Bir Doktorun Ödevi

Table of contents :
Front Cover
BİRİNCİ PERDE ...
İKİNCİ PERDE ...
Ü ÇÜNCÜ PERDE ...

Citation preview

PL

248

.B472 B5

A

3 9015 00360 807 5 University of Michigan

BUHR

UNI VER S

OF MIC

THE

THE

IC TICMHIGAN

OR

CI

CIBRARIES

Cümhuriyet Halk Partisi Gösterit yayımı

Bir Doktorun Ödevi

Plyes 3 Perde

Yazan :

VEDAD ÜRFI

ANKARA

Yeni Cezaevi Matbaası 1939

Cümhuriyet Halk Partisi Gösterit yayımi

Bir Doktorun Ödevi

Piyes 3 Perde

Yazan :

Bengu ;, VEDAD ÜRFI

ANKARA Yeni Cezaevi Matbaası 1939

てthe

B5

aha

PL

10533800.156

R O L L E R

Doktor Selim .. Zührevi hastalıklar mütehassisi.

Ciddi bir tip. Sevimli ve yakışıklı. Hayli genç. Bıyık , sakal matruş Giyinişi ciddi. Birinci perde: Ön ce sokak elbisesi, sonra beyaz

doktor gömleği. İkinci perdede yol

kıyafeti. Üçüncü perdede müm künse kibar bir Robdöşambr .

Muhtar

Avukat. Ağır başlı. Yavaş yavaş konuşur. Kırklık . Hayatta epey yorulduğunu gösterir yüz. İkinci perdede suvare elbisesi.

Necdet ..

Mirasyedi. Hafifmeşrep . Dünyadan pervası olmayan takımdan . Gam siz

adamlara has

harekeetler.

Con Cilbert modasına uyğun bi

yıklar . Temiz, ama mübalağalı bir

giyiniş. İkinci perdede siyah el bise.

Sadrettin .. . . Gün görmüş bir ihtiyar. Saf bir adam tipi. Karikatürize edilmeğe değer halleri vardır .

3 .

3

Nermin . .... Sadrettinin kızı. Sevimli ve güzel Birinci perdede sokak elbisesi, İkinci perdede suvare elbisesi. Piraye

..... Sadrettinin küçük kızı. Sevimli. Asistan . Kibar bir kız tipi. Beyaz

Şermin .

gömlek .

Genç kız . . . . Masum bir tip. Ondört, onbeş ya .

şında varyok . Mütereddit hare

ketler. Bir iş görürken hemen vaz geçmeğe hazır gibi. Konuşurken gözyaşlarını güç tuttuğu belli. Suad Macid .. Magrur bir tip. Hayatını zevk için de geçirdiğini yüzündeki çizgiler belli eder. Çok şık . Kendini be ğenmiş adamlara has bir konuş

ma tarzı. İkinci perdede siyah elbise .

Ahçıbaşı. . . . Saf bir adam . Bolu ağzı. Ahçı ki yafeti.

Davetli, bir uşak , Misafirler.

4

BİRİNCİ PERDE DEKOR

Doktor Selimin Kliniği Solda ikinci planda bir kapı.

Sağda başka bir kapi.. Fonda hole açılan antre .

Sağ zaviyede yarım daire şeklinde öne doğru çıkık bir camekan. Buzludur. Yalnız içeride elektrik yakılmadığı farkedilebilir. Burasının kimya laboratu varı olduğu anlaşılmaktadır. Kapısı sahneye doğru. Genel görünüş iç açıcıdır. MOBİLYA

Solda bir yazıhane. Duvara dayalı olduğuna göre oturanın arkası sahneye dönüktür. Üzerinde

bir çok kitap, birkaç dosya, bir gece lambası. Ma. sanın başında arkalı bir koltuk.

Sağda bir iskemle. Bir sigara masası. Ortada çok alçak ve kübik bir orta masası. Üzerinde zengin bir örtü , küçük bir vazo, bir iki mecmua.

5

Bir köşede küçük bir telefon masası. Üzerinde telefon .

Camlı yerin kapısı açıldıkca içeride zengin bir laboratuvar ve bir ameliyat masası göze çarpar. Bütün mobilya beyazdır. BİRİNCİ SAHNE Asistan

.

Sonra: Ahçıbaşı

(Perde açıldığı vakit sahnede kimse yoktur. Telefon zili çalmaktadır ). · Asistan — (Beyaz gömlekli. Kapıdan girer.. Elin deki mektupları masa üzerine bırakır. Telefona gider ). Evet ? Doktor Selimin kliniği.. Doktor mu?

Bir hastaya kadar gitti. Ben asistan Şermin .... Ha

yır zanetmem ki geciksin ... Geldiğinde söylerim , sayın bayan ..... Bir şey değil.

(Asistan son cümleleri söylerken karşıkı kapının aralığında ahçıbaşı görülmüştür. Elinde kepçe, asis tanın telefonda konuşmasını hayran seyreder). Ahcıbaşı Gözüne kurban oludğum .. Ne de

konuşuyor be. Sen buradamıydın , ahcıbaşı ? Ahcıbaşı- Sorma... Buradaydım ya .. Buradaydım Asistan— Hayrola ?

Asistan

Ahcıbaşı — Doktor pırasa ismarlamıştı da ...

Zeytinyağlımı olsun, sade yağlımı, onu soracaktım . Asistan 6

(Kendi işile meşgul olmakla ve ma

sadaki evrakı düzeltmekle beraber). Geldiği zaman sorarsın. (Bir sessizlik) Ahcıbaşı — (Asistan farkına varmaksızın fonda ki bir iskemleye oturmuştur). Ah..... aa...h.

Asistan — (Birdenbire dönerek ). İçini çekiyorsun , ahcıbaşı?

Ahcıbaşı – (Şikâyetci) Ben içimi çekmeyim de kim çeksin ?

Memleketin mi hatırına geldi? Yirmi yıldır semtine uğramadım.

Asistan

Ahcıbaşı Akraba taallükatta yok ya.

Asistan — Yoksa... Mesleğinden mi şikâyetcisin?

Ahcıbaşı - Halis tereyağları, mis gibi et ko kuları arasında geçen hayattan ne diye şikâyet edeyim ?

(Güler) Ne diye içini çekiyorsun

Asistan

öyleyse ? Ahcıbaşı — Söylemeyeyim dedim... durdum.. Bekledim .. tahammül ettim .. Sabır, sabır diye gün

lerce ocakbaşında tesbih çektim ... Ama.. artık tak dedi. Nah .. şuraya .

Asistan - Beynine bir şey mi vurdu ? Ahcıbaşı — Ciğerimin köşesine bile vurdu . Be .

yin ne demek.... Derman mı kaldı ki. Geçen gün Bay bu patlıcanlar ne diye fazla kızarmış diye beni haşladı. Sorsaydı bir, için ne biçim kavruk diye. Patlıcanların kavrulmadığına da şükür. Dün de dal

gınlığımdan az kaldı kâseye çorba diye bulaşık suyunu koyuyordum . 7

(Ahcının saf haliyle eğlenir gibi).

Asistan

Allah allah

( Gözleri yan kapalı. Kepçeyi gög süne vurarak ). Yaktılar deni... Yaktılar . Izgarada cızırdayan balıklar gibi cizirdeye içim. Ahcıbaşı

Aldırma... Canım .

Asistan

Ahcıbaşı — Dile kolay aldırma demek. Yaktın beni. Asistan

Kim ? Kim ?

.

Ahcıbaşı

-

Kim olacak? Sen işte. Gülüyor bir

de. Gülüyor aldırmadan. Anlamıyor ki kalbimin uğultusundan izgaranın cızırtısını işitemez oldum. (Fondaki kapıda Necdet görünür.) 2

SA HNE Asistan

Ahcıbaşı — Necdet -

Necdet — (Alaycı) Ne o ? cızırdıyorsun yine, ahcıbaşı ?

Ahcıbaşı — (Birden yerinden fırlar. Şaşkın. Ke kelercesine) Şey .. Doktor pırasa ismarlamıştı da...

Zeytinyağlımı olsun, sağyağlımı diye sormağa geldim. Necdet — (Bu yalanı yutmadığını anlatan bir gülüşle ). Anlaşıldı.. Anlaşıldı. Asistan (Alaycı) Ahcıbaşı pek içlidir de... Sizinle içli dışlı olmak istemesinden Necdet elli,

Ahcıbaşı 8

(Telaşlı) Müsadenle, bayım .

Necdet — Ne kaçıyorsun yahu ?

Ahcıbaşı - Pilavı ateş üstünde bırakmıştım da... Yanmasın . (Dışarı fırlar). SA HN E 3 Necdet

Asistan

Nectet - Ahcıbaşı size pek mültefit gibi. Asistan Zavallı bir adam. Necdet - Bir insan birine tutulur da zavallı

olmaz mı ? Asistan

Necdet

Amma da şakacısınız, bay Necdet. Ne yaparsınız... Şakacılık, neşe ilik

lerime işlemiş... Sekiz hançer saplasalar yine adam

olmayacağımdan eminim. Mamafi.. şakayı bıraka lim: kabahat sevende değil, bence güzel olanda. Asistan

Yinemi şaka ?

Necdet - Kızmayın canım. Adamcağıza da kızı

lamaz. Mektep yüzü görmemiş bir saf. Dünyadan bihaber. Tam dünkü kafa. Artık sizin, onun sev

dasına aldırmayacak kadar bir seviye farkı taşıdı ğınızı farkedebilir mi? Ağzından çıkanı kulakları da çok kez anlamaz. Bu gibi dünkü köhne cahil zih niyetlerin sözlerini dinler, ha.. ha der geçersiniz. En

akıllı hocasıda şu zavallı ahcıbaşıdan pek te fark u değildi ya. Asistan

Orası doğru .

Necdet - Doktorumuz gelmedi mi? 9

Asistan Necdet Asistan

Hayır. Bizim Muhtar telefon ettimi?

-

-

Hangi Muhtar?

Y

Necdet — Meşhur avukatımız, canım . Ha evet.. arkadaşınız mı? Telefon fi Asistan lan etmedi .

Necdet – Tuhaf. Saat.. Beş. Beşe kadar mut

laka telefon ederim demişti. Yine unuttu salak. Bari biz bir haber sallayalım . ( Telefon başına ge çer). Allo .... Beyoğlu.. 246... Neresi ? ha? Ahirci ( söy lar cemiyetimi? Ne ahırcıları canım.... (Fazla

leyemez. Fondaki kapıdan hızla giren Doktor Se

lim doğru telefon başına gelmiş ve Necdeti iterek telefon makinesinin başına geçmiştir. Necdet düş

memek için güç tutunabilmiştir). SAHNE Selim

4

Necdet - Asistan

- (Telefonda) Allo... Istanbul.. 2798...

Selim

Sağırmısınız , Matmazel.. İstanbul 2798... Evet 98 Neresi? Ben Doktor Selim ... Hararet ne kadarmış?

Eyi... Şu halde ben gelinceye kadar iğne yapma yınız... Reaksiyon olursa haber verin ... ( Telefonu

kapar. Tekrar açar). Allo ... Beyoğlu.. Dört iki.... Necdet

Bana bak, Selim ...

Selim — Bir dakika susmazmısın ... (Telefonda ) .

Ne susması, Matmazel... Hayır canım, onu yanım 10

daki yüzsüze söyledim ... Şey.. (Necdete) Allah be lânı versin.. Beni de şaşırttın ... (Telefonda) Dört iki

sekiz.. Beyoğlu .. Evet... Neresi... Şimdi hastaneye paketleri gönderin ... Şimdi, evet. (Selim telefonu kapar. Şapkasını bir kenara atar. Masa başına gelir). Selim Soran eden oldu mu? Asistan Dışardan kimse. -

-

Selim - Mektup filan ? Postayı masa üzerine bıraktım . Selim — Hastalardan ?

Asistan Asistan Selim -

İhtiyar köylü kadın çocuguyla geldi. Şiringayı yaptınız mı?

Asistan - Evet.

Her vakitki gibi bin müşkülle tabiî .. Ben şiringa yaptırmam diye kıya met koparıyordu ... Selim Asistan -

Şelim

Zavallılar... Tedavinin , şırınganin ne

olduğunu değerleyebilseler ondan bu kadar kaç mazlar, ona dua ederlerdi. Mektuplar nerede dediniz ? Asistan

İşte, bay Doktor . (Necdet öbür ta.

taraftaki koltuğa yerleşmiştir. Ayak ayak üstünde, bir kolu kanapenin kenarına uzatılmış, Doktoru sey retmektedir. Asistan çıkar). Selim

- ( Mektuplardan birisini açarak ) Şişli

hayır cemiyetinden .. Gelecek hafta verilmesi mu karer suvarede bulunmakla bizlere şe ...

