1917 Sovyet Devrimi [1, 1 ed.]
 975652572X, 9756525711

Citation preview

TDEVRİM GoRKtY MoLoTov VoRoştLov KtRov jnANov STALİN •





ÇEVİREN: ALAATTİN BlLGl





J.



EVRENSEL BASlM YAYlN

1917 Sovyet Devrimini anlatan bu kitap M. Gorkiy, V. Molotov, K. Voroşilov, S. Kirov, A. Jdanov, ]. Stalin'in editörlüğü altında Sovyet tarihçiler tarafından yazılmış ve ilk kez 1936 yılında Sovyetler Birliği'nde basılmış ve ertesi yıl Ingilizeeye çevrilerek Ingiltere 'de yayınlanmıştır.

M. Gorkiy V. Molotov K. Voroşilov S . Kirov A. Jdanov J. Stalin

1917 SovYET DEVRiMi Birinci Cilt

Tarih Çeviren

Alaattİn Bilgi

Doğa Basım Yayın Tic. Ltd. Şti. Tarlabaşı Bulvan Kamer Hatun Malı. Alhatun Sk. No: 27 Beyoğlu 1 Istanbul Tel: 0212 361 09 07 (pbx) Faks: 0212 361 09 04 web: www.evrenselbasim.com e.posta: bilgi®evrenselbasim.com Evrensel Basım Yayın

-

254

1917 SO V Y ET D E V RİMİ

M. Gorkiy, V. Molotov, K. Voroşilov,

S. Kirov,

A.

Jdanov, J. Stalin

Çeviren Ah�attin Bilgi Kapak Tasarım Savaş Çekiç Birinci Basım Haziran 2004 ISBN 975-6525-72-X 975-6525-71-1-

TK

Baskı

Ayhan Matbaası (Yüzyıl Mah. Massit 5. Cad. No: 47 Bağcılar 0212.629 OJ 65)

1917 SovYET DEVRiMi Birinci Cilt

İÇİNDEKİLER

!.Bölüm .. ......... 11

BURJUVA DEMOKRATiK DEVRİMİNİN ARİFESİ.. I Savaş ...

........

. .

. . . . . .

. . . . . .

. . . . . . . . . . . .

ll

... ...... ... .. .... . ..... 33

2Çözülme.

3 Orduda Çözülme ..

... .43

4 Çarlık Rusyası-Uluslar Hapishanesi .................. .. .

.. .......53

5 İki Komplo .

. .........65

II. Bölüm . ....... ıııı

ŞUBAT BURJUVA DEMDKRATİK DEVRİMİ.

. ..

IBaşkentteAyaklanma. Z Şubat Devrimi 'ninBaşansı. . .

... ıııı . 95

. . . . . . .

3 İkili İktidar..

.......106

4 Geçici Hükümet, Burjuvazinin Bölünmemiş İktidan İçin Mücadele Ediyor ..................

.

.

.. ıııı

III. Bölüm

LENİN RUSYA'YA DÖNÜYOR..

· · · · ·

1 Devrimci Rusya 'ya Dönüş YoluAranıyor . .. ......... . Z Lenin Petrograd 'da.

.

136

. .... . 136 ...... 140

.. . .. . . . . . .

. . . . . .

W: Bölüm . .. 14S

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM RSDİP(B) NİSAN KONGRESİ ...

..147

Lenin 'in Tezleri....

V. Bölüm

BOLŞEViK PARTİSİ KiTLELERİ KAZANMAYA ÇALIŞIYOR

. .

...... 169

1 Nisan Gösterileri

.. 169

Z Koalisyon Hulcümeti İşBaşında ..

. .176

3 Geçici Hükümetin Ulusal Politikası... . 4 Sovyetlerin BirinciBütün Rusya Kongresi. .

182 .

.

. . .

J 9(}

5 Haziran Gösterileri..

.. ........ 198

6 RusAskeri Saldınsı..

.. ........203

7 Devrimin Ordu İçerisinde Yayılması...

. . ..... 209

VI. Bölüm ......216

KIZIL MUHAFIZLAR................. . 1 Proleter Milis

. . ........216 ....... 221

2Başkentte Kızıl Muhafızlar.. . ............. .

VII. Bölüm . .................230

TEMMUZ GÜNLERİ. ... 1 Başkentte İşçi Hareketleri .

..

.

.. ........230 .........235

2Başkentte Temmuz Gösterisi. ..... ...................

3 Temmuz Gösterisi Eziliyr

·. .

+ Proleta,rya UzlaşmacıZara Güvenini Yitiriyor

.. .

.. ..... 239 .. .... 253

VIII. Bölüm

BOLŞEViK PARTİSİ'NİN 6. KONGRESİ ...

........ . ............. ......256

IX. Bölüm

KORNİLOV AYAKLANMASI.. 1 Askeri Diktatörlük İçin Hazırlıklar .. ..

. ........ 277 .277

2Burjuvazi İç SavaşıBaşlatıyor..

.......291

3 GenerallerinAyaklanması Ezilmişti..

. . ....299

X. Bölüm

EKONOMİK ÇÖKÜŞ. 1 Kapitalist Sabotaj .. 2Mali Çöküş....

3 UlaşımdaBozukluk.

. .. . . ...... ..........305 .. ........ ...........305 . ......... .......313 ........... ....... ...317

+Kırsal Hareketin Yayılması.. . . . . ........... . . . .. .

.. ...................321

S Yaklaşan Kıtlık veAçlık . ...... . ...... ..... . . . . . .

...330

XI. Bölüm

PROLETARYA DEVRiMi'NİN ARİFESiNDE BOLŞEViK PARTİSİ'NİN EKONOMİK PLATFORMU..

.... ......... 337

1 Bolşevik Sloganlar. . .

. .......337

2 Topraklann illusal!aştırılması.

..... ..340

3 Üretim Üzerinde İşçilerin Denetimi. .

.... .......... 343

4-Bankalar ile Sanayi Tröstlerinin musallaştınlması..

...... .345

XII. Bölüm . ............. 347

DEVRİMCİ BUNALIM BÜYÜYOR .... · 1 YeniBir Ekonomi ve Devrimci Grevler Dalgası .. 2 KöylüAyaklanmalan ve illusal Kurtuluş Hareketinin Yayılması.

........ .. 347 .

......... ... 355

XIII. Bölüm

EKİM DEVRiMi'NİN ARİFESiNDE ORDU VE DONANMA ..

.............361

1 Cephedeki Durum..... .

.361 ..367

2Ekim DevrimiArifesinde Donanma.

3 OrdununBolşevikleştirilmesi..

........

...37 1

XIV. Bölüm

YAKLAŞAN DEVRİM KARŞISINDA UZLAŞMACILARıN .380

MANEVRALARIYE BURJUVAZiNİN PLANLARL I Sosyalist Devrimciler ile MenşeviklerBurjuvazinin Son Dayanaklan

2Burjuvazinin Devrimi Önleme Çabalan..

.

380

. .. ... .......384

XV. Bölüm

BÜYÜK PROLETARYA DEVRİMİNİN ARİFESiNDE KARŞIDEVRİMCİ KUVVETLERiN DURUMU .... 1 Burjuva Şok Müfrezeleri . 2 SubayBirlikleri . .

.. .. ... .400

3Burjuva illusalAlayları..

.. .404 . . ....41C

+ Kazaklar. .

5 Karşıdevrimciler Cepheyi Geri Kesime Karşı KıŞkırtıyor .. . 6 Karşı Devrimci Saldırı. DiPNOTLAR ...

..392. ..... . . 392

..... ........... ..

