Felsefi Metinler: Heidegger'le Düşünmek [1 ed.]
 9786257906135

Table of contents :
felsefi-metinler
siyahbeyaz
Boş Sayfa

Citation preview

Felsefi Metinler: Heidegger'le Düşünmek

Prof. Dr. Cihan Camcı

Sentez Felsefe Kitapları e•kitap: 2 Referanslar Serisi: 2 ©Felsefi Metinler: Heidegger'le Düşünmek

Cihan Camcı Sentez Yayıncılık 2020

Bu kitabın yayın hakları Sentez Yayıncılık'a aittir. Yayınevinin yazılı izni olmaksızın, kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz, hiçbir şekilde kopya edilemez, çoğaltılamaz, yayınlanamaz.

ISBN 978-625-7906-13-5

1. Basım: Sentez Yayıncılık Bursa Aralık 2020

Kapak ve İç Düzen

Sentez

Erişim Adresi

www.sentezyayincilikcom

SENTEZ

YAYIN VE DAĞITIM EĞiTiM ve ÖĞRETİM KURUMLARI TİC.ve SAN. A.Ş. Cumhuriyet Cad. Eski Tahıl İçi Sokak No:5 BURSA Tel: (O 224) 225 11 80 (pbx) Faks: (O 224) 225 02 00 [email protected] www.kitap16.com Sertifika No: 14399

Felsefi Metinler: Heidegger'le Düşünmek Prof. Dr. Cihan Camcı

SENTEZYAViNCiLiK®

Cihan Camcı

Doğum Tarihi: 04-01-1966 Doğum Yeri: lzmir , Medeni Hali: Evli Unvanı: Profesör Doktor ilgi Alanları: Fenomenoloji, Varoluşçuluk, Sanat Felsefesi, Dil Felsefesi, Sinema, Edebiyat, Kimlik, ikinci Yeni Yabancı Dil: İngilizce çok iyi derecede; Almanca Temel Düzeyde Eğitim Durumu: Prof. Dr. Cihan Camcı, Lisans de­ recesini ODTÜ lngilizce Öğretmenliği bölümünde, doktora derecesini de ODTÜ Felsefe bölümünde tamamlamışbr. Çeşitli burslarla, bütünleşik dok­ tora bursiyeri olarak Essex üniversitesinde 1 yıl, ziyaretçi akademik olarak çeşitli ülkelerde 3'er ay süreyle çalışmışbr. Şu anda Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji bölümünde öğretim üyeliğini sürdürmektedir. Cihan Camcı'nın çok sayıda ulusal, ulus­ lararası makalesi, çeşitli kitap bölümleri, Radikal gazetesi yorum bölü­ münde yayınlanmış gazete yazıları, sempozyum bildirileri, kitap çevirisi bölümleri ve kitap çevirisi editörlüğü ile• Heidegger'de Zaman ve Varoluş: Yaşamın Anlamı Onu Sayışımızdadır adlı bir kitabı vardır.

İÇİNDEKİLER

Giriş: Felsefe Bize Ne Söyleyebilir?.................................................... 9 Trajilr ................................................................................................................ 1 O Komik-------------------11

BÖL0M1: Aylaklık ve Zamansallık....................................................................... 13

Giriş ..................................................................................................................... 13 1- Yolda Oluş ve Evde Olma Çabası Olarak Felsefenin Olanağı...... 14 2- Yolda Oluş ve Evde Olma Çabası Olarak Felsefenin Zamansal/ığı, Olanak OlarakAndrojen veAylaklık ........................................................ 20 3-Sonuç ........................................................................................................... 22

BÖLÜM 2: Özgün Bir Tutku Öyküsü: Kader __________zs Demirkubuz Sineması Üzerine, Kader'den Önce, Saplantının VaroluşsalAkı/dışılığı, Kötülük................................................................... 26 SaplantınınAkı/dışılığının Nedeni Olarak Travma, Derin Can Sıkıntısı ve MüziAin DerinliJli....................................................................... 28 Kader, Trajedi ve EdilginliJlin Mutlaklığı ............................................... 31 SaplantınınAkı/dışılığının Kökeni: Orijinal Travmanın ___ 33 Orijinal Travmanın Öncesi, Kaderin Henüz ÇizilmediAiAndaki Olanak __________________ 34 Orijinal Travmanın Etkisi veAkrasia....................................................... 35 Filmin KaderAnı, Orijinal Travmanın ilk Fark Edilişi....................... 36 Psikanaliz ve Fenomenoloji: Freud, Haz İlkesinin Ötesi ve Orijinal Travmadan Kurtulma Çabası, Yineleme ................................................. 38 Kader'in Kültürel Özgünlüğü,Absürt _________ 40 Davidson, irrasyonelin Rasyonel Boyutunda ZayıflığıAnlayışımız..... 42 Açılan Kapının Önünde .................................................................................. 43 Sonuç Yerine: Kader'in Dilinin Özgünlüğü ......______ 45

BÖL0M3: Kazanın Fenomenolojisi _____________ 47

Zamanın Kamusallığı, Şimdi ........................................................................ 48 Şimdinin Bulunuşunun Geçişli Yapısı, Açıklık .................................... 50 Dramatik OyalanmadakiAn Deneyimi.................................................... 50

Sonsuzun Duyulduğu Tutku Anı ................................................................. 52 Yeni Haya..__________________ 52

BÖL0M4:

Cemal Süreya'nın Dizesinden Fışkıran Varoluş: An Ki Fıskiyesi

Sonsuzluğun .............................................................................................. 56 /. An ve Mevcudiyet İlişkisi ............................................................................ 56

1.1. Şimdi ve Sonsuzluk, "An ki Fıskiyesi Sonsuzluğun".............. 56 1.11. Sonsuzluk-An llişkisi ___________ 59 1.111. Zamanın Sayısal Karakterindeki Açıkh"-------60

BÖLÜM 5:

Heidegger'in Hobbes Eleştirisi: Varlığın Copula Olarak ikili Yapısı ..........................................................................................................62 Hobbes'un Copula Anlayışı ve Copula'nın Şeylerin Neliğini Dolaylı 63 Olarak Duyuran İşlev· Heidegger için Varlığın Öznel Dile Getirilebilir/iğin Kendisi Olarak Nesnel Yorumu .................................................................................................. 66 Dile Getirilebilirlik: Copula'nın Hem Ortaç, Hem de Koşaç Olarak ikili Varlık Yapısı .............................................................................................. 68 SonuÇ-------------------69

BÖL0M6:

