Süper Zeka: Yapay Zeka Uygulamaları, Tehlikeler ve Stratejiler [2 ed.]
 9786052116784

Citation preview

z: -

SÜPER ZEKA YAPAY ZEKA UYGULAMALAR!, TEHLiKELER VE STRATEJiLER

Koç Üniversitesi Yayınları: 184

UÇBEYLERI

BiLiM 1 TEKNOLOJi

Süper Zeka: Yapay Zeka Uygulamaları, Tehlikeler, Stratejiler Nick Bostrom lngilizceden çeviren: Ferit Burak Aydar Yayına hazırlayan: Feza Birtaş Düzelti: Gözde Yalım Kitap tasarımı: Gökçen Ergüven Kapak tasarımı: Melike Oran was originally published in English in year 2016. This translation is published by arrangement with Oxford University Press. Koç University Press is solely responsible far this translation from the original work and Oxford University Press shall have no liability for any errors, omissions or inaccuracies or ambiguities in such translation or far any losses caused by reliance thereon. Superintelligence: Paths, Dangers, Strategies

© Nick Bostrom 2014 ©Türkçe yayın hakları: Koç Üniversitesi Yayınları, 2016 1. Baskı: lstanbul, Aralık 2018 2. Baskı: lstanbul, Mayıs 2020 Bu kitabın yazarı, eserin kendi orijinal yaratımı olduğunu ve eserde dile getirilen tüm görüşlerin kendisine ait olduğunu, _ bunlardan dolayı kendisinden başka kimsenin sorumlu tutulamayacağını, eserde üçüncü şahısların haklarını ihlal edebilecek kısımlar olmadığını kabul eder. Baskı: 12.rratbaa

Sertifika no: 46618

lbrahim Karaoğlanoğlu Cad. 35/1 Kağıthane/lstanbul

+90 212 281 2580

Koç Üniversitesi Yayınları

Sertifika no: 18318 +90 212 338 1000

Rumelifeneri Yolu 34450 Sarıyer/lscanbul [email protected] www.kocuniversitypress.com www.kocuniversicesiyayinlari.com •



Kcıç University Suna Kıraç Library Cataloging-in-Publication Daca Boscrom, Nick, 1973Süper zeka : yapay zekanın yolları, tehlikeleri ve stratejileri Superincelligence : paths, dangers, scracegies f Nick Bostrom ; çeviren Ferit Burak Aydar; yayına hazırlayan Feza Birtaş. -- ikinci baskı -- lstanbul : Koç Üniversitesi, 2018. =

392 pages : illuscrations, graphics; 16,5x24 cm.-- Koç Üniversitesi Yayınları; 184. Bilim, Teknoloji lncludes bibliographical references and index. ISBN 978-605-2116-78-4 1. Artifıcial intelligence--Philosophy. 2. Artifıcial intelligence--Social aspects. 3. lslamic learning and scholarship--Mali-­ Tombouctou. 4. Artificial intelligence--Moral and ethical aspects. s. Computers and civilization. 6. Cognitive science. 1. Aydar, Ferit Burak. il. Birtaş, Feza. 111. Tide. Q33S.B6720 2018

Süper Zeka Yapay Zeka Uygulamalan, Tehlikeler ve Stratejiler

NICK BOSTROM

İngilizceden çeviren: Ferit Burak Aydar

ffi1 KÖY

İçindekiler

Şekil, Tablo ve Kutu Listesi

9

Serçelerin Bitmemiş Masalı

11

Önsöz

13

Teşekkür

15

BiRiNCi BÖLÜM

17

Geçmişteki Gelişmeler, Mevcut Yeterlilikler

Büyüme tarzları ve büyük tarih

17

Büyük umutlar

19

Umut ve umutsuzluk mevsimleri

21

En gelişkin teknoloji

26

Makine zekasının geleceğine dair fikirler

34

iKiNCi BÖLÜM

39

Yapay zeka

39

Tüm beyin emülasyonu

48

Biyolojik biliş

54

Beyin-bilgisayar arayüzleri

64

Ağlar ve örgütlenmeler

67

Özet

69

Süper Zekaya Giden Yollar

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

71

Süper Zekanın Biçimleri

Hızlı süper zeka

71

Kolektif süper zeka

73

Nitelikli süper zeka

75

Doğrudan ve dolaylı kavrama gücü

77

Dijital zeka için üstünlük kaynaklan

78

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

81

Bir Zeka Patlamasının Kinetiği

Havalanmanın hızı ve zamanlaması

81

Uzlaşmazlık

85

Optimizasyon gücü ve patlayıcılık

93

BEŞiNCi BÖLÜM

99

Belirleyici Stratejik Üstünlük

Önde giden proje belirleyici bir stratejik üstünlük elde edecek midir?

100

Başarılı proje ne kadar büyük olacaktır?

104

Belirleyici stratejik üstünlükten tekele

108

ALTINCI BÖLÜM

113

Bilişsel Süper Güçler

işlevsellikler ve süper güçler

113

Bir yapay zekanın devralması senaryosu

117

Doğa ve aracılar karşısında güce sahip olmak

122

YEDiNCi BÖLÜM

129

Süper Zeki istenç

Zeka ile güdüler arasındaki ilişki

129

Araçsal yakınsaklık

133

SEKiZiNCi BÖLÜM

141

Dön Dolaş Yine Kötü Son mu?

Bir zeka patlamasının varsayılan sonucu olarak varoluşsal felaket?

141

Tehlikeli dönemeç

142

Kötücül başarısızlık örnekleri

146

DOKUZUNCU BÖLÜM

155

Kontrol Problemi

iki aracılık problemi

155

Yeterlilik kontrol yöntemleri

157

Güdülenme seçilimi yöntemleri

167

Özet

172

ONUNCU BÖLÜM

175

Kahinler, Cinler, Hükümdarlar, Aletler

Kahin

175

Cinler ve hükümdarlar

178

Alet yapay zekalar

181

Karşılaştırma

185

ON BiRiNCi BÖLÜM

191

Atlar ve insanlar

192

Bir algoritmik ekonomide hayat

198

Geçiş sonrasında bir tekel kurulması mı?

209

Çokkutuplu Senaryolar

ON iKiNCi BOLÜM

21 9

Değerler Edinmek

Değer yükleme problemi

219

Evrimsel seçilim

221

Takviyeli öğrenme

222

Çağrışımsal değer eklenmesi

223

Güdülenme iskeleti

225

Değer öğrenme

226

Emülasyon modülasyonu

238

Kurum tasarımı

240

Özet

244

ON ÜÇÜNCÜ BOLÜM

247

Seçme Kıstaslarını Seçme

Dolaylı normatiAik ihtiyacı

247

Bütünlüklü dışkestirilmiş irade

249

Ahlak modelleri

256

Ne kastediyorsam onu yap!

259

Bileşen listesi

260

Yeterince yakınlaşmak

266

ON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

269

Stratejik Resim

Bilim ve teknoloji stratejisi

269

Yollar ve kolaylaştırıcılar

281

işbirliği

288

ON BEŞiNCi BÖLÜM

299

Kırılma Anı

Miadı olan felsefe

299

Ne yapmalı?

300

İnsanın içindeki en iyi, lütfen ayağa kalksın!

303

Sonsöz

305

Sözlükçe

309

Notlar

313

Kaynakça'

363

Dizin

387

Şeki l, Tab lo ve Kutu Listesi

Şekil Listesi 1

Dünya GSYH'nın uzun vadeli tarihi

18

2

HLMl'nın uzun vadedeki genel etkisi

38

3

Süper bilgisayar performansı

46

4

Elektronlu mikroskop görüntülerinden üçboyutlu nöroanatomi yaratılması

49

5

Tüm beyin emülasyonu yol haritası

53

6

Yazım denetimi yapılmış genomlar için bir metafor olarak bileşik yüz

60

7

Havalanmanın şekli

82

8

Daha az insan merkezci bir ölçek mi?

90

9 Zeka

patlamasının basit bir modeli

97

10

Bir yapay zekanın devralması senaryosundaki araştırmalar

118

11

Varsayımsal bir bilge tekel için bazı olanaklı yörüngelerin şematik örneği

126

12

Uzaylı güdülerinin insanbiçimlileştirilmesinin sonuçları

130

13

ilkin yapay zeka mı yoksa tüm beyin emülasyonu mu?

285

14 Yapay zeka

teknoloji yarışlarındaki risk düzeyleri

290

Tablo Listesi 1

Oyun oynayan yapay zeka

29

2

insan düzeyinde makine zekasına ne zaman ulaşılacak?

35

3

insan düzeyinde makineden süper zekaya uzaklık ne kadardır?

37

4

Tüm beyin emülasyonu için gerekli yeterlilikler

50

5

Bir grup embriyo arasında seçilimden azami IQ kazanımı

56

6

Farklı senaryolarda genetik seçilimin mümkün olan etkileri

59

7

Stratejik açıdan önemli bazı teknoloji yarışları

103

8

Süper güçler: Stratejik açıdan ilintili bazı görevler ve buna denk düşen yetenekler

116

9

Farklı tetikleyici örnekleri

166

10

Kontrol yöntemleri

173

11

Farklı sistem kastlarının özellikleri

188

12

Değer yükleme tekniklerinin özeti

245

13

Bileşen listesi

261

Kutu Listesi 1

Optimum bir Bayesçi aracı

2 2010

Flash Crash'ı

27 36

3

Evrimi tekrarlamak için neler gereklidir?

42

4

Bir zeka patlamasının kinetiği üzerine

95

5

Teknoloji yarışları: Bazı tarihsel örnekler

102

6

Posta siparişli DNA senaryosu

120

7

Kozmik sermayemiz ne kadar büyük?

123

8

insani zapturapt

163

9

Körü körüne aramanın tuhaf çözümleri

186

10

Değer öğrenmenin formelleştirilmesi

228

11

Dostane olmak isteyen bir yapay zeka

234

12

Yakın döneme ait iki (yarı pişmiş) fikir

235

13

Riskte dibe doğru-yarış

289

Serçelerin B itmemiş Masalı

Vuva yapma mevsimi gelip çatmıştı. Serçeler günlerce süren ağır mesainin ardından ı akşam güneşinin altında oturmuş, dinleniyor, cıvıldıyorlardı. "Biz çok küçük ve zayıfız. Bir düşünsenize, bize yuva yapmamızda yardım edecek bir baykuşumuz olsaydı, hayat ne kadar kolay olurdu!" "Evet!" dedi bir diğeri. ''.Ayrıca ondan yaşlılarımıza ve gençlerimize göz kulak olması için yararlanabilirdik." "Bize tavsiyeler verir, civardaki kedilere karşı bakarak olurdu," dedi bir üçüncüsü. Ardından yaşlı olan kuş Pastus söze girdi: "Her tarafa gözcüler yollayalım ve bir yer­ lerde terk edilmiş bir baykuş yavrusu ya da ne bileyim bir yumuna bulmaya çalışalım. Bir karga yavrusu ya da bebek sansar da olur. Bu, şimdiye kadar ya da en azından şu öte taraftaki bahçede Sınırsız Tahıl Pavyonu açıldığından bu yana başımıza gelen en iyi şey olabilir." Tüm serçe sürüsü heyecanlanmıştı. Hep bir ağızdan ciğerleri elverdiğince cıvıl­ dadılar. İçlerinden sadece huys_uz, tek gözlü bir serçe olan Scronkfınkle, bu çabanın akıllıca olduğuna ikna olmamıştı. Şöyle dedi: "Bu kesinlikle bizim sonumuz olacak. İlk önce baykuş evcilleştirme ve baykuş ehlileştirme sanatına kafa yorup, ondan sonra böyle bir hayvanı aramıza getirmek daha doğru olmaz mı?" Pastus şöyle yanıt verdi: "Bir baykuşu ehlileştirmek kulağa son derece zor bir şey gibi geliyor. Bir baykuş yumurtası bulmak zaten zor olacak. O yüzden oradan başlayalım. Bir baykuş yetiştirdikten sonra, diğer zorluğu gündemimize alabiliriz." "Bu planın bir kusuru var!" dedi Scronkfınkle; ama ne dese fayda etmedi, zira sürü çoktan Pastus'un önerdiği doğrultuda çalışmalara başlamak için havalanmıştı. Geride sadece iki üç serçe k�lmıştı. Onlar da kafa kafaya verip baykuşların nasıl evcilleştirilebileceğini ya da ehlileştirilebileceğini düşünmeye giriştiler. Çok geçmeden Pastus'un haklı olduğunu fark ettiler: Özellikle de gerçek bir baykuşun yokluğunda bunu öğrenmeye çalışmak son derece zor bir işti. Yine de ellerinden geldiğince çabala­ dılar, bir baykuşu nasıl kontrol edebileceklerini bilmeden arkadaşlarının bir baykuşla çıkagelmelerinden duydukları korkuyu bir türlü atamadılar. Hikayenin nasıl sona erdiği bilinmiyor, ama elinizdeki bu kitap Scronkfınkle ve takipçilerine ithaf edilmiştir.

11

Ön söz

Vafatasınızın içinde okumayı gerçekleştiren şey yer alıyor. İnsan beyni denen bu şey, �iğer hayvanlarda olmayan birtakım kabiliyetlere sahiptir. Gezegendeki hakim konumumuzu bu ayırt edici kabiliyetlere borçluyuz. Diğer hayvanların güçlü kasları ve keskin pençeleri var, bizim ise daha akıllı beyinlerimiz. Genel zeka bakımından sahip olduğumuz mütevazı üstünlük sayesinde dil, teknoloji ve karmaşık bir toplumsal örgütlenme geliştirmeyi başardık. Bu üstünlük, her kuşağın öncekilerin başarılarına yenilerini eklemesiyle zaman içinde daha da ilerledi. Eğer bir gün genel zeka bakımından insan beynini aşan makine beyinler yarat­ mayı başarırsak, o zaman bu yeni süper zeka çok güçlü hale gelebilir. Ve nasıl ki şu an gorillerin kaderi gorillerden çok biz insanlara bağlıysa, bizim türümüzün kaderi de makine süper zekasının eylemlerine bağlı olacaktır. Fakat bizim de bir üstünlüğümüz yok değil: Biz bir şeyler yapmaya, yaratmaya alışmışız. İlkesel açıdan, insani değerleri koruyacak bir tür süper zeka yaratabiliriz. Bunu yapmak için kesinlikle güçlü bir nedenimiz olacaktır. Pratikte, kontrol problemi (süper zekanın ne yapacağının nasıl kontrol edileceği) çok zor görünüyor. Ayrıca sa­ dece tek bir şansımız olacak gibi duruyor. Eğer olur da dost canlısı olmayan bir süper zeka yaratırsak, onu ya da tercihlerini değiştirmekten bizleri alıkoyacaktır. Kaderimiz çizilmiş olacaktır. Ben bu kitapta süper zeka olasılığının sunduğu zorluğu ve buna en iyi şekilde nasıl yanıt verebileceğimizi anlamaya çalışıyorum. İnsanlığın geçmişten bu yana karşılaştığı en büyük zorluk budur demek yanlış olmaz. Bu işi başaralım ya da başaramayalım, muhtemelen karşılaşacağımız son zorluk olacak. Bu kitabın yapay zekada büyük bir atılımın arifesinde olduğumuz ya da bu tür bir gelişmenin ne zaman gerçekleşeceğini kesin olarak tahmin edebileceğimiz gibi bir argümanı yoktur. Bunun 21. yüzyılda bir tarihte gerçekleşmesi muhtemel görü­ nüyor, ama kesin tarihi bilmiyoruz. İlk iki bölümde mümkün olan yollar ele alınıyor ve zamanlama sorunu hakkında bir şeyler söyleniyor. Fakat kitabın ana gövdesini sonrasında neler olacağı oluşturuyor. Bir zeka patlamasının kinetiğini, süper zekanın biçimlerini ve güçlerini ve de belirleyici bir üstünlüğe erişen süper zeka taşıyıcısının önündeki stratejik tercihleri inceliyoruz. Ardından odak noktamızı kontrol problemine kaydırıp, yaşayabilir ve faydalı bir sonuç elde etmek için başlangıç koşullarını şekil-

13

1 4 1 SÜPER ZEKA lendirmek üzere neler yapabileceğimizi soruyoruz. Kitabın sonlarına doğru konudan biraz uzaklaşıp tetkiklerimizden çıkan büyük resme odaklanıyoruz. İleride varoluşsal bir felaketten kaçınma şansımızı artırmak için şimdi neler yapılması gerektiğine dair bazı tavsiyelerde bulunuluyor. Bu kitabı yazmak hiç kolay olmadı. Açtığım yolda diğer araştırmacıların yeni sınırlara çok daha çabuk ve rahat ulaşacaklarını, böylelikle idrakimizin menzilini genişletecek yeni çalışmalara daha diri ve hazır katılacaklarını umuyorum. (Açılan yol biraz engebeli ve inişli çıkışlı olsa da, ortaya çıkan sonucu değerlendiren eleştirmenlerin göz koyulan alanın husumetini hafife almayacaklarını umuyorum!) Bu kitabı yazmak hiç kolay olmadı. Okunması kolay bir kitap olsun diye uğraştım, ama çok başarılı olduğumu düşünmüyorum. Yazarken aklımdaki hedef kitleyi ön­ ceki ben neysem ona göre şekillendirdim ve kendim okuduğumda zevk alacağım bir kitap yazmaya çalıştım. Bu durum dar bir kitleye seslenme anlamına geliyor olabilir. Gelgelelim birazcık kendi düşüncelerini işin içine katan ve kendi kültürel ortamla­ rındaki en benzer klişelerle özdeşlik kurarak karşılaştığı her yeni fikri hemen yanlış anlama ayartmasına direnen herkesin kitabın içeriğine vakıfolabileceğini düşünüyorum. Teknik meselelerden uzak olan okurlar ara ara matematik işlemleri ya da uzmanlık gerektiren kelimeler görürlerse hevesleri kırılmasın, zira etrafındaki açıklamalardan esas anlatılmak isteneni çıkarmak her zaman mümkündür. (Diğer taraftan, işin özüne dair daha fazla şey bulmak isteyen okurlar için ise sonnotlarda epeyce malzeme var.1) Bu kitapta vurgulanan birçok husus muhtemelen yanlıştır.2 Keza hayati öneme sahip olan ve dolayısıyla bazı ya da tüm yargılarımı tümden geçersiz kılabilecek bir­ takım meseleleri gözden kaçırmış olabileceğimi de reddetmiyorum. Metin boyunca belirsizlik derecelerini ve nüanslarını belirtmek için epey didindim: Sırf bu yüzden metinde "muhtemelen", "olabilir", "sanırım, "pekala mümkündür", "görünen o ki", "herhalde", "büyük ihtimalle", "neredeyse kesindir" gibi tabirlerden geçilmiyor. Şerh düşülen her yerde dikkatli ve düşünülerek iş tutuldu. Ama bu epistemik tevazu göste­ rileri yeterli değildir; belirsizliğin ve yanılabilirliğin sistemli olarak kabul edilmesi de gerekir. Burada sahte bir tevazu söz konusu değildir, zira kitabımın- cidden hatalı ve yanlış yönlendirici olabileceğine inanmakla birlikte, yazında sunulan alternatifgörüş­ lerin de ciddi derecede yanlış olduğunu düşünüyorum ki, buna süper zeka olasılığını şimdilik rahatlıkla ya da makul ölçüde göz ardı edebileceğimizi savunan farazi görüş, "sıfır hipotezi" de dahildir.

Teşekkür

Vazına sürecimi çevreleyen zar son derece geçirgendi. Bu kitaba çalışırken yaratılan ı birçok fikir ve kavramın dışarı sızıp daha geniş bir tartışmanın parçası olmasına izin verilmiştir ve elbette kitabın hazırlanma sürecinde dışarıdan gelen sayısız içgörü metne yedirilmiştir. İktibas aygıtında biraz özenli davranmaya çalıştım, ama katkı sunanların hepsini sıralamak mümkün değildi. Fikirlerimin netleşmesine yardımcı olan uzun tartışmalardan ötürü minnettarlığımı ifade etmem gereken birçok insan var: Sam Altman, Dario Amodei, Ross Andersen, StuartArmstrong, Owen Cotton-Barratt, Nick Beckstead, Yoshua Bengio, David Chalmers, Paul Christiano, Milan Cirkovic, Andrew Critch, Daniel Dennett, David Deutsch, Daniel Dewey, Thomas Dietterich, Eric Drexler, David Duvenaud, Peter Eckersley, Amnon Eden, Üren Etzioni, Owain Evans, Benja Fallenstein, Alex Flint, Carl Frey, Zoubin Ghahramani, lan Goldin, Katja Grace, Roger Grosse, Tom Gunter, J. Storrs Hall, Robin Hanson, Demis Hassabis, Geoffrey Hinton, James Hughes, Marcus Hutter, Garry Kasparov, Marcin Kulczycki, Patrick LaVictoire, Shane Legg, Moshe Looks, Willam MacAskill, Eric Mandelbaum, Gary Marcus, James Martin, Lillian Martin, Roko Mijic, Vincent Mueller, Elon

Musk, Sean 6 hEigeartaigh, Christopher Olah, Toby Ord, Laurent Orseau, Michael Osborne, Larry Page, Dennis Pamlin, Derek Parfıt, David Pearce, Huw Price, Guy Ravine, Martin Rees, Bill Roscoe, Francesca Rossi, Stuart Russell, Anna Salamon, Lou Salkind, Anders Sandberg, Julian Savulescu, Jui:gen Schmidhuber, Bart Selman, Nicholas Shackel, Murray Shanahan, Noel Sharkey, Carl Shulman, Peter Singer, Nate Soares, Dan Stoicescu, Mustafa Suleyman, Jaan Tallinn, Alexander Tamas, Jessica Taylor, Max Tegmark, Roman Yampolskiy ve Eliezer Yudkowsky. Bilhassa ayrıntılı yorumları için Milan Cirkovic, Daniel Dewey, Owain Evans, Nick Hay, Keith Mansfıeld, Luke Muehlhauser, Toby Ord, Jess Riedel, Anders Sandberg, Murray Shanahan ve Cari Shulman'a müteşekkirim. Farklı bölümlerle ilgili tavsiyeleri ya da araştırmadaki yardımlarından ötürü Stuart Armstrong, Daniel Dewey, Eric Drexler,

Alexandre Erler, Rebecca Roache ve Anders Sandberg'a teşekkür etmek istiyorum. Kitap taslağının hazırlanmasındaki yardımlarından ötürü Caleb Beli, Malo Bourgon, Robin Brandt, Lance Bush, Cathy Douglass, Alexandre Erler, John King, Kristian Rönn, Susan Rogers, Kyle Scott, Andrew Snyder-Beattie, Cecilia Tilli ve Alex

1 15

16 1 SÜPERZEKA Vermeer'e müteşekkirim. Proje boyunca bana birçok kez cesaret aşıladığı için editörüm Keith Mansfıeld'a bilhassa teşekkür etmek istiyorum. Burada ismini unuttuğum herkesten özür diliyorum. Son olarak, en büyük teşekkürü maddi destek sunan kişi ve kurumlara, dostlarıma ve aileme sakladım: Onların desteği olmasaydı bu kitap tamamlanamazdı.

BiRiNCi BÖLÜM Geçmişteki Gelişmeler, Mevcut Yeterlilikler

eriye dönüp bakarak başlayacağız. Tarih, en geniş ölçekte, belirgin bir büyüme

Gsilsilesi sergiler ve bu dizideki her bir tarz sanki öncekinden daha hızlı gerçek­

leşir. Bu örüntü, başka (ve daha hızlı) bir büyüme tarzının mümkün olabileceğinin önerilmesini sağlamıştır. Gelgelelim bu tespite fazla güvenmemek gerekir; bu kitap "teknolojik ivme", "üstel büyüme" ya da kimi zaman "tekillik" başlığı altında toplanan çeşitli kavramlarla alakalı bir kitap değildir. Ardından, yapay zekanın tarihini gözden geçireceğiz. Daha sonra, bu alanın mevcut yeterliliklerini ele alacağız. Son olarak, yakın dönemdeki uzman görüşlerine göz atıp gelecekteki ilerlemelerin zamansal çizelgesine dair cehaletimize kafa yoracağız.

Büyüme tarzları ve büyük tarih Çok değil birkaç milyon yıl önce atalarımız hala Afrika semaları altında daldan dala atlıyorlardı. Jeolojik, hatta evrimsel zaman ölçeğinde, büyük kuyruksuz maymunlarla son ortak atamızdan Homo sapiens'in doğuşu çok çabuk gerçekleşmiştir. Dik duruş, diğer dört parmaktan ayrı başparmaklar ve -hayati önemde bir gelişme olarak- beyin büyüklüğü ile nörolojik örgütlenmemizdeki bazı görece küçük değişiklikler, bilişsel yeteneğimizde büyük bir sıçramaya yol açtı. Böylece insanlar gezegendeki diğer bütün türleri geride bırakacak şekilde soyut düşünebilir, karmaşık düşünceleri iletişime konu edebilir ve kuşaktan kuşağa kültürel olarak bilgi biriktirebilir hale geldi. Bu yetenekler insanların giderek daha verimli hale gelen üretici teknolojiler geliştir­ melerine izin verdi ve atalarımızın yağmur ormanlarından ve savanalardan uzağa göç etmelerini mümkün hale getirdi. Özellikle de tarımsal üretime geçilmesinin ardından nüfus yoğunlukları ve toplam insan nüfusu arttı. Daha fazla insan daha fazla fıkir anlamına geliyordu; daha büyük yoğunluklar fıkirlerin daha kolay yayılabilmesi ve bazı bireylerin zamanlarını uzmanlaşmış yetenekler geliştirmeye vakfetmeleri anlamına geliyordu. Bu gelişmeler teknolojik kapasitemizin ve ekonomik üretkenliğin büyüme hızını artırdı. Sanayi Devrimi'yle bağlantılı sonraki gelişmeler büyüme hızında ikinci ve benzer bir değişime yol açacaktı.

1 17

18 1 SÜPER ZEKA

(a)

45 ..,,. 40 ..!: 35 o 30 � 25 � 20 İ 15 >t3 10 5

� u

N N

o

u

"' >. c: •:::J

o

(b)

o

-8000

-6000

-4000

Yıl

-2000

o

2000

45

� 40

� � c:

35

30

_g. 25

·5 20 İ (;; 15 l.J 10 � c:

•:::J o

5

o

1700

1750

1800

1850 Yıl

1900

1950

2000

ŞEKİL 1 Dünya GSYH'nın uzun vadeli tarihi. Doğrusal ölçekte hazırlanmış olan bu dünya ekono­ misi tarihi x-eksenini kucaklayan bir düz çizgiye benziyor, ama sonra birdenbire hızlıca yukarı çı­ kıyor. (a) Son on bin yıla odaklandığımızda bile örüntü özünde tek bir 90 derecelik açı olarak ka­ lıyor. (b) Ancak son 100 küsur yılda eğri sıfır düzeyinin üstüne belirgin şekilde çıkıyor. (Farklı çiz­ giler çok az farklı tahminler sunan farklı veri kümelerine tekabül etmektedir.") •

Van Zanden (2003); Maddison (1999, 2001); De Long (1998).

Büyüme hızındaki bu tür değişikliklerin önemli sonuçları oldu. Birkaç bin yıl önce, insanın ya da insansıların tarihöncesi döneminin başlarında, büyüme o kadar yavaştı ki insanın üretim kapasitesinin fazladan bir milyon insanı geçim düzeyinde yaşatabilecek kadar anması bir milyon yıl almıştı. Bugün, Sanayi Devrimi'nin ardından dünya eko­ nomisi ortalama doksan dakikada bir bu düzeyde büyüme oranı yakalıyor. 1 Mevcut büyüme hızı bile görece uzun bir süre devam ettirilirse etkileyici sonuçlar verecektir. Eğer dünya ekonomisi son elli yıldaki hızıyla büyümeye devam ederse, dünya

2050 yılında 4,8 kat, 2100 yılındaysa 34 kat daha zengin hale gelecektir.1 Fakat büyüme hızındaki büyüklük bakımından Tarım Devrimi ve Sanayi Devrimi'ndekine benzer bir değişim yanında, k9intisiz bir üstel büyümeyi sürdürme olasılığı solda sıfır kalır. İktisatçı Robin Hanson'un tarihsel ekonomi ve nüfus verilerine

GEÇMiŞTEKi GELiŞMELER, MEVCUT YETERLİLiKLER 1 dayandırdığı tahminlerine göre, ddnya ekonomisinin ikiye katlanma zamanı Buzul Çağı'nda avcı-toplayıcı topluluklar için 224 bin yıl; tarım toplumları için 909 yıl; sanayi toplumu için ise 6,3 yıldır.2 (Hanson'un modeline göre, mevcut çağ tarımsal ve sınai büyüme tarzlarının bir karışımıdır; dünya ekonomisinin bütünü henüz 6,3 yılda bir ikiye katlanacak şekilde büyümemektedir.) Eğer farklı bir büyüme tarzına bu türde bir geçiş daha yaşanırsa ve önceki ikisiyle benzer büyüklükte olursa, dünya ekonomisinin yaklaşık iki haftada bir ikiye katlanacağı yeni bir büyüme rejimi ortaya çıkabilir. Bu tür bir büyüme hızı mevcut durumda akıl almaz görünüyor. Eski çağlardaki gözlemciler bir gün dünya ekonomisinin tek bir insanın ömrü süresince birkaç kat birden büyüyebileceğini hayal bile edemezlerdi. Oysa şu an olağan gördüğümüz ola­ ğanüstü koşul budur. Teknolojik tekilliğin yaklaştığı fikri Vernor Vinge'in çığır açıa denemesiyle başlayıp Ray Kurzweil ve diğerlerinin yazılarıyla devam ederek epey popüler hale gelmiştir.3 Fakat "tekillik" terimi kafa karıştıracak şekilde birçok farklı anlamda kullanılmış ve teknolojik-ütopyacı yan anlamlarla yüklü olan çok habis (handiyse binyılcı) bir aura edinmiştir.4 Bu anlamların ve yan anlamların çoğu argümanımız açısından önemsiz olduğu için, "tekillik" terimini bir kenara bırakıp daha kesin bir terminolojiden isti­ fade edebiliriz. Tekillikle ilintili olarak bizi burada ilgilendiren fikir bir zeka patlaması olanağı ve özellikle de makine süper zekası olasılığıdır.

ŞEKiL 1'deki gibi büyüme grafiklerine

bakıp, büyüme tarzında Sanayi ya da Tarım Devrimi'ndekine benzer bir devasa 'de­ ğişimin ufukta göründüğüne kanaat getirenler olabilir. Bu kişiler, akabinde, dünya ekonomisinin iki kat büyüme zamanının birkaç hafta kadar kısa bir süreye düşmesinin aşina olduğumuz biyolojik türden çok daha hızlı ve daha verimli olan zihinlerin yara­ tılmasını içermeyecek şekilde gerçekleştiği bir senaryo tasavvur etmenin zor olduğunu düşünebilirler. Oysa bir makine zekası devrimi olasılığını ciddiye almak için eğri uy­ durma egzersizlerine ya da geçmişteki ekonomik büyümelerden çıkarımlar yapmaya ihtiyacımız yok. Göreceğimiz üzere, bunu dikkate almamız için güçlü gerekçeler var.

Büyük umutlar İnsanla aynı genel zekaya sahip olan makineler, yani aklıselim sahibi olan ve öğrenme, muhakemede bulunma ve gerek doğal gerek soyut olsun çok çeşitli alanlarda karma­ şık bilgi işlem süreçleriyle baş edecek şekilde plan yapma yetilerini barındıran zekaya sahip olan makineler 1940'larda bilgisayarın icadından bu yana umuda bekleniyor.5 O dönemde beklenti, bu tür makinelerin icat edilmesinin genellikle yirmi yıl alacağı yönündeydi. O zamandan beri beklenen varış tarihi yılda bir yıllık hızla ileri atılıyor; böylece bugün yapay genel zeka imkanıyla ilgilenen fütüristler hala çoğu zaman akıllı makinelerin yirmi yıl kadar uzaklıkta olduğuna inanıyorlar.6

19

20 1 SÜPER ZEKA Yirmi yıl, radikal değişim kehanetinde bulunanlar için bir tatlı noktadır: Dikkat çekecek ve ilintili olacak kadar yakın, ama, bugün ancak muğlak şekilde hayal edilebi­ lecek birtakım atılımların bu süre zarfında gerçekleşmiş olacağını varsaymayı mümkün kılacak kadar uzak. Bunu kısa zaman ölçekleriyle kıyaslayalım: Bugünden beş on yıJ sonra dünyaya büyük bir etkide bulunacak olan çoğu teknoloji halihazırda sınırlı bir kullanımdadır, oysa dünyayı on beş yıla kalmadan yeniden şekillendirecek teknolojiler muhtemelen laboratuvar prototipleri olarak mevcuttur. Ayrıca yirmi yıl cüretkar bir tahminin sınırındadır ve tahmincinin kariyerini tehdit etmez. Bazı bireylerin geçmişte yapay zekayla ilgili aşırı tahminlerde bulunmuş olmaları, yapay zekanın olanaksız olduğu ya da asla gelişmeyeceği anlamına gelmez.7 İlerlemenin beklenenden daha yavaş gerçekleşmiş olmasının esas nedeni, zeki makineler yaratmanın bu alandaki öncülerin öngördüğünden daha büyük teknik zorluklar barındırdığının anlaşılmış olmasıdır. Fakat yine de bu zorlukların ne kadar büyük olduğu ve bunları aşmaktan ne kadar uzak olduğumuz sorusu ha.la tartışmaya açıktır. Kimi zaman ilk başta içinden çıkılmayacak kadar karmaşık görünen bir problemin şaşırtıcı derecede basit bir çözümü vardır; gerçi tam tersi muhtemelen daha sık görülür ama neyse! Bir sonraki bölümde, insan düzeyinde makine zekasına yol açabilecek farklı yollara bakacağız. Ama burası ile insan düzeyinde makine zekası arasında ne kadar çok durak olursa olsun, makine zekasının son durak olmadığını en baştan belirtelim. Çok daha kısa süre sonra varacağımız bir sonraki durak insanüstü düzeyde makine zekasıdır. Tren Beşerşaşar Durağı'nda durmayabilir, hatta hız bile kesmeyebilir. Sağa direksiyon kırması muhtemeldir. Alan Turing'in İkinci Dünya Savaşı'ndaki şifre kırma ekibinde başistatistikçi olarak çalışmış olan Matematikçi

l.J.

Good, hu senaryonun asli veçhelerini dile getiren ilk

isim olabilir. 1965 yılına ait, çok alıntılanan bir paragrafında şöyle yazar:

Bir aşırı zeki makineyi, ne kadar akıllı olursa olsun her insanın entelektüel faaliyet­ lerini misliyle aşabilecek bir makine olarak tanımlayalım. Makinelerin tasarımı bu entelektüel faaliyetlerin bir tasarı mı olduğundan, bir aşırı zeki makine daha da iyi makineler tasarlayabilir; bir "zeka patlaması" yaşanacağına şüphe yok ve insan ın zekası da çok geride kalacaktır. Dolayısıyla ilk süper zeka makine insanın yaratma gereksinimi duyacağı son icat olacaktır, yeter ki makine bize onu nasıl kontrol altında tutacağımızı söyleyecek kadar yumuşak başlı olsun.8 Bu tür bir zeka patlamasının temel varoluşsal riskler barındırdığı ve dolayısıyla mey­ dana gelme olasılığının mütevazı derecede küçük olduğu bilinse bile (ki böyle bir şey yok) azami ciddiyetle incelenmesi gerektiği bugün bariz görünebilir. Gelgelelim yapay zekanın öncüleri insan düzeyinde yapay zekanın,yakın olduğuna inanmalarına karşın, çoğunlukla, insandan daha ileri bir yapay zekanın mümkün olduğuna inanmıyorlardı.

GEÇMiŞTEKi GELiŞMELER, MEVCUT YETERLiLiKLER 1 21 Adeta spekülasyon kasları radikalôir olanak olarak insan zekasına erişen makineleri tasavvur etme konusunda kendisini o kadar yormuştu ki bunun doğal sonucunu kav­ rayamıyorlardı: Makineler er geç süper zeki hale geleceklerdi. Yapay zeka öncüleri, giriştikleri işin risklerinin olabileceğini çoğunlukla anlama­ mışlardı.9 Yapay zekaların ve potansiyel bilgisayar efendilerinin yaratılmasıyla ilgili bir güvenlik kaygısı ya da etik şüpheye ciddi ciddi kafa yormak şöyle dursun, bu konuya yalandan ilgi bile göstermiyorlardı: Bu çağın o kadar da etkileyici olmayan eleştirel teknoloji değerlendirmesinin arka planı düşünüldüğünde daha da şaşırtıcı bh" boşluktur bu.10 Bu girişim nihayetinde gerçekten uygulanabilir hale geldiğinde, sadece bir zeka patlamasının önüne geçecek teknolojik yeterliliğe sahip olmakla kalmayıp, infilakı ya­ şayabilir kılmak için gerekli olabilecek yüksek uzmanlık seviyesine de ulaşmış olacağız. Fakat ileride bizi bekleyen meselelere dönmeden önce, makine zekanın günümüze kadarki tarihine hızlıca bakmakta yarar var.

Umut ve umutsuzluk mevsimleri 1956 yazında Dartmouth College'ta nöral ağlar, otomat teorisi ve zeka çalışmalarına ilgi duyan on bilimci altı hafta sürecek bir atölye için bir araya geldi. Bu Dartmouth Yaz Projesi çoğu zaman bir araştırma alanı olarak yapay zeka horozunun ötüşü ola­ rak kabul edilir. Katılımcıların çoğu ileride kurucu simalar olarak kabul edilecekti. Katılımcıların iyimser bakış açısı toplantının sponsorluğunu yapan Rockefeller Vakfı'na sunulan teklifte yansımasını bulmuştu: 2

aylık, 10 kişilik bir yapay zeka çalışması yürütülmesini teklif ediyoruz[ . . . ] Çalışma, öğrenmenin her bir veçhesinin ya da zekanın herhangi bir özelliğinin bir makinenin simüle edebileceği şekilde kesinkes tarif edilebileceğini ilkesel olarak kabullenen bir hipotez temelinde ilerleyecektir. Dil kullanan, soyutlamalar yapan, kavramlar yaratan, bugün insanlara ayrılmış problemleri çözen ve kendini geliştiren makineler yaratmanı n nasıl mümkün olduğu araştırılacak. Eğer dikkatle seçilmiş bir grup bilimci bir yaz boyu birlikte çalışırsa, bu problemlerden birinde ya da birkaçında ciddi bir ilerleme kaydedilebileceği kanaatindeyiz. Bu cüretkar başlangıçtan sonra geçen altmış yılda yapay zeka alanı kah heyecanın zirve yaptığı büyük umutlar beslenen kah aksiliklerin hayal kırıklıklarını beslediği dönemlerden geçti. Dartmouth toplantısıyla başlayan ilk heyecan dalgasının hissedildiği dönem, sonradan (toplantının esas örgütleyicisi olan) John McCarthy tarafından, "Bak, anne, ellerimi kullanmıyorum!" çağı olarak adlandırılmıştı. İlk zamanlarda araştırmacılar "Hiçbir makine falanca şeyi yapamaz!" şeklindeki iddiaları çürütmek üzere tasarlan­ mış sistemler yaratıyorlardı. Bu tür şüpheci iddialar o dönemde yaygındı. Bunlara

22 1 SÜPER ZEKA karşılık, yapay zeka araştırmacıları, "mikrodünya" da (performansın azaltılmış bir versiyonunun sergilenmesini sağlayan, tanımı net yapılmış, sınırlı bir alanda) X i başaran küçük sistemler yarattılar, böylece kavramın bir kanıtını sunup X in ilkesel olarak makineyle yapılabileceğini gösterdiler. Erken dönemdeki bu tür sistemlerden biri olan "Mantık Teorisyeni", Whitehead ve Russell'ın Principia Mathematica'sının ikinci bölümündeki teoremlerden çoğunu kanıtlayabiliyor, hatta özgün halinden çok daha zarif bir kanıt sunabiliyordu, böylece makinelerin "ancak sayısal olarak düşünebildikleri" iddiasını boşa çıkararak makinelerin çıkarım da yapabildiğini ve mantıksal kanıtlar icat edebildiğini gösteriyordu.11 Genel Problem Çözücü adındaki bir takip programı, biçimsel olarak belirtilmiş çok sayıda problemi ilkesel olarak çözebiliyordu.12 Üniversite birinci sınıfta karşımıza çıkan yüksek matematik prob­ lemlerini, bazı IQ testlerinde karşımıza çıkan türde görsel analoji problemlerini ve basit sözlü cebir problemlerini çözebilen programlar da yazılmıştı.13 Sallanan Robot (çalışırken sallandığı için bu ad verilmişti) mantıksal muhakemenin algıyla bütün­ leştirilebileceğini ve fiziksel faaliyeti planlayıp kontrol etmek için kullanılabileceğini gösteriyordu.14 ELIZA programı bir bilgisayarın nasıl Rogercı bir psikoterapisti taklit edebileceğini ortaya koyuyordu.15 1970'lerin ortalarında SHRDLU programı simülatif bir geometrik bloklar dünyasındaki simüle edilmiş bir robot kolunun bir kullanıcı tarafından İngilizce yazılan soruları cevaplayıp talimatları takip edebildiğini göste­ riyordu.16 Sonraki yıllarda makinelerin çeşitli klasik besteciler gibi beste yapabildiği, belli klinik tanılarında asistan doktorlardan daha iyi iş çıkarabildiği, kendi başlarına araba kullanabildiği ve patentli icatlar yapabildiği kanıtlandı.17 Hatta espri yapan bir yapay zeka makinesi bile yapıldı.18 Gerçi mizah seviyesi çok yüksek değildi (-Ayda 100 bin dolar kazanmak ister misin?-Evet!-Ay'da?!), ama geri bildirimlerde çocukların bu kelime oyunlarını eğlenceli bulduğu söyleniyordu. İlk kanıtlama sistemlerinde başarı elde eden yöntemleri daha geniş çeşitlilikteki ya da daha çetin problemlere uygulamak genellikle zor oldu. Bunun nedenlerinden biri, kapsamlı araştırma gibi bir şeye yaslanan yöntemlerle araştırılması gereken olanakların "kombinasyonel patlaması" dır. Bu tür yöntemler bir problemin basit sorularında iyi iş çıkarabilir, ama işler biraz karmaşıklaştığında çuvallar. Sözgelimi tek bir çıkarsama kurallı ve 5 aksiyomlu bir tümdengelim sistemindeki 5 satır uzunluğunda bir kanıtı olan teoremi kanıtlamak için, mümkün olan 3125 kombinasyonu sıralayıp her birinin istenen sonucu verip vermediğini kontrol etmek yeterlidir. Kapsamlı bir araştırma 6-7 satırlık kanıtlarda da işe yarayacaktır. Ama görev zorlaştıkça kapsamlı araştırma yöntemi de sıkıntıya düşer. 50 satırlık kanıtı olan bir teoremi kanıtlamak 5 satırlık kanıtı olan bir teoremi kanıtlamaktan on kat daha uzun sürmez; daha ziyade, eğer kapsamlı araştırmadan yararlanılırsa, mümkün.,olan 550 8,9 x 1034 dizilerini didik didik etmek gerekir ki, bunu yapmak en hızlı süper bilgisayarlarla bile imkansızdır. =

GEÇMiŞTEKi GELiŞMELER, MEVCUT YETERLiLiKLER 1 23 Kombinasyonel patlamayı aşnt.lk için bulgulayıcı araştırmadan, planlamadan ve esnek soyut temsillerden (yani ilk yapay zeka sistemlerinde pek gelişmemiş olan ye­ teneklerden) yararlanarak hedef alandaki yapıyı sömüren ve önceki bilgiden istifade eden algoritmalara ihtiyaç vardır. Bu ilk sistemlerin performansı belirsizliği ele alan yöntemlerinin zayıflığı, kırılgan ve temelsiz sembolik temsillere yaslanması, veri kısırlığı ve hafıza kapasitesi ile işlemci hızındaki ciddi donanım sınırlılığından ötürü de sıkıntı yaşamıştı. 1970'lerin ortalarına gelindiğinde bu sorunlara dair farkındalık giderek ar­ tıyordu. Birçok yapay zeka projesinin ilk baştaki vaatleri asla gerçekleştireıneyeceğine dair farkındalık ilk "Yapay Zeka Kışı"nın başlamasına yol açtı: Fonların azaldığı ve şüpheciliğin arttığı bir geri çekilme dönemi geldi ve yapay zeka gözden düştü. 1980'lerin başındaJaponya'nın Beşinci Nesil Bilgisayar Sistemleri Projesi'ni başlat­ masıyla birlikte yapay zeka da ikinci baharını yaşamaya başladı. Japonların bu projesi yapay zeka için bir platform işlevi görecek olan muazzam bir paralel bilgisayar mimarisi geliştirerek son teknolojiyi aşmayı amaçlayan bir devlet-özel teşebbüs ortaklığıydı. Bu proje Japonların "savaş sonrası ekonomik mucizesi"ne duyulan hayranlığın tepe nok­ tasında olduğu döneme denk geldi; o sıralar, Batılı hükümetler ve iş dünyasının önde gelen isimleri bu sihri kendi ülkelerinde tekrarlamak amacıyla Japonya'nın ekonomik başarısının gerisindeki formülü bulma telaşına düşmüşlerdi. Japonya yapay zekaya büyük yatırım yapma kararı alınca, diğer birkaç ülke de aynı yolu izledi. Sonraki yıllar "uzman sistemleri"nde müthiş bir artışa tanık oldu. Karar alıcılar için destek araçları olarak tasarlanan uzman sistemleri, olguların bilgi temelinden basit çıkarımlar yapan kurala dayalı programlardı ve beşeri bilimler uzmanlarından alınarak, bin bir zorlukla formel dilde kodlanmıştı. Bu uzman sistemlerinden yüzlerce yaratıldı. Gelgelelim küçük sistemler çok az getiri sağladı, büyük olanlarınsa gelişti­ rilmesi, doğrulanması ve güncellenmesi pahalıya geldi ve genel olarak kullanması zor, hantalcaydı. Sırf tek bir programı işletmek uğruna bağımsız bir bilgisayar edinmek hiç de pratik değildi. 1980'lerin sonunda bu büyüme mevsimi de miadını doldurmuştu. Beşinci Nesil Projesi tıpkı ABD ve Avrupa' daki muadilleri gibi amaçlarına ulaş­ makta başarısız oldu. İkinci bir Yapay Zeka Kışı çöktü. Bu noktada, bir eleştirmen gayet haklı bir serzenişte bulunabiliyordu: "Yapay zeka araştırmalarının bu zamana kadarki tarihi her zaman belli alanlarda çok sınırlı bir başarı ve hemen akabinde, bu ilk başarıların ilk başta heveslendirdiği büyük hedeflere ulaşma başarısızlığından ibarettir."19 Özel yatırımcılar "yapay zeka" markasını taşıyan her türlü girişimden uzak durmaya· başladılar. "Yapay zeka", akademisyenler ile maddi destekçileri arasında bile istenmeyen bir etiket haline geldi.20 Gelgelelim teknik çalışma hız kesmeden devam etti ve 1990'lara gelindiğinde ikinci Yapay Zeka Kışı yavaş yavaş bahara dönmeye başladı. İyimserlik yeni tekniklerin devreye sokulmasıyla yeniden parladı. Bu teknikler, yüksek düzey sembol manipülasyonuna

24 1 SÜPER ZEKA odaklanmış ve tepe noktasına 1980'lerin uzman sistemleriyle ulaşmış olan geleneksel mantıkçı paradigmaya (çoğunlukla "Güzel Eski Moda Yapay Zeka", kısaca "GOFAI" olarak biliniyordu) alternatifler sunuyor görünüyordu. Yeni popülerlik kazanan ve ara­ larında nöral ağlar ile genetik algoritmaların da olduğu teknikler GOFAI yaklaşımının kusurlarından bazılarını, özellikle de klasik yapay zeka programlarını nitelendiren "kırılganlığı" aşmayı vaat ediyordu (programcılar tek bir tane bile olsa azıcık hatalı bir varsayımda bulunduklarında ortaya tam bir saçmalık çıkıyordu). Yeni teknikler daha organik bir performansa sahip olmakla övünüyordu. Örneğin nöral ağlar "dereceli bozulma" özelliği sergiliyordu: bir nöral ağa verilen ufak bir hasar bütünsel bir çöküş yerine performansında ufak bir kötüleşmeye yol açıyordu. Daha da önemlisi, nöral ağlar deneyimlerden dersler çıkarabiliyor, örneklerden hareketle genelleme yapmanın doğal yollarını bulup girdilerindeki saklı istatistiki örüntüleri keşfedebiliyordu. 21 Bu sayede ağlar örüntü tanıma ve sınıflandırma problemlerinde iyi hale gelmişti. Örneğin bir nöral ağı deniz radarı sinyalleriyle ilgili veriler hakkında eğiterek ona denizaltıların, mayınların ve deniz yaşamının akustik profilini insan uzmanlardan daha kesin şekilde ayırt etmeyi öğretmek ve kategorilerin nasıl tanımlanması ya da farklı özelliklerin nasıl tartılması gerektiğini peşinen belirlemek zorunda kalmadan bunu yapmak mümkündü. Basit nöral ağ modelleri 1950'lerin sonundan bu yana bilinmekle birlikte, bu alanda geri yayılma algoritmasıyla bir rönesans yaşanmaya başladı, zira bu sayede çok katmanlı nöral ağları geliştirmek mümkün hale geldi. 22 Girdi katmanı ile çıktı katmanı arasında bir ya da daha fazla ara ("saklı") nöron katmanına sahip olan bu tür çok katmanlı ağlar basit öncellerinden çok daha fazla çeşitlilikte işlev öğrenebilirler.23 Giderek güçlü ve ulaşılabilir hale gelen bilgisayarlarla birleştirildiğinde, algoritmadaki bu ilerlemeler mühendislere birçok uygulamada, pratikte yararlı olabilecek kadar iyi olan nöral ağları yaratma imkanı sağladı. Nöral ağların beyni andıran nitelikleri geleneksel kurala dayalı GOFAI sistemlerinin aşırı mantıksal argümanlarla dolu ama zayıf olan performansının aksine gayet olum­ luydu, hem de muazzam sayıda paralel alt-sembolik işlemcinin önemini vurgulayan yeni bir yaklaşıma ilham verdi: Bağlantıcılık. O günden bugüne yapay zeka ağlarıyla ilgili 150 binden fazla akademik makale yazılmıştır ve bu ağlar makine öğreniminde önemli bir yaklaşım olmayı sürdürmektedir. Evrime dayalı yöntemler (genetik algoritmalar ve genetik programlama gibi), ortaya çıkar çıkmaz ikinci Yapay Zeka Kışı'nın sona ermesine yardımcı olmuş bir başka yakla­ şım teşkil eder. Belki akademik etkisi nöral ağlar kadar olmamıştır, ama epey popüler hale geldiği kesindir. Evrim modellerinde bir aday çözüm popülasyonu (veriyapıları ya da programları olabilir bu) sürdürülür ve yeni aday çözümleri mevcut popülasyondaki değişkenleri değiştirerek ya da yeniden birleştir�ek rastgele yaratılır. Popülasyon bir sonraki kuşağa sadece en iyi adayların kalmasına imkan sağlayan bir seçim kıstası

GEÇMiŞTEKi GELiŞMELER. MEVCUT YETERLiLiKLER 1 (bir uygunluk işlevi) uygulayarak dönemsel olarak azaltılır. Binlerce kuşak boyunca tekrarlandığında, aday havuzundaki çözümlerin ortalama niteliği tedricen artar. Bu tür bir algoritma işlediğinde, çok çeşidi problemlere verimli çözümler üretebilir: Çarpıcı derecede yeni ve sezgilere aykırı olabilecek, çoğu zaman bir insan mühendisin tasarlayabileceklerinden daha doğal yapılar olarak görünen çözümlerdir bunlar. Ayrıca bu durum, ilkesel açıdan, uygunluk işlevinin ilk başta somutlaştırılmasını saymazsak (ki bunu yapmak çoğu zaman çok basittir) insan girdisine çok ihtiyaç duymadan gerçekleşebilir. Fakat pratikte, evrimsel yöntemlerin iyi işlemesini sağlamak yetenek ve deha gerektirir, özellikle de iyi bir temsil formatı yaratılmışken. Aday çözümleri kodlamak için etkili bir yol (aday alandaki gizli yapıyla eşleşen bir genetik dil) olma­ dan, evrimsel araştırma çok geniş bir araştırma alanında amaçsızca dolanmaya başlar ya da bir lokal optimumda kalakalır. İyi bir temsili format bulunsa bile, evrim sayısal olarak talepkardır ve çoğu zaman kombinasyonel patlama tarafından dize getirilir. Nöral ağlar ve genetik algoritmalar 1990'ların sonunda tıkanma noktasına gelen GOFAI paradigmasına alternatif sunuyormuş gibi görünerek heyecan yaratan yön­ temlere birer örnektir. Ama burada niyetimiz bu iki yönteme methiyeler düzmek ya da bunları makine öğrenimindeki diğer birçok tekniğin üzerine çıkarmak değildir. Aslında son yirmi yılın en önemli teorik gelişmelerinden biri, yüzeysel açıdan farklı olan tekniklerin ortak bir matematiksel çerçeve dahilinde pekala özel örnekler olarak anlaşılabileceğinin giderek daha da farkına varılmasıdır. Örneğin yapay nöral ağ tür­ lerinin birçoğu belli türde istatistiksel hesaplama (azami ihtimal hesaplaması) yapan sınıflandırıcılar olarak görülebilir.24 Bu perspektif nöral ağların örneklerden hareketle sınıflandırıcıları öğrenmek için daha büyük bir algoritma sınıfıyla karşılaştırılmasına imkan sağlar: "Karar ağaçları", "lojistik gerileme modelleri", "destek vektör makine­ leri", "naif Bayes", "k-en yakın komşu gerilemesi" bunlardan birkaçıdır.25 Benzer bir tarzda, genetik algoritmalar stokastik yükselme icra ediyor olarak görülebilir ki, zaten bu da daha geniş bir optimizasyon algoritması sınıfının altkümesidir. Bu sınıflandırma yaratma ya da bir çözüm uzamı araştırma algoritmalarının her birinin matematiksel olarak incelenebilecek, kendine ait güçlü ve zayıf yanları vardır. Algoritmalar işlemci zamanı ve bellek alanı gereklilikleri, hangi önyargıları varsaydıkları, dışsal olarak üre­ tilmiş içeriği hangi kolaylıkla özümseyebildikleri ve iç işleyişlerinin bir insan analist için ne kadar şeffaf olduğu gibi yönlerden farklılıklar gösterirler. Dolayısıyla makine öğrenimi ve yaratıcı problem çözme konusundaki tüm bu dağ­ dağanın gerisinde matematiksel açıdan gayet iyi somutlaştırılmış olan ödünleşimler yatmaktadır. İdeal olan kusursuz Bayesçi aracınınkidir, yani mevcut bilgiden olasılıksal açıdan optimum düzeyde yararlanmaktır. Bu ideale erişmek zordur, çünkü fiziksel bir bilgisayarda uygulanması hesaplama açısından çok zordur (bkz. KUTU 1). Dolayısıyla yapay zekayı kısayollar bulma arayışı olarak görebiliriz: Belli bir optimalliği ya da

25

26 1 SÜPER ZEKA genelliği esas ilgi alanlarında yüksek performans elde edecek kadar muhafaza ederek feda eden Bayes idealine işlenebilir tarzda yaklaşma yollarıdır. Bu resmin bir yansımasını son yirmi otuz yılda Bayesçi ağlar gibi olasılıkçı grafik modellerinde çıkarılan işlerde görebiliriz. Bayesçi ağlar belli birtakım alanlarda geçerli olan olasılıkçı ve koşullu bağımsız ilişkileri yansıtmanııı kesin bir yolunu sunarlar. (Bu tür bağımsız ilişkilerden istifade etmek mantıksal tümdengelim için olduğu gibi olasılıkçı çıkarsama için de büyük bir problem olan kombinasyon patlamasının üstesinden gelmek için aslidir.) Ayrıca bunlar nedensellik kavramına dair önemli bir içgörü sağlar.26 Özgül alanlardan öğrenme problemlerini genel bir problem olarak Bayesçi çıkarıma bağlamanın üstün yanlarından biri, Bayesçi çıkarımı daha verimli hale getiren yeni algoritmaların bu durumda birçok farklı alanda derhal iyileştirme sağlayacak olma­ sıdır. Örneğin Monte Carlo kestirim tekniklerindeki ilerlemeler doğrudan bilgisayar görüntüsünde, robot biliminde ve hesaplamalı genetikte uygulanır. Sağladığı bir diğer üstünlük ise farklı disiplinlerden araştırmacılara bulgularını daha kolay şekilde bir havuzda toplama olanağı sağlamasıdır. Grafik modelleri ve Bayesçi istatistik birçok alanda ortak bir araştırma odağı haline gelmiştir ki, bu alanlara makine öğrenimi, istatistiksel fizik, biyoinformatik, kombinasyonel optimizasyon ve iletişim teorisi de dahildir.27 Makine öğreniminde son dönemdeki ilerlemenin önemli bir kısmı esasen diğer akademik alanlardan çıkarılan formel sonuçların özümsenmesiyle gerçekleşmiş­ tir. (Makine öğrenimi uygulamaları daha hızlı bilgisayarlardan ve daha büyük veri kümelerinin giderek daha fazla mevcut olmasından da muazzam yarar elde etmiştir.)

