Osmanlı İmparatorluğu Tarihi IV [4, 1 ed.]
 9786054052684, 9786054052646

Table of contents :
osmanlı 4 kapak
1
2
3
4
5
6
Boş Sayfa

Citation preview

OSMANLI IMPARATORLUGU TARI HI 4 �

.





Osmanlı İmparatorluğu'nun Vasvar Barışı'na Fethine

(1664) ve Girit'in

(1669) Kadar Çökmeye Devam Etmesi ve Yeniden Canlanması

YEDİTEPE



OSMANLI İMPARATORLUÔU TARİHİ

-

4

JOHANN WILHELM ZINKEISEN Zinkeisen, Geschichte des Osmanischen Reiches in Europa, IV, Gotha 1856. Editör Erhan Afyoncu Editör Yardımcıları Ahmet Önal-Uğur Demir Çeviri Nilüfer Epçeli Latince ve İtalyanca Çeviri: Erendiz Özbayoğlu Fransızca Çeviri: Mustafa Daş Yunanca Çeviri: Levent Kayapınar İspanyolca Çeviri: Özlem Kumrular İngilizce Çeviri: Nilüfer Epçeli Çeviri Kontrol Kemal Beydilli Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karagüllüoğlu

© Yeditepe Yayınevi T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sertifika No: 16427 ISBN: 978-605-4052-68-4 (cilt 4) ISBN: 978-605-4052-64-6 (takım) Yeditepe Yayınevi: 150 Araştırma İnceleme Dizisi: 128 ı.

Baskı: Eylül 2011

Baskı Hazırlık İrfan Güngörür, Sercan Arslan Baskı-Cilt Şenyıldız Yay. Matbaacılık Ltd. Şti. Gümüşsuyıı Cad. No:3/2 - Topkapı / İstanbul Tel: 0212 483 47 91-92 (Sertifika No: 11964)

kitapadresi.com internetteki kitap adresiniz

YEDİTEPE YAYINEVİ Çatalçeşme Sk. No: 27/15 34410 Cağaloğlu-İstanbul Tel: (0212) 528 47 53 Faks: (0212) 512 33 78 www.yeditepeyayinevi.com 1 [email protected]

OSMANLI IMPARATORLUGU TARI HI .

-

.

"

(1623-1669)

4

JOHANN WILHELM ZINKEISEN

Çeviri Nilüfer Epçeli

Çeviri Kontrol Kemal Beydilli

Editör Erhan Afyoncu

YEDİTEPE

W

İstanbul 2011

IÇINDEKILER .

.

.

BEŞİNCİ KİTAP/ 1 BİRİNCİ BÖLÜM N. MURAD'IN CÜLUSU. ASYA'DAKİ HAREKETLER VE ABAZA

MEHMED PAŞA'NIN MAGLUP EDİLMESİNE VE 1639 TARİHLİ İRAN BARIŞI'NIN AKDİNE KADAR İRAN SAVAŞLARI ............................... 3 1) N. Murad ve Hükümdarlığının İlk Yıllarında İmparatorluğun Durumu 3 2) Abaza Mehmed Paşa'nın Yenilmesine Kadar Anadolu'daki Hareketler ve Mücadeleler ............................................................................................... 38 3) 1639'da Yapılan Banşa Kadar İran Savaşının Gidişatı .............................. 93 ............................................................................................................

İKİNCİ BÖLÜM SULTAN N. MURAD'IN HÜKÜMDARLIGI SIRASINDA AVRUPA'DAKİ DURUMLAR VE AVRUPA'NIN ÇIKARLARI ................... 123 1) Deniz Devletlerinin Babıali İle İlişkileri. Akdeniz'deki Küçük Savaş. Doğu Akdeniz Ticareti ve Korsanlık. Berberi Devletleri Cezayir ve Tunus'la Yapılan İlk Antlaşmalar .............................................................. 123 2) Kilise Meseleleri: Rum Patrikhanesi ve Cizvitler ..................................... 250 3) Bethlen Gabor'un Çöküşüne ve Rakoçi Gücünü Sağlamlaştırana Kadar Avustuıya, Macaristan ve Erdel ..................................................... 262 4) Kuzey Devletlerinin Babıali ile İlişkileri. Lehistan ve Rusya. Tatarlar ve Kazaklar ........................................................ ;.......................................... 335