Necdet- ( Doktora sözünü tamamlamak vakti ni bırakmayarak. Birdenbire doktorun yanına 11

gelerek ) Bana bak , Selim ... Aklıma birşey geldi. Selim – ( Necdetin masa üstüne dayanan eli

ni yavaşca geri itmekle beraber ) Şu aklındaki şey bir dakika yanında kalsa da ben de mektuplarımı okuyabilsem ... İnsan değil, derd kumkuması . Necdet ( Yerine döner )

Selim — ( İkinci bir mektubu açarak ) Kızılay genel merkezinden .... Her hafta halkevinde ve rilen sağlık konferanslarının bir devamı olmak üze re bu haſta da sizin bir müsahabede bulunmanız .....

( Devam edemez. Koltuğuna dönen Necdet yüksek sesle “ Sous les ponts de Paris , şarkısını söylemeğ başlamıştır ).

Selim — ( Bir iki saniye baktıktan sonra ) Su sacakmısın ?

Necdet - Hoppala , -

Şarkı söylemekde mi

kabahat ? Selim

Sesin okadar güzel ki mest oluyorum . Necdet — Sen güzel sesten ne anlarsın zaten. -

Selim – Öyle ... ee. Necdet-Yahu, bırak şu kâğıtları da iki laf edelim. Selim - Dalkavuk mu arıyorsun Necdet olmazsa . Selim Necdet Selim

?

İnsan misafirine bir merhaba der hiç

C

Misafir adama benzerse . -

Nasıl ?

Birader ... Beni sana kim akıl dok-. toru dedi ? Delilerle uğraşacak vaktim yok . 12

Necdet - Deli ... Ben mi ? Affetmişsin sen onu. Sen de kendini bir muayene ettir. Aklı Selim

nin iki üç tahtası eksik çıkmazsa bana küfret. Necdet

Siz adamı zorla deli edersiniz. Ağ.

-

zimi açarsam namussuzum . .

( Necdet arkasını döner. Selim son mektupla ra da bir göz gezdirir. Bir ara Necdet söz söyle mek için döner, fakat vâdini hatırlamış gibi vaz geçer, ağzı yarı açık kalır ).

- ( Dayanamaz ) Selim ?

Necdet

Selim — Ağzını açmayacaktın ? Necdet –- Kendi hesabıma konuşuyorum canım .

Muhtar gelmedi mi ? Selim Gelmedi . Necdet - Neye gelmedi ? Selim — Ben elâlemin kâhyası mıyım ? Necdet - Söz vermişti de akşam üstü buluşalım .

diye. Selim

Bir işi çıkamaz mı ? Herkes senin gibi başıboş değil .

( Muhtar görünür ) SAHNE 5 Selim

Necdet - Muhtar

Muhtar — Тün aydın, üçler kulübünün saygılı üyeleri.

Selim — Eyi ki geldin azizim ... Bir az daha gecikseydin züppem büsbütün oynatacaktı. 13

( Necdete. Gülerek ) Yok canım ?

Muhtar

Necdet — Züppe

Kim ? Ben mi ?

Hayır . . Ben . Affetmişsiniz topunuz . Ben züppe değilim , Rantiyeyim monşer, mis gibi rantiye. Mirasyedilik, hazır paia yeyicilik başka, züppelik Selim Necdet

başka. . İnanmazsanız nüfus kâğıdımı .... Selim

-

Aman hacet yok ... Kaçin kurrası

olduğun suratından belli. Muhtar —-

A ... hh ... Askerlikte sen benim

bölüğüme düşmeliydin . Selim Ne yapsan para etmezdi de adam olmağa istidad olmadıktan

Herit sonra ..

Necdet – Boş lafı bırakalım .... Bu akşam Cumartesi akşamı.... Gezmeğe gidiyor muyuz, gitmeyor muyuz ?

Akşam geldi, içkiye geç kaldım diye adamcağız çatlayacak . Necdet Önceden karar vermemiş gibi laf Selim

ediyor sunuz. Cumartesi muazzam bir program tat

bik edelim diyen bizden başkasıydı galiba. Canınız isterse. Ben programı çizdim bile. Ama ne program . Ağ zınızın suyu akmazsa yuh bana . ( Alaycı ) Allah Allah . Muhtar

Necdet — Alay etmeyin . Ciddiyetle dinleyin . ( Sahnenin ortasında. Klâsik bir eser oynuyormuş gibi geniş jestlerle ) Evvela kırmızı Gül birahane sinde bir akşam partisi. Buzlu biralar .... Bol me ze . . Ama ne mezeler. Istakoz salatası , Lüfer is. 14

karaši, Hamsi tavası, uskumru mayonezi ve ilâh .....

Dolmalardan enva! : Biber dolması, patlıcan dol ması , domates dolması , hiyar dolması, şey par don .. Salatası, yaprak dolması, .

ve ilâh Muhtar

midye dolması

Bunları hep biz mi yiyoruz ? Ertesi gün hastanedeyiz . Sözümü kesmeyiniz. Bu parti do

Selim Necdet

kuza kadar devam ediyor. Saat yediden beri çe

kildiğine göre kafaları hafif bir duman sarmıştır.

Birinci parti bitti. İkinci parti başlayor . Garden barda şöyle bir cevelan. Baletler karşısında bir iki saat. Bira partisinin zeyli burada yaşıyor ha . .

Bu da bitti mi ?

Selim - ( Alaycı ) Bitti . Necdet Şafak atıyor. Otomobil geliyor. Bardan çıkıyoruz. Şöyle kâğıthane sırtlarına doğru -

bir kır gezintisi . Allahın budalası. Kış kıyamet günü Selim

allahın kırında sabaha karşı gezintiye çıkılır mı ? Necdet - İşte burasını düşünmemiştim . .

Doğru dürüst ne düşündüğün var ki

Selim zaten .

Muhtar Necdet

-

· Doğru söze can kurban .

Siz adamı sahiden deli edersiniz, yahu.

( Selim ve Muhtar gülüşürler ) . Selim — Seninle ahbablik ettiğimiz için bizim

nasıl deli olmadıgımıza şaşıyoruz. (Omuzuna vura rak ) Mide fesadına uğramak ihtimali olmasa pro 15

gramın enfes. Ama şu dakika ne ben ne de Muh tar, sana bu programın tatbikinde yardım etmeği

pek vadedemeyiz. Benim hastam var, bir kere saat sekize kadar buradan ayrılamam . O zamana kadar da sen adamakıllı civitmış bulunursun. En eyisi; Sen çekmeye başlayamadım diye çatlamak dansa mahud Gül birahanesine git. Tezgâhını kur.

bitire

Eğer Muhtarla aklımıza eser ve işlerimizi bilirsek biz de bir ara sana iltihak ederiz . .

Necdet Ya gelmezseniz ? Selim – Artık orasını allah bilir. Bâtapu senet vermeyoruz ya .

Necdet -

Vebali boyuunuza.

Hele şurada

resmiküşadırı yapıvereyim .

( Cebinden bir şişe, ikinci bir cebinden de bir kadeh çıkarır ). - O ne ?

Selim

Necdet – İmam suyu. Isterse papas suyu olsun .. koy onu Selim cebine. Kim sana muayenehanem meyhane oldu dedi ? Necdet Selim -

Canım efendim

( Şişeyi Necdetin cebine sokmağa

çalışmakla beraber ve kapıya doğru çevire çevire iterek ) Sen gidecek misin, gitmeyecek misin ? ( Necdet çıkar ) SAHNE 6

Selim

Selim 16

.

Muhtar

( Kapıdan dönerken. Gülerek ve başı

ni sallam akla beraber ) Allahın belâsı ..

İnsan

değil, seyyar meyhane. Muhtar – Seyyar meyhane ? ... tâbire bayıldım !

Selim — Ne dersin .. Bizim kaçığa uyup Cu martesi şerefine bir Beyoğlu partisi yapalım mı ? Muhtar

Hiç te niyetim yok .

Selim – Yok mu ?

Muhtar - Bugün öyle müteessirim ki... Bu teessüre sebep ?

Selini Muhtar

Selim Muhtar

Bizzat şahidi olduğum bir hâdise. Ne gibi ? Nasıl metin

bir seciye

taşıdığımı

çok iyi bilirsin. Biz avukatlar, zabıta işyarları gibi her gün garip garip hâdiselerin şahidi oluruz. Bunun için de , meslek icabı , ruhumuz soğuk kan lılıkla bir ünsiyet peyda etmiştir. Buna rağmen , se

ni temin ederim, bugün bir çocuk gibi ağladım. Bu kadar tecrübeli ve metin seciyeli

Selim

olmaklığına rağmen seni bu derece ağlatan şey acaba ne olabilir ? Muhtar

Selim Muhtar Selim Muhtar

Bir baskın .

Bir baskın mı ?

Zabıtanın bir eve yaptığı baskın . Eeee ..e ?

Zabıta bir ev bastı . Ama onun için

de fahişe bulamadı. Ya ne buldu ?

Selim

Muhtar – Fahişeçikler.. Selim F: 2

.

Anladım . 17

Saat üç vardı. Büroya telefone edil di. Bir vekâlet almak üzere emniyet Direktörlüğü Muhtar

ne gelmekliğim rica olunuyordu. Gittim ve . çağıranları gördüm. Orada vekâletini almaklığım istenen grup öyle bir manzara taşıyordu ki. Orada bir yavrucuklar kümesi vardı. Görsen , nasıl ağla

şıyorlardı. Bir evde basılan ve muayeneye sevk edilmek üzere bulunan bu zavallılar arasında on

altısını bulmuş tek bir kız yoktu. Körpecik insan lardı hepisi . Kendilerini kandıran ve bu gizli, mur dar hayata sürükleyen namussuzlara lânetler yağ dıyorlar ve bizi kurtarınız allah aşkına diye hıçkı riyorlardı . Ben de beraber ağladığımı hissettim . Selim Hak veririm . Çünkü bu tahammül

süzlüğü çok defa kendimde de hissediyorum. Seni temin

ederim , Muhtar.

Bütün metanetime

rağmen. Beni böyle çocuk gibi ağlatan hâdisenin biz, zührevi hastalıklar doktorları , hemen hemen her gün şabidi oluyoruz. Bana inan : zaman olu yor, mesleğimin tecrübelerinin verdiği yürek ka

tılığına rağmen, bu mesleği neden seçtin diye kendi kendime kızıyorum. Sana

bir tek misal :

günün birinde, bakıyorsun , kapı açılıyor. Eşikte henüz on dördünü doldurmamış bir kızcağız. Bir yavru ki “ Doktor evde mi ?

derken bile yüzü

kızarıyor, hayır cevabını alsa bir daha gelmemek üzere belki

de

hemen

dönecek.

Soruyorsun :

Hastalığınız nedir ? , . Cevap, öne düşen

mahcup bir baş. Muayene ediyorsun. O zaman 18

anlıyorsun. O billûr tenin üzerinde ya frenğinin kor

kunç bir yarası, ya başka bir murdar hastalığın

zehirli irinleri. İş işten geçmiş. Bir Doktor kliniği ne gelmeğe karar verinceye kadar tereddüd onun

hastalığını ilerletmiş. Öyle ya , bu yavrucak anaya babaya açılamamış, herkesten korkmuş, kabahati

nın cezasını sanki mahcubiyetiyle ödemiş. Unut muşki hastalığa yakalanmak bir kabahatsa hasta lığını söylememek bir cinayettir. Oooo..... Bu manzaralar insana öyle bir elem veriyor ki... Muhtar

Elbet, Selim. Hayatın bunlar belki

en müellim levhaları. Selim Ve bunun için de, öyle diyebilirim ki sağlık bakımından da Cumhuriyet tam zamanında millete yetişmiştir. Bugünkü sağlık teşkilâtımız ne

kadar metedilse bu bir haktır. Memleketin en ten

ha köşelerinde bile sağlık işyarları halka : “ Hasta olmak ayıp değildir, bir tesadüf ve ya bir kaba: hat buna sebep olabilir. Fakat Doktora bu hasta lığı söylememek , milletine ve yurduna karşı bir ihanettir ,, hakikatını öğretiyorlar . Düne kadar iğne ve ilaçtan kaçan köylü bugün artık herşeyi anlamağa başlamıştır ve geride kalan anlayama mışların sayısı da elbet kısa bir zaman içinde si fira inecektir. Muhtar

O muhakkak. Bu devrimle Atatürk

bize yalnız bir istiklâl değil, yeni bir can, bütün bir hayat da bağışladı . Koca dâhi. ( Telefon zili) Selim 19

bir dakika. (Telefonda) Allo... Evet burada. (Muhtara) seni soruyorlar. Muhtar (Telefon başında) Allo .. Evet, be nim. Peki. (telefonu kapar) Yazıhaneden istiyor lar. Şimdilik allahısnıarladık. Hastalarım vaktinde gelirlerse bel Selim ki yazıhaneye uğrarım . Muhtar Hay hay. (Muhtar çıkar). Selim

-

SAHNE 7

Selim Selim

-

sonra: Asistan

(Telefonu açar) Allo... Kadiköy 6...

