden biri olarak" tanımladığı Kuran'ın mate­ matiksel sisteminin tanıklığı ve onu destekleyen tarihi olaylar ve öte yanda Kuran'ın korunduğunu bildiren açık ayetler... Karar veremez oldum. O zamanki durumumu kelimelerle açıklayamam. İki hafta bo­ yunca büyük bir stres yaşadım. Eğer Kuran'dan olan iki ayeti inkar ediyorsam sonum felaket, yok eğer Kuran'dan olmayan iki cümleyi Kuran'ın tanıklığına rağmen hala Allah'a yakıştır­ maya devam ediyorsam, yine sonum felaket... İki hafta bo­ yunca Rabbime hayatımın en ısrarlı duasını yaptım: "Rabbim ne olur bana bir işaret ver." Beni içinde bulunduğum kararsız­ lıktan ve tedirginlikten kurtarması için Rabbime tüm içtenli­ ğimle dua ediyordum.

__.

23 Ekim 1986 günü, öğleyin 13:30 sulan, İnkilap Yayınevi'nin

20 1

Edip Yüksel

Cağaloğlu'ndaki ikinci bürosunda tek başımayım ... Yine Rab­ bime aynı istekte bulunuyor, "Rabbim bana bir işaret ver." diye yalvarıyorum. Birdenbire kalbim hızla çarpmaya başladı. Çok net olarak "Üç kırk bir, Üç kırk bir, Üç kırk bir... " diye tekrarlayan bir ses işittim. Sesi kulağımla işitmiyordum. Tarifi imkansız! Kalbimden gelen harf ve kelimeler halinde yüksek ve net olarak "Üç kırk bir, Üç kırk bir... " diye tekrarlıyordu. Heyecandan donmuş, şoke olmuştum! İlk yaptığım iş Kuran'a uzanmak oldu. Hemen üçüncü surenin kırk birinci ayetini açıp okudum.

"Rabbim o halde bana bir işaret ver" dedi. (Allah da) dedi ki: "Senin işaretin, insanlarla, üç gün, mimik hariç konuş­ mamandır. Rabbini çok an, akşam sabah yücelt." (3:41) Secdeye vardım. Rabbime hamd ettim. Dokuzuncu surenin sonundaki o iki cümlenin Kuran'dan olmadığına dair kal­ bimde zerre kadar kuşku kalmadı. O andan itibaren üç gün boyunca hiç kimseyle konuşmayacağıma söz verdim. İki hafta boyunca tekrarlamış bulunduğum duamı olağanüstü bir şe­ kilde, kalbime vahyederek reçetesiyle birlikte Kuran'dan kar­ şıma çıkaran Rabbime şükürler olsun. Rahman, bu ayetle te­ reddüdümün ve problemimin kaynağını öğretip çıkış yolunu gösterdi.

• 202

Ben, tüm Kurani delillere rağmen o iki cümlenin şeytani ek­ leme olduğunu kabul etmiyordum. Zira bu gerçeği kabul etti­ ğim an çevremdeki insanların tepki göstereceğini, ailemin ve arkadaşlarımın bana düşman kesileceğini, on binlerce oku­ rumu kaybedeceğimi düşünüyordum. Bu düşünce kafamda net olmamakla birlikte, bilinçaltında beni rahatsız ediyor ve gerçeği kabul etmemin önünde büyük bir duvar teşkil edi­ yordu. Alim, Habir ve Hakim olan yüce Tanrı bana acıdı ve benim bu zindanımın duvarını parçaladı: "Çevrendeki o in­ sanlarla üç gün konuşma. Birbirlerini cahilce etkileyen insan­ ları hesaba katma. Sadece beni düşün, beni an." Kariyerimi,

Üzerinde 19 Var

ünümü ve çevremi putlaştırdığım için apaçık bir gerçeği iki hafta boyunca kabul etmemiştim. İnsanların benim için, "ônce hadisleri reddetti, bak şimdi Kuran ayetlerini inkar et­ meye başladı" sözlerini söyleyeceklerini zihnimin bir köşe­ sinde bir tehdit olarak taşıyor ve buhranlara giriyordum. O insanların aslında Kuran'a inanmadıklarını, �uran'ın ayetle­ rine zıt binlerce hurafeyi din edindiklerini, onların aslında atalarını putlaştıran, düşünme yeteneklerini psikolojik, sosyal ve politik çıkarlarla zayıflatmış bulunan bir kitle olduğunu ve onların din gününde bana bir yararı olmayacağını düşünemi­ yordum. Kısacası, hiç kimseyle konuşmayarak zikir ve şükürle geçirdi­ ğim üç günün ardından, 9. surenin son�ndaki malum cümle­ lerin Kuran'dan olmadığını hiç kimseden çekinmeden açıkla­ dım. Daha sonra, hayatımın en önemli noktası olan 1 Temmuz 1986 ile Rabbimin büyük lütuf ve yardımına ulaştığım 23 Ekim 1986 tarihi arasında kaç gün olduğunu merak ettim. Günlerin sayısı 114 (9x6) olarak, Kuran'ın sure sayılarına ve Rahim isminin Kuran'daki tekrar sayısına denk geliyordu. Yukarıda anlattıklarımı size kanıtlamam imkansız; zira tü­ müyle enfüsi (öznel) bir olay. Üç gün konuşmadığım için be­ nimle alay eden akrabalarıma ve dostlarıma bile kanıtlama ge­ reği duymamıştım. 1 Temmuz'da verdiğim hayatımın en büyük kararının yankı­ ları 3:41 ayetinin vahyiyle durmadı. Allah için verdiğim o zor ka.rarımın yıldönümlerinde O'nun olağanüstü yardım ve işa­ retlerine muhatap olduk. İnşallah onları da 1 Temmuz 1990 doğumlu oğlum Yahya Reşad anlatır. Bir itiraz: 19 koduyla, Kuran'a eklenen iki cümleyi fazlalık olarak tespit ettiniz. Peki, Kuran'dan çıkarılmış bir (kaç) ayeti nasıl tespit edeceksiniz? Eksik ayetin içeriği bilinmiyorsa ayeti 19'a nasıl uyduracaksınız?

___. 203

Edip Yüksel

Cevap: Bu itirazın getirdiği kuşkuyu kaldıracak üç nedeni sı­ ralamak istiyorum: 1 ) Kuran'daki 19 koduna dayalı matema­ tiksel sistem Reşad'dan önce bilinmiyordu. 2 ) Matematiksel sistemin, Kuran'ın korunmasıyla ilgili olağanüstü fonksiyo­ nunun mevcut örnekleri, korumayı garantileyen Tanrı'nın sö­ züne olan güven ve inancı artırıyor. 3 ) Tamı, bizi gücümüzün yetmediği şeylerden sorumlu tutmaz. 1 . Kuran'daki matematiksel sistemden ve onun kodundan habersiz bir kişi Kuran'a ilave ve çıkarmalarda bulunsa matematiksel sistemi bozması kaçınılmazdır. Herhangi bir çıkarma işlemi, matematiksel sistemin iç içe kilitli doku­ sunu bozacaktı. Sayısız parametreden oluşan mükemmel matematiksel doku böyle bir müdahalenin olmadığını gös­ termektedir. Buna şu örneği vermek istiyorum: Aruz ve­ zinli, kafiyeli ve kıtalardan oluşan bir şiirden bazı kelime­ ler veya dizeler kazayla silinip kaybolursa veya şiirden an­ lamayan biri tarafından çıkarılırsa, böyle bir müdahalenin gerçekleştiği, şiirden anlayan uzmanlar tarafından rahat­ lıkla anlaşılırdı. Ancak, şiirden anlayan uzmanlar ekleme ve çıkarmalarda bulunsalar, bir başka uzmanın onu fark etmesi çok zordur, belki de imkansızdır.

• 204

Demek ki 19 kodundan habersiz insanlar Kuran'dan ayet­ ler, kelimeler ve sureler çıkarsalardı, farkında olmadan matematiksel sistemi bozacakları için bu sistemi bilen uz­ manlar söz konusu bölümleri restore edemeseler bile, bir çıkarma işleminin gerçekleştiğini anlayacaklardı. Şiirler­ deki kıta sayısı genellikle bir ölçüye bağlı olmadığından, şiirden kıta(lar) çıkarılsa büyük bir olasılıkla anlaşılmaz. Ancak, Kuran'daki surelerin sayısı matematiksel sistemle güçlü delillerle desteklenmiştir. Bu iddiamızı uygulamak gayet kolaydır. 19 sistemini bilmeyen herhangi bir kişiden Kuran'dan bazı birimleri çıkarmasını iste. Bu tür bir çıka­ rım işlemi, metnin akışını veya matematiksel yapıyı zede-

Üzerinde 19 Var

!emiyorsa, söz konusu itirazınız haklı çıkmış olur. Bu mu­ cizeden haberli birinin iz bırakmadan bir çıkarım işle­ minde bulunması ise imkansıza yakın derecede zordur; belki de imkansızdır. 2. 19 kodunun duyarlılığını ve insan gücünün ötesinde oluşu gerçeğini kavramış bir insan, bu kodun Kuran'daki harf­ leri, kelimeleri, ayetleri, sureleri ve rakamları mükemmel bir örgüyle dokuyan mucizevi örnekleri gördükten sonra, tüm bu mucizeyi ve amacını anlamsız kılacak bir çıkarma işlemine Tanrı'nın izin vermeyeceğine inanır. Hele Tanrısal bir zamanlamayla, Kuran'ın inişinden tam 1406 (19x74) yıl sonra 1974 yılında keşfedilen bu 19 kodunun gizlendiği 74. surede, matematiksel sistemin amacı ve niteliği detaylı ola­ rak bildirildikten sonra ve hele o bildirilenlerin aynen ger­ çekleştiğini gördükten sonra, Tanrı'nın, kontrol edemediği bir çıkarım işlemine izin vereceğine inanmak olanaksızdır. Kısacası, matematiksel mucize fiziksel bir kanıt olmasının yanı sıra, Allah'a olan inanç ve güveni de artırmaktadır. Yani fiziksel kanıtlar inancımızı, inancımız da fiziksel ka­ nıtları desteklemektedir. 3. Tanrı, gücümüzün yetmediği şeylerden bizi sorumlu tut­ madığını defalarca tekrarlar. Kuran'ın matematiksel siste­ minden habersiz olan geçmiş yüzyıllardaki insanların 9:128,129'a inanmış olması onları sorumlu tutmaz. Zira O'nu eleyebilecek bir güce ve yetkiye sahip değillerdi. Ne var ki, İslam'ın ilk yıllarında, özellikle Muhammed Pey­ gamber'den sonraki 50 yıllık zaman periyodu içinde, Mu­ hammed'i putlaştıranlar 9:128,129'u kabul etmişler ve Ali'nin önderliğindeki inananlara zulmetrnişlerdir. Daha sonra gelen ve o zalimleri izleyen nesiller başta Kelime-i şahadet olmak üzere namazı, zekatı, orucu, haccı ve Ku­ ran'ın yasalarını tümüyle tahrif ederek, ciltlerle rivayeti "vahiydir" diye Kuran'a eş koşarak Tanrı'nın onaylamadığı bir din oluşturmuşlardır. (42:21; 9:31; 25:30) Onların

--6 205

Edip Yüksel

9:128,129'a inanması devede kulak örneğidir. Bir itiraz daha: Tevbe Suresi'nin son iki ayetinin şeytani bir ekleme olduğu iddiasını "destekleyen tarihsel belgeler"den söz ediyorsun. Ayni tarihsel belgelerin İslam dinini ne hale getirdiğini görmezlikten gelerek... "Herkesin bildiği tarihsel belgelerle" Allah'ın kitabı ve mucizesi Kuran'ı değerlendire­ mezsin, sağlayamazsın ve bu uyduruk, deli saçması "tarihsel belgelere" dayanarak Kuran'dan Tevbe Suresi'nin son iki aye­ tini -ki onlar da Yüce Rabbimizin Muhammet'e vahyettiği ki­ tabın ayetlerindendir- ne sen, ne de Reşad Halife atamazsınız, Nasıl oluyor da Reşad ve senin gibi Kuran talebeleri uydurma rivayetlere dayanarak, tek kaynakları olan Kuran'dan ayet atma gibi dehşet verici bir hataya düşebilirler? Cevap: Beraet Suresi'nin sonuna eklenenlerle ilgili "tarihsel belgeleri" eleştiriyorsunuz. Eleştiriniz tutarlı, ancak adresi yanlış! Her şeyden önce, bilmelisiniz ki, biz o rivayetlere ve tarihsel belgelere dayanarak o sonuca varmadık. Tümüyle Kuran'ın matematiksel sisteminin kanıtlarıyla ortaya çıkan o sonucu bazı tarihsel belgeler de doğruluyorsa neden söz et­ meyelim? Zaten, Kuran'a eklemede bulunmak gibi büyük bir fecaatin gerçekleştiği bir dönemle ilgili rivayetlerde, o olayın hiçbir izine rastlanmaması mümkün değildir. Böyle bir olayı örtbas etmek isteyenler, ister istemez ondan söz etmek zorun­ dadırlar ve nitekim etmişlerdir de. Tabii ki yalanlar katarak, abartarak. Söz konusu tarih kitaplarında bu konuyla ilgili hiç­ bir kayda rastlamasaydık, o zaman siz yine itiraz edecek ve o ateşin dumanını bizden soracaktınız. Hadis ve geleneksel ta­ rih kitapları yüzde yüz yanlış içermezler. İçeremezler de. Ya­ lancılar gerçeği yanlış ile karıştırırlar; aksi taktirde hiç kimse onlara inanmazdı.

• 206

Kuran'la çelişen bir cümle eklendiğinde bunun ortaya çıkarı­ lacağını, zira Kuran'da çelişki olmadığını ileri sürüyorsunuz! Bu iddianız üç sebepten ötürü geçersizdir: 1) Demek ki Kuran

Üzerinde 19 Var

ayetleriyle çelişmeyen eklemelere izin verilmiştir. Bu mantığa göre, örneğin, Rahman Suresi'nde 33 kez tekrarlanan ayete bir ayet daha eklenebilir. 2) Kuran'da çelişki olmadığını bildiren ayete rağmen, Kuran'a inanmayanlar sayısız çelişkiler iddia etmişler, tüm mezhepler, nasih-mansuh inancıyla, Kuran'da çelişkili ayetler olduğunu kabul etmişlerdir. 3) Bir eklemenin Kuran'dan olduğuna nesiller boyu inanıldıktan sonra "çelişki yok" kriteri işlemez. Hatta o ekleme Kuran'ın birçok ayetle­ riyle çelişse bile! İnananlar çeşitli yorumlarla onun bir çelişki olmadığını kanıtlamaya çalışırlar. Nitekim kilise, tahrif edil­ miş Tevrat ve İncil' deki çelişkileri, ilginç yorumlarla uzlaştır­ maya çalışır... Bizim ulema da uydurma hadisler arasındaki çelişkileri aynı şekilde ortadan kaldırmaya çalışmış ve mil­ yonlarca insan onlara inanmıştır. Muhammed Peygamber'in dönemindeki inananların, Ali'nin taraftarları ve onları izleyenlerin, Beraet'in sonundaki ekleme­ den haberli olmadıklarına dair deliliniz nedir? Ayrıca, insan­ lar ancak kapasiteleri oranında sorumludurlar. Matematiksel mucizeden habersiz oldukları halde sadece Kuran'ı kaynak edinen gerçek muvahhitler (ki 12 yüzyıl boyunca bu nitelikte kaç kişi yaşadı?), o eklemeye ayet diye inanmışsa özürleri var­ dır. Allah, insanları, onlara verdiği mesaj ve kanıtlardan so­ rumlu tutar. Ne var ki, Kuran'ın "büyüklerden biri" ve "zikra (mesaj)" olarak tanımladığı 19 sistemini ve onun getirdiği ka­ nıtları gördüğü halde, yanlışta ısrar edenler sorumludur. Ha.dis ve İslam tarih kitaplarını tamamıyla reddeden biri, öte yanda yine onların tanıklığı ve rivayetiyle gelen Kuran'a (15:9 dahil) nasıl tamamıyla inanabilir ve bu inanç için bir başka de­ lil arama zahmetinde bile bulunmaz? Hatta Kuran'ı yeterli gö­ renlere, hadis ve sünnet izleyicilerinin yönelttiği, "Madem geçmiş müslümanların rivayetine ve hatta tevatür ve icma ile bildirdiklerine güvenmiyorsun, peki neden yine onların bize ilettiği Kuran'a tam olarak güveniyorsun?" biçimindeki eleşti-

& 207

Edip Yüksel

rilere karşı bir Tanrısal yardım ve cevap olan Kuran'ın mate­ matiksel sistemine karşı kör davranmak nankörlüğün ta ken­ disidir! 9:128-129 eklemelerini savunmaya çalışıyor ve onların, anlam olarak Kuran ayetleriyle ters düşmediğini belirtiyorsunuz. Dostum, biz onların anlamını delil göstererek onları reddet­ medik. Reddettikten sonra bir kelimesinin (Rahim) özelliği konusunda bir kanaate vardık! Biri çıkıp, 9. surenin başında Besmele'nin unutulduğunu iddia edip, bir Besmele eklese, sa­ nırım sizin yürüttüğünüz manhk o eklemeyi yapanın işine ya­ rayacaktır. Lütfen 9:128-129'un Tanrı sözü olduğuna dair daha geçerli bir savunma getiriniz! Kuran soy bir kitaphr!