VI

Johann Wilhelm Zinkeisen

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM SULTAN IV. MURAD'IN SONU. SULTAN İBRAHİM'İN CÜLUSU. BABIALİ'NİN 1645'DE VENEDİK SAV AŞININ ÇIKIŞINA KADAR AVRUPA DEVLETLERİ İLE İLİŞKİLERİ. VENEDİKLİLERİN I-lAKİMİYETİ ALTINDA GİRİT ...................................................................... 365 1) IV. Murad'ın Son Günleri ve Sultan İbrahim'in Cülôsu. Şahsiyeti ve Karakteri ....................................................................................................... 365 2) 1645'de Venedik Savaşına Kadar Babıali'nin Avrupa Devletleri İle İlişkileri ......................................................................................................... 375 3) Venedik Hakimiyeti Alhnda Girit ..............................................................405

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM 1664 TARİHLİ VASVAR BARIŞ ANTLAŞMASI'NA VE GİRİT'İN 1669'DA FETHİNE KADAR VENEDİK VE MACARİSTAN SAVAŞLARI ....................................................................................................... 511 1) Venedik'in 1656'da Çanakkale Boğazı'ndaki Deniz Savaşma Kadar Venedik Savaşı .............................................................................................. 511 2) Vasvar Barış Antlaşması'na ve Kont Leslie'nin 1664 ve 1665 Yıllarında Büyükelçiliğine Kadar Avusturya, Macaristan ve Erdel ........ 606 3) Girit'in Fethine ve 1669 Tarihli Barışa Kadar Venedik Savaşının Gidişah ve Sonu ........................................................................................... 661

Dizin

...................................................................................................................

705

BEŞİNCİ KİTAP BİRİNCİ BÖLÜMDEN DÖRDÜNCÜ BÖLÜME KADAR: OSMANLI İMPARATORLUGU'NUNVASVAR BARIŞI'NA (1664) VE GİRİT'İN FET­ HİNE (1669) KADAR ÇÖKMEYE DEVAM ETMESİ VE YENİDEN CANLANMASI ..

OSMANLI İMPARATORLUGU'NUN 1699 KARLOFÇA BARIŞI'�A KAD� ÇÖK­ MEYE DEVAM ETMESi VE GEÇiCi OIA­ RAK YENİDEN CANLANMASI "

OSMANLI İMPARATORLUGU'NUN KARLOFÇA ATEŞKES ANTIAŞMASI'NA

VE KAYSER, LEHİSTAN, RUSYA VE VE­ NEDİK İLE 1699 VE 1700 YILIARINDA AKDEDİLEN BARIŞA KADAR ÇÖKMEYE DEVAM ETMESİ VE GEÇİCİ OLARAK YENİDEN CANLANMASI

BİRİNCİ BÖLÜM

N. MURAD'IN CÜLUSU. ASYA'DAKİ

HAREKETLER VE ABAZA MEHMED PAŞA'NIN MAGLUP EDİLMESİNE VE 1639 TARİHLİ İRAN BARIŞI'NIN AKDİNE KADAR İRAN SAVAŞIARI

ı) ıv. Murad ve Hükümdarlığının İlk Yıllarında İmparatorluğun Durumu 14 yaşına yeni girmiş bir çocuğun IV. Murad adıyla Osmanlı tahbna çık­

ması ile imparatorluğu son yıllarda yaşanan fırtınalarla defalarca uçurumun kenarına kadar götüren kriz henüz aşılmamışb. Herşey dev adımlarla sanki nihai çözülmeye, nihai çöküşe doğru gidiyordu. Gerçekten de her yönde sallanan devlet yapısını temellerinden sarsan de­ ğişikliklerle dolu olan Osmanlı tarihi yıllıklarında ikinci kez görülmeyen bir du­ rum meydana gelmişti. Hiçbir zaman bu sıkınb, baskı ve imparator luğun gele­ ceğine dair duyulan endişelerin mevcut olduğu bu uğursuz anda olduğu kadar, yıllardır bu devletin en derindeki yaşam damarım kemiren ölümcül hastalığın belirtileri böylesine korkunç bir şekilde ortaya çıkmamışb; hiçbir zaman zafer­ ler ve fetihler sayesinde bir bütünlük içinde kenetlenen bu toprakların tekrar parçalara ayrılma tehlikesi bu kadar büyük ve tehditkar olmamışb. Muhafaza edici unsur ların gitgide durdurulması mümkün olmayan bir şekilde çöküşüne dur diyebilecek, bütün üzerinde hakimiyet kuracak ve eski devlet düzeninin harabelerinin albndan Osmanlı gücünün ve büyüklüğünün yeniden inşası için yeni bir yaşamı ortaya çıkartabilecek güçlü ruh neredeydi?

