Ortadoğu'da Sosyal Adalet ve Siyasal İktidarın Tarihi [1 ed.]
 9786254492181

Citation preview

4022 1

ALFA

1

TARİH

1 148

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SİYASAL İKTİDARIN TARİHİ

UNDA T. DARLING 1989 yılından bu yana Arizona

Üniversitesinde Ortadoğu tarihi üzerine dersler ver­

mektedir. Araştırmaları Ortadoğu'da maliye yönetimi ve siyasi meşruiyet üzerine odaklanmıştır. Gelir Artışı ve Kanuna Uygunluk: Osmanlı İmparatorluğunda Vergi

Toplanması ve Maliye Yönetimi 1560-1660 (çev. Adnan Tonguç, Alfa, 2019) adlı eserin yazarıdır. Kuzey Amerika Ortadoğu Araştırmaları Derneği (MESA) üyesidir ve akademik dergilerde birçok makalesi yayınlanmıştır.

HAKAN ERDAGÖZ Lisans öğrenimini Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünde, yüksek li­ sans öğrenimini Salisbury Üniversitesi Tarih Bölümünde, doktora öğrenimini Univer­ sity of Utah Siyaset Bilimi Bölümünde tamamladı.

2019

yılından bu yana İstanbul

Sabahattin Zaim Üniversitesinde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. Siyasi tarih, milliyetçilik, Rusya siyaseti ve tarihi alanlarında araştırmalarını sürdürmektedir.

Ortadağıı 'da Sosyal Adalet ve Siyasal İktidann Tarihi © 2021,ALFA Basım Yayım Dağıtım San. veTic. Ltd. Şti. A Hiıtary af Sacial Justice and Palitical Pawer in the Middle Eaıt © 2013, LindaT. Darling Taylor & Francis Group LLC'un tescilli markası olan Routledge tarafından yayımlanan İngilizce aslından çevrilmiştir. KitabınTürkçe yayın hakları Akcalı Telif Hakları Ajans aracılığıyla Alfa Basım Yayım Dağıtım Ltd. Şti.'ne aittir. Tanıtım amacıyla, kayııak göstermek şartıyla yapılacak kısa alıntılar dışında, yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir elektronik veya mekanik araçla çoğaltılamaz. Eser sahiplerinin manevi ve mali hakları saklıdır.

Yayıncı ve Genel Yayın Yönetmeni M. Faruk Bayrak Genel Müdür Vedat Bayrak Yayın Yönetmeni Mustafa Küpüşoğlu Çeviri Hakan Erdagöz Kitap Editörü Ahmet Batmaz Kapak Tasarımı Adnan Elmasoğlu Sayfa Tasarımı Mürüvet Durna

ISBN 978-625-449-218-1

1. Basım: Şubat 2022

Baskı ve Cilt Melisa Matbaacılık

ÇiftehavuzlarYolu Acar Sanayi Sitesi No: 8 Bayrampaşa-İstanbul Tel: 0(212) 674 97

23 Faks: 0(212) 674 97 29

Sertifika no: 45099

Alfa Basım Yayım Dağıtım San. ve T ic. Ltd. Şti.

Alemdar M.ıh.ıll



o l)Q< o -

� Mediterranean Sea



iil" "1

'· \

;il lll "1

§: -

Damascus;e



. - ·- ·

.,

-.

::,-

:e��'.:r;ı•

C aıro

., •

MAMLUK EMPIRE. ,

\

lll

::ı

ILKHANID EMPIRE ••••••• -··-·

-



·� J

'\.

!

'

••

\







\

'· '

\

."

'



' Med ina

..

·�

'

Su ltan ate

\ • M ecca

of Delhi

.

.� .,

SELJUKS OF RUM BYZA NTI N E EMPIRE TIMURID EMPIRE

-

t

.



_,

A rabian Sea

- - AKKOYU NLU EMPIRE

·-

·-

MAMLU K EMPIRE

N w \O

M o ğ o l l a r ve M e m l u k l e r " Su çlulara Kızgın ve Yargı lamada Adaletli "

Adalet Ç emberi Moğolların hükümranlığı altında yeni ve güçlü kültürel simgeler kazanmıştır. Moğolların kültürleşmeleri Sel­ çuklulannkinden daha zor olduğu için bu aslında şaşırtıcı de­ ğil. Moğollar, Selçuklular gibi, Ortadoğu'yu istila eden ve orayı yerel elitlerle işbirliği içinde yöneten Orta Asya kabile göçebe­ leridir. Selçuklulardan farklı olarak, Moğollar kimi bozkır çe­ kişmelerinde kaybeden değildi . Onlar, bölgenin tüm kabilelerini yenmiş veya sistemlerinin bir p arçası haline getirmiş ve Ç in'i fethetme yolunda ilerleyen kazananlardı. Uzak kuzey bozkırla­ rından gelen Moğollar, Ortadoğu'ya vardıklarında Müslüman değildiler; yerleşik yaş am ve yönetime Selçuklulardan bile daha az aşinaydılar ve adaletten çok yıkıcılıklarıyla biliniyorlardı. Onlara karşı baş arılı bir savunma yapan tek millet, Moğolların Kuzey Afrika'yı ve Suriye kıyılarını almasını engelleyen Mısırlı Memluklülerdi. Moğollara dair herhangi bir değerlendirme, onların vahşi­ likle öne çıkmış ş öhretlerini ve daha sonraki nesillerin tüm acı­ larını Moğolların üzerine yıktıığı gerçeğini telafi etmek zorun­ dadır. Sonunda, Moğollar İslamı ve onunla birlikte Pers -İslam idare modelini de benimsedi. Bunu, kendi bozkır konseptlerin­ den biri olan ilahi yetki, Çin ve Orta Asya'dan idari uygulama­ lar ve organizasyon ve hukuka yeni bir bağlılıkla geliştirdiler. Moğolların sayılan ve prestijleri , kendi yönetimlerinin ötesine uzanan bir siyasi ve kültürel entegrasyona başlıyorken kendi miraslarının bu yönlerini korumasını mümkün kıldı . Selçuklu­ lar gibi, onların rejimlerini geride bırakan ve haleflerini meşru­ laştırmaya yardımcı olan adalet ve iyi yönetim mekanizmaları geliştirdiler. Selçuklular gibi onlar ve halefleri de Adalet Ç em-

MOGOLLAR VE MEMLUKLER

241

berini daha geniş kitlelere ve daha sonraki nesillere aktaran yeni s anatsal ve edebi araçlar yarattılar. Moğolları ve Haçlıları yenerek meşruiyet kazanan ve Türk ve Ç erkes köle askerlerden oluşan Mısır Memluklüleri, Ç emberi hem Türk hem de Arap kül­ türlerinden miras aldı. Ç emberin taleplerini yerine getirmedeki zorluklarına rağmen, onların edebiyatları Ç embere her iki dilde de daha geniş bir yayılım sağladı.

Bozkır Moğolları ( 1 206- 1 260) Moğollar, Orhon Nehri'nin ötesindeki Sibirya'dan geldiler. Mo­ ğolların kısmen efsanevi olan kabile vakayınameleri, Moğolla­

nn Gizli Tarihi, liderleri Timuçin'in ( 1 206-27) yoksulluk ve za­ yıflığın dibinden nasıl iktidara tırmandığını anlattı . 1 Babasının öldürülmesinden sonra çocukluğunda kabilesi tarafından terk edilen Timuçin, kabile bağlarına değil, kişisel sadakatlere da­ yanan bir grup oluşturmak için kahramanca es aret ve suikast­ tan kaçtı. 1 206 yılına kadar tüm bozkır halkları onun iktidarını kabul ettiler ve ona C engiz Han unvanını verdiler (Moğolcada Çingis Kan, yani "Okyanus Hükümdarı" anlamına gelen) .2

Moğol ideolojisi ve yasası Moğol ideolojisi, Türklerin Orhun yazıtlarıyla ve Adalet Ç emberiyle bazı p aralellikler arz ediyordu. C engiz Han'ın hay­ ranlık uyandıran askeri başarısı ve yönetiminin geniş kap samı, destekçilerinin, onun Tanrı tarafından gönderilmiş olduğuna

U. Onon, çev. , The History and the Life of Chinggis Khan (The Secret His­ tory of the Mongols), Leiden: Brill, 1 990, par. 74; F. W. Cleaves , ed. ve çev. ,

The Secret History of the Mongols: for the first time done into English out of the original tongue and provided with an exegetical commen­ tary, cilt 1 , C ambridge, MA: Harvard University Press , 1 982, par. 74. Bu edisyonlar bundan sonra Onon/Cleaves olarak ve paragraf numaralan takip edecek şekilde birlikte aktanlacaktır. Genel itibanyla Moğol tarihi hakkında bkz. R. Grousset, The Empire of the Steppes: a history of Cent­ ral Asia, çev. N. Walford, New Brunswick, NJ: Rutgers University Press , 1 970; D. O. Morgan, The Mongols, Oxford: Blackwell, 1 986. Onon/Cleaves, par. 202; 1. Togan, Flexibility and Limitation in Steppe Formations: the Kerait Khanate and Chinggis Khan, Leiden: Brill, 1 998, 1 36-8; J. F. Fletcher, "The Mongols : ecological and social perspectives," · HJAS 46 1 986: 30. "Genghis," Moğolca'sı "Çinggis" ve Farsçası "Çingiz" olan kelimenin İtalyanca yazımıdır.

242

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

inanınalannı s ağladı. Kendisi, genç yaşta C ennetin rehberliğine inanmaya başladı; erken zafer ona şu hissiyatı verdi:

Aziz C ennet tarafından görevlendirildi, Doğa Ana tarafından davet edildi. 3 Dünya hakimiyetine bu ilahi görevlendirme kavramı, Türkle­ rin Orhun yazıtlarındaki ideolojisini devam ettirdi, ancak C en­ giz Han bu söylemi eyleme geçiren en baş anlı b ozkır hükümda­ nydı.4 C engiz Han'ın mükerrer zaferleri, halkının refahını ve egemenliğinin sınırlarını genişletti .5 Onun ölümünden sonra, C engiz Han'ın yandaşlan, Moğol liderliği altında dünyadaki tüm krallıkların birleştirilmesinin Tann'nın iradesi olduğuna inanmaya devam ettiler:

Bir, Ebedi, Ölümsüz, En Yüce olan Tann C ennet'tedir, Yeryüzünde C engiz Han tek ve yüce Efendi'dir.6 Bu s atırlar, Avrupa hükümdarları ve Papa'yı, Moğol vas s al­ ları olmaya veya yerle bir edilmeye davet eden yazılarda ortaya çıktı. Alaaddin Muhammed Harezmşah 1 2 1 8'de Moğollara karşı koyduğu ve elçilerini öldürdüğünde farkına vardığı gibi; vas s alOnon/Cleaves, par. 1 1 3; Onon'dan alinti, 4 1 ; bkz. Onon/Cleaves, paragraf 80. O. Turan, "The Ideal of World Domination among tbe Medieval Turks." Sl 4, 1 955: 82; J. M. Smitb, Jr. , "The Mongols and World C onquest," Mongo­ lica 5, 1 994: 206- 14. Bkz. Bolum 6. "Başan, yöneticiliğin temel unsuru olarak görülür": H. Franke, From

Tribal Chieftain to Universal Emperor and God: the legitimation of the Yüan dynasty, Munich: Bayerischen Akademie der Wissenschaften, 1 978, 1 6 . Daha sonraki ideoloji, neden-sonuç ilişkisini tersine çevirdi ve liderin başansının, ilahi takdirin bir kanıtı olduğunu gösterdi; K. Sa­ gaster, "Herrschaftsideologie und Friedensgedanke bei den Mongolen." CAJ 1 7 , 1 973: 223-42; A. K. S. Lambton, "Concepts of Authority in Persia: Eleventh to Nineteentb C enturies A.D.; Iran 26, 1 988: 1 00. Letter of Güyük Khan to Pope Innocent iV, çev. E . Voegelin, "The Mon­ gol Orders of Submission to E uropean Powers , 1 245 - 1 2 5 5 ," Byzan­ tion 1 5 , 1 940- 1 : 403; W. Kotwicz, "Formules initiales des documents mongols aux Xllle et XIVe s s . , " RO 1 0 , 1 934: 1 32 , 1 37 . C ovanni Plano Karpini, 1 247'de dünyaya hükmetmenin C engiz Han'ın yasalarından biri olduğunu b elirtmişti; B. Spuler, History of the Mongols: based

on Eastern and Western accounts of the thirteenth and fourteenth centuries, çev. H. ve S. Drummond, B erkeley: University of C alifornia Pre s s , 1 97 2 , 8 1 .

MOGOLLAR VE MEMLUKLER

2 43

lığı seçmemek, C ennete karşı isyan etmek ve imha edilmeyi göze almak demekti. 7 Orhun yazıtlarında olduğu gibi, organizasyon bozkırda re­ faha giden yoldu. C engiz Han, kendisi ve ailesi üzerine odak­ lanan yeni bir s adakat odağı haline gelmek için ondalık bir sistem kullanarak aile ve kabile sınırlarını belirleyen onlarca , yüzlerce, binlerce v e o n binlerce kabileyi komutasında yönetti. Müttefiklerini ve esirlerini kendisinin savaş liderleri ve oğullan arasında p aylaştırdı ve ö düller, meralar ve fetih alanlarını da­ ğıttı. Seçkin kişisel muhafızlarını tüm kabilelerden seçti ve bu, Asur uygulamasında olduğu gibi, üst düzey yöneticiyle yakın temasta bulunan, genellikle oğullan olan vasal hükümdarların urehinelerini" içeriyordu. 8 Sorumlulukları arttıkça C engiz Han, askeri kararlar ve ata­ malar, cezalar ve mükafatlar ve mali konular hakkında karar­ nameler ve talimatnameler (yas alar) yayınladı. Gizli Tarih'te bu kararnamelere yapılan atıflar, askeri başarısının devam etmesi sözlerine yeni bir güç kazandırdığı için zamanla arttı . Halefi Ögeday ( 1 229-4 1 ) babasının kararlarını yeniledi: "Evvelinde B abam Kahan'ın fermanıyla hareket etmeye nasıl alışıklardı? Şimdi de aynı şekilde davransınlar. "9 Gizli Tarih, ôgeday'ın tüm s altanatını bir dizi olay olarak değil, C engiz Han'ın rejimi­ ni somutlaştıran ve yayan bir dizi yas a olarak tasvir etti: "Her

Bkz. Bölüm 6 . Hukuki anlamda "her kim, Moğollara teslim olur ve boyun eğerse, güvendedir ve onlann katılığının dehşetinden ve rezaletinden muaftır"; 'Ala al-Din Ata-Malik Juvaini, The History of the World-Conqu­ eror, çev. J. A. Boyle, C ambridge, MA: Harvard University Press, 1 958; yeni baskı Genghis Khan: the history of the World-Conqueror, Manc­ hester: Manchester University Press; Seattle: University of Washington Press, 1 997, 1 : 1 5 . Onon/Cleaves, teşkilatlanma hakkında, paragraf 1 86, 1 9 1 , 1 98, 241 -2 , 2 6 5 ; şahsi muhafız hakkında, paragraf 1 9 1 -2 , 224-34, 254; Rashid al­ Din [Rashiduddin) Fazlullah, Jami'u 't-tawarikh: compendium of chro­ nicles, çev. W. M. Thackston, C ambridge, MA: Harvard University De­ partment of Near E astern Languages and Civilizations , 1 998-9 (bundan sonra Rashid al-Din/Thackston), 2: 272-84; Togan, Flexibility, 1 3 1 -42; Kotwicz, "Formules," 1 5 1 . Onon/Cleaves, par. 278; Cleaves'den alıntı, 2 1 9; bkz. al-Umari, alıntıla­ yan P. Ratchnevsky, Genghis Khan: his life and legacy, çev. T. N. Haining, Oxford: Blackwell, 1 99 1 , 82.

244

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

şeyden önce, Ögeday, C ingiz-Han tarafından daha önce ferman edilmiş olan tüzük ve emirlerin muhafaza edilmesini, güvence altına alınmasını ve değişim, değişiklik ve karışıklık kötülükle­ rine karşı korunmasını öngören b öyle bir yas a yaptı ." 10 1 3 . yüzyılın ortalarına gelindiğinde, bu kararnameler yetki­ li bir yasal belge olarak (yasa) derlendi ve her Moğol hüküm­ darı bir kopyasını bulundurdu. Sonuç olarak, araştırmacılar C engiz Han'ın yasasının bu hükümdar tarafından yürürlüğe koyulduğunu ve şimdi kayıp olduğunu düşünüyorlar. 1 1 Ancak Orhun yazıtlarının kağanları gibi, C engiz Han tahta geçtiğin­ de kabilesinin örfi yasasını bütün tab anına uyguladı ve kendi uygulamalarını, emirlerini ve tavsiyelerini de ilave etti . C engiz Han'ın prestiji, haleflerinin, onun yollarına saygı duymalarına ve onları yenilemelerine ve karar verme yöntemlerinin büyük atalarınınkine benzemesine neden oldu. Böylece, sonraki tüm Moğol devletlerinin temel yasası olan C engiz Han'ın yas aları geriye dönüp bakılan bir şey değil, taraftarları tarafından sü­ rekli yaratılan bir şeydi . 12 Moğolların yasaya olan s aygısı iyi biliniyordu; yasaya aşina olmak, C engiz Han'ın haleflerinin se10 11

12

Juvaini, History, 1: 1 89; Onon/Cleaves, böl. 270, 278-8 1 . G . Vernadsky, "The Scope and Contents o f Chingis Khan's Yasa." HJAS 3 , 1 938, 3 3 8 ; A. N . Poliak, "The Influence of Chingiz-Khan's Yasa upon the General Organization of the Mamluk State," BSOAS 1 0, 1 942: 862; 1. de Rachewiltz, "Some Remarks on the Ideological Foundations of Chingis Khan's Empire." Papers on Far Eastem History 7, 1 973: 25. Morgan ve Aigle farklı yollardan benzer sonuçlara ulaşmıştır; D. O. Mor­ gan, "The 'Great Yasa of Chingiz Khan and Mangal Law in the Ilkhanate." BSOAS 49, 1 986: 1 70; Morgan, "The ' Great Yasa of Chinggis Khan' Revi­ sited," R. Amitai ve M. Biran (ed.) Mongols, Turks, and Others: Eurasian nomads and the sedentary world içinde, Leiden: Brill, 2005, 30 1 -4; D. Aigle, "Le grand jasaq de Gengis-Khan, l'empire, la culture mongole et la shari'a," JESHO 47, 2004: 3 1 -79. Daha önceleri Moğol geleneğine atfedi­ len uygulamalann daha sonraki dönemlerde yasalann kısmını olustur­ duğu söylenmektedir. Bu, Ayalan' un da işaret ettiği gibi kasıtlı bir hata olabilir. D. Ayalan, "The Great Yasa of Chingiz Khan: a reexamination (Al ." SI 33, 1 97 1 : 1 07 (yasalan, şeytani olarak tanımlamak için yeteri ka­ dar ideolojik nedenleri olan Makrizi'den bahsetmişken) C engiz Han'ın geleneksel uygulamasının sonraki nesiller tarafından zorunlu hale geti­ rildiği düşünülebilir; M. G. S. Hodgson, The Venture of Islam: Conscien­ ce and Faith in a World Civilization, 3 cilt, Chicago, iL: University of Chicago Press, 1 974, 2: 406.

MOGOLLAR VE MEMLUKLER

2 45

çiminde yönetim için bir nitelik ve sorun haline geldi . ı3 Onun prestiji, hükümdarın yasasını şeriat dışında daha geniş bir şe­ kilde kabul etmesinin yolunu kolaylaştırdı , ancak Moğol kar­ şıtı, düşmanca yerlerde buna karşı bir önyargı oluşturdu. Bazı Müslümanlar yasaların şeriatla rekabet ettiğini gördüler ve iki hukuk biçimini uzlaştırmak uzun bir süreçti.

Moğollan n Ortadoğu 'yu fethi Bozkır kabilelerini birleştirdikten sonra C engiz Han'ın amacı, daha önceki kabile konfederasyonlarınınki gibi , Çin'in efs anevi zenginliğini ele geçirmekti . 1 2 1 9 - 2 1 tarihli Ortadoğu çıkarması başlangıçta bir fetih değildi fakat Moğol elçilerini öldürdükleri ve tüccarları katlettikleri için Harezmş ahlara karşı cezalandırıcı bir harekattı . 14 Buhara, S emerkant, Belh ve Niş apur gibi Harezm şehirlerinin ele geçirilmesinin ardın­ dan ceza geldi: Katliamlar, yağmalama ve tarım arazilerinin meraya dönüştürülmesi. Bu, s adece bir b arb arlık ya da tarım toplumunun geleneklerini bilmemek durumu değildi . Moğolla­ rın Maveraünnehir ve Horasan'daki yıkıcılığı ile Doğu Türkis ­ tan'daki hoşgörüleri v e ılımlılıkları arasındaki aşırı karşıtlık, Harezm ve İran'daki vahş etlerinin siyasi kaynaklı olduğunu göstermektedir. 15 13

14

15

Juvaini, Histary, 1 : 40. On the yasa in Mangol politics, Juvaini, Histary, 1 : 1 8 1 -3 , 240-4, 255-6. Bu, aynı zamanda Cengiz Han'ın sünneti, yani örnek uygulaması olarak da adlandırılmıştır; D. Ayalan, "The Great Yasa of Chingiz Khan: a reexamination (B)," SI 34, 1 97 1 : l 73n3; D. Ayalan, "The Great Yasa of Chingiz Khan: a reexamination (C2)," SI 38, 1 973: 1 29-30. Onon/Cleaves, par. 260; W. Barthold, Turkestan Dawn ta the Mangal In­ vasians, ed. C. E. Baswarth, çev. Mrs . T. Minorsky, 3. ed., E. J. W. Gibb Memorial Trust, Landon: Luzac, 1 968, 394-400; Grousset, Empire, 23842; bkz. Bölüm 6. Fletcher, terörizmin ve köylüleri küçümsemenin Moğol yıkıcılığını motive ettiğini düşünmüştür; Fletcher, "Mongols," 42 . Fakat C engiz Han'ın Muhammed Harezmşah'a duyduğu yoğun öfke, Cüz­ cani'nin bir görgü tanığından edindiği anlatısında canlı bir şekilde be­ lirmektedir; Minhaj-i Siraj Juzjani, Tabakat-i Nasiri: a general histary af the Muhammedan dynasties afAsia, çev. H. G. Raverty, Landon: Gilbert and Rivington, 1 8 8 1 -97; yeni baskı Osnabrück: Biblio, 1 99 1 , 2: 1 04 1 . Ratchnevsky, Genghis Khan, 1 3 1 ; bkz. Barthold, Turkestan, 40 1 -3 . Ha­ rezm'in aksine, Fars ve Kirman eyaletleri gönüllü olarak teslim oldular ve haraç ödemeleri karşılığında rahatsız edilmemişlerdir; Juzjani, Ta­ bakat, 2: 1 1 1 9 .

2 46

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

C engiz Han'ın l 2 2 7 'deki ölümünden sonra Moğollar, Ortado­ ğu'nun fethini aşamalı olarak hızlandırdılar. Anadolu Selçuk­ lu 1 243'te vas s al statüsüne düştü ve dördüncü kağan Möngke ( 1 2 5 1 - 9 ) , kardeşi Hülagıi Han'nın yönetiminde bir ordu gönder­ diğinde Bereketli Hilal 1 2 56-58'de düştü. Kuzey İran'da İsmaili­ leri yendikten sonra Hülagü Han, Bağdat'ı ele geçirdi . Hülagü Han, Kahire'ye kaçan ve tüm Müslümanlar tarafından kabul edilmeyen bir "gölge" halifelik kuran halifenin uzaktan bir ku­ zeni dışında halifeyi ve tüm ailesini öldürdü. Hülagü Han'nın istilası, aileleri ve sürüleriyle beraber bozkır Moğollannın ve Türklerin yüzde 20'sini Ortadoğu'ya getirdi. Bunun 850.000 kişi, 3 ila 5 milyon arası at ve 17 milyon koyun olduğu tahmin edil­ mektedir. 16 Bu, Selçuklulannkinden katbekat daha büyük bir göçtü. E ski Selçuklu topraklarının fatih ve yarı özerk hüküm­ darı olarak Hülagü Han ( 1 256-82), İlhan (vilayet hanı) unvanını aldı ve hanedanı da İlhanlılar olarak bilinir. Ortadoğu nüfusu ve askeri güçlerindeki göçebelerin büyük ani artışı göçebe ideolojilerini ve örgütlenme biçimlerini Moğol meşruiyetinde Selçuklulara göre daha merkezi hale getirdi. Mo­ ğollar başlangıçta fethettikleri yerleşik medeniyetlerin kültü­ rünü benimsemediler ve Adalet Ç emberinin Moğol ideolojisine sızması uzun ve yavaş bir süreçti . Aslında hikaye şöyle geçer. Kuzey Ç in'in fethinden sonra Moğollar, tanın ve şehir temelini yok etmeyi ve bölgeyi mera alanına dönüştürmeyi planlamış­ lardır. Moğollar s adece Çinli danışmanlarının onları, yerleşik ins anları vergilendirerek ve öldürerek daha fazla servet elde edebileceklerine ikna etmeleriyle bu planlarından vazgeçtiler. 1 7 Vergilendirme ve asker alımı için fethedilen halkları da kapsa­ ma politikası oluşturdular. Göçebe vergilendirmenin düzensiz vergilerini mahsullerle ilgili düzenli vergiye eklediler ve bunları 16

17

J. M. Smith, "Turanian Nomadism and Iranian Politics," lranS 1 1 , 1 978: 67. Göçmenlerin çoğu Moğol teşkilatını özümsemiş Türklerdi. Selçuklu figürleri için bkz. A. C. S. Peacock, Early Seljuq History: a new interpre­ tation, Landon: Routledge, 20 1 0, 83-9. Igor de Rachewiltz, "Yeh-lü Ch'u-ts'ai ( 1 1 89- 1 243) : Buddhist idealist and C onfucian statesman," A. F. Wright ve D. Twitchett (ed.) Confucian Personalities içinde, Stanford, CA: Stanford University Press, 1 962, 20 1 ; Ratchnevsky, Genghis Khan, 1 77.

MOGOLLAR VE MEMLUKLER

2 47

topladılar. Bunun bir ya da iki kez değil, ancak II. Hüsrev gibi yılda yirmi ya da otuz kez olduğu söylendi. 1 8 Şair Pur-i B aba'nın b i r ağıtı, vergi mükelleflerinin Moğol vergileri , kalan ve kopçur karşısındaki umutsuzluğunu ve bu­ nun sonucunda ortaya çıkan ve Adalet Ç emberini ihlal eden nü­ fus kaçışını resmetti:

Bütün dünya dağıldı ve evsizleşti Ç ünkü hudutsuz kalan ve s onu olmayan kopçur yüzünden. Otu z yıl içinde bir kez alınmış nü fu s s ayımı Şimdi her iki veya üç günde yeni bir kopçur piyasaya sunulur. 1 9 ,

Fetih, ölüm ve göç suretiyle yıkım ile Moğolların zorla as­ ker toplamaları arasında sıkı ş an İran'ın b azı b ölgelerinde nü­ fusu büyük ölçüde azaldı. Yıkımın varlıklı Horasan üzerindeki etkisi en şiddetli olanıydı ve bu vilayet, eserleriyle daha son­ ra fetihe dair görüşleri şekillendiren tarihçilere ev s ahipliği yapıyordu. Onların görüşüne göre, s adece Moğol yöneticileri Yakındoğu yönetişimi (veya daha iyisi, İslam dini) normları­ nı benims emeye ikna edilebilirs e , güvenlik ve refah bölgeye geri dönecekti . Yakındoğu normları ile göçeb e yönetim norm­ ları arasındaki çatışma, iktidar kadrosunda hizip çilik yarattı . Ç ünkü azami servet elde etme niyetinde ve idari merkezileş­ meye karşı kızgın olan muhalefet gruplarından Moğol lider­ leri , ôgeday'ın vergilendirmeyi düzenli hale getirme ve refahı geri kazanma çabalarını b altalaladı.20 Moğol hakimiyeti, Mön18

19

20

Rashid al-Din, alıntılayan H. F. Schurmann, "Mongolian Tributary Practi­ ces of the Thirteenth Century," HJAS 1 9 , 1 956: 385. Araştırmacılar bu ifa­ denin tam olarak nasıl anlaşılması gerektiği hususunda mutabık değiller. Mükerrer vergilendirmeler bütünüyle keyfi değildi ve tarım ekonomisine kıyasla, kırsal ekonomiye daha uygundular. Fakat bu vergilendirmeler, mahsullerin olgunlaştığı zamanlarda toplanmadı; a.g.e., 359; J. M. Smith, Jr., "Mongol and Nomadic Taxation," HJAS 30, 1 970: 62-74, 80-3. V. Minorsky, çev. "Pur-i B aha and His Poems ," Iranica: twenty articles içinde, Publications of the University of Tehran, 775, Hertford, UK: Ste­ ven Austin, 1 964, 299-300. Barthold, Turkestan, 467; 1. P. Petrushevsky, "Rashid al-Din's Conception of the State," CAJ 14, 1 970: 1 49; A. P. Martinez, "Changes in Chancellery Languages and Language Changes in General in the Middle East, with particular reference to Iran in the Arab and Mongol periods," AEuras 7 , 1 987-9 1 : 1 1 3; J . Aubin, Em.irs mongols et vizirs persans dans les remous

248

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

gke'nin tahta çıkmasına kadar Adalet Ç emberinin değerlerini yansıtmaya başlamamıştır.

Moğol rejimi ve Yakındoğu devleti ( 1 258- 1 335) Moğollar 1 2 58'de B ağdat'ı fethettiğinde, hükümran ailenin bazı üyeleri kaygı içindeydiler ve Pers -İslam geleneğinde eğitilmiş idarecileri vazifeye görevlendiriyorlardı. Möngke uhalkın duru­ munun nasıl hafifletilebileceğini . . . ve toprakların nasıl refah seviyesine dönüştürülebileceğini" öğrenmek için yerel uzmanla­ ra danıştı. u [Yalnız) Hazine gelirlerinin çoğalması için değil, te­ baanın refahıyla da ilgilendiğini" açıkladı. Asurlular gibi Mön­ gke, fethedilmiş ins anları hanedanlığının kademelerine getirdi ve onlara yüksek makamlar verdi. En göze çarp anlar arasında, Maveraünnehir'de zaman zaman yapılan vergilendirmeyi yılda bir kereye düşüren ve zorunlu askerlik hizmetini ortadan kaldı­ ran eski Harezm yetkilisi Mahmud Yalavaç (ö. 1 2 54) vardı . Sonuç olarak uköşe bucak yayılmış ve dağılmış olanlar, onun adaleti­ nin ve merhametinin cazibesiyle yeniden eski evlerine yeniden ilgi duydular. "21 Yalavaç'ın politikası o kadar baş arılı oldu ki, 1 260'a gelindiğinde Maveraünnehir eski refah seviyesine yak­ laştı.22 D aha sonra Kuzey Ç in eyaletine terfi ettirildi. Reformla­ rı o kadar etkili olmuştu ki , Möngke bunları tüm imparatorluk için bir mo del olarak kabul etti . Möngke'nin reformu, göçebe vergilendirmenin düzensiz harçlarını, nüfus sayımına dayanan ve hükümetin kendi perso-

de l'acculturation, Paris: Association pour l'Avancement des Etudes Iraniennes, 1 995; T. T. Allsen, Mongol Imperialism: the policies of the Grand Qan Möngke in China, Russia, and the Islamic lands, 1 251 -1259, 21

22

Berkeley: University of C alifornia Press, 1 987, 1 46-7 . Alıntılar Juvaini, History, 1 : 1 07; 2 : 576'dan; v e Rashid al-Din/Thacks­ ton, 2: 4 1 1 'den. Aynca bkz. Onon/Cleaves, paragraf 263, Juvaini, History, 1 : 97, 2: 5 1 7 , 598-602; T. T. Allsen, "Guard and Government in the Reign of the Grand Qan Möngke, 1 2 5 1 -59," HJAS 46, 1 986: 495- 5 1 2 . Juvaini, History, 1 : 96, 1 08; daha sonra Timurlulann kontrolünde tek­ rar sıkıntı çekmiş olsa da, yeniden toparlanması Çinli bir gözlemci (Allsen, Mongol Imperialism, 89) tarafından doğrulanmıştır; G. Lane,

Early Mongol Rule in Thirteenth-Century Iran: a Persian renaissance, London: Routledge/Curzon, 2003, 4 1 . Nişapur da önemli ölçüde yeniden toparlanmış olmalı ya da bir depremin ardından 1 270 yılında yapılan restorasyonu anlamsız olurdu; Minorsky, "Pur-i Baha," 294.

MOGOLLAR VE MEMLUKLER

2 49

neli tarafından toplanan yıllık bir vergiyle ikame etti. 1 252 yı­ lında yapılan imparatorluk çapında bir ölçümde, her eyaletteki merkezi ve yerel yönetici ekipleri hane halklarını, gelir kaynak­ larını ve askere uygun yaştaki erkekleri saydı. Tekrarlanan nü­ fus sayımları, vergilendirmeyi düzenli hale getirerek ve gelirleri Moğol elitleri arasında sistematik bir şekilde dağıtarak b askıyı azalttı.23 Möngke'nin imparatorluğu organize etmek için attı­ ğı diğer adımlar, eski Yakındoğu uygulamalarını da tekrarladı. Örneğin s avaşla harap olmuş topraklan yeniden bayındırlaş­ tırmak veya bu çok uzak imparatorluğun temel b ağlantı cihazı olan posta hizmetinin reformu gibi. Bir haberci hizmetinden daha fazlası olan posta sistemi, haraç ve vergiler, dilekçeler ve saltanat kararları, hükümet ve askeri malzemeler ve imparator­ luk genelinde salatanata ilişkin ticaretin ve özel ticaretin akışı için bir kanal vazifesi görüyordu.

Tusi ve diğer Yakındoğu danışmanları Yakındoğu devletinin Moğol uyarlamasının oluşturulması, hükümdarların, fethedilen halklardan edinilen tarımsal geli­ re, göçebe kaynaklara ve dolayısıyla tarıma dayalı ideolojilere bağımlılıkları konusunda artan farkındalıklarını göstermek­ tedir. Bu farkındalığın bir iş areti olarak Möngke, Ortadoğu'ya ulaştığında Hülagu Han'ı, Farsça ünlü bir siyasi ahlak eserinin

(Ahlak-ı Nasıri) yazan olan !smaili filozofu ve astronomu Nasi­ rüddin Tusi'yi ( 1 207- 74) aramak üzere görevlendirdi . 1 2 56'da İs­ mailileri yendikten sonra Hülagu Han, Tusi'yi danışmanı yaptı ve aldığı bir uyarı hakkında ona danıştı. Bu uyarıya göre, Hü­ _ lagu Han Bağdat'taki halifeye s aldırırsa güneş yükselmeyecek, yağmur yağmayacak, bitkiler büyümeyi bırakacak, kasırgalar ve depremler olacak, atlar ve ins anlar salgın hastalıktan zarar görecek ve Moğol kağanı ölecekti .24 Tusi, Hülagu Han'a Adalet 23

24

Onon/Cleaves, pars. 203, 222; Juvaini, History, 2: 493 -505; de Rachewiltz, "Yeh-lü Ch'u-ts'ai," 201 -5; Allsen, Mongol Imperialism, 82, 1 0 1 , 1 30; Sc­ hurmann, "Mongolian Tributary Practices," 370. Moğol nüfus sayımları ve vergilendirmeleri hakkında, bkz . Juvaini, History, 2: 5 1 7-2 1 ; Smith, "Mongol and Nomadic Taxation," 46-85; CHir, 5: 529-37; T. T. Allsen, "Mongol C ensus Taking in Rus ,' 1 245- 1 275," Harvard Ukrainian Studies 5, 1 98 1 : 32-53; Allsen, Mongol Imperialism, 1 44-88; A. K. S. Lambton, "Mongol Fiscal Administration in Persia," böl. 1 , SI 64, 1 986: 84- 90. Rashid al-Din/Thackston, 2: 492 - 3 . Tıı s i'nin kariyeri ve değişen inanç-

250

O RTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

Ç emberiyle aynı karşılıklı ilişkilere dayanan bu eski Yakındoğu batıl inancını görmezden gelmesini tavsiye etti. Ancak Tusi'nin kendi eserleri, Ç embere İslami, felsefi ve göçebe idare kavram­ larıyla birlikte referans yaptı ve bunları tek bir fikirler küme­ sinde birleştirdi. Tusi'nin yeni bir astronomi tabloları dizisi için yazdığı mu­ kaddime, Moğolların gücünün ilahi kökenini kabul ediyordu ve "dünyayı adalet ve eşitlikle süsleyen" ve "halkı huzur ve barış içinde tutan" iyi yasalara dayalı kurumunu methediyordu. 75 Tusi'nin İlhanlılar için yeniden yazılan Ahlak-ı Nasıri'si, ada­ leti felsefi bir "orta nokta" ya da ortalama olarak tahlil etti ve toplumun farklı sınıfları olan Kalem, Kılıç, Müzakere ve Ziraat erb abının "uyuşmasını" gerekli gördü. Bu felsefi tanım, Tanrı vergisine s ahip olan, yani halktan birinin adil davranışına dair bir anoloji olan Ç emberden türetilmiş bir tanımı otomatikman kabul etmişti: "Neden o [halktan biri] adil hükümdar olarak er­ demli olmasın? Yönetiminin bir etkisi olarak, yollar ve ülke sa­ kin ve b akımlıdır; onun adaleti uzak ve yerel bölgelerde tanın­ mış ve ünlüdür; kadınlan savunmada ve saltanatın bütünlüğü­ nü korumada, ins anların birbirlerine baskı yapmasını önleme­ de ve insanın bu dünyada ve ahirette en iyi şekilde istifade etme yollarını kolaylaştırmada hiçbir saniyesini boşa geçirmeye ya da ihmale izin vermez."26

25

26

lan hakkında, W. Madelung, "Nasir ad-Din Tusi's Ethics between Phi­ losophy, Shi'ism, and Sufism," R. G. Hovannisian (ed.) Ethics in Islam içinde, Malibu, CA: Undena, 1 985, 85- 1 0 1 . Nasir al-Din Tusi, Zij-i Ilkhani, çev. A. J. Arberry, Classical Persian Lite­ rature içinde, New York: Macmillan, 1 958, 259-60; Elr, "Andarz" adı al­ tında; J. A. Boyle, "The Longer lntroduction to the Zij-i Ilkhani of Nasir ad-Din Tusi," JSS 8, 1 963: 245 � 7 . Nasir ad-Din Tusi, The Nasirean Ethics, çev. G. M. Wickens , Landon: G. Ailen & Unwin, 1 964, 95-9, 1 00- 1 (vurgu zikredilen eserin çevirmenine aittir). Tusi'nin sınıflar dizelgesi, Sasaniler için ilk sırada gelen savaş­ çıların üzerine "kalem erbabı"nı (ulema ve katipleri) koydu ve tüccar­ ları da çiftçilerin üzerine yerleştirdi. Çiftçiler, Sasaniler için en onemli zümreydi, çünkü toplumun geri kalanını ayakta tutan onlardı. Adalet ve huzur, Sultan Ebu Said Mirza'nın ölümünde ispatlandığı gibi, ardından gelen karışıklığın toprağın işlenmesini engellediği ve aslında bir kıtlığa neden olduğu durumlarda refah için birer ön şarttı; A. K. S. Lambton,

Continuity and Change in Medieval Persia: aspects of administrative, economic and social history, 1 1 th-1 4th century, Albany, NY: Bibliotheca

MOGOLLAR VE MEMLUKLER

251

Dindar vakıfların yöneticisi olarak Tusi, hükümdarın "bu vilayetlerdeki antik kralların yöntemlerini ve düzenlemelerini, hangi yönetmeliklerin dünyayı gelişmiş bir s eviyede korudu­ ğunu ve hangi ordu ve tebaaları memnun bir şekilde ve iyi bir düzende muhafaza ettiğini" bilme talebine yanıt olarak vergi­ lendirme üzerine kısa bir çalışma yazdı. Uzun vadede geliri en üst düzeye çıkarmak için İlhanlılar, nüfus s ayımı tarafından be­ lirlenen ve vilayet kayıtlarında defterlerinde kaydedilen vergi­ lendirme seviyelerini ve muafiyetlerini korumak zorunda kaldı­ lar. Finans düzenlemelerinin sıkı bir şekilde yerine getirilmesi isyanı önleyecek ve huzur ve refah yaratacaktır. Bunlar, Tusi'nin etik üzerine olan incelemesinin adaletle ilişkilendirdiği değer­ lerdi. Bu adalet, hükümdara iyi bir nam ve hazineye bolluk sağ­ layacaktı . 27 Burada, s altanatın zenginliğinin onu üretenlerin adil muamelesine bağlı olduğunu belirtmek için adalet tartışmasını tekrar tam daire olarak sundu. Dönemin yazarları Ç emberin kavramlarını iletmek için çe­ şitli yollar kullandılar. Saltanatın Tarihi ni 1 28 1 civarında ya­ '

zan anonim bir bürokrat, adaletin hükümdarın mali ve idari önlemlerine, onun yol gösterici eline ve yetkililerini gözetimine bağlı olduğu şeklinde tanımladı. 1 258'den sonra yazan başka bir isimsiz yazara göre, adalet, tanını desteklemeyi gerektiri­ yordu. Adalet "yeryüzünü altına dönüştüren bir simya" ve yet­ kililerin haksızlıklannını önlemek idi. Ç ağdaş bir felsefe ansik­ lopedisi olan lncili Taç, siyaset felsefesi üzerine bir bölümde şöyle bir açıklamada bulunmuştu: "Hükümdar, adalet eşitliğini ve iyi yönetim ilkesini uyguladığında ve teb aalarının durumunu iyileştirmekle meşgul olduğunda, saltanatı barış, tazelik, düşük fiyatlar, bol miktarda bitki has adı ve hayvan ve artan bir nü­ fus getirir. " Suriyeli Hıristiyan B ar Hebraeus (Ebu'l Ferec İbnü'l

27

Persica, 1 988, 1 66. Rönesans Avrupa'sında "eşitlik" olarak adlandınlan benzer bir kavram vardı: Patricia Springborg, Westem Republicanism and the Oriental Prince, Austin: University of Texas Press, 1 992, 20 1 -3 . Nasir al-Din Tusi, "Fasl," ed. ve çev. M. Minovi ve V. Minorsky, "Nasir al-Din Tusi on Finance," BSOAS 1 0 , 1 940-2: 778, alıntılar 769'da. Bkz. Ş. Yaltkaya, "İlhaniler devri idari teşkilatına dair Nasir-ed-Din Tusi'nin bir eseri," THITM 2 , 1 932-9: 7 - 1 6; de Fouchecour, Moralia, 436-37; Tusi, Na­ sirean Ethics, 230. Gazali gibi, Tusi de etiği felsefi, idari ve dinsel açılar­ dan tartışan çeşitli eserler yazdı; Elr, "Andarz," "Akhlaq" adı altında.

252

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

İbri), İlhanlıların Anadolu vass alını "suçlulara karşı şiddetli ve yargıda adil" olarak nitelendirdi. 28 Moğollar böylece, yeni fethet­ tikleri ve yakında katılacakları İslamileşmiş medeniyet mirası­ nın bir p arçası olarak Adalet Ç emberini öğrendiler.

Cüveyni kardeşler Selçuklular gibi, İlhanlılar da, eski katiplerin yaptığı üzere, yeni hükümdarlarını kültürlendirmekten sorumlu Pers ve Arap yetkilileri görevlendirdiler.29 Bu bürokratlar b ölgenin fetihle ge­ len yıkımdan kurtarılmasında hiç de küçük bir rol oynamadı­ lar. 30 Bunlardan en rütbeli olanı, katiplik teşkilatındaki hizmeti Abbasi döneminin başlarına kadar giden bir aileden gelen Cü­ veyni kardeşlerdi. İlhanlıların maliye nazırı Şemseddin Cüveyni (ö. 1 284) , 1 277-B'deki isyandan sonra Anadolu'nun maliyesini adil bir şekilde yeniden örgütlemesiyle takdir edildi.3ı Kardeşi 28

29

30

31

A. K. S. Lambton, "Changing C oncepts of Justice and Injustice from the 5th/ l l th C entury to the 8th/ 1 4th C entury in Fersia: the Saljuq Empi­ re and the Ilkhanate," SI 68, 1 988: 53-5; alıntılar, çev. de Fouchecour, Moralia, 438; John Walbridge, "The Folitical Thought of Qtub al-Din al-Shirazi," C . E. Butterworth (ed.) The Political Aspects of Islamic Phi­ losophy: essays in honor of Muhsin S. Mahdi içinde, C ambridge: Har­ vard University Fress , 1 992, 370- 1 ; Bar Hebraeus , The Chronography of Gregory Abiı'l Faraj, çev. E. A. W. Budge, London: Oxford University Fress , 1 93 2 , 1 : 403 . D. O. Morgan, "Mongol or Fersian: the govemment of Ilkhanid Iran,• HMEIR 3 , 1 996: 68. Vezirlerin listesi B. Spuler, Die Mongolen in Iran: Politik, Verwaltung und Kulture der flchanzeit 1 220-1 350, Berlin: Aka­ demie Verlag, 1 968: 285-8'de mevcut; ve adil bir vezirin tanımı Hafiz-i Abru, Chronique des Rois Mongols en Iran, ed. ve çev. K. Bayani, Faris: Adrien-Maisonneuve, 1 936-8, 2 : 34'te. Kazvini ailesinin de Abbasiler dö­ nemine uzanan bir bürokratik hizmet geleneği vardı. Uzman yetkililerin tekrar tekrar tasfiyesi, Moğolların namlanmış hükümet etme güçsüzlü­ ğüne katkıda bulunmuş olabilir; A. K. S. Lambton, "Mongol Fiscal Admi­ nistration in Fersia (Fart il) ," SI 65, 1 987: 1 04, 1 1 7 . J. Aubin, "Reseau pastoral et reseau caravanier: les grand'routes du Khurassan a l'epoque mongole," Le monde iranien et l'Islam içinde, Ge­ neva: Librairie Droz, 1 97 1 , 1 : 1 26-7; J. Aubin, "Le patronage culturel en Iran sous les Ilkhans: une grande famille de Yazd," a.g.e. içinde, Le mon­ de iranien et l'Islam: societes et cultures, Faris: Societe d'Histoire de l'Orient, 1 975, 3: 1 1 3 - 1 8 . Rashid al-Din/Thackston, 3: 538; Howorth, History, 3: 220, Vassaf'ı alın­ tılar; A. Z. V. Togan, "Moğollar devrinde Anadolu'nun iktisadi vaziyeti," THITM l , 1 93 1 : 28-9; çev. G. Leiser, "Economic C onditions in Anatolia in

MOGOLLAR VE MEMLUKLER

2 53

Alaeddin Ata Melik Cüveyni (ö. 1 283) Irak valisi olarak görev yaptı ve Moğolların tarihini yazdı.32 Hülagii Han için yazılan bu tarihçede Cüveyni, gayrimüslim­ lerin fetihleri ile tarihteki Tanrı'nın eliyle ilgili İslami kavram­ ları uzlaştırma sorunuyla karşı karşıya kaldı . Cüveyni, Moğol yönetimini Tanrı tarafından belirlenmiş olarak haklı gösterdi çünkü C engiz Han, Büyük İskender'den bile daha iyi bir fatihti.33

32 33

the Mongol Period," AI 25, 1 99 1 : 220; A. P. Martinez, "Bullionistic Impe­ rialism: the 11-Xanid mint's exploitation of the Rum-Saljuqid curren­ cy, 654-695 H./ 1 256- 1 296 A. D.," ArchOtt 1 3 , 1 993-4: 2 1 8n4; Keıimüddin Mahmud Aksarayi, Müsameret ül-ahbar: Moğollar zamanında Türkiye Selçukları tarihi, ed. O. Turan, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1 944, 79-8 1 ; çev. M . Öztürk, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2000, 60-2. CHir, 5: 339, 342, 623; Lambton, Continuity, 1 8 3 . Juvaini, History, 1 : 24; bkz. 1 : 1 96, 253, 362; 2: 5 7 1 -2, 604, 607. Cüvey­ ni sıklıkla gizli Moğol karşıtı olarak görülürdü, çünkü tarihçesindeki Şahname'den alıntılar Moğolları rakip rolüne yerleştirmişti. Cüveyni, ailesinin de çalıştığı Harezmşahlara övgüde bulunmuştur; J. A. Boyle, introduction to Juvaini, History, xlii-xlvii; E. A. Polyakova, "The Deve­ lopment of a Literary Canon in Medieval Persian Chronicles: the trium­ ph of etiquette," IranS 1 7, 1 984: 245-7; T. Fitzherbert, "Portrait of a Lost Leader: Jalal al-Din Khwarazmshah and Juvaini," J. Raby ve T. Fitzher­ bert (ed.) The Court of the R-khans, 1290-1 340 içinde, Oxford: Oxford University Press, 1 996, 70. Yine de en az bir Müslüman yönetim siste­ mini yükseltmeden putperest Moğolları övemezdi. Dahası, Cengiz Han'ı Turan prensi Efrasiyab 'la karşılaştırmak, onu İran'ın destansı geçmişi­ ne dahil etmek anlamına geliyordu; A. S. Melikian-Chirvani, "C onscience du passe et resistance culturelle dans l'Iran mongol," D. Aigle (ed.) L'I­ ran face d la domination mongole içinde, Tehran: Institut Français de Recherche en Iran, 1 997, 1 39-48. Cüveyni aynca Moğol hükümdarlarını Sasani hükümdarlarıyla karşılaştırdı ve onların iran'daki yönetimlerini, tüm yaş amı boyunca önemli bir pozisyonda bulunduğu devletinin refa­ hı için endişe kaynağı olarak nitelendirdi. Kendisinin dediği gibi, "dan­ sım, zamanın melodisine"; Juvaini, History, 1 : 1 1 . Bazıları bunu "mide bulandırıcı dalkavukluk" (örn. Ayalon, "Great Yasa [A] ," 1 33) olarak gör­ düler, ama belki de olumlu bir pekiştirim anlamına geliyordu; erdemin timsali olarak hükümdarın tasviri hakkında bkz . J. S. Meisami, Medieval Persian Court Poetry, Princeton, NJ: Princeton University Press, 1 987, 43 . Diğer İran entelektüelleri gibi, Cüveyni de şüphesiz bir Müslüman rejimi restore etmek istiyordu, ancak bu, kendisinin muhtemelen önemli bir rol oynadığı, İlhanlıların din değiştirmesi olayıyla gerçekleşti; A. S. Melikian-Chirvani, "Le livre des rois, miroir du destan. il: Takht-e Soley­ man et la symbolique du Shahname," Stlr 20, 1 99 1 : 7 1 .

2 54

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

Moğolların yıkıcılığı Tann'nın iffetiydi, ancak onlar aracılığıyla Tann, İsmaililer gibi, Müslümanların düşmanlarını da yok etti. Cüveyni, Moğolları dünyanın hükümdarları, ihya edicileri ola­ rak tasvir etti. Möngke, İslam öncesi hükümdarlar ve Emevi ha­ lifeleri gibi, "gücünün zirvesindeki güneş"e b enzetildi ve onun adaleti hoşnutlukla I. Hüsrev'inkiyle karşılaştırıldı. Tahta çıkı­ şında, "yeryüzünün yüzeyi, her şeyi kucaklayan adaleti nedeniy­ le tekrar donatılıp süslendi ve genel olarak insanlığın işleri ve özellikle Müslümanların ilgileri yeni bir tazelik ve p arlaklık ka­ zandı . " Tanrı "saltanat ve egemenlik tacını onun başının üzerine yerleştirdi, böylece adaleti ve hakkaniyetiyle ıssız dünya tekrar çiçek açabilir. "34 Moğol adaletinin Cüveyni için en göze çarpan yönü C engiz Han'ın hukuku, yani yasa idi. Bir Müslüman olarak Cüveyni yasaya Moğolların kabul ettiği yakın kutsallığı veremedi, ama şuna müsaade etti. Yasa, "akıl açısından övgüye layık gibi usul­ leri tesis etmiştir," bu usullerin birçoğu şeriatle uyumluydu ve "hiç kimsenin bir başkasını yaralamamasını ve güçlülerin güç ­ süzleri rahatsız etmemesini öngördü." Cüveyni, yasaları birçok noktada şeriate benzetti, ancak bazı farklılıklarına dikkat çekti : Boyun eğmeyi reddedenlerin yok edilmesi, dinlerin eşitliği, tö­ renden kaçınma ve silahlı bir köylü olarak ordu. Aynca Müslü­ manlar için imkansız olanlar arasında hayvanları öldürmek ve akan suda yıkanmayı yas aklamakla ilgili Moğol yas aları vardı . Cüveyni, Moğol yasasını, Ortadoğu hükümdarı kanununun ya­ sal geleneği açısından anlamıştı . Adalet, "kitap ve denge ," Ku­ ran'ın vahyi ve kıyamet günü bilinciyle tanımlandı, ancak bu, "yüce gölgesi tüm insanlığa yayılan" Moğol Hanı tarafından ya­ sallaştınlacaktı. 35 Bu döneme ait İlhanların kendi konumlarına ilişkin yazılı bir kaydımız yok, ancak İlhanların, Müslüman yöneticileri hi­ mayesi ve sürekli istihdamı Müslümanların idare hakkındaki fikirlerini genel olarak onayladıklarına iş aret ediyor. Meraga'da 34 35

Juvaini, History, 1 : 24; 2: 555, 557, 569, 596. A.g.e., 1 : 4, 23-34, 1 89-90, 1 96, 1 99, 204-7; 2: 552. Cüveyni, gerçekte gör­ mediği, ancak yeni bir hükümdarın tahta geçişinde sergilendiğini soyle­ diği "Cengiz Han Yasalan"nın yazılı olduğu defterlere atıfta bulunmuş ­ tur; a . g . e . , ı : 2 5 ; 2 : 573&n72 .

MOGOLLAR VE MEMLUKLER

255

Tusi için inşa ettikleri gözlemevi gibi sponsor oldukları mima­ ri yapılar, Yakındoğu mirasının hisselerini kendilerininmiş gibi kabul etmeye istekli olduklarını açıkça göstermiştir.36 Hülagu Han'nın halefi Ab aka Han ( 1 265-82), yeri ve dekorasyonu bir­ çok kez Adalet Ç emberini çağrıştıran muhteşem bir s aray inşa etti. "Hz. Süleyman'ın Tahtı" olarak adlandırılan s aray, Sasani krallarının taç giyme alanı olduğu düşünülen Azerbaycan'daki bir Zerdüst ateş tapınağı üzerine inşa edilmişti. Bu saray, Şah­ name'deki Sasani kraliyet s araylarının görüntüleriyle dekore edilmiş ve adaleti efs aneleşmiş Gazneli Mahmud yazıtıyla ilin­ tilendirilmiştir. Nehirlerin döküldüğü bir gölün etrafına inş a edilmiş ve uygun yazıtlarla süslenmiş saray, İskender'in Yaşam Ç eşmesi arayışını da hatırlatmıştır.37 Bu arayış , sonuçta, Tan­ rı'yı mistik yollardan aramak için iyi bilinen bir metafordu ve burada İslam mirası ile bu mirasın evrensel destansı geçmişini inancın evrenselliği için bir imge olarak kullanması arasında bir bağlantı kuruldu. Sözlü olmayan bir şekilde, bu saray Mo­ ğolların Yakındoğu yönetim ideolojisini benimsediklerini ilan ediyordu. Abaka Han'ın halefi Ahmed Teküder ( 1 282 -4) aslında İslama dönmüştü, ancak yönetici aile ve Moğol b aşbuğları onun yeni sadakatini kabul edemedi ve hızlı bir şekilde onu görevden al­ dı. 38 Onların İslamı ve yerleşik yaş amı reddetmeleri, muhalif 36

37

38

Meraga Rasathanesi ve Timurlu prens Uluğ Bey tarafından inşa edilen yapı hakkında, A. Sayılı, The Observatory in Islam and its place in the general history of the observatory, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1 960. A. S. Melikian-Chirvani, "Le Shah-name, la gnose soufie et le pouvoir mongol," JA 272, 1 984: 256-7. Konumun ve çini dekorasyonlann resimle­ ri: L. Komaroff ve S. C arboni (ed.} The Legacy of Genghis Khan: courtly art and culture in Westem Asia, 1 256-1 353, New York and New Haven, CT: Metropolitan Museum of Art and Yale University Press, 2002 , 44, 52, 74, 84- 1 03 . Hz. Süleyman'ın (Cemşid'le özdeşleştirilen} orijinal tah­ tının Persepolis'te olduğu varsayılmıştır; S. Bağcı, "A New Theme of the Shirazi Frontispiece Miniatures: the Divan of Solomon," Muqamas 1 2 , 1 995: 1 07 . Sarayın inşası Abaka Han tarafından başlatıldı ve himayesine İskender'in motifinin atfedildiği Müslüman han Ahmed Teküder tara­ fından devam edildi; Cüveyni motifleri tavsiye etmiş ve alıntıları seçmiş olabilir. Bir şiir, Cüveyni'yi İskender'in mistik danışmanı Hızır'la karşı­ laştırmış ve Ahmed Teküder'i İskender rolüne koymuştur; Melikian- C ­ hirvani, "Livre des rois , II," 1 24-33. Petrushevsky, "Rashid al-Din's C onception," 1 48-50.

256

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

Moğol fraksiyonlarının elini güçlendirdi v e yöneticilerin reform çabalarını etkisiz hale getirdi. Gazan Han'ın din değiştirmesi­ nin daha yaygın bir meşru zemine oturması için önümüzdeki yirmi yılda büyüyen rakamlarda İslama geçilmesi ve Kubilay Han'ın Ç in'de ( 1 29 1 ) ölümünden sonra İlhanların Moğol İmpa­ ratorluğundan b ağımsızlık kazanması gerekiyordu. Gazan Han ( 1 295- 1 304) ve haleflerinin hep si Müslümanlardı. Kendilerini Ortadoğu hükümdarları olarak gördüler ve İran-İslami yönetim mekanizmalarını benimsediler. 39 Katiplerin, İslami bir çerçe­ ve içinde b ozkır hükümdarlarına hizmet geleneği bir kez daha meyve vermişti.

Reşidüddin C üveyni'nin çiçek açan b aharla ilgili organik metaforlan yerine, Gazan Han'ın veziri Reşidüddin (ö. 1 3 1 8) , Gazan Han'ın adaletini doğru evrak, astların sıkı kontrolü ve dilekçe sahip ­ lerine ve yetkililere adil ve dengeli muamele üzerinden tanım­ ladı. Bu sözcükleri kullanma şeklindeki değişiklik, İlhanlıların Pers -İslam krallığının gereklerini karşılamak adına iki jeneras­ yon içersin.de ne kadar ilerlediklerini gösteriyordu. Reşidüddin, Cüveyni gibi, Moğolları İslam ve dünya tarihine yerleştiren bir tarihçe yazdı. Gazan Han'ı Hz. Süleyman ve I. Hüsrev'le karşı­ laştırdı ve "adalet ve eşitliğe hüküm verdiğini ve güçlülerin güç­ süzlere zulmedemeyeceğini bildirdi. "40 Gazan Han' a, saltanatı I. 39

40

T. T. Allsen, "Changing Forms of Legitimation in Mangal Iran,'' G. Seaman ve D. Marks (ed.) Rulers from the Steppe: state formation on the Eu­ rasian periphery içinde, Los Angeles: Ethnographics Press, University of Southern C alifornia, 1 99 1 , 230. Artık Pers-Arap geleneği Türk-Moğol emsallerini de içerdiğine göre, "Pers -İslam" terimi daha uygun hale gel­ mektedir. Rashid al-Din, The Successors of Genghis Khan, çev. J. A. Beyle, New York: C olumbia University Press, 1 9 7 1 (bundan sonra Rashid al-Din/ Boyle), 6 1 , 1 87 , 2 1 8; Rashid al-Din/Thackston, 3: 560, 563, 628. Justice: Rashid al-Din/Thackston, 3: 756; P. Christensen, The Decline of Irans­

hahr: irrigation and environments in the history of the Middle East, 500 B.C. to A.D. 1 500, çev. S. Sampson, Odense, Denmark: University of Copenhagen Museum Tusculanum Press, 1 993, 70, 94. Tarihin kompozis­ yonu: A. Z . V. Togan, "The C omposition of the History of the Mongols by Rashid al-Din," CAJ 7, 1 962: 60-72; T. T. Allsen, Cu lt ure and Conquest in Mongol Eurasia, C ambridge: C ambridge University Press, 200 1 , 83- 1 02 . E ser, Şahname'yle olan paralellikleri vurgular; A. S o u dav ar, "The Saga

MOGOLLAR VE MEMLUKLER

2 57

Hüsrev tarzında tanımlayan bir konuşma atfetti. Burada, ilahi otorite, şükran için bir fırsat yarattı ve tebaalar için de bir so­ rumluluk yarattı: "Yüz bin dilden teşekkür etmenin, şu gerçek­ ten dolayı gerekli ve vacip olduğunun farkındayım. Yüce Tan­ rı , lütfu ve cömertliği ile, çoğu kişinin sorumlu tuttuğu üzere, kendisi tarafından bana emanet edilen İran topraklarının tüm halklarının teslimiyetini b ana sağladı. Bu nedenle, ezilmeleri yerine, Tann'nın hizmetkarlarının benim herhangi bir rahatsız­ lığımdan kurtulması ve onun yerine benim yönetimim hakkında memnun ve coşkulu olması daha iyidir."41 İran-İslam idare ideallerinde iyice usta olan Reşidüddin, geliri artırmanın ve isyanı azaltmanın, tanının restorasyonun­ dan ve sıradan insanlara doğru muamele etmekten geçtiğine inanıyordu. Ona atfedilen mektuplar, Farsça ve Arapça yazıl­ mış ve dairesel biçimde çizilmiş dört dizeli Adalet Ç emberinin bir versiyonunu içeriyordu.42 Sahip olduğu veya kontrol ettiği geniş topraklarda, kanallar ve sulama yapıları inş a ederek ve başkent Tebriz'deki "Raşidi Mahallesi"ni kurarak ve köyleri ve kasabaları yeniden doldurarak adil yönetime dair şahsi bir ör­ nek oluşturdu. Aynca sikkeler reformu ve uluslararası ticaretin genişlemesinde de en önemli fikir babalarından biriydi. Aslında Reşidüddin'in, Gazan Han'ın reformlarının arkasındaki adam olduğu düşünülüyordu.43

41 42

43

of Abu-Sa'id Bahador Khan," Raby ve Fitzherbert, Court of the ll-khans içinde, 1 73-6, 1 8 1 , 1 85. Rashid al-Din Jami al-Tawa-rikh, çev. A. P. Martinez, "Some Notes on the 11-Xanid Army," AEuras 6, 1 986: 203; krş. Rashid al-Din/Thackston, 3: 652. Rashid al-Din Fazlullah, Mukatabat-i Rashidi, ed. M. Shafi,' Lahore: Kulliyat-i Panjab, 1 945, 1 20; çev. Petrushevsky, "Rashid al-Din's Con­ ception," 1 54-5. The Arabic "La tahassil al-saltana illa bi'l- jund/Wa­ la al-jund illa bi'l-mal/Wa-la al-mal illa bi'l-ra'iyya/Wa-la ra'iyya iİl a bi'l-'adl"; ve Farsçası şöyle: "Badshahi basil nami shüd illa bi-lashkar/ Va lashkar ha-mal tuvan jam avard/Va mal az ra'iyat hasil kardu/Va ra'iyat ra bi-'adl nigah tuvan dasht." A. H. Morton bu kitabı Timurlular döneminin sahteciliği olarak incelemiştir; "The Letters of Rashid al-Din: Ilkhanid fact or Timurid fiction?" R. Amitai-Preiss ve D. O. Morgan (ed.} The Mongol Empire and Its Legacy içinde, Leiden: Brill, 1 999, 1 55-99. Bununla birlikte, kısmen mevcut belgelere dayanmış olabilir ve içindeki tüm bilgiler ille de yanlış değildir. Reşidüddin'in Adalet Çemberi kavra­ mına olan b ağlılığı, kendi tarihçesinden aşikardır. Rab'-ı Reşidi hakkında, Lambton, Continuity, 145-6, 324; K. Jahn, "Teb,

'

258

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

Gazan Han'ın reformları ( 1 295- 1 303 ) Gazan Han, öncülleri altında kaçak bir sömürü ve zimmete ge­ çirme döneminden sonra imp aratorlukta düzeni ve refahı yeni­ den s ağlamak için bir dizi reform başlattı. "Yeni bir kadastro kurdu ve tüm mali ve finansal operasyonlarda izlenecek prose­ dürleri maddeler halinde belirtti . Bu sayede vilayetlerin vaziye­ tinde düzen yeniden tesis edildi . "44 Gazan Han'ın yeni yasalan, iyi yönetim ve yerleşik bir toplum için uygun refah yollannı zo­ runlu kıldı ve Adalet ve Ç emberinin unsurlanna göndermeler için çeşitli metaforlar kullandı.45

Refah, tanm, finans ve ordu "Dünyayı müreffeh bir konumda tutmak için" Gazan Han, daha önce hiç incelenmemiş bölgeleri kayıt altına alan yeni bir nüfus sayımı emretti . Bu emir, vergilendirmede adaleti öngör­ dü ve vergi seviyelerinin yerel toprak ağalan yerine merkezi hükümetten maliye katipleri tarafından belirlenmesini emret­ ti. Bu emir, ins anların vergi değerlendirmelerine itiraz etmesi­ ne, incelenen miktarlardan daha fazlasının toplanmasını ya­ saklamasına, doğru kayıtlann derlenmesine ve merkezi olarak depolanmasına, kamuya açık vergi değerlendirmelerine ve izin

44

45

riz: Doğu ile Batı arasında bir ortaçağ kültür merkezi," çev. 1. Aka, TAD 1 3 , 1 979-80: Çeviriler 59-78; B. Hoffman, "Rasidaddin Fadlallah as the Peıfect Organizer: the case of the endowınent slaves and gardens of the Rab' -i Rasidi," Fragner, Second European _Conference ofIranian Studies içinde, 287-96. Para basma hakkında, A. P. Martinez, "The Third Portion of the History of Gazan Xan in Rasidu'd-Din's Ta 'rix-e Mobarak-e Gaza­ ni," böl. 2 (bundan sonra Rashid al-Din/Martinez 2), AEuras 8, 1 992-4: 201 n79; A. P. Martinez, "Regional Mint Outflows and the Dynamics of Bullion Flows through the Il-Xanate," JTS 8, 1 984: 1 73; A. P. Martinez, "Bullionistic Imperialism," 1 78; 248-9n50. Rashid al-Din, Jami 'al-tawarikh, çev. A. P. Martinez, "The Third Portion of the History of Gazan Xan in Rasidu'd-Din's Ta 'rix-e Mobarak-e Gaza­ ni," böl. l , AEuras 6, 1 986: 65-7 (bundan sonra Rashid al-Din/Martinez l ); krş. Rashid al-Din/Thackston, 3: 673. Lambton, bir nüfus sayımının yapılmadığını iddia etmektedir (Continuity, 1 40, 202, 2 1 1 ) , ancak bkz. Lambton, Landlord, 83. Gazan'ın 1 300'de Şam'ın fethindeki fermanları ve mektuplan İslami ve Yakındoğu adalet kavramlarını bir noktada birbirine bağlamıştır; L. Guo, Early Mamluk Syrian Historiography: al-Yunini 's Dhayl mir'at al-zaman, Leiden: Brill, 1 998, 1 : 1 40, 1 83 .

MOGOLLAR VE MEMLUKLER

25 9

verilen vilayet harcamalarının düzenlenmesine, belge formla­ rının standardize edilmesine ve vergi kayıtlarını yok eden her kims eye beddua etmelerine müsaade etti . B enzer emirler, aşı­ rıya kaçan kredileri durdurmak için faiz almayı yasakladı, boş arazileri yetiştirmek için vergi indirimleri verdi, vilayetlere zi­ rai birimler atadı ve köylülere çalışan hayvanlar ve tohum sağ­ ladı. Bu nüansların bazıları Ç in kökenlidir; geri kalanı Orta­ doğu'nun iyi yönetime dair standart uygulamalarıydı .46 Başka bir ferman, ikta sistemini, o z amana kadar göçebe pastoralizmi terk etmekte olan ve "mülk ve tarım uygulaması arzusu olan" orduyu desteklemek için c anlandırdı.47 Diğer fermanlar, posta sistemi, gelir tetkiki görevlendirmeleri, yargı sistemi, hazine envanterleri , kamusal alanda içki içme, deve sürücülerinin di­ lenciliği ve otoyol soygunu gibi hususlarda geliştirme çalışma­ larını zorunlu kıldı.48 Gazan Han'ın reform fermanları, hükümlerini meşrulaştır­ mak için Yakındoğu ve İslam adalet kavramlarını kullandı. Ör­ neğin mülk tapularına ilişkin bir ferman, Kuran ve hadislerden alıntılarla başlıyor, ancak şöyle devam ediyordu: "Halkımızın refahını güvence altına almak için tüm özeni gösteriyoruz ve adaletimizin gölgesinin genel olarak her yere yayılabilmesini istiyoruz ki, güçlüler zayıflara baskı uygulayamasınlar ve yan46

47

48

Rashid al-Din/Thackston, 708- 1 3 (vergi tebliği); 700-8, 7 1 3- 14, 736-42 , 754-9; B. F. Manz, The Rise and Rule ofTamerlane, C ambridge: Cambri­ dge University Press , 1 989, 5-6. Reşidüddin'de Çince bir idari elkitabı­ nın Farsça çevirisi vardı; Allsen, Culture, 78. Rashid al-Din/Thackston, 730-5; Rashid al-Din/Martinez l, 87n9; 881 08; Lambton, Landlord, 89-9 1 ; alıntı çev. D. O. Morgan, "The Mongol Armies in Persia," Der Islam 56, 1 979: 93. Bazıları bu emrin uygulanıp uygulanmadığından şüphe etmektedir, örneğin R. Amitai, "Turko-Mon­ golian Nomads and the Iqta System in the Islamic Middle East (ca. 1 0001 400 AD)," A. M. Khazanov ve A. Wink (ed.) Nomads in the Sedentary World içinde, Richmond, UK: Curzon, 200 1 , 1 52-7 1 ; ancak daha sonraki etkisi için bkz. L. T. Darling, "The Development of Ottoman Governmen­ tal Institutions in the Fourteenth C entury: a reconstruction," Living in

the Ottoman Ecumenical Community: essays in honour of Suraiya Fa­ roqhi içinde, ed. V. Costantini ve M. Koller, Leiden: Brill, 2008, 2 3 - 5 . Rashid al-Din/Thackston, 3: 689-762; C. D'Ohsson, Histoire des Mongols, depuis Tchinguiz-Khan jusqu 'a Timour Bey ou Tamerlan-La Haye and Amsterdam: Freres Van Cleef, 1 835, 4: 370-477, çev. Howorth, History, 3 : 498-530; Spuler, History, 1 48-64.

260

O RTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

lış doğruyu bozamasın."49 tkta sistemini restore eden ferman, ikta alıcılarının "adaleti ve dürüstlüğü yayginlaştırmak" s özünü vermesini gerektiriyordu. Vergilendirme fermanındaki bir me­ tafor, antik Yakındoğu ideolojisini yansıtıyordu: "İmparatorun adaletinin güneş ışığı gibi her yerde herkese ulaşması gereki­ yor." Tarımsal bir reformun duyurulması Ç emberin unsurlarını yineledi: "Nadas araziler geliştirildiğinde tahıl ucuz olacak; ve sınırlar üzerindeki zorunlu eylemler için keşif seferleri yapıldı­ ğında, tedarik hazır bulunacaktır. Para da hazineye akacak ve artacak. Efendiler ve mülk s ahipleri yeni bir prestij ve güven kazanacak, köylüler kolaylığın ve kafa rahatlığının keyfini sü­ recekler ve biz de kuts al bir mükafat alacağız ve iyi bir isme kavuşacağız."50 Reşidüddin'in tarihçesi, Gazan Han saltanatının "adalet ve adil yönetiminin," "geçmişin yöneticilerine ait gelir tabanları­ nın ve gelir harcamalarının kayıtlarının karşılaştırılmasıyla ka­ nıtlanabileceğini iddia etti. Bunların hepsi, bu çağdaş zamana ait olan benzer kayıtlarla beraber kayıt arşivine yatırıldı ."51 Bu kayıtlar artık mevcut değil ve bu kayıtların kayıpları, modern yorumlayıcıların Moğol politikalarının genel refahı yüzde 90'a kadar azalttığı şeklinde düşünmelerine olanak sağladı. Durum böyle olsa bile, bunun geçici olduğu görülüyor. Moğol dönemi­ nin sonlarına doğru, Mezopotamya ve Güney İran gibi fetihle harap edilmeyen bölgeler muhtemelen en azından huzursuz orta Abbasi döneminde olduğu kadar müreffehdi . Bu vars ayım, ara­ dan geçen 450 yıl boyunca gümüş değerinde yüzde 200 enflas­ yon anlamına geliyor ve bazı vilayetlerde daha derin düşüşlere rağmen, önceki dönemlerden çok da düşük olmayan genel gelir toplamı sağlıyor.52 Horasan'daki tarım ve sulama 14. yüzyılda 49 50 51 52

D'Ohsson, çev. Howorth, History, 3: 523; krş . Rashid al-Din/Thackston, 3 : 692. Rashid al-Din/Martinez l , 1 03; Rashid al-Din/Thackston, 3: 7 1 2 , 757. Rashid al-Din/Martinez l, 72. "Kazanılmış haklan olmayan bir kayıttan daha iyi bir tanık ne olabilir ki?" (Rashid al-Din/Thackston, 3: 675). Christensen, Decline, 40-4 ve tablolar 4, 5 ve 6, figürler İbn Hurdaz­ bih (Kitab al-masalik wa 'l-mamalik) ve Hamd-Allah Mustawfi Qazvini, Nuzhat al-qulub'den; Spuler, Mongolen, 3 2 2 , 325-6; R. M. Adams, Land behind Baghdad: a history of settlement on the Diyala plains, Chicago, IL: University of Chicago Press , 1 96 5 , 97- 1 1 1 ; J. Donohue, "Land Tenu-

MO/;OLLAR VE MEMLUKLER

2 61

toparlanmıştı ve yeni başkent b ölgesi Azerbaycan eskisine göre beş kat daha fazla üretiyordu. Anadolu'nun gelirleri yirmi beş kat arttı; böylesine büyük bir artış s adece yüksek vergilendir­ meden kaynaklanamaz, aynı zamanda gerçek ekonomik büyü­ meden kaynaklanıyor olmalı. 53 Bununla birlikte, merkezi bütçe rakamlan, imparatorluğun refahının ölçümünde p ek iyi göster­ geler değildir, çünkü bu rakamlar, bir bütün olarak ekonomiden ziyade merkezi hazinenin durumunu ölçerler. Örneğin Kuzis­ tan'dan toplanan gelirdeki büyük düşüş, muhtemelen eyaletin yıkımından değil, topraklannın çoğunun vergiden muaf Reşi­ düddin'e verilmesinden kaynaklandı. Modern stereotiplerin ak­ sine, eşzamanlarda yaşamış olanlar, Gazan Han ve yetkililerinin sulama çalışmalannı önemli ölçüde restore ettiklerini ve tanm­ sal üretimi yeniden canlandırdıklan kanısına vardılar: "Daha önceleri, şimdi ilerlemeler kaydettikleri ölçüde yok ettiler. "54

Yasa, Şeriat ve Mezalim Gazan Han'ın Moğol yasalanna olan sadakatine rağmen, yeni mevzuatı, C engiz Han'ın yasalarından çok uzaktaydı. Örneğin Gazan Han'ın ikta sistemine dair fermanı yasaların övgüsüy­ le başlıyordu, ancak zorunlu kıldığı askeri örgüt C engiz Han'ın ondalık sistemine çok az b enziyordu. Ancak yas aların saygın­ lığı o kadar büyük olmuştu ki ve hükümdan meşrulaştırmakta o kadar büyük bir rol oynamıştı ki , İslama geçildikten sonra bile terk edilemezdi. Orta Asya Moğol hanı Alaaddin Tarmaşi­ rin bunu yapmaya çalıştığında, "teb aaları buna en sert şekilde karşı çıktılar. "55 Sonuç olarak İlhanlı hükümdarları Müslüman re in Hilal al-Sabi's Kitab al-wuzara," T. .Khalidi (ed.) Land Tenure and Social Transformation in the Middle East içinde, Beirut: American Uni­ 53

54 55

versity of Beirut, 1 984, 1 23 . M. F. Köprülü, Les origines de l'empire ottoman, Paris, E. de Boccard, 1 935; The Origins of the Ottoman Empire, çev. ve ed. G. Leiser, Albany: State University of New York Press, 1 992, 59; CHir, 5: 496-8, rakamlar Oazvini, Yaqut (Mu 'jam al-Buldan) ve Mazandarani (Risala-yi Falakiy­ ya); Lambton, Continuity, 2 1 9. Rashid al-Din/Thackston, 3: 683; Lambton, Continuity, 1 70, 1 77 , 1 83 . Kuzistan: Lambton, Landlord, 9 5 . Ibn Battuta, çev. Spuler, History, 206; Ayalon, "Great Yasa (B) ," 1 7 1 -2; Mor­ gan, '"Great Yasa of Chingiz .Khan,"' 1 70, 1 72; Ayalon, "Great Yasa (A)," 1 38.

262

i

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

olduklarında, yas aları korudular ve bunları, Pers -İslam hüküm­ dar kararnameleri kurumuna ve mezalim mahkemesine kaynaş­ tırdılar. Moğol mahkemeleri zaten belirli yönlerden Müslüman yöne­ timi mahkemelerine benziyordu. Temel amaçlan b arışı ve dü­ zeni s ağlamak ve kötü niyetli görevliler ve isyancıları yargıla­ maktı. Hala bozkırlarda iken Moğolların da iple direğe asılı bir "şikayet kutusu" vardı ve "bir kişi şikayet ederse veya adaletsiz­ liğe maruz kaldıysa, şikayetini bir dilekçede yazar, mühürler ve bu kutuya yerleştirirdi. C uma günü geldiğinde, hükümdar gelir ve insanların maruz kaldığı haksızlıkları ortaya çıkanrdı."56 Bu gibi durumlarda Moğol adaleti daha çok mezalim mahkemesi gibi işliyordu, bu yüzden bu iki adalet sistemi arasındaki ideo­ lojik geçiş çok zor olmamış olsa gerek. Gazan Han'ın yargı refor­ mu ikili bir mahkeme sistemi kurdu: Resmi olarak görevlendi­ rilen kadılar altındaki İslami mahkemeler ve Moğol hakimlerini Müslüman kadılara eklemleyen ve camide toplanan mezalim mahkemesi. Bu mezalim mahkemesi kararlarının yas a ve şeria­ tı uyumlu hale getirmesi gerekiyordu .57 Bu mahkemeler herhan­ gi bir kayıt bırakmamıştır, ancak muhtemelen ins anların orada sunduğu şikayet türleri önceki yüzyıllardakiyle aynı olmuştur. Bu dönemde adaletin sağlanmasındaki sorunlar, genel şiddet ve fetihlerin yer değiştirmesi altında toplanmıştır, ancak fetih ve 56

57

Qirtay al-'Izzi al-Khaznadari, "A Visit to the Mongols," çev. B. Lewi s , Is­ lam: from the Prophet Muhammad to the capture of Constantinople, New York: Harper & Row, Harper Torchbooks, 1 973, 1 : 89-96; bkz . Mir Khvand, alıntılayan Vernadsky, "Scope," 352. Rashid al-Din/Thackston, 3: 689-90; Lambton, "Quis, I," 144-5; Lambton, Continuity, 90-6. Kötü davranışlı yetkililer, isyancı vasallar ve kraliyet sarayı üyelerini inceleyen Moğol meclisi (yarğu) hakkında, Juvaini, His­ tory, 1 : 242, 2: 579-83, 589, 605; Rashid al-Din/Thackston, 2: 393, 406-9; Morgan, "'Great Yasa of Chingiz Khan,"' 1 75; Lambton, Continuity, 87; Aigle, "Grand jasaq," 52, 62. Vilayet mezalim mahkemeleri de vardı; biri Erdebil'deydi, diğeri Horasan'da; Hafiz-i Abru, Chronique, 2: 43 . Meza­ lim davaları daha sonra askeri yargı yetkisine geri gönderildi, ancak bir belgede karma bir mahkemenin resmi yetkililer ve köylüler arasındaki davaları ele aldığı ve "geleneklere göre şeriata ve adalete" karar verdiği öne sürülmektedir (Lambton, Continuity, 95). İbn Teymiye bu mahke­ meyi, İlhanlıların İ slamını geçersiz kılma bahanesi yapmıştır; E. Sivan, Radical Islam: medieval theology and modem politics, New Haven, CT Yale University Press, 1 985, 97-8.

MOGOLLAR VE MEMLUKLER

26 3

daha sonra Kara Ölüm nedeniyle toplam nüfus azalması, toprak ve istihdamı yaygın bir şekilde mevcut hale getirmiş , sıradan suçlan ve davaları azaltmış olabilir.58 !

Bu yasal uzlaşma sanatta paralel yapıldı. Pers minyatür res­

minin ortaya çıkışı, 14. yüzyılda üretilen Şahname'nin muh­ teşem bir saltanat nüshasına kadar uzanmıştır. İslam öncesi, İslami ve bozkır kültürlerini yöneticilik, romantizm ve kahra­ manlık şaheseriyle birleştiren Şahname, Moğollar için güçlü bir kültürel simge haline geldi . "Büyük Moğol Şahnamesi"nin minyatürleri, Büyük İskender ve Erdeşir tarafından sembolize edilen adalet ve meşruiyet temalarını resmetmiştir. Meşru bir İran hükümdarı haline gelen yab ancı bir cihan fatihi olan Bü­ yük İskender, Moğolların modeliydi ve bu paralellik, İskender'in Gazan Han'a ve haleflerine benzeyen tablolarıyla vurgulandı.

Şahname, kitap formunda kopyalanmasının yanı sıra, İlhanlı kraliyet s araylarını duvar süslemeleri ve çiniler üzerine alıntı­ lar ve metal işleri ve seramikler üzerine figürler şeklinde dekore etmiştir ve saray sakinlerine entegre oldukları medeniyetin eski yönetim ideallerini sürekli hatırlatmıştır. 59 Gazan Han'ın zamansız ölümü reform çabalarını kesintiye uğrattı , ancak vezirleri Reşidüddin ve oğlu Gıyaseddin (ö. 1 3 36) sayesinde halefleri Olcaytu ( 1 304- 1 4) ve Ebu Said ( 1 3 1 4-35) al­ tında reformlar devam etti . İlhanlı rejiminin sonunda, Gıya­ seddin'in ekonomik ve vergilendirme önlemleri nüfus ve refahı önemli ölçüde artırdı. Olcaytu için yazılmış saltanat etiği üzeri­ ne bir s öylev şöyle bir açıklama getiriyordu: Para sadece birkaç kişiyi tatmin edebilir . . . ama kendi içinde dinin ve devletin tüm faydalarını içeren ve hiçbir şekilde can ve mal ihtiyacını karşı58

59

E. Ashtor, A Social and Economic History of the Near East in the Midd­ le Ages, Berkeley: University of California Press , 1 976, 320; M. W. Dols, The Black Death in the Middle East, Princeton, NJ: Princeton University Press, 1 977, 255-80. Melikian-Chirvani, "Conscience du passe; 1 68. R. Hillenbrand, "The Is­ kandar Cycle in the Great Mongol Sahnama; Bridges ve Bürgel, Proble­

matics ofPower içinde, 208, 2 1 2; O. Grabar ve S. Blair, Epic Images and Contemporary History: the illustrations of the Great Mongol Shahna­ ma, Chicago, iL: University of Chicago Press, 1 980, 1 9; Soudavar, "Saga," 1 25 , 1 33 , 1 44, 1 58. Gazan Han aynı zamanda Adil Enuşirvan (1. Hüsrev) olarak da tasvir edilmiştir {a.g. e . , 1 27).

26 4

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

lamada baş arısızlığa uğramayan adaletin yayılmasıyla dünya­ nın hakimi, bir gelin ihtişamıyla aniden parlar. Bir cümleyle: "Adalet s ayesinde cennet ve dünya var."60 Bu söylevin yazarı, tarihçi Vas saf, restorasyona ihtiyaç du­ yan bir bölge için gelir sözleşmesi aldığında Ç emberin adaletini yürürlüğe koyma fırsatına sahipti. Köylülerin durumunu hafif­ lettiğini, onlara tohum verdiğini ve köylüleri komşu bölgeler­ den getirerek işgücünü güçlendirdiğini aktardı. Bir ay içinde arazi dolduruldu ve ekimi yapıldı ve gelir arttı. Ancak ertesi yıl, bölge, tarımda adalet ilkelerini anlamayan birine verildi ve sö­ mürünün tekrar etmesi nedeniyle verim tekrar düştü. Bu olay, eğitimli ve deneyimli memur sıkıntısının Moğolların iddia edi­ len haksızlıklarına katkıda bulunduğu sonucunu pekiştiriyor. Hükümdarlar, hükümetin vergi taleplerini ve sınırlarını bina­ ların ve kasab aların duvarlarına taşıyan insanları bekçi olarak ise alacak kadar ileri gittiler. Ankara Kalesi'nde 1 330 tarihli bir yazıt, tahsil edilecek vergileri belirlemişti ve daha fazlasını ta­ lep eden herkesi lanetlemişti. 61 Bu zamana kadar İlhanlılar, siyasi hedefleri göçebe modele yakın kalmasına rağmen, esas olarak yerleşik idare yöntemleri­ ni kullandılar: Topraklan ve halkları kendi yönetimleri altında tutmak veya artırmak ve tebaaları için organize etmek ve teda­ rik etmek. Sonraki hanlar fetihlerin yıkımını onardı ve Müslü­ manların çoğunun putperest bir yönetime göstermediği güveni yeniden sağladı . Aynca daha az kültürlü destekçilerini barın­ dırmak için mücadele ettiler ve Ortadoğu'ya olan büyük göçebe göçün ekonomik ve sosyal etkileriyle boğuştular. Yetmiş yıllık Moğol yönetiminden sonra, hükümdarlar tarafından evvelinde 60

61

Vassaf, Tarikh, 49 1 , çev. Spuler, History of the Mongols, 1 66-7. Bkz. Lam­ bton, "Changing C oncepts," 58; Aubin, "Patronage culturel en Iran," 1 1 3; Lambton, "Reflections," 303; CHlr, 5 : 495; Hafiz-i Abru, Chronique, 1 28. Vassaf hakkında, CHlr, 5: 50 1 ; Lambton, "Mongol Fiscal Administration, il," 1 04, 1 1 7, 1 2 1 , 1 22 . Yazıtlar hakkında, Khwandamir, Habibu 's-Siyar, Tome Three: The Reign of the Mongol and the Turk, çev. W. M. Thacks­ ton, C ambridge, MA: Harvard University Department of Near Eastern Languages and Civilizations , 1 994, 1 : 95-6; P. Wittek, "Ankara'da bir 11hani kitabesi," THİTM l , 1 93 1 : 1 62-6; W. Barthold, " İ lhanlılar devrinde mali vaziyet," THİTM l , 1 93 1 : 1 38; W. Hinz, "Steuerinschriften aus dem Mittelalterlichen vorderen Orient," Belleten 1 3 , 1 949: 746; Schurmann, "Mongolian Tributary Practices," 388.

MOGOLLAR VE MEMLUKLER

26 5

benimsenen Pers -İslam kültürü ve idari uygulamalar hala ya­ kın zamanda din değiştirmişler veya yerleşik yaş ama geçenler tarafından asimile ediliyordu. Moğol ve Yakındoğu adalet ve iyi yönetim kavramlarını uzlaştırmak İlhanlıların O rtadoğu'daki haleflerini bir yüzyıldan fazla meşgul etti .

Moğol sonrası devletler ( 1 335- 1 506) 1 3 3 5 'te Moğol sultanı Ebu Said varisi olmadan öldü ve bunu ikti dara gelmek için yarış anların bir karışımı takip etti .62 An­ cak Selçuklu döneminin s onlarında olduğu gibi, siyas etin ade­ mimerkeziyetçi hale getirilmesi, siyasi kültürde bir kırılma anlamına gelmedi . Halihazırda Olcaytu, İslam İmparatoru, En Güçlü Sultan ve En Soylu Kağan olarak adlandırılıyordu ve ça­ ğının üç ana siyasi akımını -İslami, Pers -Arap ve Türk-Moğol­ kendisinde birleştirmişti. Bu ideolojik çapraz üreme , hukukta da görüldü. Yasa artık aktif bir hukuk kodu değildi, ama hane­ dan için bir p arola olarak kaldı . C engiz Han'la s adece uzak­ tan akrab a olan hükümdarlar buna dayanarak meşruiyet iddia ediyorlardı . Yasaya b ağlı prestij , hanedan yas asını bir bütün olarak kap s ayacak şekilde genişletti ve şeriatın tamamlayıcısı olarak örfün yanında bir yer almasını s ağladı . İddia edildi­ ğine göre, ş eriatın kendisi Tanrı 'nın yas asına karşı gelmeyen hükümdar yapımı kanunu tas dik ediyordu ve bu iddia "adalet yas asına [şeriat) ve yas aya göre" gibi fermanların basmakalıp sözlerinde yinelendi . 63 İki hukuk türü birlikte çalışmaya b a ş ­ ladı v e dinsel hukukun devlete karşı b i r meydan okuma v e bir sitem arz ettiği yolundaki önceki algıyı seyreltti . Birçoğu Türk hanedanları tarafından yönetilen Moğolların ardıl devletleri, bu ikili adalet sistemini miras aldılar, fakat aynı zamanda va­ risler arasında s altanata ve bu adaleti uygulamaya koymaya 62

63

J. Aubin, "Le quriltai de Sultiin-Maydiin ( 1 336)," JA 274, 1 99 1 : 1 75-97; C . Melville, The Fall of Amir Chupan and the Decline of the Rkhanate, 1 327-37: a decade of discord in Mongol Iran, Bloomington: Indiana Uni­ versity Research Institute for Inner Asian Studies, 1 999. Hodgson, Venture, 2: 406; Lambton, "Changing C oncepts," 5 1 . Olcay­ tu'nun unvanlan hakkında, Rashid al-Din/Thackston, 1 : 3n4; Abu Bakr al-Outb al-Ahri, Ta 'rikh-i Shaikh Uwais (History of Shaikh Uwais): an

important source for the history ofAdharbaijan in the fourteenth cen­ tury, ed. ve çev. J. B. van Loon, ' s -Gravenhage: Mouton, 1 954, 5 1 , 54.

266

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

müdahale eden nüfuzlu kabile güçleri arasında bir rekabet örüntüsünü de miras aldılar.

imparatorluğun parçalanışının şairleri Moğol dağılmasının neden olduğu kargaşa seviyesi adale­ tin uygulanmasını zorlaştırdı, ancak siyasi parçalanma, Adalet Çemberini kapsayan sanat ve edebiyatları daha geniş kitlelere yaydı. Saltanat sarayları dışında, hattatların Şahname ve Ni­ zami'nin zengin soylular ve tüccarlar için romanslarının daha mütevazı versiyonlarını kaleme aldıkları ticari atölyeler geliş­ tirildi ve sanatçılar romantik aşıkların ve adaleti s ağlayan hü­ kümdarların resimlerini sattılar.64 Birbirleriyle rekabet eden hü­ kümdarlar, eserleri adalet ve iyi idare fikirlerini aşılayan mevcut sanatçılara himaye sağladı. Saray şairi İbn-i Yemin (ö. 1 3 68), İl­ hanlıların büyük fetihlerini asla yakalayamayacak hükümdarlar için bile adaletin meşru bir nitelik olduğunu iddia etti: Eğer Dünya Padişahı'nın methi, adaletinin ünü gibiyse, Yer­ yüzüne yayılmışsa, övgü üreten hüner benimdirl65 Hicivci Ubeyd-i Zakani (ö. 1 3 7 1 ) , aksine, büyük devlet adam­ ları arasındaki adalet yoksunluğu hakkında yorum yaparak adalet fikrini telkin etti . A ristokrasinin Etiği adlı kitabı müte­ vazı insanlara, güçlülerin erdem yas alarını nasıl yeniden tanım­ ladığını açıkladığını iddia etti . Geçmişte, "padiş ahlar, emirler ve soylular her zaman adil olmaya ve tebaalarına ve askerlerine iyi şöhret elde etmenin aracı olarak iyi bakmaya çalıştılar," ama şimdi adaleti güçsüzlük ve adaletsizliği güç olarak görüyorlardı ve sadece adaletsizlik ve tiranlık s altanatı rayına oturttu: Kimse, adaleti uygulayan (Allah korusun) ve tebaalarını dövmekten, öldürmekten ve cezalandırmaktan kaçınan ve sarhoş olmayan ve gürültü etmeyen ve kimseyle atışmayan insanlardan korkmayacaktır. Arap Dahhak ve Günahkar Yez­ dicerd gibi İran hükümdarları haksızlık yaptıkları sürece 64

65

N. M. Titley, Persian Miniature Painting and Its Injluence on the Art of Turkey and India: the British Library collections, Landon: The British Library, 1 983, 42, 1 65. Ibn-i Yamin, çev. E : G. Browne, A Literary History of Persia, C ambridge: C ambridge University Press, 1 95 1 , 3: 2 1 4. Saray şairleri hakkında, a.g.e., 3: 1 60.

MOGOLLAR VE MEMLUKLER

26 7

saltanatları zenginleşip gelişti. Ancak Hüsrev Enuşirvan'ın zamanı geldiğinde, iradesiz nazırların görüşünü dinledi ve adaletin yolunu seçti. Ç ok geçmeden sarayının tavanları yere düştü. Fakir Ebu Said adalet fikrine takıntılı olduğu ve kendini bu nitelikle ayırt ettiği için, monarşisinin günleri sayılı hale gelmeden, Hıiliigü Hanedanlığı ve onun gayretleri ortadan kalktı.66 Zakiini, adalet uygulamasının demode olduğunu düşünen­ lerle alay etti ve bu gibi kişilerin b askı yoluyla yönetim fikrini hicvetti . Zakiini'nin tıpkı Firdevsi'nin, Şahname'sindeki kötü adamlara hayran olmuş ve kahramanlara acımış olması gibi, belli ki tüm ahlaki değerleri alaş ağı eden bir kargaşa dönemi­ nin keşmekeşini ve rekabetini gördü. Bununla birlikte, adalet erdemi, şimdi mükafatlandırılmamış olmasına rağmen, gerçek­ ten değişmemişti. Onun hicvi, geçmişin görünüşte gözden çı­ karılan değerlerinin kıymetini gösterdi. Bu çalışmalar, Ebu Sa­ id'in ölümünden sonra merkezileşmiş yönetimin parçalanma­ sının Moğol başarısının sonu olduğu anlamına gelmemektedir. Prensler, gell:eraller ve valilerin gü:ç için kavga etmeleriyle ve siyasi parçalanmanın ekonomik refahı etkilemeye başlamasıy­ la, ardıl devletlerin hükümdarları , İlhanlı idaresinin unsurları­ nı kullanmaya devam ettiler. Zalim yerel kumandan Malik E ş ref Ç obani bile, kapısının dışına asılı, çare arayanların çalabileceği bir çan ve "adalet zinciri" edinerek imgesini düzeltmeye çalıştı. 67

Katiplik elkitapları ve Celayiriler E ski bürokratik ailelerin katipleri tarafından sürdürülegelen vazifeler, dönemin tüm s avaşlarının, hanedanlık değişimlerinin ve hizip mücadelelerinin altında yatan yapısal bir sürekliliği temsil ediyordu. Tarihsel vakayınameler ve biyografik sözlük­ ler, bu sürekliliğin özneleri olan yazarları ve devlet katiplerini atladı.68 Bunun yerine, katiplik elkitapları İlhanlı prosedürleri66 67 68

Ubayd Zakani, The Ethics of the Aristocrats and other satirical works, çev. H. Javadi, Piedmont, CA: Jahan Books, 1 985, 39-40. Hafiz-i Abru, Chronique, 1 52; Khwandamir, Habibu 's-Siyar, 1 : 1 34. S. Album, "Power and Legitimacy: the coinage of Mubariz al-Din Mu­ hammad ibn al-Muzaffar at Yazd and Kirman," J. Aubin (ed.) Le monde iranien et l 'Islam: societes et cultures içinde, Geneva: Librairie Droz,

268

O RTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

nin hanedanlığın sonunun ötesinde nasıl kullanılmaya devam ettiğini kaydetti. Moğol idari sisteminin yeni ortaya çıkan Türk beyliklerinde idare için temel oluşturduğunu gösteren, Anado­ lu'dan gelen ve günümüze ulaşan üç maliye elkitabının nüshala­ rı halıi mevcuttur. 6 9 Doğu Anadolu, B atı İran ve eski Moğol baş­ kenti Tebriz'de hüküm süren C elayiriler ( 1 340- 1 4 1 0) İlhanlı uy­ gulamalarının ve Ç ember yönetiminin korunmasında en büyük rolü oynadılar ve maliye elkitabının kopyalandığı ve korunduğu İlhanlıların bürokrasisini miras aldılar. Bu elkitapları, uygun vergi değerlendirmesi ve muhasebesiyle ilgili prosedürleri açık­ lamış ve göstermiş ve haksızlıkları önlemek için kayıtların nasıl tutulması gerektiğini ve p aranın nasıl harcanması gerektiğini ayrıntılı olarak anlatmıştır. Tarihçi Handemir, C elayiri hükümdarı Şeyh Üveys'i ( 1 356- 74) "tebaası için büyük ilgi gösteren, adalet ve merhamet uygula­ yan mükemmel bir eşitlik padiş ahı" olarak nitelendirdi. Rakibi Timur bile onun adaletini methetti.70 Katip Nahcivani'nin, Şeyh 1 974, 2: 1 59-60. Reşidüddin'den hariç çok az sayıda katip yalnız bir anmadan daha fazlasına layık oldu. İ stisnalar için Khwandamir, Habi­ bu 's-siyar, 1 : 1 35 - 1 40; al-Ahri, Ta 'rikh, 75; Hafiz-i Abru, Chronique, 1 28, 69

144, 1 54; Oazwini, Ta 'rikh-i-guzida, 1 56, 1 64-5, 1 78-9. M. Nabipour, Die beiden persischen Leitfiiden des Fal,ak �l,a-ye Tab­ rizi über das staatliche Rechnungswesen im 1 4. Jahrhundert, Göt­ tingen: Georg-August-Universitiit, 1 973; N. Göyünç, "Das sogenannte � ame'o'l-Hesab das 'Emad as-Sarawi," yayınlanmamış doktora tezi, Georg-August-Universitiit, 1 962; W. Hinz, Die Resalii-ye Falakiyyii des

�bdollah ibn Mohammad ibn Kiya al-Mazandarani: ein persischer Le­ itfaden des staatlichen Rechnungswesens (um 1 363), Wiesbaden: Franz

70

Steiner, 1 952. Elkitaplan hakkında, P. Remler, "New Light on Economic History from Ilkhanid Accounting Manuals," IranS 1 3 , 1 980: 1 62-63; O. Güvemli, 1Ylrk Devletleri Muhasebe Tarihi, cilt l, Osmanlı Imparatorlu­ ğu 'na kadar, İ stanbul: Muhasebe Ö ğretim Üyeleri Bilim ve Dayanışma Vakfı, 1 995. C elayiri ve Timurlu yönetimleri altında yazılan benzer eser­ ler kaybolmuştur (Togan, "Economic C onditions," 2 1 6) . Alıntılar Hafiz-i Ab ru , Chronique 1 53'ten; Khwandamir, Habibu's-siyar, 1 : 1 36. Bkz. al-Ahri, Ta 'rikh, 1 3; Soudavar, "Saga," 1 69; CH!r, 6: 7-9; Daw­ latshah Samarqandi, "Tadhkirat al-shu'ara," A Century ofPrinces: sour­

ces on Timurid history and art içinde, çev. W. M. Thackston, C ambridge: Aga Khan Program for Islamic Architecture, 1 989, 1 2 - 1 3; J. E. Woods, "Timur's Genealogy," M. M. Mazzaoui ve V. B. Moreen (ed.} Intellectual Studies on Islam: essays written in honor of Martin B. Dickson içinde, Salt Lake C ity: University of Utah Press, 1 990, 1 08.

MOGOLLAR VE MEMLUKLER

269

üveys 'in saltanatı sırasında yazdığı ve Rütbelerin Görevlendi­

rilmesine nişkin Katipler İçin Kurallar adlı kitap , başka bir tür katiplik elkitabını yansıttı. Bu, geç dönem İlhanlı bürokrasi­ sinde görev yap an Nahcivani'nin "devlet esaslarını belirlemek ve halkın bakımı" için bir araya getirdiği örnek görevlendirme belgelerinin bir derlemesiydi. Kitap, Şeyh Üveys'e yas a ve şe­ riat arasındaki süregelen yakınlaşmaya tanıklık eden, "C engiz han devleti geleneklerini dirilten" ve "Kutsal Yas a'nın sembol­ lerini çözen" unvanlarını verdi. Bu kitabın belgeleri , hükümet yetkililerinin görev ve işlevlerini açıklıyordu. Vezirlerin görev­ leri "ülkeyi müreffeh ve nüfuslu yapmak,'' ehil olan yetkilileri atamak, uygun vergileri koymak ve haftada bir kez mezalim'de bulunmaktı. Belgeler ayrıca vergi tahsildarına "harcamalardan ve gelirin alımından oluşan vilayetinin faaliyetlerini denetle­ mesi . . . bölgeyi verimli hale getirmesi ve üretimini artırması . . . onun hoşgörüsüne sığınarak, mevcut olmayanları alışık olduk­ ları anavatanlarına geri dönmeleri için ikna etmeleri ve bölgeyi kurma ve ekip biçme çalışmalarını sağlama" talimatını verdi.7 1 Böylece Adalet Ç emberi , C elayiri hükümdarlarının kabile ve ha­ nedan mücadelesinin yaşandığı topraklar üzerindeki kötü etki­ lerinin üstesinden gelme girişimlerine zemin s ağladı. Bu giri­ şimler başarısız oldu ve C elayiri hanedanı ve çağdaşları yeni ve güçlü bir fatih olan Timur'a ( 1 370- 1 405) yenik düştü.

Timurlularda adalet ve adaletsizlik Orta Asya' aki Ç ağatay Moğol Hanlığı'ndan Timur (Timur­ lenk) , Moğol topraklarındaki sonradan türeyen hanedanları bastırmak için Ortadoğu'ya s aldırdı. Hanedanlığı 1 506'ya kadar İran ve O rta Asya'yı yönetti. B azen vahşi davranışlarına rağmen, Ç ağatay Hanlığı'nın kültürü Ortadoğu ve Güney Asya'yı domine etmeye b aşladı ve sekiz bölümden oluşan Adalet Ç emberini er­ ken modern dönemin büyük imparatorluklarına taşıdı. Bir Mo71

Muhammad b. Hindushah Nakhjavani, Dastur al-katib fi ta 'yin al-ma­ ratib, çev. Rashid al-Din/Martinez l, 57-8n3 ve Lambton, "Mongol Fiscal Administration, l," 86n3; bkz. Lambton, Continuity, 6 1 -2. Şey Üveys'in unvanlan: J. E. Woods, The Aqquyunlu: elan, confederation, empire, yenilenmiş ed., Salt Lake C ity: University of Utah Press, 1 999, 5; diğer alıntılar: Arjomand, "Authority and Public Law," 3 1 ; EP, "Kanunname" adı altında.

2 70

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

ğ o l vilayetine hükmetmesine rağmen, Timur, C engiz Han'ın so­ yundan gelmiyordu ve bu yüzden bazısı Adalet Ç emberiyle ilgili olmak üzere farklı yollardan meşruiyetini sağlamaya çabaladı. Muhteşem yapılarını finanse etmek için fethettiği yerleri yağ­ maladıktan sonra, has arlı şehirleri ve sulama tesislerini onardı ve hem tarımsal hem de ticari olarak ekonomik hayatı canlan­ dırdı. Timur, zulüm soruşturmalarını yürüttü. Zengin bir dul kadının silahlı muhafızlar eşlik etmeksizin tüm imparatorlu­ ğun genelinde mükemmel derecede güvenle seyahat edebileceği bildirildi. 72 Yaş amının ilerleyen dönemlerinde kaps amlı kültürel üretime para desteği sağladı, ancak onun zamanında Ç emberin adalet kavramı s adece, doğruluğu tartışmalı olan Timurlenk'in Siyasi ve Askeri Kurumlan adlı bir kitapta dile getirildi. Bu ki­ tap, şunu ifade etmiştir: "Adalet ve eşitlikle Tanrı'nın kullarının duygularını kazandım . . . çünkü tebaaların mahvedilmesi impa­ ratorluk hazinelerinin azalmasına sebep olur ve imparatorluk hazinelerinin azalması ordu birliklerinin dağılmasını etkiler ve ordu birliklerinin dağılması imparatorluk gücünün yok olması­ nı getirir. "73 Tebaaların günlük hayatta duydukları derin adalet ihtiyacı, Timur'un fetihlerinin vahşeti ve halefleri arasındaki savaşlar­ dan anlaşılırdı, ama bu, Timuri sanatında da sembolize edilirdi. Minyatür resmi, "hayal kırıklığına uğramış talipleri, tedarikçi72

73

Khwandamir, Habibu 's-Siyar, 1 : 288. B. F. Manz, "Tamerlane and the Sy­ mbolism of Sovereignty," IranS 2 1 . 1 /2 , 1 988: 1 05-22; idem, "Mangal His­ tory Rewritten and Relived," RMMM 89-90, 2000: 1 38, 141 , 1 43; CHlr, 6: 44, 83-9 1 , 95, 1 33; T. W. Lentz ve G. D. Lowry, Timur and the Princely Vision: Persian art and culture in the fifteenth century, Washington, DC: Smithsonian Institution, Arthur M. Sacltler Gallery, and Los Angeles County Museum of Art, 1 989, 32-4 1 ; 92-4; L. Golombek ve D. Wilber, The Timurid Architecture of Iran and Turan, Princeton, NJ: Princeton Uni­ versity Press, 1 988, 2: 1 6. Sharaf al-Din Ali Yazdi, Political and Military Institutes of Tamerlane, çev. Major Davy, Delhi: Idarah-i Adabiyat-i Delli, 1 972, 1 3 1 , güncellendi­ rilmiş metin; Sharaf al-Din Ali Yazdi, Temur tuzuklan, Tashkent: Ghafur Ghulom, 1 996. Bu eser 1 7 . yüzyıl Hindistan'ında derlenmiş, ancak daha eski bir metne dayandığı iddia edilmiştir. Eserin özgünlüğüne karşı olan argüman Timur'un ölümünü birinci şahısta kaydetmesinden yola çık­ maktadır, ama bu pekala bir yazım tekniği olabilir; krş. Arberry, Clas­ sical Persian Literature, 364; 1. A. Khan, "The Turko-Mongol Theory of Kingship," Medieval India: a miscellany 2, 1 972: 1 0 .

MOGOLLAR VE MEMLUKLER

2 71

leri , dilencileri ve diğer talihsizleri" tasvir etmek için yeni bir jest ve renk şemaları repertuvarı geliştirdi. Sultandan önce bir şikayetçi hadisesi sık sık resmedilmiştir. Timurlular Büyük İs­ kender'i Moğolların model fatihleri olarak kabul ettiler ve 1400 yılı civarında yapılmış bir Timurlu Şahnıime'si, Büyük İsken­ der'in menkıbesini neredeyse Büyük Moğol Şahnıimesi kadar gösterişli bir şekilde resmetti. Adaleti uygulayan hükümdar minyatürleri, Nizami'nin İskender destanı ve Mahzen-i Esrar'ı­ nın yanı sıra Selçuklu dönemlerinden beri ihmal edilen Ham­

se 'nin birçok yeni nüshasını da süsledi. Geç dönem Timurlu şa­ irler Molla C ami ve Ali Şir Nevai, İskender efs anesini yeniden anlattılar ve birkaç ş air kendi hamselerini oluşturdu. Molla C ami'nin, dilekçe sahipleri tarafından aşılabilecek çan zinciri anlamına gelen "Altın Zincir"e dair bir bölümü vardı. İskender,

I. Hüsrev ve yıkık köy ve Sultan Sencer ve yaşlı kadın hikayele­ rinin tekrarlanan gösterimi, Ç emberin adalet kavramı için Pers minyatür resminin kalbinde bir yer edindi .74

74

R. Hillenbrand, "Tbe Uses of Space in Timurid Painting." L. Golombek ve M. Subtelny (ed.) Ttmurid Art and Culture: Iran and Central Asia in the fifteenth century içinde, Leiden: Brill, 1 992, 92-5 (bu referansın ye­ rini değiştirme konusunda yardımı için R. Dankoff'a teşekkür ederim); P. Soucek, "Tbe Manuscripts of Iskandar Sultan: structure and content." a.g.e. içinde, 1 1 6-3 1 ; M. Bernardini, "Aspects litteraires et ideologiques des relations entre aristocratie et architecture a l'epoque timouride." a.g.e. içinde, 36; Eleanor Sims, "Ibrahim-Sultan's Illustrated Zafamama of 1 436 and Its Impact in the Muslim East." a.g.e. içinde, 1 32-43; Eir, "Andarz" adı altında; CHir, 6: 845-67; B. W. Robinson, Fifteenth-Century Persian Painting: problems and issues, New York: New York University Press, 1 99 1 , 29-30, 38; Lentz ve Lowry, Ttmur, 52, 1 1 4, 1 26 , 262, 284, 296; Arberry, Classical Persian Literature, 448; M. S. Simpson, Sultan Ibra­

him Mirza 's Haft Awrang: a princely manuscript from sixteenth-cen­ tury Iran, New Haven, CT: New Haven, CT: Yale University Press, 1 997, 86; Jami, Masnavi-i haft awrang, ed. M. Mudarris Gilani, Tehran: Ki­ tabfurushi-i Sa'di, 1 982. 1. Hüsrev ve Sultan Sencer'in resimleri için bkz. K. Adahl, A Khamsa of Nizami of 1 439: origin of the miniatures-a presentation and analysis, Uppsala: Almqvist & Wiksell International, 1 98 1 , 38, 68; tek bir kütüphanenin elyazmalanndaki 1 5 . yüzyıl örnekleri için bkz. 1. Stchoukine, Les peintures des manuscrits de la "Khamseh " de Nizami au Topkapı Sarayı Müzesi d 'Istanbul, Paris: Paul Geuthner, 1 977, 29, 36, 4 1 , 49, 55, 63, 68, 7 1 , 8 1 , 83, 86, 89, 9 1 , 94, 95, 98, 1 00, l O l ; bu resimlerden sekizi 1. Hüsrev'in on dördü ise Sultan Sencer'indir.

2 72

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

Öldüğünde, Timur'un mirasçıları v e yerel prensler onun İran ve Orta Asya'daki topraklarını böldüler. Adalet, değerlen­ dirildikleri bir kriteri oluşturdu, ancak çoğu görünüşe bakılırs a adaletin uygulanışında yetersiz kaldı. Timur'un doğrudan hale­ fi Şahruh ( 1 405-47) çelişkili raporlara sebebiyet verdi: 1 42 l 'de Ermeni elyazması müellifleri onu uyardımsever ve adil bir kral" olarak nitelendirmişlerdi, ancak 1 430'da "Ermeni toprakları­ mızı yağmalayan kötü Şahruh" oldu . Saltanatı sırasında idari gelişme meydana geldi, yeni katiplik ve muhasebe elkitaplan oluşturuldu ve dört dizeli Adalet Ç emberini içeren Reşidüd­ din'in mektuplan derlendi. Handemir'e göre, uşahruh iktidar­ dayken hiçbir makam sahibi zulümde şımaramazdı" ve bir su­ ikastçı, dilekçe veriyormuş gibi davranarak onu bıçaklayacak kadar yaklaşmıştı.75 Ancak onun yaşamöyküsünü yazan Devlet­ şah, Şahruh'un adaletinden kuşku duyuyordu; "günlerini adalet ve eşitlik içinde geçiren bir p adişahtan" bahsetmesine rağmen, doğrudan Şahruh'un o padişah olduğunu söylemekten kaçındı. 7 6 Timurlular, Sas aniler gibi, Adalet Ç emberini sadece kendi rejimlerinin amaçlan için benimsediler. Şehzade B aysungur Pers kültürüne hamilik etti ve mezalim mahkemesine başkanlık etti; bu arada Uluğ Bey ( 1 447-9) C engiz Han'ın yasaları ve ge­ leneğine sadık kaldı. Ebu Said ( 1 45 1 -69) İslam hukukunu takip etti , ancak yas aya da yer ayırdı . Tarımı destekledi ve bir şika­ yetçi adalet aramaya gelmesin diye , dediklerine göre, gün içinde 75

Alıntılar A. K. Sanjian, çev. , Colophons of Annenian Manuscripts, 1 301 1 480: a source for Middle Eastem history, Cambridge: Harvard Univer­ sity Press, 1 969, 1 46, l 78'den; Khwandamir, Habibu 's-siyar, 2: 3 1 4, 33 1 . Bkz. Manz, "Mongol History," 1 43-46; CHir, 6 : 1 36; M. Haider, "The Sove­ reign in the Timurid State (XIVth-XVth Centuries)," Turcica 8, 1 976: 64, 73; Lentz ve Lowry, Timur, 80. Çin imparatoru, tahılın fiyatını, refahın boyutunu ve yolların güvenliğini sorarak Şahruh'un saltanatını değer­ lendirirken tasvir edilmiştir; Ghiyathuddin Naqqash, "Report to Mirza Baysunghur on the Timurid Legation to the Ming C ourt at Peking," çev. Thackston, Century of Princes, 289 Dawlatshah, "Tadhkirat al-shu'ara," 20; Titley, Persian Miniature Pain­ ting, 1 9; M. E. Subtelny, Le monde est un jardin: aspects de l'histoire culturelle de l'Iran medieval, Faris: Association pour l' Avancement des E tudes Iraniennes, 2002, 40 . Bazıları, onun saltanatındaki istikrarı, ken­ disinin iyi yönetimi yerine olağanüstü kansı Gevher Şad'a ve mükem­ mel yöneticilerine atfetmiştir; CHir, 6: 1 04. .

76

MOGOLLAR VE MEMLUKLER

2 73

uyumayan, usürüsüne iyi b akan bir çoban" olarak telakki edildi. Adaşı, prens şehzade Şeyh Ebusaid onun tam tersiydi : ubaşla­ n açık, çıplak ayak, saçları rüzgarda dağılan, soluğu divanda almış ve çaresizce adalet için yalvarmış kadınlar" yüzünden vergileri on kat artırdı.77 Sadece s on Timurlu, Sultan Hüseyin Baykara ( 1 470- 1 506) , istikrarlı bir şekilde Adalet Ç emberine göre tanımlanmıştır ve o da kendisini Adalet Ç emberine göre tanımlamıştır. "Savunma" adlı eserinde Sultan Hüseyin, fakirlerin güçlü­ lerin s aldırganlığından mustarip olmamasıyla, yol s oyguncu­ larından arınmış ve kervansarayla donatılmış olmasıyla, dine arka çıkılmış olmasıyla ve s anatların gelişmiş olmasıyla övün­ dü. "Horasan'ın fakirlerinin ve köylülerinin Sultan Hüseyin'in koruması altında refah içinde ve rahat bir ş ekilde yaşadıkları" ve onun sulama çalışmalarını genişlettiği ve tanını desteklediği bildirildi. Sultan Hüs eyin' in politikaları "adaleti yeniden kurma, nüfus koşullarını iyileştirme ve araziyi imar etme" konusunda aralıklı bir haşan elde etti, ancak sonunda güçlerini ve gelirle­ rini azaltmaya çalıştığı s oyluların siyasi muhalefeti nedeniyle bu politikalar başarısızlıkla sonuçlandı ve bu baş arısızlıklar Timur imparatorluğunun p arçalanmasına katkıda bulundu.78 Bununla birlikte, bu politikaların ardındaki ideoloji, daha sonraki toplumlar için bir Timur mirası haline geldi . Tarihçi 77

78

-

Khwandamir, Habibu 's siyar, 2: 386; Dawlatshah, "Tadhkirat al-shu'ara," 48, 5 1 ; bkz. B. O'Kane, Timurid Architecture in Khurasan, N.p.: Mazda/ Undena, 1 987, 7; CHI, 6 : 1 30; Lentz ve Lowry, Timur, 25 1 . Baysungur'un Şahname'sindeki resimlerde "hükümdarlann sorumluluklan ve önce­ likleri"ne ve "saltanatın meşruiyeti ve sürekliliği"ne yoğunlaşmıştır; kardeşi İbrahim'in resmi "hanedanlığın öncelikleri"ni ve kuzeni Mu­ hammed Juki'ninki "romantik ve doğaüstü bir fantezi"yi vurguladı; Ele­ anor Sims , "The Illustrated Manuscripts of Firdausi's Shahnama C om­ missioned by Princes of the House of Timur," ArsOr 22, 1 992: 44-5, 48, 56. Sultan-Husayn Mirza, "Apologia," çev. Thackston, Century of Princes, 374-5; Dawlatshah, "Tadhkirat al-Shu'ara," 6 1 ; bkz. Lentz: ve Lowry, Ti­ mur, 254; O'Kane, Timurid Architecture, 5; Timurlu barajlan ve kanal­ lan: a.g.e., 1 5; bu politikalann sonuçlan hakkında, B. F. Manz, "Admi­ nistration and the Delegation of Authority in Temür's Dominions," CAJ 20, 1 976: 1 97, 202; CHir, 6: 1 33-34; M. E . Subtelny, "Centralizing Reform and Its Opponents in the Late Timurid Period," IranS 2 1 . 1 12, 1 988: 1 26,

1 35-9, 1 5 1 .