Kuran 24 ayar alhna benzer. Sahtekarlar altına teneke yapış­ hrsalar da, hatta altın rengine boyasalar da, altının özellikle­ rini bilen bir sarraf altını tenekeden rahatlıkla ayırabilir. De­ mek ki soy metal olan altın, kimyasal yapısıyla herhangi bir sahtekarlığa karşı korunmuştur. Ayru şekilde soy ve son kitap olan Kuran, asal bir sayı üzerine kurulu matematiksel bir ya­ pıyla herhangi bir sahtekarlığa karşı korunmuştur. Mesajını böylesine mükemmel ve otomatik bir iç savunma sistemine sahip kılan Tanrı çok yücedir! Ayetlerin toplam sayısı

• 208

Kuran'daki toplam ayetlerin sayısına gelince... Kuran hak­ kında önemli bir bilgiye sahip olmayan bir Müslümana sorar­ sanız büyük olasılıkla 6666 sayısını cevap olarak alacaksınız. Ne var ki, bu sayı Zamehşeri adında bir hikayecinin uydur­ duğu hoş bir sayıdan ibarettir. Altılardan oluşan bu sayı ko­ layca akılda kaldığı için popüler olmuştur. Fakat elinizdeki

Üzerinde 19 Var

Kuran'dan dikkatle sayarsanız, sonucun farklı olduğunu gö­ receksiniz. Geçmiş "alimler, " her konuda ihtilaf etmeyi rah­ metten bildikleri için Kuran ayetlerinin sayısı konusunda da ihtilaf etmeyi marifet bilmişlerdir. Nitekim bu konuyla ilgili referanslara baktığınızda bir sürü söylentiyle karşılaşacaksı­ nız. Elinizdeki Kuran çevirilerinin verdiği rakamlardaki matbaa hatalarını hesaba katmanızı ve bu nedenle iyice tatmin olmak için sure başlarındaki ayet sayılarıyla ilgili kısa bilgilerle kar­ şılaştırmaruzı öneririm. Burada sunduğum liste, Tevbe Suresi olarak bilinen Ültimatom (Beraet) Suresi'nin ayetleri hariç, eli­ nizdeki Kuran nüshasıyla uyum içindedir. Dilerseniz bizim verdiğimiz listeyi elinizdeki listeyle karşılaştırıp, inceleyiniz. Tek başınıza yaptığınızda yaklaşık 20 dakikanızı, bir arkada­ şınızla birlikte yaptığınızda 10 dakikanızı alacak bu inceleme­ nin sonunda, elinizdeki Kuran nüshalarında 6236 ayet bulun­ duğuna tanık olacaksınız. Bu sayıya Fatiha Suresi'nin (ilk sure) başındaki ve Karınca Suresi'nin (27. sure) içinde geçen Besmeleler dahildir. Bağımsız birer ayet olarak numaralanma­ dıkları halde, Kuran'ın yapısına dahil olan sure başlarındaki diğer 112 Besmele'yi de eklediğinizde bu sayı 6348 olur. Ültimatom (Beraet) Suresi'nin sonuna eklenen, ancak Ku­ ran'ın koruma sistemi tarafından dışlanan iki "ayeti" bu sayı­ dan çıkardığımız vakit Kuran'da, Besmelelerle birlikte tam 6346 ayet olduğunu görürüz. Bu sayı, Kuran'ın diğer birçok elementi gibi 19 'un tam katıdır. Kısacası, 6234 adet bağımsız ayet içeren Kuran, tekrarlanan Besmelelerle birlikte toplam 6346 ayete sahiptir.

___._ 209

Edip Yüksel

İsrailoğullarından Bir Şahit: Rabi Juda 41 :53 ayetinde haber verilen ufuklardaki işaretlerden birini de son zamanlarda fark ettik. 19 sisteminin bir benzerine 11 . yüz­ yılda yaşayan muvahhit bir Yahudi hahamı, Tevrat'ın duala­ rından birinde şahit olmuş ve bununla enteresan tespitlerde bulunmuştur. Judah adlı rabbinin (baş hahamın) çalışmaları, 1978 yılında Califomia Üniversitesi yayınları arasında yayınlanan "Studies in Jewish Mysticism" adlı bir kitapta İncelenmektedir. Joseph Dan'ın makalesinden bir bölümü Türkçe ye çevirerek aktar­ mak istiyorum:

• 2 10

"Fransa'daki (Yahudi) halk, (sabah ibadetlerinde) 'ashrei te­ mimei derekh' (doğru yolda yürüyenler kutsanmışhr) kelime­ lerini eklemeyi adet haline getirmişlerdir. Kutsanmış bir hafı­ zaya sahip olan bizim Rabi, Allah'ın velisi, Fransız Yahudile­ rinin tümüyle yanlış olduğunu yazdı. Rabi Juda'ya göre keli­ meler eklenmesi büyük bir hatadır. Çünkü (sabah ibadetin­ deki o duada) Yüce İsim, on dokuz kere tekrarlanır ... Ve ben­ zer biçimde 'Elohim' kelimesini 'Ve-elleh shemut..' pasajında yine on dokuz kez tekrarlanmış buluruz. Aynı şekilde, İs­ rail'in 'oğullar' diye tam on dokuz kere çağrıldığını buluruz. Bunlar gibi daha nice örnekler mevcuttur. Tüm bu on dokuz grupları karmaşık bir örgü oluşturur. Ayrıca sekiz büyük cilt­ ten daha fazla yer tutacak birçok gizemler ve özel anlamlar içerir. Bundan ötürü, her kim ki kalbinde Allah korkusu varsa, 'Ashrei temimei derekh' ayetini ilave eden Fransızların sö­ zünü dinlemeyecektir. Onların ilave ettiği bu (Allah'ın kelamı

Üzerinde 19 Var

Tevrat ın yolunu izleyenler kutsanmışhr) ayetiyle birlikte Yüce İsim yirmi kez tekrarlanmış oluyor... Bu, büyük bir ha­ tadır. Daha da ötesi, bu bölümde 152 kelime mevcuttur. Fakat söz konusu kelimeleri ilave ettiğiniz vakit kelimelerin sayısı 158 olur. Bu bir saçmalıktır. Burada 152 [19x8] kelime bulun­ ması gerektiğini kanıtlayan gizli bir sır vardır ki, kısa bir ma­ kalede açıklanamaz." Görüldüğü gibi 19 sistemi, orijinal Tevrat'ta da mevcuttur. İlahi bir mühür niteliğindeki bu sistem aracılığıyla, İbranice duaya ilave edilen kelimelerin belirlenip deşifre edilmesi ger­ çekten ilginçtir. Daha da ilginç olanı, Kuran'daki 19 matema­ tiksel sistemini deste,kleyen Rabbi Juda'nın bu buluşunun Ku­ ran'da haber verilmesidir. Yüzyıllar önce haber verildi Gaybi bir haber olabileceğini kestiremeyen geçmiş Kuran yo­ rumcularının açıklamakta zorluk çektikleri 46:10 ayetinin çe­ virisi şöyledir: "De ki: Düşündünüz mü ya o Allah kahndan ise ve siz de ona karşı çıkmışsanız ve İsrailoğullanndan bir şahit de bu­ nun benzerini görüp inandığı halde, siz kibirlenip yüz çe­ virmişseniz ?! Allah, zalim bir topluluğu doğru yola ilet­ mez. " (46:10)4 4

Dikkat ederseniz 46:10 ayeti bir tek şahitten söz ediyor. Geleneksel t�fsirler burada sözü edilen benzerliğin Kuran ile Tevrat arasında ger­ çekleştiğini ve şahidin de Musa olduğunu ileri sürerler. Oysa, Tevrat'ı kabul etme açısından Musa tek değildir. Kardeşi Harun Peygamber ve onlarla birlikte inananlar ve daha sonra gelen birçok peygamber de Tevrat'a tanık olmuşlardı. Bu çelişkiyi gören bazıları ise, ayetin gramatik yapısını zorlama ve sözün bağlamını koparma pahasına da olsa, burada sözü edilen şa­ hitliğin Muhammed'in peygamberliği hakkında olduğu inancında­ dırlar.

_A 211

Edip Yüksel

Aşağıdaki ayetler de konumuzla yakından ilgilidir: "Dediler ki: 'Rabbinden bize bir ayet (mucize) getirmeli de­ ğil miydi ? Kendilerine, önceki kitaplarda bulunan beyyine (delil) gelmedi mi ? şayet onlan o beyyineden önce bir azap ile helak etseydik: 'Rabbimiz, bize bir elçi gönderseydin de böyle zelil ve rezil olmadan önce ayetlerine uysaydık' der­ lerdi. De ki: Herkes gözlemekte. Siz de gözleyin. İleride düz­ gün yolun sahipleri kimlerdir, hidayete erişenler kimlerdir bileceksiniz ? " (20:133135) 133 . ayette geçen "beyyine" (delil) kelimesi tüm Kuran'da 19 kez geçerek anlamsal ilişkiyi destekler. Dikkat ederseniz 46 :10 ayeti bir tek şahitten söz ediyor. Gele­ neksel tefsirler burada sözü edilen benzerliğin Kuran ile Tev­ rat arasında gerçekleştiğini ve şahidin de Musa olduğunu ileri sürerler. Oysa Tevrat'ı kabul etme açısından Musa tek değil­ dir. Kardeşi Harun Peygamber ve onlarla birliğe inananlar ve daha sonra gelen birçok peygamber de Tevrat'a tanık olmuş­ lardı. Bu çelişkiyi gören bazıları ise, ayetin gramatik yapısını zor­ lama ve sözün bağlamını koparma pahasına da olsa, burada sözü edilen şahitliğin Muhammed'in peygamberliği hakkında olduğu inancındadırlar.

• 2 12

Üzerinde 19 Var

Mustafa Kemal Atatürk Şeytani bir hilafete son veren Mustafa Kemal Atatürk'ün ha­ yatını kuşatmış bulunan 19 sistemi, 41:53 ayetinde belirtilen işaretlerden biridir. Kuran'dan başka dini kaynak kabul etme­ yen müminler, bu işaretin anlamını ve önemini kavramakta zorluk çekmezler. Emevi, Abbasi ve Osmanlı hurafelerini din edinenler ile insanları putlaştıranlar, elbette bu ilahi işareti doğru yorumlayamayacaklardır. Kuran'a göre en kötü insan­ lar, Allah adına din uyduran hahamlar, papazlar, mollalar, şeyhülislamlar değil mi? (18: 15; 29 :68; 31 :6; 42 :21 ). Atatürk ismi, Muhammetçi (Muhammedi) ve Atatürkçü çev­ reler arasındaki politik mücadelede spekülasyonlara tüken­ mez bir kaynak olmuştur. Amerika'ya göçtüğümden beri, be­ nim Atatürkçü bir İslamcı olduğumu ileri sürenler oldu. Türk basınında Atatürkçü olarak tanıtıldım. Bu nedenle burada şahsi bir açıklama gereği duyuyorum. Ben tektanrıcı bir Müslümanım. Gerçi, cehalet döneminde Ha­ nefi olduğumu iddia ederek, kendimi İmamı Ebu Hanife'ye nispet ettim ve hatta Humeynici bile oldum; fakat hiçbir vakit Atatürkçü olmadım. Dinimi ve hayat felsefemi Allah'tan başka bir isme nispet etmemeye kararlıyım. Atatürk ismini, yönetici elitlerin oligarşik diktasını sürdür­ mek için bir tabu olarak kullanan despot ve ırkçı mukallitlerle hiçbir zaman aynı saflarda yer almadım ve inşallah almayaca­ ğım da. Türkiye'nin bugünkü vahim manzarası, menfaat şe­ bekelerinin Atatürkçülük maskesi altında icra ettiği talanların ve ortaçağ Arap kültürünü din diye belleyen müşrik din adamlarının ürettiği yalanların bir sonucudur.

• 2 13

Edip Yüksel

Atatürk'ün yaptığı devrimleri genellikle olumlu görüyorum. Atatürk inkılapları, en azından, Kuran mesajının dile getirile­ bileceği ve dinlenebileceği bir ortam oluşturmuştur. Kendile­ rini "Allah'ın Gölgesi" olarak bilen zorba halifelerin döne­ minde "kabağı sevmiyorum" demeniz bile "Muhammed Pey­ gamber'e hakaret" diye yorumlanıp "mürted" olarak damga­ lanmanıza yol açabilirdi. Bu açıklamadan sonra, M. Kemal'in hayahndaki 19 gerçeğine dönelim. Bunları daha önce 1985'te "İlginç Sorular-1" ve " Ku­ ran Görülen Mucize" adlı kitaplarımda yayımlamıştım. O günler, Kuran'ın mesajını gelenekçi öğretilerin oluşturduğu parazitler yüzünden net olarak alamadığımdan Atatürk'ü "deccal" zannediyordum. Tanrı'ya hamd olsun, şimdi asıl dec­ calların (sahtekarların) kimler olduğunu çok iyi biliyorum: Atatürk'ün, minarelerine ot tıkmaya çalıştığı hurafeci din adamları ... Atatürk'ün hayatında gördüğümüz 19 örgüsüne bazı örnekler: • • • • • • •



• 2 14

Doğum yılı: 1881 veya 99x19 Nüfus kütük numarası: 19 Nüfus cüzdanı numarası: 993814 veya 52306x19 Politikaya girişi: 1900 veya 100x19 Harp okulundan Türk subayları arasından mezun oluş sı­ rası: 19 Harp akademisine kaydolduğu devre: 57 veya 3x19 Orduya yüzbaşı olarak katılırken sıra numarası: 38 veya 2x19 Komutanlık yaptığı ilk piyade alayının numarası: 38 veya 2x19 Komutanlık yaptığı ikinci piyade alayının numarası: 57 veya 3x19 Albaylığa terfi ettikten 19 sonra komutanı olduğu tüme19 nin numarası: Samsun'a çıkışı ve Kurtuluş Savaşı'nı başlatması tarihi:

Üzerinde 19 Var

• • • • •



Mayıs 19 , 1919 veya 101 x19 Samsun'a çıkarken kendisi dahil Bandırma gemisindeki subay sayısı: 19 Mareşal ve General unvanlarını alış tarihi: 1921 , Eylül 19 Kendisine verilen toplam madalyaların sayısı: 19 İlk Büyük Millet Meclisi'ndeki sıra numarası: 19 İstanbul Akaret'lerdeki evinin numarası: 76 veya 4x19 Ölüm tarihi: Kasım 10, 1938 veya 102 x19 , 57 yaşında veya 3x19 Cenaze nakli ve Cenaze namazı: Kasım 19 Cenazesinde çalınan Şopen'in marşının adı ve marştaki nota sayısı: 19 Şevket Süreyya'nın Tek Adam adlı ki�abına göre bankada bıraktığı nakit miras: 19 ,000 veya 1000x19 Hayatındaki en önemli üç kentin Osmanlıca yazılışlarının ebced değeri, (doğum günü, Kurtuluş Savaşı'nı ve dev­ rimi başlatış yeri, ve Cumhuriyet'i ilan ettiği şehir) 19 'un katla-rıdır: Selanik 171 veya 9x19; Samsun 247 veya 13x19; An-kara 361 veya 19x19 İsmindeki harflerin sayısı: Mustafa Kemal Atatürk: 19Peki, Kuran'ın matematiksel sistemiyle Atatürk'ün ha­ yatının aynı koda sahip olmasını bir rastlantı olarak gö­ renlerin zorları ne? Ya inanmaktan korkuyorlar, ya da imanlarını düzeltmekten. ..

"Onun gerçek olduğu onlara apaçık oluncaya kadar onlara, ufuklarda ve kendi içlerinde ayetlerimizi (işaret ve kanıtları­ mızı) göstereceğiz. Rabbinin her şeye tanık olması yetmez mi?" (41 :53)

• 2 15

Edip Yüksel

Niçin 1 9? Niçin başka bir sayı değil de on dokuz? Bu soruya hiçbir ce­ vap bulamazsak bile Kuran'ın matematiksel sisteminin fonk­ siyonunda bir değişiklik olmaz. Niçinine cevap bulamadığı­ mız nice fiziksel realiteden yararlanırız. Bu sayının Tanrı tarafından niçin kod olarak seçildiği sorusu­ nun tam cevabını belki hiç öğrenemeyeceğiz. Ne var ki, bu­ güne dek araştırmalarımız bize bazı ipuçları sağlamış bulunu­ yor: 1. On dokuz sayısı, matematikçilerin "asal" sayı olarak ta­ nımladıkları ve hala formülünü bulmakta aciz kaldıkları sayı kümesinin bir elemanıdır. Asal sayılar, kendilerinden ve 1 'den başka hiçbir sayıya tam olarak bölünemeyen tam sayılardır. 2. Asal sayılar, bankalar ve istihbarat örgütleri tarafından gizli dokümanların ve hesapların şifrelemesinde kullanıl­ dığından modem dünyanın güvenlik sembolüdür.

• 2 16

3. Olasılık hesapları açısından değerlendirildiğinde, kendi­ sinden küçük sayılardan daha etkili bir işleve sahiptir. öte yandan, bir ciltlik bir kitap olan Kuran'da matematiksel sisteme fazla örnekler sağlanması açısından değerlendiril­ diğinde kendisinden büyük sayılara nispetle daha elveriş­ lidir. Demek ki 19 sayısı, Kuran gibi tek ciltlik bir kitapta "rastlantı" olasılığını kaldırmak açısından optimum bir sayı olmaya adaydır; belki de tek optimum sayıdır. (Bunu kanıtlamak için çok kompleks bir kayıt ve hesaplama işle­ mine gerek var.)

Üzerinde 19 Var On dokuz sayısı Tevhid'in sembolüdür

Yukarıdaki listeye benzer birkaç madde daha ekleyebiliriz. Fakat dikkatimizi en çok çeken özellik, 19 sayısının Kuran'ın ana mesajıyla olan ilişkisidir: On dokuz sayısını oluşturan rakamların mutlak değerlerinin toplamı 1 (bir) olup (1 +9 =10 = 1 +O =1) Tanrı'nın birliğini ha­ hrlahr. On dokuz rakamı Tevhid'i, yani Tanrı'nın birliğini sembolize eder. Kuran-ı Kerim bu yorumu çok net olarak destekler. Nitekim Yüce Tanrı'nın Kuran'da geçen tüm isimleri arasında sadece bir tanesinin ebced değeri 19'dur. Daha önceki bölümlerde bu ismin "Vahid" (Bir) olduğunu bildirmiştik.

19 .. Vahid (B ir)

�ı J

Tanrı'ya ortak koşanların bu sayıdan hoşlanmamaları bir rast­ lantı değil! On dokuz sayısı insanlığa bir uyandır!

-6. 2 17

Edip Yüksel

Değerlendirme Bilim adamlarının genelde paylaştığı görüşe göre bir bilimsel teori veya yasa üç erdeme sahip olmalıdır: 1. Açıklama gücüne sahip olmalı, 2. Öngörülerde bulunabilmeli, 3. Düşünmede ekonomi sağlamalı, Bilim adamları alternatif teoriler arasında seçim yapma duru­ munda kaldıkları vakit, bu kriterlere göre davranırlar. Nite­ kim bilim ve teknoloji alanındaki gelişmeler de bu rasyonel kriter uygulanarak gerçekleşmektedir. Örneğin, Kopernik'in güneş merkezli dünya modeli, daha ispatlanmadığı yıllarda, bu kriteri izleyen çağdaşı birçok bilim adamı tarafından Pta­ lamus'un dünya merkezli evren modeline tercih edilmişti. Ni­ tekim bilim tarihi bu üç maddelik kriterin pratikteki olumlu sonuçlarıyla doludur. Kuran'ın matematiksel sistemini bir "teori" olarak görenlere sağlıklı bir seçim imkanı sağlayacağına inandığımız için, ko­ nuyu ilk iki erdem açısından inceleyeceğiz. Üçüncüsünü ise siz düşünün. 1. Açıklama Gücü 1.1.

