İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele: İç Savaş ve Sevr'de Ölüm III [3, 4 ed.]
 9789944889186

Citation preview

IBTAJlllUL eOdllnl.EJtt VE ıııdı.ıJ llOcADICLE

m TÜRKiYE

$BANKASI

Kültür Yayınları

TARİH SİNAAKŞİN

lsrANBUL HÜICÜMETLERİ VE M1LLt MÜCADELE CiLT m İÇ SAVAŞ VE SEVR'DE ÖLÜM

©TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI, :ı.oıo

Sertifika No: 11213 EDİTÖR

ALİ BERKTAY GÖRSEL YÖNETMEN

BİROL BAYRAM DÜZELTİ / DİZİN

NECAn BALBA Y GRAFİK TASARIM UYGULAMA

TüRKiYE İŞ BANKASI KÜL TOR YAYINLARI ı.

BASIM: MAYIS :ı.oıo, İSTANBUL

IV. BASIM: EKİM

:ı.017,

İSTANBUL

ISBN 978-9944-88-918-6 BASKI

AYHAN MATBAASI MAHMUTBEY MAH. DEVEKALDIRIMI CAD. GELİNCİK SOK. NO:

6 KAT: 3

BAl:4i VE SEVR'DE ôLOM

87

88 89

90 91 92

93

94

95 96 97

98

99

Sanhan, a.g.e., c. il, s. 487. Külçe'ye göre Fevzi'nin İstanbul'dan ayrılması 8 Nisan'dı. Herhalde yanlış olsa gerek, çünkü Kuşçalı'ya ulaşması (20 Nisan) 12 gün sürmüş ola­ maz. Başka önemli bir kaçış haberi Sivas Mebusu Bekir Sami ve Antalya Mebusu Hamdullah Suphi'nin 8 Nisan'da Ankara'ya ulaşmalarıydı. Atatürk'ün Tamim, Telg­ raf ve Beyannameleri, s. 290. Sanhan, a.g.e., c. il, s. 493. Ali Fuat'ın ileri sürdüğüne göre, Fevzi'nin gelişini bildirdiğinde, Mustafa Kemal önce geri gönderilmesini istemiş, Ali Fuat'ın ısrarı üzerine Mustafa Kemal Ankara'ya gel­ mesini kabul etmiş. Bunun hayal ürünü olduğu anlaşılıyor. Nedeni, kendisi gözden düştükten sonra Fevzi'nin Atatürk'ün ölümüne değin aralıksız el üstünde tutulmuş ol­ ması diye düşünebiliriz. Amasya Askeri Örgütü'nün Atatürk dışındaki üyeleri, onun­ la araları açıldıkça Fevzi ve ismet paşaları rakipleri olarak algılamışlardır. Ali Fuat Cebesoy; Milli Mücadele Hatıra/an, c. 1, s. 368. Borak da Cebesoy'un yazdıklarının asılsız olduğu görüşündedir. Sarıhan, a.g.e., c. m, s. 1 O (Borak, Öyküleriyle Ata­ türk'ün Ôzel Mektuplan, s. 163'ten). Sarıhan, a.g.e., c. III, s.. 12. M . K . Atatürk, Nutuk, c . 1 , s . 430. Nutuk, c. 1, s. 430-2. Karabekir, "Tarihimizde bu kadar koyu bir taassuplu merasim-i diniye ile hiçbir meclis açılmamıştır," ne Cuma gününe, ne de "bu kadar velveleye" gerek yoktu düşüncesinde. Kazım Karabekir, istiklal Harbimiz, s. 656. Mustafa Ke­ mal'in laikliği ile bildiri arasındaki derin fark, Ankara kapılarına dayanan iç Savaş'ın uyandırdığı kaygı ve korkuların bir ölçüsü sayılabilir. Mustafa Kemal'in Edime Kongresi'ni kutlamak için gönderdiği 3 Nisan günlü telde "Meclis-i Milli-i Fevkalade"ye mebus seçiminin çabuklaştırılması isteniyordu. Ata­ türk 'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, s. 283. Kimi mebusların çektiği tellerde kullandıktan "Meclis-i Kübra-yı Millet" deyimi de vardı. Goloğlu, Üçüncü Meşrutiyet, s. 152; Yunus Nadi, Ankara'nın ilk Günleri, s. 1 15; Karabekir, a.g.e., s. 650. Şerafettin Turan, Türk Devrim Tarihi, 2 . kitap (Ankara, Bilgi Y., 1 992), s . 135. Nutuk, c. 1, s. 432. Bugün müze olan ille Meclis, ittihat ve Terakki kulübü olmak için Mimar İsmail Ha­ sip tarafından tasarlanıp 1 9 15'te inşasuıa başlanmış, ama henüz eksikleri olan bir bi­ naydı. Mütarekeden sonra Fransız subaylar orada kalnuşlardı. Kimine göre inşaata ittihat ve Terakki'nin Ankara Kitib-i Mesulü Memduh Şevket (Esendal), kimine gö­ re 1 9 16'da Ankara'ya gelen Enver Paşa önayak olmuş. Bina numune mektebi olarak da düşünülmüş. Yapının eksikleri kolordunun askerleri ve Ankaralı sanatkarlar ta­ rafından tamamlanmış. Rıdvan Akın, a.g.e., s. 49; Naşit Hakkı Uluğ, Hemşehrimiz Atatürk (Ankara, T. iş Bankası Kültür Y., 1973), s. 143-44; Mustafa Servet Akpo­ lat, Erdal Eser, ed., Ankara (Ankara Enstitüsü Vakfı Y., 2004) s. 196-97. Meclis'in 7 Haziran oturumunda Lazistan Mebusu Osman Bey, lstanbul'un işgalinin bir iyili­ ği olduğunu, bu sayede lstanbul'daki "mülevves (kirli) muhitten" ve "habis kuvve­ tin" manevi baskısından kunulup bu "saf muhite" geldiklerini belirtti . Burada "hal­ ka doğru" gidilmeli, hallcın anlayacağı teşkilaa yapıp onun ruhunda ateşler yakılma­ lıydı. TBMM Gizli Celse Zabıt/an, c. 1 (Ankara, iş Bankası K.Y., 1985), s. 1 1 7. TBMM Zabıt Ceridesi, c . 1, s. 2, 7-8; ille günkü toplana kısa sürdü ve daha çok tö­ rensel nitelikteydi. Goloğlu olağanüstü koşullarda yapılmış seçimlerde yetersayı soru­ nunu inceliyor. Goloğlu, Üçüncü Meşrutiyet, s. 158-61. Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c. 1, s. 4 3.

