Devrimci Lafazanlık [1 ed.]

Citation preview

1r



D

2

-

D

Wo�o[l����

2

w ...J . -

>



1

'

�'

··"



...J

:2! c(

N

. .c( u.

c( ...J

·-

o

:E

·-

a:

>





DEVRIMCI

w c

·.·:�

,H,.

=i$.

LA FAZANLlK ltemell yay1nlar

_lte.mell. yayanlar

BİRİNCİ

BASK!

1977

ÇA!RK MatbaasılAnkara 19177

ll

ll

DEVRIMCI LAFAZA LIK

çeviren :

YALÇIN ARSAN

V. "Progress

İ. Lenin

publishers-MoE>cow"

tionary Phrase

("Vladimir İlyiç

yayınları

tarafından

Lenin) " adı

ile

"Revolıi�

İngilizce

..

oı'arak. .

yayıinianan bu eser "Temel Yayınlar" tarafından Türkçeye çe­

virilmiş

Temel

ve bas.ımi

Yayınlaf

y�pılmıştrr, .

:" 9

Yönetim Yeri .: Necatibey Caddesi No. 27/29 Yenişehir - Anka ı

Sorumlu Yönetmen : Attila Tanılkan



BAHTSIZ BARIŞ SORUNUNUN TARİHİ ÜZERİNE

Şimdi tarihle uğraşma zamanı değil diye itiraz edile­ bilir. Kuşkusuz, şayet geçmişteki belirli bir sorun pra­ tikte günümüzle ayrılmazca ve dolaysızca bağıntılı ol­ masaydı, böyle bir iddia haklı olabilirdi. Bahtsız barış, ender rastlanır ölçüde insafsız barış sorunu, ne varki, açıklama gerektirecek denli yakıcı bir sorundur. Bu ne­ denle, 8 Dcak 1918'de yönetici Petrograd Parti militan­ larmın altmıs kadarıyla yapılan bir toplantıda okunan, bu konuya ilişkin tezlerimi yayınlıyorum. .

'

İşte tezler : 7 Ocak 1918 AYRI VE İLHAKÇI BİR BARIŞIN DERHAL SONUÇLANDI­ RILMASI SORUNA İLİŞKİN TEZLERI

ı Şimdiki anda Rus devriminin durumu öyledir ki, hemen hemen işçilerin hepsi ve köylülerin geniş ço­ ğunluğu Sovyet iktidarından ve onun başlatmış olduğu -

sosyalist devrimden yanadır. Bu ölçüye dek Rusya'da sosyalist devrim güveneelenmiştir. 2 - Aynı zamanda, toprak ve üretim araçlarının özel mülkiyetini korumak için son ve kesin savaş karşı· 'sında olduklarının tamamiyle bilincine varan varlıklı sı­ nıfların çılgınca direnciyle provoke edilen iç savaş he· nüz doruğuna varmamıştır. Bu savaşta Sovyet iktidarı-· nın zaferi güvencelenmiştir, fakat burjuvazinin direnci kırılmadan önce belli bir zaman kaçınılmaz olarak geçe­ cektir, kaçınılmaz olarak çok çaba gösterilmesi gereke­ cektir, bütün savaşlara ve özellikle de iç savaşa eşlik eden şiddetli bir ekonomik yerinden oynama ve karma­ şa dönemi kaçınılmazdır. 3 - Üstelik, bu direnç, en az aktif ve askeri -olma­ yan biçimleriyle- sabotaj, onların dav::ı,sını yıkmak ama­ cıyla sosyalistlerin saflarına sızan burjuva ajanlarının ve sınıflarını yitirmiş unsurların kiralanması, ve benzeri ve benzeri- ona karşı savaşın kaçınılmaz olarak daha bi:r süre gerektirecek, ve belli başlı biçimleriyle, bir kaç ay daha geçmeden kolay kolay biteceğe1 benzerneyecek kadar çeşitli biçimlere girmeye muktedir ve inatçı olduğunu göstermiştir. Ve burjuvazinin ve yandaşlarının bu pasif ve örtülü direnci kesinlikle ezilmedikçe sosyalist devrim başanya ulaşamaz. 4 - Son olarak, Rusya'nın sosyalist dönüştürülme­ sinin örgütsel problemleri öylesine sınırsız ve zordur ki, bunların çözümü -sosyalist proletaryanın kalabalık kü­ çük-burjuva yol-arkadaşlarını 11;, ve birincisinin düşük kültür düzeyinin karşısında- oldukça uzun bir zaman gerektirecektir. 5 - Hepsi birden tüm bu koşulların Rusya'da sos­ yalizmin başarısı uğrunda, önce kendi ülkemizde bur­ juvaziye karşı zaferi kazanmak için sosyalist hüküme·

·

Devrimci. Lafaza.nlık

9

tin elini-kolunu tümüyle serbest kılacak ve yaygın ölçü­ de geniş kapsamlı yığınsal örgüt çalışması başıatacak belirli bir zamanı ,en azından birkaç ayı gerektireceği besbellidir. 6 -- Rusya'da sosyalist devrimin durumu Sovyet ik­ tidarının uluslararası görevlerinin bir tanımının temeli­ ni oluşturmalıdır, çünkü savaşın dördüncü yılında ulus­ lararası durum öyledir ki, devrimin patlak vermesinin ve Avrupa emperyalist hükümetlerinden ( Almanya'nın ki de dahil) herhangi birinin alaşağ;ı.-edilmesinin muhte­ mel anını önceden görebilrnek tamamiyle olanaksızdır. Avrupa'da sosyalist devrimin gelmesi gerektiği, ve de. ge­ leceği her türlü kuşkunun ötesindedir. Sosyalizmin ni· hai zaferiıı.e olan bütün umutlarımız bu kesinlik ve bu bilimsel teşhis üzerine kurulmuştur. Propaganda faali­ yetlerimiz genel olarak, ve kardeşleşmenin örgütlenmesi özel olarak yoğunlaştırılmalı ve genişletilmelidir. Ne var· ki, Rus sosyalist hükümetinin. taktiklerini Avrupa, özel­ likle de Alman sosyalist devriminin gelecek altı ay içer­ sinde (ya da böylesi kısa bir dönemde) olup olmayaca­ ğını belirleme girişimlerine dayandırmak yanılgı olur. Madem �i bunu belirlemek tamamiyle olanaksızdır, bü­ tün bu gibi girişimler, nesnel olarak konuşi.ırsak, gözü -kapalı bir kumardan başka bir şey değildir. 7- Daha şimdiden -7 Ocak 1 918- Brest-Litovsk' daki barış görüşmeleri (Dörtlü ittifakın2 öteki hükümet� lerini susa durduran) Alman hükümetinde savaş yanlı­ rının hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde üstün geldiğini ve Rusya'ya fiilen verdiğini açıkça gösterdi (ki bu ültimatomun önümüzdeki herhangi bir gün resmen sunulması beklenmektedir ve muhakkak beklenmelidir) . Ültimatom şöyledir: Ya savaşın sürmesi, ya da ilhaklara dayalı bir barış, yani bizim işgal ettiğimiz tüm toprak-

V. İ. LENiN

10

ları Almanlara geri vermemiz, Almanların ise işgal et­ tikleri tüm toprakları ellerinde tutmaları ve (dış görü­ nümüyle savaş tutsaklarının bakımı için ödeme diye ör­ tülen) birkaç yıl içinde ödememiz gereken yaklaşık üç milyar rublelik bir tazminatı bize dayatmaları koşuluy­ la barış. 8 Rusya'nın sosyalist hükümeti bu ilhaklı barışı şimdi kabul etmek ya da derhal bir savaş yürütmek so­ runuyla -hiç geciktirmeye gelmez bir sorunla- karşı­ karşıyadır. Aslında, hiçbir orta yol olanaklı değildir. Şim­ di daha ileri hiçbir erteleme sağlanamaz, çünkü görüş­ meleri kasteri uzatmak için olanaklı ve olanaksız herşe­ yi çoktan yapmış durumdayız. 9 - Derhal bir devrimci savaş lehine olan savları in­ celersek; karşımıza çıkan ilk sav, bu nazik anda bir ayrı barışın, nesnel olarak, Alman emperyalistleriyle bir uz­ laşma, bir «emperyalistçe pazarlık» olacağı, ve dolayısıy­ la, böyle bir barışın proleter enternasyonalizminin temel ilkelerinden tam bir kopuş anlamına geleceğidir. Bu sav, ne varki, açıkça yanlıştır. Bir grevde başarı­ sızlığa uğrayan ve kendileri aleyhine kapitalistlerin le­ hine olan yeniden�işbaşı yapma şartlarını imza eden iş­ çiler sosyalizme ihanet etmiş olmazlar. Sosyalizme iha­ net eden insanlar, ancak kapitalistlere kar karşılığında, işçilerin bir kesimi için avantajlar sağlayanlardır; ancak bu tür anlaşmalar iİke açısından izin-verilmezdirler. Alman emperyalizmiyle yapılan savaşa savunucu ve haklı bir savaş diyen, ama fiilen İngiliz-Fransız emper, yalistlerinden destek alan ve onlarla imzalanmış antlaş­ maları halktan gizliyen kişi, sosyalizme ihanet etmiş olur. Halktan hiçbir şeyi gizlerneden ve emperyalistlerle hiçbir gizli antlaşma yapmadan, şayet o anda savaşı sürdürmek için hiç gücü yoksa, zayıf ulusun aleyhine ve -

