Enformasyon Çağı: Akıl ve Devrim Çağında Bilgi Teknolojileri 1700-1850 [1 ed.]
 9758704060

Citation preview

EN FORMASYON ÇA�I AKIL VE DEVRİM ÇA� I NDA BİLGİ TEKNOLOJİLERİ 1700-1850

KiTAP YAYINEVI - 5 DOCA VE BiLİM DİZİSİ· 2 ENFORMASYON ÇA�I

/ DANIEL A. HEADAICK

AKIL VE DEVRİM ÇAl:INDA BİLGİ TEKNOLOJİLERİ

1700-1850

ÖZCÜN ADI WHEN INFOAMATION CAME OF AGE © 2002, OKFORD UNIVERSITY PAESS, INC. © 2002, KİTAP YAYINEVİ LTD.

This translation of Wlıen lnformation Came of Age. originaUy publishm in Englislı in 2002, is publishm by arrangoment witlı Oxford University Pms, ine. Jngilizcesi 2002'de yayımlanan Wlıen lnformation Came of Age'in bu çevirisi Oxford Univorsity Press, ine. ile yapılan anlaşma uyannca yayımlanmıştır. ÇEVİREN ZÜLAL KILIÇ YAYINA HAZIRLAYAN AYŞE OZİL DÜZELTİ NURETTİN PİRİM KİTAP TASAAIMI YETKİN BAŞAAIA, BEK TASARIM OANIŞMANLl�I BEK GRAFiK UYGULAMA

VE BASKI

MAS MATBAACILIK A.Ş.

1. BASIM EKİM 2002, İSTANBUL ISBN

975-8704·06·0

YAYIN YÖNETMENİ ÇAGATAY ANADOL KİTAP YAYI NEVİ LTD. CİHANGİR CADDESİ, özoGuı SOJtAGI 20/l·B BEYOl:LU 3443) İSTANBUL r. (0212) 292 62 86 F: (0212) 292 62 87 E: [email protected] w: www.kitapyayinevi.com

Enformasyon Çağı Akıl ve Devrim Çağında Bilgi Teknolojileri 1700-1850 DANIEL R. HEADRICK ÇEVİREN

ZüLAı Kıuç

KitapvAvıNEvi

İ ÇİNDEKİLER ÖNSÖZ 7 ENFORMASYON VE TARiHi 12 ENFORMASYON VE BİLGİ 13 ENFORMASYON SİSTEMLERİ 13 VERİMLİLİK VE VERİ 15 ENFORMASYON ÇAGININ BAŞLANGICI 17 AKIL VE DEVRİM ÇAGI 19 ENFORMASYON SİSTEMLERİNE TALEP 19 ENFORMASYON SİSTEMLERİ ARZI 22 iLERLEME RUHU 23

ENFORMASYONUN DOZENLENMESI 24 BİLİM DİLİ 24 SINIFLANDIRMA ÇAGI 26 BİLİM VE Dil 28 LINNAEUS VE UNLI VARLIKLARIN SINIFLANDIRILMASI 31 PARİS BİYOLOJİ EKOLÜ 40 LAvoISIER VE KİMYADA FRANSIZ DEVRİMİ 46 METRİK SİSTEM 57

ENFORMASYONUN DöNOŞTOROLMESI 7I lsTATİSTİGİN KöKENi 71 SİYASİ ARİTMETİK VE iLAHİ TAKDİR 73 NÜFUSUN AZALMASI TARTIŞMASI 79 ESKİ REJİM0İN iSTATİSTİKLERİ 83 FRANSA0DA iSTATİSTİK, 1789-18I5 87 hK NÜFUS SAYIMLARI 93 HESAPÇI BİR HALK: AMERİKALILAR 95 FRANSA VE BELÇİKA0DA 1815 SONRASI "TOPLUMSAL FİZİK" 99 BRİTANYA0DA iSTATİSTİK HAREKETİ 104 ENFORMASYONUN SERGiLENMESi 112 HARİTALAR VE GRAFİKLER 112

GÖRSEL SUNUM 114 KARALARIN HARİTALANMASI 115 DENİZLERİN HARİTALANMASI I27 YERYÜZÜNÜN ALTINDA VE ÜSTÜNDE 137 iSTATİSTİKSEL GRAFİKLER 146 TEMATİK HARİTALAMA 155 ENFORMASYONUN SAKI.ANMASI 161 SÖZLÜKLER VE ANSİKLOPEDİLER I6I SÖZLÜKLERİN EVRİMİ I63 SÖZLÜKLERDEN ANSİKLOPEDİLERE 171 EVRENSEL ANSİKLOPEDİLER 176 ALFABETİK SIRALAMA MI, TEMATİK DÜZEN Mİ? I84 BAŞVURU KİTAPLARININ NİCELENDİRİLMESİ 193 ENFORMASYONUN İLETiMi 20!

POSTA VE TELGRAF SİSTEMLERİ 20I iLETİŞİM SİSTEMLERİ 202 18. YÜZYIL ÖNCESİ POSTA HİZMETLERİ 204 1840 YILINA KADAR AVRUPA POSTA SİSTEMLERİ 207 iKİ POSTA DEVRİMİ 211 CHAPPE TELGRAFI 217 1815 YILINDAN ÖNCE OPTİK TELGRAF ŞEBEKELERİ 221 1815 YILINDAN SONRA OPTİK TELGRAF SİSTEMİ 225 OPTİK TELGRAFTAN ELEKTRİKLİ TELGRAFA 230 DENİZCİLİK SİNYALLERİ 233 ENFORMASYON ÇM;LARJ 239 GEÇMİŞİ VE BUGÜNÜ 239 NOTLAR 242 SEÇİLİ KAYNAKÇA 278