2 74

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

Mirhand (ö. 1 498), Ç emberi Erdeşir'in sözleri arasında alıntıla­ mıştır.7 9 Timur döneminin sonlarından bir zirai elkitabı, tarım ve siyasi istikrarın birbirine bağımlılığını vurguladı. Bu kitap, "tarımda çaba"nın kurtuluş ilkelerinden biri olduğunu ileri sür­ müştür. Bu kitap, Sasani benzeri adalet sayesinde gelişmiş bir tarımın ve şeriatın vergi getirisini artıracağından, 1. Hüsrev'in, ülkesinde tek bir ekilmemiş yer kalmadığından emin olmaya ça­ lıştığını iddia etti.80 Hüseyin Vaiz Kaşifi tarafından yazılmış ve

Ahlak-i Muhsinf olarak bilinen bir etik elkitabı Tusi'nin sosyal "uyuşma" kavramını çevirdi: "Adalet kalkanı olmadan, toplum­ daki güçlüler güçsüzleri yok eder ve eğer zayıflar yok edilirse, güçlüler yerlerini koruyamazlar, çünkü insanlar geçim yolu vasıtasıyla birbirleriyle b ağlantılıdır ve sadece adalet insan toplumunun örgütlenmesine izin verir." Onun tanımına göre, "Adalet budur, ezilenlere tazminat vermeleri gerekir. " Sonuç "padişahlığın mutluluğu ve sürekliliği anlamına gelen geniş bir hazine ve köylerin ve şehirlerin gelişen durumu" olacaktır, çün­ kü "ins anlığın geçim kaynağı karşılıklı b ağımlılıklarıyla ilişkili­ dir." Hüseyin Vaiz , Adalet Ç emberini farklı şekillerde yorumladı ve elkitabının sonunda yarısını Arapça olarak alıntı yaptı.81 Tam 79

80

81

Mir Khvand, Muhammad b. Khavandshah, Tarikh ravzat al-safa, Tehran: Markaz-i Khayyam Pirıı z , 1 959, 1 : 735; The Rauzat-us-Safa, or, Gard.en of Purity, böl. l , cilt 2, çev. E . Rehatsek, London: Royal Asiatic Society, 1891; Delhi: Idarah-i Adabiyat-i Delli, 1 900, 328. Farsça bir eserde Arapça yazıl­ mış orijinal alıntının herkesçe kabul gören bir anlama gelmektedir. Ancak Rehatsek'in şu çevirisi, İngilizlerin mülkiyet ve devletin rolü hakkındaki görüşlerine hitap edecek şekilde tasarlanmış görünüyor: "Padişahlık, in­ san olmadan; insan, mülkiyet olmadan; mülkiyet, medeniyet olmadan; ve medeniyet, adalet olmadan varlığını devam ettiremez.• A. K. S. Lambton, "Early Timurid Theories of State: Hafiz Abrıı and Ni­ zam al-Din S ami," BEO 30, 1 978: 3-5; Lambton, "Reflections on the Role of Agriculture," 305; M. E. Subtelny, "A Medieval Persian Agricultural Manual in C ontext: the Irshad al-Zira'a in late Timurid and early Safa­ vid Khorasan," Stlr 22, 1 993: 201 -4. M. E . Subtı;ılny, "A Late Medieval Persian Summa on Ethics : Kashifi's Akhlaq-i Muhsini," IranS 36, 2003: 607. Husayn Va'iz Kashifi, Akhlak-i Muhsini, Lucknow: Matbaa-yi Tij Kumar, 1 957, 34, 1 87, çev. Subtelny, Le monde, 60, 62; Husayn Va' iz Kashifi, Akhlak-i Muhsini, or The Morals of the Benejicent, çev. H. G. Keene, Hertford: Stephen Austin, 1 850; London: W. H. Allen, 1 867, 42; Kashifi, Akhlaq-i Muhsini, 2 1 7, çev. M. E . Subtel­ ny, Timurids in Transition: Turko-Persian politics and acculturation in

MOGOLLAR VE MEMLUKLER

2 75

sekiz dizeli Adalet Ç emberi , lskender'e Nasihatler tarafından aydınlatılmış bir elyazmasındaki açıklanışıyla Timur mirasına girmiş oldu . 82

Akkoyunlu adalet mücadelesi Timurluların doğudaki düşüşü, s anatçıları ve elyazmaları­ nı, b atıya doğru sanat ve hükümet uygulamalarını sürdüren ve adalet ideolojilerini kalıcılaştıran yeni güç merkezlerine getir­ di. İki Türk aşiret konfederasyonu olan Karakoyunlular ( 1 3891469) ve Akkoyunlular ( 1 378- 1 50 1 ) , C elayiriler dağılırken Doğu Anadolu ve B atı İran'ın kontrolünü ele geçirdiler. Günümüze ulaş an elyazmaları Karakoyunluları adaletle ilgilendikleri şek­ linde tanımlamaz , ancak C elayirilerin sonuncusuylya müttefik oldular ve İlhanlı siyasi formlarını ve Timurlu mülteci s anatçı­ ları benimsediler.83 Akk oyunlular, siyasi hayatlarına Timurlular altında akıncılar ve gaziler olarak başladılar, Karakoyunluları fethettiler ve İslamileştirilmiş bir Türk aşiret ideolojisini Yakın­ doğu idari uygulamalarıyla eşleştirerek yönetimlerini meşru­ laştırdılar. Akkoyunlular sultanı Kara Osman'a ( 1 403-35) atfe­ dilen bir tavsiye mektubu I. Hüsrev'in adaletine seslendi, ancak bu Ç ember anlayışında hükümdar savaş grupları göçebelerine ve köylülere b ağlıydı: uSavaşçılar, toprak ve köylüler olmadan saltanat imkansızdır."84 Akkoyunlu hükümdarları Pers -İslam ve

82

medieval lran, Leiden: Brill, 2007, 36. Bkz Lambton, "Justice," 94, 1 1 7- 1 8. Görsel ve çeviri Lentz ve Lowry, Timur, 1 2 'de; kitabın başındaki iç kapak resmi için Ibn Khaldun, The Muqaddimah: an introduction to history, çev. F. Rosenthal, New York: Pantheon Books , 1 958, cilt 2. Arapça metin,

Sırrü'l Esrar'daki metinle bire bir aynıydı. Sırrü'l Esra r'daki metin aynı 83

zamanda İ skender'e nasihatleri son haline getirerek tamamlamıştır. 'L. Golombek, "Discourses of an Imaginary Arts C ouncil in Fifte­ enth-C entury Iran," Golombek ve Subtelny, Timurid Art and Culture içinde, 1 5nn50&5 1 ; J. Aubin, "Un soyurghal Oara-Qoyunlu concernant le buluk de Bawanat-Harat-Marwast," Stern, Documents from lslamic

Chanceries içinde, 1 62 . Karakoyunlu hükümdarlann anlatımı: Sanjian, Colophons, 1 39, 141 , 1 45; 258, 1 98; aynca 204, 259, 264; B. Hoffmann, "Turkmen Princes and Religious Dignitaries: a sketch in group profi­

84

les," Golombek ve Subtelny, Timurid A rt and Culture içinde, 24, 27n6; V. Minorsky, "Jihan-Shah Qara- Ooyunlu and His Poetry," BSOAS 1 6, 1 954: 274-7, 293. Woods, Aqquyuıilu, 56. "Eğer nöker ve il ve reayet olmayıcak olursa pa­ dişahlık mümkün değüldür;" Yazıcıoğlu, "Tarikh-i Al-i Selçuq," MS Top-

2 76

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

Türk meşruiyet iddialarını birleştirdiler ve aynı anda kendile­ rini "Tanrı'nın gölgesi, Oğuz Han'ın yüceliklerinin varisi ve I. Hüsrev'in baş arıları" olarak adlandırdılar. Akkoyunlular, göçe­ beliğe olan güçlü bağlılıklarına rağmen, bir bürokrasi geliştir­ diler, ticaret ve vergilendirmeyle ilgili kanun kodları çıkardılar ve 1 49 l 'de gelirleri yeniden incelediler.85 Akkoyunlu yazar Dev­ vani aracılığıyla sekiz dizeli Adalet Ç emberi Osmanlılara geçti. C elaleddin Devvani (ö. 1 503 ) , Tusi'nin A hlak-ı Nasıri'sinin çevirisi ve İslamileştirmesi olan Celali A hlakı'nı Akkoyunlular Sultanı Uzun Hasan'a ( 1 45 7 -78) adamıştır:

Ç ok güzel onun saltanatı, Kurt bile, sürüden ayrılmış bir kuzucuğa yol gösterir. 86 Adaletin dağıtımı hem eski Farsça hem de İslami emsalle­ rin izinden gitti : "İran sultanlarının, tüm sınıflardan insanlar­ la halka açık görüşme yapmak için ayrılmış zamanlan vardı. Peygamberliğin şefaatçisi, Hz. Muhammed, bir Müslümana herhangi bir yetkiyle emanet edilmiş bir kimsenin, muhtaçlara ve mağdurlara kapısını kap atması halinde Yüce Allah'ın mer­ hamet kapısını o kişiye kapatacağını bildirmiştir. "87 Bu adaleti yürürlüğe koymak için Uzun Hasan, kendisinin dilekçe sahip ­ leri tarafından erişilebilir olmasını s ağladı: "Uzun Hasan sa­ bah namazını bitirdiğinde, temyiz mahkemesinin toplanmasını göstermek için 'adalet davulu' çalınırdı. Orada şahsen ortaya

85 86

87

kapı Sarayı Kütüphanesi, Revan 1 390, f. 1 6a; Şu an yayımlanmış olan bu makalenin taslağını okumama ve alıntılamama izin verdiği için S. Yıl­ dız'a teşekkür ederim: Yazıcızade Ali, Teviirih-i Al-i Selçuk, ed. A. Bakır, İ stanbul: Ç amlıca, 2009, 35. Woods, Aqquyunlu, 9, 1 7 - 1 9, 54-6, 89, 1 06- 1 0, 140. Jalal al-Din Muhammad b. Asad Davani, The English Translation of"The Akhlak-i-Jalali," A Code of Morality in Persian, çev. S. H. Deen, Lahore: Sheikh Mubarak Ali, 1 939, v; daha eski ve daha noksan bir çeviri için Practical Philosophy of the Muhammadan People, çev. W. F. Thompson, Landon: Oriental Translation Fund, 1 839. Davani's other works on jus­ tice: M.-T. Danishpazhouh, "An Annotated Bibliography on Government and Statecraft," S. A. Arjomand (ed.) Authority and Political Culture in Shi 'ism içinde, Albany: State University of New York Press , 1 988, 2 2 1 -2. E . Rosenthal (Political Thought, 2 1 1 -23), Tusi'nin siyasi düşüncesini İ s ­ lamlaştırmasına dair Devvani'nin fikirlerini inceler. Davani, English Translation, v, 1 94-5, 208.

MOGOLLAR VE MEMLUKLER

2 77

çıkardı. "88 Devvani, eserini, Aristoteles 'in İskender' e verdiği tav­ siye ve s ekiz bölümlü Adalet Ç emberiyle sonlandırdı. Bu Farsça Ç ember, Arapça ve Farsçada ortak sözcüklerin anlamlarındaki küçük farklılıklar nedeniyle Sırru 'l Esrar ve lskender'e Nasihat­ ler deki Arapça versiyonundan biraz farklı bir anlam taşıyordu. '

Dünya, iyi bir servetle (veya hanedanla) sulanan bir bahçe­ dir. İyi servet, kethüdası kanun olan bir sultandır Şeriat saltanat tarafından korunan bir yönetimdir Saltanat ordu tarafından ortaya çıkarılan bir şehirdir Ordu parayla desteklenir Para halktan toplanır Halk, adalete teslim olan kullardır Adalet, dünyanın refahının mihveridir.89

••

••

Budaq Munshi Qazvini, çev. Woods, Aqquyunlu, 1 09; Fadlullah b. Ruz­ bihan Khunji Isfahani, Muslim Conduct of State, based upon the Su­ luk-ul-muluk, çev. M. Aslam, Lahore: University of Islamabad Press , 1 974, 2 1 7, 2 2 9 ; Lambton, State and Govemment, 1 86-96. Jalal al-Din Muhammad b. Asad Davani, Akhlaq -i Jalali, Lucknow: Mat­ ba' -i Munshi Naval Kishur, 1 866, 33 1 , çeviri, metne yönelik düzeltme­ leriyle beraber R. M. Eaton'a aittir. The Rise of Islam and the Bengal Frontier, 1 204-1 760, Berkeley: University of C alifomia Press, 1 993, 29. Farsçası şöyledir: '"Alam bustan ast ki abyar-i an dawlat ast/Dawlat sul­ tan ast ki hajib -i an shari'at ast/Shari'at siyasat ast ki nigahdar-i an mulk ast/Mulk madina ast ki padidaranda-i an lashkar ast/Lashkar ra mal kifalat kunad/Mal az ra'iyyat hasil shawad/Ra'iyyat ra 'adi banda sazad/'Adl madar-i salah-i 'alam ast." Metnin bu bölümü Thompson'un çevirisinde atlanmıştır, ancak Deen'in çevirisinde dahil edilmiştir. Dev­ vani, bunu, "kendisine Halife Memıin tarafından İbraniceden Arapçaya çevirilmesi emredilen" çevirmenin giriş bölümünü yazdığı "Sırrü'l Es­ rar" kitabından aldığını söylemiştir; English Translation, 244. Ancak bugünün İbranice versiyonu daha sonralan, 1 2 . yüzyılın başlarında oluşturulmuştur. Devvani, kendisinden önce bugünkü Sırr'ı değil, daha önceki bir versiyonunu almış olabilir. İfadeler Riizi'nin kitabına eklenen Ç emberle aynıdır ve bu versiyon, sadece Moğollarla karşılaştırıldığın­ da belli olan saldırgan Harezmşahlara uygun görünmektedir (Bölüm 6). Ancak Devvani'nin, Razi yerine Sırr'dan alıntı yapması Lambton'un ar­ gümanını desteklemektedir. Lambton'a göre, Ç ember aslen (Devvani'nin kesinlikle aşina olduğu) Riizi'nin kitabında mevcut değildi, ancak daha sonraki bir tarihte, bir kopyalayıcı tarafından belki de Devvani'nin kita­ bından eklenmişti.

2 78

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

Ç emberin bu versiyonunda, krallar sınırlı bi r dünyaya hük­ mediyordu. Bu sınırlı dünya bir otlak değildi, fakat kentsel, hat­ ta saray ortamında sulanan bir bahçeydi (ve önceki versiyonun ejderhalarına yer yoktu) . Hukuk şeriatta kodlandı ve hakimiyet, "çoban" teriminin artık uygun görülmediği hükümdarda kişi­ leştirildi . Buradaki adalet daha da merkeziydi ("mihver"), ancak pastoral imgeler "şehir''in hiyerarşisine ve pragmatizmine yol açtığından tanımı yeterince açık görünmedi.90 Adalet Ç emberi­ nin bu tür yeniden işlenmesi göçebe ideolojiyle çatışıyor gibi gö­ rünüyor, ancak Moğolların halef devletlerinin yerleşikleşmesini ve İslamlaştırılmasını da yansıtıyor olabilir. Bu, ayrıca toprak sahipliği sistemiyle güçlendirilmiş güçlü bir hiyerarşik eğilim oluşturdu. Akkoyunlular, toprak sahiplerine, toprak ve ins anlar üzerinde neredeyse egemen haklar veren sert p ost-Moğol ikta sistemini kullanmıştır. Uzun Hasan, hükümdarlığı sırasında, bu güçlü toprak sahiplerinin bölücülüğünü, muhtemelen İlhan­ lı maliye elkitaplarını yeniden kopyalayarak güçlendirilmiş bir imparatorluk idaresiyle dengeledi . Uzun Hasan, muhtemelen toprak s ahiplerine devredilmiş gelirleri ikame etmek için yeni vergiler de koydu. 91 Ç ağın en büyük siyasi düşünürü Fazlullah B. Riizbihii.n'ın adil toplum tanımı, Ç emberin insanlar arasındaki karşılıklı bağımlılık duygusunu, geliri, orduyu ve hükümdarı muhafaza etti, fakat daha sert bir sonuca ulaştı: "İslam halkının desteği ve ödenekleri toprak vergisinin kazancından gelir, çünkü İslam 90

91

Devvani'nin tarif ettiği şekliyle, şehir "evler ve duvarlar anlamına gel­ mez, daha ziyade işlerin düzgün bir şekilde düzenlenmesine olanak sağ­ layan kamusal bir topluluk anlamına gelir" (/ngilizce Çeviri, 1 63). Fleis­ cher, Devvani'nin "şeriat" terimini ekleyerek hukuk kavramını İ slamlaş­ tırdığını söyler; C ornell Fleischer, "Royal Authority, Dynastic Cyclism, and 'Ibn Khaldünism' in Sixteenth-Century Ottoman Letters," JAAS 1 8 , 1 983: 20 1 . Ancak bir yüzyıl önceki aynı terim için aşağıda al-'Abbasi'ye (ö. 1 3 1 0) bakınız. CHlr, 6:500, 5 1 0; bağış belgeleri için, V. Minorsky, "A Soyurghal of Oa­ sim b. Jahangir Aq-qoyunlu (903/ 1 498) ," BSOAS 9, 1 937-9: 933-4, 9524; Woods, Aqquyunlu, 1 08&n97, 1 09, 1 37-40; Lambton, Landlord, 1 0 1 ; W. Hinz, "Das Steuerwesen Ostanatoliens im 1 5. und 1 6. Jahrhundert," ZDMG 1 00, 1 950: 1 77-20 1 . Anlatıldığına göre, Uzun Hasan, Moğol ticaret vergisini (tamğa) İ slami bulmayarak kaldırmak istemiştir, ancak bun­ dan yararlanan askeri liderlerin direnişi çok büyüktü; CHlr, 507.

MOGOLLAR VE MEMLUKLER

2 79

bölgelerinin s akinlerinin geçim kaynağı, iyi düzeni ve korunma­ sı orduya b ağlı olan tanmdan gelir. Ve, ordunun istikran maaş ­ lanna b ağlıdır ve maaşlan toprak vergisinden gelir. Dolayısıy­ la sultan, arazi vergisinin tahsilatını ihmal ederse veya ondan vazgeçerse, düzensizlik ortaya çıkar. " 92 Fazlullah, Uzun Hasan'ın reformlarını ortodoks İslam hukukuyla uyumlu hale getirmeye çalıştı ve tanms al vergilerin İslami yasallığını ve b azı Moğol kökenli idari aidatların ve ticaret vergilerinin gayrimeşruiyetini vurguladı. Güçlü toprak s ahipleri bu değişikliklere karşı diren­ di ve bu konudaki destansı mücadeleler imp aratorluğu böldü ve zayıflattı. Reform çatışması, donemin tarihini yaygınlaştıran bir ada­ let tartışması yarattı. 93 Fa:z:lullah, Akkoyunlu Sultanı Yakub 'un ( 1 478-90) , yasadışı vergileri iptal ettiğinden, askerleri tarafın­ dan yıkılan ürünleri için köylülere tazminat ödediğinden ve İslam hukukunu uyguladığından dolayı, çağın restoratörü ol­ duğunu s avundu. 94 Ulema için gelir hibelerini destekleyen Dev­ vani, Yakub 'un vergi indirimi projesini "zulüm ve baskı" olarak nitelendirdi ve bu adaletsizlik giderilene kadar devlet hizmet­ lerine katılmayı reddetti . Yazarlar Sultan Ahmed'i ( 1 497), ya 92

93

Fadlullah b. Ruzbihan Khunji Isfahani, Suluk al-muluk, çev. Lambton, "Changing C oncepts of Authority," 65, değişiklikler bana aittir; Fadlul­ lah b. Ruzbihan Khunji Isfahani, "Mihman-nama-i Bukhara," çev. Lam­ bton, "Changing C oncepts of Authority," 70n8. M. Alam, "State Building under the Mughals : religion, culture and politics," Cahiers d 'Asie cent­ rale 314, 1 997: 1 1 5. Bu tartışma için Maverdi'nin m-Ahkamü 's Sultaniye adlı eseri Türkçeye çevirilmiştir; Danishpazhouh, "Annotated Bibliography," 2 1 8n l . Tarihsel veya kurgusal kahramanlık destanlan, adalet söylemine katkıda bulun­ muştur; kayıp ve günümüze ulaşan destanlar hakkında, I. Melikoff, Abu

Muslim, le "Porte-hache" du Khorassan, dans la tradition epique turco iranienne, Paris: Adrien Maisonneuve, 1 962, 77-9. İ deolojiden ziyade,

94

askeri ve siyasi çatışmaya odaklanan tarihçiler bunu akılsız bir şiddet dönemi olarak resmetmektedir; krş. R. M. Savory, "The Struggle for Sup­ remacy in Persia after the Death of Timur," Der Islam 40, 1 965: 35-65. V. Minorsky, "The Aq-qoyunlu and Land Reforms," BSOAS 1 7, 1 955: 449-62; Subtelny, "Centralizing Reform," 1 29-30; Fadlullah b. Ruzbihan Khunji Isfahani, Persia in A.D. 1 4 78-1 490: an abridged translation of Tarikh-i 'Alam-Ara-yi Amini, çev. V. Minorsky, London: Royal Asiatic So­ ciety, 1 957, 4 1 , 75, 77-78, 85, 93; M. Aslam, "Fadl-Ullah bin Ruzbihan al-Isfahani," JAS Pakistan 1 0 , 1 965: 1 26-7.

280

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

adalet kurallarının tanıtıcısı olarak ya da istisnai kötülüğün hükümdarı olarak göstermişlerdir. Rejimini İslam hukuku ta­ rafından yas allaştırılan gelirlere dayandırmaya ve tüm kabile liderleriyle savaşmak zorunda kalsa bile kabile hukukunu orta­ dan kaldırmaya kararlıydı , fakat tarihçi İdris Bitlisi, onun ada­ letsizliğinin ve savaşlarının şiddetinin Akkoyunlulara, yönetme yetkilerini kaybettirdiğini düşündü.95 Bu liderler arasında yıkı­ cı savaş ve gelir rekabeti kadar önemli olan bir konu da özellikle vergilendirme ve gelir dağılımında, neyin adaleti oluşturduğu­ na dair ideolojik çatışmalarıydı . Bu kabile rejimlerinin hakim olduğu b ölgede, Türk-Moğol ve Pers -İslam normlarını tek bir bütüne entegre etme süreci kırılgandı . Akkoyunlular, İlhanlılar ve Timurlular kadar hanedanlıklarının kısa ömrü içinde sorunu çözemezdi . Yine de Akkoyunlular, göçebe, yerel kumandanları­ nın taleplerini, tebaalarının farklı ihtiyaç anlayışlarına karşı dengelemeye çalıştılar ve liderlik mücadeleleri , adaletin tanımı ve iyi yönetim hakkında bir argüman oluşturdu.

Memlukler ve İbn Haldun ( 1 250- 1 5 1 7 ) Moğollara karşı duran tek Ortadoğu rejimi Memluklerdi. Mısır ve Suriye'nin Memluk hükümdarları, Selçuklular ve Moğollar gibi, kökenlerini bozkırlara kadar dayandırdılar, ancak Ortado­ ğu'ya kabileler veya ordular olarak değil, bireyler olarak, boz­ kır kültüründen ayrılmış ve erken yaşta İslama dönmüş olarak geldiler. Memlukler, başlangıçta köleydiler (memlukler) , ergen­ lik çağındayken satın alınmışlardı ve elit askeri birlikler olarak yoğun bir şekilde eğitildiler. Mezun olduklarında azat edilmiş Memlukler, eski efendileriyle yakın b ağlarını korudular ve rüt­ beleri onlarla beraber ilerledi. Padişahın Memlukleri hükmet­ meye bile göz dikebilirlerdi : 1 2 50'de köle generalleri zayıf düşü­ rülmüş Eyyubili efendilerini devirdiler ve Memluk Sultanlığı'nı başlatarak tahta geçtiler. Moğollar ve IX . Louis gözetimi altın­ daki Haçlılar karşısında beklenmedik zaferlerle meşrulaştırılan Memlukler, tahta iki buçuk yüzyıl boyunca savaş veya entrikay­ la oğullarını veya diğer Memlukleri geçirdiler.

95

Minorsky, uAq-qoyunlu and Land Reforms,u 459- 6 1 ; Woods, Aqquyunlu,

145; 1 67 .

MOGOLLAR VE MEMLUKLER

281

Memluklerin köle kökenine rağmen, Memluk toplumu, sınıf temelli ve son derece hiyerarşikti ve Memlukler ile sivilleri kes ­ kin b i r şekilde ayrıtlı. Memluk sultanları gölge halifeden meşru­ iyet elde ettiler, fakat aynı zamanda Tanrı tarafından seçildikle­ rini ve halifenin iradesinden b ağımsız olduklarını iddia ettiler. Kadı İbn C emaa (ö. 1 333) ve çağdaşlarının birçoğu, Anadolu Sel­ çuklulu nasihat yazarları gibi, Maverdi'nin halifeye tahsis ettiği görevleri sultana aktardı: Dini korumak, adaleti s ağlamak, vergi toplamak ve düzeni sağlamak. 96 İbn Teymiye'nin çalışmalarında da benzer bir çözüm belirdi (ö. 1 3 28) . O, tamamen Kuran ve ha­ dis (siyaset-i şeriyye) temelli bir kamu politikası tavsiye etme­ sine rağmen, padişaha da adalet, kuts al s ava ş , cemaate namaz kıldırmak ve ezilenleri rahatlatma yetkisini verdi. Bu sebepten, onu dünyadaki Tanrı'nın Gölgesi olarak belirledi ve şu atasözü­ nü alıntıladı: "Dünya, içinde adaletin olduğu inançsızlığa daya­ nabilir, ancak içinde İslamın olduğu adaletsizliğe dayanamaz ."97

Memluk kültüründe Adalet Çemberi İbn C emaa, Kuran ve Yakındoğu devlet kavramları arasında bir süreksizlik görmedi . Siyasi tavsiye kitabında "adalet, be96

Lambton, State and Govemment, 1 38; E. Rosenthal, Political Thought, 43, 46, 49; L. S. Northrup, From Slave to Sultan: the career of al-Mansur Qalawun and the consolidation of Mamluk rule in Egypt and Syria (678-689 A.H.11279-1 290 A.D.), Stuttgart: Franz Steiner, 1 998, 1 74-6. P. M. Halt, "The Position and Power of the Mamluk Sultan," BSOAS 38, 1 975: 240. Hükümdann gücü nasıl elde ettiği anlamsız hale gelmişti; önemli addedilen iktidara geldiğinde gösterebildiği adaletiydi; R. S. Humph­ reys, Islamic History: a framework for inquiry, yenilenmiş ed., Prince­ ton, NJ: Princeton University Press, 1 9 9 1 , 140; L. T. Darling, "Medieval Egyptian Society and the C oncept of the Circle of Justice," MSR 1 0.2,

97

2006: 1 - 1 7 . Taqi al-Din b. Taimiyya, lbn Taimiyya on Public and Private Law in Is­ lam, çev. O. A. Farrukh, Beirut: Khayats, 1 966, 1 87-8, 33, 7 1 , 1 9. George Makdisi bu kitabı bir adab eseri olarak sınıflandınr; G. Makdisi, The

Rise of Humanism in Classical Islam and the Christian West: with spe­ cial re/erence to scholasticism, Edinburgh: Edinburgh University Press, 1 990, 341 . Bkz. Najjar, "Siyasa," 1 00 ; Lambton, State and Govemment, 1 50; H. Enayat, Modem Islamic Political Thought, Austin: University of Texas Press, 1 982, 1 2 . İbn Teymiye'nin "hadisi" kanonik koleksiyonlarda yer almıyordu: H. Ennaifer, "La pensee sociale dans les ecrits musul­ mans modernes," çev. S . Ghrab, in Foi et justice: un defi pour le christi­ anisme et pour l'islam, Faris: Centurion, 1 993, 1 69.

282

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDA R I N TAR i H i

reketin v e refahın artmasının sebebidir, ancak adaletsizlik ve zorbalık imparatorlukların yok oluşunun nedenidir," diye yaz­ mıştır.98 Hatta Adalet Ç emberini, çarpıtılmış bir formda olsa da, alıntıladı: "Saltanat, ordu tarafından desteklenen bir yapıdır. Ordu, p arayla toplanan askerlerdir. Para, refahtan elde edilen yaş am dayanağıdır ve refah, adaletle gelen bir başarıdır. Ve bil­ ge insanlar dünyanın duvarları devlet olan bir bahçe olduğunu söylerler. Devlet, askerler tarafından desteklenen otoritedir. As­ kerler, p arayla toplanmış bir ordudur. Para, tebaaların bir araya gelmesiyle oluşan destektir. Tebaalar adalet tarafından yetişti­ rilen kullardır. "99 İbn C emaa'nın bu pasajı aktardığı rastgele tarz , okuyu­ cularının buna aşina olduğunu bildiğini gösteriyor. Onla, 1 3 . yüzyıl Mısırlı yazar İbn Ehi Useybia ( ö . 1 2 70) tarafından ka­ leme alınan Hekimlerin Nesilleri Hakkındaki Bilgi Kaynakları adlı tıbbi biyografilerin derlemesinin içinde Aristoteles ' in bi­ yografisinde karşılaşmış olabilirlerdi . Bu kitap , Aristoteles'in sözleri arasında, ölümünde p ahalı mezarının kenarlarında ya­ zılmasını istediği sekiz cümle arasında listelenmiştir. Dikkatle numaralandırılmış sekiz cümle, sekiz taraflı bir diyagramda (mezarın?) iş aretlenmiştir. 1 00 Etik üzerine bir kitapta, Vatvat (ö. 1 3 1 8) son s atırı yorumladı ve okuyucularının alıntıyı tanı­ masını açıkça bekledi:

Çünkü adalet dünyanın ve imanın dayanağıdır, Ve tüm yaratılışın sağlığının garantisidir. 1 0 1 Badr al-Din Muhaınmad b. Ibrahim b. Jama'a, Tahrir al-ahkam fi tadbir ahl al-Islam, çev. E. Rosenthal, Political Thought, 50; Lambton, State, 140. 99 Badr al-Din Muhammad b. Ibrahim b. Jama'a, Tahrir al-ahkam fi tad­ bir ahl al-Islam, ed. H. Kofler, "Handbuch des islamischen Staats- und Verwaltungsrechtes von Badr-al-Din ibn Gama'ah," Islamica 6, 1 934, 363; kısmi çev. E. Rosenthal, Political Thought, 50; ve kısmi çev. Lam­ bton, State and Govemment, 1 43 &n l 6. Arapçası şöyledir: "Al-sultan bina' asasuhu al-jund wa'l-jundjaysh yajma' uhum al-mal wa'l-mal rizq tajlibuhu al-'imara wa'l-'ima-ra 'amal yanmu bi'l-'adl wa-qala al-hu­ kama' al- 'alam bustan siyajuhu al-dawla wa'l-dawla sultan ya'duduhu al-jaysh wa'l-jaysh jund yajma'uhum al-mal wa'l-mal rizq tajma'uhu al-ra'iya wa'l-ra'iya 'abid yunshi'uhum al-'adl." 100 İbn Ebi Useybia ve Aristoteles'in mezan hakkında, bkz. Bölüm 5, not. 57: 101 Muhammad b. Ibrahim b. Yahya al-Watwat. , Ghurar al-khasa 'ieq al-wa­ dihah wa-'urar al-naqa 'is al-fadihah, Bulaq: al-Matba'a al-Misriyya,

98

MOGOLLAR VE MEMLUKLER

28 3

Şehirdeki özel ve halk kütüphanelerinde kitapları okunabi­ len Memluk yazarları ve ansiklopedistleri , geçmişin entelektüel mirasının bir parçası olarak Adalet Ç emberini alıntıladılar. 102 İdareci Nüveyıi (ö. 1 3 3 1 ) , adab ve tarihle ilgili ansiklopedik re­ ferans çalışmasında, onu Amr bin As ve, onun "bilge vecizeler" antolojisinde, ibşihi'ye atfetti, beş terim verdi ve I. Hüsrev'a dayandırdı. 1 03 Sekiz dizeli versiyon, Abbasi'nin (ö. 1 3 1 0) Hane­

danlann ilerlemesine ilişkin Temel Etkiler'de göründü. Kitap, İskender'in elleri arasında sekiz taraflı bir tekerleğin veya bir altın topun bulunduğu notuyla tanıtıldı. Bu altın topu Aristo­ teles icat etmiş , her iki tarafında da eyleme dökmesi gereken siyasi bir cümle yazılmıştır. Bu versiyon, siyasa, yani politika yerine "şeriat" terimini yerleştirerek, Ç emberi İbn Teymiye'nin siyasi idealiyle tutarlı hale getirerek kavramı İslamileştiren ilk örnek gibi görünüyor. İbnu'l E zrak (ö. 1 49 1 ) da İbn Haldun'a da­ yanan analitik bir tavsiye çalışması olan Doğanın Otoritesine

Dair Muhteşem Satırlar'ında sekiz dizelik versiyonu ("şeriat" olmadan) alıntıladı. 1 04

1 867, 33. Arapçası şöyle: "Fa-al-'adl qawam al-dunyawa'l-din/Wa-sabab salah al-makhluqin." 102 1 9 . yüzyıldan önce, Kahire'de (erkek?) nüfusunun muhtemelen üçte bi­ rinin okuryazar olduğu tahmin edilmektedir; N. Hanna, "Culture in Ot­ toman Egypt." C . F. Petry ve M. W. Daly (ed.) The Cambridge History of Egypt içinde, cilt 2, M. W. Daly (ed.) Modem Egypt, from 1 51 7 to the end of the twentieth century, C ambridge: Cambridge University Press, 1 998, 1 00-6. Kahire kütüphaneleri: O. Weintritt, "Concepts of History as Reflected in Arabic Historiographical Writing in Ottoman Syria and Egypt ( 1 5 1 7 - 1 700)," T. Philipp ve U. Haarmann (ed.) The Mamluks in Egyptian Politics and Society içinde, C ambridge: C ambridge University Press, 1 998, 1 99-200; milli eğitim: Jonathan Berkey, The Transmission of Knowledge in Medieval Cairo: a social history of Islamic education, Princeton, NJ: Princeton University Press, 1 992, 201-3. 103 Shihab al-Din Ahmad b. 'Abd al-Wahhab al-Nuwayri, Nihayat al-Arab fi funun al-adab, C airo: Dar al-Kutub, 1 964, 6: 35, al- 'Iqd al-farid'ı alıntı­ lar. Bu versiyon, en çok Mısırlı yazarlar tarafından alıntılanmıştır; Shi­ hab al-Din Muhammad al-lbshihi, Al-Mustatraffi kull fann mustazraf, Beirut: Dar al-Kutub al-'Ilmiyya, 1 983, 1 : 228. 1 04 Hasan ibn 'Ali al-'Abbasi, A thar al-uwal fi tartib al-duwal, Beirut: Dar al-Jil, 1 989, 7 1 : "Al- 'alam bustan siyajuhu al-dawla/Al-dawla sultan tahfadhuha al-sunna/Al-sunna shari'a yahutuha al-malik/ Al-malik ra'in ta'daduhu al-jund/Al-jund a'wan yakfaluhum al-mal/Al-mal rizq tajma'uhu al-ra'iyya/Al-ra'iyya khuddam yata'abbaduhum al-' adl/Al-

28 4

ORTAOOG U ' DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL I KTI DAR I N TAR i H i

Adalet Ç emberi, Memluk tebaalanna hükümdan meşrulaş­ tırma ve methetme kıstaslannı sağladı: 1 5 . yüzyıldan bir yazar, sultanı, çaresiz tebaalan soygunlardan ve haydutluktan koru­ duğu için ve ş ehirlerdeki düzeni muhafaza ettiği için methetti . Memluk hükümdarlan da bunu bir davranış standardı olarak benimsedi: Sultan Baybars ( 1 260-7 7 ) , 1 264 tahıl krizi sırasın­ da, yoksullan üç ay doyurma sorumluluğunu aldı ve Sultan Ketboğa da ( 1 295-97) 1 295'te aynı şeyi yaptı. Sultan Kalavun'un ( 1 3 1 0-4 1 ) muhtıralan, şeriate bağlılığa ve adaletin s ağlanması­ na öncelik vermiştir. O, "Adaletin, ordulann temel unsuru veya temeli olan topraklann ekimi ve mali karlarla sonuçlandığını" biliyordu. Bu yüzden yardımcısına "altın çağın korunması için dilekçeleri tartışmak üzere tüm ins anlardan uygun dilekçeleri toplanmasını" emretti çünkü "güçlüler güçlerini zayıflara hük­ metmek için kullanamazlar." 105

'adl ma'luf bihi salah al- ' alam." 1 6 . yüzyıl Mısır'ındaki Al-Munawi, sekiz cümlenin, Aristoteles 'in, onların sürekliliklerini ve birbirleriy­ le olan ilişkilerini göstermek için döndürdüğü bir tekerleğe veya topa yazıldığını anlatmıştır; al- ' Abbasi belki de bu yazarın kaynağıydı; J. Sadan, "A ' C losed-Circuit' Saying on Practical Justice," JSAI 1 0 , 1 987: 335&n20; EP, "al-Munawi" adı altında. Abu 'Abd Allah Muhammad b. 'Ali ibn al-Azraq, Bada-'i ' al-silk fi Taba 'i ' al-milk, ed. 'A. S. al-Nashs­ har, Baghdad: Wizarat al-I'lam, 1 977-8, 1 : 229; onun versiyonu şöyle­ df r : "Al - 'alam bustan siyajuhu al-dawla/Wa'l- dawla sultan tahya bihi al-nufus/Al- sunna siyasa yasusuha al-malik/Al-malik nizam ya'dadu­ hu al-jund/Al-jund a'wam yakfaluhum al-mal/Al-mal rizq tajma'uhu al-ra'iyya/Al-ra'iyya 'abid yaktanafuhum al-' adl/Al- ' adl ma'luf wa-bi­ hi qawam al-'alam." 105 Qalawun, memoranda, çev. P. Lewicka, "What a King Should Care About: two memoranda of the Mamluk Sultan on running the state's affairs ," Studia Arabistyczne i Islamistyczne 6, 1 998: 5-45; alıntılayan Northrup, From Slave, 257; Sato T. , State and Rural Society in Medieval Islam: sul­ tans, muqta 's and fallahun, Leiden: Brill, 1 997, 1 08-9. Padişahlık hayır­ severliği: Ulrich Haarmann, "Rather the Injustice of the Turks than the Righteousness of the Arabs-changing ulama attitudes towards Mam­ luk rule in the late fifteenth century," SI 68, 1 988: 70; A. Sabra, Poverty and Charity in Medieval Islam: Mamluk Egypt, 1250- 1 51 7, C ambridge: Cambridge University Press, 2000, 1 39, 141 , 1 43, 1 53-65. Daha sonra­ ki sultanların halkın rahatlığını sağlayamaması 1 394-96, 1 402-5 ve 1 5 . yüzyıl boyunca büyük can kaybına yol açmıştı.

MOGOLLAR VE MEMLUKLER

28 5

Mezalim, Memluk tarzı Tahmin edilebileceği gibi, Memluk yönetiminde önemli bir un­ sur, finans yetkilisi Kalkaşendi ( ö . 1 4 1 8) tarafından katiplik el­ kitabı Körlerin Seheri'nde "adaleti, suç işleyene karşı mağdur olana veren, doğruyu yanlıştan kurtaran, güçlüye karşı güç­ süzün imdadına yetişen, ülkede adalet kurallarına uyulmasını sağlayan" şeklinde övülen mezalim'di. Memluk sultanları Fa­ tımi ve Eyyubi adalet kurumlarını devam ettirdiler, ancak si­ yasal çalkantı dönemlerinde mezalim mahkemesi toplanmadı.

Mezalim mahkemesi, kriz kontrol altına alındığında yeniden açıldı. Güçlü bir sultan tarafından sağlanan istikrarın ve dü­ zenin yanı sıra kadılara, büyük adamlara, hatta padişaha karşı açılan davalara bakmanın sembolü haline geldi. Bununla birlik­ te, saltanatın yargı faaliyeti b aşka yerlere aktarılırken, mezalim mahkemesi zamanla Eyyubi yargı teamülünün taklidinden hü­ kümdarın meşruiyetini yenileyen bir tören olayına dönüştü. ı os Davalar ilk olarak Kahire'nin okullarından birinde bulunan Eyyubi Adalet Sarayında görüldü. 1 262'de, Memluk rejiminin bağımsızlığını güçlendirmek için Sultan Baybars , Kale'nin yakı­ nında yeni bir Adalet Sarayı inş a etti . Nasır Muhammed ( 1 29497, 1 299- 1 309), 1 3 1 5'te Kale içinde ikinci bir Adalet Sarayını inşa etti . Açık olan yanlan padiş ahın erişilebilirliğini gösteri­ yordu. 1 387'de Sultan Berkuk ( 1 382-89, 1 3 90-99) Kale'nin altın­ daki Saltanat Ahırlarında başkadı, hükümet yetkilileri ve askeri yetkililerle çevrili mezalim davalarına bakmaya başladı. Bu bir hakaret değildi, çünkü Türk uygulamasında ahırlar ve po sta ev­ leri siyaseten kutsal alanlardır. 1 07 Kale'nin içindeki Adalet Sara106 Al-Qalqashandi, çev. E . Tyan, Histoire de l 'organisation judiciaire en

pays d 'Islam, Faris: Recueil Sirey, 1 938-43 , 2 : 1 47; bkz. a.g.e., 2 : 1 84-5, 1 94, 1 99; 1. Perho, "The Sultan and the C ommon People," Studia Orienta­ lia 82, 1 997: 1 45, 1 48; Holt, "Position and Power," 247 . 107 Adalet Evleri: J. S. Nielsen, Secular Justice in an Islamic State: maza­ lim under the Bahri Mamluks, 66211 264- 78911 387, Istanbul: Nederlands Historisch-Archaeologisch Instituut, 1 985, 5 1 ; N. O. Rabbat, "The Ideo­ logical Significance of the Dar al-'Adl in the Medieval Islamic Orient," IJMES 27, 1 995: 14, 1 8; grafikler: a.g.e., 8- 1 1 . Atlar ve seyisler: W. Björk­ man, "Die Bittschriften im diwan al-in5a," Der Islam 1 8 , 1 929: 1 1 5; Tyan, Histoire, 2: 247-50; Nielsen, Secular Justice, 56-58. Kadılar ve mezalim mahkemeleri arasındaki ilişkiler: J. H. Escovitz, The Office of Qadi

286

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

yı, p adişahın törenle umahkeme düzenlediği" yer oldu. Mezalim mahkemesinin özel oturma protokolleri yeni p adiş ahların tahta geçişini ilan etti. Şikayetlerin dinlenmesi, hükümdarın gücünü meşrulaştıran bir sembol haline geldi ve bu sebepten, devlet baskısına karşı bir şikayet aracı olarak etkinliğinin bir kısmını

kaybetmiş olabilir. 1 08

Ancak dilekçe süreci etkisiz hale gelseydi , Mısır halkı kitle­ sel gösterilere başvurabilirdi. Yöneticiler genel siyasi katılıma şüpheyle b aktıkları için, bir emniyet sübabı olarak dilekçelere belirli bir düzeyde yanıt vermek zorunda kaldılar. Yetkililer çok baskıcı hale geldiğinde, insanlar adalet taleplerini sokaklara taşıdılar. Suçun, şehir isyanlarının veya Bedevi saldırılarının artması, hükümdarın yönetme kabiliyetinde bir kusur olduğunu gösterdi : "Her tahıl krizi bu yüzden . . . siyasi bir mücadele oldu." 1 4 1 2 'de p adişah, para birimi değişiklikleri s onucunda dükkan­ larını kapatan b akkalları cezalandırdı çünkü ins anların ekmek satın alamaması hükümdarın sürüsünü besleyememesi olarak yorumlanabilirdi . Onun "büsbütün öfkesi" Gazneliler Sultanı İbrahim' in "büyük utancı," tebaalarına bakım s ağlayamamasını hatırlatıyor. ı 09

108

al-Qudat in Cairo under the Bahri Mamluks, Berlin: Klaus Schwarz, 1 984, 1 54, 1 59, 1 87, 2 1 2 . J. S . Nielsen, "Mazalim and Dar al- 'Adl under the Early Mamluks." MW 66, 1 976: 1 30; Nielsen, Secular Justice, 52, 6 1 , 1 23. Merasimler: S. M.

Stern, "Petitions from the Mamluk Period (Notes on the Mamluk Docu­ ments from Sinai) ," BSOAS 29, 1 966: 265-6. Üst düzey yetkililere yönelik şikayetler bazen sultanın karısı gibi daha az resmi fakat daha etkili ka­ nalları kullandı; Nielsen, "Mazalim and Dar al- 'Adl," 1 20. 109 Perho, "Sultan." 1 48-9; Miura T. , "The Structure of the Quarter and the Role of the Outlaws-the Salihiya quarter and the Zu'r in the Mamluk peri od," Urbanism in Islam: the proceedings of the Intemational Confe­ rence on Urbanism in Islam içinde, Tokyo: Research Project "Urbanism in Islam" and Middle East Culture Center in Japan, 1 989, 3: 420, 423-4; B. Shoshan, Popular Culture in Medieval Cairo, C ambridge: C ambridge University Press, 1 993, 52, 54, 56. Grocers : B. Shoshan, "Grain Riots and the 'Moral Economy': C airo, 1 350- 1 5 1 7," Joumal of Interdisciplinary

History 10, 1 980: 465; bu önlemler Fatımiler döneminde de kullanılmış­ tır; Y. Lev, "The Suppression of Grime, the Supervision of Markets, and Urban Society in the Egyptian C apital during the Tenth and Eleventh Centuries." MHR 3, 1 988: 85. Alıntı: 1. M. Lapidus, Muslim Cities in the Later Middle Ages, C ambridge, MA: Harvard University Press , 1 967, 1 47; Shoshan, "Grain Riots," 46 1 , 470.

MOGOLLAR VE MEMLUKLER

28 7

Kamu düzenini korumak için, Memluk ' sultanları kıtlık dö­ nemlerinde yoksullara bedava tahıl dağıttılar ve elit şiddetini kontrol etmeye çalıştılar. 1 1° Kansu Gavri ( 1 50 1 - 1 6) , adalet çeş­ mesi olarak imgesini geliştirmek için Adalet Sarayını yıktı ve daha büyük, daha görkemlisini inşa etti. Onun için yazılmış bir tavsiye kitabı, mezalim davalarını yargılamanın karmaşıklıkla­ nna değindi. Kansu Gavri aynca Nil'deki su seviyesini ölçmek için yapılmış taş yapıyı, yani Nilometre'yi restore ettirdi. Yıllık Nil yağışı için dua etti ve halkın refahını bağışlayan biri ola­ rak tavır takındı. Onun ardılı Kayıtbay ( 1 468-96) benzer şekiltle

mezalim'deki rolünü, tebaalanyla dayanışmasını vurgulamak, resmi ihmalkarlık durumlarına şahsen müdahale etmek ve bir kaza sonrası sağlığına döndüğünü mezalim mahkemesine baş­ kanlık ederek duyurmak için kullandı. 1 1 1 Tarihçi İbn İyas'a ( ö . 1 522) göre, saltanatın adaletsizliği Memluklerin 1 5 1 7 'deki yıkılışına katkıda bulundu. Sultan Kan­ su Gavri'nin Osmanlılarla savaş hazırlıkları köylü kasabala­ rında baskıcı vergileri ve başlık paralarından fedakarlık yapan kadınlardan zorla para alınmasını kapsadı. Sultan, ilk s avaşta öldürüldü ve cesedi kayboldu, halktan bu kadar çok zorla para aldığı için görkemli bir mezara ya da türbeye asla gömülmedi. Adaletsizliğinin yıkıcı etkilerini anlatan bir dörtlükte anıldı: El-E şref Kansu Gavri'ye hayretle bakın, Zulmü Kahire'de zirvesine ulaştıktan sonra, 1 1 0 Perho, "Sultan," 1 49-50; C . F . Petry, "'Quis Custodiet Custodes?' Revisited:

the prosecution of erime in the late Mamluk Sultanate," MSR 3, 1 999: 30; W. Tucker, "Environmental Hazards, Natura! Disasters, Economic Loss, and Mortality in Mamluk Syria," MSR 3, 1 999: 1 22&n 1 1 8. 1 1 1 C. F. Petry, 7Wilight ofMajesty: the reigns of the Mamluk Sultans al-Ash­ raf Qaytbay and Qansuh al-Ghawri in Egypt, Seattle: University of Washington Press, 1 993, 79, 1 06; C. F. Petry, Protectors or Praetorians ? the last Mamlu-k Sultans and Egypt's waning as a great power, Albany: State University of New York Press, 1 994, 1 55-8, 1 64, 1 6 1 ; idem, "Royal Justice in Mamlu-k C airo: contrasting motives of two sultans," Saber Religioso y Poder Politico içinde, 1 97-2 1 1 ; Muhammad b. 'Abd al- Wah­ hab al-A'raj, Tahrir al-suluk fi tadbir al-muluk, ed. F. 'Abd al-Mun'im, Alexandria: Mu'assasat Shabab al-Ja-mi'ah, 1 982. Kansu Gavri'nin din­ darlık nedeni: R. Irwin, "The Privatization of 'Justice' under the Circas­ sian Mamluks," MSR 6 , 2002: 69.

288

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

Bir saat içinde saltanatını kaybeden, Bu dünyayı ve gelecek dünyayı kaybeden. Onun halefi Tomanbay ( 1 5 1 7) , "Kansu Gavri'nin zalim yeni­ liklerini ortadan kaldırmak için" görevlendirme yaptı. Kansu Gavri'nin diktirdiği koltuk veya taht olan taş mastabayı parça­ lattı ve yerine basit bir ahş ap kürsü koydurdu: Adalet kürsüsü geri döndü, Adaletsizliğin "Mastaba"sı yıkıldı; Tomanbay halkın içine karıştı Kurtun koyunla barış içinde yaşamasına neden olan biri ola­ rak. Ah ! O, ne büyük bir padişah ! Adaleti nam saldı Araplar ve diğer ülke halkları arasında. Aynca bir ordu ikramiyesi olarak para toplamak için bile baskıcı tedbirler öneren danışmanları cezalandırdı ve İslam hukukunu uygulamaya çalıştı. Ancak Tomanbay'ın adaleti çok geç geldi; son savaşta birlikleri kaçarak onu yenilmeye mahkum bıraktı . Osmanlılar, özellikle Memluk adaletini kendi adaletiyle ikame ederek Mısır fetihini meşrulaştırdı. 1 1 2

Memluk yönetiminde Çember Selçuklu ve Moğol orduları gibi Memluk askerleri de ağırlıklı olarak ikta sistemiyle destekleniyordu ve ikta yönetimi aracılı­ ğıyla kırs al nüfus, hükümdarın adaletini veya adaletsizliğini en doğrudan hissetti . "İyi yönetim" iktaların uygun şekilde tahsisi ve tarımsal üretim ve düzenli arazi incelemeleriyle elde edilen vergilerin adil bir şekilde değerlendirilmesi ve toplanması an­ lamına geliyordu. Genellikle devlet görevlileri , Nil nehrindeki 1 1 2 Muhammad b. Ahmad b. Iyas,

An Account of the Ottoman Conquest of Egypt in the Year A.H. 922 (A.D. 1 5 1 6), çev. W. H. Salman, Landon: Royal Asiatic Society, 1 9 2 1 ; yeni baskı Westport, CT: Hyperion Press, 1 98 1 , 5-6, 26, 44, 57, 58, 76, 78-80, 93-5, 1 1 2 - 1 3 . A. Akgündüz, ed Osmanlı kanun­ nameleri ve hukuki tahlilleri, İstanbul: Fey Vakfı, 1 990-6, 6: 83; M. Win­ ..

ter, "Attitudes toward the Ottomans in Egyptian Historiography during Ottoman Rule," H. Kennedy (ed.) The Historiography of Islamic Egypt (c. 950-1 800) içinde, Leiden: Brill, 200 1 , 20 1 . 1 8 . yüzyıl Tunus'unda benzer bir vaka: J. Dakhlia, Le Divan des rois: Le politique et le religieux dans l'Islam, Paris: Aubier, 1 998, 9 1 -2.

MOGOLLAR VE MEMLUKLER

289

kabarmanın yüksekliğine göre vergilendirme seviyelerini be­ lirler ve mahsulat için ekilen fiili alanı inceleyerek değerlen­ dirmeyi düzeltirdi. Nüveyri, katiplik elkitabında şöyle diyordu: "Bu, adalet ve eşitliktir ve ondan uzaklaşan her kim ise hata yapmıştır ve yanlış yapmıştır." Merhum Eyyubi'nin maliyeden sorumlu resmi görevlisi Nablusi elkitabında şu hükmü veriyor­ du: "Bütün özel ve kamu mülküyle ilgili, dikkatli, dürüst ve zeki askerler, araştırma konusunda uzman katipler ve şerefine halel gelmesinden korkan en güvenilir muhasebecilerden iki üçüyle birlikte itimada ş ayan ve tanınmış tahakkuk memurlan tarafın­ dan yıllık bir tetkik yapılmaması" inanılmaz bir ihmaldir. 1 1 3 An­ cak Memlukler hakimiyeti altında, ikta alıcılan, Akkoyunluların ikta sistemindeki gibi istismarlara bolca yer bırakan tetkiklerin yapılmasına ve kayıtlann tutulmasına katıldılar. Makrizi'ye göre, her bir p arselden ortalama getiriyi tahmin eden başka bir inceleme türünün otuz yılda bir yapılması gere­ kiyordu, ancak uzun zamandır ihmal edilmişti . 1 14 İktalan s ahip­ lerine tahsis eden üçüncü tür bir araştırma 1 298 ve 1 3 1 5 yılla­ nnda olmak üzere s adece iki defa yapılmıştı . Bu araştırmalar, toprak mülkiyetini elitlerin elinde merkezileştirdi: İlki sıradan askerlerden iktalar aldı ve onlan Memluk memurlanna dağıt­ tı. İkincisiyse p adişahın doğrudan kontrolü altına daha fazla ı ı a Al-Nuwayri, çev. G. Frantz-Murphy,

The Agrarian Administration of Egypt from the Arabs to the Ottomans, Supplement aux Annales Isla­ mologiques, 9, C airo: Institut Français d'Archeologie Orientale, 1 986, 1 1 - 1 3 , 52. Al-Nabulusi, çev. C . A. Owen, uScandal in the Egyptian Trea­ sury: a portion of the Luma ' al Qawanin of 'Uthman ibn Ibrahim al-Na­ bulusi,u JNES 14, 1 955: 80; bkz. C. C ahen, "Abu 'Amr 'Uthman b. Ibrahim

al-Nabulusi, Kitab Luma' al-Oawanin al-Mudiyya fi Dawawin al Diyar al-Misriyya,u BEO 16, 1 958-60: 1 1 9-34; idem, "Quelques aspects de l'ad­ ministration egyptienne medievale vus par un de ses fonctionnaires," Bulletin de la Faculte des Lettres de Strasbourg 36.4, February 1 948: 97- 1 08. Tetkik edilen mahaller: H. Halm Agypten nach den mamlukisc­ hen Lehensregistem, Beihefte zum Tübinger Atlas des Vorderen Orients , Reihe B, na. 38, Wiesbaden: Ludwig Reichert, 1 979. ı ı4 Otuz yıllık dönem, her otuz üç güneş yılında bir ekstra ay yılı üreten güneş/ay yılı döngüsüne denk geldi. Bu dönem aynı zamanda Yengeç burcundaki uğursuz gezegenler Satürn ve Mars'ın otuz yılda bir kavuş ­ masına denk geldi. Böylelikle, karışıklığın ve kötü koşulların önceden habercisi oldu; Frantz-Murphy, Agrarian, 56; M. Brett, uThe Way of the Peasant," BSOAS 47 , 1 984: 5 1 ; Ibn Khaldun, Muqaddimah, 2 : 2 1 3 . ,

2 90

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

ikta koydu. Bu merkezileşmeye rağmen, daha sonraki Memluk sultanlan sulama tesislerini devam ettiremedi veya ikta sahip­ lerini bunu yapmaya zorlayamadı ve artmış gelir için talepler üretimdeki iyileştirmelerle eşleşmedi. İnsanlar giderek artan baskıcı vergi tahsilatına, açık isyanla değil, dilekçeyi son çare olarak kullanmak suretiyle oyalama ve baştan savma cevap ­ larla karşılık verdiler. 1 1 5 Dilekçeleri doğrudan padiş ahlara sq­ nabilirlerdi, ancak Kalkaşendi'ye göre, dilekçelerin çoğu idari kanallardan geçiyordu. Memluk döneminde en az sekiz katiplik elkitabı ortaya çıktı ve bu, Memluk dilekçe formlannın ve uygu­ lamalannın Fatımilerinkine benzediğini gösteriyor. Günümüze ulaşan az s ayıdaki belgelerde şikayet konulan arasında, fakir bir adamın p almiye ağaçlanna müdahalesi, Sınai'deki Azize Ka­ terina Manastın'na yapılan Bedevi baskınlan ve bir ikta s ahi­ binin hakkı olmadığı gelirleri alması da vardır.U 6 Memlukler genellikle kültürlerindeki Türk unsurlannı en aza indirdiler. Ancak Karahanlılar gibi, saray nazınna dilekçe sürecini kolaylaştırma ve şeriat dışındaki anlaşmazlıklan yar­ gılamada önemli bir rol verdiler. Ordunun yargıcı olarak, ma­ beyinci Türk örfi hukukunun ve Moğol yasasının bilgi havuzu oldu. ilhanlıların din değiştirmesinden sonraki yasal değişik­ liklerinin açıklamalan yas a ve siyasa (hükümdarın politikası, devlet düzenlemesi) arasında bir kelime oyunu yarattı . Moğol

1 15 Frantz-Murphy,

1 16

Agrarian, 69-70; H. Rabie, The Financial System of Egypt, A.H. 564- 741 /A.D. 1 1 69-1 34 1 , London: Oxford University Press, 1 972, 52-5; P. M. Holt, "The Sultanate of al-Mansur Lachin (696-9/1 2969)," BSOAS 36, 1 973, 527-9; A. Levanoni, A Turning Point in Mamluk His­ tory: The Third Reign ofal-Nasir Muhammad Ibn Qalawun (1 31 0-1 341), Leiden: Brill, 1 995, 3 1 -53. Ashtor, Social and Economic, 3 1 5; Petry, Pro­ tectors or Praetorians ? 106. Bu tür tetkiklerin (rawk) diğer örnekleri: H alm, Agypten , l : 1 0-3 1 . Usüller: S . al-Droubi, A Critical Edition of and Study o n Ib n Fadl Allah 's Manual of Secretaryship "Al-Ta 'rif bi'l-Mustalah al-Sharif," al-Karak: Mu'tah University, 1 992, 68-79; El.2, "Mazalim" adı altında; Stern, "Petiti­ ons from the Mamluk Period," 240- 1 , 2 5 1 ; Kalkaşendi'nin 14 ciltlik idari elkitabı subh al-a'sha hakkında: W. Björkman, Beitriige zur Geschichte der Staatskanzlei im islamschen Agypten, Hamburg: Friederichsen, De Gruyter & C o . , 1 928; dilekçe konulan: Stern, "Petitions from the Mamluk Period," 245, 250; D. S. Richards , "A Mamluk Petition and a Report from the Diwan al-Jaysh," BSOAS 40, 1 977: 3 .

MOGOLLAR VE MEMLUKLER

291

ve Müslüman uygulamalar arasında kalarak asimilasyona ma­ ruz kalmaya şiddetle karşı çıkan Makrizi, bu kelime oyununu, siyasa'nın İslami olmayan yas alardan türetildiğinin bir "kanıtı" olarak gösterdi. Makrizi, daha s onra bu türetmeyi hükümdarın yas asını, s aray nazırının rolünü ve genel olarak M emluk idare­ sini kötülemek için kullandı. 1 1 7 Memluklerin son yüzyılında, s aray nazırının yargı yetki­ si ordudan sivil nüfusa yayıldı ve ş eriat davalarının yanı sıra hükümdar yasası kaps amındaki davaları yargılamaya başladı. Makamı, hepsi Memluklerden oluşan çok s ayıda asistanı kap ­ sayacak ş ekilde genişledi. B azıları, "her zaman güçlülülere karşı zayıfları destekleyen" Sudun gibi ve "gördüğü kadarıyla, adalet için mücadele etmeden [kendisine) gönderilen b ir dilekçeden hiç haberi olmayan" Tağrıberdi gibi, mezalim yargıçları olarak iyi bir üne kavuştu. Bu hikayeler, s adece mezalim mahkemesin­ de yargılanabileceklerinden, genellikle yas aları çiğneyen ve si­ villere baskı uygulayan Memluk askerlerinin bas kı ve keyfilik söylentileriyle keskin bir tezat oluşturuyor. İns anlar, gönülsüz de olsa, askeri yetenekleri ve İslamı s avunmaları nedeniyle on­

ların haksızlıklarına tahammül ettiler. 1 1 8

Adalet Ç emberi, Memluk kültür ortamlarında b ir miktar ilgi topladı. Timurlu geleneğinde eğitim almış sanatçıl ar tarafından 1 1 7 Al-Qalqashandi, çev. Tyan, Histoire,

2: 1 74; Ayalon, "Great Yasa (C2)," 1089, 1 23n5; Lewis, Islam, 2: 43. Ayalan, Makrizi'yi yasa'nın içeriği konusun­ da bir kaynak olarak reddeder ("Great Yasa [A] ," 1 05, 1 1 5), ancak yasa'nın

prestijine tanık olmuş birisi olarak reddedilemez. Makrizi'nin kaynağı­ na karşı gösterdiği sertlik, bunun Memluk toplumundaki saygın konu­ munu göstermektedir. Yasa ve siyasa arasındaki cinas: Ayalan, "Great Yasa (B)," 1 78-9; idem, "Great Yasa (C2)," 109- 1 1 ; Aigle, "Grand jasaq," 38; Makrizi'nin bunu kullanımı: Tyan, Histoire, 2: 1 74; D. Ayalan, "The Great Yasa of Chingiz Khan: A Reexamination (C l ) ." SI 36, 1 972: 1 1 8, 1 2 1 , 1 24; idem, "Great Yasa (C2)," 1 1 0- 1 2; Nielsen, Secula r Justice, 104. 1 1 8 Abu al-Mahasin Yusuf b. Taghribirdi, al-Nujum al-zahira fi muluk Misr wa 'l-Qahira, çev. W. Popper, History of Egypt, 1 382-1 469 A.D., Berkeley, University of C alifornia Press , 1 909-36, 6: 356, aktaran Irwin, "Privati­ zation of 'Justice,"' 70&n33, bkz. 64-6; Shams al-Din Muhammad al-Sak­ hawi, Al-Daw' al-lami' li-ahl al-qam al-tasi, ' çev. Berkey, Transmission, 149; Albrecht Fuess, "Legends Against Injustice: thoughts on the rela­ tionship between the Mamluk military elite and their Arab subjects ," paper presented at the Middle East Studies Association Convention, An­ chorage, Alaska, 9 Kasım 2003.

292

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

yaratılan doğu tarzlarındaki çiniler, halılar ve kitap resimleri, Yakındoğu adaleti kavramlarının araçları veya hatırlatıcıları haline geldi. 1 468'de Kahire'deki Karakoyunlu res samları, Ana­ dolu ş airi Ahmetli'nin İskender efsanesinin Türkçe versiyonu­ nu resmetti. 1 5 1 1 'de saltanat elyazması atölyesinde 62 resimli Türkçe bir Şahndme yayınlandı . Bazıları eski elyazmalarından kopyalandı, ancak çoğu Timurlu tarzında Memluk mahkemesini tasvir eden orijinal tablolardı. Bu da Timurluların siyasi ideal­ lerinin, kıyafetleri ve edebiyatlarıyla birlikte takdir edilmesini işaret eden bir jestti . 1 1 9 Arap siyasi edebiyatı ihmal edilmedi. Kelile ve Dimne olduk­ ça popülerdi ve 14. yüzyılda Binbir Gece Masallan, I. Hüsrev ve yıkık köylerin hikayesi de dahil olmak üzere az çok son halini aldı. Sultan Gavri için yazılmış olan tavsiye eserleri, Büyük İs­ kender ve Pers krallarının adaletine atıfta bulundu. Tunus civa­ rındaki mahkemede, kadı İbn Rıdvan Endülüsi (ö. 1 38 1 ) , askeri kuvvet yerine adaletin toplumun gerçek temeli olduğunu gös­ termek için dört dizeli Adalet Ç emberini kullanarak Pratik Siya­

sette Parlak Işıklar'ı yazdı. Dönemin Fas sultanı II. Ebu Hammu ( 1 323 -89) da Hükümdarlann Politikasında Davranış Arabulu­ cusu adlı bir siyaset kitabı yazdı. Bu kitapta, us altanat bir bina 1 1 9 Ayalon, "Great

Yasa (C l ) ," 1 28-32; J. M. Rogers, "Evidence for Mam­ luk-Mongol Relations, 1 260- 1 360," A. Raymond, M. Rogers ve M. Wah­ ba (ed.) Colloque intemational sur l 'histoire du Caire içinde, Grii.fen­ hainichen: Ministry of Culture of the Arab Republic of Egypt, 1 969, 386-7; E . Atıl, Renaissance of Islam: art of the Mamluks, Washington, D C : Smithsonian Institution Press, 1 9 8 1 , 250, 252; Komaroff ve C arbo­ ni, Legacy, 207-9; B. Flemming, "Literary Activities in Mamluk Halls and Barracks," Rosen-Ayalon, Studies in Memory of Gaston Wiet için­ de, 2 5 1 -7; A. Bodrogligeti , "Notes on the Tıırkish Literature at the Ma­ meluke C ourt," AOH 14, 1 962: 273-82; E . Atıl , "Mamluk Painting in the Late Fifteenth C entury," Muqarnas 2, 1 984, 1 60-6; J. P. Berkey, "C ulture and Society during the Late Middle Ages," C. F. Petry ve M. W. Daly (ed.) The Cambridge History of Egypt, cilt 1 : Islamic Egypt, 640- 1 51 7 içinde, ed. C. F. Petry, C ambridge: C ambridge University Press, 1 998, 395; J. M. Bloom, "Mamluk Art and Architectural History: a review article," MSR 3, 1 999: 47. Bkz. B. Flemming, "Serif, Sultan Gavri, und die 'Perser,"' Der Islam 45, 1 969: 8 1 -93; B. Flemming, "Aus den Nachtgesprii.chen Sultan Gauris," Folia Rara: Wolfgang Voigt LXV. Diem Natalen Celebranti için­ de, ed. H. Franke, W. Heissig ve W. Treve (ed . ) , Wiesbaden: Franz Steiner, 1 976, 22-8.

MOGOLLAR VE MEMLUKLER

2 93

ve adalet, onun temelidir" fikrini desteklemek için dört dizeli Ç emberi alıntıladı. 1 20

ibn Haldun ve Tarihe Mukaddime' si Belki de bu dönemin en seçkin kültürel ürünü, Adalet Ç emberi­ nin en ünlü alıntılarından birini içeren, İbn Haldun'un meşhur ( 1 3 3 2 - 1 406) tarihçesi, Tarihe Giriş (Mukaddime) idi. İbn Hal­ dun, hem Fas hem de Mısır'da mezalim yargıcı, kadı ve s altanat danışmanı olarak görev yaptı, Memluk ve Kuzey Afrika hane­ danlarının yükselişlerini ve düşüşlerini gördü ve insan toplu­ munun doğası üzerine tefekkür etti. 1 2 1 İbn Haldun, saltanat oto­ ritesinin başlangıç baş arısı, kazananların medeniyeti ve adaleti benimsemesi, lüks ve sömürünün artması ve nihai zayıflama ve yıkımın ardından yeni ve etkili bir başka gücün yükselişe geçmesine yol açan bir yaşam döngüsü olduğunu gördü. O, ge­ nellikle Adalet Ç emberinin ana ileticisi olarak belirtilir, ancak Ç emberin diğer ileticilerinden farklı olarak, İbn Haldun Ç embe­ rin sadece bir edebi cevher, hatta bir hükümdar için iyi bir tav­ siye olmadığını düşündü. İbn Haldun' a göre Ç ember, beşeri te120 D. Haldane,

Mamluk Painting, Warminster, UK: Aris & Phillips, 1 978, 8- 1 1 , 3; R. Irwin, "The Political Thinking of the 'Virtuous Ruler,' Qan­ suh al-Ghawri," MSR 1 2 , 2008: 43-7. Abual Oasim b. Radwan al-Maliqi, al-Shuhub al-lami 'a fi al-siyasa al-nafi 'a, ed. 'A. S. al-Nashshar, Ca­ sablanca: Dar al-Thaqafa, 1 984, 87; Musa b. Yusuf Abu Hammu, Wasi­ tat al-suluk fi siyasat almuluk, 1\ınis: Matba'a al-Kawla al-1\ınisiyya, 1 279/1 862-3, 1 1 8. Ebu Hammu'nun sekreteri Yahya b. Haldun, ünlü

tarihçinin kardeşi, kendi yönetimini sultanlann aynalan dünyasında merkeze alan bir methiye yazdı; Dakhlia, Divan, 37-8. Ali bin Rıdvan ve Ebu Hammu hakkında daha fazlası için, bkz. 'I. al-Allam, Al-Sulta wa 'l-siyasa fi al-adab al-sultani, Casablanca: Ifriqiyah al-Sharq, 1 99 1 . Fas sultanları, şeriat mahkemeleriyle birlikte adaletin tesisine iştirak ettiler; D. S. Powers, Law, Society, and Culture in the Maghrib, 1 3001 500, C ambridge: C ambridge University Press, 2002, 34, 86, 1 96. 121 İbn Haldun, otobiyografisinde mezalim mahkemesindeki çalışmalannı şöyle anlattı: "Yapmakla mükellef olduğum üzere, Tann'nın hukukunu uygulamak için azami gayret sarf ettim. Davacı ve davalılan, toplum­ daki statüleri veya güçlerine bakmaksızın eşit olarak değerlendirdim; Güç eşitsizliklerini dengelemek için daha zayıf taraflara yardım ettim; Taraflardan birinin adına avukatlık yapmayı veya şikayette bulunmayı reddettim"; 'Abd al-Rahman b. Khaldun , Le Voyage d 'Occident et d 'Orient, çev. A. Cheddadi, Paris: Sindbad, 1 980, 1 54-5, çev. Morimoto K., "What Ibn Khaldun Saw: the judiciary of Mamluk Egypt," MSR 6, 2002: 1 1 2.

2 94

ORTAOOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIOA R I N TAR i H i

şekkülün gerçek doğasını özetliyordu ve medeniyet ve biliminin anahtarını oluşturuyordu. İbn Haldun bunu anlamak ve orta­ ya koymak üzere kendisinin Tanrı tarafından yönlendirildiğini hissediyordu. İbn Haldun, Mukaddime'nin başında Ç emberi üç versiyonda alıntıladı: El-Mesudi tarafından aktarılan B ehram ve baykuşların hikayesi, I. Hüsrev'in dört dizelik sözü ve Aristo­ teles'in s ekiz cümlesi. İbn Haldun Sırril 'l Esrar'ın yazarına sekiz cümlenin dairesel düzenlemesiyle atıfta bulundu, ancak önceki tüm yazarları, kendisinin niyet ettiği ş ekliyle, bu önemli ifadeyi argümanlarla desteklemedikleri veya bu ifadenin tarihsel çıka­ rımlarının izini sürmedikleri için tasvip etmediğini ifade etti. 1 22 İbn Haldun'a göre, iktidar mücadelesi kendi başına s altana­ tın meşruiyetini ortadan kaldırmadı, ama bir hükümdarın gücü adaletsizlikle dağıtılabilirdi. Hükümdar ve ordusu fethedilen şehirlerin serveti s ayesinde yaş amlarını idame ettiriyordu ve insanların vergilerini hibe ve bayındırlık işleri şeklinde yeniden bir araya getiriyordu. Hükümdarlar, adil kaldıkları sürece başa­ rılı olurlardı, ancak yöneticiler arasındaki lüks seviyesi arttıkça sömürü seviyesi de arttı ve adaletsizlik kısa sürede bölünme ve "medeniyetin çöküşü"nü getirdi . İbn Haldun, adaletsizliğin topluma zarar verici etkilerini tartıştığı, Behram ve baykuşların tüm hikayesini yeniden anlattığı ve vezirin Adalet Ç emberinin tavsiyesiyle bitirdiği bu noktada son derece ısrar etti:

"Ey padişahım, saltanat otoritesinin kudreti yalnızca dinsel yasa, Tann'ya itaat ve O'nun emir ve yasaklarına uyma yo­ luyla gerçekleşir. Din hukuku yalnızca saltanat otoritesi ara­ cılığıyla devam eder. Güçlü saltanat otoritesi sadece asker­ ler aracılığıyla elde edilir. Askerler sadece mülkün s ayesinde devamlılık gösterir. Mülkiyete giden tek yol ziraatten geçer. 122

'Abd al-Rahman b. Khaldun, Kitab al- 'ibar, C airo: al-Matba'a al-Misriy­ ya bi-Bulaq, 1 867, l : 32-3; Ibn Khaldun, Muqaddimah, 3: 8 1 -2; Ibn Khal­ dun, The Muqaddimah, kısaltılmışı N. J. Dawood, Princeton, NJ: Prin­ ceton University Press, 1 967 (bundan sonra Ibn Khaldun/Dawood) , 40- 1 ; Behram ve baykuş hakkında, bkz. Bölüm 5. B u alıntı, Grignaschi (bkz. Bölüm 5) tarafından varsayılan Ç ember kaynaklarının İbn Haldun'un dönemine gelindiğinde kaybolduğunu göstermektedir. İbn Haldun'un kaynaklan hakkında, bkz. W. J. Fischel, Ibn Khaldun in Egypt: his public

functions and his historical research (1 382-1 406), a study in Islamic historiography, Berkeley: University of C alifornia Press, 1 967, 1 09- 1 9 .

MOGOLLAR VE MEMLUKLER

2 95

Ziraate giden tek yol adalettir. Adalet, insanlar arasında ku­ rulan bir dengedir. Tanrı bu düzeni kurdu ve bir gözetmen tayin etti, bu da hükümdardır." Bu kıssanın öğrettiği ders adaletsizliğin medeniyeti mahvettiğidir. Medeniyetin yıkımı sonuç olarak hanedanın tamamen yok edilmesine neden ol­ muştur. 1 23 Tarihçesinde, İbn Haldun daha önce sadece filozofların ya­ pabildiği bir şeyi yapmayı başardı: Adalet Ç emberini insan varlığının tahliline yerleştirdi . Bu bağlamda, adalet, hem hu­ kukçuların hem de tavsiye yazarlarının tanımladığı gibi , arzu edilen ancak sisteme özgü olmayan, hükümdarların isteğe bağlı olarak eklenmiş bir erdemi veya niteliği yerine toplumun ça­ lışmasında temel bir unsur oluşturmuştur. Filozofların daha önceki toplumda adalet incelemeleri, adaleti bir ortalama ya da denge durumu olarak tanımlamıştı. Felsefi eserler arasında yalnızca Devvani'nin Ç embere özel olarak atıfta bulundu ve bu, onun için bile sonradan aklına gelmiş bir düşünceydi . Ancak İbn Haldun, sosyal analizini, tavsiye yazarları tarafından ak­ tarıldığı şekliyle Adalet Ç emberinin tamamına dayandırdı. Da­ hası, Ç emberin işlediğini gördüğü toplum hayali bir ütopya de­ ğil, tüm kusurları ve haksızlıklarıyla gerçek ins anlık tarihiydi. Toplumun işleyişine ilişkin içgörüsü onun zamanı bağlamında düşünüldüğünde benzersizdi, ancak bu içgörü belki de Ortado­ ğu rejimlerinin Yakındoğu adalet kavramı ve onun İslamileşmiş ş eklini kurumsallaştırma yeteneğinin artmasıyla desteklendi .

Sonuç İbn Haldun'un döngüsel saltanat otoritesi kavramı , bir fetih rejiminden diğerine ilerleme veya gelişme olasılığını yadsıyor gibiydi. Bununla birlikte, Ortadoğu bağlamında, ardıl rejimler 123

Lambton, State and Govemment, 1 63; Rosenthal, Political Thought, 92; quotations from Ibn Khaldun, Muqaddimah, 1: 284, 3 1 3 , 340- 1 ; 2 : 3, 5, 1 04-6, 1 39; Ibn Khaldun/Dawood, 1 08, 1 34-35, 1 89-90, 238-9. İbn Hal­ dun, dinsel hukukun sağladığı adaletin daha tercih edilmesine rağmen, Müslüman olsun ya da olmasın, herhangi bir hükümdarda adaleti ge­ rekli bir nitelik olarak görmüştü; Ibn Khaldun, Muqaddimah, 1 : 386-7, 448-9; Ibn Khaldun/Dawood, 1 54-5, 1 7 1 ; M. Mahdi, Ibn Khaldun 's Philo­

sophy of History: a study in the philosophic foundation of the science of culture, Chicago, iL: University of Chicago Press, 1 964, 242n4, 265.

296

1

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE S iYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

hem ideolojik h e m d e idari olarak haleflerinin deneyimleri üze­ rine kurulurlar. Bu, geçmişin prosedürlerini ve edebiyatlarını koruyan ve nesiller boyunca onları geliştiren bir devlet zümre­ sinin büyük bir sürekliliğiyle mümkün oldu. 124 Mısır ve B ereket­ li Hilal'de, katip sınıfı, geçmiş dönemlerin bağımsızlığı olmasa da, bütün iktidar ve nüfuzunu korudu , anıtları hükümdarların camileri ve sarayları. kadar etkileyici ve muhtemelen daha ya­ rarlı olarak tarihler ve elkitapları şeklinde bıraktı . Paradoksal olarak, Moğol fethi, yıkıcı olmasına rağmen, Moğolların İran­ lı idarecilere b ağımlı olmasının yanı sıra Çinli yöneticileri ve teknisyenleri karışıma eklemeleri ve fikirlerin ve yöntemlerin çapraz üremesini teşvik etmeleri suretiyle bu sürece katkıda bulundu. Selçuklu ve Eyyubi emsalleri , Türk-Moğol bozkır uygulama­ ları ve Ç in bürokratik yöntemlerine binaen Moğol ve Memluk idarecileri, O rtadoğu yönetişimindeki sorunlara, erken modern dönemin büyük istikrarlı imparatorluklarını mümkün kılacak çözümler buldular. C engiz Han'ın soyunun Hz. Peygamber'e ak­ raba olmayan ancak bütün bir hanedanın ilahi seçime dayalı olduğu ideolojisine duyulan s aygıyla verilen destek Arap olma­ yan diğer Müslüman hanedanların yönetimini meşrulaştırmış ­ tır. Ç in karışımlı Moğol nüfus s ayımı, yeni imp aratorluklarda tarımsal organizasyon için son derece sofistike bir temel oluş ­ turdu. Yasaların yöneticilerin hukukuna genel olarak verdiği prestij , s altanat adaletinin sağlanmasını kolaylaştırdı ve meza­

lim statüsünü yükseltti . Böylece hükümdarların şeriatın menşei dışında (hatta içinde) daha yakından meseleleri düzenlemesine izin verdi. Erken modern dönemin sonraki hanedanları, Moğol ve Moğol sonrası prosedürleri ve fikirleri üzerine binaen O rta­ doğu'da yeni bir tür devlet yaratmak üzere gelişme kaydettiler. Bu yeni tür devletin uzun ömürlü oluşunu ve iyi örgütlenişini İbn Haldun'un kendisi dahi tahmin edememişti.

1 24

M. Brett, "The Way of the Nomad," BSOAS 58, 1 99 5 : 2 6 5 - 7; Hodgson, Ven­ ture, 2 : 5 5n9 ve 478n l 2 . Kı1tiplikteki bu gelişimden yoksun toplumlar­ la bir karşılaştırma için: L. T. Darling, "Social Cohesion (Asabiyya) and Justice in the Late Medieval Middle East," CSSH 49, 2007: 3 2 9 - 5 7 .

J!J �

:-.ı o

'i't

Tashk

• Bukhara •

rtı

13 il)

g.



en il)

Cii' :J.



'O il)

iil

.... o ::ı. ı::



il) ::ı

C=:J

h/: :/I

ız::z:ı

SAFAVID EMPIRE EARLY OTTOMAN EMPIRE LATER OTTOMAN EMPIRE



Arabian Sea

.., \O "

E r ken M o d e rn i m p a r a t o r l u k l a r " D ü n ya bir bah çe, duvarı devlettir"

Erken modem döneme kadar, Adalet Ç emberi, o dönemde ortaya çıkan yeni imparatorluklarda siyasi ilişkiler için gerekli olan İslamileşmiş siyasi mirasın güvenceye alınmış bir p arçasıydı . 1 Bu imparatorlukların hep sinin Türk-Moğol kökenleri vardı, an­ cak "Memalik-i Mahrusa" (Tanrı'nın koruduğu memleketler) oluşturmak için göçebe istikrarsızlığının üstesinden geldiler. "Memalik-i Mahrusa," daha tutarlı sınırlar ve daha etkili mer­ kezi kontrol ile, on yıllar önceki rejimlerden ziyade yüzyıllarca süren daha büyük ve daha istikrarlı bölgelerdi. Merkezi devlet ile askeri elitler arasındaki çekişme, bu devletleri birbirinden ayırmadı, ama onları tavsiye yazarlarının önerilerini uygulama­ ya koymak için bozulmamı ş , daha güçlü ve daha b ağımsız bı­ raktı. 1 500'den 1 800'e kadar olan dönemin kurumsal dönüşüm­ leri, gelişmiş idari sistemlere s ahip şehirleşmiş büyük devletler, merkezi gelir toplama, ateşli silahlar ve Adalet Çemberinin kar­ şılıklı yükümlülüklerinin temel bir unsurunu oluşturduğu siya­ si ideolojiler yarattı. Onlar için Ç ember hiçbir şekilde sorunlu değildi. Ç ember, siyasi düşünce ve davranışlarının ayrılmaz bir parçasıydı. Ortadoğu'da ortaya çıkan bu yeni imparatorluklardan ilki, merkez Ortadoğu ve B alkanlar'daki Osmanlı İmparatorluğu ( 1 299 - 1 923) ve ardından İran'daki Safevi İmparatorluğu ( 1 50 1 -

The early modern Middle East: D. E . Streusand, Islamic Gunpdwder Em ­ pires: Ottomans, Safavids, and Mughals, Boulder, C O : Westview, 2 0 1 0; S. F. Dale, The Muslim Empires of the Ottomans, Safavids, and Mughals, C ambridge: C ambridge University Press, 2 0 1 0; L. T. Darling, "Rethinking Europe and the Islamic World in the Age of Exploration," JEMH 2, 1 998: 2 2 1 -46. Burada Babür İmparatorluğu tartışılmayacaktır.

E R K E N MODERN i M PARATO R L U K LAR

2 99

1 722) idi.2 Erken dönem O smanlı Beyliği, Moğol İmparatorluğu dağıldığında Anadolu'nun bölünmüş olduğu düzinelerce küçük beylikten biriydi ve Ön Asya'nın b atı kıyısında ortaya çıkmıştı. Osmanlı B eyliği, nihayetinde diğer beylikleri birleştirdi, B alkan­ lar' a doğru genişledi ve Fas ve Umman hariç tüm Arap toprak­ larını fethetti. İlk iki yüzyıllık fetih ve genişlemesinde Osmanlı, Moğol s onrası dönemin hızla değişen saltanatlarına benziyor­ du, ancak savaşçı elitin merkezkaç gücünü kontrol etmeyi ve erken � odern dönemde istikrarlı bir bürokratik imp aratorluk olmayı başarmıştı. Akkoyunlu ve Timurlu devletlerinin b ölgele­ rini içeren Safeviler, bu imparatorlukların seçkinleri tarafından parçalanmış bir İran'da bürokratik bir devlet olarak kuruldu. Osmanlılar için, Adalet Ç emberi s adece edebi bir merak de­ ğil, imp aratorluğun ideolojisinde temel bir unsur ve dönüşüm­ lerinin anahtarıydı. Safeviler için Adalet Ç emberi, İran mira­ sının önemli bir parçasıydı, ancak Ç ember siyasi yaşamların­ da daha marjinal bir rol oynadı ve bu onların buradaki daha marjinal değerlendirilişlerine yansıdı. 1 6 . yüzyılın sonunda, Osmanlı adaletinin resmi imajı yolsuzluk, ekonomik zorluklar ve kurumsal değişim nedeniyle sönükleşmişti. Adalet Ç emberi daha s onra Osmanlı politikalarını eleştirmek ve çözümler öner­ mek için yazılan yeni tavsiye çalışmalarında yer aldı . Bu eserler genellikle Ç emberin Osmanlı edebiyatında konuşlandırılması için birincil alan olarak kabul edilir, ancak garip bir şekilde, Ç ember bu eserlerde daha önceki ve sonraki yüzyılların siya­ si literatüründe olduğundan daha az rol oynadı. Dahası, erken modern çağın sorunları 1 7 . yüzyıl tavsiye yazarları tarafından sunulan çözümlere cevap vermedi. Jeopolitik ve teknolojik deği­ şiklikler yeni sistemlerin ve kurumların gelişmesini gerektirdi. Adalet talebi ortadan kalkmasa da, nihayetinde adalet, Osmanlı önceliklerinde askeri güç veya finansal ödeme gücünden daha az merkezi bir yer teşkil etti.

Osmanlı tarihi ana hatlarıyla: H. İnalcık, The Ottoman Empire: the clas­ sical age, 1 300-1 600, çev. N. Itzkowitz ve C. Imber, London: Weidenfeld & Nicolson, 1 973; S. J. Shaw ve E. K. Shaw, The History of the Ottoman Empire and Modem Tu.rkey, 2 cilt, C ambridge: C ambridge University Press, 1 976; C. Finkel, Osman 's Dream, London: John Murray; New York: Basic Books, 2005.

3 00

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET V E SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

Genişleme dönemi ( 1 299- 1 520) Osmanlı ve Safevi İmparatorlukları, erken modern çağın geniş­ leyen devletleriydi. Ortadoğu tarihinde pek çok fatihin aksine, bu hanedanlıklar Yakındoğu devletini yabancı olarak kabul et­ mediler, bilakis en başından beri ona aşinaydılar. Hem Selçuklu hem de İlhanlı örneklerinde, İranlı yöneticiler aşiret yönetimi seçkinlerine Adalet Ç emberini empoze etmişlerdi, ancak erken dönem modern imparatorluklarda bu girişim hükümdarların kendilerine atfedildi . Osmanlılar başlangıçta hızlı genişlemeye yönelik kurumlarla bir fetih devleti kurdu, ancak adalet konu­ sundaki itibarı ilk fetihlerine, hatta ondan öncesine dek uzan­ mıştı.3 1 5 . yüzyıla gelindiğinde Adalet Ç emberi Osmanlı edebi­ yatında büyük ölçüde tekrarlandı ve adaletin sağlanması O s ­ manlı yönetiminde kurums allaştırıldı .

Erken Osmanlı kültüründe adalet 1 5 . yüzyıl Osmanlı vakayınameleri, kurucu Osman'ı ( 1 2801 324) ve atalarını, Horasan'dan Selçuklu ve Bizans imparator­ lukları arasındaki sınıra göç eden, yerleşik uygarlıktan uzak, basit aşiret göçebeleri olarak romantikleştirmişti. Bununla bir­ likte, Horasan bir pagan bozkırı değildi. İmparatorluk yönetimi ve Pers -İslam medeniyetinin ortasında göçebe yaşamın uzun süredir sürdürüldüğü doğu İslamın kalbiydi. Meşruiyet konu­ sunda hanedan veya dinsel iddialardan yoksun olan Osmanlı­ lar, kendilerinin yönetme haklarını tesis eden adaleti vurgula­ dılar ve halkın sadakatini korumak için vergileri azalttılar. Ka­ sab alar teslim oldu ve köylüler adaletlerini iştirak etmek üzere diğer bölgelerden Osmanlı kontrolündeki bölgelere taşındılar.4 Dönemlere ayırma: L. T. Darling, "Another Look at Periodization in the Ottoman Empire," TSAB 26, 2002: 1 9-28; meşrulaştırım: S. Faroqbi, "Die Legitimation des Osmanensultans: Zur Beziehung von Religion, Kunst und Politik im 1 6 . und 1 7 . Jahrhundert," Zeitschrift für Turkeistudien 2, 1 989: 49-67. Aşıkpaşazade, Ashıkpashazadeh ta 'rikhi: a history of the Ottoman Em­ pire to A.H. 833 (AD 1 4 78), ed. Ali Bey, İ stanbul: Matbaa-ı Amire, 1 9 1 4; yeni baskı Westmead, UK: Gregg Intemational, 1 970, 1 4, 30. 1 299 öncesi Anadolu: C. Kafadar, Between Thro Worlds: the construction of the Ot­ toman state, Berkeley: University of C alifomia Press , 1 995, 1 3 2 , 1 40; L. T. Darling, "Persianate Sources on Anatolia and the Early History of the Ottomans," Studies on Persianate Societies 2, 2004: 1 26-44.

E R K E N MODERN i M PARATO R L U K LAR

3 01

İlk mevcut Osmanlı tarihi anlatısı Ahmetli'nin lskendemame'si ( 1 4 1 0) , kutsal meşruiyet ve askeri zaferin üstüne adaleti koy­ du ve Osmanlıları "baştan sona Müslüman ve adil hükümdarlar olan adalet insanları" olarak övdü. 5 Selçuklu ve İlhanlı kaynak­ larında anlatılan ideal adil rejim Osmanlılar için gerçek bir si­ yasi hedef haline geldi. Anadolu'nun edebi tarihi, Anadolu beyliklerinin başlangıç­ tan itibaren Adalet.Ç emberinin önemli bir rol oynadığı Pers -İs­ lam yönetim modellerine erişiminin olduğunu göstermektedir. Batı Anadolu'da 1 3 . yüzyılın son çeyreğinde veya sonrasında yapılan eserler arasında şunlar yer almaktadır: Ktitiplerin Bah­

çesi ( 1 279) adında bir örnek vesikalar derlemesi; İbn Bibi'nin Selçuklu Tarihi ( 1 282); bir tavsiye kitabı olan Adalet Terazileri (veya Köşkü) ( 1 284); Nizamülmülk ve Nizami'den alıntı yap an, "yıkık köylerde vergi olmaz" atasözünü aktaran ve Ç emberin bir bölümünü alıntılayan Aks arayi'nin vakayınamesi ( 1 323); ve B atı sınırındaki bir İlhanlı vali için 1 280 ile 1 3 1 0 arasında üretilmiş ve ikisi şikayet mektubunu içeren birkaç çeşit katiplik elkitap­ lan. 6 Osman'ın s altanatına dair belge kanıtı yok, ancak halefi Ahmedi, lskendemame, çev. K. Silay, "Ahmedi's History of the Ottoman Dynasty." JTS 1 6 , 1 992 (bundan sonra Ahmedi/Silay): 1 45, çev. 1 3 5 . M. F. Köprülü, The Seljuks of Anatolia: their history and culture accor­

ding to local Muslim sources, ed. ve çev. G. Leiser, Salt Lake City: Univer­ sity of Utah Press , 1 992; O. Turan, "Selçuk Türkiyesi din tarihine dair bir kaynak: fustat ul-adale fi kava 'id us-saltana," Fuad Köprülü armağanı içinde, İ stanbul: Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi,

1 953, 585-6; 1. H. Uzunçarşılı, Anadolu beylikleri ve Akkoyunlu, Karako­ yunlu devletleri, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1 937, 209- 1 5; Rukneddin Abu Bakr b. al-Zaki, Ravzat al-kuttab va hadikat al-albab, ed. A. Sevim, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1 972; 1. H. Uzunçarşılı ve E. Z. Karal, Os­ manlı tarihi, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1 947-62, 1 : 27; Kerimüddin Mahmud Aksarayi, Müsameret ül-ahbar: Mogollar zamanında Türki­ ye Selçukları tarihi, ed. O. Turan, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1 944, 84, 244, 327; çev. M. Ö ztürk, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2000, 64, 1 97, 264; O. Turan, Türkiye Selçukluları hakkında resmi vesikalar, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1 958, 147, 1 83; Hasan b. 'Abdi'l-Mu'min el-Hoyi [Khui] ,

Gunyetu'l-katib ve munyetu 't-talib, Rusumu-r-resa'il ve nucumu 'l-fa­ za 'll, ed. A. S. Erzi, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1 963, 40, 42. Anadolu'daki Farslaşmış yetkililer: Aksarayi, Müsameret ül-ahbar, 1 49, 1 8 1 , 258 (çev. Ö ztürk, 1 1 8 , 144-5, 208).

3 02

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDA R I N TAR i H i

Orhan ( 1 3 24-62) , yetkililer atadı v e Selçuklu v e İlhanlı tarzında belgeler üretti.7 1 33 5 'ten s onra Anadolu'da Selçuklu ve İlhanlı kültürel hima­ yesinin ortadan kalkması daha popüler bir siyasi vizyon için alan açtı. Örneğin sınır bölgesi mistiği San Saltuk hikayeleri Orhan' a adalet ve eşitlik konusunda vaaz etmesini, zayıflara iyi muamele etmesini ve güçlü devlet adamlarının saltanat sara­ yının dışından kontrol edilmesini gösterdi.8 Bununla birlikte, yüzyılın ortalarına doğru, bir çeviri hareketi, Kelile ve Dimne, Kabusname, Nizami'den derlemeler ve Taberi Tarihi gibi Adalet Ç emberini aktaran Arapça ve Farsça klasiklerin Türkçe versi­ yonlarını üretti .9 Necmeddin Razi'nin Mirsad ü 'l-tbad'ı da po­ pülerdi. Mevcut kopyaların bir kısmı 14. yüzyılın ortalarından kalmadır. 1 0 Yüzyılın sonundan s onra ortaya çıkan sultanlar için yeni literatür, folklor ve klasik etkileri bir araya getirdi.

10

1. Beldiceanu-Steinherr, Recherches sur les actes des regnes des sultans Osman, Orkhan et Murad 1-Monachii: Societatea Academica Romana, 1 967; P. Wittek, "Notes sur la tughra ottomane," Byzantion 20, 1 950, 282; t. H. Uzunçarşılı, "Gazi Orhan Bey vakfiyesi," Belleten 5, 1 94 1 : 277-88 & levhalar 86- 7. Ebü'l-Hayr Rumi, Saltuk-name: the legend of San Saltuk, ed. F. İz, Sour­ ces of Oriental Languages and Literatures, 4, Cambridge, MA: Orient Press, 1 974-84; İnalcık, Classical Age, 66; 1. Melikoff, "Qui etait Sarı Saltuk? Qu­ elques remarques sur les manuscrits du Saltukname," C. Heywood ve C. Imber (ed.) Studies in Ottoman History in Honour ofProfessor V. L. Menage içinde, İstanbul: İsis , 1 994, 23 1 -8; A. Y. Ocak, San Saltık: popüler lsltim 'ın Balkanlar'daki destani öncüsü, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2002. E. Birnbaum, The Book of Advice by King Kay Ka'us ibn lskander: the earliest Old Ottoman Turkish version of his Kabusname, C ambridge, MA: Harvard University Printing Office, 1 98 1 ; M. F. Köprülü, Türk ede­ biyatı tarihi, İ stanbul: Milli Matbaa, 1 926; yeni baskı İ stanbul: Ö tüken, 1 984, 340-2; A. S. Levend, "Ümmet çağında ahlak kitaplanmız," TDAYB, 1 963: 1 07-9; A. Ateş, "Hicri VI-VIII. (XIl-XIV.) yüzyıllarda Anadolu'da Farsça eserler," TM 7-8, 1 945: 1 05, 1 1 1 , 1 20, 1 23; P. Fodor, "State and Society, C risis and Reform, in 1 5th-1 7th century Ottoman mirrors for princes," AOH 40, 1 986: 220-2 1 ; B. Flemming, "S erif, Sultan Gavri, und die 'Perser,'" Der lslam 45, 1 969: 86. Ateş, "Farsça eserler," 1 1 1 ; Y. Oğuzoğlu, Osmanlı devlet anlayışı, İ stan­ bul: Eren, 2000, 1 85-92. Osman'ın Orhan'a adalete dair nasihatini nak­ leden 1 5 . yüzyıl nüshalannda hem kabile motifleri hem de Yakındoğu motifleri vardır; bkz. H. Algul, "Osman Gazi'nin oğlu Orhan Gazi'ye na­ sihatlar," Osman Gazi ve dönemi içinde, Bursa: Bursa Kültür Sanat ve Turizm Vakfı, 1 996, 99- 1 04.

E R K E N MODERN i M PARATO R L U K LAR

303

Osmanlı örgütsel gelişimi bürokraside, merkezi orduda ve adalet mekanizmalarında Selçuklu ve İlhanlı ems allerini büyük ölçüde takip etti. Ancak Moğolların göçebe amaçlara hizmet etmek için yerleşik yönetim teknikleri kullandığı durumlarda, Osmanlılar, tipik bir Yakındoğu imparatorluğu idaresi içinde, hükümdarın masasında destekçilere ziyafet verme ya da bü­ tün şehzadelerin yönetim için rekabet etme hakkı gibi unsurlar yerleştirdiler. Osmanlılar, hükümdarın s arayında, mağlup düş­ manların çocuklarını toplayarak padiş ahın en yakın kullan, ko­ rumaları ve yetkilileri haline getirmek için eski Asur uygulama­ sını da benimsedi. Bu, imp aratorluğun çeşitliliğini yansıtan bir hane halkı oluşturdu. Yunanlar, Sırplar, Boşnaklar, Arnavutlar ve daha sonra Gürcüler ve Ç erkesler padişahın yaverleri , subay­ ları ve üst düzey yetkilileri oldular. Bu çocukların toplanması

(devşirme) daimi güçlerin elit askeri kölelerini, yeniçeri piyade­ lerini, topçuları ve saray süvarilerini sağlamıştır. 1 1 Osmanlılar, Selçuklular ve Moğollar gibi, aşiret güçlerini, kuşatma makine­ leri ve toplarla donatılmış ağır süvari ve piyadelerle değiştirdi­ ler. Göçebe olmayan atlıları desteklemek için, toprak ve gelir hi­ belerini merkezileştiren ve adaletsizliği önlemek için bürokrasi ve padişah gözetimini artıran ikta sisteminin bir versiyonu olan

tımar sistemini geliştirdiler. Tımar s ahipleri, ikta alıcıları gibi, köylülerin maaşı yerine onların vergilerini topladılar. Ancak tımar sahipleri derebeyleri gibi değil, daha çok devlet yetkilileri gibiydiler: Onlar, merkezi olarak atanmış komutan ve valiler altında vilayetlerde ve böl­ gelerde örgütlenmişler ve yerel bir güç tabanının inşasını önle­ mek için düzenli olarak rotasyon uygulamışlardır. 12 Tımar sis11

12

Askeri köle sistemlerinin karşılaştırması: S. Vryonis, nseljuk Gulams and Ottoman Devshirmes ." Der Islam 4 1 , 1 965: 224-52. Savaş esirleri ve kom­ şu hükümdarların oğullan da Osmanlı hizmet kadrosuna girmişti; M. T. Gökbilgin, "XVI. yüzyıl başlarında Osmanlı devleti hizmetindekin Akko­ yunlu ümerası." TM 9, 1 95 1 : 36. Devşirme'yi sadece kölelik ve ganimetle ilgili şeriat yasaları bağlamında görmek çok dar bir görüş. Bu, aynı za­ manda uzun zamandır Türkler üzerinde de denenen kadim kaynaştırma uygulamalarının Osmanlı versiyonuydu. Onlar yüzyıllardır herkesin askeri köleleriydi ve bu konumu iktidara ulaşmak için bir sıçrama taşı olarak kullandılar; kölelik onlara, bize bugün olduğundan daha farklı bir şey ifade ediyordu. H. İnalcık, uottoman Methods of C onquest." SI 2, 1 954: 1 14. Köylüleri ve

3 04

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTI DAR I N TAR i H i

temi b atı Anadolu'da başladı ve 1. B ayezid ( 1 389- 1 402) bunu sı­ nırlardaki yeni fethedilen bölgelere doğru genişletti. 1 3 Amaçsız ve s ömürücü p ost-Moğol ikta sisteminin aksine, Osmanlı tımar sistemi arazi kullanımı ve köylü vergilendirmesi üzerindeki yö­ netim kontrolünü korudu. Az s ayıda tımar, devlet görevlilerinin ukalemlerinden ve adımlarından" münezzehti. Köylülerin çıkar­ larını korumadaki bu gelişmiş yetenek, daha düşük vergiler ve dinsel hoşgörüyle birlikte Osmanlıların meşruiyetini artırdı. Vergiler, s osyal bağımlılık açısından gerekçelendirilmiş bir arazi araştırmasıyla belirlendi. Bir ferman, ueyalet nüfusunun (devletin sürekli refahının kaynağı olan ve iyi düzeninin nedeni olan) zulümden korunması ve müreffeh bir duruma kavuşma­ sı için" tetkiklere izin verdi. 14 Harran nüfus s ayımı gibi, tetkik kayıtlan da gelir kaynaklarını, vergi mükelleflerinin isimlerini ve mahsulünü ve kasabanın s akinlerini ve gelir getirici faali-

13

kasaba halkını koruyan imparatorluk fermanlan: M. Kiel, A rt and So­ ciety ofBulgaria in the Turkish Period, As sen, N etherlands: Van Gorcum, 1 985, 1 59, 1 64, 1 66; vergi kayıtlanna sıkı sıkıya bağlı kalmayı zorunlu kılma: A. Singer, Palestinian Peasants and Ottoman Ofjicials: rural ad­ ministration around sixteenth-century Jerusalem, Cambridge: Camb­ ridge University Press, 1 994, 46. H. İnalcık, "Timariotes chretiens en Albanie au XV. siecle d'apres un re­ gistre de timars ottoman," Mitteilungen des österreichischen Staatsar­ chiv 4, 1 95 1 : 1 20; L. T. Darling, "The Development of Ottoman Govern­ mental Institutions in the Fourteenth C entury: a reconstruction," Living

in the Ottoman Ecumenical Community: essays in honour of Suraiya Faroqhi içinde, ed. V. C ostantini ve M. Koller, Leiden: Brill, 2008, 23-7. Tımar sistemi: İnalcık'ın eserleri, bilhassa Classical Age ve H. İnalcık with D. Quataert (ed.) An Economic and Social History of the Ottoman Empire, C ambridge: Cambridge University Press, 1 994, 1 : 1 03-78. Uzun

14

Hasan'ın torunu ve il. Bayezid'in damadı Sultan Ahmet, Osmanlılar ara­ sında sürgünde öğrenilen toprak sahipleri üzerindeki bu merkezi kont­ rolü, 1 497'de başansızlıkla Akkoyunlular arasında uygulamaya kalkıştı; J. E. Woods, The Aqquyunlu: Clan, Confederation, Empire: a study in 1 5thl9th century Turko-Iranian politics, yenilenmiş ed. Salt Lake C ity: University of Utah Press , 1 999, 1 58; bkz. Bölüm 7. Tahrir Defteri 548, in ö. L. Barkan, XV. ve XVlıncı asırlarda Osmanlı Imparatorluunda zirai ekonominin hukuku ve mali esaslan, cilt 1 : Ka­ nunlar, İstanbul: Türkiyat Enstitüsü, 1 943 (bundan sonra Kanunlar), 63n3 , çev. R. Murphey, "The C onceptual and Pragmatic Uses of the 'Sum­ mary' (ldjmal) Register in Sixteenth- Century Ottoman Administrative Practice, AOtt 14, 1 995-6: 1 1 2 .

E R K E N MODERN i M PARATO R L U K LAR

305

yetlerini listelemiştir. Köylülerin alaycılığı, hatta bilirkişilerin öldürülmesine rağmen, bu tetkikler s ayesinde, merkezi ve yerel yöneticiler, tımar sahipleri ve köylülerle birlikte karşılıklı ola­ rak kabul edilebilir vergi toplamlarını müzakere etmek için bir araya geldi. 1 5 Tımar sistemi, güçlü askeri komutanları devlete bağımlı hale getirdi, tarımsal gözetim ve kırs al asayiş sağla­ dı ve köylülerin ve kasaba s akinlerinin ihlallere karşı itiraz et­ melerini sağlayan kamuya açık bir vergi değerlendirmesi kaydı oluşturdu. Dine bakılmaksızın tüm köylüler sultana doğrudan dilekçe verebildikleri için askeri-idari sınıfın b askısına karşı güçlü bir müttefikleri vardı.

lç savaş ve kültürel yeniden değerlendirme O smanlılar, İlhanlı ve Bizans yönetim tekniklerini uygu­ ladıysalar ve Timurlu kültürel eğilimleri benimsediyseler, ideolojik olarak İslami ve Yakındoğu meşruiyet fikirlerini , Pers -İslam olarak adlandırılabilecek bir şekilde bütünleştiren Selçuklu tavsiye yazarlarını andırdılar. 16 O smanlı yazarları , hükümdarlarını gerçek Müslümanlar ve O smanlı fütuhatını gaza olarak tasvir ettiler ve Tanrı'nın onları seçimiyle ve sürü­ ye çob anlık etmeleriyle karakterize edilen adaletleri nedeniy­ le O smanlı yönetimini Bizans'ınkine göre daha tercihe şayan gördüler. Bu ideolojik karışım, Osmanlı tarihinin hala en eski anlatısında olan Ahmedi'nin lskenderndme'sinin son bölü­ münde görülüyordu . Bu destan, 1 402'de Osmanlıların Timur' a feci ş ekilde yenilmesinin ardından ve sonrasında I. B ayezid'in oğulları arasında çıkan taht s avaşlarında ortaya çıktı . Hikaye , ana es eri Şahndme'yle birlikte o dönemde Ortadoğu'da popü15

16

H. İnalcık, Hicri 835 tarihli süret-i defter-i sancak-ı Arvanid, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1 954; J. Kıildy-Nagy, "The Administration of the Sanja-q Registrations in Hungary," AOH 2 1 , 1 968: 1 8 1 -223; 1. Beldicea­ nu-Steinherr ve N. Beldiceanu, "Reglement ottoman concernant le recen­ sement (premiere moitie du XVIe siecle) ," Südost-Forschungen 37, 1 978: 6; Singer, Palestinian Peasants, 37; bkz. 1 2 1 , 1 2 7 . Bizans etkileri: H. W. Lowry, The Nature of the Early Ottoman State, Albany: State University of New York Press, 2003; Selçuklu etkileri: M. F. Köprülü, "Bizans müesseselerinin Osmanlı müesseselerine te'siri hakkında bazı mülahazalar," TH1TM l , 1 93 1 : 1 65-3 1 3; İ stanbul: Ö tüken, 1 980; Some Observations on the lnfluence ofByzantine lnstitutions on Ottoman lnstitutions, çev. G. Leiser, İ stanbul: Türk Tarih Kurumu, 1 999.

306

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

l e r ha l e gelen Nizami'nin lskendername'sine dayanıyordu . 1 7 Ahmetli'nin eseri Osmanlı sultanlarına, onların adaletlerine ve gazalanna ithaf olunmuş bir methiyeyi içeriyordu. "Bütün hepsinin görevi kafirlerle s avaşmaktı." Moğollar "halka açıkça baskı yaparken, Osmanlılar ellerini kana bulamadan, kanun ve vergi yoluyla ins anları b askı altında tuttular. "18 Bu temanın Büyük İskender menkıbeleri ve İslam öncesi hükümdarların hikayeleriyle yan yana gelmesi, akla hemen Keykavus ve Nec­ meddin Razi'ye ait sultanların aynası eserlerindeki veya Ahmed Teküder'in çini kaplı sarayındaki İslam ve Yakındoğu temaları­ nın benzer kombinasyonlarını getiriyor. Onlar gibi, bu temanın kombinisyonu, sultanların eylemlerinin bir açıklaması olduğu kadar doğruluk için de bir reçeteydi ve padişahların önceki din­ darlıklarını ve adaletlerini daha sonraki başarısızlıklarıyla kar­ şılaştırıyordu. 19 Moğollara yönelik eleştirisini lskendemame'ye 17

Ahmedi, "Dastan ve tevarih-i Al-i Osman." Osmanlı tarihleri içinde, ed. Ç. N. Atsız, İ stanbul: Türkiye Yayınevi, 1 949, 3-35; C. Sawyer, "Sword of C onquest, Dove of the Soul: political and spiritual values in Ahmadi's lskandamama," M. Bridges ve J. C. Bürgel (ed.) The Problematics of

Power: Eastem and Westem representations of Alexander the Great içinde, Bern: Peter Lang, 1 996, 1 35 -48; E. J. W. Gibb, A History of Otto­ man Poetry, Landon: Luzac, 1 900, 1 : 272, 284. İ skender destanının di­ ğer Anadolu versiyonları: A. S. Levend, Türk edebiyatı tarihi, Ankara:

18

19

Türk Tarih Kurumu, 1 973, 1 36. Ahmedi'nin versiyonu bütün Ortadoğu'da yayıldı ve Memlukler ve Şeybaniler tarafından okundu; E. Atıl, Renais­ sance of lslam: art of the Mamluks, Washington, D C : Smithsonian Ins­ titution Press, 1 98 1 , 252-3; E. Birnbaum. "The Ottomans and Chagatay Literature," CAJ 20, 1 976: 1 63 . Ahmedi/Silay, 1 45; çev. 1 35; krş . Ahmedi, "Dastan," 6 ; N . Azamat, ed. , Anonim tevarih-i Al-i Osman, F. Giese neşri, İ stanbul: Marmara Oni­ versitesi Edebiyat Fakültesi, 1 992, 3. Lowry, Ahmedi'nin savaş olarak gayrimüslimlere karşı gaza ile Bıiyezid'in Müslüman topraklarını fet­ hetmesi arasındaki zıtlığı vurgular, ancak bu iddia sadece Osmanlıların Müslüman destekçilerine hitap ederdi; Lowry, Nature, 1 8-2 1 . Gaza iddi­ alarının anlam aralığı: Kafadar, Between 7Wo Worlds, 62-90, 1 09- 1 4; L. T. Darling, "Contested Territory: Ottoman holy war in comparative perspe­ ctive," Si 9 1 , 2000: 1 33-63; krş. Pal Fodor, "Ahmedi's Dasitan as a Source of E arly Ottoman History," AOH 38, 1 984: 4 1 -54. Lowry (Nature, 1 7) diğer zeminlerde aynı noktaya vurgu yapar. Genel­ likle 1 7. yüzyıla atfedilen Osmanlı devletinin gerilemesi eleştirisi, 1 6 . yüzyılın başlarına ait temel bir entelektüel öğeydi; C . H. Fleischer, "From Şeyhzade Korkud to Mustafa Ali: cultural origins of the Ottoman nasi-

E R K E N MODERN iMPARATO R L U K LAR

307

ve adaletleriyle ünlü sultanlann tarihçesine iliştiren Ahmetli, imparatorluk yönetimine bu şekilde karşı olmadığını, ama onun uygulamalanna karşı olduğunu ima etti. E serin adil padişaha karşı adil olmayan padişah temasının başlıca örneği Ahmetli'nin hamisi I. B ayezid'di. B ayezid'in tımar kayıtlan ve vergi araştırmalan onu iyi idare yoluyla meşruiyet iddia edebilecek ilk Osmanlı hükümdan yaptı. "Rumeli'nin ta­ mamında onun adaletiyle gelişmemiş hiçbir yer yoktu. " Daha sonraki kaynaklar, B ayezid'in yetkililerini ve onlann Bizans geçmişlerini "Hıristiyan" yolsuzluklanndan sorumlu tutu. Bu yolsuzluklar arasında ş arap içmek, "Bizans" İmparatorluğunun şaşaalı s aray protokolü uygulamalan ve tımar vergilendirmesi bulunuyordu. 20 Ahmetli, Bayezid'in Timur tarafından yenilgisini Osmanlı güçlerinin Timur'un yolsuzluk ve adaletsizliğine bo­ yun eğmemesine bağladı. Timur'un aynlmasından sonraki ikti­ dar mücadelesi, I. Mehmed'i ( 1 4 1 3 -2 1 ) imparatorluğun restora­ törü olarak tahta çıkardı. O ve halefleri meşruiyetlerini temkinli bir şekilde askeri baş anlarına b ağladılar ve Timurlulann siyasi baskısına ve kültürel üstünlüğüne boyun eğdiler.2ı

hatname," H. W. Lowıy ve R. S. Hattox (ed.) mrd Congress on the Social and Economic History of Tu.rkey içinde, İ stanbul: İ sis, 1 990, 73, 77. Bu­



21

rada, bu düşünce, imparatorluğun büyük günlerinin henüz gelmediği 1 5 . yüzyılın başlarında ortaya çıkar ve bu, araştırmacıların "gerileme anlayışı"nın gerçek gerilemeyle bir ilgisi olmadığı sonucunu güçlendir­ mektedir; R. Murphey, "Mustafa Ali and the Politics of Cultural Despair," IJMES 2 1 , 1 989: 243-55; C. Kafadar, "The Ouestion of Ottoman Decline," HMEIR 4, 1 997-8: 43 . F. Giese, Die altosmanischen anonymen Chroniken = [Tevarih-i Al-i 'Os­ man}: in Text und übersetzung, böl. 2, Abhandlung für die Kunde des Morgenlandes 1 7 , no. 1 , 27-33, çev. B. Lewis , lslam: from the Prophet Muhammad to the capture of Constantinople, NewYork: Harper & Row, Harper Torchbooks , 1 973, 1 : 1 38-9; bu pasaj aynca rezilce "hesap defter­ leri derleyen" "Pers" Ç andarlı vezirlerini ve Karamanlıları kınamaktadır. Alıntı: Ahmetli, "Dastan," 22; Ahmedi/Silay, 1 55, çev. 1 43 (Rum = Byzanti­ ne Anatolia) . Ahmetli, Bii.yezid'i adalet aşığı olarak tanımlayan tek yazar değildi: İA, "Bayezid I" adı altında. H. İnalcık, "Byzantium and the Origins of the C risis of 1444 under the Light of Turkish Sources," Actes du Xlle congres intemational d'etu­ des byzantines içinde, Belgrade, 1 964; Nendeln, Liechtenstein: Kraus Reprint, 1 978, 2: 1 60; O. Aslanap.a, Tu.rkish Art and Architecture, Lan­ don: Faber & Faber, 1 97 1 , 200; E. G. Browne, A Literary History of Per-

3 08

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL I KTIDAR I N TAR i H i

Bununla birlikte, 15. yüzyıl Osmanlı p adişahları, I. Baye­ zid'in idari gelişmelerini muhafaza etmiştir. İç savaş halen de­ vam ederken dahi, I. Mehmed İlhanlı maliye elkitaplarından bi­ rinin nüshasını çoğalttırdı. 22 I. Mehmed, eski Osmanlı toprak­ ları üzerindeki kontrolü yeniden sağladığında tımar sistemini ve arazi kaydını uygulattı, tetkik yaptırdı ve kayıt tutturdu.23 Pa­ diş ahlar, taciz edici veya İslami olmayan vergileri ortadan kal­ dıran ve tımar sahiplerinin ve köylülerin haklarını belirleyen, kanun adında vilayet yönetmelikleri tesis ettiler. Her iki grup da adaleti kanunlara itaat olarak tanımladı: Köylüler için kanun adaleti vergilendirmeyle ilgili sınırlan belirledi ve tımar sahip ­ leri için, s adakat ve cesaretin mükafatı olarak doğru şekilde tı­ mar kazanmak demekti . 24 Katiplik ve tavsiye literatürü bu gelişmeleri Pers -İslam yö­ netişim ideolojisine yerleştirmiştir. Osmanlılar ve diğer Anado­ lu beylikleri klasik siyasi düşünceye ve idari pratiğe aşinaydı ve 1 5 . yüzyılın başlarından itib aren her ikisine de katkıda bu­ lunmaktaydılar. Mirsddü'l-tbdd'a dayalı Seçkinlerin Hazinesi

22

sia, Cambridge: Cambridge University Press, 1 95 1 , 3: 400- 1 ; Marthe Ber­ nus-Taylor, "Le decor du 'Complexe Vert' iı. Bursa, reflet de l'art timouride," Cahiers d'Asie Centrale 3/4, 1 997: 257; EP, "Othmanli" adı altında, 2 1 1 . A. Z. V. Togan, "Moğollar devrinde Anadolu'nun iktisadi vaziyeti,• TH1TM 1 , 1 93 1 : 28-9; çev. G. Leiser, "Economic C onditions in Anatolia in the Mongol Peri od," Al 25, 1 99 1 : 2 1 6- 1 7; M. N abipour, Die beiden persischen Leitfiiden des Falak Ala-ye Tabrizi über das staatliche Rechnungswesen im 1 4. Jahrhundert, Göttingen: Georg-August-Universitiit, 1 973, 7; N.

23

24

Göyünç, "Das sogenannte C. ame o'l-Hesab das 'Emad as-Sarawi," yayın­ lanmamış doktora tezi, Georg-August-Universitiit, 1 962, l ; N. Göyünç, "Imiid es-Seriivi ve Eseri," TD 1 5 , 1 965: 73-4. İnalcık, "Ottoman Methods of C onquest," 1 1 0- 1 1 ; İnalcık, Economic and Social History, l: 1 32-9; Kaldy-Nagy, "Administration," 1 8 1 -223; R. Murp­ hey, "Ottoman C ensus Methods in the Mid-Sixteenth Century: three case histories," Si 7 1 , 1 990: 1 1 9; ô. L. Barkan, "Türkiye'de imparatorluk de­ virlerinin büyük nüfus ve arazi tahrirleri ve bakana mahsus istatistik defterleri," 1iİIFM 2, 1 940: 39-40. Yayınlanmış kayıtlann ve çalışmalann bibliyografyası: A. Gürbüz, XV.-XVI. yüzyıl Osmanlı sancak çalışmalan: değerlendirme ve bibliografik bir deneme, İ stanbul: Dergah, 200 1 . D . A . Howard, "The Ottoman Timar System and Its Transformation, 1 563- 1 656," yayınlanmamış doktora tezi, Indiana University, 1 987, 24-5. Bölgesel kodlar: Barkan, Kanunlar; A. Akgündüz (ed.) Osmanlı kanun­ nameleri ve hukuki tahlilleri, İstanbul: Fey Vakfı, 1 990-6, cilt 5 ve 6.

E R K E N MODERN i M PARATO RLUKLAR

3 09

( 1 400) adlı Türk eseri, s altanat ve adalet ikiz olduğu için hüküm­ darların hem askerlere hem de sıradan ins anlara adil olmala­ rı gerektiğini tavsiye etti. Tusi'nin eserleri tarzında özgün bir etik eseri olan Mutluluğun Hazinesi, I. Mehmed' e ithaf edildi ve Ahmetli'nin İskendemame'sinin ilk aydınlatılmış versiyonu da onun hükümdarlığı sırasında ortaya çıktı. 25 Bu sırada Amasi de Tusi tarzında bir ahlak felsefesi çalışma­ sı olan ve etik, ekonomi ve siyaset bölümlerinden oluşan Sula­

tanlann Ayn as ı 'nı yazdı. Toplumun hastalıklarının genişletil­ miş tıbbi bir metaforu ve onu sağlığa kavuşturmak için çare sağlayan biri olarak ve kendisi de bir doktor olan Amasi, Ga­ zali'den ödünç aldığı Adil Enuşirvan' a dair bir hikayede Adalet Ç emberinden alıntı yaptı . Enuşirvan bu hikayede bir gün has­ ta olduğunu açıklar ve krallığında ilaç yapmak için toz haline getirilebilecek eski bir karonun aranmasını emreder. E ski ka­ rolar bulunamaz ve Enuşirvan sevinir, çünkü asıl amacı kral­ lığının durumunun zenginleştiğini keşfetmekti ve yeni karolar buna iş aret ediyordu. Zeki ins anlar, bunun şu şiarı kanıtladığı hususunda hemfikirdiler: Din s altanat üzerine, saltanat ordu üzerine, ordu para üzerine, p ara ülkenin zenginliği üzerine ve ülkenin zenginliği de inananlar arasındaki adalet üzerine inş a edilmiştir. 26 25

26

Şeyhoğlu Mustafıi, Kenzü 'l-kübera ve mehekkü'l-ulema, ed. K. Yavuz, Ankara: Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, 1 99 1 , 45, 47, 49, 64, 70, ikizler 71 'de; Köprülü, Türk edebiyatı tarihi, 350; A. Uğur, Osmanlı siyaset-nameleri, İ stanbul: Milli Eğitim Bakanlığı, 200 1 , 55&nl 1 . Yazan meçhul Kenzü 's -sa 'adet hala yayınlanmamıştır; E. Blochet, Catalogue des manuscrits turcs, Faris: Bibliotheque Nationale, 1 932, Supplement, no. 2 1 0 . Anadolu edebiyatı: Uzunçarşılı, Anadolu beylikleri, 2 1 3 , 2 1 5; Uzunçarşılı ve Karal, Osmanlı tarihi, 1 : 62. Ahmed ibn Hüsameddin el-Amasi, Mir'at ul-muluk, MS Süleymaniye Esad Efendi 1 890, fols. 67b-68a; söz, Türkçe metin içinde Arapça olarak geçmektedir. Gazali'nin versiyonunda karo bir tuğlaydı, ama Amasi'nin Ç emberi Gazali'ninkiyle aynıdır; Abu Hamid al-Ghazali, Al-Tibr al-mas­ buk fi nasihat al-muluk, ed. S. Khidr, Beirut: Dar Ibn Zaydun, 1 987, 52; Abu Hamid Muhammad al-Ghazali, Ghazali's Book of Counsel for Kings (Nasihat al-muluk), çev. F. R. C. Bagley, Landon: Oxford University Press, 1 97 1 , 55-6. İ lginçtir, camiler ve kabirler ilk olarak 1. Mehmed döneminde Tebrizli çini ustalannca cömertçe süslenmiştir; G. Necipoğlu, uFrom In­ temational Timurid to Ottoman: a change of taste in sixteenth-century ceramic tiles," Muqamas 7, 1 990: 1 36-7. Uğur, Amasi'nin adalet hakkın-

3 10

O RTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDA R I N TAR i H i

B i r Gaza Kitabı 'nda gazilik maharetleri yüceltilen II. Murad ( 1 42 1 -5 1 ) , adalet ve iyi yönetim literatürüne daha fazla katkı sağladı. İdari literatür, Ahmed-i Dai ve Hafız Hüs am'ın yazdı­ ğı Türkçe ilk orijinal katiplik elkitaplarını içeriyordu. 27 Murad, standart tavsiye çalışmalarının yeni çevirilerine sponsor oldu ve oğlu Mehmed' e adalet ve merhamet üzere ülkeyi yönetmeyi öğretmek için kendi tavsiye kitabını yazdı. Diğer yeni tavsiye çalışmaları arasında Ahmed-i Dai'nin Adil Enuşirva n 'ın Vasi­ yetn dm esi 'nin Türkçe versiyonu ve dünyadaki en ücra yerlerin dahi Osmanlı sultanlarının adaletini nasıl aradığını anlatan şiiri de vardı .28 1 5 . yüzyılın başlarındaki Osmanlı ideolojisi ve örgütlenmesi, imparatorluğun genişlemesini , adil yönetimi ve iyi yönetimiyle eşleştirdi.

27

28

daki diğer sözlerini sıralar; Osmanlı siyaset-nameler, 72-5. Levend, bu metni, 1. Mehıned'e ithaf olunmasına ve 943/ 1 536 yayım tarihine rag­ men, yanlış bir şekilde 1 7 . yüzyıl olarak tarihlendirir; A. S. Levend, "Si­ yaset-nameler," TDAYB 1 962: 1 86 ve ardından Uğur, Osmanlı siyaset-na­ meler, 56; krş . Fleischer, "From Şeyhzade Korkud," 69n8. H. İnalcık ve M. Oğuz (ed.) Gazavat-i Sultan Murad b. Mehemmed Han, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1 978. 1. H. Ertaylan, Ahmed-i Da 'i: hayatı ve eserleri, İ stanbul: İ stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, 1 952, 3-28, 1 57-60, 1 29; W. Björkman, "Die Anfiin ge der türkischen Briefsammlun­ gen." Orientalia Suecana 5, 1 956: 20-9; 1. Ç. Derdiyok, "Eski Türk ede­ biyatı'nda mektup yazma kurallan hakkında bilgi veren en eski eser: Ahmed Da'i'nin Teressül'ü," Toplumsal Tarih 1 .6, Haziran 1 994: 56-9; Ş. Tekin, "Fatih Sultan Mehmed devrine ait bir inşa mecmuası," JTS 20, 1 996: 282-90. Diğer katiplik elkitaplan, J. Matuz, " über die Epistolog­ raphie und Insa'-Literatur des Osmanen." Deutscher Orientalistentag 1 7 , 1 968, ZDMG Supplementa, I, böl. 2, Wiesbaden, 1 970, 58 1 ; Blochet, Catalogue, ancien fonds nos 22 1 - 3 1 , Supplement nos 1 0 1 -23; Köprülü, Türk edebiyatı tarihi, 359, 368. Uzunçarşılı, Anadolu beylikleri, 2 1 9-23; S. Bağcı, "From Translated Word to Translated lmage: the illustrated Şahniime-i Türki copies," Muqamas 1 7 , 2000: 1 65-6. Blochet, Catalogue, Supplement no. 530; F. E. Karatay (ed.) , Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi Türkçe yazmalar kataloi}u, İ stanbul: Topkapı Sarayı Müzesi, 1 96 1 , 487; Murad il, Fatih Sultan Meh­ med 'e nasihatler, İ stanbul: Tercüman, 1 976. Ahmed-i Da'i'nin şiiri için, bkz. H. İnalcık, "Osmanlı Padişahı," AÜSBFD 1 3 .4, 1 958: 79. Bu eserlerin bürokratik devleti kutsaması, Yazıcıoğlu'nun OIJuzniime'sindeki gibi Orta Asya aşiret geçmişinden türetilen meşruiyetle rekabet halindeydi.

