Apologia: İncil ve Hıristiyanlık Sorgulanıyor [1 ed.]
 9789944986991

Citation preview

İncil ve Hıristiyanlık Sorgulanıyor-Apologia / Pr. Carlos Madrigal

© Dharma Yayınları, 2009 Yayın hakları Dharma Yayınları'na aittir. Yayıncının yazılı izni olmaksızın çoğaltılamaz. Kaynak göstermek koşuluyla alıntı yapılabilir.

1. Basım: Ekim 2009 Yayıncı ve Genel Yayın Yönetmeni: Namık Kemal Atalay Editör: Halil Gökhan Kapak Tasarımı: Dharma Creatif Şefik Matbaası'nda basılmıştır. Turgut Özal Cad. No: İkitelli - İstanbul Tel:

137

(O 212) 549 62 62

Kütüphane Bilgi Kartı (CiP): Pr. Carlos Madrigal İncil ve Hıristiyanlık Sorgulanıyor-Apologia Din, Araştırma İstanbul, Dharma Yayınları, JSBN:

2009, 774 sayfa

978-9944-986-99-1

Dharma Yayınları

21-23 2 No: 205 Cağaloğlu/İstanbul (O 212) 512 81 21 - 528 62 12 ·Faks: (O 212) 512 50 21

Nuruosmaniye Cad. Eser İş Hanı Kat: Tel:

e-posta: [email protected]

internet satış adresi: www.dharma.com.tr

İncil ve Hıristiyanlık Sorgulanıyor

Pr. Carlos MADRIGAL

İstanbul Protestan Kilisesi Vakfı Ruhani Lideri

·

Carlos Madrigal, 1960 yılında Barselona'da doğdu. Evli ve üç çocuk babasıdır. İş hayatına, 1982-1985 yıllarında illüstratör ve art direc­ tor olarak başladı. 1985'te Türkiye'ye geldi ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde 2 yıl öğrenim

gördükten sonra İstanbul'da çeşitli reklam ajansları için çalıştı. Pro­ testan inancını benimseyen yaza_r, 1995-2001 yıllarında teolojik tah­ silini tamamlamış ve "Ispanya incili Dini Kurumları Federasyonu" tarafından Din Adamı olarak atanmıştır. Bu tarihten itibaren Istan­ bul Protestan Kilisesi'nin Ruhani Llderi olarak görev yapmaktadır. Kendisi, Hıristiyan inancını irdeleyen, "Üç Tann mı? Tek Tanrı mı? Hıristiyanlann Üçlü-Birlik İnancının İncelenmesi'', "Kıyamet Günü. İncil'in Vahiy Bölümünün Yorumu" gibi birçok Türkçe kitabın yaza­ ndır.



KISALTMAIAR Genel kısaltmalar: Adv.Cel.

Adversııs Celsıım (Celsus'a Karşı) adlı eser Adv.Hae. Adversııs Haeresiae (Sapkın Öğretiye Karşı) Adv.Mar. Adversııs Marcionem (Markion'a Karşı) Adv.Pel. Adversııs Palagianos (Pelagius'a Karşı) A.g.e. Adı geçen eser Apo. Apologia (Lat.), Apology (İng.): İnanç Savunması Apo.Jam. Apocryphon ofJames: Yakup'un Apokrifi ·Ar. Arapça Arın. Aramice Ant. Josephus'un Antiqııitates (Eski Zamanlar) adlı eseri Beli. Josephus'un Bellıım (Savaşlar) adlı eseri Ber. Bereshit (Bereşit) bkz;· Bakınız Dia.Try. Dialogııe With Trypho The Jew, Yahudi Trypho ile Söyleşi. .·Com. Eph. Commentary on Ephesians (Efesliler Yorumu) Com. Eze. Commentary on Ezekiel (Hezekiel Yorumu) Com. Isa. Commentary on Isaiah (Yeşaya Yorumu) Com. Jer. Commentary on Jeremiah (Yeremya Yorumu) Com. Joh. Commentary on John (Yuhanna Yorumu) Com. Mat. Commentary on Matthew (Matta Yorumu) -

Com. Psa. Commentary on Psalms (Mezmurlar Yorumu) E.A. Eski Antlaşma / Ahit Grekçe, Eski Yunanca Gr. Hae.Fab. Haereticarum Fabularum Compendium (Sapkın Masallann Özeti) Eusebius'un Historiae His.Ece. Ecclesiae (Kilise Tarihi) adlı eseri İbranice İbr. İngilizce �Il:S· İsa'dan önce I.O. İsa'dan sonra i.s. Kutsal Kitap K.K. Karşılaştınnız krş. Kutsal Ruh K.Ruh Latince Lat. Midraş Mid. numaralı nolu örneğin örn. Rabbi, yani Haham R. Sanhedrin San. Sayfa sf. İskenderiyeli Str. Klement'in Stromateis adlı eseri ('Mozaik' anlamında) Talmud Tal. Targum Tar. Türk Dil Kurumu SözTDK lüğü ... ve benzeri vb. ... ve devamı vd. ... ve saire vs. Yeni Antlaşma / Ahit Y.A. sıra numarası #

APOLCCIA

KursAL KiTAP'IN bölüm kısaltmaları (alfabetik sırayla): Eski Antlaşma (Tevrat, Zebur): Ağı. Yeremya'nın Ağıtları (#25)* Amo. Amos (#30) Çık. Mısırdan Çıkış (#2) Daniel (#27) Dan. Est. Ester (#17) Eyüp (#18} Eyü. Ezg. Ezgiler Ezgisi (#22) Ezr. Ezra {#15) Hab. Habakkuk (#35) Hag. Hagay (#37) Hak. Hakimler {#7) Hez. Hezekiel (#26) Hoş. Hoşea (#28) ı. Krallar (# ıı) ıKr. 2Kr. 2. Krallar (#12) Lev. Levililer (#3) Mal. Malaki {#39) Mezmurlar (#19) Mez. Mik. Mika (#33) Nah. Nahum (#34) Neh. Nehemya (#16) Ova. Ovadya (#31) Süleyman'ın Özd. Özdeyişleri {#20) Rut. Rut {#8) ısa. ı. Samuel (#9) 2Sa. 2. Samuel. (#10) Say. Çölde Sayım (#4) Sefanya (#36) Sef. ıTa. ı. Tarihler (#13) 2. Tarihler (#14) 2Ta. Vai. Vaiz (#21) Yaratılış (#1) Yar. Yasanın Tekrarı (#5) Yas. Yer. Yeremya (#24) Yeş. Yeşu (#6) Yoel (#29) Yoe. Yeşaya (#23) Yşa. Yun. Yunus (#32) Zekeriya (#38) Zek.

Yeni Antlaşma (İncil): Pavlus'un Efesliler'e Mektubu Af. (#10) Elçilerin İşleri bölümü (#5} Elç. Pavlus'un Filimon'a Mektubu Flm. (#18) Pavlus'un Filipililer'e Mektubu Flp. (#11) Pavlus'un Galatyalılar'a MektuGal. bu (#9) İbraniler'e Mektup (#19) İbr. Pavlus'un Korintliler'e ı. MekıKo. tubu (#7) Pavlus'un Korintliler'e 2. Mek2Ko. tubu (#8) Pavlus'un Koloseliler'e Mektubu Kol. (#12} Luk. İncil'in Luka Müjdesi (#3) İncil'in Markos Müjdesi (#2) ·Mar. İncil'in Matta Müjdesi (#1) Mat. Petrus'un ı. Mektubu (#21) ıPe. Petrus'un 2. Mektubu (#22) 2Pe. Pavlus'un Romalılar'a Mektubu Rom. (#6) Pavlus'un Selanikliler'e ı. MekıSe. tubu (#13} Pavlus'un Selanikliler'e 2. Mek2Se. tubu (#14) Pavlus'un Timoteos'a ı. MektuıTi. bu (#15) Pavlus'un Timoteos'a 2. Mektu2Ti. bu (#16) Pavlus'un Titus'a Mektubu Tit. (#17) İncil'in Vahiy bölümü (#27) Va. İncil'in Yahuda Mektubu (#26) Yalı. İncil'in Yakup Mektubu {#20) Yak. İncil'in Yuhanna Müjdesi (#4) Yu. Yuhanna'nın ı. Mektubu (#23) ıYu. Yuhanna'nın 2. Mektubu (#24) 2Yu. Yuhanna'nın 3. Mektubu (#25) 3Yu.

* Parantez içinde# işaretiyle söz konusu bölümün Kutsal Kitap'taki sıra numarası verilmektedir

İÇİNDEKİLER I. Cilt Hz. İsa Gerçekten Haçta Öldü mü? (sf. 5) II. Cilt İncil'le İlgili Tarihsel ve Bilimsel Sorular (sf. 105) III. Cilt Teslis ile İsa'mn Tanrılığını Deşifre Etmek (sf. 223) IV. Cilt İncil Yazıya Geçirilirken Yapılan Düzenlemeler (sf. 347) V. Cilt .'Kanon' ile İncil'e Dahil Edilen Bölümler Tartışması (sf. 489) VI. Cilt Dört İncil'in Arka Plandaki Yazarları Kimlerdir? (sf. 613)

Kaynakça (sf. 727) Diğer Kaynaklar (sf. 733) Terimler Sözlüğü (sf. 741) İsim-Tarih Dizini (sf. 753) Hıristiyanlığın Zaman Çizelgesi (sf. 755) Ayrıntılı Dizin (sf. 761)

I. Cilt

Hz. İsa Gerçekten Haçta Öldü mü?

I. Cilt İÇİNDEKİLER Giriş Değerlendirmeleri

.....

.......................................................

.. .. .. Onsoz: 'Apo1OJıst . . ' o1mak ne tur b"ır suçtur?.

ı.

....................

9

.......... ıs

Cevap: SAYIN. M.S. İSA'YI HAÇTAN İNDİRDİ M İ? . ............

23

Giriş Sözü ............. .......... .................. ........ ... ....................... .. ..... 23

ı.

Tarihsel araştırmalar .........................................................

2.

İncil'deki haça gerilme kayıtlarının analizi ............. .......................................... ....... 3 1

3.

Yeniden diriliş, efsane mi? ................................................

39

4.

Grek-Romen dünyasında ölüp dirilen Tanrı mitleri ...................................................

47

Sonuç

51

...................................................................................

2 . Cevap: CARLOS MADRİGAL'İN M.S.'YE 2.CEVABI .............

ı. Tanrı "kafasına darbe mi yedi"? 2. 3.

Matta, Luka ve Markos basit birer kopya mıdır?

....

.............

..

............ ........................

.....

.

..

.................................................. ............. .

İkinci dönem

..

.

.................. ............................................

.

53 55

;............................... 59

İncil'in tarihselliği konusunda eleştirel süreç . Birinci dönem

27

.

......................... .... ........................

..

. ......

61 61 61

Üçüncü dönem ..................................... ....................... 62 4.

İncil'e yorumlar eklendi mi?

.................................

a.

Eşek ve sıpa meselesi

b.

Kutsal Kitap'ın hatasız Tanrı Sözü olduğuna inanmayan araştırmacılar

.

.

65

.

66

.

66

.........

.

............................................... .

.

........ ....

.

........

..

J\POLC:CIJ\

c.

İsa hangi gece ele verildi?

d.

Oral (sözel) anlatı m ı, yazıl ı kopyalama mı?

e.

'Ö ğretmen' mi, 'Efendi' mi?

f.

Kim kimin oğlu?

g.

Havari Yuhanna ve 'Presbiteros' Yuhanna farklı kişiler miydi?

. ..

.... .

....

................

...............

.. .

..

h.

Haçı kim taşıdı?

.

i.

Haçın çevresinde

j.

İsa haçtayken ne oldu?

k.

Mesih İsa hakkındaki kehanetler

l.

İsa'nın son duası

.. .

.

74

.. ....... .....

..... .. ...... .............. .... 75

.

.

. . 69

........... .

......................... 72

.. .... . ................

......

.