Neresi. Bir haber varmı ? peki . Ben klinikdeyim ,

bir saat kadar. (Asistan girer). Laboratuvardaki su kaynayacak mı, Asistan Bay Doktor .

Evet. Şimdi tertibini yapmağa gidi yorum . (Kâğıtları işaretle) cevaplarını yarın sa bah hazırlamalıyız . Selim

Asistan

Emredersiniz, Bay Doktor.

(Selim çıkar. Asistan kendisini takip eder) SAHNE 8

Boştur

Sonra : Asistan ve genç kız

(Sahne boş kalırkalmaz sokak kapısı tarafında zilsesi. Asistan girer yeniden. Fondaki kapıya 20

doğru gider, çıkar, bir iki saniye sonra genç bir kızla döner ).

(Kapı eşiğinde) Buyurun, küçük

Asistan

Bayan. Genç kız

( İçeri girmeksizin. Mahçup ) Bay

Doktor evde değiller mi? Asistan Buradalar. İstirahat edin , Haber ve reyim . Genç kız

(Geldiğine pişiman gibi, sanki ge

ri dönmeği tercih ettigini gösteren bir tavurla) Şayet meşgulseler .... Başka bir....

Hayır hayır. Siz buyurun (Labora

Asistan

tuvar kapısından Selim görünür). SAHNE 9

Genç Kız

Selim

Asistan

(Ayakta bekleyen kızı görmemiş gi

Selim

bi) Şermin . Asistan

-

(Masa başındaki Doktora yaklaşa

rak) Emrediniz . Küçük şişeye lutfen iyodöform ayı Selim

nnız . (Asistan laboratuvar tarafından çıkar). SAHNE 10 Selim

Selim

-

-

Genç Kız

(Döner, çıkmak üzere iken genç kızı 21

görür) Affediniz görmemiştim . (Genç kız olduğu yerde. Hareketsiz)

Rahatsız mısınız ?? (Cevap vermez. Başını önüne Genç Kız Selim

eğer).

(Gülümser) Ooooo .. siz pek mahcup

Selim

mini mini bir bayana benzeyorsunuz . Bakınız, bir doktor kliniğine geliyorsunuz ... Doktor hasta misi niz diye soruyor.. Evet bile demeyorsunuz. Hal buki, buraya geldiğinize göre hasta olduğunuz muhakkak .

Genç Kız

(Birdenbire doktorun ayaklarına

kapanırcasına) Bay Doktor... Ben çok bedbaht bir kızım . Selim

.

(Kızı iki eliyle ayağa kaldırır: Şefkat

la bakar) Heyecana kapılmayınız. (Bir sessizlik .

Selim genç kıza başını sallayarak bakar). Selim

Hastalığınız ne?

Genç Kız Selim

Müsaade

edermisiniz ? Selim genç

kızı maganın yanına oturtur. Masa (üstündeki kü

çük boğaz muayene projektörünü yakar. Başına muayene aynasının telini takar). Selim

Ağzınızı açar mısınız? (Genç kız ağzı

ni açar. Doktor, bakar bakmaz başını sallar). Selim

(Kızı yan çevirir. Gögsündeki bluzu

biraz indirir.) Çekinmeyiniz . (Bu esnada çok acı bir manzara görülür. Genç Kızın göğsü tam hal ka doğrudur. Işık da östüne vurmaktadır. Kızcağzın 22

göğsünde cerahatli korkunç ve ilerlemiş bir yara vardır. Doktor hemen bluzu kapar).

(Ciddî) Anlaşıldı . (Masası başına dö ner) Bu hastalığı kapalı ne kadar oldu? Selim

Sekiz ay .

Genç Kız

Peki... ne diye tedavi ettirmediniz ?

Selim

Genç kız Ben size

Selim

bunun cevabını vereyim :

Utandınız . Babanıza, ananıza gidipte de “

Ben

korkunç bir hastalık yakaladım . Beni iyi ediniz

99

demek cesaretini kendinizde bulamadınız. Aklını

za, onların size karşı takınacakları tavur geldi. Sustunuz, sustunuz ve ... Canavar da kanınızı, te ninizi için için kemirdi ... o billur ten korkunç çı banlara yem oldu. Yazık. Unutmamalıydınız, biz doktorların her vakit söylediğimizi. Unutmama lıydınız ki hastalığa yakalanmak bir kabahatsa onu saklamak bir cinayettir .

Beni afediniz , Bay Doktor . Kabahatlısınız. Çünkü korku insanlığa Selim karşı vazifenizi size unutturmuş . Yalnız kendinize Genç kız

-

değil, bütün muhitinize fenalık etmişsiniz. Öyle ya.. . . . Bakınız, gençsiniz. .. Kimbilir

ne kadar

çok arkadaşınız , tanıdığınız var. Bunlar , sizin da

marlarınızda taşıdığınız canavardan habersiz, sizi

kucaklıyorlar, seviyorlar , öpüyorlar elbet . İçtiğiniz bardaktan su içiyorlar , silindiğiniz havluya agız siliyorlar , belki sizde misafir kalarak , korkusuz ,

yatağınızda yatıyorlar. Günah değil mi onlara ? En 23

ufak bir yara, kopan bir sivilce eşyanız üstüne serpilen frengi mikrobunu pek âla onlarada aşılayabi lir. Onlar size ne fenalık ettiler ki siz onlara zehir

verdiniz? Ya anneciğiniz. . . Sizin boynunuza sarılan

o masun kardeşler? Görüyorsunuz.. Bilmeyerek ne fena , ne tehlikeli bir işin

korkunç kahramanı

olmuşsunuz. Bir katil rolü oynamışsınız . (Genç kız hiç kımıldanmaz. Bu

sözlerin onu nasıl mu

azzeb ettiği halinden bellidir ). Selim

(Bir az sustuktan

sonra) bu hasta

lığı kimden kaptınız? Genç kız Selim medi ?

Genç kız Selim

Nişanlımdan.

Nişanlınız sizi ne diye tedavi ettir

Kaçtı , Bay Doktor. Onu eyi tanır mıydınız ?

Genç kız Selim

Yooo .... Bütün

sözlerime

cevap

vermelisiniz. Tıpkı operasyon masasına yatırılmış bir hasta gibi. Herşey ögrenilmeden ilâç verile mez . Anlatınız.

Genç kız (Gözler gaibe dikili . Kımıldan maksızın . Bir rüya görüyormuş gibi . Ağır bir ses le) Onu büyük Adada tanımıştım , turda . Bir tesa

aşdıkk ve.... âmllaşdı Selâm düf. .... Mektuplaşdık .... Sel konuştuk . Gençti ... Güzeldi de. Kim olduğunu bilmiyordum . Bildiğim . İsmi ve şahsı idi yalnız. Onun arkadaşlığında öyle bir samimiyetin izlerini

bulur gibi olmuştum ki. Günler . . haftalar geçti. 24

Akşamları mehtabın bile imreneceği bir samimi yet ve bağlılıkla buluşuyorduk. O kadar candan ve o kadar cana yakındı ki ... Artık ben, onsuz yaşayamam sanıyordum . Yalnız bu kadar mi...

O da diyordum bensiz yaşayamaz . ....

En son ,

bir akşam .. Evet ?

Selim

Genç kız

(Birdenbire iki eliyle gözlerini ka payarak. Hıçkırır gibi) 0oo ... Söyletmeyiniz bu nu bana ... Söyletmeyiniz bunu. (Bir sessizlik. Selim, olduğu yerde, müteessir. Başını sallar). Her zamanki

Selim

tüne çıkan bir genç. .

kurt samalı . Yol üs

Bir kaç mektup... Üç

beş buluşma... Mehtap gezintileri. . . Artık ebe diyen seninim , senden başkasını sevemem nakara tı . Bu sahte yemine şahit tutulan o zavallı mehtap Ama en son . • . Bir ge

ve o zavallı çamlar .

ce. ... Büyük hatâ. ... Komedi biter, facia başlar. .

Maksada eren o ebedî sevdalıdan iz bile kalma

mıştır, ortadan kaybolmuştur. Zavallı genç kız? O , berided ir... Tanımadığı, anlamadan samimî olduğu sevda simsarının şerrine uğramıştır . Hem de nasıl? Ya karnında bir piç, ya damarlarında korkunç bir hastalığın canavarları. Genç kız

Ben çok acınacak bir zavallıyım ,

Bay Doktor .

Hak veririm . Anlıyorum şu dakika ne acılar duyduğunuzu . Ama kabahat kimde? Kan dıran kadar da belki kananda .... Her rastladığına Selim

-

25

arkadaşlığını hemen hediye edende. Kızım. .. Hayat ta en mühim şey, arkadaş seçmektir. Sokakta peşi nize takılan hovardanın aradığı, iyi bilinizki , arka daş değildir, eğlencedir ve zevkdir. Aşk, sokak larda tabur tabur dolaşmaz . Neden yer yüzünde

medeni uluslar birer Sosyete kurmuşlar ha? Ta nışmada serseriliği ortadan kaldırmak için . Sosye te de bir insan tanırsın ... O insanın bir mevkii , bir ismi vardır , onun kim olduğunu bilirsin. O muhite serseri ruhlu bir adamın girdiğini farzetsek de, o adam işleyemez, çünkü ona engel olan bir

muhit, kendisine bakan gözler, kendisini bilen bir kaç insan vardır. Seninki böyle mi ya? Sokak or tasında tanıyorsun. . Kim olduğu bile bellisiz . Per vasız düşüncesini tatbik eder, çünkü senin ondan

kimseye bahsetmediğinden emindir, merama dikten sonra ortadan kayboluverir. Genç kız

Beni

kurtarınız, Bay

er

Doktor.

(Ayaklarına kapanmak isteyen genç kızı iki omuzundan tutarak. Şefkatla) Kurtulacak sın . Ağlama. (Bir sükût). Selim Daha bir kaç yedigün geçseydi , bunu söyleyemezdim . Tanrı yardımcın olmuş ve bir doktorun yanına komuşsun. Hastalığını bir fen Selim

adamına haber vermek, teneşirden hayat koltuğuna

dönmek demektir, kızım . Uçurumun kenarında

idin, tabutunu hazırlamıştın, kefinni ütülüyorlardı. Fakat hepisini bir kenara ittin, hayatın güneşine dönüyorsun . Fen, doktor seni kurtarır. Haydi, 26

merek etme ..

.

bir şeyin kalmayacak , canava

nn kafası ezilecek ... Sen de cemiyet hayatına gireceksin ... evleneceksin .. Kör bir yavru değil, Sakat bir biçare değil, tertemiz çocuklar doğurabileceksin . Bütün bunlar, daha vakit varken, bir doktora baş vurduğun için. (Se limin eline sarılarak ) Siz çok Genç kız yüksek kalblisiniz . Selim

C

Kalb yüksekliğim kendimin değil,

kültürün , ilmin, onları bize tanıtan ve yayan dev rimin. (Masa başından bir küçük şise alır). Ya annem , Bay Doktor . ? Genç kız Onunla ben konuşacağım . Tedavi için . . . Genç kız Paramı? (Gülümser ) Endişe etme . Selim Selim

.

Bu doktor senden para istemiyor . Kendini bilen bir fen adamı mutlaka para ile iş görmez, beşerî vazifelerinden birisinin de zavallılara yardım oldu ğunu düşünür .

(Zile basar) (Asistan görünür). SAHNE 11

Selim

Genç kız

-

Asistan

Bayanı içerki odaya alınız ve iğneyi hazırlayınız (Genç kıza) Şimdi geliyorum . Selim

Asistan

Buyurunuz .

