Tevarih-i Tatar Han ve Dağıstan ve Moskov ve Deşt-i Kıpçak Ülkelerinindir
 9759845016

Citation preview

ISBN 975-98450-1-6

Tevâri h-i Tatar Han ve Dağıstan ve Moskov ve Deşt-i Kıpçak Ülkelerinindir "Tatar Hanı, Dağıstan, Moskof ve Kıpçak Ovası Ülkelerinin Tarihleridir." İs m a il O T A R T a r ih v e K ü ltü r S e ris i: 3

Sınırlar

KİKİN

V*, K O M Ş U L A R I

Çİ2?n: l sırı tul O T A K O İ&4) I . 18 . o o o . o o o

4-+++

l 6 «ı js ıt-J .1 Sı

Kırım

devletinin

n t rı

^ 522®=»*- H a n l ı k d e v r i n d e K ı r ı m İ Ar ı ı ı ı n s i h h g M y e r i t r

Yazarı

Kefeli İbrahim Efendi Yayına Hazırlayan

İsmail OTAR

ordu

Tevarih-i Tatar Han ve Dağıstan ve Moskov ve Deşt-i Kıpçak Ülkelerinindir v -/

W

w

"Tatar Hanı, Dağıstan, Moskof ve Kıpçak Ovası Ülkelerinin Tarihleridir."

Yazarı

Kefeli İbrahim Efendi

Yayına Hazırlayan

İsmail OTAR

İsmail OTAR Kültür Serisi Yayınları -2 Bu kitabın basım, yayın ve satış hakları Eskişehir Kırım Halkbilim Araştırma Gençlik ve Spor Kulübü Demeğine aitttir ve İsmail OTAR’m izni alınmadan kitabın tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik, kayıt veya başka yöntemlerle çoğaltılamaz, basılamaz, dağıtılamaz. Bu kitap T.C. Kültür Bakanlığı bandrolü ile satılmaktadır. Okuyucularımızın bandrolü olmayan kitaplar hakkında bilgi vermesini ve bandrolsüz yayınlan satın almamasını diliyoruz. 1. Baskı: Nisan 2005 1000 Adet basılmıştır.

Kapak Tasarımı: Recep ŞEN - Erkan CİBRE Yayın Yönetmeni: Recep ŞEN

Baskı ve Cilt

Metin Ofset Matbaacılık Yelkovan İş Merkezi Bodrum Kat: 19-20 Tel: 0.(222) 233 20 58 - 234 09 35 Eskişehir

Eskişehir Kırım Halkbilim Araştırma Gençlik ve Spor Kulübü Derneği

Cumhuriye Mah: Zübeyde Hanım Cad. 26/B ESKİŞEHİR Tel: (222) 2204334 - 2304192 Belgegeçer (222) 2338328 e-posta: [email protected] Kapak Resmi: 1936 yılında İsmail Otar tarafından çizilmiş olan Kınm Hanlığı’nın seferlerini gösteren harita. Arka Kapak Resimleri: Üst resim: Altınordu Devletine ait bir sikke Alt Resim: Kınm Hanı Şahin Giray tarafından Hicri 1191 yılında Bahçesaray Darphanesinde basılmış olan Kırım Hanlığına ait bir sikke

ISBN 975-98450-1-6

İLK

SÖZ

Bu eser, İkinci Fetih Giray'ın (1736) divan kâtibi Kefeli İbrahim bin Ali Efendi tarafından yazılmıştır. Fetih Giray, 1711'de Prut'ta Büyük Petro'ya karşı, yalnız kahramanlığıyla değil, siyasî görüşleriyle de temeyyüz etmiş olan Selim Girayzade Devlet Giray'ın oğludur. Büyük Petro'nun Rusya'da canlandırdığı yeni kuvvetli cereyanın manasını, Prut'ta bu tehlikeyi elbette kuvvetle sezmiş ve "Prut'ta küffarın akçesine tama' ederek Büyük Petro'ya aman vermiş" olan Baltacı Mehmed Paşa'ya karşı vakıi' çıkışlarıyla isabet-i nazarını tarihî bir surette isbat etmiş olan Devlet Giray'ın oğlu anlayacaktı. Bu tarihî ve manevî sebeplerden maada, Rus tehlikesi, "Umdetü'lAhbar"ın her türlü tasavvurun fevkinde olarak kaydettiği vahşet ve mezalimi ile bu devirde Kırım'ı sarsmış, Karasu'yu ve bu civardaki bütün köyleri yakarak hedefini tahakkuka bile kalkışmıştı. Buna binaen, Rusya'yı anlamak ve anlatmak, Fetih Giray için hayatî bir zaruret haline girmişti. Eserin müellifi, kitabının "Devlet-i Tatar ülkelerinin padişahlığı ve Çerakis ve Nogay, Moskof, Kazak, Dağıstan halklarının ve Kırım Ceziresi'nin keyfiyet-i ahvallerini ve halen Devlet-i Aliyye ve Kırım Devleti'nin ve bed fi'l bed âyin olan Moskof keferesiyle vukua gelen cenk ve kıital ve husumetin vecih ve sebebini şerefsudur olan emr-i âlilerine imtisalen tahrir ve tastıir olunduğunu kaydediyor. Türk tarihine vukufu ve bilhassa eski eserlerin tetkıik ve tahlilindeki ihtisasıyla temeyyüz etmiş olan İstanbul Darülfünunu (Üniversitesi) müderris (profesör)lerinden Zeki Velidi (Togan) Bey, müellif hakkında "Mevzu-ı bahs olan Kırım, Kafkasya, Dağıstan, Ukrayna, Lehistan, Rus, Türkistan ve İran siyasî münasebetlerini Osmanlı Devleti'nin şimal-i şarkîdeki siyasetini pek vakıfane izah etmiştir." diyor. Ve müellifin ecnebi lisanlarına da vakıf bulunduğunu beyan, zamanının şark siyasetine ait eserlerini de bizzat elde ederek okuyabilmiş olduğuna da hükümle [bundan maada, müellif, bazı siyasî vukuat hakkında "Kütübü tevarih-i matbuada, ma'mulün bih vekayi-i yevmiyyede tahrir olunmuştur (sahife 56)" demekle, yahut, "Millet-i Nesara'da havadis (sahife 6)", "Milel-i Nesara siyasiyyununun melhuzkarı (sahife 27)"na istinad etmekle, siyasî vekayie ait gününün matbuatını ve belki gazetelerini bile takip eden bir zat olduğunu gösteriyor. İbrahim Efendi meşgul olduğu sahanın coğrafya, tarih ve etnografyasına filhakıika aşina olmuş, muasır devlet adamları, ezcümle Deli Petro ve o zaman Rusya'nın Stalin'i demek olan gayrı-Rus diktatör "Graf Henrih Osterman" hakkında söyledikleri, İmparator II. Frederik'in sözlerini hatırlatıyor] diyor.1 2 Müellif İbrahim Efendi'nin eseri ciddiyetle tetkik olunursa, kendisinin, müverrih olmaktan ziyade siyasî bir zat olduğu ve kitabını millî bir endişe ile yazdığı anlaşılır. Bu endişe, bilhassa, o devirde Rus ve Türk hayatındaki 1 Tarih-i Raşid. C.3. S.369- 371. - Togan. Prof. Zeki Velidi, "İS vc 19. Asır Türk Siyasî Tarihine Aid İki Mühim Eser", Yeni Türkistan Mecmuası, sayı 16, 1928. -

3

-

siyasî, İçtimaî farkın kuvvetlenmesinden neş'et ediyordu. Bir tarafta asrın medeniyetini tamamı ile değilse bile, her halde medeniyetin kuvvetini kavramış ve hatta devrin gemiciliğini ve sanayiini öğrenmek için Avrupa tezgâhlarında amele olarak çalışmış olan Büyük Petro, Rusya'yı, kurduğu İktisadî, İçtimaî, askerî temeller üzerinde kemale götürüyor... Diğer tarafta da OsmanlI Devleti, "Lâlelerin cünbüş-i elvanını seyr ile vakıit geçiren "III. Ahmed ile Kozların, Baltacıların ellerinde, günden güne uçuruma sürükleniyordu.3 Buna binaen devrin şairleri: Bu gidişle zeval gelir milke Çünki cahil girer bütün silke. diye vazıyetin fecaatini ilândan kendilerini alamıyorlardı. 3 4*6 OsmanlI İmparatorluğu'nun zevale doğru bu gidişi hakkında bu endişe, II. Fetih Giray devrinden çok evvel, Bora Gazi Giray "996" tarafından, yüksek millî hamiyet ve heyecanla inşa edilen şiirlerde kuvvetle yer tutmuştur: Arsa-i rezm içre biz kanlar döküp kan ağlarız Vadi-i işrette siz cam-i safa zevklin sürün! Bir tedarik olmaz ise gitti elden memleket i'timad etmezseniz etraf-ı âlemden sorun! 5 Etraf-ı âlemle Osmanlı İmparatorluğu arasındaki fark, gün geçtikçe daha ziyade aleyhimize olarak arttı. Aradaki mesafe gittikçe açıldı. Bilhassa, Gazi Giray devrinden sonra, bütün Avrupa, dev adımlarıyla terakkıi ve medeniyet yoluna girdiği gibi, bu kafileye Rus'lar da eşlik ettiler ve gün geçtikçe kuvvet bularak Türklüğün âtisini bile tamamıyla tehlikeye düşürecek vazıyete geldiler. Devlet Giray'ın Baltacı'ya karşı vakıi' tarihî çıkışlarının esası da bu vazıyetten mütevellit millî endişe idi. Devlet Giray İstanbul'a geldiği zaman, Sultan III. Ahmed'in huzurunda açıktan açığa beyan-ı efkâr etti: "Şevketlû Hünkârım, bu kâfir hilekâr ve mekâr kâfirdir. Eğer ahd ve sulhüne i'timad; ve arz ve mahzarlardan igmaz-ı 'ayn i'tidad buyurulursa âkıbet kâr pek düşvar olur. Hele Kırım memleketi şimdiden elden gitti. Rumeli, hod-i kabza-i tasarruftan çıkmaya yüz tutmuştur. Ve bu kâfirin kasdı İstanbul olup umumen reaya keferesiyle ittihad ve ittifak üzre olduğu zâhir olmuştur." 3 İşte İbrahim Efendi'nin Osmanlı imparatorluğu hakkındaki millî endişelerinin esası da buradan geliyor ve buna binaen Rus tehlikesine karşı bir taraftan haricî siyasette hangi milletlerle sıkı ve sağlam münasebata girişilmesi lazım geldiğini esaslı bir surette tesbite, diğer taraftan da Dağıstan ahalisinin hürriyet ve serbestilerinden, Özdemiroğlu Osman Paşa'ya karşı isyanlarından bahsederek idarelerde muhtariyetli bir idare tesisi lüzumunu izaha çalışarak bu gibi mühim noktalarda dahilî siyasetin tadilinin hayatî 3 Ahmed Refik, Baltacı Mehmed Paşa ve Büyük Petro. 4 III. Ahmed'in sır kâtibi Kilâri Zühdi Beyin şiiri, Tarih-i Ata, e. 4, s. 209. ^ Bora Gazi Giray, Sınur Kalesi muhafazasında bulundukları zaman yazdıkları şiirden. 6 Tarih-i Raşid, c. 3, s. 337.

-

4

-

ehemmiyeti olduğunu anlatmağa uğraşıyor. İbrahim Efendi'nin, kanaatimizce, bu pek mühim eserinin en şayan-ı dikkat noktaları, Rusya'nın aleyhimizdeki siyasî âmâlinin vüs'atini, o devirde bütün manasıyla anlaması, Leh ve Ukrayna milletlerinin mukadderatıyla sıkı bir alâka tesisi lüzumunun hayatî bir ehemmiyeti olduğunu şayan-ı hayret bir derecede görmüş olmasıdır. Prut musalahasından sonra akdolunan Edirne muahedesinin (H. 1125) birinci maddesi hilâfına "Moskof'un, musalaha mürekkebi henüz kurumadan, çasar-ı mezbur der-akab mugayir-i ahidname Leh memleketine girip enva' hakaret ve hasaret ve celb-i mal" etmesini ve "Halen Moskof Çariçesi dahi Lehlû'nun serbestiyetine hamle etmedi mi? O, İstanislav nam Leh Kralı'nın cümle ittifak ve ittihad ile intihabına keder vermedi mi?" diye Rus'ların Leh işlerine müdahalesinin önüne geçilmesi lüzumunu anlatmağa çalışması ve bilhassa "Ettikleri musalâha ve sulh ve salâh ve halis dostluk kanda kaldı? Bu misillû namerdliği milel-i nesaradan kangı devlet irtikâb eder?" cümlesi ile bilhassa Rus'larla akdedilen sulhlere ve dostluklara itimad edilmemesi ve müteyakkız bulunulması lüzumunu anlatmağa çalışıyor. "Moskof ile hemmezheb" olan UkraynalIların "Serbestiyetlerinin takviyesi ve temşiyeti ve kavanin nizamlarının mümaresesi için Moskof ile cenk ve cidal ve kıtal edegelip isyana mail olmaları" ve "Eğer, Devlet-i Osmaniyye haraç almamak şartıyla, Eflak ve Bogdan vilâyetlerine kıyasen kendi cinslerine itibaren bir hatman nasb ve kavanin ve beravata riayet buyurulsaydı, taife-i mezkûre âsân veçhile Devlet-i Aliyye'ye bermünkad ve mutıi' olup dostlarına dost ve düşmanlarına düşman olurlardı. Zira Moskoflu'lardan her vechle aciz ve azerde olup daima isyan fırsatı aradıklarından naşi Devlet-i Osmaniyye kendilerine bir kerre itibar olunacağı malumları olsa memnunen ve mesruren tâbi' ve münkad olacakları bîiştibahtır. Ve taife-i mezbure Devlet-i Aliyye'nin itaatgerdesi oldukları surette hîn-i iktizada Moskof'ların kesr-i kuvvetlerine badi ve bais bir halet olurdu." cümleleriyle ne kadar tarihî ve sağlam bir siyasetin esaslarını gösteriyordu. *

*

*

Asırlarca Asya'ya hakim olmuş, Avrupa mukadderatını sarsmış olan miletimizin devir devir canlandırdığı kavi varlığını za'fa, zevale sürükleyen sebeblerin esaslı olarak tahlili maalesef şimdiye kadar yapılamamıştır. Tarihimiz, İçtimaî nokta-i nazardan tetkıik edilmediği gibi milletimizin ruhî kabiliyet ve za'fları da henüz tahlil edilmemiştir. Tarihimizin en parlak devirlerinden en korkunç anlarına kadar sağlam bir millî siyasetten mahrumiyetimiz neyin neticesidir? Önümüzde diz çökmüş birçok milletler, hatta bunlardan bazıları devlet esasatını bizden aldıkları halde, harsî, İdarî, İçtimaî hayatlarını, nasıl bizden daha kolaylıkla ve daha sağlam olarak medenî esaslarda tanzıim edebildiler? Şark ve garbın siyasî mukadderatında oynadığımız rollere nisbetle bunlara yaptığımız medenî tesirler ve bunların medeniyetlerinden benimseyebildiklerimiz arasında ciddî bir mukayese kabil midir?.. Bütün kabilelerimizde, düşmanlarımıza, lâyık olduğu derecede değil, hatta, hiç de ehemmiyet vermeyişimiz, tarihimizde, yalnız siyasî -

5

-

mukadderatımız için değil, medenî cereyanlarımızın da za'fını tevlide bir sebep olmadı mı? Bütün Türk kabilelerinin halk edebiyatlarında "cesaret" tebcil edilirken "ihtiyat"ın tamamıyla unutulması her halde tesadüfi bir şey değildir. Tarihimizin çok eski ve bilhassa çok kuvvetli olması, milletimizin ruhunda anlaşılamayacak derecede mucizevî kudretler teksif etmiştir. Halkımızın millî tehlike anlarında gösterdiği celâdetin, hatta umulmadık kahramanlıkların kökleri, zannettiğimizden çok daha derindedir. Bunun menfitesir ve neticeleri de tarihimizde çok pahalıya mal olmuştur. Bilhassa, biz Türk'lere, dirilerden ziyade ölülerin hakim olması, bizim, istikbali değil, hatta hali bile düşünmemize kuvvetli bir engel olmuştur. Yalnız siyasetimizde değil, bütün fikir hayatımızda bile bunun istisnaları çok enderdir. Hali tamamıyla kavrayışı, geleceği görmüş gibi sezişiyle temeyyüz eden müellif İbrahim Efendi merhum, fikir hayatımızın bu ender simalarından birisidir. Ne yazık ki, onu sarsan millî endişeler de vaktinde anlaşılmadı ve nihayet tarihimiz ve bütün millî varlığımız sarsıldı ve çöktü. Bu eserden bilhassa tarihçilerimizin istifade edebilecekleri melhuzdur. Fakat son asırlarda bütün Türklüğü bin bir faciaya uğratmış olan Rus emperyalizminin canlandığı devri tetkıik eder, bu eserdeki mülâhazalar üzerinde siyasîlerimiz de biraz fikir yorarlarsa, Rusya'nın yeniden kurulması devrinden pek uzak olmadığımız bu senelerde mazıinin hatalarının tekrarlanmasından tarihimizi belki kurtarmış olurlardı. Kırımlı: Cafer Seydahmet (Kırımer) [1933]

Zeyl: Bu eser, Kırımlı avukat Ömer Fuad Bey tarafından İstanbul'da bulunmuş ve üç sene mukaddem (1930'da) tetkıik ve neşredilmek üzre bize verilmişti. Kendisine ve eserin nihayet tab'ına muvaffak olabilmemiz hususunda bize maddeten yardımda bulunan arkadaşlarımıza burada da teşekkürü bir borç bildik. Eserin kıymetini aynen tab'ında bulduğumuzdan, ne bazı imlâ hatalarını tashihe, isimleri tasrihe ve ne de kitabın yazıldığı eski usulü ta'dile kalkıştık. C. S. K. [1933]

-

6

-

GİRİŞ Bu kitap, birinci sahifesinin üst tarafındaki kayde göre "Tevarih-i Tatar Han ve Dağıstan ve Moskof ve Deşt-i Kıpçak Ülkelerinindir." ismini taşımaktadır. Bu yazı siyah OsmanlI mürekkebi ile yazılmıştır. Bunun hemen bitişiğinde, daha açık renkte bir mürekkeple, muhtemelen sonradan ilâve edilmiş olarak "Tercüme olunmuştur." ibaresi vardır. Acaba, kitabın aslı, hakikaten başka dilde yazıldı da tercüme mi olundu? Yoksa, bu nüshayı yazan kişi, "tercüme" sözünü "istinsah" yerine mi kullandı? Biz, "tercüme" ihtimalini çok daha kuvvetli görüyoruz. Çünki, bu nüshada, epeyce Türkçe ve diğer dillere ait yanlışlıklar ve imlâ hataları vardır. Biz, kitabın isminde bile bir yanlışlık olabileceğini zannediyoruz. Fakat, elimizdeki nüsha, kitabın aslı olmadığından ve aslını veya başka bir nüshasını da göremediğimizden bu hususta fazla bir söz söyleyemiyoruz. Ayrıca "ülkelerinindir" kelimesinin altında "mim, he" harfleri yazılıdır; bunları, hiçbir konuyla irtibatlandıramadık. Kitabın ikinci sahifesinin baş tarafındaki kayde göre, bu kitabın yazarı, "Tatar Ham'nın divan kâtibi Kefevî İbrahim Efendi bin Ali Efendi"dir. Bu kaydin sonunda onlara Allah'dan rahmet dilenmekte ve bu notla asıl yazı arasında da "Seyyid İbrahim Edhem" yazısını havi bir mühür bulunmaktadır. Bu zat, kitabın ara sahiplerinden biri olabilir. Kitabın 89. sahifesinin en sonunda, "Bu söz bunda tamam oldu Sene 1213 Ketebehu Abdülcelil Remzi" yazılıdır. [Bu son kısımda nokta kullanılmamıştır.] Demek ki, kitabın Türkçe'ye tercümesini yazan kişi "Abdülcelil Remzi"dir. Kitabın içindeki tarihî bilgilere göre, elimizdeki bu kitap, aslının yazılışından takriben yarım yüzyıldan fazla bir zaman sonra tercüme edilmiştir. Kırım Han'ları hakkındaki bilgiler, 65-72. sahifelerdedir. 72. sahifedeki bitiş kısmında şöyle bir kayt vardır: "Bu nüshanın evvelinden hânânı zikrederek 1149 senesinde Fetih Giray Han vaktine değin tahrir olunmuş idi. Aşağısına biz zeyl ile tamam ittik." Bu nüshanın 70. sahifesinde, H. 1149 senesinde Moskof'larla savaştan sonra Kaplan Giray'ın azledildiği ve yerine biraderzadesi Fetih Giray'ın han olduğu yazılıdır. Öyle ise, Kırım Hanlığı'na ait bundan sonraki kısımların, tercüme sırasında, yani asıl kitabın yazılışından sonra ve H. 1213'den hemen önce eklendiği anlaşılmaktadır. Kitap, avukat Ömer Fuad Bey tarafından İstanbul'da Sahaflar'dan satmalınmış, son sahifesine kırmızı kalemle "Yekun doksan sahifeden ibarettir. 5 Nisan 1927" yazılarak imzası atılmış; son ve birinci sahifelere "Ömer Fuad Kütübhanesi" mührü basılmıştır. Kitap tab edilmek üzere Cafer Seydahmet Kırımer'e verilmiş ve o da kütüphanemize hediye etmiştir. Kitap doksan sahifedir; yapraklar 15,5x21 cm. ve sahifelerdeki yazılar, ortalama 9x17 cm. ebadındadır. Sahifelerde, yazıların dışında şerhler, tarihler, ilâveler, izahlar vardır. Arap harfleri ile Türkçe yazılan kitapta, bol -

7

-

mikdarda, Türkçe gramer, Türkçe ve Arapça imlâ yanlışlıkları görülmektedir. Kitap, 1933 senesinde Köstence şehrinde Emel Mecmuası tarafından, Cafer Seydahmet Kırımer'in İlk Sözü'yle birlikte, gene Arap harfleriyle aynen basılmıştır. Ayrıca Dr. Abdullah Zihni Soysal tarafından Lehçe'ye tercüme edilerek "Przyczynki do historji (Z dziejovv narodow Kaukazu, Nadczarnomorza, Krymu, Moskwy i Polski)" adıyla 1935 senesinde Varşova'da basılmıştır. Biz, tarihî ehemmiyetine binaen, bu kitabın yeniden basılmasını uygun bulduk. Bu kitabın tarih bakımından İlmî değerini tarih bilginleri elbette ayrıca kıymetlendireceklerdir. Ancak, bizce bu kitabın, büyük ehemmiyeti siyasî görüşlerindedir. Bu baskıya, elimizdeki nüshanın tıpkı basımını, onun Lâtin harflerine çevrilmiş ve harf aktarması (transliterasyonu) yapılmış nüshasını ve bugünkü Türkçe'ye çevrilmişini dahil ettik. Ancak, okuyamadığımız yerleri, olduğu gibi bıraktık; çok merak eden, aslı ile karşılaştırıp düzeltebilir; bizi de haberdar ederse minnettar oluruz. Okuyucuların, hatalarımızdan dolayı bizi mazur görmelerini diler, kitabın hazırlanmasında büyük yardımları olan oğlumuz M. Yavuz Otar'la, Recep Şen'e, Marmara Üniversitesi'nde Y. Doçent Osman Gazi Özkuzugüdenli'ye, Şule Tezcan'a ve bastırılmasında maddi desteği olan Avukat Nureddin M. Altuğ'a ve diğer yardımcı arkadaşlara sonsuz teşekkürlerimizi sunarız. Biz bu kitabın harf aktarmasında (transliterasyonunda) şu şekilleri kullandık: 0 _0 _e â _ü _â ö _ 33 _ e Makinada yazılırken, bazı aktarma harf ve uzatma işaretlerinden sonra, bilgisayar arayı açtı; biz bunu kapatamadık. Bundan gayri; kitabın bu kısmında, bazı kelimelerin (li) ile yazılmış olduğu görülecektir. Bunlar, kasden öyle yazılmıştır. Çünki, "telkıin, ârızıi, mutıi1, tedkıik, musikıi, v.s." kelimelerini yalnız (ı) ile veya yalnız (i) ile yazarsak konuşmadaki hakiki sesini vermiş olamıyoruz. Kiril harflerindeki sesi yerine de (ıi)nin kullanılmasının uygun olacağı düşüncesindeyiz. Uzatma için sesli harflerde üzerlerine [med] işaretini kullandık. Aynı harfin çift olarak kullanılması veya "A" inceltme işaretinin kullanılması karışıklığı mucib olur diye düşündük. Bu sebeple, bunları yanlış saymamanızı rica ederiz. İsmail OTAR M. Ereğlisi, 18.6.2004

-

8

-

TEVARİH-İ TATAR HAN ve DAĞISTAN ve MOSKU ve DEŞT-İ KIPÇAK ÜLKELERİNİNDİR. "Tatar Hanı, Dağıstan, Moskof ve Kıpçak Ovası Ülkelerinin Tarihleridir." Tatar Devleti ülkelerinin padişahlığı, Çerkeş, Nogay, Moskof, Kazak, Dağıstan halklarının ve Kırım Adası'nın ahvali; halen Devlet-i Aliyye ve Kırım Devleti'nin, işi ve âyîni kötü olan Moskof keferesiyle vukua gelen savaş, kıtal ve düşmanlığın şekil ve sebebi, şerefsudur olan yüksek emirlerine uyularak yazılmış ve satırlara dökülmüştür. Moskof taifesi, eski günlerdenberi yalan ve hileyi kuilanageldiğinden, sözlerine güvenilmez bir güruh-ı mekruh olmaları sebebiyle, sözlerinin işlerine aykırı olduğu bütün hıristiyan devletler arasında atasözlerinden sayılır. Böylece, içlerinde saklı olan mel'anet ve kötülüklerini, biçimsiz hallerine uygun tarzda ortaya çıkarır ve harekete geçirip sonsuza kadar sürecek Devlet-i Aliyye ile mevcut ve riayet edilmesi gereken ahid ve misaka uymamak ve bunu bozmak suçu kendi taraflarına ait olduğu gayet açık bir surette belli olduğu halde, bu suçu Devlet-i Aliyye'ye atmak için aşırı uydurmaları dolayısıyla, evvelce Kırım Hanı Hazretlerinin kendi memleketlerinden geçtiğini ileri sürerek, çarın başvekili Osterman'ın OsmanlI sadırazamına gönderdiği 12 Nisan 1736 (H. 1148) tarihli mektupta, nakz-ı ahdin vesileleri ile bir takım yalanı öne sürüp boşuna itizarda bulunmuştur. Ta eski günlerdenberi, anlaşma yapılıncaya kadar, Moskof çarı ile ona tabi olan kabilenin, Kıpçak Ovası padişahlarının kulu ve esirleri olduğu, bütün tarihlerde yazılıdır. Bugün, Kıpçak Ovası'nın bütün hukuk, unvan ve elkabı, Cengiz Han'ın büyük oğlu Cuçi Han neslinden olan Kırım Han'larına münhasır ve onlara aittir. Hiçbir zaman çarların zabtında olmayan ülkeleri, Kıpçak Ovası padişahlarının bazı teb'aları ve hatırlı bazı a'yan ve mirzalarla gizlice muamele ve hile ile taraflarına çekip ülkelerine malik oldular. Gerek savaş ve imha, gerekse yalan ve tezvirat ile gaspettikleri geniş ülkelere kanaat etmeyip uydurma iddiaları, hıristiyan devletlerinin şartlarına aykırıdır. Zira, bir a'yan veya mirzanın, kendi idaresine verilmiş ülkeyi, memleketin asıl sahibinin rızası olmadan, gizlice, başkasına verip kendisinin de ona tabi olması doğru değildir şeklindeki esaslar halen yürürlüktedir. Moskof Çarlarının, bugüne gelinceye kadar, bütün hal ve hareketleri, hile, yalan ve tezvirat ile doludur. Bu husustaki tutumları, garip bir ifade taşır. Sözünden dönen kendileri olduğu halde, bunu, Devlet-i Aliyye'ye isnad ederler. Zira, sulhün akdi ile, evvelce, düşmanlar arasında vukua gelen bütün hakaret ve hasarlar örtülmüş ve silinmiş olur, yok farzedilir. Böylece, Moskof Çarı'nın Başvekili Osterman'ın yukarıda zikredilen yalan dolu mektubunda, 1700 (H. 1111) yılında Tatar kabilesinin Moskof memleketine ettiği akın ve Osterman'ın şikâyeti ile anlaşmanın bozulması suçunu Devlet-i Aliyye'ye yüklemesi, nice doğru olabilir ki, kendilerinin, sulhün akdinden sonra, sulh şartlarına aykırı -

9

-

olarak nice hareketleri malûm ve meşhurdur. Bilhassa Devlet-i Aliyye ile H. 1123 (M. 1711) senesinde, Çar Petro, bütün askeriyle, Prut nehri sahilinde tamamen sıkışmış ve esir durumundayken Devlet-i Aliyye'nin üstün merhamet ve şefkati ile musalaha yapılarak Devlet-i Aliyye'nin her veçhile keremine nail olmaları sebebiyle bu husus kendileri için göze alınıp riayet edilmesi gereken bir durum olduğu halde küfran-ı nimet ederek anlaşmanın mürekkebi bile kurumadan, bu çar, ahitnameye aykırı olarak hemen Leh memleketine girip çeşit hakaret ve hasarda bulunmuş ve yağma etmiştir. Şimdiki Moskof Çariçesi de bunlara muvafakat eylemiştir. Sulhün akdinden sonra, kendilerinin, sulh şartlarına aykırı olarak bunca uygunsuz ve yakışıksız hareketleri varken adı geçen Osterman'ın, sulhün akdinden evvelki konuları ortaya atması aptallığından ileri gelmektedir. Sulh yapıldıktan sonra kendilerinin aşırı hile ve hıyanetleri hususunda Devlet-i Aliyye tarafından kendilerine ta'riz ve imtinanda (iyiliği başa kakma) bulunulmasını önlemek düşüncesiyle tezvirata başvurmaları gerekir ki, Devlet-i Aliyye tarafından kendilerine ta'riz olunduğunda bir türlü inkâra mecalleri olmayıp bütün hıristiyan devletler tarafından ayıplanacakları ve tahkıir olunacakları açıkça belli olduğundan, sözünde durmayan taraf olduğu ithamını ortadan kaldırmak için hakikate uymayan hususlar ileri sürer ve Devlet-i Aliyye'ye suçlamalarda bulunurlar. Fakat, sözünde durmayanın kendileri olduğunu, bütün hıristiyan devletlerin ve cümle âlemin bildiği açıkça bellidir. Zira, Moskof Çariçesi, şimdi bile, Lehli'lerin seçim serbestliğine müdahale ve taarruz etmedi mi? İstanislav adlı Leh kralının halkın birliği dahilinde seçilmesine zarar vermedi mi? Devlet-i Aliyye ile sulh akdetmesinin hemen arkasından, yukarıda yazıldığı üzere, anlaşmaya aykırı olarak, Leh memleketine girip askerini orada kışlatıp, zulmüne çare bulamayıp, kendi kendine şikâyet eden nice Leh a'yanının memleketini yakıp, mallarını yağmalayıp dört sene müddetle Leh memleketini zulüm ve düşmalıkla paymal etmedi mi? Yaptıkları sulh anlaşmaları ve kurdukları dostluklar nerede kaldı? Bu ölçüdeki namerdliği hıristiyan milletlerden hangi devlet irtikâb eder? Bunlar, ancak, Moskof'lara münhasır olup, böylece, insanlar arasında mezmum ve mel'un bir güruh-i mekruhturlar. Avrupa memleketleri, ötedenberi, Petersburg'dan çıkan havadislere bir türlü güvenmezler. Moskof, Çerkeş ve Ukrayna memleketlerine, diğer memleketler gibi, adamlar gönderip vukua gelen hal ve hadiseleri incelettirmezler; o tarafların havadislerine katiyen inanç ve itibarları yoktur. (s. 6)

BATI TATAR DEVLETİ

Anlatılanlara göre, meşhur ve kahraman Cengiz Han, Ong Han'ın memleketini aldıktan sonra bütün Moğol'u, Doğu Tatar Eli'ni ve Çin'i hükmü altına aldı. Büyük oğlu Cuçi Han batıda ve doğu semtinde Harezm, Ökük ve Sığınak, kuzeyde Avrupa tarafında Ornak Dağı'nın batısında olan memleketleri fethetmek için dört yüz bin Moğol, Türk, Tatar ve Kırgız askeri gönderip beş altı sene içinde bu geniş ülkeyi Koçan Suyu'ndan Kuzey Buz -

10

-

Denizi sonuna kadar ve batı tarafında da Özi ve Aksu Nehirleri, Rus ve Moskof memleketleri, Ukrayna -yani Kazak memleketi-, Çerkeş, Alan ve As yani kakum çıktığı yerler-, Kazan, Bulgar, Mişen(r), Alatur, Kırgız, Harezm, Ejderhan, samur çıkan Sibir, İbir ve Oyşun vilâyetleri, Kırım, Akkerman, bazı Rumeli, Özi'den çıkan Irtsak Kaynağı'na varıncaya kadar Deşt-i Kıpçak (Kıpçak Ovası) diye adlandırıp Cuçi Han'a teslim etti. Cuçi Han, Cengiz Han'ın ölümünden altı ay önce vefat ettiğinde, Kıpçak Ovası'na, Cuçi Han'ın üçüncü oğlu Batu, han oldu. "Sayın Han" demektir. Sayın, beyaz manasındadır. Batu Han'ın hükmü, bütün memleketlerde geçiyordu. Ulu, azametli, âdil padişah oldu. Gayet gayyur ve şecaat sahibi bir zat idi. Bir kere, sayısız asker ile Özi Suyu'nu geçip Leh memleketini fetih ve yağma, Macar Krallığı'nı, Buğdan ve Eflak vilâyetlerini yağma etti; Çek Krallığı'nı ve ona tabi olan Moravya vilâyetinde Çek, Macar ve Nemçe Kralları ile yaptığı büyük savaşta onları yenip haraca bağladı. Bu krallardan biri savaşta ölmüş, biri de esir olmuştur. Sayın Han daha fazla ülkeye boyun eğdirebilirdi; zira, gayet sabırlı, cömert, kerem sahibi ve ihsanı sever idi. Kostantaniye fethine azimet etmiş iken vefat etmiştir. Halen Kırım Hanları, bu Sayın Han -yani Batu Han- zürriyetindendir. Irk silsileleri karından karına sarsılmayıp Sayın Han'a uzanır. Batu Han vefat ettikten sonra yerine kardeşi Berke Han ibni Cuçi, han oldu, Sayın Han'ın altın tahtına oturdu. Kıpçak Ovası padişahı oldu. Cengiz Han evlatlarından Cuçi Han neslinden, müslümanlığı ilk kabul eden odur. Kerameti meşhur olan Şeyh Seyfeddin Bâharezî Hazretleri'nden inabet edip nice seneler zahir ve batın ilme çalışıp evliya derecelerinde hissedar olmuştur, diye rivayet edilir ve bu husus yazılıdır. Yukarıda zikroiunan geniş ülke, doğudan batıya kadar 790 saatlik mesafedir. Moskof vilâyeti dahi bu geniş memlekete dahil idi. Bugün ise, Moskof Çariçesi, Kırım Hanlarının memleketini dahi ele geçirme hırsındadır. Böylece, Cuçi Han'ın bütün topraklarına sahip olmak istemektedir. Cuçi Han'ın topraklarının hudutları şöyleydi: Kuzeyi Buz Denizi, doğusu Obu-Obi Nehri, Kartal yahut Ornak Dağları ve Kara Deniz, güneyi Kaysun Nehri, Hazar Denizi, Dağıstan, Alan, Gürcistan Dağları ve Kara Deniz, batısı Tuna, Aksu, Turla ve Özi nehirleri ile sınırlıdır. Bu büyük devletin toprakları, M. 1552 (H. 959) senesine kadar mamur olagelir. İvan Vasiliç adındaki inatçı ve fesatçı Moskof Çarı, Tatar Han'larının kendilerine hüküm ve hakaret etmesini bir türlü hazmedemeyip, Kırım Han'larının hanedanından olan Kazan Han'larından haslara malik olan bazı hanları, çeşitli hile ve hud'a ile bir yolunu bularak, haslarından mahrum edip çökerterek, H. 959'da onların arazisini zaptetmiştir. Zikroiunan hanlar arasında nifak ve ihtilâf eksik olmayıp biribirlerinin tam muhalifi olmuşlardı. Bahusus, Kazan Han'larının Kırgızlar ile ortaya çıkan düşmanlıkları, Çar İvan Vasileviç tarafından fırsat sayıldı; üzerlerine sefer etti; birer birer hepsini yendi. Kendi halkını, epiyce faydalandırdı; kuvvet ve kudret kazandı. Sonra, etraftaki bazı Tatar Bey'lerine hücum edip ülkelerini ve Büyük Bulgar şehrini zapt ve devletine dahil etti. M. 1554 (H. 961) senesinde

-11-

Ejderhan Kalesi'ne baskında bulundu. Muhasara ve muharebe sırasında kaledeki Tatar askeri, kuvvetle müdafaada bulundu. İ. Vasileviç, kalenin zaptında ısrarlıydı. Az olan savunmadaki askere, za'f ve gaflet geldi; kaleyi Rus'lara teslim ettiler. Moskof Çarı, savaş sırasında eline geçen ve esir olan hanlardan kendisine tabi olup itaat edenlere ikramda bulundu; muhalefet edenleri ise katletti. Moskof Çarı'nın, OsmanlI Devleti'ne tabi olan memleketlere, hiçbir ihbarda bulunmadan taarruz etmesi, Tatar kabilesine hücum ile topraklarını zabtetmesi, OsmanlI Devleti'nce duyulunca ve Kırım tarafından da imdat istenince, merhum Sultan İkinci Selim, M. 1568 (H. 975) senesinde Tatar kabilesine imdat göndermek ve yardım etmek, Ejderhan Kalesi'ni geri almak için Kıpçak Ovası tarafına serasker tayin buyurdular. Tertip eyledikleri maiyeti ve İslâm askeri âcilen hareketle mağdur olan hanlara iltihak ettiklerinde düşmana doğru yola çıktılar. Fakat, Azak ile Ejderhan arasında güçlüklerle dolu Kümü adlı bir bataklıkta Moskof askeri ile karşılaştılar. Vakıi çarpışma sonunda İslâm askeri gücünü kaybetti ve hezimete uğradı; hilekâr çarın o taraflarda kalmasına yol açıldı. Şimdi de Ejderhan Kalesi ile etrafı ve Tatar halkı, Moskof'un elinde kaldı. Tatar kabileleri, hile ve hud'a ile, o topraklardan çıkarıldı, uzaklaştırıldı ve koğuldu. Bu suretle, buraları, ehl-i Islâm elinden çıkmış oldu. Moskof'lar, buralarını ellerine geçirdiklerinde, kendilerini tam emniyet halinde hissedinceye kadar ve etrafa da güvenlik kanaati verebilmek için Kırım Hanlığı topraklarına uzun müddet, iğfal kasdıyla, taarruzda bulunmadılar. Ejderhan'ın eski sınırı ile bağlı kaldılar. Tatar, Türk ve Nogay'ların, birkaç sene sonra, eskisi gibi kendilerini yenmeleri ihtimalini düşünerek, Kırım Han'ları ile sulh akdetmeği uygun buldular. Her iki taraf murahhaslarının müzakerelerinden sonra şu hususlarda mutabık kalınmıştır: 1 .-Moskof'ların zapteyledikleri topraklar kendilerinde kalacaktır. 2.Moskof'lar, Kırım Han'larına evveldenberi veregeldikleri cizyenin yarısını vereceklerdir. 3.-Kırım Han'ları tarafından, mutad-ı kadim üzre, cizye tahsili için gönderilen memur, adam ve elçiler, Moskof memleketine geldiklerinde, Moskof Çarı'nı ve ayanını ve Rus kavmini, evvelki gibi tahkıir etmeyecek, azarlamayacak, onlara küçümseyerek muamele etmeyecektir ... gibi bazı şartlar ihtiva eden bir sulhname akdeylediler. (s. 12) UKRAYNA VİLYETİ Kıpçak Ovası'ndan (Deşt-i Kıpçak'tan) beri tarafta Özi Nehri'nin doğusunda vakıi Ukrayna vilâyetinde oturanlar, üç yüz seneden fazla bir müddettenberi hanlara tâbi ve bağlı iken evlâd ü lyallerini Tatar'ların esir alıp satmaları ve mallarını yağma etmelerinden başka dinlerine dahi karışmaları, müslüman olmaları hususunda cebir ve ısrarla tazyikde bulunmaları, mu'tad-ı kadim üzre veregeldikleri cizye ve rüsumatın tahammüllerinin dışında olarak zorla tahsiline gidilmesi üzerine "Takatimiz ve imkânımız kalmadı." bahanesiyle isyan ettiklerinde üzerlerine hücum edilip mallarının yağma edilmesi suretiyle haklarından gelinmiştir. Bundan sonra, UkraynalIların isyan