...... ..................... 67

. .

. .

76

.............

77

....... ..... .... ........ ......... .. .......... . .....

'········································ ....

'..

..

.

78

................. . ............ ...............

.. . . .

. . ............ 79

............ .. ...

....

... ... . ........ . . . ...........

......... ...... ... 82

m. Yunus'un belirtisi ........................................................ 83 n.

Gerçek nedir, yorum nedir?

o.

Semitik Yakup Mektubu

p.

Mesih İsa'nın ölümden dirilişine ilişkin

SON S ÖZ Ek 1:

.

. ........... .......... .... .. 83

... ...... ..

........

....

.

.......

..

.

.

.. ................

............................................................................

İSA'NIN DİRİLİŞİN İN ZAMAN DİZİMİ A. Tarih, olup bitenleri yeniden kurgulamaktır . .

.

.

................. ........

.

.

.

..

.................. ... ... ... ........ . ...... . ...........

Ek 2:

B.

Olayların uyumlu sunumu

C.

Muhtemel kronolojik dizim

85

�.............

...... ..

.

.................................... .....

.

.

87 89 91 91 91

. . 92

................................... . .

İNCİL DIŞINDAKİ TARİHİ BELGELER

.

.

.... ........ ............

95

A. Klasik Roma kaynakları . ... ..... .. .................................. 95 .

B. Yahudi di n kaynakları C.

.

....................................... .........

Flavius Josephus'un kaynakları

D. Mara Bar-Serapion

.

...

.

.................................

..

.

........ . ........................ ............

SONUÇ .........................................

- 8 -

.'.........

. .

.

.

... ................ . ...

98 98 102

. 103

Giriş Değerlendirmeleri

Geı:çeği söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış ... Bazılarının hoşuna gitme­ yebilir ama İncil'e ilişkin· gerçekleri ifşa etmeye kararlıyım. Siz değerli okurlar, bir yargıya varmadan önce bu gerçeklerin hepsini i ncelemeye hazır mısınız? Bu kitap ve ciltleri, akademik veya teorik bir amaçla değil, cevap amacıyla hazırlanmıştır. Cevap vermek kişinin kendi inancını ve kanaat­ lerini savunma yönündeki haktan, i nsanın bu e n doğal hakkından kay­ naklanmaktadır. Aynı zamanda İncil ve Hıristiyanlık ile ilgili sorgulanan konularda akademik düzeyde tatmin edici cevaplar aramaktadır. Bu yüz­ den, konuyla ilgilenen herkes bu kitabın sayfalarında geniş bilgi ve veriler bulacaktır. Bu cevap, ismini n baş harfleri M.S. o lan ve eserlerinde İncil'i hedef alan kişiyle karşılıklı yazışarak tartıştığımız konu lardan doğmuştur. E leş­ tirmenimizin kendisiyle şahsen tanıştıktan sonra, ele aldığı ko nuları ay­ dınlatmak ve kendisine iddialarının aslını göstermek gereğini duydum. E-postalar yoluyla başlayan bu fikir alışverişi kitap boyutuna ulaştı. Gü­ nümüzde benzer iddiaları tekrarlayan kitaplar her geçen gün çoğaldığı 1çiıi, ·bu eser, İncil'i hedef alan bütün bu yazarlara cevaptır (bu yüzden eleştirmenimizin adı gerekli değildir). Hepsine teker teker cevap vermek mümkündür ama gerekli değildir. İddialar birbirine benzediği, aynı kay­ naklardan beslendiği ve aynı yöntemi izledikleri için, bu satırlar hepsine cevap niteliğinde o lacaktır. İlk cilt, en çok cevap niteliği taşıyandır. Bu yüzden, bu ciltte diğer ciltlerde olduğu kadar geniş açıklamalara yer verilmemiştir; ö yle ki, okur · cevapları daha çabuk alabilsin. Diğer ciltlerdeyse konular etraflı bir şe­ kilde incelenmiş ve uzmanların ele aldıkları asıl belgeler takdim edilerek irdelenmiştir. Ö yle ki, okurumuzun kendisi cevapların dayandığı kanıtla­ rı inceleyip daha sağlıklı bir kanıya varsın. Yani bu dizinin II. Cilt'ten VI. cilde kadar olan kısımları, verilen cevaplarla birlikte bir çalışma kitabı olarak e le alınabilir; çünkü konularla ilgili geniş kaynaklar bulunacaktır. .

.

.

Bu çalışma, her şeyin gri, daha doğrusu, her şeyin aynı anda hem be­ yaz hem de siyah o labileceğini ileri süren post-modern Batı'nın göreceli

APOLC.CIA metodunu izlememektedir. Her şeyin ya beyaz ya da siyah olduğunu söy­ le yen modern İslam'ın kimi suçlamalarına cevap niteliğinde yazıldığı için, hayali bir 'tarafsızl ık' da aramamaktadır ("İslam'ın suçlamaları" derken elbette ki diğer dinlere saygılı Müslümanlar'dan söz etmiyoruz). Yani kanıtları değerlendirmekteki amaç, bunların İncil'i ve İncil İnancı'nı destekleyip desteklemediğini incelemektir. Kanıtların spekülatif bir şe­ kilde ele alınabileceğini biliyorum. Tıpkı yaratılış ya da evrim konuları ele alınırken olduğu gibi; evrimi savunan bilim adamları ellerindeki fosille­ rin kendi görüşlerini kanıtladığını, "akıllı tasarımı" (yani yaratılışı) savu­ nanlar ise öncekilerin aksine aynı fosillerin kendi görüşlerini kanıtladığı­ nı ileri sürerler. Her iki bakış açısından da mantıklı açıklamalar sunmak . mümkündür. Dünyada bu konularda kimin haklı olduğunu saptayacak 'tarafsız' bir merci olmadığından, her yaklaşımın bir inanca ve dünya görüşüne da­ yandığını unutmamalıyız. Ancak İncil'in ve tarihsel belgelerin sundukları somut veriler vardır ve bunlar saptanabilir. Ö rneğin bir zamanlar septik (kuşkucu) eleştirmenler tarafından İsa'nın hiç var olmadığı ileri sürülü­ yordu. Ama İncil dışındaki, hatta İncil karşıtı tarihsel belgelerin bile bu­ nun tersini gösterdiği bir gerçektir. Bu yüzden İsa'nın varlığını inkar et­ mek geçerli ve dikkate değer bir iddia değildir (yine de, geçtiğimiz gün­ lerde gazetelerde, İtalya'da bir ateistin tekrar böyle bir iddiada bulundu­ ğu ve bu konuyu mahkemelere kadar taşımaya çalıştığ ı haberi yazıyordu. Demek ki önyargılar bu kadar kemikleşebilmektedir). Ancak İsa'nın kimliği konusunda İncil d ışındaki bu belgeler, İncil'in öğretişini ne kanıtlar ne de çürütür. Yani İncil ile tarihsel belgelerin tes­ pit ettiklerinin dışında yorumlar yürütürken, "bu bir kanıttır" demek mümkü n değildir ve bu yorumlar iddiadan, hatta spekülasyondan öteye gitmezler. Çoğu eleştiriler bundan ibarettir. İncil, İsa'yı tanıtır. Ve İsa' yı yalnız İncil tanıtabilir. Tabii ki, bu ta­ nıtma işini soğuk ve resmi bir tutanak şeklinde değil, İsa'dan sevgiyle söz ederek yapar. Bu bir gerçektir ! Kim ne derse desin, İncil dışında, İsa'ya daha yakın ve özüne daha sadık ne bir kaynak ne de bir kanıt vardır. Ve Mesih İsa İncil'de kendisi hakkında, "Yol, gerçek ve yaşam Ben'im. Be­ nim aracılığım olmadan Baba'ya kimse gelemez" diyerek bu gerçeği açık ve seçik bir şekilde ilan etmektedir. Dolayısıyla, evet! Konu ya beyaz ya da siyahtır, ikisi birden olamaz! Bunun ortası yoktur! Bütün sorgulara karş ın bizi bekleyen uzun açıklamalar aracılığıyla bu dünyadaki gelmiş geçmiş her .i nsanın bilmesi gereken İncil'in gerçekliği üzerinde duracağız. Bu bağlamda İncil'e ve İncil İnancı'na yöneltilen eleştirilerin, belge­ - 10 ...;

I. Hz. İsa Gerçekten Haçta Öldü mü?

lerin kanıtladığı gerçeklere değil, yorumlara ve spekülasyonlara dayandı­ ğını görüyorum. Herkes spekülasyo n yapabilir. Ama İncil ve İsa hala, "Yol, gerçek ve yaşam Ben'im... " demektedir. Tarihsel araştırmalardan yararlanarak İncil'in bu ve benzer beyanlarını daha derinden anlamak için yorum yapmak, hem mümkün hem de son derece gereklidir. Bunu herkes kabul eder. Kabul edilemeye n şey, yorumun kanıtla, kanıtın da yorumla karıştırılmasıdır. Eleştirmenlerin sık sık düştüğü hatalardan biri de maalesef budur. Elimizdeki İncil'den başka bir İncil yoktur, hiçbir zaman da olmamış­ tır. Dolayısıyla İncil'in Allah katından geldiğine inanıyorsak, asıl İncil'in elimizdeki olduğuna inanmaktan başka çare yoktur. İncelemelerimizin sonucunda elimizdeki İncil ayakta kalamazsa, varılacak sonuç kaçınıl­ mazdır: Allah İncil diye bir kitap göndermemiştir. Bunu ne Hıristiyanlar ne de Müslümanlar kabul eder! Elbette bu bir iman meselesidir. Ama ay­ nı zamanda bir mantık ve kanıt meselesidir. Bu yüzden, İncil'in güvenilir­ liğini çürütmeye çalışan her iddiaya verilen cevapları incelemekten çe­ kinmemeliyiz. Eldeki belgeleri, verileri ve tarihsel değerlendirmeleri I n­ cil'i suçlamak için kullananların (hele hele bu kişiler I ncil'in 'bir zaman­ lar' dahi olsa var olduğunu kabul eden Müslüman eleştirmenler ise), ha­ talı olduklarını düşünüyorum. Çünkü tek dayanakları yorumdur; hem de kendi kendini çürüten yorumlardır. Bu kişiler hem İncil vardı, hem de var olan İncil bu olamaz demektedirler.