(Asistan ve Genç kız yan kapıdan çıkarlar). 27

SAHNE 12

Selim ( Yalnız)

(Masa başında. Çekmeceden bir iki

Selim

kutu çıkarırken . Kendi kendine) Seni ebediyen seviyorum . . . Ebedi nakarât ... ne felâketler .

doğurmuyorsun. (Asistanın ve genç kızın çıktığı kapıdan çıkar). SAHNE 13 Nermin

Sadrettin

(Dışarıda). Yürüsene. kızım . Amma da utangaç oldun ha ... (Sadrettin kapı eşiğinde görünür ). Sadrettin

Sadrettin Nermin

Girsene .

(Kapı eşiğinde görünerek) Ayıp,

babacığım. Haber vermek ister. Sadrettin

-

Ama . . . n sende . Doktorumuzun .

evi. Yabancı değiliz ya . Nermin Her şeyin bir usulü vardır, canım . Selim ' doktoromuz . .

doktorumuz ama, artık

doktorumuzdur diye de palas pantıras evine girilmez a. Sadrettin dalarim . Nermin 28

Tanıdık oldu mu, babamı dinlemem , Ne ayıp şey.

Şuna bak. Bacak kadar boyu ile

Sadrettin

kalkmış, kırk yıllık babasına ders veriyor. (Sad rettin koltuklardan birisine yerleşmiştir) . Ne desem boş. Anlamak için istidad lâzım . Ne çare ki Bayan Nerminin çok muhterem Nermin

-

pederlerinde bu istidadın bir gölgesi bile yok. (Asistan görünür) . SAHNE 14 Sadrettin

Nermin

- Asistan

Asistan Sefa geldiniz, Bay Sadrettin . Merhaba . Sadrettin aa, kızım . Bonjur canım . Nermin Doktorumuz evde değiller mi? Sadrettin

Asistan — İçerdeler. Sadrettin Asistan Sadrettin Nermin

-

Mühim bir haberimiz var da.

Öyle mi? Mürüvvet görüyoruz ..

.

Mürüvet

Babacığım .

Sadrettin— (Yavaş Sesle)sen karışma. ( Asistana. İşküzar. Ağzı kulaklarında) Evlendiriyoz. Asistan — (Neşeli) Kimi? Beni değil ya canım ... Nermini. Sadrettin

(Nermine) öyle mi? Sadrettin Kime bu müjdeyi verdiske sevin cinden ne yapacağını bilmedi. Asistan

Nermin

Sadrettin

(Sinirli) Babacığım .

Sen karışma. (Selim görünür ). 29

SAHNE 15 Selim

Nermin

Sadrettin Selim

Asistan

Sonra : kız

Ooo ... Ne güzel bir sürpriz . . Siz

-

burada? Bonjur, Bay. Bonjur Bayan Nermin. Sadrettin – Gerçek hiç beklenilmedik zaman da geldik, değil mi? Selim Ne şeref. Bir dakika. (Elindeki kâ

gıdı o esnada yan odadan çıkan genç kıza doğru uzatır) Bunu pederinize verirsiniz. O arkadaşın hademeliğe atanması için hastaneye söylerim. (Genç kız bu sözden birşey anlayamamış gibi şaşkın bakar. Yavaş sesle) Bu kâğıd reçetedir. Misafirler hasta olduğunuzu anlamasınlar diye böyle diyorum . Genç kız

Teşekkür ederim , Bay

Doktor .

– Yarın öğle üstü uğrarsınız. (Şermine) Bayanı uğurlayınız. (Asistan ve genç kız çıkarlar). Selim

-

SAHNE 16

Sadrettin

Nermin

Selim

Sadrettin — (Genç kızı işaretle) Hasta mı?

Selim — Ne münasebet ... Şey .. Bir tanıdık ları varmış da hastane hademeliğine atanması için Tavassutumu istemişler. Eski bir tanıdık aile. Sadrettin — Ha, ha ... 30

İtiraf ederim ki bayan Nermine çok

Selim

dargınım . Nermin Selim

Sebep? Geçen gün köprüde kendilerine rast

-

ladım . Selâm vermek tenezzülünde bile bulunma dilar. Nermin

Sizi

temin

ederim . ederim

Görmedim .

Yoksa ...

( Gülümser ) pek âla . . . şu halde

Selim

sulhu imzalayabilir ve barışırız. Doktor ... Doktor ... Müjde

Sadrettin isterim .

Selim Sadrettin .

Mejde mi?

Öyle ya . . öyle ya. Bugünkü ziya .

.

retimiz hem ziyaret hem de ticaret için . Selim – Beni de meraka düşürüyorsunuz. Evlendiriyoruz Sadrettin Babacığım . Nermin Sadrettin - Sen karışma. Selim Kimi? Nermini . Sadrettin Selim (Birdenbire -

bir adım ileri atılarak ) Nermini mi? (Ansızın değişmiştir ). Sadrettin

-

Ne oldunuz?

(Soğuk kanlılığını muhafazaya çalı şarak) Hiç . . . Şey ... Bu mesud haberi üç dört gün evvel birbirimize rastlayışımızda söylememiş Selim

.

diniz de ... Böyle ansızın mesut bir haber almak benim için adeta bir . . âdeta .. bir bediî darbe .

.

31

oldu . Ne güzel bir sürpriz.

· Değil mi ya ? Değil mi ya? (Nermin

Sadrettin

olduğu yerde, kımıldanmaz. Başı öne eğilidir). Selim - (Zorlo bir gülümseme) İnanamayaca ğım geliyor ... Gerçek mi , Bayan Nermin ? Nermin (Yavaş bir seslej Evet, Serim Ne güzel . Peki ama ... bu zarif, bu ani karar ne zaman verildi? Sadrettin İki gün bile olmadı canım . Selim - Enfes. Ya düğün? Dilerim ki o da ..

Sadettin –

Perşembeye ... Önümüzdeki per

şembeye. Ne de çabuk .. cidden seviniyorum . Artık perşembeye kadar yemek yeme, Doktor. Zerde pilavi midelere karşılıklı Selim Sadrettin

indir z . Nermin

Sadrettin

Babacığım . -

(Yavaş sesle. Gayet çabuk) sen

karışma, (Selime) Sen de bu habere bayıldın ya, Doktor? Selim

Ona ne şüphe. Yalnız bir süal için

izninizi dilerim: acaba

Bayan Nermin gibi, bir

erkeği mesut edebilecek bütün kadınlık meziyet lerini nefsinde toplamış br insana malik olacak mesut zat kim? Sadrettin Suad Macid Selim Suad Macid mi?

Suad Macid.

(Birdenbire kaşları

çatımıştır ). Sadrettin 32

Tanıyormusunuz ?

Selim

Şey. Hayır. İsmen. İsmen. Yanılmıyorsam

kendileri maruf tüccarlarımızdan ..

.

Ama ne tüccar .

Sadrettin

Meşhurmu

meşhur . Sonra öyle de zengin ki. Güzel büyük meziyet . Selim Hele öyle bir tavla Sadrettin

oynamasını biliyor ki. Dündenberi beni tam beş defa marsetti. -

Selim

Mükemmel. Tavla oynamasını , mars

etmesini de bildikten sonra, daha ne ister. Tam bir damad . . Elbet bir baba böyle zengin , maruf,

hele fevkelâde tavla oynamasını bilir bir adamın koluna tereddüdsüz kızını atabilir. Bir zar atıyor ... Bir zar atıyor.. Sadrettin Harika. Şeşbeşde, dubarada şampiyon . Selim Sadrettin

Eee... Doktor, haberim nasıl ?

Selim — Büyük bir saadet.

İşte bugünkü gelişimiz hem size bu haberi vermek, hem de sizden bir sıhhat raporu istemek içindi. Nerminin hasta filan olmadığın Sadrettin

dair .

Selim — Aile doktoronuz olmak itibariyle Ner.

minin tamamiyle sıhhatta olduğunu herkesten fazla bilirim . İstediğiniz raporu sabahlayın hasta - a neye giderken köşke uğrar, taktim ederim . Eh kızım , bu iş de oldu. Selim – İsimler askıda mı?

Sadrettin

Sadrettin – Çoktan .. Eb, mesele kalmadı. (Nermine ) Bir de yanıbaşımızdaki Bay Cemallere uğrayalım da onlara da haberimizi verelim . ( Selime) F: 3

33

Malûm a, eşe dosta müjdelemeli.

Nermin - Çok yoruldum, baba. Müsaade edi niz. .. Sizi burada bekleyeyim. Canım... Doktorumuza rahatsızlık

Sadrettin

vermeğe ne lüzum ... Selim- Rahatsız olmam, bilâkis şeref bahşederler.

Sadrettin – Eh, mademki müsaade buyuruyor lar... Zaten beş dakikaya kalmaz dönerim ya. ( Ayağa kalkar. Nermin olduğu yerde, Selim fon

daki kapıyı açar ) . Sadrettin - Allah aşkına rahatsız olma, birader. Reca ederim. ( Sadrettin çıkar ) .

Selim

SAHNE 17 Nermin - Selim

Bir sessizlik. Selim yavaşca kapıyı kapar ) .

Selim — ( Ciddi ) Tebrik ederim , Nermin. Nermin -

Beni affet, Selim .

Affe ne hacet. Ortada olmuş bitmiş bir

Selim

şey var . Bir evlenme teklifinde bulunulmuş ve bu kabul edilmiş. Nermin

-

Seni bütün mukaddesatım

üzerine

temin ederim, Selim. Bunu ben istemedim. İsteye mezdim de. Şu dakika nasıl bir azap

içinde

yim , bir bilsen . Selim

- Azap .... ( Acı acı güler ).

Nermin — Gülme, Selim. İçeriler kan ağlarkan dudaklar gülümsemez. 34

Selim - Şu halde gülen dudaklar yerine kan ağlayan kalpler koymağa ne lüzum vardı? Nermin

Sus Selim. ( Bir sükût ).

Selim — Nermin .... seni, uzun yıllar önce, daha kısacık etekler giydiğin sıralarda tanıdım. Bütün Çocu •

kluğumuzu çılgın neşeler, masum saadetler, gamsız ruzgârlar arasında geçirdik. Öyle iki arkadaşdık ki birbirimizi görmediğimiz günler en kıymetli oyun cağı elinden alınan birer çocuk gibi ağlamak is terdik. Büyüdüğümüz zaman ... Bu samimiyet bir sevgi ile tanıştı . Artık iki çocuk değil, bu sefer bütün hayat zevkini birbirinin gözlerinde bulan iki gençdik. Hatırlıyorsun elbet. Gençliğimiz ne hasret ler, ne sabırsızlıklar, ne büyük vaidler arasında

geçtı. Bekleyelim demiştik, bekleyelim , hayatta acelesiz iş görelim . Senin bütün sözlerinde benim kiler gibi yalnız bir hüküm hâkimdi: “ sensiz yaşayamam , Doğru .... Ben kendi hesabıma... sen siz yaşayamayacağımdan emindim. Ooo.... Madem

ki sonunda birleşmeyecektik, ne diye seviştik , ne diye kendini sevdirdin. Nermin

Bu sözleri söyleme, Selim. Ezme

kalbimi.. Bilmiyor musun , ben değişemem . Selim - Bilmiyorum ... Hiç bir şey bilmiyorum artık ... Bildiklerimde de tamamyile yanılmışım meğer. Nermin — Yanılmamışdın, Selim . Bildiklerin bir

hakikattı. Yine de öyle. Uzun yıllar saklanılan duy gular iki saat içinde parçalanamaz, Ama.. ne ya 35

parsın.. Sürüklendim ... Sürüklediler beni. Selim - Nereye ?

Nermin - Uçuruma. Düşün ... Senden ayrı ya şamak felâket degil de ne?