Devrimci Lafazanlık

11

bir gurup emperyalistin lehine olan barış koşularını im­ zalamaya razı olan ise, sosyalizme hiç de ihanet etmiş ol­ maz. 10 Derhal savaş yanında bir başka sav da, barış yaparak, Alman emperyalizminin nesnel olarak ajanları ' olacağımızdır, çünkü ona askerleri bizim cepheden çek­ me fırsatı vermiş olacak, ona milyonlarca savaş tutsağı bırakmış olacağız. Ancak bu sav da açık bir şekilde yan­ lıştır, çünkü şu anda bir devrimci savaş, nesnel .olarak alırsak, bizi, ona amaçlarını ilerietecek güçler sağlamak suretiyle, İngiliz-Fransız emperyalizminin ajanları yapa­ caktır. İngiltere, Başkomutanır:pız Krilenko'ya, savaşı sürdürmemiz koşuluyla her bir · askerimiz için ayda yüz ruble önerdi dobra dobra. İngiltere-Fransa'dan tek ko­ pek bile almasak da, Alman ordusunun bir kısmını oya­ layarak, nesnel olarak, yine de onlara yardım etmiş ola­ cağız. -

Bu görüş, açısından, her iki halde de bir çeşit em­ peryalist bağdan tümüyle sakınmış olamayacağız, ve dün­ ya emperyalizmini bütünüyle devirmeksizin bundan sa­ kınabilmenin olanaksız olduğu meydandadır. Buradan çıkartılacak doğru sonuç, bir ülkede bir sosyalist hü­ kümetin zafer kazandığı an, sorunların, şu ya da bu em­ peryalizmin yeğlenebilir olduğu bakış açısından degil, ancak, başlamış bulunan sosyalist devrimin geliştirilme­ si ve pekiştirnmesine en iyi hizmet edecek koşullar ba­ kış açısından karara bağlanması gerektiğidir. Başka bir deyişle, taktiklerimizin temelini oluşturan ilke, şu durumda iki emperyalizmden hangisine yardım etmenin bizim için daha kazançlı olduğu değil, fakat da­ ha çok, sosyaÜst devrimin kendini pekiştirme olanağıiıın, ya da hiç değilse başka ülkeler de ona katılana dek bir

V. İ. LENİN

12

·ülkede ·kendisini koruma olanağının en sağlam ve güve­ nilir ·şekilde nasıl sağlanabileceği olmalıdır.

11

-

Alman Sosyal-Demokrat savaş muhaliflerinin

artık «yeı:ıilgiciler» haline gelmiş oldukları ve bizden Al:

man emperyalizmine teslim olmamamızı rica ettikleri söyleniyor. Ama biz yenilgiciliği* yalnızca kişinin kendi

emperyalist burjuvazisine ilişkin olarak tanıdık, ve bir

yabancı emperyalizm üzerinde kazanılan

zaferi,

bir

«dost» emperyalizmle resmen ya da fiili ittifak sayesin- '

de �azanılan zaferi, ilkesel olarak izin-verilmez ve genel. olarak yanlış bir yöntem olarak her zaman yüzgeri-et­ tik.

Bu sav da, bu yüzden, bir öncekinin biraz değişmişi­

dir. Eğer Alman Sol Sosyal-Demokratları beli.rU bir süre

için ayrı ,bir barış imzalamayı geciktirmemizi önerseler

ve bu dönem içinde Almanya'da devrimci eylemi güven­

ce altına alsalardı, soru bizim için değişik bir görünüm

kazanabilirdi. Ne ki tam tersine, Alman Solları açıkça

şöyle diyorlar : «Elinizden geldiğince dayanın, ama soru"

nu Rus sosyalist devriminin durumu açısından karara

· bağlayın, çünkü biz size Alman devrimi konusunda her­ h�ngi bir olumlu şey vaadedemeyiz».

12 - Bir çok parti bildirisinde aslında bir devrimci

savaş «vaad ettiğimiz», ve ayrı bir barış imzalamakla sö­

zümüzden dönmüş olacağımız söyleniyor.

Bu doğru değildir. Biz emperyalizm çağmda bir sos­

yalist hükümetin bir devrimci savaş «için hazır olmak ve yürütmek» zorunda olduğunu söyledik**;

biz bunu,

soyut pasifizmi mahkum etmek amacıyla ve «vatanın sa­

vunulması» teorisinin emperyalizm çağında tamamiyle

reddedilmesi gerektiği için, ve son olarak, bir kısım as*

••

Defea�izm : Yenilgicilik. Emperyalist savaşta kendi burjuvazisinin yenilmesi savaş ve ihükÜimet aleyhtarı savaşım verme [Çev. notu] Bakrmz, Lenin'in Toplu Eserleı;, cilt: 21, sayfa: 404 [Editö·rün notu.]

içn}

Devrimci Lafazanlık

13

kerin salt bencil içgüdüsünü mahkum etmek için söyle­ dik, ama belli bir anda bunun olanaklı olup olmadığını hesaba katmadan bir devrimci savaş başlatmak içip. her-· hangi bir söz vermedik hiçbir zaman. Kuşkusuz, bu nazik anda bile bir devrimci savaş için hazırlanmalıy:ı.z Genel olarak, bir kez tutabilecek bü­ tün vaadlerimizi tuttuğumuz gibi, bu vaadimizi de tutu­ yoruz: Gizli antlaşmaları iptal ettik, bütün halklara adil bir barış önerdik, ve öteki halklara bize katılma şansı ta­ nımak amacıyla birçok kez barış görüşmelerini uzatmak için elimizden geleni yaptık. Fakat Şimdi, derhal, bir devrimci savaş yürütmenin olanaklı olup olmadığı sorunu yalnızca maddi koşulların buna izin verip vermediği, ve başlamış bulunan sosyalist devrimin çıkarları açısından kararlaştırılmalıdır. 13 Derhal bir devrimci savaş lehinde olan savları toplarsak, böyle bir politikanın harikulade güzel, dra­ matik ve çarpıcı şeylere duyulan insan özlemine belki yanıt verebileceği, ancak bunun yol almakta olan sosya­ list devrimin şimdiki aşamasındaki nesnel sınıf güçleri dengesinin ve maddi etkenierin tamamiyle gözardl edil­ mesi olacağı sonucuna varmak zorundayı?. 14 Ordumuzun şu anda bir Alman saldırısını geri püskürtecek halde olmadığından ve gelecek birkaç hafta (muhtemelen gelecek birkaç ay) içersinde de olamaya­ cağından asla kuşku edilemez; birincisi, yiyecek temini, bitkinierin değiştirilmesi, vs .. konularındaki akıl almaz karmaşanın yanısıra, askerlerin çoğunun yorgunluk ve · bitkinliğinden ötürü; ikincisi, atların kesinlikle iş-gör­ mez durumda oluşundan ve buna bağlı olarak topçula­ rımızın kaçınılmaz yıkımından ötürü; ve üçüncüsü, Riga' dan Revel'e uzanan kıyı şeridini savunmanın mutlak ola­ naksızlığından ötürü, ki bu düşmana Lifland'ın geri ka. ..

-

-

-V. İ. LENİN

14

lan kısmını, ardından Estland'ı ele geçirmek, ve güçleri­ mizin büyük bir bölümünü safdışı etmek, ve en sonunda

da Petrograd'ı zap tetmek için pek kesin bir şans verir.

15

-

Dahası, ordumuzun köylü çoğunluğunun bu

durumda duraksamaksızın, derhal bir devrimci savaş­

tan yana değil de, ilhaklı bir barıştan yana çıkacağından zerre kadar kuşku duyulamaz; ordunun sosyalist yeni­

den-örgütlenmesi, Kızıl Ordu müfrezelerinin onunla kay­

naşması ve benzeri, ancak henüz başlamıştır. Bütünüyle

demokratlaştırılmış orduyla, askerlerin

çoğunluğunun arzularını hiçe sayarak savaş yürütmek pervasız bir kumar olur, oysaki gerçekten güvenilir ve

ideolojik olarak tutarlı bir sosyalist işçi-köylü ordusu ya­ ratmak en azından aylar gerektirecektir .

16

-

Rusya'da yoksul köylüler işçi sınıfının yönet­

tiği sosyalist devrimi destekleyecek durumdadırlar, ama

onlar için hemen ciddi bir devrimci savaş yapmaya razı

olacak durumda değildirler. Bu konuda nesnel sınıf güç­ leri dengesini görmemek vahim bir yanılgı olur. 17

-

Dolayısıyla, bir devrimci savaş konusunda şim­

diki durum şöyledir :

Şayet Alman devrimi gelecek üç ya da. dört ay zar­

fında patlak verecek ve zafere ulaşacak olursa, derhal .

bir devrimci savaş taktikleri sosyalist devrimimizi belki de yıkmayabilir.