ÖN SÖZ ndokuzuncu yüzyılda enformasyonun mekanizasyonu doğrultu­ sunda büyük bir ahlım gerçekleştirildi. Bu kitap söz konusu ahlım­ dan önce geliştirilen etkin enformasyon sistemleri üzerine bir de­ nemedir. Burada ele alınan harita, sözlük, bitki adlan dizgisi gibi sistemle­ rin bazıları çok eskiden beri vardı, ama bunlar burada incelenen dönem içinde belli bir manhğa bağlanmış ve geliştirilmiştir. İstatistik, grafik ve telgraf gibi kimi sistemlerse gerçek yeniliklerdir. Bölümler, sistemlerin hizmet ettikleri amaca göre sıralanmışhr: en­ formasyonun düzenlenmesi, dönüştüıiilmesi, sergilenmesi, saklanması ve iletimi. Her bölümde birkaç örnek incelenmektedir. Ama bundan, bir sis­ temin sadece bir işlevi olduğu sonucu çıkarılmamalıdır. Tersine, her siste­ min birkaç işlevi vardır. Örneğin kartografide (haritacılık) enformasyonun derlenmesi, bu enformasyonun sözcük ve sayılarla adlandırılarak düzen­ lenmesi, sözcük ve sayıların harita biçiminde grafik bir betimlemeye dö­ nüştüıiilmesi, haritanın ise bu bilgiyi saklama ve başkalarına iletme işlevi görmesi söz konusudur. Bu kitap bir harita, grafik ya da istatistik gibi ger­ çek dünyanın bir kopyası değil, dünyaya bakmaya yarayan bir mercektir. Birinci Bölüm' de iki hedef belirlenmektedir. Bunlardan birincisi, enformasyon kavramını tanımlamak ve "enformasyon devrimi"nin (bazıla­ rının iddia ettiği gibi) yeni bir olgu olmadığını, köklerinin tarihin derinlik­ lerinde yathğını göstermektir. İkincisi ise 18. yüzyıl ile 1 9. yüzyılın ilk yarı­ sının, yani Akıl ve Devrim Çağı'nın, önemli enformasyon sistemlerinin ba­ zılarının doğuşuna, bazılarının da gelişimine tanıklık ettiğine ilişkin ipuç­ larını izlemektir. İkinci Bölüm' de enfonnasyonu düzenleme ve sınıflandınna sistemleri ele alınmakta, örnek olarak bilim dili verilmektedir. ı8. yüzyıl ile 19. yüzyıl başlarında bilim alanında yapılan başlıca katkılar büyük kavramsal buluş­ lardan çok (Newton ele aldığımız dönemin öncesine, Darwin ise sonrasına düşmektedir), bir dizi yeni gözlem yapılması ve bunların değerlendirilerek yeni sistemlerin geliştirilmesi şeklinde olmuştur. Çok miktarda enformas-

O

E N FORMASYON ÇA�I

7

yonun işlenip kavranabilmesi, bunları sınıflandırıp düzene sokacak araçla­ rın varlığını gerektiriyordu. Dolayısıyla da, bu dönemde bilimde önemli ge­ lişmeler olurken, bunlara yeni söz dağarcıkları eşlik etti. Böylece, bilimsel bulguların etkin bir biçimde sınıflandırılması ve gözlemlenen olgular ara­ sındaki ilişkilerin açıklanması mümkün oldu. Canlı organizmalarla ilgili bilim dallarında bu, Linnaeus'un sınıflandırmasıyla, kimyada Lavoisier'nin element ve bileşikleri adlandırma çalışmasıyla ve ölçümle ilgili bütün bi­ limlerde de metrik sistemle gerçekleşti. Üçüncü Bölüm'de enformasyonun dönüştürülmesi'nin bir aracı ola­ rak istatistik incelenmektedir. Bir veri ya da anekdot kümesini sayılara çe­ virmek bunları yalnızca kısa ve öz bir biçimde sunmakla kalmaz, anlatı bi­ çiminde fark edilemeyecek örüntülerin ortaya çıkmasını da sağlar. Böylece "politik aritmetik"in ilk uygulayıcıları, ölüm tablolarından (her mahallede­ ki* haftalık ölüm sayısı) çeşitli hastalıkların hangi sıklıkta ortaya çıktığını öğrendiler. Bu küçük başlangıçtan demografik incelemeler, nüfus sayımla­ rı ve sosyolojik araştırmalar fikri doğdu. Çağımızın belirgin bir özelliği olan her şeyi sayma, nicelendirme ve elde edilen rakamları tahlil etme tut­ kusunun kökeni 18. yüzyıl ile 19. yüzyılın başlarına kadar gider. Dördüncü Bölüm' de de enformasyonu dönüştürmek ve sergilemek için kullanılan sistemler, yani harita ve grafikler ele alınmakta, ancak bura­ da sergileme işlevi vurgulanmaktadır. Harita ve grafiğin içerdiği enformas­ yon farklıdır, ancak betimsel tanımları ya da sayı tablolarını (örn. deniz de­ rinlikleri, ithalat ve ihracat hacmi) daha çabuk kavranabilecek ve kimi kez sözcük listelerinden ya da sözlü tanımlamalardan daha isabetli grafik formlara çevirmek açısından benzer yanları çoktur. Harita çok eski bir ifade biçimidir ve kartografı tarihçileri dikkatlerini haklı olarak 15-17. yüzyıllarda coğrafi bilgilerdeki hızlı artışı yansıtan haritalar üzerinde yoğunlaştırmışlardır. 18. yüzyılda dünya haritasında hala doldurul­ ması gereken boşluklar vardı, ama burı1ar eskiye göre çok azalmıştı. Bu ne­ derıle kartograflar dikkatlerini keşiflerden ve tanımlamalardan, doğru ve isa­ betli haritalar yapmaya kaydırdılar. Kısaca, kartografı bilimselleşti. * 8

Parish, bir mahalle ölçeğinde ya da daha geniş kilise bölgesi -ed.n.