Heidegger'in Olanak ve Aşkınlık Kavramlan Üzerine..............72

Kant'a Göre Gerçek Bir Masa ve Bir Mobilyacı Olarak Anladığımız Masa ...................................................................................................................... 74 Masanın Neliğinin Zamansal Bir Öncelik Olarak Algıdaki Olanağı ... 76 Zamanın Sayısal Düşünülmesi .................................................................... 77 Homojen mi, Heterojen mi?.......................................................................... 78 Olanağın Matematiksel Yorumu olarak Sayı/abilirlik ve El Altında/ık, Zuhandene .................................................................................... 78 Zuhondene: Tekabü/iyeti Değil Bağlamsol, İşlevsel Oluşu Anlayış79 Zuhandene: Yönelimimizin Amacı Zamansal Bir Oluştur ................ 80 Zamonla Düşünürken Hesaployıp, Sayısız Soyarak Anlayışımız, Dalgınlık .............................................................................................................. 80 Sayışımızda Sayı/abilirlik/e Uyumumuz, Bu Uyumdaki Orijinal Sayma Ha/i_________________ 81 Dasein Geleceğe Doğrudur ........................................................................... 82 Sayılabilir/iğin Gündelik Yaşamda Bize Açıklığı .................................. 84

BÖLÜM 7:

Pragmatizm, Dil, Betimleyebilirlik ve Etik ................................... 86 1 • Dilin Otonomi Kazanması, Wittgenstein, Tractatus ve Form-

içerik ilişkisi ....................................................................................................... 89

l•a) İndirgeyicilik, Pozitivizm, Otonom ama İdeal Dil............... 91

2- Bütüncüllük ve Betimleyebilirlik: Hume'daki Ayrıma Quine'ın Bakışı..................................................................................................................... 94

2-a) Düşüncenin izlenimle ilişkisi ve Olgudan Farkı: Hume... 96 2-b) Epistemolojik Eleştiri ve Eti"---------97

3-) Wittgenstein, Anlamın Bütüncüllüğünün Sının ve Pragmatist Anlam .................................................................................................................... 98 4-) Semantik Bütüncüllükten Öznenin Bütüncüllüğüne ................ 100 5-) Özgürlük mü Bütüncüllük mü?_________ 103

BÖLOM8: Derrlda ve Politik Dunış ................................................................... 1O9

Hiçlik, Dünyada-Oluş ve Derrida ............................................................. 112 Kanunun Önünd.,_ ______________ 114 Kararın Deliliği .............................................................................................. 117 Adalet ve Kurgu ............................................................................................. 119 iz ......... __________________ 120 Sysphos ve Zorunluluk ................................................................................. 121 Kurgunun Yeri--------------� 123

BÖLOM9: Ruhi Beyin Oteli Her Zaman Loştur .............................................. 127 Can Sıkıntısı, Phusis'in ışıması ___________ 129 Bir Otel Ktltibi Olarak Ruhi Bey ............................................................... 130

BÖLOM10: Aynıu,a Nasıl Bakmalı? El Alhndalık ve Kimliğin Ontolojik Ontolojik Olanağı ................................................................................ 133 Giriş.... __________________ 133 Dasein'ın Kendisi Oluşu ............................................................................... 135

BÖLÜM11: Olanağı Olarak Özgürlük Etik İlişkisi .......................................... 143

Giriş.... __________________ 143 Guyer, Hojfman, Broad, Michalson ve Zeldin: Antinomi/erdeki Paradoks ........................................................................................................... 145 Benlik İdesi ve Düşünüyorum'un Zamansal Sınır,_____ 148 Kozmolojik ideler; Matematiksel ve Dinamik .................................... 152 Matematiksel Homojenlikten Dinamik Heterojenliğe .................... 153 Doğanın Nedenselliğinin Önünden Doğa Nedenselliğine Etki..... 156 Aydınlanmanın Mirası: Doğa Yasalarından Bağımsızmış, ÖzgürmüşGibi ... _______ ________ 158

Teşekkür: Bu çalışmanın yayınlanması için yardımını esirgemeyen Prof. Dr. Kadir Çüçen'e, Heidegger'in Hobbes Eleştirisi: Varlığın Copu/o Olarak İkili Yapısı adlı makalede çok önemli katkısı olan Senem Önal'a içten teşekkürlerimi sunuyorum.



Giriş: Felsefe Bize Ne Söyleyebilir?

Felsefe, pozitif bilimlerin bu kadar geliştiği bir zamanda ne söyleyebilir? Gelişmiş teleskoplann karadeliklerin çekim gü­ cünü gözleyebildiği, parçaak fiziğinin atom altı parçacıkları göz­ leyebildiği çağımızda felsefenin varoluşu anlama çabası hala an­ lamlı mı? Felsefenin hayatımıza etki etmesi için bütün o zor ve eski kavramları, gözümüzde büyüyen felsefe tarihini bilmeli mi­ yiz sahiden? Öyle olmadan da felsefe hayatımızda bir fark yara­ tabilir mi? Jaspers, philosophos sözcüğünün sophos, bilgeliğin sahibi ol­ mak anlamından ayrılan, bilgeliğe yönelmişlik, bilgeliği arayış anlamında hala etkisini sürdürdüğünü söylüyor. Bilimsel bilgi­ den ayrılan, bilimsel değil ama yorumlayıcı anlam arayışımız sü­ rüyor. İnsanın varoluşun anlamını arayışı, bilimsel anlayışın öte­ sine uzanıyor. Biz de bu seminerlerde bu uzanışı yorumlayaca­ ğız. Varoluş sözüyle ne demek istediğimizi, zamanı hayal ederek yeniden düşüneceğiz. Platon, görünen o ki varlık, varoluş deyimini kul/andığınızda uzun süredir ne demek istediğinizin farkındasınız. Biz de bir za­ manlar onu anladığımızı düşünüyorduk, ama şimdi şüpheye düş­ müş durumdayız diyor. Bilimsel bilgi, uzamda bir konumda ve zaman içinde anlamlı­ dır. Zaman, Kant'ın da zaman her ne olursa olsun her türlü anla­ yışın önsel olanaklılık ufkudur deyişinde anlaşıldığı gibi, insan anlayışının ve gerçekliğin sınırlarını belirler. Her şeyi zamanla anlarız ... İyi ama ya zamanın kendisini? Augustine'in bana sor-

10

FELSEFi METiNLER: HEIDEGGER'LE DÜŞÜNMEK

mazsanız biliyorum; ancak sordujjunuzda bilmiyorum dediği za­ manı nasıl anlanz? Belki de varoluşun anlamı, bilimsel bilginin ötesinde zamanı duymaya yaklaştığımız bir deneyimdedir? Belki de felsefi arayış, zaten içinde varolduğumuzu duymanın arayışıdır? Bilimsel bir deneyim değil bu ... Bilime alternatif de değil ... Sanatsal bir dene­ yim ... Bu makalelerde varoluşun anlamını bir zaman deneyimi ola­ rak, bazen trajik bir hal, bazen de komik bir hal olarak konuşa­ cağız. Varoluş deneyimini, bazen edebiyatta, bazen sinemada, bazen bir performansta yakalamaya çalışacağız.