Şayet, olur da, Alman devrim.i gelecek birkaç ay içer­

sinde patlak vermezse, olaylarm gidişi, savaş sürdüğü

·takdirde, kaçınılmaz olarak öyle bir hal alacaktır ki,

vahim yenilgiler Rusya'yı daha bile elverişsiz ayrı bir

barış, üstelik, sosyalist değil de bir başka hükümet ta­ rafından (örneğin, burjuva Rada3 ve Chernov'un4 yan­

daşlarının bir bloğu. veya bir benzeri) imzalanacak bir

barış yapmak zorunda bırakacaktır . Zira, savaşın son

Devrimci Lafazımlık

15

sınıra dek bitap düşürdüğü köylü ordusu, daha en ilk

yenilgilerden sonra -ve pek mümkündür ki aylar değil

ancak haftalar alacaktır bu- sosyalist isçi hükümetini devirecektir. '

-

>

18 - Durum böyleyken, Rusya'da başlamış bulunan

sosyalist devrimin kaderini, salt Alman devriminin en yakın gelecekte, birkaç hafta zarfında

başlayabileceği

olasıiığıyla şansa bırakma taktiklerine kesinlikle izin-ve­ rilmez. Bu tür taktikler pervasız bir kumar oynamak

olur. Böyle riskiere girmeye hiç hakkımız yok.

19

-

Biz ayrı bir barış yaparsak, nesnel koşulları

var olduğu sürece Alman devriminin başarılması hiçbir

şekilde zorlaştırılmış olmayacaktır. Muhtemelen şove­

nist sarhoşluk onu bir zaman için zayıflatacaktır, fakat

Almanya'nın durumu aşırı ölçüde gergin kalacak, Bri­

tanya ve Amerika'yla savaş uzayıp giden bir savaş ola­ cak, ve saldırgan emperyalizm her iki yanda da tümüyle

ve bütünüyle teşhir olacaktır. Rusya'daki bir sosyalist Sovyet Cumhuriyeti bütün ülkelerin halklarına canlı bir örnek oluşturacak, ve bu örneğin propagandası ve dev­

rimcileştirici etkisi muazzam olacaktır. Orada -burjuva sistemi ve iki yağmacı gurubu arasında tümüyle açığa

çıkmış bir yağmacı savaş. Burada ise- barış ve bir sos­

yalist Sovyet Cumhuriyeti.

20 - Ayrı bir barış yapmakla kendimizi her iki düş­ man emperyalist guruptan da şimdiki anda mümkün oı.

duğu kadar çok kurtarırız, onların bize karşı uyumlu ey­

lemine engel olan karşılıklı düşmanlık ve savaşma du­ rumlarından yararlanırız, ve belli bir dönem için, sosya­ list devrimi ilerietmek ve pekiştirrnek için ellerimiz ser­ bestlerrtiş

olur. Rusya'nın, proletarya diktatörlüğü te­

melinde yeniden-örgütlenmesi, bankaların ve büyük öl­

çekli sanayinin millileştirilmesi, ve kentlerle küçük-köy-

V.

16

İ. LENiN

lü tüketici toplulukları arasmda mal olarak ürün değiş­

tokuşu, barış içersinde çalışabileceğimiz birkaç ay bula­

bildiğimiz takdirde, ekonomik bakımdan yapılması ol­ dukÇa mümkün şeylerdir. Ve böyle bir yeniden-örgütle­ me, sosyalizmi hem Rusya'da hem de tüm dünyada ye­

nilmez kılacak, ve aynı zamanda güçlü bir işçi-köylü Kı-

zıl Ordusu için sağlam bir, ekonomik temel yaratacak­ tır.

21

- Bu durumda gerçek bir devrimci savaş, öteki

ülkelerdeki burjuvaziyi devirmek amacıyla (açıkça ta­ nımlanmış ve sosyalist orduca tümüyle benimsenmiş bir

amaç), burjuva ülkelerine karşı sosyalist bir cumhuri­

yetçe yürütülen bir savaş olurdu. Ancak, ç ok açıkt:!r ki, şu anda önümüze böyle bir hedef koyamayız. Nesnel ola­

rak, şitndi Polanya, Hifland ve Courland'm

kurtuluşu

için döğüşüyor olmalıydık. Ama hiç bir Marksist, Mark­ sizmin ve genel olarak sosyalizmin , ilkelerinden vazgeç­

meksizin, sosyalizmin çıkarlarının ulusların kendi yaz­

gılarını belirleme hakkının çıkarlarından daha yüksek

olduğunu yadsıyamaz. Sosyalist Cumn,uriyetimiz Fin�an­ diya'nın, Ukrayna'nm, vb. kendi kaderini-tayin hakkının

gerçekleşmesi için elinden gelen her şeyi yapmıştır, ve

yapmayı sürdürecektir . · Ancak,

eğer somut durumda,

birkaç uluslin (Polanya, Lifland, Courland, vb ..). kendi

kaderlerini tayin hakkının çiğnenmesinden ötürü şu an-

. da sosyalist cumhuriyetin varlığı tehlikeye giriyorsa, el­

betteki, sosyalist cumhuriyetin korunması daha yüksek

hakka sahiptir.

Dolayısıyla, «Biz, aşağılayıcı, ve i?safsız vb. bir .ba­

rış imzalayamayiz. Polanya'ya ihanet edemeyiz vb.» diyen

· kimse, Polanya'nın kurtulması koşuluyla barış yaparak,

yalnızca Alman emperyalizmini Britanya, Belçika, Sır­ histan ve diğer ülkelere karşı daha da öte. güçlendirece-

Devrimci Lafazaniık

17

ğini farkedemiyor. Polanya, Lifland ve Courland'ın kur­ tulması koşuluyla

yapılan

barış Rusya açısından bir

«yurtseverce» barış olacak, ama ilhakçılarla, Alman em­

peryalistleriyle bir barış olmaktan çıkmayacaktır hiçbir şekilde.

* **

2 1 Ocak 1 9 1 8. Yukarıdaki teziere şunlar da eklen­

melidir.

22

-

Avusturya ile Almanya'daki kitle grevleri, ve

ardından Berlin ve Viyana'da İşçi Vekilleri Sovyetleri'nin

kurulması, ve nihayet, 1 8-20 Ocak'tan başlayarak, Ber­ lin'de siH1hlı çarpışmalar ve sokak savaşları- bütün

bunlar Almanya'da devrimin başlamış olduğu gerçeği­ nin kanıtı olarak görülmelidir .

B u olgu, şimdilik, barış görüşmelerini daha d a oya­

layıp uzatma olanağı vermektedir bize .

Tezler 7(20) Ocak'da; Tez 22 21 Ocak'da (3 Şubat). Giriş ll(24) Şubat'tan önce yazıldı;

Pravda No. 34'de, Tez 22 dışında, 24(11) Şubat 191 ' 8!de basıldı;

İmza:

N. Lenin. Tez 22 ilk kez 19491 da v. İ. Lenin'in Toplu Eserleri, c. 2S'da

yayınlandı.

Toplu Eserler, c. ·26,

s.

442-450.

AYRI ve İLHAKÇI BİR BARIŞIN DERHAL SONUÇ­ LANDIRILMASI SORUNU ÜZERİNE TEZLERE SONSÖZ

Yukardaki tezler'i, 8 Ocak 1 9 1 8'de, bir küçük öze l Part� görevlile ri toplantısında okudum. Bunların tartı­ ş ılması Parti içersinde soruna ilişkin üç ayrı görüş or­ taya çı kardı -bulunanların yaklaşık yarısı de vrimci sa­ vaştan yana ko nuştu (bu bazan «Moskova >mın bakış açı­ sı diye de adlandırılıyor , ç ün kü Partimiz'in Moskova Yöresel Bür osu bunu diğerlerinden daha önce kabul et­ mişti ) ; sonra dörtte bir kadarı «düşmanlıkların kesil­ diğini ilan etmeyi, orduyu terhis etmeyi, askerleri evle­ rine göndermeyi ama bir antlaşma imzalamaktan ge­ ri -durmayı» öneren Troçki Yoldaştan yana çıktı , ve son :olarak da dörtte bir kadarı beni destekledi. Su anda Parti'de var olan durum , bana, Bo lsevik­ ler'i� ezici ço ğunluğunun Üçüncü Duma'yı 5 boykotu sa­ vunduğu ve benim Dan'la birlikte katılmayı savundu­ ğum ve oport Unizmimden ötürü şiddet li saldırılara uğra­ dığım 1907 yazı ndaki durumu pek güçlüce anımsatıyor.