... .412 . .417

. ...428

BİRİNCİ B Ö LÜM

B U RJUV A D E M O K R A T İ K DEVRİMİNİN ARİFESİ

I

S AV A Ş 1914 yılı 20 Temmuzunda'f Rus Çarı Il. Nikola sa-vaşı ilan eden bildiriyi yayımladı. llkel köy yollarının tozları içinde soluğu kesil­ miş Rus alayları, henüz hasat edilmemiş tarlalar arasından geçerek Alman Cephesi'ne doğru ilerliyorlardı. Seferberlik henüz tamam­ lanmamıştı. Toplar, silah depolarının avlularında gelişigüzel yatı­ yordu. Topçular için gerekli olan taşıma araçları yetersizdi. Hasat mevsiminin en yoğun zamanında, tarlalardan alınan delikanlılar doğruca askerlik şubelerine yollanmıştı. Çünkü Çar, antlaşmalada Fransızlara bağlanmıştı. Paris bankerierinden milyonlarca frank borç almış durumdaydı. Imzalanan antlaşmalar, savaşın ilanından on dört gün sonra Ni­ kola'nın ordularının Almanlara saidırmasını öngörüyordu. Alman Ordusu batıda, Belçika'ya doğru önüne geçilmez bir bi­ çimde ilediyor ve hızla Paris'e yaklaşıyordu. Paris'ten Petrograd'a panik içerisinde çağrılar yapılıyor ve Ruslardan, vakit geçirmeden Almanya'ya saldırınaları isteniyordu. 30 Temmuz'da Paris'teki Rus askeri temsilcisi Genel Kararga­ h'a acele bir rapor gönderdi: "Fransız Ordusu'nun yakın bir gelecekte saldırıya geçebilmesi artık ne­ redeyse olanaksız. Olsa olsa yavaş bir çekilme yapabilirler... Savaşın başa­ rısı, tamamen gelecek birkaç hafta içerisinde bizim hareketimize ve Alman ordu birliklerinin Rus Cephesi'ne çekilmesine bağlı bulunmaktadır. " 1

Ne Kuzeybatı Cephesi Başkomutanı General Jilinski'nin, Doğu Prusya'nın işgalinin kesin bir başarısızlığa uğrayacağı uyarısı ne de *2

Ağustos

1914 . Bu cİltteki

bütün tarihler, aksi belirtilniedikçe eski takvime göredir. II

Kurmay Başkanı General Yunuskeviç'in, derhal saldırıya geçilme­ sine karşı çıkışı durumu değiştir ebilirdi. Fransız Büyükelçisi Mauri­ ce Paleologue, Dışişleri Bakanı'nın peşini bırakmıyor, Rus ordula­ rının derhal saldırıya geçmesini talep ediyordu. Ve 31 Temmuz g�­ nü Çar'ın amcası Başkomutan Grand Dük Nikola -Büyük Nikola­ Paleologue'a, Vilna ve Varşova ordularının "yarın şafakta" saldırı­ ya geçeceklerini bildirdL2 Savaşa hazırlıksız Rus orduları Almanya'ya girdiler. Rus generallerinin böylesine aceleci bir harekete girişınesini beklemeyen Kaiser Wilhelm, Paris üzerine yapılan saldırıyı ertele­ rnek zorunda kaldı. Alman Başkomutanlığı, yedek muhafız birlik­ leri ile 1 1 . Piyade Kolordusu'nu ve 2. Süvari Tümeni'ni Doğu Cep­ hesi'ne kaydırdı. Ne ki, bu kaydırma hareketi yapılmadan önce bi­ le Alman birlikleri savunmadan saldırıya geçtiler ve Rusları geri püskürttüler. Batı Cephesi'nden nakledilen beş tümen ile birlikte Rus Ordusunu tamamen Doğu Prusya'dan silip süpürdüler. Bu sa­ vaşta 20 bin Rus öldü ve 90 bin asker tutsak düştü. Çar'ın Ordu­ su bütün topçu kuvvetlerini kaybetmişti. Iki kolordu -1 3 . ve 15. kolordular- sarıldılar ve tüm neferleri esir düştü. Ama Paris kurta­ rılmıştı; Doğu Prusya'daki savaş sona ermeden önce Paleologue günlüğüne şu satırları yazıyordu: "Savaş ... bütün hızıyla devam ediyor. Sonuç ne olursa olsun çatış­ maların devam etmesi olgusu, İngiliz ve Fransız birliklerine, saldırıya geçmek üzere yeniden derlenip toparlanma olanağını sağlayacaktır. " )

Beklenen gerçekleşti; sonuç, Rus ordularıı:ıın yok edilmesi oldu. Ama Çar antlaşmaya sadık kalmıştı: Fransızlardan aldığı altınların karşılığını Rus halkının kanı ve yaşamı ile ödemişti. Rus orduları­ nın püskürtüldüğü 30 Ağustos günü, Dışişleri Bakanı Sazonov, Pa­ leologue'a şöyle diyordu: "Samsonov'un ordusu imha edildi ... Fransa için bu fedakildığı yap­ mak zorundaydık. " 4

1914 savaşında Rus Çarlığı, İngiliz ve Fransız başkentlerinin uşağı gibi hareket etti. Gerçekte de Rusya, Batı Avrupa ülkelerinin bir yarı sömürgesiydi. Rus emperyalist burjuvazisinin entelektüel 12

lideri durumundaki Anayasal Demokrat Milyukov bile daha son­ raları, Almanya'ya karşı savaşt � Rusların, Ingiliz ve Fransız kapi­ talistlerinin bir maşası gibi hareket ettiklerini itiraf ediyordu. Mil­ yukov, savaşın 1 0 . yıldönümü vesilesiyle bir sığınınacı gazetesinde şöyle yazıyordu: "Rusya'nın o sıralarda, henüz kuvvetlerini toplamadan önce, milyonlarca evladını, yabancı bir emele hizmet etmek üzere sİper­ Iere gönderebileceğini beklemiyordum. "5

Zorba hükümet ile onun ardındaki burjuvazi ve toprak ağaları, ülke içerisinde devrimci bir hareketin hızla gelişmekte olduğu ger­ çeği karşısında, yabancı kapitalistlerin isteklerine boyun eğmeye çoktan hazırdı. 1 9 1 2 yılında Lena altın madenierinde çalışan işçi­ lerin kurşunlanarak öldürülmeleri ve bu olayın bütün ülkede yarat­ tığı kanlı karışıklıklar, devrimci fırtınanın yaklaştığının habercile­ riydi. Savaşın hemen arifesinde Bakü'de patlak veren grevler ile so­ kaklarda tekrar barikatların kurulduğu 1 9 1 4 St. Petersburg grevle­ ri, fırtınanın ilk işaretleriydi. Işte bu barikatlardan 1 905 Devri­ mi'nin ruhu Çarlığın yüzüne gözlerini dikmiş bakıyordu. Çarlığın birçok ileri gelen soyluları, yaklaşan devrimin, 1 905 Devrimi'nden çok daha ileri gideceğini seziyorlardı. Eski Içişleri Bakanı P. N. Durnovo, savaşın hemen arifesinde Il. Nikola'ya şöyle yazıyordu: "Rusya'da politik bir devrim olanaksızdır. Her devrimci hare­

ket, sosyalist bir harekete dönüşme eğilimindedir."6

Çarlık yönetimi, "yabancı emeller" için can vermeye gönderdi­ ği Rus halkının damarlarındaki kanı adeta hacamat ederek, geliş­ mekte olan devrimci güçleri kontrol altında tutmaya çalışıyordu. Ne var ki, Rus egemen sınıflarının, dünyadaki bu insan kırımı­ na sırf Ingiliz ve Fransız sermayesinin çıkarları için katlandığını ya da Rus burjuvazisinin böyle yaparken özel emperyalist amaçları gütmediğini düşünmek büyük bir yanılgı olur. Savaşa katılmak Çarlık Rusyası egemen sınıflarının çıkarı gereğiydi. Kapitalizmin emperyalist aşaması diye bilinen durum Rusya'da savaştan önce başlamıştı ve tekelci sermaye, Rus ekonomik yaşamında önde gelen etmen haline gelmişti. Ama, ekonomik bakımdan ülkeye yön veren 13

burjuvazi, onu politik olarak yönetmiyordu. Ülke, feodal toprak beylerini temsil eden baskıcı yönetirnce idare ediliyordu. Burjuvazi, elinde bulundurduğu ekonomik güç ile politik ikti­ darsızlığı arasındaki tutarsızlığı kaldırmakta hiç acele etmiyordu. Otokratik yönetime karşı kesin bir mücadeleye girişrnek çıkarları için gerekli değildi; üstelik proletarya, bir sınıf olarak yeterince ge­ lişmemişti. 1 905 Devrimi'nin deneyimleri ile zenginleşen proletar­ ya, Leninist partinin, Bolşevik Partisi'nin öncülüğünde, yeni bir mücadeleye giriyordu. Eğer Rus burjuvazisi, otokqısiyi bertaraf ederek iktidarı ele almış olsaydı, işçi sınıfı ile tek başına karşı kar­ şıya kalmak durumuna düşecekti. 1 905 Devrimi, böyle bir düello­ nun nasıl sonuçlanacağını göstermişti. Ordusu ve polisi ile otokra­ si, burjuvazi için, proletaryanın saldırılarına karşı güvenli bir kal­ kan vazifesi görüyordu. Lenin şöyle yazıyordu: "Proletarya ile köylülüğe karşı verilen mücadelede, polise; bürokra­ tik ve askeri gücü elinde bulunduran Çarlığa büyük gereksinmeleri var­ dı; bu nedenle Çarlığın ortadan silinmesi çabası ikinci plandaydı. "7