·

Kendi i nançlarına göre bile, "ellerindeki" İ.S. 6. yy.a ait Tevrat ve İn­ cil, "hidayet ve nur bulunan" ve bunlarla "hükmedilmesi gereken" Kutsal Yazılar'dır (Maide 5-46-47; ayrıca bkz. Bakara 2-41, 136; Ali-İmran 3.4, 81; Maide 5.44; Enam 6.91; Araf 7.157). "Bir zamanlar ellerindeydi" veya "hidayet ve nur bulunu yordu" demiyor; "halen ellerindeki" ve "şu an hi­ dayet ve nur bulunan" diyor. Yani İslam inancının kaynağına göre 7. yy.daki asıl İncil, Hıristiyanlar'ın ellerinde bulunandı ve o İncil ile günü­ müzdeki İncil aynıdır, başkası da yoktur! Dolayısıyla İncil ile uğraşan Müslüman -herhalde farkında değildir ama- aslında kendi dinine sal­ dırmaktadır. Plajda kumlu havluyu silkelerken rüzgarı karşısına alan kişi gibi, kumu temizleyeceğine kendi üzerine bulaştırmaktadır. Düştükleri hata nereden kaynaklanmaktadır? Bu hata, i yi niyetle de olsa, bir takım önyargılarla, yani neyin doğru olup olmadığına dair kabul ettikleri kendi temel inançlarının etkisinde kalarak peşinen karar verme­ lerinden ileri gelir. Tıpkı 'liberal' denilen batılı eleştirmenlerin çoğu gibi... Batılı eleştirmenler mucizelerin mümkün olmadığına inanır, bu yüzden de mucizelerden söz eden İncil'in her anlatısını veya sözünü u ydurma di­ ye reddederler. Örneğin, reddettikleri mucizeler arasında en ö nde gelen,

- 11 -

APOLa::IA İsa'nın babasız doğumu ile ilgili olandır. Neden? Tarihi kanıtlardan dola­ yı mı? Hayır! İsa'nın mucizevi doğumuna inanamadıkları için ... Aynı şe­ kilde İslamcı eleştirmenler, örneğin İsa'nın ilahi kimliğini kabul etmedik­ lerinden dolayı Incil'in buna ilişkin her ayetini reddetmeye, bu konuda eleştiri getiren her batılı bilim adamının savını kabul etmeye dünden ra­ zıdırlar. Ancak batılı araştırmacılardan bu konuda destek ararken, yine aynı batılı araştırmacıların İsa'nın babasız doğumunu reddedişini kabul etmezler. Çünkü bu sav İslam inancına ters düşmekte ve bu kez işlerine gelmemektedir! Biz de tarihsel ve metinsel kanıtları inceledikten sonra her sorgu kar­ şısında kendi inancımıza göre bir sonuca varacağız, elbette. Yanlış bunda değil, yanlış bunun farkında olmayıp, başkalarının inancını eleştirirken kanıt olarak kendi inancına dayanmaktır. Hem batılı septik (kuşkucu) eleştirmenler, hem de İslamcı apolojistler1 bunu yaparlar. Birisi ölçüle­ meyen doğaüstülüğü eleştirmek için ölçü ilkesine dayanan fen bilimleri­ nin kıstaslarını kullanmaya kalkışır. Diğeri, İncil inancını eleştirmek için kendi inancının dogmalarına sığınır. Nasıl ki, futbol maçı oynarken neyin faul olup olmadığını saptamak için basket kurallarını kullanamıyorsak, doğaüstülüğü veya İncil'i eleştirmeye kalkıştığımızda da başka inançların gerçeklik ölçüsünü kullanamayız (ya da gerçekten tarafsız olmaya çalıştı­ ğımız doğruysa, aynı metinsel, tarihsel ve eleştirel ölçüleri kendi inancı­ mıza da eşit bir katılıkla uygulamalıyız). İncil'i ve Hıristiyanlığı hakkıyla eleştireceksek, öncelikle İncil'e ve Hıristiyanlığa saygı duyarak başlamalıyız. Müslümanlar İslamiyet'i eleş­ tirme hakkını kendileri dışında kimseye tanımadıkları gibi, Hıristiyanlığı . eleştirmeyi de Hıristiyanlığa inananlara bırakmalıdırlar. Zaten Hıristi­ yanlar bunu yüzyıllardır yapmaktadır ve yaptıkça da inançları zayıflamak yerine derinleşmektedir. ·

*

*

*

Nedense bazı Müslüman eleştirmenler Hıristiyanlığa yüklenme ihti­ yacı duyarlar (elbette bu konuda saygılı Müslümanlar'a söyleyecek sözü­ müz yoktur). Acaba böyle yapanlar, 'eğer Hıristiyanlık doğruysa inancı­ mız ayakta duramayabilir' endişesine mi kapılmaktadır? Ne var ki, İsa inancı, yani asıl Hıristiyanlık, �e kendisinden önce gelen Yahudiliği, ne de kendisinden sonra gelen Islamiyet'i (veya Mormonluğu, Bahailiği vb.ini) çürütmek gibi bir ihtiyaç duymaktadır. Çünkü Hıristiyanlar inanç­ larının sağlamlığının diğer dinlerin doğruluğuna veya yanlışlığına değil, 1

Yabancı kökenli terimlerin anlamları için kitabın arkasındaki Terimler Sözlüğü'ne başvurabilirsiniz. Apolojist: inancını savunan kişidir.

- 12 -

I. Hz. İsa Gerçekten Haçta Öldü mü?

Tanrı ve Vahiy gerçeğine ve inancın kendi içindeki mantığa ve tutarlılığa dayandığını bilirler. İncil'i tarafsız bir yürekle okuyan herkesin fark edeceği gibi, İsa'nın sevgi mesajı olağanüstüdür. İlahi sevgiyi arayan bir kişi, yürekteki bu ka­ nıttan başka kanıta gerek duymamaktadır. Yine de inancında dürüst olan hiç kimse, eleştirilere dayanamayan kör bir inançlılığın arkasına saklan­ mak istemez. Çünkü iman ve akıl birbirlerine düşman değildir; tam tersi yol arkadaşlarıdır. Bu yüzden İncil'in "Her şeyi sınayın, iyi olana sımsıkı tutunun" tavsiyesine uyarak (1Se.5:21), başkalarının ileri sürdüğü iddia­ ları araştırıp ilgi duyanlara gereken kaynakları sunmayı uygun gördüm. En başta eleştirmenimizin yanıldığı hususları iki kısa cevapla yanıtla­ dığımda (I. Cilt), kendisi doyurucu kanıtlar sunmak yerine daldan dala atlayarak başka konuları sorgulamaya geçti. İşte bu ilk iki temel cevap yazısını, giriş niteliğindeki "'Apolojist' olmak ne tür bir suçtur?" bölü­ münden hemen sonra veriyorum. Bundan sonraki ciltlerde, konuların te­ meline inmek ve takdiri her okuyucunun vicdanına bırakmak gerektiğine inandığımdan, bu sefer 'konuyu daha detaylı cevaplarla ele almaya, mese­ lelerin derinine inmeye karar verdim. Hıristiyan inancını hedef alan bu tarz eleştirilerin kesilmesi pek olası görünmüyor. Olsun; biz yine de İncil'in "kötülüğe kötülükle karşılık ver­ meyin" sözlerindeki özüne sadık kalarak saldırılara aynı tepkiyle karşılık vermek niyetinde değiliz. Kimsenin inancına yüklenmeden, gerçeğin ken. di.kendiiıi kanıtlayacağına kuşkum yok... "Gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi Özgür kılacak" (İsa; Yu.8:31) . İstanbul 2006 Not ı: Okumayı kolaylaştırmak amacıyla eleştirmenimizin yazılarından yapılan alıntı­ lar köşeli parantez arasında, [ ... ], diğer alıntılarsa tırnak işaretleri, " ... " ya da « .. », ara­ sında gösterilecektir. .

Not 2: Bu teorik bir araştırma çalışması değil, bir cevaptır. Sistematik bir biçimde ko­ nuların sırası değil, suçlamaların sırası izlenmektedir (bu yüzden bazı cevaplar farklı açılardan tekrarlanabilir). Ancak İncil'i araştırma ve genel akademik inceleme açısın­ dan da faydalıdır. Aranan özel bir konu varsa kitabın arkasındaki Ayrıntılı Dizin'den faydalanabilirsiniz. Not 3: Ele aldığımız konular Hıristiyan teolojisinin birçok uzmanlık alanına girmekte­ dir. Ayrıntıları ve kavramları birbirinden ayırmak için birçok yabancı dil kökenli terimi kullanmaktan kaçınamayız. Bu terimlerin karşılığını sürekli hatırlamak mümkün ol­ mayabilir. Bu yüzden kitabın arkasında bir Terimler Sözlüğü bulacaksınız.

- 13 -

ÖNSÖZ

'Apolojist' olmak ne tür bir suçtur?

Bu kitap, bu bölümdeki 2 cevapla birlikte, kendisiyle yazıştığım İncil eleş­ tirmenine 3. ve son cevabımdır. Hıristiyanlık için farklı, kendi savunduğu görüş için daha farklı telden çaldığından, tarafsız bir saygı zemininde tar­ tışmak pek mümkün olmuyor. Eleştirmenimizin çabası çok büyüktür; elinde olsa Hıristiyanlığı hedef alan dünya kütüphanelerindeki bütün ki­ tapları kopyalamaya kararlı görünmektedir. Kendisine, "Kolay gelsin" di­ yorum. Ne var ki plajda, kumlu havluyu rüzgara karşı silkeleyen insan misali, kumu kendi üzerine bulaştırmaktadır; çünkü Hıristiyanlığın temellerini eleştiren bu rüzgar, kendi inancının temellerini de aynı şekilde yerden yere vurmaktadır. Bu yüzden dayandığı yanlış zemini görmek, bindiği da­ lı kestiğini anlamak, olaya peşin hükümle bakmayan herkes için pek de zor olmayacaktır. Ama yine de kendisine, bana cevap vermem için fırsat yarattığından dolayı teşekkür ederim. Bu yüzden cevaplarım birer teşek­ kür yazısı olacaktır. Çünkü sayın eleştirmenimizin Incil'e saldırılarını · okudukça, kendisine teşekkür edecek birçok konu ortaya çıktığını da fark ettim. *

*

*

Eleştirmenimize, öncelikle beni bir [apolojist] yani [inancı savunmak için ortaya atılmış bir kişi] olarak tanımladığı için teşekkür ederim. Evet, birileri inancı savunmak için ortaya atılıyorsa, bu, başkalarının o inanca saldırmak için ortaya atlamasından kaynaklanır. Kutsal değerlere sal­ dırmak insanlığa nasıl bir 'hizmet' olabilir? Kime, ne yarar sağlar? Ya­ panlar bilir herhalde. Ama eleştirmenimiz kutsal değerleri savunduğumu kabul ettiği için kendisine müteşekkirim. Üstelik "savunduğum" inanç, Mesih İsa'yı örnek almak demektir. Ve Mesih İsa'nın şahsına, yaşayışına ve ilahi hizmetine taş çıkartabilecek hiç kimse yoktur. İşte ben milyarlar­ ca Hıristiyan gibi böyle pürüzsüz ve eşsiz İsa 'Mesih'e (yani 'Hıristos'a) bağlıyım! Eleştirmenimize göre, [Madrigal tezini desteklemek için, fasit daire

APOLCLIA mantığıyla Tanrı sözü olduğu kuşkulu olan İncil pasajlarından alıntılar yapmaktadır]. Şimdi mantığa bakınız: Bana diyor ki, İncil veya öğretileri konusunda İncil'e başvurmayacaksın. Öyleyse nereye, kime başvuraca­ ğım? Vermeye çalıştığı cevap şudur: Benim gibi kuşkuculardan (septik­ lerden) öğreneceksin. Şimdi, bana şunu söylediğini farz edelim: "Şu Her­ deki ağaç, elma ağacı değil, armut ağacıdır." Ben de gider ağaçtan bir el­ ma koparıp getiririm ve "Hayır! Elma ağacıdır" derim. Bu kez de bana di­ yor ki, "hayır; ağacın ne olduğu kuşkuludur, ondan kanıt getiremezsin." Asıl fasit-daire (kısır-döngü) nerede dersiniz? Üstelik İncil'i çürütmek için onca kitap doldurduktan sonra kendisi de, batılı eleştirmenler de, "İncil kesinlikle Tanrı Sözü değildir!" diyemi­ yor, olsa olsa İncil'in bazı pasajlarının [Tanrı sözü olduğu kuşkulu]dur diyebiliyor. Kuşkuluysa, gerçek olma ihtimali de var demektir. Bense ka­ nıtları inceledikten sonra İncil, Tanrı Sözü'dür diyorum, çünkü kanıtları inceleyince yanlış olma ihtimalinin çok daha az olduğunu görüyorum. Yani size, bu konudaki kuşkulardan kurtulabilirsiniz müjdesini veriyo­ rum. Ve de, İncil'in ve öğretişlerinin doğruluğunu saptamak için elbette ki İncil'in pasajlarını kullanacağım! Sayın eleştirmenimize göre ben bir 'apolojist'im. Bu iltifattan ötürü kendisine teşekkür ederim. Nitekim bununla İncil'e ne kadar bağlı oldu­ ğumu kendisi ilan etmektedir. Çünkü İncil şöyle buyurur: "Mesih'i Rab olarak yüreklerinizde kutsayın. İçinizdeki umudun nedenini soran herke­ se uygun bir yanıt [apologia a':rcoA.oyia] vermeye her zaman hazır olun" (1Pe.3:15). İçimizdeki umudun nedenini soran, bu umudun ışığını sön­ dürmeye çalışan herkese uygun bir yanıt vermeye her zaman hazırız. Bir de farkında olmadan önemli bir noktaya işaret etmiş oluyoruz; o da "içi­ mizdeki umut"tur. Nedir o? "Mesih içinizdedir. Bu da size yüceliğe ka­ vuşma umudunu kesin olarak veriyor" (Kol.1:27). Eleştirmenimizin de bir gün bu ümide sahip olabilmesi, en içten dileğimdir. Ama kendisi dü­ şünmesin ki, o eleştirdiği için haklı, bense inancımı savunduğum için ca­ hilim. Ben cahil olayım; yeter ki o, Mesih'teki ebedi hayatı bulsun. -

Şimdi, eleştirilerin yoğunlaştığı konuların bir an için onların dedikle­ ri gibi yanlış olduklarını farz edelim. Örneğin: Diyelim ki İsa ne Tanrı'nın Oğlu (yani 'Tanrı'nın Nefsi Kelamı'1), ne Mesih, ne de Tanrı'nın gönder"Tanrı'nın Oğlu" sıfatı fiziksel değil, manevi anlamdadır. Tanrı'nın bağrından gelen "Keliim" demektir (Yu.1:1, 14, 18). Tanrı eskiden Keliimı'nı nasıl Kutsal Kitap içinde gön­ derdiyse, Mesih'in bedeni aracılığıyla bir insan içinde göndermiş oldu. Kutsal Kitap Tan­ rı'nın yazılı Kelamı olduğu gibi, İsa Mesih Tanrı'nın canlı Kelamı'dır (Kelamcılar buna "nef­ si Keliim" diyorlar).