Devrimci

Lafazanlık

19

Nesnel olarak, şimdiki sorun tam bir benzerli ktedir; o zamanki gi bi, Parti gö revlilerinin çoğunluğu, e n iyi dev­ rimci dürtülerden ve en i yi Parti geleneklerinden kal­ karak, kend ilerini bir «flaş» [gösterişli ama sahte-çe v.] belgiye kapılıp gitmeye bırakıyor, yeni sosyo-ekonomik ve politik durumu kavrayaımyor, taktiklerde hızlı ve ani bir değişiklik isteyen koşullardaki değişikliği hesaba katmıyor. Benim itirazımın öz ü, o zaman o lduğu gibi bu gün de, Marksizm'in nesnel koşullarm ve bunlardaki değişimierin h esa ba katılmasını talep ettiğini, sorunun bu koşullara uygulanabilecek şekilde somut olarak su­ nulması gerektiğini, yer almış olan en önemli d eğişikli­ ğin Rusya . Sovyet Cumhuriyeti'nin kurulması olduğunu, ve sosyalist devrime çoktand lr başlamış bulunan cum­ huriyetin korunmasının bizim ve uluslararası sosyalist hareket için en önemli olduğunu; şu anda Rusya tara­ fından . ortaya atılacak devrimci savaş belgisi nin ya boş bir söz ve desteksiz gösteriş, ya da genç Sovyet Cumhu­ riyeti mümkü n olduğunca ucuzca ezilebilsin diye henüz za yıf bir birlikken bizi emperyalist savaşı sürdürmeye, · ayartmayı arzulayan emperyalistlerin bize kurdukları tuzağa düşmekle, nesnel olarak, aynı şey demek olaca­ ğını açıklığa kavuşturmaktır . «Ben Lenin'in eski konumundan yanayım» diye fer­ yat etti bir genç Mosko valı ( genÇlik şu lafçılar gurubu­ ' n u ayırteden en bü yük özelliklerden biridir) :" ve aynı konuşmacı, beni, savunucuların Almanya'd a bir devrim olasılığı bulunmadığı yolundaki eski iddialarını yinele­ mekle suçladı. Büt ün dert Moskova gurubunun eski taktiksel ko­ numa yapışıp kalmak istemeleri, ve yer almış olan de­ ğişikliği ortay a çıkmış bulunan nesnel durumu görmeyi ısrarla reddetmeleridir.

20

V. İ. LENİN

· Moskovalılar , eski belgileri hararetle yineleyip dur­ mak la, Bolşeviklerin şimdi hepten savunucular haline gelmiş olduklarını göz önüne bile getirmiyorlar . Burju­ vaziyi devirmiş , gizli antlaşmaları geçersiz say ıp teşhir etmiş, bütün halklara barış önermiş olmakla, aslında ..* .

8�11(21-24) Ooak 1918 tarihleri arasında yazıldı. İlk kez 1'929'da, Leı:ıin'in çeşitli Eserleri, XI'de yayınlandı.



El yazısı burada kesiliyor [Ed. n.]

Toplu Eserler, · c. 26, s. 451-452

RSDİP( B ) MK'NİN BİR TOPLANTISINDP,. SAVAŞ ve BARIŞ ÜZERİ NE KONUŞMALAR. ll ( 24) OCAK Hll86 TUTANAKLAR

1. Yoldaş Lenin i lk önce konuşuyor ve 8( 2 1 ) O ca k toplantısında bu soruna ilişkin üç bakış -açısı ortaya �ıkmış olduğunu işaret ediyo r, ve sorunun onun i le ri sürdüğü tezler üzerinde nokta nok ta mı tartışı lacağını, yoksa genel bir tartışma mı açılacağım soruyor . İkinci seçenek benimsendi ; ve Yoldaş Len in s öz hakkın l kul­ lanmaya baş ladı . Önceki toplantıda ortaya konan üç bakış -açısını sap­ tayarak başlıyor : 1) bir ayrı ilhakçı barış imzalanma­ sı, 2 ) devrimci bir savaş vermek, ve 3) savaşı n bittiği­ ni . duyurmak , orduyu terhis etmek , fakat bir barış ant ­ Iaşması imzalamamak. Öncek i toplantıda birinci görüş 15, ikincisi 32, ve üçüncüsü 16 oy aldılar. Yoldaş Lenin Bolşevikler'in sav unmay ı hiçbir zaman reddetmediklerini, fakat b u vatanm savunması ve ko -

V.

22

İ. LENiN

runmasının belirli, somut bir anlamı olması gerektiği­ ni , ki b unun şimdi varolduğ unu, yani son derece gü çl ü uluslararası emperyalizme karşı Sosyalist Cum huriyet' in savunulması olduğunu, işaret ediyor. Sorun yalnız ca vatanımız ı, Sosyalist Cumhuriyet'i nasıl savunacağımız sorunudur. Ordu savaştan aşırı ölçüde bitkin düşmüştür; atlar öyle bir haldedir ki bir saldırı durumunda topla­ rımızı hareket ettiremiyeceğiz; Almanlar Baltık adala­ rında öylesine uygun konumlarda bulunuyorlar ki, bir saldırıya kalkacak olurlarsa Revel ve Petrograd 'ı çıplak elleriyle bile alabilirler. Böylesi koşularda savaşı sür­ dürmekle, Alman emperyalizmi ni büyük ölçüde güç len ­ direceğiz, barış aynen yap ılmak zorunda olacak, ancak o zaman daha da kötü olacak çün kü barışı imzalayan­ lar biz olmayacağız. Bizim şu anda imzalamaya zorunlu kıl ındığımız barış kuş kusuz rezilce bir barıştır, fakat şaye t savaş başla rsa, hükümetimiz süpürülüp atılmış ve barış başka bir hükümet tarafından yapılmış olacak. Şu anda biz yalnızca proletaryaya değil, fakat aynı za­ manda, savaş sürdüğü takdirde bizi te .rkedece k olan yoksul köylülüğe de dayanıyoruz . Savaşı uzatmak Fran­ sız, İngili z ve Amerikan em peryal izminin yara rınadır, bunun delili, örneğin Krilenko'nun başkumandanlığın­ da Ame rik,alılar'ın her Rus askeri iç in 1 00 dolar ödeme önerisidir. Devrimci savaş görüşünü benimseyenler, o zaman Alman emperyalizmiyle bir iç savaşa girişmiş olacağımızı, ve böyle likle de Almanya'da devrimi harekete getireceğimizi belir tiyorlar. Ama Almanya en fazlası devrime hala ancak gebedir, oysa ki biz oldukça sağlıklı bi r çocuk, Sosyalist Cumhuriyet dünyaya getir­ miş durumdayız, ve savaşa başladığımız takdirde onu öldürebiliriz. Elimizde Alman Sosyal-Demokratları nın bir sirküler mektubu var, bunun içersinde Merkez 'd �ki iki ·

,

'

Devrimci L.afazanlık

23

e ğ il im in b ize karşı tavrı hakkında b ilg i yer alıyor, k i bunlardan b ir i b iz im satın alınmış o iduğumuzu, ve B rest olaylarının bütün aktörler in in kend iler ine dü şen rolü aynadıkları b ir maskaralık olduğunu düşünüyor. Bu ke­ s im b ize mütareked en ötürü sa ld ırıyor. Ötek i Kautsk i­ c iler kes im i, Bolşev ik l iderler in k iş isel namuslulukla­ rının her türlü kuşk unun ötes inde olduğunu , ancak Bol­ şev ikler' in davranışının b ir ps ikol oj ik muam ma olduğu­ nu söylüyor. Sol-kanat S osyal-demo kratlar'ın görüşün ü b ilm iyoruz. İng iltere işç ileri b iz im barış ça balarımızı destekl iyorlar. Elbette k i yapacağımız barış rez ilce b ir barış olacak, fakat toplumsal reformları yerine get irmek iç in ( yalnızca ulaşımı alın ) so luk alacak b ir zam ana ge­ reks inmem iz var; kend im iz i pek işt irmeye gereks inme­ m iz var, ve bu da zaman ister. Bur juvaz in in ez ilmes ini tamamlamamız gerek , ama bunun iç in her ik i el im iz in de serbest lem iŞ o lması şart. Bunu yaptık mı b ir kez, her ik i el im iz i de kurtaraca k, ve ardından uluslara rası emperyal izme karşı devr imc i b ir savaş yü rütmeye güç yet ire bil eceğ iz . Ş imd i k uru lmuş olan devr imci gönüllü ordumuzun ka demeler i ge lecektek i ordu :nuzun subay­ larıdır. Yoldaş Troçk i'n in öner diğ i şey -savaşa son, b ir ba­ rış an tlaşmasının imza ran ınasının redd i ve ordunun ter­ h is ed ilmes i -uluslararası b ir pol it ik göster işt ir . Asker­ ler i ger i çekmekle başaracağı mız tek şey Estonya Sos­ yal ist Cumhur iyet i'n i Alma nlar'ın eller ine tesl im etmek olacaktır. Barış yapmakla Japon ve Amer ikalılar'ın el­ ler in i kurtarmış olduğumuz , bunların da hemen Vlad i­ vostok'u işga l edecekler i söylen iyor. İrkutsk'a dahi va­ rana dek, b iz Sosyal ist Cumhur iye tim iz i g üç lend irmeyi başarmış olacağız . B ir barış antıaşması imzalamakla kend i -kader in i tay in etm iş Polanya 'ya ihanet ed iyoruz