Selim - ( Acı acı gülümser ) Güzel söz. Nermin - Alay etme. Bazen vazife, bazen za rûretler en istenilmedik şeylere insanı sürükler ...

saadeti çalabilir. Ben de bu kurbanlardan birisi yim işte, Dinleyor musun? Selim ( Dalgın ) Evet Babamın vaziyeti malûm . Gırtlağa Nermin kadar borç içinde. Birkaç gün önce son mallarımızı da hacze geldiler. Suat Mecid babamla tanışmış, -

kızını bana ver, hem borclarını temizler, hem de

sana beşbin lira veririm demiş. Babam mesleyi açtığı gece isyan ettim, redettim , tahkir ettim .... Evi

bile bırakıp gidecektim. Ama... bilsen zavallı adamcağız nasıl yerlere kapanıyor. Dizlerimi öpüyor

ve yalvarıyordu: “ kızım ... Ben sana hayatını ver dim.. Sen bu zavallı babana ölüm aşılama , . O

ihtiyar adam son bir ümidle çırpınan bir felaket

zedeydi. Ağladım ben de Tahammül etmek iste. dim , ağladım ve ...... ... Boyun eğdim . ( Bir sessizlik ). Nermin – (Daha yavaş bir sesle ağlamakla bera ber). Anladın ya azabımı: Babamı kurtarmak lâzımdı. -

Ailem şerefsizlikle tehdid edilmek üzere idi. Öldüre mezdim onları. Karar verdim: kendimi feda ede cektim . ( Yine bir sessizlik. Nermin sessiz ağlar.

Selim yavaş yavaş Nermine doğru yaklaşır. Hakikatı 36

öğrendikten sonra değişmiş gibidir ). Selim – ( Nerminin saçlarını okşamakla bera ber, şefkatla ) Nermin. Zavallı yavru. Nermin Hayat o kadar beklenilmedik azap larla dolu imiş ki. Hakkın var. Affet beni, iki dakika

Selim

için seni yanlış anladım , senden şüphe ettim . Ne

yapalım, kader. Insanın alın yazısı öyle şeyler ta şiyor ki. Babanın hatasını temizlemek, ananın leke sini silmek için kendini kurban eden ilk zavallı

sen değilsin. Ama.... Bu sefer baban bu şekilde, senin sayende kendini yine kurtaramayacak. Nermin

Selim,

Selim - Onun saadetine ben engel olacağım .

Evlenemiyeceksin, Nermin . Bile bile bir insan öl dürtemem . ( Nermin hayretle bakar ) Sözlerimi yan lış anlama. Kimin kollarında mesut olursan ol,

ötede seni seyretmek benim için yine saadet olur. Seven, sevilmese de, sevenin saadetine şahit ol maktan zevk duyar. Ne çıkar, ben geride göz yaşlarımı, hıçkırklarımı saklayacak tenha köşeler bulurum . Evlen .... Kurtar babanı...... Fakat başka

birisiyle ... onunla değil... Suad Macitle.. Aslâ. Nermin – Ne demek istiyorsun, Selim ? Suat Macitle evlenemezsin. Çünkü ..... Selim -

Nermin – Çünkü ?

( Sözünü tamamlaya maz. Sadrettin kapı önünde görünmüştür ). Selim

Suad Maeid

37

SAHNE 18 Nermin

Selim

Sadrettin

Evde değillermiş . Artık yarın uğ rarım . (Nerminin teessürünü farkederek ) O ne.. Ne oldun, kizım ? Sadrettin

Nermin Selim

-

Hiç.

-

Bir zavallı hastadan ve felâketten bahsedildi de.. belki bu sözler.....

— Benim hassas, temiz kalpli kızım .... Hiç te hazin şeylere dayanamaz. Eh ... Bize mü Sadrettin

saade, Doktor.

Selim – Pek çabuk değil mi? Sadrettin Malûm ya .. Telâşlı günlerde ... Selim

-

Hakkınız var .

Sadrettin - Hoşca kalınız. Haydi Kızım (kapıya doğru ilerler ). -

Nermin Selim

Allasmarladık. Selim.

Güle güle, Nermin .

Nermin — ( El sıkarken . Gizlice ) Yarın onda.

( Sadrettin ve Nermin çıkarlar ). SAHNE 19

Selim

Sonra: Asistan

( Döner. Orta yerde durur. Fikren mühim bir şeyle meşgul gibidir. Bir iki saniye dü Selim

38

şünür. Mırıldanırcasına ) Suat Macid .... Garip.... ( Masa başına oturur. Zile basar. Asistan görünür) Bana frengi tedavisine gelenlerin defterini getiriniz. ( Asistan çıkar. Kendi kendine ) Babamı kurtarmak lâzımdı. Onu öldüremezdim . ( Asistan girer. Elin

deki defteri Selimin önüne bırakır . ) Mersi. İstira hat ediniz . ( Asistan çıkar. Defteri karıştırmağa

başlar ) M ... N ... P ..... S .... Sami Murad..... Sedad..... Sermed ....... Suad Naci....... Suad Ma

cit....... ( Gözleri değişmiştir. Okur ) Tüccar.Frengi Sirayet devresi..... 30 Nisandanberi tedavi altıada .... (Gözleri gaibe doğru dikilir) Şerefsiz ... katil...... Damarlarında

canavari

taşı ve zevkin için

onu başkalarına saldırmaktan utanma. ( Defteri

kapar. Hızla ayağa fırlar ) Yalnız unutma..... Insan öldürecek kadar insanlıktan uzaksan bedbahatları

kurtaracak daha yüzbinlerce insan var....... Görü şürüz seninle. ( Telefonun zili çalar. Aldırmaz. Ko

şar. Geride duran şapkasını kapar. Kapıya doğru hizla gider . Tam orta yolda iken kapı açılır. Suad Macid görünür ).

Selim — ( Birdenbire kenara çekilerek. Av üs

tüne atılmak isteyen bir kaplan gibi) Bay Suad Macid . SAHNE 20

Selim

Suad - Macid

Suad — Bonjur, Doktor. 39

Selim Suad Selim

Bir yere

mi gidiyordunuz ?

Evet.

Suad — Bana randevunuz vardı ya?

Belki gecikirsiniz diye kendim geli

Selim

yordum

Yazıhaneye mi?

Suad

Selim – Öyle. Sizinle acele konuşmaklığım lâzımdı. Suad

Tuhaf. ( Suad Sahnenin önüne doğru gelir. Selim geride ). Selim Bay Suad, Macid... Buraya niçin geliyorsunuz ? Suad Selim Suad Selim Suad Selim Suad Selim Suad Selim

Malûm .

Söyleyiniz. Tedavi için Nesiniz? Bu sözden maksad ? -

Bir frengili.. değilmi?

Öyle. Bir frengili ne yapar?. Benim yapdığımı.

Suad

Yani? Kendini tedavi ettirir.

Selim

Ama.. Evlenmez .

Suad

Kendinize aid olmayan işlere karış

mayınız, Doktor. Selim

-

Beşeriyetin sağlığına taallûk eden her

şeye bir ilim adamı karışır. 40

Suad Selim Suad Selim

Safsata .

Hayır.. Bir hakikat. Yeter.

Soruyorum sana : Mademki evlenme

ğe niyetin vardı .... Ne diye hergün buraya gelen sen, bana bir kelime bile açmadın?

Biliyordun çünkü. ... Biliyordun, bu fen ada

mi sana hayır diye haykıracaktı. . Öldürmek in sanlara verilmiş bir hak değildir.. Senin damarlarında bir canavar var ... Bu canavarı

masum insanların hayatı üzerine salamazsın . Orası benim bileceğim iş. Suad Selim

Ama beşerin hakkını korumak da

benim işim. Sen menfaatını herşeyden üstün tut.. Gözlerini bürüyen hirs dört yanı ezsin... Ortalığa zehir saç.. Sonra da “ benim bileceğim iş, ha? Hayır insanlık buna göz yumacak kadar canavar laşmadı .. .. Ah ... Siz, menfaatları uğurunda herşeyi ezmek hakkını kendilerinde gören körler .. Karşınızdaki size muhtaç ya.. Vurun vurabildiğiniz kadar. . .. Ama geride insan .

zehirlenecekmiş ..

İnsan

ölecekmiş,

ne

runuzda. Cevap ver bana. Ne diye kanunlar

umu

yer

yüzüne ışık serper? Ne diye kabahatlırara verilen cezalar vardır? Katil sehpada can verir .. Hırsız .

ceza evinin duvarları arasına tıkılır. Git ikisinden

berisine öyleyse. Ne fark var aramızda ? Ha köşe başında gece vakti yolcu bekleyen , üç kuruş al mak için bedbaht hançerleyen katil . . Ha gece 41

vakti evimden malımı çalan serseri. Onlar hançer le insan öldürürler . . Sen zevkinle masumlar öldür

mek istiyorsun. Unutma ama: Senin gibi canavar. ların insanlık namına yolunu kesecek koskoca bir beşer kütlesi var.

Suad — Şen fazla ileri gidiyorsun, Doktor. Vazi fenin hududunu geçme. Nezâket eseri seni dinle dim , fazla dinlemem

ama. Yeter

sinir. Burada

beni iyi etmekle mükellefsin . Sen bir doktorsun,

ben bir hasta. Muayenehanenden dışarda işleri me müdahale edemezsin .

Hayır. Muayenehanem benim malim ise unutma ki ilmim, fennim eczalarım , kendim bütün Selim

beşeriyetin malı. İlim yalnız bir muayene yerinin duvarları arasında tıkılı kalmaz . . Tehlikelerin ya. şadığı her yere uzanır. Suad Macid ... Hareket .

lerinde serbest değilsin. . . Benim pirangam altın dasın. Suad Selim

Pırangan mı? Bir hasta iyileştiği güne kadar dok:

torunun pirangası altındadır. Onu parçalayamaz .. . O güne kadar ki doktor ona; “ Artık iyileşdin . Is tediğin gibi yürü, diyecektir. Suad bu gün ne söylediğinin farkında de gilsin. Ama bu münakaşayı bekleyordum da. Ge çenlerde buraya geldiğim vakıt sen yoktun... Çek meceni karıştırırken Nerminin resmini buldum ....

Anladım ki ona karşı bir zafın var ... Bu şiddet

bu garip sinir belki de ona karşı bir sevginin 42

mahsulu .

Yalan . Ben maddi ihtiraslar peşinde

Selim

koşacak kadar insanlığımı unutmadım . Ben insa nim, anlıyormusun .. Senin gibi bir canavar değil. Sözlerim ilim namina . . Söylediklerim beşeri ko

rumak için . Evlenmeyeceksin . Buna mâni olmak hakkımız . Suad Selim

Hak ... (Güler).

Gülme. İnsanlığın hakkına saygı gös terilir, o hak ezilmez. Eyileş ... Ondan sonra ev

len .... İster Nerminle.. Ister başkasiyle .. .

Suad Selim Suad Selim

-

Beklemek .... Aylarca ... Öylemi? Fen emrettiği güne kadar.

Ya seviyorsam bekleyemiyecek kakar? Beşerin selâmeti yanında sevgi dü

şünülmez. Suad

Her şey anlaşılıyor. .. Galiba

mak

sadın küçük bir şantaj. Seni beslemeli.

(Suad cüzdanının çıkarır. İçinden bir deste banknot alır, doktorun önüne doğru atar). Selim

Bu ne?

Suad

Para ... Her şeye hükmeden

para...

Bana bir sıhhat raporu ver. Selim

Al onları cebine ... Herşeye

hük

meder sandığın paran yalnız şeref satın alamaz. Şerefli bir insan paraya karşı yalan satmaz. Uzati lan parayı

da uzatana böyle kamçılar .

(Selim , parayı Suadın suratına doğru fırlatır). Suad

Sen çıldırmışsın. Gidiyurum . ‫ܕܐ‬

43

Bana teminat vermedikten sonra bir

Selim

yere gidemezsin . Yoksa seni hükûmete haber veri rim .

Bir doktor hastasının ismini ifşa ede

Suad mez ,

Hükûmet müstesna .

Selim

Suad

Zavallı sevdalı .

Selim Suad Selim Suad Selim Suad Selim

Hayır. . Insalığın dostu. .

Çekil yolumdan . Yerinde dur.

-

Çekil diyorum sana. Bana teminat ver. Murdar herif.

-

Aaaa ....

(Suad Doktoru gırtlağından yakalar, yere fırlatır Doktor düşer, Suad dışarı fırlar. Fakat yere düşmekle beraber Selim iskemleyi yakalamış ve Suadın arkasından fırlatmıştır . Bu gürültü üstüne koşa koşa asistan girer).

SAHNE 21 Selim Asistan Selim -

Asistan

Ne var. . Ne Oluyor, Doktor? Bir şerefsize şeref dersi veriliyor.