- 16 -

I. Hz. İsa Gerçekten Haçta Öldü mü?

diği Kurtarıcı'ydı. İncil'in birçok tahrifle ilk şeklini kaybettiğini ve masa­ lımsı bir efsane haline getirildiğini de farz edelim. İncil'de anlatılan Me­ sih İsa'nın kişiliği, yaşayışı, hizmeti ve öğretisi hiçbir insanın hayal bile edemeyeceği derecede öyle insan üstüdür ki, ilahi kökeni kesinlikle inkar edilemez. Bunu gibi ilk Hıristiyanlar'ın, İncil yazarlarının ve ilk kilisenin, bütün baskılara rağmen İsa'nın sevgi, merhamet ve alçakgönüllülük me­ sajına ilişkin idrakleri o kadar olağanüstüdür ki, bütün insanlığa bir em­ sal teşkil etmektedir. Üstelik İsa'nın öğretilerine, Kutsal Ruh'un etkisine ve İncil'in özüne bağlı kalan tarihteki imanlıların özverileri öylesine insan üstüdür ki; bizlere, bu Müjde (İncil) hiçbir insanın icadı olamaz, ancak Tanrı'nın işidir demekten başka çare bırakmamaktadır. İşte birkaç kısa hatırlatma ile İsa'nın, İncil'in ve onlara yürekten inananların farklılığı: İsa'nın İncil'deki öğretilerinin eşsizliği:·

ı.

Ruhsal açıdan aç olanlar, ağlayanlar, barışı sağlayanlar için müjdele­ diği mutluluklar (Mat.5:1-11 ve diğer Müjdeler'deki2 paralel ayetler);

2. Tevrat'a bağlılığı, öğretilerindeki (yani İncil'deki) ruhsal yetki ve bunların taşıdığı Kutsal Yazı statüsü (Mat.5:17-20; 24:35); 3. Asli günahın (yalan, cinayet, zina ... ) eylemlerden öte, niyetlerde yat­ tığına dair öğretisi (Mat.5:21-37); Bizi lanetleyenleri, kin-nefret besleyenleri ve düşmanları sevme buy­ ruğu (Mat.5:38-48); .. 5 :, İbadeti (dua, oruç ve sadaka) her türlü dış gösterişten arı tutmaya yönelik buyruğu (Mat.6:1-18); 4.

·

6.

Kaygılanmak yerine, gökteki Babamız olan Tanrı'ya güvenmeyi teşvik eden öğretişi (Mat.6:25-34);

7.

Bütün insanları tıpkı kaybolmuş birer çocuk gibi, Baba'nın sevgisine dönmeye daveti (Luk.15:11-32);

8.

Şeriatı ve peygamberlerin bildirilerinin özünü "kurban değil, mer­ hamet istiyorum" hükmü ile özetleyişi (Mat.12:7) ;

9.

Başkalarını günah işlemekle suçlayanlara söylediği, "günahsız olan ilk taşı atsın" sözü (Yu.8:7) ; .

·

ıo. "Sezar'ın hakkını Sezar'a, Tanrı'nın hakkını Tanrı'ya verin" sözüyle 2 "İncil"in tam Türkçe karşılığı 'iyi haber', 'müjde' demektir. Bu çalışmada Hıristiyan­ lar'a ait bu Kitap'ın tümü için "İncil" kelimesini, onu oluşturan ve Mesih İsa'nın hayatını ve öğretişlerini ele alan Matta, Markos ve Luka gibi içindeki bölümler için ise, "Müjde" kelime­ sini kullanacağız. Örneğin; "İncil'in Matta Müjdesi". - 17 -

APOLC:CIA devlet ile din işlerini ayıran hikmeti (Mat.22:21); 11. "Benim sizi sevdiğim gibi, birbirinizi sevin" sözüyle özetlenen Müjde­ si (Yu.13:34); 12. Kendisini haça gönderenler için ettiği, "Baba, onları bağışla. Çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar" duası (Luk.23:34); Mesih İsa'nın eşsizliği:

ı.

Çocukluğundan beri üstlendiği ilahi vazifesinden asla vazgeçmeyişi (Luk.2:49; 4:43; 9:56);

2.

Dünyaya getirdiği ışık, ümit ve içten ruhanilik (Yu.1:9; 3:19-21; 5:35; 8:12; 12:36, 46);

3.

Her türlü zenginlik, şöhret ve şahsi menfaatten ayrı yaşayışı (Mat.8: 20);

4.

Dua, oruç ve fedakarlık dolu yaşamı, Kutsal Kitap'ın özüne dayalı hizmeti (Mar.1:35 ve paralel ayetler);

5.

Şeytan'a ve onun her türlü ayartmalarına karşı zaferleri (Mat.4:10 ve paralel ayetler);

6.

Her türlü vahşet ve şiddetten arı, günahsız yaşayışı (Yu.8:46);

7.

Mağdurlara, çocuklara, kadınlara, ezilenlere, dışlananlara gösterdiği pak sevgi (Mat.11:25-30 );

8.

Günahları bağışlamaktaki sevgisi ve yetkisi (Mat.9:2 ve paralel ayet­ ler);

9.

Hastaları iyileştirme, fırtınaları dindirme, yiyecekleri mucizeyle ço­ ğaltma, ölüleri diriltme gücü (Elç.2:22);

10. İnsanları şerrin her türlü esaretinden özgürlüğe kavuşturan yetkisi (Luk.4:18 ve paralel ayetler); 11. Canını herkes için fidye olarak ortaya koyuşu (Mat.20:28); 12. İnsanlık tarihindeki birçok büyük insana sevgi, barış ve hoşgörü ko­ nusunda ilham oluşu (2Ko.5:18-19); O'na içten in�nanların f�rklılığı:

ı.

12 Havari'nin, İsa'nın ölümden dirilişine tanık olduktan sonra sergi­ ledikleri ilahi cesaret (Elç.ı:S);

2.

Havariler'in kendi canları pahasına Müjde'yi (İncil'i) bütün uluslara - 18 -

I. Hz. İsa Gerçekten Haçta Öldü mü?

duyuruşu (Rom.8:36); 3.

Her türlü zenginlikten, rahatlıktan ve insan takdirinden kaçışları (Flp.3 : 7-8);

4. Tahsilli insanlar olmadıkları halde, Kutsal Ruh'un Üzerlerine gelme­ siyle kavuştukları ilahi bilgelik (Elç.4:13); 5.

Eski Antlaşma'da yer alan bütün peygamberlik bildirilerinin İsa'da gerçekleştiğine dair keşifleri ve tanıklıkları (Elç.15:15);

6.

İncil yazarlarının kökenleri, mekanları ve koşullarındaki farklılıklara rağmen mesajlarındaki uyum (2Pe.3: 16);

7.

Havariler'in, İsa'nın adıyla gerçekleştirdikleri mucizeler; günümüzde de İsa'nın adıyla devam eden mucizeler (Elç.3:6);

8.

Her türlü baskıya rağmen, barışçıl inançlarının bütün Roma İmpara­ torluğu'na muazzam yayılışı (Elç.5:41) ;

9.

Örnek yaşayışlarıyla, günümüzdeki inananlara her türlü cesaret ve özveri konusunda ilham oluşları (Va.12:11);

ıo. İnananlarda görülen nefret yerine sevginin, dışlama yerine hoşgörü­ nün, menfaat yerine özverinin zaferi (Elç. 7:60 );

11. Bütün maddi ve manevi saldırılara rağmen, İncil inancının aynı ruh­ sal güçle ayakta kalışı (1Pe.1:7); 12. Dünyanın dört köşesinde İsa'yı ilan edenlerin özverisi ve İncil'in üs­ . tUn.ikna gücü ile muazzam yayılışı (Mat.24: 14); Evet, inancımı savunuyorum, çünkü inancım kadar yüce, kutsal ve sevgi dolu başka bir inanç daha yoktur (ve herkesin kendi inancına sahip olmasına duyduğum saygıdan ötürü, inancıma ilişkin bildiklerimi dü­ rüstçe ifade etme zorunluluğunu hissediyorum). Bunu kabullenemeyen­ lerin tek yapabildikleri şey, inancıma çamur atmaktır. Birçoklarının he­ def aldığı ama mükemmelliğine gölge düşüremedikleri böyle bir inanca sahip olmak ne büyük bir şereftir! Elbette ki tarihte Mesih İsa'nın veya Hıristiyanlığın adıyla çok kötü şeyler de yapılmıştır, yapılabilir de. Ama bunları İsa'ya mal edebilir miyiz? İşte benim inancımın özü, yani Hıristi­ yanlığın özü, Mesih İsa'nın kendisidir! O'na aykırı davranarak, adıyla kö­ tülük yapanlar, aslında İsa'nın ilahi mesajından ve İncil İnancı'ndan kop­ tuklarını gösteriyorlar. Ben onların adına çok üzülüp utanç duymaktan ve kendim, İsa'yı yaşamaya çalışmaktan baş�a ne bir şey yap_abilir ne de di­ yebilirim. Çünkü bizi ilgilendiren, Mesih Isa'nın ve Incil Inancı'nın özü­ dür; ondaki ilahiyat ve ulviyet başkadır! *

*

19

*

APOLOCIA Bu noktada eleştirmenimizin yöntemini basit bir dille anlatalım. Ba­ tı'da Aydınlanma döneminden beri din inancına karşı gitgide büyüyen bir kuşkuculuk söz konusudur (her ne kadar 198o'li yıllardan bu yana çoğa­ lan kanıtlar karşısında İncil'e karşı duyulan kuşkuculuk yerini güvene bı­ rakmakta ise de). Buna göre, İncil didik didik edilerek parçalanmaya çalı­ şılmıştır. İşte eleştirmenimiz, kuşkucuların ürettiği bütün itirazları kul­ lanmaya çalışır. Ne var ki, en azgın kuşkucular bile İncil'in tümünü inkar edememişlerdir. Örneğin, en yıkıcı eleştirmenler dahil herkes Markos'un, İncil'in Mesih İsa'yı ve öğrettiklerini anlatan en eski bölümü olduğunu ve en özgün mesajı kaydettiğini kabul ederler. Buna göre, İncil'in diğer bö­ lümlerine bir sürü ilaveler yapıldığını düşünürler (eleştirmenimiz böyle düşünenlerdendir). Tabii ki, bu bir gerçek değil, yalnızca bir iddiadır. Ama bir an için bu iddianın doğru olduğunu farz edelim. Hatta bir an için İsa'nın ilahi kimliğine ilişkin bütün teolojik irdelemeleri reddedelim (eleştirmenimiz itirazlarında özellikle Teslis inancına takılıyor). Nitekim İncil'in ana mesajı Üçlübirlik mesajı değildir, bu öğreti [Kilisenin... icadı] da değildir. O halde, İncil'in diğer "Müjdeleri'ne" (yani Matta ile Luka'ya) kaynak sayılan ve eleştirmenimize göre helenistJ olmadığı için en otantik kabul edilen 'İncil' Markos olduğuna göre, ona bakalım. Peki o zaman elde ka­ lan bu 'İncil'in ana mesajı nedir? MARKOS Müidesi'ne göre: 1)