E R K E N MODERN i M PARATO R L U K LAR

i

3 11

Fatih Mehmed ve padişahın hukuku 1 453 'teki Osmanlı'nın Konstantinopolis 'i fethi, İslam top ­ lumunun en eski hayalini, yakalanması zor "Kızıl Elma"nın ve erişilemeyen ödül olan Hıristiyanlığın başkentinin ele geçiril­ mesini gerçekleştirdi.29 Bu zafer, Osmanlı devletini başarılı bir sınır beyliğinden dünya standartlarında bir imparatorluğa dönüştürdü ve ilahi lütfun askeri zaferi mümkün kıldığı duy­ gusunu pekiştirdi. Fatih Sultan Mehmed ( 1 45 1 -8 1 ) , İskender ve Timur gibi, "tüm dünyayı fethetmeye ve kendisinden önce ge­ lenlerin hükmettiği imparatorluklardan daha büyük imparator­ luklara hükmetmeye hevesliydi. " Sasani hükümdarları ve halife Muaviye'ye yapıldığı gibi, önceki hükümdarların hikayeleri her gece ona okunurdu. Veziri Sinan Paşa (ö. 1 486), Adalet Ç emberi­ ni doğrudan alınıtlamas a da, ona ithafen Pers -İslam mirasıyla yoğurulmuş bir etik kitabı olan Maarifname'yi yazdı . Veziri Si­ nan Paş a şöyle dedi: Padişahın adaleti, onun refahı için bir sağ kol ve ihtişamına bir yardımcı, sa­ adetine bir asistan, asaletine bir destek, mülküne bir bekçi ve saltanatının bir yücelticisidir. Onun adaleti, padişahın sürüsündeki varlığını ve Allah vergisi yeteneği için şükran­ larını bahşeder. Sadaka dilenenleri cezbeder ve layık olan­ ları mükafatlandınr. Onun adaletinin bir sa ati binyıllık ita­ at etmeye değer ve bir birimi dahi dini ihya eder. Tüm zeki insanlar şuna katılırlar, hükümdarlar için adaletten daha güçlü bir ordu yoktur ve dünya insanları için güvenlikten daha sağlıklı bir ekmek yoktur. Saltanatı korumak için ada­ let gibisi yoktur ve saltanata sükunet sağlamak için güvenlik gibisi yoktur. 30 Mehmed, Doğu ve B atının efsanevi imp aratorluklarını fet­ hetti, bir zamanlar Bizans ' a ait Avrupa'daki eski topraklan geri aldı ve 1473'te Moğol egemenliğinin varisi Akkoyunlu Uzun 29

30

F. Babiııger, Mehmed the Conqueror and His Time, ed. W. C. Hickman, çev. R. Manheim, Princeton, NJ: Princeton University Press, 1 978, 494. Yeni "Kızıl Elma" olarak Roma: H. İnalcık, "The Policy of Mehmed il toward the Greek Population of Istanbul and the Byzantine Buildings of the City." Dumbarton Oaks Papers 23/24, 1 969/70: 233. Sinan Paşa, Ahlakname/Nasihatname, MS Süleymaniye Laleli 1 6 1 1/2, fol. 2 3 l b; pub. as Maarifname, ed. t. H. Ertaylan, İ stanbul: İ stanbul Üni­ versitesi E debiyat Fakültesi, 1 96 1 , 250- 1 .

3 12

O RTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

Hasan'ı yendi. Mehmed'in sarayında Yunan müzisyenleri mu­ siki icra etti ve İtalyan s anatçılar onun portresini çizdi. Yunan yazarlar onu Büyük İskender'le mukayese etti, (Asur kralları gibi) surlu bir şehir ve saray inşa etmesini anlattılar ve gücünü, zekasını ve adaletini övdüler.31 Timurlu şairler Molla C ami ve Ali Şir Nevai ve Akkoyunlulu yazar Devvani'yi sarayına çekmeye ça­ lışmak için tanınmış İranlı yazarlara hediyeler gönderdi. Dev­ vani'nin Ahlak-ı Celali'si sekiz katlı Adalet Ç emberini Osman­ lılara aktardı ve Nizami'nin Hamse'sinin Türkçeye çevrilmesi, konsepti romans edasıyla zenginleştirdi. Şahname ve Hamse elyazmalarında adaleti tesis eden padiş ahların resimleri aynı fikir için görsel simgeler s ağlamıştır. 32 Mehmed'in politikaları hem sembolik olarak hem de pratikte bir adalet s altanatı oluşturmayı amaçladı . Kendisi için İstan­ bul'un kalbinde inşa ettirdiği Topkapı Sarayı, iki kıtaya ve iki denize bakan imp aratorlukta onun yerini ve adaleti sağlayışı­ nı sembolize etti . Kapı veya Bab-ı Ali, imparatorluk idaresinin alanı ve vergilerin ödendiği yerdi . İkinci avlu, vezirler ve saray katiplerinin dilekçeleri dinlemek ve hükümet işlerini görmek için haftada dört kez toplandığı konsey salonunu barındırıyor­ du. Salonun açık tarafları Osmanlı adaletinin erişilebilirliğini temsil ediyordu. Onun yukarısında, sultanın -mecazi olarak, en azından- imparatorluktaki haksızlıkları gözetleyebildiği Adalet 31

32

Alinti: Giacomo Tedaldi, J. R. M. Jones (ed.) The Siege of Constantinop­ le 1 453: seven contemporary accounts içinde, Amsterdam: Adolf M. Hakkert, 1 972, 9. Babinger, Mehmed the Conqueror, 377-80, 497-507; S. Bağcı, "An Iranian Epic and an Ottoman Painter: Nakkaş Osman's 'new' visual interpretation of the Shahnamah," S. Prator ve C. K. Neumann (ed.) Frauen, Bilder und Gelehrte: Studien zu Gesellschaft und Künsten im Osmanischen Reich, Festschrift Hans Georg Majer içinde, İ stanbul: Simurg, 2002, 2: 433. Babinger, Mehmed the Conqueror, 47 1 -72; Ateş, "Farsça eserler," 1 02; Köprülü, Türk edebiyatı tarihi, 363, 375-6, 380; Browne, Literary History of Persia, 3: 423; H. Sohrweide, "Dichter und Gelehrte aus dem üsten im osmanischen Reich ( 1 453- 1 600) : ein Beitrag zur türkisch-persischen Kulturgeschichte," Der Islam 46, 1 970: 263-302; Birnbaum, "Ottomans and Chagatay Literature," 1 5 9-66&n7; Levend, " Ümmet çağında ahlak," 4 1 0. Bu dönemde Osmanlılar, The Wisdom ofRoyal Glory (Köprülü, Türk edebiyatı tarihi, 368) eserini öğrenmişlerdi ve Buzurgmihr'in I. Hüsrev'e tavsiyesi, Zafemame'yi çevirmişlerdi; C. Schefer, Chrestomathie persa­ ne, Faris: E. Leroux, 1 883-5, yeni baskı Amsterdam: APA-Philo 1 976, 1 : 4.

E R K E N MODERN iMPARATO R L U K LAR

3 13

Kulesi yükseliyordu. Padiş ahın taht odasına Arz O dası denilirdi. Orada p adişahın yetkilileri, p adişahın kararlan ve onaylan için konsey s alonunda sunulanlara kendi dilekçelerini ve cevapla­ rını sunardı.33 Sarayın dışında da sultanlar adaletin tesisi için kadim formları benimsediler. Ne zaman yurtdışına, sefere, ava ya da sadece kasabaya gitseler, p adiş ah maiyetindeki görevliler yolları kaplayan ins anlardan dilekçeleri kabul ederlerdi . Bu di­ lekçeler sadece bir vitrin süslemesi değildi. Vilayet valileri bile zulüm şikayetleri yüzünden işten çıkarılır veya idam edilirdi. Ritüel ve idari davranışlar s ayesinde padiş ah ve yetkilileri sa­ dece yönetimlerinin dayandığı sosyal hiyerarşileri değil, aynı zamanda onları meşrulaştıran adaleti de gösterdi. 34 Mehmed'in adaleti yas alaştırması, hukukun kodlanmasın­ da somut bir biçim aldı. Hem Moğol hanının hem de Bizans imparatorunun halefi olan II. Mehmed, hükümdarın yasası ve fermanlarının derlemesi olan bir kanunname çıkaracak bir ko­ numdaydı. Suç, tımar sistemi ve devlet memurlarının organi­ zasyonuyla ilgili üç yas a derlemesi onun inisiyatifine atfedil­ mektedir. 35 Yas alar farklı sosyal grupların çıkarlarını dengeledi 33

34

35

G. Necipoğlu, Architecture, Ceremonial, and Power: the Topkapı Palace in the fifteenth and sixteenth centuries, Cambridge: MiT Press, 1 99 1 , 45-6, 57, 64-68, 84-6, 20 1 , 203 -4; istişare salonu: M . Arif, "Kanıinname-i Al-ı Osman," TOEM, suppl. 3, 1 330/ 1 9 1 2 : 23; minyatürler: İnalcık, Clas­ sical Age, levhalar 6 ve 9; grafik: t. H. Uzunçarşılı, Osmanlı devletinin merkez ve bahriye teşkilatı, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1 948, 267; kon­ sey toplantılarına katılan ve şikayetleri dinleyen sultanlar: İnalcık, Clas­

sical Age, 90- 1 . H. inalcık, "Adaletnameler," Belgeler 2, nos. 3-4, 1 965: 5 1 ; Doris Beh­ rens-Abouseif, Egypt's Adjustment to Ottoman Rule: institutions, waqf and architecture in Cairo (1 6th and 1 7th centuries), Leiden: Brill, 1 994, 63-4; Howard, "Ottoman Timar System," 83; B. McGowan, "Ottoman Po­ litical C ommunication," H. D. Lasswell, D. Lerner ve H. Speier (ed.) Pro­ paganda and Communication in World History içinde, Honolulu: East­ West C enter and University Press of Hawaii, 1 979, 1 : 445, 46 1 . N. Beldiceanu (ed.) Code de lois coutumieres de Mehmed II: Kitab-i qa­ vanin-i 'örjiyye-i 'Osmani, Wiesbaden: Harrassowitz, 1 967; R. Anheg­ ger ve H. İnalcık (ed.) Kanunname-i sultann ber muceb-i örf-i 'Osmani, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1 956; A. Özcan, Kanunniime-i Al-i Osman (tahlil ve karşılaştırmalı metin) , İstanbul: Kitabevi, 2003; Arif, "Kanun­

name-i Al-ı Osman"; A. Özcan, "Fatih'in teşkilat kanunnamesi ve nizam-ı alem için kardeş katli meselesi," TD 33, 1 980- 1 : 7 - 5 6 .

3 14

:

'

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

ve suistimalleri kontrol etti . Bir not, yasaların amaçlarının "sı­ radan ins anları yetkililerin baskısına karşı korumak" olduğunu belirtti . Amaç geliri artırmak olsa da, vergi toplanması tebaanın refahını ve iyi idaresini korumakla sınırlıydı . 36 Hükümdarın yasası, Osmanlı yönetiminde İlhanlılardan beri . diğer bütün Müslüman devletlerde olduğundan daha büyük bir rol oynamıştır. C engiz Han'ın yasalarının ems ali s ayesinde, ya­ sal yapı sadece güçlü bir liderin iradesine değil , tüm iktidar ha­ nedanının prestijine ve ilahi kuts allığına dayanıyordu. Yasa bir pagan yasasıydı ve Gazan Han'ın reform emirleri asla geçmişin adli kültürüyle kodlanmadı veya birleştirilmedi. Ancak O smanlı hükümdarının hukuku Müslüman bir padiş ah tarafından çıka­ rıldı ve en başından beri İslam hukukuyla bir arada var olmayı amaçladı. İlhanlılar şeriat ve şeriat dışı davalar için ayn mah­ keme sistemleri işlettiler ve Memluklüler, şeriat dışı yargıçların şeriat davalarını yargılamasına izin verdiler. Ancak Osmanlılar, şeriat mahkemelerinde hem İslami hem de hanedan hukukunu idare ettiler ve bu da hem eyalet valileri hem de valilerin görev­ lileri tarafından icra edildi. Ayrıca Osmanlı şeriat mahkemeleri

mezalim işlevi gördü, dilekçelere baktı ve davaları hükümdarın sarayına sevk etti. 37 Bu birleşik yas al yönetim, hanedan yas asını İslam hukukuyla uyumlulaştırma özlemine yol açtı ve bu, Muh­ teşem Süleyman ( 1 520-66) ya da Osmanlılar tarafından bilindi36

37

H. İnalcık, "Osmanlı hukukuna giriş: örl'i-sultani hukuk ve Fatih'in ka­ nunları," AÜSBFD 1 3 . 2 , 1 958: 1 02-26; H. İnalcık, "Suleiman the Lawgiver and Ottoman Law," AO l , 1 969: 1 05-38; EP, "Kanun• adı altında. F. Acun, "Ottoman Administrative Priorities: revenue maximisation in the pro­ vince of Karahisar-ı Şarki," M. Köhbach, G. Prochıizka-Eisl ve C. Römer (ed.) Acta Viennensia Ottomanica içinde, Vienna: Institut für Orienta­ listik, 1 999, 7 - 1 2; L. T. Darling, Revenue-Raising and Legitimacy: tax

collection and ftnance administration in the Ottoman Empire, 1 5601 660, Leiden: Brill, 1 996, 144-6, 26 1 -3 , 270, 273, 276. Alıntı: İstanbul Üni­ versitesi Kütüphanesi, MS T l 807 ( 1 095/ 1 683-84) , çev. U. Heyd, "Kanun and Shari 'a in Old Ottoman C riminal Justice," Proceedings of the Israel Academy of Sciences and Humanities 3 . 1 , 1 967: 3. U. Heyd, Studies in Old Ottoman Criminal Law, ed. V. L. Menage, Ox­ ford: Clarendon, 1 973, 2 1 6; N. Calder, "Legitimacy and Accommodation in Safavid Iran: the juristic theory of Muhammad Baqir al-Sabzavari (d. 1 0901 1 679)," Iran 25, 1 987: 1 03 . Şeriat mahkemelerine ait davalara ba­ kan saray nazırları ve Memlukler: Ch. 7; R. Irwin, "The Privatization of 'Justice' under the Circassian Mamluks," MSR 6, 2002: 65.

E R K E N MODERN i M PARATO R L U K LAR

i

31 5

ği şekliyle , Kanuni Süleyman döneminde baş arıyla tamamlandı. Sonunda, bu da Müslüman toplumunun yüzyıllardır üzerinde çalıştığı bir uzlaşmaya yol açtı. Şimdi beliren tehlikeyse , daha fazla modifikasyonun, sistemi iyileştirmek yerine onu bozduğu şeklinde düşünülebilirdi. Mehmed aynca somut adalet belirtileri de s ağlamıştır. Sava­ şan beylikleri tek bir siyasi ve ekonomik birimle ikame etmesi güvenliği artırdı. Yollar güvenliydi ve kasabalar erişilemeyen tepelerden nehir ve yolların yakınındaki zengin vadilere taşın­ dı . Terk edilmiş bölgelerde tarımı ve ziraatı yeniden tesis etti ve esirleri İstanbul çevresindeki köylere yerleştirdi. Pazaryerinde­ ki fiyatları düzenledi ve tebaalarına daha fazla servet katmak için ticari ilişkileri ve gümrük vergilerini manipüle etti. II. Meh­ med ve onun başyetkilileri , muhtaçların beslendiği aşevleri de dahil olmak üzere kentin mahallelerinde hayır kurumlan kur­ dular ve II. Mehmed'in biyografi yazarı, ekmek tedarikinin onun için birincil mesele olduğunu belirtti.38 Adalet, 1 5 . yüzyıl Osmanlı tutumunda, Burgonya elçisi Bert­ randon de la Brocquiere gibi yabancıların fark edeceği kadar merkezi bir önemdeydi . Brocquiere, II. Murad'ın cömertliği­ ni, halkına gösterdiği özeni ve "yurtiçinde ve yurtdışında ona mükemmel itaati mümkün kılan büyük ve dikkat çekici adalet örneklerini" bildirdi . 39 Osmanlı ordusunda bir Sırp esiri olan Konstantin Mihailoviç de, O smanlı adalet kurumları hakkında­ ki anılarında şunları söyledi: "Yoksullara haksızlık yap an hiç kimse imp arator tarafından uzun süre tolere edilmez, çünkü imparator [pozisyonunu) ondan alacak ve başkasına verecek­ tir. Ve imparatorun özel tedbiri, her yıl fakirlere, ağaları tara-

38

Alıntı: Babinger, Mehmed the Conqueror, 459. inalcık, "Policy of Mehmed il,'' 237, 239; ô. L. Barkan ve E. H. Ayverdi (ed.) 1stanbul vakıflar tahrir defteri: 953 (1 546) tarihli, İstanbul: Vakıflar Genel Müdürlüğü, 1 970.

39

Bertrandon de la Brocquiere, "The Travels of Bertrandon de la Brocqu­ iere,'' T. Wright (ed.) Early Travels in Palestine içinde, London: Henry G. Bohn, 1 848, 348; Babinger, Mehmed the Conqueror, 5, 27. Moskova Knez­ liği aynca Mehmed'in adaletinden hayranlıkla bahsetti: I. Peresvetov, "Ivan Peresvetov's Recommendations,'' G. Vernadsky, R. T. Fisher, Jr. , A. D. Ferguson, A. Lossky ve S. Pushkarev (ed.) A Source Book for Russian History from Early Times to 1 91 7 içinde, New Haven, CT: Yale University Press, 1 972, 1 63 .

3 16

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

fından bir yerde haksızlık yapılıp yapılmadığını incelemek ve gözlemlemek için sarayından imparatorluğunun dört köşesine dört görevlisini göndermesidir."40 Mısırlı bir hekim Şemseddin, Topkapı Sarayının konsey salonu inşa edilmeden önceki padi­ şahların adalet yönetimini şöyle açıklamıştı: "Sab ah erkenden Osmanlı hükümdarı geni ş , yükseltilmiş bir divanda otururdu. İnsanlar p adişahı görebilecekleri bir yerde biraz uzakta durur­ lardı ve haksızlıktan mustarip olan herkes ona gelip şikayetini dile getirirdi. "4ı 1 5 . yüzyıl sultanları , Adalet Ç emberi kavramlarını idari merkezileşmelerini haklı göstermek, sosyal düzeni yaratmak ve yoksulları korumak için kullandılar. Seçkinler hükümdara hizmetlerinin karşılığı ve adil mükafat olarak toprak ve iktidar konumlan talep ettiler. Köylüler ve kasaba halkı, adalet namı­ na adil vergilendirme ve s osyal düzen talep etti . İsyancılar pa­ diş ah b askısına ve resmi yolsuzluğa karşı s avaştılar. Ç emberin düzgün işleyişi, Osmanlı toplumundaki grupları ilgilendiren bir hedefti .

Savaş, kültürel mübadele ve Safeviler ( 1 50 1 - 1 722) 1 500'lü yıllarda Osmanlı İmp aratorluğu bölgesel v e kurumsal olarak büyürken Safevi İran'ı ( 1 50 1 - 1 72 2 ) , Safevilik adındaki Tebriz'in kuzeyinde bir Şii sufi tarikatı ile Akkoyunlu hanedan­ lığının birleşmesinden ortaya çıktı .42 1 6 . yüzyılda Safevi İmp a­ ratorluğu genişledi ve merkezileşti, Osmanlı modelini baz alan ateşli silahlardan oluşan bir ordu geliştirdi , ticaretini genişletti

40

41 42

Konstantin Mihailovic, Memoirs of a Janissary, çev. B. Stolz, Ann Arbor: Department of Slavic Languages and Literatures, University of Michi­ gan, 1 975, 29, 1 53 . Resmi haksızlık başkentten uzaklıkla orantılı görün­ mektedir; H. Gerber, State, Society, and Law in Islam: Ottoman law in comparative perspective, Albany: State University of New York Press, 1 994, 2 1 . V. Grecu (ed.), Istoria Turco-Bizantina, Bucharest, 1 958, 1 78; alıntılayan Heyd, Old Ottoman Criminal Law, 227, aktaran inalcık, Classical Age, 89. L. T. Darling, "Political Change and Political Discourse in the Early Mo­ dern Mediterranean World," Joumal of Interdisciplinary History 38, 2008: 505-3 1 . Safevi siyasi tarihi hakkında, R. Savory, Iran under the Safavids, C ambridge: C ambridge University Press, 1 980.

E R K E N MODERN i MPARATO R L U K LAR

317

ve ideolojisinde dinin rolünü geliştirdi.43 II. B ayezid yönetimin­ deki O smanlılar ( 1 48 1 - 1 5 1 2) donanmasını genişletti ve doğu Akdeniz'in kontrolünü ele geçirdi. B ayezid'in halefi I. Selim

( 1 5 1 2 -20) Safevileri ( 1 5 1 4) ve Memlukleri ( 1 5 1 6 - 1 7) yenerek Arap topraklannın ve batı İran'ın çoğunu aldı. Ancak Safevilerle sa­ vaşmış olmalanna rağmen, O smanlılar İran kültür ürünlerini takdir etmeye ve kullanmaya devam ettiler. II.

Bayezid ve lran kültürü

II. B ayezid, II. Mehmed'in ihtilaf çıkaran vergilendirme poli­ tikalannı tersine çevirme vaadiyle tahta çıktı, çünkü Mehmed'in askeri genişleme için yeni kaynaklan bir araya getirmesi güçlü bir muhalefet yaratmıştı. Sıradan askerlere veya köle birlikleri­ ne tımar olarak bahşedilmek üzere ekilmemiş veya b ağışlanma­ mış araziyi almanın yanı sıra, özel mülk sahiplerinin ve dindar vakıflann topraklanna el koydu ve sahiplerinin askerlik hizme­ ti vermesi için onları tımar olarak yeniden ödüllendirdi.44 Bu politika devletin vergi ödeyen köylülere adalet s ağlama fırsatını genişletmesine rağmen, güçlü olanlara, özellikle de önde gelen Türk savaşçı ailelerine ve erken fetihlerden topraklar sayesinde zenginleşmiş tasavvuf vakıflanna haksızlık olarak görülüyor­ du. Seçkinler, Mehmed'in oğlu Bayezid'i tahta çıkararak karşılık verdiler ve onu, el konulan topraklan iade etmeye, dinsel vakıf­ lara ve özel mülk sahiplerine yönelik askeri talepleri ortadan kaldırmaya ve aş ağı tab akadaki ins anlara olağanüstü vergiler koyarak para toplamaya zorladılar.45 Bayezid, kendisini , Avrupa kültüründen ve fetihinden uzak­ laş arak, daha kaps amlı bir İslam kültürü ve ulema ve onların mes eleleri için devlet işlerinde daha belirgin bir rol sağlayarak meşrulaştırdı . Bayezid, klasik İran siyasi çalışmaları için doğu tarzı ress amlara ve hattatlara ve Timurlu ş air Molla C ami'nin sultanların aynası çalışması gibi yeni es erlere hamilik yaptı . Onun himayesinde Ahmed Rizvan, İskendername'yi yeniden 43

44 45

Darling, "Rethinking," 2 3 2 -46 . O. Özel. "Limits of the Almighty: Mehmed II's 'land reform' revisited," JESHO 42 , 1 999: 22 6-46 ve adı geçen çalışmalar. İnalcık, "Policy of Mehmed II," 245 - 6 . Alışılmamış vergiler hakkında, L. T. Darling, "Avanz in 1 50 1 ," N. Göyünç, J. -L. Bacque- Grammont ve ô , Er­ genç (ed.) Halil lnalcık armağanı içinde, İstanbul: Eren, forthcoming.

3 18

O RTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

anlattı v e ilk yeni Osmanlı Hamse'si ortaya çıktı.46 B ayezid 1 50 1 yılında kendi kanunnamesini yürürlüğe koydu ve o güne dek ulaşan en eski vilayet kodlarının çoğunu yayınladı.47 Ayrıca ken­ disini adil bir hükümdar olarak temsil eden ve Osmanlıların, Selçuklulara ve Abbasilere layık olduğunu gösteren Türkçe ta­ rihçelere mali destek sağladı. Tarihçi Tursun Bey, Fatih 'in Tari hi 'ne girişinde Adalet Ç em­ berine dayanan bir siyasi ideolojiyi belirtti ve "Bir imparator­ luk, adalet olmadan yaşayamaz" diyen eski bir atas özünü çe­ virerek imparatorluğun temellerini tasvir etti . Tusi'nin Ahlak-ı Ndsıri'sini temel alan siyaset felsefesi bölümü, adaletin sosyal düzeni korumak ve çatışmayı ve açgözlülüğü önlemek anlamına geldiğini açıkladı. Adil hükümdar orduya cömert olmalı, ancak 46

47

Bayezid, Uygur Türkçesi öğrenmeye çalışmıştır; Köprülü, '1'ürk edebiya­ tı tarihi, 374-6; Birnbaum, "Ottomans and Chagatay Literature," 1 657&n27. Mikelanjelo'yu İ stanbul'a davet de ettmiştir; E . Atıl, "Art of the Book," E. Atıl, Turkish Art içinde, Washington - and New York: Smithso­ nian Institution and Harry N. Abrams, 1 980, 1 64. Osmanlılar, yazılma­ sının hemen ardından, iki yıl içinde Timur edebiyatını çeviriyorlardı; G. Hagen, "Translations and Translators in a Multilingual Society: a case study of Persian-Ottoman translations, late fifteenth to early sevente­ enth century," Eurasian Studies 2, 2003: 1 0 1 . Molla C ami'nin sultanlar aynası hakkında, C. Lingwood, •Jami's 'Salaman va Absal' as an esoteric mirror for princes in its Aq-Ooyunlu context," yayınlanmamış doktora tezi, University of Toronto, 2008, 6 1 . Bayezid dönemi edebiyatı hakkında, Levend, '1'ürk edebiyatı tarihi, 1 07-8, 1 1 0; M. Rogers, "The Chester Beat­ ty Süleymii.nnii.me Again," R. Hillenbrand (ed.) Persian Painting from the Mongols to the Qajars: studies in honour of Basil W. Robinson içinde, London: IB Tauris, 2000, 1 87; G. Fehervari, "An Illustrated Turkish Kham­ sa of Nizami," G. Feher (ed.) Fifth International Congress of Turkish Art içinde, Budapest: Akademiai Kiad6, 1 978, 323; Blochet, Catalogue, ancien fonds nos. 309- 1 1 ; A. S. Levend, "Ahmed Rızvan'ın Iskendernamesi," '1'ürk Dili 1 , 1 95 1 : 143-5 1 ; E. Sims, "Two Turkish Paintings in a Mid-Fifteenth Century Persian Nizami in the Topkapı Sarayı Library," H. G. Majer (ed.) VI. Intemationaler Kongress für Turkische Kunst içinde, Munich: Insti­ tut für Geschichte und Kultur des Nahen Orients sowie Turkologie, 1 979, 93; A. Yoltar-Yıldırım, "A 1 498-99 Khusraw va Shirin: turning the pages of an Ottoman illustrated manuscript," Muqamas 22, 2005: 95- 1 09. İnalcık, "Suleiman the Lawgiver," 1 1 0, 1 23-4. Bazılan Bayezid'inkinin ilk yasal derleme olduğunu savunmaktadır; B. Tezcan, "The 'Kıinil.nnii.me of Mehmed il: ' a different perspective," K. Çiçek (ed.) The Great Otto­ man-Turkish Civilisation içinde, Ankara: Yeni Türkiye, 2000, 3: 662n2.

E R K E N MODERN i M PARATO R L U K LAR

3 19

tebaanın vergi yükünü artırmamalıdır. Hem örfi hem de İslami hukuku uygulamalı, bu dünya için refah ve ahiret için saadet sağlamalı. Tanrı, Bayezid'e hükmetmeyi b ahşettiği müddetçe, ona, "hakkın ve adaletin kılıcını kınından çekip zulüm ve batılı kendine boyun eğdirmiş Tanrı'nın Yeryüzündeki Gölgesi" olarak itaat edilmelidir.48 Anonim Bayezidname, B ayezid'in s al�anatını adaletin renkleriyle boyadı:

Yerkürenin yüzeyi ekili alanlar s ayesinde o kadar müreffeh oldu ki, gökyüzü mahsulü toplayanların kenar mahallesi oldu. Dünya işleri bu şekilde düzeldi, yerküre ve devir doğrulukla dolmaya başladı. Askerlerin ücretleri, hükümdarın lütfuyla on kat artırıldı.49 Adaletin sağlanması, Moğollar ve ardıllarının yönetimi al­ tında, taşkın savaşçılara yerlerini hatırlatmaya çalışma mesele­ si iken, Osmanlılar arasında daha çok geliş en bir tarımı sürdü­ rülebilir kılma ve üretim fazlasını pay etmeyle ilgiliydi . Bayezid'in merkezileşmekte olan saltanatının sonuna doğ­ ru, bağımsızlıklarını kaybetmekte olan güçlü halklar, kabileler ve heterodoks gruplar, Ahmetli'nin destanının daha önce dile getirdiği idari haksızlık suçlamalarını canlandırdı. Bayezid'in oğlu Korkud, 1 508 tarihli bir ilmi eserde, Osmanlı yönetimini İlhanlı, hatta Emevi ve Abb asi yönetimlerinin daha önce eleşti­ rildiği gibi kınadı : Osmanlı'nın adalet iddiası yanlıştı ve gazası legal değildi, çünkü Osmanlı, İslam hukuku ideallerinden ve ilk 48

•9

Tursun Beg, The History of Mehmed the Conqueror, ed. H. İnalcık ve R. Murphey, Minneapolis: Bibliotheca Islamica, 1 978, 1 8-23, metin 1 2a, I Ob, 1 3a, 14a, 1 3b. H. İnalcık, "The Nature of Traditional Society: Turkey," R. E. Ward ve D. A. Rostow (ed.) Political Modernization in Japan and Thrkey içinde, Princeton, NJ: Princeton University Press , 1 964, 42-3; B. Lewis, lstanbul and the Civllization ofthe Ottoman Empire, Narman: University of Oklahoma Press, 1 963, 38- 9, 50; K. İnan, "The Incorporation ofWritings on the Periphery in Ottoman Historiography: Tursun Bey's comparison of Mehmed il and Bayezid il," UTS 9, 2003: 1 09, 1 1 1 , 1 1 3. Bıiyezidnıime, partial çev. I. Nyitrai, "Sultan Bayezid il as the Only Legi­ timate Pretender to the Ottoman Throne (a Persian Sahname dated from 1 486)," Köhbach, Prochazka-Eisl ve Römer, Acta Viennensia Ottomanica içinde, 263. Bayezid'in kütüphanesinde İ skender destanının Farsça ve Türkçe birkaç versiyonu mevcuttu (a.g.e., 265).

3 20

O RTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL I KT I DAR I N TAR i H i

dönem Müslüman cemaatinin imgesinden çok uzaklaşmıştı. 50 Safevi dinsel propagandasıyla teşvik edilen bu devletin ada­ letsizliği algısı, büyük bir isyan yarattı ve bu isyan B ayezid'in, 1 5 1 2 yılında tahtını ele geçiren oğlu Selim tarafından b astırıldı. I.

Selim ve ilk Safeviler

Anadolu'daki isyan, Safevi askeri ve ideolojik meydan oku­ malarının ardından imparatorluğun doğu fetihlerini ve dinsel ortodoksluğun benimsenmesini teşvik etti. Sultan I. Selim ( 1 5 1 2 20), Sünni İslamın Safevi Şiiliğine ve mistik heterodoksiye karşı ve Arap topraklarının fethinden s onra Kutsal Yerlerin ve yıllık hac ziyaretinin koruyucusu oldu. Aynca "Adil" unvanını da (bu­ gün "Zalim" olarak hatırlansa da) aldı ve Osmanlı egemenliğini adaletin s altanatı olarak sunmak için bilinçli bir çaba gösterdi.

I. Selim, Bayezid'in kanunnamesini revize etti, fethettiği toprak­ larda yeni tetkikler yaptı, imparatorluğun merkez bölgesindeki tetkikleri yeniledi ve her gece dilekçeleri okudu.51 1 5 1 9 tarihli bir arazi kanununun Arapça önsözü, Suriye eyaletlerinden bfri için adaletin "Osmanlı sultanlarının karakterine bağlı" olduğu­ nu ve vergi politikalarının temelini oluşturduğunu iddia etti.52 50

51

52

Fleischer, "From Şeyhzade," 70-3; N. al-Tikriti, "Şehzade Korkud [y . 1 4681 5 1 3)," K. Çiçek (ed.) Pax Ottomana: studies in memoriam Prof Dr. Nejat Göyünç içinde, Haarlem, Ankara: SOTA-Yeni Türkiye, 200 1 , 672. Lawcodes: A. S. Tveritinova, Kniga Zakonov Sultana Selima l, Moscow: Rlavnaya Redaktsiya Bostochnoi, Lyteraturyi, 1 969; Y. Yücel ve S. Pula­ ha, I. Selim kanunnamesi (Tirana ve Leningrad nüshalan (1 512-1 520)), Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1 995; E. Z. Karal, "Yavuz Sultan Selim'in oğlu Şehzade Süleyman'a Manisa Sancağını idare etmesi için gönderdiği siyasetname," Belleten 6, 1 942: 37-44; İnalcık, "Suleiman the Lawgiver," 1 20- 1 . Tetkikler, vilayet yasalannı kodladı ve Uzun Hasan, Sırp despotu Stefan Duşan ve Memluk sultanlan gibi eski hükümdarlann kodlan­ nı bünyesine dahil etti; Barkan, Kanunlar, 1 30-9; Akgündüz, Osmanlı kanunnameleri, 3: 227, 243-300, 487-94, 500; D. A. Howard, "Historical Scholarship and the Classical Ottoman Kanunnames," AOtt 14, 1 995-6: 91; H. W. Lowry, "The Ottoman Liva Kanunnames C ontained in the Def­ ter-i Hakani," OA 2, 1 98 1 : 56-73. Petitions: İnalcık, "Suleiman the Lawgi­ ver," 1 38; a.g.e., "Adaletnameler," 5 1 . R. A. Abou El-Haj , "Aspects of the Legitimation of Ottoman Rule as Refl ected in the Preambles to Two Early Liva Kanunnameler," Turcica 2 1 -3, 1 99 1 : 3 7 1 -83, alıntı 376'da; B. Flemming, "Public Opinion under Sultan Süleyman," H. İ nalcık ve C. Kafadar (ed.) Süleyman the Second and His Time içinde, İ stanbul: İ sis, 1 993, 54.

E R K E N MODERN iMPARATO R L U K LAR

3 21

I. Selim'in adaleti, yenilgiden, muzaffer I. Selim'e ve "ada­ let ve cömertlik hanedanlığına" kaçan Akkoyunlu yetkilisi İdris Bitlisi (ö. 1 520) tarafından methedildi. Bitlisi'nin lmparatorluk

Kanunlan bir hukuk kodu değildi, fakat" dünyanın bekasının adalete bağlı olduğunu belirten bir tavsiye çalışmasıydı. Buna göre, adalet, herkesi layık olduğu yerde tutmak anlamına geli­ yordu. "Tanrı'nın Gölgesi" olarak padişah, devlet memurlarını uygun şekilde mükafatlandırmak ve halka merhametli davran­ mak zorundaydı. Hem tımar s ahipleri hem de köylüler, p adişa­ ha ihtiyaçları için dilekçe vermekte özgürdü. Padişah, orduyu örgütlemeli ve ona iaşe sağlamalıdır, çünkü "s altanat ordu ol­ madan var olamaz , ordu padişah olmadan var olamaz , sultan reaya olmadan var olamaz ve reaya refah olmadan var olamaz ." Mali zayıflık orduyu böldü ve askeri düzensizlik ve hizipçilik saltanatın dağılmasına yol açtı. 53 Güçlü emperyal kontrol ve sıkı vergilendirme, adaletin tezahürüydü. Yavuz Sultan Selim 1 5 1 4'te geçici olarak Safevi Tebriz'ini iş­ gal etti ve yüzün üzerinde s anatçı ve hattatı Osmanlı sarayına geri getirdi. Bunlardan b azıları S afevilerin 1 506 yılında Timur­ lu başkenti Herat'ı ele geçirdiklerinde yerlerini değiştirdikleri kimselerdi. Sultan Hüseyin B aykara'nın oğlu da 1 5 1 5 yılında takipçileriyle birlikte İstanbul'a kaçtı . Kitaplar, albümler ve re­ simli elyazmaları batıya onlarla birlikte geldi; Timur kültürüne duyula:ıı hayranlık bu nesneleri s avaşın büyük ödülleri haline getirdi ve Pers -!slam siyasi düşüncesinin ön plana çıkmasını sağladı.54 Ancak 1 5 1 6- 1 7 arasındaki Arap topraklarının fethi ve 53

54

İ dris Bitlisi, "Kanün-ı Şehinşii.hi," Akgündüz, Osmanlı kanunnamele­ ri içinde, 3: 1 3 , 1 1 , 22-4, 27, 29-33, Çember 32'de; İ dris'in Ç emberinin döngüselliği bozuldu, ancak sonraki tartışma, onun konsepti bütünüyle anladığını göstermiştir. N. M. Titley, Persian Miniature Painting and Its Influence on the Art of Turkey and India: the British Library collections, London: The British Library, 1 983, 1 34-5; E. Grube, "Herat, Tabriz, Istanbul the development of a pictorial style," R. Pinder-Wilson (ed.) Paintings from Islamic Lan­

ds içinde, Oxford: Bruno Cassirer, 1 969, 1 07; T. W. Lentz ve G. D. Lowry, Tim ur and the Princely Vision: Persian art and culture in thefi fteenth century, Washington, D C : Smithsonian Institution, Arthur M. Sackler Gallery, and Los Angeles County Museum of Art, 1 989, 1 05. 1 6 . yüzyılın başlarına ait Osmanlı minyatürleri Orta Asya ve Doğu Anadolu'dan et­ kilenmeler göstermektedir; Aslanapa, Turkish Art, 3 1 4; F. Ç ağman, "The

3 22

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

birleştirilmesi, Arap kültürel mirasıyla Osmanlı bağlarını güç­ lendirirken, Safevilerle devam eden savaş ve ideolojik rekabet Perslerin imajını s önükleştirdi. Kahire'nin fethi, İbn Haldun'un eserleri ve daha birçok eski elyazması da dahil olmak üzere Mı­ sır kütüphanelerinin muhteviyatını İstanbul' a getirdi. 55 Hem Safevi hem de Osmanlı edebiyatı Adalet Ç emberini ih­ tiva etmiş olmasına rağmen, Ç ember Safevi ideolojisi için daha az bir öneme sahipti. Safeviler, imp aratorluklarını Şii İslamın mesih ideolojisi ve İmam Hz. Ali tarafından sembolize edilen bir adalet üzerine kurdular ve Adalet Ç emberi egemen din kültü­ rünün hudutlarına uymak zorunda kaldı. İlk Ş ah, İsmail ( 1 50 1 24) şeceresini S afevi sufi tarikatının kurucusuna ve Akkoyunlu sultanının kızına, Şii şehit Hz. Hüseyin'e ve son Sas ani hüküm­ darının kızına dayandırdı ve kendisinin Sufi ruhani liderliğine, Şii imametine ve yerel s altanata Peygamber s oyunun meşrulaş­ tırıcı gücünü, "saltanat ihtiş amı"nı ve askeri yenilmezliği ekle­ di. 5 6 1 50 l 'de Akkoyunlu'yu yendikten sonra İsmail, Şiiliği, İran (o zaman S afevi) İmparatorluğunun dini ilan etti ve İran'ın geri kalanını fethetmeye başladı. Ancak Ş ah İsmail, Anadolu'ya yü­ rüdüğünde Osmanlılar büyük toplarla misilleme yaptı ve İsma­ il'in 1 5 1 4 Ç aldıran Savaşı'nda Sultan Selim'e verdiği feci kaybı, onun yenilmezlik iddialarını sona erdirdi. Bunun yerine Safevi ş ahı olarak monarşik rolünü vurgulayan İsmail, Pers -İslam si-

55

56

Miniatures of the Divan-ı Hüseyni and the Influence of Their Style," Feher, Fifth Intemational Congress içinde, 237, 242. Onlar ayrıca engi­ zisyondan kaçan Yahudiler tarafından İ spanya'dan getirilen Romanesk sanatla da karşılaştırdılar; F. Ç ağman ve Z. Tanındı, The Topkapı Sa­ ray Museum: the albums and iUustrated manuscripts, çev. ve ed. J. M. Rogers , Landon: Thames & Hudson, 1 986, 1 2 . t. Kafesoğlu, "Büyük Selçuklu veziri Nizamü'l-Mülk'ün eseri Siyasetna­ me ve Türkçe çevirisi," TM 1 2 , 1 955: 233n9; R. Milstein, K. Rührdanz ve B. Schmitz, Stories of the Prophets: illustrated manuscripts of Qisas al-Anbiya, C osta Mesa, CA: Mazda, 1 999, 34. V. Minorsky, "The Poetry of Shah Isma'il I," BSOAS 1 9, 1 940- 2: 1 042a, 1 046a, 1 047a; 1. Melikoff, "The Worship of Shah Isma'il in Turkey in Past and Present Time," Joumal of Azerbaijani Studies l, 1 998: 65; K. Baba­ yan, "The Safavid Synthesis: from Qizilbash Islam ta Imamite Shi'ism," IranS 27, 1 994: 1 43 . Safevi belge formlan Akkoyunlu uygulamasıyla süreklilik gösterdi; B. G. Fragner, "Shah Ismail's Fermans and Sanads: tradition and reform in Persophone administration and chancellery af­ fairs ," Joumal ofAzerbaijani Studies l , 1 998: 43 , 46.

E R K E N MODERN i M PARATO R L U K LAR

3 23

yasi formlarını benimsedi, ancak Ç ember fikrini önemsemedi. Şii teolojisi, ş ahın, İmam'ın mutlak otoritesini kullanmasını destekledi, ancak bunun, normal insanlarla karşılıklı bağımlılı­ ğı için bir yeri yoktu. Şii ulema, şahlığın gerçek İmam'ın yokluğunda doğal ola­ rak adaletsiz olup olmadığı veya ins anların "adaletle hükme­ decek ve İmam'ın uygulamasını ve geleneğini takip edecek bir şah tarafından yönetilmesinin gerekip gerekmediği" konusunda bölünmüştü. Çünkü "bu dünyayı idare etmek ve yönetmek için adil ve mantıklı bir hükümdar yoks a işler kaos ve dağılmayla sonuçlanacaktır."57 Geçmişte olduğu gibi, ulema sıradan insan­ lar adına hükümdarlarla yüzleşti, ancak yoksullar ve ezilenler için adaleti s avunmaları, arazi gelirlerinin kontrolünü kazan­ dıkça ve yetkililerin saflarına katıldıkça zayıfladı. Sonuçta Sa­ feviler başarılı bir şekilde meşrulaştırıldı . Safeviler, tahtlarını korudular, topraklarına saldıranları yendiler ve ülkeyi zengin­ leştirdiler. Aynca iç güvenliği geliştirdiler ve Avrup a'yla ticareti geliştirdiler. 1 7 . yüzyılın Safevi ş ahlan, pratikte Sünni sultan­ lara benzer şekilde siyasi hükümdarlar olarak hareket ettiler ve bürokratik bir yönetim, bir köle ordusu ve merkezi olarak kontrol edilen arazi hibeleri geliştirdiler.58 Adalet Ç emberinin yeni s anatsal yorumlamaları 1 6 . yüzyıl İran'ında çoğaldı. Akkoyunlu kütüphaneleri, atölyeleri ve hazi­ neleri -ve personeli- 1 50 1 'de Tebriz'in fethiyle ve Timurlu atöl­ yeleri ve s anatçıları da Herat'ın 1 506'da fethiyle Safevilerin eline geçmiş oldu. İran' a taşınan bu sanatçılar, birbirlerini takip eden 57

58

Alıntı, Mulla Muhammad Baqir Sabzavari (d. 1 679), çev. H. Enayat, Mo­ dem lslamic Political Thought, Austin: University of Texas Press , 1 982, 1 73'ten. R. Tapper, •shahsevan in Safavid Persia," BSOAS 37, 1 974: 327; W. Floor, A Fiscal History of ıran in the Safavid and Qajar Periods, 1 500-1 925, New York: Bibliotheca Persica Press, 1 998, 2 1 5. K. Babayan, Mystics, Monarchs, and Messiahs: cultural landscapes of early modem ıran, C ambridge, MA: Harvard University C enter for Middle E astern Studies, 2002 , 323-4; A. Banani, "Reflections on the So­ cial and Economic Structure of Safavid Persia at Its Zenith." lranS 1 1 , 1 978: 96; A. K. S . Lambton, "Quis C ustodiet Custodes: some refl ections on the Persian theory of government, I," Si 5, 1 956: 1 3 1 ; S. A. Arjomand,

The Shadow of God and the Hidden imam: religion, political order, and societal change in Shi'ite ıran from the beginning to 1 890, Chicago, iL: University of Chicago Press , 1 984, 6 1 , 1 76, 1 77 , 1 79, 1 80.

3 24

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

Safevi hükümdarları için Şahndme'nin ve Nizami'nin Hamse'si­ nin yeni nüshalarını ürettiler ve anlan gerçek Pers hükümdar­ ları olarak meşrulaştırdılar. Bu s anatkarların başyapıtları, 258 minyatürle, şimdiye kadar yaratılmış en iyi İslam elyazmaların­ dan biri olan Şahndme'nin muhteşem bir şekilde resimlenmiş bir versiyonuydu. 59 Bu elyazması, İsmail'in karizmasından çok daha azına s ahip olan ancak nizam, güvenlik ve adalet s ağlama­ yı amaçlayan İsmail'in oğlu Şah Tahmasp'a ( 1 524- 76) itibar etti. Meşruiyetini oluşturduktan sonra, elyazmasını genç Osmanlı sultanı II. Selim'e ( 1 566- 76) tahta çıkış hediyesi olarak verdi ve seküler s anata olan patronajını geri çekti . Saray ress amları taşra valileri için ya da Şahndme ve Hamse'nin zengin müda­ vimlerine nüshalarını satan ticari stüdyolarda çalışmaya gitti. Her ne kadar Şahndme, saltanatını süren her ş aha gösterilmeye devam etmiş olsa da, 1 7 . yüzyılın ortalarından sonra ekonomi geriledi, lezzetler değişti ve bu metinlerin modası geçti. 60 Safevi 59

60

M. B. Dickson ve S. C. Welch, The Houghton Shahnameh, C ambridge, MA: Harvard University Press, 1 98 1 ; S. C. Welch, A King's Book ofKings: the Shah-nameh of Shah Tahmasp, New York: Metropolitan Museum of Art, 1 972, 1 8-2 1 ; J. M. Bloom, "Epic Images Revisited: an Ilkhanid legacy in early Safavid painting," A. J. Newman (ed.) Society and Culture in the Early Modem Middle East: studies on Iran in the Safavid period içinde, Leiden: Brill, 2003, 245, 247. Bu şaheser şimdi sanat koleksiyoncuları tarafından yok edilmiş durumda. Diğer nüshalar: A. J. Newman, Safavid Iran: rebirth of a Persian Empire, London: IB Tauris, 2006, 1 8 , 34-5, 48, 59, 79, 90, 1 02. S. C. Welch, "The Shahnameh (Book of Kings) of Shah Tahmasp," T. Falk (ed.) Treasures of Islam içinde, London: Sotheby's/Philip Wilson, 1 985, 69; Babayan, Mystics, Monarchs, xxx , 297, 3 1 8, 326, 327. Bu çalışma genç bir prens olarak Tahmasb için ısmarlandı; Tahmasb, muhtemelen bunu, il. Selim için bir eğitim elkitabı olarak gördü. 1. Şah Abbas ( 1 587- 1 629) yönetiminde canlanan destanlara yönelik bu ilgi, onun ölümünden son­ ra tekrar azaldı; J. C almard, "Popular Literature under the Safavids," A. J. Newman (ed.) Society and Culture in the Early Modem Middle East: studies on Iran in the Safavid period içinde, Leiden: Brill, 2003 , 333, 335. Safevi döneminin sonlarında destanların yeni biçimleri orta­ ya çıktı; W. Hanaway, Introduction ta Love and War: adventures from the Firuz Shah Nama of Sheikh Bighami, Delmar, NY: Scholars' Facsi­ miles and Reprints, 1 974, 9. Sanatçıların dağılışı: Dickson, Houghton Shahnama, 45-46, 230; Robinson, "Survey," 50, 54, 58, 60, 64-66, 68-69; K, Rührdanz, "About a Group of Truncated Shahnamas: a case study in the commercial production of illustrated manuscripts in the second part of the sixteenth century," Muqamas 1 4, 1 997: 1 1 8-34.

E R K E N MODERN iMPARATO RLU KLAR

325

mimarisi de benzer bir örüntü s ergiledi. Safevi hükümdarları kalelerde değil, Yakındoğu devlet kavramlarını okuma yazma bilmeyenlerin bile uöğrenebileceği" şekilde sembolize edilen bahçeli köşklerde, yani dünya cennetinde yaşıyorlardı. İsfahan sarayı, hükümdarların s altanata, su ve bitkilerin bolca kulla­ nılmasıyla verdiği refah ve yaş amı temsil ediyordu. Bu sarayın "kırk sütunlu salonu" Sasani Persepolis'inin hükümdar salonu­ nu taklit ediyordu ve s aray kapısının önünde adalet konseyi bir araya geliyordu. Ancak yeni s aray ve cami inşaatı da 1 7 . yüzyıl­ da azalmıştı. 61

Safeviler arasındaki Çember Adalet Ç emberi, dinsel ve romantik temaları öncelikli kılan Safevi edebiyatında nadiren ortaya çıktı. Meşhur hikaye anlatı­ cıları s okaklarda ve kahvehanelerde İskendemame ve Şahna­

me 'yi ezberden okudular, ancak adaleti tartışan literatür genel­ likle Ç emberi alıntılamadı. İçlerinde Ç emberin de bahsedildiği Miskeveyh, Tusi, Kaşifi ve Devnani gibi ahlak felsefesinin büyük eserleri okundu ve bazen taklit edildi.62 Şah Tahmasp için ya­ zılmış bir sultanların aynası çalışması, adaleti, felsefi anlam­ da "manevi denge ve karşıt ağırlık" olarak tanımladı. Ç ember aynca Safevi dönemlerinde kopyalanan eski Pers edebiyatında ve erken Safevi ş ahlarının başrolde oldukları Şahname taklit61

R. D. McChesney, "Four Sources on Shah Abbas's Building of Isfahan,"

Muqamas 5, 1 988: 1 1 0 - 1 4; A. Welch, "Worldly and Other worldly Love in Safavi Painting," R. Hillenbrand (ed.) Persian Painting from the Mongols to the Qajars: studies in honour of Basil W. Robinson içinde, Landon:

62

IB Tauris, 2000, 3 0 1 ; Ebba Koch, "Diwan-i Amm and Chihil Sutun: the audience halls of Shah Jahan," Muqamas 1 1 , 1 994: 1 52; S. S. Blair, "The Ilkhanid Palace," Ars Orientalis 23, 1 993: 244; G. Necipoğlu, "Framing the Gaze in Ottoman, Safavid, and Mughal Palaces," ArsOr 23, 1 993: 3089. Açık saraylan inşa etmek basbayağı daha ucuz olmuş olabilir; CHir 6: 774-84, 795-807. Lambton, "Quis," 1 26-27; A. Black, The History of Islamic Political Thou­ ght: from the Prophet to the present, Edinburgh: Edinburgh University Press, 200 1 , 224. C almard, "Popular Literature," 333-5. R. M. Savory, "The Qizilbash, Education and the Arts," Turcica 6, 1 975: 1 68-76; J. R. I C ole, "Ideology, Ethics, and Philosophical Discourse in Eighteenth Century Iran," IranS 22. 1 , 1 989: 1 5 , 20; Browne, Literary History of Persia, 4: 22770, 424, 445; Jan Ryp ka, History of Iranian Literature, Dordrecht, Neth.: D. Reidel, 1 968, 293-4, 445.

3 26

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

lerinde d e ortaya çıktı. Bununla birlikte, Ş i i dinsel literatürü çokken, 1 7 . ve 1 8 . yüzyıllarda Ç emberin alıntıları çok azdı. Yal­ nızca 1 7 2 5 yılında yazılan bir Safevi elkitabı S afevileri , Adalet Ç emberine b ağlı olarak tasvir etti. Hükümdarlar Anıtı adındaki bu elkitabı , sadrazamın ihtiyaç duyulduğu zamanlarda vergi­ lerden feragat etmesini tavsiye etti : "Bazı övgüye değer neden­ lerden dolayı Divan gelirinde bir azalma görülürse ve Vezir-i azam'ın huzurunda vergi mükellefleri gerçekleri rapor ederler ve ilgi ve desteği hak ettiklerini gösterirler. Daha sonra uyruk­ ların helalliğini istemek ve onların huzurunu ve tüm ülkenin refahını güvence altına almak için, eski meblağın toplanması bir haksızlık olarak kabul edilir ve açığın makul bir prosedürü kabulü ve bir hafifletme [belgesi) verilir."63 Adalet Ç emberi , sadece Şii imamları tarafından yönetilen Safevi meşruiyet iddialarında çok az rol oynamasına rağmen, yargıda hazır bulunan şahlar en yüksek mahkemeyi oluşturdu. Binlerce kişi s arayda şikayetlerini sundu ya da yol boyunca gi­ derken şahı durdurdu. Vezir-i azam da dilekçelerle başa çıkma­ da önemli bir rol oynadı, bazen s ab ahlan iki yüz tanesine cevap verdi. Taşra ve şehir yetkilileri, adalet dağıttı ve Osmanlı huku­ kundan farklı olarak, hiçbir zaman yazılmamış olan örfi ve ceza hukukunu uygulamaya koydu. Daha sonra şahlar zayıfladıkça , ulema halkı b askıdan korumaya devam etti v e 1 7 . yüzyılın son­ larında din adamı Meclisi (ö. 1 700) , Hz. Muhammed'in Ebu Zer' e verdiği sözlere ve çok sayıda hadise dayanan ve hükümdarın halkına adil davranma görevini vurgulayan bir yazı yazdı. 64 63

64

V. Minorsky (çev.) Tadhkirat al-muluk: a manual of Safavid administ­ ration, C ambridge, UK: E. J. W. Gibb Memorial Trust, 1 943; yeni baskı 1 980, 4 1 , 1 1 0, alıntı 45'te. R. Savory, uNotes on the Safavid State," lranS, l , 1 968: 99. Minorsky (çev.) Tadhkirat al-muluk, 50- 1 , 1 1 9-20, 1 97; Arjomand, Shadow of God, 1 95; EP, "Mahkama" adı altında, 5: 1 6; W. Floor, "The Secular Judicial System in Safavid Persia," Stlr 29, 2000: 1 3 - 1 4, 24, 46; a.g.e., Safavid Govem­ ment lnstitutions, C osta Mesa, CA: Mazda, 200 1 , 3 1 ; A. K. S. Lambton, "The Office of Kalıintar under the Safawids and Afshars, • Melanges d 'o­ rientalisme of! erts d Henri Masse içinde, Tehran: Imprimerie de l'Uni­ versite, 1 963, 2 1 2 - 1 4; J. R. Perry, uJustice for the Underprivileged: the ombudsman tradition of Iran," JNES 37, 1 978: 209; W. C . Chittick, uTwo Seventeenth-Century Persian Tracts on Kingship and Rulers," S. A. Arjo­ mand (ed.) Authority and Political Culture in Shi 'ism içinde, Albany: State University of New York Press, 1 988, 286, 29 1 .

E R K E N MODERN i M PARATO R L U K LA R

327

S afevi ideolojisinde, köylüleri koruma görevi, yöneticilerden çok, toprak ağalarına düştü. Arazi ve gelir hibe eden impara­ torluk belgeleri, toprak ağalarına Adalet Ç emberine uymalarını emrederek, onların, işgücünü s ömürmelerini engellemeye ça­ lıştı. İdareciler "harap köylere vergi uygulanmadığını" çok iyi biliyorlardı.65 Bir Safevi yüksek rütbeli bir memura, "gelişmiş bir duruma getirdiği" araziden elde edilen geliri ödül olarak ve­ ren bir belge, devlet yetkililerini "ayaklarını ve kalemlerini uzak tutmaları" ve olağanüstü vergiler talep etmemeleri konusunda uyardı . Dağınık köylülere "her iyi ihtimalle yerlerine ve evlerine dönmeleri" çağrısında bulunan bir başka belge de, kims enin on­ ları engellememesi veya ekstra vergi talep etmemesi gerektiğine ve valinin "yanlış bir şekilde onlardan alınan parayı" kurtarma­ sı ve geri yüklemesi gerektiğine hüküm verdi.66 1 7 . yüzyılın sonlarında iç düzen ortadan kayboldu ve sula­ ma sistemi yerine orduya gelir aktarıldı. Sonuç olarak, tarımsal üretim azaldı ve 1 8 . yüzyıl boyunca ayaklanmalara neden oldu.67 l 72 2 'de işgalci Afgan kabileleri S afevilerin başkentini fethetti , arşivlerini yok etti ve onlarca yıl süren istikrarsızlık ve milita­ rizmi başlattı. Afş ar lideri Nadir Şah ( 1 736-47) , İran'ın fethi ve Hindistan'daki askeri istismarlarına gelir artırmak için Adalet Ç emberi mekanizmalarını alaycı bir şekilde kullandı. Bununla birlikte, yoksul köylülerden vergi almak için en güçlü çabalan, son S afevi ş ahının tahsil edebileceği gelirin sadece üçte birini getirebildi. Yaşlı kadınların dükkan işlettiği ve çiftçilerin gö­ çebeliğe döndüğü bu zamana dek ölüm ve göç, nüfusu azalttı. 65

66

67

Birkaç Safevi _şairin alıntıladığı atasözü; P. E. Losensky, "Fana and Taxes: a brief literary history of a Persian proverb," Edebiyat 7, 1 996: 1 3 - 1 6 . ( CHlr 6: 493; 554- 5; alıntılar şu çalışmadaki belgelerden: B. G. Mar­ tin, "Seven Safawid Documents from Azarbayjan," S. M. Stern (ed.) Do­ cuments from Islamic Chanceries içinde, C olumbia, S C : University of South C arolina Press , 1 965, 1 90- 1 , 1 98-9. A. K. S. Lambton, "The Tribal Resurgence and the Decline of the Bure­ aucracy in the Eighteenth C entury," T. Naff ve R. Owen (ed.) Studies in Eighteenth Century Islamic History içinde, C arbondale: Southern Illi­ nois University Press, 1 97 7 , 1 08-29; A. Seyf, "Despotism and the Disin­ tegration of the Iranian E conomy, 1 500- 1 800," E . Kedourie ve S. G. Haim (ed.) Essays on the Economic History of the Middle East içinde, London: Frank Cass, 1 988, 6, 9- 1 0; Minorsky (çev.) Tadhkirat al-muluk, 23. Kişi başına vergi geliri Fransa'nınkinin beşte biri kadardı; a.g.e., 1 86.

3 28

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

Nadir Ş ah Adalet Ç emberine uymaya çağınldı, ama b oşunaydı . Sonunda penceresinden isabet eden, "Eğer hük.ümdars an, hal­ kına değer ver ve onu koru" mesajını taşıyan bir okla vuruldu.68 Kerim Han Zend ( 1 750- 79) 1 8 . yüzyılın ortalarında tahtı ele geçirdi ve önünde sonunda baskıya karşı bir mücadele vaat eden "Halkın Temsilcisi" unvanını aldı. Yıkılan s arayının ha­ yatta kalan az sayıda kalıntısından biri olan Mermer Tahttaki oymalar, onun otoritesini "karanlığın güçlerine karşı adalet ve düzenin savunucusu" olarak tasvir etti.69 Bu mesihçi bir ada­ let nosyonu olmasına rağmen, Ç ember unsurlarını içeriyordu. Kerim Han, görevlilerin, olması gerekenden daha fazlasını top ­ lamadıklarından emin olmaya çalış an örnek iyi bir hükümdar olarak tasvir edildi . Mezalim'de hazır bulundu ve her gün belirli bir zaman ayırarak bizzat adalet sağladı.

Bir gün bir adam görünür bir dikkat dağınıklığı içinde ileriye doğru koştuğunda ve yüksek sesle adalet çağrısında bulun­ duğunda, yargı koltuğundan çekilme noktasındaydı, uzun bir katılımdan dolayı rahatsız oldu ve yorgun düştü. Kerim, "Kimsin?" dedi. -"Ben bir tüccarım," diye yanıtladı adam, "ve sahip olduğum her şey bazı hırsızlar tarafından çalındı ve yağmalandı." -"Neyle meşguldün?" dedi hükümdar, "soyul­ duğunda?" -"Uyuyordum," diye yanıtladı adam. -"Peki neden uyudun?" Tedirgin ve sabırsız bir sesle bağırdı Kerim. -"Çün­ kü," dedi gözü pek İranlı, "Bir hata yaptım ve senin uyanık olduğunu düşündüm."70 68

Çok az Safevi belgesi kalmıştır, çünkü Afganlar arşivleri nehre dökmüştü; Banani, "Reflections," 92. Günümüze ulaşan belgeler, H. Busse, Untersu­

chungen zum lslamischen Kanzleiwesen an Hand Turkmenischer und Safawidischer Urkunden, Cairo: Kommissionsverlag Sirovic Bookshop, 1 959 ve sıralanan kaynaklar Banani, "Reflections," 1 06. Nadir Şah: Sir J. Malcolm, The History of Persia, from the most early period to the pre­ sent time, Landon: John Murray and Longman, 1 8 1 5, 2: 87, 99, 1 08, alın­ tı l 07'de; Seyf, "Despotism," 1 3 , 1 4; Lambton, "Tribal Resurgence," 1 1 0, 1 28. 69

70

A. D. Tushingham, "The Takht-i marmar (Marble Throne) in Teheran, • C. J. Adams (ed.) Iranian Civilization and Culture: essays in honour of the 2,500th anniversary of the founding of the Persian Empire içinde, Montreal: McGill University Institute of Islamic Studies, 1 972, 1 25-6; Perry, "Justice," 2 1 2 (sözcünün unvanı vekil el-re'a ya idi) . J. R. Perry, Karim Khan Zand: a history of Iran, 1 747-1 779, Chicago, iL: University of Chicago Press, 1 979, 2 1 4, 233, 237, 289; Malcolm, History, 2: 1 46, alıntı l 50- l 'de.

E R K E N MODERN iMPARATO R L U K LAR

3 29

Kerim Han'ın halefleri onun kalibresinde değildi ve 1 8 . yüz­ yılın sonlarındaki kargaşa ülkeyi şiddetle sarstı ve Kaçar aşire­ tinin tahtı ele geçirmesine neden oldu. Safeviler ve varisleri, Adalet Ç emberinin sembolik taşıyıcı­ ları olmalarına rağmen, bunu uzun vadede uygulamaya koya­ madıklarını kanıtladılar. 1 7 ve 1 8 . yüzyıllarda, alt gruplar ve kabileler merkezi hükümete karşı konumlarını güçlendirdi ve halk sadakatleri onlara kaymış gibi göründü. Ekonomi değiş ­ meye başladıkça v e taşra grupları güç kazandıkça, imparator­ luk daha az önemli hale gelmiş olabilir ve Adalet Ç emberi imp a­ ratorluk ilişkilerini yapılandırmak için daha az ikna edici hale gelmiş olabilir. Benzer bir örüntü Osmanlı İmp aratorluğunda da görülmektedir. Uzun bir imp aratorluk konsolidasyonu ve kurumsal merkezileşme döneminden sonra, güç ve b ağlılık 1 8 . yüzyılda vilayetlere kaydı.

Kanuni Sultan Süleyınan'ın "Altın Çağı" ( 1 520- 1 566) 1 6 . ila 1 8 . yüzyıl arasındaki dönem Batı Avrup a'ya doğru ge­ nişlemeye ve Çin tarafında daralmaya tanıklık etti . Avrup a­ lılar sadece Yeni Dünya'yı sömürgeleştirmekle kalmadı, aynı zamanda Asya ticaretine iştirak etti .71 Osmanlılar ve Safeviler de genişledi. Osmanlılar Tuna Nehri'nin ve Karadeniz 'in kuze­ yine ve Afrika ve Hint Okyanusu'nun güneyine doğru ilerledi. Kabaca doğu ve batı güçleriyle eşitler olarak etkileşime girdiler ve örgütlenmeleri ve zenginlikleri Batılı ziyaretçileri şaşırttı. Bölgeye bağlı olarak yüzde 40 ila 278 arasında değişen bir nü­ fus artışını destekleyen tarımsal verimlilik, yüzyıllık bol yağış miktarı nedeniyle zirve yaptı .72 Şehirlere göç, zanaatkarların ve öğrencilerin zümrelerini kabarttı ve zanaat ve sanatları teşvik etti. Genişleyen bir hazine, daha büyük ve daha baş arılı askeri güçlere para desteği sağladı. 71 72

A. G. Frank, ReOrient: global economy in the Asian age, Berkeley: Uni­ versity of C alifornia Press, 1 998. R. Touchan, Ü. Akkemik, M. K. Hughes ve N. Erkan, "May-June Precipitati­ on Reconstruction of Southwestern Anatolia, Turkey, during the Last 900 Years from Tree Rings," Quaternary Research 68, 2007: 200; ô. L. Barkan, "Research on the Ottoman Fiscal Surveys," M. A. C ook (ed.) Studies in the

Economic History of the Middle East: from the rise ofIslam to the present day içinde, Landon: Oxford University Press, 1 970, 1 63-7 1 .

33 0

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

1 6 . yüzyılın ortalannda Osmanlı İmparatorluğu, baskın ama bütün dünyaya hükmetmeyen diğer devletlerle birlikte varolan bir Büyük Güç oldu. Osmanlılar daha fazla toprak fetihleri yap­ mış olmalanna rağmen, ana çabalan, alanı fethetmek yerine inşa etmek, imparatorluğu genişletmek yerine onu yönetmek ve ge­ liştirmek üzerine odaklanmıştı. İdareyi düzenli hale getirmek ve ekonomik ve kültürel hayata yatının yapmaktı amaç. 73 En büyük mukafatlar ve en yüksek makamlar savaşçılar yerine yöneticilere verildi. Saltanat mirasçılan artık ordulara liderlik etmeleri veya eyaletleri yönetmeleri için atanmıyordu. Askeri harcamalar ge­ nişleme yerine koruma ve polisliğe giderek daha fazla para deste­ ği sağladı. Adalet ve iyi idare imparatorluk söyleminin ayırt edici özelliği ve Sultan Süleyman'ın tebaaya vaat ettiği sözler oldu. insanlar, Osmanlı adalet söylemini inandıncı buldular çün­ kü 1 6 . yüzyıl eşi görülmemiş bir zenginlik ve refah çağıydı. Kül­ türel üretime ve s anat ve bilimlerin gelişmesine büyük kaynak­ lar aynldı. Padiş ahlann sadece s aray sanatçılanna değil, aynı zamanda vergi affı isteyen mükelleflere ve iş arayan asker ve idarecilere de cömert davranmaya durumları el veriyordu. il. Mehmed döneminde tebaalann tabi kılınması ve savaşçılann merkezi kontrol altına alınmasından kaynaklanan toplums al huzursuzluk, şimdi orduda kalıcı mevkiler arayan askerler ve idari ve katiplik işleri isteyen öğrencilerden geldi. Bunlar, dev­ lete karşı direnmeyen, ancak devlete katılmayı isteyen insan­ lardı.74 Devletin nihai biçimine ve durumuna ulaştığı algısı, değişimin kusursuzluğun bozulması düşüncesini ve buna karşı direnmek gerektiği duygusunu doğurdu. 73

74

C. H. Fleischer, "The Lawgiver as Messiah: the making of the imperial image in the reign of Süleyman," G. Veinstein (ed.) Soliman le magnifi que et son temps içinde, Paris: La Documentation Française, 1 992, 1 5977; Necipoğlu, Architecture, Ceremonial, and Power, 252-3; ö. L. Barkan, Süleymaniye Cami ve imareti inşaatı (1 550-1 557), 2 cilt, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1 972; Darling, "Another Look," 1 9-28. M. Akdağ, Türk halkının dirlik ve düzenlik kavgası ( Celali isyanları), Ankara: Bilgi, 1 975; H. İnalcık, "Military and Fiscal Transformation in the Ottoman Empire, 1 600- 1 700," AO 6 , 1 980: 292- 7; J. A. Goldstone, Re­ volution and Rebellion in the Early Modem World, Berkeley: University of C alifornia Press , 1 9 9 1 , 378-9, 385; K. Barkey, Bandits and Bureauc­ rats: the Ottoman route to state centralization, Ithaca: C ornell Univer­ sity Press, 1 994, 237-42. =

E R K E N MODERN i M PARATO R L U K LAR

33 1

Kanuni Süleyman devrinin adaleti Hızlı fetihler döneminde askeri zaferler imparatorluk ide­ olojisinin kendini onaylamasıydı . Osmanlı İmparatorluğunun konsolidasyonu, imparatorluk ideolojisinde hukuk ve adaleti aksine daha da merkezi bir konuma koydu. Süleyman, fakirler ve güçsüzler adına yas alan tatbik eden ve iktidan uygulayan adil Osmanlı hükümdarı fikrinin simgesi oldu. Süleyman, göre­ vinin ilahi seçilmişlik boyutunu kasten vurguladı ve büyüklü­ ğünün imgesini geliştirdi. Süleyman, saltanat adaletini Osmanlı rejiminin en yüksek mertebeli iftihan yapmaya çalıştı. Bir komutanına mektubun­ da, uHer erdem adaletten akar," şeklinde yazdı. Adaletsizlikle dolu dünyayı adaletle dolduracak mesihvari hükümdar olarak görünmek için, saltanatına sembolik adalet eylemleriyle başla­ dı ve yetkilileri b askı ve gücün kötüye kullanılmasından suçlu buldu veya görevden aldı .75 Ç ağdaşlan onu mükemmel hüküm­ darın tüm niteliklerini somutlaştırdığı için takdir etti: Enuşir­ van'dan daha adil, Hz. Süleyman gibi bilge. uDarius , eşitlik ve adillik krallığının kutsal kralı Süleyman, o asıl süvari geri dön­ dü. " Dua etmek veya avlanmak için yola çıktığında dilekçeler aldı ve tablolar, onu yaşlı bir kadının şikayetini dinleyen Sultan Sencer gibi at sırtında poz vermiş olarak resmetti .7 6 Süleyman'ın saltanatı üzerine edebiyat ve sanat, onu geç­ mişin adil kahramanlarıyla ilişkilendirdi . Şahndme'nin Türkçe çevirileri sık sık kopyalandı ve onun şerefine bolca tasvir edil­ di. Osmanlı hanedanı ile Şahndme arasındaki bağlantı herkes 75

76

Letter, çev.T . S. Halman, "The Empire o f Poetry: Süleyman the Magnifi cent as poet." H. C. Güzel, C. Oğuz, O. Karatay ve M. Ocak (ed;) The Turks içinde, Ankara: Yeni Türkiye, 2002, 3: 907; İnalcık, "Suleiman the Law­ giver." 1 1 0; Fleischer, "Lawgiver as Messiah," 1 64, 1 73; G. Necipoğlu, "A Kiinıin for the State, a Canan far the Arts: conceptualizing the classical synthesis of Ottoman art and architecture." Veinstein, Soliman le mag­ nifique içinde, 2 1 2 . Quotation, çev. W. G. Andrews, "Literary Art of the Golden Age: the age of Süleyman," İnalcık ve Kafadar, Süleymıin the Second, 354. İnalcık, Classical Age, levha 1 0; Sencer'in görseliyle karşılaştırma, Titley, Per­ sian Miniature Painting, levha 2 , veya M. Lukens-Swietochowski, "The School of Herat from 1 450 to 1 506," B. Gray (ed.) The Arts of the Book in Central Asia: 1 4th-1 6th centuries içinde, Boulder, C O : Shambhala-U­ NESCO, 1 979, levhalar 74-5.

33 2

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

çe bilinir hale geldi. Yabancı hükümdarlar genellikle Osmanlı sultanlanna hediye olarak Şahname 'nin süslü nüshalannı gön­ derdiler. 77 Süleyman'ın fetihlerinin tarihçeleri olarak da bilinen

Şahname veya Süleymanname, padişahlann sömürüsünün gaza olarak tasvir edilmesini, onlara Şahname 'nin prestijini ve evrenselliğini b ahşeden bir tasvirle ikame etti. 78 Eyyubi'nin

Sultan Süleyman 'ın Başanlan 'nda, padişahlann adaleti dünya üzerinde bir halı gibi açılıyordu. Arifi'nin Süleymanname'sin­ deki resimler sultanın avlanmasını ve mahkemede bulunmasını, fetihler yapmasını ve isyancılan infaz etmesini, yani "adaletin görünür ifadesi" olan fiilleri tasvir ediyordu.79 Diğer türlerde, hazinenin rolünü vurgulayan ilk Osmanlı eserlerinden biri olan Ens ari'nin Zamanın Hediyesi adil devletin kurallarını s alık ve­ ren bir tavsiye çalışmasıydı. 1 540'larda Ali Ç elebi, Süleyman'ın şerefine ismi değiştirilen lmparatomame'yi Hüseyin Vaiz Ka­ şifi'nin ş atafatlı Kelile ve Dimne versiyonundan uyarladı. Ka­ şifi'nin Ahlak-ı Muhsini'si de çevirildi ve ş airler Hamse'nin parçalannı çevirdi veya kendi Hamse'lerini yazdılar. 80 77

G. İnal, "The Ottoman Interpretation of Firdausi's Shahnama," Majer, VI.

Intemationaler Kongress für Turkische Kunst içinde, 52. Bağcı, "From Translated Word." 1 66; a.g. e . , •ıranian Epic," 425- 7; Titley, Persian Mini­ ature Painting, 1 35. 78

79

80

C. Woodhead, "An Experiment in Official Historiography: The Post of Şehnameci in the Ottoman Empire, c. 1 555- 1 605." WZKM 75, 1 983: 1 5782; E . G. Sims, •The Turks and Illustrated Historical Texts." Feber, Fifth Intemational Congress içinde, 748-9; Levend, Türk edebiyatı tarihi, 1 1 1 ; Köprülü, Türk Edebiyatı Tarihi, 374; Atıl, Turkish Art, 1 65-6; krş . A. S. Le­ vend, Gazavat-nameler ve Mihaloğlu Ali Bey'in Gazavat-namesi, Anka­ ra: Türk Tarih Kurumu, 1 956. İ lk iki resmi Osmanlı saray tarihçileri veya Şahnameci'leri sürgündeki şehzade Elkas Mirza'yla İ ran'dan gelmiştir; Sohrweide, "Dichter und Gelehrte," 269. Eyyılbi, Menakib-i Sultan Süleyman (Risale-i Padişah-name), ed. M. Ak­ kuş , Ankara: Kültür Bakanlığı, 1 99 1 , 5, 8, 1 1 2-2 1 ; alıntı çeviri R. Murp­ hey, "Süleyman 1 and the C onquest of Hungary: Ottoman manifest des­ tiny or a delayed reaction to Charles V's universalistvision?" JEMH 5, 200 1 : 200. E . Atıl, Süleymanname: the illustrated history of Süleyman the Magnificent, Washington, D C : National Gallery of Art, New York: H. N. Abrams, 1 986. M. A. Ayni, Türk ahliikçılan, İ stanbul: Marifet, 1 939, 206; Alaeddin Ali Çelebi (ö. 1 543) , Humiiyilnniime, Bulaq: Dar al-Tiba'a al-Amire, 1 838; H. Yılmaz, "The Sultan and the Sultanate: Envisioning Rulership in the Age of Süleyman the Lawgiver ( 1 520- 1 566) ," yayınlanmamış doktora tezi,

E R K E N MODERN i M PARATO R L U K LAR

333

Tüm bu çalışmalar, Süleyman'ın s altanatının bir özelliği ola­ rak Adalet Ç emberine iş aret etti, ancak biri Ç emberi tam sekiz dizeli formunda alıntıladı. Kınalızade Ali (ö. 1 572) 1 565 yılında Tusi ve Devvani'yi örnek alarak Ahlak-ı Alai'yi kaleme aldı.81 Refah ve sosyal düzenin anahtarı, hükümdarın, tebaalarının koşullarını aktif olarak denetlemesiydi. Hükümdar, yetkilileri­ nin ihtiyaçlarını karşılamalı ve sıradan insanları, onların şika­ yetlerini dinleyerek baskıdan kurtarmalıdır. Siyaset bölümünde Kınalızade, Adalet Çemberinden alıntı yaptı ve Ç emberin adını verdi. Kınalızade'nin versiyonu tam olarak Devvani'nin Ç em­ beri ya da İbn Haldun'un bir çevirisi değildi , ama onun kendi yorumuydu. Bir kez daha küçük değişiklikler ve terimlerin yeni bir dile çevrilmesi, Ç embere yeni ortamında farklı bir ivme gücü kazandırdı.

Dünya bir bahçe, duvarı devlet Devletin Düzenleyicisi şeriattır Hükümrandan başka şeriatın bekçisi olamaz Hükümran, ordu olmadan yönetemez Refah olmadan orduyu toplayamaz Refahı oluşturan tebaadır Adalet, tebaayı sultanın sancağına köle eder Bu da dünyanın iyiliğinin nedeni olan adalettir.82 Bu versiyon, önceki yorumlamaların neredeyse tüm pitoresk metaforlarını ortadan kaldırdı. Burada ejderhalar yok, sulama

81

82

Haıvard University, 2005, 45-7, 70-2. Süleyman dönemi edebiyatı: Köp­ rülü, Türk edebiyatı tarihi, 377-400. Bu kitabın birçok örneği yazılmış , kitabın bazı kısımlan Avrupa'da çevi­ rilmiş ve ahlak üzerine Osmanlı ders kitaplannın temeli haline gelmiş ­ tir; EP, "Kınalızade" adı altında; B. Tezcan, "The D e fi nition o f Sultanic Legitimacy in the Sixteenth Century Ottoman Empire: the Ahliik-ı Alii 'i of Kınalızade Ali Çelebi ( 1 5 1 0 - 1 572) ," MA Thesis, Princeton University, 1 996, 25-30; B. Tezcan, "Ethics as a Domain to Discuss the Political: Kı­ nalızade Ali Efendi's Ahliik-ı Aliii," Leaming and Education in the Otto­ man World içinde, ed. A. Ç aksu, İ stanbul: IRCICA, 200 1 , 1 09-20. Kınalızade Ali Ç elebi, Ahliik-ı Alii 'i, Bulaq: 1 2481 1 832-3, 3 : 49, çev. Fle­ ischer, "Royal Authority," 20 1 , değişiklikler bana aittir; Türkçesi şöy­ le: "Cihan bir bağdır divari devlet; Devletin nazimi şeri' atdır; Şeri' ata olamaz hiç haris illa melik; Melik zabt eylemez illa leşker; Leşkeri cem edemez illa mal; Mali cem eyleyin ra'iyetdir; Ra' iyeti kıil eder padişah aleme adıl; Adıldır mıicib-i salah-ı cihan." Bkz. a.g.e., 3: 7 - 1 6 .

334

ORTAOOGU'DA SOSYAL ADALET V E SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

tesisleri yok, aç koyunlarını besleyen çobanlar yok. Şiirin geriye kalan tek kalıntısı, ilk satırındaki dünyanın duvarlı bahçe oldu­ ğu tasviridir. Bu, Osmanlılar için güçlü bir tasvirdi . Dönemin sözleri dünyayı cennet bahçesi veya imparatorluğu dünyanın vahşi doğasında korunan bir bahçe olarak resmetmiştir. Gerçek dünyada da imparatorluğun kalbindeki sultan sarayı duvarlı bir bahçenin kalbinde oturuyordu. Kalan dizeler de b enzer şe­ kilde gerçekçiydi ve ideal bir devletin fantastik bir portresini değil, fakat mevcut Osmanlı kurumlarının birbirine b ağlı olu­ şunu sundu. Gerçekten de, Kınalızade'ye göre, imparatorluğun Süleyman'ın s altanatı sonunda ulaştığı dinsel, idari ve sosyal mükemmellik Platon'un Erdemli Devlet'indeki ütopyacı vizyo­ nuyla karşılaştırılmaya değerdi.83 Gerçeklere olan bu odaklan­ ma, Süleyman'ın zamanındaki ins anların, "dünyanın iyiliği"ni sadece şiirsel bir metafor olarak değil, ulaşılabilir bir hedef olarak da düşündüklerini göstermektedir. Bu yüksek beklenti­ ler bağlamında, devletteki her kusur kıyamet alametleri olarak varsayıldı, her sorun bir düşüş işareti haline geldi. Süleyman'ın saltanatının bile sorunları vardı ve bunları ele almak için adalet kanunnameleri yayınladı.84 Bunlar, Asur ada­ let kanunnameleri gibi vergi indirimleri değil, fakat vergi eşit83

Kınalızii.de, Ahlıik-ı Ala 'i, 2: 1 05-6; bkz. C. H. Fleischer, Bureaucrat and In­

tellectual in the Ottoman Empire: the historian Mustafa Ali (1 541 -1 600),

84

Princeton, NJ: Princeton University Press, 1 986, 29 1 . Duvarla çevirili bah­ çeler hakkında, W. G. Andrews, Poetry's Voice, Society's Song: Ottoman ly­ ric poetry, Seattle: University of Washington Press, 1 985, 1 5 1 -5; Necipoğ­ lu, Architecture, Ceremonial, and Power, 1 84-9. Lütfi Piişii., History of the Ottoman Dynasty, Selim' in fetihlerine dair "onun, düzensiz bir dünyadan bir bahçe yontup meydana getirdiğini" söyledi (aktaran Fleischer, "Law­ giver as Messiah," 1 63). Bahçe, saray olarak bahçe ve dünyayı fetheden padişahın sorumluluğunu aldığı bir bahçe olarak dünya, W. G. Andrews, "Speaking of Power: the 'Ottoman kaside,'" Qasida Poetry in Islamic Asia and Africa, cilt 1 : Classical Traditions and Modem Meanings içinde, ed. S. Sperl ve C. Shackle, Leiden: Brill, 1 996, 293. Akdağ, Türk halkının dirlik, 503-4; H. İnalcık, "State, Sovereignty and Law during the Reign of Süleyman," İnalcık ve Kafadar, Süleyman the Second içinde, 62-4; İnalcık, "Adii.letnii.meler"; İnalcık, "Suleiman the Law­ giver," 1 34-6. 1 9 . yüzyıla kadar, baskıcı görevlilere, yozlaşmış ulemaya ve haydutların, göçebelerin ve yerel kumandanların yağmalamalarına karşı adii.letnii.meler oluşturuldu; Y. Ô zkaya, "XVIIIinci yüzyılda çıkarılan ada­ let-namelere göre Türkiye'nin iç durumu," Belleten 38, 1 974: 445-9 1 .

E R K E N MODERN iMPARATO R L U K LAR

335

sizlikleri, tımar sistemindeki s orunlar veya yüksek yargı ücret­ leri gibi b elirli baskı biçimlerini yas aklayan hükümlerdi . Daha önceki hükümdarlar gibi, O smanlı sultanları da bu kanunna­ meleri, tahta yükseldiklerinde, dilekçelere yanıt olarak ya da eyaletlerin teftişinden sonra yayınladılar. Tüm büyük şehirlere, pazar yerlerinde ve insanların toplandığı diğer yerlerde yüksek sesle okuma ve ileride başvurmak üzere hakimlerin kayıtları­ na kaydetme emriyle kanunnamelerin nüshalarını gönderdiler. Uzak bölgelerdeki yazarlar O smanlı sultanlarını şeriata bağlı oldukları, düzen kurdukları ve tebaalarına adaletle davrandık­ ları için övdüler.85

Kanuni Süleyman Süleyman' a Türkçe lakabını veren üstün haşan, fetih ya da ihtişam değil kanunlar yayınlamasıydı. uKanuni" Süleyman, ata­ lan altında Osmanlı hukukunun uzun süredir geliştirilmiş ol­ masının meyvelerini toplamıştı. Vergilendirme ve toprak sahip ­ liğiyle ilgili yerel yasaları standardize etmek amacıyla her böl­ ge için yeni gelir tetkikleri yaptırdı. 1 524- 5 yılları için Mısır'ın vilayet yas alarının önsözü, upadiş ahın Tann'nın Dünyadaki Göl­ gesi olduğu ve her ezilen kişi ona sığındığı" için bu yasaların, s altanat adaletini ve asıl şeriatı, O smanlı rejiminin temelleri yaptığını ilan etti.86 Süleyman ayrıca Selim'in ve B ayezid'in yasa 85

86

İnalcık, "Adaletnameler." 5 1 , 87, 88-9 1 ; S. Faroqhi, "Sainthood as Means of Self-Defense in Seventeenth-Century Ottoman Anatolia," G. M. Smith ve C. W. Ernst (ed.) Manifestations of Sainthood in Islam içinde, İ stanbul: İ sis Press, 1 993, 202-3; S. Faroqhi, "Political Activity among Ottoman Tax­ payers and the Problem of Sultanic Legitimation ( 1 570- 1 630)," JESHO 35, 1 992: 1 0- 1 3; M. Winter, "Attitudes toward the Ottomans in Egyptian His­ toriography during Ottoman Rule." The Historiography of lslamic Egypt (c. 950-1 800) içinde, ed. H. Kennedy, Leiden: Brill, 200 1 , 293. İnalcık, "State, Sovereignty," 77-8; Lowry, "Ottoman Liva Kanunnames;" K. Çiçek, "The E arliest Population and Fiscal Surveys (Tahrir Defterleri) for the Anatolian Provinces of the Ottoman Empire, • OTAM 7 , 1 996: 45-98; N. Göyünç, "Provincial Organization of the Ottoman Empire in Pre-Tanzi­ mat Period." Çiçek, Great Ottoman-Turkish Civilisation içinde, 3: 52 1 ; S. J. Shaw, The Financial and Administrative Organization and Develop­ ment of Ottoman Egypt, 151 7- 1 798, Princeton, NJ: Princeton University Press, 1 962: 1 7- 1 9, 3 1 -5. Muhtemelen Celalzade tarafından yazılmış ön­ söz: Akgündüz, Osmanlı kanunnameleri, 6: 83, 6 : 1 0 l n l ; kanunname'nin kendisi: a.g.e. , 6: 86- 1 76; bkz. İnalcık, "Adaletnameler." 6 1 -3 .

33 6

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDA R I N TAR i H i

kodlarını gözden geçiren, önsözünde amacının baskıyla mü­ cadele etme ve vergilendirmeyi düzenleme olduğunu belirten genel bir kanunname yayınladı: "Merhum, mübarek babam ve dedem -Yüce Allah rahmet eylesin, nur içinde yatsınlar- zalim­ lerin ezilenlere zulmettiklerini ve [Tanrı'nın koyduğu) sınırları ihlal ettiklerini ve köylülerin durumunun üzücü bir hale geldi­ ğini düşündüler ve gördüler. Bu yüzden de O smanlı kanunna­ mesini çıkardılar. Ben de vilayet valilerinin ve kaymakamların, birlik liderlerinin ve kasaba komutanlarının ve süvarilerinin bu Osmanlı Kanunnamesi uyarınca köylülerden vergi ve harçlarını almalarını emrediyorum ve eğer daha fazla baskı uygularlarsa can yakan kınamamla karşılaşacaklardır."87 Süleyman'ın hukukunun gerçek anlamda yenilikçi yönü , im­ paratorluğun en büyük dinsel yetkilisi Şeyhülislam Ebus suud Efendi tarafından meydana getirilen İslam hukuku ile hüküm­ darın yasası, yani şeriat ve kanunun mutabakatıydı . Bu uzlaşma her iki yöne de gitti : İslam hukukunda kararlaştırılmamış konu­ lara sultan tarafından karar verilirken, Osmanlı toprak hukuku ve ceza hukuku şeriat hükümlerini ve kategorilerini birleştirdi .88 Hukukun uyumlaştırılması o kadar baş arılıydı ki, daha sonra­ ki birçok tefsirci kanun ve şeriat arasında hiçbir uyumsuzluk görmedi ve Osmanlı hukukunu İbn Teymiye'nin şeriat güdümlü siyaset kavramına (siyaset-i şeriyye) benzettiler.89 Yeni kanunna87

88

89

İnalcık, "Suleiman the Lawgiver," 1 1 2 , 1 1 5-20; Kara!, "Yavuz Sultan Se­ lim'in oğlu," 37-44; Akgündüz, Osmanlı kanunnameleri, 4: 296-360; alıntı 296'da; krş . Heyd, Old Ottoman Criminal Law, 1 76- 7. H. İnalcık, "Islamization of Ottoman Laws on Land and Land Tax,'' Fest­ gabe an Josef Matuz: Osmanistik-Turkologie-Diplomatik içinde, ed. C . Fragner v e K. Schwarz, Berlin: Klaus Schwarz, 1 992, 1 0 1 - 1 8; M. E . Düz­ dağ, Şeyhülislam Ebussuud Efendi fetvalan ışığında 1 6. asır Türk ha­ yatı, İ stanbul: Enderun, 1 983; C . Imber, Ebu 's-su 'ud: the Islamic legal tradition, E dinburgh: Edinburgh University Press, 1 997. Minkarizade Dede Efendi, or Dede C öngi Efendi (ö. 1 565), "Siyaset-i şer'i­ ye," Akgündüz, Osmanlı kanunnameleri içinde, 4: 1 27-73; Heyd, Old Ottoman Criminal Law, 1 98&n4, 20 1 -3 , 2 1 6; EP, "Siyasa" adı altında; Yılmaz, "The Sultan and the Sultanate,'' 73-6. Arap uleması genellikle kanun'a karşı şeriatı savundu ve kanun'u Moğol yasa'sı açısından kı­ nadı.; M. Winter, "The Islamic Profi le and the Religious Policy of the Ru­ ling Class in Ottoman Egypt," IOS 10, 1 983: 1 35; M. Winter, "The Ottoman Occupation," Islamic Egypt, 640- 1 51 7 içinde, ed. C. F. Petry, cilt 1 , Petry ve Daly, Cambridge History ofEgypt, 509- 1 0.

E R K E N M O D E R N i M PARATO R L U K LA R

337

melerin nüshaları imparatorluktaki her mahkemeye dağıtıldı ve kamusal alanlarda yüksek sesle okundu. Sonuçlar hemen ortaya çıktı : Hukuk uzmanları görüşlerinde kanun ve şeriattan alıntı yaptılar. Yargıçlar "şeriat ve kanunlara göre" davaları inceledi­ ler ve mahkeme kayıtları hakimlerin, bu kanunlara göre karar verdiklerini göstermektedir. Bu yas al uzlaşma, Kanuni Süley­ man devrine damgasına vurdu ve bürokrasi, imp aratorluk bo­ yunca yasayı uygulamak ve tavsiye yazarlarının b ahsettiği iyi yönetimini oluşturmak için genişledi.90 Kanunun temel amacı, tımar sistemini , temel toprak s ahipli­ ği sistemini ve askeri-bürokratik tazminatı düzenlemekti. Sad­ razam Lütfi Paşa, tetkiklerin otuz yılda bir yapılmasını gerekti­ ren eski standardı yinelemesine rağmen, 1 6 . yüzyılda daha sık, bazen sadece beş veya on yıl arayla yapıldılar. Vergi ve tımar kayıtlan ve bunları düzenleyen yas alar, Osmanlı emperyal haki­ miyetinin sembolü ve adaleti uygulama araçları haline geldi. O kadar ki, 1 7 . yüzyılda tımar sistemi, tımar sahibi süvarilerden tüfekli, maaşlı piyadelere olan askeri dönüşüm nedeniyle mer­ keziyetini kaybettiğinde, b azıları bunun imparatorluğun düşü­ şü anlamına geldiğini düşündü.91 Diğer kanunlar yetkilile rin statülerini ve işlevlerini düzenledi . İmp aratorluğun erken genişlemesi, askeri-bürokratik kuru­ luşta yeni pozisyonlar yarattı ve köylüler, göçebeler, gayrimüs ­ limler, köleler v e yabancılar d a dahil olmak üzere neredeyse herkes için ilerlemeyi , hatta iktidar elitine dahil olmayı müm­ kün kıldı. Selim'in Arap topraklarını fethetmesi ve Süleyman'ın iktisabı askeri ve bürokratik pozisyonları daha da genişletti ve 90

91

H. Gerber, "Sharia, Kanun and C ustom in the Ottoman Law: the court records of 1 7th-century Bursa," IJTS 2 . 1 , 1 98 1 : 1 38- 39; Gerber, State, Society, 1 1 3; Heyd, "Kanun and Shari 'a," 8-9, Heyd, Old Ottoman Cri­ minal Law, 32, 1 73-4, 1 83 , 209- 1 2 , 2 1 6. Anadolu'da önde gelen cami ve medreselerin sayılan ve haritalan için, S. Faroqhi, "A Map of Anatolian Friday Mosques, 1 520- 1 535," OA 4, 1 984: 1 6 1 -73 ve 5, 1 985: harita; sayfa numarası yok. D. A. Howard, "The 'Ruling Institution.' Genre, and the Story of the Dec­ line of the Ottoman Empire," Grand Rapids, MI, yayınlanmamış belge, 1 992; R. Murphey, "Süleyman's Eastern Policy," İnalcık ve Kafadar, Süley­ man the Second içinde, 244&n49. Tetkik kayıtlan: Başbakanlık Osmanlı arşivi rehberi, Ankara: T. C . Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlü­ ğü, 1 992, 1 90-22 1 .

33 8

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

cami, okul v e mahkemelerin inşası ulema için istihdam yarat­ tı. Sosyal düzenin sıkı bir ş ekilde sürdürülmesini öngören Pers tarzı tavsiyenin aksine, Osmanlı İmp aratorluğu aslında "yab an­ cıların" istihdamı ve yukarı doğru hareketliliğini temel alarak işledi. Sınıf değişimine itirazlar, tımar sistemi söz konusu ol­ duğunda, 1 5 3 1 tarihli bir sultan fermanı tarafından geçersiz kı­ lındı. Ancak yüzyılın ortalarından önce zaten, imparatorluğun genişlemesi . yavaşladı, nüfus genişledi, seçkin istihdamı sağla­ mak zorlaştı ve tavsiye yazarları, mertlik için dahi köylülere tı­ mar verilmeyeceği konusunda ısrar etmeye başladılar. Yönetici sınıfın s afları kapanmaya başladı ve yönetilen ve hükümdarlar arasındaki çizgiyi aşmak "dünya düzenine ve . . . adaletsizlik ve ihanetin sebebine yol açan" olarak görülmeye başladı . 92 Yüzyı­ lın ortasından s onra, önceki nesillerdeki sosyal hareketliliğin kabulü daha katı bir toplumsal sıralama lehine azaldıkça hu­ zursuzluk arttı. Seçkinlerin ayırt edici bir işareti yerinde davranıştı ve yeni ve çevrilmiş etik ve görgü (adab) kitapları popülerlik kazandı. Sultan, zamanını savaş alanlarında fetihler yapmaktan çok baş­ kentte yasa çıkartmakla harcadığı için, etik tavsiye ve saltanat iktidarına ilişkin etik kontroller O smanlı idaresi için daha mer­ kezi bir hale geldi ve tavsiye literatürü sık sık Adalet Ç emberini saltanat davranış tarzının anahtarı olarak alıntıladı . 93 Bir ör92

Alıntı, yazan bilinmeyen bir eserden, Kitab-i müstetab, ed. Y. Yücel, An­ kara: Türk Tarih Kurumu, 1 983, 14, çev. Howard, "Ottoman Timar Sys­ tem." 25. Devlet adamlannın unvanlannı ve statü düzenini düzenleyen kanunlar: Akgündüz, Osmanlı kanunnameleri, 4: 432-50. Ordu hakkın­ da, J. Kaldy-Nagy, "The 'Strangers ' (Ecnebiler) in the 1 6th C entury Ot­ toman Military Organization." Between the Danube and the Caucasus içinde, ed. G. Kara, Budapest: Akademiai Kiad6, 1 987, 1 65-9; P. Fodor, "Making a Living on the Frontiers : Volunteers in the Sixteenth-C entury Ottoman Army," P. Fodor, In Quest of the Golden Apple: imperial ide­

ology, politics, and military administration in the Ottoman Empire

93

içinde, İ stanbul: İ sis, 2000, 275-304. Hakimler: Flemming, "Public Opini­ on." 56. Katipler: C . H. Fleischer, "Between the Lines: Realities of Scribal Life in the Sixteenth Century," Heywood ve Imber, Studies in Ottoman History in Honour of Professor V. L. Menage içinde, 59. Bkz. Goldstone, Revolution; G. Hagen, "Legitimacy and World Order," Legitimizing the Order: the Ottoman rhetoric of state power içinde, ed. H. T. Karateke ve M. Reinkowski, Leiden: Brill, 2005, 62-3. Uğur, Osmanlı siyaset-nameleri, 47-54; Levend, "Siyaset-nameler." 1 85;

E R K E N MOOERN i M PARATO R LU K LA R

339

nek, C elalzade Mustafa Ç elebi'nin edebi eseri Ahlakın Derece­ leri Üzerine Tann'nın Hediyeleri ya da Sultan 'ın Yoldaşı 'ydı . 94 C elalzade dört dizeli Ç emberi 'Iürkçeye çevirdi ve sekiz bölümlü Ç emberi halife Hz. Ali'ye atfedilen eşsiz bir versiyonda özetledi: Hükümdar, bir orduyla güçlenen bir çobanı andırır Ordu parayla beslenen hizmetçidir Para haktan toplananan bir ödenektir Halk adaletin köleleştirdiği müreffeh bir bölgedir Adalet, dünya halklannın dayandığı temeldir.95 Süleyman'ın görkemli sultanlığı, imparatorluğun örgütlen­ mesini müstakil bölgesel bürokrasilerin toplamından, görev temelinde örgütlenmiş birleşik bir idareye tekamül ettirdi ve Çin dışında çok uluslu bir imparatorlukta elde edilen en yüksek düzeyde merkezi kontrol s ağladı .96 Ekonomik büyüme, nüfus ar­ tışı, toprak genişlemesi ve kültürel zenginleşme mütemadiyen genişlemiş bulundu. Ancak bu ilerleme tek yönlü veya çatışma­ sız değildi . Dinsel, politik ve sosyal alanlarda derin ayrılıklar devam etti . Yüzyılın ortasından sonra fırsatların baskı altında tutulması, askeri ve dinsel kadrolarda memnuniyetsizliğe ve i ş ­ s i z dindar öğrenciler arasında isyana neden oldu . Nüfus büyü­ dükçe ve ortalama toprak s ahipliğinin büyüklüğü küçüldükçe halk arasında huzursuzluk da arttı. Binlerce kişi köylerini, kent zanaatkarları olmak üzere veya taşra ileri gelenleri ve valilerin hizmetçileri olarak silahlara s arılmak üzere terk etti.97 Hem ka-

94

95

96

97

Karatay, Topkapı Sarayı, 489-95; H. İnalcık, "Sultan Süleyman: the man and the statesman," Veinstein, Soliman le magnifique içinde, 90- 1 . İ . H. Uzunçarşılı, "Onaltıncı asır ortalannda yaşamış olan iki büyük şah­ siyet: Tosyalı C elal Zade Mustafa ve Salih Çelebiler," Belleten 22, no. 87, 1 958: 39 1 -44 1 (bu çalışma sayfa 4 l l 'de tartışılıyor) . Celalzade Mustafa, Mevahibü'l-hallak fi meratibü'l-ahlak, MS Süleyma­ niye Bağdatlı Vehbi 763, fol. 2 1 8b; Türkçesi şöyle: "Padişah çobana ben­ zer ki asker ile anakut gelir asker a'vandır ki mal ile beslenir mal berrdir adet ra'iyet anı cem eder ra'iyet savaddır ki 'adl ile kullanır adl esasdır­ ki 'alemin kavmı anıgeledir." Bkz. Fleischer, "Royal Authority," 20 1 . Darling, Revenue-Raising, 52-67; krş. R. Huang, "Fiscal Administration during the Ming Dynasty," Chinese Govemment in Ming Times: seven studies içinde, ed. C. O. Hucker, New York: C olumbia University Press, 1 969, 1 05 , 1 26-7. M. Akdağ, "Celili isyanlanndan büyük kaçgunluk, 1 603- 1 606," TAD 2 ,

34 0

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL I K T I DA R I N TAR i H i

ç ı ş hem de dilekçe verme, daha tehlikeli bir yol olan isyana al­ ternatifler oluşturdu, ancak köylü kaçışının kırsal adaletsizliğe işaret ettiği düşünülüyordu ve yetkililere bunu soruşturmaları emredildi. 98 Artık adaleti yürürlüğe koyma iddiası makul bir şekilde ya­ pılabildiğıi için, ins anlar b aşkalarının adalet tanımı ve uygu­ lanmasında hata bulmuşlardı. Süleyman döneminde hüküm­ darlar, hükümdarın çevresindeki kişilerdeki ahlaki kusurlarına dikkat çekti: Karısı, oğulları, vezir-i azamları veya nüfuz s ahibi olanlar. C elalzade ve Kınalızade'nin etik çalışmalarının amacı seçkinlerin davranış tarzlarını iyileştirmekti. Aynı amaç, Süley­ man'ın vezir-i azamlarından bir diğeri ve Asa.fname'nin yazan Lütfi Paş a'yı canlandırdı ve iyi yönetime giden yolun önde gelen yetkililerin ahlakından ve davranışlarından geçtiğini belirtti.99 Lütfi Paşa, ordunun, hazinenin ve halkın düzgün yönetimini vurguladı: "Saltanat, hazinesinin üzerinde durur. Hazine, iyi yö ­ netimle ayakta durur. Adaletsizlik nedeniyle düşer. " 1 00 Bu devir1 964: 1 -49; M. Akdağ, "Medreseli isyanları." tülFM 1 1 , 1 949-50: 3 6 1 -87; M. Akdağ, Türk halkının dirlik, 1 53 -254; M. A. C ook, Population Pres­ sure in Rural Anatolia, 1 450-1 600, London: Oxford University Press, 1 972, 1 0- 1 1 ; S. Faroqhi, "The Peasants of Saideli in the Late Sixteenth C entury." AO 8, 1 983: 2 1 5-50; O. Ö zel, "The Transformation of Provin­ cial Administration in Anatolia: observations on Amasya from 1 5th to l 7th centuries." The Ottoman Empire: myths, realities and 'black holes ': contributions in honour of Calin Imber içinde, ed. E. Kermeli ve O. Ö zel, İ stanbul: İ sis Press, 2006, 68; Faroqhi, "Political Activity." 27-9, 36, 38; A. Singer, "Peasant Migration: law and practice in early Ottoman Palesti­ ne." NPT no. 8, Sonbahar 1 992: 55-6, 62; A. Singer Palestinian Peasants , 69, 1 25-6; O. Ö zel, "Population Changes in Ottoman Anatolia during the 1 6th and l 7th C enturies: the ' demographic crisis' reconsidered," UMES 36, 2004: 1 87 . Kentsel yaşamın cazibesi veya devlet memuru statüsü de toprağı bırakmada etkili oldu. 98 U. Heyd, Ottoman Documents on Palestine, 1 552-1 61 5: a study of thefi rman according to the mühimme defteri, Oxford: Clarendon, 1 960, 93. Barkey, Bandits and Bureaucrats, bu çalışma mahkemeleri tartışması­ na rağmen sultana dilekçeyi ele almıyor; 86, 89, 1 03-7, 1 48-75. 99 Lütfi Pii.shıi, Das Asafnıime des Lutfi Pascha, ed. R. Tschudi, Leipzig: W. Drugulin, 1 9 1 0 (bundan sonra Lutfi Pii.shii./Tschudi); transliteration, Akgündüz, Osmanlı kanunnameleri, 4: 258-76; günümüz Türkçesiyle çevirisi, Lütfi Paşa, Asafnıime, ed. A. Uğur, Ankara: Kültür ve Turizm Ba­ kanlığı, 1 982. 100 Lütfi Pii.sha/Tschudi, 35; çev. B. Lewis, "Ottoman Observers of Ottoman

E R K E N MODERN i M PARATO R L U K LAR

34 1

de Süleyman'ın adaletinin yüceltilmiş olmasına rağmen, Lütfi Paşa yine de Adalet Ç emberinin bir uyarı olarak kullanılması­ nın gerekli olduğunu düşünüyordu.

Mahkemelerde adalet "İyi yönetim"in sağlanmasında ve baskının ortadan kaldırıl­ masında kilit görevli hakimlerdi. Osmanlı kadısı s adece yerel düzeyde İslam hukukunun temsilcisi değil, aynı zamanda ver­ gilendirme ve suçla ilgili saltanat yas alarının yerel idarecisi ve "O smanlı yetkililerine karşı bir tazminat kaynağı" olan tımar sisteminin garantörüydü de. 10 1 Kendi icra mekanizmaları olmak­ sızın, hakimler güçlü yetkililerin ve birliklerinin davranışlarını ve kendi olağan başarısızlıklarından kaynaklanan çok s ayıda dilekçeyi kontrol etmek zorundaydılar. Kadıların s aflarında yol­ suzlukla ilgili şikayetler, ilk Osmanlı yüzyılına kadar uzanır. Bu da kadıların idarede ve imparatorluk meşruiyetinde ne kadar has sas bir pozisyonda olduklarını gösteriyor. Suçlamalar ço­ ğunlukla vergi ve ücret tahsildarları olarak kadıların rollerini kötüye kullanılmaları ve baskıcı valiler, haydutlar veya isyancı­ larla gizli anlaşma yapmalarıyla ilgilidir. 102

101

102

Decline," IS l , 1 962: 73; krş. Fodor, "State and Society," 223. Metnin yeni bir akademik baskısında bu alıntı şöyle geçer: "Saltanat hazineyle olur. Ve cem-i hazine tedbirle olur, zulm ü sitemle olmaz"; M. S. Kütükoğlu, "Lütfi Paşa A safniimesi (yeni bir metin tesisi denemesi) ," Prof. Dr. Bekir Kütükoğlu 'na Armağan içinde, İ stanbul: Edebiyat Fakültesi, 1 99 1 , 9 1 : "Saltanat hazine sayesinde ayakta durur ve hazine tahsilatı iyi bir yöne­ timle başarılı olur; baskı ve yanlışla hayatta kalamayacaktır." R. C. Jennings, "Kadi, C ourt, and Legal Procedure in l 7th C. Ottoman Kayseri," SI 48, 1 978: 1 33-72; Gerber, State, Society, 1 6 , 40; Darling, Reve­ nue-Raising, 201 -3; 1. Ortaylı, "On the Role of the Ottoman Kadı in Pro­ vincial Administration," Turkish Public Administration Annual 3, 1 976: 1 -2 1 ; alıntı Singer, Palestinian Peasants, 45'ten. Ahmedi/Silay, 1 43; H. İnalcık, "A Report on the C orrupt Kadıs under Bayezid il," Studia Ottomanica: Festgabe für György Hazai zum 65. Geburtstag içinde, ed. B. Kellner-Heinkele ve P. Zieme, Wiesbaden: Har­ rassowitz, 1 997, 76-7; Faroqhi, "Political Activity," 1 7 -23; Gerber, State, Society, 1 58-6 1 ; İnalcık, "Adiiletniimeler," 77; B. Ergene, Local Court,

Provincial Society and Justice in the Ottoman Empire: legal practice and dispute resolution in Çankın and Kastamonu (1 652-1 744), Leiden: Brill, 2003, 1 09- 1 5; A. Mumcu, Osmanlı Devletinde Rüşvet (özellikle adli rüşvet), İ stanbul: İnkiliip, 1 985.

34 2

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

1 6 . yüzyılın geniş koşullarında, imparatorluğa yeni toprak­ lar eklendi ve nüfus artışıyla birlikte köyler kasabalara dönüş­ tü. Bu s ayede, hakimlerin s ayısı hızla arttı ve daha fazla insan hukuki hizmetlere erişim sağladı . 103 Daha önceki zamanların aksine, bu döneme ait binlerce belge günümüze ulaşmıştır ve adalet sürecine ayrıntılı bir bakış s ağlamaktadır. Kadılar insan­ ların şikayetlerini dinlediler ve yerel yetkilileri denetlediler. Ç ö ­ zemedikleri sorunlar imparatorluk konseyine iletildi v e hüküm­ dara h�taben yazılan dilekçeler için boru hattı görevi gördüler. Ayn bir mezalim mahkemesi yoktu. Şeriat mahkemesi, eyalet valilerinin mahkemelerinde olduğu gibi mezalim işlevlerini de yerine getirdi . 1 04 İmparatorluk konseyi v e bürokrasi, eyaletlerden gelen dava­ lara karar vermek suretiyle daha yüksek bir mahkeme olarak ve doğrudan onlardan önce getirilen davalar için bir mezalim mahkemesi olarak işlev gördü. Bu davalar genel olarak, devle­ tin operasyonları , vergilendirmesi ve baskısıyla ilgili şikayetler ya da şeriat mahkemelerinde uzlaştırılamayan ya da uygulana­ mayan İslami ve örfi hukuk meseleleri gibi, devletin düzeltmesi gereken problemlerle ilgiliydi. Konseyin merkezi rolünü yan­ sıtmak için Süleyman 1 520'lerin sonunda konsey s alonunu ve hazineyi yeniden inşa etti. Yeniden inşa edilen Arz Odası'nın, Osmanlı adaletinin evrenselliğini temsil etmek için tavandan sarkan yaldızlı bir küreyle dekore edildiği ve afallatacak dere­ cede pahalı olduğu söylenirdi. 105 103

1 04

105

Bu ha.kimliklerin sayısı yoktur, fakat şehirlerin büyüyüşü için bkz. L. T. Erder ve S. Faroqhi, "The Development of the Anatolian Urban Network during the Sixteenth Century," JESHO 23, 1 980: 265-303. 1 6 . yüzyılda yeni kadılara verilen talimatlar için, Ahmed Lütfi Bey, Mir'at-ı adıilet, çev. E. Beylem, Osmanlı Adalet Düzeni, İ stanbul: Fatih, 1 979, 55-9. Ergene, Local Court, 45, 1 05; Singer, Palestinian Peasants, 1 7; Gerber, State, Society, 1 38-9. Farklı sosyal gruplar tarafından mahkeme kulla­ nımı: B. A. Ergene, "Social Identity and Patterns of Interaction in the Sharia C ourt of Kastamonu ( 1 740- 44) ," ILS 1 5 , 2008: 20-54. Ongan, Ankara 'nın iki numaralı şer'iye sicili, Ankara: Türk Tarih Ku­ rumu, 1 974, nos 1 752, 1 754, 1 528, 747; İnalcık, Classical Age, 74, 89-93; Gerber, Islamic Law and Culture, 58; G. ti çel-Aybet, "An Analytical Study of the Administrative and Social Policy of the Ottoman State ( 1 6th and l 7th Centuries)," Comite intemational d 'etudes pre-ottomanes et otto­ manes: Vlth symposium içinde, ed. J. -L. Bacque-Grammont ve E. van

H.

E R K E N MODERN iMPARATO R L U K LAR

343

Daha önceki rejimlerde olduğu gibi, dilekçeler kurulda oku­ nurdu, etüt için uygun hükümet bürolarına yönlendirilirdi, il­ gili bilgilerle marjlarda açıklanırdı, sultan ya da sadrazamın kararıyla yazılırdı ve yanıtı hazırlayan ve kaleme döken kişilere verilirdi. Yanıtlar yetkililere uygun eylemi gerçekleştirmeleri için emir formunda olurdu. Açıklamalı dilekçeler ise konuya ba­ kıldığının kanıtı olarak dilekçe sahiplerine iade edilirdi . İdare, kendi yanıtlarını kaydeden büyük kayıtları tuttu ve vilayet vali­ leri ve askeri komutanlar da şikayet kayıtlarını tuttu . Bu şikayet kayıtları, sürecin kendisi daha bürokratikleşse bile Osmanlıla­ rın tebaalarının taleplerini dinlemelerine verdikleri önemi gös­ termektedir. 106 Padişahın tüm kulları -erkekler, kadınlar, Müslümanlar, gay­ rimüslimler, zenginler, fakirler- hükümdara doğrudan dilekçe verme hakkına sahipti ve binlerce dilekçe kaydı bu ins anların bu haktan düzenli olarak istifade ettiklerini göstermek üzere günümüze dek ulaşmıştır. Hayatın her kesiminden ins anlar di­ lekçelerini padişahlık s arayına getirdiler ve sözlü veya yazılı olarak toplanan vezirlere ve başkatiplere sundular. Hükümet ve askeri personel, yargıçlar, kasaba halkı, köylüler ve göçebeler de posta sistemi aracılığıyla başkente dilekçe gönderdiler. 1 07 Hı-

106

Donzel, İ stanbul: Divit, 1 987, 1 67 . Necipoğlu, Architecture, Ceremonial, and Power, 80; M. S. Kütükoğlu, "Minyatürlerde divan-ı humayün ve arz odası." TED no. 1 6, 1 998: 58-68. H. İnalcık, "Osmanlı bürokrasisinde ahkam ve muamelıit," DA l, 1 980: 1 - 1 4; a.g.e., "Şikayet hakkı: 'Arz-ı Hal ve 'Arz-ı Mahzar'lar," DA 7-8, 1 988: 33-54. Bkz. Darling, Revenue-Raising, 24680; S. Faroqhi, "Crime, Women, and Wealth in the Eighteenth-Century Anatolian C ountryside," Women

in the Dttoman Empire: Middle Eastem women in the early modem era içinde, ed. M. C. Zilfi, Leiden: Brill, 1 997, 6-27; M. Ursinus, Grievance Administration (Şikayet) in an Ottoman Province: the Kaymakam of Rumelia 's "Record book of complaints " of 1 781-1 783, London: Routled­ geCurzon, 2005; L. T. Darling, "Murder and Mayhem in Ottoman Rumeli: local political relations in eighteenth-century Macedonia," Popular Pro­ test and Public Participation in the Ottoman Empire içinde, ed. E. Gara, E. Kabadayı ve C. Neumann, İ stanbul: Bilgi University Press, 201 1 , 1 77-

107

95; Darling, Revenue-Raising, 248-60; Singer, Palestinian Peasants, 1 23; V. Ostapchuk, "The Ottoman Black Sea Frontier and the Relations of the Porte with the Polish-Lithuanian C ommonwealth and Muscovy, 1 6221 628," yayınlanmamış doktora tezi, Harvard University, 1 989, 260-3. L. T. Darling, "The Finance Scribes and Ottoman Politics," Farah, De-

344

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

ristiyanlar v e köylülerin yanı sıra kadınlar da genellikle sulta­ na dilekçe verdiler ve bazıları uzaktaki eyaletlerden p adiş ahın mahkemesine bizzat katılmak ve hükümdarın adaletine nail ol­ mak için seyahat ettiler. 108 Padiş ahın sarayına seyahat edeme­ yenler, şeriat mahkemesinde dilekçe verdiler ve başkente yollat­ tılar ya da onlar için dilekçe yazacak hakimler buldular. Şikayetlere verilen yanıtlar, hükümetin baskıyı kontrol etme ve emirlerinin yerine getirildiğini görme arzusunu ·teyit etti . Bir imp aratorluk fermanı şöyle diyordu: "Adalet talep edenlere da­ nışılmalı ve [şikayet ettikleri) alçaklar yakalanmalı ve yargılan­ malıdır. " Bir vergilendirme emri de ş öyle diyordu, yetkililerin "vergileri sicile göre topladığından . . . ve yasaya aykırı olan her şeyin ve sicilin iade edilmesi gerektiğinden" emin olun. Yazılı kayıtlar ve yasalar nihai otoritedir: "Yüce emrim geldiğinde ona göre hareket edilmeli . . . ve şeriat ve kanunlara aykırı bir şekilde daha fazla [para) talep ederek kims eye zarar veremezsiniz. "1 09 İmparatorluk emirleri yasallığı , adaleti ve emir ve kayıtlara sa­ dakati vurguladı. Merkezi yönetimin gelişimi ve büyümesi ve vilayetlerde vergilendirme üzerindeki kontrolü, merkezi hükü­ meti, kırs al kesim dilekçelerinin son çaresi değil, fakat özellikle resmi suistimal veya vergi ihlallerinde giderek artan biçimde

cision Making içinde, 95-7. S. Faroqhi, "Political Initiatives 'From the Bottom Up' in the Sixteenth and Seventeenth-Century Ottoman Empire: some evidence for their existence," H. G. Majer (ed.) Osmanistische Stu­

dien zur Wirtscharts- und Sozialgeschichte in Memoriam Vanco Boskov

108

1 09

içinde, Wiesbaden: Harrassowitz, 1 986, 27-30, bu çalışma, hükümdarla­ ra dilekçe vermede bölgesel seçkinlerin aktif rolünü vurgulamaktadır ("ortalamanın yukansından?") . F. Zarinebaf- Shahr, "Women, Law and Imperial Justice i n Ottoman Is­ tanbul in the Late Seventeenth C entury," A. E . Sonbol (ed.) Women, the Family, and Divorce Laws in Islamic History içinde, Syracuse, NY: Sy­ racuse University Press, 1 996, 86-8; Şeriat mahkemelerindeki davalann yüzde 10 ila 20'si kadınlan ilgilendiriyordu ve imparatorluk mahkeme­ lerine verilen dilekçelerin yüzde 8 ila 9'u kadınlardan geliyordu. F. Za­ rinebaf-Shahr, "Ottoman Women and the Tradition of Seeking Justice in the Eighteenth Century," Zilfi, Women in the Ottoman Empire içinde, 256; Faroqhi, "Crime, Women, and Wealth," 27. M. M. İlhan, "The Ottoman Archives and Their Importance for Histori­ cal Studies: with special reference to Arab provinces," Belleten 55, 1 99 1 : 447; Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Kamil Kepeci Tasnifi, Register No. 2576, 1 633-43, 1 00; Maliyeden Müdevver Tasnifi, Register No. 2765, 1 644, 203 .

E R K E N MODERN iMPARATO R L U K LAR

345

ilki haline getirdi . Dilekçelerin dinlenmesi sadece adil görülmek isteyen hükümdarların kişisel eylemi değil, aynı zamanda ver­ gi bürolarında ve resmi dairelerinde ve mahkemelerde günlük olarak adaleti yürüten bürokratik bir devletin mütemadi idari işlevi haline geldi. 1 6 . yüzyılın ortalarından sonra, genellikle yolsuzlukta bir artış ve imparatorluğun düşüşünü göstermek için alınan şika­ yetlerin artması, bunun yerine, artan okuryazarlık, kayıt tut­ ma,

bürokratikleşme,

vergilendirmenin

merkezileştirilmesi,

sermayeye taşranın katılımı, s altanat mahkemesinin yargı fa­ aliyetinin kapsamı, ve/veya olumlu yanıt beklentilerini ortaya koymaktadır. 1 10 Yetkililer, vergi ödemeyi reddetmenin b askıya karşı bir protesto olduğunu anladılar. 1 1 1 Osmanlı köylüleri, is­ yan ve resmi misillemenin riskli şiddetinden ziyade genellikle "gündelik direniş biçimleri" yoluyla gelir taleplerini ve resmi veya yasadışı zorla para almayı protesto ettiler. Onların taktik­ leri sıradan itaatsizlik veya kaçak avlanmaktan dilekçelere ve mahkeme davalarına ve nihayetinde dükkanları kap atma veya fiyat ayarlamalarını protesto etme, ağır vergiler veya baskılar­ dan kaçınmak için araziyi terk etme, kontrolsüz haydutluk ne­ deniyle madenlerdeki işi bırakmak gibi boykotlara ve grevlere kadar uzanıyordu . Daha önce tartışıldığı gibi, imparatorluğun gerilemekte olduğu fikri , herhangi bir gerçek gerilemeyle ilgi­ si olmayan tekrar edegelen bir fikirdi . Ancak Süleyman'ın ölü­ münden sonra yaşanan şikayetlerdeki artı ş , siyasi yorumcuları, imparatorluklarının gerilemesi olarak yorumladıkları sorunlar hakkında daha yeni haberdar etmişti. 1 10 111

Darling, Revenue-Raising, 1 60, 246, 280; Faroqhi, "Political Initiatives," 30- 1 . J. C . Scott, "Everyday Forıns o f Peasant Resistance." Joumal of Peasant Studies 1 3 . 2 , 1 985/6: 5-35; J. C . Scott, Weapons of the Weak: everyday forms ofpeasant resistance, N ew Haven, CT: Yale University Press, 1 985. A. Matkovski, "La resistance des paysans macedoniens contre l'attache­ ment a la glebe pendant la domination ottomane," Actes du Ier congres intemational des etudes balkaniques et sud-est europeennes içinde, Sofia: Academie Bulgare des Sciences, 1 969, 3 : 703-8. Singer, Palestini­ an Peasants, 41 , 107, 1 1 4, 1 25; Darling, Revenue-Raising, 1 96, 224, 226, 262, 267, 273, 275; G. Veinstein, "La voix du maitre a travers lesfi rınans de Soliman le Magnifi que," Veinstein, Soliman le magnifique içinde, 140; B. A. Ergene, "On Ottoman Justice: Interpretations in C onflict ( 1 6001 800)," ILS 8, 1 99 1 : 67.