• 218

Kuran'ın bir benzerinin insanlar ve cinler tarafından ya­ ratılamayacağı savı, 19 koduyla birlikte daha objektif olan matematiksel bir kritere sahip oluyor. Kuran'ın meydan okuyuşu, "edebi mucize" gibi pratikte anlamsız

Üzerinde 19 Var

bir ring yerine, matematiksel sistem gibi anlamlı ve ev­ rensel bir ringe kavuşuyor. 1.2.

Tüm insanlığa gönderilen bir kitabın Tanrısal oluşunun delili, Arap dilini kullanışındaki ustalıkta değil de fizik­ sel yapısındaki matematiksel sistemde bulunması, Ku­ ran'ın evrensel çağrısıyla tam bir uyum sergiliyor.

1 .3.

Bin dört yüz yıl boyunca Kuran yorumcularının açıkla­ maktan aciz kaldığı ve bir sürü spekülasyonlarla anlam­ landırmaya çalıştığı başlangıç harfleri nihayet özgün ve net bir anlama kavuşmuş bulunuyor.

1.4.

Kuran'da sekiz kez tekrarlanan "Bunlar bu kitabın mu­ cizeleridir." ifadesinin istisnasız olarak sürekli başlangıç harflerinden sonra gelmesinin nedeni anlaşılmış olu­ yor.

1 .5.

Kuran'ın kendine özgü imlası üzerindeki tartışmalar yepyeni bir boyut kazanıyor. Örneğin, Alak (Embriyo) Suresi'nin ilk ayetindeki "Bismi (ismiyle)" kelimesinin neden Besmelenin başındaki "Bismi (ismiyle)" kelimesi gibi değil de, bir "Elif" fazlasıyla yazıldığı, matematik­ sel sistemle rahatlıkla açıklanabiliyor. Buna benzer bir sürü örnek tutarlı bir açıklamaya kavuşuyor.

1 .6.

Gerek Fatiha'nın başındaki ve gerekse diğer surelerin başlarındaki Besmelelerin bağımsız birer ayet olup ol­ madıkları üzerinde mezhepler arasında süren kronik ihtilaflara nokta konmuş oluyor. Fatiha'nın başındaki Besmele'nin bağımsız bir ayet olduğu ve diğer sure baş­ larındaki besmelelerin ise bağımsız bir ayet olmadığı anlaşılıyor. Yüz on iki surenin başında yer alan Besme­ lelerin sistem içindeki özgün rolleri aydınlığa kavuşu­ yor.

1.7.

Beraet (Ültimatom) Suresi'nin başında niçin Besmele

• 2 19

Edip Yüksel

bulunmadığı ve bu eksikliğin niçin Neml Suresi'nde ta­ mamlandığı artık bir sır olmaktan çıkıyor. 1 .8.

Gizlenen (Müddessir) Suresi'nin 74 :1 7-37 ayetleri bir gaybi haber olarak gündeme geliyor ve özellikle 74 :31 ayetinin haberi aynen gerçekleşiyor.

1 .9 .

Kuran'da bazı sayıların alışılmamış bir yöntemle ifade edilmesinin hikmeti anlaşılıyor. örneğin, Nuh Peygam­ ber'in yaşını bir çıkarma işlemiyle 1000 - 50 olarak veya mağaradaki gençlerin uyku süresini bir toplama işle­ miyle, 300 + 9 olarak bildiren ilginç ifadelerin matema­ tiksel sistemle ilişkisi açığa çıkıyor.

1 .10. Kuran'ın neden 114 sureden oluştuğu sorusu gayet an­ lamlı bir cevap buluyor. 1 .11. Kuran'ın korunmasının Tanrı tarafından garanti edil­ diği kesin delillerle doğrulanıyor. Böylece Kuran'ın ko­ runmasını garantileyen ayetin bizzat kendisi hakkında şüphecilerin yönelteceği itiraz çürütülüyor. 1 .12. İsm-i Azam (Tanrı'nın en büyük ismi) konusunda yüz­ yıllardır süren spekülasyonlara nokta konuyor. 1 .13 . Muhammed Peygamber'in okuma yazma bilen bir ümmi olduğu net bir şekilde ortaya çıkıyor. 1 .14. Kum Tepecikleri (Ahkaf) Suresi'nin 10. ayetinde bildiri­ len tanığın ve Karınca (Neml) Suresi'nin 82 . ayetinde haber verilen yarahğın kimlikleri ortaya çıkıyor. 1 .15. Hilekarlar (Müteaffinin) Suresi'nin 9 . ve 20. ayetlerinde sözü geçen "kitabun markum" (rakamlanmış kitap) ifa­ desi daha bir anlam kazanıyor.

• 220

1 .16. Kalem Suresi'nin 48. ayeti Yunus Peygamber' den ne­ den "sahibil hut" (balığın arkadaşı) ve Enbiya (Peygam-

Üzerinde 19 Var

herler) Suresi'nin 87. ayeti ise neden "zünnun" (nun sa­ hibi) ifadeleriyle söz ediyor sorusu anlamlı bir cevaba kavuşuyor. 1.17. Kuran ayetleri, atalarını körü körüne izleyen veya dog­ matik kararlarıyla kendilerini inkarcılığa mahkum eden insanların apaçık mucizeleri göremediğini bildirir. On dokuz mucizesi, inanılması zor bu gerçeğe defalarca ta­ nık olmamızı sağlayarak, Kuran'ın haberlerine olan inancımızı "aynel yakin" derecesine çıkarıyor.

2. Öngörüde Bulunabilme Gücü

Buna yalnızca iki örnek vereceğiz: 2.1 .

harfiyle başlayan üç suredeki toplam ...,,,, sayısının 152 (19x8) olduğunu biliyoruz. Dünyada yaygın olan Kuran nüshalarında 7:69 ayetindeki � "bastatan" ke­ limesinin � "basstatan" biçiminde "Sad" hafiyle yan­ lış yazılması ve bu yanlışı destekleyen hadisler uydu­ rulmuş olması ilginçtir. Biz bu imla hatasını Kuran'ın matematiksel kodunun yardımıyla keşfedip düzelttik. Daha sonra eski nüshaları, örneğin Taşkent Nüshası'nı incelediğimizde bu kelimenin matematiksel sistemin öngördüğü biçimde ve eldeki Kuran nüshaları ve hadis­ lerin bildirdiğinden farklı yazıldığına tanık olduk: ...,,,,

� 22 1

Edip Yüksel

2.2. Daha önce "Besmele ve Tanrı'nın İsimleri" başlıklı bö­ lümde Tanrı'nın isimleriyle Besmele arasındaki mate­ matiksel ve anlamsal ilişkiden söz etmiştik. Dr. Cezar Edib Majul, "The Names of Allah in Relation To The Mathematical Structure of Quran" adlı kitabında şu iki önemli gerçeği fark etmişti: 1. Tanrı'nın isimlerinden sadece 4 tanesinin sayısal (ebced) değeri 19'un tam katıdır. 2. On dokuzun tam katı olan bu sayılar, aynı zamanda Bes­ mele'deki kelimelerin Kuran'daki tekrarlarıdır. Söz konusu araştırmayı şöyle bir tabloyla özetleyebiliriz:

• 222

İsim

19 (19x1)

Vahid

Allah

2698 (19x142)

Zul-Fadlil Azim

Rahman

57 (19x3)

Mecid

Rahim

114 (19x6)

Cami'

Bu tabloyu incelerken bir asimetriklik fark ettik ve birbirine bağlı iki öngörüde bulunduk: Tanrı'nın isimlerinden biri Ku­ ran'da 19 kez tekrarlanmalı ve Tanrı'nın isimlerinden sadece 4 tanesinin Kuran'daki tekrarları 19'un tam katı olmalı. Ko­ nuyla ilgili tespitimizi "İlginç Sorular-2 11 adlı kitabımızda şöyle sunmuştuk: Dikkat ederseniz yukarıdaki tabloda bir asimetrilik vardır.

Üzerinde 19 Var

Sağ tarafta Allah 1 ın dört ismi bulunurken, sol tarafta üç adet ismi var. 11 İsim 11 (ad) kelimesi, bilindiği gibi Allah 1 ın ismi de­ ğildir. O halde sol taraftaki Besmele listesinde Allah 1ın bir is­ mine daha ihtiyaç var. Allah 1 ın isimlerinin Kuran 1 daki geçiş sayılarını 19 koduna göre taradığımızda tekrarlanma sayıları 19 1 un katına denk gelen isimlerin de sadece dört tane oldu­ ğunu buluruz. Bu dört ismin üç tanesi (Allah, Rahman ve Ra­ him) Besmele 1 de mevcut olup dördüncüsü ise 11 ŞEHİD 11 (tanık) ismidir. Allah 1 ın ismi olarak Kuran 1da tam 19 kez geçen "şe­ hid", Besmele 1 nin başındaki 11 isim 11 (ad) kelimesinin yerine ge­ çiyor ve sağ taraftaki 11 VAHİD 11 (Tek) isminin ebced, yani sa­ yısal değerine karş!lık geliyor. Öyleyse, 19 sistemine göre oluşan isimler tablosunu, öngörü­ müzü doğrulayan son şekliyle düzenleyebiliriz:



1

Tekrarları 19 un Katı Olan İsimler

isim 19

Sayısal Değerleri 19 1 un Katı Olan ...

Şehid

19 (19xl)

Vahid

Allah

2698 (19x142)

Zul-Fadlil Azim

Rahman

57 (19x3)

Mecid

Rahim

114 (19x6)

Cami 1

Demek ki, Tanrı 1 run isimlerinden sadece dört tanesinin sayısal değeri ve sadece dört tanesinin tekrarları 19 1 un tam katı olup birbiriyle ikişer ikişer çakışmaktadırlar.

..--6 223

Edip Yüksel

Zebralar Gibi Kaçı y orlar "Onlann bir kısmı seni dinler. Fakat kalpleri üzerine (Ku­ ran ' ı) anlamalanna engel olacak örtüler, kulaklanna da ağırlık koyanz. Her bir mucizeyi görseler de ona inanmaz­ lar. Nitekim sana geldiklerinde seninle tarhşırlar. İnkarcı­ lar, " Bu ancak bir efsanedir" der. Kendileri uzaklaştıklan gibi başkasını da ondan menediyorlar. Böylece farkında ol­ madan kendilerini mahvediyorlar. " (6:2526) Lütfen yukarıda alıntıladığım 6 :25 ayetindeki "efsane" kelime­ sine dikkat ediniz. Kuran'ın matematiksel mucizesine eleştiri getirenler, bu kelimeyi kitaplarının kapaklarında veya içinde kullanıyorlar. Böylece inkarcı atalarıyla olan ortaklıklarını ser­ giliyorlar.

• 224

Özellikle gelenekçi dinciler tarafından on dokuz sistemine yö­ neltilen eleştiriler ne yazık ki şu ana kadar kamuya sağlıksız bir ortamda sunuldu. Mukallit izleyicilerinin estirdiği terör fırtınaları yüzünden eleştirilerine verdiğimiz cevaplar ka­ muya ulaşamadı. Kuran'ın mesajını anlayan ve savunan ina­ nanlar, baskı ve saldırıya uğradı. Can güvenliğimin tehlikeye düşmesi nedeniyle Amerika'ya hicret ettikten sonra, Türki­ ye'nin birçok ilinde, yiğit ve aydın kişilerin bu zulme muhatap olduğunu öğrendim. Meydanı boş bulan din adamları, "alim" ve "aydın" rollerini oynayarak, Tanrı'nın "büyüklerden biri" olarak nitelediği matematiksel mucizeye karşı açtıkları cihat­ lannda zafer çığlıkları atıyorlar.

Üzerinde 19 Var

Bu arada, konuyu yeterince incelemeden, onu kamuoyunda savunmaya çalışan bazı kişilerin kırdığı potlar inkarcı molla­ ların ekmeğine yağ sürmekte. Bu konu üzerindeki tartışma ne yazık ki genelde ·seviyesiz bir monolog olarak süregeldi. Kuşkusuz, sirki andıran bu kargaşa içinde ciddi eleştiriler de gördük. Edindikleri yanlış ve yetersiz bilgi nedeniyle Ku­ ran' ın matematiksel mucizesine haklı olarak eleştiri getiren iyi niyetli ve açık fikirli insanları saygı ile karşılarız. Fikir tartış­ masının olmadığı ve desteklenmediği bir ortamda yanlışlar ve kötülükler egemen olur. Ne yazık ki yukarıda belirttiğim ne­ denlerle eleştirilere aydınlatıcı bir cevap verme imkanı bula­ madık şu ana kadar. Umarım ki elinizdeki kitap, matbaadan çalınan ve kitapçılardan toplanıp yakılan "Sakıncalı Yazılar" adlı kitabımın akıbetine uğramaz. Mucizeler, fanatik inkarcıları inandırmak için gösterilmedi hiçbir vakit. Aksine, inananları desteklemek ve inkarcıları ise yobazlıklarının kokuşmuş çamurunda ifşa etmek için gönde­ rilir mucizeler. Muhammed'den önceki peygamberlerin gös­ terdiği olağanüstü fiziksel deliller o inkarcıların sadece bağ­ nazlığını artırdı. Musa Peygamber'in gösterdiği mucizevi de­ lillere putperestlerin verdiği cevap bağnazlıklarını ilan etmek­ ten ibaret oldu: "Bizi büyülemek için ne kadar mucize getirirsen getir, biz sana inanacak değiliz" dediler. " (7:132) Burada muhatabımız bu tipler olamaz elbette. Eleştirilere ve­ receğimiz kısa cevaplar, gerçeği içtenlikle arayan insanlar içindir. "Gizlenen Sır" adlı surenin otuz birinci ayeti, insanla­ rın inanç ve karakter durumuna göre on dokuz sayısına karşı olumlu ve olumsuz tavır göstereceğini yüzyıllar önceden ha­ ber veriyor. Geride kalmayı seçen inkarcıların ve ikiyüzlülerin on dokuzu anlayamayacağını ve bu sayının onlar için bir fitne olacağını bildirdikten sonra korkularını bir tablo halinde can­ landırıyor: � 225

Edip Yüksel

"Onlara ne oluyor ki bu mesajdan yüz çeviriyorlar? As­ landan ürkmüş zebralar gibi?" (74:49-51) Ortaçağ Arap kültürünü din olarak belleyen dincilerin, "bu bir fitnedir, bu bir düzmecedir, bu bir efsanedir, sakın inanma­ yın!" feryatlarına rağmen sabahın aydınlığı karanlığı dağıta­ caktır, inşallah: "Andolsun Ay'a, Geçtiği vakit geceye, Ağardığı vakit sabaha, Bu büyüklerden biridir. Halklara bir uyandır. Sizden ileri gitmek yahut geride kalmak dileyen için. " (74:32-37) Burada tüm eleştirilere cevap vermem mümkün değil; ancak onların arasından ortak ve önemli olanlarını seçiyorum. Ki­ taplardan ayrı olarak, çeşitli dillerde yayımlanmış makaleleri, şahsıma gönderilmiş mektupları, İnternet, Prodigy, Compu­ serve ve America Online gibi elektronik haberleşme forumları üzerinde süren tartışmaları inceleyip değerlendirdik. İnşallah, Türkiye'ye ileride yapacağımız seyahatlerde, felsefeciler, ma­ tematikçiler ve din adamları başta olmak üzere uzmanları bu konu üzerinde basında ve televizyonda açık tartışmaya çağı­ racağım. Tartışmanın konusunu bir cümle ile şimdiden belir­ leyelim: "On dokuz Sistemi ve İslam'da Reform". Türk basının böyle ciddi bir tartışmaya ilgi göstereceğini umarım .

• 226

Üzerinde 19 Var

Eleştiriler ve Cevap lar Buraya aldığımız eleştiriler bu kitapta yer alan delillerle ilgili olanlardır. Bu kitapta yer almayan deliller veya iddialar ile il­ gili eleştirilere cevap vermedik. Reşad Halife'nin yaptığı sa­ yım hatalarını eleştirerek mucizeyi inkar etmeye çalışanlara öncelikle şunu hatır�atırım: Konuyu şahsi mesele yapmak yerine kendiniz için inceleyiniz. Reşad'ın yaklaşık yirmi yıl süren araştı�aları boyunca çeşitli nedenlerle işlediği hatalara takılmak ve nedenlerini bilmeden onları kötü niyetle yorumlamak, ucuz ve yanlış bir yoldur.

1. Muhammed Peygamber ve İslam alimleri nasıl olur da 19 mucizesini görmediler? Peygamberimiz Kuran'ı herkes­ ten daha iyi anlardı. Kuran'a göre bu eleştirinin bir temeli yok. Kuran, bildirdiği bazı olayların ileride gerçekleşeceğini, çağdaşları gibi Mu­ hammed 'in de onun işaret ve niteliğinden habersiz olduğunu bildirir. (10:20; 25:6; 6:158) Kuran, Tanrısal bilgiyi ulaştırır; Muhammed'in sınırlı bilgisini değil... Tanrısal bilgi zamanı kuşatır ve gelecek nesillerin ilgi ve bilgi durumunu hesaba ka­ tar. Kuran'da yaratılış ve astronomiyle ilgili ayetleri Muhammed Peygarnber'den daha iyi anlayabiliriz. Bu, Muhammed Pey­ gamber'i küçültmez. Aksine onun getirdiği kitabın, Tanrı ki­ tabı olduğunu destekler. Nitekim bizden sonraki nesillerin Kuran'ın bazı ayetlerini bizden çok daha iyi anlayacağından � 227

Edip Yüksel

kuşkum yok. Bugün bilmediğimiz ve hatta hayal bile edeme­ yeceğimiz nice olağanüstü özellikler keşfedilecek. Kuran'ın evrensel ve çağlar üstü mesajını dondurmak isteyenler, as­ lında Kuran'a inanmıyorlar. Nitekim bu dondurma işlemini ortaçağda yaşayan yalancıların uydurduğu hadis koleksiyon­ larıyla yapmaya çalışmaları, onların gerçek niyetlerini ortaya çıkarıyor.