İncil'in ana mesajı İsa'nın kendisidir, yani İncil'in İyi Haberi, İsa'dır (Mar.1: 1),

2) O, Tanrı'nın Oğlu'dur4 (Mar.1:1,11; 9:7; 12:6; 14:61); gelmesi beklenen Rab'dir (Mar.1:3); ·

3) Yahudi din adamları "Tanrı'nın Oğlu" sözünü, kendini Tanrı'ya eşit

3

Helenist: Eleştirmenlerin yazılarında, genellikle "Eski Yunan filozoflarının dünya gö­ rüşlerinin, putperest inançlarının ve muhakeme metotlarının etkisinde kalan" kişi veya top­ luluk anlamında kullanılmaktadır. (İtalik olarak gösterilen yabancı veya teolojik terimlerin Türkçe anlamlan için kitabın sonundaki Terimler Sözlüğü' ne bakabilirsiniz)

4

Yine izah edelim: İncil'deki "Tann'nın Oğlu / oğullan" deyimi, ayetlerde açıkça anlaşıl­ dığı gibi fiziksel anlamda değil, manevi anlamdadır. Örneğin: " ... düşmanlarınızı sevin, size zulmedenler için dua edin. Oyle ki, göklerdeki Babanız'ın oğullan olasınız"(Mat.5:44-45). Ne var ki, bu ifade İsa için kullanıldığında, "insan bedenine bürünen Tann'nın Kelamı ve Ruhu (Kelamu'llah, Ruhu'llah)" demektir� "Kelam beden alıp aramızda yaşadı ... Biz de O'nun ... Oğul izzetini gördük" (Yu.1:14). Bu aşamada önemli olan, Mesih İsa'ya ilişkin "Tan­ rı'nın Oğlu" sıfatının Inci!'in asıl ve temel bildirisini oluşturan Markos gibi bir bölümde ıs­ rarla yer aldığını tespit etmektir!

- 20 -

l. Hz. İsa Gerçekten Haçta Öldü mü?

görmek olarak algıladılar (Mar. 14:63); 4) Aynı zamanda İsa gelmesi beklenen Mesih'tir (Mar.ı:ı; 8:29; 9:41; ı4:61); 5) Kehanetler (eski peygamberlik sözleri) O'nda gerçekleşiyor (Mar.1:2; 9:12; ı4:21,27,49); 6) O'na inanmak; kendisine, bir Efendi olarak teslim olmaya eşittir (Mar.1:17; 2:14; 8:34; 10:21); 7) İsa, Tanrı gibi, günahları bağışlama yetkisine sahiptir (Mar.2:5-10); 8) O, insan aklından geçenleri okuyabiliyor (Mar.2:8; 9:33-35); 9) İsa doğa yasalarını ve güçlerini denetler (Mar.4:41; 6:45); 10) Kendisine tapınılmasına karşı çıkmaz (Mar.5:6; yani Tanrı olarak kendisini tapınılmaya layık görür); 11) Kendisine inananlara da kötü ruhlar üzerinde yetki verebilir (Mar. . 6:7); 12) Yoktan var eder (Mar.6:41-44; 8:7-9); ı3) İsa, ibadet Günü'nün Rabbi'dir! (Mar.2:28); Tapınak da O'nun evidir . (Mar.11:17); ı4) Aynı zamanda Davut'un da Rabbi'dir! (Mar.12:37);

.

ıs) Öldürülüp 3. gün dirileceği haberini ısrarla verdi (Mar.8:31; 9:9-10, .12, 31; ıo:33-34; 14:28); - ı6) İsa'nın ana çağrısı, çarmıhı yüklenme -O'na itaat ve O'nu izleme­ çağrısıdır (Mar.8:34); ı7) İsa uğruna canını yitirmek (yani, bencillikten vazgeçmek), yaşamı kazanmak demektir (Mar.8:35); ı8) O'nun sözünden utanmak yargıya uğrama sebebidir (Mar.8:38); ı9) Dünyaya tekrar gelecek olan O'dur (Mar.8:38; ı4:62); 20) İsa aynı zamanda bütün insanları temsil eden İnsan-Oğlu'dur (Mar. 9:12, 31; ı4:21); 21) İsa'nın adıyla dua edildiğinde mucizeler, şifalar vb. gibi doğaüstü olaylar gerçekleşir (Mar.9:38-39; ı6:17); 22) Sadece tebliğine değil, İsa'nın kendisine imanla bağlanmak söz konu­ sudur (Mar.9:42); 23) İsa, canını ve kanını birçokları için fidye olarak vermeye geldi (Mar. 10:45; ı4:25). - 21 -

APOLOCIA 24) O, dünyaya geldiğinde "Hozana" ("bizi kurtar") övgüleriyle karşıla­ nan Rab'dir! (Mar.11:9 ile Mez.118:25-26). Listeyi çok uzun tutmamak için, İsa'nın Markos Müjdesi'nde ayrıca yer alan şifa verme, kötü ruhlardan kurtarma ve ölüleri diriltme vb. gibi mucizelerini burada saymıyorum. Şimdi bu niteliklerden hangi biri İbrahim, Musa, Davut veya Süley­ man'a ya da herhangi başka bir peygambere atfedilebilir? Yani İbrahim' in adıyla mucizeler gerçekleştirmek mümkün müdür? Musa'ya dua edile­ bilir mi? Davut günahlarımızı bağışlayabilir mi? Süleyman insanların ak­ lından geçenleri okuyabilir miydi? Onlar Kelamu'llah, yani "Tanrı'nın Oğlu" mudur? Kutsal Kitap kehanetleri onlara mı yöneliktir? Hiç bir pey­ gamber veya melek ibadetin odağı olabilir mi? Diğer peygamberlerin Rabbi sayılabilir mi? Hangisi yoktan bir şey var edebilir? Hangisi öldü­ rüldükten sonra üçüncü günde dirilmiştir? Kimin kanı (yani kurban nite­ liğindeki ölümü), insanların sonsuz kurtuluşu için geçerli fidyedir? Üçlübirlik'e inanmasanız bile, yukarıda sıralanan İsa'ya ait 24 niteli­ ğe ve eleştirmenlerce 'asıl İncil' olarak ilan edilen Markos'tan verilen 6o'ı aşkın ayete inanın; o zaman mesele kalmaz! İncil'i istediğiniz kadar par­ çalamaya çalışın, İsa'nın yukarıdaki farklılığı ve cehennemden kurtaran mesajı hep ayakta kalır. Çünkü başka tncil yoktur ve Tanrz'nzn önceden indirdiklerini kabul etmeyenin, cennette bir temeli yoktur (Yu.5:45-46; , ıYu.5:10). Bundan sonra, İncil'in ışık dolu mesajını ve değiştirilemez olduğunu kanıtlarıyla birlikte keşfedeceğiz... *

*

. - 22 -

*

ı.Cevap

SAYIN M.S. İSA'YI HAÇTAN İNDİRDİ Mİ?

«Yeshu ha-Nosri (Nasıralı İsa) büyüleriyle İsrail'i aldatıp baştan çıkardığı gerekçesiyle Fısıh bayramından önce infaz için belirlenen günde, (. .. ) idam sehpasında [haça] asıldı.» (Babil Talmud'u, Tractate Sanhedrin 43a)

GİRİŞ SÖZÜ Anlaşılan, İncil'i hedef alan kitaplar Türkiye'de güncelliklerini asla yitir­ meyecekler. 1

·

Türkiye'de çok rağbet gören iki tarz kitap vardır. Başkalarının inanç­ larına -hele ki bu inanç Hıristiyanlık ise- çamur atanlar, bir de komplo teorileri üreten kitaplar. Eleştirmenimizin kitabı, çamur atanlar kategori­ sine girmektedir. Aslında bu kitap gibi araştırma sıfatıyla piyasaya sürü­ len kitaplara, daha çok "kafa karıştırma" edebiyatı denilmesi gerekir ve cevap bile vermeye değmezler. Ama beni bu satırları yazmaya iten sebep, s'femmuz 2004 tarihinde sayın M.S.'nin benimle tanışıp 'buluşlarını' paylaşmak istemiş olmasıdır. Neden mi? Kendisi benim bir kitabımı oku­ muş da. Ancak asıl neden, acaba bir Hıristiyan din adamını ikna edebile­ cek olursa, bununla 'zaferine' bir puan daha ekleyeceğine inanıyor olması mıdır? Aslını kendisi bilir elbette. Her ne kadar eleştirmenimizin inancına ve yorum yapma hürriyetine tam bir saygı duysam da, ilerideki incelemelerde de göreceğimiz gibi, araştırma metodu tamamen çarpıktır ve bilimin tarafsızlık ilkesine uy­ mamaktadır. Dolayısıyla benim bu yazıdaki eleştirilerim kendisinin şah­ sına değil, araştırma kriterlerine yöneliktir. Bir araştırma yapıldığında konu ile ilgili bütün kanıtlar ve görüşler incelenir ve eldeki bulgulara göre değerlendirilir; gerekirse eleştiriler de yöneltilir. Konu eleştirmenimizin kendisi veya kitabı değil, İncil'e yöneltilen saldırılar ve bunların cevaplan olduğundan, asıl cevabımdaki, eleştirmenimizin ve kitaplarının isimleri kaldırıl­ mış, ayrıca gerekli olan yerlerde metni daha anlaşılır veya uygun hale getirmek için ilk iki cevabın cümlelerinde özünü değiştirmeden ufak tefek düzeltmeler yapılmıştır.