34 6

O RTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

Klasik sonrası dönem ( 1 566- 1 789) Süleyman'dan sonraki dönem Osmanlıların gerileme çağı ola­ rak kabul edildi, ancak kanıtlar bu basit değerlendirmeye kar­ şı çıkmaktadır. Gerileme ilgili bu b asma kalıp iddia, Osmanlı askeri kayıplarını ve ilerleyen yüzyıllardaki j eopolitik zayıflığı, yönetimin yozlaşması ve 1 6 . yüzyılın sonundaki sosyal parça­ lanmaya bağlamıştır; iddialara göre, Osmanlılar, harici olarak gerilemeye başladılar çünkü ilk önce içerde gerileme başladı. 1 12 Ancak Osmanlılar 1 6 . yüzyıldaki "karışıklık dönemi"ni yaş ar­ ken, bu sıkıntılar Osmanlı çürümesi ve yolsuzluğunun kalıcı etkileri değildi . Avrupa ve Uzakdoğu'yu da etkileyen, tarihçiler tarafından "küçük buz devri ," "fiyat devrimi," " askeri devrim" ve "l 7. yüzyıl krizi" olarak adlandırılan tarihsel eğilimlerin belir­

tileriydi. Bu dönemin tanımı , kaynak materyalde bir tür optik yanıls amadan, herkes tarafından övülen bir dönemden herkes tarafından eleştirilen bir döneme geçmenin etkisinden de mus­ tariptir. Süleyman'ın adaletinin övgüsü saltanatının sorunları­ nı gizlerse, 1 7. yüzyılın şikayetleri, dönemin baş arılarını gölge­ de bırakır. Osmanlı ekonomisi genişledi, kültürleri gelişti ve gü­ cüne 1 8 . yüzyılın ortalarına kadar saygı duyuldu. Osmanlıların jeopolitik konumunun gerilemesi bundan sonra gerçekleşti ve Osmanlı sisteminin "yolsuzluğundan" değil, 1 8 . ve 1 9 . yüzyılda Batı Avrupa'daki değişimin muazzam derecede hızlanmasından kaynaklandı. 1 13

Osmanlı "kanşıklık dönem i " 1 6 . yüzyılın sonlarında artan s ayıda şikayet, klişeleşmiş

"O smanlı İmp aratorluğunun gerilemesi"ne iş aret etmese de, Süleyman'ın s altanatına dair kıyamet beklentisi, kuşkusuz, sonraki dönemlerde ins anların kendi zamanlarını umut kırıcı olarak görmelerine neden olmuştur. Resmi söylem, adaleti sağ­ lamaktan adaletsizliği gidermeye evrildi ve adaletin bir norm olarak algılanmaya başladığını düşündürdü. 1 14 İmp aratorluğun 1 12

1 13 1 14

Lewis, "Some Reflections on the Decline of the Ottoman Empire." Si 9, 1 957: 1 1 1 -27. Hodgson, Venture, 3 : 1 76-222. İnalcık ve Quataert, Economic and Social History, cilt 2. Adaletsizliğin yasal anlamı: A. Mumcu, Osmanlı hukukunda zulüm kavramı: deneme, B.

E R K E N MODERN i M PARATO R L U K LAR

347

idari genişlemesi, yerel yetkililere karşı korunma için devlete erişimi kolaylaştırdı ve gündemi sırf şikayette bulunmaktan şikayetin nedenlerine döndürdü. Bu değişiklik, yüzyılın orta­ larında zirveye ulaşan elverişli hava ve tarım refahı dalgasının düşüşe geçmesini ve nüfus artışının üretimi geçtiği ve bireysel ekonomik koşulların kötüleştiği bir iklim değişikliği dönemi­ nin başlangıcını da yansıtıyor. Refahı azalan ins anların, yöne­ tim hatalı olmasa bile şikayet etme ve derhal tazminat alma olasılıkları daha yüksekti . Ekonomik sıkıntı üreticiler ve ge­ lir tahsildarları arasındaki çatışmaları yoğunlaştırdıkça , hem köylüler hem de yetkililer ekonomik baskı ve toprak kaybına karşı adalet ideolojisini başlattı. 1 1 5 Kent zanaatkarları da, üretim sistemindeki yerlerini, elit tabakadan haksız kazanç sağlayanlara ve piyasayı, dengesini bozan dış baskılara karşı korumak için imparatorluk adaletine başvurdu. Talebin genişlemesi ticari rekabeti yoğunlaştırdı. Ti­ caret, askeri sınıflardan rakipleri çekecek kadar kazançlı hale geldi ve ekonominin p arasallaşması hızlandı. Küresel ekono­ mik olaylar da Osmanlı ekonomisini etkiledi: Avrupa'nın Yeni Dünya'dan gümüş ithalatına eşlik eden fiyat devrimi 1 570 ve 1 580'lerde O smanlı İmparatorluğuna ulaşarak madeni para sis­ teminin çökmesine ve kalp azanlığa, hiper enflasyona ve özellik-

115

2. ed., Ankara: Birey ve Toplum, 1 985. Apocalypticism: C. H. Fleischer, "Mahdi and Millennium: messianic dimensions in the development of OttoID:an imperial ideology," Çiçek, Great Ottoman-Turkish Civilisation içinde, 3: 52; gerileme hissi: C. Kafadar, "The Myth of the Golden Age: Ottoman historical consciousness in the post-Süleymii.nic era," İnalcık ve Kafadar, Süleyman the Second içinde, 38-9. Darling, Revenue-Raising, 246; H. İ slamoğlu- İnan, State and Peasant in

the Ottoman Empire: agrarian power relations and regional economic development in Ottoman Anatolia during the sixteenth century, Lei­ den: Brill, 1 994, 208&n9, 224; F. Tabak, The Waning of the Mediterrane­ an, 1 550-1 8 70: a geohistorical approach, Baltimore, MD: Johns Hopkins University Press , 2008. İklim değişikliği: P. I. Kuniholm, "Archaeological Evidence and Non-Evidence for Climatic Change," Philosophical Tran­ sactions of the Royal Society of Landon A330, 1 990: 645-55; Touchan, Akkemik, Huges ve Erkan, "May-June Precipitation," 200; Ü. Akkemik, N. Dağdeviren ve A. Aras, "A Preliminary Reconstruction (A.D. 1 635-2000) of Spring Precipitation using Oak Tree Rings in the Western Black Sea Region of Turkey," lnternational Joumal of Biometeorology 49, 2005: 297-302.

34 8

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDA R I N TAR i H i

le ödemesi madeni parayla yapılan devlet çalış anları arasında ekonomik sıkıntıya neden oldu. 1 1 6 Dönemin askeri devrimi, Osmanlı bütçe açıklarında fiyat devriminden daha büyük bir faktördü. Elde tutulan ateşli silah­ larının ortaya çıkışı ve tımar sahibi süvari birliklerinin köylü­ lerden toplanan ve nakit olarak ödenen piyadelerle değiştiril­ mesi, askeri harcamaları artırdı ve Osmanlı ordusunun s osyal yapısını kökten değiştirdi. Toprak gelirleri, p adiş ah birlikleri­ nin ve valiliklerin heyetlerinde silahlı piyadeleri desteklemek için tımar sisteminden aktarıldı . 1 1 7 Bunları s ağlama maliyeti , hem hazine hem de köylüler için savaş maliyetini artırdı. İki uzun s avaşın diğer masrafları -biri İran'a karşı ( 1 578- 1 590) ve diğeri Avusturya'ya karşı ( 1 59 3 - 1 606)- resmi maaşlarda olduğu gibi enflasyonla kab ardı. Kırs al kesimde azalan güvenlik, tımar sahiplerinin seferlerde mevcut bulunmaması nedeniyle asker ve haydutları yağmalamak için açık bir alan bıraktı . Valiler ye­ rel birliklerini güçlendirdiler ve padiş ahlar köylülerin köyleri­ ne yönelik saldırılara karşı kendilerini silahlandırmalarına izin verdiler. Bu eşzamanlı değişiklikler, refahın ortadan kaybolma­ sı, yani askeri ve vergi sistemlerinde ve elit kariyer modellerin­ de yasaları bozan değişiklikler ve silahlı genç erkeklerin fazla nüfusu ile eşkiyalığın artışı, şikayet durumlarını çoğalttığında ve muhaliflerin devlet üzerinde yapılan ahlak talebini artırdı­ ğında bir "karışıklık dönemi" yarattı . 1 1 8 1 16

117

1 18

C . Kafadar, "When C oins Turned into Drops o f Dew and Bankers Became Robbers of Shadows: the boundaries of Ottoman economic imagination at the end of the sixteenth century," yayınlanmamış doktora tezi, McGill University, 1 986; İnalcık, "Military and Fiscal Transformation," 3 1 1 -37; L. T. Darling, "Ottoman Fiscal Administration: decline or adaptation" JEEH 26, 1 997: 1 57-79; Ş. Pamuk, A Monetary History of the Ottoman Empire, C ambridge: Cambridge University Press, 2000, 1 1 2-58. Ş . Pamuk, "The Price Revolution in the Ottoman Empire Reconsidered,"

IJMES 33, 200 1 : 79-82. Şikayet kayıtlarından, tımar sisteminin hayatta kaldığına dair kanıt: Gerber, State, Society, 1 65-70. Barkey, Bandits and Bureaucrats, 1 60- 1 , 1 67; Ö zel, "Changes in Settle­ ment Patterns," 1 76-78; Akdağ, Türk halkının dirlik; M. C ezar, Osmanlı tarihinde levendler, İ stanbul: Ç elikcilt, 1 965; W. J. Griswold, The Great Anatolia Rebellion, 1 000-1 02011 591 - 1 61 1 , Berlin: Klaus Schwarz, 1 983; S. Faroqhi, "Crisis and Change, 1 590- 1 699," İnalcık ve Quataert, Econo­ mic and Social History içinde, 2 : 467; S. Faroqhi, "Seeking Wisdom in

E R K E N MODERN iMPARATO R L U K LAR

349

Bu zor zamanlarda, saltanat, Osman'ın bir dizi daha az ye­ tenekli torununun eline düştü. B azıları tahta çıktıklarında hala çocuktu, b azıları zihinsel özürlü veya b aşka türlü yetersizdi ve bazıları atalarına göre görevlerine daha az dikkat ediyordu. Sultanlar, yönetimin askeri ve kamusal yönlerinden emekli ol­ dukça, saray memurları ve hanedanlık kadınlan siyasi figür­ ler olarak ortaya çıktı. 1 1 9 Padiş ahlar, tavsiyeye daha fazla ihtiyaç duydukları için tavsiye edebiyatı (nasihat) da yeni bir önem ka­ zanmıştır. 120 Tavsiye edebiyatı yazarları, büyük ölçüde mevcut ya da eski bürokratlar, Osmanlı tarihini, Aden B ahçesi ya da antik imparatorluklarının hikayesini yeniden özetleyen bir gerileme konseptine adapte etmek için, kendi dönemlerini eski bir günün hayali mükemmelliğiyle (II. Mehmed ya da Süleyınan'ın salta­ natı) mukayese ettiler. Adil ve etkili bir durum yaratmakla ilgili geçmiş tavsiye çalışmalarının aksine , bu çalışmalar 1 6 . yüzyılın sonu ile 1 7 . yüzyılın başlarında ortaya çıkan spesifik sorunla­ rın giderilmesiyle ilgilidir. Tavsiye çalışmaları genellikle Ada­ let Ç emberiyle ilişkilidir, ancak Ç emberin yapısı bu eserlerin

China: an attempt to make sense of the Celali rebellions," Zafamame: memorial volume of Felix Tauer içinde, ed. R. Vesely ve E. Gombar, Pra­

119

1 20

gue: enigma corporation, 1 996, 1 02- 3 . Henüz hiç kimse genç kadınların nüfus fazlalığını araştırmamıştır; şeriat mahkemeleri kayıtlan bazı bil­ giler sağlıyor olmalıdır. L. P. Peirce, The Imperial Harem: women and sovereignty in the Otto­ man Empire, New York: Oxford University Press, 1 993, P. Fodor, "Sultan, Imperial C ouncil, Grand Vizier: changes in the Ottoman ruling elite and the formation of the grand vizieral telhiş ." AOH 47, 1 994: 67-85. Uğur, Osmanlı siyaset-nameleri; O. M. Çolak, " İ stanbul kütüphanele­ rinde bulunan siyasetnameler bibliografyası," TALID 1 .2 , 2003 : 339- 78; Levend, "Siyaset-nameler"; O. Köksal, "XVII. yüzyılda Osmanlı devleti'n­ de ıslahat ihtiyacının algılanışı ve ıslahat temayülleri," K. Çiçek (ed.) Osmanlı içinde, Ankara: Yeni Türkiye, 1 999, 7 : 1 62-9; H. Yılmaz, "Osmanl tarihçiliğinde Tanzimat öncesi siyaset düşüncesine yaklaşımlar," TALID 1 . 2 , 2003: 2 3 1 -98. Abou-El-Haj, nasihat yazarlarının tarihsel bağlamda incelenmesini savundu; R. A. Abou-El-Haj, "The Expression of Ottoman Political Culture in the Literature of Advice to Princes (Nasihatname­ ler) , Sixteenth to Twentieth Centuries," Sociology in the Rubric of Social Science: Professor Ramkrishna Mukherjee felicitation volume içinde, ed. R. K. Bhattacharya ve A. K. Ghosh, C alcutta: Anthropological Survey of India, 1 995, 284-5. Böyle bir çalışmayı beklerken, tartışmamı, bu ya­ zarların Adalet Ç emberini nasıl alıntıladığıyla sınırlandırıyorum.

35 0

O RTAOOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIOAR I N TAR i H i

tartıştıkları s osyal ilişkileri kuvvetlendirmiş o l s a d a , özellikle sadece köylüleri tartışırken Ç emberi hatırlattılar ve köylüler bu çalışmalarda çok az yer kapladılar. Bu eserlerin Ç emberi alın­ tılamaları aslında geleneksel sosyal hiyerarşiyi pekiştirme va­ zifesi gördü. Varsayım, seçkinlere usulünce davranılırsa , halkın sorunlarının ortadan kalkacağı yönündeydi.

Tavsiye literatüründe Adalet Çemberi Süleyman'ın ölümünden sonra bu siyasi yazarlardan ilki, imparatorluğun sorunlarını diğer sosyal sınıflardan ins anların seçkinlerin arasına sızmasına dayandıran Gelibolulu Musta­ fa Ali (ö. 1 600) idi. Mustafa Ali'nin 1 58 1 tarihli tavsiye elkita­ bı Sultana Ôğütle r de belirttiği gibi, "Adalet her ş eyi yerli ye­ '

rine koymak anlamına gelir." Yani sultanlar "nitelikli olanlara yüksek makamlar vermeli, böylece önde gelen ve göze çarp an kişiler vasıfsız kişilerden üstün olmalıdır."1 21 Ekşi üzümlerin, yüksek rütbe elde edememesinin ötesinde, Mustafa Ali diğer sosyal gruplardan yetkililerin, adaletin tesisini bozmak üze­ re atanmasını değerlendirdi. Onun analizi s osyal hareketliliği yönlendiren ekonomik güçleri kaps amıyordu; sadece "insansız egemenlik, p arasız insan olmaz" diye, insanların vergi ödeyen sınıftan transfer edilmesinin, muhtemelen daha fazla vergi öde­ medikleri için imparatorluğun gücünü tehlikeye attığını his set­ ti. 1 22 Alıntısından "adalet ve iyi yönetim"in ihmal edilmesi, asıl endişesinin köylü refahı olmadığını doğruladı. 121

1 22

Mustafa Ali, Nushat al-salatin, ed. ve çev. A. Tietze, Mustafa AU's Counsel for Sultans of 1581 : edition, translation, notes, Philosophisch-Historische Klasse, 1 37, 1 58, Vienna: Ö sterreischschen Akademie der Wissenschaften, 1 979, 1 982, 1 : 1 7, 18 (metin: 89, 90); R. A. Abou-El-Haj, Fonnation ofthe Mo­ dern State: the Ottoman Empire, sixteenth to eighteenth centuries, Albany: State University of New York Press, 1 99 1 . Mustafa Ali ve eserleri hakkın ­ da: Fleischer, Bureaucrat and lnteUectual. Ali, güncel sorunlar hakkında doğrudan yorum yapmak için nasihat formatını kullandı; bu gelişme daha önce Lütfi Paşa'nın Asafndme'siyle başladı. Ali'nin şikayetçi tonu, eski bir sekreterin Sultan Süleyman'a verdiği dilekçedeki serinkanlı tutumla tezat oluşturmaktadır; Fleischer, "Between the Lines," 53. Ali, Nushat al-salatin, 1: 19 (metin: 9 1 ); Mustafii Ali, Halat'ül-Kahire, ed. ve çev. A. Tietze, Mustafa Ali's Description of Cairo of 1 599: text, transliteration, translation, notes, Philosophisch-Historische Klasse, 1 20, Vienna: Ö sterreichischen Akademie der Wissenschaften, 1 975, 80 (metin: 1 72).

E R K E N M O D E R N i M PARATO R L U K LAR

35 1

Gelibolulu Mustafa Ali, Tarihin Özü'nde hanedanların yıkıl­ masının adaletsizlikten kaynaklandığı sonucuna vardı. Bu, ar­ tan vergilendirme (güçsüzlere adaletsizlik) anlamına gelebilir, ancak öncelikle terfi modellerinin bozulması (güçlü olanlara adaletsizlik) anlamına gelir. 1 23 Gelibolulu Mustafa Ali, sultanla­ rın birliklere , birliklerin zanaatçılara ve tedarikçilere ve bunla­ rın hepsinin köylülere ihtiyacı olduğunu kabul etti , ancak köy­ lülerin sorunlarıyla ilgilenmedi. Bunun yerine askerlere ve on­ ların desteğine odaklandı ve rüşvet kabul eden ve devlet arazi­ sinin özel unsurlara geçmesine izin veren rüşvetçi veya becerik­ siz yetkililerin terfisini kınadı. Birlikler, hizmetleri karşılığında uygun gördükleri mükafatları alamadıklarından öfkeliydiler ve hoşnutsuzlukları imp aratorluğun dayanışmasını tehdit etti . Ge­ libolulu Mustafa Ali , il. Mehmed'in zamanının standartlarına dönmeyi tercih etti, ancak imparatorluğun koşullan bunu im­ kansız hale getirdi. İki uzun s ava ş , tımarlı sip ahileri çökertti ve köylülerin, s aray görevlilerinin ve devlet erkanı arasından askerlerin toplanmasını ve s aray elitlerinin dışından bürokrat­ ların alınmasını talep etti. 124 Bosnalı hakim Hasan KB.fi Akhisari (ö. 1 6 1 6) , Adalet Ç embe­ rini askeri durumla ilişkilendirmek için Avusturya'yla savaş sırasında Usul el-Hikem fi Nizam el-Alem es erini yazdı. Ç embe­

rin standart dört dizeli formunu egemenlik için bir araç olarak aktardı: Adalet refahı yarattı , sadakati meydana getirdi ve ha­ nedanlığın yaşamını uzattı. 125 Aslında Ali'nin yaptığından daha 1 23

1 24

1 25

Mustafa Ali, Künh al-ahbar, in J. Schınidt, Pure Water far Thirsty Muslims: a study of Mustafa Ali of Gallipoli's Künhü' l-ahbar, Leiden: Het Oosters Instituut, 1 99 1 , 1 32, 1 33, 1 50, 1 52, 1 55-65, 20 1 . Bu, Ergene tarafından tartı­ şılan adaletin "alternatif' yorumudur, "On Ottoman Justice." 57n 1 3 . Ali, Nushat al-salatin, 1 : 37, 4 1 (metin: 1 2 1 , 1 26); Howard, "Ottoman Ti ­ mar System." 1 79-82. Fleischer'a göre, Ali, Osmanlı kanunu'nu Cengiz Han'ın yasa'lanyla aynı kefeye koydu ve Osmanlı İmparatorluğunun Moğollar veya Büyük İ skender gibi evrensel bir hakimiyet kurabileceği­ ni düşündü; Bureaucrat and Intellectual, 275, 280, 284. Hasan Kafi Efendi al-Aqhisari, Usul al-hikam fi nizam al- 'alam, ed. N. R. al-Hmoud, Amman: Publication of the University of Jordan, 1 986 (bundan sonra Aqhisari/Hmoud) , 22; Hasan Kafi al-Aqhisari, Usul al-hi­ kam ji nizam al- 'alam, ed. 1. S. al-'Amdu, Kuwait: Dhat al-Salasil, 1 987 (bundan sonra Aqhisari/Amdu) , 1 22-3; Türkçe çevirisi, M. İpşirli, "Ha­ san Kafi el-Akhisari ve devlet düzenine ait eseri Usulü 'l-hikem fi niza-

35 2

O RTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL I K T I DAR I N TAR i H i

fazlasını yapmadı. Mali adaletsizlik yaratan nüfus artışını ve para enflasyonunu tespit etti. Ancak ateşli silahlardaki son Avrup a yeniliklerini ve tımarlı sipahilerin kötü performansını tartıştı . 1 26 O smanlı İmparatorluğunun iç işlerini düzene soka­ bilmesi için Avusturya'yla barışı tavsiye etti . Adaleti güçlüle­ re uygulayan kudretli bir sultan, imparatorluğun eksiklikleri­ ni giderebilirdi. Akhisari'nin tavsiyesi dikkate alınmadı. S avaş 1 606 yılına kadar sürdü ve silahlı piyadelerin sürekli olarak köylülerden alınmasını gerektirdi . Seferde olmadığı zamanlar­ da değilken, bu insanlar s osyal hiyerarşinin dışında kaldı. Artık köylü değildiler. Haydut oldular ve "C elali" isyancıları olarak kı­ nandılar. C elali isyancılarının şiddeti ve anlan dizginlemeye ça­ lışan devletin şiddeti azaltmada, onlarca yıl Osmanlı kırs alında güvensizlik ve adaletsizlik yarattı. 127 Avusturya savaşı ve il. Osman ( 1 6 1 8-22) s altanatı arasın­ da, Adalet Ç emberi bir sonraki sefer alıntılandığında, ekonomi kötüleşmeye devam etti. Tımarlı sip ahiler, askeri etkililiğiyle birlikte siyasi güçlerini de kaybetmişlerdi. Yeniçeriler ve sa­ ray kolordusu artık başkentteki tek seçkin birliktiler ve yerel ekonomiye dahil oldukları kas abalarına güvenlik gücü olarak görevlendirildiler. 128 Adalet Ç emberi , yeniçerilerin 1 6 2 1 Polonya

1 26

1 27

1 28

mi 'l-ô.lem." TED 1 0- 1 1 , 1 979-80: 254; Fransızca çevirisi, M. Garcin de Tassy, "Principes de Sagesse, touchant l'art de gouverner," JA 4, 1 824: 220. Us ul el-Hikem fi Nizam el- 'A lem'in orijinal Arapçası, 1. Erdeşir'e atfedilen standart dört dizeli formu alıntılar. Eserin Türkçe çevirisi, Os­ manlı idari bağlamında terimleri tanımlayarak incelikle işler. Ö rneğin Arapça versiyonunda "sultan" kelimesinin geçtiği yerde, Türkçe versiyo­ nu "padişahlık" kelimesini ekler ve Arapça versiyonunda "rical" (adam} kelimesinin geçtiği yerde, Türkçe versiyonu "ya'ni asker" (örn . , askerler} ifadesini ekler. Aqhisari/Hmoud, 22; Aqhisari/'Amdu, 1 22-3; İpşirli, "Hasan Kafi el-Ak­ hisari," 254; Garcin de Tassy, "Principes de Sagesse," 220. Bu ve ilgili metinlerin kısmi bir çalışması için bkz. Hagen, "Legitimacy and World Order," 55-83. İnalcık, "Military and Fiscal Transformation," 288-9; Barkey, Bandits and Bureaucrats. Faroqhi haydutlann ve C elalilerin devlete ait olmak istediklerini, çünkü bir kere kasabalanndan ve ordudan tecrit edildik­ lerinde başka güçlü sosyal veya dinsel bağlan kalmadığını öne sürmek­ tedir; Faroqhi, "Seeking Wisdom in C hina," 1 2 1 . Bkz. H. İnalcık, "The Heyday and Decline of the Ottoman Empire," CHI içinde, 346; A.-K. Rafeq, "The Loca! Forces in Syria in the Seventeenth

E R K E N MODERN i M PARATORLUKLAR

353

seferindeki donuk performansını açıklamak için yazılmış ano­ nim bir eleştiride yer aldı. Bu eleştiri, Mükemmel Kitap yeniçe­ rilerin, hazinenin boşluğundan kaynaklanan ücret eksiklikleri nedeniyle s avaş a uygun olmadıklarını ileri sürdü. Saltanatın ayakta kalması için üç şey gerekiyordu: Köylüler, hazine ve ordu. Köylüler hazineyi, hazine orduyu s ağladı. İyi idare ve adalet, fethe dayalı Osmanlı devletini karakterize etmişti . Fakat şimdi yeniçeriler düzensizleşmiş ve Anadolu'nun köylüleri dağılmış ve fakirleşmişti. Hem yeniçeriler hem de köylüler C elaliler ol­ muştu. Kısa da olsa, bu, köylülerin durumuna dair ilk analizdi. Kitap, adaleti yeniden kazanmanın düzeni uygulayabilecek bir vezir-i azam ve İslama ve kanunlara bağlı bir sultan gerektirdi­ ği sonucuna vardı. 129 Devlet adamı Koçi Bey, köylülerin durumunun biraz daha kap samlı bir analizinde Adalet Ç emberini aktardı. Onun 1 630'da genç sultan IV. Murad ( 1 624-40) için yazdığı Koçi Bey Risale­

si, köylülerin ana sorununu fahiş askeri maaşları ödemek için duyulan gelir ihtiyacını karşılamak olarak gördü. Ekonominin gelişmesine rağmen, Koçi B ey daha fazla vergi talebinin dün­ yayı yıkımla tehdit ettiğini hissetti, çünkü "dünya inançsızlığa dayanabilirdi, ama adaletsizliğe dayanamazdı." Koçi Bey, Adalet Ç emberini, karşılanmayan yönetim ideallerini sıralamak için kullandı: "Kısacası, yüceltilmiş sultanın gücü ve iktidarı ordu­ dan gelir ve askerler hazine s ayesinde hayatta kalırlar ve ha­ zinenin kazancı köylülerden gelir ve köylüler adalet sayesinde hayatta kalırlar. Artık, dünya harap olduğu ve köylüler dağıldığı ve hazine boş olduğu için kılıç tutan ins anlar bu durumda." 130 and Eighteenth C enturies." V. J. Pany ve M. E. Yapp (ed.) War, Technology and Society in the Middle East içinde, Landon: Oxford University Press, 1 975, 277-307; B. Tezcan, "Searching for Osman: a reassessment of the deposition of the Ottoman sultan Osman il ( 1 6 1 8 - 1 622)," yayınlanmamış doktora tezi, Princeton University, 200 1 , 240-58. 1 2• Anonim, Kitab-i müstetab, ed. Y. Yücel, Osmanlı devlet teşkilatına dair kaynaklar, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1 983/88, 1 -40, özellikle, 2-3, 1 2 , 1 5- 1 6, 24, 3 1 ; Adalet Ç emberi hakkında 1 8; krş . Akgündüz, Osmanlı ka­ nunnameleri, 9: 593-685. 1 3 ° Koçi Bey, Ko çi Bey risalesi, ed. Y. Kurt, Ankara: Ecdad, 1 994, 62, 65 (metin: 55-6, 59). Koçi Bey Risales i ndeki Osmanlı devlet yapısı hakkında, Abou­ El-Haj, Fonnation, esp. 29-35, 79-89. Koçi Bey ve gerileme paradigması hakkında, Lewis, "Ottoman Observers ," 75-8. '

354

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

Ç emberin destekleri olan köylü tarımını v e adil vergilendirmeyi restore etmek imp aratorluğu koruyacaktı. Bu, Mükemmel Ki ­ tap'la aynı analizdi, ancak her iki yazar da bu restorasyonun nasıl başarılabileceğini söylemedi. Koçi Bey, iV. Murad'ın ölümünden sonra tahta geçen Sultan İbrahim' e ( 1 640-8) ikinci bir risale yazdı. Bu tez, İbrahim' e O s ­ manlı devletini, kendisinin düşük kapasitesini g ö z önüne bu­ lundurarak çok basit terimlerle açıkladı. Bu risale, Adalet Ç em­ berini alıntılamadı, fakat açıkça ona dayanıyordu. Köylülere "adaletsizlik ve baskıya karşı korunması" gereken "Padişahların hazinesi" adını vermişti. Ç ünkü köylüler "refahın nimetlerinden faydalandıkları ve ezilmedikleri sürece hazine doludur." Ayrıca bu risale, sultana, kendisine sunulan dilekçelerin nasıl değer­ lendirilmesi gerektiğine, şikayetçilere ne söylenmesi gerektiğine ve dilekçelerde dile getirilen konulara bakmak için sadrazama nasıl talimat verilmesi gerektiğine dair bilgi verdi. 131 Ancak İb­ rahim, devletin büyük adamlarını (ve kadınlarını) yönetmekten veya kontrol etmekten acizdi. 1 644 yılında bütçeyi dengeleyen sadrazam Kemankeş Kara Mustafa Paşa'nın görevden alınma­ sının ardından imparatorluk, ödeme güçsüzlüğü ve hizipçilik sorunlarıyla karşılaştı. 1 65 3 ' e gelindiğinde, imparatorluğun korkunç mali durumu, emekli maliye bürokratı Katib Ç elebi'yi (ö. 1 657) tavsiye çalış­ ması, DüsTurü 'l-amel li-ısldhi 'l-halel'i yazmaya zorladı . Ben­ zersiz olarak, köylü koşullarını tartışarak başladı ve Adalet Ç emberinin etkileyici bir versiyonunu alıntıladı: "İnsan olma­ dan saltanat otoritesi, kılıç olmadan insan, para olmadan kılıç, köylü olmadan para ve adalet olmadan köylü olamaz . " 132 Ancak 131

1 32

Alıntı: Koçi Bey, çev. Rosenthal, Political Thought, 227. Koçi Bey, Koçi Bey risalesi, ed. A. K. Aksüt, İ stanbul: Vakit, 1 939, 79, 1 2 1 ; F. R. Unat, "Sadra­ zam Kemankeş Kara Mustafa Paşa Layihası," TV l , 1 94 1 -2: 452, 467 (bu eser aynı zamanda Koçi Bey Risalesi 'dir; bkz. D. A. Howard, "Ottoman Historiography and the Literature of 'Decline' of the Sixteenth and Se­ venteenth Centuries," JAH 22, 1 988: 64-5n32). İbrahim döneminin çağ­ daş değerlendirmesi için bkz. R. Murphey, "Ottoman Historical Writing in the Seventeenth C entury: a survey of the general development of the genre after the reign of Sultan Ahmed 1 ( 1 603- 1 6 1 7) ," AOtt 1 3 , 1 993 -94: 290-4. Hacı Halife Kii.tib Çelebi, Düsturu'l-amel li-ıslahi'l-halel, in Ayn Ali Efen­ di, Kavıinin-i Al-i Osman der hülıisa-i mezıimin-i defter-i divan, ed. M.

E R K E N MODERN i MPARATOR L U K LAR

355

Katib Ç elebi'nin bundan anladığı şey, adaletin aciliyeti değil, eserin üç ana bölümü olan, devletin birlikler, p ara ve köylüle­ re olan ihtiyacıydı. Katib Ç elebi "dünyanın inançsızlıktan değil adaletsizlikten yıkıldığını" biliyordu. 133 Son iki yıldır peşin ola­ rak toplanan köylülerin vergileri , dürüst insanlar tarafından azaltılmış ve tahsis edilmişse, ödeme kabiliyetleri düzelecek­ tir. Çürümüş seçkinler bunu asla kabul etmeyeceklerinden, tek çözüm "kılıç erbabı"nın zorla haracı kontrol etmesiydi. Başka bir çalışmada Katib Ç elebi bunun olacağını düşünmediğini iti­ raf etti, 134 ama yanılmıştı. 1 656 yılında, Köprülü Mehmed Paş a ( 1 656-6 1 ) , yapılması gereken her ne yöntem varsa durumu kont­ rol etme yetkisiyle vezir-i azam oldu.

1 7. yüzyılın sanlan Köprülü dönemi Bir "kılıç erb abı" olan Köprülü Mehmed, on bin eliti öldüre­ rek ya da sürgüne göndererek ve Ab aza Hasan yönetimindeki devas a bir C elali ayaklanmasını bozguna uğratarak toplumun dengesini yeniden s ağladı. Bu z aferle, Köprülü siyasi hizipçi­ liğin ve askeri harcamaların kontrolünü ele geçirdi . Köprülü, sadece beş yıl görevde kaldı, ancak akrabaları , gelecek yarım yüzyıl b oyunca onun varisi oldu ve devlet dairelerini destek­ çileriyle doldurdular. Katib Ç elebi'nin tavsiye çalışması, top ­ lumsal dengenin yalnızca güç kullanımıyla restore edilebile­ ceğini ve s onucun adalet değil nizam olacağını kabul etmişti. Hiç kimse Köprülü'nün adaletini methetmedi, ancak 1 67 5 yı­ lına ait şikayet kaydında vergi tahsildarlarının haraç kesme­ siyle ilgili şikayetlerin bulunmaması, kendisinin ve halefinin T. Gökbilgin, İ stanbul: Enderun, 1 979, 1 24; Ayn Ali Efendi, Bozuklukla­

nn düzeltilmesinde tutulacak yollar (Düsturu 'l-amel li- ıslahi'l-halel), ed. ve çev. A. C an, Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı, 1 982, 22. Bkz. Ayn-i Ali Efendi, The Balance of Truth, çev. G. L. Lewis, London: George Allen and Unwin, 1 957, 33-4. Devlet hizmetinden emekli olduktan sonra Katib Ç elebi bir tarih, bir coğrafya ve bir bibliyografi yazdı; bkz. Katib Çelebi: Hayatı ve Eserleri Hakkında İncelemeler, Ankara: Türk Tarih Ku­ rumu, ı 985. 133 Alıntı, Katib Ç elebi, Takvimü 't-tevarih, İ stanbul: İ brahim Müteferrika, 1 733, 246, çev. Hagen, uLegitimacy and World Order," 7 1 'den. Fleischer, uRoyal Authority," 1 99. 134 Katib Ç elebi, Fezleke, İ stanbul: C eride-i Havadis Matbaası, 1 869-70, 3845, alıntılayan Lewis, "Ottoman Observers ," 8 1 .

35 6

O RTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

yasadışı vergilendirmeyi engellemek için bi r ş eyler yaptığını göstermektedir. ı35 Köprülü döneminde Adalet Ç emberi sıklıkla alıntılanma­ dı. Sekiz dizeli Ç emberin tamamı, uzaktaki Fas 'ta sufi ş eyhi El-Yusi'nin (ö. 1 69 1 ) Fas sultanına yazdığı bir serzeniş mektu­ bunda kullanıldı. ı36 1 7 . yüzyıl O smanlı siyaset literatürü, yasa kodlanndaki kelimeleri kullanma şeklinin daha sıkılaştınlması için tavsiye çalışmalannın biçimini ve dilini terk etti . 1 670'ler­ de iki siyaset yazan, devlet memurlannın maaşlannı ve sayı­ larını kontrol etmek için "kanun kodlan" yazdı; bunlar büyük ölçüde törensel bir kod olan Eyyubi Efendi'nin Kanunname'si ve Hezarfen Hüseyin (ö. 1 678?) tarafından yazılmış Osmanlı Hanedanlığının Kanunlarını Açıklayan Plan (Telhisu 'l-Beyan fi Kavanin-ı Al-i Osman) idi. ı37 Bu yazarlar, bütçeyi dengeleye135

Gerber, State, Society, 1 70. Köprülü'nün politikalan neticesinde köylü­ lerin daha hafif vergilerle mi yoksa daha fazla adaletle mi yüzleştiğini henüz bilmiyoruz; avanz gerçekten de azalmıştı, ancak bunun politika değişikliğinden ziyade nüfusun düşüşünden kaynaklandığı varsayıl­ maktadır; B. McGowan, Economic Life in Ottoman Europe: taxation, trade and the struggle for land, 1 600-1 800, Cambridge: C ambridge Uni­ versity Press, and Paris: E ditions de la Maison des Sciences de l'Homme, 1 98 1 , 1 1 2- 1 4. 1 36 Al-Hasan al-Yusi, Rasa 'il Abi Ali al-Hasan Mas 'ud al-Yusi, Casablan­ ca: Dar al-Thaqafa, 1 98 1 , 1 : 241 -2, çev. J. Dakhlia, Le Divan des rois: Le politique et le religieux dans l'Islam, Paris: Aubier, 1 998, 145. J. Berque, Al- Yousi: problemes de la culture marocaine au XVIIeme siecle, Faris: Mouton, 1 958, 92; J. Berque, Ulemas, fondateurs, insurges du Maghreb: XVIIe siecle, Paris: Sindbad, 1 982, 245-6. Yüsi'nin Muley İ smail'e yazdı­ ğı bir başka mektup şu başlığı taşıyordu: "Exhortation to Kings to Do Justice"; H. Munson, Jr. , Religion and Power in Morocco, New Haven, CT: Yale University Press, 1 993, 27; aynca bkz. 29. Muley İ smail'in, "bir kadının Sahra'dan Akdeniz'e tek başına yürüyebileceği, en iyi altınla­ nyla süslendiği ve asla taciz edilmediği" bir rejim yarattığı söyleniyor­ du , ancak o, Yüsi'yi sürgüne göndermişti; M. E. Combs-Schilling, Sacred Performances: Islam, sexuality, and sacrifice, New York: C olumbia Uni­ versity Press, 1 989, 1 78. 1 37 Eyyubi Efendi, Eyyubi Efendi kanunnamesi: tahlil ve metin, ed. A. ô z­ can, İ stanbul: Eren, 1 994; Hezarfen Hüseyin Efendi, Telhisü 'l-beyan fi kavanin-i Al-i Osman, ed. S. tlgürel, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1 998. IV. Mehmed döneminden yayınlanmamış nasihat çalışmalan için, Uğur, Osmanlı siyaset-nameleri, 6 1 -2, 65; Çolak, "Siyasetnameler bibliograf­ yası," 339-78.

E R K E N M O D E R N iMPARATOR L U K LAR

357

cek ve imparatorluğu yenilenen fetihlere hazırlayacak yeni bir elit statükosu ortaya koydu, ancak köylüler ve kasaba halkı için adaleti tartışmadılar. Gerçek kanun kodları da bu dönemde or­ taya çıktı; 1 670'lerde bürokrat Tevki' i Abdurrahman Paşa, hem yeni bir genel kanunname hem de s aray ve idari p ersonelin gö­ rev ve sorumluluklarını düzenleyen bir tören kodu derledi. 138 İran'da olduğu gibi, köylüler için adalet giderek, vilayetler­ de toprak ve vergilendirmeyi kontrol eden yerel yetkililere ve seçkinlere (ayan) bırakıldı. Yeni kanunname, vilayet ve bölge kaymakamların şikayetleri dinlemeleri gerektiğini b elirtmişti. 139 Kadılar ve çeşitli yerlerdeki mahkemeler de yerel dilekçelerle ilgilenmeye devam etti. Köylerdeki ve küçük kasabalardaki in­ s anlardan p adiş ahlara sunulan dilekçelerin s ayılan da çoğaldı ve bunların birçoğu yeni yetkililerin yönetiminden şikayet etti . 140 Bu dönemde dilekçelere katkıda bulunan bir diğer grup, ver­ giler, lonca düzenlemeleri, fiyatlandırma ve malzeme, iç anlaş­ mazlıklar ve lonca liderliği hakkında dilekçe veren kentsel lon­ ca üyeleriydi. Lonca üyeleri aynca yeni uygulamalar başlatmak veya eskilerini kaldırmak için dilekçe verdiler. Örneğin buğday ekmeğinin fiyatı yasalarla belirlendiğinde, fırıncılar birliği, fiyat kontrollerine daha az tabi olan beyaz ekmek pişirme hakkı için 1 38 Tevki'i Abdürrahman Paşa, "Osmanlı kanunnameleri." MTM 1 .3 , 1 9 1 3/ 1 33 1 : 49- 1 1 2 , 304-48, 497-544; Tevki'i Abdurrahman Paşa, Osmanlı

Devleti 'nde Teşrifat ve Törenler: Tevki '! Abdurrahman Paşa Kanun-Na­ mesi, çev. Sadık Müfit Bilge, İ stanbul: Kitabevi, 2 0 1 1 ; S. Albayrak, Budin kanunnamesi ve Osmanlı toprak meselesi, İ stanbul: Tercüman, 1 973; C. Woodhead, "After Celalzade: the Ottoman nişancı c. 1 560- 1 700," A. Christmann ve R. Gleave (ed.) Studies in Islamic Law: a festschrift for Colin Imber içinde, Oxford: Oxford University Press for the University of Manchester, 2007, 308-9. 1. Ahmed'in kanunnamesi: Akgündüz, Osmanlı kanunnameleri, 9: 49 1 -554. 1 39 Tevki'i, "Osmanlı kanunnameleri," 528; Ergene, Local Court, l 73n6. 1 40 H. G. Majer, Das osmanische "Registerbuch der Beschwerden " (Şika­ yet Defteri) vom Jahre 1 6 75, Vienna: Ö sterreichischen Akademie der Wissenschaften, 1 984, özellikle, 23. Ergene, Local Court, 49-5 1 , 1 04-5; S. Demirci, "C omplaints about Avarız Assessment and Payment in the Avarız-Tax System, an aspect of the relationship between centre and periphery: a case study of Kayseri, 1 6 1 8 - 1 700," JESHO 46, 2003: 437-74; Gerber, State, Society, 1 55-6 1 . Fas'ta da bir gözlemci adalet için divanın kapısında feryat eden kadın toplulukları gördüğünü bildirdi; Dakhlia,

Divan, 265.

3 58

i

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

dilekçe verdi. 141 İnsanlar artan ekmek fiyatlarım v e arzın daral­ masını adaletin ihlali olarak gördüler. Halep'te ekmek isyanları 1 77 1 , 1 797, 1 804 ve 1 8 1 9'da patlak verdi ve aynı sorun 1 7 . yüzyı­ lın sonlarında, neredeyse her zaman zenginlerin tahıl istif etme­ sinden dolayı, Kahire'de de şiddetle sonuçlandı. Devlet, kentsel adalet konusundaki sorumluluğunu ciddiye aldı ve tahıl arzına, fiyatlandırmasına, "sürüyü besleyecek" pazar ve fırın gözetimine yönelik mekanizmaları titizlikle sürdürdü. Taşra şehirlerinde bu sorumluluk vali yerine hakime aitti ve infazında yaş anan sorun­ lar bazen kadıların yolsuzlukla suçlanmalarına yol açtı. 142 Bu dönemdeki tarihçiler İbn Haldun'un imparatorlukların çöküşünü analiz etmiş olmasının üzerinde çok durdular, ancak İbn Haldun' un aksine, çürümenin adalet tarafından tersine çev­ rilebileceği konusunda ısrar ettiler. Müneccimbaşı Ahmed De­ de'nin (ö. 1 702) tarihçesi, bir tavsiye parçası (nasihat) olarak adlandırdığı Çağların Olayları Üzerine Vakayıname Sayfaları, Osmanlı Devleti'nin, öncüllerinden farklı olarak adalet üzeri­ ne kurulduğunu ve yasalarının tebaanın durumunu, Moğol dö­ nemininkine göre, iyileştirdiğini iddia etti . Osmanlılar zulmü ortadan kaldırdığı için fethedilen insanlar Osmanlı yönetimini tercih ettiler. Süleyman'ı halefleriyle kıyaslayan uzun bir bö­ lüm, onun saltanatının adaletini övdü. Ondan sonra Osmanlılar İbn Haldun'un lüks ve zayıflama aşamasına girmiş olsa da, bir önceki dönemin yüksek derecedeki adaleti, onlara bu döneme geri dönme çabası için olanak s ağlamış olmalıdır. 143 14 1

1 42

E. Yi, Guild Dynamics in Seventeenth-Century Istanbul: fluidity and leverage, Leiden: Brill, 2004, 1 88, 1 97-206. Ekmek, tahıl ve ilgili vergilen­ dirme hakkında, L. Güçer, XVI-XVII. asırlarda Osmanlı imparatorluğun­ da hububat meselesi ve hububattan alınan vergiler, İ stanbul: Sermet Matbaası, 1 964. M. L. Meriwether, "Urban Notables and Rural Resources in Aleppo, 1 7701 830," UTS 4. 1 , 1 987: 59; A. Raymond, "Quartiers et mouvements populai­ res au Caire au XVIIIeme siecle," P. M. Holt (ed.) Political and Social Chan­

ge in Modem Egypt: historical studies from the Ottoman conquest to the United Arab Republic içinde, London: Oxford University Press, 1 968, 1 09,

1 43

1 1 3; R. Murphey, "Provisioning lstanbul: the state and subsistence in the early modern Middle East," Food and Foodways 2, 1 988: 2 1 7- 63; J. Gre­ han, "Street Violence and Social Imagiation in Late-Mamluk and Ottoman Damascus (ca. 1 500- 1 800)," IJMES 35, 2003: 224-6. Müneccimbaşı Ahmet Dede, Saha 'ifü 'l-ahbar, İ stanbul: Matbaa-ı' Ami-

E R K E N MODERN i M PARATO R L U K LAR

359

Daha kötümser olan Mustafa Naima (ö. 1 7 1 6) , 1 000 (Miladi 1 59 1 -2) yılında başlayan "karışıklık dönemi" öyküsü olan Doğu

ve Batı Haberlerinin Özeti Hakkında Hüseyin 'in Bahçesi (Rav­ zatü 'l-hüseyin fi Hulasat-ı A hbari 'l-hafikayn) adlı tarih çalı ş ­ masını yazdı. Naima, Adalet Ç emberini, kitabının ilk öns özün­ de siyasi söylevde takdim etti ve sadrazam Köprülü Amcazade Hacı Hüs eyin Paş a'ya ( 1 699- 1 702) bir tavsiye çalışması olarak sundu . 144 Naima, beden ş akalarının metaforlarını ve yaş am döngüsünün aş amalarını birleştirerek, devleti içsel dengesiz­ likten mustarip olarak tanımladı. Bu dengesizlik, seçkinleri , herhangi bir çare uygulanmadığı takdirde dağılmanın izleye­ ceği gevş eklik ve uyuşukluk aş amasına getirmişti . . Kınalıza­ de'nin s ekiz bölümlük Adalet Ç emberini bu çareye giden bir yol olarak önerdi ve şunları söyledi: "S altanat ve devlet, askerler ve insanlar aracılığıyla var olurlar, onlara p arayla erişilir ve para teb aalar s ayesinde toplanır ve teb aalar da adalet tarafından (düzenlenir) . Tüm devleti tehdit eden zayıflık ve bitkinlik her zaman bu dört sütunun bozukluğundan kaynaklanmaktadır. "145 Tarihçesini bitirmiş olsaydı, Naima şüphesiz Osmanlıların durumunu nasıl yönetmesi gerektiğini analiz ederdi ve yaz ­ dığı kısımda bile buna yönelik ç o k sayıda iyileştirme önerdi . Toplumsal dengeyi s ağlamak için bütçeyi dengelemeyi , devlet çalış anlarına zamanında ve eksiksiz ödeme yapmayı, orduyu tam gücüne getirmeyi ve devamsızlıkları ortadan kaldırmayı , vilayetlerde adaleti güçlendirmeyi ve geleceğe olumlu bakma-

re, 1 285/ 1 868, nasiha olarak nitelendirme, 3: 749; Müneccimbaşı Ahmet Dede, Müneccimbaşı tarihi (Sahaif-ül-ahbar fi vekayi-üla 'sar), çev. t. Erünsal, 2 cilt, İ stanbul, Tercüman, 1 970-4. Bu çalışmada artık günü. müzde kayıp durumunda olan birkaç kaynak kullanmaktadır. 1 44 Mustafa Na'ima, Tarih-i Na 'ima: ravzatü 'l-Hüseyn fi hulasat-i ahba­ ri 'l-hafikayn, İ stanbul: Matbaa-ı Amire, 1 28 1 -3/ 1 864-6; ed. M. İpşirli, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2007 . Naima ölmeden önce bu tarihi sadece 1 659'a kadar getirdi. Fraser'ın İngilizce çevirisi, kitabın başlığına rağ­ men sadece 1 59 1 - 1 624 yıllannı kapsamaktadır: Naima, Annals of the Turkish Empire from 1 591 to 1 659 of the Christian Era, çev. C. Fraser, London: John Murray, 1 832; yeni baskı New York: Arno Press, 1 973. 1 45 Na'ima, Tarih, 1 864, 40; 2007, 30. Kınalızade, elbette Ç emberi İbn Hal­ dun'dan değil Devvani'den ödünç almıştır; Fleischer, "Royal Authority," 20 1 .

3 60

ORTADOGU'OA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDA R I N TAR i H i

y ı önerdi . 1 46 Bu önerilerin 1 8 . yüzyılın başlarında daha fazla gözlemlenmesi seçkinleri yatıştırdı. Adalet suçlamaları , bu dö­ nemde siyasi olarak aktif hale gelen esnaf sınıfından geldi.

1 8. yüzyılda isyan ve Çember 1 8 . yüzyılda, bir dizi halk isyanı, özellikle başkentte, kent ke­ simindeki halkın adalet taleplerini gösteriyordu. iV. Mehmed'i tahtından eden 1 687 isyanı, il. Mustafa'yı deviren 1 703 isyanı ( 1 695- 1 703) ve III. Ahmed'i ( 1 703-30) tahttan indiren 1 730 Patro ­ na Halil isyanı ( 1 703-30) tüm yeniçeri , kent çalışanları ile zana­ atkarlar ve ulema isyanlarını bir araya getirdi ve buna, sultan­ ları ve danışmanlarını meşrusuzlaştıran bir haksızlık söylemi eşlik etti. 1 68 7 'de yüksek vergiler, gıda kıtlığı ve Kuts al İttifak Savaşlarından kaynaklanan açlık, ücretleri ödenmemiş yeniçeri­ lerin, sıradan insanlar ve İstanbul'un ileri gelenleri ve ulemala­ rıyla birlikte isyan etmesine neden oldu. 1 703 isyanı, yönetimin kontrolünü ele geçiren ve yönetimi kendisinin ve yandaşlarının çıkarları için s ömüren şeyhülislam Feyzullah Efendi'nin baskı­ sına yanıt verdi. Ücretlerine Feyzullah Efendi tarafından el ko­ nulan yeniçerilerin protestoları , İstanbul esnaf ve tüccarlarının aşın vergilendirilmesi ve dindar öğrencilerin istihdamlarının Feyzullah Efendi yandaşları tarafından reddedilmesi, il. Mus ­ tafa'nın tahttan indirilmesine v e Feyzullah Efendi'nin infazına yol açtı. 147 Bu değişiklikleri yakından takip eden bir kişi, Adalet 146 L. V. Thomas ,

A Study of Naima, ed. N. Itzkowitz, New York: New York University Press, 1 972, 1 02-6. Agoston, Osmanlıların 1 7 . yüzyılın sonla­ rında yaşanan askeri zorluklarını, Avrupalıların kuşatma savaşlarından meydan muharebelerine geçmesine bağlar. Osmanlılar kuşatma s avaş­ larında üstün olan taraftı, fakat o tarihte meydan muharebeleri için ne eğitimleri ne de silahlan uygundu; G. Agoston, Guns far the Sultan: mi­ litary power and the weapons industry in the Ottoman Empire, C amb­ ridge: C ambridge University Press, 2005, 20 1 . Marsigli özellikle Osman­ lı'nın sahadaki koordinasyon problemlerini kaydetmişti; L. F. Marsigli, Stato Militare dell'Impero Ottomanno, Graz: Akademische Druck u. Ver­ lagsanstalt, 1 972, 2: 1 3 1 . Savoylu Eugene, Osmanlı'nın büyük kayıpla­ rında rol oynamış olabilir: N. Itzkowitz, Ottoman Empire and Islamic Tradition, Chicago, iL: University of Chicago Press, 1 972, 1 02-3. 1 47 R. A. Abou-El-Haj, The 1 703 Rebellion and the Structure of Ottoman Po­ litics, Istanbul: Nederlands Historisch-Archaeologisch Instituut, 1 984; Defterdar Sarı Mehmed Paşa, Zübde-i vekayiiit, ed. A. Özcan, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1 995.

E R K E N MODERN i M PARATOR L U K LAR

3 61

Ç emb erinin bu tür olaylara karşı bir uyan olduğunu s avunan imparatorluk defterdarı San Mehmed Paş a idi. San Mehmed'in 1 703 tarihli tavsiye çalışması, Devlet Ada­ mına Öğütler (Neşciyihu 'l- Vüzerci ve'l-Umerci), p adişahın, impa­ ratorluk yönetimine b ahşedildiği için minnettarlık içinde, sürü­ sünü bir çoban gibi gözetmesini ve yönetilenlere koruma, nizam ve refah sağlamasını tavsiye etti: uİnsanlarla devlet kurtarılmaz ve zenginlikle insan kurtanlmaz ."ı48 Naima'ninkinden daha az orijinal olan bu kitap, vezirler ve diğer makam s ahipleri, yeni­ çeriler ve tımar sahipleri ve köylülerin durumu gibi standart konulan ele aldı. Adaletin birincil uygulayıcıları olan vezirlere tembihleri, s ekiz dizelik Adalet Ç emberinin mealen alıntılan­ masıyla son buldu:

Bir ülke, insan olmadığı sürece devam etmez. Ancak zenginliği olan ins anlar için refah gereklidir. Refah tebaalar tarafından üretilir. Refah, bağ ve bahçe kültüründen gelir. Adalet olmadığı sürece tebaalar huzursuz olurlar. Adalet olmadan çadır kalıcı bir ev olmaz. Adalet, nizam-ı alemin temelidir. 149 San Mehmed, taşra valilerini köylüleri korumaya çağırdı ve Sultan Süleyman'ın "köylüler insanlığın gerçek iyilikseverleri­ dir, çünkü herkesi beslerler" sözüne değindi . 150 San Mehmed, tımar sahiplerinin ve köylülerin koşullarını kaydetmek için her

148 San Memed Pasha, the Defterdar,

Ottoman Statecraft: the book of coun­ sel for vezirs and govemors, çev. W. L. Wright, Jr. , Princeton, NJ: Prince­

ton University Press, 1 935; Westport, CT: yeni baskı Greenwood Press, 1 97 1 , 64 (p. 5, fol. 3v) . Ç eviride değişiklikler yapılmıştır; Wright bu ifa­ dedeki Arapça rical kelimesini "adamlar" olarak değil, "zengin adamlar" olarak çevirilmiştir; diğer bağlamlarda bu kelime açıkça askerler anla­ mına gelir ve bu alıntı aynı zamanda zengin adamlardan ziyade "savaş tecrübesine sahip ordular"a işaret etmek için kullanılır. Bu döneme ait etik ve nasihat çalışmaları hakkında, Levend, '1Jmmet Ç ağında Ahlak Kitaplarımız," 1 02; Levend, "Siyaset-nameler," 1 87-8. 149 San Mehmed, Ottoman Statecraft, 76 (s. 20, fol. l l r. ) . Çeviride değişik­ likler yapılmıştır; Wright rical kelimesini yine, askerler yerine "zengin adamlar" olarak çevirilmiştir. 150 San Mehmed, Ottoman Statecraft, 1 1 7 , Uzunçarşılı, Osmanlı tarihi, 2 : 420'den alıntılayan İnalcık, "State, Sovereignty," 89.

3 62

ORTADOGU'OA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDA R I N TAR i H i

otuz yılda b i r inceleme yapılmasını önerdi v e Osmanlılar son­ raki yıllarda bu tür incelemeler yaptılar (daha s onra ücretli as­ ker sistemine geri döndüler) . 1 5 1 San Mehmed, köylülerin, vergi ödemeyi bırakmamaları ve s altanatın refahını tahrip etmeme­ leri için, tımar s ahibi yapılmamalan gerektiği, ama zorb alıkla da tecrit edimemeleri gerektiği s onucuna vardı. 1 52 Köylülerin bu endişesi, daha yakın geçmişe ait çalışmalardan ziyade, 1 6 . yüzyılın önceki dönemlerindeki çalışmaları hatırlatıyor. Bu da, seçkinler üzerindeki baskının bir miktar azaldığını gösteriyor olabilir. Her ne kadar bir sonraki padişah III. Ahmed hem dış düş ­ manları hem d e iç kargaşayı kontrol etmeye çalıştıys a d a , bu dönemde

İstanbul'un

adalet

arayışı

isyanlarının

üçüncü­

sü, 1 730 tarihli Patrona Halil isyanı, onun saltanatını ve Lale Devri'ni sona erdirdi. III. Ahmed'in sadrazamı Damat İbrahim Paşa'nın mimarı olduğu Lale Devri ( 1 7 1 8-30), genellikle Batılı­ laşma olarak görülen bir açılış dönemiydi. Askeri teknikler ve elitlerin eğlence anlayışı bu dönemde daha da B atılılaşmıştı, ancak Osmanlılar da özellikle s anatta Pers kültüründen etkilen­ diler. 1 53 Yaşam boyu vergide iltizam usulünun (malikane) yeni 151

F. Zarinebaf, J. Bennet ve J. L. Davis, A Historical and Economic Geog­ raphy of Ottoman Greece: the southwestem Morea in the 1 Bth century,

[Princeton, NJ) : The American School of Classical Studies at Athens , 2005; F . Zarinebaf-Shahr, "Tabriz under Ottoman Rule ( 1 725- 1 730)," ya­ yınlanmamış doktora tezi, University of Chicago, 1 99 1 . Bir geç 1 8 . yüzyıl tetkik önerisi için: C ezzar Ahmed Pasha, Ottoman Egypt in the Eighte­ enth Century: the Niziimniime-i Mısır of Cezzar Ahmed Pasha, ed. ve çev. S. J. Shaw, C ambridge: C enter for Middle Eastern Studies, Harvard University, 1 962, 37. 1 52 San Mehmed, Ottoman Statecraft, 1 1 9-20 (s.75, fol.38v) . Wright burada da rical kelimesini "önemli adamlar" olarak çevirdi, görünüşe göre "as­ kerler" yerine, bu önemli adamların aslında sultanın gücünün temelini oluşturduğuna inanıyordu; Wright'ın çevirisi, San Mehmed'in toplu­ mundan çok kendi toplumunu yansıtıyor olabilir. 153 A. ö. Evin, "The Tulip Age and Definitions of 'Westernization,'" O. Ok­ yar ve H. İnalcık (ed.) 7ürkiye'nin sosyal ve ekonomik tarihi (1 071 -1 920) içinde, Ankara: Meteksan, 1 980, 1 3 1 -5, 1 43; A. Salzmann, "The Age of Tu­ lips: confluence and conflict in early modern consumer culture ( 1 5501 730)," D. Quataert (ed.) Consumption Studies and the History of the Ottoman Empire, 1 550-1 922: an introduction içinde, Albany: State Uni­ versity of New York Press , 2000, 83- 1 06; C. Erimtan, "The Perception of

E R K E N MODERN i M PARATO R L U K LAR

3 63

vergilendirme mekanizması, taşra zenginliğini İstanbul' a ve bu kazançlı vergi toplama sözleşmelerini satın almalarına izin ve­ rilen güçlü resmi elitlerin eline geçirdi. Saray elitinin mimari ve sanatsal himayesi şehrin çehresini yenilerken, yeni zenginlikle­ ri tüketim kalıplarını değiştirdi . 1 54 Entelektüel yaş am da gelişti; İbn Haldun'un Pirizade tarafından çevrilen Mukaddime'sinin bölümü de dahil olmak üzere birçok eser çevrildi ve daha sonra birkaç yazan etkiledi . Buna karşılık, ilk Osmanlı matbaacısı İb­ rahim Müteferrika, Adalet Ç emberini alıntılamayan bir tavsiye çalışması hazırladı ve yayınladı . 1 55 Yaş am tarzındaki değişim seçkinlerle sınırlı değildi. Zen­ ginlerin gösterişli ve geçici s arayları , mütevazı insanlar için entelektüel ve kültürel merkezler olarak hizmet veren kah­ vehaneleri ve tavernaları karşısına aldı . 1 56 Kentin altsınıflan ve taşralı göçmenler ş ehrin lüks yaş am tarzını kendileri için yas aklanmış buldular. Askeri güçsüzlük ve İstanbul'un Vene­ dik ablukası yüksek gıda fiyatlarına ve açlığa neden olurken, altsınıflar i ş sizlik ve fakirliğe maruz kaldılar. Yeni kent kahveSaadabad: the "l\ılip Age' and Ottoman-Safavid rivalry," D. Sajdi (ed.)

Ottoman Tulips, Ottoman Coffee: leisure and lifestyle in the eighteenth century içinde, London: Tauris Academic Studies, 2007, 4 1 -62; S. Ha­

1 54

1 55

1 56

madeh, "Ottoman Expressions of Early Modernity and the 'Inevitable' Question of Westernization," Joumal of the Society ofArchitectural His­ torians 63, March 2004: 40-5. S. Hamadeh, The City's Pleasures: lstanbul in the eighteenth century, Seattle: University of Washington Press, 2008; Evin, "Tulip Age," 1 34-9; W. Heinz, "Die Kultur der Tulpenzeit des Osmanischen Reiches," WZKM 6 1 , 1 967: 62- 1 1 6; T. Artan, "Architecture as a Theatre of Life: profile of the eighteenth-century Bosphorus," yayınlanmamış doktora tezi, MiT, 1 989; T. Artan, "Noble Women Who Changed the Face of the Bosphorus and . . . the Palaces of the Sultanas," lstanbul 1 . 1 , Kış 1 993: 87-97. Daha karanlık tarafı: F. Zarinebaf, Grime and Punishment in lstanbul, 1 6501 850, Berkeley: University of C alifornia Press, 2010. B. Lewi s , "Ibn Khaldun in Turkey," M. Sharon (ed.) Studies in lslamic History and Civilization in Honour of Professor David Ayalan içinde, Jerus alem, C ana, and Leiden: Brill, 1 986, 527-30, yeni baskı in lslam in History: ldeas, People, and Events in the Middle East, New ed. , Chica­ go and La Salle, Open C ourt, 1 993, 235; A. Şen, lbrahim Müteferrika ve Usülü 'l-hikem fi nizami'l-ümem, Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı, 1 995, 1 23-9 1 . D. Sajdi, "Decline, Its Discontents and Ottoman Cultural History: by way of introduction," Sajdi, Ottoman Tulips, Ottoman Coffee içinde, 34.

3 64

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL I KTIDAR I N TAR i H i

hanelerinden birinde, b i r yeniçeri olan, eski b ahriyeli v e eski kıyafet s atıcısı Arnavut göçmen Patrona Halil ve onun esnaf arkadaşları (b akkal, turşucu, kahveci, oduncu ve yeniçeri av­ cısı) 1 730 isyanını gizlice hazırladı ve yönetti. 157 Tüm şehir adına adaleti uyguladığını iddia eden isyancılar, birkaç hafta boyunca İstanbul'u yönetti , düzeni korudu, esnafları korudu ve yağmacıları cezalandırdı. Padiş ahı tahtından indirdiler ve sadrazamın infazını s ağladılar, ancak yeni padişah 1 . Mahmud ( 1 730-54) isyancıları yendi ve idam ettirdi. Bir tavsiye konu ş ­ ması, 1. Mahmud' a (muhtemelen kurgus al) , gücünü Adalet Ç em­ beri doğrultusunda kullanmasını , piyas alara tedarik s ağlama­ sını ve düşük fiyatları garantilemesini, birlikleri desteklemek için hazineyi dolu tutmasını ve askerlerin ve sıradan insanla­

rın şikayetlerini dinlemesini tavsiye etti . 1 58

Başkentteki isyan taşrada b aşka protestolara yol açtı; insan­ lar sokaklarda gösteriler yaptılar, dükkanlarını kapattılar, ken­ di talepleri için yüksek statülü ins anları sözcü olarak aldılar ve bazen şiddete başvurdular. Bu protestolar aracılığıyla mu­ hafazakar ulema ve zanaatkarların ve yeniçerilerin müttefikleri Batılılaştırıcı etkileri , İslami olmadıkları için kınayan, bir dev­ let karşıtı söylem geliştirdi . Bu s öylem ortodoks İslamı Osmanlı meşruiyetinin tek geçerli temeli haline getirdi ve Adalet Ç embe-

1 57

1 58

M. M. Aktepe, Patrona isyanı (1 730), İstanbul: Edebiyat Fakültesi, 1 958; R. W. Olsan, "The E snaf and the Patrona Halil Rebellion of 1 730: a realig­ nment in Ottoman politics?" JESHO 1 7 , 1 974: 329-44; R. W. Olsan, "Some C omments on Eighteenth C entury Ottoman Historiography," R. Olsan ve S. A. Ani (ed.) Islamic and Middle Eastem Societies: a festschrift in ho­ nor of Professor Wadie Jwaideh içinde, Brattleboro, VT: Amana Books, 1 987, 1 37- 5 1 ; A. Matkovski, "L'insurrection de Patrona Halil a Istanbul (28 septembre 1 730) et sa repercus sion en Macedoine,• Balcanica 1 3 - 14, 1 982-3: 105- 1 5. S. Faroqhi, "Presenting the Sultans ' Power, Glory and Piety: a compara­ tive perspective," Z. T. Ertuğ (ed.) Prof Dr. Mübahat S. Kütükoğlu 'na ar­ mağan içinde, İstanbul: E debiyat Fakültesi, 2006, 1 79-80. Mahmud'un ikinci büyük veziri İbrahim Paşa, şikayetleri dinleyerek ve gıda fiyatla­ nnı düşürerek kendisini popüler hale getirtmişti. Buna karşın, üçüncü veziri Topal Osman Paşa'nın adaleti, kıskanç bir sertlik adına araç ola­ rak kullandığı söylenmekteydi; M. L. Shay, The Ottoman Empire from 1 720 to 1 734 as revealed in despatches of the Venetian baili, Westport, CT: Greenwood Press, 1 978, 3 1 , 34.

E R K E N MODERN iMPARATO R L U K LAR

365

ri destekçilerini savunmaya s oktu. 1 59 Adaletsizliğin giderilme­ sinin, yetkililerin dindarlığını ve gayrimüslim kültürden tecrit olmalarını gerektirdiği fikri Adalet Ç emberinden daha bölücüy­ dü. Bu fikir, imparatorluğun tüm nüfus için politika oluşturma­ sından da daha az başarılıydı. B öylece imp aratorluğun çözül­ mesine büyük katkıda bulunan bir gerilim başladı.

A d alet Çemberi ve halkın protestolan Kitlelerin İstanbul'un siyas etine girişi adalet arayışında halk uygulamalarına yeni bir siyasi önem kazandırdı. Ekmek isyanları yüzyılın ortalarında tekrar başladı. Şam'ın ekmek is­ yanları, siyasi kriz zamanlarıyla dikkat çekici bir şekilde kesiş­ ti . 1 60 1 8 . yüzyıl koşulları yine Ç emberin adaletini meşruiyet ve eleştiri olarak öne çıkardı . Suriye halkı , iyi yönetimi "sokaklar­ da uyum, pazarda adalet ve adil vergilendirme" ve Boşnakları "düzen ve istikrar" olarak tanımlamaya devam etti. 'I\ınus 'ta tüm tarihçiler yerel hükümdar Hüs eyin B ey'in ( 1 705 -40) adale­ tini övüp, yeğeni ve varisi hakkında olan viran köydeki b aykuş ­ ların hikayesini aktarırken, Mısır'daki El-Ezher ilahiyat fakül­ tesinin başkanı El-Damanhuri ( ö . 1 778), sultan için geleneksel tarzda bir adab çalışmasında dört dizeli Adalet Ç emberinden alıntı yaptı . 161 1 59

Grehan, "Street Violence," 2 1 8- 1 9; G . E . el-Shayyal, "Some Aspects o f In­ tellectual and Social Life in Eighteenth-century Egypt," Halt, Political and Social Change içinde, 1 22-3. 160 Grehan, "Street Violence," 227-9; Grehan, Everyday Life and Consumer Culture in 1 Bth-Century Damascus, Seattle: University of Washington Press, 2007, 86-9 1 ; D. Douwes, The Ottomans in Syria: a history ofjusti­ ce and oppression, London: IB Tauris, 2000, 1 59-60; B. Marina, "L'appro­ visionnement en cereales des villes de la Syrie Ottomane (XVle- XVIIIe siecles)," B. Marina ve C. Virlouvet (ed.) Nourrir les cites de Mediterranee: antiquite-temps modems içinde, Paris: Maisonneuve et Larose, 2003, 503. İstanbul'un ekmek ve tahıl tedariki hakkında, O. Yıldırım, "Bread and Empire: the workings of grain provisioning in Istanbul during the eighteenth century," a.g.e. içinde, 25 1 -72. 161 B. Masters, "The View from the Province: Syrian chroncles of the eigh­ teenth century," JAOS 1 1 4, 1 994: 357; M. R. Hickok, "Homicide in Otto­ man Bosnia," F. Anscomb e (ed.) The Ottoman Balkans, 1 750-1 830 için­ de, Princeton, NJ: Markus Wiener, 2006, 38. Ahmad b. Abd al-Mun'im al-Damanhuri (ö. 1 778) , Al-Naf al-ghazir fi salah al-sultan wa'l-wazir, Alexandria: Mu'assasat Shabab al-Jami'a, 1 992, 52; Muhammad Saghir b.Yusuf, Mashra' al-mulki (1 763-64), çev. Dakhlia, Divan, 1 39-40.

3 66

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET V E SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

1 8. yüzyıl vergi reform.lan imparatorluğun mali durumunu iyileştirdi ve yüzyılın ortalarında yabancı ülkelere karşı s ava­ şın olmaması taşra güvenliği için fonları serbest bıraktı . An­ cak Osmanlılar, uzun vadeli büyümeyi teşvik etmek için yasal ve ekonomik sistemlerini yeniden şekillendirmediler, bu ne­ denle yeni servetleri sürdürülemez oldu. Merkezi yetkililerin yaşam b oyu vergide iltizamlannın tekelleşmesi kırsal kesimde kar amaçlı toprak sahipliğinin artmasına neden oldu. Yaklaşık l 760'tan sonra köylülerin ekonomik durumu taşra seçkinlerinin

elinde büyük ölçüde kötüleşti. Osmanlı İmp aratorluğu açık bir şekilde B atının egemen olduğu kapitalist dünya ekonomisinin bir parçası haline geldi ve kırsal kesimdeki gerçek koşullar ge­ rileme mitolojisine uymaya başladı. Rusya ve Avusturya'ya kar­ şı yenilenen s avaş, l 774'te kalıcı toprak kayıpları ve bitmiş bir hazineyle sonuçlandı ve bunu, hazineyi iflasa sürükleyen l 78792'de Rusya'yla bir b aşka s avaş takip etti. Bu s avaşlar yeniçeri­ lerin neredeyse askeri açıdan işe yaramaz hale geldiğini ve eski Osmanlıların güçlü yanlarından biri olan birliklerin sağlan­ masının gerçek bir sorun haline geldiğini ortaya koydu. 1 62 1 793 yılında, ikinci s avaştan hemen s onra, devlet, tahıl üretiminden fırına ve pazarlamaya kadar ekmek üretiminin tüm yönlerini denetleyen merkezi bir büro olan Tahıl İdaresi'ni kurarak tahıl arzı kontrolünü sıkılaştırdı. Yüksek rütbeli hükümet yetkilileri , hatta padişah, ekmek politikası müzakerelerine bizzat kendile ­ rini dahil ettiler ve hükümetin adaletini sembolize eden halk için mevcut ekmek miktarı ile orduya tedarik sağlama ihtiyacını dengelediler. 1 63 1 62

B. McGowan, "The Age of the Ayans, 1 699- 1 8 1 2," İnalcık ve Quataert ,

Economic and Social History içinde, 2: 639-44, 653; L. T. Darling, "Pub­ lic Finances : the role of the Ottoman centre." S. N. Faroqhi (ed.) The Cambridge History of Turkey, cilt 3 , The Later Empire, 1 603-1 839 için ­ de, C ambridge: C ambridge University Press, 2006 , 1 26; V. H. Aksan , "Whatever Happened to the Janissaries Mobilization for the 1 768- 1 774 Rus so-Ottoman War." War in History 5 , 1 998: 25-8; ôzkaya, "İç Duru­ mu." 489. 163 T. Güran, •The State Role in the Grain Supply of Istanbul: the grain administration, 1 793 - 1 839." IJTS 3, 1 984: 27-4 1 ; E. Özveren, "Black Sea and the Grain Provisioning of Istanbul in the Longue Duree,w Marino ve Virlouvet, Nourrir les cites içinde, 223-49; Yıldınm, "Bread and Empire,"

E R K E N MODERN i M PARATO R L U K LAR

367

Rus savaşlarının ilkinden sonra, imparatorluğun modern­ leşmesi konusundaki tartışmaların bir p arçası olarak yeni tavsiye çalışmaları ortaya çıkmaya başladı. Adalet Ç emberini alıntılayanlardan biri Nahifi Mehmed Emin Efendi'nin Neh­

cü 's-Süluk fi Siyaseti 'l-Müluk (Siyaset Stratejileri) adlı eseriydi . Bu eser, Selahaddin Eyyubi için Şayzari tarafından yazılmış 1 2 . yüzyıla ait bir adab eserinin Osmanlıca çevirisiydi. 164 Nahifi bu eseri, yaşadığı dönemin koşullarıyla ilgili olması nedeniyle 1 775 yılında çevirdi; ilk yazıldığında , işgal ve düzensizlik Müs ­ lüman topraklarına yayılmıştı. Kitabın daha sonra eline geçti­ ği Selahaddin Eyyubi ve Sultan I. Selim, ona değer vermişler­ di ve Naima eseri çevirmek istemişti. 165 Bu çalışma, Erdeşir, I. Hüsrev, Platon ve Aristoteles'in adalet hakkındaki alıntılan da dahil olmak üzere, yönetime dair yüzyılların değerli düşüncele­ rini içeriyordu. Bu çalışma aynı zamanda I. Hüsrev'in veziri Bo­ zorgmehr' e atfedilen sekiz dizeli Adalet Ç emberini (terimlerinin açıklamalarıyla birlikte) içeriyordu. Bozorgmehr bu sekiz dizeli Adalet Ç emberini kubbe üzerine yazdırmıştı. 166 1 8 . yüzyılın ikiiı­ ci yarısındaki Rus savaşları hazineyi tüketti. Osmanlı, 1 750'den 256-6 1 ; L. M. Şaşmazer, "Policing Bread Price and Production in Otto­ man lstanbul, 1 793- 1 807." TSAB 24. l , Spring 2000: 25, 27, 30-3. 164 V. H. Aksan, "Ottoman Political Writing, 1 768- 1 808," IJMES 25, 1 993, 5369. Nehifi Mehmed Efendi, Nehcü 's-süluk fi siyıiseti 'l-müluk, İstanbul: Ali Riza Efendi, 1 869, çev. H. Algül, [İstanbul] : Tercüman, 1 974; Abd al-Rahman b. Nasr al-Shayzari, Al-Nahj al-masluk fi siyasat al-mu­ luk, B eirut: Dar al-Manar, 1 994. Nehifi'nin eseri 1 9 . yüzyılda defalar­ ca basıldı, bu da bu eserin, Osmanlılar için tarihsel değerden daha fazlasına sahip olduğunu gösterir; bu edisyonlar şunlan içerir: C airo, 1 84 1 ; C airo, 1 856; İstanbul, 1 869; İstanbul, 1 869 (farklı bir edisyon); ve C airo , 1 908. 165 Na'ima, Tarih, çev. Thomas, Study, 45-8. Naima, bu eserin ünlü Sufi ya­ zar Sühreverdi'nin aynı isimli kitabı olmadığını açıkladı. Fakat çarpıtıl­ mış açıklamasıyla kafası kanşan Nehifi, görünüşe göre öyle olduğunu düşündü ve sonraki editörler onun hatasını izedi. Thomas aynı hata­ yı yapmadı, ancak eseri, Şayzari'den ziyade Şirazi'ye atfetti; Thomas, Study, 78. 166 Nehifi, Nehcü 's-süluk, 21 (çev. 54) . Nehifi Mehmed Efendi, vezirlere, bu meyanda, dilekçelerle nasıl başa çıkılacağını ve sıradan insanlara yapı­ lan baskılan ortadan kaldırmak için saltanatın koşullannın nasıl araş­ tınlacağını açıklayan bir tavsiye kitabı yazdı; Uğur, Osmanlı siyaset-na­ meler, 1 1 0- 1 3 .

3 68

O RTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

sonra dünya ekonomisine dahil oldu ve 1 789 devriminden sonra Frans a Osmanlıların ana ticaret ortağı olmuştu. l 787'de Rusya'yla ikinci savaşa verilen kamuoyu tepkileri, ins anların devlete meydan okumak için Adalet Ç emberinin ortak anlayışını kullanmada yeni yollar bulduklarını göstermektedir. Bu savaşta ilk kez Osmanlı kamuoyunu aktarmak için duvarlara asılan veya camilere dağıtılan çarşaf afişler kullanıldı. Bu afiş ­ lerden biri, p adiş aha nesillerdir s aygı duyulan b i r Yakındoğu uygulamasını tavsiye etti: uHalkın ruh halini anlamak ve banş müzakerelerini başlatmak için derhal kılık değiştirerek halkın arasına karışmaya başlamalısınız. Savaş alanındaki ş artlan ha­ tırlayın ve askerleri yurda geri getirin; ya da Tann tarafından daha sonra pişman olacaksınız.u1 67 Bu ins anlar haklıydılar: Sa­ vaş Rusya'nın Karadeniz' e hakim olmasına izin verdi, ordunun itib arını s arstı , hazineyi iflas ettirdi ve Balkanlar'da kaotik bir huzursuzluk dönemi başlattı. Savaş finansmanı ya merkezi yönetim ya da valiler ve yerel yetkililer tarafından uygulanan yeni vergiler ürettiği için köylü koşullan yüzyılın s on on yılında daha da kötüleşti. Askeri per­ sonel alımı ve askeri tedarik, toplumsal vergi yüklerinin paylaş­ tırılması ve çoğu zaman yerel adalet uygulamaları, yerel birim­ lere ve taşra ileri gelenlerine ve hakimlerine emanet edilmişti. 168 Bu adamların çoğu devlet memuru değildi ve devlet onları di­ sipline edemedi veya vergi gelirlerini uygun alıcılarına dağıt­ maya zorlayamadı . 1 69 Aynı durum yerel seçkinler (ayan) , varlıklı 167

1 68

169

F. Sancaoğlu, Kendi kaleminden bir padişahın portresi: Sultan I. Ab­ dülhamid (1 774-1 789), İstanbul: Tarih ve Tabiat Vakfı, 200 1 , 250, çev. Finkel, Osman 's Dream, 382. Douwes, Ç emberi bu noktadan itibaren bile bozulmuş olarak görür; Douwes, Ottomans, 2 1 7 . V. H. Aksan, "Feeding the Ottoman Troops on the Danube, 1 768- 1 774," War and Society 1 3 , 1 995: 1 - 1 4; yeni baskı V. H. Aksan, Ottomans and Europeans: Contacts and Conflicts içinde, İstanbul: İsis, 2004, 2 1 5; D. R. Khoury, "The Ottoman C entre versus Provincial Power-Holders : an analysis of the historiography," The Cambridge History of Thrkey içinde, 3:52-5; Mısır'da yeni bir mezalim mahkemesi hakkında, H. A. R. Gibb ve H. Bowen, lslamic Society and the West: a study of the impact of Wes­ tem civilization on Moslem culture in the Near East, London: Oxford University Press, 1 957, v. 1 , böl. 2: 1 30. J. -P. Thieck, "Decentralisation ottomane et affirmation urbaine a Alep a

E R K E N MO D E R N i M PARATO R L U K LAR

3 69

mültezimler, hatta arazinin kontrolünü ele geçiren eşkiyalardan oluşan toprak sahipleri için de geçerliydi. Devlet, bu grupların eylemleri üzerinde çok az kontrole s ahipti ve bu gruplar, iyi yö­ netim sağlama konusunda çok az sorumluluk hissetmişlerdi. Bozulmuş veya fakirleşmiş valiler, yeni vergi eklemek için sa­ vaş zamanı vergi artışlarından yararlandı ve Şamlı bir hukukçu olan İbn Abidin'in şu şikayeti etmesine neden oldu: "Bugünlerde köylere uygulanan olağanüstü vergilerin çoğu mülkün ya da in­ sanların korunması amacıyla değil, sadece b askı ve s aldırgan­ lık amacıyladır."170 Yönetimin kontrol eksikliği halk için açıktı. Yüzyılın son on yıllarında Bosna'daki insanlar anlaşmazlıkla­ rını merkezi olarak atanan valiye getirmeyi bıraktılar ve yerel kadıyı adalet için daha iyi bir başvuru merci olarak gördüler. 171 Devlet, güvenilir bir şekilde düzeni s ağlayabilecek ve gelir sağ­ layabilecek yerel eşrafı destekledi, ancak artan b ağımsızlıkları ve mali temellerinin güçlendirilmesi, vilayetlerin artan özerkli­ ğini ve on dokuzuncu ve yirminci yüzyılın başlarında impara­ torluktan ayrılmalarını mümkün kıldı. Klasik sonrası dönemde Osmanlı İmp aratorluğu olumsuz koşullara karşı mücadele etti ve Adalet Ç emberi, devlet gelişimi için bir plan değil, devlet yetersizliklerine karşı bir sitem hali­ ne geldi. Dönemin zorlukları, bir dizi tavsiye çalışması üretti. Bu çalışmalarda Çember neredeyse her zaman köylülere yapı­ lan adaletsizliği eleştirmek için göründü. Bu adaletsizlikler, köylülerin vergi ödeme yeteneklerine zarar veriyordu. Ç ember köylülerin sorunlarının müsebbibi olan ekonomik ve teknolojik lafi n du XVIIleme siecle," M. Zakaria (ed.) Mouvements communautai­ res et espaces urbaines au Machreq içinde, B eirut: Centre d'etudes et de recherches sur le Moyen-Orient contemporain (CERMOC), 1 985, 1 1 7-68, alıntılayan Khoury, "The Ottoman Centre," 1 53; M. R. Hickok, Ottoman Mllitary Administration in Eighteenth-Century Bosnia, Leiden: Brill, 1 997, 1 0 1 , 1 04, 1 07, 1 1 5- 1 6. 11° Finkel, Osman 's Dream, 387; McGowan, "Age of the Ayans," 658-709; İnalcık, "Centralization and Decentralization"; Darling, "Public Finan­ ces." 1 24. Alıntı: Gerber, lslamic Law and Culture, 66. 171 Hickok, "Homicide," 43-4; bkz. K. Çiçek, "A Quest for Justice in a Mixed Society: the Turks and the Greek Cypriots before the sharia court of Ni­ cosia," Çiçek, Great Ottoman-Turkish Civilisation içinde, 2: 474; S. H. Winter, "Shiite Emirs and Ottoman Authorities: the campaign against the Hamadas of Mt. Lebanon, 1 693- 1 694," AOtt 1 8, 2000: 22 1 .

37 0

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE S iYASAL IKTIDA R I N TAR i H i

değişiklikleri açıklayamas a da, sorunların nerede yattığını ve köylü refahına ve p adişah meşruiyetine yönelttikleri tehditleri tam olarak belirleyebildi. Köprülü dönemi boşluğundan sonra, tavsiyeye duyulan ihtiyaç azalmış gibi göründüğünde, 1 8 . yüz­ yılda Adalet Ç emberine tekrardan alıntı yapıldı . Bu kez sadece tavsiye yazan yetkililer tarafından değil, aynı zamanda Adalet Ç emberinin kendilerinin devletten yana beklentilerini kaps adı­ ğına inandıkları asi köylüler ve zanaatkarlar tarafından alıntı yapıldı. Ancak 1 8 . yüzyılın sonunda devlet artık bu beklentileri karşılayamaz hale geldi.

Sonuç Görünüşe göre O smanlılar başlangıçtan itibaren Adalet Ç em­ berine göre yönetmeyi amaçlıyordu. Erken Osmanlı siyasi ku­ rumlan ve etik, Ç emberin kalbinde yer alıyordu. Süleyman'ın hükümdarlığı dönemine gelindiğinde, adil yönetime ulaştık­ larını ya da adil yönetimin kendi kavrayışlarında olduklarını düşündüler. Ekonomik çöküş ve sosyal huzursuzluğun adalete erişmeyi artık mümkün kılmadığı sonraki on yıllarda oluşan ciddi hayal kırıklığı, tavsiye literatüründe bu kadar belirgin bir gerileme hissine katkıda bulundu. Köprülü dönemi, adaleti , ni­ zam lehine küçümsedi, ancak 1 8 . yüzyılda adalet talepleri yeni güçlü bir sosyal grup olan kentsel işçilerden gelmeye başladı. Taleplerinin karşılanması, savaşın ve bütçe açığının olmama­ sına bağlı olarak, 1 8 . yüzyılın sonunda imkansız hale geldi . Bu arada Safeviler, adalet literatüründen hoşlandılar, ancak onu uygulamaya koymak için daha az çaba harcadılar. 1 8 . yüzyılın s onlarına doğru, taşra liderleri siyasi iktidar kullandılar, ancak birincil çıkarları taşra ve yerel noktalarda yatıyordu. Kimlikleri ve sadakatleri genellikle imparatorluğa ait olsa da, denetimden dolayı s abırsızdılar ve kontrolleri al­ tındaki toprakları ve köylüleri sömürmek engellenemedi. 1 72 On172 Winter, "Shiite Emirs ,• 222; G. Veinstein, •tnalcık's Views on the Otto­

·

man Eighteenth Century and the Fiscal Problem," Oriente Moderne, n.s. 1 8/79, 1 999: 8-9; İnalcık, "Military and Fiscal Transformation"; B. W. Mc­ Gowan, "The Study of Land and Agriculture in the Ottoman Provinces within the context of an expanding world economy in the 1 7th and 1 8th centuries," IJTS 2 . 1 , 1 98 1 : 59-60; Khoury, "Ottoman C entre," 1 35-7, 1 55 .

E R K E N MODERN i M PARATO R L U K LAR

37 1

ların finansal yatınmlan verimlilik için değil siyasi s aiklerle yönlendirildi. Birbirleriyle ve merkezi hükümetle rekabet ettiler ve bu durum öyle bir düzensizliğe neden oldu ki, onlann baskısı adalet gibi görünmeye başladı. 1 9 . yüzyılda, b askılanna karşı direniş yavaş yavaş milliyetçi isyana dönüştü. 173

1 73 McGowan, "Age of the Ayans," 7 1 1 ; Ş. Mardin, "Power, Civil Society and

Culture in the Ottoman Empire," CSSH 1 1 , 1 969: 263, 267; Darling, Re­ venue-Raising, 273-4; G. Veinstein, "On the Çiftlik Debate," ç. Keyder ve F. Tabak (ed.) Landholding and Commercial Agriculture in the Midd­ le East içinde, Albany: State University of New York Press, 1 99 1 , 52; A. Anastasopoulos , "Lighting the Flame of Disorder: ayan infighting and state intervention in Ottoman Karaferye, 1 758-59," IJTS 8, 2002: 86- 7; N. Ç evikel, "Muslim-Non-Muslim Relations in the Ottoman Province of Cyprus ( 1 750- 1 800) ," Çiçek, Great Ottoman-Turkish Civilisation içinde, 2: 428; aynca bkz. Cezzar, Ottoman Egypt; F. Adanır, "Semi-Autonomous Provincial Forces in the B alkans and Anatolia, • Faroqhi, Cambridge His­ tory of Turkey içinde, 3: 1 78-79; Hickok, Ottoman Military Administra­ tion, 1 29, 1 34, 1 5 1 , 1 56.

\N

rfJ_ 8

?J

......

� "< ı;:: N

'$ s: cıı o C/l

s

§

::='

� � "° cıı "1



'O cıı

:il ....

o ::ı.



ii) ::ı

-----

f�;:1.;:;'.>'J � C:=J �

QAJAR IRAN Ottoman territories lost by

1 830

Ottoman territories lost by

1 878

Ottoman territories lost by

1918

Nominally Ottoman but autonomous; lost by

Arabian Sea

1918

Ottoman territories !hat became the Turkish Republic �

....N

M o d e rn l e ş m e ve D e v r i m " Kanu n s u z h i çbir adalet herkese eşit u y g u lanamaz "

1 9 . yüzyılın Ortadoğulu yenilikçileri, Adalet Ç emberinde reform için bir model, değişim için bir teşvik ve yapmak istedikle ri de­ ğişiklikler için bir gerekçe buldular. 1 Yüzyılın s onlarınd a ka­ pitalizmin ortaya çıkışına kadar Ç ember, Ortadoğu'daki siyasi ilişkileri temsil etmeyi bırakmadı. Modernleşme, siya s i örgüt­ lenmeyi, en azından yüzeysel olarak Batılı modellere, ilk anaya­ sal monarşilere ve daha sonra cumhuriyetlere uyum s ağlayacak şekilde değiştirdi. Daha önceki dönemin araştırmacıları, bu de­ ğişiklikleri yab ancı uygulamaların ithali ve Napoleon'un 1 798 Mısır işgali ve B atının "etkisi"nden mülhem, hasta kurumların "reformu" olarak tanımladı. Bununla birlikte , bu değişikliklerin yerli kökenleri de vardı ve birçok durumda yöneticilerin, döne­ min yeni koşullan altında Adalet Ç emberinin gereksinimlerini yerine getirmesine yardımcı oldu. Yeni siyasi kurumlar sul­ tanların ve ş ahların tek taraflı gücüne karşı adaleti s ağlamayı amaçlarken, yeni teknolojik ve sosyal organizasyon b i çimleri yöneticilerin halklarını koruma ve onlara hizmet etme b e cerile­ rini geliştirdi. Siyasi modernleşme sadece yeni s iyasi kurumlar

"Modernleşme" terimi, genel gidişatın yanlış olduğunu ve düzeltilmesi gerektiğini varsayan "reform"a ya da Avrupa kültürünün bilinçli bir şe­ kilde taklidi aı:ilamına gelen "Batılılaşma"ya karşılık daha tarafsız bir alternatif gibi görünmektedir. Bununla demek istediğim, ö zerk ya da ütopik bir süreç değil, fakat Sanayi Devrimiyle ilişkili olarak ekonomide ve toplumda, özellikle az ya da çok evrensel olduğu kanıtlanmış alanlar­ da değişikliklerin birikimi. Teknolojik ve siyasi modernleşme arasındaki aynm, kendisinin modernleşmeye dair "etki ve tepki" görüşüne rağmen Lewis'in şu çalışmasında da yapılmıştır: B. Lewis , Wha t Wen t Wrong ? Westem impact and Middle" Eastem response, Oxford: Oxford Univer­ sity Press , 2002, 1 35.

374

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

değil, fakat aynı zamanda halkın devletle olan ilişkilerine dair yeni düşünceler anlamına gelirken, teknik modernleşme, idari ve s osyal organizasyonun yanı sıra teknolojiyi de değiştirdi . Yüzyılın sonlarında, kapitalist ilişkilerin yayılması ve siyasal kültürün Batılılaşması Ç emberin, çoğu elitin dünya görüşünden ve lügatinden çıkmasına neden oldu. Ç ember daha sonra ana­ yasacılıkla eş anlamlı bir kelime oldu ve tepeden inme moder­ nleşmeye meydan okuyanlar için bir silah haline geldi. Ç ember aynca güvenlikleri dönemin dönüşümleri tarafından tehdit edi­ len köylüler ve altsınıflar için savunma aracı olarak kaldı. Yö­ neticiler ve devletler, elit olmayanların siyasi katılımından ziya­ de, bilhassa idari , ekonomik ve teknolojik modernleşmeye daha fazla dikkat ettiler. Katılımı genişletmek için halk ve seçkinler tarafından yapılan çabalar aynı şekilde başarısızdı ve yüzyılın sonlanmasından s onra Osmanlı İmparatorluğu ve İran'da dev­ rime yol açtı.

Adalet ve modernleşmenin başlangıcı ( 1 789- 1 839) Adalet Ç emberi , Ortadoğu'daki modernleşme çabalarının siyasi çıkış noktasını temsil etti.2 Adalet Ç emberinin, hükümdarın, halkını yabancı fetih ve iç sömürüye karşı korumasına dair ge­ reksinimi, önümüzdeki iki yüzyıl boyunca yapılan değişiklik­ lerin çoğunu haklı çıkardı. Merkezileşme ve ekonomik büyüme öncelikli konulardı . 1 8 . yüzyılın sonlarında Osmanlı İmpara­ torluğunun taşra seçkinleri, vergi tahsilatını ve askeri tedari­ kini yöneterek, merkezi hükümet seçkinlerini padişahı kontrol etmek için değiştirmeyi arzu edecek kadar ekonomik ve siyasi güç topladılar. İran'da da yerel aşiret kumandanları , askeri güç­ leri ve ekonomik kaynaklan merkezi devlete meydan okuyacak kadar kontrol etti. Her iki imparatorluktaki modernleşmenin öncelikli amacı , hem insanları s ömürme eğilimlerini hem de hükümdarın kendisini kontrol etme becerilerini azaltmak için hükümdarın bu seçkinler üzerindeki gücünü artırmaktı. Dış baskı, dünya ekonomisinin genişlemesi, Batı emperyalizmi ve Batı kültürünün dayatılması ve cazibesinden kaynaklandı. J. L. Gelvin, The Modem Middle East: a history, New York, Oxford: Ox­ ford University Press, 2005; D. Quataert, The Ottoman Empire, 1 7001 922, Cambridge: C ambridge University Press, 2000.

M O D E R N LEŞME VE DEVRiM

375

Merkezi devlet finansmanları gittikçe sorunlu hale geldiğin­ den, gerekli önlemleri almak üzere kaynakların toplanması de­ ğişim için başka bir teşvik yarattı . Osmanlı gelirleri 1 8 . yüzyıl­ da büyüdü, ancak büyük savaşları s übvanse etmek için yeterli değildi ve taşra ileri gelenleri merkezi hazineye daha az gelir gönderdi. İran'ın yöneticileri, taşradaki nüfuzlu kimseler şöy­ le dursun, kendi takipçilerini ve müttefiklerini, güçbela kontrol edebiliyor veya vergilendirebiliyorqu. 1 9 . yüzyıl b oyunca, Orta­ doğu'daki yöneticiler idarelerini yenileştirmek ve gelir toplama­ yı ve hazinenin sağlığını iyileştirmek için mücadele ettiler. İlk başta bu değişiklikleri Ç emberin askeri güç ve refah konusun­ daki iddialarıyla meşrulaştırdılar. Yüzyılın sonlarında ise mo­ dernleşme ve ilerlemenin Batılı söylemlerini kullandılar.

İmparatorluk gücü ve Adalet Çemberi Osmanlı padişahı III. Selim ( 1 78 9 - 1 807), modern silahlar ve eğitimle pahalı bir "Yeni Model Ordu" yaratarak askeri gücü­ nü kuvvetlendirmeyi tas arladı. Bu ordu, mevcut sistemden ayrı merkezi bir kurumsal ve finansal yapı tarafından desteklene­ cekti . III. Selim'in gerekçesi, Ç emberin siyasi ideolojisini yan­ sıtıyordu: Orduyu geliştirmek, bölgeyi korumak için gerekliydi, ama yeterli gelir olmadan bu hedef başarılı olamazdı ve gelir, ins anlar arasında adalet ve refah olmadan büyümeyecekti. 3 Bu muhafazakar yoruma rağmen, reformların merkezileşmesi ve vergi talepleri yetkililerin, yeniçerilerin ve taşra ileri gelen­ lerinin b ağımsızlığını ve zenginliğini tehdit etti. Bu gruplar, merkezi yönetim yolsuzluğunun taşrada haksızlığa neden oldu­ ğunu iddia ederek 1 807'de birleştiler ve III. Selim'i tahttan in­ dirdiler.4 Diğer eşraf, Sultan ve imp aratorluğu desteklemek için H. İnalcık, "The Nature of Traditional S ociety: Turkey," R. E . Ward ve D. A. Rostow (ed.) Political Modemization in Japan and Turkey içinde, Princeton, NJ: Princeton University Press, 1 964, 49. Musullu Irak tarih­ çisi Ali Umari, Osmanlı sultanının mecburiyetini tarif etmede bu fikri tekrarladı; çev. P. Kemp, "Mosuli Sketches of Ottoman History," MES 1 7 , 1 98 1 : 3 1 7 . Mehmed Emin, "Ahvii.1-ı Bosna," çev. A . S. Alicic, "Ahvali Bosna od Muha­ meda Emina Isevica (poc. XIXe v.) : Uvod, Prevod s Turskog i Napomene," POF 32-3, 1 982-3: 1 97; bu inceleme 1 860'tan sonra Arap vilayetlerinde de yapılmıştır. R. Zens, "Pasvanoğlu Osman Paşa and the Paşalık of Belgra­ de, 1 79 1 - 1 807," IJTS 8, 2002: 93.

37 6

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDA R I N TAR i H i

İstanbul'a yürüdüler, I I . Mahmud'u ( 1 808-39) tahta çıkardılar ve farklı bir şekilde reform yapmak için Adalet Ç emberini uy­ gulayan bir "Anlaşma Belgesi" (Sened-i lttifak) imzaladılar. Bu eşraf, padişahın kendilerinin yerel özerkliğini tanıdığı ve ver­ gileri adil bir şekilde belirlediği sürece, vergi ödemelerini tam ve doğru teslim etmeyi, orduyu kurmayı, kendi topraklarında adaleti tesis etmeyi ve birbirlerinin "sürülerinin ve yoksulların korunması"nı garanti etti. 5 Bu olay, modernleşme sürecinin çok erken döneminde, 1 9 . ve 20. yüzyıllara hükmedilen kilit güç mücadelesini, hükümdar­ ların ulus devletler dünyasında rekabet edebilmek için devleti güçlendirme mücadelesini ve dolayısıyla, toprak sahiplerine ve eşrafa karşı, devletin zenginliklerini ve müdahale gücünü açığa vurdu. Toprak sahipleri ve eşraf, özerkliklerinin kaybına karşı devlete direniyordu. Onların yerel konumları ve zenginlikleri ve devlet ile tebaa arasında aracı olma görevi , devletle aralarında bir güç mücadelesini gösteriyordu. İşlevsel olmayan eyalet hü­ kümetleri tarafından sırtına yük bindirilmiş alt tabakadaki in­ sanlar, devletin merkezileşmesine destek verdiler, ama aynı za­ manda en büyük maliyetlerin de bedelini ödediler. Bazı siyasi ve ekonomik kazanımlara rağmen, yüzyıl boyunca eski korumaları aşındı ve toprak sahipliğinin özelleştirilmesi ve Ortadoğu'nun dünya ekonomik sistemine dahil edilmesi nedeniyle zenginlerle aralarındaki fark açıldı. Ç emberin adaletini elde etmek zorlaştı, ancak buna olan ihtiyaç devam etti , hatta arttı. Yunanlara veya Ruslara karşı askeri zafer elde edemeyen ve ayanların muhalefetinden korkan II. Mahmud, büyük değişik"Sened-i İttifak," Ahmed C evdet, Tarih-i Cevdet içinde, İstanbul: Mat­ baa-ı Osmaniye, 1 309/ 1 89 1 -2 , 9: 28 1 ; S. J. Shaw ve E. K. Shaw, The His­ tory of the Ottoman Empire and Modem Tu.rkey, C ambridge: C ambri­ dge University Press , 1 976, 2: 2; K. H. Karpat, "The Land Regime, Social Structure, and Modernization in the Ottoman Empire," W. R. Folk ve R. L. Chambers (ed.) Beginnings of Modemization in the Middle East: the nineteenth century içinde, Chicago, iL: University of Chicago Press, 1 968, 79. K. Barkey'in iddia ettiği gibi, bu belgenin merkezileştirici bir etkisi oldu: Empire of Difference: the Ottomans in comparative pers­ pective, C ambridge: C ambridge University Press , 2008, 2 1 8-24. Bkz. Ali Umari'nin incelemesi, anlatan D. R. Khoury, State and Provincial So­ ciety in the Ottoman Empire: Mosul, 1 540-1 834, C ambridge: C ambridge University Press, 1 997, 1 73-8.

M O O E R N L EŞME VE D EV R i M

377

liklerden dikkatli bir ş ekilde kaçındı. Bunun yerine değişime engel b arikatları ortadan kaldırdı. Yeniçerilerin son z amanlar­ daki davranışları, onların adaleti koruma konusundaki itib ar­ larını zedelemişti. II. Mahmud, muhafazakar tımar s ahiplerini ve yeniçerileri ortadan kaldırdı . Ancak bu tür p olitikalar, II. Mahmud'un O smanlı toplumuna s aldıran ve adaleti terk eden biriymiş gibi görülmesine neden oldu. 6 II. Mahmud'un getir­ diği nispeten daha küçük birçok değişiklik, Adalet Ç emberi tarafından haklı gösterilebilen mevcut uygulamaların uzan­ tısıydı . Örneğin nüfus ve gelir tetkiklerinin merkezileştirme uygulamasını yeniledi ve 1 8 3 1 'de imparator! uğun iç bölgele­ rinin s ayımını yaptı .7 Ayrıca taşra yetkililerinin daha yakın­ dan denetlenmesine izin vermek için po sta sistemini yeniden kurdu .8 1 83 8 'de imp aratorluk için reform mevzuatı üretmek üzere Meclis-i Vala-i Ahkam- i Adliye'yi kurdu . Bu kurul, aynca ihlalleri ve temyiz duruşmalarını kararlaştıran mezalim mah­ kemesinin görevini üstlendi .9 Bu önlemler Adalet Ç emberiyle F. J. Anscoınbe, "Islam and the Age of Ottoman Reform," Past & Present no. 208, August 2 0 1 0 : 1 59-89. Nüfus sayımlan artık Foucault'nun "yönetimsellik" olarak adlandırdığı durumlann bir parçası olarak tartışılmaktadır. Ancak bunlar Osman­ lı ve Ortadoğu imparatorluk kontrolünün ve adaletin sağlanmasının eski teknikleriydi. Daha sonra yeni modern anlamlar kazanmış olsalar da, o zamanlar bunlann anlamlan (özellikle onlara tabi olanlar için) hala günceldi; M. Foucault, "Governmentality." G. Burchell, C. Gordon ve P. Miller (ed.) The Foucault Effect: studies in govemmentality içinde, London: Harvester/Wheatsheaf, 1 99 1 , 87- 1 04; L. Hudson, "Late Ottoman Damascus : investments in public space and the emergence of popular sovereignty," Critique 1 5 , 2006: 1 5 1 -69. M. Çadırcı, "Tanzimat," Çiçek, Great Ottoman-Turkish Civilisation içinde, 3: 582; M. A. Yalçınkaya, "The Provincial Reforms of the Early Tanzimat Period as Implemented in the Kaza of Avrethisan." OTAM 6, 1 995: 359. B. Lewis, The Emergence of Modem Turkey, Oxford: Oxford University Press, 1 96 1 , 94-7; R. H. Davison, Reform in the Ottoman Empire, 18561876, Princeton, NJ: Princeton University Press, 1 963, 41 . Rudolph Peters divanlann mezalim rolünü göz ardı etti ve onlan, bağımsız mahkemeler değil de idari organlar olduklan için eleştirdi; R. Peters, "Islamic and Se­ cular Criminal Law in Nineteenth Century Egypt: the role and function of the qadi," ILS 4, 1 997: 75. O, yine de bunlann arkasındaki ilkeyi sapta­ mıştı: "Hidiv veya daha yüksek yargı organlanna verilen dilekçeler, daha düşük seviyedeki başansızlıklara karşı önemli bir çareydi. Bu dilekçeler ciddiyetle ele alınırdı ve özel soruşturmalara neden olurdu. Bu süreçler-

37 8

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

tutarlıydı , ancak II. Mahmud'un modernleşme hedeflerini des­ tekledi. O rtadoğu'nun başka yerlerindeki modernleşme örnekleri, Adalet Ç emberine ait bir dayanak sayesinde gelişme gösterdi. İran'da Ağa Muhammed Şah ( 1 785-97) Kaçar hanedanını iktida­ ra getirdi (daha s onra onun yönetimi altında İran'ın modernleş­ mesi başladı) , merkezi gücü geri kazandı ve Ç emberi , hükmeden bir fikir olarak yeniden kurdu . Safevilerin takipçilerinden ge­ len Kaçarlar, yeni "gelenekler" oluşturdular. Bu yeni gelenekler, Safevi uygulamaları hakkında bildiklerini , özellikle de adaletin dağıtılmasını taklit ediyordu . 1 ° Kerim Han Zend'in s arayına ge­ tirilen Ağa Muhammed, bilinçli olarak Yakındoğu padişahı ro­ lünü üstlendi : "Adaletin yönetiminde katıydı" ve günlük dilek­ çelerle ilgilendi. 1 1 İkinci Kaçar hükümdarı Feth Ali Şah ( 1 797 - 1 834) , Adalet Ç emberiyle ilgili siyasi bir lügati canlandırdı. Şahenşah (pa­ dişahların şahı) , Evrenin Sığınağı, Halkının Hakemi, Sürünün Muhafızı, Talihsizin Koruyucusu ve Yeryüzünde Tanrı'nın Göl­ gesi unvanlarını aldı. Feth Ali Şah'ın taç giyme töreni Ç emberin değerlerini örnekledi: "Şah, ins anlara adalet ve iyilik sözü ver­ di ve imp aratorluk vergi borçlarını taşrada toprak sahiplerine havale etti . " 12 Feth Ali, kendini adalet imgeleriyle çevreledi, res -

10

11

12

den sonra uyruklar, sıklıkla kendilerinden mahrum edilen haklan kaza­ nırdı"; R. Peters, "Administrators and Magistrates: the development of a secular judiciary in Egypt, 1 853- 1 87 1 ," WI 39, 1 999: 395. L. S. Diba, "lmages of Power and the Power of Images : intention and response in early Oajar painting ( 1 785- 1 834)," L. S. Diba ve M. Ekhtiar {ed.) Royal Persian Paintings: the Qajar epoch, 1 785-1 925 içinde, New York: IB Tauris and Brooklyn Museum of Art, 1 998, 36; A. K. S. Lambton, "The Persian Ulama and C onstitutional Reform," Le shi'isme imamite: colloque de Strasbourg içinde, Paris: Presses Universitaires de France, 1 970, 246. Sir J. Malcolm, The History of Persia, from the most early period t o the present time, London: John Murray and Longman, 1 8 1 5, 2: 3 1 2 , 434-5, alıntı 304'te; G. R. G. Hambly, "Aqa Mohammad Khan and the E stablish­ ment of the Oajar Dynasty, • Joumal of the Royı,zl Central Asian Society 50, 1 963: 1 63 . Diploma of Fath Ali Shah, 1 800, çev. A. K. S. Lambton, "Quis Custodiet Custodes: some reflections on the Persian theory of government (conc­ lusion) ," Si 6, 1 956: 1 43; başlıklar: E. Abrahamian, "Oriental Despotism: the case of Qajar Iran," IJMES 5, 1 974: 9; alıntı: Hasan-e Fasa'i, History

M O D E R N LEŞME VE DEVRiM

1

379

tore edilmiş Safevi saraylarındaki duvar resimlerine sponsor oldu ve Ahameniş ve Sasani s araylarına taş kabartmaları ek­ ledi. Mermer Tahtı, Hz. Süleyman'ın Tahtı'nın resimlerine göre modellendi ve adalet ve nizam s avunucusu olarak hükümdarın oymalarıyla süslendi. 1 3 Feth Ali, adaleti, halkın rızasını kazanan merkezi bir mahkeme aracılığıyla tesis etti, ancak bu mahkeme yetkililerin özerkliğini tehdit etti ve çok geçmeden kaldınldı. 14 Saraydaki edebi bir rönesans , Adalet Ç emberini içeren me­ tinler ve Kaçar hükümdarlarına, klasik sultanların aynası tar­ zında prensipli ve yönetici tavrıyla davranmaları konusunda tavsiyede bulunan büyük bir literatür üretti. Sarayın başşairi, Kaçar hanedanına Şahname tarzında methiyeler düzen, cömert­ çe resimlendirilmiş bir Şahenşah-name besteledi. Erdeşir'e at­ fedilen dört dizeli Adalet Ç emberinden Krallar için Bir Hediye adlı bir parça alıntılandı. 1 5 Nechü-l Beldga 'ya atıf yapan Mu­ hammed Marvazi'nin yaptığı bir inceleme, halife Hz. Ali'yi adil hükümdarın prototipi olarak sundu. Buna göre, Hz. Ali, şöyle emrediyordu: devlet "sıradan insanların çıkarlarını seçkinlerin

of Persia under Qajar Rule: translated from the Persian ofHasan-e Fa­ sa 'i 's Farsnama-ye Naseri, çev. H. Busse, New York: C olumbia University 13

Press, 1 972, 8 1 . J. Lerner, "Sasanian and Achaemenid Revivals in Qajar Art," V. S. Curtis , R. Hillenbrand v e J . M. Rogers (ed.) The Art and Archaeology ofAncient Persia: new light on the Parthian and Sasanıan Empires içinde, Lan­ don: IB Tauris with the British Institute of Persian Studies, 1 998, 1 64; A. K. S. Lambton, Qajar Persia: eleven studies, Landon: IB Tauris, 1 987, 92; Diba, "Images," 33-4; alıntı: A. D. Tushingham, "The Takht-i marmar (Marble Throne) in Teheran," C . J. Adams (ed.) Iranian Culture and Civi­

lization: essays in honour of the 2,500th anniversary of the founding of the Persian Empire içinde, Montreal: McGill University Institute of 14

15

Islamic Studies, 1 972, 1 26 . Abrahamian, "Oriental Despotism," 1 8 - 1 9, 25, 26; W. Floor, "Change and Development in the Judicial System of Qajar Iran ( 1 800- 1 925)," C. E . Bosworth ve C . Hillenbrand (ed.) Qajar Iran: political, social and cultu­ ral change, 1 800-1 925 içinde, C osta Mesa, CA: Mazda, 1 983, l l 8 . Fath Ali Khan Saba-yi Kashani, Shahanshahnama, alıntılayan Diba, "Images," 36; Tuhfat al-muluk, alıntılayan A. R. Sheikholeslami, The Structure of Central Authority in Qajar Iran, 1871 - 1 896, Atlanta, GA: Scholars Press, 1 997, 4; M. -T. Danishpazhouh, "An Annotated Bibliog­ raphy on Government and Statecraft, • S. A. Arjomand (ed.) Authority and Political Culture in Shi 'ism içinde, Albany: State University of New York Press , 1 988, 224-5.

3 80

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

çıkarlanndan daha fazla dikkate alır'' ve "toprağın işlenmesi­ ne gelir işlenmesinden çok daha fazla dikkat eder" çünkü gelir, "ekim olmadan elde edilemez ve ekim olmadan gelir isteyen her­ kes toprağı mahveder ve insanlara ölüm getirir." 16 Bu dönemin yöneticileri Adalet Ç emberini farklı ş ekillerde kullandı. Kaçarlar, İran'daki geleneksel yönetimin restorasyo­ nunu desteklemek için Ç embere tarihsel referanslar verdiler. Osmanlılarsa , modernleşmeyi haklı göstermek için Ç emberi kullandılar. Ortadoğu'daki diğer yöneticiler ve valiler de, genel­ likle yabancı işgal karşısında kendilerini meşrulaştırmak için Ç emberin veçhelerini kullanmışlardır.

Batının el uzatması ve Adalet Çemberi Napoleon'un 1 7 98 Mısır işgali, Arapların Adalet Ç emberini rehber olarak da kullandıkları modernleşme dönemini açtı . Ta­ rihçi El-C eberti (ö. 1 82 5 ) , tarihçesinin girişinde ideal hükümda­ rın "halkın refahı ve ülkenin gelişmesi için görev sahibi oldu­ ğunu" iddia etti. "O, ins anların kavgalarını halletmek ve çatış­ maya son vermekle yükümlüdür." 17 Bununla birlikte, 1 8 . yüzyılın sonlannda Mısır, Nil selinin, kıtlığın ve yüksek gıda fiyatının yetersizliği ve valilerin baskısından şikayet etmek için ins anla­ rın başkente büyük mes afeler katetmesi göz önüne alındığında adaletsiz bir ülkeydi. Sosyal çürüme ve suç da haksızlığa iş aret ediyordu: İş ve ticaret durma noktasına gelmişti, pazaryeri toz duman içinde kalmıştı, eşkıyalar ve yankesiciler sokakları kont­ rol ediyordu, haydutlar yolları güvensiz hale getirmişti ve kırs al alanda şiddet ve cinayet alevlenmişti . 1 8 16

17

18

Alıntılar: Ali b. Abi Talib, Nahjul Balagha, peak of eloquence, çev. S. A. Reza, Elmhurst: Tahrike Tarsile Quran, 1 984, 540- 1 , aktaran A. Amanat, Pivot of the Universe: Nasir al-Din Shah Qajar and the Iranian monar­ chy, 1 831 - 1 896, Berkeley: University of C alifornia Pres s, 1 990, 7 1 - 2. Şika­ go'daki Jesuit-Krauss-McC ormick Kütüphanesine bu baskıyı bulmama yardımcı olduğu için teşekkürler. Abdal-Rahman al-Jabarti, Abd al-Rahman al-Jabarti's History of Egypt: aja 'ib al-athar fi 'l-tarajim wa'l-akhbar, ed. T. Philipp ve M. Perlmann, çev. D. Crecelius, B. Abd al-Malik, C. Wendell, M. Fishbein, T. Philipp and M. Perlmann, Stuttgart: Franz Steiner, 1 994, 1 : 1 0 , 1 3; 3: 1 . Al-Jabarti, History, 1: 41; K. M. Cuno, The Pasha 's Peasants: land, so­ ciety, and economy in Lower Egyp t, 1 740-1 858, C ambridge: C ambridge University Press, 1 992, 45. Sonbol, mahkemeler normal bir şekilde çalış-

M O D E R N L E Ş M E VE DEVRiM

3 81

Düzen ve adaletin restorasyonu açık bir ş ekilde gerekliydi. İnandırıcı olmasa da, Napoleon, Mısır halkına Fransız işgalci­ lerin uhalkın haklarını, kendilerine zulmedenlerin elinden geri alacaklarını" ve ugüçlülerin güçsüzlere b askı yapmasını" önleye­ ceğini s öyleyerek Ç emberin dilini b enims emişti. Bu kabul gör­ me çabası başarısız oldu, çünkü Fransızlar işgal karışıklığın­ dan reformları uygulayamadı. Kahire halkı da bu durumda, sa­ vunma için Ç emberi hatırlattı . Fransız saldırılarına , olağanüstü vergilendirmeye ve diğer adaletsizliklere karşı dilekçe verdiler ve eski, adil bir hükümdar imgesine istinaden Kavalalı Mehmed Ali Paş a'nın ( 1 805-48) 1 805 yılındaki darbesini desteklediler. 19 Mehmed Ali Paşa, günde sekiz ila on s aat b oyunca duruşmalar­ da bulunmasıyla ve hükümetin, halkın refahını güvence altına almasının ilk görevi olduğunu söylemiş olmasıyla biliniyordu. Ona göre halkın yetkililere, hatta paş alara dilekçe vermesi en­ gellenmemeliydi . 20 Mısırlılar bir istilacıya karşı Adalet Ç emberini kullanmakta yalnız değildi . Kuzey Afrikalılar da Ç emberi bir gaspçıya karşı , meşru b i r hükümdarı tanımlamak için kullandılar. Yeni bir Fas sultanına sadakat sözü, Tanrı'nın, padişahı insanların yaşam­ larının, mallarının ve onurunun koruyucusu kıldığını iddia etti . Buna göre, padişah, geniş gölgesi altında güçlü ve zayıfın barı­ nak bulabileceği ve z alimlerin silahlarını sınırlandıracak olan kişiydi . 21 Fransızlar 1 830'da C ezayir'i işgal ettiğinde, C ezayir

19

20

21

tığından, on sekizinci yüzyılın sonlarında Mısır'daki gerilemeyi ekono­ mik veya sosyal değil ahlaki veya sembolik olarak gördü; A. E. Sonbol, The New Mamluks: Egyptian society and modem feudalism, Syracuse: Syracuse University Press, 2000, 2, 1 5 - 1 9. Al-Jabarti, History, 3 : 505, 506, alıntılar: 5, 36; Peters, "Administrators ," 395; A. L. S. Marsot, Egypt in the Reign of Muhammad Ali, C ambridge: C ambridge University Press, 1 984, 47; G. Delanoue, Moralistes et poli­ tiques musulmans dans l'Egypte du XIXe siecle, 1 798-1 882, Cairo: Insti­ tut Français d'Archeologie Orientale, 1 982, 1: 57-8. A. L. S. Marsot, "Religion or Opposition? urban protest movements in Egypt," IJMES 1 6, 1 984: 544; H. Dodwell, The Founder of Modem Egypt: a study of Muhammad Ali, C ambridge: Cambridge University Press, 1 93 1 , 1 967, 2 1 , 20 1 ; Ma r sot , Egypt , 1 02 . Ahmad al-Nasiri al-Salawi, Kitab al-istiqçii: chronique d e l a dynastie alaouie de Maroc, çev. E. Fumey, Archives marocaines 9, 1 906: 386; alın­ tılayan J. Dakhlia, Le divan des rois: le politique et le religieux dans

3 82

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDA R I N TAR i H i

hükümdarları ve O smanlı İmparatorluğunun korunmasını gö ­ remeyen b azı Cezayirliler, adalet sağlayabileceği için bağlılıkla­ rını Fas sultanına çevirmişti : "Onlara adalet, merhamet, eşitlik ve doğrulukla hükmediyors a , o zaman o, Tanrı'nın yeryüzündeki teğmenidir ve Tanrı'nın hizmetkarları üzerindeki gölgesidir. "22 C ezayir'in Fransız sömürgeciliğine karşı kabile direnişinin li­ deri Abdül Kadir (ö. 1 883), İslami ilkelere b aşvurdu ve mücade­ lesini cihat olarak nitelendirdi, ancak 1 83 2 tarihli göreve gelme konuşmasında tercih ettiği İslami ilkelerinin Ç emberin adalet kavramını içerdiğini gösterdi: "İsteksiz olsam da, bu p ozisyo­ nu emir olarak kabul ediyorum. Müslümanlar için aralarındaki çatışmayı ve dağılmayı önlemek, yolların güvenliğini s ağlamak, has şeriate aykın faaliyetleri s onlandırmak, ülkeyi düşmandan korumak ve hem güçlü hem de güçsüzler adına hukuk ve adaleti tesis etmek için bir araç olacağını umuyorum. "23 1 9 . yüzyıl Tunus tarihçisi ve bürokrat Bin Diyaf (ö. 1 874) Adalet Ç emberini alıntıladı ve modernleşen hükümdar Ahmed Bey ( 1 837-55) için yazdığı tarih kitabında 'I\ınus 'ta adalet ta­ rihini özetledi. Bin Diyaf, hanedanlığın kurucusu Hüseyin ibn Ali'yi ( 1 705-40) "haksızlıkları düzelten" ve "vergiler karşılığın­ da güvenlik s ağlayan" olarak nitelendirdi. 24 Hammuda Paşa'nın ( 1 782- 1 8 1 4) , valilerini kontrol ettiğini, yoksullara kar s ağlamak

22

23

24

l'Islam, Paris: Aubier, 1 998, 1 04. Fas sultanının heyetleri şehir ve kırsal kesimdeki şikayetleri dinledi, sorunları çözdü ve uyuşmazlıklara aracı­ lık etti; A. Claisse, "Makhzen Traditions and Administrative Channels," 1. W. Zartman (ed.) The Poli�ical Economy of Morocco içinde, New York: Praeger, 1 987, 42. Letter from tlıe ulema of Tlemcen, çev. C . R. Pennell, fyranny, Just Rule & Moroccan Political Thought, University of Nairobi Department of His­ tory, Staff Seminar Paper no. 8, 1 986/7 , May 1 987, 23. Muhammad b. Abd al-Qadir, Tuhfat al-za 'irfi tarikh al-Jaza 'ir wa-al­ Amir Abd al-Qadir, çev. R. Danziger, Abd al-Qadir and the Algerians: resistance to the French and intemal consolidation, New York: Holmes & Meier, 1 977, 72; R. R. Laremont, Islam and the Politics of Resistance in Algeria, 1 783-1 992, Trenton, NJ: Africa World Press, 2000, 36. Bkz. Danziger, Abd al-Qadir, 1 92; D. C ommins, "Abd al-Qadir al-Jaza'iri and Islamic Reform," MW 78, 1 988: 1 27 . Ahmad b. Ahi Diyaf, Consult Them in the Matter: a nineteenth-century Islamic argument far constitutional govemment, çev. L. C. Brown, Fa­ yetteville: University of Arkansas Press, 2005, 36, 75, 1 07- 1 5 , 1 26-9, alın­ tılar 38, 1 1 5'te.

MODERNLEŞME VE DEVRiM

383

için kendi topraklarından istifade ettiğini, kötü yıllarda vergi­ leri azalttığını ve mahkemenin huzurunda halkın dilekçelerini savunduğunu söyledi. Bu yöneticiler mezalim mahkemelerinde adaleti icra ettiler. Tunus beyleri her sabah B'den 1 2 'ye (kışın 9'dan 1 2 'ye kadar) şikayet aldılar. C ezayir dayı'ları, haftanın dört günü, günde 6- 7 saat şikayetleri dinlediler. Fas sultanı haftada sadece bir kez şikayetleri duymasına rağmen, tebaalar istedikle­ ri zaman dilekçe verebilirlerdi. 2 5 Bu tür politikaların, zenginliği ve nüfusu artırdığı, imar ve s anayiyi desteklediği, ülkenin pres­ tijini ve halkın memnuniyetini artırdığı düşünülmüştü. 1 9 . yüzyılın başlarında, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki hü­ kümdarlar Adalet Ç emberinin meşrulaştırma gücüne dayanan semboller kullandılar ve önlemler aldılar. Modernleştirmiş ol­ sun ya da olmasın, yabancı işgalcilerle ya da kendi seçkinleriyle karşı karşıya geldiklerinde, Ç emberin özelliklerini, devletlerini korumak ve geliştirmek için yararlı buldular. Sıradan insanlar da adaleti birincil taleplerinden biri haline getirdiler. Zaten 1 838'de bu talebi sultanın tebaaları olarak haklarına yapılan referanslarla birleştirdiler: "Haklarımıza s ahip olmanın, padi­ şahın iradesi olduğunu biliyoruz. Baskılarınızdan çok, çok fazla acı çektik ve Sultan'ın tebaası olarak adalet istiyoruz."26 Osman­ lı modernleşmesi yüksek vitese geçtiğinde ve İran, kendi moder­ nleşmesini 1 840'larda ve 1 850'lerde hızlandırdığında, Ç embere yapılan referansların azalmış olabileceği beklenebilirdi ancak bu olmadı . Adalet Çemberi, geleneği desteklediği gibi modern­ leşmeyi de destekledi.