Johann Wilhelm Zinkeisen Bir zamanlar Kanuni Sultan Süleyman'm tahtında bütün ihtişamı ile oturan, fakat önünde bütün dünyanın titrediği kılıç ve asa hızlıca el değiştirerek bece­ riksiz çocukların elinden ruh hastası bir kişinin eline verildikten ve Osmanlı tacını en azından uygun faaliyetlerle atalarının uzun zaman önce yokolmuş şa­ nını tekrar geri kazanmak için doğmuş olduğunu düşünen kişinin kanı ile le­ kelemekten bile çekinilmedikten sonra, hükümdarlık gücünün o övgü dolu, o korkulan birliği ve bütünlüğü nereye gitmişti? Genç Osman'ın trajik sonu ve I. Mustafa'nın ruhsal bozukluğu, padişah makamının bir zamanlar hayranlık uyandıran gücünün en son sihrini de kay­ bettirmişti. Bu makam, kuvvetli bir devlet gücünün, düzenli bir yönetimin varlığını ve devamını sağlayan bütün şartların sonsuz parçalanmışlığında, sonunda hükmetme hırsı ile yanıp tutuşan grupların ve yozlaşmış, demora­ lize olmuş bir asker sınıfının oyuncağı haline gelmeye mahkumdu. Osmanlı İmparatorluğu'nu artık padişah ve vezir leri değil yeniçeriler ve sipahiler yöne­ tiyordu. En korkunç hali bütün dehşetiyle ortaya çıkan zorbalıkları, bir aziz ve peygamber mi, yoksa deliliğe gömülmüş bir hayalet olarak mı görmeleri ge­ rektiğine karar veremedikleri için hayatta kalmasına izin verdikleri talihsiz I. Mustafa'nın uğursuz hükümdarlığının en karakteristik özelliği idi. Yozluğu daha o zaman son raddeye çıkan yeniçeri ocağının bu zorba yö­ netimine dair çizilen resim korkunçtu. Zira yeniçeri ocağı uzun zamandan beri sadece daha önce de gördüğümüz gibi, acemioğlanları ocağında sert bir disip­ line ve düzene, askeri beceriye ve efendileri olan sultana sınırsız itaate alıştı­ rılan Hristiyan çocuklarından oluşmuyordu. Başka unsurlar zamanla yeni­ çeri ocağına artık her zamankinden daha fazla ortaya çıkan farklı ve oldukça bozulmuş bir karakter kazandırmıştı. Yalnızca her şekilde bu ocağa girmeyi başaran Türk çocukları ocağa iradesiz ve savaşma ruhuna sahip olmayan bir unsur kazandırmış olmakla kalmayıp -gerçekten de bu hususta öyle ileri gi­ dilmişti ki, eyaletlerdeki Türkler çocuklarına Hristiyan isimleri veriyorlardı ve bu çocukları para karşılığında pençik toplanırken, kendi çocukları olarak gös­ teren Hristiyan tebaanın yanına veriyorlardı- Türk çocukları ile birlikte, bu hususta bilgi sahibi olan herkesin görüşüne göre, Osmanlı devlet yaşamının bu uğursuz dönemlerindeki asıl musibeti olarak görülen itaatsizlik, isyan ve ayaklanma ruhu da yeniçeri ocağına hakim olmaya başlamıştı. Fransa Kralı N. Henri'nin Babıali nezdindeki elçisi de Breves, XIII. Louis'ye Osmanlı monarşisini sona erdirme çarelerine dair yazdığı mektupta, "Yeniçeri