APOLOCIA Ne var ki gerçek, kendi doğruluğunu kanıtlamak için diğer inançları karalamaz, içindeki ikna gücünden başka bir desteğe ihtiyaç duymaz. İn­ cil'i okuyanlar görürler; onda diğer inançlara yönelik hiçbir saldırı yoktur (buna gerek de duymaz), fakat hangi inançtan olursa olsun, insanların ikiyüzlülüğünü asla mazur görmez. Suçlanan taraf için kendini savunma hakkı, kendiliğinden doğar. Bu doğrultuda yazarımızın vardığı sonuçları eleştirirken, yine onun inançla­ rını değil, İncil İnancı'na yönelttiği suçlamaları ve araştırmasındaki tu­ tarsızlığı eleştirmek gerekir. Bizi buna iten kendisidir. Çamur atmak kolaydır ama lekesini silmek zahmetli bir iştir. Kutsal Kitap'ın bir bölümü olan Süleyman'ın Özdeyişleri'ne göre: "Duru_şmada ilk konuşan haklı görünür, başkası çıkıp onu sorgulayana dek" (Ozd.18: 17). Bir kez bir suçlama dinledik mi, "ateş olmayan yerden duman çık­ maz" diye düşündüğümüzden, bu suçlamanın yarattığı olumsuz etkiler­ den kurtulmak çok zordur; yani, "çamur at, lekesi kalsın" hesabıyla ilk suçlayan taraf haklı görünür. Ta ki, ''Başkası çıkıp onu sorgulayana dek." O zaman sorgulayalım ... Kendisine araştırmacı sıfatını addetmiş ve İncil'i eleştiren birçok ki­ tabı yazmış olan eleştirmenimize, İncil'in tamamını okuyup okumadığını sorduğumda, yalnız 'gerekli kısımlarını' okuduğunu itiraf etti. Hıristiyan­ hk gibi köklü bir inancın kaynak kitabını eleştirecekseniz, onu tümüyle bilmeniz gerekmez mi? Bu yüzden, bu satırlar bir leke sökücü rolü üst­ lenmektedir. Mesih İsa'ya ve Tanrı' dan getirdiği inanca sürülmek istenen bu lekenin, yüreğinde ve zihninde kalmasını istemeyen herkes bu cevap yazısını okuma zahmetine de katlanabilir. Eleştirmenimiz araştırmasında İslam kaynaklarıyla birlikte, Hıristi­ yan aleminin ve Katolik kilisesinin 'liberal' kanatlarına başvurduğunu söylüyor. 2 Mutlaka da öyledir. Ama İncil'in mesajını ve Mesih'in haça ge­ rildiği inancını yok etmeyi vazife edindiyse, en azından dürüstlük adına yapması gereken şey, İncil'in mesajına inananların kaynaklarına da baş. vurmak olmalıdır. Diyeceksiniz ki, tenkitçimizin zaman zaman kaynakla­ rına başvurduğu Vatikan vb. kurumlar buna inanmıyor mu? Elbette ina­ nıyor. Ama Kutsal Kitap'ın (Tevrat, Zebur ve İncil'in) Tanrı'nın hatasız Kelamı olduğu ve her yönüyle tarihsel bir belge niteliği taşıdığı konusun­ da her Katolik'in veya Protestan'ın tutumu her zaman net değildir. 2 Hıristiyan teolojisinde 'liberal' sıfatı, İncil'in hatasız niteliğine tam olarak inanmayanlara verilmektedir. - 24 -

1. Hz. İsa Gerçekten Haçta Öldü mü?

Her araştırmacı ve bilim adamı, bir varsayımdan yola çıkarak işe baş­ lar. Ve böylece savını doğrulayacak kanıtları toplamaya çalışır. Ne var ki, savını 'doğrulayan kanıtlar' kadar, onu 'çürütenleri' de incelemeye alması gerekir. Tarafsız araştırmanın temelinde bu vardır. Ancak tek amaç işine gelen, sözüriı ona kanıtları toplamak ise -hele hele konunun uzmanı ol­ mayınca- o zaman söz konusu çalışma bir araştırma değil, bir 'çamur at­ ma' çabasıdır. Sayın eleştirmenimiz özellikle 'liberal teologların' kaynaklarından ya­ rarlanmıştır. Çünkü bu teologlar, ı8. yy.dan sonra Aydınlanma hareketiy­ le birlikte gelişen seküler (dini görüşlerden bağımsız) bilimle çeliştiğini düşündükleri inançları, insan aklıyla açıklamaya çalışırlar. Bu yüzden sa­ yın M.S., kitabının başından itibaren Hıristiyanlık inancının temel taşı olan İsa'nın haçtaki ölümünü, sözde helenistik düşünceye sahip Hıristi­ yan toplulukların etkisinde kalan Elçi Pavlus'un öğretilerine mal eder. Liberal teologlar, İncil'in tarihsel gerçekliğini sorgularken batılı tanrı­ tanımaz araştırmacılardan faydalanırlar. Ama gözden kaçırılan nokta şu­ dur ki, onlar ne elimizdeki İncil'e ne de başka bir İncil'in varlığına inanır­ lar. Yani onlara göre İsa'nın (yani Havarileri'nin) aracılığıyla hiçbir se­ mavi tebliğ (sonra da: kitap) gelmemiştir. Tanrı, böyle bir İncil gönder­ memiştir. Eğer mevcut İncil'e yönelttikleri çelişki ve asılsızlık suçlamaları doğruysa, İncil diye bir kitabın hiç gelmediğine dair vardıkları sonuçları neden kabul etmeyelim? O zaman ne Hıristiyanlık ne de Müslümanlık ayakta 'Kalır. Buna göre, sayın eleştirmenimiz gibi 'liberal' araştırmacılar da varacakları sonuçlara apriori (peşinen) karar vermişler ve çalışmala­ rına bu şekilde yön vermişlerdir. Ne var ki, bu tarz yorumcular eleştirmenimizin aksine bütün İncil'i (Yeni Ahit) okumuş olsalar da, İncil'in hangi kısımlarının gerçek, hangi kısımlarının sonradan eklenmiş olduğu konusunda kendilerini iddialı bir şekilde hakem ilan etmişlerdir. Ampirik bilimleriyle; deneyle kanıtlana­ mayan her şeyi (Mesih İsa'nın mucizeleri, ölümden dirilişi ve göğe alınışı gibi konuları) reddettikleri için bunların ilahi gerçekler değil, insan kay­ naklı efsaneler olduklarını peşinen ileri sürer ve araştırmalarının sonuç­ larına daha işe başlamadan karar verirler. Elbette ki, herkes yorum yap­ makta serbesttir. Ama bu, yorumun haklı olduğunu göstermez. Herkes, aynı biçimde çamur atarken serbestçe hareket eder, ama bunun hiç kim­ seye yarar sağlamadığı da bir gerçektir! *

*

- 25

*

ı.

Tarihsel Araştırmalar

Her şeyden önce, eleştirmenimizin kitabında ileri sürdüğünün aksine, bi­ lim adamlarının İncil'in gerçekliğini reddettiklerini ve tahriflerle dolu ol­ duğunu söylediklerini iddia etmek yanlıştır. İlk olarak, tarih, arkeoloji, antropoloji, paleografi, spektrografi vb. gibi bilim dallarında uzman olan ve İncil'e inanan birçok bilim adamı vardır. Son yüzyılın arkeolojik bu­ luşları da İncil'in anlatılarını doğrulamakta ve tarihsel kesinliğini ortaya koyınaktadır! 1 İkinci olarak, ileri sürülen çelişkiler tarihsel belgelere dayanmamakta olup, tamamen araştırmacıların kendi yorumları ve görüşlerine bağlıdır. Aynı 'geleneği' sürdüren muhalifimiz, İncil'in kendi inancına uyan kısım­ larını doğru olarak kabul eder, uyınayanları ise yanlış olarak niteler.

·

Eleştirmenimiz, yine de kitabının bu bölümünde, önce İncil'den bir­ çok alıntı yaparak Mesih İsa'nın ilahi vazifesinin uzun bir özetini sunar. Bu özetin amacı, Mesih İsa'nın Yahudi din adamlarının ikiyüzlülüğünü eleştirip onların nefretini nasıl topladığını ve onlar tarafından nasıl öldü­ rülm�k · istendiğini göstererek İsa'nın haça gerildiği sahneye kadar bize rehberlik etmektir. Fakat M.S., neden Mesih İsa'nın ilahi vazifesinin özetini, kendi görü­ şüne göre tahrif edilmiş olan İncil'den alıntılar yaparak sunmaktadır? Çünkü Mesih İsa'nın yaşayışına, öğretişine ve kimliğine dair tarihsel açı­ dan tek geçerli belge ve kaynak İncil'dir! 2 Bir başka kitabını referans gös­ tererek. Sinoptik adı verilen Matta, Markos ve Luka Müjdeleri ile Yuhan­ na Müjdesi arasında 'çelişkiler' ve 'tarihsel çarpıklıklar' olduğunu ileri süII. Cilt'te İncil ile ilgili arkeolojik buluşlar daha detaylı olarak ele alınacaktır.

2

Bu konuda Kur'an'dan yaptığı alıntılan, inancına göre doğru olarak kabul edebilir ama tarihsel ve bilimsel bir araştırma açısından bu alıntılann kanıt niteliği yoktur, çünkü görgü tanıklığına dayanmamaktadır. Ayrıca İncil dışında, Mesih İsa'nın tarihsel gerçekliğine ta­ nıklık eden başka eski belgeler de vardır (Romalı kaynaklar: Tarihçiler Tacitus, Suetonius, Genç Plinius'un mektubu, vb.; Yahudi kaynaklar: Philo, Josephus'un "Yahudiler'in Eski Zamanlan" eseri, Talmud, vb.) ama bunlar İsa'nın yaşayışı ve öğretişi hakkında yeterli de­ recede ayrıntılı bilgLvermemektedirler. Ne var ki, bütün bu belgeler, İncil'in anlatılarını doğrular niteliktedir!

APOLa::; J A rüyor. Kendisi bana geldiğinde, sanırım en 'güçlü' kanıtlarını sundu. Ki­ tabının sayfalarından altı çizili birkaç ayet gösterdi ama kendisine bir bir cevap verdiğimde "ilginç bir yorum" diyerek bir sonrakine geçti. Eleştir­ menimizin, uzman olduğunu ileri sürdüğü İncil'in yazılışı konusunda da aslında acemice sayılabilecek bilgilere bile sahip olmadığı anlaşıldı. Örneğin: Mesih İsa'nın, "İnsanoğlu'nun yeryüzünde günahları ba­ ğışlama yetkisine sahip olduğunu bilesiniz diye ... " sözünü gösterdi. So­ run neymiş? Tırnak içindeki bu ifade Matta'da da, Markos'ta da, Luka'da da aynı tırnak işareti ve sonunda aynı üç nokta ile geçiyormuş. Noktala­ madaki bu eşitlik, İsa'nın bu sözünün, görgü tanıklarından işitilmesinden değil, yazarların birbirlerinin yazılarından kopya çekmelerinden kaynak­ lanıyormuş. Ne var ki, İncil'in yazılışı konusunda uzman kesilmiş olan e­ leştirmenimiz, İncil'in asıl el yazmalarında ne tırnak işareti ne de başka bir noktalama işareti olmadığını 'unutmuşa' benziyor. Herhangi bir nok­ talama işaretinin olmamasının yanı sıra, ilk nüshalarda sözcükler bitişikti ve ayrı ayrı yazılmazlardı. Cümle sonu da paragraf sonu da yoktu. Çağ­ daş çevirilerdeki yazım kurallarına göre veya okuyucunun okumasını ko­ laylaştırmak için kullanılan noktalama işaretlerine takılarak İncil'in yazı­ larını eleştirmek, hatta 'sahteliğini' ortaya sürmek pek uzmanca bir dav­ ranış değildir.3 Ama sıkılmayın, eleştirmenimizin, İncil yazarlarının birbirlerinden kopya çektikleri konusunda bunun gibi başka 'kanıtları' da var. Bu kez Mesih Isa'nın, "Peygamber Daniel'in sözünü ettiği yzkzcz iğrenç şeyin kutsal yerde dikildiğini gördüğünüz zaman _;_okuyan anlasın- Yahu­ diye'de bulunan dağlara kaçsın " sözü, yine aynen üç sinoptik Müjde'de de geçiyormuş. Tire işaretleri arasında yer alan ifade ("okuyan anlasın") Markos'ta olduğu gibi, Matta'da da yer almaktadır. Peki bu neyi kanıtlı­ yormuş? Mesih İsa "okuyan anlasın" dememiş, aslında bunu Matta, "Markos'u okuyan anlasın" anlamında eklemiş. Eleştirmenimize göre bu sözü İsa söyleseydi, "dinleyen anlasın" derdi. Çünkü o zaman İncil henüz yazılmamıştı. Eleştirmenimiz yine uzmanlığını ortaya koyuyor. Mesih İsa açıkça Daniel Peygamber'in kitabından bir alıntı aktarmaktadır ve onu dinleyen kalabalığa "okuyan anlasın" diyerek, bunu o zaman ellerinde

3 Müjde yazarlarının, diğer Müjdeleri veya mevcut diğer yazılı kaynaklan bildikleri ve gerek duyduklarında ortak metinlerden yararlandıklarını kimse inkar etmiyor. Ama burada ortaya çıkan şey bunun kanıtlan değildir. "İncil yazarlan birbirlerinden kopya çektiler" di­ yerek . peşin hükümle hareket eden eleştirmenimizin ve kendisi gibi hareket eden diğer 'araştırmacıların' konuyu bilmeden, aslında kanıt olamayacak bir şeyi kanıt olarak göster­ meleri, gerçeğin peşinde değil de İncil'i karalamanın peşinde olduklarını ortaya koymakta­ dır. - 28 -