ÔN SÖZ

Bilimsel kartografı diğer olguların da grafik olarak yansıhlmasına yönelik ilgiyi amrdı. Özellikle de istatistiklerin derlenmesi, bu enformasyo­ nu kamuoyuna ulaştırma çabalarına neden oldu. İstatistik, enformasyonu işlemek, grafik ise sergilemek ve iletmek için bir araçtı. Öte yandan, dünya hakkında elde edilen yeni enformasyon -jeolojik formasyonlar, dağların yükseklikleri, nüfusun ve iktisadi faaliyetlerin dağılımı- kartografların önüne yeni sorunlar getiriyordu. Bu enformasyonu gösterebilmek için, kartograflar grafik ile geleneksel harita arasında çeşitli melez biçimler ge­ liştirdiler. Beşinci Bölüm enfonnasyonu saklamak ve gerektiğinde bulmak için iyi bilinen iki sistemi, sözlük ve ansiklopedileri incelemektedir. Her ikisinin de geçmişi eskiye dayanmakla birlikte, 18. yüzyılda yeni yapıtlar, yeni bas­ kılar ve satışlardaki artış eğitimli kişilerin genel bilgi taleplerindeki arhşı yansıtıyordu. Sözlük ve ansiklopedilerde derlenen ve yaygınlaştırılan enfor­ masyonun miktarındaki artışa ek olarak, enformasyonun nasıl sunulduğu konusunda da önemli değişiklikler vardı. Özellikle de konuşma dilinin kul­ lanılması ve alfabetik sıralama bunların kullanımını daha kolay ve pratik kılmıştı. Altıncı Bölüm' de iki enfonnasyon ileti sistemi ele alınmaktadır. Bun­ lardan birincisi olan posta hizmetleri çarpıcı bir dönüşüm geçirmiş ve 17. yüzyılın yavaş, pahalı ve güvenilmez servisi halka hizmet veren hızlı, ucuz ve güvenilir bir sistem haline gelmiştir. İkincisi köklü bir yenilikti: Sema­ for telgraf' ile denizcilikte bayrakla işaretleşme sistemi, herhangi bir insan ya da nesnenin ulaşabileceğinden çok daha büyük hızlarda mesaj iletmeye yarayan araçlardı. Her ikisi de iş dünyasının, devletin ve ordunun uzak böl­ gelerde meydana gelen olaylar hakkında daha çok enformasyon edinme ge­ reksinimine yanıt veriyordu. Yeni bir yüzyıla geçerken yaşanan devrimler ve savaşlar bu gereksinimi büyük ölçüde arhrmıştı. Bu kitapta çok sayıda enformasyon sistemi tarhşılmaktadır, ancak gene de bütün sisteınleri kapsamayan, küçük bir örnekleme söz konusudur. Kimi eksiklikler dönemi iyi bilen okurların hemen dikkatini çekecektir. *

Mekanik kollar ve ışıklar yardımıyla uzak yerler arasında gönderilen telgraf -ed.n.

EN FORMASYON ÇA/!1

9

Adlandırmayla ilgili bölümde biyoloji, kimya ve metroloji tartışıl­ makta, ama fizik ve jeoloji yer almamaktadır. Matematik ve müzikteki sim­ geleme sistemlerine ait yenilikler de yoktur. Nicelendirmeye ilişkin bölüm­ de ticaret ve devlet yönetimi açısından son derece önemli iki olgu, muha­ sebe ve defter tutma sistemlerinin evrimi ele alınmamışhr. Grafik betimle­ me yalnızca Dördüncü Bölüm' de ele alınan harita ve grafiği değil, tapu ka­ yıtlarını, kadastro ölçümlerini. teknik ve bilimsel resimlemeleri, biçki-dikiş kitaplarını ve mühendislik çizimlerini de içerir. Enformasyonun özetlen­ mesi hakkındaki bölümde sözlük ve ansiklopedilerin ele alınmasının nede­ ni bunların popüler olmaları ve nüfusun geniş kesimleri tarafından kulla­ nılmalarıdır. Ancak özet enformasyon veren yapıtlar çok daha çeşitlidir: ka­ nunnameler, takvimler, almanaklar, posta arabası tarifeleri, soyluların lis­ teleri, astronomi takvimleri, yemek kitapları, her türden teknik el kitapları. Müzeler, kütüphaneler, kurutulmuş bitld koleksiyonları ve botanik bahçe­ leri gibi düzenlemeler de basılı olmayan enformasyon özetlemeleridir. Devletler ve ticari kurumlar ellerindeki enformasyonu izleyebilmek ama­ cıyla değişik dosyalama yöntemleri geliştirmişlerdir. Aynca, iletişim ala­ nında basın yalnızca politik haber ve dedikodu yaymakla kalmıyor, mali ko­ nularda (hisse senedi, tahvil, meta fiyatları) ve gemilerin kalkış ve varış sa­ atleri hakkında da enformasyon iletiyordu. Kuşkusuz bu kitap çok derin bir konuya sadece bir ucundan değin­ mektedir. Kitabı yazmaktaki amacım Akıl ve Devrim Çağı'ndaki enformas­ yon sistemleri konusunda bir ansiklopedi hazırlamak değil, enformasyon sistemlerinin bir tarihsel analiz aracı olduğu düşüncesine dikkat çekmek ve birkaç örnek aracılığıyla enformasyon sisteminin, yani bilginin etkin bir biçimde sunulmasına ait kültürün bilgisayardan, hatta elektrikli telgraftan çok önce de var olduğunu göstermekti. Tarihçilerin enformasyon sistemleri kavramını yararlı bulacak­ larını, kitabın onlan bu tahlili genişleterek boşlukları doldurmaya teşvik edeceğini umuyorum. Daha yapılacak çok şey var. Düşüncelerimi düzene koymam, gerekli enformasyona ulaşmam ve bu kitabı yazmam konusunda çok kişinin yardımını aldım. William H. McNeill yirmi yılı aşkın bir süredir benim için iyi bir dost oldu, bana yol 10