2. On dokuz rakamı Bahailerin kut�al sayısıdır. Ne demek yani? On dokuz sayısı falanca partinin veya tarika­ tın kutsal sayısı ise sayı sistemimizden çıkaralım mı? Hristi­ yanlar üç rakamını kutsallaştırıyorlar diye 3 sayısını aforoz mu edelim? İsa'ya tapıyorlar diye İsa'yı öven ayetleri kara lis­ teye mi alalım? Falanca tarikat bala tapıyor diye balda şifa ol­ duğunu bildiren ayetin üzerini mi çizelim? Bahaullah'ı bedenleşmiş tanrı olarak kabul eden Bahailer, 9 sayısıyla birlikte 19'u Kuran'daki matematiksel özelliklerin­ den bağımsız olarak kutsallaştırmaktadırlar. Bir yıldaki ayla­ rın sayısını 19 günden oluşan 19 ay olarak düzenlemenin, Ku­ ran'daki matematiksel mucizeyle ne ilişkisi var? Bahailer, Ku­ ran'daki matematiksel mucizeyi diğer putperestler gibi göre­ memektedirler.

• 228

Bu eleştiriyi yapanların zaman kavramında bir terslik olmalı. Bahailiğin tarihi daha iki yüzyıl olmadı. Kuran'daki on dokuz sayısı ve onunla ilgili ayetler ise 15 yüzyıl önce nazil oldu. Bu eleştirinin bir diğer amacı da Kuran'daki 19 sistemine inanan­ lara iftira etmektir. Biz, Bahailiği de insanlara nispet edilen di­ ğer tarikatlardan ve mezheplerden ayrı görmüyoruz. Bahai, Kadiri, Nakşibendi, Şafii, Hanefi, Hanbeli, Maliki, Caferi, Mu­ hammedi, Alevi, Reşadi ve diğer yüzlerce mezhep ve tarikatın tek ortak yanı var: Dini liderlerine şu veya bu şekilde tapmak!

Üzerinde 19 Var

(lütfen 9 :31 ayetine bakınız). Allah'a hamdolsun, biz dini sa­ dece Allah'a has kılmaya çalışıyoruz. (98:5 )

3. Biz zaten Kuran'a inanıyoruz; ayrıca bir mucizeye ihtiyacımız yok. Deveye boynun eğri demişler, o da nerem düz ki demiş. İlk başta makul gelen yukarıdaki sözler iç çelişkilerle doludur. Bu kişilere, "Sizin inancınız İbrahim Peygamber'den daha mı güçlü?" diye sorarsanız "evet" cevabını alamazsınız. Genç yaşta, babası dahil halkının putperestliğine karşı çıkan, inancı uğrunda canını tehlikeye sokan ve yurdunu terk eden İbrahim Peygamber bile Tanrı'dan mucize istemişti. (2:260) Kuşkusuz, İbrahim'in amacı, mucize görmek isteyen inkarcıların amacın­ dan çok farklıydı. Biri inancını güçlendirmek için istiyor, di­ ğeri ise inkar etmek için meydan okuyor. On dokuz sayısının inananların inancını güçlendireceğini ha­ ber veren 74 :31 ayetine rağmen inananlar nasıl olur da "muci­ zeye ihtiyacım yok!" diyebili�? Nitekim, bu haber, matematik­ sel mucizenin keşfiyle kelimesi kelimesine gerçekleşmiş bulu­ nuyor. Üstelik matematiksel mucize beraberinde yepyeni bir paradigma getiriyor. İnananlar, tarih boyunca, mucizeleri sevinçle ve şükranla kar­ şılamışlardır. İnanan bir kimse ayetlere (mucizelere) burun kı­ vırmaz; aksine, "Bu, Rabb'imin lütfundandır" (27:40) diye Tan­ q'ya teşekkür eder. Bu itirazın sahibi, mucizeleri küçümseyerek veya kendisi için gereksiz görerek Tanrı'ya hakaret etmiş olmuyor mu? Ortada bir mucize varsa, onun bir anlamı ve amacı olmalı değil mi? Varsayalım ki birinin mucizelere ihtiyacı yok. Ama o kişi kuş­ kular içinde inkarcılığa saplanan insanlara onu iletmeye çalış­ maz mı? �

229

Edip Yüksel

Yukarıdaki itirazı yapanların önemli bir bölümü aslında Ku­ ran'a hiç mi hiç inanmıyorlar. "Benim mucizeye ihtiyacım yok" bahanesiyle Kuran'ın mucizelerini halkın gözünde kü­ çümsemeye çalışanların savını her sınadığımda iddialarının doğru olmadığına tanık oldum. Onlar aslında Kuran'a değil, geçmiş atalarına ve onların düzdüğü öğretilere inanıyorlar. Kuran ayetleri sahih diye bellenen hadislerle, büyük sarıklı alimlerin sözleriyle her çeliştiğinde, ayetleri onlara feda edi­ yorlar. Siz bunu rahatlıkla sınayabilirsiniz. 4. Kuran'ın mesajı dosdoğru olup, dili de olağanüstü bir özelliğe sahiptir Ayrıca bir matematiksel mucizeye ihti­ yacımız yok. Kuran'ın mesajını ve dilini değerlendirebilecek objektif veya evrensel bir kritere sahip olmayan herhangi bir sav, boş bir savdır. Kuran'ın mesajının üstün oluşuna nasıl karar verirsi­ niz? Aynı mesajı ilkel ve yanlış bularak reddeden bir Hristi­ yan' ı veya dinsizi nasıl ikna edebilirsiniz? Söz konusu iddia­ nın sahibi, sosyoloji, psikoloji, felsefe, tarih, hukuk, eğitim, ekonomi, linguistik, klasik ve modern Arap edebiyatı dalla­ rında, evet bu dalların her birinde ve hepsinde dünyanın en gözde bilim adamı bile olsa yine bu iddiası sübjektif olmaya mahkumdur.

• 230

Gariptir ki, bu iddiada bulunanların büyük çoğunluğu, yuka­ rıda saydığımız bilim dallarında öğrenci bile olamayacak dü­ zeydedirler. Kendi kendilerine şu soruyu sorsalar, iddiaları­ nın geçerlilik değerini ölçebilirler: "Kuran'ın mesajının ve di­ linin olağanüstü bir karaktere sahip olduğunu nasıl ve neye göre anlıyorum?" Sorunun cevabı gayet basit: "şu ana kadar şuradan veya buradan öğrenip kabullendiğim bilgi kırıntıla­ rına ve beni yetiştiren çevreden aldığım kültüre göre değer­ lendiriyorum." Kuran'a uygun veya Kuran'a uygun zannedi­ len bir kültür ve değerler sistemiyle yetişen bir kişinin, aynı

Üzerinde 19 Var

kültüre ve değerlere dayanarak Kuran'ı değerlendirmesi, dai­ resel (fasit) ve geçersiz bir manhkbr. İneklere tapan ve kast sistemini kutsayan bir toplumda yetişip onları benimseyen bi­ rinin, "Hinduizm'in mesajı diğer dinlerden üstün olup olağa­ nüstü bir özelliğe sahiptir" biçiminde bir iddiada bulunması­ nın ne değeri olur? Yanlış anlaşılmasın. Bazı sosyal, felsefi, hukuki ve ekonomik konular objektif bir yaklaşımla karşılaşbrmalı olarak değer­ lendirilebilir. Bu ve benzeri konulardaki Kuran ayetleri savu­ nulabilir. Örneğin, Kuran'da öğütlenen, "işlenen suça benzeri veya ayni bir cezayla karşılık verme" prensibi Hristiyanlıktaki "sol yanağına vursaİar sağı çevir" biçimindeki affetme prensi­ biyle karşılaştırılabilir ve böylece Kura�al prensibin pratik­ teki üstünlüğü savunulabilir. (Nitekim Dr. Carl Sagan, bu ko­ nuda yazdığı ilginç bir tartışmayla Kuransa! prensibin üstün­ lüğü sonucuna vardı. Hiçbir dine inanmayan, hatta tanrı tanı­ mayan bu bilim adamının değerlendirmesi, Amerika'nın en büyük tirajlı gazete ilavesi olan PARAFE dergisinin 28 Kasım 1993 sayısında yayımlandı.) Ne var ki, bu tür tartışmalara ve spekülasyonlara dayanarak KUŞKU içermeyen bir inanca sa­ hip olmak mümkün değildir. Böyle bir inanç başkalarını ikna edecek bir değere sahip olma­ dığı gibi, onun kişisel (sübjektif) kanıtlama değeri bile kuşku­ ludur. Burada Fransız felsefeci Jean Paul Sartre'a söz vermek istiyorum:

"Hikayeyi biliyorsunuz: Bir melek, İbrahim'e, oğlunu kurban etme­ sini emreder. ' Ey İbrahim, oğlunu kurban etmelisin' diye bir ko­ mutla gelen gerçekten bir melek olsaydı bir problem olmayacaktı. Ne var ki, ' O gerçekten bir melek midir ve ben gerçekten İbrahim mi­ yim? Benim ne gibi bir kanıtım var?' diye sormalı herkes. Hayaller gören deli bir kadın vardı. Birileri onunla telefonda konu­ şuyor ve emirler veriyordu. Doktoru kendisine sorar: 'Seninle konu-

6 23 1

Edip Yüksel

şan kimdir?' Kadın, 'Kendisinin Tann olduğunu söylüyor' diye ce­ vap verir. Onun gerçekten Tann olduğuna dair kadının ne gibi bir kanıtı vardı ? Bana bir melek gelse, onun melek olduğunu kanıtlaya­ cak ne gibi bir delilim olabilir? Ben sesler işitsem, onlann cennetten geldiğini, cehennemden gelmediğini veya onlann bilinçaltından ya da patolojik bir nedenden kaynaklanmadığını nasıl kesin olarak bile­ bilirim? Kendi seçimimi ve insanlık kavramımı tüm insanlara em­ poze etmekle görevlendirildiğime ait ne gibi bir kanıt ve delile sahi­ bim? Beni bu konuda kesinlikle ikna edecek bir kanıta veya işarete sahip olamayacağım hiçbir zaman. Bana bir ses hitap etse, o sesin melek sesi mi olduğuna karar verecek olan kişi sürekli ben olacağım; söz konusu tavn doğru ve güzel bulursam onun kötü değil de iyi olduğuna karar veren benden başkası değil." (Existentialism and Human Emotions. Bernard Frechtman, Philosophical Library, New York, 1957, pp. 2021) Vahiy alanların bu kuşkudan kurtarıldıklarına inandığım ve bildiğim için Sartre'a katılmıyorum. Bunu burada tartışmaya­ cağım. Özel bir vahiy almadıkları halde, herhangi bir sesin, yazının veya mesajın Tanrısal olduğuna karar verenler, Sart­ re'nin bu sorgulamasına muhataptırlar. (Bu arada şunu hatırlatmak isterim: İbrahim'e oğlunu kurban etmesini emreden sesin Tanrısal olduğunu bildiren hikaye Tevrat'ta geçer. Kuran bunun bir rüya olduğunu bildirir. İbra­ him, rüyasında işittiği sesin Tanrısal olduğuna karar vermiş ve büyük bir bağlılık ve cesaret örneği göstererek uygulamaya çalışmıştı. Allah, bir hayvan göndererek, İbrahim'in yanılgı­ sını düzeltir.) 5. Besmele ya 18 harfe veya 20 veya 21 veya 22 harfe sahip­ tir. Fakat kesinlikle 19 harfe sahip değildir.

• 232

Mucizeyi inkar etmek için Besmele'nin harflerinin 19 olmadı­ ğını iddia eden sözde ulema (alimler) ilginçtir ki bu en basit

Üzerinde 19 Var

sayım işleminde ihtilaf etmektedirler. Kuran'ın elifbasını sök­ müş yedi yaşındaki bir çocuğun dahi rahatlıkla bilebileceği bir cehalete cevap vermek istemiyordum; ama bu art niyetli eleş­ tirinin Arap harflerini tanımayan bazı kişileri kuşkuya düşü­ rebileceğini düşündüm. Örneğin; Ankara İlahiyat Fakültesi Tefsir Bölümü'nde öğre­ tim görevlisi Dr. Salih Akdemir "Kuran'ın Anlaşılmasına Doğru" adlı çevirisinin giriş bölümünde 19 mucizesini şid­ detle eleştiriyor ve Besmele'nin 19 harfe değil, 21 harfe sahip olduğunu ileri sürüyordu. Nasıl mı? Kuran hattında yazılı bu­ lunmayan iki adet Elif ekleyerek! (Eski Diyanet İşleri Başkanı Dr. Süleyman Ateş de bu inanılmaz hataya düşmüş.) İlginçtir. Kuran'ın matematiksel mucizesi keşfedilmeden önce Besmele'nin 19 harfe sahip oluşunda hiç kimsenin bir kuşkusu yoktu. Örneğin, geleneksel müslümanların saygıyla andıkları birçok molla Besmele'nin 19 harfini doğru olarak sayabilmiş­ tir. Örneğin; Molla Cami, ünlü Divan'ına Besmele ile başlar ve şöyle der: "Bismillahirrahmanirrahim, Alim ve Hakim olan zatın en büyük is­ midir. O'nun muhabbet hareminde ağırlanan kimseler için ezelden kalma, fakat taptaze bir sözdür. Besmele ONDOKUZ harftir ki on sekiz bin iilem ondan feyiz almaktadır. "Ebu-Leys Semerkandi ise, Besmele'nin B harfinden sonra hayali bir A (Elif) eklemek isteyen­ lere cevap olabilecek bir hadis nakleder: "Rasulullah sallallahu aleyhi vessellem buyurdu ki, 'Bismi' üç harftir: Be, Sin ve Mim" Molla Said-i Nursi, Yedinci Lema'nın bitiminde, "Besmele, ONDOK UZ harfiyle on dokuz bin iilemin anahtandır" der. Fahreddin er-Razi, otuz iki ciltlik et-Tefsir-ül Kebir eserinin ilk cildinde Besmele'nin ONDOK UZ harf olduğunu bildirir. Kurtubi El-Cami Li Ahkiim-il Kuran adlı kitabının 92. sayfasında Abdullah bin Mesud'dan bir ha­ ber rivayet ederek Besmele'nin ONDOK UZ harfe sahip oluşunu ka­ bul eder."

A 233

Edip Yüksel

Daha birçok örnek bulunabilir. Bu alıntıları, Besmele'nin 19 harfe sahip oluşu gibi apaçık ve basit bir gerçeği ispat için yap­ mıyorum. Sadece şunu belirtmek istiyorum: Besmele'nin harf sayısında ittifak eden hadisçi-sünnetçi mollalar neden 19 kodu keşfedildikten sonra bunda ihtilafa düştüler? Sorunun cevabı, belki Beyyine (Kanıt) Suresi'nin 4'ünca ayetinde yatar: "Kendilerine kitap verilenler kendilerine beyyine (Kanıt) geldikten sonra aynlığa düştüler. " (98:4)

Bu konuya son vermeden önce Besmele'nin harflerine zam ya­ pan profesörün manhğını size bir örnekle Türkçeye çevire­ yim. "Üsteğmen" kelimesi kaç harftir? Tabii "Sekiz" diyecek­ siniz. Fakat bizim araşhrmacı profesörün mantığına göre yü­ zeyde kalarak yanılmış bulunuyorsunuz! Zira "üs" hecesi "üst" kelimesinden gelir. "Üst" ise üç harftir. Dolayısıyla "Üs­ teğmen" kelimesi dokuz harftir! Bir örnek daha vereyim. "Pazartesi günü eczaneye gitmiştim" cümlesinde otuz harf olduğunu söylerseniz, bizim araşhrmacı profesörün mantığı hemen karşınıza dikilivererek analizler yapacak ve bu cümlenin harf sayılarının otuz beş olduğunu hatırlatacaktır. Cümlenin aslında "Pazar ertesi günü eczaneye gitmiş idim." olduğunu ileri sürerek... Çağdaş mollalar tarafından, fazla elifler icat edilerek veya şeddeler sayılarak tekrarlanan bu eleştiriye verdiğimiz cevap­ ları maddeler halinde özetlemek istiyorum: 1. Peygamber Muhammed, hadisçi-sünnetçi alimlerinin te­ zinin aksine okur-yazar bir ümmiydi.

• 234

2. Besmele'nin bir fazla "elif" harfiyle yazılı bulunduğu bir tek eski Kuran nüshası bulamazsınız. Lütfen hatırlayınız: "Al-Rahman" kelimesine "A" (Elif) eklerseniz, "Mim" harfini "Nun" hafinden ayırmanız gerekir. Böyle bir im­ laya sahip hiç bir Kuran nüshası mevcut değildir .

Üzerinde 19 Var

3. Kuran'ın yazımı konusunda biraz bilgiye sahip olanlar şu tarihi gerçeği bilirler: şedde ve "kısa Elif" dahil, tüm yar­ dımcı işaretler, orijinal nüshanın yazıldığı zamandan sonra icat edildi. Eski Kuran nüshalarının kopyalarını mü­ zelerde ve kütüphanelerde inceleyebilirsiniz. Yirmi sekiz harften oluşan Arap alfabesinde şedde diye bir harf yok­ tur. 4. "Bism kelimesinde yazılmayan bir Elif var." diyenlere ce­ vabım şudur: Biz sadece yazılı bulunan harfleri sayıyoruz. Biz görülmeyen, hayali, uydurma harflerle uğraşmıyoruz. Bu, gözlere ve ay* bir kafaya sahip olan herkesin sınaya­ bileceği fiziksel bir gerçektir. Bu nedenle, Besmele'nin ilk kelimesi 3 harf içerir. Kronolojik olarak ilk vahyedilen sure olan Alak (Embriyo) Suresi'nin ilk ayetine bakınız. Surenin başındaki Besme­ le'nin "Bism" kelimesiyle, birinci ayetin "Bism" kelimele­ rinin farklı imlasına dikkat ediniz. Besmele'nin başındaki "Bism" kelimesi neden sürekli elifsiz olarak yazılır? Ku­ ran'ın matematiksel mucizesini görmemek için rüyanızda fazladan elifler görebilirsiniz. (6:25) 5.

Hemen her konuda ihtilaf eden geçmiş alimleriniz, Bes­ mele'nin 19 hafi konusunda ihtilaf etmemişken neden siz şimdi hem onlarla ters düşüyorsunuz ve hem de 20, 21, 22 sayımlarıyla ihtilaf ediyorsunuz?