_

I. Hz. İsa Gerçekten Haçta Öldü mü?

bulunan Daniel Kitabı'nı araştırarak anlayabileceklerini söylemektedir.4 Bu itiraz iş görmeyince, bu kez İsa'nın Kudüs'e Matta'ya göre hem bir eşek hem de bir sıpa üzerinde, Markos ve Luka'ya göre ise yalnızca sıpa üzerinde girdiğinin yazılı olduğuna dikkat çekiyor. Eleştirmenimize göre bu kez sorun nedir? Matfa, [Yahudilerin kitabı olan Eski Antlaşma bö­ lümlerinden] Zekeriya Peygamber'in kitabından alıntı yaparak bunun gerçekleşen bir kehanet olduğunu kanıtlamaya çalışıyormuş. Ancak Mat­ ta, Zekeriya'daki ayette hem eşekten hem de sıpadan söz edildiğini zan­ nediyormuş. Bu yüzden Matta, İsa'nın Kudüs'e giriş sahnesine bir de eşek ekleyerek metni sinsi amaçlarına uydurmuş. Vah, vah, vah! Böylesi­ ne basit bir konuyu irdelemek için bu kadar boş laf harcanması yazıktır doğrusu. Üç Müjde'nin anlatımına göre (Matta, Markos ve Luka'da) İsa Ku­ düs'e sıpa üzerinde giriyor. Matta ise, ayrıca bir eşek üzerine bindiği ay­ rıntısını da ekliyor. Atatürk havalimanından gelirken önce Havaş otobü­ sü ile Bakırköy'e, sonra deniz otobüsü ile Bostancı'ya kadar giderim, ora­ dan da taksiye binip eve varırım . Ama biri bana "ne ile geldin" diye sorar­ sa; genellikle yalnız "deniz otobüsü ile geldim" derim. Ama birisi, "Bos­ tancı'dan havalimanına nasıl gidebilirim?" diye sorarsa, bu sefer hem Havaş otobüsünden hem de taksiden söz ederim. Markos ve Luka Mesih İsa'nın Kudüs'e girişini anlatırken yalnızca "deniz otobüsü"nden, Matta . ise hem "deniz otobüsü"nden hem de "Havaş otobüsü" ile "taksi"den söz eder. So�uçta üçünde de İsa'nın Kudüs'e bir sıpanın sırtında girdiği ya. zaı:. .!;\:ina insanın niyeti yanlış bulmak olduktan sonra, her türlü laf cam­ bazlığına başvurmak serbesttir. Doğrusunu isterseniz, eleştirmenimiz bu 'hataları' kendisi İncil'i oku­ yarak ve araştırarak bulmamıştır. Bunları, 'liberal' eleştirmenlerin kay­ naklarını didik didik ederek bulmuştur. Ama onlardan farklı olarak, eleş­ tirmenimiz, kendi görüşünün mutlak gerçek olduğu konusunda ödün vermemekte ve yukarıdaki gibi alternatif bir yorum olabileceği ihtimali de dahil, başka hiçbir açıklamayı kesinlikle kabul etmemektedir. Demek ki, tarafsız araştırmanın temel nitelikleri arasında karşıt görüşleri peşi4 Eğer Matta'da böyle yazılmasının sebebi "Markos'u okuyan anlasın" anla.mını vermek­ se, Markos'ta geçen aynı ifade kime gönderme yapmaktadır? Aslında Müjde'yi kaleme alan­ ların, metinde bir vurgu yapmak için "okuyan anlasın" ifadesini eklemiş olabilecekleri bir yorum olarak gayet ta)lii kabul edilebilir. Ancak mesele bu değil, mesele eleştirmenimizin Incil'i çürütmek için, Incil'in her ayetinde 'kanıtlar' ararken taktığı at gözlüğüdür. Kenqisi bu at gözlüğü nedeniyle olumlu yorumların hiç birini görememekte, nedense yalnızca In­ cil'in güvenilirliğini hedef alan yorumlan görebilmektedir. Yani bu bir araştırma değil, bir çamur atma çalışmasıdır! - 29 -

APOLCCIA nen reddetmek de varmış. Şimdi eleştirmenimizin kitabına dönelim. Daha birçok yorucu ayrıntı ile uğraşmamız gerekecek. Eh! Leke sökmek kolay iş değildir! *

*

- 30 -

*

2.

İncil' deki haça gerilme kayıtlarının analizi

Eleştirmenimiz, Müjde'nin dört bölümünün (Matta, Markos, Luka ve Yuhanna) gerçekliği hakkında bilim adamlarının uzlaştıkları kararlardan söz ederken, sadece Kutsal Kitap'ın hatasız Tanrı Sözü olduğuna asla inanmayan bilim adamlarına başvurur. Onların vardıkları sonuçlar, elle- · rindeki kanıtlardan çok kendi inançlarından -'inançsızlıklarından' desek daha doğru olur- kaynaklanmaktadır. Onların bu inanışı tarihsel belge ve kanıtlara değil, daha çok metinler üzerinde yaptıkları yorumlara daya­ nır. Fakat eleştirmenimizin kitaplarına bakılırsa aynı metinleri, tarihsel kaynakları ve kanıtları inceleyip İncil'in gerçekliğine inanan bilim adam­ ları esrarengiz bir biçimde dünya haritasından silinmişe benzemektedir. Bu tutum, yapılan araştırmanın ne kadar tarafsız olduğunu kendiliğinden ortaya koymaktadır. Eleştirmenimizin sözünü ettiği ilk 'çelişki' ile başlayalım. Yahuda İs­ kariot'un İsa'ya ihaneti aktarılırken, bu olay Luka'ya göre Fısıh Bayra­ rrıı'ndan önce, Yuhanna'ya göre ise Fısıh Bayramı sırasında gerçekleşmiş. tir; 1'Uka'da, "Fzsıh denilen Mayasız Ekmek Bayramı yaklaşmıştı... Şey­ tan, Onikiler'den biri olup İskariot diye adlandırılan Yahuda'mn yüre­ ğine girdi " denilir (Luka 22:1,3). Yuhanna'da ise "Fısıh Bayramı'ndan önceydi " diye yazılıdır. Ama eleştirmenimiz, İskariot'un ihanetiyle ilgi­ li bölüme giriş yapan bu ayetler yerine (ki, bu ayetlerde bir çelişki yoktur; ikisi de Bayram öncesinden bahseder), Luka 22:7'yi aktarır: "Mayasız ekmek günü geldi". Bu ayet, İskariot'un ihanetiyle ilgili değil, İsa'nın kendi Havarileri ile yediği son yemeğiyle ilgili bölüme giriş yapar. Acaba eleştirmenimiz isteyerek mi bizi yanlış yönlendiriyor, yoksa kopya çektiği kitaplara bakıp İncil'in kendisi üzerinde araştırma yapmaya üşendiği için mi yanılıyor? Ona siz karar verin. ...

Aslında İncil'e saldıranların sık sık düştüğü bir başka hata daha var­ dır. Bir taraftan sinoptik Müjdeler'de birçok bilgi ve ayetin tıpatıp aynı olduğuna dikkat çekiyor ve bununla birbirlerinden kopya çektiklerini ka­ nıtladığını iddia ediyor, diğer taraftan Müjdeler'in birinde farklı ayrıntı­ lara yer verildiğinde bunun bir çelişki olduğunu ileri sürüyor. Karar ve­ rin; Incil'in dört Müjdesi tıpatıp aynı mı olsun, yoksa farklılıklar mı içer-

APOLCCIJ\ sin? İ�te bu doğrultuda, eleştirmenimiz bu söz falanca İncil'de eksik, fa­ lanca Incil' de ise fazladır diyerek sonu gelmeyen can sıkıcı yorumlara da­ lıyor. Kendisinin anlamadığı şudur: sinoptik Müjdeler birbirlerinden kop- . yalanarak oluşmamışlardır. Üçünün ortak bir bilgi kaynağı kullandığı doğrudur. Ama bu, eleştir�enimizin sandığı gibi bir kaynak değildir. Şöyle bir kaynaktır: Mesih Isa öldükten hemen sonra, Havarileri Incil'i vaaz etmeye başladılar. O dönemde, yazılı kaynaklar bir lüks sayılıyordu ve kitap çoğaltmak çok pahalıydı. Bu yüzden birçok olay, hatırlanması kolay anlatılar şeklinde ağızdan ağza dolaşıyordu. Havariler bu vaazları, ezberlenmesi ve ağızdan ağza aktarılması kolay sözel kalıplara döktüler. Bu sözel kalıplara, İncil dışındaki başka belgelerde de rastlayabiliriz (Ör­ neğin, ı. yy.ın son çeyreğinde yayılan "Onikiler'in öğretisi" olarak bilinen "Didake" kitabı). Matta, Markos ve Luka'da ortak birçok bölüm vardır. Olayların sıra­ sında, birçok ayet tıpatıp aynıdır. Bunun nedeni Havariler'in aynı rivayeti aktarıyor olmalarıdır. Diğer taraftan da yer yer farklı ayrıntılar vermek­ tedirler. Bunun sebebi, birbirlerinden basitçe kopya çekmek yerine, kendi Müjdeleri'nin amacına hizmet edecek ayrıntılar verip, görgü tanıklığına dayanmalarıdır. Ancak Sinoptikleri bir yandan aynı oldukları için eleştirmek, diğer yandan da farklılıklar içerdikleri için eleştirmek pek akla ve mantığa uy­ mamaktadır. İşte bu bağlamda eleştirmenimiz, bu kez 'öpücükler' ile uğraşıyor. Yok, efendim Sinoptikler'de Mesih İsa, İskariot'un onu öpmesi ile ele ve­ riliyor, Yuhanna'da ise İsa'nın kendisi ortaya çıkıp, onu tutuklamaya ge­ len askerlere teslim oluyor. Bir kere, Yuhanna Müjdesi Sinoptikler'den yaklaşık 30-40 yıl sonra yazılmıştır. Yazıldığında, Matta, Markos ve Luka bütün Hıristiyan topluluklara yayılmıştı. Dolayısıyla içerikleri de iyi bili­ niyordu. Havari Yuhanna, Müjdesi'ni Kutsal Ruh'un esinlendirmesi ile kaleme aldığında, sadece kendi anlatım amacına hizmet eden bilgilere, yani Mesih Isa'nın ilahi kimliğini ortaya koyan ayrıntılara önem vermek istedi. Bu yüzden son akşam yemeğini anlatırken İsa'nın "ekmek" ve "ka­ se" ile ilgili sözlerini tekrarlamaya gerek görmediği gibi, İskariot'un öpü­ cüğü yerine (ki herkes zaten bunu biliyordu) İsa'nın İskariot'un kendisini öpmesinden sonra muhafızlara söylediği "kimi arıyorsunuz?" sözlerine yer verdi. Bunun sebebi; askerler "Nasıralı İsa'yı arıyoruz" dediklerinde İsa'nın "Benim" diye cevap vermiş ve askerlerin gerileyip sendelemiş ol­ malarıdır.

- 32 -

l. Hz. İsa Gerçekten Haçta Öldü mü?