·

V. İ. LENİN

24

elbette, ama Estonya Sosyalist C umh uriyeti'ni elde tu­ tuyor ve kazanımlarımızı pekiştirrnek için bir fırsat ka­ za nıy oruz. Muhakkak ki, sağa b ir dönüş yapıyoruz ki, bu çok kirli bir ahırdan geç irir, ama . bunu yapmak zo­ rundayız . Eğer Almanlar bir saldırı başlatırsa, herhangi bir barış antlaşma sını imzalamak zorunda kalacağız, ve o zama n, kuşkusuz, daha da kötü ola cak . Üç milyarlık bir tazminat Sosyalis t. Cumhuriyet'in kurtarılması için hi ç de o kadar y üksek bir bedel , değildir . Şimdi barış imzalamakla, R iga ve Bağdat'ı almış olan emperyalist � lerin (Almanya, Britanya ve Fransa ) savaşmayı sürdür ­ düklerine, oysa ki bizim ge liştiğimize, Sosyal ist Cum hu ­ riyet'in geliştiğine dair geniş kitlelere gözle görülür ka­ nıt veririz. 2. Yoldaş ;Lenin yandaşları Stalin ve Zinovyev'l e7 bazı noktalarda anlaşma içersinde o lmadığını işare t ediyor . Elbette ki Bat i'da bir yığın harek eti vardır, ama devrim henüz başlamış değildir. Ama taktiklerimizi bu nedenle deği ştirecek olsaydık, uluslararası sosyalizmin hainleri olur çıkardık . Barış yapılmasının Batı'daki hareketi bir süre i çin zayıflatacağı konusunda Zinovyev'e katılınıy or . Alma n hareketinin, barış görüşmelerinin kesilmesi ha­ linde derhal gelişebileceğine ina mrsak, o takdirde ken­ dimizi feda etmemiz gerekir , çü nkü Alman devrimi bi­ zimkinden çok da ha büyü k bir güce sahip olac aktır . Faka t bütün sorun hareketin orada henüz başlamamış ol­ ması, ama burda ye ni doğmuş ve gürültüyle bağırıp ça­ ğıran bir çocuğa sahip durumda olmasıdır ; ve şim di açıkça barışa razı olduğumuzu söylemedikçe mah vola­ ca ğız. Bizim için genel sosyalist devrim yola koyulunca-

Devriınci

25

Laiazanlık

ya dek dayanma k önemlidir , ama bunu yalnız ca barış ya­ parak başarabiliriz . 3. Yoldaş Lenin, bir barış ant laşmasım imzalamayı e l­ .den gelen her yola uzatmam ız önergesini oya koyuyor .

İlk kez 1922'de N. Lenin (V. Ulyanov), Eserler, c. XV'de basıldı;

Toplu

Madde 3,

RSD:fl> . MK

Ağustos 1100.7

-

Tutanaklan, · Şuıbat jıms, 1929·.

Toplu c.

36,

Eserler, 467-470.

s.

DEVRİMCİ LAFAZANLIK8

Bir Parti toplantısında, bir devrimci savaş üzerine devrimci lafazanlığın devrimimizi yıkabileceğini söyle­ diğimde, polemiklerimin sertliği nden ötü rü suçlanmış­ tım . Ne va r ki, bir sorunun sertçe ele alınması ve şeyle­ re kend i öz adlarının verilmesini n gerektiği, aksi halde Parti ile devrime onarılmaz zarar verileb ilme tehlikesi­ n in var . olduğu anlar vardır . Dev r:lmci laf-yapma, devrimci partilerin, proletarya ile kü çük-burju vazinin bir birleşmesini , ittifakını ya da birbirine ka rışmas niı, dalaylı ya da dolaysız, sağladık­ ları ve devrimci olayların seyri büyük, hızlı zigzaglarla damgalandığı za manlarda maruz kaldıkları sık rastla­ nan bir hastalıktır . Devrimci laf -yapmadan anlatmak is ­ tediğimiz, olayların belli bir döneme dnde nesnel koşul­ ları, belli bir zamanda va rolan durumu hesaba katmak­ sızın devrimci belgileri yineleyip durmaktır . Belgiler en­ fes, cezb edi ci, mest edicidirler, ama hiç bir dayanakları yoktur; devrimci lafazanlığın doğası böyledir işte .

27

Devrimci Lafazanlık

Rusya'da bugün Ocak-Şubat 19 18' de, b ir devr imc i savaş leh ine olan savları h iç değ ilse en öneml ile rin i in­ celeyel im, ve bu belg in in nesnel gerçekl ikle karşıla ştırıl­ mas i benim yaptığım tanımlamanın doğr u olup olmadı­ ğını o rtaya koyacaktır . ı. Basınımız her zaman, b ir ülkede sosyal izm in zafe ri hal inde henüz komşu ülkelerde varlığını sürdüren kap i­ tal izmle b ir devr imc i savaşa hazırlanmanın gerekl il iğ in­ den söz etm işt ir. Bu tartışma götürmez. Sorun ş u -bu haz ırl ıklar Ek im Devr im im iz'den bu yana gerçekten nasıl yapılmıştır ? Şu şek ilde hazırlanmıştık: Ordu yu terh is etmek zo­ rundaydık, buna zorlanmıştık, öyles ine aş ikar, öyles ine ağ ır ve öylesine b aşaçıkılmaz koşullar t arafından zor­ lanmıştık k i, Part i'de terh !se karşı b ir «eğ il im» ya da r uh-hal in in ortaya çıkmaması b ir ya na, buna karşı tek b ir ses yükselmem işt L B ir komşu emperyal ist devle _tle savaş önces inde Sovyet Sosyal ist Cumhur iyet i'nce ordu­ nun terhis in in b itmesi g ibi böyles ine alışı lmamış bir ol­ g un un sınıfsal nedenler i üzerine b iraz düşünce harca­ mak isteyen herhang i b ir k iş i, büyük b ir güçlü kle kar­ şılaşmadan, küçük-köylü e konom is ine sah ip, üç yıllık savaştan sonra aşırı b ir ekonom ik yıkıntıya düşmüş ge­ ri b ir ülken in toplumsal b ileş im indek i nedenle ri keşfe­ decekt ir. Birçok m ilyonluk b ir ordu terh is 'e d ild i ve gö­ nüllülük esas ı üzer inde bir Kı zıl Ordu 'nun yaratılması başladı. �gerçekler bunlardır . Bu gerçekler i 19 18 Ocak-Şubat'ında b ir devr imc i sa­ vaş hakkındak i konuşmala rla karşılaştırın, devr im ci la­ fazanlığm n itel iğ i s iz in iç in açıklığa kavuşacaktır .

2 boş bir sözden ibaret olmasaydı, Ekim ile Ocak arasında başka gerçek­ lerle de karşılaşmamız gerekirdi; onlarda terhi se karşı kararl ı bir sa vaş ım görm emiz g erekirdi .. Ama bu tür­ den birşey olmamıştır. Petrog rad ve Moskoval llar ın cep heye on binlerce ajitatör ve asker gönderdiklerini ve oradan te rhise kar­ ş ı savaşımıarına ilişkin, savaşımlarının başaniarına iliş­ kin, terhis in durduğuna ilişkin günlük raporlar almı ş ol ­ du kları nı görm emi z gerekirdi. B u türden birşey olmamıştır. Alayların bir Kızıl Ordu oluşturmakta, terhisi dur ­ durmak · için terörizmi kul lanmakta, mu htemel bi r Al­ man sal dırısına karşı savunma ve istihkam ları yeni le­ mekte olduk lar ı konusund a yüzlerce rapor almış olma -. mız gerekirdi. Bu türden bir şey olmamıştır . Terhi s tam işlerlik ha­ lindedi ;r. Eski ordu yaşamamaktadır. Yeni ordu ise an­ ca k henüz doğmaktadır. Salt sözlerle, abartmalı duyurular ve açıklamalarla k endini avutmak istemeyen herhangi bir kişi, 1 9 18 Şu­ bat'ında devrimci savaş «belgisi>min sözlerin en b bşu old uğunu, gerçek olan hiçbir şey taşımadığını, ard mda nesnel hiçbir şey yatmadığın ı görmel idir . Bu belgi b u­ gün duygu, dilekler, öfke ve kızgınlıktan başka hiçbir şey içermemektedir. Ve böylesi bir içeriğe sahip olan bir belgiye devrimci laf . denir. Partimizin ve bir bütün olarak Sovyet iktidarının önünde duran sorunlar, Petrograd ve Mosk ova Bolşevik ­ le rinin önünde duran sorunlar, şimdiye dek gö nüllü bir Kızıl Ordu k urmada il k adımların ötesine gidemediği­ ınizi göstermektedir. Bu içaçıcı olmayan gerçekten -bir