En gelişkin teknoloji Yapay zeka halihazırda insan zekasını birçok alanda geride bırakabiliyor. TABLO 1'de oyun bilgisayarlarının durum u ele alınıyor ve yapay zekaların şu anda birçok oyunda insan şampiyonları dize getirdiği gösteriliyor.28 Bu başarılar bugün etkileyici görünmeyebilir. Ama bunun nedeni, neyin etkileyici olduğuna dair standartlarımızın kaydedilen ilerlemelere uyum sağlamayı sürdürmesidir. Örneğin uzman satranç oyunculuğu bir zamanlar insan zekasının yoğunlaşmış hali olarak görülürdü. 1950'lerin sonunda birkaç uzmanın görüşü şöyleydi: "Eğer başarılı bir satranç makinesi geliştirilebilirse, insan zekasının çabalarının özüne nüfuz edilmiş olacağı söylenebilir."29 Artık böyle görünmüyor. "İşe yaradığı andan itibaren artık kimse ona yapay zeka adını vermiyor!" diye hayıflanan John McCarthy'nin duygularımıza tercüman olduğu söylenebilir.30 Gelgelelim satranç oyunculuğunun birçok kişinin tahayyül ettiğinden daha kü­ çük bir zafer olmasının önemli bir anlamı yok değil. Bir zamanlar, belki de çok da

GEÇMİŞTEKİ GELİŞMELER, MEVCUT YETERLiLiKLER KUTU 1:

O p ti m um b i r B ayesçi aracı

ideal bir Bayesçi aracı, " önsel olasılık dağılımıyla" yol çıkar: "Olanaklı dÜnyalar''ın her birine (yani dünyanın bürünebileceği azami ölçüde özgül rarzlardan her birine) olasılıklar tahsis eden bir işlev.' Bu önsel dağılım daha basir olanaklı dünyalara yüksel olasılıklar rahsis edecek şekilde rümevarımcı bir eğilimi barındırır. (Olanaklı bir dünyanın yalınlığını formel olarak tanımlamanın yollarından biri "Kolmogorov karmaşıklığı"nın terimleriyle, yani dünyanın tam bir tarifini yaratan en kısa bilgisayar programının uzunluğuna dayalı bir ölçümle olur.t) Önceki dağılım aynı zamanda programcıların aracıya kazandırmak istedikleri her rürlü arka plan bilgisini de kapsar. Aracı, algılayıcılarından yeni bilgi aldıkça, olasılık dağılımını Bayes'in teoremine göre yeni bilgiye koşullandırarak olasılık dağılımını günceller.+ Koşullandırma alınan bilgiyle tutarsız çıkan bu dünyaların yeni olasılığını sıfır olarak belirleyip, olasılık dağılımını geri kalan ola­ naklı dünyalarda yeniden normalleşriren marematik işlemidir. Sonuç, bir "sonraki olasılık dağılımı"dır (aracı bir sonraki adımda bunu yeni önceki dağılımı olarak kullanabilir). Aracı gözlemler yaptıkça olasılık kürlesi de kanıtlarla tutarlılığını koruyabilen sayıları azalmış olanaklı dünyalara odaklanmaya başlar ve bu olanaklı dünyalar arasında basit olanlar her zaman daha fazla olasılığa sahiptir. Mecazi olarak, bir olasılığı büyük bir kağıt parçasının üstündeki kum olarak düşünebiliriz. Kağıt, her biri olanaklı dünyalardan birine tekabül eden çeşitli büyüklükte alanlara ayrılır ve büyük alanlar daha basit olanaklı dünyalara tekabül eder. Keza eşit kalınlıkta bir kum katma­ nının rüm kağıda yayıldığını tahayyül edin: Bu bizim önceki olasılık dağılımımızdır. Ne zaman olanaklı dünyalardan bazılarını devre dışı bırakan bir gözlem yapılsa, kumu kağıdın mürekabil alanlarındarı remizleyip geride kalan alanlara eşir şekilde dağımız. Böylece kağıttaki toplam kum mikrarı asla değişmez, sadece gözlemsel kanırlar birikrikçe daha az alanda yoğunlaşır. Bu, Açıklamayı gereksiz bilgilerle doldurmamak adına çeşitli teknik ayrıntıları bir kenara bırakıyoruz. Bu göz ardı edilen meselelerden bazılarını 12. Bölüm'de yeniden ele alma fırsatı bulacağız. t

Eğer (tikel bir) evrensel Turing makinesinde (U) işletilen bir p programı x sonucunu veriyorsa, o program x dizisinin bir tasviridir; biz bunu U(p) x olarak yazıyoruz. (Burada x dizisi olanaklı bir dünyayı temsil eder.) Dolayısıyla x'in Kolmogorov karmaşıklığı: K(x) := minp {l(p) : U(p) = x} olur. Burada l(p) bit olarak p'nin uzunluğudur. Dolayısıyla x'in "Solomonoff" olasılığı şöyle tanımlanır: =

M (X }:

=

Lp:U(p)=x 2-t.

Burada mplam, U'nun x ile başlayan bir diziyi çıkardığı tüm ("asgari''. yani mutlaka durdurucu olmayan) programların üzerinde tanımlanır (Hutter 2005). f

E kanıtıyla ilgili Bayesçi koşullama şunu verir:

�onraki ( W) = pönsJw 1 E)

=

pönse/f 1 W) pönsel( W) pönsif)

�gibi bir önermenin olasılığı doğru olduğu olanaklı dünyalar olasılığının toplamıdır.)

1

27

28 j

SÜ PER ZEKA

en saf haliyle öğrenmenin resmidir. (Bir hipotezin olasılığını hesaplamak için o hipotezin doğru olduğu olanaklı dünyalara denk düşen tüm alanlardaki kum miktarı n ı ölçmemiz yeterlidir.) Buraya kadar, bir öğrenme kural ını tanımladık. Bir aracı elde etmek için, bir karar kural ına da ihtiyacımız var. Bu amaçla, aracıya mümkün olan her dünyaya bir sayı tahsis eden bir "yararlılık işlevi" bahşederiz. Bu sayı, aracının temel tercihlerine göre bu dünyanın arzula­ nabilirliğin i temsil eder. Şimdi, aracı, her bir adımda, eylemi beklenen en yüksek yararlılıkla seçer.' (En yüksek yararlılık beklentisi olan eylemi bulmak için mümkün olan tüm eylem­ leri listeleyebilir. Ardından eylemdeki koşullu olasılık dağılımını -mevcut olasılık dağılımını eyleme henüz girişilmiş olduğu gözlemine göre koşullandırmaktan doğacak olan olasılık dağılımını- hesaplayabilir. Son olarak, eylemin beklenen değerini, mümkün olan her bir dünyanın değeri ile eylem durumundaki dünyanın koşullu olasılığın ı n çarpımı n ı n toplamı olarak hesaplayabilir.t) Öğrenme kuralı ve karar kuralı bir araya geldiğinde aracı için bir "optimallik fikri" tanımlarlar. (Özünde, aynı optimallik kavramı yapay zekada, epistemolojide, bilim felsefesinde, iktisatta ve istatistikte de kullanılmıştır.') Gerçekte, bu tür bir aracı yaratmak imkansızdır, çünkü gerekli hesaplamaları icra etmek sayısal o larak ölçülebilir değildir. Bunu yapmaya çalışmak GOFAI değerlendirmemizde tarif edilen türde bir kombinasyonel patlamaya boyun eğmek olur. Neden böyle olduğunu anlamak için, olanaklı dünyaların küçük bir altkümesini düşünün: Sonsuz bir boşlukta gezinen tek bir bilgisayar ekranından oluşuyor olsun. Ekranın pikseli 1 000 x

1 000'dir ve her biri ya açık ya da kapalıdır. Olanaklı dünyaların bu altkümesi bile muazzam

büyüktür: 2lan satrançta zekidir. Fakat belli bir alana özgü olan süper zekalardan bazıları önemli olabilir. Belirli bir alanla sınırlı süper zeka performansından bahsederken kısıtlılığı açıkça belirteceğiz. Sözgelimi bir "mühendislik süper zekası" mühendislik alanında şu an var olan en iyi zekaları misli misli aşan bir zeka olacaktır. Bu terim�e, aksi belirtilmedikçe, insanüstü düzeyde genel zekaya sahip olan sistemleri kastediyoruz. Peki, bir süper zeka nasıl yaratılabilir? Gelin mümkün olan yollardan bazılarını inceleyelim.

Yapay zeka Bu bölümün okurları bir yapay genel zekanın nasıl programlanacağı konusunda bir mavi kopya sunacağımızı düşünüyorlarsa yanılıyorlar. Böyle bir mavi kopya yok el-

39

40 1 SÜPER ZEKA bette. Zaten böyle bir mavi kopyaya sahip olsaydım, çok büyük ihtimalle bir kitapta yayımlamazdım. (Bunun nedenlerini anlamadıysanız, ileriki bölümlere kadar bekle­ meniz gerekiyor.) Ne var ki ne tür bir sistem gerekeceğine dair bazı genel özellikleri belirtebiliriz. Bugün, öğrenme kapasitesinin genel zekaya ulaşmayı amaçlayan bir sistemin tasarımı­ nın ayrılmaz bir parçası olması gerektiği, sonradan eklenecek bir şey olmadığı açıktır. Aynısı belirsizliği ve olasılıkçı bilgiyi etkili şekilde ele alma yeteneği için de geçerlidir. Duyusal verilerden ve iç durumlardan yararlı kavramlar çıkarma ve edinilen kavram­ ları mantıksal ve sezgisel muhakemede kullanım için esnek kombinasyonel temsillere aktarma yetisi de muhtemelen genel zekaya ulaşmayı amaçlayan modern bir yapay zekadaki temel tasarım özelliklerindendir. İlk başlardaki Eski Moda Güzel Yapay Zeka (GOFAI) sistemleri, genel itibariyle, öğrenmeye, belirsizliğe ya da kavram oluşturmaya odaklanmamıştı, belki de bunun nedeni bu boyutları ele almak için gerekli tekniklerin o dönemde yeterince gelişmemiş olmasıydı. Bu demek değildir ki, altta yatan fikirlerin hepsi yenidir. Basit bir sistemi insan düzeyinde zekaya yüklemenin bir aracı olarak öğrenmeden yararlanma fikri en azından Alan Turing'in "çocuk makine" kavramına kadar götürülebilir. Turing bu konuda 1950'de şöyle yazmıştı: Yetişkin zihnini simüle edecek bir program üretmeye çalışmak yerine, çocuğunkini simüle eden bir program üretmeye çalışmak neden olmasın? Bu sonrasında uygun bir eğitime tabi tutulursa, yetişkin beynine sahip olacaktır.3 Turing bu tür bir çocuk makine üretmek için bir yineleme süreci öngörüyordu: ilk teşebbüste iyi bir çocuk makine bulacağımızı sanmayalım. Böyle bir makineyi eğitip ne kadar iyi öğrendiğine bakmak gerekir. Ardından başka bir tane daha de­ neyip iyiye mi kötüye mi gittiğini gözlemleyebiliriz. Bu süreç ile evrim arasında bariz bir bağlantı var. [ . . . ] Fakat umalım ki bu süreç evrimden daha hızlı gerçekleşir. En uygun olanın hayatta kalması üstünlükleri ölçmek için yavaş bir yöntemdir. Deney yapan kişi zekasını kullanarak bunu hızlandırabiliyor olmalıdır. Bir o kadar önemlisi, rastgele mutasyonlarla sınırlı değildir. Eğer bir zayıflığın nedeninin izini sürebilirse, onu iyileştirecek olan m utasyon türünü de herhalde düşünebilir.4

Körü körüne evrim süreçlerinin insan düzeyinde genel zeka üretebildiğini biliyoruz, zira halihazırda en azından bir defa başarıldı. Öngörerek gerçekleştirilen evrimsel sü­ reçler, yani zeka sahibi bir insan programlayıcı tarafından tasarlanan ve yönlendirilen genetik programlar benzer bir sonucu çok daha verimli şekilde gerçekleştirebiliyor olmalıdır. Bu gözlem bazı felsefeciler ve bilimciler tarafından (David Chalmers ve Hans Moravec gibi) insan düzeyinde yapay zekanın sadece teorik açıdan mümkün olmayıp yaşadığımız çağda uygulanabilir de olduğunu savunmak için kullanılmıştır.5

SÜPER ZEKAYA GiDEN YOLLAR 1 Buradaki fikir şudur: Evrimin ve insan mühendisliğinin göreli yeteneklerinden yarar­ lanarak zeka üretmek ve insan mühendisliğinin evrimden bazı alanlarda halihazırda çok daha üstün olduğunu, geri kalan alanlardaysa çok geçmeden daha da üstün hale gelebileceğini görmek mümkündür. Dolayısıyla evrimin zeka üretmiş olması insan mühendisliğinin çok geçmeden aynısını yapabileceğine işaret eder. Sözgelimi Moravec (daha 1976 'da) şöyle yazmıştı: Bu kısıtlamalar dahilinde rasarlanan zekanın birkaç örneğinin olması kısa sürede aynısını yapabileceğimize dair büyük bir güven kaynağı olmalıdır. Durum havadan ağır hava araç­ larının tarihiyle benzeştir: Kuşlar; yarasalar ve böcekler, kültürümüz uçmayı öğrenmeden önce bunun olanaklı olduğunu göstermişlerdi.6

Ne ki bu muhakeme çizgisinden çıkarılacak sonuçlara ihtiyatla yaklaşmak gerekir. Evrimin havadan ağır hava araçları ürettiği ve insan mühendislerin sonrasında (çok farklı bir mekanizmayla da olsa) benzerini yapmayı başardıkları doğrudur. Başka örnekler de zikredilebilir: Deniz radarı, manyetik navigasyon, kimyasal silahlar, fotoreseptörler ve her türlü mekanik ve kinetik performans özellikleri. Gelgelelim insan mühendis­ lerin bu zamana kadar evrime yetişemedikleri alanlara da kolaylıkla işaret edebiliriz: Morfojenez, kendini onarma ve immün savunma gibi konularda insanlığın çabaları doğanın başardıklarının çok gerisinde kalmıştır. Dolayısıyla Moravec'in argümanı "kısa sürede" insan düzeyinde yapay zekaya erişebileceğimize dair "büyük bir güven kaynağı" olaıiıaz. Olsa olsa, zeki yaşamın evrimi zeka tasarlamanın içsel zorluğuna bir üst sınır getirir. Ama bu üst sınır insanlığın şu anki mühendislik yeteneklerinin epey bir üstünde olabilir. Yapay zekanın gerçekleştirilebilir olduğunu savunmak için kullanılan evrimle ilgili argümanlardan bir diğeri de yeterince hızlı bilgisayarlarda genetik algoritmalar kullanarak biyolojik evrimin sonuçlarına benzer sonuçlar elde edebileceğimiz fikridir. Dolayısıyla evrim argümanının bu versiyonu zekanın nasıl üretileceğine dair özgül bir yöntem sunar. Ama çok geçmeden insan zekasını üreten ilintili evrim süreçlerini tekrarlamaya yeterli bilgisayar gücüne sahip olacağımız doğru mudur? Sorunun cevabı hem bilgisayar teknolojisinin önümüzdeki yirmi otuz yılda ne kadar ilerleyeceğine hem de genetik algoritmaları geçmişimizde yer alan doğal seçilimin evrimsel süreciyle aynı optimizas­ yon gücüyle işletmek için ne kadar bilgisayar gücü gerekeceğiyle alakalıdır. Sonunda bu muhakemeyle vardığımız sonuç hayal kırıklığı yaşatacak kadar belirsiz olsa da, kaba bir tahmin yapmak bilgilendirici olacaktır (bkz. KUTU 3). Hiçbir şey olmasa, bu alıştırma bazı ilginç bilinmeyenlere dikkatimizi çekecektir. Mesele şu ki insan düzeyinde zekayı üreten yeryüzündeki ilintili evrimsel süreçleri basitçe tekrarlamak için gerekli bilgisayar kaynakları elimizin altında değildir ve Moore

41

42 1 SÜPER ZEKA yasası bir yüzyıl daha hüküm sürse bile bu değişmeyecektir (karş. ŞEKiL 3). Gelgelelim doğal evrimsel süreçlerin kaba kuvvede tekrarlanmasıyla kıyaslandığında, zekayı he­ defleyecek şekilde arama sürecini tasarlayıp doğal seçilime karşı bariz üstünlüklerden yararlanarak birçok verimlilik kazanımı elde edilebilir. Fakat bu edinilebilir verimlilik kazanımlarının büyüklüğünü ölçmek çok zordur. Büyüklük derecesinin beş mi yirmi beş mi olduğunu bile söyleyemiyoruz. Dolayısıyla daha fazla ayrıntının yokluğunda, evrimsel argümanlar insan düzeyinde makine zekası üretmenin zorluğunu ya da bu tür gelişmelerin zamansal ölçeğine dair beklentilerimizi anlamlı şekilde sınırlayamaz. Bu tür evrimsel mülahazaların mahzurlu bir yanı daha var ki, bunlardan zekanın evriminin zorluğuna dair çok gevşek de olsa bir üst sınır çıkarmayı zorlaştırmaktadır. Zeki yaşamın yeryüzünde verilmiş olduğu gerçeğinden harekede evrimsel süreçlerin zeka üretme konusundaki önceki olasılığının makul derecede yüksek olduğu çıkarımını yapma yanılgısına düşmemeliyiz. KUTU 3 : Evr i m i tekra r l a m a k i ç i n n e l e r gerekl i d i r? Evrimin i nsan zekasının gelişimi sırasında elde ettiği her başarı yapay yollarla makine zeka evril tmeye çalışan bir i nsan mühendisin işine yaramaz. Yeryüzündeki evrimsel seçilimin sadece küçük bir kısmı zeka seçilimidir. Daha somuta i nersek, insan mühendislerin öylece geçiştiremediği problemler evrimsel seçilimin bütününün çok küçük bir kısmının hedefi olmuş olabilir. Örneğin bilgisayarlarımızı elektrikle çalıştırdığımızdan, zeki makineler yaratmak için hücresel enerji ekonomisin i n moleküllerini yeniden icat ecmemize gerek yoktur; ama metabol izma yolakları n ı n bu tür bir moleküler evrimi yeryüzünün tarihi boyunca evrimde hazır bulunan toplam seçilim gücü miktarının büyük bir kısmını harcamış olabilir.' Yapay Zeka için kilit içgörülerin bir milyar yıldan daha az bir süre önce ortaya çıkan sinir sistemlerin i n yapısında tecessüm ettiği savunulabilir.t Eğer bu görüşü savunursak o zaman evrim için mevcut olan ilintili "deneyler"i n sayısı ciddi derecede azalacaktır. Bugün dünyada 4-6x1030 kadar prokaryot var, ama sadece 1019 böcek var, i nsan

sayısı ise 1 010'dan azdır (carım

öncesi topluluklar ise daha küçük boyuccaydı).t Bu sayılar çok da göz korkutucu değildir. Gelgelelim evrimsel algoritmalar sadece arasından seçeceği çeşitliliklere değil, bu çeşit­ l ilikleri değerlendirecek bir uygunluk işlevine de gerek duyar ve bilgisayarlar açısından en

Ayrıca bkz. Shulman ve Boscrom (201 2). Orada bu meseleler daha ayrıntılı ele alınmış[ır. t

Legg (2008) bu gerekçeyi insanların evrimin ilerleyişin i çok daha kısa zaman ölçeğinde ve daha az hesaplama kaynaklarıyla özec\eyebileceği iddiasını desteklemek için sunar (ama evrimin düzenlen­ memiş hesaplama kaynaklarının ulaşılamaz olduğunu da belir[meden geçmez). Baum (2004) yapay zekayla ilgili bazı gelişmelerin daha önceden gerçekleş[iğini ve biza[ihi genom örgüc\enmesinin evrimsel algoritmalar için değerli bir temsili cisimleştirdiğini savunur.

:t

Whitman vd. (1998); Sabrosky ( 1 952)

SÜPER ZEKAYA GİDEN YOLLAR 1 pahalı bileşen de genellikle budur. Yapay zekanı n evrimi için uygunluk işlevi, uygunluğu değerlendirmek için nöral gelişimi, öğrenme ve biliş yetisin i n simülasyonunu gerektirir. Dolayısıyla karmaşık sinir sistemleri olan organizmaların ham rakamına bakmak yerine evrimi n uygunluk işlevini taklit etmek için simüle etmemiz gerekebilecek biyolojik organiz­ malardaki nöronların sayısına bakabiliriz. Bu niceliğe dair kaba bir tahmin yapmanın yolu karada yaşayan hayvanlara hükmeden böcekleri düşünmektir (sadece karıncaların sayısı n ı n yüzde 1 5-20 arasında olduğu rahmin edilmektedir).' Böceklerin beyin büyüklükleri büyük farklılıklar göstermekte, büyük ve sosyal böceklerin daha büyük beyinleri bulunmaktadır: Bir bal arısın ı n beyninde neredeyse 1 06 nöron, bir meyve sineğin i nkinde 1 05 nöron vardır; karıncalarınkindeyse 250 bin civarındadır.t Küçük böceklerin çoğunluğunun sadece birkaç bin nöronluk beyinleri olabilir. Muhafa zakar derecede yüksek tarafta yanılmayı göze alarak, eğer tüm 1 019 böceğe meyve sineği sayısında nöron tahsis edersek, toplam rakam olarak dünyada 1 024 böcek nöronuna ulaşırız. Buna su kopepodu, kuş, sürüngen, memel i vb. için ek büyüklükleri ilave ederek 1 025'e ulaşılabilir. (Halbuki tarım öncesi dönemde 1 07'den az insan vardı ve her birinde 1 oıvden az nöron bulunuyordu: Sonuç olarak i nsanlarda nöron başına sinaps sayısı fazla olsa da toplamda 1 owden az insan nöronu eder.) Bir nöronu simüle etmenin hesaplama maliyeti simülasyondaki ayrıntı düzeyine bağlıdır. Son derece basit nöron modelleri, gerçek zamanda tek bir nöronu simüle etmek için saniye başına 1 000 yüzer-nokta işleminden (FLOPS) yararlanır. Elektrofizyolojik açıdan gerçekçi Hodgkin-H uxley modeli 1.200.000 FLOPS kullanır. Dah? ayrıntılı çok bölmeli bir model üç dört kat daha büyüklük ekleyecekken, nöron sistemlerin i içeren yüksek düzey modeller basit modellerden iki üç kat büyüklük eksiltebilirler.1 Eğer bir milyar yıllık evrimde 1 025 nö­ ronu simüle edersek (bizim bildiğimiz şekliyle sinir sistemleri n i n varlığından daha uzundur) ve bilgisayarlarımızın bir yıl boyunca çalışmasına izin verirsek, bu rakamlar 1 031-1044 FLOPS aralığında bir gereklilik demektir. Karşılaştırma olması adına, Eylül 2013 itibariyle dünyanın en güçlü süper bilgisayarı olan Çin'in Tianh e-2'si sadece 3,39x1016 FLOPS sağlar. Son dönemde kişisel bilgisayarların bir birim büyüklük artışı gerçekleştirmeleri yaklaşık 6,7 yıl almaktadır. Bu açığı kapamak için bir yüzyıl boyunca Moore yasasının sürdürülmesi bile yeterli olmayacaktır. Daha uzmanlaşmış donanım kullanmak ya da daha uzun işleyiş süresine izin vermek ancak birkaç birim daha büyüklük sağlayabilir. Bu rakam başka bir açıdan da muhafa zakardır. Evrim insan zekasın ı bu sonucu amaçlama­ dan doğurmuştur. Başka bir deyişle, doğal organizmalar için uygunluk işlevleri sadece zekayı ve öncellerin i seçmez.§ Üstün bilgi işleme yetenekleri olan organizmaların çeşitli ödüller elde Schulrz (2000). t

Menzel ve Giurfa (2001, 62); Truman vd. ( 1993).

t

Sandberg ve Bosrrom (2008).

§

Bu hususra ve ayrıca saf zeka resrlerinin pürüzsüz manzarasına dayalı uygun l uğu belirleyen çevrele­ rin ya da işlevlerin vaadi hakkında daha fazla değerlendirme için, bkz. Legg (2008).

43

44

1

SÜPER ZEKA

ettiği çevrelerde bile zeka seçilmeyebilir, çünkü zekadaki ilerlemeler ciddi bedel ödetebilir ve çoğu zaman ödetir de. Yüksek enerj i harcanması ya da daha yavaş olgunlaşma süreleri gibi bu tür bedeller daha akıllı davranıştan elde edilebilecek tüm faydaları gölgede bırakabilir. Aşırı derecede ölümcül çevreler zekanın değerini de azaltır: insanı n ortalama ömrü ne kadar kısaysa, artan öğrenme yetisi için o kadar az zaman kalacaktır. Zeka i çi n seçilim baskısının azalması zeka artırıcı yeniliklerin yayılmasını ve dolayısıyla seçilimin onlara bağımlı olan sonraki yeniliklere yardımcı olma fırsatını yavaşlatır. Ayrıca evrim insanların -fa rk etseler bile- sömürü i le keşif arasındaki ödünleşimleri değiştirerek ya da giderek zorlaşan zeka testlerinin pürüzsüz bir iler­ leyişini sağlayarak es geçecekleri yerel optimumlara saplanıp kalabilir." Daha önce bahsedi ldiği üzere, evrim, seçilim gücünün çoğunu zekayla alakasız olan özelliklere dağıtır (Kızıl Kraliçe'ni n bağışıklık sistemleri ile asalaklar arasındaki rekabetçi ortak evrim yarışları gibi). Evrim istikrarlı şekilde ölümcül olduğu kanıtlanmış mutasyonlar üreten kaynakları çarçur etmeyi sürdürür ve farklı mutasyonların sonuçlarında istatistiksel benzerliklerden yararlanmayı başaramaz. Bunların hepsi doğal seçilimdeki yetersizliklerdir (zekanın evrimi açısından değerlendirildiğinde böyledir) ve bir insan mühendisin zeki yazılım geliştirmek i çi n evrimsel algoritmalardan yararlanırken bunlardan kaçınmaya çalışması görece kolay olacaktır. Yukarıda tarif edilen türde verimsizlikleri ortadan kaldırmanın daha önce hesaplanan

1 031-1044 FLOPS'tan birçok birim büyüklüğü götüreceğini söylemek akla yatkındır. Ne yazık ki bu büyüklüğün kaç birim olacağın ı söylemek güçtür, hatta kaba bir tahmin yapmak bile güçtür, hiç bel l i olmaz, beş birim de olabilir, on da, yirmi beş de.t Mühendislerin tarihi evrimsel seçilimi hangi şekillerde aşabildiklerine dair daha ayrımılı bir değer­ lendirme ve taksonomi için, bkz. Bostrom ve Sandberg (2009b ). t

Analizde beden simülasyonları nın maliyeti ya da uygunluk işlevinin parçası olarak çevreleyici sanal çevreye atıfta bulunulmadan canlı varlıkların sinir sistemleri ele alınmıştır. Yeterli bir uygunluk işlevinin doğal ömrü boyunca bu organizmanın beyninin tüm nöral hesaplamayı simüle etmek için gerektiğind,en çok daha az işlemle belli bir organizmanın yeterliliğini test edebilecek olması akla yatkındır. Bugün yapay zeka programları çoğu zaman çok soyut çevrelerde gelişir ve işler (sembolik matematik dünyalarında teorem kanıtlayıcıları, basit oyun turnuvası dünyalarındaki menajerler, aracılar vb.). Bir şüpheci soyut bir çevrenin genel zekanın evrimi için yetersiz olacağında ısrar edebilir ve sanal çevrenin atalarımızın evrildikleri gerçek biyolojik çevreye yakından benzemesi gerektiğine inanıyor olabilirler. Fiziksel açıdan gerçekçi bir sanal dünya yaratmak, bir soyut problem alanı ya da basit bir oyuncak dünyasının simülasyonuna kıyasla hesaplama kaynaklarından çok daha fazla yatırım ge­ rektirecektir (oysa evrimin fıziksel açıdan gerçekçi bir dünyaya "bedavadan" erişimi vardı). Sınırlayıcı örnekte, eğer tam m ikro-fıziksel doğrulukta ısrar edilirse, hesaplama gereklilikleri gülünç boyutlara ulaşacaktır. Gelgelelim bu türde aşırı bir karamsarlığın mesnetsiz olduğu neredeyse kesindir; zeka evrim i için en iyi çevrenin doğayı olabildiğince yakından taklit eden çevre olması muhtemel görünmüyor. Bilakis, bir yapay seçilim çevresinden, atalarımızınkinden çok farklı olan, evrilmesi için çalıştığımız zeka türünü (sözgelimi azami derecede hızlı içgüdüsel tepkiler ya da son derece optimum hale getirilmiş bir görme sisteminden farklı olarak soyut m uhakeme ve genel problem çözme yetenekleri) artıran uyarlanımları teşvik etmek üzere özel olarak tasarlanmış bir çevreden yararlanmanın daha verimli olması akla yatkındır.

SÜPER ZEKAYA GiDEN YOLLAR 1 Bu tür bir çıkarım sağlıksızdır, zira tüm gözlemcilerin kendilerinin zeki yaşamın ortaya çıktığı bir gezegende -böyle bir gezegenin zekayı üretme olasılığının ne kadar az ya da çok olduğundan bağımsız olarak- ortaya çıktıklarını görmelerini teminat altına alan gözlem seçilim etkisini gözden kaçırır. Örneğin zeki yaşamı üretmek için doğal seçilimin sistemli sonuçlarına ilaveten ciddi düzeyde bir şanslı tesadüfün de gerektiğini varsayalım; o kadar ki zeki yaşam basit çoğaltı�ıların ortaya çıktığı her 103° gezegenden sadece birinde evrilir. Bu durumda, doğal evrimin yaptığını tekrarlamaya çalışırken genetik algoritmalarımızdan yararlandığımızda, tüm öğelerin tam da doğru şekilde bir araya geldiği bir örneğe ulaşmak için 1030 kadar simülasyon denememiz gerektiğini öğrenebiliriz. Bu durum yaşamın burada, yeryüzünde evrildiğine dair gözlemimizle tamamen tutarlıdır. Ancak dikkatli ve biraz incelikli bir muhakemeyle (zekayla alakalı vasıfların yakınsak evriminin örneklerini analiz ederek ve gözlem seçilim teorisinin incelikleriyle ilgilenerek) bu epistemolojik engeli kısmen aşabiliriz. Bunu yapma zahmetine girmezsek, KUTU 3'ten üretilen zekanın evrimini tekrardan özetlemek için gerekli bilgisayar güçlerine getirilen sözümona "üst sınır"ın, otuz kat kadar az büyüklükte (ya da buna benzer) olabileceği ihtimali dışlanamaz.7 Yapay zekanın gerçekleştirilebilirliğini savunmanın bir diğer yolu da insan beynine işaret ederek bunu makine zeka için bir kalıp olarak kullanabileceğimizi söylemektir. Bu yaklaşımın farklı versiyonlarını biyolojik beyin işlevlerini ne kadar yakından taklit edebileceklerine bağlı olarak ayırt edebiliriz. Bir uçta (çok yakından taklit edebilenler) tüm beyin emülasyonu vardır; bunu bir sonraki alt başlıkta ele alacağız. Diğer uçtaysa ilhamını beynin işleyişinden alan ama düşük düzey taklit yapmaya çalışmayan yak­ laşımlar vardır. Nörobilimdeki ve bilişsel psikolojideki ilerlemeler (aletlerdeki ilerle­ melerden de yardım alarak) sonunda beynin işleyişinin genel ilkelerini ortaya serebilir ve ardından da bu bilgi yapay zeka çabalarına kılavuzluk edebilir. Beyinden ilham almış yapay zeka tekniğinin bir örneği olarak nöral ağlardan yukarıda bahsetmiştik. Hiyerarşik algısal örgütlenme de beyin biliminden makine öğrenimine nakledilmiş bir diğer fikirdir. Pekiştirici öğrenme incelemeleri psikolojideki hayvan bilişi teorilerindeki rolünden (en azından kısmen) ilham almıştır ve bu teorilerden ilham alan takviyeli öğrenme teknikleri (örneğin "TD-algoritması") bugün yapay zekada yaygın olarak kullanılmaktadır.8 Gelecekte bu türden daha fazla örneğin birikeceği açıktır. Beyinde işlev gösteren ayrı temel mekanizmaların sayısı sınırlı (belki de çok az) olduğundan, beyin bilimindeki artımlı ilerlemenin sürmesi sonucunda bunların hepsi nihayet keşfe­ dilecektir. Fakat bu gerçekleşmeden önce beyinden esinlenmiş bazı tekniklerle bazı saf yapay yöntemleri birleştiren melez bir yaklaşımın bitiş çizgisini geçmesi mümkündür. Bu durumda, geliştirme sürecinde beyinden türetilmiş bazı içgörüler kullanılsa da ortaya çıkan sistemin tanınabilir derecede beyne benzer olması gerekmez.

45

46 1

SÜPER ZEKA 10

18

10

16

10 10 N

::I:

10

14

12 10



OPS

8



FLOPS

10

106 10

4

10

2 •

o

1935

1 945

1 955

1965

1975

1985

1995

2005

201 5

Yıl

ŞEKiL 3 Süper bilgisayar performansı. "Moore yasası", dar bir anlamda, entegre devrelerdeki tran­ sistör sayısının son yirmi otuz yıldır yaklaşık iki yılda bir ikiye katlandığı gözlemine atıfta bulunur. Gelgelelim bu terim çoğu bilgisayar teknolojisindeki birçok performans ölçümünün benzer dere­ cede hızlı bir büyüme trendi izlediğine dair daha genel gözleme atıfta bulunmak için de sık sık kullanılır. Burada dünyanın en hızlı süper bilgisayarının en üst hızını zamanın bir fonksiyonu ola­ rak {logaritmik bir dikey ölçekte) kullanıyoruz. Son yıllarda işlemcilerin seri hızındaki büyüme dur­ muştur, ama paralelleşmeden giderek daha fazla yararlanılması gerçekleştirilen toplam hesapla­ maların trend çizgisinde kalmasını sağlamıştır." *

Wikipedia (2012b).

Bir kalıp olarak beynin varlığı makine zekasının er geç gerçekleştirilebileceği id­ diası için güçlü bir destek sağlar. Fakat bu bize keşfin ne zaman gerçekleşeceğini söyleme imkanı sunmaz, çünkü beyin bilimindeki keşiflerin gelecekteki hızını kes­ tirmek zordur. Söyleyebileceğimiz şey şudur: Geleceğe ne kadar bakarsak, beynin işlevselliğinin gizlerinin bu tarzda makine zekasının yaratılmasını mümkün kılacak kadar deşifre edilme ihtimali o kadar artacaktır. ·

Makine zeka yaratmak için çalışan farklı isimler, tamamen sentetik tasarımları amaçlayan yaklaşımlarla kıyaslandığında nöromorfik yaklaşımların ne kadar ümit vaat ettiğine dair farklı görüşlere sahiptir. Kuşların varlığı havadan ağır uçuşun fiziken mümkün olduğunu kanıtlamış ve uçan makineler yapma çabalarını teşvik etmiştir. Ama ilk çalışan uçaklar kanat çırpmamıştır. Makine zekasının da insanların yapay bir mekanizma yoluyla başardıkları uçuş gibi mi yoksa doğal yollarla gerçekleşen yan­ gınları kopyalayarak hatmettiğimiz tutuşma işlemi gibi mi olacağı tartışmaya açıktır.

SÜPER ZEKAYA GiDEN YOLLAR 1 Turing'in içeriğinin çoğunu en baştan önceden programlamak.tan ziyade öğrenerek edinen bir program tasarlama fıkri, makine zekası konusundaki nöromorfık yaklaşımlar ile sentetik yaklaşımlara aynı derecede uygulanabilir. Turing'in çocuk makine anlayışının bir çeşidi de "çekirdek yapay zeka" fıkridir.9 Turing' in öngördüğü şekliyle, bir çocuk makine içkin potansiyelliklerini içerik birik­ tirerek geliştiren görece sabit bir mimariye sahip olacakken, bir çekirdek yapay zeka kendi mimarisini geliştirebilecek daha incelikli bir yapay zekaya olacaktır. Çekirdek yapay zekanın ilk aşamalarında bu tür ilerlemeler esasen deneme yanılma, bilgi edin­ me ya da programcılardan yardım yoluyla gerçekleşebilir. Ama sonraki aşamalarda bir çekirdek yapay zeka bilişsel performansını ön yükleme yapacak yeni algoritmaları ve hesaplamalı yapıları yaratacak kadar kendi işleyişini anlayabiliyor olmalıdır. Bu gerekli anlayış çekirdek yapay zekanın birçok alanda yeterli genel zeka düzeyine ulaş­ masından ya da bilgisayar bilimi veya matematik gibi özellikle ilintili bir alanda bir eşiğin geçilmesinden doğabilir. Bu da bizi bir diğer önemli kavrama getiriyor: "Yinelemeli kendini geliştirme." Başarılı bir çekirdek yapay zeka kendi kendini yinelemeli olarak ilerletecektir: Yapay zekanın ilk versiyonlarından biri kendisinin gelişmiş bir .versiyonunu tasarlayabilir ve gelişmiş versiyon (ilk halinden daha zeki olduğundan) kendisinin daha da zeki bir versiyonunu tasarlayabilir ve bu böyle gider.10 Bazı koşullarda bu tür bir yinelemeli kendini geliştirme süreci bir zeka patlamasını doğuracak kadar uzun sürebilir; kısa bir süre zarfında bir sistemin zeka düzeyi görece mütevazı bilişsel yeteneklere sahipken {belki de birçok açıdan insandan aşağı düzeyde ama kodlama ve yapay zeka araştırması için alana özgü yetenekleri bulunan) radikal bir süper zekaya sahip hale gelebilir. Bu önemli olanağa 4. Bölüm' de geri döneceğiz ve orada bu hadisenin dinamikleri daha yakından analiz edilecek. Fakat bu modelin sürprizlere açık kapı bıraktığını belirtelim: Yapay genel zeka inşa etme girişimleri son kritik bileşen yerli yerine oturtulana kadar çok başarısız olabilir ve ancak bu noktada bir çekirdek yapay zeka yinelemeli kendini geliştirmeyi sürdürebilecek hale gelebilir. Bu alt başlığı tamamlamadan önce vurgulamamız gereken bir husus daha var: Bir yapay zekanın insan zihnine çok da benzemesi gerekmez. Yapay zekalar son derece yabancı olabilir, hatta olması muhtemeldir. Bilişsel mimarilerinin biyolojik zekalarınkinden çok farklı olmasına şaşırmamak gerekir ve gelişimlerinin ilk aşama­ larında çok farklı bilişsel zayıflıkları ve güçlü yanları olacaktır (ileride savunulacağı üzere, sonunda ilk baştaki zayıflıklarını aşabilirler). Ayrıca yapay zekaların hedef sistemleri insanlarınkinden çok farklı olabilir. Türsel bir yapay zekanın sevgi, nefret, gurur ya da benzer ortak insan duygularıyla hareket etmesini beklemek için bir neden yoktur: Bu karmaşık uyarlanımların yapay zekalarda yeniden yaratılabilmesi kasıtlı ve ciddi bir çaba gerektirir. Bu hem büyük bir sorundur hem de büyük bir fırsattır.

47

48 1

SÜPER ZEKA

Yapay zeka motivasyonu meselesine ileriki bölümlerde geri döneceğiz, ama bu kitabın argümanı açısından öyle merkezi bir yere sahiptir ki her an akılda tutmakta yarar var.

Tüm beyin emülasyonu Tüm beyin emülasyonunda ("zihin yükleme" olarak da bilinir), akıllı yazılım biyolojik beynin hesaplamalı yapısını tarayarak ve yakından örnek alarak üretilecektir. Dolayısıyla bu yaklaşım doğadan ilham alan sınırlı bir örneği temsil eder: Alenen intihal. Tüm beyin emülasyonunu başarmak şu adımları atabilmeyi gerektirir. Birincisi, belli bir insan beyninin yeterince ayrıntılı bir görüntüsü çıkartılır. Bunun için beynin ölüm sonrasında vitrifikasyon yoluyla stabilize edilmesi de gerekebilir (böylece doku bir tür cama dönüşür). Ardından bir makine, dokuyu ince dilimler halinde keser ve bunlar belki de bir dizi elektron mikroskobu tarafından tarama için başka bir makineye aktarılabilir. Bu aşamada farklı yapısal ve kimyasal özellikleri açığa çıkarmak için çeşitli koyulaştırıcı kimyasallar uygulanabilir. Birçok tarama makinesi birden çok beyin dilimini aynı anda işlemek için yan yana çalışabilir. İkincisi, tarayıcılardan gelen ham veriler otomatik görüntü işlemenin özgün beyinde bilişi yerine getirmiş olan üçboyutlu nöral ağı yeniden kurması için bir bil­ gisayara nakledilir. Pratikte bu adım ilk adımla aynı anda arabelleklerde depolanan yüksek çözünürlüklü görüntü verilerinin miktarını azaltacak şekilde yürütülebilir. Ardından ortaya çıkan harita farklı türde nöron ya da farklı nöron elementlerinin nöral hesaplama modelleriyle birleştirilir (belli türde sinaptik konektörler gibi). ŞEKiL 4'te günümüz teknolojisiyle üretilmiş tarama ve görüntü işleme sonuçlarından bazıları gösteriliyor. Üçüncü aşamada, önceki adımdan doğan nöral hesaplama yapısı yeterince güçlü bir bilgisayarda uygulamaya dökülür. Eğer tamamen başarılıysa, sonuç belleğe ve kişiliğe zarar vermeden özgün aklın dijital olarak yeniden üretilmesi olacaktır. Taklit edilmiş insan zihni artık bir bilgisayarda yazılım olarak mevcuttur. Zihin robot eklentiler yoluyla dış dünyayla arayüz kurabilir ya da sanal bir gerçekliği işgal edebilir. Tüm beyin emülasyonunun yolu insandaki biliş yetisinin nasıl işlediğini ya da bir yapay zekanın nasıl programlanacağını bilmemizi gerektirmez. Sadece beynin temel hesaplamalı öğelerinin düşük düzey işlevsel niteliklerini anlamamızı gerektirir. Tüm beyin emülasyonunun başarılı olması için temel bir kavramsal ya da teorik atılıma gerek yoktur. Gelgelelim tüm beyin emülasyonu bazı ileri teknolojilerin ön açıcılığına gerek duyar. Üç tane kilit öngereklilik vardır: (1) Tarama: Yeterli çözünürlüğe sahip olan ilgili özellikleri yakalayabilen yüksek girdiçıktılı mikroskopi; (2) Tercüme: Otomatik görüntü analizi ham tarama verilerini ilintili nöral hesaplama öğelerinin yorumlanmış

SÜPER ZEKAYA GiDEN YOLLAR

1

ŞEKiL 4 Elektronlu mikroskop görüntülerinden üçboyutlu nöroanatomi yaratılması. Sol üstte: Bir

nöronal maddenin (dendritler ve aksonların) enine kesitlerini gösteren tipik bir elektron mikros­ kobu görüntüsü. Sağ üstte: SBFSEM yoluyla edinilen tavşan retinasının sinir dokusunun hacim görüntülemesi.1• Tekil ikiboyutlu görüntüler bir küpe doldurulmuştur (yaklaşık 11 mikrometrelik kenarı vardır). Altta: Otomatik bir segmentasyon algoritmasıyla yaratılmış bir nöropil hacmini dolduran nöron izdüşümlerinin bir altkümesinin yeniden yaratılması.t •

Helmsraedtervd. (2011).

t Andres vd. (2012).

üçboyutlu modeline dönüştürmelidir; (3) Simülasyon: Ortaya çıkan hesaplamalı yapıyı uygulayacak kadar güçlü donanım (bkz. TABLO 4). (Daha zorlu olan bu adımlarla kıyaslandığında, temel bir sanal gerçekliğin ya da işitsel-görsel giriş kanalı ve basit bir çıkış kanalı olan robot varlığın yaratılması görece kolaydır. Basit ama asgari düzeyde yeterli bir 1/0 mevcut teknolojiyle bile başarılabilir durmaktadır.11)

49

50 1

SÜPER ZEKA

Gerekli kolaylaştırıcı teknolojilerin yakın gelecekte olmasa bile bir gün ulaşılabilir hale geleceğini söyleyebiliriz. Bugün farklı türde nöron ve nörona! sürecin makul hesaplamalı modelleri halihazırda mevcuttur.

TABLO 4: Tüm beyin emülasyonu için gerekli yeterlilikler Tarama

işleme öncesi/ sabitleme

Beyinleri uygun şekilde hazırlama, ilintili mikro yapıyı ve durumu koruyarak.