PERDE İNER 44

İKİNCİ PERDE DEKOR

Çok parlak bir salon

Lüks mubilya. Fonda ve yanlarda kapılar. (Perde açıldığı zaman sahne boşdur. (İçeriden güzel bir orkestranın nağmeleri gelmektedir. Kah kahalar. Bir uşak, elinde bir tepsi, fondaki kapi dan girer ve sağdaki kapıdan çıkar. Tepsi üstünde sekiz on bardak limonata). S A HN E 1 Sadrettin

-

Necdet

Muhtar

( Sağdaki kapıdan girerler). Necdet Sadrettin

Gelin değil, altın parçası. -

- (Neşeli) Değilmi ama ... ha? De

ğilmi öyle ? Muhtar

.

Yavrunuzun saadeti karşısında kim

bilir nasıl zevk duyorsunuz? Sadrettin

Bir baba için bundan daha büyük

zevk olabilirmi? Necdet Doğrusu

ya ... damadınız da ger çek kibar bir adam ... Sonra benim gibi delişmen 45

filan da değil... adam akıllı ciddi.

Sadrettin — Ne diyorsun ? Bir tane alimallah . Bütün bunlar bir tarafa, bir tavla oynayışı var.

Yeni bir rakip çıktı desenize.

Muhtar

Eeee.... Biz mükemmel bir damad

Sadrettin

bulduk ... Şimdi bir işimiz daha var ama... Bir de mükemmel bir gelin bulmak. Muhtar - O da kime? Sadrettin Dostumuza, canım... Necdete, Allah saklasın , zaten olmıyacak şey. Necdet Sadrettin Neden ? Necdet Hiç bir kadının beni adam yerine -

koymayacağını bildiğimden. Eee ... Bu söze can kurban (Gülü .

Muhtar

şürler). (Salondan dönen uşak. Fondaki kapıya doğru gider). Buraya da ver.

Sadrettin Muhtar

Teşekkür ederim . Fazla içtim .

Mecdet

Ne o?

Uşak

Limonata, Bay.

Paso. Bak işine. (Uşak çıkar ).

Necdet

Muhtar – Limonata Necdetin işine gelmedi gibi. Necdet

Sanki zatıdevletlerinin işine geldi. Ben

gidiyorum . Sadrettin

.

Nereye ?

Necdet

Yavuklumun yanına .

Muhtar Necdet

Bu da kim?

Kim olacak.... Büfe. Ayıp değil ya ,

Bay Sadrettin .. onsuz edemiyorum . 46

Sadrettin - Bizde öyleyiydik ama... İhtiyarlıkta o işin kötülüğünü anladık . dostum . (Ahcıbaşı görünür ). SA HNE 2 Muhtar

Sadrettin

Necdet

Ahcıbaşı

Nerelerdesin yahu , ahcıbaşı?

Sadrettin

Ahcıbaşı — Buralardayım Bayım , buralardayım -

Sen de sevinç içindesin ya?

Sadrettin

Ahcıbaşı Sorarmısın, Bayım .... sevincimden puslayı bile şaşırdım. -

Necdet

Ama

eline de sağlık. .. Pilavla

zerde de olmuştu .. ha.

Ahcıbaşı — Hoşuna gittise yarın bir daha pişirmesi benden. Sadrettin Muhtar -

Yağı, şekeri de benden . Bir kere daha mideleri doldurmak

da bizden. ( Gülüşürler). Ahcıbaşı

Allah selâmet versin.. ben Dokto

run yanında iken o da zerdeme bayılırdı . . . gün aşırı yapardık . . Ama... ne de olsa böyle dügün lerde pişen zerdenin hali başka olur. Necdet

(Ahcıbaşının kulağına) Daha zerde

kaldımı?

Ahcıbaşı

Bir ara mutbağa uğra . . Kolayını

buluruz. Sadrettin diniz?

Yine Ahcıbaşıyle başbaşa ver 47

Oburların arası ahcibaşılarla daima

Necdet

iyidir, (Içeride Müzik tekrar başlar). (Sadrettine) Bay Suadla Nermin küçük bir balayı seyahatı yapacaklar elbet. Benim de yakamı bırakmayorlar Sadrettin ha ... Ille beraber diyorlar. Muhtar

Hava almış olunursunuz canım.

Muhtar Necdet

( Ahcıbaşıyla sessiz

konuşmasını

bitirerek) Bana izin. Sadrettin

Niye hayrola?

Mutbakta ahcıbaşıyla mühim bir

Necdet

iş halledeceğiz de . Muhtar

C

Anlaşıldı .

Marşı marş, Süleyman dayı. (Nec det Ahcıbaşıyı sürükler. Çıkarlar ). Necdet

SAHNE 3 Sadrettin

Sadrettin

Muhtar

Gençlik ....

Mübarek ihtiyarlayınca da pek uslanacağa benzemiyor. Sadrettin Mamafi düğüne de neşeler veriyor... Demin ne güzel danslarla ortalığı katıltı Muhtar

Muhtar

Öyle şeyleri bilir kâfir. ( İki davetli

genç kız uzaktan geçerler ). Sadrettin lim mi? 48

Eee.... hazret ... Salonlara geçe

Hah hay Mini mini gelinimizi bir dakika

Muktar

Sadrettin

görmesem üzülüyorum .

Ona ne şüphe. İşte kendisi. (Ner

Muhtar

min görünüyor). SAHNE 4 Sadrettin

Muhtar

Nermin

General Sermet geldi, babacığım .

Nermin Sadrettin Nermin Muhtar. Muhtar

Büyük salona alsalardı.

Sizi de Bay Faruk soruyordu, Bay

C

Sizi metedelim derken lafa daldık..

ayıp oldu sahi. Ben sizi kumrunuzla başbaşa bıra kıyorum . Sadrettin

.

Nen var yavrum ? Bu renksizliğin

ne ?

Nermin Sadrettin

kızım . Muhtar

-

Hiç, baba.... Müz’iç bir başağrısı. Heyecandandır . Benim hassas

İzdivaç genç bir kızın hayatında

en mühim devrim günüdür. Bu heyacanları tabiî görmeli , canım . (Muhtar çıkar). SA HNE 5

Sadrettin - Nermin.

Nermin — (Birdenbire) babacığım . F: 4

49

Sadrettin Nermin

-

Ne oluyorsun ya ?

Hakkın var... Ben bir çılgınım.

Sadrettin

Çocuk.

İçimde bir bunaltı... Gözlerim ö

Nermin

nünde sanki bir.... O, niçin ... Niçin ... Sadrettin

-

Haydi haydi... Çocukluğu bırak.

Hak veriyorum : Hayatının en büyük bir dolambaç noktasında insan elbet heyecana kapılır yavrum , ama gören de olursa bir şey sanır. Bak, içeride

herkes nasıl neşeli. Hep senin şerefine değilmi bütün bunlar? Sen onların neşesini saadetinle bir kat daha arttırmalısın. Nermin Baba? Sadrettin Yavrum ? Nermin Şayet.... Şayet..

Suad Macidi seve

meseydim , onunla mesut olabilirmiydim ? Sadrettin

Sevdin ya .. Sen buna bak.

Nermin

Doğru. Seviyorum ya. Her kese göre. ( Şuad Macid görünür). SAHNE 6 Sadrettin

Şuad

Nermin

Suad

(Kapı eşiğinde) Baba ile yavru buluş

muşlar... Ne güzel bir tablo. Sadrettin (Gülerek) Kıskandınızmı yoksa? Aksine, İftihar ettim . Böyle bir fırsatı Suad

da bekleyordum . Küçüçük gelinimiz bir hediye daha taktim etmekliğeme elbet memnun olur. 50

(Şuad Nermine yaklaşır. Sadrettin hediye lafını işidince sevinmiş gibidir). E vallahi, bizi pek machup Sadrettin

edi

yorsunuz, canim .

(Necdet görünür). SAHNE 7 Sadrettin

Nermin - Suad- Necdet

(Bir tarafdan ağzını silerek) Oooo..

Necdet

Mühim iş var galiba .

(Gözel bir kutudan çıkardığı bir kol yeyi Nerminin gerdanına takmakla beraber) Değe Suad

ri hiç te az değildir. Tam iki bin lira. Halis

pir

lanta. Necdet Hediye değil, ballı tatlı. Ama ne taş... Ne taş. Sadrettin Beğendinizmi? Suad Nermin Teşekkür ederim . Nede yakıştı... Ne de yakıştı. Sadrettin Cevhere cevher yaraşır elbet. (Bir da Suad

vetli girer ). SAHNE 8 Sadrettin

Nermin

Bir davetli

Suad - Necdet Bir davetli

General

sizi soruyordu, Bay

Suad. 51

Suad

Geliyoruz. Haydı, yavrum... Şimdi

gidip dayımın elini öpelim . (Sadrettine) Buyurmaz mısınız?

Sadrettin Geliyorum , damadım . (Suad, Nermini kapıya doğru görtürür). (Necdete. Gizlice . Hararetle) Bir Sadrettin

hediye... 2000 lira . (Suad, Nermin ve arkaların dan Sadrettin çıkar ). SAHNE 9 Necdet

Bir davetli

Haydi, biz de gidelim . Bir davetli Necdet İşim var. Ne işi canım ? Bir davetli Necdet - Allah allah .... Tahkik memurumusun ? Evvelâ burada mide işim var, sonra da büfede da ha mühim vazifem var. Allah cezanı versin , içki yüzün Bir davetli

den günün birinde çatlayacaksın . Necdet: - Çatlayacağım diye de bedava büfe du rurken çekmeyeceğim . Enayi . Allah akıl 'versin . . . Ne diyeyim . Bir davetli .

Necdet Bir davetli

İçeriden çağırıyorlar, haydi bak.. A

(Güler) Eskiden ne idise halâ

o. (Davetli çıkar ). SAHNE 10

Necdet — Sonra : Piraye (Necdet yalnız kalır kalmaz cebinden bir pa 52

ket çıkarır, bir açar. Bir kaç börek. Etrafına bakar. Ardı ardına iki böreği ağzına alır. Tam bu sinada Piraye görünmüştür ). Piraye — Pek meşğulsunuz, görüyorum .

( Ağzı dolu) Ha... şey ... Abcıbaşı bir iltifatta bulunmuşdu da ..... Piraye Salonlarda hiç görünmemeğe başla Necdet

.

dınız?

Necdet – Meşgulum. Agzımın halini görmuyor. musunuz ?

Ağzınızdaki ne?

Piraye

Börek tepsisinin bakiyetissüyüfu .

Necdet

Piraye

Bu da ne demek?

.

Bal gibi böreği mideye indirmek demek . (Piraye güler). Necdet

-

Ayıp değil ya, Bayan piraye... Allah beni obur yaratmış. Doymağa niyet etsem de do yamıyorum. İyi ki ahcı filan olmamışım... Daha Necdet

pişmeden tencerede yemek kalmazı . Piraye — Ne kadar da neşelisiniz. Necdet Bugün sizin de neşeniz her .

benimkinden

az değil. Ablanız

halde

dünya evine

giriyor.

Piraye – İnsan ablasının saadeti karşısında -

sevinmezmi hiç? (İçeride Müzik başlar). Necdet

Dans etmezmisimiz?

Maalesef. Salonlardan çekilmek mec buriyetindeyim . Piraye

Necdet

Neden ?

Piraye

Çalışacağım da. 53

Necdet

C

Anlayamadım . (İkinci planda, bir

iki davetli konuşa konuşa geçerler). Piraye Üç gün sonra imtihanlarımız baş layor. Artık ablanızın dügün günü de ça Necdet lışırmı ya?

Piraye

Vazife herşeyden , dügünden de üs

-

tün değilmidir ? Ablamın saadetini candan kutla rim... Sevincimden ne yapacağımı bilmiyorum . Ama..

Eğleneyim derken derslerimi de ihmâl edemem. Ne yaparım sonra imtihamlarda ? Zaten ben imti handa muvakfak olmazsan olamaz ki. Necdet

Siz

ablamın saadeti tam

tam bir filsofmuşsunuz yahu.

Benim fikrime iştirak etmiyormusu

Piraye nuz ? Necdet

Keşke sizin gibi düşünebilseydim ....

Hiç olmazsa serseri olmazdım. Piraye— Ne dediniz? Necdet Şey.... hafifmeşreb demek istedim . (Kendikendine ) Ben de ama tuhaf oldum... Serse riliğimi zorla ilân ediyorum . Piraye

Müsaadenizle .

.

Güle güle, Bayan Biraye . (Piraye

Necdet

çıkar). SAHNE 11 Necdet

Necdet 54

C

-

Sonra: Selim

Şu kız kadar da olamadım gitti.

(Tam çıkmak üzere iken Fondan Selim görünür). Necdet

Selim ?