ÔNSÖZ

gösterdi ve örnek teşkil etti. Joel Mokyr beni içtenlikle destekledi, dikkatle eleştirdi. Richard R. J ohn daha ince düşünmemi ve büyük hatalardan kaçınmamı sağladı. Geoffrey Bowker ile adı bende saklı bazı okurlarıma da değerli yorumları için teşekkür etmek isterim. Oxford Üniversitesi Yayınevi'nden Thomas LeBien ve Susan Ferber uzun yıllar boyunca proje­ mi izlediler. Will Moore ve Susan Ecklund kitabın redaksiyonunda ve or­ taya çıkışında harika bir iş başardılar. David Robyak çok güzel bir dizin hazırladı. Hepsi de bana çok iyi tavsiyelerde bulundular; bense bunların bir kısmına uydum, ama çoğunu dikkate almadım. Böyle bir kitap kurumların teşviki ve cömert desteği olmadan ger­ çekleşemezdi. John Simon Guggenheim Vakfı'nın verdiği burs sayesinde 1994-1995 akademik yılını okumaya ve enformasyon sistemlerini daha iyi anlamaya ayırabildim. Vakfa cömertliği için sonsuz teşekkür borçluyum. 1998 yılında kitabı yazmaya başlamamı sağlayan burs için Alfred P. Sloan Vakfı'na ve program görevlisi Jesse Ausubel'e şükran borçluyum. Bana 1993'te fakülte araştırma izni veren ve daha sonra da birkaç kez daha izin almama olanak sağlayan Roosevelt Üniversitesi'ne müteşekkirim. Chicago Üniversitesi'ndeki Regenstein ve John Crerar kütüphanelerine, Newberry Kütüphanesi'ne, Roosevelt Üniversitesi Murray Green Kütüphanesi'ne ve New York Halk Kütüphanesi'ne koleksiyonlarını kullanmama izin verdik­ leri, sabırlı ve becerikli personellerine ise, gerek duyduğum malzemeleri bulmama yardımcı oldukları için teşekkür ederim. Bu kitabı gökyüzü boz bulutlarla kaplandığında mutlu olmamı sağ­ layan eşim Kate ile torunlarım Zel ve Avram'a adıyorum. D.R.H. Chicago, Illinois İlkbahar, 2000

EN FORMASYON ÇAC:: I

il

BİRİNCİ BÖLÜM

ENFORMASYON VE TARİHİ 16 Kasım 1992 Amerika'da Enformasyon Çağı'nın başladığı gün... Ama bilgisayarcılann çoğu Enformasyon Çağı 'nın başlangıcını bundan çok öncesine, belki 10, 25, hatta 50 yıl öncesine götüreceklerdir. Boa METCALFE ISDN ENFORMASYON ÇAGI'NIN ALTYAPISIDIR. INFOWORLD, 7 ARALIK I992 -

aşadığımız çağı adlandırmak için uzmanların önerdiği atom çağı, sanayi ötesi çağı, uzay çağı gibi çok sayıda yaftanın arasında enfor­ masyon çağı standart bir klişe haline gelmiştir.ı Neden bu yafta? Neden şimdi? Kuşkusuz bunun nedeni bugün herhangi bir zaman ya da yerde bil­ gilenmemizi ya da herhangi biriyle ilişkiye geçmemizi sağlamak amacıyla tasarlanmış çağrı cihazı, cep telefonu, bilgisayar, "kişisel dijital yardımcılar" gibi araçlara sahip olmamızdır. Kitle iletişim araçlarına ulaşma olanakları­ mız eskisinden çok daha fazla ve çeşitli: onlarca, kuşkusuz yakında yüzler­ ce televizyon kanalı; küresel enformasyon otoyollarına dönüşmekte olan elektronik iletişim ağlan; herkes için siberalan ve sanal gerçeklik olasılığı. İş dünyasında yazılım sahcıları bilgisayar imalatçılarını tahtların­ dan indirirken, ses ve görüntü cihazları üreticileri eğlence şirketlerine dö­ nüşüyor. Varlıklı ülkelerde gitgide daha çok insan bilgisayarlarla çalışıp, boş vakitlerini elektronik eğlence yöntemleriyle doldurdukça, gayri safi milli hasılanın giderek daha büyük bir oranını imalat sektöründen çok, en­ formasyon sektörü oluşturmaya başlıyor. Hepsinden önemlisi eski moda kitap, dergi ve gazetelerin yanı sıra web siteleri, CD ve DVD'ler, video teypler ve video oyunları, gerçek olayla­ ra dayanan televizyon filmleri, veri tabanları, hiper-metin ve bilgilendirici reklamlardan sürekli yükselen bir enformasyon dalgasıyla karşı karşıyayız.

Y

*

Bir metnin belirli bölümleri ile bu bölümlerin bağlantılı olduğu grafik malzeme arasında karşılık· lı gönderme yapabilme konusunda geniş olanaklar sağlayan yazılım sistemi -ed.n. 12

EN FORMASYON TARİHİ

ENFORMASYON VE BİLGİ Nedir çağımızı tanımlayan bu "enformasyon"? Matematikçiler ve bi­ lim insanları için enformasyon terimi bir iletişim sistemindeki belirsizliğin azaltılması anlamına gelmektedir.2 Bu açıdan bakıldığında doğadaki her­ hangi bir enerji ya da madde örüntüsü -ağaçların yaş halkaları, ONA par­ çacıkları, uzak bir yıldızın ışığı, bir hayvanın ayak izi- enformasyon içerir. Ancak ormanda kendi kendine yere yıkılan bir ağaç gibi, örüntüle­ rin insan enformasyonuna dönüşmesi için, orada bunları kavrayacak bir in­ sanın olması gerekir. Biz çözümlenmemiş örüntüleri bilim insanlarına bı­ rakalım ve enformasyonu insanların anladığı enerji ve madde örüntüleri olarak düşünelim. Enformasyon ve bilgi hem örtüşen, hem de farklı olan kavramlar­ dır. Bilgi insan aklının kavradığı ve içselleştirdiği düşünce ve verilerle ilgi­ li bir kavramdır: patlak lastiğin nasıl tamir edileceği, iyi bir dişçinin adı, Fransızca konuşabilmek gibi. Bilgi edinmek için beyne çok miktarda enfor­ masyon yığılması gerekir: kuraldışı Fransızca fiillerin doğru kullanımı gi­ bi. Beyin bu tür bir enformasyonu çoğu kez bir çocuğun konuşmayı öğren­ mesi ya da bir taksi sürücüsünün kenti tanıması gibi kendiliğinden, hatta bilinçaltında edinir ve düzenler. Bazen de bilgi edinmek, çalışmayı gerek­ tirir ki bu yavaş ve güç bir süreçtir. İnsan beyninin bilgi kapasitesi gerçekten inanılmazdır, ama sınır­ sız değildir. Öte yandan beyne güvenilmez de. Bu nedenle enformasyona ihtiyaç vardır. Toplum giderek karmaşıklaştıkça ve etkileşimler hızlandık­ ça, enformasyona ulaşabilmek de daha önemli hale gelir. Eğitim bir za­ manlar öğrenme, yani bilgi edinimi üzerinde yoğunlaşıyordu. Şimdi ise araştırma becerileri vurgulanmaktadır. Önemli olan yanıtı bilmek değil, bunu nerede arayacağını bilmektir. Yeter ki, enformasyon kolayca ulaşıla­ bilir bir yerde olsun.