6. "Sadece Kuran-ı Kerim'de değil, insanlar tarafından ya­ zılmış herhangi bir kitapta aynı şekilde toplama, çı­ karma, çarpma ve bölme işlemleriyle birçok özel rakam­ lar icat edilebilir. Mesela: "HM" harflerinin ebced de­ ğeri olan 48'i, el-Hakka Suresi 17. ayette sözü geçen ha­ mele-i arş meleklerinin sayısı olan 8'e bölersek, 6 sayı�

235

Edip Yüksel

sını elde edeceğiz ve "ALM" harfleri de 6 surenin ba­ şında yer alır. Kuran-ı Kerim'de 29 surenin başında 14 harften oluşan ve 14 ayrı bileşimden oluşan başlangıç harfleri bulunur. 14 x 14 = 196 ve bu sayı ashab-ı kehfin sayısı olan 7'ye bölünürse 28 rakamı elde edilir ki bu da Ay'ın konaklarıdır. Böylece kim isterse herhangi bir ki­ taptan dilediği gibi sayısal özellikler çıkarabilir... " Pakistanlı bir mollanın kitabından aktardığım bu kafa yapı­ sına ne anlatabiliriz? Matematiksel sistemi çürütmek için ver­ diği tutarsız, karışık, ilgisiz ve kısır örneklerle zeka düzeyini ortaya koyan bu kafayı tanımalısınız. Şu sözlerine tümüyle katılıyorum: "Kim isterse herhangi bir kitaptan dilediği gibi sayısal özellikler çıkarabilir." Nitekim dilediği gibi çıkardığı sayısal özelliklerin ne derece "özel" olduklarını gördünüz! Nerede 19'daki tutarlı, açık ve tükenmez ilişkiler zincirinden oluşan harika sistem, nerede bu tutarsız, karmaşık ve kısır bir­ kaç işlemden oluşan hezeyan! Paragrafın başında yer alan id­ diasına bu saçma sapan örnekleri veren molla, iddiasını kendi kendine çürütmüş bulunuyor. 7. "Üzerinde On dokuz Var" ayetindeki 'ha' zamiri dişi olup ayetten önceki dişi kelime olan 'saqar' yani cehen­ neme gider. Demek ki on dokuz sayısı Kuran'ın üze­ rinde değil, Cehennemin üzerindedir." Doğrudur, Müddessir Suresi'nin 30. ayetindeki ha (o) zamiri dişidir. Bu zamir ya daha önce geçen "saqar" ismine ya da lewwahatun (apaçık bir levha) isim-sıfatına gider. Eleştirinin sahiplerine şunu sormak isterim: Neden saqar" kelimesini sadece cehennem olarak anlıyorsunuz? 11

11

II

• 236

Kuran, 74:26 ayetindeki "Saqar nedir bilir misin?" sorusuyla bu kelimenin, o günkü Arapçadaki anlamına ikinci bir anlam

Üzerinde 19 Var

kazandırmak istiyor. Nitekim bu tür soruların yer aldığı ayet­ lere bakarsanız, büyük bir kısmının yeni bir anlam kazandırı­ larak cevaplandırıldığını göreceksiniz. (77:14; 82:17-18; 83:8,19; 90:12; 97:2) Kuran "Haviye nedir bilir misin?" (101:10) ve "Hutame nedir bilir misin?" (104:5) sorularına verdiği cevaplarda, onların ya­ kıcı ateş olduklarını bildiriyor. Ne var ki "Saqar nedir bilir mi­ sin?" sorusunun cevabını farklı veriyor. İzleyen ayet (74:31), Mekkeli putperestlerin "saqar" kelime­ sini sadece cehennem ateşi olarak anladıklarını, 19 sayısını ise cehennemin bekçileri (zebaniler) zannettiklerini ima eder. Bu anlayışı reddetmedi� halde Kuran, 19 sayısını cehennemden ve bekçilerinden soyutlayarak, dikkati sadece onun sayısal fonksiyonuna çeker. İnkarcılar için fitne olan, inananların inançlarını güçlendiren, kitap ehlinin kuşkularını gideren ve müı:ıafıkların anlayamadığı şey zebaniler değil, onların sayısı olan 19'dur. "Üzerinde on dokuz vardır" ifadesindeki ha (o) zamirini ken­ disine daha yakın olan "levvahatun" (levha, gösterge) kelime­ sine değil "saqar" kelimesine gönderseniz de ve o kelimenin anlamını sadece cehennem ile sınırlasaruz da yine 74:31'de vurgulanan 19 sayısının fonksiyonu değişmez. Evet, 74:31 ayetinin konusu "19 melek" değil, 19 sayısıdır. Ayrıca, "levvahatun lil beşer" (74:28) ayetini "derileri kavuran­ dır" biçiminde çevirmek de bir zorlamadır. Ayetteki "beşer" kelimesi Kuran'da geçtiği 37 yerde, sürekli "insanlık, halk" an­ laminda kullanılır. Hatta bu ayetten sonraki 74:31 ayetinde de geçen "beşer" kelimesi "insanlık" anlamındadır. "Levvaha­ tun" kelimesi ise Kuran'da geçen "levha" kelimesinin müba­ lağa formu olup, "üst üste gelen levhalar" yahut "apaçık lev­ halar" biçiminde anlaşılmalı. Bu ayete "deriyi kavurucudur" anlamını veren eski yorumcular hoş görülebilir; ancak, "insan­ lığa apaçık bir levhadır, bir ekrandır" anlamını destekleyen

• 237

Edip Yüksel

matematiksel mucizeye rağmen hala eski zorlamalı yorumda inat edenler, sorumlu tutulacaklardır. (Bu ayet için Beyzavi Tefsiri'ne veya Hasan Basri Çantay'ın mealine bakınız.) Kuran'ın matematiksel mucizesinin keşfiyle birlikte, 74:26-29 ayetlerinde tanımlanan "saqar" ın bilgisayara işaret ettiğine inanıyorum. İstanbul İlahiyat Fakültesi Profesörü dostum Ya­ şar N. Ôztürk'ü de bu işareti görmesinden ötürü tebrik ede­ rim. Kısacası, "saqar" hem 19 kodunu ekranında sergileyen bilgi­ sayar, hem de 19 melekle korunan cehennem ateşi anlamla­ rına geliyor. Kendisine bu iki anlam yüklenen "saqar" inkar­ cılar için bu dünyada bir meydan okumadır, ahirette de yakıcı bir ateştir. Kuran'da mecaz olarak bildirilen cehennem ateşini bildiğimiz ateş olarak anlayan eski putperestler, nasıl "cehen­ nemin ortasında yetişen zakkum ağacı" ifadesini (37:62-64) anlayamamışlarsa, (17:60) aynı şekilde çağdaş putperestler de "saqar" kelimesini anlayamıyorlar. 8. On dokuz sayısından ayn olarak Kuran'da daha birçok sayı geçer. On dokuz sayısı o sayılar gibidir ve herhangi bir özelliği yoktur. Kuran'da elbette başka sayılardan da söz edilir. Fakat onlar­ dan sadece 19 sayısı Kuran'ın kul sözü olduğunu ileri süren inkarcıya cevap olarak kullanılır ve 19 sayısının inananların imanını arhracağı, kitap halkının kuşkularını gidereceği, iki­ yüzlüleri ve inkarcıları rahatsız edeceği bildirilir. 9.

• 238

Kelime sayımlarında Fatiha' daki Besmele'nin dışın­ daki Besmeleler sayılmamasına rağmen, haf sayımla­ rında sure başlarındaki tüm Besmelelerin sayılması bir çelişki değil mi?

Üzerinde 19 Var

Gözlemlerimiz sonunda, kelime sayımlarında sadece numa­ ralı ayetler, harf sayımlarında ise numarasız ayetler dahil edi­ lince 19 sisteminin gerçekleştiğini gördük. Biz icat etmiyoruz, sadece gözlüyoruz ve gözlemimizi anlamlı buluyoruz. Doğa bilimlerine aşina olanlar, gözlemleri sonunda tanık oldukları istisnaları veya özellikleri tutarsızlık olarak değil, sistemin bir doğası olarak değerlendirirler. Elbette burada, sistemi, yani genel planı gören bilim adamlarını kastediyorum. Aynı şe­ kilde, genel planı görenler, özellikleri ve istisnaları rahatlıkla bağırlarına basarlar ve anlamaya çalışırlar. Fatiha'nın Besmelesi ile sure başlarındaki besmeleler arasında bir fark var: Fatiha'nın Besmelesi, surenin birinci ayetidir. Bu farkın kelime sayımına yansıması niçin makul olmasın? Diğer surelerin başındaki Besmeleler numaralanmasa bile Ku­ ran'ın bir parçasıdırlar. Öyleyse, onların hiçbir sayıma katıl­ mamış olması anlamsızdır. Nitekim onların tüm ayetlerin ve harflerin sayımında rol aldığını görüyoruz. Fatiha'nın Besme­ lesi ile diğer Besmeleler Kuran'daki konumları itibarıyla ta­ mamen aynı olsaydı, aynı işleme tabi olmalarını gerekli gör­ mekte haklı olurdunuz.

10. "İsm" kelimesinin sayımına 49:11 ayetindeki "ism" keli­ mesini de kahyorsunuz. Halbuki buradaki "ism" keli­ mesi Allah için değil, kötü tavırlar için kullanılmıştır. Kuran'ın dilinde hem isim ve hem sıfat anlamına gelen "ism" kelimesi, kategorik olarak diğer kelimelerden farklıdır. Hangi kelimeyle birlikte kullanılırsa kullanılsın anlamında bir deği­ şiklik olmaz. "İsm" bir gramer terimidir. "Allah'ın ismi" ifade­ sindeki "ism" kelimesinin anlamı ne ise, "şeytanın ismi" ifade­ sindeki "ism" kelimesinin anlamı aynıdır.

_.

"İnananlar güzel sıfatlara (ism-esma), inkarcılar ise kötü sıfat-

239

Edip Yüksel

lara (ism-esma) sahiptir." cümlesindeki "sıfat" (ism) kelimesi­ nin anlamı izafe edildikleri kelimeden ötürü değişmediği için, "sıfat" kelimesinin iki kez tekrarlandığını ileri sürebiliriz. 11 . Dr. Reşad Halife "Quran: Visual Presentation of the Mi­ rade" adlı kitabında "Allah" kelimesinin sayımında bazı hatalar yapmışhr. Matematiksel mucize bu hata­ larla birlikte nasıl gerçekleşir? Bu hatalar nasıl oluştu? Reşad Halife bilgisayarı niçin kullanmışhr? Bilgisa­ yarla insanları kandırmak daha mı caiz olmaktadır? Bilgisayara Kuran'ı yükledikten sonra kelime sayımları için verdiği sonuçları alan Reşad, büyük bir olasılıkla daha sonra bu kelimelerin listesini tek tek yazarken bazı yazım hataları işledi. Ne var ki, bu hatalar Kuran'daki "Allah" kelimelerinin toplam sayımlarını değiştirmemektedir. Birbirinden bağımsız araştırmacılar aynı sonucu elde eder. Türkçeye "Kuran Görü­ len Mucize" adıyla çevirdiğimiz kitapta yer alan "Allah" keli­ mesinin tekrar listesinde mevcut olan hataları ve düzeltisini aşağıda sunuyorum: (Soldaki ilk sütun sıra numarasıdır, ikinci sütun sure, üçüncü ise ayet numaraları olup parantez içindeki sayılar ise düzeltilerdir). 565 784 828 1120 1176 1264 1271 (1272 ) 1279 1489 1567 (1576 ) � 240

4 5 5 9 9 9 9 9 15 17

69 47 57 15 46 119 127 129 97 39

(64 ) (48) (87) (ekle) (48) (118) (çıkar) (96)

Üzerinde 19 Var

60 (çıkar) 1672 22 (ekle) 68 1792 25 (ekle) 40 74 2220 23 (çıkar) 46 2306 (ekle) 33 46 2310 (çıkar) 4 58 2457 (6) 7 63 2576 Yukarıda görüldüğü gibi, basım hatalarında 4 ekleme ve 4 çı­ karma yaptık. Demek ki, Ültimatom Suresi'nin sonuna ekle­ neni çıkarırsak sonuç 2698 (19x142) olur. 12. Besmele' deki "İsm" kelimesinin sayımında "Bism" formu hesaba katılmazken, "Allah" kelimesinin sayı­ mında "Billah", "Lillah", "Birrahman" gibi formların hesaba katılması bir tutarsızlık değil mi? Bu eleştiriye şimdilik cevap veremiyorum. Aslında aynı soruyu, "Mu' cemul Mufehres Li Elfazil Quranil Kerim" adlı Kuran indeksini hazırlayan Fuad Abdulbaki'ye de yö­ neltebilirsiniz. İşin ilginci, o da aynı ayırımı 1938 yılında yapmış. Bu eleştiri için 20:114 ayetindeki duayı tekrarlıyo­ rum: "Rabbim bilgimi arttır." (Bu satırları yazdıktan bir kaç ay sonra bu sorunun cevabını öğrendik. "Running Like Zebras" (Zebralar Kaçmak) adlı İngilizce kitabımın üçüncü bölümüne bakabilirsiniz. Bu kitap İnternet adresimden de temin edilebilir.) 13. "Allah" kelimesinin sayımına neden onun bir başka formu olan "ilah" ve "Allahümme" kelimesini de katına­ dınız? "Rahman" ve "Rahim" kelimelerinin sayımla­ rında niçin aynı kökten türeme diğer formları da katma­ dınız?

• 24 1

Edip Yüksel

"İlah" kelimesinin, "Allah" kelimesinin bir başka formu ol­ duğu konusundaki tespite katılmıyorum. "Allahümme" kelimesi ise kuşkusuz "Allah" kelimesinden farklı bir an­ lama ve forma sahip. Ayrıca Tanrı'nın "Rahman" ve "Ra­ him" isimlerinin sayımına "diğer türevler" başlığı altında başka kelimelerin katılması ihtimal ve teklifini de zorlama olarak değerlendiriyorum. 14. Kelime sayımlarında ne gibi bir metot izliyorsunuz? Dr. Reşad Halife'nin 1985 yılında yayımladığı Muslim Pers­ pective dergisinde Tevbe Suresi'nin son iki ayetiyle il­ gili 9 kelimenin sayımını tutarlı bir metotla açıklayabi­ lir misiniz? Kelime sayımlarında genelde iki türlü bir sayma metodu izli­ yoruz: a. Formun bitişik zamirlerle kullanılmayan ma'rife ve nakra biçimleri. Nitekim Besmele' deki kelimelerin sayımında bu metot uygulandı. "Gün" kelimesinin sayımında yine bu metodun 365 sonucunu verdiğini görüyoruz. "İlah", "Arş" kelimelerinin sayımında da aynı metot geçerli. b. Aynı kökten türeme tüm formlar. Zamirlerle bitişik olanları dahil... Reşad'ın 1985 yılında ilan ettiği 9 kelimenin sayımlarında ina­ nılmaz hatalar yaptığı bir gerçek. Bu eleştirilerinize tümüyle katılıyorum. Nitekim Reşad, acelecilik ve dikkatsizlik yüzün­ den işlediği bu hatalı tespitlerini "Quran The Final Testa­ ment"in sonundaki 24. bölüme almadı.

• 242

15. Reşad'ın çevirisinin sonunda yer alan 1 ve 24. bölüm­ deki işlemlerin bazısı karmaşık ve tutarsızdır. Buna katılıyorum. Reşad'ın aceleciliği ve delilleri "çoğaltma

Üzerinde 19 Var

arzusu" (74:6) elmas gibi olan matematiksel sisteme her renk ve çeşitten cam parçaları katlı. Elmasların içindeki cam parça­ larına takılanlar, artık elmasları da hesaba katamıyor. "Yahu bu parça ile şu parça birbirine uymuyor" diyerek haklı olarak "uyum" bekliyor. Tabii ki bu arada olağanüstü bir deseni gör­ mekten mahrum kalıyor. Siz, kişilerin işlediği hatalara takılmadan kendi bilgi ve yete­ neğinize dayanarak araştırmanızı yaparsanız, inanıyorum ki elmas parçalarını rahatlıkla fark edecek ve hatta onları büyük bir elmasın küçük birimleri olarak görebileceksiniz. Lütfen bu kitapta sunduğum delillerin matematiksel tutarlılığını incele­ yiniz. Sizin ve benim perspektifim tamamıyla ayrı. Eleştirdiğiniz hususlar sizi şaşırtıp mucizeyi inkara götürürken, eleştirinizin mantığını çok iyi anladığım ve hatta kabul ettiğim halde beni hiç etkilemiyor. Nedeni gayet basit: Siz mükemmel bir araştır­ macının hayalini beslediğinizden ötürü Reşad'a takılıp kalı­ yor ve onun işlediği hatalarda boğuluyorsunuz.

16. Yedi Surenin başında yer alan "ALM" (Elif Lam Mim) harflerinin sayımlarında hatalar mevcut. Bu hatalar dü­ zeltildiği vakit bu harflerin o surelerdeki sayımları 19 kodunun kah olmuyor. "ALM" harflerinin sayımında hatalar olduğu apaçık bir ger­ çek. Nitekim onları bu kitaba almadım. Her şeyden önce, Re­ şad'ın sayım için kullandığı modem nüshalar, elif harfi açısın­ dan eski Kuran nüshalarından çok farklı olup fazla elifler içe­ riyorlar. Hatta mevcut Kuran nüshaları birbiriyle karşılaştırıl­ dığında " ALM" harflerinin sayımlarında farklılıklar görülür. Suudi Arabistan'da basılan Kuran nüshaları ile Türkiye'de ba­ sılan nüshalar arasında Elif sayımlarında farklılıklar mevcut. �

243

Edip Yüksel

Ne var ki, en eski nüshalara dayanılarak yapılacak titiz bir ça­ lışmanın "ALM" harfleriyle başlayan tüm surelerdeki "ALM" toplamlarının 19'un katını vereceğine inanıyorum. 17. Meryem Suresi'nin başında yer alan "K.H.Y.'A.S" harf­ lerinin sayımında bir hata yapılmıştır. Bu surenin 94. ayetinde geçen "Ahsahum" kelimesinde "Sad" ve "He" harfi sayıma dahil edilmişken "Ya" harfi sayılmamışhr. Oysa "Ahsahum" kelimesinde "Ya" harfi vardır. Bu eleştiri, Türkiye'de yayımlanan Kuran nüshalarında yer alan yanlış imlaya güvenmekten kaynaklanıyor. Diğer ülke­ lerde yayımlanan Kuran nüshalarına, kütüphane ve müzeler­ deki eski nüshalara bakıldığında 19:94 ayetindeki "Ahsahum" kelimesinde "Ya" harfi olmadığı görülecektir. Dileyen, İstan­ bul Süleymaniye Kütüphanesi'ndeki eski Kuran nüshalarına bakabilir. 18. Görüldüğü üzere R. Halife, 19'lu hesabın doğru çıkması uğruna burada da Kuran'ın bir hafini değiştirmeye kalkmış, böylece tezini yürütebilmek için her şeyi göze alabildiğini bir kere daha ortaya koymuştur ... En eski muteber kaynaklarda da bu kelimenin Hz. Osman'ın mushafında ("Sad") harfi ile yazıldığı söz birliği ile ve sarahaten kaydedilmiştir. Misal olarak bk. İbn Ehi Da­ vud, Kitabu'l-mesahif, s108; Ebu Amer edDani, el-muk­ ni' s.85; Mekki b. Ehi Talib, el-Kesf, 1/303.