Üstelik, Batı Avrupa kapitalizmi çoktan olgunluğa ulaştığı ve yeryüzündeki en iyi yerleri ele geçirdiği sırada Rus kapitalizmi ye­ ni yeni şekillenmeye başlamıştı. Daha çocuk yaşındaki soyguncula­ rın, Büyük Britanya ve Almanya'nın emperyalistleri gibi kaşarlan­ mış eşkıyalarla boy ölçüşmesi olanaksızdı. Karlı pazarlara girebil­ mek için güçlü pazulara ve sert yumruklara gerek vardı. Işte bu sert yumruklara ancak otokrasi sahipti. Ordularının yardımı ile burju­ vazi için yeni pazar alanları açıyordu. Ru . s emperyalistleri Galiç­ ya'ya doğru uzanıyordu. Rus kapitalistleri Yakındoğu ülkelerini egemenlikleri altına almaya çalışıyorlardı. Konstantinopol'ü (Istan­ bul) ele geçirmeliydiler. Bir Rus emperyalist dergisi, 1 9 1 2 Aralık sayısında, Boğazlarda, "merkantil bir özgürlüğün ", uluslararası ti­ caret için yaşamsal önemi olduğunu söylüyordu: "Ülke; evimizin 'ön kapısının anahtarının', Türklerin aciz ellerinden düşüp, başkalarının güçlü ellerine geçebileceği ve onların da bu anah­ tarı, keyiflerinin istediği gibi bizi cezalandırmak veya bağışlamak için kullanabilecekleri korkusu ve endişesi içerisinde yaşayamaz. ,g

Otokrasi ile burjuvazi, "ön kapının ana htarı" için, yeni pazar­ lar ve yerii sömürgeler bulma mücadelesinde birleşmişti. Boğazlar­ da güçlü bir tutamak noktası sağlamayı başarabilider ise Rus em­ peryalizmi, Tuna ülkelerini -Bulgaristan ve Romanya- egemenliği altına alabilecekti. Rusya ile Almanya arasındaki mücadelenin asıl amacı konusunda Lenin şunları yazı yordu: "Rus emperyalist politikasının amaçları . . . kısaca şöyle açıklanabi­ lir: Avusturya'yı yağmalamak -Galiçya'yı ilhak etmek- ve Türki­ ye'den Ermenistan ile özellikle Konstantinopol'ü koparmak için, Bü­ yük Britanya ve Fransa'nın yardımı ile Avrupa'da Almanya'yı ez­ mek." 9

Çar'ın bu savaş ilanı, burjuvazi tarafından büyük bir hoşnutluk­ la karşılandı. Çar'ın sarayı önünde "vatansever" gösteriler yapıldı. Burjuva örgütleri, tahtı bağlılık mesajları ile doldurdular. Gazete­ ler, " Çar ile halkın birliği" üzerine yaygaralı yazılada doldu. Öğ­ renciler, "Tanrı Çar'ı Korusun" marşları ile sokakları inlettiler. 30 Haziran'da Moskova'da, Bütün Rusya Zemstvo Birliği, bir hafta sonra da, Bütün Rusya Şehirler Birliği adlı iki örgüt kuruldu. Her iki örgütün de amacı, otokrasiye savaşı kazanmakta yardım et­ mekti. Çarlık savaşa çan sesleri ve toprak beyleri ile burjuvazinin ateş­ li nutukları arasında girmişti. Ne ki bu heves çok geçmeden savaşın gidişatı ile gölgelendi. Al­ manların ana kuvvetleri Batı Cephesi'ndeki harekat nedeniyle yer değiştirdiği sürece Rus kuvvetleri Doğu Prusya'daki ilk yenilgileri­ ni telafi edebiliyorlardı. Galiçya'da, Lvov kentini 21 Ağustos 1914'te ele geçirmeyi başarmış, Avusturya'nın en önemli kalelerin­ den biri olan Przemisil'i 9 Mart 1 9 1 5'te alabılmişti. Kafkaslar öte­ sinde, Almanların müttefiki Türkleri Erzurunı'a geri püskürtnıüştü. Ama bu zaferler kısa ömürlü oldu. Savaş Bakanlığı'nın kokuşnıuş ve paslannıış mekanizması top nıernıisi sağlanıada yetersiz kalmış­ tı. Yeteneksiz generaller, topçular ile yedekleri zamanında cepheye yetiştiremenıişti. Alman ve Avusturya birlikleri kaybettikleri top­ rakları hızla geri aldılar. 25 Nisan 1 9 1 5'te Almanlar, Libau'yu ele geçirdiler ve Riga'yı tehdit etmeye başladılar. 20 Mayıs'ta Avusturıs

yalılar Przemisil'i geri aldılar, 9 Haziran'da Ruslar Lvov'u boşalt­ tılar. Temmuz boyunca Almanlar, Polanya'daki bütün Rus kalele­ rini ele geçirdiler ve 23 Temmuz'da Varşova düştü. Polonya'yı kay­ beden Rus birlikleri Litvanya'yı da boşalttılar. Cephedeki bozgun geride de çözülmelere yol açmıştı. Burjuvazinin vatanseverlik gösterileri, Milyukov'un 1 9 Tem­ muz 1 9 1 5'te Devlet Duması'nda söylediği gibi "vatanseverlik endi­ şesine " dönüşmüştü· l O Cephedeki yenilgiler, Çar ile kapitalistler arasındaki "birliği" parçalamıştı. Emperyalist savaş, egemen sınıfların görece kuvvetlerinde belir­ li bir değişikliğe neden olmuştu. Savaş vurgunculuğu, burjuvazinin ekonomik gücünü ve önemini artırmıştı. Resmi Vestnik Finansov gazetesinin tahminine göre, en büyük tekstil fabrikalarının 142 ka­ pitalist sahibinin karları, 1 9 1 3 'te 60 milyon rubleden, 1 9 1 5'te 1 74 milyon rubleye yükselmişti. Bez sanayisinin 1 9 1 5'teki karları, sa­ vaştan önceki yıllara göre üç kat artmıştı. l l Aynı zamanda, yine Vestnik Finansov'a göre kapitalistler üze­ rindeki vergilendirme, brüt kara oranla sürekli olarak azalmıştır. Burjuvazinin bu artan ekonomik etkisi, onun politik etkisinde de bir artışa neden olmuştur. Otokrasi; Zemstvo Birliği, Şehirler Birliği gibi, savaş kaynaklarının harekete geçirilmesine yardım ede­ cek birtakım kurumların oluşmasına izin vermek durumunda kal­ mıştır. 1 9 1 5 yazında, askeri ikmal siparişlerinin dağılımını düzen­ lemek üzere bir Savaş Sanayisi Komitesi kurulmuştur. Bu durum burjuvazinin politik bakımdan örgütlenmesine ve güçlenınesine ge­ niş olanaklar sağlamıştır. Basın ve temsilcileri aracılığı ile burjuva,­ zi, otokrasinin, burjuvazinin çıkarlarına pek az ilgi gösterdiğini ar­ tan bir ısrar ve açıklıkla ilan etmekteydi. Çar'ın despotluğu ile ilgi­ li olarak biraz ihtiyatlı da olsa sık sık değİnınelere tanık olunuyor­ du. Bunların yapıldığı ziyafet masalarında, şarapla dilleri çözülen bazıları, monarşinin gücünün sınırlandırılması gerektiğini açıkça söylüyorlardı. 1 91 5 Ağustosunda yapılan Savaş Sanayisi Komitesi temsilcilerinin olağanüstü konferansında, büyük bir sanayici olan P. Riyabuşinski diyordu ki: "Görevini layıkıyla yerine getirerneyen hükümetin bize karşı şimdi­ ki tutumu yüzünden elimizin kolumuzun bağlı kaldığını ülkenin idrak ı6

etmesi zamanı gelmiştir. Bu sorumluluk bize düştüğü için çalışmamı­ za izin verilmesini talep etmeye hakkımız vardır .... Hükümet görevi­ ni yerine getiremediği için hükümetin yapısına dikkatleri çekmek zo­ rundayız. "1 2