NOTlAA

100 Önerge tutanaklar dışında Anadolu Ajansı bülteninde yer almaktadır. Karabekir, s. 657-58. Aynca bkz. Ömür Sezgin, Türk Kurtuluş Savaşı ve Siyasal Re;im Sorunu (An­ kara, Birey ve Toplum Y., 1984), s. 22, 139-42; Ahmet Demirel, Birinci Mecliste Mu­ 101

10:1.

103 104

105

106

107

halefet (İstanbul, lletiıim Y., 1994). Atatürk Nutuk'ta böyle bir hükiimetin güçler birliğine, ulusal egemenliğe dayanan bir halle hükümeti, cumhuriyet olduğunu söylüyor. Nutuk, c. il, s. 438. Kurulmakta olan meclis hükiimeti Fransız Devrimi'nin Konvansiyon (Convention) evresindeki model­ den esinleniyordu. Osmanlı aydınlarının Fransız Devrimi tarihini çok iyi bildiklerini daha önceki birtakım çal11malarımda vurgulaM11ımdır. Aynca bkz. Akın, a.g.e., s. 218-22. Akın kuramla uygulama arasındaki çeliıkilere de değiniyor (s. 222-26). İngiliz askeri istihbaratının 7-14 Nisan tarihli raporuna göre Anadolu hükiimetinin başında naip olarak Şehzade Cemalettin olacak, Abdülhalim Çelebi şeyhülislam, Ce­ lalettin Arif adalet, Ahmet Ferit hariciye vekilleri olacaklardı. Rapora göre, padişah mevlevi şeyhinin onun manevi yetkesini zayıflatması olasılığı karşısında "çok sinirliy­ miş." Foreign Office 371/5167, E 45101262144. TBMM Gizli Zabıt Ceridesi, c. I, s. 2-10. Sanırım burada bir abanma ya da yanlış bilgi söz konusudur. Vahdettin'in Selamlık'a yalnızca İngiliz askeriyle ya da Osmanlı ve İngiliz muhafız birlikleriyle gitmesi ne Vah­ dettin'e, ne İngilizlere yarardı. Ama, daha önce de gördüğümüz gibi, Vahdettin "uzaktan" da olsa, İngiliz koruması altındaydı. Anadolu Ajansı'nın 24 Nisan haberi­ ne göre bir hafta önce padişah Selamlık'a yalnızca 2 tabur kadar İngiliz askeriyle çık­ mış. Karabekir, s. 660. Tutanaklardan çıkan anlam bence budur. Fakat Atatürk Nutuk'ta adaylığı ile ilgili uyarısını, kendisi aradan çekilirse ulus ve devlete kötülüklerin son bulacağı propagan­ dası biçiminde sunuyor. Burada önemli bir ayırn var. Fakat belinmeliyim ki tutanak­ larda pek çok eksiklikler ve anlaşılmazlıklar var. Nutuk, c. il, s. 439. Goloğlu, olayı Mustafa Kemal'in Çelebi'ye yaptığı bir olupbitti olabilirınişçesine an­ latıyor. Fevzi'nin konuşması herkesi etkilediği bir sırada Mustafa Kemal'in Çelebi'nin önergesini geri aldığını bildirdiğini ve "başkaca kimseye söz vermeden" gündemin sonraki maddesine geçtiğini yazıyor. Goloğlu, Üçüncü Meşrutiyet, s. 165. Hemen ar­ dından Abdülhalim Çelebi'nin Layıha Encümeni'nden istifa etmesi bu olaya ne denli "bozulduğunun" bir göstergesi sayılabilir. Yerine Mustafa Kemal seçildi. Daha sonra Ramazan haftasında