-12-

ve muhalefete bir türlü iktidarları kalmadı. Lehistan'a sığınanlarla Kiyef Kalesi'ne sığınanlardan gayri kimse kurtulamamış, Ukrayna toprakları boş kalmış ve harap olmuştur. Merhum Han Hazretleri'nin Ejderhan Kalesi vakasında, asker ve malzeme yardımı talep etmesi ve İslâm askeri tertip ve irsal buyurdukları sırada dahi bu vilâyet, böylece hali ve harap durumdaydı. Buranın boş ve harap kalma müddeti yüz otuz seneyi bulmuştur. Özi Suyu'nun beri ve öte tarafında Kazak'lar oturur. Podolya'da Rus-ı Hamra' (Kızıl Rus'lar) sakindir. Yukarıda adı geçen Moskof Çarı İvan Vasileviç'in, bu iki kavmi, hile ve hud'a ile Lehli'lere karşı tahrike ve aralarına ayrılık ve düşmanlık sokarak onları dahi böylece hükmü altına almak ve bu suretle Kıpçak Devleti'ne malik olmak istediğine şüphe yoktur. Tarihçiler, "Kazak" ismi hususunda, böyle denmesi, medh için midir? yoksa tahkıir için midir? diye ihtilâfa düşmüşlerdir. Bunlar, keçi derisinden giyinirler. Leh dilinde keçiye "kozar" denir. Galatlaşarak "kazak" olmuştur. Bunların ortaya çıkışı çok olmamıştır, istefan Batori adlı Leh Kralı, memleketini Tatar mirzaları akınından muhafaza için Turla, Aksu ve Özi Nehir'lerinin etrafını korumak üzere, biribirlerine yakın ve akraba olan Kızıl Rus arazıisi, Podolya ve Ukrayna vilâyetleri halkından birer mikdar piyade asker ve bunların terbiyesiyle bağlılıklarının muhafazası için iki bin asker tayin ve tertip etti. Ayrıca, o havalide idaresinde olanları, vergi ve tekliflerden muaf kıldı, i. Batori tarafından bu hususlarda sağlam berat ve senetler verildi. Bundan başka, o tarafların a'yan ve kibarları (büyükleri)nın, icap ettiğinde, süvari olmak şartıyla, nizam ve takviye vermeleri kararlaştırılmıştır. Bu suretle Leh memleketinin Turla, Aksu ve Özi nehirleri kısmı, bu şekildeki piyade ve süvari askeri nizamı, resim ve vergilerden muafiyeti suretiyle muhafaza altına alınmış ve büyük bir sed teşkil edilmiş olmaktadır. Mürettep askerin cür'et ve cesareti ve başkanlarının mertliği sebepleriyle Lehistan o havalilerde tehlikeden korunmuş ve Tatarın çapulundan her bakımdan emniyetli duruma gelmişti. Bu sebeple, Kiyef Kalesi'nden Braklav adlı kasabaya kadar uzanan boş arazıi, kısa bir zamanda mamur ve meskûn hale geldi; şehir, kasaba ve kaleler inşa olundu. Zamanla, Leh a'yan ve ricali, Kazak'lardaki muafiyet senetlerindeki şartlara aykırı hareket etmeğe başladı; bunları işe koşmağa ve bunlardan birer mikdar cizye tahsili yoluna gittiler. Kırgınlığa ve çekişme haline tahammül edemezler iken, Lehli'lerin böyle şeylere sebep olması onları üzdü. Bu sırada onların gözetici ve destekçileri olan Leh Kralı İstefan Batori’nin vefatı, bu taifeyi meyus ve mahzun etti. Lehli'lerin muafiyet şartlarına aykırı olarak kendilerinden cizye ve rüsumat tahsiline çalışmaları aralarını açtı. Çar naçar, M. 1587 (H. 995) senesinde Lehli'ye başkaldırarak isyan ettiler. Lehliler bunlara hücum ederek başbuğları olan İvan Patkov adlı kişiyi yakalayıp katlettiler. Kazak'ların mukavemete adem-i iktidarları sebebiyle Lehli'den özür dileyerek vukua gelen cürüm ve isyanların afvi niyazıyla gene eskisi gibi Lehli'lere itaatle bağlı olacaklarını taahhüt ettiler. 8-9 sene müddetle muhalefet etmediler. Fakat, Lehli'lerin kendilerine karşı yabancı, -

13

-

hatta düşmanca düşünceler taşıdığını farkettiklerinden M. 1596 (H. 1004) yılında yeniden isyan ettiler. Nelvayko adında birini kendilerine başbuğ seçtiler. Lehli'lerle savaşa başladılar; gönderilen askerleri birkaç defa yendiler. Nihayet, Kazak'lar, Lehli'lerin ihtimamla organize ettiği orduya yenildi. İnayet talep ettiler. Durum icabı Nelvayko adlı başbuğun Leh generaline teslimi şartıyla aman verilerek suçları affolundu. Leh generali Zolskinski'ye teslim edilen Nelvayko, katledildi. Kazak'lar, M. 1637 (H. 1046)'de üçüncü defa isyan etti; Lehlilere karşı harekete geçtiler. Pototski adlı Leh Hatmanı, yapılan savaşta galip geldi; Kazak'ların Başbuğu Bolofas ile üç başkanı yakalanıp Varşova'daki Büyük Meclis'e gönderildi ve orada öldürüldüler. M. 1638 (H. 1047)'de, Leh Cumhuru, Kazak askerî teşkilâtının kaldırılmasına, Fertmito adlı kalenin Kazak'lardan alınmasına; Leh Kralı İstefan Batori tarafından, Leh Cumhuru adına, bazı muafiyetler hususunda evvelce Kazak'lara verilen berat, ahidname ve senetlerin ellerinden alınmasına karar verdi ve bunlar zor kullanılarak alındı. Kazak'lar, Lehli'lerin kendilerine her suretle galip geldiklerini görüp âciz ve boyun eğmiş olduklarını farkettiler. Hatman Pototski'ye karşı koymağa güçleri olmadığını açıkça anlamaları üzerine Moskof'larla gizlice temasa geçip yardımlarını istediler. Bu husus, zaten, Moskof Çarı'nın istek ve meramına uygun düşüyordu. Fakat, Leh memleketi tarafında [Lehli'lerle anlaşma halinde] oldukları için, Kazak'lara, Özi Nehri ile sınırlı Ukrayna'nın boş arazıisinden, bu nehirde bulunan kaya ile mahdut, mahfuz ve varılması güç adalara çekilip oralarda yerleşip korunmaları suretiyle Moskof'lara yakınlık temin etmeleri telkıin edildi. Kazak'lar da bu fikre uyup oraya yerleştiler. Bu mahalle "Zoborove (Zaporoje)" ismi verildi. Sonra, Kazak'lar, Lehistan'a büyük akında bulunup memleketlerini yağma ettiler. Lehli'leri aşırı taciz edip korkuttular. Bu sefer, Lehli'ler, Kazak'lardan büyük zarar gördüler; sarp ve güç erişilir yerlere yerleştikleri için; sulhe talip oldular. Evvelki gibi muafiyetlerine riayet olunmak şartıyla anlaşmaya varıldı. Kazak'lar, eskisi gibi, Lehistan'a bağlılığı kabul ettiler. Fakat, Lehli'ler, sözlerinde durmadıklarından Kazak'lar gene düşman oldular. Rus Planlarından yardım istedi ve onlarla ittifak ettiler. Ansızın Lehistan'a hücum ederek yağmaladı, öldürdü, yaktı, Varşova kapılarına kadar vardılar. Leh Kralı Ladislas Sicismund, Leh Cumhuru ile birlikte, Kazak'ların düşmanlığının yatıştırılması ve Rus Hanı tarafından itimad edilmesi için, Kazak'ları tatmin edecek şekilde va'dlerde bulundu. Devlet-i Aliyye ile savaşmak üzre tedarike başlamak niyetinde olduğunu anlattı. Kazak'ların düşmanlığını yatıştırmak ve yardımlarını temin etmek için yetecek kadar gelir tayin etti. Zoborove askerlerinin tekrar organizasyonuna karar verdi. Başlarına, Bogdan Hmelnitski adında bir cengâver ve yararlı kimseyi Hatman tayin etti. [Leh Cumhuru'nun ikinci bayrakdarı Bayar Cafyonski, Hmelnitski'nin oğlunu evvelce döğerek öldürmüş olduğu için Hmelnitski ondan intikam almak istiyormuş.] Lehistan'la vardığı anlaşmaya, kendi askeri ile Rus taifesinin müsaid gözle -

14

-

baktığını gören Hmelnitski, Özi Suyu'ndaki bazı adaları da zaptetti; emval ve erzakını Lehlilerden gereği gibi gizlemek ve koruyabilmek için istihkâmlar inşa ettirdi. Böylece kendilerini emniyete aldıktan ve kuvvetlendirdikten sonra, Rus Hanlarıyla da ittifak edip onlarla birlikte, Lehlilerden intikam almak sevdasıyla, onlarla iki defa savaştı ve galip geldi. Aynı sene, yani M. 1648 (H. 1058)'de Leh Kralı Ladislas Sicismund vefat etti; Lehlileri korku sardı. Yerine Ivan Kazimir'i intihabla kral nasbeylediler. Bu sırada, Kazak'ların başbuğları olan Hatman Hmelnitski'ye yardımcı olarak Frijo adında süflî bir şahıs ortaya çıktı. Fakat, gayet cesur, sert, cebbar ve cengâverdi. Kazaklara ordu kumandanı oldu. Hmelnitski ile birlikte ve Rus askeri ile ittifak halinde Baras Kalesi'ni muhasara ettiler. Leh Kralı İvan Kazimir, kalenin imdadına yetişti. Doboro denilen yerde durdu. Her iki tarafın da karşılaşmaya cesaretleri yoktu. M. 1649 (H. 1059) senesinin 17 Ağustosu'nda sulh akdettiler. Hatman Hmelnitski, M. 1651 (H. 1061)'de tekrar savaş yoluna girmiş ise de Leh Hatmanı Pototski ile Eylül'ün yedinci günü yeniden sulh oldu. M. 1652 ve 1653 (H. 1062, 1063) senelerinde, Kazaklar; Moskof ve Leh ülkeleri ile Eflak ve Buğdan taraflarından koğulmuş, sürülmüş, mücrim kimselerle birlikte Leh topraklarında büyük hasar verdikten sonra, Moskof ve Ukraynası ta'bir olunan vilâyete ve Kiyef taraflarına uzanan ve uzun harp sebebiyle boş kalmış olan yerlerde yerleşip ziraate başladılar. Bir zaman geçtikten sonra, Moskof Çarı, buralarını zaptetmek ve hükmü altına almak sevdası ile tedbirlere başvurdu. Kazak'lara yaranmak üzre va'deylediğinde onlar da itimad ettiler. Tin Suyu'nun kaynağından denize döküldüğü Azak Kalesi'ne kadarki geniş arazıiyi zaptedip hükümleri altına almalarından sonra onlara Tin Kazağı (Don Kazağı) denildi. Bu taife, daha yeni yerleştiği sırada, Moskof Çarı, Azak Kale'sini zaptetmeleri için onları tahrik ve teşvik ile onlara yardım etti. Bu kale, metin ve müstahkem olmadıktan başka içinde dört yüzden fazla adam da yoktu. Muhasara ve zaptedildi; bu vilâyetin başşehri yapıldı. Boyu uzun, eni dar bir vilâyet oldu. Sonra buradan denize açılıp yıllarca Karadeniz'de dolaşıp durdular. Trabzon'u yağma etti ve yaktılar; Sinop, Ereğli ile Rus sahilinde İçel bölgesindeki köy, şehir ve kasabaları yağma ve harap ettiler. Zaborove Kazağı da Özi Nehri'nden Karadeniz'e çıkıp etrafa zarar verdi. OsmanlI Devleti, Azak Kalesi'ni yeniden aldıktan ve Özi ve Kılburun Kale'lerini inşa ettikten sonra Kazak'ların kötülük ve mazarratları ortadan kalkmıştır. Azak Kalesi, eskiden meşhur bir iskele idi. Venedik ve Cenevizlilere, Hindistan, Tataristan ve Türkistan-ı Kebir'e, Çin ve Acem memleketlerine ticaretle gidip gelenlere ve sair tüccar taifesine büyük bir bender idi. Rus Han'ları, Saraycık ve Ejderhan'da han ve hakim iken tüccarları bir derece korumuşlardır. Onlar için, buralarda bin saatlik yere varmak, Hıristiyan memleketlerinde bir konaklık mesafeye varmaktan daha eyi, güzel ve emin •idi. Azak ile Ejderhan arasındaki yerlerde ticaret işlerini her veçhile kolaylaştırıp, Hazer Denizi yoluyla Özbek memleketine varılır ve oradan da Çin'e gidilirdi. Ayrıca, bu yol o zamanlar, Otrar şehirleri olan Tangut ve -

15

-

Hoceod'e, Odkan, Kâşgar, Çıyalı, Büyük Tibet ve Ongut semtlerine ziyadesiyle işlekti. Çin Han'ları Cengiz Han soyundan idi. 590 senesinden 968 senesine kadar yine hanlar hükmündedirler. O zamanların râviyânı ve bâhusûs Roma Papası'nın elçilikle ulu hanlara gönderdikleri bazı keşişlerin, alelhusus bu padişahların yanında birçok seneler Kara Kurum, Ordu Baliğ, Han Baliğ ve Pekin şehirlerinde kalıp ahvale muttali olan Manpol (Marko Polo) adlı Venedik beyzadesinin sözlerinden anlaşıldığı üzere, ticaret yolunun açık ve emniyetli olduğu muhakkaktır. Ticaretle Hindistan'a gidenler, Ejderhan'dan Esterabad'a varıp Horasan'a geçerek Herat yahut Hazi taht şehrine ve havalisine varır ve oradan Kabul, Moltan, Lahor ve sair ticaret yapılabilir şehirlere giderlerdi. O zamanlar, Acem ticareti için Hazer Denizi en kısa ve en kolay yoldu. Şirvan'daki Bakû İskelesi, Karabağ, Mazenderan ve sair geylan limanlarına varılıp oradan eşya ve emtiayı bütün Acem ülkesine taşırlardı. Gürcistan, Ermenistan, Bağdat ve Basra'ya, Şat Suyu'yla tulum üzerinde Musul ve Semburkan'a varılırdı. Bu yol halen dahi kullanılır. Bakû ile Şat Nehri arasındaki mesafenin yakınlığı sebebiyle bu şehir ticareti ile meşhur oldu, Hazer Denizi'ne (Bakû) dendi. Bender-i Abbas Körfezi'ne de (Basra Denizi) tabir olunmuştu. Zira, Basra, o zaman, doğu ile batı arasında meşhur bir iskeleydi. Yukarıda anlatıldığı üzere, Deşt-i Kıpçak (Kıpçak Ovası), Rus Han'larının ve kabilelerinin elindeyken yürüyen bu ticareti, Moskof'lar ele geçirip geniş ticarete konmak düşüncesinde idiler. Buna da Azak Kalesi'nin kendilerinde olmayışını büyük bir mani olarak görüyorlardı. Zira, Frengistan'da Venedik, Ceneviz ve diğer şehirlerdekilerin ticaret yüzünden ne derece servet sahibi ve kutlu oldukları bellidir. Bizim sahada da, Rus'ların, kuzey tarafında olan şehirlere de Idil ve ona yakın olan Nürüdün Suları'yla, Ejderhan ve Azak yoluyla kendi memleketlerinde dahi sırf geniş bir ticareti temin için, hiçbir hukukî sebep yokken Devlet-i Aliyye üzerine sefer tertip ettikleri açıkça görülmektedir. Bu hususun, Hıristiyan devletlerce bilindiğine şüphe yoktur. Zira, Moskof'ların Acem Şahı ile, Moskof tüccarının hiçbir gümrük ödemeden Acem memleketinden geçerek Hind'e gidebilmeleri hususunda yaptıkları anlaşma, yukarıki endişeleri ortaya çıkarır. Çar Petro'nun, M. 1722 (H. 1134)'de Buhara Hanı'na elçi göndermesinin sebebinin, ancak, kışın Çin taraflarına Sibirya'dan geçiş zor olduğundan, daha kısa, geçişi kolay, münasip bir yol araştırmak olduğuna şüphe yoktur. Bu husus, Hıristiyan milletlerin umur görmüş kişileri ve iş adamlarınca ileri sürülmektedir. Çar Petro'nun bu elçisinin bazı takrirlerinden kendi dili ile yazdığı kâğıtlar bir yolu ile elimize geçti, bunları gördük. Bu yazılarda, verilen emre göre tafsıilâtlı cevap maddeleri zikredilmektedir. Böylece, Moskof'ların niyet ve meramları açığa çıkmaktadır. Aslen Raguzalı olan bu elçinin adı Floryo idi; birkaç sene evvel öldüğü söyleniyor. Bazıları bu elçinin Çar'ın gazabına uğradığını rivayet ediyorlar. Bazıları da bu gadabın zahirî ve sahte olduğunu, aslında halkın çarla ilgili dedikodusunu ve diğer gerekli hususları öğrenip Çar'a haber vermekle vazıifelendirildiğini rivayet ediyorlar. -

16

-

(s. 24)

KAZAK TAİFESİNİN NEVİ ve CİNSLERİ

Yukarıda zikrolunan Kazak'lar, bugün, dört nevi üzeredirler. Bir güruhu, Lehistan'a ait Özi Nehri'nin beri tarafında "Tagıra" Kazak'larıdır. Lehistan ve Osmanlı Devlet'leri ile münasebetleri iyidir. İkincileri, Moskof'a ait, Özi Suyu'nun öte tarafındaki Büyük Ukrayna Kazak'larıdır. Bunlar, Moskof'ların kahrı altındadırlar; serbestlikleri ve beratları yoktur. Üçüncüleri, Zaborove denen askerî bir güruhtur. Kendi başlarına hareket ederler. Gâh Moskof'a, gâh Osmanlı Devleti'ne ve Kırım Han'larına tabi olurlar. Adada yerleşmiş bir ocaktırlar; "Brabaş" ve "Kaklaç" denir. Dördüncüsü, Tin (Don) Suyu'nun yakınında oturan "Tin Kazak'ları=Don Kazak'laradır. Moskof'larla yaptıkları ahitnameler ellerindedir. Bundaki şartlardan bazılarına bugün de riayet olunur. Kendi cinslerinden bir başbuğ, komutan seçerler. Moskoflu'lardan bir mücrim onlara sığınırsa, Moskof'lar, onu, onların elinden alamaz. Moskof Çarı, bunları tamamıyla emri altına almayı murad eder. Moskof generali Aleksi Dolgoruki, Moskof'un hizmetinde olan Zpaskin adlı Kazak serdarını astığı için kardeşi Istenkoradski çok üzülmüştü, intikam almak düşüncesi ile Kazak'ları isyana tahrik etti. Rus'ların yukarıda yazdığımız emelleriyle bu idam hadisesi, isyanın tahakkukuna yol açtı. M. 1667 (H. 1077)'de yanlarında bulunan bazı Kazak Tatar'ları, Bulgar'lar, o taraflardaki Nogay'lar, Hacı Tarhanlı ve Ejderhanlı'lar ve Kırgız askerlerinin yardımı ile Moskof ülkesinden idil Suyu'nun kıyılarında ve Cayık "Yayık" boyundaki köy ve kasabaları yaktı, diğer tarafları da yağma ettiler. Ta Moskova şehrine kadar vardılar. Halka aşırı korku saldıktan sonra, Ejderhan Kalesi'ni zaptettiler. Buradaki Moskof'ları öldürdüler. Böylece, Moskof memleketinin doğusundaki Hassa ülkesini zaptettikten sonra kayıklar inşa eylediler; denizden gidip Acem sahillerini dahi yağma ve talan ettiler. Bu isyan beş sene sürdü. Sonunda, M. 1672 (H. 1082)'de bir muharebede İstenkoradski yakalanıp Moskova'ya götürüldü. Moskof Çarı'nın emri ile canlı canlı derisi yüzülüp korkunç işkencelerle öldürüldü. Moskof Çarı, Kazak'ların başkanlarıyla musalaha yaptı. Yiyeceklerini yanlarına almak ve başkalarına müdahale etmemek şartıyla meskenlerine dönmelerine müsaade edildi ve döndüler. Adı geçen Istenkoradski, Osmanlı Devleti'nden ve Kırım Han'larından birkaç defa yardım istedi. Moskoflu'ların Tatar'lardan gasp ve zapteylediği toprakları kolaylıkla geri almak üzere kendisine yardım edilmesini niyaz eylemişti. Bu istekler uygun görülmedi ve kabul edilmedi. Fakat, müsaade olunsaydı, Osmanlı Devleti'ne her bakımdan münasip ve faydalı olacağına şüphe yoktu. Zira, bu taife aracılığı ile Moskof'un bütün kuvvet ve kudretini mahvetmek mümkündü. Büyük Ukrayna Kazak'ları da evvelce serbest olup hatmanlarını kendileri seçerlerdi. Çar Petro'nun zamanına kadar hürriyetleri vardı. Ancak, Çar Petro'nun İsveç Kralı ile düşmanlıkları ortaya çıkınca, bu Kazak'lar, İsveç -

17

-

askerine katılıp onlarla birlikte savaşa katıldılar. Poltava Kalesi yakınlarındaki muharebede İsveç Ordusu münhezim olunca İsveç Kralı kaçtı ve OsmanlI'ya iltica etti. Harp şöyle seyretmişti: İsveç Kralı, pek çok askerle gelip Moskof ülkesini zaptetmek üzere yedi sekiz sene savaştı, hepsinde Rus'ları yendi. Hatta Moskof'un meşhur "Riga Kalesi"ni de arkasında bırakıp yedi sekiz kere Moskof'u münhezim etti. Onları insan yerine değil, sinek kanadı yerine bile saymadı. Moskof ülkesinin ta iç tarafında bulunan Brabaş'ta Hatman'ın taht şehri olan Poltava adlı büyük şehre geldi. Lehistan'a istanislav'ı kral nasbetti. Brabaş'a da Mazeppa'yı hatman tayin etti. Deli Petro'yu tamamen mahvetmek için yalnız bir hamle kalmıştı. Fakat, Allah'ın takdiri ile, Moskof'un mahvı mukadder değilmiş. Poltava civarında da savaştılar. İsveç askeri, Moskoflu'yu, asla, insan değil, hayvan yerine bile saymazlardı. Bu kafayla, metris açmağa lüzum görmeden Moskof taburuna karşı açıktan yürüdüler. Ama, hilekâr Moskof'lar, daha evvel, çeyrek saatlik mesafeden lâğım yapıp bunları barut ve kumbarayla doldurmuş ve yemlemeler yapmışlardı. Bunlardan habersiz, gafil İsveçli'ler, meçlerin çekip, top ve tüfenkleri göze almayıp buralara magrurane geldiklerinde, Rus'lar, ma'hut yemlemelere aniden ateş verip İsveç askerini havaya uçurdular. O kıyamet sırasında Moskof askeri gayreti elden komayıp isveçli'lerin göz açmalarına vakit bırakmadan onları kırmağa başladılar. Cebhane ve hâzinesini zaptettiler. İsveç Kralı, 5-6 bin askeriyle döğüşerek kaçıp yakasını ele vermeden Aksu Nehri'nde Osmanlı hududuna erişir. Hankerman Paşası'ndan geçmesine müsaade rica eder. "Devletinize sığınıyorum; bana gemi gönderin. Ardımdan düşmanım geliyor, gecikmeğe vakit yoktur." demeğe kalmadan Moskof taburu yetişir. Çar naçar sallar bağlarlar; hâzinesini suya bırakır. Askerin bir kısmı boğulur. Kral, 4000 kadar adamıyla canını kurtarıp sahil-i selâmete çıkar; Osmanlı Devleti'ne misafir olur. Bender civarında iskânı için ferman gelir. Masrafı için yıllık bin kese akçe verilir. Bu hadiseden sonra Çar Petro, bahsettiğimiz Kazak'ların serbestliklerini tamamen kaldırmıştı. Zaborove askeri, adada oturdukları için kendilerini korumaya muktedir olup Moskof'un cebir ve düşmanlığından her bakımdan emin oldular ve onun kahrı altında olmaktan kurtuldular. Lâkin, Osmanlı Devleti, Kırım Han'ları ve Lehistan tarafından bunlara yardım şeklinde nizam verilmezse, Moskof, bunları da kendisine tabi kılar. Filhakıika, Kazak taifesinin ayinleri, umumiyetle Rum'larınkine uygun ve bunlar Moskof'la aynı mezheptendirler. Lâkin, serbestliklerinin korunma ve kuvvetlendirilmesi için savaşaduruyorlar ve daima isyana meyillidirler. Eğer, Osmanlı Devleti, haraç almamak şartıyla, Eflak ve Buğdan vilâyetlerindeki gibi, bunlara, kendi cinslerinden bir hatman nasbeder, kanun ve beratlara riayet buyurulursa, bu taife, Osmanlı Devleti'ne bağlı ve muti olup dostlarına dost ve düşmanlarına düşman olur idi. Zira, Moskof'lardan her veçhile rahatsız ve onlara karşı aciz olup daima isyana bahane ve fırsat aradıkları için Osmanlı Devleti tarafından kendilerine itibar olunacağını bir bilseler, memnuniyet ve sevinçle ona bağlı olacaklarına hiç şüphe yoktur. Bu taife, -

18

-

Devlet-i Aliyye'ye bağlı olduğu takdirde, icap ettiği zaman, Moskof'ların kuvvetlerinin kırılmasına vesile olurdu. (s. 30) NOGAY TAİFESİ Nogay ve Çerkeş memleketi ile Kırım'ın, Kırım Han'larının atalarından kalma milk-i mevrusları ve beş yüz senedenberi zabt ve hükümranlıkta müstakil olduğu açık ve bes bellidir; buna bütün tarih erbabı şehadet eder. O bölgeleri, evvelce, Tuşi Han yani Cuçi Han zabt ve teshir eylediği sırada Çerkeş kavmi, muhtelif isimlerle tanınıyordu. Gerçi, aslında bir cins kabileydi. Başlarına Kör Andar Bey derlerdi. Kimi Alan, kimi Kozar ve kimi Çerkeş. Her kabile, oturduğu yere göre adlanırdı. Lâkin, alelıtlak Çerkeş ve Abaza denir. Cuçi Han, onları ele geçirmezden evvel, oturdukları saha şimdikinden daha genişti. Zira, Çerkeş'ler, Etil (İdil) Suyu'nun öte taraflarını dahi işgal etmekteydiler. Ejderhan şehri başkent sayılıp Tatar sultanlarının şehirleri arasında, o zamanlar, ondan daha büyüğü yoktu. Orasını, bu sebeple taht şehri edinmişlerdi. O devirlerde Çerkeş'ler de konar-göçer bir taife olduklarından hanlar göçmeyi bıraktırıp dağ kenarlarını onlara mesken olarak gösterdi. Sonraları, Çerkeş ülkesinin sınırları küçüldü. Tin (Don) Suyu'nun başından Ejderhan tarafındaki bazı dağlarla, Terek Kalesi'yle Ejderhan arasındaki büyük bataklığın yarısıyla sınırlandı. Ulu Hanlar, hükümran oldukları toprakları, Ejderhan, Saraycık, Bulgar, Kazan, Kırgız, Sibir, Ibir, Ökek ve diğer uzak vilâyetleri, oğulları olan sultanlara "zeval" adıyla bölüştürdüklerinde Çerkeş topraklarını kendi idarelerinde alıkoymuşlardı. Böylece, hanların şehzadeleri doğar doğmaz Çerkeş'lere beslemeye verilir, Çerkeş Bey'leri "atabek" ve hatunu "taya=daya" olurdu. Beher sene beş yüz baş esir verme taahhüdünde bulunmuşlardı. Ötedenberi bu minval üzre işlenirdi. Hanları Kırım Hanı'na tabi olurlardı. Ejderhan'da olan eskiler, Tatar Han'larıyla bağlılıkları devam etsin diye, sınırlandırılan bir kısım arazıiyi ruhsatla ekiyorlardı. O zaman memleketleri geniş olup Tin ve Etil Nehirleri arasındaki toprakları da ihtiva ediyordu. Yukarıda zikrolunduğu üzre, Ejderhan tarafındaki Gûh-i Müselles'den başka o semt Çerkeş hududunu ihtiva ediyordu. Dağıstan taifesi, uzun müddet hürriyetlerine sahip idiler; beylerini kendileri seçer ve başkalarının ileri sürdükleri şartları kabul etmezlerdi. Eskiden, Dağıstanlı'lar, Şamhal, Gazi Komuk, Kaytak, Tabasaran, Anderi ve Cakşay isimli halklardan terekküp ediyordu. Ama, bazı tarihler, Dağıstanlı'iarın tek kavim olduğuna itibar ederler ve bunun da Hun, Alban ve Masacet'ler olduğunu söylerler. Halen Macar taifesi dolayısıyla hıristiyan kavmi Engürüs diye isimlendirirler. Moskof'lar, Ejderhan Kalesi'ni zaptettikten sonra, Terek Kalesi'yle arasının deniz yoluyla çok yakın olduğunu görerek bu kaleye göz diktiler. Buranın muhafız ve hakimi olan Polad Mırza'ya zamanla bazı hediyeler göndererek yakınlık kurmağa ve kendi taraflarına çekmeğe çalıştılar. Sonra, Moskof tüccarının o taraflarda her bakımdan emniyetini temin için, mirzanın -

19

-

hükümranlığı devam etmek şartıyla, bu kale ile havalisinin muhafazası için bir mikdar Moskof askeri bulundurulması hususunda mirzanın rızasını aldılar. Mirza, hakimiyetinin devam etmesi, Moskof askerinin kendi emirlerine muti' ve münkad olması, hiçbir suretle muhalefet etmemeleri şartıyla razı oldu. Rus'lar, ayrıca, diğer Terek mirzalarının evvelce olduğu gibi şehre hakim olmaları hususunda her hangi bir müdahalede bulunmayacaklarına dair taahhütte bulundular. Böylece kendilerine itimat ettirdikten sonra, kaleye, muhafız olarak bir mikdar Moskof askeri soktular. Arkasından, kale tamire muhtaçtır diye, Felemenkli Kornelyus ve Flamans isimli iki mimar marifetiyle M. 1636 (H. 1045) yılında korunakları tamir ve daireleri arttırıp takviye ettiler. Terek Kalesi'nin etrafı, oradan akan Terek Nehri dolayısıyla göz alabildiğince geniş sazlıktır. Nehirle deniz arasındaki toprakları, bu nehirden sularlar. Kara tarafında orman ve dağ yoktur; görüş sahası çok geniştir. Kale, metin, müstahkem ve korunması gerekli bir yer olduğundan Moskof'lar buraya "Kızlar Kalesi" adını verdiler. Yukarıda yazıldığı üzre, kalenin amiri olan mirzanın rızasının alınmasından ve kendisinde tam itimat temininden sonra, Moskof tüccarının mutlak emniyeti bahanesiyle, kaleye bir mikdar Moskof askeri yerleştirilmesini müteakıip kaleyi tamir etti, genişletti ve gerekli top, mühimmat ve cephane getirtilip yerleştirildi. M. 1670 (H. 1080) yılı gelinceye kadar, dostluk yoluyla adı geçen mirzada güven temin edip yavaş yavaş, sezdirmeden kaledeki asker mikdarını yirmi bine çıkardılar. Mirza, bunu farkeder etmez ne yapacağını bilemedi. Çe faide, mirzanın muhalefetine gittikçe karşı koydu ve idareyi elinden aldılar. Moskof'lar, böylece, hile ve hud'a ile kaleyi zapt ve mirzanın hükümranlığını kaldırdı ve yok ettiler. Can istroy adlı bir Felemenk seyyahı, o sıralarda oralardan geçerken bu mirzanın, Moskof Çarı'nın emriyle on beş bin askerle çapula gidip getirdikleri doyumu, adet üzre Terek'te haftada iki defa kurulan pazarlarda sattığını ve çarla mirzanın münasebetlerinin iyi olduğunu rivayet eder. Bu mirzanın adı Polad Mirza idi. Moskof'lar Knyaz Polad dediler. Polad Mırza'nın hareket serbestliğini kaldırdılar. Terek'teki halkı ve memleketini gaspettiler. Daha birçok vilâyet ve beylikleri, bazen mirzalarının rızalarıyla, bazen da cebirle ele geçirdiler. Doğu tarafında olan hanların ülkelerinin dörtte üçünü, savaşmadan ve çarpışmadan, tedriç ve teenni ile peyderpey zaptettiler. Tin Kazağı da, Moskof'ların hudutlarını genişletmek için asker toplayıp Çerkeş topraklarından sayılan yerleri, Moskof'ların gayri hukukî surette ve aşırı hile ile gasp etmesinde yardımcı oldu. Bu defa, Moskof Çariçesi'nin, Tatar Han'larının atalarından intikal eden ve halen hükümleri altında bulunan Çerkeş memleketine müdahaleye ve sokulmağa çalışması, onların âdetleri muktezasınca memleket gasbı düşüncesi ile fakat devletler hukukuna aykırı bir harekettir. Aşırı hırslı olduklarından ötedenberi başka memleketlere ateşle yürüyüp haksız olarak oralarını gasba çabalarlar. Evvelce gasbettiği yerlerden başka onun civarındaki Çerkeş arazıisinden olan yerlerde de isyan ve hıyanetlik yoluna -

20

-

gidiyorlar. Bolad Mırza'nın Moskof Çariçesi ile gizli münasebetleri ve verdiği temessük senedi ve hüccete itibar edilmesi doğru değildir. Han Hazretleri tarafından hüccet verilmeden ve OsmanlI Devleti'nin rıza ve tasdiki lâhik olmadan yalnız emanetçi olan bir mirzanın, emrindeki arazıiyi hıyanet ve baş kaldırarak gizlice verdiği senetle başkasına devretmesi hukuka aykırıdır.. Moskof Çarı'nın o havalileri, kuvvetine magruren zapteylemek sevdasıyla tasallutu kafiyen doğru değildir. Zira, Hazer Denizi'nden Kara Deniz'e kadar olan yerlerin, Çerkeş'lerin atalarından kalma mülkleri olduğunu doğu ve batı tarihleri yazmaktadır. Bu husus, ayrıca, hukuki vesikalar ve Defterhane-i mire kayıtlarıyla da sabittir. Bir yere emaneten hakim olan bir kimse, emanetindeki yeri, mülk sahibinin rızası olmadıkça, satmak veya rehnetmek yetkisine sahip değildir. Bu da göstermektedir ki, Çerkeş arazıisi, Kırım Han'ları tarafından Moskof'lara verilmemiş olduğu halde, mülk ve arazıide alâkası olmayan bir emanetçi hizmet adamı tarafından, efendisinin rızasını almadan, mülk sahibine isyan ve muhalefetle, hukuka aykırı olarak verdiği senetle Moskof'lara devredilmiştir. Moskof'ların, evvelce, hile ve tezviratla, anlaşmaya mugayir olarak gaspeylediği memleketten başka, bu defa da yeniden müdahale ve taarruzu, manasız ve boşuna bir harekettir. Zira, esasında haksız olan bir iş, ne kadar kitabına uydurulmağa- çalışılırsa çalışılsın, aslında hukuka aykırı olarak kalır. Bu gibi söz ve senetlerin bir milk için sahih sayılmadığını Moskof'lar da bilir. Kendi knyazları, memleketlerinin bir kısmını, Çar'ın rızası olmadan, Lehistan'a, İsveç'e veya Tatar Hanı'na teslim edip üstelik temessük ve hüccet de verse Çar'ın, bunu haber alır almaz, hemen o devletin üzerine sefer edeceğine şüphe yoktur. Zira, bu gibi hareketler, nakz-ı ahdi (anlaşmanın bozulmasını) mucib hallerdendir. Moskof'ların yukarıki uydurma iddiaları da nakz-ı ahdin ikrarından başka bir şey değildir. (s. 37) KIRIM HANI, KUBAN TATARI ve NOGAY TAİFESİ Nogay taifesi, doğuda Ergenekon Dağ'larından çıkan Gelüren adlı büyük nehrin boylarında konar-göçer bir halktır. Türk kavminden kol salan MoğolMoğolistan, Tatar-Tataristan tabir olunan sınıftandır. H. 100üncü senesinde, oradan, Deşt-i Kıpçak (Kıpçak Ovası)'na, Hazer Denizi yalılarına, geylâna dökülen Cayık (Yayık) ve Edil (Idil) Nehir'leri boylarına göçtüler. Buralarda yaylak ve kışlak tuttu; otlu ve sulu yerlerde yerleştiler. Deşt-i Kıpçak (Kıpçak Ovası), M. 1402 (H. 802)'de ikiye bölündü. İdil Suyu'nun doğusundaki kısım, Cuçi Han soyundan Zavolniç (Sibir) Hanlığı'na, batısında kalan kısım da Kırım Yarımadası'ndaki Kırım Hanlığı'na tabi olan aşiret ve kabilelere tahsıis edildi. Uygurca'da Tavri, Kırım demektir. Tatar'lardan ilk yerleşenler, Türk soyundan gelen As kabilesidir [1800'lerdeki haritalarda Kırım'da 3 tane As adlı köy vardır.] Bunlar, kendi padişahlarına baş kaldırdıklarından gelip buraya yerleşmişlerdir. Sonraları, Kırım tahtına oturan hanlardan biri, İdil'deki han ile memleketi bölüşür. Kabartay ve Çerkeş toprakları, Kömü Kalesi, Tin Suyu'nda olan Tin -