Devrimci Lafazanlık

29

gerçektir bu- bir sözler perd esinin ardına gizlenmek ve aynı zamanda terhisi durdurmak için hiç bir şey yapmamakla kalmayıp ona karşı hiç bir itiraz b ile J'Ük· seltmemek, sözcüklerin se siyl e sarhoş olmaktır . Söylenenle rin tipik, bir temele oturtu lması, örneğin Pa rtimizin Merkez Komitesi'nde ayrı bir bar ışa karşı olanların en önde gelenie Tinden çoğunluğunun bir dev ­ rimci savaşa karşı oy vermeleri, ona karşı Ocak ve Şu­ bat'ta o y vermeleri olgusudur .9 Ne demektir bu ? Gerçe­ ğin yüzüne bakmaktan korkmayan herkes bir devrimci savaşın olanaksızlığın m bilincindedir demek. Bu gibi hallerde, savları ileri sürerek, ya da sürme­ ye kalkışa rak, gerçekten kaçıl ır. Bunları inceleyelim . 2. Sav No : 1 . 1 792'de Fransa hiç de az olmayan öl­ ç üde bir ekonomik yıkıma uğradı, ama bir . devrimci sa ­ vaş herşeyi iyileştirdi, h erkes için esinleyici oldu, şev ]fi n yü ks elmesini getirdi ve h erşeyi ön Üne katıp götürdü . .in­ cak devrime inanmayanlar, ancak oportünistler biz im, daha engin devrimimizde bir devrimci savaşa k arşı çı­ kabilir . Bu gerekçeyi ; ya da bu savı gerçeklerle �arşılaştıra­ lım . Fransa'da onsekizinci yüzyılın sonunda 1 yeni , daha yüksek üretim ·tarzının ekonomik tabanının ilkin yara­ . tıldığı, ve ardından, sonuç olarak, bir üst-yapı olarak, güçlü devrimci ordunun ortaya çıktığı bir gerçektir. Fransa feodalizmi öteki . ülkelerden önce ter ketti, onu birkaç yıllık muzaffer devrim sürecinde süpürüp at­ tı, ve herhangi bir savaştan bitkin düşmüş olmayan, toprak ve özgürlük kazanm ı:ş , feodalizmin tasfiyesiyle daha da gü çlü hale gelmiş bir h alka yol göste rdi, onu

V. İ. LENİN

30

bi r dizi ekonomik ve politik bakımdan geri halka karşı savaşa götürdü. ·Bunu çağdaş Rusya'yla kıyasla yın. Savaştan inanıl­ maz bitkinlik. Teknik bakımdan iyi-donatılmış Alman · ya'nın örgütlü devlet kapitalizmind Em üstün, yeni bir ekonomik sistem henüz mevcut değil. Daha ancak kurul­ makta. Köylülerimiz toprağın toplumsallaştırılmasına ilişkin bir yasaya sahipler, a ı;na . ( toprak sahi binden ve savaşın eziyetle rinden) kurtulmuş tek bir çalışma yı­ lına sahip değ ill er. İşçilerimiz kapitalistle ri fırlatıp at � maya başlamışlar, ama henüz üretimi örgüt leme yi , ürün­ lerin değişimini düzenlemeyi, tahıl tedarikini düzenle­ meyi ve emek üretkenliğ ini artırmayı başaramamışlar­ dır. Kendisine doğru y ürüdüğümüz şey bu, tuttuğum uz yol bu, ancak yeni ve daha y üksek ekonomik sistemin

henüz var olmadığı ortadadır.

Feodal ülkele re karşı çıkartılan, yenil miş feodalizm, pekiştirilmiş bur juva özgürlüğü ve iyi- beslenmiş bir köylü- işte 1792 i le 17 93'de savaş alanındak i «muc ize­ ler»in ekon omik temeli buydu. Aç ve savaşın acı çektirdiği, yaralarını sarmaya daha h enüz başlayan, teknik ve örgütsel bakımdan yükse k emek ü ret kenliğine karşı çıkartılan bir küçük-köylüler ülkesi- 19 18'in başındaki nesnel ortam d a bu işte . 1792'yi, vb. amınsatmaların de vrimci lafazanlıktan başka birşey ol mamasının nedeni budur. Belgileri , sözle­ ri, savaş çığlıklarını yineleyip duruyor, ama nesnel ger­ çekliği tahlil etmekten korkuyorlar. 3. Sav No: 2 . Almanya «saldıramaz», devrimi ona izin vermeyecektir.

onun gelişen

Devrimci Lafazanlık

31

Al manlar «saldıramaz» , ayrı bir barış karşıtlarının

1918 Ocak'ta ve Şubat'ın baş ında milyonlarca kez yine­

ledikleri bir savdı . Daha ihtiyatlı olanları Almanlar'ın saldır amıya eakları olasılığının yüzde 25 ila 33 olduğunu ( yaklaşık olarak elbette ) söylediler . Ger çekler bu hesaplar ı çürüttü . Ayrı bir . barış kar­ şıtları burada da, onların demir mantığından korkarak , gerçekleri sık sık bir kenara ittiler . Gerçek devrimcilerin ( duyguya dayanan devrimci­ lerin d eği l) kavrayıp tahlil etmeleri gereken b u yanılgı ­ nın kaynağı nedir? Barış görüşmelerine ilişkin olarak, genelde, manev­ ra ve ajitasyon yap mış olmamızdan dolayı mıdır? De­ ğil . Manevra v e ajitasyon yapmak zorund aydık. Ama ay ­ nı zamanda manevralar ve ajitasyon için -da ba manev­ ra v e ajitasyon yapmak o lanaklı iken- «kendi zamam­ mızı» seçmesini ve ayrıca sorun had safhaya vardığında bütün mane vralara dur demesini de bilmek zorunda y0 dık . Yanılgının kaynağı, Alman devrimci işçileriyle d ev­ rimci işbirliği ilişkilerimizin boş bir söze döndürülme­ siydi. Biz Alman de vrimc i işçilerine elimizden gele n her yolla yardım ettik ve ediyoruz- kardeşleşme , ajitasyon , gizli antlaşmaların yayınlanması, vb . B .unıar fiilen yar­ dımdı , gerçek yardım. Fakat bazı yoldaşlarımızın duyurusu -«Almanlar saldıramaz»- boş bir sözdü . Ülkemizde bir devrimden daha yeni çıktık. Hepimiz bir devrimin başlamasımn neden Rusya'da Avrupa'dan daha kolay olduğunu iyi bi � liriz . Devrimimiz henüz başla mış olmadığı, yalnızca mo­ . narşiyi devirmekle kalmayıp her yerde Sovyetler'i kur­ muş olduğu hal de, 1917 Haziran'ında Rus emperyalizmi­ ni n saldırısına engel ola tna yacağımızı gö rdük . Gördük,

32

V. İ. LENiN

bildik ve işçilere 'açıkladık ki -savaşları hükümetler yü­ rütÜr. Bir burjuva savaşını durdurmak için burjuva hü­ kümetini devirmek gerekir. «Almanlar saldıramaz» duyurusu, bundan ötürü, «biz biliyoruz ki Alman hükümeti gelecek birkaç hafta içersinde devrilecektir» demeye eştir. Aslında bunu bil­ miyorduk, ve bilemezdik, ve bu nedenle bu duyuru boş bir sözdü. Alman devriminin olgunlaşmakta olduğunu kesin­ likle bilmek ve onun olgunlaşmasına yardımcı olmak için payına düşeni yapmak, onu mümkün oldukça işle, ajitasyon ve kardeşleşmeyle, aklınıza ne gelirse onun­ la hizmet etmek, ama işle devrimin olgunlaşmasına yar­ dım etmek bir şeydir. Devrimci :ı;:ıroletarya enternasyonalizmi bu demektir. Alman devriminin zaten olgunlaşmış olduğunu ( açık­ ça öyle olmadığı halde) dalaylı ya da dolaysız, açık ya da kapalı bir şekilde ilan etmek ve taktiklerini onun üzeri­ ne dayandırmak başka bir· şeydir. Burda devrimciliğin zerresi yoktur, laf-yapmadan başka hiçbir şey 'yoktur. İşte «azametli», «çarpıcı», «harikulade», « çınlayıcı» «Almanlar saldıramaz» duyurusunun içerdiği yanılgının kaynağı budur. ·

4.