Kurumsal modernleşme ve Tanzimat ( 1 839- 1 876) Ortadoğu modernleşmesi, toplumun ideallerini gelişmiş B atı gücü karşısında uygulamanın yeni tedbirler gerektirdiği bilin­ ciyle yürütüldü. Sadakat yaratmada olduğu kadar etkili olan 25

26

M. Ben Smail ve L. Valensi, "Le regne de Hammouda Pacha dans la chro­ nique d'Ibn Abi-d-Diyaf," Cahiers de Tu.nisie 1 9 , no. 73-4, 1 97 1 : 95- 1 07; Dakhlia, Divan, 1 7 1 , 1 74-7; R. Brunschvig, • Justicereligieuse et justice laique dans la Tunisie des Deys et des Beys jusqu'au milieu du XIXe siecle,• SI 2 3 , 1 965: 1 7-70. FO 1 95/ 1 00 Blunt to Ponsonby 30 January 1 83 , çev. B. Özdemir, Ottoman Reforms and Social Life: rejlections from Salonica, 1 830-1 850, İstanbul: İsis, 2003 , 1 79.

3 84

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

tek başına adaletin kullanılması, insanları B atının genişleme

.

gücüne karşı koruyamadı. Hükümdarların, askeri güçlerini mo­ dernize etmek için idareyi merkezileştirmeleri ve ekonomilerini geliştirmeleri de gerekiyordu.27 Bu değişiklikler adaletin s ağlan­ ması açısından b elirtildi. Tarihçiler genellikle Ortadoğu modernleşmesini B atının da­ yatmasıymış gibi tasvir ederler ve B atı hem teknolojik hem de ideolojik olarak tempoyu belirlemiştir, ancak Ortadoğu da ken di gözlemleriyle modernleşmeye adım attı. Osmanlı'nın 1 83 7 'deki Viyana Büyükelçisi Sadık Rıfat, Avrupa devletlerini Yakındoğu siyasi kavramlarını kullanarak analiz etti: uDünyanın egemen­ lerine, s adece ülkelerin refahını ve zenginliğini korumaları ve himaye etmeleri için Tanrı'nın lütfu nasip oldu . "28 Toplumun dört geleneksel katmanını sıralayarak, en düşük tabaka olan çiftçilerin ve işçilerin refahını artırmanın onlara toplumda daha büyük bir p ay vereceğini öne sürdü. Adalet, ulusal refah elde etmenin başlangıç noktasıydı: "Bu temele dayanmayan ve yasaya, akla, eşitliğe ve adalete aykırı [hareket eden) bir ülkenin düzenli ve kalıcı olması mümkün değildir. "29 Geleneksel motif­ lerine rağmen, modern bir ekonomide bu fikirler ses siz devrim niteliğindeydi, çünkü devletin genişletilmesi ve güçlendirilme27

28

Gelvin calls this "defensive developmentalism"; Modem Middle East, 73-87. Standart modernleşme anlatılan: Lewis, Emergence; J. H. Thom­ pson ve R. D. Reischauer (ed.) Modemization of the Arab World, Prin­ ceton, NJ: Van Nostrand, 1 966; C. E. Black ve L. C. Brown (ed.) Moder­

nization in the Middle East: the Ottoman Empire and Its Afro-Asian successors, Princeton, NJ: Darwin, 1 992. Sadık Rifat Paşa, Müntahabat-ı asar, çev. Lewis, Emergence, 1 29. Mo­ dernleşmenin yerel kökenleri hakkında: J. Hanssen, T. Philipp ve S. We­ ber (ed.) The Empire in the City: Arab provincial capitals in the late Ot­ toman Empire, Beirut: Ergon, 2002; N. Lafi (ed.) Municipalites mediter­

raneennes: Les reformes urbaines ottomanes au miroir d 'une histoire comparee (Moyen-Orient, Maghreb, Europe meridionale), Berlin: Klaus 29

Schwarz, 2005. Sadık Rifat Paşa, Müntahabat-ı asar, aktaran Abdurrahman Şeref, Tarih musahabeleri, İ stanbul: Matbaa-i Am ire, 1 33911 920, 1 25; Ş. Mardin, The

Genesis of Young Ottoman Thought: a study in the modemization of Turkish political ideas, Princeton, NJ: Princeton University Press, 1 962; Syracuse: Syracuse University Press, 2000, 1 80; Ş. Mardin, "The Mind of the Tıı rkish Reformer, 1 700- 1 900," Westem Humanities Review 1 4, 1 960: 426.

MODERN LEŞME VE DEVRiM

38 5

si artık s adece topraklarının boyutunu ve onu destekleyen ve vergi ödeyen kişilerin sayısını artırmak anlamına gelmiyordu. Büyüme, tebaaların vergilerde s ağlayabileceği gelir yüzdesini artırmaya ve böylece verimliliklerini geliştirmeye b ağlıydı. Bü­ yükelçinin notu, daha fazla üretkenliği mümkün kılacak tarım, ticaret, ulaşım, eğitim ve vergilendirme alanındaki yenilikleri anlattı. Modem koşullar, b aşka bir deyişle, Ortadoğuluları top ­ lumda adaletin nasıl s ağlanabileceğini ve devletin ve seçkinle­ rin bunu uygulamak için hangi rolleri almaları gerektiğini yeni­ den düşünmeye sevk etti.

Osmanlı Tanzimat 'ında refah ve adalet Tanzimat olarak bilinen Osmanlı modernleşme programı, meşruiyeti için büyük ölçüde Adalet Ç emberinden yararlanıyor­ du. Sultan I. Abdülmecid ( 1 83 9- 6 1 ) tarafından 1 83 9 'da getirilen siyasi ve idari değişiklikler, 1 876'ya kadar tüm döneme adını vermiştir. Tanzimat programının gerçek taşıyıcıları Mustafa Reşid Paş a (ö. 1 858) ve astları Ali Paşa (ö. 1 8 7 1 ) ve Fuad Paşa (ö. 1 869) B atılılaşmaya kendilerini adamış bürokratlardı. Adalet Ç emberini astlarına aktarmasına rağmen, Ali Paş a siyaseti Batı temelinde okuyordu. Kendi siyasi görüşünün bir özeti olan be­ yanı, Ç emberi anıştıran hiçbir şey içermiyordu.3 0 Ancak sultan­ lar, bürokratlara göre nispeten yenilikçi değişim için daha fazla geleneksel meşrulaştırım taraftarıydılar. Padişahın Tanzimat'ı başlatan emri, 1 839 "Gülhane Hatt-ı Humiiyiin u," askere alım ve vergilendirme modernleştirmesini, devlet merkezileşmesi, ada­ let, halk refahı, iyi yönetim, askeri güç ve devlet gücü arasın­ daki bağlantıya dair Ç emberin formülüyle s avundu: "Devletin topraklarını korumak için kesinlikle ordulara ve diğer gerekli hizmetlere ihtiyacı vardır; ve bu p arayla yapılır ve p ara tebaa­ ların vergilerinden elde edilir. Bundan dolayı imp aratorluğun her bir ins anının serveti ve mülkiyetiyle orantılı olarak bir vergi 30

Ali Paşa'nın bir astına muhtırası, çev. E. Z. Karal, "Ali Paşa'nın Trab­ lusgarp Valisine bir Tahriratı," Tarih Vesikalan l , 1 94 1 12 : 297; compare Ali's political testament, E. D. Akarlı, Belgelerle Tanzimat: Osmanlı sad­ nazamlanndan Ali ve Fuad Paşalann siyasi vasiyyetniimeleri, İstan­ bul: Boğaziçi Üniversitesi Matbaası, 1 978; çev. F. M. Andic ve S. Andic,

The Last of the Ottoman Grandees: the life and political testament of Ali Paşa, İstanbul: İsis Press , 1 996.

3 86

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

vermesi gerekir ve bundan daha fazlasının talep edilmesi im­ kansızdır. "3 1

Tanzimat Fermanı Batı'dan türetilen yeni yönetim fikirlerini içerirken, İslami ve Yakın Doğu'nun adalet ve iyi hükümet fikir­ lerinin terminolojisini ve içeriğinin çoğunu koruyarak bu yeni fikirleri çok dikkatli bir şekilde tanıttı . Onların özel uygulama­ ları Batı siyasi fikirlerine ve B atı baskısına çok şey borçlu ola­ bilirdi, ancak bu resmi bildirge bunların hepsini "İslami yasa­ lar" (kavanin-i Şeriye) olarak tanımladı . 32 Sultan Abdülmecid'in müteakip kararlan, yeni bir adalet ve eşitlik döneminin başla­ dığı fikrini aktardı: "Tanzimat'ın temel amacı adaletin ilkeleri­ nin uygulanması . . . ve ülke ve insanların iyi düzeninin güvence altına alınmasıydı." Bir hatıra madalyonunda padişah "herkes için eşit adalet"i ve "güçsüzlerin korunması"nı bildirdi.33 Adalet Ç emberi, bu yeni tedbirler üzerinde retorik olmak­ tan öte bir etkiye sahipti . Ç ember, bu tedbirlerin aynı zaman­ da nasıl yürürlüğe koyulduklarını ve kanunlaştınldıklannı da etkiledi . Bildiri, halk meydanlarında yüksek sesle okunarak halkın adalet uygulamalarına hitap etti . 34 Bu hitap derhal bir 31

32

33

34

Gülhiine Hattı Şerif, aktaran Ahmed Lütfi, Tarih-i Lütfi, İstanbul: Mat­ baa-yi Amire, 1 873 - 1 9 1 2 , 6: 62, çev. M. Ma'oz Ottoman Reform in Syrian and Palestine içinde, 1 840- 1 861 : the impact of the Tanzimat on politics and society, Oxf'ord: Clarendon, 1 968, 69; krş. Shaw ve Shaw, History, 2: 60; J. C. Hurewitz, "The Hatti Şerif of Gülhane, 3 November 1 83 9," J. C. Hurewitz, Diplomacy in the Near and Middle East: a documentary record içinde, Princeton, NJ: D. Van Nostrand, 1 956, 1 : 1 1 4; veya K. F. Khater, Sources in the History of the Modem Middle East, Bostan, MA: Houghton Miffl, 2004, 1 2 - 1 3 . Türköne Ferman'ı adaletname olarak ni­ telendirmiştir; M. Türköne, "The Tanzimat Charter and Mehmed Sadık Rıfat Pasha," Çiçek, Great Ottoman-Turkish Civilisation içinde, 3: 99. Hattı Şerif, aktaran Lütfi, Tarih, 6: 63; H. İnalcık, "Tanzimat'ın Uygulan­ ması ve Sosyal Tepkileri," Belleten 28, 1 964: 630, 660- 7 1 ; B. Abu-Manneh, "The Islamic Roots of the Gülhane Rescript," Wl 34, 1 994: 1 74, 1 96 . Takvim-i Vekayı, no. 1 98, çev. Abu-Manneh, "Islamic Roots," 1 96; S. De­ ringil, "The Invention of Tradition as Public Image in the Late Ottoman Empire, 1 808 to 1 908," CSSH 35, 1 993: 1 0. Osmanlılar, Ferman'ın yayın­ lanmasını anmak için, bildiriyi resmi olarak duyuranlann heykellerini dikmek yerine, Hammurabi zamanında olduğu gibi, fermanın tam örne­ ğini içeren bir taş hazırlamayı önerdi; K. Kreiser, "Public Monuments in 'I\ırkey and Egypt, 1 840- 1 9 1 6," Muqamas 14, 1 997: 103. Hattı Şerif, aktaran Lütfi, Tarih, 6: 64; H. İnalcık, "Application of the Tan-

M O D E R N LEŞME VE DEVRiM

387

etki yaratmıştı. Halkın şikayetleri ve dilekçeleri kıs a bir süre s onra Meclis-i Vdld-i Ahkdm-ı Adliye ye ulaşmaya başladı. Tan­ zimat mevzuatına uyumu s ağlamak, insanlardan haraç kesen '

memurlan kontrol etmek ve halkın şikayetlerine yanıt vermek için taşra meclisleri kuruldu. Dilekçe süreci modernize edildi. Sultan camiye gittiğinde hiila dilekçe alıyordu, ancak yeni bir devlet makamı, Marıizat-ı Rikabiye Dairesi, talepleri ve padi­ ş ahın cevaplannı hafta hafta kaydetti.35 Tanzimat, düzenleyici konseyler ve dilekçelere yanıt ve B atı kanun kodlanna dayanan yas al modernleşme yoluyla kurumsal değişim yarattı. 1 840 ve 1 84 1 fermanlan, bunlann etkinliğini doğrulamaktadır. Yasadışı gelir tahsil eden valiler ve vergi yetkilileri görevden alındı, hat­ ta hapsedildi.36

Tanzimat devleti aynca düzenli gelir tetkikleri ve nüfus sa­ yımlan yapmaya devam etti. Bu araştırmalar Adalet Ç emberi­ nin taleplerini yerine getirirken imp aratorluğun modernleşme­ sine katkıda bulundu. Bu tetkikler yeni zenginlik kaynaklannı tanımladılar, ancak aynı zamanda zorunlu askerlik ve diğer devlet yükümlülüklerini düzenleyerek saltanatın korunması­ na yardımcı oldular ve vergi eşitsizliklerini düzelterek ve yerel yetkililerin daha fazla merkezi denetimine izin vererek b askıyı azalttılar. 1 83 1 nüfus s ayımına ilişkin açıklayıcı bir belge, "tüm fakir tebaalar ve adaletin dağıtıldığı topraklanmızdaki vilayet­ lerin yoksunluğu için sükuneti ve rahatlığı sağlama" ihtiyacını vurguladı . 37 Padişah, "her bir kişiyi ezilmekten ve haksız kalzimat and Its Social Effects ," AOtt 5, 1 973: 97- 1 28, rpt. in The Ottoman Empire: conquest, organization and economy, London: Variorum, 1 978, XVI, 3; R. Kaynar, Mustafa Reşit Paşa ve Tanzimat, Ankara: Türk Tarih 35

36

37

Kurumu, 1 954, 1 83 . M. İpşirli, "Osmanlılarda Cuma Selamlığı (halk-hükümdar münasebet­ leri açısından önemi) ," Prof Dr. Bekir Kütükoğlu'na armağan içinde, İstanbul: İstanbul Üniversitesi E debiyat Fakültesi, 1 99 1 , 466- 70. İnalcık, "Application," 7, 1 0- 1 1 ; E. R. Toledano, "The Legislative Process in the Ottoman Empire in the Early Tanzimat Period: a footnote," UTS 1 .2 , 1 980: 1 00; E . Thompson, "Ottoman Political Reform in the Provin­ ces: the Damascus Advisory C ouncil in 1 844-45," UMES 25, 1 993: 460- 1 , 468-70; A. N aff, •A Social History of Zahle, the Principal Market Town in Nineteenth-Century Lebanon," yayınlanmamış doktora tezi, UCLA, 1 97 2 , 428; Yalçınkaya, "Provincial, • 364-7 1 . Lütfi, Tarih, 5: 1 09, Türkçe çev. E. Z. Karal, Osmanlı İmparatorluğunda

3 88

O RTADOGU'DA SOSYAL ADALET V E SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

maktan korumak" için "bütün sınıflardan tebaalarının güvenliği ve refahı" konusundaki kaygılarını dile getirerek, onlara Adalet Ç emberi üzerinden s eslendi.38 Gülhane bildirisinin getirdiği değişiklikler geleneksel for­ müllerle meşrulaştırılsa da, geleneksel sosyal kalıplan pekiş­ tirmediler. Tanzimat bürokratları, mali yükün fazlasını kentsel zenginliğe kaydırmak için vergi reformları amaçladı . Bürok­ ratlar, iltizam sistemini ortadan kaldırmaya çalıştılar ve taşra yönetimi ile devlet-ayan ilişkilerini merkezileştirmeyi başardı­ lar.39 Ayrıcalıklı yerel seçkinler aracılığıyla gruplarla uğraşmak

nk Nüfus Sayımı, 1 831 , Ankara: T. C . B aşvekalet İstatistik Umum Müdür­ lüğü, 1 943, 9; İngilizce çev. C. Issawi, The Economic History of Turkey, 1 800- 1 914, Chicago, iL: University of Chicago Press, 1 980, 2 1 . Nüfus sayımları: K. M. Cuno ve M. J. Reimer, "The Census Registers of Nine­ teenth-C entury Egypt: a new source far social historians,• BRIJMES 24, 1 997: 1 96-8; 1 843-4, 1 847-8, 1 856 ve 1 870 nüfus sayımları: Kara!, Nüfus, 1 0; Ma'oz, Ottoman Reform, 82; C. Küçük, "Tanzimat'ın ilk yıllarında Erzurum'un cizye geliri ve reaya nüfusu," TD 3 1 , 1 977: 2 1 9-30; 1 86673 (Tuna ve Irak) : K. H. Karpat, "Ottoman Population Records and the C ensus of 1 88 1 /82- 1 893." IJMES 9, 1 978: 245; 1 874: Karpat, "Ottoman Population," 247; 1 878 (sadece İstanbul): Kara!, Nüfus, 1 0; 1 88 1 : Karpat, "Ottoman Population." 249-56; 1 866, 1 88 1 ve 1 895: F. M. Göçek ve M. Ş. Hanioğlu, "Western Knowledge, Imperial Control, and the Use of Sta­ tistics in the Ottoman Empire." J. L. Warner (ed.) Cultural Horizons: a festschrift in honor of Talat S. Halman içinde, Syracuse: Syracuse Uni­ versity Press, 200 1 , 1 1 4- 1 5; 1 885 ve 1 907: A. Duben ve C. Bahar, Istan­ bul Households: marriage, family and fertility, 1 880-1 940, C ambridge: C ambridge University Press, 1 99 1 , 1 5 . Bkz. K. Hayashi ve M. Aydın (ed.)

38

39

The Ottoman State and Societies in Change: a study of the nineteent­ hcentury temettuat registers, Landon: Kegan Paul, 2004; F. Adanır, "The Ottoman Peasantries, c. 1 360-c. 1 860," T. Scott (ed.) The Peasantries of Europe: from the fourteenth to the eighteenth centuries içinde, Landon: Longman, 1 998, 309&n245 . Toplam nüfus: Issawi, Turkey, 1 7 . Edict of Sultan Abdülmecid, çev. E. D. Akarlı, The Long Peace: Ottoman Lebanon, 1 861 -1920, Berkeley: University of C alifarnia Press , 1 993, 34; 1 850 yılı Halep fermanı, çev. A. Vrolijk, "No C onscripts far the Nizam: the 1 850 events in Aleppo as refl ected in documents from Syrian and Dutch archives," JTS 26, 2002 : 3 1 8, 3 2 2 . S. J. Shaw, "The Nineteenth-C entury Ottoman Refarms and Revenue System," lJMES 6, 1 975: 42 1 ; ç. Keyder, "Introduction: large-scale com­ mercial agriculture in the Ottoman Empire," Ç. Keyder ve F. Tabak (ed.) Landholding and Commercial Agriculture in the Middle East içinde, Albany: State University of New York Press, 1 99 1 , 1 0 .

M O O E R N LEŞME VE DEVRiM

3 89

yerine, imparatorluğun tebaaları üzerinde bireyler olarak doğ­ rudan devlet kontrolünü s ağlamayı amaçladılar. Yeni iletişim biçimlerinin yanı sıra, doğrudan kontrol, devle­ tin en güçlü unsuruna dönüşen merkezi bir modern bürokrasiyi gerektirdi.40 Devlet konseylerindeki bürokratlar yeni yas alar hazırladılar, vergilendirme ve bütçeleri idare etti, orduyu ve donanmayı kontrol etti ve taşrayı yönetti. Bu konseylere üyelik aynı zamanda varlıklı aileler, kentsel orta sınıf ve gayrimüslim­ ler gibi yeni sosyal grupları güçlendirdi ve eski seçkinlerin et­ kisini azalttı. Adalet Ç emberi bu değişikliklerin hem haklı gös­ terilmesi hem de eleştirisi olarak hizmet etti. Bu değişiklikler, iyi yönetim olarak lanse edildiler, ancak çıkarlarına bu deği­ şiklikler yüzünden halel gelen ins anlar bunları , sosyal düzenin devrilmesi, baskının yoğunlaşması ve devletin tebaalarının ko­ ruyucusu olma rolünün ihlali olarak gördüler.41 İkinci büyük Tanzimat Fermanı, " 1 856 Islahat Fermanı," devletin teb aalarını koruma rolünü tekrarladı, aynı zamanda yargı reformu, ticari ve tarımsal gelişme ve özellikle gayrimüs­ limler olmak üzere tüm imparatorluğun teb aaları için eşitlik vaat etti . Ancak mo dernleşmenin meyveleri düzensiz bir şekilde dağılmıştı. Orta ve üstsınıflar altsınıflardan daha fazla kazanç sağladı ve kentsel koşullar kırs al alanlardakinden daha hızlı gelişti . Daha iyi bir güvenliğe rağmen, bazı bölgelerdeki üret­ kenlik belli ki düştü ve genişlediği yerlerde Avrup a sanayi eko ­ nomisini Osmanlıdan daha fazla besledi.42 Sonuç olarak, birçok 40

41

42

Ş. Mardin, "C enter-Periphery Relations: a key to Turkish politics?" Dae­ dalus 1 02 . 1 , 1 973: 1 80; Issawi, Turkey, 353; S. J. Shaw, "Some Aspects of the Aims and Achievements of the Nineteenth- C entury Ottoman Refor­ mers ," Polk and Chambers, Beginnings of Modemization içinde, 33. Lewis , Emergence, 1 1 0-2 1 ; Shaw ve Shaw, History, 2: 76-82; İnalcık, "Application," 8, 1 7; R. Kasaba, "A Time and a Place for the Nonstate: social change in the Ottoman Empire during the 'long nineteenth cen­ tury,"' J. S. Migdal, A. Kohli ve V. Shue (ed.} State Power and Social For­ ces: Domination and Transformation in the Third World içinde, Camb­ ridge: C ambridge University Press , 1 994, 2 1 5 , 2 1 7 . Ubicini, alıntılayan M. Palairet, "Farın Productivity under Ottoman Rule and Self-government in Bulgaria c. 1 860- 1 890," S. J. Kirschbaum (ed.} East European History içinde, Columbus, OH: Slavica, 1 988, 90, 1 00; D. Quataert, "The Commercialization of Agriculture in Ottoman Turkey, 1 800- 1 9 1 4," IJTS 1 . 2, 1 980: 4 1 ; C. Clay, "Labour Migration and Econo-

390

:

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTI DAR I N TAR i H i

kişi, özellikle de sistemi suistimal eden Tanzimat yetkililerinin farkına vardıklarında, modernleşmeyi adaletsizlikle özdeşleş ­ tirdi . Bu değişikliklerin sonucunda kazananlar ile kaybedenler arasındaki çıkar çatışmaları, yeni toplumsal gerginlikler yarattı ve devlet hizmetlerinden ya da eşitlikten önce vergi taleplerinin sık sık yerine getirilmesi yeni ekonomik zorluklar ve haksızlık­ lar yaratti. 43 Adalet Ç emberinin yeni s osyal gruplara fayda s ağlayan ve daha fazla eşitlik yaratan bir moderleşmeyi haklı göstermesi için, ideolojik vurgu, sosyal düzenin ko runm asından iyi yö­ netimin getirdiği refah düzeyine geçiş yapmak zorunda kaldı. Böylece Gülhane bildirisinde, padişah, "tahta çıktığım günden beri, halkın refahı, taşra ve bölgelerin iyileştirilmesi ve halkın ve yoksulların rahatlaması düşüncesi [aklımızı] meşgul etmeyi bırakmadı," diyerek itiraz etti.44 1 856 Islahat Fermanı'nda, genel refahı desteklediğini açıkladı: ''Yüce Allah' a hamdolsun, aralık­ sız çabalarımın, pek çok faydalı s onuçlan olmuştur. Günden güne milletin mutluluğu ve hılkimiyetlerimin zenginliği artma­ ya devam ediyor."45 Ancak 1 856 yılı, 1 6 . yüzyılın sonundaki fiyat

43

44

45

mic C onditions in Nineteenth C entury Anatolia," MES 34, 1 998: 1 -32. Bulgaristan'da da benzer bir gerileme, üretimin sosyal örgütlenmesine bağlanıyor (Palairet, "Farm," 1 08- 1 2) , Suriye'de ise iklim koşullarına; L. S. Schilcher, "The Great Depression ( 1 873- 1 896) and the Rise of Syrian Arab Nationalism," NPT 5-6, 1 99 1 : 1 75-8. Ahmed C evdet Paşa, Tezakir-i Cevdet, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1 953, 1: 1 8-22, alıntılayan Issawi, Turkey, 350; M. Ma'oz, "The Impact of Mo­ dernization on Syrian Politics and Society during the Early Tanzimat Period,• Polk and Chambers, Beginnings ofModemization içinde, 346-7; A. Salzmann, "Citizens in Search of a State: the limits of political parti­ cipation in the late Ottoman Empire," M. Hanagan ve C. Tilly (ed.) Exten­ ding Citizenship, Reconfiguring States içinde, Lanham: Rowınan and Littlefield, 1 999, 56- 7 . Gülhıine Hattı Şerif, aktaran Lütfi, Tarih, 6: 6 1 ; çev. Kaynar, Mustafa, 1 83; çev. Hurewitz, "Hatti Şerif," 1 14. M. Reinkowski, "The State's Secu­ rity and the Subjects' Prosperity: notions of order in Ottoman bureauc­ ratic correspondence ( 1 9th century)," H. T. Karateke ve M. Reinkowski (ed.) Legitimizing the Order: the Ottoman rhetoric of state power içinde, Leiden: Brill, 2005, 1 95-2 1 2 . Hattı hümayün, çev. Hurewitz, "Sultan Abdümecid's Hatti hümayun," a.g.e. içinde, Diplomacy in the Near and Middle East: a documentary record, 1 646- 1 91 4, Princeton, NJ: D. Van Nostrand, 1 956, 1 50.

MODERN LEŞME VE DEVRiM

39 1

devriminden ve Osmanlı imalatının yirmi yıllık yıkımından bu yana, yanın yüzyıllık enflasyonu daha kötü bir şekilde kapattı. İnsanlar, bu adaletsizliğin nerede yattığı konusunda anlaşa­ mamasına rağmen, reform sürecinde adaletsizlik gerekçesiyle isyan etmeye başladılar. 1 850'de Vidin'de (modern Bulgaristan) bir isyan, imtiyazlı statüleri bu değişikliklerle tehdide uğrayan­ lar tarafından başlatıldı. 1 858'de Kisravan'da (modern Lübnan) b aşka bir isyan da daha fazla ve daha hızlı değişim talep eden köylüler tarafından kamçılandı .46

Adaleti sağlamak için taşra rekabeti Refah ve adaleti artırmaya yönelik iddialar, yeni modernleş ­ m e ideolojisiyle düzgün b i r ş ekilde sıkıca birleşti v e tüm Orta­ doğu'daki hükümdarlar ve valiler bu dönemde bu tür iddialar­ da bulunuyorlardı. Osmanlı İmparatorluğunun farklı bölgeleri güçlü yerel kimlikleri korudu ve eyalet yönetimini modernleş­ tirdi ve B atıyla yeni ilişkiler, yerel liderleri daha fazla özerklik istemeye teşvik etti. Bu yerel liderler reformcu ve yenilikçi ola­ rak, padiş ahla rekabet etmeye başladılar ve Adalet Ç emberinin yansımaları eylemlerinde ortaya çıktı. Mısır'daki Kavalalı Mehmed Ali Paşa, geleneksel kıyafetin üzerine modernleşme değişiminin nasıl takdim edilmesi gerek­ tigini anlayan bir valiydi. Amaçlan, geliri ve araziyi kendi elinde merkezileştirmek olmasına rağmen, Mehmed Ali Paşa'nın bazı önlemleri , Adalet Ç emberinin taleplerini yerine getirdi. Nüfus sayımı tesis etmek ve yerel mültezimleri ortadan kaldırmak, va­ lilik hazinesini güçlendirirken, taşra ileri gelenlerinin baskısını azalttı.47 Mehmed Ali Paşa, O smanlı yönetimiyle beraber arazi 46

47

D. Quataert, "The Age of Reforms, 1 8 1 2- 1 9 1 4," H. İnalcık ile D. Ouataert (ed.) An Economic and Social History of the Ottoman Empire içinde, Cambridge: C ambridge University Press , 1 994, 889; Ş. Pamuk, "Prices in the Ottoman Empire, 1 469- 1 9 1 4," UMES 36, 2004: 455, 456, 459; İnalcık, "Application," 30-3 1 ; H. İnalcık, Tanzimat ve Bulgar Meselesi, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1 943; Edmund Burke 111, "Rural Collective Action and the Emergence of Modern Lebanon: a comparative historical pers­ pective." N. Shehadi ve D. H. Mills (ed.) Lebanon: a history of conflict and consensus içinde, London: C entre for Lebanese Studies and IB Tau­ ris , 1 988, 23. Al-dawla al-misriyya al-adila, bkz. J. M. Rood, "Mehmed Ali as Mutinous Klıedive: the roots of rebellion," UTS 8, 2002: 1 25; Marsot, Egypt, 1 72;

39 2

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

araştırmaları v e nüfus sayımları yaptırdı. 1 845 'te iyi yönetimin modern bir versiyonu olarak, nüfus s ayımlarının bir medeniyet­ teki ilerlemenin nedenleri arasında olduğunu s avundu.48 Tetkik­ ler tamamlandıktan ve vergiler değerlendirildikten s onra, köy­ lüleri, kayıtlan ihlal eden iltizam s ahiplerine karşı şikayette bu­ lunmaya teşvik etti. Yetkililerini teftiş etmek için ülke çapında seyahat ederek, köylülerden ve kasaba s akinlerinden dilekçeleri kabul etti. Nasıl ki, Osmanlı sultanı bir bütün olarak impara­ torluk için adaletin kaynağı idiyse, kendisini Mısır'daki baskıya karşı tek adalet ve merci kaynağı yapmaya çalıştı. Devlet görevlilerini kontrol etmek için Mehmed Ali Paşa, uy­ gun prosedürleri izlemelerini ve adaletsizlikten kaçınmalarını emreden bir performans kılavuzu yayınladı.49 Yerel idarecileri kontrol etmek için bir teftiş ağı oluşturdu ve bu idarecilerin raporlarını dikkatle okudu; aynca sulama sistemini genişletti ve yetkililerin sömürüsünü azalttı . Yargı sisteminin modernleş -

48

49

A. L. S. Marsot, "Muhaınmmad Ali's Internal Policies." L'Egypte au XIXe siecle içinde, Faris: C NRS, 1 982, 1 58-9. tltizam usulüyle vergi toplama­ nın ortadan kaldınlması, daha büyük mültezimlerin altında daha küçük gelir kaynaklannı alt iltizamlara ayıran küçük yatınmcılara zarar verdi; sistemin üstündeki zengin adamlar tazminat alırken, alt mültezimler hiçbir şey alamadı ve aynca gelir kaynaklannı kaybetti; Sonbol, New Mamluks, 44; krş . Daha sonraki bir dönemle M. G. Majd, "Small Landow­ ners and Land Distribution in Iran, 1 962-7 1 ," UMES 3 2 , 2000: 1 23-53. Yıl boyu tanın başlatıldığında cebri çalıştırma kaldınldı; N. Brown, "The Ignorance and Inscrutability of the Egyptian Peasantry," F. Kazemi ve J. Waterbury (ed.) Peasants and Politics in the Modem Middle East içinde, Miami: Florida International University Press , 1 99 1 , 2 1 6 . Cuno ve Reimer, "Census." 1 95, 2 1 3 . Douwes , Osmanlı'nın ve Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın Suriye'deki yönetimi arasında temel bir fark olma­ dığını fark etti. İkincisinin daha etkili güç kullanımı hariç; D. Douwes, The Ottomans in Syria: a history ofjustice and oppression, London: IB Tauris, 2000, 1 92-4, 204-5, 207, 2 1 6 . Siyasatname an bayan al-amaliyya, alıntılayan R. A. Hamed, "The Siya­ satname and the Institutionalization of C entral Adnıinistration under Muhammad Ali," N. Hanna (ed.) The State and Its Servants: administ­ ration in Egypt from Ottoman times to the present içinde, C airo: Ame­ rican University in C airo Press, 1 995, 83. Resmi görevlilerin, yetkilerini kötüye kullanmalannı dizginlemek için Kavalalı Mehmed Ali Paşa tarım ve idareyle ilgili bir muhtıra yayınladı: Layihat ziraat al-fallah wa-tad­ bir ahkam al-siyasa bi-qasd al-najah; Marsot, "Muhammmad Ali's In­ ternal Policies," 1 63 .

M O D E R N LEŞME VE DEVRiM

393

tirilmesi, taşra valilerinin gücünü azaltarak merkezileşmeye ve adalete katkıda s ağladı. 50 Mısır Yargı Kararlan Kahire Konseyi, yetkililere karşı kararlar verdi ve onlara karşı dilekçeleri de­ ğerlendirdi. 51 İstanbul konseyleri gibi Kahire Konseyi de me­

zalim mahkemesinin rolünü b enimsedi: Konsey, idareye aitti ve ulema yerine devlet memurlarının görevlendirilmesi söz ko­ nusuydu. Konsey, dilekçeleri kabul etti ve İslam hukuku yeri­ ne hükümdarın kararnamelerine göre davaları karara b ağladı. Konsey aynca şeriat mahkemeleri ve yeni polis karakollarının yanında görev yap an, idarenin alt kademelerinden bir temyiz mahkemesi olarak hizmet vermiştir. Bu kurumlar eşzamanlı adaletin teminini geliştirdi ve devlete ve devlet yetkililerine bağımlılığı teşvik etti . 52 Ancak Adalet Ç emberi hükümdar için sadece bir araç değildi. Konsept aynca sulama ve tarımsal iyileştirmeler için daha ağır vergilendirmeye karşı köylü direncini destekledi. Direniş , dilekçelerin yanı sıra ayaklanmalar, sosyal eşkıyalık, göç, hır­ sızlık ya da s abotaj formunda da oldu. Köylüler aynca yeni dev­ let hizmetlerini, kendi ihtiyaçlarını karşılamak için manipüle

50

51

52

R. Peters , "'For His Correction and as a Deterrent Example for Others' : Mehıned Ali's first criminal legislation ( 1 829- 1 830)," ILS 6, 1 999: 1 70-2. Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın adaleti örnek olarak gösterilmeye uygun değildi, ama akla uygun olarak düzenlemişti. Suçun vahameti ile ceza miktarını birleştirmişti. B. C annon, Politics ofLaw and the Courts in Nineteenth-Century Egypt, Salt Lake City: University of Utah Press, 1 988, 24; Peters , "Administra­ tors and Magistrates," 392. Konsey kararlannın çoğu Abbas ( 1 848- 1 854) yönetiminde verildi; Said ( 1 854- 1 863) bunlara ilave etti; İsmail ( 1 8631 879) bunlan yeniden kodladı. Merkezileştirme eğilimi, yerel dilekçeleri dinlemek için köy mahkemelerini görevlendiren İsmail'in yönetiminde kısmen tersine döndü, ancak Kahire dışındaki hiç kimse yeni yas alara aşina olmadığından köylüler buradaki hakimlerden adalet elde etmekte güçlük çekmişti. C annon, Politics of Law, 29, 83, 353. Peters, "Islamic and Secular," 75; Peters, konseyleri olumsuz bir şekilde şeriat mahkemeleriyle karşılaştırdı, fakat bu bir yanlış karşılaştırma­ dır. K. Fahıny, "The Police and the People in Nineteenth-Century Egypt," WI 39, 1 999: 344, 350, 36 1 ; C annon, Politics ofLaw, 34. Yargı içtihadında eğitimi standartlaştırmak için İstanbul'da yeni bir hakimlik okulu açıl­ dı; J. Akiba, "A New School for Oadis: education of the sharia judges in the Late Ottoman Empire," Turcica 35, 2003: 1 25-63.

394

!

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

ederek polise ve hükümdara dilekçe verdi.53 Adalet arayışından vazgeçmek yerine, hem modem hem de geleneksel kurumlar aracılığıyla bu arayışlarının peşinde oldular. Mehmed Ali Paş a'nın Fransa'daki temsilcisi Mısırlı eleştir­ men Rıfaa el-Tahtavi (ö. 1 87 3 ) , Ortadoğu adalet ideallerini Fran­ sız özgürlük ve modernleşme fikirlerine, yani rejimin güvenliği ve yeniden yapılandırılması amaçlarına uyumlu olduğunu gör­ dü. Adalet Ç emberinden alıntı yaparak Fransız hükümetinin bir tanımına b aşladı ve ilahi vahiy olmadan bile Fransızların adaletten benzer şekilde anladığını gözlemledi: "[Fransız) aklı, adalet ve hakkaniyetin krallıkların medeniyetinin ve tebaaların refahının nedenleri olduğuna karar verdi. İnsanların desteği ol­ madan güç olmaz, p ara olmadan insanlar olmaz, medeniyet ol­ madan p ara olmaz ve adalet olmadan medeniyet olmaz."54 Rıfaa el-Tahtavi. 1 8 1 4 Fransız anayasal bildirgesini, Ç emberin adalet kavramıyla kıyasladı ve Fransızların, adaleti yasalar önünde eşitlik olarak gördüğünü kaydetti : "Baş tacı ettikleri ve özgür­ lük dedikleri şey, bizim hakkaniyet ve adalet dediğimiz şeydir, çünkü özgürlüğe göre hükmetmek hükümler ve yas alar yoluyla eşitlik kurmak demektir, böylece hükümdar kimseye haksızlık edemez."55 Rıfaa el-Tahtavi bu adalet kavramını evrensel olarak 53

54

55

Fahmy, "Police," 376; M. Ener, Managing Egypt's Poor and the Politics of Benevolence, 1 800-1 952, Princeton, NJ: Princeton University Press, 2003 , 49-75; J. T. Chalcraft, The Striking Cabbies of Cairo and Other Sto­ ries: crafts and guilds in Egypt, 1 863-191 4, Albany: State University of New York Press , 2004, 74; yüksek vergilendirme, resmi işlerde dürüstlü­ ğe ve doğruluğa olan talebi daha da arttırdı (a.g.e., 77). R. R. al-Tahtawi, An imam in Paris: account of a stay in France by an Egyptian cleric (1 826-1 831), çev. D. L. Newman, London: Saqi Books , 2004, 1 94-2 1 3; alıntı 1 94'te; bkz. R. R. al-Tahtawi, al-Amal al-kamilah li-Rifa 'ah Rafi al-Tahtawi, ed. M. Imarah, Beirut: al-Mu'assasa al-Ara­ biyya li'l-Dirasat wa-al-Nashr, 1 973, cilt 2. Tahtavi ve çağdaş düşünür­ ler hakkında, A. Hourani, Arabic Thought in the Liberal Age, 1 798-1 939, London: Oxford University Press, 1 970. Al-Tahtawi, imam, 206; bkz. Rifa'a Rafi al-Tahtawi, Takhlis al-ibriz ilıi talkhis Bariz, aktaran R. Khuri, Modem Arab Thought: channels of the French Revolution ta the Arab East, çev. 1. Abbas, yenileyen ve ed. C . Issawi, Princeton, N J : Kingston Press, 1 983, 1 03 . Aynı vurgu, Tahtavi'nin daha sonraki nasihat çalışmasında da görülür, Manahij al-albab al-mis­ riyya fi mabahij al-adab al- 'asriyya [The Paths of Egyptian Minds th­ rough the Joys of Modern Manners] , aktaran Delanoue, Moralistes, 2 :

M O D E R N LEŞME VE DEVRiM

!

395

gördü. Kitabının önemli bir teması, halkının çobanı olarak adil Avrupa hükümdannın rolü idi ve "iyi düzene s ahip bir ülkede çoban olmadan tebaalann bulunmadığını" kaydetti. 56 Ancak Mehmed Ali Paş a , hazineyi kurmak için devlet tekel­ leri ve ihracat kontrollerini kullanan bir çob andan çok, bir tüc­ cardı. Yine de yönetimi altında güvenlik yüksek bir seviyedeydi, araziler daha iyi sulandı ve verimler arttı, vergiler enflasyondan daha hızlı artmadı ve isyanlar aslında azaldı. Despotik yöntem­ lerine rağmen, bu nedenle makul bir biçimde "yoksullann ko­ runağı ve güçsüzlerin sığınağı" olarak öncelik iddia edebildi.57 Lübnan ve Suriye'deki diğer valiler de adalet ve yardımsever­ lik kaynağı olarak itibar görmek için Osmanlı sultanlanyla ya­ nşarak b azen kırsal kesim ve imparatorluk kademeleri arasın­ da gerginlik yarattılar. Suriye'nin kırsal kesimlerindeki valiler 1 9 . yüzyılın başlannda yeni nüfus s ayımlan yapmaya başladı­ lar. 1 8 1 7 arazi s ayımının kayıtları bugüne dek gelmiştir. Burada da insanlar nüfus sayımını bir adalet iş areti olarak gördüler: Vali Davud Paşa emlak araştırması ve yeniden vergi ayarlaması yaptığında, ülkeyi inşa etmesinde ins anlar onun keskin adalet anlayışını ve gayretini övdü. 58 1 840'larda, Lübnan Dağı Emiri il. Beşir Şihab ( 1 788- 1 840) , Mehmed Ali Paşa ve I. Ahmed B ey gibi, kendisini, kendi eyaleti için güç ve adalet kaynağı haline getir­ di. İdareyi merkezileştirdi, yerel seçkinleri kendisine tabi kıldı ve kendi topraklannda kendi adaletini uyguladı. İstanbul'daki

56 57

58

433; J. R. Cole, "Rifa'a al-Tahtawi and the Revival of Practical Philosop­ hy," MW 70, 1 980: 30-2. Al-Tahtawi, al-Amal al-kamilah, l: 5 1 9; Cole, "Rifa'a al-Tahtawi," 29, 32, 43. Qanun al-muntakhabat, çev. J. Chalcraft, "Engaging the State: peasants and petitions in Egypt on the eve of colonial rule," IJMES 37, 2005: 306. Delanoue, Moralistes, 2: 468, 477; J. S. Ismael ve T. Y. Ismael, "Cultural Perspectives on Social Welfare in the Emergence of Modern Arab Social Thought," MW 85, 1 995: 90; Marsot, Egypt, 1 22 , 1 35, 1 62 . Hükümdarlığı­ nın sonunda Kavalalı Mehmet Ali Paşa, daha önce zenginlerinkiyle aynı olan yoksullann şahsi vergisini azalttı; Ali al-Giritli, Tarikh al-sina 'a fi Misr, çev. C . Issawi, The Economic History of the Middle East, 1 8001 91 4: a book of readings, Chicago, iL: University of Chicago Press , 1 966; Midway Reprint, 1 975, 396. W. R. Polk, The Opening of South Lebanon, 1 788-1 840: a study of the impact of the West on the Middle East, C ambridge, MA: Harvard Univer­ sity Press, 1 963, 45, l l 1 .

39 6

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDA R I N TAR i H i

Topkapı S arayı modeline dayanan, II. Beşir Şihab 'ın Beydettin Sarayındaki kapılarının birine, "Bir saatlik adalet üç bin saatlik namaza değer" sözünü astırdı. Ancak isyanı bastıramadığı için görevinden alındı ve programı çöktü. 59 Birkaç yıl sonra, baş arılı vali Yardımcısı Beşir Ahmed ( 1 8548), tarihçisi tarafından adaletin dilinde karakterize edildi: "Onun rejimi adalete ayrıldı ve çiğnenmiş .ve terk edilmiş hakla­ n

geri getirmeye koyuldu. Kendisinin büyük ces areti ve yürekli­

liğiyle güçlüleri, güçsüzlere zarar vermekten alıkoydu." 60 Ancak toprak s ahiplerine yönelik sert politikası, 1 858-60 Lübnan iç sa­ vaşına katkıda bulunan hizip rekabetlerini yarattı. İsyancıların iç savaştaki açıklamalarının çoğu, kayıtlara göre vergi toplama, yasadışı vergilerin geri ödenmesi ve adil yetkililerin atanması gibi geleneksel adalet taleplerini içeriyordu. Daha radikal köylü grupları, Osmanlı Tanzimatı'nın vaat ettiği toplumsal ve siyasi eşitlik konusunda ısrar etti. Böyle bir grubun lideri Tanyus Şa­ hin, gezginleri ağırlayarak ve haksızlıklara karar vererek, yeni sosyal hiyerarşiyi geleneksel misafirperverlik ve adalet eylem­ leriyle doğrulayarak, elitlerle eşitliğini ab arttı. Gerek yetkililer gerekse köylüler, Adalet Ç emberi sembollerini kendi yararlarına nasıl kullanacaklarını biliyorlardı. 6 ı 59

60

K. S. Salibi, The Modem History of Lebanon, New York: Praeger, 1 965, 23. Inscription çev. W. O. Douglas, Strange Lands and Friendly People, New York: Harper & Brothers, 1 95 1 , 2 1 1 . Topkapı'yla karşılaştırma kişi­ sel gözlemime dayalıdır. il. Beşir Şihab'ın kuruluş belgesi ona, "düzeni muhafaza etmeyi, sıradan insanlan korumayı, haddi aşanlann kökünü kurutmayı, vergi ödemeyi, zulümden kaçınmayı" emretti; çev. Ussama Makdisi, "Ottoman Orientalism," AHR 1 07, 2002: 776. C . H. Churchill, The Druzes and the Maronites under Turkish Rule, from 1 840-60, London: B. Quaritch, 1 862; yeni baskı New York: Arno Press , 1 973, 1 22-3; aktaran Salibi, Modem History of Lebanon, 8 1 ; Antun Dahir al-Aqiqi, "The Aqiqi Manuscript, • çev. M. H. Kerr, Lebanon in the Last Ye­

ars of Feudalism, 1 840-1 868: a contemporary account by Antun Dahir al-Aqiqi, and other documents, Beirut: American University of Beirut,

61

1 959, 38; Naff, "Social," 563; M. L. Gross, "Ottoman Rule in the Provin­ ce of Damascus, 1 860- 1 909," yayınlanmamış doktora tezi, Georgetown University, 1 979, 1 1 0. Al-Aqiqi, "Manuscript," 53; krş. U. Makdisi, "Corrupting the Sublime Sul­ tanate: the revolt of Tanyus Shahin in nineteenth-century Ottoman Le­ banon," CSSH 42, 2000: 1 93 , 1 96 . Patriklik'e yönelik taleplerin listesi: çev. Kerr, Lebanon, 97-8; A. Havemann, "The Impact of Peasant Resistance on

MODERN LEŞME VE DEVRiM

397

Taşra yönetiminin modernleştirilmesi, yeni olarak temsil edilen, ancak aslında Ç embere dayalı bir adaleti uygulama yo ­ lunu genişleten teknikler kullandı . Taşr� sorunlarına müfettiş göndermek, yerel yetkilileri disipline etmek ve düzeni ve ödeme gücünü yeniden tesis etmek için klasik bir teknikti.62 1 839'dan sonra devlet bu tür müfettişleri yerel memnuniyetsizlik kaynak­ larını keşfetmek için Lübnan ve Bulgaristan gibi sıcak noktala­ ra gönderdi. Taşra sakinlerini, kırsal kesimde adalet işlemedi­ ğinde merkezi hükümeti bilgilendirmek için başkente heyet ve dilekçe göndermeye teşvik etmek, bir başka geleneksel yöntem oldu. Bununla birlikte, dilekçe s ahipleri, taşrada siyasi yeniden düzenlemeler ve yerel tesislerin modernleştirilmesini talep et­ meye başladı. Dilekçe sahipleri , kesin olmayan adalet kavramını tarım ve pastoral konulardan kentsel sorunlara kadar genişle­ terek kentsel, ticari toplumun yeni siyasi önemini yansıtıyordu. Tanzimat tarafından kurulan taşra konseyleri, vali ve astlarının daha önce yaptığı gibi, mezalim adaletinin dağıtıcıları olarak hareket ettiler, ancak yerel temsilcilerden oluşan konseyler, va­ lilerin daha önce yapmadığı ş ekilde taşra talepleri üzerine mer­ kezle pazarlık etti. 6 3 Taşra valileri, konseyleri, hatta isyancıların Ç emberin adaletine uygun bir adalet getirenler olarak gösteril­ mesi çabalan, bu tür bir adaletin hala imparatorluğun nüfusu için ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. B azı bölgelerde Adalet Ç emberi sömürgeciliğe karşı direnişin bir aracı olarak bile rol aldı.

62

63

Nineteenth-Century Mount Lebanon," Kazemi ve Waterbury, Peasants içinde, 9 1 . Köylülerin, valinin adaletini ihlal etmesinden dolayı baskıcı bir toprak sahibine karşı itirazı: B. Doumani, Rediscovering Palestine: merchants and peasants in Jabal Nablus, 1 700-1 900, Berkeley: Univer­ sity of C alifornia Press, 1 995, 1 72 , 1 75-6. L. T. Darling, Revenue-Raising and Legitimacy: Tax Collection and Fi­ nance Administration in the Ottoman Empire, 1 560-1 660, Leiden: Brill, 1 996, 1 3 1 , 228; Douwes, Ottomans, 1 88-2 10. Yeni olarak bu teknikler ve Mısır işgalinin başlattığı modern süreçler hakkında, J. Hanssen, "Prac­ tices of Integration: center-periphery relations in the Ottoman Empire,• Hanssen vb. , Empire in the City içinde, 5 1 . Hanssen, "Practices of Integration, • 56-63; bkz. N ablus in Doumani, Re­ discovering, 24 ı .

39 8

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE S iYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

Batıya direniş olarak adaletle modernleşme Kuzey Afrika'da modernleşme, Avrup a emperyalizmine bir direniş biçimi haline geldi. 1 830'da Fransa'nın C ezayir'i ele ge­ çirmesinden s onra, mesih figürleri veya mehdiler Müslümanları kafirlerden kurtarmak adına ortaya çıktılar ve kıyamet adaleti ya da p eygamberlik adaleti vaat ettiler. 64 '1\ınus 'un Ahmed B ey'i gibi hanedan hükümdarları , aksine, bir direniş stratejisi olarak başkaldırmaktan ziyade modernleşmeyi benimsedi ve Adalet Ç emberi ve şikayetlerin giderilmesi meşruiyet için daha s ağ­ lam bir temel buldu. Bir Hanefi hukukçu, Ahmed Bey için Ada­ let Ç emberi üzerine bir yorum yazısı yazdı. Bey, bu yazıyı kendi hükümet felsefesi olarak gördü. Onun vakanüvisi Bin Diyaf da Ç emberi aktardı , ancak modern s osyal sözleşme ve insanların rızası açısından hükümdar ve tebaaları arasındaki karşılık­ lı bağımlılığı yeniden düzenledi; nza kaybı hükümdarı gayri­ meşru kıldı.65 Siyasi eleştirmenler askeri zafer ve korumanın oluşum esnasında savaşabilecek modern bir ordu gerektirdiği konusunda uyardılar. Bu kimseler, askeri başarının hükümda­ rın "adalet yolunu takip etme" ş artına b ağlı olduğu konusunda uyanda bulundu. Bu, "ezilenlerin imdadına yetişmek, zalimlere engel olmak, güçlüleri zayıflara dokunmaktan alıkoymak ve fa­ kirlere ve muhtaçlara bakmak"ı içeriyordu. Bu tavsiyeyi alarak, Ahmed Bey adaleti ulaştırmayı genişletti. Düzenli İslami mah­ kemelerin yanı sıra, biri Türk ordusu ve egemen sınıf, diğeri de Arap teb aası için olmak üzere, her gün şikayetleri dinleyen iki memur istihdam etti. Diğer yetkililer, geceleri meydana gelen suçlan, yabancıları içeren davaları veya ordu arasında küçük suçlan karara bağladılar. Hükümetini, Fransızların ele geçir­ mesine karşı güçlendirmek için Ahmed Bey aynca idari, mali ve askeri kapasitesini artırmaya çalıştı. Aşar vergisini, tarlalardan ziyade hasadı ölçerek düzenledi ve yönetimini genişletmek ve 64

65

Muhtemelen bu türden en iyi bilinen kişi, Bii. Ziyan'dı ( 1 849); P. von Si­ vers, "The Realm of Justice: apocalyptic revolts in Algeria ( 1 849- 1 879)," Humaniora lslamica l, 1 973: 52; J. C lancy-Smith, "La revolte de Bii. Ziyan en Algerie, 1 849," RMMM nos. 9 1 -4, 2000: 1 85. Ibn Ahi Diyaf, Consult Them, 48, 53, 1 28-9; Ibn Ahi Diyaf, ithaf al-za­ man bi-akhbar muluk Tunis wa- 'ahd al-aman, alıntılayan Dakhlia, Di­ van, 301 . Yayımlanmamış Hanefi şerhi hakkında, Ibn Ahi Diyaf, Consult Them, 1 29, 147n2 .

MODERN LEŞME VE DEVRiM

399

merkezileştirmek için modern konseyleri ve mahkemeleri mev­ cut bürokrasiye naklederek Avrup a yöntemlerini ithal etti . 66 Bu minimal modernleşmenin yarattığı finansal baskı bile, Adalet Ç emberine bağlılık olarak ifade edilen anlaşmazlık ve hu­ zursuzluğu da harekete geçirdi. B azı kabile üyeleri Ahmed Bey' e ağır vergilendirme ve ülkeyi terk etmek suretiyle bu vergiden kaçınma niyetiyle ilgili şikayetlerini ileten bir dilekçe gönderdi. Bu kabile üyeleri, ülkeden ayrılmalarının otoriteye karşı bir is­ yan değil, haksızlığa karşı bir protesto olduğunu vurguladılar. Paradoksal bir şekilde, "Şimdi gücün önünde kaçmanın bir tür itaat olduğunu bilmenizi istiyoruz" dediler.67 1 85 7 'deki reform mevzuatı ve 1 86 1 'deki anayasa, sorunu çözemeyi başaramadı, ancak hoşnutsuzlukla başa çıkmak için yerli araçları ortadan kaldırdı ve köylülerin huzursuzluğunu 1 864'te taşra çapındaki isyanlara tırmandırdı. İsyancılar, adaleti s ağlamadaki yavaş ­ lıkları, aniden iki katına çıkan vergilerin azaltılması ve 1 8 6 1 anayasasının kölelik yasağıyla birlikte yürürlükten kaldırılma­ sı nedeniyle Ahmed Bey'in yeni mahkemelerinin kapatılmasını talep etti . 68 Köleliğin yas aklanması muhtemelen protestocula­ rın kırılgan ekonomik güvenliğini vurdu. Aslında protestocula­ rın talep listeleri Tunus 'un modernleşmesinin yerel ekonomik düzenlemeler ve adalet duygusu üzerindeki olumsuz etkisinin eleştirisi gibi görünüyor. İsyancılar, mahsuller olgunlaştığın-

66

67

66

L. C. Brown, The Tu.nisia of Ahmad Bey, 1 847-1 855, Princeton, NJ: Prin­ ceton University Press, 1 974, 95, 3 14. Alıntılar şu eserlerden: Muham­ mad al-Kardudi al-Fasi, Kashf al-ghumma, MS D 1 2 8 1 , Bibliotheque Generale, Rahat, çev. A. K. Bennison, "The 'New Order' and Islamic Or­ der: the introduction of the Nizami army in the western Maghrib and its legitimation, 1 830-73," IJMES 36, 2004: 604. Letter from the Miad to the Bey, 1 854, çev. E. Hermassi, Leadership and National Development in North Africa: a comparative study, Berkeley: University of C alifornia Press, 1 972, 53; Brown, Tu.nisia, 1 97 . B. Slama, L'insurrection de 1 864 en Tu.nisie, Tunis: Maison Tunisienne de l'Edition, 1 967, 6; L. Valensi, Tu.nisian Peasants in the Eighteenth and Nineteenth Centuries, C ambridge: Cambridge University Press , and Faris: E ditions de la Maison des Sciences de l'Homme, 1 985, 238-9. Ana­ yasa ve ayaklanma hakkında, Ilın Ahi Diyaf, Consult Them, 7- 1 1 , 1 9 , 27. Zaytuna medresesinin uleması Tunus'taki reform fikirlerinin geliştiril­ mesine de yardımcı oldu; A. S. Tamimi, Rachid Ghannouchi: a democrat within lslamism, Oxford: Oxford University Press , 200 1 , 39.

400

O RTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

da vergilerin ö deneceğini ve hükümdarın şahsen olağan şekil­ de yargıda hazır bulunacağını ve şeriat mahkemelerini restore edeceğini belirttiler. Bu şikayetler vergilerinin gelirden önce tahsil edildiğini ve yeni mahkemelerin haksız olarak algılan­ dığını göstermektedir. Bir diğer önemli talep, Osmanlı sultanı haksız yerel yetkililere ve dış s aldırılara karşı uygun bir sığınak olduğu için Avrup a "himayesinin" ortadan kaldınlmasıydı. 69 İs­ yanın başarısızlığı, büyük ölçüde Avrupa müdahalesinden ötü­

rü, Fransızların Tunus'u ele geçirmesini kolaylaştıran büyük misillemeleri ve ekonomik kesintileri kışkırttı. C ezayir'de de, isyanların uluslararası pazarla yerel katılımı sona erdirememe­ si nedeniyle sömürge bağımlılığı derinleşti. 7° Kuzey Afrika aynı anda sömürge kontrolü altına girdi ve adil bir yönetim duygusu veren kurumlan kaybetti. İran'ın Kaçar hükümdarları da 1 8 1 3 , 1 8 1 8 ve 1 828'de Rus­ ya'ya karşı peşi sıra askeri yenilgilerden sonra modernleşmeyi benimsedi. Veliaht şehzade Abbas Mirza, Avrupa askeri danış ­ manlarını i ş e aldı v e modem yöntemlerle eğitim almaları için yurtdışına öğrenciler gönderdi . Bu tür önlemlerin finansmanı yeni vergiler, daha verimli tahsilat, daha sıkı muhasebe, bü­ rokrasi üzerinde daha fazla kontrol ve daha düzenli bir askere alma sistemi gerektiriyordu. İran'ın o zamanlar merkezi bir su­ laması ve büyük bir bürokrasisi yoktu ve bu nedenle bu hedef­ lere ulaşmak için hiçbir aracı yoktu. Üstelik İranlılar, 1 828'de Rusya yenilgisinin kendilerini küçük düşürmeleri ve sarsıcı sa­ vaş tazminatları nedeniyle Batı tarzı modernleşmeye direndi. Büyük ölçüde hii lii Adalet Ç emberi normlarına göre yönetilen İranlılar, yeni vergilere, tehdit edici düzensizliğe veya ekimin 69

70

S. Marsans-Sakly, "The Networks of Tunisia's 1 864 Revolt," paper pre­ sented at the American Historical Association Convention, Chicago, 4 January 2003 , 6; bkz. aynca S. Marsans-Sakly, "The Revolt of 1 864 in Tunisia: History, Power, and Memory," yayınlanmamış doktora tezi, New York University, 20 1 0; Slama, Insurrection, 37-8 & n3, 92; A. H. Green, A. S. Gamal ve R. Mortel, "A Tunisian Reply to a Wahhabi Proclamation: texts and contexts,• In Quest of an Islamic Humanism: Arabic and Isla­ mic studies in memory of Mohamed al-Nowaihi içinde, ed. A. H. Green, C airo: American University in C airo Press, 1 984, 1 60- 1 ; Edmund Burke III, "Understanding Arab Protest Movements," Maghreb Review 1 1 . 1 , 1 986: 34. Slama, Insurrection, 1 74; Von Sivers, "Realm of Justice," 45.

M O D E R N L E Ş M E VE D EV R i M

401

terk edilmesine karşı dilekçe verdiler veya isyan ettiler. Onların görüşüne göre Şahın işi saltanatı korumak, düzeni muhafaza etmek ve refahı getirmekti. Şahın bu sorumlulukları yerine g eti­ rememesi direnişlerini artırdı .71 İran ulemasının adaletin destekçileri olarak muhalif bir rolü vardı. Onlar "alternatif bir bilgi ve protesto kaynağı, hatta şahın temsilcilerine rakip bir yetki kaynağıydı. Halkın, yasa ve adale­ te karşı bir öfke olan tüm olağan davalarda onlara itiraz etme hakkı var. "72 Vergileri ve emeği çekip toplayan hükümet yetkili­ lerinin aksine, ulema yardım ve tavsiye kaynağıydı. Toplumda denge çağrısında bulundular ve b askı ve otokrasi karşısında insanlara mesih adaletini aramalarını hatırlattıl a r. Muhammed Şah ( 1 834-48) döneminde yab ancı güçler daha sık müdahale ettikçe, B atılı ticari rekabetten şikayetçi çarşı tüc­ carlarının dilekçeleri belirmeye b aşladı. Dinsel hareketler ve is­ yanlar, belki de dış rekabet ve yatırımın neden o lduğu yerinden etmelere tepki olarak Ç emberin adaletini de gerekli kıldı . Örne­ ğin tüccarlardan köylü sınıfına yayılan Babi mesihvari hareketi , Avrupa emperyalizmi tarafından s osyal ve ekonomik koşulların bozulmasını protesto etti ve yetimlerin, dulların ve yoksulların gelirinin yeniden dağıtılmasını vaaz etti.73 B ahai hareketi, dev­ letin yoksulları koruma görevini vurguladı ve 1 87 8 'de Tahran'da

71

72

73

H. Farman Farmayan, "The Forces o f Modernization in Nineteenth C en­ tury Iran: a historical survey." Polk ve Chambers , Beginnings of Moder­ nization içinde, 1 20-4; Malcolm, History, 2: 402 , 404, 473; Fraser, akta­ ran Lambton, Landlord, 1 36-7; V. Martin, The Qajar Pact: bargaini ng, protest and the state in nineteenth-century Persia, Landon: IB Tauris, 2005. Halkın, hükümdarın refahtan sorumluluğuna dair görüşü hakkın­ da, Hasan-e Fasa'i, History, 279-80. Malcolm, History, 2 : 444 , alıntı 429-30'da; CHir, 7: 1 5 1 ; R. Loeffler, "Tri­ bal Order and the State: the political organization of B oir Ahmad, • IranS 1 1 , 1 978: 1 48 . M. Dorraj, From Zarathustra to Khomeini: populism and dissent in Iran, Boulder, CO: Lynne Reinner, 1 990, 88-9; Martin, Oajar Pact, 9. N. R. Keddie, bir bölümüyle Y. Richard, Roots of Revolution: an interpre­ tive history of modem Iran, N ew Haven, CT: Yale University Press, 1 9 8 1 , 48; K . Greussing, "The Babi Movement in Iran, 1 844-5 2 : from merchant protest to peasant revolution." J. M. Bak ve G. Benecke (ed.) Religion and Rural Revolt içinde, Manchester, UK and Dover, NH: M anchester Univer­ sity Press, 1 982, 26 1 , 264-5 .

402

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET V E SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

b i r "adalet evi" kurdu.74 Hem devlet hem de devlet dışı gruplar, Ç emberin halk için koruma ve adalet, hazine zenginliğinin s ağ­ lanması ve hükümdarın ülkesini savunması ve iyi idare olarak modernleşme yöntemlerini haklı gösterdiler. Adalet Ç emberi, aynı zamanda hem mevcut koşullara hem de modernleşmenin getirdiği başıkıcı değişimlere karşı protestoları destekledi.

Siyasi modernleşme arayışı ( 1 848- 1 876) On dokuzuncu yüzyılın ortalarından sonra, modernleşmenin, Ç emberin iki ciheti (devletin gelir ihtiyacı ve devletin gelir üre­ ticilerini koruması yönündeki talep) arasındaki, yapısal bir karşıtlığı yoğunlaştırdığı ortaya çıktı . Bu karşıtlık tarım toplu­ mundaki kadar keskin değildi.75 Bu çelişki, Ortadoğu'da özerk­ lik, geleneksel ayrıcalıklar ve siyasi katılımlar ile idari reform, merkezileşme ve teknik modernleşmeyi karşı karşıya getiren bir tartışma yarattı. Bu endişeler, kurums al ve teknik modernleş­ menin yüksek maliyetleri siyasi liberalleşme ve daha p opüler bir siyasi ses çağrısında bulunmayı uyandırdığından göze çarp­ tı. Siyasi modernleşmenin savunucuları Batı siyasi kavramları­ nı ve kurumlarını tanıttılar, ancak Adalet Ç emberini karşılıklı kontrol ve denge kurumunu talep etmek için yararlı bir kaynak olarak buldular. Kaçar şahı Nasırüddin'in uzun s altanatı, tek­ nolojik değişimden siyasi değişime ve Ç emberin siyasi tartış ­ malardaki rolüne vurgu yaparak b u değişimi somutlaştırdı.

İran !la siyasi modernleşme ve adalet Kaçarların en uzun süre yöneten hükümdarı olan Nasırüd­ din Şah ( 1 848-96), onu Adalet Ç emberine bağlayan birkaç un­ van taşıyordu: İskender kadar büyük dünya fatihi , Hüsrev'in ihtişamına ve Timur'un sertliğine malik, hasbelkader sultan, Tanrı'nın gölgesi, İran'ın Memalik-i Mahrusası'nıİı (Tanrı'nın koruduğu memleketler) hükümdarı. 76 Belgelerinde, ş ah tekrar 74

75 76

J. R. 1. C ole, "Iranian Millenarianism and Democratic Thought in the 1 9th Century," JJMES 24, 1 992: 7, 1 5, 1 6; Babayan, Mystics, Monarchs, 488. E dmund Burke ill, "Changing Patterns of Peasant Protest in the Middle East, 1 750- 1 950," Kazemi ve Waterbury, Peasants içinde, 30. Amanat, Pivot, 1 0; Diba, "Images," 36. Nıisırüddin Şah'ın s altanatı, mo­ dernleşme ve muhafazakarlık, veya sekülerlik ve din veya taşralaşma

M O D E R N L EŞME VE DEVRiM

40 3

tekrar asli işlevlerinin adaleti tesis etmek ve halkının rızkını temin etmek olduğunu ilan etti. Dilekçeleri kabul etme ve vali­ leri yola getirme, yönetimini meşrulaştırdı ve halkın sadakatini pekiştirdi. Adalet Ç emberi, onun egemenliğinin yapısının doğru bir tanımını sağladı. Kredi kullanılamadığından, dolu bir hazi­ ne s altanat iktidarı için önemli bir destekti. Ordu ve tebaalar, imparatorluğun diğer iki temel direğiydi: "Yönetimin çocukları eğitimli ordu ve güvenilir tebaalardır. Bu iki sınıftan insanları ezen herkes kral tarafından cezalandırılma riski taşır. "77 Kendisinin başbakanı Emir-i Kebir'den etkilenen Nasırüddin Şah, yönetimine teknolojik bir reformcu olarak başladı. Emir-i Kebir, Tanzimat gibi teknik modernleşmeyi başlattı, ancak O s ­ manlı bürokratları gibi siyasi liberalleşmeyle ilgilenmedi. N a ­ sırüddin Şah, taşra v e bürokratik mahkemeleri yeni b i r Adalet B akanlığı'na tabi kılarak adaletin dağıtılmasını merkezileştirdi ve modernize etti. Ancak merkezileşme her zaman etkililik an­ lamına gelmiyordu. Nasırüddin'in yeni bakanlıklarının birçoğu hızla ortadan kayboldu ya da yıllar s onra yeniden kurulmak zo­ runda kaldı. Adalet B akanlığı birkaç kez yeniden kuruldu. Bir Adalet Evi için yapılan bir plan da sonuçsuz kaldı. Ulemanın çoğu kısmen devletin kontrolünü güçlendireceği için kısmen de iletişimin iyileştirilmesinin ülkeyi Avrupalılara ve Avrupai yaşam biçimlerine açacağı için bu merkezileşmeye karşı çıktı. Ulema bunu Müslümanlara tehdit olarak görüyordu. 78 Teknik ve kurumsal modernleşme, fon eksikliği ve İngiltere ve Rusya'nın muhalefetinden de mustaripti. Az s ayıda bayındırlık hizmetleri gerçekleştirildi ve tarım çok gelişmedi. Vergi siste­ mini değiştirmek ve büyük şehirlerin nüfus sayımlarını yapmak

77

78

ve merkezileşme arasında bir değişim olarak tasvir edilmiştir; burada şahın devri, adalet ideolojisi ve tesisi açısından ele alınacaktır. Alıntı: Hasan-e Fasa'i, History, 375; A. R. Sheikholeslami, "The Patrimo­ nial Structure of Iranian Bureaucracy in the Late Nineteenth Century," lranS 1 1 , 1 978: 22 1 ; A. R. Sheikholeslami, Structure, 67, 83. Daha sonra­ lannın bir sadrazamı "krallığın hiçbir çocuğu olmadığına, bunun yerine askerlerin, Şah'ın çocuklan ve tebaanın, onun akrabalan olduğuna hü­ küm verdi," çev. Sheikholeslami, Structure, 47 . Lambton, Qajar Persia, 209; A. Ghani, "Disputes in a C ourt of Sharia, Ku­ nar Valley, Afghanistan, 1 885- 1 890," IJMES 1 5, 1 983: 353. İngiliz ve İran ideolojileri arasındaki tezat için, bir kıtlık dönemindeki tahıl satışına bkz: Martin, Qajar Pact, 46, n. 62.

4 04

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE S iYASAL IKTIDA R I N TAR i H i

için iki konsey kuruldu. Daha iyi iletişim ve telgraf hatlarının kurulması devletin, taşra valileri üzerinde doğrudan kontrol sağlamasına yardımcı oldu. Bu tür parçalı reformların olduk­ ça etkili olduğu ve adalet olasılığını artırdığı görülüyor. Ancak sistemik modernleşme, güçlü devlet adamlarının kişisel çıkarla­ rıyla engellendi. Bu sistemik modernleşme, Nasırüddin'in, kendi değişikliklerini köklü gelenek ve inatçı muhalefet engelleri ile dayatma kararlılığındaki tereddütleriyle de engellendi.79 Teknolojik mo dernleşmedeki bu değişimlerde, Nasırüddin adaletin ulaştırılmasına dair ilgisini korumaya devam etti . Me­ zalim süreciyle ilgili içten kaygısı kendi notlarıyla teyit edi­ lir. Mahkemesine getirilen Muayyir el-Memalik, mezalim'in dilekçecilere açık oluşunu övdü: "Altsınıfların üyeleri kolayca bir dinleyici kitlesi edinebiliyor ve şikayetlerini sözlü olarak sunabiliyorlardı . Kısacası ins anlar için zulümden ve baskıdan kaçma olasılığı vardı. Onlara telafi sunabilecek biri olduğunu biliyorlardı."80 Nasırüddin şikayetleri dinleme için çeşitli sis­ temler tayin etti ve ilk olarak yeni bir resmi takvim ilan etti. "Cumartesi, özel ve kamu izleyicileri. Pazar günü, sulh mahke­ mesi b aşkanı tarafından sunulan dilekçelere ilişkin şikayet ve soruşturma davaları oturumları ." Dilekçe sahipleri çoğunlukla şikayetlerini sunmak için bizzat geldi. Atlı po stacılar uzak ko­ numlardan dilekçeleri özel bir çantayla getirdi, katipler yazılı dilekçeleri özetledi ve ş ah bu özetleri okudu ve kararlarını ke­ nar boşluklarına yazdı. Bu sistem çok geçmeden ortadan kalktı gibi görünüyor.8 1 Ces areti kırılmamış Nasırüddin Şah, dilekçelerin kabulü ve idaresi için başka denemelerde bulundu. Bu denemelerden 79

80

81

Lambton, Qajar Persia, 292; S. A. Arjomand, The Turban for the Crown: the Islamic Revolution in Iran, New York, Oxford: Oxford University Press, 1 988, 3 1 -2; F. Kashani-Sabet, Frontier Fictions: shaping the Irani­ an nation, 1 804-1 946, Princeton, NJ: Princeton University Press, 1 999, 86; E . Yarshater, "Observations on Nasir al-Din Shah," Bosworth ve Hil­ lenbrand, Qajar Iran içinde, 6- 7. Mu'ayyir al-Mamalik, Yaddashtha 'yi az zindigani-i khususi-i Nasir al-Din, çev. Lambton, Qajar Persia, 95. Nıisırüddin'in notlan hakkında, Yarshater, "Observations on N ıisir al-Din Shah," 6-7, 1 0- 1 1 . Takvim aktaran Hasan-e Fasa'i, History, 362. Floor, "Change and Deve­ lopment." 1 2 1 ; yaklaşık 800 adet dilekçe özetini içeren bir mikrofilm Tahran Üniversitesinde bulunmaktadır.

M O D E R N L EŞME VE DEVRiM

40 5

biri, 1 860'larda ve 1 870'lerde, "Adalet Sandığı" idi: Birkaç yıl boyunca, ezilen kişilerin, dönemsel olarak başkente gönderilen dilekçeleri emanet edebilecekleri büyük kas ab alarda kurulu ki­ litli kutular. Hükümet bakanları cevaplarını kenar boşluklarına yazarak cevap verdi. Saltanat yazıtı , "!ran'ın tamamında zayıf yaşlı bir kadına bile b askı uygulanmayacağını" açıklıyordu. "Ve kötü muameleye maruz bırakılması ve Majestelerine yansıtıl­ ması durumunda, bu baskı ve zulme karşı gecikmeksizin tam duruş sergilenecektir. "82 Yüzyılın ilerleyen dönemlerinde, şah ağır bir şekilde himaye edilen Şikayetleri Araştırma Konseyini kurdu. 1 880'lerde köylüler, zanaatkarlar ve iş çiler tarafından bu konseye gönderilen binlerce dilekçenin kayıtları halı1 mev­ cuttur. Bu dilekçelerin neredeys e yarısı valiler ya da diğer yet­ kililer ve dörtte biri de toprak sahipleri ve tefeciler gibi nüfuz sahibi bireyler hakkında şikayette bulundu. Dilekçe sahipleri , sosyal statüleri n e olursa olsun, fakir olduklarını v e ihtiyaçları karşılanmazsa topraklarını terk etmek zorunda kalacaklarını iddia ettiler. Çoğu durumda şikayet uygun yetkiliye veya din­ sel mahkemeye havale edildi ve kimi durumda yetkililer ada­ letsizlik nedeniyle işlerinden ihraç edildi.83 Takip edildiğinde, bu çeşitli prosedürler bir dereceye kadar adalet üretebiliyor gö­ ründü. Onları kullanan dilekçe s ahipleri, dilekçelerinin olumlu bir etkiye sahip olmasını beklediler. Bu dilekçeler, ş ahın uyruk­ larının ihtiyaçlarına özen gösterdiğine iş aret ediyordu ve onun meşruiyetine katkı s ağladı. Fakat bu şikayetler, ş ahın ve onun yetkililerinin kişisel müdahilliğine bağlı olduklarından, resmi çıkarlar zayıfladığında işe yaramamaya başladılar. 82

83

Hasan-e Fasa'i, History, 38 1 ; Amanat, Pivot, 393-4. Bazı araştırmacılar, bu önlemleri "geleneksel" ve "muhafazakar" olarak kabul ederler; diğer­ leriyse onlan, reform aracı olarak takdire şayan bulur. Her iki durumda da, bu önlemler, Adalet Ç emberi fikrinin İran'da politik davranışına na­ sıl nüfuz ettiğinin kanıtıdırlar. F.Adamiyyat ve H. Natiq, Afkar-i ijtima'i va siyasi va iqtisadi dar athar-i muntashir nashuda-yi dawra-yi Qajar, alıntılayan Floor, "Change and Development," 1 22; M. E. N ezam-Mafi, "The Council for the Investigation of Grievances : a case study of nineteenth century Iranian social his­ tory," IranS 22, 1 989: 59-60; 1. Schneider, The Petitioning System in Iran: state, society and power relations in the late l 9th century, Wiesbaden: Harrassowitz, 2006, esp. 85, 99- 1 02 . 1 890'lara gelindiğinde vilayet ada­ let konseyleri de ortaya çıkmaya başladı. Martin, Qajar Pact, 64.

40 6

i

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

Saltanat adaletinin güvenilmezliği hukukun üstünlüğüne olan gereksinimi artırdı. Örfi hukuk, yazılı değildi, s altanat hukuku kodifiye edilmemiş ve İslam hukuku ruhban sınıfı dı­ şındakiler için erişilebilir değildi. Bu nedenle mahkeme karar­ lan keyfi ve aksak görünüyordu. Yas al kodifikasyonu, modern­ leşmenin anahtan olarak sunan s altanat yetkilisi Mirza Yusuf, 1 870 yılında Tek Kelime adlı bir kitap yazdı. Kelime, kodlanmış , devlet v e halk tarafından onaylanmış v e ortak dilde yayınlan­ mış hukuk (kanun) idi. Mirza Yusuf, hukuk kodlannı Avrupa'da­ ki ilerlemenin kaynağı olarak gördü. Hukuk adaletin enstrüma­ nıydı ve adalet de refahın temeliydi. Kitabı, yüzyılın başlannda siyasi liberalleşme ve anayasayı gerçekleştirmek için kurulan birkaç gizli örgütün elkitabı oldu.84 1 898'de İran hukukunun kodlanması için bir çaba gösterildi ve Fransız Napoleon Yasası ile Osmanlı ve Hint kanun kodlannın çevirileri başlatıldı, an­ cak hiçbir zaman tamamlanmadı. İran hukukunun B atı tarzı bir kodlanması gerçekleşmedi, ancak s altanat yasası yargı yetkisi­ ni genişletti.85 Bu hukuk arayışı ve İran'ın Devrim Anayasasında kanunla düzenlenecek bir hükümete duyulan gereksinim, Os­ manlı'nın yüzyıllarca süren kanun ve hükümdarlann yasasına dair vurguyla açıkça çelişen bir düzenleyici yasanın olmadığını ortaya koyuyor. Nasırüddin yaşlandıkça , daha muhafazakar, daha keyfi ve reformla daha az ilgileniyor görünüyordu. Belki de Osmanlı pa­ diş ahı II. Abdülhamid gibi her z aman merkezileşmeyi siyasi de­ ğişimden daha çok istemişti. Merkezileşme modern teknolojinin 84

Mustasharal-Dawla, Yusuf b. Kazim, The Essence of Modemity: Mirza

YusofKhan Mustashar ad-Dowla Tabrizi 's treatise on codified law (Yak kalima), çev. A. A. Seyed-Gohrab ve S. McGlinn, Amsterdam and West Lafayette, Indiana: Rozenberg and Purdue University Press, 2007, 3-4, 9 - 1 4, 1 9-20. F. Zarinebaf (şahsi iletişim) bu kitapta tartışılan anayasayı, 1 83 1 Fransız Anayasası olarak tanımladı. B. Alavi, uCritical Writings on the Renewal of Islam, Bosworth ve Hillenbrand, Qajar Iran içinde, 249; Farman Farmayan, uForces," 1 39. Malcolm, History, 2 : 439; V. Martin, Islam and Modemism: the Iranian Revolution of 1 906, Syracuse, NY: Syracuse University Press, 1 989, 9- 1 0; Lambton, Qajar Persia, 292; Floor, uChange and Development," 1 1 3; She­ ikholeslami, Structure, 56; H. Algar, Religion and State in Iran, 1 7851 906: the role of the ulama in the Qajar period, Berkeley: University of California Press, 1 969, 1 65. u

85

M O D E R N LEŞME VE DEVRiM

1

1

40 7

kullanılmaya başlanması nedeniyle modernleşmeye benzese de siyasi haklar s ağlamıyordu. Niisırüddin'in geri çekilmesiyle, di­ ğer devlet yetkilileri aktif olarak değişim talep etmeye ve uy­ gulamaya başladı.86 Başbakan Mirza Hüseyin (ö. 1 8 8 1 ) , bürok­ rasiyi modernize etmeye çalıştı ve dilekçelerin kabul edildiği temyiz mahkemeleri de dahil olmak üzere ayrı departmanlar oluşturdu. Başbakanın kararnameleri , bu yenilikleri, Adalet Ç emberi , kadim uygulamaların restorasyonu ve İslam hukuku ilkeleri açısından haklı gösterdi, ancak bu geleneksel kavram­ ları modem dünyadaki zengin, güçlü ulusların sunduğu örnek­ lerle ilişkilendirdi. Avrupa ve Osmanlı İmparatorluğundaki ge­ lişmelerden etkilenen s altanat tercümanı Melkum Han (ö. 1 908) , devletin güçlendirilmesi ve adaletin ve iyi idarenin s ağlanması için anayasayı ve hukukun üstünlüğünü savundu.87 Hükümetin dışındaki ins anlar da değişim için b askı yaptılar. Halihazırda 1 862'de Melkum Han'ın babası Yakub Han, şahın politikalarını Ç ember açısından eleştirdiği bir ris ale yayınladı: "Bir ülkenin refahı tarıma ve ticarete b ağlıdır ve uzun bir süre­ dir çiftçinin sığırları veya tüccarın sermayesi için bir koruma olmamıştır . . . bir ülkenin korunması ve kredisinin muhafazası asker ve sivil memurlara bağlıdır; ve bunlar . . . mutlak sefalete indirgenir. "88 Yakub 'un ris alesi, şahı daha ciddi önlemler alma­ dan önce halkının rahatsızlıklarını hafifletmek için uyardı ve anayasası olmayan bir rejimi susuz bir araziyle karşılaştırdı. Her ikisi de verimsizdi. Öte yandan yazar Mirza Ağa Han Kir­ mani, antik Perslerin yas a ve adalet altında yaşadıkları iddia edildiğinden, İslam öncesi İran kültürünü ve dinini, modem si­ yasi yaş am için iyi bir rehber olarak gördü. 89

86

87

88 89

Hasan-e Fasa'i, History, 349, 352-4, 357, 375, 386-7, 396, 398, 403 - 1 2; bkz. aynca Busse'nin giriş bölümü, xvii-xviii. Malkum Khan, Majmu 'ah-yi asar, ed. M.-M. Tabataba'i, Tehran: Kita­ bkhanah Danish 1 327/ 1 9489, 94, çev. S. Bakhash, ıran: monarchy, bu­ reaucracy and reform under the Qajars: 1 858-1 896, Oxford: St. An­ tony's C ollege, 1 978, 1 1 ; bkz. Amanat, Pivot, 275, 358-64; H. Algar, Mirza Malkum Khan: a study in the history of lranian modernism, Berkeley: University of C alifornia Press, 1 973, 30. Mirza Hüseyin hakkında, Floor, "Change and Development," 1 22; B akhash, ıran, 82-3. O 60/267, Enclosure, aktaran Aınanat, Pivot, 387. C . Masroori, "Mirza Ya' qub Khan's C all for Representative Government,

408

ÇJRTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDA R I N TAR i H i

Anayas acılığa olan ilgi sadece B atılılaşan b i r geçici heves değildi. Teknik modernleşme tek başına yetersiz kaldı çünkü en büyük nüfus gruplarına z arar veren yeni koşullar getirdi: Köy­ lüler, z anaatkarlar, birçok tüccar ve kadınlar. Ekonomiyi Batı ticaretine açan her modernleşme hızla fiyatları yükseltti, yerel zanaatkarları işten çıkardı, karları yerli halktan B atının ellerine aktardı ve toplumdaki şiddet seviyesini artırdı. Yargı başvurusu ve siyasi girdi fırsatları olmadan, sıradan ins anlar daha önce sahip oldukları küçük haklan ve düşük seviyedeki rahatlığı bile kaybetti. B atıyla ticareti genişletmek, ticari tanını ve büyük öl­ çekli toprak sahipliğini artırdı ve modern özel mülkiyet sahipli­ ğini ortaya çıkardı . Bu mülkiyet modelinde, köylüler geleneksel kullanım haklarını kaybedip borç altına düştüler ve genellikle topraksız ortak çiftçiler oldular. Toprak sahipleriys e, mülkiyet haklarını kazandılar ve yerel idari ve adli yetkiler kazandılar. Köylüler yerine, köy muhtarları toprak sahiplerinin temsilcileri haline geldiler. Köylüler, harici makamlara erişimi kaybetti ve direniş biçimleri olarak dilekçelerden aşırmaya ve ağırdan al­ maya döndüler. 90 Köylüler depolitize olsaydı, kentlerdeki altsınıflar siyasal­ laşmaya başlamış olurdu . Yüzyılın ortalarından sonra kentler­ deki ekmek isyanları, hükümet politikalarına karşı alenen siyasi muhalefetle birleşti. İran'ın İngiltere'yle 1 856 savaşı sırasında, insanlar ekonomik baskı nedeniyle cihad çağrısını görmezden geldi.91 Şubat 1 86 1 'de ş ahı doğrudan tehdit eden ciddi ekmek is­ yanları başladı. Avlanmaktan geri döndüğünde, şah, ekmek için

90

91

Toleration and Islamic Reform in Nineteenth-C entury Iran." MES 37, 200 1 : 93. M. Bayat-Philipp, "Mirza Aqa Khan Kirmani: a nineteenth cen­ tury Persian nationalist." E. Kedourie ve S. G. Haim {ed.} Towards a Mo­ dem Iran: studies in thought, politics and society içinde, London: Frank Cass, 1 980, 80. Bkz. inceleme, aktaran Kashani-Sabet, Frontier Fictions, 95-6. İslam öncesi İran'a dair ilgi erken başladı; okumak için yurtdışına gönderilen bir öğrenci, İslamı terk etmeyi ve krallığı, İslam öncesi tea­ müllere dayandırmayı 1 845'te ilk tavsiye eden kişi oldu; Farman Farma­ yan, "Forces," 1 25-6. N. R. Keddie, Historical Obstacles to Agrarian Change in Iran, Clare­ mont, 1 950 ve •Report on Bushire," A and P 1 880, 73, aktaran C. Issawi, The Economic History of Iran, 1 800- 1 91 4, Chicago, iL: University of Chi­ cago Press, 1 97 1 , 55, 230. Arazi satışları hakkında, Cfilr, 7: 468, 495-6. Lambton, Qajar Persia, 295.

MODERN LEŞME VE DEVRiM

40 9

ağlayan ve talihsizlik işareti olarak kafasında çamur bulunan beş altı bin türbansız kadınla çevriliydi. Tıpkı Timurlu Şeyh Ebu Said'in bahsettiği gibi, s okaktaki türb ansız kadınların oluştur­ duğu kalabalık, kargaş a ve refah eksikliğine ve Ç emberin bozul­ masına işaret ediyordu. Şah, belediye reisini gıda kaynaklarını manipüle ettiği için infaz ettirmesine rağmen, kıtlık ve yetkilile­ rin tahıl istiflemesi devam etti . 1 869-72 yıllan arasında, toprak sahiplerinin dünya pazarında daha kazançlı bir ürün olan gıda ürünlerinden afyona geçişine b ağlı olarak başka bir kıtlık daha ortaya çıktı . Bu kıtlık, devlet adamı Mecd el-Mülk'ü, devletin adaleti sağlama baş arısızlığını ve devletin dayanak noktası ola­ rak adlandırdığı köylüleri koruma baş arısızlığını eleştirdiği bir ilmi eser yazmaya itti .92 Şahın halkını Batı ekonomik emperyalizminden koruyama­ ması, devletin koruma ve adalet sorumluluklarını yerine getir­ mediği anlamına geliyordu. Bunu gören bazı ulema mensupla­ rı , siyasete müdahale etmeyi seçti ve Batı siyasi düşüncesine bir çözüm buldu: Şah, koruma ve güvenlik s ağlamada başarısız olurs a, ins anlar onu tahtından indirebilir ve başka bir hüküm­ dar seçebilirdi. Aynı anlayışla hareket eden Mirza Rıza Kirmani, 1 896'da Nasırüddin Şah'a bir dilekçe teklif edermiş gibi yaklaş­ tı ve bir suikast gerçekleştirdi. Hareketi için açıklaması Ada­ let Ç emberini çağrıştırıyordu: "Elli yıl hüküm sürdükten sonra, işler bu şekilde saptırılırken bunları soruşturmayacak bir hü­ kümdar. Meyveli bir ağaç, bunca yıldan sonra, [devlet görevlile­ ri] gibi ve Müslüman cemaatinin yaş amına bela olan alt tabaka sers erileri ve alçakları gibidir. Diyorum ki, böyle meyveleri olan bir ağaç kesilmeli; artık böyle meyveler taşıyamaz. Bir avuç İranlıdan oluşan bu fakir halk Tanrı'nın emaneti değil mi?"93 92

93

E. B. Eastwick, Joumal ofa Diplomat's Three Years ' Residence in Persia, London: Smith, Elder & C o . , 1 864, 1 : 288-90; Amanat, Pivot, 379-82; Kas ­ hani-Sabet, Frontier Fictions, 8 1 -2 . "Refah" terimi, tartışmalara ve söy­ leme, 1 890'larda reformcu bir valinin bir gazetedeki açıklama yazısıyla girdi; Martin, Qajar Pact, 64. Mirza Reza Kirmani, çev. E. G. Browne, The Persian Revolution of 1 9051 909, London: Frank C ass/C ambridge University Press , 1 9 1 0; yeni baskı New York: Barnes and Noble, 1 966, 66-72; CHir, 7: 1 97; J. Foran, Fragile

Resistance: social transformation in Iran from 1 500 to the Revolution, Boulder, CO: Westview, 1 993, 1 42; Martin, lslam and Modernism, 30.

410

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

B i r ağaç olarak adaletin b u şekilde temsili haftalık b i r mec­ muada yer alan bir makalede de yer aldı. Yaz.ar, "İlahi Platon, dünyanın ağacı devlet olan bir bahçe olduğunu s öyledi," diye iddiada bulundu. Devlet adamları, despotlukla mahvedilen si­ yasi b ahçelerini ekip yetiştirmek için işbirliği yapmak zorunda kaldılar. Ç ağdaş çizimler ve siyasi karikatürler genellikle adalet ve adaletsizliği ağaç olarak tasvir ediyordu. B öyle bir çizim, zu­ lüm ağacını kökünden söken sadık uyrukları gösterdi. Bir diğeri ise adalet seven insanları despotluk ağacının dallarını kırarken gösterdi. Bir üçüncüsü, diğer tarafta birisi adalet ağacını kes ­ mekle tehdit ederken, ağaca su verildiğini tasvir etti .94 Bahçeye yönelik bu tehlike resimleri, güvenlik ve refah yerleri olarak du­ varlı b ahçelerin eski resimleriyle dramatik bir tezat oluşturdu ve İran'ın kırılgan jeopolitik konumunu yansıttı. Devletin adalet ağacını beslememesi yüzyılın başından sonra devrime yol açtı. İran buna öncülük etti, ancak Osmanlı İmp aratorluğu hemen ardından takip etti.

Osmanlı siyasi modernleşmesinde Adalet Çemberi 1 9 . yüzyılın son üçte birinde, Adalet Çemberi ve modernleş­ me ideolojisine karşı genel bir ilgi yaygınlaştı. Osmanlı yetki­ lileri, İran'ın başb akanı Mirza Hüseyin gibi adalet söylemi ile modernleşme ve Batı siyaseti s öylemleri arasında aynı bağlan­ tıyı kurdu. 1 860- 1 86 1 yılları arasında Suriye valisi olan Fuad Paşa, Şam'daki 1 860 katliamını haksız ve baskıcı ve "dünyadaki medeniyet ilkesi akımının zıttı" olarak nitelendirdi. Lübnanlı si­ yasi düşünür Fransis Marraş , eğitim, ticaret ve sanayinin yanı sıra tarım ve genel refahın denetlenmesinin hükümetin "genel refaha özen göstermesi"nin modern versiyonunu oluşturduğu­ nu belirtti.95 Sıradan insanlar taşra başkentlerinde ve liman kentlerinde siyasi olarak aktif hale geldikçe, şikayetin dili sa­ dece vergi affı talepleri ve dilekçelerin görülmesi değil, birey­ ler ve gruplar için hak ve modernleşme talepleri, daha geniş 94

95

Karikatürler: Tamaddun, yeni baskı Kashani-Sabet, Frontier Fictions içinde, 1 20; alıntı: Tamaddun, çev. Kashani-Sabet, Frontier Fictions, 1 06, genellikle Aristoteles'e atfedilen bir ifade. Al-Ghazali'nin Nasihat al-muluk adlı eseri de adaleti bir ağaç olarak resmediyordu. BBA, İrade D3 ı 753 Leff. 3, n.d., çev. Makdisi, "Ottoman Orientalism," 78 1 ; "Francis Fathallah al-Marrash, 1 836- 1 873," Khuri, Modem Arab Thought içinde, 1 1 4- 1 5 .

M O D E R N LEŞME VE DEVRiM

1

!

4 11

kitlelere hitap eden ifadeleri de içerecek ş ekilde genişletildi. 96 Modernleşmenin adalet getirmesi gerekiyordu. Bu olmadığı za­ man, ona karşı direni ş , adalet için yakarış şeklini aldı ve yüzyı­ lın sonunda modern sosyal adalet kavramlarının ortaya çıkma­ sına zemin hazırladı. Endüstriyel bir devlet olmayan Osmanlı İmparatorluğu, resmi maaşları, yolsuzlukları önleyecek kadar yüksek tutarak ve vergi ve askerlik düzeylerini isyanı önleyecek kadar düşük tutarak kendi güvenliğini sağlayamaz ve altyapısı­ nı modernize edemezdi. Protesto, göç ve isyan şiddetini arttırdı ve imparatorluk bunları ne tamamen bastırdı ne de dile getir­ dikleri talepleri karşılayabildi. 97 Modernleşme düzenlemelerinin dikkatsizce uygulanmasın­ dan kaynaklanan haksızlıklar, yeni neslin Tanzimat'ın bürok­ ratik merkezileşmesini ve taklitçi Batılılaşmasını reddetme­ sine neden oldu. Bu yeni düşünürler, Genç O smanlılar, Adalet Ç emberinde modernleşmenin karanlık yüzünün mükemmel bir eleştirisini buldu: Katı merkezileşmesi, zahmetli mali işlemler, geleneksel vergi muafiyetlerinin ortadan kaldırılması, sosyal hiyerarşileri bozan terfi örüntüleri ve taşra özerkliğinin bas­ tırılması. Daha önceki ekonomik ve teknolojik ilerlemeleri boz­ mak istemiyorlardı, fakat bireysel siyasi katılım ve İslam için daha merkezi bir rolle bürokratik otokrasinin etkisini azalt­ mak ve modernleşmeyi Batı düşüncesinin dışındaki ins anlara ulaştırmak istiyorlardı. Bu nedenle Genç Osmanlılar, saltanat baskılarına karşı modern B atı korumaları olan bir anayasa ve parlamento kurdular. 1 876'da bu kurumlar kıs a bir süreliğine saltanatı anayasal monarşiye dönüştürdü. Genç O smanlılar ve Niisırüddin Şah için, adaletsizliğin yanıtı, Ç emberin bir tür ste­ nografi olduğu İslami ya da anayas al olsun, hukukun üstünlü­ ğünde yatmaktadır. 98 96

97

98

Hanssen şu çalışmada mezhepsel tartışmalann gelişimini vurguladı: "Practices of Integration," 57, 6 1 , 62; bkz. Chalcraft, Striking Cabbies, 20 1 ; Gross, "Ottoman," 30; Naff, "Social," 432. Yükselen ticari ve entelek­ tüel orta sınıf, sıradan insanlar için sözcüler olarak hareket etti. Zengin köylüler ve köy liderleri Mısır'da aynı rolü üstlendiler; N. J. Brown, "Pe­ asants and Notables in Egyptian Politics," MES 26, 1 990: 147-5 1 . Quataert, "Commercialization," 43; Akarlı, Long Peace, 6 1 ; Gross, "Otto­ man," 208 - 1 0, 237. Ş. Mardin, "The Just and the Unjust," Daedalus 1 20.3, Yaz 1 99 1 : 1 2 1 . 1 876 Anayasası dilekçe hakkını garanti etti. Parlamentonun şikayetleri ele ala-

412

O RTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDA R I N TAR i H i

Kitaplann Kahire'deki ( 1 82 1 ) Bulak Matbaası ve İstanbul'da­ ki İmparatorluk Matbaası'nın ( 1 832) yanı sıra özel yayınevlerin­ de basılması, siyasi tartışmayı daha geniş bir kitleye ulaştırdı. Aydınlanma eleştirmenleri tarafından yapılan Avrupa siyasi eserlerinin çevirilerinin yanı sıra, bu yayınevleri , çoğu Adalet Ç emberinden alıntı yapan eski Ortadoğu siyasi literatürünü ya­ yınladılar.99 İlk kez 1 83 3 'te Bulak Matb aası'nda basılan Ahldk-ı Aldi birkaç kez yeniden basılmıştır. Bulak Matbaası aynca İbn Haldun'un Mukaddime eserini b astı ve tarihçi Ahmed C evdet Paşa, Pirizade'nin Türkçe çevirisini (Mukaddime) bitirdi ve İstanbul'da yayınladı. Yeni siyasi haklar için tarihsel ems aller arayışında, Koçi Bey Risalesi 1 870'ten önce iki kez basıldı ve Akhis ari'nin Felsefi nkeleri ve Nahifi'nin Şayzari'ye ait Doğru

Yol (Sırat-ı Müstakim) eserinin çevirisi üç kez basıldı. ı oo Bir kısmı Ç emberi referans alan yeni tavsiye literatürü de bu dönemde ortaya çıktı . Mehmed Said Efendi'nin Sultan II. Ab ­ dülhamid ( 1 876- 1 909) için yazdığı Ahlak-ı Hamidi, Adalet Çem-

99

1 00

cak özel bir dilekçe komisyonu vardı. Madde 14 için bkz. "The First Otto­ man C onstitutional Regime, the Constitution of December 1 876, selected articles," R. G. Landen (ed.) The Emergence of the Modem Middle East: selected readings içinde, New York: Van Nostrand Reinhold, 1 970, 1 00. Osmanlı matbaası: J. Strauss, '"Kütüp ve resail-i mevkute': printing and publishing in a multi-ethnic society," E. ôzdalga (ed.) Late Ottoman So­ ciety: the intellectual legacy içinde, Landon: RoutledgeCurzon, 2005, 225-53. Bu literatür yeni okuma salonlarında ve kütüphanelerde kamu­ ya açık hale geldi. H. Z. ülken, "Tanzimattan sonar fikir hareketleri," H. -A. Yücel (ed.) Tan­ zimat I: yüzüncü yıldönümü münasebetile içinde, İstanbul: Maarif, 1 940, 774; EP, "Kınalızade." adı altında 1 0 1 ; Mardin, Genesis, 1 97-8&n6; Delanoue, Moralistes, 2: 4 1 2; B. Lewis, "Ibn Khaldun in Turkey," Islam in History: ideas, people, and events in the Middle East içinde, gözden geçi­ rilmiş ve genişletilmiş yeni ed., Chicago and La Salle, Open Court, 1 993, 235; M. A. Mehmet, "La erise ottomane dans la vision de Hasan Kiafi Ak­ hisri ( 1 544- 1 6 1 6) ," Revue des etudes sud-est europeenes 1 3 , 1 975: 388n27; N. Berkes, The Development of Secularism in Turkey, Montreal: McGill University Press, 1 964; New York: Routledge, 1 998, 1 60-9; R. Abou-El-Haj, "Theorizing in Historical Writing beyond the Nation-State: Ottoman so­ ciety in the middle period," 1. Balda uf ve S. Faroqhi (ed.) Armağan: fests­ chrift für Andreas Tietze içinde, Prague: enigma corporation, 1 994, 8. İbn Haldun'un çalışmaları 1 9. yüzyılın en büyük tarihçisini fazlasıyla etkile­ di, Cevdet; B. Atalay, "Ottoman State and Ahmet Cevdet Pasha's History," Çiçek, Great Ottoman-Turkish Civilisation içinde, 3: 393.

M O D E R N L EŞME VE DEVRiM

41 3

berini alıntılamasa da Aristoteles ile Devvani ve Kınalızade'nin

Ahlak eserlerine dayanıyordu. Mehmed Nusret Paş a , Ç emberi İbn Ahi el-Rabi'nin 9. yüzyıla ait Kitô.b Sülükü 'l-mô.lik fi ted­ biri 'l-memô.lik çevirisinin girişine ekledi. 1 887'de hakim Ahmed Lütfi Bey, Osmanlı'nın adil düzeni üzerine Adalet Aynası'nı ya­ yınladı. Bu literatür, hükümdarın keyfi gücüne ilişkin kontrol ­ leri, e n azından etik kontrolleri s avunarak Genç Osmanlıların siyasi liberalleşme hareketini destekledi. 1 0 1 Bu literatür, insanla­

rın istikamet ihtiyacına cevap verdi ve Adalet Ç emberini siyasi bir fikir olarak canlı tuttu. Genç Osmanlılar, Avrup a siyasi fikirlerini Ortadoğu Adalet Ç emberiyle karşılaştırmaktan çok uzaktaydılar ve B atı metinle ­ rinden toplanan fikirleri ifade etmek için Ç emberin dilini kul­ landılar. Genç Osmanlılar 1 860'larda ve 1 870'lerde yazdıkları dönemlerde, adaletin tanımına Ortadoğu'da yeni olan bir siyasi anlam verdiler: Bireysel hakların anayasal güvencesi. O zama­ nın en ünlü yazan olan Namık Kemal (ö. 1 888) için adalet, devle ­ tin, vatandaşlarının temsilcileri tarafından dile getirildiği gibi onların siyasi haklarına ve isteklerine saygı duymasıydı. Adalet Ç emberinin felsefi kaynaklarına doğrudan atıf yap an tek yazar oydu: Tusi, KB.şifi, Devvani ve Kınalızade. Namık Kemal, Adalet Ç emberi terimini bunların sonuncusu olan Kınalızade'den öğ­ rendi. 1 868 tarihli bir gazetede anayasaya atıfta bulunmak için bu terimi kullandı: "Devletin bu Adalet Ç emberi içinde kalması için iki temel yöntem vardır. Birincisi, dünyaya, yönetimin temel organizasyonlarına serbestiyet amacının olduğunu duyurmak101

Mehmed Said Efendi, Ahlak- ı Hamida, İstanbul: Elcevaip Matbaası, 1 882, çev. J. A . Decourdemanche as La morale musulmane, ou, l'Akh­ laqi-Hamide, Paris: E . Leroux, 1 888; bkz. A. S. Levend, "Siyaset-nameler," TDAYB 1 962: 1 84, 1 88; A. S. Levend, "Ümmet çağında ahlak kitaplarımız , " TDAYB 1 963: 99. Mehmed Nüsret Paşa, "Muqaddima," Mehmed Nüsret Paşa (çev. ) Nüsret el-Hamid ala siyaset el-abid tercüme-i Suluk el-malik fi tedbir el-memalik içinde, by Shihab al-Din Ahmad b. Muhammad b . Ahi al-Rabi (ö.885), İstanbul: Matba'a-i Amire, 1 2961 1 878, 5-6; b u Ç em­ . berin üslübu, muhtemelen kaynağı olan Kınalız ade'nin üslübu ile aynı­ dır; bkz . Berkes , Development, 238. Ahmed Lütfi Bey, Mir'at-ı adalet, çev. E . Beylem as Osmanlı adalet düzeni, İstanbul: Fatih, 1 979. Ş . Mardin, "The Nakşibendi Order in Turkish History," R. Tapper (ed.) Islam in Mo­ dem Turkey: religion, politics and literature in a secular state içinde, Landon: IB Tauris, 1 99 1 , 1 39; Mardin, Genesis, 1 99.

41 4

O RTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

tır. İkincisi, devletin [bürokratların] adamlarının elinden kanu­ nu koyma gücünü alacak bir meclisin planı. " 1 02 B azı Genç O smanlı düşünürleri Namık Kemal'in liderliğini takip etti. Şinasi, Tanzimat nazın Mustafa Reşid Paşa'ya bir methiyede ş öyle yazdı: "Adaletiniz bizi baskı p atlamasından korumak için bir fenerdir. Yasanız insanları azat etme eylemi­ dir." Saygı duyduğu yasa, Adalet Ç emberi gibi "Sultan'ı sınırlan hakkında bilgilendiren anayasa hukukuydu." Sürgün edilen Mı­ sır prensi Mustafa Fazıl, adaleti, temsili bir organ tarafından vatandaşların temel haklarının korunması olarak gördü. Bu hakların korunmadığı durumlarda vatandaşlar fakirleşecek ve vergilerini ödeyemeyecek duruma gelirlerdi; gelir azaldığında tiranlık artardı, çünkü "yeterince ö denmeyen bir devlet memuru halkı gaspeden bir memurdur." Ali Suavi, mezalim mahkemesi­ ni temsili hükümetin öncüsü olarak görüyordu; mezalim, pa­ diş ahın uyruklarını bürokrasinin zulmünden koruma görevini yerine getirdi ve onu halkın temsili ihtiyacından haberdar etti. 103 Diğer Genç Osmanlılar da Ç ember'in yaptığı gibi adaleti ya­ sal açıdan ziyade, daha çok ekonomik olarak tartışmaya devam ettiler. Üst düzey bir devlet yetkilisi olan Kamil Paşa, adaletin s ağlanmasında modern kapitalistin rolünü belirledi: "Bir devlet adamı mülk s ahiplerinin hizmetiyle ve onların çabalarının mey­ veleriyle servet üreterek gücü toplar. Bu güç s ayesinde adaleti 1 02

103

Namık Kemal, "Wa-shawirhum fi '1-'amr," Hürriyet, 20 July 1 868: 1; Mar­ din, Genesis, 82, 99, 306. Alıntılar şu eserlerden: Şinasi, çev. Lewis, Emergence, 1 34; ve M. C olom­ be, "Une letter d'un prince egyptien du XIXe siecle au sultan ottoman Abd al-Aziz," Orient 2, 1 958:32; çev. Ş. Mardin, "The Mind of the Turkish Reformer, 1 700- 1 900," Westem Humanities Review 1 4, 1 960: 429. Mar­ din, Genesis, 1 3 3 , 1 65, 366, 376; V. Fontanier, Voyage en Orient, Paris, 1 829, 1: 322, alıntılayan Mardin, Genesis, 1 65n 1 08; B. Lewis , "Some Eng­ lish Travellers in the East," MES 4, 1 968: 303, 306; Namık Kemal, "Usul-u meşveret hakkında mektuplar," Hürriyet, 1 4 September 1 868: 6; Lewis, Emergence, 1 67; Ş. Mardin, "Freedom in an Ottoman Perspective," M. Heper ve A. Evin (ed.) State, Democracy and the Military: Turkey in the 1 980s içinde, Berlin: Walter de Gruyter, 1 988, 25. Ibn Ahi Diyaf, "Dhayl," Osmanlı yasalan hakkında, Abu Abd Allah Husayn Khoja'nin şu eserini alıntılamıştır: Basha 'ir ahl al-iman bi-futuhat al-Uthman. Diyaf, kanu­ nun sultana karşı, ulema ve yeniçerileri bir denge unsuru kıldığını söy­ lemiştir; Consult Them, 80.

MODERN LEŞME VE DEVRiM

41 5

yerine getirir."104 Suriyeli yazar Şibli Şumayyil, Adalet Ç emberi­ nin modem ekonomik kavramları içeren bir versiyonunu tas ar­ ladı: "Özgürlük olmadan adalet olamaz; adalet olmadan öğren­ me olamaz. Bilgi olmadığı zaman kuvvet yoktur, çünkü kuvvet servete b ağlıdır ve servet araçları (tarım, ticaret ve s anayi) eği­ timdeki baş arıya bağlıdır. "105 Şibli Şumayyil, Aristoteles'in sekiz bölümlü Ç emberinden alıntı yaptı, ancak hiyerarşik temelini yerdi . Vücuttaki hücreler nasıl eşitse, toplumun bölümlerinin de eşit olacağı yeni ve bilimsel bir temeli savundu. Mısırlı Hüseyin El-Mersafi, hem Ç emberi hem de Avrupa s osyalizmini yansıtan bir s osyal ve iktisadi adaleti vurguladı: "Adalet, her birinin işini mükemmel bir şekilde yapmasını, başkalarına yararlı çalışma­ sını ve b aşkalarının değerinin ne olduğunu ödediğini içerir. Bi­ risi işini yapmaz ve yine de değerini alırsa veya eksik yapar da tam değerini alırs a, o kişi haksızdır. Eğer bu kişi işini yaparsa ve kendisine değer ödenmezse, haksız muamele görmüş olur."106 Modemist düşünür C emaleddin Afgani aydınlanmış dev­ leti, Adalet Ç emberinin gereksinimlerini yerine getirecek bir devlet olarak tanımladı . Bunlar, "halkın refahını, ülkede refah üretmeye yönelik yöntemleri , iç yolsuzluğu önleme yollarını ve dış felaketleri önleme usullerini fark etmekti. Bunlar sadece hakkaniyete uygun vergiler koyarak meydana gelecekti ." Baş1 04

Kamil Paşa'nın 1 8 8 1 tarihli konuşması, çev. H. K. Bayur, Sadrazam Ka­

mil Paşa: siyasi hayatı, Ankara: Sanat, 1 954, 78. 1 05

106

Shibli Shumayyil, "Shakwa wa amal marfu'ah ila jalalat al-Sultan al-Mu'azzam Abd al-Hamid Khan," çev. C. E. Farah, "Reformed Otto­ manism and Social Change," La vie sociale dans les province arabes a l'epoque ottomane içinde, ed. A. Temimi, Zaghouan: CEROMDI, 1 988, 3 : 1 4 1 . Shibli Shumayyil, "True Socialism," çev. S. A. Hanna, S. A. Hanna ve G. H. Gardner, Arab Socialism: a documentary survey içinde, Salt Lake City: University of Utah Press , 1 969, 292-6. Husayn al-Marsafi, Risalat al-kalim al-thaman, C airo: al-Matba'a al-Sharafiyya, 1 8 8 1 , 35, çev. Delanoue, Moralistes, 2 : 374. 1 878 Paris fu­ arına bir 1ürk ziyaretçi olarak katılan Sadullah Paşa, özgürlüğün ürünü olarak teknolojik gelişmeyi içeren bir Ç ember yarattı: "Özgürlük olma­ dan güvenlik, güvenlik olmadan girişim, girişim olmadan refah, refah olmadan saadet olamaz;" Sadullah Paşa, 1878 Paris Ekspozisyonu, ak­ taran Ebüzziya Tevfik, Numune-i edebiyat-ı osmaniye, 3. ed., İstanbul, Matbaa-i Ebüzziya, 1 306/ 1 885, 288, çev. B. Lewis, The Middle East and the West, London/Bloomington: Indiana University Press, 1 964, 47 ve alıntılayan El, "Hurriyya," adı altında 3 : 592b.

4 16

O RTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

ka bir çalışmada, Afgani, Ebu Zer'in hikayesini yeniden anlat­ tı. Bu hikayeye göre, Ebu Zer, Emevileri, uyruklarının servetine el koyarak lüks ve yolsuzluk uğruna harcama yapmamaları ve onların öfkesini uyandırmamak için adil olmaları konusunda uyarıyordu. 101 Daha muhafazakar olan Mahmud Nedim, Ayine-i D e vle t'te devleti işler kılan şeyin eşitlik değil adalet olduğunu yazdı. Mısırlı reformcu Muhammed Abduh, İbn Haldun'u, birlik ve siyasi üstünlüğün karşılıklı olarak birbirine b ağımlı olması fikrinin kaynağı olarak gösterdi. Buna mukabil olarak, Mustafa Kamil ise, uDin ve milliyetçilik ayrılmaz ikizdirler" sözünü Bis­ mark' a atfetti. Halkı, uMısır'ın omurgası" olarak adlandırdı ve uBüyük ins anların, sadece halkın, onları kafalarında taşıdıkları ve emirlerine uydukları için büyük olduğunu görmüyor musu­ nuz?" diye çıkıştı. Bu, daha sonra direniş yaratacak bir ifade olarak ortaya çıkacak bir haksızlık çemberiydi. 108 Bir Kuzey Afrikalı devlet adamı ve yazan, Genç Osmanlı po­ zisyonunun iki yüzü olan ekonomik ve siyasi adaleti benimsedi. Tunuslu Hayreddin Paşa (sadrazam 1 87 3 - 7) modernleşmenin başlatılması için mücadele etti çünkü artan hükümet verimli­ liği B atı müdahalesine karşı direnmeye ve insanların ihtiyaçla­ rını karşılamaya yardımcı olacaktı. Vergileri yeniden düzenledi ve ekonomik büyümeyi teşvik etti . Bu değişiklikleri meşrulaş107

1 08

Al-Afghani, "Islamic Socialism," çev. Sami A. Hanna, "Al-Afghani: a pi­ oneer of Islamic socialism," MW 57, 1 967: 30- 1 ; yeni baskı Hanna and Gardner, Arab Socialism içinde, 273-4. Alıntı: Al-Afghani, "Al-Hukuma al-istibdadiyya," çev. L. M. Kenny, "Al-Afghani on 'fypes of Despotic Go­ vernment," JAOS 86, 1 966: 25. Abu-Dharr hakkında, A. J. C ameron, Abu

Dharr al-Ghifıiri: an examination of his image in the hagiography of Islam, London: Royal Asiatic Society, 1 973. Mahmud Nedim, Ayine-yi devlet, İstanbul: Karabet, 1 909, 43, 45; bkz. B. Abu-Manneh, "The Sultan and the Bureaucracy: the anti-Tanzimat con­ cepts of Grand Vizier Mahmud Nedim Paşa,• IJMES 22, 1 990: 257. Abduh: M. H. Kerr, Islamic Reform: the political and legal theories of Muham­ mad Abduh and Rashid Rıda, Berkeley: University of C alifornia Press , 1 966, 1 3 7 . Mustafa Kamil'in İskenderiye'deki konuşması, 1 900, alıntıla­ yan N. Safran, Egypt in Search of Political Community: an analysis of the intellectual and political evolution of Egypt, 1 804-1 952, C ambridge, MA: Harvard University Press, 1 96 1 , 87. Adaletsizlik Ç emberi: L. Wede­ en, Ambiguities of Domination: politics, rhetoric, and symbols in con­ temporary Syria, Chicago, iL: University of Chicago Press, 1 99 9 , 1 35, fig. 14.

MODERN LEŞME VE DEVRiM

417

tırmak için Adalet Ç emberine atıfta bulundu. İtirazların dinlen­ mesini garanti etmek için bir şikayet kutus u kurdu. Hayreddin Paş a , Ülkelerin Durumunu Öğrenmek İçin En Doğru Yol adlı kitabında, kendi yaklaşımını ş u ş ekilde açıklamıştı: Tann, re­ fahı adaletten doğacak ş ekilde yarattı. 109 Avrup a devletlerinin erdemlerini, Aristoteles 'e atfedilen Adalet Ç emberi b ağlamında tartıştı: Temel gereksinim, Avrupa krallıklarında görülen güvenlik, umut ve iş uzmanlığının oluştuğu iyi bir hükümettir. Avrupa, bu amaçlara ve bilim ve endüstrilerdeki ilerlemelere siyasi adalete dayalı Tanzimat aracılığıyla ulaştı . Adaletin, iyi yö­ netimin ve usulüne uygun bir idari sistemin, zenginlik, in­ sanlar ve mülkte bir artışın nedenleri olması Tann'nın dün­ yasındaki geleneğidir. Ve Aristoteles'in bilge vecizelerinden biri şöyle resmeder; Dünya, çitleri devlet olan bir bahçedir. Devlet, ümmete hayat veren meşru otoritedir. Sünnet, padişahın izlediği politikadır. Padişah, ordu tarafından desteklenen örgütleyicidir. Ordu, ücretini hazinenin ödediği korumadır. Hazine, uyrukların biriktirdiği zenginliktir. Uyruklar adalet tarafından korunan kölelerdir. Adalet, dünyanın temeli olarak hizmet veren örftür. 1 1 0

1 09

1 10

L. C . Brown, "The Tunisian Patlı t o Modemization," M. Milson (ed.) So­ ciety and Political Structure in the Arab World içinde, New York: Hu­

manities Press , 1 973, 205. Brown, şikayet kutusunu "Weberyen rasyonel bürokrasi modeli için uygun bir sembol" olarak değerlendirmektedir. Fakat bunda mezalim'in modem bir versiyonunu görebiliriz; bir ipte asılı Moğol kutusunu ve Nasırüddin Şah'ın "Adalet Sandığı"nı hatırla­ yalım. Khayr al-Din al-Tunisi, The Surest Path: the political treatise of a nineteenth-century Muslim statesman, çev. L. C . Brown, C ambridge: C enter for Middle Eastem Studies of Harvard University, 1 967, 7 1 , 8 1 ; L. C . Brown, Religion and State: the Muslim approach t o politics, New York: ç: olumbia University Press, 2000, 94. Faslı El-Kettani 1 908'de ıs­ rarla tavsiye etti: "Baskı tahribatından ve adalet zenginliğinden"; Mu­ hammad b. Ja'far, Salwat al-anfas wa muhadathat al-akyas bi-man uqbira min al- 'ulama ' wa'l-sultana ' bi-Fas, Fez: Ahmad al-Azraq, 1 899, 1: 205, çev. H. Munson, Jr. , Religion and Power in Morocco, New Haven, CT: Yale University Press, 1 993, 9 1 . İngilizce çev. : Khayr al-Din, Surest Path, 74, 8 1 , 97; Fransızca: Reformes necessaires aux etats musulmans, Paris: Imprimerie Administrative de

418

O RTADOGU'DA SOSYAL ADALET V E SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

İlerlemenin ve düzenin birliğe ve sosyal adalete bağlanma­ sı sadece Adalet Ç emberi ve devletin ihtiyaçlarıyla değil, bazı Avrupa modernleşme felsefeleriyle de uyumluydu. Bu gündemin önemli unsurları, bilim yoluyla üretimin teşvik edilmesi, düzenli bir bütçenin oluşturulması ve vergilendirme eşitliğiydi. Bunun­ la birlikte, Tunus eyaleti hükümeti, eşit vergileri uygulayamadı çünkü hazinesi İstanbul' a bağlıydı ve üretim fazlalarını yerelde uygulamayı finanse etmek için kullanmak yerine imparatorluk başkentine havale etmek zorunda kaldı. " 1 Hayreddin Paşa, eya­ let hükümetinin ekonomik büyümeye ve yerel reformlara katkı­ sını artırmak için çalıştı. Başarısını, genel refah ve yolların gü­ venliği gibi geleneksel kıstaslarla değerlendirdi: "Bu dönemde, çok sayıda ve iyi silahlı bir şirket dışında, insanların bir köyden diğerine gitmeyi neredeyse hiç risk almadığı bölgelerde kadın­ ların kendi başlarına dolaştıklarını gördük. Arap göçebeler bile . . . güvenlik ve dürüst kazanç bulmaları sayesinde çapulculukla­ rından vazgeçtiler."1 12 Hayreddin Paşa'nın dört yıllık görev sü­ resinde başarabildiği modernleşme derecesi, 1 88 l 'de Tunus 'un Fransız sömürgesi olmasını savuşturmak için yetersizdi. Midhat Paş a (ö. 1 884) Genç Osmanlılar arasında en aktif ola­ nıydı. Birçok Osmanlı vilayetinin valisi olarak, köşkünün önünde dilekçelerin toplandığı bir kutu vardı ve o, bu kutuyu açıp şika­ yetleri bizzat incelerdi. Bulgaristan'ı yatıştırmak için gönderilen Midhat, seçkinleri şikayetlerini dinlemek üzere davet etmişti.

m

112

Faul Dupont, 1 868; veya Essai sur les reformes necessaires aux etats musulmans, ed. M. Morsy, Faris: Edisud, 1 987. Arapça: Khayr al-Din, Aqwam al-masalikfi ma 'rifat ahwal al-mamalik, Tunis: Bayt al-Hikına, 2000, 1 : 1 20. Bkz. Dakhlia, Divan, 63-4. B. Tlili, "Elements pour une approche de la pensee socio-economique de Kheredine ( 1 8 1 0- 1 889)," ROMM 1 0, 1 97 1 : 1 35 . Bu eser, Hayreddin'in fikirlerini saint-simonculukla karşılaştınr: L. Anderson, The State and Social Transformation in Tıı. n isia and Libya, 1 830-1 980, Frinceton, NJ: Frinceton University Fress, 1 986, 42-54. Charles Tilly'ye gö ıtjl , impara­ torluklarda yaygın olan gevşek mali ilişkiler, milli devletlerin gerektir­ diği, ülkenin inşaasında daha yoğun bir devlet müdahalesi ihtiyacını karşılayamadı; C. Tilly, Coercion, Capital, and European States, AD 9901 990, C ambridge: Basil Blackwell, 1 990, 1 5-25. Khayral-Din, Memoires, M.-S. Mzali ve J. Fignon, Khereddine, homme d 'etat: Memoires içinde, [Tunis] : Maison Tunisienne de l'Edition, 1 97 1 , 1 :35, çev. Tlili, "Elements," 147.

M O D E R N L EŞME VE DEVRiM

:

4 19

Buna karşılık o larak, 2 .000 kilometrelik yollar ve l .400'den faz­ la köprü inşa ettirdi ve insanlann ürünlerini eşkıyalık korkusu olmadan pazarlamasına izin verdi. Irak valisi olarak, köylülere yetiştirdikleri toprağın mülkiyetini vererek, vergileri düşürerek, bataklık arazisini kurutarak ve Dicle ve Fırat'ın trafiğe elverişli­ liğini geliştirerek, köylülerin ve kabilelerin ekonomik seviyesini yükseltti. Suriye'de yerel kaynaklann geliştirilmesine yardımcı olmak için başka bir yol sistemi planladı ve vilayet yönetimini merkezileştirmeye çalıştı, ancak bu, taşra ileri gelenlerini ya­ bancılaştırdı. Aynca adaletin hızlı ve adil bir şekilde idare edil­ mesini sağlamaya çalıştı, ancak valilerin yargı işlerine müdaha­ lesini yasaklayan fermanlar bunu engelledi. 1 1 3 Midhat Paşa'nın politikaları onun başını büyük belaya sok­ tu. Bulgaristan'daki eğitim reformlan Müslüman ve Hıristiyan öğrencileri karma esasa dayalı bir araya getirdiği için geri tepti . Irak'taki toprak reformu, toprak mülkiyeti kaydını gerekli kıla­ rak aşiret reislerini yab ancılaştırdı ve zorunlu askeri hizmet ve ağır vergilendirme korkulannı artırdı. Midhat Paş a Suriye vali­ si olduğunda, II. Abdülhamid tahttaydı. Padişah, modernleşme­ yi istemesine rağmen, merkezi kontrol konusunda da ısrar edi­ yordu. Midhat Paşa'nın politikaları çok fazla vilayet özerkliği getirdiğinden, II. Ab dülhamid onu tutuklattı. Davasında Midhat Paşa, eyaletleri zenginleştirme politikasını, dolaylı olarak Ba­ tının devlet faaliyeti idealiyle karşılaştırarak savundu. Avrupa devletleri fabrika inş a etmedi, ancak özel yatınmlann güvenli­ ğini garanti etti. 1 1 4 Ancak sultan, Midhat Paşa'nın liberal devlet kavramını reddetti. 1 13

1 14

Clician Vassif Effendi, Son Altesse, Midhat-Pacha, Grand Vizir, alıntı­ layan S. Shamir, "The Modemization of Syria: problems and solutions in the early period of Abdülhamid," Polk ve Chambers, Beginnings of Modemization içinde, 359. A. H. Midhat, The Life of Midhat Pasha, Lan­ don: John Murray, 1 903; New York: Ama Press, 1 973, 35-8, 49-5 1 ; Gross, "Ottoman," 284; S. Shamir, "Midhat Pasha and the Anti-Turkish Agitation in Syria," MES 1 0, 1 974: 1 26-7; Shamir, "Modemization," 3 74. Muhakamat Midhat Basha, çev. K. Hatata, C airo, n.d., 1 99-200, çev. 1. Abbas, "The Trial of Midhat Pasha,• Khuri, Modem Arab Thought için­ de, 1 99. Bulgaristan: M. Todorova, "Midhat Paşa's Govemorship of the Danube Province," C. H. Farah (ed.) Decision Making and Change in the Ottoman Empire içinde, Kirksville, MO: Thomas Jefferson University Press, 1 993, 1 1 9.