Burjuvazi bir " Güven Kabinesi" kurulmasını talep ediyordu. Yani, bu kabİnede ülkenin güvendiği kimseler bakan olmalıydı. 1 8 Ağustos 1 9 1 5'te yaptığı bir toplantıda, Moskova Şehir Duması, aşağıdaki talebi içeren bir karar almıştı: "Kurumlar ve birliklerce gösterilen güven sayesinde güçlü olacak bir hükümetin kurulması ve başına ülkenin güvendiği bir kimsenin ge­ tirilmesi. "13

Moskova Şehir Duması'nın bu kararı, Moskova Tüccarlar Der- . neği, Petrograd Tacirleri, Ticaret ve Sanayi Temsilcileri Konseyi, Petrograd Şehir Duması ve diğer birçok şehir Dumaları tarafından destekleniyordu. " Güven Kabinesi" tüm burjuvazinin sloganı hali­ ne geldi. Riyabuşinski'nin gazetesi Utro Rossii, "Bir Savunma Ka­ binesi" başlığı altında, " Güven Kabinesi" için aday olarak aşağıda­ ki şahısların listesini yayımladı: Başbakan M. V. Radzyanko; Içiş­ leri Bakanı A. 1. Guçkov; Dışişleri Bakanı P. N. Milyukov; Maliye Bakanı A. I. Şingaryov; Ulaştırma Bakanı N. V. Nekrasov; Ticaret ve Sanayi Bakanı A. I. Konavalov; Tarım ve Köy Işleri Bakanı A. V. Krivoşin; Savaş Bakanı A. A. Polivanov; Deniz Bakanı N. V. Sa­ viç; Sayıştay Başkanı I. N. Efremov; Din Işleri Bakanı V. N. Lvov; Adalet Bakanı V. A. Maklakov; Eğitim Bakanı Kont P. N. lgnat­ yev. Bu sayılan kimselerden çoğu gerçekten de epeyce sonra, devri­ min burjuvaziyi iktidara getirmesi üzerine hükümete katıldılar. l 4 Burjuvazinin endişesi yalnız muhalif kararlarda ifadesini bul­ muyordu. Devlet Duması'ndaki burjuva siyasi partileri, Çar'a kar­ şı ortak cephe oluşturmaya karar verdiler. 22 Ağustos'ta, Ilerici Blok denilen birlik kuruldu. 1 9 12'de seçilen IV. Duma, feodal toprak beylerinin bir bölümü ile bu beylerin de büyük çoğunluğu oluşturduğu üst burjuva taba­ kalarını temsil ediyordu. Bu bloktaki en büyük grup sağcılardan oluşuyordu: Devlet Duması'ndaki 41 O milletvekilinin 1 70'i sağcıy­ dı: Milliyetçiler, İlerici Milliyetçiler, Ilımlı Sağcılar, vb. bunlar des17

teğ.ini, 1 905'te kurulan ve gericiliğin kalesi olan Rus Halk Birli­ ği'nden alıyordu. Bu 'Birlik'; toprak sahipleri, mal-mülk sahipleri, polis ileri gelenleri ve küçük esnaf gibi en gerici elemanlardan olu­ şuyordu. Alt orta sınıflar ile serserilerden devşirilen silahlı birlikle­ ri vardı. Bu birlikler, sonradan ünü büyüyen "Kara Yüzler" diye biliniyordu. Rus Halk Birliği'nin programı şöyleydi: Katı ve mutlak bir Çarlık otokrasisi, tek ve bölünmez bir Rus İmparatorluğu, ezi­ len uluslara hiçbir ödün verilmemesi. Köylüler ile işçi sınıfı içerisin­ deki geri kalmış elemanların sevgi ve güvenini kazanmak için Kara Yüzler, programiarına birtakım demagojik ilkeleri de almıştı: Ör­ neğin, küçük toprak sahibi köylülere daha büyük topraklar veril­ mesi, bütün emekçi sınıflar için eşit yasal statülerin sağlanması gi­ bi. Birlik, Çarlık propagandasının yapıldığı aşevleri ile tavernalar işletiyor, hükümetin cömertçe sağladığı fondan paralar dağıtıyor­ du. Rus Halk Birliği'nin başlıca amacı yaklaşan devrime karşı sa­ vaşmaktı ve kullandıkları yöntemler; resmi makamların yardımı i k düzenlenen kıyımlar, gizlice işlenen cinayetler, Yahudi kıyımları, Rusya'da bulunan ve Rus kökenli olmayan halklara karşı girişilen çeşitli saldırılardı. Bu Kara Yüzler, doğallıkla, otokrasinin tam des­ teğine sahipti. Çar II. Nikola, Rus Halk Birliği'nden temsilcileri ka­ bul etmiş, kendisi de bu cemiyete katılmış ve rozetini taşımaya baş­ lamıştı. Birliğin liderlerinden biri, Basarebyalı toprak ağalarından V. M. Puruskeviç idi. Bu adam, Rusya'da gelmiş geçmiş en zalim polis şeflerinden birisi olan V. K. Plehve'nin özel temsilcisi olarak mesleğe başlamıştı. Giriştiği kıyımlar, gerici faaliyetler, 'yabancıla­ ra' karşı yürüttüğü zalimane kampanyalar ile Plehve'nin adı zul­ mün ve feodal baskının sembolü haline gelmişti. Rus Halk Birli­ ği'nin bir başka seçkin ismi de II. Markov idi. Bu adam da Kursk eyaletinde büyük toprak sahibi idi ve en gerici yerel bir cemiyetin temsilcisiydi. II. Markov daima, kavga ve yumruklaşmanın merke­ zi olmuştu. Duma'daki her kargaşa, kimi kez milletvekillerinin yumruk yumruğa gelmesi, otokrasinin bu şiddetli savunucusu II. Markov'un başının altından çıkardı. 1 905 Devrimi'nin yenilgisinden sonra, Rus Halk Birliği'nin öne­ mi gitgide azalmış, sağ kesim arasındaki öncülük Birleşmiş SoyluS