21

-

Kazağı, Azak Kalesi ve Özi tarafı Kırım Hanı'na tabi olarak kabul edildi. Bazıları da, Kazan, Üştük, Bulgar ve Hacı Tarhan taraflarına han olmuşlardı. Zamanla, Zavolniç Hanlığı, üç hanlığa ayrıldı. Biri Nogay'ın kendisi; ki Idil Suyu'nun doğusundadır. Kalan ikisi de Kazak, Kazan, Ejderhan ve doğu Bulgar arazıisinden ibarettir. Bu kabileler çokluk Tatar'dır. Kazan Hanlığı'nın batısında [doğusunda olacak.] ki bir yabanda sakin olan Kırgız ve sair Tatar kabileleri bunlardandır. Doğusunda, "ayırtık" yani samur ve kara tilki çıkan Sibir ve ibir vilâyetlerinin Tatar'ları ve Obı Nehri sahilinde oturan ve Üştük denen Tatar'lardan naşidir. Azak'la Zıyak Denizi ve Kuban Suyu arasında bulunan Çerkeş Ülkesi'nde, hanlar, bir mikdar Tatar, Nogaylı ve Kubanlı denen Nogay Tatarı iskân etmişlerdir. Bunlar, gayet cengâver ve dilâver bir taifedir. Lâkin, çoğu, halen Moskof'un kahrı altında takatsiz ve çaresiz kalmışlardır. Müslüman oldukları halde, kimse kurtarılmalarına himmet etmediğinden Moskof keferesinin boyunduruğunda bulunmaktadırlar. (s. 39) MOSKOF ve RUS ÜLKESİ iki yüz yıldanberi Rus ülkesine "Moskof" denilmektedir. Böyle denmesinin sebebi, "Moskova" şehrini başkent yapmış olmalarıdır. Tarihçilerin rivayetlerine göre, evvelce, doğuda Avayi adlı kabilenin hanlarından üç kardeş, kalabalık bir toplulukla batı tarafına giderler. Büyükleri "Rus", İkincisi "Leh", üçüncüsü de "Çeh" adı ile ma'ruftur. Herbiri, halkı ile gidip yerleştiği memlekete kendi ismini verir. Bundan sonra, Silezya, Moravya, eski Vandal'lar ve başka halklar, Nemçe ve Macar memleketleri kuruldu; kendi dillerine uygun olarak banlarının ismiyle anılırdı. Zamanla, saltanatlarına evlatlarını ortak ve hissedar ettiler. Bazısı, Hz. Isa'nın doğumundan çok evvel Bosna'yı, Hırvatistan'ı, İskavon, Paton, Erdel, Boğdan ve Eflak'ı, hatta Tisk Suyu'na kadar olan yerleri kabileleriyle iskân ettiler. Bulgar'lar da, İdil Suyu'nun iki sahilindeki eski Bulgar ülkesinden gelip M. 500'lerde Rum Eli'nin birçok yerlerini iskân ettiler. Bunlar Rus kabilesindendir. Bulgar'lar, Rum (Doğu Roma) devletinin en büyük düşmanı olup kayserlerle sekiz yüz sene durmadan savaşarak onları batacak dereceye getirdiler. Fakat, Cenâb-ı Bârî onlara rıza vermedi. O devletin fethini M. 1453 (H. 857)'de Fatih Sultan Mehmed Han'a müyesser kıldı. Sultan Mehmed, böylece, kayserlerin saltanatlarına tamamen malik oldu. Bu tarihten seksen sene evvel, Sultan Murad, Sırp Despotu ve Bulgar Kralı ile savaştığında onlara galip geldi. Lazar adlı despot helâk oldu; Marko adlı Bulgar Kralı ise kaçtı, bir daha görünmedi. Bunun üzerine bütün Bulgar'lar OsmanlI'ya tabi kılındı. Rus-ı Siyah (Kara Rus) ki, bugünkü Moskof ülkesidir. Daha evvelki zamanlarda birkaç beyliğe bölünmüş idi. Her biri müstakillen hükümran olup kimseye bağlanmak istemezdi. Bu, böyle devam ederken Cengiz Han'ın oğlu Cuçi Han, bütün Rus ülkesini fethettikten sonra, bu beyler, büyük haraç vermek şartıyla, memleketlerinde hükümran bırakıldı. Bu beylerden biri, sözleşilen ve taahhüt olunan cizyeleri diğer beylerden toplayıp sene başında tek elden ödemek üzre mümtaz kılındı, ilhan tarafından cizyelerin tahsıili için -

22

-

sene başlarında memuren gönderilen elçiye bunların geciktirilmeden ödenmesi hususu sağlama bağlandı. Buna göre, Tatar Han'larının elçisi Moskova şehrine vasıl olduğunda, Rus Beyi, Novgorod adlı kaleden adı geçen şehrin kapısına kadar elçiyi karşılamağa çıkıp altun veya saf gümüşten işlenmiş şekerli süt dolu tası, elçiye sunardı. Kulluk merasimini böylece göstererek elçinin ineceği konağa kadar atının yanında başı açık olarak yürürdü. Elçi, cizyeyi tamamen tahsil edip dönünceye kadar bütün Moskof Bey'lerinin hükümetleri tatıil edilirdi. Han namına elçi icray-ı hükümet ederdi. Elçilerin cizye tahsıiline gelmeleri sırasında bu hakaretin sebebi, cizyelerin sür'atle ödenip hakaret ve rezaletten biran evvel kurtulunmasnı temindir. Bu suretle, cizyelerin kısa bir müddette gecikmeden tamamen ödenmesini müteakıip elçinin geri dönüşünde de Moskof Çarı, yukarıda yazıldığı gibi, sarayından şehir kapısına kadar, elçinin atının yanında, başı açık ve yayan, rezalet ve sefalet içinde yürürdü. Bazı tarihçiler rivayet ederler ki, elçi, altun veya gümüş tasla verilen sütü içerken atının kılı veya yelesi üzerine dökülen sütü, Moskof Çarı diliyle yalamağa mecburdu. Tatar taifesi, M. 1500 (H. 905) tarihine kadar Rus kavmini öyle hakıir görürdü ki, onları kat'ıyen adam yerine koymayıp hayvanattan sayardı. Tatar taifesiyle Moskof kavminin bu tarihe kadarki münasebetleri böyleydi. Moskof'ların, Tatar'lara haraç ödeyen reayası olduğu herkesçe bilinmektedir. Rus'lar, Tatar'lar karşısında aciz ve boyun eğmiş iken nihayet hile ve hud'a yoluna sapıp ilk fırsatta Cuçi Han'ın saltanatını mahvettikten sonra Tatar Taifesi üzerine gidecekti. Fakat, Devlet-i Aliyye-i ebedkararın onlar üzerinde himaye ve sıyaneti vardı. Moskof keferesini, Kara Deniz'den koğmak ve uzak tutmak, Osmanlı Devleti'nin en mühim işlerindendi. Bundan başka, himayeleri altındaki Tatar taifesi, kendi ihtimamlarında olduğundan Moskof keferesinin isteği olan kötü niyetine erişemediğine şüphe yoktur. Zira, Moskof'ların Tatar Devleti'ni yıkarak bütün Cuçi Han Devleti'ne nail olmaktan ve Kara Deniz'e yaklaşmaktan gayri murad ve meramları yoktur. Yukarıda zikredildiği üzre, Rus, Leh ve Çeh adlı üç kardeş, Rus, Leh ve Çeh devletlerini kurdular. Rus'un soyundan olan İgor ve Rodrik uzun müddet saltanat ve hükümranlıktan sonra, Rodrik'in oğlu İstvarslas onun yerine geçti. Saltanatı sırasında devletini genişletti. Sonra, saltanat oğlu Vladimir'e intikal etti; zamanında Moskof adı ile anılan her yeri hükümranlığına aldı. M. 987 (H. 376)'de Hıristiyanlığı kabul etti; Kayser-i Rum (Doğu Roma İmparatorumun Hanna adlı kızıyla evlendi. Zevcesinin tavsiyesi üzerine "Ulu Bey" ve "Ak Bey" diye tesmiye olundu. Ölüm döşeğindeyken, memleketi oğulları arasında bölüştürdü. Böylece, Moskof ülkesi, birkaç beylik itibar olundu. "Ulu Beylik" denen bölümü büyük oğluna verdi. Ulu Bey'in ölümünden sonra memleketin bölünmesinden başka çocukları arasında nifak ve düşmanlık ortaya çıktı. Bu düşmanlık, aralarında iki yüz sene kadar savaşı ve boğuşmayı mucib oldu. Nihayet M. 1210 (H. 606)'da doğudan Tatar Han'ları gelip memleketi zaptettiler; ve yukarda açıklandığı üzere, halkı haraca bağladı, bunun da her sene belli vakıitlerde tam olarak ödenmesini taahhüd ettirdiler. Bu durum, M.

-

23

-

1500'e kadar devam etti. Kör İvan bin Vasil, evvelce bölünmüş olan topraklarda akrabası olan Beyleri, tamamen kahr ve mahvedip ortadan kaldırdı, memleketlerini zaptetti, eskisi gibi bir araya getirip hükümranlığına aldı. Ülkenin tamamına malik olduktan sonra, umum Rus Devleti'nin hükümdarı oldu. Tatar taifesinden Kıpçak Han'larına her sene veregeldikleri cizyenin ödenmesine karşı gelmeğe başladı. Öldü, yerine, M. 1504 (H. 909)'de oğlu Vasil Gavril geçti. Lehistan'ın bazı vilâyetlerini ele geçirmeğe başladı. Ülkesini genişletti. Poltava mülhakatından "Pelsko" adlı şehri ve diğer kale ve kasabaları ele geçirdi; kuvvet ve kudreti arttı. "Çar" unvanını ilk defa, Vasil Gavril kullanmıştır. "Çar" kelimesi, "çasar" kelimesine yakın olduktan başka, Rum Kayserlerinin isimlerindendir. "Çar" unvanını almasıyla aşırı gururlanan Vasil Gavril, her yıl Kazan Han'larına veregeldikleri cizyeye karşı çıkmış ve onlarla savaşa girişmiştir. Kazan Ordusu galip gelince, cizyelerini eskisi gibi ödemeleri şartıyla yeniden sulha talip oldu. Ancak, cizyenin çabucak ödenmesini temin için tesbit edilen, hakareti mucib, usuller hususunda çok çetin konuşmalardan sonra, çar sarayının kapısı önüne bir sütun dikilmesine ve bunun tepesine hanların bir kalpağı koyulup, saraya girip çıkan, avamdan, a'yândan veya çar, kim olursa olsun, kalpağa karşı bir kere başını açıp eğilir gibi hareket ederek kalpağa ta'zıim ve tekrim eylemeleri şartıyla sulh akdolundu. Bu merasim, bir müddet tatbik olundu. Lâkin, bu hakaret şekli, çasar-ı murdara büyük üzüntü vermekteydi. M. 1533 (H. 939)'de bu çar öldü. Yerine oğlu ivan Vasileviç geçti. Sert ve inatçı bir mel'un olan i. Vasileviç, gelen Tatar elçilerinin kendilerine rezaletle muamelelerini bir türlü hazım ve bunlara tahammül edemiyordu. Nice hile, hud'a ve yakışıksız yollarla Tatar'lar üzerine yürüdü. Tatar'lar bu sefer muzaffer değil münhezim oldular. Sonra, Moskof, kendini takviye edip Kırgız Nogayı üzerine sefer etti, orasını da zaptetti. Daha sonra, Kazan üzerine vardı, oradan Ejderhan ve Bulgar ülkelerini zapt ve gaspetti. Bu memleketler, o zamandanberi Moskof'ların elindedir. İvan Vasileviç, Lehistan'dan da birçok yerler zaptetmiş ve ülkesini, babası zamanındakine göre birkaç kat büyüttükten sonra M. 1584 (H. 992)'de ölmüş, yerine oğlu Todor çasar olmuştur. Boris Godun adlı büyük mirahur, evvelce, bu Todor'un kızkardeşiyle evlenmiş ve çasar hanedanına yakınlık tesis etmişti. Kayınpederi ölüp çarlık oğlu Vasil'e intikal edince "Todori'nin Dimitri adındaki ve 9 yaşındaki kardeşini bir yoluyla helâk edebilirsem çarlığı kolaylıkla elde edebilirdim." diye düşünen mirahur Boris Godun, çarlık sevdasına düşüp güvendiği adamlarına gizlice büyük taahhütlerle talim ve tenbihlerde bulundu. Dimitri'nin oturduğu saray, derin uyku sırasında, yer yer ateşe verildi; Dimitri, bütün adamları ve tevabii ile yanıp helâk oldu. Boris Godun, bu sırrın yayılmasını önlemek için, tutuşturma ve yakma işinde vazifelendirdiği kişilerin hepsini hemen kati ve yok etti. Çar Todori'nin çocuğu yoktu. Godun, nihayet onu da zehirlemek suretiyle ortadan kaldırdı ve kendisi çar oldu. Böylece, Çar Dorik ve Igor'un zürriyeti -

24

-

kesilmiş oldu; çarlığı Boris Godun zaptetti. Uzun müddet icray-ı hükümet etti. Fakat, bir müddet sonra, sarayı yanan çasarzade Dimitri olduğu ve "Sarayımda çıkan yangında kurtulmuştum." iddiasıyla ortaya çıkan bir Rum oğlanı, bütün Moskof'ları buna inandırdı. Hepsi, kendisine tabi, muti ve münkad oldular; ister istemez çarlığa geçti. Moskof halkı, Boris Godun'dan yüz çevirdi; o da hiçbir şey yapamadığından zehir içerek intihar etti. Dimitri, bir müddet çarlık etti. Moskof'lar arasına ayrılık düştü, ikiye bölünüp biribirleriyle çarpıştılar. M. 1613 (H. 1022)'de Çar Dimitri'yi zorbalıkla katlettiler. Moskof Beylerinden Mikel Romanof, çok muteber bir kişi olduğundan, cümlenin rey ve kararı ile onu çar intihap ve nasbeylediler. Prut nehri sahilinde mağlup olan Koca Petro Deli Kral dedikleri Moskof Çarı, halen Çariçe (?) mezbur Mikel Romanof'un zürriyetinden gelirler, işbu Mikel Todoroviç'e, M. 1645 (H. 1055) senesinde dördüncü oğlu Aleksi Makloviç halef oldu ve M. 1672'de vefat etti. Yerine büyük oğlu geçti. Çarlığı sırasında, Rum Papası'nın (Doğu Roma "İstanbul" Patriği'nin) âyinlerini kendi devletinde tatbik etme niyeti olduğu düşüncesiyle, knyazlarla papaslar M. 1682 (H.1082)'de çarı zehirleyip öldürdüler. Yerine on yaşındaki oğlu Petro geçti. Güdük ve zayıf olan ağabeyi Fedor, çarlığa lâyık görülmeyerek hapsedildi. Kız kardeşi "Eğer Fedor, çar olursa, devletten bana da hisse düşer." düşüncesiyle Moskof Devleti'nde hepsinden mu'teber ve gümrah olan İsterliç adlı tavaif askerini organize ve tahrik ederek M. 1682 senesi Mayısının 15. günü çar sarayını bastı. Kardeşinin çarlıktan mahrum ve hapsedilmesine sebep olan beyleri araştırdı, sarayda bulduklarını pençerelerden dışarı fırlatıp attırdı. Petro'nun odasındakilerden bazılarını öldürttü. O gün ta akşama kadar çok kişiyi yok ettiler. Sonra da Fedor'u hapisten çıkarıp çasar nasbeylediler. Fedor ölünceye kadar, kız kardeşiyle birlikte çasarlık etti. Fedor'un vefatıyla yerine Petro Çasar oldu, isterliç askerinden intikam almak için bu teşkilâtı kaldırmağa karar verdi. Çaresini düşünerek nihayet, Frengistan tertibi üzre muallem asker organize etti. Elli binden fazla İsterliç askerini öldürttü; bu eski askerî teşkilâtı tamamen mahvedip kaldırdı, iki yüz bin talim görmüş asker yetiştirdi. Piyade ve süvariyi nizam altına aldı. Halen, bu kavim, sınırdaş ve komşularına mukavemet edecek hale gelmiştir. Bugüne bugün hudutlarda gezerler. (s. 50) DAĞISTAN HALKI Burada oturanlar, başlı başına hür ve iyice yerleşmiş olup hiçbir devlete bağlılık ve meyilleri yoktur. Bu bölgede oturanlar hakkında eski tarih kitaplarında mufassal bilgi vardır. Ülkelerinin adı "Albanya", aşiretlerininki de "Albanî"dir. Sonraları "Masacet" de denilmiştir. Bu taife, "Ardişir" silsilesinin en büyük rüknü ve cengâver askeridir. Bunların yardımıyla Horasan topraklarının teshirinden dolayı Rum Devleti'nin en büyük düşmanlarıdırlar. Cengiz Han, tamamen Acem'lerin sakin olduğu İran'ı fethettikten sonra -

25

-

Deşt-i Kıpçak ile Moskof ülkesini de zaptetmek istedi. Fakat, bunun, Demir Kapu derbendini almadan mümkün olamayacağını anladığından deniz dalgası gibi muazzam Tatar ordusu ile Demir Kapu derbendine yürüdü. Kan dökerek cenge giriştiğinden halk mukavemete kalktı. Cengiz Han, orada oturanları kılıçtan geçirdi. Yerlerine Tatar'ları yerleştirdi. Büyük oğlu Cuçi Han'ı da başlarına padişah nasbetti. Aradan yüz sene kadar geçtikten sonra, Timurlenk, bu derbend üzerine gelip burasını savaşla aldı. Cuçi Han elindeki yerlerin hepsini, kendisine müntesip olanlardan Takameyyit Han'a teslim ve zapt u raptını ona emanet etti. Aradan biraz zaman geçtikten sonra, Takameyyit adlı başbuğ isyan etti. Timurlenk, Tebriz ve Şirvan'ın teshiri ile meşgul olduğundan gönderdiği mahdut asker münhezim oldu. Şirvan ve Tebriz'i fethettikten, Gürcistan'da hükümran olanlarla mukatele, Dağıstan ve Kırım Hanı (?) ile muharebe edip galip geldikten sonra Takameyyit'i yakaladı, hal'etti, yerine güvendiği birini han nasbeyledi. Tebriz, Geylân ve bazı Acem tçpraklarına oğlu Mirza Miran'ı şah nasbetti. Demir Kapu ve Dağıstan'ı, kendi devletine ilhak eyledi. Bir müddet idare ettikten sonra, Miran Şah oğlu Ebu Bekir Şah, zikredilen ülkeye el koydu; sülâlesi bir müddet o havaliyi idare etti. Sonra, Akkoyunlu ve Karakoyunlu Türkmen aşiretleri ortaya çıktı. Zikredilen eyaleti Timurlenk neslinden tamamen kurtarıp istiklalini temin etmişlerdir. Eski tarihlerdeki kaytlere göre, bundan sonra, Timur sülalesi bu diyarlara talip olmamıştır. Cengiz Han neslinden bir han hükümran olagelmiştir. Aralarında "Şamhal" unvanı ile han naspetmişlerdir. Cengiz Sultanlarının soyundandır diye yalan söylendiği herkesçe malumdur. Timurlenk neslinin sona ermesindenberi Şirvan ve Acem memleketine bazı düşmanlar saldırmış ve buralarını yağma ve tarac etmişledir. Bunlara hiç kimse saldırmamış ve düşmanlık göstermemiştir. Bunlar da müstakıillen ve serbestçe hareket etmiş, hiçbir devlete meyil ve iltica etmemişlerdir. III. Murad Han zamanında Acem (İran) Şahı Muhammed Hudavendi Şah hulûs ve istikametten saptığından, peşiman ettirmek ve haddini bildirmek için, vezir-i azam Mustafa Paşa Serasker tayin edilerek pek çok askerle o taraflara gönderildi. Osman Paşa, Şamahı ile Bakû'yu aldı. Şamhaiın kızı ile evlendi. Derbend Kalesi'ni yine Şamhal'ın idaresinde bıraktı. Lezgiler, paşayı hazmedemediler. Söylenerek, kızgınlıklarını izhar ederek şamhalı üzdü ve kırdılar. Kafalarında Osman Paşa'ya suikasd yapmayı tasarlıyorlardı. Şamhaiın kızı, bundan haberdar olup kocasına bildirdi ve uyanık davranmasını söyledi. Paşayı ziyafete davet ettiler; gitti. Yemek sırasında çakır keyf hale gelince tatlı sözler konuşulmağa başlandı. Emellerinin husulüne az kalmıştı. Tam bu sırada Paşa, fırsatı ganimet bilerek Şamhal'ı ve adamlarını perişan ve darma dağınık etti. Dağıstanlılar, adetleri üzre, aralarında yeni bir Şamhal nasbettiler. Oralarda savaş ve kıital olduğundan halk düşkün ve malî müzayaka içindeydi. Bunu gözönüne alarak Osman Paşa'yla beş maddelik bir sulhname akdettiler: -

26

-

1- Osmanlı Devleti himayesine sığınılmıştır. Cuma günleri hutbede Osmanlı Padişahı'nın ismi okunacaktır. 2- Osmanlı Devleti ile İran arasında harp çıkarsa, topraklarından, Osmanlı askeri ve Adil Giray Sultan ile Osmanlı canibinden olmak üzre otuz bin Tatar askeri geçip Osman Paşa'ya iltihak edebilecektir. 3- Eski adet ve kanunlarına göre, aralarında han nasbına kimse müdahale etmeyecektir. Padişah, murad ettiği takdirde, hanlarına, tuğ, kılıç, kaftan ve hil'at gönderecek, etmezse göndermeyecektir. 4- Osmanlı Devleti'ne yapılacak ihracat ve ithalatta mallardan gümrük, baç, resim ve saire alınmayacaktrr. 5- İran'a sefer olduğunda, l-i Osman tarafından gönderilecek Tatar askeri topraklarından geçerken, silah, tüfenk ve zahireleri OsmanlI'lar tarafından verilmek suretiyle, bunlara refakat ve yardım edilecektir. Böylece ittifak ve ahd-i misak olunmuştur. Bu anlaşmayı, İran'dan firar eden eski Halep valisi Vezir Maksud Paşa yazmıştır. Adil Giray Sultan'ın otuz bin Tatar askeri ile Dağıstan'dan geçmiş olması ve Dağıstanlı'ların hizmet ve yardımı ile Osman Paşa tarafına varmış olması, anlaşmanın tatbik edildiğine ve tahakkuk ettiğine delildir. Bundan sonra, Osman Paşa, Padişah tarafından İstanbul'a çağırılır. İstanbul’a yaklaştığı duyulduğunda, Padişah, devlet ricaline tam merasimle istikbal etmelerini emreder. Büyük merasimle geldiğinde vezir-i azamlık tevcih olunmuştur. Eski vezir, Padişah’ın damadı, Çavuşbaşı Mehmed Paşa, Kadıköyü'ne iclâ olunmuştur. Osmanlı, Hazer Denizi sahillerinde fethettiği topraklardan askerini çekerek buraları terk ettikten sonra, Şah II. Abbas yağma etmek ve zarar vermek için uzun zaman Dağıstan, Gürcistan ve Şirvan taraflarına geldi. Bu İran Şahı, Dağıstan ümerasına, her sene birkaç hil'at, askerlerine kaba çuha ve bir mikdar hazine vermek, düşmanlarını topraklarından geçirmemek şartları ile Dağıstanlı'larla anlaşma yaptı. O zamandanberi aralarında serbestçe Şamhal nasb ve âmirlerine itaat ve inkıyad eylemektedirler. İranlı'lara düşman zuhurunda yardım etmezlerdi. Yazıldığı gibi, İran tarafından yıllık çuha, hil'at ve akçe gönderilmek üzre, İran'ın etrafını ve bazı vilayelerini yağma ederlerdi. Dağıstan halkı, bilhassa Şah Abbas'tan sonra İran topraklarını mükerreren yağma etmişlerdir. Agvanî Mîr Üveys oğlu Mîr Mahmud isminde biri ortaya çıkıp Şah Hüseyin'i darma dağınık etti. İran topraklarını istilâsı sırasında Dağıstanlılar, Şirvan ve Şamahi eyaletlerine girdi. Oradaki Rus bezirganlarını öldürdüler. "Mu'tad olan caizemizi almadık." bahanesiyle pek çok mallarını yağma ve müsadere ettiler. Yukarıda bahsolunduğu üzre İran'da vaki değişiklikten evvelki gibi, gene, müstakil hareketle, şamhala ve amirlerinin emirlerine uyarak hareket ettiler. Yalınız bu taraftan korkuları olmayıp hutbede Acem'in adını okudular. Acem, bunlardan çekinirdi. ■Bu yazılarda ortaya atılan hususlar, muteber tarihlerden alınmış, o taraflardan geçen, oralara girip çıkanlardan alınan haberlere ve yapılan soruşturmalara dayanılarak yazılmıştır. Basılı tarih kitaplarından başka, -

27

-

elyazması günlük vekayinamelerden de alınmıştır. Dobre Venedikli Gadro Terani, H. 1133 senesinde Moskof'ların hizmetindeyken, çar tarafından elçilikle, Dağıstan yolundan gitmek üzre, Özbek'ler ülkesine gönderildi. Dağıstan'a geldiğinde kendisini yakalayıp hapse attılar. Orada bir sene kaldı. Şaşırdı kaldı. Kendi nefsini korumak ve kurtarmak için Dağıstan ricali ile musalaha yollu bir muahede ile canını kurtardı. Bu zat, "Bunlar, Moskof'a sığınmak ve itaat etmekten sarf-ı nazar, Moskof Devleti'ne Dağıstanlı'dan daha düşman halk yoktur." der. Oradan geçen akıllı kişiler, Dağıstan halkının hürriyet ile kaynaşmış ve hiçbir devlete bağlılık ve yakınlıkları olmamasının sebeplerini şöyle söylüyorlar: "Bunların ülkeleri, yüksek, sivri, şahika, şamha, taşlık ve koruyucu dağlık yerler olduğundan gerek Acem ve gerekse Moskof'lardan endişe ve korkuları yoktur. Şamhallarını, mirzalarını, kasaba ve iskân edilmiş yerlerdeki hakimleri kendileri müstakillen tayin ederler. Şamhalın hüküm ve kararlarına itaat ederler." Şamhalın hükümet mahalli olan vilâyete "Boynak" derler. Bir yolcu İran'a yola çıkıp Revan şehrine vardığında bu şehrin hakimi olan dizdarla yemek yerken, dizdar, misafire, "Hazer Denizi'nin kuzeyi büyük bir memlekettir ve Moskof hudududur. Halkı Acem Şahı'na inkıyad gösterir. Ama, bunlar, Acem Şahı'nın gönderdiği emirlere ekseriyetle itaat etmezler; şah da göz yumar. Çünki, bu ülkenin halkı dağlı ve sert tabiatlı olarak tanınır. Ülkelerine asker gönderilmesi güçtür. Haklarından gelinmesi mutasavver ve mümkün değildir. Onun için hatalarından tegafül edilir ve bunlara müsamaha olunur. Bu sebeple, hür ve hayatlarından memnundurlar." der. Yazıldığı gibi, Dağıstan, Moskof hududunun içinde değil dışında olduğu için Moskof Devleti'nin Dağıstan'da alakası olmaması icap eder. H. 1136 senesinde Tahmasp ile Moskof'lar arasında yapılan musalahanın ikinci maddesinde, Hazer Denizi kıyısındaki Derbend Kalesi, Bakû ve o havalideki Geylan, Mazenderan ve Esterabad ilelebed temlik edilmiştir. Moskof'un, Dağıstan'da herhangi bir şekilde cüz'î bir alakası olsaydı, bu husus, Acem Şahı ile yaptıkları bu musalahada açıkça belirtilirdi. Muteber tarihlerden ve sahih vesikalardan, Dağıstan halkının, eskidenberi, hiçbir devlete ilticaları olmadığı, yalınız Tatar Han'larının hükmü altında oldukları anlaşılmaktadır. Sonra Timurlenk soyu hakim oldu. Onun nesli kesilince Akkoyunlu ve Karakoyunlu'ların idaresine geçtiler. Bunlar da bertaraf olduktan sonra, hürriyet ve istiklalleri devam etti. Halen, OsmanlI Devleti'ne sığınmış ve onun himayesine kabul edilmişlerdir. Dağıstanlılar, ilticalarının Devlet-i Aliyye tarafından kabul buyurulacağım bilseydiler, bunu iki yüz sene evvel tahakkuk ettirirlerdi. (s. 59) CENGİZ HAN Cengiz Han, H. 610 (M. 1201)'da Çin memleketinden çıkarak altı senede Maveraünnehir, İran, Alan ve Türkistan ülkelerini peyderpey berbad, H. 617 (M. 1203)'de Semerkand, Buhara, Huzistan ve Gürcistan taraflarını, H. 621 (M. 1207)'de Rus memleketlerini yağma, talan, halklarını sürekli katlederek -

28

-

birçok ülkeyi zaptetti. Ölümünden sonra şehzadeler arasında taht kavgası çıkmaması için, memleketi, daha hayattayken, Cuçi Han, Çağatay Han, Oktay Han ve Tuh Han adlarındaki dört oğluna taksim etti. Deşt-i Kıpçak, Harezm ve sair yerleri Cuçi Han'a; Ceyhun Nehri'nin öte tarafındaki yerleri Çağatay Han'a; İran ve Turan tarafını Tuh Han'a; Cengiz'in tahtı bulunan Büyük Orda yani Ordu Baliğ ve Han Baliğ denen şehirlerle Türkistan, Moğolistan, Çin ve Doğu Maçin ülkelerini, başkent Pekin Şehri ile Doğu Denizi'nde bulunan ülkeler ve Etyal Boğazı'nı Oktay Han'a verdi. Böylece dördünü de saltanattan hissedar kıldı. Bu dört sultanın ve onların yerlerine geçenlerin durumları, Timur'un ortaya çıkıp bunlara galip gelerek Moğol Hanı isminin ortadan kalktığı zamana kadar, Küçük Tataristan ülkesi Kırım'ın Cengiz soyundan olan ve babadan oğula geçen hanlarının, Ceyhun Nehri'nin öte tarafında icray-ı hükümet eden Özbek Han'larının tarz ve tavırları hulâsaten yazlmıştır. (s. 60) CUÇİ HAN bin CENGİZ HAN Cuçi adlı han, çok şeci' ve bahadır idi. Moskof ülkesini ve Büyük Tataristan'ı bahadırlığıyla fethetmiş ve oralara padişah olmuştu. Halen Küçük Tataristan denen Kırım Devleti'nin hanları, Cuçi Han'ın soyundandır. "Cuçi" Tatarcada "Hoş geldi misafir" demektir. Bu ismin koyuluşunun sebebi şudur: Merkid kabilesi, Cengiz Han'ın ordusunu ansızın basıp talana fırsat bulup yağma eylediği sırada Cengiz Han'ın hamile olan karısını da esir alarak Ongı adlı hanlarına gönderirler. Han, büyük hürmetlerle tekrar Cengiz Han'a yollar. Bebek, yolda dünyaya geldiğinde, bu münasebetle, "Cuçi" adı verilir. Bir adı da "Tuşı"dır. Bülûga erdiğinde savaşa meylinin ziyade olduğu görüldü. Babası Cengiz Han'la evvelâ Karizma seferine katıldı. Yaksart Suyu'nun kıyısındaki Cünd şehri, bizzat onun himmet ve gayreti ile alınmıştır. Şecaat ve ciddiyeti, savaştaki uyanık tavırlarından dolayı, Cengiz Han gayet memnun oldu. Cuçi Han'ın düşünce ve planıyla birçok memleket alındı. Kendisine Deşt-i Kıpçak padişahlığı ve Türkistan memleketi hanlığı verildi. Bunlara nizam verip bir nice zaman hükümranlıktan sonra H. 624 (M. 1210)'de, babası Cengiz Han'ın vefatından altı ay evvel vefat etti. Deşt-i Kıpçak tahtında Cuçi Han neslinden elli sekiz han hükümran olmuştur. Cuçi Han'ın vefatı üzerine Kıpçak tahtına oğlu Batu Han geçti. Cuçi Han'dan başlayan Kıpçak Devleti'nde Batu, ikinci han olmuştur. Batu Han, mert ve gayyur idi. Özi Suyu'nu geçip Lehistan'ı fetih ve talan, Macar ve Erdel Krallıkları ile Buğdan ve Eflak vilayetlerini yağma etti. Çek ve Macar kralları ve Nemçe ile savaştı; hepsini yendi. Birçok ülkeyi hükümranlığı altına aldı. Kostantaniye şehrini dahi muhasara ve fethetmek düşüncesindeydi. Fakat, H. 654 (M. 1240)'de öldü. Batu Han, yani Sayın Han, gayet cömert, kerem ve ihsan sahibi idi. Sayısız fetihleri vardır. Saraycık beldesinde idil Nehri'nin doğusunda saraylar kurdurdu. Saraycık büyük bir şehir oldu. Tatarlar bu şehre, Sayın Han'ın Altun Tahtı derler. Batu Han'ın hükümranlığı zamanında, Rus ve Moskof, Leh ve Çek memleketleri haraçlarını getirip onun -

29

-

hâzinesine teslim ederlerdi. Sayın Han vefat ettikten sonra yerine kardeşi Berke Han geçti. Cengiz Han soyundan din-i Muhammedîyi ve şeriat-i Ahmediye'yi ilk icra ettiren odur. Menkıbesi Mufassalat'ta yazılıdır. Berke Han, kardeşi Batu Han'ın düşündüğü üzre, Kostantaniyye şehrine gelip etrafını talan etti; onlardan üç sene haraç aldı. Rumeli'yi dahi itaata getirdi. Deşt-i Kıpçak taraflarına gitti. Memleket işi ile meşgul amcazadesi Helâgû Han, Bağdad'ı katliâm ettiğinde, H. 666 senesi esnalarında onunla büyük savaşlarda bulundu ve onu münhezim etti. On sene saltanat sürdü. H. 675 (M. 1252)'de öldü. Yerine, Tüde Mingi bin Doğan bin Sayın bin Cuçi bin Cengiz Han tahta getirildi. 18 sene hanlık etti. Sonra, aklını kaybedip divanece ve delice hareketlerde bulunduğu görülerek azledildi. Kardeşi Mönge Temür bin Doğan bin Sayın Han tahta geçti. Tatarlar, ona, Mengü Temür Kölünlük Han derlerdi. 13 sene adaletle hanlık etti. Yirmi yaşındaki oğlu Toktaga, han oldu. Doksan yaşında vefat etti. Kardeşi Tuğrul oğlu Özbek, müçen (maymun) yılında han oldu. Bütün Türkistan ve Tataristan'ı müslüman kıldı. Özbek Han vefat edince, saltanat, oğlu Canı Bek Mahmut Sultan'a geçti. Yirmi yıl hanlık etti. Şirvan ve Şamahi'yi fethetti. Oğlu Berdi Bek'i, Tebriz'e han ve hakim tayin etti. Melek Ishırak bin Çoban'ın, Acem Şahı Ebu Said Han'ın ülkesine dahil olan Azerbaycan'ı gasbettiğini işittiğinde sayısız askerle Derbend Boğazı'ndan geçip Tebriz'e vardı. Orasını fethetti; Melek Eşrefi yenip memleketini zaptetti; hâzinesine el koydu. Oğlu Berdi Bek'i Tebriz'e bırakıp Deşt-i Kıpçak'a döndü. H. 657'de vefat eyledi. Dokuzuncu, Berdi Bek Han bin Canı Bek Han, babasının ölümünü işitir işitmez Tebriz'den Deşt-i Kıpçak'a geldi, iki sene sonra o da öldü. Sayın Hanın şehzadeleri olmadığından Şeyban Han neslinden Hızır Sultan bin Mangatay han oldu. Ondan sonra Kara Nogay Han oldu. Sonra da Bazarcı Han oldu. Barut adında bir oğlu vardı. Babasını öldürüp hanlığa geçti. Sonra onu da öldürdüler. Yerine Tuğlu Temür geçti. Ondan sonra Barık oğlu Rus han oldu. Uzun süre hanlık etti. Kendisi ile ihtilafa düştüğünden Toktamış Han'la birçok savaşlarda bulundu. H. 770'de vefat etti. Edigü Bek'in kuvveti sayesinde Kutluk Boğa bin Kırım, han oldu. O da öldü. Yerine, Temür Melek Han bin Kırım Han geçti. Sonra sırayla, Tokay, Şahi Bek, Müyesser, Murad Koca, Bolad Han bin Şadyı Bek, Temür bin Temür Kutluk, Celaleddin Han bin Toktamış, Kerim Berdi bin Toktamış, Köpek Han bin Toktamış, Cebbar Berdi Han bin Toktamış, Kadir Berdi Han bin Toktamış, Seyd Ahmed Han bin Cebbar Berdi, Derviş Han bin Elçi, Ulug Muhammed Han bin Haşan, Devlet Berdi Han bin Taş Temür, Keldiş, Huday Berdi, Bay Keldi, Burak, Nur Devlet, han oldu. Sonra, Hacı Giray bin Gıyaseddin Sultan, han oldu. H. 880 senesinde vefat etti. On iki şehzadesi, hanlık hususunda ihtilafa düşüp mücadele etti ve biribirlerini katlettiler. Bir ayda tahta iki han -

30

-

geçti. Memleket çok harap oldu. Atalarına haraç ödeyen Ceneviz keferesi bile baş kaldırıp itaattan çıktı. Altı ay tahtta kaldığı halde kardeşlerine karşı mukavemete kudreti olmadığından bir fırsat bulup firar eden Mengli Giray Han bin Hacı Giray Han, Şirin Kabilesi'nin beyi Emenek Bey'e dahil olur. O da Kefe Tekfuru ile eski dostluğuna güvenerek Mengli Giray Han'ı ona teslim eder. O da büyük ikramda bulunup iskele üstündeki Ballot adlı sarayı hana bahşeder. Hanlara mahsus tarak damgayı, kendisi ile babası Hacı Giray Han'ın isimlerini, dik dörtgen bir mermer taşın üzerine tahrir ve nakşettirip sarayın dıvarına yerleştirtir. Kırım tahtına getirilmeğe uygun bir sultan bulunmadığından Emenek Bey gelip tekfurdan Mengli Giray Han'ı istedi. Vermemekte ısrar ettiler. Beyler, ittifakla karar vererek Kostantaniye fatihi Sultan Mehmed Han'a durumu arzettiler. O da Gedik Ahmed Paşa'yı iki yüz kadar gemi ile Kefe'ye gönderip kaleyi küffardan aldıktan sonra Mengli Giray bulunarak İstanbul'a götürüldü. Padişahla görüştüler. Aynı sene içinde tabii ve alem vererek Kırım'a gönderdi, tahta iclâs ettirdi. Kırım Han'larından Osmanlı Padişah'larına ilk bi'at eden Mengli Giray Han'dır. Cengiz Han'danberi Kırım tahtına kırk iki han cülus etmiştir. Mengli Giray H. 920'de vefat etti. Yerine oğlu Muhammed Giray geçti. Ejderhan'da şehid olunca tahta, oğlu Gazi Giray cülûs etti. Altı ay sonra hal'olundu. Saadet Giray Han bin Mengli Giray, han oldu. Muhammed Giray'ın oğlu İslam Giray baş kaldırdı. Saadet Giray'ın gücü olmadığından İstanbul'a gitti. İslam Giray, iki sene tegallübane hanlık etti. H. 920'de azledildi. Yerine Sahip Giray Han oldu. Yirmi iki sene hanlık etti. İkinci Sultan Selim devrinde, H. 960'da, Moskof'lar, Deşt-i Kıpçak mülhakatından İdil Suyu sahilindeki Ejderhan'ın kuzeyinde bulunan Kazan şehrini zaptettiler. Sahip Giray'dan sonra, Devlet Giray bin Mübarek Giray Sultan bin Mengli Giray Han, han oldu. Halen Kırım'daki hanların atası budur. Onunçün "ebülhavakıin=hakanların atası" derler. İşbu Mübarek Giray Sultan, Yavuz Sultan Selim Han ile Şam-ı Şerifin fethini müteakıip Mısır-Kahire'ye vardıktan sonra Mısır'ın kale kapısında Arap askeri ile savaşırken şehid olmuştu. Yirmi yedi sene hanlık makamında bulunduktan sonra vefat eylediler. Oğlu Semin Mehmed Giray han oldu. Azledilince yerine İslam Giray geçti. Sonra, sırasıyla, Saadet Giray bin Muhammed Giray, Gazi Giray, kardeşi Fetih Giray, onu takıibben de yeniden Gazi Giray, han oldu, lim, şair ve musikıi üstadı bir zat olduğundan, Padişah-ı lempenah Hazretleri, Han Hazretleri'nin nafakasını günde otuz üç kuruşa çıkardı. Ayrıca birçok* da ihsanda bulunmuştur. Han da Acem seferinde Padişah Hazretleri'ne sıdk ile, hulûs ile hizmet etmiş; bahadırlık ve şecaati ortaya çıkmıştır. Fakat azlolunmuş ise de bir müddet sonra gene han olup H. 1016'da vefat eylemiştir. Yanık ve Eğri Kale'lerinin fatihidir. Kısa sürede azlolundu. Elli üçüncü han, Selamet Giray bin Gazi Devlet Giray Han'dır. H. 1019'da öldü. -