dönmek üzere Mevlana Dergihı'nın işlerine bakmak için izin is­ tedi, hasta olduğu söylendi, izin alamadı. Meclis'e bizzat geldi, 15 gün izin için. İsma­ il Şükrü Celalettin Arif'i yalnız bırakmamak için izin verilmemiş olduğunu söyledi. TBMM Gizli Zabıt Ceridesi, c. 1, s. 97, 186, 192. Bir bakıma Abdülhalim olayını an­ dıran bir olay da Şeyh Şerefettin Efendi idi. Şeyh Servet Efendi'nin (Bursa) anlamğı­ na göre bu kişi Şeyh Şamil kabilesine mensup, Bursa'ya yerleşmiş bir alimmiş. Ebu­ bekir Hazım, Servet ve Bekir Sami'ye şeyhin padişahla görüşmesinin yararlı olacağı­ nı söylemiş. Şeyh İstanbul'a gidip padişah, Damat Ferit, Reşit Bey'le görüşmüş. Padi­ şahı ağlatmış. O gün ( 11 Mayıs) Meclis'te bulunuyormuş. Şeyh ve Meclis'in "azamet ve meşruiyetini" her yerde anlatacağını söylüyormuş. TBMM Gizli Zabıt Ceridesi, c. 1, s. 265. Fevzi'nin konuşmasından en dokunaklı kimi noktalar belirtilerek Arıkara'ya gelişi Mustafa Kemal tarafından genelge konusu yapıldı. Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, s. 312-3. Goloğlu, Üçüncü Meşrutiyet, s. 335. Meclis 16/12/1920'de cezayı kaldırmakla her­ halde feodal-dinsel yetkeye bir ödün vermiş oluyordu. Saptayabildiğime göre 28 Ni­ san'da Alemdar'da çıkmaya başlayan ve aralıklarla beş sayı kadar devam eden "Tah­ kikat-• Lağviye" başlıklı yazının sahibi Abdülhalim'in bir akrabası, İbn-i Mevlana Mehmet Velit Çelebi idi. Alemdar, 28/4/1 336, 496-2796. Ankara'da görevliyken 16

381

382 iÇ SAVAŞ VE SEVR'DE Ot.OM

Mart gecesi öbür Fransız askerleriyle tutuklanıp 1 Mayıs'ta Ankara'ya gelen bir Fran­ sız'ın yapbğı temaslar sonucu serbest bırakılan Jandarma Yüzbaşı Laffranque'ın ra­ poruna göre Abdülhalim ve oğlu 24 Nisan'da özel trenle Ankara'ya gelmişler. 4 Ma­ yıs'ta Laffranque Ankara'dan ayrılırken artık özel treni olmayan Abdülhalim'le ko­ nuşmuş. Çelebi, "Padişahla görüşmek gerekirdi. Bu amaçla İstanbul'a gitmek istedim. Mustafa Kemal İngilizlerin amacıma ulaşmama engel olacaklarını söyledi. Konya'ya dönüyorum," demiş. Yalnızca dostları uğurlamış, ama Konya'da tantanayla karşılan­ mış. Ministere des Affaires Etrangeres, c. 93, s. 45-51. 108 Takvim-i Vekayi, 9/5/1336, 3848. Yüzde 5 vilayet hissesi dışında teçhizat hissesinin ve bütçe açığı munzam resminin kaldırılmasının vergiyi ne ölçüde etkilediğini bilmi­ yorum. Sekiz kat alınması konusunda bir hükümet karan da var. Meclis-i Vükela

Mazbata/an, c. 219, 196 (12 Mayıs). Aydın, Adana vilayetleri ve İzmit livasında, Ay­ valık'ta aynen uygulanması: Meclis-i Vükela Mazbata/an, c. 219, 232 (12 Haziran), 261 (27 Haziran).