• 244

Kuran'ın matematiksel mucizesini "Yüce Kitabımız Kuran" adlı kitabında özetleyerek 1982 yılında yayımlayan Eski Diya­ net İşleri Başkanı Dr. Tayyar Altıkulaç, 1985'te ortaya çıkan gelişmeler üzerine daha sonraki baskılarında 19 sistemini bu sefer inkar etti. Bu inkarını, iki başlık altında dört örnekle dile getiren Altıkulaç, 7:69 ayetindeki "bastatan" kelimesindeki

Üzerinde 19 Var

"Sad" ve "Sin" harfleri üzerinde duruyor ve o kelimenin "Sad" harfiyle yazılması gerektiğini uydurma hadislerle sa­ vunmaya çalışıyor. Elimizdeki en eski Kuran nüshalarından biri olan Taşkent Nüshası'nda "basstatan" kelimesi doğru olarak, " 41.......ıbassta­ tan" biçiminde "Sin" hafiyle yazılıdır. Elimizdeki Kuran nüs­ halarında 7:69'daki "basstatan" kelimesi, "Sin" hafiyle yazıla­ cağına yanlışlıkla "Sad" hafiyle yazılmıştır. "Basstatan" keli­ mesinin üstündeki küçük bir "S" (Sin) harfi bu yanlışın bir dü­ zeltisinden ibarettir. Bu konudaki tartışmamız için bu kitabın 19. bölümüne bakınız. 19. Yedi suredeki "HM" harflerinin toplamı: 2147 (19x113). "Ayn, Sin, Qaf"lann toplamı da şöyle: 98 + 54 + 57 = 209 (19x11). Bunları niçin ayn saydınız? Açıklamak zor. En azından niçin 42. surenin harfleri ile beraber saymadı­ nız? Bunlar kuramın geliştiricileri tarafından yanıtlan­ ması gereken sorular. Bu eleştiriyi pek anlayamadım, zira ayrı değil de beraber sa­ yılsalardı da bir sonuç değişmezdi. Bu kez sonuç 2147 + 209 = 2356 (19x124) olacaktı. Ne var ki ayrı sayılmalarını daha ma­ kul görüyorum. Zira 42'nci surenin başındaki beş harf, beşli bir kombinasyon yani "HMA'SQ" değil, "A'SQ" olarak 2 + 3 harf kombinasyonu biçimindedir. Bu ayırım "HM" ikilisinin diğer "HM" ikilileriyle birlikte sayılmasına bir işaret görüle­ bilir. Nitekim "HM" harflerinin yedi suredeki tekrarlanma sa­ yılarının mutlak değerleri ile 19 faktörü arasında keşfettiği ilişki bu anlayışı destekliyor. 20. Kuran'ın sözde matematiksel mucizesinin bazı örnek­ leri ebced diye bilinen bir hurafeye dayanır. Ebced ile uğraşmak Peygamber'in arkadaşları tarafından şiddetle �

245

Edip Yüksel

kınanmışhr. Nitekim 14. yüzyılın büyük alimlerinden İbn Hacer al'Asqalani şöyle der: "(Cifirdlik-Nümero­ loji) tümüyle yanlış olup güvenilmemelidir. Zira Mu­ hammed Aleyhisselam'ın arkadaşı İbn Abbas'tan riva­ yet edilen sahih bir rivayete göre, İbni Abbas ebcedi ya­ saklamış ve onu büyü olarak değerlendirmiştir. Bu ga­ yet makul bir tepkidir. Böyle bir hesabın şeriatta hiçbir yeri yoktur." Her şeyden önce, "The Quran's Numerical Miracle: Hoax and Hearsay" (Kuran'ın Sayısal Mucizesi: Aldatma ve Ayrılıkçılık) adlı kitabın yazarı Abu Ameenah Bilal Philips'in "sahih" riva­ yet diye sunduğu bu rivayet, Muhammed Peygamber'den yüzyıllar sonra derlenen bir yalanlar koleksiyonunda yer alır. "Müslüman Din Adamlarına 19 Soru" kitabımızda "en sahih" diye kutsanan hadis kitaplarındaki "en sahih" yalan ve çeliş­ kilerden bir demet örnek vermiştik. İkincisi, bu rivayet doğru bile olsa ne yazar? Asqalani'nin ki­ tabından daha fazla güvenilen hadis kitapları, Peygamber'in arkadaşı olarak bilinen nice sahabenin, Peygamber'den sonra birbirlerini boğazladıklarını, birçok konuda birbirlerini yalan­ cılıkla itham ettiklerini (Örneğin Aişe'nin Ebu Hureyre hak­ kında söyledikleri) rivayet etmiyor mu?

• 246

Üstelik bir Müslümanın, ebcedin büyü ve muska amacıyla kullanılmasına karşı çıkması gayet normaldir. (Rivayetin doğ­ ruluğu çok şüphelidir, zira ebcedin yaygın olarak şarlatanlar tarafından büyü ve muska amacıyla kullanılması, Hicri ikinci yüzyıldan sonra başlar.) Bir sürü sahtekar din adamı, halkı çe­ şitli yöntemlerle kandırıp para toplamanın yollarını bulmuş­ tur. Ölülerin yıkanması, ölülerin üzerine Kuran okunması, de­ vir ve ıskat entrikalarının uygulanması, mevlithanlık, imam­ lık ve müezzinlik kurumlarının oluşturulması, muskacılık ve üfürükçülük yapılması gibi...

Üzerinde 19 Var

Tarihi kaynakları inceleyenler ebced sayı sisteminin, Muham­ med Peygamber'den iki yüzyıl sonrasına kadar Arap dilinin bir parçası olduğunu belgeleriyle birlikte göreceklerdir. Bu­ gün Arap sayıları olarak bilinen sayı sistemi 9'uncu yüzyıl­ larda Hindistan'dan alınınca, ebced sistemi terk edildi. Ebced sisteminin terkinden sonra, bu sayı sistemi sahtekarlar tara­ fından amacının dışında, büyü ve benzeri sahtekarlıklar için kullanıldı. Konu ile ilgili daha fazla bilgi için lütfen elinizdeki kitabın "şifreli harfler" başlıklı bölümüne bakınız. 21. Kuran'da geçen ilahi isimlerin (yani sıfahn) sadece dört tanesinin ebced değerlerinin 19'un kah olduğunu ileri sürüyor ve onları Besmele'nin dört kelimesinin Ku­ ran' daki tekrarlama sayılarıyla eşleştiriyorsunuz. Hal­ buki bunlardan ayn olarak, 17:42 ayetinde Allah'ın ismi olarak geçen "Zil 'Arşi" (yönetimin sahibi) ifadesinin ebced değeri de 700 + 10 + 1 + 30 + 70 + 900 + 10 + 40 = 1311 olup 19 x 69' dur. Böylece ileri sürdüğünüz simetri bozuluyor. Bu eleştiriye verdiğimiz cevabı anlamak için ilkokul düze­ yinde bir Arapça bilgisi gerekiyorsa da, hiç Arapça bilmeyen okuyucularımızı da hesaba katarak açıklamaya çalışacağız: "Zil 'Arş" ifadesi Allah'ın ismi olarak değerlendirildiğinde, cümle içindeki gramatik pozisyonundan bağımsız bir konum alır. Bu durumda "Zil 'Arş" ifadesini "Zul 'Arş" olarak yaz­ mak ve okumak gerekir. Ayet içinde, "harfi cer" olan "ila"dan sonra geldiği için, "Zu" (_, .)) kelimesindeki "_," harfi " ,.ş " harfine dönüşür. Böylece, "Zul 'Arş" isminin ebced değeri 1311'den 4 eksik, yani1307 olur. Eleştirideki hatayı Türkçeye çevirelim: "Babacığım, şeytana tapma; çünkü şeytan Rahman'a isyan etti." (19:44) ayetini bir örnek olarak ele alalım. Şimdi, biri bu ayette geçen Tanrısal ismin ebced değerini hesaplamak için "Rahman'a" kelimesini

_. 247

Edip Yüksel

oluşturan yedi harfi hesaba katrnamamızı önerirse ne dersi­ niz? Kuşkusuz, bu ismin "Rahman" olduğunu hatırlatacaksı­ nız. Zira kelimenin sonundaki "a" harfi onun cümle içindeki gramatik pozisyonundan kaynaklanıyor. Nitekim bu ayetin orijinalinde geçen "LirRahmani" ifadesinin değil, onun aslı olan "Rahman" kelimesinin ebced değerini söz konusu ediyo­ ruz. Cümle içindeki konumlarından ötürü kelimelerin başına veya sonuna eklenen, takıları veya oluşan harf değişimlerini hesaba katmıyoruz. 22. "Şeytan" kelimesinin ebced (sayısal) değeri 570 (19 x 30)'dir. Ayrıca, "şeytan" için kullanılan "garur" (kandı­ rıcı) kelimesinin sayısal değeri de 1406 = 19 x 74'tür. Çar­ pım faktörü olan 74 sayısı 19'dan söz eden surenin nu­ marası olup cehennemin gardiyanlarıyla ilgili kılınmış­ hr. "Şeytan" kelimesinin sayısal değeri 570 değil 369'dur. "Garur" kelimesinin sayısal değeri ise doğru olup 19'un 74 ka­ tıdır. Buradaki 74 sayısının işareti ise ilginçtir. Eleştirici bu ör­ neği bizim gibi ilginç buluyorsa, Kuran'da matematiksel bir sistem olduğunu kabul ediyor demektir. Yok, bu örneği ilginç bulmuyorsa, onu bir eleştiri veya karalama olarak sunması anlamsızdır.

• 248

Bu eleştiri yoluyla bizim çelişkimizi sergilemek mi istiyorlar? "Melek" ve "şeytan" kelimelerini birbirine eşit sayıda 88'er kez, "iman" ve "inkar" kelimelerini de birbirine eşit sayıda 25'er kez tekrarlayan Kuran'ın, "garur" (kandırıcı) kelimesine bir sayısal anlam ve ilgi yüklemesi bir sürpriz değil. Dileyen, bu anlam ve ilgileri inkar ederek kandırıcının ajanlığına soyunur, dile­ yen, sayıları ve kelimeleri büyük bir sanatla birbirine bağla­ yan Rahman karşısında secdeye varır .

Üzerinde 19 Var

23. Bir hesabın matematiksel mucizenin bir parçası olup ol­ madığını nasıl anlayabiliriz? Örneğin Sure numarala­ rına, ayet numaralarını, ayrıca ayet numaralarının toplamını (n= sure numarası için 1+2+3+ ......+n) eklerseniz elde edec�ğiniz toplam 346,199 sayısı 19 x 1822'dir. Sure numaralarını, onlardaki toplam ayet sayılarını ve her ayetin numarasını toplarsanız, 190122 sayısını elde eder­ siniz. Bu sayı 19x1007'dir." Bunlar mucize mi? Bu verdiğiniz örnekler keyfi metotlara sahip gözüküyor. Ma­ tematiksel mucize iddialarıyla karşılaştığınızda, bazı kriterleri aklınızda bulundurmalısınız. İşte size üç tanesi: 1 . Herhangi bir işlemle karşılaştığınızda, kabataslak bir ola­ sılık hesabı yapınız. Sayım metodunun keyfi olup olmadı­ ğını, iddia edilen ilişkilerin spekülasyon olup olmadığını inceleyiniz. Örneğin, hesaplama metoduna yeni bir metot eklenmesi rast­ lantı ihtimalini iki katına çıkarır. Rakamları keyfi bir şekilde bazen ekleyerek, bazen da yan yana koyarak 19 'un katları he­ saplar oluşturursanız, hesabınızın "rastlantı" nın ötesine varıp ilginç, harika veya olağanüstü bir düzen sayılabilmesi için ge­ rekenden iki kat daha fazla örnek sağlamalısınız. Ayet ve sure numaralarını keyfi bir şekilde seçerek, onları keyfi bir şekilde toplama veya yan yana koyma gibi işlemlere tabi tutarak, yine keyfi sayıdaki ayeti bu kombinasyona kata­ rak elde edilecek bir sonuç elbette matematiksel açıdan bir de­ ğere şahip olamaz. Altı binden fazla olan Kuran ayetlerini ikili, üçlü, dörtlü, beşli kombinasyonlara soktuktan sonra on­ ları bir sürü farklı işlemlerden geçirerek elde edilecek 19 'un katları elbette bir özelliğe sahip değildir. Matematiksel sezgi ve bilgiden mahrum olanların bana gönderdikleri mektuplar ve bültenler maalesef bu tür yanıltıcı hesapların yüzlerce ör­ neğiyle doludur.

___._ 249

Edip Yüksel

Altı bin küsur elemanının bulunduğu bir kümenin içinde oluşturulabilecek küçük kümelerin (kombinasyonların) sayısı sözlüklerimizdeki en büyük rakamı aşar. Olasılık hesabına göre, her 19 işlemden bir tanesi 19'un katı olacağından, kom­ binasyonların oluşturacağı işlemlerin trilyonlarcası 19'un tam katı olacaktır. Bunların büyük bir bölümü anlamsal bir ilişki de gösterebilecektir. Hele, bu konudaki yorum tümüyle bizim keyfimize kalmışsa ... 2. Matematiksel özelliğe dikkat ediniz. Matematiği bilmeyen bazı kişiler, matematiksel özellikleri mucizenin bir parçası olarak görebilir. Örneğin; sure numaralarının toplamları­ nın 6555 (19 x 345) olması bir matematiksel özelliktir. Zira eğer bir sayı 19'un katı ise, l'den o sayıya kadar olan sayı­ ların toplamı da 19'un katı olacaktır. Bir başka örnek: kayıp Besmele ile ekstra Besmele arasındaki 19 surenin numaralarını toplayarak (9+ 10+ 11 + ... +27) elde et­ tiğimiz 342 sayısının 19'un katı olması matematiksel bir özel­ liktir. Çünkü birbirini izleyen herhangi 19 sayının toplamı 19'un tam katıdır. Bir başka değişle, birbirini izleyen her N sa­ yının toplamı N sayısının tam katıdır. 3. Yapılan hesaplar "yanlışlanabilir" olmalı. Her ama her sa­ yıya bir anlam veya referans bulunabilir. Bazı sure ve ayet numaralarını yan yana koyarak, ekleyerek, bölerek, çarpa­ rak veya çıkararak keyfi işlemlerden geçirebilir ve nihayet yorumlayabileceğiniz bir sayıya vardığınızda "Allahu Ek­ ber" diye hayretler içinde mucize bulduğunuzu sanabilir­ siniz. Üniversitede profesörlük yapan bazı kişiler bile bu tür hatalara düştüğü için "yanlışlanabilirlik" kriterine dik­ kat etmeliyiz.

• 250

Birçok değişik metot kullanarak, belirsiz sayıda keyfi işlem­ lerle herhangi bir sayıya vardıktan sonra o sayının anlamını

Üzerinde 19 Var

ve ilişkisini açıklayanlara şu soruyu sorunuz: "Yaptığınız iş­ lemlerin ve vardığınız sonuçların yanlışlanabilmesi mümkün mü? Yani, vardığınız sonuç, örneğin X rakamı değil de Y ra­ kamı olsaydı yanlış olacak mıydı? Yoksa siz bu durumda Y rakamının Kuran ayetleriyle veya ayetlerin işaretleriyle veya diğer sayılarla olan bazı ilişkiler iddia etmeyecek miydiniz? Hatta Y rakamını yorumlayamadığınız vakit birkaç işlem daha yaparak yorumlayacağınız bir sayıya varmaya çalışma­ yacak mıydınız? Tanrı'nın matematiksel sisteminde tüm sayı­ ları kullandığı iddiası ile spekülasyonlarını ve manipülasyon­ larını "mucize" diye ilan etmek büyük bir gaflettir elbette.

Bir "Abla"mn Eleştirisi Son olarak, 1992 yılında Mektup Yayınevi tarafından yayım­ lanan "19 Müslümanına 19 Cevap: İnsanlar da Kayar" başlıklı kitaptan bazı alıntılar yapacağım. 1989 yılında Müslüman din adamlarına yönelttiğim sorulara cevap verme cesareti göste­ ren hadisçi-sünnetçi olan eski yoldaşım Emine Şenlikoğlu'nun iyi niyet, gözyaşı, hakaret ve cehalet ile yoğurduğu kitabının, 19 mucizesine yönelik eleştirisinin bazı bölümlerini nakledi­ yorum. Emine Hanım' ın eleştirileriyle aynı düzeyi paylaşan ve benzer eleştirilerde bulunan Hüseyin Naci Muhammed Muhyeddin adlı bir Mısırlının yazdığı "Tisata Aşere Meleken" (On dokuz melek) adlı kitaba da cevaptır. (1985 yılında yayımlanan bu kitap Kuveyt tarafından dünyaya bedava olarak dağıtıldı. Arap krallıkları Kuran'ın matematiksel mucizesini inkar için kitaplara ve satılık mollalara milyonlarca dolar harcadılar. ) Okuyucunun dikkatini dağıtmaması amacıyla aşağıdaki alın­ tılarda sık sık sırıtan bazı gramer ve imla hatalarını düzelttim. Kuran'ın "büyüklerden biri" olarak nitelediği mucizesiyle ak-

6 25 1

Edip Yüksel

lınca dalga geçerek "misilleme" yapmaya çalışan "ablam" Şen­ likoğlu'nun gerçeği görme cesareti ve basireti göstermesi için duacıyım. Söz konusu kitabın arka kapağında yer alan satır­ lardan sonra, aynı kitabın 125-139 sayfalarından yaptığımız alıntıları sunuyoruz. 'Bayram günü hiçbir kimseyle bayramlaşmadım. Oturdum üç gün üç gecede (çok az uyumak şartı ile) sana cevap yazdım. Eller bay­ ramlarda kart yazar, ben sana kitap yazdım. Aynca seninle ilgili bir­ kaç hatıramı da yazdım sana. Belki biraz düşünür, "nasıl böyle de­ ğiştim?" diye ürperirsin... Belki de vicdanın sızlar. Yok be Edip! Sen de vicdan kalmamış ki sızlasa... Sen bakma bana, yine de senden umudumu kesemiyorum işte. 1

Rakamlar, ister bir mucize ister bir rastlantı, pardon tevafuk olsun, insanın bunlarla uğraşması resmen pösteki saymaktır. Anlarsın ya, kimlerin pösteki saydığını!... Buna rağmen her ikisine on beşer dakika vererek sana, başka rakam­ lardan birçok ayet ve harflere denk geldiğini ispatlayacağım. 8 ve 1 1 rakamından yapacağım bunu.... Düşün, eğer bu rakamlara bir ay zaman versem, inan bana, yüzlerce ayet ve harflere denk getirilir. Ben de düzeni kanştırdım. Sahi 8 ve 1 1 'den önce senin şu "müthiş mucize " dediğin kodlamaya misilleme yapayım. Ola ki, bu tür saçma sapan rakamlarla oyalanmaz, Kuran'ı olduğu gibi kabul eder­ sın. Allah ' ın Kuran'ında başka rakamlar da var. Eğer kodlama dediğin doğruysa. Mesela, et- Tevbe Suresi'nin 40. ayetinde geçen "ikisinin ikisi"ni sizin mantığınızla ele alırsak şöyle bir "kod"lama meydana çıkar.