4 20

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

1 876'ya dek II. Mahmud tarafından başlatılan merkezileş ­ m e , I I . Abdülhamid'in kurulları v e parlamentoyu ikinci plana alacak kadar ve imparatorluğu, bakanlıkları ve personeliyle yö­ netebileceği kadar saltanatı güçlendirmişti. II. Ab dülhamid'in modernleşme politikaları arasında şunlar yer alıyordu: Bürok­ raside yeniden yapılanma, maliye reformu ve dış borçların azal­ tılması ve bunun sonucunda kara ve demiryolu inşaatı, posta ve telgraf hizmeti ve tarımsal ve ticari kalkınma için ayrılmış fonların oluşması. Osmanlı yönetimi vilayetlere daha derinle­ mesine nüfuz etti. Yerel özerkliği bastırdı ve yeni reformlar ve hizmetler getirdi. Nüfus sayımları asker alımına ilişkin veriler s ağladı ve eğitim sistemi büyük ölçüde genişledi. Yargı siste­ minin modernleştirilmesi, Batı etkisinde ticari ve uluslarara­ sı kanunlarla birlikte Fransız tarzı mahkeme prosedürlerini ve İslam medeni hukukunun kodlanmış bir versiyonunu getirdi. u s Bununla birlikte, tüm teknik modernleşmeye rağmen, bu sadece Abdülhamid'in otokrasisinden dolayı değil, aynı zamanda eko­ nomik genişlemenin sınırlı olması ve endüstriyel kalkınmanın önlenmesi nedeniyle bir adalet dönemi haline gelmedi. Bunun ise iki sebebi vardı . Birincisi, Osmanlı İmparatorluğunu dünya ekonomisinde bir periferi devleti haline getiren Avrup a güçle­ riyle yapılan anlaşmalar. İkincisiyse, Osmanlı hazinesinin ifla­ sı ve 1 88 1 yılında Duyıin-i Umumiye aracılığıyla Avrup a bütçe kontrolünün oluşturulması. Şehirler modern bir altyapı kazan­ dılar, ancak endüstriyel gelişme olmadan işsiz ve fakir olanlar­ la dolup taştılar. Siyasi olarak, hiçbir serbestleştirici değişiklik olmadı ve şehirli çalışanlar hala Adalet Çemberinin değerlerine dayanan dilekçeler yoluyla devlet yardımı aradı. 1 16 115

1 16

A. Rubin, "Legal Borrowing and Its Impact on Ottoman Legal Culture in the Late Nineteenth Century," Continuity and Change 22, 2007: 280-5; Mecelle-i ahkiim-ı adliyye, 16 cilt, İstanbul: Mecelle Mazbatası, 1 869-76; W. E. Grigsby (çev.) The Medjelle or Ottoman Civil Law, Landon: Stevens, 1 895. Eğitimin genişlemesi, ironik olarak, milliyetçi ideolojilerin yayıl­ ması için bir önkoşuldu; E. ô. Evered, Empire and Education under

the Ottomans: politics, reform and resistance from the Tanzimat to the Young Turks, Landon: IB Tauris, 20 1 2 . Chalcraft, Striking Cabbies, 6 7 , 75-6, 80, 8 2 , 89; 1 9 . yüzyılın üçüncü çey­ reğinde dilekçeler on altı kat arttı. Arabacılardan ve ailelerinden gelen çok sayıda dilekçe 1 907'deki arabacı grevinden öncedir; J. Chalcraft, "The C airo C ab Drivers and the Strike of 1 907," Hanssen, Philipp ve We­ ber, Empire in the City içinde, 1 88-9.

M O D E R N LEŞME VE DEVRiM

4 21

Artan gerilim, 20. yüzyılın başlarında hem Osmanlı İmpa­ ratorluğunda hem de İran'da devrim için bir zemin hazırladı. Teknik modernleşme, iletişim araçlarını geliştirdi, daha fazla insanın devletle doğrudan temas etmesini sağladı ve onlara devlet yöntemlerini eleştirme yollarını mümkün kıldı. Bununla birlikte, siyasi katılımı genişletememe, dilekçe yönteminin on­ ların sorunlarını düzeltemediği zamanlarda, insanların isyan haricinde bir başvuru merci kalmadıkları anlamına geliyordu .

Adaletsizlik ve devrim ( 1 876- 1 9 1 1 ) 1 876'da modernleşme çok ileri değildi, ancak 1 9 . yüzyılın son çeyreğinde hızlı ilerleme kaydetti . Bu ilerlemenin mali ve siyasi bedelleri külfetli bir hale geldi ve bu maliyetlerin geri kazanıl­ masındaki otokratik yönetim, halkın adalet ideallerini ihlal etti. Modernleşmenin etkileri , toplumun modernleşmemiş kesimleri üzerinde giderek daha fazla arttı . Köylülerin, taşra ileri gelenle­ rinin, hatta devlet yetkililerinin protestoları 1 906 İran Anayasal Devriminde ve 1 908 Jön Türk Devriminde doruğa ulaştı. Bu ge­ lişmeler genellikle modern B atı siyasi terimleriyle tartışılmak­ tadır, ancak siyasi dilde yapılan değişiklikler sayesinde Ç ember ile referans verilen adalet kavramının nerede ins anların siyasi eylemlerini ve arzularını etkilemeye devam ettiğini ve nerede devam etmediğini görmek mümkün.

Devrimin toplumsal temeli Devletin siyasi sorunları düzeltmeye çalışması, toplum­ sal değişimin altını oydu. Genç Osmanlılar ve bu akımın itici güçlerinden biri olan Midhat Paşa, padiş ahın otokratik gücü­ nü sınırlamak için bir anayasa tesis etmeyi önerdi. Ancak 1 876 Anayasası, Genç Osmanlıları hedeflerine ulaştıramadı. Genç Osmanlılar oldukça liberal bir anayasa hazırladılar, ancak Anayasanın yasalaştırılmasına yol açan siyasi uzlaşmalar bu Anayasayı tamamen değiştirdi . Sonunda ilan edildiği şekliyle, Anayasa, Adalet Ç emberine ve İslamın diline yapılan tüm re­ feransları çıkardı. Retorik olarak Batı anayas alarına benzedi . Bununla birlikte, Anayas anın asıl hükümleri, ne p arlamentoyla dengelenmiş bir anayas al monarşi ne de elit ve halk güçlerinin karşılıklı b ağımlılığına dayalı bir s altanat dahi yaratabildi. Bu-

4 22

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

nun yerine, b akanlar, yas ama ve s adece danışma organı haline gelen p arlamento üzerinde mutlak kontrol ve hilafet yoluyla tam bağımsız bir monarşi yarattı. Aynı zamanda İslamı devlet dini ve egemenlik kaynağı olarak belirledi ve hem devlet yasa­ sını hem de İslam hukukunu kabul etti. Aynca her iki yas ayı da, genel hak ve özgürlükleri, genişletmek yerine, onları sınırlamak için kullandı. Otokrat II. Ab dülhamid 1 877'de parlamentoyu azletmesine ve yeniden açmayı reddetmesine rağmen, yine de Anayasaya göre yönettiğini iddia edebilirdi. 1 17 1 876 Anayasasının Adalet Ç emberinden uzaklaşması yalnız­ ca siyasi düşünce ve güç ilişkilerindeki değişiklikleri değil, aynı zamanda seçkinler arasındaki sosyal dönüşümleri de yansıt­ tı. 1 9 . yüzyıl ekonomik ve yasal değişiklikleri Ortadoğu s osyal yapılarını büyük ölçüde değiştirdi. Arazinin kontrolü artık hü­ kümdarın tayin ettiklerinin bir bölgede vergi topladığı ve devlet adına güvenlik ve refahı gözettiği idari bir sorumluluk değil­ di. Arazi, değeri piyasa için üretim becerisinde olan bir meta haline geldi. Tarımsal kapitalizmin büyümesi ve ekonominin parasallaştınlmasıyla birlikte, 1 858 tarihli Osmanlı ve Mısır Arazi Kanunnamesi, arazinin kişisel mülkiyetini teşvik etti ve arazi sahiplerine unvan güvenliği verdi. Bu yasaların etkileri asıl hükümlerini aşmış ve Ortadoğu'nun değişik bölgelerinde farklılık göstermiştir. Bazı b ölgelerde köylüler tarım yaptıkları araziyi ellerinde tutmayı baş ardılar, ancak birçok yerde toprak sahiplerinin eline geçti. us Toprak s ahipliğinin ticarileştirilmesi, 1 17

1 18

Osmanlı Anayasası: http://www.bilkent.edu.tr/-genckaya/documents l . html, accessed 3 May 20 1 2 . R . Devereux, The First Ottoman Constituti­ onal Period: a study of the Midhat Constitution and Parliament, Balti­ more: Johns Hopkins Press, 1 963, 3 1 -79, 248; Davison, Reform, 370-80; Berkes, Development, 226-48, 250. R. A. Hinnebusch, Authoritarian Power and State Formation in Ba 'thist Syria: army, party, and peasant, Boulder, C O : Westview, 1 990, 32; C. Is­ sawi (ed.) The Fertile Crescent, 1 800- 1 914, New York: Oxford University Press, 1 988, 24-5, 285-6, 289, 329, 365; Issawi, Turkey, 202-4, 226; Issawi, ıran, 208, 378; Issawi, Middle East, 73, 84, 1 67-8, 264, 366, 387; K. H. Kar­ pat, "Some Historical and Methodological C onsiderations C oncerning Social Stratifi cation in the Middle East," C. A. O. van Nieuwenhuijze (ed.)

Commoners, Climbers and Notables: a sampler of studies on social ran­ king in the Middle East içinde, Leiden: Brill, 1 977, 96-8; H. Gerber, The Social Origins of the Modem Middle East, Boulder, C O : Lynne Reinner,

MODERNLEŞME VE DEVRiM

42 3

Ortadoğu'da yeni bir üstsınıf yarattı: Dünya pazarı için üretim yapan büyük toprak sahipleri (ve daha sonra işinsanları). Bun­ ların konumu devlet atamasına değil, zenginliğe ve bu tarımsal ticaretin aracıları olan kentsel tüccarlara bağlıydı. 1 19 Rolleri yönetmekle ilgili olmadığı için, bu yeni güçlü burjuvazinin üye­ leri, bir devletin gücünü ve refahını nasıl sürdürmesi gerektiği­ ni öngören Adalet Ç emberine uymaya gerek duymadı. Onların görevleri, köylüleri korumak değil köylülerden kar elde etmekti. Ortadoğu'da

1 830'larda

çiftçilerin ve

işçilerin koşulla­

rı, İngiltere'dekilerle karşılaştırıldığında daha iyiydi, ancak 1 987, 67-90; M. R. El-Ghonemy, The Political Economy of Rural Poverty: the case for land reform, London: Routledge, 1 990, 1 59-60. Quataert, "Age of Reforms," 856-6 1 ; kırsal ekonomi; 86 1 - 75. M. A. Ghalwash, "Land Acquisition by the Peasants of Mid-Nineteenth C entury Egypt: the ram­ ya system," Si 88, 1 998: 1 34, 1 37 . Arazi yasaları hakkında, D. Jorgens, "A C omparative Examination of the Provisions of the Ottoman Land Code and Khedive Sa'id's Law of 1 858" ve H. İslamoğlu, "Property as a C ontes ­ t e d Domain: a reevaluation o f the Ottoman Land C ode of 1 858," R. Owen (ed.) New Perspectives on Property and Land in the Middle East içinde, C ambridge: C enter for Middle E astern Studies of Harvard University, 2000, sırasıyla 93- 1 1 9 ve 3-6 1 . Avrupa'daki benzer süreçler hakkında, J. Blum, The End of the Old Order in Rural Europe, Princeton, NJ: Prince­ ton University Press, 1 978, 437 . 1 1 9 C . Issawi, "Shifts i n Economic Power," Issawi, Middle East içinde, 509 (bkz. Hinnebusch, Authoritarian Power, 27); L. S. Schilcher, "Violence in Rural Syria in the 1 880s and 1 890s: state centralization, rural integra­ tion, and the world market," Kazemi ve Waterbury, Peasants içinde, 523; G. C orm, "Systemes de pouvoir et changements sociaux et regionaux au Machrek arabe," J.- C . S antucci ve H. El Malki (ed.) Etat et develop­ pement dans le monde arabe: crises et mutations au Maghreb içinde, Faris: C NRS, 1 990, 4 1 -2; L. Addi, "Forme neo-patrimoniale de l'etat et se­ cteur public en Algerie," Santucci ve El Malki, Etat et development için­ de, 79; J. A. Reilly, "Property, Status, and Class in Ottoman Damascus: case studies from the nineteenth century," JAOS 1 1 2 , 1 992:9-2 1 ; H. Gü­ lalp, "Universalism versus Particularism: Ottoman historiography and the 'grand narrative,'" NPT 1 3 , 1 994: 1 63 -4. Bu değişim aslında oldukça kademeliydi; hukuk olup bitmekte olanı meşrulaştırdı ve genelleştirdi. Piyasa üretimi 1 858'den önceki yüzyılda yaygınlaştı ve devletin zayıflığı ya · da meşguliyeti dönemlerinde mültezimler ve diğer toprak sahipleri, topraklan ve işgücüyle istedikleri her şeyi yapabilen mal sahipleri gibi davrandılar. K. M. Cuno, "The Origins of Private Ownership of Land in Egypt: a reappraisal," IJMES 1 2 , 1 980: 247; Burke, "Understanding Arab Protest Movements,• 336.

424

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDA R I N TAR i H i

1 870'lerde çok daha ağır şartlar altındaydılar. ı2o Bu düşü ş , uzun yıllar süren bir kuraklık, 1 870'lerin dünya çapındaki ekono­ mik bunalımı ve reform ve modernleşmeyi sübvanse eden vergi artışlarıyla çakıştı. Balkanlar ve Suriye'deki geniş çaplı isyan, 1 858 Arazi Kanunnamesinin getirdiği çelişkileri ve malvarlığın­ daki değişiklikleri protesto etti . ı2ı Şam'ın konsolosluk raporları , piyas alarda "başka herhangi bir meta gibi alınıp s atılan ticari bir mal olarak adalet teması"yla dolmaya başladı . ı22 Köylüleri toprak kaybından ve borçluluktan koruyamamak, devleti meş­ rusuzlaştırdı ve köylüleri göç etmeye, Adalet Ç emberi açısından protesto etmeye, kira grevleri gibi yeni protesto biçimlerini be­ nimsemeye veya Mısırlı Alb ay Arabi Paşa gibi devrimcileri des ­ teklemeye itti. ı23

1 20

121

122

1 23

J. Bowring, Report on the Commercial Statistics of Syria, London: W. Clowes for H.M. Stationery Office, 1 840, alıntılayan Issawi, Fertile Cres­ cent, 55; FO 78/3070, "Report on Syria," aktaran Issawi, Fertile Crescent, 57; FO 78/490, "Report on Agriculture of Bursa, 1 84 1 ," aktaran Issawi, Tu.rkey, 222; FO 83/346, "Report," aktaran Issawi, Tu.rkey, 223; FO 78/289, James Brant, "Report of a Joumey through a Fart of Armenia and Asia Minor, 1 836," aktaran Issawi, Tu.rkey, 224; J. Fraser, aktaran N. R. Ked­ die, Historical Obstacles ta Agrarian Change in Iran, Claremont, 1 950, Issawi, Iran, 54'ten alınmış; Lambton, Landlord, 1 3 7 . Burke, "Changing Fattems," 2 5 ; H. İnalcık, "The Emergence o f B i g Farms, Çiftliks: state, landlords , and tenants," Keyder ve Tabak, Landholding and Commercial Agriculture içinde, 1 7-34; F. Tabak, "Agrarian Fluctu­ ations and Modes of Labor C ontrol in the Westem Arc of the Fertile Crescent, c. 1 700- 1 850," a.g.e. içinde, 1 48-54; H. İslamoğlu, "Modemities C ompared: state transformations and constitutions of property in the Oing and Ottoman Empires," JEMH 5, 200 1 : 374. FO 1 95/527 November 6, 1 857, aktaran G. Augustinos , "Europeans, Otto­ man Reformers , and the Reaya: a question of historical focus ," R. Frucht (ed.) Labyrinth of Nationalism, Complexities of Diplomacy: essays in ho­ nor of Charles and Barbara Jelavich içinde, C olumbus, OH: Slavica Fub­ lishers, 1 992, 244; B. Ôzdemir, "Being a Fart of the Cinderella Service: C onsul Charles Blunt at Salonica in the 1 840s," C. Imber, K. Kiyotaki ve R. Murphey (ed.) Frontiers of Ottoman Studies: state, province and the West içinde, London: IB Tauris, 2005, 2 : 245; Hourani, "Ottoman Reform," 65; Gross, "Ottoman," 1 46n8 1 . Burke, "Changing Fattems," 32; İnalcık, Tanzimat; A. Richards, "Frimiti­ ve Accumulation in Egypt, 1 798- 1 882," Review: Femand Braudel Center 1 . 2, Fall 1 977: 47-9.

M O D E R N LEŞME VE DEVRiM

42 5

Bu süre zarfında , Ortadoğu siyasi söyleminde Adalet Ç em­ berine referanslar azaldı . Bunun yerine B atıdan alınan siyasi dil geçti. Adalet Ç emberi , adaleti hem yargı anlamında hem de köylülerin, zanaatkarlann ve tüccarlann hazine için fazlalık üretmesini sağlayacak altyapı desteklerinin s ağlanması olarak tavsiye etmiştir. 1 9 . yüzyılın sonlannda, yargı adaletinin yürür­ lüğe girmesini tartışmak için bürokratik verimlilik ve düzenin dili yaygın olarak kullanıldı. Bununla birlikte, bilim, gelişme ve zenginliğin artmasının önemini vurgulayan ilerleme ve mede­ niyet söylemi, modern anlamda refahın teşvik edilmesini ifade etti . 1 9 1 9 'a gelindiğinde modernist ulema vaazlan bile bu tür ifadeleri kullanıyordu: "B ağımsızlık yoluyla ins anlar çabala­ nnı, kendi milletlerinin de çıkarlan olan çıkarlarının peşinde harcayabileceklerdir. Bunlar arasında iletiŞimin iyileştirilmesi, demiryollarının inşası ve ticaret, tarım ve diğer tüm ekonomik faaliyet biçimlerinin teşvik edilmesi yer alıyor. Bu, Hz. Peygam­ ber'in onayladığı bağımsızlık, İslam tarafından s avunulan ba­ ğımsızlıktır. "1 24

Haksızlığa karşı protesto Ç emberin kelime haznesinin ortadan kalkması, yeni bir si­ yasi dilin benimsenmesini ve mülk sahibi bir orta sınıfa uygun kavramlar kümesini yansıtıyordu. Ancak bu, devlet ile halkı arasındaki karşılıklı bağımlılık fikrinin, özellikle halk düzeyin­ de ortadan kalktığı anlamına gelmiyordu. Yüzyılın başında sı­ radan ins anların ve onların savunucularının ifadeleri hala bu karşılıklı bağımlılığı vurguluyordu. Mısırlı reformcu Muham­ med Ab duh (ö. 1 905) ideal toplumda "devletin, sahip olmadığını, ancak kamu mülkiyetini yönettiğini ve çıkarlannı sağlamak için halkın mütevelli heyeti olarak hareket ettiğini" belirtti . Köylüler ve kasab alılar, yaşam araçlannı sağlamak ve baskıya son ver­ mek için yöneticilerine dilekçe vermeye devam ettiler. 1 904'te Mısır'daki altmış sekiz köylü İngiltere Kralı'na baskıdan şikayet etmek üzere kralın "yüce adalet duygusuna" hitap eden bir di­ lekçe gönderdi . Genellikle Avrupa radikalizminin kelime hazne1 24

AD 2343/286, Cousse to HC, 24 Nisan 1 9 1 9, resmi vaaz, aktaran J. L. Gelvin, Divided Loyalties: nationalism and mass politics in Syria at the close of empire, Berkeley: University of California Press , 1 998, 1 90.

4 26

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE S iYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

sini kullanan, ancak Ç ember tarafından ifade edilen v e mevcut şikayet taslaklarına hitap eden, adalet taleplerini s omutlaştı­ ran yeni protesto biçimleri ortaya çıktı. 1 25 1 870'lerin ekonomik zorluklarına karşı protestolar bu geçi­ şi sergiledi. Tarih kitapları, halk protestolarının, Avusturyalı ve Rus ajanların b askısı altında isyana dönüştüğü B alkan savaş­ larına o daklandı . Fakat Mısır da yüksek gıda fiyatları ve lonca işçilerinin dilekçe seliyle karşı karşıya kaldı. Suriye'de kuraklık ve zayıf hasat, artan ekmek fiyatlarına ve kadınların protestola­ rına neden oldu. İran'daki kıtlık, kadınların şiddetli gösterileri de dahil olmak üzere Fars eyaleti valisinin kentsel alanlarda da­ rülacezeler açması sonucu oluşan huzursuzluğu kışkırttı. Ana­ dolu'da da kıtlık yaşandı. Bununla birlikte, burada da elitlerin müdahalesi, toplumsal kargaş adan yoksun halk protestolarını durdurdu. 126 125

1 26

Alıntılar şu çalışmalardan: Muhammad Abduh, The Nature of Despo­ tism and the Pemiciousness ofEnslavement, in Z. K. I. Babakhan, Islam and Muslims in the Land of Soviets, çev. R. Dixon, Moscow: Progress, 1 980, 96; ve FO 1 4 1 /380, Eylül 22, 1 904; El-Kafr el-Gedid'in bu dilekçesi için Ziad Fahmy'e teşekkürler. I. Khuri-Makdisi, The Eastem Mediterra­ nean and the Making of Global Radicalism, 1 860- 1 91 4, Berkeley: Uni­ versity of C alifornia Press, 2010, 1 03 . Chalcraft (Striking Cabbies, 77), karşılığın çabukluğundan, dilekçelerin bürokraside hiç olmadığı ka­ dar ciddiye alındığını anlamıştır. Bkz. Brown, Peasant Politics, 1 7 1 -74; Chalcraft, uEngaging the State," 304, 309, 3 1 2, 3 1 3, 3 1 8; Edmund Burke 111, "lslam and Social Movements: methodological reflections ," E. Burke 111 ve 1. M. Lapidus (ed.) Islam, Politics, and Social Movements içinde, Berkeley: University of C alifornia Press, 1 988, 28-3 1 . Hasan-e Fasai, History, 376; J. R . I . C ole, Colonialism and Revolution in

the Middle East: social and cultural origins of Egypt's Urabi movement, ' Princeton, NJ: Princeton University Press , 1 993, 1 9 1 , 1 67; Chalcraft, uEn­ gaging the State," 320n5; Gross uOttoman," 208- 10, 237-8, 248; V. Martin, "Women and Popular Protest: women's demonstration in nineteenth-cen­ tury Iran," S. C ronin (ed.) Subaltems and Social Protest: history from below in the Middle East and North Africa içinde, London: Routledge, 2008, 55; Shoko Okazaki, uThe Great Persian Famine of 1 870-7 1 ," BSOAS 49, 1 986: 1 83 -92; Shaw ve Shaw, History, 2: 1 56; Quataert, ucommercia­ lization," 52. 1 873-4 kuraklığı: P. I. Kuniholm, "Archaeological Evidence and Non-Evidence for Climatic Change," Philosophical Transactions of the Royal Society of Landon A330, 1 990: 650; R. D'Arrigo ve H. M. Cul­ len, "A 3 50-Year (AD 1 628- 1 980) Reconstruction of Turkish Precipitation," Dendrochronologia 1 9, 200 1 : 1 73; Ü. Akkemik ve A. Aras, "Reconstructi-

M O D E R N LEŞME VE DEVRiM

427

1 88 1 - 2 'de Mısır'daki Arabi Paşa Ayaklanması'na yol açan as­ keri kriz, ordu görevlilerinin bütçe indirimi hakkında şikayet dilekçesiyle b aşladı. Dilekçe kampanyası, b elirli sıkıntılarla il­ gili şikayetlerden, "adil istişari devlet" taleplerine tırmandı. Bu, Mısır toplumunu ve ekonomisini adalet ve özgürlük temelinde düzenleyen bir temsilciler meclisiydi. Avrupa'daki yatırımlar ve hükümet borçlan, Mısır'ın zenginliğinin önemli bir yüzde­ sini hortumladı ve kırsal alanda huzursuzluk yarattı. Bir köy muhtarı, köylü yoksunluğuna bir çözüm önerdi: Özel mülkiyetin ortadan kaldırılması, eski toprak s ahipliği sisteminin restore edilmesi ve şeker fabrikası ve genel valiye ait toprakların kamu mülkiyetine bırakılması. Bu tür proto-sosyalizm, bilindik sos­ yal bağımlılıklara geri dönmeyi talep etmenin yanı sıra, binyıl­ lık anlamlan banndınyordu. Bunlar, bir kuyrukluyıldızın yak­ laşması ve yüzyılın başlangıcında adaletsizliğin kaldırılmasıy­ la ilgili kehanetlerle körüklendi ( 1 882, Müslüman takviminde 1 300 yılıydı ) . 12 7 Köy muhtarının tavsiyesinde belirtildiği gibi, ticari tanının yayılması, hükümetin mülk sahibi sınıflardan destek alma ihti­ yacı ile köylülerin refahı konusundaki sorumluluğu arasındaki çelişkiyi keskinleştirdi. Devletin korunması ve adaletin eksikli­ ği, Ç emberin karşılıklı bağımlılıklarının bozulmasına karşı halk protestoları oluşturdu. Le Tunisien dergisi, Tunus'un toprak ya­ sasının kabul edilmesinden s onra 1 907'de toprakta özel mülk yaratılmasının köylüler için zararlı olduğu konusunda uyardı. Birkaç varlıklı köylü bundan faydalandı, ancak daha birçok yoksul köylü güvenliklerini veya geçim kaynaklarını kaybetti. Yüzlerce Filistinli köylü ve Bedevi , Osmanlı hükümetine politika

127

on ( 1 689- 1 994 AD) of April-August Precipitation in the Southem Part of Central Turkey," Intemational Joumal of Climatology 25, 2005: 546. Köy muhtan: M. Sharubim, al-Kafi fi ta 'rikh Misr al-qadim wa-al-ha­ dith, Bulaq: al-Matba'a al-Kubrıi al-Amiriyya, 1 898- 1 900, 4: 237, çev. Cole, Colonialism, 262; aynca 88, 2 1 9, 263; Gabriel Baer, Studies in the Social History of Modem Egypt, Chicago, iL: University of Chica­ go Press , 1 969, 1 00; krş . P. M. Holt, The Mahdist State in the Sudan, 1 881 - 1 898: a study of its origins, development and overthrow, Oxford: Clarendon, 1 958, 242-3. Mısırlı seçkinlerden gelen dilekçe, alıntılayan A. Schölch, Egypt for the Egyptians! the socio-political crisis in Egypt 1 878-1 882, London: Ithaca Press for the Middle East C entre, St. Antony's C ollege, Oxford, 1 98 1 , 1 70- l &n49.

4 28

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

değişiklikleri, arazi mülkiyeti, vergi artışı, mülksüzleştirme ve gücün kötüye kullanılması konularında dilekçe verdi. Araziden ayrılmak hükümdarın korunmasında ve adaletinde bir sapma olduğuna iş aret etti. Suriye ve Lübnan'da, bir milyon köylü vergi ve zorunlu askerlik seviyelerinde indirim alamadığı ve hizmet­ lerde artış alamadığı için ekimi bıraktı ve toplu olarak Avrupa, Afrika ve Amerik a'ya göç etti. Libya'da artan vergilendirmeye karşı direniş , zeytin ağaçlarının toptan yıkımı olarak kendini gösterdi. C ezayir'de kabileler, geleneksel tanın yöntemlerinden vazgeçmeyi reddederek ve eşkıya ve haydutları destekleyerek Fransız işgaline, paras al işlemlere ve kabile topraklarının ye­ niden düzenlenmesine karşı direndi. Anadolu köylüleri vergi tahsildarlarını öldürdü ve köylerden tahıl transferini engelledi. Bazen çok sayıda olan Mısır köylü liderlerinin grupları , tüm böl­ gelerden köylüler adına şikayet ettiler ve ilk baş arılı tanın grevi 1 882'de meydana geldi. 1 28 Kentsel direniş de 1 880'de Mısır'da yoğunlaşmaya başladı. Şehirlerdeki ayaklanmalar daha uzun sürdü ve daha şiddetli hale geldi, çünkü halk taleplerini karşılayacak hiçbir kaynak yoktu. İran'daki Müslüman olmayan gruplara mesihçilik bulaş­ mıştı. İslamiyet içerisinde, reformist dinsel fikirler, imparator­ luk merkezlerine daha yakın duyulmaya başlamıştı. Bu fikirler, Hindistan ve Afrika'daki B atı sömürgeci istilasına direnişi, İs­ lamın s aflaştırılması ve Hz. Peygamber'in zamanında olduğu gibi İslami yönetime geri dönme şeklinde kalıb a döküyordu. Bu fikirler genellikle Adalet Ç emberini yankıladı. Örneğin Suriyeli reformcu Kevakibi (ö. 1 902), Osmanlıların gerek Araplıklann­ daki gereks e İslamiyet'i yaş ayışlanndaki eksiklikleri nedeniyle 1 28

Le Tunisien, alıntılayan Byron C annon, "Rural Social Justice Rhetoric and the Young Tunisian Movement, 1 907- 1 9 1 2 ." RHM 1 7 , nos. 59-60, 1 990: 64; Y. Ben-Bassat, "in Search of Justice: petitions sent from Pa­ lestine to Istanbul from the 1 870s onwards," Turcica 41 , 2009: 89- 1 1 4; Schilcher, "Violence," 6 1 -4; H. B atatu, Syria 's Peasantry, the Descendants oflts Lesser Rural Notables, and Their Politics, Princeton, NJ: Princeton University Press , 1 999, 1 1 3- 1 5; L. Anderson, "NineteenthCentury Reform in Ottoman Libya." IJMES 1 6 , 1 984: 333; A. Sainte-Marie, "La commune d'Azeff oun iı. la fin du XIXeme siecle," Revue algerienne des sciences juridiques, economiques, et politiques 9, 1 974: 446, 450; Ouataert, "Age of Reforms." 876; Burke, "Changing Pattems." 32; Chalcraft, "Engaging the State." 323, n. 42; C ole, Colonialism, 209, 233.

MODERN LEŞME VE DEVRiM

429

Osmanlı yönetimine karşı çıktı. Bu, Osmanlıların adalet uygu­ lamasını ihmal etmesine ve güçlünün güçsüz olanı öldürmesi­ ne izin vermesine neden oldu. Yoksulların servetinin zenginlere tahsis edilmesine karşı koymak için İslam ve sosyalizmin bir kombinasyonunu önerdi. 129 Yüzyılın sonunda, bu halk protesto­ ları siyasi reform hareketlerine dönüştü.

Jön Türk ve lran Anayasal Devrimleri 1 876'dan sonra Sultan il. Abdülhamid, O smanlı İmparator­ luğunu bir arada tutmak için çalıştı ve merkezi hükümeti teknik modernleşme yoluyla, nüfusun artan direncine karşı güçlendi­ rerek ayaklanmaları bastırdı. Daha fazla insan ve para toplama­ ya çok ihtiyacı vardı, ama sert yöntemleri insanları, katkı yap ­ mak için gönülsüz kıldı . Avrupa'nın ekonomiye müdahalesinin artması da seçkinleri yabancılaştırdı ve yeni biçimler alan genel huzursuzluklara neden oldu. Toplu olarak Jön Türkler olarak adlandırılan çeşitli siyasi muhalefet grupları, İttihat ve Terakki C emiyeti'nde birleşerek Osmanlı şehirlerinde ve orduda yeraltı grupları oluşturdu. Bu grupların isyanları, kötü has attan mus ­ tarip köylülerin vergi ayaklanmaları, Batılılaşmanın ekonomik baskılarını hisseden kentsel zanaatkarların ayaklanmaları ve maaşları ödenmeyen askerler ve bürokratların protestolarıyla teşvik edildi. il. Ab dülhamid, elebaşlarını bulmak için casus ­ lar gönderdiğinde, ordudaki İttihatçı üyeleri gerilla direnişine başladı. il. Ab dülhamid, onların temel taleplerini azaltmak için Anayasayı etkili bir şekilde hayata geçirerek parlamentoyu geri göreve çağırdı. Jön Türkler derhal siyasi makamlara seçildi ve yönetime hakim oldular. 130 1 908'deki bu Jön Türk Devrimi, 1 906 129

1 30

Al-Kawakibi, Umm al-qura, alıntılayan J. G. Rahme, "'Abd al-Rahman al-Kawakibi's Reformist Ideology, Arab Pan-Islamism, and the Internal Other." JIS 1 0, 1 999: 1 63-5; "'Abd al-Rahman alKawakibi's, 1 849- 1 902." Khuri, Modem Arab Thought içinde, 1 3 7-8; H. Ennai"fer, "La pensee soci­ ale dans les ecrits musulmans modernes," çev. S. Ghrab, in Foi et justice: un defi pour le christianisme et pour l'islam, ed. J. -P. Gabus, Faris: C en­ turion, 1 993, 1 74. D. Quataert, "Machine Breaking and the Changing C arpet Industry of Western Anatolia, 1 860- 1 908." JSH 1 9 , 1 985-6: 483 , D. Ouataeı:t, "Ru­ ral Unrest in the Ottoman Empire, 1 830- 1 9 1 4," Kazemi ve Waterbury, Peasants içinde, 45; G. Denoeux, Urban Unrest in the Middle East: a

comparative study of informal networks in Egypt, Iran, and Lebanon,

43 0

O RTADOGU'OA SOSYAL AOALET VE SiYASAL IKTIOARIN TAR i H i

İran Anayasal Devriminden sadece iki yıl sonra gerçekleşti ve onun birçok temasını tekrarladı. Nasırüddin Şah ve Muzaffereddin Şah'ın son günlerinde İran ( 1 896- 1 907) saltanat adaletsizliğinin işaretlerini s ergile­ di . Sulama sistemlerinin ihmali çölleşmeye yol açmış , devlet adamları zenginleşirken hazine boşalmış , İran toprakları ve kaynakları İngiliz ve Rus sömürüsünün kurbanı olmuştu. Ar­ tan vergi talepleri ve dünya kapitalist ekonomisine dahil edil­ mesiyle ekonomik olarak sıkıntıya uğramış İran toplumu, ülke kaynaklarının Avrupalılara satışını büyük ölçüde protesto etti. Ticari orta sınıf, bürokrasi ve entelijansiya, Kaçar politikalarına karşı birlikte çalışmaya başladı. 1 8 9 1 -92 arasındaki büyük tü­ tün boykotunda, şahın haremi de dahil tüm ülke, tütün tekelinin bir İngiliz şirketi olan Imperial Tob acco Corporation' a satışını protesto etmek için aylarca sigara içmedi . Petrol haklarının İn­ giliz bir girişimci olan William Knox D' Arcy'ye 1 90 1 'de satılışı bu tür bir telaş yaratmadı, ancak Belçikalı M. Naus ' a verilen gümrük aidatlarının kiralanması 1 906 Anayasal Devrimini ateş­ leyen yeni protestolar üretti. Tütün boykotu sırasında ulema muhalefetin liderleri olarak ortaya çıktı; ya da liderliğe doğru itildi . Boykotu yetkilendiren yasal görüş (fetva) , şimdi biliyoruz ki, ulemanın başı tarafından değil, bir grup tüccar tarafından yazılmıştı. Ulema, devletin gi­ rişimlerine karşı çıktı çünkü hükümdar, ins anları dış saldırılar­ dan koruyamadı ya da adalet ve geçim araçları sunmadı. Bu, İs­ lami doktrinin bir parçası olarak Adalet Ç emberine dayanan bir söylemdi. Tüccarlar, 1 905 boyunca gıda fiyatları arttıkça ucuz

ekmek taleplerini destekleyerek altsınıfları davalarına çekti . 1 3 1

131

Albany: State University of New York Press , 1 993, 88. E . Zürcher, Turkey: a modem history, Landon: IB Tauris, 2004, 80-99; F. Ahmad, The Young Turks: the Committee of Union and Progress in Turkish politics, 1 9081 9 1 4, Oxford: Clarendon, 1 969, l - 1 3 ; A. Kansu, The Revolution of 1 908 in Turkey, Leiden: Brill, 1 997. Lambton, Qajar Persia, 297-8, 299-300; M. Moaddel, uShi'i Political Dis­ course and Class Mobilization in the Tobacco Movement of 1 890-92," J. Foran (ed.) A Century of Revolution: social movements in ıran için­ de, Minneapolis: University of Minnesota Press, 1 994, 1 5 , 1 7; M. Bayat,

lran 's First Revolution: Shi 'ism and the Constitutional Revolution of 1 905-1 909, New York: Oxford University Press, 1 99 1 , 1 9; N. R. Keddie, Re­

ligion and Rebellion in ıran: the Tobacco Protest of 1 891 - 1 892, London:

M O D E R N LEŞME VE DEVRiM

i

43 1

Protestocular Nisan 1 905'te Belçika gümrük düzenine karşı bir grev gerçekleştirdiler ve ulemayla birlikte Şah Abdülazım Tür­ besi'ne sığındılar. Onlara birçok noktada Adalet Ç emberini yan­ sıtan devrimci bir program öneren radikaller katıldı. Bu devrim programı, bir arazi araştırması, askeri ve vergilendirme reform­ lan, yabancı gümrük görevlilerinin değiştirilmesini, eyalet valile­ ri için düzenlemeler, yazılı bir hukuk kodu ve "uyruklann dilekçe­ leri ve şikayetleriyle ilgilenmek ve onlara adalet ve hakkaniyetle muamele etmek için" bir Adalet Evi talep etti. 132 Hükümdara alter­ natif bir çare kaynağı olarak Adalet Evi'nin kurulması, 1 870'ler­ den kalma genellikle denenmiş , ancak henüz başanya ulaşmamış bilindik bir taktikti. Şah uyum sözü verdi, ancak bu talepleri ye­ rine getirmedi. Aralık 1 905'teki ikinci bir protesto aynı örüntüyü izledi ve protestocu başulema Muhammed Hüseyin Tebatebayi tarafından belirtilen Adalet Evi'ne olan talebi yineledi: "Adalet istiyoruz, şah ve dilencinin hukuk önünde eşit olduğu bir meclis istiyoruz." Altı hafta süren protesto ve tartışmalardan sonra şah, bir Adalet Evi için ferman çıkardı, ancak terkibini veya toplantı süresini belirtmedi ve bu yüzden Adalet Evi toplanamadı. 133 1 906'nin ilk yarısında gerginlikler arttı ve Haziran ayında Tebatebayi Adalet Ç emberinden alıntı yapan bir vaaz verdi ve Adalet Ç emberinin bozulduğunu ikaz etti . Şaha gönderilen di­ lekçeler engelleniyordu ve şah, yetkilileri tarafından işlenen Frank Cass, 1 966. Rusya ve İngiltere'nin sanayisizleştirmesi de bu hikaye­ nin bir parçasıdır: A. Ashraf, "Historical Obstacles to the Development of a Bourgeoisie in Iran,• M. A. C ook (ed.) Studies in the Economic History of the Middle East: from the rise oflslam to the present day içinde, London: Oxford University Press, 1 970, 326. E. Abraha.mian, "The C auses of the Constitutional Revolution in Iran,• UMES 10, 1 979: 395; E. Abraha.mian, "The Crowd in the Persian Revolution l ," lranS 2, 1 969: 1 40. 1 3 2 Mirza Muhammad Nazim al-Isla.m Kirmani, Tarikh-i bidari-yi lraniyan, 1 953, 374, çev. N. Sohrabi, "Revolution and State C ulture: the Circle of Justice and constitutionalism in 1 906 Iran,• G. Steinmetz (ed.) State/Cul­ ture: state-formation after the cultural tum içinde, Ithaca: Cornell Uni­ versity Press, 1 999, 265. Abrahamian, "Causes," 40 1 ; Bayat, lran 's First Revolution, 22. 1 3 3 Abrahamian, "Crowd in the Persian Revolution,• 1 84; Algar, Religion and State, 247- 8; Martin, lslam and Modemism, 74-5. Alıntı şu çalış­ madan: Mohammad Tabatabai in Mirza Muhammad Nazim al-Islam Kirmani, Tarikh-i bidari-yi lraniyan, Tehran: Intisharat-i Bunyad-i Far­ hang-i Iran, 1 967, 2: 2 1 3 , çev. Bayat, lran 's First Revolution, 1 27 .

43 2

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL I KT I DAR I N TAR i H i

haksızlıklardan tehlikeli bir şekilde habersizdi. Teb atebayi, "adalet yolunda" konuştuğu için öldürülmesi halinde, "kanım adalet ağacını sulayacaktır," dedi. Bu kehanet, dindar bir öğren­ cinin bir mitingde vurulmasının, bu kez etkili olduğu kanıtla­ nan büyük protestoları ateşlediği Temmuz ayında vekaleten ye­ rine getirildi. Göstericiler, İngiltere Büyükelçiliği topraklarına sığındı ve onlara, yazılı bir anayasa ve seçilmiş bir milli meclis talep eden, başta kentsel çalışanlar olmak üzere 1 4.000 kişinin katıldığı büyük bir grev eşlik etti. 134 Şah, tahttan indirilmemiş olsa da, seçimler yapıldı ve Ekim ayında bir meclis toplandı. Bazı üyeler eski "Halkın Temsilci­ leri" ya da onların akrabalarıydı. Parlamento, !ran'da adaletin modern anahtarları olan "hukuk, sistem ve eşitlik" niteliklerini barındıran bir anayasa hazırladı. Bir gazete makalesinin dediği gibi, devletin gücü , uyruklarının refahına bağlıydı . Uyrukların refahı adalete bağlıydı . Yasaların herkese eşit olarak uygulan­ madığı sürece, bir adalet olamazdı . 1 35 Böylece, hukukun önünde eşitlik demek olan B atı adalet kavramı, bir Yakındoğu kavramı­ nın, yani güç kaynağı olarak refahın sağlanmasının hizmetine hazırlanmıştır. Yeni yönetim mekanizmaları ve yasalar umut uyandırdı ve ins anlar Parlamento'yu dilekçeyle doldurdu . Kırs al köylülerden gelen dilekçeler de gazete sütunlarında çoğaldı. Bu sütunların yazarları, açıkça iktidarı elinde tutanların, şikayetlerin gideril­ mesinden sorumlu olduğunu düşündüler. Taleplerle dolu olan Parlamento, dilekçeleri almak için bir Şikayet Komisyonu oluş­ turdu ve temel taleplerle meşgul olup, eşitsizliği azaltacak ya­ pısal değişiklikleri erteledi. 136 Yerel yönetimi iyileştirmek, ver1 34

1 35

1 36

Browne, Persian Revolution, 1 2 1 ; Sohrabi, "Revolution," 265-6; E. Abra­ hamian, "The Crowd in Iranian Politics , 1 905- 1 953," Past & Present 4 1 , 1 968: 1 96; P. Paidar, Women and the Political Process i n 'IWentieth-Cen­ tury Iran, C ambridge: C ambridge University Press , 1 995, 54. Alıntı, Mohammad Tabataba'i'den. Vaaz, Kirmani, Tarikh-i bidari-yi Iraniyan, 1 967, 2 : 2 1 3 , çev. Bayat, lran 's First Revolution, 1 27'den. J. R. Perry, •Justice for the Underprivileged: the ombudsman tradition of Iran," JNES 37, 1 978: 2 1 3 . Akhtar 1 1 , 4 Eylül 1 895, çev. M. R. Afshari, "The Pishivaran and Merchants in Precapitalist Iranian Society: an essay on the background and causes of the Constitutional Revolution," IJMES 1 5, 1 983: 1 50. Sohrabi, "Revolution," 265-70, 282-4; J. Afary, The lranian Constituti-

M O D E R N LEŞME VE DEVRiM

433

gi toplamak, reformlar başlatmak ve şikayetleri ele almak için tüm İran'da konseyler kuruldu. Bu kurulların sosyal- demokra­ tik gündeminin Adalet Ç emberiyle çok ortak noktası vardı. Par­ lamento dilekçelere cevap verme sorumluluğunu üstlendikçe, bu konseyler halk şikayetlerini temsil etme ve yerel ihtiyaçları karşılamada ulemayı ikame etti. Kitlelerin şikayet edeceği çok şey vardı: Gıda fiyatlarını düşürmek, vergileri azaltmak ve yol­ suzluğu sona erdirmek gibi devrimin birtakım vaatleri yerine getirilmiyordu. Sıradan ins anların gözünde liberal demokrasi ve yas al reform, ekmek tedariki ve baskının ortadan kaldırılma­ sının ikamesi değildi. Reform ve tedarik arasındaki çelişki, ra dikallerin en güçlü grup olduğu Tebriz'de, Haziran l 907'de pat­ lak verdi. Radikallerin, sömürgecilikten bağımsız olma, basın özgürlüğü, sekiz saatlik işgünü ve toplu pazarlık gibi talepleri, üst ve orta sınıflardan ve modern işçi sınıfından birçok kişinin katılımını getirdi. Ancak en temel seviyedeki yiyecek ve b arınma ihtiyacı olan ve sayısı en çok olan grubu oluşturan huzursuz yoksulların desteğini kaybetmişlerdir. Uzun süren bir çatışma, reform muhaliflerinin yenilgisiyle sonuçlandı. 137 Muhafazakarlar, İran başkentinde de güç kazandı ve devri­ min ilk günlerinde hakim olan liberal yönü tersine çevirdi . Yeni yas alar ş ahın gücünü Meclis'e devrettiği için şah, bu yas aları onaylamayı reddetti . Ç oğu ulema, otoritelerini azaltacağı için yasayı kodlamaya karşı çıktı. Parlamentonun gerçek baş arılan, devrimci vaatlerinden çok daha az etkileyici oldu ve buna karşı bir tepki oluşmaya başladı. 1 907'den sonra seçilen çoğu millet­ vekili , tüccar ve toprak s ahibi sınıflardan geldi. Saray yetkilile­ ri tarafından desteklenen bu vekiller, radikallerin reformlarının altını oydular. Örneğin toprak reformu köylülere değil, hazineye fayda sağlamış bulundu. Seçkinler, hükümete toprak hibeleri verdi, ancak hükümet bunları köylülere dağıtmadı veya vergi

onal Revolution, 1 906- 1 91 1 : grassroots democracy, social democracy, and the origins of feminism, New York: Columbia University Press, 1 996, 53, 1 5 1 ; Arjomand, Turban for the Crown, 47-8, 57. M . Bayat, "The Cultural Implications of the Constitutional Revolution," Bosworth ve Hillenbrand, Qajar Iran içinde, 69; Bayat, Iran 's First Revolution, 1 59. 137 Afary, Iranian Constitutional Revolution, 87, 90; Abrahamian, "Crowd in Iranian Politics," 1 97; Abrahamian, "Crowd in the Persian Revoluti­ on," 1 42; Bayat, Iran 's First Revolution, 1 03 .

434

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TA R i H i

yükünü azaltmadı. Toprakta özel mülkün yaratılması, unvanla­ nnı devletten ve devletin gözetiminden bağımsız tutan yeni bir toprak sahibi sınıfın ortaya çıkmasına izin verdi. 138 Liberal parlamento , daha az şanslı olanlara yardım etmek üzere yas al önlemler almadığı için, yoksullar ve haklarından mahrum edilenler, meşruiyeti İslam'dan gelen muhafazakar­ lara yöneldiler. B aşta kadınlar ve kentsel gruplar olmak üze­ re bu şikayetçiler, tekrar ekmek için bu kez şah yerine liberal parlamentoya karşı ayaklandılar. Onlara, şimdi Parlamento 'nun yasalarının laik mahiyeti nedeniyle hayal kınklığına uğramış olan devrimci ulemanın bir kısmı da katıldı. Devrimin, oy hak­ kını tüm yetişkin erkeklere yayması, 1 909'da çok muhafazakar bir temsilci grubunu seçen köylüler ve kırsal seçkinleri s eçmen yaptı. Bu muhafazakarlar, orijinal devrimcilerin radikal öneri­ lerinin yürürlüğe girmemesini, s osyal hiyerarşinin devrilmeme­ sini, kadınlann siyasi hak kazanmamasını ve toprak s ahiple­ rinin kırs al kesimdeki güçlerinin artırmasını s ağladılar. 139 Hem seçkinlerin hem de sıradan ins anlann desteğinden yoksun olan reformcular, kendisini 1 924'te Rıza Şah yapan Rıza Han gibi askeri diktatörlere yönelmek ve modernleşme uğruna siyasi liberalleşmeden feragat etmek zorunda kaldılar. Aynı durum, Osmanlı İmp aratorluğu ve O rta Doğu'daki ardıl devletleri için de, farklılıklarla doğruydu. 20. yüzyılda modem adalet arayışı, modem muhafazakarlık ve eşitsizlik formlarıyla mücadele et­ mek zorundaydı .

Sonuç 1 9 . yüzyıl boyunca, Ortadoğu siyasi söylemi, B atı terminolojisi­ ni benimsedi ve uyarladı, ancak bunu, Adalet Ç emberinde kap ­ sanan ilişkileri tanımlamak için kullandı. Refahın kaynağı ola1 38

1 39

ıo

Abrahamian, "Crowd in the Persian Revolution," 143; Afary, Iranian Cons­ titutional Revolution, 1 54, 1 65; Arjomand, Turban for the Crown , 47. Abrahamian, "Crowd in the Persian Revolution," 1 35-6, 1 40-2; Paidar, Women, 55; Algar, Religion and State, 2 54; Lambton, Qajar Persia, 327. Yerel kurullardaki tüccarlar ve toprak s ahipleri, örneğin Gilan'da, tarım reformuna da karşı çıktılar; J. Afary, "Peasant Rebellions of the C aspian Region during the Iranian C onstitutional Revolution, 1 906- 1 909," IJMES 23, 1 99 1 : 1 52 . 2 0 . yüzyılda Ortadoğu

MODERN LEŞME VE DEVRiM

435

rak hükümdar, halkın askeri koruma ve idari doğruluk ihtiyacı, devletin verimli üretim fazlası ve bunun genişlemesi talebi ve yetkililerden ve ins anlardan benzer ş ekilde adalet için sesleniş ortadan kalkmadı çünkü siyasetin dili değişti. Bununla birlik­ te, teknolojik ve kurumsal modernleşme, bir fazlalık üretme ve bunu saptama, askeri koruma ve idari doğruluğu tanımlama ve sağlama ve adaleti sağlama mekanizmalarını (bazen tanınma­ yacak şekilde) değiştirmiştir. Tarıms al dönüşüm, modern askeri silahlar ve örgütlenme, yeni vergilendirme ve nüfus sayımı bi­ çimleri ve adaletin idaresi için yeni hükümet büroları, daha eski zamanların yüz yüze temas ve kişisel sorumluluğunun yerini daha kişisel olmayan etkileşim biçimleriyle değiştirdi . Siyasi modernleşme, hükümdar ve uyruklar arasındaki temel ilişkiyi , egemenliği halka geçirerek değiştirmek gibi iddialı bir amaca s ahipti. Bu yüzden, siyasi modernleşmenin, Adalet Ç emberi­ nin kullanımı üzerinde daha zararlı bir etkisi olmalıydı. Bunun yerine, siyasi yenilikçiler, Ç emberin hükümdarın dizginsiz güç kullanımını kontrol etmek ve s osyal dengeyi düzeltmek için em­ sal olarak en yararlı bulanlardı. Yüzyılın son çeyreğinde kapitalist ekonomik ilişkilere geçiş, Adalet Ç emberinin artık köylüler, toprak s ahipleri ve devlet ara­ sındaki gerçek ilişkiyi ifade etmediği anlamına geliyordu . Fakat özellikle kapitalizmin büyümesiyle dezavantajlı konuma düşen­ ler arasında yaygın bir ideal olarak kaldı. 20. yüzyılın ilk yılla­ rında birkaç "sultanların aynası" yeniden yayınlandı ve yenileri de ortaya çıktı. Hükümdarların iklim felaketi ve kıtlıkla meşgul olmaları, B atının ekonomik saldırısı ve sonuçta meydana gelen protestoların b astırılması siyasi kontrol ve dengelerin kurum­ sallaşmasıyla çatıştı. Bu protestoların birçoğu Adalet Çembe­ ri ve farklı sosyal gruplar arasında denge çağrısı tarafından şekillendirildi. Protestonun bastırılmasının ters etki yarattığı kanıtlandı. Bu, O rtadoğu'yu yönetmek için yeni siyasi biçim­ ler oluşturarak adaleti yeniden tesis etmeye çalışan devrimleri canlandırdı .

.,,. VJ °'

c.c

30"N ���-+��-J

il::

o

ı:ı.. ('I)

a

o

::ı.

ı:ı> ı:ı..

o Ot!< ı::

r-

O

- ,-

500

- ı

1 , 000 Kilometers

2 0 . Y ü z y ı l d a O rt a d o ğ u " Rej im inan ç s ı zlı kla devam edebilir, ama adalets izli kle edemez "

20. yüzyıl , Ortadoğuluların tarihsel imparatorluklardan ve Av­ rup a s ömürge güçlerinden b ağımsızlıklarını kazandıklarına ve modern hükümetlere sahip ulusal devletler kurduklarına tanık­ lık etti. 1 Bu devletlerde, Adalet Ç emberi bir söz olarak siyasi söylemden kayboldu ve tarihçiler ve İran şahı dışında artık ak­ tarılmaz oldu. Ancak yüzyılın ilk yarısında gelişen burjuva dev­ letlerde, hükümeti eleştirenler adalet ihtiyacını ve hükümetin üretici sınıflara karşı sorumluluğunu vurgulamaya devam etti . Yüzyılın ortalarına gelindiğinde, ulusal yöneticilerin -kralların, cumhurbaşkanlarının veya diktatörlerin- Ç emberde somutla­ şan siyasi ilişkileri yeniden canlandırmaya zorlandıkları açıktı . Ç ok sayıda uzman, alıntı yapmamalarına rağmen, Adalet Ç em­ berini çağrıştıran devlet faaliyetlerini, liderlerin açıklamalarını ve halkın taleplerini ve protestolarını bildirmektedir. Anayasa­ cılık, demokrasi ve sosyalizm gibi mo dern dillerin kullanılma­ sına rağmen, yöneticiler, kültürün yerleşmiş adalet standardına sürekli olarak b ağlı kalmayı talep eden ins anlara hitap etti . Bu adalet kavramı Ortadoğu siyasi kültüründe sadece köylü muha­ fazakarlığından değil, aynı zamanda halkın devletle ilişkisinin bazı yönlerini tanımladığı için de varlığını sürdürdü. Yeni ulus ruhu ve vatandaşlık kavramları, yöneticiler ve insanlar arasın­ daki eski karşılıklı bağımlılık ve adalet kavramlarının yerine geçmedi, fakat onlara eklendi. Ç emberin etkisi çoğu durumda 20. yüzyıl Ortadoğu tarihi için, bkz. W. L. Cleveland, A History of the Modem Middle East, Boulder, C O : Westview Press, 1 994; 4. ed. 2009; J. L. Gelvin, The Modem Middle East: a history, New York, Oxford: Oxford University Press, 2005 .

43 8

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

kanıtlanamasa da, yüzyıllar boyunca yaygınlığı ve sürekliliği, modem Ortadoğu siyasi düşüncesinde tanımladığı anlayış için temel bir rolü s avunmaktadır. Ç emberin mirası bu ideolojileri tam olarak açıklamamaktadır. Ancak Ortadoğu siyasetinin Ba­ tılı ve modem analizlerde uzun süredir göz ardı edilen, hatta eksik olan, tekrarlayan bir yönünü vurguluyor: Devletin koru­ ma, refah ve s osyal adalet araçlarını s ağlamaktan veya eksik­ liklerini telafi etmekten sorumlu olduğuna dair beklenti. Uzun zamandır ins anların düşüncelerinin ve davranışlarının bir par­ çası olan Adalet Ç emberi fikri, sadece bu kelimelerin ortadan kaldırılmasıyla kültürden çıkarılamazdı. 1. Dünya S avaşından s onra gelişen modem monarşilerde ve

cumhuriyetlerde, yerli elitler veya yabancı yöneticilerin ihlal­ lerini kınamak ve ulusal hükümetlerden adil yönetim talepleri Ç emberin adalet tanımını yansıttı.2 Bazı yöneticiler, yönetim­ lerini meşrulaştırmak için bilinçli olarak Ç emberden yararlan­ dılar. Diğerleri, uyruklarının taleplerine yanıt olarak Ç emberi kendi politikalarına dahil etti. Hükümdarlar, Ç emberle bağlan­ tılı kurumlan, özellikle de dilekçeleri kabulünü muhafaza etme­ de devlet başkanlarından daha fazla eğilim gösterdiler. Diğer yöneticiler, Ç emberin karşılıklı bağımlılığına dayanan politika­ lar ve kurumlar geliştirdiler, ancak bunu yeni kalkınma ve sos­ yalizmin kelime hazinesiyle ifade ettiler. Bu B atılı çözümlerin vaatleri gerçekleşmediği için, Ç emberin fikirleri de halkın elin­ de, devlet eleştirisinin araçları haline geldi. Bu eleştiri, özellik­ le, İslami söylemde yer bulmuştu, ama sadece onunla sınırlı de­ ğildi . Bu eleştirilerin gerektirdiği adalete bazen "sosyal adalet" denirdi ve seküler siyasete atfedilirdi. Bazen de "İslami" olur ve Kuran' a kadar uzanırdı. Ancak her iki durumda da, Ç emberin adaletine benziyordu. Özellikle, devletin vergi ve mallar yüzün­ den bağımlı olduğu üretici sınıfını desteklemesi gereksinimi bakımından. Bu benzerliğe rağmen, sosyalist ve İslami adalet talepleri genellikle birbiriyle çelişiyordu ve İslami terimleri kullananlar, daha seküler ideolojilerle herhangi bir b ağlantıyı reddetti . Oysa İslami ve seküler eleştirmenlerin taleplerinin ya­ pısı Adalet Ç emberinin belirgin formunu taşıyordu. M. Halpern, The Politics of Social Change in the Middle East and North Africa, Princeton, NJ: Princeton University Press, 1 963, 93.

20.

YÜZY I L DA O RTADOGU

439

Hem seküler hem de dinsel ideolojilerde hükümdarın -ya da devletin- uyruklarının ya da vatandaşlarının kanını emmek ya da onlara baskı uygulamak değil , onları koruması ve onlara bakması gerekiyordu. Hükümdar veya devlet aynca insanların özgürce çalışmalarına ve emek ve gelirlerini devlete ve ( şimdi) topluma katkıda bulunmalarına olanak tanıyan bir altyapı sağ­ lamak zorundaydı . Modern çağda, bu altyapı, yollar, köprüler, pazarlar, mahkemeler, adil bir vergi sistemi ve saldın ve zulüme karşı askeri korumaya ilaveten elektrik, musluk suyu, barınma, sağlık, uygun fiyatlı ekmek veya gıda, eğitim, iş ve iyi bir çalış­ ma ortamını içeriyordu. Spesifik hizmetler modern ihtiyaçlara dayanıyordu ve sosyalist ve demokratik ideolojilerden etkileni­ yordu . Ancak bu destek talebi Adalet Ç emberi çerçevesiyle tu­ tarlıydı ve Ç ember gibi, yönetimin meşruiyetini ve etkinliğini test etti. Modernleşme, Ç emberin modern siyasi ve ekonomik kavramları tanınır bir bağımlılık çerçevesine dahil eden yeni versiyonlarını da üretti . Rejimler ve politikaları yüzyıl boyunca değiştikçe, insanlar geçmişte olduğu gibi bu yeni versiyonları, kendilerini yönetenleri, koruma ve hizmet getirmede baş arısız olduklarında ayıplamak için kullandılar.

"Burjuva patronaj devleti" ( 1 908- 1 952) 20. yüzyılın başlarında, B atı etkisi altında Ortadoğu'da yeni devletler gelişti. Bu yeni devletler, geçmişteki askeri patronaj devletleri modelinde olduğu gibi "burjuva p atronaj devletler" olarak adlandırılabilir. Bir burjuva patronaj devletinde, ikti­ dar ve iktidarın nimetleri , burjuva yönetici sınıfından aş ağı doğru alıcılarına akmaktaydı . Bu alıcıların, iktidara erişimi , toprak s ahiplerine , varlıklı tüccarlara ve s anayicilere yönelik patronaj b ağlantılarına dayanıyordu . 3 B atılı emperyalistler Bu terminoloji için model, askeri bir elitin kültürel ve siyasi patronaj vasıtasıyla üstünlüğünü koruduğu ortaçağ "askeri patronaj devleti"dir; M. G. S. Hodgson, The Venture of Islam: conscience and history in a world civilization, 3 cilt, Chicago, IL: University of Chicago Press, 1 974, 2: 402 - 1 0; bkz. Bölüm 6. Modern zamanlarda toprak s ahipleri ve işin­ sanlan yeni sosyal ve siyasi patronaj formlannı dağıttılar; J. Waterbury, "An Attempt to Put Patrons and Clients in Their Place," E. Gellner ve J. Waterbury (ed.) Patrons and Clients in Mediterranean Societies içinde, London: Duckworth, 1 977, 329-42.

440

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

( d ış işgalcilerin daha önce yaptığı gibi) kendi siyasi v e eko ­ nomik fikirlerini ve yapılarını ithal ettiler. Bunlar, yerli ve yab ancı seçkin toprak s ahiplerini ve işins anlarını ve siyasi sorumluluk ve so syal adaletten ziyade milliyetçilik ve eko ­ nomik ilerleme ideolojisini destekleyen güçlü bir kapitalizmi içeriyordu.4 Askeri p atronaj devletlerindeki elitlerin aksine, modern burjuvazi devletin temsilcisi olarak işlev görmüyordu. Devlet z enginliğinden yararlanmış olmalarına rağmen, devle­ tin, özellikle adalet s ağlama görevlerinde hiçbir sorumluluk almamı şlardır. İster Avrup a sömürgeleri , ister manda devletle­ ri (Avrupa "koruması" altındaki B atı tarzı yerli devletler) veya bağımsız monarşiler veya cumhuriyetler olsun, bu devletlerin liderleri başka sorunlarla meşguldüler. Bu devletlerin lider­ leri, askeri koruma, hazinenin s ağlığı , halkın kaynak s ağlama gücü ve devletin adaleti sağlaması arasındaki yakın b ağlantıyı unutmuş ya da yok s aymıştı.

Burjuva patronaj devletleri ve adalet talebi I. Dünya Savaşı'ndan sonra Osmanlı İmparatorluğunun da­ ğılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması, Ç emberin ada. leti gibi bir adaleti uygulayacak önlemlerin yasalaştırılamadı­ ğı bir burjuva p atronaj devleti yarattı. Modern Türk devletinin ideoloğu Ziya Gökalp, adaleti, "bireyin her türlü saldırıdan öz­ gürlüğü" olarak tanımladı.5 Bu tanım, seçkinlerin veya yab an­ cıların baskısını reddetti , ancak hem devletin birey için sorum­ luluğunu hem de bireyin devlete karşı sorumluluğunu göz ardı etti . Halkın mantığı, aksine, adaleti anayasanın sağladığı bir çoban bakımı olarak tahayyül ediyordu . Yaşlı bir Türk köylüsü anayasadan ş öyle şikayet ediyordu, "Ama her şeyin düzeltile­ bileceğini düşündük; vergiler adil ve barışçıl bir şekilde tahsil edilir; köydeki katiller ve hırsızlar iyileştirilir; askerlik hizme­ tine giren çocuklarımız yıllarca aç ve çıplak kalmaz, zamanında Albert Hourani, Arabic Thought in the Liberal Age, 1 798-1 939, Landon: Oxford University Press, 1 970, 344; bu burjuvazinin gelişimi için bkz. Bölüm 9. Z. Gökalp, The Principles of Tu.rkism, çev. R. Devereux, Leiden: Brill, 1 968, 1 1 6 . Bu tanım 1 840 tarihli Tanzimat ceza hukuku kodunu tekrar­ ladı; R. A. Miller, Legislating Authority: sin and erime in the Ottoman Empire and Tu.rkey, New York: Routledge, 2005, 28.

20.

YÜZYI L DA ORTADOGU

441

terhis edilir; yetkililer keyiflerine göre bir şey yapmazlar ve her şey değiştirilirdi. Ama şu ana kadar hiçbiri olmadı."6 Türkiye C umhuriyeti'nin kurucusu Atatürk'ün konuşmaları ( 1 924-45 ) , muhtemelen kendi kitlesine hitap ettiği için köylünün Adalet Ç emberi görüşünü kullandı : "Türkiye'nin gerçek efendi­ si, gerçek üretici olan köylüdür. "7 Bununla birlikte , yeni yöne­ tim ticari ve endüstriyel orta sınıfı geliştirdi ve büyük toprak sahiplerini destekledi çünkü bu grupların devleti destekleyecek kaynaklan vardı . Büyük toprak sahipleri ve büyük işinsanla­ n devletten ayrıcalıklar ve fırs atlar elde ettiler ve daha düşük sosyal seviyedekilere patronaj dağıttılar.8 Bu nedenle Atatürk, ekonomik ve sosyal değişimi canlandırmak için devletçiliği geliştirdi. Devletçilik, bürokrasiyi, zenginliğin dağıtılması ve kalkınmanın amili yap an bir siyasetti. Bu da esasında, Adalet Ç emberinde hükümdarın rolüydü. Bu ideolojik dönüş, Orhun yazıtlarına atıfla meşrulaştırıldı ve Atatürk'ü Bilge Kağan'ın varisi yaptı.9 Ancak devletçilik burjuva muhalefetine karşı da mücadele etti . Örneğin hükümet 1 945'te bir toprak reformu ya­ sasını kabul etti, ancak toprak ağalarının b askısı bunu etkisiz

hale getirdi. 10

10

A. Şerif, Anadolu 'da tanın, ed. M. Ç. Börekçi, İstanbul: Kavram, 1 977, 467, yeni yayını Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1 999, 1 : 33-4, çev. F. Ahmad, "The Agrarian Policy of the Young Turks, 1 908- 1 9 1 8" J. -L. Bacque-Gram­ mont ve P. Dumont (ed.) Economie et societes dans l'empire ottoman (fin du XV!Ile siecle-debut du XXe siecle) içinde, Paris: CNRS, 1 983, 275-6. Mustafa Kemal Atatürk, Thus Spoke Atatürk: his sayings, thoughts and memoirs, ed. ve çev. H. Melzig, İstanbul: Kenan, 1 943, 8. Atatürk, eski bir Memluk fikrini de yineledi: "Egemenlik kuvvetle, kudretle ve zorla alınır"; Mustafa Kemal Atatürk, A Speech Delivered by Mustafa Kemal Atatürk, 1 927 {Nutuk], Ankara: Ministry of Education of the Turkish Re­ public/ Başbakanlık Basımevi, 1 98 1 , 576; ayrıca bkz. 437. Ahmad, "Agrarian Policy," 288; Ç. Keyder, State and Class in Turkey: a study in capitalist development, Landon: Verso, 1 987, 69, 78-83; F. W. Frey, The Turkish Political Elite, C ambridge, MA: MiT Press, 1 965, 8 1 , 83, 1 46. Her ne kadar bir meslek grubu olarak "tanın" parlamento heyetleri arasında istatistiki olarak yeterince temsil edilmese de, büyük toprak ağalan aşırı bir oranda temsil edildi ve nüfusun yüzde 65'ini oluşturan köylüler hiç temsil edilmediler; a.g.e., 1 8 1 . E . C opeaux, "Les predecesseurs medievaux d'Atatürk: Bilge kaghan e t le sultan Alp Arslan," RMMM 89-90, 2000: 228. D. A. Rustow, "Ataturk's Political Leadership," R. B. Winder (ed.) Near

442

ORTADOG U ' DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

1 950'de başlayan ç ok partili siyaset, kırs al kalkınmayı ve halk dinini destekleyerek köylü oylarını kazanan toprak s ahibi elitleri iktidara getirdi . Bununla birlikte, tanının makineleşme­ si, toprak ağalarının köylü çiftçilere olan bağımlılığını ortadan kaldırdı ve köylülerin pazarlık gücünü ve adalet elde etme be­ cerilerini azalttı. Binlerce kişi toprağı terk etti ve bu yüzyılda daha sonra ciddi bir sorun haline gelen p atlamaya hazır kentsel büyümeyi başlattı. Ulusal mücadeleler ve siyasi partilerin olu­ şumu ortasınıf ve altsınıflar arasındaki ittifakları teşvik eder­ ken, ekonomik ve kültürel rekab et onları birbirine düşürdü . 1 1 Köylüler hazinenin asli destekçileri olarak ekonomik merkezi­ yetlerini kaybettikten sonra onların adalet talepleri etkisiz hale geldi . Bu haykırış kentsel altsınıflarla devam etti . Türkiye gibi, iki dünya savaş arası dönemdeki diğer yeni devletler de burjuva seçkinlerine patronaj kontrolünü verdi ve onların değerlerini kanunlaştırdı. Fransız mandası altında­ ki Suriye'de, büyük toprak sahipleri tarım arazilerinin yüzde 85 'ine sahipti ve manda yönetiminden kredi, sulama projeleri ve arazi aldılar. Karşılığında köylüleri kontrol ettiler ve onlara patronaj sağladılar. 12 Halen kısmen İngiliz kontrolü altında olan

Eastem Round Table, 1 967-68 içinde, New York: Near East C enter and the C enter for International Studies, 1 969, 1 50; D. Ergil, Social History of the Turkish National Struggle, 1 91 9-22: the unfinished revolution,

11

Lahore: Sind Sagar Academy, 1 977, 1 2 1 -2; E . Z. Karal, "The Principles of Kemalism," A. Kazancıgil ve E . Özbudun (ed.) Atatürk: founder of a modem state içinde, Hamden, CT: Archon Books, 1 98 1 , 20; Keyder, Sta­ te and Class, 95-7, 1 07- 1 0; bkz. Atatürk'ün konuşması şu eserde: J. M. Landau (ed.) Atatürk and the Modemization of Turkey, Boulder, CO: Westview, 1 984, 39. M. E . Meeker, A Nation of Empire: the Ottoman legacy of Turkish mo­ demity, B erkeley: University of C alifornia Press, 2002 , 328; N. Yalman, "On Land Disputes in Eastern Turkey," G. L. Tikku (ed.) lslam and Its

Cultural Divergence: studies in honor of Gustave E. von Grunebaum

12

içinde, Urbana: University of Illinois Press, 1 97 1 , 1 98, 208; Z. Lockman, "Iınagining the Working Class: culture, nationalism, and class formati­ on in Egypt, 1 899- 1 9 1 4," Poetics Today 1 5, 1 994: 1 66-8. 1. M. Smilianskaya, "Razlozhenie feodalnikh otmoshenii v Sirii i Livane v Serredine XIX v." [The Disintegration of Feudal Relations in Syria and Le­ banon in the Middle of the Nineteenth Century], çev. Issawi, Middle East, 239; T. Petran, Syria, Landon: Ernest Benn, 1 972, 69-70; E. Thompson, Co­

lonial Citizens: republican rights, patemal privilege, and gender in Fren-

20.

YÜZYILDA ORTADOGU

443

Mısır yönetimi, sosyal hizmetleri , il. Dünya Savaşı'na kadar özel ve dinsel kuruluşlara havale etti. O zaman bile, Kral Faruk'un ( 1 936-52) sosyal hizmet çabalan halk meşruiyetini kazanması için yeterli değildi. 1 3 B ağımsız İran'da devletçi bir siyasal dü­ zenleme de ortaya çıktı. İran reformlan devlete ve seçkinlere halk sınıflanna olduğundan daha fazla yarar sağladı. Reza Şah ( 1 924- 1 94 1 ) haydutlar ve aşiret yağmacıları üzerindeki b askı­ sı nedeniyle köylü desteğini aldı, ancak politikalan baskıcıydı. Köylülerden ziyade, köy muhtarlannı yasal olarak toprak ağa­ larının temsilcileri yaptı ve toprak s ahiplerini, tüccarlan, sa­ nayicileri ve orduyu kayırdı. Ülkeye, 1 9 . yüzyılda başaramadığı teknik modernleşmeyi getirdi, ancak köylülerin yaşam standar­ dı belirgin bir şekilde iyileşmedi .14 E ğer 20. yüzyılın ilk yansında yöneticiler ve seçkinler Ada­ let Ç emberini ihmal ettiyse veya gözden çıkardıysa, sıradan in­ sanlar bunu yapmadı. İki dünya savaş arası dönemde Ortadoğu halklan, devletlerinin asgari s osyal kaygılan karşısında dilekçe verme, kolektif eylem ve adaleti hayata geçirme konusunda bas­ kı yapmak için şiddetli direniş yöntemleriyle mobilize oldular. 1 9 1 5 ve 1 92 1 arasında, kuzeyb atı İran'ın taşra ileri gelenleri ve demokratik reformcuları merkezileşen devlete karşı isyan etti­ ler ve üreticiler için arazinin yeniden dağıtımı ve vergi indirim­ leri talep ettiler. 1 9 1 9'da Mısır, İngilizlerin, milliyetçi liderleri tutuklamasının tetiklediği bir kentsel isyanla ve s ömürge eko-

13

14

eh Syria and Lebanon, New York: Columhia University Press, 2000, 54; R. A. Hinnebusch, Authoritarian Power and State Fonnation in Ba'thist Syria: anny; party; and peasant, Boulder, CO: Westview, 1 990, 32. M. Deeb, Party Politics in Egypt: the Wafd and its rivals, 1 91 9-1939, Lon­ don: Ithaca Press for 'I'he Middle East Centre, St. Antony's College, Oxford, 1 979, 1 5 1 ; M. Ener, Managing Egypt's Poor and the Politics ofBenevolen­ ce, 1 800-1 952, Princeton, NJ: Princeton University Press , 2003, 1 25-3 1 . M.R. Afshari, MThe Historians of the C onstitutional Movement and the Making of the Iranian Populist Tradition," IJMES 25, 1 993: 483; A. K. S. Lambton, Landlord and Peasant in Persia, London: Oxford University Press, 1 953; yeni baskı London: IB Tauris, 1 99 1 , 1 90, 294; R. W. C ottam, Nationalism in Iran: updated through 1978, Pittsburgh, PA: University of Pittsburgh Press, 1 979, 34, 49; N. R. Keddie, bir bölümüyle Y. Richard, Roots of Revolution: an interpretive history of modem Iran, New Ha­ ven, CT: Yale University Press, 1 98 1 , 87, 96, 1 04-5; M. R. Ghods, MGovern­ ment and Society in Iran, 1 926-34," MES 27, 1 99 1 : 222.

444

O RTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

nomisinin yeniden dayatılmasına karşı b i r köylü ayaklanma­ sıyla karşı karşıya kaldı. Nil Deltası'nın bazı bölümlerinde yer alan köylüler, p amuk yetiştirme ve ihracatın altyapısını tahrip etti. Diğerleri ise pamuk tarlalarını sular altında bıraktı ve yiye­ bilecekleri pirinç ekti . Yine diğerleri elitlerin evlerine s aldırıp, "Ekmek istiyoruz ! " diye haykırdılar. 15 İki savaş arası dönemdeki Fas 'ta dağlı kabileler, okullar, pazarlar ve istihdam için Fran­ sız sömürgecilerden modern taleplerde bulunmak üzere vergi ödemeyi reddetme ve araziyi terk etme gibi geleneksel protes­ to mekanizmalarını kullandılar. Şam'daki gösteriler ve 1 9 1 9'da kısa süreli Arap hükümetine verilen dilekçeler, yönetimin va­ tandaşlarına karşı sorumluluğunu uyandırmaya çalıştı . Suriye ve Lübnan'ın Fransız manda yönetimlerinine tekrar tekrar ile­ tilen dilekçeler eğitim, sağlık hizmetleri, endüstriyel büyüme ve çalış anların korunmasının yanı sıra siyasi reform talep etti. 16 15

İran: F. Kazemi, "Peasant Uprisings in Twentieth-Centuıy Iran, Iraq, and Turkey, • F. Kazemi ve J. Waterbuıy (ed.) Peasants and Politics in the Mo­ dem Middle East içinde, Miami: Florida lnternational University Press, 1 99 1 , 1 05-6; S. Cronin, "Resisting the New State: the rural poor, land and modernity in Iran, 1 92 1 - 1 94 1 ," S. Cronin (ed.) Subaltems and Social Protest: history from below in the Middle East and North Africa içinde, Landon: Routledge, 2008, 1 48- 5 1 , 1 6 1 -2. Mısır: F. Abaza, al-Dahik al-ba­ ki, C airo: Matba'at al-Hilal, 1 933, 74- 6, çev. G. Baer, Studies in the Social History of Modem Egypt, Chicago, iL: University of Chicago Press, 1 969, 1 0 1 -2, alıntı 1 02'de; ayrıca aktaran A. M. al-Aqqad, al-Dimuqratiyya fi al-Islam, çev. N. Safran, Egypt in Search of Political Community: an

analysis of the intellectual and political evolution of Egypt, 1 804-1 952,

16

C ambridge, MA: Harvard University Press, 1 96 1 , 1 97-8; R. C. Schulze, "Colonization and Resistance: the Egyptian peasant rebellion, 1 9 1 9." Kazemi ve Waterbuıy, Peasants içinde, 1 88-95; M. R. El-Ghonemy, The Political Economy of Rural Poverty: the case for land reform, Landon: Routledge, 1 990, 1 59. Fas: W. H. Lewis, "Rural Administration in Morocco," MEJ 14, 1 960: 52; E. Gellner, "Patterns of Rural Rebellion in Morocco: tribes as minorities ," Archives europeennes de sociologie 3, 1 962: 297; E. Hermassi, Leaders­

hip and National Development in North Africa: a comparative study, Berkeley: University of C alifornia Press , 1 972, 147. Syria: J. L. Gelvin, "The Social Origins of Popular Nationalism in Syria: evidence for a new framework," UMES 26, 1 994: 656; E. Thompson, "The Climax and Crisis of the C olonial Welfare State in Syria and Lebanon during World War il,• S. Heydemann (ed.) War, Institutions, and Social Change in the Middle East içinde, Berkeley: University of C alifornia Press, 2000, 60- 1 ; Mısır:

20.

YÜZYI LDA ORTADOGU

445

Mısır'daki kırsal kesimdeki seçkinler ve köylüler, arazi kirala­ rında indirim talep etmek için dilekçe kampanyaları düzenledi­ ler, ancak başarısız oldular ve 1 950'ye kadar kırs al yoksulluğu yüzde 50'nin üzerine çıkardılar. Burjuva patronaj devletleri olgunlaştıkça, kamu harcamala­ rı arttı , ancak sosyal hizmetler, gerek Ç emberin adaleti gereks e modern bir refah devletinde olduğu gibi hakların adaleti yo­ luyla, ihtiyacı olan herkese sağlanamıyordu. Daha ziyade, dev­ let hizmetleri, burjuva p atronajı altındaki hükümetlerin siyasi kayırmaları bölüştürdüğü madeni para haline geldi. 1 920'lerin sonlarında Suriyeli sosyal ve işçi grupları yollar, okullar, kli­ nikler ve elektrik elde etmeye başladı, ancak Fransız manda yönetimi en fazla ihtiyacı olan gruplara değil, en büyük tehdi­ di oluşturan gruplara en büyük faydalan sağladı. Fransızlar 1 930'larda sosyal harcamaları artırdıklarında, bunun tek amacı özyönetim taleplerini savuşturmaktı. İran'da da 1 930'lar aynı zamanda karayollan, demiryollan, fabrikalar ve okullar için bir gelişme dönemi oldu, fakat amaç devleti güçlendirmekti. Yeni hükümetler çoğu zaman ulusal devlet güvenli hale gelinceye ka­ dar sosyal harcamaları ertelemeleri gerektiğini s avunuyorlardı ve yalnızca ideolojik olarak soldaki marjinal siyasi gruplar yok­ sul ve ötekileştirilmiş nüfusun ihtiyaçlarını dile getirdi . Laik ve Müslüman reformcu yenilikçiler daha sonra muhtaçların ta­ leplerinin başlıca sözcüsü olmak ve adalet sağlayanlara verilen meşruiyeti kaz anmak için yanştılar. 17

ideolojiler: Devlete karşı adalet Entelektüeller, burjuva patronaj devletleriyle halkın taleple­ ri arasındaki çekişmeyi dile getirmekte yavaş kaldılar. 1 920'le­ rin büyük tartışmalı açıklamaları, standart İslamın kökenleri anlatısının geçerliliği ve bunun ulusal kimlik inşası için değeri hakkındaydı. Bu açıklamalar, Ali Abdurrazık'ın halifeliğin sekü­ ler bir kurum olduğu ve "İslami bir yönetim"in olmadığı iddiası ve Taha Hüseyin'in, mevcut haliyle İslam öncesi Arap şiirinin,

17

N. J. Brown, Peasant Politics in Modern Egypt: the struggle against the state, New Haven, CT: Yale University Press, 1990, 1 67-70. Thompson, Colonial Citizens, 1 04, 1 63-7; Thompson "Climax and Crisis ," 80-2; İran: S. A. Arjomand, The Turban for the Crown: the Islamic Revo­ lution in Iran, New York, Oxford: Oxford University Press, 1 988, 67-8.

44 6

ORTAOOG U ' DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

İslam döneminin b i r eseri olduğu iddiasıydı. 1 8 Bununla birlikte, burjuva devletinin eleştirileri ortaya çıktığında, söylemleri Ada­ let Ç emberini yansıttı. Ç emberin terminolojisini kullanmadan, devletin halkının refahından sorumlu olduğunu vurguladılar. 1 928 yılında kurulan reformist bir grup olan Müslüman Kardeşlerin üyeleri, ilk yanıt verenler arasındaydı. Muhammed el-Gazali ve Seyyid Kutub, yoksulların yüksek vergiler öderler­ ken ve dayanılmaz koşullarda yaşarlarken, zengin kapitalistleri temsil eden yöneticilerin her zaman toprağın ve servetin kötü dağılımına ve dış ekonomik sömürüye nasıl izin verdiğini gös­ termek için İslam tarihini tahlil ettiler. El- Gazali, 1 9 5 1 tarihli

lrfan Kaynağımız kitabında İslamın devletin adaletsizliğini ortadan kaldırmak için bir araç olduğunu ileri sürdü. Zekat, İs­ lamın beş şartından biri olsa da, yoksulların tüm ihtiyaçları­ nı değil, onların aciliyetlerini karşılamak anlamına geliyordu. Yoksulların kendilerine hizmet s ağlamalarına yardımcı olacak süregiden ihtiyaçlarını karşılamak, özellikle tarımsal olmayan nüfus için işleri genişletmek suretiyle, devletin işleviydi: "Her­ kes için istihdam s ağlamak hükümetin sorumluluğundadır. " 1 9 Seyyid Kutub 'un lslamda Sosyal Adalet ( 1 949) adlı kitabı hü­ kümetleri ve s eçkinleri, fakirlerin durumu hakkında fazla bir şey yapmamakla kınadı ve Hz. Peygamber' in sahabesi Ebu Zer'i, aşın servet birikimine karşı olduğu için övdü. Kutub, adaleti, 18

19

Ali Abd al-Raziq, "L'Islam et les bas es du pouvoir," çev. L. Bercher, RE! 7, 1 930: 353-9 1 ; 8, 1 934: 1 63-222; L. Binder, Islamic Liberalism: a critique of development ideologies, Chicago, iL: University of Chicago Press, 1 988, 1 3 1 ; S. T. Ali, A Religion, Not a State: Ali Abd al-Raziq 's Islamic justifi cation of political secularism, Salt Lake City: University of Utah Press, 2009. D. Semah, Four Egyptian Literary Critics, Leiden: Brill, 1 974, 1 1 1 , 1 1 2 - 1 3; P. C achia, Taha Husayn: his place in the Egyptian literary renaissance, London: Luzac, 1 956, 60. M. al-Ghazzali, Min huna na 'mal, 1 95 1 , çev. 1. R. al-Faruqi, Our Begin­ ning in Wisdom, Washington, DC: American C ouncil of Learned Socie­ ties, 1 953, 1 29 . Bkz. R. P. Mitchell, The Society of the Muslim Brothers, New York: Oxford University Press, 1 969, 2 1 0, 220- 1 ; J. Beinin, "Isla­ mic Responses to the C apitalist Penetration of the Middle E ast," B. F. Stowasser (ed.) The Islamic Impulse içinde, London: Croom Helm, 1 987, 95; A. A. Musallam, "Sayyid Queqb and Social Justice, 1 945- 1 948," JIS 4, 1 993: 55. Bir Marksistten benzer bir analiz: T. Sonn, "Bandali al-Jawzi's Min tarikh al-harakat al-fikriyyat fi 'l-Islam: the first Marxist interpre­ tation of Islam." UMES 1 7 , 1 985: 92, 1 04.

20.

VÜZV I L DA O RTADOGU

447

Ç emberin karşılıklı sosyal b ağımlılığına hiçbir ş ey borçlu olma­ yan, dinsel bir tanım olan bütünlük ve dindarlık olarak tanımla­ dı. Fakat yine de, talebinde karşılıklı s osyal bağımlılığı vurgula­ dı ve hükümetin "karşılıklı s osyal sorumluluk"u tesis etmesini savundu. Bu, zenginlerin iş çilere ve çalış amayanlara tedarik sorumluluğunun yanı sıra, işçinin emek ve vergilere katkıda bulunma sorumluluğunun devlet tarafından uygulanması an­ lamına geliyordu. Mevdudi'nin, B atı etkisinin İslami eleştirisi, Darwinizmi reddetti çünkü bu akım, güçlülerin güçsüzleri ez­ mesinden bir erdem ya da bir hak yarattı. Ayrıca kapitalizmi de reddetti çünkü zenginlerden, yoksulların ve muhtaçların duru­ munun tüm sorumluluğunu aldı . 20 Devlet adaletsizliğinin laik kınamaları da benzer ifadeler savurdu. Taha Hüseyin, 1 945- 1 950 yılları arasında "adalet öz­ lemiyle yanan" sefiller yerine, "müreffehleri memnun etmeye uğraşan" devletleri kınayan yedi kitap yayınladı.2 1 Mısırlı Halid Muhammed Halid, 1 950 tarihli Buradan Başlıyoruz adlı çalı ş ­ masında dinsel b i r devleti reddetti, ama sosyal adalet talep etti ve kategorik olarak, "Halkına yiyecek s ağlamayan devlet, devlet değildir" dedi. 22 Halid de, Ebu Zer'i, erken dönem Müslüman yö ­ neticilerin acımasızlığını eleştirdiği ve malını mülkünü muh­ taçlara dağıttığı için övdü. Bu ideolojilerin sosyalist ya da sos20

21

22

S. Outb, Al-Adala al-ijtima'iyya fi'l-Islam, çev. J. B. Hardie, Social Justice in lslam, Washington, D C : American Council of Learned Societies, 1 953; A. J. Bergesen (ed.) The Sayyid Qutb Reader: selected writings on politi­ cs, religion, and society, New York, London: Routledge, 2008. Devlet zul­ mü Kutub'u sosyal adaleti bırakmaya ve rejimin ortadan kaldırılmasına yönelik vaaz etmeye (ki, bu onun idamına neden olmuştur) motive etti. Beinin, Kutub'un "karşılıklı sosyal sorumluluk" kavramının E. P. Tlıom­ pson'un ahlaki ekonomi kavramıyla olan benzerliğine dikkat çeker; Bei­ nin, "Islamic Responses," 95, 99. A. A. Maududi, Come Let Us Change This World, çev. K. Siddique, Karachi: Salma Siddique, 1 9 7 1 , 1 0, 29, 37. Safran, Egypt, 203; alıntılar T. Hussein, The Sufferers: stories and pole­ mics, çev. M. ElZayyat, C airo: American University in C airo Press, 1 993, l, 4'ten. Benzer şekilde, Hıristiyan Farah Antun, refahın adil bir şekilde dağıtılmasını ve sosyal adaleti savundu; D. M. Reid, The Odyssey of Fa­ rah Antun: a Syrian Christian 's quest for secularism, Minneapolis and Chicago, iL: Bibliotheca Islamica, 1 975, 1 14- 1 6 . Alıntılar: K. M. Khalid, Min huna nabda, 1 950, çev. 1. R. al-Faruqi as From Here We Start, Washington, D C : American C ouncil of Learned So­ cieties, 1 953, 67-8, 75, 1 2 9-30; Beinin, "Islamic Responses," 92.

44 8

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

yal demokratik izleri, sadece B atı etkisinin değil, halk düşün­ cesinde Adalet Ç emberi ve İslami eşitlik kavramlarının devam eden gücünü de yansıtıyordu. Devletin gerek İslamcılara gerekse laiklere yanıtı baskı uy­ gulama oldu. Sonuç olarak, dinsel ve laik muarrızlar, bağımsız ulusal devletlerin, işçilerin ve yoksulların şikayetlerini ele alma­ sı beklentisiyle tüm Ortadoğu'da patlak veren anti-emperyalist mücadelelere katıldılar. II. Dünya Savaşının sonunda sömürgeci güçler, Ortadoğu'daki manda yönetimlerinden mahrum oldular. Yeni devletlere mali yardım ve askeri desteği reddetmeleri ve ideolojik anlayış , birçok Ortadoğuluyu kızdırdı. 1 950'lerin Soğuk Savaş koşullarında, Batının kızgınlığı Sovyet blokuyla ittifaklar halinde ifade edildi ve en azından bir çeşit sosyalizmin retorik olarak benimsenmesini gerektirdi. 1 950'ler ve 1 960'lar bölgede şiddetli hükümet değişimlerine tanıklık etti ve o dönemdeki bir­ çok devlet -gerek monarşiler gerekse cumhuriyetler- s osyalizm, sosyal refah ve sosyal adalet ideolojilerini benimsedi.

Modern hükümdarlar ve mezalim ( 1 924-yaklaşık 1 975) 20. yüzyıl Ortadoğu hükümdarlarının, Adalet Ç emberi söylemini devam ettirmeleri seçilmiş liderlere göre daha olasıydı. Bunun sebepleri, saltanatların veya aşiret şeyhliklerinin modern öncesi köklerinden, Batı siyasi ideolojilerinden nispi bağımsızlıklarına, büyük ölçüdeki aşiret nüfuslarına ve eski yönetim kurumlarını korumalarına kadar uzanmaktadır. Ç ember, aşiret şeyhlerini ve modern öncesi sultanları meşrulaştırdığı için, hükümdarları eski, adil sultan efsanesini aş ağı yukarı ikna edici bir şekilde yeniden canlandıran modern adalet dağıtıcıları olarak meşru­ laştırmaya devam etti.23 Modernleşmiş, hatta Batılılaşmış bir bi23

Habibullah Han 20. yüzyılın başlarında Afganistan emiri olduğunda, düzeni koruma ve adaleti sağlama sorumluluğunu üstlendi. Tann'nın vekili, Tanrı'nın yeryüzündeki Gölgesi, çoban, uyruklarının klavuzu ve hamisi gibi hükümdarlık kavramlarını kullandı; S. Nawid, "The State, the Clergy, and British Imperial Policy in Afghanistan during the Ni­ neteenth and Early Twentieth C enturies," IJMES 29, 1 997: 597-8, şu ça­ lışmayı alıntılamıştır: M. T. Afghani, Tohfat al-amir.fi bayan-i soluk wa al-tadbir, Kabul: Government Printing House, 1 9 1 0, published by King Habibullah.

20.

YÜZYILDA O RTADOGU

449

çimde, adalet kurumlan bu krallıkların bürokrasilerinde önemli bir unsur haline geldi. Krallar vaatlerini yerine getiremedikle­ rinde Adalet Ç emberi muhalefetin bir aracı haline geldi.

Modem Arap monarşileri ve kraliyet adaleti Modern Arap kralları, adaleti, dilekçelere cevaben anladı. Dilekçeler, yönetilenlerle ilişkileri için faydalı bir araç olan

mezalim mahkemelerinin adaletiydi. Hakim aşiret grubunun liderleri olan Kuveyt hükümdarları, bu amaçla gerçekleştirilen düzenli toplantılarda halktan gelen itirazları kabul ettiler. Ye­ men'de dilekçe sunma, sokakta veya camide sözlü şikayetten, ofislerde şikayet kutusunda veya posta yoluyla sunulan yazı­ lı belgelere kadar uzanıyordu. 24 Suudi devletini l 924'te kuran Kral Ab dülaziz İbn Suud ( 1 902 - 5 3 ) , hukuk sistemini şeriat ve örfi hukuka b ağlayan modern bir O smanlı yasasına dayandırdı. Aynca şikayet kutulan kurdu ve ş ahsen dilekçeleri kabul etti. 2 5 1 95 5'te Suudi kralları, devlete karşı şikayetleri ele alan Şikayet Kurulu'nda (Divan el-Mezalim) mezalim'i kurumsallaştırdı. 26 l 950'lerin başından itibaren Suudi işçileri daha fazla hak iste­ mek için grev yapmaya başladılar. işçilerin siyaseten edilgen ve 24

25

26

Kuveyt: U. Rabi, "The Kuwaiti Royal Family in the Postliberation Period: reinstitutionalizing the 'first among equals' system in Kuwait," J. Kos­ tiner (ed.) Middle East Monarchies: the challenge of modemity içinde, Boulder, C O : Lynne Reinner, 2000, 1 52 . Yemen: B. Messick, The Calligrap­ hic State: textual domination and history in a Muslim society, Berke­ ley: University of C alifomia Press, 1 993, 1 74-5. A. Layish, "Saudi Arabian Legal Reform as a Mechanism to Moderate Wahhabi Doctrine," JAOS 1 07, 1 987: 280, 285; J. Schacht, An Introdu­ ction to Islamic Law, Oxford: Clarendon, 1 962, 1 984, 87. Suudi Arabis­ tan'da hükümdarın yasasına kanun değil düzen anlamına gelen nizam denirdi. A. Al-Yassini, Religion and State in the Kingdom of Saudi A ra­ bia, Boulder, C O : Westview, 1 985, 75&n43 . Kadınlar mezalim oturumla­ rı: R. Lacey, The Kingdom, New York: Harcourt Brace Jovanovich, 1 9 8 1 , 3 1 1 ; S . Mackey, Saudis: inside the desert kingdom, New York: Penguin/ Signet, 1 990, 1 38 . Al-Yassini, Religion, 77; D. E. Long, "The Board of Grievances in Saudi Arabia," MEJ 27, 1 973: 74. Aynı yıl, insanlar, içişlerinin ulema yöneti­ cilerini görevlerinden azleden Umman Sultanı'na dilekçe göndermeye başladılar, ancak "bunu yapmaktan derhal vazgeçirildiler," bu da sekü­ ler yönetimin adaletsizliği hakkındaki şikayetleri gündeme taşıdı; D. F. Eickelman, "From Theocracy to Monarchy: authority and legitimacy in Inner Oman, 1 935- 1 957," IJMES 1 7 , 1 985: 1 7 .

45 0

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE S iYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

itaatkar olmaları karşılığında, krallar, bir tür sosyal s özleşmey­ le, ülkenin petrol gelirlerini asfalt yollar, elektrik ve su, telefon sistemleri , barınma, eğitim, s ağlık, refah ':e sosyal güvenlik gibi

kalkınma projelerine harcadılar. Aynı zamanda Yemen Anaya­

sası, "sosyal adaletin, vergilendirme ve kamu harcamalarının temelini oluşturduğunu" ilan etti.27 Diğer Ortadoğu kralları, uy­ ruklarıyla aynı mutab akata vardılar. Trans-Ürdün (bağımsızlıktan s onra Ürdün oldu) Kralı Ab ­ dullah ( 1 9 2 3 - 5 1 ) aşiret Arabistanında büyümüştü. Ç emberin zo­ runlu kıldığı gibi , Ürdün kabilelerinin sürekli ş ahsi ziyaretlerde aralarında lider rolünü üstlenerek dostluğunu kazandı. Onların ihtiyaçlarını karşıladı ve anlaşmazlıklarını çözdü. Torunu Kral Hüs eyin ( 1 952-99) bu uygulamayı devam ettirdi: "Bu ziyaretleri çok seviyorum. Kabile üyeleri bazen onları ziyaret ettiğimi duy­ duklarında dilekçelerini sunarlar ve çoğu o kadar basittir ki, onlarla sahada ilgilenebilirim."28 B atılı eğitimine rağmen Kral Hüseyin, yerli halkın himayesini s ağlayarak, anlaşmazlıkları yargılayarak ve dilekçeleri kabul ederek kabilelerin s adakati­ ni kazandı. Kent yoksullarından dilekçeleri de kabul etti. Orta sınıf görüşlerini duymak için bir taksi şoförü kılığında dışa­ rı çıktı ve yolculara problemleriyle ilgili sorular sordu. Suudi 27

28

Al-Yassini, Religion, 1 14, 1 1 7; Suriye: Thompson, Colonial Citizens, 1 58 . J. Kostiner v e J . Teitelbaum, "State-Formation and the Saudi Monarchy," Kostiner, Middle East Monarchies içinde, 1 37; K. A. Chaudhry, "Econo­ mic Liberalization in Oil-Exporting Countries: Iraq and S audi Arabia," 1. Harik ve D. J. Sullivan (ed.) Privatization and Liberalization in the Middle East, Bloomington: Indiana University Press, 1 992, 14 7, 1 5 1 , 1 59; H. F. Eilts, "Saudi Arabia: traditionalism versus modemism-a royal di­ lemma?," P. J. Chelkowski ve R. J. Pranger (ed.) Ideology and Power in the Middle East: Studies in Honor of George Lenczowski içinde, Durham, NC: Duke University Press, 1 988, 59-60; M. C. Hudson, Arab Politics: the search for legitimacy, New Haven, CT: Yale University Press , 1 977, 396. Alıntı şu çalışmadan: "The Permanent C onstitution of the Yemeni Arab Republic," San' a, 27 March 1 964, pub. al-Thawra, 2 April 1 964, Arab Poli­ tical Documents, 1 964 içinde, Beirut: Political Studies and Public Admi­ nistration Department of the American University of Beirut, 1 964, 1 2 1 . Hussein, King of Jordan, Uneasy Lies the Head, New York: Bemard Geis Associates, 1 962, 65-6. Ziyaretlerinin önemi 1 970'lerde azaldı ve dilekçe verme, daha "modem" müdahale biçimleri lehinde azaldı; R. B. Cunnin­ gham ve Y. K. Sarayrah, Wasta: the hidden force in Middle Eastem so­ ciety, Westport, CT: Praeger, 1 993, 144-5.

20.

YÜZYILDA ORTADOGU

45 1

krallan gibi, siyasi haklan, halkından esirgedi ve halkın buna hazır olmadığını ifade etti. 29 Kraliyet otoritesi Fas 'ın düzenli yargı sistemini meşrulaş­ tırdı, fakat kral ş ahsi mezalim görevlerini korudu. iL Hasan ( 1 96 1 -99) , daha önce " Öğrenci Şöleni"nde olduğu gibi bireyleri veya heyetleri, şikayetlerini doğrudan krala iletmeye teşvik etti. Bu şenlik, dilekçelerin verilmesi üzerinde yoğunlaşan yıllık bir kamavalvari, karann bozulmasıydı. Kraliyet makamına getiri­ len bir öğrenci, üç hafta b oyunca p adişah olarak hareket eder ve dilekçeler verirdi. Dönemin s onunda istediği her şey için dilek­ çe verdi.30 Refah, Fas hükümdannın bir yükümlülüğüydü. Kralın lütfu veya baraka'nın yağmur, bol mahsul, s ağlıklı çocuklar ve ulusal refah getirdiği düşünülürdü. Bu lütfun yokluğunun ise sıkıntılara, kuraklığa, kıtlığa ve meyvelerin olgunlaşmaması­ na neden olduğu düşünülürdü. Bilimins anı El-Kettani (ö. 1 927) "Adaletsizlik yıkım, adaletse refah getirir" diye yazmıştı. Devle­ tin modem zamanlarda mucizelerden ziyade kalkınma yoluyla tüm uyruklannın ihtiyaçlannı karşılaması gerekiyordu.31 29

30

31

Hussein, Uneasy Lies the Head, 67-8, 99, 235, 247; U. Dann, King Husse­ in and the Challenge of Arab Radicalism: Jordan, 1 955- 1 967, New York: Oxford University Press , The Moshe Dayan Center, 1 989, 9 işbirliği ile L. L. Layne, Home and Homeland: the dialogics of tribal and national iden­ tities in Jordan, Princeton, NJ: Princeton University Press, 1 994, 148; A. Sus ser, "The Jordanian Monarchy: the Hashemite success story, • Kostiner, Middle East Monarchies içinde, 99. 1 970'lerde Ürdünlüler siyasi haklan için başkaldırmaya başladılar ve l 990'larda Hüseyin haklarını verme­ ye başladı, ancak halefi Abdullah bu politikayı tersine çevirdi; S. Glain, "Kingdom of Corruption," The Nation, 30 Mayıs 2005: 22-3. Hassan il, Le Maroc en Marche: discours de Sa Majeste Hassan 11 de­ puis son avenement au trone, Mohammedia, Morocco: Offset de Feda­ la, 1 965/6 475-6; D. F. Eickelman, Knowledge and Power in Morocco: the education of a twentieth-century notable, Princeton, NJ: Princeton University Press, 1 985, 88-90; 1. W. Zartman, Destiny of a Dynasty: the search for institutions in Morocco 's developing society, Columbia, S C : University o f South C arolina Press , 1 964, 39. Bu talepler resmi atama­ lara kadar uzandığından, Fransız sömürge yetkilileri Öğrenci Şenliği'ni ortadan kaldırdılar. Valiler aynca eyalet başkentlerinde mezalim mah­ kemesi düzenlediler; K. L. Brown, People of Sale: tradition and chan­ ge in a Moroccan city, 1 830-1 930, Cambridge, MA: Harvard University Press , 1 976, 1 66 . M. Morsy, "Arbitration as a Political Institution: an interpretation of the status of monarchy in Morocco, • A. S. Ahmed ve D. M. Hart (ed.) lslam in

45 2

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i i l . Hasan, ekonomik kalkınmayı, sel felaketini ve işçi hak­

larını desteklemek için Adalet Ç emberi değerlerine başvurdu. il. Hasan, işsizleri, büyük ve göze çarp an kalkınma projelerinde

kullandı. Arazi ıslahı; yol, su yolu ve kanal inş ası; su sondajı; orman ağaçlandırması; veya ev, okul, sulama tesisleri, b araj ve elektrik santralleri inşası. Antik Mezopotamya'nın tuğla taşı­ yan krallarını takliden ilk küreği kendisi salladı.32 Monarşiyi Fas 'ta adaletin en yücr� dağıtıcısı olarak temsil etti, ama aynı zamanda patronajın da en önemli dağıtıcısıydı. B ağımsızlık ve gelişme, kralın emrindeki p atronajı artırdı ve bu ekonomik koz­ la seçkinlerin ihtiyaçlarına seslendi ve onların yardımını ka­ zandı. il. Hasan, toprak reformu yapmadı, ancak birçok köylü topraksız kalırken, devlet topraklarını yönetim şirketlerine özel mülkiyet olarak dağıttı.33 Ekonomik kalkınma ve gıda üretimiyle ilgili teknik problemleri çözerek eleştiriyi köreltmeye ve adil bir hükümdar imgesini yansıtmaya çalıştı: "Onlar [Cezayir) petrol çıkarırken ben b arajlar inşa ediyorum. "34 il. Hasan, p olitikalarını meşrulaştırmak için demokrasiyi

Adalet Ç emberi açısından yeniden tanımladı : "Demokrasi, yal-

32

33

34

Tribal Societies: from the Atlas to the lndus içinde, London: Routledge & Kegan Paul, 1 984, 44, 55-8; R. Bourqia, "The Cultural Legacy of Power in Morocco," R. Bourqia ve S. G. Miller (ed.) in the Shadow of the Sultan: culture, power, and politics in Morocco içinde, Cambridge, MA: Harvard University Center for Middle Eastern Studies, 1 999, 249; alıntı: Muham­ mad b. Ja'far al-Kattani, Salwat al-anfas, Fez: Ahmad al-Azraq, 1 899, 1 989, 205, çev. H. Munson, Jr. , Religion and Power in Morocco, New Ha­ ven, CT: Yale University Press, 1 993, 9 1 . Hassan II, Maroc, 34, 241 , 338, 443-4; Hassan II, The Challenge: the me­ moirs ofKing Hassan 11 of Morocco, çev. A. Rhodes, London: Macmillan, 1 978, 94; J. Waterbury, The Commander of the Faithful: the Moroccan political elite-a study in segmented politics, New York: C olumbia Uni­ versity Press, 1 970, 1 56. Waterbury, Commander, 148, 1 54, 1 58; Hassan II, La memoire d 'un roi: entretiens avec Eric Laurent, Paris: Plon, 1 993, 1 39-40; A. Claisse, "Makhzen Traditions and Administrative Channels," I. W. Zartman (ed.) The Political Economy of Morocco içinde, New York: Praeger, 1 987, 46- 7 , 5 2 ; Hermassi, Leadership, 1 93 . Diğer Ortadoğu ülkelerinin aksine, Fas 1 960'larda bir arazi reformu tecrübe etmemiştir; a.g.e., 1 8 1 -2. Hassan II, Challenge, 9 1 , 94; Waterbury, Commander, 403 , 1 7 , 1 52-7; I. W. Zartman, "King Hassan's New Morocco," Zartman, Political Economy içinde, l ; A. Doumou, ed. The Moroccan State in Historical Perspective, 1 850-1 985, çev. A. K. Armalı, Dakar, Senegal: CODESRIA, 1 990, 5 .

20.

YÜZY I L DA ORTADOGU

453

nızca siyasi örgütler ve temsili kurumlar toplamından ibaret değildir. Gerçek demokrasi daha ziyade, bireylere ve gruplara hastalık ve cehalete karşı etkili koruma s ağlayan bir demokra­ sidir. "35 II. Hasan birçok kez s osyal ve ekonomik bir demokrasi inşa ettiğini söylemesine rağmen, kesinlikle siyasi bir demokra­ si inşa etmedi. Herkes için refah vaatleri ile zenginlik ve topra­ ğın sınırlı bölüşümü; herkes için adalet vaatleri ile siyasi muha­ lefeti sert bir şekilde bastırması; ve imanın s avunucusu olarak ilan edilen rolü ile orduyu, kraliyet otoritesini ortaya koymak ve muhalefeti cezalandırmak için kullanması arasındaki ger­ ginlikler çoğaldı. Bu gerilimler, kralın davranışı ile Adalet Ç em­ berine epey bağımlı bir ideolojinin getirdiği halk beklentileri arasındaki çelişkiden güç kazandı.

!ran milli ideolojisinde Adalet Çemberi İran'da Adalet Ç emberi, hem hükümdarın politikalarına yet­ ki olarak hem de muhalefetin sembolü olarak hizmet etti. Di­ ğer monarklarda olduğundan daha fazla olmak üzere, 20. yüzyıl İran şahlarının Yakındoğu ideolojisiyle özel bir ilişkisi vardı: Ç ember, Pers kökenlerine atfedilmesi nedeniyle modem monar­ şinin parçası olmasa da İran ulus al mitolojisinin ayrılmaz bir parçası oldu. Rıza Şah iktidara geldiğinde, İslam öncesine ait Fars ça terim Pehlevi'yi hanedanının adı olarak benimsedi ve yeni İran devle­ tinin ideolojisinde eski Pers tarihinin unsurlarını kullandı. Rıza Şah, eski İran takvimini yeniden canlandırdı, arkeologlar tara­ fından ortaya çıkarılan antik Pers kalıntıları üzerine modellen­ miş bir kentsel mimariyi finanse etti ve daha önceki şahlar gibi, Şahname'yi İran siyas eti için bir model olarak öne sürdü, dü­ şük maliyetle yayınlattı ve okula giden çocuklara ezberlettirdi . Bununla birlikte , Adalet Ç emberinin karşılıklı b ağımlılığı Reza Şah'ın politikalarına rehberlik etmedi. Burjuvazi, büyük toprak sahipleri ve askeri yetkililer tarafından kontrol edilen, manda 35

Hassan II, Maroc, 358; bkz. 476, 479, 504. Bu tanım Fas'ın ötesinde popü­ ler oldu. 2008'de kendisiyle ropörtaj yapılan Mısırlı birisinin, muhabire söylediği gibi: "Demokrasi bize paramızın yetebileceği yiyecekler ve hal­ kına gerçekten önem veren bir devlet getiriyorsa, o zaman istediğimiz budur"; aktaran M. Slackman, "Don't Leave Home Without a Cultural Compass," New York Times, 1 1 Haziran 2008: AB.

454 ! 1

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

devletlerindeki gibi yeni bir s osyal hiyerarşiyi tercih etti. Er­

deşir'in Vasiyetnıimesi'ni modern Farsçaya çevirtmiş olmasına rağmen, bu eserdeki tavsiyelere göre yönetmedi. 3 6 Halefi, Adalet Ç emberini alıntılayan tek modern hükümdar olan Muhammed Rıza Şah ( 1 94 1 -79) , yine de siyasi muhalefet ve halkın adalet çağrılarını bastırmak için babası kadar sıkı ça­ lıştı. Modern bir toplum ve ekonomi yaratmak istiyordu, ama Abdülhamid gibi bunun da kendisi ve devlet tarafından ta · mamen kontrol edilmesini istiyordu. Ç emberden alıntısı, İran yorumunun hiyerarşik katılığını ve yönetimine ilahi meşruiyet yeteneğini vurguladı. Alıntıyı, ilk kitabı Ülkem için Vazifem'in ( 1 96 1 ) başlangıcında yaptı: "İlk Sas ani hükümdarı 1. Erdeşir'e göre, 'Ordu olmadan güç, p ara olmadan ordu, tarım olmadan para ve adalet olmadan tarım olamaz . ' "37 Muhammed Rıza Şah şöyle demişti: Bu alıntı, muhtemelen adaletle mayalanmış başa­ rılı bir otokrasiyi modelleyerek İran'ın dünyanın geri kalanına nasıl fayda sağlayabileceğini gösterdi. 1 967 tarihli Beyaz Devrim kitabında Muhammed Rıza Şah, aralarında en önemlisi arazi reformu olan altı noktadan oluşan gelişim programını açıkladı ve gerekçesini gösterdi. Program, "siyasi demokrasinin ekonomik demokrasiyle tamamlanmadığı sürece hiçbir anlamı olmadığı" (Fas'ın II. Hasan'ıyla p aylaştı­ ğı) fikrini bünyesine kattı . Şah aynca anlaşmazlıkları çözmek için "Eşitlik Evleri" köyü kurdu, adaleti bizzat bahşeden Sasani krallarının geleneğine atıfta bulundu ve Hz. Peygamber'e atfe36

A. Marashi, Nationalizing lran: culture, power, and the state, 1 8 701 940, Seattle: University of Washington Press, 2008, 52-3, 1 24-32; Arjo­ mand, Turban, 68, 80; E . Abrahamian, ıran: between two revolutions, Princeton, NJ: Princeton University Press, 1 982, 1 89, 1 92; S. Mackey, The lranians: Persia, lslam and the soul of a nation, New York: Penguin/ Duttan, 1 996, 1 69, 1 77; Cronin, HResisting." 145. O dönemde polis Şah'a yazmış alanlan kınadı; E . A. Bayne, Persian Kingship in Transition: con­

versation with a monarch whose office is traditional and whose goal is modemization, New York: American Universities Field Staff, 1 968, 1 3 2 . 37

Erdeşir'in Vasiyetnamesi için bkz. Bölüm 3 . M. R. Pahlavi, Mission for My Country, Landon: Hutchinson & C o . , 1 96 1 , 3 1 . Saltanatı sırasında eğitim gören tarihçiler, belli ki bu sembolizm­ de derinleşmişlerdi, çünkü genellikle tüm modern döneme bu mercekle bakıyorlardı. Bereket versin ki, Muhammed Rıza örneğinde, onun kendi kapsamlı yazılan, kavramın onun için oynadığı rolü gösterir.

20.

YÜZYI LDA ORTADOGU

455

dilen atasözünden alıntı yaptı: "Dinsiz bir devlet ayakta kala­ bilir, adaletsiz bir devlet asla." Beyaz Devrim, modern s osyal adalet kavramlarına dayanan yeni bir Ç ember türü önerdi: "Bu­ gün, sosyal haklardan ayrılan siyasi haklar ve s osyal adaleti içermeyen yasal adalet ve ekonomik demokrasi olmadan siyasi demokrasi gerçek anlamından yoksundur. "38 Ancak İran devle­ ti, insanların vergilerine değil , p etrol gelirlerine b ağlı olan bir "rantçı devlet" idi. Şah, tahtını halk desteğiyle değil , güvenlik güçleriyle korudu.39 Devlet halka daha yakınlaştı ve insanların hayatlarına yeni ve daha müdahaleci bir şekilde karıştı, ancak halk devlete yakınlaşmadı. Aslında insanlar, devlet terörüyle si­ yasi katılımdan vazgeçirildiler. Bir antropolog, "Şah ve teknokratlarının, köylülerin ve eşek­ lerin hükümdarı olmaktan nefret ettiklerini" ileri sürdü.40 Arazi reform programı etrafındaki adalet söylemine ve sorumlu bazı yetkililerin s osyalist eğilimlerine rağmen, ş ah, altsınıflara eşit­ lik tanımadı veya tarımsal verimliliği artırmadı. Toprak sahibi 38

39

40

M. R. Pahlavi, The White Revolution, 2 . ed. , Tehran: The Imperial Pahlavi Library/Kayhan Press, 1 967, 2 1 , 35, 1 36 , 1 4 1 -9; adalet atasözü alıntısı 1 43'te, yeni Çember l 7 l 'de. Adalet Evleri (khanaha-ye ensafl: J. R. Per­ ry, •Justice for the Underprivileged: the oınbudsman tradition of Iran," JNES 37, 1 978: 2 1 5; M. M. J. Fischer, "Legal Postulates in Flux: justice, wit, and hierarchy in Iran," D. H. Dwyer (ed.) Law and Islam in the Midd­ le East içinde, New York: Bergin & Garvey, 1 990, 1 37-8; M. R. Pahlavi, Answer to History, New York: Stein & Day, 1 980, 1 09- 1 0. Vergi yerine kaynaklara bağımlılığın rantçı devleti, halkın eleştirisin­ den koruduğu söylenmektedir; H. Mahdavy, "Patterns and Problems of Economic Development in Rentier States: the case of Iran," M. A. C ook (ed.) Studies in the Economic History of the Middle East: [rom the rise of Islam to the present day içinde, London: Oxford University Press, 1 970, 428-67; H. Beblawi ve G. Luciani, Giriş H. Beblawi ve G. Luciani (ed.) The Rentier State, London: Croom Helm, 1 987, 4- 1 4. Bununla birlikte, bazı rantçı devletlerin, toplumlarına karşı duyarlı olmak için finansal ihti­ yaçtan başka nedenleri vardı. Alıntı: G. E. Goodell, The Elementary Structures of Political Life: rural development in Pahlavi Iran, New York: Oxford University Press, 1 986, 28; bu his şahın yazılarında da kendini belli eder. K. McLachlan, The Neglected Garden: the politics and ecology of agriculture in Iran, Lan­ don: IB Tauris, 1 988, 2; M. Amjad, Iran: [rom royal dictatorship to theoc­ racy, Westport, CT: Greenwood Press, 1 989, 94; K. Ehsani, "Rural Society and Agricultural Development in Post-Revolution Iran: the first two de­ cades," Critique 1 5, 2006: 84.

45 6

i

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

sınıfın siyasi gücünü kırdı. Yatınınlan topraktan s anayiye taşı­ dı ve endüstriyel bir burjuvazi yarattı. Tanını ve toprak, su, güb ­ re ve emek gibi tanının altyapısını sermayeye çevirdi. Araziye yatının yaptıkları tüm tasarrufları kaybeden milyonlarca orta sınıf insanı fakirleştiren süreçte, devlet ve kitleler arasındaki toprak ağalarının tamponunu kaldırdı. Köylüleri , tarım işlerini uygulama haklarına s ahip olmaktan mahrum ederek, s anayi ve ticaret işletmeleri için tüketici ve ucuz işgücü haline geldikleri şehirlere taşıdı.4 1 Toprak reformunun burjuva p atronaj devletine s aldırısı bü­ yük bir tepki uyandırdı. Topraklan ellerinden alınan toprak ağaları, vakıf arazilerinden elde edilen gelir kaybına ve dini içerikli kararlardan dışlanmalarına karşı çıkan ulema ve "tır­ manarak büyüyen despo �izm"den korkan liberaller, 1 963 Hazi­ ran'ında Tahran'da bir ayaklanma çıkarmış ve kanlı bir şekilde bastırılmıştır. Humeyni'nin bu isyandaki konuşması ve ardın­ dan tutuklanması onu ilk kez kamuya malolmuş bir kişi haline getirdi . Sosyoekonomik modernleşme, eş değer bir siyasi mo­ dernleşme veya arazi reformunun yarattığı yeni kentleşmiş ve eğitimli nüfuslara siyasi katılımın genişletilmesiyle eşleşmedi. Şahın söyleminin vaat ettiği gibi, devletin ve toplumun karşı­ lıklı bağımlılığını güçlendirmek yerine, iran'ın politikaları bu 41

A. Ashraf, "Historical Obstacles to the Development of a Bourgeoisie in Iran," Cook, Studies içinde, 33 1 ; P. W. English, City and Village in Iran: settlement and economy in the Kirman Basin, Madison: University of Wisconsin Press , 1 966, 66; N. R. Keddie, "The Iranian Village before and after Land Reform," JContempH 3 . 3 , 1 968: 75, 79, 82n l4, 84; N. R. Keddie, "Stratification, Social C ontrol, and C apitalism in Iranian Villages Before and After Land Reform," R. Antoun ve 1. Harik (ed.) Rural Politics and Social Change in the Middle East içinde, Bloomington: Indiana Univer­ sity Press, 1 972, 39 1 , 394; R. M. Savory, "Social Development in Iran du­ ring the Pahlavi Era," G. Lenczowski (ed.) Iran under the Pahlavis içinde, Stanford, CA: Hoover Institution Press, 1 978, 1 1 0; A. Najmabadi, Land Reform and Social Change in Iran, Salt Lake City: University of Utah Press, 1 987, 9- 1 1 , 25-8, 86; Abrahamian, Iran, 430, 439; J. Foran, Fragile Resistance: social transformation in Iran from 1 500 ta the Revolution, Boulder, CO: Westview, 1 993, 3 1 8; E . J. Hooglund, Land and Revolution in Iran, 1 960- 1 980, Austin: University of Texas Press, 1 982, 50, 59, 62-79; M. G. Majd, Resistance ta the Shah: landowners and ulama in Iran, Ga­ inesville: University Press of Florida, 2000, 33 1 , 337, 346-7; M. G. Majd, "Small Landowners and Land Distribution in Iran, 1 962-7 1 ," IJMES 32, 2000: 1 24.

20.

YÜZYI LDA ORTADOGU

457

ikisi arasındaki düşmanlığı vurguladı ve çıkarlarını çatışmaya soktu. Kırs al kesimdeki köylüler b ağımsız, eleştirel, hatta cü­ retkiir hale geldiler. Kentsel alanlarda siyasi olarak aktif olan nüfus genişledi.42 Adalet Ç emberinde daha önce dile getirilen refah ve adalet beklentileri artık büyük ölçüde B atının siyasi dilinde ifade edi­ liyordu. Bu beklentiler ve gerçek devlet p olitikaları arasındaki çelişkiler, ihanet duygusu yarattı ve halk protestolarına acili­ yet kazandırdı. Ç emberin hiyerarşik tarafını, yani hükümdarın itaatkar uyrukları için düzen ve refah yaratma sorumluluğunu vurgularken, ş ah, Ç emberin bir ucundan bir ucuna her iki yön­ den de geçilebileceğini unutmuş gibi görünüyordu. Şahın ada­ letinin başarısızlığı, uyrukları için gayrimeşruiyetinin, kutsal meşruiyet eksikliğinin, potansiyel askeri yenilginin ve nihaye­ tinde toplumdaki refah, düzen ve adalet kaybının bir işareti ha­ line geldi. Şahın propagandasında defalarca vurgulandığı Ç em­ berin tezleri, rejimine karşı bir silaha dönüştü.