ENFORMASYON SİSTEMLERİ Enformasyon dendiğinde akla telefon rehberi, harita, sözlük ya da veritabanı gibi bir veri derlemesi gelmektedir. Ancak bu veriler rastgele de­ ğildir, sistemli bir biçimde düzenlenmiştir. Enformasyonu incelemeye kalE N FORMASYON ÇA�I

13

karsak ucu sonsuz bir işe girişmiş oluruz. Bunun yerine daha ele avuca ge­ lir bir kavramın, enformasyon sistemlerinin incelenmesi üzerinde yoğunla­ şalım. Sistemden, enformasyonun içeriği yerine, insanların enformasyonu düzenleyip idare ettiği yöntem ve teknikleri kastediyorum. Enformasyon sistemleri düşünce, bellek ve konuşma gibi beyinsel işlevleri desteklemek üzere oluşturulmuştur. İsterseniz bunlara bilgi teknolojileri de diyebiliriz. Birkaç örnek ele alalım. ilk kategoriye enformasyon toplamak için kullanılan çok sayıda sis­ temi sokabiliriz. Buna gazeteciler, araşhrmacılar, casuslar tarafından kulla­ nılan yöntemler ve biraz daha karmaşık bir düzeye çıkacak olursak araşhr­ ma örgütlerinin ve laboratuvarların faaliyetleri, anketler/incelemeler ve nü­ fus sayımları da dahildir. İkinci kategoride enformasyonun karşılaşhrılabilir olması ve kolay­ ca ulaşılabilmesi amacıyla adlandırılması, sınıflandırılması ve düzenlen­ mesiyle ilgili sistemler bulunur. Kütüphaneler kitapları ya Amerika'daki Kongre Kütüphanesi'ne ya da Dewey ondalık sistemine göre sınıflandırır­ lar. Tıp, hastalıkları nosolojiyle sınıflandırır. Üniversiteler öğrencilerini yıl­ lara ve disiplinlerine, silahlı kuvvetler üyelerini rütbe ve birliklerine göre sı­ nıflandırır. Biyologların bitki ve hayvanları sınıflandırma biçimleri (takso­ nomi) vardır vb. Sınıflandırma gereksinimi enformasyonun miktarıyla doğru oranhlı olarak artar. Bu nedenle de sınıflandırma sistemleri doğal olarak çok miktarda enformasyonla uğraşan polis, patent dairesi, telefon şirketi gibi kurumlarla yakından ilişkilidir. Kuyrukluyıldızları kaydeden bir büro bile vardır. Enformasyon çok çeşitli biçimlerde geldiğinden, üçüncü bir katego­ ri enformasyonu bir biçimden diğerine dönüştüren ve bunları değişik bir biçimde sergileyen bütün sistemleri kapsar. Bu tür dönüşümlere örnek olarak betimsel anlahmların listelere, listelerin istatistik tablolarına, istatis­ tiklerin grafiklere, grafiklerin üç boyutlu nesnelere dönüştürülmesi verile­ bilir. Teknik çizimlerden anketlere ve harita yapımına, enformasyonu dö­ nüştüren ve sergileyen onlarca sistem ve bu işle uğraşan pek çok örgüt var­ dır. Bu tür dönüşümlerin tahlili, genel olarak enformasyon sistemleri ince­ lemelerinin önemli bir bölümünü oluşturur. ENFORMASYON TARİHİ

Dördüncü kategoriye enformasyonun saklanmasını ve arandığında bulunmasını sağlayan çok sayıda sistemi dahil edebiliriz. Bu grupta sözlük­ ler, ansiklopediler, tarifeler, takvimler, telefon rehberleri ve diğer rehberler gibi çok eskiden beri kullanılan yardımcı malzemeler ile müzeler, arşivler, kütüphaneler, botanik bahçeleri gibi kurumlar bulunur. Son dönemlerde veritabanları baharda papatya misali hızla çoğalmaktadır. Son olarak, beşinci kategoride enformasyonun iletilmesiyle ilgili sistemler vardır. Örneğin posta hizmetleri, ulaklar, telgraf, telefon ve elektronik posta, enformasyonu bir noktadan diğerine iletir. Gazete, rad­ yo, televizyon ve İnternet gibi diğerleri ise enformasyonu bir noktadan bir­ çok noktaya yayar. Bu küçük sınıflandırmanın yetersiz olduğu açıktır. Birçok sistem aynı anda birkaç işlev görür. Örneğin gazete hem (yeni haberler için) bir iletişim aracı, hem de (eski haberler için) bir enformasyon koruma sistemi­ dir. Müzeler ve botanik bahçeleri enformasyonu yalnızca bulup korumak­ la kalmaz, aynı zamanda sergileyip iletir. Bu nedenle enformasyonun ala­ bileceği biçimler ile enformasyon kullanımına yarayan sistemler'i ayırt et­ mek önemlidir. Günümüzün enformasyon çağının şaşırhcı yanı yalnızca mevcut enformasyon miktarı değil, bunun kullanılabilmesi için gerekli sis­ temlerin ve bu sistemleri uygulayan kuruluşların çokluğudur.