Yavaş.

Selim

Ne zamam geldin?

Necdet Selim Necdet

Bir saat evvel . Edirneden .

Geçen hafta hareketin öyle ansi

zin oldu ki... Bizi bile şaşırttın. Öyle içerledim ki 11

sana .

Acele hareket icap etti. Bunları bi

Selim es

rak şimdi. Burada gerçek düğünmü var bu akşam ? Yalandan düğün olmaz ya. Necdet Sirkeci istosyonundan doğru kliniğe Selim gitmiştim. Asistan Şerminden öğrendim , hemen -

geldim . Nerminle evlenen Suadmi? Necdet Selim Necdet Selim Necdet Selim Necdet Selim

Ta kendisi.

Tam zamanında yetişmişim . Ne dedin?

Hic.

-

Sinirlisin ?

Yorgunluktandır. Hele rengin ? Aldırma. Haydi .... Suadı çabuk bura

ya çağır.

Dur hele yahu... Azıcık ko.... (Söze vakıt bırakmaz. Şiddetle) Çe

Necdet Selim

buk Suadı çağır diyorum sana.

Anladık canım, anladık. ( Çıkarken kendi kendine) Allah allah!. . . (İçeride alkışlar. Necdet

.

.

Duran Müzik tekrar başlar. Ağır bir Tango).

E

55

SAHNE 12 Selim

Selim

sonra: Nermin ve Suad

(Kendi kendine) Bu derece alçalabi

liyormusun, insan ruhu. (Şalon kapısına doğru gi der. İçeri göz atar birdenbire geriler, hızlı adım larla karşıtaraftaki kapının yanına saklanır ). (Ner min ve Suad girerler). Suad (Bir koltuğa oturan Nerminin yanına

oturur) Mesudsun değilmi, Nermin? Nermin Suad

(Durğun ) Belki .

Sözünde katiyet isterįm , yavrum . Me sud olduğunu işitmek bana büyük bir mükâfat olacaktır . Ben senden çok ileri yaştayım , Nermin . Senin kadar kızım olabilirdi belki . Mümkündür ki

bu yaş farkı seni biraz korkutsun . İşte bunu dü şünmediğini söylemelisin . Emin ol , sana karşı ya pacağım fedakarlıklar ; göstereceğim ilgi çok kı sa bir vakitte beni sana sevdirecektir . Nermin

Ne lüzum bu sözlere, Bay Suad?

Kendimi size hasrediyorum ya. Ne düşünüyorsu nuz ötesini? Kollarınızda genç bir kız var. Başka ne lâzım ki . Suad

Sinirlisin, Nermincik?

Hayır. Hiç bir şeyim yok . (Birden bire ayağa kalkar) Sıkıldım . Salonlara geçelim , Nermin

Bay Suad. (Sadrettin görünür). SAHNE 13 Nermin Sadrettin 56

Suad

Sadrettin

-

Selim (Gizli)

Bu sefer ben sizi yakaladım .

Suad Sadrettin

Öyle. Bayan Ayşeler yarın Ankaraya

gidiyorlar da ... Bir az erken çekilmek için mü saade dilediler . Ellerini öpsen fena olmaz , kızım .

Biz de geliyorduk, zaten . Haydi , Ner

Suad

mincik. Sen onları selâmetle. İki üç dakikaya ka dar da ben iltihak ederim . çıkarlar).

(Sadrettin,

Nermin

SAHNE 14 Suad

Selim

(Memnun , ellerini uğalar. Cebinden

Suad

bir tabaka çıkarır. Bir sigara yakar. Selimin sah

nenin ortasına geldiğinin farkına varmamıştır . Çık mak üzere döner. Selimi görür görmez heyecanla) Sen ? Selim Suad Selim Suad Selim Suad Selin

Ben .

Ne zaman geldin ? -

Demin .

Ne yapmağa ? Sana vazifeni hatırlatmağa.

Şantaj yeter.

.

Ağzından çıkan sözleri kulakların işitsin. Suad Macid ... Vicdan denilen şeyin üstü .

ne bu kadar da tükürürülebilinirmi ? Yeter dedik a . Suad Selim

Yılan kıvransın , ileri atılsın ... hâlâ

“ yeter,, ha ? Evleneceğini haber aldığım gün sana 57

insanca hitap etmiştim . Dinlemek istemedin bile.

Ama “ belki ... diyordum .. Bu insanca ihtarımı muhakeme eder ve meşum planından vaz geçer,,. Nerede.. ee .. Birkaç gün için seyahatta bulun maklığımı bile bir fırsat gibi gördün , korkunç fi kirlerini tatbike yeltendin . Unuttun ki ne kadar u zakta olurlarsa olsunlar, hakkı koruyan ve sayan

namusluların pençesi mücrimin üzerine yine abanır. Boşuboşuna yorulma. Burası benim evim . Söz hakkın yok. Hem... başkasının evine müsaadesiz girene hırsız derler. Selim Ya başkasınin hayatını frengi cana Suad

varıyla çalmaktan çekinmeyene katmerli hırsız de mezlermi ? Suad

Selim

Hududu aşmayalim, Doktor. Sana cesaret veren, son gürültümüz

den sonra bir kere daha karşına çıkmamaklığım oldu galiba. Merak etme .. Gözlerim sende idi.

İnsandım, belki insanlığını hatırlarsin,

canavarlık

tan vaz geçersin diye son dak kaya kadar bekle

yecektim . Sana son söz; ya buradan hiç kimseye belli etmeksizin çıkar gidersin, yahut çirkin bir iskandal olacak . İşte bunu Suad Yaparım .. Selim

yapamazsın . Uçurumun kenarındayız .

(Döner)

58

Suad Selim

Nereye?

Suad

Olduğun yerde dur.

Hükûmete haber vermeğe.

Selim tehdit etme.

(Korkunç) Ya edersem ? Görüşürüz. (Telefona doğru ilerler) Dur!... Dur Diyorum sana ! ..

Suad Selim Suad Selim Suad

Geber ! .. Selim

Bana insanca hitap et... Canavarca

-

-

Allo ...

(Ansızın cebinden revolverini çekerek)

(İskemleyi kaparak ) Aaaaa. . (Suad

tetiğe basmak üzere iken Selim iskemleyi kafasına fırlatmak istemiştir. Ama her ikisi de hareketleri ni tamamlayaınamışlardır. Birdenbire Suad sende lemiş ve yere yıkılmıştır. Selim olduğu yerde bir iki saniye duraklar. Gözleri korku izi taşımakta dır. Bir sükût. Iç salonda bir Tango çalınmağa

başlar. Selim yavaş yavaş Suada yaklaşır, diz çö ker, nabzına bakar, hemen nabzı bırakır, yüzünü

garip bir ciddiyet kaplamıştır. Başı sağa doğru döner, sanki kimsenin görüp görmediğini anlamak arzusundadır. Elleri titremektedir. Yavaş yavaş kalkar. Halsizdir ). Selim

( Cesedin başında. Mütessir) Sebep

oldum . Ama tanrı şahidim: Elimle öldürmedim . PERDE İNER

59

Ü ÇÜNCÜ PERDE DEKOR

BİRİNCİ PERDEDEKİ

(Vakit Gece . Oda yarı karanlık. Yalnız masa başındaki küçük lamba yanar). SAHNE 1 Selim Sonra: Asistan

(Selim masa başında. Kafasını ellerine dayamış,

müteessir, düşünmektedir. Yavaş yavaş kalkar.. Yüzünde yıllarca istirap çekmış adamlara has bir yorgunluk peyda olmuştur. Geniş nefes alır. Bu naldığı anlaşılmaktadır. Pencereye doğru gider.

Pencereyi açar. Dışarıdan, komşunun evinde çalı nan hazin bir keman melodisinin nağmeleri işi. dilmeğe başlar ). Selim O ... hhh . ( Asistan girer ). Selim Asistan Selim insanım . 60

(Birdenbire ) Kim o ? Benim , Doktor . Ben. Benim zavallı assistanım, sadık

Mütessir olmayınız. Her felâketi sü kûnla karşılamalı değilmi, üstadım . Bu faciayı Asistan

-

siz hazırlamadınız ya. Selim

Doğru. İsteyerek bu faciayı ihdas et. medim. Bu facia olmasaydı, ötede daha büyük bir facia olacaktı, yavrum . Dinlemediler sözümü, recalarımı, ihtarlarımı. Yürüdüler menfaat uğruna. Vicdanıma karşı alnım temiz.

Ama ... ah o dü .

şünce ... “ Benim kavgam onun ölümünü tesri et ti , düşüncesi. Bunaltıyor bu beni. (Bir koltuğa oturmuştur ).

Hayır ... siz sadece bir vazife na mina ona hitap etmişdiniz . Kalp hastalığı vardı.. ölmüş . Bunda bir mesuliyetiniz olamaz. Ama... ben kavga etmeseydim kal Selim bi bu kadar heyecanla çarpmayacaktı. Asistan

Asistan

Oh .. Doktor.

Ne oluyorsun ya ? Asistan Ben sizden ayrılmam , Doktor. Selim (Yanıbaşına diz çöken kızın saçları: ni şefkatle okşar) neden bu söz ? sadık kız! .. Selim

(Zil çalar).

Kapı ?

Selim Asistan

.

Evet.

Bak. (Asistan çıkar. Bir kaç saniye sonra Necdet görünür). Selim

-

SAHNE 2 Selim

Necdet

-

Necdet

Yabancı değil ... ben. Karşıkimey 61

hanede bir az kafa tüssülemiştik ; . . geçerken bir uğrayayım dedim. Nen var ? Sebebini bilmediğim bir sıkıntı. Selim

Aldırma geçer. Dün gece düğünde

Necdet

öyle çekmişim ki, birader. Utanmadan söyleyorsun da. Selim Necdet - Burnumdan da geldi ya.... Dama din ölümü ... Düğünün yarıda kalması ...... Ne diyecektim ? Bana Suadı bul diye çıkışmıştın.

Salonda değildi, söyleyemedim . Ölümünden evvel konuşabilmişmiydin bari ? Selim – Hayır. Kalbi varmış .

Necdet Selim

Öyle. Necdet – Sağlam, sevincinden fazla heyecana

düştü ... İçkiyi de fazla kaçırdı... Kalp durdu . O

Olabilir. Selim Necdet – Bu akşam amma da kesik konuşu -

yorsun .

Lâlalık etmeğe halim yok. Bugün

Selim

kimseyi gördünmü ?

Sadrettini gördüm. İhtiyar adamca ğızda iki göz bir çeşme. Damadına öyle ağlayor Necdet

ki. Ağlamazmı ya ? Hem kendi saadeti hem kızı nin saadeti mahvoldu. Söz aramızda : aldığı 2000 liralık bir gerdanlık yanına kâr kaldı . Selim

.

Gevezelik etme.

( Zil çalınır. Arkasında Muhtar görünür ) 62

SAHNE 3 Muhtar Necdet Selim

Vakitsiz geliyorum ama.. Muhtar Teklifmi var ? Selim Necdet - Kompanya tamam. Tesadüfe bak. Hastamısın ? Muhtar Bir az . Selim Muhtar Hep öyleyiz. Havalardan. ( Necdete )

İyi oldu .. sana rastladım. Demin eve telefon et miştim , cevap veren olmadı. Necdet – Hayrola ? Balıkesirden

Muhtar

Ragıp

gelmiş.

seni

arayordu da.

Ragıpmı ? Rağıp geldi ha. Hay

Necdet

ağzını öpeyim . ( Selime) Tanıdın değilmi ? Bizim Ragıp canım. Hani Gardenbarda bir akşam iç miştik . Canım .. Dayak yediğim akşam . Selim Necdet Muhtar

Anladım .. anladım .

Şimdi Ragip nerede ?

-

-

Gecikmezsen

Roznuvarda bulur

sun. Yalnız çabuk ol. Necdet

Gidiyorum ... ( Çıkarken ) Vay gi

di çapkın Ragıp .. geldi ha ?

( Necdet çıkar ) . SAHNE 4 Selim - Muhtar -

Muhtar

Ragip masalını niçin uydurduğumu 63

anladınmı ?

Selim - Nasıl ?

Ragip Balıkesirden dönmedi, Mak .

Muhtar

sadım Necdeti buradan uzaklaşdırmaktı . Selim – Sebep ?

Seninle yalnız kalmak isteyorum . Selim — Söyleyeceğinmi var ?