Fiziksel idare

Sabit beyinleri ve doku parçalarını tarama öncesinde, sırasında ve sonrasında kullanma yöntemleri

Görüntüleme

Tercüme

Hacim

Makul zamanda ve masrafla tüm beyin hacimlerini tarama kabiliyeti

Çözünürlük

Yeniden inşa için gerekli çözünürlükte tarama

işlevsel bilgi

Dokunun işlevsel açıdan ilintili özelliklerini tespit için tarama yeteneği

Görüntü işleme Geometrik ayarlama

Hücre türü Taramayı yorumlama tespiti

Sinir sisteminin yazılım modeli

Simülasyon Depolama

Bant genişliği

Taramadaki kusurlardan kaynaklı bozuklukları giderme

Veri aradeğerleme

Eksik verileri bulma

Gürültü temizleme

Tarama kalitesini artırma

izleme

Yapıyı tespit edip bunu dokunun tutarlı üçboyutlu bir modeli olarak işleme

Hücre türlerini tespit etme Sinaps tespiti

Sinapsları ve bağlantılılıklarını tespit etme

Parametre tahmini

Hücrelerin, sinapsların ve diğer varlıkların işlevsel açıdan ilintili parametrelerini tahmin etme

Veritaban lama

Ortaya çıkan envanterleri verimli bir tarzda depolama

Matematiksel model

Varlıkların ve onların davranışlarının modeli

Verimli uygulama

Modelin uygulanması Özgün modelin ve mevcut durumunun depolanması Süreçler arası verimli iletişim

SÜPER ZEKAYA GiDEN YOLLAR 1 CPU

Simülasyonu yapacak olan işlemci gücü

Beden simülasyonu

Robot aracılığıyla gerçek çevreyle ya da sanal çevreyle etkileşimi sağlayan beden simülasyonu

Çevre simülasyonu

Sanal beden için sanal çevre

İkiboyutlu görüntü kümeleri yoluyla aksonların ve dendritlerin izini sürebilen görüntü tanıma yazılımı geliştirilmiştir (ama güvenilirliğinin geliştirilmesi gerekiyor). Ayrıca gerekli çözünürlüğü sağlayan görüntüleme aletleri vardır - tarayıcı bir tünel açıcı mikroskopla tekil' atomları gerektiğinden çok daha yüksek bir çözünürlükte "görmek" mümkündür. Gelgelelim mevcut bilgi ve yetenekler gerekli kolaylaştırıcı teknolojilerin gelişiminin önünde ilkesel bir engel olmadığını söylese de, tüm beyin emülasyonuna ulaşabilmek için artımlı teknik ilerlemenin epey büyük bir kısmından yararlanmak gerekeceği açıktır.12 Örneğin mikroskopi teknolojisi sadece yeterli çözünürlüğe değil yeterli iş çıkarma yeteneğine de ihtiyaç duyacaktır. Gerekli yüzey alanını görüntülemek için atomik çözünürlüklü STM (taramalı tünelleme mikroskobu) kullanmak pratiğe d_ökülemeyecek kadar yavaş olacaktır. Düşük çözünürlüklü bir elektron mikroskobu kullanmak daha akla yatkındır, ama bu da sinaptik ince yapı gibi ilintili ayrıntıları görünür kılmak için kortikal dokuyu hazırlama ve renklendirmede yeni yöntemler gerektirir. Nöral hesaplama kütüphanelerinin müthiş büyümesi ve otomatik görüntü işleme ve tarama yorumlamada büyük ilerlemeler de gerekli olacaktır. Yapay zekayla kıyaslandığında, tüm beyin emülasyonu, genel itibariyle, teorik içgörüye daha az, teknolojik beceriye daha fazla ihtiyaç duyar. Tüm beyin emülas­ yonu için tam olarak ne kadar teknoloji gerektiği beyin emülasyonundaki soyutlama düzeyine bağlıdır. Bu bakımdan içgörü ile teknoloji arasında bir ödünleşim vardır. Genel itibariyle, tarama ekipmanımız ne kadar kötü, bilgisayarlarımız ne kadar zayıfsa, düşük düzeydeki kimyasal ve elektrofızyolojik beyin süreçlerini simüle etmeye o ka­ dar az bel bağlayabiliriz ve ilgili işlevselliklerin daha soyut temsillerini yaratmak için emülasyona uğraştığımız hesaplamalı yapıya dair o kadar fazla teorik anlayışa ihtiyaç olur.13 Tersinden bakıldığında, yeterince ileri tarama teknolojisi ve bolca miktarda bilgisayar gücüyle, beyne dair fevkalade sınırlı bir anlayışla bile kaba kuvvet yoluyla bir emülasyon sağlanabilir. Gerçekçi olmayan sınırlayıcı örnekte kuantum mekaniğinin Schrödinger denkleminden yararlanarak temel parçacıklarının düzeyinde bir beyin emülasyonu yapmayı umabiliriz. Ardından herhangi bir biyolojik modele değil tama­ men mevcut fizik bilgisine yaslanılabilir. Gelgelelim bu uç örnek hesaplamalı güçten ve veri ediniminden hiçbir şekilde gerçekleştirilemez taleplerde bulunur. Çok daha akla yatkın bir emülasyon düzeyi, tekil nöronlar ile onların bağlantılılık matrisinin yanı

51

52 1

SÜPER ZEKA

sıra bunların dendrit ağaçlarının yapılarından bazılarını ve belki de tekil sinapsların bazı durum değişkenlerini kapsayacaktır. Nörotransmiter molekülleri bireys el olarak simüle edilmeyecek ama bunların dalgalı yoğunlaşmaları kaba taneli bir tarz da model alınacaktır. Tüm beyin emülas yonunun uygulanabilirliğini değerlendirmek için başarı kısta­ sını anlamak gerekir. Amaç tikel bir uyarılma dizisine maruz kalan özgün beyinde tam olarak ne olacağını tahmin etmek için kullanılabilecek kadar ayrıntılı ve eksiksiz bir beyin simülas yonu yaratmak değildir. Daha ziyade, beynin hesaplamalı açıdan işlevsel özelliklerini, ortaya çıkan emülas yonun zihins el çalışmayı yerine getirmesini sağlayacak kadar yakalam�ktır. Bu amaca istinaden gerçek bir beynin karmakarışık biyolojik ayrıntılarının çoğu ilintisizdir. Daha inc elikli bir analiz, taklit edilen beynin bilgi işleme işlevs elliğinin hangi ölçüde korunduğuna bağlı olarak emülas yonun başarısının farklı düzeyleri arasında ayrım yapacaktır. Örneğin şunlar arasında ayrım yapılabilir: (1) Taklit edilen beynin tüm bilgi, yetenek, yeti ve değerlerini koruyanyüksek sadakatli emülasyon; (2) eğilimleri belli açılardan insandan epey farklı olan ama taklit edilen beyinle aynı zihinsel emeği büyük oranda ortaya koyabilen çarpık emülasyon; (3) taklit edilen yetişkin beyninin edindiği yeteneklerden ya da anılardan yoksun ama normal bir insanın öğrenebile­ ceklerinin çoğunu öğrenme beceresine sahip, bir bakıma bebek gibi olan türsel taklit (bu da çarpık olabilir).14 Yüksek sadakatli emülas yonu üretmek nihayetinde gerçekleştirilebilir dursa da, eğer bu yoldan giders ek başaracağımız ilk tüm beyin emülas yonunun daha düşük seviyede olması kuvvetle muhtemeldir. Kusurs uz işleyen şeyler elde etmeden önce, muhtemelen kusurlu işleyen şeyler elde edeceğiz. Ayrıca emülas yon teknolojisi yönünde bir uğraşın, bu çabalar sırasında keşfedilen bazı nöral hesaplama ilkelerini benimseyecek ve bunları sentetik yöntemlerle harmanlayacak bir tür nöromorfık yapay zeka yaratılmasına yol açması ve bunun tamamen işlevs el bir tüm beyin emülas yonunun tamamlanmasından önce gerç ekleşmesi de mümkündür. İleride göreceğimiz gibi, bu şekilde nöromorfı k yapay zekaya sirayet etme olanağı emülas yon teknolojisini hızlandırmaya çalışmanın ne derece arzulanır bir şey olduğuna dair stratejik değerlendirmeyi karmaşıklaştırır. Ş u an tüm bir insan beyni emülas yonunun gerçekleştirilmesinden ne kadar uza­ ğız? Yakın döneme ait bir değerlendirme teknik bir yol haritası sunuyor ve öngerekli yeteneklerin yüzyılın ortalarına doğru mevcut hale gelec eğini ama bu arada epey bir belirsizlik yaşanacağını tahmin ediyordu.15 ŞEKiL s'te bu yol haritasının önemli kilometre taşları gösterilmiştir. Gelgelelim haritanın görünüşteki basitliği yanıltıcı olabilir ve daha gidilecek uzun bir yol olduğunu kesinlikle unutmamamız gerekiyor.

SÜPER ZEKAYA GiDEN YOLLAR

1

insan emülasyonu Büyük memeli. emülasyonu

Doğrulama yöntemleri

Küçük memeli emülasyonu

Sinir granülerliğinin belirlenmesi

Omurgasız emülasyonu Ocomasyon& işleme boru ham

Mikroskopi ----

Bilgisayarla görme

----+:

Nörobilim ----

Alc ağ taklitleri Modelleme

< . . . . ...... . . . . . . . .

çevre simülasyonu Yüksek performansla hesaplama

ŞEKiL S Tüm beyin emülasyonu yol haritası. Girdiler, faaliyetler ve kilometre taşlarının şeması.' •

Sandberg ve Bostrom (2008). Özgün raporda ek açıklamalar bulunabilir.

Şu ana kadar gerçekleştirilmiş bir beyin emülasyonu yoktur.

Caenorhabditis elegans

adındaki mütevazı örnek organizmayı ele alalım. 1 mm uzunluğunda, 302 nöronu olan şeffaf bir yuvarlak solucandır. Bu nöronların tam bağlantılılık matrisi numunelerin dilimlenmesi, elektron mikroskopisi ve elle etiketleme yoluyla harıl harıl haritasının çıkartıldığı 1980'lerin ortalarından beri bilinmektedir.16 Ama salt hangi nöronların hangileriyle bağlantılı olduğunu bilmek yeterli değildir. Bir beyin emülasyonu ya­ ratmak için hangi sinapsların uyarıcı hangilerinin ketleyici olduğunu, bağlantıların kuvvetini ve aksonların, sinapsların ve dendrit ağaçlarının çeşitli dinamik özelliklerini bilmek gerekir. Bu bilgi henüz C. Elegans'ın küçük sinir sisteminde bile mevcut değildir (gerçi artık hedeflenmiş ılımlı büyüklükte bir.araştırma projesinin menzili dahilinde olabilir).17 C.

Elegans'ınki gibi küçük bir beynin emülasyonundaki başarı bize büyük

beyinlerin emülasyonu için neler gerekeceği konusunda daha iyi bir görüş sunacaktır. Teknoloji geliştirme sürecinin bir noktasında, beyin dokusunun küçük niceliklerinin otomatik emülasyonu için teknikler ortaya çıktığında, sorun artık ölçekleme sorunu haline gelir. ŞEKiL s'in sağ kısmındaki "merdiven"e dikkat edin. Bu yükselen kunılar ilk baştaki engeller aşıldıktan sonra başlayabilecek olan ilerlemelerin nihai silsilesini temsil eder. Bu silsiledeki aşamalar her seferinde nörolojik açıdan daha karmaşık model orga-

53

54

1 SÜPER ZEKA nizmaların tüm beyin emülasyonlarına tekabül eder: Örneğin C. Elegans -> bal ansı -> fare -> al yanaklı şebek -> insan. Bu halkalar arasındaki boşluklar -en azından ilk adımdan sonra- doğası bakımından çoğunlukla nicel olduğu ve tamamen olmasa da esasen taklit edilen beyinlerin büyüklüğündeki farklardan kaynaklandığı için, tarama ve simülasyon kapasitesinin görece düz bir ölçek büyümesi yoluyla izlenebilir olmalıdır.18 Bu son basamağı bir kez tırmanmaya başladığımızda, insanın tüm beyin emülasyo­ nunun nihai olarak elde edilmesi çok daha açık bir şekilde öngörülür hale gelir.19 Böylece tüm beyin emülasyonu yolundan geçerek insan düzeyinde makine zekaya gelmeden önce peşinden bir uyarı almayı umabiliriz; en azından yeterli olgunluğa erişmek için gerekli kolaylaştırıcı teknolojiler arasında sonuncusu yüksek verimli tarama ya da gerçek zaman simülasyonu için gerekli hesaplamalı güç varsa. Ne var ki eğer son kolaylaştırıcı teknoloji nöral hesaplama modellemesiyse, o zaman etkileyici olmayan prototiplerden işler bir insan emülasyonuna geçiş daha keskin olabilir. Bol miktarda tarama verisine ve hızlı bilgisa­ yara karşın nöron modellerimizi düzgün çalıştırmanın zor olduğu bir senaryo tahayyül edebiliriz. Nihayet son kusur da giderildiğinde, öncesinde tamamen işlemez olan sistem (belki de büyük bir tür epilepsi nöbetine yakalanmış bilinçsiz bir beyne benzetilebilir) bütünlüklü bir uyanık duruma dönüştürülebilir. Bu örnekte kilit ilerlemenin habercisi, artan büyüklükte işler hayvan emülasyonları olmayacaktır (bir o kadar büyük fontlarla atılan gazete manşetlerine aldanmamalı). Dikkatini verenler için bile belli bir noktada nöral hesaplama modellerinde kaç tane kusur kaldığını ve kritik atılım arifesinde bile bunları düzeltmenin ne kadar zaman alacağını önceden söylemek zor olabilir. (Tüm insan beyin emülasyonu bir kez başarıldığında, potansiyel açıdan patlayıcı başka gelişmeler gerçekleşecektir; ama bu değerlendirmeyi 4. Bölüm'e kadar erteleyeceğiz.) Dolayısıyla ilgili tüm araştırmalar açıktan yürütülse bile tüm beyin emülasyonu için sürpriz senaryolar tahayyül edilebilir. Gelgelelim yapay zekadan makine zekasına giden yoll� kıyaslandığında tüm beyin emülasyonunun daha fazla açıktan işaretlerle yol alması muhtemeldir, zira somut gözlemlenebilir teknolojilere daha fazla yaslanır ve tümüyle teorik içgörüye dayalı değildir. Ayrıca yapay zeka yolu için olduğundan daha bir güvenle söyleyebiliriz ki, emülasyon yolu yakın gelecekte (sözgelimi önümüzdeki on beş yılda) başarıya ulaşmayacaktır, zira öncesinde gerekli olan birkaç teknoloji henüz geliştirilmemiştir. Halbuki birinin çıkıp sıradan bir kişisel bilgisayarda bir çekirdek yapay zeka kodlaması ilkesel olarak konuşursak muhtemel görünüyor ve birilerinin bir yerlerde yakın gelecekte bunun nasıl yapılacağına dair doğru içgörüye ulaşması da -pek muhtemel olmasa da- tasavvur edilebilir.

Biyolojik biliş Mevcut insan zekasından daha büyük bir zekaya giden üçüncü bir yol ise biyolojik beyinlerin çalışmasını iyileştirmektir. İlkesel olarak bakıldığında, bunu teknoloji

SÜPER ZEKAYA GiDEN YOLLAR

1

olmadan, seçici yetiştirmeyle sağlamak mümkündür. Klasik bir büyük ölçekli öjeni programı başlatma girişimiyse siyasi ve ahlaki açıdan büyük engellerle karşılaşacaktır. Ayrıca seçilim son derece güçlü değilse, ciddi sonuçlar elde etmek için birçok kuşak gerekecektir. Bu tür bir inisiyatif meyve vermeden önce, biyolojideki ilerlemeler insan genetiğinin ve nörobiyolojisinin çok daha doğrudan kontrol edilmesine izin verecek ve her türlü insan yetiştirme programını güdük bırakacaktır. Dolayısıyla daha hızlı bir şek.ilde, zaman ölçeği bakımından birkaç kuşak ya da daha az sürede sonuç verme potansiyeli taşıyan yöntemlere odaklanacağız. Bizim bireysel bilişsel kapasitelerimiz eğitim-öğretim gibi geleneksel yöntemler de dahil olmak üzere çeşitli şek.illerde güçlendirilebilir. Nörolojik gelişim anne ve bebek beslenmesini optimum düzeye çekmek, kurşun ve çevreyi kirleten diğer nörotoksik maddeleri temizlemek, asalakları yok etmek, yeterli uyku ve egzersiz ile beyni etkileyen hastalıkların önüne geçmek gibi düşük teknolojili müdahalelerle mümkün hale gelebi­ lir. 20 Biliş yetisindeki ilerlemeler kuşkusuz bu araçlardan her biri yoluyla sağlanabilir, ama kazanımın büyüklükleri özellikle de zaten epey iyi beslenen ve eğitim alan top­ lumlarda muhtemelen mütevazı boyutlarda olacaktır. Bu araçlardan herhangi biriyle süper zekaya erişemeyeceğimiz kesindir, ama özellikle de yoksunların seviyesini yukarı çekerek ve küresel yetenek havuzunu büyüterek kıyıda köşede kalmış olanlara yardımcı olabilir. (İyot eksikliğinden ötürü ömür boyu zeka bunalımı dünyanın birçok yoksul bölgesinde hala çok yaygındır; kişi başına ve yılda birkaç sem tutarında sofra tuzuyla bunun önlenebileceği düşünüldüğünde durumun vahameti anlaşılır.21) Biyotıbbi ilerlemeler daha da büyük itkiler sağlayabilir. Hafızayı, konsantrasyonu ve zihinsel enerjiyi en azından bazı konularda ilerlettiği iddia edilen ilaçlar halihazırda mevcuttur.22 (Bu kitap üzerine çalışırken sağladığı yardımlardan ötürü kahve ve niko­ tinli sakıza teşekkürü bir borç bilirim.) Akıllı ilaçların mevcut kuşağının verimliliği değişken, marjinal ve genellikle şaibeliyken, geleceğin nootropikleri daha açık faydalar sağlayıp, çok daha az yan etki" sunabilir. 23 Gelgelelim gerek nörolojik gerek evrimsel temellerde sağlıklı bir insanın beynine bir kimyasal vererek çarpıcı bir zeka artışını tetiklemek hiç de inandırıcı gelmiyor.24 Bir insan beyninin bilişsel işleyişi birçok etkenin -özellikle de embriyo gelişimindeki kritik aşamalar sırasında- incelikli bir eşgüdüme sahip olmasına bağlıdır ve bu kendi kendini örgütleyici yapının ilerlemesi için sadece dışarıdan bir iksir dayayarak işi halletmekten ziyade dikkatle dengelenmesi, ayarının yapılması ve inceltilmesi gerektiğini söylemek sanırım çok daha doğrudur. Genetikle oynamak da psikofarmakolojiden çok daha güçlü araçlar sağlayacaktır. Bir kez daha genetik seçilim fikrini düşünün: Çiftleştirme örüntülerini kontrol ederek bir öjeni programı uygulamaya çalışmak yerine, embriyolar ya da gamet hücreleri dü­ zeyinde seçilimden yararlanabilirler.25 İmplantasyon öncesi genetik tanı Huntington hastalığı gibi tek genli hastalıklar ve meme kanseri gibi geç başlangıçlı hastalıklara

55

56 1 SÜPERZEKA yatkınlık için üretilen embriyoları görüntülemek için laboratuvar ortamında dölleme işlemlerinde şimdiden kullanılmaktadır. Ayrıca cinsiyet seçilimi ve insan lökosit antijen türünü hasta bir çocuğunkiyle eşleştirmek için de kullanılmaktadır ki, bu sayede bebek doğduğunda kordon kanı kök hücre bağışından yarar sağlayabilmektedir.26 Seçilecek ya da seçilmeyecek özelliklerin kapsamı önümüzdeki on yirmi yılda epey genişleyecektir. Davranışsa! genetikteki güçlü bir ilerleme dürtüsü genotiplenme ve gen diziliminin maliyetlerinin hızla düşüyor olmasıdır. Çok sayıda denekten yararlanılarak yapılan genom çapında karmaşık özellik analizi daha yeni yeni uygulanabilir hale geliyor ve insanın bilişsel ve davranışsa! özelliklerinin genetik mimarilerine dair bilgimizi önemli ölçüde artıracaktır.27 Bu durumda, göz ardı edilebilir kalıtsallığı olmayan bir özellik (bilişsel kapasite dahil) seçilime açık hale gelebilir.28 Embriyo seçilimi genlerin çevreyle karmaşık etkileşim halinde fenotipler üretebilmelerini sağlayan nedensel yolakların derinlemesine anlaşılmasını gerektirmez: Sadece ilgili özelliklerin genetik bağıntılarına ilişkin (bir sürü) veri gerektirir. Farklı seçilim senaryolarında elde edilebilir olan kazanımların büyüklüğüne dair bazı kaba tahminlerde bulunmak mümkündür.29

TABLO s dar anlamda zeka kalıtsal­

lığının altında yatan ortak eklemeli genetik çeşitlilikleri hakkında tam bilgiye sahip olunduğunda çeşitli seçilim miktarlarından kaynaklanan zeka artışı beklentilerini gösteriyor. (Kısmi bilgi olduğundaysa, seçilimin verimliliği azalacak, ama naif bir şekilde beklediğimiz boyutta olmayacaktır.30) Bekleneceği üzere, daha çok sayıda embriyo arasında seçim yapmak daha büyük kazanımlar getirir, ama ciddi şekilde azalan geri dönüşler vardır: 100 embriyo arasında seçilim, 2 embriyo arasında seçilimle elde edilecek olandan elli kat daha fazla kazanım sağlamaz.31

TABLO 5 Bir grup embriyo arasında seçilimden azami IQ kazanımı32 Seçilim

Kazanılan IQ puanı

2'de 1

4,2

1o'da 1

1 1,5

ıoo'de 1

18,8

ıooo'de ı

24,3

5 kuşak 1o'da 1

< 65 (b/c azalan kazanım)

10 kuşak 1o'da bir

< 130 (b/c azalan kazanım)

Toplam sınırlar (biliş için optimize edilmiş ilave değişkenler)

100+ (

7' )> r

j

� ı:;:;

;;ı::ı --'



ON BiRiNCi BÖLÜM

Çokkutliplu Senaryolar

j

ekkutuplu bir sonucun, tek bir süper zekanın belirleyici bir stratejik üstünlük

Telde edip bunu bir tekel kurmak için kullanacağı bir sonucun ne kadar büyük bir

tehdit oluşturabileceğini özellikle de 8. Bölüm'de gördük. Bu bölümdeyse çokkutuplu bir senaryoda, rekabet halindeki birden çok süper zeki aracının olduğu bir geçiş son­ rası toplumunda neler olacağını inceleyeceğiz. Bu senaryo türlerine olan ilgimizin iki boyutu var. Birincisi, 9. Bölüm'de değinildiği üzere, toplumsal bütünleşmenin kontrol problemine bir çözüm sunduğu düşünülebilir. Bu yaklaşımın bazı sınırlılıkları oldu­ ğunu belirtmiştik ve bu bölümde daha eksiksiz bir tablo sunuluyor. İkincisi, kontrol problemini halletmenin bir yolu olarak çokkutuplu bir koşul yaratma yönünde herhangi bir girişimde bulunulmadığında bile, bu tür bir sonuç her halükarda gerçekleşebilir. O halde bu tür bir sonuç nasıl bir şeye benzer? Ortaya çıkacak olan rekabetçi toplum çekici olacak ya da uzun süre ayakta kalacak diye bir kaide yok. Tekelci senaryolarda, geçiş sonrasında neler olacağı neredeyse tamamen tekelci yapının değerlerine bağlıdır. Dolayısıyla sonuç bu değerlerin ne olduğuna bağlı olarak çok iyi de olabilir çok kötü de. Değerlerin _ne olduğu ise kontrol probleminin nasıl çözüldüğüne ve -çözüldüğü ölçüde- tekeli yaratan projenin hedeflerine bağlıdır. Bu nedenle tekelci senaryoların akıbetiyle ilgilenen birinin gerçekte sadece üç bilgi kaynağı vardır: tekelin eylemlerinden etkilenemeyecek meseleler hakkındaki bilgi (fizik yasaları gibi); yakınsak araçsal değerler hakkında bilgi; tekelin hangi nihai değerlere sahip olacağını tahmin etmeyi ya da kurgulamayı mümkün kılan bilgi. Çokkutuplu senaryolarda, başka birtakım kısıtlamalar da devreye giriyor; bunlar aracıların nasıl etkileşimde bulunduğuyla alakalı kısıtlamalardır. Bu tür etkileşimlerden doğan sosyal dinamikler oyun teorisinden, iktisattan ve evrim teorisinden teknikleri kullanarak incelenebilir. Ayrıca siyaset bilimi ve sosyolojiden öğeler de insan dene­ yiminin daha olumsal özelliklerinin bazılarından damıtılıp soyutlanabildiği oranda konuyla ilintilidir. Bu kısıtlamaların geçiş sonrası dünya hakkında bize kesin bir tablo çizmesini beklemek gerçekçi olmasa da, bazı belirgin olanakları saptamamıza ve bazı temelsiz varsayımlara karşı çıkmamıza yardımcı olabilirler.

1

1 91

1 92 1

SÜPER ZEKA

Düzenleme seviyesinin düşük olduğu, mülkiyet haklarının sıkı sıkıya korunduğu ve pahalı olmayan dijital zihinlerin görece hızlı bir şekilde devreye sokulduğu bir eko­ nomik senaryoyu irdeleyerek başlayacağız.1 Bu tür bir modelin ilk akla getirdiği isim konuya dair çalışmalarıyla öncü rol oynayan Amerikalı iktisatçı Robin Hanson'dır. Bu bölümün ilerleyen sayfalarında evrimle alakalı bazı meseleleri ele alacağız ve ilk başta çokkutuplu olsa da sonrasında bir tekele dönüşecek olan geçiş sonrası dünyanın olasılıklarını inceleyeceğiz.

Atlar ve insanlar Genel makine zekası insan zekasının ikamesi olabilir. Şu anda insanların yaptıkları entelektüel işleri dijital zihinler de yapabiliyor, ama dahası makinelere bir kez iyi ku­ mandalar ya da robot bedenler eklendiğinde insanın fiziki emeğini de ikame edebilirler. Çabucak çoğaltılabiliyor olan makine işçilerin insan işçilere kıyasla fiilen her işte hem daha ucuz hem de daha becerikli olduklarını varsayalım. Ne olurdu o zaman?

Ücretler ve işsizlik Emek gücünün kolaylıkla kopyalanabilir olduğu durumda piyasada ücretler düşer. İnsanların rekabette tutunabildikleri yegane yer, müşterilerin öncelikli olarak insan­ ların yaptığı işleri tercih ettikleri alanlar olabilir. Bugün, elle yapılan ya da yerli halk tarafından üretilen mallar bazen bir fiyat primine sahip oluyor. Geleceğin müşterileri de buna benzer şekilde, insan yapımı malları ve insan sporcuları, insan sanatçıları ve insan önderleri işlevsel açıdan ayırt edilemeyen ya da üstün olan yapay muadillerine tercih edebilirler. Gelgelelim bu tür tercihlerin ne kadar yaygın olacağı belirsizdir. Eğer makine yapımı alternatifler yeterince üstünse, muhtemelen fiyatları daha yüksek olacaktır. Tüketici tercihiyle alakalı olabilecek parametrelerden biri hizmet ya da ürün sağlayan işçinin iç dünyasıdır. Sözgelimi bir konser dinleyicisi kitle, icracının müziği ve mekanı bilinçli şekilde deneyimlediğini bilmekten hoşlanabilir. Olgusal deneyim olmadığında müzisyen çok güçlü bir müzik kutusundan ibaret olarak görülebilir, tek farkı kalabalıkla doğal bir şekilde etkileşimde bulunabilen bir icracının üçboyutlu arzı endam edişi olacaktır. O zaman makineler aynı görevi icra eden bir insanda var ol� a

zihinsel durumları somutlaştıracak şekilde tasarlanabilir. Gelgelelim öznel

deneyimler

usursuz şekilde çoğaltılabildiğinde bile bazı insanlar salt organik olanı

tercih edebilir. Bu tür tercihlerin ideolojik ya da dini kökleri de olabilir. Nasıl ki birçok Müslüma·n haram, birçok Yahudi trefa diye gördüğü yiyeceklerden uzak duruyorsa,

aynı şekilde gelecekte de üretiminde onaylanmamış makine zeka kullanımı olan ürünlerden uzak duracak gruplar olabilir.

�YOLAR 1 Neye bağlıdır bu? Ucuz makine emeği insan emeğini ikame edebildi&-1randa, insan ÇOKKUTUPLU

işleri yok olabilir. Otomasyon ve iş kaybı korkulan elbette yeni değildir. Teknolojik işsizliğe ilişkin kaygılar, en azından Sanayi Devrimi'nden bu yana, dönem dönem nevzuhur etmiştir ve azımsanmayacak sayıda iş, 19. yüzyılın başında mekanize do­ kuma tezgahlarının kullanılmasına karşı halk kahramanı "General Ludd'ın" bayrağı altında toplanan İngiliz dokumacıları ve mensucat zanaatkarlarının başına geldiği

gibi kaybolup gitmiştir. Gelgelelim makineler ve teknoloji insan emeğinin birçok tikel türünü ikame etse de, fiziksel teknoloji bir bütün olarak emeğin tamamlayıcısı olmuştur. Dünyada ortalama insan ücretleri uzun zamandır yükseliştedir ve bunun esas nedeni de bu tür tamamlayıcılıklardır. Fakat emeğin tamamlayıcısı olarak başla­ yan şey ileriki bir aşmada emeğin ikamesi haline gelebilir. Atlara ilk başta at arabaları ve sabanlar tamamlayıcılıkta bulunuyordu ve bu sayede atların verimliliği muazzam artmıştı. Sonradan, atlar otomobillerle ve traktörlerle ikame edildi. Sonradan gelen bu yenilikler at emeğine olan talebi azalttı ve bir popülasyon çöküşüne yol açtı. Benzer bir akıbet insan türünü de bekliyor olabilir mi? At hikayesinin bir benzerine etrafta neden hala daha atların olduğunu sorarak varabiliriz. Nedenlerden biri atların hala birkaç yerde işe yarıyor olmasıdır: Örneğin atlı polisler var. Ama esas neden, tuhaftır, ins�nların atların sunabileceği hizmetleri tercih ediyor olmalarıdır (at binme ve at yarışı dahil). Bu tercihler bazı insanların ge­ lecekte sahip olabileceğini varsaydığımız tercihlerle kıyaslanabilir: İleride bazı mallar ve hizmetler insan ürünü olabilir. Manidar olsa da, bu örnekseme eksiktir, zira atlar için tam bir işlevsel ikame hala yoktur. Eğer samanla çalışan ucuz mekanik araçlar varsa ve bunlar biyolojik atlarla tastamam aynı şekle ve davranışa sahipse, aynı hissi veriyorsa (hatta aynı bilinçli deneyimleri varsa), o zaman biyolojik atlara olan talep muhtemelen daha da azalacaktır. İnsan emeğine olan talepte yeterli bir azalma olduğunda ücretler insanın geçim düzeyinin altına düşecektir. Dolayısıyla insan işçiler için potansiyel tehlike çok ciddi­ dir: Sadece ücret kesintileri, tenzil-i rütbe ya da yeniden eğitilme ihtiyacı değil, aynı zamanda aç kalma ve ölüm. Bir taşıma gücü ya da hareket kaynağı olarak atların miadı dolduğunda, birçoğu köpek maması, kemik tozu, deri ve yapıştırıcı olarak işlenmek üzere mezbahalara yollanmıştı. Bu hayvanların geçimlerini sağlayacakları alternatif bir iş olanağı yoktu. ABD' de 1915'te at sayısı 26 milyon kadardı. 1950'lerin başında 2 milyon at kalmıştı.2

Sermaye ve refah İnsanlar ile atlar arasındaki farklardan biri insanların sermaye sahibi olmasıdır. Sermayenin toplam faktör payı uzun zamandır yaklaşık yüzde 30' da değişmeden kalmıştır (kısa vadeli dalgalanmaları saymıyoruz).3 Bu demektir ki, toplam küresel

1 93

1 94 1 SÜPER ZEKA gelirin yüzde 30'u sermaye sahipleri tarafından rant olarak alınırken, geri kalan yüzde 70 işçilere ücret olarak gidiyor. Eğer yapay zekayı sermaye olarak sınıflandırırsak, o zaman insan emeğini tamamen ikame edebilecek makine zekanın icadıyla birlikte, ücretler bu tür makine ikamelerinin son birim maliyeti seviyesine düşecektir ki, makinelerin çok verimli olduğunu varsayarsak, bu rakam çok düşük, insanın geçim sınırının çok altında olacaktır. Bu durumda, emeğin aldığı gelir payı fiilen sıfıra inecektir. Ama burada sermayenin faktör payının dünyadaki toplam ürünün neredeyse yüzde IOO'ü olduğu iması vardır. Dünya GSYH'sı bir zeka patlamasının ardından tavan yapaca­ ğından (hem emeği ikame eden yeni makinelerin sayısı muazzam miktarda olacağı için hem de süper zekanın elde ettiği teknolojik ilerlemeler ve akabinde uzaya yerleşme yoluyla muazzam miktarda yeni toprak edinilmesinden ötürü), demek ki sermayenin toplam geliri de muazzam artacaktır. Eğer bu sermayenin sahibi yine insanlar olursa, insan nüfusunun aldığı toplam gelir çarpıcı derecede artacaktır, üstelik bu senaryoda insanların artık hiçbir ücret geliri olmayacaktır. Böylece bir bütün olarak insan türü akla hayale gelmeyecek kadar zengin olabilir. Bu gelir nasıl bölüşülecektir? İlk hesaplamaya göre sermaye geliri sahip olunan sermaye miktarıyla orantılı olacaktır. Astronomik büyüme etkisi dikkate alındığında, geçiş öncesindeki çok küçük bir servet· bile geçiş sonrasında muazzam bir servete dönüşe­ cektir. Gelgelelim günümüz dünyasında birçok insanın serveti sıfırdır. Buna sadece yoksulluk içinde yaşayan bireyler değil, aynı zamanda iyi bir geliri olan ya da yüksek insan sermayesi olan ama olumsuz net değeri olan bazı insanlar da dahildir. Örneğin müreffeh Danimarka' da ve İsveç'te nüfusun yüzde 30'unun negatif serveti vardır; bunların çoğunluğu çok az somut aktif varlığı olan ve kredi kartı borcu ya da okul

taksiti bulunan genç orta sınıf insanlardır.4 Tasarruflar son derece yüksek faiz getirse

bile, büyümenin başlaması için elde avuçta bir başlangıç sermayesinin olması gerekir.5 Ne var ki geçiş döneminin başında hiç kişisel serveti olmayan bireyler bile fevka­ lade zengin hale gelebilirler. Sözgelimi bir emeklilik programına (özel ya da devlet) katılanlar, ödemelerin en azından kısmen karşılanması durumunda iyi bir konumda olacaklardır.6 Yoksullar da öz varlıklarının roket hızıyla yükseldiğini görenlerin hayır­ severliği sayesinde zengin hale gelebilirler: Talih kuşunun astronomik büyüklüğünden ötürü çok küçük bir hayrına bağış bile mutlak anlamda çok büyük bir rakam olacaktır. Zenginliklerin çalışma yoluyla elde edilebilmesi, makinelerin her alanda insanlardan işlevsel olarak üstün olduğu (keza geçim düzeyinde insan emeğinden bile daha ucuz olduğu) geçiş sonrası aşamada bile mümkündür. Daha önce belirtildiği üzere, insan emeğinin estetik, ideolojik, etik, dini ya da diğer pragmatik olmayan nedenlerden ötürü tercih edildiği küçük alanlar varsa bu olabilir. İnsan sermaye sahiplerinin servetinin

� r

ciddi şekil

rttığı bir senaryoda, bu tür bir emeğe duyulan talep de buna denk dü­

şen şekild artabilir. Yeni trilyonerler ya da katrilyonerler mallarının ve hizmetlerinin

ÇOKKUTUPLU SENARYOLAR 1 1 95 -�

bazılarının organik "dürüst ticaret" işgücü tarafından sağlanması karşılığında ciddi bir meblağ ödemeyi kabul edebilirler. Bir kez daha, atların tarihi bir koşutluk sunu­ yor. ABD' deki at sayısı 1950'lerin başında 2 milyona düştükten sonra ciddi bir artış yaşandı: Yakın döneme ait bir sayımda neredeyse 10 milyon at olduğu hesaplanmıştır.7 Yükseliş tarımda ya da ulaşımda atlara duyulan yeni işlevsel ihtiyaçlardan değildir; daha ziyade, ekonomik büyüme sayesinde daha fazla Amerikalı bir hobi olarak at binmeye başlamıştır. İnsanlar ile atlar arasında sermaye sahipliği haricinde, konuyla ilintili bir diğer farklılık da insanların siyasal hareketlilik sergileyebiliyor olmalarıdır. İnsanların yönettiği bir hükümet, devletin vergilendirme yetkisinden yararlanarak özel karları yeniden paylaştırabilir ya da değerli kamu varlıklarını (kamu arazileri gibi) satarak gelir elde edebilir ve bu gelirle vatandaşlarını emekliliğe ayırabilir. Bir kez daha, geçiş sırasında ve hemen sonrasında muazzam bir ekonomik büyüme olacağından, etrafta müthiş bir zenginlik olacak ve bu sayede tüm işsiz yurttaşların karnını doyurmak gö­ rece kolay olacaktır. Sadece tek bir ülkenin tüm dünyadaki insanlara sağlam bir ücret ödeyebilmesi, bugün birçok ülkenin dış yardımlara ayırdığından daha fazla masrafa girmeden mümkün olacaktır.8

Tarihsel perspektiften Malthus ilkesi Buraya kadar değişmez bir insan nüfusu varsaydık. Kısa zaman aralıkları için makul bir varsayım olabilir bu, zira biyoloji insanın üreme hızını sınırlar. Ama uzun zaman aralıklarında varsayım her zaman makul değildir. İnsan nüfusu son 9 bin yılda bin kat artmıştır.9 Tarihin ve tarihöncesinin çoğunda insan nüfusu dünya ekonomişinin sınırlarına çarpmamış olsaydı, artış çok daha hızlı olurdu; bahsedilen dönemlerde, çoğu insanın hayatta kalıp ortalama iki çocuk büyüt­ m'eslne ancak yeten bir geçim düzeyinde gelire sahip olduğu Malthusçu denebilecek bir koşui'hüküm sürdü.10 Geçici ve yerel ferahlama dönemleri vardı: Salgın hastalıklar, iklim dalgalanmaları ya da savaşlar ara ara nüfusu kırdı ve topraklar boşalınca hayatta kalanlar besin alımlarını ilerletebildiler ve daha çok çocuk yetiştirdiler, ta ki saflar sıklaşıp Malthus ilkesi yeniden yerleşene kadar. Ayrıca toplumsal eşitsizlik sayesinde, ince bir elit katman istikrarlı bir şekilde geçim sınırının üstünde yaşayabildi (geçindirilebilecek nüfusun toplam büyüklüğünü biraz azaltma pahasına). Üzücü ve uyumsuz bir düşünce: Bu gezegendeki varlığımızın önemli bir kısmında normal durum olan bu Malthusçu koşulda en büyük insancılların kuraklıklar, salgınlar, katliamlar ve eşitsizlik (yani insan refahının en büyük düşmanları) olduğu söylenebilir: Sadece bunlar ortalama refah düzeyinin ara ara tam geçim sınırının biraz üstüne fırlamasına imkan sağlamıştır. Yerel dalgalanmalarla birleştiğinde, tarihin makro örüntüsü ilk başta yavaş olup, akabinde teknolojik yeniliklerin itkisiyle hızlanan bir ekonomik büyüme göstermektedir.

6 1

SÜPER ZEKA

Büyüyen dünya ekonomisi küresel nüfusta orantılı bir artış sağlamıştır. (Daha kesin ifade edersek, bizatihi daha büyük bir nüfus büyüme hızını güçlü şekilde ivmelendir­ miş gözükmektedir, belki de esasen insanlığın kolektif zekasını artırmak suretiyle.11) Gelgelelim ancak Sanayi Devrimi'nden itibaren ekonomik büyüme nüfus artışının ayak uyduramadığı kadar hızlı hale gelmiştir. Böylece ortalama gelir ilkin Batı Avrupa' daki ilk sanayileşen ülkelerde, ardından dünyanın çoğunda artmaya başladı. Bugün en yoksul ülkelerde bile ortalama gelir, bu ülkelerdeki nüfus artışının da gösterdiği gibi, asgari geçim sınırının çok üstündedir. Bugün en hızlı nüfus artışı en yoksul ülkelerde görülmektedir, zira bu ülkeler, daha gelişkin toplumlarda çoktan yerleşmiş olan düşük doğurganlık rejimine "demografik geçiş"i henüz tamamlamamıştır. Nüfus uzmanları bu yüzyılın ortasında dünya nüfusu­ nun yaklaşık 9 milyara ulaşacağını ve ardından, yoksul ülkelerin bu düşük doğurganlık rejiminde gelişmiş ülkelerin yanında yer almaya başlamasıyla nüfusun durağan bir noktaya geleceğini ya da azalacağını tahmin ediyorlar.12 Bugün birçok zengin ülkede doğurganlık oranları yenilenme düzeyinin altındadır, bazı ülkelerdeyse çok altındadır.13 Fakat daha uzun vadeli düşünür ve teknolojinin değişmediğini, refahın sürdüğünü varsayarsak, bizim küçük gezegenimizin destekleyebileceği sınırlara çarpacak olan bir dünya nüfusunun tarihsel ve ekolojik açıdan normal koşuluna geri döneceğimizi beklemek yanlış olmaz. Eğer bu söylenenler şu an küresel ölçekte gözlemlediğimiz zenginlik ile doğurganlık arasındaki olumsuz ilişki ışığında sezgilerinize aykırı görü­ nüyorsa, bu modern çağın tarihin sadece kısa bir dilimi olduğunu ve aslında gayet de bir sapma teşkil ettiğini hatırlamamız gerekiyor. İnsan davranışı günümüz koşullarına hala uyum sağlayamamıştır. Kapsayıcı uygunluğumuzu artırmanın bariz yollarından istifade edemediğimiz gibi (sperm ya da yumurta donörü olmak gibi), doğum kont­ rolünden yararlanarak doğurganlığımızı bilfiil baltalıyoruz. Evrimsel uyarlanmışlık çevresinde, sağlıklı bir cinsel dürtü bireyin üreme potansiyelini azamiye çıkaracak şekillerde hareket etmesi için yeterli olabilirdi; oysa modern çevrede mümkün olan en fazla sayıda çocuğun biyolojik ebeveyni olmak için daha doğrudan bir arzunun muazzam bir seçilimsel üstünlüğü olacaktır. Bugün bu tür bir arzu seçilime konu oluyor, tıpkı üreme eğilimimizi artıran diğer özellikler gibi. Gelgelelim kültürel uyum sağlama biyolojik evrimden rol çalabilir. Bazı topluluklar (Hutterciler ya da Quiverfull evanjelik hareketinin takipçileri gibi) büyük aileleri teşvik eden doğurgan kültürlere



ptir ve dolayısıyla da hızla büyümektedirler.

Nüfus artışı ve çevre Bir sihir yapıldığını ve mevcut toplumsal-ekonomik koşulların mevcut şekliyle don­ duğunu varsayarsak, geleceğe yüksek doğurganlık düzeylerini sürdüren kültürel ya da etnik gruplar damga vuracaktır. Eğer çoğu insan günümüz çevresinde uygunluğu

ÇOKKUTUPLU SENARYOLAR 1 197 asgariye çıkarıcı tercihlere sahip olsaydı nüfus her bir kuşakta rahatlıkla iki katına çıkardı. Nüfus kontrol politikaları olmazsa (güçlü tercihlerin evrilip bu politikaları atlatmasına karşı durmak için hep daha sıkı ve etkili olması gerekecektir), dünya nüfusu bir kısıtlama (toprak kıtlığı ya da önemli yenilikler için kolay fırsatların tüketilmesi gibi) ekonominin ayak uydurmasını imkansız hale getirene kadar üssel büyüme kaydetmeye devam edecektir; bu noktada ortalama gelir azalmaya başlayacak ve sonunda müthiş yoksulluk yüzünden birçok insan ikiden fazla çocuk yetiştiremez hale gelecektir. Böylece Malthus ilkesi ürkütücü bir kölesahibi gibi yine meşum yüzünü gösterecek, bereketli hayal dünyasına kaçışımızı sona erdirecek ve bizi gerisin geriye yeniden prangaya vurup şu bezdirici geçim kavgasını geri getirecektir. Bu uzun vadeli bakış açısı zeka patlamasıyla daha yakın bir gelecekte gerçekleşebilir. Yazılım kopyalanabilir olduğundan, emülasyonlardan ya da yapay zekalardan oluşan bir nüfus hızla -onyıllar ya da yüzyıllar içinde değil dakikalar içinde- iki katına çıkabilir ve mevcut tüm donanımı çok geçmeden tüketebilir. Özel mülkiyet evrensel bir Malthusçu koşulun ortaya çıkmasına karşı kısmi koruma sağlayabilir. Klanların (ya da kapalı toplulukların veya devletlerin) değişen miktarlarda mülkiyetle başlayıp üreme ve yatırım konusunda bağımsız şekilde farklı politikalar benimsediklerini düşünün. Bazı klanlar geleceği yabana atarlar ve ellerinde ne var ne yoksa harcarlar, sonra da yoksullaşmış üyeleri küresel proletarya saflarına katılırlar (veya emekleriyle geçinemezlerse, ölürler). Diğer klanlar kaynaklarından bazılarını yatırımda kullanır, ama sınırsız bir üreme politikası benimserler: Bu tür klanların nüfusları, üyelerinin neredeyse üremeleriyle aynı hızda ölecek kadar yoksullaştıkları içsel bir Malthusçu koşula ulaşana kadar nüfusları artar ve bu noktada klanın nüfus artışı kaynak artışına denk düşecek şekilde yavaşlar. Başka klanlarsa doğurganlıklarını sermayelerinin büyüme hızının altıyla sınırlayabilirler; bu tür klanlar sayılarını yavaş yavaş artırırken, üyeleri de kişi başına zenginleşir. Eğer zenginlik zengin klanlardan hızla çoğalan ya da hızla azalan klanların üyele­ rine dağıtılırsa (çocukları, kopyaları ya da dölleri, kendi hataları olmamasına karşın, dünyaya hayatta kalıp ilerlemek için yetersiz sermayeyle yollanmıştır), o zaman evrensel bir Malthusçu koşula daha fazla yaklaşılacaktır. Sınırlayıcı örnekte tüm klanların tüm üyeleri geçim düzeyinde gelir alacak ve herkes yoksul olacaktır. Eğer mülkiyet yeniden paylaştırılmazsa, açıkgöz klanlar belli bir miktar sermayeye tutunabilirler ve zenginliklerinin mutlak anlamda büyümesi mümkündür. Gelgelelim insanların sermayelerinden makine zekalar kadar yüksek oranlarda gelir elde edip ede­ meyecekleri net değildir, çünkü emek ile sermaye arasında her ikisine de (örneğin hem yetenekli hem varlıklı olan bir müteşebbis ya da yatırımcı) arzda bulunabilen tek bir aracının, sermayesinden finansal kaynaklara sahip ama bilişsel kaynaklardan mahrum olan aracıların erişebildiği piyasa hızını aşan bir getiri oranı elde edebildiği düzeyde

198 1

SÜPER ZEKA

sinerjiler olabilir. İnsanlar makine zekalar kadar yetenekli olmadıklarından, serma­ yelerini daha yavaş anırabilirler - elbette kontrol problemi tamamen çözülmedikçe, zira bu durumda insanların gelir elde etme hızı makinelerinkine denk hale gelecektir, çünkü bir insan asil, bir makine vekili tasarruflarını yönetmekle görevlendirebilir ve bunu masrafsız şekilde ve çıkar çatışması olmadan yapabilir; ama aksi durumda, bu senaryoda, ekonominin makinelerin elinde olan kısmı asimptotik şekilde yüzde yüze yaklaşacaktır. Ekonominin makinelerin elinde olan kısmının asimptotik şekilde yüzde yüze yaklaştığı bir senaryoda, insanın payına düşen kısım azalacak diye bir kaide yok. Eğer ekonomi yeterli bir süratte büyürse, o zaman görece azalan bir kısmı bile yine de mutlak hızda artıyor olabilir. Bunu itısanlık için mütevazı düzeyde iyi bir haber olarak görebilirsiniz: Mülkiyet haklarının korunduğu çokkutuplu bir senaryoda (kontrol problemini hiçbir şekilde çözemezsek bile) insanların sahip olduğu toplam servet miktarı artabilir. Elbette bu durum ne insan nüfusundaki artışın kişi başına geliri asgari geçim düzeyine indirmesi problemini ne de geleceğe önem vermedikleri için kendilerini mahveden insanlar problemini çözer. Uzun vadede ekonomiye giderek en yüksek tasarruf oranına sahip olan klanlar (şeh­ rin yarısına sahip olan ve bir köprü altında yaşayan para canlısı pintiler) hükmeder hale gelecektir. Ancak yatırım için daha fazla fırsatın sunulduğu zaman geldiğinde azami derecede zengin pintiler tasarruflarını aşağı çekmeye başlayacaklardır.14 Gelgelelim eğer mülkiyet hakları kusursuz şekilde korunmuyorsa (örneğin daha verimli makineler allem edip kallem edip zenginliği insanlardan kendilerine aktarmayı başarırlarsa), o zaman insan kapitalistler sermayelerini çok daha önce harcamak zorunda kalabilirler ki, bu tür aktarımlar yüzünden (ya da bu tür aktarımlara karşı servetlerini korumak için yaptıkları masraflar sürekli artacağı için) sermayeleri tükenip gitmesin. Eğer bu gelişmeler biyolojik zaman ölçeğinde değil de dijital zaman ölçeğinde gerçekleşirse, o zaman Buzul Çağı insanları göz açıp kapayıncaya kadar mülksüzleştirildiklerini görebilirler.15

Bir algoritmik ekonomide hayat Geçiş sonrası Malthusçu durumda biyolojik insanlar için hayatın insanın tarihsel durumlarından herhangi birine (avcı-toplayıcı, çiftçi ya da büro işçisi) benzemesi ge­ rekmiyor. Bu senaryoda insanların çoğunluğu tasarruflarıyla kıt kanaat geçinen aylak rantiyeciler olabilirler.16 Çok yoksuldurlar, ama küçük gelirlerini tasarruflarından ya da devlet sübvansiyonlarından elde ederler. Teknolojinin son derece ileri olduğu bir dünyada yaşarlar, sadece süper zeki makinelerin değil, yaşlandırmayı önleyici tıbbın, sanal gerçekliğin ve çeşitli geliştirme teknolojilerinin ve haz ilaçlarının olduğu bir dünyadır bu; ama bunlara genel itibariyle paraları yetmez. Belki de modern tıptan

ÇOKKUTUPLU SENARYOLAR 1 yararlanmak yerine büyümelerini durduracak ve metabolizmalarını yavaşlatacak ilaçlar alırlar ki, geçim masrafları azalsın (kabına sığamayan insanlar tedricen azalan asgari gelirle hayatta kalmayı başaramazlar). Sayımız arttıkça ve ortalama gelirimiz daha da azaldıkça, bir emekli maaşı almak için yeten asgari yapı neyse o derekeye düşebiliriz: Belki de makinelerden oksijen ve besin alan asgari derecede bilinçli kavanozdaki beyinler olarak yavaş yavaş yeterli parayı biriktirip bir robot teknisyene klonumuzu yaptırarak ürememizi hallederiz.17 Daha fazla tutwnluluk ise yükleme yoluyla elde edilebilir, zira ileri süper zekanın tasarladığı fıziksel açıdan optimwn hale getirilmiş bir hesaplama substratı, bir biyolojik beyinden daha verimli olacaktır. Gelgelelim emülasyonlar emekli maaşı almaya ya da vergiden muaf tasarruf hesabı açmaya uygun olmayan gayri insan ya da gayri yurttaş olarak görülürlerse, dijital alana göçün önü kesilebilir. Bu durumda, biyolojik insanlar için bir adacık açık kalabilir, ama muhtemelen, çok daha büyük bir nüfus oluşturan emülasyonlarla ya da yapay zekalarla yan yana. Buraya kadar sadece insanların akıbetine odaklandık ve tasarruflarla, sübvansiyon­ larla ya da insan çalıştırmayı tercih eden diğer insanlardan elde ettikleri ücret geliriyle kendini geçindirmelerinin mümkün olabileceğini söyledik. Şimdi de dikkatimizi bu­ raya kadar "sermaye" diye sınıflandırılan varlıklardan bazılarına çevirelim: İnsanların sahibi olabilecekleri, yerine getirdikleri işlevsel görevler hatırına üretilip kullanılan ve çok çeşitli işlerde insan emeğinin yerini alabilecek olan makineler. Yeni ekonominin bu yük beygirlerinin hali pürmelali ne olacak? Eğer bu makineler salt otomatlarsa, bir buhar makinesi ya da saatteki mekanizma gibi basit araç gereçlerse, o zaman daha fazla yoruma gerek olmayacaktır: Bir geçiş sonrası ekonomisinde bu tür bir sermayeye fazlasıyla ihtiyaç olacaktır, ama sezgili· ol­ mayan bir alet edevat parçası için işlerin ne alemde olduğunu kimse umursamayacaktır. Gelgelelim eğer makinelerin bilinçli zihinleri varsa -eğer işleyişleri olgusal farkındalıkla bağlantılı olacak bir tarzda inşa edildilerse (veya başka bir nedenle onlara ahlaki statü hamledildiyse)- o zaman genel sonucu bu makine zihinleri nasıl etkileyeceği üzerinden değerlendirmek önemli hale gelir. Çalışan makine zihinlerin refahı, sonucun en önemli veçhesi olarak bile gözükebilir, zira sayısal üstünlük onlarda olabilir.