109 Demirel nedense iki Çelebi'yi de Bektaşi sanmış (s. 160 n.) no Karabekir, istiklal Harbimiz, s. 659. Karabekir kendi kutlama telini verdikten sonra şöyle diyor: "Mustafa Kemal Paşa'nın Meclis Reisi olması en tabii ve en doğru bir iş­ ti. Umumi vaziyeti ilerdenberi idare etmiş, dahil ve hariçte tanınmış bulunuyordu. Ar­ tık Millet Meclisi mukadderat-• milleti aleni idareye başladığından milli kanunlarla selahiyeti verilecek olan reisinin de selahiyeti hüsnü istimal ve kendisini samimi tutan elleri samimi tutacağına hiç şüphe etmediğimden zuhura gelecek her müşkile galebe edeceğimize imanım pek kavidir." Görünüşe göre o zaman yazılmış (s. 659-60). ı ı ı Goloğlu bu kadroda zaman içindeki kimi değişiklikleri özetliyor. Goloğlu, Üçüncü Me�rutiyet, s. 171-2. Başkanlık seçimleri sırasında mebus sayısı ancak 120 iken, hü­ kümet oluşturma aşamasında mevcut 1 37'ye çıkmış bulunuyordu. Raporlardan Şeri­ ye Vekili Mustafa Fehmi'nin ne zaman, nasıl seçildiğini çıkaramadım. Yasa 1 1 kişilik bir İcra Vekilleri Heyeti öngörüyordu: Şeriye ve Evkaf, Sıhhiye ve Muavenet-i İçtima­ iye, İktisat (Ticaret, Sanayi, Ziraat, Orman ve Maadin), Maarif, Adliye ve Mezahip, Maliye ve Rüsumat ve Defter-i Hakani (tapu), Nafıa, Dahiliye (Emniyet-i Umumiye,

PT), Müdafaa-i Milliye, Hariciye, Erkin-ı Harbiye-i Umumiye (md. 1). Her vekil,

mensup olduğu encümene danışabilirdi (md. 3). Vekiller arasında çıkacak anlaşmaz­ lıkları Büyük Millet Meclisi çözecekti (md. 4). Server Feridun (Tanilli), Anayasalar ve Siyasal Belgeler (İstanbul, Aydın Güler Kitabevi, 1962), s. 40. Karabekir'de ayraçlar olmadığı için 17 vekalet varmış gibi görünüyor ve yanlış olarak da 17 diye belirtilmiş. Karabekir, s. 699.

nz Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, s. 309-10. n3 Karabekir, "kıymet-i harbiyesi" olan tek kolordunun komutanı, gizli Amasya Askeri Ôrgütü'nün '2 No'lu" üyesi ve sonra TBMM üyesi olarak istiklal Harbimiz'in de ta­ nık olduğu üzere, Ankara'yı sürekli bir tel yağmuru altında tutarak oradaki gelişme­ leri etkilemeye çalışınışnr.

n 4 Karabekir, istiklal Harbimiz, s. 692-93. Bir önceki dipnotunda belirtildiği üzere Ka­ rabekir mebus sıfatiyle de Büyük Millet Meclisi'ne hitap ediyordu. Meclis onu izinli sayıyordu (s. 699).

II 5

Karabekir, istiklal Harbimiz, s. 702-703. Ankara'dan gelen bu istek üzerine Karabe­ kir 5 Mayıs'ta "Bakfi'da Türk Komünist Fırkasına" başlıklı mektupta yardım ve

"hatta" borç istiyordu. ı r 6 Nitekim Abdülhalim Çelebi ile Refik'in (Konya), Konya'dan tahılın "ihracının" sağ­ lanması için önergesi vardı (s. 147). Sonuç olarak İstanbul, İzmir, Antalya, Adana yö-

NOTLAR 383

nünde ticarete izin verildi. Erkan-ı Harbiye dahi, örneğin lzmir'le ticaret yapılmasın­ da sakınca görmemişti (s. 316). Mustafa Hilmi de (Niğde) ulusal harekinn çıkışında Damat Ferit'in koyduğu, asayiş yok diye posta ile para nakliyatı yasağına son veril­ mesi için bir önerge sundu (s. 285).