lar Konseyi'ne geçmiştir. Ama gericiliğin kalesi olan Birlik, varlığı­ nı sürdürmüş ve hükümetten yardım almaya devam etmiştir. Dev­ rimci hareketlerin güç kazandığı anlarda politika sahnesinde daima ortaya çıkmıştır. Bu aşırı sağ örgütlerden başka, Duma'da önemli bir rolü de, Milliyetçi V. V. Şulgin oynamıştı. Volinia eyalerinden milletvekili olan Şulgin Zemstvo'nun faal bir üyesi, Kievlyanin (Kiev Yurttaşı) adlı gerici gazetenin editörüydü. Oktobristler ya da 1 7 Oktober (Ekim) Birliği de, Duma'daki sağcılada yakın işbirliği içindeydı. Büyük sanayiciler ile mülklerini kapitalist bir biçimde idare eden geniş toprak sahiplerinin çıkarla­ rını temsil eden 1 00 kadar milletvekili bu birliğe bağlıydı. Oktob­ ristler ile Sağcılar arasındaki tek fark, bunlardan ilkinin, 17 Ekim 1905 Manifestosunu desteklemesiydi. Bu belgede Çar, bazı politik özgürlükler ile bir Devlet Duması ya da parlamento kurulmasını vaat etmişti. Ama, daha 1 906 yılında Oktobristler, "otokratik mo­ narşi unvanının" , 17 Ekim Manifestosu ya da anayasal monarşi ile hiçbir şekilde çelişmediğini açıkladılar. Bu grup, hükümetin iç ve dış politikasını, attığı her adımı uşakçasına destekliyordu. Sol ba­ sın bunlara, "en yeni hükümet aşıkları partisi" adını takmıştı. Oktobristler, Duma'da bir hükümet partisi gibiydi ve ancak, Çar'ın savaşı zaferle sonuçlandırmaya gücünün yetmeyeceği iyice " açığa çıkınca muhalefete katıldılar. Bu grubun örgüdeyicisi ve ön­ cüsü, Moskovalı bir mülk sahibi sanayici idi. Doğası gereği çok ha­ reketli ve enerjik olan bu adam, gençliğinde İngilizlere karşı Boer­ lerin yanında savaşmış, Makedonya'daki ayaklanmalara katılmış­ tı. Rus-Japon savaşında, Kızılhaç Birliği'nde çalışmıştı. 1 905 Dev­ rimi'nde, 1 7 Oktober Birliği'ni kurmuş ve burj uvazinin gerici ka­ nadının liderliğini üstlenmişti. III. Duma'nın başkanı olarak otok­ ras {nin emperyalist politikasını yönlendirmişti. Savaş sırasında Merkezi Savaş Sanayisi Komitesi'nin başkanlığına seçilmiştir. Böy­ lesine önemli mevkileri işgal eden Guçkov, savaşın "zaferle sonuç­ lanana" kadar sürdürülmesinden yanaydı. Komitelerde ve konfe­ ranslarda sık sık, orduya mühimmat sağlamakla görevli generalle­ rin yetersizliklerini ve kokuşmuşluklarını acı acı eleştirirdi. Otok-

rasinin, savunma için çalışan burjuva örgütlerine daha büyük ba­ ğımsızlık vermesini isterdi. Guçkov sık sık cepheyi ziyaret eder, yüksek rütbeli subaylar ile temas kurardı. Oktobristlerden çok so­ la yakın herkese "anarşist" gözüyle bakan Nikola'nın gözünde Guçkov, askeri işlere faal bir şekilde bumunu soktuğu için neredey­ se "devrimciydi". Çariçe kocasına, "Ah birisi çıksa da Guçkov'u assa," diye yazıyor, lS onu ortadan kaldıracak, "şiddetli bir tren ka­ zasının " olmasını hayal ediyordu. 1 6 Oktobristlerin bir başka lideri, Ekaterinoslav'da büyük mülkle­ ri olan M. V. Rodzyanko idi. IV. Duma'nın başkanı olarak daima otokrasinin gerici politikasını desteklemiştir. Savaşta Çar orduları­ nın ilk yenilgisinden sonra Oktobristler hornurdanmaya başlayınca 27 Aralık 1 9 1 5 'te, İçişleri Bakanı N. A. Maklakov, Nikola'ya şöy­ le yazıyordu: "Majesteleri, Rodzyanko sadece bir aletten ibarettir -kendini be­ ğenmiş ve gerizekiilı- ama onun arkasında, daima kendi amaçları pe­ şinde koşan Guçkov, Prens Lvov gibi kimseler bulunmaktadır. Onla­ rın amacı nedir? Sizin yüce adınızı lekelemek ve ezelden beri daima Rusya'da bir kurtuluş gücü olan kutsal otokrasi düşüncesinin önemi­ ni küçültınektir Majesteleri." 1 7

Anayasal Demokratlar (Kadetler diye kısaltılmıştır) 50'yi aşan milletvekili sayısıyla Duma'daki ikinci en geniş grubu oluşturuyor­ lardı. Ya da, Lenin'in taktığı adla 'Oktobristler ile Kadetlerin bir melezi' olan llericiler grubunu da katarsak bu sayı lOO'e ulaşır. l8 Kadetler, liberal burjuvazinin politik temsilcileriydi. Bu parti 1905'te örgütlenmişti ve üyeleri, Zemstvo'nun liberal kanadı ile burjuva aydınlarından, avukatlardan, profesörlerden ve benzeri mesleklerden oluşuyordu. Kaderler bir dizi acayip değişimler geçir­ mişti. llk devrimde, 1905 Devrimi'nde, Lenin, Kaderleri şöyle ta­ nımlıyordu: "Burjuva toplumunun belirli bir sınıfına bağlı olmayıp, bileşimi, ka­ rakteri ve düşünceleri bakımından tamamen burjuva olan bu parti, küçük burjuva demokratları ile büyük burjuvazi içerisindeki karşıdev­ rimci öğeler arasında gidip gelmektedir. Bu partinin toplumsal deste20

ği, bir yandan şehirlerdeki aşağı-orta sınıflar ... öte yandan liberal top­ rak beylerinden oluşmaktadır:" 19

1 905 Devrimi'nin yenilgisi ile Kadetler daha da sağa savrulmuş­ lardır. 1 906'daki 2. Kongrelerinde, programiarına yeni bir madde eklemişlerdir: "Rusya, anayasal ve parlamenter bir monarşi olmalıdır."20

Bu nedenle, Anayasal Demokratlar'!, "anayasa! monarşist" par­ ti diye adlandırmak daha doğru olacaktır. Bunlar toprağın kamu­ laştırılmasına karşı olup, "toprağın makul bir bedelle alınmasın­ dan" yanaydılar. Aslında bunlar bir burjuva partisi idiler ve yalnız­ ca halkın desteğini sürdürmek için 3. kongrelerinde Ulusal Özgür­ lük Partisi adını almışlardı. Aslında Kadetler, Çar ve feodal toprak beyleri ile iktidarı öylesine paylaşmak istiyorlardı ki, iktidarın mev­ cut temelleri sarsılmasın ve halkın gücü önünde boyun eğilmesin savındaydılar. Liberaller, gericilikten çok, halk hareketlerinden korku duyuyorlardı. Bu durum, ekonomik bir güç olmakla bera­ ber, liberallerin politik bakımdan niçin zayıf kaldıklarını açıklar. Sonunda Kadetler, otokrasinin saldırgan dış politikasını açıkça destekleyen emperyalist burjuvazinin par - tisi halini aldılar. Bunları Oktobristlerden ayıran tek şey, söyleme dayalı şiddetli bir muhale­ fet yapmalarıydı. Devlet Duması'nda Kadetler, Oktobristler ile uyumlu bir biçimde çalışıyorlardı. Bunun bir örneği, bir Kadet olan A. I. Şingaryov'un, Duma'nın Kara ve Deniz Kuvvetleri Komisyo­ nu Başkanlığı'na oybirliği ile seçilmesiydi. Oktobristler bu adaylığı desteklemelerinin, Kadetlerin daha şiddetli bir dille muhalefet yap­ malarından kaynaklandığını açıkça söylüyorlardı. Milliyetçi grup­ tan A. I. Savenko, Şingaryov'un seçilmesini şöyle anlatıyordu: "Bağımsız bir muhalefetin, geçmişte hükümete fazlasıyk müsama­ ha gösterme günahını işleyen partilerden, denetim ve eleştiri görevle­ rini daha iyi yerine getirebilecekleri durumlar vardır. İşte bunun için

A. L Şingaryov işgal ettiği makamda vazgeçilmez bir kimse olarak ka­ bul edilebilir. " 2 1

Lenin daha önce, Kadetler ile Oktobristlerin ortak güç oluştu­ rabileceklerini söylemişti: 2.!