«Alman emperyalizmine direnmekle Alman devri­ mine yardım ettiğimiz ve böylelikle Liebknecht'in Wil­ helm10 üzerindeki zaferini yakmlaştırdığımız» iddiası da . aynı tantanalı saçmalığın bir çeşidinden başka bir şey değildir. Liebknecht'in zaferinin -Alman devrimi olgunluğa eriştiğinde olanaklı ve kaçınılmaz olacaktır bu- bizi, devrimci savaş da dahil bütün uluslararası sıkıntılardan ·

·Devrimci Lafazanlık

33

kurtaracağı akla uygundur. Liebneht'in zaferi bizim her­ bir aptalca hareketimizin sonuçlarından kurtara­ caktır bizi. Ama kesindir ki, bu, aptalca hareketleri hak­ lı çıkarmaz. Alman emperyalizmine herhangi türden bir «di­ reniş» Alman devrimine yardımcı olur mu? Biraz düşün­ meye, ya da Rusya'da devrimci hareketin tarihini amın- , samaya ilgi gösteren bir kişi, oldukça kolaylıkla, gerici­ liğe karşı direnişin devrime ancak yerinde olduğu za­ man yardım ettiğini farkedecektir. Rusya'da yarım yüz. yıllık devrimci harekette gericiliğe karşı yerinde olma­ yan pek çok direniş olayları yaşadık. Biz Marksistler her zaman, yığın güçlerinin ve sınıf ilişkilerinin titiz hesap­ lamasını yaparak, herhangi bir savaşım biçim�nin yerin­ de olup-olmadığını belirlemekle gurur duymuşuzdur. Bir ayaklanma her zaman yerinde değildir, demişizdir; kitleler arasında bunun ön koşulları var olmadıkça b.ir kumardır; bireylerin en kahramanca direniş biçimler�i devrim açısından yersiz, ve zararlı olarak kınamışızdır sık sık. 1907'de, acı deneyimimize dayanarak, yersiz ol­ duğundan Üçüncü Duma'ya katılmaya karşı direnmeyi reddettik, vb. vb. Alman devrimine yardımcı olmak için, ya güçler bir açık savaş veya ayaklanma çatışmasında sağlam, ciddi, belirleyici bir darbe için yeterince güçlü olmadıkları sü­ rece kendimizi propaganda, ajitasyon ve kardeşleşmeyle �mırlandırmak, ya da düşmana yardım etmeyeceğinden eminsek bu çatışmayı kabullenmeliyiz.

J:ıangi

Herkes için (şu boş sözlerle sarhoş olanların dışın: da) açıktır ki, hiç güçlerimiz olmadığını bilerek, hiç or­ dumuz olmadığını bilerek bir ciddi ayaklanma ya da sa­ vaş çarpışmasına girişmek, Alman işçilerine yardımcı ol­ mayacak ama onların -savaşımını daha zorlaştıracak ve

34

V. i. Ll, hatta süper-Sol, Komünist dese bile- kötü bir devrimcidir, dah_a da ileri gideceğim, hiç devrimci de­ ğildir. ( Alkış ) tl918'de . Pravda No. '� arfısında süregiden savaşım ve bi­ zim dayanıklılığımız koruyacaktır. Rus devrimince pek açıklıkla doğrularran temel Marksist dersi unutmuş de­ ğiliz: güçleri onmilyonlarla saymak; politikada daha az olanı hesaba katılmaz; politika daha azını önemsiz bir büyüklük olarak dışlar. Uluslararası devrime bu yandan bakacak olursak, sorun alabildiğine açık-seçiktir; geri bir Ulke kçılay başlayabilir çünkü düşmanı çürümüştür, çünkü burjuvazisi örgütlü değildir, fakat sürdürmek, bu ülkeden, bin kez, daha çok ihtiyat, uyanıklık ve dayanık­ lılık talep eder. Batı Avrupa'da durum farkli olacaktır; orada başlamak ölçüsüzce zor ama ileri gitmek ölçüsüz­ ce kolay olacaktır. Başka türlü de olamazdı, çünkü orda proletaryanın örgütlülük ve dayanışma derecesi kıyas-

\

Devrimci Lafazaıılık

1 85

lanamayacak ölçüde büyüktür. Yalnız başımıza yol aldı­ ğımız sürece, bütün güçleri gözönüne alarak, şöyle söy­ lemeliyiz kendimize: Avrupa devriminin başlamasına dek tüm güçlüklerimizi çözümleyecek ancak bir tek şansımız var -uluslararası emperyalizm devleri arasındaki sa­ vaşımın sürmesi; bu şansı doğru değerlendirdik, birkaç hafta buna tutunduk, ama yarın yıkılabilir. O halde so­ nuç şu: Mart'da başladığımız, şu sözcüklerle formüle edi­ lebilecek dış politikamızda devam etmek:c manevra yap­ mak, gerilmek, beklemek. Sol-kanat Kommunist'de «et­ kin bir dış politika» sözleri dolaşırsa, sosyalist vatanın savunması deyimi tırnak işaretleri arasına alınırsa, ki bu alaylı bir tarzı ifade �tse gerek, o zaman ben kend�-ken­ dime şöyle derim: bu adamlar Batı proletaryasının du­ rumundan hiç bir şey anlamamışlar. Kendilerine Sol Ko­ münistler adım takarken, devrimi kendi özgül sistemini güvenceleme yolu sayan kaypak küçük burjuvanın bakış • açısma kayıyorlar. Uluslararası ilişkiler alabildiğine ber­ rak bir şekilde gösteriyor: Uluslararası emperyalizmi Rusya'nın güçlerine dayanarak devirme görevini sırt­ lanmaya kalkışan herhangi bir Rus bir deli olurdu. Batı' da devrim olgunlaşmakta iken, bugün dünkünden daha hızlıca olgunlaştığı halde, bizim görevimiz yalnızca şu­ dur: güçsüzlüğümüze karşın en öne çıkmış müfreze olan biz, kazandığımız mevzilerde tutunmak üzere herşeyi yapmalı, her şanstan yararlanmalıyız. Bütün öteki hesap­ lar buna, şansımızdan tam yarar sağlamaya bağımlı kılın­ malıdır, öyle ki uluslararası emperyalizmin bize karşı bit­ leşeceği anı birkaç hafta erteleyebilelim. Bu şekilde ha­ reket edersek Avrupa ülkelerinde her sınıf-bilinçli işçi­ nin onaylayacağı bir yol tutturmuş olacağız; o bunu o­ naylayacaktır, çünkü bizim 1905'ten bu yana öğrendiğ!­ miz şeyi bilmektedir. Fransa ve İngiltere'li işçiler bunu

1 86

V. İ. LENiN

yüzyıllardır öğrenmektedir, birleşik burjuvazinin özgür toplumunda devrimin ne denli yavaş geliştiğini bilmek­ tedir, böylesi güçlere karşı, biz, ayaklanmaya girişmiş Alman, Fransız ve İngiliz proletaryasıyla yan yana dikil­ diğİrniz zaman sözcüğün tam anlamıyla propaganda yü­ rütecek bir ajitasyon bürosunun işlerliğe sokulması ge­ rekeceğini bilmektedir. O zamana dek, nedenli üzücü de olsa, devrimci gelenekiere ne denli aykırıda olsa, tek taktik budur: beklemek, manevra yapmak ve gerilemek. Bir dış, uluslararası politika olmadığını söyleyen insanlara diyeceğim .şu: herhangi bir ba$ka politika bi­ linçli ya da bilinçsizce bir provakatör rolü oynamaya va­ rır ve Rusya'yı Çkhenkeli yada Semyonov türünden em­ peryalistlerle bir ittifağm aleti yapar. Ve şöyle söylerim: dayanmak ve sabretrnek, son de­ rece daha büyük ulusal ve devletsel aşağılanma ve sıkın­ tılara katlanmak, ama sosyalist ordunun saflarından o­ layların zoruyla koparılmış ve öteki ülkelerdeki sosya­ list devrimin yardıma gelmesini beklemek zorunda bı­ rakılmış bir sosyalist müfreze olarak görevimizde [yada mevkimizde, mevzimizde -ç. ] kalmak daha iyidir. Ve o devrim yardımımıza geliyor . Yavaş geliyor ama geliyor. Batı'da süren savaş şimdi yığınları öncekinden daha çok politize ediyor ve ayaklanma saatine daha yakınlaştırı­ yor. Bugüne dek yürütülen propaganda, ilhaklar uğruna yapılan emperyalist savaşın en canice ve en gerici bir savaş olduğunu söyledi. Ama şimdi doğrulanmaktadır­ ki, yüzbinlerce ve milyonlarca Fransız ve Alman askeri­ nin katliama karıştınldığı Batı cephesinde, devrim bizim beklediğimizden daha yavaş geldiği halde, devrimin şim­ diye dek olduğundan daha hızlı olgunlaşmaması olanak­ sızdır.

Devrimci

La.fazanlık

1 87

Dış politika sorunuyla niyetlendiğimden çok daha fazla uğraştım, ama yine de öyle görünüyorki, burada bu sorunda, açıkça iki ana çizgiyle karşılaşıyoruz -sos­ yalist devrimin bizim için en kutsal ve en yüce şey oldu­ ğunu, ve bunun Batı'da yakmda mı patıayacağını gözö­ nünde bulundurmamız gerektiğini söyleyen proleter çiz­ gi, ve kendisi için bir büyük güç halindeki devletin nite­ liği ve ulusal bağımsızlığın herşeyden kutsal ve yüce ol­ duğunu söyleyen öteki çizgi- burjuva çizgisi .

İlk kez 1920'de Tüm-Rusya MYK'mn Otui-uınlarımn

Tutaınakları,

Tutanwk Raporu, Moskova, kitapta yay:ınlaiıdı.

4'ncü Toplantı,

Toplu Eserler,

adlı

c-

27'

s. 285-2913.