Gönüllü kölelik, rastgele ölüm İlk göze çarpan soru şudur: Bu çalışan makine zihinler sermaye (köle) olarak mı tutulacaklar yoksa özgür ücretli işçi olarak mı kiralanacaklar? Ne var ki yakından incelendiğinde, bu meselenin çok da önemli olmadığı söylenebilir. Bunun iki nedeni var: Birincisi, eğer bir Malthus devletinde özgür bir işçiye asgari geçim düzeyinde ücret ödenirse, yiyecek ve diğer zorunlu şeylerin parasını ödedikten sonra elde avuçta bir şey kalmayacaktır. Yok eğer işçi bir köleyse, sahibi onun bakımı için ödeme yapacak ve yine

1 99

200 1

SÜPER ZEKA

geriye bir gelir kalmayacaktır. Her iki durumda da, işçinin sadece zorunlu ihtiyaçları karşılanacaktır, o kadar. İkincisi, özgür emekçinin bir şekilde geçim düzeyinin üstünde gelir elde ettiğini varsayalım (düzenlemenin bir kıyağıyla belki de). Artıyı nasıl harca­ yacak? Yatırımcılar "gönüllü köle" olacak, yani asgari geçim düzeyinde ücretlere gönül rızasıyla çalışacak işçiler yaratmayı daha karlı göreceklerdir. Bu durumda, itaatkar olan işçileri kopyalayarak bu tür işçiler yaratabilirler. Uygun seçilimle (ve belki de kodda belli bir değişiklikle) yatırımcılar sadece çalışmaya gönüllü olmayı tercih etmeyen aynı zamanda bir şekilde elde edebilecekleri artı geliri sahiplerine geri bağışlamayı da seçecek olan işçiler yaratmayı başarabilirler. O zaman, işçi isterse tüm yasal hakları olan özgür bir birey olsun, parayı işçiye vermek aslında parayı sahibin ya da işverenin bir cebinden diğerine aktarmak olacaktır. Belki içinizden bazıları kendisine verilen her işi gönüllü yapacak ya da ücretini sahibine bağışlayacak bir makine tasarlamanın zor olacağı itirazında bulunacaktır. Özellikle de emülasyonların daha tipik anlamda insani arzuları olacağı düşünülebilir. Ama özgün kontrol problemi zor olsa bile, burada geçişten sonraki bir durumu ele alıyoruz ve bu dönemde güdülenme seçilimi yöntemleri muhtemelen kusursuzlaştı­ rılmış olacaktır. Emülasyonlar söz konusu olduğunda, sadece önceden var olan insan karakterleri havuzundan seçim yaparak epey ilerlenebilir; zaten başka birkaç güdülenme seçilimi yöntemi de tarif etmiştik. Kontrol problemi bazı açılardan şu mevcut varsayımla da basitleştirilebilir: Yeni makine zeka yasalara uyan diğer süper zeki aracıların zaten var olduğu istikrarlı bir toplumsal-ekonomik matrise girecektir. O halde, şimdi de ister köle ister özgür olsun işçi sınıfı makinelerin ahvalini ele

alalım. Öncelikle, zihinde canlandırılması en kolay örnek olan emülasyonlara odak­ lanacağız. Dünyaya yeni bir biyolojik insan işçi getirmek ne kadar deneyim ve uzmanlık gerektiğine bağlı olarak on be� ila otuz yıl arasında bir süre alır. Bu süre zarfında yeni insanın beslenmesi, konut, yiyecek-içecek ve eğitim ihtiyaçlarının karşılanması gerekir, hepsi de çok büyük masraflardır. Halbuki bir dijital işçinin yeni bir kopyasını yapmak yeni bir programı işler belleğe yüklemek kadar kolaydır. Böylece yaşam daha ucuz hale gelir. Bir işletme yeni kopyalar üreterek işgücünü sürekli taleplere uygun hale gelecek şekilde uyarlayabilir; ihtiyaç olmayan kopyalarıysa çöpe atabilir ve bilgisayar kaynaklarında yer açar. Bu durum dijital işçiler arasında ölüm oranının son derece yüksek olmasına yol açabilir. Birçoğu sadece tek bir öznel gün yaşayabilir. Emülasyon sahiplerinin ya da işverenlerin işçilerini sık sık "öldürmek" ya da "sonlandırmak" isteyebilmelerinin tek nedeni talep dalgalanmaları değildir.18 Eğer bir emülasyon zihin, tıpkı bir biyolojik zihin gibi, işlev göstermek için dinlenme ve uyuma nemlerine ihtiyaç duyarsa, bir günün sonunda yorgun emülasyonu silip ne depodaki taze ve dinlenmiş emülasyonu sürmek daha ucuz olabilir. Bu usul ·

ÇOKKUTUPLU SENARYOLAR 1 201 o gün öğrenilmiş olan her şeyde geriye dönük amneziye yol açacağından, uzun bi­ lişsel bağlar gerektiren işlerde çalışan emülasyonların bu şekilde sık sık silinmesi söz konusu olmayacaktır. Örneğin eğer her sabah masanın başına geçtiğinde önceki gün ne yaptığınızı hatırlayamıyorsanız kitap yazmak zor olacaktır. Ama diğer işler sık sık yenileriyle değiştirilen aracılar tarafından layıkıyla yerine getirilebilir: Bir dükkandaki tezgahtarın ya da bir müşteri hizmetleri çalışanının, gerekli eğitimi aldığında yeni bilgiyi sadece yirmi dakikalığına hatırlaması gerekebilir. Yenileriyle değiştirilen emülasyonlar bellek ve yetenek oluşumunu engelleyeceğin­ den, bazı emülasyonlar uzun bilişsel zincirleri tam anlamıyla gerektirmeyen işlerde bile dinlenme ve uyuma için de dahil olmak üzere sürekli çalışacakları özel bir eği­ tim programına sokulabilirler. Örneğin bir müşteri hizmetleri çalışanı koçların ve performans değerlendirmecilerinin yardımıyla optimum öğrenme çevrelerinde uzun yıllar çalıştırılabilir. Ardından, bu öğrencilerin en iyileri damızlık olarak kullanıla­ cak, milyonlarca yeni kopyanın her gün çıkarılacağı bir kalıp işlevi göreceklerdir. Bu tür kalıp işçilerin performansını artırmak için büyük çaba harcanacaktır, çünkü üretkenlikteki en ufak bir artış bile milyonlarca kopyaya uygulandığında büyük bir ekonomik değer taşıyacaktır. Belli işler için kalıp işçileri eğitme çabalarına paralel olarak, temeldeki emülasyon teknolojisini geliştirmek için de yoğun çaba harcanması gerekecektir. Buradaki iler­ lemeler bireysel kalıp işçilerdeki ilerlemelerden bile daha değerli olacaktır, zira genel teknolojideki iyileşmeler sadece belli bir meslekte çalışanlara değil, tüm emülasyon işçilere (ve potansiyel açıdan, işçi olmayan emülasyonlara da) uygulanabilir. Mevcut emülasyonların daha verimli uygulamalarına ve nöromorfık ve tamamen sentetik yapay zeka mimarilerinin geliştirilmesine izin veren bilgisayar kısayollarını bulmak için muazzam kaynaklar harcanacaktır. Bu araştırmanın büyük kısmı muhtemelen çok hızlı donanımda çalıştırılan emülasyonlar tarafından yapılacaktır. Bilgisayar gücünün fiyatına bağlı olarak, en iyi insan zihinlerinin (ya da onların geliştirilmiş versiyonlarının) milyonlarca, milyarlarca, hatta trilyonlarca emülasyonu makine zeka cephesini ilerletmek için gece gündüz demeden çalışabilir ve bunlardan bazıları biyolojik beyinlerden çok daha hızlı büyüklüklerde işlev gösterebilir.19 İnsan türü emülasyonlar çağının kısa süreceğini -yıldız zamanında çok kısa bir reklam arası olacağını- ve çok geçmeden yerini son derece üstün yapay zeka çağına bırakacağını düşünmek için sağlam bir nedendir bu. Emülasyon işçi çalıştıranların sürüdeki çürük elmaları neden dönem dönem ayık­ layabileceklerine dair birkaç nedenden yukarıda bahsettik: Farklı türde işçi talebin­ deki dalgalanmalar, dinlenme ve uyku zamanı emülasyonun olmamasının sağladığı tasarrqflar ve yeni, gelişkin kalıpların kullanıma sokulması. Güvenlik kaygıları da bir diğer neden olabilir. İşçilerin yıkıcı planlar ve komplolar hazırlamalarını engellemek

202 1

SÜPERZEKA

için, bazı hassas mevkilerdeki emülasyonlar sadece sınırlı dönemler için çalıştırılıp öncesinde depolanmış hazır-duruma sık sık resetlenebilirler.20

Emülasyonların resetleneceği bu hazır durumlar dikkatlice hazırlanıp gözden geçirilecektir. Tipik bir kısa ömürlü emülasyon; sadakat ve üretkenklik için optimum olan dinlenmiş bir zihinsel durumda uyanabilir. Yıllar süren (öznel) yoğun eğitim ve seçilimin ardından sınıfının en iyisi olarak mezun olduğunu, ardından canlandırıcı bir tatil yaptığını, iyi bir uyku çektiğini, ardından galeyana getiren bir konuşma ve gaza getirici bir müzik dinlediğini hatırlar ve nihayet şimdi de, işe koyulmak ve işve­ reni için elinden geleni yapmak için yanıp tutuşuyordur. İşgününün sonunda öleceği düşüncesi onu o kadar da rahatsız etmiyordur. Ölüm nevrozları ya da diğer takıntıları olan emülasyonlar daha verimsiz olurlar ve bu durumda seçilmezlerdi.21

Azami derecede verimli bir çalışma eğlenceli olur muydu? Bunun gibi varsayımsal bir koşulun istenirliğini değerlendirmede önemli değişkenlerden biri ortalama emülasyonun haz durumudur.22 Tipik bir emülasyon işçi dert nedir bilir mi, yoksa önüne konan işte sıkı çalışma deneyiminden zevk mi alacaktır�



Kendi duygularımızı hayali emülasyon işçilere taşımak doğru olmaz. Mesele

siz

sürekli çalışsanız ve sevdiklerinizle geçirecek zaman bulamasanız ne hissedeceğiniz değildir; çoğunuz bunun korkunç bir

Bugünkü insanın çalışma saatlerinde

er olacağını düşünür, ama o ayrı.

·

ortalama haz deneyimini düşünmek görece

daha ilintilidir. Dünya çapında yürüt· len çalışmalarda, insanlara ne kadar mutlu oldukları sorulduğunda çoğu kendisinin "gayet mutlu" ya da "çok mutlu" olduğunu söylüyor (1 ila 4 ölçeğinde ortalama 3,1' dir).23 Ortalama duygu durumuna ilişkin araştırmalardaysa, insanlara son dönemde çeşitli olumlu ya da olumsuz duygusal durumları ne kadar sık yaşadıkları sorulduğunda da benzer bir sonuç elde ediliyor:

-1 ila 1 ölçeğinde net duygu oranı yaklaşık 0 ,52'dir. Bir ülkenin kişi başına gelirinin ortalama öznel esenliğe olumlu etkisi mütevazı düzeydedir.24 Gelgelelim bu bulgulardan

hareketle geleceğin emülasyon işçilerinin haz durumuna ilişkin çıkarımda bulunmak tehlikelidir. Bunun nedenlerinden biri, emülasyonların koşulunun çok farklı olacak olmasıdır: Bir yandan, çok daha sıkı çalışıyor olabilirler; diğer yandan, hastalık, ağrı sızı, açlık, zehirli kokular gibi şeylerden azade olabilirler. Fakat bu tespitler yine de hedefı büyük oranda ıskalar. Burada çok daha önemli olan husus, haz tonunu ilaçların ya da beyin cerrahisinin dijital muadili yoluyla ayarlamanın kolay olacak olmasıdır. Yani geleceğin emülasyonlarının haz durumunu bizim ve bizim gibi diğer insanların bu koşullarda nasıl hissedeceklerini tahayyül ederek çıkarsamaya çalışmak hata olur. Haz durumu bir tercih meselesidir. Şu an ele aldığımız modelde, tercihi yapanlar, emü­ lasyon işçilere yatırımlarından azami kazanç elde etmeye çalışan sermaye sahipleridir.

ÇOKKUTUPLU SENARYOLAR

1 203

Dolayısıyla emülasyonların ne kadar mutlu hissedecekleri (istihdam edilecekleri çeşitli işlerde) hangi haz durumlarının en üretken olacağına gelip dayanmaktadır. Burada bir kez daha insanların mutluluğuna dair gözlemlerden çıkarımda bulunmaya çalışabiliriz. Eğer çoğu yerde, zamanda ve meslekte durum buysa, insanlar genellikle en azından mütevazı derecede mutluysa, bu durum şu an ele aldığımız gibi bir geçiş sonrası senaryosunda benzer bir durum olabileceği varsayımını doğuracaktır. Daha net konuşmak gerekirse, bu örnekte savunulan şey insan zihinlerinin mutlu olmaya meyilli olduğu ve bu yeni koşullarda da muhtemelen kendisini tatmin edeceği değil; daha ziyade insan için belli bir ortalama mutluluk düzeyinin geçmişte uyarlanabilir olduğu kanıtlandığına .göre, belki gelecekte de insan türü zihinler için de benzer bir mutluluk düzeyi böyle olacaktır. Ama bu formül çıkarımın zayıflığını da eleverir, yani Afrika savanalarında dolanan avcı-toplayıcı insansılar için uyarlanabilir olan zihinsel temayüller geçiş sonrası sanal gerçekliklerde yaşayan modifıye emülasyonlar için de uyarlanabilir olacak diye bir kaide yoktur. Geleceğin emülasyon işçilerinin insanlık tarihindeki tipik işçiler kadar ya da daha mutlu olacaklarını kesinlikle umut edebiliriz; ama (şu an ele aldığımız çokkutuplu bırakınız yapsınlar senaryosunda) böyle olacağını varsaymak için henüz ikna edici bir neden yok.

r

Mutluluğun insanlar arasında yaygın olmasının nedeni {artık hangi sınırlı ölçüde yaygınsa), neşeli ruh halinin evrimsel uyarlanmışlık çevresinde bir işaretleşme işlevi görmesi olabilir mi acaba? Toplumsal grubun diğer üyelerine çok iyi durumda olduğu izlenimini vermek {sağlığım sıhhatim yerinde, akranlarımla halim keyfim iyi ve iyi bir istikbalim olacağına eminim) bireyin popülerliğini artırmış olabilir. Dolayısıyla neşelilik konusundaki eğilim seçilimin sonucu olmuş olabilir ve bunun sonucunda insan nörokimyası şu anda basit maddiyatçı kıstaslara göre azami derecede verimli olabileceklere kıyasla olumlu duyguya yatkındır. Eğer durum böyleyse, o zaman ya­ şama sevincinin geleceği, geçiş sonrası dünyada neşenin toplumsal işaretleşme işlevini korumasına bağlı olabilir; bu konuya birazdan geri döneceğiz. Peki ya memnun canlar somurtkanlardan daha çok enerji yayarlarsa? Belki de neşeliler yaratıcı sıçramalara ve hayaller kurmaya, yani geleceğin işverenlerinin çoğu işçisinde değersiz göreceği davranışlara daha yatkındır. Belki de işi hatasız yapmayı takıntı haline getiren asık suratlı ya da endişeli tavır çoğu işte üretkenliği azamiye çıkaran bir tutum olacaktır. Ben böyle olduğunu iddia etmiyorum, sadece böyle olup olmayacağını bilmediğimizi söylüyorum. Yine de gelecekteki bir Malthusçu koşula ilişkin böyle karamsar bir hipotezin doğru olduğu anlaşılırsa, işlerin ne kadar kötü olabileceğini düşünmek zorundayız: Sadece daha iyi bir şey yaratmayı başaramama­ mızın fırsat maliyetinden ötürü değil {bu muazzam olacaktır), aynı zamanda durum zaten başlı başına kötü olacağı, hatta belki de ilk Malthusçu durumdan bile çok daha kötü olacağı için de.

204 1 SÜPER ZEKA Nadiren tüm çabamızı ortaya koyarız; koyduğumuzdaysa, bu bazen acı verir. Koşu bandının dik yokuş modunda koştuğunuzu tahayyül edin: Kalbiniz güm güm atar, kaslarınızın acıdığını hissedersiniz, ciğerleriniz hava hava diye çırpınır. Zamanölçere bir bakın: Bir sonraki aranız, ki aynı zamanda ölümünüz olacaktır, 49 yıl, 3 ay, gün, 4 saat,

20

56 dakika ve 12 saniye sonradır. Keşke doğmasaydım dersiniz.

Bir kez daha iddia hurtun böyle olacağı değil, böyle olmayacağını biliyor olmamızdır. Kuşkusuz daha iyimser bir öngörüde de bulunulabilir. Örneğin emülasyonların bedensel yaralanma: ve hastalık yaşamaları için bir neden yoktur: Fiziki acizliğin kaldırılması mevcut duruma göre büyük bir iyileşme olacaktır. Ayrıca sanal gerçekliğin yaratıldığı şey çok ucuz olabileceğinden, emülasyonlar şatafatlı ortamlarda (dağın tepesindeki enfes saraylarda, çiçeklerin yeni yeni açtığı bahar ormanlarındaki taraçalarda veya masmavi bir gölün kumsallarında) doğru aydınlanmayla, sıcaklıkla, manzara ve dekorla; rahatsız edici gazlardan, gürültülerden, dumanlardan ve böceklerden vareste şekilde; rahat kıyafetler içinde, temiz ve odaklanmış hissederek ve iyi beslenmiş bir halde çalışabilirler. Daha önemlisi, eğer -tamamen mümkün göründüğü üzere- birçok işte ü etkenlik için optimum olan beşeri zihinsel durum eğer neşeli heveslilikse, o zaman

J �mülasyon ekonomisi çağı tam bir cennet olabilir.

Her halükarda, eğer varsayılan güzergah olur da distopyaya kayarsa, meseleleri bir insanın ya da bir şeyin işleri düzeltmek üzere araya gireceği bir tarzda ayarlamanın muazzam bir seçenek değeri olacaktır. Ayrıca yaşam kalitesi yok oluşun yaşamaya de­ vam etmekten daha iyi bir seçenek olduğu şekilde sürekli kötüleşirse, ölüm ve nisyana izin verecek bir tür kaçış politikası da arzulanır olabilir.

Bilinçsiz fasonlar? Uzun vadede, emülasyon çağı yerini yapay zeka çağına bıraktıkça (ya da makine zekaya öncesinde bir tüm beyin emülasyonu aşaması olmadan doğrudan varılırsa), acı ve hazzın çokkutuplu bir sonuçta tamamen ortadan kalkması mümkündür, zira hazcı bir ödül mekanizması karmaşık bir yapay aracı (insan zihninin aksine hayvan beyin gücü mirasını yük olarak taşımayan bir aracı) için en etkili güdülenme sistemi olmayabilir. Belki de daha ileri bir güdülenme sistemi haz ve acı konusunda kesin işlevsel analogları olmayan bir fayda işlevinin ya da başka bir mimarinin aleni bir temsiline dayalı olacaktır. Bununla ilintili ama biraz daha radikal bir çokkutuplu sonuç (her türlü değerin gelecekte safdışı bırakılmasını içerebilecek bir sonuç) ise evrensel proletaryanın bilinçli bile olmayacak olmasıdır. Bu olasılık en çok da yapay zeka için geçerlidir, zira insan zekasından çok farklı şekilde yapılandırılması mümkündür. Ama makine zeka ilk başta tüm beyin emülasyonu yoluyla elde edilip bilinçli dijital zihinlere varsa bile, bir geçiş sonrası ekonomisinde salıverilen rekabet güçleri ya sentetik yapay zeka en baştan

ÇOKKUTUPLU SENARYOLAR 1 20 5 yaratıldığı ya da emülasyonlar art arda gelen değişiklikler ve iyileştirmeler sonucunda özgün insani biçiminden önemli ölçüde uzaklaşacağı için makine zekanın giderek daha az insanbiçimsi türlerinin ortaya çıkışına kolaylıkla yol açabilir. Emülasyon teknolojisi geliştirildikten sonra, nörobilim ve bilgisayar bilimindeki süregelen ilerlemenin (dijital zihinlerin hem araştırmacı hem de denek olarak hizmet vermesinin de sağladığı kolaylıkla} bireysel bilişsel modülleri bir emülasyonda yalıt­ mayı ve bunları diğer emülasyonlardan ayrı şekilde modüllere takmayı mümkün hale getirdiği bir senaryoyu düşünelim. Farklı modüllerin etkili şekilde işbirliği yapabilmesi için bir eğitim ve uyum dönemi gerekebilir; ama ortak standartlara uyum sağlayan modüller diğer standart modüllerle daha çabuk şekilde arayüz kurabilirler. Bu durum standartlaştırılmış modülleri daha verimli hale getirecek ve daha fazla standartlaşma için baskı yaratacaktır. Emülasyonlar artık işlevselliklerinin artan kısımlarını fason olarak vermeye başla­ yabilirler. Sayısal muhakeme görevini Gauss-Modules, Inc.'a yollayabilecekken neden aritmetik öğrenesin ki? Düşüncelerini kelimelere dökmek için Coleridge Conversations'ı tutabilecekken neden sözlü ifadeyle uğraşasın ki? Hedeflerinizi sizin hedef sisteminizi izleyip kaynaklarınızı yöneterek kendi başınıza denediğinizde elde edeceğinizden daha iyi kotarabilecek tasdikli yürütme modülleri varsa neden kişisel hayatınızla ilgili kararlar alasınız ki? Bazı emülasyonlar işlevselliklerinin çoğunu korumayı ve başkalarının daha verimli şekilde yapabileceği işleri bizzat yapmayı tercih edebilirler. Bu emülasyonlar kendi bitkilerini yetiştirmekten ya da kendi hırkalarını örmekten zevk alan hobi düş­ künleri gibi olacaklardır. Bu tür hobici emülasyonların verimi daha

az

olacaktır ve

ekonominin daha az verimli katılımcılarından daha çok verimli katılımcılarına net bir kaynak akışı olursa, sonunda hobiciler kaybedecektir. Dolayısıyla ayrı insan-türü zekaların olduğu bulyon küpler algoritmik bir çorbada eriyip dağılır. Yeterlilikleri bir insan zihninin bilişsel mimarisine kabaca denk düşen toplamlar haline getirerek optimum verimlilik elde edilmesi tasavvur edilebilir. Örneğin bir ma­ tematik modulünün bir dil modülüne bağlanması ve her ikisinin de üçünün birlikte çalışması için bir yürütme modülüne bağlanması söz konusu olabilir. O zaman, bilişsel fasonluk neredeyse tamamen işlemez hale gelecektir. Ama bunun böyle olduğuna güven duymak için ikna edici bir gerekçenin yokluğunda, insan türü bilişsel mimarilerin ancak insan nörolojisinin kısıtlamaları dahilinde optimum olduğu (ya da hiç olmadığı} olasılığını uygun görmemiz gerekir. Biyolojik nöral ağlara uygulanamayacak mimariler inşa etmek mümkün hale geldiğinde, yeni tasarım uzamı açılır ve bu genişletilmiş uzamdaki küresel optimumların tanıdık türde zihniyetlere benzemesi gerekmez. İnsan türü bilişsel örgütlenmeler bu durumda geçiş sonrasındaki rekabetçi ekonomide ya da ekosistemde bir niş bulamayacaklardır.25

206 1 SÜPER ZEKA İnsan zihniyle kıyaslandığında daha az karmaşık olan (bireysel modüller gibi), daha fazla karmaşık olan (devasa modül kümeleri gibi) ya da benzer karmaşıklıkta ama son derece farklı mimarileri olan karmaşıklıklar için nişler olabilir. Bu karmaşıklıkların içsel değeri olacak mıdır? Bu tür yabancı karmaşıklıkların insan karmaşıklıklarını ikame ettiği bir dünyaya hoş geldin demeli miyiz? Sorunun cevabı bu yabancı karmaşıklıkların özgül doğasına bağlı olabilir. Mevcut dünyada birçok örgütlenme düzeyi vardır. Çokuluslu şirketler ve ulus-devletler gibi bazı karmaşık oluşumlarda bileşen olarak insanlar vardır; ama bu yüksek düzey kar­ maşıklıklara genellikle sadece araçsal değer bahşederiz. Şirketlerin ve devletler, onları oluşturan insanların bilincinin üstünde ve ötesinde bilince sahip değildir (genellikle varsayılan budur): olgusal acı, haz ya da herhangi tür bir deneyim hissedemezler. Onlara insan ihtiyaçlarına hizmet ettikleri ölçüde değer veririz ve bu işlevleri sona erdiğinde onları hiç acımadan "öldürürüz". Ayrıca düşük düzey varlıklar da vardır ve onlara da genellikle ahlaki bir statü atfedilmez. Bir uygulamayı akıllı telefondan silmenin zararı olmadığına inanırız ve bir beyin cerrahı epilepsili beyinden bozuk bir modülü yok ettiğinde kimseye bir yanlış yapmadığını düşünürüz. İnsan beynine benzer bir düzeydeki egzotik olarak örgütlenmiş karmaşıklıklara gelince, bilinçli deneyim için bir kapasitesi ya da potansiyeli olduğunu düşünseydik, herhalde çoğumuz ahlaki bir mahiyet atfederdik.26 Dolayısıyla uç bir örnek tahayyül edebiliriz: Bazıları şu an gezegende var olan her şeyden çok daha incelikli ve zeki olan birçok karmaşık yapının yer aldığı teknolojik açıdan çok daha ileri bir toplum, ama bilinçli olan hiçbir varlığın bulunmadığı ya da refahı ahlaki mahiyet taşımayan bir toplum. Ekonomik açıdan mucizelerin, teknolojik açıdan muhteşem şeylerin olduğu ve bunlardan kar edecek kimsenin yer almadığı bir toplum. Çocukların olmadığı bir Disneyland.

Evrim her zaman ileriye doğru değildir "Evrim" kelimesi, belki de evrimi bir iyilik kuvveti olarak gören genelgeçer anlayışın bir yansıması olarak, genellikle ilerlemeyle eşanlanilı kullanılır. Evrimsel sürecin içsel hayırlılığına duyulan yanlış inanç zeki yaşamın geleceğinin rekabet dinamikleri tarafın­ dan belirlendiği çokkutuplu bir sonucun arzulanırlığına dair adil bir değerlendirmeye engel olabilir. Bu tür bir değerlendirmenin geçiş sonrası dijital hayat çorbasında uyum sağlayabilir olduğunu gösteren farklı fenotiplerin olasılık dağılımına dair en azından zımni bir kanaate yaslanması gerekir. Bu meselelere hakim olan kaçınılmaz belirsizlik yapışkanından açık ve doğru bir cevap çıkarmak kolay olmayacaktır; hele bir de buna bir iyimserliği mantıksızlık derecesindeki bir katman eklersek. İleriye doğru akan bir evrime duyulan inancın kaynaklarından biri geçmişte ev­ rimsel sürecin yönünün yukarı doğru olmuş olmasıdır. Evrim iptidai çoğaltıcılardan

ÇOKKUTUPLU SENARYOLAR

1 207

başlayarak giderek. "ileri" organizmalar üretti, buna zihinleri, bilinci, dili ve aklı olan varlıklar da dahildir. Daha yakın dönemde, biyolojik evrimle az da olsa benzerlikler gösteren kültürel ve teknolojik süreçler insanların ivmelenmiş bir hızda gelişmelerini mümkün hale getirmiştir. Gerek tarihsel gerek. jeolojik zaman ölçeğinde bakıldığında, büyük resimde karmaşıklık, bilgi, bilinç ve eşgüdümlü hedefe yönelik örgütlenme düzeylerinin giderek arttığı bir eğri görünmektedir: Bu trendi, doğrusunu söylemek gerekirse giderek, "ilerleme" diye adlandırmak mümkündür.27 İyicil sonuçlar ürettiğine güvenilebilecek bir süreç olarak evrim imgesini, hem insan dünyasında hem de doğada gördüğümüz muazzam ıstırapla uzlaştırmak zordur. Evrimin başarılarından memnun olanlar bunu etikten ziyade estetik bir perspektiften yapıyor olabilirler. Ama burada ilintili olan soru ne tür bir geleceği bir bilimkurgu romanında okumanın ya da bir doğa belgeselinde izlemenin büyüleyici olacağı değil, ne tür bir gelecekte yaşamanın iyi olacağıdır: İki çok farklı mesele. Ayrıca var olan her türlü ilerlemenin bir şekilde kaçınılmaz olduğunu düşünmek için hiçbir neden yoktur. Çoğu şans eseri olmuş olabilir. Bu itiraz bir gözlem seçilim etkisinin kendi evrimsel gelişimimizin başarısına dair elde edebileceğimiz kanıtları fıltrelediği gerçeğinden destek alır.28 Yaşamın ortaya çıktığı tüm gezegenlerin yüzde 99,999'unda, zeka sahibi gözlemcilerin, kökenlerini düşünmeye başladıkları aşamaya kadar gelişmeden önce yaşamın sona erdiğini varsayalım. Durum böyle olsaydı ne sonuç çıkarmamız gerekirdi. Herhalde, gerçekte gözlemlediğimiz şeye benzer bir şey gözlemlerdik. Belli bir gezegende zeki yaşamın evrilmesi olasılığının düşük olduğu hipotezi kendimizi hayatın erken bir aşamada yok olduğu bir gezegende bulabilece­ ğimizi tahmin etmez; daha ziyade, kendimizi zeki yaşamın evrildiği bir gezegende bulmamız gerektiğini tahmin edebilir, bu tür gezegenler ilkel yaşamın evrildiği tüm gezegenlerin çok küçük bir kısmını oluştursa bile. Dolayısıyla yeryüzündeki hayat•n uzun sicil kaydı gezegenimizde yüksek organizmaların ortaya çıkma olasılığının yüksek. olduğu -hele hele neredeyse kaçınılmaz olduğu- iddiasını destekleyecek çok az kanıt sunuyor olabilir.29 Üçüncüsü, mevcut koşullar cennetimsi olsa bile ve türsel bir iptidai durumdan kaçınılmaz biçimde doğduğu gösterilebilse bile, yine de iyimser eğilimin belirsiz bir geleceğe kadar süreceğinin garantisi olmayacaktır. Bu durum felaket bir yok oluş ola­ nağını yok saysak, hatta evrimsel gelişmelerin giderek artan karmaşıklıkta sistemler üretmeye devam edeceğini varsaysak bile geçerliliğini korur. Azami verimlilik için seçilmiş olan makine zekası işçilerin son derece ağır bir tempoda çalışacaklarını ve ne kadar mutlu olacaklarının bilinmediğini daha önce belirtmiştik. Ayrıca geleceğin rekabetçi dijital yaşam çorbasındaki en uygun yaşam biçimlerinin bilinçli olmayabileceğini de bir olasılık olarak ortaya koymuştuk. Tam bir haz ya da bilinç kaybı dışında, birçok insanın iyi bir yaşam için vazgeçilmez göreceği

208 1

SÜPER ZEKA

diğer vasıfların tükenip gitmesi mümkün olabilir. İnsanlar müziğe, mizaha, aşka, sanata, oyuna, dansa, sohbete, felsefeye, edebiyata, maceraya, keşiflere, yeme-içmeye, arkadaşlığa, aileye, spora, doğaya, geleneğe ve maneviyata vb. değer verirler. Bunlardan herhangi birinin uyum sağlayıp yaşayacağının garantisi yoktur. Belki de uygunluğu azamiye çıkarmak; dur durak bilmeyen çok yoğun bir hamaliye, hiçbir zevk ve he­ yecan vermeyen, sadece bir ekonomik verimlilik çıtasını tutturmayı amaçlayan sıkıcı ve mükerrer bir çalışma temposundan başka bir şey olmayacaktır. O zaman, seçilen fenotipler yukarıda bahsedilen özelliklerden mahrum yaşamlar olacaktır ve kişinin aksiyolojisine bağlı olarak, sonuç iğrenç, değersiz ya da salt sefillik olarak görülebilir, ama her halükarda insanın övülmeye değer hissedeceği bir ütopyadan çok uzak bir şey olacaktır. Bu türde karamsar bir tablonun şu an müzik, mizah, aşk, sanat vesaireden zevk alıyor olmamızla nasıl bağdaşabildiği merak edilebilir. Eğer bu davranışlar gerçekten "savurganlık" ise, o zaman türümüzü şekillendiren evrim süreçleri tarafından ·hoşgö­ rüyle karşılanması, hatta teşvik edilmesi nasıl mümkün olmuştur? Modern insanın evrimsel bir dengesizlik içinde olması bunu açıklamaz, zira Buzul Çağı'ndaki atalarımız da bu israfların çoğundan payına düşeni almıştı. Söz konusu davranışların çoğu Homo sapiens'e özgü bile değildir. Şaşaalı gösteriş hayvanlar alemindeki cinsel seçilimden ulus-devletler arasındaki prestij yarışına kadar çok çeşitli bağlamlarda görülebilir.30

Bu davranışların her biri için evrim bağlamında tam bir açıklama sunmak bu kitabın kapsamını aşıyor olsa da, bunlardan bazılarının bir makine zeka bağlamıyla alakalı olamayabileceğini belirtebiliriz. Örneğin sadece bazı türlerde ve baskın olarak gençlerde görülen oyun, esasen, genç hayvanın ileriki yaşamında ihtiyaç duyduğu ye­ tenekleri öğrenmesinin bir yoludur. Emülasyonlar halihazırda olgun yetenek repertu arına sahip birer yetişkin olarak yaratılabildiğinde ya da tek bir yapay zekanın edin­ diği bilgi ve teknikler doğrudan başka bir yapay zekaya nakledilebildiğinde, oyunbaz davranış ihtiyacı daha az yaygın olabilir. Hümanist davranışların diğer birçok örneği bedensel ya da zihinsel metanet, toplumsal statü, müttefiklerin niteliği, bir kavgadan sağ çıkabilme yeteneği ve isteği ya da kaynaklara sahip olma gibi doğrudan gözlemlenmesi zor olan vasıfların sahtesi yapılması zor işaretleri olarak evrilmiş olabilir. Tavuskuşunun kuyruğu klasik örnek­ tir: Sadece uygun tavuskuşları gerçekten abartılı düzeyde tüyler geliştirebilir ve dişi tavuskuşları bunu çekici bulacak şekilde evrilmişlerdir. Davranışsa! özellikler, en az morfolojik özellikler kadar, genetik uygunluğun işaretleri olabilir.31 Şaşaalı gösterişin hem insanlar hem de diğer türler arasında çok yaygın olduğu düşünüldüğünde, teknolojik açıdan daha ileri yaşam biçimlerinin de repertu arında olup olmayacağı sorulabilir. Oyunbazlığın, müzikselliğin, hatta bilincin gelecekteki zeki bilgi işleme ekolojisinde dar anlamda araçsal bir değeri olmayacak olsa bile, bu

ÇOKKUTUPLU SENARYOLAR

1 209

özelliklerin yine de diğer uyum sağlayıcı niteliklerin güvenilir işaretleri olmaları ba­ kımından sahiplerine evrimsel bir üstünlük sağlayacağı düşünülemez mi? Bizim için değeri olan şey ile geleceğin dijital ekolojisinde uyum sağlayıcı olacak şeyler arasında öncesinde yerleşmiş bir uyum olanağını dışlamak zor olmakla birlikte, şüpheyle yaklaşmak için nedenler vardır. İlkin, doğada bulduğumuz masraflı göste­ rişlerin çoğunun cinsel seçilimle bağlantılı olduğunu düşünün.32 Halbuki teknolojik açıdan olgun yaşam biçimleri arasında üreme ağırlıklı olarak ya da sadece cinsel olabilir. İkincisi, teknolojik açıdan ileri aracılar kendileri hakkında güvenilir şekilde bilgi aktarmanın yeni araçlarına sahip olabilirler ve bu araçlar pahalı gösteriş gerektirmez. Bugün bile, profesyonel kreditörler kredi verip vermeyeceklerini değerlendirirken şık takım elbise ve Rolex saat gibi pahalı gösterişlerden ziyade sahiplik belgeleri ve ban­ ka hesapları gibi belgesel kanıtlara bakıyorlar. Gelecekte, bir aracı müşterinin sahip olduğunu iddia ettiği özelliği davranışsa! kayıtların ayrıntılı incelenmesi yoluyla doğ­ rulayan, simülasyonlu çevrelerde testler yapan ya da kaynak kodunu doğrudan teftiş eden denetim şirketleriyle çalışmak mümkün olabilir. Kendi niteliklerini bu tür bir denetimi kabul ederek göstermek şaşaalı gösteriş yoluyla sergilemekten daha verimli olabilir. Bu türde profesyonel olarak dolayımlı bir işaretin sahtesini üretmek yine de masraflı olacaktır (işareti güvenilir kılan asli özellik budur), ama doğruyu söylemek gösterişli bir yalan söylemekten çok daha ucuz olabilir. Üçüncüsü, mümkün olan masraflı gösterişlerin hepsi içsel olarak değerli ya da toplumsal açıdan istenir değildir. Birçoğu tek kelimeyle israftır. Rakip şefler arasında bir statü rekabeti biçimi olan Kwakiutl potlaç merasimlerinde muazzam bir servet halkın gözleri önünde yok edilirdi.33 Rekora imza atan gökdelenler, megayatlar ve ay roketleri bunun günümüzdeki benzerleri olarak görülebilir. Müzik ve mizah gibi faaliyetlerin insan yaşamının değerini içsel olarak artırdığını iddia etmek mümkün olmakla birlikte, benzer bir iddiayı moda aksesuarlar ve benzer tüketim çılgınlığı statü sembolleri gibi masraflı alışkanlıklar için dile getirmek tanışmalıdır. Daha kötüsü, masraflı gösterişler doğrudan zararlı olabilir (çete şiddeti ya da askeri kabadayılığa yol açan maçoluk gibi). Dolayısıyla geleceğin zeka sahibi yaşam biçimleri masraflı işaret­ leşmelerden yararlansalar bile, işaretin değerli türde olup olmayacağı -bir baykuşun yüksek sesli melodisi gibi mi yoksa karakurbağasının tekheceli vıraklaması (ya da kuduz bir köpeğin durmadan havlaması) gibi mi olacağı- tartışmaya açıktır.

Geçiş sonrasında bir tekel kurulması mı? Makine zekaya geçişin dolaysız sonucu çokkutuplu olsa bile, ileride bir tekel kurulması olasılığı devam eder. Bu tür bir geli�me uzun vadeli bir eğilim olarak daha büyük ölçeklerdeki siyasal bütünleşmeyi sürdürecek ve doğal sonucuna götürecektir.34 Bu nasıl gerçekleşebilir?

210 1

SÜPER ZEKA

ikinci bir geçiş Başlangıçtaki bir çokkutuplu sonucun geçiş sonrası tekele varmasının yollarından biri, ilk baştaki geçişin ardından, geride kalan güçlerden birine belirleyici bir stratejik üstünlük sağlayacak kadar büyük olan ikinci bir teknolojik geçişin olmasıdır: O za­ man, bu güç bir tekel kurma fırsatını elde edebilir. Bu türden varsayımsal bir ikinci geçiş daha yüksek bir süper zeka düzeyine atılımla sağlanabilir: Sözgelimi eğer ilk dalga makine süper zekası emülasyon temelli olursa, ikinci dalga şu anda araştırmayı yapan emülasyonlar kendi kendini ilerletebilen yapay zekalar geliştirdiğinde başarıya ulaşacaktır.35 (Alternatif olarak, ikinci geçişi nanoteknolojideki bir atılım ya da henüz öngörülmemiş askeri ya da genel amaçlı bir başka teknoloji tetikleyebilir.) İlk geçişten sonraki gelişimin temposu son derece hızlı olacaktır. Egemen güç ile tek yakın rakibi arasındaki en ufak bir boşluk bile ikinci geçiş evresinde egemen güce belirleyici stratejik üstünlük kazandırabilir. Örneğin iki projenin ilk geçişe sadece birkaç gün arayla girdiklerini ve havalanma çok yavaş olduğundan, aradaki boşluğun egemen projeye havalanma sırasındaki herhangi bir noktada belirleyici bir stratejik üstünlük kazandırmadığını varsayalım. İki proje birlikte süper zeki güçler olarak ortaya çıkar, ama içlerinden biri diğerinin birkaç gün önünde olabilir. Ama şu an makine süper zekası için tipik olan araştırma zaman ölçeklerinde gerçekleşen gelişmeler var, bunlar belki de biyolojik insan zaman ölçeğinde yürütülen araştırmalardan binlerce, hatta milyonlarca kez daha hızlıdır. Dolayısıyla ikinci geçiş dönemi teknolojisinin gelişimi günler, saatler, hatta dakikalar içinde tamamlanabilir. Önde gidenin önderliği sadece birkaç gün olsa da, atılım belirleyici bir stratejik üstünlüğe dönüşebilir. Gelgelelim teknolojik dağılma (casusluk ya da diğer kanallar yoluyla) teknolojik gelişme kadar hızlanırsa, bu etkinin ortadan kalkacağını belirtelim. O zaman geriye kalan ikinci geçişin keskinliği, yani ilk geçişten sonraki dönemin olaylarının genel hızıyla karşı­ laştırıldığında hangi hızda gerçekleşeceği olacaktır. (Bu anlamda, ilk geçişten sonra gelişmeler ne kadar hızlı olursa, ikinci geçişin keskinliği o kadar az olacaktır.) Keza belirleyici stratejik üstünlüğün bir tekel kurmak için kullanılmasının, ikinci ya da daha sonraki bir geçiş sırasında ortaya çıkması durumunda daha muhtemel olduğu da düşünülebilir. İlk geçişten sonra karar alıcılar ya süper zeki olacaktır ya da bir süper zekadan tavsiyeye erişim olanağına sahip olacaktır ve bu da mevcut stratejik seçeneklerin içerimlerini netleştirecektir. Ayrıca ilk geçişten sonraki durum potansiyel rakiplere karşı proaktif müdahalenin saldırgan için daha tehlikesiz olacağı bir durum olacaktır. Eğer karar alan zihinler ilk geçişten sonra dijitalse, kopyalanmaları ve sal­ dırılara karşı daha savunmasız hale gelmeleri mümkündür. Bir savunmacı misilleme .saldırılarında saldırgan nüfusun onda dokuzunu öldürebilecek güce sahip olsa bile, bu durum ölenler hemen diriltilebildiği oranda çok bir sıkıntı yaratmaz. Altyapının mahvedilmesi (gerçi yeniden imar edilebilir) fıilen sınırsız ömürleri olan dijital zihinler

ÇOKKUTUPLU SENARYOLAR

1

için sorun teşkil etmez, zira muhtemelen kaynaklarını ve nüfuzlarını kozmolojik bir zaman ölçeğinde azamiye çıkarmayı planlıyor olacaklardır.

Süper organizmalar ve ölçek ekonomileri Eşgüdümlü insan toplamlarının (şirketler ya da uluslar gibi) büyüklüğü bir tarihsel çağdan diğerine değişiklik gösterebilecek çeşidi parametrelerden (teknolojik, a.skeri, parasal ve kültürel) etkilenir. Bir makine zekası devrimi bu parametrelerin birçoğunda köklü değişiklikler gerektirecektir. Belki de bu değişiklikler bir tekelin kurulmasını kolaylaştıracaktır. Bu muhtemel değişikliklerin ne olduğuna ayrıntılı şekilde bakma­ dan karşıt olanağı (değişikliklerin birleşmeden ziyade parçalanmayı kolaylaştırması) dışlayamasak da, burada karşılaştığımız artan çeşitliliğin ya da belirsizliğin bir tekelin ortaya çıkma ihtimaline daha fazla itimat etmek için bir temel olabileceğini belirtebili­ riz. Bir makine zekası devrimi, deyim yerindeyse, işleri alevlendirir: Diğer türlü belki de muhtemel görünmeyebilecek olan jeopolitik saflaşmaları ve yeniden saflaşmaları mümkün kılacak şekilde kartlar yeniden karılabilir. Siyasal bütünleşmenin ölçeğini etkileyebilecek tüm etkenlerin enikonu tahlili bu kitabın kapsamını bir hayli aşacaktır: İlintili siyaset bilimi ve iktisat yazınına dair bir değerlendirme başlı başına ayrı bir kitabın konusudur. Biz burada birkaç etkene, kontrolün merkezileştirilmesini kolaylaştırabilecek aracıların dijitalleştirilmesinin veçhelerine kısaca değinmekle yetinelim. Cari Shulman'a göre, bir emülasyon nüfusunda seçilim baskıları "süperorganizmalar"ın, yani klanlarının iyiliği için kendilerini feda etmeye hazır emülasyon gruplarının ortaya çıkmasına yardımcı olur.36 Süper organizmalar, üyeleri kendi çıkarına bakan örgütlerin baş belası olan aracılık problemlerinden vareste olacaktır. Bedenlerimizdeki hücreler gibi ya da bir gerçek sosyal [eusocial] böcek kolonisindeki tekil hayvanlar gibi kendi kopya kardeşlerine karşı tamamen diğerkam olan emülasyonlar, incelikli teşvik şemalarının yokluğunda bile birbirleriyle işbirliği halinde olacaklardır. Eğer bireysel emülasyonların anlaşmalı silinmesine (ya da süresiz ertelenmesine) izin verilmezse, süperorganizmalar bilhassa güçlü bir üstünlüğe sahip olacakl�dır. Kendini korumakta ısrar eden emülasyonların çalıştırıldığı şirketler ya da ülkeler eski ya da fazla işçileri idame ettirmek için sonu gelmeyen bir taahhüt altına sokulacaklardır. Halbuki emülasyonları hizmetleri sona erdiğinde kendilerini isteyerek silen örgütlerin talepteki dalgalanmalara daha kolay uyum sağlamaları gerekmeyecektir ve özgürce deneyler yapıp işçilerinin çeşitlerini çoğaltarak sadece en üretken olanları koruyacaklardır. Eğer gönülsüz silmeye izin

verilmezse, o zaman gerçek sosyal emülasyonların kar­

şılaştırmalı üstünlüğü azalır, ama herhalde ortadan kalkmaz. İşbirliğine ve kendini feda etmeye açık aracıların işverenleri tüm örgütte aracılık problemlerinin azaltılma­ sından (emülasyonlar kendilerinin silinmesine karşı gösterebilecekleri her türlü direnişi

21 1

212 1

SÜPER ZEKA

bastırmak zorunda kalma belasından kurtulmak da dahil) hala daha verimlilik elde edebilir. Genel olarak, kendi bireysel yaşamlarını kamu yararı için feda etmeye hazır olan işçilere sahip olmanın üretkenlik açısından kazanımları, bir örgütün kendisine fanatikçe bağlı üyelere sahip olarak elde edebileceği faydaların özel bir örneğidir. Bu tür üyeler örgüt için diri diri mezara girip az paraya uzun süre çalışmakla kalmazlar; aynı zamanda işyerinde huzursuzluk çıkarmayıp örgütün çıkarı için en iyisi neyse istikrarlı bir şekilde onu yapmaya çalışarak denetleme ve bürokratik kısıtlama ihtiyacını azaltırlar. Eğer bu tür bir adanmışlığı elde etmenin yegane yolu üyeliği kopya kardeşlerle sınırlamaksa (böylece belli bir süper organizmadaki tüm emülasyonlar aynı kalıptan çıkarılır), o zaman süper organizmalar rakip örgütlerinkinden daha dar bir yetenek havuzundan istifade etmenin zararını göreceklerdir, ama bu zarar iç aracılık problem­ lerinden kaçınmanın yararları yanında önemsiz kalacaktır.37 Eğer bir süper organizma en azından farklı eğitimde üyeleri içerebilirse, bu zarar ciddi ölçüde azalır. Tüm üyeler tek bir ilk-kalıptan çıkarılsa bile, işgücü yine de çeşitli yeteneklerle katkı sunabilir. Allame derecesinde yetenekli bir emülasyon ilk-kalıpla başlanır ve ardından gelenler farklı eğitim programlarına ayrılabilir; kopyalardan biri muhasebe, diğeri elektrik mühendisliği vb. öğrenir. Böylece ortaya farklı yeteneklerde olmasa da farklı becerilerde üyeler çıkar. (Azami çeşitlilik birden fazla ilk-kalıbın kullanılmasını gerektirebilir.) Bir süper organizmanın asli özelliği tek bir atanın kopyalarından oluşması değil, içindeki tüm bireysel aracıların tamamen ortak bir hedefe bağlı olmasıdır. Dolayısıyla bir süper organizma yaratabilmek kontrol problemine kısmi bir çözüm gerektiriyor olarak görülebilir. Kontrol problemine tamamen genel bir çözüm kişinin keyfi bir nihai hedefi olan bir aracı yaratmasını sağlayacakken, bir süper organizmanın yaratılması için gereken kısmi çözüm sadece aynı nihai hedefi olan (entipüften olmayan ama mutlaka keyfi denemeyecek bir nihai hedef için) çoklu aracıların yaratılabilmesini gerektirir.38 Dolayısıyla bu alt kısımda ortaya konan esas mesele tek klonlu emülasyon grup­ larıyla sınırlı olmayıp, çeşitli çokkutuplu makine zeka senaryolarına uygulandığını açık hale getirecek tarzda daha genel olarak ifade edilebilir. Mesele şu ki, aktörler dijital olduğunda mümkün olabilecek güdülenme seçilimi tekniklerindeki belli tür­ de ilerlemeler, şu anda büyük insan örgütlerine köstek olan ve ölçek ekonomilerine sorun teşkil eden verimsizliklerden bazılarını aşmaya yardımcı olabilir. Bu sınırlar kalktığında örgütler (ister şirket ister ulus ister diğer ekonomik ya da siyasal varlıklar olsun) büyüyebilirler. Geçiş sonrasında bir tekelin ortaya çıkışını kolaylaştırabilecek bir etken varsa o da budur. Süper organizmaların (ya da kısmen seçilmiş güdülenmeleri olan diğer dijital aracıların) mükemmelleşebileceği alanlardan biri zorlamadır. Bir devlet polis, asker, istihbarat hizmeti ve kamu idaresinin tamamen sadık olmasını sağlamak için güdü­ lenme seçilimi yöntemlerinden yararlanabilir. Shulman'ın belirttiği gibi:

ÇOKKUTUPLU SENARYOLAR

1

[Dikkatle hazırlanmış ve doğrulanmış bir sadık emülasyonun] kurtarı lmış devletleri ideolojik açıdan tekbiçim bir askeri, bürokratik ve polis gücünün kadrosunu dol­ durmak üzere milyarlarca kez kopyalanabilir. Kısa bir çalışma döneminin ardından, her kopyanın yerini aynı kurtarılmış devletin taze bir kopyası alacak ve böylece ide­ olojik çekişme engellenecektir. Belli bir yargı yetkisi dahilinde, bu yeterlilik inanılmaz derecede ayrıntılı gözlem ve düzenlemeye izin verebilir: Diğer her bir m ukim için böyle bir kopya olabilir. Bu sayede kitle imha silahlarının geliştirilmesi engellenebilir, beyin emülasyon deneylerine ya da yeniden üretimlere i lişkin bir mevzuat yürürlü­ ğe konabilir, liberal demokratik bir anayasa yürürlüğe koyulabilir ya da dehşetengiz ve kalıcı bir totalitarizm kurulabilir.39

Bu tür 'bir yeterliliğin birinci mertebeden etkisi iktidarın pekiştirilmesi ve muhte­ melen az sayıda elde temerküz etmesi olacak gibi görünüyor.