31

-

Elli dördüncü, Canı Bek Giray Han'dır. H. 1027 senesinde bâ ferman-ı âli Acem seferine tayin olunup Kefe Kalesi'nden kırk bin Kırım askeriyle gemilerle Kara Deniz'i geçip mahall-i memuriyyetine vardı. H. 1031‘de azledildi. Yerine, Mehmed Giray Han bin Saadet Giray Han bin Semin Mehmed Giray Han bin Gazi Devlet Giray Han -ki Kalgay Şahin Giray biraderidir- hanlığa geçip altı sene hanlık etti. H. 1037 yılında, hanlığa tekrar Canı Bek Giray getirildi. Elli beşinci, Mehmed Giray Han'dır, Özi yakınlarında Kazak'lar tarafından şehid edildi. H. 1037'de, hanlığa inayet Giray getirildi. H. 1046'da azlolundu ve ayni yıl İstanbul'da maktulen vefat etti. Elli yedinci, Bahadır Giray han bin Selamet Giray Han'dır. H. 1054'de azledilerek yerine İslam Giray Han bin Selamet Giray Han nasbolundu. Yerine Mehmed Giray yeniden hanlığa getirildi ve uzun müddet burada kaldı. Sonra azlolunup yerine H. 1076 yılında Çoban Devlet Giray oğlu Adil Giray Han oldu. H. 1081 Zilhiccesi'nde Selim Giray Han bin Bahadır Giray, han oldu. [Sahife yazısı dışıdaki haşiye: "İşbu Selim Giray Hanın validesi, Temir Köy Çerkeslerinden Sedi Oğlu dedikleri baş özdenlerden, yani ulu sipahilerdendir, Hamza'nın kızıdır."] H. 1088 Zilhiccesi'nde azledilip yerine Murad Giray Han bin Mübarek Giray Sultan, han oldu. H. 1094 Şevvali'nde azledilerek yerine Hacı Giray bin Kırım Giray Sultan, han oldu. Azledilerek yerine H. 1095 Recebi'nde Selim Giray ikinci defa hanlığa getirildi. Gene azlolunup H. 1102 Cemazi'l-aharı'nda Saadet Giray Han bin Kırım Giray Sultan, onun da azlile H. 1103 Rebiu'l-aharı'nda Safa Giray bin Safa Giray Sultan (?), onun da azlile Hacı Selim Giray Han üçüncü defa hanlığa getirildi. Sonra tekrar azledilip yerine H. 1210 Recebi'nde oğlu Devlet Giray, o da azledilince yerine H. 1115'de Hacı Selim Giray dördüncü defa hanlığa nasbedildi. Vefatı üzerine oğlu Gazi Giray, azli dolayısıyla kardeşi Kaplan Giray hanlığa getirildi. Kabartay Çerkesi'ne sefer etti; askeri bozulup kırılıp Kırım'a geri geldiğinde azledildi. Hanlığa, H. 1120'de ağabeyi Devlet Giray getirildi. H. 1125'de o da azlolunup yerine Kaplan Giray ikinci defa hanlığa getirildi. H. 1128'de o da azlolundu. Yerine Kara Devlet Giray getirildi. Çoban neslinden olduğuna bakılmaksızın o da azledilip yerine H. 1129'da Saadet Giray, han oldu. Birkaç sene sonra H. 1137'de azledilerek yerine kardeşi Mengli Giray, han oldu. H. 1143 senesinde azlolunarak yerine üçüncü defa Kaplan Giray, han oldu. H. 1149'da Moskof Kralı ile savaşıldı. Bundan sonra azledilerek yerine biraderzadesi Fetih Giray han oldu. Sonra o da azledilerek yerine ikinci defa Mengli Giray getirildi. H. 1152'de vefat edince yerine Selamet Giray getirildi. O da H. 1156'da azlolunarak yerine Selim Giray, han oldu. Öldüğünde hanlığa Arslan Giray geçti [Sahifenin sağ alt tarafında şu not vardır: Arslan Giray Hanın doğumu, H. 1115, vefatı da H. 1180'dedir.] Azledildi; yerine Halim Giray, han oldu. H. 1172'de azledilerek hanlığa Kırım Giray getirildi. H. 1178'de azlolundu; yerine Selim Giray Han bin Fetih Giray, han oldu. Sonra azledildi. [Sahifenin sağ tarafındaki boşlukta şöyle devam edilmektedir: "Yerine, H. 1179 yılı Şevvali'nin 12inci Perşembe günü, -

32

-

Rumeli'nde Saray Kasabası'nda otururken Hünkâr'ın kapıcılar kethüdası Hacı Halil, Kırım Hanlığı teşrifatını, sabık han Arslan Giray bin Gazi Devlet Giray Han'a getirdi. Arslan Giray, Kırım'a gitmek üzre yola çıktı. Koşan'a gelip bir müddet ikameti sırasında hastalandı; birkaç gün yattı; hastalığı şiddetlendi ve Muharremü'l-haramın üçüncü Perşembe günü vefat etti. Cenazesi, başkent Kırım'da ulu atalarının türbesi yakınında Cami-i Kebir'in Kıble tarafında defnolundu; Allah rahmet eylesin. Ondan sonra, H. 1180 senesi Muharremi'nin yirmisinde Maksud Giray, han oldu. Maksud Giray Han bin Selâmet Giray Han'ın azli üzerine yerine ikinci defa Kaplan Giray bin Gazi Devlet Giray, han oldu. Seferde vefat etti; yerine kardeşinin oğlu Devlet Giray Han bin Arslan Giray, hanlığa getirildi. Hotin seferinden döndükten sonra bir sene kadar hanlık etti ve azlolundu. Hanlığa, Kaplan Giray Han bin Selim Giray Han bin Kaplan Giray Han geldi. Bir sene hanlıktan sonra azldildi; yerine ikinci defa Selim Giray Han bin Fetih Giray, han oldu. [Sahifenin sol boşluğunda şu meşruhat vardır: "Selim Giray Han, Kırım'a geldikten sonra, Moskof taburları gelip Or Kalesi'ni muhasara eyledi. Dokuz gün sonra kaleyi aldılar. 12 Rebiu'l-evvel 1285 gecesi her taraftan hücum edip Kırım'a girdiler; Han Hazretleri de dokuz gün hanlık etti, sonra çıkıp gitti."] Memleketi Moskof istilâsından sonra Kırım'da serbestlik yoluyla Sahip Giray Han bin Ahmed Giray Sultan, han oldu. Bu tarafta da Sancag-ı Şerif maiyetine bir han lâzım olduğu öne sürülerek Maksud Giray Han bin Selamet Giray, ikinci defa han oldu. Sonra azledildi; yerine, ikinci defa Devlet Giray hanlığa geldi. O da azledidi; yerine Şahin Giray Han bin Ahmed Giray Sultan han oldu. Altı sene hanlıktan sonra büyük kardeşi Bahadır Giray tagallübane han oldu. Yedi ay sonra Şahin Giray ikinci defa hanlığa gelerek bazı ümera ve ulemayı öldürmesi üzerine Şirin ümerası hıyanet edip "Biz her veçhile Moskof'lara tabiiz, başkaca han, sultan istemeziz." Diye Moskof'lara imzalı senet verdiler. Han da istifa yolunu tutup memleket ümerasını ve kara halkını (avamı) toplayarak onlara: "Şimdiden sonra benden size hanlık yoktur; hemen başınızın çaresine bakın; benden sonra size bir daha han gelmez; dilerseniz yerime hanzadelerden bir münasibini nasbediniz. İş İşten geçti; Şirin Mirzaların hıyaneti sebep oldu. Size her veçhile yazık ettiler. Şimdiden sonra Moskof'un idaresinde, hükümranlığında kaldınız. Bundan böyle, benden bir fayda gelmez." Dedi. Bu hadiseler, H. 1197 senesinde 13 Rebiu'l-ahar Cuma günü vuku bulmuştur. Hıyanet eden mirzalar şunlardır: Kırım halkını ıdlâl edenlerden Şirinlerden Mehmed Şah ve biraderi Seyid Şah bin Celal Bey, Sultan Mehmed Mirza bin Ahmed Şah Mirza ve İnayet Şah Mirza bin Veli Şah Mırza'dır. Üçü, lâyık oldukları cezaları buldular. Biri hayatta kaldı. Nice yıldan sonra Moskof ülkesine elçilikle gidip dönerken yolda zehir verilerek öldürüldü. Moskof'a sadakat sandığı bu yakınlık hıyanete dönüştü ve cezasını dostunun elinden buldu. Fa'teberû bi'l-veliyyü'l-ebsar. Bu kitapta, hanlar, başından itibaren zikredilerek H. 1149 senesinde Fetih Giray Han zamanına kadar yazılı idi. Devamını, biz tamamladık. Cenab-ı -

33

-

Hazret-i Allah, Cengiz neslini inkıraz ettirmeyip Kırım tahtına müyesser eyleye. Amin, amin, ya Mu'ıin. (s. 72) ÖZBEK HANLARI Cengiz Han oğlu Cuçi Han oğlu Çağatay Han'ın, kardeşlerinden daha yakışıklı ve daha olgun olduğunu söylerler. Babası tarafından vazolunan devlet kanunlarına riayet ederdi. Maveraünnehr'in başlangıcından Uygur, Tübüt Suyu'ndaki Kâşgar, Bedahşan, Belh ve Buhara şehirleri, taksim sırasında ona verildi. Cengiz Han tarafından tayin olunan Vezir Kırcar marifetiyle, adı geçen yerlere nizam ve intizam verdi. Bu vezir, Cengiz Han'ın ecdadından, onun amcazadelerinden ve yakın akrabasından olan Sungurcın adlı mîrin oğlu idi. Çağatay Han, babası Cengiz Han'ın ölümünden sonra Bek Baliğ adlı şehri, başkent olarak seçti. Küçük kardeşi Oktay Kaan Han'a aşırı sevgisi dolayısıyla ekseriya onu ziyaret için o tarafa giderdi. Bunun vefatından sonra evlat ve yeğenlerinden otuz bir sultan, icray-ı hükümet etti. Zamanla bu ülkeye, kendi ismine izafetle, "Çağatay" dendi. İlk halefi Baysu Manukay idi. İkincisi, Kara Helâgû bin Manukay bin Çağatay Han'dır. Mezkûr Kara Helâgû Han, kardeşi Baysu Manukay Han'ın vefatıdan sonra Ferşhar'ın ianeti (yardımı) ile H. 652 senesinde ahrete intikal eyledi. Üçüncü, sultan Argına Beyim Hatun bint-i Turgurcı Han, 4.- Nalkur Han bin Baydar Han bin Çağatay Han, 5.- Mübarek Şah bin Kara Helâgû han bin Çağatay Han, 6.Burak Han bin Baysun [yahut Baysurtu] Han bin Manuka Handır; H. 669'da vefat etmiştir. 7.- Bek Biyi Han bin Sarban bin Çağatay Han, 8.- Boğa Temür Han, 9.- Duva Han bin Burak Han -kendisinin gayet akıllı ve tedbirli bir kimse olduğu söylenir.-, 10.- Küncük Han, 11.- Balkoy Han, 12. Baysuka Han bin Duvay Han, 13.- Köpek Han, 14.- Elçikeday bin Duvay Han, 15.- Duva Temür Han, 16.- Türmeşid Han - Civarındakilere galip idi; H. 737'de vefat etti. 17.Çelikçi Han, 18.- Baysun Temür Han bin Eyüken, 19.- Ali Sultan -Oktay Han soyundan. 20.- Muhammed Han bin Polat bin Kübüci Han, 21.- Gazan Sultan Han, 22.- Danişmend Han - Oktay Kaan soyundan. 23.- Bayan Kulu Han bin Surgadu Han bin Duva Han, 24.- Temür Han Oğlan bin Baysun Han bin Temür Han bin Eyüken Han -Lâkin, bu han, fazla halim ve mülayim olduğundan devlet erkânını kararsız ve müşevveş hale sokmuştu. 25.- Togay Temür Han -Bu zat, devlete oldukça nizam vermiş, beylerin çoğu kendisine mutıi' hale gelmiştir. H. 771 senesinde vefat etmiştir. 26.- Elyasku Han -Ceyd taifesinden bir çok asker toplayıp Maveraünnehir'e gelerek Mir Hüseyin ile ittifak üzre olan Timurlenk ile savaştı.- 27.- Adil Sultan, 28.- Kabul Şah Oğlan bin Dürci bin Elçikday bin Duva Han, 29.- Sıyurgatmış Oğlan Han bin Danişmend Han - Timurlenk, buna hanlık vermiş ise de istiklal ver mem iştir.30.-Sultan Mahmud Han bin Sıyurgatmış Han, 31.- Tuman Kutluk Oğlan Han -Timurlenk'in himmetiyle H. 793'de tahta çıktı. İşbu Çağatay Han tarafında, hanların Cengiz Han soyundan nasbedilmesi devletlerinin kanunu olduğu halde, adı geçen Tuman Kutluk Oğlan Han'dan sonra bu kanuna riayet olunmadı; Timurlenk'in vefatından sonra, hanlar, -

34

-

Cengiz soyundan değil, Timurlenk'in soyundan nasbolunmuştur. (s. 75) OKTAY KAAN NESLİ Cengiz Han'ın üçüncü şehzadesi Oktay Han'ın ilk ortaya çıkışı ve hükümranlığı H. 623 senesindedir. Kara Kurum ve Kara Kum şehirlerine yakın olan Ulug Yurd adlı şehiri başkent yaptı ve orada ikamet etti. Gayet merd, olgun, cömerd ve kerem sahibi bir kişi idi. Sultan Celaleddin üzerine asker gönderdi; aralarında büyük kıital oldu. Evladlarından (soyundan) on dokuzu Ulug Yurt'ta hükümet etmiştir. H. 603 (?) senesinde Argun Aga'yı Horasan'a vali tayin etti. Onun, Horasan'ın baş şehri olan Herat'ı harap ettiğini işidince "Came Bak" lakabıyla Heravî İzzeddin Mukaddem adlı şerifi, şehrin tamirin memur edip oraya gönderdi. H. 636‘da buranın imarına çalışıldı; arazıisinin ekilmesine başlandı. Oktay Han, üç sene olgunluk ve adaletle gün geçirdikten sonra, halkın yakışıksız hali hususundaki üzüntü ve efkârı yüzünden yatağa düşüp H. 639 yılında vefat eyledi. Büyük oğlu Küyük Han annesi, meşhur ve maruf Törekine Hatun idi.-, babasının beyleri ile askerî rüesasını, Kurultay ve divan-ı âlide toplayıp büyük müşavere yaptı. Ulug Yurt'ta, H. 943 senesinde, hepsinin oybirliği ile babasının tahtına cülus ettirdiler. Lâkin saltanatı uzun sürmedi; H ,944'de vefat etti. Küyük Han'la Oktay Han'ın evlatlarından hiçbir rivayet yoktur. Belki de sabî oldukları için hanlığa muktedir değillerdi. Zira, Sayın Han bin Cuçi Han/ Deşt-i Kıpçak Padişahı iken Küyük Han'ın vefatından sonra Tüli Han'ın zürriyetinden olan bir şahsı tahta çıkarmağa çalışarak Mengü bin Tüli Han'ı getirdiler. Ondan sonra Oktay Kaan'ın şehzadelerinden hiçbir kimse tahta cülûs etmemiştir. (s. 76) TÜLİ HAN NESLİ Tüli Han, Cengiz Han'ın dördüncü şehzadesidir. Babasının sağlığında, gösterdiği şecaat ile meşhur ve yararlıklar ile namdar idi. Babasının maiyetinde olarak, askerin mühimmat ve hâzinesi ile alât ve edevatı ona emanet edilmişti, ordunun nizamı ve bütün işler onun elindeydi. Ayrıca, padişah sözüne sadakat gösteren emin kişiydi. Babası Cengiz Han'ın vefatından sonra, kardeşi Oktay Kaan'ın maiyetinde bulundu. Yine evvelki işlerle temayüz etmişti. Cengiz Han'ın saltanatıdan kendi hissesine ayrılan Horasan, Acem ülkesine ve diğer memleketlere vali ve vekil tayini ile kanaat etmişti. Ama çok yaşayamadı; babasından üç sene sonra, H. 627'de vefat etti. Sekiz çocuğu kaldı. Bu şehzadelerden dördü, Helâgû, Mengü, Kubilay ve Ertek Boğa Han'lar, babaları gibi, şecaat ve bahadırlıkları ile şöhret kazanmışlardı. Fakat, diğer dört şehzadeden hiç bahis yoktur. Mengü Han, Küyük Han bin Oktay Han'ın vefatından sonra, Deşt-i Kıpçak Padişahı Batu Han yani Sayın Han yardımıyla Padişahlığa nail olunca babası Tüli Han'dan intikal eden memleketlerden dahi elini çekmeyip hepsini padişahlığına ilhak etti. Kardeşi Helâgû Han'ı, Horasan ve Acem ülkesine vali tayin ederek gönderdi. Kendisi de adalet ve şecaat ile yedi sene hükümran oldu. H. 660 yılında vefat etti. -

35

-

Kubilay Han, vefat haberini, Çin tarafında seferle meşgulken aldı. Alelacele tayy-ı merahil ile Ulug Yurd'a gelip tahta cülûs eyledi. Kardeşi Erte Boğa, Kubilay Han'ın tahta çıkışını hazmedemedi. Çok asker toplayıp sancak kaldırdı. Kardeşi Kubilay ile birkaç kere savaştı. Her defasında yenildi. Daha fazla mücadele edemeyeceğini anlayınca kardeşi Kubilay Han'ın ayağına kapanıp cürmünün afvını diledi. Bu sırada, lisanen biraz tazir ve serzenişte bulunuldu. Ama, sonra, içerisi kitre ağacı dikenleriyle kaplı, dört dıvardan ibaret kapalı bir mahbes bina ederek Ertek Boğa'yı oraya hapsetti. Ertek Boğa, bir sene kadar orada kaldıktan sonra vefat etti. Bundan sonra, Kubilay Han, kalp huzuru ile uzun müddet saltanat sürdü. Saltanatı sırasında, büyük seferler yaptı; gerek Çin'de, gerekse başka yerlerde savaştan geri kalmadı. H. 664'de Acem Ülkesi'ndeki kardeşi Helâgû Han'ın vefatı haberini alınca, hiç gecikmeden Abaka Han bin Helâgû Han'ı, İran, Horasan, Hind ve sair memleketlerine, babasının yerine, vali nasbetti. Helâgû Han'ın aldığı geniş ülkeleri de ona verdi. Kubilay Han'ın, hareket ve tavırları, gerek Çin ve gerekse diğer yerlerdeki mücadele ve eserleri sonsuzdur. H. 694 senesinde vefat etti. Torunu Temür bin Olcaytu Han bin Cigitim Han, onun yerine geçti; on iki sene saltanattan sonra H. 706'da öldü. Bunu, Koşılay Han bin Cinzik bin Tarmılay bin Cigitim bin Kubilay Han istihlaf etti. Tüli Hanın beşinci halefi, Tubay bin Koşılay Han'dır. 6.- Tayzı Han bin Nolık, lakabı Belgitü, 7.- Nevşirvan bin Dalay, Tayzı'nın akrabası; bu padişahın güzel vasıfları vardı; fakat, ülkelerdeki hakimlere aşırı ruhsat verdiğinden serkeşliğe yol açıldı, devlet sıkıntıya düştü. 8.-Toka Temür Han bin Temür Han, 9.- Baysurdar Han, 10.- Eyki Han bin Baysudar Han, 11.Elenek Han, 12.- Keytemür Han, 13.- Aktemür Han, 14.- Elçi Temür Han; bu zat, onun ölümüne kadar Temürlenk'in maiyetinde bulundu; sonra Ulug Yurt'a döndü ve tahta cülûs etti; H. 800'de vefat eyledi. 15.- Altay Han bin Artık Boğa Han- Tüli Han neslinden.- 16.- Orday Han bin Melek Temür Han, 17.- Aday Han bin Ertekmür Han. Bu son ikisinden sonraki hanlar fütuhat ile meşhur olamayıp Artık Boğa adındaki büyük dedeleri gibi nam ve şansız kaldılar, diğer hanlar arasında sayılmadılar. O zamandan sonra, Ulug Yurt da, Cengiz soyundan ve büyük ümeradan Cüşentü adlı hainin zaptında, kötü yaradılmış Kalmuk Han'larına tabi olup kaldı. Saltanat sürenler, Kubilay soyundan olarak zikredilir. Horasan, Acem ve Hind Padişahları olanlar, Helâgû Han soyu diye meşhur olmuştur. (s. 80) HELGÛ HAN bin TÜLİ HAN bin CENGİZ HAN DEVLETİ Küyük Han bin Oktay Han'ın vefatından sonra Tüli Han'ın büyük oğlu Mengü Kaan, Ulug Yurt'da saltanat tahtına çıktığında kardeşi Helâgû Han'ı Acem memleketine vekâlet-i mutlaka ile vali ve han nasbeyledi. H. 648 senesinde Acem memletine mezkûr Helâgû Han hükümetine tesaddi eyledi. Acem halkı, Abbasî Halifelerinden Padişah Musta'sam Billah'dan Helâgû Han'a şikâyet ettiler. Düşünüp inceledikten sonra ahvale muttali oldu ve

-

36

-

meşhur müneccim Nasır Tusî'nin Musta'sam Billah'ın düşmanlığından terk-i diyar ettiğini öğrendi. Bunun üzerine Irak'a sefer edip onun hakkından gelmeğe niyet etti ve harekete geçti. Kardeşi Mengü Kaan'dan da yardım istedi; o da üçyüz bin Tatar, Moğol ve Türk askeri ile gelip Batı tarafına teveccüh ve azimet eyledi. Bağdad'a varıp muhasara ettiler; Bağdad'ı kısa zamanda aldılar. Abbasî Halifelerinin sonuncusu olan Musta'sam Billah'ı bilâ-aman katlettiler. Bu suretle, H. 656 yılında Abbasî hanedanını mahveylediler. Şam tarafına hareket edip o taraflardaki şehirlerin hepsini zaptettiler. Sonra Anadolu tarafına varıp oralarını fethettiler; korunması için asker ayırdı ve bıraktılar; Izzeddin Şirvanî adlı kişiyi vali tayin ettiler; Seyfeddin Tavattî adlı veziri katledip yerine "Cihanküşa" adlı Cengiz tarihinin yazarı olan Şemseddin bin Muhammed'i getirdiler. Yanına da refik olmak üzre, Ataü-IMülk Alaeddin adlı kardeşini tayin ettiler. Helâgû Han, bu büyük fetihlerden sonra, Acem ülkesinde, Irak, Şam, Diyar-ı Bekir ve Anadolu'da hükümran olup on beş sene saltanatı müteakıip H. 664'de vefat eyledi. Oğlu Abakay Han, halef olarak amcası Kubilay Han'ın emri ile babasının makamına geçti. Evvelce babası Helâgû Han'la büyük savaşlar yapıp Kostantaniye şehrine kadar yağma ve hasarda bulunan, amcazadelerinden, Deşt-i Kıpçak Padişahı Şeyh Bereket Han bin Cuçi Han üzerine sefer etti. Aralarında büyük kıtal oldu. Derbend'e döndü. Abaka Han, on altı sene kuvvet ve kudretle iftiharı mucip saltanattan sonra H. 680'de vefat etti. ikinci halefi, Nagurdın bin Helâgû Han'dır; diğer ismi olan Ahmed Han adıyla meşhurdur. Cengiz soyundan olan Tüli Han'ın zürriyetinden din-i Muhammedî'yi ilk kabul edip Müslüman olan Ahmed Han'dır. İki sene üç ay saltanattan sonra H. 683'de maktulen vefat etti. 3. olarak Argun Han bin Abakay Han tahta cülus edince, saltanatları müddetince dört hana hizmet etmiş olan Şemseddin Muhammed adlı veziri katletti. Yedi sene saltanattan sonra H. 690 yılında öldü. 4. - Keyhatu Han bin Abaka Han'dır. Dört senelik saltanattan sonra H. 695'de akrabası olan Baydu Han eliyle öldürüldü. 5. - Baydu Han bin Taragay Han bin Helâgû Han olup aynı sene vefat etti. 6. - Mahmud Gazan Han bin Argun Han bin Abakay Han bin Helâgû Han'dır. Sekiz sene tantanalı bir saltanattan sonra H. 703 senesinde öldü. 7. - Olcaytu Han Sultan Muhammed Hudabende'dir. Gazan Han'ın kardeşidir. Saltanatı srasında Acem memleketinde Sultaniye şehrini bina etti ve taht şehri yaptılar. Bu zat dört iyi huyla meşhurdur. On dört senelik saltanattan sonra H. 717'de vefat eyledi. Sultan-ı muazzam Ebu Said Bahadır Han bin Hudabende, han oldu. Bahadırlık ve ihtişam bakımından hepsinden üstündür. Yirmi sene saltanatta kaldıktan sonra H. 736 yılında vefat etti. Sultaniye şehrinde sekiz minareli cami-i şerifin ortasında Kur'an-ı Kerim hâk ve tezhib olunmuş güzel türbeye defnolundu. Bu büyük sultandan sonra Moğol Devleti düşmüştür. Bunlardan sonra -

37

-

Cengiz Han soyundan saltanat edenlerin isimleri belli ve mezkûrdur. Fakat, yalınız padişah unvanını taşıyarak, yetki ve hürriyete sahip olmaksızın icray-ı hükümet etmişlerdir. Zira, Ebu Said Han zamanındaki sultanlar, savaş üzre olduklarından Sultaniye şehrinde ikamet etmemişlerdir. Bu sebeple, Cengiz'in soyundan ve devletin banisi olan Bözürk Haşan bin Şeyh Hüseyin Gur Han haleflerinin kahırlarına düştüler. Sultanlar şunlardır: İlki, Arpa Han bin Ali bin Baydu Han bin Taragay bin Helâgû. Bir sene saltanattan sonra H. 736 yılında öldü. İkinci, Musa Han'dır. Bözürk Haşan, o esnada, Helâgû'nun soyundan Muhammed adında bir sultanı tahta çıkarmıştı. Fakat, yine Helâgû Han zürriyetinden Ali Şah Han Aga'nın yardımıyla saltanatı zaptettiğinde, mezkûr Muhammed Han, Bözürk Hasan'ın kuvvetleri ile birlikte, mezkûr şah, onun üzerine sefer etti; savaş sırasında Ali Han katledildi; Musa Han yenildi; kaçarken yakalandı; H. 737 senesinde o da katledildi. Üçüncü, Muhammed Han -bazıları Mahmud Han demişlerdir.- bin Macunı bin Amuçın bin Helâgû Han'dır. H. 738'de vefat eyledi. Dördüncü, Tagur Han'dır. Saltanatı, irsiyet dolayısıyla almak iddiasında bulunduysa da Mazenderan'a firar ettirdiler. Beşinci, BogaTemür Han'dır. Altıncı, Şah Zade Şatı Bike Hatun bint-i Muhammed Han'dır. Bu hanım, Helâgû Han neslinden bir sultanla evlendirilmişti. H/739 yılında, hanlığa, bu sebeple nail oldu. Yedinci, Süleyman Han bin Muhammed Han bin Satki bin Ahmed Han bin Helâgû Han. Zevcesi Şahi Bek Hatun ile müştereken hanlık ettiler Sekizinci, Cihan Temür Han Alanyanki bin Riyanani Han. Helâgû Han soyundandır. Bundan sonra hanlar iptal olunmuştur. Acem tacı, Deşt-i Kıpçak Padişahı tarafından yenilen Ebu Said Han'ın veziri Eşref Temür Taş bin Çoban Padişah Sultan Mahmud Canı Bek Han bin Sultan Muhammed Özbek Han Hazretleri'ne intikal eylemiştir. Emir Çoban'ın damadı Haşan ibnü'ş-Şeyh Hüseyin Gur Han bin Argun Han sadece bey iken, zevcesi Dilşad bint-i Emir Çoban Hatun'u, Sultan Ebu Said'le evlenmesi için boşaması sebebiyle Sultan-ı merkumun lûtfuna mazhar oldu; Anadolu taraflarının valiliği kendisine verildi. Haşan, bu suretle, daha da kuvvetlendi. Merkum Haşan Bözürk, Bözürk adlı Sultan ölünce, taraftarlarının yardımı ile, Şirvan bölgesine sultan olmuştu. Sonra, Melek Eşref Çoban'ların hükümranlığında olan Bagdad, Hille ve Basra şehirleri ile arazıisini fethederek Irak Sultanı oldu. Alkaniyan eyaletinin de kurucusu olmuştur. Sultan Mahmud Canı Bek Han'ın, Kıpçak Padişahı iken, Berdi Bek Sultan adlı oğlunu, Azerbaycan ve Tebriz'e Han nasbeylediği yukarıda yazılmıştı. Bu Berdi Bek, Canı Bek Han'ın vefatında Tebriz'i terk ile Deşt-i Kıpçak'a gelerek babasının tahtına cülûs edince Azerbaycan saltanatını Sultan Aviz bin Bözürk Han bin Dilşad Hatun'a verdi. Sultan Aviz, Ahmarcık adlı coşkun, taşkın kişiyi katledip Tebriz, Selmas, Sultaniyye, Erdebil, Hoy, Diyarıbekir ve Şirvan -

38

-

şehirlerini nizama sokarak huzur ve sükûna kavuşturdu. Milkini dört evladına taksim etti; H. 764'de vefat eyledi. Oğlu Hüseyin bin viz tahta geçti. Fakat, kardeşi Ahmed'in yandaşları, onu bertaraf ettiler. Ahmed'e, devletin kurucusu Türkmen Karakoyunlu Kara Mehmed tarafından yardım edilmişti. Buna rağmen, Kara Mehmed, Ahmed'le evladlarını ve tevabiini katlettirdi. Alkaniyan Sultanlarının zürriyyeti, H. 823 senesinde böylece kesilmiş oldu. Timurlenk, Tebriz ve havalisinden Karakoyunlu Bey'lerini attı. Böylece, Helâgû'nun soyu, Acem Ülkesi'nde inkıraz buldu. Cengiz soyundan olan hanların isim ve hakimiyetlerini mahvettiler. (s. 87) HALEN CENGİZ SOYUNDAN OLAN HANLARIN ve DİĞER TATAR KABİLELERİNİN İDARESİNDE OLAN MEMLEKETLER Çin Padişahı ve kadimî Moğolistan Padişahı Tüli Han soyundan olup evvelce Çin'den koğulmuşlardı. Üç yüz sene kadar müdahale edemediler. Seksen sene evvel yine ortaya çıktı, yendi ve zaptettiler. Halen "Çin ve Moğol Ulu Hanı" unvanını taşımaktadırlar. Çin'in komşusu Moğolistan'ın batısındaki Büyük ve Küçük Kapuk ve Çid ülkelerindeki beldeler, Güney taraftaki Kâşgar, Artak ve Obi ve kuzeyde olan memleketlerde hükümet edip "Ulug Tatar Ham" unvanını taşır. Fakat, Moskof taifesi, Buz Denizi'nin sonuna kadar diğer memleketleri zapt ve o diyarda elde edilen değerli kürklerden faydalandılar. Ulug Han'ın taht-ı hükümetinde olan memleketin boyu beş yüz mil, eni üç yüz mildir. Bu han, daima çadır ve otağda kalır. Mevsimlerin icabına göre yerini değiştirir. Çin Hakanı ve Komuk'larla daima savaş halindedir. H. 1135 senesinde Moskof'un tahriki ile Tataristan'ı koruma ve Özbek'lerin ülkesini yağma ve harap edip on beş senedenberi talan ederler. Bunlara Kara Kalmuk derler. Moskof'lara tabi olan Kalmuk'lardan ayrı ve başkadırlar. Moskof'un Kalmuk'ları, evvelce Kırım Han'larına tabi olagelenler iken Moskof'un hile ve hud'asına aldanıp onlara tabi oldular; Cayık Suyu ile Idil Nehri arasında otururlar. Başlarına Eyüke Han, oğullarına Çabdar Çab Han ve Küncap Han derler. Hazer Denizi sahillerinde ve adı geçen nehirlerin kıyılarında yerleştirildiler. Bu Ulug Hanların ülkesinde, Kara Evli adında bir mikdar müslüman vardır; lâkin hıristiyan yoktur. Çoğu mecusîdir. Üçüncü olarak. Özbek memleketinde Bedahşan ve Çağatay; Karsıkam memleketinde hükmeden iki handır. Deşt-i Kıpçak Padişahı olan Cuçi Han bin Cengiz Han'ın soyundandırlar. Daima aralarında savaşırlar. Moskof ise bunların arasına nifak sokmaktan hali değildir. Moskoflar, bunların, birlik ve beraberlik üzre olup, Kırım Han'larının imdadına yetişip onları gözetirlerse, Moskof ülkesini hasara uğratıp yakmalarından çekinmektedirler. Netekim, Cengiz Han, Timurlenk ve onların yerlerine geçenlerin zamanlarnda bu gibi hadiseler vakıi' olmuştur. Eğer, Moskof, Çerkeş memleketinden ve Terek Kalesi'nden atılırsa Kalmuk ve Özbek taifelerini, kolaylıkla, Moskof üzerine tahrik ve hücum ettirip o havalide esir durumunda olan ehl-i Islâm'dan nice -

39

-

Türk ve Tatar'ı kurtarmak mümkün olurdu. Moskof'lar Hazer Denizi kıyılarından koğulursa, bu denizde seyr ü sefer bütün halklar için huzurlu olur. Moskof keferesinin esaretinde olan İslam'ların selametine sebep olurdu. Dördüncü: Çerkeş içindeki Cuçi soyundan sultan ve beyler büyük kuvvet ve kudret sahibi idiler. Lâkin şimdiki halde değiller. Kırım Han'larına bağlı olanlar: Çerkesler ve batıdaki Akkerman, Özi, Aksu, kuzeyde Kazak ve Kozak'ların bulunduğu yerlerdir; Şamar ve Erel Kale'lerinin olduğu mahallerdir; ki beyabandır; Or Kalesi'nden doğuya gidildiğinde Mamuta ve Tuzla Kale'leridir; ki buradan Azak semtine gidilir. Bu söz burada tamam oldu. Sene H. 1213. Abdülcelil Remzi. Bundan sonraki sahifede ayni yazıyla şöyle bir not vardır: "M. 1709 tarihinde Moskof Kralı Petro, İsveç Kralı Karlos'dan onun taht şehri olan Petreburk (Petersburg)u alıp kendisine taht edinmiştir."