«SOL-KANAT» ÇOCUKLUÖU VE KÜÇÜK· BURJUVA ZİHNİYETİ'nden

Bir küçük «Sol Komünistler» gurubunca gazeteleri Kommunist'in ( 20 Nisan 1 9 1 8 , No. 1 ) ve «tezlerhmin ya­ yınlanması, Sovyet Hükiimeti'nin Acil Görevleri* adlı broşürümde dile getirdiğim görüşleri çarpıcı bir şekilde doğrulamaktadır. Politik literatürde bazen «Sol>> slogan­ larla gizlenen küçük-burjuva şapşallığını savunmanın son derece saflık olduğunu bundan daha iyi doğrulaya­ cak bir şey olamazdı. «Sol Komünistler>> in iddialarını ele almak yararlı ve gereklidir, çünkü bunlar içinden geç­ mekte olduğumuz dönemin karakteristiğidirler. Bu dö­ nemin «nüve»sinL11. olumsuz yanını ender rastlanır açık­ lıkla göstermekteler. Öğreticidirler de, çünkü bizim uğ­ raştığımız kişiler, şimdiki durumu anlamayı becererne­ miş olanların en seçkinleri, bilgi ve bağlılıklarıyla ayn� yanlış görüşlerin sıradan temsilcilerinden, yani Sol Sos­ yalist-Devrimciler'den çok, çok daha üstte yer alan ki­ şilerdir. •

Bakın, Lenin, Toplu Eserler,

c.

27,

s.

235-277 [E'd. n.]

Devrimci Lafazanlık

1 89 1.

Bir politik varlık olarak, y� da bir politik rol oyna­ ma iddiasındaki bir gurup olarak, «Sol Komünist» gu­ rup kendisinin «Şimdiki Durum Üzerine Tezleri>mi sun­ muŞtur. Kişinin görüş ve taktiklerinin temelini oluştu­ ran ilkelerin uyumlu ve tam bir açıklamasını getirmek iyi bir Marksist alışkanlıktır. Ve bu iyi Marksist alış­ kanlık bizim «Sollarmn işlediği hatanın ortaya . çıkarıl­ masına yardımcı olmuştur, çünkü salt feragat etmek de­ ğil de tartışmaya yeltenişleri bile, iddialarının çürüklü­ ğünü ele vermektedir.. Kişiyi çarpan ilk şey. Brest Antıaşması'nı imzalayıp imzalamamak şeklindeki eski soruna ilişkin dokundur­ malar, imalar ve bahaneler bolluğu oluyor. «Sollan> so­ runu dosdoğru getirmeye cesaret edememişler. Gülünç - bir tarzda debelenip duruyorlar, iddia üzerine iddia yı­ ğıyorlar, gerekçeler aranıyor, «bir yandan» olabilir, ama «öte. yandan» olmayabilir gibi özürler buluyorlar, düşün­ celeri bütün ve türlü çeşitli konular üzefinde dolaşıyor, her seferinde kendilerini çürüttüklerini görmemek için çalışıp didiniyorlar. «Sollar» rakam aktarmaya pek özen gösteriyorlar: Parti Kongresi'nde barışa karşı oniki oy, lehte yirmisekiz oy; atna Sovyetler Kongresi'ndeki Bolşe­ şik gurup toplantısında kullanılan yüzlerce oydan ancak onda birinden azını elde ettikleri olgusunu belirtmekten ustaca kaçmıyorlar. Bir «teori» icat etmişler, buna göre barış «tUkenmiş ve sınıflarını yitirmiş unsurlar»ca arzu­ lanırken, inın yararınadır. Proletaryanın zafere ulaşmış bulunduğu bir ülkenin savunulması konusunda hafiflikle davrananlar, uluslararası ,sosyalizmle bağıantıyı yıkanlardır. Biz ezi­ len . bir sınıfın temsilcileriyken, emperyalist bir savaşta vatanın savunmasına karşı hafif bir tutum takınmadık. Böyle bir savunmaya ilkesel olarak karşı çıktık. Şimdi, sosyalizmi örgütlerneye başlamış egemen sınıfın temsil­ cileri haline geldikten sonra, herkesten ülkenin savun­ masına karşı ciddi bir tutum takınmasını talep ediyo­ ruz. Ve ülkenin savunmasına karşı ciddi bir tutum ta­ kınmak da, onun için her yönlü hazırlanmak, ve güçler dengesinin titiz bir hesaplamasını yapmak demektir. Eğer güçlerimiz açıkça pek yetersizse, savunmanın en iyi yolu ülkenin içerlerine doğru geri-çekilmektir (bunu anın gereklerine uydurmak iç�n icadedilmiş yapay bir formül sayan çıkarsa, askeri konularda en büyük otoritelerden birisi olan yılların Clausewitz'inin bu soruna iliŞkin öğ­ renilmesi gerekli tarih derslerini okumalıdır) . Ne varki, «Sol Komünistler», güçler dengesi sorununun önem ve anıarnını anlamış olduklarına ilişkin en ufak bir belirti göstermiyorlar.

1 98

V. İ. LENİN

Savunuculuğa ilkesel olarak karşı çıktığımız zaman, sosyalizmin çıkarları · kılıfı altmda kendi vatanlarını «kurtarmak» isteyenleri alay konusu yaparak doğrulu­ ğumuzu göstermiştik. Faımt, ne zamanki proleter savu­ nucuları olma hakkını kazandık, tüm sorun kökünden değişti. ,Yer alan değişik güçleri en büyük titizlikle he­ saplamak, müttefiğimizin ( uluslararası proletarya) za� manında yardımımıza yetişebilme gücündeki değişiklik­ leri en fazla dikkatle tartmak, ödevimiz olmuştv.r. Bütun ülkelerdeki işçiler birleşmeden önce ( fiilen birleşmeden, yani devrıme başlamakla) düşmanını ( devrimci prole­ tarya) azar azar çökertmek sermayenin çılı::aflarmadır. Devrimci işçi müfrezelerinin tek bir dev uluslararası or­ du halinde birleştikleri ana dek ( ya da anın sonrasına dek ) kesin savaşı ertelernek için elden gelen ne varsa yapmak, en küçük fırsattan bile yararlanmak da bizim çıkanınızadır.

9, 10 ve ll Mayıs 19·18'de P'ravda Nio'. 00, 89 ve 90'da yayınlandı. İmza : N. Lenin.

·f'oplu Eserler,

c. 27, s. 325-333.

«SOL-KANAT» KOMÜNİZMİ -BİR ÇOCUKLUK HASTALIÖI'ndan

Bolşevizmin kendi Partisi içersinde «Sol» sapmala· karşı savaşımı iki vesileyle büyük boyutlara varmış­ tır: 1 908'de, en gerici bir «parlamentm>ya, ve en gerici yasalarla kı�ıtlanmış yasal işçi derneklerine katılıp ka­ tılmama sorununda; ve 1918'de, (Brest-Litovsk Antlaş� ması) ŞU ya da bu «Uzlaşmanın» · kabul. edilebilir olup Ol­ madığı sorununda. ra

1908'de bana senin yanından canım-bedenimde olarak uzaklaşma olanağı «veresin diye» ) . Deli olmadıkça hiç kimse böyle bir uz­ _laşmayı «ilkesel bakımdan kabul-olunniaz» ilan edemez, ya da uzlaşmacıyı haydutların suç ortağı olmakla suçla­ yamaz (J::ıaydutlar onun otomobilini ve ateşli silahlarını yeni soygunlar için kullansalar bile) . Alman emperyaliz­ mi haydutlarıyla bizim uzlaşmamız da, işte tam bu cins­ ten bir uzlaşmaydı. . Ama Rusya/da Menşevikler ve Sosyalist-Devrimciler, Almanya'da Scheidemann yandaşları (ve büyük bir öl­ çüde de Kautskiciler) , Avusturya'da Otto Baue:r ve Fri­ edrich Adler (Rennerler ve şüreıtasınm sözünü etme­ nin gereği bile yok) , Fransa'da Renaudel ve Longuet ve şürekası, İngiltere'de Fabü:mlar, «Bağımsızlar» ve İşçi Partililer, 1 914-1918'de, ve sonra 1 91 8-1920'de kendi ül­ kelerinin devrimci proletaryasına karşı kendi öz burju­ · va haydutlarıyla, ve bazen de «Müttefik» burjuva hay­ dutlarıyla uzlaşmalara girdikleri zaman, bütün bu bey­ efendiler · aslında haydutlukta suç ortağı olarak hareket ediyorlardı. .

_

.

Varılacak sonuç açıktır: «ilke olarak» her türlü uzlaşmayı reddetmek, uzlaşmalarm, cinsine bakmadan, genel olarak kabul edilebilir olduğunu reddetmek ciddi­ ye alınması bile çok güç bir _çocukluktur. Devrimci pro­ letaryaya yararlı olmak isteyen bir politik önder, uz­ laşmalarm reddedilmesi gerektiği, oportünizmi ve iha­ neti temsil ettikleri somut durumları iyi ayırdetmesini bilmeli; böyle somut uzlaşmalara karşı en şiddetli eleşti-

Dev�imci Lafazanlık

203

risini yöneltmeli, bunları acımasızca teşhir etmeli, bun­ lara karşı amansız bir savaşa girişıneli ve ne