Trajik Bazen Aiskylos'un Oresteia adlı oyununda Orestes,'in anne­ sini öldürmek üzereyken bir an duraksayışının trajik deneyi­ mini, bazen Kafka'nın Yasanın Önünde öyküsünde taşradan ge­ len adamın traji-komik tereddütünü okuyacağız. Bazen Kierke­ gaard'ın yazgıyla aramızdaki mesafeyi kapatıp ona yetiştiğimiz ve bir an için onun önüne geçebilme olanağını düşlediğimiz bir tutku, Passion, anı olacak bu tereddüt ... Bazen bu deneyimi, ta­ nışmadıkları halde el ele tutuşup ilk görüşte dşık olanlar gibi va­ roluş dansı eden bıyıklı erkeklere bu eşsiz ve kusursuz zamanın sır­ rını anlatmak isteyen, bunu hala bir türlü öpüşemeyen aşıkların kararsızlılJıyla içimde yükselen öfkeli sabırsızlık, daha kesin ve daha derin bir tedirginlijje dönüştü. Şimdi, şimdi o geliyor, o derin ve gerçek şey şimdi yaklaşıyor duygusu diye, betimleyen Orhan Pamuk karakterleriyle düşüneceğiz ... Bazen bu tutku anı, Zeki Demirkubuz'un karakterlerinde, Le­ vinas'ın mutlak edilgenlik ve teslimiyetle, bir tür de hazla içinde kaybolduğumuzu söylediği çile, Passion olarak önümüze gele­ cek ... Yedi saniye sonra ki bu onun yetmiş saniyesi olabilir, sanki nihai bir hedefi seyreder gibi, bu anda donup kaldı yabancı diyen De Quincey'de bu an, daha çok bir duraksama, pause anı olacak ... Bazen Cemal Sürey'nın, An ki Fıskiyesi Sonsuzlujjun dizesinde duyacağız bu anı ... Bazen varoluşun unutulmuşluğunun anımsa­ nışı, evde olma, yuvaya dönme anını düşüneceğiz. Heraklei­ tos'un içinde her yıkanışımızda değiştiğini söylediği nehrin sula­ nnın, içinde aktığı akışın kendisini düşüneceğiz ...

GiRiŞ

11

Komik Novalis'in, Felsefe her yerde evde olmayı arayıştır diyor ... Jas­ pers de, felsefe yolda olmaktır... Odesa, Yunan düşüncesinden kaynaklanan bu iki arayışın görkemli, yüceltilmiş kahramanıdır. Platon'un Sokrates'i ise, Odesa'nın trajik yolculuğunun aksine, Odesa'nın yolculuğunu ve evde olma çabasını hafifleterek yeni­ den yorumluyor. Jacob Howland'ın, Platon için ruh, Odesa gibi yerinden edilmiş, bedensel varoluşunda evinden uzak düşmüş, gurbettedir diyor. İronistlerin en büyüğü olan Sokrates'i bu açıdan yorumlayaca­ ğız. Atina'dan hiç çıkmadan yaptığı yaşam yolculuğunu hafiflik ve komiklik olarak konuşacağız. Bu gezgin, aylak düşünürün hiç­ bir yerde olmadığı için hiç bulunamayacak olanı arayışının ko­ nuşacağız.

BÖLÜM 1:

Aylaklık ve Zamansallık

Giriş Felsefenin bir yolda oluş, arayış olması, her yerde evde ol­ mayı isteme ama hiçbir yerde evde olamaması ne demektir? Bu soruyu zamansal bir boyut olarak düşünebilir miyiz? Yaşlanma, yaşam boyu yöneldiğimiz amaçların bir tümlük olarak anlam ka­ zandığı bir olanak olarak görülebilir mi? Sokrates'in arayışını bu bağlamda yorumlayabilir miyiz? Sorulan, yani arayışı değişme­ yen, yanıtlan belirlenmiş halde bulunmayan felsefe, bu anlamda, yani yolda oluş ve evde olmayı arayış anlamında metafizik bir yorum olarak ele alınabilir. Metafiziği sistematik olarak Yunan düşüncesi ile tanıdığımızı kabul edersek, felsefi arayışın köke­ nini Yunan kültüründe aramak yanlış olmayacaktır. "Felsefe yolda oluştur• diyen Jaspers, bu sözün, philosophos sözcüğünün sophos, bilgeliğin sahibi olmak anlamından aynlan, bilgeliğe yönelmişlik, bilgeliği arayış anlamında hala etkisini sürdürdüğünü söylüyor.1 Felsefi bilgeliği arayış, aynı zamanda, insanın kendi varoluşunun, kendi hayat yolculuğunun da amacı­ nın anlamını arayıştır. Yolculuk imgesiyle anlatılan yaşam, ken­ dini arayış, yolculuğun amacı olarak evde oluş ise, kendine eriş­ meyi, kendini bilmeyi imgelemektedir. Bu çok iyi bilindiğini var­ saydığımız yolda oluş ve evde olmayı arayış imgelerini, Heideg­ ger'in Varlık ve Zaman'ın girişinde kullandığı Platon'un bir sö­ zündeki varlık, sein sözcüğünün anlamı ile paralel düşünebiliriz. Platon o alıntıda, görünen o ki varlık deyimini kullandığınızda 1 Jaspers, K. Felsefe Nedir?, çev. Eyüboğlu, 1. Z., Say Yayınlan: lstanbul, 2007, 12.