"Bir Oktobrist, burjuva teorilerini pratik yaşama uygulayan bir Ka­ dettir. Kadet ise boş zamanlarında, yani işçileri ve köylüleri soymadığı sıralarda, ideal bir burjuva toplumu hayali kuran bir Oktobristtir. Ok­ töbristler, demokrasicilik oynayarak, parlamento dümenieri ile politik manevralar hakkında bir şeyler öğreneceklerdir. Kadetler, burjuvazi­ nin çevirdiği iş hayatıyla ilgili dümenler hakkında bir şeyler daha öğre­ necek ve her iki parti de eninde sonunda birleşip kaynaşacaklardır ."22

Kadet Partisi'nin lideri, Moskova Üniversitesi eski Tarih Profe­ sörü P. N. Milyukov idi. Ilk Devlet Duması'nda Kadetler onu, so­ rumlu kabinenin başbakanı olarak saptamışlardı. Yetenekli bir ko­ nuşmacı ve dışişleri konusunda otorite olan Milyukov, emperyalist burjuvazinin önde gelen entelektüel lideriydi. Galiçya'yı, Ermenis­ tan'ı ve özellikle Karadeniz'e çıkan boğazları ele geçirmeyi savunan yazıları ve konuşmaları nedeniyle kendisine "Boğaz Milyukov" adı takılmıştı. Kadetlerin öteki önde gelen !iderleri, Moskova'da ünlü bir avukat olan V. A. Maklakov, Tver eyaleti asilleri bölge savcısı F. !. Rodiçev, doktor ve Zemstvo'nun faal üyelerinden A. I. Şingar­ yov idi. Bu üç büyük grup, sağcılar, Oktobristler ve Liberaller, aslında Duma'yı oluşturuyordu. Çünkü, seçim sistemi öyle düzenlenmişti ki, toprak beyleri ile burjuvaziye ezici bir çoğunluk sağlıyordu. Du­ ma'da proletarya yalnız beş Bolşevik milletvekili ile temsil ediliyor­ du: G. !. Petrovski, M. K. Muranov, A. E. Badayev, F. N. Samoy­ lov ve N. R. Şagov. Ne ki, bunların hepsi de 1 9 14 Kasımında tu­ tuklanmış ve sonra da Sibirya'ya sürülmüştü. Küçük burjuvazi, 1 0 Trudoviki ile 6 Menşevik tarafından tem­ sil ediliyordu. Trudoviki, ya da Emek Grubu (Trudovaya Gruppa ), "bütün emekçi halk sınıflarının: Köylülerin, sanayi işçilerinin ve çalışan aydınların birleştirilmesini " amaçlıyor,23 ama kapitalist sis­ temin korunmasını istiyordu. Rus tarihinde Trudovikiler, "104 Numaralı Yasa " diye bilinen tarımsal yasanın yazarı olmakla tanı­ nırlar. Bu yasaya göre toprak, her köylü ailesinin kendi emeğiyle ekip hiçebileceği büyüklük esas alınarak köylüler arasında bölüştü­ rülecekti. Trudovikiler, büyük toprakların zoralırnma karşı çıkıyor ve toprak beylerine ellerinden alınan toprağa karşı bir bedel öden2.2.

mesini öneriyorlardı ve bu yönden de Kadetler ile aynı düşünceyi paylaşıyorlardı. Duma'da, Trudovikiler, Kadetler ile Sosyal De­ mokratlar arasında saliantıda idiler ve Sosyalist Devrimciler, Du­ ma'da kendi fraksiyonlarını oluşturup Emek Grubu'nu terk edince, Trudoviki tamamen Kadetlerin etkisi altına girdi. Trudovikiler'in IV. Duma'da lideri Kerenski idi. Çok ateşli ve keskin dilli bir ko­ nuşmacı olan Kerenski, birkaç politik davada savunma avukatı olarak ün yapmıştı. Duma'da sık sık hükümeti eleştİren konuşma­ lar yapardı. Bürosunun bekleme odasında, toprak anlaşmazlıkları ile ilgili davalarda savunma avukatı olarak kendilerini temsil etme, si için ricaya gelen köylülere rastlanırdı. Bolşevik milletvekillerinin tutuklanmasından sonra Kerenski, Duma'daki en sol milletvekili gibi görülmeye başlandı. Oktobristler ile Sağcılar ve doğal olarak da gizli polis tarafından, devrimci olarak görülürdü. Aslında Ke­ renski halis bir küçük burjuva demokratı idi. Halkın sevgisini ka­ zanmış bir kimse olarak onlar hakkında bol bol laf eder, onlara olan sevgisini sergiler ama halkı tarihteki hareket ettirici güç ola­ rak görmezdi. Kerenski asabi bir kişiliğe sahipti ve kolayca heyeca­ na kapılırdı. Ama aynı kolaylıkla da yatışır ve ne yapacağını bilmez duruma düşerdi. Belirli politik ilkeleri yoktu ama kendisini Sosya­ list Devrimci sayardı. Yine de, kendisini sosyalist saymayan, hatta programında monarşiye bile karşı çıkmayan Trodovit fraksiyonu­ nun başkanıydı. Kerenski, kitleler arasmda herh€_tleri ara­ cılığı ile denetleyebilirler, vb. Ve bu gibi önlemler uygulamaya konul­ duğu anda, Rusya tek ayağı ile sosyalizme adım atmış olur. "24

Kongre, tasarısını Lenin'in hazırladığı, savaş konusunda ayrı bir kararı da kabul etti. Bu kararaa Lenin, savaşın sınıf özelliğini açık­ lıyor, kitlelerin devrimci savunmacılığının ne olduğunu anlatıyor ve daha önemlisi savaşın nasıl sona erdirilebileceği üzerinde duruyor­ du. Bu son nokta üzerinde, Bolşeviklerin Nisan Kongresinde kabul edilen kararında şöyle deniyordu: "Diğerleri yanında en önemli sorun olarak, kapitalistler arasındaki bu savaşı elden geldiğince kısa zamanda sona erdirmek -zorlayıcı bir barışla değil ama gerçek demokratik bir barışla sona erdirmek- konu­ sunda Kongre şu kararı benimsemiştir: Bu savaş, bir tarafın askerlerinin savaşa devam etmeyi reddetmesiy­ . le sona erdirilemez; savaşan tarafların bir tanesinin savaşa son verme­ si mümkün değildir." "Kongre, partimize karşı kapitalistler tarafından yayılan kötü niyet­ li bir yalanı bir kez daha protesto eder: Almanya ile ayrı bir barış ya­ pılmasına taraftar olduğumuz tamamen uydurmadır. Biz, Alman ka­ pitalistlerinin, Rus, İngiliz, Fransız kapitalistler türünden eşkıyalar ol­ duklarını, Kaiser Wilhelm' in, tıpkı II. Nikola, Ingiliz, İtalyan, Romen ve öteki krallıklar kadar taçlı birer eşkıya olduğunu düşünürüz. " "Partimiz; sabırla ve ısrarla, savaşın hükümetler tarafından yürütül­ düğünü, savaşların daima belli sınıfların güttükleri politika ile sıkı bağ halinde olduğunu ve bu savaşın ancak, en az savaşan tarafların birka­ çında, tüm devlet iktidarının, sermayenin boyunduruğuna gerçekten son verebilecek olan proletarya ile yarı proletarya sınıfına geçmesi su­ retiyle olabileceği gerçeğini halka anlatmaya devam edecektir." 25

Savaş hakkındaki bu kararın ışığı altında, bir barış konferansı toplanması için verilen bir öneri konusunda Bolşeviklerin görüşle­ rini incelemek çok önemlidir. Borgbjerg adında bir Danimarkah " Sosyalist" Petrograd'a geldi. Kendisi, burjuva saflarına geçmiş olan Danimarka Sosyal Demokrat Partisi'nin oportünist çoğunlu-

ğuna mensuptu. Üç Iskandinav partisi -Danimarka, Norveç ve Is­ veç- adına konuşan Borgbjerg, Petrograd Sovyeti'ne, sosyalist bir barış konferansı toplanmasını önerdi. Borgbjerg, Scheidemann ti­ pindeki Alman "savunmacıları" adına hareket ettiğini söyleyerek, Almanya'nın ele geçirdiği topraklardan çekilmesi esasına dayalı olarak barış görüşmelerine girişebileceklerini öne sürüyordu. Öyle anlaşılıyordu ki, kıtlık, ekonomik bozukluk ve ülke içerisinde bü­ yüyen devrimci dalganın baskısı altında Alman emperyalizmi, ta­ rafsız bir "savunmacının" aracılığı ile elde edilen yağmanın bölü­ şülmesi esasına dayalı bir barışa ulaşmak istiyordu. Almanya, sa­ vaş sırasında ele geçirdiği toprakları bırakacaktı ama daha önce ele geçirdiklerinden hiç söz edilmiyordu. Ingiliz ve Fransız savunmacı­ ları, bir barış konferansından yana olmadıkları gibi, efendileri de -Ingiliz ve Fransız emperyalistleri- barıştan söz edildiğini duymak bile istemiyorlar ve savaşı zafer kazanana dek sürdürmekten ya­ naydılar. Bolşeviklerin kongresi, bu barış önerisinin emperyalist ni­ teliğini açığa çıkardı. Bu konudaki kararda. şöyle deniyordu: "Sosyalistler, proletaryanın davasına ihanet etmeksizin, doğrudan ya da dalaylı olarak, giriştikleri yağmanın bölüşümü için çeşitli ülke­ lerin kapitalistleri arasındaki bu kirli ve korsanca işe iştirak etmez." 26