-

40

-

(s. 1)

Tevâri h-i Tatar Han ve Dağıstan ve Moskov ve Deşt-i Kıpçak Ülkelerinindir

Kefeli İbrâhT m bin c Alî

(s. 2)

Tatar Han di vân kâtibi Bu tevâri hin mü'ellifi KefevT İbrâhT m Efendi bin c AİT Efendi Rahmetu’l-lahic aleyhimâ

[Mühür:] Seyyid İbrâhT m Edhem

Devlet-i Tatar ülkelerinin padişahlığı ve Çerâkis ve Noğay ve Moskov ve Kazak ve Dağıstan halklarının ve Kırım ceziresinin keyfiyyet-i ahvâlleri ve hâlen Devlet-i ‘ Aliyye ve Kırım Devletinin ve bed fic I bed âyin olan Moskov keferesi ile vukû‘ a gelen cenk ve kıitâl ve husûmetin vech ve sebebini, şerefşudür olan emr-i c âli lerine imtişâlen tahrl r ve tast ıir olunmuşdur. Moskov t â’ifesi eyyâm-ı kadl mden beru kizb ü hl leyi mürtekib olub kelâmları c adi mü'l-ic timâd bir gürüh-ı mekrüh olmalarıyla akvâlleri fic İlerine muğâyir (s. 3) olduğu cümle milel-i neşârâ devletleri beyninde zurüb-ı emşâlden bermuc tâddır. Bu veçhile derünlarında muzmerr olan melc anet ve habâsetlerini muktezâ-yı hâl-i bed meâlleri üzre izhâr ve fi‘ le getürüb Devlet-i c Alivye-i ebed-karâr-ı peyvend ile lâzımü'r-ric âye olan ahd ü misâka nakz ve halel tat arrufı kendi câniblerine c âid ve râcic olduğu bed! hiyyâtdan olmagla nakz-ı ahdi kendü t araflarından selb ile Devlet-i c Aliyye cânibine isnâd ve havâle içün kemâl-i tezvl râtlarından

nâşl

mukaddemâ celâdetlü

Kırım hanı

hazretlerinin kendü memleketlerinden mürür eylediğini Trâd birle târl h-i mi lâd-ı c T sâ c aleyhisselâmın bin yedi yüz otuz altı (haşiye, târl h-i hicret-i Nebevi 1148.) senesi şehr-i nisânın on ikinci günü târihiyle müverrah Moskov çarının başvekili Oşterman'ın, devletlü c inâyetlü mesnedfezâ-yı şadâret-i c uzmâ hazretlerine tahrl r ve irsâl eylediği mektüb dürüğ-ı mefhûmunda nakz-ıc ahde

-

41

-

vesl le ve kemâ!-i hl !e ile ic tizâr-ı beyhüdeleri mu' ayyen olub eyyâm-ı kadî mden kari bü'l-c ahde gelince Moskov çarı ve aha tâbi' olan kabî le Deşt-i Kıpçak pâdişâhlarının taht-ı kahrında re' âyâsı ve esirleri idügini cemic an tevârîh beyân ider. El-yevm cemlc hukük ve c unvân ve elkâb Deşt-i Kıpçak cihângüşâ-yı Cengiz Hanzâde ibn-i kebiri Cuçi Han neslinden olan Kırım hanlarına münhasır ve mütec allikdir. Ve cârileri zlr-i zabtında cemlc zamanda olmayan ülkeleri Deşt-i Kıpçak pâdişâhlarının bac zı tevâbic i ve hât ırmânde olan bac zı ac yân ve beyler mirzalar ile hafiyyeten mu' âmele ve (s. 4) muhâda' a birle t araflarına celb idüb ülkelerine mâlik oldular. Gerek cenk ve kıitâ! ile ve gerek hile ve tezvlrât ile ğaşb etdikleri memâlik-i vâsi' aya kanâ'atleri olmayub iddi'â-yı ğayr-i hakılkleri şerâyit-i düvel-i neşârâya muğâyir bir mâc nâdir. Zlrâ bir a' yân ve yâhüd mirzanın kendi zabtındaki ülkeyi şâhib-i memleketin rızâsı yoğiken hafiyyeten âhara virüb tebe' iyyeti dahî sahi h olmaz. Muhâlif şerâyit-i mer' iyyeleri olmagla bu veçhile Moskov çarları bu veka ' ile işbu vakte gelince cemi' vaz' ve hareketleri hîle ve dek ve tezvl râtı müştemil olub bu bâbda dahi emr ğarl b bir ma' nâdir ki nakz-ı ' ahdi kendülerden selb ile Devlet-i ' Aliyye cânibine isnâd ider ki, zl râ cümlenin ma' lümudur ki kable’l-muşâlâha beyne'l-huşamâ vukü' a gelen hakâret ve hasâret bi'l-külliye mahv ve ferâmüş olunub ' akd-i muşâlaha olunur. Ve bu şüretde Moskov çasarının başvekl li mesfür Auşterman’ın bâlâda mezkûr mektüb-ı kizb meâlinde târl h-i mi lâd-ı ' T sâ ' aleyhisselâmdan bin yedi yüz târihinde (târlh-i hicret-i Nebevi 1111) Tatar kabilesinin Moskov memleketine etdikleri akın ve istirkâkın teşekkîsi birle nakz-ı ' ahdi Devlet-i ' Aliyye cânibine isnâdı nice sahi h olabilir ki kendülerinin ba' de'l-muşâlaha muğâyir-i şerâyit -i şulh u salâh nice nice vaz ' ve hareketleri ma' lüm ve meşhüddur. ' Alelhuşüş târl h-i hicret-i Nebevi ' aleyhi efzalü't-tahiyyetü ve'sselâmın bin yüz yirmi üç (târl h-i mi lâd-ı ' T sâ ' aleyhisselâm 1712) senesinde Çar Petre ve cümle ' askeri ile sâhil-i nehr-i Prut'da kemâl-i tazyiık ve mut lak esi rler iken Devlet-i ' Aliyye’nin kemâl-i merhamet ve şefkatlerinden nâşl muşâlaha kuvveti ile halâs bulub Devlet-i ' Aliyye'nin her veçhile keremdidesi

-

42

-

oldukları ecelden bu (s. 5) huşüş kendülerine vâcibü'r-rh âye bir halet iken küfrân-ı nic melik irtikâbıyla muşâlaha mürekkebi henüz kurumadan çasar-ı mezbür der-r akab muğâyir-i ahid-nâme Leh memleketine girüb enva e hakaret ve hasâret ve celb-i mâl idüb ve hâlen Moskov çariçesi dahî mahzan aha muvâfakat eylemiş idi. Bac de’l-muşâlaha kendülerinin muğâyir-i şulh bu mişillü nakz-ı c ahdi şâmil nice be-nice nâ-sezâ ve nâ-revâ vaz c u hareketleri var iken mesfür Auşterman'ın kable'l-muşâlâha olan mevâdları Trâd etmesi .kemâl-i hamâkatlerinden nâşl dir. Ve bac de'l-muşâlaha kendülerinin kemâl-i hl le ve hıyanetleri babında Devlet-i c Aliyye tarafından kendülere tac rîz ve imtinân edecekleri ihtirazıyla tezvl râta sülük etmek gerekdir ki Devlet-i c Aliyye canibinden kendülere tac rlz olundukda bir türlü inkâra mecalleri olmayıb cemTc milel-i neşârâ devletleri tarafından kendüleri tac yıb ve tahkılr edilecekleri nümâyân olduğundan nâşl nakz-ı c ahdi t araflarından selb içün hilâf-ı inhâ mevâdlar Trâd ve Devlet-i c Aliyye cânibine isnâd iderler. Lâkin nakz-ı c ahd mut lak kendü t araflarından olduğu cümle düvel-i neşârânıh ve cemi' c âlemin gereği gibi mac lümları zahir ve nümâyân bir m.ac nâdir. Zlrâ hâlâ Moskov çariçesi dahî Lehlu'nun serbestiyetine hamle etmedi mi ve İstanislav nâm Leh kralının cümle ittifak ve ittihâd ile intihabına keder vermedi mi ve Devlet-i c Aliyye ile muşâlahasının ‘ akdi c akı7 binde bâlâda tahrir olduğu vech üzre muğâyir-i (s. 6) c ahd fuzülT Leh memleketine girüb c asker ile kışlayıb zulüm zulmünden c acz ızhârile teşekkT eden nice ac yân-ı Leh'in memleketini ihrâk-ı binnâr ve nice celb-i mâl ile dört sene müddetle Leh memleketini zulüm ve tec addT ile pây-i mâl etmedi mi? Etdikleri muşâlaha ve şulh u salâh ve hâlis dostluk kande kaldı? Bu mişillü nâmerdligi milel-i nesârâdan kangı devlet irtikâb ider? Ancak, Moskovlu'lara münhasır olub bu veçhile beyn’en-nâs mezmüm ve melc ün bir gürüh-ı mekrühdurlar. Ve öte beru Petreburk'dan zuhür iden havâdişâta Avrupa mülükü bir türlü i' timâd etmezler. Ve şâir memâlik mişillü Moskov memleketine ve Çerkeş ve Ukrayna memleketlerine adamlar gönderib vuküc a gelen keyfiyyet ve havâdişâtı

-

43

-

tefahhuş itdirmezler. Ve ka tc â ol havali lerin havadişâtına meyi ve ic tibarları yokdur.

Der beyân-ı Dev!et-i Tatar-ı Garbi

Meşhür ve kahraman olan Cengiz Han-ı cihângüşânın ulu hanı olan Onğ Han’ın râviyân kavli üzere Onğ Han'ın memleketini kabza-i tasarrufuna getirdikden sonra ve bütün Moğol'u ve Tatar-ı Şark'ı ve Çin'i taht-ı hükümetine dâhi! eyledi. Ba' dehu kebir oğlu Cuçi Han cânib-i ğarbde ve maşrık semtinde Hârezm ve Ökük ve Sığınak ve cânib-i şimalde Avrupa t arafında cebel-i Ornak'ın cânib-i ğarbl sinde olan memâliki feth ve teshl r içün dört kerre yüz bin Moğol ve Türk ve Tatar ve Kırkız (s. 7) 'asker ile gönderüb beş altı sene içinde işbu ülke-i vâsic ayı Koçan suyundan Bahr-i Müncemid intihasına değin ve mağrib canibinden dahi Özi ve Aksu ve yine Rus ve Moskov memleketleri ve Ukrayna yani Kazak memleketi ve Çerkeş ve Alan ve As yani kakum çıkdığı yerler Kazan ve Bulğar ve Mişen ve Alatır ve Kırkız ve Hârezm ve Ejderhan ve samur çıkan Sibir ve İbir ve Oyşın vilâyetleri ve Kırım ve Akkerman ve bac zı Rümeli ve Özi'den çıkan Irtsak kaynağına varınca ve nehr-i Obi ki Bahr-i Cemed’e dökülür. Ve Koçan suyunun ağzına doğru cereyan eden nehr-i Sağanak ülke-i vâsic a intihasına varınca Deşt-i Kıpçak tac blr ve tesmiye edib Cuçi Han’a müsellem kıldı. Bac dehu Cuçi Han Cengiz Han'ın vefâtından altı ay mukaddem vefat eyledikde Deşt-i Kıpçak'a han olmağa Cuçi Han'ın üçüncü oğlu Batu, han oldu. Ya'nI, Sayın Han demek.dir. Sayın dimek. beyâz mac nâsınadır. Batu Han cümle memleketlere hükmi câri olub ulu c azametfu pâdişâh-ı c âdil oldu. Gayet ğayyür ve şâhib-i şecâc at zât idi. Bir def ada Özi suyunu r asker-i firâvân ile mürürc ubür idüb Leh memleketini feth ve ğâret ve Macar krallığını, vilâyet-i Buğdan'ı ve Eflâk'ı dahi nehb ü ğâret ve Çeh krallığını ve aha tâbic olan Moravya vilâyetinde Çeh kralı ve Macar kralı ve Nemçe krallarıyla c azıl m cenk muharebe ve muk.âtele idüb ğâlib gelüb haraca bağlamışdır. (s 8) Zikr olunan kralların birisi cenkde maktül ve biri Sayın Han'ın yeddine giriftar ve esir olmuşdur. Ve Sayın Han bunlardan ziyâde

-

44

-

memâlik ve ülkeleri teshl re getirebilür idi. Zl râ gayet ile şabür ve sehâ ve kerem şâhibi ve ihsanı sever idi. Ve Konst ant aniyye fethine nehezat ve c az!met etmiş iken bi-emri'l-lâhi Tec âlâ fevt olmuşdur. Hâlen Kırım hanları bu Sayın Han yac nT Batu Han zürriyyetinden olub c ırk silsileleri bat nen bac de bat nin karnen bac de karnin menzil zel olmayub Sayın Han’a müntehi olur. Ve Batu Han vefât etdikden sonra yerine karındaşı Berke Han ibn Cuçi, han olub Sayın Han'ın altun tahtına cülüs Deşt-i Kıpçâk pâdişâhı olub Cengiz Han evlâdlarından Cuçi Han neslinden, ibtidâ dln-i Muhammed'i kabül ve kerâmeti meşhür-ı âfâk olan Şeyh SeyfeddTn BâharzI hazretlerinden inâbet idüb nice be-nice seneler zâhir ve bât ın c ilme sac y idüb evliyâ derecelerinden hişşedâr olmuşdur deyu mervldir ve mest ürdur. Zikr ve tafsil I olunan üike-i vâsic a -ki şarkdan garba varınca yedi yüz doksan sâc atlik mesâfedır- ve işbu vâsic memleketlerden hâlen Moskov vilâyeti dahi dâhilinde idi. El-yevmi hâzâ Kırım hanlarının

zabt larında

olan

memleketi

dahi

Moskov

çariçesi

taht-ı

tasarruflarına getürmeğe harlşdir ki Cuçi Han'ın pâdişâhlığına c umümen mâlik olalar. İşbu pâdışâhlığın hudüd-ı erbac a cânib-i şimâlde Bahr-i Cemed ile mahdüd ve cânib-i şarkisi nehr-i Obu (s. 9) Obi ile ve cebel-i Kartal yâhüd Omak dağlarıyla ve Bahr-i Siyâh ile mahdüd ve cenüb t arafında nehr-i Kavsun ile Bahr-i Hazer ve Dağıstân ve Alan ve Gürcistân dağlarıyla ve Bahr-i Siyâh ile mahdüd ve garbi si nehr-i Tuna ve Aksu ve Turla ve Özi suyu ile mahdüd olub bu bir devlet-i kebl r târl h-i mi lâd-ı c T sâ c aleyhisselâmın bin beş yüz elli iki (târlh-i hicret-i Nebevi 959) senesine gelince değin ol memleketler mac mür olagelür kemâlinde olub târîh-i hicret-i Nebevi 959'da bac dehu Moskov çariçelerinden Yivan Vasiliç nâm muc annid ve müfsid, Tatar hanlarının kendilerine hükümet ve hakâretini bir dürlü hazmedemeyüb k.emâl-i hl le ve hudc a ile Kırım hanlarının hânedânından olan Ğâzân hanları pençe-i haslara mâlik olan bir mikdâr hanları birer takrlb ile haslarından mahrüm ve muzmahil idüb arâzl sini zabt

itmişdir. Vechi dahi budur ki zikr olunan hanların

mâbevnlerinde nifâk ve şikâk eksik olmayub biribirlerine zıdd-ı kâmil olmuşlar idi Ve bâ-huşüş Kazan hanlarının t avâif-i Kırğızlar ile zuhür iden c adâvetleri

-

45

-

ç.asa.r-! mesfür Yivan Vasileviç'nin fırsatına müeddl bir halet olmagla üzerlerine sefer idüb ve birer birer cümlesine galebe idüb memleketlerini zabt idüb; ahâlî sini âsân veçhile müstefi d ve kuvvet ve kudret hâsıl etmişdir. Bac dehu et râfda olan bac zı Tatar beglerine hamle ve hücüm (s. 10) idüb ve Bulğar-ı kebî r şehrin ve ülkelerin zabt ve hükümetine idhâl eyledikden sonra târî h-i mî lâd-ıc T sâ c aleyhisselâmın bin beş yüz elli dört (târî h-i hicret-i Nebevi 961) senesinde c ale'l-ğafle Ejderhân kah asına târî h-i hicret-i NebevT'nin dokuz yüz altmış birde hücüm ile bac de’l-muhârebe ve muhasara kah a derünunda mütehaşşın olan Tatar c askerinin metânet-i keşi relerinden sonra mesfür Yivan Vasileviç kah a-yı mezbüre zabt ına kemâl-i ışrâr ve gaflet zuhürıyla Tatar c askerine dahî kemâl-i zac f ve killet târî olmagla kah a-i mezbüreyi mesfürlara teslî m eylediler. Ve çar-ı Moskov muhârebe eşnâsında ol havâliden ve et râfdan yedd-i menhüsuna giriftâr ve esi r olan fanlardan kendisine mütâbac at ve it âc at idenlere ikrâm ve muhâlefet idenlere bilâ-âmânin kati ve h dâm eyledi.

Devlet-i

c Oşmâniyye tarafından Moskov çarının

Tatar

k.abl leşine bu hasâret ve tecâvüzü ve Devlet-i c Oşmâniyye'ye tâbic ve münkâd olan memleketlere bilâ-haber gaflet ile hücüm ve zabt eylediği istimâc ve Kırım canibinden istimdâd olunmagla merhüm ve mağfürü’n-leh cennet mekân

Sult ân

Seli m-işânî

c aleyhisselâmın bin beş

hazretleri

dahî

târî h-i

mî !âd-ı

c I sâ

yüz altmışsekiz (târî h-i hicret-i Nebevi 975)

senesinde Tatar kabilesine

imdâd

ve Lanet ve Ejderhan kabasını

Moskovlu'iardan redd ve kemâ fî'l-evvel teshire getürmek içün Deşt-i Kıpçak tarafına naşb ve tac yln buyurdukları serc asker (s. 11) mac iyeti ile tertlb eyledikleri c asker-i İslâm c acâleten

hareket ve nehezat ve mağdür olan

hanlara mülhak olduklarında küffâr-ı hezl metş'h âr t arafına c azl met eylediler. Lâkin bi-emri'l-lâhi Tec âlâ Azak ile Ejderhan beyninde Nomu nâmında bir bataklık ve suc übetlu mahalde Moskov c askeri ile çasar-ı mezbür merdâne mukabil olmalarıyla bac de'l-muhârebe c asker-i İslâm'a zac f t ârî ve hezl met I râs etmekle çasar-ı hl lekâr ol havâlî lerde metânet ve temşiyyetine müeddl olub ileh ân Ejderhan kah ası ve sair et râf-ı memleket ve Tatar halkı

-

46

-

Moskovlu'nuh zlr-i zabtında kalub Tatar kabileleri bir dahi ol arazilerden Moskov'u hl le ve hudc a ile t ard ve ibc ad ve ihrâc idüb iskân idüb ehl-i İslâm hükmünden çıkub kaldı. Moskovlu'lar zikr ve tahrir olunan mahalleri kabza-i tasarruflarına getürdiklerinde ve kendülerine kanâc at kemâl-i metânet vermek tedbiri ile Kırım hanları tarafına müddet-i vâfire müdârâ yüzünden iğfâl kaşdıyla hamle ve hücüm etmeyib Ejderhan’ın kadimi hudüd ve sınurıyla mukayyed ve Noğaylu halkları zamânında nice bulundu ise zabt idüb birkaç seneden sonra Tatar ve Türk ve Noğaylu kabilesinin kemâ fi'l-evvel kendilerine galebeleri ihtirâzı muzmerr-i derünları olmağın Kırım hanlarıyla muşâlâhaya râğıb ve t âlib olub t arafeynin murahhasları mükâleme ve münâzac alarmdan sonra evvelâ Moskovlu'ların (s. 12) zabt

ve ğaşb

eyledikleri mahall-i mezbürlar t araflarında kalmak üzere, şâniyen mukaddem Moskovlu'ların Kırım hanlarına öteden beri viregeldikleri cizyenin nısfını vermeleri şart ıyla, sâlisen muc tâd-ı kadlm üzre cizye tahsilline Kırım hanları t arafından me'mür ve irsâl olunan âdem ve elçileri Moskov memleketine geldikde Moskov çasarını ve gerek ac yân-ı Moskov'u ve gerek şâir Rus kavmini cümleyi evvelki gibi tahkl r ve tekdl r ve rezâlet ile mu' âmele etmeveler deyu bac zı şerâyit i müştemil kavil ve tac ahhüd ve c akd-i muşâlâha eylediler idi.

Der beyân-ı Vilâyet-i Ukrâniyye

Ve Deşt-i Kıpçak'dan berü t arafda nehr-i Özi'nin cânib-i şarkisinde vâkıic Ukrâniyye vilâyetinin sükkânı üç yüz seneden mütecâviz hanlara tâbic ve münkâd iken evlâd ü c tyâllerini Tatar kabilesi ahz ve fürüht ve emvâ! eşyâlarını ğaşb ve ğârete teşaddl eylediklerinden başka di n-i ‘ T sevi terine dahi müdâhale ve müslümân olmasına cebir ve ışrâr ile tazyl k ve ber-vech-i muc tâd-ı kadim viregeldikleri cizye ve rüsümât-ı rac iyyetlerin tahamüllerinden bl rün cebren ve k.ahren tahsil! ile (t âkat ve liyâk.atlarımız kalmadı) bahanesi ile Ukrayna ahâlileri c işyân eylediklerinde Tatar kabilesi tarafından üzerlerine

hamle

ve

hücüm

olunub

-

47

-

bi'l-cümle

Ukrâniyye

ahâlisinin

memleketlerini nehb ü ğâret etmeleriyle muhkem haklarından gelinüb andan sonra Ukraniyye ahâlisinin Tatar hanlarına (s. 13) ‘ işyân ve muhalefete bir dürlü iktidarları kalmayub Lehlu'ye iltica idenler ile Kiyef kalc asına firar idüb gidenlerden mac dâ k a tc an kimesne halâs ve rehâ necat bulmayub vilâyet-i Ukraniyye hâli ve harâb olmuşdur. Merhüm han t âb şerâhü hazretlerinin Devlet-i c Aliyye’den imdâd ve şâir levâzımât-ı c asker t aleb ve ic ânet içün Ejderhan kalc ası vakc asında ‘ asker-i İslâm tertlb ve irsâl buyurdukları esnada dahi vilâyet-i mezbüre bu hâl üzre hâli ve harâb olmuş idi. Ve bilâteğayyur mem!eket-i mezbürenifi harâb ve hâli kalmak müddeti yüz otuz seneye bâliğ olmuşdur. Ve şâir ol havâi! terde Kazak ismi ile tesmiye olunub Özi suyunun beri ve öte t arafında mütemekkin ve Podolya memleketinde ve Rus-i Hamrâ' tac bir olunan mahallerde sâkin t avâifi dahi Moskov çasarı sâlifü'z-zikr Yivan Vasiliç kemâl-i hl le ve hudc asından nâşT Lehlu üzerine fahrî k ve beynlerine şikâk ve c adâvet ilkâsına sac y ve ihtimâm eylediği ancak bu takrlb ile ol semtleri dahi kabza-i tasarrufuna getürüb suhület.le c umüm üzre Deşt-i Kıpçak devletine mâlik olmak murâd-ı c uzmâ idügi bl-iştibâhdır. Erbâb-ı tevârlh Kazak ismi huşüşunda ihtilâf eylemişlerdir. Vech-i mezbüra tesmiyesi medh içün midir, tahkir içün midir deyu. Tâife-i mezbüre cümleten keçi derisi ilbâs idinüb Leh lisânında keçiye kozar tac bir olunmagla tağllt ile Kazak tac bir olunmuşdur. Ve işbu Kazak t âifesinin (s. 14) dahi icâd ve zuhüru çok zamân değildir. İstefan Baturi nâm Leh kralı memleketini Tatar mirzaları akınından setr ve hıfz eylemek içün gerek Turla suyunun ve gerek nehr-i Aksu ve Özi suyunun et râfını muhâfaza ve muhârese içün biribirlerine karib ve müşâc olan arz-ı Rus-i Hamrâ' ve Podolya ve Ukranya vilâyetlerinden birer mikdâr piyâde ‘ asker peyda ve bu c askerin terbiyye ve rabt larına ve muhâfazaları içün iki bin c asker tac yi n ve tertl b ve mac dâ ol havâll de taht-ı rac ivyetinde olanların rüsümât ve tekâliflerin muc âfiyet üzre kral-ı mezbür İstefan Baturi t arafından tedbl rlerine berâvât ve senedât-ı kaviyye ic t â olunub ve bunlardan ma' dâ ol nevâhl nin ac yân ve kibarı dahi vakt-i hâcetde süvârl olmak şart lyla nizâm ve geregi gibi takviyyet ve temşiyyet verdikde Leh

-

48

-

memleketinin nehr-i Özi ve Turla ve Aksu'yu müştemil olan taraflarına işbu tertlb olunan piyade ve süvâri c askeri ile muhafaza ve şâir cümle Kazak t âifesinin rüsümât-ı rac iyvetden muc afivvetleri sedd-i c azıime olmasına bâ c is ve badi bir halet olub işbu intihâb ile müretteb c askerin cür'et ve cesareti ve rüesâsının merdâneligi sebebinden mezbür Leh kralı İstefan Baturi memleketini zikr olunan havalilerden mahfüz idüb Tatar çapulundan her veçhile emniyyet haşıl eyledi. Bu emniyyet sebebiyle Kiyef kah asından Braklav nâm kasabasına değin imtidâd iden arâzıi-i hâli ye zamân-ı kail I içinde mac mür ve meskûn olub şehirler ve kallâc ve kaşabât (s. 15) inşâ ve ihdâş olundu. Bac de zamânin Lehlu'nun ac yân ve ricâli Kazak t âifesinin yedlerinde olan muc âfiyyet senedâtının muğâyiri vazc ve hareket birle bunları c amele ve hizmete koşub giderek t âife-i mezbüreden birer mikdâr cizye tahşT li dâc iyesiyle rencî de ve tec add! ye teşaddT lerine tahammül idemezler- iken kendülerinin ihdâş ve icadına bâc iş ve badi olub muc lin ve destgT rleri olan kralı İstefan Baturi vefât etmekle t âife-i mezbüre me'yüs ve mahzün ve Lehlu'nun muğâyir-i şurüt -ı muc afiyyet kendülerden fuzuli cizye ve rüsümât-ı rac iyyet tahsilline müsârac at ve mübâderetleri tec addl si ile zâr ü zebûn olmalarıyla çâr ü nâçâr târl h-i mi lâd-ı c I sa r aleyhisselâmın bin beş yüz seksen yedi (târl h-i hicret-i Nebevi 995) senesinde t âife-i mezbüre c işyân ve Lehlu've c adem-i it âc at birle muhâlefetleri olmagla Lehlu t arafından üzerlerine hücüm ve Kazak'ların başbuğları olan Yivan Patkoda nâm kimesneyi ahz ve kati idüb t âife-i mezbürenin Lehlu ile mukavemete c adem-i iktidârlarından nâşl Lehlu’ye ic tizâr ile vuküc a gelen cürm ve c isyanlarıc afvi niyâzıyla kemâ fPl-evvel Lehlu've it âc at ve inkıyâd üzre olacaklarına c ahd ve şart lyla sekiz ve dokuz sene mikdârı muhâlefetde olmadılar. Lâkin, Lehlu'nun kendililere tec addl si câyegl r-i zaml rleri olmağın bin beş yüz doksan altı (târl h-i hicret-i Nebevi 1004) senesinde def a-i şâniyede c işyân ve Nelvayko nâm kimesneyi üzerlerine başbuğ olmak üzere intihâb ve Lehlu ile (s. 16) muhârebe ve mukâteleye mubâşeret ve mubâderet etmeleriyle kendüleri kemâ fl'l-evvel te'dl b ve tahvl f içün Lehlu'nun tertl b ve irsâl eylediğic askere birkaç.

-

49

-

def a galebe eylediler. Akıibet'ül-emr Lehlu'nun kemâl-i ihtimam ile terfi b eylediği c askere Kazak'lar mağlüb olub

c âciz ve sergerdân olduklarında

Lehlu t arafına istidc â-yı c inayet eylediler. Muktezâ-yı vakt-i hâle göre Nelvayko nâm başbuğlarını Leh generaline tesll m eylemeleri şart lyla âmân virülüb cürmleri c afvolundu Ve Leh cenerali Zolskinski nâm generale mezbür Nelvayk.o'yu tesll m olundukda sâlifi gibi kati eylemişdir ve bin altı yüz otuz yedi (târlh-i hicret-i Nebevi 1046) târihinde def a-i sâlisede c işyân eylediler. Ve Lehlu'ye hamle ve hücüm eylediler. Leh hatmanı Potoski nâm hatman üzerine varub muhârebe ve galebe etdikden sonra Kazak'ların Bolofas başbuğlarını üç nefer rüesâlarıyla ahz ve Lehlu’nun Varşova'da cemc iyyet-i kebirlerine irsâ! olunub kati itdiler. Bin altı yüz otuz ‘sekiz (târlh-i hicret-i Nebevi 1047) târl hinde Leh cumhurunun hükmü ile bunların c askerlerini ref ve def ve Fretmito nâm kaf alarmı mukaddemâ Leh kralı İstefan Baturi vaktinde Leh cumhüru tarafından Kazak t âifesinin yedlerine verilen muc afiyetleri babında berâvât ve ahidnâmeleri cümleten senedât ile yedlerinden cebren ve kahren aldılar. Ve Kazak'lar ol vakitde mağlüb olub c âciz ve sergerdân (s. 17) olub Lehlu’ler kendülerine her türlü ğalebe etmeleri ile hatman Potoçki'ye muk.âvemete c adem-i iktidârlarını bâhiren anladıklarına binâen Moskovlu'lar ile hafiyyeten muc âmele ve istimdâd eylediler. Ve bu mevâd Moskov çarının merâm ve met âlibine muvâfık bir hâlet; lâkin Leh memleketi t arafında olduklarına binâen Moskov çarı bunlara eshel veçhile ic ânet ve imdâd idüb yaver olamayacağı ecelden nehr-i Özi ile mahdüd Ukraniyye memleketinin bir hissesinden arz-ı hâliyyedeki nehr-i mezbürda vâkic kaya ile mahdüd ve mahfüz ve mürüru c asi r cezl relere çekülüb tahassun ve temek.kün eylemeleri ile Moskovlu’lara karâbet hâsıl eylemeleri içün Kazak'lara sevk ve tahrik eylediler. Kazak'lar dahi Moskovlu'ların re'y ve tedbiri mücibince mahall-i mezbüreye nakl ve karâr birle kendülerine takviyyet ve temşiyyet virüb tahassun ve temek.kün eylediler. Ve mahall-i mezbüre Zoborove tac bl r ve tesmiye olundu. Bac dehu Leh memleketine akın-ı kebl r idüb Lehlu'vu nehb ü ğâret ve memleketlerin yağma ile Lehlu'leri kemâl-i tac clz ve tahvlf idüb bu

-

50

-

def a da Lehlu'ler Kazak'lardan rahnedâr-ı 'a z lim olub sarp ve şac b mahallere nakl ve iskânları Kazak'lara it mi'nân ile metanetleri hâsılına vesl !e olmagla Lehlu'ler kemâl-i c acizlerinden nâşT sulha râğıb olub kemâ fi l-evvel muc âfiyetlerine ri' âyet olunmak şart lyla c ahd ve vac d etmeleri muşâlaha olunub Kazaklu'lar Lehlu'nun taht-ı inkıyâdını üslüb-ı sâbık üzre kabül eylediler. Lâkin, Lehlu'lerc ahd ve (s. 18) vac dlerine vefâ etmediklerinden nâşT Kazaklar şol mertebe âzerde ve c aduvv oldular ki Tatar hanlarından istimdâd ile ittifak ve ittihâd eylediler ve c ale'l-ğafle hamle ve hücüm birle Leh memleketini ihrâk-ı binnâr iderek ğâret ve kıtâl ile Varşova kapılarına değin vardılar. Ladislas Secismund nâm Lehlu kralı ol eşnâda Leh cumhüru ile me‘ an Kazak'ların c adâvetini teskin içün ve Tatar Han tarafından emiyyet haşıl etmek içün re'y ve tedbir ile Kazak'lara geregi gibi itmi'nân-ı kalb gelecek mertebe c ahd ve vac d I râdıyla istimâlet ve Devlet-i c Aliyye ile cenk ü cidâl eylemek üzre tedârike mübâşereti niyyetinde olduğunu Kazak'lara ifhâm ve ifâde etmeleri ile Kazak'ların c adâvetini teskin ve medâr-ı muc âvenetleri içün kifâyet mikdârı I râd ta c yTni ile mut ayyib ve evvelki üslüb üzre Zoborove c askerlerini tekrârlarını tekrâr tertlb ve istihkâm ve Boğdan Hmelniski nâm bir cengâver ve yarar kimesneyi üzerlerine hatman-ı mezbüruh Leh cumhürunuh bayrakdâr-ı şânlsi olan Cafyoniski nâm boyar ile kavgası zuhür mesfür Hmelniski hatmanıh oğlunu mezkûr Cafyoniski zarb-ı şedld ile helâk etmekle babası hatman-ı mesfür ahz-i intikâm sadedinde olub Lehlu ile olunan sâlifü'zzikr muşâlâhaya kendi c askeri ve Rus t âifesi (s. 19) müsâc ade eylemelerini ggrüb Özi suyunun bac zı cezirelerini dahi zabt ve ol mahallerde kendülerini ve emvâl ve erzâklarını Lehlu'den gereği gibi setr ve muhâfazaya kadir olmak içün istihkâm ve inşâ itdirdi. Ve bu minvâl üzre kemâl-i mertebe kendülerine takviyyet ve temşiyyet virdiklerinde Lehlu'den ahz-i intikâm sevdâsıyla Tatar hanlarıyla dahi ittifâk idüb ve anlar ile mec an Lehlu ile iki def a cenk eylediler ve ğâlib ve zaferyâb oldular. Ve ol sene ki mi lâd-ı c T sâ c aleyhisselâmın bin altı yüz kırk sekiz (târıh-i hicret-i Nebevi 1058) senesi idi Leh kralı olan Ladislas Sicismund vefât etmekle Lehlu've havf ve haşiyyet müstevli olub kral-ı

-

51

-

müteveffanın yerine Yuvan Kazimir'i intihâb ve kral naşb eylediler. Kazak'ların başbuğları olan Hmelniski hatmana ic ânet birle esnâ-yı mezbürede Friio nâmında bir süfli şahs zuhur idüb lâkin ğâyet cesür ve haşî n ve cebbâr ve cengâver adam olmagla Kazak'lara re'Tsü'l-ceyş olub Hmelnitski ile me‘ an ve Tatar c askeri ile bi'l-ittifâk Baras ka!c asını muhasara ve almak üzreler Leh kralı Yivan Kazimir c asker ile kalc a-yı mezbürenin imdâdına gelüb Doboro nâm mahalde tevakkuf eyledi. Lâkin t arafeynin mukabeleye gelmekle c adem-i cesaretleri olmagla târl h-i mi lâd-ıc I sâ c aleyhisselâmıh bin altı yüz kırk dokuz (târl h-i hicret-i Nebevi 1059-1061) senesi ağustosunun on yedinci gününde c akd-i şulh olundu ve bin altı yüz elli bir senesinde mezbür Hmelniski (s. 20) hatnnan tekrar cenge âğâz idüb merküme eylülünün yedinci gününde Potoski nâm Leh hatmanı ile sulh oldu. 1652 senesi ve elli ve elli üç senelerinde (târl hi hicret-i Nebevi 1062-1063) yine Kazak t âifesi kalkub Moskov t arafından ve Leh t aralından ve Boğdan ve Eflâk vilâyetlerinden dahi mat rüd ve menfi ve mücrim kimesneler bunlara katılub Leh memleketlerinde e azılm hakâret ve hasâret itdiklerinden sonra Moskov ve Ukraniyesi ta c bl r olunur vilâyete ve Kiyef taraflarına imtidâd iden havâll vuküc a gelen harb-i medld sebebinden hâli kalmış idi. Tâife-i mezk.üre ol havâll delerde iskâna ve zirâc at ve harâşete âğâz eylediler. Tahrir ve tafsili olunduğu minval üzre zaman bac dehu çar-ı Moskov o! havâll leri zabt ve kabza-i tasarrufuna idhâl etmek sevdâsıyla tedbl r ve Kazak'lara yaver olmak üzre vac d eyledikde ic timâd eylediler ve Tin suyunun re's ve menbac ından cereyân ile döküldüğü Azak kalc asına değin vaki' olan memieket-i vâsic ayı zabt ve teshi re getirdiklerinden sonra anlara dahi Tin Kazağı tesmiye olundu. Tâife-i mezbüre henüz vilâyet-i mezkürede sakin olmuş iken çar-ı Moskov Azak kal c asını dahi zabt ve teshire getürmeleri içün tahrl k ve terğl b ve imdâd ve ic ânet idüb kalc a-i mezbüre dahi metl n ve müstahkem olmadığından başka derünunda dört yüz âdemden ziyâde bulunmamağla muhasara ve ahz ü zabt evledikden sonra ol vilâyetin başşehri idüb ol veçhile t üli uzun ve c arzı kaili vilâyet (s. 21) inşâ eylediler. Ve bac dehu deryaya çıkub geşt ü güzâr ve sini n-i keşi re sevâhili Bahr-i

-

52

-

Siyâh'ı şıklar ile ğâret ve hasâret birle Trabzon şehrini ğâret ve ihrâk eylediler Ve Sinop ve Ereğli ve Kırım sevâhilde vakic İç-Eli kariyyelerin ğâret ve şehir ve kasaba ve kurrâları nehb ü ğâret itdiler. Zaborove Kazağı dahî kezâlik nehr-i

Özi

Karadenize

çıkub

hakâret

ve

hasâret eylediler.

Devlet-i

c Osmâniyye, Azak kalc asını feth ve teshire getürüb ve özi kalc asıyla Kılburun kalc asını binâ eyledikde Bahr-i Siyâh sevâhilinden Kazak t âifesinin şerr ve mazarratları def c ve ref c olunmuşdur. Azak kalc ası zamân-ı kadl mde bir meşhür iskele olub Venedik ve Ceneviz t âifesi ve Hind ve Tataristân ve Türkistân-ı Kebire ve Çin memleketine ve c Aceme ticâret ile varub gelen ve şâir tüccar t âifesine bir bender-i c azıl m idi. Ve Tatar hanları Saraycık ve Ejderhan'da han ve hâkim iken tüccâr t âifesine bir mertebe şıyânet ve himâyet ide gelmişlerdir ki memleketleri derünunda bin sac atlik mesâfeye varmak mülük-i neşârânın memleketlerinde bir konak mahalle varmakdan tüccâra ahsen ve âsân ve her veçhile emi n eylediler. Ve Azak ile Ejderhan mâbeyninde olan mahallerde emr-i ticâreti her veçhile teshî I idüb Bahr-i Hazer'e meyânıyla ve Özbek memleketine varılub andan Çin vilâyetine bac dehu (s. 22) Ot rar şehirleri olan Tanğut ve Hocend’e ve Odkan ve andan memâlik-i Kâşğar ve Çıyalı ve Tübüt-i Kebir ve Onğut semtlerine bu tarik zamân-ı mezkürede ziyâdesiyle işlek idi. Ve zamân-ı sâlifde Çin hanları Âl-i Cengiz hanedânından olmak ile nitekim beş yüz doksan senesinden beru dokuz yüz altmış sekiz senesine gelince yine hanlar hukümetdedirler. Zamân-ı merkumun râvivânı ve bâhuşüş Rümiyye papasının elçilik veçhile ol ulu hanlara irsâl eyledikleri bac zı keşişlerin ve c alelhuşuş sinln-i keşi re işbu zikr olunan pâdişâhların yanında Karakum ve Karakurum Ordu Baliğ ve Han Baliğ ve Bekin şehirlerinde müddet-i vâfire mekş ve ikâmet üzre olub mut t alic -i ahvâl olan Manpol nâm Venedik beyzâdesi takrirâtı mefhûmundan meşhüd olunduğu vech üzre t arl k.-i ticâret küşâde ve kemâl-i emniyyet üzere olduğu muhakkakdır. Ve Hind memleketine ticâretle gidenler Ejderhan'dan Esterâbâd’a varub Horâsân'a mürür ile Herât yâhüd Hazi tahtgâhına ve havali sine varub andan Kâbül ve Multan ve Lahor ve şâir ticâret olur şehirlere

-

53

-

eylediği kâğıdları bertakrî b yeddimize reşide olub manzür-ı kulları olmuşdur. Ve elçi-i mesfürun takrî r ve tahrî râtı bu makûle siparişleri tezkî r ve tafşT I olunan mevâddı şâmil olmagla Moskovlu'ların niyyet ve meramları nümâyân olmuşdur. Elçi-i mesfürun nâmı Floryo olub c anaşıl Rağuzalı idi ve birkaç sene mukaddem mürd oldu deyu mütevâtirdir. Ve bac zıları rivâyet iderler ki elçi-i mesfür Moskov çarının gazabında idi. Ve bac zıları dahi zahiren bu ğazab limaşlahatin sahte idi. Çar tarafına mütec allık nâsın kıyl ü kâline ve bac zı mevâdlara ıt t ılâc hâsıl idüb çara haber vermek üzre me'mür idi.

Der Beyân-ı Nevc ve Ecnâs-ı Tâife-i Kazak

Bâlâda zikr olunan Kazak'lar elyevm dört nevc üzredirler. (s. 25) Bir gürühu Leh memleketine mütec allik nehr-i Özinin beri t arafında Tağıra nâm Kazakları ve bunlar Lehlu ile ve Devlet-i c OşmânT ile hüsn-i zindegânT üzrelerdir. İkinci, Moskov'a mütec allik ve taht-ı kahrında bilâd-ı serbestiyyet ve berâvât Özi suyunun öte tarafında vâki c Ukraniyye-i Kebîr Kazakları'dır. Üçüncü, kendü başlı başlarına Zaborove tac bTr olunur bir gürüh-ı c askeri dir ki gâh Moskov'a ve gâh Devlet-i c Oşmâniyye'ye ve Kırım hanlarına tâbic ferdir. Ve hem cezl renişl n bir ocakdırlar. Ana Brabaş ve Kaklaç tac bl r iderler. Ve dördüncüsü, Tin suyunun kurbunda sâkin olan Tin Kazakları'dır. Moskovlu'lar ile merbüt olan c ahidnâmeleri yedlerinde olan berâvât ve senedât şerait inin bir mikdârı dahi elyevm ric âyet olunur. Ve kendü cinslerinden bir başbuğ sipehsâlâr intihâb ediyorlar. Ve eğer Moskovlu'lardan bir mücrim anlara ilticâ eder ise Moskov çariçeleri ellerinden alamaz Ve Moskov çarı bunları bi'l-külliye taht-ı tasarrufuna getürmeğe murâd idüb ve ol esnâda dahî Moskov'un hizmetinde olan Zapaskin nâm Kazak serdârını Moskov cenerali Aleksi Dolğorugi nâm ceneral şalb etmekle maşlübun karındaşı İstenkoradski kemâl-i mertebe mağmüm ve âzürde olub ahz-i intikâm sevdâsıyla Kazak t âifesini c isyâna tahrik ve terğılb etmekle bu iki mâdde c isyan ve muhalefetlerine müeddl olub bin altı yüz altmış yedi (târl h-i hicret-i Nebevi 1077) târihinde yanlarında bulunan bac zı Kazak (s. 26) Tatarı ve

-

55

-

Bulgar ve ol havalide bulunan Noğay'lar ve Hacı Tarhan ve Ejderhanlu ve Kırğız

c askeri

mu' âvenetiyle

Moskov

memleketinden

İdil

suyunun

sevâhilinde ve Cayık boyunda olan kurrâ ve kasabaları ihrâk-ı bi'nnâr ve şâir memleketi dahî ğâret ve hasâret iderek ta Moskov şehrine değin varub ahâliyi kemâl-i havf ve haşiyvet verdiklerinden sonra Ejderhan kalc asını ahc z ve zabt eylediler. Ve bu veçhile Moskov memleketinin ve kalc a-yı mezburede bulunan Moskov t âifesini katl-i c âmm eylediler. Ve bu veçhile Moskov memleketinin cânib-i şarkisinde olan hişşe memleketini zabt eyledikden sonra vâfir kayıklar inşâ eylediler. Bahren sevâhil-i memleket-i c Acem'i dahi ğâret ve talan idüb mesfür Stenkoradski beş sene c isyânından sonra bin. altı yüz yetmiş iki (târl h-i hicret-i Nebevi 1082) târl hinde c âkıbet bir muhârebede ahz olunub Moskov'a nakl ve irsâl olundukda Moskov çarının emri ile derisi zinde iken soyulub eşedd c ukübetle helâk eylediler. Bac dehu Kazak'ların rüesâları ile çar-ı Moskov muşâlâha ve bi'l-cümle doyumlarını mec an götürmek ve kimseye müdâhale etmemek şart ıvla meskenlerine c avdet etdiler. Mesfür Stenkoradski birkaç def a Devlet-i c Osmâniyye'den ve Kırım hanlarından istimdâd idüb Moskovlu'ların Tatar’lardan ğaşb ve zabt eylediği memâliki âsân veçhile alıvermek üzere kendüye i" ânet olunmasını niyâz eylemiş idi. Müsâc ade olunmamışdır.