VERİMLİLİK VE VERİ Bireyler ve örgütler çeşitli amaçlar için enformasyon edinir ve bunu kullanırlar. Amaçlardan biri salt sahip olma ve bunun verdiği tatmin duy­ gusudur. Kimilerinin her türlü ıvır zıvırı akılda tutabilmeleriyle, büyük ki­ taplıklarıyla, CD, harita ya da bilgisayar programı koleksiyonlarıyla ne den­ li övündüklerine bir bakın. Enformasyona sahip olmak kişiye prestij sağlar. Bilgelik, özellikle de -masonlar ya da kozmolojistler gibi- küçük mezhep ya da gizli örgütlenmelerin gizli bilgilerine ulaşabilmek, tarih boyunca bir saygınlık kaynağı olmuş, cahillerde huşu yaratmışhr. Ancak bunlar bilginin statik kullanımlarıdır. Enformasyon aktif bir durumda -iş yaşamında, hukukta, tıpta, savaşta, hatta bir uçağa yetişmek ya da telefon etmekte- kullanıldığında, işin içine zaman faktörü de girer. ENFORMASYON ÇA�I

ilgili enformasyonu elde etmek ve kullanmak için gereken zaman, bu en­ formasyonun düzenlenme biçimine değer kazandım. Geçmişte olduğu gibi bugün de bellek ve anlatım birçok durumda işe yarar. Ancak hayatın hızı artıp toplum, kurumlar ve kişisel yaşamlar karmaşıklaştıkça belleğin güvenilirliği azalmış, yazılı anlatımlar ise insan­ ların gereksinimlerini karşılamak açısından fazla rastlantısal kalmıştır. Bu nedenle insanlar enformasyon sistemlerinin verimliliğinin artırılması, di­ ğer bir deyişle enformasyonun eskisine göre daha hızlı, daha güvenilir ve daha az masrafla kullanılabilmesi için çeşitli yöntemler aramışlardır. Enformasyonun daha çabuk, daha az masraf ve çabayla sınıflandı­ rılması, işlenmesi, saklanması, bulunması ve iletilmesi için özetlenmesi, kodlanması ve sistematik biçimde düzenlenmesi gerekir. Bu süreçte anla­ tımsal, betimleyici ya da süsleme niteliğindeki enformasyon veri'ye dönüş­ türülür. Veri sözcük (sözlüklerde olduğu gibi), sayı (not ortalamaları ve beyzbol istatistiklerinde olduğu gibi), alfa-sayısal (telefon numaralarında olduğu gibi), simge (matematik ve müzik simgelerinde olduğu gibi), grafik (harita, istatistiksel grafikler ya da bilimsel resimlemelerde olduğu gibi) olarak ya da diğer biçimlerde ifade edilebilir. Veri çok çeşitli ortamlarda saklanabilir ve iletilebilir: örneğin pek iyi olmasa da konuşma ve bellek ara­ cılığıyla; daha etkili olarak yazı ve baskıyla; en etkin olarak da yeni kullanı­ lan elektrikli ve elektronik ortamlarda. Bir veri dünyasında yaşıyoruz. Her gün sayısız şifre çözmek zorun­ dayız. Sadece birkaç örnek vermek gerekirse: spor istatistiklerinde ("Knicks 27 11 .711"), borsada ("NtwkEq 406 9 _ + 7/8 + ıo.ı" ) , e-posta adreslerinde ("[email protected]"), hukuk metinlerinde ("Greenman, Yuha Power Products, Inc.'e karşı, 5 9 Cal 2d 57, 377 P2d 897, 27 Cal Rptr 697 (1963)"), sınav sonuçlarında (" SAT'de 720") ve medya jargonunda (yüzde 20 yağış ihtimali). Bir kitabı nasıl tanımladığımızı düşünün. Kısa bir anlatımla içeriği­ ni ya da kapağını betimleyebiliriz ("şu postaneler hakkındaki kitap, hani kapağında Merkür resmi olan"). Eğer bibliyografik ayrıntılarını verirsek da­ ha da iyi olur. Bu kısa ve özlü, sözel bir tanımdır, ama anlatımsal değildir ("John, Richard R., Spreading the News: The American Postal System from 16

EN FORMASYON TARİHİ

Franklin to Morse, Cambridge, Mass: Harvard University Press, 1995"). Da­ ha da kısa bir tanım olan arama numarası ("HE6185, U5J640") yalnızca ki­ tabı değil, konusunu ve kütüphanedeki yerini de belirleyen bir koddur. Bun­ dan da kısa bir tanım olan ISBN numarası ("0-674-83338-4") insanlardan çok bilgisayarlar için tasarlanmıştır. Barkodlar ise kitapları bilgisayarlara ta­ nıtır, ama insanlara tanıtmaz. Veri haline gelme süreci içinde kitabın tanı­ mı giderek sözlü dilde yaygın olan anlatım biçimlerinden uzaklaşmaktadır. ENFORMASYON ÇAGININ BAŞLANGICI Bir "enformasyon devrimi"nin ortasında yaşarken ve çevremizde bir sistem patlaması olurken, bu devrimin ne zaman başladığı sorusunu sormaktan uygun bir şey olamaz. İki bilim tarihçisi, Michael Riordan ve Lillian Hoddeson, enformas­ yon çağının doğuşunu transistorun icadına bağlıyorlar.3 Microsoft şirketi­ nin başkanı olan ve kendini Enformasyon Çağı'nın büyücüsü ilan eden Bill Gates onlara katılıyor: "Zaman yolculuğunda ilk durağım, transistorun ica­ dına tanık olabilmek için 1947 Aralık ayında Bell laboratuvarları olacaktır... Bu icat, Enformasyon Çağı için temel bir dönüm noktasıydı. "4 Enformasyon sistemlerini verimli bir analitik kavram olarak kulla­ nan tarihçiler, enformasyon çağının ne zaman başladığı ve nasıl geliştiği sorusunu sorma eğilimindedirler. Onlar için I992, hatta 1947 yıllan kültü­ rümüzde enformasyon çağı kadar önemli bir değişikliği açıklamak için faz­ la yakın bir tarih gibi gözüküyor. Bu devrim için daha akla yakın bir köken arayan her tarihçinin kafasında farklı bir tarih var. Bazıları enformasyon çağının geçmişini 19. yüzyılın sonlarına, demiryollarının çoğaldığı, büyük işletmelerin kıtanın bir yanından ötekine yayıldığı döneme götürüyor;5 ba­ zdan ise 19. yüzyılın ilk yansında telgraf ve buharlı gazete matbaalarının ortaya çıkışına.6 15. ile 18. yüzyıllar arasında matbaanın Avrupa uygarlığı üzerindeki etkisini inceleyenler de var.7 Bilim insanları aralarında anlaşamıyorsa, okur ne düşünsün? En­ formasyon çağı gerçekten ne zaman başladı? Bunun kısa yanıtı şudur: En­ formasyon çağının başlangıcı yoktur, çünkü bu çağ insanlıkla yaşıttır. An­ cak tarih boyunca insanların ulaşabilecekleri enformasyon miktarında ve EN FORMASYON ÇA�I