• 252

1) Kuran 1 14 suredir.

İkinin 57 katı eder.

2) Bakara Suresi

284 ayettir

(2x142)

3) Ali İmran Suresi

200 ayettir

(2x1 00)

4) Maide Suresi

120 ayettir

(2x60)

Üzerinde 19 Var

5) Nisa Suresi

1 76 ayettir

(2x88)

6) Araf Suresi

206 ayettir

(2x103)

7) İbrahim Suresi

52 ayettir

(2x26)

21) Saf Suresi

14 ayettir

(2x7)

Edip inan bana, çok az zaman verdiğim işlem bu kadar tuttu. Devam etsem herhalde bir bu kadar daha çıkardı. İşte siz, 19 rakamından böyle yaptınız. Not: Değerli okuyucum. Yaptığım bu işlemlerde Edip uyansın diye uğraştım. Bu işlemin dini hiçltir mesnedi yoktur." Bu işlemin matematiksel hiçbir mesnedi yoktur. Hele 19 siste­ mine hiç mi hiç benzemiyor. Emine bacımız " çok az zaman verdiği halde" 21 örnek bulmuş. Halbuki ilkokuldayken öğ­ rendiği " çift sayıların.2 rakamıyla tam bölündüğü" prensibini hatırlasaydı, böyle tek tek işlemlerle çok az da olsa vakit kay­ bedeceğine, 114 surenin yaklaşık yarısının ayet numaralarının 2 ' nin tam katı olduğu nu " şıp" diye bilebilecekti. Her iki sure­ den birisindeki ayet sayılarının 2 ' nin katı olmasının tümüyle rastlantı olduğunu kestiremeyen birinden, 19 sistemini kavra­ masını bekleyebilir miyiz? (Bacımız, kitabında 19 'un bir rast­ lantı olduğunu ileri sürmesine rağmen " rastlantı" kelimesine duyduğu ideolojik alerjiden kaynaklanan çelişkisini "teva­ fuk" kelimesiyle gizlemeye çalışıyor. Bu arada, Bakara Sure­ si' nin 284 değil, 286 ayet olduğunu da hatırlatırım. )

Fatiha, Besmelesiyle

8 ayettir

(8x1)

Tin Suresi

8 ayettir

(8x1)

İnşikak Suresi

8 ayettir

(8x1)

Beyyine Suresi

8 ayettir

(8x1)

Fatiha Suresinde

8 "N" var

(8x1)

Vakıa Suresi

96 ayettir

(8x12)

Sad Suresi

88 ayettir

(8x1 1) �

253

Edip Yüksel

Kasas Suresi

88 ayettir

(8x11)

Nur Suresi

64 ayettir

(8x8)

Ali İmran Suresi

8 ayettir

(8x12)

Nebe Suresi

40 ayettir

(8x5)

Kıyamet Suresi

40 ayettir

(8x5)

Tekasur Suresi

8 ayettir

(8x1)

Zilzal Suresi

8 ayettir

(8x1)

Zilzal Suresinde

8 zamir var

(8x1)

114 Kuran Suresi (2 Sureyi çıkannca)

(8x12)

"Sizin hesabınızda, hesabınıza gelmeyenleri işte böyle yaptınız... Allah'a sığınırım. "Ey insan. Dönüş mutlaka rabbinedir" ayeti, Alak Suresi'nin 8'inci ayetine rastlıyor (8x1). Gördün mü Edip? Senin Reşad'ın "mucizesini" öldürdüm. Söylemiştim, bu rakam­ lan sadece on beş dakikada buldum. Yani, gözünde çok büyüttüğün her şeyi toplam 45 dakikada öldürdüm." Şenlikoğlu bacımızın, yedi ayetlik Fatiha'yı Besmele ile bir­ likte sekiz ayet yapması ilginç. İzlediği ve savunduğu bilu­ mum hadisçi-sünnetçi alimlerin bu konudaki görüşleriyle çe­ liştiğini biliyor mu acaba? Şenlikoğlu, ne yazık ki gözlemlerini kategorize edemiyor. Çoğu kişinin düştüğü hatayı sergiliyor. Örneğin, ayet sayıları 8'in katı olan sureleri ayrı bir listede, 8' in katı "N" harfine sahip sureleri ayrı bir listede ve 8'in katı zamire sahip sureleri ise başka bir listede sunsaydı o zaman o listeleri olasılık hesapla­ rına göre değerlendirme imkanımız olurdu. Örneğin; 114 sureden yaklaşık 15 tanesinin 8' in katı olması bir 254

Üzerinde 19 Var

rastlantıdır. 15 değil de diyelim 30 tanesi 8'in katı olsaydı "il­ ginç bir rastlantı" olarak değerlendirebilirdik. Sure numarala­ rının S0'sinin 8'in katı olması durumunda ise "galiba bir kasıt var" diye düşünebilirdik. Bu kadar! Tüm surelerin veya diye­ lim ki 100 surenin ayet sayıları 8'in katı olsaydı o zaman "kesin bir kasıt" tan söz edebilirdik. Tabii ki, böyle bir düzenleme, "rastlantı" şıkkını diskalifiye ederse de, tek başına insanüstü bir yeteneği gerektirmez. Gözlemlerimiz sonunda, rastlantı hesaplarına sığmayacak derecede örneklere rastlasak ve buna ek olarak bu örnekler insanların bilgi ve yetenek düzeylerini aşan ölçüde kompleks bir sistem sergilerse, o zaman bir mu­ cizeden söz edebiliriz, 114 sureden 12 tanesinin 8'in katı ayet numarasına sahip olması tümüyle bir rastlantıdan ibaret olup matematiksel hiç bir değeri yoktur. Tıpkı 1 'x" sayıda surenin ayet numaralarının 19'un katı olması gibi.(Tabii ki, "y" tam sa­ yısı için, x=19y hariç). "Şimdi birkaç tane de 1 1 'den bulalım. (Bütün bunları, inkar ettiğin ayetlere dönesin diye yapıyorum. Unutma, beş gün uğraşsam en az beş yüz tane bulurdum.) Besmele'de hareke 1 1 adettir (1 1x1) " Harekelerin orijinal Kuran nüshalarında bulunmadığım, ya­ bancıların yanlış okumaması için halifeler döneminde icat edildiğini hacımız bilmiyor galiba. "Onlara, 'yeryüzünde bozgunculuk yapmayın ' denildiği zaman, 'biz sadece ıslah ediciyiz ' derler" ayeti Bakara Suresi 'nin 1 1. ayetine rastlamaktadır. Mearic Suresi

44 ayettir

(1 1x4)

Buruç Suresi

22 ayettir

(1 1x2)

Duhan Suresi

1 1 ayettir

(1 1x1)

Adiyat Suresi

1 1 ayettir

(1 1x1)

Karia Suresi

1 1 ayettir

(1 1x1)

İlk Sure Alak ' ta

1 1 'Ayn var

(1 1x1)

• 255

Edip Yüksel

Benim için önemli değil, kaç 'Ayn' olursa olsun. Ama böyle ince ince harf ve ayet aramak beni çok ama çok bunalthğı halde her şeyi senin gerçeği görmen için ele aldım. Bu anlamsız çalışmaya daha fazla za­ man vermek istemiyoruz, beni hoş gör." Kendisini bunaltacak derecede "ince ince" araştırmalarla "mi­ silleme" yaparak, 19 "mucizesini öldürerek" beni tekrar hadis ve sünnet denilen ortaçağ putperestlerinin uydurduğu öğreti­ lere davet eden Şenlikoğlu'nu samimiyetinden, gayretinden ve konuya olan cehaletinden dolayı mazur görüyor ve diğer mollalarla aynı kefeye koymuyorum .

• 256

Üzerinde 1 9 Var

On dokuz Mucizesini Eleştiren İnkarcı Yayınlardan Bazı Örnekler: 1 . Kuran-ı Kerim v e O n dokuz Efsanesi, Mahmut Toptaş Hikmet Zeyveli - Dr. Orhan Kuntman - Sadrettin Yüksel, İnkılap Yayınevi, 1988, İstanbul. 2 . Yüce Kitabımız Kuran, Dr. Tayyar Altıkulaç, Türkiye Di­ yanet Vakfı, 1988, Ankara. 3. Kuran'ın Anlaşılmasına Doğru, Doç Dr. Salih Akdemir, Mim Yayınları, 1983, Ankara. 4. 19 Müslümanlarına 19 Cevap: insanlar da Kayar, Emine Özkan Şenlikoğlu, 1992, İstanbul. 5 . The Qur'an's Numerical Miracle: Hoax and Heresy, Abu Ameenah Bilal, Philips, Al Furqan Publications, 1987, Ri­ yad 6 . On Dr. Khalifa's Theory of the Nineteen in the Quran, Dennis G. Lomax, Marj an Publications, 1994, San Quentin, California. 7. Tisata Ashara Meleken (On dokuz Melek), Husayn Naci, Muhammed Muhyeddin, Az-Zahra Lil'Alemil 'Arabi, 1895, Kahire. 8. Al-Ittihad: A Quarterly Journal of Islamic Studies, Anis Ahmad (The Miracle Called Quran At the Mercy of Char­ latans), Muslim Student Association of United States and Canada, April 19 78, Brentwood, Maryland.

Edip Yüksel

Özet "Mükemmel, nesnel ve evrensel, inkarcılar için bir fitne, erdemlilerin inancını çelikleştiren, Hıristiyan ve Yahudilerin kuşkusunu kaldı­ ran, ikiyüzlülere görülmeyen, insanlığa bir uyarı ve geride kalanlarla ilerleyenleri ayırt eden büyük mucizelerden biri"(74:28-37) " Ve de ki: Allah 'a hamd olsun. O size ayetlerini gösterecek, siz de onlan tanıyacaksınız. Rabbin, yaptıklannızdan gafil değil. " (27:93) "Biz, onlara, ufuklarda ve kendi nefislerinde ayetlerimizi göstereceğiz ki onun gerçek olduğu onlara iyice belli olsun. Rabbinin her şeye şahit olması yetmez mi ?" (41 :53) 27 :93 ayeti, Kuran'ın vahyinden sonra, Allah'ın belirleyeceği bir zamanda önemli işaretlerin zuhur edeceğini, 41 :53 ayeti ise, gerek ufuklarda ve gerekse insanlık alemi içinde " zikrin" hak olduğunu kanıtlayacak işaretlerin açığa çıkacağını bildi­ rir. 10:20 ayetinde ise Kuran'ın mucizesinin ileride ortaya çı­ kacağı anlatılır.

• 258

19 sayısı, Kuran'ın 74 . suresinde sözü edilmesine rağmen Ku­ ran'ın inişinden tam 1406 (19x74 ) kameri sene boyunca Ku­ ran'ın matematiksel yapısının bir kodu olarak gizli kaldı. 1974 yılında biyokimya doktoru Reşad Halife tarafından bilgisayar analizleri sonucunda keşfedildi. 19 kodunun "Gizlenmiş Sır"

Üzerinde 19 Var

adlı 74. surede sözü edildiğini düşündüğümüzde keşif zama­ nının bu iki sayının yan yana konması veya birbiriyle çarpıl­ ması sonucu elde edilen yıllara denk gelmesi ilgi çekicidir. Buna benzer daha nice ilginç işaretler, bu önemli olayın tama­ men Allah'ın takdiriyle şu zamanımızda ortaya çıkarıldığını gösteriyor. Dünya tarihinin en büyük buluşu olan ve peşinden birçok ge­ lişmeyi ve tarhşmayı da getiren bu ilahi mesajın kısa bir öze­ tini sunacağım. Bu mucizenin ifşası ile birlikte Tanrı, hurafe ve hikayelerle dejenere edilen ve uydurma hadislerle ilkel bir Arap dini haline sokulan İslam dininin yeniden orijinal haline döndürüleceği, son peygamber Muhammed'in tebliğ ettiği gerçeklerin tekrar aynı tazelikte dünya halklarına iletileceği bir rönesans hareketini başlatmış bulunuyor. Kuran'ın "bü­ yüklerden biri" olarak tanımladığı mucizenin kısa bir özetini sunalım: "Rahman ve Rahim olan Allah'ın İsmiyle 1. Ey gizlenen 2.

Kalk ve uyar

3.

Rabbini yücelt

4. Ôrtülerini temizle 5. Pislikten sakın 6. Sınırları aşma 7. Rabbin için sabret.

8. Sur' a üfü-rüldüğü an 9. İşte o gün çetin bir gündür.

10. Kafirler için kolay değil. l L Tek başına yarattığım şu adamı bana bırak. 12. Ona bol mal verdim 259

Edip Yüksel

13. Göz önünde oğullar verdim 14. Kendisine bol bol bağışta bulundum. 15. Hala, hırs ile daha da artırmamı bekliyor. 16. Hayır, o ayetlerimize karşı bir inatçı kesildi. 17. Onu sarp bir yokuşa süreceğim. 18. Düşündü, ölçtü biçti. 19. Kahrolası ne kötü ölçtü. 20. Sonra kahrolası ne kötü ölçtü.

21. Sonra (Kuran ' a) baktı. 22. Sonra kaşlarını çattı. 23. Sonra arkasını döndü, büyüklük tasladı.

24. ' B u ' dedi, 'yalnızca etkileyen bir sihirdir. ' 25. 'Bu sadece bir insan sözüdür. ' 26. Onu Sakar 'a atacağım. 2 7. Sakar ' ın ne olduğunu bilir misin?

28. Tam ve mükemmel, 29. İnsanlara karşıdan gözükür (nesnel ve evrensel).

30. Üzerinde on dokuz vardır. 31. Ateşin bekçilerini hep melekler kılmışızdır. Onlann sayısını da inkar edenler için bir fitne yaptık. Kendilerine kitap verilmiş olanlar iyice inansın, inananların imarıını artırsın. Kitap veril­ miş olanlar ve müminler kuşkuya düşmesinler. Kalplerinde ma­ raz bulunanlar ve kafirler de: 'Allah bununla neyi örnek vermek istedi? ' desinler. Böylece Allah dilediğini sapıklığa sokar, dile­ diğini doğru yola iletir. Rabbinin ordulannı ancak kendisi bilir. Bu (19 sayısı) insanlara bir uyandır. 32. Andolsun ay ' a, 260

Üzerinde 19 Var

33. Geçtiği vakit geceye,

34. Ve açtığı vakit sabaha 35. Ki o, en büyük (mucize)lerdendir. 36. İnsanlığa bir uyarıdır.

37. İleri gitmek, ya da geride kalmak dileyenleriniz için ..." 19 kodlu matematiksel sistemin örnekleri Kuran'ın ilk ayeti Besmele 19 harftir. Kuran 114 (19x6) sureden oluşur. Kuran'da, numarasız Besmeleler dahil - 6346 (19x334) ayet vardır. Bu sayının rakamları 6+3+4+6= 19 'dur. İlk vahyedilen 96. sure sondan 19. suredir. Besmele, 9. surenin başında bulunmaz; fakat bu kayıp Bes­ mele 19 sure sonra, iki Besmele'ye sahip 27. surenin 30. aye­ tinde tamamlanır. Böylece Kuran'daki Besmele tekrarları 114 (19x6) olmaktadır. Kayıp Besmele'yi tamamlayan Besmele'nin sure ve ayet nu­ maralarının toplamı 19'un katıdır. 27+30=57 9. sureden başlayarak 27. sureye kadar aradaki 19 surenin sure numaralarını topladığınızda sonuç 342 (19x18)'dir. Bu 342 sayısı, aynı zamanda 27. surenin iki Besmelesi arasındaki ke�imelerin sayısına denktir. Besmele'deki her kelimenin Kuran boyunca tekrarlanma sa­ yıları hep 19'un katlarıdır: İsim Allah Rahman Rahim

19 kere 2698 57 114

19 X 1 19 X 142 19 X 3 19 x 6 26 1

Edip Yüksel

B

Dikkat ederseniz çarpım faktörlerinin toplamı olan 152 sayısı da 19x8 dir. Kuran'da, Allah'ın yaklaşık 400 adet isim ve sıfatı bulunur. Bunlardan sadece 4 tanesinin sayısal (ebced) değeri 19 'un tam katıdır ve bunların hepsi Besmele'deki kelimelerin tekrar sayılarına denk gelmektedir: Vahid (Tek)

19

Zulfadlil Aziym (Büyük lütuf sahibi)

2698

Mecid (Yüce)

57

Cami (Toplayan ve yayan)

114

"Allah" kelimesinin geçtiği tüm ayetlerin numarasını tekrar­ sız olarak toplarsanız, toplam: 118123 (19x6217 ) . Son kelimesi "Allah" olan biricik sure 82 . sure olup "Allah" kelimesi 19 . ayettedir. Ve bu, sondan 19 . "Allah" kelimesidir. · (Bu sure 19 ayete sahip ilk suredir. ) "al-Kuran" kelimesi Kuran'da 57 (19x3 ) kere geçer. (10:15 aye­ tinde geçen kelime sayılmamıştır. Zira burada başka bir Ku­ ran' dan bahsedilmektedir. ) "al-Kuran" kelimesi 38 (19x2 ) surede geçer. Başlangıç harfli ilk surenin 2 :1 ayetiyle başlangıç harfli son sure, 68:1 arasında 5263 (19x277) ayet vardır. Bu iki sure arasında yer alan grupta 38 adet başlangıç harfsiz sure mevcuttur. Yine bu grupta başlangıç harfli ve başlangıç harfsiz surelerin 19 değişen grubu vardır. Bu grupta, "Allah" sözcüğü 2641 (19x139 ) kez geçer. Bu grubun dışında kalan surelerdeki 57 "Allah" kelimesinin ayet ve sure numaraları tekrarsız olarak toplandığında 2432 (19x128) elde edilir. 262