Antlaşmayla birleşme Geçiş sonrası bir çokkutuplu dünyada uluslararası işbirliğinden elde edilecek büyük potansiyel kazanımlar vardır. Savaşlardan ve silahlanma yarışlarından sakınılabilir. Astrofiziksel kaynaklardan küresel olarak optimum hızda yararlanılabilir. Aceleye getirmekten kaçınmak ve yeni tasarımların tamamen incelenmesine imkan sağlamak adına daha ileri makine zeka biçimlerinin geliştirilmesi eşgüdümlü hale getirilebilir. Varoluşsal riskler sunabilecek diğer gelişmeler ertelenebilir. Ayrıca küresel ölçekte tekbiçim yönetmelikler yürürlüğe koyulabilir; bunların arasında güvence altında olan bir yaşam standardı (bunun için belli bir nüfus kontrolüne gerek duyulacaktır) ve emü­ lasyonlar ile diğer dijital ve biyolojik zihinlerin sömürüsünü ve istismarını engellemek için kanun hükümleri de olacaktır. Ayrıca kaynakları karşılanabilir tercihlere sahip aracılar (bu konu 13 . Bölüm' de· daha ayrıntılı ele alınacak), hiçbir şey elde etmeme riskini alacakları ve kazananın her şeyi kazanacağı bir mücadeleaense geleceğin belli bir parçasını güvence altına alacak bir ortak anlaşmayı tercih edeceklerdir. Gelgelelim işbirliğinin sağlayacağı büyük potansiyel kazanımların varlığı gerçek­ ten işbirliği yapılacağı anlamına gelmez. Günümüz dünyasında küresel eşgüdümün daha iyi hale getirilmesiyle muazzam kazanımlar elde edilebilir: Askeri harcamala­ rın, savaşların, aşırı balıkçılığın, ticaret duvarlarının ve hava kirliliğinin azaltılması bunlardan birkaçıdır. Fakat bu iri meyveler dalında çürümeye terk ediliyor. Neden böyle? Ortak iyiliği azamiye çıkaracak olan tamamen işbirliğine dayalı bir sonucun önündeki engel nedir? Engellerden biri yapılabilecek anlaşmalara uyulmasını sağlamanın zorluğudur (izleme ve yaptırım masrafları dahil). İki nükleer rakibin ikisi de atom bombalarını bırakmaktan daha karlı çıkabilir; ama bu konuda ilkesel bir anlaşmaya varsalar bile, yine de silahsızlanma diğer tarafın aldatabileceği korkusundan ötürü kağıt üzerinde kalabilir. Bu korkuyu dindirmek bir doğrulama mekanizması kurulmasını gerektirir.

21 3

21 4 1

SÜPER ZEKA

Silahlanma programının yeniden kurulmadığından emin olmak için mevcut stokların yok edilmesini denetleyecek ve ardından nükleer reaktörleri vb. izleyecek ve teknik­ beşeri istihbarat toplayacak müfettişlere ihtiyaç duyulabilir. Masraf kalemlerinden biri bu müfettişlere yapılacak ödemedir. Bir diğer kalem ise müfettişlerin casusluk yapıp ticari ya da askeri sırları sızdırmaları riskidir. Belki en önemlisi, her iki taraf da diğerinin gizliden gizliye nükleer silahlar geliştirdiğinden korkabilir. Sonuçta, iki tarafın da anlaşmaya uyduğunu teyit etmek çok zor olduğundan, potansiyel açıdan birçok yararlı anlaşma hayata geçirilemiyor. Eğer izleme masraflarını azaltan yeni teftiş teknolojileri mevcut olursa, bunun işbirliğini artırması beklenebilir. İzleme masraflarının geçiş sonrası dönemde azalıp azalmayacağı tamamen açık değildir. Birçok yeni ve güçlü teftiş teknikleri olacağı kesin olsa da yeni saklama araçları da olacaktır. Özellikle de düzenleme isteyecek faaliyet­ lerin artan bir kısmı siber-uzayda, yani fiziksel denetimden uzakta gerçekleşecektir. Örneğin yeni nanoteknoloji silah sistemleri ya da yeni nesil yapay zeki tasarımında çalışan dijital zihinler bunu fazla bir fiziksel ayak izi bırakmadan yapabilirler. Dijital adli tıp, anlaşmayı ihlal edenin gayri meşru faaliyetlerini gizleyebileceği saklamanın ve şifrelemenin tüm katmanlarına sızmayı başaramayabilir. Güvenilir bir yalan detektörü -eğer geliştirilebilirse- anlaşmaya uyulup uyulma­ dığını izlemek için son derece yararlı bir alet olabilir.40 Bir teftiş protokolünde kilit görevlilerle görüşme hükümleri yer alabilir; amaç, anlaşmanın tüm hükümlerinin uygulanmasına kararlı olup olmadıklarını ve epey çaba harcamalarına karşın hiçbir ihlalin söz konusu olmadığını doğrulamaktır. Aldatmayı planlayan bir karar alıcı, öncelikle astlarına gayri meşru faaliyete gir­ meleri ve bu faaliyeti bizzat karar alıcıdan bile gizlemeleri, ardından bu dalaverelere giriştiklerine dair izleri hafızalarından silecek bir prosedürden geçmeleri emrini vere­ rek bu türden doğrulama şemasına dayalı bir yalan detektörünü alt edebilir. Uygun şekilde hedef alınmış hafıza silme işlemleri daha ileri nöroteknolojiye sahip biyolojik beyinlerde pekala mümkün olabilir, hatta mimarilerine bağlı olarak makine zekalarda daha kolay bile olabilir. Devletler bu problemi devletin imzaladığı ya da gelecekte imzalayabileceği anlaş­ maları baltalamak ya da çökertmek gibi bir niyetleri olup olmadığını kontrol etmek üzere kilit görevlileri düzenli olarak bir yalan detektörüyle test eden bir izleme şemasına bağlı kalarak aşmaya çalışabilirler. Bu tür bir bağlılık, diğer anlaşmaların doğrulan­ masını kolaylaştıracak bir tür üst-anlaşma olarak görülebilir; ama devletler güvenilir bir müzakere partneri olarak görülmenin yararını tek yanlı şekilde elde etmek için kendilerini buna bağlayabilirler. Fakat bu bağlılık ya da üst-anlaşma yukarıda bahsi geçen türde bir atama ve unutma dalaveresi yoluyla baltalanma probleminin aynısıyla karşılaşabilir. İdeal olarak, üst-anlaşma taraflardan herhangi birisi bunun uygulanmasını

ÇOKKUTUPLU SENARYOLAR

baltalamak için gerekli iç düzenlemeleri yapma fırsatı elde etmeden

1 21 5

önce uygulamaya

konulacaktır. Kötülük bir boşluk yakalayıp aldatma tohumlarını bir kez ektiğinde, o toprakta güven bir daha asla tutmaz. Bazı durumlarda anlaşma ihlallerini tespit edebilmek bir anlaşma için gerekli güvenin tesis edilmesi için tek başına yeterlidir. Fakat diğer örneklerde şartlara riayet edilme­ sini zorlamak ya da bir ihlal durumunda ceza vermek için bir mekanizmaya ihtiyaç vardır. Eğer yanlış yapılan tarafın anlaşmadan çekilmesi tehdidi ihlalleri engellemek için yeterli değilse, sözgelimi anlaşmayı ihlal eden taraf sonrasında diğer tarafın nasıl yanıt verdiğini umursamayacağı bir üstünlük elde ederse, bir zorlama mekanizmasına ihtiyaç duyulabilir. Eğer güdülenme seçilimi için son derece etkili yöntemler mevcutsa, bağımsız bir aracıya imzacılardan bir ya da birkaçının karşı çıkması pahasına anlaşmayı zorla da­ yatacak kadar askeri ya da polisiye güç tevdi edilerek bu zorlama problemi çözülebilir. Bu çözüm dayatma aracısına güvenilmesini gerektirir. Ama yeterince iyi güdülenme seçilimi teknikleri olduğunda, anlaşmanın tüm taraflarının bir dayatma aracısının tasarımını ortaklaşa denetlemesiyle gerekli güven tesis edilebilir. Gücü dışsal bir dayatma aracısına vermek tekkutuplu sonuca (ilk makine zek1sı devrimi öncesinde ya da sırasında bir tekelin doğduğu sonuca) dair değerlendirmele­ rimizde karşılaştığımız meselelerin birçoğunu gündeme taşır. Rakip devletlerin hayati güvenlik çıkarlarına ilişkin antlaşmaları dayatabilmek için, dış dayatma aracısının fiilen bir tekel kurması gerekecektir: Küresel bir süper zeki Leviathan. Fakat tek bir fark var, o da şu anda bu Leviathan'ı yaratacak aracıların biz insanların şu an sahip olduğundan daha fazla yeterliliğe sahip olacağı bir geçiş sonrası durumu ele alıyor olmamızdır. Bu Leviathan yaratıcıları zaten bizzat süper zeki olabilirler. Bu durum kontrol problemini çözüp, yaratılmasında söz sahibi olan tüm tarafların çıkarlarına hizmet edecek bir dayatma aracısı tasarlama ihtimalini epey artıracaktır. Riayet edilip edilmediğini izlemenin ve zorlamada bulunmanın masrafları bir tarafa, küresel eşgüdümün önünde başka engeller var mıdır? Belki de geriye kalan en önemli mesele pazarlık

maliyetleri adını verebileceğimiz şeydir.41

Dahili olan herkese yarar

sağlayacak bir anlaşma olanağı olduğunda bile, taraflar ganimeti nasıl bölüşecekleri konusunda anlaşmayı başaramadıklarında, anlaşma ölü doğar. Örneğin iki insan bir dolar kar getirecek bir anlaşma yapar, ama iki taraf da altmış sent hak ettiğini düşünür ve daha azını kabul etmezse, anlaşma gerçekleşmez ve potansiyel kazançtan feragat edilir. Genel olarak, müzakereler taraflardan birinin yaptığı stratejik pazarlık tercih­ lerinden ötürü çetin ya da uzun olabilir veya tamamen sonuçsuz kalabilir. Gerçek yaşamda insanlar stratejik pazarlık olanağına karşın sık sık anlaşmaya varmayı başarırlar (gerçi epey bir zaman harcayıp sabretme pahasına). Fakat strate-

21 6 1

SÜPER ZEKA

jik pazarlık problemlerinin geçiş sonrası dönemde farklı bir dinamiğe sahip olacağı düşünülebilir. Bir yapay zeka müzakerecisi formel bir aklilik anlayışına daha tutarlı şekilde bağlı kalabilir ve diğer yapay zeka müzakerecileriyle eşleştiğinde bunun yeni ya da beklenmedik sonuçları olması mümkündür. Ayrıca bir: yapay zeka insanların sahip olmadığı ya da hayata geçirmelerinin çok ama çok daha zor olduğu bazı pazarlık hamlelerine sahip olabilir (bir yol haritasına ya da politikaya ön taahhütte bulunmak dahil). İnsanlar (ve insanların işlettiği kurumlar) ara ara ön taahhütte bulunabilirler­ se de (gerçi güvenilirlik ve özgüllük dereceleri kusurludur), bazı makine zeka türleri birtakım keyfı, çiğnenemez ön taahhütlerde bulunabilir ve müzakereci partnerlere bu tür bir ön taahhütte bulunulduğunu doğrulama izni verebilirler.42 Güçlü ön taahhüt tekniklerinin varlığı müzakerelerin doğasını kökten değiştirebilir ve ilk hamle üstünlüğüne sahip olan aracıya muazzam bir avantaj sağlayabilir. Eğer belli bir aracının katılımı işbirliğinden yana muhtemel kazanımların gerçekleştirilmesi için zorunluysa ve eğer bu aracı ilk hamleyi yapabiliyorsa, kendisine sözgelimi artı-de­ ğerin yüzde 99'undan daha azını veren hiçbir anlaşmaya ön taahhütte bulunmayarak ganimetin bölüşülme şartlarını dayatacak bir konumda olacaktır. Bu durumda, diğer aracılar, adaletsiz teklifi reddederek hiçbir şey almama ya da boyun eğerek değerinin yüzde l'ini alma seçeneğiyle karşı karşıya geleceklerdir. Eğer ilk hamleyi yapan aracının ön taahhüdü açıkça doğrulanabilirse, müzakereci partnerler yegane iki seçenekİerinin bunlar olduğundan emin olabilirler. Aracılar bu tarzda sömürülmekten kaçınmak için şantajı ve her türlü adaletsiz teklifi reddetme konusunda ön taahhütte bulunabilirler. Bu türde bir ön taahhüt bir kez yapıldığında (ve başarılı şekilde duyurulduğunda), diğer aracılar tehditlerde bulunmayi ya da sadece kendi çıkarlarına olan anlaşmaları kabul etme konusunda ön taahhütlerde bulunmayı çıkarlarına uygun görmeyeceklerdir, çünkü tehditlerin sökmeyeceğini ve adaletsiz tekliflerin reddedileceğini bileceklerdir. Ama bu da bir kez daha ilk hamlede bulunmanın üstünlüğe sahip olduğunu gösteriyor. İlk harekete geçen aracı salt başkalarının adaletsiz bir üstünlük elde etmesini engellemek adına güçlü konumundan mı yararlanacağını yoksa müstakbel ganimetlerden aslan payına mı uzanacağını seçebilir. En iyi konumda olanın, şantajlara, hatta kendisinin katılımının vazgeçilmez oldu­ ğu ama neredeyse tüm kazanımları elde etmediği her türlü anlaşma teklifine kapalı olduğu bir değer sistemi ya da bir mizaçla yola koyulan aracı olduğu düşünülebilir. Bazı insanlar, şimdiden, uzlaşmaz ruhta çeşidi veçhelere tekabül eden kişilik özellik­ lerine sahip gözüküyorlar.43 Gelgelelim etrafta hakları olan paydan daha fazlasını hak ettiklerini düşünen ve geri adım atmamaya kararlı olan başka aracıların var olduğu ortaya çıkarsa gergin mizaç ters tepebilir. Bu durumda, durdurulamaz kuvvet hareket ettirilemez bir nesneyle karşılaşacak ve sonuç olarak anlaşmaya varılamayacaktır veya

ÇOKKUTUPLU SENARYOLAR

j 2 17

daha da beteri, topyekun savaş olacaktır. Uysal ve zayıf iradeli taraf. hakkı olan paydan daha az olsa da en azından bir şeyler elde edecektir. Bu türden bir geçiş sonrası pazarlık oyununda ne tür bir oyun-teorik dengesine varılacağı ilk başta anlaşılmayabilir. Aracılar burada ele alınanlardan daha karmaşık stratejileri tercih edebilirler. Bir Schelling noktası olarak işlev gösterecek, bir hakka­ niyet normuna yaslanan bir dengeye varılacağı umut edilecektir: Onak beklentilerden ötürü diğer açılardan yeterince belirlenmemiş bir eşgüdüm oyununda muhtemel bir eşgüdüm noktası olacak bir büyük sonuç uzamında göze çarpan bir özellik. Bu tür bir denge, evrimle gelen temayüllerimizin ve kültürel programlamamızın bir kısmı sayesinde güçlendirilebilir: Hakkaniyetin herkesçe tercih edilmesi değerlerimizi bir geçiş sonrası çağına nakletmeyi başardığımızı varsayarsak, beklentileri ve stratejileri çekici bir dengeye yol açacak şekillerde yönlendirebilir.44 Her halükarda, güçlü ve esnek ön bağlılık biçimleri mümkün olduğunda müzake­ relerin sonuçları beklenmedik bir kılığa girebilir. Geçiş sonrası çağ çokkutuplu başlasa bile, küresel çaptaki önemli tüm eşgüdüm problemlerini çözen bir anlaşmanın sonucu olarak neredeyse hemen ortaya çıkacak olabilir. Bazı cari masraflar (belki bunlara izleme ve dayatma maliyetleri de dahil olacaktır) ileri makine zeHlarının yararlanabileceği yeni teknolojilerle birlikte dibe vurabilir. Diğer maliyetler, özellikle de stratejik pazar­ lıkla ilintili maliyetler, kayda değer düzeyde kalabilir. Ama stratejik pazarlık ulaşılan anlaşmanın doğasını nasıl etkilerse etkilesin, eğer bir anlaşmaya varılacaksa anlaşmaya varılmasını neden uzun süre geciktireceğine dair açık bir sebep yoktur. Eğer hiçbir anlaşmaya varılamazsa, o zaman bir kavga çıkabilir ve bu durumda ya taraflardan biri kazanır ve yenen güçbirliğinin etrafında bir tekel kurulur ya da sonuç bir tekelin asla kurulamadığı ve genel sonucun insanlığın ve torunlarının daha eşgüdümlü ve işbirlikçi bir tarzda hareket etselerdi ulaşılabilecek ve ulaşılması gereken çıtanın çok altında kalabileceği sonu gelmez bir çatışma olabilir. *

*

*

Çokkutupluluğun, istikrarlı bir biçimde elde edilse bile, çekici bir sonucu garanti altına almayacağını görmüş olduk. Özgün asli-vekil problemi çözümsüzlüğünü koruyor ve bunu geçiş sonrası küresel eşgüdüm başarısızlıklarıyla alakalı yeni birtakım problemlerin altına gömmek durumu daha da kötüleştirmekten başka bir işe yaramaz. Bu nedenle tek bir süper zeki yapay zekayı güvenle nasıl tutabileceğimiz sorusuna geri dönelim.

ON i KiNCi BÖLÜM

Değerler Edinmek

Veterlilik kontrolü en iyi haliyle geçici ve yardımcı bir önlemdir. Plan süper zekayı ı ilelebet şişede tutmak değilse, güdülenme seçilimini hatmetmek zorunlu hale gelecektir. Ama bir yapay aracıya nihai değeri olarak görüp peşine düşebileceği bir değer nasıl aşılanabilir? Aracı zeki değilken, insani açıdan anlamlı bir değeri anlama, hatta temsil etme yeterliliğinden mahrum olabilir. Ama eğer bu işlemi aracı süper zeki olana kadar ertelersek, bizim onun güdülenme sistemine karışmamıza direnebilir ve 7. Bölüm' de gösterdiğimiz gibi, bunu yapması için yakınsak. araçsal nedenlere sahip olacaktır. Bu değer yükleme problemi zordur, ama yüzleşilmesi gerekir.

Değer yükleme problemi Bir süper zekanın kendisini içinde bulabileceği tüm durumları sıralamak ve her biri için hangi eyleme girişeceğini saptamak olanak.sızdır. Benzer şekilde, olanaklı tüm dünyaların bir listesini Çıkarıp her birine bir değer atfetmek de olanaksızdır. Üç taş oyunundan çok daha karmaşık olan her alanda kapsamlı sıralamanın uygulanabilir olması için çok fazla olanaklı durum (ve durum tarihleri) vardır. Dolayısıyla bir güdü­ lenme sistemi kapsamlı bir arabul çizelgesi olarak görülemez. Bunun yerine, daha soyut şekilde, aracıya verili bir koşulda ne yapacağını kararlaştırma izni veren bir formül ya da kural olarak ifade edilmelidir. Bu tür bir karar kuralını saptamanın formel yollarından biri fayda işlevidir. Bir fayda işlevi (1. Bölüm'den hatırlayacağımız üzere) doğabilecek her bir sonuca veya daha genel olarak, her bir "mümkün dünya"ya değerler atfeder. Bir fayda işlevi söz konusu olduğunda, beklenen faydayı azamiye çıkaran bir aracı tanımlanabilir. Bu tür bir aracı her seferinde beklenen faydası en fazla olan eylemi seçer. (Beklenen fayda, mümkün olan her dünyanın faydasını bu dünyanın öznel olasılığını girişilen tikel bir eyleme koşulla gerçek dünya olmasının öznel olasılığına göre tartarak hesaplanır. Gerçekte, mümkün olan sonuçlar bir eylemin beklenen faydasını tam olarak hesaplamayı en­ gelleyecek kadar çoktur. Gelgelelim karar kuralı ve fayda işlevi birlikte, bir aracının kestirebileceği şekilde tasarlandığı normatif bir ideal (optimumluk kavramı) belirler ve aracının zekileşmesiyle birlikte yakınlaşma daha da artar.1 Kendisi için mevcut

21 9

220 1

SÜPER ZEKA

olan eylemlerin beklenen faydasına dair iyi bir kestirimi hesaplayabilecek bir makine yaratmak tümüyle bir yapay zeka problemidir.2 Bu bölümde başka bir problem ele alınıyor: Makineleri zeki hale getirme problemi çözülse bile devam edecek bir problem. Bu fayda azamileştirici aracı çerçevesinden yararlanarak, kontrol problemini yapay zekaya insani açıdan akla yatkın olan değerli bir sonuca denk düşecek bir nihai hedef bahşederek çözmeyi amaçlayan geleceğin çekirdek yapay zeka programlayıcısının du­ rumunu düşünebiliriz. Programlayıcının aklında yapay zekanın teşvik etmesini istediği belli bir insani değer vardır. Somut olmak adına, gelin buna mutluluk diyelim. (Eğer adalet, özgürlük, şan şöhret, insan hakları, demokrasi, ekolojik denge ya da kendini geliştirmeyle de ilgilenseydik benzer meseleler doğacaktı.) Programlayıcı, beklenen fay­ da çerçevesi bakımından, barındırdıkları mutluluk miktarıyla orantılı olarak olanaklı dünyalara fayda tahsis eden bir fayda işlevi aramaktadır. Peki, bu tür bir fayda işlevini bilgisayar koduyla nasıl ifade edebilir? Bilgisayar dillerinde temel olarak "mutluluk" gibi kelimeler yer almaz. Eğer böyle bir kelime kullanılacaksa, öncelikle tanımlanması gerekir. Bu kelimeyi diğer üst düzey insani kavramlar üzerinden tanımlamak yeterli değildir: "Mutluluk insan doğasına içkin olan potansiyellerin zevkine varılmasıdır" ya da buna benzer bir felsefı açımlama işe yaramaz. Tanım, yapay zekanın programlama dilinde ve nihayetinde bireys�l bellek yazmaçlarının içeriklerine işaret eden matematiksel işleçlerde ve alıcılarda gözüken terimlerde en aşağı düzeye inmelidir. Problemi bu perspektiften düşündüğümüzde, programlayıcının görevinin zorluğunu anlamaya başlayabiliriz. Kendi nihai hedeflerimizi saptamak ve kodlamak zordur, çünkü insanın hedef temsilleri karmaşıktır. Fakat karmaşıklık çoğunlukla bizim için şeffaf olduğundan, çoğu zaman orada olduğunu gözden kaçırırız. Bu durumu görme algısına benzete­ biliriz. Görme de basit bir şey gibi görünebilir, çünkü bu işlemi çaba harcamadan gerçekleştiririz.3 Görünen o ki, tek yapmamız gereken gözlerimizi açmaktır, o zaman etrafımızdaki çevrenin zengin, anlamlı, eidetik, üçboyutlu bir görüntüsü zihnimize akmaya başlar. Görmenin bu sezgisel kavranışı bir dükün ataerkil evine ilişkin kavrayı­ şına benzer: Dük söz konusu olduğu kadarıyla, şeyler hep uygun zamanda ve mekanda kendini gösterirken, bu tezahürleri üreten mekanizma gözden ıraktır. Ama en basit görme görevini bile yerine getirmek (mesela mutfakta tuzluğu bulmak) muazzam bir bilgi işlem çalışması gerektirir. Görme korteksi retinada ortaya çıkan ve görme siniri aracılığıyla beyne aktarılan nöron ateşlemelerinin ikiboyutlu örüntülerinin oluşturduğu gürültülü zaman dizilerinden, geriye doğru çalışarak dışsal uzamın yorumlanmış bir üçboyutlu temsilini yeniden inşa etmelidir. Bir metre karelik kıymetli korteks gayri mülkümüzün Önemli bir kısmı görsel bilgiyi işlemeye ayrılmıştır ve siz bu kitabı okurken milyarlarca nöron bu görevi yerine getirmek için sürekli çalışmaktadır (bir atölyede dikiş makinesine gömülmüş ve dev bir yorganı saniyede defalarca dikip yeniden diken kadın terziler gibi). Benzer şekilde, .bizim görünüşte basit değerlerimiz ve isteklerimiz

DEGERLER EDiNMEK

1 221

aslında muazzam bir karmaşıklık içerir.4 Programlayıcımız bu karmaşıklığı bir fayda işlevine nasıl nakledebilir? Yaklaşımlardan biri, sahip olduğumuz ve yapay zekanın peşine düşmesini istedi­ ğimiz her değerin tam bir temsilini doğrudan kodlamaya çalışmak olacaktır. Eğer olağanüstü derecede basit hedeflerimiz varsa, örneğin pi sayısının basamaklarını he­ saplamak istiyorsak, yani istediğimiz yegane şey yapay zekanın pi'nin basamaklarını hesaplamasıysa ve bu hedefin peşine düşülmesinden doğabilecek başka hiçbir sonuçla ilgilenmiyorsak (altyapı bolluğunun başarısızlığına ilişkin değerlendirmemizi hatırla­ yın) bu yaklaşım işe yarayabilir. Bu aleni kodlama yaklaşımı evcimenlik güdülenme seçilimi yöntemlerinin kullanımında da işe yarayabilir. Ama eğer makul bir

insani

değeri teşvik etmek ya da korumak istiyorsak ve süper zeki bir egemen olmaya niyet etmiş bir sistem kuruyorsak, o zaman gerekli tam hedef temsilini açıktan kodlamak beyhude bir çaba gibi gözükmektedir.5 Eğer insani değerleri bilgisayar koduyla tam teşekküllü temsiller yaratarak bir ya­ pay zekaya nakletmeyi başaramazsak, önümüzde başka hangi seçenekler olabilir? Bu bölümde alternatif birkaç yol ele alınıyor. Bunlardan bazıları ilk bakışta akla yatkın görünebilir, ama daha yakından incelendiğinde o kadar da değildir. İlerideki araştır­ malar açık kalan bu yollara odaklanmak zorundadır. Değer yükleme problemini çözmek gelecek kuşağın en iyi matematik yetenekle­ rinden bazılarına yakışan zorlukta bir araştırmadır. Yapay zeka niyetlerimizi kolayca anlamak için yeterli aklı geliştirene kadar bu problemle yüzleşmeyi erteleyemeyiz. Yakınsak araçsal nedenler kısmında gördüğümüz gibi, bir türsel sistem nihai değerlerini değiştirme girişimlerine direnecektir. Eğer bir aracı kendi aracılığı üzerine 4üşünebilme yeteneğini elde edeceği zamana kadar zaten temelde dostane değilse, sonradan beyin yıkama girişimine ya da onu komşusunu daha çok seven farklı bir aracıyla değiştirme girişimine pek sıcak bakmayacaktır.

Evrimsel seçilim Evrim insani değerleri olan bir organizmayı en az bir kez üretmiştir. Bu olgu, değer yükleme problemini çözmenin yolunun evrimsel yöntemlerden geçtiği inancını teşvik edebilir. Gelgelelim bu yolda güvenliğe ulaşmanın önünde ciddi engeller vardır. Bu engellere

10.

Bölüm'ün sonunda arama süreçlerinin ne kadar tehlikeli olabileceğini

ele alırken işaret etmiştik. Evrim, iki adımın karşılıklı dönüşümünü içeren belli tür bir arama algoritması

olarak görülebilir; bu adımlardan biri görece basit bir stokastik kurala göre yeni adaylar yaratarak (rastgele mutasyon ya da cinsel rekombinasyon gibi) çözüm adayları havuzunu genişletir, diğeriyse bir değerlendirme işlevi tarafından test edildiğinde kötü puan alan

222 1

SÜPER ZEKA

adayları eleyerek bu havuzu küçültür. Diğer birçok güçlü arama türünde olduğu gibi, bu sürecin resmi olarak saptanmış arama kıstaslarını tatmin eden ama bizim zımni beklentilerimizi karşılamayan bir çözüm bulması riski vardır. (İster tipik bir insanla aynı hedeflere ve değerlere sahip olan bir dijital zihnin evrilmesi için ister sözgelimi tamamen ahlaklı ya da tamamen itaatkar olan bir zihnin evrilmesi için uğraşılıyor olsun, bu geçerli olacaktır.) Eğer arzuladığımızı düşündüğümüz şeyin sadece bir veç­ hesinden ziyade hedeflerimizin tüm boyutlarını doğru şekilde temsil eden resmi bir arama kıstası saptayabilirsek bu riskten kaçınılabilir. Fakat bu tam da değer yükleme problemidir ve bu bağlamda problemin çözüldüğünü varsaymayı gerektirecektir. Başka bir problem daha var:

Doğal dünyada yıl başına düşen toplam ıstırap miktarı akla hayale sığmayacak ka­ dar fazladır. Benim bu cümleyi yazdığım dakika zarfında, binlerce hayvan canlı canlı yeniyor, diğerleri hayatta kalmak için çırpınıyor, bir diğer kesimi asalaklar tarafından içeriden yavaş yavaş yok ediliyor, binlercesiyse açlık, susuzluk ya da hastalıktan ötürü yok olup gidiyor.6 Sadece kendi türümüz içinde bile her gün 15 0 bin insan telef olurken sayısız insan da korkutucu çeşitlilikte işkenceler ve sıkıntılar yaşıyor.7 Doğa büyük bir deneyci olabilir, ama bir etik değerlendirme kurulundan asla geçer not alamaz: Helsinki Beyannamesi'ne ve sağ, sol, ortayolcu her türlü ahlaki norma aykırıdır. Bu tür dehşetleri bilgisayar orta­ mında nedensiz yere çoğaltmamamız önemlidir. İnsan türü zeka üretmek için evrimsel yöntemlerden yararlanıldığında zihin suçundan kaçınmak özellikle zor görünmektedir, en azından süreç gerçek biyolojik evrime benzer bir şey olacaksa. 8

Takviyeli öğrenme Takviyeli öğrenme, aracıların bazı kümülatif ödül kavramlarını azamiye çıkarmayı öğrenmelerini sağlayan tekniklerin incelendiği makine öğrenimi alanıdır. Arzulanan performansın ödüllendirildiği bir çevre inşa ederek, bir takviyeli öğrenme aracısının çok çeşitli problemleri çözmeyi öğrenmesi sağlanabilir (programlayıcılardan ödül sinyali haricinde ayrıntılı bir bilgilendirme ya da geri besleme olmadığında bile). Çoğu zaman, öğrenme algoritması bir tür değerlendirme işlevinin tedricen kurulmasını içerir ve bu işlev durumlara, durum-eylem çiftlerine ya da kurallara değerler atfeder. (Sözgelimi bir program tavla oynamayı mümkün hamlelere dair değerlendirmesini artımlı olarak geliştirmek için takviyeli öğrenmeden yararlanarak öğrenebilir.) Deneyimler ışığında sürekli güncellenen değerlendirme işleviyse, değer hakkında bir öğrenme biçimini kapsıyor olarak görülebilir. Gelgelelim öğrenilen şey yeni

nihai değerler değil,

belli

durumlara ulaşmanın (ya da belli durumlarda belli eylemlerde bulunmanın ya da belli politikaları takip etmenin)

araçsal değerlerine dair giderek daha doğru kestirim/erdir.

DEGERLER EDiNMEK

1

Bir takviyeli öğrenme aracısının nihai bir hedefi olduğu söylenebildiği ölçüde, bu hedef değişmeden kalır: Gelecekteki ödülleri azamiye çıkarmak. Ayrıca ödül, çevre­ den alınan özel olarak tasarlanmış algılardan oluşur. Bu nedenle elektronik kafalama

[wireheading] sendromu ödülü azamiye çıkarmanın bu alternatifyolunu telkin edecek kadar çetrefilli olan bir dünya modeli geliştiren her takviyeli öğrenme aracısındaki muhtemel bir sonuç olarak kalır.9 Bu sözler takviyeli öğrenme yöntemlerinin asla güvenli bir tohum yapay zekada kullanılamayacağı anlamına gelmez, sadece ödülün azamileştirilmesi ilkesi etrafında örgütlenmemiş olan bir güdülenme sistemine tabi kılınması gerektiğini gösterir. Ne var ki bu durum değer yükleme problemine takviyeli öğrenmeden başka bir araç bulunmasını gerektirir.

Çağrışımsal değer eklenmesi Şimdi insan şunu merak edebilir: Eğer değer yükleme problemi o kadar alengirliyse, bizzat biz nasıl değerler edinmeyi başarıyoruz? Aşırı basitleştirilmiş modellerden biri şöyle bir şey olabilir. Hayata bazı görece basit başlangıç tercihleriyle (örneğin zehirli uyaranlardan sakınma) ve çeşitli olanaklı deneyimlere yanıt olarak ek tercihler edinme eğilimleriyle (örneğin kültürümüzde değerli görülüp ödüllendirildiğini gördüğümüz nesneleri ve davranışları tercih etmeye meyilli olabiliriz) başlarız. Hem basit başlangıç tercihleri hem de eğilimler içkindir, evrimsel zaman ölçeklerinde doğal ve cinsel seçilim tarafından şekillendirilmiştir. Ama sonunda yetişkinler olarak hangi tercihlere varacağımız yaşamımızdaki olaylara bağlıdır. Dolayısıyla nihai değerlerimizdeki bilgi içeriğinin çoğu genlerimizde önceden yazılı olmaktan ziyade deneyimle elde edilir. Örneğin birçoğumuz başka bir insanı sever ve dolayısıyla onun esenliğine büyük bir nihai değer atfeder. Bu tür bir değeri temsil etmek için neler gereklidir? Birçok öğe var olsa da sadece ikisini ele alalım: "İnsan" temsili ve "esenlik" temsili. Bu kavramlar doğrudan DNA'.mızda kodlanmış değildir. Daha ziyade, ONA bir beyin yaratmak için talimatlar içerir ve bunlar tipik bir insani çevreye yerleştirildiğinde birkaç yıl içinde insan ve esenlik kavramlarını kapsayan bir dünya modeli geliştirecektir. Bu kavramlar bir kez oluşturulduğunda belli anlamlı değerleri temsil etmek için kullanılabilir. Ama diğer edinilmiş kavramlardan (saksı ya da tirbuşon gibi) ziyade bu kavramların etrafında oluşturulan değerlere varacak bazı mekanizmaların içkin olarak mevcut olması gerekir.

Bu mekanizmanın nasıl işlediğinin ayrıntıları iyi anlaşılmamıştır. İnsanlarda mekanizma muhtemelen karmaşık ve çeşit çeşittir. Meseleyi yumurtadan çıktıktan kısa süre sonra yuvadan ayrılan kuşlarda yavru mühürleme gibi (yeni doğan kuşun yumurtadan çıktıktan sonraki ilk gün içinde uygun bir hareketli uyaran sunan bir

223

224 1

SÜPER ZEKA

nesneye fiziksel yakınlık arzusu edindiği durum) daha basit bir biçimde ele alırsak anlaması daha k,olay olur. Yavru kuşun hangi tikel nesneye yakın olmayı arzuladığı kendi deneyimlerine bağlıdır; sadece bu şekilde mühürleme genel eğilimi genetik olarak belirlenmektedir. Benzer şekilde, Harry, Sally'nin esenliğine bir nihai değer atfediyor olabilir; ama bu ikili hiç karşılaşmamış olsaydı, Harry başka birine aşık olabilirdi ve dolayısıyla nihai değerleri de farklı olurdu. Genlerimizin hedef edinen bir mekanizma inşası için kodlama yapabilme yeteneği bilgi açısından fazla (bizatihi gende olabile­ ceklerden daha fazla) karmaşıklığı olan nihai hedeflere nasıl varabildiğimizi açıklar. Dolayısıyla bir yapay zeka için güdülenme sistemini de benzer bir ilkeye göre inşa edip edemeyeceğimizi düşünebiliriz. Demem o ki, karmaşık değerleri doğrudan saptamak yerine, yapay zekanın uygun bir çevreyle etkileşimde bulunduğunda bu değerlerin edinilmesine yol açan bir mekanizma saptayabilir miyiz? İnsanlarda gerçekleşen değer eklenme sürecini taklit etmek zor görünmektedir. İnsanlardaki ilintili genetik mekanizma evrim yoluyla sonsuz sayıda işin ürünüdür ki, bu işlerin tekrarlanması güç olabilir. Ayrıca mekanizma muhtemelen insanın sinirbi­ lişsel mimarisine göre incelikle ayarlanmıştır ve dolayısıyla tüm beyin emülasyonları haricinde makine zekalara uygulanamaz. Ayrıca eğer yeterince aslına sadık tüm beyin emülasyonları mevcutsa, öncesinde yüklü bazı insani değerlerin tam temsilleriyle gelen bir yetişkin beyniyle başlamak daha kolay görünecektir.10

Dolayısıyla insan biyolojisini yakından taklit eden bir değer artırımı sürecini uy­ gulamaya çalışmak değer yükleme problemine yönelik umut vermeyen bir saldırı gibi görünmektedir. Ama belki de bir yapay zekayı kendi hedef sistemine ilintili karmaşık değerlerin yüksek doğrulukta temsillerini taşımaya götürecek apaçık bir yapay ikame mekanizma tasarlayabiliriz? Bunun başarılı olması için yapay zekaya bir biyolojik insan ile aynı değerlendirme eğilimlerini vermek zorunlu olmayabilir. Hatta bu istenir bir amaç bile olmayabilir; nihayetinde insan doğası kusurludur ve çoğu zaman belirleyici bir stratejik üstünlük elde etmeye hazır olan bir sistemde hoşgörülebilecek olan kötülüğe yatkınlığı sık sık sergiler. Belki de insan normlarından sistematik şekillerde (örneğin bir insanda mevcut olsa istisnai derecede iyi bir karakteri yansıttığını söyleyeceğimiz şekillerde diğerkam, şefkatli ya da alicenap olan nihai hedefler edinme yönünde daha sağlam bir eğilime sahip olarak) ayrılan bir güdülenme sistemini hedef almak daha iyidir. Gelgelelim insan normundan bu tür sapmaların iyileştirme olarak sayılması için rastgele değil, çok tikel doğrultularda belirtilmesi gerekir ve insani açıdan an­ lamlı değerlendirici genellemeler sağlaması için büyük oranda bozulmamış bir insan merkezci atıf çerçevesinin varlığını varsaymaya devam edeceklerdir ki,

8.

Bölüm' de

incelediğimiz yapay derecede makul hedeftariflerinin bir tür tersten örneklemelerinden sakınılabilsin. Bunun gerçekleşebilir olup olmadığı tartışmaya açıktır.

DEGERLER EDiNMEK

1 225

Çağrışımsal değer eklenmesiyle ilgili meselelerden bir diğeri de yapay zeka sisteminin eklenme mekanizmasını çalışmaz hale getirebilecek olmasıdır. 7. Bölüm'de gördüğümüz üzere, hedef sistemi bütünlüğü yakınsak bir araçsal değerdir. Yapay zeka araştırmacıları bilişsel gelişimde belli bir aşamaya ulaştıklarında, eklenme mekanizmasının işleyişini yozlaştırıcı bir etki olarak görmeye başlayabilirler.11 Bu mutlaka kötü bir şey değildir, ama hedef sisteminin doğru zamanda mühürlenmesi için gerekli özenin gösterilmesi şarttır: Uygun değerler toplandıktan sonra, ama istenmeyen ilave eklenmeler üzerine yazılmadan önce.

Güdülenme iskeleti Değer yükleme problemine bir diğer yaklaşımaysa güdülenme iskeleti adını verebiliriz. Tohum yapay zekaya açıktan kodlama ya da başka bir uygulanabilir yöntem aracılığıyla temsil edebileceğimiz görece basit nihai hedefleri olan bir geçici hedef sistemi vermeyi içerir. Yapay zeka daha karmaşık temsil yetileri geliştirdiğinde, bu geçici iskelet hedef sistemi yerine farklı nihai hedefleri olan bir sistemi geçiririz. Bu halefhedef sistemi de tam teşekküllü bir süper zeka haline gelmekte olan yapay zekayı yönetir. İskelet hedefleri yapay zeka için sadece araçsal olmayıp aynı zamanda nihai hedefler de olduğu için, yapay zekanın bunların ikame edilmesine direnmesi beklenebilir (he­ def-içerik bütünlüğü yakınsak bir araçsal değerdir). Bu durum tehlikelidir. Eğer yapay zeka iskelet hedeflerinin ikame edilmesini püskürtmeyi başarırsa, yöntem çuvallar. Bu başarısızlıktan kaçınmak adına önlemler alınması şarttır. Örneğin yeterlilik kontrol yöntemleri olgun güdülenme sistemi yerleştirilene kadar yapay zekanın güç­ lerini sır.ırlamak için uygulanabilir. Daha özelde, yapay zekanın bilişsel gelişimini güvenli olan ama nihai hedefleri arasında yer almasını istediğimiz değerleri temsil etmesine izin veren bir düzeyde tutmaya çalışabiliriz. Bunu yapmak için belli türde entelektüel yetileri (örneğin stratejiler oluşturma ve Makyavelci planlar yapma) güdük bırakmaya çalışıp, görünüşte daha zararsız yeteneklerin biraz daha üst bir düzeye kadar gelişmesine izin verebiliriz. Ayrıca güdülenme seçilimi yöntemlerini tohum yapay zeka ile programlama ekibi arasında daha işbirlikçi bir ilişkiyi teşvik etmek için kullanmaya çalışabiliriz. Örneğin . iskelet güdülenme sistemine programlayıcılardan internet üzerinden rehberliği (yapay zekanın mevcut hedeflerinden herhangi birini ikame etmelerine izin vermek dahil) memnuniyetle karşılama hedefini dahil edebiliriz.12 Diğer iskelet hedefleri arasında programlayıcılara onun değerleri ve stratejileri hakkında şeffaf olmak ve programla­ yıcıların anlaması için kolay olan ve sonradan hem evcimenlik güdülenmelerini (bilgi işlem kaynaklarının kullanımının sınırlanması gibi) hem de insani açıdan anlamlı bir nihai hedefin yerleştirilmesini kolaylaştıran bir mimari geliştirmeyi içerebilir.

226 1

SÜPER ZEKA

Tohum yapay zekaya kendisini farklı bir nihai hedefle ikame etmek gibi tek bir nihai hedefbahşedilebileceği bile tahayyül edilebilir; bu nihai hedef programlayıcılar tarafından ancak zımnen ya da dolaylı olarak saptanmış olabilir. Bu türden "kendi kendini ikame eden" bir iskelet hedefin kullanılmasının doğurduğu meseleler değer öğrenme yaklaşımı bağlamında da ortaya çıkar; bu konu bir sonraki altbaşlıkta ele alınacak. Başka birtakım meselelerse 13. Bölüm' de masaya yatırılacak. Güdülenme iskelet yaklaşımının da mahzurları yok değildir. Bunlardan biri yapay zekanın geçici hedef sisteminin hala geçici hedef sistemi devredeyken çok güçlü hale gelmesi gibi bir risk barındırmasıdır. Bu durumda insan programlayıcıların nihai hedef sistemini yerleştirme çabalarını baltalayabilir (zorla direnerek ya da sessiz yıkımla). Ü· zaman, tohum yapay zeka tam teşekküllü bir süper zeka haline gelirken eski nihai hedefler varlığını sürdürebilir. Bir diğer mahzuruysa nihai olarak amaçlanmış hedefleri insan dü­ zeyinde bir yapay zekaya yerleştirmenin bunu daha ilkel bir yapay zekaya yerleştirmekten her zaman daha kolay olmamasıdır. İnsan düzeyinde bir yapay zeka daha karmaşıktır ve saydamsız, değiştirmesi zor bir mimari geliştirmiş olabilir. Bir tohum yapay zeka ise programlayıcıların yararlı gördükleri her yapıyı nakşedebilecekleri bir boş levha gibidir. Tohum yapay zekaya bilahare son nihai hedefler yerleştirme çabalarına yardımcı olacak bir mimari geliştirmesini istemesini sağlayacak iskelet hedefler vermeyi başardığımız takdirde bu mahzur bir üstünlüğe dönüşebilir. Gelgelelim bir tohum yapay zekaya bu özellikte hedefler vermenin ne kadar kolay olacağı açık değildir; ayrıca ideal olarak güdülenmiş bir tohum yapay zekanın bile iyi bir mimari geliştirme konusunda insan programlama ekibinden çok daha iyi bir iş çıkarmayı nasıl başaracağı da net değildir.

Değer öğrenme Şimdi sıra, değer yükleme problemi için önemli ama incelikli bir yaklaşıma geldi. Yapay zekanın zekasını peşine düşmesini istediğimiz değerleri öğrenmesi için kullanmakla alakalıdır. Bunu yapmak için yapay zekaya bazı uygun değerleri en azından zımnen seçeceği bir kıstas sağlamamız gerekir. O zaman yapay zekayı bu zımnen tanımlan­ mış değerlerin en iyi tahminlerine göre inşa edebiliriz. Yapay zeka dünya hakkında daha çok şey öğrenip değer belirleme kıstasının içerimlerini peyderpey ambalajından çıkardıkça tahminlerini sürekli geliştirecektir. Yapay zekaya geçici bir iskelet hedef veren ve ardından onu farklı bir nihai hedefle ikame eden iskelet yaklaşımının aksine, değer öğrenme yaklaşımı yapay zekanın gelişim ve operasyon aşamaları boyunca değişmeyen bir nihai hedefe sahip olarak kalır. Öğrenmek hedefi değiştirmez; sadece yapay zekanın hedef hakkındaki inançlarını değiştirir. Dolayısıyla yapay zekaya nihai hedefin ne olduğuna dair bir hipotezin lehine ve aleyhine hangi idraklerin kanıt oluşturduğunu belirlemek için kullanabileceği bir kıstas bahşedilmelidir. Uygun bir kıstas belirlemek zor olabilir. Gelgelelim zorluğun bir kısmı

DECERLER EDiNMEK

1 227

öncelikle bir yapay genel zeka yaratma problemiyle alakalıdır, zira sınırlı duyu girdilerinden hareketle çevrenin yapısını keşfedebilecek güçlü bir öğrenme mekanizmasını gerektirir. Bu problemi şimdilik bir kenara koyabiliriz. Ama bir süper .zeki yapay zekanın nasıl yara­ tılacağına çözüm bulunsa bile, özel olarak değer yükleme probleminden doğan zorluklar devam edecektir. Değer öğrenme yaklaşımında bunlar algısal ikili dizgilerini değerler hakkındaki hipotezlere bağlayan bir kıstas tanımlamaya ihtiyaç duyma biçimini alır. Değer öğrenmenin nasıl uygulanabileceğine dair ayrıntılara dalmadan önce, genel fikri bir örnekle açıklamak yararlı olabilir. Bir kağıt parçasına birtakım değerlerin tarifini yazdığımızı varsayın. Kağıdı katlayıp mühürlü bir zarfa koyuyoruz. Ardından insan düzeyinde genel zekası olan bir aracı yaratıp ona şu nihai hedefi verebiliriz: "Zarfta tarif edilen değerleri azami oranda gerçekleştir." Bu aracı ne yapacaktır? Aracı zarftaki kağıtta ne yazdığını ilk başta bilmez; ama hipotezler oluşturabilir ve bu hipotezlere öncelleri ve mevcut ampirik veriler temelinde olasılıklar atfedebilir. Sözgelimi aracı insan yaratısı metinlerin diğer örnekleriyle karşılaşmış ya da insan davranışına dair bazı genel örüntüleri gözlemlemiş olabilir. Bu sayede bazı tahminler yapabilecektir. Yazılı notun "adaletsizliği ve gereksiz ıstırabı asgariye indir" ya da "hisse sahiplerinin gelirlerini azamiye çıkar" gibi bir değeri tarif etme ihtimalinin; "tüm gölleri plastik poşetlerle doldur" gibi bir değer tarif etmesi ihtimalinden daha yüksek olduğunu tahmin etmek için psikoloji diplomasına sahip olmaya gerek yoktur. Aracı bir karar aldığında, mektupta tarif edildiğinin en muhtemel olduğuna inandığı değerleri gerçeğe dökmekte etkili olacak eylemlerde bulunabilir. Daha önemlisi, aracı mektupta söylenenler hakkında daha fazlasını öğrenmenin yüksek bir araçsal değeri oldu­ ğunu görecektir. Bunun nedeni mektupta tarifedilmesi muhtemel olan hemen her nihai değer için şunu söyleyebiliriz: Eğer aracı ne olduğunu bulursa o değerin gerçekleştirilme ihtimali daha yüksektir, zira aracı o zaman bu değeri daha etkili şekilde izleyecektir. Ayrıca aracı 7. Bölüm' de tarif edilen yakınsak araçsal değerleri de keşfedecektir: Hedef sistemi bütünlüğü, bilişsel ilerleme, kaynak edinimi vesaire. Fakat aracının insan refahı­ na ilişkin olarak mektupta tarif edilen değerlere yeterince yüksek bir olasılık atfettiğini varsaydığımızda, bu araçsal değerleri gezegeni derhal bir komputronyumal3' dönüştürüp bu suretle insan türünü yok ederek izlemeyecektir, çünkü bunu yapmak nihai değerini gerçeğe dökme ihtimalini tamamen yok etme riskini doğuracaktır. Bu tür bir aracıyı, her biri farklı yönlere çeken birkaç römorköre bağlı bir mavnaya benzetebiliriz. Her römorkör aracının nihai hedefine dair bir hipoteze denk düşer. Her bir römorkörün motor gücü bağlantılı hipotezin olasılığına denk düşer ve dolayısıyla yeni kanıtlar geldikçe değişir ve mavnanın hareket yönünde değişikliklere yol açar. Ortaya çıkan güç mavnayı bir yandan zımni nihai hedef hakkında bilgi sahibi olmayı kolaylaştıran bir yolda ilerletirken, diğer yandan· geri döndürülemez zarara yol açacak şekilde sığlıklara vurmasını da engeller ve sonrasında nihai değere dair kesin bilginin

228 1

SÜPER ZEKA

açık denizine ulaşıldığında, ciddi güç uygulamaya hala devam eden römorkörlerden biri mavnayı en düz ya da en uygun yolda keşfedilen değerin gerçekleştirilmesi yoluna çekecektir. Zarf ve mavna metaforları değer öğrenme yaklaşımının altında yatan ilkeye örnek teşkil eder, ama birtakım kritik teknik meselelerin üzerinden atlar. Bunlar söz konusu yaklaşımı formel bir çerçeve içinde geliştirmeye başladığımızda daha da göz önüne gelir (bkz. KUTU 10). Göze çarpan meselelerden biri, yapay zekanın "zarftaki kağıtta tarifedilen değerleri azami düzeyde gerçekleştir" gibi bir hedefle nasıl donatılacağıdır. (KUTU 10'un terim­ leriyle söylersek, değer kıstası n nasıl tanımlanacaktır?) Bunu yapmak için değerlerin tarif edildiği yeri saptamak zorunludur. Bizim örneğimizde bunu yapmak için zarftaki mektuba başarılı bir gönderme yapmak gerekir. Bu durum entipüften görünebilirse

KUTU

10:

D eğer öğren m en i n for m e l leşti ri l m es i

Formel b i r tarif yapmak bazı şeyleri daha net görmemize yardımcı olabilir. N e var k i forma­ lizmden hoşlanmayan okurlar bu kısmı atlayabilir. Bir aracının sınırlı sayıda ayrı çemberde çevresiyle etkileşimde olduğu basitleştirilmiş bir çerçeve düşünün." Çember k'de aracı yk eylemini icra eder ve ardından xk idrakini alır. m yaşam süresi olan bir aracının etkileşim tarihi YlıYıXı y x 'di r (biz bunu yx, ya da yx şeklinde kısaltabiliriz). �,,, ,,, m m Her bir çemberde aracı o zamana kadar aldığı idrak silsilesine dayalı olarak bir eylem seçer. . . .