bununla başa çıkmak için üretilen enformasyon sistemlerinin arhşında keskin hızlanmalar'ın (isterseniz buna devrimler deyin) olduğu dönemler vardır. Yazının, alfabenin, çift kayıt sisteminin, matbaanın, telgrafın, tran­ sistorun ve bilgisayarın ortaya çıkışı kendi dönemlerinde enformasyonun hızlanmasına büyük ölçüde katkıda bulunmuştur. Kısacası, çok sayıda en­ formasyon devrimi olmuştur. Birkaç istisna dışında inceledikleri dönemdeki "enformasyon devri­ mi"ni açıklamaya çalışan tarihçilerin çoğu, matbaa, telgraf ve bilgisayar gi­ bi bazı gözde makinelere büyük önem atfetmişlerdir. Örneğin Steven Lu­ bar şöyle demekte: Ben bu yeni enformasyon, iletişim ve eğlence makineleri dünyası­ nı enformasyon kültürü diye adlandırıyorum. "Enformasyon kültü­ rü" terimini kullanmamın nedeni arhk bu makinelerin ve parçası oldukları toplumsal yapıların, kültürümüzde en az etrıik köken, ırk ve coğrafya kadar belirleyici olmasıdır. Bu makineler ve onları kul­ lanma biçimimiz çevremize, birbirimize, hatta kendimize yönelik duygularımızı değiştirmiştir.8 Gerek yeniçağdaki matbaa devrimi, gerekse 19. ve 20. yüzyılların enformasyon kültürü belli başlı makineler ve maddi teknolojilerle tanım­ lanmıştır. Tarihin belirli dönemlerinde enformasyonun hızlanmasını açıklamakta makinelerin önemi tartışılmaz, ama bu tek olası neden de­ ğildir. Matbaa devrimiyle 19. yüzyıl arasında, enformasyon yönetim ma­ kineleri açısından o kadar da önemli olmayan, ama enformasyon sistemle­ ri açısından son derece verimli bir dönem vardır. Bu dönem Akıl Çağı (17. yüzyıl sonu ve 18. yüzyılın büyük bölümü) ile onu izleyen ve 1776'dan 19. yüzyıl ortasına kadar süren Devrim Çağı'dır. Bu kitap, 19. yüzyılda enformasyonun elektro-mekanik, 20. yüzyılda ise elektronik olarak işlenmesi için sahneyi hazırlayan söz konusu dönemi kapsamak­ tadır. Diğer bir deyişle, enformasyon sistemlerindeki kültür devrimi (is­ terseniz buna "yazılım" diyebilirsiniz) maddi ("donanım") devrimden önce gerçekleşmiştir. 18

EN FORMASYON TARİHİ

AKIL VE DEVRİM ÇAGI 18. yüzyıl ile 19. yüzyıl başı üç çarpıcı değişimle tanımlanır: Aydın­ lanma'nın ve romantizmin kültürel devrimleri, Avrupa ve Amerika'yı sa­ ran siyasi devrimler ve İngiltere'den başlayıp batı Avrupa ile Kuzey Ameri­ ka'nın doğusuna yayılan Sanayi Devrimi. Aydınlanma Çağı tarihçileri genellikle felsefecilerin izinden giderek dönemin temel düşüncelerinin altını çizmişlerdir: din ve hurafeye karşı akıl ve bilim; önyargıya karşı hoşgörü; iktidarın suiistimal edilmesine kar­ şı adalet; mutlakıyet yerine toplumsal sözleşme. Önemli düşüncelerin vur­ gulanması, o dönemin Voltaire, Kant, Diderot, Mozart, Rousseau, Lavoisi­ er gibi devlerinin ve aynı çaptaki diğer ünlü çağdaşlarının yüceltilmesi de­ mektir. Özetle, entelektüel tarihçiler Aydınlanma Çağı'nı entelektüellerin ve onların fikirlerinin tarihi olarak yazmışlardır.9 Öte yandan diğer türden bir entelektüel dönüşüm aynı derecede çarpıcı ve tartışmalı olmadığından çok daha az dikkate değer bulunmuştur. Bu, enformasyona, enformasyonun arzına ve düzenlemesine olan taleptir.

ENFORMASYON SİSTEMLERİNE TALEP Neden 1700-1850 dönemi yeni enformasyon sistemlerinin doğuşu­ na tanıklık etti? Bu yıllarda enformasyon sistemlerinin gelişmesi, bilgisa­ yarlara bağımlı çağımızda olduğu gibi insanların makineler için kullanım yöntemleri bulmak zorunda olmalarıyla açıklanamaz. Tersine bu, toplum­ sal, iktisadi ve siyasi değişimlerin yönlendirdiği kültürel bir dönüşümdü. Bu olguyu kavrayabilmek için iktisat biliminden iyi bilinen iki terimi ödünç alalım: arz ve talep. Atlantik'in her iki yakasında nüfus, üretim ve ticarette meydana gelen artış enformasyona olan talebi kışkırtıyordu. Rakamlar çok kesin ol­ masa da, Avrupa nüfusu (Rusya dahil) 1750 ile 1850 arasında (yüzde 7o'lik bir artışla) yaklaşık 167 milyondan 284 milyona çıkarken, aynı dönemde Kuzey Amerika'daki beyaz nüfus on üç kat artarak 2 milyondan yaklaşık 26 milyona çıktı.'0 Nüfusa paralel olarak ekonomi de büyüyordu. Bu bü­ yüme günümüz standartlarına göre yavaştı ve yoksulların pek işine yara­ mıyordu, ama yalnızca geleneksel tahıl, yün, kereste ve lüks mallar ticareEN FORMASYON ÇA�I