Üzerinde 19 Var

Allah için kullanılan "Wahdehu" kelimesinin ayet ve sure nu­ maralarını (7 :70; 39 :45; 40:12 ,84; 60:4 ) tekrarsız olarak toplar­ sanız sonuç 361 (19x19 )' dir. Kuran' da geçen tüm tam sayıları tekrarsız olarak toplayınız. 1, 2 , 3 , 4 , 5 , 6 , 7 , 8, 9 , 10, 11 , 12 ,19 , 20, 30, 40, 50, 60, 70, 80, 99 , 100, 200, 300, 1000, 2000, 3000, 5000, 50000, 100000. Bu 30 tarn sayının toplamı 162146 (19x8534 )' dir. Kuran, bu 30 tam sayıya ek olarak 8 kesirli sayı içerir: 1/10, 1/8, 1/ 6, 1/5 , 1/ 4, 1/3 , 1/2 , 2/3 . Dernek ki, 30 tanesi tam sayı ve 8 tanesi kesirli sayı olmak üzere Kuran' da 38 (19x2 ) adet sayı bulunur. Her suredeki ayetlerin toplam sayısından sonra o suredeki ayetlerin numaralarını tek tek yanyana yazarak Kuran bo­ yunca bunu sürdürdüğümü z vakit elde edeceğimiz 12692 ra­ kamlı uzun sayı 19 'un tam katıdır. Rakamların sayısı olan 12692 sayısı da 19 ' un tam katıdır. Kuran'ın ilk suresi Açılış' ın yapısındaki matematiksel sis­ teme birkaç örnek verelim. Sure numarası olan 1 rakamından sonra ayetlerinin numarasını sırasıyla yan yana koyarak elde edeceğiniz 11234567 sayısı 19 ' un tam katıdır. Ayet numara­ ları yerine bu ayetlerdeki harflerin sayısını yan yana koydu­ ğunuzda oluşan 119171211191843 sayısı da 19 ' un tam katıdır. Ayetlerin harf sayısından sonra ebced değerlerini koysanız elde edeceğiniz 38 rakamlı 11978617581126181124119836181072436009 sayısı da 19 ' un katıdır. Bu sayıya her ayetin numarasını ekle­ seniz, 111978621758131261841124151983661810727436009 sayısını elde ederiz ve bu da 19 ' un tam katıdır. Anahtar sure­ sinin numarasından sonra toplam ayet sayısını, toplam harf

_A 263

Edip Yüksel

sayısını ve toplam ebced değerini yan yana yazdığınızda elde edeceğiniz 1713910143 sayısı da 19'un tam katıdır.... 29 surenin başında 14 harften oluşan 14 değişik harf kombi­ nasyonu bulunur. 29+14+14 = 57 (19x3) "Q" harfi ile başlayan 50. surede 57 (19x3) adet Q harfi var­ dır. Başında "Q" harfi bulunan diğer surede, yani 42. surede de 57 (19x3) adet "Q" harfi bulunur. 50. surenin 45 ayeti var­ dır. Bunları toplarsanız sonuç 95 (19x5)'tir. 42. surenin 53 ayeti vardır. Bunları da toplarsanız sonuç 95 (19x5)'tir. 50. su­ renin ilk ayetinde Kuran için kullanılan "mecid" isminin eb­ ced değeri o sure içindeki Q'ların sayısına eşit olup 57'dir. Q Suresi'ndeki Q'ların geçtiği ayetlerin numarasını topladığı­ nızda toplam 798 (19x42)'dir. 42 sayısı ise "Q" harfi ile başla­ yan diğer surenin numarasıdır. Kuran'da numarası 19 olan tüm ayetlerdeki "Q" harflerinin toplam sayısı 76 (19x4)'tür. Kuran boyunca Lut Peygamber'in halkının "qavm-i Lut" diye adlandırılması ve sadece bu surede bunun yerine, içinde "Q" harfi bulunmayan "ihvani Lut" şeklinde adlandırılması dik­ kat çekicidir. (50:13) "N" (Nun) harfi sadece 68. surenin başında bulunur. Bu su­ redeki N'lerin sayısı 133 (19x7)'dir. "N" (Nun) harfine sahip Yunus peygamberin ismi, sadece bu surede "N" harfine sahip olmayan "sahibi! hut" yani "balık adamı" ifadesiyle geçer (68:48). Nitekim 21:87 ayeti Yunus Peygamber'i "zan-nun" yani "N harfine sahip kişi" diye tanımlayarak, Nun Sure­ si'ndeki farklı isimlendirilmesine dikkatimizi çekmektedir.

• 264

"SS" (Sad) harfi üç surenin başında bulunur. 7., 19. ve 38. surelerde "SS" harfi toplam 152 (19x3) kez tekrarlanır. Bu matematiksel sistemle 7:69 ayetindeki "basstatan" kelimesi­ nin "SS" (Sad) harfiyle değil "S" (Sin) harfiyle yazılması ge­ rektiği ortaya çıktı. Birçok Kuran nüshasında yanlış olarak yazılan bu kelimenin, en eski kufi nüshalardan olan Taşkent

Üzerinde 19 Var

Nüshası'nda, "Sin" harfiyle yazılmış olması, 19 kodlu mate­ matiksel sistemi doğrular ve Kuran'ın insanlar tarafından de­ ğil, matematiksel sistemle harfi harfine Allah tarafından korunduğunu kesin şekilde kanıtlar. (15:9) 36. sure "Y" ve "S" harfleriyle başlar ve bu iki harfin bu su­ redeki toplam tekrar sayısı 285'tir, yani 19x15. "A.S.Q." harflerinin toplam sayısı 209'dur, yani 19x11 19. sure beş harf ile başlar, yani "K, H, Y, A' ve SS." Bu beş harfin bu suredeki toplamı 798'dir, yani 19x42. "H, T.H, T.S ve T.S.M." başlangıçları, bir iç içe kilitlenme sis­ temiyle beş sureyi birbirine bağlamaktadır. Bu sureler 19, 20, 26, 27 ve 28 noludur. Bu harflerin beş suredeki toplam tekrar­ lanma sayısı 1767'dir, yani 19x93. "Bunlar, Kuran'ın mucizeleridir" ifadesi sekiz surenin ba­ şında geçer ve hepsinde istisnasız başlangıç harflerinden sonra gelir. Kuran'ın temel mesajı Allah'ın birliğidir. Nitekim Allah'ın VAHİD (BİR) isminin ebced değeri 19'dur. Anlaşılması kolay, taklit edilmesi imkansız

Son mesaj olan Kuran'ın insanüstü matematiksel yapısını ka­ nıtlamak için yukarıda sunduğumuz örnekler yeterlidir. Her geçen gün yeni buluşlar ve yeni tezahürlerle daha da büyü­ yen bu "anlaşılması kolay, taklidi olanaksız" mucize, bilgisa­ yar ·çağının insanına Alemlerin Rabbinin büyük bir lütfu ve aynı zamanda önemli bir uyarısıdır. 74:31 ayeti 19 sayısının amacını şöyle belirler: 1. İnkarcılara bir ceza ve fitne 2. Daha önce Kitap alan topluluklara (Yahudiler, Hristiyan­ lar v.s.) Kuran'ın Allah kelamı olduğunu kanıtlamak.

• 265

Edip Yüksel

3, Müminlerin imanını güçlendirmek. 4. Kuran'ın korunmuşluğu konusundaki tüm kuşkuları gi­ dermek. 5. Kafirleri ve ikiyüzlüleri (münafıkları) ortaya çıkarmak. Olağanüstü delillere rağmen onlar bu mucizeyi inkar ede­ cek ve hafife alacaklardır. 74:32-37 ayetleri de bu mucize­ nin büyük bir ilahi yardım olduğunu, yepyeni bir çağı başlatacağını, geri kafalıları saf dışı edeceğini bildirmek­ tedir. Mucizeyi göremiyorlar Hadis ve sünnet izleyicileri, en büyük hipnozcu olan şeytanın etkisi altına girdikleri için Kuran'da apaçık bir gerçek olan 19 kodlu mucizeyi kabul etmemektedirler. Yukarıda değindiği­ miz 74:31-37 ayetlerinde belirtildiği gibi tüm insanlığa apaçık olan bu büyük mucizeyi ancak dürüst ve gerçek müminler takdir edecektir. Nitekim 7:146 ayeti, mucizeleri görmekten mahrum edilen ki­ şileri tanımlar: "Haksız yere yeryüzünde büyüklük taslayanlan ayetlerim­ den çevireceğim. Her çeşit ayeti görseler de inanmazlar. Doğru yolu görseler onu yol edinmezler; ancak azgınlık yo­ lunu görseler onu yol edinirler. Çünkü onlar ayetlerimizi yalanladılar ve onlan umursamaz oldular." (7:146)

Tevrat'ta da aynı kod mevcut

• 266

41:53 ayetinde haber verilen ufuklardaki işaretlerden birini de son zamanlarda fark ettik. 19 sisteminin bir benzerine 11. yüz­ yılda yaşayan bir Yahudi hahamı, Tevrat'ın dualarından bi-

Üzerinde 19 Var

rinde şahit olmuş ve bununla enteresan tespitlerde bulunmuş­ tur. Judah adlı bir rabbinin (Baş hahamın) çalışmaları, 1978 yılında California Üniversitesi yayınları arasında yayımlanan Studies in Jewish Mysticism adlı bir kitapta incelenir. Kuran'ın matematiksel sistemini destekleyen Rabi Juda'nın bu buluşu yüzyıllar öncesinden haber verilir. Gaybi bir haber ola­ bileceğini kestiremeyen geçmiş Kuran yorumcularının açıkla­ makta zorluk çektikleri 46:10 ayetinin çevirisi şöyledir: "De ki: Düşündünüz mü, ya o Allah kahndan ise ve siz de ona karşı çıkmışsanız ve İsrailoğullanndan bir şahit de bu­ nun benzerini görüp inandığı halde, siz kibirlenip yüz çe­ virmişseniz?! Şüphesiz Allah, zalim bir topluluğu doğru yola iletmez." (46:10) Aşağıdaki ayetler de konumuz açısından dikkat çekicidir: "Dediler ki: 'Rabbinden bize bir ayet (mucize) getirmeli de­ ğil miydi? Kendilerine, önceki kitaplarda bulunan beyyine (delil) gelmedi mi? şayet onlan o beyyineden önce bir azap ile helak etseydik: 'Rabbimiz, bize bir elçi gönderseydin de böyle zelil ve rezil olmadan önce ayetlerine uysaydık' der­ lerdi. De ki: Herkes gözetlemektedir. Siz de gözetleyin. İle­ ride düzgün yolun sahipleri kimlerdir, hidayete erişenler kimlerdir bileceksiniz?" (20:133-135) Not: 133'üncü ayette geçen "beyyine" kelimesi tüm Kuran'da 19 ke� geçerek anlamsal ilişkiyi destekler. Kuran Mucizesine "19 Efsanesi" diyenler

İnkılap Yayınları tarafından yayımlanan "19 Efsanesi" isimli kitaba değinmek istiyorum. Mahmut Toptaş, Hikmet Zeyveli, Orhan Kuntman ve Sadrettin Yüksel imzalarıyla yayımlanan bu kitap cehalet, yalan ve iftiralarla doludur. 19 mucizesinin

_A 267

Edip Yüksel

amacını tasvir eden 74:31-56 ayetleri, İnkılap Yayınevi başta olmak üzere bu büyük mucizeye karşı savaş açan ekibin du­ rumunu ve bu tartışmanın sonunda nelerin gerçekleşeceğini bildiriyor. Fanatik inkarcıların ve kalpleri marazlı ikiyüzlülerin anlama­ yarak karşı çıktığı Kuran'ın bu büyük matematiksel mucize­ sine "efsane" kelimesini yakıştırmaları bir rastlantı değildir. 19 mucizesini karalamak için kullanabilecekleri onlarca kelime yerine "efsane" kelimesini kullanmaları tümüyle ilahi bir te­ cellidir. Dört yazar ve yayınevi patronu, "efsane" yakıştırma­ sıyla farkında olmadan kendilerini Kuran'ın teşhirine mah­ kum etmişlerdir. Kuran'ın bu mucizevi tecellisini öğrenmek istiyorsanız lütfen aşağıdaki iki ayeti ibretle okuyunuz.

Onlardan bir grup var ki seni dinlerler. Fakat kalpleri üze­ rine (Kuran' ı) anlamalarına engel olacak örtüler, kulakla­ rına da ağırlık koyarız. Her bir mucizeyi görseler de ona inanmazlar. Bundan ötürü sana geldiklerinde seninle tartı­ şırlar ve inkarcılar, "Bu ancak bir EFSANEdir" derler. Kendilerini ondan uzaklaştıkları gibi başkasını da ondan uzaklaştırırlar. Böylece farkında olmadan kendilerini mah­ vederler." (6:25,26) (Ayrıca Bkz. 27:82-84) Tarihin, genelde bir tekerrür olduğunu ve Kuran ayetlerinin geçmişe, hazıra ve geleceğe bakan yönlerinin bulunduğunu bilenlere, 40. surenin 38. ayetinden 44. ayetine kadar okuma­ larını öneriyorum.

"Benim size söylediklerimi yakında hatırlayacaksınız. Ben işimi Allah'a bırakıyorum. Şüphesiz Allah kulları görür." (40:44)

• 268

Üzerinde 19 Var

"Allah 'ın Onaylamadığı Bir Din " (42.21) Hadis ve sünnet ile Kuran arasındaki çelişkiyi aşağıda görü­ yorsunuz: ŞEYTANİ ÖĞRETİLER Hadis ve sünnet

Dinlerinden döneni öldürmek

Çeliştiği Kuran Prensipleri

6:19,38,114; 7:3; 12:111; 17:46; 31:6; 45:6; 69:3847 ... 2:256; 4:90; 10:99; 18:29; 88:21-22. 5:38, 12:31. 24:2; 4:25.

Hırsızın elini kesip koparmak Zina eden evlileri taşlayarak öldürmek (recm) Namaz kılmayan Müslümanları öldürmek 2:256; 18:29;

20:14. Dördüncü kere alkollü içki içeni öldürmek 2:256; 18:29. Aybaşı halindeki kadını ibadetten men et- 2:222 mek

'

Aybaşı halindeki kadını ibadetten men etmek Cuma namazını kadına farz görmemek Kadınları başörtüsü ve peçe giymeye zorlamak, boşanma, miras, gibi sosyal ve bireysel haklarından mahrum etmek

2:222 62:9 3:195; 4:19,32; 9:71; 2:228. 269

Edip Yüksel

Hadis kitaplarındaki hadislerle kadınlan 9:71; 33:35 ... aşağı görmek, onları maymun, köpek ve kargalara benzetmek, "En üstün peygamber" olduğunu iddia et- 2:285 mek 4:79; 9:117; 33:37; Günahsız olduğunu iddia etmek 40:66; 42:52; 66:1; 80:1-10; 93:7. Mezarını "Kutsal Mescit" kabul etmek 2:149-150. Şefaat (aracılık) yetkisine sahip olduğunu 2:48,123,254; 6:70,94; 7:53; 10:3; iddia etmek. 39:44; 43:86; 74:48. 20:14; 72:18. ismini namaza ve ezana ilave etmek 3:18; 37:35; 39:45. Kelimeyi şahadete ismini ilave etmek At sırtında yedinci göğe çıkıp günde 50 va- 17:1; 53:1-18. kit namazı 5'e indirmek için altıncı gökte ikamet eden Musa' dan akıl alarak Allah ile pazarlık yapması biçimindeki Mirac hikayesi 7:157. Deve sidiği içmeyi öğütlediğini iddia etmek \ 3:159; 68:4 Halkın gözünü oyduğunu iddia etmek 30 erkeğin cinsel gücünde olduğunu iddia 33:21; 18:110; 41:6 etmek Okuma yazma bilmedis'tini iddia etmek 96:1-5. Bir Yahudi tarafından büyülendiğini iddia 17:47; 25:8. etmek Namazın önünden geçen bir çocuğa bed- 3:159 dua ederek felçli hale soktuğunu iddia etmek

• 2 70

Üzerinde 19 Var

İsa Peygamber'in tekrar dünyaya geleceğini iddia ederek Muhammed'in son Pey' gamber oluşunu inkar etmek. Yiyecekler hususunda sayısız yasaklar ve çelişkilerle dolu hükümler Sayılı günlerin dışında cehennemin kendi!erine dokunmayacawnı iddia etmek Birbirini izleyen haram ayları değiştirmek Hac ibadetini birkaç güne sıkıştırmak Zekatı senede bir defaya indirme Oruç bozmanın cezası olarak 60 gün kefaret cezası icat etme Abdestten, namaz kılmaya, uyumaktan, tırnak kesmeye kadar binlerce kural icat etme Erkeklere altını ve ipeği yasaklamak Resim, müzik gibi güzel sanatları yasaklama Akrabalara vasiyet etmeyi yasaklama Erkek ve kadının dinsel sorumluluk yaşını cinsel ergenlik yaşlarıyla bir tutmak ve müslüman olmadan ölen ergen çocukların ebediyen cehennemde kalacağını iddia etmek BazLayetlerin birbiriyle çeliştiğini ve böylece birbirlerini iptal ettiğini iddia etmek. Örneğin, 2:180; 2:219 ayetlerine inanmama Evlenmesi yasak olan akrabalara bir madde ekleyerek 4:24 ayetini iptal etmek Cinsel organları "sünnet" ettirmek

33:40; 19:30. 6:145-150; 16:115116 2:80-82; 3:23-25. 9:37. 2:197. 6:141. 2:184. 5:101; 42:21; 2:6771. 5:48-49; 7:31-32; 18:31; 22:23; 35:33. 7:32; 42:21; 34:13; 2:180; 4:11-12 46:15.

4:82; 15:90-92; 2:85. 17:73-75; 69:4047; 23:14; 4:119

_A 271

Edip Yüksel

Kuran'daki kelimelerin anlamını değiştirmek. Mesela, "nebi" ile "resul", 7:158'deki "ümmi", 2:106'daki "ayet" kelimeleri ... Muhammed'in son elçi olduğunu iddia etmek Namazlarda Fatiha'nın ilk ayeti olan Besmele'yi okumamak, "amin" kelimesini ekleme Öğle namazında Fatiha'yı sessiz okumak Mezheplere ayrılmayı rahmet kabul etmek

5:41.. 33:40; 3:81; 33:7. 1 :1-7.

17:110. 6:159; 30:�2; 23:52-56 Kuran'ın matematiksel mucizesini inkar et- 1 :1; 74:30-37 mek için Besmele'nin 19 harf oluşunu inkar etmek

• 272