Arap sosyalizmi, "adil refah devleti" ( 1 952-yaklaşık 1 975) Arap ülkelerinin çoğu yüzyılın ortalarında b ağımsızlık kazandı ve neşet ettikleri burjuva patronaj devletlerine tepki olarak, ba­ zıları retorik amaçlı bazıları gerçek, cumhuriyetçi hükümetleri ve sosyalist ideolojileri benimsedi. Kalkınma stratejileri monar­ şilerin stratejileriyle paralellik gösterdi. Sulama çalışmaları , üretici v e tüketici kooperatifleri, s ağlık hizmetleri , eğitim, kre­ diler ve sübvansiyonlar şeklinde kırsal ve kentsel sosyal adale­ tin sağlanması ile desteklenen s anayileşme üzerine bir vurgusu vardı bu stratejilerin. Sosyalist cumhuriyetler Adalet Ç emberin­ den çok farklı bir dil kullandılar, ancak Ç ember gibi öncelik­ leri, devletin üretken sınıflar için adalet s ağlamasını ve karşı42

Khomeini, şahsi mülakat, 1 O Ocak 1 967, alıntılayan J. A. Bill, The Politics of Iran: groups, classes, and modemization, Columbus , OH: Charles E . Merrill, 1 972, 24; J. Amuzegar, The Dynamics of the Iranian Revoluti­ on: the Pahlavis' triumph and tragedy, Albany: State University of New York Press , 1 99 1 , 1 25-9, 1 48-9, 1 5 1 -3; Abrahamian, Iran, 427 , 429; Hoog­ lund, Land, 80, 1 1 1 , 1 1 9, 1 37; C ottam, Na tio n alism , 29 1 , 3 1 2; H. Katouzi­ an, "The Aridisolatic Society: a model of long-term social and economic development in Iran," UMES 1 5 , 1 983: 273.

45 8

1

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL I KTI DAR I N TAR i H i

lığında devleti destekleme yükümlülüklerini içeriyordu. Siyasi tutumlarını muhalefet eleştirileri üzerine inşa eden yazarlar, bu devletlere meşruiyet için güçlü bir araç verdi. Halihazırda 1 949 'da, örneğin Mısır'ın yeni Medeni Kanunu, önceki yasal re­ form çabalarının liberal bireyciliğini açıkça reddederek, "zayıfı korumak için onun arkasında" olduğunu ve "sosyal adaleti uy­ guladığını" belirtti.43 Sosyalist düşünürler devleti , köylülerin ve işçilerin mütte­ fiki olarak gördüler ve sultanın onları toprak s ahipleri ve ka­ pitalistler tarafından sömürüye karşı koruma rolünü yerine getirmesini ve genişletmesini beklediler.44 Adil sultan mitini adil refah devleti mitine dönüştürdüler. Bu, onu tanımlayan biliminsanını şu şekilde açıklayan bir �itti: Bu "Ortadoğu'nun çoğunda tam anlamıyla siyasi bir amaç olarak biliniyor ve ka­ bul ediliyordu. "45 Sosyalist cumhuriyetler, sömürge öncesi geç­ mişin siyasi ilişkilerini modem görünümde yeniden yarattılar. 20. yüzyılın başlarındaki sömürge ve burjuva yönetimler altın­ da, ins anlar yerel yönetimlerden korunmak için devlete baş­ vurmadılar. İns anlar sosyalizmi desteklediler çünkü sosyalist hükümetler, köylüler ve yoksullara desteklerini ve yerel bazda baskıya karşı korunacaklarını duyurdular.46 Sosyalist yönetim, diğer bir deyişle, sömürge öncesi devletin Adalet Ç emberini uy­ gulama görevini tekrar üstlendi. Hükümdarlar tarafından dağıtılan kişisel adaletin aksine, sosyalist adalet, ekonomi ve toplumdaki yapısal değişiklikler 43 44

45

46

G. Bechor, "'To Hold the Hand of the Weak': the emergence of contractual justice in the Egyptian civil law,• ILS 8, 200 1 : 1 88, alıntılar 1 90, 1 9 1 'de . M. Aflaq, Choice of Texts from the Ba 'th Party Founder's Thought, [Ba­ ghdad] : Arab Ba'th Socialist Party, 1 977, 43 . A. Rabo, "Nation-State Building in Syria: Ba'th and Islam-conflict or ac­ commodation?," K. Ferdinand ve M. Mozaffari (ed.) Islam: state and so­ ciety içinde, London and Riverdale: C urzon Pressi Riverdale, 1 988, 1 24. K. El-Menoufi, "The Orientation of Egyptian Peasants toward Political Authority between C ontinuity and C hange," MES 1 8 , 1 982: 88-9; 1. Harik,

The Political Mobllization of Peasants: a study of an Egyptian commu­ nity, Bloomington: Indiana University Press, 1 974, 1 73, 1 76, 1 9 1 . Topyekün bir devlet zulmü ve sömürüsü efsanesi, Britanya yönetimini daha hafif bir sömürü biçimi olarak muhafaza ettiği seçkinler arasındaki adalet ef­ sanesi ile devletin taleplerine direnişi ve devlet girişimleriyle işbirliğini reddetmesini haklılaştıran köylüler arasındaki adalet efsanesi paraleldi.

20.

VÜZV I L DA ORTADOGU

459

yoluyla s ağlanacaktı. Ortadoğu'daki güçlü devlet geleneği, mo­ dem bir hükümet altında bile insanların devlet güdümlü bir politika ve ekonomiye aşina olacağı anlamına geliyordu. Sosya­ lizmin popülaritesi sadece emperyal güçlerin kapitalizmine ve yerli burjuvaziye karşı muhalefete değil, aynı zamanda devletin adil ve ahlaki bir toplumsal düzen yaratma sorumluluğuna olan inancına da dayandı. Sosyalizmin hedefi olan, uvatandaşlar . . . adil bir toplumsal düzenin gölgesinde yaş ayacak,u ifadesi, doğ­ rudan Yakındoğu siyasi ideolojisine uyuyordu.47 Sosyalizm, siya­ si sahnede egemen konumlarını kaybeden güçlü burjuva seçkin­ ler için telafi edici bir adalet içermiyordu. Sosyalist tanımında udemokrasi, ezilen sınıf için b askıcı sınıfa karşı s osyal adalet ve eşitlik kurulması anlamına gelmektedir. "48

Mısır'ın A rap sosyalizmi Sosyalizmin en büyük temsilcisi 1 956'dan 1 970'e kadar Mı­ sır'ın devlet başkanı ve 1 952 devriminin lideri olan C emal Ab ­ dünnasır'dı. Mısır'daki s osyal değişim, büyük toprak s ahiplerini yok eden ve topraklan köylülere dağıtan bir toprak reformuyla başladı. Ekonomik etkileri ılımlıydı, ama siyasi etkileri dev­ rim niteliğindeydi.49 Reform, büyük toprak s ahibi sınıfın siyasi 47

48

49

Baas Partisi Anayasasından alıntı, madde 42 , çev. J. F. Devlin, The Ba 'th Party: a history from its origins to 1 966, Stanford, CA: Hoover lnstitu­ tion Press , 1 976, 34; bkz. K. S. Abu Jaber, The Arab Ba 'th Socialist Party: history, ideology, and organization, Syracuse: Syracuse University Press, 1 966, 1 05; R. Mabro, The Egyptian Economy, 1 952-1972, Oxford: Clarendon, 1 974, 1 28. G. A. Nasser, konuşma 22 Temmuz 1 96 1 , çev. M. H. Kerr, "The Emergence of a Socialist Ideology in Egypt," MEJ 1 6, 1 962: 1 43 . D. Warriner, Land Reform and Development in the Middle East: a study of Egypt, Syria, and Iraq, 2. ed. , Landon: Oxford University Press, 1 962, 1 4; A. Hottinger, "How the Arab Bourgeoisie Lost Power," JContempH 3.3, 1 968: 1 1 1 . Genellikle çelişkili olan rakamlar için bkz. Sir M. Darling, "Land Reform in Italy and Egypt," Year Book ofAgricultural Co-operati­ on, 1 956, 14- 1 7; R. H. Dekmejian, Egypt Under Nasir: a study in political dynamics, Albany: State University of New York Press , 1 97 1 , 1 23; S. Ra­ dwan, Agrarian Reform and Rural Poverty, Egypt, 1 952-1975, Geneva: Intemational Labour Office, 1 977, 35, 46; R. H. Adams , Jr. , Development and Social Change in Rural Egypt, Syracuse, NY: Syracuse University Press , 1 986, 1 3 , 1 7; El-Menoufi, "Orientation," 82-4. Uzun vadeli rakam­ lar dizisi sağlayan ve Ortadoğu ülkelerindeki toprak sahipliği, gelir

46 0

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDA R I N TAR i H i

gücünü kırdı v e servetini azalttı y a da başka yere yönlendirdi. Kırsal yoksulluğu ve açlığı azalttı ve çiftlik çocuklarının çalış­ mayı bırakıp okula gitmesine olanak verdi. Köylülere zenginle­ rin hayatını kazanma ve onların sömürüsünden kaçma yollarını verme gereğiyle haklı gösterilen toprak reformu, Adalet Ç embe­ rinin gereklerini yineledi. 50 Bununla birlikte , toprak reformunun bazı sonuçları, insan­ ların devlete olan adalet duygusunu aşındırdı . Arazinin yeni­ den bölüşümü, küçük his sedarları desteklerken, beraberindeki makineleşme, kredi politikaları ve kaynak kooperatifleri yerel gücü elinde tutan daha önemli çiftçilere fayda s ağladı. Sulanan alanın genişletilmesi bölüşüm için yeni tarım arazileri yarattı, gıda arzını artırdı ve kırsal yoksulluğu azalttı, ama toprak re­ formu, tarıms al verimliliği artırmadı veya topraksızlığı ortadan kaldırmadı. 51 Toprak reformu, kırsal işsizliği artırdı . Topraksız köylüler kaybolan büyük malikanelerde işlerini kaybetti . Şehir­ lere göç hızla arttı ve daha iyi halk s ağlığı ve gıda üretimi nüfus artışını teşvik etti . Kentler hızla büyüdü ve kentsel yoksulluk iki katına çıktı. 52 "Adil refah devleti" kentsel yoksullara yiyecek ve yakıtı sübvanse etmek ve doğum kontrolü, sağlık, eğitim ve istihdam s ağlamak için ortaya çıktı.

50

51

eşitsizlikleri ve sosyal hizmetleri, gelişmiş ve azgelişmiş ekonomilerle karşılaştıran çalışmalar nadirdir; çoğu çalışma görünüşte rastgele ra­ kamlar verir veya benzemeyenleri karşılaştınr. R. Saad, Social History of an Agrarian Reform Community in Egypt, C airo Papers in Social Science, 1 1 , C airo: American University in C airo Press , 1 998, 55, 69-70. Y. M. Sadowski, Political Vegetables? businessman and bureaucrat in the development ofEgyptian agriculture, Washing­ ton, D C : The Brookings Institution, 1 99 1 , 66. L. Binder, The Ideological Revolution in the Middle East, New York: J. Wiley and Sons, 1 964, 2 1 8; Radwan, Agrarian Reform, 38; R. Owen, "Large Landowners , Agricultural Progress and the State in Egypt, 1 8001 970: an overview with many questions," A. Richards (ed.) Food, States,

and Peasants: analyses of the agrarian question in the Middle East, Boulder içinde, C O : Westview, 1 986, 82; P. O'Brien, The Revolution in Egypt's Economic System: from private enterprise to Socialism, 1 9521 965, London: Oxford University Press , 1 966, 293, 295, 300; G. S. Saab, The Egyptian Agrarian Reform, 1 952-1 962, London: Oxford University 52

Press , 1 967, 1 22 , 1 26 . Radwan, Agrarian Reform, 46; Adams, Development, 1 1 3; G. Lewy, Reli­ gion and Revolution, New York: Oxford University Press , 1 974, 45 1 .

20.

YÜZYI L DA O RTADOGU

4 61

Mısır'ın 1 96 1 tarihli Ulus al Anayasa Bildirgesi şöyle bildiri­ yordu: "Sosyalizm hem bir araç hem de bir amaç, yani yeterlilik ve adalet oldu."53 Yeterlilik ulusal refahta büyüme demekti ve adalet ulu s al refahın a dil bölüşümünü gerektirdi. Ulusal Anayasa Bil­ dirgesi, adalet, refah ve askeri zafer arasındaki ilişkiyi Adalet Ç emberine oldukça yakın bir şekilde açıkladı: "Artık yeterlilik ve adalet temelinde inşa edilen yeni toplum, Mısır toplumunun dış tehlikelere karşı yeniden inşasını s avunmak için silahlı güçlere bir kalkan olarak ihtiyaç duymaktadır. Güçlü bir ordu zorunlu­ luktur, ama s avunma ihtiyaçlarının hiçbir zaman kalkınma ihti­ yaçlarına göre önceliği olmamalıdır; çünkü ekonomik ve sosyal kalkınma olmaksızın hiçbir ordu uzun savaşların zorluğuna da­ yanamaz. "54 Modern öncesi koşullarda, bu hedeflerin güçlü bir sosyal hiyerarşiye bağlı olduğu düşünülüyordu, fakat modern koşullar altında bu hedefler daha eşitlikçi bir toplum gerektirdi. Arap s osyalizmi, ekonomik olarak güçlü bir azınlığın hakimiyeti­ ni önlemek için bir dereceye kadar ekonomik eşitliğin demokrasi için bir önkoşul olduğunu ileri sürmüştü. Nasır'ın konuşmaları da adaleti özgürlük ve demokrasiye giden yol haline getirdi: "Siyasi özgürlük istediğimizi söyledi­ ğimizde, ekonomik ve sosyal adaletin olması gerektiğini kaste­ diyoruz."55 Siyasi demokrasi ancak sosyal demokrasi temelinde işleyebilir. Fas Kralı II. Hasan ve İran ş ahı gibi Nasır şunu di-

53

54

Alıntı, Ulusal Anayasal Bildirgesi, çev. E. S. Farag, Nasser Speaks: basic documents içinde, London: Morssett Press, 1 972, 70'ten; bkz. "President Nasser's Speech to the National Assembly (Excerpts)," Cairo, 25 Mart 1 964, Egyptian Gazette, 27 Mart 1 964, çev. Arab Political Documents, 1 964, 1 08; Nasser's Speeches 1 : 1 50, 4: 743 , 7 5 1 , 768, alıntılayan Binder, Ideological Revolution, 223. "Formulas for C hange, the evolution of Nasserism, 1 952- 1 962," çev. R. G Landen (ed.) The Emergence of the Modern Middle East: selected re­ adings, New York: Van Nostrand Reinhold, 1 970, 307; N. Rejwan, Nasse­ rist Ideowgy: its exponents and critics, New York: John Wiley and Sons , 1 974, 1 95 , 248. Ulusal Anayasal Bildirgesi'nde kastedilen mütekabili­ yet aynca şu çalışmada belirtilmiştir: A. E. Sonbol, The New Mamluks: NY: Syracuse Uni­ versity Pre s s , 2000, 1 22 . G. A. Nasser, "Speech delivered at Damascus on February 24, 1 96 1 ," çev. Speeches and Press-Interviews, C airo: United Arab Republic Informati­ on Department, 1 96 1 , 53; O'Brien, Revolution, 283.

Egyptian society and modern feudalism, Syracuse, 55

462

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

yordu: "Geçinme özgürlüğü, o y kullanma özgürlüğü için gerekli bir garantidir. "56 Bu nedenle Ç ember kavramı, halkın katılımına b ağlı olarak yeni siyasi adalet kavramlarının temelini oluşturdu. Devletin kalkınma reformları ve s osyal hizmetleri üretimi artırdı ve daha fazla eşitlik s ağladı. 1 970'de Mısır'ın kişi ba­ şına geliri, nüfustan yüzde 3 daha hızlı arttı ve istihdam ve çalışma koşulları önemli ölçüde iyileşti . 57 Birçok insan daha iyi eğitime, daha iyi s ağlık hizmetlerine, daha fazla s o syal gü­ venliğe ve daha fazla eşitliğe s ahipti , ama her z aman bunlara s ahip olmayan da birçok kiş i vardı . Nasır'ın cumhurb aşkanlı­ ğının s onunda, devletin gıda sübvansiyonlarının ve s osyal hiz­ metlerinin hala yetersiz olduğu çok s ayıda ins an tarafından p aylaşılan adaletsizlik algısı, onun s osyal adalet vizyonunu ve bu amaca yönelik atılan büyük adımlarını gölgede bıraktı . Bu adeletsizliğe, kaynakların s osyal programlardan alınıp orduya verilmesi, hükümette yolsuzluk, yeni eğitimli ve modern grup ­ lara siyas i katılımın reddi ve eleştiri ve muhalefetin şiddetli bir ş ekilde b astırılması da dahildi. Yeni mobilize olan gruplar, siyasi sistemin dışından adalet çağrısında bulundu ve gıda ve hizmetler için seslenişe, demokrasi ve özgürlük ve hükümette etik için yeni talepleri ekledi. Hükümetin, bu adalet talepleri karşısında yetersiz olması meşruiyet kaybında önemli bir fak­ tördü. 58

56

57

58

G. A. Nasser, "Speech delivered on February 22, 1 96 1 (20:30 hrs.l." çev. a.g.e., Speeches and Press-lnterviews, 39. Nıisır'ın 1 958'de Kral Hüse­ yin'e yazdığı bir mektupta benzer bir mesaj vardı: "Yurtiçinde, sadece genel seçimlerde değil, aynı zamanda üretimi artırmak ve dağıtımda eşitliği sağlamak için ulusal bir ekonomik devrimde katılım da dahil olmak üzere demokrasiyi amaçlıyoruz," çev. Binder, ldeological Revolu­ tion, 208. B. Dajani, "The National Charter and Socio-Economic Organi­ zation in the United Arab Republic," MEEP 8, 1 96 1 : 52-3. uPresident Nasser's Speech." 25 Mart 1 964, Arab Political Documents, 1 964, 1 09- 1 0; "Speech by President Nasser Commemorating Victory Day at Port Said (Excerptsl." 21 Aralık 1 965, Egyptian Gazette, 22 Aralık 1 965, çev. Arab Political Documents, 1 965, 469; M. R. El-Ghonemy, Affl u ­ ence and Poverty in the Middle East, London: Routledge, 1 998, 22; R. S. Humphreys, Between Memory and Desire: the Middle East in a troubled age, Berkeley: University of C alifornia Press, 1 999, 40. Bir diğeriyse, Filistin sorunu karşısındaki yetersizliğiydi; Hudson, Arab Politics, 2 1 , 28, 244.

20.

YÜZY I L DA ORTADOGU

463

Nasır, uzun vadede demokrasi kurma hedefini gerçekleştir­ menin kıs a vadede imkansız olduğu konusunda ısrar etti , çünkü sadece seçkinler ve ordu, siyasi gücü kullanmaya hazırdı. Yok­ sulların ve köylülerin mobilizasyonu uzun bir eğitim ve siyasal­ laşma süreci olmaksızın baş arısız olacaktı ve bu nedenle köy­ lüler siyasi sistemde yeterince temsil edilmediler. Ancak orta sınıf, Nasır'ın öngördüğünden çok daha kıs a bir hazırlık döne­ mini gerektirdi ve rejiminin s onunda köylüler bile sorunlarını çözmek için, Arap sosyalizminin siyasi kavramlarını ve polis , parti ve sivil yetkililer gibi modern devletin adalet mekanizma­ larını kullanıyorlardı. 1 960'lı yılların sonlarında, mülkünden yoksun bırakılan zalim bir toprak sahibi, "Kamşiş olayı"nda is­ yancı bir sosyalist köylü liderini öldürdüğünde, hem köylüler hem de toprak sahipleri, konumlarını desteklemek için sosyal adaletin söylemini sıraladılar. 59 Nasır'ın "Arap sosyalizmi," Müslüman Kardeşlerin "İslami sosyalizmi"nden farklı değildi, bilhassa Nasır, ideolojisini po­ püler kültüre ve İslama b ağlayarak komünizm suçlamalarına karşı koymaya başladığında ve Hz. Ömer ve Ebu Zer' in adaletine atıfta bulunduğunda.60 Mısır devletinin diğer politikaları kendi İslami iddialarıyla çelişti ve uluslararası olaylar da Arap sosya­ lizminin baş arısı için engel teşkil etti . Nasır'ın ı 970'te ölümüyle birlikte, İslami olmayan modellere dayanan devletlerin meşrui­ yeti ve sosyal adalet ile din arasındaki ilişki sorgulanmaktaydı.

İslami sosyalizm, Müslüman Kardeşler ve Baas İslamın sosyal adaleti onaylamasının sorunsuz göründüğü yüzyıllardan sonra, "tanrısız" sosyalizmin gelişi yeni din ve dev59

60

H. Ammar, Growing Up in an Egyptian VUlage: Silwa, Province ofAswan, New York: Octagon Books , 1 966, 1 08-9; J. B. Mayfield, Rural Politics in Nasser's Egypt: a quest for legitimacy, Austin: University of Texas Press, 1 97 1 , 1 48; H. Fakhouri, Kafr el-Elow, an Egyptian Village in Transition, New York : Holt, Rinehart and Winston, 1 972, 1 06; Adams, Development, 1 55; K. J. Beattie, Egypt During the Nasser Years: ideology, politics, and civil society, Boulder, CO: Westview, 1 994, 1 63; Sonbol, New Mamluks, 1 37 . Kamşiş hakkında bkz. H. Ansari, Egypt, The Stalled Society, Albany: State University of New York Press, 1 986, 28, 57, 1 47; Harik, Political Mobilization, 92, 1 72-3. N ational Charter, çev. Rejwan, Nasserist ldeology, 226; Dekmejian, Egypt, 90; Sonbol, New Mamluks, 1 49; Lewy, Religion, 452 .

46 4

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

let meselelerini gündeme getirdi. Mısır'ın Müslüman Kardeşleri hem laik sosyalist ideolojiyi hem de devletin, s osyal hedefleri hatalı uygulamasını eleştirdi. Müslüman Kardeşler, refah dev­ leti politikalarını desteklediler, ancak bunları laik siyasi dü­ şünceden ziyade, Adalet Ç emberi fikirleri de dahil olmak üzere İslamın öğretilerinden çıkarmaya çalıştılar. Müslüman Kardeş ­ ler, ülke çapında cami ve okullar kurarak bazen devletten daha başarılı bir ş ekilde, kendi vizyonu üzerinden hareket etti. Köy­ lere sağlık, klinik ve hijyeni getirdi; yiyecek ve giyecek dağıttı; yoksul ailelere, yaşlılara, evsizlere ve yetimlere refah ve sosyal hizmetler sağladı . 61 Müslüman Kardeşlerin İslami sosyal adalet vizyonu Mısır'ın ötesinde başka yerlerdeki Müslümanlara da yayıldı. Suriyeli Müslüman Kardeşler mensubu Mustafa Sibai, 1 959 tarihli İsla­

mın Sosyalizmi kitabında, s osyalizmin İslama uygun olduğunu savundu: "Farklı yaşlardaki peygamberlerin ve reformcuların görevi, talihsizlere adil olmamız gerektiğini, fakirlere merhamet göstermemiz gerektiğini ve adaletsizliği yok etmemiz gerekti­ ğini vaaz etmekti." İslami sosyalizm Arap sosyalizmine benzi­ yordu, ancak onun dilini kullanmayı reddetti . İslami sosyalizm, "Sosyal adalet" yerine, Seyyid Kutub 'un "karşılıklı s osyal sorum­ luluk" terimini kullandı: Zenginler, üretim ve vergilendirmeden sorumlu olan altsınıfların bakımından sorumluydu. Devletin rolü, bu ilişkileri yönetmek, serveti kontrol etmek, kazançlı is­ tihdam ve ekonomik yardım sağlamak, üretimi organize etmek ve vergi toplamaktı.62 1 970'lerde devlet sosyalizmden uzaklaş61

62

Humphreys, Between Memory and Desire, 4 1 ; J. Beinin, "Islam, Marxism, and the Shubra al-Khayma Textile Workers: Muslim Brothers and C ommunists in the Egyptian trade union movement," E. Burke 111 ve I. M. Lapidus (ed.) Islam, Politics, and Social Movements içinde, Ber­ keley: University of C alifornia Press, 1 988, 2 1 9; A. El-Kosheri Mahfouz, Socialisme et pouvoir en Egypte, Paris: R. Pichon et R. Durand-Auzias, 1 972, 92; Mitchell, Society, 287 - 9 1 ; I. M. Husaini, The Moslem Brethren: the greatest of modem Islamic movements, Beirut: Khayat's, 1 956, 5 1 -3; Mayfield, Rural Politics, 53; A. L. Marsot, "Religion or Opposition? urban protest movements in Egypt," IJMES 1 6 , 1 984: 546. M. al-Siba'i, Ishtirakiyyat al-Islam, 2. ed. , C airo: al-Dar al-Oawmiyya, 1 960, çev. G. H. Gardner ve S. A. Hanna, S. A. Hanna ve G. H. Gardner, Arab Socialism: a documentary survey içinde, Salt Lake City: University of Utah Press, 1 969, 66; S. A. Hanna ve G. H. Gardner, "Al-Takaful al-ijtima'i:

20.

YÜZYI LDA ORTADOGU

46 5

tığında, İslami sosyalizm ana muhalefet ideolojisi haline geldi. Bu hareket, mezhepsel bir öğeyi, s osyal adalet için milliyetçi ve popülist olan bir akıma enjekte etti. İslam ve sosyalizm arasındaki ilişki farklı ülkelerde farklı şekilde seyretti. Örneğin Libya'nın Muammer Kaddafi önderli­ ğindeki 1 969 devrimi, Mısır'ın Nasır yönetimini model olarak almıştı . Kaddafi'nin sosyalizmi, İslamla uzlaşmadı ama onu bünyesine dahil etti . Onun uOçüncü Evrensel Teori" si İslamı, Li­ bya sosyalizminin gerçek bir p arçası haline getirdi ve bu kom­ binasyonu dünyanın taklit etmesi için kapitalizme ve komüniz­ me rakip olarak kurdu. 6 3 "İslami Din, s osyalist bir inançtır," dedi Kaddafi. Bir Libya halk ş arkısının ifade ettiği gibi:

Evrensel teori ışığı gördü, insanlığa huzur ve keyif getirdi, Ey adalet ağacı, halkın yönetimi ve sosyalizm, Laissez-faire ve kapitalizmden tamamen farklı, Din ve milliyetçiliğe dayalı.64 Aralık 1 969 Libya Anayasa Deklarasyonu, 6 . Madde'de sos­ yal adaleti benimsemişti: "Devlet, her ti�.rlü s ömürüyü önleyen sosyal adalet ve üretimde yeterlilik ve ulusal zenginliğin bölü­ şümü yoluyla s osyalizmi gerçekleştirmeyi amaçlar. "65 Kaddafi l 969'da, Fizan vadisinde tarıms al verimliliği artırmak için bir "Yeşil Devrim" başlattı ve şöyle bir beyanda bulundu: uC efara

•• 64

65

mutual or joint responsibility," al-Siba'i, Hanna ve Gardner, Arab So­ cialism içinde, 1 49-7 1 ; Rejwan, Nasserist ldeology, 39; Enayat, Modern lslamic Political Thought, 144- 5 1 ; Y. M. Sadowski, "Political Power and Economic Organization in Syria: the course of state intervention, 1 9461 958," yayınlanmamış doktora tezi, University of C alifornia-Los Ange­ les, 1 984, 4 1 ; Beinin, "Islam, Marxism," 2 1 9. M. Qaddafi, Kitab al-akhdar ( 1 979), çev. H. M. Christman, Qaddafi's Gre­ en Book: an unauthorized edition, Buffalo, NY: Prometheus Books, 1 988. Halk şarkısı, çev. D. Blundy ve A. Lycett, Qaddafi and the Libyan Revo­ lution, Landon: Weidenfeld and Nicolson, 1 987, 20; alıntı M. al-Qaddafi, "A Visit to Fezzan," çev. 1. W. Zartman, Man, State, and Society in the Contemporary Maghrib, New York: Praeger, 1 973, 1 3 l 'den. Libya, Revolutionary C ommand C ouncil, "Constitutional Declaration of December 1 969," çev. M. A. El-Khawas , Qaddaji: his ideology in theory and practice, Brattleboro, VT: Amana Books, 1 986, 63; J. Bearman, Qad­ haji 's Libya, Landon: Zed Books, 1 986, 58-9.

466

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

Ovası, büyük C ebel Ahdar . . . Fizan vadileri, Libya halkının yaşa­ mını kazanmasını, normalde yurtdışından ithal edilen yiyeceği . . . özgürce yemesini sağlayacak büyük tanın devrimine tanık oluyor . . . bu özgürlüktür, b ağımsızlıktır ve devrimdir."66 Bu, mo­ dern terimlerle, yine Adalet Ç emberidir. Libya'nın "Üçüncü Evrensel Teori"sinin aksine, Suriye ve Irak'ın so syalizmi mezhep sel değildi. 1 947'de Müslüman Sela­ haddin Bitar ve Hıristiyan Mişel Eflak tarafından kurulan Baas (Diriliş) Partisi, daha evrensel bir sosyal adaleti garanti altına alacak bir "adil ekonomik düzen" oluşturulması çağrısında bu­ lundu: "Tüm ins anlık, ortak refahından karşılıklı olarak sorum­ ludur ve bunun korunmasından ve medeniyetten kolektif olarak sorumludur. " Eflak, elit iltimasından ziyade yapısal değişiklik­ lere dayanan bir sosyal adalet talep etmek için burjuva patro ­ naj devletinden bilinçli olarak ayrıldı ve şöyle açıkladı: "Artan fiyatlar sorunu ancak sosyalist ilkeleri uygulayarak, . . . yabancı şirketleri millileştirerek, ins anların su, elektrik ve ulaşım gibi temel ihtiyaçlarının sömürülmesine s on vererek ve küçük çift­ çilere toprak dağıtarak çözülebilir. " Mısır Ulusal Anayasa Bil­ dirgesi gibi 1 965 Baas Partisi Programı, "yaşam standardındaki bir artışın adaletin dağıtımına ayak uydurması ve sınıflar ara­ sındaki farklılıkların yanı sıra bir insanın başkaları tarafından sömürülmesine eşlik eden bir azalmayla devam etmesi gerekti­ ğini açıkladı . "6 7 Suriye'nin ulusal devleti, Fransız mandasının yapılarını ko­ rudu ve neredeyse her zaman, merkezi bir devlet olmaktan zi­ yade, daha büyük bir imparatorluğun sıkı olmayan bir şekilde yönetilen bir eyaleti olmuştu. Suriyelilerin, Adalet Ç emberini

66

M. al-Qaddafi, speech at Sebha, 22 September 1 969, aktaran Bearman,

Qadhafi 's Libya, 1 28. 67

Alıntılar: "The C onstitution of the Arab Resurrrection Socialist Party," çev. L. Binder, MEJ 1 3 , 1 959: 1 95-200, yeni baskı Hanna ve Gardner, Arab Socialism içinde, 306; speech of M. Aflaq, 27 Ocak 1 947 , çev. Arab Ba'th Socialist Party, A Survey of the Ba 'th Party's Struggle, 1 947-1974 için­ de, [S.I.): Unity Freedom Socialism, 1 978, 19 (ayrıca bkz. 14); "The Prog­ ramme Approved by the Extraordinary Regional C ongress of the Ba'th Party in Damascus (Excerpts)," Damascus, 22 Temmuz 1 965, al-Ba 'th, 23 Temmuz 1 965, çev. Arab Political Documents, 1 965, 260. Abu Jaber, Arab Ba 'th, 1 04, 1 07; Rabo, "Nation-State Building," l l 8.

20.

YÜZYILDA ORTADOGU

46 7

devlet aracılığıyla uygulama geleneği yoktu. Devlet iktidarın­ dan ziyade yalnızca kişisel p atronaj yoluyla iltimas dağıtan lider ins anlar aracılığıyla uyguluyordu. 68 Bu nedenle, adaletin dağıtıcısı olacak bir devlet geliştirirken Mısırlılardan daha faz­ la zorluk çekiyorlardı. Burjuva p atronaj p olitikası, Suriye'nin, manda döneminden itibaren Birleşik Arap C umhuriyeti (BAC , 1 958- 1 96 1 ) olarak Mısır'la birleşmesine kadar devlete egemen oldu. Bu birleşik devlet, Mısır'ın devlet s osyalizmini Suriye'ye getirdi. Burjuva patronaj politikası, BAC 'tan daha uzun yaş adı. 1 964 Baas Anayasası, mülk, eğitim, s ağlık ve istihdam hizmetle­ rinin, işçi haklarının ve emeklilik yardımlarının yeniden bölü­ şülmesi çağrısında bulundu. Baas Kabinesi, devlet kontrolün­ deki reformları haklı göstermek için sosyal adalet üzerindeki vurguyu kullandı: uEkonomik özgürlük, kapitalist emperyaliz­ mi(nden) özgürlük, bilimsel, s osyal ve ekonomik azgelişmişliğin üstesinden gelmek, sınıf farklılıklarının ortadan kaldırılması ve ins anlar için kültür, hijyenik koşullar, yiyecek ve giyecek s ağ­ lanması . . . tüm bu hedefler, bir ins anın diğeri tarafından sömü­ rülmesine dayanan bir sosyal ilişkiler çerçevesinde gerçekleşti­ rilemez. Sosyalizmi seçerken, bu zorluk için tek çareyi seçtik." 6 9 Bu reformları uygulamaya koyma süreci, s osyal çatışmayı veya devlet dışındaki herhangi bir popüler siyasi eylemi içerebilen güçlü bir merkezi aygıt yarattı.70 Baas siyasi aygıtı, güçlü liderlerin kavgalara aracılık ettiği ve zayıflara koruma sağladığı kırs al bölgelerdeki ordu subay­ larına güç verdi. Devletteki askeri varlığın, eski burjuvazi veya yeni radikaller tarafından ele geçirilmesinin önleneceği umu68

69

70

A. Hourani, "Ottoman Reform and the Politics of Notables," W. R. Polk ve R. L. Chambers (ed.) Beginnings of Modemization in the Middle East içinde, Chicago, iL: University of Chicago Press, 1 968, 4 1 -68; M. Ma'oz, "Society and State in Modern Syria," M. Milsen (ed.) Society and Political Structure in the Arab World içinde, New York: Humanities Press, 1 973, 30; Sadowski, "Political Power," 43-4. "Cabinet Statement of Mr. Salahuddin Bitar's Government (Excerpts)," Damascus, 23 May 1 964, Al-Ahrar, 24 May 1 964, çev. Arab Political Do­ cuments, 1 964, 1 88. S. Heydemann, Authoritarianism in Syria: instituti­ ons and social conftict, 1 946-1970, Ithaca, NY: Cornell University Press , 1 999, 2 1 . Devlin, Ba 'th, 33; Abu Jaber, Arab Ba 'th, 1 1 2 - 1 3; Heydemann, Authorita­ rianism, 2 1 , 1 25.

468

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

luyordu. Suriye'nin arazi politikası toprak mülkiyetinin büyük­ lüğü üzerinde daha sıkı sınırlar koydu. Çiftçi ailelerin yaklaşık yüzde 25'i toprak aldı. Mısır' a kıyasla, tarımsal yatırım ve üre­ tim önemli ölçüde arttı ve kırs al hoşnutsuzluğu azalttı .7 1 An­ cak Baas Partisi'nin ticari ve endüstriyel reformları bunun tersi oldu. İşletmelerin kamulaştırılmasının yabancı sömürgecileri vurduğu Mısır'ın aksine, Suriye'de nüfusun neredeyse yüzde 50'sini oluşturan yerli kentsel tüccarları vurdu. Onların siya­ si katılımlarını kesti ve kentsel orta sınıfı devletle anlaşmazlık içinde bıraktı. Arapların 1 967'de İsrail'e yenilmesinden sonra Baas Partisi, toplums al kalkınmayı durdurmak ve gelecekteki s avaşa hazır­ lanmak için gerekli ekonomiyi kurmak istedi. 1 970 yılında as­ keri kanat partiyi devraldı. Memurlar, kırsaldaki adalet endişe­ lerine semp ati duys alar da, askeri genişleme konusunda daha endişeliydiler. Hafız E s ad'ı 1 970 yılında iktidara getiren bu as­ keri kanattı. 72 Büyük ölçüde güçlendirilmiş bir devletle ve tek patronaj kanalı olarak partiyle, sosyal adalet ya da halk temsili için baskı yapmak imkansız hale geldi. Hatta Mişel Eflak bile 71

72

S. M. Dabbagh, "Agrarian Reform in Syria," MEEP l , 1 962: 1 3; R. Sprin­ gborg, "Baathism in Practice: agriculture, politics, and political culture in Syria and Iraq," MES 1 7 , 1 98 1 : 1 97; F. Metral, "State and Peasants in Syria: a local view of a government irrigation project," Peasant Stu­ dies 1 1 . 2 , Kış 1 984: 7 1 ; Sadowski, "Political Power," 4 1 ; N. Sato, "'We Are No More in Bondage, We Are Peasants' : memory and the construction of identity in the Syrian Jazirah," Joumal of Mediterranean Studies 7, 1 997: 20 1 . Benzer bir reform C ezayir'de 1 972'de başladı; S. Bedrani, "Algerie: une nouvelle politique envers la paysannerie" RMMM 45, 1 987: 57. Suriye'de dağıtılan arazi miktarı tartışmalıdır: Dabbagh yüzde 56 diyor ("Agrarian Reform" 1 0); Heydemann yüzde 40 diyor (Authoritaria­ nism, 1 63); ve H. Batatu yüzde 20 demektedir (Syria 's Peasantry, the Des­ cendants oflts Lesser Rural Notables, and Their Politics, Princeton, NJ: Princeton University Press, 1 999, 75, 1 69). Aynca bkz. R. A. Hinnebusch,

Peasant and Bureaucracy in Ba 'thist Syria: the political economy of rural development, Boulder, C O : Westview Press , 1 989, 222-5 1 . Hinnebusch, Peasant, 22; S. Bitar, "The Rise and Decline of the Baath," MEITemmuz 1 97 1 : 1 6; 1. Rabinovich, Syria under the Ba 'th, 1 963-66: the army-party symbiosis, Jerusalem: Israel Universities Press, New York: Halsted PressiJohn Wiley & Sons, 1 972, 2 1 1 ; M. Aflaq, "Some Theoretical Points of Departure," 6. Ulusal Baas Kongresi ideolojik raporuna giriş, aktaran Rabinovitch, Syria, 244-5, 255.

20.

YÜZYI L DA O RTADOGU

46 9

yeni Baas devletinde istenmeyen kişi ilan edildi ve bir diğer Baas hükümetinin kurulduğu Irak' a taşındı .

Irak, Baas ve Yakındoğu geçmişi Adalet Ç emberinin ortaya çıktığı Irak'ta so syal adalet endi­ şeleri, 20. yüzyılda sadece kısa bir süre için devlet politikasının merkezinde yer aldı . İngiliz destekli monarşinin so syal adalet konusunda ciddi olduğu düşünülmüyordu. Monarşi, Irak arazi­ sinin büyük ölçekli makine tanını için çok iyi olmadığı gerekçe­ siyle büyük toprak sahiplerinin topraklarını kamulaştırmadı ve 1 9 5 1 'de kalkınma bütçesinin sadece üçte birini harcadı. 73 Irak'ı sosyal adalete yöneltmek, bir dizi ulusal ayaklanmaya maloldu. Bu ayaklanmaların her biri, enflasyondaki keskin artışın yanı sıra uluslararası koşullardan da kaynaklandı . Merkezi hükü­ met darbesi ve köylü ayaklanmasını ihtiva eden 1 958'deki bir devrim, sosyal hizmetleri genişleten ve toprak reformu uygula­ yan bir cumhuriyet hükümeti kurdu. Başbakan Kasım ( 1 958-63), zengin ve fakir arasındaki karşılıklı bağımlılığı vurgulayarak şunları yazdı: "insan evlatları, ben Abdülkerim Kasım ve fakir­ lerin uğruna daha güçlü ve daha kararlıyım" ve aynı zamanda, "Zenginleri de koruyorum," çünkü "zengin ve fakir birbirini des­ tekler. "74 1 963 'te cumhuriyetin yerini Baas liderliğindeki sosya­ list bir hükümet aldı ve bu da l 968'de yerini, tanını kollektif73

74

R. A. Fernea, "State and Tribe in Southern Iraq: the struggle for he­ gemony before the 1 958 revolution," R. A. Fernea ve W. R. Louis (ed.) The Iraqi Revolution of 1 958: the old social classes revisited içinde, London: IB Tauris , 1 99 1 , 1 43; E . Penrose ve E. F. Penrose, Iraq: inter­ national relations and national development, London: Ernest Benn, Boulder, C O : Westview, 1 978, 1 52, 1 7 1 ; F. I. Oubain, The Reconstruction of Iraq: 1 950-1 957, New York: Frederick A. Praeger, 1 958, 1 2 1 ; Warriner, Land Reform, 2, 1 24, 1 3 1 ; M. Khadduri, Republican 'Iraq: a study in ' Iraqi politics since the Revolution of 1 958, London: Oxford University Press , 1 969, 8 , 1 54-5, 248. Abd al-Karim Qassem, speech published in Al-Fajr al-Jadid, 24 Şubat 1 963, çev. H. Batatu, The Old Social Classes and the Revolutionary Move­

ments of Iraq: a study ofIraq 's old landed and commercial classes and ofits Communists, Ba 'thists, and Free Officers, Princeton, NJ: Princeton University Press, 1 978, 839, aynca bkz. 836; Iraq, The Principles of the July 14 Revolution in the Speeches of the Leader, çev. a.g.e., 842 . Bağdat göçmenleri hakkındaki genel değerlendirmeye bkz. ( 1 957), aktaran Pen­ rose ve Penrose, Iraq, 1 65.

470

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

leştiren, üretimi azaltan v e kentsel göçü canlandıran tek partili s osyalist bir sisteme bıraktı.75 Irak'ın sosyalist liderleri, programlarını bölgedeki tarihsel yönetim kavramlarıyla ilişkilendirerek meşrulaştırdılar. Irak Başbakanı Bezzaz ( 1 965-6) sosyalizmi Arap adetlerine ve gele­ neklerine kadar dayandırdı: uirak için iyi olan sosyalizm, Irak halkının Arap tabiatından kaynaklanan sosyalizmdir."76 Baas Partisi yetkilisi Tank Aziz, sosyalizmi antik Yakındoğu siyasi düşüncesinin önemli bir yönüyle ilişkilendirdi: uBaas Partisi devrimi . . . büyük zaferler kazandı. Sonra bocalamaya başladı. Tek temeli olamamakla beraber bunun temel nedeni, uvaziye­ ti yerli yerine koyamaması" idi.77 C umhurbaşkanı Arif ( 1 963-6), sosyal adaleti, toprağın verimliliğine dair eski tasvirle ilişkilen­ dirdi: uverimli topraklarımız ve bol su kaynağımız , köylünün, nimetlerini ortaya çıkaran bu iyi dünyaya dikkat etmesini ge­ rektiriyor. Yurttaşlar, Devrimci Hükümetiniz kalkınma, reform ve sosyal adalet politikasında kararlıdır. "78 Antik Mezopotamya fikirlerine yapılan bu atıflar, doğru­ dan alıntı yapmamalarına rağmen, Adalet Ç emberi b ağlamını kullanmıştır. 1 959'daki ilk Devrim Günü kutlaması, antik Me­ zopotamya'yı tasvir eden geçit törenlerini içerdi. Hammura­ bi'nin yas alarıyla kazınmış olan dikili taşı temsil edenlerden biri uAdalet Devlet Yönetiminin Temeli" idi. Irak Ulus al Meclis 75

76

77

Penrose ve Penrose, Iraq, 241 -8; Khadduri, Republican Iraq, 1 5 1 -2; E . Davis, Memories of State: politics, history, and collective identity in mo­ dern Iraq, Berkeley: University of C alifornia Press , 2005, 1 44. Abd al-Rahman al-Bazzaz, press conference (23 Eylül 1 965), aktaran Khadduri, Republican Iraq, 256. Tariq Aziz, "The Julyl 7th, 1 968, Revolution: a new kind of revolution," The Revolution of the New Way içinde, [Milan) : Arab Ba'th Socialist Party, 1 977, 1 3 - 1 5. Gilsenan Lübnan'da düzen, yani her şeyin doğru bir ilişkide ve yerli yerinde olması (nizam) ve "iktidardakilerin ve astlannın doğru davranışlan, yani doğru hiyerarşi uygulamalan" arasında aynı bağlantıya rastladı; M. Gilsenan, "Nizam Ma Fi: discourses of order, di­ sorder and history in a Lebanese context," J. P. Spagnolo (ed.) Problems

of the Modem Middle East in Historical Perspective: essays in honour ofAlbert Hourani içinde, Reading, UK: Ithaca Press, for the Middle East 78

C entre, St. Antony's College, Oxford, 1 992, 88-9. "Speech of President Aref of Iraq at the Opening of the Palestine Libe­ ration Office in Baghdad (Excerpts). • 1 Mayıs 1 965, çev. Arab Political Documents, 1 965, 1 58.

20.

YÜZYI LDA ORTADOGU

47 1

binası, "eski ve modern Irak hukukçuları arasında güçlü bir bağ kurmak için" Hammurabi Binası olarak adlandırıldı. 79 Antik adların ve unvanların kullanılması, arkeolojik yeniden yapım­ lar ve eski festivallerin kutlanması Irak ulusal kimliğini s aygın bir hükümet geçmişine bağladı. Modern yöneticiler kendileri­ ni eski krallarla özdeşleştirdiler. "Nebukadnezar'dan Saddam Hüseyin' e , Babil Yeniden Yükseliyor" başlıklı bir resim, Saddam Hüseyin'in Nebukadnezar sarayının duvarını yeniden inşa et­ mek için bir tuğla taşıdığını gösteriyordu.80 Bu tür ilişkilendir­ melerin, ne kadar otokratik olurlars a olsunlar, modern yöneti­ cilerin eski adalet normlarını canlandıracağı beklentilerini dile getirmesi şaşırtıcı olmamalıdır. Saddam Hüseyin 1 970 yılında Irak'ta iktidara geldiğinde, propaganda bir yana, ne toprak reformunun ne de tarımsal kolektifleştirmenin ya da petrol yatınmlannın verimliliği çok fazla artıramadığı açıktı. Tarımdaki nüfus oranı yüzde 50'den 30'a düştü; kentlere kırsal göç arttı ve kalkınmanın nimetleri­ nin daha geniş bir bölüşümünü gerektirdi . Artan petrol gelir­ leri, köylere elektrik ve yeni yollar getirirken, şehirlere s anayi, ulaşım ve iletişim sistemleri ve konut getirdi . Gıda tüketimi arttı ve daha fazla ins an ücretsiz sağlık ve eğitimden yarar­ landı. Okuma yazma bilmeme azaldı ve kadınlar yeni sosyal ve mesleki roller kazandı. Refah, okuryazarlık ve ekonomik fırsat, siyasi mobilizasyonun artmasına değil, fakat daha fazla siyasi baskıya yol açtı. Toplumu dış muhalefetle mücadele etmek için birleştirmek, iç bölünmelerin bastırılması anlamına geliyordu ve İran-Irak Savaşı 1 980'lerde refahı sona erdirdi.81

79

00 81

Dikilitaş : A. Baram, Culture, History and Ideology in the Formation of Ba 'thist Iraq, 1 968-89, New York: St. Martin's , 1 99 1 , 28; Meclis Binası: A. Baram, uMesopotamian Identity in Ba'thi Iraq." MES 19, 1 983: 43 1 . Al-Thawra, 2 0 Eylül 1 987, reproduced in Baram, Culture, fig. 20. F. Matar, Saddam Hussein: the man, the cause and the future, Landon: Third World Centre, 1 98 1 , 256; P. Marr, uıraq: its revolutionary experien­ ce under the Ba'th,u Chelkowski ve Pranger, Ideology and Power içinde, 200- 1 ; S. al-Khalil (K. Makiya) , Republic of Fear: the inside story of Sad­ dam 's Iraq, Berkeley: University of C alifornia Press; New York: Panthe­ on, 1 989, 94; J. Miller ve L. Mylroie, Saddam Hussein and the Crisis in the Gulf. New York: Times Books, Random House, 1 990, 1 1 8.

47 2

ORTADOCiU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

B i r suikastçı v e devlet işkencecisi olarak arka planı g ö z önüne alındığında, Saddam kendisini adil bir yönetici olarak sunmak için özel bir çaba sarf etmek zorunda kaldı. Kendisini, Mezopo­ tamya'yı büyük kılan antikYakındoğu krallarıyla özdeşleştirdi ve "Dün Nebukadııezar, bugün Saddam Hüseyin" sloganını kullandı. Hüseyin ailesine yakın bir kaynak şöyle anımsadı: "Saddam, ko­ nuşmalarında defalarca Irak'ın Nebukadııezar'ın efsanevi krallı­ ğının modern ardılı olduğunu söyledi." Irak sanatı, Hamm.urabi dikili taşının, fabrikalar ve petrol platformlarıyla çevrili olduğu bir tabloda olduğu gibi genellikle Mezopotamya temalarını tas­ vir ediyordu. 1 988 Babil Festivali'nde Hammurabi Yasalarıyla ilgili uluslararası bir sempozyumu da bulundurmuştu. Bu tür diğer festivaller için Saddam, Nebukadıı e zar antik kenti B abil'in kısımlarını yeniden inşa etti. Tuğlaları bu kadim hükümdar gibi kendi adıyla döşedi ve posta pulları, İran-Irak Savaşı'ndan sonra Basra şehrini yeniden inşa ettiğini tasvir etti.82 Muhalefete karşı acımasız olmasına rağmen, Saddam, ins an­ lardan, refahlarını kişisel müdahalesinin ve himayesinin doğ­ rudan bir sonucu olarak görmelerini istedi. Geçmiş krallar gibi, kırsal kesmi ve kentsel mahalleleri gezdi. Dilekçeleri kabul etti ve okula giden çocuklarla, çob anlarla, keşişlerle ve ev hanım­ larıyla konuştu. Bu ziyaretler, suikast girişimleriyle sona erdi. Bürokratik baskı durumlarına müdahale etti. Devlet görevlile­ rini, ins anların vergi veya elektrik-su faturalarını ödemelerinin önündeki engelleri ortadan kaldırmamaları nedeniyle azarladı, onların b anka hesaplarına erişti veya inş aat ruhsatlarını aldı. Defaatle, "Biz, vatandaşlardan, b ağlantıların değil adaletin hü­ küm sürdüğü bir ülkede yaş adıklarını hissetmelerini istiyoruz," dedi. Şikayetleri dinlemek için doğrudan bir telefon hattı vardı ve Irak vatandaşlarından mektuplar aldı . Yüzlerce Iraklının so­ run ve şikayetlerini dile getirdiği cumhurbaşkanlığı sarayında haftalık toplantılar da yaptı. "Ayın Tartışması" adlı devam ede­ gelen bir televizyon programı, ins anların yetkililere telefonla soru sormalarını s ağladı.83 82

83

Baram, Culture, 48, 50, 74; Matar, Saddam Hussein, 1 70; D. M. Reid, "The Postage Stamp : a window on Saddam Hussein's Iraq," MEJ 47, 1 993: 79 ve levha 1 : 6; 84 ve levha 2: 1 5; alıntı: L. Yahia ve K. Wendl, 1 Was Sad­ dam 's Son, New York: Arcade, 1 997, 29. Saddam Hussein, Saddam Hussein on Current Events in lraq, çev. K.

20.

YÜZYI LDA ORTADOGU

473

Irak'taki İslam mirası da adalet temalarıyla yüklüydü. Şehit Hz. Hüs eyin ve Ebu Zer veya eşitlikçi Hariciler ve Karmatiler gibi adaletsizliğe ve zulme meydan okuyan ve yoksullara yar­ dım etmeye çalışan tarihsel bireyler ve gruplar her gün kullanı­ lan kelimeler haline geldi. Ezilenlere toplumsal adaleti getiren hareketler, İslamda devleti hesap vermeye çağıranların tarihin­ den emsaller gösteriyordu. Yöneticilerin ve ins anların karşılıklı olarak birbirine b ağımlı oldukları fikri, dinsel ve laik b ağlam­ larda hala geçerliydi. 1 9 50- 1 97 5 yılları arasında Ortadoğu'da, sosyalist cumhuri­ yetlerde ve bazı monarşilerde, antik Yakındoğu Adalet Ç emberi kavramına benzeyen sosyal adalet fikirleri modern ulusal ide­ olojilere girdi. Bu fikirler, devletin nüfusu koruma ve ihtiyaç­ larını sağlama sorumluluğunu vurguladı: Arazi, sulama suyu, uygun fiyatlarda yeterli yiyecek, i ş , sosyal hizmetler ve onların üretken olmalarını ve devletin ulusal refah ve s avunma görev­ lerine katkıda bulunmalarını s ağlayan altyapı . Bu hizmetler sa­ yesinde nüfusun sayısı ve s ağlığı arttı. İnsanlar, okuryazarlık ve beceriler kazandılar, ülkelerinin altyapısı ve endüstrisi gelişti ve tarımsal üretim arttı. Bu süreçte halk, aristokrat ve burjuva seçkinlerin gücünü azaltan ve b azen şiddetli bir şekilde muha­ lefeti bastıran monarşik veya cumhuriyetçi otoriter hükümetler meydana getirdi . Bu yeni hükümetler, siyasi haklar vermemekle birlikte, eko­ nomik ve sosyal faydalar için halk taleplerini karşılama giri­ şimleri nedeniyle "otoriter popülist" olarak etiketlenmiştir.84 Kishtainy, London: Longman, 1 977, viii, 52; Miller ve Mylroie, Saddam Hussein, 1 1 7; ayrıca bkz. M. Khadduri, Socialist Iraq: a study in Iraqi politics since 1 968, Washington, DC: Middle East Institute, 1 978, 75n39; Matar, Saddam Hussein, 1 65-7, 2 2 1 ; Saddam Hussein, 31 Temmuz 1 979'daki konuşması, çev. Saddam Hussein, 1 70- 1 ; Saddam Hüseyin'in 84

alıntısı: çev. Matar, 223.

Kifah al-sijjih al-thawra, Year 2 , No. 30, 30 Mayıs 1 954, 7, çev. Batatu, Old Social Classes, 697; E. Davis ve N. Gavrielides, "Statecraft, Historical Memory, and Popular Culture in Iraq and Kuwait," E. Davis ve N. Gav­ rielides (ed.) Statecraft in the Middle East: oil, historical memory, and popular culture içinde, Miami: Florida International University Press, 1 99 1 , 1 1 7; G. C orm, "Systemes de pouvoir et changements sociaux et re­ gionaux au Machrek arabe," J. - C . Santucci ve H. El Malki (ed.) Etat et

developpement dans le monde arabe: crises et mutations au Maghreb içinde, Paris: CNRS, 1 990, 48-54.

474

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTI DAR I N TAR i H i

C umhuriyet liderlerinin çoğunun askeri kökenleri , onları de­ mokratik veya istişare kurumlarından vazgeçmeye ve hiyerarşik bürokratik devletler ve merkezi planlı ekonomi yaratmaya teş­ vik etti . Bu liderler, fonları , sanayileşme ve sosyal hizmetlerden askeri hazırlığa yöneltti ve siyasi muhalefeti ve demokratik re­ formları teşvik etmeyi giderek daha fazla bastırdılar. E ski dev­ letler gibi yeni devletler de ekonomik ya da siyasi gücün yoğun­ laşmasını engellemeye çalıştı ve sivil toplum derneklerinin bi­ reysel şikayetlerin ele alınmasındaki rolünü kısıtladı. Nüfusun artan siyasallaşması ve devletlerin kendilerinin artan otoriter­ liğiyle bu konum yüzyılın sonlarına doğru sürdürülemez hale geldi. Kredi açısından, geçici sorumluluklarını, genellikle kabul edilebilir bir dereceye kadar gerçekleştirdiler ve gelecekte daha da iyi yap abilmeleri için daimi bir umut uyandırdılar. Bu umut, hayal kırıklığıyla son buldu çünkü küresel bir ekonomik kriz bu devletlerin ekonomik ve sosyal hedeflerini ulaşılamaz hale ge­ tirdi ve Ortadoğu ile Batı arasında kalkınma yönünü değiştiren yeni sömürücü ilişkiler yarattı.

Küreselleşme ve Adalet Çemberi (yaklaşık 1 975-2000) Türklerin ve Moğolların aksine, B atılı emperyalistler, Ortado­ ğu'da yönettikleri ins anların iktidar ideallerini benimseyecek kadar uzun süre kalmadılar. Kendilerinden sonra ardında bı­ raktıkları Batı tarzı hükümetler bu rolü miras aldılar ve buna, Batının devlet formlarını Ortadoğu siyasi değerlerine uyarlama görevi de dahildi.85 Bu düzenleme 20. yüzyılın ikinci yansında ortaya çıktı, ancak yüzyılın sonuna gelindiğinde tamamlanama­ mıştı. 20. yüzyılın son çeyreğinde önceliklerin değiştirilmesi, adalet tartışmalarını en aza indiren retorik bir değişime neden oldu. Adalet Ç emberinin yankıları, gerçek şartlarda ve ins anla­ rın bu şartlara tepkileri , liderlerin ifadelerininkinden daha faz­ la ses getirdi. Bu koşullar, b ölgenin yüzyılın başlarında hiçbir şeyle eşleştirilemeyecek bir adalet kriziyle karşı karşıya oldu­ ğunu ortaya koydu.

85

Rachidal-Ghannouchi, alıntılayan J. M. Davi s , Between Jihad and Sala­ am: profiles in Islam, New York: St. Martin's, 1 997, 84.

20.

YÜZYI L DA ORTADOGU

475

"Yönetim pazarlığı " ve ihlali Modern dönem Ortadoğusuna dair analizlerin çoğu, Ortado­ ğu devletlerinin birer başansızlık olduğu yorumunu yapar. Bu analizler neredeyse her durumda "hata neredeydi"yi açıklamak için yazılırlar. 86 Ancak bu yaklaşım bunu izah etmenin hakkını veremiyor, çünkü modern Ortadoğu tarihinin çoğu bir haşan hikayesiydi. 1 950'ler ve 1 960'lann hükümetleri hem başlangıç­ taki siyasi hedeflerine (bağımsızlık ve devlet olma) hem de baş­ langıçtaki ekonomik hedeflerine (tanmsal burjuvazinin ortadan kaldınlması ve temel bir s anayi sektörünün hızla yaratılması) ulaştı. Önümüzdeki yirmi yılda, "bölgedeki tarihsel sosyal söz­ leşme 'benzeri görülmemiş düzeyde ekonomik büyüme ve sosyal kalkınma' yarattı."87 1 970'lere gelindiğinde, p etrol üreticisi ol­ mayan ülkelerde bile yıllık ekonomik büyüme yüzde 4 ila 8 ara­ sında değişiyordu ve petrol üreten ülkelerde çok daha yüksekti, yüzde 2 l ' e kadar çıkıyordu. Nüfus artışı ise yüzde 4'ün altın­ daydı. Mısır'ın gayrisafi yurtiçi hasılası 1 96 1 ile 1 970 arasında ve yine 1 975 ile 1 985 arasında iki katına çıktı. Bu dönemde kişi başına gelir ve yaşam standartlan yılda yüzde

r nin

üzerinde

ve bazı ülkelerde yüzde 7 civannda arttı. 1 95 2 ile 1 980 arasında gıda üretimi nüfus artışını geride bıraktı. 1 980' e kadar toplam tanmsal üretim (gıda dahil) yılda yüzde 2 , 7 arttı. Nüfus ise sa­ dece yüzde 2 , 1 oranında arttı ve kırsal yoksulluk neredeyse yüz­ de 20 oranında azaldı. Ortalama yaşam beklentisi 15 yıl arttı . Bebek ölümleri yüzde 50'nin biraz üstüne kadar geriledi. Do­ ğum oranı yaklaşık yüzde 2 5 düştü. Temiz su, elektrik ve hijyen erişimine s ahip nüfus oranı yüzde 80-90'a çıktı. Okuryazarlık oranlan yüz de 20'den yüzde 80'in üzerine çıktı.88 l 950'den 1 970'e 86

The archetypal example is B. Lewis, What Went Wrong ? Westem impact and Middle Eastem response, Oxford: Oxford University Press, 2002 .

87

M. LeVine, Why They Don't Hate Us: lifting the veil on the axis of evil, Oxford: Oneworld, 2005, 1 33 , 2003 Dünya Bankası raporundan alıntılı­ yor, "Overview: creating 1 00 million jobs for a fast-growing work force." Bu ilerleme 1 980'den sonra tersine döndü (LeVine, 1 34) .

88

R. Mabro ve P. O'Brien, "Structural Changes in the E gyptian Economy, 1 937- 1 965," Cook, Studies içinde, 4 1 2 , 425; G. A. Amin, The Modemizati­

on ofPoverty: a study in the political economy ofgrowth in nine Arab countries, 1 945- 1 970, Leiden: Brill, 1 974, 1 1 ; G. A. Amin, Egypt 's Econo­ mic Predicament: a study in the interaction of extemal pressure, politi­ cal folly and social tension in Egypt, 1 960-1 990, Leiden: Brill, 1 995, 1 1 4;

47 6

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDA R I N TAR i H i

kadar geçen yirmi yılda, sosyal adalet milyonlarca ins ana ulaştı ve bu ins anlann yaş amlan radikal bir şekilde iyileşti. Bu hü­ kümetler ve politikaları başarısız olmadı, ancak bu şaşırtıcı ilerlemeyle ilgili uygun istatistikler ve bu başarının gerçek bir takdirini bulmak zor. Bununla birlikte, bu tür ilerlemeler Ortadoğu'daki birçok insanın isteklerini yerine getirmekte yetersiz kalmıştır. Yeni devletlerin yirmi yılda kalkınma ihtiyaçlarını karşılayabilecek, hızla büyüyen nüfuslarına ayak uydurabilecek ve savaş sonra­ sı B atının p atlayan ekonomilerine uyan ulusal ekonomiler inşa etmesi mümkün değildi. Dahası, bu ilerlemelerin birden fazla maliyeti vardı. B öyle hızlı bir ilerlemenin ilk maliyeti siyasiy­ di : Popülist önlemlerin, yüzyılın ilk yansında siyasi gücü elinde tutan zengin burjuvazinin muhalefetini aşması için, Ortadoğu hükümetleri demokrasiyi terk etmek ve son derece otoriter ol­ mak zorunda kaldı. Bu devletler, zenginlerin demokratik hak­ lara s ahip olmaları durumunda, servetleri ve siyasi yetenekleri nedeniyle hemen devlete yeniden hükmetmelerinden ve haliha­ zırda yapılmış olan sosyal ilerlemeyi tersine çevirmelerinden korktular. Bu devletler, hızlı sosyal ilerleme karşılığında vatan­ daşlarıyla, siyasi katılımdan vazgeçmeleri için bir tür so syal sözleşme olan "yönetim pazarlığı" yaptılar.89 Bu sözleşme, çoğu

89

Radwan, Agrarian Reform, 46; El- Ghonemy, Political Economy, 234; T. Mitchell, "The Object of Development: America's Egypt," J. C rush (ed.) Power of Development içinde, Landon: Routledge, 1 995, 1 32; A. Richards, "Economic Imperatives and Political Systems," MEJ 47, 1 993: 223; Eco­ nomic and Social Commission for Western Asia, Arab Women in ESCWA Member States: Statistics, Indicators and Trends, New York: United Nati­ ons, 1 994, 57-6 1 , 77-82, 148-50; R. Bush, Economic Crisis and the Politics ofReform in Egypt, Boulder, C O : Westview, 1 999, 14; S. J. A. Shukri, Social Changes and Women in the Middle East: state policy, education, econo­ mics and development , Aldershot, UK: Ashgate, 1 999, 47. D. Brumberg, "Survival Strategies vs . Democratic Bargains: the politics of economic reform in contemporary Egypt," H. J. Barkey (ed.) The Politi­ cs of Economic Reform in the Middle East içinde, New York: St. Martin's , 1 992, 74; S. Heydemann, "Taxation without Representation: authoritari­ anism and economic liberalization in Syria," E. Goldberg, R. Kasaba ve J. S. Migdal (ed.) R ules and Rights in the Middle East: democracy, law, and society içinde, Seattle: University of Washington Pres s, 1 993, 691 0 1 , özellikle 75; S. E . Ibrahim, "Civil Society and Prospects of Democra­ tization in the Arab World," S. E. Ibrahim, Egypt, Islam and Democracy:

20.

YÜZYI L DA ORTADOGU

477

zaman despotik olsa da, tamamen tek taraflı değildi ve Adalet Ç emberinin karşılıklı bağımlılığının bir kısmını somutlaştırdı. Bir diğer maliyet ekonomikti: Kaynaklan sosyal ihtiyaçları kar­ şılamak için endüstriyel kalkınmadan uzaklaştırmak, bir bütün olarak ekonomik kalkınmanın uzun vadeli baş arısını tehdit etti. Fiyat artışlarından ve her ş eyi aynı anda yapma girişiminden kaynaklanan ve ABD tarafından belirlenen faiz oranlarında dünya çapında bir artışa denk gelen büyük borç , Ortadoğu ül­ kelerini B atılı kredi sağlayıcılara av olarak bıraktı. 1 975 civarında Ortadoğu devletleri, otoriter siyasetin verim­ siz bir ekonomi yarattığı ya da otoriter yönetimin iddia edildiği gibi meşruiyetini ya da zorlayıcı kap asitesini tükettiği için de­ ğil, kendi kontrollerinin ötesindeki b aşka birçok nedenden do­ layı yönetim pazarlıklarını sürdürmeyi imkansız buldular. Her şeyden önce, bölgedeki çatışmalar, özellikle Arap -İsrail çatış­ ması, büyük ölçüde geliri B atılı silah üreticilerine hortumlayan askeri kuvvetlere ve silahlara büyük bir yatırım yapılmasını ge­ rektirdi . 90 İkincisi, küresel mali kriz ve 1 973 petrol ambargosu, ABD dolarının düşmesine ve p etrol fiyatının yüzde 300 artmasına neden oldu. Petrol üretimi ve ekonominin sanayi ve hizmet sek­ törleri büyüdükçe, siyasi denklemde tarım ve köylülerin baskın­ lığı düştü. Petrol zengini ülkeler, vergilerden ziyade gelire bağlı olan "rantçı" devletler haline geldi ve bu da onları ins anların gelirlerini güvence altına alma taleplerini karşılama ihtiyacın­ dan kurtardı . Eşzamanlı olarak, petrol yönünden fakir ülkeler kamuoyunu tatmin edici bir büyüme gösteremedi . Çünkü hızla artan enflasyon gıda, mal ve hizmetleri, bu ülkelerin kalan kay­ naklarının yetebileceğinin üzerinde fiyatlandırdı. Tüketim mo-

90

critical essays içinde, 2 . ed. , C airo : American University in C airo Press , 2002, 2 5 2 . Tarihsel olmayan bir açıklama: L . Sadiki, "Popular Uprisings and Arab Democratization," IJMES 32, 2000: 75-80; karşıt bir görüş: J. Crystal, "Authoritarianism and Its Adversaries in the Arab World," Wor­ ld Politics 46, 1 994: 280. Amin, Modemization of Poverty, 42; harcanan miktarlar Irak'ta büt­ çenin yüzde 50'sine, Mısır ve Suriye'deyse yüzde 90'ına yükseldi. K. H. al-Naqeeb, "Social Origins of the Authoritarian State in the Arab East," Davis ve Gavrielides, Statecraft içinde, 56; El-Ghonemy, Affluence, 64; Ibrahim, "Civil Society," 250.

47 8

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

dellerindeki değişiklikler, özellikle daha iyi durumda olanların et tüketimini artırması, tarımsal sıkıntı ve özellikle tahıl olmak üzere gıda ithalatını artırdı. Her ne kadar bireysel yoksulluğu azalts a da toprak reformu, tarım üretimini açığı kapatacak ka­ dar genişletmedi ve l 980'de küresel gıda üretim modellerindeki bir değişim, gelişmiş ülkelerden gıda ithalatını zorunlu kıldı ve s abit p ara birimi arayışını yoğunlaştırdı. 91 Borca giren ve Uluslararası Para Fonu'ndan (IMF) ve Dünya Bankası'ndan borç almaya çalışan O rtadoğu ülkelerinin kredi­ leri, gıda sübvansiyonlarını ve s osyal hizmetleri bütçelerinden kaldırmadıkça, toprak reformu politikalarını tersine çevirme­ dikçe, gelirlerini borç geri ö demesine veya ABD ve Avrupalı şirketleri geri besleyen ve ekonomilerini Batı yatırımına açan kalkınma fırsatlarına atlamadıkça reddedildi. Buna uekonomik yeniden yapılandırma" ya da "yapısal düzenleme" deniyordu.92 1 870'lerin Osmanlı ve Mısır borç krizlerini ürkütücü bir şekilde anımsatan bir süreçte alacaklılar, nüfusun kitlesinden ziyade, 91

92

H. Ait Aınara, "The State, Social Classes and Agricultural Policies in the Arab World," Beblawi ve Luciani, The Rentier State içinde, 1 39; Mitchell, "Object of Development," 1 32; Richards, "Economic Imperatives,• 226; R. Kasaba ve F. Tabak, "Fatal C onjuncture: the decline and fall of the mo­ dern agrarian order during the Bretton Woods era," P. McMichael (ed.) Food and Agrarian Orders in the World-Economy içinde, Westport, CT: Greenwood, 1 995, 79-93. "Rantçı devlet" hakkında bkz. (sonnot 39). Bush, Economic Crisis, 64; Aınin, Egypt's Economic Predicament, ix, 1 22-30. Bu sorunların Ortadoğu kökenli olmadığı Bamako filminde gös­ terilmiştir ve bu film, bu sorunların Afrika'daki etkilerini incelemiştir. Batı, ekonomideki devlet müdahalesine karşı ideolojik bir önyargıya sahipti ve bunu caydırmak için çok çabaladı; Aınin, Egypt's Economic Predicament, 73&n6. 200 1 kadar geç bir tarihte, bu politikaların nü­ fusun yüzde 90'ının feci etkileri tesadüfi görünmekteydi. Fakat daha sonra, politikanın ve onunla birlikte, yetersiz beslenme ve açlık, protes­ tocuların ve ekonomik göçmenlerin katledilmesi ve siyasi hakların yanı sıra insan haklarının sürekli olarak azaltılması dahil olmak üzere tüm yan etkilerinin ekonomistler ve onların siyasi müttefikleri tarafından tasarlandığı anlaşıldı. Bu gelişme hakkında, R. H. Bates, ed., Tuward a Political Economy of Development: a rational choice perspective, Ber­ keley: University of California Press, 1 988; D. Harvey, A Brief History of Neoliberalism, Oxford: Oxford University Press , 2005; ve N. Klein, The HShock" Doctrine: the rise of disaster capitalism, New York: Metropo­ litan Books , Henry Holt, 2007. 1 980-2004 dönemi üzerine bkz. LeVine,

Why They Don 't Hate Us.

20.

YÜZYI LDA ORTADOGU

479

kendi yatırımlarını ve Ortadoğu burjuvazisinin yatırımlarını tercih eden ekonomik değişimler talep ettiler. Hakim burjuva devletinin geri dönüşü, hükümet harcamalarını iç s anayiden ih­ racat sanayilerine yöneltti. Ekonomik büyüme oranı yüzde l 'in altına düştü ve yaşam standardı belirgin bir şekilde düştü. 93 Bu gerileme kısmen döngüsel ekonomik değişikliklerle ilgiliydi, ancak bu sıkıntılı dönemin adaletsiz bir şekilde idare edilmesi yeni adalet çağrılarına yol açtı. Üçüncüsü, son yirmi yılın sosyal ve eğitim politikaları siya­ seten aktif yeni sınıflar yaratmıştı. Bunlar siyasi katılım için hazır ama bu hakkı verilmeyen büyük bir orta ve işçi sınıfıydı. Siyasi katılımlarının reddedilmesinin sebebleri şunlardı : Hükü­ metlerinin otoriter yapısı, kendi politik sesini bulmaya başla­ yan ve ekonominin modern sektörüne fayda s ağlamak için sö­ mürülen toprak sahibi bir köylü sınıfı. Aynca bir diğer faktör, kırsal kesimden hızla büyüyen şehirlere giden büyük bir grup göçmendi. Endüstriyel istihdam, bu grup lehine genişlemiyor­ du ve ekonomik yeniden yapılanma nedeniyle bu grubun sosyal hizmetleri daralıyordu.94 Yeniden düzenleme politikaları , siyasi katılımı bu gruplara değil, potansiyel ekonomik yatırımcılara _ (yani zengin seçkinler; bu "demokratikleşme" olarak adlandırıl­ dı) açtı ve yoksullara doğrudan yardımı sınırlı s osyal hareket­ lilik ihtimaliyle değiştirdi. Yeni siyasi elitler, halka hizmet veya sosyal adaletle değil, güvenlik ve devletin ö deme gücüyle ilgi­ liydi. Adalet Ç emberi açısından, Ç ember bozuluyordu ve halk tepkisinin şiddeti - 1 970'lerin ve 1 980'lerin sonlarındaki "yiye­ cek isyanları"- Ç emberin adaletinin, insanların siyasi anlayı93

94

Mitchell, "Object of Development," 1 35; D. Weiss, "Ibn Khaldun on Eco­ nomic Transformation," IJMES 27, 1 995: 27, 35; S. J. Glain, Mullahs, Mer­ chants, and Militants: the economic collapse of the Arab world, New York: St. Martin's, 2004, 1 5 , 65, 1 22; LeVine, Why They Don 't Hate Us, 1 34, 22 1 . Galal Amin de tarihsel paralelliği fark etti; Amin, Egypt's Economic Predicament, 1 03-4, 1 1 5- 1 8. D. Eickelman, The Middle East and Central Asia: an anthropological ap­ proach, 3. ed., Upper Saddle River, NJ: Prentice Hall, 1 998, 3 3 1 -4. 1 975 ci­ vannda tanmla uğraşan nüfusun yüzdesi büyük düşüşler gösterdi: Mısır ve Suudi Arabistan'da o zaman yüzde 50'nin altına, Suriye'de yüzde 25'in altına düştü; Economic and Social C ommission for Western Asia, Arab Women, 269-82. Bkz. M. M. Hafez, Why Muslims Rebel: repression and resistance in the Islamic world, Boulder, CO: Lynne Reinner, 2003 .

480

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

şında hala ne kadar merkezi olduğunu gösteriyordu. Suriye ve Mısır'daki hükümetlerin IMF'nin taleplerini engellemesi ve b azı popülist önlemleri korumaya yönelik girişimleri, yöneticilerin yapısal düzenlemenin meşruiyet kaybına yol açtığına dair far­ kındalığını gösteriyor, çünkü bu düzenlemeler, insanların devle­ tin görevi hakkındaki köklü inançlarını altüst etmekteydi. 1 99 1 Körfez S avaşı'na karşı yapılan yaygın protestolar, yeni petrol elitlerinin siyasi ve ekonomik baskınlığına ve ABD'nin yeniden yapılandırılmış statükoya verdiği desteğe karşı halkın şikayet­ lerini ifade etti. S addam Hüseyin ise güçsüz ve marjinalleşmiş kesimler için ihtimal dışı bir sözcü olarak ortaya çıktı. 95 Son olarak, eğitim ve kentleşme daha önce s akin olan nüfus gruplarını harekete geçirdi. Devlet yardımı talep etme süreci, siyas eten aktif bir halkın yaratılmasına yardımcı oldu. Devletin etkinliği konusunda hayal kırıklığına uğramış ins anlar, devle­ tin solcular üzerindeki baskısından dolayı laik muhalefet grup ­ larından yoksundular. Bu yüzden ülke içinde sosyal adaleti ve uluslararası alanda baskı ve kültürel tahakkümden kurtulmayı savunan İslamcı muhalefete döndüler. Kırsal köylerden ayrılan ve yetersiz destekle hızla değişen bir kentsel ortama atılan in­ sanlar için İslami gruplar, bir zamanlar köyün sağladığı cema­ at ve karşılıklılık duygusunu yeniden yaratabilecek güçlü bir sosyal bağ kaynağı oluşturdular. İslamcı siyasi partiler, halkın değerlerini yürürlüğe koyacak ve sesleriyle konuşacak so rumlu ve bozulmamış bir devlet yönetiminin sözünü verdiler.9 6 Adalet Ç emberi tarafından temsil edilen kavramlar siyasi denklemin merkezinde kalsa da, insanlar Ç emberin bizzat ken95

96

Hudson, A rab Politics, 396-8; R. K. Hunaidi, untitled paper, The Middle East: a new look içinde, New York: International Advisory C ouncil Sym­ posium, 1 5 Haziran 2000, 1 2 ; Eickelman, Middle East, 33 1 -4. Yalınlık açısından, " İ slamcılar" burada, mevcut siyasi kurumlar aracılı­ ğıyla çalışan merkez gruplardan terör taktikleri kullanan şiddet uygula­ yan radikallere kadar siyasi İ slamın tüm savunucularına anlamına gel­ mektedir. M. Y. Geyikdağı, Political Parties in Turkey: the role of Islam, New York: Praeger, 1 984, 99; L. C. Brown, Religion and State: the Muslim approach to politics, New York: C olumbia University Press, 2000, 1 25; 1. M. Lapidus, "Islamic Revival and Modernity: the contemporary move­ ments and the historical paradigms ,'' JESHO 40, 1 997: 445; L. T. Fawaz, An Occasion for War: civil conflict in Lebanon and Damascus in 1 860, Berkeley: University of C alifornia Press, 1 994, 5 .

20.

YÜZYI LDA ORTADOGU

4 81

disini alıntılamadılar. 1 970'lerde yetişkinliğe ulaşan çoğu kent­ sel s akin ve bazı kırsal kesim insanları, yaşamları boyunca Batı tarzı eğitime maruz kalmıştı . Popülerleşmiş B atı siyasi kavram­ ları sıradan insanlara ve eğitimli insanlara ulaştı ve siyaset bi­ limi adab edebiyatının ve sultanların aynalarının yerini aldı. Adalet Ç emberine başvurmak artık eskisi kadar etkili bir stra­ teji değildi. Daha da dikkat çekici olanı, İslamcı s öylemin siyasi retorik üzerindeki etkisiydi. İsrail'le 1 967 tarihli Altı Gün Sava­ şı sonrasında popüler olan İslamcı söylem, Arapların zorlukla­ rından s osyalizmin İslamı yozlaştırmasını sorumlu tuttu. 97 Bu s öylemde, İslami düşünce ve pratiğin saflaştırılması ilahi lütuf ve askeri güç getirecekti. İslami özel mülkiyet ve hayır kanun­ larına bağlı kalmak ise ekonomiyi canlandıracak ve hazineyi dolduracaktı. İslamcı s öylem ne Adalet Ç emberi ne de Batı siya­ set biliminin dilini kullandı. Bunların yerine, dinsel canlanma terimlerini kullanmıştır. İslami gruplar, Adalet Ç emberini sade­ ce devlete meydan okuma ve insanların ihtiyaçlarını karşılama sürecinde yeniden keşfettiler. Ç ember, ellerinde tekrar devleti eleştirenlerce s ahip olundu.

Devletten lslamcılara sosyal adalet Ortadoğu devletleri sosyalizmden uzaklaştığında, sosyal adalet çağrısı devletin dışında gibi geliyordu. Sosyalist dönem­ de ideolojik lider olan Mısır, sosyalizmden geri çekilmeye , kapi­ talizme geçişe ve adalet ideolojisinin bir direniş aracı olarak ye­ niden işlenmesine yol açtı. C umhurbaşkanı Enver Sedat ( 1 9708 1 ) özel sektörün gelişmesini teşvik etti ve infitah ("açılım") adlı programla ekonomiyi yab ancı yatırıma açtı . Daha önceki yıllarda yapılan reformlarda kendilerinden alıkonan toprakları büyük toprak s ahiplerine geri verdi, yeni geri kazanılmış top ­ raklan köylüler yerine özel ilgi alanlarına (mühendisler, savaş kahramanları) verdi, kira kontrollerini ve köylülerin yasal gü­ venliğini kaldırdı ve zenginlerin sıkıntılarını azalttı . 98 Zengin 97

Y. Y. Haddad, Contemporary Islam and the Challenge ofHistory, Albany: State University of New York Press, 1 982, 33-45.

98

F. Fernandez-Armesto , Sadat and His Statecraft, London: Kensal, 1 982, 1 08-9; M. N. C ooper, The Transformation of Egypt, Baltimore, MD: The Johns Hopkins University Press, 1 982, 1 07; R. A. Hinnebusch, "The Na­ tional Progressive Unionist Party: the nationalist-left opposition in

482

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDARIN TAR i H i

v e fakir arasındaki gelir farkı daha da arttı. B i r eleştirmenin dediği gibi, "Sedat'ın ilk günleri, insanlara seslerinin duyula­ cağına ve hükümetin sorumlu olacağına inandırdı . Ancak yeni açık kapı ekonomi politikaları, yani infitah kısa bir süre sonra zenginlerin daha yüksek sesle duyulabileceğini gösterdi. "99

İnfitah, ekonomiyi geliştirmeye yönelik ilk çabalarında ba­ şarısız oldu. İlk altı yıl tamamen felaket olarak adlandırıldı. Uzun vadeli etkileri ekonomik olarak daha verimliydi . Ancak bu, sosyal eşitlik pahasına olmuştu . Bu politika, hükümeti cid­ di bir borca s oktu, uluslararası b ankacılık şirketlerine b ağımlı kıldı ve zengin ve fakir arasındaki çıkarlar çatışmasının kurba­ nı yaptı. 100 IMF ve Dünya Bankası, Mısır hükümetine, kredi için gıda ve temel kalemler üzerindeki sübvansiyonlarını ortadan kaldırması koşulunu dayattı. Ocak 1 977'de şeker, çay ve şişelen­ miş gaz üzerindeki sübvansiyonların bir gecede ortadan kaldı­ rılması, yoksullar için yaş am maliyetini yüzde 1 5 artırdı ve üç gün süren bir isyana neden oldu. Bu, 1 952 Devriminden bu yana yaşanan en şiddetli olaydı. Yerel bir yorumcunun gözlemledi­ ği gibi, "Ekmek isyanları . . . 'yöneticilerin vicdanını sızlatmak' ve yönetimlerinde bir şeylerin yolunda gitmediği 'mesajını bil­ dirmek' anlamına gelir." İsyanların ardından hükümet sübvan­ siyonları geri yükledi ve s osyal sözleşmeyi yeniden düzenledi. Hükümet, sübvansiyonları, "rejimin yoksullara olan anlayışının sembolü" ve meşruiyetin anahtarı haline getirdi . 101

99

100

101

post-populist Egypt." ASQ 3, 1 979: 326; Mitchell, "Object of Develop­ ment." 1 32; R. Springborg, "Patrimonialism and Policy Making in Egypt: Nasser and Sadat and the tenure policy for reclaimed lands," MES 1 5 , 1 979: 65-6; 1. Ibrahim, "Religion and Politics under Nasser and Sadat," Stowasser, lslamic Impulse içinde, 1 29; Saad, Social History, 95- 1 1 0; Bush, Economic Crisis, 1 6- 1 7 . Amin, Egypt 's Economic Predicament, 1 1 5, 1 1 9; alıntı, Marsot, "Religion or Opposition?" 548'den. Naomi Klein'e göre, "damlama" ekonomik kal­ kınma teorisi, denendiği hiçbir durumda bir işe yaramadı. O kadar ki, 2005 yılında bir C E O'nun gelirinin bir işçi gelirine göre ortalama 41 1 katına çıktığı ABD'de bile işe yaramadı; "Shock" Doctrine, 2 1 4- 1 5 , 444-5. Cooper, Transformation, 1 06, 107, 1 25; Hinnebusch, "National Progres­ sive Unionist Party," 329; Ibrahim, "Religion and Politics," 1 29. Cooper, Transformation, 236; Ansari, Egypt, 1 85-7; H. Alderman, "Food Subsidies and State Policies in Egypt," Richards, Food, States, and Pe­ asants içinde, 1 9 1 ; Sadowski, Political Vegetables? 1 60; alıntılar Sadi­ ki'den, "Popular Uprisings ," 77; Fernıindez-Armesto, Sadat, 1 55.

20.

YÜZYI L DA O RTADOGU

48 3

Devlet eleştirisi hem laik hem de İslamcı gruplardan geldi ve yas adışı Müslüman Kardeşler yeniden ortaya çıkmaya başla­ dı. Yeni eğitimli ancak memnuniyetsiz insanlar, Kuran'ı ve diğer eski kaynaklan okumaya dayanan kendi İslam anlayışlannı ge­ liştirdiler. Modern çağda yol alabilmek için emin ve basit ku­ rallar arayışında, yüzyıllardır süren İslami tefsirleri bir kenara bıraktılar. Radikaller Sedat' a suikast düzenledikten s onra, yeni cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek ( 1 98 1 -20 1 1 ) başlangıçta gıda sübvansiyonlanna saldırmaktan kaçındı. Sosyal adalet hakkın­ da konuştu ve kentsel nüfusun en yoksul seviyelerini korumak için fiyat desteğinin güvenlik ağlannı s ağladı. Makamını güven­ ceye aldığında sübvansiyonlan kademeli olarak azaltan, ücret­ leri ve personel sosyal yardımlannı düşüren ve garantili istih­ damı ortadan kaldıran kendi b aşına bir yeniden yapılandırma planı geliştirdi . Dış borç önemli ölçüde azaldı, ancak sıradan insanlar ve yoksullar daha az yemeye zorlanarak gıda maliyeti iki kattan fazla arttı. Yoksullara yönelik b akım söylemine rağ­ men, Mısır'ın yapısal düzenleme planı kentsel altsınıfı , küçük kırs al toprak s ahiplerini ve topraksızları çok az önemsedi. Ülke nüfusunun en az dörtte biri olmak üzere olumsuz etkilenen ins anlar, üretken yeteneklerine zarar gelmesinden, kadınlann ücretsiz emeğine yönelik artan taleplerden ve gıda, s ağlık ve eğitim kesintilerinin çocukları üzerindeki zararlı etkilerinden şikayet etti. 1 02 Ekonomik yeniden yapılanmanın oluşturulduğu diğer ülke­ lerde de benzer deneyimler yaş andı. Fas 'ta nüfusun üçte ikisi birkaç on yıl içinde ş ehirlere taşınmıştı, İran'da ise yarıdan fazlasında. Her ülkede kentsel göç önemliydi . Endüstriyel ge­ nişleme ve istihdam yaratma aynı hızda ilerleyemedi ve işsizlik oranları yüzde 20 ila 46 arasında değişti. İşsiz veya eksik is102

H. Hanafi, "The Relevance of the Islamic Alternative in Egypt, • ASQ 4. 1 2 , İlkbahar 1 980: 62; Hinnebusch, Authoritarian Power, 202; Sadowski, Political Vegetables? 1 33; S. E. Ibrahim, "Governance and Structural Ad­ justment: the Egyptian case," S. E. Ibrahim, Egypt, Islam içinde, 145, 1 53; Amin, Egypt's Economic Predicament, 1 22, 1 24; Bush, Economic Crisis, l , 96, 1 1 3 -29; G. AbdelKhalek, Stabilization and Adjustment in Egypt: reform or de-industrialization ? Cheltenham, UK: Edward Elgar, 200 1 , 86; M. Kassem, Egyptian Politics: the dynamics of authoritarian rule, Boulder, C O : Lynne Reinner, 2004, 1 5.

484

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

tihdam edilen nüfus, devletin, temel gıda maddelerini ve temel ihtiyaçları sübvanse etmesine bağlı kalmıştı. Bu sübvansiyon­ lar Dünya B ankası/IMF taleplerine cevap olarak azaltılmış veya ortadan kaldırılmıştır ve gerçek ücretler yüzde 1 O'dan yüzde 50'ye düşerken, fiyatlar bir gecede yüzde 40 ila 1 00 oranında artmıştır. 1 03 Bu acımasız sübvansiyon kesintilerinin yapıldığı her yerde kitlesel isyanlar p atlak verdi. Bu, s adece ins anların maddi isteklerini ifade etmekle kalmadı, aynı zamanda onları adalet duygularından da yoksun bırakmıştı. l 980'lerin başında Fas 'ta iki, 'I\ınus'ta bir olmak üzere büyük gıda isyanları yüzler­ ce ins anın ölmesine ve binlerce kişinin tutuklanmasına neden oldu. 104 l 996'da Ürdün'de, kral zorla göstericileri bastırdı ve süb­ vansiyonları daha da azalttı. Bir sonraki seçim Ürdün parla­ mentosunda İslamcıların zaferini getirdi, çünkü en iyi örgütlü muhalefet grubu olan Müslüman Kardeşler yoksullar, işsizler ve az eğitimli ins anlar için yardım sözü verdi. 105 1 03

1 04

1 05

R. R. Laremont, Islam and the Politics of Resistance in Algeria, 1 7831 992, Trenton, NJ: Africa World Press, 2000, 1 63; M. Tessler, "Tunisia at the Crossroads ," Current History 84, May 1 985: 2 1 8; D. Seddon, "Politics and the Price of Bread in Tunisia," Richards, Food, States, and Peasants içinde, 2 1 5; W. D. Swearingen, "Agricultural Policies and the Growing Food Security C risis," J. P. Entelis ve P. C. Naylor (ed.) State and Society in Algeria içinde, Boulder, C O : Westview, 1 992, 1 1 7; R. Leveau, "Stabilite du pouvoir monarchique et financement de la dette," Maghreb -Mach­ rek 1 1 8, Ekim-Aralık 1 987: 1 0; O. Schlumberger, "Transition to Develop­ ment? ,· G. Joffe (ed.) Jordan in Transition içinde, Landon: Hurst & Com­ pany, 2002 , 234. B. Amrani, "C atastrophe Nationale," Jeune Afrique no. 1 794, 25-3 1 Mayıs 1 995: 34. Fas devlet yatırımları için bkz. S. M. Nsouli, S. Eken, K. En­ ders , V. - C . Thai, J. Decressin ve F. C artiglia ile J. Bungay, Resilience and Growth through Sustained Adjustment: the Moroccan experience, Oc­ casional Paper 1 1 7 , Washington, DC: lnternational Monetary Fund, 1 995, 1 8; D. Seddon, "Riot and Rebellion in North Africa: political responses ta economic crisis in Tunisia, Morocco and Sudan," B. Berberoglu (ed.) Power and Stability in the Middle East içinde, Landon: Zed, 1 989, 1 28, 1 32; Berberoğlu, "Politics," 209- 1 0; D. Vanderwalle, "Ben Ali's New Era: pluralism and economic privation in Tunisia," Barkey, Politics içinde, 1 08; Leveau, "Stabilite," 5; M. Tessler, "The Origins of Popular Support far Islamist Movements: a political economy analysis," J. P. Entelis (ed.) Islam, Democracy, and the State in North Africa içinde, Bloomington: Indiana University Press, 1 997, 95-9. A. Bligh, The Political Legacy of King Hussein, Brighton: Sussex Acade-

20.

YÜZYI LDA ORTADOGU

48 5

C ezayir, Suriye ve Irak gibi b azı ülkeler B atı bankalarıyla il­ gilenmedi, ancak kendi yapısal düzenleme programlarını baş­ lattı . Fakat sonuçlar benzerdi. Cezayir'deki gençl er E kim l 988'de ana alışveriş caddesini harap eden ve -zenginlik ve devlet mülk­ lerinin s embollerine saldıran üç günlük bir ş iddeti başlattı. Yoksullar su sıkıntısı çekerken, zenginlerin yü zme havuzlarını doldurduklarını şikayet ettiler. Protestocular bi r vaiz dinlemek için toplandıklarında, güvenlik güçleri kalabal ığa ateş ederek kırk kişiyi öldürdü. Ülkenin "yönetim pazarlığı," hızlı ilerleme ve kentsel sosyal refah uğruna halkın siyasi katılımını bastır­ mıştı , ancak bu ekonomik darboğaz dönemi, devletin yolsuz­ luğu ve şiddetli baskıyla birleştiğinde bu paza rlığı baltaladı. Hükümet, refah hizmetleri çağrılarını, siyasi süreci " demok­ ratikleştirme" vaadiyle yanıtladı. Bu süreç yeni elitlere siyasi süreçte bir söz hakkı verdi ama fakirlere yardını ve erişim sağ­ lamadı . 1 06 l 980'lerde Tunus hükümeti de ekono nıik liberalizmle sosyal refahı değiştirdi. Protestocular haklar di line göre değil, İslami değerler tarafından desteklenen sosyal a dalet diline göre cevap verdiler. 1 07

mic Press, 2002, 20 1 ; H. El-Said, "The Political Economy of Reform in Jordan: breaking resistance to reform?" Joffe, Jordan in Transition için­ de, 262, 265; C. R. Ryan, Jordan in Transition: from Hııssein to Abdullah, Boulder, C O : Lynne Rienner, 2002, 6 1 - 2 . 1 0 6 H. Roberts , "The FLN: French conceptions , Algerian realities," E . G . H. Joffe (ed.) North Africa: nation, state, and region içinde, London: Rout­ ledge, 1 993, 1 1 1 ; S. Mezhoud, "Glasnost the Algerian Way: the role of Ber­ ber nationalists in political reform,'' Joffe, North Africa, 1 48; M. Stone, The Agony ofAlgeria içinde, New York: C olumbia Unİl/ersity Press, 1 997, 63-6; J. P. Entelis, "Introduction: state and society in transition,'' Entelis ve Naylor, State and Society içinde, 1 -2; E. Hermassi ve D. Vanderwalle, "The Second Stage of State Building,'' I. W. Zartman ve w. M. Habeeb (ed.) Polity and Society in Contemporary North Africa i çinde, Boulder, C O : Westview, 1 993, 2 2 ; K . Pfeifer, "Algeria's Implicit Stab ilization Program," 107

Barkey, Politics içinde, 1 75 . J. P. Entelis, "Islam, Democracy, and the State: the ree ınergence of autho­ ritarian politics in Algeria," J. Ruedy (ed.) Islamism and Secularism in North Africa içinde, New York: St. Martin's, 1 994, 23 7; Stone, Agony, 63, 99; J. M. Abun-Nasr, "Militant Islam: a historical persp ective,'' E . Gellner (ed.) Islamic Dilemmas: reformers, nationalists and industralization: the southem shore of the Mediterranean içinde, Betlin: Mouton, 1 985, 88 -9; S. E . Marshall, "Islamic Revival in the Maghre h : the utility of tra-

4 86

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDARIN TAR i H i

Devlet b aşkanı Hafız Esad ( 1 970-99) yönetimindeki Suriye de aynı şekilde 1 960'ların s osyalist politikalarından geri adım attı. Suriye s osyalizmi büyük toprak s ahiplerinin ve büyük işinsan­ larının çıkarlarına saldırmıştı, fakat E sad'ın büyük ölçekli en­ düstriyel kalkınma ve ticari tarıma verdiği önem bu ins anların s ervetini yeniden canlandırdı. Tarıms al fazla, yaşam standart­ larını yükseltmek için değil, orduyu oluşturmak için harcandı. Suriye'nin Müslüman Kardeşleri zengin ve fakir arasındaki ar­ tan uçurumdan devleti ve seçkinleri suçladı ve İslami meşru politikalar yoluyla s osyal adalet çağrısında bulundu. Kardeşlik, "adil Halifelik efsanesi" olarak adlandırılan şeye dayanan İslami bir siyasi sistemi s avundu. Bu efsane "adil refah devleti mitini" Müslüman cemaatinin hikayesine nakletti. "Devletin temel gö­ revi vatandaşlarını şunlara karşı korumaktır: Otokrasi; esaret; haksız yas alar; acil durum mevzuatı; yanlış polis uygulamaları; ekonomik sömürü; siyasi zulüm; idari baskı; parti, sınıf ve mez­ hepçi tahakküm; ve toplumdaki diğer adaletsizlik türleri." 108 Devletin görevini bırakması göz önüne alındığında, Müslü­ man Kardeşler yeniden muhalefeti düzenlemeye b aşladı. Hama kasabasındaki şüpheli Kardeşlik sığınaklarına yapılan ordu b askınları , esnaf, tüccar ve küçük üreticileri büyük bir isyan­ da bir araya getirdi. Bu isyan, s adece 1 0.000'in üzerinde insa­ nın katliamıyla bastınlabildi. 109 İsyandan sonra Suriye, gönüllü

infitah programını devam ettirdi, ekonomiyi kapitalizme açtı, ihracata önem verdi ve büyümenin nimetlerini seçkinlere ka­ nalize etti. Dünyanın en yüksek nüfus artış oranına sahip ülke­ lerin arasında olması durumuyla birleştiğinde, çoğunluk için ekonomik gelişme eksikliği , devlete karşı misilleme korkusuyla dition for modernizing elites." Studies in Comparative lntemational Development 14.2, 1 979: 1 02; L. Anderson, The State and Social Trans­ formation in Tunisia and Libya, 1 830-1 980, Princeton, NJ: Princeton

1 0•

1 09

University Press , 1 986, 245; Sadiki, "Popular Uprisings," 83; Vanderwal­ le, "Ben Ali's New Era," 1 08, 1 1 7 . A . Drysdale, "The Asad Regime and Its Troubles," MERll' Reports no. 1 10, Ka­ sım/Aralık 1 982: 3; F. H. Lawson, "Social Bases for the Hamalı Revolt," ME­ RIP Reports no. 1 10, Kasım-Aralık 1 982: 24, 27-8; U. F. Abd-Allah, The lslamic Strugg/,e in Syria, Berkeley, CA: Mizan, 1 983, 141 -63; Rabo, "Nation-State Building," 1 24; alinti: "The Proclamation of the Islamic Revolution of Syria," aktaran Abd-Allah, lslamic Strogg/,e, 2 14. Lawson, "Social Bases." 24-8; Batatu, Syria, 269.

20.

YÜZYI LDA ORTADOGU

48 7

ancak dolaylı olarak ifade edilebilecek bir eleştiri yarattı. Ör­ neğin 1 980'lerin sonlarındaki bir siyasi karikatür, adaletsizlik çemberini betimledi: Adalet ağacının köklerini sulamak için eğilen bir köylü ve onun sırtında ağaçtan meyve yiyen zengin bir adam. İnsanlar, devletin, kendi "yönetim pazarlığı" meka­ nizmasını bozduğunu ve ekonomik ilerlemeyle siyasi özgürlüğü değiş tokuş ettiğini düşünüyorlardı. İns anlar, kendi p aylarına düşen pazarlığın yansını geri istiyorlardı, yani siyasi nza gös­ termelerini. 1 990'lara gelindiğinde, bir süredir gazetelerde ya­ yınlanan bireysel sorunlar veya düşük düzeyli siyasi meseleler­ le ilgili şikayetler demokrasi çağrılarına yol açtı. 1 1 0 Irak'ta 1 973'ten sonra petrol gelirlerindeki büyük artış , özel tanın ve sanayide önemli yatırımlan ve sosyal hizmetlerde artı­ şı mümkün kıldı . 1 980'lerin İran-Irak Savaşı ve ardından gelen Körfez Savaşı ve ekonomik yaptırımlar Irak'ın sosyalizmden çe­ kilmesini yoğunlaştırdı. 1 1 1 1 988'de Irak-İran barış müzakerele­ ri çöktüğü için Saddam Hüseyin, destek karşılığında konuşma özgürlüğü, anayasa reformu ve çok p artili hükümeti vaat eden yeni bir "yönetim pazarlığı" takdim etti . Saddam'ın serbest bı­ raktığı şey, şikayet özgürlüğü, yani mezalim'in modern form­ larda genişlemesiydi. Gazetelerde, şikayet s ayfaları, Saddam'ın demeci başlığıyla birlikte çıktı: "Ne isterseniz korkmadan ya­ zın" ve idari sorunlar ve polisin istismarıyla ilgili mektuplarla doldurun. 1 1 2 1 10

V. Perthes, The Political Economy of Syria under Asad, Landon: I B Ta ­ uris, 1 995, 48; E. Zisser, Asad 's Legacy: Syria i n transition, London: Hurst, 200 1 , 1 89-90; M. Kedar, Asad in Search of Legitimacy: message and rhetoric in the Syrian press under Hafiz and Bashar, Brighton, Portland: Sussex Academy Press, 2005, 2 3 1 -2; W. W. Harris, "The C risis of Democracy in Twentieth-Century Syria and Lebanon," W. W. Harris (ed.) Challenges to Democracy in the Middle East içinde, Princeton, NJ: Markus Weiner, 1 997, 13; Zisser, Asad 's Legacy, 1 94; H. G. Lobmeyer, •Al-dimuqratiyya hiyya al-haU? the Syrian opposition at the end of the Asad era," E. Kienle (ed.) Contemporary Syria: liberalization between cold war and cold peace içinde, London: British Academic Press, 1 994, 8 1 ; karikatür: L. Wedeen, Ambiguities of Domination: politics, rhetoric,

and symbols in contemporary Syria 111

1 12

R. Springborg, "Infitah, Agrarian Transformation, and Elite C onsolida­ tion in C ontemporary Iraq,• MEJ 40, 1 986: 33-4, 36-9, 48; Miller ve Myl­ roie, Saddam Hussein, 1 1 8. Miller ve Mylroie, Saddam Hussein, 1 30-2, alıntı: 1 30.

4 88

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

B atı Afrika ülkesi Mali, televizyondan mezalim adaletini yü­ rürlüğe koydu. 1 99 1 'de cumhurbaşkanı, hükümete karşı şikayeti olan herhangi bir vatandaşın ulusal televizyondaki başbakan ve kabineye hitap edebileceği "Demokratik İstiş are Forumu"nu başlattı ve eylemi s ağlamak için yerel ve uluslararası temsilci­ ler gözlemci olarak hazır bulundular. Şikayetler ilköğretim okul­ larının eksikliğinden cezaevlerindeki kötü koşullara, havaalanı çalış anlarının maaş şikayetlerinden yaşlıların haklarına kadar uzanıyordu. C evap vermesi gereken hükümet, adaletsiz uygu­ lamaları yas aklayan ve temiz su ve elektrik s ağlayan yasalar çıkardı. Bu uygulamanın yarattığı adalet beklentilerinin daha geniş s onuçlan vardı. Ekonomik yeniden yapılanmanın adalet­ sizliğini tecrübe ettikten s onra, Mali halkı Dünya B ankası'na dava açtı ve uluslararası dolaşımı için davayı filme aldı. B enzer şekilde, hükümet projelerini ziyaret eden Mısır kabine üyeleri de halktan gelen şikayetleri yanıtlamak üzere televizyonda ya­ yınlandı. İran Şahı, "yolsuzluğun kökünü kazıdığını" göstermek için, kalkınma projelerini araştıran İmparatorluk Verimli Kay­ nak Uygulaması Komisyonu'nun raporlarını televizyonda ya­ yıııladı. 1 1 3 Yöneticiler ve izleyiciler, açıkça başvurulmamış olsa bile, Adalet Ç emberinin karşılıklı ilişkilerine değer verdiler. Ortadoğu'daki sosyalist politikalar, kusurlu oldukları gibi, eğitim, s ağlık ve gıda arzında önemli gelişmeler s ağlamıştı, ancak yapısal düzenlemenin en büyük yaran ödemeler denge­ sindeki iyileşmedir. Gerçekten İslami bir toplumdaki ins anların yoksullara öncelikle kendi s ervetlerinden bakmaları gerekiyor­ ken, Yakındoğu devletinin adaleti sağlaması gerekiyordu. Mo­ dernleşen bir toplumdaki yoksulluğun kap samı, devletin rolünü büyütmüştü. Şimdi, hükümetin s osyal refah hizmetlerinden çe­ kilmesi karşısında, popülist İslami gruplar köylülüğü ve kent­ sel kitleleri kurtarmak için dalgalar halinde yayılmaya başla­ dı. 1 14 Argümanları ve önerileri birbirinden farklı olsa da, ortak 1 13

1 14

The Malian film Bamako: n92; Egypt: Ibrahim, "Governance and Struc­ tural Adjustment," 1 60; İran: Amuzegar, Dynamics, 283. Pfeifer, "Algeria's Implicit Stabilization," 1 54; A. E . Sonbol, "Egypt," The Politics of Islamic Revivalism: diversity and unity içinde, ed. S. T. Hun­ ter, Bloomington: Indiana University Press, 1 988, 25; S. E. Ibrahim, "Ana­ tomy of Egypt's Militant Islamic Groups: methodological notes and pre­ liminary findings," IJMES 1 2 , 1 980: 423-53; a.g.e .. "Religion and Politics," 1 30; Geyikdağı, Political, 1 56.

20.

YÜZYI LDA ORTADOGU

48 9

nokta, güçlerini Ortadoğu siyasi kültüründe Adalet Ç emberinin öneminden alan karşılıklı b ağımlılık kavramlarına başvurma­ larıydı .

İslamcı protestolar ve Adalet Çemberi Devletin s osyalizmden geri çekilmesine p aralel olarak, genel bir İslamcı refah ideolojisi ortaya çıktı. 20. yüzyılın son çey­ reğinde İslamcı gruplar, so syal adalet için haykırmayı devral­ dılar ve devleti hesap vermeye çağırdılar. Devletin artık karşı ­ lamayacağı veya karşılayamayacağı ihtiyaçları karşılamak için kendi s o syal hizmet organizasyonlarını oluşturdular. İslamcı­ ların l 989'daki C ezayir depremine hızlı tepkisi hükümetin s o s ­ yal alanda yetersizliğini ortaya koydu v e İslamcı siyasi parti­ lere popüler destek kazandırdı . Sosyal adalet, Irak'ta, devletin başmuhalifi din adamı Muhammed Bakır Es Sadr'ın (ö. 1 980) öngördüğü İslam ekonomisinin üç temel taşından birini oluş­ turdu . Diğer ikisi ise karma bir ekonomi ve ekonomik özgürlük üzerindeki sınırlamalardı . 1 1 5 1 943 'teki kuruluşundan b u yana bir burjuva patronaj devleti olan Lübnan, 1 970'lerin ortalarında iç savaşa yakalandı . Temel hizmetleri bile sağlayamadığı için adalet ve sosyal hizmetler mezhepsel milislerin eline geçti. Çoğunlukla Maruni milisler­ den oluşan Lübnan Kuvvetleri suçun kontrolü, kamu hizmetleri, s osyal yardım, sağlık hizmetleri ve eğitim gibi hükümetin sağ­ lamayı bıraktığı kamu hizmetlerine katılarak destek kazandı. Benzer şekilde, Şii milis gücü Hizbullah, güçsüz kalmış Şii top ­ luluğu için i ş , okul, klinik, hastane, araştırma enstitüleri ve ye­ timhaneler de dahil olmak üzere so syal bir refah altyapısı oluş­ turdu. Şii din adamı Musa E s Sadr ( 1 978'de ortadan kayboldu) Lübnanlı Şiileri uyeryüzünün sefaleti," umirastan mahrum edil1 15

Cezayir: Laremont, Islam, 1 87; Irak: H. Ennaifer, "La pensee sociale dans les ecrits musulmans modernes," çev. S. Ghrab, Foi et justice: un defi pour le christianisme et pour l'islam içinde, ed. J.-P. Gabus, Paris: Cen­ turion, 1 993, 1 83 4. Seyyid Kutub gibi, Muhammed Bakır es-Sadr da re­ jimin devrilmesini desteklemeye başladı. Daha sonralan hapsedildi ve idam edildi. Böylelikle, ardında, radikalleşmiş aşırılık yanlısı bir hare­ ket bıraktı. Ennaifer ("Pensee" 1 70) Arap dünyasındaki adalet sorununu, uzun süredir sosyal adalet meselesini örtbas eden zulme (yabancı veya yerli) karşı mücadeleyle ayrılmaz bir şekilde bağlantılı olarak görür.

49 0

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE S iYASAL I K T I DAR I N TAR i H i

miş" veya "yoksun bırakılmış" şeklinde karakterize eden v e b u dehşetin devlete karşı isyanı haklı çıkardığını i m a eden b i r söy­ lem geliştirdi. 1 980'lerde ulusal hükümetin yeniden kurulması, devletin halkı koruma ve sosyal adalet sağlama sorumluluğunu sürdüreceğini vaat eden konuşmalara neden olmuştur. 1 1 6 Savaşı yapanların umutlan ne olursa olsun, barışı tesis edenler eski sosyal hiyerarşiyi yeniden uygulamaya koydu. ı 970'lerin Mısır devleti geçimlik tarım ve kentsel refahtan

destek çektikçe, Mısır'ın çeşitli bölgelerindeki cami imamla­ rı devleti s osyal adaleti sağlamadığı için ayıplamaya başladı. Minyeli Şeyh Osman, gıda ve s ağlık sübvansiyonlarının kesil­ mesini eleştirdi: "Bugün güven lik meseleleri hakkında çok şey duyuyoruz , ancak vatandaş ne istiyor? Sıradan insan, sokaktaki adam, her şeyden önce ekmek ve huzur içinde yaş ayabilmesi için güvenliğinden emin olmak istiyor." 1 1 7 Müslüman Kardeşler, sos­ yoekonomik adalet kavramını, üretken ancak s ömürücü olma­ yan bir İslam devletinin temeli olarak vurgulamaya başladılar. Büyük İslamcı örgütler şiddeti bir taktik olarak reddetti . Bunun yerine "kalplerin kazanılması"na ve siyasi katılım ve hastane­ ler, klinikler, kreşler ve okulların inşası yoluyla oy ve kar elde etmeye yöneldi . İslamcı grupların başarısı, yakın zamanda mo­ bilize edilen kitlelerin dinsel dünya görüşlerini temsil etmeleri­ ne bağlandı, ancak bu, aynı z amanda adalet ve iyi yönetim gibi halk kavramlarının benimsenmesinden de kaynaklandı. 1 1 8 1 16

117

118

L . W. Snider, "The Lebanese Forces: their origins and role i n Lebanon's politics," MEJ 38, 1 984: l , 1 8-24; H. Jaber, Hezbollah: bom with a ven­ geance, New York: Coluınbia University Press, 1 997, 1 47-8; F. Ajami, The Vanished lmam: Musa al Sadr and the Shia of Lebanon, Ithaca, NY: C ornell University Press , 1 986, 1 36; A. R. Norton, "Shi'ism and Social Protest in Lebanon,• J. R. I. C ole ve N. R. Keddie (ed.) Shi 'ism and Social Protest içinde, New Haven, CT: Yale University Press , 1 986, 1 66; A. Gema­ yel, Peace and Unity: major speeches 1 982-1 984, Gerrards Cross: C olin Smythe, 1 984, 70, 7 1 , 1 44. P. D. Gaffney, The Prophet's Pulpit: Islamic preaching in contemporary Egypt, Berkeley: University of C alifornia Press, 1 994, 1 80; aynca bkz. 1 28. S. Abed-Kotob, "The Accommodationists Speak: goals and strategies of the Muslim Brotherhood of Egypt," IJMES 27, 1 995: 326-7; G. Denoeux,

Urban Unrest in the Middle East: a comparative study of informal networks in Egypt, Iran, and Lebanon, Albany: State University of New York Press, 1 993, 1 54; D. J. Sullivan, Private Voluntary Organizations in Egypt: Islamic development, private initiative, and state control,

20.

YÜZYILDA ORTADOGU

49 1

İslamcı s o syal adaletin önemli bir gösterisi E kim l 9 9 2 'de büyük bir depremin Kahire'yi vurduğu z aman gerçekleşti. İ s ­ lamcı heyetlerin hakim olduğu profesyonel s endikalar hareke­ te geçti. Doktorların s endikası evleri yıkılan gecekondu sakin­ leri için çadır kurdu, hasta ve yaralıları tedavi etti , yemek ve ilaç dağıttı . Mühendisler s endikasıysa konutların sağlamlığı­ nı incelemek için müfettişler gönderdi. Medya, İslami yardım operasyonlarının etkinliğini ve devletin hareketsizliğini vur­ guladı . Kötü tanıtım karşısında tepki gösteren devlet, çadırları yıkmak ve konut denetimlerini durdurmak için askeri birlikler gönderdi ve özel kuruluşların afet yardımı yapmasını yasakla­ dı . Deprem ve s onrasında yaş ananlar rejimin muhtaçlara mal ve hizmet sağlamadaki yetersizliğini veya isteksizliğini ve İs­ lami örgütlerle rekabet korkusunu çarpıcı bir şekilde ortaya koydu . 1 1 9 Kuzey Afrika İslamcılığının büyümesi aynı zamanda eko­ nomik adaletsizliklere ve İslam ve halk adına hareket ettikle­ rini iddia eden devletlerin muhalefet baskısına da bir yanıttı. l 974'te İslamcı bir direniş ideolojisini ifade eden ve Adalet

Ç emberiyle yüklü iki eser ortaya çıktı. Abdüllatif Sultani'nin kitabı Sosyalizm Mazdekizmin Torunudur, devlet s osyalizmi­ ni İran'ın "hovarda" ve "komünist" Mazdekizminin erken dönem İslami eleştirilerinden türeterek eleştirdi ve İslamı tüm sosyo­ ekonomik sorunların çözümünü içeren bir sosyal adalet doktri­ ni olarak sundu. Aynı yıl Ab düs selam Yasin, lslam veya Tufan'ı yayınladı. Bu kitap, yöneten ve yönetilen arasındaki karşılıklı yükümlülükleri vurgulayan ve Fas kralına, onun eşitsiz politi-

1 19

Gainesville: University Pre ss of Florida, 1 994, 65; Sonbol, New Mam­ _ luks, 1 8 1 -90; Lapidus, "Islamic Revival," 447. Müslüman Kardeşlerin yanı sıra birçok kişi adalet tartışmasında aktif rol aldı. Adel Eid: A. M. Lesch, "The Muslim Brotherhood in Egypt: reform or revolution?" M. C . Moen v e L . S. Gustafson (ed.) Th e Religious Challenge t o the State içinde, Philadelphia, PA: Temple University Press, 1 992, 200; Hasan Hanafi: R. Mattbee, "The Egyptian Opposition on the Iranian Revolution," Cole ve Keddie, Shi 'ism içinde, 248. Ana sorunu, Batının siyasi tahakkümü ve Ortadoğu devletlerinin bundaki suç ortaklığı olarak tanımlayanlar, son çare olarak güçlü bir devlete karşı şiddete başvurdular. G. Abdo, No God but God: Egypt and the triumph of Islam, Oxford: Ox­ ford University Press, 2000, 96-7; Ibrahim, "Governance," 1 67 .

49 2

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

kalannı ve haksız yöntemlerini sürdürerek kendi kaderini çiz­ diğini belirten açık bir mektuptu. 120 İslamcı muhalefet farklı siyasi koşullarda farklı biçimler aldı. Monarşist Fas 'ta bu, kendisini toplumsal hareketler şeklin­ de ifade etti. Bu hareketlerin en büyüğü Yasin' in Adalet ve İhs an Hareketi'ydi. Tunus 'ta İslami Eğilim Hareketi (İEH) , kentlerde eğitim almış ancak sosyal hareketliliği ekonomik kriz nedeniyle engellenmiş genç kırsal göçmenleri harekete geçirdi. Hareketin sözcüsü Raşid Gannuşi, ezilenlerle ve onların savunucularıy­ la dayanışmasını açıkça belirtti: "İslamın temel amaçlarından biri dünyada adaleti tesis etmektir. Adaletin değeri İslamdaki en büyük değerdir ve adalet, Tanrı'nın niteliklerinden biridir. Öyleyse, kendilerini, yoksulların ve ezilenlerin çıkarlarını gü­ vence altına almak için mücadele edenlere, Marksist dahi ol­ salar, nasıl olur da karşı çıkmak gibi bir şeye . giriş ebiliriz?" 12 1 Bunun yerine, C ezayir'de İslamcılar 1 990'da İslami Selamet C ephesi (İS C ) yerel makamlara seçilen siyasi partiler kurdular. İSC ve diğer İslamcı gruplar aşevleri, bedava giyecek, b arınma, acil yardım, tıbbi bakım, cami inşası ve bürokrasiye müdahale gibi sosyal hizmetler sağlayarak destek oluşturdular. Etkililik­ lerinin çarpıcı bir örneği 1 989 depremine verdikleri tepkiydi. İs­ lamcılar devlet görevlileri olay yerine gelmeden önce acil tıbbi bakım destekleri getirdi. Ordu tarafından yönetilen devlet, 1 992 yılında sıkıyönetim kurarak ve İSC adaylarının ülke çapındaki seçimini geçerli olmadığını ilan ederek kontrolü elinde tutu . Bu, siyasi bir rekabeti şiddet içeren bir mücadeleye dönüştüren bir eylemdi. 122 1 20

121

1 22

M. Harbi, "Un ouvrage du cheikh Abdellatif b. Ali al-Soltani: 'Le maz­ dakisme est iı l'origine du socialisme.'" Sou 'al 5, 1 985: 1 35-7; M. Har­ bi, "Chapitre-Pamphlet de Abdessalam Yassine contre le roi Hassan il," Sou 'al 5, 1 985: 1 5 1 -3; Munson, Religion, 1 69. Rachid Ghannouchi, çev. A. S. Tamimi, Rachid Ghannouchi: a democrat within Islamism, Oxford: Oxford University Press , 200 1 , 52. 1. W. Zartman, "The Challenge of Democratic Alternatives in the Magh­ rib." Ruedy, Islamism and Secularism içinde, 2 1 5; Entelis , "Islam, De­ mocracy; 237; Laremont, Islam, 1 8 1 , 1 85, 1 87; H. Roberts , The Battle­ field Algeria, 1 988-2002: studies in a broken polity, Landon: Verso, 2003 , 337-8. FIS finansmanı özellikle yabancı kaynaklardan, özellikle Suudi Arabistan'dan geldi, ancak şiddet, yurtiçindeki siyasi baskıya karşı bir yanıttı; Hafez, Why Muslims Rebel, xvi, 1 -2 .

20.

YÜZYI LDA ORTADOGU

493

Adalet hizmetini gıda ve s osyal hizmetlerden kültürel ve ma­ nevi gelişime dönüştüren bir hükümet kavramı, 1 982 Türk Ana­ yasasının giriş kısmında vücut bulmuştur. 1 23 Sosyal adaletin ek­ sikliğini ayyuka çıkaran Türkiye'nin İslamcı Refah Partisi, 1 994 yılında İstanbul'da ve diğer birçok şehirde belediye seçimlerinde oyların çoğunu kazandı. Refah Partisi, so syal adalet söylemini yeniden canlandırdı ve İslam mirasına bağladı . Bir siyas etçinin söylediği gibi: "Türkiye gibi bu türden adaletsizlik, yoksulluk ve eşitsizliği geniş ölçüde tecrübe eden bir ülkede ins anlar, halk, nüfus bir çıkış yolu arar, çünkü bu ins anlar yaşam cenderesin­ de baskı görmekten yoruldular. Eve ekmek getirememek, işsiz kalmak, çocuklarını eğitememek . . . [veya] s ağlık imkanlarından yararlanamamak . . . tüm bunlardan kurtulmak istiyorlar. "124 Par­ tinin ideoloğu Necmettin Erb akan, sosyal adaleti, Adil Ekono­ mik Düzen adlı kitabında İslam mirasına b ağladı . Bu fikre göre, adaletsizlik, "modernleşme meyvelerinin" zenginlere ve yab ancı güçlere s aptırılmasından kaynaklandı . Erbakan'ın "adil düzeni" kapitalizmi ve sosyalizmi kusurları olmadan birleştirdi : Faizin yasaklanması elit vurgunculuğu ve yoksulların s ömürülmesini azaltacak ve kar paylaşımı yatırımını artıracaktır. Devlet, üreti­ mi düzenlemenin yanı sıra adalet, su, yol, sağlık, eğitim, ulaşım, iletişim ve güvenlik s ağlamalıdır. Partinin genç liderleri sivil sorumluluğu, kentsel sosyal sorunları ve insan haklarını vur­ guladı. 12s 1 23

1 24

1 25

The Constitution of the Republic of Tu.rkey, 1 982, Ankara: Prime Mi­ nistry Directorate General of Press and Information, 1 982, 5 . Roderic Davison, bu kavramın, Tanzimat bildirgelerine değin izini sürmüştür; R. H. Davison, "The Turkish C onstitution of 1 982 as a Refl ection and a Reminder of Turkish History," Türk Kültürü Araştırmaları 27, 1 989: 75; krş . Bölüm 9. Anonim, aktaran J. B. White, Islamist Mobilization in Tu.rkey: a study in vemacular politics, Seattle: University of Washington Press, 2000, 1 29. N. Erbakan, Adil ekonomik düzen, Ankara: Semih Ofset Matbaacılık, 1 99 1 , 5; Türk devlet bütçesinde Türk milleti için ulusal borcun faizin­ den daha az para harcanmıştır. D. Shankland, "Old Ideas in New Forms: millennial movements in the Republic of Turkey," ed. F. Bowie ile C. De­ acy, The Coming Deliverer: millennial themes in world religions içinde, C ardiff : University of Wales Press, 1 997, 229-30; D. Shankland, Islam and Society in Tu.rkey, Huntingdon, England: Eothen Press, 1 999, 2 1 3; R. Boztemur, "Political Islam in Secular Turkey in 2000: change in the

494

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

SeÇim zamanında Refah Partisi, ihtiyaç sahiplerine yiyecek, giyecek ve yakıt dağıtarak doğrudan halka seslendi. Kadınlar, fakir mahallelerde kapı kapı gezerek p artinin refah, s ağlık ve eğitim hizmetlerini sundular. Bir İstanbul belediyesindeki Re­ fah Partisi, kaldırıma su soğutucusu koydu ve yoldan geçenlere Osmanlı döneminin halka açık çeşmelerini hatırlatarak beda­ va içme suyu verdi. İstanbul'un Refah Partili Belediye B aşkanı Tayyip E rdoğan kamu hizmetleri şeklinde adalet sağladı: " Ç öp tepelerini" ortadan kaldıran takviye edilmiş çöp toplama servisi ve şehrin su kaynağının onarımları. Daha da önemlisi, belediye çalış anlarının rüşvet almasını yas akladı ve yolsuzluktan azade olduklarının reklamını yaptı. Bu uygulamalar o kadar başarılıy­ dı ki, laikler onları taklit etmeye başladı. 126 Belediyelerin b aşkanları da, insanların şikayet ve s orunla­ rını getirebilecekleri düzenli toplantılar yaptılar ve mezalim adalet ideolojisine başvurdular. B öyle bir belediye başkanı, top ­ lantıların hükümete halk katılımını teşvik edeceğini umdu ve "Daha yüce bir adalet imgesi düşünülebilir mi?" diye sordu . 1 27 Devlet, İstanbul bölgesini harap eden 1 999 depreminden s onra yetersiz yardım s ağlayarak ve ulusal ekonomik çıkarları koru­ mada başarasız kalarak "yönetim pazarlığı"nı bozdu. Bu yüz­ den, insanlar yüzyılın dönüm noktasında İslamcı partilere oy vermeye başladılar ve onları iktidara getirdiler. 128 Aynı zamanrhetoric towards westernization, human rights and democracy," IJTS 7, 200 1 : 1 29-30. 126 M. Howe, Tu.rkey Today: a nation divided over Islam 's revival, Boulder, CO: Westview, 2000, 27, 29; Shankland, Islam and Society, 1 05; White, Is­ lamist Mobilization, 1 8 , 54; Y. Navaro-Yashin, "Uses and Abuses of 'State and Civil Society' in Contemporary Turkey," NPT 1 8 , llkbahar 1 998: 1 2 - 1 3 . 127 Ş. Mardin, "Some Notes on Normative C onflicts i n Turkey," P. L. Berger (ed.) The Limits of Social Cohesion: conflict and mediation in pluralist societies içinde, Boulder, C O : Westview, 1 998, 227; White, Islamist Mobi­ lization, 1 1 ; Shankland, Islam and Society, 1 05; alıntı: Y. Navaro-Yashin, Faces of the State: secularism and public life in Tu.rkey, Princeton, NJ: 1 28

Princeton University Press, 2002, 1 4 1 . İktidara geldiklerinde, bazı İ slamcı hükümetler, devletin cebri mantı­ ğına yenik düştüler ve "karşılıklı sosyal sorumluluğu" zorunlu bir nza gösterme haline getirdiler. Bu da insanların, İ slama değil, fakat bir araç olarak devlete olan iı:ıançlarının kaybolmasına neden oldu; C. Tripp, Is­ lam and the Moral Economy: the challenge of capitalism, Cambridge: Cambridge University Press, 2006, 99- 1 02 .