Öncelikle bir takviyeli öğrenen düşünün. Opti mum bir takviyeli öğrenen (YZ.. PÖ) gele­ cekteki beklenen ödülleri azamiye çıkarandır. Şu denkleme riayet eder:t

Ödül silsilesi r"' . . . .,r idrak silsilesi xk.,,,'de zımnen vardır, zira aracının verili bir çemberde aldığı ödül aracının bu çemberde aldığı idrakin parçasıdır. m

Daha önce savunulduğu üzere, bu takviyeli öğrenme türü mevcut bağlamda uygun değil­ dir, zira yeterince zeki bir aracı eğer ödül sinyalini (elektronik kafalama) doğrudan man ipüle edebi lirse azami ödül elde edebileceğin i fark edecektir. Zayıf aracılar için bunun bir problem olması gerekmiyor, zira kendi ödül kanallarına bulaşmalarını fiziksel olarak engelleyebiliriz. Burada Daniel Dewey'nin (20 1 1 ) bazı açıklamalarından yararlanacağız. Bu çerçeveye katkı sunan diğer arka plan fikirleri Marcus Hutter (2005) ve Shane Legg (2008), Eliezer Yudkowsky (2001), Nick Hay (2005), Moshe Looks ve Peter de Blanc tarafından geliştirilmiştir. t

Gereksiz karmaşıklıklardan kaçın mak adına, dikkatimizi gelecekteki ödülleri umursamazlık etmeyen belirlenimci aracılarla sınırlıyoruz.

DEGERLER EDİNMEK j Ayrıca sadece bizim için makul olan şekillerde hareket ettiklerinde ödül alacakları şekilde çevreleri ni kontrol edebiliriz. Fakat bir takviyeli öğrenen, ödüllerinin bizim isteklerimize ve kaprislerimize yapay bağımlılığını ortadan kaldırmak için güçlü bir itki duyacaktır Bir takviyeli öğrenen ile i lişkimiz bu nedenle temelde çatışmaya dayalıdır. Eğer aracı güçlüyse, tehlike vardır. Elektronik kafalama sendromunun çeşiclili kleri dışsal bir duyum ödül sinyali aramayan, bilakis hedefleri b i r iç durumun elde edilmesi olarak tan ımlanan sistemleri de eckileyebilir. Örneğin "eyleyen-eleştiren" adı verilen sistemlerde aracın ı n davranışının verili bir performans ölçüsünü yakalamaktan ne kadar uzak olduğun u hesaplayan ayrı bir eleştiren modülünün onaylanmamasın ı asgariye çekmek için eylemler seçen bir eyleyen modülü vardır. Bu kuru­ l umdaki sorun eyleyen modülünün eleştireni değiştirerek ya da tamamen ortadan kaldırarak onaylan mamayı asgariye çekebileceği n i fark edebilecek olmasıdır, tıpkı meclisi lağvedi p basını devletleştiren bir diktatör gibi. Sınırl ı sistemler söz konusu olduğundan, eyleyen modülüne eleştiren modülünü değiştirmek için hiçbir araç vermeyerek bu problemden kaçı n ılabil i r. Yeterince zeki ve verimli bir eyleyen modülü ise her zaman eleştiren modülüne erişim elde edebilir (sonuçta eleştiren modülü bir bilgisayardaki fiziki bir süreçten ibarettir)." Değer öğrenene gelmeden önce, gözlem-fayda azamileştiricisi (YZ. G FA) adı verilen bir ara adımı ele alal ım. YZ.TÖ'd eki ödül dizileri n i (rk -t- . . . -t- r) yapay zekan ı n gelecekteki etkileşim tarihinin tamam ına dayalı olmasına izin verilen bir fayda işleviyle ikame ederek elde edilir:

Bu formül elektronik kafalama probleminin etrafından dolaşmayı sağlar, zira tüm bir etkileşim tarih i boyunca tanımlanmış bir fayda işlevi kendi kendin i kandırma (ya da aracı cephesinden gerçekliğin doğru bir görüntüsün ü elde edecek yeterlilikte yatırım yapılamaması) işaretlerini gösteren etkileşim tarihlerin i cezalandırmak üzere tasarlanabilir. Dolayısıyla YZ. G FA, ilkesel olarak, elektronik kafalama problemi n i n etrafından dolaşmayı mümkün kılar. Gelgelelim bu olanaktan yararlan mak için mümkün olan etkileşim tarihleri Matematiksel açıdan, bir aracının davranışı mümkün olan her bir etkileşim tarihini bir eyleme harita­ landıran bir aracı işlevi olarak formalize edilebilir. En basit olan aracılar haricinde, aracı işlevini açıkça bir ara bul çizelgesi olarak göstermenin ol uru yoktur. Bunun yerine aracıya hangi eylemi yerine getireceğine dair bir hesap yapma yöntemi verilir. Aynı aracı işlevini hesaplamanın birçok yolu olduğundan, bu bir aracı programı olarak aracının daha da incelikli şekilde bireyselleştirilmesine yol açar. Bir aracı programı verili bir etkileşim tarihi için bir eylemi hesaplayan özgül bir program ya da algoritmadır. Formel olarak somutlaştırılmış bir çevreyle etkileşimde bulunan bir aracı programı düşünmek çoğu zaman matematiksel açıdan uygun ve yararlı olmakla birlikte, bunun bir idealleştirme olduğunu hatırlamak önemlidir. Gerçek aracılar fiziksel olarak somutlaştırılır. Bu demektir ki aracı çevreyle sensörleri ve efektörleri yoluyla etkileşimde bulunmakla kalmaz, aynı zamanda aracının "beyni" ya da kontrolcüsü bizatihi fiziksel gerçekliğin parçasıdır. Dolayısıyla onun işlemlerini dış fiziksel müdahaleler etkileyebilir (sadece sensörlerinden algılar alarak değil). Bu nedenle bir noktada bir aracıyı bir aracı uygulaması olarak görmek zorunlu hale gelir. Bir aracı uygulaması çevreden müdahaleler olmadığında bir aracı işlevini uygulayan fiziksel bir yapıdır. (Bu tanım Dewey'nin izinden gitmektedir [201 1 ].)

229

230

1 SÜPER ZEKA sını fının üzerinde uygun bir fayda işlevi saptamamız gerekecektir ki, bu görev korkutucu derecede zor görünmektedir. Fayda işlevlerini aracının kendi etki leşim tarihlerinden ziyade doğrudan olanaklı dünyalar (ya da olanaklı dünyaların özellikleri veya dünya hakkındaki teoriler) üzerinden saptamak daha doğal olabil i r. Eğer bu yaklaşımdan yararlanırsak, YZ-GFZ o ptimumluk kavramını yeniden formüle ederek basitleştirebiliriz:

y = arg max v I. U( w)P( w l Ey). w

Burada V(.), aracının (kararını verdiği anda) e linde olan toplam kanıtlar, U ise bazı olanak­ l ı dünyalar sınıfına fayda atfeden bir fayda işlevidir. Optimum aracı beklenen faydayı azami­ ye çeken eylemi tercih eder. B u formüllerdeki sıradışı problemlerden biri, fayda işlevi U'yu tanımlamanın güçlüğüdür. Böylece nihayet değer yükleme problemine geri dönüyoruz. Fayda işlevinin öğrenilmesini sağlamak için formalizmimizi fayda işlevlerine karşı belirsizliğe izin verecek şekilde genişlet­ memiz gerekir. Bunu şöyle yapabiliriz (YZ-DYY y == arg max yev I P(w 1 Ey)I U ( w) P(V( U l w) . wEW

uEU

Burada E fayda işlevlerinden fayda işlevleri hakkındaki önermelere bir işlevdir. V(U) ise a f yda işlevi U'nun V tarafı ndan i fade edilen değer kıstasını karşıladığı önermesidi r.t Dolayısıyla hangi eylemin gerçekleştirileceğin i kararlaştırmak için şöyle ilerlenebilir: Birincisi, mümkün olan her dünyanın (w) koşullu olasılığını hesaplayın (mevcut kanıtlar ve y eylemi­ n i n gerçekleştirileceği varsayımı dikkate alınarak). ikincisi, mümkün olan her fayda işlevi (U) için, U'nun değer kıstası V'yi karşıladığı koşullu olasıl ığı hesaplayın (w'ni n gerçek dünya ol­ duğu koşuluna göre). Üçüncüsü, mümkün olan her fayda işlevi U için, mümkün dünyanın (w) faydasını hesaplayın. Dördüncüsü, bu n icelikleri birleştirerek y eyleminin beklenen fay­ dasını hesaplayın. Beşincisi, mümkün olan her eylem için bu işlemi tekrarlayın ve en yüksek beklenen faydaya sah i p o lan eylemi gerçekleştirin (beraberlikleri bozmak için keyfi bir yönteme başvurun). Tarif edi ldiği üzere, bu işlem (mümkün olan her dünyanın alenen ve Dewey bir değer öğrenme aracısı için şu optimallik fikrini önerir:

y, arg m axy, L P/yxsm l yx, y,)L_ U (yx yapmam gerekiyor" biçiminin tüm pozitif ahlaki iddiaları yanlışsa), o zaman geri çekilme suatejisine {örneğin kapama) başvurulacaktır. Eğer her biri ahlaken doğru olacak birçok gerçekleştirilebilir eylem varsa ne olacağını da saptayabiliriz. Örneğin bu tür durumlarda yapay zekanın insanlığın kolektif dışkestiriminin tercih edeceği ahlaken kabul edilebilir eylemlerden (birini) yerine getirebileceğini söyleyebiliriz. Keza gerçek ahlak teorisi temel söz dağarında "ahlaken doğru" gibi terimleri kullanmazsa ne olması gerektiğini de şart koşabiliriz. Sözgelimi bir sonuççu teori bazı eylemlerin diğerlerinden daha iyi olduğunu ama bir eylemin "ahlaken doğru" olması fikrine denk düşen tikel bir eşik olmadığını savunabilir. O zaman, eğer böyle bir teori doğruysa, ahlaken doğrunun ahlaken en iyi uygulanabilir eylemlerden birini (eğer varsa) yerine getirmesi gerektiğini söyleyebiliriz; veya sonsuz sayıda uygulanabilir eylem varsa ve her bir uygulanabilir eylemden daha iyisi varsa, o zaman belki de ahlaken doğru bir insanın benzer bir durumda seçeceği en iyi eylemden katbekat daha iyi olabilecek bir eylemi seçebilir; bu olmazsa, o zaman bir insanın yerine getirebileceği en iyi eylem kadar iyi olan bir eylem. Ahlaken doğru önerisinin nasıl inceltilebileceğine dair düşünürken iki genel hususun akılda tutulması gerekir. Birincisi, muhafazakar adımlarla başlayıp neredeyse tüm olumsallıklari örunek için geri çekilme seçeneğinden yararlanabilir ve "ahlaken doğru" seçeneğinden ancak tamamen anladığımızı hissettiğimiz durumlarda yararlanabiliriz. İkincisi, ahlaken doğru önerisine şu genel şerhi düşebiliriz: "Hayırsever bir şekilde yorumlanmalı ve biz onu yazmadan önce daha dikkatli şekilde düşünmüş olsaydık gözden geçirebileceğimiz tarzda gözden geçirilmelidir."

22

Bu terimlerdçn, "bilgi", biçimsel bir analize {enformasyon-teorik terimleriyle) en açık olan terim olabilir. Gelgelelim bir insanın bir şeyi bilmesinin ne olduğunu temsil etmek için yapay zeka karmaşık psikolojik özelliklerle alakalı birtakım incelikli temsillere ihtiyaç duyabilir. Bir insan, beyninde bir yerlerde depolanmış olan tüm bilgiyi "bilmez".

23

CEV'deki terimlerin (marjinal düzeyde) o kadar anlaşılmaz olmadığının işaretlerinden biri ahlaki doğruluğu CEV'de kullanılan türde terimlerle analiz edebilirsek felsefi ilerleme olarak sayılacağıdır. Aslında metaetikteki ana eğilimlerden biri {ideal gözlemci teorisi) tam da bunu yapmayı amaçlar. Örneğin bkz. Smith vd. (1 989).

24

Bu durum temel normatif belirsizlik problemiyle yüzleşmeyi gerektirir. Hakiki olma olasılığı en yüksek olan ahlak teorisine göre hareket etmenin her zaman uygun olmadığı gösterilebilir. Keza doğru olma olasılığı en yüksek olan eylemi gerçekleştirmenin her zaman uygun olmadığı da gösterilebilir. "Yanlışlık dereceleri"ne ya da söz konusu meselelerin vahametine karşı olasılıkları seçmenin bir yoluna ihtiyaç olduğu görünmektedir. Bu yöndeki bazı fikirler için, bkz. Bostrom (2009a).

NOTLAR

25

Ahlaki doğruluk fikrinin herhangi bir açımlaması için herhangi birinin nasıl olup da bir doğru ve yanlış fikrine sahip olabildiğini açıklamasının bir yeterlilik koşulu olduğu bile savunulabilir.

26

Bizatihi yapay zekanın her zaman ahlaklı davranacağını varsaysak bile, bizim için

1 3 53

ahlaken doğru şeyin ahlaki doğruluğu uygulayan bir yapay zeki yaratmak olduğu bariz değildir. Belki de bu tür bir yapay zeka yaratmak bizim için itiraz edilebilir derecede kibirlilik ya da kasıntıhlık olacaktır (özellikle de birçok insan bu projeyi onaylamayabileceği için). Bu mesele ahlaki doğruluk önerisini eğip bükerek kısmen inceltilebilir. Yapay zekanın ancak yaratıcılarının yapay zekayı yaratması daha en baştan ahlaken doğruysa harekete geçmesi (ahlaken yapması doğru olan şeyi yapması) gerektiğini, aksi takdirde kendisini kapatması gerektiğini varsayalım. Bu türde bir yapay zeka yaratarak nasıl vahim bir ahlaki yanlış yapacağımızı görmek zordur, zira eğer onu yaratmakla yanıldıysak, yegane sonuç yapay zekanın bu noktaya kadar hiçbir zihin suçu işlemediğini varsayarak hemen kendi kendini kapatan bir yapay zekanın yaratılması olacaktır. (Gelgelelim yanlış davranmış olabiliriz - sözgelimi bunun yerine başka bir yapay zeka yaratma fırsatını kaçırarak.) İkinci bir meseleyse lüzumundan fazlasını yapmaktır. Yapay zekanın yapabileceği birçok eylem olduğunu ve her birinin de ahlaken doğru olduğunu (ahlaken kabul edilir olması anlamında) ama bunlardan bazılarının ahlaken diğerlerinden daha iyi olduğunu varsayalım. Seçeneklerden biri yapay zekaya bu türden herhangi bir durumda ahlaken en iyi eylemi (ya da aynı derecede iyi olan birkaç eylem varsa en iyi eylemlerden birini) seçtirmektir. Bir diğer seçenek ise yapay zekaya ahlaken izin verilebilir eylemler arasından (ahlaki olmayan) başka bir gerekliliği en fazla karşılayan eylemi seçtirmektir. Örneğin yapay zeka ahlaken kabul edilebilir eylemler arasından CEV'imizin tercih edeceği eylemi seçebilir. Bu tür bir yapay zeka ahlaken kabul edilemez hiçbir şey yapmazken çıkarlarımızı ahlaken en iyi olanı yapan bir yapay zekadan daha fazla koruyabilir. 27

28

Yapay zeka bizim bir yapay zeka yaratmamızın ahlaken kabul edilebilirliğini değerlendirirken, kabul edilebilirliği nesnel anlamında yorumlamalıdır. "Ahlaken kabul edilebilir"in sıradan bir anlamında, bir doktor hastasını iyileştireceğine inandığı bir ilaç yazdığında ahlaken kabul edilebilir şekilde hareket eder - hasta, doktorun bilgisi dışında, ilaca alerjisi olsa ve bunun sonucunda ölse bile. Nesnel açıdan ahlaki kabul edilebilirliğe odaklanmak yapay zekanın üstün olduğu varsayılan epistemik konumundan istifade eder. Daha doğrudan bir şekilde, yapay zekanın hangi etik teorisinin doğru olduğuna dair

inançlanna (daha doğrusu, etik teoriler karşısında olasılık dağılımına) bağlıdır. 29

Bu fiziksel açıdan olanaklı hayatların ne kadar muhteşem olabileceğini tahayyül etmek zor olabilir. Buna dair bir fikir aktarmayı amaçlayan şiirsel bir girişim için, bkz. Bostrom (2008c). Bu olanaklardan bazılarının bizim için, mevcut insanlar için iyi olabileceğine dair bir argüman için, bkz. Bostrom (2008b).

30

Başka bir önerinin daha iyi olacağını düşünüyorsak bir öneriyi desteklemek aldancı ya da manipülatif görünebilir. Ama samimiyetsizlikten kaçınacak şekillerde bunu desteklemek mümkündür. Örneğin bir yandan ideal olanın üstünlüğünü kabul ederken, diğer yandan elde edilebilir en iyi uzlaşma olarak ideal olmayanı desteklemek mümkündür.

354 1 SÜPER ZEKA 31

Veya "iyi", "harika" ya da "muhteşem'' gibi pozitif olarak değer biçen başka bir terim.

32

Bu "Ne Diyorsam Onu Yap" olarak bilinen yazılım tasarımındaki bir ilkeyi akla getiriyor. Bkz. Teitelrnan (1 966).

33

Hedef içeriği, karar teorisi ve epistemoloji irdelenmesi gereken üç veçhedir; kesinkes üç ayrı bileşene ayrılmalarının gerekip gerekmediği sorusuna değinmiyoruz.

34

Bir etik proje süper zekanın ürettiği nihai kazançların en fazla mütevazı bir kısmını o projenin başarısına ahlaken kabul edilebilir şekillerde katkıda bulunanlara özel ödüller olarak tahsis edebiliyor olmalıdır. Özendirici ambalajlama şemasına büyük bir kısım tahsis etmek yakışıksız kaçacaktır. Gelirinin yüzde 90'ını sponsorlarının performans bonuslarına ve bağışları artırmak için reklam kampanyalarına harcayan bir hayır kurumuna benzer.

35

Ölüler nasıl ödüllendirilebilir? Birkaç olanağı düşünebiliriz. En alt düzeyde, insanlar ölümden sonra şöhrete ulaşmayı istedikleri ölçüde bir ödül olacak olan anma törenleri ve anıtlar olabilir. Merhumların gelecek hakkında başka tercihleri de olabilir, örneğin kültürler, sanatlar, binalar ya da doğal çevrelerle ilgili. Ayrıca çoğu insan akrabalarına önem verir; katkı sunanların çocuklarına ve torunlarına özel ayrıcalıklar tanınabilir. Daha spekülatif düzeyde, süper zeka bazı merhum insanların görece sadık simülasyonlarını (bilinçli olacak ve özgün olana -en azından bazı insanların kıstaslarına göre- bir hayatta kalma biçimi olarak sayılacak kadar benzeyen simülasyonları) yaratabiliyor olmalıdır. Örneğin kriyojenik dondurmayla saklanan insanlar için bu muhtemelen daha kolay olacaktır; ama belki de bir süper zeka için yazışma, yayınlar, görsel-işitsel malzemeler ve dijital kayıtlar gibi diğer saklanmış kayıtlardan ya da diğer hayatta kalanların kişisel anılarından özgün insana çok benzeyen bir şeyi yeniden yaratmak imkansız olmayacaktır. Bir süper zeka bizim ha diyince aklımıza gelmeyen bazı olanakları da düşünebilir.

36

Pascalcı gasp için, bkz. Bostrom (2009b). Sonsuz faydalarla alakalı meselelerin bir analizi için, bkz. Bostrom (201 l a). Temel normatif belirsizlik hakkında, örneğin bkz. Bostrom (2009a).

37

Örneğin Price (1991); Joyce (1 999); Drescher (2006); Yudkowsky (201 0); Dai (2009).

38

Örneğin Bostrom (2009a).

39

Yapay zekanın hedef içeriğini saptamak için dolaylı normatiflikten yararlanmanın doğru olmayan bir şekilde saptanmış karar teorisinden doğabilecek problemleri azaltacağı da rasavvur edilebilir. Örneğin CEV yaklaşımını düşünün. Eğer iyi uygulanırsa, yapay zekanın karar teorisinin saptanmasındaki en azından bazı hataları telafi edebiliyor olmalıdır. Bu uygulama bizim bütünlüklü dışkestirilmiş irademizin yapay zekanın peşine düşmesini isteyeceği değerlerin yapay zekanın karar teorisine bağlı olmasına izin verebilir. Eğer idealleştirilmiş benliklerimiz belli türde bir karar teorisinden yararlanan bir yapay zeka için değer saptamalarında bulunduklarını biliyorlarsa, değer saptamalarını çarpık karar teorisine rağmen iyicil davranacak şekilde düzenleyebilirler (tıpkı bir merceğin bozucu etkilerini karşı yönde bozan başka bir lensi önüne yerleştirerek yok edebileceğimiz gibi).

40

Bazı epistemolojik sistemlerin, bütüncü bir tarzda, hiçbir ayrı temeli olmayabilir. Bu durumda, yapısal kalıtım ayrı birtakım ilkeler değil, daha ziyade deyim yerindeyse

NOTLAR

kanıt akışına yanıt veren belli temayülleri cisimleştirici epistemik bir başlangıç noktasıdır. 41

Örneğin bkz. Bostrom'da (20 1 l a) ele alınan çarpıtma problemi.

42

Sözgelimi, antropik muhakemedeki tartışmalı meselelerden biri, kendini işaret etme varsayımı adı verilen varsayımın kabul edilip edilmeyeceğidir. Kendini işaret etme varsayımı kabaca şunu savunur: Var olduğunuz olgusundan, dah;ı çok s;ıyıd;ı (N) gözlemcinin var olduğu hipotezlerin N ile orantılı olarak olasılık artışı alması gerektiği sonucunu çıkarmanız gerekir. Bu ilkeye karşı çıkan bir argüman için, bkz. Bostrom'daki (2002a) "Presumptuous Philosopher" düşünce deneyi. Bu ilkeyi savunan bir görüş için ise, bkz. Olum (2002); ve bu s;ıvunmanın bir eleştirisi için, bkz. Bostrom ve Cirkovic (2003). Kendini işaret etmeyle ilgili inançlar potansiyel açıdan hay;ıti stratejik ilinrililiğin çeşitli ampirik hipotezlerini, örneğin Carter-Leslie kıyamet günü argümanı, simülasyon argümanı ve "büyük filtre" argüm;ınları gibi mülahazaları etkileyebilir. Bkz. Bostrom (2002a, 2003a, Bostrom 2008a); Carter (1983); Cirkovic vd. (201 0); Hanson (1 998d); Leslie (1996); Tegmark ve Bostrom (2005). Benzer bir husus da gözlem seçilim teorisindeki diğer yüklü meselelere (gönderme sınıfı tercihinin gözlemci anlarıyl;ı görelileştirilip görelileştirilemeyeceği ve eğer bu yapılabiliyors;ı nasıl y;ıpılacağı gibi) ilişkin de ortay;ı konabilir.

43

Örneğin bkz. Howson ve Urb;ıch (1 993). İki füyesçi ar;ıcının görüşleri bilinen bir gerçek olduğunda akli olarak ters düşebilecekleri durumları s;ıyıca azalt;ın bazı ilginç sonuçlar da vardır; bkz. Aumann (1 976) ve Hanson (2006).

44

Karş. Yudkowsky'deki (2004) "son yargıç" kavramı.

45

Epistemolojide öne çıkan birçok önemli mesele vardır ki, bunlard;ın bazılarını yukarıda ele almıştık. Bur;ıda mesele pratikte en iyi sonuçtan ayırt edilemeyecek bir sonuç elde etmek için tüm çözümleri tastamam doğru kılmamızın gerekmeyebileceğidir. Karma bir model (çok çeşitli ilkleri bir aray;ı getiren bir model) işe yarayabilir.

ON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM 1

Bu ilke Bostrom'da (2009b, 1 90) takdim edilir ve totolojik olm;ıdığı d;ı belirtilir. Bir görsel analoji için, olanaklı bir teknoloji yoluyla elde edilebilecek temel yeterlilikler uzamını temsil eden büyük am;ı h;ıcmi sınırlı bir kutu tas;ıvvur edin. Bu kutuya araştırma çabasını temsil eden kum boşaltıldığını tah;ıyyül edin. Kumu nasıl boşaltuğınız kutunun neresinde toplaştığını belirler. Ama boşaltmayı sürdürürseniz, sonunda tüm uzam dolar.

2

Bostrom (2002b).

3

Bilim politikalarına yaklaşımda geleneksel bakış açısı bu değildir. Harvey Averch ABD'de 1945-1984 arasınd;ı bilim ve teknoloji politikalarının bilim ve teknoloji teşebbüsüne optimum düzeyde kamusal yatırım tartışmalarına ve ülkenin ekonomik refahını ve askeri gücünü en üst düzeyde artırmak için "kazananlar seçme"yle hükümetin hangi ölçüde ilgilenmesi gerektiğine odaklandığını söyler. Bu hesaplamalarda teknolojik ilerlemenin her zaman iyi olduğu vars;ıyılır. Am;ı Averch "ilerleme her zaman iyidir" önermesini sorgulayan eleştirel perspektiflerin yükselişini de anlatır (Averch 1985). Ayrıca bkz. Graham (1997).

1

355

356 1

SÜPER ZEKA 4

Bostrom {2002b).

5

Bu elbette bir totoloji değildir. Farklı türde bir gelişim argümanının savunulduğu da tahayyül edilebilir. İnsanlığın ilkin sözgelimi nanoteknoloji gelişimine bizi daha iyi kurumlar geliştirmeye, uluslararası açıdan daha eşgüdümlü hale getirmeye ve küresel strateji konusundaki düşüncelerimizi olgunlaştırmaya zorlayacağı gerekçesiyle karşı çıkmasının insanlık için daha iyi olacağı savunulabilir. Belki de makine süper zekası kadar metafizik açıdan kafa karıştırıcı olmayan bir tehdit sunan bir zorlukla yüzleşmemiz daha muhtemeldir. Bu durumda, nanoteknoloji (yahut sentetik biyoloji veya ilkin yüzleşeceğimiz daha küçük bir zorluk her neyse) bize süper zekanın yüksek düzey zorluğuyla başa çıkmak için gerekli yeterlilik düzeyine yükselmemizde yardımcı olacak bir basamak hizmeti görebilir. Bu tür bir argüman vaka vaka analiz edilmelidir. Örneğin nanoteknoloji söz konusu olduğunda, nanofabrike hesaplamalı substratlardan donanım performansındaki itki gibi çeşitli mümkün sonuçları; imalat için ucuz fiziksel sermayenin ekonomik büyümeye etkileri; incelikli gözetleme teknolojisinin bollaşması; bir nanoteknoloji atılımının dolaylı ya da dolaysız sonuçlarıyla bir tekelin ortaya çıkma olanağı ve makine zekasına nöromorfik ve tüm beyin emülasyonu yaklaşımlarının son derece uygulanabilir olması gibi çeşitli olanaklı sonuçları düşünmek gerekecektir. Tüm bu meseleleri ele almak (ya da diğer varoluşsal riske sebep olan teknolojiler için doğabilecek paralel meseleleri ele almak) bu çalışmanın kapsamını aşıyor. Burada ilk bakışta gelişimin önce süper zekadan başlaması görüşüne yakın duruyoruz, ama bazı vakalarda bu ilk değerlendirmeyi değiştirebilecek karmaşıklıklar olduğunu da �rguluyoruz.

6

Pinker (201 1); Wright (200 1).

7

Her şeyin hızlandığı hipotezini ilk bakışta herhangi bir gözlemsel sonucu olmadığı göründüğü için anlamsız varsaymak çekici olabilir; ama örneğin bkz. Shoemaker (1969).

8

Hazırlıklı olma düzeyi hazırlık faaliyetlerine ayrılan çaba miktarıyla değil, gerçekte koşulların ne kadar uygun şekilde hazırlandığı ve kilit karar alıcıların uygun eylemde bulunmaya ne kadar hazır olduklarıyla ölçülür.

9

Zeka patlamasına giden süreçte uluslararası güven derecesi de bir etken olabilir. Bunu aşağıda "İşbirliği" altbaşlığında ele alıyoruz.

1O

Bir anekdot olarak, kontrol problemiyle şu anda ciddi olarak ilgilenenlerin zeka dağılımının aşırı bir ucundan orantısız şekilde örnek olarak seçildiği, ama bu izlenim için alternatif açıklamalar olabileceği gözükmektedir. Eğer alan moda haline gelirse, kuşkusuz vasatlıklarla ve çatlaklarla dolup taşacaktır.

11

Bu terimi Cari Shulman'a borçluyum.

12

Bir makine zekasının bir nöromorfık yapay zekadan ziyade bir tüm beyin emülasyonu sayılabilmesi için bir beyne ne kadar benzer olması gerekir? İlintili belirleyici öğe, sistemin değerleri ya da tikel bir bireyin veya türsel bir insanın bilişsel ve değerlendirmeci eğilimlerinin hepsini yeniden üretip üretmeyeceği olabilir, çürıkü bunun kontrol problemi için bir fark yaratması akla yatkındır. Bu özellikleri yakalamak son derece yüksek derecede bir emülasyon sadakati gerektirebilir.

NOTLAR

1

13

Anışın büyüklüğü elbette itmenin ne kadar büyük olduğuna ve ayrıca itme kaynaklarının nereden geldiğine bağlı olacaktır. Eğer tüm beyin emülasyonu araştırmalarına yatırılan fazladan kaynakların hepsi düzenli nörobilim araşarmalarından çıkarılırsa, nörobilim için hiçbir net araş olmayabilir, meğerki emülasyon araşarmalarına daha sıkı bir odaklanmanın nörobilim araşarmalarının varsayılan portföyüne loyasla nörobilimi ilerletmenin daha etkili bir yolu olduğu görülmesin.

14

Bkz. Drexler (1 986, 242). Drexler (kişisel iletişim) bu yeniden inşanın sunmayı amaçladığı muhakemeye tekabül ettiğini doğrular. Belli ki, argümanı tümdengelimsel açıdan geçerli bir muhakeme zinciri biçiminde sunmak istiyorsak, birtakım zımni önermelerin eklenmesi gerekecektir. (Drexler'ın aşağıda ele alınan "ilintili argüman türü"nü onaylamadığını belirtelim.)

15

Belki de küçük felaketlere hüsnükabul göstermemiz gerekir, zira bizi varoluşsal felaketleri engellemek için zorunlu güçlü önlemleri almak adına ihtiyaç duyulacak orta ölçekli felaketleri engelleyecek kadar müteyakloz hale getirecektir. (Ama elbette aplo biyolojik bağışıklık sistemlerinde olduğu gibi, alerjilere ve otoimmun bozukluklara olduğu gibi aşırı tepkiler konusunda kaygılanmamız da gerekiyor.)

16

Karş. Lenman (2000); Burch-Brown (20 14).

17

Karş. Bostrom (2007)

18

B u argümanın ilintili olayların zamanlamasından ziyade düzenine odaklandığını belirtelim. Süper zekayı daha önce yaratmak ancak müdahale kilit gelişmelerin silsilesini değiştirirse diğer varoluşsal geçiş risklerini boşa çıkaracakar: Örneğin nanoteknolojide ya da sentetik biyolojide belli dönüm noktalarına ulaşmadan önce süper zeka gerçekleştirilebilirse.

19

Eğer kontrol problemini çözmek makine zekasında performans problemini çözmeye loyasla son derece zorsa ve eğer proje yeteneği proje büyüklüğüyle sadece zayıf bir bağıntıya sahipse, o zaman küçük bir projenin oraya daha önce varmasının daha iyi olması mümkündür, yani yeterlilikteki çeşitlilik küçük projeler arasında daha çoksa. Bu tür bir durumda, küçük projeler ortalamaya bakıldığında büyük projeler kadar yeterliliğe sahip değilse, verili bir küçük projenin kontrol problemini çözmek için gerekli fevkalade yüksek yeterlilik düzeyine sahip olması daha düşük bir olasılık olabilir.

20

Buradan küresel fikir teatisini teşvik edebilecek ve donanımdaki ek ilerlemelerden (örneğin üst düzey tercüme, daha iyi arama, alollı telefonlara her an erişim, toplumsal münasebet için çekici sanal gerçeklik çevreleri vb.) yarar sağlayacak, hatta bu ilerlemeyi gerektirecek aletler tahayyül edilebileceğini reddedeceğimiz sonucu çıkmaz.

21

Emülasyon teknolojisine yaarım tüm beyin emülasyonuna doğru ilerlemeyi sadece doğrudan (üretilen tilin teknik teslim edilebilirler yoluyla) değil, aynı zamanda dolaylı olarak, daha fazla fon için basaracak ve tilin beyin emülasyonu vizyonunun görünürlüğünü ve anlaşılırlığını artıracak bir kamuoyu yaratarak da hızlandırılabilir.

22

Eğer geleceği tilin insanlığın arzularından (bunların uygun bir şekilde üst üste binmesinden) ziyade rastgele bir insanın arzuları şekillendiriyorsa, beklenen değerin ne kadarı kaybedilmiş olacalrur? Bu durum, hangi değerlendirme standardından

357

358 1

SÜPERZEKA yararlandığımıza ve ayrıca söz konusu arzular idealleştiriliyor mu yoksa ham mıdır, ona bağlı olabilir. 23

Örneğin insan zihinleri dil yoluyla yavaş iletişim kurarken, yapay zekalar ayru programın örneklerinin hem yetenekleri hem de bilgiyi kendi aralarında kolay ve çabuk bir şekilde nakledebilecekleri tarzda tasarlanabilir. Baştan tasarlanan makine zihinleri siber-uzayda önemsiz olan doğal çevre veçheleriyle atalarımızın başa çıkmasına yardımcı olmuş olan hantal miras sistemlerinden kurtulabilir. Dijital zilıinler biyolojik beyinler için mevcut olmayan hızlı sıralı işlemden istifade edecek ve son derece optimize edilmiş işlevsellikle (örneğin sembolik işleme, örüntü tanıma, simülatörler, veri madenciliği ve planlama) yeni modülleri kurmayı kolaylaştıracak şekilde tasarlanabilir. Yapay zekanın teknolojik olmayan üstünlükleri de olabilir (patentinin daha kolay alınabiür olması ya da insan yüklemeleri kullanmanın ahlaki karmaşıklıklarına daha az bulaşmış olmak gibi).

24

Eğer p 1 ve p2 her bir adımda başarısızlığın olasılıklarıysa, başarısızlığın toplam olasılığı pl + (1 pl)p2'dir, zira insan ölümcül olarak ancak bir kez başarısız olabilir. -

25

Önde koşanın bu kadar büyük bir üstünlüğe sahip olmaması ve bir tekel yaratamayabilecek olması mümkündür. Ayrıca WBE'nin müdahalesi bile olmadan yapay zelcl.dan önce bir tekelin ortaya çıkması da mümkündür ki, bu durumda öncelikle WBE'nin gelmesi gerektiğini savunan senaryo çuvallar.

26

WBE savunucusu için, yapay zelcl. gelişimine sıçramayı asgariye çekerken WBE'yi hızlandıracak şekilde desteğinin özgüllüğünü artırmanın bir yolu var mıdır? Tarama teknolojisini teşvik etmek muhtemelen nöro-hesaplamalı modellemeyi teşvik etmekten daha iyi bir kumardır. (Bilgisayar donanımını teşvik etmenin şu ya da bu şekilde herhangi bir fark yaratması, bu alanda her halülclrda ilerlemeyi teşvik eden büyük ticari çıkarlar düşünüldüğünde, muhtemel değildir.) Tarama teknolojisini teşvik etmek taramanın bir darboğaz olma ihtimalini azaltarak çokkutuplu bir sonuç ihtimalini artırabilir ve böylece ilk emülasyon nüfusunun sürüsüne bereket küçük sayıda şablon kopyalarından oluşacağına çok farklı insan kopyalarından çıkarnlması şansını artıracaktır. Tarama teknolojisindeki ilerlemenin darboğaza bilgisayar donanımının girme ihtimalini artırması da muhtemeldir, zira muhtemelen yavaş bir havalanma gerçekleşecektir.

27

Nöromorfik yapay zelcl. bir biyolojik insanınkine benzer bilişsel zaafları ve güçlü yanları olan bir profile sahip olmak gibi tüm beyin emülasyonunun diğer güvenliği teşvik eden özelliklerinden de mahrum olabilir (bu bize gelişiminin farklı aşamalarında sistemin yeterliliklerine dair bazı beklentiler oluşturmak için deneyimimizden yararlanmamıza izin verir).

28

Eğer bir insanın WBE'yi teşvik etme güdüsü WBE'nin yapay zelcl.dan önce gerçekleşmesini sağlamaksa, WBE'yi hızlandırmanın varış saatini ancak makine zelcl.sına iki yolun varsayıkn zamanı yakınsa ve yapay zelcl.ya biraz daha meylediyorsa değiştireceğini akıllarında nıtmaları gerekir. Aksi takdirde, ya WBE yatırımı WBE'yi gelişim silsilesini etkilemeden ne olacaksa o hale getirecektir (donanım sarkmasını ve hazırlık zamanını azaltacaktır) ya da WBE'ye bu tür bir yatırım çok az etkiye sahip olacaktır (nöromorfik yapay zekada ilerlemeyi uyararak yapay zekanın belki de çok daha erken gerçekleştirilmesi hariç).

29

Hanson (2009) üzerine yorum.

NOTLAR

1

30

Elbette riski enelemek için insanı etkileyen perspektiften bile tercih edilebilir olacağı bir varoluşsal risk büyüklüğü ve yakınlaşması elbette olacaktır - ister var olan insanların perde kapanmadan önce biraz daha hayat elde edebilmeleri için ister tehlikeyi azaltabilecek hafifletme çabalarında daha fazla zaman kazanmak için olsun.

31

Zeka patlamasını bir yıl daha yakınlaştıracak bir eylemde bulunduğumuzu varsayın. Şu an dünyada yaşayan insanların yılda yüzde 1 oranında öldüklerini ve zeka patlamasından ötürü insanın yok olacağına dair varsayılan riskin (sırf örnek olsun diye keyfi bir sayı seçmek gerekirse) yüzde 20 olduğunu varsayalım. Bu durumda, zeka patlamasının gelişinin bir yıl gecikmesi riskin (insanı etkileyen bakış açısından) yüzde 20'den yüzde 2 l 'e yükselmesi, yani risk düzeyinde yüzde 5'lik bir artış anlamına gelebilir. Gelgelelim zeka patlamasının başlangıcından bir yıl önce hayatta olan insanların ezici çoğunluğu bu noktada eğer patlama riskini yüzde bir azaltabilecekse bunu enelemek işine gelecektir (zira birçok birey bir sonraki yılda ölme risklerinin yüzde birden az olduğunu görecektir - zira birçok ölüm hasta ve yaşhlar gibi görece dar bir nüfus kesiminde gerçekleşir). Dolayısıyla nüfusun her yıl zeka patlamasını bir yıl enelemek için oy kullandığı bir modele sahip olabiliriz, böylece yaşayan herkes zeka patlamasının bir noktada yaşanmasının iyi olacağı konusunda hemfikir olsa da zeka patlaması hiçbir zaman yaşanmaz. Gerçekte, elbette, eşgüdüm başarısızlıkları, sınırlı kestirilebilirlik ya da kişisel olarak hayatta kalmaktan başka şeylerin tercih edilmesinin böyle sonu gelmeyen bir duraklamayı engellemesi muhtemeldir. Eğer kişiyi etkileyen standarttan ziyade standart bir ekonomik iskonto etkeninden yararlanılırsa, potansiyel üstünlüğün büyüklüğü azalır, zira muazzam uzun zamanlarda hayatta kalan mevcut insanların değeri ciddi derecede azalacaktır. Eğer tenzilat etkeni yıldız zamanından ziyade her bir bireyin öznel zamanına uygulanırsa bu etken bilhassa güçlüdür. Eğer gelecekte elde edilecek yararlar yılda o/ox oranında azalırsa ve diğer kaynaklardan varoluşsal riskin arkaplan düzeyi yılda o/oy ise, o zaman zeka patlaması için optimum nokta patlamanın bir yıl daha enelenmensin bir zeka patlamasıyla alakalı varoluşsal riskin azalma noktalarını yüzde x + y oranında azaltacak olmasıdır.

32

Hatta varoluşsal bir risk bile sunabilir, özellikle de öncesinde yeni kitle imha teknolojileri bulunmuş ya da eşi görülmedik bir silahlanma artışı yaşanmışsa.

33

Bir proje, işçilerini çok sayıda farklı mekana dağıtmış ve şifreli iletişim kanallarıyla işbirliği yapıyor olabilir. Fakat bu taktik bir güvenlik ödünleşimi içerir: Coğrafi dağılım askeri saldırılara karşı belli bir koruma önerebilirse de, operasyon güvenliğine engel teşkil edecektir, zira personelin birçok mekana yayılmışsa rakip bir güç tarafından kaçırılmasını, işi bırakmasını ya da bilgi sızdırmasını engellemek zordur.

34

Büyük bir zamansal iskonto etkeninin bir projenin sanki bir yarıştaymış gibi davranmasını sağlayabileceğini (velev ki gerçek bir rakibi olmadığımbilsin) belirtelim. Büyük tenzilat etkeni uzak geleceği çok az umursayacağı anlamına gelir. Duruma bağlı olarak, mavi gökyüzü araştırmalarının hevesini kıracaktır ve bu da makine zekası devrimini geciktirecektir (ama belki de donanım sarkmasından ötürü gerçekleştiğinde gerçekleşmesi daha ani olacaktır). Ama büyük tenzilat etkeni (ya da gelecek kuşakların çok az umursanması) varoluşsal risklerin daha az önem arz etmesine yol açacaktır. Bu durum artan varoluşsal felaket riski pahasına doğrudan kazanım olanağını içeren kumarları teşvik edecek, böylece güvenlik yatırımına olan teşviki keserken erken bir kalkışmayı teşvik edecektir (yarış dinamiğinin etkilerini taklit ederek). Gelgelelim

3 59

360 1 SÜPER ZEKA yarış dinamiğinin aksine büyük bir iskonto etkeninin (ya da gelecek kuşakların umursanmamasının) bilhassa çatışmayı körükleyeceği söylenemez. Yarış dinamiğini azaltnıak işbirliğinin ana kazanımlarından biridir. Bu işbirliği kontrol problemini çözmenin neden bir kazanım olduğuna dair fikirlerin paylaşılmasını kolaylaştıracaktır, ama işbirliğinin yeterlilik probleminin nasıl çözüleceğine dair fikirlerin paylaşılmasını da kolaylaştıracak olması nedeniyle belli ölçüde dengelenecektir. Fikir paylaşımının kolaylaşmasının net etkisi ilintili araştırma camiasının kolektif zekasını birazcık artırmak olabilir. 35

Diğer yandan, tek bir hükümetin kamusal nezareti tek bir ulusun kazançları tekelleştirdiği bir sonuç doğurma riski barındırır. Bu sonuç esrarengiz diğerkamların herkesin kazanacağını garanti altına aldıkları sonuçtan daha geride görünmektedir. Ayrıca bir ulusal hükümetin denetimi bu ülkenin tüm yurttaşlarının bile mutlaka kazançtan pay alacakları anlamına gelmez: Söz konusu ülkenin hangisi olduğuna bağlı olarak, tüm kazançların bir siyasi elit ya da kendi kendine hizmet eden bir avuç aracı tarafından gasp edilmesi gibi az ya da çok bir risk vardır.

36

Özendirici ambalajlamadan yararlanmak (12. Bölümde ele alındığı üzere) bazı koşullarda insanları pasif beleşçilerden ziyade aktifişbirlikçiler olarak bir projeye katılmaya teşvik edebilir.

37

Azalan getirilerin çok daha küçük ölçekte olacağı görünecektir. Birçok insan bir milyar yıldızlı bir galakside milyarda bir şansa sahip olmaktansa tek bir yıldıza sahip olmayı tercih edecektir. Gerçekten de birçok insan tüm gezegene milyarda bir sahip olma şansındansa yeryüzündeki kaynakların milyarda birine sahip olmayı tercih edecektir.

38

Karş. Shulman (20 10a).

39

Toplulaştırıcı etik teoriler evrenin sonsuz olabileceği fikri ciddiye alındığında sıkıntı yaşar; bkz. Bostrom (201 lb). Gülünç derecede büyük ama sonlu değerler fikri ciddiye alındığında da sıkıntılar doğabilir; bkz. Bostrom (2009b).

40

Eğer bir bilgisayar daha büyük hale getirilirse, sonunda bilgisayarın farklı parçaları arasındaki iletişim gecikmelerinden doğan görececi kısıtlamalarla karşılaşılır: Sinyaller ışıktan daha hızlı yayılmaz. Eğer bilgisayar küçültülürse, minyatürleşmeye kuantum sınırlarıyla karşılaşılır. Eğer bilgisayarın yoğunluğu artırılırsa, kara delik sınırına düşülür. Kabul ermek gerekir ki, bu sınırlamaların etrafından bir yol sunan yeni fiziğin bir giin keşfedileceğinden tamamen emin olamayız.

41

Bir insanın kopyalarının sayısı üst sınırı olmayan kaynaklarla doğrusal olarak ölçeklenecektir. Ama ortalama bir insanın kendisine ilişkin çoklu kopyalara sahip olmayı ne kadar değerli göreceği açık değildir. Çoklu olarak somutlaştırılmayı tercih eden insanlar bile artan sayıda kopyayla doğrusal olan bir fayda işlevine sahip olmayabilir. Kopya sayıları, tıpkı ömrün yılları gibi, tipik bir insanın fayda işlevinde azalan getirilere sahip olabilir.

42

Bir tekel en yüksek karar alma düzeyinde içsel olarak son derece işbirlikçidir. Bir tekel eğer tekeli oluşnıran üst düzey aracılık işlerin bu şekilde olmasını tercih ederse aşağı düzeylerde işbirliğinden epey kaçınabilir.

43

Eğer her rakip yapay zeka takımı diğer takımların bir zeka patlaması üreanesi konusunda hiçbir şansa sahip olmayacağı şekilde yanlış yönlendirildiğine emin olursa,

NOTLAR

1 361

o zaman işbirliği için nedenlerin birinden {yarış dinamiğinden kaçınmak) kunulmuş oluruz: Her takım ciddi bir rakibi olmadığından emin olmanın verdiği güvenle daha yavaş gitmeyi tercih edebilir. 44

Bir doktora öğrencisi.

45

Bu formülasyon bugün var olan ya da gelecekte var olabilecek insan olmayan hayvanlara ve diğer acı çekebilen varlıklara (dijital varlıklar dahil) gereken önemin verilmesini savunan bir tarifi kapsayacak şekilde okunmalıdır. Bunu bir yapay zeka geliştiricisinin genel ahlaki topluluğun ahlaki kurumlarını kendi ahlaki kurumlarıyla ikame etmesi için bir icazet verilmesi şeklinde okumamak gerekir. Bu ilke 1 2. Bölüm'de ele alınan "bütünlüklü dışkestirilmiş irade" yaklaşımıyla tutarlıdır ve dışkestirim tabanı tüm insanları kapsar. Biraz daha netleştirmemiz gerekirse: Bu formülasyonun yapay zekalarda ya da onların kurucu algoritmalarında ve veri yapılarında geçiş sonrası mülkiyet haklarının olanaklılığını dışlamadığını belirtelim. Bu formülasyon geleceğin varsayımsal bir insan sonrası toplumunda hangi hukuki ya da siyasi sistemlerin alışverişlerin örgütlenmesine en iyi şekilde hizmet edeceği konusunda bilinemezcidir. Formülasyonun kastettiği bu tür bir sistemin tercihinin, seçimi süper zekanın başlangıçta nasıl geliştirildiği tarafından nedensel olarak belirlendiği ölçüde, belinilen kıstas temelinde yapılması gerektiğidir, yani geçiş sonrası yönetim sistemi sözgelimi süper zekayı hasbelkader ilk kim geliştirdiyse ona yarar sağlayacak şekilde değil, tüm insanlığın yararı için ve geniş kesimlerin paylaştığı etik ideallerin hizmetine koşulacak şekilde seçilmelidir.