14

FEI.SEFİ METİNLER: HEIDEGGER'LE DÜŞÜNMEK

uzun süredir ne demek istediiJinizin farkındasınız. Biz de bir za­ manlar onu anladıiJımızı düşünüyorduk, ama şimdi şüpheye düş­ müş durumdayız diyor.2 Biz de yolculuk olarak yaşam, evde ol­

mayı isteme ve kendini arayış kavramlarını bildiğimizi düşünü­ yoruz; ama belki de bu kavranılan, Heidegger'in bize gösterdiği orijinal yorum olanağıyla yeniden düşünmeliyiz. Bu yazımızda yukarıda sınırlarını çizdiğimiz bu yorum olana­ ğını, Sokratik arayışta zaman deneyimi bağlamında tartışacağız. Bunun için önce, Platon'un eros kavramını aşkınlık bağlamında tartıştığı Şölen diyaloguna bakacağız. Bu diyalogda Sokrates ka­ rakterinin, varoluşun, insan yaşamının amacının anlamını be­ densel, sonlu sınırlarının ötesine yönelmişlik halinde deneyim­ lediğini göstereceğiz. Sokrates'in hiçbir yere gitmeden yolda oluş halinin ironik farkındalığını, bu farkındalığın, sürekli henüz gerçekleşmemiş bir olanak, prova hali olduğunu öne süreceğiz. Olanak halinin yolda oluşun kendisi olduğunu, kendini bilme ve evde olmayı arayışın bu olanağın hiçbir zaman gerçekleşmeye­ cek boyutu olarak anlamlı olduğunu göstereceğiz. Bunun için, Heidegger'in varoluşun ve insan yaşamının anlamının içiçeliğini zamansal bir olanak olarak yorumlayışını kullanacağız. Son ola­ rak, Sokrates'in varoluşun anlamını hafifleten karakterinin yaş­ lılıkla ilgisini kuracağız.

ı- Yolda Oluş ve Evde Olma Çabası Olarak Felsefenin Olanağı Yolda oluş ve evde olma çabasının, Heidegger'in yukarıda söz ettiğim zamansal olanağı, Varlık ve Zaman'ın hemen başlarında söylediği "Gerçeklikten daha üst bir aşamada durmakta olan Ola­ naktır; Höher als die Wirklichkeit steht die Möglichkeit'' cümle­ sinin özetlediğini söyleyebiliriz. Heidegger'in bu cümlede, zama­ nın uzamsal olamayan, dolayısıyla geçmişten geleceğe geçiş ha­ linde tasarlanmak zorunda olmayan bir boyut olarak, henüz ger­ çekleşmemiş bir olanak halinde deneyime açık olduğunu kast et­ tiğini görüyoruz.

Z Heidegger, M. Varlık ve Zaman, çeviren, Kaan Ökten, Agora Kitaplığı: 1s­ tanbul, 2008, 6.

AYLAKLIK VE ZAMANSALLIK

15

Bu olanağın Yunan kültüründeki yolda oluş ve evde olma yö­ nelimi ile ilişkisini ve Sokrates'in bu olanağı karakterize ettiğini görmek için, önce Homeros ve Platon'a kısaca değinmeliyiz. Yunan kültüründe yolda oluş ve evde olmaya doğru oluşun en etkileyici örneğini Homeros'ta görüyoruz. Homeros'un yol şi­ irleri, destanları Yunan düşüncesinde derin bir etki yapmış, yolda oluş ve eve dönme arayışı olarak felsefi yorumlara ilham vermiştir. Filiz Cluzeau, Homeros'un tüm Yunan entelektüel ya­ şamını gibi Platon'u da etkilediğini, onu şiirler yazmaya yönelt­ tiğini anlatıyor.3 Daha sonra Sokrates'ten çok etkilenen Platon, söylendiğine göre tüm şiirlerini yakmış ve Sokratik arayışa yö­ nelmiştir. Platon Sokratik arayışı, yolculuğu, şiire ve tragedyaya yeğlemiştir diyebiliriz. Platon ve büyük ölçüde onun yarattığı Sokrates'le birlikte, felsefenin varolanların ötesini arayış ve bu arayışın kendisi olarak bilgelik, aynı bağlamda yorumlanıyor di­ yebiliriz. Jacob Howland, noos, ya da nous, akıl ve nostos, eve dönüş, evde oluş kavramları arasındaki etimolojik yakınlığı vurgulaya­ rak, bu özdeşliğin altını çiziyor. Howland, Platon için ruh, Odesa gibiyerinden edilmiş, bedensel varoluşunda evinden uzak düşmüş, gurbettedir diyor. Ruh, lamekdnda (no man's land), olümle ya­ şam arasında askıya alınmıştır. Felsefe, bu bajjlamda, eve dönüş­ tür (home coming).4 Bunu, Platonik anımsama anlamında, oriji­ nine, kökenine geri dönüş, eve dönüş anlamında yorumlayabili­ riz. Planinc, Sokrates'in uzun ve zorlu yolculuğunu Odesa'nın şa­ manik ögelerle dolu yolculuğuna benzetiyor; Sokrates yeni Odesa, Atina da yeni İthake'dir diyor.5 Ancak Sokrates, Odesa'nın aksine, coğrafi bir yolculuğa çıkıp, mesafeler kat ettikten sonra eve varmayı değil, zaten içinde olduğumuzu arayış anlamında yolda olmayı imler. Sokrates'in ironisi de budur ... Bir gezgin ol­ masına karşın, Atina'dan -bir kez dışında- hiç çıkmamış, başka 3 Cluzeau, F. "'Mythos'tan Bios'a Homeros (Homer: From Mythos to Bios)", Kutadgubilig: Felsefe Bilim Araştırmaları Dergisi, ss.943-969, 2016. 4 Howland, John. The Republic, The Odyssey of Philosophy, Paul Dry Books: Philadelphia, 2004, 49-51. 5 Planinc, Zdravko. Plato Through Homer: Poetıy and Philosopl!J! in the Cosmological Dialogues, University ofMissouri Press: Columbia and Lon­ don, 2003, 9.