20.

YÜZYI LDA ORTADOGU

495

da Türkiye'nin Sünni olmayan nüfusu arasında daha laik bir s olcu radikalizm yükseldi. İşçilerden üniversite profesörlerine, yaşamın her kesiminden insanlar, Ankara'da Atatürk' ün kabrine ziyaretler düzenlediler. Genellikle yazılı dilekçeler götürdüler ya da şikayetlerini ziyaretçi kitabına yazdılar ve Atatürk'ü ada­ letin sembolü haline getirdiler. Gerçekten de, klasik bir fotoğraf Atatürk'ü Sultan Sencer' e p aralel olarak modern bir şekilde, bir dilekçeyi almak üzere bir trenin penceresinden eğilirken gös­ terdi. Daha yakın zamanlarda, Hacı Bektaş 'ın türb esini ziyaret edenler, B ektaşi müridlerinin türbenin dışında duran Atatürk heykelinin önünde dua ettiğini gözlemlemiştir. 129 Petrol gelirlerinin birinci sınıf elitleri desteklediği Suudi Arabistan'da, memnuniyetsizler 1 979'da Mescid-i Haram'ı ele geçirerek ve eski bir ilahiyat öğrencisini adaletin restoratörü Mehdi olarak ilan ederek haksızlığı ve siyasi süreçten dışlan­ mayı protesto ettiler. Kral, isyancıları bastırdıktan sonra, eya­ let valilerini, sosyal projeler için daha fazla fon kontrol eden ve şikayetleri ele almak için günlük halk meclisleri ve dilekçe kabul oturumları düzenleyen Suudi prenslerle değiştirdi . İsla­ mı ilham kaynağı göstererek, "bireyleri ve sınıfları kendi yerle­ rinde" tutan s osyal hiyerarşiyi yeniden kurdular. 13 0 Bu önlemler

(nasiha) ne siyasi katılım için halk taleplerini karşıladı ne de sosyoekonomik eşitlik s ağladı . Bu nedenle 1 990'ların başında, tavsiye edebiyatı geleneğini ve kralı eleştirmek için dinsel gö­ revi kullanan Suudiler, bazıları yayınlanmış olan krala tavsiye mektuplan yazmaya b aşladı. 13 1 Kral, 1 992'de devleti sosyal hiz129

J.

B. White, "The Islamist Paradox," D. Kandiyoti ve A. Saktanber (ed.)

Fragments of Culture: the everyday of modem Turkey içinde, London: IB Tauris, 2002, 2 1 2; Mardin, "Some Notes," 230; NavaroYashin, Faces, 1 92 . M. Ö zel (ed.) Mustafa Kemal A tatürk, Ankara: T. C. Kültür Bakanlığı,

1 30

131

1 996, 1 998, 200 1 , "Kütahya'da tren istasyonunda vatandaşların dilekçe­ lerini alıp inceliyor (24 Ocak 1 933)," 1 1 6; M. Taylor, şahsi iletişim. Yas sini, Religion, 1 26; F. Ajami, The Arab Predicament: Arab political thought and practice since 1 96 7, C ambridge: C ambridge University Press, 1 98 1 , 72. M. al-Rasheed, "God, the King and the Nation: political rhetoric in Sa­ udi Arabia in the 1 990s," MEJ 50, 1 996: 362-3. M. Fandy, "CyberResis­ tance: Saudi opposition between globalization and localization," CSSH 4 1 , 1 999: 1 34; T. Asad, "The Limits of Religious C riticism in the Middle E ast: notes on Islamic public argument," T. Asad, Genealogies of Religi-

49 6

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

metlerden v e s avunmadan sorumlu kılan yeni b i r anayasa ilan etti. Bu anayasa, şikayeti olan herkesin adalet alabileceği tüm vatandaşlara açık kraliyet mahkemelerinin önemini yineledi. Anayasa, hükümdar ve uyruklar arasındaki ilişkiyi bir "sosyal sözleşme" olarak adlandırdı ve onu bir çoban ve koyunlarına benzetti. Ancak devletin halkını koruma iddiası ile 1 990'larda Suudi Arabistan'da ABD birliklerinin yerleştirilmesi arasındaki çelişki bu s öylemin güvenilirliğini azalttı. 132 Ortadoğu'nun her yanında, ins anların, devletlerinin kendilerini s aldırıdan koru­ ma ya da adalet sağlama dirayetine olan güven kaybı, hükümet düşmanlığına, isyana ve yas al ya da yas adışı olarak hüküm.eti değiştirme çabalarına neden oldu.

Adalet çağrısı ve İslam Devrimi En dramatik hükümet devrilmesi 1 979'da İran'da gerçekleşti. İran İslam Devrimi, katılımcılarının beklediği, baskıya karşı alı­ nan bir adalet zaferi değildi, fakat iki grup arasındaki çatışma idi. Bir tarafta, s osyal ve ekonomik adalet arayan fakir ve yoksul kitleler ile bunlar adına savaş an gruplar vardı. Diğer tarafta ise, bu insanların adalet davasını s adece sözde destekleyen ama ha­ kikatte kendi çıkarları için daha fazla endişe duyan yeni otorite grupları oluştu. Yeni yetkililer Adalet Ç emberini veya "yönetim pazarlığı"nı desteklemedi. Yaşam kalitesi kendi yönetimleri al­ tında düştü, ancak yerine siyasi haklar verilmedi. 133 Suudi Arabistan'da olduğu gibi İran'da da 1 970'lerde petrol gelirlerindeki ani yükseliş eşi görülmemiş bir zenginlik yarat-

on: discipline and reasons of power in Christianity and lslam içinde, Baltimore, MD: Johns Hopkins Press , 1 993, 223&n40; G. Kriimer, "Good Counsel to the King: the Islamist opposition in Saudi Arabia, Jordan, and Morocco." Kostiner, Middle East Monarchies içinde, 263-4. 1 32 J. Teitelbaum, "Saudi Arabia," Middle East Contemporary Survey içinde, cilt 16, 1 992, ed. A. Ayalon, Boulder, CO: Westview, 1 995, 670-2, 690-2; J. Teitelbaum, Holier than Thou: Saudi Arabia 's lslamic opposition, Was­ hington, D C : Washington Institute for Near East Policy, 2000, xiii; Fandy, "CyberResistance," 1 40; al-Rasheed, "God," 370; L. Anderson, "Dynasts and Nationalists: why monarchies survive," Kostiner, Middle East Mo­ narchies içinde, 59: "For what is a king without subjects?" 133 J. D. Green, Revolution in ıran: the politics of countermobüization, New York: Praege� 1 982, 64.

20.

YÜZY I L DA ORTADOGU

497

tı, ancak bu gelirlerin bölüşümünü olumsuz etkiledi. Ticari ve siyasi figürler inanılmaz derecede zengin olurken, diğerleri fa­ kirleşti veya sıradan mal ve hizmetleri satın almaya artık gücü yetmez oldu. Ekonomik büyüme yüzde 1 7 ila 42 oranında arttı , ancak enflasyon sıfırdan yüzde 24' e ve yüzde 200' e fırladı ve nüfusun yansından fazlası yoksulluk içinde yaşadı. Hızlı nü­ fus artışı ş ahın modernleşme hedeflerine ulaşmasını imkansız hale getirdi. Ç ok geçmeden İran, yiyeceklerinin yüzde 70'inden fazlasını ithal eder oldu. B orçlanmak zorunda kalan köylü çift­ çiler köyleri sürüler halinde terk etti, şehirlere göç · etti ve ucuz işgücü havuzu haline geldi. Devlet, kentsel göçmenleri ne istih­ dam edebildi ne de onlar için yeterli hizmet sağlayabildi. 134 İyi organize olmuş ve fırsatı yakalamak için hızlı davranan İslamcı gruplar boşluğu doldurdu ve şehirlerde refah hizmetleri, işbir­ liği kanalları ve temel din eğitimi s ağlamıştır. İslamcı gruplar, 1 978 depreminden sonra devlet kurumları örgütlenmeden acil durum yardımına el attılar. 135 Artan hoşnutsuzluğa karşı şah, refah ve adaletin kaynağı olarak yardımsever hükümdar olan Adalet Ç emberi ideolojisi­ ne başvurdu ve bu ideolojinin çeşitli sosyal gruplar arasında hala etkin bir siyasi güç olduğunu doğruladı. Ancak program­ ları, zayıf planlama veya siyasi kayırmacılık nedeniyle sıklıkla vaat edilen adaleti yerine getiremedi. Batı değerlerine başvuran insanlar demokrasinin yokluğundan şikayet ederlerken, eğitim1 34

1 35

C ottam, Nationalism, 323; El-Ghonemy, Affluence, 5 1 ; Mehrchid, "Ali Shariati: une theologie de la liberation?" Soual no. 5, Nisan 1 985: 97; A. Ashraf, "State and Agrarian Relations Before and After the Iranian Re­ volution, 1 960- 1 990," Kazemi ve Waterbury, Peasants and Politics için­ de, 289; A.-R. Nobari, "An Exile's Dream for Iran: an interview with the Shi'ite leader Ayatollah-Khomaini," A.-R. Nobari (ed.) Iran Erupts: Inde­ pendence: news and analysis of the Iranian national movement içinde, Stanford, CA: Iran-America Documentation Group, 1 978, 1 2 . Bu müla­ katta Humeyni gıda ithalatı rakamını yüzde 93 olarak belirtti, ancak bu, zengin ülkeler düzeyinde tüketim için gerekli olan miktann yüzde 93'ü idi; yüzde 70 rakamı İran'ın gerçek tüketim seviyesini yansıtmaktadır. A.-H. Banisadr ve P. Vieille, "Iran and the Multinationals," a.g.e. içinde, 30; M. Kamrava, Revolution in Iran: the roots of turmoil, London: Rout­ ledge, 1 990, 1 06. D. Harney, The Priest and the King: an eyewitness account of the Irani­ an Revolution, London: British Academic Press, 1 998, 1 84n27 .

49 8

ORTADOGU'DA S OSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

leri sırasında Şahname'deki adalet öykülerini öğrenen insanlar toplumdaki adaletsizlikten şikayet etmeye başladı. C elal Ali Ah­ med gibi seküler yazarlar, ş ahın dikkatsiz Batılılaşmasını ya­ pay olmakla eleştirdi . 1 36 Ali Şeriati gibi dinsel muhalifler, ş ahı, Hz. Muhammed'in torunu Hz. Hüseyin'i katleden zalim Emevi hanedanlığına benzetti. Şeriati'ye göre, Hz. Hüseyin'in ölümü sadece trajik bir fedakarlık eylemi değildi, aynı zamanda al­ çakgönüllü ins anların haklarını çiğneyen ve yoksulları öldüren, çağdaş İranlıların da dahil olduğu bir mücadele olan baskıcı ve adaletsiz rejimlere karşı daha büyük bir mücadelenin p arçasıy­ dı. Biyografisini Arapçadan çevirdiği Ebu Zer (İran'da Abu Zar) figürünü "ilk Müslüman sosyalist" ve "İslam halkının, sömürü­ lenlerin ve yoksulların" sözcüsü olarak halka sevdirdi . 1 37 İslami bir sosyal adalet için mücadele fikri, insanları, her halükarda baskıya maruz bırakılan Marksist ve laik s olcu p ar­ tilerden uzaklaştırdı. 138 İns anlar hem ekonomik sorunları suçla-

136 J. Al-e Ahmad, Plagued by the West (=Gharbzadegi), çev. P. Sprachman, Delmar, NY: C aravan Books, 1 98 1 ; K. Farmanfarmaian, "Planning, Deve­ lopment and Revolution: reflections on Iran, 1 958- 1 978," W. G. Miller ve P. H. Stoddard (ed.) Perspectives on the Middle East 1 983: proceedings ofa conference içinde, Washington, D C : Middle East Institute in coope­ ration with The Fletcher School of Law and Diplomacy, 1 983, 77-8. 137 M. J. Fischer, Iran: from religious dispute to revolution, C ambridge, MA : Harvard University Press, 1 980, 1 8 1 ; M. Hegland, •Two Images of Husa­ in: accommodation and revolution in an Iranian village," N. R. Keddie (ed.) Reli9ion and Politics in Iran: Shi 'ism from quietism to revolution içinde, New Haven, CT: Yale University Press, 1 983, 220; S. Akhavi, "Sha­ riati's Social Thought," a.g.e. içinde, 1 36; Ennai:fer, "Pensee." 1 86; Mehr­ chid, "Ali Shariati," 1 02-7; H. Algar, "Social Justice in the Ideology and Legislation of the Islamic Revolution of Iran," L. O. Michalak ve J. W. Salacuse (ed.) Social Legislation in the Contemporary Middle East için­ de, Berkeley: Institute of International Studies, 1 986, 30; E. Abrahamian, Radical Islam: the Iranian Mojahedin, London: IB Tauris, 1 989, 1 1 2; E . Abrahamian, "'Ali Shari'ati: ideologue o f the Iranian Revolution." Burke ve Lapidus, Islam, Politics içinde, 290- 1 ; alintilar: 295. 138 M. Bayat, "Mahmud Taleqani and the Iranian Revolution, • M. Kramer (ed.) Shi'ism, Resistance, and Revolution içinde, Boulder, C O : Westview, 1 987, 68; S. Bakhash, "Islam and Social Justice in Iran." a.g.e. içinde, 96; R. Mottahedeh, The Mantle of the Prophet: religion and politics in Iran, New York: Pantheon, 1 985, 308; Green, Revolution, 54; J. de Groot, Religi­ on, Culture and Politics in Iran: from the Qajars to Khomeini, London: IB Tauris, 2007, 1 98-9.

20.

YÜZYILDA DRTADOGU

499

dılar hem de şaha, danışmanlarına ve onu destekleyen ABD'ye b askıyı artırdılar. Solcu liderler yakın zamanlarda Irak'tan Paris'e sürülen Ayetullah Humeyni'yi, şaha karşı uzun süren muhalefeti ve dinsel ve laik muhalefeti birleştirme potansiyeli nedeniyle mükemmel bir devrimci figür olarak gördüler. 139 Hu­ meyni, kadınlar ve gayrimüslimler için oy hakkını protesto et­ tiği ve Beyaz Devrim'i ihtiyaca göre yetersiz bir s ahte program olarak reddettiği 1 96 3 'ten b eri aktif muhalefet içerisindeydi. Irak'a sürgün edilen (daha önceki İslamcılar gibi) , devlete kar­ şı olan bir adalet kavramı geliştirdi. Buna göre devlet b askısı, ilahi adaletle ikame edilecek ve İslam hukukunda bilgili ule­ manın yönetimine dönüşecekti. Ancak yine de sık sık, tarihsel "sultanların aynası" literatürünü, Seyyid Kutub gibi Farsçaya yeni çevrilen daha yakın zamanların yazarlarını ve Hz. Ali'nin

Nechü-l Belaga kitabındaki fikirlerini kullanarak s osyal adalete gönderme yaptı . 140 Başlangıçta öğrenciler ve profesyoneller tarafından teşvik edilen devrim, toplumun her seviyesinden katılımcı çekti ve askeri çekişmeden ziyade, bütçeyi tehdit eden petrol s abalan, fabrikalar ve devlet dairelerindeki büyük grevler ve ş ahı ülkeyi terk etmeye zorlayan büyük gösterilerle gerçekleştirildi . Şahın ayrılmasından s onra devrimciler derhal bir cumhuriyet kurdu­ lar ve zulmü kınayan ve ekonomik ve sosyal adalet vaat eden bir anayasa üzerinde çalışmaya başladılar. tık yıllarda birçok sos­ yal adalet önlemi alındı ve zengin ve fakir arasındaki gelir farkı daralmaya başladı, ancak daha sonra tekrar artmaya başladı. İslam C umhuriyeti, seçilmiş bir parlamento (meclis), cumhur­ başkanı ve parlamentodan geçirilen yasaları incelemekle görev­ li üst düzey ulemadan oluşan bir Anayasa Koruma Konseyi'ne sahipti. Daha önceki dönemin aksine, ulema seçimler için aday1 39

1 40

R. W. C ottam, "The Iranian Revolution." C ole ve Keddie, Shi 'ism içinde, 6 1 , 8 1 ; D. R. Heisey ve J. D. Trebing, "Authority and Legitimacy: a rhetori­ cal case study of the Iranian Revolution," Communication Monographs 53, 1 986: 302-3; Harney, Priest, 1 86n3; Abrahamian, Iran, 532-3. Bu yazı itibarıyla, ABD'nin bu olaylardaki rolü belirsizdir. R. Khomeini, "Islamic Government." R. Khomeini, Islam and Revolution: writings and declarations içinde, çev. H. Algar, London: KPI, 1 98 1 , 251 66; E. Abrahamian, Khomeinism: essays of the Islamic Republic, Berke­ ley: University of C alifornia Press, 1 993, 1 0 .

5 00

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDA R I N TAR i H i

lığını koydu ve yürütme ve yas ama görevlerine seçildi. 141 Dev­ rim'i meydana getiren laik ve dinsel gruplar arasında iktidar mücadelesi başladı. Belirsizlik süresi Humeyni'nin tam sorumlu olduğu ve rakip­ lerinin öldüğü, hapsedildiği veya sürgün edildiği zaman sona erdi . Yeni hükümetin muhalefete şiddetli baskısı, C umhuriyet'in (ve Humeyni'nin) adalet ruhunu lekeleyecek çok şey yaptı. Ç oğu devrimci ulema egemenliği için değil, İslama, hatta Marksizm ya da so syalizme dayanarak şekillendirilmiş adil ve etik bir top ­ lum için s avaşmıştı. İslam C umhuriyeti, İslam öncesi geçmişin imgesini İslam mirası lehine bastırdı , ancak ş ah rejimi altında eğitim alanlar adil bir topluma dair beklentilerini Adalet Ç em­ berinde belirtilmiş şekilde buldular ve İslam öncesi kavramla­ ra yapılan referanslar bir direniş biçimi haline geldi . 142 İslam Cumhuriyeti'nin Yapıcı C ihad (Jahad-e Sazandeği) tarafından yürütülen bir so syal programı vardı. Beyaz Devrim'in beş katı finansmana ve sosyal adaletle ilgilenen genç kalabalıkların coşkusuna s ahip bu organizasyon yol, su ve elektrik, kalkınma operasyonları, tarım ve veterinerlik hizmetleri, barınma, s ağ­ lık, okuryazarlık ve eğitim faaliyetleri ve Irak'a karşı s avaş için destek hizmetleri sağladı. Sonuçları ş ahın Beyaz Devriminin so­ nuçlarını aştı. Resmi yayınlara göre , 476 1 köye, iki yıldan az bir

141 "Constitution of the Islamic Republic of Iran," MEJ 34, 1 980: 1 84-204 veya http ://www.iranonline.com/iran/iran-info/Government/constitu­ tion.html, 3 Mayıs 20 1 2 . F. Halliday, "Theses on the Iranian Revoluti­ on,• Race & Class 2 1 , 1 979: 87; S. Bakhash, The Reign of the Ayatollahs: Iran and the Islamic Revolution, New York: Basic Books , 1 984, 2 1 2 - 1 5; Bakhash, "Islam and Social Justice," 96; N. R. Keddie, "Islamic Reviva­ lism Past and Present, with emphasis on Iran," B. M. Rosen (ed.) Iran

since the Revolution: intemal dynamics, regional conflict, and the su­ perpowers içinde, New York: C olumbia University Press, 1 985, 1 1 - 1 3; A. Schirazi, Islamic Development Policy: the agrarian question in Iran, çev. P. J. Ziess-Lawrence, Boulder, C O : Lynne Reinner, 1 993, 309 - 1 ı . 142

Keddie, Roots, 272; R . Ahmad, "Expecting Mahdi, Encountering Zarat­ hustra: politics of representing the pre-Islamic legacy in post-Islamic Revolutionary Persian novels," paper presented at C olloquium Series, Department of Near Eastern Studies, University of Arizona, 4 Aralık 2009. 1 980'den sonra devrim, Şah'ın saltanatı veya Anayasa Devrimi üzerine yazan ilk nesil araştırmacılar ve resmi yetkililer, Adalet Ç emberi ideolojisiyle aşılanmışlardı ve bu dönemlerin tarihini Çember merce­ ğinden görüyorlardı.

20.

YÜZYI LDA ORTADOGU

5 01

sürede elektrik bağlandı . Buna karşın şahın yönetimi altında bu sayı yirmi yılda 4547 idi. Keza, 7482 kilometre yol inşa edilir­ ken, bu sayı şah yönetimi altınd a 4308 idi. 1 43 Irak Savaşı ( 1 98 1 - 8 ) , ülkenin kalkınma planlarını kesintiye uğrattı, ülkenin parasını ve ins an gücünü emdi ve büyük hasa­ ra yol açtı . Kişi başına tarıms al üretim 1 976 seviyesinin altına düştü. İslamın özel mülkiyete verdiği destek nedeniyle şahın toprak reformuna karşı çıkan hukukçu ulema, şimdi Humey­ ni'nin reformuna karşı çıktı . B i rkaç kez revize edildikten sonra, toprak reformu mevzuatı yas a ınadan geçemedi ve b askıcı bir iş yasası çıkarıldı. 144 C umhuriyetin ilk yıllarında alınan birçok so syal adalet tedbiri daha son ra İslam hukukuna aykırı olduk­ ları gerekçesiyle ihlal edildi. Kapitalizm öncesi bir toplumda geliştirilen İslam hukuku , mod ern koşullar altında so syal ada­ let üretmedi ve güçlü Anaya s a Koruma Konseyi, s osyal adalet yerine İslam hukukunu tercih e tti . Üstelik, yoksulluğun gerçek anlamda ortadan kaldırılması , ruhb an sınıfının p atronaj gü­ cünü tehdit edecekti . 145 Humeyni , ikinci cumhurb aşkanı Beni 143 R. Loeffler, "Economic Changes in a Rural Area since 1 979," N. R. Keddie

1 44

1 45

ve E. Hooglund (ed.) The Iranian Revolution and the Islamic Republic içinde, yenilenmiş ed., Syracuse, NY: Syracuse University Press, 1 986, 93; E. Ferdows, "The Reconstruction crusade and Class C onflict in Iran," ME­ RIP Reports, na. 1 1 3 , Mart-Nisan 1 983: 1 2; M. Mujaheri, Islamic Revolu­ tion: future path of the nations, Tehran: The External Liaison Section of the Central Office of Jihad-e Sazandegi, 1 982, 1 45-6; grafikteki rakamlar metindeki rakamlarla eşleşmiyor ve tarihler karşılaştırılabilir değil. Di­ ğer dönemlerden bazı farklı istati stikler için bkz. Algar, "Social Justice." 39; Amjad, Iran, 1 5 1 ; Schirazi, Isla mic Development, 1 59, 306-7, ancak bkz. 3 1 1 ; M. Azkia, "Rural Society and Revolution in Iran," E. Hooglund (ed.) Turenty Years of Islamic Revolution: political and social transition in Iran since 1979 içinde, Syracuse , NY: Syracuse University Press, 2002, 96- 1 1 9; Ehsani, "Rural Society," 89 . Türk devletinin 1 990'larda tamamla­ nan, Yol-Su-Elektrik olarak adlan dınlan benzer bir programı vardı. Schirazi, Islamic Development, 8 0 , 98, 296-97, 320; Algar, "Social Justi­ ce." 49, 56-7; iş hukuku hakkın da b kz. Schirazi, Islamic Development, 1 86-95. Bakhash, "Islam,• 96, 1 09; Bakha sh, Reign, 2 1 2 - 1 8; Keddie, "Islamic Re­ vivalism," 1 1 - 1 3 . Hatta bazı yerle rd e ortak çiftçilik yeniden canlandı; Schirazi, Islamic Development, 23 5; A. Rahnema ve F. Nomani, The Secu­

lar Miracle: religion, politics and economic policy in Iran, Landon: Zed, 1 990, 1 32; S. Karimi, "Economic policies and Structure Changes since the Revolution ," Keddie ve Hoogl un d , Iranian Revolution içinde, 35; H.

5 02

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

Sadr'a devrimden önce verdiği eşitlikçi vaatlere b ağlı hisset­ mediğini itiraf etti . Yeni konuşmaları sosyal adalet değerleri­ ni hafife aldı: "Asfaltlanmış yollar için çocuklarınızın kanını verdiniz mi?" Bu kararlarla s avaşmaya çalışan dinsel veya laik gruplar acımasızca ezildi . ı46 1 990'lı yıllara gelindiğinde, on yıllık bir savaş ve ekonomik kötü yönetim, devleti, çoğunluğu daha önce rejimi destekleme­ miş olan mülk s ahibi burjuvaziden ve profesyonellerden yardım almaya zorladı . Zaman değişmişti ve ekonomik ve siyasi iklim, azgın kapitalizm, özel mülkiyet haklan ve zengin ile fakir arasın­ da büyüyen bir uçurumla ifade ediliyordu. HumeYııi 'nin 1 989'da ölümünden sonra İran, ekonomiyi canlandırmak, yatının çekmek ve nüfusunun yüzde 20'sini oluşturan işsizler için istihdam ya­ ratmak amacıyla IMF ve Dünya B ankası modelinde bir _ yapısal düzenlemeden geçti. Ancak diğer ülkelerde olduğu gibi, krediler ve yeniden yapılanma, ekonominin toplumsal refahtan kapitalist sisteme doğru kaymasıyla etkisini kaybeden, yani devrimi ger­ çekleştiren grup, mülksüzler ve muhtaçlar ile onların savunucu­ larını dezavantajlı duruma getiren koşullarla geldi. 147 Afshar, "The Iranian Theocracy," H. Afshar (ed.) Iran: A Revolution in Tunnoil içinde, London: Macmillan, 1 985, 236-8. 146 A.-H. Banisadr, The Fundamental Principles and Precepts ofIslamic Go­ vemment, çev. M. R. Ghanoonparvar, Lexington, KY: Mazda, 1 98 1 , 98-9; Bakhash, Reign, 2 1 8; alıntı: Kauthar: An Anthology of the Speeches of

Imam Khomeini (s.a.) Including an Account of the Events of the Islamic Revolution, 1 962- 1978, cilt 2 , Tehran: Institute for the C ompilation and 147

Publication of the Works of imam Khomeini, 1 995, 360. S. Behdad, "The Post-Revolutionary Economic Crisis," S. Rahnema ve S. Behdad (ed.) Iran after the Revolution: crisis of an Islamic state içinde, London: IB Tauris, 1 995, 99, 1 1 6, 1 22; S. Behdad, "A Disputed Utopia: Islamic economics in revolutionary Iran," CSSH 36, 1 994: 8 1 1 ; Abraha­ mian, Khomeinism, 1 38-9; V. Moghadam, "Islamic Populism, Class, and Gender in Postrevolutionary Iran," J. Foran (ed.) A Century of Revoluti­ on: social movements in Iran içinde, Minneapolis: University of Minne­ sota Press, 1 994, 1 9 1 ; H. Omid, Islam and the Post-Revolutionary Sta­ te in Iran, New York: St. Martin's , 1 994, 2 1 9. 1 990'larda, hayatta kalan büyük kapitalist çiftliklerin çoğu çöktü; köy ekonomisinin yerini, köy nüfusunun yansından azının tanın yoluyla hayatını kazandığı küçük ve orta ölçekli çiftçi kapitalizminin gelişmesi aldı; A. 1. Ajami, "From Pea­ sant to Farmer: a study of agrarian transformation in an Iranian village, 1 967-2002," IJMES 37, 2005: 337-4 1 .

20.

YÜZY I L DA ORTADOGU

5 03

İslami ve cumhuriyetçi ideolojisine rağmen, yeni hüküme­ tin şekli oldukça eskisine benziyordu: Yukarıdan gelen direktif, ideolojik doğruluk ve s ansüre ağır bir vurgu, petrol gelirlerine dayanan oldukça standart bir kalkınma politikası ve orta sınıf­ lara b ağımlılık ve teknokratlar. Köylüleri ve eşekleri yönetmeyi küçümseyen şah gibi, İslam C umhuriyeti Tarım Bakanı da şöy­ le bir itirafta bulunmuştu, "Ç iftçilerin hiç kimseler olduğunu düşündük. Onlara her şeyi dayatmak istedik." İslam C umhu­ riyeti aleyhindeki şikayetler, ş ah hakkındaki şikayetlere acıklı bir şekilde benzer hale geldi: Keyfi tutuklama, işkence ve infaz; hükümette yolsuzluk; sosyal refah vaatlerini yerine getirmeme; enflasyon ve işsizliği kontrol edememe veya Batıya bağımlılığı azaltamama. İslam devleti, halkın siyasete daha fazla katılımı­ na izin verdi ve başlangıçta sosyal refahı daha fazla vurguladı, ancak aynı zamanda işkence ve infaz yoluyla sosyal riayete ve baskıya çok daha fazla vurgu yaptı . Bu durum adaleti, özgürlü­ ğe b ağlayan yeni bir Adalet Ç emberi biçimine yol açtı: "Adalet olmadan kalıcı bir düzen olamaz ve özgürlük olmadan adalet olamaz . "148 Savaş, devlet baskısı ve kötüleşen ekonomik koşullarda, in­ sanlar kendi adalet kavramlarını dile getirmeye devam ettiler. Devrimin ardından, sokaklarda atılan sloganlar "Bize kesintisiz elektrik verin ya da hain şahı geri verin ! " gibi hizmet talebine dayalı mesajlar gönderdi . Akademik görüşmecilere köylüler ta­ rafından belirtildiği gibi popüler İslami yönetim fikri, "uyruk­ larının refahını sağlamak olmalıydı." Yani devletin Adalet Çem­ berine uygun olarak yönetmesi gerekirdi. Köylüler, şahın toprak reformunu bir adalet çalışması olarak yorumladılar ve zulmün ortadan kaldırıldığını belirttiler: "Toprak sahiplerinin baskısını ve boyunduruğunu omuzlarımızdan alan mollalar değil, şahtı. "149

148 Abrahamian, Radical Islam, 207; Bakanlık alıntısı: Schirazi, Islamic De­ velopment, 272; yeni Çember: R. K. Ramazani, aktaran Mackey, Iranians, 379. İranlı felsefeci Abdülkerim Süruş da demokrasinin adaletinin bir de­ receye kadar daha öncesinden bir ekonomik adaleti gerekli kıldığı sonu­ cuna vardı; A. Soroush, Reason, Freedom & Democracy in Islam, çev. ve ed. M. Sadri ve A. Sadri, Oxford: Oxford University Press, 2000, 45, 147. 149 Alıntılar: S. Akhavi, ulntroduction: Ideology and the Iranian Revolution,"

Iran since the Revolution: Internal Dynamics, Regional Conjlict, and the Superpowers içinde, ed. B. M. Rosen, Boulder, C O : Social Science Mo-

5 04

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

Bu fikirlerin tekrarlanması ilahi otorite, zafer, refah v e ada­ let arasındaki eski ilişkilendirmeleri çağrıştırmıştır. Selam gazetesi, devrim sonrası İran toplumunun, yoksullar hala acı çektiği için gerçekten İslami olup olmadığını s orguladığında kutsal meşruiyet ve sosyal adalet arasındaki ilişkiyi vurgula­ dı. Orduların değil futbol takımlarının ulusal zaferi, aynı anda devlet baskısına karşı protesto gösterileri de olan kutlama tö­ renlerinde genç erkekleri ve kadınları sokaklara çekti. Gaze­ telere gonderilen mektuplarda, yazarların rejimin adaletiyle ilgili fikirleri alenen yayınlandı. En azından bir okuyucu, Hz. Peygamber' e atfedilen eski bir sözden bahsetti : "Ülke inançsız­ lıkla hayatta kalabilir, ancak adaletsizlikle kalamaz . " Bu okur, akraba kayırmacılığı, ayrımcılık, fiyat artışları, arz kıtlıkları ve sosyoekonomik boşluğun genişlemesi göz önüne alındığında İs­ lam C umhuriyeti'nin adil bir hükümet olarak kabul edilip edi­ lemeyeceğini sorguladı. ı s o Ahmed B atebi davası, 20. yüzyılın sonunda Adalet Ç embe­ ri fikirlerinin hii lii halk bilincindeki siyasi ilişkileri yönettiğini daha açık bir şekilde gösterdi. Bir sinema öğrencisi olan B atebi, bir arkadaşının katıldığı bir gösteriyi anlatmaya gitti . Arkada­ şının Devrim Muhafızları tarafından vurularak öldürüldüğünü fark ederek, kanlı tişörtünü havada tuttu ve yab ancı bir gazete­ ci tarafından fotoğraflandı. Devlet onu, kendi politikalarından ziyade rejimi utandırdığı gerekçesiyle tutukladı. ı s ı Hapis ve işnographs , New York: C olumbia University Press, 1 985, xviii; R. Loeffler,

Islam in Practice: religious beliefs in a Persian village, Albany: State University of New York, 1 988, 226, 238; ayrıca bkz. Loeffler, Islam, 1 33, 229, 232, 233-4, 236; Bakhash, Reign, 248-9; Bakhash, "Islam," 96. 150 M. Gerhardt, "Sport and C ivil Society in Iran," Hooglund, Threnty Years of Islamic Revolution içinde, 5 1 -3; Salam: D. Menashri, "The Persian Monarchy and the Islamic Republic," Kostiner, Middle East Monarchies içinde, 226; D. Menashri, Post-Revolutionary Politics in Iran: religion, society and power, Landon: Frank C ass, 200 1 , 1 1 9; alıntı: D. Menashri, "Persian Monarchy," 226.

151 Batebi, rejimin sıkıntı verdiği tek kurban olmaktan uzaktı; l 992'de Mısır hükümeti, genç bir İ slamcı lider olan Şeyh Gaber'i tutukladı ve 600'den fazla takipçisini öldürdü, yaraladı veya tutuklattı. Görünüşe göre, tüm bunların gerekçesi, Kahire'nin Batı Munira gecekondu mahallesini te­ mizlemesi ve daha önce başkalarının başarısız olduğu yerlere sosyal hizmetleri getirmesi idi; S. E. Ibrahim, "The Changing Face of Egypt's Islamic Activism" (C airo, 6 Mayıs 1 995), Ibrahim, Egypt, Islam içinde, 88.

20.

YÜZYI LDA O RTADOGU

505

kence gören ve başlangıçta ölüm cezası verilen B atebi, yargının b aşına hapis cezasının koşullarını açıklayan, işkencelerini ve yargı sisteminin diğer kurb anlarına ait ayrıntıları açıklayan ve İran'ın sözde hukuk sistemini eleştiren açık bir mektup yazabil­ meyi başardı. Basında ve daha s onra internette yayınlanan bu dehşet verici mektup, Nechü-l Belag a 'dan baskının ortadan kal­ dırılması hakkında bir alıntıyla başladı ve Batebi'nin modern eğitimine rağmen nesillerdir eskimeyen atasözünü alıntıladı: "Bir ülke Tanrı'ya iman etmeden yaş ayabilir, ama adaletsizlikle asla yaş ayamaz ." 152

Sonuç Yüzyılın başında devleti elinde tutan burjuva sınıflarından onu geri alan Ortadoğu halkları ve 20. yüzyılın ortalarında liderle­ ri, Ç emberin taleplerini karşılayan bir sosyal adalet kurmaya ya da en azından bu hedefe doğru hareket etmeye çalıştılar. Siyasi formların modernleşmesi süresince, devlet ve toplum arasındaki karşılıklı bağımlılık, nüfus içinde kökleşmiş ve krallar ve cum­ hurbaşkanları tarafından kabul edilmiş Ortadoğu siyasi kültü­ rünün önemli bir unsuruydu. Bu karşılıklı b ağımlılığa dayanan politika, sosyalist cumhuriyetlerin ve monarşilerin nüfuslarına benzer şekilde sağlık, okuryazarlık ve refah temelini getirmeyi başardı. Bu büyümeyi finanse etmek imkansız hale geldiğinde ve Ortadoğu devletleri yardım için Batı fon kurumlarına döndü­ ğünde, sosyal adalet politikalarından ve Ç ember ideolojisinden vazgeçmeleri gerekiyordu. Adalet Ç emberi daha sonra muhalefe­ tin, özellikle de İslamcı muhalefetin bir aracı haline geldi. İronik bir şekilde, muhalefetin devleti başarılı bir şekilde ele geçirdiği yer olan İran'da, devlet kendisini sosyalist devletlerin yörünge­ sini taklit ederken buldu ve sosyal adaletin söylemini ve politi­ kalarını tenkitçilere ve muhaliflere bıraktı. Bu muhalifler, Adalet Ç emberini, adaletsiz bir yönetim olarak gördükleri devleti meş­ rusuzlaştırma mücadelelerinde tekrarladılar. 152

Bkz. A. B atebi, "Letter to the Head of the Judiciary," http ://www. abfi ran. org/english/document20 1 - 3 9 2 .php, accessed 3 May 2 0 1 2 . Tartışmalı

fo ­

toğraf için bkz. http ://www. economist. com/no de/ 1 1 707464'source=hp­ textfeature&story_i d= l l 707464, 3 Mayıs 20 1 2 'de; ayrıca bkz. http :// en.wikipedia. org/wiki/B atebi, 3 Mayıs 20 1 2 'de.

S on u ç

O rtadoğu, uzun süredir oryantal despotizm, ilahi krallık veya ataerkil monarşi olarak küçümsenmi ş , otokratik bir tarzda yö­ netildi. Bu bölgedeki otokrasi, yine de halka tepki verme gele­ neğini içeriyordu. Yine de bu bölgedeki otokrasi, yabancı eleş ­ tirmenler y a da kendi mirasçıları tarafından yeterince takdir edilmeyen insanlara ve onların ihtiyaçlarına cevap verme gele­ neğini içeriyordu. Her iki grubun da bunu olumsuz bir şekilde görmek için sebepleri vardı. Adalet Ç emberi, bölgedeki en eski yazıtlarda yer alan ve modern döneme kadar geçerliliğini koru­ yan Ortadoğu'daki en eski siyasi fikirlerden biridir. Adalet Ç em­ beri, Ortadoğu rejimlerinin hükümet ve yargı faaliyetlerinin ço­ ğuna hayat verdi, otokrasilerini yumuş attı ve insanlara, zulmü protesto etmek için bir mecra verdi. Dahası, dış arıdan istila eden güçler defalarca Ortadoğu fetihlerini yönetmek için Ç em­ berin fikirlerini benimsemeyi gerekli buldular. Bu kavram dört binyılı aşkın bir süredir bölgedeki siyasi edebiyatta ve s anatta ortaya çıktı ve yeniden belirdi. Devletin kraliyet kurumları ara­ cılığıyla ve Ortadoğu halklarının dilekçe verme faaliyeti yoluyla uygulamaya çevrildi. Adalet Ç emberi, s adece modern dönemde bazıları tarafından gereksiz , "geleneksel," hatta "uydurma" ola­ rak görülmüştür. Bu dört binyılın çoğunda, iktidardaki ins anlar için meşru bir fikir olarak ve iyi siyasi ilişkilere rehber olarak hizmet etti. Ç ember aynca bu şikayetler hükümdarın kendisi­ ne yöneltilmiş olsa bile, imparatorluk uyruklarına şikayetlerini hükümdara veya temsilcisine ulaştırmayı teşvik etti. Birçok durumda Adalet Ç emberi fikri siyasi söylemden kayboldu. Ö rneğin Akadların Sümer'i istilası veya Moğolların Bağdat'ı imhası veya özel mülkiyetin ülkede geniş lemesi gibi durumlarda. Bu dönemlerde, Ç ember her zaman Ortadoğu top ­ lumundaki farklı sınıfların ve grupların çatışan çıkarlarını bir

5 08

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

arada tutan ve halkın, hükümdarlarına ve seçkinlerine şiddet­ sizce meydan okumalarına izin veren bir ideoloji olarak yeni­ den ortaya çıktı. Köylüler ve kasaba halkı çoğu zaman doğrudan siyasi güç kullanamasalar da, Ç ember ideolojisi sürekli olarak güçlülere şunu hatırlattı (ve hatırlatmaya ihtiyaç duydular) : Eğer güçsüzler aradıkları adaleti alamazsa, güçlüler, istedikleri geliri tahsil edemezler. Siyasi ve ekonomik sistemler 20. yüzyılda değişti, ancak adalet talebi, her zaman resmi söylemde olmasa da, en azın­ dan halk arasında kaldı ve direniş çab alarının çoğunun zemini­ ni oluşturdu. Buna karşılık, Ortadoğu'daki modem hükümetler, hem monarşiler hem de cumhuriyetler, sosyalist olsun olmasın, Çember'in adaletine en azından sözde bağlı kaldılar. Ç oğu za­ man, so syal adalet için halkın taleplerini karşılamaya ve nüfus­ larına refah yaratmak için ihtiyaç duydukları şeyi sağlamaya çalıştılar. E ğer liderler bunu yapmak için daha otokratik olmak zorunda kalırlarsa, nüfuslarının çoğunluğu daha fazla so syal fayda ve ekonomik eşitlik elde etmek koşuluyla siyasi hakla­ rından vazgeçmeye istekliydi. 20. yüzyılın sonuna doğru, artan maliyetler ve kapitalist finansın talepleri Ç emberin hedeflerini gittikçe ulaşılamaz hale getirdikçe, Adalet Ç emberi devlet için bir model olarak daha az yaygın bir hale geldi, ancak devlet davranışının eleştirisi olarak işlevini yoğunlaştırdı. İslamcı gruplar kendilerini devlet politikalarına karşı olan bir adale­ tin taşıyıcıları olarak takdim ettiklerinde, birçok insan onları adalet vaatleri için epey destekledi, Ç ember ışığında, İslam an­ layışlarına göre yorumladı veya onları aynı mesajın parçası ve parseli olarak gördü. 20. yüzyılın son on yılında, radikal İslamcı hareketin aşırı­ lıkları, destekçi kitlesinin büyük bir kısmını onlardan uzaklaş­ tırdı . ö zellikle İran'da, Humeyni'nin baskıcı ve kanlı rejiminin, şahın devrilmesinden s onra ins anların adalet umutlarını hayal kırıklığına uğrattığı deneyim, İslamcı çözümü gözden düşürdü. Afganistan'daki Taliban yönetimi ve 1 1 Eylül 200 l 'de El-Kaide teröristlerinin ABD Dünya Ticaret Merkezi'ne saldırısı, İslam­ cılığı hab erlerde tuttu , ama bir adalet hareketi olarak değil. O yıllarda , dünya çapında sağcı rejimlerin ortaya çıkışı ve dev­ let terörizminin yaygınlaşması, s osyal ve siyasi adaleti gide-

SONUÇ

5 09

rek daha uzak bir görünüme koydu. Yine de sıradan ins anların tekrar tekrar alıntı veya eylem yoluyla Adalet Ç emberine geri dönmesi, Ç emberin bölgedeki siyasi kültürün hala önemli bir unsurunu ifade ettiğini ve O rtadoğu halkları için başarılı bir siyasi ideoloji tasarlamaya yönelik her girişimin, Ç emberin dev­ let ve toplum üzerinde karşılıklı talepleri içermesi gerektiğini düşündürmektedir. 20. yüzyılın sonunda yeni siyasi mantra "demokrasi" oldu. Bu, sıradan ins anların değerlerinin ve ihtiyaçlarının devlet karar alma sürecinde temsil edilmesini s ağlayacak ve kentsel ve kapitalist bir toplumla uyumlu olacak her derde devaydı. Karşılıklı adalet demokratikleşmenin temel bir değeri değil­ dir. Ortadoğu'da gerçek bir B atı tarzı demokrasinin kurulması Ç emberin terk edilmesine neden olabilir. Mısırlı yorumculara göre 2 0 l l 'deki "Arap Baharı" demokrasi hareketi , "yeni bir sos­ yal sözleşmeye varmayı" amaçlayan "farklı istismar biçimleri­ ne karşı aktif bir ifade" biçimiydi. Bu, hem "evdeki zulümden kurtuluş"u hem de "ekmek, su ya da tıbbi bakım için kuyruk­ larda ölmeyi" reddetmeyi içeriyordu. Ç emberin adaleti böylece sadece bölgenin geçmişinin yeniden değerlendirilmesine değil, gelecekte yerli modern bir yönetime daha sağlıklı yaklaşımların oluşturulmasına da katkıda bulunabilir. Devletin ve halkın bazı önemli hususlarda birbirine bağımlı olduğu fikri, tarihsel İs­ lam öncesi devleti ve İslami devletler süresince bir ortak nokta olarak işler. Bu fikir, kayıtlarına sahip olduğumuz ilk Ortado ­ ğu rejimlerinde gözlemlenebilir ve bölgenin en merkezi iktidar ideolojilerinin bir parçasını oluşturur. Dış arıdan gelen istila­ lar tarafından bastırıldıktan sonra tekrar tekrar ortaya çıktı ve ideolojide, dinde veya devlet biçimindeki değişikliklere rağmen işgalcilerin bölgedeki iktidarı kullanmaya devam etmeleri için anahtar oldu. Ç emberde yer alan karşılıklı adalet talebi Ortado­ ğu siyasi kültürünün bir parçası olmaya devam etmektedir ve Ortadoğu siyasi değerlerine asimile edilen bir demokrasi bunu bünyesine katmanın bir yolunu bulacaktır.

5 10

Lügatçe

Adab Görgü, terbiye, eğitim; seçkinler ve saray mensupları için

bir araya getirilen ilginç ve faydalı gerçeklerin ve sözlerin derlemeleri Ahlak ekonomisi İktisadi yaş amın etik yönetimi. Apokaliptik Kıyamet günü ve mesihin gelişiyle ilgili olan. Ayan Yerel eşraf, ileri gelenler (ulema, toprak s ahipleri, büyük

tüccarlar ve askeri-idari liderler) . Baraka Bir hükümdar veya aziz tarafından iletilen ilahi lütuf;

kutsallık. Bozkır Düz otlak ve meralar. Celali Haydut, isyancı. Çiviyazısı Kadim Ortadoğu'da kullanılan kama şeklindeki ka­

rakterlerden oluş an yazı . Devlet

Siyasi olarak organize olmuş birim.

Devşirme O smanlıların, yeniçeri birlikleri ve idaresi için gayri­

müslimlerden genç çocukların toplanması. Emir

Kimi zaman yönetim yetkilerine de sahip olan askeri ko-

mutan. Emirlik Yöneticilik. Gaza Kutsal savaş, akın; Allah yolunda mücadele . Gazi İslam için akın yap an. Gümrük Vergi, bilhassa gümrük vergisi. Hadis Müslümanların riayet edeceği, Hz. Muhammed'in söz ve

davranışlarının bildirimi. Halife Müslüman topluluğunun başı olarak Hz. Muhammed'in

halefi; Allah'ın, yönetimi için yeryüzünde tayin ettiği vekili. Halifelik Halife makamı . Halk İnsanlar, popülasyon. Haraç

Fetihlerde gayrimüslimlerin sahip olduğu toprağa ait

vergi .

LÜGATÇE

Harici

5 11

Bütün Müslümanların liderliğe hakkı olduğunu iddia

eden, İslamın bir bölümü. İkta Görevlilere, genellikle askerlere maaş yerine tahsis edilen

arazi ya da arazi gelirleri . İltizam Özel vergi tahsilatı akdi. imam Namaz kıldıran kişi; Müslümanların lideri . İslamileşmiş İslamın başat din olduğu, ama ille de dindar ka-

rakterde olması gerekmeyen bir topluma ait olan. Vergilerin tahsis edilmesinde kullanılan tapu sicili;

Kadastro

böyle bir kaydı oluşturmak için arazi incelemesi. Kadı

İslam hakimi .

Kağan Hanların hanı; Türk-Moğol hükümdarı . Kanun Osmanlı p adiş ahının hukuku. Kanunname Osmanlı hukuk kodu. Kaside/methiye Bir hükümdar için yazılmış övgü şiiri . Katip Sekreter, resmi görevli. Kervansaray Kervan yolu üzerinde müstahkem durma yeri. Kuran Müslümanların kutsal metni, kitabı . Mali/ye Vergilendirme v e kamu geliriyle ilgili. Malik Kral, sultan, p adişah. Malikane Ömür boyu verilen vergi toplama yöntemi. Mastaba Taş kürsü, platform. Mehdi Müslüman mesihvari figür; Şiiler için Onikinci İmam. Mektuplaşma Mektup ya da mektuplarla ilgili olan. Memluk Köle, bir s ahibi olan kişi. Mezalim Yanlışların düzeltilmesine, giderilmesine yönelik bir

s altanat, kraliyet mahkemesi. Milenyum Binyıl. Muh tesip

Kasaba ve ş ehirlerde kamu düzeni ve adaletinden

s orumlu müfettiş . Nam e Ta z ı parçası, kitap. Nasihat Tavsiye edebiyatı, bilhassa siyasi tavsiye.

ôrf Gelenek, hükümdar tarafından yasallaştırılan teamül hukuku. Padişah İmparator. Papirüs Papirüs bitkisinden yapılmış yazı materyali . Pastoral

Ortadoğu'da genellikle göçebe olarak yapılan ve hay­

van yetiştiriciliğiyle ilgili olan.

5 12

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTI DAR I N TAR i H i

Persleşmiş Pers kültüründen etkilenmiş olan, am a ille d e Pers ­

ler tarafından yapılmış olması icap etmeyen. Reaya Halk, teb aa, sürü. Runik E ski Germen alfabesinin harflerinden biri veya benzer-

leri. Sadaret Vezir-i azamın emrindeki katiplik dairesi. Satrap Kadim Pers valisi.

Sedentary Yerleşik. Siyasa Düzenleme, hükümdarın yasası, politika. Siyaseti şeriyye İslam hukukuna dayalı kamu politikası. Sufi Mistik Müslüman. Sultan Otorite; seküler hükümdar. Sultanların Aynası

İdeal prens/şehzade ya da kralı/padiş ahı

tasvir eden tavsiye/nasihat çalışması. Sünnet Hz. Muhammed'in mis allerine dayalı gelenek. Sünni Halifelere teslimiyeti esas alan İslam mezhebi. Şahenşah Şahların şahı; Fars çada kralların kralı. Şahname Kadim İran tarihine ait destansı şiir.

Şeriat İslam hukuku; Allah yolu. Şii

Hz. Ali'nin hilafet hakkı için mücadeleye dayalı bir İslam mezhebi.

Şuubiye Arap olmayan mirasın/kökenin değeri hakkındaki tar­

tışmalı konu. Tarımsal/kırsal Tarım ya da tanın toplumuyla ilgili olan. Tımar Arazi gelirlerini asker ve memurlara, maaş yerine tahsis

eden Osmanlı sistemi. Topçular Topçu birlikleri.

Töre Türk hükümdarının hukuku. Ulema İslami eğitimde, özellikle hukukta yetenekli kişiler; İsla-

mın dinsel seçkinleri. Vasiyetname/bildiri Bilgelik ve tavsiye mirası. Yasa Moğol hükümdar hukuku . Yeniçeri O smanlı köle askeri. Yönelimsel dini topluluk

İns anların doğuştan üyelik kazan­

dıkları dinsel topluluklar değil de, seçimleriyle mensubu ol­ dukları dinsel topluluk. Zerdüşt İslam öncesi Pers dininin yenilikçisi.

5 13

Ka y n a k ç a

B u kaynakça sadece dipnotlarda gösterilen çalışmaları içer­ mektedir. Dipnotlar genellikle s adece orijinal yayın bilgilerini içerir, fakat kaynakça, kitap ve makalelerin yeniden basımları­ nı da listeliyor. Modern yazarların isimleri kıs altılmıştır, ancak modern öncesi yazarların isimleri kıs altılmamıştır. Ortadoğu dillerindeki çalışmalar, Fransızcadaki gibi büyük harfle yazılır. Başlıklar ve yazarların adları, aksan işaretleri dikkate alınma­ dan alfabetik olarak sıralanmıştır ve esas olarak yayında ol­ duğu gibi hecelenmiş veya transliterasyonu yapılmıştır, fakat anlaşmazlık durumunda ABD kütüphane kataloglarında olduğu şekliyle yazılmışlardır. Bir adın önüne gelen "al" ilgeci alfabetik sıralanmada göz ardı edilmiştir, fakat adın bir parçası olarak "El-" olarak yazıldığında, s adece noktalama iş aretleri dikkate alınmamaktadır. İbn, "oğlu" kelimesi metinde kıs altılmamıştır, ancak bir ismin başında gelmesi haricinde kaynakçada yer al­ maktadır.

Adalet Çemberi hakkındaki edebi kaynaklar ve ilgili açıklamalar Abbas, I. (ed.) Ahd Ardashir, Beirut: Dar Sader, 1 967. al- 'Abbasi, Hasan b. Ali, Athar al-awwal fi tartib al-duwal, Beirut: Dar al-Jil, 1 989. al-Ahi, Abu Sa'd Mansur b. al-Husayn, Nathr al-durr, ed. M. A. Qur­

na, 7 vols in 8, C airo : al-Haya'al-Misriyya al Amma lil-Kitab, 1 980-90. Abu Bakr b. al-Zaki, Rukneddin, Ravzat al-kuttab va hadikat al-al­

bab, ed. A. Sevim, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1 972. Abu Hammu, Musa b. Yusuf, Wasitat al-suluk fi siyasat al-muluk, Tunis: Matba'a al-Kawla al-Tunisiyya, 1 279/ 1 862-3. Abu Yusuf, Kitab al-kharaj, ed. ve çev. A. Ben Shemesh, Taxation in Islam, cilt 3, Abu Yusuf's Kitab alkharaj, Leiden: Brill, 1 969.

5 14

ORTADOGU'DA S OSYAL ADALET VE SiYASAL I K T I DAR I N TAR i H i

al-Adawi, M. (ed.) Kitab alf layla walayla, Bulaq: Matba'a Abd al-Rahman Rushdi Bey, 1 862. Aflaq, M. Choice of Texts from the Ba 'th Party Founder's Thought, [Baghdad) : Arab Ba'th Socialist Party, 1 977. Agence France-Presse, news release, Amman, Jordan, 30 Temmuz 200 1 . Ahmetli, "Dastan ve tevarih-i Al-i O sman," Osmanlı tarihleri içinde, ed. Ç. N. Atsız, 3-35, İstanbul: Türkiye Basımevi, 1 949. . İskendemame, çev. K. Silay, "Ahmedi's History of the Ottoman

--

Dynasty," JTS 1 6 , 1 992: 1 29-200. al-Ahri, Abu B akr al- Qutbi, Ta 'rikh-i Shaikh Uwais (History of Sha­ ikh Uwais): an important source for the history ofAdharbaijan in the fourteenth century, çev. J. B. van Loon, ' s - Gravenhage: Mouton, 1 954. Akgündüz , A. (ed.) Osmanlı kanunnameleri ve hukuki tahlilleri, 9 cilt, İstanbul: Fey Vakfı, 1 990-6. Akhisari, bkz. al-Aqhisari, İpşirli ve Garcin de Tas sy. Akhtar, İstanbul, cilt 1 1 , 4 Eylül 1 895. Aks arayi, Kerimüddin Mahmud, Müsameret ül-Ahbar: Moğollar za­ manında Türkiye Selçuklan tarihi, ed. O. Turan, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1 944; Selçuki Devletleri Tarihi, çev. N. Genços­ man, Ankara: Recep Ulusoğlu, 1 943; Müsameret ül-Ahbar, çev. M. Ôztürk, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2000. Ali b. Ahi Talib, Nahjul Balagha, Peak of Eloquence, çev. S. A. Reza, Elmhurst, Tahrike Tarsile Quran, 1 984; Classified Selections from Nahj al-Balagha, ed. F. Ebeid, çev. A Group of Moslem Spe­ cialists, [C airo) : Dar al-Kutub al-Islamiyyah, 1 989. al-Allam, Izz al-Din, Al-Sulta wa-al-siyasa fi al-adab al-sultani, Ca­ s ablanca: Ifriqiyya al-Sharq, 1 99 1 . al-Aınasi, Ahmed b . Hüsameddin, Mir'a t ul-Muluk, MS Süleymaniye Esad Efendi 1 890. al-Aqhis ari, Hasan Kafi, Usul al-Hikam fi Nizam al-Alam, ed. N. R. al-Hmoud, Aınman: University of Jordan, 1 986; Usul al-Hikam fi Nizam al-Alam, ed. I.Ş. al-Aındu, Kuwait: Dhat al-Silasil, 1 987. al-Araj, Muhammad b. Abd al-Wahhab, Tahrir al-suluk fi tadbir al-muluk, ed. F. Abd al-Munim, Alexandria: Mu'assasat Shabab al-Jamiah, 1 982. Aınerican University of B eirut, Arab Political Documents 1 964, Be­ irut: Political Studies and Public Administration Department of the Aınerican University of Beirut, 1 964.

KAYNAKÇA

515

. Arab Political Documents 1 965, Beirut: Political Studies and Public Administration Department of the American University of Beirut, 1 965. Arab Ba'th Socialist Party, A Survey of the Ba 'th Party's Struggle, 1 94 7- 1 9 74, [S.I.J : Unity Freedom Socialism, 1 978. Attar, Farid al-Din, Pend-Nameh, ou, Le livre des conseils, çev. S. de Sacy, Paris: Imprimerie Royale, 1 8 1 9 . Aziz, T. "The July 1 7th, 1 968, Revolution: a new kind o f revolution," The Revolution of the New Way içinde, 9-33, [Milan) : Arab Ba'th Socialist Party, 1 977. --

Badawi, A. (ed.) Fontes Graecae Doctrinarum Politicarum Islamica­

rum, Testamenta Graeca (Pseudo-) Platonis, et Secretum Secre­ torum (Pseudo-) Aristotelis, C airo: Matbaa Dar al-Kutub al-Mis­ riyya, 1 954. Badr al-Din Muhammad b. Ibrahim b. Jaınaa, Tahrir al-ahkam fi tadbir ahl al-Islam, ed. H. Kofler, "Handbuch des islamischen Sta­ ats- und Veıwaltungsrechtes von Badr-al-Din ibn Gamaah," Isla­ mica 6, 1 934: 349-41 4; 7, 1 93 5 : 1 -64; Schlussheft, 1 938: 1 8- 1 29. Bal 'ami, Abu Ali Muhammad, Chronique d 'Abou-Djafar Moham­ med ben Djarir ben Yazid Tabari, tr. sur la version persane d 'A­ bou-Ali Mohammed Bel'ami, çev. H. Zotenberg, 4 cilt, Oriental Translation Fund Publications, 70, Paris: Imprimerie imperiale, 1 867-74. Banisadr, A.-H. The Fundamental Principles and Precepts of Is­ lamic Govemment, çev. M. R. Ghanoonparvar, Lexington, KY: Mazda, 1 98 1 . Bar Hebraeus, Th e Chronography of Gregory Abu 'l Faraj, çev. E . A. W. Budge, 2 cilt, London: Oxford University Press, 1 932. Batebi, A. "Letter to the Head of the Judiciary," http://www.abfiran. org/englishldocument-201 -392.php, 26 Temmuz 2007'de. Beldiceanu, N. (ed.) Code des lois coutumieres de Mehmed II: Kitab-i qavanin-i 'örfiyye-i 'osmani, Wiesbaden: Harrassowitz, 1 967. Bell, H. I. "Translations of the Greek Aphrodito Papyri in the British Museum," Der Islam 2 , 1 9 1 1 : 269-83, 372 84; 3 , 1 9 1 2 : 1 33 -40, 369-73; 4, 1 9 1 3 : 87-96. Bielawski, J. (çev.) Lettre d 'Aristote a Alexandre sur la politique envers les cites, Wroclaw: Polskiej Akademii Nauk, 1 970. Binder, L. (çev.) "The C onstitution of the Arab Resurrrection Socia­ list Party," MEJ 1 3 , 1 95 9 : 1 95-200, yeni baskı S. A. Hanna ve G. H.

5 16

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

Gardner, Arab Socialism: A Documentary Survey içinde, 305- 1 2 , Salt Lake City: University of Utah Pres s , 1 969. Birnbaum, E . The Book of Advice by King Kay Ka 'us ibn Iskander: the earliest Old Ottoman Turkish version of his Kabusname, Sources on Oriental Languages and Literatures , 6, C ambridge, MA : Harvard University Printing Office, 1 98 1 . Björkman, W. "Die Bittschriften im diwan al-insa," Der Islam 1 8, 1 92 9 : 207- 1 2 . Bosworth, C . E . "An Early Arabic Mirror fo r Princes: Tahir Dhu-'1-Ya­ minain's epistle to his son Abdallah (206/82 1 ) ," JNES 29, 1 970: 25-4 1 . Boyce, M. (çev.) The Letter of Tansar, Rome: Istituto Italiano per il Medio ed Estremo Oriente, 1 968. Boyle, J. A. "The Longer Introduction to the Zij-i flkhani of Nasir ad­ Din Tıısi," JSS 8 , 1 963: 244-54. Budge, E. A. W. (çev. ) The Alexander Book in Ethiopia, London: Ox­ ford University Press, 1 93 3 . Bühler, C . F. (ed.) The Dicts and Sayings of the Philosophers: the translations made by Stephen Scrope, William Worcester and an anonymous translator, London: Oxford University Press, 1 94 1 . C ahen, C . "Abu Amr Uthman b. Ibrahim al-Nabulusi, Kitab luma

al-qawanin al-mudiyya fi dawawin al-diyar al- Misriyya," BEO 1 6, 1 958-60: 1 1 9-34. C elalzade Mustafa, Mevahibü 'l-hallak fi meratibü 'l-ahlak, MS Sü­ leymaniye Bağdatlı Vehbi 763 . Chittick, W. C . (ed. ve çev.) A Shi 'ite Anthology, London: Muhamma­ di Trust, 1 980. Chittick, W. C . '"Iwo Seventeenth- C entury Persian Tracts on Kings­ hip and Rulers ," S. A. Arjomand (ed.) Authority and Political Cul­ ture in Shi 'ism içinde, 267-304, Albany: State University of New York Press, 1 988. Cleaves, F. W. (ed. ve çev.) The Secret History of the Mongols: for the first time done into English out of the original tongue and provided with an exegetical commentary, C ambridge, MA: Har­ vard University Pres s , 1 982. Clinton, J. W. The Divan of Manuchihri Damghani: a critical study, Minneapolis: Bibliotheca Islamica, 1 972. Clinton, J. W. "The Madaen Qasida of Xaqani Sharvani, !," Edebiyat 1 , 1 976: 1 53-70.

KAYNAKÇA

5 17

Clouston, W. A. (ed.) Arabian Poetry for English Readers, çev. J. D. C arlyle, Glasgow: M'Laren and Son, 1 88 1 . C olombe, M . "Une letter d'un p rince egyptien du XIXe siecle au sul­ tan ottoman Abd al-Aziz," Orient 2, 1 958: 23 38. Cooper, J. S. Presargonic Inscriptions, Sumerian and Akkadian Ro­ yal Inscriptions , 1 , New Haven, CT: American Oriental Society, 1 986. C owen, J. S. Kalila wa Dimna: an animal allegory of the Mongol court, New York, Oxford: Oxford University Press, 1 989. al-Damanhuri, Ahmad b. Abd al-Munim, Al-Naf al-ghazir fi salah al-sultan wa-al-wazir, Alexandria: Mu'assasat Shabab al-Ja­ mi'a, 1 992. Davani, Jalal al-Din Muhammad b. Asad, Akhlaq-i Jalali, Lucknow: Matba' -i Munshi Naval Kishur, 1 866; Practical Philosophy of the Muhammadan People, çev. W. F. Thompson, London: Oriental Translation Fund, 1 839; The English Translation of "The Akh­ lak-i-Jalali," a code of morality in Persian, çev. S. H. Deen, Laho­ re: Sheikh Mubarak Ali, 1 939. Dawlatshah Samarqandi, "Tadhkirat al-shu'ara," W. M. Thackston (çev.) A Century of Princes: sources on Timurid history and art içinde, 1 1 -62, C ambridge: Aga Khan Program for Islamic Archi­ tecture, 1 989. de Menasce, J. P. (çev. ) Le troisieme livre du Denkart, Paris: C . Klin­ cksieck, 1 973. de Montchretien, A. Traicte de l 'oeconomie politique, Paris: Libra­ irie Plon, 1 889. Dickson, M. B. ve Welch, S. C . (ed.) The Houghton Shahnameh, C ambridge, MA: Harvard University Pres s , 1 98 1 . al-Dinawari, Abu Hanifa, Kitab al-akhbar al-tiwal, ed. V. Guirgass , Leiden: Brill, 1 888. Douglas, W. O. Strange Lands and Friendly People, New York: Har­ per & Brothers , 1 95 1 . E dzard, D. O . Gudea and His Dynasty, Royal Inscriptions of Me­ sopotamia, E arly Periods , 3/ 1 , Toronto: University of Toronto Press, 1 997. Eilers , W. "Le texte cuneiforme du Cylindre de Cyrus," Commemo­ ration Cyrus, Hommage universel: actes du congres de Shiraz 1 97 1 , Aclr 1 -3 , ser. l, cilt 1 -3 , 2: 25-34, Leiden: Brill, 1 974. Erbakan, N. Adil ekonomik düzen, Ankara: Semih, 1 99 1 .

5 18

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDARIN. TAR i H i

Eyyubi Efendi, Eyyu bi Efendi Kanunnamesi: tahlil ve metin, ed. A. ôzcan, İstanbul: Eren, 1 994. Fadlullah b. Ruzbihan Khunji Isfahani, Persia in A.D. 1 478-1 490: an abridged translation of Tarikh-i Alam- Ara-yi Amini, çev. V. Mi­ norsky, London: Royal Asiatic Society, 1 95 7. . Muslim Conduct of State, based upon the Sulük-ul-mulük, çev. M. Aslam, Lahore: University of Islamabad Press, 1 974. Finkelstein, J. J. "Ammisaduqa's E dict and the Babylonian 'Law Co­ des,'" JCS 15, 1 96 1 : 9 1 - 1 04.

--

. "Some New Misharum Material and lts Implications," Studies in Honor of Benna Landsberger on His Seventy-Fifth Birthday, Oriental Institute Assyriological Studies , 1 6 , 233-46, Chicago,

--

iL: University of Chicago Pres s , 1 965. . "The Edict of Ammis aduqa, a New Text," RA 63, 1 969: 45-64. Firdausi, The Shahnama of Firdausi, çev. A. G. Warner ve E. Warner, 9 cilt, London: Kegan Paul, Trench, Trübner, 1 905-25.

--

Frame, G. R ulers of Babylonia: from the second dynasty of !sin to the end of Assyrian domination (1 1 57-612 BCJ, Royal Inscripti­ ons of Mesopotamia, Babylonian Periods, 2, Toronto: University of Toronto Press, 1 995. Frantz-Murphy, G. "A C omparison of the Arabic and Earlier Egyptian C ontract Formularies, Part il: terui.inology in the Arabic warranty and the idiom of clearing/cleaning," JNES 44, 1 985: 99- 1 14.

. The Agrarian Administration of Egypt from the A rabs to the Ottomans, Supplement aux Annales Islamologiques , 9, C airo: Institut Français d'Archeologie Orientale, 1 986. Frayne, D. R. (ed.) Old Babylonian Period (2003-1 595 BC), Royal Insc­ riptions of Mesopotamia, E arly Periods, 4, Toronto: University of Toronto Press, 1 990. . (ed.) Sargonic and Gutian Periods (2334-21 1 3 BCJ, Royal Insc­ riptions of Mesopotamia, E arly Periods, 2 , Toronto : University of Toronto Press, 1 993. --. (ed.) Ur fil Period (21 1 2-2004 BC), Royal lnscriptions of Meso­ potamia, E arly Periods, 3/2 , Toronto: University of Toronto Pres, 1 997. --. (ed.) Presargonic Period (2700-2350 BC), Royal Inscriptions of Mesopotamia, E arly Periods , l, Toronto: University of Toronto Press, 2008. Garcin de Tassy, M. "Principes de s agesse, touchant l' art de gouver­ ner," JA 4, 1 824: 2 1 3-26, 283-90. --

--

KAYNAKÇA

5 19

Gaster, M. "The Hebrew Version of the 'Secretum Secretorum, ' with an introduction and an English translation," JRAS 1 907: 8799 1 2; 1 908: 1 1 1 - 1 62 , 1 065- 1 084. Gelb, I. J. ve Kienast, B. Die Altakkadischen Königsinschriften des

dritten Jahrtausends vor Chr. , Freiburger Altorientalische Stu­ dien, 7, Stuttgart: Franz Steiner, 1 990. al-Ghazali, Abu Hamid Muhamınad, Critere de l'action (Mizan al­ a 'mal), çev. H. Hachem, Paris: G. -P. Maisonneuve, 1 945. . Nasihat al-mulük, ed. J. Huma'i, Tehran: Babak, 1 3 6 1 / 1 982; Ghazali 's Book of Counsel for Kings (Nasihat al-Mulük), çev. F. R. C. Bagley, London: Oxford University Press, 1 964, yeni baskı 1 97 1 . . Al-Tibr al-masbuk fi nasihat al-mulük, ed. Sami Khidr, [C ai­ ro] : Maktabat al-Kulliyat al-Azhariyya; Beirut: Dar Ibn Zaydun, 1 987. al-Ghazzali, M. Min huna na 'mal, çev. I. R. al-Faruqi as Dur Begin­ ning in Wisdom, Washington, D C : American C ouncil of Learned Societies, 1 953. Ghiyathuddin Naqqash, "Report to Mirza Baysunghur on the Ti­ murid Legation to the Ming C ourt at Peking," W. M. Thackston (çev. ) A Century of Princes: sources on Timurid history and art içinde, 279-97, C ambridge: Aga Khan Program for Islamic Arc­ hitecture, 1 989. Giese, F. (ed. ve çev.) Die altosmanischen anonymen Chroniken [Tevarih-i Al-i 'Osman}: in Text und Übersetzung, böl. 2 , Über­ setzung, Abhandlung für die Kunde des Morgenlandes 1 7, no. l, 2 - 1 70, Leipzig: F. A. Brockhaus, 1 925; yeni baskı Nendeln: Kraus Reprint, 1 966. Grayson, A. K. Assyrian Royal Inscriptions, 2 cilt, Records of the Ancient Near E ast, 1 ve 2, Wiesbaden: Harrassowitz , 1 972-6. . Assyrian Rulers of the Third and Second Millennia BC (to 1 1 1 5 BC) , The Royal Inscriptions of Mesopotamia, Assyrian Pe­ riods, 1 , Toronto: University of Toronto Press , 1 987. --. Assyrian R ulers of the Early First Millennium BC, I (1 1 1 4-859 BC), Royal Inscriptions of Mesopotamia, Assyrian Periods, 2 , Toronto: University of Toronto Press, 1 99 1 . . Assyrian R ulers of the Early First Millennium BC, II (858- 745 BC) , Royal Inscriptions of Mesopotamia, Assyrian Periods , 3 , Toronto: University of Toronto Press, 1 996. Green, A. H . , Gamal, A. S. ve Mortel, R. "A Tunisian Reply to a Wahha­ bi Proclamation: texts and contexts," A. H. Green (ed.) In Quest --

--

=

--

--

5 20

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL I K T I DAR I N TAR i H i

of an Islamic Humanism: Arabic and Islamic studies in me­ mory of Mohamed al-Nowaihi içinde, 1 55-77, C airo : The Ameri­ can University in C airo Press, 1 984. Grignaschi, M. "Les 'Rasa'il 'Aristatalis a 'ila-1-Iskandar' de Salim Abu-1-'Ala' et l'activite culturelle iı. l'epoque omayyade," BEO 1 9, 1 965-6: 7-83. . "Ouelques specimens de la litterature sassanide conserves dans les bibliotheques d'Istanbul," JA 254, 1 966: 1 - 142. . "La ' Siyıisatu-1-Aınıniyya' et l'influence iranienne sur la pensee politique islamique," Monumentum H. S. Nyberg, Aclr 4-7 , ser. 2, cilt 1 -4, 3: 33-287, Leiden: Brill, 1 975. --. "L'Origine et les metamorphoses du ' Sirr al-'asra-r' (Secretum Secretorum)," Archives d 'histoire doctrinale et litteraire du mo­ yen age 43 , 1 976: 7- 1 1 2 . Grohmann, A. Arabic Papyri in the Egyptian Library, 6 cilt, C airo : Egyptian Library Press , 1 934- 62. Gurney, O. R. "The Sultantepe Tablets (continued) : IV. the Cuthaean legend of Naram-Sin," Anatolian Studies 5, 1 955: 93 - 1 1 3 . Hıifiz-i Abnl, Chronique des Rois Mongols en Iran, ed. ve çev. K. Bayani, 2 cilt, Paris: Adrien-Maisonneuve, 1 93 6 . Hammer, M. J . d e , Contes inedits des Mille et Une Nuits, çev. M. G. -S. Trebutien, Paris: Dondey-Dupre Pere et Fils, 1 828. al-Harawi, Al-tadhkira al-harawiyya fi al-hiyal al-harbiyya, ed. ve çev. J. Sourdel-Thomine, "Les conseils du S aylı al-Harawi iı. un prince ayyubide," BEO 1 7 , 1 9 6 1 -62: 205-66. Hasan-e Fasa'i, History of Persia under Qajar Rule: translated from the Persian of Hasan-e Fasa 'i 's Farsnama-ye Naseri, çev. H. Busse, New York: C olumbia University Press , 1 97 2 . Hass an II, Le Maroc en Marche: discours de Sa Majeste Hassan II depuis son avenement au trone, Mohammedia, Morocco: Offset de Fedala, 1 965/6 . . The Challenge: the memoirs ofKing Hassan II ofMorocco, çev. A. Rhodes , London: Macmillan, 1 978. --. La memoire d 'un roi: entretiens avec Eric Laurent, Paris: Plon, 1 993. Heyd, U. Ottoman Documents on Palestine, 1 552- 1 6 1 5: a study of the firman according to the mühimme defteri, Oxford: Clarendon, 1 960. Hilal al-Sabi.' The Historical Remains of Hilal al-Sabi,' first part of his Kitab al-Wuzara (Gotha Ms. 1 756) and --

--

--

5 21

KAYNAKÇA

fragment of his History 389-393 (BMMs. Add. 1 9360), ed. ve çev. H. F. Aınedroz, Beirut: Matba'a al-Aba' al-Yesu'iyin, 1 904. . R usum Dar al-Khilafah: the rules and regulations of the '.Ab­ basid court, çev. E . A. Salem, Beirut: Aınerican University of Beirut, 1 977. Hinz, W. "Steuerinschriften aus dem Mittelalterlichen vorderen Orient," Belleten 1 3 , 1 949: 745-69. Hiyari, M. "Qudama b. �a'fars Behandlung der Politik: Das Kapitel As-siyasa aus seinem Vademecum für Sekretare Kitab al-harağ wa-sana 'at al-kitaba," Der Islam 60, 1 983: 9 1 - 1 03 . Howorth, H. H. History of the Mongols, from the 9th t o the 1 9th Cen­ tury, 4 cilt, London: Longmans , Green ve C O . , OR Green, 1 8761 92 7 . Humback, H. v e Skjaerv0, P. O. The Sassanian Inscription of Paikuli, 3 cilt, Wiesbaden: Ludwig Reichert, 1 983. Hurewitz , J. C . Diplomacy in the Near and Middle East: a docu­ mentary record, 2 cilt, Princeton, NJ: D. Van Nostrand, 1 956. Hurowitz, V. A. "Advice to a Prince: a message from Ea," State A rchi­ ves of Assyria Bulletin 1 2 , 1 998: 39-53. Hussein, King of Jordan, Uneasy Lies the Head, New York: Bernard Geis Associates, 1 962. Hus sein, S. Saddam Hussein on Current Events in Iraq, çev. K. Kis­ htainy, London: Longman, 1 977. Ibn 'Abd al-Barr al-Namari, Bahjat al-majalis wa-uns al-mujalis, ed. M. M. al-Khawli, 2 cilt, C airo: Dar al-Kutub al-'Arabi lil-Taba'a wa- al-Nashr, 1 967. Ibn 'Abd Rabbih al-Andalusi, Al- 'Iqd al-farid, 4 cilt, C airo : al-Mat­ ba'a al-Azhariyya, 1 928; The Unique Necklace, çev. 1 . J. Boullata, cilt l, Reading, UK: Gamet, 2006. Ibn Ahi Diyaf, Ahmad, Consult Them in the Matter: a ninete­ enth-century Islamic argument for constitutional government, çev. L. C . Brown, Fayetteville: University of Arkansas Press, 2005. Ibn Ahi Usaybi'a, 'Uyun al-anba ' fi tabaqat al-atibba, ' ed. N. Rida, Beirut: Dar Maktabat al-Hayalı, 1 980. Ibn al- 'Arabi, Muhyi al-Din, Les illuminations de La Mecque The Meccan llluminations: textes choisis selected texts, çev. M. Chodkiewicz, Paris: Sindbad, 1 988. Ibn al-Athir, 'Izz al-Din, The Annals of the Saljuq Turks: Selections from al-Kamil fi 'l-Tarikh of 'Izz al Din --

=

=

522

ORTAD O G U ' DA SOSYAL ADALET V E SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

Ibn al-A thir, çev. D. S. Richards, London: Routledge/C urzon, 2002 . Ibn al-Azraq, Abu 'Abd Allah Muhammad b. 'Ali, Bada 'i ' al-silk fi Taba 'i ' al-milk, ed. 'A. S. al-Nashshar, 2 cilt, Baghdad: Wizarat al-I'lam, 1 977-8. Ibn al-B alkhi, The Farsnama of Ibnu 'l-Balkhi, ed. G. Le Strange ve R. A. Nicholson, E . J. W. Gibb Memorial Series, n . s . 1 , London: Luzac, 1 92 1 , yeni baskı 1 962. Ibn al-Muqaffa,' 'Abdallah, Al- adab al-kabir, M. Kurd Ali (ed.) Ra­ sa 'il al-bulagha ' içinde, 55- 1 14, C airo : Dar al-Kutub al- 'Arabiyya al-Kubrıi, 1 9 1 3 . Ibn Hibban al-Busti, Muhammad, Rawdat al- 'uqala ' wa nuzhat al-fudala, ' ed. M. M. 'Abd al-Hamid, Beirut: Dar al-Kutub al- '11miyya, 1 97 5 . Ibn Iyas, Muhammad b. Ahmad, An Account of the Dttoman Conqu­ est ofEgypt in the Year A.H. 922 (A .D. 1 5 1 6), çev. W. H. Sal­ mon, London: Royal Asiatic Society, 1 9 2 1 ; yeni baskı Westport, CT: Hyp erion, 1 98 1 . Ibn Juljul al-Andalusi, Sulayman b . Hassan, Les Generations des medecins et des sages (Tabaqat al- 'atibba ' wal-hukama '), ed. F. Sayyid, C airo : Imprimerie de l'Institut français d' archeologie orientale, 1 955. Ibn Khaldun, 'Abd al-Rahman, Kitab al- 'ibar, 8 cilt, C airo : al-Mat­ ba'a al-Misriyya bi-Bulaq, 1 867. . The Muqaddimah: An Introduction to History, çev. F. Rosent­ hal, 3 cilt, Bollingen Seri 43, New York: Pantheon, 1 958; N. J. Dawood tarafından kısaltılmıştır, Princeton, NJ: Princeton Uni­ versity Press, 1 967. --. Le Voyage d 'Occident et d 'Orient, çev. A. Cheddadi, Paris: Sindbad, 1 980. Ibn Qutayba Abdallah b. Muslim, Kitab 'uyun al-akhbar, 1 0 böl. 4 ciltte, C airo : Dar al-Kutub al-Mieqriyya, 1 925-30; J. Horovitz (çev. ) "Ibn Quteiba's 'Uyun al-Akhbar," IC 4, 1 930: 1 7 1 -98, 33 1 -62, 487- 540; 5 , 1 93 1 : 1 -27, 1 94-2 24. Ibn Radwan al-Ma-liqi, Abu al-Oasim, Al-shuhub al-lami 'a fi al-si­ yasa al-nafi 'a, ed. 'A. S. al-Nashshar, Casablanca: Dar al-Thaqa­ fa, 1 9 84. Ibn Shaddad, B aha al-Din, The Life ofSaladin, by Behd ed-Din, çev. C. W. Wilson ve Lieutenant-C olonel C onder, London: Palestine Exploration Fund, 1 897; yeni b askı Saladin, or, What Befell Sul­ tan Yusuf, Lahore: Islamic Book Service 1 976. Ibn Taimiyya, Taqi al-Din, Ibn Taimiyya on Public and Private Law in Islam, çev. O. A. Farrukh, Beirut: Khayats, 1 966. --

KAYNAKÇA

5 23

al-Ibshihi, Shiha-b al-Din Muhammad, Al-Mustatraf fi kull fann mustazraf, 2 cilt, Beirut: Dar al-Kutub al-'Ilmiyya, 1 983. İnalcık, H. "Ada.Ietnameler," Belgeler 2 , nos . 3 -4, 1 96 5 : 49- 1 45 ve lev­ halar. İpşirli, M. "Hasan Kafi el-Akhisari ve Devlet Düzenine ait Eseri Us­ lü 'l-Hikem fi Nizami 'l-A lem," TED 1 0- 1 1 , 1 979-80: 239-78. al-Jabarti, 'Abd al-Rahman, 'Abd al-Rahman al-Jabarti 's History of Egypt: 'aja 'ib al-athar fi 'l-tarajim wa'l-akhbar, ed. T. Philipp ve M. Perlmann, çev. D. C recelius, B. 'Abd al-Malik, C. Wendell, M. Fishbein, T. Philipp ve M. Perlmann, 5 cilt, 3. ciltte, Stuttgart: Franz Steiner, 1 994. Jacobsen, T. The Harps that Once . . . : Sumerian poetry in translati­ on, New Haven, CT: Yale University Press, 1 987. Juvaini [Juvayni) , 'Ala al-Din 'Ata-Malik, The History of the Wor­ ld-Conqueror, çev. J. A. B oyle, 2 cilt, C ambridge, MA: Harvard University Press, 1 958; yeni baskı Genghis Khan: the history of the World-Conqueror, 1 cilt, giriş ve bibliyografi D. O. Morgan, Manchester: Manchester University Press , and Seattle: Univer­ sity of Washington Press , 1 99 7 . Kai Ka'us b. Iskandar, A Mirror for Princes: the Qabus Nama, çev. R. Levy, New York: E . P. Dutton, 1 95 1 . Kashifi, Husayn Va'iz, Akhlak-i Muhsini, Lucknow: Matbaa-yi Tij Kumar, 1 957; çev. H. G. Keene (çev.) Akhlak-i Muhsini, or, the mo­ rals of the Benejicent, Hertford: Stephen Austin, 1 850; yeni bas­ kı London: W. H. Allen, 1 867. Katip Ç elebi, Haci Halife, Düstüru'l- amel li-ıslahi'l-halel, Ayn-i Ali Efendi, Kavanin-i A l-i Osman der hülasa-i mezamin-i defter-i divan içinde, ed. M. T. Gökbilgin, 1 1 9-40, İstanbul: Enderun, 1 979; Bozukluklann düzeltilmesinde tutulacak yollar (düstü­ ru 'l-amel li-ıslahi 'l-halel), çev. A. C an, Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı, 1 982. Keith-Falconer, G. N. çev. Kalilah and Dimnah, or, the fables ofBid­ pai, C ambridge, 1 985; yeni baskı Amsterdam: Philo, 1 970. Kemal, Namık, "Wa-shawirhum fi 'l-'amr," Hürriyet, 20 Temmuz 1 868: 1 . Kemp, P. "Mosuli Sketches of Ottoman History," MES 1 7 , 1 9 8 1 : 3 1 033. Kenny, L. M. "Al-Afghani o n Types o f Despotic Government," JAOS 86, 1 966: 1 9-27. Kent, R. G. Old Persian: grammar, texts, lexicon, 2 . ed. New Haven, CT: American Oriental Society, 1 953.

5 24

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

Khalid, K. M. Min huna nabda, ' çev. I. R. al-Faruqi, as From Here We Start, Washington, D C : American C ouncil of Leamed Societies , 1 953. Khayr al-Din al-Tunisi, Aqwam al-Masalik fi Ma 'rifat Ahwa-l al-Mamalik ( 1 868) , Tunis: B ayt al-Hikma, 2000; Fransızca çev. Reformes necessaires aux etats musulmans, Paris: Imprimerie Administrative de Paul Dupont, 1 868; Essai sur les reformes necessaires aux etats mu­ sulmans, ed. M. Morsy, Paris: E disud, 1 987; giriş çev. L. C . Brown, The Surest Path: The Political Treatise of a NineteenthCentury Muslim Statesman, C ambridge, MA: C enter for Middle Eastem Studies of Harvard University, 1 967. Khoury, R. G. Chrestomathie de papyrologie arabe: Documents rela­ tifs a la vie privee, sociale et administrative dans les premiers siecles islamiques, preparee par Adolf Grohmann, Leiden: Brill, 1 993. Khuri, R. Modem Arab Thought: channels of the French Revolution to the Arab East, çev. I. 'Abbas, yenileyen ve ed. C. Issawi, Prince­ ton, NJ: Kingston Press , 1 983. al-Khwarizmi, Muhammad b. al-'Abbas (Jamal al-Din Ahi B akr) , Kitab mufid al- 'ulum wa-mubid al-humum, ed. 'A. al-Ansari, Sayda: Manshurat al-Maktaba al-Fikriyya, 1 980. Kınalızade 'Ali Ç elebi, Ahlak-i 'Ala-'i, Bulaq: Matba'at Bulaq, 1 228/ 1 83 2 - 3 . Kirmani, Mirza Muhammad Nazim al-Islam, Tarikh-i Bidari-yi Ira­ niyan, 2 cilt, Tehran: Intisharat-i Bunyad-i Farhang-i Iran, 1 967. Klein, J. Three Sulgi Hymns: Sumerian royal hymns glorifying King Sulgi of Ur, Ramat- Gan, Israel: Bar-Ilan University Press, 1 98 1 . Koçi Bey, Koçi Bey Risalesi, ed. A . K . Aksüt, İstanbul: Vakıt, 1 939; ed. Y. Kurt, Ankara: Ecdad, 1 994. Kütükoğlu, M. S. "Lütfi Paşa Asafnamesi (Yeni Bir Metin Tesisi De­ nemesi)," Prof Dr. Bekir Kütükoğlu 'na Armağan içinde, 49-99, İstanbul: E debiyat Fakültesi, 1 99 1 . Lambert, W. G. (ed.) Babylonian Wisdom Literature, Oxford: C laren­ don, 1 960. Luckenbill, D. D. Ancient Records of Assyria and Babylonia, 2 cilt, Chicago, IL: University of Chicago Press, 1 926-7. Lütfi Paslı§., Das Asafname des Lutfi Pascha, ed. R. Tschudi, Leip­ zig: W. Drugulin, 1 9 1 0; A. Uğur (çev. ) Asafname, Ankara: T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, 1 982.

KAYNAKÇA

525

McNeill, W. H. ve Waldman, M. R. (ed.) The Islamic World, London: Oxford University Press, 1 973, 1 1 3- 1 7 . Madan, D. M. (ed.) The Complete Text of the Pahlavi Dinkard, Bom­ b ay: Society for the Promotion of Researches into the Zoroastri­ an Religion, 1 9 1 1 . al-Makin, Jirjis, Universal History, çev. Sir E . A. W. Budge, The Alexander Book in Ethiopia, London: Oxford University Press, 1 93 3 . Malcolm, J . The History of Persia, from the most early period to the present time, 2 cilt, London: John Murray and Longman, 1 8 1 5. Manzalaoui, M. A. (ed.) Secretum Secretorum: nine English versi­ ons, Oxford: E arly English Text Society, 1 977. Margoliouth, D. S. "Omar's Instructions to the Katli," JRAS 1 9 1 0: 307-26. Martinez, A. P. "The Third Portion of the History of Cazan Xan in Rasidu'd-Din's Ta 'rix-e Mobarak-e Cazani," AEuras 6, 1 986: 4 1 1 28; 8, 1 992-4: 99-206. Masroori, C . "Mirza Ya' qub Khan's Call for Representative Gover­ nment, Toleration and Islamic Reform in Nineteenth-C entury Iran," MES 37. 1 , 200 1 : 89- 1 00. Mas se, H. "Ibn el-Ç ai'rafi, code de la chancellerie d'etat (Periode fiit imide) ," Bulletin de l 'Institut français d 'archeologie orienta­ le 1 1 , 1 9 14: 65- 1 20. al-Mas'udi, Abu al-Hasan 'Ali b. al-Husayn, Muruj al-dhahab wa-ma 'adin al-jawhar, ed. B. de Maynard ve P. de C ourteille, yenilenmiş ve düzeltilmiş C . Pellat, 7 cilt, Beirut: al-Ja-mi'a al-Lubnaniyya, 1 965-79; Les Prairies d 'or, çev. B. de Maynard ve P. de C ourteille, yenilenmiş ve düzeltilmiş C. Pellat, 5 cilt, Paris: Societe asiatique, 1 962; The Meadows of Gold: the Abbasi:ds, çev. ve ed. P. Lunde ve C. Stone London: Kegan Paul International, 1 989. . Kitab al-tanbih wa-al-ishraf, çev. B. C arra de Vaux as Le livre de l'avertissement et de la revision, Paris: Imprimerie nationale, 1 896. Maududi, A. A. Come Let Us Change This World, çev. K. Siddique, Karachi: S alma Siddique, 1 97 1 . al-Ma-wardi, Abu al-Hasan 'Ali b . Muhammad, al-Ahkam al-Sulta­ niyya, The Ordinances of Govemment, çev. W. H. Wahba Rea­ ding, UK: Gamet, 1 996; Les statuts govemementaux, ou Regles de droit public et administratif, çev. E. Fagnan Algiers : Librai­ rie de l'Universite, 1 9 1 5 .

--

5 26

ORTADoı;u·oA SOSYAL ADALET VE S iYASAL I K T I DAR I N TAR i H i

--

. Durar al-suluk fi siyasat al-muluk, ed. F. A. Ahmad, Riyadh: Dar al-Watan lil-Nashr, 1 997.

--

. Qawanin al-wizara wa-siyasat al-mulk, ed. F. 'A. Ahmad ve M. S. Dawud, 3 . ed., Alexandria: Mu'assasat Shabab al-Ja-mi'a, 1 99 1 .

--. Tashil al-nazar wa-ta 'jil al-Zafar fi akhlaq al-malik wa-siya­ sat al-mulk, ed. R. al-Sayyid, Beirut: Dar al-Ulum al- 'Arabiyya lil-Taba'a wa-al-Nashr, 1 987. . al-Tuhfa al-mulukiyya fi al-Adab al-siyasiyya, Alexandria: Mu'assasat Shabab al-Ja-mi'a, 1 97 7 . Mehmed Nüsret Paşa, "Muqaddima," Shihab al-Din Ahmad b. Muhammad b. Ahi al-Ra­ bi,' Nüsret el-Hamid 'ala siyaset el- 'abid tercüme-i Suluk el-ma­ lik .fi tedbir el-memalik içinde, çev. Mehmed Nüsret Paşa, İstan­ bul: Matbaa-yi Amire, 1 296/ 1 878-9. Meisami, J. S. (çev.) The Sea of Precious Virtues (Bahr al-Fava 'id): a medieval Islamic mirror for princes, Salt Lake City: University of Utah Press , 1 99 1 . Minorsky, V. (çev. ) Tadhkirat al-Muluk: a manual of Safavid admi­ nistration, C ambridge, UK: E. J. W. Gibb Memorial Trust, 1 943; yeni baskı 1 980. Minovi, M. ve Minorsky, V. "Nasir al-Din Tusi on Finance," BSOAS 1 0, 1 940- 2 : 755-89. Mir Khvand, Muhammad b. Khavandshah, Tarikh ravzat al-safa, 10 cilt, Tehran: Markaz-i Khayyam Pi ruz , 1 959-60; part 1, cilt 2 , The Rauzat-us-safa, or, Garden of Purity, çev. E. Rehatsek, E. J. W. Gibb Memorial Series, London: Royal Asiatic Society, 1 8 9 1 ; yeni baskı Delhi: Idara-yi Adabiyat-i Delli, 1 900. al-Mubashshir b. Fatik, Abu al-Wafa, ' Los Bocados de Oro (Mujtar al-Hikam), ed. 'A. B adawi, Beirut: Arab Institute for Research and Publishing, 1 980. Mustafa 'Ali, Mustafa 'Ali 's Description of Cairo of 1 599: text, trans­ literation, translation, notes, [Halat 'ül-kahire], ed. ve çev. A. Tietze Philosophisch-Historische Klasse, 1 20, Vienna: ôsterre­ ichischen Akademie der Wissenschaften, 1 975. . Mustafa 'Ali 's Counsel for Sultans of 1 581 : edition, translati­ on, notes, [Nushat al-salatin], ed. ve çev. A. Tietze, 2 cilt, Philo­ sophisch-Historische Klasse, 1 37 , 1 58 , Vienna: Ôsterreischschen Akademie der Wis senschaften, 1 97 9 , 1 982. Na'ima, Mustafa, Tarih-i Na 'ima: ravzatül-Hüseyn fi huliisati ah­ bari 'l-hafikayn, İstanbul: Matbaa-yi Amire, 1 2 8 1 -83/1 864-66; --

--

KAYNAKÇA

5 27

Tarih-i Na 'ima: ravzatül-Hüseyn fi hulasati ahbari 'l-hafikayn, ed. M. İpşirli, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2007; Annals of the Turkish Empire from 1 591 to 1 659 of the Christian Era, çev. C . Fraser, London: John Murray, 1 832; yeni b askı New York: Amo Press, 1 973. Najm al-Din Razi, The Path of God 's Bondsmen from Origin to Re­ tum, çev. H. Algar, Delmar, NY: C aravan Books , 1 982. Narshakhi, Abu Bakr Muhammad b. Ja'far, The History of Bukhara, çev. R. N. Frye, C ambridge, MA: Mediaeval Academy of America, 1 954. Nasser, G. A. Speeches and Press-Interviews, C airo: United Arab Re­ public Information Department, 1 96 1 . . Nasser Speaks: basic documents, çev. E . S . Farag, London: Morssett, 1 972. Nazim, M. "The Pand-Namah of Subuktigin," JRAS 1 93 3 : 605-28. Nedim, Mahmud, Ayine-yi Devlet, İstanbul: Karabet Matbaası, 1 909. Nishapuri, Zahir al-Din, The Saljuqnama of Zahir al-Din Nishapuri, ed. A. H. Morton Warminster: E. J. W. Gibb Memorial Trust, 2004; The History of the Seljuq Turks, from the Jami' al-Tawarikh: an flkhanid adaption of the Saljuq-nama, çev. K. A. Luther, ed. C . E. Bosworth, Richmond, Surrey, UK: C urzon, 200 1 . Nizam al-Mulk, The Book of Govemment o r Rules for Kings: the Si­ yar al-muluk or siyasat-nama, çev. Hubert Darke, 2. ed. London: Routledge & Kegan Paul, 1 978. Nizami Ganjavi, Kulliyat-i Khamsa-yi Hakim Nizami Ganjavi, Teh­ ran: 'Ali Akbar 'Ilmi, 1 3 3 1 1 1 952; Makhzanol Asrar, The Treasury ofMysteries, çev. G. H. Darab, London: Arthur Prob sthain, 1 945; The Haft Paykar: a medieval Persian romance, çev. J. S. Meisa­ mi, Oxford: Oxford University Pres s , 1 995. Nöldeke, T. (ed.) The Iranian National Epic, or, the Shahnamah, çev. L. T. Bogdanov, Bombay: K. R. C ama Oriental Institute, 1 930; yeni baskı Philadelphia, PA: Porcupine Press, 1 979. al-Nuwayri, Shihab al-Din Ahmad b. 'Abd al-Wahhab, Nihayat al-A­ rab fi funun al-adab, 33 cilt, C airo : Dar al-Kutub, 1 964-97. Nyitrai, 1. "Sultan Bayezid II as the Only Legitimate Pretender to the Ottoman Throne (a Persian S ahname dated from 1 486)," M. Köh­ bach, G. Prochazka-Eisl ve C. Römer (ed.) Acta Viennensia Ot­ tomanica içinde, 2 6 1 -6, Vienna: Institut für Orientalistik, 1 999. Onon, U. (çev.) The History and the Life of Chinggis Khan (The Sec­ ret History of the Mongols) Leiden: Brill, 1 990. --

5 28

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

Pahlavi, M. R. Mission for My Country, London: Hutchinson, 1 96 1 . --. The White Revolution, 2 . ed. Tehran: The Imperial Pahlavi Lib­ rary/Kayhan Press, 1 967. . Answer to History, New York: Stein & Day, 1 980. Pritchard, J. B. (ed.) Ancient Near Eastem Texts relating to the Old Testament, 2. ed. Princeton, NJ: Princeton University Press, 1 955. al- Oaddafi, M. "A Visit to Fezzan," I. W. Zartman (ed.) Man, State, and Society in the Contemporary Maghrib içinde, 1 3 1 -6 , New York: Praeger, 1 973. al-Qadı, W. "An Early Fat.imid Political Docuınent," SI 48, 1 978: 7 1 - 1 08. Qudama b. Ja'far, Kitab al-kharaj, ed. ve çev. A. Ben Shemesh, Taxa­ tion in Islam, cilt 2: Qudama b. Ja Jar's Kitab al-kharaj, Part Seven, and Excerpts from Abu Yusuf's Kitab al-kharaj, Leiden: Brill, 1 965. --. al-Siyasa min kitab al-kharaj wa-sina 'at al-kitaba, ed. M. Hi­ yari, Amman: al-Ja-mi'a al-'Urduniyya, 1 9 8 1 . Rashid al-Din Fadlullah, Mukatabat-i Rashidi, ed. Muhammad Shafi,' Lahore: Kulliat-i Panjab, 1 945 . . The Successors of Genghis Khan, çev. J. A. Boyle, New York: C olumbia University Press, 1 97 1 . . Jami'u 't-tawarikh: compendium of chronicles, çev. W. M. Thackston, Sources of Oriental Languages and Literatures , 45, Cambridge, MA: Harvard University Dep artment of Near Eas­ tern Languages and Civilizations, 1 998-9. er-Ravendi, Muhammed b. Ali, Rahat-üs-sudur ve ayet-üs-sürur, çev. A. Ateş, 2 cilt, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1 957-60. Rawlinson, G. The Seventh Great Oriental Monarchy, London: Longmans, Green, 1 876, yeni baskı Tehran: Imperial Organiza­ tion for Social Services, 1 976. Razi, Fakhr al-Din, Jami ' al- 'ulum , ed. M. H. Tashihi, Tehran: Kita­ bkhanah Asadi, 1 346/ 1 967. Sa'di, Morals Pointed and Tales Adomed: the Bustan of Sa 'di, çev. G. M. Wickens , Toronto: University of Toronto Pres s , 1 974. Sa'dullah Paşa, 1 8 78 Paris ekspozisyonu, quoted in Ebüzziya Tev­ fik, Numune-i edebiyat-ı Osmaniye, 3. ed., İstanbul, Matbaa-i Ebüzziya, 1 306/ 1 885, 288, çev. B. Lewis, The Middle East and the West, 47 , London/Bloomington: Indiana University Press, 1 964. al-Salawi, Ahmad al-Nasiri, Kitab al-istiqça: chronique de la dy­ nastie alaouie de Maroc, çev. E . Fumey, Archives marocaines 9 , 1 906: 1 -399; 1 0, 1 907: 1 -424. --

--

--

KAYNAKÇA

5 29

Salinger, G. "A Muslim Mirror for Princes," MW 46, 1 956: 24-39. Sanjana, B . , Kohiyar, R. E . ve Daralı, D. (ed. ve çev. ) The Dinkard, 1 9 cilt, Bombay: Duftur Ashkara, 1 874- 1 928. Sarı Mehmed Pasha, The Defterdar, Ottoman Statecraft: the book of counsel for vezirs and govemors, çev. W. L. Wright, Jr. Prince­ ton, NJ: Princeton University Press, 1 935; yeni baskı Westport, CT: Greenwood, 1 97 1 . Schefer, C . Chrestomathie persane, Paris: E . Leroux, 1 883-5, yeni baskı Amsterdam: APA-Philo 1 976. Schmitt, R. The Bisitun Inscriptions of Darius the Great: Old Persi­ an text, C orpus Inscriptionum Iranicarum, böl. l, cilt l, London: School of Oriental and African Studies , 1 99 1 . Şeref, 'Abdurrahman, Tarih Musahabeleri, İstanbul: Matba'a-i 'Ami­ re, 1 339/1 920. Şerif, A. Anadolu tta tanin, ed. M. Ç . Börekçi, 2 cilt, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1 999. Serjeant, R. B. "The C aliph 'Umar's Letters to Abu Musa al-Ash' ari and Mu' awiya," JSS 29, 1 984: 65-79, yeni baskı Customary and Shari 'ah Law in Arabian Society Hampshire içinde, UK: Vario­ rum, 1 99 1 , II. Seux, M. -J. Epithetes royales akkadiennes et sumeriennes, Literatu­ re ancien de la proche orient, Paris: Letouzey et Aile, 1 967. Şeyhoğlu Mustafa, Kenzü 'l-küberii ve mehekkü 'l-ulemii: inceleme, metin, indeks, ed. K. Yavuz, Ankara: Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, 1 99 1 . al-Shayzari, 'Abd al-Rahman b . Nasr, Al-Nahj al-masluk fi siyasat al-muluk, Beirut: Dar al-Manar, 1 994; Nehcü 's-süluk fi siyiise­ ti 'l-mülk, çev. Ahmed [Mehmed Efendi] Nahifi, İstanbul: Ali Riza Efendi, 1 869; Nehcü 's-süluk fi siyiiseti 'l-müluk, çev. H. Algül, 1 00 1 Temel E ser, İstanbul: Tercüman, 1 974. al-Siba-'i, M. Ishtirakiyyat al-Islam, C aro: Dar al-Qawmiyya lil-Ti­ ba'a wa-al-Nashr, 1 96 1 : "Islamic Socialism," çev. G. H. Gardner ve S. A. Hanna MW 56, 1 966: 7 1 -86, yeni baskı S. A. Hanna ve G. H. Gardner, Arab Socialism: a documentary survey içinde, 6479, Salt Lake City: University of Utah Press, 1 969. --

. "Al-Takaful al-ijtima-'i (mutual or joint responsibility) ," from

Ishtirakiyyat al-Islam, çev. S. A. Hanna, S. A. Hanna ve G. H. Gardner, Arab Socialism: a documentary survey içinde, 1 49-7 1 , Salt Lake C ity: University of Utah Press, 1 969. Sinan Paşa, Ahlakname, Nasihatname, MS Süleymaniye Laleli

53 0

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

1 6 1 1 /2; t. Maarifname, ed. H. Ertaylan, İstanbul: İstanbul Üni­ versitesi E debiyat Fakültesi, 1 96 1 . Slackman, M . "Don't Leave Home without a Cultural C ompass," New

York Times, 1 1 Haziran 2008: 8. Sommerfeld, W. "Die Kurigalzu-Text MAH 1 5922," Archiv für Orient­ forschung 3 2 , 1 985: 3-22. Sourdel-Thomine, J. "Les conseils du S aylı al-Harawn a un prince ayyubide," BEO 1 7 , 1 96 1 -2: 205-66. Southey, R. (çev.) The Chronicle of the Cid, New York: Heritage Press, 1 958. Southgate, M. S. Iskandarnamah: a Persian medieval Alexander romance, New York: C olumbia University Press, 1 978. Spuler, B. History of the Mongols: based on Eastem and Westem accounts of the thirteenth and fourteenth centuries, çev. H. ve S. Drummond, Berkeley: University of C alifornia Press, 1 97 2 . Steele, R. ( e d . ) Three Prose Versions of the Secreta Secretorum, Lon­ don: Kegan Paul, Trench, Trübner, 1 896. . Opera hactenus inedita Rogeri Baconi, cilt 5 : Secretum Secre­ torum, İngilizce çev. 1. Ali, Oxford: Clarendon Press, 1 920. Steible, H . Die Neusumerischen Bau- und Weihinschriften, 2 cilt, Freiburger Altorientalische Studien, 9, Stuttgart: Franz Steiner, 1 99 1 .

--

Stern, S . M . "Three Petitions of the Fatimid Period," Oriens 1 5 , 1 962: 1 72-209. . "Petitions from the Ayyubid Period," BSOAS 2 7 , 1 964: 1 -3 2 .

--

. '"Iwo Ayyubid Decrees from Sinai," S. M. Stern (ed.) Documents from Islamic Chanceries içinde, 9-38, C olumbia: University of South C arolina Press, 1 965. Subtelny, M. E . Le monde est un jardin: aspects de l'histoire cultu­

--

relle de l'Iran medieval, Paris: Association pour l'Avancement des Etudes Iraniennes, 2002 . Sultan-Husayn Mirza, "Apologia," A Century of Princes: sources on Timurid history and art içinde, çev. W. M. Thackston, 373- 76, C ambridge: Aga Khan Program for Islamic Architecture, 1 989. al-Tabari, Abu Ja'far Muhammad b. Jarir, Annales Q uos Scripsit Abu Djafar Mohammed ibn Djarir at-Tabari [Ta 'rikh al-rusul wa-al-muluk], ed. M. J. de Goeje, 1 6 cilt, Leiden: Brill, 1 879- 1 90 1 ; yeni baskı 1 964-65; çev. : The History of al-Tabari, ed. E . Yarsha­ ter, 40 cilt, Albany: State University of New York Press, 1 987-99. --. The History of al-Tabari, cilt 3 , The Children of Israel, çev. W.

KAYNAKÇA

53 1

M. Brinner, Albany: State University of New York Press , 1 99 1 . . The History of al-Tabari, cilt 5 : Th e Sasanids, the Byzantines, the Lakhmids, and Yemen, çev. C. E. Bosworth, Albany: State University of New York Press , 1 999; Geschichte der Perser und Araber zur Zeit der Sasaniden, aus der Arabischen Chronik des Tabari, çev. T. Nöldeke, Leiden: Brill, 1 879; yeni baskı 1 97 3 .

--

. The History of al-Tabari, cilt 1 5 : The Crisis of the Early Calip­ hate, çev. R. S. Humphreys, Albany: State University of New York Press , 1 988. . The History of al-Tabari, cilt 18, Between Civil Wars: The Calip­ hate of Mu 'awiyah, çev. M. G. Morony, Albany: State University of New York Press, 1 987. . The History of al-Tabari, cilt 26, The Waning of the Umayyad Caliphate, çev. C . Hillenbrand, Albany: State University of New York Press, 1 989. --. The History of al-Tabari: The Early 'Abbasi Empire, çev. J. A. Williams, 2 cilt, Albany: State University of New York Pres s , 1 988-9. --. The History of al-Tabari, cilt 29, Al-Mansur and al-Mahdi, çev. H. Kennedy, Albany: State University of New York Press , 1 990. -- . The History of al-Tabari, cilt 32, The Reunification of the 'Ab­ basid Caliphate, çev. C . E . Bosworth, Albany: State University of New York Press , 1 987. --. The History of al-Tabari, cilt 34, The Revolt of the Zanj, çev. D. Waines , Albany: State University of New York Pres s , 1 992. Tadmor, H. The Inscriptions of Tiglath-Pileser III, King of Assyria, Jerusalem: Israel Academy of Sciences and Humanities, 1 994. al-Tahtawi, Rifa'a Rafi,' al-A 'mal al-Kamilah li-Rifa 'ah Rafi ' al-Tahtawi, ed. M . '!maralı, 5 cilt, Beirut: al Mu' assasa al-'Ara­ biyya li'l-Dirasat wa- al-Nashr, 1 973. . An Imam in Paris: account of a stay in France by an Egypti­ an cleric (1 826-1 831), giriş yazısı ve çev. D. L. Newman, London: Saqi Books , 2004. Tekin, T. A Grammar of Orkhon Turkic, Bloomington: Indiana Uni­ versity Research C enter for the Language Sciences, 1 968. al-Tha'alibi, Abu Mansur 'Abd al-Malik b. Muhammad b. Isma'il, Thimar al-qulub fi al-mudaf wa-al-mansub, ed. M. A. Ibrahim, C airo : Matba'at al-Zahir, 1 908. . al-Tamthil wa-al-muhadara, ed. A. M. al-Hilw C airo : Dar Ihya' al-Kutub al- 'Arabiyya, 1 96 1 . --

--

--

--

--

53 2

ORTADOGU'DA SOSYAL ADALET VE SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

al-Tha' alibi, Abu Mansur al-Husayn, Histoire des rois des Perses (Ghurar siyar al-muluk) , çev. H. Zotenberg, Paris: Imprimerie Nationale, 1 900; yeni baskı Tehran: Maktabat al-Asadi, 1 963. Tursun Beg, The History of Mehmed the Conqueror, ed. H. İnalcık ve R. Murphey, Minneapolis: Bibliotheca Islamica, 1 978. al-Turtushi, Muhammad b. al-Walid, Siraj al-muluk (Flambeau of Kings), ed. J. al-Bayati, London: Riad El-Rayyes, 1 990. Tusi, Nasir ad-Din, The Nasirean Ethics, çev. G. M. Wickens , London: George Allen & Unwin, 1 964. 'Ubayd Zakani, The Ethics of the Aristocrats and other satirical works, çev. H. Javadi, Piedmont, CA: Jahan Books , 1 985. Unat, F. R. "Sadrazam Kemankeş Kara Mustafa Paş a Layihası," Tarih

Vesikalan 1 . 6, 1 94 1 -2: 443 -80. 'Urmawi, Siraj al-Din (attributed) , Lata 'if al-Hikma, ed. G. H. Yusufi, Tehran: Intisharat-i Bunyad-i Farhang-i Iran, 1 972. al-'Utbi, Abu al-Nasr Muhammad b. al-Jabbar, The Kitab-i- Yami­ ni: historical memoirs of the Amir Sabaktagin, and the Sultan Mahmud of Ghazna, çev. J. Reynolds London: Oriental Transla­ tion Fund, 1 858; yeni baskı ed., Lahore: Oausain, 1 97 5 . G . Vernadsky, R. T . Fisher, Jr. , A. D. Ferguson, A. Lossky v e S. Push­ karev (ed.) "Ivan Peresvetov's Recommendations," A Source Book for R ussian History from Early Times to 1 91 7 içinde, 1 62-4, New Haven, CT: Yale University Press, 1 972. Waring, E . S. A Tour to Sheeraz, London: T. C adell and W. Davies, 1 807. al-Watwat, Muhammad b. Ibrahim b. Yahya, Ghurar al-khasa 'is al-wadihah wa'urar al-naqa 'is al-fadihah, Bulaq: al-Matba'a al-Misriyya, 1 867. West, E .W. (ed. ve çev.) Pahlavi Texts, böl. 3 , Sacred Books of the E ast, 24, Oxford: C larendon Press, 1 885. Williams , J. A. (ed.) Themes of Islamic Civilization, Berkeley: Uni­ versity of C alifornia Press, 1 97 1 . Yaltkaya, ş . "İlhaniler devri idari teşkilatına dair Nasir-ed-Dini Tusi'nin bir eseri," THİ TM 2, 1 932-9: 7 - 1 6 . Yazıcıoğlu, "Tarih-i Al-i Selçuk," M S Topkapı Sarayı Kütüphanesi, Revan 1 3 90; Yazıcızade Ali, Tevarih-i A l-i Selçuk, ed. A. Bakır, İs­ tanbul: Ç amlıca, 2009. Young, W. (çev.) The Wisdom of Naushirwan "The Just," King of Iran, commonly called Tauqiyat i Kisrawiya, Lucknow: Newul Kishore Press, 1 892.

KAYNAKÇA

533

Yücel, Y. (ed.) Kitab-i müstetab, Osmanlı devlet teşkilatına dair kaynaklar içinde, 1 -40, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1 988. Yusuf Khass Hajib, Uigurische Sprachmonumente und das Kudat­ ku bilik: uigurischer Text mit Transscription und Ubersetzung nebst einem uigurisch-deutschen Wörterbuche und lithografir­ ten Facsimile aus dem Originaltexte des Kudatku bilik, ed. ve çev. A. Vambery, lnnsbruck: Wagner Universitii.ts-Buchdruckerei, 1 870; Wisdom of Royal Glory (Kutadgu Bilig): a Turko-Islamic mirror for princes, çev. R. Dankoff, Chicago , iL: University of Chicago Press , 1 983 .

Diğer birincil kaynaklar Abbas, 1. (ed.) 'Abd al-Hamid bin Yahya al-Katib wa-ma tabaqqa min rasa 'ilihi wa-rasa 'il Salim Abi al- 'Ala, ' Amman: Dar al-Shu­ ruq, 1 988. Abbott, N. The Kurrah Papyri from Aphrodito in the Orie71- tal Ins­ titute, Studies in Ancient Oriental Civilization, 1 5 , Chicago , iL: University of Chicago Pres s , 1 938. 'Abd al-Hamid, "Risala ila al-kuttab," M. Kurd Ali (ed.) Rasa 'il al-bu­ lagha ' içinde, 1 72-6, C airo : Dar al-Kutub al 'Arabiyya al-Kubra, 1913. 'Abd al-Raziq, 'A. "L'lslam e t les bases du pouvoir," çev. L . Bercher, REI 7, 1 930: 353-39 1 ; 8, 1 934: 1 63-222. Akarlı, E . D. (ed.) Belgelerle Tanzimat: Osmanlı sadnazamlanndan A li ve Fuad paşalann siyasi vasiyyetnameleri, İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Matbaası, 1 978. Alaeddin Ali Ç elebi, Humayılnname, Bulaq: Dar al-Tiba'a al-'Ami­ re, 1 838. Albayrak, S. Budin kanunnamesi ve Osmanlı toprak meselesi, 1 00 1 Temel E ser, İstanbul: Tercüman, 1 973. Al-e Ahmad, J. Plagued by the West (=Gharbzadegi), çev. P. Sprach­ man, Delmar, NY: C aravan Books, 1 98 1 . Andic, F. M . ve Andic, S . The Last of the Ottoman Grandees: the life and political testament of A li Paşa, İstanbul: İsis, 1 996. Anhegger, R. ve İnalcık, H. Kanunname-i Sultanıber Muceb-i örf-i 'osmani, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1 956. Arberry, A. J. The Koran Interpreted, New York: Macmillan, 1 955. Arif, M. (ed.) "Kanunname-i Al-ı O sman," TOEM, Supplement 3, 1 330/ 1 9 1 2 . Aşıkpaşazade, 'Ashiqpashazadeh ta 'rikhi: a history of the Ottoman Empire to A .H. 833 (AD 1 4 78), ed. 'Ali Bey, İstanbul: Matbaa-ı

534

ORTADoGU'DA SOSYAL ADALET V E SiYASAL IKTIDAR I N TAR i H i

'Amire, 1 9 1 4; yeni baskı Westmead, UK: Gregg lnternational, 1 970. Atatürk, M. K. Thus Spoke A tatürk: his sayings, thoughts and me­ moirs, ed. ve çev. H. Melzig, İ stanbul, Kenan Printing-House, 1 943 . . A Speech Delivered by Mustafa Kemal Atatürk, 1 92 7 [Nutuk], Ankara: Ministry of Education of the Turkish Republic/Başba­ kanlık Basımevi, 1 98 1 . Azamat, N. (ed.) A nonim tevarih i Al-i O sman, F. Giese neşri, İ stan­ bul: Marmara Üniversitesi E debiyat Fakültesi, 1 992. al-B aghdadi, Baha al-Din Muhammad, Al-Tavassul ila al-tarassul, ed. A. Bahmanjar ve M. Oazvini, Tehran: Shirkat al-Sahami, 1 937. Bahar, M. T. (ed.) Tarikh-i Sistan, Tehran: Zavvar, 1 935; The Tarikh-e Sistan, çev. M. Gold, Rome: Istituto ltaliano per il Medio ed E st­ remo Oriente, 1 976. Barkan, ô. L. XV. ve XVIıncı Asırlarda Osmanlı lmparatorluğu 'nda zirai ekonominin hukuku ve mali esaslan, cilt 1 : Kanunlar, İs­ tanbul: Türkiyat Enstitüsü, 1 943 . , Süleymaniye Cami ve imareti inşaatı (1 550-1 557) 2 cilt, Anka­ ra: Türk Tarih Kurumu, 1 97 2 . Başbakanlık Osmanlı arşivi rehberi, Ankara: T. C . Başbakanlık Dev­ let Arşivleri Genel Müdürlüğü, 1 992. Bayhaqi, Abu al-Fazl Muhammad, Tarikh-i Bayhaqi, ed. 'A. A. Fay­ yaz, Mashhad: Danishgah-ı Mashhad, 1 97 1 / 1 350. Bayne, E . A. Persian Kingship in Transition: conversation with a monarch whose office is traditional and whose goal is moder­ nization, New York: American Universities Field Staff, 1 968. Beldiceanu-Steinherr, 1. Recherches sur les actes des regnes des sul­ tans Osman, Orkhan et Murad I, Societas Academic Dacoroma­ na, Acta Historica, 7, Monachii: Societatea Academica Romana, 1 967. Ben Smail, M. ve Valensi, L. "Le regne de Hammouda Pacha dans la chronique d'Ibn Abi-d-Diyaf," C ahiers de Tunisie cilt 1 9 . no. 7374, 1 97 1 : 87- 1 08. Bertrandon de la Brocquiere, "The Travels of Bertrandon de la Bro­ cquiere," T. Wright (ed.) Early Travels in Palestine içinde, 283382, London: Henry G. Bohn, 1 848. Barkan, ô. L. ve Ayverdi, E . H. (ed.) İstanbul vakıflar tahrir defteri: 953 (1 546) Tarihli, İstanbul: Baha Matbaası, 1 970. Cevdet, A. Tarih-i Cevdet, 12 cilt, 6 . ciltte, İstanbul : Matbaa-ı Osma­ niye, 1 309/ 1 892. --. Tezakir-i Cevdet, 4 cilt, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1 953. --

-

--

KAYNAKÇA

535

C ezzar Ahmed Pasha, Ottoman Egypt in the Eighteenth Century: the Nizamname-i Mısır of C ezzar Ahmed Pasha, ed. ve çev. S. J. Shaw, C ambridge, MA: C enter for Middle E astem Studies of Harvard University, 1 962. The Ottomon C onstitution of 1 876 in the Ottoman Empire: http:// www. bilkent.edu. tr/-genckaya/documents l .html. 22 Şubat 2005 ve 5 Aralık 2 0 1 1 arası. "C onstitution of the Islamic Republic of Iran," MEJ 34, 1 980: 1 84204; http://www.iranonline.com/iran/iran-info/Govemment/ constitution.html, 5 Aralık 20 1 1 'de. The Constitution of the Republic of Turkey, 1 982, Ankara: Prime Ministry Directorate General of Press and Information, 1 982; http ://www.anayasa.gov. tr/images/loaded/pdf_dosyalari/THE_ C ONSTITUTION_OF_THE_REPUBLIC_OF_TURKEY.pdf, 5 Ara­ lık 201 1 'de. al-Droubi, S. A Critical Edition of and Study on Ibn Fadl Allah 's Manual of Secretaryship "Al-ta 'rif bi'l-mus-talah al-sharif," al-Karak: Mu'tah University, 1 992. Eastwick, E . B. Joumal of a Diplomate's Three Years ' Residence in Persia, 2 cilt, London: Smith, Elder, 1 864. Ebü'l-Hayr Rumi, Saltuk-name: the legend of San Saltuk, ed. F. İz, 7 cilt, Sources of Oriental Languages and Literatures , 4, C amb­ ridge, MA: Orient, 1 9 74-84. Edib Ahmed b. Mahmud Yükneki, Atebetü 'l-hakayık, ed. R. R. Arat, İstanbul: Ateş, 1 95 1 . Emin, Mehmed, bkz. Mehmed Emin. Eyyubi, Menakib-i Sultan Süleyman (risale-i padişah-name) , ed. M. Akkuş , Ankara: T. C . Kültür Bakanlığı, 1 99 1 . Fales, F. M . Censimenti e catasti d i epoca neo-assira, Rome: C entro per le Antichita e la Storia dell' Arte del Vicino Oriente , 1 97 3 . al-Farabi, Fusul al-Madani: Aphorisms of the Statesman, e d . v e çev. D. M. Dunlop, C ambridge: C ambridge University Press, 1 96 1 . Farber, W. "Die Vergöttlichung Naram-Sins," Orientalia 52, 1 983: 67-72. Firdausi, The Epic of the Kings: Shah-nama, the national epic of Persia, çev. R. Levy, London: Routledge & Kegan Paul, 1 967. . The Shahnama of Firdausi, çev. A. G. Wamer ve E . Wamer, 9 cilt, London: Kegan Paul, Trench, Trübner and C o . , 1 905-25. Frankena, R. (ed.) Briefe aus dem British Museum (Llll und CT2-33) , Altbabylonische Briefe im Umschrift und Übersetzung, 2, Lei­ den: Brill, 1 966. Gemayel, A. Peace and Unity: major speeches 1 982-1 984, Gerrards Cross : C olin Smythe, 1 984.

--

53 6

ORTADO