Muhtar Muhtar Selim Muhtar

-

Evet. Bunalıyorsun değilmi, Selim ? Belki .

Bu yorgunluktan değil ... bambaş

ka bir ...

Ne demek isteyorsun ? ... Son gün

Selim

lerde hastalarımla fazla meşgul oldum ....

seya

hat ... Çalışmak .... İşte bunlar. .... .

Muhtar - Hayır. -

Selim

Muhtar .

Muhtar

Soğuk kanlılığı bırakmaksızın konu

şalım. Hastalardan bahsettin . Şu dakika tedaviye muhtaç en mühim hasta sensin .

( Selim düşüncelidir. Ses çıkarmaz ). Muhtar Selim Muhtar Selim

Onu tedavi ediyordun , değilmi ? Kimi ? Suadi.

.

Muhtar Selim Muhtar

Cevap vermiyorsun . Nesine cevap vereyim .

Selim

Belki.

O hastaydı .

Muhtar – Frengiliydi . 64

Bilmiyornm .

Selim

Muhtar – Samimi konuşmuyorsun, Selim . Vakia meslek, hastalarının ismini başkalarına söylemeği meneder.... Ama böyle nazik bir vakitte değil . Şu dakika bana herşeyi anlatmalısın. Seni daima namuslu bir adam olarak tanıdım .

Selim — Ya şimdi ?

Muhtar -- Yalan söyliyorsun. Muhtar. Selim Muhtar — Onun ölümüne sen şahit oldun . Yeter. Selim Muhtar Bunu inkâr edemezsin . Siz, doktor

lar , bir hastalığı teşhis ederken kimsenin görme

diği mikropları karşınızda görür gibi olursunuz .... Biz, avukatlar da, bir işi parmağımıza doladığı mız zaman , bütün teferrüatını inceler ve çok kişi

nin görmediklerini görürüz. ( Ciddî . Ağır ) O, se nin yanıbaşında öldü. Senin verdiğin heyecanla. Selim – Bunu neden istidlal ediyorsun ? Muhtar - Bir tesadüf eseri elime geçen bir -

kâğıt parçasından. Bir mektup. Suada yazılmış. İmza senin .

Evlenmek

fikrini bırakmazsan seni

ihbar ederim diyorsun . Benim anladığım : O , sö züne aldırmadı ... sen de onunla mühim bir mü

nakaşaya girişdin ... belki de bir kavğa . Elinde

tabanca bulunması bunu gösteriyor. Vaziyet te vazzuh edene kadar kimse bir şey anlamasın is

tedin, hemen yan salona gittin , davetliler müna kaşanın farkına varmadılar. F: 5

65

Kanunun beni mes’ul tutacağından

Selim

emin olsaydım, yerimden kımıldanmazdım . Muhtar- Eminim .. Namuskâr bir adamsın çünkü, Yalnız vicdan .... Oh, bu vicdan

Selim

Vicdan değil, ruh da .. Muhtar Selim -- Evet. Muhtar Selim

- Ona karşı başka bir kinin varmıydı ? Hayır. Aranızda bir düşmanlık ?

Muhtar Selim - ne münasebet. Mubtar Şu halde ...

yalnız kadın meselesi?

Bu tabiri kullanma.

Selim

Muhtar — Evlenme işi diyecektim ... Selim - Evet .. Sadece o. Muhtar

Seviyordun da

Selim — Mümkün . Mvh car Bu sevgi .. ne zamandanberi ? Selim Ğocukluğumdan beri. Muhtar O biliyormıydı ? Selim Evet. Ne diyordu ? Muhtar -

Selim – Babasına kendini kurban ediyordu . En son ne zaman konuşmuşdunuz ? Selim — Haftayı geçti.. Muhtar

Muhtar

- Edirneye hareketinden ...

Selim — Bir gün evvel . Muhtar

– Anlat her şeyi.

Selim — Biliyorsun ya hepisini . Muhtar Bütün teferrüatı öğrenmek isterim . 66

Sana ilâç vermek lâzım .

( Bir Sessizlik. Muhtar, Selimin başı ucundadır. Selim , gözler gaibe dikili , anlatmağa başlar ). Selim — Sevişiyorduk ... Doğru. Yıllardan beri. Hem de nasıl. Bu öyle candan bir sevgiydi ki bir birimizin elini öpmeği bile düşünemeyecek kadar

çekingen dururduk. İncitemezdik onu. Nedenmi evlenmiyorduk ? O daha çok gençti ... ben iste

diğim kadar servet toplayamamıştım henüz. Gü nün birinde anî bir kasırga bir haber. Nermin

evlenecek. İhanetmi ? Hayır. sadakatsizliki mi ? Bu da değil babayı kurtarmak gerek. Ailenin son eşyası da alacaklılar tarafından satılığa çıkarılmak

üzere . Saf düşüncesiz bir baba, yaptığının çirkinliğin

den habersiz, sevmeyen bir kızı seven bir şehvet pereste satıyor.

Sonu ? Damad borç temizleye

cek. Ya kız ? Soran varmı ... .Ad .. dam . Muhtar Selim

Devam et.

Onun mes’ut olacağını bilseydim, ye.

min ederim, kinsiz, sinirsiz , saadetine duaci, yal

niz gözyaşlarım içimde saklı, düğününde baş hiz metkâr olurdum . Vaziyet bambaşka idi ama. Bir hasta ... düşün, bir frengili , tertemiz bir kız sa tın almak istiyordu . Doktoru iyileştın, evlenebilir. sin demeden . Korkunç haberi aldığım gün .... Bir akşamdı ... Muhtar Selim

Evet .....

Ona, frengiliye, insanlığını hatırlattım . Nermine karşı sevgimmi bana bunu yaptırtıyor 67

du ? Böyle olsaydı ona “ bekle... lyileş... istersen

yine Nremini al ,, diyemezdim . Ama o ! ... Ben in sanca konuştum, o kudurmuş köpek gibi bana saldırdı . Ona zevk gerekti, işine gelmeyordu bek lemek . Ben Edirneye gittim . O hafta, benim var lığımın müdahalesinden çekinerek düğünü tehir etmiş olan canavar, bu seyahatimi bir fırsat bildi . Ben dönünce bir “ emrivaki ,, karşısında kalacak tim . Tesadüf. Son dakika yetiştim . Bir ihtar.... ca navarca bir inad ... münakaşa .... Telefona koşarken o asabiyetle ne yaptığının farkında değildi, taban

casını çekti. Zaten şiddetli bir kalp hastalığı taşı yordu . Heyecan onu öldürüverdi. Muhtar – Sen el dokunmadan . Selim - Evet. Neden yalan söyledin Muhtar -

? Selim – Hayatımda ilk yalanım. Kalabalıktı.

Herkes sarhoştu. Münakaşamızı meydana vurmak onun sebeplerini de ortaya koymağa mecbur ol

mak demekti. Mademki ölmüştü.... hastanın gisini ortaya vurmağa ne lüzum

fren

vardı ? Sonra ...

o sarhoş kafalar, münakaşamı belki şahsî bir kin, bir sevgi mahsulü , bir kıskanclık şeklinde tefsir edeceklerdi . Muhtar Selim -

C

Hiç zannetmem .

Oooo ... Muhtar. Bilsen , içimde ne

müthiş, bulantı bu düşünce. “ Ölümünü tesri ettim ,, düşüncesi. Öldürüyor beni. Muhtar – Çocuk.... O ölmeseydi sen ölecek 68

tin ... Sen müdahala etmeseydin öbürü bir frengili olacaktı Haydi ... Kaunn önünde mes'ul değilsin. Sunu anlamak için senden izahat istedim. Bilmek isteyorum sana yardım lâzımmı. Selim — Gideceğim , Muhtar. Muhtar – Nereye ? Selim Uzaklara. Bilmem nereye . Bu bunaltı dan , bu acılardan kurtulabilmek için. Muhtar - Lüzumsuz. Ya o ? Bu hâdiseden sonra onunla birleşe Selim m me artık . Mubtar - ( Güler ) Budala . Ona... yalnız ona...

işin içyüzünü anlatacaksın . Birikmiş paran varmı ?

Bir kaç aylık bir seyahat, bir bal ayı gezintisi.... sonra dönersiniz ... Her şey unutulur gider. ( Kapı çalınır. Selim merakla döner) Muhtar Bir beklediğin varmıydı ? Selim - Hayır. ( Asistan görünür ). SA HNE 5 Selim Asistan Nermin indi .

Muhtar

Asistan

Bay Doktor .. Otomobilden Bayan

Selim — Nerminmi? (Muhtar ve Selim bakışırlar) Muhtar Umuyordum. Konuş. -

Selim.

Oooo.... İmkânsız. 69

Çocuk olma.Ben içerdeyim (Muhtar Asistan bu işaretin kapıyı açması demek olduğunu anlar, dışarı çıkar). Muhtar Ben içerideyim . Kendini topla baka Muhtar işaret eder,

yım. (Muhtar çıkar. Fondan Nermin girer). SAHNE 6 Selim

Nermin

(Heyacanla. Selime doğru atılarak )

Nermin Selim ! Selim Nermin

Nermin .

Dündenberi nasıl bir istirap için

deyim, bilsen. Bir dakika uyumadım. Seni bulmak.. seninle konuşmak ... Her şeyi anlamak istiyordum . Selim Ne demek istiyorsun? Nermin O ne? Ellerin buz gibi. Hastasın , Selim . Selim

Hayır.

Nermin

Sinirlisin .

İnsan hali.

Selim

Söyle.... Neden haber vermemiştin bana? Neden söylememiştin onun frengili olduğunu ? Nermin

Sen bunu nereden biliyorsun ?

Selim Nermin -

Oku ... Bak . Cebinden düşen bir kağıt .... Ne yazılı . Ooo .. Bu kâgıtlar. Selim -

-

Nermin 70

Bunu okur okumaz artık hiç bir

şey düşünemezdim . Bir deli gibi yanına koştum. Anlar gibi oldum her şeyi. Onunla sen münakaşa ettin ve elindeki tabanca, muvakkat bir delilikle

sıkmak için çıkardı sandıkları o tabanca sana tev cih edilmişti. Yalanmı? Selim Doğru . Nermin

Beni kurtarmak için ne mümkünse

yapıyordun ... Yapacaktın. Bana söylemeden duyurmadan. Ooo.. Selim , ya ben.... seni de ken dim gibi feda eden ben .... Ne fena davranmıştım, düşün. Babam uğruna seni de bedbaht etmeğe hakkım varmıydı. Affet beni, Selim. Selim

Küçük melek.

söylee ... Her şey artık Affettiğini söyl tabiî çığrına girebilir. Selim - İş işten geçtikten sonra . Nermin Niçin bu söz? Neden bu bedbinlik, Nermin

Selim . Selim Nermin

Kırılan düzeltilebilir mi?

Ortada kırılan yok. Yıkılan var,

Selim bir ev yıktılar... Yerine evlerin hem de en güzelini neden kuramayalım ? sen, ben, elele ver dikten sonra... Samimiyetimizin mimarı olduğumuz gibi saadetimizin de mimarları biz oluruz. Selim – Bu hatıralar Gözlerimizdeki Nermin

samimiyet işıkları

onları çarçabuk eritir. Selim - Ya muhit ? Hakikatı Nermin

öğrenirse ,

bizi alkışlar 71

bile. Ne engel var, Selim? ne eksik var? Bu vaziyeti hazırlayan , tâli . Ona karşı gelemeyiz. Bir kara bulut.. Bir kara canavar geldi geçti ..... O hatıraların üzerine saadetimizin gelinlik elbiselerini sereriz .

Gideriz. Dolaşırız... uçuşuruz kelebekler gibi Yemin ediyorum sana, tek bir hatıra bu saadetimizi ..

titretmez .

( Şefkatle) Nermin. (Muhtar girer).

Selim

SAHNE 7 Nermin

Muhtar Selim . Nermin Muhtar

Muhtar

Selim

Artık müsterih gidebilirim , değilmi -

Siz?

Sizin kadar endişeli,ama çok neşeli ve müsterih dönen bir dost. Allahısmarladık, Doktor. Romanının sayfası kapandı. Hem de saadetle. Yal

niz ismi yok. İzin ver, onu da ben koyayim. Bir isim ki bütün bu acı hatırayı bir cümle ile icmal

eder: “ Hasta olmak namussuzluk sayılmaz . . Ama hastalığını başkasına verirsen katil olursun ve adalet yakanı bırakmaz .. PERDE

İNER

SON .

72

-