Lâkin,

iltimâsına

müsâc ade

buyurulsa

idi

Devlet-i

c Oşmâniyye'ye her veçhile (s. 27) enseb ve enfac olacağı bl -iştibâh idi. Zl ra., t âife-i mezbür vesât atı ile bi’l-külliyye Moskov’un kuvvet kudretlerini mahv ve muzmahil etmek âsân veçhile mümkün idi. Ukraniyye-i Kebir Kazakları dahi mukaddemâ serbestiyyet olub hatmanlarını kendüleri intihâb edegelib Çar Petro'nun zamânına değin serbestiyyetleri var idi. Ancak, çar-ı mesfür Petro'nuh İsveç kralı ile şikâk ve c adâvetleri zuhüra geldikde İsveç kralı c askerine bu Kazak'lar dahi mülhak olub me c an çar-ı merkümun üzerine sefer ve Poltava nâm k a lc ası kurbunda vuküc a gelen muhârebede İsveç kralı münhezim olmagla c askeri perişân ve kendisi memâlik-i c OsmânI hudüduna dâhil ve iltica ve firar eylediler. Ammâ şüret-i cenkleri bu.minvâl üzre olmuş ki

-

56

-

dür cenkleri olub Moskov taburuna her cenkde ğâlib olub kırarak ileri yürüyüb hattâ Moskov'un meşhür olan Riga nâm ka!c asını dahi ardına bırağub yedi sekiz kerre Moskov'u münhezim idüb inşân değil belki per-i meges yerine c additmeyüb tâ derün-ı vilâyet-i Moskov olan Brabaş içinde hatmanın tahtı olan Poltava nâm cesl m şehre gelüb vi!âyet-i Lehe Stanislav isminde kralı kral naşb ve Brabaş'a Mezapa nâm hatmanı naşb idüb mezbür Deli Petro kralı mahv etmeğe karîb ancak bir hamleye kalmışdı. Çünkü takdîr-i Rabb-i Kadir Moskovlu’ların mahvı mukadder değil imiş. Poltava civârında bir kerre (s 28) dahi cenkleri oldu. İsveç c askeri Moskovlu'yu aşla inşân değil hayvan makâmına c addetmezlerdi. Mağrürâne bilâ-metris açıkdan Moskov taburuna yürüdüler. Ammâ hl lekâr Moskovlu'lar mukaddemâ çeyrek sâc at mahallerden yeraltına lâğım yapıp barut ve kumbarayla memlü yemlemeler yapmakla İsveçli’ler bl-haber ğâfil mağrürâne meçlerin c uryân idüb top ve tüfenklerini c aynine almayub mahall-i mezküreye geldiklerinde mac hüd yemlemelere ânlde âteş virüb İsveç c askerini rüy-ı hevâya uçurdular. Ol kıyâmetden nişân vakitde Moskovlu ğayreti elden komayub İsveç'e göz açırmayub kırmağa başladılar. Bozarak kırarak her ne kadar cebehâne ve hazl nesini zabt itdiler. Ve İsveç kralı beş altı bin c askeriyle firâr idüb dögüşerek yakasını ele vermeyüb hudüd-ı r Oşmânl'den Aksu nâm nehre gelürler ve c ubüruna Hankerman Paşası'na rica eder. Devletinize dâhil oldum Bana seti ne gönderiri deyu benim ardımdan düşmanım gelür; c avk ve tec hl r vakti değildir deyince kalmamış Moskov t aburu dahi erişmekle çâr nâçâr kalub sallar bağlayub yanında bulunan hazl nesini suya bırağub c askeri dahî ekseri suya ğark olub dört bin mikdârı adamıyla kralı cânlarını kurtarıb sâhil-i selâmete çıkub Devlet-i c Oşmâniyye'ye konak oldu. Ve Bender civârında iskânı içün fermân (s. 29) gelüb masrafı içün senevi bin kese akçe virilür idi. Çar Petro bundan sonra işbu Kazak'ların serbestiyyelerini bi’l-külliyye ref

evlemişdir. Zaborove

c askeri cezl renişl n olmalarıyla kendülerini muhâfazaya kâdir olub Moskov'un cebr ve tec addl sinden her veçhile emi n ve Moskov'un taht-ı kahrında olmakdan tahlî ş-i girl bân edebildiler; lâkin, eğer Devlet-i c Oşmâniyye

-

57

-

t arafından ve gerek Kırım hanları ve gerek Lehlu t arafından bunlara ic âneten nizâm verilmez ise Moskov bunları dahi kendülerine tâbi ider. FilhakT k.a, c umümen Kazak taifesinin âyinleri Rûm taifesinin âyinlerine muvafık Moskov ile hemmezhebdirler; lâkin, serbestiyyetlerinin takviyyet ve temşiyveti ric âyeti içün kavânT n ve nizâmlarının mühâresesi içün Moskov ile ceng ü cidal harb ve kıtâl idegelüb c isyâna mâlilerdir. Ve eğer Devlet-i c Oşmâniyye harâc almamak şart lyla Eflâk ve Buğdan vilâyetlerine kıyâsen, kendü cinslerine ic tibâren bir hatman naşb ve kavânT n ve berâvâta ric âyet buyurulsa idi t âife-i mezbüre âsân veçhile Devlet-i c Aliyye'ye münkâd ve mutic olub dostlarına dost ve düşmânlanna düşman olurlar idi. ZTrâ,

Moskovlu'lardan her veçhile c âciz ve âzerde olub dâimâ c işyâna bahâne ve fırsat aradıklarından nâşT Devlet-ic Oşmâniyye t arafından kendülere bir kerre ic tibâr olunacağı mac lümları olsa memnünen ve mesrüren (s. 30) tâbic ve münkâd olacakları bT-iştibâhdır ve t âife-i mezbüre Devlet-i c Aliyye'nin it âc atgerdesi

oldukları

şüretde

hln-i

iktizâda

Moskovlu'ların

kesr-i

kuvvetlerine bâdi ve bâc is bir hâlet olurdı.

Tavâ'if-i Noğay

Noğay ve Çerkeş memleketi ve Kırım hanlarının ecdâdından kalma milk-i mevrüşları ve beş yüz seneden beru zabt

ve hükümetlerinde müstakil

olduğunu cümle erbâb-ı tevârih şehâdet idüb zâhir ve nümâyân bir mac nâdir. Mukaddemâ ol havalileri Tuşi Han yani Cuçi Han zabt ve teshir eylediği esnâda Çerkeş kavmi envâc esâmi ile mac lüm idi. Gerçic ale'l-ıtlâk bir cins kabl le idi. Başlarına Körc Andâr Bey derler idi. Kimi Alan ve kimi Kozar ve kimi Çerkeş ve her kabile sâkin ve mütemekkin oldukları mahal ciheti ile tesmiye olunurdu. Lâkin, c ale'l-ıtlâk Çerkeş ve Abaza tac bir olunur ve Cuçi Han teshl re getürmezden mukaddem şimdiki hâlden ziyâde vâsic idi. Zl râ, Çerkeş t âifesi İdi! suyunun öte t araflarını dal]I zabt iderlerdi. Ejderhan şehri pây-i taht ic tibâr olunub Tatar sultânlarının şehirlerinde ol c aşırda andan büyük şehir yok idi. Anın içün taht edinmişlerdi. Çerkeş t âifesi dahi ol vakitde konar

-

58

-

ve göçer t âife olmagla hanlar göçmeyi ferağ itdürüb dağlar kenarın anlara mesken tac yln eyledi. Sonra Çerkeş memleketi kail lü'l-hudüd kalıb Tin suyunun başından Ejderhan tarafında vâki' bâc zı dağlar ile ve andan Terek kal' ası ile Ejderhan arasında (s. 31) olan batak-ı kebi rin nısfıyla mahdüd olub ve ulu hanlar işbu memleketleri kendü oğulları olan sult ânlara zeval ismiyle Ejderhan ve Saraycık ve Bulgar ve Kazan ve Kırğız ve Sibir ve İbir ve Ökek ve sair vilâyet-i bac Tdeyi tevzi' ve taksi m idüb verdiklerinde Çerkeş vilâyeti kendü hükümetlerinde alıkomuşlar ki dâimâ hanların şehzâdelerin vâlidesinden doğduğu gibi beslemeye Çerkeş begleri atabek olub ve hâtûnu t aya olur. Beher sene beş yüz baş esi r vermek üzre tac ahhüd idüb öteden beru bu minvâl üzre f amel iderler. Ve şâir hanlar tesmiye olunanlar ancak Kırım hanına tâbi c olurlar idi. Ve Ejderhan'da olanların selefleri şehre tahdld eyledikleri hududu muhârese ve Tatar hanlarıyla inkıyâdı bâki ola deyu hudüdları Çerkeş muhârese etmeye ruhsat verdiler. Ol zamânda memleketleri vâsi' olub Tin ve İdil nehirleri mabeyninde olan memleketi şâmil olub bâlâda zikr olunduğu üzre Ejderhan t arafında olan güh-i müsellesden ma ' dâ ol semt Çerkeş hududunu müştemi! idi. Ve Dağıstan t âifesi müddet-i med! de serbestiyyetlerini hıfz idüb kendü beglerini intihâb ve âhar t arafdan şerâyit kabül etmezler olub ve zamânı kadimde Dağıstân t âifesi birkaç fırkadırlar. Şamhal ve Gazi Komuk ve Kaytak ve Tabasaran ve ' AnderT ve Cakşay nâm halkdan c ibâredirler Ammâ bac zı tevârîhlerde der ki Dağıstan kavmi kavm-i vâhid (s. 32) ic tibâr iderler. Bunlardır: Hun ve Alban ve Masacet tesmiye olunurlar demişler. Hâlen Macar t âifesinden nâşT dir ki nesârâ kavmi Engürüs deyu ta' bl r iderler. Ejderhan kal ' asını Moskovlu’lar zabt eylediklerinden sonra Terek kal ' ası Ejderhan ile bahren mâbeyni mesâfe-i kari be olmagla ba' de zemânin Terek-Kal ' a zabt ve hükümdâr olan Bolad Mırza'ya ba' zan hedâyâ irsâli ile üns ve ülfet hâsıl ve kendü t araflarına celb-i kulüb içün bezl-i mâl mecbur eylediklerinden sonra ol havâi! lerde Moskov tüccârının her veçhile emniyyeti huşüşunda kal' â-i mezbüre mırza-i mezküre hâkim olmak şart tyla kal' a-i mezbüreye ve havâi! si muhafazasına bir mikdâr Moskov ' askeri ta' yi n ve mırza-i mezkurun kabül

-

59

-

edib redd ve muhalefet etmemesi babında istihşâl-i rızâ etmeleriyle mırza-i mezküre kalc a-i mezbürede hâkim ve Moskov c askeri kendü emrine herhalde mut i < ve münkâd olmaları şart ıvla bir dürlü muhâlefet üzre olmamak edâsıyla Terek mirzaları kel’evvel şehre hâkim olmak üzre kat c â dahi ve taf arruz etmeyeceklerine c ahd ve kasem birle mırza-i mezküreye kemâl-i ic timâd hâsıl etdirdiklerinden sonra kah a-yı mezbüreye muhâfız olmak üzre bir mikdâr Moskov c askeri vaz c ve idhâl eylediler Ve bac dehu kah a-i mezbüre tac mi re muhtâcdır deyu Felemenk m.h mârlarından olub Kornelyus ve Flamas (s. 33) nâmân mir mârın mar rifetiyle mT lâd-ı c I sâ c aleyhisselâmın bin altı yüz otuz altı (târlh-i hicret-i Nebevi 1045) târihinde haşnlarını tac mir ve dâirelerini tezâyüd idüb takviyyet ve temşivyet virdiler. Kah a-i mezbüre civânnda cereyan eden Terek nehri takribi ile etrafı sazlık-ı vâsh adır ki başar imtidâd idemez. Ve nehr-i mezbür ile derya tarafından olan arazıiyi teskıye iderler Ve berriyye tarafında orman ve dağlar olmayub medd-i başarı vâfirdir. Ve kal f a-i mezbüre metin ve müstahkem ve bir mahall-i lâzımü'lmuhâfaza olmagla Moskovlu'lar kalc aya Kızlar Kah ası deyu nâm verdiler. Tafsili olunduğu vech üzre mırza-i mezbürenin tahşıil-i rızâsı ile kemâl-i h timâd hâsıl itdürüb Moskov tüccârının mut lak emniyyeti bahânesi ile kah a derünuna bir mikdâr Moskov f askeri idhâlinden sonra kah a-i mezbüreyi tac mi r ve tevsic ve iktiza iden top ve cebehâne ve şâir mühimmât tertl b ve kal c a-i mezbüreye irsâl eylediler. Ve bac dehu bin altı yüz yetmiş (târlh-i hicret-i Nebevi 1080) târihi hululü esnâlarına değin günâ gün bahâne takrl biyle dostluk yüzünden mırza-i mezküreye ic timâd hâsıl itdürüb tedrl c ve teenni ile kal c a-i mezbüre derünunda olan Moskov c askerini yirmi bine tekml I eylediklerini mirza gördükden sonra ne işleyeceğini bilmedi. Çe fâide giderek mırza-i mezkûrun muhalefetine taşaddl ve peyderpey hükümeti ellerinden alub kah a-i mezbüreyi Moskovlu'lar bu veçhile hile ve hudc a ile zabt ve (s. 34) rabt ve mırza-i mezbürun istiklâlini ref ve mahv eylediler. Can İstroy nâm bir Felemenk seyyahı o! esnalarda ol havali den mürürunda mırza-i mezkûr Moskov çarının emri ile on beş bin mikdârı c asker ile çapula gidüb

-

60

-

getürdükleri doyumu Terek’de haftada iki def a c âdet üzre kurulan hazarlarına çıkarub fürüht eylediklerini ve çar-ı mezbür mırza-i mezbür ile hüsni mur âmele üzre oldukların rivayet iderler. Ve işbu mevâddı tasdik etmişdir Mırza-i mezkurun ismi Polad Mirza idi. Moskov t âifesi knyaz Polad tesmiye evledilerdi Bar dehu, Polad Mırza'nın istiklâlini ref ve mahv idüb Terek’de olan halkı ve memleketini ğasb ve dahi nice vilâyet ve beylikleri bar zan mirzalarının rızâlarıyla bac zan cebren ele getürdüler. Ve peyderpey cânib-i şarkda olan hanların memleketini tedriç ve teenni birle bilâ-cenk. ve cidal dört hissesinden üç hissesini zabt itdiler. Tin Kazağı dahi ol t arafda ez-cümle Moskov çarının hudüdunu tevsic eylemek içün c asker dere idüb Çerkeş vilâyeti muhallefâtından zikr olunan mahalleri Moskovlu’lar nâ-şef I vazc ile ve kemâl-i hl le irtikâbıyla ğasb eylediler. En sonra işbu def a Moskov çariçesi t arafından elyevm Tatar hanlarının taht-ı hükümetinde olub mülk-i mürisleri olan Çerkeş memleketine (s. 35) müdâhale ve muc ârazası veçhen mine’lvücüh icâb etmeyüb Moskovlu’ların c âdet-i müstemirreleri muktezasınca muğâyir-i

şurüt-ı

düvel-i

şâire ğaşb-ı

memleket dâc iyesiyle hareket-i

nâhemvârlsi kemâl-i hırş-ı nâsezâlarına mahmul olub öteden beri kendülerine mütec allik olmayan memlekete nâr ve eriftâr ile destrâz ve bi'ğayr-i hakkıin ğaşba teşaddl idüb mukaddemâ ğasb eylediği mahallerden başka bu def a dahi civârında vâkıf

Çerkeş memleketi levâhıkından olan mahalleri c işyân

ve hıyânet birle Bolad Mırza’nın Moskov çariçesi ile hafiyyeten muc âmele ve verdikleri temessük. ve hüccete f tibâr bir veçhile sahih olmayub bir def a han hazretleri t arafından hüccet ile verilmeyüb Devlet-i' Oşmâniyye'nin dahî re’yi munzam ve tasdi k ve rızâsı lâhik olmadığı ve memleketi yalnız emânetkâ.r olan mirzanın kemâl-i hıyânet ve c isyanından nâşl Moskov çarıyla hafiyyeten etdikleri senedât ile Moskov çarının ol havali leri kuvvet bâzüsuna mağrüren zabt

eylemek sevdâsıyla idd'f â ve tasallut u katc â icâb etmez. Zl râ,

memleket-i Çerkeş., Bahr-i Hazer’den Bahr-i Siyâh’a gelince Kırım hanlarının ebâ c an ceddin milk-i mürisleri idiği maşrık ve mağrib tevârihleri tahrir etdiklerine göre ve hucec-i şef iyye ve defterhâne-i c âmire kuyüdâtıyla

-

61

-

meşbüt ve nümâyân olmagla bir veçhile emânet bir memlekete hâkim olan kimesne emâneten zabt etdiği arâzıiyi fürüht ve yâhüd (s. 36) rehin vazc ve ic tâ etmeğe mülk şâhibinih rızâsı olmayınca kâdir değildir. Bu veçhile Kırım hanları t arafından Çerkeş memleketi Moskov t arafına verildiği yog iken riâhâk ve nâ-şef T iddic â ile milk ve arâzıide ve c alâkası olmayub sâhib-i mülke c işyân ve muhâlefetınden nâşî bir emânetkâr hizmetkârın efendisinin hilâf-ı rızâsı verdiği senedâtıyla Moskov'un Çerkeş memleketinden mukaddemâ kemâ!-i hile ve tezvlrâtıyla muğâyir-i muşâlâha ğasb eylediği memlek.etden başka işbu def a dahi dahi ve tac arruzu beyhüde ve bT-mac nâ bir hâletdir. ZT râ, bi'l-fic I nâhak ve nâ-şerc T olan mevâd her ne kadar şef a tat bTk ve muvâfık eylemeğe sac y olunur ise müsâc ade ve tahammül olunduğu şüretde dahî yine nefsü'l-emrde nâ-hak ve nâ-şef Tdir. ZTrâ, bu misullü akvâl ve temessük bir milkde sahih olmadığı Moskovlu'ların dahi mac lümudur. Bilmez değillerdir.

ZTrâ,

kendü

memleketinin

bir

mikdârını

kendü

knyazları

memleketinin bir mikdârını kendü rızâları olmayınca Lehlu’ye ve yâhüd İsveç'e ve yâhüd Tatar hanı t araflarına virüb sened-i kaviyve olmak üzere temessük ve hüccet virdigini haber aldıkları gibi dahi ve tac arruz olunmazdan mukaddem Moskovlu'lar ol ulu devletin üzerine sefer idecegi emr-i mukarrerdir. ZT râ, bu makûle mevâd nakz-ı c ahdi şâmil bir hâletdir. Moskovlu'ların işbu iddiâ-yı (s. 37) ğayr-i hakıT kalan dahi bu def a nakz-ıc ahdic aynı ikrârdır.

Der Beyân-ı Han-ı Kırım ve Kuban Tatarı ve Tâife-i Noğay

Noğay t âc ifesi cânib-i şarkdan Ergenekon dağlarından Oyan Gelüran nâm nehr-i kebirin boylarında konar ve göçer Türkistan sınıfından münşaf ib olan Moğol Moğolistân ve Tatar Tataristân tac bîr olunan eşnâfdan olub hicret-i Nebevi'nin yüz senesinde ol mahalden Deşt-i Kıpçak ve Bahr-i Hazer yalılarına geylâna dökülen nehr-i Cayık ve nehr-i İdil boylarında yaylak kışlak otlu ve sulu yerlerde sâkin olub târl h-i mî lâd-ıc T sâ c aleyhisselâmın bin dört yüz (târlh-i hicret-i Nebevi 802) târihinde Deşt-i Kıpçak ki iki hanın taht-ı hükümetinde tahşlş ve taksim olub Cuçi Han hânedânından İdil suyunun

-

62

-

cânib-i şarkisinde olan hanlık Zavolnic. tac bir iderier. Moğol lisânı üzre ve garbisinde olan hanlık Kırım tac bir olunan ada-i cezireye tâbi 1 olan c aşâir ve kabâillere denildi. Uygur lisânında Tavri demek Kırım demekdir. Ve kabâil-i Tatar'dan ibtidâ iskân eden As nâmında olan Türk cinsinden kavim kabâ’ili ile pâdişâhlarına c âsTi olub gelüb iskân (s. 38) iden bir alay kavimdir Bac dehu bir han-ı ‘ âlişân Kırım tahtına cülus idüb Etil'de olan han ile memleketi tanşTif iderier Kabartav Çerkesi ve Kömü kalc ası ve Tin suyunda olan Tin Kazağı ve Azak ka!c ası Özi t arafı Kırım hanına tâbi c olmasına rızâ olunub ve bar zıları dahi Kazan ve Üştük ve Bulğar ve Hacı Darhan t araflarına han olub kalmışlar idi Bar dehu mürür-ı eyyâm ile Zavolnic hanlığından üç hanlık tahşTiş olundu Biri nefs-i Noğay ki İtil suyunun cânib-i şarkisindedir. İkisi dahi Kazak ve Kazan ve Ejderhan’da ve Bulğar-ı ŞarkTi'yi dahi şâmildir. Ve işbu kabâil-i Tatar mütekeşşir olub Kazan Hanlıgı'nın cânib-i ğarblsinde vaklc olan berr-i yabanda sâkin olan Kırğız ve şâir kabâil-i Tatar bunlardan nâşidirler. Ve cânibi şarkisinde ayırtık yani samur ve kara tilki çıkan Sibir ve İbir vilâyeti Tatarları ve nehr-i Obi nâmında su kenarında iskân iden Üştük tac bl r olunan Tatar'lardan nâşldir. Azak ile Zıyak Denizi ve Kuban suyu arasında vâkıic Çerkeş memleketinde hanlar iskân eyledikleri bir mikdâr Tatar t âifesi ve Noğaylu’lar ve Kubanlu tac bir olunur Noğay Tatarı ki ğâyet ile cengâver ve dilâver bir t âifedir. Lâkin ekseri hâlen Moskov'un taht-ı kahrında bl t âk ve biçâre kalmışlardır. Müslim!nden iken istihlâşına (s. 39) kimesne ihtimâm eylemediğinden Moskov keferesinin taht-ı rac iyyetlerinde kalmışlardır.

Der Beyân-ı Moskov ve Rus Vilâyet»

İki yüz seneden beru Rus vilâyeti Moskov tac bl r ve tesmiye olunduğunun vech-i tesmiyesi Moskov şehrini pây-i taht ic tibâr eyledikleri içündir. Erbâb-ı tevârl hin rivâyetleri mant ükunca mukaddemâ şark t arafında Avayi nâm kabl le hanlarından üç karındaş enâm-ı vâfire ile çıkub mağrib t arafına c azi met birle gelüb sâkin oldular. Kebl ri Rus ve şânisi Leh ve şâlisi Çeh ismi ile mac rüf olub her biri gelüb sâkin ve mütemekkin olduğu memleketlere kendü

-

63

-

isimlerin tac yi n ve tesmiye eylediler Ve bunların başı Rus memleketini iskân ve tesmiye eyledi Ve şânısi Leh memleketini iskân ve tesmiye eyledi. Ve sâlişi Çeh memleketini iskân ve bundan sonra Silezya ve Moravya ve Eski VandalT'ler ve sair ümem ve Efrençe ve Macar memleketinden nâşl olub kendü lisânları üzre banlarının ismiyle tesmiye olunurdu.

İnkılâb-ı ezmân ile

evlâdlarına ve saltanatlarına şirket ve hisse idüb bac zısı ol Hazret-i c I sa c aleyhisselâmın mevlüdundan çok zamân evvel Bosna vilâyetini ve Hırvat vilâyetini ve İskavon ve Paton ve Erdi! ve Boğdan ve Eflak hattâ Tisk suyuna değin ol memleketlere kabT leleri ile iskân itdiler. (s 40) Ve Bulgar kavmi evvel bu semtden gidüb İdil suyunun iki sahilinde vâkic eski Bulgar vilâyetinden gelüb Hazret-i c T sa c aleyhisselâmın beş yüz târihinde Rümeli'nin ekseri memleketini iskân idenler Rus kabT lesindendir. Ve Bulgar kavmi Rüm Devleti'nin c adüvv-i ekberi olub sekiz yüz sene kayserler ile mütevâliyen cenk ve cidal iderek zevâl ve izmihlal mertebesine getürdiler. Lâkin, Cenâb-ı Bâr! hazretleri rızâ virmeyüb ol devleti Fâtih Sultân Mehmed Han t âb-ı serâhü hazretlerine fetih ve teshl rin müyesser kılub bin dört yüz elli üç (târî h-i hicret-i NebevT 857) târihinde kayserlerin saltanatlarına cümleten mâlik itmişdir. TârT h-i mezbüreden seksen sene mukaddem Sult ân Murâd-ı Evvel hazretleri Sırp despotuyla ve Bulgar kralı ile cenk eylediklerinde üzerlerine ğâlib gelüb Lazar nâm despot helâk ve Marko nâm Bulgar kralı firâr ve nâ-peydâ oldukdan sonra bütün Bulgar’ı kendüye tâbic eyledi. Rus-ı sivyâh ki elyevm Moskov memleketidir. Zamân-! kadimde birkaç beglige münk.asem idi. Ve her vilâyetin bir begi olub her biri hükm idüb kimesneye tebe‘ iyyet etmek istemezler idi. Ve bu hâl üzre iken Cengiz Han-ı cihangüşânın zamânına değin karardâde olub han-ı mezkur Cuçi han nâm oğlunun bahâdırlıgı vesl leşiyle c umümen Rus (s. 41) memleketi fetih ve teshir itdikden sonra işbu beglerin her birini memleketinde ibk.â ve harâc. daroğây-ı kebir vermek şartıyla nizâm virilüb bunlardan biri mümtâz kılınub kavil ve tac ahhüd olunan cizye-i mezbüre anın yeddivle cümleden tahşıil olunub sene başında ahz ve kabzına t araf-ı İlhânT’den me’mür ve irsâl olunan elçiye bilâ-tehl r testi m eylemek üzre verilen

-

64

-

takviyyet ve temşiyyet mücibince beher senede bir def a Tatar hanlarının elçisi Moskov şehrine vâsıl oldukda Novğorod nâm kalc asından Rus begi şehr-i mezkürenin kapısına değin elçi-i merkümun istikbâline çıkub bir altun ve yahud si m-i hâlişden tâşnic olunmuş şekerli leben dolu t ası elçiye sunub ittihâf idüb merâsim-i c ubüdiyyet c arz iderek başı açık ve piyâde elçi-i merkümun nüzül idecek konağına değin rikâbında yürür ve gider idi. Ve elçi-i merküm cizyeyi tekml len ahz ve kabz idüb c avdet idince müddet-i mekş ve ikâmetinde cümle Moskov beglerinin hükümeti tac t TI olub elçi-i merküm t araf-ı han hazretlerinden (s. 42) memleketlerinde hükümet iderler idi. Cizye tahşl line elçiler vürüdunda Rus t âifesine bu kâc ide-i hakâretin vech-i sebebi içün üzerlerine edâsı lâzım gelen cizyelerin c acâleten ve müsârac aten tedârik ve tek.ml I ile bir ân akdemce hakaret ve rezâletden halâs olmak sevdâsıyla c avk ve müsâmahalarını def içündir. Ve bu veçhile bilâ-tehlr kemâl-i ihtimâm ile müddet-i kail lede cizyelerin tekml len İlhân'ın elçisine edâ ve tesll m eylediklerinde eşnâ-yı ricc atinde dahi Moskov çasarı minvâl-i meşrüh üzre sarayından şehir kapusına varınca başı açık ve piyâde kemâl-i rezâlet ve sefâlet ile elçinin rikâbında gider idi. Ve bac zı erbâb-ı tevârl h rivayet iderler ki Moskov çasarı altun ve yahud gümüş t as ile zikr olunduğu vech üzre verdiği lebeni elçi-i merküm nüş ider iken bârgl rinin saçı üzerine dökülen südü dili ile çasar-ı Moskov yalamağa me'mür idi. Ve mâ hüve'l-yakfin MT lâd-ı c T sâ f

aleyhisselâm bin beş yüz (târlh-i hicret-i Nebevi 905) târihine değin Tatar

t âifesi Rus kavmini ol mertebe nazar-ı hakâretle kaf a âdem yerine c addetmevüb hayvanât makülesi gibi görürler idi. (s. 43) Tatar t âifesi ile Moskov kavminin târl h-i mezbüreye gelince mu' âmeleleri bu vechle olub Moskovlu’lar cümleten Tatar t âifesinin harâcgüzâr rec âyası olduğu meşhür-ı âfâkdır. Ve herhâlde taht-ı kahırlarında c âcizmânde ve sergerdân iken encâm-ı kâr hl le ve hud' a t arafına sâlik olub zâr ü zebûn olan Moskov keferesi ferce bulub Cuçi hanın salt anatını zabt ve mahv eylediklerinden sonra Tatar t âifesi üzerlerine Devlet-i c Alivye-i ebed karâr-ı ittisâmın himâye ve şıyâneti olmasa idi baki kalan Tatar Devletini mahv ve muzmahil idecekleri bî-iştibâh idi. Lâkin,

-

65

-

Moskov keferesini Bahr-i Siyâh'dan t ard ve tebc Td eylemek huşüşları Dev!et-i c Alivye'nin

ehemm

ve

mühim

umürundan

olduğundan

başka

zl r-i

himayelerinde mahml olan Tatar taifesi c uhde-i ihtimâmlannda olmağla Moskov keferesinin murâd ve met âlibi olan niyyet-i fâsidleri huşülüne vâsıl olamadıkları bi-iştibâhdır. Zira, Moskovlu'ların Tatar Devleti’ni izmihlal ile c umümen Cuçi Han devletine nail Bahr-i Sivâh'a takrlb hâsıl etmekden ziyâde murâd ve merâmları yokdur. Bâlâda zikr ve tafşT I olunduğu minvâ! üzre Rus ve Leh ve Çeh nâmân üç karındaş Rus ve Leh ve Çeh devletlerin tertTb ve ihdâs eylediler. Â!-i Rus olan İgor ve Rufrik müddet-i medlde saltanat ve hükümetinden sonra (s. 44) Rufrik'in oğlu İstivarslas halef olub müddet-i hükümetinde mezbür İstivarslas Rus Devleti'ni tezâyüd ve tevsic idüb bac dehu salt anat-ı hükümeti oğlu Ladimir'e intikâl eyledikde mezbür Ladimir'e Moskov tesmiye olunan memleketi bütün teshl re getürüb mâlik oldu. Ve târl h-i mi lâd-ı

c T sâ c aleyhisselâmın dokuz yüz seksen yedi (târlh-i hicret-i Nebevi 376) târl hinde dln-i c I sevl'yi kabul idüb kayşer-i Rûm'un dohterini tezvlc eyledi. Hanna nâm zevce-i mezbüresinin tedbl ri ile Ulu Beg ve Ak Beg deyu tesmiye olundu. Ve hâlet-i nezc inde taht-ı hükümetinde olan memleketi evlâd-ı züküruna taksi m ve tefrl k idüb bu veçhile Moskov memleketi birkaç beglik ic tibâr olundukda Ulu Beglik tesmiyesine vech-i sebeb olan memleketi, kebl r oğluna vermişdir

Lâkin mezbür Ulu Beg'in vefâhdan sonra memleket

müteferrik olduğundan başka evlâdları mâbeyninde nifâk ve c adâvet zuhür idüb iki yüz sene mikdârı beynlerinde cenk ve kıtal-i mütemâdi olub c âkıbet bin iki yüz on târihinde (târlh-i hicret-i Nebevi 606) maşrık semtinden Tatar hanları c asker ile gelüb memleketlerin zabt ve bâlâda taşrl h olunduğu vech üzre cümle ahâli sin harâca kesdiler. Ve sene be sene vaktinde bi't-tamâm vermeği tac ahhüd eylediler. Ve bu hâl üzre bilâ-teğayyür bin beş yüz senesine değin güzerân idüb Kör Yivan bin Vasil muk.addemâ müteferrik ve taksi m olan memleketlerde akrabası olan (s. 45) begleri cümleten kahr ve tedml r ve mahv ve muzmahil idüb memleketlerin zabt ile kemâ fl'l-evvel cerrf

ve taht-ı

hükümetine idhâ! ile cümle memlekete mâlik oldukda c umümen Rus Devletinin

-

66

-

hükümdarı olub Tatar taifesinin Kıpçak hanlarına beher sene veregeldikleri cizye-i mahşüşaların edâda muhalefet etmeğe başladılar. Bac dehu kendüsi mürd olub oğlu Vasi! Gavri! bin beş yüz dört (târl h-i hicret-i Nebevi 909) târihinde yerine geçüb hükümdar oldukda Lehlu'dan bar zt vilâyetler dahi teshl re getıırmege başladı. Ekseriyâ ele getürüb memleketini tezâyüd eyledi. Evvelâ Litva mülhakâtından olan Pelsko nâm şehri ve şâir kallâ c ve kaşabâtı kabza-yı tasarrufuna getürüb kuvvet ve kudret hâsıl etmekle ibtidâ çar ismiyle mezbür Vasil Gavri! tesmiye olunmuşdur. Çar lâfzı çasar ismine karîb olduğundan başka Rüm kayserlerinin isimlerindendir. Mezbür Vasil Gavril kendüye çar tesmiyesiyle şân virüb kemâl-i gururundan Kazan hanlarına senede viregeldikleri cizyeyi “virmem” deyu muhâlefet ve Kazan hanlarıyla cenk ü kıtal eyledikde Kazan hanı ğâlib gelüb Moskovlu'lar mağlüb olmağla han c askeri ile mezbür Vasil Gavril'in mukavemete c adem-i iktidarı meczümu olmağla kemâ f ı ’l-evvel viregeldikleri cizyelerin virmeleri şart lyla sulha (s. 46) râğıb oldu. Ancak, han-ı Kazan’ın ber vech-i muc tâd bilâc avk cizye tahsiline mü’eddl içün muc âmale-i hakaret kaidesi babında f azlim münâzac adan sonra çar-ı mezbürun sarayı kapusınıh önünde bir sütün vazc olunub re’sine hanların bir kalfagı vazc olunub saray-ı mezbüre girib çıkan her kim olursa olsun gerek

ar

lâ ve gerek ednâ ve gerek çasar-i mezbür kalfaga karşu başını

açub bir kerre rüküc

ider gibi olub mülküb kalfaga tac zlm ve tekrlm

eylemeleri şart lyla c akd-i muşâlâha olunub bir nice zamân işbu minvâl merâsimi icrâ eylerler idi Lâkin, bu kâc ide-i hakâret çasar-ı murdâra ğâm ve ğuşsa olmağla kemâl-i keder ve elem olmakda idi. Mi ladin bin beş yüz otuz üç (târlh-i hicret-i Nebevi 939) târihinde çasar mürd olub oğlu Yivan Vasileviç çasar oldu. Bac dehu Yivan Vasileviç dahi ruc ünet ve huşünet şâhibi mu' annid bir melc ün olmağla gelen Tatar elçilerinin kendülere rezâletler ile mu' âmelelerin bir dürlü hazm ve tahammül etmeyüb nice be nice hl le ve rnuhâda' a ve nâsezâ reftâr ile bâlâda tahrı r olunduğu vech üzre Tatar hanları c asker çeküb vardı. Evvelki gibi muzaffer olmayıb münhezim oldu. Ba' dehu Moskovlu kendüne takviyyet virüb Kırız Noğayı üzerine sefer idüb anı zabt

-

67

-

ba' dehu Kazan üzerine (s 47) varub ve andan Ejderhan ve Bulgar ülkelerin ve memleketlerin zabt ve ğaşb idüb ol zamandan beru memleket-i mezkûrlar Moskovlu'lar elinde kalmışdır. Ve mezbür Yivan Vasileviç Lehlu'den dahi vâfir memleket zabt idüb kendü devletini pederi vaktinden birkaç kat ziyâde eyledikden mT ladin bin beş yüz seksen dört (târT h-i hicret-i Nebevi 992) târihinde mürd olub yerine oğlu Todor çasar olmuşdur. Boris Hodun nâm büyük mlrâhür mukaddema mezbür Todor’ufi kızkarındaşını tezvlc. ve çasar c ırkına tekarrüb hâsıl etmişdi. Kayınpederi Yivan Vasiloviç fevt idüb çarlık .oğlu Todor'a intikâl eyledikde mezbür Todori'nin dokuz yaşında Dimitri karındaşım bir takrlb ile helâk idebilsem çasarlıgı âsân veçhile zabt idebilürdüm deyu mülâhazasıyla mlrâhür Boris Hodun çasarlık sevdâsına düşüb bac zan mu' temedi olan adamlarına sırren vac d -i' azl me tac ahhııdü ile tac II m ve tenbl hi mücibince mezbür Dimitri’nin sâkin olduğu saraya kemâl-i hâb ve gaflet üzreler iken t araf t araf ateş virilüb ihrâk-ı binnâr ve mezbür Dimitri'yi cemi" an tevabi' ve levâhıkı ile kebâb ve helâk itdürüb bu esrâr şâyic olmamak içün ihrâk c arbedesi eşnâsında bu huşüşun icrâsına me'mür eylediği adamlarını (s. 48) der' akab cümlesini kati ve helâk eyledi. Bac dehu çasar-ı mezbür Todori'nin dahi evlâdı olmamagla c akıbet anı dahi tesmlmen helâk idüb kendüsü çasar olmuşdur. Bu veçhile Dorik ve İğor çasarlarının zürriyeti munkat ir olub çasarlıgı mesfür Boris Hodun zabt idüb müddet-i vâfire hükümet eyledi. Lâkin bac dehu zamân mukaddemâ sarayda muhterik olan çasarzâde Dimitri ğüyâ kendüsi olmak üzre sarayımda vaki' olan harlkde halâs bulmuş idim deyu çasarzadelik iddi' âsıyla Dimitri namında bir genç Rûm oğlanı zuhur idüb cümle Moskov ahâlisine i' timâd hâsıl itdürüb kendüsine tâbi' ve mut i' ve münkâd ve çasarlıgı hâh nâ hâh zabt eyledi. Ba' dehu Moskov halkı Boris Hodun mağdür olmağla yüz çevirüb ebâ’ eyledikde Boris Hodun ' âcizmânde kalub kemâl-i kahrından nâşi zehir nüş idüb helâk olmuşdur. Mezbür Dimitri bir mikdâr zamân çasarlık hükümetinde olub ba' dehu Moskov ahâli si beyninde fitret düşüb iki fırka olub cenk-i ' azl m ve harb-i kıtâl vukü' a gelüb zorbalıkla milâdın bin altı yüz on üç (târTh-i hicret-i