Osmanlı İmparatorluğu Tarihi 4 -

5

ocağına alınan ve Hristiyan çocukları olarak görünen bu Türk çocukları", di­ yordu, "küçük yaşlarda ailelerinin elinden alınmış olmalarına rağmen büyü­ yüp sultanın birliklerine dahil edildiklerinde anne babalarını, geldikleri yeri ve vatanlarını hatırlıyorlar. Tabi tutuldukları sert disiplin çekilmez hale geli­ yor; düzensizliklerle sonuçlanan şikayetlerde bulunuyorlar ve topluluk olarak güçlü olduklarından, ellerine geçen ilk fırsatta şiddetle devlet reformu istiyor­ lar. Doğuştan Türk ailelerinin oğullan pençik toplanırken yeniçeri ocaklarına alınmamış olsalardı bu gibi düzensizlikler meydana gelmezdi. Artık bu mo­ narşinin yozlaştığının en güvenilir işaretidirler"1• Aynı şekilde ileri görüşlü ve gözlemci Sir Thomas Roe, "Osmanlı İmparator­ luğu'nun gücünün ve büyüklüğünün ana dayanaklarından biri olan" yeniçeri­ lerin karakterinin ve disiplininin tamamen yokoluşunu bilhassa Hristiyan ço­ cukların yerine yeniçeri saflarına artık para karşılığında neredeyse yalnızca Türk çocuklarının alınmasına dair derinden kök salmış bu suistimale bağla­ mak zorunda olduğunu düşünüyordu2• Aynca Genç Osman'ın öldürülmesi ile yeniçerilerin ve sipahilerin zincirlerinden iyice kurtulan kötü ruhlarının olay­ lan nereye kadar götürdüğünü ve I. Mustafa'nın ruhsal bozukluklarına atala­ rının tahtında göz yumulduğu sürece, asker yönetiminin durumunu en iyi şe­ kilde o dönemlerde bizzat burada bulunan Thomas Roe'den öğreniyoruz. Tabii ki payitaht, Genç Osman'ın trajik sonundan sonra fırtınalı deniz gibi dalgalanmaya devam eden isyanın asıl kaynağı olarak kaldı. Büyük kalabalıklar halinde, İslam'da yasal< olmasına rağmen, her yerde oluk oluk akan büyük mikı

2

Discours abrege des assurez moyens d'aneantir et ruiner la Monarchie des Princes Ottomans. Faict par le sieur de Breves, s. 24-28. Baskı yeri ve yılı belirtilmemiş bu ilginç yazının başında Kral XIII. Louis'ye kısa bir ithafbulunmaktadır. İstanbul'da 22 yıl boyunca Kral N. Henri'nin hizmetinde edindiği tecrübelere dayanan Breves, bu it­ hafta artık Osmanlı İmparatorluğu'na karşı kralın şanını ve gücünü arttıracak bir şey yapma zamanının geldiğini belirtmektedir. Bu husustaki görüşlerine geri dönme fır­ satımız olacaktır. Sir Thomas Roe, Negotiations, Lord Carew'ya gönderdiği 3 Haziran 1622 tarihli mek­ tup, s. 39: "Artık reayanın imparatoru baba bilen ve kendilerini onun evlatları sayan ve magnum arcanum imperii, yani büyük imparatorluğun koruyucusu olmakla onur duyan eski yeniçeriler olmayıp, Türk çocuklarından oluşan ve bu kuruma para için giren yeniçeriler yalnızca disiplin açısından değil kurumlan açısından da öyle yozlaş­ mışlar ki, artık asker değiller ve imparatora karşı ne saygı ne de korku duyuyorlar, ak­ sine hepsi isyan ve çözülme bağımlısıdır". Aynı şekilde ı Haziran'da Lord Duncaster'e gönderdiği bir mektup, s. 55.

6

Johann Wilhelm Zinkeisen

tarlarda şarap tükettikten sonra kafaları durnanlanan yeniçeriler ve sipahiler so­ kaklarda dolaşıyorlardı ve en korkunç aşırılıklarda bulunuyorlardı. Gündemde soygun, cinayet ve adam öldürme vardı; savunmasız halk dehşet ve korku içinde idi; hiçbir yerde can ve mal güvenliği yoktu. Yeniçerilerin eline düşen Hristiyan­ ların vay hfiline! Yaptıkları en az şey, meydanlarda çektikleri ziyafetler için ihti­ yaç duydukları şarapların bedelini ödemek üzere ellerinden paralarını almaları oluyordu. Para vermeyi reddeden veya direnen, canına susamış oluyordu ve he­ men oracıkta öldürülüyordu. Yeniçerilere karşı yapılan şikayetlere kulak vermeye cesaret edebilecek kimse olmadığından, bu tür hadiseler her gün meydana ge­ liyordu. Thomas Roe bir defasında adamlarından birinin sipahilerden gördüğü hal