tini değil, şeker ve pamuk gibi bir zamanların az bulunur metalarının uzun mesafeli ticaretini de hızlandırmaktaydı. 1850 yılına gelindiğinde Kuzey Atlantik dünyası yüz elli yıl öncesine göre her açıdan çok daha zen­ gin ve gelişmişti. Demografik ve ekonomik büyüme nasıl oldu da yeni ve daha iyi en­ formasyon sistemlerine giden yolu açh? Talebin kaynaklarından biri üre­ tim, fiyat ve riskler hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyen tacirlerdi. Onlar için bir geminin limana ulaşıp ulaşmaması zenginlik ya da başarı­ sızlık, uzak bir ülkedeki savaş kar ya da felaket anlamına gelebiliyordu. Şimdi olduğu gibi o zaman da enformasyon para demekti. Resmi kurumlarda da enformasyon talebi artıyordu. 18. yüzyılın siyasi sistemleri çoğu kez mutlakıyetten, 'aydınlanmış despotluğa' geçiş dönemi olarak tanımlanır. Mutlakiyet'te hükümdarların kendi ya da hane­ danlarının çıkarları doğrultusunda ve sanki tek düşünmeleri gereken bu çıkarlarmış gibi ilahi yönetim hakları vardır. Buna karşın aydınlanmış des­ potluk hükümdarların, ülkeyi tebaalarının çıkarları doğrultusunda yönet­ meleri anlamına gelir. Neyin tebaanın yararına olduğunu bilmek, kişinin kendisinin ya da ailesinin çıkarlarını bilmesinden çok daha fazla enfor­ masyon gerektiriyordu. Devlet görevlileri yiyecek ayaklanmaları ya da yerel kargaşalıklar gibi, otoritelerini tehlikeye düşürecek eylemleri önlemek için enformas­ yona büyük bir ihtiyaç duyuyorlardı. Ülkenin denetim altında tutulabil­ mesi için iyi haritalara ve ayrıca nüfus, tahıl stokları, iş koşulları, siyasi hareketler ve buna benzer faktörler hakkında sağlam raporlar gerekliydi. Dış ilişkilerde görevli memurların diğer ülkeler hakkında yalnızca (çok eski bir gelenek olan) casuslukla edinilen enformasyona değil, refah dü­ zeyi, nüfus ve askeri hazırlıklar gibi daha genel enformasyona da gerek­ sinimleri vardı. Ordu ve donanma subayları enformasyon kullanıcıları arasında önemli bir yer tutuyordu. Orduların, üzerinde savaşma olasılığı olan arazi­ lerin haritalarına ihtiyacı vardı. Donanmalara hem denizde konumlarını saptamak için güvenilir araçlar, hem de sahilleri, adalan, denizin derinliği­ ni gösteren haritalar gerekiyordu. 20

ENFORMASYON TARİHİ

Ayrıca çeşitli mesleklerden kişilerin özel enformasyona ihtiyacı var­ dı. Ekonominin büyümesiyle artık beceri ve bilginin anadan kıza, babadan oğula aktarılması yetmiyor, yeni ve daha karmaşık enformasyonlar gereki­ yordu. Hukukçuların yasa derlemelerine, eczacıların ilaç kodekslerine, za­ naatkarların talimat ve şemalara, yolcuların tarifelere, çiftçilerin almanak­ lara, terzilerin modellere ihtiyacı vardı. Merak unsurunu da unutmamak gerekir. Bu dönemde eğitimli ki­ şilerin, meslek sahiplerinin, işadamlarının ve ailelerinin sayısında ciddi bir artış oldu. Bu kişiler birbirlerini sohbetleri, ince zekaları, dünyaya iliş­ kin bilgileri ve son gelişmelerden ne ölçüde haberdar olduklarına göre de­ ğerlendiriyorlardı. Ansiklopediler, yalnızca belirli konularda enformasyon kaynağı oldukları için değil, aynı zamanda bir sosyal gelişkinlik gösterge­ si oldukları, sahiplerinin öğrenmeye değer veren kişiler olduklarını kanıt­ ladıkları için de en çok satılan yayınlar haline geldi. İnsanlar aşağı yukarı bugün de geçerli olan nedenlerle, ama daha büyük bir hevesle kitap, hari­ ta, gazete alıyorlardı, çünkü günümüzün elektronik eğlence araçlarından yoksundular. 1776 yılında Kuzey Amerika kolonilerindeki olaylarla başlayan Devrim Çağı enformasyon talebini daha da körükledi. Devrimciler yal­ nızca halkın çıkarları doğrultusunda davrandıklarını iddia etmekle kal­ mıyor, halkın siyasal yaşamda temsil edilmesi gerektiğine de inanıyorlar­ dı. Bu da yurttaşlar hakkında enformasyon derlenmesi ve bu bilgilerin yaygın biçimde aktarılması anlamına geliyordu. Özellikle Fransız dev­ rimcilerinin gözleri veriye doymuyordu, çünkü arazileri yeniden düzen­ lemek, bütün yasaları, ağırlık ve ölçü sistemlerini değiştirmek, yeni ver­ giler ve mali sistemler getirmek ve geri kalan her şeyi modernleştirmek istiyorlardı. Hız önemliydi, çünkü Devrim Çağı bir savaş dönemiydi ve devrimcilerin aceleleri vardı. Avrupa ve Kuzey Amerika ı8ı5'ten sonra göreceli olarak bir barış dö­ nemine girdi. Ancak bu, Eski Rejim'in geri dönmesi demek değildi. İster bas­ kıcı olsun, ister liberal, hükümetler uaydınlanmış" niteliklerini korudular, yani yalnızca hükümdarı değil bütün ulusu koruyup geliştirme iddiasını sür­ dürdüler. Bu amaçla, eskisinden çok farklı, gerçekten de nüfus sayımı ve E N FORMASYON ÇA :i





li

'il

1

� l;

,.

"

.� �

:: �

13



i l. • �

...

!:'

'

ıc � ,,..

. ' '/

L/

-

'-

EN FORMASYON ÇA�I

J'/61

1

ı....

·�





H

ı.•.,

odlill

,__ lh " ·� ·� f'

"

34 u

j

,,,,� .IJ'� i;JJ

,fflh

'

'il' .. ..,



.

"'"

11

#Jlill.

··--

··-·

I' 'f

.7 // �

ı661 '7"'

-

fl

�I....,

.

·-

,, �

ı-.... '



1

j

! l! J � .ıı- ' ,., ... J