-

68

-

Nebevi 1022) târT hinde çasar-! mezbüru kat! eylediler ve Moskov beglerinden Mikel Romanof nâm kimesne Moskov kavmi beyninde gayet mu1 teber olmağla cümlenin re’y ve tedbT ri ile mezbür Mikel Romanof u intihâb olunub çasar naşb eylediler. Bundan akdem nehr-i Prut sahilinde mağlüb olub Koca Fetre Deli Kral dedikleri budur. (s. 49) Moskov çasarı hâlen çariçe-i mezbür Mikel Romanofun zürriyetinden münzelünlardır Ve işbu Mikel Todoroviç dördüncü tevellüdüne mi ladin bin altı yüz kırk beş senesinde oğlu Aleksi Makloviç halef olub mi ladin bin altı yüz yetmiş iki senesinde fevt oldu. Ve kebl r oğlu çasar olub esnâ-yı hükümetinde Rüm papasının âyT nlerini kendü devletine idhâl edecek niyyeti vardır deyu knyazları ve papasları bin altı yüz seksen iki senesinde ç-asar-ı mezbüreyi bir takrl b ile zehirleyib helak, eylediklerinden sonra oğlu Petro on yaşında iken çar oldu Lâkin, Moskov Petro'nun kebl r karındaşı Fedor nâm çasarzâde güdük ve zayıf nedir deyu çasarlıga lâyık görükmeyüb habs eylediler Ve küçük karındaşı on yaşında Moskov Petro'yıı çasar naşb eylediklerinde mahbüs olan Fedor'u kızkarındaşı eğer karındaşım çasar olursa devletinden ben dahi hişşemend olurum mülâhazasıyla Moskov Devleti'nin cümleden muc teber ve gümrâh olan İsterliç tac bir olunur t avâ'if c askerini tertl h ve tahrl k birle kalkub mi ladin bin altı yüz seksen iki senesi mayısının on beşinci günü zorbalıkla çasar sarayını basıb mukaddemâ karındaşının çar (s 50) lıkdan mahrümiyyet habs olmasına sebeb bâc is ve badi olan begler kimlerdir deyu da' vâ ve teftiş ve tefahhuş birle sarayda bulduklarını pencereden taşra bırağub ve Petro'nun odası içinde bac zılarını kati idüb yevm-i mezbürede tâ akşama değin vâfir adam helâk eylediler. Bac dehu mezbür Fedore'yi habisden çıkarub çasar naşb eylediler. Ve mezbür Fedori vefat idince kızkarındaşıyla huk.ümetde şerl k olmak üzre çasarlık eyledi. Vefâtından sonra mesfür Petro çasar oldukda İsterliç c askerinden ahz-i intikam içün bunları ref etmek sevdasına düşüb tarikini tefekkür iderek 'akıbet Frengistân tertl bi üzre c asker-i muc allem peydâ ve tertl b idüb ol veçhile İsterliç ' askerini külliyyet ile mahv eyledi. Elli binden mütecaviz İsterliç t âifesinden adam helâk itdürdüb bu kadimi c askeri tamâmen ref ' itdikden

-

69

-

sonra iki yüz bin mu' allem ve müretteb f asker peyda, ve piyade ve süvari si manzum olduğu hasebiyle elvevm kavm-i mezbür takviyyet ve temşiyvet hemhad ve hemcârlarına mukavemete iktidar hâsıl eylediler. El-yevmi hazâ pervâzda gezerler

(s. 50)

Der Beyân-ı Ahâli -i Dağıstan

Sükkânı kadl mü'l-eyyâmdan beru müstakillen serbestiyyet ve höşnişl n olub bir devlete ilticâ ve intimâları yokdur. Vilâyet-i mezbüre sükkânı (s. 51) beyânı kütüb-i kadl me-i tevârî hde mufaşşalan muharrerdir. Nâm-ı vilâyetleri Albâniye ve ism-i c aşl retleri Albânl ve fî mâ ba" din Masâcet dahi nâm-ı di ger denilmişdir. Tâife-i mezküre Devlet-i Ardişıriyye silsilesinin rükn-i ac zamı ve cengâveri c askerisi olmağın ic ânetleriyle zemln-i Horâsân'ı teshiri sebebiyle Devlet-i Rümiyye'nin a' zam düşmanlarıdır. Bac dehu Cengiz Han tamâmen mesken-i c Acem olan arz-ı İran'ı feth idüb mukaddema Deşt-i Kıpçak vilâyet-i Moskov’u dâhil-i havze-i teshir itmekle Temir Kapu Derbendi'nde dahi ahz ve feth olunmadıkça arz-ı Kıpçak ve Moskov nizâm-ı yâfte ve zabt ı mutasavver olmamagla fevc-i c azıl m ve mevc-i deryâ gibi c asâkir-i Tatar-ı cesim ile Derbend-i mezbür üzerine Cengiz Han varub kâr-ı honrlzi derkâr etmekle ve ol havalide cenge c azl met eyledikde ahâli -i bâb-ı

hadi d mukâtele ve

mukâvemete nehezat itdiklerinde Cengiz Han şehzâde-i kebiri Cuçi Han'ı tac yi n ve mahall-i mezküre sükkânını külliyetle matc ıın-ı ti r ve tac me şimşl r idüb yerine t âife-i Tatar'dan çok kimseler iskân-ı dâr ü diyâr ve mezkûr büyük oğlunu üzerine pâdişâh naşb itmişdi. Yüz sene mikdârı mürürundan sonra Timurleng zuhür idüb Derbend-i merküm üzerine gelüb bac de'l-muhârebe ahz ve teshl r ve kendüye havâdâr ve müntesib Şaka Meyyit Han'a tesll m ve zabt u rabt ını (s. 52) aha tefviz ve cümleten Cuçi Han yeddinde olan memleketi kendüye ir tâ eylemişdi. Bac de zamânin mezkûr Taka Meyyit nâm başbuğ c isyân idüb Timurlenk Tebriz ve Şirvan teshiri içün cenge meşğül olması hasebiyle T aka Meyyit üzerine birkaç def' a c asker gönderdikde münhezim olmağla Şirvân ve Tebriz'i feth ve zabt Gürcistân-ı milk-i güzln ile mukâtele

-

70

-

ve Dağıstan ve Kırım hanıyla muharebe ve nuşretyâb oldukdan sonra gelüb Takamet'i ahz ve hak ve yerine ic timâd eylediği bir hanı naşb eyleyüb ve Tebri z ve Geylân ve bac zı c Acem zemi nin hükümeti ile oğlu mirza Mi rân’ı şâh naşb ve bac dehu Bâb-ı Hadld'i ve Dağıstan'ı kendüye ilhak eyledi Bir mikdâr mutasarrıf oldukdan sonra MI rân Şâh oğlu Ebübekir Şâh zikr olunan memlekete vaz‘ -ı yedd ve silsilesi bir müddet ol havaliye mutasarrıf olub bar dehu Akkoyunlu ve Karakoyunlu Türkmânl c aşiretleri zuhür ve ol memlekete mâlik ve külliyyetle Timurlenk neslinden vilâvet-i mezküreyi tahliş ve teshl r ve hükümete istiklâl-i destzed olmuşlardır. TenmT k-i şüdde-i tevârl h-i sabıka üzre fî mâba' din Timur silsilesi ol diyara t âlib olmayub Cengiz Han neslinden bir han hükümet edegelmişlerdir. Mâbeynlerinde Şamhâl tesmiye idüb han naşb itmişlerdir. Selât ıTn-i Cengiziyye neslinden bir han hükümet idegelmişlerdir. Mâbeynlerinde Şamhâl tesmiye idüb han nasb itmişlerdir. Selât ıTn-i Cengiziyye’den nesündendir deyu k.izb-i mahz itdügi ma' lüm-ı c âlemiyândır Nesl-i Timurlenk (s. 53) muzmahil olalıdan beru Şirvan ve c Acem memleketine mütec addid ac dâ zuhür ve ğâyetle ğâret ve târâc idüb bunlara bir kimesne tasaddl ve tec addl itmeyüb müstakillen serbestiyyet üzre bir devlete intimâ ve iltica itmemişlerdir. Ve c aşr-ı hazret-i Murâd Han-ı Sâliş’ de c Acem şâhı Muhammed HudâvendT Şâh Cân hulûs ve istik.âmetden inhiraf itmeğin mümâileyhi nâib ve haddini ic tirâf itdirmek içün vâfir c asker-i nuşret muaşir iie vezlr-i af zam Mustafa Paşa’yı serc asker tac yln ve ol havâllye bir mikdâr cemc ivvet ile mu' avyen etmeğin Şamâhı ile Bâkü nâm mahalli müşârün’ileyh c Osmân Paşa dâhi!-i kabza-i teshl r idüb ve Şamhâhn dohterini tezevvüc itdigi ecelden Derbend kabasını yine Şamhâl’a ibkâ idüb t âife-i Lezgiyye müşârün’ileyh paşayı hazm itmeyüb tevblh ve c itâb iderek Şamhâl'ı müteessir ve dilglr ve c Osmân Paşa’ya sü-i kaşdı derzamlr itmekle mezbürun dohteri zevci müşârün'ileyh paşayı habl r ve âgâh ve teyakkuz ve intibâh üzre olmagiçün kışsa ğuşşaâmlzi tac rlf ve takrir itdikde paşa-yı müşârün'ileyhi dahi Şamhâl'a hayâl-i ihtiyâl ile ziyafete da' vet ve ol dahi icabet idüb müstağrak-ı lezzet-i sohbet ve hançe-i ülfetden esnâ-vı tenâvül ş irin sekrln

-

71

-

âdâvât-ı nevâzişâne ile gûya her binleri nT l-i mâ fi-!-bâ!!erine temhl d-i maşadei husül memülüne reslde-i dest itmişdir. Paşa-yı (s. 54) müşârün'ileyh fırsatı gani met bilüb muzmerr-i zamir-i Şamhâl olan hâle kendüsi duçâr ve levâhık ve tevâbic i perişan ve târ u mâr oldukda yine t âife-i Dağıstan bevnlerinde c âdetleri üzre Şamhâl naşb ve ol havâi! de muhârebe ve kıta! derkâr olmanla ol veçhile zac Ifü'l-hâf ve muzâyaka-i mâlleri olmağın meşrüt a-i hamse üzre c Osman Paşa ile c akd-i muşâlaha etmişlerdir. Mâdde-i ü!â: Cânib-i Â!-i c Osmân’a iltica ve rüz-i cumc ada hutbeyi nâm-ı nâm!-i cihândârl ile okumakdır. Saniyen: c Osmânlı muharebesic Acem ile zuhur ider ise c asâkir-i c Oşmânlu vilâyetlerinden mürür ve c ubür ve c Âdil Giray Sult ân ile c Oşmânlu cânibinden olmak üzre otuz bin Tatarc askeri vilâyetlerinden geçüb c Osmân Paşa t arafına Tşâ! etmeleridir. Ve sâlisen: Bunların beynlerinde eski c âdet ve kânunları üzre kendüleri naşb ihtiyar etdikleri hanlarına bir kimesne müdâhale etmeyüb t araf-ı Devlet-ic Aliyye-i şehriyârl den tug ve kılıç ve kaftan ve hilc at murâd-ı

c âliyye-i şehriyârl

olur ise gönderilib.

olmaz ise

gönderilmemek üzre kavil karâr olunmuşdur. Râbic an: Devlet-i c Aliyye-i c Osmâniyye memâlikine zehâb ve eyâb ve bey c u şirâ idüb bunlardan gümrük ve bâc ve şâire alınmamakdır. Hâmisen:c Acem seferi zuhurunda  l-ic Osmân tarafından gönderilecek Tatar c askeri bunların vilâyetlerinden mürür u c ubür idüb ve c askere ie ânet refâkat ve mac iyyet idüb esleha ve tüfenk ve zahl releri c Oşmânlu t arafından verilmek üzre ittifâk ve (s. 55) c ahd-i mi sâk olunmuşdur. Şurüt -ı mezkürenin minvâl-i meşrüh üzre muharriri c Acem cânibinden firâr iden sâbıkan Haleb vâllsi vezir Makşüd Paşa’dır. Ve c ahidnâme-i mest ürenin tahkıik-i vuküc una deli I c Âdil Giray Sult ân otuz bin Tatar c askeri ile Dağıstân’dan mürür ve ahâli-i Dağıstân ma' iyyetleriyle sâlifü'z-zikr c Osmân Paşa t arafına revân olduklarıdır. Ve bac de zâlik t araf-ı şehriyâri den müşârün'ileyh r Osmân Paşa t aleb olunur. Âsitâne-i c Aliyye'ye kari b geldigi mesmüc -ı pâdişâhl oldukda ricâl-i devlet ikrâm-ı tâm birle istikbâl etmeleri emir buyrulmagla tevki r ve tekrl m ile vuşül buldukda vezâret-ic uzmâ ile mükerrem ve vezlr-i sabık damâd-ı şehriyârl Çavuşbaşı Mehmed Paşa

-

72

-

Kazfköyü'ne icla olunmuşdur. Bahr-i Hazer sevahilinde £ Oşmanlu feth ve feshi r eylediği vilâyetleri terk ve c askerini c avdet etdirdikden sonra vâfir zaman Dağıstan ve Gürcistân ve Şirvan t araflarına ğâret ve nehb ü hasâret üzre olub f asr-ı Şâh f Abbâs-ı saniye geldikde Şâh-ı c Acem-i müşârün'ileyh beher sene Dağıstan ümerâsına birkaç c adet hilc at ve c askerlerine ilbâs olunacak bir mikdâr kaba çuka ve bir mikdâr haz! ne virmek üzre kavi! ve karâr ve zuhür eden a" dâların vilâyetlerinden mürur etdirmemek şart lyla muşâlâha olmuşlardır. Ve ol zamândan beru serbestiyyet ile beynlerinde şamhâl naşb ve şamhâllarına ve ümerâlarına inkıyâd ve it âc at üzre olub ve c Acem şâhlarının (s. 56) düşmân ve ac dâsı zuhurunda c Acem mülküne ic ânet ve himâye etmezler idi. Ve zikr olunduğu veçhile senevi c Acem t arafından çuka ve hi!c ât ve akçe gönderilmek üzere et râf-ı memleket-i c Acemi ve bac zı vilâyetlerini nehb ü ğâret iderler idi. Huşüşan Şâh c Abbâs’dan sonra merâren Dağıstan ahâli si zeml n -ic Acemistân'a ğâret ve hasâretleri vâkic olmuşdur. Ve mac lûmı c âlemiyândır ki Ağvâni Mi r Üveysoglu Mi r Mahmüd zuhür ve Şâh Hüseyin'i muzmahil ve taht-ı c Acem'e istilâsı eşnâsında mezk.ürân ahâli-i Dağıstân eyâlet-i Şirvân'a ve Şamâhı'ya duhûl ve mevcüd bulunan Moskov bezirgânların itlâf ve izâat ve muc tâd olan caize ve şurremızı almadık bahanesiyle mâl-i firâvânların nehb ü ğâret itmişlerdir. Ve bâlâda zikr ve tahrl r ve icmâlen tac bl r olunduğu üzre mâdde ihtilâl-ic Acem vuküc undan mukaddem yine müstakillen şamhâl ve ümerâlarına inkıyâd üzre olub ancak c Acem'e hutbe okuyub bu t arafdan havf ve haşiyyetleri olmayub c Acem bunlardan ihtiraz iderdi. Bu tahrirâtda bast olunan makalât tevârl h-i mu' tebereden ahz ve o! t araflara mürür ve c ubür iden vârid ve sâdırdan dahi sıhhat ve hakikati üzre istint âk ve istihbâr olunmuşdur. Ezcümle kütüb-i tevârl h-i mat büc adan mac dâ elde yazılur ma' mülün bih vekâyi-i yevmiyyede tahrl r olunmuşdur. Dobre Venediklu biri Gadre Terani bih yüz otuz üç senesinde yazmışdır ki mezkûr Moskov hizmetinde (s 57) olmağla çarı t arafından me’müren elçilik ile Özbek canibine Dağıstan yolundan gitmek üzre gönderilüb mahall-i mezbüra geldikde merküm elçiyi ahz ve bir sene habs ve yol virmeyüb mütehayyir oldukda bi’z-zarüre

-

73

-

kendi halâş-ı nefsi ve şıvânet-i hâliçün ricâl-i Dağıstan ile muşâlâha yollu bir mu' âhede ile tabii s-ı girı bân idüb ve bu vechle imlâ ve ifâde ider ki bunlar çar-ı Moskov’a ilticâ ve it âc at itmedin katc -ı nazar Moskov Devleti'ne Dağıstânlu'dan c adüvv ve düşmân vokdur. Ve t araf-ı mezkûrdan mürür iden şekkat-ı sâhib-i c ukül haber iderler ki Dağıstân ahâli si serbestiyyet ile hoşnişl n ve bir devlete ilticâ ve intimâları olmadığının vechi budur ki bunların vilâyetleri cibâl-i şâhik.a ve kühiştâfn] şâmha olub c âli ve haşl n ve sengistân olmağla gerek c Acem ve gerek Moskov t arafından havf ve haşiyyetleri olmavub müstakillen kendileri şâmhâl. naşb ve mirzalarını bac zı kaşabât ve emâkinlerine hâkim tac yî n idüb şâmhâl hükmüyle it âc at üzredirler. Ve şamhâlın mahall-ı hükümeti olan vilâyete Boynak dirler. Vilâyet-i T rân'a yolcunun birisi revân olub şehr-i Revân’a vuşülünde hâkim-i şehr-i mezbür ve dizdârı ile tenâvül-i tac âm iderken sofrada sohbet iderek Dağıstân'T hâkim-i şehr-i mezbür düzdâr misâfire hitâb ider ki Bahr-i Hazer'in şimâli bir c az! m memleketdir ve Moskov hudüdudur. Ahâlisi şâh-ı c Acem’e inkıyâd gösterirler; ammâ bunlar ekseriya şâh-ı (s. 58) c Acem t arafından vürüd eden evâmire it âc at etmezler. Ve şâh dahi iğmâz-ı c ayn ider. Sebebi budur ki vilâyet-i mezküre halkı seng-T t abTc at ve kühl ve huşünet ile mac rüf olub vilâyetlerine c asker gönderilmesi c asTr ve haklarından gelinmesi mutasavver ve imkânda olmamagla teğâfül ve müsâmaha olunub bu veçhile serbestiyyet ve hoşnişl nlerdir. Vech-i meşrüh üzre Dağıstân, Moskov hudüdu olduğu şüretde Moskov memleketinin Dağıstân'da 'alâkası olmamak iktizâ ider. Ve bin yüz otuz altı senesinde Tahmâs ile Moskov beynlerinde olan muşâlâhanın ikinci mâddesi budur ki Bahr-i Hazer sevâhilinde Kalc a-i Derbend ve Bakü ve ol havâlîde eyâlet-i Geylân ve Mâzenderân ve Esterâbâd Moskov'a ile'l-ebed temi! k ve c ahidnâme virülüb beynlerinde şulh olunmuşdur. Fi nefsiTemr-i kadT mi nevr amâ Moskov'un Dağıstan memleketinde cü’zl c alâkası olsa idi şâh-ı c Acem bu muşâlahâlarında c ayân ve beyân ve şulhlerine idhâl iderler idi. Ve işbu tahrirâtda tevârT h-i mu' tebereden ve zehâb ve eyâb iden sekkatın haber-i sahihleri üzre ahâli-i Dağıstân kadimden beru bir devlete ilticâları

-

74

-

olmayub ancak Tatar hanlarının hükmü altında olurlardı. Ba' dehu Timurlenk evlâdı hâkim oldu Akkoyunlu dahi

Bac dehu anın nesli munkatı c ve Karakoyunlu ve

bert araf oldukdan sonra bunlar zikr olunduğu üzre

serbestiyvet ve kendüleri müstakil bir t âifedirler. El hâletü hâzihi Devlet-i (s 59) c Oşmâ.niyye'ye iltica ve kabül ve zir-i himaye mevşü! olmuşdur. Tâife-i Dağıstân ilticâlarını Devlet-i c Aliyye’den kabül buyuracakları ma' lümları olsa idi iki yüz sene akdem taht-ı inkıyâdına duhûl idecekleri emr-i mukarrerdir.

(s. 59)

Der Beyân-ı Tevârl h-i Cengiz Han

Târl h-i hicretin altı yüz onunda (m T lâd-ı c T sâ c aleyhisselâmın 1201) Çin memleketinden

hurüc Mâverâünnehr ve T ran ve Alan ve Türkistân

memleketlerin altı senede peyderpey berbâd ve altı yüz on yedide Semerkand ve Buhârâ ve Hüzistân ve Gürcistân taraflarını ve altı yüz yirmi birde Rus memleketlerini ğâret ve yağma ve mütemâdi kıtâl ile memleket-i keşire zabt ve teshl re getürdi. Bac dehu vefâtından sonra şehzâde beyninde münâza' a-i saltanat olmamak içün hayâtında iken Cuçi Han ve Çağatay Han ve Oktay Han ve Tuluy Han nâmünlar dört nefer oğlanlarına taksi m-i memleket idıib Deşt-i Kıpçak ve Harzem ve şâir memleketleri Cuçi Han’a verdi. Ve nehr-i Ceyhun’un öte taraflarında vâkıi "olan memleketleri Çağatay Han’a verdi. I rân ve Türân tarafın Tuluy Han’a virdi. Cengiz’in tahtı olan Orda-i Kebir yac nl Ordu Baliğ ve Han Baliğ tac bl r olunan Türkistân ve Moğolistân ve Çin ve Mâçin-i Şarki memleketlerini Ok.tay Han’a virdi. Pây-ı tahtı Bekin şehri ve şâir Bahr-i Şarkıl'de vâki c olan memâlik ve Etyâl Boğazı ve bi'l-cümle Oktay Han Kaan'a virmekle ve bu veçhile hayâtda (s. 60) iken dört nefer evlâdını behremend ve salt anatından hissemend eyledi. İmdi zikr olunan dört nefer sult ânların ve hulefâlarının keyfiyyet-i hâlleri ve Timur-ı şâhibzuhür bunlara ğâlib gelüb yalnız Moğol hanı ismini bunlara terk itdirdigi zamâna dek ve Tataristân-ı Şağlr ki Kırım memleketinin Âl-i Cengiz evlâdı olan hanlar ki babadan ogula nüzül iden vakte değin ve nehr-i Ceyhün'un öte t arafında

-

75

-

hükümet iden Özbek hanlarına t arz ve t avırları bi'l-icmâ! tahri r ve beyan olunur.

(s. 60)

Der Beyân-ı Cuçi Han Bin Cengiz-i Cihângüşây

Cuçi tesmiye olunan han ğâyet ile şeci c ve bahâdır olub Moskov memleketini ve Tataristân-ı kebiri bahadırlığı sebebiyle feth ve teshire getürüb ol memleketlere pâdişâh olmuşidi. Lâkin hâlâ Tataristân-ı ŞağI r olan Kırım hanları Cuçi Han'ın zürriyetindendir. Cuçi tac biri Tatar lisânında “Hoş geldi misâfir” demekdir. Vech-i tesmiyesi dahi budur ki Merkid k.abl leşi hanı c ale’lğafle Cengiz Han'ın ordasını basub ğârât itmekle fırsat bulub yağma eyledikde Cengiz Han’ın hâmile olan zevcesini dahi ahz ve esir idüb Onğı nâm hanlarına irsal vel şâl eylediklerinde han-ı mezbür dahi tac zl m ve tekrl m idüb Cengiz Han’a irsâl eyledi. Esnâ-yı râhda vazc -ı hami etmekle dünyâya gelen evlâdına bu aşub sebebiyle Cuçi tesmiye olundu. Ve bir ismi Tuşı’dır. Ve bu sult ân bülüga (s 61) irişdikde cihâda meyi ve rağbeti ziyâde olub pederi Cengiz Han ile ibtidâ Karizma seferine varub Yaksart suyunun sâhilinde vâkıic c Cend şehri bi’z-zât Cuçi Han ikdâm ve ihtimâmı ile teshir ve zabt ına getürdü. Şecâc at ve şalâbeti ve bâb-ı cihâdda et vâr-ı pesendl desi zâhir olub hareket ve hâlinden Cengiz Han ğâyet hoşnüd ve râzî olub Cuçi Han’ın re’y ve tedbiri ile memleket-i kesireye mâlik olub Deşt-i Kıpçak pâdişâhlıgını ve Türkistân memleketini ic tâ ve hanlığına temhîd ve nizâm virüb bir nice zamân hükümetinden sonra hicret-i Nebeviyye’nin altı yüz yirmi dört (mi lâd-ı c T sâ c aleyhisselâmın 1210 [1226]) senesinde pederi Cengiz Han vefâtından altı ay mukaddem mezkûr Cuçi Han vefât eyledi. Taht-ı Kıpçak deştinde Cuçi Han neslinden elli sekiz nefer hanlar hükümet etmişlerdir. TârI h-i mezbürda Cuçi vefât eyledikde oğlu Batu Han taht-ı Kıpçak’a iclâs idüb Deşt-i Kıpçak Devleti Cuçi Han'dan ibtidâ ile mezkur Batu Han ikinci han olmuşdur. Mezkur Batu Han bin Cuçi Han merd ve ğayyûr olmağla Özi suyunu mürür idüb Leh memleketini feth ve ğâret ve Macar krallığını ve Erdil krallığını ve vilâyet-i Boğdan ve Eflâk bunları nehb (s. 62) ve ğâret Çeh kralıyla Macar kralıyla ve

-

76

-

Nemçe ile muharebe idüb cümleye galebe etmekle memleket-! vâfire dahi tahtı hükümetine dâhil idüb Kost ant aniyye şehrini dahi muhasara ve teshl re getürmek sevdasında idi. Lâkin mevt irişüb altı yüz elli dört (milâdın 1240 [1256]) târihinde vefât eyledi. Mezkûr Patu Han yac nl Sayın Han ğâyet sehâver ve şâhib-i kerem ve ihsân olub fütühât-ı keşi resi bl-nihâyedir. Ve belde-i Saraycık altı vüz elli bir (milâdın 1237 [1253]) târihinde nehr-i Etil'in şark cânibinde saraylar binâ itdürüb şehr-i " a z'Im oldu. Tatar ana Sayın Han’ın altun taht deyu söylerler. Batu Han'ın hükmü her ne kadar Rus ve Moskov ve Leh ve Çeh memleketleri harâcların getürüb hazl nesine tesll m iderlerdi. Sayın Han vefât itdikden sonra karındaşı Berke han oldu. Cengiz Han neslinden ibtidâ di n-i Muhammed’i ve şerlc at-ı Ahmediyye'yi icrâ itdüren Berke Han’dır. Menkıbesi Mufaşşalât'da mezkûr ve mest ürdur. Bac dehu karındaşı Batu Han tedbiri gibi cihâdda " azimet idüb Kost ant aniyye şehrine gelüb et rafını ğârât ve şâhib-i Kost ant aniyye'den dahi üç sene harâcın ahz idüb Rümili’ni dahi it âc at itdürüb (s. 63) Deşt-i Kıpçak tarafına gidüb kâr-ı memleketine meşğül c ammlzâdesi Hülâgü Han Bağdâd'ı katl-i c âmm itdikde altı yüz altmış altı senesi eşnâlarında Hülâgü Han ile " azıl m cenkler eyleyüb Hülâgü'yu münhezim eyledi. Ba" dehu on sene salt anatdan altı yüz yetmiş beş (milâdın 1252 [1276]) târihinde vefât itdi. Rahmetullahi "aleyhi. Bac dehu Tüde Mengi Han bin Toğan bin Sayın Han bin Cuçi Han bin Cengiz han olub taht-ı hâni ye iclâs itdirdiler. On sekiz sene han olub ba" dehu divânemeşreb ve cününl hareket itdikde c aklı zâil olub kendüsini ğâib ider olduğunu fehm idüb kendini " azil ve karındaşı Mönge Timur bin Toğan bin Sayın Han cülüs itdi. Ana Tatar Mönge Timur Kölünk Han dirler idi. Bu hâl üzre on üç sene c adlidâd ile pâdişâh olub bac dehu Toktağa nâm oğlu han oldu. Yirmi yaşında han oldu. Doksan yaşında vefât itdi. Ba" dehu yerine karındaşı Tuğrul oğlu Özbek han olub cemi " Türkistân ve Tataristân'ı müslümân kıldı. Müçen yılı han oldu. Bac dehu vefât idüb oğlu Canıbek Mahmüd Sult ân han oldu. Yirmi yıl han oldu,

şl rvân ve

Şamâhı’yı feth itdi. Oğlu Berdi Beg'i Tebriz'e han ve hâkim itdi. Ve

Hülâgü neslinden olan "Acem şâhı Ebü Sa"Id Han’ın memleketinden

-

77

-

Azerbaycan'ı Melek Ashırâk bin Timurtaş bin Çoban Ebü SacTd'den ğaşb eylediğini mezkur Canıbek Han (s 64) istirnâ" eyledikde ğâşıb-ı mezbür Melek Ashırak'm üzerine c asâkir-i bî-şümâr ile hareket ve Derbend Bogazı'ndan mürür ve TebrT z’e varub feth ve bac dehu Melek Eşref in üzerine ğâlib gelüb ve hazînesini ahz ve memleketini zabt idüb oğlu Berdi Bek'i Tebriz’e bırağub ve kendüsi Deşt-i Kıpçak tarafına c avdet idüb altı yüz elli yedi senesinde vefat eyledi. Dokuzuncu Berdi Bek Han bin Canıbek Han pederinin vefatını istimâc eylediği gibi Tebriz'i terk idüb Deşt-i Kıpçak'a geldi. İki seneden sonra vefât itdi. Yerine Sayın Han şehzadeleri olmadığından nâşl Hızır Sultân bin Mangıtay ki Şeybân Han neslindendir getürib anı han eyledi. Bac dehu Kara Noğav han oldu. Bac dehu Bazârcı han oldu Barut nâmında bir oğlu var idi. Pederini kat! idüb kendüsü han oldu. Bac dehu anı dahi kati itdiler. Bac dehu Tuğlu Temür han oldu. Bac dehu Barık oğlu Rus han oldu. Vâfir hanlık itdikden sonra muc ârız olub Toktamış Han ile vâfir cenkler idüb bac dehu yedi yüz yetmiş senesinde Rus Han vefât itdi. Yerine Tokta Kaya bin Rus Han han oldu Altı aydan sonra sene-i merkümda o! dahi vefât itdi. Edügü Beg kuvvetiyle Kutluk Boğa bin Rus Han han oldu. Ol dahi vefât idüb yerine Timur Melek Han bin Rus Han han oldu. Bac dehu Tokay han oldu. Bac dehu Şahi Beg han oldu. Bac dehu Yesir han oldu Bac dehu Murâd Koca han (s. 65) oldu. Bac dehu Bolad Han bin Şadyı Beg han oldu. Bac dehu Temur bin Temur Kutluk han oldu. Bac dehu Celâleddln Han bin Toktamış han oldu. Bac dehu Kerim Berdi Han bin Toktamış han oldu. Bac dehu Köpek Han bin Toktamış han oldu Bac dehu Cebbâr Berdi Han bin Toktamış han oldu. Bac dehu Kâdir Berdi Han bin Toktamış han oldu. Bac dehu Seyid Ahmed Han bin Cebbâr Berdi han oldu Bac dehu Derviş Han bin Elçi handır. Bac dehu Uluğ Muhammed Han bin Haşan han oldu. Bar dehu Devlet Berdi Han bin Taştemur han oldu Bac dehu Keldiş han oldu. Bac dehu Huday Berdi han oldu. Bac dehu Bay Keldi han oldu. Bac dehu Barâk han oldu. Bac dehu Nür Devlet han oldu Bac dehu Hâcı Giray Han bin Ğyâseddl n sultân oldu. Bac dehu sekiz yüz seksen senesinde vefât itdi. Yerine on iki nefer şehzâdeleri hanlık nizâc ına düşüb kıitâl ve cidâl iderek

-

78

-

bir ayda iki han taht-! hâni ye iclâs iderler idi. Bu veçhile cenk ü cidal sebebiyle memleket vâfir harâb ve yebâb olmağla eyâde-i ecdadına harâcgüzârları olan Frenk Ceneviz! keferesi dahi başkaldurub it âc atdan huruç itdiler. O! zaman karındaşları ile mukâvemete iktidarı olmayub altı ay tahtda han olub oturmuş iken bertakrl h firar idüb Mengli Giray Han bin Hacı Giray Han Ş lrln Begi olan Emenek Bek'e dâhil oldukda beg dahi Kefe teküru ile mukaddemâ dostlukları var imiş. Mezkur Mengli Giray Han ana getürüb teslim ider. O! dahi c azıl m ikram (s. 66) idüb iskele üstünde olan Ballot isminde saray-ı dilgüşâyı hana bahş ider. Hanlara mahsus tarak damgayı ve kendü ismini ve pederi Hacı Giray Han’ın ismin bir müseykal mermer taşın üzerine nakş ve tahrlr itdürüb saray-ı dilgüşânın dıvârına komuşlardır. Bac dehu Kırım tahtında cülusa münâsib bir sult ân bulunmadığından Emenek Bek-i mezkûr gelüb tekfürdan t aleb itdikde Mengli Giray Han’ı I nâd eyledi. Bac dehu begler ittifak idüb Fâtihi Kost ant aniyye olan Gazi Sult ân Muhammed Han’a c arz-ı hâl itdiler. Ol dahi müsâc ade buyurub Gedik Ahmed Paşa’yı iki yüz kadar sefı ne irsal eyledi. Kefe kalc asını küffârdan aldıkdan sonra Mengli Giray Han dahi bulunmagla jstambul’a getürüb pâdişâh-ı Cemce ile görüşüb yine sene-i mezbürede t ab! ve c alem virüb Kırım’a gönderüb hanı iclâs itdirdi. Âl-i c Osman pâdişâhlarına Kırım hanlarının ibtidâ’ b lc at iden işbu Mengli Giray Han’dır. Cengiz Han'dan beru Kırım tahtında cülüs iden hanlar kırk iki pâdişâh olmuşdur. Bac dehu dokuz yüz yirmi târihinde vefât ve yerine oğlu Mehmed Giray han oldu. Ejderhan’da şehl d olub yerine oğlu ĞâzI Giray han oldu. Altı aydan sonra hah olunub yerine Sac âdet Giray Han bin Mengli Giray han oldu. Bac dehu Muhammed Giray Han oğlu İslâm Giray hurüc idüb Sac âdet Giray Han mukâvemete (s. 67) iktidarı olmayub Âsitâne'ye varmışdır. Bac dehu iki sene teğallübâne hanlık idüb dokuz yüz yirmide c azl olunub yerine Şâhib Giray han oldu. Bac dehu yirmi iki sene hanlık itdikden sonra Selim Sultânın ŞâlişI'nin c aşrında dokuz yüz altmış senesi Deşt-i Kıpçak mülhakatından Edil suyunun sâhilinde vaki c olan Ejderhan'ın cânib-i şimalîsinde Kazan şehrini Moskov taifesi ahz ve kabz itdiler Bac dehu Devlet Giray han oldu. Hâlen Kırım'da

-

79

-

hânân-ı selâtln-i c izamın ecdadı budur. Anınçün Ebü'l-Havâkin derler. Devlet Giray Han bin Mübarek Giray Sult ân bin Mengli Giray Han işbu Mübarek Giray Sultân Yavuz Sultân Selim Han ile Şâm-ı Şerifi feth itdikden sonra Mısır Kâhire've vardıkda Mısır’ın kalc a kapusunda cünd-i c Arab ile cenkleri esnasında şehld olmuşidi. 27 sene mesned-i hâniyyede oturub vefat eylediler. Ba' dehu oğlu Semin Muhammed Giray han oldu. Ba' dehu 'azl olunub İslâm Giray han oldu. Bac dehu Sac âdet Giray bin Muhammed Giray han oldu. Ba' dehu GâzI Giray han oldu. Ba' dehu birâderi Feth Giray han oldu. Ba’dehu yine GâzI Giray han oldu. c Âlim, şâ' ir ve şâhib-i mûsiki-i b!-nazilr bir zât olmağla pâdişâh-ı c âlempenâh hazretleri han-ı hazarl nin nafakasını yevmi otuz üç kuruşa değin tezâyüd idüb (s. 68) bundan ma' dâ dahi ihsânı çok. olmuşdur. Han-ı merhüm dahi c Acem seferinde pâdişâh hazretlerine şıdk-ı hulûs ile hizmet idüb kemâl-i bahâdır ve şecâ' ati zâhir ve nümâyân olmuşdur. Lâkin c azl olunub bir müddet sonra manşab-ı hâni de karâr idüb bin on altı senesinde vefât eyledi. Fâtih-i Yanık ve Eğri handır. Kail lü’l-müddetde c azl olundu. Elli üçüncü han Selâmet Giray Han bin GâzI Devlet Giray Han'dır. Bin on dokuz senesinde vefât eyledi. Elli dördüncü Canı Bek Giray Han'dır. Bin yirmi yedi senesinde bâfermân-ı c âli c Acem seferine tac yi n olunub Kefe kalc asından kırk bin Tatar c askeri ile sefine ile mürur ve mahall-i me'müra varub bac dehu bin otuz bir senesinde e azl olub bin otuz yedi senesinde yine hanlığa nâil oldu. [Sayfa yazısı dışında şu hâşiye vardır: Hanlığa Canı Bek Giray han oldu ] [Yine sayfa kenarında sağ tarafda şu not vardır: Yerine Mehmed Giray Han bin Sac âdet Giray Han bin Semin Mehmed Giray Han bin GâzI Devlet Giray Han ki Şâhin Giray Kalğa biraderidir. Bac dehu altı sene hanlık eyledi.] Elli beşinci Muhammed Giray Han'dır. Özi kurbunda Kazak elinde şehl d oldu. Bac dehu sene bin otuz yedide c İnâyet Giray han olub ba' de'z-zamân bin kırk altı senesinde ‘ azl olunub sene-i mezbürede İstanbul’da maktülen vefât itdi. Elli yedinci Bahâdır Giray Han bin Selâmet Giray Han'dır. Bin elli bir senesinde vefât eyledi. Bac dehu yerine Muhammed Giray Han bin Selâmet Giray Han'dır. Bin elli dörtde c azl olunub yerine İslâm