16

FEI.SEFİ METİNLER: HEIDEGGER'LE DÜŞÜNMEK

bir yere gitmemiştir. O,"Kaderin elinde rastgele ilerliyordur atak­ tos hopei tukhoi proienai."6 Planinc, Sokrates'in yolculuğunun amacını, aklı nereye gide­ cei]ini bilmediiJi için amaçsız gibidir1 diye tanımlıyor. Bu yorum bize, Sokrates'in aklının Odesa'nın aklı gibi araçsal bir yönelim­ sellik halinde olmadığını anlatıyor. Odesa kurnazdı. Aklını önün­ deki engellen aşmak için bir araç gibi kullanıyordu. Odesa'nın yönelmişliği phi/osophos, bilgeliğe yönelmişlik, bilgeliği arayış değil, coğrafi bir konuma, İthake'ye, karısı Penelope'ye varmak için bir araçtı. Sokratik akıl ise araçsal bir yönelmişliği değil, yö­ nelmişliğin, aklın kendisini, kendi içinde bir amaç olarak arayışı anlatıyor. Sokrates, bu yüzden kendisine doğru yolculuk yap­ maktan, kendisini bilme arayışından başka hiçbir şey bilmi­ yordu. Kendisine, Hala orada mı duruyorsun, hala aynı şeyi mi söylüyorsun diyen gezgin Sofiste gülümsüyordu... Bu gülümseyişindeki hafiHik, Sokrates'in aklının, nous, nos­ tos, eve dönüş, evde oluş anlamında olduğunu, bulunmayacak olanı arayışının farkındahğını göstermez mi? Coğrafi konumda, topos'ta belirlenmiş bir amacı güden, sabit, statik bir yere ulaş­ mayı amaçlayan bir çoban değildi Sokrates. O, a-topia'nın, a-po­ ria'nın çobanıydı. Varlığın çobanıydı. Silvia Montiglio, yolların tanrısı Apollon'un amaçsızca dola­ şan, evinden ırak düşmüş yersiz yurtsuzlara bir ev, şehir, polis, bir amaç verdiğini ama Sokrates'i, diğerlerinin aksine her türlü kesinlik, belirlenmişlikten ayırdığını ve yerleşiklikten gezginliğe geçirdiğini söylüyor.8 Sokrates'in aporia'sı,poros, geçit.geçiş kö­ keninden gelen, olumsuzlanarak geçitsizlik, aporos anlamına ya­ kın, hangi geçide, yola gireceğimizin belirsizliğini, yol ağzını, yol çatını çağrıştınr. Hiçbir yere gitmemenin her yere aynı yakın­ lıkta hissetme olanağı olarak duyulabileceği bir yol ayrımı ... Bir tür yerinde sayma ... Geçişin, henüz şu ya da bu yolun geçidi ola­ rak belirlenmemiş, hiçbir yolla sınırlanmamış hali... Sokrates, tıpkı coğrafi bir yere gitme amacı güttüğümüzde yola çıkabilirliğin olanağını yitireceğimiz gibi, aklın kendisini 6 Platon, Şölen, 210, çev. Eyüp Çoraklı, Alfa Felsefe Dizisi: lstanbul, 2014. 7 Planinc, s. 9. 8 Montiglio, Silvia. Wandering in Ancient Greek Culture, University of Chi· cago Press: Chicago, 2005, 152.

AYLAKLIK VE ZAMANSALLIK

17

dile getirmeye çalıştığımızda, dikkatimizi ereğimizin sınırlı men­ ziline yönelttiğimizde ondan uzaklaşacağımızı, henüz yola çık· mamışlığın saflığını olanak, taslak, prova halini yitirmiş olduğu­ muzu anlatmak istiyordu. Heidegger bu yerinde sayma diyebileceğimiz prova halinin, içeriğidenlik, lnnigkeit, temel bir taslak, kestirim, Grundriss oldu­ ğunu anlatıyor.9 Her yol kat ediş, yarılma, Riss, bir prova, taslak, Grundriss içinde kalışı, eve doğru her yolculuk, zaten evde oluşu tuhaf bir biçimde içeriyor. Dolayısıyla yolda oluş Wegsein, evden henüz çıkmamışlıkta, içeridenlikte de, tuhaf bir biçimde kapsa­ nan bir haldir. Sokrates'in ironisi tuhaflığın, atopia'nın farkında­ lığıdır. Joel Alden Schlosser, Sokrates'in ironisinin aslında atopia'sı olarak anlamlı olduğunu düşünmemiz gerektiğini öneriyor.ıo Tuhaflık, yabancılık, hiçbir yere ait olmamanın getirdiği şaşırtı­ cılık, geçişlilik, kayganlık, akışkanlık olarak da çevirebiliriz ato­ pia kavramını. Bu sözcük, tuhaf. Sokrates'in kişiliğinde beklen· dik olanın ötesinde eyleme olarak betimleniyor.t ı Şaşırtıcılık an­ lamında Sokratik ironi, bilgeliğe erişmek için söylenmiş her sö­ zün, atılmış her adımın aslında bizi bu amaca ne yaklaştırdığı, ne de uzaklaştırdığın ironisidir.12 9

... çatışma, Streit, salt bir uçurumun/yarığın Kluft, çatlayıp açılıvermesi değil tersine, çatışanların birbirlerine ait olmalarının içeriğidenliğidir Yıl­ dız, E., Sanattan Hakikate: Heidegger, Van Gogh, Schapiro, Derrida, Der­ gah Yayınlan: lstanbul, 2017, 167. 10 Schlosser, J., What Would Socrates Do? Seif-Examination, Civic Enga­ gement and the Politics ofPhilosophy, Cambridge University Press: New• York, 2014, 12. 11 Türkçe'de Arapça kökenli bir sözcük olan "tuhaf'tan türetilmiş olan "tu­ hafiye" sözcüğü alışılmadık, ilginç, renkli, aksesuar, takı, süs eşyası an­ lamlanna gelir. Dükkan çeşitlerinden biri olan tuhafiye dükkanının an­ lamı buradan, beklenmedik, sürpriz, şaşırtıcı anlamlarına doğru evril­ miştir. Tuhaf sözcüğü felsefede Platon tarafından ilk anlamını çağnştı­ racakşekilde kullanılmıştır. Örneğin, Şölen'de,Alkibiades arkasını döner dönmez birden Sokrates'i uzanmış yatıyorken görüverir ve çok şaşırır. Onun huyunun hep böyle beklenmedik, tuhaf bir yerde görünilveriş ol­ duğunu söyler. Platon, Şi!len, 140. 12 Tıpkı Kafka'nın Şota romanında kadastrocunun, yani uzamda belirgin işaretler koyarak sınır oluşturma amacında olan K.'nın amacına ne yak­ laşabildiği, ne de ondan uzaklaşabildiği arayışı gibi ...