Kongrede, Ingiliz ve Fransız savunmacılarının oynamak istedik­ leri rol konusunda özellikle duruldu: "Kongre ayrıca, kendi kapitalist hükümetlerinin yanına geçmiş bu­ lunan Ingiliz ve Fransız sosyalistlerinin, Borgbjerg'in örgütlerneye ça­ lıştığı konferansa katılmayı reddettikleri gerçeğini de kaydetmiştir. Bu durum açıkça, bu sözde sosyalistlerin destekleyicisi oldukları Ingiliz ve Fransız emperyalist burjuvazisinin, bu emperyalist savaşı zorla sür­

dürmek istediklerini ve emperyalist Alman burjuvazisinin gitgide ar­ tan tükenme, kıtlık ve ekonomik bozukluğun ve daha da önemlisi Al­ manya'da yaklaşmakta olan işçi devriminin baskısı altında Borgbjerg aracılığı ile vaat ettiği ödünleri tartışmayı bile reddettiklerini göster­ mektedir. " 2 7

Kongre bu gerçeğin en geniş şekilde bilinmesini ka:rarlaştırmış ve Bolşevikterin yalnız, kendi ülkelerinde iktidarın proletaryaya

devredilmesi için mücadele veren emekçi partileri ile kardeşçe işbir., liğine girmelerini de karar altına almıştır. Iktidarın yeni bir sınıfa devredilmesi için verilen mücadelede önemli bir rolü ezilmekte olan uluslar oynamıştır. Devrimin sonu­ cu büyük ölçüde, ezilen ulusların çalışan kitlelerinin desteğinin pro­ letarya tarafından kazamhp kazanılmamasına-- bağlıdır. Burjuva Geçici Hükümet'i, ulusal azınlıkların ezilmesi ve sömürülmesini içeren eski Çarlık politikasını devam ettirmektedir. Ulusal hareket­ ler eskiden olduğu gibi ezilmektedir. Finlandiya Dieti ile benzer ku­ ruluşlar dağıtılmıştır. "Birleşmiş ve bölünmez Rusya" sloganı, bur­ juva ve küçük burjuva partilerinin baş ilkesi olmaya devam etmek­ tedir. Bolşevikler bu despotça ilkeye karşı çıkan ve ezilen ulusların çalışan nüfusunun kendi geleceklerini saptayabileceklerini açıkça ilan eden tek partidir. Ulusal sorun üzerinde Bolşevik Partisi:nin politik ilkelerini Le­ nin ile birlikte saptayan Stalin kongreye sunduğu raporda, hükü­ metin güttüğü politikanın yağmacı niteliğini ortaya çıkartmış ve burjuvazinin izinden giden küçük burjuva uzlaşmacılarının gerçek yüzünü acımasızca teşhir etmiştir. Stalin, uluslan ezme politikasını sürdürmek isteyenlerin aksine Bolşevik Partisi'nin devrimci progra­ mını şöyle saptamıştır: " ... Ulusal sorun konusundaki görüşlerimiz aşağıdaki önermeler ile özetlenebilir: a) Ulusların (birlikten) ayrılma haklarının tanınması; b) belli bir devlet içerisinde kalan uluslar için bölgesel özerklik; c) ulusal azınlıklar için gelişme özgürlüğünü güvence altına alan özel yasalar; d) belli bir devletin bütün uluslarının proletaryası için, tek, bölünmez bir proleter kuruluş, tek bir parti." 28

Y. Pyatakov, kongrede, ulusal sorun üzerinde bir karşı rapor hazırladı ve bu rapor bazı delegeler tarafından desteklendi. Bütün ülkeleri çözülmez bir bağla bir araya getiren bir dünya ekonomisi çağında, ulusal devletin, tarihte geçmiş bir aşamayı temsil ettiği öne sürülmüştür: "Bağımsızlık talebi, bir başka çağdan ödünç alınmış bir fikirdir; ta­ rihi tersine çevirmek istediği için de gericidir. Yeni bir emperyalizm ı 66

çağının çözümlenmesine dayanarak bugün için, 'Kahrolsun sınırlar!' sloganına dayanmayan bir sosyalizm için -bütün sınırların kaldırılma­ sı için mücadele etmeyi- düşünmek bile yanlış olur." 29

Pyatakov'un bu konuşması Lenin tarafından şiddetle eleştirildi: '"Kahrolsun sınırlar! ' sloganı altında bir sosyalist devrim yöntemi tam bir şaşkınlıktır . ... 'Kahrolsun sınırlar!' sloganı altında, bir sosya­ list devrim 'yöntemi' ile ne denmek isteniyor? Devletin gerekliliğini ta­ nıyoruz ve bir devlet, sınırların bulunmasını öngörür. ... Çar Niko­ la'nın politikasını sürdürmek delilik olur. "30

L. Kamenev ile P. Pyatakov, devrimin amaçlarını yanlış anlama­ da bir ve beraberdiler. Kamenev, devrimin sosyalist niteliğini inkar ederek partiyi Menşevik batağa sürüklüyordu. Pyatakov ise bu so­ runda Lenin'in tutumuna açıkça karşı çıkmamakla birlikte, uygu­ lamada devrimi soyutlanmaya ve yenilgiye mahkum ediyordu. Par­ ti iki cephede mücadele veriyordu: Sağ oportünistlere karşı ve 'sol' muhalefete karşı. Lenin ile Stalin'in bildirgeleri, kongrenin belli başlı sorunlarını kapsıyordu. Öteki delegeler ancak, Lenin ve Stalin tarafından öne sürülen fikirleri geliştiriyorlardı. Işçi ve Asker Vekilleri Sovyetler'ine karşı tutum sorununda kongre, eyalerlerde devrimin gelişmekte olduğu ve bütün iktidarın Sovyetlere devrine yatkın bulunduğu, buna karşılık Petrograd ile Moskova'da ve bazı öteki büyük kentlerde, burjuvazinin esas güç­ lerinin yoğunlaştığı, burjuvazi ile uzlaşma politikasının belirli oldu­ ğu yerlerde, iktidarın Sovyetlere devrinin büyük güçlükler ile karşı­ laşabileceği olgusu vurgulanmıştır. Kararda şöyle denmiştir: "Işte bu nedenle proletarya partisinin görevi, bir yandan eyalerler­ de devrimin gösterdiği bu gelişme için elden gelen desteği vermek, öte yandan da, proleter çizginin zaferi için Sovyetler içerisinde (proragan­ da ve yeni seçimler aracılığı ile) sistemli bir mücadeleyi sürdürmek; proletarya çizgisini küçük burjuva çizgisinden, enternasyonalist çizgi­ yi savunmacı çizgiden, devrimci çizgiyi oportünist çizgiden ayırmak için, işçi ve askerlere her türlü dikkatin gösterilmesi yönünde her tür­ lü çabanın harcanması ve işçilerin örgütlenmesi ve silahlanması ile

devrimin bir sonraki aşaması için bütün kuvvetlerin hazırlanmasıdır." 3 1

.,

"Enternasyonalistleri, küçük burjuva savunmacı bloğuna karşı birleştirme" sorununu tartışan kongre, savunmacılığı terk etmeyen partiler ile herhangi .bir blok oluşturulmasın� �arşı çıktı. Kongre, öteki ülkelerin sosyal şovenisderi ile anlaşmayı reddetti ve Üçüncü Enternasyonal'in oluşturulmasını savundu. Bolşevikterin Nisan Kongresi, parti ile devrimin gelişmesi için çok büyük önem taşır. Nisan Kongresi, burjuva demokratik devri­ minden sosyalist devrime geçiş için mücadele konusunda Bolşevik Partisi'nin dikkatlerinin yoğunlaştırılmasına hizmet etmiştir. Kong­ re, devrimin gelişmesinde bu aşamaya ait kesin devrimci bir prog­ ram saptamıştır. Ayrıca, devrimi ileri götürecek sınıflara işaret olunmuştur. Devrimin bütün temel sorunları konusunda -savaş, toprak, açlığa karşı mücadele- kararlar benimsenmiştir. Içinde bu­ lunulan durumdan tek çıkış yolunu, yani, bütün devlet iktidarının Işçi, Asker, Köylü Sovyetleri ile tüm Rusya'daki diğer temsilcileri devrimin odak noktası haline getirmiştir. Nisan Kongresinin kapanış konuşmasında Lenin şöyle diyordu: "Proletarya, devrimimizin ikinci aşamasına geçişte kendisine rehber olabilecek malzemeyi bizim kararlarımızda bulacaktır." 32