46

W maddesinde inceltmeler yapmanın mümkün olduğu açıktır. Örneğin eşik belki

de kişi başına terimleriyle ifade edilmelidir veya kazananın daha fazla üretimi güçlü bir şekilde teşvik etmek için aşırılıktan payına düşenden daha fazlasını almasına izin verilmelidir (Rawls'ın maksimin ilkesinin bir versiyonu burada çekici olabilir). Diğer inceltmeler odak noktasını dolar miktarından uzaklaştıracak ve bunu "insanlığın geleceğine etkisi" ya da "farklı tarafların çıkarlarının gelecekteki bir tekelin fayda işlevindeki ağırlık dereceleri" üzerinden vb. ifade edecektir.

ON BEŞİNCİ BÖLÜM 1

Belli bir araştırmaya keşfettiklerinden ötürü değil, başka nedenlerle (örneğin ilgilenenleri eğlendirmek, öğretmek, güven vermek ya da morallerini düzeltmek için) ihtiyaç var.

2

Hiç kimse saf matematikle ya da felsefeyle ilgilenmesin demiyorum. Keza bu çabaların akademideki ya da toplumun genelindeki diğer enerji kayıplarıyla kıyaslandığında özellikle israf olduğunu da söylemiyorum. Bazı insanların zihninin yaşamına kendilerini adayabilmeleri ve faydasına ya da etkisine bakmadan meraklarını gittiği yere kadar götürmeleri muhtemelen çok iyidir. Burada kastedilen, kıyıda köşede, en iyi zihinlerden bazılarının bilişsel performanslarının öngörülebilir gelecekte köhnemiş hale gelebileceğini fark ederek, dikkatlerini çözüme biraz daha çabuk ulaşmamızın bir fark yaratacağı teorik problemlere çevirmek isteyip istemedikleridir.

3

Bu belirsizliğin koruyucu olabileceği örneklerde ihtiyatı elden bırakmamak gerekir: Sözgelimi Kutu 13'teki risk yarışı modelini hatırlayın, orada ek stratejik bilginin zararlı olabileceğini görmüştük. Daha genel olarak, bilginin tehlikeleri konusunda

362 1

SÜPER ZEKA

endişe duymamız gerekiyor (Bkz. Bostrom [201 l b]). Bilginin tehlikelerine dair daha fazla analize ihtiyaç duyduğumuzu söylemek çekicidir. Bu muhtemelen doğrudur, ama yine de bu tür bir analizin tehlikeli bilgiler doğurabileceği konusunda da endişelenebiliriz. 4

Karş. Bostrom (2007).

5

Cari Shulınan'a bu hususu vurguladığı için minnettarım.

Kaynakça

Acemoglu, Daron. 2003. "Labor- and Capital-Augmenting Technical ·change." ]ournal ofthe European Economic Association 1 (1): 1-37. Albenson, D. G. ve Thomson, J. N. 1976. "The Pharynx ofCaenorhabditis Elegans." Philosophical Transactions ofthe Royal Socie'ty B: Biologi.cal Sciences 275 (938): 299-325. Allen, Robert C. 2008. ''A Review of Gregory Clark's A Farewell to Alms: A Brief Economic History of the World." ]ournal ofEconomic Literature 46 (4): 946-73. American Horse Council. 2005. "National Economic Impact ofthe US Horse Industry." Erişim Tarihi: 30 Temmuz 2013. Bkz. http://www.horsecouncil.org/nation�-economicimpact­ us-horse-industry. Anand, Paul, Pattanaik, Prasanta ve Puppe, Clemens, haz. 2009. The Oxford Handbook of Rational and Social Choice. New York: Oxford University Press. Andres, B., Koethe, U., Kroeger, T., Helmstaedter, M., Briggman, K. L., Denk, W. ve Hamprecht, F. A. 2012. "30 Segmentation of SBFSEM lmages of Neuropil by a Graphical Model over Supervoxel Boundaries." Medical /mageAnalysis 16 (4): 796-805. Armstrong, Alex. 2012. "Computer Competes in Crossword Tournament." IProgrammer, 19 Mart. Armstrong, Stuart. 2007. "Chaining God: A Qualitative Approach to Al, Trust and Moral Systems." Yayımlanmamış elyazması, 20 Ekim. Erişim Tarihi: 31 Aralık 2012. Bkz. http://www.neweuropeancentury.org/GodAI.pdf. Armstrong, Stuart. 2010. Utili'ty Indifference, Technical Report 2010-1. Oxford: Future of Humanity Institute, Oxford Üniversitesi. Armstrong, Stuart. 2013. "General Purpose lntelligence: Arguing the Orthogonality Thesis." Analysis and Metaphysics 12: 68-84. Armstrong, Stuart ve Sandberg, Anders. 2013. "Eternity in Six Hours: lntergalactic Spreading oflntelligent Life and Sharpening the Fermi Paradox." Acta Astronautica 89: 1-13. Armstrong, Stuart ve Sotala, Kaj. 2012. "How We're Predicting AI-or Failing To." BeyondAI: Artificial Dreams içinde, haz. Jan Romportl, Pavel lrcing, Eva Zackova, Michal Polak ve Radek Schuster, 52-75. Pilsen: University ofWest Bohemia. Erişim Tarihi: 2 Şubat 2013. Asimov, lsaac. 1942. "Runaround." Astounding Science Fiction, Mart, 94-103. Asimov, lsaac. 1985. Robots and Empire. New York: Doubleday. Aumann, Robert J. 1976. "Agreeing to Disagree." Annals ofStatistics 4 (6): 1236-9. Averch, Harvey Allen. 1985. A Strategi.c Analysis of Science and Technology Policy. Baltimore: Johns Hopkins University Press. Azevedo, F. A. C., Carvalho, L. R. B., Grinberg, L. T., Farfel, J. M., Ferretti, R. E. L., Leite, R. E. P., Jacob, W., Lem, R. ve Herculano-Houzel, S. 2009. "Equal Numbers ofNeuronal and Nonneuronal Cells Make the Human Brain an Isometrically Scaled-up Primate Brain." ]ournal ofComparative Neurology 513 (5): 532-41.

1 363

364 1

SÜPER ZEKA

Baars, Bernard J. 1997. ln the Theater of Consciousness: The Workspace ofthe Mind. New York: Oxford University Press. Baratta, Joseph Preston. 2004. The Politics of World Federation: United Nations, UN Reform, Atomic Control. Westport, CT: Praeger. Barber, E. J. W. 1991. Prehistoric Textiles: The Development ofCloth in the Neolithic and Bronze Ages with Special Refirence to the Aegean. Princeton, NJ: Princeton University Press. Bartels, J. vereasen, O., Ehirim, P., Mao, H., Seibert, S., Wright, E. J. ve Kennedy, P. 2008. "Neurotrophic Electrode: Method of Assembly and Implantation into Humarı Motor Speech Cortex." ]ournal ofNeuroscience Methods 174 (2): 168-76. Bartz, Jennifer A., Zaki, )amil, Bolger, Niall ve Ochsner, Kevin N. 2011. "Social Effects of Oxytocin in Humans: Context and Person Matter." Trends in Cognitive Science 15 (7): 301-9. Basten, Stuart, Lutz, Wolfgang ve Scherbov, Sergei. 2013. "Very Long Range Global Population Scenarios to 2300 and the Implications ofSustained Low Fertility." Demographic Research 28: 1145-66. Baum, Eric B. 2004. What Is Thought? Bradford Books. Cambridge, MA: MiT Press. Baum, Seth D., Goertzel, Ben ve Goertzel, Ted G. 2011. "How Long Until Human-Level Al? Results from an Expert Assessment." Technological Forecasting and Social Change 78 (1): 185-95. Beal, J. ve Winston, P. 2009. "Guest Editors' lntroduction: The New Frontier ofHuman-Level Artificial lntelligence." IEEE lntelligent Systems 24 (4): 21-3. Beli, C. Gordon ve Gemmell, Jim. 2009. Total Recall: How the E-Memory Revolution Will Change Everything. New York: Dutton. Benyamin, B., St. Pourcain, B., Davis, O. S., Davies, G., Hansell, M. K., Brion, M.-J. A., Kirkpatrick, R. M., v.d. 2013. "Childhood lntelligence is Heritable, Highly Polygenic and Associated With FNBPlL." Molecular Psychiatry (23 Ocak). Berg, Joyce E. ve Rietz, Thomas A. 2003. "Prediction Markets as Decision Support Systems." Information Systems Frontiers 5 (1): 79-93. Berger, Theodore W., Chapin, J. K., Gerhardt, G. A., Soussou, W. V., Taylor, O. M. ve Tresco, P. A., haz. 2008. Brain-Computer lnterfaces: An lnternationalAssessment ofResearch and Development Trends. Springer. Berger, T. W., Song, O., Chan, R. H., Marmarelis, V. Z., LaCoss, J., Wills, J., Hampson, R. E., Deadwyler, S. A. ve Granacki, J. J. 2012. "A Hippocampal Cognitive Prosthesis: Multi­ lnput, Multi-Output Nonlinear Modeling and VLSI Implementation." IEEE Transactions on Neural Systems and Rehabilitation Engineering 20 (2): 198-211. Berliner, Hans J. 1980a. "Backgammon Computer-Program Beats World Champion." Artificial lntelligence 14 (2): 205-220. Berliner, Hans J. 1980b. "Backgammon Program Beats World Champ.'' SIGART Newsletter 69: 6-9. Bernardo, Jos. M. ve Smith, Adrian F. M. 1994. Bayesian Theory, 1. Baskı. New York: Wiley. Birbaumer, N .; Murguialday, A. R. ve Cohen, L. 2008. "Brain-Computer lnterface in Paralysis." Cu"ent Opinion in Neurology 21 (6): 634-8.

KAYNAKÇA 1 365 Bird, Jon ve Layzell, Paul. 2002. "The Evolved Radio and lts lmplications for Modelling the Evolution ofNovel Sensors." Proceeding.r ofthe 2002 Congress on Evolutionary Computation içinde, 2: 1836-41. Blair, Clay, Jr. 1957. "Passing ofa Great Mind: John von Neumann, a Brilliant, Jovial Mathematician, was a Prodigious Servant of Science and His Country." Life, 25 Şubat, 89-104. Bobrow, Daniel G. 1968. "Natural Language lnput for a Computer Problem Solving System." Semantic Information Processing içinde, haz. Marvin Minsky, 146-227. Cambridge, MA: MIT Press. Bostrom, Nick. 1997. "Predictions from Philosophy? How Philosophers Could Make Themselves Useful." Yayımlanmamış elyazması. Son ziyaret 19 Eylül 1998. Bostrom, Nick. 2002a. Anthropic Bias: Observation Selection Ejfects in Science and Philosophy. New York: Routledge. Bostrom, Nick. 2002b. "Existential Risks: Analyzing Human Extinction Scenarios and Related Hazards." ]ournal ofEvolution and Technology 9. Bostrom, Nick. 2003a. "Are We Living in a Computer Simulation?" Philosophical Quarterly 53 (211): 243-55. Bostrom, Nick. 2003b. "Astronomical Waste: The Opportunity Cost ofDelayed Technological Development." Utilitas 15 (3): 308-314. Bostrom, Nick. 2003c. "Ethical Issues in Advanced Artifıcial lntelligence." Cogrıitive, Emotive and Ethical Aspects ofDecision Making in Humans and in Artificial lntelligence içinde, haz. lva Smit and George E. Lasker, 2: 12-17. Windsor, ON: lnternational Institute for Advanced Studies in Systems Research / Cybernetics. Bostrom, Nick. 2004. "The Future ofHuman Evolution." Two Hundred Years After Kant_ içinde, Fifty Years Afrer Turing, haz. Charles Tandy, 2: 339-371. Death and Anti-Death. Palo Alto, CA: Ria University Press. Bostrom, Nick. 2006a. "How Long Before Superintelligence?" Linguistic and Philosophical lnvestigations 5(1): 11-30. Bostrom, Nick. 2006b. "QuantityofExperience: Brain-Duplication and Degrees ofConsciousness." Minds and Machines 16 (2): 185-200. Bostrom, Nick. 2006c. "What is a Singleton?" Linguistic and Philosophical lnvestigations S (2): 48-54. Bostrom, Nick. 2007. "Technological Revolutions: Ethics and Policy in the Dark." Nanoscale: Issues and Perspectives far the Nano Century içinde, haz. Nigel M. de S. Cameron ve M. Ellen Mitchell, 129-52. Hoboken, NJ: Wiley. Bostrom, Nick. 2008a. "Where Are They? Why 1 Hope the Search for Extraterrestrial Life Finds Nothing." MIT Technology Review, Mayıs/Haziran sayısı, 72-7. Bostrom, Nick. 2008b. "Why 1 Want to Be a Posthuman When 1 Grow Up." MedicalEnhancement and Posthumanity içinde, haz. Bert Gordijn ve Ruth Chadwick, 107-37. New York: Springer. Bostrom, Nick. 2008c. "Letter from Utopia." Studies in Ethics, Law ve Technology 2(1): 1-7. Bostrom, Nick. 2009a. "Moral Uncertainty - Towards a Solution?" Overcoming Bias (blog),1 Ocak. Bostrom, Nick. 2009b. "Pascal's Mugging." Analysis 69 (3): 443-5.

366 1

SÜPER ZEKA

Bostrom, Nick. 2009c. "The Future of Humanity." New Waves in Philosophy of Technology içinde, haz. Jan Kyrre Berg Olsen, Evan Selinger ve Siren Riis, 186-215. New York: Palgrave Macmillan. Bostrom, Nick. 201la. "Information Hazards: A Typology of Potential Harms from Knowledge." Review ofContemporary Philosophy 10: 44-79. Bostrom, Nick. 2011b. "Infınite Ethics." Analysis and Metaphysics 10: 9-59. Bostrom, Nick. 2012. "The Superintelligent Will: Motivation and lnstrumental Rationality in Advanced Artifıcial Agents." "Theory and Philosophy of Al," içinde, haz. Vincent C.Mu1ler, özel sayı, Minds and Machines 22 (2): 71-85. Bostrom, Nickve Cirkovic, Milan M. 2003. "The Doomsday Argument and the Self-Indication Assumption: Reply to Olum." Philosophical Quarterly 53 (210): 83-91. Bostrom, Nick ve Ord, Toby. 2006. "The Reversal Test: Eliminating the Status Quo Bias in Applied Ethics." Ethics 116 (4): 656-79. Bostrom, Nick ve Roache, Rebecca. 2011. "Smart Policy: Cognitive Enhancement and the Public lnterest." Enhancing Human Capacities içinde, haz. Julian Savulescu, Ruudter Meulen ve Guy Kahane, 138-49. Maiden, MA: Wiley-Blackwell. Bostrom, Nick ve Sandberg Anders. 2009a. "Cognitive Enhancement: Methods, Ethics, Regulatory Challenges." Science and Engineering Ethics 15 (3): 311--41. Bostrom, Nickve Sandberg Anders. 2009b. "The Wisdom ofNature: An Evolutionary Heuristic for Human Enhancement." Human Enhancement içinde, 1. baskı, haz. Julian Savulescu ve Nick Bostrom, 375-416. New York: Oxford University Press. Bostrom, Nick, SandbergAnders ve Douglas, Tom. Yayınlanacak. "The Unilateralist's Curse: The Case for a Principle of Conformity." Social Epistemology. Bostrom, Nick ve Yudkowsky, Eliezer. 2015. "The Ethics of Artifıcial lntelligence." Cambridge Handbook ofArtificial lntelligence içinde, haz. Keith Frankish ve William M. Ramsey, 315-334. New York: Cambridge University Press. Boswell, James. 1917. Boswell's Life of]ohnson. New York: Oxford University Press. Bouchard, T. J. 2004. "Genetic Influence on Human Psychological Traits: A Survey." Current Directions in Psychological Science 13 (4): 148-51. Bourget, David ve Chalmers, David. 2009. "The PhilPapers Surveys." Kasım. Bkz. http:// philpapers.org/surveys/. Bradbury, Robert J. 1999. "Matrioshka Brains." Arşiv versiyonu. 16Ağustos 2004'te gözden ge­ çirilmiş haliyle. Bkz. http://web.archive.org/web/20090615040912/bttp://www.aeiveos. com/�bradbury/MatrioshkaBrains/MatrioshkaBrainsPaper.html. Brinton, Crane. 1965. The Anatomy ofRevolution. Gözden geçirilmiş baskı. New York: Vintage Books. Bryson, Arthur E., Jr. ve Ho, Yu-Chi. 1969. Applied Optimal Control: Optimization, Estimation, and Control. Waltham, MA: Blaisdell. Buehler, Martin, Iagnemma, K.arl ve Singh, Sanjiv, haz. 2009. The DARPA Urban Challenge: Autonomous Vehicles in City Traffic. Springer Tracts in Advanced Robotics 56. Bedin: Springer. Burch-Brown, J. 2014. "Clues for Consequentialists." Utilitas 26 (1): 105-19.

KAYNAKÇA

1 367

Burke, Colin. 2001. "Agnes Meyer Driscoll vs. the Enigma and the Bombe." Yayımlanmamış elyazması. Erişim Tarihi: 22 Şubat 2013. Bkz. http://userpages.umbc.edu/�burke/dris­ colll-2011.pdf. Canback, S., Samouel, P. ve Price, D. 2006. "Do Diseconomies of Scale Impact Firm Sizeand Performance? A Theoretical and Empirical Overview." Journal ofManagerial Economics 4 (1): 27-70. Carmena, J. M., Lebedev, M. A., Crist, R. E., O'Doherty, J. E., Santucci, D. M., Dimitrov,D. F., Patil, P. G., Henriquez, C. S. ve Nicolelis, M. A. 2003. "Learning co Control a Brain-Machine lnterface for Reaching and Grasping by Primates." Public Library of Science Biology 1 (2): 193-208. Carroll, Bradley W. ve Ostlie, Dale A. 2007. An lntroduction to Modern Astrophysics. 2. Baskı. San Francisco, CA: Pearson Addison Wesley. Carroll, John B. 1993. Human Cognitive Abilities: A Survey ofFactor-Analytic Studies. New York: Cambridge University Press. Carter, Brandon. 1983."The Anthropic Principle and its Implications for Biological Evolution."Philosophical Transactions ofthe Royal Society A: Mathematical, Physital and Engineering Sciences 310 (1512): 347-63. Carter, Brandon. 1993. "The Anthropic Selection Principle and the Ultra-Darwinian Synthesis."

The Anthropic Principle: Proceedings ofthe Second Venice Conference on Cosmology and Philosophy içinde, haz. F. Bercola and U. Curi, 33-66. Cambridge: Cambridge University Press.

CFTC & SEC (Commodity Futures Trading Commission and Securities & Exchange Commission). 2010. Findings Regarding the Market Events ofMay 6, 2010: Report ofthe

Stajfs ofthe CFTC and SEC to the]ointAdvisory Committee on Emerging Regulatory Issues.

Washington, DC.

Chalmers, DavidJohn. 2010. "The Singularity: A Philosophical Analysis." ]ournal ofConscioumess Studies 17 (9-10): 7-65. Chason, R. J., Csokmay, J., Segars, J. H., DeCherney, A. H. ve Armanc, D. R. 2011. "Environmencal and Epigenetic Effeccs Upon Preimplantation Embryo Metabolism and Development." Trends in Endocrinology and Metabolism 22 (10): 412-20. Chen, S. ve Ravallion, M. 2010. "The Developing World Is Poorer Than We Thought, But No Less Successful in the Fight Against Poverty." Quarterly ]ournal ofEconomics 125 (4): 1577-1625. Chislenko, Alexander. 1996. "Networking in the Mind Age: Some Thoughts on Evolutionof Robocics and Distributed Systems." Yayımlanmamış elyazması. Chislenko, Alexander. 1997. "Technology as Extension of Humarı Functional Architecture." Extropy Online. Chorost, Michael. 2005. Rebuilt: How Becoming Part Computer Made Me More Human. Boston: Houghton Mifflin. Christiano, Paul F. 2012. "'lndirect Normativity' Write-up." Ordinary Ideas (blog), 21 Nisan. CIA. 2013. The World Factbook. Central lntelligence Agency. Erişim Tarihi: 3 Ağustos. Bkz. https://www.cia.gov/library/publicacions/the-world-faccbook/rankorder/2127rank. htnıl?countryname=United%20States&countrycode=us®ionCode=noa&rank=12l#us.

368 1

SÜPER ZEKA

Cicero. 1923. "On Divination." On OldAge, on Friendship, on Divination içinde, İng. Çev. W. A. Falconer. Loeb Classical Library. Cambridge, MA: Harvard University Press. Cirasella, Jill ve Kopec, Danny. 2006. "The History of Computer Games." Exhibit at DartmouthArtificial lntelligence Conference: The Next Fifty Years (A1@50), DartmouthCollege, 13-15 Temmuz. Cirkovic, Milan M. 2004. "Forecast for the Next Eon: Applied Cosmology and the Long-Term Fate of lntelligent Beings." Foundations ofPhysics 34 (2): 239-61. Cirkovic, Milan M., Sandberg Anders ve Bostrom, Nick. 2010. "Anthropic Shadow: Observation Selection Effects and Human Extinction Risks." Risk Analysis 30 (10): 1495-1506. Clark, Andy ve Chalmers, David J. 1998. "The Extended Mind." Analysis 58 (1): 7-19. Clark, Gregory. 2007. A Farewell to Alms: A BriefEconomic History of the World. 1. Baskı. Princeton, NJ: Princeton University Press. Clavin, Whitney. 2012. "Study Shows Our Galaxy Has at Least 100 Billion Planets." jet Propulsion Laboratory, 11 Ocak. CME Group. 2010. What Happened on May 6th? Chicago, 10 Mayıs. Coase, R. H. 1937. "The Nature of the Firm." Economica 4 (16): 386-405. Cochran, Gregory ve Harpending, Henry. 2009. The 10,000 Year Explosion: How Civilization AcceleratedHuman Evolution. New York: Basic Books. Cochran, G., Hardy, J. ve Harpending, H. 2006. "Natural History ofAshkenazi lntelligence. ]ourna/ ofBiosocial Science 38 (5): 659-93. "

Cook, James Gordon. 1984. Handbook ofTextile Fibres: Natura! Fibres. Cambridge: Woodhead. Cope, David. 1996. Experiments in Musical lntelligence. Computer Music and Digital Audio Series. Madison, WI: A-R Editions. Cotman, Cari W. ve Berchtold, Nicole C. 2002. "Exercise: A Behavioral lntervention to Enhance Brain Health and Plasticity." Trends in Neurosciences 25 (6): 295-301. Cowan, Nelson. 2001. "The Magical Number 4 in Short-Term Memory: A Reconsideration of Mental Storage Capacity." Behavioral andBrainSciences 24 (1): 87-114. Crabtree, Steve. 1999. "New Poll Gauges Americans' General Knowledge Levels." Gallup News, July 6. Cross, Stephen E. ve Walker, Edward. 1994. "Dart: Applying Knowledge Based Planning and Scheduling to Crisis Action Planning."lntelligent Scheduling içinde, haz. Monte Zweben ve Mark Fox, 711-29. San Francisco, CA: Morgan Kaufmann. Crow, James F. 2000. "The Origins, Patterns and Implications ofHuman Spontaneous Mutation." Nature Reviews Genetics 1 (1): 40-7. Cyranoski, David. 2013. "Stem Cells: Egg Engineers." Nature 500 (7463): 392-4. Dagnelie, Gislin. 2012. "Retinal lmplants: Emergence of a Multidisciplinary Field." Current Opinion in Neurology 25 (1): 67-75. Dai, Wei. 2009. "Towards a New Decision Theory." Less Wrong (blog), 13 Ağustos. Dalrymple, David. 2011. "Comment on Kaufman, J. 'Whole Brain Emulation: Looking at Progress on C. Elegans."' Less Wrong (blog), 29 Ekim. Davies, G., Tenesa,A., Payton, A., Yang, J., Harris, S. E., Liewald, D., Ke, X., v.d. 2011."Genome­ Wide Association Studies Establish That Human lntelligence Is Highly Heritable and Polygenic." Molecular Psychiatry 16 (10): 996-1005.

KAYNAKÇA

1 369

Davis, Oliver S. P., Butcher, Lee M., Docherty, Sophia J., Meaburn, Emma L., Curtis, Charles J. C., Simpson, Michael A., Schalkwyk, Leonard C. ve Plomin, Robert. 2010. "A Three-Stage Genome-Wide Association Study of General Cognitive Ability: Hunting the Small Effects." Behavior Genetics 40 (6): 759-767. Dawkins, Richard. 1995. River Out ofEden: A Darwinian View ofLife. Science MastersSeries. New York: Basic Books. De Blanc, Peter. 2011. Ontological Crises in ArtificialAgents' Value Systems. Berkeley, CA: Machine lntelligence Research lnstitute, 19 Mayıs. De Long, J. Bradford. 1998. "Estimates ofWorld GDP, Üne Million B.C.-Present." Yayımlanmamış elyazması. De Raedt, Luc ve Flach, Peter, haz. 2001. Machine Learning: ECML 2001: 12th European Conference on Machine Learning, Freiburg, Almanya, 5-7 Eylül 2001. Tutanaklar. Lecture Notes in Computer Science 2167. New York: Springer. Dean, Cornelia. 2005. "Scientifıc Savvy? in U.S., Not Much." New York Times, 30 Ağustos. Deary, lan J. 2001. "Human lntelligence Differences: A Recent History." Trendsin CognitiveSciences

5 (3): 127-30. Deary, lan J. 2012. "lntelligence." Annual Review ofPsychology 63: 453-82. Deary, lan J., Penke, L. ve Johnson, W. 2010. "The Neuroscience ofHuman InrdligenceOifferences."

Nature Reviews Neuroscience 11 (3): 201-11. Degnan, G. G., Wind, T. C., Jones, E. V. ve Edlich, R. F. 2002. "Functional ElectricalStimulation in Tetraplegic Patients to Restore Hand Function." ]ournal ofLong-Term Efficts ofMedical

Implants 12 (3): 175-88. Devlin, B., Daniels, M. ve Roeder, K. 1997. "The Heritability ofIQ." Nature 388 (6641):468-71. Dewey, Daniel. 2011. "Learning What to Value." Artificial Generallntelligence: 4th International Conference, AGI 2011 içinde, Mountain View, CA, USA, 3-6 Ağustos 2011. Tutanaklar, haz. JUrgen Schmidhuber, Kristinn R. Th.risson ve Moshe Looks, 309-14.Lecture Notes in Computer Science 6830. Berlin: Springer. Dowe, O. L. ve Hernandez-Orallo, J. 2012. "IQTests Are Not for Machines, Yet." Intelligence40

(2): 77-81. Drescher, Gary L. 2006. Good and Real: Demystifying Paradoxesfrom Physics to Ethics. Bradford Books. Cambridge, MA: MiT Press. Drexler, K. Eric. 1986. Engines ofCreation. Garden City, NY: Anchor. Drexler, K. Eric. 1992. Nanosystems: Molecular Machinery, Manufacturingand Computation. New York: Wiley. Drexler, K. Eric. 2013. Radical Abundance: How a Revolution in Nanotechnology Will Change Civilization. New York: Public Affairs. Driscoll, Kevin. 2012. "Code Critique: '.Altair Music ofa Sort.' " CriticalCode Studies Working Group Online Conference'ta.ki tebliğ, 6 Şubat. Dyson, Freeman J. 1960. "Search for Artifıcial Stellar Sources oflnfrared Radiation.'' Sciencel31

(3414): 1667-1668. Oyson, Freeman J. 1979. Disturbing the Universe. 1. baskı Sloan Foundation Science Series. New York: Harper & Row.

370 1

SÜPER ZEKA

Elga, Adam. 2004. "Defeating Dr. Evil with Self-Locating Belief." Philosophy andPhenomenological

Research 69 (2): 383-96. Elga, Adam. 2007. "Reflection and Disagreement." Now 41 (3): 478-502. Eliasmith, Chris, Stewart, Terrence C., Choo, Xuan, Bekolay, Trevor, DeWolf, Travis, Tang,Yichuan ve Rasmussen, Daniel. 2012. "A Large-Scale Model of the Functioning Brain."Science 338(6lll): 1202-5. Ellis, J. H. 1999. "The History ofNon-Secret Encryption." Cryptologia 23 (3): 267-73. Elyasaf, Achiya, Hauptmann, Ami ve Sipper, Moche. 2011. "Ga-Freecell: Evolving Solvers for the Game of Freecell." Proceedings ofthe13th Annual Genetic and Evolutionary Computation Conference, 1931-1938içinde. GECCO '11. New York: ACM. Eppig, C., Fincher, C. L. ve Thornhill, R. 2010. "Parasite Prevalence and the WorldwideDistribution of Cognitive Ability." Proceedings of the Royal Society B: Biological Sciences277 (1701):

3801-8. Espenshade, T. J., Guzman, J. C. ve Westoff, C. F. 2003. "The Surprising Global Variation in Replacement Fertility." Population Research and Policy Review 22 (5-6): 575-83. Evans, Thomas G. 1964. "A Heuristic Program to Solve Geometric-Analogy Problems." Proceedings ofthe April 21-23, 1964, Spring]oint Computer Conference içinde, 327-338. AFIPS 64. New York: ACM. '

Evans, Thomas G. 1968. ''A Program for the Solution ofa Class of Geometric-Analogy lntelligence­ Test Questions." Semanticlnformation Processing içinde,haz. Marvin Minsky, 271-353. Cambridge, MA: MiT Press. Faisal, A. A., Selen, L. P. ve Wolpert, D. M. 2008. "Noise in the Nervous System." Nature

Reviews Neuroscience 9 (4): 292-303. Faisal, A. A., White, ]. A. ve Laughlin, S. B. 2005. "lon-Channel Noise Places Limits on the Miniaturization of the Brain's Wiring." Current Biology 15 (12): 1143-9. Feldman, Jacob. 2000. "Minimization ofBoolean Complexity in Human Concept Learning."Nature

407 (6804): 630-3. Feldman, J. A. ve Ballard, Dana H. 1982. "Connectionist Models and Their Properties."Cognitive

Science 6 (3): 205-254. Foley, J. A., Monfreda, C., Ramankutty, N. ve Zaks, D. 2007. "Our Share of the PlanetaryPie." Proceedings ofthe National Academy ofSciences ofthe United States ofAmerica içinde

104(31): 12585-6. Forgas, Joseph P., Cooper, Joel ve Crano, William D., haz. 2010. The Psychology ofAttitudesand Attitude Change. Sydney Symposium ofSocial Psychology. New York: PsychologyPress. Frank, Robert H. 1999. Luxury Fever: Why Money Fails to SatisfJ in an Era ofExcess. NewYork: Free Press. Fredriksen, Kaja Bonesmo. 2012. Less Income Inequality andMore Growth -Are TheyCompatible?: Part 6. The Distribution ofWealth. Teknik rapor, OECD Economics Department Work.ing Papers 929. OECD Publishing. Freitas, RobenA., Jr. 1980. "A Self-Replicating lnterstellar Probe."Journal ofthe Britishlnterplanetary

Society 33: 251-64. Freitas, Robert A., Jr. 2000. "Some Limits to Global Ecophagy by Biovorous Nanoreplicators, with Public Policy Recommendations."Foresight lmtitute. Nisan. Erişim Tarihi: 28 Temmuz 2013. Bkz. http://www.foresight.org/nano/Ecophagy.html.

KAYNAKÇA

1 37 1

Freitas, RobertA., Jr. ve Medde, Ralph C. 2004. Kinematic Self-ReplicatingMachines.Georgetown, TX: Landes Bioscience. Gaddis, John Lewis. 1982. Strategies of Containment: A Critical Appraisal ofPostwar American National Security Policy. New York: Oxford University Press. Gammoned.net. 2012. "Snowie." Arşiv versiyonu. Erişim Tarihi: 30 Haziran. Bkz. http://web. archive.org/web/20070920191840/http://www.gammoned.com/snowie.html. Gates, Bill. 1975. "Software Contest Winners Announced." Computer Notes 1 (2): 1. Georgieff, Michael K. 2007. "Nutrition and the Developing Brain: Nutrient Priorities andMe­ asurement." American ]ournal ofClinical Nutrition 85 (2): 614S-620S. Gianaroli, Luca. 2000. "Preimplantation Genetic Diagnosis: Polar Body and EmbryoBiopsy." Supplement, Human Reproduction 15 (4): 69-75. Gilovich, Thomas, Griffın, Dale ve Kahneman, Daniel, haz. 2002. Heuristics and Biases:The Psychology oflntuitive ]udgment. New York: Cambridge University Press. Gilster, Paul. 2012. "ESO: Habitable Red Dwarf Planets Abundant." Centauri Dreams(blog), 29 Mart. Goldstone, Jack A. 1980. "Theories ofRevolution: The Third Generation." WorldPolitics32 (3): 425-53. Goldstone, Jack A. 2001. "Towards a Fourth Generation of Revolutionary Theory." Annual Review ofPolitical Science 4: 139-87. Good, lrvingJohn. 1965. "Speculations Concerning the First Ultraintelligent Machine." Advances in Computers içinde, haz. Franz L. Alt ve Morris Rubinoff. 6: 31-88. New York: Academic Press. Good, lrving John. 1970. "Some Future Social Repercussions of Computers." International ]ournal ofEnvironmental Studies 1 (1-4): 67-79. Good, lrving John. 1976. "Book review of 'The Thinking Computer: Mind inside Matter'" International]ournal ofMan-Machine Studiesiçinde 8: 617-20. Good, lrving John. 1982. "Ethical Machines." lntelligent Systems: Practice and Perspective için­ de, haz. J. E. Hayes, Donald Michie ve Y.-H. Pao, 555-60. Machine lntelligencelO. Chichester: Ellis Horwood. Goodman, Nelson. 1954. Fact, Fiction ve Forecast. 1. Baskı. Londra: Athlone Press. Gott, J. R., Juric, M., Schlegel, O., Hoyle, F., Vogeley, M., Tegmark, M., Bahcall, N. ve Brinkmann, J. 2005. "A Map of the Universe." Astrophysical]ournal 624 (2): 463-83. Gottfredson, Linda S. 2002. "G: Highly General and Highly Practical." The General Factor oflntelligence: How General Is lt?içinde, haz. Robert J. Sternberg and Elena L. Grigorenko,331-80. Mahwah, NJ: Lawrence Erlbaum. Gould, S. J. 1990. Wonderful Life: The Burgess Shale and the Nature ofHistory. New York: Norton. Graham, Gordon. 1997. The Shape ofthe Past: A Philosophical Approach to History. New York: Oxford University Press. Gray, C. M. ve McCormick, O. A. 1996. "Chattering Cells: Superfıcial Pyramidal Neurons Contributing to the Generation ofSynchronous Oscillations in the Visual Cortex."Science 274 (5284): 109-13. Greene, Kate. 2012. "Intel's Tiny Wi-Fi Chip Could Have a Big Impact." MiT Technology Review, 21 Eylül.

372 1

SÜPER ZEKA

Guizzo, Erico. 2010. "World Robot Population Reaches 8.6 Million." IEEE Spectrum,14 Nisan. Gunn, James E. 1982. lsaac Asimov: The Foundations ofScience Fiction. Science-Fiction Writers. New York: Oxford University Press. Haberi, Helmut, Erb, Karl-Heinz ve Krausmann, Fridolin. 2013. "Global Human Appropriation of Net Primary Production (HANPP)." Encyclopedia ofEarth, 3 Eylül. Haberi, H., Erb, K. H., Krausmann, F., Gaube, V., Bondeau, A., Plutzar, C., Gingrich, S., Lucht, W. ve Fischer-Kowalski, M. 2007. "Quantifying and Mapping the Humarı Appropriation of Net Primary Production in Earch's Terrestrial Ecosystems." Proceedings ofthe National Academy ofSciences ofthe United States ofAmerica 104 (31): 12942-7. Hajek, Alan. 2009. "Dutch Book Arguments." Anand, Pattanaik ve Puppe içinde 2009,173-95. Hall, John Storrs. 2007. BeyondAI: Creating the Conscience ofthe Machine. Amherst, NY:Prometheus Books. Hampson, R. E., Song, D., Chan, R. H., Sweatt, A. J., Riley, M. R., Gerhardt, G. A., Shin,D. C., Marmarelis, V. Z., Berger, T. W. ve Deadwyler, S. A. 2012. ''A Nonlinear Modelfor Hippocampal Cognitive Prosthesis: Memory Facilitation by Hippocampal EnsembleStimulation." IEEE Transactions on Neural Systems andRehabilitation Engineering 20(2): 184-97. Hanson, Robin. 1994. "lf Uploads Come First: The Crack of a Future Dawn." Extropy 6 (2). Hanson, Robin. 1995. "Could Gambling Save Science? Encouraging an Honest Consensus."Social Epistemology 9 (1): 3-33. Hanson, Robin. 1998a. "Burning the Cosmic Commons: Evolutionary Strategies for lnterstellarColonization." Yayımlanmamış elyazması, 1 Temmuz. Erişim Tarihi: 26 Nisan 2012. http://hanson.gmu.edu/fılluniv.pdf. Hanson, Robin. 1998b. "Economic Growth Given Machine lntelligence." Yayımlanmamış elyazması. Erişim Tarihi: 15Mayıs 2013. Bkz. http://hanson.gmu.edu/aigrow.pdf. Hanson, Robin. 1998c. "Long-Term Growth as a Sequence ofExponential Modes." Yayımlanmamış elyazması. Son ziyaret tarihi Aralık 2000. Bkz. http://hanson.gmu.edu/longgrow.pdf. Hanson, Robin. 1998d. "Must Early Life Be Easy? The Rhythm ofMajor EvolutionaryTransitions." Yayımlanmamış elyazması, 23 Eylül. Erişim Tarihi: 12 Ağustos 2012. Bkz. http://hanson. gmu.edu/hardstep.pdf. Hanson, Robin. 2000. "Shall We Vote on Values, But Bet on Beliefs?" Yayımlanmamış elyazması, Eylül. Son ziyarettarihi Ekim 2007. Bkz. http://hanson.gmu.edu/futarchy.pdf. Hanson, Robin. 2006. "Uncommon Priors Require Origin Disputes." Theory and Decision61 (4): 319-328. Hanson, Robin. 2008. "Economics of the Singularity.'' IEEE Spectrum 45 (6): 45-50. Hanson, Robin. 2009. "Tiptoe or Dash to Future?" Overcoming Bias (blog), 23 Aralık. Hanson, Robin. 2012. "Envisioning the Economyand Society, ofWhole Brain Emulations."AGI lmpacts conference'ta tebliğ, Oxford,8-11 Aralık. Hart, Oliver. 2008. "Economica Coase Lecture Reference Points and the Theory of the Firm." Economica 75 (299): 404-11. Hay, Nicholas James. 2005. "Optimal Agents." tez, Auckland Üniversitesi. Hedberg, Sara Reese. 2002. "Dart: Revolutionizing Logistics Planning." IEEE lntelligent Systems 17 (3): 81-3.

KAYNAKÇA

1 373

Helliwell, John, "Layard, Richard ve Sachs, Jeffrey. 2012. World Happiness Report. TheEarth

lnstitute. Helmstaedter, M., Briggman, K. L. ve Denk, W. 2011. "High-Accuracy Neurite Reconstructionfor High-Throughput Neuroanatomy." Nature Neuroscience 14 (8): 1081-8. Heyl, Jeremy S. 2005. "The Long-Term Future ofSpace Travel." Physical Review D 72 (10):1-4. Hibbard, Bili. 2011. "Measuring Agent lntelligence via Hierarchies ofEnvironments." Artificial General Intelligence: 4th International Conference, AGI2011 içinde, Mountain View,CA, USA, 3-6 Ağustos 2011. Tutanaklar, haz. Jıfrgen Schmidhuber, Kristinn R. Tharisson ve Moshe Looks, 303-8. Lecture Notes in Computer Science 6830. Berlin: Springer. Hinke, R. M., Hu, X., Stillman, A. E., Herkle, H., Salmi, R. ve Ugurbil, K. 1993. "Functional Magnetic Resonance lmaging of Broca's Area During lnternal Speech." Neuroreport4 (6): 675-8. Hinxton Group. 2008. Consensus Statement: Science, Ethics andPolicy Challenges ofPluripotentStem Cell-Derived Gametes. Hinxton, Cambridgeshire, Birleşik Krallık, 11 Nisan. Bkz. http:// www.hinxtongroup.org/Consensus_HG08_FINAL.pdf. Hoffman, David E. 2009. The Dead Hand: The Untold Story ofthe Cold War Arms Race andlts Dangerous Legacy. New York: Doubleday. Hofstadter, Douglas R. (1979) 1999. Go"ilel, Escher, Bach: An Eternal Golden Braid. NewYork: Basic Books. Holley, Rose. 2009. "How Good Can it Get? Analysing and Improving OCRAccuracy in Large Scale Historic Newspaper Digitisation Programs." D-Lib Magazine 15 (3-4). Horton, Sue, Alderman, Harold ve Rivera, Juan A. 2008. Copenhagen Consensus 2008Challenge Paper: Hunger and Malnutrition. Teknik rapor. Copenhagen ConsensusCenter, 11 Mayıs. Howson, Colin ve Urbach, Peter. 1993. Scientific Reasoning: The Bayesian Approach. 2. baskı Chicago: Open Court. Hsu, Stephen. 2012. "lnvestigating the Genede Basis for lntelligence and Other Quantitative Traits." UC Davis Department of Physics Colloquium'da verilen dersten, Davis, CA,13 Şubat. Huebner, Bryce. 2008. "Do You See What We See? An Investigation of an Argument Against Collective Representation." PhilosophicalPsychology 21 0): 91-112. Huff, C. D., Xing, J., Rogers, A. R., Witherspoon, D. ve Jorde, L. B. 2010. "Mobile Elements Reveal Small Population Size in the Ancient Ancestors ofHomo Sapiens." Proceedingsof the NationalAcademy ofSciences ofthe United States ofAmerica 107 (5):2147-52. Huffman, W. Cary ve Pless, Vera. 2003. Fundamentals ofError-Correcting Codes. New York: Cambridge University Press. Hunt, Patrick. 2011. "Late Roman Silk: Smuggling and Espionage in the 6th Century CE." Philolog, Stanford University (blog), Ağustos 2. Hutter, Marcus. 2001. "Towards a Universal Theory ofArtifıcial lntelligence Based onAlgorith­ mic Probability and Sequential Decisions." De Raedt and Flach 2001 içinde, 226-38. Hutter, Marcus. 2005. Universal Artificial lntelligencet: Sequential Decisiom Based On AlgorithmicProbabillty. Texts in Theoretical Computer Science. Berlin: Springer. Iliadou, A. N., Janson, P. C. ve Cnattingius, S . 2011. "Epigenetics and Assisted ReproductiveTechnology." ]ournal ofInternal Medicine 270 (5): 414-20.

374 1 SÜPERZEKA IsakssonAnders. 2007. Productivity andAggregate Growth: A GlobalPicture. Teknik rapor 05/2007. Viyana, Avusturya: UNIDO (United Nations lndustrial Development Organization) Research and Statistics Branch. Jones, Garret. 2009. "Artifıcial lntelligence and Economic Growth: A Few Finger­ Exercises."Yayımlanmamış elyazması, Ocak. Erişim Tarihi: 5 Kasım 2012. Bkz. http:// mason.gmu.edu/.-gjonesb/AlandGrowth. Jones, Vincent C. 1985. Manhattan: TheArmy and theAtomic Bomb. United StatesArmy in World War il. Washington, DC: Center of Military History. Joyce, James M. 1999. The Foundations ofCausalDecision Theory. Cambridge Studies in Probability, Induction and Decision Theory. New York: Cambridge University Press. Judd, K. L., Schmedders, K. ve Yeltek.in, S. 2012. "Optimal Rules for Patent Races." International Economic Review 53 (1): 23-52. Kalfoglou, A., Suthers, K., Scott, J. ve Hudson, K. 2004. Reproductive Genetic Testing: What America Thinks. Genetics and Public Policy Center. Kamın, Frances M. 2007. lntricate Ethics: Rights, Responsibilities and Permissible Harm.Oxford Ethics Series. New York: Oxford University Press. Kandel, Eric R., Schwartz, James H. ve Jessell, Thomas M., haz. 2000. Principles ofNeuralScience. 4. baskı. New York: McGraw-Hill. Kansa, Eric. 2003. "Social Complexity and Flamboyant Display in Competition: MoreThoughts on the Fermi Paradox." Yayımlanmamış elyazması, arşiv versiyonu. Karnofsky, Holden. 2012. "Comment on 'Reply to Holden on Tool AL' " Less Wrong (blog),l Ağustos. Kasparov, Garry. 1996. "The Day That 1 Sensed a New Kind of lntelligence." Time, 25 Mart, no. 13. Kaufman, Jeff. 20ll. "Whole Brain Emulation and Nematodes." Jeff Kaufman's Blog (blog), 2 Kasım. Keim, G. A., Shazeer, N. M., Littman, M. L., Agarwal, S., Cheves, C. M., Fitzgerald, J.,Grosland, J., Jiang, F., Pollard, S. ve Weinmeister, K. 1999. "Proverb: The Probabilistic Cruciverbalist." Proceeding,r ofthe Sixteenth National Conference on Artificial lntetligence içinde,710-17. Menlo Park, CA: AAAI Press. Kell, Harrison J., Lubinski, David ve Benbow, Camilla P. 2013. "Who Rises to the Top?Early Indicators." Psychological Science 24 (5): 648-59. Keller, Wolfgang. 2004. "International Technology Diffusion." ]ournal ofEconomic Literature42 (3): 752-82. KGS Go Server. 2012. "KGS Game Archives: Games of KGS player zenl9." Erişim Tarihi: Temmuz 2013. Bkz.http://www.gokgs.com/gameArchives.jsp?user=zenl9d&oldAccou nts=t&year=2012&month=3. Knill, Emanuel, Laflamme, Raymond ve Viola, Lorenza. 2000. "Theory of Quantum Error Correction for General Noise." Physical Review Letters 84 (ll): 2525-8. Koch, K., McLean, J., Segev, R., Freed, M. A., Berry, M. J., Balasubramanian, V. ve Sterling,P. 2006. "How Much the Eye Telis theBrain." Current Biology 16 (14): 1428-34. Kong, A., Frigge, M. L., Masson, G., Besenbacher, S., Sulem, P., Magnusson, G., Gudjonsson,S. A., Sigurdsson, A., v.d. 2012. "Rate ofDe Novo Mutations and the Importance ofFather's Age to Disease Risk." Nature 488: 471-5.

KAYNAKÇA

1

Koomey, Jonathan G. 2011. Growth in Data Center Ekctricity Use 2005 to 2010. Teknik rapor, 08/01/2011. Oakland, CA: Analytics Press. Koubi, Vally. 1999. "Military Technology Races." lnternational Organization 53 (3): 537-65. Koubi, Vally ve Lalman, David. 2007. "Distribution of Power and Military R&D." journal of Theoretical Politics 19 (2): 133-52. Koza, J. R., Keane, M. A., Streeter, M. }., Mydlowec, W., Yu, }. ve Lanza, G. 2003. Genetic Programming iV: Routine Human-Competitive Machine Intelligence. 2. baskı Genetic Programming. Norwell, MA: Kluwer Academic. Kremer, Michael. 1993. "Population Growth and Technological Change: Üne Million B.C.to 1990." Quarterlyfournal ofEconomics 108 (3): 681-716. Kruel, Alexander. 2011. "Interview Series on Risks from Al." Less Wrong Wiki (blog).Erişim Tarihi: 26 Ekim 2013. Bkz. http://wiki.lesswrong.com/wiki/Interview_series_on_risks_ from_AI. Kruel, Alexander. 2012. "Q&A with Experts on Risks From AI #2." Less Wrong (blog), 9 Ocak. Krusienski, D. J. ve Shih, J. J. 2011. "Control of a Visual Keyboard Using an ElectrocorticographicBrain-Computer lnterface." Neurorehabilitation andNeural Repair 25 (4):323-31. Kuhn, Thomas S. 1962. The Structure ofScientiflc Revolutions. 1. baskı Chicago: Universityof Chicago Press. Kuipers, Benjamin. 2012. "An Existing, Ecologically-Successful Genus ofCollectivelylntelligent Artifıcial Creatures." 4th lnternational Conference, ICCCI 2012'deki tebliğ, Ho Chi Minh City, Vietnam, 28-30 Kasım. Kurzweil, Ray. 2001. "Response to Stephen Hawking." Kurzweil Accelerating lntelligence.5 Eylül. Erişim Tarihi: 31 Aralık 2012. Bkz. http://www.kurzweilai.net/response-to­ stephen-hawking. Kurzweil, Ray. 2005. The Singularity Is Near: When Humans TranscendBiology. New York:Viking. Laffont, Jean-Jacques ve Martimort, David. 2002. The Theory oflncentives: The Principal-Agent Model. Princeton, NJ: Princeton University Press. Lancet, The. 2008. "lodine Defıciency-Way to Go Yet." The Lancet 372 (9633): 88. Landauer, Thomas K. 1986. "How Much Do People Remember? Some Estimates oftheQuantity ofLearned Information in Long-Term Memory." Cogrıitive Science 10 (4):477-93. Lebedev, Anastasiya. 2004. "The Man. Who Saved the World Finally Recognized." Mos-News, 21 Mayıs. Lebedev, M. A. ve Nicoldis, M. A. 2006. "Brain-Machine lnterfaces: Past, Present andFuture." Trends in Neuroscience 29 (9): 536-46. Legg, Shane. 2008. "Machine Super lntelligence." Doktora tezi, Lugano Üniversitesi. Leigh, E. G., Jr. 2010. "The Group Sdection Controversy." journal ofEvolutionary Biology23(1): 6-19. Lenat, Douglas B. 1982. "Learning Program Helps Win National Fleet Wargame Tournament."SIGARTNewsletter79: 16-17. Lenat, Douglas B. 1983. "EURISKO: AProgram that Learns New Heuristics and DomainConcepts." Artiflcial lntelligence 21 (1-2): 61-98.

375

376 1

SÜPER ZEKA

Lenman, James. 2000. "Consequentialism and Cluelessness." Philosophy & Public Ajfairs29 (4):

342-70.

Lerner, Josh. 1997. "An Empirical Exploration ofa Technology Race." RAND ]ournal ofEcono­

mics 28 (2): 228-47. Leslie, John. 1996. The End of the World: The Science and Ethics of Human Extinction. Londra:Routledge.

Lewis, David. 1988. "Desire as Belief." Mintl: A Quarterly Review ofPhilosophy 97 (387):323-32. Li, Ming ve ViUnyi, Paul M. B. 2008. An lntroduction to Kolmogorov Complexity andltsApplicatiom. Texts in Computer Science. New York: Springer. Lin, Thomas, Mausam ve Etzioni, üren. 2012. "Entity Linking at Web Scale." Proceeding.rof

the Joint Workshop on Automatic Knowledge Base Comtruction and Web-scaleKnowledge Extraction (AKBC-WEKEX '.12)içinde, haz. James Fan, Raphael Hoffman, Aditya Kalyanpur, Sebastian Riedel, Fabian Suchanek ve Partha Pratim Talukdar,84-88. Madison, WI: Omnipress.

Lloyd, Seth. 2000. "Ultimate Physical Limits to Computation." Nature 406 (6799): 1047-54. Louis Harris & Associates. 1969. "Science, Sexand Morality Survey, study no. 1927." LifeMagazine (New York) 4. Lynch, Michael. 2010. "Rate, Molecular Spectrum ve Consequences ofHuman Mutation."Proceedings

ofthe National Academy ofSciences ofthe United States ofAmerica 107(3): 961-8. Lyons, Mark K. 2011. "Deep Brain Stimulation: Current and Future Clinical Applications."Mayo

Clinic Proceeding.r 86 (7): 662-72. MacAskill, William. 2010. "Moral Uncertainty and lntertheoretic Comparisons ofValue." Tez, Oxford Üniversitesi.