Sinoptikler İsa'nın ilahi hizmetine odaklandıkları için sahnenin bu kısmına yer vermezler. Ancak Yuhanna, İsa'nın ilahi kimliğine odaklan­ dığı için bu olayın önemini gözden kaçırmaz. Mesih İsa'nın "Benim" diye cevap vermesi ve öyle dediğinde askerlerin yere düşmesi, O'nun, yanan çalıda Musa'ya kendini gösteren Tanrı zuhuru olduğunu kanıtlamaktadır. Tanrı Musa'ya yanıp yanıp tükenmeyen bir çalıdan seslendiğinde, Musa O'na, "Adın nedir" diye sormuştu. RAB ona, "Ben Benim" diye cevap vermişti. Yani, "Ben kendiliğinden var olanım". Tevrat'ta (Çık.3: 1-4, ı3-14), yanan çalıda hem RAB'bin Meleği gö­ rünmüş hem de Tanrı Musa'ya seslenmiştir. Eski Antlaşma boyunca "RAB'bin Meleği"; Tanrı'nın, insanlara kendi zuhurunu gösterdiği seçil­ miş habercidir. Yani, gelecek olan Mesih'in bir tezahürüdür. Mesih Isa doğmadan önce, Tanrı'nın diri Sözü (Kelamı) olarak Tanrı'nın yanınday­ dı ve Tanrı'nın özündendi, çünkü Tanı;ı'nın kendisiydi (Yu.ı:ı). Ama o za­ man İsa diye bir insan yoktu. Mesih dünyaya gelirken, İsa adı verilen bir insan bedeninde geldi. Fakat bu insanın benliği ve ruhsal kimliği, ezelden beri var olan Tanrı'nın Kelamı'ydı. Diri Kelam, İsa doğmadan önce de vardı. İsa "Benim" dediğinde, "Ben kendiliğinden var olanım, ezelden be­ ri 'elimin' gücüyle evreni devam ettiren gücüm" demiş ve bu güç kendini göstererek askerleri yere düşürmüştür. Tabii, maksat hem Tevrat'ı hem de İncil'i karalamak olduğunda, şunu . bilmelisiniz: Bütün tarihçiler ve bilim adamları tarafından tereddütsüz , kabul ·edilen tek bir gerçek vardır. O da, elimizdeki Tevrat ve İncil'den baŞka Tevrat ve İncil olmadığıdır. Dolayısıyla bunları karalamak ya Tanrı sözüne çamur atmaktır ya da Tevrat ve İncil diye bir semavi kitabın hiç olmadığını ileri sürmektir. Elbette ki, Tanrı'ya inanmayan yorumcular ve araştırmacılar böyle diyeceklerdir. Ama gerek Tanrı'ya gerekse semavi ki­ taplara inancı olan bir kimsenin böyle bir niyet gütmesi, aslında Tanrı'ya ve kitaplarına hakarettir. ·

Üstelik bu, zahmetli ve yorucu bir araştırma mahiyetinde yürütülen bir hakarettir. İncil'in bu konudaki uyarısının hafife alınmaması gerekir: "Haksızlıkla gerçeğe engel olan insanların bütün tanrısızlığına ve hak­ sızlığına karşı Tanrı 'nın gazabı gökten açıkça gösterilmektedir" (Rom. ı: ı8). Eleştirmenimiz İsa'nın yargılanmasını uzun ayet referanslarıyla ak­ tardıktan sonra yine bir başka ayrıntıya takılıyor. Kitabının başında İn­ cil'den ayet aktarırken Yeni Yaşam Yayınları'nın yayınladığı İncil'den alıntı yapacağını söyleyen eleştirmenimiz, farklı bir 'tercüme' veya kişisel

- 33 -

APOLOCIA 'yorum' kullandığında bunu metinde belirteceğine söz verir. "Haçı kim taşıdı?" sorusuna gelince, yine sinoptik Müjdeler ile Yuhanna'dan aldığı ayetleri paralel sütunlarda sunar. Sunar sunmasına, ancak Yuhanna'dan kendi kafasına göre alıntı yaparak ve çeviriyi çarpıtarak yeni bir 'çelişki' keşfeder. Neymiş? Sinoptikler'e göre haçı Kireneli Simun taşımıştır ama Yuhanna'ya göre, [İsa kendisi haçını Golgota Tepesi'ne çıkana kadar ta­ şımıştır]. Tabii buna Yuhanna'ya göre değil de, Havari M.S .ye göre de­ memiz daha doğru olur. Yeni Yaşam Yayınları'nın çevirisinde, "Isa çar­ mıhını kendisi taşıyıp Kafatası -İbranice'de Golgota- denilen yere çık­ tı" diye yazmaktadır. [Çıkana kadar] ifadesi, Yeni Yaşam Yayınları'nın çe­ virisinin neresinde yer almaktadır? İncil'in asıl Grekçe metinlerine bakıl­ dığında, "İsa çarmıhını kendisi taşıyıp Kafatası -İbranice'de Golgota­ denilen yere doğru çıktı" dendiği anlaşılmaktadır.1 Yani sinoptik Müjde­ ler'in anlatımıyla Yuhanna'nın anlatımı uyumludur. Yola çıkarken İsa'nın taşıdığı çarmıhı, daha sonra askerler Kireneli Simun'a taşıtmışlardır. Tarafsız bir araştırmacının Kutsal Metinleri bu kadar keyfi ve yanlı bir şekilde kullanması 'tarafsızlığı' konusunda şüphe uyandırmaz mı? Öy­ le anlaşılıyor ki, iş çamur atmaya geldiğinde yaylım ateşi serbesttir. Aslında sayın M.S. ile görüşmemiz -her ne kadar kendisini tek tek yanıtladığım konularda sözünü hiç geri almamış olsa da- gayet iyi geçti. Üzüldüğüm nokta -kendisine de söylediğim üzere- insanları Tanrı'nın sevgi mesajıyla özgür kılan İncil üzerine bu kadar odaklanıp da İncil'e karşı bu kadar nefretle dolu olması ve bu yüzden yüreğinde böylesine iç karartıcı bir karanlığa tutsak olmasıdır. Daha sonra bir kitapçıyı gezerken M.S.'nin bir kitabını gördüm ve öylesine bir göz gezdirdim. Kitabı almak niyetinde değildim; ta ki, yukarıda "haçı kim taşıdı" konusuna gözüm ta­ kılana ve oradaki ayetleri nasıl çarpıttığını görene kadar. Aslında kendi­ siyle görüştüğümüzde körü körüne ve gizli bir nefret beslediği için yanılı­ yor olsa da eleştirmenimizin samimiyetine inanmak istedim. Bana, "keş­ fettiğim gerçekleri ortaya çıkarmaya çalışıyorum" dedi. Ama İncil'i bu şe­ kilde bile bile çarpıttığını görünce, amacının insanların aklını karıştırmak olduğunu anladım ve kitabını alıp değerlendirmeye karar verdim. Kitabında, yine kendisinin bulduğu, sözüm ona 'çelişkiler'den bir di­ ğerini kanıtlamak için yorucu yorumlarına devam ediyor. Eleştirmenimi­ zin iddiasına göre bu kez, sinoptik Müjdeler'de Havariler, İsa'nın haça gerilişini uzaktan seyrederken, Yuhanna'da İsa'nın annesi ve birkaç ka­ dın, Havari Yuhanna ile birlikte haçın dibinde duruyor. Bu bir çelişki miFrancisco Lacueva, Nuevo Testamento Interlineal Griego-Espaiiol, Editorial Clie, 1984.

- 34 -

I. Hz. İsa Gerçekten Haçta Öldü mü?

dir? Yuhanna'da geçen hadise, haça gerilen kişinin ölüsünün, ailesi tara­ fından teslim alınması için, ailenin yaklaşmasına izin verilmesi ayrıntı­ sından başka bir şey değildir. Yuhanna, İsa'nın annesi ile birlikte çarmıha yaklaşırken, sanki İsa'nın akrabalarından biriymiş gibi çarmıha yaklaş­ mış olmalıdır (askerler kimlik belgesini göstermesini isteyemezlerdi her­ halde; çünkü o tarihlerde bugünkü gibi bir kimlik sistemi yoktu!). Bu da kalabalığın artık dağıldığı ve İsa'nın ölümünün yaklaştığı sırada olmuş­ tur. Bu yüzden, Mecdelli Meryem önce kalabalıkla birlikte çarmıh sahne­ sine uzaktan bakmış, ardından da İsa'nın annesiyle birlikte çarmıhın he­ men dibinde yer almıştır. Araştırmacımız, Mesih İsa'nın ölmediğini kanıtlamak için işine gelen kimi batılı yazarların kitaplarına başvuruyor. Bunlara göre, İsa'nın tıbben ölmediği kanıtlanıyormuş. Keşke İsa'nın ölümüyle ilgili kayıtları incele­ yen ve bilimsel olarak açıklayan tıp uzmanlarının eserlerine de başvur­ saydı. Yok efendim, mızrakla böğrü delindiğinde ölü bir kişiden kan ve su akması için, öldükten sonra 6 saat geçmesi gerekiyormuş. Ayrıca ölünün yarası kanamazmış ... Ne var ki çarmıhta, yüksekte asılı duran bir adamın kalbini mızrakla deldiğinizde, -bir fizik kuralı olarak- açılan yaradan kan süzülür. Akan su da, kalbin topladığı 'pleura'nın suyudur. Mesih İ­ sa'nın, gördüğü yoğun işkenceden sonra kan kaybından öldüğü ve bu yüzden kalbinde su toplandığı da bilimsel bir gerçektir. 2

.

Kaldı ki, İsa'nın ölüp ölmediğini başka yöntemlerle doğrulamanın ge­ reksiz olduğu ortadadır. Mızrakla kalbi delinen kaç kişi hayatta kalabilir? �� Tanrı'nın doğaüstü işlerine inanmayan batılı 'bilim adamları', dün­ yanın küre şeklinde değil de küp şeklinde olduğunu kanıtlamayı kafaya koyacak olsalar, inanın bunu bile 'kanıtlarlar.' Aslında eleştirmenimizin, kaynaklarına başvurduğu bilim adamları da, tıpkı kendisi gibi sansasyo­ nel kitaplar yazmak suretiyle İsa'nın gerçekliği gibi karlı bir işten pay ko­ parmaya çalışan kişilerdir.3 Bizim bu kadar cambazlık yapmaya ihtiyacımız yoktur. Mesih İsa'dan 700 yıl önce yaşamış olan Yeşaya Peygamber'in kitabında, gelecek olan Mesih'in "canını feda ettiğinde... ", "öldüğünde ... canını suç sunusu ola­ rak" sunacağından net olarak söz edilmektedir (Yşa.53: 10-12). Daniel de İsa' dan yaklaşık 500 yıl önce yaşamış bir peygamberdir. Kendisi, gelecek Mesih'in öldürüleceği tarihi kesin olarak verip şunu açıkça söylemiştir: "Meshedilmiş olan öldürülecek ve onu destekleyen olmayacak" (Dan.9: 2

Lee Strobel, Casefor Christ, Zondervan Publishing House, 1998, sf. 229.

3 Eleştirmenimiz en çok Dr. W.B. Primrose'nin "İsa Keşmir'de mi öldü?" adlı kitabında yaptığı yorumlan aktanr.

- 35 -

APOL�IA 26). Bunun gibi, Eski Antlaşma'da yer alan (Tevrat, Zebur ve Peygamber­ ler'in Yazıları) birçok peygamberlik sözünde, yeryüzüne gelecek olan Me­ sih'in çekeceği acılar ve O'nun kendi canını bütün insanların kurtuluşu için fidye olarak feda edeceği çok önceden bildirilmektedir. Eleştirmenimiz yine, İsa'nın, "mümkünse bu kase benden uzaklaştı­ rılsın" (yani bu ölüm görevinden beni azat et) sözlerine atıfta bulunara� (Mat.26:39), Tanrı'nın her zaman İsa'yı işittiğini (Yu.11:41) ve bu yüzden onu kurtardığını savunur. Savını pekiştirmek için de ilahi niteliğini kabul etmediği Kutsal Kitap'tan bol bol alıntılar yapar (Tanrı'nın, Hacer'in oğ­ lunun ve İsrail oğullarının dualarını işitip onları nasıl kurtardığını göste­ rir). Elbette ki İsa'nın duasına [icabet edildi] (yani duası kabul edildi) . Ama duasının ikinci kısmı da kabul edildi; "Yine de benim değil, senin is­ tediğin olsun". Bu doğrultuda İncil'in İbraniler Bölümü'nde: "Mesih yer­ yüzünde olduğu günlerde kendisini ölümden kurtaracak güçte olan Tanrı'ya büyükfe �y