FEI.SEFİ METİNLER: HEIDEGGER'LE DÜŞÜNMEK

18

Bu bağlamda atopia, Sokrates'in aklımızın yönelimi, niyetsel­ liğin saflığı ile gerçekte yapıp ettiklerimiz arasındaki ayrımın, yanlmanın, aynı zamanda aidiyet içerişini dehşetli değil, gülüm­ senecek bir hafiflik olarak anlatıyor gibidir. Diotima, Sokrates'e onun ho hegeumenos'unun, yol gösteren ereğinin, bir yere varma amacı olmayan, amaçsallığın kendisi olan hon heneka'sının, be­ densel sınırlarla aynşmış olan güzellikleri değil, bedensel sınır­ ları aşan güzelliğin ontolojik boyutunu arayış olduğunu anlatır.13 Bu işte dosdoğru yol alan kişi, herhangi bir bedendeki gü­ zelliğin, başka bir bedendekiyle kardeş olduğunu kavramalı, eğer biçimce güzel olanın peşine düşmek istiyorsa, bütün be­ denlerdeki güzelliğin bir ve aynı güzellik olduğunu akıl etme­ mesi büyük aptallık olur. Bunu idrak ettiğinde, tüm güzel be­ denlerin aşığı olmalı, küçümsediği ve önemsiz saydığı için de bir tanesine beslediği bu şiddetli duygudan kurtulmalı. Bun­ dan sonra ruhlardaki güzelliğin bedendekinden daha değerli olduğunu düşünmeli. ... her şeyin aynı soydan geldiğini, be­ densel güzelliğin çok da önemli olmadığını görmek zorunda kalır.ı4 Sokrates, bütün gece yanında yatıp kendisini baştan çıkart· maya çalışan Alkibiades'e direnişiyle, Platon'un Diotima'nın ağ­ zından anlattığı amaçsallığın kendisine yönelik olduğunu göste• rir. Her güzel bedende, tıpkı bir yere gitme amacı güttüğümüzde yola çıkabilirliğin olanağını yitireceğimiz gibi, o bedeni aşan gü­ zelliğin ontolojik aşkınlığını yitireceğimizi anımsamalıyız. Her beden, henüz ruhla bedenin ayrışmamışlığını, henüz uzamsal bir boyut ile belirlenmemişliğin olanak, taslak halini anımsatır. Bir bakıma yolculuğun olanağını bir topos'la sınırlandırmamayı, 13

Bu arayışı, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın da kullandığını görüyoruz. Va• lery'den çevirdiği lncelemeler'de, Valery'nin "Ben değişmeyen bir nokta­ nın etrafında döndüm" 13 dediğini ve bunun Bergson'un, "Form hareket• tir" deyişiyle ilişkisini görüyor. Tanpınar. A.H., Toplumbilim, sayı 20, Bağlam Yayınları: lstanbul, 2006, sayfa 28. Yine Tanpınar'ın Huzurda, Mümtaz'ın "Tekrar sokağa çıkmak, tekrar başıboş yollarda yürümek, bir takım insanlara çarpmak, otJJmobillerin altındangüçlükle kurtulmak için soka/ja çıkmak, gayesiz harekette içindeki şeyleri koşturmak" Tanpınar. A.H., Huzur, DergAh Yayınları, 2017, s, 334; diye anlamğı deneyim de bu arayışı çağrıştırıyor ... 14 A.g.e, s, 143, B, C.

AYLAKLIK VE ZAMANSALLIK

19

atopia'daki saflığı sembolize eder.ıs Heidegger, Sokrates'in Zugwind, yani taslak, yolculuğa çıkma­ dan önce tasarlanan, geçici bir suret, rüzgarın önünde, henüz yola çıkmadan önce rüzgarı dinleyiş halinde (Zugwind dieses Zuges) olduğunu söylüyor.16 Düşüncenin, Yunanlıların evlerin­ den uzağa, gurbete götüren deniz rüzgarlan gibi akışıdır bu ... Za­ manın, geçişin kendisine, içine doğru esen rüzgara kapılma hali ... Sokrates de bu nedenle sürekli olanak halinde kalan, batı­ nın en saf düşünürüdür. Simon Critchley bu ironiyi bir bakıma dikkatsiz, aylak bir hal olarak görüyor. İronistlerin en büyüğü olan Sokrates'in, "bir maskara, dalgın bir palyaço, a laughing stock, an absent-minded buffoon" olduğunu söylüyor.17 Roland Barthes da, Sokrates'in niyetselliğinin saflığını henüz belirlenmemişlik olarak görüyor ve Sokratik ironinin hiçbir za­ man gerçekleşmeyecek bir prova olarak yönelimsellik içerdiğini düşünüyor. Barthes, Sokrates'in onunla söyleşenlerce atopos olarak tanımlandığını anlatıyor. •Aşık özne sevilen varlığı "ato­ pos� yani sınıflandınlamaz olarak, hep beklenmedik bir özgünlük olarak benimser diyor.ıs Buradaki özgünlük, originalite sözcü­ ğünü, her bedenin kökensel birliğinin hiçbir bedenle sınırlandı­ rılmayan, bedenleri aşan, Parmenidesçi düşüncedeki Bir olarak görebiliriz. Tek, Bir, henüz çok'a geçiş yapmadan önceki olanak, taslak, Grundriss halinde deneyimlenemez olandır. Ona doğru yolda oluş, zaten içinde olduğumuzu, evi arayış demektir. Aslında bu tuhaflık, atopia, insan düşüncesinin saf halini, yani uzamda bir mesafenin yer değişikliğinin ölçüldiiğii zamanın değil, saf zamanın içinde yolculuğunun birbirine karıştırılmasından başka bir şey değildir. Tıpkı Aşil'in kaplumbağayı geçemeyişini tuhaf ve anlaşılmaz buluşumu­ zun, zamanın bu iki boyutunu birbirine karıştırmaktan ibaret oluşu gibi... 16 Heidegger, What is Called Thinklng, Baslc Writings içinde, Routledge: London. 2002, 328. 17 Critcley. S., Filozof Nedir? çev. Utku Özmakas, Varoluşçuluk, Fenomenoloj, Ontoloji, ÇalJdaş Felsefenin Macerası 1 içinde, editör Güçlü Ateşoğlu, Belge Yayınları: İstanbul, 2016, 90. 18 Barthes bunu, sevdilJim ve beni büyüleyen öteki atopos'tur. Onu sınıftan• dıramam çünkü Tektir diye anlatıyor. Barthes, R. Bir Aşk Soy/eminden Parçalar, çev. Tahsin Yücel, Metis Yayınları: lstanbul, 2010, 39.