McCarthy, John. 2007. "From Here to Human-Level Al." Artificial lntelligence 171 (18):1174-82. McCorduck, Pamela. 1979. Machines Who Think: A Personallfıquiry into the History andProspects ofArtificial lntelligence. San Francisco: W. H. Freeman. Mack, C. A. 201l. "Fifty Years of Moore's Law." IEEE Tramactiom on Semiconductor

Manufocturing24 (2): 202-7. MacKay, David J. C. 2003. lnformation Theory, Inferenceand Learning Algorithms. NewYork: Cambridge University Press. McLean, George ve Stewart, Brian. 1979. "Norad False Alarm Causes Uproar." The National. 10 Kasım. Ottawa, ON: CBC, 2012. Haber bülteni. Maddison, Angus. 1999. "Economic Progress: The Last HalfCentury in Historical Perspective. Facts "

and Fancies ofHuman Development: Annual Symposium and CunninghamLectureiçinde, 1999, haz. lan Castles. Occasional Paper Series, 1/2000. Acton,ACT: Academy of the Social Sciences in Australia.

Maddison, Angus. 2001. The WorldEconomy: A Millennial Perspective. Development CentreStudies. Paris: Development Centre of the Organisation for Economic Co-operation and Development. Maddison, Angus. 2005. Growth and lnteraction in the World Economy: The Roots ofModernity. Washington, DC: AEI Press. Maddison, Angus. 2007. Contours ofthe World Economy, 1-2030 AD: Essays in Macro-Economic History. New York: Oxford University Press.

KAYNAKÇA

1 377

Maddison, Angus. 2010. "Statistics ofWorld Population, GDP and Per Capita GDP 1-2008 AD." Erişim Tarihi: 26 Ekim 2013. Bkz. http://www.ggdc.net/maddison/Historical_Statistics/ vertical-file_02-2010.xls. Mai, Q, Yu, Y., Li, T., Wang, L., Chen, M. J., Huang, S. Z., Zhou, C. ve Zhou, Q 2007."Derivation ofHuman Embryonic Stem Celi Lines from Parthenogenetic Blastocysts." Celi Research 17 (12): 1008-19. Mak, J. N. ve Wolpaw, J. R. 2009. "Clinical Applications ofBrain-Computer lnterfaces: Current State and Future Prospects." IEEE Reviews in Biomedical Engineering 2: 187-99. Mankiw, N. Gregory. 2009. Macroeconomics. 7. baskı New York, NY: Worth. Mardis, Elaine R. 2011. "A Decade's Perspective on ONA Sequencing Technology." Nature 470 (7333): 198-203. Markoff, John. 2011. "Computer Wins on 'Jeopardy!': Trivial, lt's Not." New York Times, 16 Şubat. Markram, Henry. 2006. "The Blue Brain Project." NatUre Reviews Neuroscience 7 (2):153-160. Mason, Heather. 2003. "Gallup Brain: The Birth ofln Vitro Fertilization." Gallup, 5 Ağustos. Menzel, Randolf ve Giurfa, Martin. 2001. "Cognitive Architecture of a Mini-Brain: The Honeybee." Trends in Cognitive Sdences 5 (2): 62-71. Metzinger, Thomas. 2003. Being No One: The Self-Model Theory ofSubjectivity. Cambridge, MA: MiT Press. Mijic, Roko. 2010. "Bootstrapping Safe AGI Goal Systems." Roadmapsto AGI and the Future ofAGI Workshop'taki tebliğ, Lugano, İsviçre, 8 Mart. Mike, Mike. 2013. "Face ofTomorrow." Erişim Tarihi: 30 Haziran2012 .Bkz. http://faceofto­ morrow.org. Milgrom, Paul ve Roberts, John. 1990. "Bargaining Costs, lnfluence Costsand the Organization ofEconomic Activity." Perspectives on Positive PoliticalEconomy içinde, haz. James E. Alt ve Kenneth A. Shepsle, 57-89. New York: Cambridge UniversityPress. Miller, George A. 1956. "The Magical Number Seven, Plus or Minus Two: Some Limits onOur Capacity for Processing Information." Psychological Review 63 (2): 81-97. Miller, Geoffrey. 2000. The Mating Minrl: How Sexual Choice Shaped the Evolution ofHuman Nature. New York: Doubleday. Miller, James D. 2012. Singularity Rising: Surviving and Thriving in a Smarter, Richer and More Dangerous World. Dallas, TX: BenBella Books. Minsky, Marvin. 1967. Computation: Finite and Infinite Machines. Englewood Cliffs, NJ: Prentice-Hall. Minsky, Marvin, ed. 1968. Semantic Information Processing. Cambridge, MA: MiT Press. Minsky, Marvin. 1984. "Afterword to Vernor Vinge's novel, 'True Names.' "Yayımlanmamış elyazması, 1 Ekim. Erişim Tarihi: 31 Aralık 2012. Bkz. http://web.media.mit.edu/..-minsky/ papers/TrueNames.Afterword.html. Minsky, Marvin. 2006. The Emotion Machine: Commonsense Thinking, Artificial lntelligence,and the Future ofthe Human Mind. New York: Simon & Schuster. Minsky, Marvin ve Papert, Seymour. 1969. Perceptrons: An Introduction to ComputationalGeometry. 1. baskı Cambridge, MA: MiT Press. Moore Andrew. 2011. "Hedonism." The StanfordErıcyclopedia ofPhilosophy içinde, Kış 2011, haz. Edward N. Zalta. Stanford, CA: Stanford University.

378 1

SÜPER ZEKA

Moravec, Hans P. 1976. "The Role of Raw Power in lntelligence." Yayımlanmamış elyazması,12 Mayıs. Erişim Tarihi: 12 Ağustos 2012. Bkz. http://www.&c.ri.cmu.edu/users/hpm/ project.archive/general.articles/1975/Raw.Power.html. Moravec, Hans P. 1980. "Obstacle Avoidance and Navigation in the Real World by a Seeing Robot Rover." Doktora tezi, Stanford Üniversitesi. Moravec, Hans P. 1988. Mind Children: The Future ofRobot andHuman Intelligence. Cambridge, MA: Harvard University Press. Moravec, Hans P. 1998. "When Will Computer Hardware Match the Human Brain?" ]ournal ofEvolution and Technology 1. Moravec, Hans P. 1999. "Rise of the Robots." Scienti.fic American, Aralık, 124-35. Muehlhauser, Luke ve Helm, Louie. 2012. "The Singularity and Machine Ethics." Singularity Hypotheses: A Scienti.fic and Philosophical Assessment içinde, haz. Amnon Eden, Johnny Saraker, James H. Moor ve Eric Steinhart. The Frontiers Collection. Bedin: Springer. Muehlhauser, Luke ve Salamon, Anna. 2012. "lntelligence Explosion: Evidence and lmport." Singularity Hypotheses: A Scienti.fic andPhilosophicalAssessment içinde, haz. Amnon Eden, Johnny Saraker, James H. Moor ve Eric Steinhart. The Frontiers Collection. Berlin: Springer. Mti1ler, Vincent C. ve Bostrom, Nick. 2016. "Future Progress in Artifı.cial lntelligence: A Survey of Expert Opinion." Fundamental Issues ofArti.ficial Intelligence içinde, haz. Vincent C. Mti1ler. Synthese Library; Bedin: Springer. Murphy, Kevin P. 2012. Machine Learning: A Probabilistic Perspective. Adaptive Computation and Machine Learning. Cambridge, MA: MiT Press. Nachman, Michael W. ve Crowell, Susan L. 2000. "Estimate ofthe Mutation Rate per Nucleotide in Humans." Genetics 156 (1): 297-304. Nagy, Z. P. ve Chang, C. C. 2007. "Artifı.cial Gametes." Theriogenology 67 (1): 99-104. Nagy, Z. P., Kerkis, 1. ve Chang, C. C. 2008. "Development ofArtifı.cial Gametes." Reproductive BioMedicine On/ine 16 (4): 539-44. NASA. 2013. "lnternational Space Station: Facts and Figures." Bkz. http://www.nasa.gov/ worldbook/intspacestation_woddbook.html. Newborn, Monty. 2011. Beyond Deep Blue: Chess in the Stratosphere. New York: Springer. Newell, Allen, Shaw, J. C. ve Simon, HerbertA. 1958. "Chess-Playing Programs and theProblem of Complexity." !BM]ournal ofResearch and Development 2 (4): 320-35. Newell, Allen, Shaw, J. C. ve Simon, Herbert A. 1959. "Report on a General Problem-Solving Program: Proceedings of the lnternational Conference on Information Processing." Information Processing içinde, 256-64. Paris: UNESCO. Nicolelis, Miguel A. L. ve Lebedev, Mikhail A. 2009. "Principles ofNeural Ensemble Physiology Underlying the Operation of Brain-Machine lnterfaces." Nature Reviews Neuroscience 10 (7): 530-40. Nilsson, Nils J. 1984. Shakey the Robot, Technical Note 323. Menlo Park, CA: AI Center, SRI lnternational, Nisan. Nilsson, Nils ]. 2009. The Questfar Arti.ficial lntelligence: A History ofJdeas and Achievements. New York: Cambridge University Press.

KAYNAKÇA 1 Nisbett, R. E., Aronson, J., Blair, C., Dickens, W., Flynn, J., Halpern, D. F. ve Turkheimer, E. 2012. "lntelligence: New Findings and Theoretical Developments." American Psychologist 67 (2): 130-59. Niven, Larry. 1973. "The Defenseless Dead." Ten Tomo"ows içinde, haz. Roger Elwood, 91-142. New York: Fawcett. Nordhaus, William D. 2007. "Two Centuries of Productivity Growth in Computing." journal ofEconomic History 67 (1): 128-59. Norton, John D. 2011. "Waiting for Landauer." Studies in History and Philosophy ofScience Part B: Studies in History and Philosophy ofModern Physics 42 (3): 184-98. Olds, James ve Milner, Peter. 1954. "Positive Reinforcement Produced by Electrical Stimulation ofSeptal Area and Other Regions ofRat Brain." fournal ofComparative and Physiological Psychology 47 (6}: 419-27. Olum, Ken D. 2002. "The Doomsday Argument and the Number of Possible Observers." Philosophical Quarterly 52 (207): 164-84. Omohundro, Stephen M. 2007. "The Nature ofSelf-Improving Artifıcial lntelligence." Singularity Summit 2007' deki tebliğ, San Francisco, CA, 8-9 Eylül. Omohundro, Stephen M. 2008. "The Basic AI Drives." Artificial General lntelligence 2008: Proceedings of the First AGI Conference içinde, haz. Pei Wang, Ben Goertzel ve Stan Franklin, 483-92. Frontiers in Artifıcial lntelligence and Applications 171. Amsterdam: ıos. Omohundro, Stephen M. 2012. "Rational Artifıcial lntelligence for the Greater Good." Singularity Hypotheses: A Scientific and Philosophical Assessment içinde, haz. Amnon Eden, Johnny Soraker, James H. Moor ve Eric Steinhart. The Frontiers Collection. Bedin: Springer. O'Neill, Gerard K. 1974. "The Colonization of Space." Physics Today 27 (9}: 32-40. Oshima, Hideki ve Karayama, Yoichi. 2010. "Neuroethics of Deep Brain Stimulation for Mental Disorders: Brain Stimulation Reward in Humans." Neurologia medico-chirurgica 50 (9): 845-52. Parfıt, Derek. 1986. Reasons and Persons. New York: Oxford University Press. Parfıt, Derek. 2011. On What Matters. 2 cilt. The Berkeley Tanner Lectures. New York: Oxford University Press. Parrington, Alan J. 1997. "Mutually Assured Destruction Revisited." Airpowerfournal 11 (4). Pasqualotto, Emanuele, Federici, Stefano ve Belardinelli, Marta Olivetti. 2012. "Toward Functioning and Usable Brain-Computer lnterfaces (BCis): A Literature Review." Disability and Rehabilitation: Assistive Technology 7 (2): 89-103. Pearl, Judea. 2009. Causality: Mode!s, Reasoning ve Inference. 2. baskı. New York: Cambridge University Press. Perlmutter, J. S. ve Mink, J. W. 2006. "Deep Brain Stimulation." Annual Review ofNeuroscience 29: 229-57. Pinker, Steven. 2011. The Better Ange!s of Our Nature: Why Violence Has Declined. New York: Viking. Plomin, R., Haworth, C. M., Meaburn, E. L., Price, T. S., Wellcome Trust Case Control Consortium 2 ve Davis, O. S. 2013. "Common DNA Markers Can Account for More Than Half of the Genetic Influence on Cognitive Abilities." Psychological Science 24 (2): 562-8.

379

380 1 SÜPERZEKA Popper, Nathaniel. 2012. "Flood of Errant Trades Is a Black Eye for Wall Street." New York Times, 1 Ağustos. Pourret, Olivier, Naim, Patrick ve Marcot, Bruce, haz. 2008. Bayesian Networks: A Practical Guide to Applications. Chichester, West Sussex, Birleşik Krallık: Wiley. Powell, A., Shennan, S. ve Thomas, M. G. 2009. "Late Pleistocene Demography and the Appearance of Modern Human Behavior." Science 324 (5932): 1298-1301. Price, Huw. 1991. "Agency and Probabilistic Causality." British ]ournalfar the Philosophy of Science 42 (2): 157-76. Qian, M., Wang, D., Watkins, W. E., Gebski, V., Yan, Y. Q, Li, M. ve Chen, Z. P. 2005. "The Effects oflodine on lntelligence in Children: A Meta-Analysis of Studies Conducted in China." Asia Pacific]ournal ofClinical Nutrition 14 (1): 32-42. Quine, Willard Van Orman ve Ullian, Joseph Silbert. 1978. The Web ofBelief, haz. Richard Malin Ohmann, cilt 2. New York: Random House. Railton, Peter. 1986. "Facts and Values." Philosophical Topics 14 (2): 5-31. Rajab, Moheeb Abu, Zarfoss, Jay, Monrose, Fabian ve Terzis Andreas. 2006. "A Multifaceted Approach to Understanding the Botnet Phenomenon." Proceedings of the 6th ACM SIGCOMM Conference on Internet Measurement içinde, 41-52. New York: ACM. Rawls, John. 1971. A Theory of]ustice. Cambridge, MA: Belknap. Read, J. 1. ve Trentham, Neil. 2005. "The Baryonic Mass Function of Galaxies." Philosophical Transactions ofthe Royal Society A: Mathematical, Physical and Engineering Sciences 363 (1837): 2693-710. Repantis, D., Schlattmann, P., Laisney, O. ve Heuser, 1. 2010. "Modafınil and Methylphenidate for Neuroenhancement in Healthy Individuals: A Systematic Review." Pharmacological Research 62 (3): 187-206. Rhodes, Richard. 1986. The Making ofthe Atomic Bomb. New York: Simon & Schuster. Rhodes, Richard. 2008. Arsenals ofFolly: The Making ofthe NuclearArms Race. New York: Vintage. Rietveld, Cornelius A., Medland, Sarah E., Derringer, Jaime, Yang, Jian, Esko, Tonu, Martin, Nicolas W., Westra, Harm-Jan, Shakhbazov, Konstantin, Abdellaoui, Abdel, v.d. 2013. "GWAS of126,559 Individuals Identifıes Genetic Variants Associated with Educational Attainment." Science 340 (6139): 1467-71. Ring, Mark ve Orseau, Laurent. 2011. "Delusion, Survival ve lntelligent Agents." Artificial General lntelligence: 4th lnternational Conference, AGI 2011, Mountain View, CA, ABD, 3-6 Ağustos 2011. Tutanaklar, haz. Jıfrgen Schmidhuber, Kristinn R. Tharisson ve Moshe Looks, 11-20. Lecture Notes in Computer Science 6830. Bedin: Springer. Ritchie, Graeme, Manurung, Ruli ve Waller, Annalu. 2007. ''A Practical Application of Computational Humour." Proceedings of the 4th lnternational ]oint Workshop on Computational Creativity, haz. Amilcar Cardoso and Geraint A. Wiggins, 91-8. Londra: Goldsmiths, Londra Üniversitesi. Roache, Rebecca. 2008. "Ethics, Speculation and Values." NanoEthics 2 (3): 317-27. Robles, J. A., Lineweaver, C. H., Grether, D., Flynn, C., Egan, C. A., Pracy, M. B., Holmberg, J. ve Gardner, E. 2008. ''A Comprehensive Comparison ofthe Sun to Other Stars: Searching for Self-Selection Effects." Astrophysical]ournal 684 (1): 691-706. Roe, Anne. 1953. The Making ofa Scientist. New York: Dodd, Mead. Roy, Deb. 2012. "About." Erişim Tarihi: 14Ekim. Bkz. http://web.media.mit.edu/�dkroy/.

KAYNAKÇA 1 381 Rubin, Jonathan ve Watson, lan. 2011. "Computer Poker: A Review." Artificial Intelligence 175 (5-6): 958-87. Rumelhart, D. E., Hinton, G. E. ve Williams, R. J. 1986. "Learning Representations by Baclc­ Propagating Errors." Nature 323 (6088): 533-6. Russell, Bertrand. 1986. "The Philosophy ofLogical Atomism." The Philosophy ofLogicalAtomism and Other Essays 1914-1919 içinde, haz. John G. Slater, 8: 157-244. The Collected Papers ofBertrand Russell. Boston: Allen & Unwin. Russell, Bertrand ve Griffın, Nicholas. 2001. The Selected Letters ofBertrand Russell: The Public Years, 1914-1970. New York: Routledge. Russell, Stuart J. ve Norvig, Peter. 2010. Artificial lntelligence: A Modern Approach. 3. baskı Upper Saddle River, NJ: Prentice-Hall. Sabrosky, Curtis W. 1952. "How Many lnsects Are There?" lnsects içinde, haz. United States Department of Agriculture, 1-7. Yearbook of Agriculture. Washington, DC: United States Government Printing Offıce. Salamon, Anna. 2009. "When Software Goes Mental: Why Artifıcial Minds Mean Fast Endogenous Growth." Taslak yazı, Aralık 27. Salem, D. J. ve Rowan, A. N. 2001. The State oftheAnimals: 2001. Public Policy Series. Washington, DC: Humane Society Press. Salverda, W., Nolan, B. ve Smeeding, T. M. 2009. The Oxford Handbook ofEconomic Inequality. Oxford: Oxford University Press. Samuel, A. L. 1959. "Some Studies in Machine Learning Using the Game of Checkers." !BM Journal ofResearch and Development 3 (3): 210-19. Sandberg Anders. 1999. "The Physics oflnformation Processing Superobjects: Daily Life Among the Jupiter Brains." ]ournal ofEvolution and Technology 5. Sandberg Anders. 2010. "An Overview of Models ofTechnological Singularity." Roadmaps to AGI and the Future of AGI Workshop'taki tebliğ, Lugano, İsviçre, 8 Mart. SandbergAnders. 2013. "Feasibility ofWhole Brain Emulation." Philosophy and Theory ofArtificial lntelligence içinde, haz. Vincent C. Mti11er, 5: 251-64. Studies in Applied Philosophy, Epistemology and Rational Ethics. New York: Springer. Sandberg Anders ve Bostrom, Nick. 2006. "Converging Cognitive Enhancements." Annals of the New York Academy ofSciences 1093: 201-27. Sandberg Anders ve Bostrom, Nick. 2008. Whole Brain Emulation: A Roadmap. Technical Report 2008-3. Future of Humanity lnstitute, Oxford Üniversitesi. Sandberg Anders ve Bostrom, Nick. 2011. Machine Intelligence Survey. Technical Report 2011-1. Future ofHumanity lnstitute, Oxford Üniversitesi. Sandberg Anders ve Savulescu, Julian. 2011. "The Social and Economic lmpacts of Cognitive Enhancement." Enhancing Human Capacities içinde, haz. Julian Savulescu, Ruud ter Meulen ve Guy Kahane, 92-112. Maiden, MA: Wiley-Blackwell. Schaeffer, Jonathan. 1997. One jump Ahead: Challenging Human Supremacy in Checkers. New York: Springer. Schaeffer, J., Burch, N., Bjornsson, Y., Kishimoto, A., Muller, M., Lake, R., Lu, P. ve Sutphen, S. 2007. "Checkers Is Solved." Science 317 (5844): 1518-22. Schalk, Gerwin. 2008. "Brain-Computer Symbiosis." ]ournal ofNeuralEngineering 5 (1): Pl-Pl5.

382 1 SÜPER ZEKA Schelling, Thomas C. 1980. The Strategy ofConjlict. 2. baskı Cambridge, MA: Harvard University Press. Schultz, T. R. 2000. "in Search ofAnt Ancestors." Proceedings ofthe NationalAcademy ofSciences ofthe United States ofAmerica 97 {26): 14028-9. Schultz, W., Dayan, P. ve Montague, P. R. 1997. "A Neural Substrate of Prediction and Reward." Science 275 (5306): 1593-9. Schwartz, Jacob T. 1987. "Limits ofArcifıcial Incelligence." Encyclopedia ofArtificial lntelligence içinde, haz. Scuart C. Shapiro ve David Eckroth, 1: 488-503. New York: Wiley. Schwitzgebel, Eric. 2013. "If Materialism is True, ehe United States is Probably Conscious." Taslak Yazı, 8 Şubat. Sen, Amarcya ve Williams, Bernard, haz. 1982. Utilitarianism andBeyond. New York: Cambridge University Press. Shanahan, Murray. 2010. Embodiment and the lnner Life: Cognition and Consciousness in the Space ofPossible Minds. New York: Oxford University Press. Shannon, Robert V. 2012. "Advances in Auditory Prostheses." Current Opinion in Neurology 25 (1): 61-6. Shapiro, Stuart C. 1992. "Artifıcial Incelligence." Encyclopedia ofArtificial lntelligence, 2. baskı, 1: 54-7. New York: Wiley. Sheppard, Brian. 2002. "World-Championship-Caliber Scrabble." Artificial lntelligence 134 (1-2): 241-75. Shoemaker, Sydney. 1969. "Time Without Change." fournal ofPhilosophy 66 (12): 363-81. Shulman, Cari. 2010a. Omohundro's "Basic AI Drives" and Catastrophic Risks. Berkeley, CA: Machine Incelligence Research lnstitute. Shulman, Cari. 2010b. Whole Brain Emulation and the Evolution ofSuperorganisms. Berkeley, CA: Machine lntelligence Research lnstitute. Shulman, Cari. 2012. "Could We Use Uncrustworthy Humarı Brain Emulations to Make Trustworthy Ones?" AGI Impacts conference'taki tebliğ, Oxford, 8-11 Aralık. Shulman, Cari ve Bostrom, Nick. 2012. "How Hard is Artifıcial lncelligence? Evolutionary Arguments and Selection Effects." ]ournal ofConsciousness Studies 19 (7-8): 103-30. Shulman, Carl ve Bostrom, Nick. 2014. "Embryo Selection for Cognitive Enhancement: Curiosity or Game-Changer?" Global Policy 5 (1): 85-92. Shulman, Cari, Jonsson, Henrik ve Tarleton, Nick. 2009. "Which Consequencialism? Machine Ethics and Moral Divergence." AP-CAP 2009: The Fifth Asia-Pacific Computing and Philosophy Conference, October lst-2nd, University of Tokyo, ]apan içinde. Tutanaklar, haz. Carson Reynolds ve Alvaro Cassinelli, 23-25. AP-CAP 2009. Sidgwick, Henry ve Jones, Emily Elizabeth Constance. 2010. The Methods ofEthics. Charleston, SC: Nabu Press. Silver, Alberc. 2006. "How Scrong Is GNU Backgammon?" Backgammon Galore! 16 Eylül. Erişim Tarihi: Ekim 26, 2013. Bkz. http://www.bkgm.com/gnu/AllAboutGNU.html#how_ strong_is_gnu. Simeral, J. D., Kim, S. P., Black, M. J., Donoghue, J. P. ve Hochberg, L. R. 2011. "Neural Control of Cursor Trajectory and Click by a Humarı with Tetraplegia 1000 Days after Implanc of an lntracortical Microelectrode Array." Journal ofNeural Engineering 8 (2): 025027.

KAYNAKÇA

1 383

Simester, Duncan ve Knez, Marc. 2002. "Direct and lndirect Bargaining Costs and the Scope of the Firm." ]ournal ofBusiness 75 (2): 283-304. Simon, Herbert Alexander. 1965. The Shape ofAutomationfar Men andManagement. New York: Harper & Row. Sinhababu, Neil. 2009. "The Humean Theory of Motivation Reformulated and Defended." Philosophical Review 118 (4): 465-500. Slagle, James R. 1963. ''A Heuristic Program That Solves Symbolic lntegration Problems in Freshman Calculus." ]ournal ofthe ACM 10 (4): 507-20. Smeding, H. M., Speelman, J. D., Koning-Haanstra, M., Schuurman, P. R., Nijssen, P., van Laar, T. ve Schmand, B. 2006. "Neuropsychological Effects ofBilateral STN Stimulation in Parkinson Disease: A Controlled Study." Neurology 66 (12): 1830-6. Smith, Michael. 1987. "The Humean Theory of Motivation." Mind: A Quarterly Review of Philosophy 96 (381): 36-61. Smith, Michael, Lewis, David ve Johnston, Mark. 1989. "Dispositional Theories of Value." Proceeding.r ofthe Aristotelian Society 63: 89-174. Sparrow, Robert. 2013. "in Vitro Eugenics." journal ofMedical Ethics. doi:l0.1136/medet­ hics-2012-101200. İnternet baskısı 4 Nisan 2013. Bkz. http://jme.bmj.com/content/ early/2013/02/13/medethics-2012-101200.full. Stansberry, Matt ve Kudritzki, Julian. 2012. Uptime Institute 2012 Data Center Industry Survey. Uptime lnstitute. Stapledon, Olaf. 1937. Star Maker. London: Methuen. Steriade, M., Timofeev, 1., Durmuller, N. ve Grenier, F. 1998. "Dynamic Properties of Corticothalamic Neurons and Local Cortical lnterneurons Generating Fast Rhythmic (30-40 Hz) Spike Bursts." journal ofNeurophysiology 79 (1): 483-90. Stewart, P. W., Lonky, E., Reihman, J., Pagano, J., Gump, B. B. ve Darvill, T. 2008. "The Relationship Between Prenatal PCB Exposure and Intelligence (IQ) in 9-Year-Old Children." Environmental Health Perspectives 116 (10): 1416-22. Sun, W., Yu, H., Shen, Y., Banno, Y., Xiang, Z. ve Zhang, Z. 2012. "Phylogeny and Evolutionary History of the Silkworm." Science China Life Sciences 55 (6): 483-96. Sundet, J., Barlaug, D. ve Torjussen, T. 2004. "The End of the Flynn Effect? A Study ofSecular Trends in Mean lntelligence Scores ofNorwegian Conscripts During Halfa Century." Intelligence 32 (4): 349-62. Sutton, Richard S. ve Bano verew G. 1998. Reinforcement Learning: An lntroduction. Adaptive Computation and Machine Learning. Cambridge, MA: MiT Press. Talukdar, D., Sudhir, K. ve Ainslie, A. 2002. "lnvestigating New Product Diffusion Across Products and Countries." Marketing Science 21 (1): 97-114. Teasdale, Thomas W. ve Owen, Dav'id R. 2008. "Secular Declines in Cognitive Test Scores: A Reversal of the Flynn Effect." lntelligence 36 (2): 121-6. Tegmark, Max ve Bostrom, Nick. 2005. "Is a Doomsday Catastrophe Likely?" Nature 438: 754. Teitelman, Warren. 1966. "Pilot: A Step Towards Man-Computer Symbiosis." Doktora tezi, MiT. Temple, Robert K. G. 1986. The Genius ofChina: 3000 Years ofScience, Discovery andlnvention. 1. baskı New York: Simon & Schuster. Tesauro, Gerald. 1995. "Temporal Difference Learning and TD-Gammon." Communications ofthe ACM 38 (3): 58-68.

384 1

SÜPER ZEKA

Tetlock, Philip E. 2005. Expert Political]udgment: How Good is it? How Can We Know?Princeton, NJ: Princeton University Press. Tetlock, Philip E. ve Belkin, Aaron. 1996. "Counterfactual Thought Experiments in World Politics: Logical, Methodological ve Psychological Perspectives." Counteifactual Thought Experiments in World Politics: Logical, Methodological ve Psychological Perspectives içinde, haz. Philip E. Tetlock andAaron Belkin, 1-38. Princeton, NJ: Princeton University Press. Thompson, Adrian. 1997. "Artifıcial Evolution in the Physical World." Evolutionary Robotics: From lntelligent Robots to Artificial Life içinde, haz. Takashi Gomi, 101-25. ER'97. Carp, ON: Applied AI Systems. Thrun, S., Montemerlo, M., Dahlkamp, H., Stavens, D., Aron, A., Diebel, J., Fong, P., v.d. 2006. "Stanley: The Robot That Won the DARPA Grand Challenge." Journal ofField Robotics 23 (9): 661-92. Trachtenberg, J. T., Chen, B. E., Knott, G. W., Feng, G., Sanes, J. R., Welker, E. ve Svoboda, K. 2002. "Long-Term in Vivo lmaging of Experience-Dependent Synaptic Plasticity in Adult Cortex." Nature 420 (6917): 788-94. Traub, Wesley A. 2012. "Terrestrial, Habitable-Zone Exoplanet Frequency from Kepler." Astrophysical]ourna/745 (1): 1-10. Truman, James W., Taylor, Barbara J. ve Awad, Timothy A. 1993. "Formation of the Adult Nervous System." The Development ofDrosophila Melanogaster içinde, haz. Michael Bate ve Alfonso Martinez Arias. Plainview, NY: Cold Spring Harbor Laboratory. Tuomi, Ilkka. 2002. "The Lives and the Death of Moore's Law." FirstMonday 7 (11). Turing, A. M. 1950. "Computing Machinery and lntelligence." Mind 59 (236): 433-60. Turkheimer, Eric, Haley Andreana, Waldron, Mary, D'Onofrio, Brian ve Gottesman, lrving 1. 2003. "Socioeconomic Status Modifıes Heritability ofIQ in Young Children." Psychological Science 14 (6): 623-8. Uauy, Ricardo ve Dangour, Alan D. 2006. "Nutrition in Brain Development and Aging: Role ofEssential Fatty Acids." Ek, Nutrition Reviews 64 (5): 524-533. Ulam, Stanislaw M. 1958. "John von Neumann." Bul/etin ofthe American Mathematical Society 64 (3): 1-49. Uncertain Future, The. 2012. "Frequently Asked Questions." The Uncertain Future. Erişim Tarihi: 25 Mart 2012. Bkz. http://www.theuncertainfuture.com/faq.html. ABD Kongresi, Teknoloji Değerlendirme Ofisi. 1995. U.S.-Russian Cooperation in Space ISS618. Washington, DC: U.S. Government Printing Offıce, Nisan. Van Zanden, )an Luiten. 2003. On Global Economic History: A Personal View on an Agendafar Future Research. Amsterdam: lnternational lnstitute ofSocial History, 23 Temmuz. Vardi, Moshe Y. 2012. "Artifıcial lntelligence: Past and Future." Communications ofthe ACM 55 (1): 5. Vassar, Michael ve Freitas, Robert A., Jr. 2006. "Lifeboat Foundation Nanoshield." Lifeboat Foundation. Erişim Tarihi: 12 Mayıs 2012. Bkz. http://lifeboat.com/ex/nanoshield. Vinge, Vernor. 1993. "The Coming Technological Singularity: How to Survive in the Post-Human Era." Vision-21: Interdisciplinary Science and Engineering in the Era ofCyberspace içinde, 11-22. NASA Conference Publication 10129. NASA Lewis Research Center. Visscher, P. M., Hill, W. G. ve Wray, N. R. 2008. "Heritability in the Genomics Era: Concepts and Misconceptions." Nature Reviews Genetics 9 (4): 255 66. -

KAYNAKÇA

1 385

Vollenweider, Franz, Gamına, Alex, Liechti, Matthias ve Huber, Theo. 1998. "Psychological and Cardiovascular Effects and Short-Term Sequelae ofMDMA ('Ecstasy') in MDMA-Na. ve Healthy Volunteers." Neuropsychopharmachology 19 (4): 241-51. Wade, Michael J. 1976. "Group Selections Among Laboratory Populations of Tribolium." Proceedings ofthe National Academy ofSciences of the United States ofAmerica 73 (12): 4604-7. Wainwright, Martin J. ve Jordan, Michael I. 2008. "Graphical Models, Exponential Families, and Variational Inference." Foundations and Trends in Machine Learning 1 (1-2): 1-305. Walker, Mark. 2002. "Prolegomena to Any Future Philosophy." journal ofEvolution and Technology 10 (1). Walsh, Nick Paton. 2001. "Alter our ONA or robots will take over, warns Hawking." The Observer, 1 Eylül. http://www.theguardian.com/uk/2001/sep/02/medicalscience.genetics. Warwick, Kevin. 2002. l Cyborg. Londra: Century. Wehner, M., Oliker, L. ve Shalf, J. 2008. "Towards Ultra-High Resolution Models of Climate and Weather." lnternational]ournal ofHigh Performance Computing Applications 22 (2): 149-65. Weizenbaum, Joseph. 1966. "Eliza: A Computer Program for the Study of Natural Language Communication Between Man and Machine." Communications oftheACM9 (1): 36-45. Weizenbaum, Joseph. 1976. Computer Power and Human Reason: From ]udgment to Calculation. San Francisco, CA: W. H. Freeman. Werbos, Paul John. 1994. The Roots of Backpropagation: From Ordered Derivatives to Neural Networks and Political Forecasting. New York: Wiley. White, J. G., Southgate, E., Thomson, J. N. ve Brenner, S. 1986. "The Structure of the Nervous System of the Nematode Caenorhabditis Elegans." Philosophical Transactions ofthe Royal Society ofLondon. Series B, Biological Sciences 314 (1165): 1-340. Whitehead, Hal. 2003. Sperm Whales: Social Evolution in the Ocean. Chicago: University of Chicago Press. Whitman, William B., Coleman, David C. ve Wiebe, William }. 1998. ·"Prokaryotes: The Unseen Majority." Proceedings ofthe NationalAcademy ofSciences ofthe United States of America 95 (12): 6578-83. Wiener, Norbert. 1960. "Some Moral and Technical Consequences ofAutomation." Science 131 (3410): 1355-8. Wikipedia. 2012a, s.v. "Computer Bridge." Erişim Tarihi: 30 Haziran 2013. Bkz. http:// en.wikipedia.org/wiki/Computer_bridge. Wikipedia. 2012b, s.v. "Supercomputer." Erişim Tarihi: 30 Haziran 2013. Bkz. http://et.wikipedia. org/wiki/Superarvuti. Williams, George C. 1966. Adaptation and Natura/ Selection: A Critique ofSome Current Evolutionary Thought. Princeton Science Library. Princeton, NJ: Princeton University Press. Winograd, Terry. 1972. Understanding Natura/ Language. New York: Academic Press. Wood, Nigel. 2007. Chinese Glazes: Their Origins, Chemistry and Re-creation. Londra: A&C Black. World Bank. 2008. Global Economic Prospects: Technology Diffusion in the Developing World, 42097. Washington, DC.

386 1

SÜPER ZEKA

World Robotics. 2011. Executive Summary ofl. World Robotics 2011 Industrial Robots; 2. World Robotics 2011 Service Robots. Erişim Tarihi: 30 Haziran 2012. Bkz. http://www.bara.org. uk/pdf/2012/world-robotics/Executive_Summary_WR_2012.pdf. World Values Survey. 2008. WVS 2005-2008. Erişim Tarihi: 29 Ekim 2013. Bkz. http://www. wvsevsdb.com/wvs/WVSAnalizeStudy.jsp. Wright, Robert. 2001. Nonzero: The Logic ofHuman Destiny. New York: Vimage. Yaeger, Larry. 1994. "Computational Genetics, Physiology, Metabolism, Neural Systems, Learning, Vision ve Behavior or PolyWorld: Life in a New Context." Proceeding.r ofthe Artificial Life/// Conference içinde, haz. C. G. Langton, 263-98. Sama Fe lnstitute Studies in the Sciences of Complexity. Reading, MA: Addison-Wesley. Yudkowsky, Eliezer. 2001. Creating Friendly Al 1.0: The Analysis and Design ofBenevolent Goal Architectures. Berkeley, CA: Machine Imelligence Reseatch lnstitute, 15 Haziran. Yudkowsky, Eliezer. 2002. "The AI-Box Experiment." Erişim Tarihi: 15 Ocak 2012. Bkz. http:// yudkowsky.net/singularity/aibox. Yudkowsky, Eliezer. 2004. Coherent Extrapolated Volition. Berkeley, CA: Machine Imelligence Research lnstitute, Mayıs. Yudkowsky, Eliezer. 2007. "Levels of Organization in General lntelligence." Artificial General Inteltigence içinde, haz. Ben Goertzel ve Cassio Pennachin, 389-501. Cognitive Technologies. Bedin: Springer. Yudkowsky, Eliezer. 2008a. ''Artificial lntelligence as a Positive and Negative Factor in Global Risk." Global Catastrophic Risks içinde, haz. Nick Bostrom ve Milan M. Cirkovic, 308-45. New York: Oxford University Press. Yudkowsky, Eliezer. 2008b. "Sustained Strong Recursion." Less Wrong (blog), 5 Aralık. Yudkowsky, Eliezer. 2010. Timeless Decision Theory. Berkeley, CA: Machine lntelligence Research lnstitute. Yudkowsky, Eliezer. 2011. Complex Value Systems are Requiredto Realize Valuable Futures. Berkeley, CA: Machine Imelligence Research Institute. Yudkowsky, Eliezer. 2013. Intelligence Explosion Microeconomics, Technical Report 2013-1. Berkeley, CA: Machine lntelligence Research Institute. Zahavi, Amotz ve Zahavi, Avishag. 1997. The Handicap Principle: A Missing Piece ofDarwin's Puzzle. İng. Çev. N. Zahavi-Ely ve M. P. Ely. New York: Oxford University Press. Zalasiewicz, J., Williams, M., Smith, A., Barry, T. L., Coe, A. L., Bown, P. R., Brenchley, P., v.d. 2008. "Are We Now Living in the Anthropocene?" GSA Today 18 (2): 4-8. Zeira, Joseph. 2011. "Innovations, Patent Races and Endogenous Growth." ]ournal ofEconomic Growth 16 (2): 135-56. Zuleta, Hernando. 2008. "An Empirical Note on Factor Shares." Journal ofInternational Trade and Economic Development 17 (3): 379-90.

Dizi n

A

Birleşmiş Milletler 109, 110, 295, 296

adım riskleri 275

biyolojik biliş 39, 63, 273

ahlaki büyüme 252

biyolojik geliştirme 171

ahlaki doğruluk 256, 257, 258, 259, 353

Brown, Louise 62, 357

ahlaki statü 199, 345

büyüme 17, 18, 19, 23, 46, 68, 69, 74, 94, 96, 97, 101, 113, 194, 252, 266, 273, 313, 323, 328, 336, 343

alet yapay zeka 181 altyapı bolluğu 150, 152, 183, 265 antropik 261, 264, 338, 355 Arendt, Hannah 129 Armstrong, Stuart 15, 123, 289, 313, 316, 317, 332, 334, 340, 348, 349 asil-vekil problemi 155, 156 Asimov, lsaac 168, 339 B Baruch planı 109 Bayesçi ağlar 26 Bayesçi aracı 27 belirleyici stratejik üstünlük 148, 188, 189, 210, 295 bellek ağları 305 bellek kapasitesi 91 Berliner, Hans 29, 315 Beşinci Nesil Bilgisayar 23 beyin-bilgisayar arayüzleri 104, 171

büyüme hızı 18, 19, 336 c C. elegans 319 CEV 249, 250-257, 260-267, 351-354 Chalmers, David 15, 40, 289, 318, 334, 338, 350 CHINOOK 29 Christiano, Paul 15, 237, 238, 246, 306 Church-Turing tezi 264 D DART 32 Deep Blue 30 Deep Fritz 39 değer öğrenici 237 değer öğrenme 226, 228, 230, 231, 232, 234, 237, 246

biçimleri 61, 63, 68, 80, 127, 135, 165, 183, 209, 217, 261, 272, 278, 303

değer yükleme 219, 221, 222, 223, 224, 226, 227, 230, 232, 234, 237, 238, 245, 246

bilge-tekel sürdürülebilirlik eşiği 126, 127

derin öğrenme 305

bilgiişlem gücü 79, 88, 92, 93, 184, 327, 342, 344

Dewey, Daniel 15, 228, 229, 230

bilinç 207, 231, 345

diklik tezi 333

bilişsel gelişim 276, 277, 280, 320

DNA sentezi 58, 121

dikkat temelli üretici modeller 305

1 387

388 1

SÜPER ZEKA

doğal dil 31, 305

Ginsberg, Matt 30

doğrudan saptama 167, 168, 170, 263

Go 30

dolaylı normatiflik 167, 180, 249, 260, 314

Good, I.J. 20, 313, 314, 315, 318

donanım sarkması 282

Gorbaçov, Mihail 107, 108

Drexler, Eric 15, 124, 280, 324, 330, 332, 357

gözetleme 68, 83, 105, 160, 296, 330, 349, 356

durum riskleri 275

güçlü yapay zeka 34

dünya ekonomisi 18, 196

güdülenme seçilimi 157, 159, 171, 172, 176, 180, 185, 200, 212, 215, 221, 225, 240, 338, 349

Dyson, Freeman 124, 325 E

Einstein, Albert 75, 89, 106 ekonomik büyüme 195, 196 elektronik kafalama 148, 150, 223, 228, 229, 245 ELIZA 22 embriyo seçilimi 58, 59, 62, 70, 86, 320, 321 emülasyon 51-54, 72, 84, 88, 91, 92, 125, 200-204, 210-213, 236, 238, 239, 243, 246, 278, 279, 284, 285, 286, 324, 344, 345, 346, 356, 357, 358 epistemoloji 1 16, 263, 264, 265, 354 Eurisko 29, 315

H

Hanson, Robin 15, 18, 19, 192, 313, 323, 324, 328, 343, 345, 355. 358 hedef içeriği 262, 264 hedonizm 169 hedonyum 169 hızlandırıcı 274 hızlı süper zeka 71, 72, 73, 77, 324 Hill, Benny 129 hiperparametre 305 Hodgkin-Huxley modeli 43 hükümdar yapay zeka 266, 341

evcimenlik 167, 170, 176, 180, 221, 225

I-i

evrensel hızlandırıcı 274

IBM 30, 90

evrim 25, 40, 41, 42, 44, 130, 187, 191, 207, 208, 224, 279, 319, 332

ikinci geçiş 210

F

fayda işlevi 109, 145, 152, 161, 219, 220, 229, 230, 231, 232, 238, 246, 347 felaket 141, 144, 146, 155, 156, 184, 188, 207, 281, 283, 289, 329, 343, 359 Fields Madalyası 299 FreeCell 30 G

Genel Problem Çözücü 22

insan düzeyinde 20, 31-42, 54, 65, 73, 81, 82, 87-94, 1 13, 144, 226, 227, 241, 244, 245, 284, 306 İnsan Genomu Projesi 107, 296, 330 insan zekası 1 14 internet 33, 34, 93, 106, 1 19, 121, 158, 166, 175, 225, 318, 325 işbirliği 29, 107, 108, 130, 161, 164, 205, 211, 213, 288, 291, 292, 294, 295, 296, 330, 339, 346, 359, 360, 361 işsizlik 84, 192, 342

genetik algoritmalar 24, 25, 41, 279, 282

K

genetik seçilim 55, 62, 273, 280

kahin yapay zeka 265

DiZiN 1 389 karakter tanıma 32

N

karar teorisi 263, 267, 354 Kasparov, Garry 15, 30, 315

nanoteknoloji 1 16, 1 19, 121, 122, 127, 137, 214, 272, 332, 356

kaynak edinimi 137, 138, 227

Newton, lsaac 75

Kepler, Johannes 31

Nilsson, Nils 34, 35, 314, 316, 317

Knuth, Donald 30, 316

nitelikli süper zeka 71, 75, 76, 77

kolektif süper zeka 67, 71, 73, 74, 75, 77

nootropik 319

kolektif zeka 68, 70, 76, 171, 324, 325, 332

Norvig, Peter 28, 34, 316, 335, 337

kombinasyonel patlama 25

nöral ağlar 21, 24, 167, 305

komputronyum 124, 150, 151, 169, 258

nöromorfık yapay zeka 52, 286, 287, 319

kontrol yöntemleri 157, 165, 225, 244, 246, 338

0-Ö

konuşma tanıma 31, 32, 65, 305 Kopernik, Nicolaus 31 kötücül başarısızlık 146, 153 kurum tasarımı 240, 244 Kurzweil, Ray 19, 313, 322 kutulama 157, 158, 176, 179 L

Lenat, Douglas 29, 315 Logistello 30 M

mahremiyet 306 makine öğrenimi 25, 26, 32, 34, 222, 347 makine zekası 19, 20, 34, 42, 47, 144, 146, 192, 207, 21 1, 215, 244, 246, 269, 272, 273, 274, 279, 282, 283, 286, 288, 295, 300, 303, 305, 329, 346, 348, 359

Oliphant, Mark 106 O'Neill, Gerard 124 optimallik fikri 28 optimizasyon 25, 26, 41, 81, 82, 84, 85, 89, 93, 94, 95, 96, 97, 1 14, 314, 333 optimizasyon gücü 81, 82, 84, 85, 93, 94, 95, 96, 1 14 Othello 30 otomasyon 121, 143 otomat teorisi 21 ödül sinyali 222, 229 öjeni 55, 61, 62, 321, 332 p

Parfıt, Derek 15, 333, 334 poker 30 R

Rawls, John 180, 341, 350, 361

Manhattan Projesi 104, 106, 108, 330

Reagan, Ronald 108

McCarthy, John 21, 26, 33, 34, 316, 331

Riemann hipotezi 150, 170

McCulloch-Pitts nöronu 279

Roosevelt, Franklin D. 106

MegaEarth 75

Russell, Bertrand 15, 22, 28, 109, 168, 331, 335, 337, 339

Mill, John Stuart 248 Minsky, Marvin 34, 313, 314, 315, 316, 337 Moore yasası 41, 46, 96 Moravec, Hans 40, 41, 314, 318, 345

s

Samuel, Arthur 29, 315 sanal gerçeklik 238, 242, 357

390 1

SÜPER ZEKA

210, 215, 217, 272, 283, 286, 295, 329, 330, 332, 333, 335, 343, 358, 360

Sanayi Devrimi 17, 18, 84, 102, 193, 196 Sandberg, Anders 15, 43, 44, 53, 123, 124, 313, 317, 318, 319, 321, 322, 326, 328, 329, 332, 334 satranç 26, 29, 30, 37, 71, 1 15, 163, 315, 316 Schaeffer, Jonathan 29, 315 Schelling noktası 217, 340 Scrabble 30 sermaye 87, 105, 193, 194, 195, 197, 199, 202, 316, 344 SHRDLU 22 Shulman, Cari 15, 42, 163, 211, 212, 289, 318, 320, 321, 334, 339, 343, 346, 347, 349, 350, 356, 360, 362 siber suçlar 306 siborg 66 Stratejik Savunma İnisiyatifi 108 süper güçler 103, 1 13, 128 süper organizmalar 212 süper zeka 13, 14, 20, 39, 58, 67-77, 82, 1 13-1 17, 171, 175, 176, 178, 180, 181, 210, 225, 226, 233, 235, 236, 239, 240, 247, 248, 249, 251, 253, 256, 257, 261, 262, 265, 266, 267, 271, 272, 275, 289, 291, 295, 296, 307, 324, 329, 332, 337, 338, 339, 351, 354, 357

tekillik 17, 19, 69, 313 teknoloji yarışı 243 Terminatör 305, 306 tersten örnekleme 149, 150, 183, 233 Tesauro, Gerry 29, 315 teşvik yöntemleri 157 tetikleyici 37, 157, 166, 167 TextRunner 90 Thrun, Sebastian 34, 314 tohum yapay zeka 95, 1 14, 1 18, 225, 226, 234, 253, 282, 318 toplumsal bütünleşme 160, 185, 189 Tribolium castaneum 187 Truman, Harry 43, 107 Turing, Alan 20, 27, 40, 47, 63, 264, 305, 318, 325 tüm beyin 39, 45, 48, 50, 51, 52, 54, 65, 69, 70, 72, 79, 80, 87, 88, 94, 105, 106, 125, 132, 204, 224, 237. 238, 239, 277, 278, 279, 281, 284, 285, 286, 287, 288, 295, 319, 323, 329, 346, 356, 357, 358

sürücüsüz arabalar 306

tüm beyin emülasyonu 39, 45, 48, 51, 54, 69, 70, 72, 87, 88, 105, 106, 204, 238, 278, 279, 281, 284, 285, 286, 287, 288, 295, 323, 329, 356, 357

T

U-Ü

takviyeli öğrenme 45, 222, 223, 228, 239, 245, 279, 305, 332, 337, 347, 348

uygunluk işlevi 25, 43

tanım 35, 39, 74, 229, 233

uzlaşmazlık 84, 85, 86, 87, 88, 89, 91, 93, 94, 96, 97

tanımı 22, 72, 232, 234, 295, 317

ücretler 159, 192, 193, 194

tarama 48, 50, 51, 54, 57, 87, 88, 94, 287, 319

üssel büyüme 197

Tarım Devrimi 18, 19, 84, 102

v

tavla 29, 222

varoluşsal risk 126, 127, 183, 271, 272, 285, 302, 305, 359

tekel 99, 100, 108, 109, 1 10, 1 1 1 , 1 13, 126, 127, 128, 137, 141, 145, 191, 209,

veri madenciliği 32, 33, 358

DiZiN

Vinge, V"ernor 19, 69, 313, 323, 324

Yüce Meryem yaklaşımı 236, 237

von Neumann, John 63, 109, 122, 123, 137, 138, 313, 331, 336

yükleme 47, 48, 132, 147, 171, 199, 219, 221, 222, 223, 224, 225, 226, 227, 230, 232, 234, 237. 238, 245, 246

w

Watson 30, 90, 316

yüz tanıma 32, 305, 347

Whitehead, Alfred N. 22, 326

z

Wigner, Eugene 106

zeka patlaması 19, 20, 83, 1 18, 162, 164, 266, 277, 283, 285, 288, 291, 294, 300, 303, 328, 343, 359, 360

Winston, Patrick 34, 316 y

yapay aracı 109, 204 yapay zeka 21-24, 39, 81, 87, 1 13, 181, 182, 250-267, 351-354, 358, 360, 361 yarış dinamiği 241, 289, 291, 295 yeterlilik kontrolü 155, 160, 349 yinelemeli kendini geliştirme 47, 171, 303 yolları 85, 87, 92, 120, 147, 148, 152, 156, 171, 187, 243, 267 Yudkowsky, Eliezer 15, 89, 96, 1 14, 120, 130, 187, 228, 234, 235, 249, 250, 251, 252, 253, 255, 314, 318, 324, 328, 333, 337, 338, 344, 345, 347, 350, 351, 354. 355

zihin suçu 152, 183, 251, 265, 353

1 391