-

80

-

Giray Han bin Selâmet Giray Han'dır Ba' dehu yine tekrar Mehmed Giray han olunub vâfir müddet han olub (s. 69) bac dehu c azl olunub bin yetmiş altı senesinde yerine Çoban Devlet Giray oğlu c Âdi! Giray han oldu. Bac dehu bin seksen bir zi'l-hiccesinde Selim Giray Han bin Bahâdır Giray han oldu. [Yazı dışında sayfanın sol tarafında şu not vardır: İşbu Selim Giray Han'ın validesi Temirköy Çerkesi'nden Sedioglu dedikleri baş özdenlerindendir. Yâc nl ulu sipahilerdendir; Hamza’nın kızıdır. M.M ] Bac dehu biri seksen sekizinde z il­ hiccede c azl ve yerine Murâd Giray Han bin Mübârek Giray Sult ân han oldu. Bac dehu c azl ve bin doksan dört şevvâlinde c azl ve yerine Hâcı Giray bin Kırım Giray Sult ân han oldu Bac dehu c azl olunub bin doksan beşde recebü'lferdde def a-i saniye Seli m Giray han oldu. Bac dehu c azl olunub bin yüz ikide cemâzi'l-’âhırında Sac âdet Giray Han bin Kırım Giray Sultân, bac dehu c azl ve yerine bin yüz üç rebic ü'l-âhannda Şafâ Giray bin Şafâ Giray Sult ân [?] han oldu. Bac dehu c azl ve yerine def a-i sâlise El-Hâc Seli m Giray han oldu. Bac dehu c azl yerine bin yüz on recebinde oğlu Devlet Giray han oldu. Ba.c dehu c azl olunub yerine bin yüz on beşde def a-i râbic a El-Hâc Selim Giray han oldu. Bac dehu vefat idüb yerine oğlu Gazi Giray han oldu. Bac dehu c azl olunub birâderi Kaplan Giray han olub Kabart ay Çerkesi'ne sefer idüb c askeri bozılub kırılub geldikde c azl olunub def a-i sâniye birâder-i ekberi Devlet Giray Han bin yüz yirmide idi. Bac dehu c azl olunub bin yüz yirmi beş (s 70) senesinde c azl olunub yerine def a-i sâniye Kaplan Giray han oldu. Bac dehu bin yüz yirmi sekiz senesinde c azl olunub yerine Kara Devlet Giray han oldu Nesl-i Çoban olduğuna rağbet olunmayub c azl olunub yerine biri yüz yirmi dokuz senesinde Sac âdet Giray han olub birkaç seneden sonra bin yüz otuz yedi senesinde c azl olunub yerine karındaşı Mengli Giray han oldu. Bac dehu bin yüz kırk üç senesic azl ve yerine def a-i sâlise Kaplan Giray han oldu Bac dehu bin yüz kırk dokuz senesinde Moskov kralı ile sefer olub bac dehu c azl ve yerine birâderzâdesi Fetih Giray han oldu. Bac dehu c azl ve yerine def a-i sâniye Mengli Giray han oldu. Bac dehu bin yüz elli iki senesi vefât idüb yerine Selâmet Giray han oldu. Bac dehu bin yüz elli altıda c azl ve

-

81

-

yerine Seli m Giray han oldu. Ba" dehu vefat idüb yerine Arslan Giray han oldu. (Arslan Giray Han'ın velâdeti bin yüz on beş olub vefatı bin yüz seksendedir.) Ba" dehu c azl, yerine Hali m Giray han oldu. Bin yüz yetmiş ikide " az! ve yerine Kırım Giray han oldu. Bin yetmiş sekizde " azl ve yerine Selim Giray Han bin Feth Giray han oldu. Bac dehu c azl [Sayfanın sag tarafında şu not vardır: Yerine bin yüz yetmiş dokuz senesi şevvalinin on ikinci yevm-i hamiş günü Rümeli'nde Saray kasabasında mukTim iken hünkârın kapıcılar kethüdası Hacı Haili Kırım Hanlığı teşrifâtın han-ı sabık Arslan Giray Han bin Gazi Devlet Giray Han’a götürüb bac dehu Kırım cânibine " azimet idüb Koşan’a gelüb bir mikdâr mekş ve ikâmet üzre iken birkaç gün hastalığı müşted olub muharremü'I-harâmıfi üçüncü yevm-i hamiş günü vefat idüb Hak rahmetine vâsıl oldu. Bac dehu cenâzesini pây-i taht-ı saltanat Bahçesaray’da ecdâdı "izamı türbesi kurbunda Câmic -i Kebirin kıble cânibinde defn olundu. Rahmetüllahi " aleyhi rahmeten vâsic a. Bac dehu muharremin yirmisi bin yüz seksen senesi Makşüd Giray han oldu.] Yerine Makşüd Giray Han bin Selâmet Giray han oldu. Bac dehu " azl ve yerine def a-i sâniye Kırım Giray Han bin Gazi Devlet Giray han oldu. Bac dehu seferde (s. 71) vefât idüb yerine birâderzâdesi Devlet Giray Han bin Arslan Giray han oldu. Hotin seferinden c avdet etdikden sonra bir sene mikdâr han olub c azl olundu. Bac dehu yerine Kaplan Giray Han bin Selim Giray Han bin Kaplan Giray han oldu. Ba" dehu bir sene han olub c azl olunub yerine def a-i sâniye Selim Giray Han bin Feth Giray han oldu. [Kitapta sayfa yazısı dışında şu not vardır: İşbu Seli m Giray Han Kırım’a dâhil oldukdan sonra Or kabasına Moskov taburu gelüb muhâşara eyledi. Dokuz günden sonra kal" ayı Moskov aldı. Bin yüz seksen beş senesi rebi" ü'l-evvelin on iki gecesinde her t arafdan hücüm idüb Moskovlu Kırım’a dâhil oldu. Han hazretleri dahi dokuz gün han oldu. Bac dehu çıkdı ve gitdi.] Ba" dehu memleketleri Moskov isti lâsından sonra Kırım'da serbestivyet üzre Şahib Giray Han bin Ahmed Giray Sult ân han oldu. Bu t arafda dahi sancağ-ı şerif ma" iyyetine bir han lâzımdır deyu def a-i sâniye Makşüd Giray Han bin Selâmet Giray han oldu. Ba" dehu Şâhib Giray

-

82

-

Han c azl olunub yerine def a-i saniye Devlet Giray han oldu Ba' dehu ' azl olunub yerine Şahin Giray Han bin Ahmed Giray Sult ân han oldu Altı sene hanlıkdan sonra büyük biraderi teğallübâne Bahâdır Giray han oldu. Yedi aydan sonra def a-i sâniye Şâhin Giray Han han olub bac zı ümerâ ve c ulemâyı öldürmekle ümerâ-yı ŞTrl nler hıyânet idüb ‘'Moskov'a bizler her veçhile tâbileriz. Gayri han sult ân istemeziz” deyu Moskov eline sened-i memhürların virüb han dahi bi'z-zarüre kendüsini c azl şüretine koyub (s. 72) memleket ümerâsına ve şâir kara halkı dac vet idüb “Benden sizlere şimdiden sonra hanlığım yokdur; sizler, hemen başlarınızın çâresini görün. Benden sonra sizlere bir dahi han olmaz. Eğer dilerseniz yerime bir münâsibini ve hanzâdelerden birini naşb idiniz; zTrâ iş işden geçdi. Ş irin mirzaları hıyânete sebeb oldu. Sizlere her veçhile yazuk itdi Şimdiden sonra Moskov’un taht-ı hükümetinde rec âyetinde kaldınız. Bundan böyle benden bir fâide elimden gelmez.” deyüb halka hitâb idüb cevâb virdi. İşbu vekâyi’ bin yüz doksan yedi senesinde rebic ü’l-âharın on üçünde yevm-i currf ada vâkıf olmuşdur. Kayd şüd. Bu nüshanın evvelinden hanânı zikr iderek bin yüz kırk dokuz senesinde Fetih Giray Han vaktine değin tahrir olunmuş idi. Aşağısına biz zeyi ile temam itdik. Cenâb-ı Hazret-i Allah Âl-i Cengiz neslin inkırâz etmeyüb taht-ı Kırımı yine müyesser eyleye. Âmin Âmin Âmin. Yâ mu' I n. Tamâm. [Sayfanın sağ tarafında c ilâveten yazılı olan kısım: Bâc iş-i sebeb-i hıyânet eden mirzalar bunlardır. Ahâli-i Kırım halkını f zlâl idenlerden Ş lrîn ’den Muhammed Şâh ve birâderi Seyyid Şâh bin Celâl Beg ve Sult ân Muhammed Mirza bin Ahmed Şâh Mirza ve c İnâyet Şâh Mirza bin Veli Şâh Mırza’dır. Üçü cezâ-yı mâyeltakını buldu. Birisi hayâtda kaldı. Bac dehu nice yıldan sonra Moskov vilâyetine elçilik ile varub c avdet itdikde eşnâ-yı tarlkde zehir virüb fevt oldu. Bu kadar Moskov'a sadâkat sandığı hıyanete mübeddel olub cezası dostu elinden oldu. Fac teberü bi'l veliyyü'l-ebşâr.j

Der Beyân-ı Hânân-ı Özbek-i Mâverâü'n-nehr

-

83

-

Âl-i Cuçi Han bin Cengiz Han oğlu Çağatay Han kendi karındaşlarından ahsen-i manzar olub cümlesinden erşed idi derler. Ve pederi t arafından vazc olunan kavânî n-i devlete ric âyet iderdi. Mâverâü'n-nehr'in ihtidasından Uygur ve Tübüt soyda vâkıic Kaşğar ve Bedahşân ve Belh ve Buhara şehirleri ana taksi m ve ic t â' olunub Cengiz Han t aralından aha tac yi n olunan Karcar vezT rin mac rifeti ile cümle zikr olunan memâlike nizâm ve intizâm virüb vezT r-i merküm Temürlenk Han’ın ecdâdından olub Cengiz Han'ın emmizâdelerinden (s. 73) ve ak.reb-i akrabâsından olan Sunğurcın nâm mi rih oğlu idi. Çağatay Han pederi Cengiz Han vefâtından sonra Beg Baliğ şehrini pây-i taht intihâb ve ic tibâr eyledi. Şağîir karındaşı Oktay Kaan Han'a kemâl-i muhabbetinden nâşT ekseriyâ anın t arafına gidüb ziyâret ider idi. Ve bunun vefâtından sonra evlâdlarından ve gerek yeğenlerinden otuz bir nefer sultân hükümet ve saltanat eylediler. Mürür-ı eyyâm ile memleket-i mezbüre kendü ismine ic tibâren Çağatay tesmiye olundu. İbtidâ halefi Baysu Manukay han idi. İkinci Kara Hülâgü Han bin Manukay Han bin Çağatay Han'dır. Mezkûr Kara Hülâgü Han karındaşı Baysu Manukay Han'ın vefâtından sonra Ferşhar'ın ic ânetiyle altı yüz elli iki senesinde ahrete” intikâl eyledi. Üçüncü salt anat a Argına Biyim Hatun binti Turğurcu Han dördüncü Nalkur Han bin Baydar Han bin Çağatay Han beşinci Mubârek Şâh bin Kara Hülâgü Han bin Çağatay Han altıncı Barak Han bin Baysun Han yahud Baysurtu Han bin Manuka Han’dır. Altı yüz altmış dokuz senesinde vefât itmişdir. Yedinci Beg Biyi Han bin Saryan bin Çağatay Han'dır Sekizinci Boğa Temur Han ve dokuzuncu Dava Han bin Burak Han İşbu han ğâyetc âkil ve müdebbir kimesne idi deyu mervT dir. Onuncu, Küncek Han. On birinci Balkoy Han On ikinci Baysuka Han (s. 74) bin Davay Han, On üçüncü Köpek Han'dır. On dördüncü Elçikeday Han bin Davay Han'dır. On beşinci Duva Temur Han. On altıncı Türmeşid Han ki hemcivârlarına ğâlib idi, Yedi yüz otuz yedi senesinde vefât eyledi. On yedinci, Çelikçi Han. On sekizinci, Baysun Temur Han bin Eyüken. On dokuzuncu, r Ali Sult ân ez Hânedân-ı Oktay Han. Yirminci, Muhammed Han bin Polad bin Kübücü Han, Yirmi birinci, Gazan Sultân Han. Yirmi ikinci Dâşmend Han ez Hânedân-ı

-

84

-

Oktav Kaan Yirmi üçüncü Bayan Kulu Han bin Sorğadu Han bin Duva Han, Yirmi dördüncü Temur Han Oğlan bin Baysun Han bin Temur Han bin Ebüken Han. Lâkin, bu, ziyâde halim ve mülâyim âdem olmağla erkân-ı devleti hükümetini muhtel ve müşevveş itmişdir. Yirmi beşinci, Today Temur Han'dır. Mezkur devlete bir mikdar nizâm virüb beglerin ekserisi kendüye mut ic idüb yedi yüz yetmiş bir senesinde vefat itmişdir. Yirmi [altıncı] Elyasku Han olub C-id t ailesinden vâfirc asker cerrf idüb Mâverâü'n-nehr memleketine gelüb MI r Hüseyin ile ittifak üzre olan Timurlenk ile muharebe eyledi. Yirmi yedinci, c Âdil Sult ân'dır. Yirmi sekizinci Kabül Şâh Oğlan'dır Bin Durcu bin Elçikeday bin Duva Han. Yirmi dokuzuncu, Sıyurğatmış Oğlan'dır Han bin Dânişmend Han'dır. Buna Timurlenk hanlık virüb istiklâl virmemişdir. (s. 75) Otuzuncu, Sultân Mahmüd Han bin Sıyurğatmış Han. Otuz birinci, Tornan Kutluk Oğlan Han Timurlenk himmetiyle yedi yüz doksan üç senesinde iclâs olundu. İşbu Çağatay Han t arafında Âl-i Cengiz Hânedânı'ndan hanlar naşb olunmak kânün-ı devletleri iken mezkûr Tornan Kutluk Oğlan Han'dan sonra kânün-ı mezbüra ric âyet ofunmayub Timurlenk vefâtından sonra min bac din Â!-i Cengiz’den hanlar naşb olunmayub Âl-i Timur'dan ihtiyar idegelmişlerdir.

Der Beyân-ı Nesl-i Oktay Kaan

Şehzâde-i şaliş-i Cengiz Han Oktay Han'ın ibtidâ zuhur ve hükümeti altı yüz yirmi üç senesinde olub Karak.urum ve Karakum şehirlerine karîb olan Uluğ Yurd nâm şehirde taht-ı pây-i saltanat ikâmet ve karâr idüb kendüsi ğâyet merd ve reşl d, sehâ ve kerem sâhibi idi. Ve Sult ân CelâleddI n üzerine c asker gönderüb beynlerinde kıtâl-i ‘ azıl m olmuşdur. Kendü evlâdlarından Uluğ Yurd'da on dokuz nefer halefleri hükümet etmişdir. Altı yüz üç senesinde Arğun Ağa nâm kimesneyi Horâsân’a nizâm içün vâll tac yln idüb Horâsân'ııî başşehri olan Herât şehrin harâb itdügini istimâc eyledikde Câmabak lâkabıyla HerâvT c İzzeddIn Mukaddim nâm şerifi şehri tac mirine me’mür ve irsal eyledi,

(s

76)

Altı

yüz

otuz

altı

senesinde

memleket-i

mezbürun

mac müriyyetine sac y olunub arâzıisini zirâc at ve harâsete mübaşeret

-

85

-

eylediler Bac dehu Oktay Han üç sene rüşd ve c adaletle rüzgâr geçirdikden sonra cümle nâsın vazc -ı nâhemvân ğâm ve efkârı ile esi r-i firâş olub altı yüz otuz dokuz senesinde vefat eyledi. Büyük oğlu Ğüyük Han ki meşhüre ve mac rüfe olan validesi Töre Kine Hâtûn idi. Mezkûr Ğüyük Han pederinin beglerini ve c askerî rüesâsıyla kurultay ve müşâvere-i kebT r ve divân-ı c âliye cemc idüb cümlesinin re’v ve ittifâkıyla Uluğ Yurd'da ve dokuz yüz kırk üç senesinde pederi tahtına cülüs itdirdiler. Lâkin, çok zamân salt anat sürmevüb dokuz yüz kırk dört senesinde vefât itdi. Ğüyük Han'ın ve Oktay Han'ın evlâdlarından katc â rivâyet yokdur. Caiz ki şabj bulunduklarından nâşT hanlığa kâdir olmamış olalar. ZTrâ Sayın Han bin Cuçi Han Deşt-i Kıpçak pâdişâhı iken Ğüyük Han'ın vefâtndan sonra Tuluy Han'ın zürriyetinden bir şahıs tahta iclâs eylemeğe sac y ve beliğ idüb Mengü bin Tuluy Han'ı Ğüyük Han'ın tahtına iclâs itdürüb andan sonra Oktay Kaan şehzadelerinden kimse tahta cülüs etmemişdir.

Der Beyân-ı Nesl-i Tuluy Han

Dördüncü şehzadesi ki Cengiz Han Tuluy Sult ân Cengiz Han pederinin hayâtında (s. 77) şecâc atle ve yararlık ile meşhür ve nâmdâr olub pederinin mac iyyetinde ordu nizâmı ve c askerin âlât ve âvâdânı ve mühimmât ve haz! nesi ve cümle umûr-ı külli Tuluy Han'ın yeddinde müfavvaz idi. Ve bundan mac dâ emin ve şâdıku’l-vac d pâdişâh idi. Pederi Cengiz Han vefâtndan sonra yine karındaşı Oktay Kaan'ın ma‘ iyyetinde olurlardı. Yine evvelki hizmet menâşıbı ile mümtâz idi. Cengiz Han saltanatından kendü hissesine tahşıiş olunan Horâsân ve f Acem ve şâir memlekete vâlî ve vükelâ naşb ve tac yi ni ile kanâc at etmişidi. Ve lâkin çok zamân mu£ ammer olmayub altı yüz yirmi yedi senesinde pederi Cengiz yan'dan üç sene sofira vefât idüb sekiz nefer evlâdları kalmışdır ki dört nefer şehzâdeleri pederlerine kıyâs ile şâhib-i şecâc at

ve

bahâdırlık

ile

meşhür

idiler.

Lâkin

bakıyye

dört

nefer

şehzâdelerinden aşlâ rivâyet yokdur. Kebirlerine Hülâgü Han ve İkincisine Mengü Han ve üçüncüsüne Kubilay Han dördüncüsüne Ertek Boğa Han dirler

-

86

-

idi. Vaktâ ki Mengü Han Deşt-i Kıpçak pâdişâhı Batu Han yâ'nT Sayın Han bin Cuçi Han ic ânetiyle Güyük Han bin Oktay Han'ın vefâtından sonra pâdişâhlıga nâüü'l-merâm olmağla pederi Tuluy Han'ın memâükinden dahi kaşr-ı yedd itmeyüb cümlesini altı yüz elli sekiz senesinde kendü pâdişâhlıgına munzam ve ilhak, idüb karındaşı Hülâgü Han Horâsân'a ve c Acem'e vâll (s. 78) nâmıyla irsâl eyledi. Ve kendüsi c adâlet ve şecâc at ile yedi sene hükümet eyledi. Ve altı yüz altmış senesinde vefât eyledikde kamdaşı Kubilay Han Çin tarafına sefere meşğül

iken

Mengü Han'ın vefât

haberini

istimâc

eyledikde

c alelc acele t ayy-i merâhil ile gelüb Uluğ Yurd’da tahta cülus eyledi. Lâkin, dördüncü karındaşı Ertek Boğa Kubilay Han'ın tahta cülus eylediğini hazm idemeyüb c asker-i vâfire cemc ve ref -i livâ idüb karındaşı Kubilay Han ile birkaç def a cenk ve kıtal itmekle her def asında mağlüb olub mukâvemete e adem-i liyâkati nümâyân olmağla c akıbet karındaşı Kubilay Han'ın kademine düşüb cürmünin c affi bâbında istidc â-i c inâyet eyledi. Ol esnâda lisânen bir mikdâr tac zl r ve serzeniş olunub lâkin sonra derünu kitre ağacının dikenleriyle mestür ve mesdüd çâr dİ vâr bir mahbes binâ olunur. Mezkûr Ertek Boğa’yı muhkem habs ve muhafaza eyledi. Bir sene mikdârı mahbüs iken vefât itmişdir. Bundan sonra Kubilay Han it mi‘nân-ı kalb ile pâdişâhlıga mâlik olub müddet-i vâfire salt anat sürüb müddet-i salt anatında c azıl m seferler idüb gerek. Çin ve gerek t araf-ı âharlarda ceng ü cidâlden hâli olmadı. Altı yüz altmış dört senesinde c Acem'de olan ve karındaşı Hülâgü Han'ın vefâtı haberi gelmekle bilâ-te’h lr Abaka Han bin Hülâgü Hanı c Acem ve Horâsân ve Hind ve şâir (s. 79) memleketlerine pederi yerine vâll naşb idüb Hülâgü Han'ın teshire getürdigi memâlik-i vâsic ayı dahi ana virmişdir. Kubilay Han'ın harekât ve et vârı pesendl de gerek Çin ve gerek şâir mahallerde cihâd ve âşârı bT-nihâye bT-haddir. Altı yüz doksan dört senesinde vefât eyledi. Bundan sonra torunu Timur bin Olcaytu Han bin Cigitim Han yerine geçüb on iki sene salt anat ve hukümetden sonra yedi yüz altı senesinde vefât etdi. Bundan sonra Koşılay Han bin Cenzek bin Tarmılav bin Cigitim bin Kubilay Han'dır. Tuluy Han'ın beşinci halefi Tobay bin Koşılay Han'dır. Altıncı Tayzı Han bin Nolık bâ-lâkab

-

87

-

Belgitü. Yedinci, Nüşirevân bin Dalay akrabâ-yı Tayzı. Bu pâdişâh evşâf-ı cemi !i ile mevşüf idi. Lâkin, memâlikde olan vilâyet hâkimlerine ziyâdesiyle ruhsat virmekle serkeşnT olub devletini mükedder kıldılar

Sekizinci, Toka

Timur Han bin Timur Han Dokuzuncu, Baysurdar Han. Onuncu, İki Han bin Bavsudar Han On birinci, Elenek Han On ikinci, Keytimur Han On üçüncü, Aktimur Han

On dördüncü Elçitimur Han mezbür Timurlenk'e gelüb

mac iyyetinde Timurlenk vefâtna değin meks ve ikâmet eyledi idi Bac dehu Uluğ Yurt'da ‘ avdet ve tahta cülüs idüb sekiz yüz senesinde (s 80) vefat evlemişdir Onbeşinci, Altay Han bin Artık Boğa Han nesl-i Tuluy Han Onaltıncı Orday Han bin Melek Timur Han On yedinci, Aray Han bin Ertekmür Han Bu ikisinden sonragı hanlar fütühât ile meşhur olamayub nüzul itdikleri Artık Boğa nâm cedd-i kebl rleri gibi bl nâm ü şân kalub şâir hanlar zümresine tac dâd olmadı. Ol zamândan sonra Uluğ Yurt’da Âl-i Cengiz Han'dan ümerâ-i kebl derinden Cüşentü nâm hâin zabt ında kalub Kalmuk-ı bed mahlûk hanlarına tâbi c olub kaldılar. Saltanat sürenler Âl-i Kubilav Han'dan yâd olunur. Horâsân ve c Acem ve Hind pâdişâhları olan Âl-i Hülâgü Han deyu meşhür olmuşdur.

Der Beyân-ı Devlet-i Hülâgü Han bin Tuluy Han bin Cengiz Han

Güyük Han bin Oktay Han vefâtından sonra Tuluy Han'ın büyük oğlu Mengü Kaan Uluğ Yurt'da taht-ı saltanatına cülüs eyledikde karındaşı Hülâgü Han c Acem memleketine vekâlet-i mut laka ile vâll ve han naşb ve tac yi n eyleyüb altı yüz kırk sekiz senesinde c Acem memleketine mezkûr Hülâgü Han hükümetine teşaddl eyledi. HalTfe-i c Abbâsiyye'den pâdişâh Müsta' şım-ı Billâh'dan teşekkl

bâbında ahâli-i

c Acem Hülâgü Han'a c arz-ı

hâl

eylediklerinde ba' de't-tafahhuş mut t ali' -i (s. 81) ahvâl olub Nâşır-ı TüsT nâm meşhür müneccim Müstac şım-ı Billâh’ın tec addT sinden terk-i diyâr eylediği ma' lümu oldukda ' Irâk memleketine sefer idüb mezbür Müsta' şım-ı Billâh'ın hakkından gelmegle niyyet ve c azimet eyledi. Ve bu huşüş içün karındaşı Mengü Kaan'dan dahi istimdâd itmekle amfi tarafından dahi c asker-i vâfire

-

88

-

gelmekle ğarb t arafına üç kerre yüz bin c asâkir-i Moğol ve Tatar ve Türkler ile teveccüh ve c az! met birle Bağdâd şehrine varub muhasara ve zamân-ı kail İde Bağdâd'ı teshl re getürdi. Hulefâ-yı c Abbâsiyyan’ın nihayeti olan Müstac şım Billâh'ı bilâ-âmân kat! itmekle Hanedan-! Â!-i c Abbâs'ı altı yüz e!li altı senesinde bi'l-külliye mahv eyledi Andan sonra Şâm t arafına hareket ve hücüm idüb o! havali de olan şehirleri cümlesini ahz ve zabt idüb bac dehu Anadolu t arafına varub feth eyledikde muhafazasına ifraz ve tac yi n eylediği c askeriyle teshire getürdigi mahallere c İzzeddln-i ŞIrvânI nâm kimesneyi vali naşb eyledi ve Seyfeddîn-i TavattI nâm veziri kati idüb yerine Cihângüşây

nâm Tevârlh-i

Cengiziyye

müellifi

olan

Şemseddln

bin

Muhammed’i naşb idüb yanına refî k olmak üzere c At âü’l-Melik c AlâeddI n nâm karındaşını tac yi n eyledi. İşbu fütühat-ı c azıl meden sonra c Acem'de ve c Irâk'da ve Şâm'da (s. 82) ve Diyâr-ı Bekir'de ve Anadolu'da hükmü câri olub on beş sene saltanatından sonra Hülâgü Han altı yüz altmış dört senesinde vefât eyledi. Oğlu Abakay Han ana halef olub c ammisi Kubilay Han'ın emriyle pederi makâmına geçüb mukaddemâ pederi Hülâgü Han ile c azîm cenkler idüb Kost ant aniyye şehrine değin ğârât ve hasârât iden c ammizâdelerinden Deşt-i Kıpçak pâdişâhı Şeyh Bereket Han bin Cuçi Han üzerine sefer idüb beynlerinde kıtâl-i c azim olunub Derbend'e c avdet itdiler. Abaka Han on altı sene mikdârı kesb-i iftihâr iderek kuvvet ve kudret ile salt anat eyledikden sonra altı yüz seksen senesinde vef itdi. İkinci

halefi Nağurdın bin Hülâgü

[Teküdar] Han'dır ki diğer ismi ile müsemmâ Ahmed Han deyu meşhürdur tahta geçüb Âl-i Cengiziyye'den Tuluy Han zürriyetinden ibtida dln-i Muhammedi'yi mezkûr Ahmed Han kabül idüb İslâm'a gelmişdir. İki sene üç ay salt anatından sonra altı yüz seksen üç senesinde maktülen vefât eyledi üçüncü Arğun Han bin Abakay Han tahta cülüs idüb pâdişâh oldukda kendü devletlerine dört hanın müddet-i saltanatlarında hikmet iden Şemseddln Muhammed nâm vezl ri kati eyledi. Yedi sene salt anatdan sonra altı yüz doksan senesinde vefât eyledi Dördüncü, (s. 83) Keyhâtü Han bin Abaka Han dört senesinde müddet-i saltanatı olub altı yüz doksan beş senesinde akrabâsı Baydu Han

-

89

-

yeddinden maktul olmuşdur Beşinci, Baydu Han bin Tarağay Han bin Hülâgü Han-ı merkum dahi sene-i mezkûrda vefat eyledi Artçı, Su! t ân Mahmüd Gâzân Han bin Arğun Han bin Abakay Han bin Hülâgü Han'dır Bac de't t ant ana sekiz sene müddet-i salt anatdan sonra yedi yüz üç senesinde vefat eyledi Yedinci Olcayiu Han Sultân Muhammed Hudâbende birader-i Gâzân Han'dır. Bunun vakt-i salt anatında c Acem memleketinde Sult âniyye şehrini binâ ve tahtgâh ic tibâr eylediler. Mezkûr cihâr-ı memdüha ile meşhürdur On dört sene saltanatından sonra yedi yüz on yedi senesinde vefât eylediydi. Sultân-! muc azzam Ebu SacTd Bahadır Han bin Hudâbende han olub bahâdırlık ve ihtişâm cihetiyle cümleye ğâlibdir. Yigirmi sene salt anatdan sonra yedi yüz otuz altı senesinde vefât idüb şehr-i Sult âniyye'de sekiz minâreli câmic -i şerifin vasatında Furkân-ı Kerim mahkük ve tezhlb olunmuş türbe-i müstahsenede defn olundu. Bu sult ân-ı muc azzamdan sonra Moğol Devleti tenzil bulmuşdur Ve bunlardan sonra Cengiz Han hânedânından salt anat idenlerin esâmi leri ma' lüm (s. 84) ve mezkûrdur. Lâkin, yalnız pâdişâh nâmıyla bilâ-ruhsat ve bilâ-.istik.lâ! hükümet itmişlerdir. Zlrâ, Ebû SacId

Han'ın vaktinde bulunan sultânlar Sult âniyye şehrinde ikâmet

eylemediklerinden nâşl cenk ü cidal üzre olub Âl-i Cengiz’den bânl-i devlet enbân olan Bözürk Haşan bin Şeyh Hüseyin Ğur Han hulefâsının taht-ı kahırlarına düşdüler. Zikr olunan sult ânlar bunlardır: Evvelki, Arpa Han’dır Bin c Ali bin Baydu Han bin Tarağay bin Hülâgü Han. Bir sene salt anatdan sonra yedi yüz otuz altı senesinde vefât eyledi. İkinci, Müsâ Han'dır ki Bözürk Haşan ol esnâda Hülâgü hânedânından Muhammed nâmında bir sult ânı taht-ı salt anata cülus etdirmiş idi. Lâkin, yine Hülâgü Han zürriyetinden olub c Ali Şâh Han ic ânetiyle saltanatı zabt eyledikde mezkûr Muhammed Han Bözürk Hasan'ın kuvvetiyle müttefikan mezkûr şâh anın üzerine sefer idüb eşnâ-vı muhârebede c Ali Han kati olunub Müsâ Han mağlüben firar itmişken yine ahz itdürüb yedi yüz otuz yedi senesinde anı dahi kati eyledi Üçüncü merkum Muhammed Han ve bac zılar Mahmüd Han demişlerdir bin Mâcûnl bin Amüçln bin Hülâgü Han tahta geçüb yedi yüz otuz sekiz senesindeâ^ef

-

90

-

eyledi Dördüncü Tâğür Han mezbür devleti bi-hasbe (s 85) ’l-irs iddi' â itmekle Mâzenderân'a firar itdirdiler Beşinci Boğa Temur Han Altıncı Şahzâde Satı Bike Hâtûn binti Muhammed Han Mezbür Hülâgü Han neslinden bir sultâna tezvlc olunmuş idi. Bu sebebden yedi yüz otuz dokuz senesinde makam-! hâniyete nâil oldu. Yedinci, Süleymân Han bin Muhammed Han bin SâtkT bin Ahmed Han bin Hülâgü Han ve zevcesi ŞâhT Beg Hâtûn ile bervech-i iştirak hanlık eylediler. Sekizinci. Cihân Timur Han ÂlânyânkT bin RiyânânT Han nesl-i Hülâgü Han. Bundan sonra hanlar ibt âl olub Deşt-i Kıpçak pâdişâhı tarafından mağlüb olan Ebü's Sac Td Han'ın veziri Eşref Tlmurtaş bin Çoban pâdişâh Sultân Mahmüd Canı Beg Han bin Sultân Muhammed Özbek Han hazretlerine c Acem tâcı intikâl eylemişdir. Emir Çoban'ın damadı Haşan ibnü'ş-şeyh Hüseyin Gur Han bin Argon Han sâdece beg iken kendü zevcesi Dilşâd binti Emir Çoban Hâtün'u Sultân Ebü S a'Id'e virmek içün ıt lâk eylediği içün sult ân-ı merkümun lûtfuna mazhar olub Anadolu câniblerinin vali ligini vermiş idi. Haşan merküm bu veçhile kuvvet vüsc at hâsıl idüb Bözürk nâm sult ân vefât evledikde kendüsinin t arafgl rleri mu' âvenetiyle merküm Haşan Bözürk Şîrvân memleketine (s. 86) ve sult ân olmuş idi. Ba' dehu milk-i Eşref-i Çobâniyân zabt ında olan Bağdâd ve Hille ve Başra şehirlerini ve memleketlerinin feth ve teshiri ile c Irak sultânı olub E! Kâniyân eyâletinin vâllsi dahi olmuşdur. Sultân Mahmüd Canı Beg Han Kıpçak pâdişâhı iken Berdi Beg Sult ân nâm oğlunu Âzerbaycân’a ve Tebriz’e de han naşb eylemiş idi ki bâlâda tahrir olunmuş idi. Canı Beg Han vefâtından sonra mezkûr Birdi Beg Tebriz’i terk, idüb Deşt-i Kıpçak’a varub pederi tahtına cülüs eyledikde Azerbaycan salt anatına Teni Sultân ÂvTz bin Bözürk Han bin Dilşâd Hâtün'a i' tâ eyledi. İşbu sult ân Âvlz Ahmarcık nâm şâhib-i t uğyânı kât! idüb Tebriz ve Selmâs ve Sult âniyye ve Erdebl I ve Hoy ve Diyâr-ı Bekir ve Şî rvân şehirlerini âsüde-i hâl üzre taht -ı hükümetinde muntazam idüb bac dehu mülkünü dört evlâdına taksi m itdik.den sonra yedi yüz yetmiş dört senesinde vefât eyledi. Hüseyin bin Âvlz pederinin fevtinden sonra tahta geçüb lâkin karındaşı Ahmed'in tarafgirleri bunu şahlfe-i zindegânlden hak etdiler.

-

91

-

Merkum ÂvTz’in diğer og!u Ahmed’e bani-i devlet Karakoyunlu Türkmen Kara Muhammed t arafından imdâd ve mu' âvenet olunmuş iken yine merküm Kara Muhammed bunu ve evlâdlarını ve tevabi' leriyle kati (s. 87) itdürüb bu veçhile El-Kânivân sult ânlarının sekiz yüz yirmi üç senesinde zürriveti munkatı' oldu Bac dehu Timurleng Tebriz havâlisinde Karakoyunlu beglerini dahi t ard ve ref

idüb bu veçhile Âl-i Hülâgü Han c Acem memleketinden inkırâz bulub Âl-i

Cengiz'den olan hanlarının nâm ve istiklâllerini mahv itdiler.

Hâlen Âl-i Cengiz Hanlarının ve Sair Tatar Kabl lelerinin ZI r-i Zabt mda Olan Memâlik Beyân Olunur

Evvelâ Çin pâdişâhı ve kadimi Moğolistân pâdişâhı Âl-i Tuluy Han'dan olub Çin memleketinden olub mukaddemâ mat rüd olmuşlar idi ki üç yüz sene mikdâr müdâhale idemediler. c Âkıbet seksen seneden beru yine zuhür ve galebe idüb zabt eylediler. Hâlen Çin ve Moğol Ulu Hanı ismiyle ma' nün ve müsemmâdır.

Şâniyen,

Çin memleketinden cânib-i garbi sinde bac zan

Moğolistân'da olan kebir ve şag' I r Kapuk ve Çid memâlikinde olan bilâd ve t araf-ı cenübda vâkıi'

Kaşğar ve Artak ve Obi ve t araf-ı şimâlde olan

memâlikde hükümet idüb Uluğ Han-ı Tatar ismiyle müsemmâ ve ma' nündür. Lâkin, Moskov t âifesi şâir memâliki Bahr-i Müncemid müntehâsına değin zabt ve ol diyarda hâsıl olan zlkıymet kürklerden müstefld oldular. Ve Uluğ Han'ın taht-ı hükümetinde olan memleketin vüsc ü t ülen beş yüz mil ve c arzan üç yüz mildir. Mezbür Han, dâima hıyme ve hârgâhnişln (s. 88) dir. Ve mevsimin iktizâsına göre mekânını tebdil ve dâimâ Çin kahan ile Kalmuk ile cenkleri vardır. Bin yüz otuz beş senesinde Moşkov'un tahrlki ile Tataristan'ı muhârese ve Özbek memleketini târâc ve harâb ve yebâb idüb on beş seneden beru ğâret-i bl-şumâr iderler. Ve bunlara Kara Kalmuk dirler. Moskov'a tâbi' olan Kalmuk'lardan müteferrik ve başkadırlar. Moskov’un Kalmuk'ları mukaddemâ Kırım hanlarına tâbi ‘ olagelenler iken Moskov’un hile ve hud' asına aldanub tâbi ' olub Cayık suyu ile nehr-i jdil’in meyânında sâkin olurlar. Başlarına Eyüke Han ve oğulları Çabdar Çab Han ve Küncab Han dirler. Bahr-i Hazer

-

92

-

kenarlarında ve sevâhil-i nehr-i mezbür et râflarında iskân itdıler. Bu üıua hanlarının memleketlerinde Kara Evli nâmıyla müslimi n bulunur. Lâkin, neşârâ bulunmaz

Ekseri mecüsi dır Sâlisen Özbek memleketinde Bedahşân ve

Çağatay ve Karskam memleketinde hükm iden iki handır. Deşt-i Kıpçak pâdişâhı olan Cuçi Han bin Cengiz Han’ın neslindendirler. Ve dâimâ mâbeynlerinde cenk ü cidâl iderler. Moskov dahi bunların aralarına nifâk ilkâsından hâli değillerdir ki mezkürân ittifâk ve ittihâd üzre olsalar ihtimâldir, (s. 89) ki Kırım hanlarına imdâd idüb muc Tn olurlar ise Moskov memleketini hasâret ve ihrâk-ı binnâr iderler deyu Moskovlu'lar ihtirâz iderler. Netekim Temurleng'in

hayâtında

ve Cengiz Han'ın zamânında

ve hulefâsının

vakitlerinde vâkic olmuşdur. Eğer. Moskov, Çerkeş memleketinden ve Terek ka!c asından t ard olunur ise âsân veçhile Kalmuk ve Özbek t âifelerini Moskov üzerine tahrl k ve hücum itdürüb ol havâi! de es! r mesâbesinde olan ümmet-i Muhammed eh!-i İslâm'dan nice Türk ve Tatar t âifesi halâs olabilirler idi. Bahr-i Hazer sevâhilinde Moskov keferesi t ard olunsa Bahr-i Hazehden mürür u c ubür her t âifeye âsân olub Moskov keferesi taht-ı kahrında olan ehl-i İslâm halkı selâmetine bâc iş ve bâd! bir hâlet olur idi. Râbic an, Çerkeş içinde olan Âl-i Cuçi'den süit ânlar ve begleri ğâyet kuvvetde ve kudret şâhibi idi. İdiler lâkin şimdiki hâlde fakat Kırım hanlarına mütec allik Çerkeş ve cânib-i ğarbda vâkıic Akkerman ve Özi ve Aksu ve cânib-i şimâlde olan Kazak ve Kozak olan mahallerdir. Şamar kalc ası ve Erel kalc ası olan yerlerdir ki berrü ve yapandır. Or Kapusu'ndan cânib-i şarka giderse Mâmüt a kalc a ve Tuzla kalc asıdır. Andan Azak semtine giderler. Bu söz bunda tamâm oldu. Sene 1213. Ketebehu c Abdülhal! I Remz!. (s. 90) M! lâd-ı c î sa c aleyhisselâmın bin yedi yüz dokuz senesi târ! hinde Moskov kralı Batrus Şved kralı Karlos elinden tahtı olan Petreburk'u alub kendüve taht idinmişdir.

-

93

-

G T iL U I / v j P. A I iY O TA R K Ü T tİS H A N E S İ . V A ^ m A-l AR v I M v . 1. : ' . . ' - t *0 r v t- -, !m. vi /.*.' + * ****:.

^•

95

İZ~Jc> t t r j ı j J > İv,*.-. -

'’ *'*

-

- ’^ b i



V X ^ £ lW lv î^ b l

■> \ j &

$ £ ^ (£ ^ )X

Ç

> J ))

U p -j

*\*

■ *

>

f r h

.«iifc -9 6 -

ıi)l» â fc ic J U ö ^ ^ b3iu^L?J

& jy>;yyö\?\S& )j> Um ^ li^ Ö l^ iJ

jmj

4İI c-J^v bl})& tyJi£>Jj) b*lri