15

20

FEI.SEFİ METİNLER: HEIDEGGER'LE DÜŞÜNMEK 2- Yolda Oluş ve Evde Olma Çabası Olarak Felsefenin Zamansallığı, Olanak Olarak Androjen ve Aylaklık

Bu olanağı nasıl zamansal bir boyut olarak yorumlayabiliriz? Bu boyut, henüz bedensel belirlenime dılhil olmayarak çokluğun olanak halini, Parmenidesçi Bir kavramını anımsatır mı? Ruhun henüz bedenselleşmemişliği, zamanın henüz uzamsallaşmadığı bir hali çağnştırırmı? Sokrates'in her türlü kesinlik, belirlenmiş­ likten ayrılmış ve yerleşiklikten gezginliğe geçmiş halini, zaman­ sal bir boyutu duyumsamak için her tür uzamsallığı, dolayısıyla bedenselliği aşan bir olanağı arayış olarak yorumlayabilir miyiz? Heidegger'in uzamsal boyut kazanan her belirlenimin hem ya­ rılma, Riss, hem de bu ayrışmayı aşan bir prova, taslak. Grundriss içinde kalış kavramını Sokrates'in bir tür yerinde saymaya ben­ zeyen aylaklığıyla ilişkilendirebilir miyiz? Sokrates'in amaçsallı­ ğın kendisi olan hon heneka'sının bu aylaklıkla arandığını, bu ha­ lin bir tür yaşlanma olduğunu düşünebilir miyiz? Bu soruları tartışmak için zamanın uzamsız boyutunun nasıl yorumlandığını anımsayalım. Platon Timaeus diyalogunda, 38-a bölümünde, zamanın uzamsal yer değişikliği olarak açıkladığı 6 deviniminden başka, yedinci bir deviniminden söz eder. 19 Hiçbir yere, öne ya da ar­ kaya, ileri ya da geri, şu ya da bu yöne gitmeyen, başladığı yerde sayan bir küre devinimidir bu... Zamanın uzamsal ölçülebilirliği, noktasal belirlenimlenimlerini aşan, hiçbir yerde uzamsal bir nokta halinde işaretlenemeyen, saf geçiş hali ... Bu geçiş, hiçbir uzamsal boyuta yakın ya da uzak olamadığı için küresel hayal ediliyor. Zamanın bu saf geçiş hali ve aylaklık arasındaki ilişki için Şö­ len diyalogunu anımsamalıyız. Şölen'de de Platon'un, insanların belirli bir yöne gidebilmek için iki ayaklı ve yarım haline gelme­ den önceki tümlük, birlik halindeki androgynos, androjen insan imgesinde de bu küresel, periphere formdan söz ettiğini görüyo­ ruz. Platon, kendileri gibi küreseldi yürüyüşleri de20 diyerek. bu 19 Platon, Timaeus, çev. Furkan Akdemir, Say Yayınlan: Ankara, 2015, 38-a. 20 Platon, Şölen, 83.

AYLAKLIK VE ZAMANSALLIK

21

insanların, Zeus onları ikiye ayırmadan önce hiçbir yere gitme­ yen bir devinimle yerinde sayarcasına devindiklerini anlatıyor. Zeus onları yumurtayı kılla keser gibi hafif ve komik bir şe­ kilde ikiye ayırınca, artık onların kaderleri hep henüz bölünme­ miş olmayı, henüz döngüsel tümlüğün uzamsal yön ve konum­ ları aşan olanağını yitirmemiş olmayı aramak oldu. Platon'a göre bu aylak androjenler, böylece ikiye bölününce doğamız,21 evde olma hasreti gibi başlangıçtaki halini, tümlüğünü arayıp durur­ lar. Başka bir yere gitmeye, gündelik amaçlarını gerçekleştirmek için gerekenlere yönelmezler. Sokrates'in yol gösteren ereğinin, bir yere varma amacı olmayan, amaçsallığın kendisine yönelir­ ler. Platon bu yolda oluş ve evde hissetme yönelişinin hiçbir yere gitmeyişini aylaklık, argia olarak betimliyor. Açlık ve yaygın bir aylaklık yüzünden ölüp gidiyorlardı diyor.22 Agamben, aylak, argia teriminin argos'tan geldiğini, Home­ ros'ta etkin, energia olmayan hal anlamında kullanıldığını söylü­ yor. Agamben energia'nın, muhtemelen, onu olanakla, duna­ mis'le işlevsel karşıtlık içinde kullanan Aristoteles tarafından ya­ ratılmış olduğunu, Aristoteles'in onu kendisinden aldığı ener­ gos, çalışan, etkin sıfatının zaten Herodotus'ta bulunduğunu be­ lirtip, "Zıt terim argos, aergos'tan gelir: "çalışmayan" diyor.23 Aristoteles'in Nihomahos'a Etik'te, "insanın varoluşunun anlamı­ nın her hangi bir iş yürütme olmaması gerektiğini söylediğini" belirten Agamben, "Bu yüzden, insanın işinin, bu bağlamda, ba­ sitçe "iş" değil de daha ziyade insana özgü olan energeia'yı, et­ kinliği, eylem-halinde-olmayı ("being-in-acf1 tanımlayan şey anlamına geldiğini öne sürüyor.24 De anima'da Aristoteles'in nous'u, insan aklını tanımlarken, onun "gücü! olmaktan başka hiçbir doğası yoktur" (429a, 21) dediğini anımsatan Agamben, Aristoteles'i böyle yorumladığımızda, 'insan eyleme geçtiğinde bile düşünce "bir şekilde MHI gücül (yani olanak) halde kalır ve böylece kendi kendini düşünebilir.' (429b, 9)" diyor. 21 Burada doğa,physis, biçimsel yapı.forma anlamında kullanılıyor. 22 A.g.e, 87. 23 Agamben, G., "The work ofMan· Sovereignzy and Life içinde, editör Matt­ hew Calarco ve Steven DeCaroli,: Stanford Unlverslty Press: New York, 2007, 1-10. (Murat Erşen'in yayınlanmamış Türkçe çevirisinden yarar­ landım.} 24 A.g.e, 1-10.