Sosyalist Devrimciler ile Menşeviklerin, halk kitlelerini, Geçici Hükümet tarafından kendilerine bağışlanabilecek lütufları alçak­ gönüllü bir sabırla beklerneye davet eden tatlı sözleri yerine Bolşe­ vikler, cüretli bir mücadele çağırısında, devrimin daha da geliştiril­ mesi için bir çağrıda bulundular. Çarlığın yenilgisiyle sonuçlanan yiğitçe yolu kateden Bolşevik Partisi yaptığı bu Nisan Kongresinde, burjuvazi ile onun küçük­ burjuva bağlaşıklarının yenilgiye uğrarılınası için izlenecek çizgiyi saptamış oldu. Ve kongrenin, Lenin ile Stalin'in sunduktan rapor­ ları oybirliği ile kabul etmesi, adım atılan yeni aşamanın zaferinin açık bir ifadesi oldu.

ı 68

B E Ş I N C I B Ö LÜ M

B O L Ş E VIK P A R T İ S İ KITLELERİ KAZANMAYA ÇALIŞIYOR

ı

NISAN G Ö S TERILERI Bolşeviklerin Nisan Kongresinden hemen önce, başkent Petrog­ rad'daki uzlaşmaz sınıf çelişkileri açık bir biçim aldı. Ne burjuva­ zinin verdiği ödünler ne de uzlaşmacıların çevirdikleri dolaplar bir işe yarıyordu. 20 ve 2ı Nisan günleri, başkentin sokaklarında sa­ vaşa karşı kitle gösterileri yapılıyordu. Geçici Hükümet, şimdiye kadar gerçek niyetini gizleyebilmişti. Savaşa karşı yaklaşımı kasıtlı olarak belirsizdi ve kitlelere, bu insan kırımının çok geçmeden sona ereceği umudunu verebilecek gibiydi. Hükümet zaman kazanıyor ve Sosyalist Devrimciler ile Menşevik­ lerin, halk kitlelerini, savaşın devamı için hazırlama görevlerini ye­ rine getirmelerini bekliyordu. Nedir ki burjuvazi, Sosyalist Devrim­ ci ve Menşevik ajitatörlerin çabalarının, savaşa karşı gittikçe artan düşmanlıkla boşa gideceğinden korkmaya başlamıştı. Üstelik, hü­ kümetin 2 8 Mart tarihli bildirisi her ne kadar "ulusların kendi ka­ derlerini belirleme esasına dayalı kalıcı bir barışın kurulmasından" söz ediyor ise de, bu ifade bile, emperyalist müttefikler üzerinde olumsuz bir izienim yaratmıştı. Onlar şu soruya açık bir yanıt isti­ yorlardı: Rusya savaşa devam edecek mi ? ı 8 Nisan günü Milyukov, 2 8 Mart tarihli bildirinin, "halkın, bu Dünya Savaşını, en son zafer kazanılana değin sürdürme konu­ sundaki genel isteğinin" bir ifadesi olduğunu açıkladı) Aynı gün, -yeni takvime göre ı Mayıs'ta- işçiler ile askerler, so­ kaklarda, Sovyet'in bildirisinde öne sürülen "Ilhaksız ve Tazminat­ sız Barış ! " sloganı altında gösteri yapıyorlardı. Milyukov'un açıklamasının taşıdığı emperyalist nitelik, başta Petrograd'da bulunan birlikler arasında olmak üzere, yoğun bir iti-

raza yol açtı. 20 Nisan günü Finlandiya Alayı bir gösteri düzenle­ di. Askerler, üzerinde " Kahrolsun Ilhak ve Fetih Politikası! " sözle­ ri yazılı dövizler taşıyordu. Çok geçmeden 1 80. Alay ile denizcile­ rin garnizonundan da gösteriye katılanlar oldu. Askerlerin arasın­ da hiçbir subay yoktu. 15 bini aşkın gösterici, Geçici Hükümet'in oturum halinde bulunduğu MarLn�ki Sarayı'nın önünde kararlı bir tutum içerisinde toplanmıştı. Sosyalist Devrimciler ile Menşevikle­ rin liderleri Gotz ile Skobelev, askerlere hitabetmek üzere gönderil­ di, ama yaptıkları konuşma hiçbir işe yaramadı. Gösteriye katılan askerler aşağıdaki kararı kabul ettiler: "Savaşın amaçları konusunda Milyukov'un yaptığı açıklamayı ince­ leyen bizler, bunun, Işçi ve Asker Vekilieri Sovyeti'nin, dünya halkla­ rına yapmış bulunduğu çağrı ile, Geçici Hükümet'in bu konudaki bil­ dirisine açıkça karşı çıkan utanmazca bir beyan olduğunu ifade eder

ve Milyukov'un derhal istifasını talep ederiz." 2

Halk kitlelerinin dikkatini dağıtmak için, Sosyalist Devrimciler ile Menşevikler, Sovyeti olağanüstü toplantıya çağırdılar. Bu top­ lantıda Marinski Sarayı'nın önünde biriken asker ve denizci temsil­ cileri, bu bunalımdan ancak, ya " bizim hükümetimizin kurulması" ya da "bir iç savaş" ile çıkılabileceğini ilan ettiler. Işçiler ile askerlerin bu hareketi, burjuvazide bir karşı hareket uyandırdı. Geçici Hükümet'in destekçileri, bu hükümetin güttüğü politikanın gerçek yüzünü henüz anlayamamış bulunan bazı birlik­ leri harekete geçirdi. Kadetler ile Sosyalist Devrimcilerin ve Menşe­ viklerin öncülük ettikleri ev kadınları, bakkallar, küçük esnaf ve ki­ mi ücretliler, " Geçici Hükümet'e Güven! " sloganı altında bir gös­ teri düzenlediler. Hükümet, bu gürültülü vatanseverce gösterilerin örtüsü altında daha gözüpek önlemler almaya girişti. Petrograd Askeri Bölge Ko­ mutanlığı'na atanan General Kornilov -bu adam daha ileride, kar­ şı-devrimin sembolü haline gelecektir- Mihailovski Topçu Oku­ lu'na, Saray meydanına iki topçu bataryası gönderilmesi emrini verdi. Okuldaki erler ile bazı subaylar, Sovyet'in, Kornilov'un bu emrini onaylayıp onaylamadığını öğrenmek istediler. Sovyet'in böyle bir emirden haberi bile yoktu. Bunu izleyen iki saat içerisinI ]O

de bu gayretkeş komutan, emrini iptal etmek zorunda kaldı. Ne var ki, bu ernrin verilmiş olması gerçeği bile, hükümetin göstericiler üzerine ateş açmaya niyetli olduğunu göstermeye yetiyordu. Bunu daha sonraki kimi olaylar doğruladı; nitekim çeşitli yerlerde işçiler üzerine ateş açıldı. Burjuvazinin kalkıştığı bu hareketler de, proletaryanın yeni gös­ teriler yapmasına yol açtı. Ertesi gün, çeşitli fabri}