117 Hükümetin 15 Mayıs'a değin aldığı kararlar için bkz.: Goloğlu, Üçüncü Meşrutiyet, s. 1 72-3.

1 1 8 Atatürk'ün Tamim, Telgrafve Beyannameleri, s. 303-304; Z. Güner, O. Kabataş, Mil­ li Müaıdele Dönemi Beyannameleri ve Basını (Ankara, Atatürk Kültür Merkezi Y., 1990), s. 1 1-12.

119 Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, s. 305-307; TBMM Gizli Zabıt Ceri­

desi, s. 123-24; Karabekir, s. 683-84. Ankara Vali Vekili Yahya Galip de padişahın doğum günü olan 10 Nisan'da bir bağlılık teli çekmişti. Başı sansür edilen tel Alem­ dar'da yayunlandı. Alemdar, 71511336, 505-2805. ı:ı.o Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, s. 3 14-5; BL XIII, s. 67-68 (Fransızca metin).

ı ı ı Atatürk 'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, s. 319-26; Güner-Kabataş, a.g.e., s. 1218. uMeınlekete Beyanname", Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri'nde 25 satır uzunluktadır.

111 Goloğlu tuhaf bir biçimde sorunu gericilik-devrimcilik kategorilerine sokuyor. Goloğ­ lu,

12.3 ı:ı.4 12.5

ı:ı.6 ı:ı.7

Üçüncü Meşrutiyet, s. 176-7.

Birinci Meclisin içki Yasağı (Men-i Müskirat Kanunu) (Ankara, Phoenix Y., 2008). Goloğlu, Üçüncü Meşrutiyet, s. 147-55. Akın da Goloğlu'nun görüşüne yatkındır. Akın, a.g.e., s. 46. Bkz. S. Akşin, 31 Mart Olayı. M. M. Kansu, Atatürk'le Beraber, c. 1. Murat Bardakçı, Şahbaba (İstanbul, Pan Y., 1998), s. 191 vd.; Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, s. 382. Mustafa Kemal geri çevirmeyi çok nazik bir üslup­

Bu konuda bkz. Onur Karahanoğulları,

la, hanedan üyeleri arasında "sui telakkiyata" yol açabileceği, dolayısıyla bir bölün­ me yaratabileceği gerekçesine dayandırıyordu.

ı:ı.8 Goloğlu, Üçüncü Meşrutiyet, s. 151-53.

ı:ı.9 Tersi belirtilmemişse bu ayrımdaki bilgiler Ertuna, a.g.e., c. VI, s. 92-113, 119-40'tandır. 1 30 Yahyaköy zaferini bilmemeleri olasıdır, çürıkü zaferi Erzurum'a bildiren tel 19 Nisan günlüdilL Atatürk'ün Tamim,

Telgraf ve Beyannameleri, s. 300.

1 3 1 Karabekir, s. 645; Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, s. 299-300. ı 31 Ministere des Affaires Etrangeres, c. 93, s. 50. 1 3 3 Zeki eski Mardin mutasarrıfı, Osman Nuri eski Dersim mutasarrıfı, lbrahim Hakkı lzmit'te mutasarrıf vekiliydiler.

Takvim-i Vekayi, 11511336, 3841. Amasya'ya yapılan

atama, burası hakkında da "umudar" beslendiğine işaret olabiliı.

ı 34 Bu ara padişahçılara 11 Mayıs'ta manevi destek olarak nişanlar verildi. Düzce'de Çerkes reislerinden Hacı Kimi! Bey'e 4. Osrnani, Adapazan'nda yine Çerkes reisle­ rinden Tato Sinan ve İsmail, Düzce'de Bahar'a (Abazaymış) 4. rütbeden Mecidi nişan­ ları takdir edildi. Edime Müftüsü Mestan Efendi, Edirne eşrafından İsmail, Çorum'da DL Mustafa Atıf ve eşraftan Kadifezade Abbas beyler, Bolu'da Yüzbaşı Mehmet Hu­ lusi de aynı nişanı aldılar. 5. rütbeden Mecidi nişan alanlar şunlardı: Düzce'de İbra­ him Bey, Hafız Mustafa, Hacı Mustafa, Bolu'da Hacı Servet, Zeki, Gerede'de Hafız Seyyit, Mehmet Emin, Mehmet Sadık efendiler. Takvim-i Vekayi, 1 31511336, 3852; Alemdar, 14/5/1336, 51 1-28 1 1 . Webb'in bildirdiğine göre 27 Nisan'a değin Damat

384 iÇ SAVAŞ VE SEVR'DE Ot.OM

Ferit'e göre durum: Adapazarı, Düzce, Bolu, Gerede, Safranbolu, Beypazarı, Mudur­ nu hükümet kuvvetleri ve "gönüllülerin" elindeymiş. Nallıhan'a ilerliyorlarmış. E