22

FEI.SEFİ METİNLER: HEIDEGGER'LE DÜŞÜNMEK

3-Sonuç Şimdiye kadar yapmış olduğumuz tespitlerimizi maddeler halinde yazarak, birbiriyle bağlantısını göstermeye çalıştığı­ mızda şu sonuçlara ulaşıyoruz: 1: Felsefi bilgeliği arayış, insanın kendi hayat yolculuğunun da amacının anlamını, dolayısıyla kendini arayıştır. 2: Sokrates, daha doğrusu Platon'un Sokrates karakteri, bu bilgeliği arayışı coğrafi bir konumun, topos'un öte­ sini, beden de bir topos olduğu için bedenin de ötesini, dolayı­ sıyla bulunamayacak olanı, atopia'yı arayış olarak imler. 3: Sok­ ratik atopia'yı arayış, uzamda bir mesafenin yer değişikliğinin ölçüldüğü zamanın değil, Platon'un uzamsal olmayan boyutta, küresel saf geçiş olarak betimlediği zamanı arayış olarak anlaşıl­ malıdır. 4: Bu arayışın aylaklıkla ilişkisi, uzamsal olmayan za­ manı duyumsamak için, zamanı bölerek öncelik sonralık sıra­ sıyla uzamsallaştıran ve Birlikten ayrışan gündelik işlerimizle il· gilenmeme halimizdir. 5: Aylaklık, zamanın bölünmüş hali ola­ rak yaşadığımız gündelik amaçlarımızı unutarak, yok sayarak, varoluşumuzun varoluşun kendisiyle zamansal iç içeliğini, haya­ tımızın, henüz bölünmemiş Birliğini anımsama olanağıdır. 6: Anımsama, her belirleniminde, yarılmada, ayrışmayı aşan bir prova, taslak, Grundriss içinde kalışın anımsanmasıdır. 7: Anım­ sama, Sokrates'in amaçsallığın kendisi olan hon heneka'sının, felsefi bilgeliğin, kendi kendini düşünen düşüncenin olanak ha­ lini arayıştır. 8: Böylece felsefi bilgeliğin, kendi yaşamının anlamım arayış ve her yerde evde hissetme olanağının zamansal bir yorum olduğu sonucuna varırız. 9: Sokrates'in bilgeliği arayışı bir yaşlılık deneyimidir diye düşünebiliriz. 10: Shakespeare'in, Much Ado About Nothing oyununda (3. Bölüm, 5. Sahnede), Dogberry karak­ terinin,yaş/ılıkgeldiğinde nüktedan zektl, wit, gider deyişinin aksine, Sokrates yaşlılığın nüktedan zekayla yakınlığım simgeler. Kendini arayışın, Baars'ın dediği gibi, yaşlılığın kırılganlığına karşın aşkınlık olanağına bağlı olduğunu gösterir.25 Sokratik arayış, A/kibiades'in, onunyanında neredeyse yaş/anacaktım diye anlattığı, henüzZeus'un

25 Baars, J. Aging and the Art ofLiving, The John Hopkins University Press: Baltimore. 2012, 95.

AYLAKLIK VE ZAMANSALLIK

23

kılla kesergibi aynşbnnadığı Birliği anımsamak için yapılan aylak­ lıktır. Shakespeare'in As You Like lt'de söylediği gibi, bu Bir'liği anımsamak, ikinci bir çocukluk ve saf unutuş, mere oblivion'dur.

Kaynaklar

ARISTOTELES, Fizik, çev. Saffet Babür, Yapı Kredi Yayınları: Ankara, 1997. AGAMBEN, G. "The work of Man• Sovereignty and Life içinde, editör Matthew Calarco ve Steven DeCaroli,: Stanford University Press: New York, 2007. BAARS, J. Aging and the Art of Living, The John Hopkins University Press: Baltimore. 2012. BARTHES, R. Bir Aşk Söyleminden Parçalar, çev. Tahsin Yücel, Metis Ya­ yınları: lstanbul, 2010. CLUZEAU, F. "Mythos'tan Bios'a Homeros (Homer: From Mythos to Bios)", Kutadgubi/ig: Felsefe Bilim Araştırma/arı Dergisi, s. 943-969, 2016. CRlTCHLEY, S. Filozof Nedir? çev. Utku Özmakas, Varoluşçuluk, Fenome­ no/oj, Onto/oj, Çağdaş Felsefenin Macerası içinde, Editör Güçlü Ate• şoğlu, Belge Yayınları: lstanbul. 2016. HEIDEGGER, What is Called Thinking, editör. David Farrel Krell, Basic Writings içinde, Routledge: Landon. 2002. HEIDEGGER, Was Heisst Denken? Max Niemeyer Verlag Tublngen, 1994. HEIDEGGER, Sein und Zeit, Max Niemeyer Verlag Tubingen, 2006. HEIDEGGER, Varlık ve Zaman, çev. Kaan Öktem, Bahçeşehir Üniversi­ tesi Yayınları: İstanbul, 2008. HOWLAND, John, The Repub/ic, The Odyssey of Philosophy, Paul Dry Bo­ oks: Philadelphia, 2004. JASPERS, K. Felsefe Nedir? çev. Eyilboğlu, İ. Z., Say Yayınları: İstanbul, 2007. MONTIGLIO, Silvia. Wandering in Ancient Greek Culture, University of Chicago Press: Chicago, 2005. PLATON, Şölen, 210, çev. Eyüp Çoraklı, Alfa Felsefe Dizisi: İstanbul, 2014. PLATON, Timaeus, çev. Furkan Akdemir, Say Yayınları: Ankara, 2015. PLANINC, Zdravko, Plato Through Homer: Poetry and Phi/osophy in the Cosmological Dialogues, University ofMissouri Press: Columbia and London, 2003. TANPINAR, A. H. inceleme/er, Toplumbilim, sayı 20 içinde, Bağlam Ya• yınları: lstanbul, 2006. TANPINAR, A. H. Huzur, Dergah Yayınları, 2017.

24

FEI.SEFİ METİNLER: HEIDEGGER'LE DÜŞÜNMEK

SCHLOSSER, J. What Would Socrates Do? Se/f-Examination, Civic Enga• gement and the Politics of Philosophy, Cambridge University Press:

New• York, 2014.

YILDIZ, E. Sanattan Hakikate: Heidegger, Van Gogh, Schapiro, Derrida,

Dergah Yayınları: lstanbul, 2017.

BÖLÜM 2:

Özgün Bir Tutku Öyküsü: Kader

Zeki Demirkubuz'un Kader adlı filmi, Masumiyet'in 9 yıl son­ rasında çekilen ve o filmin öncesini anlatan, 2006 yılında Altın Portakafda en iyi film ödülünü alan, pek çok görüşe göre en öz­ gün eseri. O yılın jürisinden Fatih Özgüven'in deyimiyle, "duygu­ sal bir mecburiyeti" anlatan, kuvvetli bir Türkiye melankolisi" ... Bence Kaderin etkileyiciliği, isminin çağrışımlannı, belki de Türkçe konuşan sinemanın dilini en kendisine özgü biçimde kul­ lanarak derinleştirebilmesinde yatıyor. Kader üzerine yazılan yazıların neredeyse tümü, bu filmin, yönetmenin kendisine özgü anlatımını yansıtan bir yönetmen sineması olduğunda birleşi­ yorlar. Kaderin kendi sinemasının gelişimindeki yeni yerini, Zeki Demirkubuz da şöyle anlatıyor: 'Kader', 'ltirar ve 'Bekleme Odası'ndan sonraki üçüncü gö­ rüntü yönetmenliği yaptığım film. Bir film yapma konusunda, filmin bütün aşamalarındaki tecrübelerim bu filme yansıdı. Tabii içe kapalı, genellikle tek mel